tacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/32817/merve_gokduman_kanin abdesti... · namaz olmak üzere bazı...
Post on 19-Oct-2019
16 Views
Preview:
TRANSCRIPT
T.C
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ (HADĠS)
ANA BĠLĠM DALI
KANIN ABDESTĠ BOZMASI MESELESĠ
(DÖRT BÜYÜK MEZHEBĠN DELĠL GETĠRDĠĞĠ RĠVAYETLER)
Yüksek Lisans Tezi
Merve GÖKDUMAN
ANKARA 2017
T.C
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ (HADĠS)
ANA BĠLĠM DALI
KANIN ABDESTĠ BOZMASI MESELESĠ
(DÖRT BÜYÜK MEZHEBĠN DELĠL GETĠRDĠĞĠ RĠVAYETLER)
Yüksek Lisans Tezi
Merve GÖKDUMAN
Tez DanıĢmanı
Prof. Dr. Enbiya Yıldırım
Ankara 2017
T.C
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ (HADĠS)
ANA BĠLĠM DALI
KANIN ABDESTĠ BOZMASI MESELESĠ
(DÖRT BÜYÜK MEZHEBĠN DELĠL GETĠRDĠĞĠ RĠVAYETLER)
Yüksek Lisans Tezi
Tez DanıĢmanı:
Tez Jürisi Üyeleri
Ad ve Soyadı Ġmzası
………………………………………………….. …………………
………………………………………………….. …………………
………………………………………………….. …………………
………………………………………………….. …………………
………………………………………………….. …………………
………………………………………………….. …………………
Tez Sınavı Tarihi………………………..
TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE
Bu belge ile bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranıĢ ilkelerine
uygun olarak toplayıp sunduğumu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak
uygun çalıĢmada bana ait olmayan tüm veri, düĢünce ve sonuçları andığımı ve
kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim. (……./……/20…..)
Tezi Hazırlayan Öğrencinin
Adı ve Soyadı
i
ÖNSÖZ
Hiç Ģüphesiz Ġslam Fıkhı‟nın delil getirmede Kur‟ân-ı Kerîm‟den sonraki
ikinci kaynağı sünnettir. Bilindiği gibi sahabe herhangi bir konuda tartıĢmaya
düĢtüklerinde Rasulullah‟a sorma imkânına sahipti. Bu durum onlar için tarifi
mümkün olmayan bir nimetti. Çünkü her konuyu Ġslam dininin birincil Ģahsiyetinden
öğreniyor ve çözümünü bizzat vahiyle bilgilenen Hz. Peygamber‟den alıyorlardı.
Risalet devrinde Allah Rasulü bir konuda bir emir beyan ettiğinde sahabe onu alır,
amel eder ve diğer insanlara aktarırdı. Bu durum Hz. Peygamber‟in vefatından sonra
da niyet olarak aynı kalsa da bazı noktalarda farklılık gösterebilmiĢtir. Çünkü
insanlar artık Rasulullah‟a kendileri ulaĢamıyor ancak ondan gelen rivayetlere göre
amel ediyorlardı. Burada Ģu da unutulmamalıdır ki, Hz. Peygamberin ağzından çıkan
her söz diğer nesillere aynı Ģekilde gelmediği için farklılıkların oluĢmasına sebep
olabilmiĢtir.
Biz bu çalıĢmamızda oldukça geniĢ nüfuslara sahip olan ve dört büyük
mezhep olarak anılan Hanefî, ġâfiî, Hanbelî ve Mâlikî mezheplerine göre kanın
abdesti bozması meselesini ve bu mezheplerin delil gösterdiği rivayetler ile ilgili
genel bir değerlendirme vermeye çalıĢacağız. Buradaki amacımız bu mezheplerdeki
görüĢ farklılığının sebeplerine değinmek ve delil aldıkları rivayetleri incelemektir.
Ameli konulardaki mezhepler arası farklılıklar toplumsal hayata da yansımaktadır.
Örneğin Hanefî mezhebine mensup biriyle ġâfiî mezhebine mensup biri aynı
meselede farklı uygulama yapmak durumunda kalabilmektedir. Bu durumda
zihinlerde Ģu sorunun canlanması kaçınılmazdır: Emredilen din bir olduğuna göre
acaba bu konulardaki farklılık neye dayanmaktadır ve bunun sebepleri nelerdir? Biz
bu çalıĢmamızda mezheplerin konuyla ilgili rivayetlere bakıĢ açılarının farklılıklarına
değineceğiz.
ÇalıĢmamızın baĢında konunun belirlenmesinden bitmesine kadar
yardımlarını eksik etmeyen değerli danıĢmanım Prof. Dr. Enbiya YILDIRIM
hocama, yine kendilerinden istifade ettiğim Prof. Dr. Ahmet ÜNSAL hocama ve
desteğini her zaman gösteren eĢim Hamdi GÖKDUMAN‟a teĢekkürlerimi sunarım.
ii
Henüz adım atarak dâhil olmaya çalıĢtığımız ilim yolunun baĢında
olmamız sebebiyle, çalıĢmamız boyunca düĢmüĢ olabileceğimiz hatalardan ötürü
mazur görülmeyi dileriz.
Gayret bizden, yardım Allah‟tandır…
Merve GÖKDUMAN
iii
KISALTMALAR
age. : Adı Geçen Eser
bkz. : Bakınız
b. : Bin
bnt. : Binti
c. : Cilt
çev. : Çeviri
DĠA. : Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı Ġslam Ansiklopedisi
H. : Hicrî
M. : Miladî
NeĢr. : NeĢreden Yayın Evi
ö. : Ölümü
r.a. : Allah ondan razı olsun
s. : Sayfa
sav. : Sallallahu Aleyhi Ve Sellem
say. : Sayı
tahr. : Tahric
TDV. : Türkiye Diyanet Vakfı
thk. : Tahkik
trs. :Tarihsiz
vb. : Ve benzeri
yay. : Yayınları
ys. :Yersiz
iv
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ .................................................................................................................... i
KISALTMALAR .................................................................................................. iii
ĠÇĠNDEKĠLER ..................................................................................................... iv
A)YÖNTEM ...................................................................................................................1
B) KAYNAKLAR ..........................................................................................................3
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
KAVRAMSAL ĠNCELEME VE KANIN ABDESTĠ BOZDUĞUNA DAĠR
DELĠL GÖSTERĠLEN RĠVAYETLER ................................................................5
A.KAVRAMSAL ĠNCELEME .................................................................................5
B.KANIN ABDESTĠ BOZDUĞUNA DAĠR DELĠL GÖSTERĠLEN RĠVAYETLER .........7
I. Müstehâza Rivâyeti ..................................................................................................7
A) Fatıma Bint. Ebî HubeyĢ Rivayeti Ġsnad ġemaları ........................................... 11
B) Değerlendirme ................................................................................................ 17
C) Ümmü Habibe Bint CahĢ Rivayeti Ġsnad ġemaları ........................................... 22
D) Değerlendirme ................................................................................................ 24
E) Ġbnetü‟l-Gaylân Rivayeti Ġsnad ġeması............................................................ 27
F) Değerlendirme ................................................................................................ 28
II. “Her Akan Kandan Dolayı Abdest Gerekir” Rivayeti .............................................. 30
A) Ġsnad ġeması ................................................................................................... 30
B) Değerlendirme ................................................................................................ 31
III. “Bir veya Ġki katre Kandan Dolayı Abdest Yoktur” Rivayeti ................................... 35
A) Ġsnad ġeması ................................................................................................... 35
B) Değerlendirme ................................................................................................ 36
IV. Burun Kanaması ile Ġlgili Rivayetler ....................................................................... 38
A) Ġsnad ġeması ................................................................................................... 38
B) Değerlendirme ................................................................................................ 39
V. Selman rivayeti....................................................................................................... 43
A) Ġsnad ġeması ................................................................................................... 43
v
B) Değerlendirme ..................................................................................................... 44
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
KANIN ABDESTĠ BOZMADIĞINA DELĠL GÖSTERĠLEN RĠVAYETLER ......... 46
I) Hacamat Rivayeti ................................................................................................... 46
A) Ġsnad ġeması ................................................................................................... 47
B) Değerlendirme ................................................................................................ 48
II) Câbir Rivayeti ........................................................................................................ 50
III) Bazı Sahâbî ve Tâbiî Uygulamaları ......................................................................... 52
a) Ömer Ġbnu‟l-Hattab (r.a) ile Ġlgili Rivayet ............................................................... 52
b) Hasan-ı Basrî ile Ġlgili Rivayet ................................................................................ 52
c) Ebû Hureyre ile Ġlgili Rivayet ................................................................................. 52
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DÖRT BÜYÜK MEZHEBĠN KANIN ABDESTĠ BOZMASI KONUSUNDAKĠ
GÖRÜġLERĠ ........................................................................................................ 54
A) Hanefî Mezhebi .............................................................................................. 54
B) Mâlikî Mezhebi............................................................................................... 58
C) ġâfiî Mezhebi.................................................................................................. 59
D) Hanbelî Mezhebi ............................................................................................. 61
SONUÇ .................................................................................................................. 63
KAYNAKÇA......................................................................................................... 67
ÖZET .................................................................................................................... 76
ABSTRACT .......................................................................................................... 77
1
GĠRĠġ
A)YÖNTEM
Hz. Peygamber (s.a.v) risâlet hayatı boyunca insanlara hakk din Ġslam‟ı
en güzel biçimde tebliğ etmiĢtir. Bu sebeple O, Ġslamiyet‟in birincil Ģahsıdır ve biz
ümmetinin ondan aktarılan ölçüde Ġslâm‟ı yaĢaması müslümanlığın en önemli
Ģartlarındandır. Bu durum Kur‟ân-ı Kerim‟de de açıkça emredilmiĢtir. Öyle ki yüce
Allah peygamberine itaati kendisine itaat saymıĢtır.1 Bundan dolayı Ġslam Fıkhı‟nın
Kur‟ân‟dan sonraki en önemli kaynağı sünnettir. Nitekim birçok fıkhî konu da
Kur‟ân-ı Kerim‟deki ayetlerden sonra Hz. Muhammed‟in hadislerinden
yararlanılarak çözümlendirilir. Ancak burada Ģunu da göz ardı etmemek gerekir ki,
Rasûlullah‟tan aktarılan rivayetlerin arasına uydurma bazı haberler de dâhil
olmuĢtur. Bu nedenle herhangi bir fıkıh meselesinde sünnet ile delil getirirken ince
hassasiyetler gösterilmelidir. Özellikle Hz. Peygamber‟e ait olmayan rivayetler ile
delil getirmeye çalıĢılmamalıdır. Ġslam ulemâsının da bu konuda ne derece titiz
olduğunu onların eserlerinden, hadislere karĢı koydukları kriterlerden anlamaktayız.
Uydurma bir rivayetin huccet olmadığı konusunda bütün Ġslâm ulemâsı görüĢ
birliğindedir. Ancak belli sebeplerden ötürü zayıf olan bir rivayetin delil alınması
hususunda ihtilaflar meydana gelebilmiĢtir. AraĢtırma konumuz olan kandan dolayı
abdestin bozulması meselesinde de farklı rivayetler delil olarak gösterilmektedir.
Ebû Hanîfe, Ġmam ġâfiî, Ġmam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel sünnete uyma
konusunda titiz davranmıĢlardır. Nitekim yüce Allah Kur‟ân-ı Kerim‟de
peygamberine tâbi olanlar ile ilgili olarak “Kim Allah‟a ve peygamberine itaat ederse
iĢte onlar Allah‟ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, Ģehitlerle ve
iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaĢtır”2 buyurmaktadır. Yüce
Allah‟ın ayetinde de görüldüğü gibi sünnete uymak Allah‟ın emirlerindendir.3 Daha
önce de belirttiğimiz gibi bütün Ġslam ulemâsı da bu noktaya son derece önem vermiĢ
1 Nisa 4/80. 2 Nisa 4/69. 3 Konuyla ilgili diğer ayetler için bakınız; Âli İmran 3/31-32-132, Nisa 4/59-80, Enfâl 8/20-46, Nûr
24/51-52-56, Ahzab 33/31-71, Haşr 59/ 7, Tegâbun 64/12.
2
ve Rasûlullâh‟ın sünnetine uymuĢ, bu ilmi en ince ayrıntısına kadar öğrenmiĢlerdi.
Ancak Ģu da kaçınılmaz olmuĢtur ki, ulemânın sünnete güvenirlik konusunda
koymuĢ olduğu kriterler farklılıklar içerebilmiĢtir. Nitekim cerh ve ta‟dil konusu bazı
noktalarda görecelilik gösterebilmektedir.
ÇalıĢmamız üç bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde kanın abdesti
bozduğuna dair delil getirilen rivayetler incelenmiĢtir. Burada rivayetler tek tek isnad
Ģemaları ile gösterilirken hemen ardından genel değerlendirmeler verilmiĢtir. Bu
bilgiler verilirken mezhep görüĢlerine de değinilmiĢtir.
ÇalıĢmamızın ikinci kısmında ise kanın abdesti bozmadığına dair
aktarılan rivayetler değerlendirilmiĢtir. Yine bu değerlendirmeler yapılırken birinci
kısımda olduğu gibi isnad Ģemaları ve değerlendirmeler verilmeye çalıĢılmıĢtır.
ÇalıĢmamızın ana ve en önemli kısmlarını bu iki bölüm oluĢturmaktadır. Çünkü
rivayetler ile ilgili değerlendirmeler yapılırken mümkün olduğunca erken dönem
kaynaklarından ve Ģerh eserlerinden yararlanılmaya çalıĢılmıĢtır ki, bu da bizlere
sünnetin Ġslâm âlimlerince nasıl değerlendirildiğini göstermektedir.
ÇalıĢmamızın üçüncü ve son kısmında ise dört büyük mezhep olarak ün
salmıĢ Hanefî, ġâfiî, Hanbelî ve Mâlikî mezheplerine göre kanın abdesti bozduğu
yöndeki delilleri ile birlikte genel düĢünceleri verilmiĢtir. Öncelikle Hanefî
mezhebinin delilleri ardından da Mâlikî, ġâfiî ve Hanbelî mezheplerinin görüĢleri
verilmiĢtir. Burada zaman zaman mezhepler karĢılaĢtırmalı olarak da
değerlendirilmiĢtir.
ÇalıĢmamız boyunca herhangi bir Mezhep imamının düĢüncesinin
çürütülmesi gibi bir amaç güdülmemiĢtir. Nitekim bu haddimize de değildir. Ġlim
yolculuğunun henüz baĢında olduğumuz için görüĢler değerlendirilmiĢ ve oluĢan
farklılıkların sebeplerine değinilmeye çalıĢılmıĢtır.
3
B) KAYNAKLAR
ÇalıĢmamızda yararlandığımız kaynaklar hem Hadis alanına hem de
Fıkıh alanına ait eserler olmuĢtur. Çünkü amelî konular Fıkhın konusudur.
Ġncelediğimiz kanın abdesti bozması ile ilgili rivayetlerin kaynak ve isnad
değerlendirmelerinde temel hadis kaynaklarından, ardından değerlendirmeler
verilirken temel Ģerh kaynaklarından, Ġsnad değerlendirmesi için rical kitaplarından,
mezhep görüĢlerine değineceğimiz için mezheplerin görüĢlerini belirten
kaynaklardan ve bunlara yardımcı olarak da diğer bazı eserlerden yararlandık.
Temel Hadis kaynağı olarak tezimizde el-Kütübü’t-Tis’a olarak bilinen
el-Buhâri‟nin el-Câmiu’s-Sahîh’i, Müslim‟in el-Câmiu’s-Sahîh’i, en-Nesâî‟nin es-
Sünen’i, Ġbn Mâce‟nin es-Sünen’i, Ebû Dâvud‟un es-Sünen’i, et-Tirmizî‟nin es-
Sünen’i ve bunlara ek olarak da ed-Dârimî‟nin es-Sünen’i, Ġmam Mâlik‟in Muvattâ’sı
ve Ahmed b. Hanbel‟in el-Müsned’i öncelikli olarak yararlandığımız kaynaklar
olmuĢtur. Özellikle temel hadis kaynakları olarak önem kazanan bu eserlerde ele
aldığımız konu taranmıĢ ve kaynak olarak belirtilmiĢtir. Yine bu kaynaklara ek
olarak hadis alanında Ġbn Ebî ġeybe‟nin el-Musannef’i, Beyhakî‟nin es-Sünen’i ve et-
Taberânî‟nin el-Mu’cemu’l-Kebîr’inden ve el-Mu’cemu’l-Evsât‟ından da
yararlanılmıĢtır.
Rivayet değerlendirmesi konusunda yararlandığımız kaynaklar Ġbn
Battal‟ın Buhârî Şerhi, el-Beyhakî‟nin Ma’rifetü’s-Sünen-i ve’l-Âsâr’ı, Ġbn
Abdilberr‟in el-İstizkâr’ı, ez-Zeylaî‟nin Nasbu’r-Râye’si, el-Aynî‟nin Şerhu Sünen-i
Ebû Dâvud’u, Ali el-Kâri‟nin Mirkâtü’l-Mefâtih Şerhu Mişkâti’l-Mesâbih’i,
Münâvî‟nin el-Feyzü’l-Kadîr’i, eĢ-ġevkâni‟nin Neylü’l-Evtâr’ı gibi eserlerdir. Bunun
yanısıra mezhep görüĢleri için yararlandığımız kaynaklar da es-Serahsî‟nin el-
Mebsut’u, Kâsânî‟nin Bedâiu’s-Sanâî‟si, Ġbn RüĢd‟ün Bidâyetü’l-Müctehîd‟i, en-
Nevevî‟nin Şerhu’l-Mühezzeb adlı eseri, Ġbn Kudâme‟nin eş-Şerhu’l-Kebîr’i, ez-
Zeylaî‟nin Nasbu’r-Râyesi, el-Aynî‟nin el-Binâye’si vb. olarak belirtilebilir.
Ġsnad değerlendirmesi konusunda yararlandığımız kaynaklar Yahya Ġbn
Maîn‟in Ma’rifetü’r-Ricâl’i, Cüzcânî‟nin Ahvâlü’r-Ricâl’i, Ġbn Ebî Hâtim‟in el-Cerh
4
ve’t-Ta’dîl’i, ez-Zehebî‟nin Mu’cemu’ş-Şüyûh ve el-Muğnî fi’d-Duafâ adlı eserleri
ile Ġbn Hacer‟in Tehzîbu’t-Tehzîb’i olarak zikredilebilir.
ÇalıĢmamız çerçevesinde zikrettiğimiz temel kaynakların yanı sıra bazı
eserlerden de yararlandık. Bu eserler arasında Hadi Sofuoğlu İslam İbadet Esasları,
Vehb ez-Zuhaylî‟nin İslam Fıkhı Ansiklopedisi zikredilebilir. Bu eserlere ilaveten
yayınlanmıĢ bazı makalelerden de yararlandık. Konumuzla ilgili müstakil bir
çalıĢması olan Prof. Dr. Hüseyin Kahraman‟ın Hadislere Göre Kanama ve Abdest
adlı eserden de istifade ettik. Burada vermeyi unuttuğumuz eserler olabileceğinden
ötürü dipnotlarda verilen eserlerin kaynakça bölümünde zikredileceğini belirtmek
isteriz.
5
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
KAVRAMSAL ĠNCELEME VE KANIN ABDESTĠ BOZDUĞUNA DAĠR
DELĠL GÖSTERĠLEN RĠVAYETLER
A. KAVRAMSAL ĠNCELEME
Abdest bir müslümanın günde birkaç kere tekraralaması gereken ve baĢta
namaz olmak üzere bazı ibadetlerin yerine getirilmesinden önce yapılan, hatta
kendisi de baĢlı baĢına ibadet hükmünde olan dinî temizliktir.4 “Abdest, Arapça‟da
güzellik ve temzilik manasına gelen (وضوء) kelimesiyle ifade edilir. Kur‟an‟da
temizlenme ve arınmayı ( شو )5 ve (طس )
6 kelimeleri ile karĢılanmaktadır. Türkçe‟de
kullandığımız abdest kelimesi Farsça âb (su) ve dest (el) kelimelerinden oluĢan „el
suyu‟ anlamına gelen birleĢik bir kelimedir. Fıkıhta abdeste tahâret-i suğrâ (küçük
temizlik), gusule de tahâret-i kübrâ (büyük temizlik) denir. Abdest almayı gerektiren
hallere de hades-i asgâr (küçük kirlilik), gusul yapmayı gerektiren hallere de hades-i
ekber (büyük kirlilik) denir. Ġslâmiyet esasen kendisinden önceki semâvî dinlerde
abdestin bulunduğunu doğruladığı gibi, bu hak dinlerdeki hükümler, Allah ve Hz.
Peygamber tarafından neshedilmeyerek, geçerliliklerini korudukları ölçüde Ġslam
fıkhında Ģer‟î hükümlerin bir kaynağı sayılmıĢtır. Hz. Peygamberin bir defasında su
isteyerek abdest uzuvlarını üçer defa yıkadıktan sonra „ĠĢte bu benim ve benden
önceki peygamberlerin abdestidir‟ 7dediği rivayet edilir.”
8
Kur‟ân-ı Kerîm‟deki abdest ile ilgili hükmü açıklayan „Ey Ġnananlar!
Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın,
baĢlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın‟9 ayeti abdestin farzları
konusunda bizlere bilgi vermektedir. “Bazı mezhepler abdestin farzlarını ayette ifade
edilen bu fiillerden ibaret kabul ederken bazıları bunlara niyet, tertip, uzuvların
4 Hüseyin Kahraman, Fıkhî İhtilaflar ve Hadis, Emin yay. , Bursa 2013, s. 71. 5 Bu kavram için bkz. Fatır 35/18. 6 Bu kavram için bkz. Tevbe 9/108. 7 Ġbn Mâce, Tahâret, 47. 8 Abdülkadir ġener, “Abdest” DĠA, I, s. 68-70. 9 Mâide 5/6.
6
peĢpeĢe yıkanması ve yıkama esnasında uzuvların ovulması gibi hususlardan bir
veya birkaçını da ilave etmiĢlerdir. Benzer ihtilaflar abdesti bozan hususlar için de
geçerlidir.10
10 Hüseyin Kahraman, Fıkhî İhtilaflar ve Hadis, s. 71
7
B. KANIN ABDESTĠ BOZDUĞUNA DAĠR DELĠL GÖSTERĠLEN
RĠVAYETLER
Abdesti bozan durumlar hakkında mezhepler arasında ihtilaf mevcuttur.
“Ġdrar ve dıĢkı yollarından bir Ģey çıkması, cinsî münasebet, Ģuurun kontrolüne
engel olan bayılma, delirme, sarhoĢ olma ve uyku hallerinin abdesti bozması
üzerinde ittifak vardır. Ancak vücudun herhangi bir yerinden kan, irin ve cerahât
gibi sıvının çıkıp akması, namazda kahkaha ile gülmek, karĢı cinsten birine temas,
kusmak ve cinsel organa dokunmak gibi hususların abdesti bozup bozmadığında
ihtilaf edilmiĢtir.”11
“Kanın necis olduğu konusunda mezheplerin ittifakı vardır.12
Ancak
abdest ile vücuttan çıkan kanın nitelik ve niceliği arasındaki iliĢki çeĢitli ihtilaflara
sebep olmuĢtur. Gerçi kanın akmaması durumunda abdestin bozulmayacağınde
mezhepler ittifak etmiĢtir. Buna göre iğne ucu veya bir nokta Ģeklinde çıkıp yerinde
kalan bir kan damlası abdeste engel olmamaktadır. Bu özelliğe sahip bir kan
damlasının el veya parmakla silinip etrafına bulaĢtırılması da abdeste zarar
vermemektedir. Benzer Ģekilde, özellikle sert yiyeceklerin üzerinde, ısırıldıktan
sonra görülen kan izinden dolayı da abdest almak gerekmemektedir. Ancak kanın,
çıktığı yerin üzerinden bir miktar yükselip yanlara yayılması veya çıkıĢ yönüne
göre aĢağı doğru akması durumunda abdeste zarar verip veremeyeceği husuunda
mezhepler ihtilaf etmiĢtir.”13
I. Müstehâza Rivâyeti
Fatıma bint. Ebî HubeyĢ Rivayeti
ن ع ائ ع ع لع ع ن ع عمع ع ن : ع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ن ة ع ئ ة ع١ن ش ئع زع ةيئ اهلل ئع ة ئ ئ ئ : ع اع ن ع طئ ٠ع زع ةيع اهلل
ع ع ة لهلل ع ع لع يع سة ع ع ة ة ن ع ع اة ع ع عطن سع ع ة ن ١نضع ة »: ن ع ١نضع ئ عإئذع علن عع ئ ن ع ع١نسع ئ ع قة سن ئهئ ئ ع ذع لع ئهلل
ئ ع ع ع نهئ دهلل ئ ع ع ئذع ع ن عسع ن ع غنسئ لهلل ع ع « عدع ئ
11 Hüseyin Kahraman, Fıkhî İhtilaflar ve Hadis, s. 71-72. 12 Ġbn Kudâme, el-Kâfî fî Fıkhi’l-İmâm Ahmed, Beyrut 1988, c. 1, s. 87. 13 Hüseyin Kahraman, Hadislere Göre Kanama ve Abdest, Bursa 2010, s. 51.
8
Hz. ÂiĢe‟den rivayetle Fatıma bint. Ebî HubeyĢ Rasûlullah (s.a.v)‟e gelerek dedi ki:
„Ey Allah‟ın Rasulü ben hayız gören bir kadınım, temiz değilim, namazı terk edeyim
mi?‟ Rasûlullah Ģöyle buyurdu „Hayır! Bu damardan çıkan bir kandır hayız kanı
değildir. Hayızla karĢılaĢtığın zaman namazı terk et ve o senden gittiğinde yıkan ve
namazını kıl.‟ 14
Ümmü Habibe bint. CahĢ Rivayeti
ئ ع ع ع ن ع ع ندئ سهلل ن ئ ع ع لع ع ن ع ن ش هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ن ع هلل ئ هلل ع ائ ع ع شع ن ة : ع م ع ئ١ ع ع ئ ة ١ضع ن ن ة ئ
ع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع م ع ع عمع يع هلل ئ هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ئهلل ئ ئهع ع ع عىع ن ذع ئ١ ن ش ع ن ع ئ ئ ع ئ »: ن عرئ هلل ئ
ئ ع ع ئ ع ئذع ع ن عسع ن ع غن عسئ لهلل ع ع ١نضع ة عدع ئ ن ع قة عإئذع علن عع ئ سن ع ئ ع ة ع ئهلل ١نضع ئ ن ع «ع١نسع ن ئ
“Rasûlullah (s.a.v)‟in eĢi Hz. ÂiĢe‟den; dedi ki: Ümmü Habibe Bint.
CahĢ Abdurrahman b. Avf‟ın yanında yedi yaĢında hayız gördü. Ve bu durumu
Rasûlullah‟a sordu. Rasûlullah dedi ki: Bu hayız değildir, ancak damardan akan bir
kandır. Hayız ile karĢılaĢtığın zaman namazı terk et, o senden gittiğinde yıkan ve
namaz kıl.” 15
Ġbnetu‟l-Gaylân Rivayeti
ع عمع ع ن هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع هلل ع ع ع ع ئ هلل ئ هلل نع ع غع١ن ع ن ع ائ ع ع ع نة لهلل ع ع؟ : ع ع نسة سئ ع ع ن زة عع طم ئ ئ لع علندئ
ئ»: عمع يع ع ع ئ هلل غن عسئ ة ئ ث ئ دهلل ع ١نضئ زن عفئعئ ن ع اة عبع لةسن قة عإئذع ذع سن ئهع ئ ع ذع ١نضع ئ ئهلل ن ع نهع ئ «ع١نسع ن ئ
14 Ġbn Mace, es-Sünen, thk. Muhammed Fuad Abdülbâkî, Tahâret 115 (621-624 no‟lu rivâyetler). ;
Malik b. Enes, Muvattâ, thk. BeĢĢar Avâd Ma‟ruf, 1412, Tahâret 29 (171 no‟lu rivâyet). ; Humeydî,
el-Müsned, thk. Hüseyin Selim ed-Darânî, Dımeşk 1996, I, 310 (304 no‟lu rivâyet). ; Ġbn Ca‟d, el-
Müsned, thk. Âmir Haydar, Beyrut 1990, I, 392 (2676 no‟lu rivâyet). ; Ġshak b. Râheveyh, el-Müsned,
thk. Abdi‟l-Ğafur b. Abdü‟l-Hak el-BelûĢî, Medine 1991, II, 96. (563 no‟lu rivâyet). ; Dârimî, es-
Sünen, thk. Hüseyin Selim ed-Dârânî, 2000, Tahâret 806. ; Nesâî, es-Sünen, thk. Abdü‟l-Fettah Ebû
Gudde, Halep 1986,Tahâret 218. ; Dârekutnî, es-Sünen, thk. ġuayb el-Arnavut, Beyrut 2004, Hayz 2
(821 no‟lu rivâyet). ; Beyhakî, es-Sünen, thk. Muhammed Abdü‟l-Kadîr, Beyrut 2003, I, 186 (565 no‟lu rivâyet). ; Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, thk. Kemal Yusuf el-Hût, Riyad 1409,Tahâret 1344.
;Tirmîzî, es-Sünen, thk. Ahmed Muhammed ġâkir, Mısır 1975,Tahâret 93 (125 no‟lu rivâyet). ; Ebû
Dâvud, es-Sünen, thk. Muhammed Muhyiddin Abdü‟l-Hamid, Beyrut, c. 1, s. 74. ; Müslim, el-
Câmiu’s-Sahîh, thk. Muhammed Fuad Abdülbâkî, Beyrut, Tahâret 109 (282 no‟lu rivâyet). ; Ġbn
Hibban, Sahîh, thk. ġuayb el-Arnavut, Beyrut 1998, Bâbu‟l-Hayz ve‟l-Ġstihâza, 1350. 15 Ġbn Mâce, es-Sünen, Tahâret 115 (626 no‟lu rivâyet). ; ġâfiî, el-Müsned, Beyrut 1400, I,310. ;
Humeydî, el-Müsned, 1996, I, 241(160 no‟lu rivâyet). ; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, thk. ġuayb el-
Arnavut, 2001, XLII, 351 (25544 no‟lu rivâyet). ; Ebû Dâvud, es-Sünen, Tahâret 288. ; Müslim, el-
Câmiu’s-Sahîh, thk. Muhammed Fuad Abdülbâkî, Beyrut, Hayz 64. ; Dârimi, es-Sünen, thk. Hüseyin
Selim Esed ed-Darânî, 2000, Tahâret 809.
9
ÂiĢe‟den Ġbnetu‟l-Gaylân Rasûlullah‟a gelerek dedi ki: “Ben temizlenemiyorum,
namazı bırakayım mı? Rasûlullah Ģöyle buyurdu: Bu hayız kanı değildir, damardan
gelen bir kandır. Hayız günlerin bittiğinde guslet ve namaz kıl.” 16
Damardan çıkan kan ile ilgili üç farklı hanım sahâbînin durumunu
aktaran rivayetler yukarıdaki Ģekildedir. ġimdi bu rivayetleri sırasıyla isnad
bilgileriyle ve Ģemalarıyla birlikte değerlendirmeyi uygun gördük.
Damardan çıkan kan konusunda yukarıdaki rivayetler Ģu tariklerle
gelmektedir. Fatıma bint. Ebî HubeyĢ rivayeti Ümmü Seleme tarikinden Beyhakî‟de
sekiz râvîden17
, Humeydî‟de ise dört raviden aktarılmaktadır. 18
Söz konusu rivayet Hz. ÂiĢe kanalından Urve b. Zübeyr, Habib b. Sâbit
zincirinde üç farklı tarikle19
, yine Hz. ÂiĢe, Urve b. Zübeyr ve HiĢam b. Urve
kanalından ise on farklı tarikle rivayet edilmiĢtir. Bu on tarik ise Ģu kaynaklarda
geçmektedir.
HiĢam b. Urve, Veki‟ kanalından üç farklı tarikle20
, HiĢam b. Urve, Malik b.
Enes kanalından sekiz farklı tarikle21
rivayet edilmektedir. HiĢam b. Urve, Ebû
Muâviye tariki Tirmîzî ve Nesâî‟de22
, HiĢam b. Urve, Abdullah kanalı da yine
Nesâî‟de23
rivayet edilmektedir. HiĢam b. Urve, Hammad b. Zeyd tariki ise iki farklı
tarikle rivayet edilmektedir.24
HiĢam b. Urve, Ma‟mer kanalı Abdürrezzak‟ın Musannef‟inde25
, Halid b.
Haris tariki Nesâî‟de26
, Hammad b. Seleme tariki Dârimî‟de27
, Cafer b. Avn tariki
16 Taberânî, el-Mucemu’l-Evsât, thk. Târık Abdullah b. Muhammed, Kahire, I, 240 (788 no‟lu rivâyet) 17 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 2003, VII, 684 (15393 no‟lu rivâyet). 18 Humeydî, el-Müsned, 1996, I, 310 (304 no‟lu rivâyet). 19 Üç farklı tarik için bkz. Ġbn Mâce, es-Sünen, Tahâret 115 (624 no‟lu rivâyet). ; Dârekutnî, es-Sünen,
Hayz 2 (821 no‟lu rivâyet). ; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 2003, Hayz 1625. 20 Bu tarikler için bkz. Ġshak b. Râheveyh, el-Müsned, Medine 1991, c. 2, s. 96. ; Müslim, el-Câmiu’s-Sahîh, c. 1, s. 262. ; Ġbn Mâce, es-Sünen, c. 1, s. 203. 21 Bu tarikler için bkz. ġâfiî, el-Müsned, Beyrut 1400, I, 310. ; Ġmam Mâlik, Muvattâ, Beyrut 1985,
Tahâret 29 (171 no‟lu rivâyet). ; Nesâî, es-Sünen, Halep 1986, Tahâret 218. ; Darekutnî, es-Sünen,
Hayz 2 (787 no‟lu rivâyet). ; Beyhakî, es-Sünenü’-Kübrâ, 2003, I, 477 (1535 no‟lu rivâyet), I, 482
(1548 no‟lu rivâyet). ; Ġbn Hibban, Sahîhi İbn Hibban, Bâbu‟l-Hayz ve‟l-Ġstihâza 1350. 22 Tirmîzî, es-Sünen, Tahâret 93 (125 no‟lu rivâyet). ; Nesâî, es-Sünen, Halep 1986, Tahâret 212. 23 Nesâî, es-Sünen, Tahâret 365. 24Bu tarikler için bkz. Nesâî, age, Tahâret 217. ; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, I, 186 (565 no‟lu
rivâyet). 25 Abdürrezzak, el-Musannef, thk. Habîburrahmân el-A‟zamî, Beyrut 1403, I, 103.
10
tek tarikle Beyhakî‟de rivayet edilmektedir.28
HiĢam b. Urve, Züheyr kanalı iki farklı
tarikle rivayet edilmektedir. 29
Fatıma bint. Ebî HubeyĢ rivayeti tespit edebildiğimiz kadarıyla zikrettiğimiz
Ģekildedir ve isnad Ģemaları aĢağıda verilecektir.
Ümmü Habibe bint. CahĢ rivayetinin isnad bilgileri ise Ģu Ģekilde verilebilir:
Hz. ÂiĢe‟den, Amra bint. Abdirrahman, Urve b. Zübeyr ve Ġbn ġihab ez-Zührî
kanalından on bir farklı tarikle rivayet edilmiĢtir.30
Ümmü Habibe bint. CahĢ
rivayetinin isnad bilgileri de tespit edebildiğimiz kadarıyla bu Ģekilde verilebilir.
Ġsnad Ģeması aĢağıda verilecektir.
Damardan çıkan kan konusunda son olarak incelediğimiz Ġbnetü‟l-Gaylân
rivayetinin isnad bilgilerini Ģöyle verebiliriz. Bu rivayet Hz. ÂiĢe‟den Taberânî‟nin
Mu‟cem‟inde rivayet edilmektedir.31
Ġbnetü‟l-Gaylân rivayetinin isnad Ģeması da
aĢağıda verilecektir.
26 Nesâî, age, Tahâret 365. 27 Dârimî, es-Sünen, Tahâret 806. 28 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut 2003, Hayz 1546. 29 Bu tarikler için bkz. Ġbn Ca‟d, el-Müsned, thk. Âmir Ahmed Haydar, Beyrut 1990, I, 392 (2676
no‟lu rivâyet). ; Ebû Dâvud, es-Sünen, Tahâret 282. 30 Bu tarikler için bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut 2003, I, 263 (803 no‟lu rivâyet). ; ġâfiî,
el-Müsned, Beyrut 1400, I, 311. ; Dârimî, es-Sünen, 2000, Tahâret 795, 809. ; Humeydî, el-Müsned, I,
241 (160 no‟lu rivâyet). ; Nesâî, es-Sünen, Halep 1986, Tahâret 210, 357. ; Ebû Dâvud, es-Sünen,
Beyrut, Tahâret 288. ; Müslim, el-Câmiu’s-Sahîh, Hayz 64. ; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut
2003, I, 263 ( 803 no‟lu rivâyet). ; I, 513 (1637 no‟lu rivâyet). 31 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsât, Kahire, I, 240 ( 788 no‟lu rivâyet).
11
A) Fatıma Bint. Ebî HubeyĢ Rivayeti Ġsnad ġemaları
Ümmü Seleme, Hz. ÂiĢe kanalı
Ümmü Seleme Hz. ÂiĢe (r.a)
Süleyman b. Yessar Urve b. Zübeyr
Eyyûb es-Sahtiyânî Habib b. Sabit
Sufyan A‟meĢ
Humeydî32
Veki‟
Ġbrahim b. BeĢĢar
Ġbn Ebî ġeybe33
Muhammed b. Ġsmail el-Hassani
Muhammed b. Gâib Ġbn Mace 34
Muhammed b. Mahled
Ahmed b. Ubeyd. Es-Saffar Ebû Dâvud Darekutni35
Ebû‟l-Hasan Ali b. Ahmet b. Abdan Ebû Bekr b. Dâsse
Beyhaki 36
Ebû Ali b. Ruzban
Beyhakî 37
HiĢam b. Urve38
Vekî Mâlik b. Enes Ebû Muâviye Abdullah Hammad b. Zeyd Cafer b. Avn
Ma‟mer Hâlid b. Hâris Züheyr Hammad b. Seleme
32 Humeydî, el-Müsned, I,310 (304 no‟lu rivâyet). 33 Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, Tahâret 1344. 34 Ġbn Mace, es-Sünen, Tahâret 115 (624 no‟lu rivâyet). 35 Darekutni, es-Sünen, Beyrut 2004, Hayz 2 (821 no‟lu rivâyet). 36 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut 2003, VII, 684 (15393 no‟lu rivâyet). 37 Beyhakî, es-Sünenü’l- Kübrâ, Hayz 1625. 38
HiĢam b. Urve‟den gelen tarikler ayrı olarak verilmiĢtir.
12
HiĢam b. Urve Veki‟ Kanalı
Hz. ÂiĢe (r.a)
Urve b. Zübeyr
HiĢam b. Urve
VEKĠ‟
Ġbn Ebî ġeybe Abde b. Süleyman Ebû Kureyb
Hammad b. Zeyd Ġshak b. Râheveyh 39
Müslim40
Abdullah b. el-Cerrah
Ġbn Mâce41
39 Ġshak b. Râheveyh, el-Müsned, II, 96 (563 no‟lu rivâyet). 40 Müslim, el-Câmiu’s-Sahîh, Hayz 62. 41 Ġbn Mâce, es-Sünen, Tahâret 115 (621 no‟lu rivâyet).
13
HiĢam b. Urve Malik b. Enes Kanalı
Hz. ÂiĢe(r.a)
Urve b. Zübeyr
HiĢam b. Urve
Malik b. Enes42
Ahmed b. Ġsmail el-Medenî Abdullah b. Yusuf Ġbn Vehb Ka‟nebî
Hüseyin b. Ġsmail Bekr b. Sehl Yunus b. Abdi‟l-Âla el-Fadl b. Hübâb
Muhammed b. Bedr Ebû Bekr Neysâbûrî Ġbn Hibban43
Dârekutnî44
ġâfiî Ġsmail b. Ebî Yusuf Kuteybe Yahyâ b. Yahyâ el-Leysî
Rebi‟ b. Süleyman Muhammed b. Eyyûb Nesâî45
Mâlik b. Enes46
Ebu‟l-Abbas Ebû Bekr b. Ġshak
Muhammed b. Yakub Ebû Abdullah el-Hâfız
Ebû Bekr Ahmed el-Hasan Beyhakî47
Beyhakî48
42 ġâfiî, el-Müsned, Beyrut 1400, I, 310. 43 Ġbn Hibban, Sahîhi İbn Hibban, Beyrut 1988, Bâbu‟l-Hayz ve‟l-Ġstihâza 1350. 44 Dârekutnî, es-Sünen, Beyrut 2004, Hayz 2 (787 no‟lu rivâyet). 45 Nesâî, es-Sünen, Tahâret 218. 46 Mâlik b. Enes, Muvattâ, I, 68 (171 no‟lu rivâyet). 47 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Hayz 1548. 48 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Hayz 1535.
14
HiĢam b. Urve Ebû Muâviye kanalı
Hz. ÂiĢe
Urve b. Zübeyr
HiĢam b. Urve
Ebû Muâviye
Veki‟ ve Abde
Hennâd Ġshak b. Ġbrahim
Tirmîzî49
Nesâî50
49 Tirmîzî, es-Sünen, Tahâret 125. 50 Nesâî, es-Sünen, Tahâret 212.
15
HiĢam b. Urve Abdullah ve Hammad b.Zeyd Kanalı
Hz. ÂiĢe
Urve b. Zübeyr
HiĢam b. Urve
Abdullah Hammad b. Zeyd
Süveyd b. Nasr
Nesâî 51
Yahya b. Habib b. Arabî Ebu‟r-Rebî
Nesâî 52
Yahya b. Muhammed b. Yahya
Ebû Abdullah Muhammed b. Ya‟kub
Muhammed Abdullah el-Hâfız
Beyhakî53
51 Nesâî, es-Sünen, Tahâret 365. 52 Nesâî, es-Sünen, Tahâret 217. 53 Beyhakî, es-Sünenü’l- Kübrâ, I, 186 (565 no‟lu rivâyet).
16
HiĢam b. Urve Cafer b. Avn, Ma‟mer, Halid b. Haris, Hammad b. Seleme Kanalı
Hz. ÂiĢe
Urve b. Zübeyr
HiĢam b. Urve
Ma‟mer Halid b. Haris Hammad b. Seleme
Ebû‟l-EĢab
Abdürrezzak 54
Nesâî 55
Haccac b. Minhal
Dârimî 56
Züheyr Ca‟fer b. Avn
Ali Ahmed b. Yunus Muhammed b. Abdilvehhab
Ġbn Ca‟d57
Ebû Dâvûd58
Ebû Abdullah Muhammed b. Ya‟kub
Ebû Zekiyya Yahya b. Ġbrahim
Ebû Abdullah el-Hâfız
Beyhakî 59
54 Abdürrezzak, el-Musannef, Beyrut 1403, I, 303. 55 Nesâî, es-Sünen, Tahâret 367. 56 Dârimî, es-Sünen, Tahâret 806. 57 Ġbn Ca‟d, el-Müsned, I, 392 (2676 no‟lu rivâyet) 58 Ebû Dâvûd, es-Sünen, Tahâret 282. 59 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut, 2003, Hayz 1546.
17
B) Değerlendirme
Yukarıda zikrettiğimiz bu üç rivayet özür halindeki kadınların durumu
ile ilgili yine aynı ortak sahabî olan Hz. ÂiĢe‟den aktarılmaktadır. Fatıma bint. Ebû
HubeyĢ ile ilgili rivayet kanın abdesti bozması konusunda mezhep imamlarının da
delil olarak aldıkları, kaynaklarımızda da en fazla yer alan rivayettir. Söz konusu
rivayetin kaynaklardaki lafızlarını ve kimden aktarıldığını incelediğimizde iki farklı
Ģekilde geldiğini görmekteyiz. Ġlk lafızda, Hz. ÂiĢe‟den Fatıma bint. Ebû HubeyĢ‟in
hayız gördüğü Ģu Ģekilde aktarılmaktadır;
ع عمع ع ن هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ن ة ع ئ ة ع١ن ش ئع زع ةيئ اهلل ئع ة ة ن ع ع اة : ع اع ن ع طئ سع ع ة ن ئ ئ ئ ٠ع زع ةيع اهلل
ع ع ة لهلل ع ع لع يع سة ع ع ة ع ئذع »: ع ع عطن لهلل ع ع ١نضع ة عدع ئ ن ع ١نضع ئ عإئذع علن عع ئ ن ع ع١نسع ئ ع قة سن ئهئ ئ ع ذع لع ئهلل
ئ ع ع ع نهئ دهلل ئ ع « ع ن عسع ن ع غنسئ
“Fatıma bint. Ebî HubeyĢ Rasûlullah (s.a.v)‟e gelerek dedi ki “Ey
Allah‟ın Rasulü ben sürekli hayız gören bir kadınım, temizlenemiyorum. Namazı
terk edeyim mi?” Rasûlullah buyurdu: “Hayır! Bu damardan gelen bir kandır, hayız
değildir. Hayız ile karĢılaĢtığın zaman namazı bırak, bittiğinde kanı yıka ve namaz
kıl.” 60
Bazı mana ile rivayetten kaynaklanan farklılıkları bir kenara bırakırsak
rivayetin belirttiğimiz Ģekli yukarıda verdiğimiz gibi gelmektedir. Ġkinci lafızda,
Ümmü Seleme‟den Fatıma bint. Ebî HubeyĢ‟in hayız gördüğü aĢağıdaki Ģekilde
aktarılmaktadır:
م لع يع ١ندئ ع ن ة ع دهللثع ة لع يع : ع ١ع ع لع ع ن : ث ةفن هلل ع ع ع ع ئ ع ة ن ئ ٠عسع ز ع ع ن ع ن ةع١ن م ع وع ع ن : ث ع٠موة س ئ ن ئ١ع ئ
ع عمع يع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ع ن زع ةيع اهلل ع ن ة ع ئ ة ع١ن ش ةسن ع ع اة عسع ئع ة قة » ع طئ سن هللة ئ عىئ ع ١نضع ئ ن ع ئهللة ع١نسع ئ
هلل ن ع ع وش ن ة ن عدن عسع ن ئ ع ع دهلل ع ع ن غع ة عإئ هلل ع ن عسئ ة ع ث ١نضع ئ ن لعدنزع ع ع ع ن عدع ع لهلل ع ع لعدنزع علنسع ائ ع ع سع ع «ع ع
60 Ġbn Mace, es-Sünen, Tahâret 115 (621-624 no‟lu rivâyetler). ; Malik b. Enes, Muvattâ, Tahâret 29
(171 no‟lu rivâyet). ; Humeydî, el-Müsned, I, 310 (304 no‟lu rivâyet). ; Ġbn Ca‟d, el-Müsned, I, 392
(2676 no‟lu rivâyet). ; Ġshak b. Râheveyh, el-Müsned, II, 96. (563 no‟lu rivâyet). ; Dârimî, es-Sünen,
Tahâret 806. ; Nesâî, es-Sünen, Tahâret 218. ; Dârekutnî, es-Sünen, Hayz 2 (821 no‟lu rivâyet). ;
Beyhakî, es-Sünen, I, 186 (565 no‟lu rivâyet). ; Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, Tahâret 1344. ;Tirmîzî,
es-Sünen, Tahâret 93 (125 no‟lu rivâyet). ; Ebû Dâvud, es-Sünen, Beyrut, c. 1, s. 74. ; Müslim, el-
Câmiu’s-Sahîh, Tahâret 109 (282 no‟lu rivâyet). ; Ġbn Hibban, Sahîh, Bâbu‟l-Hayz ve‟l-Ġstihâza,
1350.
18
“Ümmü Seleme‟den rivayetle Fatıma bint. Ebî HubeyĢ hayız görüyordu.
Bunu Rasûlullah‟a sordu. Rasûlullah dedi ki: „Bu hayız değildir, damardan gelen bir
kandır.‟ Ve ona hayız günlerinde namazı terk etmesini, sonra yıkanmasını, elbisesini
temizlemesini ve namazını kılmasını emretti.” 61
Yine bazı mana ile ilgili farklılıklar
dıĢında rivayetin Ümmü Seleme‟den aktarılan Ģekli verdiğimiz formatta
aktarılmaktadır.
AraĢtırmamızın konusu bakımından Fatıma bint. Ebî HubeyĢ ile ilgili
gelen bu rivayetle ilgili bazı bilgiler Ģöyledir:
Ġbn Mâce Sünen‟inde Veki‟den gelen rivayette “hayızla karĢılaĢtığın
zaman namazı terk et, bittiğinde yıka ve namaz kıl” 62
Ģeklinde verirken, yine Ġbn
Mâce Habib b. Sabit‟ten “Her bir namaz için abdest al ve namazını kıl”63
Ģeklinde
ayrıca zikretmektedir. Ġbn Mâce‟nin ilk verdiği rivayet formunda Veki‟ hadisinde
abdest al ifadesi yokken Habib b. Sabit‟ten aktarılan Ģeklinde bu ifade yer
almaktadır.64
Bu durum bizlere abdest al ifadesinin Habib b. Sabit‟in kendi tasarrufu
olabileceği ihtimalini aklımıza getirmektedir. Yine Dârekutnî de benzer Ģekilde
“Hayız günlerin bittiğinde guslet ve her bir namaz için abdest al, kan hasıra damlasa
bile namazını kıl”65
ifadelerine yer vermektedir.
Rivayetin gelen bu Ģekilleri bize göstermektedir ki ravilerin bir kısmına
göre söz konusu hadis kanın abdesti bozduğuna delildir. Ve vücudun herhangi bir
yerinden çıkan kan, bu rivayetteki özür kanına benzetilerek kanın abdesti bozduğu
sonucuna varılmıĢtır.
Buna karĢılık kaynaklarda HiĢam b. Urve‟nin babasından naklettiği “her
bir vakit girdiğinde, her bir namaz için abdest al.” ifadesinin sadece HiĢam‟dan gelen
61 Humeydî, el-Müsned, I, 310. ; Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, VII, 684. 62 Ġbn Mâce, es-Sünen, Tahâret 115 (621 no‟lu rivâyet). 63 Ġbn Mâce, es-Sünen, Tahâret 115 (624 no‟lu rivâyet). 64 Hüseyin Kahraman, Fıkhî Hadislerin Rivayet Değeri Bağlamında “Müstehaza Hadisi”nin Tahric
ve Tenkidi, Uludağ Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 18, sayı. 1, 2009, s. 135. 65 Dârekutnî, es-Sünen, Hayz 2 (821 no‟lu rivâyet). ; Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, Tahâret 1345.
19
tariklerde nakledildiği ve sadece babasından naklettiği bildirilmektedir. 66
Buradan
hareketle de akıllara bu kısmın rivayete dâhil olmayabileceği ve raviye ait bir
tasarruf olabileceği ihtimali gelmektedir. Ancak HiĢam b. Urve‟den gelen bu sözü
destekleyici olarak baĢka ravilerden de benzer durumlar nakledilmektedir. Örneğin
Tirmîzî Sünen‟inde, Ebû Muâviye‟nin kendi tarikinde “her vakit girdiğinde, her bir
vakit namaz için abdest al” ifadesini zikreder.67
Bunlara göz attıktan sonra iki ihtimal
göz önüne gelmektedir. Birincisi rivayetteki “her namaz için abdest al” ifadesi
ravilere ait bir tasarruf olabilir ya da bu ifadeyi zikretmeyen raviler bu ifadeyi
unutmuĢ olabilir.
Sufyan es-Sevrî, Mâlik, Ġbnu‟l-Mübârek ve ġâfiî‟ye göre “Kuru (hayız)
günlerinden sonra gusledilir ve her bir vakit için abdest alınır.” 68
Ancak dikkatimizi
çekmektedir ki Ġmam ġâfiî için sebileyn dıĢından çıkan kan abdesti bozmamaktadır.
Bunlara ilaveten Buhârî Sahîh‟inde verdiği hadiste “abdest al”, ya da kuru (hayız)
günleri lafzını vermeden nakletmektedir.69
Kaynaklarımızda verilen bir bilgi ise
Ģöyledir: Nesâî, Hammad b. Zeyd‟den aktardığı rivayetin hemen ardından “abdest al”
ifadesini vermektedir. Ebû Abdurrahman rivayetin hemen ekinde “Abdest al”
ifadesini Hammad b. Zeyd dıĢında zikreden olmadığına değinir. HiĢam b. Urve baĢka
kimselerden de aynı rivayeti rivayet etmiĢtir. Ancak “abdest al” ifadesini sadece
Hammad‟dan zikretmiĢ diğerlerinden zikretmemiĢtir.70
Ebû Abdurrahman “Allahu
a‟lem” diyerek Ģüphesini dile getirmektedir.71
Müslim de Sahîh‟inde Hammad b.
Zeyd‟den “abdest al” ifadesine yer vermektedir. 72
Bu ifadeler de yine akıllara “abdest al” ifadesinin Hammad b. Zeyd‟in
kendi tasarrufu olabileceği ihtimalini gözler önüne sermektedir. Rivayetin ardından
verilen yorumlarda bir diğer dikkat çeken husus rivayetin metninde geçen “gusül”
kelimesidir. Bu lafzın abdest almaya mı yoksa sadece o kanın yıkanmasına dair bir
66 Ġshak b. Râheveyh, el-Müsned, II,96. ; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, XXIV, 359. ; Hüseyin
Kahraman, age, 2009, s. 135. 67 Tirmîzî, es-Sünen, I, 217. 68 Tirmîzî, es-Sünen, I, 217. 69 Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh, 1422, I, 71. 70 Hüseyin Kahraman, age, 2009, s. 136. 71 Nesâî, es-Sünen, Halep 1986, I, 123,185, Nesâî, es-Sünen, Beyrut 2001, I, 159. 72 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut 2003, I, 186.
20
söz olup olmadığında dair Ģüphe vardır. Nitekim Ġbn Uyeyne “gusül” lafzında Ģüphe
vardır demektedir.73
O bu konuda “gusülden maksat kan görüldüğünde kanın
yıkanmasıdır” der. 74
Buraya kadar verdiğimiz bilgileri kısaca toparlayacak olursak, Vekî‟den
nakledilen rivayetlerde abdest al ifadesi değil ئ yıka‟ ifadesi geçmekte, Habib„ ع غنسئ
b. Sabit, Hammad b. Zeyd gibi isimlerden aktarılan rivayetlerde ise ئئ ضهلل ع ع ع „abdest
al‟ ifadesi geçmektedir. Benzer Ģekilde HiĢam b. Urve de babasından “her bir vakit
için abdest al” ifadesini zikreder.75
Tirmîzî de bu ifadeyi Muâviye hadisinde
nakleder. Bunlara göre diyebiliriz ki “abdest al” ifadesi sınırlı sayıda raviden
gelmektedir ve bu ifade onların tasarrufu olup zamanla hadise dâhil olan bir ifadedir.
Konumuzla ilgili müstakil bir çalıĢması olan Hüseyin Kahraman‟ın bir
değerlendirmesi ise Ģöyledir: „Müstehaza hadisini „abdest al‟ kısmıyla nakleden
râvîler genelde Kûfeli, Basralı yani Iraklıdır. Bu ravilerin memleketleri ile Ehl-i
Irak‟ın yani Hanefî‟lerin „kanın abdesti bozduğu‟ Ģeklindeki görüĢleri arasında bir
iliĢki kurulabilir. Nitekim bunların çoğu hadis yanında fıkıh ile de meĢgul olan
isimlerdir. Aralarında müftülük ve kadılık yapanlar da vardır. Dolayısıyla bu
râvîlerin de naklettikleri metinden sonra hadisin delaleti ile ilgili bazı açıklamalarda
bulunması, ancak bunu iĢitenlerin yapılan açıklamaları hadisin aslından zannetmeleri
mümkündür. ġüphesiz bu râvîlerin çoğu hadis ilminin meĢhur ve güvenilir isimleri
arasındadır. Fakat hadisi „abdest al‟ lafzı olmadan nakleden Sufyan es-Sevrî ve Ġmam
Mâlik gibi isimler de en az onlar kadar meĢhurdur. Bu bilgilere dayanarak „abdest al‟
ifadesinin, hadisin bir parçası olmayıp fıkhî müzakereler veya açıklamalar
neticesinde ortaya çıktığını ve sonradan yanlıĢlıkla metne dâhil edildiğini söylemek
mümkündür.‟76
Yukarıda zikrettiğimiz değerlendirme de „abdest al‟ lafzının sonradan
metne girmiĢ olduğunu desteklemektedir. Ancak kanaatimizce kanın abdesti
73 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, I, 485. 74 Abdürrezzâk, el-Musannef, Beyrut, 1403, I, 303. 75 Hüseyin Kahraman, age, 2009, s. 135. 76 Hüseyin Kahraman, Hadislere Göre Kanama Ve Abdest, s. 79-80.
21
bozduğunu savunan âlimler sadece „abdest al‟ lafzından hareketle bu sonuca
varmamıĢlardır. Merkeze aldıkları nokta çıkan maddenin pis olup olmadığıdır.
Nitekim Hanefî âlimlere göre çıkan madde pis ise abdest bozulur.
Hanefî mezhebi rivayetin maksadı üzerinde düĢünmüĢ ve vücudun
herhangi bir yerinden çıkan kanı özür kanına benzeterek kanın abdesti bzoduğu
sonucuna varmıĢtır. Mezhep görüĢlerine ileride yer verilecektir.
22
C) Ümmü Habibe Bint CahĢ Rivayeti Ġsnad ġemaları
Hz. ÂiĢe Amra bnt. Abdirrahman Urve b. Zübeyr Kanalı ġema 1
Hz. ÂiĢe
Amra bnt. Abdirrahman
Urve b. Zübeyr
Ġbn ġihab ez-Zührî
Evzaî
Abbas b. Velid b. Mezyed‟in babası Sufyan b. Uyeyne Ġbn Sa‟d
Abbas b. Velid b. Mezyed ġâfiî77
Süleyman b. Dâvud el-HâĢimî
Ebû Abbas Muhammed b. Ya‟kûb Dârimî78
Ebû Abdullah el-Hâfız
Beyhakî79
Humeydî 80
Muhammed b. Müsennâ Ebû Mûsâ
Nesâî81
Nesâî82
77 ġâfiî, el-Müsned, DımeĢk 1996, I, 311. 78 Dârimî, es-Sünen, 2000, Tahâret 809. 79 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Tahâret 803. 80 Humeydî, el-Müsned, I, 241 ( 160 no‟lu rivâyet). 81 Nesâî, es-Sünen, Tahâret 210. 82 Nesâî, es-Sünen, c.1, Tahâret 357.
23
(Hz. ÂiĢe Amra bnt. Abdirrahman Urve b. zübeyr kanalı ġema 2
Hz. ÂiĢe
Amra bint. Abdirrahman
Urve b. Zübeyr
Ġbn ġihab ez-Zührî
Amr b. el-Hâris Evzaî Ġbrâhim b. Sa‟d
Ebu‟l-Muğîre
Ġbn Vehb Darimî 83
Abdurrahman b. Mehdî
Ahmed b. Hanbel84
Harmele b. Yahyâ Muhammed b. Seleme el-Murâdî
Muhammed b. Hasan el-Kuteybe
Ġsmâil b. Ahmed el-Cürcânî Ebû Dâvûd/ Müslim85
Ebû Abdullah el-Hâfız
Beyhakî86
Ġbn Zi‟b
Yezid b. Harun
Abbas b. Muhammed ed-Dûrî
Ebu‟l-Abbas Muhammed b. Ya‟kûb
Ebû Abdullah el-Hâfız
Beyhakî87
83 Dârimî, es-Sünen, Tahâret 795. 84 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2001, XLII, 351 (25544 no‟lu rivâyet). 85 Ebû Dâvûd, es-Sünen, Tahâret 288. ; Müslim, el-Câmiu‟s-Sahîh, Hayz 64 (334 no‟lu rivâyet). 86 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Hayz 1637. 87 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Tahâret 804.
24
D) Değerlendirme
Ümmü Habibe bint. CahĢ rivayeti kaynaklarda iki farklı Ģekilde
aktarılmaktadır. Ġlk lafız bizzat Hz. ÂiĢe‟nin ağzından Ģu Ģekilde nakledilmektedir:
ع لع ع ن هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ن ع هلل ئ هلل ع ائ ع ع شع ئ : ع ئ ن ع ع ع ن ع ع ندئ سهلل ن ئ ع ن ة ع ن ش م ع ئ١ ع ع ئة ١ضع ن ن ة ئ
ع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع م ع ع عمع يع هلل ئ هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ئهلل ئ ئهع ع ع عىع ن ذع ئ١ ن ش ع ن ع ئ ئ ع١نسع ن »: ع عرئ هلل ئ
ئ ع ع ئ ع ئذع ع ن عسع ن ع غن عسئ لهلل ع ع ١نضع ة عدع ئ ن ع قة عإئذع علن عع ئ سن ع ئ ع ة ع ئهلل ١نضع ئ ن ع : لع ع ن ع ائ ع ة « ئ
ئ ع ععنة سع ع دهلل ن هلل ة ن ئ ع ن ش ع هلل ئ ٠نعبع ئ ع شع ةخن ئ ش لئ وع سن ئ وع ع ن عمنعةدة ئ ع ئ هلل ةلع ة ئ ع ع ش ث ئىة ة عىع ع ن ع ن عسئ
ع اع ن
“ÂiĢe dedi ki: Ümmü Habibe b. CahĢ yedi yaĢında hayız gördü. Ve bunu
Rasûlullah‟a sordu. Rasûlullah dedi ki „Hayır! Bu hayız değil, damardan gelen bir
kandır. Hayız geldiğinde namazı bırak, bittiğinde guslet ve namazını kıl.‟ Ümmü
Habibe bunu her bir vakit için yapıyor (abdest alıyor) ve namazını kılıyordu. Bir
leğene oturup kan kaybolana kadar bekliyordu.”88
Ġkinci lafızda ise direkt Ümmü Habibe bint. CahĢ‟ın kendi ağzından Ģu
Ģekilde aktarılmaktadır:
ن ئ ع ن ش لع ع ئ ئ ع ئ١ ع ع ئ ة ع عمع يع : هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ئهع ئع زع ةيئ اهلل ن ة ذع ع ع عىع ئ١ ضن ة ع ن ع ئ ع : ن ة ئ ئهلل
ئ فنسع ع دهلل ة ع اة ع عسع ن ئ ئ ئ١ وع سن ئ ن ة ئ وع ع ن عىة ع ئ ع ع ئ ١نضع ئ ع غن عسئ ن ع ع١نسع ن ئ ع قة سن ئهع ئ ذع
“Yedi yaĢımda hayız gördüm ve bunu Rasûlullah‟a sordum, dedi ki ; „Bu
damardan gelen bir kandır, hayız değildir, yıkan ve namazını kıl.‟ Ümmü Habîbe bir
leğene oturup kan kayboluncaya kadar bekliyordu.”89
AraĢtırmamızın konusu bakımından Hz. ÂiĢe‟den ve Ümmü Habîbe bint.
CahĢ‟dan gelen bu rivayetlerle ilgili genel değerlendirmeler Ģöyledir:
88 Ġbn Mâce, es-Sünen, Tahâret 116 (626 no‟lu rivâyet). ; ġâfiî, el-Müsned, Beyrut 1400,I, 311. ;
Humeydî, el-Müsned, I, 310 (304 no‟lu rivâyet). ; Ġshak b. Râheveyh, el-Müsned, II, 101 (568 no‟lu
rivâyet). ; IV, 245 (2061 no‟lu rivâyet). ; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2001, XLI, 84 (24358 no‟lu
rivâyet). ; XLII, 351 (25544 no‟lu rivâyet). ; Ebû Dâvud, es-Sünen, Tahâret 282, 288. ; Müslim, el-
Câmiu’s-Sahîh, Hayz 64 (334 no‟lu rivâyet). ; Dârimî, es-Sünen, 2000, I,594. ; Nesâî, es-Sünen,
Tahâret 203, 205, 357. ; Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut 2001, Tahâret 210, 211. ; Mevsılî, el-
Müsned, DımeĢk 1984, VII, 371 (4405 no‟lu rivâyet). ; VII, 381 (4410 no‟lu rivâyet). 89 Ġshak b. Râheveyh, age, II, 102 (569 no‟lu rivâyet). ; Ġshak b. Râheveyh, age, IV, 245 (2061 no‟lu
rivâyet). ; Ahmed b. Hanbel, age, XLV, 436.
25
Öncelikle kaynaklarda ulaĢabildiğimiz kadarıyla Ümmü Habîbe ile ilgili
rivayet edilen bu metinlerde ئئ ضهلل ع ئ lafzını değil ع غن عسئ90
lafzını görmekteyiz. Bu
lafızdan maksadın da hayız günlerinin sonunda gusül olması muhtemeldir. Yalnız
kaynaklarda Hz. ÂiĢe‟nin rivayetin hemen ardından;
ئ ع ععنة سع ع دهلل ن هلل ة ن ئ ع ن ش ع هلل ئ ٠نعبع ئ ع شع ةخن ئ ش لئ وع سن ئ وع ع ن عمنعةدة ئ ع ئ هلل ةلع ة ئ ع ع ش ث ئىة ة عىع ع ن ع ن عسئ
ع اع ن
“Ümmü Habîbe bunu her bir namaz için yapıyor ve namaz kılıyordu. Bir leğene
oturup kan kaybolana kadar bekliyordu”91
ifadesini görmekteyiz. Burada dikkatimizi
çekmektedir ki ئ lafzından maksat o kanın iyice yıkanması anlamında غن عسئ
söylenmiĢtir. Nitekim Ümmü Habîbe bint. CahĢ‟ın kanın kaybolana kadar beklemesi
buna iĢaret etmektedir kanaatindeyiz. Yine bir noktaya da değinmemiz gerekiyor ki
Ümmü Habîbe yaptığı bu uygulamanın ardından abdest almıĢ da olabilir.
Bazı kaynaklarda ifade Ģu Ģekilde geçmektedir. “ ع . ئ ع ةلع ع ن ع ن عسئ ع ع سع ع ع ع ”
“Ona kanı yıkamasını emretti.”92
Buna ilaveten Rasûlullah‟ın emrinin sadece
yıkamak olduğunu ve her bir namaz için leğene oturma uygulamasının Rasûlullah‟ın
emri olmadığına iĢaret edilmektedir.93
AraĢtırmamız esnasında dikkatimizi çeken bir diğer husus ise Ģudur:
“Hayızla karĢılaĢtığında namazı terk et, o senden gittiğinde yıkan ve namazını kıl.”
ifadesinde Evzaî‟nin Zührî‟den tek kaldığı belirtilmektedir. Ebû Dâvud bu konuda
der ki: „Bu sözü Zührî‟nin ashabından Evzaî dıĢında bir kimse zikretmemiĢtir.
Nitekim bu rivayeti Zührî'den Leys, Yunus, Ġbn Zi‟b, Ma‟mer, Ġbrahim b. Sa‟d,
Süleyman b. Kesir, Ġbn Ġshak, Sufyan b. Uyeyne de rivayet etmiĢ fakat sözü geçen
lafız sadece Evzaî‟den gelmiĢtir.‟94
Ve yine Ebû Dâvud der ki: “Ġbn Uyeyne de ziyade yapmıĢtır. „Ona hayız
günlerini tutmasını ve o günlerde namazını bırakmasını emretti‟ ifadesi yalnızca Ġbn
90 Ġbn Mâce, es-Sünen, I, 205. 91 Ġbn Mâce, es-Sünen, I, 205. 92 ġâfiî, el-Müsned, I, 311. 93 Ġshak b. Râheveyh, el-Müsned, II, 100. ; IV, 245. 94 Ebû Dâvud, es-Sünen, I, 74. ; Taberânî, Ma’rifetü’s- Süneni Ve’l-Âsâr, Pakistan 1991, II, 153.
26
Uyeyne‟nin tarikinde vardır.”95
Söz konusu rivayeti Zührî ashabından sika kimseler
sadece ئ ئve غن عسئ .lafızlarıyla nakletmiĢlerdir ع96
Ümmü Habîbe ile ilgili bu rivayette abdest alma eyleminden
bahsedilmemektedir. Ancak söz konusu rivayeti Fatıma bint. Ebî HubeyĢ hakkındaki
rivayet paralelinde değerlendirebiliriz. Nitekim Hz. Peygamber bu rivayette de özür
kanamasını normal bir kan olarak nitelendirmiĢ, hayız günleri haricinde gelen kanın
namaza engel olmadığına değinmiĢtir.
Kanın abdesti bozması konusunda mezhepler arasındaki ihtilafın merkeze
alınan noktanın çıkıĢ yeri ya da çıkan Ģey olmasından kaynaklandığını daha önce
belirtmiĢtik. Söz konusu rivayeti incelememizin sebebi özür kanının vücudun diğer
yerlerinden çıkan kan gibi görülmesi dolayısıyladır.
95 Ebû Dâvud, es-Sünen, I, 74. 96Taberânî, age, I, 153.
27
E) Ġbnetü‟l-Gaylân Rivayeti Ġsnad ġeması
Hz. ÂiĢe
Kâsım b. Muhammed
Muhammed b. Müslim ez-Zührî
Muhammed b. Ġshak
Amr Ġbn HaĢim Ebû Malik el-Cenbî
Abdurrahman b. Salih el-Ezdî
Ahmet b. Yahya el-Hulvânî
Taberânî 97
97 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsât, thk. Târık b. Abdullah Muhammed, Kahire, I, 240 (788 no‟lu rivâyet).
28
F) Değerlendirme
Bu rivayet Taberânî‟nin Mu‟cemu‟l-Evsat'ında geçen bir rivayet olarak
karĢımıza çıkmaktadır. Metni Ģu Ģekildedir:
، ع ع ن ع ، ع ع اع ن، ، ع ن ، هللا، ع ع ن ئ ، النائ ن ، ع ن ع ع ، ع ع ئ، انلع ع ، ع ائ ع ع ، ع ن ، ا ن ع ع ، ع ع اع،:، ع ن ع ن هللا هللا ، ع ع ، الط ن ئ ، ع ع ، ع ن ئ هللا :، ئلنئ ، ع
، ن ع ئ ئ ، ع ع نئ » هللا ن ، ا ن ئ ،ث ، ن عفئعئ ، ع ئ ، انحع نضئ ءهللا ، هللا ن ق ، عإئذع ،ذعهعبع ، ئ ن ،ائ انحع نضع ئ ، ئلنمع ،ذعائ ع ، ئ ن ع «اع ن ع ن
ÂiĢe (r.a)‟den rivayetle: “Ġbnetu‟l-Gaylân Rasûlullah‟a geldi ve dedi ki: „Ben
temizlenemiyorum, namazı terk edeyim mi?‟ Rasûlullah Ģöyle buyurdu: Bu hayız kanı
değildir, damardan gelen normal bir kandır. Hayız günlerin (kuru) senden gittiğinde o kan
senden gider, sonra guslet ve namazını kıl”. 98
Kaynaklarda ulaĢabildiğimiz kadarıyla söz
konusu rivayet Taberânî‟de aktarılmaktadır. Muhammed b. Ġshak‟tan yalnız Amr Ġbn
HâĢim rivayet eder. Abdurrahman b. Salih bu rivayette teferrüt etmiĢtir. 99
Bu rivayette de
yine bir önceki rivayette olduğu gibi „abdest al‟ lafzı geçmemektedir. Metindeki lafız
„guslet ve namazını kıl‟ Ģeklindedir. Buradan hareketle Ģunu diyebiliriz ki, hayız günleri
haricinde kanama olsa bile bu durum kiĢinin namazına zarar vermez.
Rivayette kandan dolayı her bir vakit için abdest alma emri yer almamaktadır.
Ancak Fatıma bint. Ebî HubeyĢ rivayetinde olduğu gibi özür kanının, vücudun herhangi bir
yerinden çıkan kan gibi nitelendirildiğine iĢaret vardır. Zaten Hanefî ulemânın
delillendirmesi de bu benzetmeden ve kanın necis görülmesinden kaynaklanmaktadır.
Sadece bu rivayetten yola çıkarak kanın abdesti bozduğu ya da bozmadığı yönünde bir
sonuca varamayız. Söz konusu rivayeti özür kanının vücudun diğer yerlerinden çıkan kan
gibi görüldüğü konusunda zikrettik.
Kanın abdesti bozması meselesinde zikrettiğimiz bu üç rivayetten Fatıma bint.
Ebî HubeyĢ hakkındaki rivayetin delil olarak kullanıldığını görmekteyiz. Söz konusu
rivayet ile ilgili isnad değerlendirmelerinin genellikle olumlu olduğu görülmektedir.
Nitekim hadis müellifleri eserlerinde isnadı sahih ve Elbanî sahih hükmünü vermiĢtir
98 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, II, 240 (788 no‟lu rivâyet). 99 Taberânî, age, II, 240.
29
ifadelerini kullanmaktadır.100
Bu rivayetin Ümmü Seleme tarikiyle ilgili olarak da hasen-
sahih yorumu yapılmıĢtır.101
100 Ebû Dâvud, es-Sünen, I, 74,77. ; Tirmîzî, es-Sünen, I, 217. ; Ġbn Mâce, es-Sünen, I, 203. ; Nesâî, es-
Sünen, I, 123, 124. 101 Tirmîzî, age, I, 217.
30
II. “Her Akan Kandan Dolayı Abdest Gerekir” Rivayeti
م ة دهلل زئ ١ ئ ع : لع يع ع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ش »: لع يع زع ةية اهلل ش ع ائ ئ ع ن وة ئ ضةاة ة ن »
Temim ed-Dârî‟den rivayetle: Rasûlullah (s.a.v) Ģöyle buyurdu „Her akan
kandan dolayı abdest gerekir.‟102
Bu rivayet kaynaklarda tespit edebildiğimiz kadarıyla
Temim ed-Dârî tarikinden tek tarikle 103
, ġa‟bî kanalından da tek tarikle 104
, Zeyd b. Sâbit
kanalından ise tek tarikle rivayet edilmektedir.105
Söz konusu rivayet kanın abdesti
bozduğuna dair delil olarak gösterilen rivayetlerden olup isnad Ģeması aĢağıdaki Ģekilde
gösterilebilir.
A) Ġsnad ġeması
Allah Rasûlü
Temim ed-Darî Zeyd b. Sâbit ġa‟bî
Ömer b. Abdülaziz Abdurrahman b. Ebân b. Osman Abdülaziz b. Ubeydullah
Yezid b. Muhammed Muhammed b. Süleyman b. Âsım Ġsmail b. AyyaĢ
Yezid b. Halid ġu‟be Ġbn Ebî ġeybe 106
Bakiyye b. el-Velîd
Musa b. Ġsa b. Münzîr Ahmed b. el-Ferec
Muhammed b. Ġsmail Abdullah b. Ebî Sufyan
el-Farisî
Dârekutnî 107 İbn Adiyy 108
102
Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, Tahâret 1463. ; Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 1581. ; Taberânî, Ma’rifetü’s-
Süneni ve’l-Âsâr, Tahâret 1199. 103 Bu tarikler için bkz. Taberânî, age, Tahâret 1199. 104 Ġbn Ebî ġeybe, age, Tahâret 1463. 105
Ġbn Adiyy, el-Kâmil fi’d-Duafâ, Beyrut 1997, I, 313. 106 Ġbn Ebî ġeybe, age, Tahâret 1463. 107 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 1581. 108 Ġbn Adiyy, el-Kâmil fi’d-Duafâ, Beyrut 1997, I, 313.
31
B) Değerlendirme
Ġnceleyeceğimiz rivayetle ilgili değerlendirmelere geçmeden önce rivayetin farklı
varyantlarda geldiği Ģekillere bakıp farklılıklar içerip içermediğini incelemek yerinde
olacaktır.
Söz konusu rivayet daha önce de belirttiğimiz gibi Dârekutnî, Beyhakî ve Ġbn
Adiyy tarafından rivayet edilmektedir. Ġbn Ebî ġeybe de Musannef‟inde bu rivayete yer
vermiĢtir.
Dârekutnî‟nin verdiği isnad Temim ed-Dârî‟den rivayet edilmektedir. Rivayetin
metni Ģu Ģekildedir: « ش ش ع ائ ئ ع ن وة ئ ضةاة ة ن » Her akan kandan dolayı abdest gerekir. 109
Dârekutnî rivayeti verdikten hemen sonra Ömer b. Abdülaziz‟in Temim ed-Dârî ile
karĢılaĢmadığına iĢaret etmiĢtir. Ġlaveten de Yezid b. Hâlid ile Yezid b. Muhammed‟in
mechul iki ravi olduğuna iĢaret etmiĢtir.110
Muhammed b. Fadl için ise Dârekutnî, zayıftır
değerlendirmesine yer vermektedir.111
Beyhakî, her akan kandan dolayı abdest konusunda
Rasûlullah‟tan bir Ģey sabit değildir der.112
Ġbn Ebî ġeybe‟nin Musannef‟inde geçen
metinde ise rivayet ġa‟bî‟den nakledilmektedir. Ve lafızda bir faklılık mevcuttur. Rivayetin
metni Ģu Ģekildedir: س ش لع طئ ئ ع ن وة ئ بة ع ئ ضةاة ة ن “Her damlayan kandan dolayı abdest
gerekir.”113
Ġbn Ebî ġeybe aynı rivayeti Hâkim‟den « ش ش ع ائ ئ ع ن وة «ئ “Her akan kandan
dolayı...” Ģeklinde de rivayet etmektedir.114
Rivayeti verdikten hemen sonra Ġbn Ebî ġeybe,
Ebû Bekr‟in Ġbn Ġdris‟ten Ģöyle dediğini rivayet eder: “Ön ve arka dıĢından çıkan bir Ģey ya
da idrar dıĢında abdeste gerek yoktur.”115
Buradan anlıyoruz ki, bu rivayet akan kan için
abdesti gerekli kılmakla birlikte Ġbn Ġdris gibi bazı isimlere göre de abdesti bozan kan
sadece ön ve arka dâhilinden çıkan kandır.
109 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 581. 110 Dârekutnî, age, I, 287. 111 Taberânî, Ma’rifetü’s-Süneni ve’l-Âsâr, I, 427. 112 Beyhakî, es-Sünenü’s- Sağîr, Pakistan 1989, I, 30. 113 Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, I, 127. 114 Ġbn Ebî ġeybe, age, I, 127. 115 Ġbn Ebî ġeybe, age, I, 127.
32
Bahsettiğimiz bu farklılıklar mana ile rivayetten kaynaklanmaktadır. Ancak
rivayetin hemen ardından Dârekutnî, Beyhakî ve Ġbn Ebî ġeybe‟nin verdiği bilgiler
ıĢığında rivayetin zayıf görüldüğünü söyleyebiliriz.
„Her akan kandan dolayı abdest gerekir‟ ifadesi Ģu Ģekilde anlaĢılmaktadır: Eğer
kan vücuttan çıkar ve baĢka yere bulaĢırsa abdest almak gerekir. Kan olur fakat baĢka bir
yere bulaĢmazsa abdest almaya gerek yoktur. Bu görüĢ Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel‟in
görüĢüdür. Ġmam ġâfiî bunu reddeder, delil olarak da Rasûlullah‟ın kan aldırdıktan sonra
abdest almadığını anlatan rivayete dayandırır. Söz konusu rivayet hakkında Zehebî, Hafız
Ġbn Hacer, Ġbn Adiy gibi âlimler “zayıftır” değerlendirmesini yapmıĢlardır. Zehebî, burada
iki mechul ravinin ( Yezid b. Hâlid ve Yezid b. Muhammed) varlığına değinir. Hafız Ġbn
Hacer de Tahrîcü‟l-Hidâye adlı eserde bu rivayette bir inkıta vardır der ve zayıf olduğuna
iĢaret eder.116
Çıkan kanın az ya da çok olması ile ilgili yorumlar da yapılmıĢtır. Örneğin
Aliyyü‟l-Kâri bu konuda Ģöyle der: „Her akan kandan dolayı abdest gerekir. Yani bu kanın
az değil çok olmasına iĢarettir. Ve sebileyn dıĢından çıkan ve akan kanın abdesti bozması
anlamındadır. Bazı imamlar bu görüĢtedir. Ancak rivayet cidden zayıftır.‟117
Bu görüĢe sahip olanlar sebileyn dıĢından çıkan ve pislik hükmünde olan Ģeylerin
de abdesti bozacağı görüĢündedirler. Bunu ise kusma, burun kanaması, çok kan gibi
sahabeden aktarılan hadislerle delillendirirler. En kuvvetli delilleri de Hz. ÂiĢe‟den gelen
„Damardan çıkan kan‟ rivayetidir. Derler ki istihaza (özür) kanı idrar yolundan gelmez,
sebileyn dıĢından gelir. Ve abdesti bozar. „Bu ancak damardan çıkan bir kandır, her bir
namaz için abdest al‟ sözü Ģuna iĢaret eder: Sebileyn dıĢından çıkan kan da abdesti bozar.
Bundan dolayı da kan abdesti gerektiren durumlardandır.118
Bu rivayeti Ahmet b. el-Ferec‟den Ebû Avâne Sahîh‟inde rivayet etmiĢtir. Ve
hadis kavi duruma gelmiĢtir değerlendirmesi yapılmaktadır.119
Ahmet b. el-Ferec‟in
huccetliği konusunda ihtilaf vardır. Ġbn Adiyy el-Kâmil fi‟d-Duafâ‟sında der ki : „Ahmed
b. el-Ferec dıĢında baĢka bir tarik bilmiyoruz. Ve onun hadisleri ile delil getirilmez. Ancak
116 Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, Mısır 1356, VI, 375. 117 Ali el-Kârî, Mirkâtu’l-Mefâttîh Şerhu Mişkâti’l-Mesâbîh, Beyrut 2002, 1984, II, 45. 118 Ali el-Kârî, age, II, 45. 119 KeĢmîrî, Feyzu’l-Bâri Alâ Sahîhi Buhârî, thk. Muhammed Bedr Âlim, Beyrut 2005, I, 374.
33
hadisleri yazılır ve insanlar onun hadislerinin zayıflığını bilirler.‟ Bunun yanı sıra Ġbn Ebî
Hâtim Kitâbu‟l-Ġlel‟de „Biz ondan yazdık ve bize göre o sıddıktır‟120
yorumunu verir.
Zehebî de benzer Ģekilde Ahmed b. el-Ferec için hadiste itkan sahibi ve fıkıhta bilgili
olarak değerlendirmede bulunur.121
Konuyla ilgili Prof. Dr. Hüseyin Kahraman Ģöyle bir
bilgiye değinir: “Mezhebi tarafından kullanılan hadislerin tahric ve tenkidi sadedinde bu
hadise de yer veren Hanefî âlim Ġbnü‟l-Hümmam (861/1457), Ġbn Adiyy‟in tenkidlerini
aktardıktan sonra „Fakat Ġbn Ebî Hâtim (327/938) Ģunları söylüyor‟ diyerek bu müellifin
Ahmed b. el-Ferec hakkında „kendisinden hadis yazdık‟ dediğini ve onu „mahalluhu es-
sıdk‟ lafzıyla değerlendirdiğini ifade eder.122
Ancak bu lazfız, râvînin hadislerinin
alınabileceğine değil rivâyet ettiği hadisin baĢka senedinin olup olmadığını araĢtırmak ve
ona göre değerlendirmek üzere yazılabileceğine delalet etmektedir.”123
Görüldüğü üzere
Ahmed b. el-Ferec hakkında farklı değerlendirmeler bulunmaktadır.
Akan kan konusunda Muhammed b. Fadl‟ın babasından, O‟nun da Meymune b.
Mihran‟dan, O‟nun da Ebû Hureyre‟den merfu olarak bir rivayet daha aktarılmaktadır.
“Bir veya iki kandan dolayı abdeste gerek yoktur” rivayetinin anlamı da akmayan kanın
abdesti bozmayacağı noktasındadır. Bu isnadda da Muhammed b. Fadl zayıftır.124
Hasan-ı Basrî‟den „Müslümanlar yaraları ile birlikte namazlarına devam
ediyorlardı‟125
sözü nakledilir. Hasan-ı Basrî der ki, bu akmayan kan manasındadır. Ġbn Ebî
ġeybe Musannef‟inde HiĢam‟dan, onun da Yunus‟tan, onun da Hasan-ı Basrî‟den rivayet
ettiği “Akmayan kandan dolayı abdeste gerek yoktur, ancak aktığı zaman abdest
gerekir”126
sözünü zikreder. Ve Hasan-ı Basrî huccettir.127
Bu açıklama da zikrettiğimiz
“Her akan kandan dolayı abdest gerekir” rivayetiyle aynı paraleldedir.
Rivayetten anlaĢılan görüĢü Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel desteklemektedir.
Ancak Ġmam ġâfiî bu görüĢe “Rasûlullah hacamat yaptırdı ve o yeri yıkamak dıĢında bir
120Ali el-Kârî, Mirkâtu’l-Mefâtîh Şerhu Mişkâti’l-Mesâbîh, I, 372. 121 Zehebî, Mu’cemu’ş-Şüyuh el-Kebîr li’z-Zehebî, thk. Muhammed el-Habîb, 1988, I, 82. 122 Ġbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, II, 67. 123 Hüseyin Kahraman, Hadislere Göre Kanama ve Abdest, s. 97. 124 Taberânî, Ma’rifetü’s-Süneni ve’l-Âsâr, I, 427. 125 Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh, I, 46. 126 Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, 1404, I, 127. 127 Bedruddîn Aynî, Umdetu’l-Kârî Şerhu Sahîhi’-Buhârî, Beyrut, III, 51.
34
Ģey yapmadı” rivayetiyle bu karĢı çıkar. ġâfiî‟ye göre mahreceyn dıĢından çıkan kan
abdesti gerektirmez.128
Rivâyet ile ilgili değerlendirmelerden yola çıkarak sahih bir rivayet olmadığını
söyleyebiliriz.
128 Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, Mısır, VI, 375.
35
III. “Bir veya Ġki katre Kandan Dolayı Abdest Yoktur” Rivayeti
٠نسع ع ن ع ئ ةسع ع لع يع , ع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ئ هلل ئ ن »: ع ضةاة ئلهلل ع ة ئ ع دهلل ئ ئ سع ع١ن نمعطن ع سع ئ نمعطن ع١نسع ئ
م ع ائ م ع ع «٠عىة
Ebû Hureyre‟den o da Rasûlullah‟tan Ģöyle dedi: “Bir veya iki katre kandan
dolayı abdest yoktur. Ancak kan akıyorsa abdest gerekir.” 129Bu rivayet Ebû
Hureyre‟den iki farklı tarikle Dârekutnî tarafından rivayet edilmiĢtir.130
Söz konusu
rivayet de yine kanın abdesti bozmasına dair delil olarak gösterilen rivayetlerden
olup isnad Ģeması aĢağıdaki Ģekildeki gibidir.
A) Ġsnad ġeması
Hz. Peygamber
Ebû Hureyre
Said b. el-Müseyyib
Meymune b. Mihran
Meymune b. Mihran‟ın Babası
Muhammed b. Fadl b. Atıyye
Hasen b. Ali er-Rezzaz Haccac b. Nusayr
Muhammed b. Ġsmail el-Ahmasî Sufyan b. Ziyad Ebû Sehl
Muhammed b. Nuh el-Cündisâbûrî Ahmed b. Ġsa el-Havvâs
Dârekutnî 131
Dârekutnî 132
129 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 582. 130 Dârekutnî, age, Tahâret 582. 131 Dârekutnî, age, Tahâret 582.
36
B) Değerlendirme
Ġncelediğimiz rivayet Dârekutnî‟nin iki farklı tarikten Ebû Hureyre (r.a)‟den
rivayet ettiği bir hadistir. Öncelikle rivayetin bu iki tarikinde metin farklılıklarının
olup olmadığına bakmak yerinde olacaktır.
Rivayetin her iki metnine de baktığımızda mana ile rivayetten kaynaklanan
ufak farklılıkların olduğunu görmekteyiz. Örneğin Dârekutnî‟nin bir kanaldan rivayet
ettiği metinde م ع ائ م ع ع ن ٠عىة ئلهلل ع133
Ģeklinde geçerken diğer tarikte ufak bir kelime
farklılığı bulunmaktadır. Bu metinde ise م ع ائ م ع ع ع هلل ٠عىة134
Ģeklinde geçmektedir.
Bu farklılık mana ile rivayetten kaynaklanan ve metnin üzerinde anlam
değiĢikliği yapmayan ufak bir farklılıktır. Dârekutnî rivayet ettiği hadisin hemen
ardından Muhammed b. Fadl b. Atıyye‟nin zayıf olduğunu ve yine Sufyan b. Zeyd‟in
zayıf olduğunu ve yine Haccac b. Nusayr‟ın da zayıf olduğunu belirtmiĢtir.135
ġevkânî Neylü‟l-Evtâr‟da Ģu değerlendirmelerde bulunur: „Dârekutnî‟nin
rivayet ettiği ve Ebû Hureyre‟den merfu olarak tahric ettiği bu rivayet kanın
akmadığı müddetçe abdesti gerektirmediğine delil gösterilmektedir. Ancak bu
isnadda Muhammed b. Fadl b. Atıyye metruktur. Ġbn Hacer‟e göre de rivayetin isnadı
zayıftır.‟136
Haccac b. Nusayr hakkında Ġbn Ebî Hâtim hadisleri terk edilir
değerlendirmesini yapar.137
Aynı Ģekilde Zehebî de hadisleri terk edilir yorumunu
verir.138
Muhammed b. Fadl b. Atiyye hakkında ise Ġbn Maîn, Ġbnü‟l-Medenî, Ebû
Zür‟a zayıf değerlendirmesini yapar ve Ebû Hâtim hadisleri terk edilir yorumunu
verir.139
132 Dârekutnî, age, Tahâret 587. 133 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 587. 134 Dârekutnî, age, Tahâret 587. 135 Dârekutnî, age, Tahâret 587. ; Emîr es-San‟ânî, et-Tenvîr Şerhu Câmii’s-Sağîr, thk. Muhammed
Ġshak Muhammed Ġbrahim, Riyad 2011, IX, 259. 136 eĢ-ġevkânî, Neylül-Evtar, thk. Ġsâmuddin es-Sabâbetî, Mısır 1993, I, 240. 137 Ġbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dil, Beyrut 1952, III, 167. 138 ez-Zehebî, el-Muğnî fi’d-Duafâ, I, 151. ; Zehebî, Mizânu’l-İ’tidâl, Beyrut 1963, I, 465. 139 Ġbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, 1326, IV, 401.
37
Ebû Hanîfe‟nin görüĢü bu rivayete paraleldir. Hanefî mezhebine göre eğer
kan akıyor ise abdest gerekir.140
Bunun yanı sıra Hasan-ı Basrî “Müslümanlar
sivilcelerinden iltihap çıksa bile (yaralarıyla beraber) namazlarına devam
ediyorlardı.” demektedir. Aynî, Hasanu‟l-Basrî‟nin bu haberi için, „Eğer yara olsa
bile kan akmadığı müddetçe namazlarına devam ederlerdi‟ Ģeklinde yorum getirir.
Hasanu‟l-Basrî delil getirmede kuvvetli görülmüĢtür.141
Buradan anlıyoruz ki
rivayetler zayıf olarak yorumlansa da Hanefî mezhebinin görüĢü bu rivayetlere
dayandırılmaktadır. Yine Hanbelî mezhebi de bu konuda abdestin bozulacağını
söylemiĢtir.142
Buna muhalif olarak Ehl-i Hicaz‟dan örneğin Saîd Ġbnu‟l-Müseyyib, Saîd b.
Cübeyr, Fukahâ-i Seb‟a, Ġmam Mâlik, Ġmam ġâfiî, Tâvus, Muhammed b. Ali ve Ata‟
gibi âlimlere göre ise kandan dolayı abdeste gerek yoktur. Durması ya da akması
birbirine denktir. Bu konuda yukarıdaki rivayetlere muhaliftirler.143
Hanefî ve Hanbelî mezhebi Ģöyle der: “Buradaki katreden maksat kanın az
olduğuna kinayedir ve akması sözü de kanın çokluğuna kinayedir. Ġmam ġâfiî ise
sebileyn dıĢından gelen kanın abdesti bozmadığını düĢünür. Böyle bir Ģey olursa kan
yıkanır ve namaz kılınabilir.144
Ve yine Ġbn Hacer Tahrîcu‟l-Muhtasar‟da „isnadı
zayıftır‟ değerlendirmesini yapar. Kemal b. el-Hemmam‟ın yorumu ise Ģöyledir:
„Darekutnî bu rivayeti iki kanaldan rivayet etmiĢtir. Birincisi Muhammed b. Fadl‟ın
olduğu isnaddır. Diğeri ise Haccac b. Nusayr‟ın olduğu isnaddır. Ġkisi de zayıftır.‟145
Ġmam ġâfiî bu rivayet hakkında Ģayet rivayet sahih ise bu o kanın yıkanmasına
hamledilir der. Yani namaz için abdeste gerek olmadığını düĢünür.146
Elbânî de
rivayet hakkında “cidden zayıftır” yorumunu yapar.147
Sonuç olarak söz konusu rivayet zayıf görülmektedir. Ancak bunun yanı sıra
Hanefî ve Hanbelî mezheplerince de delil olarak kullanılmıĢ ve abdestin kan
dolayısıyla bozulduğuna dair dayanak gösterilmiĢtir.
140 Kastalânî, İrşâdu’s-Sârî li Şerhi Sahîh-i Buhârî, thk. Ebû‟l-Abbas ġihâbuddin, Mısır 1323, I, 259. 141 Kastalânî, age, I, 259. 142 Münâvî, et-Teysir bi Şerhi Camii’s-Sağir, Riyad 1988, II, 326. 143 Münâvî, age, II, 326. 144 Münâvî, Feyzu’l-Kadir, Mısır 1356, V, 374. ; Emîr es-Sanânî, et-Tenvîr Şerhu Câmiu’s-Sağîr,
Riyad 2011, IX, 259. 145 Münâvî, Feyzu’l-Kadir, V, 374. ; Emîr es-San‟ânî, age, IX , 259. 146 Emîr es-San‟ânî, age, IX, 259. 147 Münâvî, Feyzu’l-Kadir, V, 374.
38
IV. Burun Kanaması ile Ġlgili Rivayetler
Burun kanaması ile ilgili rivayetler bir araya getirildiğinde Ebû Said el-Hudrî
kanalından Darekutnî‟de, Ġbn Ömer tarikinden Ġbn Ebî ġeybe‟de, Hz. ÂiĢe
kanalından Beyhakî ve Ġbn Mâce‟de, Ġbn Abbas tarikinden Beyhakî ve Dârekutnî‟de
rivayet edilmektedir.
Söz konusu rivayetin isnad Ģeması ise tespit edebildiğimiz kadarıyla aĢağıdaki
Ģekildedir.
A) Ġsnad ġeması
Hz. Peygamber (s.a.v)
Ebû Said el-Hudrî Ġbn Ömer Hz. ÂiĢe Ġbn Abbas
Ata b. Yezid Nafî Ġbn Cüreycin babası Ebî Müleyke Ata
Ebû Bekr ez-Zührî Ġbn Ebî Leyla Ġbn Cüreyc Ġbn Erkam
Haccac HüĢeym Ġsmail b. AyyaĢ Ġbn Seleme
Ebû Bekr ed-Dâhirî (Ġbn Ebî ġeybe)148
Babası
Amr Ġbn Avn Muhammed b. Ahmed b. Amr
Ahmed b. Mülâib (Beyhakî/Darekutnî)149
Ahmed b. Süleyman
( Darekutnî)150
el-Velid el-Müslim el-Heysem el-Harice
Ebû Amir Musa b. Amir Muhammed b. Yahya
Ġbrahim b. Muhammed b. Hasan (Ġbn Mâce)151
Muhammed b. Hayyan
Ebû Bekr b. Haris
(Beyhakî)152
148 Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, Kitâbu‟s-Salât 5509. 149 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 560. 150 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 584. 151 Ġbn Mâce, es-Sünen, 2009, Ġkâmetü‟s-Salât 137 (1221 no‟lu rivâyet).
39
B) Değerlendirme
Burun kanamasıyla ilgili elimize ulaĢan rivayet farklı lafızlarla
nakledilmektedir. Bu lafızlar tespit edebildiğimiz kadarıyla Ģu Ģekildedir.
ة » هلل ئهع لع ٠ع عىع ع ئ ذع ة ع ئ ئ عع ع ع ئ ١ع ن ئ هلل ة ثضهلل ن ع ١ع ع ن سئ ن ع نلع ن١ع ة ع رن ع ن ع ن لععسة ن زة ع ة ع اة ع ن ن ع ع عة لع «ع
“Kime namaz esnasında burun kanaması, gales, ya da mezi vb. bir Ģey isabet ederse,
abdest alsın, sonra konuĢmadan namazını tamamlasın.” 153
ئ » ئ عع ع ع ئ ١ع ن ن ع ضهلل ن ع ١ع ع ن ن١عسن ئ ن ع ئ ع ن زع ع ع ئ ع ع ئ «ع
“Kimin namazda iken burnu kanarsa tamamlamak için abdest alsın.” 154
ة » ن ع ع ع ن١عسن عمن ئ ع ة ضةاع ة دن ئ١ةعئ هلل ة ع ث نة دهلل ن ع ن١ع نسئ سئ ن ع نلع ن١ع ئ ع ن ئ ع ع ئ دةوة « ئذع زع ع ع ع ع
“Kimin namazda iken burnu kanarsa, o kanı yıkasın sonra abdest alsın ve namazına
yönelsin” 155
Söz konusu rivayetler kan vb. bir Ģeyin vücuttan çıkmasında ve bunun da
namaz esnasında meydana gelmesinden dolayı o kiĢinin namazı yarıda bırakmasını
ve abdest alıp konuĢmadan namazına devam etmesini konu alır. Bu rivayet kanın
abdesti bozduğuna dair delil gösterilen rivayetlerdendir. Rivayetteki konuĢmama
meselesi de bizce bir ibadet yarım kaldığında araya dünyalık bir Ģeyin girmesinin
uygun olmayacağı Ģeklinde anlaĢılmalıdır.
Burun kanaması konusunda Saîd b. Müseyyib, Ata‟, Sevrî, Ebû Hanîfe ve
Ahmed b. Hanbel abdest gerekir görüĢündedirler. Ve görüĢlerini de bu rivayete
dayandırmaktadırlar.156
Sahabe ve tabiîn görüĢlerine göre önceki rivayetlerde de belirttiğimiz gibi ön
ve arka dıĢında vücuttan çıkan kandan dolayı abdeste gerek yoktur. Bu konuda
hançerlenmesine rağmen kana aldırıĢ etmeyip namazına devam eden kimsenin
hakkındaki haberi, kanın abdesti bozmadığına delil olarak gösterirler. Cabir (r.a)
152 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, II, 362 (3383 no‟lu rivâyet). 153 Ġbn Mâce, es-Sünen, Ġkâmetü‟s-Salât 137. 154 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 584. ; Beyhakî, es-Sünenü’l- Kübrâ, II, 362 (3383). 155 Dârekutnî, age, Tahâret 560. 156 Ġbn Battal, Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, I, 271, 276.
40
anlatıyor: “Rasûlullah ile birlikte Zatü‟r-Rika gazvesine çıktık. Askerlerden bir kiĢi,
müĢriklerden birinin hanımına temasta bulundu. Kocası da „Muhammed‟in
ashabından kan akmadıkça geri dönmeyeceğim.‟ dedi. Evinden çıkıp Rasûlullah‟ı
takibe koyuldu. Rasûlullah bir yerde mola verdi ve muhacir ile ensardan birer kiĢi
vazifeyi üzerlerine aldılar. Rasûlullah onlara „ġu geçidin giriĢini tutun‟ diye buyurdu.
Bu iki kiĢi geçidin ağzına gelince muhacirden olan yattı, ensardan olan namaz
kılmaya baĢladı. Derken takipçi adam da oraya geldi ve bir ok attı. Ensardan olan bu
kiĢi oku çıkarıp namazına devam etti. MüĢrik isabet ettiremedim düĢüncesiyle
atmaya devam etti. Öyle ki üçüncü okunu da attı. Ensarî de yaraya aldırmadan aynı
Ģekilde namazına devam etti. Bir müddet sonra arkadaĢı uyandı. Bunun üzerine
müĢrik kaçtı. Muhacirden olan kiĢi de kanı görünce „Subhânallah! Sana ilk oku
attığında beni niye uyandırmadın?‟ diye sordu. ArkadaĢı: „Öyle bir dua okuyordum
ki kesmek istemedim‟ diye cevapladı.”157
Burnu kanayan ve bu Ģekilde namazını
tamamlayan kiĢi hakkındaki rivayetten dolayı yine Ehl-i Hicaz‟a göre kan abdesti
bozmaz. Ebû Hanife bunu reddeder. 158
Ġmam Mâlik der ki “Bize ulaĢan bir habere göre burun kanaması, kusma
konusunda abdeste gerek yoktur.”159
Ebû Hanîfe ve ashabı, Sevrî, Hasan-ı Basrî‟ye göre kan aldırma (tedavi
maksatlı), hacamat burun kanaması ve bedenin herhangi bir yerinden çıkan bir pislik
necistir. Ve abdesti gerekli kılar. Evzaî‟nin savunduğu görüĢ de ön, arka ve uyku hali
dıĢında çıkan Ģeylerden ötürü abdest gerekmediği yönündedir. Ve bu Yüce Allah‟ın
Ģu ayetinde kinaye ile belirtilmiĢtir. “ ġayet biriniz ayak yolundan geldi ise…” (Nisa
43- Mâide 6) Bu ayete göre bunlar dıĢında kalan kandan dolayı abdeste gerek yoktur.
Çünkü ayette bahsedilen ayakyolu zikrine kan dâhil edilemez.160
Ġmam Mâlik‟e göre de mahreceyn haricinde çıkan kan daha önce de geçtiği gibi
abdesti bozmaz.161
157 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2001, XXIII, 51. ; Ġbn Hibban, Sahîhi İbn Hibban, III, 75. ; Ebû
Dâvud, es-Sünen, I, 50. 158 Ġbn Battal, Şerhi Sahîhi’l- Buhârî, Riyad 2003, I, 271, 276. 159 Ġbn Abdilberr, el-İstizkâr, Beyrut 2000, I, 156,157. 160 Ġbn Abdilberr, age, I, 156,157. 161 Ġbn Abdilberr, age, I, 156,157.
41
Darekutni söz konusu rivayet için mürseldir der. Abdürrezzak da yine Ġbn
Cüreyc‟den mürsel olarak rivayet eder. Ve Abdürrezzak‟a göre bu rivayet sahihtir.162
Yine aynı rivayet için bazı eserlerde ittifakla mürseldir ve huccet değildir ifadesi
geçmektedir.163
Ġmam ġâfiî‟nin görüĢü de bu yöndedir. Ancak Ahmed b. Hanbel ve
Ebû Hanîfe için rivayet makbuldür.164
Yine Darekutnî rivayeti naklettikten hemen
sonra isnadında bulunan Ebû Bekr ed-Dâhirî için “metruku‟l-hadis”
değerlendirmesini vermektedir. 165
Beyhakî de rivayeti naklettikten hemen sonra rivayetin isnadındaki bazı
kimseler için Ģu bilgileri zikreder. Bu hadis Ġsmail b. AyyaĢ‟tan ötürü münkerdir. Ve
yine Ġsmail b. AyyaĢ‟ın Ġbn Cüreyc‟den onun da babasından (Abdülaziz b. Cüreyc)
onun da Hz. Peygamber‟den mürsel olarak rivayet ettiği bir rivayettir.166
Burun kanaması ile ilgili Ġbn Abbas‟tan Darekutnî, Ġbn Adiy ve
Taberânî‟nin rivayet ettikleri “Sizden biriniz namazdayken burnu kanadığında onu
yıkasın sonra abdestini alsın ve namazına yönelsin” rivayeti için Ġbn Hacer el-
Askalânî “Burada Süleyman b. Erkam metruktur” der. Darekutnî‟nin Ebû Said el-
Hudrî‟den rivayeti hakkında ise “Ebû Bekr ez-Zührî metruktur" değerlendirmesi
yapılmaktadır. Daha önce de zikrettiğimiz gibi Ebû Hanîfe, Ebû Yusuf, Ġmam
Muhammed, Ahmed b. Hanbel ve Ġshak‟a göre burun kanaması abdesti bozar ve
bunu da kanın akmasıyla kayıtlandırırlar. Buna muhalif olarak ise Mâlik, ġâfiî, Ġbn
Ebî Evfa, Ebû Hureyre, Câbir b. Zeyd ve Ġbnu‟l-Müseyyib gibi âlimler bu kanın
abdesti bozmayacağı görüĢündedirler. 167
Elbânî‟nin rivayet için verdiği hüküm zayıftır. Bazı eserlerde ise Ģöyle bir
yoruma rastlamaktayız. “Bu rivayet Hicazlılardan rivayet edilmiĢtir. Onlardan gelen
rivayetler zayıftır. Allah en iyisini bilir.”168
162 Bedruddin el-Aynî, Şerh-u Sünen-i Ebû Dâvud, thk. Ebû‟l-Münzer Hâlid b. Ġbrahim el-Mısrî,
Riyad 1999, I, 472. 163 Ali el-Kârî, Mirkâtü’l-Mefâtîh Şerh-u Mişkâti’l-Mesâbîh, II, 794. 164 Ali el-Kârî, age, II, 794. 165 Dârekutnî, Sünen, I, 288. 166 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, II, 362. 167 eĢ-ġevkânî, Neylü’l-Evtâr, Mısır 1993, I, 238. 168 Sindî, Hâşiyetü Müsnedi Alâ Sünen-i İbn Mâce, Beyrut, I, 368. ; Mübârekpûrî, Tuhfetü’l-Ahvazî,
Beyrut, I, 243.
42
Bütün bu değerlendirmeler ıĢığında rivayetin senedindeki bazı isimler
dolayısıyla zayıf görüldüğünü söyleyebiliriz.
43
V. Selman rivayeti
A) Ġsnad ġeması
ع لع يع ع ن ع عمع يع : ع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع هلل ع ن ة هلل ئ ع ة عسع نفئ ع ن ع ئ ضةام »: ع يع ة دعثع ع ع ئ ثن دئ « ع ن
Selman dedi ki: “Burnumdan kan aktı, Rasûlullah‟a bunu sordum „Her
pislikten ötürü abdestini yenile‟ buyurdu.”169
Söz konusu rivayet iki farklı tarikle
rivayet edilmektedir. Ve bu tarikler isnad Ģemasında aĢağıdaki Ģekilde gösterilebilir.
Hz. Peygamber
Selman
Zâ‟zân
Ebû HaĢim
Amr el-KuraĢî (Amr b. Hâlid)
Hüreym b. Sufyan
Ġshak b. Mansur
Muhammed b. Halil Kasım b. Dinar
Muhammed b. el-Feth Hüseyin b. Ġshak et-Tüsterî
el-Galânisî Taberânî170
Ahmed b. Mansûr
Kadı Hüseyin b. Ġsmail Dârekutnî 171
169 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 577. ; Beyhakî, Ma’rifetü’s-Süneni ve’l-Âsâr, Tahâret 1192. ;
Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VI, 239 (6099 no‟lu rivâyet). 170 Taberânî, age, VI, 239 (6099 no‟lu rivâyet). 171 Dârekutnî, age, Tahâret 577.
44
B) Değerlendirme
Selman Ģöyle dedi “Burnumdan kan aktı ve bunu Rasûlullah‟a sordum ve
dedi ki: Her pis olan Ģey için abdestini yenile …”
Söz konusu rivayet önceki ele aldığımız burun kanaması hakkında gelen
rivayetlerle benzerlik arz etmektedir. Burada söz konusu olan durum hades olarak
belirtilen Ģeylerin arasına kanın dâhil edilip edilmemesidir. Öncelikle rivayetin
kaynaklarda geçen farklılıklarına bakmakta yarar vardır.
Rivayetin Taberânî‟de geçen Ģekli Ģu Ģekildedir:
ضةام “ ة دعث ع ع ئ ثن دئ ‟Her pis olan Ģey için abdestini yenile „ ” ع ن172
Rivayetin Darekutnî de geçen formatı ise Ģu Ģekildedir;
ة نفئ ع ن ع ئ لعدن ع يع ع ع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع م ع آئ هلل ئ ضةام »: عمع يع , زع ة ثن دئ م . « ع ن ئ ئ ع ع ن : لع يع ع ئ ثن دئ ع ن
ضةام ة دعثع ع
Rasûlullah beni burnumdan kan akarken gördü ve dedi ki “abdestini yenile”.
Mahâmilî dedi ki: “Pis olan Ģeylerden ötürü abdestini yenile.” 173
Görüldüğü üzere rivayetin Taberânî‟de geçen metninde Selman‟ın bu
durumu Rasûlullah‟a kendisinin sorduğundan diğer iki kaynakta ise olayın bizzat Hz.
Peygamber tarafından görüldüğüne iĢaret edilmektedir. Söz konusu bu farklılıklar
kanaatimizce mana ile rivayetten kaynaklanan farklılıklardan olmalıdır. Ġnceleme
konumuz olan kanın abdest gerektirmesi konusunda ise her metinde de Rasûlullah‟ın
“abdestini yenile” emrini görmekteyiz.
Amr b. Halid hakkında Cüzcânî sika bir kimse olmadığı yönünde
değerlendirmede bulunur.174
Bunlara ilaveten Ahmed b. Hanbel ve Yahya Ġbn Maîn
der ki: “Ebû‟l-Halid el-Vâsıtî kezzabtır.” Aynı paralelde Ġbnu‟l-Cevzî rivayetin sahih
olmadığına değinir ve Ahmed b. Hanbel ve Yahya Ġbn Maîn‟nin bu kimseyi
172 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VI, 239 (6099 no‟lu rivâyet). 173 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 577. ; Beyhakî, Ma’rifetü’s-Süneni ve’l-Âsâr, Tahâret 1192. 174 Cüzcânî, Ahvâlü’r-Ricâl, I, 101.
45
yalanladığına iĢaret eder. Veki‟, Ġbn Râheveyh ve Ebû Zur‟a da bu yönde rivayetin
uydurma olduğuna değinirler.175
Bu değerlendirmeler ıĢığında Ģunu söyleyebiliriz ki, incelediğimiz bu
rivayet zayıf hatta uydurma olarak nitelendirilebilir.
Kanın abdesti bozduğu yönünde gelen rivayetler zikrettiğimiz Ģekildedir.
AraĢtırmamız neticesinde kanın abdesti bozduğuna dair sahih olarak nitelendirilen
bir rivayetle karĢılaĢmadık. Bundan dolayı sadece rivayetlerin sahih olup
olmadıklarını göz önünde bulunduracak olursak, söz konusu rivayetlere dayanılarak
kan abdesti bozar sonucuna varamayız. Mezhepler arasındaki görüĢ ayrılığının daha
çok kanın necis sayılıp sayılmaması noktasında meydana geldiğini daha önce
zikretmiĢtik. Mezheplerin görüĢlerine ileride yer verilecektir.
175Sa‟d b. Abdullah el-Berîk, el-İhtiyârât el-Fıkhiyye li’l-İmam el-Hattâbî, int.
www.saadalbreik.com/saad/files/sayalan.doc. s. 1-17.
46
ĠKĠNCĠ KISIM
KANIN ABDESTĠ BOZMADIĞINA DELĠL GÖSTERĠLEN RĠVAYETLER
Abdesti bozan durumların çoğu üzerinde Ġslam ulemasının ittifak halinde
olduğunu ancak bazı durumlarda görüĢ ayrılıklarının bulunduğunu belirtmiĢtik.
Kanın abdesti bozmadığı yönünde görüĢ bildiren mezhepler de olmuĢtur. Kanın
abdesti bozmadığı yönünde aktarılan ve özellikle ġâfiî ve Mâlikî mezhepleri
tarafından delil olarak gösterilen rivayetler Ģöyledir.
I) Hacamat Rivayeti
ئ » ئ ع ع ئ ئ ن ٠عصئ ن عع غعسن ع ع ضهلل ن ع ن ٠ع ع ع ع هلل ع علع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ع زع ةية اهلل « ن ع ع
“Allah Rasulü hacamat yaptırdı ve abdest almadı. O yeri yıkamaktan baĢka
bir Ģey yapmadı” 176
Hacamat rivayeti, Dârekutnî ve Beyhakî tarafından Enes b. Mâlik‟ten tek
tarik olarak aktarılmaktadır. Dârekutnî‟deki isnad Enes b. Malik, Salih b. Mukatil‟in
babası, Salih b. Mukatil, Ebû Sehl b. Ziyad tarikiyle gelmekte177
, Beyhakî de bu
zincire Ali b. Ömer el-Hâfız ve Muhammed b. el-Haris‟i de ekleyerek
vermektedir.178
Hacamat günümüzde Rasûlullah‟tan aktarılan bir uygulama olarak icra
edilmesinin yanı sıra bazı sağlık problemlerinin tedavisi için de uygulanan bir sünnet
olarak karĢımıza çıkmaktadır. Yukarıda tariklerinden bahsettiğimiz hacamat
konusundaki rivayetin isnad Ģeması tespit edebildiğimiz ölçüde aĢağıdaki Ģekilde
gösterilebilir.
176 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 580. ; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Tahâret 666. 177 Dârekutnî, age, Tahâret 580. 178 Beyhakî, age, 2003, Tahâret 666.
47
A) Ġsnad ġeması
Hz. Peygamber
Salih b. Mukâtil‟in babası( Mukâtil)
Dârekutnî 179
Ali b. Ömer el-Hâfız
Muhammed b. el-Hâris
Beyhakî180
179 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 580. 180 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Tahâret 666.
Enes b. Malik
Humeyd et-Tavil
Ebû Eyyub el-KuraĢi (Süleyman
b. Dâvud)
Salih b. Mukâtil
Ebû Sehl b.Ziyâd
48
B) Değerlendirme
Söz konusu rivayet “Rasûlullah (s.a.v) hacamat yaptırdı ve o bölümü
yıkamak dıĢında bir Ģey yapmadı.”181
lafzıyla karĢımıza çıkmaktadır. Hacamat
yaptırmak, alternatif tıp tedavisinde de bilinen, aynı zamanda da Rasûlullah‟ın bir
uygulaması olması hasebiyle de dikkat çekici bir uygulamadır. Hz. Peygamber
efendimizden bu konuda bir uygulamanın aktarıldığını yukarıda zikrettiğimiz
rivayetten de anlamaktayız. Biz bu araĢtırmamızda Allah Rasulü‟nün hacamat
yaptırdıktan sonra abdest almadan sadece bulaĢan kısmını yıkamasından ötürü kanın
abdesti bozmayacağına dair olan görüĢü değerlendireceğiz. Söz konusu rivayet
hakkında zayıftır yorumu yapılmıĢtır.182
Ancak Mâliki ve ġâfiî mezhebi uleması
kanın abdesti bozmayacağı konusunda bu rivayeti delil göstermektedir.183
Burada
Ģunun da altını çizmek gerekir ki, fıkhî bir meselede delil olarak kullanılan bu
rivayet, her ne kadar zayıf olarak nitelendirilse bile Rasûlullah‟tan gelme ihtimali
olduğu için incelenmeye değerdir.
Öncelikle rivayetin farklı kaynaklarda değiĢik lafızlarla gelip gelmediğine
bakmak yerinde olacaktır. Yukarıda da verdiğimiz gibi bu rivayet Dârekutnî ve
Beyhakî tarafından rivayet edilmektedir. UlaĢabildiğimiz kadarıyla bu iki eserde de
herhangi bir lafız farklılığı bulunmamaktadır. Her iki kaynakta da abdest ile ilgili
kısım “ ئ ئ ع ع ئ ئ ن ٠عصئ ن عع غعسن ع ع ضهلل ن ع ن ٠ع ع ع ع ” „Abdest almadı ve bulaĢan kısmı yıkamak
dıĢında bir Ģey yapmadı‟ Ģeklinde geçmektedir. Buradan hareketle Ģunu
söyleyebiliriz ki rivayetin içerisine sonradan idrac edilmiĢ herhangi bir kısım
bulunmamaktadır.
Söz konusu rivayetle ilgili olarak, Ehl-i Hicaz, Ata‟, Muhammed b. Ali ve
Tâvus kan sebebiyle abdestin gerek olmadığını ve bu rivayetin buna delil olduğunu
düĢünmektedirler. Yine Ġbn Ömer ve Hasan-ı Basrî‟ye göre de hacamat yapıldıktan
sonra o bölgenin yıkanması haricinde abdeste gerek yoktur. 184
181 Dârekutnî, es-Sünen, Tahâret 580. 182 eĢ-ġevkânî, Neylü’l-Evtâr, I, 389. 183 Neysâbûrî, el-Evsât fi’s-Sünen ve’l-İcmâ ve’l-İhtilâf, thk. Ebû Hammad Ahmed b. Muhammed,
Riyad 1985, I, 177. ; Vehbe ez-Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Ġstanbul 1992, I, 190. 184 Ġbn Battal, Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, I, 272.
49
Yine bu konuda Ġbnu‟l-Münzir‟e göre hacamat yapıldıktan sonra orası
yıkanır ve abdeste gerek yoktur. Bu görüĢ Ali‟den, Ġbn Abbas‟dan, Mücahid‟den ve
Ġbn Sîrin‟den rivayet edilmektedir. Aynı konuda Ömer ve Hasan-ı Basrî‟ye göre
hacamattan dolayı abdest gerekmez, sadece o bölgeyi yıkamak yeterlidir. Bu görüĢ
de Ebû Sevr, ġâfiî, Leys, Ehl-i Medîne ve Ġmam Mâlik‟in görüĢüdür. 185
Hacamat konusunda Ebû Hanîfe ve ashabına göre abdest gerekir. Ahmed b.
Hanbel‟e göre de bu böyledir. Leys‟e göre hacamat yapılan kısmın mesh edilmesi ve
namazın kılınması caiz değildir. Sahabî ve Tabiîn görüĢlerinin hepsinde kan ve
hacamatın abdest gerektirmediğine ancak ön ve arkadan çıkan Ģeylerden ötürü abdest
gerektirdiğine iĢaret vardır.186
Yine Medine fukahâsının hepsine göre hacamat ve kan aldırma konusunda
abdest gerekmez. ġâfiî bu konuda icma oluĢmadığı yani herkesin ortak ameli
olmadığı için Medine ehli gibi düĢünmektedir. Ancak Irak ehli bu görüĢe „Bu ancak
damardan gelen bir kandır, hayız değil‟ rivayetiyle ve „Her bir namaz için abdest al‟
rivayetleriyle karĢı çıkar ve kandan dolayı abdest gerektiğini savunur. 187
Dârekutnî Enes b. Mâlik‟ten rivayet edilen söz konusu rivayet hakkında
isnad yorumlarına da yer verir. Salih b. Mukatil kavi bir kimse değildir.188
Yine
Ġmam Nevevî de onu zayıf kimseler kısmında zikretmiĢtir. 189
Bu bilgilere dayanarak
rivayetin sahih olmadığı söylenebilir.
Verilen bu bilgilerden de yola çıkarak Ģu sonuca varıyoruz ki, hacamat
sonrası abdest almak konusunda genel kanaate göre abdest almadan sadece o yerin
yıkanması yeterli görülmüĢtür. Nitekim sahabeden bir topluluk böyle bir durumda
abdesti terk ederek bu görüĢü doğrulamıĢlardır. Ve bu görüĢlerini de Enes b.
Mâlik‟ten gelen bu rivayete hamlederler.190
Ancak Ģunu da göz ardı etmemek gerekir
ki Ebû Hanîfe, Ahmed b. Hanbel gibi fıkıhta önemli yeri olan isimlerin de
Rasûlullah‟tan aktarılan ve merfu olarak gelen Fatıma bint Ebû HubeyĢ, Ümmü
185 Ġbn Battal, Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, 2003, I, 272. 186 Ġbn Battal, Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, I, 272, 276. 187 Kurtubî, el-İstizkâr, thk. Selim Muhammed Ata‟, Beyrut 2000, I, 156, 157. 188 Necmi Abdirrahman Halef, Mu’cemu’l-Cerh ve’t-Ta’dil, 1989, I, 75. 189 ġevkânî, Neylü’l-Evtâr, 1993, I, 239. 190 ġevkânî, Neylü’l-Evtâr, I, 239.
50
Habibe bint. CahĢ ve Ġbnetu‟l Gaylân hakkında gelen damardan çıkan konusuyla
ilgili rivayetlerle bu görüĢe karĢı çıkmaktadır. Esasında kanın abdesti bozması
konusunda vücuttan çıkan necis maddeler konusu tartıĢmalıdır. Bu görüĢlere ileride
yer verilecektir.
II) Câbir Rivayeti
Söz konusu rivayetin metni Ģu Ģekildedir:
ئ ن عمئ١ ة ٠عسع زش ع ندعلع ة ئ ع دهللثع ئ ئ ن ع قع ع دئ ن هلل ة ع ن نئ ع ة ع زع ن ة ع ن دهللثع ة ع ئ ش ع سهلل ئ١ ة ن
ن ع ع ع ع ة ع دهللثع ع
ن ع ئسش لع يع ئ ع ئسش ع ع : ن هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ئ ع ع ع زع ةيئ اهلل ع سع ن ئ - خعلع ع ئ ذع ئ س ئ ع ع ع وع - ٠ععنئ ئ غعصن
ئ سع ع ٠ع ن ع ة عثعسع هلل ئ دش ع ع هلل ة ع م ئ ع ن ع وئ ٠كع ع عسئة ع ع هلل ئ ن ع ع ن لع ع ع ع ع ع ع ١ وئ سئ ة ن ن ع ئ ش سع ع ع زع ة ن ة زع ة
لم عمع يع نصئ ع ع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع م ع يع هلل ئ ع ععصع هلل ع ع ئ ع١ن هلل ة ع ع : ع ئ ة ن عدعوع زع ة ع ؟ ع عؤة ة ٠عىن ن زع ة ع
نلع زئ عمع يع ع ع لن ئ ة زع ة ع ع ٠ سئ ع ئ ة ن عنبئ »: ئ ئ طع ع ع : لع يع «وةع ئفع عنبئ ضن ئ ئ ئ ئع ع سع ع سهلل ة ع هلل خع عع
ععة ضع ع ش ع ن ع ة ئسع ئ عسع ن نمع ئ هللة زع ئ١ئع ة ة عسع ع ع لع هلل زع ع شع ن ة عع ع ع ع سهلل ة ئ م ٠ةلع نلع زئ ع ع لن لع ع م سئ ع ئ ة ن
هلل ع ع وع عسع ئ ئ زة ن لعدن عرئ ة هلل ع هلل عسع ع ة عع ن ع عع ع ئ ة هلل ة دع ث ع ع ع وع ع هلل زع ة ش ث ة ثع ئ ع ن ع ة ئ ع ع ئ ععصع عة ع هلل زع ئ١
ئ لع يع ع دهلل ئ ئ نلع زئ ع ع ئ لن م سئ ع ئ ة ن لع يع : زع ع ع ع زع يع هلل ئ ع ن ع ن ع ع ئ علع ع اهلل ع : ة ن ع ؤة ن ع ئ ةزع ش علنسع وة
ع ن علنطععع بهلل ع ة ئ ن عع
Câbir (r.a)‟dan: “Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Zâtu‟r-Rikâ gazvesine çıktık.
(Askerlerden) bir kiĢi, müĢriklerden bir kadını rahatsız etti. Kocası da:
“Muhammed‟in ashabından kan dökmeden geri dönmeyeceğim” diye yemin etti.
Evinden çıkıp Rasûlullah‟ı takibe koyuldu. Rasûlullah bir yerde mola verdi ve “Kim
bizi nöbet tutup koruyacak?” dedi. Ve muhacir ile ensardan birer adam vazifeyi
üzerine aldılar. Rasûlullah onlara “ġu geçidin giriĢini tutun” diye buyurdu. Bu iki zat
geçidin ağzına gelince muhâcirden olan yattı, ensardan olan namaz kılmaya baĢladı.
Derken takipte olan adam da oraya geldi ve bir ok attı. Ensardan olan kiĢi oku çıkarıp
namazına devam etti. MüĢrik isabet ettiremedim düĢüncesiyle ok atmaya devam etti.
Öyle ki üçüncü okunu da attı. Ensarî de yaraya aldırmadan aynı Ģekilde namazına
devam etti. Bir müddet sonra arkadaĢı uyandı. Bunun üzerine müĢrik kaçtı.
Muhacirden olan zât, ensarî olan arkadaĢındaki kanı görünce “Subhânallah! Sana ilk
oku atınca neden beni uyandırmadın?” diye sordu. ArkadaĢı: „Öyle bir sûre
51
okuyordum ki bölmek istemedim‟ diye cevapladı.191
Rivayetin Ġsnad Ģeması tespit
edebildiğimiz kadarıyla aĢağıdaki Ģekildedir.
Câbir b. Abdillah
Akîl b. Câbir
Sadaka b. Yesâr
Muhammed b. Ġshak
Ġbnü‟l-Mübârek Hibban b. Mûsâ Yunus b. Bükeyr
Rabî b. Nâfi Hasan b. Süfyan Ahmed b. Abdi‟l-Cebbâr
Ebû Dâvûd192
Ġbn Hibban193
Beyhakî/ Hâkim 194
Yukarıdaki isnad Ģemasından yola çıkacak olursak “bütün senedlerin ortak
ismi Muhammed b. Ġshak‟tır. MeĢhur siyer müellifi Ġbn Ġshak ( 151/769) hakkında
hadis münekkidleri Ġhtilaf etmiĢlerdir. Nitekim bazı münekkidler onu „muhaddislerin
emîri‟, „sika‟, „Saduk‟ sayarken, bazıları da „kezzab‟, „deccal‟, „huccet değildir‟,
„hadiste güçlü değildir‟, „tedlîsi çoktur‟ Ģeklinde tanıtmıĢlardır. Özellikle Ġmâm
Mâlik, Yahyâ el-Kattân, Yahyâ b. Maîn, Ahmed b. Hanbel, Nesâî, Dârekutnî gibi
meĢhur münekkidlerin onu cerh etmesi rivâyet ehliyeti açısından önemli kabul
edilebilir.”195
Bu bilgilerden hareketle rivayet zayıf olarak nitelendirilebilir.
Söz konusu rivayet rivayet Rasûlullâh‟ın kendi eylemi olmadığı halde bir
savaĢ esnasında orada bulunan sahabîlerden birinin uygulamasına değinmektedir. Bu
rivayet de yine Mâlikî ve ġâfiî ulemâsı için delil gösterilen rivayetlerdir. Sahâbînin
191Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh, 1422, I, 46. , Ebû Dâvûd, es-Sünen, Tahâret 198. 192 Ebû Dâvûd, es-Sünen, Beyrut, Tahâret 198. 193 Ġbn Hibban, el-İhsân fî Takrîb-i Sahîhi İbn Hibban, III, 375. 194 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, I, 219 (663 no‟lu rivâyet). ; Hâkim en-Neysâbûrî, el-Müstedrek,
Beyrut 1990, Tahâret 557. 195 Hüseyin Kahraman, Hadislere Göre Kanama ve Abdest, s.11.
52
namazını bozmayarak devam etmesi kanın abdesti bozmadığına delil olarak
gösterilmiĢtir.
III) Bazı Sahâbî ve Tâbiî Uygulamaları
a) Ömer Ġbnu‟l-Hattab (r.a) ile Ġlgili Rivayet
Misver Ġbn Mahreme‟nin anlattığına göre “Ömer Ġbnu‟l-Hattab (r.a)‟ın
hançerlendiği gece huzuruna girildi ve kendisi sabah namazına uyandırıldı. Ömer
(r.a) „Namazı terk edenin Ġslam‟dan nasibi yoktur‟ buyurdu. Sonra Ömer yarasından
aktığı halde namaz kıldı.”196
Bu rivayet Hz. Ömer‟in yarasının olduğunu ve kan akmasına rağmen
namazını bozmadığını anlatan bir rivayettir. Bu rivayet de kanın abdesti bozmadığına
delil olarak gösterilmiĢtir.
b) Hasan-ı Basrî ile Ġlgili Rivayet
Hasan-ı Basrî‟den rivayetle “Müslümanlar yaralarından kan akmasına
rağmen namaza devam ederlerdi.”197
Burada Hasan‟ul-Basrî diğer bazı müslümanların yaralarıyla birlikte namaz
kıldığını belirtmektedir. Bu rivayet de yine kanın abdesti bozmadığına dair gösterilen
delillerdendir.
c) Ebû Hureyre ile Ġlgili Rivayet
Ebû Hureyre der ki “Abdest ancak hadesten (ön ve arkadan) çıkanlardan
dolayı gerekir.”198
196 Ġmam Mâlik, Muvattâ, I, 44. 197 Buhârî, age, I, 46. 198 Buhârî, age, I, 46.
53
Bu rivayet de Ebû Hureyre‟nin abdest konusunda sadece sebileynden
çıkanlardan ötürü bozulacağını düĢündüğünü belirtmektedir.
Bu rivayetlerden en son zikrettiklerimiz Hz. Peygamber‟in değil ashabın
uygulamalarındandır. Bu rivâyetler de kanın abdesti bozmayacağına delil olarak
gösterilmiĢtir.
54
ÜÇÜNCÜ KISIM
DÖRT BÜYÜK MEZHEBĠN KANIN ABDESTĠ BOZMASI KONUSUNDAKĠ
GÖRÜġLERĠ
Tezimizin bu kısmında Ģu ana kadar isnad ve Ģerh değerlendirmelerine
değindiğimiz rivayetleri dört büyük mezhebin delil aldığı rivayetler bakımından ve
görüĢlerine de değinerek değerlendirmeye çalıĢacağız.
“Fıkhî mezhepler arasındaki belirgin ihtilaflardan birini teĢkil eden kanın
abdesti bozup bozmayacağı hususundaki tartıĢmanın temeli incelendiğinde, konuyla
ilgili Kur‟ân-ı Kerim‟de doğrudan bir nassın bulunmadığı, bilinen mevcut ihtilafın
kaynağı noktasında ise, fıkıh kitaplarının ilgili bölümlerinde farklı sıhhat
derecesindeki hadis rivayetlerinin delil olarak sunulduğu görülmektedir.”199
Ve söz
konusu bu rivayetlerdeki asıl noktanın her bir mezhep için farklı görülmesi bazı
ameli değiĢiklikleri beraberinde getirmektedir. Bu bölümde kanın abdesti bozması
konusunda dört büyük mezhebin delillerine değinilecektir.
A) Hanefî Mezhebi
Hanefî mezhebinin kanın abdeste etkisi konusunda görüĢleri Ģu Ģekilde
toparlanabilir:
a) Yaradan kan akar ve baĢka bir yere bulaĢırsa abdest bozulur.
Bu konuda Hanefî ulemasının delili Zeyd b. Ali hadisidir. Bu rivayet
“Abdest her akan kandan dolayı gerekir”200
rivayetidir. Darekutnî burada, Ömer b.
Abdülaziz Temim ed-Dârî‟den bir Ģey iĢitmedi ve burada iki Yezid ismi „meçhûl‟
değerlendirmesini yapar. Yine Zeyd b. Sabit hadisinde ise Ġbn Ebî Hatim Kitabu‟l-
Ġlel‟de Ahmed b. el-Ferec için „biz ondan yazarız ve o bize göre saduktur‟
199 Fatih Turay, Kanın Abdeste Etkisi, Erzurum 2015, s. 423. 200 Dârekutnî, es-Sünen, I, 287.
55
değerlendirmesini yapar.201
Hanefî mezhebine göre bu rivayet Hz. Ali, Hz. Osman
gibi birçok sahabîden gelir. Onlara tabi olmak gereklidir. Sahabînin bu uygulamayı
yapması sebileyn dıĢından gelenin pis olduğuna delildir.202
Yine Hanefî mezhebinin
bu konudaki diğer bir delili Selman rivayetidir. Selman Ģöyle dedi: “Burnumdan kan
akıyordu ve Rasûlullah: „BaĢına gelen her hadesten ötürü abdest al‟ buyurdu.” Ġmam
Yusuf ve Ebû Hanîfe‟ye göre yaradan kan kan akarsa abdest bozulur.203
Bu rivayetle
ilgili de bazı cerh değerlendirmeleri verilmiĢtir.204
Serahsî‟nin değerlendirmesine göre bu rivayetin anlamı çıkanın pis
olduğudur. Sebileynden çıkan hades gibi pis olmuĢtur. Hüküm ise çıkan içindir,
çıktığı yer için değildir. Buna örnek olarak da Ģu verilebilir. Meni çıkarsa gusül
gerekir, mezi çıkarsa abdest gerekir. Oysa çıkıĢ yerleri aynıdır. Akmayacak kadar az
çıkan Ģey böyle değildir. Çünkü o tam çıkmamıĢtır. AlıĢılmıĢ yerden çıkarsa böyle
değildir, oradan çıkan az da olsa hades yerine iĢaret eden rivayet olduğu için abdesti
bozar. Kan kendi gücüyle akar ve taĢarsa abdest bozulur. Ama taĢmadan yaranın
üzerinde yarada toplansa da abdest bozulmaz. Ġbn Abbas„tan Ģu nakledilir: „Kan
yaranın baĢından akarsa hadestir, akmazsa değildir.‟205
b) Kan aldırma durumunda hem abdest alınması gerekir hem de o bölgenin
yıkanması gerekir.
Bu görüĢ Hanefî mezhebinin görüĢüdür. Konu ile ilgili olan rivayet Ģudur:
“Rasûlullah hacamat yaptırdı ve abdest almadan namazına devam etti, o yeri
yıkamak dıĢında bir Ģey yapmadı.” Bu rivayeti daha önce de zikrettiğimiz gibi
Darekutnî tahric etmiĢtir. Ve Ģu eklemeyi yapmıĢtır. “Salih b. Mukatil kavi değildir,
Süleyman b. Dâvud mechuldür.”206
Konu ile ilgili Ġbn Abbas‟tan Ģöyle nakledilir:
“Kan aldırdığın yeri yıka, bu senin için yeterlidir.”207
Bu rivayeti Hanefîler Ģöyle
yorumlar: Ġbn Abbas‟ın bu sözü gusletmene gerek yok anlamındadır. Çünkü Ali
(r.a)‟nin yakın arkadaĢları, kullanılmıĢ hamam suyu, ölüyü yıkama ve kan
201 Zeylaî, Nasbu’r-Râye, 1938, I, 37,38. 202 Kâsânî, Bedâiu’s-Sanânî’ fî Tertîbi’ş-Şerâî’, 1986, I, 24. 203 Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1993, I, 76. 204 Zeylaî, Nasbu’r-Râye,1938, I, 41. 205 Ġbn Ebî ġeybe, el-Musannef, Riyad 1409, I, 127. ; Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1993, I, 76, 77. 206 Zeylaî, age, I, 43. 207 Beyhakî, es-Sünenü’s-Sağîr, Pakistan 1989, I, 140.
56
aldırmadan dolayı, gusül yapmayı gerekli görüyorlardı. Ġbn Abbas bunu reddetmek
için böyle söylemiĢtir.208
c) Yaradaki kan sürekli akıyorsa her namaz için abdest alınır.
Hanefî âlimlere göre Hz. Peygamber Fatıma bint. Kays‟a müstehaza halinde
iken “Her namaz için abdest al”209
demiĢtir. Rivayetteki bu ifade için Urve‟ye ait
olan bir söz değerlendirmesi yapılmıĢtır.210
Konuyla ilgili olarak Ġbn Hazm
Muhallâ‟da müstehaza olan kadın her vakit abdest alır değerlendirmelerine yer
verir.211
Burada Hanefî Mezhebi‟ne göre her namaz vakti abdest gerekir. Hanefî
mezhebinin konu ile ilgili bir baĢka delillendirmesi ise “Müstehaza olan kadın her
namaz vakti için abdest alır”212
rivayetidir. Fatıma rivayetini Ahmed b. Hanbel ve
Ġbn Mâce „Her vakit için abdest al ve yara hasıra damlasa bile…‟ ifadesiyle tahric
etmiĢtir. Bu ifade kandan dolayı abdestin gerekli olduğuna delildir.213
Özür halinde
olan bir kadın farz namazı kılınca, abdesti devam etmekte ise bir baĢka farzı da o
vakitte kılabilir, Ģayet bozulursa nafile de kılamaz. Çünkü abdestli olmak nafile
namazın da koĢuludur.
Hanefî mezhebine göre yarasından kan akan kiĢi müstehaza hükmündedir.
Çünkü ön ve arka dıĢından çıkan pis Ģeylerden de abdest bozulur.214
Bu nedenle her
namaz vakti için abdest alır.215
Rasûlullah Fatıma bint. Kays “Benden çok kan geliyor” deyince kendisine
“Kan akan yere pamuk koy ve sıkıca bağla. Sonra da hasıra damlasa bile namaz
kıl”216
demiĢtir. Böyle bir kimse bir baĢka yerinden kan akarsa vakit devam etse bile,
yeniden abdest alması gerekir. Çünkü bu yeni bir abdest bozucudur. Özürlü kimsenin
208 Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1993, I, 83. 209 Tirmîzî, es-Sünen, Mısır 1975, I, 217. 210 Zeylaî, Nasbu’r-Râye, 1938, I, 40. 211 Ġbn Hazm, el-Muhallâ, thk. Ahmet ġakir el-Kâdi, 1347, I, 252. 212 Tirmîzî, es-Sünen, I, 217. 213 Aynî, el-Binâye Şerhu’l-Hidâye, Beyrut 2000, I, 265. 214 Kâsânî, age, 1986, I, 24. 215 Aynî, age, 2000, I, 673. 216 Dârekutnî, es-Sünen, I, 212, 394.
57
vakit boyunca abdestli olarak kabul edilmesi zaruret bulunduğu için var olan hades
içindir. Yeni ortaya çıkan hades, bir baĢka hades gibidir.217
d) Bir veya iki nokta kandan dolayı abdeste gerek yoktur.
Bu görüĢ de Hanefî âlimlerin görüĢüdür. Aktarılan rivayet „Bir ve iki nokta
kandan dolayı abdest almaya gerek yoktur. Ancak akarsa abdest alınır‟ lafzıyla
aktarılmaktadır. Söz konusu rivayeti daha önce kaynaklarıyla vermiĢtik ve
Darekutnî‟nin tahric ettiğini belirtmiĢtik. Bu rivayetle ilgili isnad değerlendirmesi
olarak Haccac b. Nusayr ve Muhammed b. Fadl b. Atıyye zayıftır, değerlendirmesi
yapılmıĢtır.218
Hanefî mezhebi bu rivayete göre, çıkıĢ mevziini, tecavüz edecek
Ģekilde aktığında, sebileynin dıĢında bir yerden çıkan necasetin de abdesti bozduğu
düĢüncesindedir.219
Hanefî âlimler bu konudaki görüĢlerini özürlü kimsenin durumu
ile ilgili olan rivayete, her akan kan konusundaki rivayete ve bir veya iki nokta
kandan abdest gerekmez konusundaki rivayetlere dayandırır.220
Ve bu Mezhebin
bakıĢ açısı çıkan yerin iĢaretine değil çıkan Ģeyin pis olması konusuna önem
vermelerinden ileri gelmektedir.
e) Burun kanaması
Hanefî âlimler burun kanaması ile ilgili olarak da aktarılan “Kimin namazda
iken burnu kanarsa namazını tamamlamak için abdest alsın”221
rivayeti ile de kanın
abdesti bozduğuna yönelik görüĢ bildirmiĢlerdir.222
Hanefî mezhebi vücudun herhangi bir yerinden necis bir maddenin
çıkmasının abdesti bozduğu hususunda öncelikle Mâide Suresi 6. ayeti ve Hz.
Peygamber‟in “Abdest vücuttan çıkan Ģey sebebiyledir, vücuda giren maddeler
sebebiyle değildir”223
hadisini delil gösterir. Burada genel ifadenin vücudun bütün
217 Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1993, I, 84. 218 Zeylaî, Nasbu’r-Râye, 1938, I, 44. 219 Ġbn RüĢd, Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid, Kahire 2004, I, 40. 220 Aynî, age, 2000, I, 266. 221 Dârekutnî, es-Sünen, Beyrut 2004, I, 288. 222 Aynî, age, 2000, I, 264. ; eĢ-ġeybânî, el-Hucce Alâ Ehli’l-Medîne, Beyrut 1403, I, 66. 223 Beyhakî, es-Sünenü’l- Kübrâ, Kahire 2011, I, 352, 353.
58
organlarında çıkan necis maddelerini kapsadığını ifade ederler. 224
Hanefî mezhebine
göre ön ve arkadan çıkan necis ile vücudun diğer yerlerinden çıkan necis eĢittir.225
Genel olarak vermeye çalıĢtığımız Hanefî mezhebinin kan konusundaki
görüĢleridir. Hanefî mezhebinin kanın abdesti bozması konusunda çıkan yere değil
daha çok çıkan maddeye itibar ettiğini görmekteyiz.226
Tezimizin ilk bölümlerinde de
rivayet Ģerhlerini verirken mezhep değerlendirmelerine değinmiĢtik.
B) Mâlikî Mezhebi
Maliki mezhebi ulemasının ġâfiî uleması ile aynı paralelde düĢündüğünü
daha önce zikretmiĢtik. Buna göre Ġmam Malik‟e göre kan abdesti bozmaz.
a) Rasûlullah‟ın hacamat yaptırması ile ilgili rivayeti Mâlikî uleması da delil
getirmektedir.227
b) Kanama, kusma vb. bir durumdan ötürü abdest konusunda ise yine Ġmam
Mâlik kanın abdesti bozmayacağı yönünde görüĢ bildirir. Bu konuda Mâlik der ki:
“Bize ulaĢan bir habere göre burun kanaması, kusma konusunda abdeste gerek
yoktur.”228
Buna göre Ġmam Mâlik‟e göre mahreceyn dıĢında bir yerden çıkan
mu‟ted kan abdesti bozmamaktadır.229
Ġmam Mâlik ve ashabına göre hem çıkıĢ yeri hem de çıkıĢ durumu
önemlidir. Sebileynden çıkan alıĢılmıĢ her Ģey (bevl, mezi, koku vb.) abdesti bozar.
Ancak kan ile ilgili böyle bir Ģey söz konusu değildir. Çünkü kan alıĢılmıĢ bir Ģey
değildir. Bu nedenle kan abdeste engel değildir. Bu konuda üç farklı görüĢ vardır. Ġlk
görüĢ Ebû Hanîfe ve Sevrî gibi alimlere aittir ki, onlar vücudun neresinden çıkarsa
çıksın çıkan Ģeye itibar eder. Ġkinci görüĢ Ġmam ġâfiî‟ye aittir ve o çıkıĢ yerine itibar
224 Ġbn RüĢd, Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid, Kahire 2004, I, 40. 225 Kâsânî, age, 1986, I, 24. 226 Ġbn RüĢd, age, 2004, I, 40. 227 Vehbe ez-Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Ġstanbul 1992, I, 190. 228 Kurtubî, el-İstizkâr, Beyrut 2000, I, 156,157. 229 Kurtubî, age, I, 156,157.
59
eder. Üçüncü görüĢ ise Malikîlere aittir. Ve onlar hem çıkan yere hem çıkıĢ
durumuna itibar ederler.230
Abdesti bozan Ģeyler konusunda hem vücuttan çıkan Ģeye, hem vücuttan
çıktığı yere hem de çıktığı duruma itibar ederek vücuttan idrar ve dıĢkı çıkan normal
yollardan, sağlık halinde idrar, dıĢkı, yel, mezi ve vedi çıkmasının abdesti bozduğu,
bunların dıĢında vücuttan çıkması alıĢılmıĢ olmayan kan, irin gibi özür durumlarında
vücudun normal yollarından çıkan necis maddeler dâhil abdesti bozmayacağı
görüĢündedirler.231
Malikîler bu hususta öncelikle ilgili ayeti ve abdesti bozduğu
hususunda âlimlerin ittifak ettiği hususları esas almak suretiyle kanın abdesti
bozmadığını savunmuĢlardır.232
C) ġâfiî Mezhebi
ġâfiî mezhebinin konumuzla ilgili delilleri aĢağıdaki Ģekilde toparlanabilir.
a) Kan abdeste mani değildir.
Konu ile ilgili ġâfiî‟nin delili „Hadesin dıĢında bir Ģeyden dolayı abdest
gerekmez‟233
rivayetidir. Hadesin ne olduğu sorulunca ise „Bir ses veya rüzgârdır‟234
denilmiĢtir. Burada ġâfiî ulemasına göre Hanefî âlimlerin zıttı olarak hades yerine
iĢaret edilmiĢtir, hadesin ne olduğu ile ilgili vurgu yapılmamıĢtır.235
Bu bakıĢ
açılarından dolayı ġâfiî mezhebi vücudun baĢka bir yerinden necis bir madde kan vb.
çıksa bile çıkıĢ yeri sebileyn olmadığı için abdesti bozmaz görüĢüne varmıĢlardır.
b) Kan aldırılan bölgeyi yıkamak yeterlidir.
ġâfiî Mezhebi „Rasûlullah kan aldırdı ve abdest almadan namazına devam
etti‟ rivayeti ile sadece kan aldırılan kısmın yıkanmasının yeterli olduğunu düĢünür.
Bu noktada bir diğer delil olarak Ġbn Abbas‟tan aktarılan ve yukarıda da zikrettiğimiz
230 Ġbn RüĢd, Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid, I, 40. 231 Fatih Turay, Kanın Abdeste Etkisi, s. 433. 232 Ġbn RüĢd, age, 2004, I, 40. 233 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, XV, 377. 234 Ahmed b. Hanbel, age, XV, 180. 235 Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1993, I, 76.
60
“Kan aldırdığın yeri yıka, bu senin için yeterlidir”236
rivayetini delil gösterir.237
ġâfiî
uleması bu noktada da rivayette kastedilenin zahir mana olduğunu savunmuĢ ve
Hanefî mezhebinin yaptığı gibi niçin söylendiğine değinmemiĢlerdir.
c) Ġstihaza halindeki kadın her vakit abdest alır. Fakat bu durum istihaza
kanı için geçerlidir.
Özürlü kiĢinin her vakit abdest alması konusunda Hanefî ve ġâfii
mezhepleri görüĢ birliğindedir.238
Ancak Hanefî mezhebi Fatıma bint. Kays
rivayetinde hayız kanından sonra gelen kanı damardan çıkan normal bir kan olarak
değerlendirerek, vücudun baĢka bir yerinden çıkan kan için de aynı hükmü
vermiĢlerdir. Ancak ġâfiî böyle düĢünmez. ġâfiî‟ye göre istihaza dıĢındaki kan
abdesti gerektirmez. Çünkü ġâfiî‟ye göre abdesti bozan Ģeyler hususunda çıkan Ģeye
değil çıktığı yere itibar edileceğinden239
istihaza kanı abdesti bozar.240
“Hanefî‟lerin
söz konusu rivayette istihaza kanını hayız kanından farklı bir kan olarak görmesinden
yola çıkarak, vücuttan çıkan her kanın abdesti gerektireceğini savunmaları Nevevî‟ye
göre gariptir.”241
. “Her akan kandan dolayı abdest gerekir” rivayetine Ġmam ġâfiî,
“Rasûlullah hacamat yaptırdı ve o yeri yıkamak dıĢında bir Ģey yapmadı” rivayetiyle
karĢı çıkmıĢtır.242
“Bir veya iki nokta kandan dolayı abdeste gerek yoktur” rivayeti için de
Ġmam ġâfiî, Ģayet bu hadis sahih olsa bile bu o kanın yıkanmasına ihtimaldir, namaz
için abdeste gerek yoktur, değerlendirmesini yapar.243
ġâfii mezhebi bu görüĢlerini temellendirirken abdest ayetindeki „…yahut
biriniz ayak yolundan gelmiĢe…‟ ifadesiyle ve Hz. Peygamber‟in „Abdest ancak ses
ve koku sebebiyle gerekir‟244
hadisini esas alarak, vücuttan sebileyn dıĢındaki bir
236 Beyhakî, es-Sünenü’s- Sağîr, Pakistan 1989, I, 30. 237 Nevevî, el-Mecmu’ Şerhu’l-Mühezzeb, II, 54. 238 Aynî, age, Beyrut 2000, I, 673. 239 Ġbn RüĢd, age, 2004, I, 40. 240 Nevevî, age, II, 54. 241 Nevevî, age, II, 535. ; Fatih Turay, Kanın Abdeste Etkisi, s. 431,432. 242 Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, Mısır 1356, VI, 375. 243 Sanânî, et-Tenvîr bi Şerh-i Câmii’s-Sağir, Riyad 2011, IX, 259. 244 Tirmîzî, es-Sünen, 1975, I, 109.
61
yerden kan, irin vb. maddelerin abdesti bozmadığını savunmuĢlardır.245
Nevevî,
kanın abdesti bozduğuna dair Ģeriatın bir hüküm vaz etmemiĢ olmasının bu meselede
esas olduğunu belirtir. 246
ġâfiî mezhebi bu görüĢlerinin yanı sıra Câbir‟den aktarılan Zatü'r-Rika
gazvesi rivayetiyle de delil getirirler.247
ġâfiîler ayrıca, az kanın abdesti gerektirmediğine dair sahabeden rivayet
edilen haberlerle de delil getirmiĢ ve azı abdesti bozmayan Ģeyin çoğunun da abdesti
bozmayacağına hükmetmiĢlerdir.248
Ayrıca Hanefîlerin rivayetleri sahih olsa bile bu
abdestin farziyetine değil, abdestin müstehap oluĢuna iĢarettir görüĢündedirler.249
D) Hanbelî Mezhebi
Ahmed b. Hanbel‟in kanın abdesti bozması niteliğinde verdiği görüĢler Ebû
Hanîfe ile paralel görüĢlerdir. Ahmed b. Hanbel‟e göre de kan abdesti bozan necis bir
durumdur. Delil getirilen rivayetleri yukarıda birkaç kez zikretmemizden ötürü
burada sadece maddeler halinde mezhebin görüĢlerini vermeyi uygun gördük.
a) “Rasûlullah hacamat yaptırdı ve abdest almak dıĢında bir Ģey yapmadı”250
rivayeti ile ilgili olarak Hanefî mezhebi gibi Hanbelî mezhebi de abdest
gerektiği düĢüncesindedir. Hanbelî mezhebinin kanın az ya da çok olması ile
ilgili bazı Ģartları mevcuttur ki bu mevzuya ilerleyen satırlarda değineceğiz.
b) “Her akan kandan dolayı abdest gerekir”251
rivayeti de Hanefî mezhebi gibi
Hanbelî mezhebi ulemasının da delili olarak aktarılmaktadır. Yukarıda
belirttiğimiz gibi Hanbelî mezhebi çokluk Ģartını arar. Çokluk ve azlık her
insanın kendine göredir. Yani kuvvet, zayıflık, cılızlık, ĢiĢmanlık bakımından
245 Mâverdî, el-Hâvî el-Kebîr, Beyrut 1999, I, 202. 246 Nevevî, el-Mecmu’ Şerhu’l-Mühezzeb, II, 5. ; Fatih Turay, age, s. 430,431. 247 Nevevî, age, II, 54. 248 Nevevî, age, II, 54. 249 Nevevî, age, II, 54. 250 Dârekutnî, es-Sünen, I, 286. 251 Dârekutnî, age, I, s. 287.
62
kiĢinin durumuna göredir. Mesela cılız bir kimseden bir kan çıksa bu kan
onun cesedine nispetle çok olsa abdestini bozar, böyle değilse bozmaz.252
c) “Bir veya iki nokta kandan ötürü abdest gerekmez”253
rivayeti de yine Hanefî
mezhebi gibi Hanbelî mezhebinin delil getirdiği rivayetler arasındadır. Bu
rivayet ile ilgili Hanefî ve Hanbelî mezhebi Ģöyle der: “Buradaki noktadan
maksat kanın az olduğuna kinayedir ve akması kelimesi ise çokluğuna
kinayedir.”254
Bu rivayetlere ilaveten burun kanaması konusunda gelen
rivayetler ve Fatıma bint Kays hakkındaki istihaza kanının damardan çıkan
normal kan olması düĢüncesinde Hanbelî mezhebi ve Hanefî mezhebinin aynı
olduğunu görmekteyiz.
Muvaffakuddin Ġbn Kudâme‟nin (ö.620) belirttiğine göre, vücuttan sebileyn
haricinde çıkan maddeler temiz ve necis olarak değerlendirilir. Buna göre vücuttan
çıkan temiz maddeler (ter, gözyaĢı vs.) abdesti bozmazken, necis olanlar (kan, kusma
vb.) abdesti bozar. Yukarıda da belirttiğimiz üzere Hanbelîler kanın yanı sıra bunun
bir de kiĢinin cüssesi ile de orantılı olarak fazla olmasıyla abdesti bozacağını
söylerler. Ġbn Kudâme kanın abdesti gerektiren bir durum olması hususunda,
Hanefîlerin delil olarak kullandığı Hz. ÂiĢe‟den rivayet edilen rivayetin sıhhatini
bilmediğini ifade ederek “Bir iki nokta kandan dolayı abdeste gerek yoktur”
hadisiyle delil getirir. Ġbn Kudâme‟nin kanın fazla, fahiĢ, çok olması durumunda
abdesti bozacağı, az miktarda olduğunda ise bozmayacağına dair delil olarak, Ġbn
Ömer bir sivilceyi sıkmıĢ, fakat abdest almamıĢtır. Yine Ġbn Ebî Evfâ kan tükürmüĢ
fakat namazına devam etmiĢtir.255
Öte yandan Ebû Abdullah‟a abdesti bozan fahiĢ
miktarın ne olduğu sorulmuĢ, o da “Kalbine fazla gelendir (fazla olduğunu
hissettiğindir)” diye cevap vermiĢ, Ġbn Abbas‟ın da aynı cevabı verdiğini
zikretmiĢtir.256
Buna göre Hanbelî mezhebine göre kan az miktarda ise abdesti
bozmamakta, çokluk vasfına ulaĢtığında bozmaktadır.
252 Ġbn Kudâme, eş-Şerhu’l-Kebîr, I, 178. ; Abdurrahman el-Cezîrî, Dört Mezhebin Fıkhı, çev. Hasan
Ege, 1971, s. 86. 253 Dârekutnî, age, I, 287. 254 Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, Mısır 1356, V, 374. 255 Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh, 1422, I, 46. 256 Ġbn Kudâme, eş-Şerhu’l-Kebîr, I, 178. ; Fatih Turay, Kanın Abdeste Etkisi, s. 429.
63
SONUÇ
Ġslam fıkıh ilmi bir müslümanın sosyal yaĢantısı içinde bir müslüman olarak
yapması gereken her eylemi konu edinen ilimdir. Bu konularla ilgili hükümlerini de
öncelikle Kur‟ân-ı Kerim‟den sonra da Rasulullah‟ın sünnetinden yola çıkarak ortaya
koyar. Ġslam uleması Kur‟ân‟da hakkında nass bulunan konularda bazı yorum
farklılıkları olsa da genellikle ittifak içindedir. Ancak Kur‟ân‟da hakkında nass
bulunmayan konularda Hz. Peygamber‟den gelen rivayetlerde değiĢik ifadeler
bulunduğu için, bazen bir rivayeti duyup diğer rivayetleri duymamalarından
kaynaklanan bazen de rivayetlerde vurgulanan asıl nokta konusundaki görüĢ
farklılığından kaynaklanan farklı hüküm ve uygulamalar meydana gelebilmektedir.
Bu durumda ameli konularda yaĢanan çeĢitli uygulamalar toplumsal yaĢamı da bariz
bir Ģekilde etkilemektedir. AraĢtırma konumuz olan kanın abdesti bozması
meselesinde de dört büyük mezhep olarak bilinen Hanefî, ġâfiî, Mâlikî ve Hanbelî
mezhep uleması arasında farklılıklar bulunmaktadır. Bu durum abdest hakkındaki
Mâide Suresi 6.ayette kastedilen asıl noktanın vücuttan çıkıĢ yeri, ya da çıkan
maddenin niteliği konusundaki yoruma açıklık ve Rasûlullah‟tan aktarılan rivayetler
dolayısıyla karĢımıza çıkmaktadır.
Rasûlullah‟tan bu konuda iki yönde aktarılan rivayetler bulunmaktadır.
Bunlar kanın abdesti bozduğu yönde gelen rivayetler olarak ilk olarak Fatıma bint.
Ebî HubeyĢ, Ümmü Habibe bint. CahĢ ve Ġbnetü‟l-Gaylân hakkında gelen istihaza
rivayetidir. Bu rivayette özür kanamasının damardan çıkan normal bir kan olduğuna
vurgu yapıldığı için özellikle Hanefî mezhebi vücudun diğer noktalarından çıkan
kanın da buna kıyas edileceğini düĢünerek kanın abdesti bozduğuna delil
göstermiĢlerdir. Yine bu yönde her akan kanın abdest gerektirdiğine dair rivayet,
burun kanaması konusunda gelen rivayetler ve bir veya iki nokta kandan dolayı
abdest gerekmez rivayeti delil olarak gösterilmektedir. Kanın abdesti bozduğu
yönünde gelen bu rivayetler ile Hanefî ve Hanbelî uleması delil getirmektedir.
Kanın abdesti bozmadığına dair ise Rasûlullah‟ın hacamat yaptırdıktan
sonra o yeri yıkamak dıĢında bir Ģey yapmadığı ve namazına devam ettiği ile ilgili
rivayet, Cabir (r.a)‟den aktarılan Zatü‟r-Rika savaĢında bir sahabinin kendisine ok
64
atılması ve kanamasına rağmen namazına devam ettiği ile ilgili rivayet, sahabeden
aktarılan çeĢitli rivayetlerden Hz. Ömer‟in kan olmasına rağmen namazına devam
etmesi ile ilgili haber, Hasan Basrî‟den aktarılan müslümanların yaraları ile birlikte
namaz kıldıklarını ifade eden rivayet ve Ebû Hureyre‟den aktarılan “Abdest ancak ön
ve arkadan çıkan Ģeyler dolayısıyladır” rivayetleri karĢımıza çıkmaktadır. Söz
konusu bu rivayetler ile de Mâlikî ve ġâfiî uleması delil getirmektedir.
Zikrettiğimiz bu rivayetler sıhhat bakımından farklı derecelerde
nakledilmektedir. Dört büyük mezhebin bu rivayetlerin sıhhati bakımından
düĢüncelerinin yanı sıra rivayetlerdeki kastedilen ana konunun ne olduğu ile ilgili
farklılıkları bulunmaktadır. Örneğin Hanefî mezhebi için vücuttan çıkan Ģey ġâfiî
mezhebi için çıkıĢ yeri merkeze alınırken Mâlikî mezhebi için hem çıkan Ģey hem
çıkıĢ yeri hem de çıkıĢ durumu, Hanbelî mezhebi için çıkan bu Ģeyin azlık ve çokluk
durumu da merkeze alınmaktadır. Bu nedenle de zaten zıt yönde gelen bu
rivayetlerden de kaynaklı olarak farklılıklar kaçınılmaz olmuĢtur. ÇalıĢmamızda bu
durumların ayrıntılı değerlendirmeleri yapılmıĢtır.
Sonuç olarak Hanefî mezhebi kanın abdesti bozduğu yönünde gelen
rivayetler ve özellikle Fatıma bint. Ebî HubeyĢ hakkındaki rivayeti delil göstererek
kanın abdesti bozduğuna hükmetmiĢlerdir. Hanefî mezhebi burada vücuttan çıkan
Ģeyin necis olması halinde abdesti bozacağına hükmetmiĢtir. Buna göre Fatıma bint.
Ebû HubeyĢ hakkındaki istihaza rivayetinde özür kanamasının, normal damardan
çıkan kana kıyas edilerek normal kanın da abdesti bozacağına hükmedilmiĢtir.
Buraya ek olarak Hanefî mezhebinde kanın eğer vücudun baĢka yerine bulaĢması söz
konusu değilse abdesti bozmayacağı hükmüne de varılmıĢtır. Çünkü Rasûlullah‟tan
“Bir veya iki nokta kandan ötürü abdeste gerek yoktur” rivayeti nakledilmektedir.
Hanbelî mezhebinin görüĢünün de Hanefî mezhebinin görüĢüne paralel
geldiğini görmekteyiz. Buna göre Hanbelî mezhebine göre de kan necistir ve abdesti
bozar. Ancak Hanbelî mezhebi burada çokluk Ģartını da dile getirir. Eğer kan kiĢinin
cüssesine göre az ise abdest bozulmaz, eğer çoksa abdest bozulur. “Bir veya iki nokta
kandan ötürü abdeste gerek yoktur” rivayetinde azlık kastedilmiĢtir ve Hanbelî
mezhebi bu rivayetten hareketle az kanın abdesti bozmayacağına hükmetmiĢtir.
65
Azlık çokluk konusunda da Hanbelî mezhebi kiĢinin durumunu dikkate alarak karar
verir.
ġâfiî mezhebine göre ise ayette kastedilen “ayakyolu” tabirinden çıkıĢ
yerine iĢaret bulunur. Bundan dolayı sebileynden çıkan kan vb. maddeler abdesti
bozarken vücudun baĢka noktasından çıkan kan abdesti bozmaz. Damardan çıkan
kan konusunda istihaza kanın abdesti bozması konusunda Hanefî mezhebi ile aynı
düĢünür. Fakat ġâfiî uleması Hanefî âlimlerin istihaza kanını normal kana kıyas
etmelerini garip görür. Ve sadece istihaza kanının abdesti bozduğuna hükmeder.
Mâlikî uleması ise yine ġâfiî uleması gibi kanın abdesti bozmadığı
görüĢündedir. Mâlikî uleması bu noktada hem vücuttan çıkan Ģeye, hem vücuttan
çıktığı yere, hem de çıktığı duruma itibar ederek hüküm verir. Yine Mâlikî
mezhebine göre istihaza kanı ile ilgili rivayet sahihtir, ancak burada abdest
emredilmemiĢtir, abdest müstehap konumunda nitelendirilmiĢtir. Bu rivayetteki emir
o bölgenin yıkanması emridir, abdest emri değildir.
Konumuz ile ilgili deliller ve kaynakları ile bu rivayetler için yapılan
değerlendirmeler tezimizde zikrettiğimiz Ģekildedir. OluĢan farklılıklar ameli
konularda meydana gelmektedir. Bu durum toplumsal yaĢama da oldukça fazla etki
etmektedir. Nitekim günümüzde Hanefî olan bir kiĢi sırf bu konu vb. ameli
farklılıklardan ötürü ġâfiî olan bir kiĢinin arkasında namaz kılmaya çekinmektedir.
Diğer bir örnek olarak mezhepleri ayrı olan kiĢilerin birbiriyle evlenmemeleri, karĢı
tarafın yaptığı uygulamanın yanlıĢ olduğunu düĢünerek yargılamalarına sebep
olmaktadır. Bu sebeple de özellikle halk arasında oldukça ciddi sorunlara sebep
olabilen bu uygulamaların sebepleri incelenmeli ve en azından rivayetler ve
mezheplerin bakıĢ açıları halka dini eğitim yoluyla verilebilmelidir. Çünkü akademik
dünyada bu konu gibi birçok konunun kaynağı ve sebepleri ortaya konulup
bilinmektedir. Ancak aynı durum halk için geçerli değildir. Halk arasında bu
farklılıkların kaynağının bilinmesini bir kenara bırakalım, insanlar henüz mensubu
oldukları mezhebin görüĢlerini dahi bilmemektedir. Bu nedenle de özellikle din
eğitimi veren bütün hocalarımıza ve bizlere büyük görev düĢmektedir. Nihayetinde
Ġslam dini sadece akademik dünya için değil bütün insanlık için gönderilmiĢ bir
66
dindir. Neticede farklılıkları bir zenginlik olarak görüp elden geldiğince tebliğ
vazifemizi yerine getirmek bütün Müslümanların görevidir.
Yaptığımız bu incelemeler sonucunda bize göre ağır basan görüĢ kanın
abdesti gerektirmesi yönündedir. Çünkü kan birçok konuda necis sayılmakta ve
abdest necis sayılan Ģeylerle bozulmaktadır. Mezheplerin farklılık göstermesinin
temelinde de hades olarak görülen maddenin ya da çıkıĢ yerinin olduğunu zikrettik.
Ebû Hanîfe‟nin daha çok rivayetin maksadına yönelik değerlendirmeler yaptığını,
Ġmam ġâfiî‟nin ise rivayette bulunan lafızlara önem verdiğini anlamaktayız.
Konumuzla ilgili her iki düĢünce için de sahih bir rivayetin gelmediğini, delil
gösterilen rivayetlerin genelde zayıf olduğunu belirtebiliriz. Bu nedenle eğer bir
görüĢ benimsenecekse bu mezheplerin farklılık gösterdiği noktalara göre
değiĢecektir. Bizler de Hanefî mezhebinin çıkarımlarını yerinde görmekteyiz.
67
KAYNAKÇA
ABDURREZZAK, Ebû Bekr Abdurrezzak b. Hemmam b. Nafî el-Himyerî elYemânî
es-Sanânî (ö. 211), el-Musannef, thk. Habîburrahmân el-A‟zamî, NeĢr.
Meclisü‟l-Ġlmiyye, Beyrut 1403.
AHMED B. HANBEL, Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Helal b.
Esed eĢ-ġeybânî (ö. 241), el-Müsned, thk. ġuayb Arnavût, NeĢr.
Müessesetü‟r-Risâle 2001.
ALĠ el-KÂRÎ, Ali b. Sultan Muhammed Ebû‟-l-Hasan Nûruddin el-Melâ el-Hervî
Kârî (ö. 1014), Mirkâtü’l-Mefâtîh Şerhu Mişkâti’l-Mesâbîh, NeĢr. Daru‟l-
Fikr, Beyrut 2002.
el-AYNÎ, Ebû Muhammed b. Ahmed b. Musa b. Ahmet b. Hüseyin el-Ğaytâbî
Bedruddin el-Aynî (ö. 855), Şerhu Süneni’l-Ebî Dâvud, thk. Ebû‟l-Münzer
Halid b. Ġbrahim el-Mısrî, NeĢr. Mektebetü‟r-RüĢd, Riyad 1999.
…..Umdetü’l-Kârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, NeĢr. Daru Ġhyâu‟t-Turâsi‟l-Arabî,
Beyrut, trs.
…..el-Binâye Şerhu’l-Hidâye, NeĢr. Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, Beyrut 2000.
el-BEYHAKÎ, Ahmed b. Hüseyin b. Ali b. Musa el- Husrevcirîdî Ebû Bekr el-
Beyhakî (ö. 458), Ma’rifetü’s-Sünen-i ve’l-Âsâr, thk. Abdülmu‟tî Emin
Kal‟acî, NeĢr. Camiatü‟d-Diraseti‟l-Ġslamiyye, Pakistan 1991.
…..es-Sünenü’l-Kübrâ, thk. Muhammed Abdülkâdir, NeĢr. Daru‟l-Kütübi‟l-
Ġlmiyye, Beyrut 2003.
…..es-Sünenü’s-Sağîr, thk. Câmiatü‟d-Dirâsât Ġslamiyye, Pakistan 1989.
…..es-Sünenü’l-Kebîr, thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî, Kahire 2011.
68
el-BERÎK, Sa‟d b. Abdullah el-Berîk, el-Ġhtiyârât el-Fıkhiyye li‟l-Ġmam el-Hattâbî,
int. www.saadalbreik.com/saad/files/sayalan.doc. s. 1-17.
BOZKUġ, Metin, İslam Mezhepleri Açısından Dini Düşüncenin Geçirdiği Evreler,
Cumhuriyet Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi, 2002, VI/I, ss. 195-208.
el-BUHÂRÎ, Muhammed b. Ġsmail b. Abdullah el-Buhârî el-Câfî, el-Câmî el-Müsned
es-Sahih el-Muhtasar Min Umûri Rasulullah ve Sünenihî ve Eyyâmihî Sahih-i
Buhârî, thk. Muhammed Züheyr b. Nâsir en-Nâsir, NeĢr. Dâru Tavki‟n-Necât
1422.
el-CEZÎRÎ, Abdurrahman b. Muhammed Ġvaz (ö.1882), Dört Mezhebin Fıkhı, çev.
Hasan Ege, Bahar yay. 1971.
el-CÜZCÂNĠ, Ġbrahim b. Ya‟kup b. Ġshak (ö. 259), Ahvâlü’r-Ricâl, thk. Abdü‟l-Alim
Abdü‟l-Azim el-Bestevî, NeĢr. Hadisu‟l-Kâdimî, Pakistan, trs.
ed-DÂREKUTNÎ, Ömer b. Ahmed b. Mehdî b. Mesud b. Numan b. Dinâr el-
Bağdâdî ed-Dârekutnî (ö.385), es-Sünen, thk. ġuayb Arnavût, NeĢr.
Müessesetü‟r-Risâle, Beyrut 2004.
ed-DÂRĠMÎ, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdurrahman b. Fadl b. Haram b. Abdü‟s
Samed ed-Dârimî et-Temim es- Semerkandî (ö. 255), es-Sünen, thk. Hüseyin
Selim Esed ed-Dârânî, NeĢr. Daru‟l-Muğni, 2000.
EBÛ DÂVÛD, Ebû Dâvud Süleyman b. EĢ‟as b. Ġshak b. BeĢîr b. ġeddad b. Amru‟l-
Ezdî es-Sicistânî (ö. 275), Sünenu Ebî Dâvûd, thk. Muhammed Muhyiddin
Abdü‟l-Hamid, NeĢr. Mektebetü‟l-Asriyye, Beyrut, trs.
EMÎR es-SAN‟ÂNÎ, Muhammed b. Ġsmail b. Salih b. Muhammed el-Kehlânî
Sümme‟s-Sanânî Ebû Ġbrahim Ġzzuddîn (ö. 1182), et-Tenvîr Şerhu Câmii’s-
Sağîr, thk. Muhammed Ġshak, Riyad 2011.
69
el-HALEF, Necm Abdurrahman, Mu’cemu’l-Cerh ve’t-Ta’dil li Ricâli’s-Süneni’l
Kebîr, NeĢr. Daru‟r-Râye li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟, 1989.
el-HUMEYDÎ, Ebû Bekr Abdullah ez-Zübeyr b. Ġsa b. Abdullah el-KuraĢî el-Esedî
el-Humeydî el-Mekkî (ö. 219), el-Müsned, thk. Hüseyin Selim ed-Dârânî,
NeĢr. Daru‟s-Saka, DımeĢk 1996.
ĠBN ABDĠLBERR, Ebû Ömer Yusuf b. Abdullah b. Muhammed b. Abdilberr b.
Âsım en-Nemrî el- Kurtubî (ö. 463), el-İstizkâr el-Câmiu li Mezâhibi
Fukahâi’l-Emsâr, thk. Sâlim Muhammed Ata‟, NeĢr. Daru‟l-Kütübi‟l-
Ġlmiyye, Beyrut 2000.
ĠBN ADĠYY, Ebû Ahmed b. Adiyy el-Cürcânî, el-Kâmil fi’d-Duafâ, NeĢr. el-
Kütübi‟l-Ġlmiyye, Beyrut 1997.
ĠBN ASÂKÎR, Ebû‟l-Kasım Ali b. el-Hasan b. Hîbetullah el-Ma‟ruf Ġbn Asâkir (ö.
571), Mu’cemu İbn Asâkir, thk. Vefa Takyiddîn, NeĢr. Daru‟l-BeĢâir, DımeĢk
2000.
ĠBN BALABAN, Ebu‟l-Hasen Emîr Alâüddîn Alî b. Balabân b. Abdillâh el-
Mısrî (ö.739), el-İhsân fî Takrîbi Sahîhi İbn Hibban, thk. ġuayb Arnavût,
NeĢr. Müessesetü‟r-Risâle, Beyrut 1988.
ĠBN BATTÂL, Ebû‟l-Hasen Ali b. Halef b. Abdülmelik (ö. 449), Şerhu Sahîhi el-
Buhârî, thk. Ebû‟t-Temîm Yesâr b. Ġbrâhim, NeĢr. Mektebetü‟r-RüĢd, Riyad
2003.
ĠBN CA‟D, Ali b. Ca‟d b. Ubeyd el- Cevherî el- Bağdâdî (ö. 230), el-Müsned, thk.
Âmir Haydar, Beyrut 1990.
70
ĠBN EBÎ HATĠM, Ebû Muhammed Abdurrahman b. Muhammed b. Ġdris b. Münzir
et-Temîmî el-Hanzalî er-Râzî, (ö. 327), Kitâbu’l-Cerh ve’t-Ta’dîl, Beyrut
1952.
ĠBN EBÎ ġEYBE, Ebû Bekr b. Ebî ġeybe Abdullah b. Muhammed b. Ġbrahim b.
Osman b. Havâsıti‟l-Abesî (ö. 235), el-Musannef, thk. Kemal Yusuf Hût,
NeĢr. Mektebetü‟r-RüĢd, Riyad 1409.
ĠBN HACER, Ebû‟l-Fadl Ali b. Muhammed b. Ahmed b. Hacer el-Askalânî (ö. 852),
Tehzîbu’t-Tehzîb, NeĢr. Dâiratu‟l-Meârif en-Nizâmiyye, 1326.
ĠBN HĠBBAN, Muhammed b. Hibban b. Ahmed b. Hibban b. Muaz b. Ma‟bed et
Temîmî Ebû Hâtim ed-Dârimî el-Büstî (ö. 354), Sahîhi İbn Hibban, thk.
ġuayb Arnavûd, NeĢr. Müessesetü‟r-Risâle, Beyrut 1993.
…..el-İhsân fî Takrîbi Sahîhi İbn Hibban, NeĢr. Müessesetü‟r-Risâle, Beyrut
1988.
ĠBN KUDÂME, Abdurrahman b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed b. Kudâme
el-Makdisî el-Hanbelî (ö. 682), eş-Şerhu’l-Kebîr, NeĢr. Dâru‟l-Kutubi‟l-
Arabî, trs.
…..el-Kâfî fî Fıkhi’l-İmâm Ahmed, thk. Züheyr eĢ-ġaviĢ, Beyrut 1988.
ĠBN MÂCE, Ebû Abdullah Muhammedb. Yezid el-Kazvînî (ö. 273), Sunenu İbn
Mâce, thk. ġuayb Arnavûd, NeĢr. Risâletü‟l-Âlemiyye, 2009.
…..es-Sünen, thk. Muhammed Fuâd Abdülbâkî, NeĢr. Daru Ġhyâi‟l-Kütübi‟l
Arabiyye, trs.
ĠBN RUġD, Ebu‟l-Velîd Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. RüĢd el-
Kurtubî (ö. 595), Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid, NeĢr.
Dâru‟l-Hadis, Kahire 2004.
71
KAHRAMAN, Hüseyin, Hadis Şerhinde Mezhep Faktörü, Ġslam AraĢtırmaları, sy. 7,
ss. 34, 2007.
…..Fıkhî Hadislerin Rivayet Değeri Bağlamında Müstehaza Hadisinin Tahric
ve Tenkidi, Uludağ Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, sy.1, c.19, 2009.
…..Hadislere Göre Kanama ve Abdest, Emin yay, Bursa 2010.
…..Fıkhî İhtilaflar ve Hadis, Emin yay, Bursa 2013.
el-KASÂNÎ, Alâü‟d-dîn Ebî Bekr b. Mes‟ud, Bedâiu’s-Sanâî fî Tertîbi’ş-Şerâî,
NeĢr. Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, 1986.
el-KASTALÂNÎ, Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr Abdülmelik el-Kastalânî el-
Kuteybî el-Mısrî Ebû‟l-Abbas ġihâbuddîn (ö.923), İrşâdu’s-Sârî li Şerhi
Sahîhi’l-Buhârî, NeĢr. Matbaatu‟l-Kebîri‟l-Emîrîn, Mısır 1323.
el-KEġMÎRÎ, Muhammed Onur ġah b. Muazzam ġah el-KeĢmîrî el-Hindî (ö. 1353),
“Feyzu’l-Bârî Alâ Sahîhi’l-Buhârî”, thk. Muhammed Bedr Âlim, Beyrut
2005.
el-KURTUBÎ, Ebû Amr Yusuf b. Abdullah b. Muhammed b. Abdilberr Âsım en-
Nemrî el-Kurtubî (ö.463), el-İstizkâr, thk. Sâlim Muhammed Ata‟, NeĢr.
Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, Beyrut 2000.
MÂLĠK b. ENES, Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Âmir el-Asbahî el-Medînî, (ö. 179), el-
Muvatta, tahr. Muhammed Fuâd Abdülbâkî, NeĢr. Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-
Arabiyye, Beyrut 1985.
…..el-Muvatta, thk. BeĢĢar Avad Ma‟ruf, ys, 1412.
MÂVERDÎ, Ebu‟l-Hasen Ali b. Muhammed b. el-Basrî el-Bağdâdî (ö. 450), “el-
Hâvî el-Kübrâ fî Fıkhı Mezhebi İmam Şâfiî”, thk. Ali Muhammed, NeĢr.
Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, Beyrut 1999.
72
MERĞINÂNÎ, Ali b. Ebî Bekr Abdü‟l-Celil el-Fereğânî (ö. 593), el-Hidâye fî Şerhi
Bidâyeti’l-Mübtedî, thk. Talal Yusuf, NeĢr. Dâru Ġhyai‟t-Turâsi‟l-Arabî,
Beyrut, trs.
el-MEVSÎLÎ, Ebû Ya‟lâ Ahmed b. Ali b. Müsennâ B. Yahya b. Îsâ b. Helâl et-
Temîmî, (ö. 307), el-Müsned, thk. Hüseyin Selim Esed, NeĢr. Dâru‟l-
Me‟mûn, DımeĢk 1984.
el-MÜBÂREKPÛRÎ, Ebû‟l-Âlâ Muhammed Abdurrahman b. Abdurrahman (ö.
1353), Tuhfetu’l-Ahvazî bi Şerh-i Câmiu’t-Tirmîzî, NeĢr. Dâru‟l-Kütübü‟l-
Ġlmiyye, Beyrut, trs.
el-MÜNÂVÎ, Zeynuddîn Muhammed el-Medû b. Abdirrauf b. Tâc el-Ârifîn b. Ali b.
Zeynü‟l-Âbidîn el-Haddâdî Sümme‟l-Münâvî el-Kâhirî (ö. 1031), et-Teysîr bi
Şerh-i Câmii’s-Sağîr, NeĢr. Mektebetü‟l-Ġmâm ġâfiî, Riyad 1988.
…..Feyzu’l-Kadîr Şerhu Câmii’s-Sağîr, NeĢr. Mektebetü‟t-Ticâriyetü‟l-
Kübrâ, Mısır 1356.
MÜSLĠM, Müslim b. Haccac Ebû‟l-Hasen el-KuĢeyrî en-Neysâbûrî (ö. 261), Sahîhu
Müslim, thk. Muhammed Fuad Abdülbâkî, NeĢr. Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Arabî,
Beyrut, trs.
en-NESÂÎ, Ebû Abdurrahman b. ġuayb b. Ali el-Horasânî en-Nesâî (ö. 303), es-
Sünenü’s- Sağîr, thk. Abdü‟l-Fettah Ebû Gudde, NeĢr. Mektebü‟l-Matbuât el-
Ġslâmiyye, Halep 1986.
en-NEVEVÎ, Ebû Zekeriyyâ Muhyiddîn Yahya b. ġeref (ö. 676), el-Mecmû’u
Şerhu’l-Mühezzeb, NeĢr. Dâru‟l-Fikr, trs.
en-NEYSÂBÛRÎ, Ebû Bekr Muhammed b. Ġbrahim b. Münzer en-Neysâbûrî (ö.
319), el-Evsât fi’s-Sünen ve’l-İcmâ ve’l-İhtilâf, thk. Ebû Hammad Ahmed b.
Muhammed, NeĢr. Daru‟t-Tayyibe, Riyad 1985.
73
en-NEYSÂBÛRÎ, Ebû Abdullah el-Hâkim b. Abdullah (ö. 337), Müstedrek Alâ’s-
Sahîhayn, thk. Mustafa Abdülkadîr, NeĢr. Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, Beyrut
1990.
RÂHEVEYH, Ebû Ya‟kup Ġshak b. Ġbrahim b. Mahled b. Ġbrahim el-Hanzâlî el-
Mervezî el- Ma‟ruf b. Râheveyh (ö. 238), el-Müsned, thk. Abdülğafûr b.
Abdülhak el- BelûĢî, NeĢr. Mektebetü‟l-Ġman, Medine 1991.
es-SERAHSÎ, Muhammed b. Ahmed es-Serahsî (ö.483), el-Mebsût, NeĢr. Dâru‟l-
Mâ‟rûf, Beyrut 1993.
…..el-Mebsût, edt. Mustafa Cevat AkĢit, GümüĢev yay. , 2008.
SOFUOĞLU, Hâdî, İslam İbadet Esasları, Ġzmir 2015.
es-SĠNDÎ, Muhammed b. Abdü‟l-Hâdî et-Tefevî Ebû‟l-Hasen Nûruddîn es-Sindî (ö.
1138), Hâşiyetü Müsnedi Alâ Sünenu İbn Mâce, NeĢr. Daru‟l-Cîl, Beyrut, trs.
eĢ-ġÂFĠÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. Ġdris b. Abbas b. Osman b. ġâfiî b.
Abdülmuttalib b. Abdülmenaf el-Matlâbî el-KuraĢî, el-Mekkî (ö. 204), el-
Müsned, NeĢr. Daru‟l-Kütübü‟l-Ġlmiyye, Beyrut 1400.
ġENER, Abdülkadir, “Abdest”, DĠA, I, s.68-70.
eĢ-ġEVKÂNÎ, Muhammed b. Ali b. Muhammed b. Abdullah eĢ-ġevkânî el-Yemenî
(ö. 1250), Neylü’l-Evtâr, thk. Ġsâmuddîn es-Sabâbetî, NeĢr. Dâru‟l-Hadis,
Mısır 1993.
74
eĢ-ġEYBÂNÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. Hasan (ö.189), el-Hucce Alâ Ehli’l-
Medîne, thk. Mehdî Hasan el-Kilânî, NeĢr. Âlimu‟l-Kütüb, Beyrut 1403.
et-TABERÂNÎ, Süleyman b. Ahmed b. Eyyub b. Matîr el-Lahmî eĢ-ġâmî Ebû‟l-
Kâsım et-Taberânî (ö. 360), el-Mu’cemu’l-Kebîr, thk. Hamdî b. Abdülmecîd,
NeĢr. Mektebetü Ġbn Teymiyye, Kahire 1994.
…..el-Mu’cemu’l-Evsat, thk. Tarık Abdullah b. Muhammed, NeĢr. Daru‟l-
Harameyn, Kahire, trs.
et-TAHÂVÎ, Ebû Ca‟fer Ahmed b. Muhammed b. Selâme b. Abdü‟l-Melik b.
Seleme el-Ezdî el- Hacerî el- Mısrî el- Ma‟ruf b. Tahavî (ö. 321), Şerhu
Müşkilü’l-Âsâr, thk. ġuayb Arnavût, NeĢr. Müessesetü‟r-Risale, 1494.
et-TĠRMÎZÎ, Muhammed b. Ġsa (ö. 279), es-Sünenü’t-Tirmîzî, thk. Ahmed
Muhammed ġâkir, Mısır 1975.
TURAY, Fatih, Kanın Abdeste Etkisi, Atatürk Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi,
say. 93, Erzurum 2015.
YAHYA ĠBN MAÎN, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Maîn b. Avn b. Ziyad b.
Abdirrahman el-Bağdâdî (ö. 233), Ma’rifetü’r-Ricâl an Yahya İbn Maîn, thk.
Muhammed Kâmil el-Kassâr, NeĢr. Mecmuu‟l- Lügatü‟l-Arabiyye, 1985.
ez-ZEHEBÎ, ġemsüddîn Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymaz
ez-Zehebî (ö. 748), Mu’cemu’ş-Şüyuhu’l-Kebîr li’z-Zehebî, thk. Muhammed
el-Habîb, NeĢr. el-Memleketü‟l-Arabiyye es-Suûdiyye, 1988.…..el-Muğnî
fi’d-Duâfâ, thk. Nûruddîn Itr, ys, trs.
75
…..Mizânu’l-İ’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, thk. Ali Muhammed el-Becâvî, Beyrut
1963.
ez-ZEYLAÎ, Cemâluddîn Ebî Muhammed Abdullah b. Yusuf Hanifî (ö. 762),
Nasbu’r-Râye, NeĢr. Meclisu‟l-Ġlmiyye, 1938.
ZUHAYLÎ, Vehbe, İslam Fıkhı Ansiklobedisi, Ġstanbul 1992.
76
ÖZET
GÖKDUMAN, Merve, Kanın Abdesti bozması, Yüksek Lisans Tezi,
Danısman: Prof. Dr. Enbiya Yıldırım, Ankara Üniversitesi, 86 sayfa.
Tez, giriĢ, üç bölüm ve sonuçtan oluĢmaktadır. GiriĢte tezin
hazırlanmasında takip edilen yöntem ve kaynaklar hakkında bilgi verilmiĢtir.
Birinci bölümde kanın abdesti bozduğu yönündeki rivayetler ve
kaynakları verilmiĢtir.
Ġkinci bölümde kanın abdesti bozmadığı yönündeki rivayetler ve
kaynakları verilmiĢtir.
Üçüncü bölümde Hanefî, ġâfiî, Hanbelî ve Mâlikî Mezhepleri‟nin
görüĢleri hakkında bilgi verilmiĢtir.
Son olarak, oluĢan farklılıkların sosyal yaĢam üzerine etkisi hakkında
bilgi verilmiĢtir.
77
ABSTRACT
GÖKDUMAN, Merve, The conditions on which blood breaks and
invalidates ablution, Master Thesis, Advisor: Prof. Dr. Enbiya Yıldırım,
Ankara Univesitiy, 86 pages.
The thesis consists of an introdaction, three chapters and a conclusion. In
the introduction part, the information about the method and the sources which
were used for the preparation of the thesis was given.
In the first section, Rumors that suggest that blood beraks/invalidates
wudu and their sources were given.
In the second section, Rumors that blood does not break/invalidate wudu
and their sources were given.
In the third section, information about the views of Hanafi, Shafii, Hanbali
and Maliki denominations were given.
Finally, the information about the effects of the differences on social life
was given.
top related