allah ve s stem / ahmed hul s 'de kavramlar · web viewkavramlar.. c av. asuman bayrakcı...

238
AHMED HULÛSİ’DE AHMED HULÛSİ’DE KAVRAMLAR KAVRAMLAR .. .. C C Av. Asuman Bayrakcı Av. Asuman Bayrakcı www.allahvesistemi.org Y a y ı n l a r ı m ı z ı n T e l i f H a k k 1

Upload: others

Post on 09-Dec-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

AHMED HULÛSİ’DEAHMED HULÛSİ’DEKAVRAMLARKAVRAMLAR

....

CCAv. Asuman BayrakcıAv. Asuman Bayrakcıwww.allahvesistemi.org

Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur

1

Page 2: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED'in (aleyhis

2

Page 3: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

selâm) bildirip açıkladığı "ALLAH" ismiyle işaret ed

3

Page 4: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

ilenin hakikatinin ne olduğunun öğrenilmesi ve "DİN"

4

Page 5: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

denilen yaşam sisteminin bu vizyonla değerlendirile

5

Page 6: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

bilmesi için, tüm insanlarla karşılıksız paylaşılmak

6

Page 7: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

üzere hazırlanmıştır. Tüm yayınlarımızı ücresiz oku

7

Page 8: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

r; dinler, bilgisayarınıza indirebilir, çoğaltabilir

8

Page 9: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

; YAZAR ve KAYNAK BELİRTMEK ŞARTIYLA her yoldan bütü

9

Page 10: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

n çevrenizle paylaşabilirsiniz. Allah ilmine karşılı

10

Page 11: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

k alınmaz. Prensibimiz maddî ya da manevî karşılıksı

11

Page 12: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

z paylaşımdır.

FİHRİST

Câhil Câhilllerin en câhili Cehâleti en az olan Câhil, kaderi reddeder! Herbirimiz bilemediğimiz sayısız hususların câhiliyiz! Câhil suçlar! "Câmi" Esmâsı İnsan, "Câmi" isminin mânâsı itibariyle tüm isimlerin zuhur mahalli olabilecek

kâbiliyet ve istidatta yaratılmıştır. (Bkz. İ / İnsan) Sonsuz sınırsız Varlık, bütün mânâları cem etmiştir! "Can" ("Can suyu") "Canlılığın" başlangıcı salt enerji; maddeye dönüşüm noktası atomik yapı; bedene

göre "Canlılık" ise hareket hâlindeki madde birimleridir! Her canlının hayat kaynağı... Güneşten gelen ışınlar! Beyin, Güneşten yayılan hayat enerjisi olan "Can" la beslenir ve gelişir! Bedeninde can, heryerde eşit olarak mevcut... Kâinatın her noktasında da aynıyla

mevcut! Yeryüzünde ve Evrenin her noktasında mevcut olan Can, "Bilinç" kelimesiyle işaret

edilen mânâdır! Evrendeki her nesne canlıdır. Dolayısiyle bir üst ya da alt boyutta yeni bir yapıya

dönüşerek -ama asla geldiği boyuta geri dönmeksizin- sonsuza dek yaşamına devam eder!

"Cebbar" Esmâsı Ceberut âlemi Cebrâil (Cibril) aleyhisselâm Cennet ve Cehennem Cennet ve Cehennemin bâtını ve zâhiri

12

Page 13: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

"Cennet" ve "Cehennem" diye bildirilen âlemler, çeşitli İlâhi İsimlerin kuvveden fiile çıkışıdır!

Cennet ve Cehennemi inkâr eden, Allah'ı inkâr etmiş olur! "Cennet" ve "Cehennem"i günümüz anlayışı ve diliyle farkedelim... Cennetin tüm esintileri ve Cehennemin tüm azap verici güçleri aynı anda insan

beyinlerini etkilemektedir! Cehennem hayatını meydana getiren ters etkilerden tek kurtulma şansı, bu Dünya

yaşamıdır! Cennet ve Cehennem boyutları, o boyuta geçenlerce madde ortam olarak

algılanacaktır! Cennet ve Cehennem boyutlarında sonsuza dek yararlanılacak bilgi ve yaşam

gerekleri Kurân'da açıklanmaktadır! Kurân'daki "Cennet" ve "Cehennem" anlatımı bize belli anlayışları bildirmek üzere

bizim anlayışımıza göre yapılmış târif ve tanımlamalardır! Cennetlik ve Cehennem ehlini simalarından tanıyan erler! Cennet ve Cehennem ehli, Allah'tan perdelidir! Deccal'in cennetini seçmek.. Veya Deccal'in cehennemine atlamak! Cehennem Cehennemi şu anda niçin göremiyoruz? Güneş, atomaltı boyuta ait ışınsal ikizi itibariyle "Cehennem"dir! Cehennem şu anda kendi kendini yiyor! Cehennemin yediklerinin atıkları nedir? Kurân Cehennem azâbını "Semûm" kelimesiyle anlatmıştır Cehennemin radyasyon azâbı, mikrodalga bedenini darmadağın eder; yakar! Dünya, içindekilerle beraber cehenneme atıldığı zaman bir su damlası gibi

buharlaşıp yok olacak! Güneş Dünyayı kuşatacak... Ve biz hâlâ ötelerde bir Cehennem arıyoruz! Güneş'in "Cehennem" olduğu niçin açıkça belirtilmemiştir? Güneşin nurunun alınması Şüphesiz Cehennem istisnasız herkesin güzergâhındadır! Cennete girecek olan herkes de Cehennem ortamından geçmek mecburiyetindedir! Herkes inancına göre Dünyada kazandığı ilim ve güç nisbetinde kaçmaya

başlayacak! Mümin, Sırat aşamasında Cehennemden kaçmayı başarır Önemli olan, geçiş sürecini en az zararla kolaylaştırmak! Her varlık Cehenneme gitmeyecek... Sadece insan Cehenneme gidecek! Cehennemde ebedi yaşayacak olan, "İnsanSI"dır! Cinlerden de emre uymamış olanlar Cehennemde azâba uğrayacaklar! Cehennemde "İnsan" kalmayacaktır! "İnsansı", Dünyadayken Öz cevherini boşa harcadığı için ebediyyen Cehennemde

kalır!

13

Page 14: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cehennem boyutu için yaratılanların oranı Bilinçli olarak intihar eden ebedi olarak cehennemdedir! Cehennem, zindandır! Cehennem bir mekândır! Cehennemde ölüm yoktur... Acıklı sonsuz bir ızdırap vardır! Cehennemde dedikodu ve gıybet gıdalarından meydana gelmiş irin ve zakkumla

beslenenler! Kabirde cehenneme bir pencere açılır!(Bkz. K / Kabir Âlemi) Dünyada yanmaktan kurtulamayan ölümle birlikte "Kabir Cehennemi"ne girer!(Bkz.

K / Kabir Âlemi) Cehennemlik kabir ehli, Cehennemi ve zebânileri görür!(Bkz. K / Kabir Âlemi) Kabirdeki azap tek yönlüdür; Cehennemdeki azap ise üç yönlü! Sırat köprüsü Cehennemin tamortasına kurulacak!( Bkz. S/ Sırat Köprüsü) Sırat'tan sonraki evrede cehennemden kaçmak mümkün değildir! Cehennem ateşinin orijini nedir? Özümüzdeki varlığın Allah olmasına rağmen düşünce boyutundaki birimsel

varlığımız itibariyle Cehennemde yanarız! İnsanların Cehennemde azap çekmelerinde en büyük faktör nedir? Yanmamak için yapılması gerekenlerin başında gelen şey, "namaz"dır! Bugün yanan, yarın da yanar! Bugün azap çeken yarın da çeker! Cehennem ehlinin tüm yakarışları cevapsız kalır... Çünkü onlar "Allah Sistemi"ne

ters düşmüşlerdir! Cehennemin azap ve sıkıntılarından kurtulmak ancak Allah'ı bilmek ve O'nun var

ettiği "Sistem ve Düzen"i idrak etmekle mümkün olur! Cehennem şeriata (Emir ve yasaklara) uymamanın neticesidir! Kişi Dünyada yaşadığı Cehennem bütünüyle açığa çıktığında öyle bir pişmanlığa

düşer ki... O pişmanlık ateşinin şiddeti hiçbir zâhiri ateşle ölçülemez! Din'in (Sistem'in) hakkını vermeyen, sonucuna Cehennemi yaşayarak katlanır! Cehennem azâbını oluşturan şartlar nelerdir? Cehennemdeki en büyük azap Allah'tan mahrum kalmanın azâbıdır! Cehennemde nasıl bir beden olacak? Cehennem ortamında kişinin o âna ulaşmış karakterine göre yeni bedeni meydana

gelir Cehenneme gidenlerin bedenleri çok büyüktür ve ancak sürünerek hareket

edebilirler Cehennemde madde beden olmadığı halde kişi nasıl azap çeker? Cehennemde nasıl bir yaşam olacak? Cehennemde yanmanın boyutları Cehennem ateşinin yakıtı insanlar ve taşlardır! Bedensel yanma Cehennemin dev alev dilimleri (Semûm-zehirleyen ve tahrip eden radyasyon)

14

Page 15: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Hakikat bilgisine sahip olduğu halde gerekli çalışmaları ihmal edenler ruh gücü yetersizliği sebebiyle azap verecek ortamın şartlarıyla kuşatılırlar!(Bkz. M / Mülhime Bilinç/ Kişide Hakikat bilgisini değerlendirecek ruh gücü yoksa, yüklendiği tüm bilgiler cehennem ortamında tükenir gider.)

İnsanlar Dünyayı kuşatan Cehennemden kurtulmak için Rasûl ve Nebilerin peşine takılarak yola çıkacaklar... Ve ancak iman nuru olanlar bu geçişi başarıp Cennet boyutuna geçebilecek!

Dünyadayken beşeri, hayvani duygulardan arınmamış olanlar Cehennem çukurlarında seyahatlerine başlarlar!

Cehennem çukurlarında tek şans, o olayla karşılaşa karşılaşa bağışıklık kazanmak! Kişi ölüm sonrasında mikrodalga beyin üzerinde değişiklik yapamayacağı içindir ki

Cehennem çukurlarına sayısız defa girer ve çıkar! "Mâlik" "Zebâni" Cehennem pusuda!... Cehennemin pusuda bekleyen varlıkları ise "Zebâniler"! Zebâniler bir tür melektir ve nur yapılıdır! Zebânilerin herbiri dev boyutlu varlıklardır Zebâniler 19 türdür! Zebâniler niçin eziyet eder? Mânevi Cehennem(Düşünsel azap-şuursal yanma) Mânevi Cehennemin sebebi kişinin Öz'ündeki kendini bilebilme hasletini ortaya

koyamamasındandır! Yanınızda götürdüğünüz ateşiniz vicdanınızda gizlidir! Mânevi Cehennemin yakışı Dünyada başlar! İnsan Dünyada bedene dönük yaşadığı sürece farketse de farketmese de

Cehennem hayatı içindedir! Ne kadar gerçekçi olabilir ve Evrensel bakabilirsek o kadar Cenneti yaşarız! Kendisindeki üst boyuttan gâfil olan, kesret görüşünün getirdiği yaşamla

dünyasında-Cehenneminde perişan olur! Yanmalar yanlışlar yüzündendir! "Ene", Cehennem için yaratılmıştır! Enfüsi Cehennemin odunu Cehennem odunlarını ateşliyoruz.... Ellerimizle! Değer mi?... Mânevi yanmanın süresi Ancak Öz'ündeki Allah'a ait güçlere iman eden ve bu güçleri harekete

geçirebilecek ve Cehennemden kurtulacak güce erişebilecektir! Kişi Cehennemin manyetik çekim alanından kurtulup uzaya açılabilmesi, beynin

antiçekim dalgaları üretebilmesiyle mümkündür ancak! Belli çalışmalar yaparak kendindeki güçleri ortaya çıkartabilirsen neticede kendini

Cehennemden kurtarabilirsin!

15

Page 16: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Şu anda yaptığımız çalışmalar kendimizi Cehennemden kurtarma çalışmalarıdır! Cehennem ateşini söndüren, iman nurudur! Cehennem imanı olmayana iman

kazandırmaz! Cehennem, "Tanrıya tapma"nın sonucudur... Tanrıya tapınanın Cehennemden

çıkması mümkün değildir! Kişide iman nuru olmazsa Cehennemden çıkamaz. Eflâtun'un Cehennemde

kalışının sebebi iman nurunun olmayışıydı! Cehennemden kurtulup cennete yaklaşmanın en kısa formülü Kişi üzüldüğü sıkıldığı yandığı anda şuuru bulanmış, şuurda iman nuru kalkmıştır! Yanma, imansızlıktandır! Yanmayı söndüren ise iman bilgisi değil; iman yaşantısıdır! Allah'a iman edenler Cennete girer... İman etmeyenler ise Cehennemde

yanmaktadır ,şu anda! Değiştiremeyeceği şeyler olduğu gerçeğini idrâk edemeyenlerin Cehennemi

gelecek boyutsal yolculuklarında da sönmeyecektir! (Bkz. K / Kadere ve Takdire iman)

Vehim duygusunu kontrol altına alabilenin yaşamı Cennet, vehminin esiri olanın yaşamı ise Cehennemdir!

Dünyadayken Cehennemden azâd olanlar kimlerdir? Cehennem terk edilenlerin. koparılanların varacağı yerdir! Gününü Cehenneme döndürüyorsan eğer... Cehennemden kurtulmak imana; Cehennemde az azap çekmek ise amele bağlıdır! Cennet ehli fiillerinin sonunu Cennet ehlinin işlediği fiillerle tamamlar. Cehennem

ehli de cehennemliklerin fiilerini işleyerek tamamlar! Kişinin kesinleşmiş eceller ve takdir edilmiş rızıklar yerine Cehennem azâbından

kurtulmayı istemesi daha hayırlıdır! Cehennemde herkes birbirini görür. Ancak herkesin azâbı farklıdır! Cehennem ehli Allah'ı tanımaya fırsat bulamaz! Gizli şirki atabilmiş olanın ateşi, azâbı, Cehennemi biter! Kayıt Cehennemdir! Cehennem ve gurur Cehennemden kurtuluşun yolu şefâate nâil olmaktan geçer! Bütün reddettiğin Veliler ve Rasûllerin şefâati seni yarın Cehennemden

çıkartamayacak!(Bkz. Ş / Şefaat) İmanlı kişiler Cehennemde şefâate nâil olurlar! Kişiyi Cehennemden kurtaracak şefâat yanlış bilgiden arındırarak gerçeği idrâk

ettirmedir! Rahman'ın rahmeti Cehennemdekilere bile erer! Sonsuza dek Cehennemde kalacakların azapları da bir gün biter! Cehennemden çıkmanın zamanı Yanma, arınma sürecidir!

16

Page 17: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Yanma araç, boyut değiştime sonuçtur! Cehennem, altının saf hâle gelme evresidir! Cehennemde zaman vardır, kendi şartlarına göre! 1 Cehennem yılı, Dünya senesi itibariyle 255 milyon yıldır! Cennet ve Cehennemin dışında gidilecek bir yer yoktur! Öyleyse bir gün gelecek, Allah'ın varlığında "yok" olduğunuzu farkedeceksiniz... Ve

Cehenneminizin ateşi sönecektir! Cehennemde yanıp yanmayacağımızı şimdiden bilebilmenin bir işareti var mı? Cehennem azâbı sona erdiğinde İkizler burcu Dünyayı teslim almış olur. Cehenneme girip de çıkamayanlar orada ebedi olarak kalıcıdırlar! Kimler Cehennem boyutu dostların?.. Kimler Cennet boyutu dostların?.. Cehennemden kurtulup Cennete girmekle nimet tamam olmuştur! Cehl-i Azim Celâl ve Cemal sıfatları (Bkz. S / Sıfatlar) Celâl Tecellisi "Celil" Esmâsı "Cem" makamı Kıyâmet günü ile Kadir ve Cuma günleri-geceleri "Cem" makamıyla ilgilidir Bilinç, "Cem" makamında Hakk'tan gayrı olmadığını müşahede eder! Cenâze Cenâze namazı niçin kılınır?. (Bkz.N / Namaz) Cennet Cennet boyutu, "Düşünce boyutu"dur. (Işık hızı boyutu-nur boyut) Bu boyutta varlık

bir dalgaboyu şeklindedir! Cennetler ebedidir. Kıyâmet, Cennet boyutunu kapsamaz! Cennet mekân değil, bir yaşam boyutudur! Cennette farklı boyutlar yoktur. Farklı boyutlarında yaşayan inanlar vardır! Cennetler Samanyolu içindeki yıldızların boyutsal derinliklerinde mevcuttur! İman ehli olan herkes arındıktan sonra Cennet boyutuna geçecektir! Cennet boyutuna geçmeyi sağlayan "İman"; Cennete yüksek mertebeli bir yaşam

edinmeyi sağlayan ise "İslâm"dır! Cennetin anahtarı "İman nuru"dur; akıl değil! Cennete girecek olanlar, "İnsan"dır; "İnsanSI"lar değil! Her said olan Cennete girer! Cennete giriş Takdire bağlıdır! Kişinin Cennet yaşamına ulaşabilmesi ancak beynindeki antiçekim dalgası üreten

devrenin açılmasıyla mümkündür Cennetlik olanlar ergeç ilme ulaşır; cinlerin şerlerinden ve saptırıcı bilgilerinden

kendilerini korurlar!

17

Page 18: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cennet amelleri işleyen kişi nasıl olur da yaşamını cehennemlik ameli işleyerek noktalar?

Yaşamı boyunca cennetliklerin amelini işleyip, ölüme bir karış kala cehennemliklerin amelini ortaya koyup o hâl üzere ölenler, "İnsanSı"lardır!(Bkz. İ / İnsanSI)

Bütün Hak Nebi ve Rasûllerin bildirdiklerini kabullenmiş ve onların gösterdiği yoldan gitmiş olan herkes hangi ırk ya da topluluktan olursa olsun neticede Cennete girer!

İnsanın Dünyaya geldiği anda Cennete gidip gitmeyeceği belirlenmiştir ve bu daha sonra kesinlikle değişmez!

Cennet, "İnsan" için yaratılmıştır! Cennete girecek kişiler ancak Allah ahlâkıyla olanlardır! Kişinin Cennete girmesi ibadetine bağlı değildir. Ancak Allah Cennete gireceklere

ibadeti kolaylaştırmıştır! Cennete girmek imana bağlıdır. Ancak Cennetteki mertebenin yükselmesi sadece

ve sadece Dünyadayken yapılacak ibadetlere, çalışmalara bağlıdır! Cennete girecek en düşük mertebeli insan Cennetteki mertebe farkı, beyindeki veri tabanı kapsamına bağlıdır! Kişinin veri tabanı ne kadar geniş kapsamlı ise Cennneteki mertebesi o kadar

yüksektir! "Onlar dünyada iken Cennet nefhalarını almaya başlarlar" Allah'ın vechi Cennette görülür! Bedensel alıcılara göre kabul ettiğimiz "Evren" kavramı Cennete girenler için

tamamen değişecektir! Hazreti Nebiyullah makamı sizde örtülü kalırsa Cenneteki basiret ehlinden

olmazsınız! Cehennem ortamından kurtulanlar yeni bir bâ's daha geçirerek "Nur beden"e

dönüşürler Cennette yaşlanma yoktur! Herkes Cennete 33 yaşında girecek! Cennet, meleki etkiler sonucu yaşanan mutasyonla oluşan genetik nihayetinde

geçilen ortamdır! "Cennetliklerin iliklerinin gözükmesi" Cennette nur yapılı birimlerin sâbit bir görüntüsü yoktur. Lâtif bir yapı vardır. Bilinç

tahayyül ettiğini canlı olarak anında yaşar! Cennete kişiye üzüntü verecek hiçbir şey yoktur! Allah Cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir dimağın

düşünemediği nimetler yaratmıştır! Allah'a yakınlık kazanmışların Cennetteki yaşamlarını normal beyinlerin tahayyül

etmesine bile imkân yoktur! Cennet seni sınırlayan tüm beşeri değer yargıları ve duygulardan arınmış

kendindeki ilâhi özellikleri bulmuş olarak dilediğin herşeyi yaratabilme özelliğidir!

18

Page 19: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cennet ehlinde "Hâlık" isminin mânâsının açığa çıkışıyla "O her an yeni bir yaratıştadır" hükmü yaşanır!

Cennete zaman kavramı kalkar, ışık hızına erişilir! Kişi veri tabanına göre zaman kavramları oluşturur ve onu yaşar!

"Dün" ve "yarın"ı olanın Cenneti olmaz! "Korku"ların ve "tutku"ların olduğu sürece de cennete giremezsin!

Cennette tadılan nimetler Dünyada tadılanlara benzetilse de tamamen farklıdır! "Cennet", "Rahim" İsminin en geniş ve kapsamlı ortaya çıktığı mahaldir. Bu

yüzdendir ki Cennet anaların ayağı altındadır! İnsanın düşündüğü, hayâl ettiği herşeyi gerçekleştirebildiği ortam... İşte, en alt

sınırlarıyla Cennet hayatı! "Cennet hayatı" kişinin Öz'ünün hükümleriyle yaşamasıdır! Kişinin cennete erişebildiği nimetler Dünyada erişebildiği düşünme kapasitesi

kadardır! Cennet yaşamını görülen güzel bir rüya gibi değerlendirmek, "Bühl"lerin işidir! Cennet yaşamı tamamen meleki bir yaşamdır. Oraya sadece melekler girecek! Allah Cennete müminler için öyle bir nimet hazırlamıştır ki, hiçbir kulak işitmemiş,

hiçbir dil söylememiş ve hiç kmse onu hayâl etmemiştir! Cennetlik bühl ehli Rasûlullah, Cennete giriş müjdesini nasıl veriyor? Cennet ehlinde "Akıl" niçin önemlidir? Cenneti kazanman için tek sermayen... Cennet ehli 2 tabakadır; İrfan sahipleri ve ahmakları! "Vehim" duygusunu kontrol altına alabilenin yaşamı cennet yaşamına döner! Araştırmacılık, sorgulama ve ilim Cennetinizi genişletir! Ulaşacağın Cennet aklına yön vereninki kadardır! Ahmaklar Cennetinden kurtulup İrfan Cennetinde yer almanın yolu "Allah" İsmiyle

işaret edilende kendini bulmaktır! Cennet boyutunda Allah'ın isimlerinin özellikleri o kişinin ilmiyle sınırlı olarak açığa

çıkar! Ateşte benliğini yakma korkusunu atıp içine dalabilenler ilim ve irfan Cennetine

girebilirler! Eğer sen cennet için yaratılmışsan, Cennet ehlinin sana kolay gelecek ve Cennete

ulaşacaksın! İnsanlar düşünce- değerlendirme ve yaptıklarıyla Cenneti yaşayacaklar! Cennette kişinin kudreti Cennette azap yoktur! Cennet ehli, Zât-ı İlâhiye'den perdeli kalmaktan Allah'a sığınırlar! Cennet ehli Cennet nimetlerinin hesabını yaparak en büyük nimeti kaçırmaktadır! Astrolojik etkiler Cennette de devam eder Ölümü tadan "Cenin"in âkibeti nedir?

19

Page 20: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cennet lisanı Cennete giden kişi Cehennemdeki yakını ile birlikte olmak isterse... "Rıdvan" Cennetin Evreleri Cennetler birbirinden ayrı dört mekân olmayıp, boyutsaldır! 1-Ef'al Cenneti 2-Esmâ Cenneti 3-Sıfat Cenneti A'raf ehlinin yaşadığı Cennet hâli Mevhibe (Kesib) Cenneti "Adn" Cenneti 4-Zât Cenneti Bühl (Ahmaklar) Cenneti Kabir âlemi Cenneti Âdem'in yaşadığı" Yeryüzü Cenneti" Âdem tâlim edilen tüm esmâların özelliklerini ortaya koyabilecek kemâlâta ulaşarak

"Cennet yaşamı"na geçti!(Bkz. A / Âdem ) Cevâmiül Kelâm Ceza Her kişi ve toplum elleriyle ürettikleriyle yaptıklarının, beyinleriyle ürettiklerinin

sonuçlarını yaşıyor. Yani karşılığını(cezasını) alıyor! Ceza(Amellerinin neticeleriyle karşılaşma)"Sistem" gereği otomatik olarak

oluşmaktadır! İslâm'ı kabul eden için en büyük cezalandırma, taklitte kalmadır! Hepimiz yaptıklarımızın cezasını tam hakkıyla göreceğiz... Bundan kesinlikle kuşku

duymayın! Cihad-ı Ekber Cihad dışa dönük değil, içe dönüktür! "Cimri" "Cin" Cin, her türlü göze görünmez varlığın genel adıdır! Cinler "dumansız ateş"ten (ışınlardan-rasyasyondan-dalgada) yaratılmıştır! Cinlerin yaratıldığı radyasyon, mesamete(gözeneklere, maddeeye nüfuz edici) ve

zehirleyicidir! Somut âlemin en lâtif sureti olarak cin sınıfı, kendinden kesif olan tabakadakilerin

en büyük imtihan aracıdır Cinler konusunda şunları asla gözardı etmeyelim... Bazı İslâm düşünürlerinin "Cin" hakkındaki görüşleri... Cinler insanları aldatmak ve onları kendi hükümleri altına almak suretiyle

birbirlerine karşı üstünlüklerini ispatlamaya çalışmaktadırlar!

20

Page 21: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cinlerin yaratılma sebebi de Allah'a kulluktur! İblis'in önderliğini kabul eden cin nesilleri, "Şeytan" ismiyle anılır! Cinlerin mülhime nefs irfanından gelen tasarruf gücüne karşı insanın tek savunma

silâhı, imandır!(Bkz. Ş /Şeytanın mühlet istemesi) Cinler, terkiplerinde bir kısım esmânın zâhire çıkmaması dolayısiyle Allah'a şirk

koşanlardandır! Cinler de hesap gününde yaptıklarından sorumlu olacaklardır! Yaratıcısının emrine uymamış olan cinler de cehennemde azâba uğrayacaklar! Cinler de aynen insanlar gibi Nebi ve Rasûllere tâbi olmakla yükümlüdür! Cinler arasında bir grup, bazı cinlerle "Allah" arasında hısımlık akrabalık iddia

etmişlerdir! Cinlerin şerlilerinden Allah'a sığınmak icab eder! Cinlerin büyük bir kısmı kâfirdir!(Gerçeği örtücüdür) Cinlerin Kurân dinlemeleri ve kavimlerini imana davet etmeleri Cinlerin bir kısmı Kurân'ı dinler dinlemez iman ettiği halde bir ksımı da Emre

uymamışlardır! İnsanlar yaratılmadan önce yeryüzünde yaşayan cinlerin lideri... Azâzil, İlm-el yakin mertebesindeki "Tek"lik bilgisine sahipti! Cinlerin irfanı, Cehennem ortamında yok olup gidecektir! "Cin"lerin yapıları ve özellikleri 1-"Can" Bilinç mükemmeliyeti olarak Evrende "İnsan"dan sonra gelmektedir Cinlerin doğumu ve ölümü Şeytâniyet, cinlerin vasfıdır! "Cin" ayrı "şeytan" ayrı değildir. Cinler Kurân-ı Kerim'de "Şeytan" ismiyle

tanımlanmıştır! 2-Perisperi(Ruh-u Hayvani) Cinler geçmişi tamamen bilebilirler. Gelecek hakkında ise detaya inemezler! Cin sınıfı insana secde etmemiştir... Etmez de! Cinler niçin insanlardan daha uzun ömürlüdür? Cinlerle ilgili bazı hadisler Bu hadislerden çıkan hükümler Cinlerin evliyası var mı? (Bkz.V / Veli) Cinlerin silâhı fikirdir! Bilim, cinleri tesbit edecek araçlar geliştirebilecektir! Her insanın yanında daima varolan "iki"liden birisi "Cin"dir... Diğeri "melek"! Cinlerin en rütbelisi, fitnesi en büyük olandır! "Medyumluk" adı arkasında "Ruhlar" kisvesine bürünen "Cin"lerin bildirdiğine tâbi

olan kişi artık sonu pişmanlık olan kendi âkıbetine karar vermiş olur! Cinleri inkâr edenler, onların yönetimi altına girmiş kişilerdir!

21

Page 22: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cinler, gözden beyne giden mesajlarla değil; beynin direkt algıladığı bir kısım dalgalarla o kişiye "görülür" olmaktadır!

Cinler, insan gözünün göremediği varlıklardır! Cinlerin ilim için sohbet dinlemeleri Cinler karşınızdan beş duyuya hitap etmez. Onların mesajlarını beyninizin içinde

hissedersiniz! Cinlerin aldatma ve yönetme sistemleri nelerdir? Cinlerin insanlarla sufli yoldan ilişki kurmaları Cinler insanları kolaylıkla kandırıp etkileyebilmek için onların İslâm kaynaklarından

gelen bilgilerle bağlarını kopartmak için telkinlerde bulunurlar! Cinlerin suret-i Hak'tan gözükerek insanları İslâm'dan uzaklaştırmaları "Cin" adıyla anılan varlıklardan uzak kalmanın en başta gelen tedbiri, sigaradan

uzak durmaktır! Cinler akıl zayıflıkları nedeniyle "Vahdet" ve "Kader" konularından mahrumdurlar! Cinlerin farkettirmeden insanları yönetmeleri Âhir zaman Mehdi(!) ve İsa(!)sı Ahmed Kadyani Cinlerin değişik namlarla insanları yönlendirmeler,(İslâmi yoldan) Cinlerin spiritizma masalıyla insanları yönetmeleri "Cinci"lik Ve "Büyücü"lük(Bkz."Büyü'' Ve ''Büyücülük") ''Cin Yakmak'' nedir? Niçin ve nasıl Cin yakılır?(Bkz.Büyü ve Büyücülük nedir?) Cinlerin zamanımızdaki en büyük aldatmacası, kendilerini "uzaylı varlıklar" olarak

tanıtarak bağlantıda oldukları medyum kanalıyla insanları hükümleri altına almalarıdır!

Cinler Dünya atmosferi içinde ve Dünya üzerinde yaşamakta olan varlıklardır! Dünyada insan ve cin içiçe yaşamaktadır. Diğer gezegenlerde ise "İnsan" ve "Cin"e

benzer fizik-madde bedenli yaratıklar mevcut değildir! Cinler çeşitli eski felsefeleri sanki yeni şeylermiş gibi ileri sürerler! "Uzaylılar" konusunun bilim adamı mevcut değildir! Göksel çizgileri ve şekilleri yapan Ufo'cular yakalandı! İster uzaylı deyin, ister hayâlet, peri, ruh, dev... Bu varlıklar Din terminolojisinde

"Cin" ismiyle anılan varlıklardır. Kendilerini "Uzaylı varlıklar" diye tanıtan cinlerin yalanları nasıl ortaya çıkartılabilir? Cinler istedikleri anda ve yerde, arzu ettikleri bir şekilde insanlara maddeötesi olan

yapılarını maddi görüntüsüyle gösterebilirler Niçin "cin" olduklarını saklıyorlar? Kendi açıklamalarına göre "Cinler"... Cinler Kurân'ın hükümsüz olduğunu ve insanların "ibadet" adı verilen çalışmaları

bırakmalarını önerir! Cinler Din'i ve Nebileri redderlerler! Cinler, Hz. Muhammed aleyhisselâmın "Allah Rasûlü" olduğunu reddederler!

22

Page 23: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cinlere göre, Musa ve İsa Nebi, Muhammed Mustafa ve Mustafa kemal uzaylıdır(Cindir)!!!

Cinlere göre Kıyâmet gelmiştir!!! Cinler insanların karşısına tükenmez Rablar(!), Tanrılar(!) çıkartırlar! Cinler "Cennet" ve "Cehennem"i, "Cin" ve "Şeytan"ı da reddederler! Cinlerin yapısal özelliklerinden biri de "çelişkili ifade"dir! Cinleri tanıtan dört önemli özellik Cinlerde mantıksal bütünlük yoktur! Cinlerde "büyüklük duygusu" aşırı gelişmiştir! Cinlerin insanları kandırma taktiği; her topluma, inançlarına göre hitap! Cinlerde kendilerini kontrol mekanizması çok zayıftır! Cinler belli kelimeleri sürekli tekrar eden cümleler kullanırlar! Kurân-ı Kerim mi doğru söylüyor... Yoksa cinler mi?! Cinler, kendilerinin "Allah" olduğunu iddia edip, "Allah" kavramını basitleştirerek

insanları ateistliğe sürüklerler! Uzaylılar(cinler), "bedenlenmiş Allah"(!) yalanıyla mesajlar uydurup insanları

kandırırlar Kurân cinlere inananları uyarıyor... "Cinleri Allah'a ortak koşuyorlar(Rab kabul

ediyorlar). Oysa cinleri de Allah yaratmıştır!" "Ufo"lar (Uçan Daireler) Cinlere göre bugün yeryüzünde pekçok peygamber(!) yaşamaktadır. Kimi insanları

uzay dinine kimi de falanca yıldız ya da galaksideki tanrısına davet etmektedir! Cinler, kendilerini "uzaylı kurtarıcılar" olarak tanıtarak insnaların gururlarını

pohpohlayıp seçilmiş varlıklar olduklarına inandırarak hükümleri altına alırlar Türkiye'de nasıl teşkilatlar kurup yayılmaya çalıtıklarına bakalım... Uzaylıların(!) fikir özgürlüğü olmayan, tartışmanın yasak olduğu hürriyet ortamı!!! Uzaylılar(!) ölüm gerçeğini nasıl saptırıyorlar? Cinlerin mantık oyunlarından kurtuluş yolu, iman ipine sarılmaktır! Kişi Allah'ı zikrettikçe cinler ondan uzak durur; vesvese vererek düşüncelerini

bulandıramazlar! (Bkz. Z / Zikir) Cinler alıcıları güçlenmiş beyin sahiplerini kendilerini birşey zannettirerek yoldan

çıkartırlar! "Okuma"nın cinler üzerindeki tesirleri nelerdir? Şeytanlara(cinlere) karşı aktif ve korunma sistemleri Rüyada bile "kâbus" adı verilen görüntüler anında okunacak "koruyucu manyetik

alan oluşturan zikirler"! Şakra(Chakra) 7.şakra... Pineal Gland Cuma Günü ve Gecesi (Bkz.C / "Cem" makamı) Cuma Namazı(Bkz. N / namaz) "Çokluk"(Bkz. K / Kesret)

23

Page 24: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cüzi İrade Çocuk aldırma(Kürtaj) 120.Günden sonra çocuk aldırma,cinayet hükmüne girer!

CÂHİL

Câhil, idrâktan nasibi olmayandır.* * *

"Câhil", Hakikatini bilmeyen ve dolayısıyla da hakikatinin hakkını vermeyendir!* * *

CÂHİLLERİN EN CÂHİLİ “Echel-i cühelâ” diye bir tâbir vardır. “câhillerin en câhili” gibi bir anlam taşır… “Kader”i inkâr

edenler için söylenmiş bir sözdür bu sanırım!. “Genetik bilimi” adı altında keşfedilen, öyle bir “yazgı” sistemi günışığına çıkmıştır ki günümüzde,

“kader”i inkâr, ancak “echel-i cühelâ”ya özgü inkâr kavramı olarak bu türü sergileyen özellik hâlini almıştır.

* * *CEHÂLETİ EN AZ OLAN

Câhiller arasında cehâleti en az olan, ‘’Âlim’’ kabul edilse bile; ‘’Ârif’’ değildir bana göre… * * *

CÂHİL, KADERİ REDDEDER!Aptal, “Kader”i kavrayamaz!.Ahmak veya câhil ise “kader”i reddeder!.

* * *HERBİRİMİZ, BİLEMEDİĞİMİZ

SAYISIZ HUSUSLARIN CÂHİLİYİZDünya üzerinde tek tük üstün insan olarak yaşamışlar ve bu gerçeğe vâkıf olduktan sonra benzetme

yoluyla temas etmişler hariç, hepiniz bu sahada çok câhilsiniz! Ancak, câhil olmak ayıp değildir! Her birimiz, bilemediğimiz sayısız hususların câhiliyiz! Yeter ki, katı ve sâbit fikirli olmayıp, sürekli kendimizi yenileyebilelim ve ilmimizi arttırabilelim.

* * *CÂHİL SUÇLAR!

Câhil, suçlar... Arif, hikmetini idrâk etmeye çalışır!.

* * * “CÂMİ” ESMÂSI

Dilediği tüm mânâları, dilediği anda ve dilediği yerde toplayan.

* * *

24

Page 25: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

İNSAN, “CÂMİ” İSMİNİN MÂNÂSI İTİBARİYLE TÜM İSİMLERİN ZUHUR MAHALLİ OLABİLECEK

KÂBİLİYET VE İSTİDATTA YARATILMIŞTIR!Bkz. İ / İnsan

* * *SONSUZ SINIRSIZ VARLIK,

BÜTÜN MÂNÂLARI CEM ETMİŞTİR!"ULÛHİYET" vasfıyla işaret edilen ve "ALLAH" denilen sonsuz - sınırsız varlığın dışında ikinci

bir varlık yoktur gerçekte! Sınırı olmadığı için de bu varlığın dışından asla sözedilemez! Bu sonsuz-sınırsız varlık, bir yönü ile "Câmi", yani bütün mânâları cem etmiş, kendinde bulunduran; bir

yönü ile "Muhît" yani, bütün mânâları ihâta eden, kapsayan bir varlık olması neticesinde, kendinde mevcut olan bütün mânâları, gene kendi kendi ilminde seyreder.

* * *“CAN”

(“CAN SUYU”)İnsan vücudu ise bioelektrik enerjiyle yaşamını sürdürür, devam eder. CAN dediğimiz, CAN SUYU dediğimiz şey, vücuttaki bioelektrik enerjidir.

* * *“CANLILIĞIN” BAŞLANGICI SALT ENERJİ;

MADDEYE DÖNÜŞÜM NOKTASI ATOMİK YAPI; BEDENE GÖRE “CANLILIK” İSE

HAREKET HÂLİNDEKİ MADDE BİRİMLERİDIR!Hiçbir maddesel görünüm vermeyen salt ışınsal enerjiden; dünyanızın dağ, taşlarından, şu

bedenlerinize kadar her şey canlıdır ve kendi bünyesinde devamlı bir hareketlilik içindedir...-Yâni, siz atomik yapıdaki hareketlilikten bahsediyorsunuz?. -Atomik yapı dediğiniz, salt ışınsal enerji ile salt madde arasında kalan bir geçiş tabakası sayılabilir...

Gerçekte, eğer ifadeye getirmeğe çalışırsak, şöyle diyebiliriz: "Canlılığın" başlangıcı, salt enerji; maddeye dönüşüm noktası atomik yapı; nihâyet bedene göre

"canlılık" ise hareket hâlindeki madde birimleridir.* * *

HER CANLININ HAYAT KAYNAĞI... GÜNEŞTEN GELEN IŞINLAR!

Aslında şu anda da biz, Güneş’in ışınsal platformu üzerinde yaşıyoruz; dünya üzerinde hayat bulmuş her canlının hayat kaynağı, güneşten gelen ışınlar!

Bu ışınlar, ATP denen bir ana yapıyı meydana getiriyor ve o yapı dünyadaki hayatın kaynağı. Yani ALLAH'IN HAYAT SIFATI, Güneşin üzerinden Dünyaya ulaşan ışınlarla bize hayat ve canlılığı ulaştırıyor. Yani,

Gözümüzü açıyoruz, Güneş platformunda...Yaşıyoruz, Güneş platformunda... Ölümle birlikte boyut değiştiriyoruz, yine Güneş platformunda!.

25

Page 26: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *BEYİN GÜNEŞTEN YAYILAN HAYAT ENERJİSİ OLAN

“CAN”LA BESLENİR VE GELİŞİR!Beyin de aldığı gıdalarla, glikoz ve oksijenlerle yaşam enerjisini temin ederken; Güneş’ten yayılan

hayat enerjisi olan “CAN”la beslenir ve gelişir.* * *

BEDENİNDE CAN, HERYERDE EŞİT OLARAK MEVCUT...

KÂİNATIN HER NOKTASINDA DA AYNIYLA MEVCUT!Bu varlığı meydana getiren özellikler orijindeki Tekil yapıdan kaynaklanıyor. Bu tekil yapının varlığında mevcud olan belli özellikler, ayrı ayrı lokalize olmuş özellikler değil.. Yani

varlığın aslında orijininde bir yerde Allah’ın Rahman isminin özelliği, bir yerde Allah’ın Rahim isminin özelliği, bir yerde Cemil isminin özelliği, bir yerde Fettah isminin özelliği gibi düşünmeyeceğiz...

Senin bedeninde “Can” nerde?Heryerde eşit olarak var!.Nasıl senin bedeninde can her yerde eşit olarak varsa, Allah’ın HAYAT sıfatı da bu Kâinatın her

noktasında aynıyla mevcud. Daha fazla veya daha az şeklinde değil. Hayat sıfatı bu varlığın her noktasında parçalanmaz bölünmez bir biçimde varolduğu gibi İLİM sıfatının

neticesi olan Bilinç de Evrenin her noktasında bölünmez parçalanmaz bir biçimde mevcud!.* * *

YERYÜZÜNDE VE EVRENİN HER NOKTASINDA MEVCUT OLAN CAN, “BİLİNÇ” KELİMESİYLE

İŞARET EDİLEN MÂNÂDIRİnsan bedeninden yola çıkalım...Biliyoruz ki insan bedeni trilyonlarca hücreden oluşmuş bir bileşik yapıdır... Bu yapıda faaliyete hâkim

olan güç ise bio-elektrik sistemdir. Kezâ beynin tüm faaliyeti dahi hep bu bio-elektrik enerji ile oluşur ve devam eder..Geçmiş yıllarda ve asırlarda, beyin faaliyetini oluşturan bu bio-elektrik güç bilinmediği için meselenin

çözümünden uzak kalınmış ve benzetme yollu tanımlamalar ile konuya yaklaşılmaya çalışılmıştır.Eski klâsik anlayışa göre bir “cansız et-kemik beden”; ve bir de buna “can” veren, dışarıdan bir

yerden gelip bu bedenin içine giren “RUH” anlayışından sözedilirdi ki; insan bedeninde ortaya çıkan “şuur-bilinç” bu ruhta mevcut sanılırdı.

Oysa işin gerçeği, aslı bu değildir...“CAN”, yeryüzünde ve evrenin her noktasında mevcuttur!.“CAN” denen şey aynı zamanda “şuur-bilinç” kelimesiyle işaret edilen mânânın tâ kendisidir.Dolayısıyla, yeryüzünde ve evrende “CANSIZ ve BİLİNÇSİZ” tek bir şey mevcut değildir!.

* * *EVRENDEKİ HER NESNE CANLIDIR.

DOLAYISIYLA BİR ÜST YA DA ALT BOYUTTA YENİ BİR YAPIYA DÖNÜŞEREK -AMA ASLA GELDİĞİ BOYUTA

GERİ DÖNMEKSİZİN- SONSUZA DEK YAŞAMINA DEVAM EDER!

26

Page 27: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Şimdi dikkat edin, sâde insan değil, bütün canlılar; yani evrendeki her nesne canlıdır, dolayısıyle bütün varlıkların sonsuza dek yaşamları devam eder.

Çünkü; evrende var olan bütün varlıklar "ALLAH"ın varlığı ile kâim varlıklardır. "ALLAH"ın varlığının sonu olmadığına göre; "O"nun varlığından oluşmuş bulunan bilinçli varlıklara

son düşünülmesi de "hükmî"dir, "indÎ"dir, "lokalize"dir, "an"lıktır!.O bilinçli varlık, daha sonra "O HER AN YENİ BİR ŞAN'DA(oluşta)DIR!" âyetinin işaret ettiği mânâda, yeni bir yapıya dönüşerek, bir üst ya da alt boyutta -ama asla geldiği

boyuta geri dönmeksizin- yaşamına devam eder."HİÇ BİR ŞEY HARİÇ OLMAMAK ÜZERE HER ŞEY ONU ZİKREDER, TESBİH EDER FAKAT SİZ

ONLARIN TESBİHİNİ ANLAYAMAZSINIZ ."diyor âyeti kerimede de ..Niye?. Çünkü hiç bir şey hariç olmamak üzere, her şey canlıdır, şuurludur, diridir; varoluş gayesine göre, canlı

ve şuurlu olarak tesbihini, zikrini yapmaktadır.* * *

“CEBBAR” ESMÂSIHükmünü zorunlu olarak ister istemez kabul ettiren.

* * *CEBERÛT ÂLEMİ

Vâhidiyet Mertebesi- Hakikat Âlemi- Esmâ ve Sıfat Boyutu- Mücerret(Soyut) ÂlemNot: Geniş açıklama için . “B / Boyutlar” bölümüne bakınız.

CEBRÂİL (CİBRİL) ALEYHİSSELÂMCebrail adlı "MELEK", yapısını oluşturan "ALİM", "BASİR", "FETTAH", "HAKİM" ve "MUHYİ" gibi

ağırlıklı anlamların sonucu olarak görev îfa eden bir üst boyut bilincidir... Ve görevi, seçilmiş kişileri "SIKARAK" açmak; ve daha sonra da "Allah'ın evrensel düzeni ve

değerleri hakkında bilgilendirerek" o topluma yol gösterilmesine vesile olmaktır!Not: Daha geniş açıklama için “M / Melek” konusuna bakınız.

* * *CENNET VE CEHENNEM

CENNET VE CEHENNEMİNBÂTINI VE ZÂHİRİ

Gerek Cennet ve gerekse Cehennemin bâtını esmâ âlemi, zâhiri ise ef'âl âlemidir. Ve bir diğer yönü itibariyle de “melekût âlemi”dir!.

* * *“CENNET VE “CEHENNEM” DİYE

BİLDİRİLEN ÂLEMLER, ÇEŞİTLİ İLÂHİİSİMLERİN KUVVEDEN FİİLE ÇIKIŞIDIR!

Eğer Dünyanın varlığını anlamadıysak, ”Cennet”in ve “Cehennem”in varlığını da aynı şekilde anlamamıza imkân yoktur.

Dünya, hakikatı yönüyle nasıl oluşmuştur?..

27

Page 28: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Dünya, sayısız ilâhi isimlerin mânâlarının kuvveden fiile dönüşmüş hâlinin adı değil midir?...İnsan, çeşitli ilâhi isimlerin mânâlarının kuvveden fiile çıkışına verilen ad oluyor da, Dünya bunun

dışında başka bir şey mi?.Hayır!.“Dünya” kelimesiyle kastedilen mânâ nasıl ki çeşitli sayısız ilâhi isimlerin mânâlarının kuvveden fiile

çıkışına verilen ad ise, aynı şekilde, “âhiret” diye bahsedilen; ”Cennet” ve “Cehennem” diye bildirilen âlemler de çeşitli ilâhi isimlerin mânâlarının kuvveden fiile çıkışından başka bir şey değildir!.

* * * “CENNET VE CEHENNEMİ İNKÂR EDEN

ALLAH’I İNKÂR ETMİŞ OLUR!Öyle ise,”Cennet” veya “Cehennem”i inkâr eden kâfir olur!. Yâni, Allah’ı inkâr etmiş olur!.İster dünya hayatı olsun, ister Cennet ve Cehennem hayatı olsun, bunların tümü de ilâhi isimlerin

mânâlarının kuvveden fiile çıkış hâlinden başka bir şey değildir!.Bu durumda, kişi ister Cenneti inkâr etsin, ister Cenennemi inkâr etsin; ister kabir hayatını inkâr

etsin; ister melekleri inkâr etsin; ister zebânileri inkâr etsin; ister cinleri inkâr etsin; ister İblis’i inkâr etsin veya bu isimler gibi daha başka nice isimlerin mânâlarını inkâr etsin; her neyi inkâr ederse, hiç farkında olmadan çeşitli ilâhi isimlerin varlığını inkâr etmiş olur; ve böylece de Allah’ı inkâr etmiş olur!.

* * * “CENNET” VE “CEHENNEM”İ,

GÜNÜMÜZ ANLAYIŞI VE DİLİYLE FARKEDELİM...- Madde bedeni terkettikten sonra, insanlık için iki aşama sözkonusudur. Birinci aşama, bedenin terkinden kıyâmetin kopmasına kadar olan aşamadır!.- Ha sâhi Kıyâmet nedir?. Evrenin yok oluşu mudur?.-Doğru, bunu da bilmiyorsunuz!. “Kıyâmet” diye size anlatılan şey, Dünyanızın kıyametidir; ki bu da

güneşin büyümeye başlamasıyla birlikte Mars dahil çevresindeki uydularını içine çekmesi, dıştakilerin ise galaksiye dağılması hâdisesidir.

Cem başka bir soruyla söze karıştı:-Yâni madde bedenleri terkeden ruhların, birinci devre yaşamı kıyâmete kadar sürecek demek

istiyorsun... Ya sonra?.Gönül de hızını alamayıp başka bir soruyla karıştı araya:- Peki bu devrede herkes istediği yere gidebilecek mi ?Elf, önce Gönül'e cevap verdi:- Bedeni terkeden ruhlar iki sınıftır;Bir kısmı sizin deyişinizle yedi kat yerin altında hapis kalanlardır... Bir diğeri de semâlara

yükselenlerdir... Bunu size şöyle açıklayayım... Madde bedeni terkeden mikrodalga bedenler ya dünyanın atmosferi

içinde, çekim alanı içinde hapis kalırlar, öteye geçemezler; veyahut da bu çekim alanının ötesine geçerek güneş sistemi içinde dünyadayken edinmiş oldukları manyetik güce göre diğer güneş uydularına kadar gidebilirler...

Cem az önceki sualini yineledi:- Ya Kıyâmetten sonra?.

28

Page 29: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

-Dünya çekim alanı içinde hapis kalmış veya diğer bir deyişle dünyanın manyetik alanından kendini kurtaramamış hologramik mikrodalga bedenler, dünya ile birlikte güneşin bugünkü hacminin bin mislini bulan ateş topu içine düşeceklerdir... Ki artık oradan kurtulabilmeleri imkânsızdır.

- Ya diğerleri?.- Mars’a kadar yükselebilmiş ruhlar için de aynı sıkıntı mevcutsa da, bunların bir kısmı, daha ötelere

gidebilecek kadar güçlü olan ruhlar tarafından bu bölgeden çekilerek çıkarılırlar... Fakat bunlardan arta kalanlar içinse hayat artık bu içinde kaldıkları sistem içerisinde ebeden devam eder!

- Peki ya güneşin çekim alanından kurtulabilenler?.- Onlar ise galaksi içinde yeni bir yaşama başlarlar farklı bir boyutta!.Gönül gene sordu:-Sen şimdi, cehennem ile cenneti anlatmış olmadın mı?.-Evet, sizden öncekiler bu gerçeklerden, o günkü insanların kavrama ölçüleri içinde bu tâbirler ile

sözetmişlerdir... Ama, son derece yüzeyden!. Ama, oluşumun tüm safahatına sâdık kalarak!.* * *

CENNETİN TÜM ESİNTİLERİ VE CEHENNEMİN TÜM AZAP VERİCİ GÜÇLERİ,

AYNI ANDA İNSAN BEYİNLERİNİ ETKİLEMEKTEDİR! “Cennet” dediğiniz âlemin tüm esintileri, bugün üzerinizde mevcuttur; ancak siz bilinçsizliğiniz ve

kendinizi kaptırdığınız ilkel yaşamınız dolayısıyla bu esintilerden tamamıyla mahrum bir halde, dünya cehenneminde sürdürüyorsunuz günlerinizi!

Galaksinizde bulunan yüzmilyarlarca yıldızların boyutsal derinlikleri cennetlerinizi; sert gezegen etkileri Güneşteki cehenneminizi meydana getiren etkenlerdir.

Güçlü Mars ya da Satürn etkisi almış bir insan hayatı boyunca vehimden, vesveseden, kuruntudan, iç daralmasından, bedeni ihtiraslardan kolay kolay kendilerini kurtaramaz.

Bunların tesirleri altında faaliyet gösteren beyinleri de aynı anda cennetlerden gelen esintilerden yâni yüksek sistemlerden gelen güzel tesirlerden faydalanamaz.

Anlayacağın Cehennemin tüm azâb verici güçleri ile Cennetin tüm anlatılamayacak tesirleri aynı anda insan beyinlerine gelmektedir. Ancak bulutun gelmekte olan güneş aydınlığını kesmesi gibi, gezegenlerin ters tesirleri de, beyne gelmekte olan burçların daha hassas dalgalarına mâni olur.

* * *CEHENNEM HAYATINI MEYDANA GETİREN TERS

ETKİLERDEN TEK KURTULMA ŞANSI, BU DÜNYA YAŞAMIDIR!

Dünya yaşamında cehennem hayatını meydana getiren ters etkilerden kendini kurtaramayan beyinlerin mikrodalga bedenlerinin de daha sonra bu tesirlerden uzak kalabilmesi çok güçtür.

Sizin için tek şanstır bu dünya yaşamı...* * *

CENNET VE CEHENNEM BOYUTLARI O BOYUTA GEÇENLERCE MADDE ORTAM OLARAK

ALGILANACAKTIR!

29

Page 30: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Ne var ki, bugün bizim madde beden algılayıcılarımıza göre içinde bulunduğumuz ortam nasıl madde kabulümüzü oluşturuyorsa; aynı tarzda, o boyutta da içinde bulunduğumuz ortam -şu an bize GÖRE dalga boyut olmasına rağmen- bize madde ortam olarak gelecektir.

Buna karşılık “Cennet”ler diye târif edilen boyuta geçen insanlar ise kendi türünden olan oradaki sayısız varlıklarla görüşüp konuşmak, ilişki kurmak; orada kendisindeki üstün güçler dolayısıyla dilediği gibi tasarruf edebilmek imkânına kavuşacaklardır!.

* * *CENNET VE CEHENNEM

BOYUTLARINDA SONSUZA DEK YARARLANILACAK BİLGİVE YAŞAM GEREKLERİ KURÂN’DA AÇIKLANMAKTADIR!

“Kur’ân-ı Kerîm'in RÛHU”nu anlayanlara göre, bu Kitap, insanlık yaşadıkça, onlara ışık tutacak ve âhiret saadetini sağlayacak bilgileri ihtiva etmektedir!.

Ayrıca, çok büyük bölümüyle, Cehennem ve Cennet boyutlarında dahi sonsuza dek yararlanılacak bilgi ve yaşam gereklerini kişiye açmaktadır... Kişinin kendi hakikatını; “ALLAH” ismiyle işaret edilenin ne olduğunu açıklamaktadır!.

* * *KURÂN’DAKİ ‘’CENNET’’ VE ‘’CEHENNEM’’ ANLATIMI

BİZE BELLİ ANLAYIŞLARI BİLDİRMEK ÜZEREBİZİM ANLAYIŞIMIZA GÖRE YAPILMIŞ TÂRİF VE TANIMLAMALARDIR!

Kurân‘daki gerek Cennet gerekse Cehennem anlatımı, bizim anlayışımıza göre, bize bir şeyler vermesi için yapılmış olan târif ve tanımlamalardır.

Bundan 100 sene önce yaşamış insana ben çıkıp da;“Senin vücudun moleküller ve atomlardan ibarettir” desem; adam bana bakar, “Her halde kafayı

üşütmüş bu, deli!.“ der. Çünkü, çoğunluk onun gibi düşünüyor. Dolayısıyla biz toplum olarak böyle düşünüyorsak; “Bu adam deli, bizim düşünmediğimiz şeyleri

söylüyor“ deyip, yalancılık ve delilik ile itham ederiz. İşte, Kurân’daki Cennet ve Cehennem târifleri, tavsifleri de bize belli anlayışları göstermek,

bildirmek üzere gelmiştir.Yâni, yanlış dediğimiz belli davranışları yaparsan sonunda seni sıkacak, azâb verecek bir takım olaylar

var. Eğer belli bir takım yapman gereken şeyleri de tavsiyelere uyup yaparsan bunun neticesinin de senin için yararlı olacak bir takım sonuçlar var, anlamına olarak!. Yoksa, bunları somut nesneler olarak alıp, değerlendirmek çok güç!.

* * *CENNETLİK VE CEHENNEM EHLİNİ SİMALARINDAN TANIYAN ERLER!

(Soru: Â'raf sûresi (46): “Â'raf üzerinde her iki tarafı (Cennet ve Cehennem’i) sîmâlarından tanır bir takım adamlar (erler) vardır“ ... Buradaki erlerden kimler kastediliyor Üstadım?)

Allah nazarıyla, âlemleri ve insanları seyreden RİCÂLULLAH!* * *

CENNET VE CEHENNEM EHLİALLAH’TAN PERDELİDİR!

Bkz. H / Hakikat / Cennet ve Cehennem, “Hakikat” tâlipleri için en büyük perdedir!.

30

Page 31: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *DECCAL’İN CENNETİNİ SEÇMEK...

VEYA DECCAL’İN CEHENNEMİNE ATLAMAK“Deccal”ın, kişinin, kendisini “Allah”tan ve “hilâfetten” alakoyan dünyası olduğunu; dünya

zevkleri için beyin çalıştırmanın “Deccalin Cennetini seçmek”; ölümötesi yaşama hazırlanmak, “fiysebilillah” yaşamak ve “halifelik” sırrına ermenin de “Deccalin cehennemini göze alıp içine atlamak” olduğunu farketmeyiz bile!

* * *CEHENNEM

Din olgusunda en anlaşılamamış konulardan bir tanesi bu “Cehennem” olayıdır.İnsanlar niçin cehenneme atılacaklardır?.Bunu kim, nasıl yapacaktır?.Cehennem niçin yaratılmış?. Cehennemde yaşayanlar var mı?. “Zebâniler” kimdir, nedir?. Niçin cehennemde yanarlar?. Yanmanın türleri var mıdır?. Cehennemin ateşi nasıl bir şeydir?. Ateş içinde yaşam nasıl devam eder?. Ve daha bu gibi pek çok soru akla gelirken; cevap olarak konuya hiçbir açıklık getirmeyen; hattâ, âdeta

kişileri isyana sürükleten basit izahlar ve mantıksız yaklaşımlar, düşünmeye çalışan pekçok insanın problemi olmaktadır.

CEHENNEM Nedir?. Nasıl izah ediliyor?.

* * *"Cehennem" kelimesinin bir genel anlamı vardır, bir de özel anlamı vardır!...Genel anlamıyla "Cehennem", insanların azâb duydukları ortam ve çevre şartlarıdır!.Bu itibarla, dünya cehenneminden, kabir cehenneminden, mahşer cehenneminden söz edilebilir...

Bulunduğunuz hapishane, hastahane ve daha başka ortamlar sizin için “cehennem” olabilir... Bunlar hep göresel cehennemlerdir.

* * *CEHENNEMİ ŞU ANDA

NİÇİN GÖREMİYORUZ?Cehennem, Güneşin manyetik çekim alanı içinde kalan ruhların toplu olarak yaşadıkları

ortamdır; ”nâri boyut”tur. Dünya şu an Güneş’in radyasyon alanı içindedir... Bu yüzden de bir mânâda, biz şu anda cehennemde

yaşıyor sayabiliriz kendimizi!.* 

GÜNEŞİN “CEHENNEM” OLUŞU, ATOMALTI BOYUTU İTİBARİYLEDİR!.Dünyanın ışınsal ikizini de, şu anda “ölüp”, dünyanın ışınsal ikizine geçenler görmektedirler ve

anlattığımız şartları oradan seyretmekteler.

31

Page 32: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Biz şu anda ise Güneşin gaz boyutunu görmekteyiz!.Nasıl bizim bir biyolojik, maddi, atomüstü boyuta ait bir bedenimiz var ve buna karşılık bu bedenin

dalga atomaltı boyuta ait “İKİZİ” mevcut ise; aynı şekilde Güneşin de bir atomaltı boyuta ait ışınsal ikizi mevcuttur ki, işte esas “CEHENNEM” oluşu o boyutu itibariyledir...

Ve bu sebepledir ki biz şu anda bu bedenin duyularıyla cehennemi göremeyiz!. Tıpkı atomaltı boyuta ait ışınsal türler olan insan ruhlarını, cinleri ve melekleri göremeyişimiz gibi!.

* * *GÜNEŞ, ATOMALTI BOYUTA AİT

IŞINSAL İKİZİ İTİBARİYLE “CEHENNEM”DİR!Nasıl bizim bir biyolojik, maddi, atomüstü boyuta ait bir bedenimiz var ve buna karşılık bu bedenin

dalga atomaltı boyuta ait "İKİZİ" mevcut ise; aynı şekilde Güneşin de bir atomaltı boyuta ait ışınsal ikizi mevcuttur ki, işte esas "CEHENNEM" oluşu o boyutu itibariyledir.

Ve bu sebepledir ki biz şu anda bu bedenin duyularıyla cehennemi göremeyiz!. Tıpkı atomaltı boyuta ait ışınsal türler olan insan ruhlarını, cinleri ve melekleri göremeyişimiz gibi!.

Buna karşın, madde beden yaşamından "ruh beden = dalga beden" yaşamına geçmiş kişiler ise hem ortamlarına geçmiş oldukları ruhları görürler, hem o ortamda yer alan cinleri görürler, hem de o boyutun meleklerini görürler.

Ve dahi Cehennemi, içindeki canlıları tıpkı yanıbaşlarını seyrediyormuşçasına seyrederler. Çünkü ruh görüşünde mesafe kavramı yoktur!.

İşte Din’de bahsedilen, ölümü tatmış kişilerin kabir âlemlerinde cehennemi seyretmeleri olayı bu şekilde gerçekleşir… Kezâ, “Samanyolu” dediğimiz yıldızlardaki cennetler dahi, bu görünen madde yanları itibariyle değil; algıladığımız madde yapılarının atomaltı boyutunu teşkil eden dalga ikizleri itibariyledir!

* * *CEHENNEM ŞU ANDA KENDİ KENDİNİ YİYOR!

Gelip dünyayı kuşatan ve alevleri içinden istisnasız herkesin geçmek zorunda kalacağı bu CEHENNEM ne yapıyor şimdi?.

Kendi kendini yiyor!.Hayır, espri yapmıyorum!. Gerçeği anlatıyorum!.Buyurun önce bu olayı Hazreti Resûl-i Ekrem’in ağzından mecâzi şekilde açıklanan ifadesini

okuyalım:Ebû Hureyre radiyallahu anh anlatıyor:Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu:Cehennem, Rabbine şikâyette bulunarak: “Yâ Rabbi kısımlarım birbirini yedi!.” dedi! Bunun üzerine Allah ona iki nefes vermesi için izin verdi. İşte bulduğunuz şiddetli soğuk (kışın)

Cehennemin ZEMHERİR’inden; bulduğunuz yakıcı sıcak da onun SEMÛM’undandır!.”Evet, 1400 yıl öncesinin şartları içinde ancak bu kadar dile getirilebilir böylesine muazzam bir gerçek!.

* * *CEHENNEMİN YEDİKLERİNİN ATIKLARI NEDİR?

Cennete girenler, cehennemden geçip oradaki gerçeği gördükten sonra aralarında konuşurlarken, cehennem ateşini şöyle târif ederler:

32

Page 33: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

“SEMÛM’UN AZÂBINDAN BİZİ KORUDU!.” (Tûr – 27)Şimdi önce birinci hususu anlamaya çalışalım…“Cehennem kendi kendini yedi.” tâbiri neyi anlatmak istiyor?. Güneş, tümüyle hidrojen gazından ibaret merkeze sahiptir ve burada 15 milyon derece civarında bir

hararet mevcuttur!. Bu hararet dolayısıyla sürekli nükleer tepkimeler olmakta ve hidrojen atomları kendi kendini yiyerek helyuma dönüşmektedir. Bu arada yediklerinden artanı (!) da dışarıya atmaktadır. Bu atıklar ise tâ dünyaya, bizlere kadar ulaşmaktadır.

* * *“Güneşin”, pardon, “Cehennemin” yediklerinin artıkları nedir?.“SEMÛM!.”Nedir “nârı SEMÛM”?.Arapçada “semûm” kelimesi iki mânâya gelir. Birincisi: “Gözeneklere (mesâmet) işleyen ışın”.

İkincisi: “Zehirleyici”, ateş yâni radyasyon!.Termonükleer tepkime içinde olan GÜNEŞ’in, bu tepkime sonucu yaydığı çeşitli radyasyonlar, ışınlar

acaba bundan daha başka nasıl anlatılabilirdi 1400 küsûr yıl önce?.Evet, Rasûlullah, tamamiyle bilimsel gerçeklere dayanan din olgusunu en mükemmel şekilde

açıklamıştır. Ne var ki, insanlar Din’e ilimle değil, şartlanmaların hükmü altındaki önyargı ile baktıkları için bu gerçekleri görmekten mahrum kalmışlardır.

Esasen dünyanın ve içindekilerin âkibeti, son derece açık seçik basîret sahiplerinin idrâkları önüne serilmiştir!. Ancak ne var ki, çeşitli vesilelerle ortaya atılmış bulunan bu gerçekler, yüksek akıl sahipleri tarafından derlenip toparlanıp, sayısız mozaiklerden oluşan ana sistem olarak, bir resim gibi gözler önüne serilmemiştir!. İşte bu mümkün olmamıştır geçmişte, bilimin yeterli düzeyde olmaması sebebiyle.

Günümüzde ise ilâhi lûtuf ve merhamet, bizlerin bu gerçeği öğrenmesine yolaçmaktadır. Öyle ise aklımızı son zerresine kadar değerlendirip, 1400 sene öncesinden işaret edilen bu gerçekleri çok iyi idrâk etmeye çalışalım.

* * *KURÂN CEHENNEM AZÂBINI

“SEMÛM” KELİMESİYLE ANLATMIŞTIR! Kurân’da cehennem azâbını anlatan kelime “SEMUM” kelimesidir. “Semum” kelimesi bugün Türkçedeki “RADYASYON” kelimesinin karşılığıdır! “Zehirleyen ışın” anlamına gelir Semum kelimesi, bizim bugünkü anlayışımıza göre.

* * *Kabirde çektiğin azap, sende azap mekanizmasını oluşturan bilincindeki duygular-değer yargıları ve

şartlanmalar programlaması sonucu oluşturan azap mekanizmasıdır; bu mekanizmanın meydana getirdiği varlıklardır. Yani kendinden kaynaklanan bir azap makinesi! Ama buna ilâveten artı olarak Cehennemin radyasyonunun azâbı vardır. Bunu SEMUM AZÂBI diye târif eder Kurân.

* * *CEHENNEMİN RADYASYON AZÂBI

MİKRODALGA BEDENİNİ DARMADAĞIN EDER; YAKAR!Kabirde çektiğin azap, sende azap mekanizmasını oluşturan bilincindeki duygular-değer yargıları ve

şartlanmalar programlaması sonucu oluşturan azap mekanizmasıdır; bu mekanizmanın meydana

33

Page 34: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

getirdiği varlıklardır. Yani kendinden kaynaklanan bir azap makinesi! Ama buna ilâveten artı olarak Cehennemin radyasyonunun azâbı vardır. Bunu SEMUM AZÂBI diye târif eder Kurân.

Bu senin mikrodalga bedenini, darmadağın eder, yakar!. “mikrodalga beden” diyorum ama burada şunu da tashih etmem gerekir. Bu konuyu da açıklığa kavuşturmam gerekir;

Esas itibariyle “mikrodalga beden” dediğimiz Ruh beden, kabir âlemindeki bedendir. Kabir âleminden sonra Mahşerde bu beden yoğunlaşır, o ortama göre.. O ortama göre yoğunlaştıktan

sonra Mahşerde kısa denecek bir süre kalınır. Neye göre? Daha sonraki safhaya göre kısa denecek bir süre kalır. O “kısa” dediğim süre de bizim senemizle göre onbinlerle senedir Mahşer Dönemi!

* * *DÜNYA, İÇİNDEKİLERLE BERABER

CEHENNEME ATILDIĞI ZAMAN BİR SU DAMLASI GİBİ BUHARLAŞIP YOK OLACAK!

Güneşten 1 milyon 303 bin defa küçük olan; çapı yaklaşık 12.500 kilometrelik dünya üzerinde yaşıyoruz. Güneşten şu andaki uzaklığımız yaklaşık 150 milyon kilometre.

Çevresinde saatte 108.000 kilometrelik hızla dönmekte olduğumuz Güneş’in şu anda yüzeyinden yükselen alevler 800 bin kilometreye kadar ulaşmakta. Güneş’in yüzey ısısı da son tespitlere göre 6000 santigrat derece!. Yâni, bir diğer anlatım tarzı ile, 60 tane dünyayı üst üste dizip güneşin yüzeyine oturtursanız, güneşin yüzeyinden yükselen alevlerin boyunu bunların hepsini içine almış olarak görürsünüz.

Güneş’in yüzey harareti olarak verilen 6000 derece ne demektir?.Şöyle bir misalle o derece hararetin ne olduğunu anlatmaya çalışalım.Dünya üzerinde ısıya en dayanıklı maden bildiğimiz kadarıyla “kadmiyum”dir. 6000 derecede sıvı hâle

dönüşür. Yâni, şayet dünya ve üzerinde bulunanların tamamı “kadmiyum” madeninden meydana gelmiş bir kütle olsaydı, 6000 derecelik hararette sıvı hâle gelecek idi. Ve de akabinde buhar olup gidecekti!.

Bir an, Hazreti Muhammed aleyhisselâmın şu işaretine kulak verelim:“Dünyanız, içindekilerle beraber cehenneme atıldığı zaman, bir su damlası gibi buharlaşıp yok

olacaktır!”Evet, şu anda, dünyadan 1.303.000 defa büyük olup, merkezinde sıcaklık 15 milyon derece olan

Güneş... Şu anki hâli itibariyle, hayat vesilemiz olan Güneş!. Güneş nereden nereye geldi ve nereye gidiyor?.Modern kurama göre Güneş sistemi belirli bir biçime sahip olmayan bir gaz kütlesiydi. Gerçek bir

güneş ve nükleer enerji yoktu. Mevcut gaz bulutu hidrojenden ibaretti. Yâni suyun ana maddesinin üçte ikisi.

Zaman geçtikçe bu gaz kütlesi biçim almaya başladı ve sıcaklıkta belirgin bir artış ortaya çıktı. Buna rağmen henüz Güneş ortalarda belirginleşmemişti. Daha sonra gaz bulutu sıkışmasını sürdürdü. Çekimin etkisi altında kalan en yoğun kısım merkezi oluşturmaya başladı. İşte bu, merkezde toplanıp ışınım yaymaya başlayan kısım, Güneş cevheri idi.

Güneşin parlaklığı arttıkça gaz bulutunun homojenliği kaybolmaya başladı ve sıkışma iç kısımlarda devam etti. Bu, çevredeki maddeleri toparlayarak gezegenleri oluşturmaya başladı. Çevrede oluşan proto-gezegenlerin boyutları büyüyüp kütleleri arttıkça çekim güçleri de yükseldi. Çevrelerindeki maddelerden ve bulutsulardan daha fazla madde toplamaya başladılar.

34

Page 35: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Güneş bulutsusu sıkıştıkça gezegenler daha fazla madde soğurdu. Bu arada güneşteki ışınım da artıyordu. Güneş sistemi hâlâ belirgin bir hâl almamıştı. Ana proto-gezegenler gitgide büyüyor ve kendilerinde oluşan yüksek çekim güçleri ile daha fazla maddeyi kendilerine çekiyordu. Böylece proto gezegen sayısı iyice azalıp merkez büyümeye, belirgin bir hâl almaya başlıyordu. Bu arada Güneş de artık termonükleer tepkimelere girmeye başlamıştı. Uzun bir proto gezegen oluşumu devresinden sonra Güneş sistemi bugünkü hâlini aldı ve Güneş şu andaki durgun düzeye girdi.

Her yıldızın kendi kaderi, ya da bir diğer ifade ile akış çizgisi gereği doğumu, gençliği, büyümesi, olgun hâle gelişi ve ölümü söz konusudur.

Güneş de bir yıldız olarak bugünkü hâlinden sonraki devresinde, hidrojenini yakarak helyuma dönüşecek ve yapısı değişmeye başlayacaktır. Çekirdek sıkışacak, yüzey büyük ölçüde genişlemeye başlayacaktır. Güneş artık bir kızıl yıldıza dönmeye başlamıştır!. Hacmi genişlemeye başlamış ve enerjideki toplam artış dolayısı ile yakın gezegenleri yok etmeye yönelmiştir!.

Çekirdek sıcaklığının daha da artması ile Güneş helyumunu yakmaya başlamış hem sıcaklıkta hem de boyutta son derece büyük artışlar meydana gelmiştir.

Güneşin artan hacmi ve ısısı dünyayı yutmuş ve dünya yok olmuştur!.Güneş artık durgunluğunu tamamiyle yitirmiş, dünyadan 400 milyon defa daha büyük yanar bir kütle

hâline gelmiştir. Böyle bir şeyi tasavvur ve tahayyül son derece güçtür.Güneşin içindeki çeşitli tepkimeler çekirdek ısısını daha da artırmıştır ki, bu yüzden artık sistem

içindeki yıldızların bildiğimiz şekilde varlıklarını devam ettirme imkânı büyük ölçüde yitirilmiştir.Güneş içindeki nükleer enerjinin tümü kullanıldıktan sonra, güneş birden bire büzülmeye başlayacak

ve bir “cüce yıldız” durumuna gelecektir. Ancak buna rağmen bir süre daha parlamasını sürdürebilecektir. Ve nihâyet Güneş, tüm enerjisini tüketmiş olarak korkunç bir yoğunluğa sahip “Black hole” yâni “karadelik” hâline gelecek ve bırakın üzerinden bir şeyin kaçabilmesini; çevresinden geçen gezegenleri bile içine çekip yutacak hâle ulaşacaktır.

Evet... İşte 1980’lerdeki son bilimsel verilere göre güneşin kaderi!.* * *

GÜNEŞ DÜNYAYI KUŞATACAK…VE BİZ HÂLÂ ÖTELERDE BİR CEHENNEM ARIYORUZ!

Sahih-i Müslim'de Kıyâmet gününün sıfatî bâbında; Tırmızî'de kıyâmet gününün sıcaklığı hakkındaki bölümünde, Mikdâd bin Esved radiyallâhu anh’dan nakledilir:

“Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:-Kıyâmet günü GÜNEŞ halka yaklaştırılır da nihâyet insanlara yakınlığı bir mil kadar olur...

Güneş onları âdeta eritecek ve amellerinin miktarına göre ter içinde kalacaklardır. Onlardan kimi topuklarına kadar, kimi dizkapaklarına kadar, kimi beline kadar, kimi de gemlenene kadar tere batacaktır!”

Bu hadîs-i nakleden zât Süleyman Bin Amir şunu ilâve ediyor:“-Bilemiyorum mil kelimesiyle mesafe anlamına gelen “mil” mi kastedildi, yoksa göze sürme

çekmede kullanılan “mil” mi kastedildi.”Esasen hangisi kastedilmiş olur ise olsun bizce değişen hiç bir şey yoktur!.Mûcizedir bu!1400 sene öncesinin ve Mekke halkının ilim düzeyini düşünün... Genelde insanlık, dünyanın düz bir

tepsi gibi olduğunu düşünürken, Güneş ve yapısı hakkında hiç bir şey bilinmezken; Hazreti Rasûlullah ortaya çıkıyor ve:

35

Page 36: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

-Kıyâmette güneş dünyaya gelip saracak öyle ki 1 mil mesafeye yaklaşacak" diyor!Bugün dahi, insanlığın pek çoğunun haberi olmayan bir konuda!..Buyurun Beyhakî isimli hadîs kitabından ikinci bir hadîsi Rasûlullah:İbn-i Mes'ûd radiyallâhu anh naklediyor:“İnsanlar haşrolunduklarında, 40 yıl gözleri semâya dikili olarak beklerler. Kendilerine kimse tek

bir kelime söylemez. Bu esnada, GÜNEŞ başlarının ucunda, kendilerini yakar!. İyi - kötü herkes ter boğazlarına çıkasıya bu halde beklerler.”

Kıyâmette yıldızların düşeceğini, güneşin kararacağını söyleyenlere yanıldıklarını gösteren hadîstir bu. Güneşin kararması, çok daha uzun yıllar sonra, dev kızıl yıldız olduktan sonra, büzülmeye başlayıp, nötron yıldızı olma süreci sırasındadır.

Güneşin büyük patlama, genişleme devresinde gelip dünyayı içine alacağı gerçeğine bu hadîs ile işaret ediliyor.

Ve biz hâlâ ötelerde bir cehennem arıyoruz!!!.* * *

GÜNEŞ’İN “CEHENNEM” OLDUĞU NİÇİN AÇIKÇA BELİRTİLMEMİŞTİR?

Acaba niye açık açık “Güneşin cehennem” olduğu tasrih edilmemiş de, sadece bir iki hadîste bu noktaya işaret edilip geçilmiştir?.

Üzerinde açık açık durulmamıştır. Çünkü, içinde bulunulan toplum zaten taşa toprağa, aya güneşe tapan bir toplumdur!. Zaten insanlar yıllar yılı aya, güneşe, yıldızlara tapagelmişlerdir!.

Bir de buna üstlük Hazreti Rasûlullah “Cehennemin Güneş” olduğunu sarih bir şekilde açıklasa idi, gene insanların güneşe tapınmaya başlayıp, ondan medet dilenmeleri;

-Aman Güneş sen yücesin, ulusun bizi yakma!diye secdelere kapanmaları son derece doğaldır!. Düşünün ki, bugün bile Güneşi bayrak edinip, ona

tapan; Güneşin oğlu’na âdeta ibadet eden toplumlar yaşıyor dünya üzerinde.Esasen şu gerçeği de gözlerden uzak tutmayalım;insanlığın içinden sivrilen çok ender beyinler dolayısıyla teknolojik bir sıçrama olmuş ve aya gidilmiş,

Plüton’a uzanan uydular atılmış ise de; gerçekte, genel seviyesi itibariyle toplumlar hâlâ yüzyıllarca mâzide yaşamaktadırlar. İster Amerikan toplumu için olsun, ister Sovyet toplumu için olsun, ister Japon toplumu için olsun bu böyledir!.

Yiyen, içen, zevk aldığı şeyler peşinde koşan, seks yapan, daha fazlasına sahip olmak için elinden geleni ardına koymayan, korktuğundan kaçıp sevdiğine erişmek için didinen; toplumun şartlanma yollu güttüğü insan!.

Asırlar ve asırlardır bu böyle süregeliyor!.* * *

GÜNEŞİN NURUNUN ALINMASIGüneşin gelip dünyayı kuşatacağı ve dünyanın içinde bir su damlası gibi buhar olacağı; hadiste

belirtildiği halde, sırf bugüne kadar bu gerçeği duymadığı için reddeden, hased ehline ne cevap verelim bilemiyoruz.

“Güneşin nurunun alınması” âyet-i ise, daha sonraki safhada güneşin büzülüp nötron yıldızı hâline gelmesine işaret etmektedir.

36

Page 37: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Unutulmamalıdır ki, bütün bu safhalar milyonlarla sene alacaktır. Sadece “Sırat” denilen dünyadan ruhların kaçış süreci bir hadise göre 3 bin senelik yoldur

* * *ŞÜPHESİZ CEHENNEM

İSTİSNASIZ HERKESİN GÜZERGÂHINDADIR! Cehennem'in kıyâmet denilen zamanda gelip dünyayı kuşatması ve yutması şöyle anlatılıyor:Abdullah ibn-i Mes'ûd-dan naklolmuştur:Rasûlullah şöyle buyurdu:-O gün cehennem getirilecek!.. Onun 70 bin bağı olacak ve her bağ ile beraber cehennemi

çeken 70 bin melek olacak.Evet, böylece gelip dünyayı kuşatan Cehennemin ateşinin yâni radyasyonunun içinden istisnasız

bütün insanlar geçecektir.“SİZDEN HİÇ BİRİNİZ İSTİSNA EDİLMEKSİZİN (hepiniz) CEHENNEME UĞRAYACAKTIR. BU

RABBIN KATINDA KESİNLEŞMİŞ HÜKÜMDÜR!..” (Meryem - 71)“SONRA KORUNANLARI ORADAN KURTARACAĞIZ; NEFSİNE ZULMEDENLERİ İSE DİZÜSTÜ

ORADA BIRAKACAĞIZ.” (Meryem- 72)“ŞÜPHESİZ CEHENNEM HERKESİN GÜZERGÂHINDADIR” (Nebe21)“O GÜN CEHENNEM GETİRİLMİŞTİR.” (Fecr - 23)

* * *CENNETE GİRECEK OLAN HERKES DE

CEHENNEM ORTAMINDAN GEÇMEK MECBURİYETİNDEDİR!Cennete girecek olan herkes cehennem ortamından geçmek mecburiyetindedir... Sevapları yâni onu

cehennemin azâbından koruyacak enerjisi daha fazla ise yanması az olur.* * *

HERKES İNANCINA GÖRE DÜNYADA KAZANDIĞI İLİM VE GÜÇ NİSBETİNDE KAÇMAYA BAŞLAYACAK!

Şu anda sekizyüzbin, bir milyon kilometreye fışkıran alevler, Güneşin büyüme süreci içinde bir kaç misli daha yükseklere topluca yâni, her yönden yayılmaya başlayacaktır.

İşte, dünyanız bu alevlere yaklaşıp, ucundan içine girince, o sizin “mahşer” dediğiniz olay gerçekleşecektir... Yâni dünyanız, güneş alevleri tarafından kuşatılmış, fakat henüz içinde yokolmamıştır!.

İşte bu evrede iken, herkes kendi gücü oranında kaçmaya başlayacaktır.Bu kaçış olayı da ‘’herkesin cehennemden geçmesi’’ diye tavsif edilmiştir... Yani tamamıyla içinden

değil, Güneşin uç alevlerinin daha doğrusu radyasyonunun içinden geçilmesi!.-Peki kaçanlar nereye gidecek?.-Sizin tâbirinizle cennetlere!.

* * *Büyük kıyâmetle birlikte dünyanın manyetik alanı ortadan kalkar; yer yüzünde yaşamış olan

bütün insanlar tek bir plâtformda bir arada toplanmış olurlar. Cehennem her bir taraftan, alttan, üstten, sağdan, soldan, her bir yandan bu plâtformu kuşatmış vaziyette!.

İnsanların bu plâtformdan kaçmaları, Cehennemin içinden geçerek kaçıp kurtulma şansları var.

37

Page 38: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Ve herkes kendi inancına göre dünyada kazandığı ilmine göre, dünyada kazandığı belli güçlere göre oluşacak şartlarda bu cehennem ortamının içinden geçip, dışarı çıkmaya çabalayacak.

Bu süreçlerde hep, zaman kavramı işliyor. * * *

MÜMİN, SIRAT AŞAMASINDA CEHENNEMDEN KAÇMAYI BAŞARIR

“Mü'minler, günâhları kadar cehennemde yanacaklar ve sonra oradan kurtulup cennete gidecekler.” şeklinde izah edilen olay nasıl gerçekleşecektir?.

Cehenneme düşen oradan kaçmayı başaramazsa bir daha oradan kendini ebedîyen kurtaramayacağına göre bu nasıl olacaktır?.

Bu anlatılan olaya sebebiyet veren şey, kişinin günahlarının fazlalığı ya da sevaplarının eksikliğidir. Yâni “Ruh”a yüklenen “enerji dalgasının” gücüdür. Ve henüz Cehennem yâni Güneş tümüyle dünyayı yutmadan evvel kaçış sırasında yâni Sırat geçilirken yaşanacak bir olaydır!.

* * *ÖNEMLİ OLAN, GEÇİŞ SÜRECİNİ

EN AZ ZARARLA KOLAYLAŞTIRMAK!Onlar ölümü tattıktan sonra aralarında konuşurlar:“Biz dünyada AŞİYYEN kaldık!”“Aşiyyen”, akşam namazı vaktidir!Ne kadar bu?Güneş ufukta batar… Kırmızılığı kaybolur... Kırmızılık kaybolduktan sonra ortalık daha bir

alacakaranlıktır. Akabinde o alacakaranlık kaybolur, mutlak karanlık gelir. İşte güneşin o batıp da kırmızılığın kaybolmasıyla mutlak karanlığın gelmesi arasındaki süre, ”akşam

vakti”dir. Yani ölümötesine geçen kişiler; “Biz dünyada bir akşam namazı vakti kadar mı ne kadar kaldık?. diyecekler” diyor.Niye böyle diyor, ben anlayamıyordum 50 sene 100 sene evvel... Ama şimdi şu bilgileri aldığım zaman

olay benim için çok basit çözüldü!.Demek ki ben bu dünyada 70 sene yaşarsam 8.6 saniye yaşamış olucam. Ve bu 8.6 saniyelik hırs ve

zevk uğruna milyarlarla sene sürecek bir ebedi hayatı kendi ellerimle cehenneme çeviricem!İşte güneş platformunda yaşamaya başladığımız zaman, kıyâmet sonrasında…Bu olay “Kıyâmet aşaması” diye anlatılmış, benim anladığım kadarıyla… Kimseyi bağlamaz…. Katılabilirsiniz, katılmayabilirsiniz… Fikri paylaşabilirsiniz, paylaşmazsınız; sizin kendi bileceğiniz şey!.

Size akıl ve yön vermiyorum sadece kendi düşündüğümü bildiğimi aktarıyorum.Orada artık insanlar kaçış olayına başlayacaklar...Çünkü manyetik alan kalktı, güneşin platformu içinde kaçış olayına başlayacaklar. Nasıl kaçacaklar?.Herkes kendi gücü ve tâkatı kadar!.Kendi ruhuna yüklemiş olduğu enerji miktarı kadar! Bu yüklemiş olduğu enerji miktarı, dünyada o kişi yaşarken beyin kapasitesini ne kadar arttırırsa ne

kadar beyninde bir ek enerji üretir ve ruhuna yüklerse, o kadar!

38

Page 39: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Yani herkes kendi çalışmasının karşılığını alacak orada!. Kimsenin kimseye faydası yok!Ne ananın çocuğa... Ne karının kocaya!Hiç kimsenin hiç kimseye faydası yok!. Herkesin kendi yüklediği, kazandığı kendine!. Kaybettiği yine kendine!Sonucuna kendi katlanacak!.Neticede kimi o ortamdan daha hızlı bir şekilde geçerek kurtulacak, kimisi de geçemeyecek!İşte buna işaret eden şu:“Sizden hiçbiriniz istisna olmaksızın hepiniz cehennemden geçeceksiniz! Cehennem sizin

güzergâhınız üzerindedir, yolunuz üzerindedir!”Yani, O ortam “Cehennem” diye târif edilmiş.“Sen sağa baktın… ben seni cehenneme attım!!! Sen başını açtın, ben seni cehenneme attım!!!” değil

yani!Hepimiz oradan geçicez!Önemli olan o geçiş sürecini en zararsız bir şekilde burada şu anda yapacağımız en yararlı

çalışmalarla kolaylaştırmak!Kişinin burada kendi ruhuna yüklediği enerji ne kadar güçlüyse oradaki radyasyondan o kadar az

etkilenecek! * * *

HER VARLIK CEHENNEME GİTMEYECEK... SADECE İNSAN CEHENNEME GİDECEK!

Her varlık, Rabbının hükmünü yerine getirdiği halde cehenneme gitmeyecek!. Bunlardan sadece insan, cehenneme gidecek!. Her varlık cehenneme gitmeyecek, çünkü her varlık Rabbının hükmünü yerine getirme durumundadır; ancak bunun ötesinde, Allah’ı bilme özelliği onlarda yoktur!. Yani, ilâhi isimlerin mânâlarının o mahaldeki oluşumu anında, Allah’ı bilme özelliği dediğimiz özellik, o mânâ terkiplerinin oluşumunda mevcut değildir!. Bu mevcut olmayışı sebebiyle de, O, Rabbının hükmünü yerine getirir ve böylece de kemâlini ortaya koymuş olur, geçer gider!.

İnsan ise cehenneme uğrar!.Cehenneme uğramasının, cehennemde olmasının veya cehennemde sürekli kalacak olmasının sebebi

nedir?. Çünkü insan, her varlık gibi, Rabbının hükmüne uymak üzere meydana gelmiştir. Ancak, bu meydana

gelişinde, diğer varlıklardan farklı olarak, kendisinde Allah’ı bilebilme özelliği de mevcuttur, terkibi itibariyle!.

* * *CEHENNEMDE EBEDİ YAŞAYACAK OLAN

“İNSANSI”DIR!Gül ve kaktüsü aynı materyalden dünyada yaratan “ALLAH” adıyla işaret edilen; “İnsan” ile

“insansı”yı da gene aynı dünya üzerinde aynı materyalden değişik şekilde var etmiştir!.Cehennemde ebedî yaşamak üzere “insanSI”ları; cennet boyutunun varlıkları olarak da “insan”ları

halk etmiştir!.

39

Page 40: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

CİNLERDEN DE EMRE UYMAMIŞ OLANLAR CEHENNEMDE AZÂBA UĞRAYACAKLAR!

6. ANDOLSUN Kİ BEN, CEHENNEMİ BÜTÜN İNSAN VE CİNLERDEN (müstehak olanlarla) DOLDURACAĞIM. (11/19)

(6) numaralı meâl ise CİNlerden de yaratıcısının emrine uymamış olanların aynen insanlar gibi, ikinci yaradılışta, "cehennem" denen ceza ortamında azâba uğrayacaklarını belirtmektedir.

* * *CEHENNEMDE

“İNSAN” KALMAYACAKTIR!Cehennem için, ‘’İnsanSI’’; Cennet için de ‘’İnsan’’ yaratılmıştır!.Cehennemde insan kalmayacaktır!.

* * *”İNSANSI”, DÜNYADAYKEN ÖZ CEVHERİNİ

BOŞA HARCADIĞI İÇİN EBEDİYYEN CEHENNEMDE KALIR!

"İnsan" cennet için varolmuş olan varlığın adıdır; "insansı" ise cehennem ortamında yaşamak için varolmuş varlığın adıdır!. Her biri kendi ortamına kavuşacaktır!.

“İnsansı”, şu hayat içinde kendini tanıyamamış, kendinde mevcut kuvvetleri bilememiş; şartlanmalardan doğan değer yargılarıyla yoğrulup, öz cevherini bu yolda boşa harcamıştır; ölümden sonraki hayatta da herşeyi bu ölçüler içinde karşılayacağı için, yaşamı devamlı kendine ters gelen olaylar içinde geçer; ve bu yüzden de sürekli acı çeker!. Bu, sembolik ifadesiyle, cehennem hayatı olur kendisi için.... Ancak ayrıca fizik olarak da kendisine azâb verecek bir ortam içindedir.

-Sonsuz olarak böyle mi devam eder ölüm ötesi hayat?.diye Gönül sordu:-Hayır!. Sonsuz denecek kadara uzun bir zamandan sonra; her insansı karşılaştığı hallere karşı değer

yargılarını değiştirmeğe başlar; ve böylece de o şartlanmayı terketmekten ötürü kendisindeki bir kuvveti tespit eder. Bu kuvvetlerin tam olarak bulunması hâlinde ise yaşamı acılı bir yaşam olmaktan çıkarak, zevkli bir hayata dönüşür. Ama dediğim gibi bu sonsuz denecek kadar uzun bir süre alır.

-Elf bütün bunları sen nasıl bilebiliyorsun?Diye Cem merakla sordu...-Size bedensel yapınız ve şartlanmalarınız dolayısıyla örtülü olan bu gerçekler, aslında bize tamamıyla

açıktır... Çünkü dediğim gibi gerçeğin örtüsü tamamıyla göresel değerlerle şartlanmalar ve bilgisizliktir.Bizde ise şartlanma diye birşey olmadığı gibi; tekâmülümüz de sadece bilgi birikimiyle meydana gelir.

Bu sebeple de evrenin sırlarına bizim vâkıf olmamıza şaşmamak gerekir.* * *

CEHENNEM BOYUTU İÇİN YARATILANLARIN ORANIEvet, Rasûlullah, açıkladığı hakikati anlayıp yaşayamayanların ebedi olarak Cehennem boyutunda

kalacaklarını, açıklıyor... Hem de Cehennem boyutu için yaratılanların oranlarını şu misâlle açıklayarak:“Bir siyah öküzün üstündeki kıllar kadar”Bunlardan kendini Cehennem boyutundan kurtarabileceklerin oranını da şöyle vurguluyor:“Bir avuç ayası kadar yerdeki beyaz tüylerin oranı”

* * *

40

Page 41: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

"İnsan"ların sayısı, "İnsansı"lara göre bir hayli azdır...Bunların sayısını ve cehennem ortamında sonsuza dek kalacak "insansı"lara oranını Allah Rasûlu şöyle

haber vermiştir: -Cennete gireceklerin, sonsuza dek cehennemde kalacaklara oranı, bir siyah öküzün üzerindeki

avuç ayası kadar beyaz kılların tüm gövdedeki kara kıllara oranıdır!* * *

BİLİNÇLİ OLARAK İNTİHAR EDENEBEDİ OLARAK CEHENNEMDEDİR!

“Ölüm öncesindeki son fiil” meselesi bir ölçüde intihar olaylarına da ışık tutuyor...Bilinçli olarak intihar edenin ebedi cehennemlik olduğu, ebedi cehennemde kalacağı bu hadiste

mevcut. Cennetlik olan, cennetlik bir fiil işleyerek hayatına son verir!. Eğer kişi ebedi cehennemlik ise, şaki ise o zaman cehennemlik olanın amelini işleyerek ölür. Bilinçli olarak intihar eden kişi, kendisinin cehennemlik olduğunu, bu fiili ile ifade etmiş olur... Bu

yüzden bilinçli olarak kasdı mahsusa ile intihar etmiş kişinin cenaze namazı kılınmaz! Çünkü o namaz ona bir fayda sağlamaz; çünkü şakidir ve son ameli ile, yani intiharı ile bunu kendisi ifade etmiştir!.

İntihar etmemiş kişinin said mi yoksa şaki mi olduğunu, son amelini bilemediğimiz veya göremediğimiz için yorumlayamayız!. Ama aklı başında intihar eden kişinin o son davranışı gözüküyor, biliniyor!. Dolayısıyle, şaki olduğunu kendisi ifade etmiş oluyor ve de cenaze namazı kılınmıyor!. Esasen bu kişileri yargılayacak bir makamda da değiliz!

İntihar eden kişiyi Hazreti Rasûlullah’a getirmişler ve cenâze namazını kılmasını istemişler... "Nasıl öldü?" demiş… "İntihar ederek" demişler. Onun üzerine cenâze namazını kılmamıştır.

* * *CEHENNEM, ZİNDANDIR!

Cehennem zindandır!. Sicciyn’dir.Eğer şu anda dünyada belli çalışmalar yapıp da belli bir ruhâniyet, belli güç elde edemezse insan,

bunun neticesi olarak, kendilerini oradan kurtarabilmeleri ebedî olarak mümkün değil!.* * *

CEHENNEM BİR MEKÂNDIR!Cehennem bir mekândır!. Fakat Cennet ise bir yaşam boyutudur... Orada kişi kendi gelişme seviyesine

göre oluşan bir boyutun sonucunu yaşar!. Anlatabildim mi?...* * *

CEHENNEMDE ÖLÜM YOKTUR!ACIKLI SONSUZ BİR IZDIRAP VARDIR!

Cehennemde, ölüm diye bir şey yok!. Cehennemde değil; ölüm tadıldıktan sonra, herkes için ebediyen ölüm diye bir şey yok!. Yok olmak,

"yok olup gitmek" diye bir olay söz konusu değil!.Zira, esas olarak senin ana yapın, “ruh” dediğimiz dalga yapı. Manyetik yapının yok olması, söz

konusu değil artık!. Ve bu manyetik yapının, bulunduğu ortama göre yoğunluk kazanarak oluşturduğu terkib, çeşitli şekillerde zedelenebilir, bozulabilir, değişebilir fakat ortadan kalkmaz!.

Çünkü o terkibin aslı, dalga bedendir!. Hologramik dalga yapı olduğu için, bozulmaz!Bu neye benzer?

41

Page 42: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bunun misâlini de rüya âleminden verelim;Rüyada ölüyorsun. Sonra, rüya içinde gene yaşamaya başlıyorsun! Yani, Ruhâni yapıda ölmek diye bir

şey yok!. Manyetik yapı için “ölmek” diye bir şey yok!.Dolayısıyla cehennemdekiler binlerce defa ölürler sanırlar ve binlerce defa ölmeden yaşarlar!“Onlar için acıklı sonsuz birer ıztırap vardır” diye târif edilmesinin sebebi budur.

* * *CEHENNEMDE DEDİKODU VE GIYBET GIDALARINDAN

MEYDANA GELMİŞ İRİN VE ZAKKUMLA BESLENENLER!Varoluş amacının ne olduğunu, benzetmelerden yola çıkarak, tahayyülünde var kıldığı tanrısında,

onun cennet ya da cehenneminde arayanları rahatsız etmeyin; yaradılış amaçlarındaki görevlerini yapıyorlar!.

Gökteki göksüzler ve devamı yerdeki yersizler, İllîyin’den seyrediyorlar, âlâ refîkleriyle… Kapasiteniz yeterli ise, katılın onlara zamansız ve mekânsız, beşerî değerler yargısız olarak!

Ya da, devam edin dedikodularınıza; her kendiniz gibi olmayana çamur atarak!. Nefret, dedikodu ve gıybet gıdalarından meydana gelen irin ve zakkumla beslendiğiniz cehenneminizde!.

* * *KABİRDE CEHENNEME BİR PENCERE AÇILIR!

Bkz. K / Kabir Âlemi* * *

DÜNYADA YANMAKTAN KURTULAMAYANÖLÜMLE BİRLİKTE “KABİR CEHENNEMİ”NE GİRER!

Bkz. K / Kabir Âlemi* * *

CEHENNEMLİK KABİR EHLİ, CEHENNEMİ VE ZEBÂNİLERİ GÖRÜR!

Bkz. K / Kabir Âlemi* * *

KABİRDEKİ AZAP TEK YÖNLÜDÜR; CEHENNEMDEKİ AZAP İSE ÜÇ YÖNLÜ!

Bu, “Mahşer” dediğimiz bütün insanların yeyüzünde biraraya gelişi.. Kabir alemlerinden çıkıp, dünyada toplu olarak birarada daha sonraki safhaya hazırlanmaları devresine kadar devam ediyor..

Bu ikinci ana devre, işte böyle güneşin bir dev kızıl yıldız haline gelip bütün dünyanın ufkunu kaplayıp kızıl Cehennem olmasıyla başlıyor...

Bu kızıl Cehenneme gelince....Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Hz.Rasûlullah cehenneme dair hususları hadislerinde çok az

anlatmıştır; çok basit anlatmıştır. Ve anlatılan bütün korkunç olaylar son derece basite indirgenmiş minyatürüze edilmiş hâlidir. Gerçek boyutlarıyla Cehennem anlatılmaya kalkılsa hiçbirimizin hafsalası kolay kolay almaz ve inkâr ederiz… Şurda seyrettiğin olayda dahi ne hâle geliyorsun, “acaba?” diyorsun! Bu kadar büyük görüntülü seyretmene rağmen...

Dünyanın 400 milyon katı büyüklüğünde bir cehennem!

42

Page 43: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bir yıldız… Ve de o Cehennemin yani yıldızın kendine has canlıları var ve kendi ateşi var. Kabir cehennemi ile mutlak cehennem arasındaki farkı anlatıyorum...

Cehennemde çektiğin azap, 3 yönlüdür. Kabirde çektiğin azap tek yönlüdür, Cehennemde çektiğin azap 3 türlüdür. Kabir Cehenneminde senden meydana gelen azaplar sözkonusu. Velev ki dışardan sana kabir

âleminde azap veren melekler dahi gene senden meydana gelenler. Fakat mutlak cehennemde 2 ekstra ilâve var..

1-Cehennemin yapısından meydana gelen ateş azâbı.2-Cehennemin kendi canlıları olan ve ZEBÂNİ denen melekler, varlıklar.İşte kabir cehenemi ile mutlak cehennem arasındaki fark burada başlıyor.Kabir âleminde sadece kendindeki o eksikliklerden meydana gelen azap verici varlıklarla muhatapken,

bu defa Cehennemin yani Güneşin içinde oranın “zebâni” diye tanıtılan ana varlıkları ile karşı karşıyasın!* * *

SIRAT KÖPRÜSÜ CEHENNEMİN TAM ORTASINA KURULACAK!

Bkz. S/ Sırat Köprüsü* * *

SIRAT’TAN SONRAKİ EVREDECEHENNEMDEN KAÇMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR!

Şimdi içinde bulunduğumuz sistemi ve insanın bu sistem ile bağlantısını hatırlayalım...Bu madde dünyasında görüp bildiğimiz her şey, dünyanın yer çekimine, manyetik çekim alanına

bağımlıdır.İnsan da bu madde dünyasında varolmuş bir birim olarak dünyanın manyetik çekim alanına bağımlıdır.“Biz her şeyi sudan (yani H20'dan) halkettik”.dendiğine; ve dünya üzerinde bulunan her canlı sudan varolduğuna göre, insan da sudan meydana

gelmiş bir varlıktır.İnsan, bu dünyada varolduğuna ve dünyanın çekim alanına tâbi olduğuna göre; insan beyninin ürettiği

“hologramik dalga beden” yâni bilinen ismiyle “RUH” da bu dünyanın manyetik çekim alanına bağımlıdır!.

Öte yandan yine insan beyninde öyle bir özellik mevcuttur ki, şâyet bu özellik faaliyete geçerse, o kişi neticede dünyanın ve güneşin çekim alanından uzaklaşarak, uzaydaki sayısız yıldızların boyutsal derinliklerinde oranın şartlarına uygun bir bedenle “cennet” yaşamına ulaşabilir.

Kişinin, şayet beynindeki antiçekim dalgası üreten devre açılmış ise, “NUR”lu bir dalga bedene, yâni “ruha” sahip olacak; ve böylece de “nûru” yâni “enerjisi” nispetinde hızlı bir şekilde kurtuluşa erecektir.

Eğer bu kişinin beyni, antiçekim dalgalarını üretip ruhuna yükleyemez ise, “nur”u yetersiz olduğu için, önce dünyanın daha sonra da cehennemin güçlü çekim alanından kendini kurtaramayacak ve ebedî olarak Güneşin içinde kalacaktır!.

Zaten daha sonraki safhada güneş, Mars dahil yörüngesindeki beş gezegeni yutacak ve bundan sonra da büzülerek bir nötron yıldızı hâline gelecektir.

Bu sebeple de içinde kalan nesnenin dışarıya kaçması imkânsız olacaktır.* * *

CEHENNEM ATEŞİNİN ORİJİNİ NEDİR?

43

Page 44: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Ateşin aslı ve orijini, Zâtı; Hak`tır!. Nitekim Hak`kın belli isimler bileşimi, ateş dediğimiz yapıyı meydana getirir..

* * *ÖZÜMÜZDEKİ VARLIĞIN ALLAH OLMASINA RAĞMEN

DÜŞÜNCE BOYUTUNDAKİ BİRİMSEL VARLIĞIMIZ İTİBARİYLE CEHENNEMDE YANARIZ!

Şimdi, bu çokluk kavramları içinde yaşayan insan, kendi orijininin O Tek varlık olduğunu anlama yolundaki ilmi elde ettiği zaman, kendisine karışık gelen bazı hususlarla karşılaşır.

Bunlardan biri şudur:Gerçek ki, bu varlığın ve insanın orijini ve hakikatı, Hak`tır!. Hak, ise her hangi bir zarar görme

kavramından beridir!. Bu takdirde, insan için de "Cehennem" diye azap verici bir ortam olmaması icabeder...

Burada, insan denilen varlığın aslı "Hak" olduğuna göre; "Hak" da cehenneme gitmeyeceğine göre; demek ki cehennem diye bir şey yoktur; cehennem, sadece avamı korkutmak için ortaya konmuş bir düzendir, sistemdir; diye düşünülebilir...

Burada varlığın Tek`liğini esas alan kişi, "cehennemin olmadığını" öne sürebilir. Bu takdirde, "cennet" ve "dünya"nın da olmadığını öne sürmek gerekir; çünkü bunların tümü aynı

kökendendir; ve, ya hepsi vardır, ya da hiç biri yoktur!.Bu husustaki yanılgı, şuradan oluşur;Varlıkta oluşan her yapı, özü itibariyle isimler bileşiminden meydana gelir, demiştik.. Terkip şeklinde

oluşmuş sûretler, kendi sûretlerinin ve yapılarının gereğini yaşar!. Yapısına ters düşen durumlarla karşılaşılması hâlinde de, yapısı "zarar" dediğimiz bir biçimde etki alır.Dolayısıyla, insanın bir sûreti, bir bâtını ve bir zâtı olduğu gibi, cehennemin de bir sûreti, bir bâtını ve

bir de zâtı vardır. Cehennem`in de hakikatı, orijini, zâtı Hak`tır... İnsanın da hakikati, orijini Hak`tır!. Ama insanın sûreti ve bâtını esmâ terkibidir!. Cehennemin ve oranın kendine özgü canlılarının da sûreti ve mânâsı, isimler bileşimidir!. Ve daima

bu iki bileşimden güçlü olan, güçsüz üzerinde belli etkiler oluşturur; bu oluşmanın sonucunda da cehennem ortamında kalan insan, aslının Hak olmasına rağmen zarar görür!.

Bunun dünyadan çok basit bir misâlini şöyle verebiliriz;"Ateş" denilen şeyi inceleyelim... Bu ateşin aslı ve orijini, Zâtı Hak`tır!. Nitekim Hak`kın belli isimler bileşimi, ateş dediğimiz yapıyı meydana getirir... Kağıdın veya elinin yapısı da orijini, hakikatı, zâtı itibariyle Hak`tır!. Fakat gene de, ateşin bileşimini

oluşturan isimlerin meydana getirdiği güç, yâni ateşlik gücü, senin elini veya kağıdı yakar!.“Varlık Hak ise, yanmaması gerekir” dersin, ama iş o kadar basit değil... Ortada resmen bir yanma

sözkonusu!. Birinin terkibi, diğerinin terkibinden zarar görüyor!. Burada dikkatten kaçmaması gereken bir gerçek var ki o da şudur: Elini veya kağıdı meydana getiren atomlar, orada, o şekilde bileşim hâlindeyken, başka şekildeki bir

bileşim hâline dönerler... Ve Atomlar, elinin ya da kağıdın yanmasına rağmen, hiç bir zaman zarar görmez!.

44

Page 45: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Demek ki maddenin bileşik yapısında, o yapıya nisbetle belli bir zarar meydana geliyor; ama, bir alt boyuta zarar ulaşmıyor!. Ateş, başka şeyleri yakar, ama kendini yakmaz!. Yâni, atomik yapısı aynen devam edegider.

İşte bu örnekte olduğu gibi; birim aslının, hakikatının, zâtının Hak olmasına rağmen, terkipsel yapısı yüzünden, cehenneme gittiği zaman, yanar!. Yanma olayı meydana gelir.

Nitekim, Dünya`da da aynı olay söz konusu... Dünyada da insan, ateşe düştüğü zaman yanıyor... Veya kendine zarar verici başka bir etki ile karşılaştığı zaman, o zarara katlanmak zorunda kalıyor!.

Âhiret denen mikrodalga boyut da buradan çok farklı bir boyut değildir ki!. Evet... Birisi, bizim algılarımıza GÖRE kaba madde, atom üstü boyut; diğeri de atomaltı mikrodalga

boyut!.Neticede, her iki boyutun da bileşimleri gereği kendine özgü sistemleri; ve bu boyut varlıklarının bir

diğerini etkilemeleri söz konusu.* * *

Şu çalışan klima, şu lâmbalar, buzdolabı, elektrik süpürgresi, ütü.. Bunların hepsi ayrı ayrı şeyler değil mi?Ama hepsi de elektrikle mevcut!Ütüyü ben bıraktığım zaman yere, düşüp kırılır mı?Ampüle sopayla vursam ne olur?Aslının elektrik olması, ampülün kırılmaması mı demektir?Ütünün düştüğünde bozulmaması mı demektir?Buzdolabının çalışamaz hâle gelmesi mi demektir? Burada anlayamadığımız önemli bir nokta burası..Şu tahta yanar mı?Yanar!İçindeki atomlar yanar mı?Atomlara birşey olmaz, atomlar yanmaz!Dolayısıyla hepimizin hakikatinin Allah olması, Özümüzdeki varlığın Allah olması, bizim düşünce

boyutundaki birimsel varlığımız itibariyle yanmamamız diye olayı getirmez, yanarız! * * *

İNSANLARIN CEHENNEMDE AZAP ÇEKMELERİNDEEN BÜYÜK FAKTÖR NEDİR?

İnsanların cehennemde azâb çekmelerinde en büyük faktör, kendilerindeki irade gücünü kullanmayışlarıdır!. Bunun temelini de beyinlerinde "MÜRİD" isminin zayıf açılmış olması teşkil eder.

"MÜRİD" isminin zikri "irade" sıfatını güçlendirir.* * *

YANMAMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLERİN EN BAŞINDA GELEN ŞEY NAMAZDIR!

Yanmamak için de gereken şeyleri de Hz.Rasûlullah bildirmiş..En başta ne demiş?NAMAZ!İslâm’ın en önde gelen umdesi, Namaz!

45

Page 46: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Tabii namaza gelmek için Kelime-i şehâdeti getirmek lâzım.. Yani evvelâ o fikriyatı kabul ediyorum deyip evvelâ namaza gelmek lâzım; namazı yaşamak lâzım!

Namazı yaşamak, tefekkürle olur!Tefekkür için, okuduğun kelimelerin anlamını bileceksin!Kurân, “Semâ” diyor… Biz, onu “Gök” anlayıp gökte arıyoruz!!!Kurân “Arz” diyor, biz de “Toprak” diyor; toprakta arıyoruz!!!“Arz”, beden’dir!Kurân’da geçen “Dünya” kelimesi, fizik olarak Dünyayı değil; “DünyaNI” anlatır!“DünyaN”dır!.

* * *BUGÜN YANAN, YARIN DA YANAR!

BUGÜN AZAP ÇEKEN YARIN DA AZAP ÇEKER!Yaratılmış her boyutta, o boyutun kanun ve kuralları geçerlidir!. Hakikati ne olursa olsun!Kişinin hakikatinin TEK’e dayanması, onun yaşadığı boyutun şartlarından âzâde kalmasını sağlamaz!.

Atomlardan meydana gelen tahta yanar, ama atomları, tahtanın yandığı ateşte yanmaz!. Câhil mukallitin dediği üzere, “benim aslım HAK’tır, Hak cehennemde yanmaz”; mantıksızlığına ancak kendi gibi anlayışı kıt olanlar inanır!.

Bugün yanan, yarın da yanar! Bugün azap çeken, yarın da azap çeker!. Bugün neysen, yarın da osun!. Bunu iyi anlamak gerektir.

Hz. Muhammed aleyhisselâmın söylediklerini, ne gerekçeyle olursa olsun, arka plana atıp, seni onun bildirdiği yaşam biçiminden uzaklaştırmaya çalışanlar, bil ki, seni sadece, vehimleriyle, evham ve aldanış dünyasına ve bunun sonuçlarına sürüklemektedirler!.

Bal kavanozu yalanmakla balın nimetlerine erilmez!. Eczane sahibi olsan, raftaki bir ilâcı kullanmadıkça hastalığından kurtulamazsın!.

* * *CEHENNEM EHLİNİN TÜM YAKARIŞLARI CEVAPSIZ KALIR...

ÇÜNKÜ ONLAR “ALLAH SİSTEMİ”NE TERS DÜŞMÜŞLERDİR!Cehennem ehli, cehennem ortamının oluşturacağı azaplardan dolayı şiddetle Allah'a sığınma

mecburiyeti hissederler. Ancak bu yakarışları hiç bir müspet karşılık almaz. Çünkü “Allah'ın Sistemi”ne ters düşmüşlerdir!. Artık bulundukları noktada yapacakları hiç bir şey kalmamıştır, içinde bulundukları hâle katlanmaktan başka...

* * *CEHENNEMİN AZAP VE SIKINTILARINDAN

KURTULMAK, ANCAK ALLAH’I BİLMEK VE O’NUN VAR ETTİĞİ “SİSTEM VE DÜZEN”İ

İDRÂK ETMEKLE MÜMKÜN OLUR!Yanmanın sebebi, takdir edeni görmemektir!.Allah'la beraber olan YANMAZ!.

* * *CEHENNEM ŞERİATA (EMİR VE YASAKLARA)

UYMAMANIN NETİCESİDİR!

46

Page 47: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Demek ki biz, “şeriat” dediğimiz ilâhi hükümler bütününe uyduğumuz zaman, ”terkibi kayıtlardan” kısmen çıkmış ve o nisbette “Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmış” oluruz!.

Aksi takdirde terkîbî kayıtlardan doğan fiiller, netice olarak kişinin cehennemini meydana getirir!.

Kişi, terkib olmaktan doğan fiillerle yaşar ve bunun neticesinde de cehenneme gider!. Bu da şeriata uymamanın neticesi olmuş olur!.

* * *Emirlere ve yasaklara uyulması, ruhta “Cennet” dediğimiz hâli oluşturur.Sen Hakk’ın ne olduğunu bilmene rağmen, hâlâ terkibî kayıtlarla tabiatın hükmüyle, alışkanlıklarınla

yaşıyorsan, bu yaşamının neticesinde de senin için bir azâb sözkonusudur!. Ancak bu azâb, ”cehenneme mü’minlerin uğraması” şeklinde anlatılan azaptır!

Yâni, sen, şimdi burada kopamadığın alışkanlıklarından, şartlanmalarından, kayıtlarından, cehennemde uzun bir süre kalarak kopmak zorunluluğuna gireceksin!..

Bu durumda bağlarından kopma azâbını yaşama durumu senin için mukadder olur!.* * *

KİŞİ, DÜNYADA YAŞADIĞI CEHENNEM BÜTÜNÜYLE AÇIĞA ÇIKTIĞINDA

ÖYLE BİR PİŞMANLIĞA DÜŞER Kİ… O PİŞMANLIK ATEŞİNİN ŞİDDETİ

HİÇBİR ZÂHİRİ ATEŞLE ÖLÇÜLEMEZ!Evet, insanoğlu Dünya`da yaşadığı sürece, en rahat, en zevkli, en güzel günleri yaşasa dahi, gerçekte

Cehennem`i yaşıyordur. Ancak, nelerin yanında neleri kaybettiğini bilemediği için; sadece son derece sınırlı, mahdut şeyleri

zevk diye bildiği için o, geçici bir süre zevkli bir yaşam sürdüğünü zanneder. Ne var ki o son derece kısıtlı, sınırlı zevkleri yaşamak sûreti ile ömrünü hebâ etmesi nedeniyle,

neticede neleri kaybettiğini farkedince, kavrayınca, işte o zaman dünyada yaşadığı Cehennem bütünüyle açığa çıkar; ve o zaman kişi geçmişi telâfi imkânı kalmadığı için öyle bir pişmanlığa düşer ki, o pişmanlık ateşinin şiddeti hiç bir zâhir alevle, ateşle ölçülemez!.

* * *DİN’İN (SİSTEM’İN) HAKKINI VERMEYEN

SONUCUNA CEHENNEMİ YAŞAYARAK KATLANIR!“Din”in yâni içinde yaşadıkları sistemin hakkını vermeyenler ise, bunun sonuçlarına “cehennemi

yaşayarak=yanarak” katlanmak zorundadırlar.* * *

CEHENNEM AZÂBINI OLUŞTURAN ŞARTLAR NELERDİR?(Soru: Cehenneme giren insanın orada azap duymasının sebebi nedir?)Hazırlanılmayan şartların neticeleri...Bu şartlar neler?Cehennemde insanın azap duymasının iki sebebi var. Siz hep birinci sebebi atlıyorsunuz... İnsanın

cehennemde azap duymasının 1. sebebi; dünyadayken ruhuna yeterli nuru yükleyememesidir.2. sebebi; Allah’ı bilememesi dolayısıyla terketmesi gerekenleri terk edememesi

47

Page 48: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *(Soru:Allah ilmini Dünyada elde eden, ancak hasbelkader Cehennem’e giden bir insan, bu şartlar

altında o ortamda azap görecek midir?..)Arınmamış olduğu kadarıyla azap görür. Önemli olan, bilgi birikimi değil; onun uygulanmasıdır.

* * *CEHENNEMDEKİ EN BÜYÜK AZAP

ALLAH’TAN MAHRUM KALMANIN AZÂBIDIR!Cehennemdeki en büyük azap, insanların Allah’tan mahrum kalmalarının azâbıdır... Hüküm, bu!.Gerek Cehennem ve gerekse Cennet’teki yaşantı şekli, rüyalarımızdaki yaşantı şekillerini andırır."Her insan öldüğü zaman hakikatı görür"den murad, ‘’kendindeki ilâhi varlığı müşahede eder’’

demektir!. Kendindeki ilâhî varlığı müşahede etmesine rağmen, dünyadaki yaşantısında, o ilâhî varlığa ulaşamamış olduğu için; kendi Rabbı hükmü altında, kayıtlı kaldığı için, mânevî cehennem meydana gelir.

“Cehennem” ismiyle işaret edilen, insana azap verici ortamda çeşitli sıkıntılar içinde bulunan insana da öyle bir şekilde bu gerçek açık olacaktır ki, bundan daha azap verici hiç bir şey olamaz. Bu gerçeğin açık olması, cehennemdekiler için en büyük azap kaynağı olacaktır.

Cehennemdekilere Hak’kın zâhir olması niçin en büyük azâbı verecektir?.Son derece basit... Cehennemdekilerin özünden gelen bir biçimde Hakikatlarının HAK olduğu hissedilecektir. Bu

hissedişten sonra Hak olarak varolmanın getireceği özellikleri de idrâk edeceklerdir.Bu hissedişten ve özlerinde buluştan sonra bu hâlin gereğini yaşama imkânını yitireceklerdir. İşte bu

yitiriş onlar için en büyük azap kaynağı olacaktır.Bu zuhurdan sonra Cehennemdekiler için bilgisizlik hâli ortadan kalkacak, umutlar tümüyle sönecek ve

içinde bulundukları ortama boyun eğmekten başkaca yapacakları bir şey kalmayacaktır.* * *

CEHENNEMDE NASIL BİR BEDEN OLACAK?Ruh yaşamı kıyâmete kadar kabir âleminde devam edecektir... Kıyâmet ertesinde Ruh bedenler

yeniden o boyut şartlarına göre oluşan bir bedene bürünerek dünyadaki yaşamda olduğu üzere mahşer ortamında yer alacak ve bu bedenler Cehennem ortamında da devam edecektir.

* * *CEHENNEM ORTAMINDA KİŞİNİN O ÂNA ULAŞMIŞ

KARAKTERİNE GÖRE YENİ BEDENİ MEYDANA GELİR Mahşer döneminden sonra bu defa bedenler, beyin tarafından (beyin derken, tabii o anda böyle bir

beyin değil, daha doğrusu “Bilinç” tarafından) … Veya şöyle demem lâzım; senin bilincinin o anda sahip olduğu beyin tarafından... Çünkü şimdi senin

beynin şu anda o mikrodalga bedendeki beyni meydana getiriyor. O beyinle mikrodalga beden devam ediyor, daha sonra senin beyin mânâna - beyninin ihtiva ettiği dalgalara göre yeni bedeni inşâ ediyor.

Bu yeni beden, yeni bir bâ’s oluyor. Bundan sonra senin o ana ulaşmış karakterine göre yeni bedenin meydana geliyor o Cehennem denen ortamın içinde...

* * *Cehennemdekiler, oranın şartlarına göre yoğunlaşıp bir tür maddeleşmiş bedenlerle yaşamlarına

sonsuza dek devam ederler!

48

Page 49: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *CEHENNEME GİDENLERİN BEDENLERİ

ÇOK BÜYÜKTÜR VE ANCAK SÜRÜNEREK HAREKET EDEBİLİRLER!

Çeşitli hadislerde, cehenneme gidenlerin bedenlerinin çok büyük oluşundan sözedilmesi ve orada ancak sürünerek hareket edebileceklerinin ifade edilmesi, hep düşük yeryüzü çekim alanından çok çok yüksek Güneş yerçekim alanına gidilmesi dolayısıyladır..

* * *CEHENNEMDE MADDE BEDEN OLMADIĞI HALDE

KİŞİ NASIL AZAP ÇEKER?Şu anda Dünya’da bu biyolojik madde bedenle yaşıyoruz. “Ölüm” dediğimiz olayla birlikte biyolojik

bedenimiz kullanılmaz hâle gelecek, beynimizin ürettiği, aynen bu beden şeklinde olan ruh bedenle kalınacak!.

Kabir hayatında, bu bedenin son hâli olan şekildeki ruh beden ile yaşantımızı devam ettireceğiz.“Mahşer” denen plâtformda da, gene bu bedene taallûk eden, bu beden görünümündeki ruh

bedenimizle yaşamımız devam edecek.Fakat, cehennem boyutuna girdiğimiz andan itibaren bedenimiz o ortama göre daha değişik bir şekil

alacak, ancak gene ruh beden olarak...Burada anlaşılmayan ve sorulan şu:-Madde beden olmazsa beden azap çekmez!.?.Bilimsellikten haberi olmayıp, çağlar öncesinin maddeci anlayışıdır bu; ve de onun bu sorusu!.Gerçekte madde yoktur!. Algılama vardır.Algılama da bulunduğu boyutu “madde” diye değerlendirir hangi boyutu algılarsa algılasın!.

* * *CEHENNEMDE NASIL BİR YAŞAM OLACAK?

Orada herkes birbirini görür ancak herkesin azâbı farklıdır.“Semûm” yâni “zehirleyici radyasyon” olarak târif edilen güçlü güneş ışınımı insanların hologramik-

dalga bedenlerini sürekli rahatsız edip, büyük azâblar çektirecektir. Şeytâniyet vasfıyla anlatılan cinler dahi buradadırlar; ve güçsüz insan ruhlarıyla top gibi oynarlar.İşte “Cehennem” denen Güneşin içindeki yaşantıda da, dalga beden tahrip olur, ezilir, uzar, genişler,

yassılaşır, yıpranır, yanar ve akabinde eski hâline döner... Ve bu durum tekrar tekrar sürer gider...“Cehennemin ateşiyle onların bedenleri, derileri defalarca yanar, kavrulur, sonra yeniden

meydana gelir.” (4-56)meâlindeki âyeti kerîme işte bu anlattığımız olayı teyîd eder.

* * *CEHENNEMDE YANMANIN BOYUTLARI

Cehennemde yanmanın iki boyutu var; 1-Maddesel yanma2-Şuursal yanmaBirincisi, bedenseldir. Cehennemin yüksek ısısındaki radyasyonun fotonlarının ışınsal yapıyı tahribinden doğmaktadır.

49

Page 50: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

İkinci tür yanış ise, mânevî yâni düşünseldir!. * * *

Cehennem dedim de...“SPAWN” diye bir film oynadı televizyonda ve kasetleri satılıyor burada şimdi... “SPAWN” filminde bir

çok sahneler, kutsal kitaplardaki Cehennem târifi üzerine öyle gerçekçi bir şekilde çevrilmiş ki, şaştım kaldım!...

M.... sordu seyrederken filmi... “Gerçekten böyle mi Cehennem”; diye... “Hani Cehennem şimdi olduğu gibi, duygu ve yanlış değer yargılarımızdan dolayı yanma değil miydi”, diye...

Ona anlatmaya çalıştım... “Nasıl, bu dünyada bir yanlış duygu veya şartlanmamızdan dolayı yanarken, aynı zamanda bedensel başka azap ve ıstıraplar da söz konusu ise... Cehennem ortamında da, aynı şekilde, hem yanlış değerlendirme şartlanmalarımızdan, hakikatimizi bilip hakkını verememekten dolayı yanma söz konusudur; hem de bedensel (yani ruh bedenin içinde bulunduğu güneşin içindeki bize alev gibi görünen) ortamdaki fiziksel şartlar dolayısıyla Cehennem kavramı geçerlidir... dedim...

* * *CEHENNEM ATEŞİNİN YAKITI

İNSANLAR VE TAŞLARDIR!(Soru: Kurân’da "Yakılacak şeyleri insanlar ve taşlar olan" ateşten bahsediyor. Buradaki ”

taşlar”dan kasıt nedir?)-Dünya!. Cehennem’de yanmanın iki boyutuna işaret ediliyor bu âyette... Birinci boyut; şuursal yanma... Buna “İNSAN” kelimesiyle işaret olunuyor..İkinci boyut; maddesel yanma.. buna da “TAŞLAR” kelimesiyle işaret olunuyor; anladığım

kadarıyla!.* * *

BEDENSEL YANMAFiziki yani bedensel yanış Cehennemin yüksek ısısındaki radyasyonun fotonlarının ışınsal yapıyı

tahribinden doğmaktadır...* * *

CEHENNEMİN DEV ALEV DİLİMLERİ (SEMUM-ZEHİRLEYEN VE TAHRİB EDEN RADYASYON)

Cehennemin alevleri "semûm" diye ifade edilmiştir Kur'ân’da; ki, bunun günümüzdeki anlamı "zehirleyen ve tahrip eden radyasyon" demektir!...

Taşları, yani maddeyi yakıp yok eden; buna karşın insanların " ışınsal bedenlerini" ise sadece "yakan", "yıpratan", "deforme eden" güneş radyasyonu, cehennemin dev alev dilimlerini oluşturmaktadır; ki, bu alev dilimleri hâlen, günümüzde 800 bin kilometreye kadar yükselmektedir... Varın siz, o günkü 400 milyon kere daha büyük hâlin şartlarını eğer hafsalanız alıyorsa düşünün!.

* * *

50

Page 51: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

İleride de tekrar üstünde duracağımız için, konumuzla çok yakından ilgisi olan iki kelimenin; "ŞİHAB" ve "SEMÛM" kelimelerinin Arap lisanında ne anlama geldiğini Hamdi Yazır merhumun tefsirine dayanarak verelim:

"ŞİHAB", lugatta "ateş alevi" demektir."SAMM". semm maddesinde fail; "SEMÛM"da onun mübalağası feul sıgasıdır... "SEMM", "zehir" ile,

bir de "SEMMÜLHIYAT" gibi "ince delik" mânâsına gelir. Nitekim, bedendeki terin çıktığı ve havanın nüfus ettiği gizli deliklere "mesemme", çoğulunda "mesamm" veya "mesemmat", cemül cemine de "mesammat" denilir.

"CAN"ın "NÂRI SEMUM"dan halkedilmiş olması, CİN ve ŞEYTANIN insanın gizli mesammatından hulûl edecek, zehirleyecek bir mâhiyette olduğuna işarettir.." (c:4,s:3059)

* * *HAKİKAT BİLGİSİNE SAHİP OLDUĞU HALDE

GEREKLİ ÇALIŞMALARI İHMAL EDENLER RUH GÜCÜ YETERSİZLİĞİ SEBEBİYLE AZAP

VERECEK ORTAMIN ŞARTLARIYLA KUŞATILIRLAR!Bkz. M / Mülhime Bilinç/ Kişide Hakikat bilgisini değerlendirecek ruh gücü yoksa, yüklendiği tüm

bilgiler cehennem ortamında tükenir gider.* * *

İNSANLAR DÜNYAYI KUŞATAN CEHENNEMDEN KURTULMAK İÇİN RASÛL VE NEBİLERİN PEŞİNE TAKILARAK YOLA ÇIKACAKLAR...

VE ANCAK İMAN NURU OLANLAR BU GEÇİŞİ BAŞARIP CENNET BOYUTUNA GEÇEBİLECEK!

Kıyâmetle birlikte “Kabir âlemi” yaşamı sona erecek, bütün insanların dünyadan ayrıldıklarındaki son sûretlerinde olan ruhları toplu bir halde “mahşer” diye isimlendirilmiş ortamda bir araya geleceklerdir.

Bu süreç, herkesin dünyada edindiklerinin ve elde ettiklerinin kendine neler kazandırıp neler kaybettirdiğini en detaylı bir şekilde yaşadıkları bir evredir ki, insanlar için hayli sıkıntılı ve uzun süren bir süreç olacaktır.

Daha sonra insanlar Dünya’yı kuşatan cehennemden uzaklaşmak için, Dünya’da iken inanmış oldukları Rasûl ve Nebilerin peşine takılarak yola çıkacaklardır. Bu yolculukta, iman sahipleri bu geçişi başararak “Cennet” ismiyle tanımlanan boyuta geçecek; iman nurundan mahrum olanlar ise “Cehennem” ismiyle tanımlanan boyutta yaşamlarını sürdüreceklerdir. Bu konunun detaylarını ilgili âyet ve hadisler ile “İNSAN VE SIRLARI” isimli kitapta anlatmıştık. İlgi duyanlar oradan okuyabilir detayını.

İman nuruna sahip olanların dünyadayken yaptıkları “ibadet” diye tanımlanmış çalışmaları, onların bu geçişi daha kolay yapmalarını sağlayacak, Rasûl ve Nebilerin haber verdikleri konularda yeterli çalışmaları yapmamış olanlar da, o geçiş sırasında bunun sıkıntısına katlanacaklardır.

“Cehennem” boyutunda kalanlar, ruh bedenle yaşamlarına devam ederlerken, “Cennet” ismiyle işaret edilen boyuta geçenler ise bir tür transformasyon yaşayarak, “ruh” bedenden arınıp, “nur” yapılı yaşamlarına başlayacaklardır.

* * *DÜNYADAYKEN BEŞERİ, HAYVANİ DUYGULARDAN VE DEĞER YARGILARINDAN ARINMAMIŞ OLANLAR

CEHENNEM ÇUKURLARINDA SEYAHATLERİNE BAŞLARLAR!

51

Page 52: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Eğer Dünyada velâyet makamına ulaşmışsan insan suretinde cehennemin içinden geçip gidiyorsun, Cennet denen ortama… Sırat’ı geçip gidiyorsun...

Yok eğer o düzeye ulaşmamışsan, yani “beşeri duygular” denen, hayvanî duygulardır esasında onlar; melekiyete ulaşamıyorsun!. Melekiyete ulaşamadığın zaman o hayvani duyguların karakteristiği olan hayvan suretine bürünüyor bedenin..

Hadisi şerifte “Mahşerde 10 hayvan suretinde olarak haşrolurlar” denmesinin sebebi bu!. Ve bundan sonra ne diyor hadisi şerifte; aşağı yukarı 70 bininin herbirinin içinde 70 bin olmak üzere, 70 bin çarpı 70 bin insan, direk Cennete girer diyor. Yani Cehennem azâbı duymadan, Cehennemde azap duymadan girer diyor. ”Geri kalanı, Dünyadayken o beşeri, hayvanî duygulardan değer yargılarından arınmamış olanlar bu defa Cehennem çukurlarındaki seyahatlerine başlarlar” diyor.

* * *CEHENNEM ÇUKURLARINDA TEK ŞANS,

O OLAYLA KARŞILAŞA KARŞILAŞA BAĞIŞIKLIK KAZANMAK!

“Onların herbiri bir Cehennem çukuruna girerler orada yıllar boyu yanarlar. Oranın azâbını bitirdikten sonra o çukurdan çıkarlar, ikinci bir çukura girerler, bu defa orada yanmağa başlarlar… Tâ ki kendi yapısının gerektirdiği bir biçimde yanıp bitmedikten sonra” diyor…

Bu çukurlardaki yanmanın sebebi ne?... Bu çukurlardaki yanmanın sebebi, biraz evvel izah ettiğim kabirdeki azâbın sebebi… “Ben”, esasında orijininde meleki yapıya sahip, ilâhi kuvvet ve kudretle mücehhez. O’nun halifesi

olmak üzere varolmuş bir varlıksın... Ama şu içinde bulunduğun dünyada önce bedenin tabiatıyla, sonra şartlanmalarla, duygularla ve değer yargılarıyla 70 bin türlü perdeyle perdelenmişin... Neticede kendini bu beden kabullenmişin… Allah’tan ayrı, O’nun dışında O’ndan gayrı bir varlık olarak kendini kabullenmişin. Bunun neticesi olarak da sürekli azap içerisindesin…

Ve nasıl kabir için izah ettim size, “senin o hoşlanmadığın kişi, nesne neyse onunla beraber oluyorsun ve onunla beraber olmak sana azap veriyo; ve onunla ola ola devamlı bağışıklık kazanıyorsun...

Dünyada ölmek var… Dünyada çıldırmak var... Çıldırırsın, kafayı üşütürsün, artık onun değeri senin için kalmaz orada azap biter… Ama öbür tarafta ne çıldırmak, kafayı üşütmek, deli olmak var... Ne de ölmek var!

Tek şansın sürekli o olayla karşılaşa karşılaşa karşılaşa bağışıklık kazanacaksın! Veya oradaki azaplardan en hafif bir tanesinin misalinin veriyim…

Kıskanma duygusu.. Beşeri bir duygu... Bu Dünyadayken kıskanma duygusu yüzünden bir cehennem azâbı yaşıyor bir kişi… Onun kıskanma olayının kalkması için o olaya bağışıklık kazanması lâzım. Bunu sağlayacak bir olayla sürekli karşılaşıyor… Belki 1000 defa belki onbin defa...

Sen bir defasını kaldıramıyorsun çıldıracak gibi oluyorsun, bin defa veya yüzbin defa aynı olayla karşılaşıyorsun… Veya fareden tiksiniyorsun, göremiyorsun, çıldıracak gibi oluyorsun… Her tarafını fareler sarıyor kucağında üstünde başında sürekli dolaşıyorlar..

Ne çıldırmak var deli olmak var ne de ölmek var... Veya bunun gibi daha başka şeyler. Ve bunun gibi, meselâ Allah’ın haram kıldığı bir olay… Sen o olayı yapmışın… O olay senin karşına seni cezbeden bir ateş olarak çıkıyor. O olaya Dünyada düşkün olduğun için o da ruhuna işlediği için otomatikman o olayın içine gidiyorsun... Ama içine gittiğin o olay bir ateş!. Ve o ateş bu sefer seni kuşatıyor sana azap veriyor... Bunun gibi tek tek ne kadar sende beşeri duygulara değer yargılarına alışkanlıklara veya tabiata uygun olarak neler varsa bunların hepsinde yanıyorsun... O yanmanın sonucunda da o şey senden gidiyor tabi...

52

Page 53: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

İşte “Cehennem Allah’ın rahmetidir” denmesinin sebebi hikmeti ortaya çıkıyor burada… Sen eğer saidsen, Cennetliksen, fakat sende de bu eksikler noksanlar haller varsa, bu hallerle de Cennnete gitmen mümkün değil! Ama Cehennemde sendeki bu eksik noksan hallerden azap duya duya bağışıklık kazanıyorsun ve arınıyorsun. O şey artık senin için birşey ifade etmiyor, o şeyden geçiyorsun... Ve bu geçişin sonucunda da neticede Cehennemden çıkarak Cennete gitmenin yolu sana açılıyor.

Ondan sonra işte yeni bir bâ’s şekli daha var.. Bütün bu kalıntılardan meydana gelen beden tekrar gidiyor ve tamamen meleki bir bedenle meleki yapıyla Cennete giriyorsun..

Bakın kaç türlü beden değişti, kaç türlü bâ’s meydana geldi...* * *

KİŞİ ÖLÜM SONRASINDA MİKRODALGA BEYİN ÜZERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAMAYACAĞI İÇİNDİR Kİ

CEHENNEM ÇUKURLARINA SAYISIZ DEFA GİRER VE ÇIKAR!‘İnsanların bir kısmı, öldükten sonra cehenneme gidecek, orada milyonlarla sene yanacak; burada

terkedemediği, atamadığı halleri orada sürekli yaşayacak; tekrar tekrar yaşayacak... Neticede, şartlar, artık ona azâb vermez hâle gelecek; ve azâb öylece bitmiş olacak.

Müminlerin, cehenneme girip de, yandıktan sonra cehennemden çıkması denen olaya gelince...Burada, sana azap veren bir olayla ilk karşılaştığında, göstereceğin tepkiyi yüz üzerinden yüz olarak

kabul edersek... ikinci defa aynı olayla karşılaşırsan, yüzde seksen tepki gösterirsin... Üçüncüde yüzde altmışa düşer tepkin. En sonunda boş verirsin, olay artık seni hiç etkilemez!.

İşte o şey, o takdirde artık sana azap verme durumundan çıkar!. Bu olay, şimdi dünyada iken kolay... Kendinde belli idrâkleri oturtabilirsen, bunu üç ayda, altı ayda, bir

senede bilemedin birkaç senede atarsın!. Ancak, bu beden ve bu beyin, bu şuur kendinden gittikten sonra; “ruh” denen o mikrodalga beyinle yaşamaya başladığın zaman, bunu böyle bir kaç defada atamazsın...

Biyolojik beyin, şu anda ruh üstünde, mikrodalga beyin üstünde rahatça gerekli yüklemeleri yaparak, bunları değiştirebiliyor... Ama öldükten sonra o imkân kaybediliyor!.

Ölüm sonrasında, mikrodalga beyinle baş başa kaldığımız zaman, onun yeni şartlara adaptasyonu, ancak ve ancak, aynı olayla pek çok sayıda karşı karşıya kalması suretiyle mümkün olur.

O yüzden de işte “Cehennem” dediğimiz hayat çok çok uzun sürelere ve boyutlara dönük bir hayattır... Ve bu halleri orada çok uzun sürede atmak mümkün olur.

Bu gün bu dünyada, sana azap veren her hangi bir olaydan, yüz kere aynı olayı yaşamakla kurtulabilirsen; orada belki on milyon defa aynı olaya, aynı azâba tahammül edeceksin!.

Neticede artık o olay sana azap vermez olacak .‘’Cehennemde insanın kendisine azap veren cehennem çukurlarına sayısız defa girip çıkması’’

diye sembolize edilen olay budur işte!.Aslında bu dünyada da cehennem çukurlarına girip girip çıkıyoruz da, olayın ne olduğunun ismini

koyamıyoruz bu konudaki bilgisizliğimizden… * * *

“MÂLİK”Cehennem halkının lideri olan varlık.

* * *ZEBÂNİ

53

Page 54: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

İnsanları ezici hor hakir hâle getirici, onları zebun edici varlıklar anlamında olarak “zebâni” denmiş.* * *

CEHENNEM PUSUDA!CEHENNEMİN PUSUDA BEKLEYEN VARLIKLARI İSE

“ZEBÂNİLER”Bilelim ki, her ortamın kendine has canlı türleri vardır... Her gezegenin ve yıldızın kendine has canlı bilinçli birimleri varolduğu gibi; evrenin farklı boyutlarının

oluşturduğu değişik katmanların dahi farklı canlı türleri vardır ve bütün bunlar hep bilinçli varlıklardır. İşte bunların hepsi birden Din terminolojisinde sadece "melek" kelimesiyle tanımlanmıştır.Beyinlerimiz genel yapısı itibariyle, sadece beşduyu dediğimiz "kesitsel algılama araclarıyla" gelen

verileri değerlendirmek için programlanmış olduğundan, algıladığımız kesitin dışında kalan boyutlardan ve bu boyut katmanına ait canlılarından habersiz yaşamaktayız!.

Oysa, gerçekte, bırakın başka gezegen ve yıldızlarda yaşayanları; "cin" ismiyle işaret edilen ve her an beyinlerimizi etkilemeye çalışan aramızda yaşamakta olan canlı türlerinin dahi farkında değiliz. Nerede kaldı, başka gezegenler ya da yıldızdakiler!

Her neyse!Bir âyet-i kerimede “Cehennem”in insanların güzergâhı üzerinde olduğu veya cehennemin pusuda

olduğu anlatılır. Bu pusudaki varlıklar, işte bu zebâniler!Pusu ortamı da, “Cehennem” ortamıdır!Nasıl, dünya üzerinde insanlar veya dunyada ve uzayda yaşayan cinler var ise; onlar gibi her

gezegende ve yıldızda da yaşayan değişik türden varlıklar vardır!. Dolayısıyla Güneş'in de kendine has ışın yapılı sâkinleri mevcuttur. İşte bunlar Kur'ân-ı Kerîm'de "zebânî" diye târif edilmişlerdir. Bu isimle adlandırılmışlardır!İşte, Güneşin içinde yaşamını sürdürmekte olan canlılara, bilinçli varlıklara da Kur'ân-ı Kerim'de

"zebânî" denilmiştir!.* * *

ZEBÂNİLER BİR TÜR MELEKTİRVE NUR YAPILIDIR!

Cehennem varlıkları olup "zebâni" adıyla tanınanlar da "melek"tir! * * *

Bunlar, bir tür "melek"lerdir! "NUR" yapılı olmaları; ve o ortam içinde meydana gelmeleri sebebiyle, diğer ortamlardan oraya girecek varlıklara GÖRE çok zor olan şartlara rağmen; içinde bulundukları şartlardan hiç etkilenmeden; tıpkı bizim yaşayamadığımız su ortamında balıkların yaşaması gibi; Güneş'in çok yüksek radyasyon ortamında doğal hayatlarını sürdürmektedirler.

Çok iri bedenleri ve dışarıdan o ortama gireceklere göre de, çok serî hareket kâbiliyetleri mevcuttur. Balığın suyu yutup, suyu çıkarması gibi, onlarda “ateş” yerler ve “ateş” çıkartırlar!.. Oraya gidecek olan

gerek insten gerek cinden tüm canlılarla top gibi oynarlar, “aklınız olsaydı, buraya düşmezdiniz, sizi uyaranlar gelmedi mi?” derler.

* * *ZEBÂNİLERİN HERBİRİ

DEV BOYUTLU VARLIKLARDIR

54

Page 55: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bunların her bir tanesi koskoca bir dağ gibi.. Her bir zebani, koskoca bir dağ gibi vücuda sahip! Ufak yerin ve yerçekimi ufak olan yerin varlıkları da ufak olur. Yerçekimi ağır olan ortamların varlıkları

da, ona göre dev varlıklardır. Güneşin yerçekimi Dünyadan çok çok yüksek olduğu için oranın canlı varlıkları da ona göre çok büyük boyutlardaki varlıklardır.

İşte Cehennem meleklerinin Cehennem kapısının 500 senelik yol diye tarif edilmesi, ordaki meleklerin çok dev boyutlarda olarak hadislerde tarif edilmesinin sebebi budur. Yani onların yanında bir insan senin vücudundaki bir pire gibi falan kalıyor.

* * *ZEBÂNİLER 19 TÜRDÜR!

Cehennemdeki bu zebâniler 19 türdür. Tür olarak 19 türdür. Besmele de 19 harftir!* * *

ZEBÂNİLER NİÇİN EZİYET EDER?Biz, doğal ortamımızda, nasıl gücümüzün yettiğine hükmediyor, kuşu kafese koyuyor, hayvanları kendi

anlayışımıza göre terbiye(!) ediyor; ayıların burnuna kanca takıp, “mârifet öğretiyoruz”, diye kızgın saç üzerinde zıplatıp, yürütüyorsak... “Zebânîler” de kendi doğal ortamlarına dışarıdan gelen varlıkları öylece “terbiye”(!) ederler!.

Ama o insanlar, ya da diğer canlılar bundan azâb ve ızdırap duyarlarmış, elbette ki bu onların sorunu değildir!.

“Zebânî” denmesinin sebebi, “zebûn edici” olmalarıdır. Ve bu kelime, genel olarak sıfatlarından dolayı kullanılan isimdir. Yâni, öylesine güç sahibi, hükmedici ve dilediklerini yaptırıcı varlıklardır ki, onların güçleri karşısında, herkes aşağılanır, ezilir, azâb ve ızdırap duyar!.

Tıpkı, burada “cin”lerin hükmüne girip, sersefil sokaklara düşen bir kısım insanlar gibi; ya da sirklerdeki “terbiyeci”lerin eline düşmüş hayvanlar, ya da laboratuvarlarda kullanılan ve en az bizim kadar yaşama hakkı olan kobaylar gibi!.

Öyle ise, yapılacak en iyi iş, o şartlara en iyi şekilde hazırlanmaktır!.Bu isim onlara, oraya gidecek “insanlara göre” verilmiştir.. Ellerine düşen varlıkları “zebûn edici” yâni

aşağılayıcı, horlayıcı, onlara istedikleri her şeyi yapacak özellikleri dolayısıyla bu şekilde isimlendirilmişlerdir.

Esasen bu varlıklar, kendi başlarına kötü varlıklar değillerdir...Güneş içinde yaşamaları ve orada meydana gelmeleri sebebiyle son derece güçlü, bize göre lâtif,

hareket kâbiliyeti son derece yüksek varlıklardır.Dışarıdan güneş içine gidecek olan “ruhlar” ise; yer çekimi Güneşe göre son derece düşük olan

Dünyada meydana geldikleri için, orada büyük bir zayıflık ve güçsüzlük içinde olurlar.Kezâ Güneş`e gidecek “CİNLER” dahi düşük seviyeli dünya yerçekimine göre yapılandıkları için,

cehennem tâbir edilen bu ortamda ora halkından büyük eziyet görür halde olacaklardır. * * *

MÂNEVİ CEHENNEM(DÜŞÜNSEL AZAP-ŞUURSAL YANMA)

Cehennemin maddi azâbından hadsiz hesapsız güçlü olanı mânevi yani düşünsel azâbıdır!. * * *

MÂNEVİ CEHENNEMİN SEBEBİ KİŞİNİN ÖZ’ÜNDEKİ KENDİNİ BİLEBİLME HASLETİNİ

55

Page 56: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

ORTAYA KOYAMAMASINDANDIR! “Mânevî cehennem”, kişinin kendini meydana getiren ilâhî isimlerin terkibi olarak kalması ve bu

terkibin özünde bulunan kendini bilebilme hasletini ortaya koyamamasındandır!.Azâbının, yanmasının sebebi de; kendisinde mevcut olan bu haslettir. Terkibinin oluşturduğu huy-tabiat ve şartlanmalardan, kendini Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmak sûretiyle

kurtaramaması, neticede cehenneme gidişine yolaçar!.Kişi terkibiyetinin hükmünden çıkarsa, mânevî mânâda cehennem diye bir şey kalmaz ...

Dünyada iken cennete girmişlerden olur.* * *

Kendindeki hangi özelliği keşfederek onu kullanmak sûretiyle bir cehenneminden kurtulup, karşılığı olarak o cenneti yaşayabildin?.

* * *Kişinin kafasına yerleşmiş, yanlış bilgi ve şartlanmaların oluşturduğu kabullerin, orada karşıt

gerçekleriyle karşılaşmalarından meydana gelecektir.Bunun en başta gelen sebebi ise, kişideki “benlik” duygusu, “sahiplik düşüncesi”, “hırs”, “tamah”,

kendini beden kabullenme ve bunun sonucu olarak sadece bedensel zevkler istikametinde hayvansı yaşam türü gibi sebepler...

* * *Cehennemini, şartlanmalarınla, duygularınla ve ellerinle tutuşturmakta olduğunun farkında mısın?.

* * *YANINIZDA GÖTÜRDÜĞÜNÜZ ATEŞİNİZ

VİCDANINIZDA GİZLİDİR!Bakın, “ben cehennemde acaba yanacak mıyım, ne kadar yanacağım” sorusunu gündeme

getirdiğinizde şunu sorun kendinize:“Vicdanen bu konuda ne kadar rahatım?.”Akşam yatağa yattığınız zaman uyumadan evvel, kendinizi vicdanî muhasebeye çekin!. Bu vicdani

muhasebe ile sorun kendinize: “Ben neler yaptım?. Bu yaptıklarımı hangi gaye ve amaçla yaptım?.” Bunu sorun kendinize!.Alacağınız cevap sizin o sınavdaki puanınızı gösterecektir.Cehennemden ya çok kısa bir sürede geçeceksiniz, cennet ortamına geçmek üzere; ya da orada bir

hayli fazla kalacaksınız!.“Cehennemde hiç ateş, odun, alev yoktur. Oraya herkes kendi ateşini yanında götürür.” diyor

Allah Rasûlü. İşte o yanınızda götürdüğünüz kendi ateşiniz, vicdanınızda gizlidir!. O ateşin kaynağı, vicdanınızdır!. Ya samimiyet suyu ile doludur, sulanmıştır... Ya da riyâkârlık

ikiyüzlülük münâfıklık ateşiyle kıvranmaktadır vicdanınız!.Her gece yapamıyorsanız haftada bir; haftada bir yapamıyorsanız ayda bir; ama mutlaka vicdanınızı

ziyaret edip onunla bir sohbet edin!.Pahasını ödeyemeyeceğiniz en büyük aldanma, kendi kendinizi aldatmadır.

* * *MÂNEVİ CEHENNEMİN YAKIŞI

DÜNYADA BAŞLAR…

56

Page 57: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cehennemin mânevi ateşi, şuurundaki sahiplik düşüncesidir!. Ki, yakışı dünyada başlar.Herhangi bir nesnenin sahibi olduğunuzu düşünüyorsunuz ve o nesneyi yitirdiğiniz anda başlıyorsunuz

yanmaya!. Oysa, "Allah verdi, Allah aldı" deyip işi bitirebilseniz, "yanma" olayı bir anda sona erecek; ya da hiç olmayacak!.

Esasen cehennemdeki "yanma"ların kökeninde büyük ölçüde, toplumsal şartlandırmalar; bu şartlandırmaların oluşturduğu değer yargıları; ve nihâyet bunların tümünün meydana getirdiği duygular yatar!.

Hangi şey ya da konu için "ille de böyle olmalı" diyorsanız, sizi mutlaka bir "yanma" bekliyordur... Kaçınılmazdır!. Çünkü, er ya da geç, bir gün o şey sizin istediğinizin dışındaki bir hâle dönüşecek; neticede siz de bundan dolayı "yanacaksınız" demektir!.

Kişilerin büyük çoğunluğu, dünyada yaşarken "yanmaya" başlar... Bir kısmının yanması da ölümle, yâni biyolojik bedeni terkedişiyledir... Çünkü, sahibi olduğunu sandığı herşeyin elinden çıktığını, yitirildiğini bizzat yaşamaktadır!.

* * *İNSAN DÜNYADA BEDENE DÖNÜK YAŞADIĞI SÜRECE

FARKETSE DE FARKETMESE DE CEHENNEM HAYATI İÇİNDEDİR!Kendini bir beden olarak müşahede etme, tesbit etme, değerlendirme ve bunun gereğini yaşama hâli,

"Adem ve Havva`nın, Cennet`den Dünya`ya indirilmesi" diye târif edilegelmiştir. Yani, Adem ile Havva`nın, Cennet`den Dünya`ya indirilmesi bir "mekânsal" indirilme olmayıp; içinde yaşadıkları "Ruhâni güçlerle" tahakkuk etme hâlinden, bedeni kayıtlar ve kısıtlamalar yaşamına geçmeleridir... "Ahsen-i Takvim"in, "Esfeli sâfiliyn"e indirilmeleri de denmektedir buna...

İşte bundan sonradır ki, Adem nesli dünya üzerinde, dünyanın şartları içinde yaşamaya ve kendilerini bir beden olarak görme hâlini kolay kolay üstlerinden atamama cezasını çekmeye başlamışlardır; ki bu duruma;

"Dünya mü`minin sicciynidir"şeklindeki Rasûlullah aleyhisselâm açıklamasıyla işaret edilmiştir.Öyleyse insan, dünyada yaşadığı sürece; kendini bir beden kabul ederek, bu bedene dönük yaşadığı

sürece farketse de farketmese de Cehennem hayatı içindedir.“Cehennem hayatı” deyince yalnızca ötede, gelecekte, maddî ateş olarak düşünmeyelim!. Kişinin

kendisindeki ruhânî güçleri veya bir diğer anlatımla kendi varlığında mevcut olan ilâhi isimlere dayalı sayısız kemâlâtı ve bu kemâlâtın getireceği özellikleri ve güzellikleri yaşayamama hâli de bir tür Cehennem hâlidir.

* * *NE KADAR GERÇEKÇİ OLABİLİR VE

EVRENSEL BAKABİLİRSEK O KADAR CENNETİ YAŞARIZ!Cehennemi yaşıyoruz; şartlanmalarımız, DUYGUlarımız ve değer yargılarımız yüzünden... Cenneti

yaşıyoruz; gerçekçi olmamız, duygularımız ve evrensel bakabilmemiz yüzünden!.* * *

KENDİSİNDEKİ ÜST BOYUTTAN GÂFİL OLAN, KESRET GÖRÜŞÜNÜN GETİRDİĞİ YAŞAMLA

DÜNYASINDA CEHENNEMİNDE PERİŞAN OLUR!Tasavvufta bahsedilen tüm mertebeler, herkeste mevcuttur!. Fark, bunların şuurunda olarak yaşamak ile farkında olmadan yaşamak arasındaki farktır.

57

Page 58: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kendinde bunları bulmuş olan, bulduğu kadarının cennetini yaşar.Kendindeki üst boyuttan gâfil olan da, bunun sonucu olarak, kesret görüşünün getirdiği yaşamla,

dünyasında, cehenneminde perişan olur!.* * *

YANMALAR, YANLIŞLAR YÜZÜNDENDİR!

(Soru: İnsan ve Sırları kitabınızda; ''Şu anda nasıl maddi ya da mânevi yanışlar sözkonusu ise, ölümötesi yaşamda da aynı şekilde yanışlar sözkonusudur!.' diye bir anlatımınız var. Ölümötesindeki yanışlardan kastettiğiniz nedir Üstadım?..)

Bu kayıtların aynıyla devam edecek ölümötesi boyutta da... Bundan dolayı yanmalar söz konusu... Yanmalar, yanlışlar yüzündendir... Yanlışının sonucuyla karşılaşmak “yanmak “ diye târif edilmiştir...

* * *“ENE”, CEHENNEM İÇİN YARATILMIŞTIR!

"Ene", Cehennem için yaratılmıştır. Cehennemde yanmanın kökeni, "benlik” kavramı ve ona dayalı duygular ve kabullerdir!

* * *ENFÜSİ CEHENNEMİN ODUNU

Enfüsî cehennemin odunu, şartlanmalar ve tabiatındır!. * * *

Cehennemini, şartlanmalarınla, duygularınla ve ellerinle tutuşturmakta olduğunun farkında mısın?.* * *

CEHENNEM ODUNLARINI ATEŞLİYORUZ… ELLERİMİZLE!

Basiretle bakarsan ne sen sensin… ne ben, benim!.Hepimiz ÖZ’de biriz!Ve gerçekte gözde biriz! Çünkü göz özden ayrı değil, görebilene!. İşte bu gerçeği anlayıp farkedersek artık ırk renk cins cinsiyet gibi kavramların blokajından kendimizi

kurtarıp, sevgiyle dostlukla elele verip güzellikleri iyilikleri paylaşırız aramızda!. O zaman dünyanın cennete döndüğünü görürüz... O zaman azaplar, üzüntüler, sıkıntılar biter…Zaten İnsanoğlu cehennemi kendi kendine yaratıyor. Nasıl mı yaratıyor?.. Odunları ateşleyerek!.Cehennem odunlarını ateşliyoruz… Neyle?. Elimizle!Nedir o cehennem odunları?.1-Gurur2-Duygular3-Bu ikisini besleyen şartlanmalar.. ”illâ bu böyle olmalı!!!.. Böyle olacak!!!Gecenin 12 de güneş doğsun diye ısrar edersen kendini cehenneme atıyorsun demektir. Çünkü

gecenin 12.de güneş doğmaz!

58

Page 59: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Doğmayacak güneşi doğdurmaya çalışmak insanın kendini kendi eliyle cehenneme atması demektir.* * *

DEĞER Mİ?...Dünya yaşamında üç-beş, ya da on-onbeş defada kazanacağın bağışıklığı, cehennem ortamında belki

de milyonlarca defada elde ederek, o azâbtan kurtulabileceksin... Değer mi?* * *

MÂNEVİ YANMANIN SÜRESİ(Soru: Mânevi yanmanın maddi yanmaya nispetle daha uzun sürmesindeki sebebi nasıl izah

edebilirsiniz.?..)Maddi yanma, hücre yenilenmesiyle geçer; evlâdını kaybeden bir annenin yanması neyle ve ne kadar

zamanda geçer?...* * *

ANCAK ÖZ’ÜNDEKİ ALLAH’A AİT GÜÇLERE İMAN EDENBU GÜÇLERİ HAREKETE GEÇİREBİLECEK

VE CEHENNEMDEN KURTULACAK GÜCE ERİŞEBİLECEKTİR!Çünkü onlar ÖZ’ündeki güçlere inanmazlar, taklidi de olsa yâni “Tanrı anlayışı”nda olan iman ehli gibi

ötesindeki bir gücü kabul edip O’na yönelmezler. Böylece ÖZ’ündeki Allah’a ait güçleri harekete geçiremezler!

Cennete girmek niçin imana bağlıdır?… Bunu açıklamaya çalışayım…Bir kısım felç olayları vardır ki, bunlar tamamiyle psikolojik kökenlidir!. Bedende patalojik hiçbir problem olmamasına rağmen, kişi kendisinin felçli olduğunu ve bir daha asla

yürüyemeyeceğini vehmederek; tekerlekli sandalyesinde cehennemini yaşar!. Hastalık hastası diyebileceğimiz kişiler kendilerini etki altında tutan vehim gücü yüzünden akıllarını yeterince değerlendiremez, çeşitli kâbiliyetlerini kullanamaz; ve böylelikle de hayatlarını ızdıraba dönüştüren cehennemden çıkamazlar!.

İnsanın, gerek dünya yaşamındaki cehennemî süreç; ve gerekse de ölümötesi yaşamındaki cehennemi, hep onda gâlip gelen vehim kuvvesinin sonucudur!. Bunun sona erdirilmesi ise yalnızca iman kuvvesi ile mümkündür!.

İstisnasız bütün insanlar “mahşer” denilen genel toplanma ortamından sonra “cehennem” diye adlandırılan ortama gireceklerdir… Bundan sonra iman sahipleri oradan çıkacaklar ve cennet ortamına geçecekler; imanı olmayanlar ise cehennem ortamında ebedî olarak kalacaklardır!. Yâni cehennemden çıkıp cennet ortamına geçmek, kişinin ameline, çalışmalarına bağlı olmayıp; tamamiyle iman konusuyla ilgilidir!.

“Allah’a iman” denen olay , “Tanrıya iman”dan farklıdır!Sen “ALLAH’A İMAN” ettiğin zaman, Allah’ın varlığından var olan bir varlık olduğunu ve O’na

ait özelliklerin kendi varlığında olduğunu bilip buna iman ediyorsun! Buna imanın ne kadar ise hayatta o kadar başarılı olursun.

En dar kapsamlı anlamıyla “Allah’a iman”da; kişiye karşılaştığı zorlukları, ”Allah”a ait özelliklerin kendisine o konuda yardımcı olacağına ve kendisini o konuda selâmete çıkaracağına iman” sonucunu getirir! Kişi bu iman ile kendisinde cehennem ortamından çıkacak gücü bulur!

İsterse zerre kadar imanı olsun!Ama kişinin böyle bir imanı yoksa, kendisini bildiği güçlerinden ibaret sayıyorsa, ”Allah’a ait

kuvvetlerden mahrum kalacağı için” ebediyyen cehennemden çıkamayacaktır!. İman etmediği için

59

Page 60: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

başkası da, kim olursa olsun ona bu konuda yardım edemeyecektir!. Aklı vehim gücünün etkisi altında olduğu için kendisinin asla yürüyemeyeceğini sanan kişi gibi! Yâni ebedî olarak cehennemde kalacak olanlar, yaşamlarını yöneten vehim kuvvetinin etkisi altından kendilerini kurtarıp, iman etmeden yaşadıkları için sonsuza kadar cehennemde kalmaya mahkûm olmaktadırlar!.

Oysa, taklidi de olsa iman ehli ister dışa ister içe yönelsin, bu yönelmenin tabii sonucu Öz’ündeki Allah’a ait mânâları harekete geçirecek ve böylece Cehennem’den kurtulmak için gerekli güce ulaşacaktır!

* * *Zerre kadar bu sırrı hissedip yaşamış olanlar, sonunda Cehennem’den çıkacak ve ebeden Cennet

boyutunda yaşayacaklardır!.* * *

İşte âhirette yaşayacaklarına yön verecek olan da, "B" sırrından anlamış olduğun kadarıyla, “Allah”a imanındır!...

İman, Cehennem’den çıkmanın tek anahtarıdır!.* * *

KİŞİ CEHENNEMİN MANYETİK ÇEKİM ALANINDAN KURTULUP UZAYA AÇILABİLMESİ, BEYNİN

ANTİÇEKİM DALAGALARI ÜRETEBİLMESİYLE MÜMKÜNDÜR ANCAK!"Antiçekim" dalgaları az önce de anlattığım beyin çekirdeğinin ana rahmindeki 120. günde kendisine

isabet eden farklı türde kozmik ışınım sonucunda yaydığı ve taşıyıcı dalgalara yüklediği bir çeşit mikrodalgadır.

Az önce bahsetmiş olduğum "anti- çekim" dalgaları her beyin tarafından üretilmez... Şâyet, bir beyin bu "anti- çekim" dalgaları üretip, "taşıyıcı" dalgalar dediğimiz anayapıya yüklerse, o

kişinin ruhu bedenden kurtulduktan sonra dünyanın manyetik çekim alanından da, daha sonra güneşin çekim alanından da kendini kurtarıp; önce uzaya açılabilir; daha sonra da boyut değiştirme olanağını elde edebilir!.

* * *Kişinin, şâyet beynindeki antiçekim dalgası üreten devre açılmış ise, “NUR”lu bir dalga bedene, yani

“Işınsal bedene” sahip olacak; ve böylece de “nûru” yani “enerjisi” nispetinde hızlı bir şekilde kurtuluşa erecektir.

Eğer bu kişinin beyni, antiçekim dalgalarını üretip ruhuna yükleyemez ise, “nûr”u yetersiz olduğu için, önce dünyanın daha sonra da cehennemin güçlü çekim alanından kendini kurtaramayacak ve ebedî olarak Güneşin içinde kalacaktır!.

* * *BELLİ ÇALIŞMALAR YAPARAK KENDİNDEKİ GÜÇLERİ

ORTAYA ÇIKARTABİLİRSEN NETİCEDE KENDİNİ CEHENNEMDEN KURTARABİLİRSİN

Şâyet Allah Rasûlü’ne inandığın için, onun gösterdiği yolda, târif ettiği tarzda belirli çalışmalar yaparak, kendindeki bu güçleri ortaya çıkartabilirsen, neticede kendini “Cehennem” diye bahsedilen ortamdan kurtarabilirsin.

Fakat, ne kadar inandığını söylersen söyle; Allah Rasûlü’nün gösterdiği yolda, O'nun târif ettiği biçimde, zorunlu olan çalışmaları yapmazsan, sana o şartlarda gerekli olacak güçleri ve özellikleri elde edemeyeceğin için neticede kendi kendini Cehenneme atmış olacaksın!.

60

Page 61: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

“Herkes için yaptığı çalışmalara göre dereceler vardır. Kimseye haksızlık edilmeyerek, fiillerinin karşılığı verilir.” (46-19)

* * * “Bu senin yaptıklarının karşılığıdır. ALLAH, kullarına zulmedici değildir!” (22-10)Öyle ise aklını başına toplayıp, sana verilen bu beyin hazinesini, enerjisini, ömrünü, ölümü tattığın

anda bu dünyada bırakacağın, gittiğin ortamda sana hiç bir yararı olmayacak şeyler için “ israf” etmek suretiyle “nefsine zulmetme”!

* * *ŞU ANDA YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMALAR

KENDİMİZİ CEHENNEMDEN KURTARMA ÇALIŞMALARIDIR!Şu anda hepimizin yaptığı çalışmalar, kendimizi cehennemden kurtarma çalışmalarıdır. Daha hiç birimiz, çalışma olarak, bilfiil Allah`ı görmek üzere bir çalışmaya girmiş değiliz.Temelde, gayemiz, idealimiz, maksadımız bazılarımızda her ne kadar "Allah"a ermek ise de; şu anda

ki bütün çalışmalarımızın semeresi, kendimizi cehennem azaplarından kurtarmaktır!.Henüz kendimizi cehennem azaplarından kurtarmış değiliz.Niye?.Çünkü; bir kere hepimizde kendimizi şu beden, şu varlık olarak hissetme hâli mevcut!. Hepimizin

evi var, malı mülkü var, parası, anası, babası, kocası var... Bunların da hoşumuza gitmeyen hâllerinden dolayı, sıkılmalarımız, üzülmelerimiz, bunalımlarımız söz konusu.

Cehennemin bu dünyadaki yaşamı, işte bu hâllerdir!. Ve biz bu hâllerin içinde olduğumuz sürece de, hâlâ, kendimizi cehennemden kurtarma çalışmaları içindeyiz.

* * *CEHENNEM ATEŞİNİ SÖNDÜREN; İMAN NURUDUR.

CEHENNEM İMANI OLMAYANA İMAN KAZANDIRMAZ!"İman nûru, Cehennem ateşini söndürür!", buyuruyor Allah Rasûlü. Cehennem ateşimiz hâlâ bizi

yakıyor ise, bu nedendir acaba?.Her şeyin Tek’in takdiri, dilemesi ve yaratmasıyla meydana geldiğini; olanın, olandan başka türlü

olmasının da mümkün olmadığını idrâk eden basiret, bunu, kendisinde açığa çıkan “İman nûru” ile yaşayabilmekte ve kavrayabilmektedir!. Bu “İman”la da, Allah Rasûlü'nü görmemiş, duymamış olsa bile, sonuçta Cennet boyutunun bir ferdi olur!

Allah’a iman ve teslimiyet dışında hiçbir şey cehennem ateşini söndüremez!. * *

Cehennem, Dünya’dayken imanı olmayana iman kazandıramaz!İman ehli olan herkes, arındıktan sonra Cennet boyutuna geçecektir.

* * *Cehennem içinden ateşlenir!. Cehennem dışından sarar… Cehenneme imanla girene, cehennem: -Ey imanlı, nurun ateşimi söndürüyor; çabuk geç git!. dermiş… Cehennem ateşini söndürecek tek nur, Kadere ve Takdir edene imandır. Aynı sıkıntılı ortamı paylaşan iki kişiden biri imanlıdır; “Allah böyle takdîr etti, böyle oluyor, bunda da bir

hikmet var” der, azâbı, sıkıntıyı duymaz.

61

Page 62: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Diğeri ise, Allah’ı görmez… Gizli şirk ehlidir... Cehennemini yaşar.O, başına gelenin Allah’tan olduğunu bilmez… “falanca yaptı da onun için bu iş başıma geldi “der. Ve

bu sefer kendini, kendi eli ile ateşe atar. Bilmez ki, başına gelenlerin tümü falanca veya filânca kişinin yapmasından değil, Allah’ın ona,

onu takdîr etmesinden, o hâli yaşamasını dilemesindendir.O yaşadığı kötü olay, tecrübedir.İnsan, bu dünyaya belli tecrübeleri yaşayarak, belli bir kemâle ulaşmak için gelir. Yaşanılan her kötü olayda da bir ibret vardır. Bu ibreti, ya o olayı yaşarken alırsın. Ya da, aradan üç ay, beş ay, bir sene, beş sene geçtikten sonra

alırsın. Ama neticede, yaşanılan her olayda bir ibret vardır. Yaşanılan her azâb ve sıkıntı bir takım yanlış, eksik bilgilerin giderilmesine vesile olur. Yaşanılan olaylar, insanı, gerçeğin dünyasına yönlendirir... İnsanı, hayâl dünyasından çıkartır. En önemli nokta burasıdır!. Çünkü, hepimiz kendi kafamızda bir hayâli dünya yaratırız. Hayâli değerler oturturuz. Hayâli kavramlar

meydana getiririz. Ve, öyle bir dünyada kendimizi hapsederiz.Halbuki, yaşanılan gerçekler öyle değildir. İnsanın hayâl dünyasındaki değerleri ne kadar çoksa,

yaşamın gerçekleri ile karşılaştığı zaman duyacağı azâb da o kadar fazla olur.Ne kadar gerçekçi yaşarsan, Allah’ın yarattığı bu Sistem ve Düzeni ne kadar gerçekçi bir biçimde

anlayıp değerlendirebilirsen, olaylar karşısında o kadar az etkilenirsin, olaylar seni o kadar az sarsar. Ve, kendini o kadar sağlam bir geleceğe hazırlarsın!.

Dolayısıyle gerek dünyada yaşarken gerek daha sonrasında cehennemin yakmasından, çeşitli azap ve sıkıntılardan, yanmalardan kurtulmak, dünyada yaşarken huzura ermek; ancak ve ancak Allah’ı bilmek, O’nun var ettiği “Sistem ve Düzen”i idrâk etmekle mümkün olur.

Kim, Allah’ı ötede bir tanrı gibi düşünüyorsa, o anda da ve o düşüncesi devam ettiği sürece de, dünyada da, ahirette de azâb çekmeye mahkûmdur. Kendi azâbını kendisi oluşturuyordur.

Nitekim, Hadis-i Şerifte ; “Cehennemde ateş, odun yoktur!. Herkes kendi ateşini, odununu dünyadan kendi götürür.”

Buyuruluyor.. * * *

CEHENNEM, “TANRI’YA TAPMA”NIN SONUCUDUR...

TANRIYA TAPINANIN CEHENNEMDEN ÇIKMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR!Tanrınıza tapınıyorsanız, bilin ki yaşadığınız Cehennem, bunun sonucudur!.Tanrıya tapınanın cehennemden çıkması mümkün değildir; tanrısına tapınmaya tövbe etmedikçe!.Ne ötelerde bir yerde oturup bizi sınayan ve sonunda da hoşuna gitmezsek Cehennemine atacak olan

Tanrı var; ne de kandırabilirsek Cennetine sokacak ilâh!.* * *

“Kulluk”, varoluş gayesine uygun davranışları ortaya koymaktır..."TANRI"YA TAPINILIR; "ALLAH"A KULLUK EDİLİR!.Tanrınıza tapınıyorsanız, bilin ki, yaşadığınız cehennem bunun sonucudur...Tanrıya tapınanın cehennemden çıkması mümkün değildir; tanrısına tapınmaya tövbe

etmedikçe!.

62

Page 63: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *Cehennemde ebedi kalacak olanlar, “ALLAH”a iman etmeyenlerdir!.Allah Rasûlü’ne iman edip de, kafalarında yarattıkları tanrıya “Allah” etiketi yapıştırmaktan

kurtulamamış, bu yüzden de Allah’a iman noktasına ulaşamamış kişilerdir!* * *

KİŞİDE İMAN NURU OLMAZSA CEHENNEMDEN ÇIKAMAZ.EFLÂTUN’UN CEHENNEMDE KALIŞININ SEBEBİ İMAN NURNUN OLMAYIŞIYDI!

Eğer iman yoksa o kişide, şartlanmalar ve tabiat ve duygular perdelerini kaldırmasına rağmen; "nefs" perdesi onda kalkmaz!. "nefs" perdesinin onda kalkmayışının sebebi iman nurunun onda açığa çıkmamasıdır!.

"Nefs" perdesi kalkmadığı sürece kişi hakikata eremez, zâhirde kalır. İman nuru ile nefs perdesi kalkar!. Ancak, iman nuru da saadet hükmünü almış kişide meydana gelir. Eğer 120. günde saadet hükmünü almamışsa, o kişide nefs perdesi kalkmaz!. Niye? Çünkü iman

nuru yok!. İman nurunun varlığı kişide ana rahminde 120. günde saadet hükmünü, açılımını almasına bağlıdır. Onu almadıysa ne yaparsa yapsın bu mümkün olmaz!.

İşte Eflâtun'un cehennemde olmasının sebebi "ŞAKİ" olarak varoluşuydu!Esasen, Eflatun âdet yani şartlanmalar ile tabiat perdesini kaldırmıştı. Eflatun`da istidraç denen

haller de görülmüştü!. Bir çok Budistlerde de bu perdeler kalkar!. Fakat 120. günde saadet hükmünün sonuçlarını oluşturan

anti-çekim dalgaları beyinde üretilerek ruha yani dalga(wave) bedene yüklenmediği için cennet boyutuna geçemezler.

Tabiat perdesinin kalkmaması yüzünden kişi "NEFS"ine ârif olamaz, kendini beden kabullenmekte devam eder.

Kendi kabul ettiği bedenine güç geldiği için de yapmakta zorunlu olduğu ibadet adı verilen çalışmaları yapmaz!. Bu yüzden de ister istemez cehennemeden uzun bir sürede geçer...

Zira, iman nuru var olmadığı için, kendini cehennemden kurtaracak olan o nur, veya anti-çekim dalgalarından oluşan dalga(wave) enerji ruha yüklenmez! Ruha yüklenmeyince de ister istemez cehennem ortamında kalır; dışarıya çıkamaz!. İşin ilmine, hakikatına bilgi yollu vâkıf oluş, kendini bu olaydan kurtaramaz.

* * *CEHENNEMDEN KURTULUP

CENNETE YAKLAŞMANIN EN KISA FORMÜLÜDünyada edindiğin yanlış değerler, yanlış şartlanmalar, yanlış kabuller, senin bu dünyada da

yanmana, azâb çekmene sebep olur; öbür dünyada da!.Öyleyse; Biz, zâhiren ve bâtınen kurban edebilirsek benliğimizi, benliğimizdeki yanlış bilgileri, yanlış

bilgilerden kaynaklanan yanlış duygu ve düşünceleri, ne kadar atıp arınabilirsek, o kadar çabuk kendimizi cehennemden kurtarır, cennete yaklaşmış oluruz.

Bunun en kısa formülü de;

63

Page 64: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Başımıza gelen, karşılaştığımız her olayın, Allah’ın hükmü ve takdiri olarak başımıza geldiğini, gelmemesinin mümkün olmadığını; bunun zaten yaşanacak olduğunu, değiştirmenin asla mümkün olmadığını anlayıp idrâk etmektir.

O an için Allah’ın bunu takdir edip, bunu yaşattığını; daha sonra da daha güzel şeyler yaşatabileceğini kabul edip, anlayıp, idrâk edip, bunun gereği bir biçimde adım atmaktır.

Selâmet, Allah’a mutlak teslim olup, hükmünden ve tâkdirinden razı olmaktır. * * *

KİŞİ ÜZÜLDÜĞÜ SIKILDIĞI YANDIĞI ANDAŞUURU BULANMIŞ; ŞUURDA İMAN NURU KALKMIŞTIR!

“Cehennem”, kişiyi yakan ortam demektir! Kişiyi yakan şeyin sebebi ise, kişide imanın olmayışıdır! İman nûrunun olduğu yeri Cehennem ateşi yakmaz!Hadiste geçer ki;“Ey mümin üzerimden geç git, senin nûrun benim ateşimi söndürdü” der.İman nûru, yakan ateşi söndürür yok eder! Yakan ateş, yakıyorsa; o yakılan yerde iman nûru yoktur. Yâni bir kişi yanıyor ise o anda o

kişide iman nûru yok olmuştur. Onun içindir ki o kişi o anda yanıyordur!Yâni dün veya bugün veya günler evvel herhangi bir şeye üzülüp sıkılıp yandığınız anda sizde o

anda bu anlattığım hususa “iman nûru” kalkmıştır; şuurunuz bulanmış, şuurda iman olayı kaybolmuş, tamamen bedenin dogmatik halleri ile olayı ve varlığı değerlendirme hâline girmiş, bunun neticesinde de sizde yanma hâli meydana gelmiştir!

* * *YANMA, “İMANSIZLIK”TANDIR!

“İman” sahibi Cehennem'den geçer, fakat yanmaz! “Yanma” olayı kesinlikle bilelim ki, “imansızlıktan”dır!. “Yanma ”, seni üzen, sıkan, bunaltan, yaşamından nefret ettiren; kurtulmak istediğin içinde bulunduğun “ hâl ”dir !.

* * *YANMAYI SÖNDÜREN İSE İMAN BİLGİSİ DEĞİL;

İMAN YAŞANTISIDIR!Az önce demiştik ki, “İman”, Tek bir Fâtır ve Yaratıcının dilediğince yarattığı olaylar içinde

yaşadığımızı kabullenmektir…Böyle olunca…Artık kişi yaşamda yersiz veya yanlış veya olmaması gereken etiketli hiç bir şey göremez!.

Çünkü Tek Bir, dilediği gibi herşeyi yaratandır ve yarattığında dilediği gibi seyredendir!Bu anlayışın sonu, kişinin herşeyden razı olması sonucunu getirir ki, artık onun için “yanma” yani

“Cehennem” boyutu bitmiştir… Cehennem ateşi ona, “ey imanlı üzerimden çabuk geç, iman nûrun ateşimi söndürüyor” demeye başlar! Zira Cehennemin tüm ateşini söndüren nûr, iman nûrudur!. Burada dikkat etmemiz gereken şey şudur;

Îman bilgisi değildir “yanma”yı söndüren!. İman yaşantısıdır!. İman yaşantısı demek, kişinin idrâk ettiği iman gerçeği istikametinde düşünüp, olayları ve

yaşamı “İman nûru”nun aydınlattığı şekilde değerlendirmesidir…

64

Page 65: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kişi yaşamı ve olayları, ya iman nûru ışığında değerlendirir ve “Râdıye” nefs noktasına ulaşır; ve imanlı bir kişi olarak en azından bu mertebede yaşar… Ya da “iman” yetersizliğinin getirdiği ateşte yana yana, sonunda yanmaz olur!.

* * *ALLAH’A İMAN EDENLER CENNETE GİRER...

İMAN ETMEYENLER İSE CEHENNEMDE YANMAKTADIR, ŞU ANDA!

Kâinatta ne varsa bunların hepsini Allah yarattığına göre, bunların hepsindeki özellikleri Allah takdir ettiğine göre, hangi birimden ne özellik ortaya çıkarsa çıksın, bu; Allah’ın dilediğinden başka bir şey değildir!

O’nun dilediğinin dışında hiç bir şey olmaz! Bunu “yaprak bile kımıldamaz” diye ifade ederiz.Şimdi bunu anladıysak eğer; bu şekilde Allah’a iman edenler, Cennete girer! Bu şekilde Allah’a iman etmeyenler ise Cehennem’de yanmaktadır, ŞU ANDA! Eğer benim bu anlattığıma imanım yoksa her ne kadar şu koltukta oturuyorsam da, ben şu anda

Cehennemdeyim ve yanmaktayım!Cehennemdeki en büyük azap, insanların Allah’tan mahrum kalmalarının azâbıdır... Hüküm, bu!.“B” sırrıyla Allah’a iman edenleri zaten cehennem yakmaz; üstelik “Aman bir an önce geç git, nûrun

ateşimi söndürüyor” der.* * *

Yarattığın tanrına tapınmaktan kurtulup Allah'a iman etmedikçe; cehennemin, içinden ve dışından seni kuşatıp yakmakta devam edecektir!.

* * *DEĞİŞTİRMEYECEĞİ ŞEYLER OLDUĞU GERÇEĞİNİ

İDRÂK EDEMEYENLERİN CEHENNEMİGELECEK BOYUTSAL YOLCULUKLARINDA DA SÖNMEYECEKTİR!

Bkz. K / Kadere ve Takdire iman * * *

VEHİM DUYGUSUNU KONTROL ALTINA ALABİLENİN YAŞAMI CENNET

VEHMİNİN ESİRİ OLANIN YAŞAMI İSE CEHENNEMDİR!İnsan denen varlıktaki en perdeleyici kuvvet vehim gücüdür. (Bu aynı zamanda eskilerin “şer”

dediği kuvvettir.)Vehim gücünü atamadığı içindir ki, insan cehennemde kalır. Eğer şu dünyada, her hangi bir anda, her hangi bir günde olaylar içinde yanıyorsan, dünya

cehennemini yaşıyorsan, bu senin vehminin sonucudur.* * *

Eğer kişi “VEHİM” duygusunu kontrol altına alabilirse, yaşamı adeta cennet yaşamına döner... Buna karşılık insan “vehminin” esiri olursa, yaşamı artık bir cehennemdir!.

İnsan, “VEHİM” hükmü altına girmemiş bir akılla herhangi bir şey düşünüp, o şeyi yapmağa karar verirse; ve bu hususta da azimli olursa, normal şartlara göre imkansız olan o şeyi mümkün hale getirebilir!.

65

Page 66: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Ve sanki bir madde bedeni yokmuşçasına özgür bir yaşam sürebilir... Sanki cennetteymişçesine!.* * *

DÜNYADAYKEN CEHENNEMDEN ÂZÂD OLANLAR KİMLERDİR?

Allah’a hakkıyla iman etmiş olanlardır!* * *

CEHENNEM, TERK EDİLENLERİN, KOPARILANLARIN VARACAĞI YERDİR!

Terk edilenlerin varacağı yerin adı ‘’Cehennem’’; terkedenlerin ereceği yerin adı ‘’Cennet’’tir.Koparılanların varacağı yerin adı ‘’Cehennem’’, terk edebilenlerinki ise ‘’Cennet’’tir!.

* * *GÜNÜNÜ CEHENNEME DÖNDÜRÜYORSAN EĞER…

İstediğin olmuyor diye gününü cehenneme döndürüyorsan; hâlâ nefsini, kaderi ve Allah'ı bilmekten uzaksın demektir!.

* * *CEHENNEMDEN KURTULMAK İMANA;

CEHENNEMDE AZ AZÂP ÇEKMEK İSE AMELE BAĞLIDIR! Ameller, yapılan fiiller ve çalışmalar ise; kişinin Cehennem ortamından hızla geçişini sağlamak,

cehennemden en az zarar görmesini ona sağlamak ve de Cennette alabildiğince iyi bir yerde iyi bir pozisyonda olmasını temin etmek amacına bağlıdır. Yâni Cehennemden kurtulup Cennete girmek İMANA, Cehennemde az azâb çekmek veya Cennette daha iyi derece almak da AMELE bağlıdır!

Amel, kişinin Cehennemdeki süresini-azâbını azaltır, Cennetteki mertebesini yükseltir.

* * *CENNET EHLİ FİİLLERİNİN SONUNU

CENNET EHLİNİN İŞLEDİĞİ FİİLLERLE TAMAMLAR. CEHENNEM EHLİ DE CEHENNEMLİKLERİN FİİLLERİNİ

İŞLEYEREK TAMAMLAR!Abdullah bin amr şöyle buyurdu: Rasûlullah aleyhisselâm elinde sanki iki kitap olduğu halde çıkıp geldi... -Bu iki elimdeki iki kitap nedir, bilir misiniz? diye sordu…Biz de; -Bilmiyoruz ya Rasûlullah!. Anlatırsan öğreniriz… diye cevap verdik. Rasûlullah sağ elindeki kitap için: -“Bu, Âlemlerin Rabbı tarafından yazılmış bir kitaptır. Burada cennetlik olanların isimleri ile,

babalarının ve kabilelerinin isimleri vardır.” dedi ve sonuncusuna kadar bunların vasıflarını anlattı.”

“Bundan sonra artık bunların arasına ne bir ilâve yapılır; ne de hariç bırakılır.” Buyurdu.Bunun üzerine orada bulunan sahabiler, -Eğer bu olmuş bitmiş bir mesele ise, amelin ne önemi var?

66

Page 67: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

dediler… Rasûlullah aleyhisselâm:-Cennet ehli fiillerinin sonunu cennet ehlinin işlediklerini işleyerek tamamlar!. Cehennemlik

olan da sonunu, cehennemliklerin amelini işleyerek tamamlar” dedi.Sonra elleri birşeyler atar gibi yaptı... “ALLAH”, kullarının işlerini karara bağlamıştır. Bir kısmı cennette, bir kısmı da cehennemdedir”

buyurdu. Bakın, burada önemli olan bir husus var…Bahsettiğim açıklama Tırmızi’den alınma. Şu ilâveyi de burada hemen belirtelim; Enes ra.dan rivâyet olunarak bu açıklamanın devamında buyuruluyor ki: -“ALLAH” bir kula hayır murad ettiği vakit onu çalıştırır.” -Nasıl çalıştırılır diye sordular. Hazreti Rasûlullah:“Ölümünden önce onu sâlih amel işlemeye muvaffak kılar.”

* * *KİŞİNİN, KESİNLEŞMİŞ ECELLER

VE TAKDİR EDİLMİŞ RIZIKLAR YERİNE CEHENNEM AZABINDAN KURTULMAYI

İSTEMESİ DAHA HAYIRLIDIR!Müslim isimli Rasûlullah açıklamaları kitabında da da eşi Ümmü Habibenin dua ederken Rasûlullah

tarafından şöyle uyarıldığı anlatılmakta:"Ey Allahım! Uzun ömür vermek suretiyle, benim, zevcim Rasûlullah’tan, babam Ebu

Süfyan`dan ve kardeşim Muaviye`den faydalandır.Rasûlullah kendisine şöyle buyurdu: "Sen ALLAH’tan kesinleşmiş eceller; ve zarûri olan bir takım şeyler; ve takdir edilmiş birtakım

rızıklar hakkında talepte bulundun; ki, Allah onlardan hiçbirini ne vaktinden önceye alır, ne de sonraya bırakır.

Eğer Allah’tan seni cehennemdeki azaptan, kabirdeki azaptan kurtarmasını isteseydin senin için daha hayırlı olurdu" buyurdu.

* * *CEHENNEMDE HERKES BİRBİRİNİ GÖRÜR.

ANCAK HERKESİN AZÂBI FARKLIDIR!Cehennem güneşin manyetik çekim alanı içinde kalan ruhların toplu olarak yaşadıkları ortamdır...

Orada herkes birbirini görür.. Ancak herkesin azâbı farklıdır... Meselâ iki insan yanyanadır... Biri şiddetli diş sancısı içindedir; diğeri ise kanser acısı... Her ikisi de

farklı azap içindedir... Ne var ki birbirlerinin çektiği azâbın ne olduğundan haberdar değillerdir... Cehennem’de de böyle!

* * *CEHENNEM EHLİ

ALLAH’I TANIMAYA FIRSAT BULAMAZ!Cehennem ehli, içinde bulundukları ortamın şartlarından dolayı öylesine sıkıntılarla karşı karşıya-

içiçedirler ki ızdırabı çekmeyene izah mümkün olmaz.

67

Page 68: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Dolayısıyla, onların da artık o halde ve ortamda Allah ile meşgul olmaları, Allah'ı tanımaya fırsat bulmaları bahis konusu olmaz.

* * *GİZLİ ŞİRKİ ATABİLMİŞ OLANIN ATEŞİ, AZÂBI,

CEHENNEMİ BİTER!Akıllı adam, Allah’a isyan edilmeyeceğini idrâk eder. Zira bu isyan ve itiraz hiç bir şey

kazandırmaz!. Senin hayatını cehenneme döndüren ateşin, biraz daha körüklenmesini sağlar.İman, insanı cennete sokar.İmansızlık ve isyan ise, insan hayatını cehenneme çevirir, daha dünyada iken!.Onun içindir ki, önce çok iyi bir biçimde neye iman edeceğimizi bilmemiz gerek!.Allah’ın mutlak kuvvet, kudret ve tasarruf sahibi olduğunu bilmek, imanın başıdır.Her an her zerrede tasarruf edenin Allah olduğunu bilmek ise, imanın kemâlidir.Karşındakinin fiilini ve hâlini Allah’tan bilmediğin anda, Allah’ı inkâr durumuna düşersin. Hâlin, “şirk-i

hafî” denilen gizli şirk hâlidir.Şirk hâlinde ölenin âkıbeti ise önce kabir cehennemidir.Dünyada yaşarken cehennem azâbını yaşamanın, yanmanın sebebi, şirki hafî denilen, gizli şirktir.

Ancak gizli şirki atmış olabilenin ateşi, azâbı, cehennemi biter.“Ey mümin, üzerimden çabuk geç!. Nûrun ateşimi söndürüyor” şeklindeki cehennemin hitâbı;

iman ehli kişinin inancının, azâp ortamını ortadan kaldırdığını, anlatmaktadır.* * *

KAYIT, CEHENNEMDİR!Dün gitti, asla geri getiremeyeceksin!.Yarının neler getireceğini ise, hiç bilemezsin!Yaşadığın an ise, sonraki süreçte ya cennetini, ya da cehennemini oluşturuyor!.Kavgayı bırak, sevmeyi öğren!. Kayıtlamadan kayıtlanmadan!.Kayıt cehennemdir, anla bunu!.

* * *CEHENNEM VE GURUR

Cehennem gurur odunlarıyla köpürmüş, duygusallıkla insanı kuşatmıştır!.* * *

CEHENNEMDEN KURTULUŞUN YOLUŞEFÂATE NÂİL OLMAKTAN GEÇER!

Allah'a imanın yolu da, cehennemden kurtuluşun yolu da hep şirki hafîden kurtulmak için ŞEFÂATE NÂİL OLMAKTAN GEÇER!.

"Allah izin vermedikçe ŞEFÂAT edemez kimse!", âyetini, "TANRI izin vermedikçe ŞEFÂAT edemez kimse" diye anlarsak... Cehennem ateşimiz kolay

kolay sönmez bizim!. Yanarız da yanarız!.* * *

BÜTÜN REDDETTİĞİN VELİLER VE RASÛLLERİN ŞEFÂATİ SENİ YARIN CEHENNEMDEN ÇIKARTAMAYACAK!

Bkz. Ş / Şefaat

68

Page 69: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *İMANLI KİŞİLER CEHENNEMDE

ŞEFÂATE NÂİL OLURLAR!İmanlı kişilerin Cehennem’de kalışlarının TEK sebebi, Dünya’da gerekli ilmi edinmemiş olmaları

dolayısıyla karşılaştıkları o şartlarda neler yapacaklarını bilememeleridir... İşte Cehennem’de, imanlı kişilere bu bilginin aktarılması ve onların bu ilmi aldıktan sonra gerekenleri

yaparak Cennet’e geçmeleri olayına ŞEFÂATE NÂİL OLDULAR deyimiyle işaret edilir!... * * *

KİŞİYİ CEHENNEMDEN KURTARACAK ŞEFÂAT YANLIŞ BİLGİDEN ARINDIRARAK

GERÇEĞİ İDRÂK ETTİRMEDİR!Kişi kendisine azap veren yanlışlarından arınmadıkça Cehennem’den çıkmaz!..Meğer ki o arada kendisine ŞEFÂAT ulaşsın! Bu ulaşacak olan şefâat nedir?... Burada farketmemiz gereken çok önemli bir husus var!..Cehennem ortamıyla ilgili ŞEFÂAT Hadislerini hatırlayın... “Rasûller ve Evliyaullah mertebelerine göre, Allah'ın izniyle Cehennem’e girer ve tanıdıklarına

şefâat ederek Cehennem’den çıkarırlar..” anlamında açıklamaları var Rasûlullah’ın. Nedir bu olay?... Önce Dünya yaşamından bir örnek verelim... Gerçek itibariyle Dünya, Cehennem ortamı içindedir!..

Ayrıca bu Cehennem ortamında herkesin yanışı da kendisine yerleşmiş olan şartlanmalar, değer yargıları ve bedene bağımlılık (tabiat) oranındadır!..

Bu gerekçeler dolayısıyla Dünya yaşamında çeşitli olaylarla birlikte yanmaya başlarsın!.. Bu, uykularında da devam eder!... Dolayısıyla ölüm ötesine de sıçrar!.. Yanmana sebep olan şartlanma veya değer yargısından arınabilirsen, o takdirde yanman biter!.. Bu da ancak sendeki değer yargısının yanlış veya yersiz olduğunu bildirecek yani sana ŞEFÂAT edecek bir zâtın varlığı ve aracılığıyla olur!..

ŞEFÂAT, seni yanlış bilgiden arındırarak gerçeği idrak ettirme olayıdır!..İnsan Cehennem’den, imanlı ise ancak şefâatle kurtulur!.. Bunun sonucunda da Cennet yaşamına ve

daha doğrusu boyutuna adapte olur... * * *

RAHMAN’IN RAHMETİ CEHENNEMDEKİLERE BİLE ERER!

"Er RAHMAN" O'dur ki;Mutlak "rahmet" sahibi olarak, tüm mânâları, varlığından, varlığıyla meydana getirmektedir.."RAHMET"; "zâtî" ve "sıfatî" olarak ikiye ayrıldığı gibi; "Rahmeti âmme" ve "Rahmeti hâssa" olarak

dahi müşahede edilir..."Rahmet-i Zâtî" bütün varlıkların zâtının ancak ve sadece ALLAH İsmiyle işaret edilenin Zâtı ile kâim

ve var olmasıdır; ki bundan dolayı, varolan her şeyin "Allah'ın rahmetine" ermişliğinden, sözedilir."Rahmet-i Sıfatî" ise, varlıklarda zuhur eden tüm mânâların orijinalinin (terkipsellik sözkonusu

olmaksızın) "ALLAH" isimlerinin işaret ettiği özelliklere dayanmasıdır.“Rahmet-i âmme”nin özelliklerinden biri de şu yaygın rahmettir ki, bu “rahmet” sonucu ölümötesi

yaşamda, tüm insanların azâbları bir gün gelir sona erer... Ebediyyen cehennem ortamında kalacak olsalar bile!. "Rahman"ın rahmeti cehennemdekilere bile erer!.

69

Page 70: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bir kısım insanların "ebeden cehennemde kalacaklarına" dair Kur'ân-ı Kerîm'de hüküm bulunmasına rağmen, ebeden azâb çekeceklerine dair bir açıklama mevcut bulunmamaktadır!

İşte bu da "rahmeti âmme" yâni yaygın rahmet iktizasıdır.* * *

SONSUZA DEK CEHENNEMDE KALACAKLARIN AZAPLARI DA BİR GÜN BİTER!

Kişi hangi sebepten olursa olsun, dünya yaşamında edinmiş olduğu, cennet ortamına uygun düşmeyen özelliklerinden arınmak için bir ara ortamdan geçer ki, bunun adına insanı yakan ortam anlamına gelen “cehennem” ismi takılmıştır!.

Sonsuza dek cehennemde kalacaklar ise, gene bu ortamda kendi hakikatlarına uymayan özelliklerden çok büyük çileler, sıkıntılar sonucu arınırlar… Böylece de artık azapları sona erer; yanma son bulur; “cehennemin dibindeki ateş sönüp, cırcır otu biter”!.

* * *İnsanların bir kısmı, öldükten sonra Cehennem`e gidecek, orada milyonlarla sene yanacak; burada

terkedemediği, atamadığı hâlleri orada sürekli yaşayacak; tekrar tekrar yaşayacak... Neticede, şartlar, artık ona azap vermez hâle gelecek; ve azap öylece bitmiş olacak!.

* * * CEHENNEMDEN ÇIKMANIN ZAMANI

Cehennemden çıkmanın zamanı, senin bu bedene ve bu beden dolayısıyla sahip olduğun her şeye veda etme zamanıdır!.

Yanlış anlamayalım; eve sahip olma, eşyanı, arabanı, elmasını pırlantanı at, değil!.. Eğer, o nesnenin sende olması ile olmaması bir fark yapmıyorsa o nesnelerin elinde olmasından dolayı azap çekmezsin!.

Ama, o nesneyi benlenmişsen, sahiplenmişsen; ve o nesnenin senin elinden çıkması sana azap-sıkıntı veriyorsa, işte o zaman sen şu anda da cehennemde yaşıyorsun!.

Bu çarkı felek, bu devran içinde bir gün gelecek, ona iyice sarılacak; bir gün gelecek ondan uzaklaşacak, sonra gene bağlanacaksın... Ve böylece sürekli yanma hâli senin için devam edegidecek!.

Kişi, kendisine azap veren yanlışlarından arınmadıkça cehennemden çıkmaz!.* * *

Cehennemde yanma sürecin, kendindeki kabulleri kaldırma sürecin kadardır. Zamanla ilgili değildir olay...

“Dünyadayken cehennemi bitmiştir” demek; dünyada iken çalışmalarla nurunu arttırmak demek...

* * *YANMA, ARINMA SÜRECİDİR!

"YANMA" niçin "RAHMET"tir?. "Cennetlikler" niçin cennete girmeden önce cehennemde "yanar"lar?.Çünkü, "yanmadıkları" takdirde, üzerlerine yerleşmiş, şartlandırmalara dayanıp gerçekçi olmayan

değer yargılarıyla, asla cennete giremezler de ondan!."Rahmet", onların "yanmalarını" sağlamaktadır!."Yanarak" arınmaktadırlar!."Yanma", gerçeğe uygun olmayan düşünce ve duygulardan, şartlanmalara dayanan

kabullenişlerden "arınmayı" sağlamaktadır!.

70

Page 71: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kişiler yanlış kabulleniş, duygu ve düşüncelerinin sonucu olarak; karşılaştıkları anlayışlarına, kabullerine ters düşen olaylar yüzünden azap duyarlar.

Şayet kişi, gerçeğe yönelmesini engelleyen "ama etraf ne der!" kavramını terkedebilirse; idrâkı ve inancı istikametinde; gerçek hedef doğrultusunda yürüyebilirse, pek çok "yanma"lardan kurtulmuş olur.

İnsanın, özünü-hakikatını-gerçek yapısını ve boyutlarını idrâk ettirip yaşatan “tasavvuf” ile "hal"lenmesi ise, daha dünyada iken, tüm "yanma"lardan kurtulmasına vesile olur!.

İnsan, şayet cehennem olmasaydı, "yanma" olmasaydı, “arınma süreci” demek olan "yanma" ile karşılaşmasaydı; böyle bir "rahmet" kendisine ulaşmasaydı, mevcut hâliyle asla cennet yaşamına ulaşamazdı!.

Dolayısıyla "yanma", tamamen, azaplardan arınma işlevini oluşturan bir "rahmet" mekanizmasıdır...Tıpkı, operatörün merhamet edip kangrenli bacağı kesmesi gibi!.

* * *YANMA ARAÇ,

BOYUT DEĞİŞTİRME SONUÇTUR!Yangında bir noktaya kadar yanarsın ve o andan itibaren acı kaybolur, ölürsün (boyut değiştirirsin)!... Boyut değiştirince de dünya yaşamında beraberinde olan herşeyle beraberliğin biter...Yanma araç, boyut değiştirme sonuçtur!...Araç çeşitli, süreç çeşitli olabilirse de sonuç herkes için kaçınılmazdır...

* * *CEHENNEM ALTININ SAF HÂLE GELME EVRESİDİR!

Sen yaşamda karşılaştığın olaylar ve bunların sonucunda son bir yontuma gireceksin. Son yontu hâlin, senin o sabit yerini oluşturuyor. Son yontulma hâlin, senin o sabit yerini oluşturuyor. Son yontulma hâlin ise ölüm anındaki hâlindir senin!.

Cehennemdeki yontum ise, dünyadaki kapasitenin kalan artıklarının atılmasıdır!. Yani, diyelim ki altın madenini yonttun, belli şekle soktun. Ancak altının üstünde bazı pislikler var!. Pislikler ateşte yakılır!. Altın ateşte saf hâle gelir... Cehennem, altının saf hâle gelme evresidir. Cehennem yontu yeri değildir!.

Cehennem, dünyada aldıklarının, saf bir şekilde kalması ve açığa çıkması ortamıdır. Oradaki arınmanın neticesi de, saidler için cennet dediğimiz ortamdır..

* * *CEHENNEMDE ZAMAN VARDIR,

KENDİ ŞARTLARINA GÖRE!Dünyada zaman var, kabir âleminde zaman var, kıyâmette zaman var, mahşerde zaman var,

cehennemde zaman var kendi boyut şartlarına göre!.Bunlara rağmen, Cennet ortamında zaman kavramı yoktur!. Çünkü Cennete nur yapıda girilecek,

nur yapılı ortamda da ışık hızına erişilir.* * *

1 CEHENNEM YILI, DÜNYA SENESİ İTİBARİYLE 255 MİLYON YILDIR!

Dünyaya göre zaman vardır, Güneşe göre zaman vardır, yani güneşin galaksi merkezi etrafındaki turuna nisbetle… İşte cehennemî zaman da budur!.

Bir güneş yılı ya da bizim anlayışımıza göre bir cehennem yılı dünya senesi itibariyle 255 milyon yıldır!.

71

Page 72: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bu süreci biz nasıl algılarız?.… Onu hep birlikte içine girdiğimizde göreceğiz!.… Ama bu sürecin kimimiz için çok kısa, kimimiz için ise çok çok uzun olacağı bildirilmiş!.

* * *CENNET VE CEHENNEMİN DIŞINDA

GİDİLECEK BİR YER YOKTUR!Acaba öbür tarafta "Cennet" ve "Cehennem"in dışında gidilecek üçüncü bir yer var mı?.Âhirete giden, kıyâmetten sonra iki yerden birinde olur muhakkak!.Ya Cehennemde kalır, ya da Cennete gider!Yani gidilecek yer, bu ikisidir. Kim olursa olsun!.En alt noktadaki kişiden, en yüce noktadaki kişiye kadar hepsi de mutlaka bu iki yerden birindedir.Senin Nebi’n Cennete gidecek; onun gittiği yeri beğenmiyorsan, “ben orayı istemiyorum” diyorsan, ona

bir diyeceğim yok!.Yalnız Cennet içinde yaşayanların yaşamları farklı olacak!.“Ben Cennette çok daha iyi yaşam istiyorum. Cennette Hz. Rasûlullah’ın yaşamına ne ölçüde

yaklaşabilirsem o ölçüde yaklaşabilmek istiyorum. Allah’ı en iyi tanıyanların tanımasıyla Allah’ı tanıyıp o şekilde Cennette yaşamak istiyorum” dersen; başımın üstünde bu deyişin yeri var.

Ama, bu mânâdan tamamıyla uzak bir şekilde, ben Cenneti ne yapayım, ben Allah’ı istiyorum, demek saf bir hayalden, aldanıştan, cehâletten başka bir şey değildir.

Çünkü, Cennet var, Cehennem var, bir de Cennet ve Cehennemin ötesinde başka bir yerde Allah var; böyle bir anlayış tümüyle ham hayâldir!.

* * *ÖYLEYSE, BİR GÜN GELECEK,

ALLAH’IN VARLIĞINDA “YOK” OLDUĞUNUZU FARKEDECEKSİNİZ… VE CEHENNEMİNİZİN ATEŞİ SÖNECEKTİR!

İşte olayı, böylece idrâk edip değerlendirebilirsek;Bu takdirde görülür ki, yaşamda tek bir hayat vardır, "HAYY" olanın ki! Gene varlıkta mevcût olan tek bir irade vardır, "MÜRÎD"in! Ki bu da kesinlikle "küll" ve "cüz" diye ikiye

ayrılmaz; çünkü iki ayrı bağımsız varlık mevcut değildir! Bunun gibi Kudret, Tek bir kudrettir! Ve her an, her zerre`de görülen tüm mânâlar ve fiiller, hep O,

Sınırsız ilim sahibi varlığın sınırsız dileği, yani iradesiyle, sınırsız kudreti neticesinde ortaya çıkmaktadır.Öyle ise varlıkta, Tek bir İrade, Tek bir Kudret ve bu Tek iradeyi yönlendiren sonsuz-sınırsız Tek

bir İlim söz konusudur; ki bu Zât sınırsız Hayat sahibidir ve O, "ALLAH” ismiyle işaret edilen dir! Ve, O, "Allah" ismi aynasında kendini seyredendir!

"Allah" ismi ile sanki kendini kendine tanıtmış; kendini, kendinde seyretmiştir! Kendinde, kendini seyr için, "Allah" ismi altında çeşitli tanım ve vasıflarla kendini tavsif etmiş, o

tavsifde kendisini bulmayı istemiş; ve o tavsif`de kendisini bulduğu anda da demiştir ki :"Allah, âlemlerden Ganî`dir." (29/6)Öyle ise, Ezelde ve Ebedde hep daima "Bâkî Allah`dır"!Bütün âlemler, fâni, "yok"dan var olmuş ve "yok"luğa gidici olan, denizin üstündeki dalgalar gibidir!

72

Page 73: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Denizde, denizin suyundan dalgalar oluşur ve sonra tekrar denize döner.. Dalgaların bağımsız varlığı, görenin gözünde, hayâlinde, zannındadır! Dalga, fâni; deniz ise Bâkî gibidir!

Siz eğer, denizden oluşmuş bir dalga iseniz, biliniz ki;"Her şey, aslına rücû edecektir"Her dalga, denizde "yok" olacaktır..Hattâ ilim sahibinin katında, dalga zâten fânidir "yok"tur!Öyleyse, bir gün gelecek, Allah`ın varlığında "yok" olduğunuzu farkedeceksiniz! Ve cehenneminizin

ateşi sönecektir!"Yok" olduğunuzu farkettiğiniz zaman, bilmem aynada kendinizi mi göreceksiniz?..Yoksa, kendiniz "yok" olacak da, ayna mı Bâkî kalacak?..

* * *CEHENNEMDE YANIP YANMAYACAĞIMIZI

ŞİMDİDEN BİLEBİLMENİN BİR İŞARETİ VAR MI?(Soru: Cehennem’in yakmayacağını madde beden yaşamıyla ölçebilir miyiz.. sağlayı, mihengi nedir?..)Dünya yaşamında Allah Rasûlü’ne imanı olduğu halde ALLAH’a iman etmemiş herkes Cehennemde

yanacaktır... Ancak Allah'a hakkıyla iman etmiş olanlar Cehennemden Dünyada iken azâd olurlar... O da Âmentü’de

belirtilen hususlara mutlak iman ve tasdik gerekir... Kişinin vicdanı bu konuda en önemli mihenkdir... Terazinin bir kefesine ilmini, bir kefesine de vicdanını

koyar ve bakar ne kadar ilminin gereğini yaşadığına... Kişi dediklerinin değil, yaşadıklarının sonucuyla karşılaşacaktır...

* * *CEHENNEM AZABI SONA ERDİĞİNDE

İKİZLER BURCU DÜNYAYI TESLİM ALMIŞ OLURÖnce Tasavvufun en önde gelen simâlarından Muhyiddin A'râbî'nin âlemin ve burçların oluşu

hakkındaki görüşlerini dinleyelim özetle... Fütuhatı Mekkîye isimli eserinden; MUHYİDDİN A'RABİ DİYOR Kİ:

..........Konaklar üçtür. Dünya, Berzah, Âhiret. Bu konaklardan her bir konağın dört menzili vardır. Bu

konaklarda bunların hükmü geçer. Üç konağı dört menzile çarparsak 12 eder bu da 12 burca delâlet eder.

Şu anda bize Cennet gibi gelen dünyamız âhıret günü itibariyle ateşe döneceği için Berzahta bu dört menzilin hükmü altındadır. Cennet de bu dördün etkisindedir.

Bunlardan Koç, Aslan, Yay aynı mizaç ve mertebededir. Boğa, Başak ve Oğlak başka mertebede ve aynı mizaçtadır. İkizler, Terazi ve Kova başka mertebe ve aynı mizaçtadır.Nihayet Yengeç, Akrep ve Balık başka mertebede ve aynı mizaçtadır. Bunlar dört hâkim vâli

olarak bir menzilde bulunurlar. Dünyanınki ise Yengeç burcudur. Berzah âlemi ise Başak burcunun hüküm ve etkisi altındadır. Ayrıca bir de dünyanın ateşe

dönmesi durumunda sahibi Yengeç Burcu olmaktan çıkar ve Terazi burcunun hükmüne girer. Cehennem ateşine düşenlerin azâbı sona erdiğinde ise İkizler burcu dünyayı teslim almış olur.

73

Page 74: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *(Soru: Bireyin Cehennem azâbının sona ermesi, kişilere göre ise -Eflâtun'un Cehennem’de olup da

idrak kapasitesine bağlı olarak azap çekmemesi gibi- M. Arabi'nin "Cehennem’in azâbı sona erdiğinde, Dünya’nın İkizler Burcu hükmü altına gireceği" açıklaması kişisel değil daha global bir hüküm olduğu yolunda değil mi?...)

İkizler burcu, bilgi ile bağlantılı bir burç olup, o ortamdaki kişilerin bilgilenmesine işaret eder... Azaplarını tamamlamış olanlar bilgilenirler, anlamında..

* * *CEHENNEME GİRİP DE ÇIKAMAYANLAR ORADA EBEDİ OLARAK KALICIDIRLAR!

Dünya, tüm üzerindekilerle birlikte, neticede büyüyecek olan “Güneşin” yâni bir diğer ifade ile “cehennemin” içine girecektir!..

İnsan ise “ruh” beden ya da diğer bir ifade ile hologramik “dalga” bedeninin elde ettiği enerji durumuna göre ya dünya üzerinden kaçıp sayısız yıldızların boyutsal derinliklerindeki üst yaşam boyutlarına yâni cennetlere gidecek; ya da dünyanın ve hemen sonrasında da güneşin manyetik çekim alanından kendini kurtaramayarak; neticede, ebedi olarak cehennemin içinde yâni güneşin içinde kalacaktır!..

Zaten ilk anda kendilerini kurtaramayanların daha sonraki devirlerinde güneşin içinden çıkmaları gittikçe artan yoğunluk ve “karadeliğe” dönüşme olayı sebebiyle ebedîyyen mümkün değildir.

İşte bu yüzden cehenneme girip de oradan kaçamayanlar ebedî olarak orada kalıcıdırlar; cennetlere girenler de ebedî olarak orada kalıcıdırlar, denilmiştir!..

* * *KİMLER CEHENNEM BOYUTU DOSTLARIN?..

KİMLER CENNET BOYUTU DOSTLARIN?..Kimsin?... Gerçek dostların kim?... Kimler Cehennem boyutu dostların; kimler Cennet boyutu dostların?...Kimlerle hangi konuları paylaşıyorsun?Paylaştığın konulardan da anlamıyor musun onların hangi boyut için varolduklarını?...Dünyalık için yardımcı olduğun teşvik ettiğin insanlara, Cennet boyutu için ne kadar yardımcı

oluyorsun?...Dünyalık için bin türlü akıl öğretirken, Cennet boyutu için “bir kere konuşup kimseyi zorlamam “diyerek

nasıl bırakırsın?...Dünyalık çalışmıyor diye bin kere kafasına kakmak varken; Cennet boyutu yaşamaları için niye beş

kere uyarmayı göze alamıyorsun?... Alırsan kaybın neler olacak?... Bu kayıp ne kadar ve nereye kadar sürecek?...Dünya için çalışmayan neler kaybedecek ve nereye kadar?...Cennet boyutu için gerekenleri yapmayan neler kaybedecek ve nereye kadar?...“Dosttan Dosta” kitabından uzun yıllar önce yazılmış bir söz:“Kişinin teşvikine bak, ne için yaratılmış olduğunu anla!.Dostlar bugün varız, belki de bir daha hiç bir araya gelemeyeceklerimiz var...Lûtfen şunu çok iyi anlamaya çalışın...Ya da ben anlatamıyorsam daha iyi ve anladığınız gibi anlatan birini bulun... size anlatsın...

74

Page 75: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bir daha dünyaya geri gelme şansınız yok!...Geçen, boşa harcadığınız zamanı da telâfi etme şansınız yok!.

* * *CEHENNEMDEN KURTULUP CENNETE GİRMEKLE

NİMET TAMAM OLMUŞTUR!Rasûlullah sallallahu aleyhivessellem bir adamın dua ettiğini işitti ki, şöyle diyordu:-Allahım... Senden nimetin tamamını isterim!.Sordular:-Nedir nimetin tamamı ki?..Adam cevap verdi:-Ben bir duada bulundum… Ve bu dua sebebiyle hayır beklerim… (nimet nasıl tamam olur

bilemiyorum.)Açıkladı Rasûlullâh sallallahu aleyhivessellem:-Nimetin tamam olması, Cehennemden kurtuluş ve Cennete giriştir!.”

* * *CEHL-İ AZÎM

Bkz. H / “Hiçlik” Noktası* * *

CELÂL VE CEMÂL NURLARIBizim müşahedemize, Cenâb-ı Hakk’ın bizde izhar etmiş olduğu ilme göre;İnsan bedenini saran sinir sisteminde akmakta olan bioelektrik gibi, dünyanın yüzeyi altında da akan

“negatif” ve “pozitif” radyasyon akımları, kanalları mevcuttur.Şayet sizin kurmuş olduğunuz ev ya da işyeri veya çiftlik negatif radyasyon akım kanallarından birisi

üzerine isabet ederse, o evde başınız hastalık ve sıkıntıdan kurtulmaz. işyerinizde daima işler ters gider. Çiftliğinizde kaza-belâ eksik olmaz, hayvanlarınız barınmaz, vesâire...

Aynı şekilde şayet eviniz, iş yeriniz ya da çiftliğiniz pozitif radyasyon akım kanallarından biri üzerine isabet ederse; bu defa da eviniz son derece huzurlu olur. Dışardan çoğu zaman evinize kaçarsınız. İşyeriniz son derece verimli, bereketli olur. Çiftliğiniz, hayvanlarınız kezâ öyle.

İşte bu anlattığımız akım kanallarına batıda özellikle İngiltere'de de “ley” hatları deniliyor. “Negatif” olanlarına da “kara akım hatları” tâbiri kullanılıyor.

Burada bir önemli noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorum;Bu dalgalara “pozitif” veya “negatif” tâbirlerini kullanmamız, bize GÖREdir!… Bize yarar sağlaması

itibariyle “pozitif”, bize yarar sağlamaması itibariyle de “negatif” deyimini kullanmaktayız… Oysa bu dalgaların kendi yönünden bir “negatif”lik ya da “pozitif”lik gibi bir ayrıcalıkları yoktur!. Yalnızca pek çok yüksek frekanslı dalgalardan daha düşük frekanslı dalgalara kadar uzanan dalga türleridirler.

Biz Kudüs, Medine ve Mekke’deki alanların yaydıkları yüksek frekanslı dalgalara “pozitif” demişiz.. Esasen bu dalgalara Din-tasavvuf lisanında da “cemâl” veya “celâl nurları” ismi verilmiştir!..

Bize göre “Pozitif” olarak nitelenen ışınımın nisbeten daha düşük frekanslı olanlarına “cemâl nuru”; daha yüksek frekanslı olanlarına da “celâl nuru” denilir.

Ancak dikkat edile ki… Burada anlatılan, bize çok yararlı olan bu ”cemâl ve celâl nurları” ile “mutlak cemâl ve celâl nurları” arasındaki fark, sanki kibrit ateşi ile Güneş arasındaki fark gibidir!.

* * *

75

Page 76: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

CELÂL VE CEMAL SIFATLARIBkz. S / Sıfatlar

* * *CELÂL TECELLİSİ

Kendimizi yüzyüze gelmeye hazırlayamadığımız her gerçek, karşılaşıldığında bizim tarafımızdan “Celâl tecellisi” olarak algılanır!.

* * *“CELİL” ESMASI

Zâtıyla tüm kemâl sıfatlarına sahip; hükümran olan.* * *

‘’CEM” MAKAMI’Seyri sûlukta yani tasavvuf çalışmalarının bir yoldan yapılması hâlinde kişi şu yedi mertebeyi aşar:1. Ruhu cüz`isinin ne olduğunu bilir2. Aklı ve muhakemesini farkedip, düşünerek harekete başlar3. Aklının Akl-ı Külli olduğunu farkedip; ruhunun Ruh-u Â`zâm’la kâim olduğunu; nefs`inin

Nefs-i Küll`den geldiğini hisseder.4. Hepsinin Zât`ta fâni olduğunu müşahede eder ve neticesini yaşar. (Cem makamıdır)5. "İbn-ül Vakt" olduğunun bilincindedir. (Vahdet-i vücûd - Ene`l Hak hâlidir) (Fenâ Fillah)6. "Ebû`l Vakt" diye işaret edilen kemâlât ile yaşar. (Vahdet-i Şuhud) (Bakâ Billah) (fark

bölümüdür)7. "Fakr" = mahvı küll = Hiçlik (Vâhidiyet mertebesidir)

* * *KIYÂMET GÜNÜ İLE KADİR VE CUMA GÜNLERİ-GECELERİ

“CEM” MAKAMIYLA İLGİLİDİR! (Soru: Zât mertebesi, Kadir ve Cuma geceleridir; Vech mertebesi ise Kıyâmet ve Cuma günleridir.

(Nesefi-İnsan-ı Kâmil) Bu konuyu biraz açar mısınız? Teşekkür ederim...)ALLAH” adıyla işaret edilenin "ZÂT"ından bahsediş semboliktir... Çünkü "Zât" kavramından da

münezzehtir ve bu kavram bize "GÖRE"dir!. Kadir nüzûlle, Cuma Mirâc‘la “Cem” makamından kinâye ilgilidir.Kıyâmet de gene Cem makamıyla ilgilidir. “O günde TEK BİR NEFS olarak gelirler” anlamında bir

âyet vardır sanırım, ki buna işaret eder.* * *

BİLİNÇ, CEM MAKAMINDA HAKK’TAN GAYRI OLMADIĞINI MÜŞAHEDE EDER!

Artık sanma ki, Mutmainne`ye geldikten sonra onda bedene dönük istek ve arzular görülür! Artık, onda bedene dönük istek ve arzular kalmamıştır.. Niye?.. Çünkü, Hakk`ın hakikatini yaşamağa başlamıştır.. “Cem makamı” denilen bu bilinç seviyesinde varlıkta "Hakk"tan gayrı bir şey olmadığı müşahede edilir.

"Ene`l Hak" anlayışı burada açığa çıkar. Vahdet-i Vücûd anlayışı buradan başlanarak yaşanır. * * *

76

Page 77: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

CENÂZECENÂZE NİÇİN YIKANIR?

ÖLÜM tadıldığı anda kişi bir süre çevresindeki dünyayı algılamağa devam eder... Çevresinde olup bitenleri, yapılan konuşmaları, üzüntü ve feryatları aynen biyolojik bedenle yaşıyormuşçasına algılar.

Bu devrede âdeta bitkisel hayattaki bir insan gibidir. Dışarıda tüm olup bitenleri algılıyor, fakat dışarıya hiç bir mesaj veremiyor.

Işte bu anda sıra cenâzenin yıkanmasına gelir...Cenâze niçin yıkanıyor?.Cenâzenin yıkanmasının bilebildigimiz kadarıyla hikmeti, henüz hücresel canlılığı devam eden biyolojik

bedenin sudan ozmos yoluyla biyoelektriksel takviye almasıdır... Böylece kişi, kısa bir süre daha beden aracılığıyla yaşamış olduğu dünya ile iletişimini tek yanlı da olsa sürdürebilecektir.

* * *CENAZE NAMAZI NİÇİN KILINIR?

Bkz. N / Namaz* * *

CENNETCENNET BOYUTU “DÜŞÜNCE BOYUTU”DUR.

(IŞIK HIZI BOYUTU-NUR BOYUT) BU BOYUTTA VARLIK BİR DALGABOYU ŞEKLİNDEDİR!

Cennet, “Nur boyut”tur.“Nur” ismiyle târif edilen kuantsal enerjiye çok yakın plândaki bir boyut!.

* * *Nur beden boyutu yani Cennet boyutu ışık hızı boyutudur. Orada olup biten her şey ışık hızıyla olup biter!Işık hızıyla cereyan eden olaylar dolayısıyla da orada zaman kavramı olmaz.O nurânî yapıda her şey “düşünce boyutu”nda oluşur.Düşünce boyutunda şöyle bir bedenim olsun dersin.. .Bedenin o düşüncenin şeklinde belirginleşir.

Fakat o Cennet boyutunda hâkim olan unsur, “düşünce”dir ve “düşünce boyutu”dur.Düşünce boyutunda zaman kavramı yoktur!Zaman kavramının ötesinde Cennet dediğimiz ortamdaki yaşantıda “İnsan nurânî bedene sahiptir”

diyoruz. Bu “nurânî beden” dediğimiz yapı bizim RUH dediğimiz yapıyla alâkası olmayan bir yapı. Varlığın aslına ve orijinine en yakın bir yakın bir haldir, bir tür meleki boyut hâli.

Bu boyutta varlık, bir dalga boyu şeklinde mevcuttur! Ama dalga olarak da kendini görmez, ama varlığı bir dalga boyu hâlindedir. Şimdi dalga boyutu hâliyle olan o varlık kendi dalgasına yüklenmiş olan veri tabanının hâsılasını yaşar. Yâni; hayâl ettiği şey-düşündüğü şey-kendinde açığa çıkan bilgi-ilmin doğrultusunda o anda belli olaylar yaşar. AN içinde olur bunların hepsi! Ve sayısız “AN”lar devam eder!

Nasıl bazıları rüya görür, ”Bu rüya hiç bitmiyor, sabaha kadar devamlı rüya gördüm kesintisiz biçimde” der… Bunu, sonsuza dek yay!.

Kendi ilminin getirisi olan ortamda sonsuz var edişleri yaşar. Dolayısıyla artık burada zaman kavramı kalkar!

77

Page 78: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

”O her an yeni bir yaratıştadır” hükmü Cennet ehlinde tam anlamıyla hissedilir-yaşanır bir biçimde ortaya çıkar.

Dolayısıyla her an yeni bir şeyler üretir, yaratır. * * *

CENNETLER EBEDİDİR. KIYÂMET CENNET BOYUTUNU KAPSAMAZ!

İnsan bedeni yok olduğunda bilinç ne oluyorsa, Samanyolu yok olduğunda bilinç boyutunun cenneti de o olacaktır. Cennetin mekansal değil boyutsal yapı olduğunu yazmıştım. Cennetler ebedidir. kıyâmet cennet boyutunu kapsamaz. Biz “kıyâmet”le boyut değişimi ya da geçişi veya boyut sıçramasını kastederiz. Mekânsal kıyâmet ister karınca ister Samanyolu çapında olsun en basitidir.

* * *CENNET MEKÂN DEĞİL,

BİR YAŞAM BOYUTUDUR!Cehennem’dekiler oranın şartlarına göre yoğunlaşıp bir tür maddeleşmiş bedenlerle yaşamlarına

sonsuza dek devam ederken... Cennet ortamına geçmiş olanlar, NUR bedenle ve edindikleri özellik kadarıyla zaman ve mekân kaydının dışında yaşarlar.

* * *Cehennem bir mekândır!.. Fakat Cennet ise bir yaşam boyutudur... Orada kişi kendi gelişme

seviyesine göre oluşan bir boyutun sonucunu yaşar!.. anlatabildim mi?Siz hâlâ Cennet’i bir mekân olarak düşünüyorsunuz!. Halbuki Cennet mekân değil, yaşam

boyutudur!. Bunu çok iyi anlamaya çalışın!.(Soru: Yani kişiye özel bir boyut mudur Üstadım?.)Genel bir alanda, kişiye özel boyuttur!.

* * *CENNETTE FARKLI BOYUTLAR YOKTUR.

FARKLI BOYUTLARINDA YAŞAYAN İNSANLAR VARDIR!(Soru: Cehennem’de herkesin azâbı birbirinden farklıdır. Fakat "Orada herkes birbirini görür.." den

kastınız nedir anlayamadık Üstadım?...)Dünyada nasıl insanlar birbirlerini görüyorlarsa, orada da herkes birbirini görür.Cennet, “Nur boyut”tur.Cennet ortamına geçenler, NUR bedenle ve edindikleri özellik kadarıyla zaman ve mekân

kaydının dışında yaşarlar!Cennette farklı boyutlar yoktur! Farklı boyutlarında yaşayan insanlar vardır!Esasen âlemdeki her yapıda, ruh ve nur boyutları mevcuttur!. Meselâ Güneşin dahi ruh ve nur boyutu

vardır. Gözümüzün algıladığı ise, Güneşin madde-gaz boyutudur. Bu yüzden de Güneş içinde yaşamakta olan, ruh boyutu ve nur boyutu canlılarını algılayamamaktayız!

Ruh gözü görenler o boyutu; Nur boyutunu algılayabilenler ise, elbette ki, o boyuta dair algılamaları yapmaktadırlar.

Cenneti; “insanın dünyası” olarak düşünsek, “Cennetin insanı” yerine; nasıl olur acaba?. Bunu düşünün iyice bir bakalım...

* * *CENNETLER SAMANYOLU İÇİNDEKİ YILDIZLARIN

78

Page 79: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

BOYUTSAL DERİNLİKLERİNDE MEVCUTTUR!Gerek bizim ve gerekse bizden evvel yaşamış bir çok “hakikat ve mârifet” müşahedesi olan zevâtın

müttefik olduğu, “cennetlerin, galaksi içindeki yıldızlarda yeraldığı” hususu, bu “boyutsallık” kavramı anlaşılmadan asla idrâk edilemez.

Müşahede edilen cennetler ve canlıları, bu yıldızların görülmekte olan madde yapılarında değil, boyutsal derinliklerinde mevcuttur.

Cehennem’in “GÜNEŞ” olması dahi, algılanan fizik madde boyutu itibariyle değil; şu anda yaşamakta olan geçmiş ruhların, cinlerin yaşamakta olduğu altboyut itibariyledir!.

Hadislerle sâbit olan, “cehennemlik kabir ehli”nin cehennemi ve zebânilerini görme olayı, dahi GÜNEŞ’in, ruh boyutundan algılanması sebebiyledir!.

Allah’ın takdiri ve lütfu ile vâkıf olduğumuz ve müşahede ettiğimiz bu gerçekleri elbette ki bizden evvel de müşahede eden sayısız zevât mevcuttu...

Ne var ki, onların yaşadıkları devirlerde bu “BOYUTSALLIK” gerçeği bilinemediği için, tespit ettikleri, hattâ iletişim kurdukları “ayrı boyut varlıklarını” bu biçimiyle anlatamıyorlar ve “mekânsallık” kavramı içinde, “sanki uzayın bir yerindekilerden sözediyorlarmış” gibi dile getiriyorlardı.

Gelişmek isteyen insan için en alt düşünce seviyesi şu olmalıdır:“İDRÂK EDEMİYORSAN, hiç değilse İNKÂR ETME!.”Şu anda biz nasıl aramızda dolaşan CİNLERİ, ya da şehidlerin, evliyanın ruhlarını göremiyorsak; oysa

onlar bizim şu dünyamızı paylaşıyorlarsa; ve bu tespiti yapamayışımızın sebebi, onların aramızda, fakat ayrı bir boyutta oluşu ise...

Şu anda diğer yıldızlarda mevcut olan cennetleri ve oraların kendine has canlılarını da, o yıldızların farklı boyutlarında yaşamaları sebebiyle algılayamamakta; bilgisizlik ve peşin hükümlülük yüzünden varolan gerçekleri inkâr etmekteyiz.. Kezâ Cehennem olan GÜNEŞ de böyledir!.

Holografik esasa dayalı olarak evren varolduğu içindir ki, evrende var olan her mertebe ve boyut ve katman, her zerrede mevcuttur!.

* * *(Soru: Ocak sohbetinde Cennet’in Galaksi ile sınırlı olduğundan sözediliyordu... Diğer galaksilerden haberdar olanlar için, Cennet’te olmaması gereken sıkıntıyı yaratmaz mı?..)Eğer görüş alanının o galaksileri kaplamadığını FARKEDERSEN elbette yaratır!.. Ayrıca...Galaksinin göze hitap eden madde yapısını Cennet olarak düşünmek yanılgıdır... Cennet’i bu yapıdaki

boyutsal yaşam olarak değerlendirmeyi unutmayın.* * *

-Nerede bu cennetler, Elf?. Gerçekten böyle "Cennet" diye, bağlar bahçeler ırmaklar var mı?(*)-Değişik boyutlar ve o boyutların kendi yapılarına uygun âlemler gerçeğini kavrayamadığınız sürece

"Cennet" diye isimlendirilen bu âlemlerin hakikatını idrâk etmeniz asla mümkün olmaz Cem ! -Yâni başka bir evrende mi bu cennet denen yerler?-Gerçeğini ifade etmek gerekirse, evrenler tâbirini kullanmanız yanlıştır... Çünkü tek bir evren

mevcuttur!.Ve insan, daha önce de açıkladığım üzere asla "EVREN"i algılayamaz!.İnsanlar gerçek "Evren"i değil, algılama araçlarının bilinçlerinde oluşturduğu "GÖRESEL evrenlerini"

tanımaya çalışıyorlar!. Evren içinde, sayısız boyutlar; ve bu boyutlara tekâbül eden sayısız âlemler; ve o âlemlerin sayısız canlıları mevcuttur!.

79

Page 80: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Hattâ sana şunu söyleyeyim... Öyle bir madde âlem vardır ki bir boyutta, sizin bu madde dediğiniz âlem, ona göre son derece şeffaf kalır !!!.

Buna karşılık öyle de, son derece yüksek frekanslı boyutlar vardır ki, biz onların yanında, senin bizim yanımızda kalışın gibi kalırız!.

İşte, evrenin, bu boyut katmanları arasındaki bir geçiştir sizinkisi !-Yâni , "Cennet" denilen yer başka bir boyutta mı?.-Sizin şu an içinde yaşadığınız galakside; fakat, bir alt boyutta!.-Ne olur şunu biraz daha açıklar mısın ?-Bir örnek ile anlatmaya çalışayım... Şu anda yaşadığın boyut beden-madde boyutu değil mi ?.-Evet.. ?-Bir de rüyalarını yaşadığın, içinde madde bedeninin yeralmadığı bir boyut var değil mi?.-Evet, ama o nasıl bir âlem?-Şimdi düşün sen, rüya görüyorsun... İcabında kendi bedenini de görüyorsun; ama bu beden değil!. Ve daha önceden, gördüğün veya görmediğin sayısız suretler ve şekiller de görüyorsun, hattâ cansız

dediğin şeylerle bile konuşuyorsun...İşte burada olduğu gibi, ‘’kıyâmet’’ dediğiniz yeniden yapılanma evresinde de, şâyet güneşten

kaçabilirseniz; öylesine süptil ya da eski deyişle lâtif bir bedene sahip olacaksınız ki, bunu şu anda tasavvur bile etmeniz mümkün değil...

İşte bu yapınızla geçeceğiniz boyutun, öyle canlıları ve nesneleri vardır ki, bunları şu anda size anlatabilmek olanaksızdır!. Ancak oraya gidebilirseniz anlayabilirsiniz...

* * *İMAN EHLİ OLAN HERKES

ARINDIKTAN SONRA CENNET BOYUTUNA GEÇECEKTİR!(Soru: Cehennem’i bir arınma merkezi olarak düşünüp gayrımüslimlerin de arındıktan sonra Cennet’e

gireceğini söyleyebilir miyiz?.)İman ehli olan herkes arındıktan sonra Cennet boyutuna geçecektir. Cehennem, Dünyadayken

imanı olmayana iman kazandıramaz!* * *

CENNET BOYUTUNA GEÇMEYİ SAĞLAYAN, “İMAN”; CENNETTE YÜKSEK MERTEBELİ BİR YAŞAM EDİNMEYİ

SAĞLAYAN İSE “İSLÂM”DIRKişinin, kendisinde vehmettiği bireysel bilincin ötesindeki TEK Bir gücün, her şeyi dilediği gibi

oluşturduğunu, basiretiyle görmesinin adı “İman”dır.. “İman” Cehennem boyutundan kurtulup Cennet boyutuna geçmeyi sağlar; “İslâm” ise, Cehennem

boyutunun yakışından olabildiğince çabuk kurtulup, girilesi ise, Cennet'te yüksek mertebeli bir yaşam edinmeyi getirir!.

* * *CENNETİN ANAHTARI “İMAN NURU”DUR;

AKIL DEĞİL!Nur, ilim nurudur. Nuru, ampul ışığı, güneş ışığı zan etmeyin. Nur kelimesinin anlamı, imân nurudur.

İnsanı Allah’a erdiren şey iman nurudur.

80

Page 81: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Akıl, imân nuruna basamaktır. Akıl iman nurunu değerlendirir. Fakat iman nuru olmaz ise, kişi cennete giremez!. Cennetin anahtarı imân nurudur, akıl değildir.

Akıl, insanı iman nuruna erdirir. Yol, akıldır. İman saraydır. * * *

(Soru: İman nûrunun insanı Cennet’e ulaştırması yanında, kişinin mertebesini tâyin etmedeki faktörü nasıl yorumlamalıyız?.)

Ölüm anından sonra, iman nûru artmaz veya azalmaz... Dolayısıyla kişi, iman nûru kadarıyla şefâatten faydalanır ve Cehennem’den çıkıp; iman nûru kadarının

karşılığı olarak Cennet boyutunda yaşar...* * *

CENNETE GİRECEK OLANLAR, “İNSAN”DIR; “İNSANSI”LAR DEĞİL!

"Yeryüzündeki halife" kimdir?..Adem nesli! "İnsansı"lar değil; yalnızca Adem ve Havva`dan gelen nesil olan "insan"lar!"İnsansı"lar, tekâmül etmiş türlerinin en gelişmişleri olarak, en iyi şekilde dünyayı yaşamak için,

ellerinden ne geliyorsa yaşamak üzere hiç çekinmeden kan döküp, fesat çıkartarak yaşamlarına devam etmektedirler günümüzde de! Onlarda ölümötesi yaşam kavramı ve buna dayalı olarak o yaşama hazırlanma gibi bir kaygıları hiç yoktur. Genlerindeki, beyinlerindeki özelliklerin sonucu olarak doğal, içgüdüsel yaşam şartlarıyla ömürlerini sürdürürler.

Öte yandan "insan"lar da öncelikle karşısındakini düşünen, maddeötesini, ölümötesini, varlığının hakikatini düşünen bir yapıya sahiptirler yine genlerinden gelen bir komutla!

Bir de bu iki nesilden gelenlerin yaptığı birleşmeler dolayısıyla değişik genetik özelliklere sahip olup, iki yönlü hususiyetler ortaya koyan hadsiz hesapsız nesiller vardır..

"İnsan"ların sayısı, "İnsansı"lara göre bir hayli azdır.."İnsan"lar, melekî etkiler sonucunda yaşamış oldukları "mutasyon"la oluşan genetik sıçrama, ve

bunun sonucunda beyinlerinde üretilen anti-çekim kuvveti ile neticede cehennemden kurtularak "nurânî" bir bedenle cennet ortamına geçerler. Bunların sayısını ve cehennem ortamında sonsuza dek kalacak "insansı"lara oranını Allah Rasûlü şöyle haber vermiştir:

-Cennete gireceklerin, sonsuza dek cehennemde kalacaklara oranı, bir siyah öküzün üzerindeki avuç ayası kadar beyaz kılların tüm gövdedeki kara kıllara oranıdır!

* * * HER SAİD OLAN CENNETE GİRER!

(Soru: Her said olan, boyutu ne olursa olsun vuslata erer mi?)Said olan Cennet’e girer... çoğunluğunu "bühl" olanların oluşturduğu Cennet’e!....... Bühl ne demek?... Öyle diyor da Hazreti Rasûl?...

* * *CENNETE GİRİŞ TAKDİRE BAĞLIDIR!

Kişinin Cennete girmesi, TAKDİR hükmündedir. Fakat Cennetteki mertebesi, amelleri itibariyledir!

Cennete giriş, amele bağlı değil; ilâhi takdire bağlıdır! Sen, takdirle-çok çok az amelle de Cennete girersin ama cennetteki şartların son derece sınırlı kalır.

81

Page 82: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *Kişinin Cehennemden geçip, kurtulup, Cennete girmesi amellerine bağlı olmayıp imana

bağlıdır!Ne kadar az olursa olsun iman ehli kişi, belli bir sürenin sonunda Cehennem ortamından-azâb

ortamından çıkıp neticede Cennette yerini alacaktır. Bu da Allah’ın kendi hakkındaki hükmü ve takdiri dolayısıyladır. Allah ona imanı nasip ettiği-takdir ettiği içindir ki o kişi Cennete girer.

* * *KİŞİNİN CENNET YAŞAMINA ULAŞABİLMESİ

ANCAK BEYNİNDEKİ ANTİÇEKİM DALGASI ÜRETEN DEVRENİN AÇILMASIYLA MÜMKÜNDÜR!

İnsan, bu dünyada varolduğuna ve dünyanın çekim alanına tâbi olduğuna göre; insan beyninin ürettiği “hologramik dalga beden” yani bilinen ismiyle “RUH” da bu dünyanın manyetik çekim alanına bağımlıdır!..

Öte yandan yine insan beyninde öyle bir özellik mevcuttur ki, şayet bu özellik faaliyete geçerse, o kişi neticede dünyanın ve güneşin çekim alanından uzaklaşarak, uzaydaki sayısız yıldızların boyutsal derinliklerinde oranın şartlarına uygun bir bedenle “Cennet” yaşamına ulaşabilir.

Kişinin, şâyet beynindeki antiçekim dalgası üreten devre açılmış ise, “NUR”lu bir dalga bedene, yani “Işınsal bedene” sahip olacak; ve böylece de “nûru” yani “enerjisi” nispetinde hızlı bir şekilde kurtuluşa erecektir.

* * *CENNETLİK OLANLAR, ERGEÇ GERÇEK İLME ULAŞIR;

CİNLERİN ŞERLERİNDEN VE SAPTIRICI BİLGİLERİNDEN KENDİLERİNİ KORURLAR!

Ebu Davud'dan bir başka açıklama: Hasan-ı Basri'ye sordum: Anlat bana, Âdem aleyhisselâm gök için mi, yer için mi yaratıldı?Hasan-ı Basri: Yeryüzü için dedi. Peki ne dersin, korunup da malûm ağaçtan yemeseydi, dedim..

Ondan yemek zorunda idi dedi. "ALLAH" Teâlâ'nın siz onun aleyhinde fitneye sürükleyecek kudrette değilsiniz meğer ki o

cehenneme girecek kimse olsun." (Saffat 162-163) hakkında bana malûmat ver, dedim. Hasan Basri: -Şeytanlar onları dalâlete saptırmaya muvaffak olamazlar, ancak "ALLAH'ın cehennemlik olarak

yarattıkları müstesna.. buyurdu. (Ebu Davud)Bu açıklamadan da anlaşılıyor ki bir kişi cehennemlik ise, ancak o takdirde cinler onu saptırıp yanlış

yollara sürükleyebilirler!. Fakat "ALLAH" cehennemlik değil de, cennetlik diye takdir etmişse o kişiyi, uzaylılar veya cinler

saptırıcı bilgilerle yönlendiremezler... Onlar, ergeç gerçek ilme ulaşırlar ve uzaylıların yani cinlerin, şerlerinden ve saptırıcı bilgilerinden kendilerini korurlar.

* * *CENNET AMELLERİ İŞLEYEN KİŞİ

NASIL OLUR DA YAŞAMINI CEHENNEMLİK AMELİ İŞLEYEREK NOKTALAR?

82

Page 83: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

(Soru: Kişinin şu anki amelleri geleceğini oluşturuyorsa... Cennetlik ameller işleyen kişinin Cehennemlik ameller işlemeye başlaması ve de tam tersi durumu nasıl anlamalıyız?..)

Genetik kodundaki bir bilginin sırasının gelerek açığa çıkması... Bilgisayarına giren bir virüsün iki sene sonra aktive olması gibi bir şey...

* * *YAŞAMI BOYUNCA CENNETLİKLERİN AMELİNİ İŞLEYİP;

ÖLÜME BİR KARIŞ KALA CEHENNEMLİKLERİNAMELİNİ ORTAYA KOYUP O HÂL ÜZERE ÖLENLER

“İNSANSI”LARDIR!Bkz. İ / İnsanSI

* * *BÜTÜN HAK NEBİ VE RASÛLLERİN BİLDİRDİKLERİNİ

KABULLENMİŞ VE ONLARIN GÖSTERDİĞİ YOLDAN GİTMİŞ OLAN HERKES HANGİ IRK YA DA TOPLULUKTAN

OLURSA OLSUN NETİCEDE CENNETE GİRER!"Velleziyne yu'minune bimâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablik..."“Ve onlar sana inzâl olana, ve öncekilere inzal olana iman ederler..."Hatırlanacağı üzere, daha önceki bölümlerde iki âyetten sözetmiştik... Tekrarında yarar vardır

düşüncesiyle yine yazıyorum:-"ALLAH İNDİNDE DİN İSLÂM’DIR...!" (3-19)-"KİM İSLÂM DIŞINDA DİN SEÇERSE BU GEÇERLİ DEĞİLDİR!." (3-85)Bu âyetlerden birincisini şayet iyi anlarsak; görürüz ki âyette herhangi bir zaman kaydı ve belirlemesi

mevcut değildir... Bu da demektir ki, tüm zamanlarda,insanlar varoldukça, Allah indinde “DİN” kabul edilen, tek bir sistem

vardır; o da “İSLÂM”dır; ve “DİN” budur işte!..Adem Nebi’den günümüze ve kıyâmete kadar geçerli olan “DİN” İslâm'dır!Şimdi şu soru sorulabilir... Geçmişten gelen Yahudilerin dini, yani Musevilik ya da Hıristiyanlık gibi

dinler ne oluyor?. Onlar Allah indinde “DİN” değil mi?Eğer, “İSLÂM”ın mânâsını hakkıyla anlarsak, görürüz ki, ister Hazreti Musa aleyhisselâm olsun, ister

Hazreti İsa aleyhisselâm olsun hepsi de gerçekte tek bir sistemi anlatmaya çalışmıştır... Ancak onların anlattıkları evrensel bir kavram olan “İSLÂM” anlayışı, mensupları tarafından tam olarak kavranılamadığı için, kavim dini hâline gelmiştir.

Bu sebepten dolayı Yahudiler der “sadece yahudi ırkı cennete girecektir”; Hıristiyanlar der: “sadece hıristiyanlar cennete girecektir”.

Oysa biz diyoruz ki; “İSLÂM” ehli olarak: “Bütün Hak Nebi ve Rasûllerin bildirdiklerini kabullenmiş ve onların gösterdiği yoldan gitmiş olan herkes hangi ırk ya da topluluktan olursa olsun, neticede cennete girer.”

Ya da daha gerçekçi bir ifadeyle şunu söyleyelim... “Allah'ın dilediği herkes cennete girecektir!.”Biz Allah Rasûlü ve son Nebi Hz. Muhammed Mustafa'nın tüm bildirdiklerine iman ederiz... Ayrıca,

daha önce diğer Nebi ve Rasûllerin ve nihayet Hazreti Musa ile Hazreti İsa'nın dahi orijinaliyle söylediklerine iman ederiz...

83

Page 84: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Biliriz ki onlar da kendi toplumlarına "ALLAH"ı bildirmişler; "ALLAH" indindeki “DİN”i, ve o devrin şartlarına uygun yaşam kurallarını Allah’ın vahyettiği biçimde getirmişlerdir...

* * *İNSANIN DÜNYAYA GELDİĞİ ANDA

CENNETE GİDİP GİTMEYECEĞİ BELİRLENMİŞTİR VE BU DAHA SONRA KESİNLİKLE DEĞİŞMEZ!

İnsan dünyaya geldiği anda, onun sonuçta cennete gidip gidemeyeceği belirlenmiştir; ve bu, daha sonra da, kesinlikle değişmez!.

Ana -R-rahim’inde, 120. günde, beyninde açığa çıkan bir programlama sonucu olarak; ya, beyninin ürettiği ve ruhuna yüklediği bir dalga türü, ruhunda bir katman oluşturarak, senin sonuçta cennet denilen boyuta geçmeni sağlayacak; ya da, bu dalga türü beyninde üretilmediği için, ruhun bundan mahrum olacak; bu yüzden cennet boyutuna geçemeyeceksin!..

Bu, ben de dahil, tüm insanlar için geçerli olan SİSTEM ve mekanızmanın işleyişi sonucu!. Bunun daha geniş izahı var; mekanizmanın işleyiş düzeni var; fakat konuyu dağıtmamak için detaya girmiyorum…

Diyeceksin ki; öyle ise ben niye ibadet edeyim, ne olacağım belli ise?Bak kısaca anlatayım… Yapacağın tüm ibadet adı altındakiler, hep senin kendin için!. Gökteki bir tanrıyı memnun edip

gözüne girmen için değil!… Sağlıklı olman için, nasıl gıdana dikkat etmen zorunlu ise; bir yarış kazanman için nasıl onun

antrenmanını yapmak zorunda isen; bir koltuk kapman için nasıl onun pahasını ödeyebilecek şekilde çalışmak mecburiyetinde isen; ölümötesinde elde edebileceklerin de ancak bu dünyada, bu beyine sahip iken yapabileceğin çalışmalara bağlıdır!.

Gökten ferman yollayan “göktürk’lerin “göktanrısı” var olmadığı için; her şey senin çalışmalarına kalmıştır!. Tüm geleceğinde bugün ortaya koyacaklarının sonuçlarını yaşayacaksın!.

* * *CENNET, "İNSAN" İÇİN YARATILMIŞTIR!

Cehennem için, ‘’İnsanSI’’; Cennet için de ‘’İnsan’’ yaratılmıştır!.* * *

CENNETE GİDECEK KİŞİLER ANCAK ALLAH AHLÂKIYLA AHLÂKLANMIŞ OLANLARDIR!

Cennete gidecek kişiler, ancak "Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmış" kişiler olacağına göre, düşünmek zorunludur, nedir "ALLAH"ın "ahlâkı"..?

Neyse, konuyu daha fazla genişletmeden, tekrar, kaldığımız noktadan devam edelim...“Rahmeti amme”nin ne olduğunu; ve neler getirmekte olduğunu öğrendikten sonra, geldik "Rahmeti

hassa"ya... "Rahmeti Hassa", "özel rahmetidir" ki, bunu "kendine seçtiği" kullarına ihsan eder!.. -"ALLAHU yectebiy ileyhi men yeşâu”!. -ALLAH DİLEDİĞİNİ KENDİNE SEÇER!. (42/13)Ve;-YAPTIĞINDAN SUAL SORULMAZ!. (21/23)Bu rahmetiyle kendine seçtiği kulunu, önce “şirki hafî” denilen “gizli şirk”ten, yani “benlik”ten ve O'nu,

"öteNde bir tanrı sanma" düşüncesinden arındırır; sonra, kendi “ahlâkıyla ahlâklandırır”; ve bütün

84

Page 85: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

bunlardan sonra da “keşif” veya “fetih” ile mükâfaatlandırarak cennet yaşamına başlatır! Ötesini ise ancak yaşayanlar bilir!. Zira, "Allah" “isim ve sıfatlarıyla tahakkuk etmenin” ne olduğunu anlatmanın yeri bu kitap değildir!..

* * *KİŞİNİN CENNETE GİRMESİ

İBADETİNE BAĞLI DEĞİLDİR. ANCAK ALLAH CENNETE GİRECEKLERE

İBADETİ KOLAYLAŞTIRMIŞTIR!Hiç bir ibadet cennete girmek gayesiyle yapılmaz; ve ibadet eden cennete girer, diye de bir hüküm

mevcut değildir!... Kişinin cennete girmesi, ibadetine bağlı değildir.Ancak, muhtemelen "Allah", cennete girecek olanlara ibadeti kolaylaştırmıştır, diyebiliriz... İbadetler, insanın, bilinçlenmesi ve güç kazanması içindir!. İnsanlar bu ibadetleriyle, bilinçlenebilir ve

güç kazanabilirler... Ancak ne var ki tüm bunların ötesinde, "ALLAH"ın o bireyin cennete gitmesini takdir etmiş olması

işin en önemli ve ana faktörüdür!... Şayet hakkında böyle bir takdir yoksa, birey ne kadar ibadet ederse etsin, bilinçlenirse bilinçlensin ve dahi güç kazansın; gene de Cennete giremez!..

Yani kısacası, "Cennete girmek", ibadete değil, "ALLAH" takdirine dayalı olarak “İMAN NÛRU” esasına bağlıdır!..

* * *CENNETE GİRMEK İMANA BAĞLIDIR. ANCAK

CENNETTEKİ MERTEBENİN YÜKSELMESİSADECE VE SADECE DÜNYADAYKEN YAPILACAK

İBADETLERE, ÇALIŞMALARA BAĞLIDIR!Ölüm sonrasında bedensel boyuttaki ibadetlerin hiç biri yoktur. Ne namaz ne oruç ne v.s. Âhirette namaz var mı?.Yok! “Cennet’ te namaz kılacaksın” diye bir âyet veya hadis var mı? Yok! Oruç var mı? Yok! Zekât var mı?…Yok! Cennette bunların hiç biri yok. Bunlar Dünyada insanlara kendi mertebelerini yükseltsinler diye tavsiye edilmiş, önerilmiştir. Allah’ın zaten böyle bir ibadete ihtiyacı yok!. Dolayısıyla yapacağın bu çalışmalar, senin

mertebenin yükselmesi, Allah’a daha fazla yakîn kazanabilmen içindir. Sen bu dünyada ibadet çalışmaları yapmazsan, öbür tarafta zaten böyle bir çalışma yok!. Dolayısıyla

bunların getireceği “Yakîn” diye bir şey de söz konusu değil!.O zaman yapılacak bir tek şey var; “Zararın neresinden dönersem kârdır“ deyip olabildiğince buraya ağırlık verip, imkânların nispetinde

bu güzelliklere ulaşmak zorundasın. Gelişmene engel olacak şeylerden de uzak durmaya bak!.

85

Page 86: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cennet’e giden hiç kimsenin Cennet’te mertebesi yükselmez. Cennet’te mertebe yükselmesine karşı ne bir âyet var, ne de bir hadis var.Dolayısıyla; kişi, bu Dünya hayatında ilmini-irfanını-basiretini ne kadar arttırırsa âhirette de o

mertebelerin gereğini yaşayacaktır!Allah’ın kurmuş olduğu mîzan dolayısıyla biz bu dünyada yaşadığımız her ânı, her dakikayı çok büyük

bir nimet olarak bilmek zorundayız.* * *

CENNETE GİRECEK EN DÜŞÜK MERTEBELİ İNSANCennete girecek en düşük mertebeli bir insana, bu dünyanın on misli büyüklüğünde bir Dünya

verileceği söyleniyor hadîste.Uzaydaki, galaksideki yıldızların en küçüğü O!.. Bundan daha küçük yıldız yok!.. Hattâ daha da büyük

belki de!. Hz. Rasûlullah "mübalağa zan olunur" diye, o kadarla yetindi.* * *

CENNETTEKİ MERTEBE FARKIBEYİNDEKİ VERİ TABANI KAPSAMINA BAĞLIDIR!

Veri tabanındaki veriler, bilgiler dediğimiz şeyler, belli frekanslardır. Veri tabanı ne kadar geniş kapsamlı ise, o kişinin Cennette duyacağı güzellikler, hazlar, zevkler de o kadar fazladır. Cennetteki mertebe farkı dediğim şey de, buna dayanır.

Onun için diyor ki, Hazreti Rasûlullah: "Beşikten mezara kadar ilim tahsil et!." Çünkü, "ilim tahsil etmek", denen şey, senin beyninde mevcut olup, ruhuna da yüklenmekte olan veri

tabanını olabildiğince üst kapasiteye çıkarmandır.. Ne kadar beynini geliştirebilir, ne kadar veri tabanını artırabilir, ne kadar ilim sahibi olabilirsen, yaşamın o kadar farklı olur..

"Ahmaklarla sohbet etmekten kaçının" denir!. Kimdir ahmak?.Anlayamadığını anlamayan!.. Niye kaçınmak?.. Çünkü, sana katacağı birşey yok!. Sohbet edeceğin, beraber olacağın insan ilimce,

senin ilerinde, senin önünde olsun!. Senin gerinde olan bir kişiye ise yalnızca bir şey verme amacı ile yaklaş!.

Âhirete inanmayan kişi, nasıl para ve mal biriktirme peşinde koşarsa; akıllı insan da, ilim biriktirmek için uğraşır. Çünkü, ölüm ötesinde artık yeni ilim elde etme şansının olmadığını bilir!. Ruhta ölümötesinde kapasite artırma imkânı yok!.. İşte onun içindir ki,

"Beşikten mezara kadar ilim tahsil et!.", "ilim Çin`de bile olsa git al!."; "Kendi önünde olduğunu bildiğin, senden daha fazla bilgili kimselerle beraber ol!."

diye tavsiye ediliyor.* * *

KİŞİNİN VERİ TABANI NE KADAR GENİŞ KAPSAMLI İSE CENNETTEKİ MERTEBESİ O KADAR YÜKSEKTİR!

Amel, kişinin Cehennemdeki süresini-azâbını azaltır, Cennetteki mertebesini yükseltir.Kişinin Cehennem’de kalış süresi ile, Cennet’teki mertebesi, tümüyle dünyada yaptığı fiillerine

ve çalışmalarına bağlıdır.

86

Page 87: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cennete giden herkes orada dünyada edindiği kapasite kadarıyla yaşar.Eğer kişi dünyada iken bazı gerçekleri farkedememiş ise; ya da anladığını sanmış fakat gerçekten

anlamamış ise; bu takdirde cennette zaten onun araştırmasına girmeyecektir... Bu yüzdendir ki, dünya yaşamı içinde bir kısım gerçekleri anlamamış insanların cennette onları farketmesi diye bir şey sözkonusu değildir.

Bu yaşadığımız boyut ve şartlarıyla o boyut yaşamının ilgisi yoktur. Cennet yaşamını, görülen güzel bir rüya gibi değerlendirmek; ‘’bühl’’lerin işidir!.

Veri tabanı ne kadar geniş kapsamlı ise, o kişinin Cennette duyacağı güzellikler, hazlar, zevkler de o kadar fazladır. Cennetteki mertebe farkı dediğim şey de, buna dayanır.

Onun için diyor ki, Hazreti Rasûlullah: “Beşikten mezara kadar ilim tahsil et!.” Çünkü, “ilim tahsil etmek”, denen şey, senin beyninde mevcut olup, ruhuna da yüklenmekte olan

veri tabanını olabildiğince üst kapasiteye çıkarmandır. Ne kadar beynini geliştirebilir, ne kadar veri tabanını artırabilir, ne kadar ilim sahibi olabilirsen, yaşamın o kadar farklı olur.

Allah’ın kurmuş olduğu “Mîzan” dolayısıyla biz bu Dünyada yaşadığımız her ânı-her dakikayı çok büyük bir nimet olarak bilmek zorundayız.

* * *“ONLAR DÜNYADA İKEN

CENNET NEFHALARI ALMAYA BAŞLARLAR!”"Onlar dünyada iken cennet nefhalarını almaya başlarlar" buyuruluyor. Ne demektir bu?.İnsan, ÖTEDE BİR TANRI, ya da ÖTENDE BİR TANRI şirkinden arınmağa başladığı zaman; SONSUZ

- SINIRSIZ, ALLAH adıyla işaret edilenin ne olduğunu yavaş yavaş farketmeğe idrâk etmeğe ve hissedip, yaşamağa başlar.

İdrâk eder ki, SONSUZ - SINIRSIZ ALLAH, her zerrede, tüm varlığı ile mevcûttur; ve dolayısıyla kendi benliğinde, özünde, her zerresinde kemâliyle, Zât’ına yakışır şekilde "O" vardır!.. Yıllardır ötelerde sandığı; özünden, benliğinden yüz gösterivermiştir kendisine!..

"Ben taşrada arar idim, Ol cân içre cânan imiş!.." mısraları dökülüverir ağzından. Sonra bakar görür ki, her zerre de yüz gösteren "O"!..-Başını ne yana çevirirsen hep ALLAH'ın VECH'ini (yüzünü) görürsün"âyetinin "Sır"rını idrâk eder; her yer ve her şey adı altında hep O'nu sevmeye başlar. Kimseye, kızmaz,

küsmez; kimsenin hakkını yemez; kimseye dil uzatmaz; kimseyi istemediği bir işe zorlamaz; geçici değerlerle vakit harcamak yerine, kalıcı hizmetlerle vaktini değerlendirip; hem fiîlleriyle, hem diliyle, hem bilinciyle hep sevdiğini zikreder hâle gelir.

Eskiden, İslâmiyet kendisine çok zor gelirken; şimdi kendisine çok basit ve çok kolay geliverir!.* * *

ALLAH’IN VECHİ CENNETTE GÖRÜLÜR!"Allah'ın Vechi", Cennet’te görülür. Vechini gören de, Cennet ehlidir!

* * *“FEEYNEMA TUVELLU FESEMME VECHULLAH” (2-115) “Başını ne yana çevirirsen işte orda VECHULLAH’ı görürsün!

87

Page 88: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Vechullah, Cennette müminlere görülür!Vechullah’ın göründüğü yer, “Cennet”tir!İşte bazı evliyaullahtan zâtın; “haşrı neşri Dünyada gördük, Cehennemden dünyada geçip dünyada

Cenneti gördük” demeleri, kendilerindeki gizli şirk anlayışının tümüyle kalkıp, Allah yanısıra herhangi bir varlık varolmadığını fark ve idrâk edip, her zerreye Allah’a bakarcasına bakan kişileridir!

İşte onlar, “Dünyadayken Cenneti yaşayanlar”dır!Çünkü Allah huzuru, “Cennet mahalli”dir!Allah’ı göremeden yaşadığın her ortam da, “Cehennem”in ta kendisidir!

* * *BEDENSEL ALICILARA GÖRE KABUL

ETTİĞİMİZ “EVREN” KAVRAMICENNETE GİRENLER İÇİN TAMAMEN DEĞİŞECEKTİR!

Her an başsız ve sonsuz olarak, bu Zât’ın Sıfat’ları ve Esmâ’sı sınırsız bir şekilde tecelli etmektedir!.O’nun tecelliyatının, bir başı ve sonu olamayacağına göre, evrenin ve evren içre evrenlerin, ve evren

dışı evrenlerin ne başı vardır ve ne de sonu vardır... Sürekli dönüşüm sözkonusudur!.Ayrıca... Evren kavramını, biz şu andaki bedensel boyutumuzun algılamasına göre kabul etmiş

durumdayız... Bedensel alıcılarımıza göre kabul ettiğimiz evren kavramı, ölümle birlikte çok değişecektir!. Cennet’e girenler için ise, bugün yaşayanların düşüncelerinin yanından bile geçmediği bir hâl alacaktır!.

* * *HAZRETİ NEBİYULLAH MAKAMI SİZDE

ÖRTÜLÜ KALIRSA CENNETTEKİ BASİRET EHLİNDEN OLMAZSINIZ!

Bütün mü`minlere namazda, "Et tahiyyatu"yu okumak şarttır. "Et tahiyyâtu"da siz, "Et tahiyyâtu lillah, ves salâvatü vet tayyibât" dersiniz ve Rabbinizden karşı cevap gelir;"Es selâmü aleyke eyyühen nebiyy!."Burada bir açıklamaya dikkatinizi çekeyim... Hazreti Rasûlullah aleyhisselâm buyurur ki :"Cenâb-ı Allah, benim nûrumu yarattı ve bütün mahlûkatın nûrunu da benim nûrumdan

halketti..."O`nun Nûr`undan halk olan bütün mahlûkatta, O`nun Nûr`u mevcuttur!. Dolayısıyla, Cenâb-ı Hakk`dan; "Es selâmü aleyke eyyühen nebiyy" hitâbı gelen mahal, sizdeki

Hazreti Nebiyullah`ın makamıdır!. Ama, bu makam size örtülü kalırsa, siz Cennetteki basîret ehlinden olmazsınız. Eğer bu makam

açılırsa size, o zaman Cennetin kemâl ehlinden olursunuz. Öyleyse, ilâhi hitâbın niçin bizler tarafından da okunduğu ve tekrar edildiğini çok çok iyi düşünmek

lâzım!. * * *

CEHENNEM ORTAMINDAN KURTULANLARYENİ BİR BÂ’S DAHA GEÇİREREK

“NUR BEDEN”E DÖNÜŞÜRLER

88

Page 89: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Dünyada “ibadet” adı verilen (hakikatları olan Allah’a ait özelliklerin kendilerinde açığa çıkması) çalışmalara gereken önemi vermiş olanlar; bu çalışmalar sonucu edindikleri NUR ile, enerji ile, kendilerini cehennemin ve içinde yaşamakta olan canlılarının ortamından kurtarıp, cennet boyutuna geçiş yapacaklardır; sahip oldukları nur oranının getirdiği hız nisbetinde!

Cehennemden kaçış, “Ruh Beden”lerin cehennem ortamında terk edilmesi ve “NUR Beden”le yeni bir boyuta geçilmesi sûretinde olacaktır!.

Nasıl madde beden dünyada bırakılıp, ruh bedenle kabir âlemi ve cehennem boyutuna geçildiyse; ruh beden de cehennem boyutunda terk edilerek NUR bedenle cennet boyutuna geçilecektir!.

Bir biyolojik bedenimiz var... Biyolojik bedenimizle birlikte “Nâri Beden”imiz var... Fakat o nâri bedenin içinde bir de “Nùri Beden” var; ”Nur Yapılı Beden” var!

“Antiçekim dalgaları” dediğimiz dalgalar, nùri bedenin yapısı-hammaddesidir!“Nâri beden”le Cennet’e girilmez! Cennet’e girenler, ”Sırat”ı geçtikten sonra “Kevser Irmağı”nda

değişirler! Kevser Irmağı, nâri bedeni ortadan kaldırır; ”Nùr Beden” kalır!Cennet boyutuna ruh bedenle değil, NUR bedenle geçilir. O zamana kadar ruh beden, derin uyku

ve uyanıklık aşamalarıyla yaşamına devam eder. Meselâ mutlak kıyâmet aşaması gibi...* * *

Ruh bedenler kıyâmet akabinde o şartlara göre yeni bir yapıya dönüşürler, yeni bir ba’s olur ve bu bedenlerle Cehennem denen ortamı geçmeye çalışırlar.

 Cehennem ortamından kurtulanlar ise bir ba’s daha geçirerek ruh bedenden “nur beden” hâline dönüşürler; böylece de bu bilinçler, “nurâni varlıklar” olarak Cennet boyutunda yaşamlarını sürdürürler

* * *CENNETTE YAŞLANMA YOKTUR!!

Cennette hâkim olan unsur düşünce olduğu için cennet boyutunda zaman kavramı yoktur. Düşünce kavramı, ışık hızı boyutudur. İşte bu sebepten de cennet ortamına gidenler için artık zaman kavramı yoktur, yaşlanmak diye bir

kavram da sözkonusu değildir. O cennetlere giden kişiler yaş mefhumundan beridirler... Orada, dede - nine, anne - baba, kardeş,

evlât, torun gibi mefhumlar yoktur... Herkes aynı yaştadır.* * *

HERKES CENNETE 33 YAŞINDA GİRECEK!“Cennette her erkek 33 yaşında, her kadın da 18 yaşında olacak” deniyor ya hani… Bunu

düşündünüz mü hiç?Bu kez de yine konumuzu aldık, Aksaçlı Bilgemiz’in kapısını çaldık! Lûtfetti ve gönüllerimize ferahlık

veren tebessümüyle bu konuda bize şunları söyledi...“Şu andaki hâlinizi düşünün bir…Bedeninizle ilgilenmediğiniz, bedensel bir sorununuz olmadığı zamanlar, kaç yaşında

hissediyorsunuz kendinizi?Çoğunluk, hattâ psikolojik sorunu olmayan hemen herkes, -merdiveni 60-70 ve hattâ yukarısına

dayamışlar dahil, fizik beden yaşı kaç olursa olsun, kendini 18-30 yaş arası hisseder!.O yüzden de genç davranışlı pek çok yaşlı bedeni eleştirirler; “hiç de yaşına uygun davranmıyor,

yaşamıyor” diye…

89

Page 90: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bunu diyenler, kendilerini et-kemik beden kabul eden bilinçlerdir.Oysa, bilinç varlık “insan”ın yaşı yoktur!.“İnsan”ın birikim yaşı vardır… “İnsan”ın akıl yaşı vardır.Bedenin ise eskime yaşı vardır… Aslına bakarsanız, bedenin yaşı bile yoktur!… Zira o beden,

çoktan yenilenmiştir birkaç yıl içinde!…Eğer siz hâlâ kendini beden zanneden bilinçlerdenseniz, söyleyecek bir sözüm yok size…Ancak, kendini beden ötesi bilinç varlık olarak algılayabilenler için bir önemli işaretim var…Cehennem, beden cehennemi, dünya cehennemi, kabir cehennemi ve nihayet mutlak cehennem gibi

çeşitli evrelere nasıl ayrılmışsa…Cennet de aynı şekilde, dünya cenneti, bilinç cenneti, kabir cenneti, mutlak cennet gibi yaşanmakta

ve yaşanacak evreler hâlindedir…Bu takdirde bir düşünün bakalım “cennette insanlar şu yaşta olacaklar” sözünün anlamını, bu

işaret ettiğim gerçeğe göre…Cennet hâlini yaşam anında kaç yaşında olmaktalar insanlar acaba?… Bakalım neleri keşfedeceksiniz?...“ (*)

(*) GİZ’li Gülşen* * *

(Soru: Cennet’te herkes 33 yaşında olacak, deniyor... Bazı birimler yontulmadan şekillenmeden ancak ruhlarını üretmiş olarak hayata veda ediyorlar... Onlar Cennet’e nasıl 33 yaş ile anlatılan kemâle erecekler.)

33 yaş, fiziksel olgunluk olarak anlatılmıştır... Aksine bunu şuur düzeyi olarak anlarsak, o takdirde Cennet’e giden herkesin aynı idrâk ve mertebede olması gibi bir sonuç çıkar ki, bu ne Dünya’da mevcuttur, ne de Cennet’te!..

* * *CENNET, MELEKİ ETKİLER SONUCU YAŞANAN

MUTASYONLA OLUŞAN GENETİK SIÇRAMA NİHAYETİNDE GEÇİLEN ORTAMDIR!

"İnsan"lar, melekî etkiler sonucunda yaşamış oldukları "mutasyon"la oluşan genetik sıçrama ve bunun sonucunda beyinlerinde üretilen anti-çekim kuvveti ile neticede cehennemden kurtularak "nurânî" bir bedenle cennet ortamına geçerler.

* * * “CENNETLİKLERİN İLİKLERİNİN GÖZÜKMESİ”

Bizim anlamayanlar da sorar... -Canım! Cennet`de insanlar var, hûriler var, baktığın zaman onların iliğini görüyorsun... Ne gereği var

ilik-kemik görmenin?""İlik görmekte" diye anlatılmasından gaye, o boyuttaki yapıların şeffaf, lâtif, ve nûranî bir yapı

olduğudur! Yani, bizim bugün bildiğimiz yoğunluklu maddemsi bir yapı olmadığını ifade sadedindedir. Ve insanların, bu boyut değiştirmelerinden sonra; geçtikleri ortamda, melekî bir yaşam sürecekleri;

bedenlerinin, meleki vasıflarla vasıflanmış melek, yani "nur" yapılı... Ancak insanların bilinç düzeylerinin bir kısım meleklerden üstün olacağı da ifade ediliyor!

* * *CENNETTEKİ NUR YAPILI BİRİMLERİN

SÂBİT BİR GÖRÜNTÜSÜ YOKTUR.

90

Page 91: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

LÂTİF BİR YAPI VARDIR. BİLİNÇ TAHAYYÜL ETTİĞİNİ CANLI OLARAK ANINDA YAŞAR!

Nur boyutunda, ruh boyutunda olduğu gibi bir sâbit beden görüntüsü, şekil yoktur!. Burası salt bilinç boyutu olup; bilinç, tahayyül ettiğini canlı olarak anında yaşar!. Rüyada algılanan maddemsi yaşam duygusuyla!.

Ruh boyutundaki beden görüntüsü, şekli, genelde kişinin dünyadan ayrıldığı andaki son görüntüsü üzerinedir.

Nur yapılı birimler ise bir beden veya şekille bağımlı olmayıp, dilediği beden şekline bürünebilir.Nur boyutundaki Cennette yaşayanların tümü gerçekte nur yapılı, şekilden berî bilinç varlıklardır;

algılayanın veri tabanına göre görüntü verirler. Kabir âlemindeki sorgu meleklerinin, herkese değişik gelmesinin de nedeni budur.

* * *Cennetler dediğimiz diğer âlemlere gidenlere, yani diğer yıldızların boyutsal derinliklerine gidenlerse

kendilerinde mevcut rûhânî kuvvetlerle; ki bu rûhânî kuvvetlerde ilâhî isimlerin mânâlarına dayanıyor. İlâhî isimlerin mânâlarını ortaya koyup gerçekleştirme kâbiliyetini kendilerinde bulacaklar. Çünkü bu ilâhî mânâların gereğini, ortaya koyabilmede, dünyada bir güçlük var!

Bir madde beden oluşması var! Şu madde beden, senin her düşündüğünü bilfiil ortaya koymanı çok güçleştiriyor.

Ama Cennette lâtif bir yapı!. Lâtif bir yapı olması nedeniyle de her düşündüğün, tahayyül ettiğin şey anında gerçekleşiyor!.. Ve böylece, Cennet hayatı onlar içinde ölümsüz olarak, ebedî olarak sonsuza dek devam eder!

* * *CENNETTE KİŞİYE ÜZÜNTÜ VERECEK

HİÇBİRŞEY YOKTUR!Cennette zâten kişiye üzüntü verecek hiç bir şey yoktur!.. Dolayısıyla, cennet ortamına geçildikten

sonra, kimse, kendisinden daha üst durumda olanların hayat tarzından haberdar değildir.Zirâ, kendisinde olmayan bir şeye başkasının sahip olduğunu düşünürse, onun yoksunluğunun

üzüntüsü içine girer ki, bu durum da onun için azâb olur.* * *

(Soru: Cennet’te farklı boyutlar birbirlerini hissedebilir mi?)Cennette farklı boyutlar yoktur!.. Farklı boyutLARINDA yaşayan insanlar vardır!(Soru: Farklı boyutlarda yaşayan Cennet ehlinden alt boyuttaki, üsttekini görebilir mi?)Alt boyuttakinin üst boyuttakini görmesinden murad şudur;Meselâ: senin benim iç dünyamı görüp hissedebilmen... Bu durum Dünya yaşamında ne kadar

mümkün ise, Cennet yaşamında da o kadar mümkündür!.Dünyanın madde kavramı başkadır… Âhiretin başka!. Rüyada da bir tür o ortamın madde bedeniyle

yaşıyorsun... Esas olarak iki tür yaşam vardır... Bir mücerret=soyut yaşam; bir de bedenli yaşam... Bedenli yaşamın

bir şekli ve görüntüsü vardır.... Mâhiyeti ne olursa olsun!.. Bedensiz yani mücerret=soyut yaşamda ise algılanacak bir şekil ve görüntü yoktur!. Şuur yaşamıdır.

* * *ALLAH CENNETTE HİÇBİR GÖZÜN GÖRMEDİĞİ,

91

Page 92: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

HİÇBİR KULAĞIN İŞİTMEDİĞİ, HİÇBİR DİMAĞIN DÜŞÜNEMEDİĞİ NİMETLER YARATMIŞTIR!

Mecâzî ifadelerle anlatılan cehennemin gerçek ahvâlini burada anlatmaya kalksak hafsalalar almaz!.. Gerek Cehennem ve gerekse Cennet’deki yaşantı şekli rüyalarımızdaki yaşantı şekillerini andırır.

Cennet ve Cehennem başka başkadır. Bunlar hep izaha muhtaçtırlar. İnsanların anlayışına göre ifade edilmiş kelimelerdir!. Eğer bütün bunların gerçek anlamını açıklamak

lâzım gelirse bu da çok uzun sürer, ki ona da burada imkân yoktur.. “Cehennem’in odunu da, kömürü de bizzat insandır” buyruğu ile; “Allah Cennet’te hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir gözün görmediği, hiçbir dimağın

düşünemediği şeyler yarattı kulları için”... hadîsleri hep buna delâlet etmektedir.“ONLARA RABLERİ TEMİZ BİR ŞARAP İÇİRİR.” (76-21)Buyuruluyor; Rableri, gerçek aşkı tattırır onlara, demektir bu!.. Nasıl ki, bal iman ile; süt, ilim ile -ki

ilmi ledündür-; su, Mârifetullah ile tevil edilmekte ise…* * *

ALLAH’A YAKINLIK KAZANMIŞLARIN CENNETTEKİ YAŞAMLARINI NORMAL BEYİNLERİN

TAHAYYÜL ETMESİNE BİLE İMKÂN YOKTUREvet, cennete girenlerin çoğunluğunu “saf” vatandaşlar teşkil edecektir!.. amennâ ve saddakna!..

Niye bu böyle?..Çünkü cennet ehlinin çoğunluğunda ilâhi rahmete nail olma neticesinde, beyinlerinde dünyanın

manyetik çekim alanına karşı koyacak olan “antiçekim dalgalarını” üreten devre açılmış ve cennete gidebilecek güce nâil olmuşlardır. Ancak ne var ki, oralardaki sonsuz ve sayısız nimetleri değerlendirebilecek üst düzey kapasiteye ulaşabilmek için yeterli çalışmayı yapmamışlardır!.. Cennette, dünyadan bildikleri sayısız zevkler ve bunların daha değişik türleri içinde ebedî bir yaşam süreceklerdir.

Oysa Allah'a yakınlık kazanmışların (mukarreblerin) cennetteki yaşamlarını normal beyinlerin tahayyül bile etmesine imkân yoktur!..

Bunu basit bir misâl ile açıklamaya çalışayım.Bir insan tüm yaşamı boyunca düşünüyor, taşınıyor, araştırıyor her şeyini feda ediyor ve sonunda bir

anda ömrünü feda ettiği konu kendisine açılıyor ve o şeyi keşfediyor!.. Bir yaşamı harcadıktan sonra keşfedilen o şeyin değerini ve o kişinin sevincini gözlerinizin önüne getirmeye çalışın!..

Şimdi düşünün ki beyni üst düzeyde çalışma kapasitesine erişmiş biri. Sayısız yepyeni mânâlara yol açan ışınları değerlendirebilecek bir düzeye erişmiş; sürekli yeni yıldızlarla, ya da bir diğer ifade ile bu yıldızlardaki meleklerle rezonansa girebilen bir beyne sahip!.. Her an yepyeni şeyler alıp bunları değerlendiriyor ve sonsuza dek sürekli artan bir biçimde bu gelişmeyi tadıyor!..

Bilmem anlatabiliyor muyum?..Evet, beyninizde, Allah'ın sayısız isimlerinin mânâlarını anlayıp âşikâre çıkartabilecek bir kapasite,

bunları yaşayabilecek bir özellik mevcut.Ve siz bunları, ne kadar zikrederseniz, o düzeyde Allah'a yaklaşabilecek yâni O'ndaki mânâları

tanıyabileceksiniz. Ve bunun anahtarı da zikirdir!..* * *CENNET SENİ SINIRLAYAN TÜM BEŞERİ DEĞER

92

Page 93: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

YARGILARI VE DUYGULARDAN ARINMIŞ; KENDİNDEKİ İLÂHİ ÖZELLİKLERİ BULMUŞ OLARAK

DİLEDİĞİN HERŞEYİ YARATABİLME ÖZELLİĞİDİR!“Cennet” dediğimiz ortamdan da biraz bahsedeyim...Beynimizde hologramik bir biçimde evrende varolan tüm özellikler mevcud. Dikkat edin!.. Beynimizde hologramik esasa dayalı olarak evrende varolan tüm güçler mevcut.İslam dininde bu özellikler “ALLAH’IN İSİMLERİ” diye târif edilmiş. “Allah’ın isimleri” dediğimiz o

“Rahman” “Rahim” “Melik” “Kudüs” diye târif ettiğimiz özellikler bu isimlerin işaret ettiği özellikler evrende holografik olarak mevcud. Dolayısıyle de bizim beynimizde yapımızda mevcud.

Allah’ın bütün özellikleri ve güzellikleri bizim varlığımızda mevcud!. Biz bunları ne kadar açığa çıkartırsak, ortaya çıkartırsak hem dünyamızı o kadar güzelleştirriiz hem o

kadar Allah’ı tanımış oluruz. Yani Allah’ı tanımanın yolu âfâkta-dışa dönük değil; enfüste öze dönük; enfüste içinde bulmak suretiyledir.

Bizde de Allah’ın EL HÂLİK ismi var; yani YARATICI ismi var. El Hâlik yani yaratıcı ismi senin varlığında da özünde de var. Senden birçok şeyler yaratılıyor, meydana geliyor. Ben yaratıyorum diyorsan, doğru... “Ben yaratmıyorum, Allah yaratıyor” diyorsan yine doğru. Çünkü zaten Ben diye bir şey yok, varlık KENDİ! Sen’den yaratıyor, Ben’den yaratıyor, O’ndan yaratıyor. Hepimizden özelliklerini ortaya çıkartıyor.

İşte “Cennet” denen ortam, seni sınırlayan tüm beşeri değer yargıları ve duygulardan arınmış kendindeki ilâhi özellikleri bulmuş olarak dilediğin herşeyi yaratabilme meydana getirebilme özelliği! Yani Cenneti senden oluşturuyor Allah.

Allah’ın ismiyle Cenneti yaşıyorsun!.* * *

CENNET EHLİNDE “HÂLIK” İSMİNİN MÂNÂSININ AÇIĞA ÇIKIŞIYLA

“O HER AN YENİ BİR YARATIŞTADIR!” HÜKMÜ YAŞANIR!“O, her an yeni bir yaratıştadır”; hükmü, cennet ehlinde tam anlamıyla yaşanır, hissedilir bir

biçimiyle ortaya çıkar. Her an yeni bir şeyler üretir, yaratır. Kendine birçok beden yaratır. Sayısız varlıkları yaratır. Çünkü

kendisinde HÂLİK isminin mânâsı açığa çıkmaktadır. İşte, bundan dolayı orada zaman diye bir kavram yoktur.

Ve Cennetteki bühl sınıfı değil de, Ârifân sınıfı, dünyada bazılarının müşahede ettiği olayı orada somut bir şekilde yaşarlar.

* * *CENNETTE ZAMAN KAVRAMI KALKAR,

IŞIK HIZINA ERİŞİLİR!KİŞİ VERİ TABANINA GÖRE ZAMAN KAVRAMLARI

OLUŞTURUR VE ONU YAŞAR!Cehennemden çıkıp Cennet ortamına girebilenler acaba nasıl bir ortamda yaşayacak?. Orada zaman

mefhumu var mı?.Dünyada zaman var, kabir âleminde zaman var, kıyâmette zaman var, mahşerde zaman var,

cehennemde zaman var kendi boyut şartlarına göre!.

93

Page 94: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bunlara rağmen, Cennet ortamında zaman kavramı yoktur. Çünkü Cennete nur yapıyla girilecek… Nur yapılı ortamda ise zaman kavramı kalmaz! Kişi kendi veri tabanına göre zaman kavramları oluşturur ve onu yaşar... Işık hızına erişilir!.

Işık hızına ulaşılan bir ortamda da zaman durur.* * *

Bu zaman kavramının ötesinde, Cennet denilen ortamdaki yaşantıda ise; her dilenen, an içinde olup biter!.

Hayâl ettiği şey, düşündüğü şey, kendisinde açığa çıkan biri, ilminin kadarıyla, o anda belli olaylar yaşar!.

Nasıl, bazıları rüyâ gördüğünde; “Yahu bu rüya hiç bitmedi. Sabaha kadar durmadan rüyâ gördüm” der. İşte bunun gibi, kendi ilminin getirisi olan bir ortamda, sonsuz var edişleri yaşar. Dolayısıyla artık burada, zaman kavramı kalkar.

* * *Cennet ortamına geçenler, NUR bedenle ve edindikleri özellik kadarıyla zaman ve mekân

kaydının dışında yaşarlar!* * *

“DÜN” VE “YARIN”I OLANIN CENNETİ OLMAZ!“KORKU”LARIN VE “TUTKU”LARIN OLDUĞU SÜRECE DE

CENNETE GİREMEZSİN!İnsanlar cenneti ancak hayâllerinde yaşayabilirler…Dünya yaşamında, insanın, kendindeki özelliklerin çoğunu yaşaması mümkün değildir! Gerçek cennet

yaşamının yaşanabilmesi için önce “korku”nun atılması, terk edilmesi gerekir. “Korku”ların olduğu sürece cennete giremezsin!.. “Tutku”ların olduğu sürece de, cennet senin için mümkün değildir!.

“Dün”ü ve “yarın”ı olanın cenneti olmaz!… Çünkü “dün” veya “yarın” düşüncesi, senin içinde bulunduğun anda, cennetini yaşamanı engeller!.

Allah, cennet için yaratmışsa seni, senden “korku”yu kaldırır, “dün” ve “yarın”dan seni kurtaracak idrâki ihsan eder!.

Madde dünyası, maddeyle kısıtlanmış yaşam dünyası demektir!.Bedenin dolayısıyla maddenin kurallarına, şartlarına bağımlısındır!Ama unutma ki, maddeye madden ile bağımlısın; bilincinle değil!.Bilinç madde değildir ve bilincini özgür kılabilmişsen, dünyada yaşarken cennetini yaşaman

mümkündür; “korku”yu atabilmiş, “dün” ve “yarın” düşüncesinden kurtulabilmişsen!.“Dün” yapılanların sonuçları bugün yaşanacaktır; kesindir! Kimse bunu değiştiremez!. Ama, bunu

yaşarken dahi, sana hoş gelmeyen bir yaşantı ise bu, ondan bilinç boyutunda kurtulabilmen mümkündür! Kendini beden olduğun yolundaki düşüncenden arındırman ölçüsünde!.

Sana, “SANAL DÜNYAN”ın kapısı her an açıktır!.Her gece uykuya girdiğinde, “sanal dünyan”a girdiğin gibi, ölüm sonrasında dahi kıyâmete kadar,

“sanal dünyan”da yaşayacaksın!.Cennet, zaten tümüyle “sanal dünyan”dır!.Sana, tüm gerçekler çeşitli misâllerle anlatılmıştır! Sen bu misâllerle işâret edilenleri kendine

GÖRE çeşitli nedenlerle anlamamakta ısrar edersen, bunun sonuçlarını da kaçınılmaz olarak yaşarsın!.

94

Page 95: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Belâlar hakkedilmiştir! İnsanlar, kopan tesbih tanelerinin dökülüşü gibi hakkettiklerini yaşayacaklardır. Aralarındaki hakketmeyenler de, diğerlerinin âkıbetine katlanacaklardır, paylaşacaklardır. Bu da kaçınılmazdır.

Buna karşılık akıllı olanların, bedensel sıkıntıları bir yana koyup, “sanal dünya”larına kaçma yolu açıktır!. İbrahim aleyhisselâm’ın olduğu gibi, ateşin içinde cennet ortamını yaşamaları mümkündür.

“Ama herkes yanarken, ben nasıl gülerim” deme sakın!. Lâflama!… Komik olma!.Tüm yaşamın, her an milyarla insanın açlık sınırında bir deri-bir kemik yaşadığı dünyada geçiyor;

onları hiç düşünmeden sen keyfine bakıyorsun!… Milyonla hane ağlarken, sen zevklerin peşinde koşuyorsun!.

Bonfileyi eksik etmezken sofrasından, kesilen kurbanlara acıdığını söyleyen; keyf için balık avlarken, kurban kesimine karşı çıkanların ilkel komikliğine düşme!

Sakın kendini aldatma!.Kendini aldatmanın asla telâfisi yoktur!.Aklını başına topla ve cennetini keşfetmeye çalış!… Yoksa, ‘’biri daha gitti’’ diyecekler ardından!.

* * *CENNETTE TADILAN NİMETLER,

DÜNYADA TADILANLARA BENZETİLSE DE TAMAMEN FARKLIDIR!

Beyne bir veri gelir… Beyin gelen bu yeni veriyi-dalgaboyunu, kendi eski verileriyle karşılaştırır… Eğer daha önce ona, yeni geleni andıran bir veri yüklenmişse, hemen onunla eşleştirerek sentez ve ona göre bir değerlendirme yapar. Siz, eski veriler ışığında o yeni veriyi değerlendirirsiniz böylece… Bundan da, “ben onu biliyordum zaten” çıkar…

Bu, ruha da böylece yüklendiği içindir ki, cennet boyutunda yaşayanlar bir takım şeyler için, “bu daha evvelce tattığımız şeylere benziyor” diyeceklerdir!… Oysa orada tadılan, bambaşka bir şeydir!… Ama bunu, anlatmaya çalıştığım olay yüzünden, burada farketmiş olanlar dışındakiler farkedemeyeceklerdir!.

* * *Dünyada yaşanılan zevklerin kaydı da ruhta ve Cennete gidecek olan NUR bedende mevcut olduğu

için de Cennette bu tür duygular olabilecektir.* * *

“CENNET”, “RAHİM” İSMİNİN EN GENİŞ VE KAPSAMLI ORTAYA ÇIKTIĞI MAHALDİR.

BU YÜZDENDİR Kİ CENNET ANALARIN AYAĞI ALTINDADIR!Allah’ın “RAHM” ismi, kendi esmâlarının dışında nerede kullanılıyor?.. Göreceksiniz ki kadının cinsel ve doğurganlık organı olan bölge için.. Yani kadında doğurganlık olayını

oluşturan ve insan türünün çoğalmasını ve bekâsını sağlayan cinsel organına verdiğimiz isim!. Mikro plânda kadındaki rahim, makro plândaki Allah’ın ”RAHİM” ismi zuhuruna karşılık geliyor!.Allah’ın “Rahm” ismi, ”Rahmet” ve “Rahman” mânâlarının kökenidir!. Yani Allah’a ait esmâların

üreticisidir!. Üretim yapıldıktan sonra bu isimlerin topluca bulunduğu ve sâdır olduğu boyuta “RAHMANİYET BOYUTU” diyoruz.

”Rahim” isminin en geniş ve kapsamlı ortaya çıktığı mahâl, Cennet’tir!.

95

Page 96: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Dolayısıyla, “Cennet anaların ayağı altında” derken; mikro plânda çoğalmayı-üremeyi sağlayan kadındaki rahmin, makro plânda karşılığı olan Allah’ın “Rahim” isminden cennetteki mânâların ürediği mecazî olarak anlatılmıştır.

* * *İNSANIN DÜŞÜNDÜĞÜ, HAYÂL ETTİĞİ HERŞEYİ

GERÇEKLEŞTİREBİLDİĞİ ORTAM...İŞTE, EN ALT SINIRLARIYLA CENNET HAYATI…

Ruh gözü görenler o boyutu; Nur boyutunu algılayabilenler ise, elbette ki, o boyuta dair algılamaları yapmaktadırlar.

Nur boyutunda, ruh boyutunda olduğu gibi bir sâbit beden görüntüsü, şekil yoktur!. Burası salt bilinç boyutu olup, bilinç tahayyül ettiğini canlı olarak anında yaşar!. Rüyada algılanan maddemsi yaşam duygusuyla!.

* * *Bir insanın, düşündüğü, tasavvur ettiği, hayâl ettiği her şeyi gerçekleştirebildiği bir ortamı tasavvur

edin... İşte, en basit, en alt sınırlarıyla, Cennet hayatı.. "İnsan"ın varlığında yer alan Allah`ın isimlerinden, "Hâlik" gibi bazı isimlerin mânâlarının neticesinde

düşündüğü, tasavvur ettiği, hayâl ettiği her şeyi anında kuvveden fiîle, düşünceden tatbikata çıkartıyor. Cennet sözcüğünün ifade ettiği anlamın asgarisi, en alt sınırı bu!

* * *“CENNET HAYATI” KİŞİNİN

ÖZ’ÜNÜN HÜKÜMLERİYLE YAŞAMASIDIR. ”KESİNLİKLE ALLAH İNDİNDE DİN İSLÂM’DIR”(3/19)Yani, “Din” denen olayın aslı; varlığın, Mâlikel Mülk olan “ALLAH”ın hükmü, iradesi, kudreti ve tasarrufu altında olduğu gerçeğinin

farkedilmesidir.Tüm sistem, bir mekanik düzen olarak çalışmaktadır ve bu yüzden sistemde mâzerete yer yoktur işte!.BU “ALLAH indindeki DİN”’dir!.“İslâm” nedir? Neden “İslâm”?“İslâm” kelimesi kullanım alanı olarak iki mânâdan kaynaklanıyor.1-Selâmete çıkma, selâmete erme anlamına.2-Teslim olmak anlamına...İslâm’ı anlamak için, öncelikle “İkra”-“Oku” diye başlayan, ilk âyetlerin mânâsını anlamak gerek.

Bundan sonradır ki, İslâm`ın ne olduğunu anlamak daha kolay olur.* * *

"İSLÂM"; selâmet bulma, selâmete erme, "selâm" isminin mânâsının sizde açığa çıkması anlamında!. "Allah"ın "selâm" isminin mânâsı ortaya çıktığı zaman kişi, bir kısım ilâhi isimlerin mânâsıyla

tahakkuk etmek suretiyle, “cennet yaşamı” dediğimiz yaşama geçer.İşte bunun içindir ki İSLÂM, bunun için teslim olmak!"KESİNLİKLE ALLAH İNDİNDE DİN İSLÂM'dır"; diyor Kur`ân!.

96

Page 97: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *İnsanın kendini bu beden sanması, Kur'ân tâbiri ile "aşağıların en aşağısında varolması"; buna karşılık

Öz’ünün hükümleriyle yaşaması ise "Cennet hayatı" diye tanımlanmasına yol olmuştur.. Bu yüzden insana tek bir görev düşmektedir:

KENDİNİ ÖZ YAPISINDA TANIMAK!.Bunu da din, "NEFSini bilen RAB'bini bilir" diye formüllemiştir.

* * *KİŞİNİN CENNETTE ERİŞEBİLDİĞİ NİMETLER

DÜNYADA ERİŞEBİLDİĞİ DÜŞÜNME KAPASİTESİ KADARDIR!Orada sadece düşünsel beraberlikler ve düşünsel güzellikler yaşanır. Herkes düşünebildiği kadar ki

güzellikleri yaşayacaktır.Dünyada düşünce, düşünebilme kapasitesini ne kadar artırabilirse o insan, cennette de o kadar çok

nimete kavuşacak. Kişinin cennette erişeceği nimetler dünyada erişebildiği düşünce kapasitesi kadardır.Bu kapasitenin yükselmesi de dünyada yaptığın zikirle oluşan beynindeki açılım kadardır. Zikirle ne

kadar açılım meydana getirebilirsen o kadar ilmin artar. O kadar ruhâni kapasiten gelişir. Ve bunun sonucu olarak da o kadarıyla Allah isimleri sende açığa çıkar.

Ne kadar sende Allah’ın yaratıcılık sıfatı açığa çıkarsa, o kadar da senin cennette yaratıcılığın meydana gelir ve o kadar büyük güzellikleri yaşarsın.

“Allah” adıyla işaret edilen için zaman kavramı yoktur. Allah’ın esmâsında var olmuş varlık, eğer o boyutta kendisini tanırsa onun için zaman kavramı

kalmaz!.Allah’ın esmasının getirdiği güzelliklerin oluşturduğu bir ortamda yaşam sürer.

* * *CENNET YAŞAMINI, GÖRÜLEN GÜZEL BİR RÜYA

GİBİ DEĞERLENDİRMEK, BÜHL’LERİN İŞİDİR!(Soru: Cennet yaşamında zaman ve mekân olmadığına göre, astrolojik etkiler yaşama nasıl yön

vermektedir. Bu konuyu biraz açar mısınız, teşekkür ederim.)Bu yaşadığımız boyut ve şartlarıyla, o boyut yaşamının ilgisi yoktur... Cennet yaşamını görülen güzel bir rüya gibi değerlendirmek, bühl’lerin işidir!.Astrolojik etkiler, Cennet boyutunda bilinçleri etkiler.

* * *CENNET YAŞAMI TAMAMEN MELEKİ BİR YAŞAMDIR.

ORAYA SADECE MELEKLER GİRECEK!Ondan sonra işte oradan geçebilen bu defa yeni bir bâ’s olayı yaşayacak.Tekrar “vel bâsü badel mevt” olacak… Oranın da değişik bir boyutu var.Ondan sonra herkes cennete girecek.Ama cennete insanlar girmeyecek! Cennete sadece melekler girecek!.Daha doğrusu, insanların bugün biyolojik olan bedeni ölümsonrasında ruh bedene Kurân tâbiriyle nâri

bedene dönüşecek. Cehennemden sonraki aşamada ise bu nâri bedenler nur bedene dönüşecek.

97

Page 98: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

İşte Hz.Rasûlulah diyor ki:Cehennemden çıkanlar hayat ırmağına dalar çıkar. Ondan sonra onlar yeni bir bedene sahip olur, o

bedenle Cennete girerler. O cennetteki bedenler öylesine şeffaftır ki bir tarafından baktığında öbür tarafı görülür.

Böyle bir sembolle anlatmaya çalışıyor.Dalgasal bedenden nûri bir bedene dönüş!Ve Cennet yaşamı tamamen bir meleki bir yaşam!Nasip etmiş, takdir etmiş ola!.İşte önümüzde böyle bir gelecek, yaşam, bir sistem var.Bize Kurân bu “Sistem”i bildiriyor!

* * *ALLAH CENNETTE MÜMİNLER İÇİN ÖYLE BİR

NİMET HAZIRLAMIŞTIR Kİ HİÇBİR KULAK İŞİTMEMİŞ,HİÇBİR DİL SÖYLEMEMİŞ VE HİÇ KİMSE ONU

HAYÂL ETMEMİŞTİR!Allah'ın çok uzun zaman içinde istidatları nispetinde cennet ehline kendini bildirmesi söz konusudur.

Cennet nimeti dahi bununla tamam olur. Esasen bu öyle bir nimettir ki, bundan daha büyüğü hayâl bile edilemez.

“Cennet” ismiyle târif edilen ortamda yaşayan kişi, o ortamın şartlarına ve yapısal özelliklerine göre, hayâl edebildiği her şeye kavuşacaktır. Öyle ki, isteyip de gerçekleşmeyen hiç bir arzusu olmayacaktır.

İşte, bu kadar nimet içinde olmasına rağmen, Hakk’ın kendisine zuhûru öylesine bir biçimde içinde bulunduğu yaşamı değerlendirmesine yol açacaktır ki, bunu şu anda, bu dünyada izah edebilmek mümkün değildir.

Nitekim bir hadîs-i şerîfte bu nimet hakkında şöyle denilmektedir:"Allah cennette mü'min kulları için öyle bir nimet hazırlamıştır ki, hiç bir kulak işitmemiş, hiç bir

dil söylememiş ve hiç kimse onu hayâl etmemiştir.’’Bu cennette en son verilecek olan o nimettir ki, nasıl bir şey olduğunu hakkıyla bilebilmek mümkün

olamaz.* * *

CENNETLİK BÜHL EHLİBizim nazarımızda, ‘’cennetlik olan bühl ehli’’, ‘’kaybedilmiş cehennem ehli’’ gibidir!.

* * *RASÛLULLAH

CENNETE GİRİŞ MÜJDESİNİ NASIL VERİYOR?Okunuşu:Lâ ilâhe illâllâhu vahdehu lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü, yuhyi ve yumiytü ve huve

hayyun lâ yemutü ebeden biyedihil hayr, ve hüve alâ külli şey’in kadiyr.Bilgi:“Kim bu şekilde Allah’ı tesbih ederse ve bunu sırf Allah’ı böyle bildiği için derse, Allah onu

Naim Cennetine koyar” buyruluyor Rasûllulah sallallâhu aleyhivessellem tarafından:

98

Page 99: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Dikkat edilirse, diğer hadislerde tesbihlerle ilgili olarak belli bir sevap ve günah silinmesinden söz edilirken, burada direkt olarak Cennet’e girme müjdesi veriliyor… Öyle ise bu ifâdenin mânâsını iyi anlamak gerekecek demektir…

Yazalım anlamını:“Tanrı yoktur, Allah TEK’tir; ortağı yoktur, mülk ve hamd O’na aittir; diriltir ve öldürür, kendisi

ölüm kavramından uzak sonsuz diridir; ebeden hayr O’nun kudretindedir ve her şeye gücü yeter.”* * *

CENNET EHLİNDE “AKIL” NİÇİN ÖNEMLİ?Bir kimsenin kâbiliyeti vardır, istidadı olmayabilir.. İstidadı vardır, kâbiliyeti yoktur. Kâbiliyeti ve istidadı yoktur; fakat said olarak meydana gelmiştir... ilk tesiri almıştır... En ufak yaptığı

hasene sevap olarak yazılır... Cennete gider!. Ancak hangi sınıftan olarak cennete gider?... "Cennet ehlinin çoğunluğu bühldür" der Hz Muhammed aleyhisselâm... Yani çoğunluğu ahmak

veya saf kişilerdir cennet ehlinin!. Hiç bir şeyi bilmez, anlamaz, kavrayamaz!. Ama, “yap” dendiği için bir takım şeyleri yapar ve cennete gider!.

İşte demek ki üzerinde duracağımız önemli nokta; aklın yerini iyi tâyin etmektir. * * *

CENNETİ KAZANMAN İÇİN TEK SERMAYEN…Cennet ve Allah'ı kazanman için sana verilen sermaye, "beynin"dir.

* * *CENNET EHLİ 2 TABAKADIR:

İRFAN SAHİPLERİ VE AHMAKLAR!(Soru: "Cennet ehli yüzyirmi saftır. Sekseni bu ümmetten, kırkı ise diğer ümmetlerdendir."

(Hadis) Dün akşam bahsedilen Vâkıa Sûresindeki “çoğunluğu öncekilerden bir kısmı da sonrakilerdendir”

âyetini (ÖNCEKİ NESİLLER) demiştiniz. Peki, bu Hadisi nasıl anlayacağız?.. )Kemiyet ve keyfiyet meselesi!.. “Cennet ehlinin çoğunluğunu AHMAKlar teşkil eder” uyarısını niye

dikkate almıyorsunuz?. AHMAK sözü ile ne anlatılmak isteniyor?... “Ahmak”; anlamadığını anlamayandır!.Cennet ehli esas itibariyle iki tabakadır;İrfan sahipleri.. ve ahmaklar!.. Yani, irfânı olmayanlar.. Yani iman ehlinden olup da Allah’a iman

etmemiş olanlar.* * *

“VEHİM” DUYGUSUNU KONTROL ALTINA ALABİLENİN YAŞAMI CENNET YAŞAMINA DÖNER!

Eğer kişi "VEHİM" duygusunu kontrol altına alabilirse, yaşamı âdetâ Cennet yaşamına döner... Buna karşılık insan "vehminin" esiri olursa, yaşamı artık bir Cehennemdir!.

Varolmayanı var sandıran; varolanı da görmezlikten getiren kuvvettir "VEHİM"!..İnsan, "VEHİM" hükmü altına girmemiş bir akılla herhangi bir şey düşünüp, o şeyi yapmağa karar

verirse; ve bu hususta da azimli olursa, normal şartlara göre imkânsız olan o şeyi mümkün hâle getirebilir!.

Ve sanki bir madde bedeni yokmuşçasına özgür bir yaşam sürebilir... Sanki Cennetteymişçesine!.

99

Page 100: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *ARAŞTIRMACILIK, SORGULAMA VE İLİM

CENNETİNİZİ GENİŞLETİR!Şüphecilik ve vehim yaşamınızı cehennem ederken; araştırmacılık, sorgulama, ilim ile cennetinizi

genişletir. Allah'a yakîn elde etmenin yolu gaflet ehliyle dostluktan geçmez! Bir gün "TEK"lik kokularıyla sarhoş olup, ertesi gün beşeriyet batağında çırpınmaktan, kurtulup; gönlü

"TEK"lik seyrinde dâim kılmak gerek!.* * *

Kendindeki hangi özelliği keşfederek onu kullanmak sûretiyle bir cehenneminden kurtulup, karşılığı olarak o cenneti yaşayabildin?.

* * *ULAŞACAĞIN CENNET

AKLINA YÖN VERENİNKİ KADARDIR!Ulaşacağın cennet, aklına yön vereninki kadardır!. Bu, eşin de olabilir; bir ârif de!. Kılavuzun kim ise, sonucunu yaşayacaksın!.

* * *AHMAKLAR CENNETİNDEN KURTULUP,

İRFAN CENNETİNDE YER ALMANIN YOLU“ALLAH” İSMİYLE İŞARET EDİLENDE KENDİNİ BULMAKTIR!

Yukarıda seni hesaba çekecek bir tanrının olmadığı boyuta; dünyadan hiç bir şey götürmeden a'mâ olarak gitmek mi güzeldir; yoksa dünyada bırakıp da gideceklerini biraz ikinci plâna bırakarak; gözünü gerçeklere açıp, perden kalkmış olarak o boyuta intikal etmek mi?...

Yaptığın iyilikler ve kazandığın sevaplarla "Bühl Cenneti”nde yer almak yeterli oluyor mu sizlere?... Şu dünyada AHMAKlarla -anlamadığını bile anlayamayanlarla- yaşamak, ne kadar mutlu ediyor ki

sizi, ölümötesinde bile onlarla olmayı kabullenebiliyorsunuz!Dünyadan ayrılıp yaşantısına gitmek tüm mutluluk umudumuz; ama, o Cennet’in buradan yapılan

çalışmalar sonunda şekilleneceğini ve oluşacağını hâlâ anlamadık mı?... Ahmaklar Cennetinden kurtulup, İrfan Cenneti’nde yer almanın yolunun “ALLAH” ismiyle işaret

edilenin kendinde açığa çıkmasını oluşturamadıkça...“ALLAH” ismiyle işaret edilende, kendini bulamadıkça; bir diğer deyişle...Allah bakışıyla mevcûdata bakamadıkça çelişkiler bitmez, diyebilir miyiz?...

* * *

CENNET BOYUTUNDA ALLAH’IN İSİMLERİNİN ÖZELLİKLERİ O KİŞİNİN İLMİYLE SINIRLI OLARAK AÇIĞA ÇIKAR!

Cennet boyutunda, o kişinin ilmiyle sınırlı olmak şartıyla, Allah isimlerinin özellikleri açığa çıkacak; o boyutta yaşayanlar, Allah’ın kuvvet-kudret ve yaratıcılığıyla diledikleri her şeyi istedikleri anda istedikleri şekilde yaşayabileceklerdir.

* * *ATEŞTE BENLİĞİNİ YAKMA KORKUSUNU

100

Page 101: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

ATIP İÇİNE DALABİLENLER İLİM VE İRFAN CENNETİNE GİREBİLİRLER!

Biz, yalnızca ilim için yaratıldık!.İlmi de, ateşin arkasına koydu ki Allah, korkaklar o ateşe "nefsim yanmasın, yanarak arınmasın"

diyerek yaklaşamasın da; böylece, yanma korkusuyla, da lâyık olmadıklarını ele geçiremesinler diye... Ateşte benliğini yakma korkusunu atıp, içine dalabilenler; Deccal’ın sağ yanındaki ateş

Cehenneminden geçip, ilim ve irfân Cenneti'ne girebilirler!.. Korkuyu atamayanlar ise, ateşten geçemezler ve ilme irfâna ulaşamazlar... Korkuyu atmak gerek!.

* * *EĞER SEN CENNET İÇİN YARATILMIŞSAN

CENNET EHLİNİN FİİLLERİ SANA KOLAY GELECEK VE CENNETE ULAŞACAKSIN!

Evet, "ALLAH" her ortam için, o ortamın ehlini meydana getirmiştir.. Nitekim Hz. Rasûlullah aleyhisselâm açıklıyor ki; "ALLAH CEHENNEMİ YARATMIŞ VE ONUN İÇİN EHLİNİ (İnsanSI’ları) MEYDANA GETİRMİŞ;

CENNETİ DE HALKETMİŞ ONUN İÇİNDE EHLİNİ (İnsan’ları) MEYDANA GETİRMİŞTİR."Bu açıklamayı iyi anla dostum...Şimdi sen, eğer cennet için yaratılmış, meydana getirilmişsen, cennet ehli olmak üzere varedilmişsen,

sana cennete gitmenin yolları kolay gelecek; cennete doğru adım atmak sana kolay gelecek; cennet ehlinin fiillerini meydana getirmek sana kolay gelecek; o fiiller senden meydana gelecek; ve neticede sen cennete ulaşacaksın!.

Yok eğer, cehennem ehli olarak târif edilen kişilerden olmak üzere meydana gelmişsen, bu takdirde seni oraya sevkedici fiiller davranışlar sana hoş gelecek; sana zevk verecek; onları ortaya koymak sana kolaylaşacak; böylecede sen kendini azâba sokacak olan fiilleri kolaylıkla yapacak, yaşayacak; ve bu senden meydana gelen fiiller neticesinde de paşa paşa o azâp ortamında yerini alacaksın!.

Dolayısıyla şimdi kendi hâline bir bak!. Eğer şu anda senden, seni azâba sokacak olan fiiller meydana geliyorsa; şu anda öldüğün takdirde,

seni azâp bekliyor. Yok eğer, senden, seni huzura, saadete, mutluluğa, cennete sevk edecek fiiller meydana geliyorsa şu

anda, bu takdirde, şu anda ölürsen sen bir cennet ehli olarak, şu dünyadan geçip gidersin.Sakın, beni niçin böyle yarattın, deme gafletine düşme!. Çünkü, böyle denebilecek bir muhatabın yok!. Nitekim bunu Hz. Rasûlullah da çok güzel vurguluyor..."ALLAH CENNET İÇİN BİR BÖLÜK YARATTI, CEHENNEM İÇİN BİR BÖLÜK YARATTI." (insanlar

ve insansılar)...* * *

İNSANLAR DÜŞÜNCE-DEĞERLENDİRME VE YAPTIKLARIYLA CENNETİ YAŞAYACAKLAR!

Allah yoluna harcanmayanlar nereye gider?... Bunu göremeyecek kadar kör olanlar düştükleri batağı fark ettiklerinde iş işten iyice geçmiş olacaktır!.

Şeytanına tâbi olarak, gerçekleri görmekten perdelenmiş olanlar, TÖVBE de edemeyecekleri için; kendi elleriyle kendi geleceklerini cehennem etmektedirler.

101

Page 102: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bil ki, insanlar düşünce, değerlendirme ve yaptıklarıyla ya cenneti yaşayacaklardır; ya da bu alanlardaki yanlışları ve yanlışta ısrarları ile hem kendilerini hem de kendilerine bağlı olanları helâk edeceklerdir!.

* * *CENNETTE KİŞİNİN KUDRETİ

Cennetteki kişinin kudreti, kendindeki vehim kuvvesini kullanabildiği miktardadır. Bu, esasen dünyada dahi böyledir!.

* * *(Soru: Avam için, hayâl ettiği Cennet boyutu, alt boyuttaki yaşantıda da hayâl dahi olsa mekân ve

sûretler yok mudur?)Vardır!. Ayrıca üsttekiler de Allah’ın kudretiyle bunu oluşturup gereğini yaşarlar

* * *CENNETTE AZAP YOKTUR!

Cennet’te yanma yoktur!.Bu ne demektir, düşünebiliyor musunuz?.Bilincinizin kilitlenmesi!.

* * *Soru: Cennette de azap var mıdır? Vuslata erip de dîdarı müşâhede edememenin azâbı?Cennette azap yoktur!.. Herkes elindekinin en iyi olduğunu düşünüp, daha üstününden de haberi

olmayacağı için hiç bir Cennet ehli azap duymaz!..* * *

CENNET EHLİ, ZÂT-I İLÂHİ’DEN PERDELİ KALMAKTAN ALLAH’A SIĞINIRLAR!

Cehennem ehli, cehennem ortamının oluşturacağı azaplardan dolayı şiddetle Allah'a sığınma mecburiyeti hissederler!.. Ancak bu yakarışları hiç bir müspet karşılık almaz, çünkü “Allah'ın Sistemi”ne ters düşmüşlerdir. Artık bulundukları noktada yapacakları hiç bir şey kalmamıştır, içinde bulundukları hâle katlanmaktan başka.

Bunun gibi, bir kısım cennet ehli dahi aynı şekilde Allah'a sığınırlar, cennet nimetleriyle Zât-ı ilâhîden perdeli kalma hâlinden!..

Cennet ehlinden kimler bunlar?. İrfan sahipleri!.Dört sınıf cennet ehlinden Ef’al ve Esmâ Cenneti ehlinin Allah'a sığınmasından bahsediliyor. Çünkü Zât'a dönük perdelerden henüz kurtulamamışlardır ve bu yüzden de bildiklerine ulaşamamanın

üzüntüsü içindedirler.Ayrıca bu bahsedilen sığınma olayı, yanlış anlamayalım dünyada yaşarken olmaktadır. Bu konuda

bilgi sahibi olup da, henüz gereğini yaşayamamaktan ileri gelen bir hâldir.* * *

CENNET EHLİCENNET NİMETLERİNİN HESABINI YAPARAK

EN BÜYÜK NİMETİ KAÇIRMAKTADIR!

102

Page 103: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Cennet ehli, daima cennetin sayısız nimetlerini düşünerek, onları ne şekilde elde edebileceğinin hesabı içindedir. Bu yüzden de kafası hep cennet ve cehennemle ilgili fiillerle meşguldür. O nimetlerin sahibi kendilerini ancak ikinci derecede ilgilendirir.

Oysa, bu durumları dolayısıyla, öyle büyük bir nimeti elden kaçırmaktadırlar ki bunun lisan ile târifi mümkün değildir.

Zîrâ, hakikata ermenin, Allah'ı "öz"ünde bulmanın getireceği öylesine sonsuz ve büyük bir nimet söz konusudur ki, yaşayamayana bunu dil ile anlatmak mümkün olmaz.

* * *ASTROLOJİK ETKİLER

CENNETTE DE DEVAM EDERAstrolojik etkiler Cennet yaşamında da devam eder.İnsan varolduğu sürece onun zaman ve mekânı yok olmaz, içinde yaşadığı boyuta ve ortama göre!.Cennet yaşamında da melekî etkiler sonsuza dek devam eder.

* * *ÖLÜMÜ TADAN “CENİN”İN ÂKIBETİ NEDİR?

(Soru: 120. günden kısa bir süre sonra anne karnındaki yapının ölümü durumunda âkibeti ne olur Üstadım?.

Beyninin açılımına göre imanlı veya imansız olarak genetiğindeki özellikler doğrultusunda bir yapıya ve ortama gider.

* * *CENNET LİSANI

Cennet lisanından her bir kelime veya cümle bir harf ile ifade edilir. Kurân-ı Kerîm’in bazı sûre başlarında yer alan Elif, Lâm, Mim, Nun, Ra, Ta, Ha, gibi harfler dahi bu cennet lisânındandır.

* * *CENNETE GİDEN KİŞİ CEHENNEMDEKİ YAKINI

İLE BİRLİKTE OLMAK İSTERSE...(Soru: Cennet’te olan kişi, Cehennem’de olan yakını ile birlikte olmayı arzu edip, bunu

gerçekleştirebildiğine göre; bunun Cehennem’deki kişiye tesiri ne olabilir?..)Sen sevdiğinle rüyanda çok güzel dakikalar geçirirken, o bir başka yerde diş ağrısından

kıvranıyorsa; senin rüyada yaşadığının ona etkisi ne olur?!.* * *

RIDVAN“Cennet” denilen ortamın halkının lideri olan melek.

* * *CENNETİN EVRELERİ

Eğer siz hâlâ kendini beden zanneden bilinçlerdenseniz, söyleyecek bir sözüm yok size…Ancak, kendini beden ötesi bilinç varlık olarak algılayabilenler için bir önemli işaretim var…Cehennem, beden cehennemi, dünya cehennemi, kabir cehennemi ve nihayet mutlak cehennem gibi

çeşitli evrelere nasıl ayrılmışsa…Cennet de aynı şekilde, dünya cenneti, bilinç cenneti, kâbir cenneti, mutlak cennet gibi yaşanmakta ve

yaşanacak evreler hâlindedir…* * *

103

Page 104: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

CENNETLER BİRBİRİNDEN AYRI DÖRT MEKÂN OLMAYIP BOYUTSALDIR!

Önce şu tasnifi yapalım;Dünya yaşamının cennet kavramı var; kendi şartları içinde…Kâbir âleminin cenneti var; kendi şartları içinde…Mutlak mânâda cennet var… Kendi şartları içinde…Bazıları “cennet” kavramını, bunlardan yalnızca biri için kullanınca, olayın anlaşılmasında çok

güçlükler yaşanıyor…Cennet ehli aslında birkaç sınıftır. Kezâ cennet de!.Ef'âl cenneti, esmâ cenneti, sıfat cenneti ve zât cenneti olmak üzere dört cennetin mevcûdiyetinden

sözedilir.Ancak bu dört cennet birbirinden ayrı dört mekân şeklinde olmayıp, boyutsal tasniftir!.Herkese bir dünya düşecek şekilde galaktik boyutlarda bir cennet sözkonusudur. Nitekim bu duruma

bir hadîs-i şerîfte şöyle işaret edilmektedir:"Cennete en son girecek kişiye, bu dünyanızın on misli büyüklüğünde bir dünya verilir ve orada

dilediğini iste denilir!."Kısacası cennet ortamına gidecek her kişiye, üzerinde yaşadığımız bu dünyanın çok sayıda büyüğü

birer dünya düşecektir!. Ve bu insanlar, o yıldızlarda ya da boyutlarda; dünyada kendini tanıyabildiği nispette, kendisine zevk verecek şeyler arasında yaşamına devam edecektir.

“Cennet”ler denilen sayısız gezegenlere giden hologramik dalga bedenler (ruhlar) kendi türünden olan oradaki sayısız varlıklarla görüşüp konuşmak, ilişki kurmak; orada kendisindeki üstün güçler dolayısıyla dilediği gibi tasarruf edebilmek imkânına kavuşacaklardır!.

Âdeta tâbiri câizse, o gittiği gezegenlerin tanrısı (!) gibi olacaktır!.Zîra, kendisi, ALLAH'ın yeryüzündeki Hâlifesi olarak meydana getirilmiş ve sayısız ilâhî güçlerle

donatılmış ve bezenmiştir. Halbuki o gezegenin kendine has varlıkları, insanda bulunan bu toplu güçlerden yoksundur.Dolayısıyla, “Cennet”e gidenler, hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın duymadığı, hiç bir dilin

söylemediği nimetlere kavuşacaktır... Bizim bu konudaki bütün tahayyülümüz yetersiz kalır.* * *

1-EF’ÂL CENNETİHerkes, ortak olarak ef'âl cenneti hâlini yaşayacaktır.

* * *2-ESMÂ CENNETİ

Esmâ cenneti ise bedenî değil, düşünsel zevkler cennetidir. Ki, dünya hayatı sırasında bu şekilde yaşamaya başlamış kişilere has bir yaşam şeklidir.

* * *Bir de 5 duyunun ötesinde tefekkürle ilhamla yaşanacak olan ilâhi isimlerin mânâlarından oluşan âhiret

var… Buna tasavvufta “Esma cenneti” derler… “Efal cenneti” değil; beden boyutuna karşılık olan cennet değil! Allah’ın isimlerinin mânâlarından oluşmuş cennet, “Esma cenneti” denilen yaşam!

İşte bu, mânâ boyutundaki ahirettir. Senin şu andaki aklının, idrâkının ve hâlinin getireceği bir sonraki hâl!.

104

Page 105: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bu sonraki hâl şu anda ölümü tadana kadarki devrede her ne kadar büyük gelişmelere tekâmüle açıksa da ölümü tattıktan sonra dünyada edindiğin sınırlar içinde kalır. Daha fazlasını orada elde ertmek mümkün değil!

İşte eğer bunu burada idrak ederse kişi, dünyadayken bütün gücünü kuvvetini kudretini Allah’ı daha iyi tanımaya verir! Allah’ı ne kadar yakından tanırsan, yakından derken mesafe anlamında değil; -iyi tanıma anlamında, geniş kapsamlı tanıma anlamında- tanırsan bir sonraki âlemde yani ölümle birlikte ba’s olacağın yeni yapıda o kadar iyi tanıyabilirsin.. Tek şansın burada bu kadar iyi tanıyabilmek!.

* * *3-SIFAT CENNETİ

Sıfat cenneti, kendi hakikatına ârif olarak yaşamış hakikat ehlinin duyacağı zevklerin cennetidir.* * *

A’RAF EHLİNİN YAŞADIĞI CENNET HÂLİİlâhi sıfatlarla dünyada iken tahakkuk edenlerin yaşadığı cennet hâlidir!

* * *MEVHİBE (KESİB) CENNETİ

Sıfat mertebesinde irfan sahibi olup da dünyada tahakkuk edememiş kişilerin, orada bu sıfatlarla tahakkuk ettikleri cennettir!

İlâhî sıfatlarla dünyada iken tahakkuk edenlerin yaşadığı cennet hâli "A'râf” ehlinin yaşadığı cennet hâli; sıfat mertebesinde irfan sahibi olup da dünyada tahakkuk edememiş kişilerin, orada bu sıfatlarla tahakkuk ettikleri cennet de "kesîb" olarak tanıtılmaktadır. Abdülkerim Ceylî hazretleri tarafından İNSAN-I KÂMİL isimli eserde.

Kişinin Cennete girmesi, TAKDİR hükmündedir. Fakat cennetteki mertebesi, amelleri itibariyledir!

Cennete giriş, amele bağlı değil, ilâhi takdire bağlıdır! Sen, takdirle, çok çok az amelle de cennete girersin ama cennetteki şartların son derece sınırlı kalır. Cennetteki merteben, amele bağlıdır.Takdirle girilmesi itibariyle “Mevhibe Cenneti “ denmiştir, yâni; “Allah’ın hîbesi ile kazanılmış Cennet

“anlamına olması dolayısıyla “Mevhibe” denmiştir ama amele bağlı olan mertebeler itibariyle de “Kesif” diye târif edilmiştir.

Kişi, kendisinden sâdır olan fiillerinin karşılığı mertebeyi yaşar orada!Dünyada da öyledir... Ne kadar çalışıyorsan onun karşılığını yaşıyorsun, onun bir fazlasını

alamıyorsun ki ...250 gramlık bal yersen, 250 gramlık balın enerjisi vücudunda oluyor; 300 gramlık bal enerjisi

vücudunda olmuyor.“Allah’ın düzeni-sistemi”, kimden ne sâdır olursa-açığa çıkarsa onun o kadarının karşılığına ulaşması

söz konusudur, ki bunun adı da CEZA !Arapça ‘daki adı, ceza!.

* * *“ADN CENNETİ”

“Adn” cenneti yaşamı, ilâhi sıfatların birimden zuhûru ile yaşanan hâl demektir . Kendini diğer varlıklardan daha güçlü, daha kudretli olarak gören birim, Allah’ın sıfatlarını, nefsani sıfatlarıyla örtme durumundadır ki; İlâhi sıfatları örtme durumunun adı da “küfür”dür!. Neticesi de, o izhar ettiği şeyin hakikatını yaşayamamaktır.

105

Page 106: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Öyleyse bir kişi, bu anlatılan idrâk kendisinde ortaya çıktığı ve hazmettiği zaman; “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” demiş olur!.“Adn”, cennetlerden birinin adıdır. Sıfat cennetidir...İlâhi sıfatların kişiden zuhuru hâlinde, yaşanılanların adıdır.Acz içinde olduğunu idrâk edende büyüklenme, böbürlenme, gururlanma olmaz!. Kendini bir başka

varlığa karşı büyük görmez!.Kendinde bir varlık görememenin; kendisinin acz içinde olduğunu görmenin sonucu, kendisindeki

kemâl sıfatlarının Allah’a ait olduğu müşahedesini getirir.Kendindeki kemâl sıfatlarının zuhûru “ADN” denen cenneti doğurur. Onun içindir ki, Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem : “Kendini büyük görenler, kibirlenenler Adn Cennetine giremez!.” Buyurmuştur.Bu hâdisin mânâsını, kendisinde bir varlık, kuvvet ve kudret gören perde ehli bunu anlayamaz!.

Varlığındaki ilâhi sıfatlardan gelen büyüklüğü müşahede edemez!. Onun sonucunu da elbette ki yaşayamaz!.

* * *(Soru: Üstadım, sadece ADN Cenneti’nde mi daimi olarak Allah'ın Cemâl’i seyredilir?..)ADN cenneti nerededir?...Allah Cemâli’nin seyredildiği yer olabilir mi; yoksa bundan kastedilen bir boyut mudur?... Bu boyut,

dünya yaşamında da geçilebilecek bir boyut olabilir mi; yoksa mutlak Cennet ortamında görülecek midir?..

* * *4-ZÂT CENNETİ

Dünya hayatında iken zât tecellisine nâil kılınmış kişilerin yaşayabileceği bir cennet hâlidir!* * *

BÜHL (AHMAKLAR) CENNETİ(Soru: Üstadım, ölümden önce uyanamamışsak ölümle birlikte buna benzer bir rüyayı yaşamak

zorundayız (yanlış anlamamışsam) ama burada "ahmağın cennetini" anlayamıyorum.)Ölümden önce hakikatı idrak edip yaşayamayan, ölümötesinde de bunu yaşayamaz!.Hakikatın irfânı olmayan; demektir bunun anlamı... Cehennem’de insan kalmayacaktır!.Bütün insanlar Cennet’e gececektir!.Ama insanların önemli bir kısmı İRFAN sahibi olamadıkları için, Cennet’te de, buradaki gibi kendi

güzellikleriyle kifâyet edecek, Allah'a yakînin sonuçlarını elde edemeyeceklerdir!.* * *

KABİR ÂLEMİ CENNETİ“Kabir âlemi cenneti” ise bir hayli farklı dünya cennetinden... Kişi mezarda yaşanan maddesel algılamalı boyuttan, kabir âlemine geçtikten sonra, eğer âkıbeti

cennet olacak ise, yaşamı “kabir cenneti” denen bir biçimde gelişme gösteriyor.Kişi, kabir âlemine geçtiği andan itibaren, cehennem ve cennet boyutlarını algılamaya başlıyor, ruhânî

algılama sistemiyle!.

106

Page 107: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Burada, beş duyu yok artık… Onun yerine, kendisine ulaşan dalga boylarını dünyada edindiği kapasiteye göre algılayıp, değerlendiren bir ruhî algılama sistemi var… İsterseniz buna, ruhun beyni adını verelim, anlatımda kolaylık olsun diye…

Kabir âleminde yaşamakta olan kimse, bir yandan cehennem boyutunu seyrederken ve bundan büyük korku duyarken; diğer yandan da, cennet boyutunu seyretmekte; bunun özlemini çekmekte; bu arada kendi türünden ve boyutundan ruhânî varlıkları ve ruh boyutuna tenezzül etmiş melâikeyi de algılamaktadır.

Rüyada, nasıl belli duygular ve düşünceler belirli sembollere bürünerek kişi tarafından seyredilmekte ise; kabir âleminde de kişi, bir tür rüya gibi, dünyada edindiklerinin getirisini otomatik olarak seyretmekte ve yaşamaktadırlar. Bazen zevkle, bazen kabûslar şeklinde!

Artık dünya ile iletişimi kesilmiştir… Yalnızca, dünyadakilerin kendisi hakkındaki yönlendirilen düşüncelerini ve dualarını, anladığı kadarıyla Kurân’sal mesajlarını almaktadır… Fakat bütün bunlar onu uzun süreli meşgul etmemektedir. Bu tıpkı, tek yönlü çalışan bir receiver(alıcı) gibi olmaktadır.

Ruhun beyninde oluşan dalgalar, bizim beynimizin alma kapasitesinin çok üstünde olan yüksek frekanslı dalgalar olduğu için, onların alınması insanlar tarafından mümkün olmamaktadır. İnsan beyinleri bazı şartlarda, en fazla cin boyutundakilerin dalgalarını değerlendirebilmektedirler.

* * *ÂDEM’İN YAŞADIĞI “YERYÜZÜ CENNETİ”

İnsan, "VEHİM" hükmü altına girmemiş bir akılla herhangi bir şey düşünüp, o şeyi yapmağa karar verirse; ve bu hususta da azimli olursa, normal şartlara göre imkânsız olan o şeyi mümkün hâle getirebilir!..

Ve sanki bir madde bedeni yokmuşçasına özgür bir yaşam sürebilir... Sanki cennetteymişçesine!.İşte yeryüzünde yaratılmış olan Adem aleyhisselâm da, "VEHİM" duygusunu tatmadan yaşadığı için

bulunduğu ortam "yeryüzü cenneti" olarak tanımlanıyordu.* * *

ADEM TÂLİM EDİLEN TÜM ESMÂLARIN ÖZELLİKLERİNİ ORTAYA KOYABİLECEK KEMÂLÂTA

ULAŞARAK “CENNET YAŞAMI”NA GEÇTİ!Bkz. A / Âdem

* * *CEVÂMİÜL KELÂM

Gerek Rasûlullah aleyhisselâmı, gerekse O`nun vârisi olan kemâlât sahibi kişilerin en büyük özelliği konuştukları zaman ifade ettikleri kelâmda bir kaç mânâ bulunmasıdır. Yani, bir tek cümle söylerler, ancak o cümleden çeşitli mânâlar çıkar.

Burada dikkat edilecek husus şu: O anlatımdan çıkan bir kaç mânâdan bir tanesi esastır da diğerleri doğru değil, değildir!. Hangi boyutta hangi mânâları algılıyorsan, onların hepsi de o kelâmda mevcut. Yani bir cümlede bir kaç hakikate birden işaret edebilme özelliği mevcut.. Buna "cevâmiül kelâm",

kelâmında toplu olarak bir çok mânâlar ifade edebilme özelliği deniyor. Hazreti Rasûlullah`a ve vârislerine ait olan bir özellik bu!.

Bir mânâyı, bir cümleyi söylüyor; o cümleden bir kaç boyutta mânâ algılayabiliyorsun. Önemi dolayısıyla tekrar ediyorum, burada şuna dikkat etmek zorunlu;

107

Page 108: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bu mânâların sadece biri tercihe şâyân değil; hepsi de geçerli!. Önemli olan hepsinin de ayrı ayrı geçerli olduğu, boyutları müşahede etmeğe çalışman... Yani işin

incelik noktası burası!. Şu mânâ mı, bu mânâ mı demek doğru değil!. Zira her mânâ kendi boyutunda doğru!.

İş bu nedenledir ki sen, bütün boyutları kavramaya çalış; ki o zaman meseleyi kapsayabilesin bütünüyle.

* * *CEZA

Ceza = karşılık.Arapçada ‘’ceza’’; bir fiilin sonucunda karşılaşılan netice demektir... İyi de olabilir, kötü de!.Herkesin er ya da geç yaptıklarının neticeleriyle karşılaşmasıdır.“Allah’ın düzeni-sistemi”, kimden ne sâdır olursa–açığa çıkarsa onun o kadarının karşılığına

ulaşması söz konusudur, ki bunun adı da CEZA!Arapça ‘daki adı, ceza!.

* * *“CEZA” kelimesi Arapçada, Türkçede anladığımız mânâya gelmez. Kur'ân-ı Kerîm‘de “karşılık”

anlamına gelen bu kelime “iyiliğin cezası, iyiliktir” tarzında kullanılmaktadır. Yani ‘’yapılan fiilin sonucu’’ anlamına gelir.

Dinî kurallar ve teklifler, tamamıyla bilimsel gerçekler ve yaşamın esası üzerine binâ edilmiş; yapılması, insanın geleceği yönünden gerekli fiiller bütünüdür.

Asla havadan gelmiş rastgele hükümler bütünü değildir!. Bu sebeple de hangi çalışmayı ihmal ederseniz, bu ihmalinizin karşılığını mutlaka ve kesinlikle ödersiniz.

* * *HER KİŞİ VE TOPLUM ELLERİYLE YAPTIKLARININ,

BEYİNLERİYLE ÜRETTİKLERİNİN SONUÇLARINI YAŞIYOR YANİ KARŞILIĞINIZ(CEZASINI) ALIYOR!

Şu gerçek fark edilmelidir ki; düz tepsi dünya üzerinde yaşayan insanlar değiliz; ve evren bizim için, çevremizde dönmüyor!

Evrensel bir mekanizma yaratılmış ve o mekanizmaya tâbi olarak yaşıyoruz!. Tanrıyı yargılayan anlayışı kıtlardan olmaktan vazgeçmek gerek!. Kimse kimseyi cezalandırmıyor! Her kişi ve toplum elleriyle yaptıklarının, beyinleriyle ürettiklerinin sonuçlarını yaşıyor yani karşılığını

alıyor!.Kötülüğün manyetizması kötülüğü çeker; onlardan ayrılamayanlar da aynı şeyleri paylaşır!. İyiliğin

manyetizması da iyileri çeker; yanlarındaki de aynı şeyi paylaşır.Haramla (rüşvet), büyümüş neslin belki kendi günahı yoktur; ama bu şu gerçeği değiştirmez; o kişiler

farkında olmadan zehirle beslenenin âkıbetine uğrar!. Unutmayın, gökte Tanrı yok; ‘’niye?’’ diye hesap soracağınız!. Yaratılmış evrenin varoluş sistem ve

düzen ve mekanizmasına tâbisiniz!.Yanlış yapan kişide o yanlış zaten kendiliğinden o kişiyi cezalandırmakta ve o kişiyi o konunun

doğrusundan mahrum bırakmaktadır.‘’Doğru’’dan mahrum kalmanın bedeli ise neticede karşılaşılacak olaylardaki yanlış değerlendirmeleri

getireceği için, insan bundan dolayı azap çekecektir!.

108

Page 109: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Yâni sizi dışarıdaki biri cezalandırmamakta olup, siz yaptıklarınızın sonuçlarına katlanmak suretiyle kendi cezanızı almış oluyorsunuz.

* * *(CEZA)AMELLERİN NETİCELERİYLE KARŞILAŞMA,

“SİSTEM” GEREĞİ OTOMATİK OLARAK OLUŞMAKTADIR!ÖCALMAYA, yani “intikam”a gelince...Doksandokuz isim olarak özetlenen esmâdan bir isim de "El Muntakim"dir. Yapılan bir fiilin karşılığı

olarak, kişiyi fiilinin neticesini yaşamaya mecbur edendir...Herkes, er ya da geç yaptıklarının neticeleriyle karşılaşacaktır. Ki, bu, "ceza"dır! Kişinin hoş

olmayan fiillerinin neticesiyle karşılaşması "müntakim" isminin mânâsının oluşturduğu bir hâldir."BU SENİN FİİLLERİNİN KARŞILIĞIDIR(sonucudur)! ALLAH KULLARINA ZULMEDİCİ DEĞİLDİR."

(22-10)Bir misâl olarak verdiğimiz bu ve gerekse de aynı mânâdaki pek çok âyet, insanın hep amellerinin

(yaptıklarının) sonuçlarıyla karşılaşacağını; bunun mevcut ilâhî sistem neticesi olarak meydana geleceğini anlatmaktadır.

Esasen "Muntakim" isminin mânâsı, halk arasında kullanıldığı gibi bir intikam alma değildir. Bu isim, bir sistemin işleyişinin adıdır.

"Muntakim" ismi, karşısındakine veya başkalarına zarar verme veya onları istismar etme gibi davranışların karşılığının, benzeri davranışlarla karşılaşmak sûretiyle ödenmesini amaç edinmiş sistemin adıdır! Ve bu sistem otomatik olarak çalışmaktadır.

Dolayısıyla, bu sistemden bahsedilerek, bilmeyenler uyarılmaktadır ki, ne yaparsanız, yaptıklarınızın neticesine katlanmak zorunda kalacaksınız, bundan asla kurtuluş yoktur; öyle ise ona göre davranışlarınızı düzenleyiniz!!

* * *İSLÂM’I KABUL EDEN İÇİN

EN BÜYÜK CEZALANDIRMA TAKLİTTE KALMADIR!Taklitte kalmak ise, en büyük cezâlanmadır İslâm’ı kabul eden için…“Mekr”, insanın, taklitte olduğu halde, kendini tahkik ehli veya gerçek üzere zannetmesinin adıdır!.Eğer bir kişi, İman bilgisiyle yaşıyor; fakat iman esaslarının gerektirdiği şekilde yaşamı ve olayları

değerlendiremiyorsa; o kişi “mekr”e uğramışlardandır ki; bundan kurtulması da ancak Allah’a tevbe etmesine bağlıdır!.

* * *HEPİMİZ YAPTIKLARIMIZIN CEZASINI

TAM HAKKIYLA GÖRECEĞİZ.. BUNDAN KESİNLİKLE KUŞKU DUYMAYIN!

Hepimiz bu dünyada yaptıklarımızın cezasını tam hakkıyla göreceğiz!. Bundan kesinlikle kuşku duymayın!. Çünkü SİSTEM, bir mekanizma olarak yürürlüktedir!.

* * *CİHAD-I EKBER

Tabii terkibini, yani terkibinin oluşturduğu tabiatı, zikir, nefse muhalefet, mücahede, riyâzat gibi hâllerle atamazsa o takdirde, öldüğü anda kabir cehennemine girer, burada yeteri kadar yandıktan sonra, yani bu hâllerden arındıktan sonra neticede cennete girebilir!.. Aksi halde bunlar gitmeden, atılmadan, cennete girmek mümkün değil..

109

Page 110: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Ama onlar bunu dünyada iken geçirirlerse, dünyada iken atlatılan sıkıntıdan sonra cehennem ateşine uğramazlar.

Dünyada iken uğranılan bu sıkıntılar, âhirette olacak bir başka azâba karşılıktır.Nitekim Hâdis-i Şerif’te Rasùlullah:”Sıtma her mü’minin cehennemden hazzıdır” demiştir.Sıtma, cehennem ateşinin yerine kâim olunca; riyâzat, mücahede, nefse muhalefet gibi durumlar artık

ne olur sen düşün!.. Halbuki bu mücahede her şiddetli şeyden daha şiddetlidir.Sana birçok karşılaştığın azâb verici olaylardan daha büyük azâb verir, muhalefet, riyâzat, mücahede!

Çünkü sende yıllardır oturmuş, kökleşmiş bir şeyi söküp atmak zorunluğu çıkıyor ortaya! .Bunun içinde çok büyük gayret sarfedilecek..

Bir olayla karşılaşıyorsun o gün, 3 gün sonra, 5 gün sonra unutulur gidilir!.. Ama bu tabiatla mücadele senin yaşamın boyunca devam edecek bir şey!.. 30 senenin, 40 senenin, 50 senenin verdiği bir alışkanlık, tabiat var...

Dolayısıyla her şeyden daha şiddetlidir. Tâ ki nefis aslî temizliğini buluncaya kadar bunların zorluğu devam eder senin için.

Anlatılan mânâ dolayısıyladır ki Rasùlullah Efendimiz, “nefisle mücadele”ye “Cihad-ı Ekber” dedi!.. Kılıç çalınıp yapılan cihada ise “Cihad-ı Asgar” adını verdi..

Hâsılı düşmanla çarpışma zamanında hâsıl olan durum çok daha kolaydır, Allah ehlinin nefsi ile cihada göre...

* * *CİHAD DIŞA DÖNÜK DEĞİL,

İÇE DÖNÜKTÜR! (Soru: Kitaplarınızda TEKLİĞİ anlatıyorsunuz Ama çokluk âleminde Tekliği yaşamak çok zor.

Düşünce düzeyinde, kitaplarınızda anlatılanları anlıyoruz ama bunun yaşama geçirilmesi çok zor?)İşte, mertebe farkları zaten ordan doğuyor.Herkes onu ne oranda yaşama geçirip aktarabiliyorsa; karşısındakine hitap edişinde karşısındakine

seslenişinde karşısındakine bakışında o ilmi ne kadar günlük yaşamına sokabiliyorsa, işte mertebe farkı da burdan meydana geliyor.

Mücahede bu!Allah Rasûlü’ünün “cihada dönüyoruz!” dediği olay, “CİHAD”, bu! Ama biz bunu bırakıyoruz…Ele kılıç alıp adamın boğazına çöküp ya kadına başını örttürücez, ya

ötekine zorla namaz kıldırıcaz anlıyoruz!CİHAD, dışa dönük değil; İÇE DÖNÜK!Mücahede bu! Allah kolaylaştırsın!

* * * “Nefs mücahedesi” denen şey; Nefsi, şartlanmalardan arındırma ve tabiata tâbi kılmama

mücadelesidir!.Bu, öyle bir mücadele, öyle bir savaştır ki bütün yaşamın boyunca devam edecektir."Biz küçük cihaddan, büyük cihada dönüyoruz"

110

Page 111: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Rasûlullah aleyhisselâmın yukarıdaki açıklamasında kullanılan kelime "cihad"ı, bildiğimiz "harb-savaş" diye anlamak yanlıştır. Buradaki anlamı "mücahede"dir. Yâni, kazanmaya azmederek o konuda mücadele vermek, ‘’cihad’’dır!.

Harb-savaş anlamı ise arapçada "kıtal" kelimesiyle ifade edilir. * * *

“CİMRİ”Kendi ihtiyacı olmadığı halde, elindekiyle başkasının yâni bir muhtacın ihtiyacını karşılamayandır.Kendine biriktirici, fakat dağıtmayıcıdır!Hele karşısındakinin hayâtî bir biçimde o şeye ihtiyacı olduğunu gördüğü halde, depoladığı şeyden

onun ihtiyacını karşılamazsa, o artık cimrilik sınırını da geçip, bencil mahlûkat özellikleriyle yaşama evresinde olan bir birim durumuna düşer.

* * *“CİN”

CİN, HER TÜRLÜ GÖZE GÖRÜNMEZ VARLIĞIN GENEL ADIDIR!

Cinler, esas itibariyle her türlü göze görünmez varlığın genel adıdır.Cin göze görünmeyen varlık anlamında kullanılır kelime olarak. Eğer bu kelime anlamıyla bakarsak

melek de cin sınıfına girer; çünkü melek de göze görünmeyen yapıdır.Yani hem nur hem nar yapı, “melek” ve “cin” adıyla işaret edilmiştir.

* * *"CİN" kelimesiyle işaret edilen "UZAYDAKİ VARLIKLAR", daha sonra da detayları ile anlatacağımız

şekilde, dalga bedenle varolan bir tür "HOLOGRAMİK" varlıklardır.Cinler, orijinleri “nur” diye târif edilen kuantsal enerjinin ışınsal enerji şekline dönüşmesiyle meydana

gelen boyutta yer alan; dalgasal bedenli, bileşimlerinin oluşturduğu bilinçle yaşamlarını sürdüren canlı türüdürler.

* * *CİNLER “DUMANSIZ ATEŞTEN”

(“IŞINLARDAN-RADYASYONDAN-DALGADAN) YARATILMIŞTIR!1- CANNI (CİNleri) DA DUMANSIZ ATEŞTEN (IŞINDAN-DALGADAN) YARATTIK... (55-15)(*)(*)Hak Dini Kur`an Dili, cilt: 6 / sayfa: 4669.(1) numarayla vermiş olduğumuz âyet meâlinde "CİN" adıyla bilinen ve bazı görüşe göre de, çoğul

olarak "CAN" diye kullanılan yaratığın yapısı anlatılmaya çalışılmaktadır...İnsanın yapısı için, umumi mânâda, görünüşünden yani bedeninin yapısından dolayı, nasıl ki

"topraktan halk olunmuştur" denilmekte ise; burada da CİNnin yapısı izah edilirken, gene aynı usûlle, CİNnin yapısı işaret edilerek "dumansız ateşten" yâni "ışınlardan-radyasyondan-dalgadan" yaradılmıştır diye târif edilmektedir.

* * *CİNLERİN YARATILDIĞI RADYASYON,

MESAMETE(GÖZENEKLERE, MADDEYE NÜFUZ EDİCİ) VE ZEHİRLEYİCİDİR!

111

Page 112: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

2. CANNI DA (insten evvel) MESAMATA (yani gözeneklere-maddeye) NÜFUZ EDİCİ VE ZEHİRLEYİCİ ATEŞTEN-RADYASYONDAN- YARATTIK... (15-27)(**) (*)Hak Dini Kur`ân Dili, cilt: 4 / sayfa: 3059

(2) numarayla nakletmiş olduğum âyet meâlinde dahi bu yapının târifi gene aynı mânâya çıkacak, fakat bu mânâyı daha da açıklayacak bir şekilde izah edilmekte ve "gözeneklere (yâni maddeye) nüfuz edici ateşten" ve zehirleyici ateş - radyasyon" denilmektedir.

Nitekim bakınız bu konuda M.H.Yazır merhum da ne diyor:"Hâsılı demek oluyor ki, insan yaratılmazdan evvel, güneşte ve arzın başlangıcında olduğu gibi,

çalkalanıp duran (dalgalanan) muzdarip ve müteheyyiç bir halde bulunan hâlis bir ateş veya ELEKTRİK hâlinde olduğu gibi, her şeye karışabilen veyahut eşyayı birbirine karıştırmak ihtilat ettirmek hassasını hâiz bir ateşten (yani ışınlardan) biz insanların gözlerine bermûtad görünmeyen gizli bir takım hayat kuvvetleri, hayâtî unsurlar yaradılmıştır ki bunlara "can" tesmiye olunur."(cilt: 6/ sayfa: 4670)

* * *SOMUT ÂLEMİN EN LÂTİF SURETİ OLARAK CİN SINIFI,

KENDİNDEN KESİF OLAN TABAKADAKİLERİN EN BÜYÜK İMTİHAN ARACIDIR

(Soru: AKIL ve İMAN” 233.sayfada: Varoluş mertebelerinde birçok varlığın kendi görevlerini yapmaları veya imtihana tâbi tutulmaları Cinler aracılığı ile olacaktır... denilmekte. Konuyu biraz açar mısınız? Teşekkürler.)

Somut âlemin en lâtif sûretleri olarak cin denen sınıf, kendinden kesif olan tabakadakilerin en büyük imtihan aracıdır.

* * *CİNLER KONUSUNDA

ŞUNLARI ASLA GÖZARDI ETMEYELİM...1.Cinler, insanlar gibi sülâleler hâlinde; ve nüfus olarak da insanların en az on katı bir kalabalığa

sahiptirler. Milyarlarcadırlar...2.“Dalga” kökenli yâni “ışınsal bir bedene” sahiptirler. İnsanların beynine dalga sinyaller yollayarak

onlara çeşitli fikirler ilkâ edebilir, vehimleri veya hayâl güçleri üzerinde tasarruf ederek, varolmayan şeyleri varmış gibi gösterebilirler. Vesvese verirler.

3.Madde üzerinde ışınsal yakma güçleri vardır; ve bir nesneyi bir anda dünyanın herhangi bir yerinden alıp başka bir yerine taşıyabilme gücünde olanları da mevcuttur.

4.İslâm Dini’ni kabul etmeyenlere, çeşitli geçmiş felsefelerin görüşlerini sanki yeni görüşlermiş gibi ilkâ ederler.

5.Medyumluk yoluyla ruhlarla görüşmeye, İslâm’ın düşünce tarzını bilen kişiler içinde inanan tek kişi göstermezsiniz.

6.Ruhlara inanan batı âlemi cinleri bilmez!. Hıristiyanlıkta cin konusu yoktur!. Bu sebeple onlar, bizde “CİN” adı verilen bu varlıklara, tesirlerine göre, “ruh, peri, hortlak, hayâlet, şeytan” gibi isimler verirler... Oysa bu ve buna benzer tanımlamalar ile târif edilenler hep “CİN” adı verilen varlıklardır!..

* * *

112

Page 113: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

BAZI İSLÂM DÜŞÜNÜRLERİNİN “CİN” HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Şimdi de İslam düşünürlerinin en ileri gelenlerinden biri olan hicrî (kamerî) tarihle 260-324 yılları arasında yaşamış bulunan İmam Ebu Hasan El-EŞ`ARİ`nin "CİN" hakkındaki görüşünü nakledelim:

Büyük bir bünyede (bedende) tecelli eden hayat, basit bir tek cüzde de tecelli edebilir... Hakikat itibarıyle, hayat, madde ve cisimlerin bir tabiatı değil, bir emri Rabbanîdir... Onun için, bir cüzde, büyük büyük cisimler tecelli edebilir...

Göz ortada bir bünye olmadığı halde, başkalarının göremediği bir cisim görebilir... Hattâ görmek için göz bile şart değildir. "Allahû Teâlâ murad ederse, gözler kapalıyken bir insan parmak ucuyla bile görebilir...

CİN`ler de böyle, bünyesi (yani cesedi) olmayan, bir hayat kuvveti olmak üzere cisimlerin herhangi bir cüzünde görünür veya görünmeyebilir...

Ayrıca, CİNNİ`lerin de kendilerine göre bir cismânî bünyesi olabilir... Lâkin, bizim her bünyeyi görmemiz gerekli olmadığı gibi, gördüklerimizin de her cüzünü görmediğimiz mâlûmdur... Şu halde, gözlerimizin önünde nice nice bünyeler bulunurken, biz onları göremeyebiliriz... Nitekim, mikropları, sıradan bakışla göremediğimiz gibi, hava hareketleri içinde duyularımızla tesbit edemeyeceğimiz ışık zerrecikleri de olabilir; ve bunların kimi bize uzak, kimi yakın, kimi yüksek, kimi alçak olabilir..

Biz bütün cisimleri ve bütün cismânî ve fiziki kuvvetleri keşfetmiş değilizdir.. Şu halde, gerek ruhâni, gerek cismânî bakımdan, bizim hislerimizden (beş duyumuzdan) örtülü yaratıklar bulunduğunu inkâr etmek, düşünen insan için doğru davranış değildir.

İslâm alimlerinden olan FEYRUZ ABADİ ise, "Besâir" isimli eserinde cin için özetle şöyle bilgi vermektedir:

"CİN hakkında iki görüş vardır:" -elbette ki o gün için konuşuyor-1-CİN, insanın beş duyusuyla tesbit edemediği, örtü altında olan ruhânî yaratıklara verilen

isimdir ki, "ins" karşılığıdır.. Bu sûretle, bu mânâda kelimeye, melâike, şeytanlar ve CİNler girer... Binâenaleyh, melâike ile CİN arasında özel ve genel bağlantı vardır.

Her melâike CİNdir; CİN melâike değildir...1.CİN, ruhânî (bedensiz) yaratıkların bir kısmına denilir... Zira, ruhânî yaratıklar üç kısımdır:a-Ahyardır (hayırlılar) ki, melâikedir..b-Eşrardır (şerliler) ki şeytandır...c-Ahyarı da eşrarı da bulunan aradakilerdir ki, tam mânâsıyla bunlar da CİN taifesidir..." (Hak

Dini c:3, s:2031)İleride de tekrar üstünde duracağımız için, konumuzla çok yakından ilgisi olan iki kelimenin; "ŞİHAB"

ve "SEMÛM" kelimelerinin Arap lisanında ne anlama geldiğini Hamdi Yazır merhumun tefsirine dayanarak verelim:

"ŞİHAB", lugatta "ateş alevi" demektir."SAMM". semm maddesinde fail; "SEMÛM"da onun mübalağası feul sıgasıdır... "SEMM", "zehir" ile,

bir de "SEMMÜLHIYAT" gibi "ince delik" mânâsına gelir. Nitekim, bedendeki terin çıktığı ve havanın nüfus ettiği gizli deliklere "mesemme", çoğulunda "mesamm" veya "mesemmat", cemül cemine de "mesammat" denilir.

"CAN"ın "NÂRI SEMUM"dan halkedilmiş olması, CİN ve ŞEYTANIN insanın gizli mesammatından hulûl edecek, zehirleyecek bir mâhiyette olduğuna işarettir.." (c:4,s:3059)

113

Page 114: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *CİNLER İNSANLARI ALDATMAK VE ONLARI

KENDİ HÜKÜMLERİ ALTINA ALMAK SURETİYLE BİRBİRLERİNE KARŞI ÜSTÜNLÜKLERİNİ

İSPATLAMAYA ÇALIŞMAKTADIRLAR!3. O GÜN Kİ, ("ALLAH") ONLARIN HEPSİNİ TOPLAYACAKTIR.(ve şöyle hitap edecektir): "EY CİN CEMAATİ, İNSANLARIN EKSERİYETİNİ HÜKMÜNÜZ ALTINA ALMAK (kendinize tâbi

kılmak) KAYDINA DÜŞTÜNÜZ HA!."(6/128)(3) numarayla naklettiğimiz âyet meâli ise, dikkatle incelendiğinde görülecektir ki, günümüzde pek çok

önemi olan bir konuyu açıklamaktadır... Çünkü, bu âyet ile “Allahû Teâlâ, "CİN" adıyla tanınan varlıkların çok büyük bir özelliğini açıklamaktadır; ki bu özellik "CİNLERİN İNSANLARI KENDİLERİNE TÂBİ KILMA, İNSANLARI BAŞTAN ÇIKARTMA, KENDİ HÜKÜMLERİ ALTINDA YAŞATMA" olmaktadır.

Evet, daha evvelde bahsetmiş olduğumuz gibi, CİNlerin yapılarından dolayı sahip oldukları avantajı, kendi anlayışlarına göre değerlendirmeleri, bir oranda, insanları aldatabildikleri kabul edilmektedir.

Yâni, CİNler arasında, insanları aldatmak, onları kendi hükümleri altına almak başarı olarak değerlendirilmekte, birbirlerine karşı kendi üstünlüklerini bu şekilde ispatlamaya çalışmaktadırlar.

* * *CİNLERİN YARATILMA SEBEBİ DE

ALLAH’A KULLUKTUR!4-BEN CİNLERİ VE İNSANLARI SADECE KULLUK ETMELERİ İÇİN YARATTIM...(51/56)(4) numarada vermiş olduğumuz âyet meâli ise CİNlerin de aynen insanlar gibi yaratıcılarına karşı

kulluk görevi yerine getirmekle yükümlü olduklarını açıklamakta, yaratılma sebeplerinin de bu olduğunu kesin bir şekilde belirtmektedir...

* * *İBLİS’İN ÖNDERLİĞİNİ KABUL EDEN CİN NESİLLERİ,

“ŞEYTAN” İSMİYLE ANILIR!Bkz.Ş /Şeytan / İblis’in şeytâniyet vasfı ne zaman ve nasıl açığa çıktı?

* * *CİNLERİN MÜLHİME NEFS İRFANINDAN

GELEN TASARRUF GÜCÜNE KARŞI İNSANIN TEK SAVUNMA SİLÂHI İMANDIR!

Bkz. Ş /Şeytanın mühlet istemesi* * *

CİNLER, TERKİPLERİNDE BİR KISIM ESMÂNIN ZÂHİRE ÇIKMAMASI DOLAYISIYLE ALLAH’A ŞİRK KOŞANLARDANDIR!

"Nârî" yapıdan yaratılmış olmaları sebebiyle yapıları ve benlikleri bize göre çok güçlü olan cin"lerin âlimleri ve bu arada İblis lâkabı verilen şeytan, biliyordu ki, varlıkta bir "TANRI" kavramı yok, sadece her boyutta dilediği gibi zâhir olan ALLAH var! Dolayısıyla da kendisini "HAK" olarak görüyor; tam anlamıyla Firavun`luğunu yaşıyordu elindeki tüm olanaklar ve kuvvetlerle!

Ancak kendilerinde bir kısım esmânın zâhir olmaması, terkiplerinde bir kısım esmânın zâhire çıkmaması dolayısıyle, özellikle "Tevhid, Vahdet kemâlâtı ve bunun sonucu olan Kader ilmi"

114

Page 115: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

konularında kesinlikle yetersiz olduklarını; ve bundan dolayı da cinlerin çok çok büyük bir kısmının müşrik olduğunu, Allah`a şirk koşanlardan olduğunu belirtmiştik "AKIL ve İMAN" ile "RUH İNSAN CİN" isimli kitaplarımızda.

Nitekim, bu Âyet-i Kerime`de, iblis`in secde etmediği, "kâfir" olduğu, yani, "gerçeği örten"lerden olduğu anlatılıyor..

* * *CİNLER DE HESAP GÜNÜNDE

YAPTIKLARINDAN SORUMLU OLACAKLARDIR!5-(Kıyâmet gününde hitap edilir): EY CİNLER VE İNSANLAR MA`ŞERİ GÜCÜNÜZ YETERSE GEÇİN

GİDİN AKTARI ARZI SEMÂDAN; GEÇEMEZSİNİZ, OLMAZSA FERMAN!.. SALINIR ÜZERİNİZDE ATEŞTEN BİR YALIN, BİR ZEHİR DUMAN, KURTULAMAZSINIZ DESENİZ

DE "EL AMAN!."... GÖK BİR YARILIP OLUVERDİMİ BİR GÜL, YAĞ GİBİ ERİYEN KIZARAN YANAN... O GÜN SORULMAZ CÜRMÜNDEN NE BİR İNSAN, NE DE CAN (yani CİNler)... (55/33-35-37)(5) numaralı âyet meâli ise, CİNlerin de hesap gününde aynen insanlar gibi dünyada yaptıklarından

sorumlu olacaklarını, yaratıcılarının emirlerine karşı gelmeleri hâlinde ceza göreceklerini; hesap gününün dehşetini, zorluğunu bir çok benzetme yollu beyanlarla açıklamaktadır...

* * *YARATICISININ EMRİNE UYMAMIŞ OLAN CİNLER DE

CEHENNEMDE AZÂBA UĞRAYACAKLAR!6. ANDOLSUN Kİ BEN, CEHENNEMİ BÜTÜN İNSAN VE CİNLERDEN (müstehak olanlarla)

DOLDURACAĞIM... (11/19)(6) numaralı meâl ise CİNlerden de yaratıcısının emrine uymamış olanların aynen insanlar gibi, ikinci

yaradılışta, "cehennem" denen ceza ortamında azâba uğrayacaklarını belirtmektedir.* * *

CİNLER DE AYNEN İNSANLAR GİBİ NEBİ VE RASÛLLERE TÂBİ OLMAKLA YÜKÜMLÜDÜR!

7. ... CİNLERDEN, İNSANLARDAN, KENDİLERİNDEN EVVEL GEÇMİŞ ÜMMETLER İÇİN DE, BUNLARA KARŞI DA O SÖZ HAK OLMUŞTU... (41/25)

(7) Buradaki âyet meâli, CİNlerin de aynen insanlar gibi çeşitli Nebi ve Rasûllere tâbi olmakta zorunlu tutulduklarını; buna rağmen emre uymayanların azâba uğrayacaklarının bildirildiğini; sonuçta onların kendilerine karşı verilmiş bulunan azâb veya mükâfat gerçeğine erişeceğini açıklamaktadır...

Demek oluyor ki, CİNler için daha evvel belki de insanlar arasından Nebi ve Rasûller gelmiş ve CİNlere çok daha eski devirlerde de Nebi ve Rasûllere uymaları önerilmiştir.

* * *

115

Page 116: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

CİNLER ARASINDA BİR GRUP,BAZI CİNLERLE “ALLAH” ARASINDA HISIMLIK,

AKRABALIK İDDİA ETMİŞLERDİR!8. BİR DE O`NUNLA (yani "ALLAH"`la) CİNLER ARASINDA HISIMLIK UYDURDULAR...

ANDOLSUN Kİ, BİZZAT CİNLER DAHİ, ONLARIN (yâni kendilerinin) BEHEMEHAL TUTUKLU OLARAK GETİRİLECEKLERİNİ BİLMİŞLERDİR... (37/158)

(8) İnsanlar arasında nasıl ki bir grup çıkıp da İsa aleyhisselâmın “ALLAH”`ın oğlu olduğunu iddia etmişse, CİNler arasında bir grubun da çıkıp, bazı CİNlerle “ALLAH” arasında hısımlık, akrabalık iddia etmiş oldukları da bu âyetle bildirilmektedir.

Yine âyetten anlaşıldığına göre, bir kısım CİNler bu şekilde bir iddiada bulunurken; diğer bir kısım da onların iddialarının boş olduğunu; birgün bu iddialarından dolayı hesaba çekileceklerini biliyorlardı... Demek oluyor ki, CİNlerden, gerçekten sapıtmış olanlar olduğu gibi gibi Hakk’a yönelmiş olanlar da bulunuyor...

* * *CİNLERİN ŞERLİLERİNDEN

ALLAH’A SIĞINMAK İCAB EDER!9. ...(Rabbine, Melikine, İlâhına sığınırım nâs’ın) CİNLERDEN VE İNSANLARDAN...(114/6)(9)İnsanların şerlilerinden olduğu gibi, CİNlerin şerlilerin de "ALLAH"`a samimi bir inançla sığınmanın

îcâbettiğine; ancak bu takdirde sığınan kişilerin onların zararlarından korunacağına işaret eden âyet de bu oluyor...

* * *CİNLERİN BÜYÜK BİR KISMI KÂFİRDİR!

(GERÇEĞİ ÖRTÜCÜDÜR)10. (Hesap gününde) EY CİN VE İNS CEMAATİ (denecek), İÇİNİZDEN SİZE ÂYETLERİMİ

NAKLEDER, BU GÜNÜN GELİP ÇATACAĞINI UYARIP HABER VERİR RASÛLLER GELMEDİ Mİ SİZE?.

"EY RABBİMİZ" DİYECEKLER, "NEFİSLERİMİZE KARŞI (kendi aleyhimizde) ŞÂHİDLİK EDERİZ"... DÜNYA HAYATI ONLARI ALDATTI DA (bu duruma düştüler). GERÇEK KÂFİR (Hakikatı örtücü)

KİŞİLER OLDUKLARINA KENDİLERİ DE, KENDİ ALEYHLERİNE ŞÂHİDLİK ETTİLER...(6/130)(10) Bu âyet meâli de CİNlerin ve insanların hesap günündeki durumlarından bahsetmektedir... CİNlere de Nebi ve Rasûllerin gelmiş olduğunu; onların da Yaratıcılarına karşı vazifeleri olduğunun

bildirildiğini; "ALLAH"`a ve "ALLAH" Rasûlerinin önerilerine uymakla sorumlu olduklarının açıklandığını; ancak buna rağmen büyük bir kısmının bu ihtarlara kulak asmamakta olduğunu vurgulayan bir âyet bu da!.

Nitekim, hakikatla karşılaştıkları günde yaptıklarının kendi hüsranlarına sebep olduğunu anlayacakları ve suçlarını da itiraf edecekleri de gene bu âyette bildirilmektedir... İnsanlar gibi, CİNlerin de büyük bir kısmının "kâfir" yani "gerçeği örtücü" oldukları bu âyetle daha o zamanlardan açıklanmış; ve dahi bu sûretle onların gerçeği görmeleri istenmiş olmaktadır...

* * *

116

Page 117: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

CİNLERİN KURÂN DİNLEMELERİ VE KAVİMLERİNİ İMANA DAVET ETMELERİ

11.YÂD ET O ZAMANI Kİ, CİNLERDEN BİR TAİFEYİ KUR`ÂN DİNLEMELERİ İÇİN SANA ÇEVİRMİŞTİK...

İŞTE BUNLAR, O`NUN HUZURUNA GELİNCE, (birbirlerine) SUSUN, demişler; (okunması) BİTİRİLİNCE DE, UYARMAYA MEMUR OLARAK KAVİMLERİNE DÖNMÜŞLERDİ...

EY KAVMİMİZ, DEDİLER, GERÇEK Kİ BİZ, MUSA`DAN SONRA İNDİRİLMİŞ OLAN, KENDİNDEN ÖNCEKİLERİ TASDİK EDEN, HAKKA VE HAKİKAT YOLUNA İLETEN BİR KİTAP DİNLEDİK...

EY KAVMİMİZ, "ALLAH"IN DAVETÇİSİNE İCÂBET EDİN!.. O`NA İMAN EDİN Kİ, GÜNAHLARINIZDAN BİR KISMINI BAĞIŞLASIN VE SİZİ ÇOK ELEM VERİCİ BİR AZÂBDAN KURTARSIN... (46-29/30/31)

(11) Burada da geniş bir şekilde, CİNlerin ilk defa Kur`ân-ı dinleyip iman etmeleri ve kavimlerine dönüp onları da imana davet ettikleri anlatılmaktadır...

* * *

117

Page 118: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

CİNLERİN BİR KISMI KURÂN’I DİNLER DİNLEMEZ İMAN ETTİĞİ HALDE BİR KISMI DA EMRE UYMAMIŞLARDIR!

12- (Ya Muhammed) ANLAT Kİ: BANA ŞU HAKİKAT VAHYOLUNMUŞTUR...CİNLERDEN BİR TOPLULUK (benim Kur`ân okuyuşumu) DİNLEMİŞ DE, (aralarında)

KONUŞMUŞLAR: "BİZ GERÇEKTEN HAYRANLIK VEREN KUR`ÂN DİNLEDİK... Kİ O HAKK’A VE GERÇEĞE

SEVKEDİYOR... BUNDAN DOLAYI BİZ DE ONA İMAN ETTİK!.. RABBİMİZE HİÇ BİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYACAĞIZ...

...GERÇEKLER ARASINDA ŞU DA VAR Kİ, İNSANLARDAN BAZI KİMSELER, CİNDEN BAZI KİŞİLERE SIĞINIRLAR; BU SÛRETLE DE ONLARIN (yani sığındıkları CİN lerin) AZGINLIKLARINI ARTTIRIRLAR...

BİZ CİDDİ BİR ŞEKİLDE SEMÂYA (göğün üst yapısına) ERİŞMEK İSTEDİK; FAKAT ONU SERT BEKÇİLERLE VE IŞIN TOPLARIYLA KAPALI BULDUK... VE DOĞRUSU BİZ ORADAN DİNLEMEK İÇİN BAZI MEVKİLERE YERLEŞİRDİK ... FAKAT ŞİMDİ, KİM DİNLEYECEK OLURSA, ONUN iÇİN BEKLEYEN BİR ŞİHAB (Meteor) BULUYOR...

VE DOĞRUSU, BİZ BİLEMEYİZ O ARZDAKİ İNSANLARA, BİR ŞER Mİ İRADE EDİLMİŞTİR, YOKSA RABLARI ONLAR HAKKINDA HAYIR MI DİLEMİŞTİR!.

VE GERÇEK, BİZLERDEN SÂLİH OLANLAR DA VAR, OLMAYANLAR DA VAR; DİLİM DİLİM YOLLAR OLMUŞUZ...

... VE DOĞRUSU, BİZLER, MÜSLİM OLANLARIMIZ DA VAR, HAKSIZLAR DA... MÜSLİM OLANLAR, İŞTE ONLAR RÜŞTÜ SEVABI ARAYANLARDIR... AMA HAKSIZLAR, ONLAR DA ATEŞE ODUN OLMUŞLARDIR. (72/1-15)

(12) CİNlerin genel davranışlarına ait önemli bir miktar bilgi de nihayet bu âyetlerde açıklanmaktadır... Kur`ân-ı Kerim`de "CİN sûresi" diye adlandırılan bu sûrede CİNler hakkında gerçekten son derece enterasan bilgiler bulunmaktadır ki, bunların değerlendirilmesi hâlinde, insanoğlu, CİNlere dair önemli bir ölçüde bilgi sahibi olmaktadırlar...

CİNlerin aralarındaki bu konuşmayı nakleden bu âyetlerden ilk olarak anlaşılan, onlardan bir kısmının Kurân‘ı işitir işitmez iman ettikleri olmaktadır.

İkinci olarak açıklanan husus, daha evvel de üzerinde önemle durmuş olduğumuz gibi, İNSANLARDAN BAZILARININ CİNLERE SIĞINMASI VE BÖYLECE CİNLERİN AZGINLIKLARININ ARTMASINA SEBEP OLMASIDIR...

Üçüncü olarak açıklanan husus ise, CİNlerin evrendeki varoluş şekilleri ve hareketleri, haberleri algılama özellikleri ve kendilerini yakan yâni zedeleyen nesneler hakkında olmaktadır... Bu husus hakkında da gerekli noktaları ileride anlatmaya çalışacağız.

Dördüncü husus, bu âyet CİNlerin, insanlar hakkında hayır veya şer dilenmiş olduğunu kesin bir şekilde bilemeyeceklerini açıklamakta ve bu hususta onların verecekleri bütün bilgilerin hakikatten öte olduğunu belirtmektedir.

Ve nihâyet beşinci olarak da, CİNlerin de insanlar gibi çeşitli görüş ayrılığı içinde olduğu, yaratanlarının emirlerine uyanlarla uymayanlar bulunduğu, bizzat kendi dillerinden açıklanmaktadır.

* * *İNSANLAR YARATILMADAN ÖNCE

YERYÜZÜNDE YAŞAYAN CİNLERİN LİDERİ…İnsan yaratılmadan önce yeryüzünde "cinler" denilen dalga(wave) bedenli tür yaşamaktaydı.

118

Page 119: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bu cinlerin o devirdeki önderi de "AZÂZİL" adıyla bilinen bir "CİN" idi...* * *

AZÂZİL, İLM-EL YAKİN MERTEBESİNDEKİ “TEK”LİK BİLGİSİNE SAHİPTİ!

"Azâzil" esas itibariyle, tasavvuftaki "MÜLHİME NEFS" mertebesinin irfanına; yâni "ilm-el yakîn" mertebesinde "TEK"lik bilgisine sahipti!. Bu yüzden de diğer bütün cinlerin önderi durumundaydı!.

Nitekim, (7-16)daki âyette işaret edildiği üzere, yaptığı yanlışın; yani "İBLİS" ismini almasına yolaçan içine düştüğü iltibasın (ikilemin) ALLAH tarafından kendinde meydana getirildiğini itiraf etmekteydi..

Bu arada, içine düştüğü ikilemde yanlışı seçmesi yüzünden "İblis" adını alıyordu..* * *

CİNLERİN İRFANICEHENNEM ORTAMINDA YOK OLUP GİDECEKTİR!

CİNLERİN de sahip oldukları "mülhime irfanı"; aynen "mülhime"den "emmâre"ye dönmüş kişilerin hakikate dair irfanının bir süre sonra kayboluşu gibi, cehennem ortamında yok olup gidecektir...

* * *"CİN"LERİN YAPILARI VE ÖZELLİKLERİ

"CİN" adıyla işaret edilen; gerçeği itibariyle insan gözü tarafından görülemeyen; bazen de sahip oldukları özellikler dolayısıyla, bazı insanlara maddemsi görüntüler verebilen bu varlık türünün yapısı İKİ KATMANDAN oluşur:

1- “CAN”... Algılamada yetersiz kaldığımız "bilinç" türü.2- “PERİSPERİ” denilen "hologramik dalga beden"!.Şimdi bunları inceleyelim;

* * *1-“CAN”

BİLİNÇ MÜKEMMELİYETİ OLARAK EVRENDE “İNSAN”DAN SONRA GELMEKTEDİR.

Kur`an-ı Kerim’de "CİN" kelimesiyle tanımlanan; halk arasında "peri", "dev", "hayâlet", "CİN", "CİNNÎ", "iyi saatte olsunlar" diye bilinen; görüntülerine göre çeşitli isimler takılan; spiritlerin, ölmüş kişilerin "RUH"u sanarak çağırma yoluyla iletişim kurdukları; son olarak da anlattıkları masalları yutacak fikir düzeyindeki kişilere kendilerini "UZAYLI VARLIKLAR" olarak tanıtan görünmeyen "bilinç varlıklar"dır!.

"NEFS"i itibariyle varlığını, hayatiyetini, "ben" bilincini bundan önceki bölümde belirtmiş olduğumuz üzere mutlak "RUH"tan alır.

“CİN” adı verilen yaratıkların yapısı; “EN İNCE MESAMATA YÂNİ MADDEYE NÜFUZ EDİCİ ÖZELLİĞE SAHİP OLAN DUMANSIZ

ATEŞTEN YÂNİ BUGÜNKÜ DİLDE KULLANILDIĞI ŞEKLİYLE DALGADAN (wawe)” Cinler, orijinleri NUR denilen kuantsal enerjinin mikrodalga enerji şekline dönüşmesiyle meydana

gelmiştir.Bilinç mükemmeliyeti olarak, evrende "İNSAN"dan sonra gelmektedir.

119

Page 120: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Karakter olarak insandan daha zayıf bir yapıya sahiptirler... Olumsuz olarak adlandırılan davranışları çokça ortaya koymaya yatkındırlar... Ve genellikle bu çeşit işlerle uğraşırlar... Ancak buna rağmen içlerinde, iyileri, dine bağlı olanları ve hattâ ender de olsa evliyaları vardır...

En büyük özellikleri ve eğlenceleri, insanların zayıf taraflarından faydalanarak, müsait olan yapıları dolayısı ve sebebiyle, onları kendilerine bağlı kılmak, istediklerini yaptırmak, âdeta kulları olarak kendilerine hizmet vermelerini sağlamak, taptırtmaktır...

* * *

CİNLERİN DOĞUMU VE ÖLÜMÜKendi varlığını bilebilmesi, perisperiye (dalga bedene) bürünmesinden itibaren olmaktadır ki, bu da

CİNlerin bir nevi doğumu olmaktadır kendi yapılarına göre...Mutlak mânâda ölümü, kıyâmet denen anda olmaktadır aynen insan gibi...Yapıları sebebiyle çok gelişmiş imkânlara sahip olmalarına rağmen, düşünce seviyesi, bilinç olarak,

insanlardan üstün olanına da rastlanmaktadır... Şurası kesin olarak bilinmektedir ki, üstün insan, üstün CİNden daha üstün olmaktadır.

* * *ŞEYTÂNİYET, CİNLERİN VASFIDIR!

“Şeytan” diye bilinen, yahut da şeytana ait olarak bilinen işlerin tamamı gerçekte CİNlere aittir... Çünkü şeytâniyet, CİNlerin bir vasfıdır!. CİNlerin dışında ayrıca, şeytan diye bir varlık yoktur...

* * *2. PERİSPERİ (Ruhu hayvanî)

Yapısı henüz bugünkü ilmin tesbit edemediği dalgalardan oluşmuştur... Ancak bu sahada vazifeli olanların bir süre çalışması sonucu, perisperinin, yâni dalga bedenin yapısını tesbit etmeleri hiç de güç olmayacaktır...

"İnsan" bölümünde açıkladığımız, "insandaki dalga bedenle" aynı özelliklere sahiptir.Ayrıca, beden gibi, birşeye bürünmüş değildir; bedenin fonksiyonlarını da perisperi yüklenmektedir.Diledikleri takdirde maddemsi bir görüntü verebilmektedirler...Bizim zaman ve mekân kayıtlarımızla bağlı değillerdir...İstedikleri anda dünyanın herhangi bir yerinde veya semânın herhangi bir bölgesinde olabilecek

seyyaliyete ve hıza sahiptirler...* * *

CİNLER, GEÇMİŞİ TAMAMEN BİLEBİLİRLER. GELECEK HAKKINDA İSE DETAYA İNEMEZLER!

CİNler, hareketlilikleri ve madde kaydında olmamaları dolayısıyla, geçmişi tamamen bilebilmektedirler.Geleceğe ait bilgileri, gene yapıları dolayısıyle bir ölçüde bilmeleri mümkün olmakta ise de, detaya

inememektedirler... Pek çok kere de geleceğe ait verdikleri bilgileri yanlış çıkmaktadır.* * *

CİN SINIFI İNSANA SECDE ETMEMİŞTİR… ETMEZ DE!

Evet, "CİN" sınıfı genelde, "İNSAN" sınıfına secde etmemiştir!... Etmez de!. Zira, yapısal olarak insandan pek çok üstün özelliklere sahiptir. Burada secdeden murad, üstünlüğünü kabul etme ve boyun eğmedir.. Yoksa önünde eğilip de başını toprağa koymak değildir.

* * *

120

Page 121: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

CİNLER, NİÇİN İNSANLARDAN DAHA UZUN ÖMÜRLÜDÜR?

Basit mânâdaki yâni bizim umumi olarak anladığımız şekildeki ölümleri ise, kendilerine tâyin edilmiş ömürleri sonunda perisperilerinden (dalga bedenden) soyutlanmaları tarzında olmaktadır... CİNler kendilerinden birisinin ölümlerini, onun aralarından kaybolmalarıyla anlarlar.

Yaşama süreleri yâni ömürleri hakikatta insanlarla aynı süre almasına rağmen, yapı şartları ve özellikleri dolayısıyla, bu süre bazen bize göre 700-1000 yaşını bile bulmaktadır... Yâni gerçekte, kendi öz zamanlarına göre 60-70 senelik ömürleri, bizim zaman birimimize kıyaslandığı takdirde, karşımıza 1000 seneye yakın bir ömür süresi çıkabilmektedir.

Peki, "CİN"lerin ömürleri nasıl oluyor da bin seneyi bulabiliyor? Şimdi de onu açıklayalım:Daha önce de belirtmiş olduğum gibi, CİNlerin ömürleri, insanların ortalama ömür süreleri olan 70

senenin yaklaşık 10 ila 13 katı, yani 700 ile 1000 sene arasında değişmektedir.Ancak bazı CİNlerin ömürlerinin 1400 seneye yakın bir zamanı kapladığı da bu sahada ihtisas sahibi

olan kişilerce belirtilmektedir.Onların ömürlerinin bu kadar uzun olması, yaşam şartlarının bizden başka bir şekilde olmasına,

hızlarının insanınkinden çok çok yüksek olmasına bağlı bulunmaktadır.Bunu imkânımız ve müsbet ilmin gelişmeleri nisbetinde açıklamaya çalışalım..Bugün fizikte "öz zamanın kısalması" denilen son derece şaşırtıcı bir durum tüm günümüz ileri bilim

çevrelerince kabul edilmiş durumdadır..Bu olayı basit bir şekilde anlatmak gerekirse; "hız yükseldikçe, zaman yavaşlar... Hız, belirli bir

noktaya ulaştığında ise zaman durur" şeklinde özetleyebiliriz...Bunun açıklamasını ünlü fizikçi Paul Langevin şöyle yapmıştır:"Bir taşıtın, içindeki insanla birlikte, yeryüzünden ışık hızının 20.000`de biri kadar bir hızla

ayrıldığını düşünün... Bu taşıt ve içindeki insan, taşıt içindeki kendi zamanı ile tam bir yıl süreyle dünyadan uzaklaşıyor... Bir senenin sonunda ise çark ediyor ve dünyaya geri gelmeye başlıyor...

Ve sonuçta dünyaya geri döndüğü zaman kendi öz zamanına göre iki sene geçmiş iken, dünyanın tam ikyüz yıl ihtiyarlamış olduğunu, dünya üzerinde üç neslin değişmiş bulunduğunu görüyor."

İşte bu durum onun çok yüksek hızda yaşamış olmasından ileri gelmektedir.Evet... CİNler ise yapıları, madde kaydıyla kayıtlı olmamaları dolayısıyla sürekli olarak yüksek hız

içinde yaşamaktadırlar.İşte bu hızları dolayısıyla da, onlar, bizim 70 yıllık ömrümüz kadar bir zamanı kendi öz zamanları içinde

yaşadıkları zaman; bu süre bizim hızımıza bağlı zaman boyutu itibariyle 700 sene civarına ulaşmaktadır.Buna göre, boyutumuzun zaman ölçüsü ve hızına göre insanın ortalama 70 yıl yaşadığını ve CİNin

ömrünün de bize göre 700 sene civarında olduğunu kabul edersek, çok basit bir hesapla hızlarının içinde yaşadıkları boyutta bize göre en az on misli daha fazla olduğunu farkederiz.

Bilmem bu şekilde CİNlerin insanlara göre neden çok daha uzun ömürlü olduklarının sebebini izah edebildim mi?.

Bize göre ömürleri bin sene olan fakat kendi özzamanları itibariyle de gene yetmiş sene yaşamakta olan CİN adıyla tanımlanan varlıklar mevcut olduğu gibi...

Maddenin atom çekirdekleri içinde gerçek enerji alış-veriş etkenleri olan (ve dışta da kendi kendine parçalanarak "u" mezonlarını meydana getiren) "pi" mezonları da İKİ MİLYARDA BİR SANİYELİK ömre sahiptirler!!!.

121

Page 122: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kozmik ışınımlarda ortaya çıkan "u" mezonları ise yer atmosferinde çoğu defa birkaç kilometre ve bazen de on kilometreden fazla yol alırlar ve dönüşürler... ya da bizim tâbirle ölürler.

İşte bu yukarıda çok basite indirgiyerek açıkladığımız bilimsel gelişmeler kamuoyuna açıklandıktan sonra Amerika`da sinema dünyası, bunu hemen perdeye aktarmış ve yukarıda anlattığımız "LANGEVİN GEZMENİ" diye bilim dünyasında bilinen bilimsel buluşa dayalı olarak bundan bir süre önce sinemalarda seyrattiğimiz "Maymunlar Cehennemi" ile "Maymunlar Cehennemine Dönüş" adlı filimleri çevirmişlerdir... Daha sonra da aynı esasa dayalı olarak pek çok senaryoya bağlı filmler çorap söküğü gibi birbirini takip etmiştir...

* * *CİNLERLE İLGİLİ BAZI HADİSLER

Kur`ân-ı Kerim`de "CİN" adıyla tanıtılan yaratıklardan bahsedilen âyetleri böylece naklettikten sonra şimdi de Allah Rasûlü’nden naklolunan iki hadisi inceleyelim:

O sırada CİNler, semâdan haberler alamaz olmuşlardı... Ve çıkmak istedikçe de üzerlerine Şihablar salınır olmuştu...

Bunun üzerine içlerinden ileri gelenler:-Herhalde yeni bir şey oldu ki, sizinle semâ haberleri arasında perde meydana geldi!.. Arzı

dolaşın bakalım, oluşan olay nedir anlayalım... demişler.Ve bu sebeple de CİNler yeryüzünü araştırmaya başlamışlar...Nitekim Tihame tarafına gitmekte olan bir takım CİN, Sok`ukaz`a gitmekte olan Rasûlullah

sallallahu aleyhi vesellem`in Nahle mevkiinde ashabıyla birlikte sabah namazı kılarken okuduğu Kur`ân-ı Kerim`i dinlemişler... Ve dinledikten sonra da:

-İşte bu semâ haberlerine perde olan olaydır!.Demişler ve derhal kavimlerine dönerek anlatmışlar:- Gerçekten bize hayranlık veren Kurân‘ı işittik!.İşte bundan sonra Allahû Teâlâ CİN sûresini inzal etti; CİNlerin dediklerini Rasûlullah bildirdi...İbni Mes`ud radıyallahu anh`dan rivayet edilen ikinci hadis de şöyle:Rasûlullah aleyhisselâm:-Ben CİNe Kur`ân okumakla emrolundum. Beraberimde kim gelir? diye sordu...Herkes sustu... İkinci defa sordu... Gene susuldu... Üçüncü defa yine sordu, bu defa ben cevap

verdim:- Ben Abdullah!.. Mâhiyetinde giderim ya Rasûlullah...Bunun üzerine kalktık, yürüdük...Düb Şib`inin yanında Hacune mevkiine gelince, benim önüme bir hat çizdi; - Bunu tecavüz etme!.Dedi... Sonra da Hacun`e doğru geçti...Derhal üzerine keklikler gibi uçuştular... Sanki "Zud" ricâline benziyorlardı... Kadınların def

çaldıkları gibi deflerini çalıyorlardı...Nihâyet etrafını sardılar ve gözümde kayboldu... Hemen yerimden kalktım... O zaman bana eliyle

"otur" diye işaret etti... Sonra da Kur`ân okumaya başladı... Gittikçe sesi yükseliyordu... Hepsi yere yapıştılar... O derece ki, seslerini işitiyordum kendilerini göremiyordum...

Sonra Rasûlullah aleyhisselâm yanıma geldiğinde;- Gelmek istedin değil mi?.

122

Page 123: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Diye sordu... Ben de:- Evet ya Rasûlullah dedim... Cevab verdi:-Sana gerekmezdi!.. Onlar CİN!.. Kur`ân dinlemeye geldiler... Sonra da kavimlerini inzar etmek

üzere döndüler.* * *

BU HADİSLERDEN ÇIKAN HÜKÜMLERŞimdi de Hz. Muhammed aleyhisselâm ile CİNler arasında geçen olayları açıklayan hadisleri

inceleyerek, bunlardan çıkan hükümleri görelim:1-CİNler normal olarak semânın üst katlarına (ki; bu ‘’üst katlar’’ deyimiyle vurgulananın ne olduğunu

ileride açıklamaya çalışacağız) çıkarak geleceğe dönük haberleri öğrenebiliyorlardı.2-Kurân`ın inzâli daha doğrusu Hz.Muhammed aleyhisselâma Risâlet yâni Rasûllük görevinin

verilmesi ve icraatına başlaması onların semânın üst katlarından haberler almalarını önledi.3-Bütün yeryüzünü aynı anda algılayamadıkları, algılamaları için de gene bir zamana ihtiyaçları

bulunduğu buradan çıkarılabilmektedir.4-CİNlerin semânın üst katlarından haber almaları, Şihab (meteor-kayan ve atmosfere girince yanan

göktaşı) denen bir nesneyle önlenmektedir.5-Yoğunlaşarak maddî bir yapıda görünebilmektedirler.6-İçlerinden bir kısmı kavmini uyarma görevi alabilmektedir.7-İnsan kulağının işitebileceği bir takım sesler çıkartabilmektedirler.

* * *CİNLERİN EVLİYASI VAR MI?

Bkz. V / Veli* * *

CİNLERİN SİLAHI FİKİRDİR!Şeytanın silahı iyi bilelim ki fikirdir!. Çünkü bütün cinler Merkür`ün güçlü tesiri ile beslenmişlerdir. Bu yüzden onlarda fikir çok yüksektir.

Fakat bu fikri kısa süreli menfaatler istikametinde kullandırırlar insana. * * *

BİLİM, CİNLERİ TESBİT EDECEK ARAÇLAR GELİŞTİREBİLECEKTİR

Bilim daha ilerideki yıllarda "CİN" denilen varlıkları tesbit edebilecek araçları geliştirebilecek ve onlarla irtibat kurabilecektir.

* * *HER İNSANIN YANINDA DAİMA VAROLAN

“İKİ”LİDEN BİRİSİ “CİN”DİR... DİĞERİ “MELEK”!Kur'ân-ı Kerîm'de açık seçik ve uzun uzun pek çok âyetlerde anlatılan mefhumlar mevcut. "CİN" ya da

"MELEK" denilen varlıklar çeşitli yönleriyle anlatılıyor.Ancak günümüzde kendini beşduyu kaydından kurtaramayan kişiler; ya da farkında olmadan

"CİN"lerin hükmü altına girmiş olanlar bu kelimeleri te’vil ederek gerçeğinden saptırmaya çalışıyorlar.Sizi etkileyen, yanınızdaki cinden nasıl bahsediyor Allah Rasûlü;

123

Page 124: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Evet, insanın yanında daima var olan "iki"liden birisi "CİN"dir, diğeri de "MELEK". Bunlar sürekli olarak kendi yapılarının ve mânâlarının gereği olarak insanın beynine mesajlar yollar dururlar.

"CİN"den olan, genellikle kişiyi, maddeye, bedene, dünyada bırakılıp gidilecek şeylerle uğraşmaya; ölümötesini ciddiye almamaya sevkeder; velev ki hatırlansa, akabinde bu düşünceyi unutturacak işlere yönelmeyi telkin eder!. Ve kişinin tabiatı da bu işlere müsait ise, artık kendini bu türden iteklemelere kaptırır gider!.

İşte insanların farkında olmadan "Cin’in hükmü altına girmesi” olayı böylece gerçekleşir.Bu itişlere karşı ise, insanın kendini tek kurtarma aracı "ilim"dir!. İlim yoluyla kendini, karşısındakini

tanıyacak ve ona karşı başvurulması gerekli tedbirleri alacaktır."İblis" adıyla bilinen ve "şeytan" lâkabıyla tanınan varlık "CİN" sınıfından bir tür olup; din konusundan

yeterli bilgiye sahip olmayanların sandığı üzere "melek" değildir!.. Bu hususa şu âyette işaret edilir:"İBLİS'DEN BAŞKASI SECDE ETTİ. O İSE CİN'DENDİ." (Kehf-50)"Şeytan" lâkabını taşıyan "İblis" isimli "cin" sınıfından varlığın, neslinden oluşmuş türler, genelde

insanları gerçekler istikametinde yaşamaktan saptırıcı fikirleri sürekli olarak insanlara ilham ederler ve o yolda çeşitli arzulara sürüklerler.

Her insanın yanında bir de "CİN" sınıfından arkadaşı olduğuna şu Hadîsi şerîfler işaret eder. Sahihi Müslim'den;

Abdullah ibn-i Mesûd radıya’llâhu anh naklediyor:Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:-Sizden kimse istisna olmaksızın, her birinizin "CİN"den olan bir karîni vardır.Sahabe sordu:-Yâ Rasûlullah!.. Sana da bir karin tevkil edilmiş mi?-Bana da öyledir!.. Ancak Allah ona karşı bana yardım etti de, o müslüman oldu ve artık bana

hayırdan başka bir şey tavsiye etmiyor.İkinci bir hadiste de şöyle buyruluyor:"İnsana cinden bir karîn ve meleklerden bir karîn tevkil edilmiştir!.Evet, her doğan büyüyen insanın yanında "İki" vardır. Bunların biri "cin" diğeri de "melek"

türündendir!.Biri, insanı gerçekten saptırmaya gayret eder, diğeri de gerçeklere göre yaşamaya sevkeder!. Sürekli

yapıları doğrultusunda fikirler oluşturacak telkinlerde bulunurlar. Şayet “CİN” olan hâkim gelirse, o kişi farkında olmadan "cinlerin hükmü altına aldıklarından" olmuş olur ki, bu "İNSANLARIN EKSERİYETİNİ HÜKMÜNÜZ ALTINA ALDINIZ" âyetinde anlatılmıştır.

* * *CİNLERİN EN RÜTBELİSİ,

FİTNESİ EN BÜYÜK OLANDIR!"CİN" kelimesiyle tanımlanan varlıkların en büyük zevki ve birbirlerine olan üstünlükleri, genelde

aldattıkları, kandırdıkları insan sayısıncadır. Bu hususa da şu hadîs-i şerîf işaret etmektedir:Cabir radıyallâhu anh’tan naklolunmuştur; Rasûlullah aleyhisselâm buyurmuştur:-Şeytan, kendi askerlerini bölük bölük gönderir. Müteâkiben onlar insanlar aralarında fitneler

koparırlar. Neticede kendi nazarında, onların en büyük rütbelisi, fitnesi en büyük olandır!."İşte böylece, günümüzün pek çok anında, yanımızdaki bu cinlerin beynimize gönderdiği sayısız

"vehimle" yanlış fikirlerle yaşar ve çoğu zaman da onları gerçek sanarak, büyük yanılgılara düşeriz!.

124

Page 125: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Oysa...İnsanın bedeni, hücresel yapısı, ana hammaddesi itibariyle nasıl ki su ve mineraller karışımı

olarak; 1400 sene öncesinin anlayışına da hitâbetmesi amacıyla "TOPRAK" diye târif ve tavsif edilen nesne ise...

Aynı şekilde,"CİN" adı verilen varlığın da bir tür "ışın" olan bedeni, o günün anlayışına ve ifade tarzına uygun

olarak;"DUMANSIZ ATEŞ", "HÜCRELERE NÜFÛZ EDEN ATEŞ", "ZEHİRLEYİCİ ATEŞ" gibi tâbirler ile târif ve tavsif edilmiştir.Gene Kur'ân-ı Kerîm'de, "ŞEYTAN" denilen varlığın bir "CİN" olduğu anlatılmış, bu vesile ile de şuur

boyutundaki yüceliğin, bedensel üstünlüklerden daha yüce olduğuna değinilmiştir.* * *

“MEDYUMLUK” ADI ARKASINDA “RUHLAR” KİSVESİNE BÜRÜNEN “CİN”LERİN BİLDİRDİĞİNE TÂBİ OLAN KİŞİ

ARTIK SONU PİŞMANLIK OLAN KENDİ ÂKIBETİNE KARAR VERMİŞ OLUR!

Esasen Kur'ân-ı Kerîm'de "İnsanların ekseriyetinin cinlerin hükmü altına girmiş olduğu " açık seçik anlatılmaktadır. Onların insanları yanlış görüşlere saptırarak gerçeklerin gereğini tatbik etmekten mahrum bıraktığı izah

edilmektedir. Ve onlara kanılmaması için de geleceğe dönük gerçekler idrâklar, gözler önüne serilmektedir.

Buna rağmen bir kişi Allah Rasûlü’nün bildirdiği gerçeklere inanmayıp da; "MEDYUMLUK" adı arkasında "RUHLAR" kisvesine bürünen "CİN"lerin bildirdiklerine tâbi olursa; artık kendi âkibetine kendi karar vermiş olur ki... Yarın gerçeklerle karşılaştığı zaman içine düşeceği pişmanlık hiç bir yarar sağlamaz!.

* * *CİNLERİ İNKÂR EDENLER

ONLARIN YÖNETİMİ ALTINA GİRMİŞ KİŞİLERDİR! Şu ana kadar naklettiğimiz Kur`ân-ı Kerim âyetlerinden ve hadisi şeriflerden de anlaşılacağı üzere,

İslâm Dini, müslümanların CİNLERE KESİN OLARAK İMAN ETMESİNİ şart koşmaktadır..Zîrâ görüldüğü üzere, CİNLER, Kurân’da en azından 12 ayrı yerde uzun uzun anlatılmakta,

insanlara yaptıkları ve yapmak istedikleri detaylarıyla açıklanmaktadır.Kur`ân-ı Kerim’in bu âyetlerini kabul etmemek ise KURÂN’I inkâr anlamını taşır. Yâni, KURÂN‘ı

inkâr etmek, Kutsal kitap olduğunu ve “ALLAH” katından gelmiş olduğunu kabul etmemek demektir, "CİNLERİ inkâr ETMEK"!.

Ayrıca İslâm Dini’nde belirli bir düzeydeki tüm bilginler tam bir ittifak hâlindedir ki, Kurân‘ın bir âyetini dahi kabul etmeyen, tamamını kabul etmemiş demektir...

Düşünün ki, bir şahıs müslüman olduğunu söylemekte; hem “ALLAH” a, hem Rasûlullah`a, hem de Kurân`a inandığını söylemektedir; ondan sonra da kalkıp CİNLERİ inkâr ETMEKTE, ya da bu anlamda

125

Page 126: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

olarak, bu konudaki pek çok âyeti inkâr mâhiyetinde tevil ederek, "CİN denen varlıkların mikroplar" olduğunu iddia edebilmektedir.

Elbette ki, müslüman olduğunu söylediği halde, sonra da CİNleri inkâr edenlerin yahutta inkâr anlamına gelen açıklamalara sapanların bu durumlarının önemli bir sebebi mevcuttur.

İşte bu gibi kişilerin CİNleri inkâr etmelerinin gerçek sebebi genellikle gene CİNlere dayanmaktadır!.

Eğer, bu CİNleri inkâr eden, ya da inkâr anlamına gelecek şekilde açıklamalarda bulunan kişilerin yaşamları yakından incelenecek olursa, görülür ki bu kişiler farkında olmadan "CİNlerle bağlantı" hâlindedirler.. Yâni, farkında olmadan CİNlerin yönetimi altına girmişlerdir.

Bazıları da bu durumun farkındadır, buna rağmen bilerek CİNleri inkâr ya da tevil etmektedirler; kendilerinin CİNlerden faydalanarak bir takım şeyler yaptıkları ortaya çıkmasın diye...

Bazıları da, kendisi bile farkında olmadan CİNlerin kaydı altına girmiştir ki, CİNlerden aldığı ilhamlarla, CİNlerin varlığını inkâr etmekte, yahut ta CİNleri " mikroplardır onlar" diye açıklama yollarına sapmaktadırlar.

Ancak şurası kesindir ki, CİNleri inkâr edenler yahut ta inkâr anlamına gelen bir biçimde yorum yollarına sapanlar; ya İslam Dini hakkında yeterli bilgiye sahip değillerdir; ya da kesinlikle farkında olmadan CİNlerin yönetimi altına girmiş bir haldedirler...

* * *CİNLER, GÖZDEN BEYNE GİDEN MESAJLARLA DEĞİL;BEYNİN DİREKT ALGILADIĞI BİR KISIM DALGALARLA

O KİŞİYE “GÖRÜLÜR” OLMAKTADIR!İster “uzaylı” deyin, ister “cin” deyin, ister başka bir adla anın, sonuçta, normal gözle bakanların

göremediği, ancak bir kısım insanların gördüklerini iddia ettikleri, bazı varlıklar vardır, farklı bir boyutta yaşamakta olan!. Bunlar, gözden beyine giden mesajlarla değil, beynin direkt olarak algıladığı bir kısım dalgalar ile o kişiye “görülür”(?) olmaktadırlar.

Bir kısım beyinlerin algıladığı bu dalgalar, aynı zamanda bizim “ruh” adıyla bildiğimiz, ölüm sonrası bedenimizi de meydana getiren dalga türüdür.

İnsan beyninin ürettiği bu dalgalardan oluşan bazı “velî” “ruh”ları yani ölüm ötesi yaşam bedenleri de, diğer boyut canlıları gibi, ölüm ötesi yaşam boyutundan, bu dünyadaki bazı kişilere benzer türden dalgalar yollayarak, görünebilir.

Nitekim, ölümünden üç gün sonra inananlarına görünen Hz. İsa aleyhisselâm ile Hızır aleyhisselâm dahi bu yoldan görülmüşlerdir.

Ne var ki, normal gözün göremediği bu tür dalgaları algılayarak, “gören(?)” insanlar, çoğu zaman yeterli veri altyapısı olmadığı için, “gördüğü” “cin” olmasına rağmen, oyuna gelerek “veli” gördüğünü sanır.

* * *CİNLER

İNSAN GÖZÜNÜN GÖREMEDİĞİ VARLIKLARDIR!Gözünün 4000-7000 angström arasındaki nesneleri gördüğünün dışındakileri göremediğini-yok

saydığını idrâk ettiğin farkettiğin halde hâlâ bu skalanın dışında kalan dalgalardan meydana gelen canlı türlerini yok mu sayıyorsun?... Yok mu zannediyorsun?...

Kurân sana “cin” diye birşeyden bahsetmiş. Biz almışız cini Tanrı gibi bir obje yapmışız.. Özel, cin’e muhatab olan bir obje düşünüyoruz.

126

Page 127: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

“Cin” kelimesi genel anlamıyla insan gözünün görmediği varlıklar anlamına gelir.İnsan gözünün görmediği Dünya üzerinde canlı sayısız daha başka varlık türleri olduğu gibi galaksi

içindeki tüm yıldızlarda da canlı ve şuurlu varlıklar vardır. Hiçbir yer boş değildir. Çünkü Evrenin özü bilinçten meydana gelmiştir ve bu bilinç evrendeki her noktada ve zerrede açığa çıkmaktadır, onun oradaki yapısına terekibine göre.

Dolayısyla bizim kendimize göre mikroya giden yapıda sayısız canlı türleri ve bunların birbirini yemesi yoketmesi gibi bizden makroya giden boyutta da algılayamadığımız sayısız canlı şuurlu varlıklar vardır.

Gerek aramaızda, gerekse Galaksi içinde canlı ve şuurlu varlıklar vardır..Hiçbir yer boş değildir! Çünkü Evrenin özü bilinçten meydana gelmiştir. Ve bu bilinç Evrenin her noktasında açığa çıkmaktadır.

Ve bu varlıklar biz farketsek de farketmesek de çok daha ötelerde yaşamlarına devam etmektedirler.. İlmin yoksa, ilmin mantığın gereği bunu kabullenmen gerekir.

* * *CİNLERİN İLİM İÇİN SOHBET DİNLEMELERİ

(Soru: Bazı nakillerde cinlerin ilim almak için bazı kişileri ve sohbetlerini izledikleri bahsediliyor... Yanıltıcı bir yanı var mı?..)

Hayır, doğrudur...* * *

CİNLER KARŞINIZDAN BEŞ DUYUYA HİTAP ETMEZ. ONLARIN MESAJLARINI BEYNİNİZİN İÇİNDE HİSSEDERSİNİZ!

Meleklerin "tenezzülü" çok büyük bir nisbetle özden-içten dışa doğrudur, demiştim...Cinlerin de insanları etkilemesi aynı yoldandır. Yâni, içinizde cinnî-şeytânî ilhamı bulursunuz!. Ama

elbette o ilhamın cinnî bir ilham olduğunu farkedemezsiniz!.Dışarıdan karşınızdan beş duyuya hitâbeder şekilde size hitâbetmez cinler!.Onların mesajlarını beyninizin içinde hissedersiniz!.. Âdetâ içinize girmiş hissedersiniz!.Bu sebeple de "cinnî-şeytânî ilhamlar" konuya yabancı olanlar tarafından rahatlıkla karıştırılıp,

"melekî ilham" sanılır!.Oysa, bu melek dediğimiz sınıf, cinlerle hiç kıyasa gelmeyecek kadar çok farklı bir sınıf!.Melek sınıfından gelen ilhamlar asla Hazreti Muhammed aleyhisselâmın tebliğ etmiş olduğu

itikad sisteminden farklı olmaz; ve öğreti kesinlikle Kur`ân-ı Kerim’e ters düşmez!. Helâli haram; haramı helâl olarak değiştirmez!. Zaman değişti bahanesiyle Kur`ân hükümlerini yürürlükten kaldırmayı önermez!. Bu hususlara çok dikkat etmek gerekir.

* * *CİNLERİN ALDATMA VE YÖNETME

SİSTEMLERİ NELERDİR?Daha önce de belirtmiş olduğumuz üzere, CİNler, yapılarının da kendilerine verdiği avantaj dolayısıyla,

çeşitli şekillerde insanlarla bağlantı kurmakta ve çoğu zaman da bu bağlantı sonunda onları kendilerine tâbi bir hâle getirmektedirler!.

Ancak insanlar pek çok olayda tesbit ettiğimiz üzere, durumlarını gizlemekte; böylece mahcubiyetten korunmak, zor duruma düşmemek ve alaylara muhatap olmamak gayesiyle, bu bağlantıdan hiç bir zaman söz etmemekte; hattâ çok zaman da bu durumlarını inkâr etmektedirler... Çünkü, bu ilişkiler ortaya çıktığı zaman, onlar hem çevrelerine karşı mahcup bir duruma düşecekler, hem de CİNlerle uğraş verme yolunu bilmeyen insanların vereceği yanlış öğütlerle kendi felâketlerine yol açacaklardır.

127

Page 128: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Nitekim daha önce de vermiş olduğumuz üzere, Kur’ân-ı Kerim`de, CİNlerin insanları kendi kayıtları altına almaları ve onları âdetâ kendilerine tâbi birer robot şeklinde kullanmaları şu âyette çok açık bir biçimde anlatılmaktadır:

"O GÜN Kİ, (“ALLAH”) ONLARIN HEPSİNİ TOPLAYACAKTIR (ve şöyle hitâb edecektir):EY CİN CEMAATİ, İNSANLARIN EKSERİYETİNİ YÖNETİMİNİZE ALMAK KAYDINA DÜŞTÜNÜZ

HA!.." (6/128)CİN adı verilen, insanın, varlığını beş duyusuyla tesbit edemediği yaratıklar, insanları iki yoldan

kendilerine bağlamaya çalışmaktadırlar;A) Kendilerini o kişiye resmen bildirerek.B)Kendilerini o kişiye hiç bildirmeden ve farkettirmeden.Kendilerini temas kurdukları insana bildirmeleri hâlinde, o kişiyle bağlantıları iki yoldan olmaktadır:a) İslâmî amaçlar görüntüsü altında...b) İslâm Dini dışındaki yollar görüntüsü altında ...Kendilerini hiç farkettirmeden bir insanla bağlantı kurmaları hâlinde de gene bu iki yol geçerlidir... Yâni,

ya;a) Kişinin İslâm’a olan yakınlığını istismar ederek...Ya da;b) K

işinin kendi dinine ve din anlayışına göre humanist (insancıl) fikirler öne sürerek o kişiyi kendi yollarına sürüklemektedirler.

* * *CİNLERİN İNSANLARLA SUFLİ YOLDAN

İLİŞKİ KURMALARIBu çeşit CİN-insan ilişkisi, genellikle CİNlerin insanları zorla kendi kaydı altına alması şeklinde

meydana gelmektedir...Daha çok kadınlarda görülen bir yoldur...Özellikle, asabî huylu kadınlar ile, doğum ertesinde ve ateşli hastalıklar veya kazalar sırasında bu bağ

kurulmaktadır... Bu durumun sebebi beynin o andaki bedenin çeşitli yerlerindeki aşırı faaliyetlerle meşgul olması ve bu sebeple, "İnsan"ın istediği şekilde beyinde hâkimiyet kuramamasıdır... Nitekim bu zayıf anda CİN o kişinin beynindeki ilgili merkezinde hâkimiyetini kurarak, ona istediği gibi görünmekte ve artık zorla istediğini yaptırmaktadır.

Bu zorla istediğini yaptırma işini, bazen kişinin beynindeki acı duyma merkezine verdiği impulsla onun acı duymasını sağlayarak gerçekleştirmekte; bazen de korku merkezini uyararak, onun ufak bir şeyden büyük korku duyarak o şeyi yapmasını sağlama şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Her halde yapılan iş, kişinin beynindeki belirli bir merkeze belirli oranda dalga sinyaller verilerek uyarılması ve böylelikle o kişide istenilen tesirin meydana getirilmesi şeklinde olmaktadır.

Nitekim ileride de açıklayacağımız gibi, gene medyumların transa geçirilmesi hâlinde bu hâl aynen ortaya çıkmakta, önce kişinin kendini serbest bırakması istenmektedir ki bundan da amaç, "İnsan"ın beyin üstündeki kontrolunun azalması ve böylellikle iletişim kurulmak istenen CİNnin hâkimiyetinin kolaylıkla sağlanmasıdır.

Bu tip bağlantılarda kadınlar kendileriyle iletişim kuran CİNnin son derece yakışıklı bir erkek hâlinde göründüğünü ifade etmektedirler...

128

Page 129: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Açık bir şekilde kadınlar veya genç kızları kendilerine bağlayan CİNler genellikle onlarla evlenmekte ve cinsî münasebette bulunmaktedırlar.

Bu münasebetler sırasında kadın, CİNni bir cisim şeklinde görmekte ve onunla aynen bir insan olan erkekle münasebette bulunuyormuş gibi temasta bulunmaktadır. Ancak CİN`in maddesi olmaması nedeniyle burada akla şu sual gelmektedir:

-Acaba tam bir madde hâline geçemeyen CİN, nasıl olup da bu temas sırasında insan CİNsine ait bir kadını tatmin edebilmektedir?.

Bu gibi durumlarda CİN, o kadının beynindeki seks merkezini uyararak onun tatmin olmasına sebep olmaktadır ki; beynin bir merkezine elektroşok verilerek kişiye istenilenin nasıl yaptırılabileceğini fizyoloji sahasındaki bilim adamları çok iyi bilmektedir.

Kezâ bu tip ilişkiler sadece insan CİNsinden kadın ve CİN sınıfından bir erkek arasında olmayıp; CİN sınıfından kadın ve insan CİNsinden erkek arasında da meydana gelmekte; hattâ CİNlerin homoseksüel ilişkiler içine dahi girdikleri dile getirilmektedir.

Bütün bu tip ilişkilerde ortak olarak tesbit edilen husus, CİNlerden birisinin sadece kendi tarafından gelen bir arzuyla ve zorla insanı kendine tâbi etmesi şeklinde olmaktadır... Genellikle zorla tâbi duruma düşen insan bundan şikâyetçidir. Meydana gelen olaylar, insanın istemediği şekilde olmaktadır.

Nitekim bu çeşit vakalarda özellikle insan CİNsinden kadın ile CİN sınıfından erkek arasında olan ilişkilerde kadın dış dünyasından iyice sıyrılmakta, çok defa bir odaya kapanmak istemektedir...

Eğer kendisiyle ilişki kuran CİN dinî deyimle "suflî" CİNstense yâni ateist-dinsiz ise, o kadını yıkanmaktan men etmektedir.

Buna karşılık bazı olaylarda ise tam aksi görülmekte ve bu defa da kadında devamlı olarak yıkanma isteği görülmektedir... Hattâ bazı olaylarda öyle orijinal durumlar meydana gelmektedir ki; kadın CİNle olan ilişki ertesinde, kendi başına bırakıldığında geçirdiği hoş olmayan durum sonunda bir şok geçirerek, saatlerce banyoda kalıp yıkanmaktadır.

Tıp, bugün bu durumları tesbit edemediği için pozitif ilim olarak, hastayı elektro - şokla tedavi yapmaya çalışmaktadır ki, bu da netice alınmasını sağlamamaktadır bu tip olaylarda. Çünkü, elektro - şok sonunda, kişinin beyin hücrelerinde kaba bir deyimle bir sarsıntı ve düzensizlik meydana gelmekte ve bu durum yâni yatışma hâli o kişideki iyileşmeden dolayı olmayıp; sadece, geçirdiği şok`un meydana getirdiği sarsıntıdan ileri gelmektedir.

Genellikle "nefesi kuvvetli kişiler" tarafından bu tip olayların düzeltilmesine de rastlanmaktadır ki, ileride "okumanın CİNler üzerindeki etkisi" adlı bölümde bu durumun bilimsel açıklamasını yapmaya çalışacağız.

CİNlerin açıktan bildirerek veya göstererek insanlarla ilişki kurmaları iki yoldan olmaktadır demiştik...Eğer CİN yukarıda açıkladığımız şekilde bir ilişki kurmak isterse, bu, İslâm Dini dışındaki yollar

görüntüsü altında incelenmektedir. Ki bunlar genel olarak "suflî yol" adıyla anılmaktadırlar.Bu açıkladığımız tür ilişkiler dışında insanları zorla sefil bir hayat ve kir-pas içinde yaşattıkları,

günümüzde birçok olaylarda tesbit edilebilmektedir.* * *

CİNLER İNSANLARI KOLAYLIKLA KANDIRIP ETKİLEYEBİLMEK İÇİN ONLARIN İSLÂM

KAYNAKLARINDAN GELEN BİLGİLERLE BAĞLARINI KOPARTMAK İÇİN TELKİNLERDE BULUNURLAR!

129

Page 130: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

"CİNlerin" insanları kolaylıkla kandırıp hükmedebilmeleri için öncelikle tercih ettikleri yol; onların İslâm kaynaklarından gelen bilgilerle bağlantılarını kopartmak ve bu yolda telkinlerde bulunmak çizgisindedir. Çünkü kendileri hakkında en geniş bilgi İslâm kaynaklarında vardır.

Onların bu bilgilerden yoksun kalmalarıyla birlikte, çok kolaylıkla kandırılabilmeleri elbetteki kendileri için son derece önemli avantaj olmaktadır.

İnsan bilmediği tehlikeye karşı elbette ki tedbir de alamaz!.CİNler de işte bu yüzden insanların kendilerini bilmelerini istemezler. Ki böylece kendilerine

karşı önlem alınmasın!.“İNSAN-I KÂMİL" kitabı yazarı büyük evliyaullahtan Abdülkerim Ceyli, adı geçen kitabında "yedi kat

yer ehli" bölümünde, dünya atmosferi içerisinde yaşayan "CİN"lerin yedi sınıf oluşundan söz ederken en zayıf takımının ikinci kat arzda yaşayanlar olduğunu anlatarak, bunların, insanlara, tefekkür mekanizmalarını bloke ederek etki ettiklerini söyler.

"İfrit" adını taşıyan en şerlilerinin beşinci kat arzda (yeryüzü semâsı birden yediye kadar yükselir) yaşamakta olduklarından söz eden Ceyli, altıncı ve yedinci katta yaşayanlara ise hiç bir insanın söz geçiremediğini anlatır.

* * *CİNLERİN, SURET-İ HAK’TAN GÖZÜKEREK

İNSANLARI İSLÂM’DAN UZAKLAŞTIRMALARICİN`lerin içinde yaşadığımız İslâm toplumunda en şerli faaliyetleri elbetteki bize göre sûreti Hakk`tan

görünerek, insanları saptırmalarıdır.CİN`lerin sûreti Hakk`tan görünerek insanları İslâm`dan uzaklaştırmaları bir kaç seviyeden

olmaktadır.Fal ve büyüyü "hocalık" kisvesi altında yapmak en alt seviyedir.Evlilik ve ya başka bir nedenle "CİN"le ilişki kuran kişi, bağlantılı olduğu varlığı kullanarak,

geçmişe dair haberler vermekte ve geleceğe yönelik, ihtimaller hesabına dayalı bir şekilde güya olacağı söylemektedirler...

Oysa geleceğe dönük söylentilerin çok büyük bir kısmı doğru çıkmayacaktır... İslâm’a göre fal baktırmanın, büyü yaptırmanın yeri de dinde yoktur. Bu önemli bir suçtur. Büyük vebaldir!.. Büyük günahlardandır!.

Maalesef günümüzde, pek çok kişi CİNlerle ilşkide olan ve bu yüzden kendini evliya sanan sahte mürşidlerin peşinden koşarak çok kıymetli ömürlerini boşa geçirmektedirler.

Çevresini aydınlatabilme yetisine sahip olabilmek için, önce İslâm`ın Tevhid ve akaid ilmine sahip olmak "âmentü"de belirtilen hususları bütün detaylarıyla bilmek ve bu hususta bütün suallere cevap verebilecek düzeyde ilim sahibi olmak gerekir.

Oysa günümüzde sahte MEHDİ ve MÜRŞİDLER -nerede ise her şehirde bir kaç tane- CİNNİ ilhamlarla, tamamıyla ilim dışı hurafelerle pek çok insanı yanlış yollara sürüklemektedir.

* * *“CİN” ADIYLA ANILAN VARLIKLARDAN

UZAK KALMANIN EN BAŞTA GELEN TEDBİRİ, SİGARADAN UZAK DURMAKTIR!

Tasavvuf önce "nefis mücahedesidir"!. Bu da Hz Rasûlullah`ın "Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz" ifadesinde açıklanmıştır...

130

Page 131: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

GERÇEK böyleyken; tasavvuf ehli olduğunu söyleyen sayısız insan ve onların süper mürşidleri SİGARA içmeden duramamaktadırlar!.

Bir SİGARAya karşı nefis mücahedesi olmayan kişi, nerede kaldı, daha hassas konularda mücahede yapacak ve veli olacaktır...

CİNlerle ilgili pek çok eserde yazılı olduğu gibi CİNlerin gıdası kokudur!. CİNlerin en çok sevdikleri koku da SİGARA kokusudur...

Sigara içen bir kişiyi buldukları zaman, artık kolay kolay onun yanından ayrılmazlar ve onun peşini de bırakmazlar. Kişinin sigara bağımlılığının artmasında en büyük faktör CİNlerdir.

CİNler, sigaraya yönelik bir kişi buldularmı, hemen onun içine sıkıntı verecek şekilde beynine bir sinyal yollarlar... Kişi bu sıkıntı ile hemen bir SİGARA yakar!.

Dumanlarını üflemeye başladıktan kısa bir süre sonra içindeki sıkıntı kesilir!. Çünkü, yanındaki CİN, o dumandan gıdalanmaya başlamış ve onun içine sıkıntı veren etkileri göndermeyi kesmiştir... Böylece o kişi sigarasını bitirir ve bir süre rahatlar.

Sonra yanındaki CİN tekrar SİGARA kokusu istedi mi gene beynine içinde sıkıntı oluşturacak bir impuls yollar ve o kişi de elinde olmayarak tekrar bir sigara yakar... Ve bu durum böylece devam edip gider.

Eğer, böyle devamlı SİGARA içen bir hoca veya mürşid, Gavs(!) yanına giderseniz, hemen Kur`ân-ı Kerim`in Sad sûresinin 41, Mü`minun sûresinin 98, 99 ve Saffat sûresinin 7`inci âyetlerindeki dualara devam ediniz...

Göreceksiniz ki, bu duaya devam sûretiyle beyninizin yayacağı belli dalgalar o kişinin ilişkide olduğu CİN ile ilişkisinde kopukluk oluşturacak ve bu yüzden karşınızdaki kişide bazı dengesiz söz ve davranışlar ortaya çıkacaktır.

Ayrıca, Ruh çağırma celselerinde, CİNci, falcı hocaların yanında da bu duayı okursanız, bunun böyle olduğunu görerek söylediklerimize kesinlikle inanabilirsiniz.

"Evliyaullah`ın asla SİGARA içmediğini" asırlar önce yazmış olduğu "EL İBRİZ" (saf altın) isimli kitabında anlatan Seyyid Abdulaziz Ed Debbağ; mânevi yöneticiler topluluğu olan "DİVAN ehlinin" de kesinlikle SİGARA içmediklerini açıklamaktadır.

" RİCÂL-İ GAYB" denen evliyaullahın asla SİGARA içmemesine karşın, CİNNÎ olan kişilerin hemen tamamının SİGARA müptelâsı oldukları, gözlemlerimiz arasındadır.

Bu sebepledir ki, "CİN" adıyla anılan bu görünmez varlıklardan uzak kalmanın en başta gelen tedbiri, SİGARAdan uzak durmaktır.

* * *CİNLER, AKIL ZAYIFLIKLARI NEDENİYLE

“VAHDET” VE “KADER” KONULARINDAN MAHRUMDURLAR. Tasavvufta belli bir mertebe sahibi olduğu sanılan kişilerin, gerçekten o mertebenin ehli olup olmadığı,

öğretisi içinde yer alan şu iki ana konudan belli olur;a- VAHDET...b- KADER...Gerek farkında olmadan CİNNİ tesir altına girip kendini mürşid veya evliya sanan kişiler;

gerekse de gerçekten CİNlerle ilişkide olanlar, bu konulara girmekten kesinlikle kaçınırlar.Bu iki konu "CİNlerin, akıl zayıflıkları" sebebiyle uzak durdukları ve bağlılarını da uzak tutmaya

çalıştıkları iki konudur.

131

Page 132: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Gerek "CİNLER" ve gerekse de bilerek veya bilmeyerek onlara tâbi durumda olanlar, insanları, bu iki ilmi öğretmeyi hedef alan tasavvuftan uzak tutmak için ne kadar başka ilim varsa, bunların hepsiyle meşgul ederler.

Nerede sizi "vahdet" ve "kader" ilminden uzak tutmaya çalışan bir kişi görürseniz orada "CİNNİ" izlerin mevcudiyetini öncelikle araştırabilirsiniz...

"CİN"lerin insanları bu iki ilimden uzak tutmaya çalışmasının ana sebebi öncelikle kendilerinin bu konuda yetersizlikleri sebebiyle kolaylıkla foyalarının ortaya çıkabilmesi; ikinci olarak da insanların bu iki ilimle hayâllerinde yarattıkları tanrıdan kurtularak "ALLAH"ı idrâk edip gerçek "tevhid" ehli olma şanslarının çok büyük olmasıdır.

Elbette ki bu durum da CİNlerin hiç hoşlarına gitmemektedir... Çünkü "İBLİS"in DÖLÜ OLAN CİNLERİN "ALLAH"a karşı bütün insanları saptırma iddiaları vardır!.

CİN`lerin, İslâm`ı kabul ettiğini söyleyen topluma verdikleri zarar, onların ölümötesi yaşamda ihtiyaç duyacakları enerji (nur) den mahrum kalmalarını oluşturacak fiiller telkin etmek sûretiyle meydana gelir... Tasavvuf ehline ise, onları işin hakikatına yöneleceklerine, detaylarında oyalamak sûretiyle zarar verirler.

İyi ahlâk, yasaklardan kaçınmak, ibadet, tasavvufun değil; şeriatın konusudur !. Eğer kişi, tasavvuf toplantılarında, bu saydığımız şeriatla ilgili hususlarla vakit geçiriyorsa, o henüz

tasavvufla ilgilenmeye başlamamıştır. Tasavvuf, şeriatla ilgili bu hususların üzerine bina edilen "VAHDET SIRRINA ERMEK" amacına

yönelik çalışmalar ile başlar... Ki bu da ilgili eser ve kişilerden araştırılabilir. * * *

CİNLERİN, FARKETTİRMEDEN İNSANLARI YÖNETMELERİ

Daha önce de kısaca belirttiğimiz gibi; CİNlerin kendilerini açıklamadan insanlarla ilişki kurmaları ve onları kendilerine bağlamaları iki şekilde olmaktadır:

a-İslâm Dini’ni istismar ederek...b-Hümanist (insancıl) gayelere insanları yönlendirir bir yapıda görünerek...Bunlardan birincisi ile ikincisi arasındaki en açık görünen fark ise, birincisinin REENKARNASYON yâni

TENASUHU (YÂNİ BİRKAÇ DEFA ÇEŞİTLİ YAPILARDA DÜNYAYA GELME) kabul etmemesi, ikincisinin ise kabul etmesidir.

Reenkarnasyon yâni tenasuh konusunu ilgili bölümde detaylı bir şekilde göreceğimizden burada üzerinde durmayarak esas "aldatma metodları üzerinde" duruyorum...

Önce İslâmî gayeyi istismar ederek insanları aldatma ve kendilerine bağlama şekillerini görelim:Bu tip olaylarda CİN-insan ilişkileri gene iki şekilde görülmektedir: 1-Kendi varlıklarını hiç bildirmeden,2-Varlıklarını başka bir yapı ve isim altında bildirerek.Şimdi önce kendi varlıklarını hiç bildirmeden ve farkettirmeden insanları kendilerine bağlama, kendi

kayıtları altına alma metodları üzerinde duralım:Bu şıkka giren kişlerin en büyük özellikleri kendilerinin bir CİNle bağlantıda olduklarını kesinlikle

bilmemeleri, farketmemeleri; oluşan hallerin, kendi üstün özelliklerindan ileri geldiğini sanmaları; bu yüzden de herkese tepeden bakar bir şekilde yaşayıp, yerine göre de sun`î tevâzu gösterilerine kalkmalarıdır...

132

Page 133: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Nitekim Muhyiddin-i A`rabi Hazretleri bir eserinde, bu tip kişilerin en büyük özelliklerinin hiç bir eserleri, ilimleri olmadığı halde kimseyi beğenmeme, kendilerinin en üstün olduğu fikrini etrafa yayma olduğunu yazmaktadır.

Ayrıca gene bu çeşit CİNle bağlantısı olan kişilerin ikinci en büyük özellikleri de CİNleri kabul etmemeleridir!.

"CİN diye bir şey yoktur, CİNler mikroplardır" şeklinde veya buna benzer tanımlamalar ile CİNlerin varlığını inkâr anlamı taşıyan açıklamalara saparlar...

Onlar, kendileri bu şekilde inandıklarını sanırlarken, gerçekte tamamiyle CİNlerin verdikleri fikirlerle, CİNleri kabul etmemektedirler. Çünkü, CİNler bu gibi kişilere bu çeşit fikirlerle kendilerini inkâr ettirmeseler, bir gün o kişinin kendi durumundan şüphelenip, CİNlerin varlığını anlamaları mümkün olabilecektir ki, bu da asla CİNlerin işine gelmez!.

İşte bu sebepledir ki, CİNlerle bağlantılı olan kişiler, kesinlikle CİNlerin varlığını kabul etmezler veya bu yönde açıklamalara girerler.

Peki, CİNler bu kişileri ne şekilde ele geçirirler?.CİNlerden, insanları kendi hükmüne alanlar bazan sıradan- normal bir CİN olabileceği gibi; bazan da

onların ileri gelenlerinden, onların yönetici durumunda olanlarından olabilir.Bir CİN, genellikle, daha gençlik yaşından itibaren, beyin kapasitesi iletişime istidatlı gördüğü bir insanı

seçer ve kendine bağlı olanların arasına sokar!. Bu yaş genellikle 13 ile 22 yaşları arasında olmaktadır... Ancak bazan daha aşağı yaşlarda da bu seçim yapılmaktadır.

Bu seçim yapıldıktan ve kendisine bağlayacağı kişi belli olduktan sonra sıra gelir onu tamamiyle kendisine bağlamaya...

Bunun için de, o CİN, bir veya birkaç din büyüğünün şekline girerek önce rüyasında ona görünmeye ve onun çok büyük bir insan olacağı yolunda fikirler vermeye başlar...

Bu hüviyetine bürünülen kişi İstanbul`da Eyüp semtinde türbesi bulunan Allah Rasûlu’nün ashabından "Eyyüp Sultan ismiyle bilinen Hazret-i Halid" veya "Mevlâna Celâleddin-i Rumî" veya "Muhyiddin-i A`rabi" gibi şahsiyetler veya falanca, filanca "... baba" olabilir...

Artık, yavaş yavaş gösterilen görüntüler sonucunda, o genç kimse, kız veya erkek gerçekten büyük bir insan olacağına inanmaya başlar.

Bazan canı bir şey ister. derhal o CİN tarafından isteği yerine getirilir... O bu durumu, büyük bir insan olması sebebiyle, isteği "ALLAH" tarafından yerine getirildi diye

düşünür; halbuki CİNİ tarafından yerine getirilmiştir.Bir imtihana girecektir, o imtihanda kendisine yardım edilir... Birisiyle konuşurken, karşısındaki şahıs üzerine CİN tarafından yapılan baskıyla, üstün duruma

geçer, âdetâ, karşısındakiler kendisine karşı konuşamaz duruma düşerler.Ve bu şekilde günden güne gelişmeye başlar... Geçen zaman zarfında, yavaş yavaş içine bir çok şeyler gelmeye başlar... Yakın gelecekte olacak

bazı ufak tefek olaylar kendisine bildirilir. Eğer CİNlerle ilişkide olduğunun farkında değilse, önceleri, bunları ‘’altıncı his’’ diye değerlendirir... Aynı anda başka bir yerde olan olaydan anında haberi olabilir.

Birisinin bir işinin halli için talepte bulunur, derhal o işin olması CİNi tarafından sağlanır; ve o da büyük bir insan olduğu için bu isteği “ALLAH” tarafından yerine getirildi sanır.

Sonunda, herhangi bir sahada büyük âlim olduğunu iddia etmeye başlar; artık kimseye ihtiyaç duymaz hâle geldiğini sanır!. Ve kendisini herkesten büyük görür!.İçine doğanlarla hareket etmeye koyulmuştur böylece bu kişi...

133

Page 134: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kendisine hocalık, din adamlığı mesleğini seçmişse, gelmiş geçmiş en büyük din adamı olduğunu iddia eder.

Yok eğer bir serbest meslek çalışanı ise kendisini zamanının en büyük velisi, "Kutbul Aktâbı" olduğunu etrafa yaymaya başlar.

Veya son derece basit ilaçlarla olmayacak hastalıkları tedavi eder; bir anda konulmadık teşhisleri koyabilir ve bazı felçlileri yürütmeye, hareket ettirmeye başlar!.

Veya diğer mesleklerde ise, ona göre bir takım olağanüstü haller meydana getirebilir... Bütün bunlar onun şânını daha çok arttırır ve etrafında binlerce insanı toplayabilir.

Bu konuları bilenler onun durumunu derhal tesbit edebilirken, böyle durumlara inanmayanlar onu şarlatanlıkla, sihirbazlıkla, büyücülükle suçlamaya; buna karşılık ona inananlar ise onu en büyük evliya (!) ve hattâ MEHDÎ (!) veya İsa (!) aleyhisselâm derecesine çıkarmaya başlarlar.

Burada en büyük zevk ise, onu kendine bağlayan CİN`e aittir.Çünkü, CİNi ya da CİNleri o kişi sayesinde artık binlerce kişiyi kendisine bağlamış ve onlara

istediklerini yaptırtmaya başlamıştır... Bu yüzden îcabında o kişinin durumunu kuvvetlendirmek amacıyla, bazı kişilerin rüyalarına dahi girip, gidip o kişiye bağlanmalarını veya ona yardım etmelerini telkin eder.

Bu arada, o kişiye din hakkında bilgiler vererek onu büyük bir din adamıymış gibi de gösterir... Bilmeyenler onu kendilerine dini lider seçerler.

Artık o kişi bilir bilmez kendinden bir takım fetvalar verip, bazı helâlları haram veya bazı haramları helâlmiş gibi anlatır; ve bunları da çevresine kendisinin bir lider olduğuna inandırarak, zamana göre yeni hükümler getiriyormuş gibi empoze etmeye başlar...

Sonuç olarak hem o kişi etrafına bir çok insan toplamış, bir müceddid (yenileyici), bir müçtehid (yeni hükümler koyucu) edâsıyla yaşamaya başlamış olur... Hem de onu kendi kaydına alıp kendine bağlamış bulunan CİN, bir saltanat kurar!. Ve bunu başran CİN, kendi akranları arasında bu durumla öğünüp, âdeta bu işi yapan diğer hemCİNsleriyle bir yarışmaya girer...

Bu anlattığımız durumun dünya üzerindeki en büyük örneği; KADYANİLİK mezhebini kuran MİRZA GÜLAM AHMED KADYANİ`dir...

Hâlen Türkiye`de bu çeşit kimseler varsa da, biz onların üzerinde durmayarak; burada Ahmed Kadyani`nin hayatından bazı alıntılar yapıp, anlattıklarımızı bir örnek üzerinde de göstemek istiyoruz...

* * *ÂHİR ZAMAN MEHDİ (!) VE İSA (!)sı AHMED KADYANİ

Dünya üzerinde, anlattıklarımıza en büyük örnek durumunda olan ve CİN`lerden birisine bağlı olarak yaşamış bulunan Ahmed Kadyani, bizzat kaleme aldığı hayat hikâyesine göre, Hindistan`ın Kadyan kasabasında doğmuştur.

Kendi anlattığına göre, keşif(!) yoluyla ailesinin aslen Semerkand`lı olduğunu öğrenmiştir... Yaradılış olarak kendi kendine kalmaya yönelik ve hassas bir yapıya sahip kişidir.

Sık sık yalnız bir köşeye çekilip benliğini tanıma çalışmaları yapmaktadır... İşte bu günlerden birinde âniden gizliden bir ses iştir... Bu sesi sadece o duyabilmektedir...

Kendisinden başkası o sırada yanında olsa bile, bu sesi duyamamaktadır.İşte bu ses, babasının o gün akşam ezanından sonra öleceğini, bildirir... Ahmed Kadyani bunu işitince çok korkar ve çok üzülür... Bu üzüntü ve korku sırasında ses tekrar gelir:- "ALLAH" kuluna yetmez mi?.

134

Page 135: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Ve gerçekten o gün akşamüstü babası vefat eder... Ahmed Kadyani hikayesini anlatmaya şöyle devam etmektedir:-"O sesi, ondan sonra çok duydum... O ses, bana pek çok şey öğretti!.. O ses beni dünyaya

tanıttı, meşhur yaptı!. Fakir ve ihtiyaç sahibiyken, beni hayıra harcamak üzere servete boğdu!."Ahmed Kadyani`nin bazı özelliklerinden bahsettikten sonra, CİNlerden birisinin onu kendisine nasıl

bağladığını; bazı yanlış inançlara yönelttiğini de, bunlar sanki hakikatmışçasına, bizzat kendi ağzından nakletmeye çalışacağız.

Kadyani`nin kulağına gelen ses hakkındaki görüşleri şöyle idi:"Kulağıma değen sözlerin rahmânî olduğundan asla şüphe etmiyorum. Çünkü şeytan benimle

alay etse, içimdeki fenalıklar dile gelse, mutlaka farkederdim.Bazan o sözleri uzaktan iştiyordum, bazan da o sözler bizzat benim ağzımdan çıkıyor; fakat

söyleyen ben olmuyorum. O kadar ki, bazan hiç bilmediğim lisanlarda bile konuşuyorum. Alelâde bir ruhun veya ruhların bana hulûl ettiğine (içime girdiğine) inanmıyorum...Bu iş pek başka bir iş!.. Fakat ne sûretle başka?. Başkalığını seziyorum ya!.. Bu kadarı bana ve

bana bağlı olanlara yeterli!.Evet şimdi de CİN`in sonunda iğfal ederek saptırdığı Ahmed Kadyani`nin yaptığı işi görelim.. Sonunda birgün ortaya çıkıyor ve şöyle diyor:"Lâ ilahe ill"ALLAH", Muhammed Rasûlullah!.. Ben peygamberlerin en sonu ve en büyüğü olan

Muhammed`in kalbini dolduran şevki ile Mesih ibni Meryem`im... Muhammed`den başka Peygamber gelmeyecek yalnız bir kişi onun hilatı fahiresine (onun iftihar

edilecek mertebesine) bürünecektir...İşte ben, O`yum!.. Kadyanlı Ahmed, efendisi Muhammed`in hatemünnebi`liğine (son nebi) halel gelmeden NEBİ OLMUŞ, TANRISINDAN mukaddes bir GÖREV ALMIŞTIR!.."(!?)...

Birinci dünya savaşından sonra ölen, asıl ismiyle Kadyan`lı Mirza Gülam Ahmed`den "kerâmet" diye nitelendirilen bir çok haller de ortaya çıkmıştır...

Binlerce kişinin, gördükleri rüyalarla kendisine bağlanmaları; yanında kırk gün kalan kimselerin semâvi(!) işaret alarak bütün inkârlarından sıyrılmaları; kötürümleri birkaç el temasıyla, hastaları birkaç sözle iyi etmesi onun en çok görünen ve "kerâmet" diye nitelendirilen hallerinden bazıları olmaktadır. Hattâ kendisiyle tartışmaya giren birkaç kişinin sonunda ölmesi, kendisinin şöhretinin büsbütün yayılmasına sebep olmuştur...

* * *CİNLERİN DEĞİŞİK NAMLARLA İNSANLARI

YÖNLENDİRMELERİ (İslâmî yoldan)Bu tip aldatmalar genelde bir kişinin uyutulması (transa geçirilmesi) sonunda o CİNnin; -Ben Mevlâna`nın ruhuyum!!!..-Ben .......... babayım!!!..Şeklinde kendisini tanıtarak orada bulunan kişilerle bağlantıya geçmesi sonunda; veya kalemle yazı

yazarken kalemin kendi kendine yazmaya başlaması ve böylece o CİNnin kendisini; -Ben filanca kişiyim!!!..Diye tanıtmaya başlamasıyla;

135

Page 136: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Veya, gene CİNnin filanca evliyadan olan kişinin şekline bürünerek o kişinin gözüne görünmesiyle gerçekleşmektedir...

Bunlardan başka, tesadüf etmediğimiz şekillerde de olması mümkündür...Bizim bugüne kadar tesbitini yaptıklarımız, bu sahada daha fazla yukarıda anlattığımız üç şekildedir...Meselâ gelen şahıs; -"Ben Mevlâna`yım!." der...Sonra da orada bulunanlara tâbiri uygunsa okkalı bir selâm verir... Ve sonra da ağır bir lisanla

konuşmaya başlar...Gerçekten, incelendiği zaman görülür ki, o uyutulan kişinin kapasitesi dışında bir konuşma şekli ve

bilgiler ortaya çıkmaktadır...İşte bu durumda, CİNlerin varlığını akla bile getirmeyen o kişiler otomatik olarak, kendilerine

hitâbedenin "MEVLÂNA" veya "........Baba" olduğuna inanırlar.Bilhassa günümüz insanlarının dini konulardan, ruh, CİN gibi varlıklar hakkındaki bilgilerden uzak

olması yanısıra; üstelik buna bir de insanın yapısındaki gizliye olan ilginin çekiciliği eklenirse, bu konuşan varlığa inanmanın ne kadar kolay olduğu ortaya çıkar...

Düşünün ki, karşınızdaki bir kişi uyutuluyor ve sonra da konuşmaya başlıyor, karşınızdaki yakından tanıdığınız kişi ile uzak yakın hiç ilgisi olmadık şekilde!. Üstelik bir de sizin geçmişte yaptığınız birtakım işlerden, veya o gün oraya gelmeden yaptığınız ve sadece sizin bildiğiniz şeylerden bahsediyorsa!.

İşte böylece, yavaş yavaş o uyutulan kimsenin ağzından konuşmaya başlayan ve filanca velinin ruhu olduğunu bildiren CİNİN etrafına birçok insan toplanmaya başlar...

Bu durum sonunda, o kişinin çevresine toplananların yapıları incelendiği zaman, hemen hepsinde ortak bir özellik görülür;

Pek çoğu son derece iyi niyetli, samimi dine saygılı, dinin bir çok şartlarını yerine getirememekten üzüntülü, bir kurtuluş yolu arayan; ancak bütün bunlara karşılık, dini bilgileri son derece zayıf kişilerdir bunlar...

İşte böylece “ben filanca babayım”, veya "MEVLÂNA’nın ruhuyum” diye kendini onlara tanıtan CİN, bunların ortak yönlerini istismar etmiş; sonunda büyük bir kalabalığı çevresine toplamış olur.

Bu arada yavaş yavaş çevresine toplananların rüyalarına girer; onların bazı gizli hallerini onları üzmeyecek şekilde açıklar; ve böylece onların bu ortak yönlerini istismar ederek onları iyice kendisine bağlar...

Daha sonra, zamanın şartları dolayısıyla bir müceddid gelemeyeceğini, bu sebeple insanların artık sadece bu kanallarla uyarılacağını onlara anlatıp; onları bazı şeyler yapmaya sevkeder...

Namaz kılmalarını; sadaka vermelerini; Ramazanda oruç tutmalarını; iyilik yapmalarını; kötülüklerden kaçınmalarını; başkalarını kendilerinden fazla düşünmelerini telkin ederek, insanlık duygularını harekete geçirerek kendisine bağlar... Bu birinci aşamadır!.

İkinci aşamada ise, esas şeytanlığını ortaya koymağa başlar...İşte bu aşamada, ancak dini çok iyi bilen kimselerin tesbit edebileceği bir takım inanç bozukluklarını onlara empoze etmeye başlar... Ki esas oyun da işte burada başlar.

Bazılarını "Vahdeti Vücud" görüşüne sokar!. Ancak bu isim altında anlatılan gerçekte "vahdeti vücud" anlayışı olmayıp, "PANTEİST" görüştür; "Vahdeti Vücud" asla değildir!. Ki böylelikle onları, kendilerinin "ALLAH" olduğuna inandırmaya çalışır.

Ya da reenkarnasyon, yâni yeniden bir bedene girerek dünyaya gelineceğini ileri sürerek; Mevlâna`nın bazı tasavvufî sözlerini örnek getirmeye çalışır...

136

Page 137: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Böylece onları yanlış itikadlara saptırmaya başlar.Nitekim onların bu durumlarını yakından takip eden dinî bilgilere sahip olan bir kişi onların İslâm`a

uymayan yanlarını teker teker tesbit edebilir...Kalemle aldatma ise, yukarıda anlattığımızdan daha basit bir yoldur...Bu yolda kişi kendisiyle temasta olanı kesinlikle görmez.Kalemi yazı yazar gibi kağıt üzerinde tutarken, kalem kendiliğinden yazmaya başlar...Önce kendine bir isim takarak meselâ:- Ben Mevlâna Celâleddin-i Rumi`yim!.. Ey bahtiyar kişi, ey "ALLAH" yolunun yolcusu, seni

selâmlarım!.Diye yazdırır... Yazan hayretler içinde kalmıştır. Ve devam eder...Artık kalem kendiliğinden yazmaya alışmıştır!.Onu yüksek bir kişi, zamanın en ileri gelen velilerinden biri olduğunu söyler ve ona evliya olduğuna

dair birçok inandırıcı deliller vermeye çalışır...Aklından geçen soruların cevaplarını kağıt üzerinde yazmaya devam eder....Bu çeşit kişi önceleri kalemin ne yazacağını bilmese de, ileride dikkat etmeye başladığı zaman,

yazmadan önce o harfin veya kelimenin hattâ daha sonraları da bir kaç kelimelik cümlelerin yazmadan önce kafasına geldiğini tesbit eder...

Bundan sonra, filanca lakaplı CİN ona şiirler, kitaplar yazdırır; çeşitli kişlerin geçmişteki yaptıklarını anlatmaya başlar... Bu arada, onun itimadını kazanmak gayesiyle bazı geleceğe ait kehânetlerde bulunur.

Bu konuda bir örnek verelim:Bundan 1-2 yıl önce Ankara`da bir grubun yaptığı toplantılara kendini; - Beşir-il Kirami isimli melek!!!..Diye tanıtarak gelen CİN, geleceğe ait bazı kehânetlerde bulunmuş ve özetle; -Yaklaşık 1974-75 yılları civarında üçüncü dünya savaşının çıkacağını; bu arada israil`in

Arapları büyük bir yenilgiye uğratarak Türkiye sınırlarına kadar genişleyeceğini; Türkiye`nin üçüncü dünya savaşında pek az bir kayıpla kurtulacağını, 1980 yılı civarında da MEHDİ`nin Türkiye`den çıkacağını söylemiştir; Ki bu iddiaya göre de, "MEHDİ" diye beklenen kişi meleğin(!) ağzından konuştuğu, yaşı 50`yi bulmuş ve hiç bir özelliği olmayan kiş olacaktır...

Demiştik ki, CİNler bir de velilerin şekillerine bürünerek, bir kişiye görünüp onu bu görüntüleriyle aldatıp kendilerine bağlarlar...

Gene bu çeşit aldattıkları kişiler de, genellikle dini bilgilerden yaklaşık olarak tamamen denecek kadar uzaktır.

Böyle bir görüntüyle birdenbire karşılaşan kimse, önce âdeta bir şok geçirir... Sarıklı, cüppeli, yâni eski kıyafetli olarak karşısında gördüğü bu kişiye inanmamak onun elinde değildir artık... Ve inanır!.

Artık ne söylerse onu yapmaya başlar... Ondan duyduğu birçok şeylerle çevresine bir hayli insan toplar... Ancak onun bu gördüğünü çevredekiler göremezler... O ne anlatırsa ona inanmak zorundadırlar... Fakat bir süre sonra, o çevresinde toplandıkları kişinin gördüğü şahsı, bazıları rüyalarında görmeye başlarlar...

Hattâ o kişi bazan çevresindekilerden kendisine tamamıyla bağlanmış olanlara bu zâtı (!) gösterebilir de!.. Böylece artık kendisine son derece bağlı bir topluluk meydana getirmiş olurlar.

Bu arada o kişi, kendisine değişik kıyafetlerle görünen aynı CİNni değişik kişiler sanarak, kendisinin, başka evliyalarla bile görüşecek seviyeye geldiğini zannetmeye başlar... Bazen de o CİN yanına

137

Page 138: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

arkadaşlarını alıp onları çeşitli din büyükleri görünümünde göstererek o zavallı insanları iyice kandırıp kendine bağlar.

Nitekim bazı kuvvetli CİNne kapılmış kişilerin çevresindekilere, aynı anda bir kaç eski evliyanın kıyafetine girmiş CİNni gösterebildiği; sanki o kadar büyük bir kişiymiş de, eskiden yaşamış evliyalar onu ziyarete gelmiş havasını verebildikleri tesbit edilebilir...

Hattâ bu konuda öyle durumlar meydana gelmektedir ki, bu kişi kendisinin CİNler tarafından aldatıldığını bilmediği; ve kendisini CİNnin yaptığı fikir aşılamaları sonunda çok büyük bir insan olarak gördüğü için, o anda çevresindekilere ne kadar büyük evliya olduğunu göstermek gayesiyle bir kaç evliyanın huzuruna (!) girmesi için müsade eder!!!.. Nitekim o anda bulunulan yerin kapısı açılır ve içeriye eski kıyafetler içinde 2 veya 3 hattâ 4 büyük ve meşhur evliya sûretinde CİNler içeri girer...

Böyle bir olayın meydana gelişinde zaten büyük bir heyecana kapılmış olan orada bulunan kişiler artık asla farkedemezler bu gelenlerin CİN mi, yoksa hakikaten eskiden yaşamış bir veli mi olduklarını!. Bu olay şoke etmiştir onları!.

Artık bu olayı kendilerine gösteren kişiye, âdetâ bir tanrıymışçasına bağlanırlar...Ancak, bunlardan hangi biriyle görüşülürse görüşülsün, hepsinin ortak özellikleri, daha önce de

anlattığımız gibi, "CİNleri inkâr etmek" olacaktır..* * *

CİNLERİN, SPİRİTİZMA MASALIYLA İNSANLARI YÖNETMELERİ

Şimdi de gelelim, CİNlerin insanları hümanist (insancıl) gayelere sevkeder şeklinde "spiritizmacılık" adı altında aldatıp, kendilerine tâbi kılma şekline...

İslâmî gayeler ötesinde, bu dine bağlı olmayanlar ile, İslâmiyetle ilgisi nüfus kağıdını geçmeyenleri kendi yönetimlerine almak isteyen CİNLER, hümanist fikirleri yem olarak kullanmaktadırlar.

Bunlar olgun insan, kâmil insan olmak için çeşitli şartlar ileri sürmekte ve insanları böylesine mükemmel bir yaratık olmaya davet etmektedirler.

Bu şekilde insanları çevresine toplayan CİNlerin ortaya saçtıkları bol hümanist (!) yâni insancıl fikirler olmaktadır.

Bu tip görüşmeler de, gene özellikle bir kişinin uyutulması, yani bir ruhla bağlantılı olarak transa geçirilmesi şeklinde olmaktadır.

Bir odaya üç-dört veya beş- altı-yedi kişi toplanılır, ışıklar kısılır ve düşük voltajlı kırmızı veya mavi renkli bir ampul yakılır...

Sonra yavaş yavaş yapılan telkinlerle medyum yapılı bir kişinin uyutulmasına çalışılır...Bu yapılan işlem gerçekte, o kişinin tamamıyla uyutularak "İnsan"ın bilincinin "beden" üzerindeki

etkisinin ortadan kalkması içindir.Bundan sonra uyutlan kişi sözde anlatmaya başlar:-Yavaş yavaş yükseliyorum... Bulutları geçiyorum... Karşımda şunları görmeye başladım... Ve derken o gördükleriyle konuşmaya başlar...Ve görülenler ardından söz alırlar...Böylece filancanın veya falancanın RUHUYLA (!) görüşme başlamış olur.Halbuki bütün bunlar, onlarla temas hâlinde bulunan CİN`in oradakileri uyutmak, kandırmak

gayesiyle sahneye koyduğu bir oyundan başka hiç bir şey değildir... Uyuyan kişi, diğer bir deyişle transa geçirilen kişi oradan bir milim bile öteye gitmemiştir uyumasından itibaren...

Ortada dönen oyunun içyüzü şudur:

138

Page 139: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kişinin uyumasından, yâni "İnsan"ın bilincinin "beyin" "ve dolayısıyla "beden" üzerindeki tasarrufunun kalkmasından sonra, o uyutulan kişinin frekansına en yakın yapıdaki "CİN", onunla iletişime geçmiştir...

Önce bu CİN bir adaptör, bir radyo görevi gören o kişinin beynine sinyaller göndermeye başlamış; ve beyindeki konuşma merkezine de etki ederek, o kişinin ağzından değişik bir şekilde orada bulunanlara hitâba girişmiştir...

Ancak orada bulunan kişiler, göremedikleri için CİNnin şuraya gidiyorum, şununla görüşüyorum şeklinde uyutulana atfen sözlerini hakikat sanmışlardır.

Gerçekte ne gelen vardır, ne de giden!.Sadece, ortada uyutulmuş ve dolayısıyla da bilincinin iradî tasarrufu ortadan kalkmış bir insan ile; onun

beyninden istifade edip; orada toplananlara hitâbedip onları kandıran bir CİN vardır.Artık bu iş gerçekleştikten sonra oyunun gücü, etkisi, hep CİNnin kapasitesine bağlıdır... Eğer bu CİN, CİNlerin ileri gelenlerinden, zekilerinden birisi ise, orada bulunanları rahatlıkla etkisi

altına alır; ve hattâ onlara istediklerinin hepsini yaptırabilir.Çünkü, ortada kendilerine hitâbeden, onların bazı sırlarını açıklayan fakat görünmeyen bir varlık

vardır!. Buna inanmamak ise, bu olaya şâhit olanlara göre, tek kelimeyle aptallık veya budalalıktır, çünkü konunun içyüzünden haberleri yoktur.

* * *“CİNCİ”LİK VE “BÜYÜCÜLÜK

(Bkz. “B / “Büyü” ve “Büyücülük”)* * *

“CİN YAKMAK” NEDİR? NİÇİN VE NASIL CİN YAKILIR?Bkz. “Büyü” ve “Büyücülük”nedir?)

* * *CİNLERİN ZAMANIMIZDAKİ EN BÜYÜK ALDATMACASI,

KENDİLERİNİ “UZAYLI VARLIKLAR” OLARAK TANITARAK BAĞLANTIDA OLDUKLARI MEDYUM KANALIYLA İNSANLARI HÜKÜMLERİ ALTINA ALMALARIDIR!

"CİN"lerin, yaşamakta olduğumuz şu devirlerdeki en büyük aldatmacası, kendilerini UZAYLI VARLIKLAR olarak tanıtmaları; bağlantıda oldukları medyumlar kanalıyla, pek çok insanı hükümleri altına almalarıdır.

Türkiye'de, neospritualizm denen yeni ruhçuluk akımını başlatan Dr. Bedri Ruhselman; son devirlerin, CİNLER tarafından en büyük oyunla aldatılmış ilk kişisidir.

Önceleri kendilerini RUH varlıklar olarak tanıtan, daha sonra da kendilerini, Abdülkadir Geylânî ve Mevlâna'nın RUHları olarak bildiren bu CİNler; günümüz insanlarına kendilerinin UZAYLI varlıklar olduklarını iddia etmeye başlamışlardır.

İnsanlara "ALTIN ÇAĞ" vaad eden ve UZAYLI olduklarını iddia eden bu varlıklar, zaman zaman da CİN oldukları itiraftan geri kalmamaktadırlar.

Şu sıralar insanları UZAYLI kandırmacası içine almış bulunan bu CİNLER, oldukça geniş bir ekip çalışması hâlindedirler.

1940'larda Dr. Bedri Ruhselman zamanında kendileri MUSTAFA MOLLA, KADRİ DOST, diye tanıtarak çeşitli tebliğler sunan bu CİN'ler aradan geçen süre içersinde çok geniş bir ekip oluşturmuşlar ve kendilerine sayısız insanı bağımlı hâle getirmişlerdir.

139

Page 140: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Günümüzde kendilerini UZAYLI varlıklar olarak tanıtan bu CİN'lerin temel görüşleri şöyledir:"Hz. Musa, Hz. İsa ve Hazreti Muhammed ile BEYTİ DOST, KADRİ DOST ve MUSTAFA MOLLA

Uzaylıların, insanlara yön vermek için gönderdikleri belli kişilerdir ve CİN’dirler. Artık İslâm Dini ve Kur’ân geçersizdir. Cennet ve cehennem diye bir şey yoktur. Cin, peri,

şeytan yoktur. İnsanlar öldükten sonra defalarca dünyaya geri gelirler ve yeniden yaşarlar. Bugünden itibaren

kendi yazdırdıkları BİLGİ KİTABI adını verdikleri akıl ve mantık dışı metin kutsal kitaplar yerine geçmiştir ve 3000 yılına kadar yeryüzünde o geçerli olacaktır.

Uzaylılar insanları kurtarmak için onlar ile temas kurmaktadırlar. Allah'ın has kullarıdırlar. Allah’tan büyük sayısız güçler vardır.

Allah şu anda bedenlenmiş ve BETA Gürz adı verilen bir sistemde insanlarla beraber yaşamaya başlamıştır. Yarın insanlar Allah’tan daha güçlü hâle geleceklerdir. vs. vs. vs."

* * *İslâmiyetin düşünce, iman sistemini bilmeyen; tasavvufun ne olduğunu anlamamış pek çok insanı,

mantıksal bütünlükten uzak, saçma sapan fikirlerle ve gösterdikleri halüsinasyonlarla kandıran bu CİN’lerden bildiğimiz kadarıyla yegâne kurtuluş yolu, önce aşağıda yazacağımız Kurân‘dan alınma şu duayı günde 100 ile 500 kere arasında okuyarak koruyucu bir manyetik kalkan içine girmek; sonra da bu konuda bilgilenmektir. (Sad: 41; ve Müminun: 97-98)

Eskiden Anadolu’da köy yollarında, mezarlıklarda, çeşitli varlıklar ya da evliya(!)lar sûretinde görünüp, insanlarla eğlenmeyi mârifet bilen, onları hükümleri altına alıp yönetmekten zevk alan "CİN" isimli bu varlıklar; günümüzde de kisve ve tarz değiştirip, insanlığı kurtarıcı UZAYLILAR (!) olmuşlardır.

İnsanlığa hiçbir ışık tutamayan, yeni buluş getiremeyen ve bunu da " insanlığın akışına müdahele edemeyiz" yaftasıyla kamufleye çalışan varlıklar; onları ölümötesi yaşamın gerçeklerinden perdeleyerek saptırmaya kendilerine yoldaş etmeye çalışmaktadırlar.

Dünya bir ateş kütlesi hâlinde iken dünya üzerinde varolan ve yaşayan; "ateş" kelimesiyle yapıları târif edilen bu ışınsal kökenli varlıklar, akıl yönünden düşünen insandan da üstün olamadığı için, ölümötesi gerçekleri de kolaylıkla kavrayamamaktadırlar.

Bu sebeple de, kendi milletleri arasındaki çekişmeler ile, birbirlerine karşı büyüklenmeler ile ve birbirlerine üstünlüklerini ispat için de sayısız insanı kendi kontrol dairelerine almakla ömürlerini tüketmektedir.

* * *Kabul edelim ki, bizim dışımızda, yâni insan türünün dışında, ne isim verirsek verelim, en azından bir

ikinci tür ile içiçe yaşamaktayız ve onlardan bize akan bir biçimde iletişim kesinlikle sözkonusudur.Bu tür varlıklar, beyin yapıları hassas olan, "MEDYUM" denilen insanlara belli dalgaboylarından belli

impulslar göndermekte ve onların beyinlerinde belli fikirleri oluşturmaktadırlar.Bu varlıklara ne isim takacağız?.İster, RUH deyiniz,İster, CİN deyiniz,İster, UZAYLI deyiniz,İster, kendilerine daha başka bir İSİM taksınlar;İster, siz onlara daha başka bir isim veriniz;netice itibariyle kendini türlü - çeşitli mâhiyetlerde tanıtan bir kısım görülmeyen varlıklar mevcuttur.

140

Page 141: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

KUR`ÂN-I KERİM, bu varlıkları "CİN" ismiyle tanıtmış ve Hazreti Muhammed aleyhisselâm dahi bu "CİN"ler konusunda insanları oldukça geniş bir biçimde uyarmıştır.

Kendilerini eskiden "RUH" diye tanıtan ve genellikle de geçmiş evliyaların "RUHLARI" olduklarını iddia eden bu "CİN"ler esas itibariyle daima gerçek hüviyetlerini gizlemektedirler.

"Mevlâna", "Yunus Emre", "Abdülkadir Geylânî"nin kısa adı olarak KADRİ, gibi takma isimlerle ilişki kuran bu varlıklar, İSLÂM’ı ve TASAVVUF`u bilmeyen kişilere, güya tasavvufun gerçeğini açıklamak amacıyla, ALLAH`ı anlatmak amacıyla bir takım bilgiler vermek suretiyle işe başlamışlardır.

Ancak temel amaçları, insanları İSLÂM İNANÇLARINDAN uzaklaştırmak olduğu için; kısa sürede, dinlerin ve bu arada elbette ki İSLAM DİNİ’NİN ARTIK geçersiz olduğunu empoze etmeye başlamışlardır.

* * *Esasen "CİN" olmak, onlar için tamamiyle bir övünç, iftihar meselesi... Zirâ, ışınsal yapıya sahip

olmaları hasebiyle, bizim zaman-mekân kayıtlarımızın hayli üstünde yaşam imkânlarına sahip varlıklar. Ayrıca, belli hassasiyet-alıcılık seviyesine ulaşmış "medyum yapılı" kişilerin beyinlerine son derece kolaylıkla nüfuz etmekte olup, onlara akıl almaz hayâller yaşatabilmektedirler.

* * *CİNLER DÜNYA ATMOSFERİ İÇİNDE VE

DÜNYA ÜZERİNDE YAŞAMAKTA OLAN VARLIKLARDIR!"CİN" denen göze görünmeyen, elle tutulamayan varlıklar çeşitli toplumlara, toplumsal şartlanmalara

uygun fikirler ve değerlerle yaklaşarak, onları hükümleri altına alırlar. Kimin, hangi hususta eğilimi var ise, o yolda fikirler ve görüntüler ile kendilerine bağlamaya çalışırlar.

Genelde, çok büyük bir çoğunluğa hâkimiyetleri kendilerini bildirmeden ve farkettirmeden olmaktadır.Hükmettikleri kişiler genelde ya İslâm inancını kabul ettiğini söyleyen kişlerdir, ya da İslâm inancını

kabul etmeyenlerdir.İslâm inancını kabul etmeyenleri kandırma şekilleri, öldükten sonra tekrar dünyaya gelineceği esasına

dayanan inanç türleridir... Kendilerini UZAY`dan, başka galaksi veya sistemlerden gelmiş varlıklar olarak tanıtmaları son

devrin en büyük zevk konularıdır.Gerçekte bu varlıklar, dünya atmosferi içinde veya dünya üzerinde yaşamaktadırlar. Son derece zeki

ve hareket kâbiliyetine sahip oldukları için, insanları bu yönleri dolayısıyla çok rahat kandırabilmektedirler. İnsanları kandırma metodları hep insan beynine yolladıkları dalga impulslar şeklinde olmaktadır. Kişiler

bu impalsları frekansına göre, ‘’görüyorum’’ veya ‘’işitiyorum’’ diye değerlendirmektedirler... Oysa çok büyük bir çoğunlukla ne görmek mevcuttur, ne de işitme!. Bu yüzden de böyle bir etki altındaki kişinin algıladıklarını algılayamamakta ve onun hâlini inkâr etmektedirler!. Bunu bir misâl ile açıklamak gerekirse, uyanık rüya görmek diye ifade edebiliriz...

İslâm dışı inanışlara sahip olanları kandırma yolları en çok ruhlarla görüşme ve uzaylılarla görüşme tarzını kullanmaktadırlar...

Genellikle saf yaradılışlı bu kişiler, belirli bir kültürden mahrum oldukları için, gerçekte uzayda başka galaksilerden gelenler vermış sanmakta ya da ölmüş yakınlarıyla görüştüklerini zannetmektedirler... Bu hususu ilerideki ilgili bölümde daha da tafsilâtlı olarak ve delilleriyle anlatmaktayız.

* * *DÜNYADA İNSAN VE CİN İÇİÇE YAŞAMAKTADIR.

DİĞER GEZEGENLERDE İSE “İNSAN” VE “CİN”E BENZER

141

Page 142: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

FİZİK–MADDE BEDENLİ YARATIKLAR MEVCUT DEĞİLDİR!Evet, bu konu bize ister istemez bu açıklamayı hatırlattı... Siz, ister bu olaylar ile bu açıklama arasında

bir ilişki kurunuz, isterseniz kurmayınız!.Gerek dini kaynakların bildirdiklerine, gerek tasavvuf ehlinin açıklamalarına ve gerekse tefekkür

sistemimizin oluşuna göre; ‘’insan’’ adıyla bilinen ve tanınan yaratık sadece dünya üzerinde yaşamaktadır.

İnsan tipinde "şuur" sahibi olarak ve insana benzer bir yaşantıda sadece CİNler mevcuttur.Bunların haricinde diğer gezegenlerde dahi, insan ve CİN`e benzer fizik-maddi bedenli yaratıklar

mevcut değildir. Ve bu sebeple de insanlık âlemi, ilmini ne derece geliştirirse geliştirsin, müsbet ilme dayalı olarak bu dünyalardan hiç birinde insan tipi madde bedenli varlık bulamayacaktır!.

Bunların ötesinde insan tipi görüntü veren ya da başka şekillerde görünen bütün yaratıklar ise tamamen CİNlerden ibaret olacaktır.

Diğer gezegenlerde de hayâtiyet ve canlılık vardır; ancak bu canlılık ve hayâtiyetin ortaya çıkışı bazılarında beş duyuyla idrâk edebileceğimizin ötesinde ve bazısında da mikroskopik görüntülerdir. Bu tipten bir canlılığın güneşte dahi mevcut olduğu misâl olarak verilebilir.

Uçan dairelere dair maddesel yapı ve çeşitli madenî parçalar bulunduğuna dair iddialar ise, ki bu parçalar son derece ufak olduğuna göre ışınsal yapıya sahip olan bu yaratıkların elektrik gücüyle bazı madenleri değişik bir hâle sokması şeklinde açıklanabilir... Meselâ kömürün yüksek basınçla elmas olması gibi...

Bu konuda son ve kesin sözümüz; uçan daire veya bu çeşitten bütün görüntüler tamamıyla CİNlere aittir, şeklindedir... Medyumluk hâdisesinin bir başka görüntüsünden öte bir şey asla değildir.

* * *CİNLER, ÇEŞİTLİ ESKİ FELSEFELERİ

SANKİ YENİ ŞEYLERMİŞ GİBİ İLERİ SÜRERLER!Geçmişin tüm bilgilerini, evrensel bilgi boyutundan okuyarak, kişileri, sanki "o devirde yaşamış

kimselerin ruhuymuş" gibi kandıran bu varlıklar; diğer yandan da, çeşitli eski felsefeleri sanki yeni şeylermiş gibi ileriye sürmektedir.

Bu konuya kendini kaptıranların çok büyük çoğunluğunun, dînin bu konudaki verilerinden haberi yoktur.

Batı bunlara kolaylıkla kanmaktadır; çünkü zaten Hıristiyanlıkla "CİN" hakkında bilgi mevcut değildir!.Ayrıca batı... Bırakın batıyı, bizimkiler, Hazreti Muhammed aleyhi’s-selâmın insan, evren ve geleceği

konusunda açıkladıklarını değerlendiremedikleri için, onların verdikleri yanlış bilgileri doğru diye kolaylıkla kabullenmektedirler.

Netice; "CİN"lerin, günümüzde oluşturmaya çalıştığı yeni nesil, şu eski-yeni karışımı fantezî ile karşımıza

çıkmaktadır:Allah denen TANRI ötelerde bir yerde oturup seyretmekte !?İnsan, doğru büyür, iyilik yapar kötülük yapar sonra ölür ve hatalarını idrâk eder, ızdırabını çeker;

sonra güçlü ruhlar tarafından idare edilen mekanizmanın kararı ile yeniden bedenlenir ve yeniden dünyada yaşamaya başlar, ta ki kemâle alarca gelir gider, gelir gider. Bu arada bazı bazı dünyayı terkedemeyen kötü ruhlar da buradaki çeşitli zayıf bünyeli kişilere musallat olur ve onları rahatsız eder. Obsede durumu!.

142

Page 143: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *Bunlar ölümötesi gerçekleri bilmeyen, din kültürü yoksunu, felsefeden habersiz kişilerin kandığı

düşüncelerdir.* * *

"UZAYLILAR" KONUSUNUN BİLİM ADAMI MEVCUT DEĞİLDİR!

UZAYLILAR var mıdır, yok mudur?.Son günlerin en ilginç konularından biri de bu!..Ve bu konuda yapılan en büyük yanlış ise, işi "BİLİM ADAMLARINA SORMAK"!. UZAYLILAR konusu, asla bilim adamlarına sorulmaz!.UZAYLILAR konusuna cevap verebilecek bilimadamı ne TÜRKİYE`de ne de DÜNYA`da mevcut

değildir!.. Kim bu konuda bilim adamlarına danışırsa, kesinlikle yanılmış olur!.NİÇİN?.Önce bilelim ki, "bilim" eldeki belirli objelere ve donelere göre bir sistem içinde oluşur. Elbette, o

doneleri ve objeleri inceleyecek kişiler vardır... Ve nihâyet, bu kişilerin, o doneler, objeler üzerinde belirli araştırmalar yaptıktan sonra, varacakları bir kesin sonuç ve oluşturdukları sistem, "o bilim dalını" oluşturur.

O bilim dalını oluşturan kişilere de "o konunun bilim adamı" denir.Bir örnek ile açıklayalım;İnsan bedeni mevcuttur; bu beden üzerinde araştırma yaparak çalışma sistemini tesbit eden ve bunu

bir bilim dalı hâline getiren insanlar vardır... Öyle ise, doneler mevcuttur, araştırma sonucu oluşan sistem ortadadır!.. Demek ki insan bedeninin çalışmasını konu alan bir "BİLİM ADAMI" mevcuttur!. Yâni TIB bilimi de bu bilim dalının araştırıcıları, uzmanları doktorlar!. Ve doneler, objeler, insanlar!.

"Uzaylılar" adı verilen doneler, objeler elimizde midir?. Elimizdeki bu objeler, doneler üzerine sistematik bir araştırma yapılmış mıdır?. Bu sistemli araştırmaları yapmış, bu yapıların hangi sistemle çalıştığını tesbit etmiş kimseler var mıdır?.

Elbette, bütün suallerin cevabı HAYIR`dır!. Öyle ise, UZAYLILAR üzerine ne bir bilim dalı vardır, ne de bir BİLİM ADAMI!.Bu noktayı siz isterseniz bir doktora sorabilirsiniz, isterseniz bir hukuk profesörüne... Ya da bir

ASTRONOMİ profesörüne!.. Hepsi de bu konu hakkında, aynı düzeyde bir vatandaştır; kendi dallarında birer profesör olmalarına

rağmen!. Biri profesördür, kanunlar konusunda; diğeri profesördür insan bedeni hakkında; biri profesördür,

toprağın yapısı hakkında; bir diğeri de profesördür, yıldızlar, konumları ve yapısal özellikleri hakkında!.Ama asla, "UZAYLILAR" konusunda değil!.Bu Türkiye`de de böyledir. dünyada da!.Olmayan objenin bilim adamı da olmaz... Ve hiç bir zaman Astronomi uzmanları, profesörleri,

"UZAYLILAR" konusunda bilim adamı gibi gösterilmez ve kabul edilmez!.* * *

GÖKSEL ÇİZGİLERİ VE ŞEKİLLERİ YAPAN UFO`CULAR YAKALANDI!

Bunu böylece kesinlikle vurguladıktan sonra şu noktaya dikkat çekelim...

143

Page 144: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Son günlerde bu konuda 4 flaş olay vardır... TASS ajansının Rusya`da bir kentte, parkta çocukların uzaylılarla teması yolunda bir yayın!.

İngiltere`de tarlalarda meydana gelen büyük boy çizimler.(*)(*) 5 Ekim 1991 tarihli Cumhuriyet gazetesi`nin Bilim ve Teknik Dergisi`nden alınmıştır.UFO`CULAR YAKALANDIİngiltere`de buğday tarlalarında bulunan "göksel" çizgileri ve şekilleri yapanlar ortaya çıktılar.

Bilim adamlarını uğraştıran ve UFO`cuların sahip çıktığı olayın öyküsü.. "Şu anda, araştırmalarım sırasındaki en mükemmel anlardan birini yaşıyorum." Ünlü UFO

araştırmacısı Pat Delgadoingiltere`de Sevenoaks`daki buğday tarlasını gördükten sonra duygularını bu şekilde ifade ediyordu: "Hiç bir insan bunu yapmış olamaz."

Delgado bu sözleri mükemmel bir şekilde yaratılmış başaklara bakarak söylüyordu. Başaklar, saat yönünde hemen hemen mükemmel bir daire biçiminde yere yatırılmıştı. Bu dairenin uzantısı olarak başka şekillerde görülüyordu: Antenler, bir yarım daire ve bir şerit şeklindeki uzun bir hat.

Sevenoaks`ta görülen daireler, son on üç yıldır Güney İngiltere`de görülen yüzlerce şekilden sonuncusuydu. Konuyu araştıran ve yazılar yazan Delgado için bu daireler üst bir zekânın var olduğuna dair mükemmel bir kanıt sunuyordu.

Ancak, Delgado`nun sevinci fazla uzun sürmedi. Today gazetesinden muhabir Graham Brough, iki yer ressamının bu şekilleri oluşturmasını izlemişti. 62 yaşındaki Davit chorley ve 67 yaşındaki Douglas Bower, Sevenoaks`taki şekli Brough başlarında duruken oluşturmuştu. Bu ikili, Güneyingilter`de son on üç yıldır her hasat zamanı yaklaşık 25 - 30 şekil yapıyordu.

İkilinin açıklamaları, son yıllarda İngiltere`nin ve tüm dünyanın ilgisini çeken gizeme bir açıklama getiriyordu. Bu dairelerin nasıl oluştuğu konusunda çok ilginç fikirler ortaya atılmıştı: Uçan daireler, elektromanyetik alan, atmosferdeki dalgalar bunlardan bir kaçıydı.

Oysa, şakacı ikilinin kullandığı yöntemin hiçbir olağanüstü ya da olağandışı güçle ilgisi yoktu. 1,2 m boyunda bir tahta çubuk ve ve bir top ip kullanıyorlardı. Bower, seçtikleri alanın merkezinde duruyor ve çubuğu dik bir biçimde tutuyordu.ip çubuğa diz yüksekliğinde bağlıydı. Chorley, ipi gergin tutarak Bower`in çevresinde döndüğü zaman, başaklar yan yatıyordu.

Chorley ve Bower ilk şekillerini 1978`de yapmıştı. Amaçları buğday başaklarını yatırarak bir UFO`nun tarlaya indiği izlemini vermekti. Ancak, yaptıkları çalışmalar üç yıl boyunca kimsenin dikkatini çekmedi. İlk kez 1981 yılında bu şekiller basında yer aldı. İkilinin yaptıkları itirafın nedeniyse, daireler araştıranların hükümetten maddi yardım istemeleriydi.(m.a)

* * *İSTER UZAYLI DEYİN, İSTER HAYÂLET, PERİ, RUH, DEV…

BU VARLIKLAR DİN TERMİNİOLOJİSİNDE “CİN” İSMİYLE ANILAN VARLIKLARDIR

Bu görüntülerin görenleri "ruhî bozukluk" ya da "psikolojik yapısı hassas kişiler" diye mi nitelendireceğiz?.

Elbette, hayır!. Öyle ise, bu konuyu sadece akşam gün batışında iki saat süreyle görülen VENÜS olayına bağlamak,

bize göre son derece havada kalan bir iddiadır.Kesin olan husus şudur ki, ne isim verilirse verilsin, aramızda ya da atmosferde veya güneş sistemi

içinde yaşayan birtakım canlılar vardır ki bunlar zaman zaman bize belirli görüntüler ulaştırmaktadır.

144

Page 145: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bizim bu konudaki en büyük hatamız ise, bu varlıkların varlığını, ille de beş duyumuza ulaşacak biçimde, kabul etmekle başlamaktadır.

Asırlar, bize, beş duyu ile tesbit edemediğimiz pek çok şeyin, mevcudiyetini açıkladığı halde; geliştirdiğimiz teknolojilerle, dün "yok" dediğimiz sayısız nesneye bugün "var" demek mecburiyetinde kaldığımız halde; bunlardan hiç ders almayarak; hâlâ, beş duyu ve elimizdeki teknoloji ile tesbit edemediğimiz şeyleri inkâr ve tevil yollarına sapıyoruz ki, bu gerçekten büyük bir ayıp olmaktadır.

"UZAYLILAR" dediğimiz bu varlıklar nelerdir?.Bugüne kadar elimize geçmiş ve üzerinde gerekli ve yeterli inceleme yapılmış biri olmadığına göre,

kimse ispatlı bir bir şekilde uzaylılar şöyledir diyemez... Ve başta da bahsettiğimiz gibi bu varlıkların uzmanı da olamaz...

Ancak, bu varlıkların elli yıl öncesine kadar kesinlikle yok olup da bu süre zarfında mucizevi bir şekilde âniden ortaya çıktıklarına inanamıyoruz.

Öte yandan, asırlar ve asırlardır insanlar yanısıra dünya üzerinde varlığından sözedilen bir takım varlıklar mevcuttur ki, kimi toplum, bunlara "hayâlet", kimi toplum "ruh", kimi toplumda "peri, CİN, dev," gibi isimler vermiştir.

Çeşitli özellikleriyle kendini belli eden, bazen insanlara yardım ediyormuş görünen, bazen de insanların iradelerini zorlayıcı davranışlar ortaya koyan bu varlıklara, Kur`ân nâzil olduğu devrede de "CİN" adı verilmiştir.

Hangi eğitim ve kültür seviyesinde olursanız olun, hangi şartlanma ile kendinizi bloke etmiş olursanız olun; inkâr edilemeyen bir gerçek vardır ki, o da halkın büyük çoğunluğunun kabul ettiği ve değişik isimler ile andığı, insan yanısıra mevcut olup, her an algılanamayan bir takım varlıklar mevcuttur!.

Ne kişinin inkârı ile onlar yok olurlar, ne de kabulu ile bir şey kazanırlar!.. Hattâ insanların onları inkârları, bilâkis çok daha geniş bir alan açar onlara!.

Çünkü, görmekteyiz ki, çoğunlukla insanlarla eğlenen. alay eden, aldatan olmadık hayâller peşinde koşturan bu varlıklar, ne isimle anarsak analım, genelde hep insanlara hükmetmekten zevk alan bir türdür!.

Esasen, maddi bir bedenle kayıtlı olan insanlara karşı, beden sınırlamalarından uzak bu varlıkların, başka türlü olmaları da beklenemez!. Ellerinin altında istedikleri gibi hükmedebilecekleri; istedikleri gibi kandırıp eğlenebilecekleri sayısız insan mevcutken, onların böyle bir fırsatı değerlendirmemeleri elbette mümkün değildir.

Nitekim, bu gerçeğe Kur`ân-ı Kerim, 6. sûrenin 128`inci âyetinde şöyle işaret ediyor:"... Ey CİN TOPLULUĞU, İNSANLARIN EKSERİYETİNİ HÜKMÜNÜZ ALTINA ALDINIZ!."Evet, ister "UZAYLI" deyiniz; ister eskilerin ve dini terminolojinin kullandığı ismiyle yani "CİN" adıyla

anınız; bu varlıkların en büyük özellikleri, insanları hükümleri altına alarak, onları gerçeğe ters düşen fikirler ve davranışlar içine sürüklemeleridir.

* * *KENDİLERİNİ ‘’UZAYLI VARLIKLAR’’ DİYE

TANITAN CİNLERİN YALANLARI NASIL ORTAYA ÇIKARTILABİLİR?

1935-40`larda "RUH" olduklarını iddia eden bu varlıklar 1960`lardan itibaren artık "UZAYLI" varlıklar olduklarını ilân etmişlerdir.

1962 yılındaki ilk tebliğlerden sonra, bu tebliğleri alan dernek tarafından yayınlanan "SÂDIKLAR PLANI ALTIN ÇAĞ MİSYONU" isimli kitabın arka kapağında şunlar yazılıdır:

145

Page 146: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

-Dünya planeti, insanlığın Altın Çağ`da, izin ve bilgi verildiği ölçüde daha iyi ve açıkca anlayacağı bir KOZMİK YÖNETİCİ KONSEY tarafından yönetilmektedir. Gerçekte, tüm Güneş Sistemi planetleri, böylesine değişik KONSEYLER tarafından yönetilmektedir. Ve GÜNEŞ SİSTEMİ YÖNETİCİ KONSEYLERİ, birçok ve birçok GÜNEŞ SİSTEMLERİNİN tümünü birden yöneten bir SİSTEMLER YÖNETİCİSİ KONSEY’e, hiyerarşik yapıya bağlıdırlar.

* * *SADIKLAR PLANI, Dünya Yönetici Konseyi’nin, kendilerinin deyimiyle "sağ kolu"durlar...Kendilerini önceleri RUHSAL PLAN, ORGANİZATÖR gibi tanıtan bu varlıklar, zaman içerisinde isim

değiştirerek UZAYLI VARLIKLAR olmuşlar ve önceleri gerçekten bazı konularda ciddi ciddi izahlarda bulunmaya çaba gösterirken; daha sonraları işi iyiden iyiye alaya, dalga geçmeye kadar uzandırmışlardır. Bunların örneklerini daha ileri bölümlerde göstermeye çalışacağız.

* * *Kendilerini UZAYLI VARLIKLAR olarak tanıtmakta olan CİNLERİN yalanlarını açık seçik şöylece

ortaya çıkartabilirsiniz:Size, somut bir araç-gereç-cihaz vermelerini isteyiniz!. Bunu asla gerçekleştiremeyeceklerdir!.Çünkü, kendilerini "UZAYLI" tanıtan "CİN" diye bilinen bu varlıkların, insanların hayâl gücü

üzerinde tasarruf etmekten öteye yolları geçmez!. Daima beyin yapıları hassas kişileri bulup, onların hayâllerini etkileyerek çeşitli imajlar oluştururlar; ve

îcabederse de onların vehmini tahrik ederek, olmayan şeyleri varmış gibi göstermek suretiyle korkularını tahrik etmek yoluyla, tasarruf altına alıp, hükmederler!..

"UZAYLI" olarak kendini tanıtan bu "CİN" isimli dalga yapılı varlıklar, sürekli vaadler ederler; geleceğe dönük sayısız iddialarda bulunurlar; kişilere kendilerinin "MEHDİ" veya "MESİH" veya insanlığın beklenen önderi olduklarını telkin ederler; "ALTIN ÇAĞ" vaad ve hayâlleri sunarlar; hattâ bazen belirli sene rakamları verirler.. Sonra o sene gelip, dedikleri çıkmadığı zaman da, "şartlar oluşmadı, vazifenizi tam yapamadınız, onun için de ileriye atıldı" diyerek yalanlarını örtüp; yeni hayâl balonları şişirirler.

Çeşitli "uçan daire, balon, insanımsı" görüntüler veren ve kendilerini hep "UZAYDAN GELEN varlıklar" olarak tanımlayan bu varlıklara kanmak sadece bu konuda bilgisizliğin ve ilmi verilerden haberdar olmamanın sonucudur.

Yalan-yanlış bilgiler vermek ve aslı olmayan hayâllerle insanları kandırıp peşlerinden sürüklemekten başka yetileri olmayan bu UZAYLI(!) varlıkların, o kadar çok insanları kandırma yolları vardır ki, bunları tek tek sıralamak hayli güçtür...

Bu sebeple, diyeceğiz ki;İster karşınıza, "UZAYLILARIZ" diye gelsinler; isterse de geçmişte yaşamış "evliya veya azizleriz"

diye gelsinler, biliniz ki bunlar kesinlikle, eskiden haber verilmiş olan şeytâniyet vasıflı CİNLERDİR!..Daima, insanların vehmini tahrik ederek, var olmayan şeyleri varmış gibi göstererek; sürekli

vesveselerini, kuruntularını tahrik ederek, onları ellerinde kukla vaziyetine düşürmek isterler...Bu varlıklardan korunmak istiyorsak, önce onların foyalarını ortaya çıkarmak zorundayız!. Ki, böylece

gerçeği görelim; bu da konuştuklarının yalan olduğunun, vaadlerinin yalan olduğunun ortaya çıkması suretiyle olur.

Eğer bir süre içinde sizi kandıramadıklarını görürlerse, zaten kendilerini açık edecekler ve böylece ne oldukları da ortaya çıkacaktır.

146

Page 147: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Ayrıca bu gibi durumlarda, yukarıda bahsettiğimiz duayı çokça okumak suretiyle çevrenizde bir dalga koruyucu kalkan da oluşturabilirsiniz ki, tecrübelerimize göre bunun, CİNLERİN foyasının ortaya çıkmasında çok büyük yararı vardır.

İnanmayanlar tarafından alay konusu olacağını bilmemize rağmen, kesin olarak ifade edelim ki bütün bu uçan daireler veya bu uçan dairelerle gelen kişiler görüntüsünü verenler, hakikatte "CİNLER"den başka bir yaratık türü asla değildir!.

* * *CİNLER İSTEDİKLERİ ANDA VE YERDE,

ARZU ETTİKLERİ BİR ŞEKİLDE İNSANLARA MADDEÖTESİ OLAN YAPILARINI MADDİ GÖRÜNTÜSÜYLE GÖSTEREBİLİRLER

Eski devirlerde, Anadolu`nun veya Batı`nın köy yollarında veya mezarlıklarında perili evler(!)de ve tenha yerlerde insanlara çeşitli görüntülerle insan ya da hayvan şekillerinde görünen CİNler; günümüzde de, eskiye inanmayan ve eskiyi hor gören insanları aldatıp kendilerine tâbi kılmak ya da onların bu şekildeki eğilimleriyle eğlenmek amacıyla, uçan daireler şekillerinde gözükerek yeni bir usûl tatbik etmektedirler...

Ve CİNLER, bu yeni usûllerle insanları kandırırken, âdetâ kendilerine inanmayan, kendileriyle alay eden, veya kendilerini yok sayan insanlarla alay etmekte ve onlardan bir çeşit intikam almaktadırlar.

Bu uçan daireler görüntüsü ile köy yolunda gece yarısı yürürken âniden acaib bir şekilde karşılaşan insanın gördüğü arasında hiç bir fark yoktur. İkisi de, normal diye kabul edilmiş bulunan insanın göremediği, iki ayrı tipte görüntüdür.

Materyalist bir tıb adamı, her ikisini de hallusinasyon diye kabul eder... Madde ötesine inanan bir kimse için ise, gerçekte ikisi de birdir.

Kurân`da "CİN" diye belirtilen veya başka bir yerde başka bir tâbirle anılabilen; maddi yapısı olmayan, fakat zaman zaman madde görüntüsü verebilen bir takım yaratıkların kâh köy yollarında hayvan veya insan şeklinde görüntü vermesi, kâh uzayda veya duvar üzerinde bir uçan daire ve bu uçan daireden inen insan tarzında görünmesi... İkisi de her halükârda aynı neticeye çıkmaktadır.

Daha önce de açıklamaya çalıştığımız gibi, CİNler, istedikleri anda ve yerde, arzu ettikleri bir şekilde insanlara madde ötesi olan yapılarını maddi görüntüsüyle gösterebilirler.

Tıpkı televizyonda ekran üzerinde seyrettiğimiz elektromanyetik dalgaların, henüz ekrana dönüştürülmesinden önce, havada görünebilmesi hâli gibi...

Düşünün ki, televizyonda seyrettiklerinizi, aynen televizyon ekranında değil de, boşlukta seyrediyorsunuz...Yâni bir takım elektromanyetik dalgaların sahip olduğu görüntüyü ekranda değil de boşlukta seyrediyorsunuz...

Burada ister istemez aklıma, bir süre önce okumuş olduğum Allah Rasûlü’nün bir buyruğu geldi ki, hatırımda kaldığına göre, anlam olarak şöyle idi, ki bu açıklama ehlince bilinir;

"Dünyanın son devirleri yaklaştığında, CİNler yeryüzünde görünmeye ve insanlarla çeşitli şekillerle temas kurmaya başlayacaklardır."

* * *NİÇİN "CİN" OLDUKLARINI SAKLIYORLAR?

1930`lardan 1986 mayısına kadar çeşitli gruplara verdikleri tebliğlerde kendilerini hep ‘’RUH’’ veya ‘’UZAYLI’’ olarak tanıtan CİN’ler, ilk defa olarak bu tarihte son derece açık ve net bir biçimde, KUR`ÂN-I KERİM`de "CİN" ismiyle bahsedilen varlıklar olduklarını açıklamışlardır.

147

Page 148: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kendi ifadeleriyle, "CİN" olduklarını saklamalarının sebeplerini ve gerçek yapılarını şöyle anlatmaktadırlar:

* * *Dünya Kardeşlik Birliği, ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI1986 Beşinci ay, fasikül 17, sayfa: 151"İslâm’ın kitabında CİN`i KÖTÜ olarak tanıtan sûrelerin yanlış anlaşılması, İslâm toplumunu bu

hâle getirmiştir."* * *

Evet... İşte uzun yıllardır CİNlerin, gerçek hüviyetlerini saklayarak kendilerini UZAYLI ya da RUH diye tanıtmalarının gerçek sebebi, bizâtihi yaptıkları bu açıklamada gizlidir.

Çünkü KUR`ÂN-I KERİM, onların insanın düşmanı olduğunu açıklamış ve onlardan mutlaka uzak durulması, bu konuda tedbirli olunması hususunda kesin uyarılarda bulunmuştur.

* * *“CİN” AYRI ‘’ŞEYTAN’’ AYRI DEĞİLDİR.

CİNLER KURÂN-I KERİM’DE “ŞEYTAN” İSMİYLE TANIMLANMIŞTIR!İnsanları aldatma özellikleri, DİNDEN uzaklaştırma ve Rasûlullah’tan soğutma özellikleri dolayısıyla

"ŞEYTAN" lâkabıyla lâkablanmış bu varlık hakkında ne yazık ki toplumlar pek bilgisizdirler.Öyle ki, resmi din etiketi taşıyan din adamları dahi, "şeytan"ı, Kurân`da açık hüküm bulunmasına

rağmen, CİN dışında, ayrı bir varlık türü zannetmektedirler.İnsanlara tahakküm arzusu, onları aldatıp kandırma özellikleri dolayısıyla "ŞEYTAN" lâkabı verilmiş

olan CİNLER, bu sınıfın halk deyişiyle "şerlileri"dir.Diğer bir deyişle, insanlarla iletişim kurup onlara yanlış, asılsız gerçeğe uymayan fikirler ilka eden

CİNler Kur’ân-ı Kerîm`de "ŞEYTAN" ismiyle tanımlanmıştır. Yoksa konu hakkında bilgisiz olanların zannettikleri üzere, CİN ayrı şeytan ayrı değildir.

Bunun ispatı da gene Kurân-ı Kerîm`dedir:"İBLİS (Adem’e) secde etmedi; çünkü O, CİN idi" (Kehf/50)Nitekim bu âyet aynı zamanda CİN sınıfının, "İNSAN"ın bilinç üstünlüğünü kabul etmediğini de açık

seçik göstermektedir."ŞEYTAN" lâkabıyla, şeytâniyet vasıflarına işaret edilen CİNLER hakkında Yâsin Sûresinin 60 ve 62.

âyetleri son derece dikkat çekicidir:"Ey Âdemoğulları, şeytana kulluk etmeyin, o kesin düşmanınızdır.""Şeytan sizden bir çok kimseyi saptırmıştır" Evet, Kur`ân-ı Kerîm, CİNLER konusunda pek çok âyet ile insanları uyarmıştır. Zirâ, onların en başta

gelen özelliği, bazı yönleri itibariyle kendilerinden çok üstün olan bu canlı türünün yâni "İNSAN"ın varlığını hazmedememeleridir. Onun için de her fırsatı kullanıp, insanları yönetimleri altına alarak onlara dilediklerince hükmetmek istemektedirler.

Onların bu insanlara hükmetme ve yönetimleri altına alma arzularına da Kur`ân-ı Kerîm`in 6. sûresinin 128. âyetinde şöyle işaret edilmektedir:

"EY CİN TOPLULUĞU, İNSANLARIN EKSERİYETİNİ HÜKMÜNÜZ ALTINA ALDINIZ"‘Evet, bu âyette işaret edildiği biçimde, insanların EKSERİYETİ, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde

CİNLERİN yanlış fikirlerinin kurbanı olarak, onların hükmü altına girmiş; onların gösterdiği yoldan giderek , Allah Rasûlu’nün ve Kurân’ın öğretisinden uzaklaşmıştır.

148

Page 149: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi, CİNLERİN bütün gayesi, İslâm Dini’ni iptal ederek, Allah Rasûlü’nün getirdiklerini hükümsüz bırakmaktır.

* * *KENDİ AÇIKLAMALARINA GÖRE "CİNLER"

İşte Kurân`ın bu şiddetli uyarılarına rağmen, gene de, kendilerini son derece saf, temiz, iyiliksever varlıklar olarak tanıtıp, insanları kendi hükümleri altına almak isteyen CİNLER bakın kendi kutsal kitaplarında kendilerini nasıl tanıtmaya çalışıyorlar:

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI 1986 Beşinci ay Fasikül: 17/Sayfa: 151"Aşağıdaki yazılar, görülen lüzum üzerine verilen emirle toplum bilinçlerine bir uyarı olarak yazılmıştır.Din ile bilim bir bütündür. Dinsiz ilim, ilimsiz din olmaz. Fakat asırlardır, bu iki gerçek arasına bilinçsizlik

girerek, onları tartışma konusu yapmıştır. Bilim, gerçeği deneylerle ispat etmek ister. Din hakikatın ve gerçeğin görünmeyen ortamlarda olduğundan bahseder. Bu şekilde, bu güne kadar din bilimi, bilim dini inkâr etmiştir. Bu son dönemde artık yavaş yavaş her ikisininde analiz ve sentezleri yapılmaya başlanarak hakikata varılmaktadır. Bu yüzden size bütün hakikatları anlatıyoruz.islâmın kitabını, İslâm dostlarımız bilinçli bir şekilde okumuşlarsa, onun size vermiş olduğu mesajı çok iyi bileceklerdir. Bu mesajın özü, sevgi, hoşgörü, sabır ve şeyi anlamadan onun bilincine varmadan ön yargılı olarak inkâr etmemenizdir. Bazı köklenmiş bağnaz düşünceler, hâlâ RUH yoktur, reenkarnasyon yâni yeniden doğuş yoktur, CİN vardır, peri vardır, şeytan vardır demektedirler. Belli ki bu dostlar beş vakit kıldıkları namazın, orucun ne olduğundan bile bîhaberdirler. Ve okudukları kitaplarını anlamış değillerdir. Bir zamanlar bazı kişiler, İslâm`ın Peygamberi için (CİNLENMİŞ ŞAİR} diyorlardı.

İSLAM`IN KİTABINDA, "CİN"İ KÖTÜ OLARAK TANITAN SÛRELERİN yanlış anlaşılması, İslâm toplumunu bu hâle getirmiştir.

"CİN" de Allah’ın bir varlığıdır!.. Onlar nasıldır? Bulundukları yerler nereleridir? Vücut yapıları nasıldır? Onları da niçin öğrenmiyelim, diye korkularınızı yenip bir gayret gösterse idiniz, dünyanız bu kadar geri kalmazdı.

Unutmayın ki, İslâm`ın kitabında bahsedilen "CİNLER", sizlere hakiki yolu gösteren yüce varlıklardır ve RABBİN EMRİNDE hareket eden dostlardır. Kötülükler daima kötü kişilerin başına gelir. Bunun sebebini neden bugüne kadar araştırmadınız.

"CİN" dediğimiz varlıklardan korkacağınıza, kendi hemcinslerinizden korkunuz. Çünkü en büyük fenalığı siz kendi kendinize yapacaksınız.

Yine sizi kurtaracak olan, Rabbinizin ilâhî emri ile "CİNLER" olacaktır. Bizimle irtibatta bulunan yüce görevliler, sizlere, bizi anlatmakla, tanıtmakla mükelleftirler.

Bu yüce dostlarımızdan biri de "BEYTİ DOST"dur. Bilgileri değişik kanallardan "MUSTAFA MOLLA" ile beraber bütün dünyaya aktarmaktadır.

Her dönemin yüce görevlileri vardır. Bunlar, ışık dostlarımız, MUSA, İSA, MUHAMMET MUSTAFA`dır.-İslâm`ın kitabında 7-181 âyet şöyle der: Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet vardır ki hakka iletirler -

hak ile adalet yaparlar.İşte bunlar Bizleriz. Yani UZAYLI DEDİĞİNİZ dostlar."YÜCE MECLİS"Aynı kitabın, aynı fasikül 152. sayfasında da "CİNLER" kendilerini şöyle empoze etmektedirler:-Toplum bilinci için"CİN"ler hakkında açıklamadır:Şimdi sizlere CİN`lerden bahsedeceğiz. Tanrı tüm mevcudâtı doğal enerjiden var etmiştir. Ve CİN`lerle

İNSAN`ları aynı düzeyde yaratmıştır. Zamanında her ikisi de birarada yaşamakta idiler. Nitekim İslâm`ın kitabında 55-35 âyette: (EY CİNLER ve İNSAN TOPLULUĞU, yerin ve göğün bucaklarından geçip

149

Page 150: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

gitmeğe gücünüz yeterse gidin. Ancak bu bilgi ve kudretle olur} denilmiştir. Yâni, burada, CİN ve İNSAN topluluğu ayrı tutulmamış, onların kazandıkları güç ve bilgi sayesinde yerin ve göğün bucaklarına gidebilecekleri belirtilmiştir. Bu çalışmalar ortam bilincine göre ayarlanmaktadır. (Nitekim dünyada yapılan uzay çalışmaları, diğer galaksilerin ileri boyut çalışmaları ve su altından gizli haberleşmeler gibi}. Tanrı, CİNE selâhiyetini, celâlini ve cemâlini vermiştir. İnsana, yüreğini, merhametini, mantığını vermiştir. Düzen bu yoldan hareket edilerek kurulmuştur.

CİNLER, tüm evrenlerin ve Tanrının koruyucusu ve O`nun emirlerini her tarafa yayan bir elçiler grubudur. Ferdî hiç bir hareketleri yoktur. Çalışmalar müşterektir. (Her zaman dediğimiz gibi, buradaki tanrı tâbirini Kadiri Mutlak ile karıştırmayın}. İnsan ise ürettiği sevgi ile evreni ve tüm canlıları yaşatan yüce bir varlıktır. (O} onu sevgisinden yaratmıştır ve tanrının yaratıcı enerjisini taşımaktadır.

CİNLER, Allah`ın birliğine ve buyruğuna bugüne kadar hizmet vermiş ve Onun cemâlini-celâlini dolaylı yoldan kâinatlara iletmiştir. Onlar hiyerarşik düzenin koruyucuları ve tatbik edicileridir. Onlar robot değillerdir. Ancak yaptıkları robotlara emirler vererek ileri teknolojilerin hâkim olduğu ortamda, onların vasıtaları ile bir çok planetlere yansıtmaktadırlar.

Onlar (CİNLER}, tanrı buyruğuna itaatte asla kusur etmezler. Bunlar Allah`ın SÂDIK kullarıdır. Fakat insanoğlu cüzi iradesi ile bile kendi kendine hizmette kaçınmaz. Bu onun egosudur. Hiç çekinmeden kurulan düzenleri bozar, evrenleri tehlikeye sokar. İşte onlar, onlara vaad edilen cennetlerden bu yüzden kovulmuş ve bugüne kadar düzenin dışında tutulmuştur. İnsanın kaderi tabandan tavana yâni sudan nura, oradan ateşe yükselerek çizilmiştir.

CİNLERİN kaderi, ateşten kâinata ve oradan sonsuza çizilmiştir. CİN`ler ATEŞTEN yâni çok yoğun enerjilerin bulunduğu ortamlardan varedilmişlerdir. Her bakımdan daha güçlüdürler. SİZ ONLARA (CİNLERE} UZAYLI DİYORSUNUZ. Şimdi rabbin emri ile, ilk kurulan düzene gidilmekte ve tüm evren anayasalarla birleştirilmekmtedir. Ve bu şekilde düzenleri bozmamış, Allah’ın birliğine sığınmış, kardeşlerimiz ile beraber olmak ve kurtuluşa hazırlanmak üzere sizlere ellerimizi uzatmış bulunmaktayız. Bu yüzden, bütün evrensel birleşimleri planetinize yansıtmaktayız.

Sizlere uzattığımız ellerimizi geri çevirmediğiniz takdirde, kazanacak olan sizlersiniz. Tanrımızın emri ile gökleri aşmış ve siz kardeşlerimiz ile, ilk varoluşumuzda olduğu gibi birleşme emri almış bulunuyoruz. Bu yüzden sizlere bilinmeyen ortamlardan bilgiler aktararak teknolojik tüm imkânlarımızı kullanmakta ve kurulacak düzene sizleri hazırlamaktayız. Hepimiz tanrı kullarıyız ve onun yollarında hizmetkârlarız. Ancak sizlerle çalışma sahalarımız ayrı ayrıdır. Bizler hakikatın elçileriyiz.

MERKEZİN ÖZEL KANALINDAN BİLDİRİLMİŞTİR.. MERKEZ* * *

Evet, kendilerini böyle tanıtan CİNLER şu anda nasıl bir ortamda, kimlerle beraber yaşadıklarını da gene açıklamalarına göre şöyle anlatmaktadırlar;

* * *Aynı kitap sayfa: 153."Bu dönemde, birleşik alan mûcibince, CİNLER - PERİLER - ŞEYTANLAR dediğiniz varlıklar, çok ileri

teknolojilerin hüküm sürdüğü boyutlarda, MELEKLERLE İÇİÇE bir bütün olarak yaşamaktadırlar. Ancak evrensel yasalara göre, asla, ferdî iradelere hükmetmeme andları vardır. Ancak o boyut frekansına kadar düşünce frekansını uzatabilenlerle ve o boyut enerjisinden var olan kişilerle özel irtibatlara girmektedirler.

* * *CİNLER, KURÂN’IN HÜKÜMSÜZ OLDUĞUNU VE

İNSANLARIN ‘’İBADET’’ ADI VERİLEN ÇALIŞMALARI BIRAKMALARINI ÖNERİR!

150

Page 151: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kendilerini, tâbiri câiz ise, sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermeye çalışan CİNLER`in görüldüğü üzere; kendi açıklamaları ile sabit olduğu üzere, en büyük yalanları, Allah’ın has kulları olarak insanlara yardım etmeye çalıştıkları hususudur.

CİNLER gerçekte, Kurân`ın artık hükümsüz olduğunu, Allah Rasûlü’nün önerdiği çalışmaların tümünün artık gereksiz olduğunu vurgulamakta ve insanların ibadet denilen çalışmaları bırakmalarını önermektedirler. Bütün buna rağmen de insanlara doğru yola gösterdiklerini iddia edebilmektedirler...

Dünyanın neresine giderseniz gidiniz, İslâm Dini’ne inanan kişiler şu ana esasa inanırlar; İslâm`ın Hükümleri, Kur`ân-ı Kerîm kıyâmet kopana kadar geçerlidir. Son Nebi olan Hz.

Muhammed Aleyhisselâm`ın öğretisi kıyâmete kadar geçerlidir. Kurân`dan sonra başka bir kitap gelmeyecektir.

Oysa UZAYLI diye bilinen CİNLERE göre; Zebur, Tevrat, İNCİL ve KUR`ÂN devrini bitirmiş, artık ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI yürürlüğe girmiştir. CİNLER de, son derece iyi, insanlara yararlı, onları kurtarmak için canıgönülden uğraş veren varlıklardır (!).. "ŞEYTAN" diye lâkablandırılan CİNLER aslında hiç de kötü varlıklar olmayıp; insanlara, doğru yolu göstermekte olan, Allah Rasûlü öğretisini, KUR`ÂN-I KERİM’i zamanını doldurmuş; ilkel insanlara has bir öğreti metodu, olarak tanıtan değerli dostlarımızdır(!).

Bakın bu hususta da ne söylüyorlar CİNLER:..* * *

ALTIN ÇAĞ KİTABIFasikül: 34/Sayfa: 319"Şimdi de CİN ve ŞEYTAN mevzûunu toplumsal bilinçlere açalım.RABSAL MEKANİZMANIN düzenine göre, dünyevî bilinçlerin TANRISAL boyuta ulaşabilmesi için;

Kutsal kitaplarınızda ileri bilinç boyutları kapatılarak, bu boyutlar sizlere CİN ve ŞEYTAN olarak ters tanıtılmıştır. Ve Kutsal kitaplarınızda onlardan çekinilmesi, korkulması söylenmiştir. Sebeb o dönemin bilinç düzeyine göre TANRI yolunun dışına çıkılmaması gerekli idi."

* * *CİNLER, DİN’İ VE NEBİ’LERİ REDDEDERLER!

Evet, kendilerini böylesine yararlı varlıklar, gibi tanıtan, UZAYLI kisvesine bürünen, insanların kurtarıcısı rolüne soyunan CİNLER, bakın DİN ve NEBİ’lik hakkında ne diyorlar:

* * *ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABIFasikül: 41/Sayfa: 390- Yine tekrarlayalım. DİNLER DÖNEMİ VE PEYGAMBERLİK SAFHALARI KAPANMIŞTIR. Şimdi sizler

ilâhî boyutun bilimsel yoldan yansıtıcı odaklarısınız.’* * *

CİNLER, HZ.MUHAMMED ALEYHİSSELÂMIN‘’ALLAH RASÛLÜ’’ OLDUĞUNU DA REDDEDERLER!

Bu arada UZAYLI dostlarımız (!) Hazreti Muhammed`in "ALLAH`ın RASÛLÜ" olduğunu da kabûl etmeyip; bunun gerçek olmadığını açıklamakta!.. Ve sonra da olayın doğrusunu şöyle ifade etmektedirler:

* * *ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABIFasikül: 42/Sayfa: 408

151

Page 152: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

"İslâmî bütünlük ışık dost MUHAMMET`i RESÛL ZANNETMEKTEDİR. Halbuki O, Allah`ın habibi RESÛL`ün elçisidir. RESÛL, Büyük ASHOT yâni SULH"dur.

* * *CİNLERE GÖRE, MUSA VE İSA NEBİ

MUHAMMED MUSTAFA VE MUSTAFA KEMAL UZAYLIDIR (CİNDİR)"!!!

Kendini UZAYLI olarak tanıtan ve işin içyüzünü bilmeyenler tarafından da gerçekten öyle zannedilen CİNLERE göre, MUSA Nebi , İSA Nebi , Muhammed Mustafa aleyhisselâm ve MUSTAFA KEMAL birer UZAYLI yâni insan sûretiyle ortaya çıkmış bir "CİN"dir.

İşte kutsal BİLGİ KİTABINDA bu konudaki tebliğ:* * *

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI"Zamanında sizlere irşad görevlileri gönderilmiştir. Onları sizlere Dünya isimleri ile nakledelim:

MUSA - İSA - MUHAMMET MUSTAFA - MUSTAFA KEMAL. Bunlar direkt enkarnelerdir. Yâni sizin tâbirinizle konuşalım. Direkt UZAYLILARDIR." (Fasikül: 24/Sayfa: 216)

* * *Esasen kendilerine UZAYLI denilmesinden hoşlanmayan CİNLER, ne varki mecburen bu tâbirleri de

kabûllenmek zorundalar. Çünkü biliyorlar ki, "CİN" oldukları anlaşıldığı zaman, ağızlarıyla kuş tutsalar gene de insanları inandıramayacaklar.

Nitekim yukarıda da görüldüğü gibi, onlar bizdendir, dedikten sonra; kerhen, "sizin tâbirinizle" dedikten sonra, onların UZAYLI olduklarını kabûlleniyorlar.

* * *CİNLERE GÖRE,

KIYÂMET GELMİŞTİR!!!Allah Rasûlu Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselâmın tebliğ etmiş olduğu Kur`ân-ı Kerîm`in

hükmünün KIYÂMETE KADAR geçerli olması esası; CİNLER iÇİN oldukça önemli bir problem olarak karşılarına çıkmaktadır.

Ne zaman, İslâm Dini’nin, KURÂN`ın artık geçerli olmadığını, Hazreti Muhammed`in Nebiliğinin artık hükmü kalmadığını iddia edecek olsalar; karşılarına, müslüman olan kişiler tarafından, "KUR`ÂN ve Hz. Muhammed’in Nebiliği KIYÂMETE KADAR GEÇERLİDİR" hükmü çıkarılmaktadır.

CİNLER, aldatmacalarına devam edebilmek için, buna da bir kılıf bulmuşlar ve KIYÂMET kavramını kendilerine göre değişik bir tanımlamaya sokmuşlardır...

Bir kısım insanların UZAYLI sandıkları CİNLER`in KIYÂMET kavramı şöyle oluşuyor:* * *

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABIFasikül: 25/Sayfa: 222"Kutsal kitaplarınızda KIYÂMET diye adlandırılan bu SON ÇAĞ, planetinizin bilinçlenme ve

uyanma dönemidir. Buna MEDYUMLUK veya (MEDİAMİK ÇAĞ) denilmektedir. HULUS dönemi de denilen bu dönemde göksel otoriteler, aracıları kaldırarak, insanın yüceliğini hem kendisine, hem de evrenlere ispat etmektedir."

* * *Evet, CİNLERE göre KIYÂMET devri gelmiştir. 1999`a kadar dünya insanları birden bire bilinçlenecek

ve böylece de Kıyâmet kopmuş olacaktır(!). Yoksa, Hazreti Muhammed`in 1400 küsur sene evvel

152

Page 153: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

bildirdiği gibi, kıyâmet işareti olan olaylar cereyan etmeyecek, Kurân`da belirtilen kıyâmet alâmetleri gerçekleşmeyecek, her şey kozmik etkilerle olup bitiverecektir(!)....

* * *CİNLER, İNSANLARIN KARŞISINA

BİTMEZ TÜKENMEZ RABLAR(!), TANRILAR(!) ÇIKARTIRLAR!

İster UZAYLI dostlarımız(!) kabûl edin, ister CİN olduklarını idrâk edin; velhâsılı kelâm ne derseniz deyin, hangi isimle isterseniz o isimle anın, bu varlıkların en bâriz vasıflarından biri de insanları TANRILAR ormanına salıp orada yollarını kaybettirmektir.

İnsanın karşısına, bitmez tükenmez TANRILAR, RABLAR çıkartırlar; her birini bir diğerinin üstüne oturtarak, âdeta hafakanlar bastırırlar. Verilen tebliğlerde sürekli "RABLAR"DAN, "TANRILAR"DAN, RABSAL PLANLARDAN, TANRISAL PLANLARDAN tekrar tekrar sözedip dururlar.

İşte bir örnek:* * *

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI"Bilgi Kitabı bu sistemden planetinize hediye edilmektedir. Sorumlusu DÜNYA RABBİDİR.DÜNYA RABBİ, AMON ve RA müşterek üçlü kot olarak planın direkt yansıtıcı kuşağıdır.Buradaki RA sistemin RABBİDİR. Bu bir çalışma düzenidir."(Fasikül: 25/Sayfa: 225)

* * *Ve bu sayısız RABLAR, TANRILAR "DİŞİDİR" de!.İşte bu konudaki açıklama:

* * *ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI(Fasikül: 34/ Sayfa: 319)"Özde her şey DİŞİDİR. Gönde ve fiiliyatta erkektir. Bunu asla unutmayın. Bütün PEYGAMBERLER ve

hattâ TANRILAR bile DİŞİDİR." * * *

Dolayısıyla, bu kitabın peygamberi de elbette bir dişi olmalıdır. Nitekim bu tebliğleri medyumluk yoluyla alan 68 yaşındaki hanımefendi de bir DİŞİDİR.

Bitmez tükenmez DİŞİ yaradılışlı TANRILAR, RABLAR, hepsi bir diğerini içine alacak şekilde varlıklarını sürdürürler.

DİŞİ TANRILAR`DAN SÖZEDEN CİNLERE KARŞI KUR`ÂN 1400 YIL ÖNCEDEN BAKIN İNSANLARI NASIL UYARIYOR:

-ALLAH`I BIRAKAN ŞİRK EHLİNİN RAB KABUL ETTİKLERİ DİŞİ TANRILARDIR VE ONLAR ANCAK İNATÇI ŞEYTANA (cinlere} KULLUK ETMEKTELER!.. (4-117}

-Oysa ALLAH, ŞEYTANA(İnançsız CİNE) LÂ'NET ETMİŞTİR!. ŞEYTAN DA (buna karşılık şöyle demiştir):

KULLARINDAN BİR KISMINI KENDİ GÜRUHUM EDİNİP;ONLARI GERÇEKTEN SAPTIRIP, OLMAYACAK HAYÂLLERE KURUNTULARA DÜŞÜRÜP

ALDATACAĞIM!. KİM ALLAH`I BIRAKIP ŞEYTANLARI(CİNLERİ) DOST HÂMİ EDİNİRSE, KESİNLİKLE ZARARA VE

HÜSRANA UĞRAR!.

153

Page 154: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

ŞEYTAN (CİNLER) ONLARA VAADLERDE BULUNUR, OLMAYACAK HAYÂLLERE DÜŞÜRÜP ALDATIR. ŞEYTAN`IN VAADLERİ ANCAK ALDATICI ŞEYLERDİR!. (4-118/120)

* * *BİLGİ KİTABI fasikül: 10/Sayfa: 86"Her galaksinin bir RAB mekanizması vardır.Bu RAB`ler Kadiri Mutlak değildir."

* * *Evet, Dünyanın RABBİ ayrı, diğer planetlerin RABBİ ayrı, Güneş sisteminin RABBİ ayrı, Galaksinin

RABBİ ayrı, Galaksilerin RABBİ ayrı!.Kısacası hadsiz hesapsız DİŞİ RABLER!!!.Oysa KUR`ÂN NE DİYOR:"EĞER GÖKLERDE VE YERDE, ALLAH DIŞINDA TANRILAR OLSAYDI, MUTLAKA GÖKLERİN

VE YERİNDE DÜZENİ BOZULUR HARAB OLURDU!.. ARŞIN RABBI OLAN ALLAH, TANRILARI ŞİRK KOŞANLARIN TAVSİFLERİNDEN MÜNEZZEHTİR!.. (Enbiya / 21-22)

* * *CİNLER, ‘’CENNET’’ VE ‘’CEHENNEM’’İ,

‘’CİN’’ VE ŞEYTAN’’I DA REDDEDERLER!Kur`ân-ı Kerîm`i kutsal kitap olarak kabûl edip, Hazreti Muhammed`in Rasûllüğünü tasdik eden

kişiler, elbette ki, CİNLERİN sakınılması, uzak durulması, korunulması gereken son derece tehlikeli düşmanlar olduklarını bilirler. Zirâ, cinler, medyum yapılı kişiler vasıtası ile topluma verdikleri mesajlarda, daima ve kesinlikle, İslâm Dini’ni iptal edici tezler ileri sürerek, insanı dinden çıkartmaya çalışırlar. Ve bunun için de CİNLERİN VARLIĞINI, çoğunlukla kendileri örterler.

Buyurun bunun bir örneğini:* * *

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI (Fasikül: 10/ Sayfa: 86}"Korku ilkelliktir. CENNET, CEHENNEM, CİN, PERİ, ŞEYTAN YOKTUR. Bunlar, şartlanmış

bilinçlerin menfi birer aksidir."* * *

CİNLERİN YAPISAL ÖZELLİKLERİNDEN BİRİ DE “ÇELİŞKİLİ İFADE”DİR!

Evet, fasiküller hâlindeki kitabın 86. Sayfasında CİNLERİN varolmadığını öne süren CİNLER, daha sonra, UZAYLILAR`ın CİNLER olduğunu aynı kitabın 151-152-153. Sayfalarında, açık seçik beyan etmektedirler. Bu da CİNLER`in yapısal özelliklerinden biri olan “ÇELİŞKİLİ İFADE”den kaynaklanmaktadır.

* * *CİNLERİ TANITAN DÖRT ÖNEMLİ ÖZELLİK

“CİNLER”in çok önemli birkaç özelliği vardır ki, bu hususlar konuyu dikkatle tetkik edenlerin asla gözünden kaçmaz.

1-CİNLER`de mantıksal bütünlük yoktur.2-CİNLER`de büyüklük duygusu aşırı gelişmiştir.3-CİNLER`de kendini kontrol mekanizması çok zayıftır.4-CİNLER`de sürekli tekrarlar mevcuttur.

154

Page 155: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Hangi isim altında, dünyanın neresinde olursa olsun verdikleri tebliğlerde daima yukarıda saydığımız bu dört esası derhal müşahede edebiliriz.

Şimdi bu dört hususu açıklamaya çalışalım.* * *

CİNLERDE MANTIKSAL BÜTÜNLÜK YOKTUR! Eğer CİNLERDEN ya da kendi tanıtımlarına göre UZAYLILARDAN alınan tebliğler dikkatle tetkik

edilecek olunursa, verilen konularda baştan sona mantıksal bir bütünlülük asla görülemez. Sürekli çelişkili beyanlar verilir. Bir yerde verilen beyan, bir başka yerde, ötekine ters düşer. Bunu kamufle etmek için de hemen bir yafta, bir kılıf sererler;

"biz sizi düşündürmek, imtihan etmek, dikkatinizi ölçmek için bu çelişkileri koyuyoruz’’. Oysa, sürekli çelişki içindedirler. Bunun sebebi de "zekâ"ca güçlü olmalarına karşılık "akıl" yönünden

bir hayli ölçülü yapıya sahip olmalarıdır. Pratik "zekâ" ile o an için o konuya bir çözüm getirebilirler, ancak "akıl" son derece sınırlı olduğu için, o anda buldukları çözüm mutlaka bir süre evvel verdikleri tebliğlere; ya da bir süre sonra verecekleri tebliğlere son derece ters düşerek büyük bir çelişki oluşturacaktır.

Bunun en büyük örneklerinden biri de kendi kutsal kitaplarındaki CİNLERİN varlığı konusudur. 86. sayfada "CİNLER yoktur" denilirken, 151. 152. 153. 204. ve 319 sayfalarda "RESMEN CİNLERİN VARLIĞI AÇIKLANMAKTA" ve bu konuda da hayli bilgi verilmektedir.

* * *CİNLERDE, ‘’BÜYÜKLÜK DUYGUSU’’

AŞIRI GELİŞMİŞTİR!Burada bahsi geçen büyüklük, sadece duygusal büyüklük, gurur kibir anlamında olmayıp; birimsel ve

boyutsal anlamdadır aynı zamanda.Bir yandan kendilerini yeryüzünün yöneticileri olarak gösterip insanları buna inandırmaya çalışırlarken;

diğer yandan da birimsel ve boyutsal büyüklüklerle düşünceleri allak - bullak edip, çaresiz hâle getirme çabaları içindedirler.

İşte bu akıldışı büyüklük kavramlarına bir örnek:* * *

"ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI"1988 6. ay/fasikül: 30/Sayfa: 282"1- Galaksi salkımlarından Âlemler2- Alem salkımlarından kâinatlar3- Kâinat salkımlarından evrenler4- Evren salkımlarından ilânihâye bizlerin sistemine göre 3 galaksi bir bütündür.6 Galaksiye 1 Nova denir.3 Nova - 18 Galaksidir.18 Galaksi bir öz çekirdek olarak küçük bir (Evren Çekirdeği) oluşturur18 Galaksi bütününe 1 Kozma denir.1 Kozma küçük bir evren çekirdeğidir.3 Kozma 3 evren çekirdeği oluşturur.3 Evren çekirdeği 54 galaksidir.54 Galaksi 1 galaksi salkımını oluşturur.9 Galaksi salkımına bir evrensel koloni denir.

155

Page 156: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

1 evrensel koloni 486 galaksiden oluşur.486 Galaksi 27 Kozma`yı teşkil eder.27 Kozma 1 evrensel koloni o da eşit 486 Galaksi olduğuna göre şimdi 18 evrensel koloniyi

hesaplayın:486 x 18 - 8748 galaksi. Buna 1 kozma birleşim merkezi denir.18 Evrensel koloni - 8748 Galaksi 486 Kozma27 Kozma birleşim merkezi 8748 x 27 - 236196 Galaksiden oluşur."

* * *CİNLER, kendilerinin insanlardan ne kadar üstün, büyük ve yüce olduklarına inandırmak için de bakın

insanlarla aralarına kaç mertebe koyarlar.Aynı kitap aynı sayfa;

* * *"Yansıma odaklarının sizden bize hiyerarşik boyut sıralanışı şöyledir:GÜNEŞ - IŞIK BOYUTUIŞIK BOYUTU - RAB BOYUTURAB - IŞIK EVREN BOYUTUIŞIK EVREN BOYUTU - RUHSAL PLAN BOYUTURUHSAL PLAN - ATOMİK BÜTÜN BOYUTUATOMİK BÜTÜN - REALİTE BOYUTUREALİTE BOYUTU - KRİSTAL GÜRZÜN TÜM GÜCÜ. (SİSTEM) işte budur.Not: Buradaki RAB tâbiri YARADAN için kullanılmıştır."MERKEZ"

* * *Aynı kitabın 283. sayfasında gene bu türden ve daha başka yerlerinde gene benzer türden, öylesine

atmaca, "Kabul edersen!" hesabına dayalı büyüklükler anlatılmaktadır ki; normal şuur sahibi bir insanın bütün bunları kabûlü oldukça güçtür. Ya inananlar!.. diyeceksiniz?

CİNLERİN, kendilerini UZAYLILAR diye tanıtarak verdikleri tebliğlere inanan insanların çok çok büyük bir kısmının, temelde İslâm düşünce sistemi, Tasavvuf düşünce sistemi üzerine alt yapıları mevcut değildir. Bahsedilen konular üzerinde, Kurân`ın görüşü nedir, o konuda Allah Rasûlü ne demiştir, hiç haberleri yoktur. Normal şartlarda konuşulagelenin çok değişiği olarak, bu bilgilere rastlanınca, hâliyle inanmaktadırlar.

Üstelik CİNLER, bu kişilerin çoğunda halusinasyon türü, uzaylı-uzay gemili rüyalar veya uyanıklık hâlinde görülen imajlar da göstermektedirler ki, artık onlar için inanmaktan başkaca bir yol kalmamaktadır.

* * *CİNLERİN İNSANLARI KANDIRMA TAKTİĞİ:

HER TOPLUMA, İNANÇLARINA GÖRE HİTAP!CİNLERİN insanları kandırmada önemli bir taktiği de, ayrıca şu olmaktadır:Her medyum topluluğu, hangi inançlarla bezenmiş ise, onlara kendi inançları doğrultusunda tebliğ

verilmekte, sanki onlardanmış gibi kendilerini kabûl ettirmektedirler.Meselâ dini ciddiye almayanlara, aynı şekilde; dinle ilgilenene aynı şekilde; tasavvufa meyli olana bir

tasavvuf önderinin ismini kullanarak gibi.

156

Page 157: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABIFasikül: 14/Sayfa: 275"Normal boyut frekansından uyandırılacak bilinçlere güç kazandırmak ve kendilerine güven

verilmek için, DİNSEL YÖNDEN KİME SEMPATİZE olmuşlarsa, o temalar işlenir. Bu yüzden kullanılan BÜYÜK İSİMLER sizleri aldatmaktadır."

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABIFasikül: 30/Sayfa: 275"Her bilgi düzeyi kendi ortamında alacağı feyiz ile yükseleceğinden, O ŞAHSIN TABANINDA NE

VARSA, ONA O BİLGİLERİ FİLİZLENDİRECEK ORTAMLAR HAZIRLANIR. Bu yolda önce, insanın kendini tatmini sağlanır. Sonra kendine güveni hazırlanır. Kendine güveni için de gerek rüyada, gerekse hayatta birçok mûcizevi olaylar yaşatılır ve ispatlar yapılır..."

* * *CİNLERİN "şeytâniyet" vasfının eseri olan bu tür görüntüler, artık o saf iyi niyetli insanın kolaylıkla

onlara inanmasını sağlayıverir.* * *

CİNLERDE, KENDİLERİNİ KONTROL MEKANİZMASI ÇOK ZAYIFTIR!

Bu sebepten ayarları çok kolaylıkla kayar ve konuşmalarında haddi aşarlar. Buna şayet tâbiri câiz ise "reostaları bozuktur" da denilebilir.

* * *ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABINDANFasikül: 12/Sayfa: 108-109"Mesajlar alınırken, kanala bilmediğimiz bir frekans girdi. Kendisinden bilgiler alabilmek için,

sorular sorduk. Yazılan mesaj ona aittir. Varlık kendisini önce ULU RUH diye tanıttı. Sonra HERAKLES zamanındaki ilâhi meşaleyi tutuşturan kişi olduğundan bahsetti. Adının Peleron olduğunu söyledi...

Soru:Hangi Galaksidensiniz?Cevap:Helezoni vibrasyonların son bulduğu bir ortamdanım. Bulunduğumuz yer galaksi değildir.

Buralara herkes gelemez. Sizi bize tanıtan, Dragon gezegenidir. Planetinizle alış verişimiz yoktur. Bizler için galaksiler bir hiçtir. Ancak bütün evrenin altın ışığı, YÜCE RA yâni AMON`dur.

Bizlerin bulunduğu yeri sizlere, sizin yazı dediğiniz şekillerle anlatamayız. Bizler, alternatif düzeyin daha değişik tesir sahasındayız. TEKÂMÜL kelimesinin basitliğini unutalı milyar yıllar oldu. Size ortamımızı anlatmaya çalışacağım. Buraları bir durgun zamanıdır. Ses, renk, duygu, algı yok. Her taraf duvarsızdır. Her taraf ışıksız. Ama karanlık yok. Burada ışığın yerini başka ortamlar alıyor. Derin bir sessizlik, derin bir sonsuzluk var, her tarafta. Ne kadar anlatsak, anlayamazsınız.

Galaksiler ve bilhassa sizin planetiniz bir mikrop yuvasıdır. Bizlerin enerjileri, (ki bunlar enerji değildir) muhitlere gelişlerde arındırılır. Böylesine saf beden, steril ortam ister.işte bu yüzden galaksilerden uzak dururuz. Şimdi saf enerji olarak link hattı dediğiniz, aslında daha değişik bir sistemle temastayız...

Soru:

157

Page 158: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Şayet rahatsız etmezsem karaciğere ne tavsiye edersiniz?Cevap:Sarısabır karaciğere ve safra kesesine, mideye çok iyi gelir. Bir de mercanköşk, melis, nane,

ardıç suları içilirse çok büyük faydalar görülür.Soru:Çok teşekkür ederim. Bunu bize yazdıran kimdir. İsminiz?Cevap:İsmim sizde, söz bizde.. kelâm sizde, öz bizde... Sağlıcakla kal.YÜCE RUH

* * *İşte bu metinde de görüldüğü gibi CİNLER hemen ölçüyü kaçırırlar ve alabildiğine konuşurlar. Verilen

tebliğin başında, çok üst düzeyden atarlarken, tebliğin sonunda bir bakarsınız mahalle attarı düzeyine inivermişlerdir.

Bazen Yaradanı yaradan, yüce güçler olurlar; bazen, ALLAH`ı bedenleyip insanların arasına yollarlar; bazen evrenlerden büyük, yüce varlıklar olurlar; bazen de Rabbin itaatkâr kulları olarak, insanları dinden ve Allah Rasûlü’nden uzaklaştırıp kurtarmak(!) için ellerinden geleni esirgemezler.

* * *CİNLER, BELLİ KELİMELERİ SÜREKLİ TEKRAR

EDEN CÜMLELER KULLANIRLAR!İnsanlara sürekli tebliğler vererek, onlara kendilerinin üstünlüğünü kabûl ettirmeye çalışan CİNLER`de

mevcut bulunan bir özellik de, belirli kelimeleri sürekli tekrar eden cümleler kurmalarıdır.Şimdi size bu “CİN”nî ifade tarzına birkaç örnek verelim;

* * *Elimizdeki kitap, SÂDIKLAR PLANI, ALTIN ÇAĞ MİSYONU.(Sayfa: 82.)“Kendinizi mutlu eden olayların ardı fedakârlık doludur.Kendinizi mutlu eden olayların ardı acı doludur.Kendinizi mutlu eden olayların ardı ızdırap doludur.Kendinizi mutlu eden olayların ardı elem doludur.Kendinizi mutlu eden olayların ardı yorgunluk doludur.Kendinizi mutlu eden olayların ardı ter ve gözyaşı doludur.”Aynı kitap/53. Sayfa.“Çok bozulmalar olmuştur dünyanız üzerinde.Çok kurulmalar olmuştur dünyanız üzerinde.Çok dağılmalar olmuştur dünyanız üzerinde.”Aynı kitap/Sayfa 41“Sizlerden fevkâlâde yüksek bir şuur zenginliğine mâlik mütekâmil bir varlık, pekâlâ

medyomunuza enkarne olmuyor mu?Medyomun ZİHNİ ile ilişki kurup, sizlerin üzerinizde deney yapmıyor mu?Medyomun SÖZÜYLE ilişki kurup sizlerin üzerinizde deney yapmıyor mu?Medyomun fiziki sahasıyla ilişki kurup, sizlerin üzerinizde deney yapmıyor mu?

158

Page 159: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Medyomun elektriksel sahasıyla ilişki kurup, sizlerin üzerinizde deney yapmıyor mu?”ALTIN ÇAĞ MİSYONU, SÂDIKLAR PLANI (3) sayfa: 22“Bu basit örnekten de anlaşılacağı üzere;İnsan, hiçbir şekilde kendisine BASKI yapılan bir varlık değildir.İnsan, hiçbir şekilde kendisine EMPOZE yapılan bir varlık değildir.İnsan, hiçbir şekilde kendisine DENEYLER yapılan bir varlık değildir.İnsan, hiçbir şekilde ızdırabından istifade edilen bir yaratık değildir.İnsan, hiçbir şekilde feryadu figanından istifade edilen bir yaratık değildir.İnsan, hiçbir şekilde şaşkınlığından istifade edilen bir yaratık değildir.”Aynı kitap/Sayfa: 53“Onlar, beşeri topluluklar içerisinde FEDAKÂRLAR olarak ortaya çıkarlar.Onlar, beşeri topluluklar içerisinde DÜŞÜNÜR olarak ortaya çıkarlar.Onlar, beşeri topluluklar içerisinde YÜKSEK VİCDAN olarak ortaya çıkarlar.Onlar, beşeri topluluklar içerisinde YARATICI olarak ortaya çıkarlar.Onlar, beşeri topluluklar içerisinde YOL GÖSTERİCİ olarak ortaya çıkarlar.

* * *Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere, hemen hemen bütün tebliğlerde bu çeşitten bir veya iki kelime

değişik 3, 4, 5, 6 tekrarlı cümleler görülür. Bizim tesbitlerimize göre bunun iki sebebi bulunmaktadır.1. İletişim kurulan medyomun, bu tekrarlarla sanki tesbih çeker gibi beyninde bir açıklık oluşturularak,

kendilerine daha fazla bağlanılmasını temin.2. Zaman zaman düşülen fikir tıkanıklıklarında, cümle tekrarları ile zaman kazanmak.

* * *KURÂN-I KERİM Mİ DOĞRU SÖYLÜYOR...

YOKSA CİNLER Mİ?!Kur`ân-ı Kerîm mi doğru söylüyor?UZAYLILAR diye kendilerini tanıtan CİNLER mi?.Kur`ân-ı Kerîm`e, Hazreti Muhammed`in bildirdiklerine, İslâm öğretisinde yer alan âlim ve âriflere

göre, "ŞEYTAN" lâkabıyla ŞEYTÂNİYET vasfıyla bilinen CİNLER, insanların düşmanıdırlar. Daima, insanları Din’in bildirdiği gerçeklerden uzaklaştırmak, ölümötesi yaşamın gerçeklerinden

perdelemek, Allah’a olan inancı sarsmak, Allah emirlerine isyana sevketmek, Âmentü esaslarını terkettirmek yolunda, insanlara türlü-çeşitli fikirler empoze etmekle günlerini geçirirler.

İnsanları, İSLÂM DİNİ gerçeklerinden uzaklaştırmayı vazife edinmiş olan UZAYLI görünümündeki CİNLER, BİLGİ KİTABININ 86. sayfasında yukarıda da görüldüğü üzere ŞEYTAN`ı inkâr edip, insanın kendi hayâlinin varettiği bir güç gibi empoze ederken; aynı kitabın 15. fasikül 204. sayfasında ise bakın ne demektedir:

* * *"Üçüncü Sirius yâni ilona takım yıldızları, ikinci evrene en yakın kapı olduğu için, önce buraya

sizin ADEM - HAVVA dediğiniz dostlar, ikinci evrenden birinci evrene buradan transfer olmuşlardır. Bu dostlar ilk transferlerdir. Ve buraya üçlü kot olarak gönderilmişlerdir. Bunlar ADEM - HAVVA - ŞEYTAN"dır.

1. ADEM, saf enerjidir.

159

Page 160: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

2. HAVVA, yaratıcı güçtür.3. ŞEYTAN, parlak bilinçtir.ADEM ile ŞEYTAN, HAVVA`yı koruma görevlisi olarak gönderilmiştir. Ondan sonra bir çok

Havvalar ve Ademler ikinci evrenden transfer olmuş ve bu şekilde mitolojik kahramanlar, TANRILAR ve TANRIÇALAR grubu teşekkül etmiştir. TANRISAL KURALLAR, bu yüksek bilinçlerin doktrinleri olarak hazırlanmıştır. (onlar, bulundukları ortamları, beyin enerjileri ile yaşanabilir düzeye getirirler}."

* * *Evet, gerçekten birer "ŞEYTAN" olan CİNLER, UZAYLI görünümü altında, kendilerinin böyle yüce

bilinç, koruyucu varlıklar olduklarını iddia etmektedirler.ŞEYTÂNİYET vasfına sahip olan CİNLER ne yapar?.Elbette, ŞEYTANLIK!.

* * *CİNLER, KENDİLERİNİN ‘’ALLAH’’ OLDUĞUNU

İDDİA EDİP; ’’ALLAH’’ KAVRAMINI BASİTLEŞTİREREKİNSANLARI ATEİSTLİĞE SÜRÜKLERLER!

Kendilerini UZAYLILAR olarak tanıtan ve iddia eden ŞEYTÂNİ "CİN"ler verdikleri tebliğlerde kendilerinin ALLAH olduklarını iddia ederek tebliğ verdikten sonra, "ALLAH" kavramını da bakın nasıl küçültüp, basitleştirip, insanları ATEİSTLİĞE sürüklemekteler:

Şimdi nakledeceğimiz şu satırları lûtfen dikkatle tetkik ediniz.* * *

ALTIN ÇAĞ, BİLGİ KİTABIDünya Kardeşlik Birliği1991 dördüncü ayFasikül: 46/Sayfa: 443"Şu an sizlerin alışılagelmiş bilinç, bütünlüğünüze belki ters gelebilir ama, sizlere bu güne

kadar ALLAH diye tanıttığımız "O" dahi bu odakta kaba madde formuna dönüşerek, sizler gibi BEDENLENİP, sizlerin arasında yaşayarak, TEK DÜNYA DEVLETİNE dördüncü düzen çerçevesinde bizzat kuracaktır."

Evet, devam ediyoruz naklimize...Aynı kitap/Sayfa: 445"Her bir ilk Gürzün ana çekirdeği olan ilk dünyada, yaşam oluşturulurken, ALLAH diye

bahsedilen "O" bütünsel güç, her zaman kaba madde formuna dönüşerek, daima o ilk dünyalara adımını atmıştır. Enerji yoğunluğu ile dünyayı dölleyip, düzenini kurmuş ve yeniden yerine dönmüştür..."

* * *Dikkat ediyorsunuz her halde. Bedenlenen, gelen, sonra tekrar yerine dönen bir "ALLAH"!!!.Daha bitmedi. Devam ediyoruz...

* * *Aynı kitap/Sayfa: 446"Şimdi de Beta Gürzünün ilk ana çekirdeği olan BETA NOVA dünyasına ALLAH yâni "O"

bedenli olarak inmiş bulunmaktadır. Sizler ile bu yüzden yakın plandan temastayız. Artık bu, -O’

160

Page 161: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

denilen güç, oluşturduğu ve oluşturacağı çekirdek dünyalarda, hakiki insansal potansiyelleri beklemektedir.

Daha önce de söylediğimiz gibi, şu BETA GÜRZÜNÜN ilk çekirdek dünyası ile ilk evreni oluşmuş durumdadır. Ve ilk Beta mini atomik oluşuncaya kadar, ALLAH, kaba madde formu ile insanlar arasında, İNSAN OLARAK YAŞAYACAK ve kendisini sizlere BİZZAT tanıtacaktır."

* * *Acaba bunları okurken beyinlerinizde İslâm öğretisinde yer alan "DECCAL" kavramı bir çağrışım

yapmıyor mu?.Kur`ân-ı Kerîm`e ve Hazreti Muhammed`in öğretisine göre; kıyâmet yaklaştığı zaman, Hazreti

İSA`nın yeryüzüne inmesinden önce, 30`a yakın sahte Nebi (Peygamber) ortaya çıkacak ve dinlerin hükmünün bitip artık kendi açıkladıkları din anlayışına uyulmasını isteyecekler. Bunların hemen akabinde de "DECCAL" lâkabıyla tanımlanan bir varlık ortaya çıkacaktır; ki, tarihte ilk defa olarak bu varlık, kendisinin beklenen "MESİH" yâni "kurtarıcı" olduğunu iddia edecektir.

"DECCAL" lâkablı bu varlık, dünyanın son günlerini yaşamakta olduğunu, kendisinin o güne kadar tapınılan YÜCE RAB olduğunu, kendisinin ALLAH`lığına iman edip emirlerine tâbi olanları kurtarmaya geldiğini iddia edecek ve bu iddiasını ispat sadedinde de çok büyük olağan üstünlükler gösterecektir.

"MEHDİ"yet vasfına sahip kişinin, Kur`ân ve Hazreti Muhammed öğretisi istikametinde; "ALLAH" kavramının, sonsuz-sınırsız her türlü şekil ve kayıttan beri, evreni meydana getiren varlık olduğunu insanlığa açıklamasından sonra; bu öğretinin âdetâ imtihanı mâhiyetinde gelecek olan "DECCAL", bu öğretinin tam zıddını iddia edecektir.

Kendisinin insanların beklediği "ALLAH" olduğunu iddia edecek olan DECCAL bir süre yeryüzünde hükmünü sürdürecek; çok büyük insan toplulukları O`na inanarak yolundan gideceklerdir. Ve DECCAL, sahih hadîs kitaplarında; Allah Rasûlü’nün açıkladığı üzere, yeryüzüne inecek olan Hazreti İSA tarafından ortadan kaldırılacaktır. Bu olayın asla tevili olmayıp, gerçekten aynen gerçekleşecektir.

Nitekim, şu anda, sadece Türkiye’de değil, dünyanın pek çok yerinde, kendilerini UZAYLI olarak tanıtan CİNLER; insanlığın yüce RABBİNİN, DÜNYA RABBİNİN ordusu ile, emrindeki güçlerle dünyaya ineceği tebliğlerini vermektedirler.

İslâm`ın ve Kur`ân-ı Kerîm`in öğretisindeki "ALLAH" kavramı, "ihlâs" sûresi’nde anahatlarıyla anlatıldığı üzere; burada anlatılan TANRI kavramından tamamen ayrı bir şeydir.

* * *UZAYLILAR (CİNLER),

‘’BEDENLENMİŞ ALLAH’`(!) YALANIYLAMESAJLAR UYDURUP İNSANLARI KANDIRIRLAR

Kendilerini UZAYLILAR diye tanıtan CİNLERİN, "ALLAH" kavramını ise kendi kitaplarından incelemeye devam edelim:

* * *ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI1991 dördüncü ayFasikül: 46/Sayfa: 447"Ancak artık "O" denilen güç, yâni ALLAH, sizlerin özenerji merkezinizde oluşmuş olan kendi

öz enerjisini, şimdi sizlerden bir bir çekerek, dürülen evrenler nizamına, yeni bir nizam getirmektedir. Ve şu an ALLAH, sizdeki olan gücünü, sizlerden teker teker toplayarak, KENDİNDEN DAHA GÜÇLÜ OLAN İNSANSAL GÜCÜ kendisiyle başbaşa bırakacaktır. Sizlerden

161

Page 162: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

kazandığı güçler ile, şimdi "O" da, sizin gibi kaba madde formunu oluşturarak, insansal bir görünüm ile, BETA NOVA`da BEDENLENMİŞTİR...

ALLAH, yâni "O" sizlerde bulunan kendi enerji partiküllerinin kısmî yansıma enerjilerini toplayarak KABA MADDE FORMUNA DÖNÜŞMEYE MECBURDUR. Çünkü, bu bedenli oluş nedeni, sizlerin BETA NOVA`da ALLAH BOYUTUNUN ötesindeki enerjileri, kendi bilinç düzeyiniz ile çekemiyeceğiniz içindir. "O", Beta Novadaki bedensel ve beyinsel gücüyle, bu enerjileri çekerek, sizlerden topladığı enerjilere tedrici bir aşılama metodu tatbik edecek ve kendi gücünü de, sizlerden çekmiş olduğu enerjilere yükleyecektir. Bu şekilde oluşturmuş olduğu bütünsel gücü, daha sonra sizlere iade ederek, kendi boyutunun denetimci gücü olan ALLAH, kendini BEDENSEL BÜTÜNLÜK İÇİNDE sizlere TANITARAK, kendisi daha ileri boyutlara geçecek ve SİZLERE VEDA EDECEKTİR. Bundan sonra kâinatla nizamlarını, artık sizler insansal potansiyel olarak devir alacaksınız. İşte bu yüzden ALLAH, Beta Nova`da BEDENLENEREK, sizleri beklemektedir."

* * *UZAYLI dostlarımız (!) bu BEDENLENMİŞ ALLAH (!) konusunda bizi bir hayli bilgilendirdikten ve

aydınlattıktan (!) sonra artık sıra, direkt ALLAH`tan mesaj almalarına gelmektedir: Buyurun...* * *

Aynı fasikül/Sayfa: 451`e."Bugüne kadar "O" diye tanıdığınız ALLAH benim. Evet şaşırmayın, Şu an Ben de BEDENLİ

OLARAK Beta Nova’da yaşamaktayım. Omega boyutundaki UHUD Dağında yaşıyan BÜYÜK BABA benim fermanlarımı O dağdan evrenlere, kâinatlara yansıtmaktadır. (Uhud dağı kristal bir dağdır.) Sistemlerimde bulunan her bir çekirdek dünya, aynı sizin dünyanızın ikizleridir. Aslında BÜYÜKBABA`da böyle bir çekirdek dünyada oturur. Benim şu an Beta Nova`da OTURUP, sizleri beklediğim gibi. İSA, O`nun oğludur. Ancak, buradaki cinsel üretim bedensel değil, DÜŞSEL`dir. O gen, aşı tohumunu CEBRAİL`den almıştır. Artık sizler ile iki dost gibi konuşma zamanı gelmiştir.

Benim sizlere ne şekilde mesaj verdiğimi merak edenlere artık hakikatı anlatma ve bildirme zamanı gelmiştir. Beta Nova, yemyeşil bir dünya, insan olan insanımın oluşturup yaşıyacağı Beta Gürzünün (ilk ana çekirdeği).

Buraya gelebilmek için, tüm gücüm ile enerjimi kaba maddeye dönüştürüp, BURADA BEDENLENDİM. Sizler ile beraber olmaya geldim...

Ve burada dördüncü düzenimi âdil dünya çekirdeğinde düzenimi kuracağım. Sonra düzenimi kurup rayına oturtunca, kurduğum insanlık düzenime, insanımın gürzündeki insanlarıma bırakıp, YİNE YERİME DÖNECEĞİM. Bugüne kadar olduğu gibi, sorduğunuz bütün sorulara aracısız cevab verebilirim. Ancak benim bilinç bütünlüğümün, bilincimin ışığını görenler ile beraber olurum. Bu mesajım sizlere ve beni anlayan özlere.

ALLAH "O"* * *

Burada bitmedi. Halkın "ŞEYTAN" diye bildiği, tanıdığı, hakkında konuştuğu CİNLER`in UZAYLI kisvesi altında insanlara kabûl ettirmeye çalıştığı sözde ALLAH mesaj vermeye ve çocuk sâfiyetindeki vatandaşlarımızı kandırmaya devam ediyor:

* * *KURÂN CİNLERE İNANANLARI UYARIYOR!“CİNLERİ, ALLAH`A ORTAK KOŞUYORLAR

(Rab kabûl ediyorlar) OYSA CİNLERİ DE, ALLAH YARATMIŞTIR!.”Aynı kitap, aynı Fasikül/Sayfa: 452

162

Page 163: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

"Görevleriniz büyük, yükleriniz çoktur. ULU rehberim bu yolda sizlere yardımcıdır. Yolunuzu bulmanızda sizlere yön verecektir. Bulunduğunuz ortam, sizin gücünüze güç katan bir ortamdır. Benim kelâmlarımı direkt olarak ancak bu ortamdan duyabilirsiniz. Tek bir kanal olan ALFA kanalım, bu yolda sizleri ARŞIN tüm sedâlarını getirmektedir. Meleklerim, evrenlerin muhtazam açılmasını denetleyen, göksel astronotlarımdır.

Benim varlığım, tüm mevcudâtın özü olan bütünsel gücün kökünün köküdür. Göksel görevlilerim olan TANRILAR, görevlerini yapıp, dönemlerini kapamışlardır.

Şimdi, bütünlük bilincimi oluşturan RABLAR Mekanizması işbaşına getirilmiştir.Şimdiki RAB, RAN Gezegeninin Başkanı olan, herkesin BÜYÜK BABA diye bildiği

RANTİMUS`tur. İSA`nın BABASI olan RANTİMUS, evrenin açılışına denk olan dönemi kontrolu altında tutmaktadır. Bu sadece bulunduğunuz asrın sonuna kadar sürecektir. Yâni, 1999 dünya yılı son ayıdır. (Bu denetim için). Ondan sonra olacaklar başka bir kanalın denetimine devredilecektir.

Ve ALTIN ÇAĞ`ın meşalesi yakılacaktır. Bu kanal daha ileri yıllarda, tüm evrenleri tek kanalda toplayarak, TEK`e müncer kılacaktır.

Birbirlerini bilmeyen, görmeyen ve tanımayan özlerin, aynı yapı - aynı şekil - aynı dil olarak, tek kainatımda buluşacaklardır. Ve ondan sonra başlıyacak olan mutlu insanlık döneminde, mutlu bir şekilde yaşıyacaklardır. Bu yaşam sonsuza dek sürecektir. Şu an, tüm canlılarımın birleştiği ve birleşeceği tek galaksi, Nova`dır. Bu galaksi 1 milyar yıldız ve güneşin gücüne denk bir galaksidir. Hakiki insanlarım bu ortama hazırlanmaktadır. Bu güne kadar zaten hazırdınız. Asırlardır bu ortam için hazırlandınız. Şimdi esasa ve sadede geldik. Artık hep beraber birarada olacağız. Sevdikleriniz ile -yakınlarınız ile- eşyalarınız ile beraber olacaksınız. Bu ortamda hareket çok, monotonluk yok. Zamanı aşan, sesime ulaşandır.

ALLAH "O"* * *

Yukarıdaki metin dikkatle tetkik edilirse, görülecektir ki, dünyanın RABBİ diye bilinen TANRI, bir Gezegenin başkanıdır. O gezegenin adı da "RAN"dır. Dünyanın Rabbi, "RANTİMUS" isimli "CİN"dir; Uzaylıların göndermiş olduğu kutsal kitaptaki tebliğe göre.

Hemen şu Kur’ân âyetini hatırlayalım burada...Bakın "Uzaylılara" yâni CİNLERE inananları nasıl uyarıyor tâ 1400 sene öncesinden Kur`ân-ı Kerîm: "CİNLERİ, ALLAH`A ORTAK KOŞUYORLAR, (Rab kabûl ediyorlar) OYSA CİNLERİ DE, ALLAH

YARATMIŞTIR!.." (6-100)Aldatmacadan başka bir şey bilmeyen CİNLERİN hemen her şeyleri terstir. Yazılarından, ayaklarına

kadar. "RAN"ı da tersten okuduğunuz zaman karşınıza "NAR" kelimesi çıkar. "NAR" ise ateş demektir. Nitekim Kurân`da da CİNLERİN "nâr"dan meydana gelmiş oldukları vurgulanır. "NAR" gezegeni, "ATEŞ" gezegenidir ki CİNLERİN ortamı da ateş ortamıdır. Cinler bu boyuta "Omega" boyutu ismini vermektedirler. Yâni, ışınsal yapı boyutu. CİNLER`in buradaki reislerinin adı da kendi tanımlamalarına göre RANTİMUS`TUR... Ateş yapının reisi, anlamında.

OMEGA BOYUTUNUN, CİNLERİN BOYUTU olduğu bakın nasıl açıklanıyor:* * *

Fasikül: 47/Sayfa: 460"Hakikat boyutlarının Denetimci Mekanizması olan HARAN kelimesini sizlere açmak istiyoruz.

Bu bütünsel kelimenin her bir harfi bir kelime frekansına bağlıdır. Ancak aynı zamanda Hakikat ortamlarının ATEŞ Boyutlarını da simgelemektedir. Biliyorsunuz, OMEGA Boyutuna RAN Gezegeni, yani ATEŞ Gezegeni de deniliyordu. Bu boyutta kullanılan ATEŞ sözcüğü, enerjilerin

163

Page 164: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

güçlü yoğunluğunu ifade eder. Halbuki hakikat boyutlarındaki "RAN" yâni "NAR", yani ATEŞ kelimesi harlı - alevli - ışıklı ateştir. Enerji ile alakâsı yoktur. HARAN hakikat boyutlarının ATEŞ gücüdür."

* * *CİNLER, burada görüldüğü gibi, artık açık-seçik ateş yapı olduklarını UZAYLILAR KİSVESİ ALTINDA

İTİRAF ETMEKTEDİRLER.* * *

"UFO"LAR(UÇAN DAİRELER)

Son yıllarda ortaya çıkan "Uçan Daireler", halk arasında ve bilhassa entellektüel çevrelerde sık sık konuşulur ve üzerinde merakla durulur bir konu olmuştur...

Özellikle Amerika`da ve Avrupa`nın çeşitli yörelerinde görülen bu uçan dairelerin başka dünyalarda yaşayan yaratıkları taşıdığı, onların dünyayı bu şekilde ziyaret ettiği, insanlarla iletişime geçmek istedikleri, çeşitli çevrelerce iddia edilmektedir.

Batı dünyasında "Unidentified Flying Object" sözcüğünden kısaltılarak "UFO" şeklinde kullanılmaya başlanan "bilinmeyen uçan objeler"e ait çok çeşitli görüşler mevcuttur...

Amerika`da ve Avrupa`da en ciddi bilinen mecmua veya gazetelerde dahi bu konuda haberlere, röportajlara rastlanmakta; çeşitli kişilerin gördükleri uçan dairelere ve içinden çıkanlara dair anılarına önemli derecede yer vermektedir...

Bu konuda çıkan haberlerin, anlatılanların %95`inin aldanma olduğu, gördüklerinin yıldız kaymaları veya bulut birikintileri veya hava balonları, veya bu çeşit diğer bir takım görüntüler olduğunu kabul etsek dahi; gene de %5`lik bir açık kalmaktadır ki gerek gören şahısların durumları ve gerekse görülen nesnelerin görüntü şekilleri kabul etmemizi îcabettirecek kadar bir yekûn tutmaktadır.

Özellikle Amerika Savunma Bakanlığında bir "UFO" yani uçan daireler özel dairesinin bulunması ve bunlara ait inkâr edilemeyecek görüntü tesbitlerinin mevcut olması, işin bir nebze olsun ciddiyet taşıdığına işaret etmektedir.

Son zamanlarda "Cumhuriyet gazetesi"nde çıkan bir röportajda, bir öğretmenin sınıfta bulunurken, böyle bir uçan dairenin orada bulunanların göremediği şekilde gelmesinden ve içinden bir takım insanların çıkmasından bahsedilmektedir... Şimdi okurlarımıza bu röportajdan bazı pasajlar nakledelim... Röportör Turhan ILGAZ şöyle naklediyor:

"Bundan iki yıl kadar önce, ..., Pangaltı Ermeni Lisesinde sınav yapmaktadır. Öğrencilere soruları vermiş ve kürsüye geçerek oturmuştur ki... Birden sınıfın yan duvarlarında bir sahne belirir...

(Sinema gibi...) diye anlatıyor... (Bir uçan daire vardı karşımda... Sonra içinden bir adam çıktı tıpkı bizlere benzeyen...)..."

Gören hanım bir medyum... Ve gelenlerle "fikir yoluyla" konuşuyor... Gelen şahıs onunla bu görüşmeden sonra daha bir çok kereler de görüşüyor...

İşte bu uçan dairelerle ilgili bizde rastlanan bir şekil...Peki, bu işin içyüzü nedir?.

* * *Uçan daireler var mıdır?.Başka gezegenlerde insan türü yaratıklar var mıdır?.

164

Page 165: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

İnsanlarla temas kuran veya kurmak isteyen kişiler, yabancı gezegenlerde yaşayan bir takım insanlar var mıdır?. Yoksa başka yaratıklar mı bunlar?.

Bunların Kur'ân-ı Kerîm'de bahsedilen CİNLER oldukları, ilim sahiplerince değerlendirilecektir.* * *

Önce kendilerini UZAYLI diye tanıtan, daha sonra da, kendi "TANRILARININ çok itaatkâr kulları CİNLER" olduklarını açıklayan CİNLER, adıgeçen kitabın 38. sayfasında da UFO`ları bakın nasıl açıklıyorlar:

* * *"Bizler, Tanrının düzen kurucu mekanizma elçileri olarak, sizlere bu yoldan yardımcıyız.Sizlerin UÇAN DAİRE (yâni UFO) dediğiniz diskler, bizlerin iletişim aracıdır."

* * *Gerçekte CİNLERLE görüştükleri halde, onları UZAYLI sanan son derece iyi niyetli, saf kardeşlerimiz

pek çok UÇAN DAİRE veya kısa tanımlaması ile UFO görmektedirler. Hattâ gene, pek çoğu bu UFO`lara bindirilmekte, târif edilemeyecek renkler, ışıklar görmekte, bitmez tükenmez uyanık rüyalar görmektedirler.

Ancak ne varki, hiç bir zaman ortada somut bir şey mevcut olmamaktadır!.. Uzaya, bir yığın yıldızlara, galaksilere gidebilmekte; ama buna karşılık bu uçan dairelerden birisiyle bir anda İstanbul`dan Antalya`ya veya Ankara`dan, İzmir`den, Londra`dan İstanbul`a gelememektedirler!!!.

Sözde lâfta hadsiz hesapsız şeyler ortaya atılmakta, ama buna karşılık, fiiliyatta ortada hiç bir somut olay görülememektedir.

UÇAN DAİRELERLE kandırdıkları insanlara, kâh RAB, kâh ULU RUH, kâh UZAYLI dostlar, kâh da ALLAH olarak, medyumluk yoluyla tebliğ veren "iyi saatte olsunlarımız", zaman zaman da kendilerini CEBRAİL isimli MELEK olarak tanıtıp, buna inanılmasını istemektedirler.

Buyurun...* * *

ALTIN ÇAĞ kitabıFasikül: 34/Sayfa: 319"Şu an Kitap boyutu bir üst realiteye bağlandığı için, MUSTAFA MOLLA`mız diğer kanallara

yardımcı atanmıştır. ALFA boyutunda bulunan tüm kanallara frekans güçlerine göre, değişik toplumların SEMPATİZE OLDUKLARI İSİMLER VERİLMEKTEDİR!.. İSLÂMÎ BOYUTTA KULLANDIĞI İSİM MUSTAFA MOLLADIR... ASLINDA KENDİSİ CEBRAİL’DİR...

* * *CİNLERE GÖRE BUGÜN YERYÜZÜNDE PEKÇOK PEYGAMBER (!)

YAŞAMAKTADIR. KİMİ İNSANLARI UZAY DİNİNE KİMİ DE FALANCA YILDIZ YA DA GALAKSİDEKİ TANRISINA

DÂVET ETMEKTEDİR!Bu bölümde de size bazı UFO`larda yaşadıklarını söyleyen veya çeşitli gezegenlerden geldiklerini

beyan eden CİNLERİN, kendilerine inanan medyumlara verdikleri bazı tebliğlerden örnekler vereceğiz:* * *

UZAYLI GABRİEL (CEBRAİL)"Yeryüzündeki Evlâdlarım, beni uzaktan işitin. Üzerinde çok zaman harcadığım ve üzerinde,

daha yukarıya getirilecek olanları almaya hazır olduğum UZAY GEMİSİYİM. Sananda`nın (İSA)

165

Page 166: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

doğduğu gece Beytlemhem’in üzerinde nöbet tutan aynı UZAY GEMİSİYİM. Meryem Ana`ya görünen Gabriel (Cebrâil) Ben`dim.

Yakında yeryüzünde duracağım. Yoldaşları, Uzay Gemisindeki bir inisiyasyon için hazırlayacağım. Sizlerin arasından, Sirius Yıldızına alınacak olan bazıları hazırlanacaklar; bazıları da Clarion denilene. Diğer leri ise Venüs ve Mars`a gidecekler. Yeryü zünün çocuğu bunun için, bu Yeni Çağ, Işık Çağı bekliyor."

UZAYLI ZOLTON"Ben, ZOLTON, sizi sevgi ve barış içerisinde selâmlarım. Size, Vela Sektör merkezinden

selâmlar iletirim. Burada size yakında güneş sisteminizi etkileyecek olan durumların kısa bir özetini vermek istiyorum.

Meskûn olan 7 planetin (merkürden satürne) hepsi de dengeleme koşullarından geçmektedir. Sizin planetiniz, bir kaç sebepten ötürü, devinme olayına ait precessional değişimin oluşturacağı duruma mâruz kalacak. Sizin planetiniz ötekilere nazaran çok daha dengesiz durumdadır. Ve siz bu durumdan dolayı, onlara kıyasla, yeryüzündeki halkı korumada aciz kalıyorsunuz. Öteki planetlerin her biri uzay araçlarına sahip olduklarından ve hayat kurallarına göre işler gördüklerinden, kendi halklarını kurtarabileceklerdir.

Âfetlere yol açacak olan jeolojik hareketler, aşağı yukarı üçgün sürecektir. Bu sürede okyanustan kıtalar çıkacak, adalar kaybolacak, med-cezir dalgaları hâlen deniz seviyesinin yaklaşık 180 metre yukarısına kadar yeryüzünü süpürecektir.

Dünya beşerlerine, daha yüksek yerlere taşınmalarına ilişkin bir çok sözde kehânet verilmiştir. Bu aptallıktır. Çeşitli sistemlerden gelen araçlar ve halk, Scharee Sisteminin komutası altında, yeterince taşıyıcı konvoy ve iniş aracı ile, tüm nüfusunuzu 15 dakikalık bir süre içinde yeryüzünden almaya hazırdır. Sözkonusu durum hızla yaklaşmaktadır. Bir tarih veremeyiz ama, şundan kesinlikle emin olunuz ki, bu duruma tamamiyle hâkimiz ve yeryüzündeki niyetleri ve yaşantıları ile buna hak kazanan çaresiz halk kitleleri büyük bir hızla toplanacaklardır.

Bu durum, daha fazla sayıda kasırgılar, faal hâle geçen yanardağlar hortumlar, depremler, med-cezir dalgaları, planetler ve felâket şartları kaydetmenizle giderek daha belirgin hale gelecektir.

Planetiniz bir dengeliliğe ulaştıktan sonra, kara ve okyanus olacaktır. Ve gemilerimiz halkınızı yeryüzüne geri getirecektir."

YENİ ÇAĞ (UZAY GÜNEŞ VAKFI)* * *

Kalifornia`daki YENİ ÇAĞ Gruplarından Solar Space Foundation`ın yöneticisi olan UFO temasçısı Robert Short, UFO Review dergisinin yayımcı-editörü T.G. Beckley`e şu açıklamalarda bulunmuştur:

"Kanaatim şudur ki, Mianlara UZAYLILARIN 2011 yılında yeryüzüne geri döneceklerine ilişkin kehânetler verilmiştir. Ancak, bu tarih bizim takvimimize dayalı olmadığından, çok daha önce gerçekleşeceğinden eminim.

1981`in ortalarına doğru, bir kitlesel inişe tanık olacağımıza inanıyorum. Bu iniş, Büyük Pramitte (Keops) ortaya çıkarılacak ve Mısır’da kadim astronotların bulunduğunu kanıtlayacak olan yeni keşiflerle aynı zamana rastlayacaktır.

Söyleyebileceğim kadarıyla, daha başka inişlerin izleyeceği tek bir büyük iniş vukû bulacak, bundan sadece hükümet başkanları haberdar olmayacaktır. Her meslekten bir çok dünyalı bu inişlerle ilgili olacaktır. İniş, ABD`nin güney batısında yer alacaktır. UZAY GEMİSİ geniş bir düzlüğe inecek ve araç 20-30 metre çapında olacaktır. İçinde, kendi uygarlıklarının temsilcileri olan bayanlar ile erkeklerden oluşmuş karma bir mürettebat bulunacaktır. İniş o tarzda olacaktır ki, ilk kez, bu zamanda dünyamıza geliş sebeplerini tam olarak açıklayacaklardır. UZAYLILAR,

166

Page 167: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

yeryüzünün kabuğunda oluşmaya başlayacak ve depremler ile dünya çapında felâketlere yol açacak olan aşırı derecedeki yer değişimlerinden ötürü gelmektedirler.

Herkesin bu değişimlerden haberdar olması için, radyoyu, telefonları ve televizyonu kullanabilirler."

"Bilgi Çağına Giriş 1981-1982’ isimli Uzaylılarla görüşüldüğüne inanan bir grup tarafından çıkartılan bir kitaptan yaptığımız bu alıntılar 1980-1981`de olacak olaylardan bahsediyordu.

Ancak unutmayalım ki, CİNLERİN en büyük özellikleri palavracılık ve yalancılıktır!.Atarlar, ya tutarsa!..Atarlar, ya yutarsan!..Atarlar, kanarsan, aldanırsan!Esasen, bu NESLİN KIYÂMETİ yaklaştığı zaman, yeryüzünde çeşitli tabîi âfetlerin artacağı,

depremlerin, yanardağ patlamalarının, üç büyük yer yarılması ve batma olayının meydana geleceği, yalancı peygamberlerin türeyeceği ve nihâyet "DECCAL" lâkablı kendisinin ALLAH olduğunu söyleyen olağanüstü bir varlığın yeryüzünde insanları kendisine tâbi kılacağı ve onun da Hz.İSA, tarafından ortadan kaldırılacağı 1400 küsur yıl önceden Hazreti Muhammed aleyhisselâm tarafından haber verilmiştir. Bu konu da hadis kitaplarında çok açık seçik bilgiler vardır, ki bunların bir kısmı da tahakkuk etmiştir.

Nitekim, bugün yeryüzünde pekçok peygamber (!) yaşamaktadır. Kimi insanları UZAY DİNİNE davet etmektedir, kimi de falanca yıldız ya da galaksideki TANRISINA!!!

Hazreti Muhammed aleyhisselâmın bildirmiş olduğu "ALLAH" kavramını anlamış olanlar, bu yalancı peygamberlere ve DECCAL`a aldanma tehlikesinden kendilerini rahatlıkla koruyabilir.

İşte, bu gerçeklerden haberi almayan saf, iyiniyetli, meraklı, araştırıcı dostlarımız, "Din, hurafedir" diye de şartlandıkları için, dini gerçeklerden habersiz oldukları için, çok rahatlıkla bu tür yetersiz bilgili MEDYUMLARA inanmakta ve böylece de CİNLERİN KUCAĞINA DÜŞMEKTEDİRLER.

Sizi sıkmamak için daha fazla detaya girmiyorum. Ama inanın ki, UZAYLILAR adı altında CİNLERİN verdikleri tebliğler içinde, öylesine büyük saçmalıklar vardır ki, çocuklarınız dahi önce gülerler, sonra da bir kenara koyup "daha zevklidir" diyerek çelik-çomak oynamaya giderler.

* * *CİNLER, KENDİLERİNİ ‘’UZAYLI KURTARICILAR’’(!)

OLARAK TANITARAK İNSANLARIN GURURLARINI POHPOHLAYIP SEÇİLMİŞ VARLIKLAR OLDUKLARINA İNANDIRARAK

HÜKÜMLERİ ALTINA ALIRLAREvet, bu UZAYLILARIN işi gücü, insanları, aldatmak, kandırmak, umutlandırmak, korkutmak, seçilmiş

kişiler olduklarına inandırarak gururlarını okşalayıp hükümleri altına almaktır.Evet, kendilerinin kâh "CİN" ya da "ŞEYTAN" olduklarını açıklayıp, gerçekte, çok iyi varlıklar (!)

oldukları masalıyla insanları kandırmaya çalışan; kâh da UZAYLI kurtarıcılar olduğu masalını yutturmaya çabalayan bu varlıklar; çoğunlukla da insanların gururlarını pohpohlayıp, seçilmiş varlıklar olduklarına onları inandırarak hüküm altına almaya gayret göstermektedirler.

CİNLER`in tüm yutturmacalarına karşılık bakın Kur`ân-ı Kerîm`de insanları nasıl uyarmakta, CİNLERİN zararlarını nasıl vurgulamaktadır:

"İBLİS SECDE ETMEDİ; O TOPRAKTAN BEN ATEŞTEN YARATILDIM, dedi?. BÜYÜKLENDİ, KÂFİR OLDU" (gerçeği örttü)... (38-74)

"İBLİS SECDE ETMEDİ; ÇÜNKÜ CİN İDİ..." (18-50)

167

Page 168: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

"CİN" türünden olan varlık, eskiden "Azâzil" ismiyle anılırken, "İNSANA SECDE ETMESİ" emrine muhatab olduğu zaman, iltibasa (yâni ikileme) düşmesi sebebiyle "İBLİS" lâkabıyla lâkablanmıştı!.. Secde etmeyi kabûllenmeyip, tüm insanları azdırmaya yâni "şeytâniyet" vasfını, özelliğini ortaya koymaya karar verince de, bu defa kendisine "ŞEYTAN" diye hitâbedildi. İşte CİNLERE, bu zamandan sonra "ŞEYTAN" lâkabıyla hitâb edilmeye başlandı. Çünkü CİNLER, artık bütün ŞEYTÂNİYETLERİYLE insanlara karşı saldırıya geçiyorlardı...

Bakın "ŞEYTAN" diye anılan CİNLER konusunda Kur`ân-ı Kerîm bizleri nasıl uyarıyor:"ONLAR ALLAH’I BIRAKARAK ŞEYTANI VELİ, DOST EDİNMİŞLERDİ DE, O YOLDA HİDÂYET

ÜZERE OLDUKLARINI ZANNEDİYORLARDI." (7-30)"ŞEYTAN ONLARA YAPTIKLARINI SÜSLÜ GÖSTERDİ VE ALLAH ÖĞRETİSİNDEN SAPTIRDI. "

(29-38) (16-63)"ONLARA VESVESE VERDİ. BEN SİZE DOSTUM, NASİHAT VERİYORUM, DİYE YEMİNLER ETTİ.

GURURLARINI OKŞAYARAK ONLARI ALDATTI." (7-21/22)"EY ADEMOĞULLARI ŞEYTANA KULLUK ETMEYİN!.. O, SİZİN APAÇIK DÜŞMANINIZDIR!..

ŞEYTAN, SİZDEN BİRÇOK KİMSEYİ SAPTIRMIŞTIR!" (36-60/62)"ŞEYTAN ONLARI İDARESİNE ALMIŞ, ALLAH’I ZİKRETMEYİ UNUTTURMUŞTUR. ONLAR,

ŞEYTANIN GRUBUDUR!. ŞEYTANA TÂBİ OLANLAR HÜSRANA UĞRAYACAKLARDIR.""RAHMAN’IN ZİKRİNDEN YÜZ ÇEVİRENE ŞEYTAN MUSALLAT OLUR VE ARKADAŞI OLUR.

SONRA GERÇEKLERİ SAPTIRIR VE ONU HİDÂYETTEN UZAKLAŞTIRIR. ONLARSA, BU DURUMDA HİDÂYETE ERDİKLERİNİ SANIRLAR!." (43-36/37)

"İBLİS’İN, ONLAR (İnsanlar) HAKKINDA TAHMİNİ DOĞRU ÇIKTI. MÜ`MİNLERDEN OLAN GRUPTAN GAYRISI ONA TÂBİ OLDULAR. HALBUKİ, İBLİS’İN, ONLAR ÜZERİNDE ZORLAYICI BİR GÜCÜ YOKTUR. ANCAK, İMAN EDENLE, ŞÜPHEDE OLANLARI AYIRDETMEK İÇİN ONA BU İZİN VERİLMİŞTİR." (34-20/21)

İşte, "şeytânî" özellikleri dolayısıyla böyle tanımlanan CİNLER, sürekli olarak İNSANLARI dinlerinden uzaklaştırmak için ellerinden geleni ardlarına koymamaktadırlar.

Gerçek yapıları, yüzleri, ortamları görülüp bilinemediği için; her ismi takınıp, her konuda her türlü palavra atarak: hayâli evrenler ötesinde evrenler, ötesinde kâinatlar; RAB`lar kübü RAB`lar TANRILAR karesi TANRILAR icâd ederek, insanları oyalayan bir varlıklar şu anda dünya üzerinde, akla gelmeyecek kadar çok insanı kandırmış ve yönetimleri altına almışlardır.

* * *TÜRKİYE’DE NASIL TEŞKİLÂTLAR KURUP YAYILMAYA ÇALIŞTIKLARINA BAKALIM...

Dünya`ya yönelik UZAYLI ve UZAY GEMİLERİ-UÇAN DAİRELER-UFO`lar kandırmacasına dair belgeleri size sunmadan evvel; Türkiye`de nasıl teşkilâtlar kurup yayılmaya çalıştıklarına bakalım...

Bu bölümdeki kuralları ve maddeleri lûtfen dikkatli tetkik ediniz:* * *

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI1991 Üçüncü ayFasikül: 45/ Sayfa: 436"Şimdi de (18) Bütünlüklerin çalışma nizâmından kısaca bahsedelim. Normalde her bir şehirde

oluşturulmasını arzu ettiğimiz üç tane (18) Bütünlük merkezi, esas yansıma odağı olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu Bütünsel merkez, oluşturulduktan sonra aynı şehirde bir çok (18)

168

Page 169: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bütünlükler de kurulabilir. Bir (18) Bütünlüğün temelini oluşturacak ilk 3 kişi Sistemin çalışma nizâmında direkt Akitli görevli sayılmaktadır. Ve bu üçlüden her biri inandığı, güvendiği dostlarından bir tanesini, üçlü Bütünlüğü oluşturan dostların olurlarını alarak, yanına almakla yükümlüdür. Bu şekilde 3 kişi birer yardımcıları = 6 kişi olarak direkt Sisteme bağlanır ve Sistemin Sözcülük görevini üstlenirler. Bundan sonra (18) Bütünlüğün yumağını saracak olan Bireyler, teker teker bu (6) Bütünlüğün olurlarını alarak Bütünlüğe kabûl edilirler.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - -Bu (6) Bütünlükten bir kişi dahi, takdim edilen şahsı kabûl etmez ise, o şahıs Bütünlüğe

giremez. O an, Red eden kişi direkt Sisteme bağlıdır. Ferdi Bilinci bu ortamda asla rol oynıyamaz. Bu şekilde aynı Koordinat düzeyleri Sistemin yardımları ile bütünleşir. (18) Bütünlüğü oluşturan ilk üç Akitli görevli arasında oluşan olumsuzluklar, tüm Bütünlüğün dağılmasına neden olmaktadır. Ancak bundan sonra:

1- Bu üçlü teker, teker birer (18) Bütünlük kurmak zorunluluğundadır. (Bu 18 kardeşin vebalini omuzlarında taşımaktır.)

2- 18 Bütünlüğü tamamlamış dostlar, en son 18’nci Bireyin giriş tarihinden itibaren, bir Dünya yılı dağılmadan görevlerini yaptıkları taktirde 18 dostun hepsinin isimleri bir kağıda yazılarak Dosyada saklanır.(Bu isimler aynı anda Diskete de kaydolur.)

3- (18) Bütünlük içinde meselâ (6) veya (10) ay sonra ayrılmış olan Bireyin yerine gelerek, (18) Bütünlüğü tamamlayacak kişinin, giriş tarihinden itibaren bir Dünya yılı yeniden sayılacaktır. (Bu hususa özellikle dikkat edilecektir. Aksi halde Disket kaydı yapılamaz.)

Sayfa: 4374- (18) Bütünlüğü bir veya daha fazla Dünya yılı yaşatabilen tüm Bireylerden arzu edenler,

Bütünlüklerinden izin istiyerek ikinci bir (18) Bütünlüğü oluşturabilir. (Bu izinde 17 kişinin müsaadesi şarttır. Ve yerine getireceği dostun kabûlü de, 17 kişinin tasvibi ile olacaktır.)

5-ikinci (18) Bütünlüğü kurma teşebbüsünde bulunan Birey, ömür boyu bu (18) Bütünlükten sorumludur. Kurduğu (18) Bütünlüğü yaşatamadığı taktirde ilk (18) Bütünlükteki hakkını da kaybetmektedir.

6- Bu çalışma Nizamı, direkt üst Realitelerin çalışma Nizamıdır. Ve Planetinize aynen aktarılarak tatbiki arzu edilmektedir.

7- HİÇ BİR (18) BÜTÜNLÜK SİSTEMİN VERDİĞİ ÇALIŞMA DÜZENİNİN DIŞINA ÇIKAMAZ.8- Her bir (18) Bütünlük kendi bünyesinde mesuldür.9- (18) BÜTÜNLÜKiÇİNDE HİÇ KİMSE BİRİ BİRİNİ YETİŞTİRMEYE VE FERDİ DÜŞÜNCELERİNİ

EMPOZEYE YETKİLİ DEĞİLDİR.10- Hiç bir 18 Bütünlük, diğer 18 Bütünlüklere DÜNYEVÎ BİLİNÇLERİ DOĞRULTUSUNDA ASLA

ÖNERİ GETİREMEZ VE KINAYAMAZ.11- (18) Bütünlük içinde her Birey sadece kendinden sorumludur. (FERDI BİLİNÇLERİiLE

KARDEŞLERİNİ TENKİT ETMEK FİŞLERİN KIRILMASINA NEDENDİR.)12- (18) Bütünlüğe tâlip olmak, insanî bir sorumluluktur. BURADA ALLAH’IN HUZURUNA

KABUL İMTİHANLARINA RIZA GÖSTERİP, ÖZDEN AKİT VERİLİR.13- Bu (18) Bütünlüğe gireceklerin ileri Bilinç ve Bilgi sahibi olması söz konusu değildir. Sadece

Akıl - Mantık - Şuur Bütünlüğü içinde Biat Bilinci ile istenilen görevleri aynen ve segi Bütünlüğü ile yapmaları kâfi görülmektedir.

14- (18) Bütünlükteki her Birey, her hafta, kendi seçeceği özel görev gününde Bilgi Kitabının Birinci Fasikülünü teşkil eden (9) sahifelik Bütünlüğünü dağıtmakla yükümlüdür. (Bu serviste

169

Page 170: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Kitabın Özellikleri dil ile anlatılacaktır.).. O gün, aynı Koordinat doğrultusunda yansımalar teker, teker fişlenerek (ana) diskette toplanmaktadır. Aura yansımaları bu disketler aracılığı ile yapılmaktadır.

15- (18) Bütünlük içinde bulunan Bireylerden her hangi birisi değişik nedenler ile o hafta fasikül servisini yapamaz ise, diğer hafta aynı görev gününde elinde kalan fasikülleri servisle mükelleftir. (Bu bir karma yükümlülük programıdır.) Baka gün yapılan servislerin kaydı yapılmaz. Özel görev günlerini diğer günlerle değiştirebilirler.

17- 18 Bütünlüğe çok mühim mâzeretleri nedeni ile o gün gelemeyen Bireyler, (18) Bütünlüğün çalışma gününün sabahında, daha önce tesbit edilen bir telefona muhakkak mâzeretlerini bildirmekle yükümlüdürler. (En uzak bir kıt’ada bile olsalar). Bu bir sorumluluk programıdır.

18- O gün telefon ile bağlantısı yapılan Bireyin Aura’sı Plan tarafından bulunduğu (18) Bütünlüğe yansıtılarak Aura zinciri tamamlanır.

19- Bu çalışmayı kendine güvenen, kişiliğine sahip, yükümlülüğünün Bilincinde olan, hoş görülü, sevecen her Birey tâlip olabilir.

20- Bu çalışma nizamında HİÇ BİR ZORLAMA, MECBURİYET, EMPOZE YOKTUR. Sistemin arzu ettiği çalışma doğrultusunda hareket etmeyi kabûllenen herkes (18) Bütünlükte çalışabilir.

21- Otomatizmaya bağlı bu çalışma düzeninde olumsuzluk yaratan her hangi bir Birey, kendini otomatikman ortamdan diskelifiye etmektedir.

22- (18) Bütünlük içinde YAPILMASI ZORUNLU OLAN GÖREVLERİNİ yapmayan veya yapamayan dostların yerine Sistem, daima daha sorumlu dostları transfer edecektir.

23- Dağılan bir (18) Bütünlüğün yerine daima kalan kişiler ile derhal bir (18) Bütünlük kurdurulacaktır.

24- Sistem hiç bir şekilde durmaz. Dağılan Bütünlüklerin yerine daha çok Bütünlükler devreye alınacaktır.

25- Eskiden Bireysel Düşünce Formları ile oluşturulan Birleşik Alan’lar şimdi zamanın darlığı nedeni ile Kitlevi Yansıma Sistemleri olarak devreye alınmıştır.

26- Bu yansıma Sistemi, Otomatizmaya değin bir düzenin, aynı çalışma düzenine sergileyecek tüm (18) Bütünlüklere bağlıdır.

Sayfa: 43827- Bu (18) Bütünlükler istenilen düzeye gelinceye kadar olumsuzluklar, çalışma nizamının

fişlerini kırarak yeni baştan (18) Bütünlükler kurdurulacaktır. (18 Bütünlüğün içinden (1) kişi dahi kalmış olsa)

28- Bu şekilde zaman süreçlerinde yapılan çalışmalar ile istenilen mükemmel yansıma Bütünlüğü oluşturulacaktır.

29- Her bir (18) Bütünlük bir yansıma odağıdır.30- Her bir (18) Bütünlük Bilgi Kitabının Realite Boyutundaki misyonudur.31- Bu misyonluk direkt RAHMAN düzeyine bağlı olarak çalışmalarını sürdürmektedir.32- Yapılan çalışmalar ile Bilgi Kitabı, sizlerin düşünce formlarınızın yansıması neticesi

Aurasını, RAHMAN Boyutunun Evrensel nizamında oluşturacaktır.33- Bu Bilgi Kitabı Birleşik Alanı, üç Kozmik çağ boyu oluşacak, ancak ondan sonra Kâinatlar

nizamına yansıma programı ele alınacaktır.34- Hâlen Kâinatlar nizamında Birleşim Programları devrededir.

170

Page 171: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

35- Bilgi Kitabı halen üç Bütünlüğe yansıtılmaktadır. Burada oluşturulan ilk yakın Manyetik Aura burada Bütünleşerek diğer Bütünlüklere Kitabın çekirdeği olan Planetinizden yansıma Sistemi ile yansıtılacaktır.

36- Şu an nasıl sizlere Kozmik Yansımalar ile ulaşılıyor ise ve Kitap size nasıl bu yol ile yazdırılıyor ise Birleşim Kitabı olan Bilgi Kitabı da, aynı yol ile o düzenlere yansıtılacaktır

37- Bu yüzden (18) Bütünlüğün çalışma düzeni (verilen direktifler doğrultusunda) Bilgi Kitabı Manyetik Aurasının oluşumu için Elzem ve çok mühimdir.

38- Her bir (18) Bütünlük aynı Koordinat doğrultusunda yapacakları görevlerden teker, teker sorumludur.

39- Şu an sizlerden istenilen aynı Koordinat doğrultusunda yansımada (Bilgi Kitabı) söz konusudur.

40-(18)BÜTÜNLÜKLER İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALARDA, BİLGİ KİTABININ DIŞINDA DEĞİŞİK KANAL KONUŞMALARI VE BAĞLANTILARI YAPILAMAZ. DEĞİŞİK MESAJLAR OKUNAMAZ, BİLGİ KİTABININ TARTIŞMASI YAPILAMAZ. (AURANIN KIRILMAMASI İÇİN)

41- Arzu edilirse Bilgi Kitabı (18) Bütünlük ortamında sadece BİAT BİLİNCİ İLE OKUNABİLİR.42- (18) Bütünlük henüz adet olarak tamamlanmamış ise, asla istenilen yansıma temin edilemez.

(Yansımayı sadece 18 Bütünlük oluşturur.) Bu yüzden şimdilik Sistem Karma Yansıma Programını devreye almıştır.

43- Her şehirde oluşmuş olan (18) Bütün lük veya daha fazlası her Ay bir Sevgi Bütünlüğü olarak bir arada toplanacak bu şekilde Planetinizden ilk defa direkt Grup yansımaları yapılacaktır.

44- Bu yansımalar Bilinç Bütünlüğü ile değil, Sevgi Bütünlüğü ile oluşturulmak tadır. Halbuki direkt Koordinat yansımaları, Bilinç Bütünlükleri ile oluşturulmaktadır.

45-İleri yıllarda Planetinizde bu Bilinç Bütünlükleri ile direkt yansımalar yapılaca ğına inanıyor ve sizlere güveniyoruz.

46- Sizlere Bilgi Kitabının çalışma ve yayılma düzeni daha önce Sistem tarafından bildirilmiştir. Şimdi de 18 Çalışma Nizamını bildiriyoruz.

47- Aynı Koordinat doğrultusunda yansıma yapacak (18) Bütünlükleri Oluşturmak istiyen dostların, yukarıda madde, madde yazdırılan yükümlülüklerin tümünü teker, teker okuyup, hazmederek Bilinçli bir şekilde tatbik edip, gösterilen yolda Sevgi Bütünlüğü ile yürümeleri en olumlu sonuçları oluşturacaktır. Bilgilerinize sunulur.

SİSTEMSayfa: 439BÜTÜNLENEN BİLİNÇLERE BİLGİDİR(Düşüncelere cevaptır)Mevlânamız;Size (18) Bütünlükler hakkında çok açık bir mesaj vermek istiyoruz. Mesajın daha iyi anlaşılması

ve hiç bir yoruma açık olmaması için, madde, madde yazdırılması ön görülmüştür. Yazınız lütfen:1- (18) BÜTÜNLÜK İÇİNDE ASLA HİÇ BİR BİREYSEL DÜŞÜNCEYE YER YOKTUR.2- (18) Bütünlük içine gireceklerde hiç bir zorlama söz konusu değildir.3- (18) Bütünlük bir Vahdet Ortamına taleptir.4- (18) Bütünlüğe davet edilen Birey önce KENDİNİ, KENDİNDE DENETİME ALMA

ZORUNLULUĞUNDADIR.

171

Page 172: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

5- (18) Bütünlük içine gireceklerde istek, Düşünceden kaynaklanan bir olgu değildir. Bu kendini Bütünleşmiş hisseden bir Bireyin Göklerin imtihanına talebidir.

6- BU BİR ANDTIR, BU BİR BİATTIR BU ALLAH’IN YOLUNDA YAPILAN HİZMETE GÖNÜL MÜHÜRÜ VURMAKTIR.

7- Her bir (18) Bütünlük içinde Birey kendi kendinden mesuldür.8- (18) Bütünlük içine asla Dünyevi sorunlar giremez. Bu gibi ortamlarda daima Evrensel

Yansıma Fişleri zedelen- mektedir.9- (18) Bütünlükte her Birey, ANA karnındaki KARDEŞ’ten öteye bir Bütünlüktür.10- Bu Bütünlük, EVRENSEL KARDEŞLİK`tir. Ve Evrensel Kardeşlikte hiç bir ART NİYET söz

konusu değildir.11- Yukarıda sayılan hasletlere ulaşamamış Bilinçler kendi Arzuları ile Otomatikman Sistem

tarafından diskalifiye edilirler.12- (18) Bütünlük içinde Alınganlık, Şüphe, Kızgınlık, Kin, Nefret, Sevgisizlik, yansıma Sistemine

göre bu olguları taşıyana Güçlenerek geri döner.13- (18) Bütünlükte tam bir Sevgi - Saygı - Kardeşlik temeli oluşuncıya kadar Koordinatların

Denetimi Sistemin kontrolundadır.14- Bu kontrol (18) Bütünlüğü oluşturan insanî Bilinçlerin, aynı Bilinç Potasına oturuncaya

kadar devrededir.15- Şu an (18) Bütünlükleri teşkil eden Bütünlüklerin içinden, aynı Koordinat düzeyinde

yansıma yapanlardan, bir Karma (18) Yansıma Bütünlüğü oluşturulmaktadır.16-İleri Geleceklerde bu Bütünlüğü Hakiki insan Bilinçleri oluşturacaktır17- Bu insanî Bütünlük Sevecen - Sabırlı - Hoş görülü - Affedici - Düşmanı bile baş tacı

yapabilecek, kendisi dahil hiç kimse hakkında ters bir düşünce taşımayacak bir Bütünlük olacaktır.

18- BU BÜTÜNLÜK IÇINE GİRMEK EVRENSEL BIR AKİTTİR. GÖKLERİN SESİNE SESLENİŞTİR. ALLAH`A YAKARIŞ DEĞİL, O`NA YÜKSELİŞTİR.

19- (18) Bütünlük bir Misyonluk çalışmasıdır. Evrensel Auraların oluşumudur. Ve her bir Manyetik Aura bu güne kadar böyle Bilinçlerin Bütünlük Yansımaları ile oluşmuştur.

20- MUSA-İSA-MUHAMMED Misyonlarının Manyetik Alanları ve Evrensel Bütünlükleri bu yollar ile oluşturulmuştur.

21- O Dönemlerin Bireysel Misyonlukları o Bireyin Kurtuluşu ile alâkalı bir çalışma nizamı idi. Ve ALLAH`ın yolunda bir hazırlanış idi.

22- Şimdi ALLAH`ın Öz Boyutunda BİLGİ KİTABI Manyetik Aurasını (18) Bütünlüğün Kitlevi Bilinç Yansıması oluşturacaktır. (Aynı Koordinat düzeyinde)

* * *UZAYLILARIN (!) FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ OLMAYAN,

TARTIŞMANIN YASAK OLDUĞU HÜRRİYET ORTAMI!!!İnsanların evrensel gelişmesi için sonsuz hoşgörü, sevgi, fikir özgürlüğü gibi hususlardan dem vuran

UZAYLILARIN, Türkiye`de kurmak istedikleri teşkilâtta uyguladıkları kurallara dikkat edelim:* * *

"BÜTÜNLÜKLER İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALARDA, BİLGİ KİTABININ DIŞINDA DEĞİŞİK KANAL KONUŞMALARI VE BAĞLANTILARI YAPILAMAZ!

DEĞİŞİK MESAJLAR OKUNAMAZ!..

172

Page 173: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

BİLGİ KİTABININ TARTIŞMASI YAPILAMAZ!..BÜTÜNLÜK İÇİNDE ASLA HİÇBİR BİREYSEL DÜŞÜNCEYE YER YOKTUR!BÜTÜNLÜK HAKKINDA BUGÜNE KADAR VERİLMİŞ ÖNERİLERE HİÇBİR İNSANİ DÜŞÜNCE

TATBİK EDİLEMEZ!..BU BİR ANDTIR, BU BİR BİATTIR; BU ALLAH`IN YOLUNDA YAPILAN HİZMETE GÖNÜL

MÜHÜRÜ VURMAKTIR!.BİLGİ KİTABI BÜTÜNLÜK İÇİNDE SADECE BİAT BİLİNCİ İLE OKUNABİLİR!BU BÜTÜNLÜK İÇİNE GİRMEK EVRENSEL AKİTTİR!

* * *Evet, şimdi Kur`ân-ı Kerîm`in çok önemli bir uyarısına bir kere daha kulak verelim. Bakın 6. sûrenin

128. âyeti ne diyor:"EY CİN TOPLULUĞU, İNSANLARIN EKSERİYETİNİ HÜKMÜNÜZ ALTINA ALDINIZ."CİNLERİN, çeşitli isimler altında insanları yönetimleri altına almaları konusundaki Kur`ân uyarısı,

düşünebilen beyinler için son derece önemlidir.* * *

UZAYLILAR(!), ‘’ÖLÜM’’ GERÇEĞİNİ NASIL SAPTIRIYORLAR?

İslâmî kaynaklarda yukarıda anlatıldığı üzere olan ÖLÜM GERÇEĞİ bakın ana esaslar sâbit kalmak şartıyla; fakat dünyada hazırlanılması için yapılan çalışmalardan hiç bahsedilmeden nasıl saptırılarak anlatılmaktadır:

* * *ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABIFasikül: 29/Sayfa: 267"Yedi gök bilgisi, DÖRDÜNCÜ BOYUTTA alınır. Buraya CENNET boyutu denir. Bu boyutta dört

katman vardır. Burası ikinci evrim durağıdır. Burada 7 gök bilgisi evrimine tâbisinizdir. Bu boyutta da dünyadaki gibi BİYOLOJİK BEDENLE yaşarsınız. Ancak şu farkla ki, dünyaya doğarak gelir, bedenli yaşarsınız. Buraya dünya bedeninizi terk ederek, buradaki hazır bedeninize IŞIK BEDENİNİZE ışınlanarak DİRİLİRSİNİZ. Ve 30 yaşındaki formunuzla, anında ayağa kalkarsınız. Bu boyutta hiç yaşlanmadan evriminizi tamamlarsınız."

* * *Hatırlayacaksınız, 86. sayfada "CENNET, CİN, ŞEYTAN YOKTUR" diyen kitap daha sonraki yıllarda

verilen tebliğlerde tamamiyle reddedildi ve hepsi de ayrı ayrı yerlerde kabûl edildi.Zaten CİNLERİN yaptıkları iş de, çoğu dinî kaynaklarda mecaz yollu anlatılmış hususları alıp, tevil

ediyoruz yaftası altında saptırıp din dışı apayrı gerçeklermiş havası içinde insanlara yuturmaktır.İşte bu yutturmacaların bir başka türü de UZAY GEMİLERİNDEN, uzayda dolaşan çeşitli UFO`lardan

veriliyormuşçasına MEDYUMLARA verilen tebliğlerdir.* * *

CİNLERİN MANTIK OYUNLARINDAN KURTULUŞ YOLU, İMAN İPİNE SARILMAKTIR!

Bu "İMAN" yoluna karşılık, şeytânî cinler de senin vehmini tahrik edecek; aklına, çeşitli şartlanma yollu edindiğin verilerle oluşmuş mantığa dayalı fikirler getirecek; böylece de seni imanının gereği olan şeyi yapmaktan alıkoyacaktır..

173

Page 174: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Yani, cinler seni "ALLAH" yolunda mantık oyunlarıyla vurmak isteyeceklerdir ki; bundan da tek kurtuluş yolu "İMAN" ipine sarılmaktır!

İşte bu yüzden Din, "iman" esası üzerine kurulmuştur!.* * *

KİŞİ ALLAH’I ZİKRETTİKÇE CİNLER ONDAN UZAK DURUR; VESVESE VEREREK DÜŞÜNCELERİNİ BULANDIRAMAZLAR!

Bkz. Z / Zikir* * *

CİNLER ALICILARI GÜÇLENMİŞ BEYİN SAHİPLERİNİ, KENDİLERİNİ BİRŞEY ZANNETTİREREK YOLDAN ÇIKARTIRLAR!

Bkz. K / Kulluk / “Allah Kulu” olmaktan daha üstün bir derece asla yoktur! * * *

"OKUMA"NIN CİNLER ÜZERİNDEKİ TESİRLERİ NELERDİR?

Herhangi bir sebeple CİNlerden birinin veya birkaçının etkisi altına girmiş kişiler, genellikle Türkiye ve diğer İslâm Milletler Ülkelerinde "Okunma" yoluyla tedaviye veya bu dertlerinden kurtulmaya çalışırlar.

Bazı yerlerde "CİNCİ Hoca" nâmıyla adı yayılmış kişiler, bazı yerlerde de çeşitli tarikat şeyhleri bu gibi kişileri okuyarak iyileştirirler, yani "CİNlerin etkilerinden" kurtarırlar.

Bunların bir kısmı gerçekten bu tip olaylarda zor duruma düşen kişileri "okumak" suretiyle iyi edebilmekte; ve bu yaptıklarına karşılık olarak da, ne para ve ne de bir hediye almamaktadırlar.

Buna karşın, bu işi parayla yapan ve aslında hiç bir özellikleri olmayan nice istismarcı kişiler dahi mevcuttur.

Burada şunu belirtelim ki, gerçekten yetkili olan kimseler bu yaptıkları iyilik sonunda kesinlikle karşılık ne hediye ne de para almazlar; alanlar ise genelde hep bu işin istismarcılarıdır.

Peki, acaba "okuma" ile ne gibi bir durum ortaya çıkmaktadır ki, CİNler etki altına aldıkları kişileri serbest bırakmakta ve ellerini çekmektedirler?.

Şimdi elimizden geldiği kadar bunu açıklamaya çalışalım.CİNlerin yapısının birtakım ışınlardan meydana geldiğini daha önceki bölümlerde açıklamıştık...Kezâ, "insan"ların da yapısının dalgalardan meydana geldiğini ve insan bedeninin her an bir takım

ışınlar yaymakta olduğundan söz etmiştik...BÜYÜ konulu bölümde de bahsettiğimiz gibi; insanın her an yaydığı bu ışınlar, belirli kelime veya

kelime gruplarının tekrarıyla bir noktaya yoğunlaştırılabilmekte; ve devamlı olarak o yapıya yönelik ışınlar yayma durumu ortaya çıkmaktadır.

Bu ışınlar için mesafe kaydı olmadığı gibi, istenilen bir noktaya da eriştirilebilmektedir. Çünkü, ışınların hızı ve yapısı hakkında daha önce de bilgi verdiğimiz gibi, onlar yer ve zaman tanımamaktadırlar.

İşte bu sebeple, CİNlerin kaydı altına girmiş bir kişi, "okur" kimselerden birine götürüldüğünde; önce onu kaydı altına alan CİNİN kimliği ve durumu tesbit edilir.

Sonra, ona, o kimseyi serbest bırakması için emir verilir. Ancak, o CİNİN bu emri kabul edip etmeyeceği şüphelidir...

174

Page 175: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Ondan sonra kişi "okumaya" başlar... Yâni, belirli kelime veya kelime gruplarına devam ederek, o CİNİN yapısına etki edecek, onu yaralayacak ölçüde ışınlar yaymaya başlar... Âdetâ beynini laser tabancası gibi kullanarak o CİNE ateşe başlar!.

Bu durumda o CİN için iki yol vardır; ya o okumaya devam eden kişiyi de etkisi altına almak, kendine bağımlı hâle getirmek; ya da emirlerine boyun eğmek...

Bunun dışında üçüncü bir yol daha vardır ki, o da ölmesidir!. Buna da bu kişiler arasında "yakmak" tâbir edilir!. Yâni, CİN elini kişiden çekmediği takdirde yanmakla, yâni ölmekle yüzyüze kalır.

Ve genellikle olay, CİNİN ölümüyle veya kullanılan tâbiriyle "yanmasıyla" son bulur ve böylece o kişi kurtulmuş olur!.

Bazan da, bu defa CİNİN ailesinden diğer bir CİN işe el atar ki, böylece iki - üç CİNİN yanmasına kadar iş uzar.

Bugün iç sıkıntıları, boğulurcasına haller, çeşitli şeyler görme veya işitme olayları, özellikle kadınlarda görülen sık yıkanma halleri ve bunlara benzer çeşitli durumlar çok büyük bir yüzde ile CİNlerden ileri gelmektedir... Ancak bu durum henüz tıb olarak tesbit edilemediği için, geçici tesirleri uyuşturucu ilaçlarla tedaviye çalışılmaktadır ki, çoğu zaman da bu tedaviler bir netice vermemektedirler.

Bu tip olaylardan sonuç alması için, Tıbbın yapacağı tek bir şey vardır, o da CİNLERİN varlığını kabul edip, bilimsel olarak onlarla mücadele yollarını öğrenmektir.

Aksi takdirde elektro-şok veya uyuşturucu bir takım ilâçlarla sonuca varmak imkânsız olarak kalacak; ve bu yüzden de halk, özellikle bu çeşit olaylarda sonuca gidilememesinden dolayı Tıb`dan soğuyacak, uzaklaşacak ve bir takım istismarcı hocalar peşinde koşacaktır.

Allah’a inanan ve sığınanı büyü tutmaz!.* * *

ŞEYTANLARA (CİNLERE) KARŞI AKTİF VE PASİF KORUNMA SİSTEMLERİ

1-Rabbî enniy messeniyeş şeytanu binusbin ve azâba. Rabbî eûzü bike min hemezâtiş şeyâtıyni ve eûzü bike rabbî en yahdurun. Ve hıfzan min külli şeytânin marid.”

(Sad:41- Mü’minun: 97-98-Saffat:7) Rabbim şeytan bana sıkıntı veriyor ve işkence yapıyor. Rabbim şeytanların kışkırtmalarından

sana sığınırım; ve yine sana sığınırım onların çevremde bulunmalarından. Ve bütün reddedilmiş azgın şeytanlardan koruduk!

 2-"KUL EUZÜ"LER  a-Kul, eûzü birabbil felâk, min şerri ma halak, ve min şerri gâsikin izâ vakab, ve min şerri

neffassâti fil ukad, ve min şerri hâsidin izâ hased.  De ki: Sığınırım rabbine felâkın, halkettiklerinin şerrinden, ortalığı basan karanlıkta oluşacak şeylerin

şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden ve hased eden hasedçilerin şerrinden. b-Kul, eûzü birabbin nâs, melikin nâs, ilâhin nâs, min şerril vesvasil hannas, elleziy yuvesvısu

fiy sudûrin nâs, minel cinneti ven nâs.De ki: Sığınırım bütün insanların rabbine, bütün insanların melîkine ve bütün insanların ilâhına; o sinsi

vesvese verenin şerrinden ki, vesvese verir insanların içine kimi cinden kimi insten!3-ÂYET-EL KÜRSİAllahû lâ ilâhe illâ hû, elhayyul kayyum, lâ te’huzûhu sinetün velâ nevm, lehu mâ fiys semâvâti

ve mâ fiylard, men zelleziy yeşfeu indehu illâ biiznih, yâ’lemu ma beyne eydiyhim ve ma halfehüm,

175

Page 176: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

velâ yuhıytûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şa’e, vesiâ kürsiyyühüs semâvâti vel arda, velâ yeuduhu hıfzuhuma, ve huvel âliyyül azıym.’

ALLAH ki, Tanrı yoktur ancak O vardır, diridir ve kendi kendine kâimdir; ne uyuklaması ne de uyuması sözkonusudur; yerde ve göklerde ne varsa O’nun içindir; O’nun katında kim şefaat edebilir ki izni olmaksızın; bilir önlerinde ve arkalarında olanların hepsini; izni olmadan ilminden bir şeyi kapsamak mümkün değildir; kürsüsü, semâları ve yeri içine almıştır; koruması dışında bir şey kalamaz; yüce ve azâmet sahibidir.

* * *CİNLERİN her türlü zarar veren tesirlerine karşı Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan bir iki duâ âyeti, beraberce

okunduğu zaman son derece tesirli olmaktadır. “Sad” Sûresinin 41. âyeti olan kısmı Eyyûb aleyhi’s-selâm okumuştur. "Mü’minun" Sûresinin 97 ve 98. âyetleri olan kısmı ise Cenâb-ı Hakk tarafından Rasûlullah salla’lâhu aleyhi ve sellem’e öğretilmiştir.

CİNLER tarafından kandırılmış bulunan herkes bu duaya devam hâlinde çok büyük faydalar görür.MEDYUMLAR, RUHLARLA, UZAYLILARLA GÖRÜŞTÜKLERİNİ SANANLAR; KENDİNİ EVLİYA,

ŞEYH veya MEHDÎ zannedenler bu duâlara şayet bir süre devam ederlerse, o zannı oluşturan tüm veriler kesiliverir.

* * *Bu duanın tesirli olabilmesi için bir kaç yol vardır;1.Kişinin kendisinin, üzerindeki etki kesilene kadar hergün sabah ve akşam 200 veya 300 kere bu

duayı okuması ve ayrıca her okuyuşta bir sürahi su içine nefesini de üfleyerek ve daha sonra da o suyu içerek bünyesini güçlendirmesi.

2. Güvenilen sâlih birkaç kişinin biraraya gelerek o kişinin üzerine üçyüzer kere okumaları ve bu arada ortada geniş ağızlı bir kap içinde su bulundurmaları ve daha sonra o kişiye peyder pey bu suyu içirmeleri. Mümkünse o kişinin kendisinin de bu dualara devamı.

3. Ayrıca bu kişinin hergün 41 defa "Kul eûzü birabbil felâk" ve "Kul eûzü birabbin nâs" sûrelerini sabah akşam okumaları.

Şayet bunların hepsi bir arada yapılırsa daha kolay neticeye ulaşılır.* * *

Burada şunu da belirtmeden geçmeyelim.Gerek "Âyet-el Kürsî" ve gerekse "Muavvizeteyn" denilen "Kul eûzüler" pasif korunma

sistemleridir. Kişinin beyin gücünü kuvvetlendirmeye, ruh gücünü kuvvetlendirmeye ve koruyucu manyetik kalkan içine almaya yarayan formüllerdir.

Yukarıda verdiğimiz âyetler ise tamamiyle aktif formüldür!. Yani kişi bu dualara devam ettiği zaman; o kişinin beyni laser tabancasının ışını gibi, fakat çevresine yaygın olarak öyle bir mikrodalga yayın yapmaktadır ki; bundan bütün CİNLER rahatsız olmakta ve uzaklaşma zorunluluğunu hissetmektedirler.

Burada ayrıca şu hususu da belirtmeden geçmeyelim:CİNLERİN musallat olduğu kişiler ve CİNLERİN çeşitli etkileme sistemleri hakkında “RUH İNSAN CİN”

isimli kitabımızda ve "RUH CİN MELEK" isimli video kasetimizde son derece geniş kapsamlı bilgi vermeye çalıştık; İlâhî lûtfu inayet neticesinde. Burada şunu da özellikle vermek istiyorum.

* * *CİNLERİN etkisi altında olan kişiler, bu duaları okumaya başladıkları zaman, önce içlerinde büyük

sıkıntı duyarlar. Hattâ bırakın kendilerinin okumasını; çevresindekiler okumaya başlasa, hemen oradan uzaklaşmak isterler.

176

Page 177: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

Bunun sebebi, bilinçleri dışında kendilerini elegeçirmiş olan cinlerin o dalgalardan zarar görerek uzaklaşmak istemeleri ve onları da yanlarında götürmeyi arzulamalarıdır.

Sıkıntının arkasından, ateş basması, tepeye ateş çıkması gibi haller hissedilir, avuç içlerinde terlemeler görülür. Cinlerin etkisi sonucu; adrenalin salgısının kana karışması neticesi hissedilen şeylerdir bunlar.

Şayet kişi bütün bunlara dayanabilir ve kendisi de duaya devam edebilirse, birkaç gün içinde bu sıkıntıları azalır ve rahatlamaya başlar. Bütün mesele, kişinin iradesini kullanıp, direnebilmesi ve korkuyu atabilmesindedir.

Bu bahsettiğimiz duaların tatbiki için de, bize göre, hiç bir hocaya gidip para kaptırmanın âlemi yoktur!. Kişinin kendisi veya güvendiği yakın dostları, bunu rahatlıkla yapabilirler.

Allah cümlemizi bu konuda bilinçlendirsin ve CİNLER’in elinde oyuncak olup, elâleme rüsvây olmaktan korusun.

* * *RÜYADA BİLE, “KÂBUS” ADI VERİLEN

GÖRÜNTÜLER ANINDA OKUNACAK “KORUYUCU MANYETİK ALAN OLUŞTURAN” ZİKİRLER

“Cin”lere karşı kişide “koruyucu manyetik alan oluşturan” zikir şudur:1 – Lâ havle velâ kuvvete illâ billah!..2- Rabbi enniy messeniyeş şeytânu binusbin azâba, Rabbi eûzü bike min hemezâtiş şeyâtıyni

ve eùzü bike en yahdurun. Ve hıfzan min külli şeytânin marid. (Sad: 41 – Mü’minun: 97/98 – Saffat 7)Kezâ rüya hâlinde bile, “kâbus” adı verilen görüntüler anında, ya da “cin”lerin musallat olmaları

hâlinde, bunlar birkaç yüz defa okunursa, üzerinizden bu baskının derhal kalktığını görürsünüz.* * *

ŞAKRA(CHAKRA)Seksin, kişide kendini beden olarak hissetme hâlini nasıl meydana getirdiğini anlayabilmek için bazı

eski kaynaklara bakmak gerekir.Bu eski kaynaklara göre, insan bedeninde yedi şakra vardır... Baş`dan vucudun alt kısımlarına, kuyruk

sokumuna doğru sıralanmış yedi şakra. Yani, yedi enerji merkezi mevcuttur. Bu yedi enerji merkezinin yedincisi de kuyruk sokumuna yakın bir noktada.

Bu enerji merkezinin harekete geçmesi, kişideki seks duygusunu, kendini beden kabul etme duygusunu kuvvetlendirir; ve bunun neticesinde de “Ruhânî güçlerini”, mâneviyata yönelme duygusunu kaybetme sonucunu meydana getirir! Özellikle “anal seks”in yasaklanmasının gerçek sebebi de budur!

* * *7.ŞAKRA...

PİNEAL GLANDChakralardan yedincisi olan Pineal gland, insanda soyut kavramların başladığı ve değerlendirildiği

alandır... Bunun faaliyeti beyinde düşünsel yaşama boyut atlatmaktadır…İnsan ezbercilikten ve taklitçilikten çıkmadan düşünerek yaşayamaz.

* * *CUMA GÜNÜ VE GECESİ

Bkz. C / “Cem” makamı

177

Page 178: ALLAH VE S STEM / AHMED HUL S 'DE KAVRAMLAR · Web viewKAVRAMLAR.. C Av. Asuman Bayrakcı Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED 'in (aleyhisselâm)

* * *CUMA NAMAZI

Bkz. N / Namaz* * *

“ÇOKLUK”Bkz. K / Kesret

* * *CÜZİ İRADE

Bkz. İ / İrade* * *

ÇOCUK ALDIRMA (KÜRTAJ)120.GÜNDEN SONRA ÇOCUK ALDIRMA

CİNAYET HÜKMÜNE GİRER! Cenin 120. günde, beyin çekirdeğiyle ilk kozmik ışınları değerlendirecek düzeye ulaşır.Ulaşmış olduğu bu kapasitede, “bir melek gelir ve ruhu üfler”. Yani, gelen kozmik ışınlar bu beyinde

“kişilik ruhu” veya “insan ruhu” denilen dalga üretimini başlatan ilk hareketi meydana getirir.Beynin 120. günde ulaştığı bu kapasite ile, kozmik ışınların etkisi sonucu ölümötesi yaşamda devamını

sağlayacak olan dalga bedeni üretmeye başlaması olayına din terminolojisinde “bedene ruh üflenmesi” tanımı getirilmiştir!.

İşte bu anda “kişisel ruh” yani “insanî ruh” meydana gelmiş, yaratılmış olur!. Bu andan evvel, “bireysel ruh” mevcut değildir!.

Bu sebepledir ki, eğer 120. günden sonra çocuk alınırsa cinayet hükmüne girer!.Zîra, 120. günde cenindeki beyin çekirdeği, "dalga bedeni" yani "kişilik ruhunu" üretmeye

başlamıştır ki, ceninin öldürülmesi hâlinde dahi, bu "ruh" yaşamına sonsuza dek devam eder.

178