allah ile aldatmak - okumedya.comŸar nuri Öztürk - allah ile aldatmak.pdf · tÜrkİye'yİ...

385

Upload: others

Post on 20-Sep-2019

29 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

TÜRKİYE'Yİ KEMİREN İHANET ALLAH İLE ALDATMAK Prof Dr YAŞAR NURİ ÖZTÜRK İSTANBUL - 2008 Kırkaltıncı Baskı GİRİŞ NASIL BİR ZULÜM KARŞISINDAYIZ? Birinci Bölüm ALLAH İLE ALDATMANIN KİMLİĞİ Kur’ana Göre Aldatma ve Aldanma Allah ile Aldatmanın Temel Aracı: Şeytan Evliyası .............................25 Evliyacılık veya KaradulTutkusu......................................................................................27 Mürşit Lakaplı Müşrikler .....................32 Allah ile Aldatmanın Dayanağı: Dine YalanSöyletmek………………………………..37 Allah ile Aldatanların Aradığı Kitle: Raiyye

40 Allah ile Aldatmanın Üç Dayanağı ................................................................46 Allah ile Aldatmanın Sivil Destek Kuruluşları 49 Allah ile Aldatmanın Hüküm Odakları ...............................52 Takva veya Dindarlığın Allah ile Aldatma Aracı Yapılması .....................56 Takva Bumu?.....................................................................................................................64 Allah ile Aldatmanın Öncüleri: Din Sınıfı Dinciyi Dindar Yerine Koyma Aldatmacası Allah ile Aldatanlar ‘Emin’ Değiller Allah ile Aldatılmamız Ne Zaman ve Nasıl Başladı? İkinci Bölüm 69 73 76 ................81 ALLAH İLE ALDATMANIN TAHAKKÜM TEOLOJİSİ Allah ile Aldatanların Tahakküm Teolojisi 87 Müslüman Kendi Diniyle Vuruluyor 91 Allah ile Aldatanların Şeriat Oyunu 97 Allah Aldatma Aracı Yapılınca 101 Allah ile Aldatmanın İlk Adımı: Allah ile İsk t’<<<<<<<<<<<<<< 103

Allah ile Aldatma Aracı Olarak Korku 106 Allah ile Aldatmanın Aforoz Mekanizması ..109 Aforozun Kanserleşmesi:Entegrizm................................................................................111 İmana Kim OnayVerecek?.................................................................................................114 Allah ile Aldatanların İftira Tutkusu<<<<<<<<<<<<<<<<<<< 116 Allah ile Aldatanların Şiddet Tutkusu<<<<<<<<<<<<<<<<<<< 118 Allah ile Aldatanların Diri Diri Yakma Sadizmi<<<<<<<<<<<<<<< 127 Sevgiyi Öldürdüler .....................................................130 Allah ile Aldatmanın Yolunu Kesen Lider:Atatürk………………………………….134 Sayfa 3 Üçüncü Bölüm ALLAH İLE ALDATMANIN SİYASET MEYDANI Allah ile Aldatmanın En Aldatıcı Maskesi: Muhafazak rlık.....................................145 Müminin Siyaseti mi Siyasal İslam mı?.......................................................................150 Allah ile Aldatmanın Arapçılık Ayağı .........................................................................152 Allah ile Aldatmanın Arapçacılık Ayağı 158 Dil mi Kutsal, Mesaj mı? 162 Temel İbadeti DışlayanAldatma.....................................................................................165 Sayfa 4

ÖNSÖZ Müslüman halklar ve özellikle Türk halkı aşın duygusal; özellikle çoksevdiğidini söz konusu olduğunda Türk halkı neden asırlardır sürekli bir biçimde aldatılıyor? Yanıtın Kur’an’da olduğuna inanıyorum Kur’an Allah ile aldatılmayın! ihtarında bulunuyor Neden? Çünkü Allah ile aldatılanların en büyük sorunualdatıldıklarının farkında olma imk nından büyük ölçüde yoksunbulunmalarıdır Çünkü derinden inandıkları ve içtenlikle teslim oldukları birdeğer kendilerinin aleyhinde kullanılıyor Bunu fark etmeleri kolay değildir Türk halkı dinine olan derin saygısı İslam’a duyduğu teslimiyetyüzünden çoğu kez savunma eleştirme güçlerini kullanmıyor Daha önemlisiAllah ile aldatanlara karşı aklını kullanmıyor Allah ile aldatılmanın yıkımına dikkat çeken Kur’an bu tuzağadüşülmemesi ve bu belanın aşılması için gerekli olan iki hayatî donanımadaha dikkat çekmiştir: 1. Aklın işletilmesi, 2. Takvanın yani dindarlığın insanlar arasında üstünlük ölçüsüolmaktançıkarılması Bu iki destek buyruk göz ardı edildiğinde “Allah ile aldatılmayın”emrinin sonuç vermesi imk nsız olmaktadır Akıl işleyecek dindarlık insanlar arası birdeğer ölçüsü olmaktan çıkarılacaktır ki kitleler Allah ile aldatma tezg hlarınınmaskesini düşürebilsin arka planını görebilsin Maske düşürülüp arka plan

görülmediği sürece Allah ile aldatılmak kaçınılmazdır Allah ile aldatma zulmünün aşılması için sadece temel çare değil tek çareaklı işletmektir Kur’an Allah aklını işletmeyenler üzerine pislik indirir(Yûnus 100) diyerek Allah ile aldatılma duygusallığının aşılması için işletilenaklın kaçınılmaz olduğunu insanlığın vicdanına iletmiştir Başka hiçbir kanıtolmasa sade bu olgu bile laikliğin Kur’an’ın temel taleplerinden biriolduğunu göstermeye yeter Çünkü aklındevrede olması ve işletilmesi içinlaiklik temel şarttır Aksi halde duygu egemenkılınmak suretiyle dinaklın önünü kesme aracı olarak kullanılır yani kitle Allahile aldatılır Kur’an andığımız destek güçlerin kullanılmasını emrettiği halde Türkhalkı bunları kullanmıyor Halkın büyük bir kısmı İslam’ın böyle bir talebi olduğunubilmiyor Sayfa 5 Çünkü bu emirler Kuranda Türk halkı ise asırlardır Kur’an’dan uzaktutulmuş onu okuyup anlamaktan yoksun bırakılmış Türk halkınınKur’an’dan tek istediği ve beklediği o kitabın Arap harfleriyle telaffuzunubaşarıp ‘sevap’ kazanmak olmaktadır Türk halkı Allah ile aldatmatezgâhlarının ustalıkla işlettikleri bu 'sevap' oyunuyla avunurken yaşadığı dinin Kuranla ilgisi büyükölçüde yokedilmiş dinde Kur an ın yerini Arap-Emevî saltanatideolojisinin kutsallaştırılmış sloganlarıyla İslam dışı örflerin uydurmaları almıştır Bu durumdaKur’an’ın söyledikleri Türk halkının hayatına din olarak nasıl girsin?! Türk halkı tıpkı birçok Müslüman halk gibi Ortadoğudespotizmlerininhesabına uygun olarak kutsallaştırılmış buyrukları dinbiliyor onları yaşıyor Bu durumu çok iyi bilen aldatma sektörleri süreklidini-imanı kullanarak yaklaşıyor Türk halkına ve onu daha ilk anda elsiz-dilsiz hale getirerek istediği şekilde ve istediği oranda aldatıp sömürüyor

Türk halkının en büyük zaafı dinini uyanma ve sorgulama aracıolarak değil deuyuma ve susma aracı olarak kullanmasıdır Sadece Türkhalkının değil bütün Müslümanların en büyük zaaflarından biri belki debirincisi işte budur En büyük zaaflarından biri bu olmasaydı Kur’an Allah ile aldatılmayın! ihtarına gerek görür müydü! Bugün insanlık ve o arada bizim insanımız Allah ile aldatılmanın enzorludevresini yaşıyor Küresel ve organize aldatma sektörleri ninfaaliyette olduğu birsüreçtir bu Dinsiz zulümlere tepki adı altında dinadına zulmetme sürecidir buKutsal patentli bu zulüm materyalistdarbelerle yara-bere içinde kalmış kitlelerinyaraları üstüne Allahdiyerek tekme vurmaktadır Bu kitap Müslüman Türk halkına Allah ile nasıl aldatıldığını Kur’anverilerine dayanarak anlatmak isteyen Kur’an mümini bir Türk aydınınınmütevazı bir hizmeti olarak kabul edilmelidir Amacına varırsa yazarı mutluolur Prof Dr Yaşar Nuri Öztürk İstanbul 2008 Sayfa 6 GİRİŞ NASIL BİR ZULÜM KARŞISINDAYIZ!? "Dinler tarihi insanın tanrısal güce katılmaya ve onu beşerî amaçlar için

kullanmaya yönelik girişimleriyle doludur." Paul Tillich Bizzat Kur’an’ın 'Allah ile aldatmak' diye andığı bir büyük zulümkarşısındayız Bu zulmün küresel düzeyde en dikkat çekici göstergesi süperzulümlerin imparatorluğu olan süper güç ABD’nin dünyayı talan aracı olarakkullandığı Dolar’ın üstündeki o bilinen sözdür: "In God we trust!" yani Allah a güvenip dayanırız biz! Evet süper bir devletin parasının üstündeki bu söz bazılarınca dindarlığınTanrı’ya saygının bir göstergesi gibi tanıtılır Kur’an açısından baktığımızdagerçek bunun tam tersidir Kur’an dindarlık belge ve ifadelerinin insanlararasında bir değer ölçüsü olmasını yasaklamakta dindarlığın (takvanın)sadece Tanrı ile insan arasında bir değer ölçüsü olması gerektiğinibildirmektedir Takvanın kimde olduğunu da sadece ve sadece Allah bilir. O halde en masum niyetlerle de olsa dindarlığın bir insanlar arasıdeğerbelirleyici' olarak öne çıkarılması Kur’an’a göre bir insanlık suçudur;dine-imana hakarettir Allah ile aldatmanın en şerir şeklidir Süper sömürgeci güç bu şerri dünyanın gözünün içine baka bakayaymaktadır ABD parasının üstündeki sözün Kur’anî ve İslamî vicdanla değerlendirilmesişöyle yapılabilir: ABD parasının üstündeki bu ifadeyle demekistemektedir ki beninsanları dünyayı sömürdüklerimi iki şevle aldatırım;Para Tanrı. İşte bizim bu kitabımızda sakındırmak istediğimiz de bu ikisidir Kitabınileriki sayfalarında göreceğiz ki Allah ile aldatanların gerçek Tanrısıparadır maldırdünyalıktır Allah ile aldatma zihniyetinin paranın üstünekonan bir sloganla ifadesi bu bakımdan çok anlamlıdır

Sayfa 7 O halde önce nasıl bir zulüm karşısında olduğumuzu bilelim Bunubilmeden yakamıza yapışan dehşeti tanıyanlayız O dehşeti tanımadıkçayeterince ürperip kendimize gelenleyiz Ve böyle olunca da çare aramakihtiyacı duymayız Aynı zamanda bir matematikçi olan fakat tarihe bir mistikolarak geçen ve dinler tarihinin en ünlü mistik dindarları arasında bulunanFransız bilgin-düşünürü BlaisePascal (ölm 1662) tarihin derinliklerindeninsanlığa şunu duyuruyor: Dinsel inançlara sığınmadıkça insan kötülüğübüyük bir zevkle ve acımasızcaasla yapamaz." (James A Haught; KutsalDehşet 3) Şimdi Türkiye’yi sarsmış ve basının gündeminde haftalarca kalmışüç olayı bir kez daha ürpererek okuyup Allah ile aldatmanın yaratabileceğibüyük dehşetin nerelere uzanabileceğini yakından görelim: Gaziantep in Kilis ilçesinde bir baba bir yaşındaki kızını düşündegördüğü şeyhefendinin tekkesine götürüp gelin gibi süsledikten sonrataşa üç kez sürdüğü bıçağıyla kurbanlık koyun gibi kesmiştir Baba yakalandıktan sonraşöyledemiştir: Şeyhim en sevdiğim varlığımı Allah a kurban etmemi istedi ben deverdim." (Milliyet, 7 Haziran 1988) 13 Ekim 1990 tarihli Güneş gazetesinden:

Otuz yaşındaki bir yurttaş Şanlıurfa da bir mağarada üç yaşındakioğlununbaşını bıçakla kesti ve yakalandıktan sonra şunlarısöyledi:Devam ettiğim tekkenin şeyhi bana çocuklarını çok sevenlerdeAllah sevgisiazalır Bu sebeple üç çocuğundan birini kurban etmengerekir dedi Bununüzerine çocuklarımın en küçüğü olan Abdullah ıevden alarak kendisinedondurma alıp söz konusu mağaraya getirdimGözlerini bağlayarak bıçaklaboğazını kestim Olay gecesi şeyhin oğlumugeri getirmesini bekledim Çocukgeri gelmeyince ertesi gün tekkeye gidipşeyhin yüzüne tukurdum. Aileme habervererek cinayeti saklamayakarar verdik." Araştırmacı-yazar Cengiz Özakıncı’nın önemli kitaplarından biri olanDil ve Dinin 8. basım 25 sayfasında şu satırları okuyoruz: Türbanlı bir kız başörtüsü takmayan annesini başını örtmediği için30 yerindenbıçaklayıp gözlerini oyarak ve kollarını keserek din uğrunagerekçesiyleöldürmüştür Yakalanıp sorgulandığında başını örtmemektedireten annesinin Sayfa 8 muzır ve münafık olduğunu katli vacip olduğu için öldürdüğünüsöylemiştirGenç kız kendisini İslam ın bıçağı olarak görmektedir (Cumhuriyet gazetesi, 9 Nisan 1997) Yaşadığımız günlerin ünlü gazetecilerinden biri yakamıza yapışandehşeti şöyle anlatıyor: Birileri Allah ın adını kullanıp paralar elde ediyor Holdinglerşirketlerkuruluyor inançlı insanlarımıza kanca atılarak paralartoplanıyor Bu amaçla hocaefendiler kullanılıyor Toplanan paralarınbelli bir miktarı cami avlularındakomisyon olarak onlara dağıtılıyor

Allah adını kullanarak milyonlarca dolar para kazanıyorlar Safvatandaşlarımızacami avlularında yaklaşıp Allah ın adınıkullandıklarında paralar oluk gibiakıyor. O paralar sonra ya bir siyasal partinin adamlarına teslim ediliyor yada tefeciliktekullanılıyor Allah adını kullananların yelpazesi fevkalade geniş Bunlarda her yolvar:Dolandırıcılıktan cinayete kadar Oyun Müslümanların müminlerinüzerindenoynanıyor Ve Türkiye de milyonlarca gerçek Müslüman bukesime tepkigösteremiyor Allah adına terör örgütleri kuruluyor vahşi cinayetler işleniyorMezar evlerdentoplu mezarlardan cesetler fışkırıyor Beş on yirmiotuzSivas ta ülkemizin nice aydını Allah adına diri diri yakılıyorAllahadına ortaya çıkan dinci gazetelerde her gün insanlara yalan iftira kinvenefret kusuluyor Yakası açılmadık küfürler acımasızca yağdırılıyorİnsanlaröldürülmeleri için hedef gösteriliyor Allah adına cinayetteşvikçiliği yapılıyorYalancı yüzsüz riyakâr dedikoducu karanlık suratlıbir yığın adam bir arayagelmiş Allah adına sövüyor iftira yağdırıyor (Emin Çölaşan; Hürriyet 25 Ocak 2000) Emin Çölaşan’ın yazdıkları dinci siyaset çevrelerinin ‘din dışı’ saydığıbir aydının tespitleridir Fakat Türkiye’de Allah ile aldatma zulmü o kerteyegelmiştir ki Emin Çölaşan gibilere yıllarca hakaret yağdırmış bir ‘İslamcı’yazar (Mehmet Şevket Eygi) bile artık isyan etmiş ve Emin Çölaşan’ınsöylediklerinden daha ağırlarını söylemek zorunda kalmıştır Eygi isyanınınönemli cümleleri ilginçtir ki Emin Çölaşan tarafından alıntılanmıştır M ŞEygi’nin müthiş satırlarını Çölaşan’ın 1 Temmuz 2003 tarihli yazısından aktarıyorum Diyor ki M Şevket Eygi: Sayfa 9 Sevgili din ve iman kardeşlerim! Biz hepimiz bir ümmet teşkilediyoruz Ümmeten medenî en olgun en faziletli en şerefli toplulukdemektir Biz maalesef birİslam ümmeti olamamışız ve bugünkü

acınacak perişan duruma düşmüşüz Bizimtopluluğumuz şu andayığınlardan veya sürülerden ibaret bir kuru kalabalıktırBiz 1950ierdenbu yana 40 bin cami binası bu iş için trilyonlarca dolar harcamayaptıkAma bunlar İslam medeniyet ve kültürüne uygun güzel estetik vasıflı binalar olmadı Bunların mihraplarına geçecek kaliteli imamlarminberlerineçıkıp hutbe okuyacak kaliteli hatipler Müslümanlarıuyaracak kaliteli vaizleryetiştirmeyi düşünmedik 70 bin camiye helaimam ve müezzin lojmanı yaptırdık Onbinlerce camiye kaloriferyaptırdık pahalı klima cihazları taktık Camileri hoparlörlerleışıldaklarlavantilatörlerle doldurduk Evet son elli yıl içinde bunlaratrilyonlarharcadık Bütün gücümüzü Kuran kursu imam-hatip mektebi ilahiyatfakültesi açmayasarf ettik Hesabı yapılsa bunlara akıllara durgunlukverecek miktarlar harcadıkDaha bitmedi Birtakım din baronları için heryıl milyarlarca dolar para topladıkBu paraların yerli yerince akıllıcaharcanıp harcanmadığını hiç sorgulamadıkkontrol etmedik." "Ramazanlarda birtakım din cemaatleri beş yıldızlı lüks otellerdebin kişilikihtişamlı israfil gösterişli günahlı iftarlar veriyordu O fücuryuvalarında verileniftarlar dinimize uygun muydu?" Zengin olan Müslümanların çoğu ipin ucunu kaçırdı şaşırdı dağıttıMilyondolarlık lüks meskenler yüz binlerce dolarlık yazlıklar lükslimuzinler israfsefahet rezalet gırtlağa kadar çıktı Biz; bir sürü hizip fırka grup cemaat ve tarikata ayrıldık vebirbirimizle çekişiptepişmeye başladık Yığın ve sürü haline gelen onmilyonlarca Müslüman şu andavahim bir kırsal kesim ve varoş zihniyetimarjinallik parçalanmışlık içindedirHazretim yanılmaz bizim cemaatinulu zatı hata yapmaz hoca efendi yanlış yapmaz... dedik. Sorgulama yok, hesap sormak yok, kontrol yok Buşartlar altındaümmetin işleri elbette kötüye gider Bizi mahvedenler militan din düşmanları değil içimizdeki dinsömürücüsü dinrantı yiyen işbirlikçi hain alçaklardır Şuraya aktardığım satırlarının altına imza atmakta asla tereddüt

göstermeyeceğim Mehmet Şevket Eygi biz bu gerçekleri yıllar boyu dilegetirirken sırf nefsanî dürtülerle bize karşı çıkanlardan biridir Ama gerçek ortaya çıktı o bile şusatırları yazacak bir noktaya gelmiştir Keşke bunları on yıl yirmi yıl önce yazmışolsaydı Yıllar ve yıllar kaybedildi Yazık oldu Müslümanlara yazık olduTürkiye’ye Sayfa 10 Evet 16 yüzyıldan iki binli yıllara Pascal’dan Emin Çölaşan’a M ŞevketEygi’ye hep aynı kahırlı şik yet hep aynı acı Bunlara daha yüzlercesinibinlercesini eklemek mümkün Allah ile aldatmanın toplum ölçeğinde hangi kahırlara mal olduğunuanlamak isteyenler genelde tüm İslam dünyasına özel olarak da TalibanAfganistan’ına bakmalıdır Taliban vahşetine kocasını kurban vermiş ama kendisi kaçıpkurtulabilmiş bir hanımın dünyaya gözyaşları içinde anlattıklarından bazıcümleler: Cin şeytan gibi çıkıyorduk sokağa Birbirimizi tanıyamıyordukErkekleritanıyabiliyorduk sadece Çader denen çarşaf topuğa kadarolduğu için çıplakayaklar fark ediliyordu Çıplak ayakla yakalanankadınlar beyaz tenli ve güzelayaklıysa daha çok kırbaçlanıyordu Çaderöylesine sert ve ağırdı ki başımda taş taşır gibi oluyordum Başımı yana çeviremezdim Tıpkı koşumdakiatlar gibiydikKadınsı hatlarımız belli olmasın diye 5 metrelik çaderkumaşı tepemizde kalınplilerle birleşiyordu Göz bebeklerimiz hizasındatoplu iğne başı kadar iki delikvardı sadece Kokuları bile alamıyordum Evlerin perdeleri bile kalın olacak Evin içinin görünmesi de suçturSokaklardadolaşan kötülüğü engelleme gruplarının uygunsuzbulduklarını söylediklerikadınlara istedikleri kadar kırbaç vurmahakları vardı

Erkekler sarık yahut külah takmaya mecbur Eğer saçları bunlarındışında kalıpgörünüyorsa hemen kazınıyor Sakallar avuçlanıp ölçülüyorAvucun dışına çıkacak uzunlukta değilse dayak ve hapis cezası var Ezansesi duyulduğu an herkespanikle camiye koşuyor Ab-dest var mı yok mubakılmıyor Toplayıp namazagötürüyorlar (Hürriyet gazetesi Pazar Eki 22 Temmuz 2001) Kısaca tarihin en büyük kanlarının dehşetlerinin iftiralarının ihanetlerininsoygun ve vurgunlarının arkasında aldatma ve susturma aracı olarak hepAllah var din var 'kutsal' yaftalı kavramlar kişiler var Peki ne oluyoruz? Kim ne yapıyor da din insan hayatına bir zulüm vekan aracı olarak giriyor? Kim ne yapıyor da bu böyle oluyor? Bu zehirli kahırdankurtuluşun yolu nedir? Bu olmak yahut olmamak sorusunun bu ölüm-kalım sorusununcevabını kalıcı ve kurtarıcı biçimde veren tek kaynak var o da Kur an dır. Kur’an’ın bir mucizeler kitabı olduğu hep söylenir Ama o mucizelerininsan hayatına çıkışlar ışıklar getirecek kısımlarına asla değinilmez Hatta işino tarafı bir Sayfa 11 soru konusu bile yapılmaz Yapılsa ve sorulsa bilinirdi ki Kur’an’ın enbüyük mucizelerinden biri işte bu soruya getirdiği cevapta yatmaktadır Ocevap asırlardır gündeme getirilmemiştir üstü örtülmüştür O cevabıgündemegetirecek soru sordurulmamıştır O soruyu sorduracak Kur anayetlerinin (bazı toplumlarda ve devirlerde tüm Kur an ın) üstü akıl almaz oyunlarlaörtüldüğü için kitleler o soruyu soracak bilgi ve bilinç çizgisine aslaulaşamamışlardır.

Elinizdeki kitapla o müthiş sorunun cevabını iyiden iyiye ayrıntıladıkKarşımıza ‘İsrafil sûru’ gibi bir cevaplar serisi çıktı Bu nefesle de uyanmayanlara şuKur’an’ın ayetini okumaktan başka yapacağımız hiçbir şey yoktur: Allah bir toplumun maruz kaldığı şeyleri onlar birey olarakiçlerindekini/bireyolarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçedeğiştirmez Allah bir toplumabir perişanlık dileyince de artık onu geriçevirecek bir güç yoktur Ve onlar içinAllah dışında koruyucu bir dost daolamaz (Ra'd, 11) MESELENİN ÖNEMİ Tarihin vicdan kulağımıza ve aklımıza ilettiği gerçeklerden biri de şu:İnsanlığın akıttığı kanların hemen tamamı din adına dine fatura edilenkanlardır Yani dinler bir anlamda kan dökmenin özendirildiği zaman zamanyer yer ibadete dönüştürüldüğü birer şiddet ve dehşet ocağı olarak da kaydageçmiş bulunuyor Tarihin en büyük savaşları Tanrı için tabelası altındayapılan savaşlardır Bununanlamlarının ilki şudur: Kanı en rahat ve enbol akıtmanın yolu onun Tanrı içinaktığını iddia etmek ve bu kanıakıtacakları bu iddiaya inandırmaktır Din hayatının Allah ile aldatmazulüm ve hıyanetine bulaşmasını engelleyemeyen toplumların din kaynaklızulümlere o arada din kaynaklı terör kahrına uğrama-yacaklarını düşünmekvarlık yasalarını tersine işletmeye kalkmak kadar abestir Allah ile aldatılantoplumlarda mutlu bir dünya için yeryüzünde Allah’ın iyileri kullanmasıengellenir mutsuz bir dünya için kötülerin Allah’ı kullanması yürürlükkazanır Bu gerçeği iyi bilenlerden biri ve Engizisyon kahrı çekmiş bircoğrafyanın çocuğu olan İtalyan düşünür Giordano Bruno (ölm 1600) negüzel söylemiş : "Tanrı iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır;yeryüzündekikötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Allah

ı kullanırlar Sayfa 12 Bu şu demek: Din eksenli bir toplumda kitle ana başlık olarak üç tipinsandan oluşuyor: 1. Allah ve din adına hegemonya peşinde koşmadıkları (hatta Allahadına hiçbir iddiada bulunmadıkları) halde sürekli iyilik ve güzelliküretenler, 2. Tüm iddiaları Allah adına olduğu halde sürekli kötülük vehaksızlık üretenler3. Hiçbir şey üretmeden yiyip içerek gün geçiren ottakımı Bruno bunları elbette biliyordu Uğraşını öncelikle 2 gruptaki ‘kötülüküretenler’i tanıtmaya ve mümkün olursa uyarmaya adamıştı Uğraşının onakazandırdığı onur ve sonsuzluğun faturasını çok ağır ödedi: Kiliseyi ve dinadamlarını eleştirdiğigerekçesiyle Roma da diri diri yakıldı Onu yakanzihniyetin çocukları ileriki zamanlarda küllerini törenle gömerek adına anıtmezar yaptılar Neye yarar! Allah ile aldatanların zulüm ve kahırları yıllar ve yıllar milyonlarıaldatmış soyup soğana çevirmiş sadece kentleri köyleri değil umut vebeklentileri de yakıp yıkmış kitleleri inim inim inletmiştir Bu böyle olduğu içindir ki Kur’an insanlığı'Allah ilealdatma' zulmüne karşı ısrarla uyarmaktadır Daha doğrusu böylebir uyarıyı ilkyapan kitap Kur an dır Allah ile aldatılmayı önlemenin tek çaresi Allah ile aldatmaya gidenyolları tıkamaktır Bu ana çareyi biraz ayrıntılarsak karşımıza şu üç alt başlıkçıkar: 1. Dinin gerçeğini öğrenmek sahte dini dinsizliklerin en kötüsübilmekbildirmek Sahte dini yaşamaktansa dinsiz kalmanın yeğlenmesigerektiğiniönemle ve ısrarla anlatıp belletmek 2. Dinin saltanat ve siyaset aracı yapılmasını durdurmak yani laikliğiesas almak3. Allah-insan arası bir değer ölçüsü olması gereken

dindarlığı insanlar arası birdeğer ölçüsü olmaktan çıkarmak. Sayfa 13

Birinci Bölüm ALLAH LE ALDATMANIN KİMLİĞİ KUR‘AN'A GÖRE ALDATMA VE ALDANMA Aldanmak ve aldatmak kavramlarını karşılamak üzere Kur’an’da ğurûrve ğırre köklerinden isim ve fiiller kullanılır Gurur ve ğırre, uyanık halde iken gaflete düşmeye denir." (R gıb el-Isfahanî; el- Müfredât li Garibil-Kuran, ğurûr mad ) Türkçe’de ‘g’ harfiyle gururşeklinde yazılan bu sözcük “mal ün şehvet ve şeytandan kaynaklanarak insanıaldatan her şey” için kullanılır Daha çok şeytanın aldatması için kullanılırÇünkü aldatanların en iğrenci odur İkinci derecede dünya için kullanılır Hz.Ali der ki ‘Dünya aldatır zarar verir ve geçip gider ‘ Aynı kökten gelen ğarartehlike anlamındadır Çok süt vermesi beklenen devenin az süt vermek

suretiyle aldatmasına da ğurûr denir “ (R gıb aynı mad.) Kur’an’da aldatışlar ve aldanışlar arasında dikkat çekilenler küçüktenbüyüğe doğru şöyle sıralanabilir: 1. Yaldızlı-süslü laflarla aldatma-aldanma. (En'am, 112) 2.Beldelerde egemenlik kurmak gezip dolaşmakla aldatma-aldanma. (Âliİmran 196; Ğ fir 4) 3. Dine sokulan uydurma ve iftiralarla aldatma-aldanma. (Âli İmran24 Enfal 49) 4. Hurafeler uydurmalar anlamını bilmeden okuyuşlarlaaldatma-aldanma. (Hadîd 14) Sayfa 14 5. Sefil-rezil yaşayışla aldatma-aldanma. (Âli İmran 185; En’am 70130; A’raf 51; Lukman 33; F tır 5; Hadîd 20) 6. Allah ile aldatma-aldanma (Lukman 33; F tır 5; Hadîd 14) Entehlikeli aldatış şu ikisidir: Dünya nimetlerinin araç yapıldığı aldatış Allah’ınaraç yapıldığı aldatış Araç kullanılarak sergilenen aldatış ve aldanışın enyıkıcısı 'Allahile aldatma’dır Kur’an şöyle uyarıyor: Sakın aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın! (Lukman 33; F tır 5; Hadîd,14) Bu özelliği dikkate alarak diyebiliriz ki insanoğlunun en kahırlıbunalımları Allah ın araç yapıldığı aldatıştan kaynaklanan bunalımlardır Enzehirli zulümlerde bu aldatıştan doğar En kalıcı en yıkıcı bozgunlar bualdatışın vücut verdiğibozgunlardır Tarih buna tanıktır

Bu gerçeği dikkate alarak şunu söyleyebiliriz: Allah ile aldatma hiçbir ödün ve uzlaşmayla aşılamaz O deyimyerinde iseölümsüz bir beladır Çünkü ölümsüz olan bir aracıkullanmaktadır Oysaki diğer aldatmaların zararı bir şekilde sona erer Çünküonların ne kendileri ne de araçları ölümsüzdür ALLAH LE ALDATMANIN TEMEL ARACI: EYTAN EVL YASI Gönlün ölü leş aramadasın; ölü yıkayanın oğlusun sen! Bedenindeki elbise bile bir ölünün kefeninden yapılmış!” Mevlâna Celaleddin Şeytan bir varlık kuvveti bir ilkedir Şer ilkesidir varlığın karanlıkgücüdür Bu karanlık güç elle tutulur güç olarak daima insanı kullanır Sayfa15

Şeytanın kullandığı insanlar Kur’an’da ‘şeytanın evliyası’ veya ‘şeytanınorduları’ diye anılmaktadır Bu evliya veya ordular Allah ile aldatmanın öncüleriuygulayıcılarıdır 1. Şeytan evliyası (A'raf, 27, 30): Şeytan evliyası daha çok korku salarak tökezletir Bu korkuya karşılıkAllah’a sığınma ve Allah sevgisi öne çıkarılmıştır Şeytan evliyasının din-iman, cennet cehennem gibi Allah’ın tekelinde olması gereken alan vekavramlarda korku saldıklarını unutmamalıyız Nitekim evliya patentli din tüccarlarının bu türkorkularla insanları yıldırıp boyun eğdirdiklerini bilmekteyiz Onlar birer hiretmüfettişi gibi başlarına çöktükleri kitleleri korkutup bastırmakta ve çıkış yoluolarak kendilerini göstermek suretiyle de bu kitleleri sömürüp soymaktadırlar 2. Şeytanın orduları (Şuara 95): Ordular deyimi mutlak bırakıldığına göre şeytancıhğın her türden ordusuolduğunu düşünmek zorundayız Bunlar; kan zulüm ve fesat ordularıolabileceği gibi bilim teknoloji strateji casusluğu yapan gizli ordular daolabilir Sömürgeci-emperyalistülkelerin istihbarat örgütlerinin bir kısmıişte bu türden ordulardır. Ve bu ordular düzenli askerî ordulardan dahagüçlü ve işlevseldir Bazı zeminlerde büyük imk nlarla beslenen ve dini ifsatamacına hizmet eden sivil memurlardan oluşmuş kültür yoluyla bozgunorduları da vardır Bunların sayısı bazı coğrafyalarda bazı ülkelerin düzenli askerî ordularından dahakabarıktır Ve bunlar bazı zeminlerde askerî ordulardan bakanlıklardan dahabüyük meblağlarla beslene-bilmektedir. 3. Hizbuşşeytan yani şeytanın özel ekibi (Müc dile 19): Hizbuşşeytanşeytanın din içinde iş gören ekibi olup Kur’an’dan uzaklaştırma Kur’an’ıunutturma görevini yüklediği özel timdir Bu tim şeytan tarafından iyicesarılıp kucaklanan bir ekip olarak tanıtılır (Zühruf 36; Müc dile 19) Bu dabize Kur’an’dan uzaklaştırma ve Kur’an’ı unutturma işinin şeytancılıkta çoközel ve önemli bir yer tuttuğunu gösterir Gerçekten de dinci ve dinsizşeytancıların en yoğun gayretle saf dışı etmek istedikleri değer Kur’an

olmaktadır Hizbuşşeytan bu işi Kur’an’ı hiç okutmayarak veya okuyanınanlayacağı dilde okutmayarak yapmaktadır (Şeytanın bugünkü dünyadakiegemenlik ve tahribatı konusunda geniş bilgi için bizim Kur an AçısındanŞeytancılık' adlı kitabımıza bakılabilir ) Sayfa 16 EVL YACILIK VEYA KARADUL TUTKUSU Nefsiyle yaşayanlar başka kalbiyle yaşayanlar başkadır Kalbiyle yaşayanlarla Rabbiyle yaşayanlar da başka olur Şems-i Tebrizî Gök kubbenin altında Rabbiyle yaşayan büyük ruhlu aziz insanlarınbulunduğuna inananlardanız Bu kadar da değil o insanların bazılarıyla

birliktelik bahtiyarlığına erenlerdeniz Onların gönüllerine girenlerdeniz‘Tanrı evliyası’ ile ‘şeytan evliyası’nı ayırmaktaki ısrarlı titizliğimizin sebebi biraz da bundandır Bir malıngerçeğini tanımış olanlara o malın sahtesini kabul ettirmek kolay değildirBizim sözlerimizi hele hele eleştirilerimizi bu gerçeği unutmadandeğerlendirmek gerekir Yarım asra yakın bir zamandır bizim önümüze değilRabbiyle veya kalbiyle nefsiyle bile yaşamayı başaramamış şeytanlayaşamayı hüner sanmış ufuksuz örnekler kondu Bunlar Rabbiyleyaşayanların suretine bürünerek şeytanla yaşadılar ve hayatı şeytanınistikametinde yaşatmayı görev edindiler İşte Kur’an’ın şeytan evliyası dedikleri bunlardır Bunlar Mevlâna Celaleddin in oğlu vehalefi Sultan Veledin söylediği gibi İdris kisvesine bürünmüş İblisler idi. Sultan Veled'e göre bir adam Allah adamı iddiasıyla mal-mülk menfaat-kudret celbi peşinde ise ona İdris suretinde İblis demek gerekir. (Sultan Veled, Maarif, 334) Ohalde, Allah ile aldatanlar özellikle şeytan evliyası olanlar İdris suretindeİblislerdir Allah ile aldatılan kitle işte bu İdris kisveli İblislerin kahrı altındainliyor Ankebût Suresi 41 ayet Allah ın berisinden evliya edinerek Allahilealdatılanların yani şeytan evliyasına tutulanların korkunç bir ihanetle yüzyüze kalacaklarını bildirmektedir: Allah ın berisinden evliya edinenlerin durumu bir ev edinen dişiörümceğindurumuna benzer Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette kidişi örümceğinevidir Keşke bilselerdi! Sayfa 17

Şeytan evliyasını dost ve destekçi edinenler karadul diye adlandırılan dişiörümceğe sığınanlara benzetiliyor Bu karadulun tipik özelliklerinden birişudur: Büyük biristek ve çekici cilvelerle çiftleşmeye çağırdığı erkekörümceği çiftleşmeninardından zehirleyip öldürür Tarihin en büyük zulümlerine imza atmış olan engizis-yon-ruhbansaltanatı birkaradullar saltanatıdır Karadul ihanetine dikkat çeken Ankebût 41 ayetin amacı örümcekevinin zayıflığını göstermek şeklinde düşünülmüş ve orada kalınmıştır Oysaki ayetinvermek istediği sadece bu değildir Evin zayıflığından daha çok ev sahibininkahpeliğine dikkat çekilmiştir Karadul çok farklı bir zehirlidir Çiftleştiği örümceği çiftleşme biterbitmez zehirleyip katleder Kendisine güvenip misafir olmuş zevk ve safabulmasına hizmet etmiş birine ihanet edenin kahpeliği söz konusudur buradaTanrısal beyyine (belge metin) işte bu kahpeliğe karşı insanı uyarıyorÖrümceklerden uzak durmamız için mi? Hayır! Karadula benzettiği ve'evliya' diye andığı Allah ile aldatma karadullarından uzak durmamız için Yedek ilahları ifade için kullanılan ‘evliya’ t birinin geçtiği ayetlergerçekten ürpertici mesajlar içermektedir Bu şirk ve şeytan evliyası ilekastedilen nedir? Kur'an onlarca yerde, bunu tanımamıza yarayacak bilgileri vermiştirŞeytan evliyası bunu bildiği için Kur’an’ın Türkçesinin halk tarafından okunmasınaşiddetle karşı çıkmaktadır Şeytan evliyası Allah ile kul arasında aracı yapılan Allah’a yaklaşmadayardımcı oldukları varsayılan (Zümer 3) Allah katında şefaatçi oldukları ileri

sürülen (Yûnus, 18) şürekâ (Allah’a ortak tutulanlar) türünün enbelirginlerinden bir zümrenin adıdır Halk dilinde bunlara daha başka adlar da verilmektedir Bilinmesigereken bunların Allah ile kul arasında bir komisyonculuk faaliyetiyürüttükleridir Bu faaliyetin esası şudur: Allah a kul olmak için özellikle iyikul olmak için bu haraç tezgâhınaaz veya çok şu veya bu şekilde birşeyler vermek ve ondan onay almak zorundabırakılıyorsunuz Kur'an’ın en kahırlı musibetlerden biri olarak yüzlerce ayette gündemegetirip insanı sakındırdığı bu illet Allah’ın en dinmez öfkeyle cezalandıracağı şirkzulmünün temel görünümlerinden biridir Bu illeti insanlık bünyesindenKur'an temizledi, ama Sayfa 18 ne yazık ki Allah ile aldatma dinciliği onu Müslümanların hayatına bir‘kurtarıcı’ yaftasıyla soktu Hak düşmanı evliyanın özellikleri belirtileri tavrı-tarzı yüzlerce ayettegösterilmektedir Şimdi biz tüm bu ayetleri göz önünde tutarak hangisakatlıkları taşıyanların karadul evliyası sayılması gerektiğini gösterelim: 1. DiniKur an ın dışına çekmek 2. Kur an dışından haram ve helaller icat etmek 3. Kuran dışında tenkit edilmez eleştirilmez kitaplar (zübür)kabullenmek4. Hz Muhammed dışında eleştirilmez kişiler kabul etmek5.Kendilerini veya bazı kişileri Allah ile insanlar arasında yakınlaştırıcıveyaşefaatçi (Zümer 3; Yûnus 18) görmek göstermek 6. İslam dinini tebliğ işini bir çete mantığıyla şiddet tehdit baskıkandırmayalan hile ikiyüzlülük gibi şeytanî-Yezidî politikalarlayürütmek7. Allah ve din adına yaklaştığı veya çağırdığı insanlardan

hediye adı altında veya 'dine hizmet, cihat, manevi-yatçılık muhafazakârlık maneviyatlınesil yetiştirmevs yaftalarıyla sürekli dünyalık toplamak, 8. Tebliğ ve fikir mücadelelerinde kendisi dışındakiler! kâfir zındıkfâsıkreformist sünnet düşmanı gibi tarih boyunca tüm dinsömürücülerininkullandığı ithamlarla karalamak, 9. Gaye vesileleri mubah kılar putperest mantığıyla sürekli yalansöylemekiftira etmek çamur atmak hakarette bulunmak çalmak-çırpmak ırza-namusasataşmak, 10. Sünnet adı altında sürekli bir biçimde Arap-Emevî örflerini dinyapıp toplumapompalamak, 11. Hz Muhammedi Allah ın elçisi olma konumundan çıkarıp Allahın ortağı olmanoktasına doğru çekmeye yönelik kabul ve tavırlarsergilemek12. Hz Peygamberi bir tahalluk (ahlakım örnek alma) modeliolmaktan çıkarıp birteşekkül (şeklini esas alma) modeli haline getirmek, Sayfa 19 13. Kuranın okunup anlaşılmasına engel olacak din ve insanlık dışışu iddiaları ileri sürmek: İbadet yalnız Arapça yapılır Kur an ın çevirisiylenamaz kılınmazKuran abdestsiz baş açık diz çökmeden hayızlı ikenlohusa iken okunmaz;Kur an ın Türkçe mealini okumak hatimsayılmaz..."

14. Allah a ve Peygamber e vekillik şeklinde algılanarak bir müşriksiyasetkurumuna dönüşen halifeliği dinin bir gereği gibi göstermeksuretiyle halkınraiyyeleşmesine engel olan Kur ansal buyruğu (Bakara,104) saf dışı etmek Şeytan evliyasının tüm bu Kur’andışılıkları örtmek içinkullandığı tek şey vardır: Halkın bilgisizlik ve duygusallığını sömürmek Yedek ilah anlamındaki şer evliyasının tanımı verilmemiştir Bu da birKur’an mucizesidir. Şirk kaosunun tanımını vermeye ne hacet! Karanlığıtanımlamakla bir yere gidilemez Işığı tanımlamak gerekir Çünkü ışık tektir. Karadullar işini-aşını emeğini-ekmeğini sevgisini-itibarını sömürüpköleler gibikullandıkları insanları tarih önünde rezil ettiler Müslümankitlelerin insanlıkkervanında öncü rolünden çıkıp atık toplayıcıdurumuna geçmesinin esas sebebiKur an tevhidini kirleten bukaradulların şirk zihniyetleridirMÜRŞİT LAKAPLI MÜŞRİKLER (İdris Suretinde İblisler) İdris suretinde İblisler sözü Mevl na’nın oğlu Sultan Veledindir.(Sultan Veled, Maarif, 334) Allah ile aldatanların öne çıkardıkları ve mürşit dayatmasıyla halka kabulettirdikleri kişilerin büyük çoğunluğu Kur’an verileri açısından birermüşriktir Müşrik olmak için Allah’a açıkça ortak koşmak şart değildirMüşrik olmak için Kur’an’ın şirk al meti gördüğü şeyleri taşımak yeter Şirk iki türlüdür: Sözle şirk hal ile şirk Tanrının oğul ve ortağıolduğunu iddiaetmek sözle şirktir İnsanın içinde Tanrıdan başka şeyleriçin yer ve yol bulunması da hal ile şirktir." (Sultan Veled, Maarif, 53) Sayfa 20

Din dilinde şirk Allah a yani tek olan Yaratıcı Kudrete zâtında (sayıolarak) veyatasarrufunda (yapıp-etmelerinde) ortak tanımaktır. Başkabir deyimle şirk Tanrının ve Tanrılığın özelliklerinden birini bir başkasınatanımaktır Bu açık ve şuurlu olursa açık şirk örtülü ve şuursuzca olursa gizlişirk adını almaktadır R gıb el-Isfahanî (ölm 502/1108) bu noktada BüyükŞirk-Küçük Şirk ayrımı yapar R gıb’a göre: Büyük şirk Allah ın ortağı olduğunu iddia etmektir ki inkârın veküfrün enbüyüğüdür Küçük şirk ise bazı iş ve fiilleri icra ederken Allahdışında kişilerinrızasını da hesaba katmaktır Riyakârlık ikiyüzlülük bucümledendir." Hz Peygamber ümmeti adına şirkin en çok bu sinsi türünden korktuğunusöylemiş ve bu şirk türünü tanıtırken şöyle buyurmuştur: Ümmetim adına en çok korktuğum şey Allah a şirk koşmaktırAncak benimsöylediğim onların Güneş e Ay a puta tapmaları değildirBenim korktuğum buşirk Allah dışındaki şeylerin hoşnutluğunugözeterek ameller yapmak ve bir degizli şehvettir (İbn M ce zühd 21) Gizli şirke değinen hadislerde dikkatler riyak rlık üzerine çekiliyor veriya, gizli şirkin en yıkıcı görünümü olarak veriliyor Şeytan evliyasıyla mücadelenin sonuçlarından esas yararlanacak olanhalkın kendisi de gayret göstermelidir Kendisi için didinenlerin yanındaolmalıdır Ama halklar belirleyici çoğunluğu itibariyle böyle olmaktan çokuzaktır Yüzyılımızın birçok ilahiyat bilgini özellikle 'felsefi teoloji'(philosophical theology)nin üstadı sayılan ilahiyatçı filozof Paul Tillich (ölm1965) faaliyetlerini her şeyden önce dinin mitolojiden hurafelerdenarındırılması (demythologization of religion) üzerinde yoğunlaştırdı Ne var kihurafeyi besleyen ondan zarar gören halkın bizzat kendisidir. Halkıuyandırmak isteyenlere gelince onların işi çok zordur Tillich bu uyandırmaişinin hangi risklere mal olacağını anlatan şu düşündürücü ve ürpertici tespitiyapmıştır:

Günümüz insanına din konusunda söylenecek ilk söz dine karşı birsöz olmakzorundadır (The Protestan Era, 185) Bunun daha açık anlamı şudur: Eğer gerçek dinden söz edeceksenizkullandığınız ilk cümle geleneğin oluşturduğu sahte dine karşı onu rahatsızeden bir cümle olmalıdır Aksi halde hem kendinizi hem de gerçek diniarayanları aldatırsınız Sayfa 21 Mitolojiden gerçek dine geçişte şüphenin yeri de yadırga-namaz Neyazık ki Türk halkı herkesten şüphe ettiği halde din adına konuşanlardanasırlardır şüphe etmemiştir Halbuki Kur’an öncelikle onlardan şüphe edilmesigerektiğini bildirmektedir. Tillich, bu anlamda şüpheyi felsefî bir değerolduğu kadar dinsel bir erdirici olarak da görür ve bir Kur’an müminindenbeklenecek şu tespiti yapar: Kuşku imanın kaçınılmaz elementlerindenbiridir İman cesaret içerir O haldeiman, bizzat kendisi hakkındakuşkuya da dayanabilmelidir Varoluşla ilgili kuşku ve iman aynıgerçeğin iki kutbudur (Dynamics of Faith, 30) Şunu asla unutmamalıyız: Din adı altında dinsizliğin en zehirlisinisahneleyenler dine karşı olanlar değil dinin savunucusu olduğunu iddia edenAllah ile aldatma sahtek rlarıdır Birçok insanı dine-Allah’a düşman halegetirenler de bunlardır Türkiye’de her yörede bazen her mahallede bunlardanbirine veya birkaçına rastlanıyor Çok usta olanları kendini uzun süresaklamayı başarırken bazıları kısa sürede küpün dışına sızıp yakayı eleveriyor Esas bela o bir türlü çatlatılamayan şirk ve lanet küpünün içindedir Oküpün patladığı gün gerçek müminlerin kurtuluş günü olacaktır Allah ile aldatmanın en zalim ve alçak tezg hçıları olan İdris kisveliİblisler, insanımızın sadece kesesini ve kasasını boşaltmakla kalmıyor iffetdünyasını da perişan ediyorlar Kendinden 50-60 yaş küçük hanımlarla"Peygamberimiz de böyleyapardı diyerek nik h kıyanlar 13-14 yaşında kız

çocuklarına hatta oğlanlara musallat olanlar hep bunlar içinden çıkmaktadır Servet babalarımızın bunların birine veya ötekine çuvallar dolusuparaakıtmayanı karı-kız pazarlamayanı yok denecek kadar azdır Hempara akıtırlarhem de kulluğa-köleliğe kabul edilmeleri için el-eteköperler Mürşit kisveli müşrikler içinde resul olduğunu hatta Allah olduğunusöyleyecek kadar çıldırmışlarına rastlamak bile mümkün İşe birinci sınıf-ikinci sınıf Müslüman ayrımı yapmakla başlarlarBirinci sınıfMüslüman daima kendileridir Tefrikaya dönüşmüş şirkintemel göstergesi buayrımdır Bu namertler kendilerini birinci sınıf diğertüm insanları ikinci sınıfMüslüman veya tamamen dinsiz olarak görürlerAçıkça söylemeseler de niyet vetıynetleri budur. K mil ve halis bir mümin kendisini birinci sınıf Müslüman başkalarınıikinci sınıf Müslüman asla ve asla göremez Böyle bir iddiacılığa imanı irfanıedebi Allah’a ve Sayfa 22 insana saygısı izin vermez Bir adam bu yetkiyi kendinde görebiliyorsaiman ve irfandan nasibi yok demektir. Halkı yüzlerce binlerce parçaya bölmek mürşit lakaplı müşriklerinözsermayesidir. Bu bölmenin yarattığı 'grup parselleri' olmasa mürşitkılıklı müşriklerin hayatı söner Bu yüzden bir numaralı düşmanları birlikkaynaşma hoşgörü ve anlayıştır Birlik ve beraberlik bu maskeli müşrikler içinölüm demektir Birlik gelince sömürü biter; böyle olunca da İdris kisveliİblislerin saltanatları sona erer. Birlik ve kucaklaşmaya giden yol bilgi ve bilinçten geçer Bu yüzdenmürşit kılıklı müşriklerin belirgin özelliklerinden biri de bilgi bilinç vedüşüncedüşmanlığıdır

Mürşit patentli müşrikler yıllar boyu işte bu tavırlarıyla halkı parça parçaetmişler özellikle büyük kentlerde irtica ve tehdit gettoları oluşturmuşlardırÜlke, bir kamplar arenasına döndürülmüştür Ve bu kampların her biriKuranın eşsiz deyimiyle kendi ellerindekiyle ferahlayıp avunmaktadır (Rûm 28) Gençlik bunlar yüzünden bir hercümerç yaşıyor Halk birbirine düşmanedilmiştir Dinci iktidar ise tüm bu şer oluşum ve gelişimleri korumaktabeslemektedir Mürşit patentli müşrikler yüzünden tam bir mahşer paniğiyaşıyoruz Mürşit kisveli müşriklerin şaşmaz değişmez bir tek birlikteliğivardır: Siyaset ve saltanat çıkarları uğruna adına Siyasal İslam denendinciliğin öncülüğünde ve şemsiyesi altında toplanıp nimet ve imk nlarıpaylaşmak Onlar paylaşırken ülke ve kitle çürüyüş ve tükeniş sürecine girerBu belki de Allah’ın bir takdiridir Allah “Sizi benimle aldatmasınlar!”uyarısına rağmen bu maskeli müşriklerin peşine takılanlara gaflet cürüm vezulümlerinin ağır cezasını belki de böyle ödetiyor Hem malları gidiyor hem ırzları Hakkın kanunu bu: Ceza amel cinsindendir. Ve,zalimi zalime musallat etmek de Allah’ın kanunları arasındadır Tarikat dehşet ve fesadının kirlettiği o nezih gönül kurumu tasavvufta,sahte mürşitleri tanıtmak için kullanılan bir deyim vardır: Kutta-ı tarik Kutta-ı tarik, Tanrı’ya giden yolu tıkayan yol vurucu demekUnutulmasın ki bu yol vurma eşkıyanın açık ve aleni tavrı içinde değilAllah’a götürme adı altında namertçe yapılır Kutta-ı tarik, Allah’a götürmeadı altında Allah’tan uzaklaştıran nasipsizlerin unvanıdır Sayfa 23

Bunların çoğu insanların mallarını patlayasıya yerler de insanlarıAllah ınyolundan alıkoyarlar." (Tevbe Suresi, 34) Kitle bunların ya dirilerine kul-köle olmakta yahut da türbe ve fosillerinetapmakta ALLAH İLE ALDATMANIN TEMEL DAYANAĞI: DİNE YALAN SÖYLETMEK Burada dinle İslam’ı kastediyorum Dinin gerçek buyruklarını öne çıkardığınızda Allah ile aldatmanızmümkün olmaz Bunun içindir ki Allah ile aldatanlar sürekli bir biçimde dineyalan söyletirler; söyletmek zorundadırlar Bu yalanlardan biri olan Kuran solculuğu ve solcuları din dışı ilan ediyor yalanı yüzünden bu ülkenin en vatanperver evlatlarından bir kısmı yine envatanperver evlatlarından diğer biri kısmını "Bunlar solcu, dinsiz" diyerekkurşunladılar Tabii ki o kurşunlananların taraftarları da “Bunlar sağcı-faşistkapitalist uşağı” diyerek ötekileri kurşunladılar Sonuç binlerce Türkçocuğunun bir hiç uğruna toprağa düşmesi oldu Tarihin en büyükgünahlarından biri olan bu zulmün birinci dereceden sorumluları hiçkuşkumuz yoktur ki dine yalan söyleten Allah ile aldatma ekip ve zihniyetidirOnlar bu kötülüğü yaparken bu ülkenin bin yıllık düşmanı Haçlıemperyalistlerle işbirliği ve dayanışma içinde olmak gibi bir zilletin detaşıyıcısı oldular Yani süper Haçlı güç ABD çizdi onlar oynadılar. Aynenbugün yaptıkları gibi Allah ile aldatmacıların bu 'solculuk' iddialarına mesnet yapmayakalktıkları VakıaSuresi 8, 9, 27, 38, 41, 90, 91. ayetleri sağcı-solcu ayrımınadayanak yapılamaz (Geniş bilgi için bizim Kurandaki İslam adlı kitabımızınVakıa Suresi bölümüne bakılabilir)

Kur’an politikacıların yapıp yaşattıkları bir ayırıma onay vermektenarınmıştır Ayetlerin böyle bir ayırımla hiçbir ilgisi yoktur Kullanılandeyimler ashâbu lmeymene ashâbu I-meş eme ashâbu I-yemîn ve ashâbu ş-şimal dir. Meymene veya yemin; uğurlu bereketli demektir Meş eme ise Türkçe’ye de geçmişbulunan Sayfa 24 şom veya şomluk anlamındadır Araplar kendisinden kötülük beklenenhayırsız insanlara ashâbu I-meş eme, iyilik ve hayır beklenen insanlara iseashâbu i-meymene derlerdi O halde anılan ayetlerdeki ayırımın Türkçekarşılığı şu olur: Hayırsız ve erdemsiz insanlar-hayırlı ve erdemliinsanlar. Nitekim, 45. ayette, ashâbu ş-şimal, servet ve refahla şımarıp azanlarolarak tanıtılmıştır ki günlük hayattaki solcu kavramından çok sağcıkavramına uygundur Bu demektir ki Kur'an, kendi terminolojisi içinde birdeğerlendirme yapmaktadır Bunu siyasal-güncel terminolojiye uydurmakdoğru olmaz Ne yazık ki Allah ile aldatmayı bir sanat haline getiren dinsömürücüler bu konuda da Kur’an’ı ideolojik istismarlarına let etmişlerdir Dini yanlış anlamak, kitleleri giderek dine yalan söyletme gibi çokzalim bir noktaya getirdi Yanlışları başka yanlışlarla tamir sürecine girildi vesürekli bir biçimde dine yalan söyletildi Yani Tanrı karşısında işlenebileceken büyük zulüm sahnelendi ve bu, dine hizmet yaftası altında yapıldı İslam dünyası o arada Türkiye İslam’a yalan söyletmenin ağır ve kahırlıfaturasını ödemektedir Bulunduğumuz noktadaki zihin ve ruh halimize bakılırsa bufatura ödeme süreci daha uzun süre devam edeceğe benziyor İslam dünyasının durumu gerçekten çok kötüdür Ve bu ‘çok kötü’nün enkötü yanı da durumun kötü olduğunun henüz bilincinde olmamamızdır

Dinde olmayan birçok haram sevap dokunulmaz alan kural ibadet icatedilmiştir ‘Dindarlık’ yapay kutsallara saygıyla eşitlenmiştir Bu durumda Allah ilealdatanların anladığı anlamda ‘dindar’ olduğunuzda gerçek dinin dışınaçıkarsınız Onların anladığı gibi ‘dindar’ olmadığınızda ise ‘dinsiz’ diyedamgalanırsınız Tezg h işte böyle kurulmuştur Bugünkü İslam dünyasında ibadetler imanın belirişi olmaktan çıkmışinadın tatminine dönüşmüştür Bunun içindir ki cami sayısı arttıkça dindenbeklenen rahmet ve bereketin paydası düşmektedir Allah İslam dünyasınaözellikle Türkiye’ye deta cami sayısıyla orantılı olarak tokat atmaktadırAllah’tan başkasına teslim olmama anlamına gelen İslam Allah dışında herşeye ve herkese teslimiyete dönüştü Hayatın ve dinin çekirdeği olan bireytahrip edilip işe yaramaz hale getirildi. “Sakın sürüleşmeyin!” (Bakara 104)buyuran kitabın emri, tersine çevrilerek Müslüman dünya sürüleştirildi Müslüman kitleler özgürlük pankartları taşıyan köleleredönüştürülmüştür Sayfa 25 ALLAH İLE ALDATANLARIN ARADIĞI KİTLE: RAİYYE Raiyye (çoğulu: reaya) Kur’ansal bir t birdir ve davar sürüsü anlamındadır

Raiyyeyi güdene râî denir ki çoban anlamında kullanılmaktadır Bütün krallık-sultanlıksistemleri bir raivye sistemidir. Nitekim bir padişahlık sistemi olan Osmanlıdüzeninde halkın genel adı ‘raiyye’dir Mondros Mütarekesi’nin ardındanişgal edilen İstanbul’un o günkü manzarası içinde padişah Vahdettin’i ziyaretedip ona Türk milletinin ayaklandığını ve işgalcileri er-geç topraklarımızdışına atacağımızı bundan emin olması gerektiğini bildiren ulema vesubaylara Vahdettin’in söylediği sözler tarih ve Kur’an mesajı açısındanibret ve dehşet vericidir Olay şöyle gelişmiştir: Osmanlı Mebuslar Meclisi 16 Mart 1920 günü işgal kuvvetlerincebasıldığında Celalettin Arif Rauf Orbay Balıkesirli Müderris AbdülazizMecdi EfendiYalvaçlı Ömer Vehbi Hoca (Müdafaai Hukuk Cemiyeti geçiciheyeti reisi Konya Müftüsü daha sonra Konya Milletvekili TBMM 1 ReisVekili Şer’iye Vekili) durumun vahametini anlatmak üzere PadişahVahdettin'i ziyaret ederler Aralarında şu konuşma geçer: Vahdettin- Ecnebiler her şeyi yapabilecek vaziyettedirler. MeclisiMebusanmüzakerelerinde sözlerinize fazlaca dikkat etmelisiniz Vehbi Hoca- Şevketmeâb! Millet azimlidir; vatanını da sizi dekurtaracaktır Padişah- Hoca Hoca! Sözlerinize dikkat ediniz! Fiilîhadiseler meydandadır Akıliçin yol birdir Bu adamlar isterlerse yarınAnkara ya girerlerAbdülaziz Mecdi (sarayın penceresinden gözükendüşman donanmasını göstererek)- Bu kâfirlerin kudreti şu denizdeki toplarının menziliiçindedirMillet demir gibidir Onu yıkamayacaklardır Padişahımmüsterih olunuz Milletsonuna kadar mücadele edecektir Vehbi Hoca- Millet vatanını son damla kanına kadar müdafaaedecek ve Cenabı Hakkın inayetiyle muzaffer olacaktır Padişahım buna itimat edinizSayfa 26

Rauf Bey- Hoca efendiler, zat-ı şahanelerine hakikati arz ediyorlarPadişahım! Millet hudutları dahilinde istiklalini ve makamınızı kurtarmayaazmetti Milletsizden bir muahedeye imza koymamanızı istirham ediyorAksi takdirde akıbetçok tehlikeli görünüyor Siz mahsur vaziyetteolduğunuz için imza etmeyemecburiyetiniz de yoktur. Sinirlenen Padişah sert bir şekilde ayağa kalkar ve soğuk bir ses tonuylaşöyle cevap verir: Bu millet koyun sürüsü bir çoban lazım O da benim Ve konuşmayı sona erdirir Saraydan çıkacakları sırada Vehbi Hocaarkadaşlarına dönerek şu tarihî cevabı verir: Bu adam nefsini ıslah etmezse akıbeti fenadır Allah büyüktür Bumillethalaskarını bulacaktır Milleti koyun sürüsü addetmek Allah ınrızasına aykırıdırYaşarsak çok şeyler göreceğiz (Cemal Kutay,Kurtuluşun Kuvvacı Din Adamları 89, 156-157, 165) Vahdettin nefsini asla ıslah etmedi memleketini işgal edenlerle işbirliğiyaptı sonra da onlara sığınarak ülkesini terk etti Onun hakkında büyük birferasetle bir tah-minde bulunan Vehbi Hoca, daha sonra (1 Kasım 1922) onunsaltanattan indirilmesine ilişkin fetvayı yazma işini Şer’iye Vekili olaraküstlenecektir Nûru l-Beyan fi Tefsiri'l-Kuran adlı ünlü tefsirin de müellifi olan VehbiEfendi'nin Padişah Vahdettin'in tahttan indiriliş ve halifeliktenuzaklaştırılışını hükme bağlayan fetvası kısmen sadeleştirilmiş şekliyleşöyledir: Müslümanların padişahı ve halifesi olan kişi düşmanın bütünMüslümanlaraleyhinde mahva sebep olan ağır tekliflerini hiçbirmecburiyeti yokken kabul ileMüslümanların haklarını müdafaadanaczini ortaya koyarak ve Müslümanlarınmücahitçe savaşlarında düşmantarafına muvafakat ederek Müslümanlarınçözülme ve mağlup olmasını

hazırlayan hareketlere fiilen teşebbüs ve bu türyıkıcı hareketlere devamve ısrar ve daha sonra da ecnebi himayesine iltica ederekhilafetmakamını terk ve hilafetten bilfiil feragat etmekle makamındanseranindirilmiş olur mu? Elcevap: Olur (Kutay aynı eser 90) Onun hakkında tarihin ve Türk milletinin hükmü açık ve nettir:Korkak hain Millet ve tarih mesela, Abdülmecit hakkında böyle bir hükümvermemiştir Oysaki Abdülmecit de Osmanlı’nın veliahtlarından biridir halifeunvanı almıştır Mesele Sayfa 27 Osmanlılık meselesi değildir Milletin kurtuluş mücadelesine karşı olupolmama meselesidir. Abdülmecit millete düşmanlık yapmamıştır milletinistiklali için canını ortaya koyanlar aleyhinde çalışmamıştır onları aforoz etmemiştir AmaVahdettin Millî Mücadele kahramanlarını aforoz ederek onlar hakkında ölümfetvası verdi Ankara'da Rifat Börekçi de hutbeleri onun adına değil milletadına okutarak onumillet adına aforoz etti 1921 Nisan’ında Ankara’da Millî Mücadele hakkında bilgiler veren 28sayfalık Fransızca ve Türkçe bir broşür yayınlanmıştır O broşürde ilk resimAbdülmecit Efendi'nindir. Sonraki resimler Millî Mücadele kahramanıkomutanlarındır Vahdettin’in resmi yoktur Çünkü milletin hükmü budurTBMM’nin Millî Mücadele günlerindeki zabıtlarına bir bakın Vahdettinadının her geçtiği yerde Meclis ten şusesler yükselmektedir: "Kahrolsun, hain, Allah cezasını versin Bu sesleri yükselten Meclis’in yarıya yakını sarıklı din adamlarındanoluşmaktaydı: Hocalardan müftülerden müderrislerden Dahası var: AynıMeclis te konuş-macılar Millî Mücadele ye karşı sergilenen hıyanetlereve bu hıyanetlerisergileyen hainlere isim vermeden değindiklerindesalondan çoğu zamanVahdettin Vahdettin! Allah kahretsin! sesleriyükselmiştir Hırsları çıkarları uğruna Osmanlı’ya ihanet ederek İngilizlerle

işbirliğine giden ŞerifHüseyin gibi bir adam bile, yeri geldiğinde İngilizlerisorgulayabilmiş onlara kuşkuyla bakabilmiştir Türklerin Padişahı veMüslümanların Halifesi unvanı taşıyan Vahdettin ise bu kadarını bile yapamamıştır İngiliz Devlet-iFahîmânesi diye andığı tarihin en büyük İslam düşmanı İngiltere’ye aralıksızve tereddütsüz bağlı kalmış Türk milleti ile İngiltere’nin hesabı herçeliştiğinde İngilizlerin yanında yer almıştır Sonra da hain ŞeyhülislamMustafa Sabri’ye kaleme aldırtıp yayınladığı 'Beyanname' adlıhezeyannamesinde vatanını terk edip İngilizlere sığınmasını anlatırken vicdanve izanı sızlamadan kendisinden şöyle bahsede-bilmiştir: Müvekkil-i zîşanı olduğum Peygamberin hicret sünnetini izledim."(Orhan Koloğlu Gazinin Çağında İslam Dünyası, 313) Vahdettin kendisini bütün olup bitenlerden sonra, İslam’ın temelesaslarına aykırı bir adlandırmayla Peygamberin şerefli vekili diye anmaktadır Bu da yetmiyor, İslam’ınbaş düşmanı işgalci İngilizlere sığınışını 'hicret' olarak gösteriyor ve Haçlı’yasığınma rezilliğini 'Peygamberin sünneti diye anıyor Sayfa 28 Vahdettin’in o beyannamede İslam açısından işlediği suç sadece bukadar değildir Beyannamesinin bir yerinde şunu söylemek bedbahtlığınıgösteriyor ve farkında olmadan küfre yelken açıyor: Beni haksız yere ihanetle suçlayanlar saltanatla hilafeti ayıraraksaltanat-ı Muhammediyeyi yıkmış sadece vatanlarına değil İslam a da ihanetetmişlerdir (Koloğlu aynı eser 313) Bu kendinden habersiz adam, demek istiyor ki, Benim saltanatıma son verilmesiyle Hz Muhammed in saltanatı dabitmiştirBunu bitiren de Millî Mücadeleyi verenlerdir

Dikkat edilirse Vahdettin Hz Peygamber’in sıfatının başına bir 'Hz.' bileeklemezken kendisinden zîşan (şanlı-şerefli) diye bahsediyor Hem de Cenabı Peygamber’in isminin tam yanında Halbuki İslam terbiye ve geleneği oifadede ‘zîşan’ sıfatının Hz Peygamber’e verilmesini gerektirir BüyükOsmanlı’nın gerçekten büyük padişahlarının yaptıkları gibi Bu büyük cihanpadişahları Kabe’ye ve Hz. Peygamber in türbesine hizmetlerini anlatırken kendilerini Araplar gibi'sahibul-Haremeyn' (Mekke ve Medine’nin sahibi) diye değil Hâdimul-Haremeyn' (Mekke ve Medine’nin hizmetçisi) olarak anmış-lardır O Osmanlı’dan Vahdettin gibilerin temsil ettiği Osmanlı’ya geliş nebüyük bir acı ne büyük bir talihsizliktir! Kur’an işte bu sistemleri 'bozgun ve zillet sistemi' olaraknitelemektedir. (Nemi Suresi, 34) Kur'an, Bakara 104. ayette mensuplarını raiyyeleşmekten kaçınmayaçağırmaktadır: Ey iman edenler! Râina! demeyin Unzurna! deyin/ Bizidavar gibi güt! diyekonuşmayın Bize bak! diye konuşun ve dinleyin Bu çağrı demokrasinin özgürlük ve yetkin bireyin temel söylemidirKur’an iman sahiplerini davar sürüsüne dönmemeye çağırmakla biraz da bugerçeğin altını çizmektedir Davarlaşmış bir kitle şeytana teslimiyet malzemesi olmaya hazırdemektir Bunun içindir ki şeytan kitleyi teslim alma stratejisinin ilk faaliyetiolarak kitleyi davarlaştırır Yani aklını işletemez sorgulayamaz Neden veniçin? sorularını soramaz hale getirir. Bu, "Gelen ağam giden paşamkitlesi, Bana dokunmayan yılan bin yaşasın! rahatlığını tercih etmeye başlar İşte davarlaşma noktası bunoktadır Sayfa 29

Dinci siyaset kadroları veya din üzerinden siyaset yapan kadrolar,şeytanın ordularından biri olan din sınıfı ile kader birliği yapan bir şeytanhizbidir. Bu timle bu ordunun işbirliği gerçekleşmeden Allah ile aldatmanınhedefine varması asla söz konusu olamaz İslam dünyasında bu işbirliğiasırlardır yürürlükte bulunuyor Günümüz Türkiyesi bu işbirliğinin en tipikgörünümlerine sahne olan bir coğrafyadır Bir yandan İslam da din sınıfı yoktur derken öbür yandan imamlarayılda ikikatrilyon devlet parası maaş olarak dağıtılmaktadır Bu İslam ınbütünbuyruklarına aykırı bir Hıristiyanî yapıdır ALLAH İLE ALDATMANIN ÜÇ DAYANAĞI İslam’ın erken dönem diplomasisinin önemli isimlerinden biri ve aynızamanda saygın bir fıkıh bilgini olan Ebu Hamzael-Hâricî (ölm 130/747)İslam’ı yozlaştıran Emevî krallığının kurucusu Muaviye’nin yönetimini vekişiliğini anlatırken, hem Allah ile aldatmaya hem dinci siyasetleritanımamıza yardımcı olan muhteşem bir tespit yapmaktadır Şu ibret dolusözleri söylüyor: Hz. Peygamber tarafından hem kendisi hem de babası lanetlenmişbir adamdı Allah ın kullarını havel Müslümanların mallarını düvel Allah ıngönderdiği dinideğel yaptı Sonra da yok olup gitti (C hız; el-Beyân ve t-Teb-yîn, 2/123) Bizi burada ilgilendiren, Muaviye değil Ebu Hamza’nınsözündeki ürpertici ilkesel gerçektir Bu ürpertici gerçeği görmek ve gereken

dersi çıkarabilmek için Ebu Hamza’nın kullandığı üç kilit kelimeyitanımamız gerekiyor: Havel düvel değel. İşte bu kelimeler İslam’ı Cenab-ıHakk’ın gönderdiği din olmaktan çıkarıp bir siyasal ırk-sal ekonomik birsömürünün kutsal aracı haline getiren zihniyet ve soyun (Kur'an bu zihniyetve soya 'lanetlenmiş zihniyet-soy' diyor) kimliğini açığa çıkarmakta vegelecek zaman boyutlarına ışık tutmaktadır Elbette ki tarihten ders almak veo dersin gereğini yerine getirmek niyetinde olanlar için Dini, insanları sömürme ve hegemonya altında tutma aracınadönüştürenlerin bunu yaparken ortaya koydukları tablonun üç görünümündenbiri olan havel köleleştir-mek demektir Dini Allah’ın iradesinin dışınaçekerek insanı sömürme ve kahır altına Sayfa 30 alma kurumuna dönüştürenler ilk iş olarak Allah’ın kullarınıköleleştirirler "Bizeköle olun sizi cennete götüreceğiz diyerek Kur’an bu köleleştirme zulmüne yenik düşmemenin reçetesi olarak iki temel buyruk vermektedir İlki ve enönemlisi şudur: Raiyyeleşmeyin yani davar sürüsüne dönüşmeyin! BakaraSuresi 104 ayette verilen bu buyruk İslam tarihinde ilk kez bu satırların yazarıtarafından gerçek anlamıyla gündeme getirilmiş ve ‘ Yeniden Yapılanmak kitabıyla ayrıntıları verilmiştir Raiyyeleşmemek yani davar ve köle sürüsüne dönmemek isteyen birtoplumun yönetimi şûra ve bey'at üzere olacaktır ki bu da reçetenin ikinciönerisidir Şûra bir Kur’ansal terim olarak yönetenlerin yönetilenleriyönetilenlerin de yönetenleri denetleyebildikleri bir sistemi ifade etmektedir.Şûra, Allah ile aldatanların iddia ettikleri gibi, padişahın danışmanlar tutmasıdeğildir Şûra ve bev atin günümüz dünyasındaki terminolojik adıcumhuriyet vedemokrasidir. Emevî kalıntısı sömürücülerin İslam’ı neden cumhuriyet ve demokrasikarşıtı ilan ettiklerini buradan hareketle anlamak çok kolaydır Onlar için

demokrasi tam tepe noktaya oturuncaya kadar kullanılabilecek bir‘müstekreh’ (iğrenç) vasıtadır İş bitince kaldırılıp atılır ve bir daha ağzına alanın anası ağlatılır; daha önceyağcılık ve yalakçılık yaptığına bakılmadan Dini kin ve saltanat aracı yapan zihniyetlerin zulüm göstergelerininikincisi olan düvel halkın malını saltanat elde etmek için kullanmakdemektir Allah ile aldatanların esas işi budur Din adına insanlık suçu işleyen politikaların Kur'an tarafından ısrarlagündemegetirilen zulümlerinin alâmeti farikası sergilenen zulüm vesömürünün aldatılanhalka finanse ettirilmesidir. Bunun içindir kiKur’an’a dayanarak şunu rahatlıkla söylüyoruz: Sahte dinin sömürüsü pahasına dindar olmaktansa dinsiz kalmayıtercih edin! Çünkü bu takdirde hiç değilse gerçek dini bulma ümidiniz canlı kalırKimseye zor veya garip gelmesin Kur’an’ın yolu ve buyruğu budur Allah’ın elinden çıkmamış bir ‘din’in kime ne hayrı olmuştur?Uydurulmuş din , halkın malını düvel, yani saltanat ve hegemonya aracıyapmanın ötesinde hiçbir değer üretmez Zulmün üç göstergesinden üçüncüsü olan değel ise bir değeri veyakurumu pusukurmak amacıyla kullanmak demektir. Dini saltanat ve baskıaracı yapan Sayfa 31 zihniyetler için din daima bir dokunulmaz ve teftiş edilmez sığınakolarak kullanılmıştır Bu sığınak dinin kutsal kavramlarıyla parlatılmışmaddelerle sıvanır ve hiçbir kuvvet bu sıvanmış bölgeler' den içeri girmeyecesaret edemez Çünkü kutsal zırha dokunmayı aklınıza getirdiğiniz anda aforoz ve tekfir (k firve dinsiz ilan etme) mekanizmaları acımasız bir biçimde çalışmaya başlar vedoğduğunuza pişman olursunuz.

Dini değel yapan zihniyetlerin kutsal malzemeleri kullanarakoluşturdukları pusuyu dağıtmanın yolunu-yöntemini gösteren tek rehberKur’an’dır Bunun içindir ki şu gerçek din konusunun en hayatî noktalarındanbiri olarak karşımıza çıkmaktadır: Dini sömürenlerin Kurandanduydukları rahatsızlık dinsizliği sömürenlerinduydukları rahatsızlıktanbirkaç kat daha fazladır ALLAH İLE ALDATMANIN SİVİL DESTEK KURULUŞLARI aldatırsan bana yazıklar olsun Çinli bilge Sun Tzu Allah ile aldatmanın değişik maskeler kullanan çokçeşitli destek kuruluşları vardır Konu Allah ile aldatmak olduğuna görebunların ortak özelliği elbette ki din söylemi kullanmalarıdır Örnek olarak engüçlü dinci grupların durumuna bakalım: Türk insanına yönelik Allah ilealdatma faaliyetine alt yapı oluşturan ve bunun için de sürekli dinci söylemlerkullanan bazı dinci gruplar ve etki imk nları şöyledir: Milli Görüş örgütü; 37 yayın 330 dernek 33 vakıf 8 dershane 48 şirket Sayfa 32 Fethullahçılar: 16 yayın 23 dernek 220 vakıf 24 pansiyon 570 dershane ve okul 96 şirketSüleymancılar:

6 yayın 2100 dernek 14 vakıf 1750 pansiyon ve kurs 28 şirket Şiddetçi-radikal örgütler: 89 yayın 95 dernek 19 vakıf Muhtelif dinci gruplar: 100 küsur yayın 100 küsur dernek 50 küsur vakıf muhtelif pansiyonlar vekurslar... Toplam rakamlar: 170 yayın 2570 dernek 316 vakıf 1780 pansiyon ve kurs 580 dershane veokul ile yaklaşık yüz seksen şirket Ekleyelim ki bu tablo 2003 yılı itibariyledir Yani bu kitabın yayınlandığıgünlerden beş yıl öncenin tablosudur Allah ile aldatmayı en ileri boyuttakullanan AKP’nin iktidar dönemi olan son birkaç yılı da dikkate alarak yenibir değerlendirme yaptığımızda burada verilen rakamların iki üç katınaçıktığını söylemek gerekir Bu tabloyu dinci gruplarca açılmış resmî okullargayri resmî kurslar muhtelif tarikatların sahip bulunduğu adı konmuş veyakonmamış yardımlaşma propaganda siyaset üretme ekip ve ocakları ilebirlikte düşündüğünüzde tam bir saltanat ve egemenlik ordusuylakarşılaşırsınız Bu sayılanlara siyasal dinsel ekonomik hesaplarla destek verenliberal patentlişirket holding basın kurumu gibi odakları da eklemeliyizBu sonuncu destekgruplarının anılan dinci oluşumlara akıttıkları paraakıl ve hafsalanındüşünebileceğinin çok ötesindedir Türkiye Diyanet Teşkilatı nın 700 civarındaki imam-hatip okulunun veotuz civarındaki ilahiyat fakültesinin de büyük ölçüde bu dinci anlayışıngüdümünde olduğunu unutmamak zorundayız Dahası yüz bin civarındakicami de Allah ile aldatma harek tında şöyle veya böyle az veya çokkullanılmaktadır Tüm bu saydıklarımızdan belki de hiç geri kalmayanmeblağlar Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürkçü aydınlanmayı çökertmek

isteyen Müslüman ve gayrimüslim dış güçler tarafından sağlanmaktadır Sayfa 33 BOP projesi ve Ilımlı İslam denen irtidat ve sömürü dininin,Müslümanları cenderesine alması için ABD’nin döktüğü paranın da bu saydıklarımızaeklenmesi gerekir. Özetleyelim: Türkiye de bugün Allah ile aldatma dinciliğinin ulaştığıekonomikgüç devletin gücünün çok üstünde kabul edilmek gerekir Bugücün aşamayacağı tek karşı güç Türk ordusudur Sebep ordunun silahlı bir kuvvetoluşudur Eğersilahı kenara koyarak veya dikkate almayarakdüşünürseniz Allah ile aldatan güç yani dinci siyaset ve saltanat Türkiye Cumhuriyeti nin tartışmasız enbüyük gücü olarak kabul edilebilir. Türkiye de rejim kendisine açıkça kafa tutan bir karşı rejimoluşumuyla yüzyüzedir Resmî rejimin tek şansı ve avantajı TSK dırABD AB ve içteki dincigücün sürekli ve sistemli bir biçimde TSK yavuruşunun hikmeti ve sebebiüzerinde şimdi bir kez daha düşününüz Allah ile aldatmanın ulaştığı bu korkunç güç liberal özgürlükçü AB’ciABD’ci adlarıyla anılan esasında ise çıkarlarını vicdan ve insanlıkdeğerlerinin her zaman üstünde tutmuş olan sözde Türk basını tarafından dadesteklenmektedir Türkiye’nin geleceğini değil de kendi çıkarlarını düşünenmedya için Atatürk’ün kullandığı iki t bir ibret verici ve sarsıcıdır: 1. Vatansız matbuat

2. Satılmışların hâkimiyet-i kalemiyesindeki matbuat.' (Şevket Süreyya Aydemir Tek Adam, 3/278) Atatürk bu ifadelerle Bizans levsiyatıyla mülevves (Bizans pislikleriylekirlenmiş) gördüğü İstanbul’da kümelenen basını kastetmektedir ALLAH İLE ALDATMANIN HÜKÜM ODAKLARI İslam düşüncesinin doruklarından biri olan Endülüslü fakîh-metodolojistEbu İshakeş-Şâtıbî (ölm 790/1388) İslam’a uydurmalar hurafeler sokandinci iftiracılığı tanıtırken şöyle bir saptama yapıyor: Sayfa 34 Ma sıyet (günah) ma sıyet olarak kaldıkça Allah a iftira değildir;ama ma sıyetdinde teşri (kural koyma yetkisi) aracı yapıldığında Allah aiftira olur (Ş tıbî; elTtısam, 2/41) İnsan insan olarak günah işler; bu normaldir Günah işlemek insanı nedinsiz ne de Allah düşmanı yapar; sadece günah işlemiş insan yapar Ancakişlenen günah Allah’ın yetkilerini kullanmak dinde buyruk makamı gibidavranmak, dine hükümler eklemek kısacası dinde teşriî yetki kullanmaktankaynaklanıyorsa bunun adı sadece günah değil Allah’a iftiradır ki zulüm veşirkin en lanetli türüdür (Kur'an, En'am, 93, 144)

Allah ın en büyük öfkesine çarpılanlar imanı olup da eksiklerigünahları olaninsanlar değil ibadet ve din savunuculuğunda kimseye sözbırakmadığı haldedine sürekli hüküm ekleyen dini sürekli kendigüdümüne alan dincilerdirDinde teşriî yetki kullanma suçu, İslamdünyasında tarikatlar ve mezhepler tarafından bilerek veya bilmeyerekasırlardır işleniyor. Son zamanlarda buna, din üzerinden siyaset yapanların dini siyasal parti ile eşitleme zulümleri eklendi. Bu zulüm , dinikendisi ve partisiyle eşitleme ve kendisini Allah ın vekili sözcüsü gibi ortaya sürme zulmüdür Dinci terörün başlangıç noktası dabudur. Tüm insanlığın ortak kurumu olan dini kendi siyasal organizasyonununbaşarı aracı yapan bu zalim mantık daha doğrusu bu müşrik günah şöyle sergilendi:Önce dindarlık birilerinin al meti farikası ilan edildi Ardından dinbaronlukları din dukalıkları dokunulmaz-eleştirilmez ‘efendiler üstadlar mücahitler(!) ve daha neler neler yaratıldı Bunlara sadece ve sadece peygamberlerinkullanabileceği bir yetki, dinde sözcülük hakkı verildi Bunun ardındanbunların halkı 'iyi dindar,zayıf dindar günahkâr dinsiz din düşmanımürted’ gibi sınıflara ayırma hakkı kullanmalarına seyirci kalındı Onların bu yaftaları yapıştırırken hareketnoktası olarak kendilerini kendi ekollerini tarikat mezhep veya partilerini esasaldıklarını kimse fark edemedi. Bunların din-iman-Allah-Peygamber diye bir kaygılarının olmadığıinsanları aldatmak için dini ve Allah’ı kullandıkları kısacası Allah ile aldattıklarıfark edildiğinde iş işten çoktan geçmişti Bu zihniyetin Allah ile aldatan tezg hı şöyle işletiliyordu: İslam demekdinden bizim anladığımız demektir O halde bizim ak dediğimizekara iyidediğimize kötü diyenler otomatik olarak İslam dışıdır Karşı çıkış

Sayfa 35 gerekçeleri kanıtları ne olursa olsun fark etmez Biz Allah ınaskerleritemsilcileriyiz Allah ın temsilcilerine din ve Allah adına kanıtgösterilemezMüslümanlık belgesi bizim defterimize kayıtlı olmanın takendisidir Öteki yollar İslam a ve cennete değil patatese çıkar Bu talihsiz mantık bir şer formülü olarak şöyle der: Müslüman vardır ve o biziz; kâfir vardır ve o da bize karşıolanlardır Ve biz bizekarşı olanlara her şeyi yapma hakkına sahibiz Bu mantığın bağlı olduğu saltanat ve siyaset daman Hz Muhammed’inKonuşan Kuran' unvanını verdiği Şah-ı Velayet Hz. Ali'yi secde halinde ikenkatletmiş ve gerekçe olarak da Kâfir oldu da onun için öldürdük! demiştir Gerçek Müslüman dindarlar dinlerinin tarihini ve kitabını gereğinceokuyup anlasalardı bunu görürlerdi ve dinle kendi anlayışını eşitleyenzihniyetin Türkiye’yi nereye götüreceğini daha ilk adımda anlarlardı Neyazık ki bunu yapamadılar anlayamadılar Daha acısı anlamamaya ısrar veiştahla devam ediyorlar Hem de dünya ölçeğinde bir gafletle Bu namert oyunun nasıl yürütüldüğüne canlı bir örnek verelim: Bunlarıngemi azıya aldıkları ve kendileri gibi düşünmeyen ve yaşamayanlarınerkeklerine piç kadınlarına fahişe diye hitap edebildikleri günlerde ekranlarabir eşcinsellik olayı getirilmişti: Bir Kur’an kursu hocasının erkek öğrencisiyle cinsel ilişkisitespit edilmiş ve bu rezaletle ilgili yayınlar yapılmıştı Bize de sordular:

Kur an adının arkasında böyle bir rezilliğin işlenmesininasıldeğerlendiriyorsunuz? Doğal olarak bundan tiksinti duyduğumu bu tip ruhsuz ve ahlaksızlarınKur’an’dan ve onun değerlerinden uzak kalmaları gerektiğini İslam’ın butipler yüzünden ithama maruz kaldığını vs söyledim Bunun üzerine telefonlarfakslar mektuplar işledi; bununla da yetinilmedi yüz yüze sataşmalarsergilendi Hepsinde ortak söylem şuydu: Müslümanlara hakaret edildi, siz de buna destek verdiniz." Mantığa bakın: Kur’an’ın arkasına gizlenerek iğrençlik sergilemekİslam’a hakaret olmuyor da bunu tespit ve teşhir edip halkı uyarmakMüslümanlara hakaret oluyor! Dinle kendisini ve ekibini eşitlemenin en namert belirişi Sayfa 36 öteki ilan edilenlerin her türlü ithama maruz bırakılmalarıdır Buazmışlıktan insaf acıma insanlık bekleyemezsiniz. Öteki ilan edilenler akıl almaz bir vicdansızlıkla itham edilirler! Afganlı kadınların hiç değilse uluslararası yardımkuruluşlarında çalışmasını isteyen yabancılara karşı Taliban’ın cevabı şuolmuştur: Bu kadınlar KGB tarafından eğitilmiş casuslardır 35 binAfganlı kadın KGB tarafından eğitilmiş bulunuyor Bunun için bunların ev dışınaçıkmasına helehele çalışmasına izin veremeyiz

(Milliyet Gazetesi, 14 Temmuz 2000) Yıllardır evinden çıkmasına izin vermediğiniz bu mazlum kadınlar nasılve nerede KGB eğitimine t bi tutuldular? Allah ile aldatan zihniyet hep böyledir ve hep böyle olacaktır: İkna ileyaptıramayınca tehditle o da olmayınca tedhişle yaptırır Hangi yöntemi esasalacağını ayağını basışındaki sağlamlık derecesi belirler Ayağını basışı tamsağlam değilse hurafe dininin temel iman esaslarından biri olan takıyye'yi işleterek durumu idare eder. Bu ıstırap verici olumsuzluğun ağır ve acı faturasını ne yazık ki dünyanınher yerinde yine masum dindarlar ödüyor Özetleyelim: Hiçbir zulüm ideolojisinin vahşeti Allah ile aldatmanın ki kadarkaranlık vekorkunç olamaz Ve insanlığın hiçbir düşmanı Allah ilealdatanlar kadar yıkıcı olamaz! Allah ile aldatanlara demokrasi vs adına meydan açmak ise Allah aisyan etmekve demokrasiyi intihara itmektir. İnsanlığın bunu daha fazlavakit geçirmeden anlamasını temenni ediyoruz TAKVA VEYA DİNDARLIĞIN ALLAH İLE ALDATMA ARACI YAPILMASI

Takva (dindarlık daha dindar olmak) kavramını Kur’ansal mihverindençıkarmanın iki ana tahribatı var: Sayfa 37 1. Dinde ğulüvv (aşırılık fanatizm): Parsa toplamak için başlayan 'dahadindarolmak’ yarışının götüreceği yer budur. 2. Şiddet ve terör: Ğulüvvün yarattığı sahte dine uymayanlar giderekdinsizlikle itham edilir ve bu sahte dine karşı çıkanlar düşman caniler gibigörülür Özdemir İnce’nin araştırmasından öğreniyoruz ki Fransa’daki dincifanatikler mini etekli bir kızı yakmışlar Jacques Chirac tarafından kurulanLaiklik Komisyonu'nda üye olan Gaye Petek anlatıyor: Son bir yılda mahallelerde sitelerde kızlara karşı yoğun baskılarortaya çıktı Gündelik hayat tarzı tehdit edilmeye başlandı Bir genç kız minietekle dolaşıyordiye bir sitenin çöp odasında diri diri yakıldı Bazıerkekler mahalle ve sitelerinAli kıran baş keseni olmaya ve işi insanlarınnasıl yaşayacaklarına karar vermeyekadar vardırdılar 20 yıldırgettolarda olup bitenler gizlendi Paris'te kardiyolog olarak çalışan DemirFırat Onger şöyle diyor: Kadın bir hukukçu jüri üyesi seçildiğinde öngörüşmeler sırasında başı açıkgeldiği mekâna duruşma sırasında başıburmalı olarak geliyor (Hürriyet 20 Aralık 2003) Toplumu dinamitleyen bir numaralı bozgun işte bu ayrımdır İmam-Hatip

savunuculuğu buna dayandırılmıştır Kur’an kursu sektörü bunadayandırılmıştır Bu sektörler ayaklarını sağlam bastıklarında bunun arkasındabirinci sınıf Müslüman olmamanın neden ve niçinleri gündeme getirilecek yani "Neden dahaiyi Müslüman değilsin? sorgulaması başlayacaktır Yıllardanberi, "Dinde ikrahyoktur ama bu ilke dinin içindekiler için geçerlideğildir diye Kur’an dışı bir hezeyanı ha bire canlı tutmaları boşuna değildir Onu canlı tutuyorlarçünkü yakın bir gelecekte kullanacaklarını biliyorlar Türbanda da aynı anlayış ve taktik geçerli olacağa benziyor. RTErdoğan’ın İspanya’dan seslendirdiği Türban siyasal simge olursa neyazar, simge ise simge" mealindeki meydan okumasının startını verdiği süreç böyle bir süreçtirAnlaşılan o ki bütün mesele ayağını sağlam basmakta. Alman Cumhurbaşkanı Johannes Rau şu sözü söylerken din adınadayatmanın acısını çeken bir tarihin çocuğu olarak konuşuyor: Kökten dincilik engellenmeli tüm dinsel semboller yasaklanmalı(Cumhuriyet, 13 Aralık 2003) Sayfa 38 İbadeti saptıranları hayat ahlaksızlık manzaraları sergileterek reziletmiştir Siyasal İslam’ın sahneye çıktığı günden beri mesela Türkiye’de enbüyük ahlaksızlık soygun ve talanların dosyaları siyasal İslamcı-dinciekiplerin dosyaları oldu Hz Peygamber diyor ki: Kişi ahlakının güzelliği ile geceleri ibadetle gündüzleri oruçlageçirenlerinulaşacakları derecelere kesinlikle ulaşabilir (Elb nî; el-Ahâdîs es- Sahîha, 2/421-423,

503, 569) Temel aldatma aracı olarak namaza dikkat çekmeliyiz. Türkiye’de siyasal İslamcılığın devreye girdiği günden beri namaz artıkbir meydan malzemesine döndürülmüş bütün ruhaniyeti erdiriciliği saffet vegüzelliği yok edilmiştir İslam tarihinin en kahırlı aldatma tabloları namazkullanılarak yaratılmıştır Namaz bugün h l insanları aldatmanın temelaraçlarından biri olarak insafsız ve acımasız bir biçimde işletilmektedir Kur’an dinde riyak rlık konusunu işlerken örnek olarak namazı öneçıkarmaktadır Hz Peygamber de aynı yolu izlemiştir Çünkü takvanınsaptırılmasında Allah ile aldatma aracı olarak namazdan daha rahatkullanılacak bir araç yoktur Bu konunun temel Kur’ansal dayanağı MâûnSuresi’dir Şöyle diyor: Gördün mü o dini yalan sayanı? İşte odur yetimiitip kakan Yoksulu doyurmayı özendirmez o Vay haline o namaz kılanların/dua edenlerin kinamazlarından/ dualarından gaflet içindedir onlar! Riyaya sapandır onlar/gösterişyaparlar. Veonlar kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar Busureden anlaşılmaktadır ki kamu hak ve imk nlarına musallat olan yoksuluyetimi horlayan yani sosyal devleti işlemez hale sokan sonra da bunlarolmamış gibi pişkin pişkin namaz kılan insanlar dini yalan saymış olurlar vekıldıkları namaz onlara lanet ve cehennemden (veylden) başka bir şeykazandırmaz Takvanın Allah ile aldatma aracı yapılmasıyla oynananşeytanî oyun çok tehlikeli ve kurumsaldır İslam dünyasını o arada ülkemiziperişan eden kahırların başında bu oyun gelmektedir Bu oyun takvanıninsanlar arasında bir değer ve üstünlük ölçüsü olduğu yolunda Kur’an dışı biranlayışın kabul ettirilmesinden ibarettir Bu Kur’an dışı tahrip oyunu 2000’liyılların Türkiyesinde hem de TBMM çatısı altında şu Kur’an ve akıl dışıtalebin gündem yapılmasına yol açmıştır: "Millet dindar cumhurbaşkanı istiyor

Sayfa 39 Millet böyle bir şey istemişse bu vahimdir eğer istememiş de birilerionun adına avukatlıkla söz söylüyorsa bu daha vahimdir Ama sonuç her halve şartta vahimdir Çünkü millet ve din adına vicdansızca yalan söylenerekülke aldatılıyor dinin kredileri kullanılarak siyasal çıkar sağlanıyor Din adınadinsizlik yapılıyor Kuranın insanlık tarihinde yaptığı en büyükdevrimlerden biri, belki de birincisi,takvanın insanlar arasında bir değerve üstünlük ölçüsü olmaktan çıkarılmasıdır Kur’an’ın bu en büyükdevriminin üstü din çıkarcılığı tarafından sistemli ve ısrarlı bir biçimde örtülmüştür Bu gerçeği bir hakkımızı kullanarak diyebilirizki İslam dünyasında özellikle Türkiye’de kitlelere ilk duyuran ilim ve fikiradamı bu satırların yazarı olmuştur Kur an Verileri Açısından Laiklik kitabımız bunun belgesidir. Kur’an ilkeyi son derece açık koymuştur: Allah katında en değerliniz takvada en ileri olanınızdır (Hucur t 13) Kur’an bu anlayışını Zühruf Suresi 35. ayetle bir kez daha teyit ve takraretmiştir Rabbinin katındaki âhiret takva sahipleri içindir Takvanın karşılığı Rabbin katındaki' dir kamu mallarının talanı veyaABD'de CIA’nın hazırladığı çiftlikte oturmak değildir Basının Türbanla kapat eşinin başını kap dinci hükümetten işini sloganıyla ifade ettiği talanın içinegirme aracı hiç değildir Takva konusundaki bu belirleyici ayetler tarih boyunca din üzerinden

itibar ve üstünlük sağlamak isteyen çevrelerin baskı ve yönlendirmesiyleKur’an'daki anlamının ve amacının tam tersine çekilmiş ve şöyle bir Kur’andışı ilke oluşturulmuştur: En üstün insan takvada en ileri olan insandır Yıpratılmak istenen birçok değerli insan dindar değil teranesiyleyıpratıldı Bu terane ilerledikçe her türlü olumsuzluk bunun arkasında gizlenirve yıpratılmak istenenlere bindirmede en kahredici silah bu dindar değildirhezeyanı olur Tarihte bu namert hezeyandan en çok ıstırap çekenlerden biride Mustafa KemalAtatürk’tür Milli Mücadele günlerinde hem İngilizlerhem onların uşağı gibi çalışan hain Damat Ferit hem de Padişah ve avanesiAtatürk’ü sürekli 'dindar olmayanadam ahlakî zaafları olan adam diyekaralamışlardır Çünkü Allah ile aldatılmış bir kitleyi bir kişinin aleyhineçevirmenin en emin yolu bu alçak iddiadır Türk Kurtuluş Savaşı’nın büyük kumandanlarından Kâzım Karabekir Paşa (ölm1948) şöyle diyor: Sayfa 40 Ajanslarla gazetelerle ağızdan hücumlar hep Kemal Paşa ya idiAhlakı ihtirası hakkında her gün ağız dolusu laflar söylendiğini kendisi debiliyordu." (Karabekir, İstiklal Harbimiz, 1/464) Karabekir Paşa Fevzi Paşa gibi önemli bir askerin bile ilk zamanlardaAtatürk hakkında bu düşünceleri taşıdığını yazmaktadır: Fevzi Paşa Mustafa Kemal i tutmaklığımın felaketini ileride kötünam alacağımı anlattı Söylediği şudur: Mustafa Kemal muhteris ve menfaatdüşkünüdür Ahlakı herkesçe fena tanınan bu zâtın milletin başına belalar getireceğiniseni sevenbütün arkadaşlarınız ve ben yakından biliyoruz (Karabekir aynı eser 2/849)

Karabekir Paşa’nın Fevzi Paşa’ya cevabı dindarlık adı altında hangibozukluk ve alçaklıkların gizlendiğini dindarlık maskesinin neleri örtmek içinkullanıldığını dolaylı yoldan gösteren müthiş bir belgedir Şöyle diyor Fevzi Paşa’ya:Mustafa Kemal Paşa ya başımıza geçmesini daha İstanbul'da teklif edenbenim. Bugün bütün kuvvetimle tutmayı en büyük vazife bilirim Ondandaha hamiyetlive değerlisini aradım bulamadım Hanginiz esaretaltındaki İstanbul dan çıkıpgeldiniz? Bugün de sizden rica etsem ihtimalyine gelmezsiniz. Siz ve emsalinizesaret altında oturmayı tercihediyorsunuz İstanbul da dedikodu yapanarkadaşlar iş bu raddeye kadarbaşarıyla geldikten sonra olsun, Anadolu'yagelseler ya! Doğunun aydınevlatları bile İstanbul dan çıkmazken Doğuluolmayan bizim gibiler enfelaketli günlerde halka teselli ve emniyet verdik. Halkda tabiî olarakrehberlerini gördü ve onlara yetki ve kuvvet verdi Millî varlık vemillîbirlik teessüs etmiş millî karar verilmiştir Artık Mustafa Kemal Paşaileuğraşmak yanlıştır millî karara karşı gelmektir, ihanettir, felakettir..."(Karabekir, aynı eser 21- 850-851) Dindarlık ölçüsünün kullanılmasının nelere mal olacağına yine ilginç birörnek yine Karabekir Paşa'dan: Erzurum da yakaladığımız Müslüman olmuş bir Rus casusunutemize çıkarmakiçin bir mahalle halkının karargâhıma geldiği zamanhallerine bakıp hatıratımaşunu kaydetmiştim: Ey Türkoğlu! Sen peksafsın seni herkes aldattı Erdimdiyen döndüm diyen çemberinden atlattı (Karabekir aynı eser, 2/717) Tam bu noktada İslam düşüncesinin anıt isimlerinden biri ve Hanbelîmezhebinin kurucusu olan Ahmed b. Hanbel' in takva kavramına getirdiğimuhteşem bir yorumunu alıntılamak isteriz . İmam Ahmed b Hanbel (ölm241/-855)'e sordular: Sayfa 41 İki adamımız var: Biri takva sahibi ama zayıf öteki günahkâr ama

güçlü Hangisiyle gazaya çıkalım? İmam şöyle dedi: Takvası değil gücü fazla olanla yola çıkın! Takvası fazla olanıntakvası kendinezayıflığı Müslümanlara mâl olur Gücü fazla takvası azolanın ise günahı kendine gücü Müslümanlara mâl olur! Kur'an vahyi, Ahmed b. Hanbel’in sözlerinde özetlenen bu anlayışınıhayata iyice sokmak için din sınıfı din kisvesi hatta din adamı anlayışını dayıkıyor Bunların hiçbirisi yoktur bunların hiçbirinin ifade ettiği olumlu biranlam yoktur. İbadet için lidere özel ve beratlı mek na ihtiyaç yoktur Cami ibadethane değil adından da anlaşılabileceği gibi aynı zamandaibadetin de yapılabileceği bir toplantı yeridir İbadet için bu toplantı yerinegelmek orada görevli bir ibadet memurunun liderliğine sığınmak gibi bir şartCuma namazı için bile yoktur. Bu gerçeğe dikkat çeken müfessir Sıddık b Hasan Han (ölm 1307/1889)diyor ki: Cuma namazı için varlığı öne sürülen devlet reisi izni şehirdebulunmak şartı muayyen sayıda cemaat tek ve büyük cami vs nin tümü Kur an vesünnet dışıdırhiçbirinin bir dayanağı yoktur (Sıddık Hasan; Ravdatu'n-Nediyye, 1/134-136) Cuma namazı da cemaatle olmak koşuluyla her yerde her mek ndakılınabilir Ruhsatlı cami görevli imam diye bir şart asla söz konusu değildirKısacası eğer takva kamusal alanda bir üstünlük ölçüsü yapılırsa bunun sonudine önce riyak rlığın daha sonra ikrah denen baskı zorlama aldatmaoyunlarının ve nihayet şiddet ve terörün girmesi olur. Tarih bize göstermektedir ki takvanın kamusal alanda üstünlükölçüsü yapılması birinci sınıf-ikinci sınıf dindar tartışmasını o da giderek siyasal veekonomik hesaplara ters düşenlerin kâfir ilan edilmesi sürecini mutlaka

yaratır Tüm dinci zümreler az veya çok tekfir (başkalarını k fir ilan etme)tezg hını mutlaka işletirler Bu tezg h dine karşı olanların k fir ilan edilmesideğildir; bu tezg h dinci (dindar değil) kesimin hesaplarına uymayanların dindışı ilan edilip etkilerinin kırılması tezg hıdır Allah ile aldatma siyaseti işgalci ABD Başkanı Bush’un din ve İslamadına kucaklanıp desteklenmesine ‘Allah’a hizmet’ gibi bakabilmiştir Vemesela Sayfa 42 Ortadoğu’da Müslüman kanı dökmeyi ‘Tanrı’nın kendilerine verdiğigörev’ olarak ilan eden Bush-Blair ikilisinin BOP stratejisinde ‘eşbaşkanlıkgörevi’ üstlenebilmiştir Recep Tayip Erdoğan, İstanbul’da partisinin birkongresinde yaptığı konuşmada şunu ilan etmiştir: Türkiye nin Ortadoğu da bir görevi var Nedir o görev? Biz GenişOrtadoğu veKuzey Afrika Projesi nin eşbaşkanlarından bir tanesiyiz Bugörevi yapıyoruz (Vural Savaş AKP Çoktan Kapatılmalıydı, 2008) Bu görevi Erdoğan ve ekibine Türk millet vermedi Çünkü bu görevinesası olan proje Müslümanlara hizmet değil kötülük projesidir Peki bu göreviAKP'ye kim verdi? Bunun cevabını Erdoğan ve ekibi versin Türkiye veOrtadoğu’da yaşananların önümüze koyduğu gerçek şudur: Bu göreviErdoğan ve ekibine verenler onları Müslümanlar aleyhine kullanmak üzereteslim almışlardır TAKVA BU MU? Takva veya dindarlık unvanını kendilerinden başkasına bırakmayan'Allah ilealdatma ekipleri' yıllardan beri çok tutarsız çok kaygı vericiörneklerle toplumun gündemine oturmaktalar Bu örnekler içinde yüzyılımızadamga vuran tutarsızlıklar vardır İşte bir tanesi:

7-8 Ağustos 2005 tarihli gazeteler İstanbul’da yeri yerinden oynatan birdüğün haberini manşetlere çekti Bu düğün Peygamber topraklarının ülkesiSuudî Arabistan’ın petrol eski bakanı Zeki Yamanî’nin kızının düğünüydüÇırağan sarayında yapılan düğünün patlayan haberi bakan Yamanî’nin şuisteği veya siparişi idi: Misafirlerine içecek ikram etmek için içki değmemiş 30 bin altınişlemeli bardak istiyordu Şeyh Yamanî İçki yani alkol değmemiş ama altınişlemeli! Nasıl? Beğendiniz mi? İçki değmesin ama 30 bin altın işlemeli bardağın parasıödensin Bu içki değmemiş bardak kafa dır ki İslam leminin kaderinideğiştirecek atılım ve uygulamalara öncülük etmiş işgalciliğin sömürgeciliğinzulmün amansız düşmanı olarak tarihe geçmiş Atatürk’ü içtiği rakılar yüzünden ‘din dışı’ ilanetmiştir Çünkü Sayfa 43 içki değmemiş bardak dinciliği’ni bu ‘şampiyon’ Müslümanlara petrolve parayı kendine ayıran İngiliz lordları Allah ile aldatanların zihniyet yapılarınıböyle oluşturmuştur İngiliz’in istediği mi Muhammed’in istediği mi? Haçlışefaati mi Peygamber şefaati mi? AKP’nin kurmayları Ankara nınşerrinden Brüksel inşefaatine sığındık dediklerine göre Suutlu şampiyonMüslümanlar da aynı serden Londra nın şefaatine sığınıyor olabilirlerZaten Araplar Osmanlı yı arkadanvurdukları günden beri hepİngilizlerin şefaatine sığınmışlardır Müslümanlıkla Brüksel’in veyaLondra’nın şefaati yan yana nasıl gelebiliyor? Bu soruya cevap bulan varsaberi gelsin!

Yamanî İstanbul’daki düğüne kendi yatıyla (dünyanın en büyükyatlarından birisi) geldi Konuklarını dünyanın orasından-burasından 17 özeljet uçağı İstanbul’a taşıdı Düğün münasebetiyle yüz limuzin otomobil hizmet verdi İçki değmişbardaklarınsokulmadığı İslamî düğüne renk katmak için ÇırağanSarayı’nın bahçesine özel koşullarda getirilmiş 40 palmiye ağacı ile 100 adetçam ağacı dikildi Esas ibret bundan sonrası 8 Ağustos tarihli Cumhuriyet ünlü düğünden çok ibret verici bir fotoğrafyayınladı Bir grup erkek omuzlarında Yamanî’nin kızı (gelin hanım) ve damat beyhavalarda Gelinin başı ve göğsü açık dekolte bir gelinlik giymiş Damat beysmokinli Onca namahrem erkeğin omuzlarında havalara atıldığına göregelinlikte-giyimde bir gariplik yok O fotoğraftaki gariplik şu iki noktada: 1. Zeki Yamanî nin ülkesinde kadınların durumunu düşününBurunlarını bile rahat açarak doyasıya nefes alamıyorlar Omuzlarda havalarıgezen gelin hanım da Peygamber beldesi Suut ülkesine gidince aynı şekildegiyecek Hani din öyle emrediyor ya! Suut ülkesi de dinimizin şampiyon vehami ülkesi ya Güzel de biz şuna cevap arıyoruz: İslam’ın tanıttığı Allahsadece Suut Arabistanı ve İran gibi bazı şampiyon ülkelerde hüküm-ferma olup diğer ülkelerde ahk mını geri miçekiyor? Eğer öyle değilse bu şampiyon ülkelerin din diye yaşadıklarına 'riyadini' denmez de ne denir?

2 Yamanî nin kızı hanımefendinin omuzlarda havalara kaldırıldığıfotoğrafınarka planında bir büyük ibret daha seyrediliyor: TürkiyeCumhuriyeti’nin o günkü dışişleri bakanı Abdullah Gül ve eşi hanımefendi otomobillerinin arkakoltuğunda yan yanalar Hanımefendinin başı türbanlı sıkıca sarılmış Gel debu akıl zorlayan tezadı görme! Sayfa 44 Peygamber topraklarında kurulmuş ‘şampiyon Müslüman’ bir ülkeninbakanının kızı erkeklerin omuzlarında Öte yanda aynı törenin bir parçası olan‘ikinci veya üçüncü sınıf Müslüman’ sayılan bir ülkenin bakanının eşi pürtesettür: Yüzünün bir kısmından başka yeri görünmüyor; otomobilinarkasında eşinin yanında oturuyor Dünya sormaz mı: Bu nasıl dindir nasılimandır nasıl anlayıştır? Siz bunca tezatla bugünkü dünyanın önünde ayaktanasıl duracaksınız? Sözü ne uzatıyoruz riya. Müslüman dünyanın bahtını karartmaya devam ediyor Son olarak şölendeki fotoğrafların (ve onlarla ilgili haber ve yorumların)ortak ibret yanlarına bakalım: Birincisi, bu fotoğraflar İslam dünyasının o arada Türkiye’nin bir riyasaltanatının hegemonyasına sokulduğunu bu riya cehennemindeçürütüldüğünü vicdanı ve aklı çürümemiş her insana haykırarak söylemektedir

İkincisi bu fotoğraflar İslam dünyasında yalan hile ikiyüzlülük aldatmagibi temel olumsuzlukların başını çekenlerin dincilik söylem ve siyasetleriyleöne çıkan kişi ve gruplar olduğunun şaşmaz kanıtı olarak insanlığınönündedir İslam dünyasında o arada Türkiye de dinci söylem ve yaygaraile ahlaksızlıkriyakârlık ve aldatma arasında doğru orantı vardır Dincisöylem ve yaygaranınyüksek olduğu her yerde ahlaksızlık riyakârlık veerdemsizlik de yüksekorandadır Bu fotoğraflar göstermektedir ki İslam dünyasının son yüzyılda ensamimi ve güven verici İslamî yaşam gelişim ve oluşumları Mustafa KemalAtatürk’ün vücut verdiği zihniyetin ürünü olarak Cumhuriyet Türkiyesi’ndegerçekleşmiş Atatürk mirasından geriye gidiş İslam’ın gerçek anlam veyaşantısından da bir geriye gidiş olmuştur İslam dünyasında din şampiyonu geçinen zihniyetlerin Atatürk’e din veİslam adına saldırmaları dinin gerçek anlamından bakıldığında tam birdindışılık ve alçaklık ürünüdür Bu ürünler İslam düşmanı Haçlılarca tezghlanıp pazarlanmakta böylece İslam dünyası denen aldatılmış kitlelerinuyanışı şeytanî Haçlı siyasetleriyle önlenmektedir İslam dünyası önce Evlad-ı Resule sonra Âli Osman a daha sonra daMustafaKemal Atatürk e reva gördüğü nankörlük ve zulmün bedeliniçok ağır bir kahır faturasıyla ödemeye devam etmektedir Sayfa 45 Takva ve İslam’ı temsilde şampiyon Suut ülkesinin müteveffa kralı

Fahd’ın ölümü üzerine yayınlanan fotoğraflar da muhteşem bir ibret tablosudur Bizegöre çağın en önemli ibret tablolarından biridir Çünkü bu çağda Allah ilealdatmanın Haçlı engizisyon icraatı olmaktan çıkıp şampiyon Müslüman icraatı haline geldiğinin en yaman belgelerinden biri de Kral Fahd’ın cenazesi münasebetiyleyayınlanan fotoğraflardır Sadece Türkiye değil bütün dünya bufotoğraflardaki kralın hayatı mirası ve zihniyetiyle ilgili pek çok haber yayınladı yorum yaptı Müteveffanın geride bıraktığı servet: 32 milyar dolar nakit para Riyad ve Cidde’de 5 milyar dolar değerindeiki saray Fransız Rivierası’ında bir şato Boeing 747 tipi bir uçak Cadillacmarka onlarca araba İspanya’nın Marbella kasabasında 250 dönüm alandayaptırılmış bir saray Verilen bilgiye göre Peygamber Beldesi Kralı’nınMarbella’daki sarayında 800 kişilik bir hizmet ekibi çalışmakta şoförlere 5bin diğer hizmetçilere 3 bin dolar aylık verilmektedir Sarayın hizmeti için 4uçak 600 Mercedes otomobil 50 limuzin seçkin otellerde 300 oda ve ayrıcaaylığı 180 bin Euro’luk villalar kiralanmış Kral her yıl 100 milyon dolar değerindeki el-Diriyah yatıyla Fransızkıyılarını dolaşırdı 1987’de Monaco kumarhanelerinde 6 milyon dolar kaybederekmedyanın gündemine oturmuştu 3 karısı ve 8 oğlu var Kızlarının olupolmadığı varsa sayıları her ne hikmetse bildirilmi-yor Kral 83 yaşında öldü Son yıllarında bolbol cami yaptırdığı söyleniyor Bu durum akla hemen şu soruyu getiriyor:İslam dünyasında ve ‘geleneksel Müslüman’ tipin hayat ve icraatında camineyin maskelenmesinde kullanılıyor ve neyi ifade ediyor? İslam dünyasında cami sayısı arttıkça ahlak irfan iz’an basiret hürriyetbağımsızlık ve insana saygı gibi temel değerlerin paydası düşüyor Bunun

anlamı İslam dünyasının yanlış bir rotada ilerlediği kendisini kitleleri veAllah’ı aldatmayı hüner sandığı merkezindedir Kralın dünya ölçeğinde hamisi garantörü bilindiği gibi ABD idi İslamdünyası denen bir buçuk milyarlık kitle bu anlayışla felaket ve hezimettenbaşka hiçbir şey elde edemez Kur’an’ın defalarca tekrarladığı şu cümlehakkın ta kendisidir: "Allah insanlara zulmetmez; insanlar kendi benliklerinezulmederler." Sayfa 46 ALLAH İLE ALDATMANIN ÖNCÜLERİ: DİN SINIFI (Bakara 213 Mucizesi) Din muhafızlığı kisvesine bürünenlerin; hakikati düşünebilenler söyleyebilenler hakkında reva gördükleri zulüm ve işkenceler insanlık

tarihinde daima kirli facialar olarak kalacaktır Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kur’an aynı zamanda bir dinler tarihi eleştiricisi olarak algılanabiliralgılanmalıdır Kur’an’ı dikkatle okuyan herkesin ilk fark edeceği şeylerdenbiri de bu tanrısal kitabın insanlık tarihini dinler ve din temsilcileri açısındanda bir eleştiriye t bi tutmuş olduğu gerçeğidir Kur’an’ın en büyük mucizelerinden biri işte bu eleştiride yatmaktadır Oeleştiriyi gereğince irdeleyip yeterince anlamadan Kur’an’ın insan hayatınasokmak istediklerini yakalamanız mümkün olmaz Bu mucize eleştiri'nin omurga ayetlerinden biri, belki de birincisi BakaraSuresi 213. ayettir Diğer beyyinelerin en önemlileri şunlardır: 2/44 79; 3/19; 9/34;22/8-9. Kur an Bakara 213te din adına insanlığa yön verme göreviylesahneye çıkanları insanlığın çekişme didişme ve sapmalarının temel sorumlusuolarakgöstermektedir Dinler tarihinde böyle bir mesajın Kur’an dışında birkutsal metinde verildiğine biz tanık olamadık Bakara 213 insanlığın ilk kavga ve çekişmelerinin sebebi olarak dinitemsil edenlerin olumsuzluklarını göstermektedir Ayet şöyle diyor: İnsanlar bir tek ümmet idi Sonra Allah peygamberlerimüjdeleyiciler veuyarıcılar olarak gönderdi Onlarla beraberanlaşmazlığa düştükleri konulardainsanlar arasında hükmetsinler diyegerçeği taşıyan kitabı hak olarak indirdi O

Sayfa 47 kitapta anlaşmazlığa düşenler o kitap kendilerine verilmişolanlardan başkaları değildi Bunlar kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırfaralarındakikıskançlık/doymazlık/azgınlık/denge noktasından sapma/yalancılık/ zulüm/kibir/ zinakârlık yüzünden çekişmeye girdiler Sonra Allah kendi izniyleinananları üzerinde tartışmaya girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı Allahdilediğikişiyi/dileyeni dosdoğru yola iletir Demek olur ki, başlangıçta tek ve mutlu bir topluluk olan insanlığındaha iyiye vekemale gitmesi için gönderilen din onu temsil etme göreviniüstlenenlerin tutulduğu illetler yüzünden insanlığın perişanlığınakaynaklık eden bir zulüm vedehşet kurumuna dönüştü Kur’an işte böyle diyor Ve bu söylediğini Ehlikitap din adamlarınınyaptıklarını anlatırken Bakara 213’teki temel sözcüğü (bağy) kullanarak bir kez dahatekrarlıyor: Allah katında din İslam dır/barış ve esenlik için Allah a teslimolmaktırKendilerine kitap verilmiş olanlara gelince onlar kendilerineilim geldiktensonra aralarındaki kıskançlık/doymazlık/azgınlık/dengenoktasındansapma/yalancılık/zulüm/kibir/ zinakârlık yüzünden ihtilafadüştü Kim Allah ınayetlerine nankörlük ederse Allah hesabı çabucakgörecektir (Âli İmran 19) Demek oluyor ki din maskeli ve gerekçeli bütün zulüm ve ahlaksızlıklardin adına sözcülük yapmak ve din savunuculuğu rolüne soyunmak için ortayafırlayan zümreler tarafından sergilenmekte ve din bunların kötülükleriyüzünden kavga ve mutsuzluk kurumuna dönüşmektedir Din temsilcilerinin tarihsel kötülüklerinin eleştirilmesinin bir insanlıkgörevi olduğu bugün artık herkesçe hatta din temsilcilerinin en önde

gelenlerince kabul edilmektedir Bunun en tipik örneği Katolik leminin başıPapa’nın dünya önünde insanlıktan özür dileyen bildirgesidir Benzerlerinidiğer din temsilcilerinden de beklediğimizi ifade ederek bir basın organında Papalığın Tarihsel Özrü başlığıyla yayınlanan deklarasyonu buraya alıyoruz: Papa 2 Paul ve Vatikan ın 7 kardinali kilisenin bir günahını dilegetiripinsanlıktan özür diliyor Bu günahları şöyle sıralıyorlar: 1. Dinler arası savaşlarla başka kök ve soydan gelen kitlelerinhakları yaralanmış onların kültür ve inançlarına saygısızlık edilmiştir Bu savaşların enbüyüğü Sayfa 48 kuşkusuz Müslümanlara karşı sürdürülen Haçlı SeferleriSeferleri’dir Kudüs edoğru yürürken her yanı yağmalamış yakıpyıkmışlardır 2. Engizisyon mahkemelerinde işkence ve katliamlar yapılmıştır O mahkemelerde dinsel dogmalara karşı olanlara kiliseye iman etmekyerine akılyolunu seçenlere karşı bir kırım uygulanmıştır 3. Engizisyonun, kilisenin bölünmesinde ve Protestanlığın ortayaçıkmasındatarihsel bir günahı vardır

4.Yahudilere karşı sürekli düşmanca tavır sergilenerek de günahişlenmiştir5. Amerika nın keşfinden sonra yerli halk arasında zorlamisyonerlikyürütülmüştür 6. Kadınlara ve öteki ırklara karşı eşit davranılmamıştır7. İnsanhakları çiğnenmiştir Papa ayrıca Katolik kilisesinin ateistlere karşı tavrından dolayı daözürdilemiştir Papa ateizmin de insanlar için bir dinsel inanç gibi hakolduğunukabul etmiştir " Tüm bu günahları kabul edip özür dilemesine karşın Avrupalıaydınlar bunuyeterli görmüyor Örneğin Faşizme (ve tabiî Nazizme)karşı kilisenin sessiz kalışı dahil her suçun sayılıp dökülmesi hepsi için özür dilenmesi isteniyor(Cumhuriyet Gazetesi 24 Mayıs 2000) Bu günahlar ve itiraf listesine sanıyoruz son papa 16. Benediktus'un, Hz. Muhammed’le ilgili yaptığı ve o Yüce Peygamberi kan şiddet ve şerrinyayıcısı olarak gösteren talihsiz sözleri için de ayrı bir özür ve günah çıkarmadek-larasyonunun eklenmesi gerekir. İtiraf edelim ki İslam dünyasının da bu anlamda dileyeceği epey özürvardır Özellikle öz peygamberinin evladına ve kendi dinindeki düşünceöncülerine karşı işlediği zulümler yüzünden Bu zulümler listesinin mağdurları binleribulmaktadır Şunu da içimiz sızlayarak itiraf etmek zorundayız: Ortaçağınaksine din adınainsan hakları ihlalinin başını bugün ne yazık kikendisini İslam ın temsilcisigören sözde Müslüman birtakım insanlarçekiyor Haçlı emperyalizm ve sömürü zalimleri bu işi artık kendileri yapmıyor işbirliği kurdukları sözde‘Müslüman’ bazı hainlere yaptırıyorlar Bunlar yüzlerindeki maskenin görünen kısmına‘Allah’ yazıp Sayfa 49

içeride menfaatlerine tapan adamlardır Çıkarlarına ters düşen hiçkimseye insan hakkı ve dindarlık imk nı tanımazlar Tüm muarızlarına karşızulüm sergilemektedirler Bu zulümler bazen fiilî tecavüz şeklinde ama dahaçok iftira ve tekfir yani kâfir ilan etme biçiminde uygulanmaktadırDİNCİYİ DİNDAR YERİNE KOYMA ALDATMACASI Toplumumuzun temel sıkıntılarından biri de dindar-dinci ayrımındakilitlenmiş bulunuyor. Bu ülkeyi yönetenler yıllar ve yıllar dindar üretmediler; kendi emeği vegayretiyle dindar olabilenlerin de kıymetini bilmediler Onların bu aymazlığıinsan sömürmeyi ve Allah ile aldatmayı en verimli meslek haline getirenlertarafından fark edildi ve alabildiğine boş kalan meydana bir dincilik sanayiikuruldu Dincilik (veya siyaset dinciliği); dini çıkar koltuk baskı egemenlikaracı yapan bir sanayi koludur İşin esası bakımından ne dini vardır ne deimanı Onun dini-imanı Tanrısı ibadeti hep çıkarı ve hesabıdır Dincilik tarihin en verimli ama en zalim iş kollarından biridir Dinciise busanayi kolunu meslek edinmiş olanların adı-unvanıdır Şimdi bu sanayi kolu tüm dünyanın nefesini kesiyor uykularını kaçırıyor;o arada ülkemizin de gırtlağını sıkıyor Ne yazık ki tek kutuplu dünyanınsüper zalimleri sömürülerine destekçi bulmak için bu dinci sektörün hertürüyle işbirliği içine giriyorlar Özellikle kendilerine İslam dünyası diyenaldatılmış kitlelerin aymazlarıyla Nedir dindar ve nedir dinci? Ana hatlarıyla görelim: Dindar, herşeyden önce dini Allah’a varmanın O’nun hoşnutluğunu kazanmanın daha iyive daha yetkin insan olmanın yolu ve kurumu bilen ve bu anlayışla yaşamaya

çalışan insandır Bunun içindir ki dindarın temel meselesi daha iyiye ve dahagüzele ulaşmaktır Dindar bu inanç ve anlayışla sürekli iyilik ve hayır üretirDin, ona, İnsana hizmet Allah a hizmettir dediği için o hep insanlara bir şeyler verebilmenin gayreti içinde olur Sayfa 50 Bu ruh hali dindarı serde pasif kalmakla yetinmenin ötesine geçirir vedindar sürekli bir biçimde hayırda faal olmanın yollarını arar Bir tür varoluşsebebi olan bu ‘hayırda faaliyet’ dindarı toplum için 'hayırlı insan konumuna getirentemel unsurdur. Dinci için en büyük sıkıntı dindarın varlığıdır Çünkü dindarbaşkalarının mutlu olmasını cennete gitmesini sevinçle karşılamanın da diningereği olduğunu söylemektedir Bu söylem dinciyi çok öfkelendirir. İftira ve itham dincinin hayatında deta temel ibadettir Çünkü dinci ithamve iftirayı 'fi sebîlillah (Allah yolunda) yaptığını söyleyerek alçaklığı akılalmaz bir iblislikle taçlandırır Suç ve günah en büyük günahkârlarda bile işleyene boyun büktürürgözyaşı döktürür Ama dincide suç ve günah bir ibadet şevkiyle işlendiği içindinci tip suç ve günah işledikçe yüceldiğini sanan sadist bir psikoloji sergilerDindar için din daha çok sorumlu olmanın daha çok paylaşmanın daha çokfedak rlığın yoludur Dinci için ise din başkalarından daha çok almanınbaşkalarını

daha rahat itham etmenin dokunulmaz ve eleştirilmez kurumudur Buyüzdendir ki dincinin elinde din bir ıstırap ve kahır kurumuna dönüşür veinsan haklarını çiğnemenin kutsal aracı yapılır Gıybet etmek Allah’ın kullarına suç ve ayıp bulmak en küçük birkızgınlık anında onları cehenneme göndermek dincinin deta al meti f rikasıdırDindar yaratılanları Yaratan dan ötürü sever; dinci ise yaratılanlarıYaratan dannefret ettirmek üzere rahatsız eder İslam’ın vicdanadamlarından biri olan Muhammed İkbal (ölm 1938) dinciden söz ederkenonun sadece dünyayı değil cehennemi bile berbat edebilecek bir yaratıkolduğuna dikkat çeker Dindar düşmanlarının bile kendisinden emin olduğukişidir Çünkü o rahmet insandır O bilir ve inanır ki bağlısı bulunduğu HzMuhammed hem lemlere rahmettir hem de Emin (güvenilir kişi) unvanınasahiptir Dindar, muazzez Peygamberinin bu niteliklerine gölge düşürecektavırlardan uzak durmayı hayatının en önemli işi bilir Dindardaki ahde vefa ahlakından dincide eser bulamazsınız Onun vefasıbir tek şeyedir: Çıkarı Dinci çıkarına ters düşen hiçbir şeye ve hiçbir kişiyevefagöstermez Sayfa 51 Dincinin yoksun olduğu şeylerin başında ahde vefa gelmektedir. Butespitin bir uzantısı olarak dindar kıymet bilir şükran bilir insandır Dinciise nankördür Dinci nankörlüğün en belirgin tecelli alanlarından biri deyaşadığı ülkeye nankörlüktür Dincinin ibadet haline getirdiği davranışlardanbiri de kendi ülkesine sövüp saymak kendi ülkesiyle kavgalı olanlarla dostluk

kurmaktır Bu dostluğun dine-imana şovenlerle bile kurulduğunu görürsünüzÇünkü dinci için din-iman, onun hesabına yaradığı sürece değer taşır Dincinin belirgin niteliklerinden biri de sürekli bir biçimde başkalarınındini-imanı hakkında hüküm vermektir Dinci Allah’ın kulları ile uğraştığının ondabiri kadar Allah’a kul olmak için uğraşsaydı dünya cennete dönerdi ALLAH İLE ALDATANLAR EMİN DEĞİLLER Emin olmayanın imanı olamaz Bu bizzat Hz Muhammed’in birbeyanıdır Allah ile aldatanlar Hz Muhammed’in bu tür beyanlarınakonuşmalarında söylemlerinde yer vermezler Çünkü bunlar öğrenildiğindekendilerinin Hz Muhammed’e uzak olduğu ortaya çıkar 'Emin' , Hz Muhammed Aleyhisselam’ın temel sıfatı ve unvanı idiDüşmanları bile çoğu zaman ona bu unvanıyla hitap ederlerdi. 'Emin' ,insanlara güvenen ve insanların da kendisine güvendiği benlik kişilikdemektir Hz Muhammed’in; insan hayat ve evren anlayışına katılmayanlar bileşunu her zaman ifade etmekteydiler: Muhammed e güvenilir sır söylenir Düşmanı da olsanız ona sırtınızı korkusuzca dönebilirsiniz Ve tarih bize gösteriyor ki en azılı putperestler bile en kıymetliemanetlerini ona teslim ederlerdi Çünkü 'Emin Muhammed' idi o Böyle bir

Muhammed’e ideoloji söz konusu olduğunda inanmıyorlardı İşin bu yanınasip veya hesap meselesi Nasibi veya hesabı yüzünden inandığınız gibiinanmayanların buna rağmen sizi ‘güvenilir’ görmeleri savunduğunuz inanç ve ideolojiden her zaman dahabüyük ve daha kıymetlidir Sayfa 52 Peki, emin olmayan Müslüman olabilir mi? Hayır asla olamaz! Yüzlerce günahınız olabilir yine de Müslüman olursunuz ama emininsandeğilseniz tüm zamanınız namazla-nivazla geçse de Müslümanolamazsınız Çünkü emin olmamak riyak r olmanın diğer adıdır Riya iseKur’an’ın ve Hz Peygamber’in açık beyanlarıyla şirktir Şirkin en kötüsü entehlikelisi ise yine Peygamberimizin ifadesiyle gizli şirktir. Gizli şirkin ne olduğu sorulduğunda şu cevabı vermiştirCenabı Peygamber: Gizli şirkin temel görünümü riyakârlıktır Ve şunu da buyurmuştur: Ümmetim adına en çok korktuğum bela gizli şirktir Kur’an’dan çıkarılabilecek en hayatî ilkelerden biri de şudur: Günahtankorkma şirkten kork Çünkü Allah günahını itiraf edip boyunbükenleriaffedecektir Ama şirke bulaşanları asla affetmeyeceğiniaçıkçabildirmiştir Evet günahtan değil şirkten kork yani olduğun gibi görünmemekveyagöründüğün gibi olmamaktan kork!

Hz Muhammed’in ‘emin’liğini onun kişiliğini Kur’an ve tarihpenceresinden gözlediğimizde bunun üç temel öğesi olduğunu görüyoruz: 1. Dürüstlük (riyadan uzaklık ahde vefa güvenilir olmak),2. İnancı kinaracı yapmamak yani dini kinden arındırmak,3. İnsan haklarına saygıyıinançlar üstü bir değer olarak korumak Günümüzün siyaset dincilerindeasla bulunmayan üç temel özelliktir bunlar Bunlar dincinin değil dindarınniteliğidir Dincide bunların tam tersi egemendir Son Peygamber’i en iyianlayanlardan biri olan sûfî düşünür Bişr el-Hâfî'nin, bir öğrencisinikovarken söylediği sözler üzerinde olduğumuz gerçeği en çarpıcı biçimde ifadeye koymaktadır Kendisiyle yıllarca beraber olmuşöğrencisini huzurundan kovarken şöyle diyor Bişr el Hafi (ölm 226/840):Düşmanların bile senden emin olmadan Müslüman olamazsın Oysakisendendostların bile emin değildir Bizden uzak dur! Sayfa 53 Hz Muhammed sürekli ideolojilerin üstünde mayası ve yapısı temizbir insanaramıştır Diyor ki: Sizin putperestlik devrinde yapısı temiz olanınız İslam devrinde deöyledirÇünkü insanlar madenlere benzer İnanç ve ideoloji ‘maden’e belli bir ölçüde şekil verebilir fakat özünüdeğiştiremez İnsanı insan yapan bu özdür

Bu yüzden Son Peygamber şekil kavgaları yüzünden özü zararauğratacaktavırlara asla yaklaşmamıştır Kendisini taşlayıp kanlar içinde bırakan putperestlere beddua etmesiistendiğinde bunu yapmamış tam tersine onlara iyilik dilemiştir Gerekçeyibizzat kendisi şöyle gösteriyor: Onların soyundan birlik gerçeğine gönül verecek çocuklargelecektir." İnsanlığı bugünkü çıkarları değil gelecek güzellikleri dikkate alarakdeğerlendiren büyük ruhun enginliğidir bu Mekke fethi, onun hayatında zaferin doruğu olarak kabul edilir Nasılolmasın? Malını-mülkünü bırakarak zulüm ve işkenceden kurtulmak için terk ettiğio toprağa inancını kitlelere benimsetmiş ve düşmanına boyun eğdirmiş olarakdönüyordu Karşısındakilerin sadece kılıçlarından değil dişlerinden de h lMüslüman kanı damlamaktaydı Böyle bir günde girer Mekke’ye ve kaçmak için delikarayan putperest düşmanlarına sorar: Şu anda siz benim yerimde olsaydınız ne yapardınız? Benden nebekliyorsunuz? Başlar öne eğiktir Cevabı yine 'Emin Muhammed' olarak, o verir: Bensizin beklediğinizi yapmayacağım Hepiniz serbestsinizEvlerinizeyavrularınıza dönün rahat olun! Şimdi bir bunu düşünün bir de günümüz dünyasında siyaset dincileriningettolaştırdıkları semtlerden geçerken başlarına bir felaket gelecek diye tir tirtitreyen insanları Müslüman düşünür Fransız Roger Garaudy (Roje Garodi) Siyasalİslam’ı İslam amusallat hastalık veya İslam a ihanet diye niteler Bu nitelemenin isabeti tartı- şılabilir; ama ink r edilemeyecek bir gerçek vardır: Siyasal İslam’ın

öncülerinde Sayfa 54 şurada andığımız 'Muhammedi ahlak' ın varlığını belgeleyecek verileresahip değiliz Allah ile aldatan siyaset dincilerinin hak duyguları yok Ehliyet veadaletesaygıları yok Sadece inatlarını menfaatlarını ve kinlerini tatminibaşarı sayıyorlar Hakka hukuka yargıya özgürlüğe ancak kendi hesaplarınauygun düştüğünde saygı duymaktalar Oysaki hak düşmanınızda tecelli etsedahi ona saygı duymak bir iman borcudur Edepleri yok Siyasal rakiplerine bunlar en ileri derecede dindar da olsalaren ağır küfürlerle saldırmakta özel hayatlarına ailelerine hakaretler, tehditleryağdırmaktalar Daha kötüsü bütün bunları bir tür ibadet şevki içinde akılalmaz bir sadizmle yapmaktalar. Unutulmasın: Türkiye’de PKK gibi tarihin en acımasız terörörgütlerinden birinin kahrı yaşandı Kırk bini aşkın insan öldü . Ama bu PKKbile, dinci siyaset militanlarının düştükleri Neronist zulüm çukurunadüşmedi PKK teröristleri kanlı birer katil olmalarına rağmen örneğin , Sivas'tadiri diri insan yakmadılar öldürüp gömdükleri Müslümanların cesetleriüstünde 'namaz' (!) kılmadılar Dahası kendilerine hizmet etmiş insanlarıörneğin masum ev hanımlarını kaçırıp aylarca işkence ve tecavüz ettiktensonra katletmediler Allah ile aldatan siyaset dincileri, ahde vefadannasipsizdirler. Dostluk arkadaşlık ortak geçmiş akrabalık komşuluk hattamahremlik vs gibi inanç ve ideoloji üstü değerler bunlar için hiçbir anlam ifade etmez Hesaplarına tersdüştüğünüz anda tekmeyi yersiniz Kendilerini çöplüklerden çıkarıp en iyiyerlere getirmiş efendilerine ağabeylerine üstatlarına vs. bile ihanet edebilmekte, tekmevurabilmektedirler Böyle bir psikolojinin nereye konması gerektiğini şöyle

bildiriyor Hz. Peygamber: Aldatan bizden değildir Ahde vefası olmayanın imanı da olamaz! Allah ile aldatan siyaset dincileri egolarının hesabını imanlarınınhesabından egolarına hizmet edenleri imanlarına hizmet edenlerden daimaönde tutmaktadırlar Oysaki gerçek bir mümin imanına saygınlıkkazandıranları nefsine zarar verseler bile takdir ve şükranla karşılar Bu biriman ve İslam şiarıdır Bu varsa iman vardır bu yoksa iman yoktur. Sayfa 55 ‘Âlemlerin rahmeti’ (Enbiya Suresi 107) bir peygamberi kin menfaat vehınçlarına ‘kutsal bekçi’ yapmak isteyenlerin ‘güvenilir Muhammed’in yolunda engüvenilmez örnekleri oluşturdukları sadece bizim değil dünyanın ortakgörüşü haline gelmiştir ALLAH İLE ALDATILMAMIZ NE ZAMAN VE NASIL BAŞLADI? Müslüman kitlelerin Allah ile aldatılması İslam’a Arap Emevîsaltanatçılığı musallat olduğunda başladı Yani İslam’ın saltanat vehegemonya aracı yapılmasıyla başladı

Çünkü İslam toplumuna kötü niyetin girişi Arap-Emevî ırkçısaltanatının dini siyaset ve saltanat uğruna istismarıyla olmuştur Daha net söyleyelim: Müslüman kitlelerin Allah ile aldatılması Emevî kralı Muaviye b EbîSüfyan ınHz. Ali'nin ordusunu aldatmak için Kur an sayfalarını mızrakuçlarına takıpAramızda bu kitap hakem olsun! diyerek sergilediğişeytanetle başladı İslam tarihinde Allah ile aldatmanın ilk ve en yaman görünümü budurHz. Ali, hükümlerini ayaklar altına aldığı bir kitabın k ğıtlarını 'hakem'yapma aktörlüğüne kalkan bir zihniyetin güvenilir olmadığını en gür sesiylehaykırmışsa da bu tarihsel aldanışı önleyememiştir Tarih, Sıffîn'den Madımak Oteli Neronizmine kadar bu aldanışın ibrettablolarıyla doludur. Allah ile aldatmanın bu dehşetler tablosundan ders almasınıbilmeyen birkitlenin dinden rahmet bulmasını beklemek akıl gerçeğiniciddiye almamak olurAllah ile aldatma Anadolu insanı özelinde İslam ınAraplaştırılmasıyla başladı İslam ın Türkmen yorumunda Allah ile aldatma asla yoktur.Anadoluhümanizmine vücut veren İbn Arabi de Hacı Bektaş ta Mevlânada Yunus ta veonların izinde giden alp-erenlerde Allah ile aldatmayoktur.

Sayfa 56 Türk tarihinde Allah ile aldatmanın tohumları 15 yüzyılınbaşlarında atıldıysa daresmiyet ve dokunulmazlık kazanması hilafetdenen siyaset kurumunun dinyaftası altında bize geçmesiyle oldu. 13 yüzyıl Anadolusunda İbn Arabî-Mevlâna-Hacı Bektaş-YunusEmre (Erkân-ı Erbaa: Dört Temel Direk) dörtgeninde oluşan yalnız Allah için İslam' ve 'insana sevgi ve saygıya dayalı din , bugün bile bir eşine tanık olamadığımızmuhteşem bir rahmet uygarlığının eşsiz bir aşk ahlakının canlı kaynağı idiBiz buna Anadolu Hümanizmi veya Anadolu İnsancılığı diyoruz. Yaşadığımız günlerde Allah ile aldatmanın dehşeti delinmez bir katranzırhı gibi ülkenin üstünü örtmüş ve tüm güzellikleri havasızlıktan çırpınmanoktasına getirmiştir Cumhuriyet inkılabının açtığı nefes alma borususayesinde canlı kalabilen birçok değer katran üreten sektörler tarafından yok olmatehlikesiyleyüz yüzedir Türkiye güzelden çirkine mutluluktan sıkıntıya uygarlıktan ilkelliğedoğru kanat açmış durumda Türkiye’de felaket çanlarını çaldıran olumsuzluk üç ana başlık altındaverilebilir: 1. Allah ile aldatmanın sektörleşmesi hatta saltanatı aşması 2. Riyakârlığın dinleşmesi

3. Hak duygusunun genel kaybı ile haram lokmanın amaç halinegetirilmesi, Türkiye’nin Türk insanının nabzını en iyi tutanlardan biri olangazeteci yazar BekirCoşkun şu tespiti yapıyor Anadolu için: Değişim hızlı buralarda Bir yandan televole kültürü amansızbiçimde bastırırkenöte yandan dinci iktidarlar sayesinde sahte sofu tipiyaygınlaşıyor Devlet katman-larında süren laik cumhuriyetçiler ileşeriatçıların didişmesi taşrada bir başkaboyutta Televoleciler ile sahtesofular yarışıyor Artık kim kazanırsaAnadolu nun o saf misafirperveryardımsever samimi duygulu saygılı insanları gitmişler Çalışmak üretmek alın teri ile kazanmak, namuslucadidinmek yerine,cingözlük avanta entrika üçkağıtçılık beleşçilik primyapıyor En küçük beldedahi; mafyasıyla hortumcusuyla rüşvetçimemurlarıyla soyguncularıylayağmalanan ulusal varlıklarıyla birerküçük Ankara veya İstanbul (Hürriyet 2 Eylül 2003) Sayfa 57 Trabzonlu sinema sanatçısı Tanju Gürsu’nun şu yaşanmış ve bence deonaylanan tespitleri altı defalarca çizilecek önemdedir Diyor ki Gürsu:Trabzon da bizim büyüdüğümüz 1950’li yıllarda 18 konsolosluk vardıŞemsSaba gibi otellerin restoranlarında öğle yemeklerinde piyanokeman çalınırdı Eşim Ayla nın annesi ve babası keman çalar benim annem keman,babam utçalardı Bahçeden bahçeye atışmalar yaparlar birisi rastçalarken ötekisi onanihaventle cevap verirdi O yıllarda Trabzon dakidondurmacılarda bolesteradenilen işlemeli önlüklü kızlar gümüşkupalarla dondurma servisi yapardı Evimizin tam karşısında İskenderpaşa Camii vardı Biraz aşağımızda

da İtalyankilisesi vardı Camide ezan okunurken kiliseden çan seslerigelirdi İtalyankilisesinin papazları her Ramazan bizim eve iftara gelirdiŞimdi bahçedenbahçeye silah atılıyor bolesteranın yerini ise karaçarşaflar aldı (Hürriyet 1 Eylül 2003) Allah ile aldatılan kitleler kendilerine ufuk ve mutluluk getiren vegetirecek olan en yüce eriş ve oluşlardan bir bir yoksun bırakılıyorlar Osmanlı’yı Osmanlı yapan İslam ın Türkmen yorumu, bu ürünlerivermeye hilafetin bize geçtiği yani İslam ın Arap-Emevî versiyonunateslim edildiğimizgüne kadar devam etmiştir Hilafetin bize geçişi yanipadişahların Allah Elçisi ninhalefi' olarak anılmaya başlamasıyladır ki ikitokadı birden yedik ve ayağa kalkmamıza imk n vermeyen bir sendelemeyleyıkılmaya başladık Neresinden bakarsanız bakın hilafetin Osmanlı’ya geçişiveya geçirilişi ruhta ve maddede çöküşümüzün ve Allah katında itibarkaybımızın aynı anda başlangıcı gerekçesi ve tescili olmuştur Eğer siyasal bir kurum olan hilafeti dinleştirmek yerine onu sadecesiyasal bir kurum olarak algılasak veya İslam’ın yönetime ilişkin değerlerinianlasak ve uygulasaydık örneğin devlet başkanına halife (Peygamber’inhalefi) demeseydik emir kral sultan vs gibi unvanlar kullansaydık sadecesiyasal-yönetsel hatalarımızın faturasını ödemekle kalırdık Ve bunlar bizibatırmaz cihan imparatorluğunu yıkmaz dinimizi de perişan etmezdi Soruların en yamanını en acımasızını soran tarih bize şunu sormamışmıdır: "Dine-imana sarılacak idiyseniz Allah ın bitirdiği bir kuruma nedenatamayapmaya kalktınız?! Neden siyasal-yönetsel bir kavram olandevlet başkanlığı

Sayfa 58 veya yönetimi dinselleştirip hatalarınızın Allah a ve dine faturaedilmesine yolaçacak bir günaha imza attınız?!

İkinci Bölüm ALLAH İLE ALDATMANIN TAHAKKÜM TEOLOJİSİ

Sayfa 59 ALLAH İLE ALDATANLARIN ‘TAHAKKÜM TEOLOJİSİ’

Allah ile aldatanlar dokunulmaz eleştirilmez bir 'tahakküm teolojisioluşturmuşlardır Türkiye’de bu teolojiyi egemen kılmak istiyorlar ve bundabüyük ölçüde başarılı olmuşlardır Tahakküm teolojisi t biri ünlü Fransız düşünürü eski Marksist yeniMüslüman yazar Roger Garaudy’nindir Garaudy bu t birle Kur’an’ı birkenara koyarak eski fakîhlerin Arapçı yorumlarını din haline getiripgünümüz insanına İslam diyedayatan saltanatçı-hurafeci siyasal dinciliğiifade ederGaraudy, buna karşı Kur’an’ın bağrından çıkarılacak zaman üstüilkelere oturan bir 'Kurtuluş teolojisi önerir Bu kurtuluş teolojisi sadece Müslümanlarındeğil dünyanın kurtuluşu olacaktır Bu reçeteler neden alınmıyor Kur'an'danve neden hayata sokulmuyor? Garaudy, eserlerinin hemen hepsinde bu soruya bir biçimde cevapgetirmiştir Bucevabın özeti şudur: Gelenekçi Arap-Emevî İslamı Kur anın ölümsüz-evren-selilkelerini insanlığa tanıtmamak tembellik vebeceriksizliği ile kalmamış builkelere gidebilecek yolları tıkamak gibibüyük bir hıyanetin de faili olmuştur O ilahlaştırdığı ve Kur an ın üstüne bindirdiği eski yorumlarla(Garaudy bunları çölfıkhı olarak da anar) Kur an ın hayat vericidünyasına giden yolları tıkamış insanlıkla Kur an arasına aşılmaz geçitler koymuştur Garaudy bu konudaki düşüncelerini en net biçimde 'Yaşayan İslam adlı kitabında sergilemektedir İlgili paragrafları eserinden aktarıyoruz: (s 122-142) “Kur’an’da yazılı olduğu bahanesiyle yasal bir emri harfiyyenuygulamayı iddia etmek Allah’ın ezelî kanunu olan İslam’ı 7 asrınOrtadoğusu’na has tarihî bir uygulama olan o ülke ve o çağda verilmişhüküm ile karıştırmak olur Doğrusu her ikisi de Kur’an’da vardır fakat ikisinikarıştırmak ve Kur’an’ın durmadan bizi davet ettiği düşünmeyi terk etmekleortaya çıkan ilkelerin körü körüne uygulaması yaşayan mesajın tanıklığını yapma konusunda bizi beceriksiz kılar “ “Sömürgelikten kurtulmalarına rağmen Müslüman milletler niçin tarihin

faili yaratıcısı ve yapıcısı değil de h l nesnesi olarak kalmaktadırlar? Niçinonlar tarihe Sayfa 60 liderlik örneği veremiyorlar? Çünkü daha tarihinin ilk asırlarındanitibaren, bu dinin şekli değiştirildi ve yaşayan gelişmesi durduruldu." “Kur’an ölülerin gözüyle okundu Kur’an’ın ezelî vahyinden hareketlezamanlarının meselelerini çözümleme dehası göstermiş olan insanlarıngözüyle değil Halbuki biz eskilerin formüllerini tekrar ederek kendimeselelerimizi çözemeyiz Fakat çözümde onların metotlarından ilhamalabiliriz Kaynaklara geri dönmek gözleri geçmiş üzerinde sabitleştirerek geleceğe gitmek değildir Yaşayan kaynağı vedoğuş İslam’ının yaratıcı dinamizmini yeniden bulmaktır İslam kirli suyukovayla çekmeye gidilecek durgun bir gölet değildir “ “Dini saptırmak ve tersyüz etmek prensler açısından krallığı elde tutmakiçin bir zorunluluktur. Kur'an'da tarif edildiği şekliyle tanrısal yasa gücünservetin ve bilginin bütün kokuşmuşluklarını yasaklar “ “Eğer Allah tek hükmedense O mutlak monarşi ve onun feodalderebeyliklerini yasaklamıştır: Bu yasaklar; onların şahsi gelirleriyle petrolpaylaşımındaki devletin kredilerini birleştirmelerini paralarını sadecemilletlerarası yatırımlara hizmet eden lüks binalara yatırarak har vurupharman savurmalarını bütün kıtalardaki en gerici entegrizm hareketlerinifinanse ederek kendilerine müşteriler kazanmalarını; İslam’ı h kimiyetlerini zorla kabul ettirdikleri halkın afyonu yapmalarınıönlemek içindir “ “Mekke’ye giden yol üzerinde Müslüman olmayan kimsenin şehregirmesini yasaklayan bir levha var Bu Necran Hıristiyanlarını kendicamisinde ibadet etmeye davet eden Peygamber’in sünnetiyle çelişiktir Takvasahibi bir Hıristiyan Suudilerin Mekkesi’nde ibadet edemezken 1979 yılındabazı isyancılar rejime karşı Kabe’de ayaklandıklarında Kral onları orada

avlamak için yüzbaşı Barril komutasındaki Fransız jandarmalarını çağırdı1978’de Suut ordusu ve polisi İranlı hacıların gösterisini önlemede cizkalınca ertesi gün hemen Alman general UIrich Wegener, millî muhafızaskerlerine eğitici olarak atandı “ “Her zaman ‘demokrasi’ dersleri vermeye hazır olan Batılılar petrol veparayı görünce el kesenlere yardım etmekten çekinmezler ve terör yoluyla kendiPazar Monoteizmlerini kabul ettirme hususunda onlara yardım için hazırdırlar“ “Amerikan yetkililerine ve onların Batılı derebeylerine göre iyi ve kötüMüslümanlar vardır İyi Müslümanlar onların siyasetlerine hizmet edenler veIMF’nin emirlerini kabul edenlerdir Kötü Müslümanlar bu emirlere karşıgelenlerdir “ Sayfa 61 “İslam’a ilk gençliğinin dinamizmini yeniden kazandırmak için İslam’ınbeşiği olan yerin mezara dönüştüğünün şuurunda olunması gerekir “ “Dünya h kimiyeti ve Rusya’dan sonra Yeni Şeytan’ı ezme politikası içinBaşkan Reagan Suudi Arabistan’ın meziyetlerini takdir etmeyi biliyordu YeniŞeytan İslam ülkelerindeki halk hareketleridir Reagan şöyle diyordu: ‘Suudi

Arabistan’ın yeni bir İran olmasına asla müsaade etmeyeceğiz “ “Doğuş İslamı’nın dinamizmini yeniden bulmak için İslam’ı derinuykusundan uyandırmak Müslümanların ilk vazifesidir Bugünkü dünyadayığınları harekete geçirmek için sadece bu imk nın kaldığı anlaşılıyor “ “İslam ya geleceğe geri geri girecektir tefsirler ve tefsirlerin tefsiri tekraredilerek gözler geçmiş üzerinde Eme-vîler ve Abbasîler devrinde ortayaçıkmış olan hukukî meseleler üzerinde sabitleştirilecektir ya da kendisi yeni bir büyümemodelini çözümleme kabiliyetini gösterecektir “ “Şimdinin ve geleceğin bütün meselelerinin çözülmüş olduğuna ve herşeyin cevabına sahip olmak için geçmişin formüllerini ezbere bilmenin yeterliolduğuna inanmak kadar hiçbir şey dünyanın dinamik vizyonuna yaniİslam’ın vizyonuna zıt olamaz." "Ehl-i Sünnet’in bekçileri olduklarını iddia eden ve kendilerini mutlakınvazifelileri gibi gören kılı kırk yaran fakîhlerin çabalarına karşı tenkitçi birboyut kazanmalıyız Bize en yakın olan Hindli Müslüman Muhammed İkbalİslam’da ‘Dinî Düşüncenin Yeniden Oluşumu’ adlı eserinde ancak bu tenkitçizihniyetin İslam’ı kutsal metinleri ölülerin gözleriyle okumak olan büyükhastalığından kurtarabileceğini gösterdi” (Garaudy; Yaşayan İslam, 122-142) MÜSLÜMAN KENDİ DİNİYLE VURULUYOR Şeytanlar periler gibi varlıkları lahavle ve zikirle kovmak mümkündür Fakat engel Tanrı olursa onu hangi lahavle ve zikir uzaklaştırabilir?”

Sultan Veled Sayfa 62 Allah ile aldatmanın yarattığı tahakküm teolojisi Müslümanları kendidinleriyle vurulmaya müsait hale getirdi ve Müslümanların düşmanlarıbundan ustalıkla yararlandılar İslam dünyasının dininden başka bir şeyle vurulamayacağını fark ettiklerigünden beri onu kendi diniyle vuruyorlar Ve bu vuruştan mutlaka sonuçalıyorlar İslam ümmetini kendi diniyle vuranlar Haçlılar ve onlarla işbirliğinegirmiş 'Allahile aldatanlar.' Lozan’da bizi ‘yok’ saymada kullandıklarıgerekçe şuydu: ‚Siz bir millet değil ümmetsiniz Taraf olamazsınız ' Batı Trakya’da ezilip horlanan soydaşlarımızın haklarını yok saymak vebu yok saymaya Türkiye’nin müdahalesini etkisiz kılmak için kullandıklarıgerekçe de aynı: ‚Batı Trakya’da Türk yok Müslüman var ' Yani oradaki Türk kitlenin haklarını çiğnemek için yine dinimizkullanılıyor Batı alışmış bizi yıpratmak veya etkisiz kılmak için sürekli dinimizikullanıyor Bu bir Haçlı-İngiliz siyaseti Atatürk bu şeytanî siyaseti ta1920’lerin başında maskesini düşürerek Müslüman dünyaya tanıtıyor 13Mayıs 1920 günkü TBMM konuşmasında İngilizlerin siyasetinin

İslam ı İslam la yok etme siyaseti olduğunu ilan ediyor İslam dünyası Atatürk’ün öne çıkardığı bu büyük basiretianlayabilseydi bugün boğuştuğu belaların büyük bir kısmı belki de tamamıolmazdı 21 yüzyıla egemen olacak din eksenli kutuplaşmayı başlatmadan önceİslam’ı dünya önünde hiçbir itibara sahip olmayan bir kabile dinine döndürmeyiplanladılar ve bunda büyük ölçüde başarılı oldular Onun ardındanMedeniyetler Çatışması adı altında bir Haçlı-İslam savaşı başlattılar Bu savaşta yenik düşecekolan baştan belliydi: İslam dünyası Bu işin başını birinci derecede İngilizler çekti 'Medeniyetler Çatışmasıtezinin babası sanılan Huntington, esasında bu fikrin öğrencisidir Fikrinbabasının İngiliz düşünür ve istihbaratçısı Toynbee (ölm 1975) olduğunuunutmayalım Huntington,Toynbee’nin resmen ve fiilen öğrencisidir İngilizler İslam ı İslam la vurma siyasetinde en çok hilafetikullandılar Çünkü çöküşün oradan geleceğini ve tek elden kontrol için en emin aracınhilafetaldatmacası olduğunu biliyorlardı İngiltere son iki yüz yıl boyuncasürekli 'hilafet hamisi' rolünü oynamak suretiyle Müslümanları ifsat etmiştirSayfa 63 Amerikalı yazar Dr. Gibbons diyor ki: İngilizler dünyada toplu halde ne kadar Müslüman varsa kendihükümlerialtında görmek isterler (Şengül Altınal; Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, doktora tezi, s. 81) Bu emele ulaşmanın en kestirme yolu hilafet ve halifeyi kullanmaktır

“Siz bir millet değil ümmetsiniz Taraf olamazsınız “ Batı Trakya’da ezilip horlanan soydaşlarımızın haklarını yok saymak vebu yok saymaya Türkiye’nin müdahalesini etkisiz kılmak için kullandıklarıgerekçe de aynı: Özbekistan’ı da aynı oyunla vurmaya kalktılar Dinci şiddetekiplerine zor günler yaşattığı için hedef olan Kerimov, 'Takkeli isyan' ilesarsıldı O güzelim Özbek takkesini atıp Arap’ın ilkellik ve fesat sembolü olantakkesini giyen Ekremî Tarikatı militanları Özbekistan’ı taciz etmekteler İsyan ve bozgunun kotarıcısıABD, BOP sloganıyla tahrike devam ediyor: Özbekistan halkı daha fazla demokrasi istiyor İsyanın bastırılmasıiçin şiddetkullanılmamalı demokratik davranılmalı Kendi başına kaldıklarında demokrasi sözünü bile dinsizlikleeşanlamlı sayandinci taife Haçlı emperyalistlerin fesadıyla o halegeliyorlar ki yıkmak istediklerirejim ve yönetimlere saldırırken Haçlıöncülerinin öğrettikleri sloganı Kuranayeti gibi tekrarlıyorlar: Dahafazla demokrasi isterük Bâtıl makîsün aleyh olmaz (tutarsızlık örnek alınamaz) diye diye yetiştirilen Müslüman nesiller b tılı değil makîsün aleyh (örnek unsuru) yapmak tekrehber hatta bazı yerlerde Tanrı yapmışlardır Müslüman Türkiye’nin dinci mahfillerinin en güçlü toplantılarındanbirinde en dinci temsilcilerden biri Brüksel’e teslim olmalarının gerekçesinişöyle seslendirmiştir: Bizim Brüksel e teslim olmamız sebepsiz değil Biz;Ankara nın şerrindenBrüksel in şefaatine sığındık Diniyle vurulan Müslüman aydınlar Haçlı kurmaylara şunu soramıyor:Demokrasi istiyordunuz da yıllardır elinizin altında bulunan Suutlara,Katara,Ummana Bahreyn e neden demokrasi getirmediniz de Irak ıyerle bir etmepahasına demokrasi istiyorsunuz?

Sayfa 64 Haçlılar önce Müslüman’ı çağdışı hale getiriyor ardından da Böyleolmaz; ben bunu düzelteceğim diye muhtarlık yapmaya başlıyorlar Kural ve kader hep aynı: MuhtarlıkHaçlı’dan finans ve hizmet Müslüman’dan Köy Enstitüleri gibi tarihte eşi görülmemiş bir kalkınma projesi Buenstitüler komünist yetiştiriyor teranesiyle yok edildi ABD’nin o günkü sömürgedini YeşilKuşak İslamı ile Marshall Yardımı kullanılarak kendi dinimizlevurulduk ve bizi çağın üstüne taşıyacak bir büyük yaratıcı projeyi kendielimizle mahvettik Yani Allah ile aldatıldık ABD'nin Marshall Yardımı, Müslümanı kendi yurdunda vurduMarshallYardımı’nın Köy Enstitüleri’ni kapatma şartına bağlanması bilebizi yönetenleri uyandırmaya yetmedi Müslümanların kendi dinleriyle vurulmalarının ve kendi dinlerini yanlış anlamalarının yarattığı ıstıraplar İslam düşmanlarının vücut verdiğikahırlardan çok daha büyük olmaktadır Ve bu asırlardır böyle olmaktadırYaşadığımız günlerden bazı örnekler verelim: 31 Ağustos 2005 ve devamı günlerde haber kanallarında Bağdat'taizdihamda bini aşkın insanın ölmesi öne çıkan haberlerin birincisiydi İmamMusa Kâzım’ın türbesi civarında toplanan yüz bini aşkın insan vardı Birköprü üzerinde yığılan bir kümenin içinden bir provokatör bağırdı: İçimizdecanlı bomba var!

Ve panikleyen kitle bir mahşer manzarasıyla koşuşmaya başladı Sonuç:Bini aşkın ölü ve binlerce yaralı Tıpkı Mekke’deki Tünel Faciası'nabenzeyen bir felaket. İkisinde de sebep aynı: İslam’ı tanrısal kitabındaki ışığa göre değil deatalar inadına göre anlamanın yarattığı körlük Türbeperestlik İslam ın yıktığı şirk kalıntılarından biri değil mi? Ohalde onbinlerce insanın bir türbeyi takdis için toplanması ne demekoluyor? Türbetakdisi açık bir şirk tezahürüdür Ve hac... Geleneksel Emevî fıkhının dayatmasıyla üç gün içinde yapılmaşartına bağlanan hac Kur’an’da üç ay boyunca yapılabilecek bir ibadet olarakdüzenlenmektedir Haccı Kur’an’ın açık emrine rağmen iki günesıkıştırdığınızda yarım milyon kişiyi zor barındıracak Mekke’ye 3 milyoninsanı yığmak zorunda kalırsınız ve yüzlerce insanın can verdiği TünelFaciaları tekrarlanıp durur ABD, otuza yakın Müslüman ülkede dinîcemaatlere vakıflara basına yardım için yeni bir fon oluşturmuş Ilımlıİslam’ın yayılmasını amaçlayan bu fonun etkili Sayfa 65 biçimde iş görmesi için CIA’nın önemli temsilcileri İslam ülkelerinde birdizi temas kurmaya başlamış Bu arada Suriye menşeli İhvanül Müslimînörgütü ile de temas kurulmuş Proje özellikle camilere ve imamlara yönelik Pilot bölge olarak seçilenBangladeş'te binlerce imam eğitime alınmış Diğer Müslüman ülkelerdenbinlerce imam da Washington'da eğitimden geçirilmek üzere ABD’yeçağrılıyor Fondan destek alan ülkelerde Cuma hutbelerinin de ABD kontrolüaltına çekilmesi için çalışmalar başlatılmış bulunuyor ABD’nin en etkilihaftalık haber dergilerinden biri olan US NEWS'a göre bu proje soğuksavaştan sonraki en kapsamlı ve en etkili politik savaş Projenin temel stratejiksöylemi ABD yönetiminin yarı resmî organlarından biri sayılan Washington Post’un bildirdiğine göre şu:ABD baskısını sona erdirme yönündeki çağrıların statükoya razı olmak

anlamınageldiği vurgulanmalı (Cumhuriyet 1 Mayıs 2005) Tarihin ve Tanrı’nın huzurunda şunu tekrar söylemek bor-cundayız: Batıİslam ınsahtesini üretip Müslümanların ve özellikle Atatürk Türkiyesinin üstünesalmanın namertlik faturasını çok ağır biçimde ödeyecektirİslam-Batı ilişkilerinde işin nerelere gidebileceğini iyi tahmin eden Batılı gazetecilerden biri olan Gilles Keppel’in bazı tespitleri İngiliz gazetesiThe Guardian’ın sayfalarına oturdu Keppel’in kitabından yola çıkan yazarSimonTisdall, makalesinde şöyle diyor: Cihadın 3 aşaması Avrupa da başladı Bundan böyle savaşlar Filistinde Irak tadeğil Londra Paris ve benzeri Avrupa başkentlerinde sürecekAvrupa kentlerinin en yoksul semtlerinin birçoğu radikal dinciMüslümanları barındıran gettolar durumunda Bu gettoların tarihe bırakacakları (veyabu gettolarda tarihe bırakılacak) ciddi eylemler elbette olacak Batı’nın gerçek Müslümanlarla onların anlatmaya çabaladıkları gerçekİslam’ı yıpratmak uğruna yıllardan beri koruyup kolladığı radikal-siyasalİslam’dan belasını bulmaması Yaratıcı iradenin varlık ve evrene koyduğu kurallarınişlemediği anlamına gelirdi Biz o kuralların işlediğine inananlardanız Allahvaadinde sadıktır Batı İslam karşısındaki ikiyüzlülüğünün cezasını birbiçimde ödeyecektir.

Sayfa 66 ALLAH İLE ALDATANLARIN ŞERİAT OYUNU Dini içinden çürüten aldatıcılar fırkası , tarihin her döneminde menfaat ve siyasetlerinigerçekleştirmede sürekli Şeriat isterük! diye bağırmışlardır Şeriat isterük menfaatlerin gerektirdiği başka bir zaman “Yeşil Kuşakİslamı isterük” bir başka zaman ise Ilımlı İslam isterük şekline dönüşebilmiştir Mesela kendisini ‘BOP projesinin eşbaşkanı’ olarak tanıtan AKP Genel Başkanı “Ilımlıİslam isterük”ün dinciliğini yapmaktadır Şeriat isterük ün İslam isteriz ile hiçbir alakası yoktur ŞeriatKuranın getirdiğidinin adı değildir Kuranın getirdiği dinin adı İslam dırSadece İslam Başka adı yok. Neden İslam demezler de şeriat derler Çünkü İslam derlerse iddialarınıKur’an’la ispat etmeleri gerekir. Oysaki Allah ile aldatanların dindediklerinin Kur’an’danonay alması mümkün değildir. Şeriat diyerekmeseleyi her yana çekilebilir hale getirmekte sıkışınca da

Ulemanın kavli budur icma bu yoldadır ecdadımız böyle karar vermiştir asırlardır Müslümanların uygulaması böyledir gibidayatmalarına uygun bir dini öne çıkarma yoluna gitmektedirler. İslam’ın olmazsa olmazlarını Kur’an belirler Ne ulemanın ne icmaın nede ecdadın böyle bir yetkisi vardır Onların belirledikleri ‘dün öyleydi ‘Onların belirledikleri dün açısından saygın olabilir Bu ayrı bir şeydir Busaygınlık onları bugün için dokunulmaz yapmanın gerekçesi olma malıdırBugün başka bir gündür Birilerinin belirlemesine itibar edeceksek bugünü bizbelirlemeliyiz Kur an şeriatı izafilikleri olan beşerî bir kurum ve kavram olarakbelirlemiştir Halbuki İslam’ı Yaratıcı’nın elinden çıkmış ve beşerinmüdahalesine kapalı tutulan bir alan olarak tanıtır Şeriat eşittir İslam , diyorlar Böyle bir şey yok Böyle bir yaklaşım ilimdışıdır din dışıdır Kur’an şeriatı yöntem anlamındaki 'minhac' kelimesiyle birlikte kullanarak şöyle diyor: Sizden her biri için bir yol ve bir yöntem/şeriat belirledik Allahdileseydi sizielbette bir tek ümmet yapardı Ama size vermiş olduklarıylasizi imtihan etsindiye öyle yapmamıştır (M ide 48) Sayfa 67 Bu ayetten anlaşılıyor ki şeriat insandan insana toplumdan toplumadeğişentavırları tarzları yöntemleri kabulleri ifade etmektedir Herpeygamberin şeriatı

vardır; Hz Muhammed’in de izlediği bir şeriatı vardır C siye 18 bunuaçıkça ifade etmektedir Bir dinin içindeki değişik birey ve grupların da birerşeriatı vardır olabilir olacaktır Örneğin her mezhebin dinden anladığı omezhep için birşeriattır. O halde şeriat Allah katında değişmez yol ve gerçek olan İslam’ın içindekişilerin grupların ve toplumların dinden anladıklarına göre oluşturulmuşyorumlar ve kurallar bütünüdür Yüce Allah şeriatın her birimize göre değişenbir din anlayışını ifade ettiğini açıkça bildirmektedir ki hiç kimse dinden anladığını dininkendisi ilan etmeye kalkmasın Şeriat mezhep kabulleriyle nihayet fıkıhla eşitlenebilir Şeriatı İslam laeşitlemekisteyen anlayış birçok kabulünün Kur an la ve zamanla çeliştiğianlaşılmış bulunan örfleri din yapmayı amaçlayan anlayıştır Bu anlayışönce şeriatla dinieşitlemekte sonra da devrini bitirmiş fıkıhkitaplarındaki akıl ve Kur an dışı birtakım kuralları din diye halkın önüne koymaktadır Bu anlayış kendisini meşrulaştırmak için özellikle Kur an ıtercümesindenokuyan kitleler önünde bir oyun daha sergilemekte şeriatsözcüğünün birçokKur an ayetinde geçtiğini söylemektedir Bu açık biryalandır Bu yalan işin içyüzünü bilmeyen halk kitleleri önünde şöylesergilenmektedir: Önce Kur’an’daki şeriat ve din kelimelerinin tümü şeriatanlamında tercüme edilmekte sonra da İşte bakın Kur an da şeriat şu kadar yerde geçiyor! diye hüküm verilmektedir Bu yapılınca halkın İslam’dan anlaması gereken ne varsa şeriattan anlamasıgereken şeyler haline geliveriyor Dinden anlaşılması gerekenler şeriattananlaşılır olunca da dinle şeriatı eşitlememek küfür oluyor Kur'an’ın din dediği yerde çeviriyi din şeriat dediği yerde şeriat diyeyapmakzorundayız Geleneksel fıkıh kitaplarındaki şeriat dinden tarihin eski devirlerindekiinsan kümelerinin anladığının adıdır Fransız düşünürü Garaudy buna çölfıkhı diyor.

Ama tarih içinde o t biri ilk kullanan Garaudy değildir Aynı t bir İbnHaldun'da da geçmektedir Bu t birde hiçbir hakaret kastı yoktur Tamamenbilimsel bir ifadedir. Yani çölde yaşayan Müslümanların hayatlarını düzenlemek üzere ogünkü fakîhlerin getirdikleri yorumlardır çöl fıkhı Kur an ın getirdiği dinin adı şeriat değil İslam dır Sayfa 68 Biri şeriatla Kur’an’ın getirdiği İslam’ın kendisini kastediyorum diyebilirama bu sadece onun fikri olarak kalır; Kur’an’a ve bilimsel gerçeklere uymazDüşünün İbnHaldun (ölm 808/1405) gibi büyük bir Müslüman düşünüreserinde çöl fıkhından bahsediyor. Şeriatın içinde örf en ileri dozda vardır. Örften tamamen arınmışevrensel değişmezler anlamında din Kur’an’dadır Bir de bu dinden hareketle insan hayatına değişik coğrafyalarda değişikzamanlarda açıklama getiren bir yapı vardır Buna da diyanet veya şeriatdenmiştir İşin bilimsel ve Kur’ansal gerçeği budur Diyanet değişkendir din değişmez yalnız Allah’ın elinden çıkar Buikisini birbirine katmak, Elmalılı’nın Fatiha Suresi yorumunda gayet güzelifade ettiği gibi insan hayatına çok ağır faturalar ödetir Şeriat işte bu diyanetalanında değişen alandadır Ama din dediğimiz zaman Kur’an bundan İslam’ıanlar ve İslam değil Müslümanların şu veya bu devirdeki hayatlarında gelmişgeçmiş bütün peygamberlerin tebliğlerinde bile değişmeyen esasların adıdır Kur’an insanı defalarca uyararak getirdiği dinin adı üzerindeoynanmamasını

istiyor. Kuranın son vahyedilen ayeti (Mâide 3) dinin adının Allahtarafındanİslam konduğunu mükemmel hale getirildiğinitamamlandığını ve bunun ismiüzerinde de oynanmaması gerektiğinisöylüyor İnsanların Cenabı Hakk’ın bu beyanından rahatsız olmuşçasına yenibir din adı bulmalarının başka sebepleri olmak gerekir. Şeriati bir devlet şekli gibi sunuyorlar Oysaki Kur’an ima yoluyla bile birdevlet şekline temas etmiyor Onu insan aklına bırakmış İslam devleti t birisiyasal İslamcı istismarın bir uydurmasıdır Kur’an’da böyle bir t bir yok İslam evrenselve ölümsüz ilkeler bütününün adıdır O halde İslam’ın devleti olmazMüslümanların devletleri olur Gerçek bu olunca da onlarca yüzlerce devletşekli bulunacaktır Sayfa 69 ALLAH ALDATMA ARACI YAPILINCA< Konyalı M evlâna Celaleddin’nin oğlu Sultan Veled’in, eseriMaarif’te muhteşem ama aynı zamanda ürpertici bir sözü var Şöyle diyorSultan Veled: Engel Tanrı ise onu hangi lahavle uzaklaştırabilir!?(Maarif, 12) Sultan Veled, bitmez-tükenmez aldatış ve aldanış serüveninin enkahırlısına dikkat çekmiştir Bu bizzat Tan-rı’nın aldatma ve engelleme aracıyapılmasından doğan bir kahırdır Tüm kahırların içinden sıyrılmak içinsığınacağımız son gücün de kahır aracı haline getirilmesi ümidin bitişidemektir Sultan Veled, bu zaman üstü saptamayı yaparken Kur’an’ın biraz ilerideaçıklayacağımız hayatî mesajlarından birine dayanmaktadır Kur an a göretümaldanışlardan sıyrılmak için sığınacağımız en güvenli dayanak olanAllah bile,aldatıcıların oyunlarıyla aldatma aracı haline getirilebilirBuyüzdendir ki insanı Allah tan uzaklaştıran bir kahır olarak sahte

dindinsizlikten daha tehlikelidir Böyle olunca da gerçek Tanrı erlerininsahte dinlemücadeleleri, dinsizlikle mücadeleden önce gelir Çünkü sahtedin dinsizlikten fazla olarak Allah’a gidiş ümit ve ihtimalini de karartır Sahtedinci, bulmadığı halde "Buldum" iddiasındadır İddiası isteğinin engeli haline gelmişkişininkurtulması çok zordur İnkarcının hiç değilse böyle bir iddiası yokturAllah’ı inkarcıya buldurmak bir çile sahte dinciye buldurmak ise birkaç çile isterİnsanın keyfine ve çıkarlarına uydurulmuş bir tanrının gerçek yaratıcıyagiden yolu kestiğini de insanlığın vicdan ve irfan kulağına üfleyen yineKur’an olmuştur Dinler tarihinde devrim yaratan beyyinelerden biri şöyledir: Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki hahamlardan ve rahiplerdenbirçoğu halkınmallarını uydurma yollarla tıka basa yerler ve Allah ınyolundan geri çevirirler (Tevbe Suresi, 34-35) Tarihi dikkatle ve tarafsız bir bakışla okuduğumuzda şunu apaçıkgörmekteyiz: Allah ı Allah a giden yolun engeli haline getiren kahrınhayata soktuğu zulümhem yoğunluk hem de süre bakımından en büyükzulüm olmuştur Allahsızlığafatura edilen zulümler Allah ı aldatma aracıyapan zulümlerin yanında çok hafifkalmaktadır İnsanoğlu Allahsızlığafatura edilen zulümleri teşhis ve bertarafetmede Allah ile aldatanlarınzulümlerine karşı mücadeleden daha başarılı Sayfa 70 olmaktadır Çünkü inkâr zulümleri kutsalı paravanyapmadıklarından insanın iç dünyasına sokulamıyorlar Böyle olunca da başarı şansları veömürleri fazlaolmuyor. Kutsalı maske yapan yani Allah ile aldatmaya dayanan zulümler insanı ta

can evinden yakalamakta gönlünü vicdanını prangalamakta ve zulmü farkedemez hale getirmektedir Tarihe bakın: Allah ile aldatmaya dayananengizisyon zulmü yüzyıllar sürmüştür; ink ra dayanan komünizmin zulmü ise sadeceyetmiş yıl Ve derin bir acı duyarak tarihin kulağına şunu fısıldamakzorundayız: TürkiyeAllah ile aldatmaya dayalı zulüm süreçlerinin enyıkıcılarından birine ne yazık kigirmiş bulunuyor! ALLAH İLE ALDATMANIN İLK ADIMI: ALLAH İLE İSKÂT Başlıktaki Allah ile iskât t biri İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif’in birdizesinden alınmıştır Arap alfabesindeki Kâf’ harfi ile, iskât, sükût kökündenbir kelimedir Susturmak, suskun-konuşamaz hale getirmek anlamındakullanılır Akif de aynı anlamda kullanmıştır Allah ile iskât, Allah’ı paravan ve baskı aracı gibi kullanarak insanlarısusturup sindirmek şeklinde beliren ve faturası kutsala çıkarılan bir zulümdürBu zulmün tarih içinde en kahırlı ocağı engizisyon oldu İkinci sırada bizimyobazlık kurumu gelir Günümüzde bu işi hem engizisyonun hem de yobazlıkkurumunun v risleri olan siyasal İslamcılar yürütmektedir Zulme karanlığa bilgisizliğe baskıya miskinliğe karşı çıkmayı imanadamının varoluş borcu sayan Akif, 'kutsal isyanla' , kutsala fatura edilmişisk tın yer değiştirmesini Müslüman toplumların felaketi olarak görür Veİslam dünyasını üstlerine çöken yapışkan ölüm uykusuna karşı haykırmaya çağırır Akif

ve biz, İslam dünyasının uyanış ve kurtuluşunun çaresini iskâtınyeriniisyanın almasında görmekteyiz Mustafa Kemal bu isyanın kutsalateşini yakanönderdir Bizler de onun isyancı çocuklarıyız Sayfa 71 Kuranın tanıttığı Allah susup pusmayı değil konuşup düşünmeyiardından daeyleme geçmeyi ibadet saymaktadır Susup pusanlarındoldurduğu bir dünya zulmün egemen olduğu bir dünyadır Ve Kur’an’ınbiricik düşmanı zulümdür: Kin ve düşmanlık sadece zalimlere karşıolacaktır (Bakara, 193) Allah ile isk t bir koyu zulümdür bir koyu karanlıktır Esasen zulmünkelime anlamı da ‘karanlıktır Bu yüzdendir ki, kitleyi bilgisizliğin karanlığındatutmak insanaen büyük zulümdür Akif, Allah ile isk t deyimini kullandığışiirinin girişine Kur’an’ın şu ayetini koyarak bu gerçeğe parmak basmıştır: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer 9) Ve söze şöylebaşlamıştır: Olmaz ya Tabiî Biri insan biri hayvan." Allah ile isk t zulmünün doruk noktaya varması bu zulmün bütündeğerleri yozlaştırmasıyla sonuçlanır Din alanında bunun adı Hz. Ali (ölm41/661) tarafından Emevî zulmünü tanıtmak için kullanılmıştır: "Dinelbisesini tersinegiymek." Şöyle diyor Cenabı Ali: Emevîler din elbisesini giydiler ama tersine çevirip öyle

giydilerAğzını açan herkesi Allah ile susturmaya kalkanlar din elbisesinibütün toplumatersine giydire giydire Müslümanları felaketlerinkucağına ittiler Elbisemükemmel elbise ama giyen tersine giydiği içinsahibini vezir etme yerine rezilediyor Ve bu rezilliği gören gayrimüslimkitleler İslam dan da Müslüman dan danefret ediyor. Kilise asırlarca Allah ile isk t ede ede dinden nefret hummasına tutulankitleleri komünizmin kucağına attı Sonuç Allah ile iskât yerine Allahsızlık ile İskata teslim olmak şeklindebelirdi Ne var ki komünizm isk t zulmünü kutsala fatura etmediğinden ömrüengizisyon kadar uzun olmamıştır İnsanımız dört asra yakın bir zaman Allah ile isk t edenlerin kahrını çektiYüzyıla yakın bir zamandan beri buna Allahsızlık ile isk t edenlerin baskısıeklenmiştir Üçüncü devre çok yaman çok namert bir devre Bu devrede yaniiki binli yıllarda Allah ile iskât edenlerle Allahsızlık adına iskât edenler,siyasal ve ekonomikçıkarlar uğruna el ele vermiş durumda. Bu devredekitlelerin işi zor kaderi dikenli Sayfa 72 Bugün bizler İslam ın altın devri olan ilk dört yüzyılın tartışmayaaçtığı meselelerin en çok yüzde onunu gündeme getirebiliyoruz Yaratıcıdüşünce can çekişiyor Dünya ile birlikte yepyeni bir sürece girmişbulunuyoruz İsk tın namert tezg hına yenik düşmemiş mert yürekli veaydınlık kadrolar oluşturmak borcundayız Bunun biricik yolu ise sırasıylabilinç bilgi ve eylem seferberliği'dir. Büyük ve kutsal bir isyana muhtacız Mutlu rüyaların ardındandoğacak erdirici şafak ancak zorlu bir çile berzahından geçildikten sonradoğabilir İnsanımızın Allah ile aldatılıp saptırılmasında bir numaralıaraç sahte dindir Buaracın kullanımına son vermez isek dirilişimizmahşere kalırGünahkâr olmak din meselesinde söz sahibi olmaya engeldeğildir Dinin sahibiAllah tır ve hepimiz O nun kullarıyız Din günahıolmayanların özel mesleğideğildir Allah ın tüm kullarını kucaklayan

rahmet kurumudur. ALLAH İLE ALDATMA ARACI OLARAK KORKU Her yol üstünde oturup da tehdit savurarak/korku salarak Allah yolundan O'na inananları çevirmeyin Yolun çarpığını isteyip durmayın Hatırlayın ki siz az idiniz; O sizi çoğalttı Bir bakın nasılmış bozguncuların sonu? Kur'an, Araf 86 Allah ile aldatma odaklarının olmazsa olmaz dayanaklarından biri dedine egemen kıldıkları korkudur Korkuyu egemen kılmanın en kalıcı ve güvenli yolu ise Allah’ı korkuobjesi haline getirmek ve bunu dinde ilkeleştirmektir Ve bu yapılmıştır Hemde çok erken devirlerde. Sayfa 73

Yanlış takva kavramının Kur ansal yapısının dışına çıkarılıp korkuaracı yapılmasından kaynaklanıyor Geleneksel hurafe dini takva konusundada Kur’an çizgisinin dışına çıkmış ve milyonlarca insanın yıllar boyu şikyetçi olduğu sakatlıklara vücut vermiştir Şimdi gelelim 'korku' nun dayanağı yapılan o güzelim takvakelimesine: Kur’an dilinin büyük ustası Isfahanlı Râgıb (ölm 502/1108)takvayı hem dil açısından hem de Kur’an’daki kullanımı açısındantanımlamıştır Dil açısından Takva bir şeyi kendisine sıkıntı ve zararverecek şeyden korumaktır Râgıb, dinsel gelenekte takvanın şu anlamdakristalleştiğini de ekliyor: Benliği günaha düşürecek şeyden koruyup sakındırmaktır (Müfredat, vikaaye madAyrıca bk Fîrûz b dî; el-Kaamus, aynı mad ) Hangi lügatten ve hangi dil ustasından yola çıkarsanız çıkın takvanın veonunla aynı kökten gelen sözcüklerden hiçbirinin 'korkmak, korkutmak veyakorku' anlamı yoktur. 'Korkulacak şeyden sakınmak başkadır 'korkmak' başkadırBirinci anlamdan yola çıktığınızda dine Allah’a ve insana bakışınız başkaolur ikinci anlamdan hareket ettiğinizde başka olur Birinci anlama göre Allahbir korku ve dehşet objesidir ikinci anlama göre ise bir sakındıran koruyanacıyan ve uyaran kudrettir Bunların ikisinin aynı kapıya çıktığını söylemekise bilimdışılık inatçılık ve ufuksuzluk olarak algılanır Dini ve Allah’ı dehşetodağı haline getirmek olarak görülür Kısacası Kur’an’daki takva ve ittika t birlerini 'Allah'tan korkmak'(doğrusu: Allah’ın iradesine ters düşen şeylerden sakınmak) muttaki t birini'Allah'tankorkan' (doğrusu: Allah’ın iradesine ters düşen şeylerdensakınan), "ittekuni" t birini ‘benden korkun!’ (doğrusu: Benim irademe ters düşen şeylerdensakının) şeklinde tercüme etmek temelden yanlıştır; Kur’an’ın ruhuna ve

mesajına aykırıdır Dini ve Allah’ı korku aracı haline getiren gelenekselkorkucu dinanlayışı, takva konusunda bilimsel açıdan da yanlışlar içindedirBu yanlışların en yaralayıcı görünümü ise Hucur t Suresi 13 ayetteki evrensel ilkeninTürkçeleştirilmesi sırasında dikkat çekmektedir Orada Cenabı Hak şu ilkeyiifadeye koyuyor: Allah katında en değerliniz takvada en ileri olanınızdırŞimdi takva kelimesi gelenekçiliğin baskıcı din anlayışına göre ve şiddetyanlısı bir yorumla tercüme edilirse anlam şu olacaktır: Allah katında en hayırlınız Allah tan en çok korkanınızdır! Sayfa 74 Kur’an böyle bir şey asla söylememiştir Böyle bir şey doğru ise örneğinAllah ı ençok sevenler Allah ın buyruklarına ters düşmekten en çok uzakduranlar hiçbirdeğer ifade etmeyen insanlar olacaktır Adı geçen ilke-cümle gerçek lügat verilerine ve Kur’an’ın ruhuna uygunbiçimde tercüme edildiğinde anlam şudur: Şu bir gerçek ki Allah katında en değerliniz en asiliniz Allah ıniradesine tersdüşen şeylerden en çok sakınanınızdır Veya Allah katındaen hayırlınızAllah ın buyruklarına ters düşmekten en çok sakınanınızdırVeya Allah katındaen hayırlınız günaha düşürecek şeylerden en çoksakınanınızdır Veya , "Allahkatında en değerliniz en çok dindarolanınızdır Kur’an işte böyle diyor Birileri ise tarih boyunca Kur’an’ı korku kitabıyapıp Allah’ı korku unsuruna dönüştürüyor ve inanmış insanları dehşete düşürüp

dinlerini savunamaz hale getiriyor Bilerek veya bilmeyerek insana da dine dekötülük ediyor Ve ne yazık ki iki binli yılların Türkiyesi’nin Diyanet İşleriBaşkanlığı da böyle bir yanlışı dünyanın önünde aynen tekrarlıyor Türk-İslam düşünce tarihinin önemli isimlerinden biri olan Musa Carullah (ölm1949) bu şik yeti dile getirirken şöyle diyor: İslam a imanımız korku imanı değil basiret imanı olmalıydı! ALLAH İLE ALDATMANIN AFOROZ MEKANİZMASI Allah ile aldatanlar eleştiri kabul etmez. Kabul ettiği anda kendini inkr etmiş olur İddiaları akıl ve din dışı da olsa o ısrarla dinin temsilcisi vegöstergesi olarak kendini öne çıkarır Dinin savunucusu da odur Allah ile aldatanları eleştirdiğiniz anda din dışı ilan edilirsiniz Dindilinde buna 'aforoz' denir İslam’da din sınıfı olmadığı için aforoz da yoktur Ancak buişin nazarî yanıdır Gerçekte İslam ülkelerinde aforozun en kahırlısıişletilmektedir Sayfa 75 İslam dünyasında aforoz kurumunu Allah ile aldatanlarişletmektedir Siyasal İslam dedikleri Haçlı güdümlü kurum da bu yapayaforoz sistemine destek vermektedir. Aforozculuğun kurumsallaşmasına çağımızda entegrizm denir Ünlü

Fransız düşünür siyaset ve bilim adamı Roger Garaudy (Roje Garodi) İslamdünyasında entegrizmi en iyi inceleyen düşünce adamı oldu 80’li yılların başlarında bir yayıncı bana Garaudy'nin L Islam HabiteNötre Avenire (İslam Geleceğimize Yerleşiyor) adlı eserini yapılmış birçevirisi ile birlikte getirdi ve çeviriyi okuyup 'redakte' etmemi istedi Çeviriredaksiyonla ıslah edilemeyecek kadar bozuk olduğu ve benim de çeviriyapmaya zamanım olmadığı için dosyayı iade ettim. Bu olay bana Batı’nın göbeğinden bir isyan volkanı gibi fışkıran birdüşünce devini tanıma imk nı verdi Redakte etmem için getirdikleri eserininilk cümlesi şuydu: Batı insanlık tarihinde bir talihsizliktin onun kültürüde bir anomalidirGaraudy her şeyden önce bir isyan ve itirazdır. İçindeyetiştiği Batı’ya imbiklerinden beslendiği Marksizm’e ve nihayet İslam’ıtarihin mezarlıklarından devşirilmiş örflerin tutsağı haline sokan beleşçi-uyuşuk zihniyetlere bir isyandır Garaudy, yaşadığı ve yetiştiği dünyayı birisyan ruhuyla eleştirmiştir Onun belirgin özelliklerinden biri de budur Ve buözellik soylu düşünce adamının onur belgesidir Kendi coğrafyasını bireyselve toplumsal düzlemlerde eleştiremeyen veya eleştirmeyen bir aydındaninsanı yukarı boyutlara çeken düşünce üretimi beklemek beyhudedir. Garaudy’nin Batı’yı eleştirmesi gerçekten ürpertici ve zorludur. AlexisCarrel'inkine, Arnold Töynbee'ninkine, Andre Malraux'nunkine hiç benzemezCepheden ve acımasız bir eleştiri yapmaktadır Garaudy Kendini eleştirmevenin eleştireceği başka bir şev olamaz. Bu oluş gerçeğini çok iyi yakalamış olan Garaudy, bir zamanlar iman vekültür kimliğini taşıdığı Batı’yı acımasızca eleştirdiği gibi seksenli yıllardansonra iman ve kültür kimliğini taşıdığı Müslüman dünyayı da aynı mertlik vecesaretle eleştirmiştir Bu iki eleştiriyi birleştirdiği eseri ise 'L'Integrismes'adını taşıyor Sayfa 76

AFOROZUN KANSERLEŞMESİ: ENTEGRIZM Entegrizm, Garaudy nin eserlerinden birinin adı Entegrizm Allah ile aldatanların tutuldukları temel hastalıklardanda biriTaassubun kanserleşmesi diye tanıtabileceğimiz entegrizmin neolduğunu ve Garaudy’nin bu kanserin İslam dünyasında vücut verdiğibelaları nasıl fark edip nasıl ifadeye koyduğunu kısaca görelim Yobazlık inat dışa kapalılık ve dar kafalılığın kanserleşmesi olaraktanıtabileceğimiz entegrizm, Garaudy’ye göre bir kültürel intihardır Bir imanın mensupları entegrizme gittikleri takdirde kendi imanlarınıiçten ve sessizce ölüme götürürler Ve ne yazık ki bunu o imana hizmet olarakortaya sürmek gibi bir fenalığı işlemekten de geri kalmazlar Örnek olarak Garaudy’nin 'Suut Entegrizmi’ni anlatan satırlarındanbazılarını verelim Tartışmaya açık fakat ibret verici satırlar Şöyle diyor Garaudy:Suudî Arabistan da her Cuma üstelik hükümetin emriyle ve halka açıkinfazlarlakendini ispat etmiş bir sadizm örneği verilerek el kesme veyakırbaçlama hattabazen taşlama cezaları uygulanmakta Batı basını budevlet suçlarıyla ilgiliİran daki infazlar için yapılan yayınların binde birikadar dahi yayınyapmamaktadır Suut idarecilerinin ana meşgalesi Batıya olan tam bağlılıklarını

gizlemektir1928de krallığını kuracak olan Abdülaziz daha 1913lerdeiken Büyük Britanyasiyasetinin izinden gidecek bunun karşılığı olarakda Büyük Britanya onugerektiğinde koruyacaktı Biri için koruyucuolmaya diğeri için ise uslu olmayadayalı bu ilişkiler 1927de CiddeAntlaşması ile yenilenir İngiltere taahhüdündedurur; 1948 Katif silahlıayaklanmasını ezer Bundan altmış sene sonra İran devrimi ertesinde Reagan SuudîArabistan ınyeni bir İran haline gelmesine asla müsaade etmeyeceğizbeyanında bulunur Sayfa 77 1990 Ağustosunda Suudî yöneticileri sömürgeciliğin hizmetindeolduklarını tamamen açığa vururlar Halktan kaynaklanmayan ve siyasal bir temeli olmayan bu rejimtam dört çeyrekasırdır önceleri İngiliz ve bugün ise Amerikan himayesiile ayakta durabilmekte-dir." Suudî hanedanı bu bağımlılıklarını kendi anladıkları bir İslam ın dış görünüşünün savunucusu gözükerek maskelemektedirler Özel-kişisel ibadetüzerinde boş laflarla vakit geçirilmesi Kuranın en gerici birşekilde sadece lafzî olarak okunması iktidara ve iktidarın bir âleti durumuna gelenbütün dinlerdeolduğu gibi hükümdarların dalkavukları olan ve halkınafyonu vazifesini görenmüfessirlerine kayıtsız şartsız saygıyı isteyengeleneklere körü körüne itaatHırsızın elini keserek şeriatı uyguluyorolduğunu sanmak Suudî Arabistan a hasbir durumdur." Ürkütücü cezaların Suudî buyurucuları sadece ve sadece küçüksuçluları yakaladıkları için sistemin ikiyüzlülüğü apaçık ortaya çıkmaktadırZira silahsiparişleri veya büyük işlerin kotarılması için Batının büyükfirmalarından masaaltından 500 milyon dolar alan ve gayri meşru

yoldan elde edilen bu servetleriABD de yapılan milyonlarca dolarlıkplasmanlarla gizleyen Divonekumarhanelerinde veya Marbella içkiâlemlerinde dağıtan prenslerin ellerininkesildiği bugüne kadar hiçgörülmemiştir (Bu satırlar ve daha geniş bilgiler için bk. Garaudy; Entegrizm, s. 72-79) Garaudy’nin yakındığı bu İslam’ı çürüten yozlaşma’ bugün artık tümİslam dünyasını sarmış bulunuyor Bakın o büyük ışık Muhammed İkbal’in Pakistanı'na Zıyaul Hak ileyönetime el koyan yobazların Ortaçağ engizisyon gettosuna çevirdiğiPakistan bugün artık İslam’ın aydınlık ve ümit yüzünü değil karanlık vekaramsarlık dolu bir gericiliği temsil ediyor. Pervez Müşerref bu badiredeABD’yi ürkütmeme politikası dışında bir şey yapabilmiş değildir Pakistansüratle Talibanlastırılıyor Ve Türkiye Zulme baskıya cehalete hurafeyeAllah ile aldatmaya din aktörlüğüne sömürgecilik ve emperyalizmebaşkaldırmanın aydınlık ve atılımın eşsiz örneklerini ortaya koymuş AtatürkTürkiyesi’ne bakın! Sayfa 78

Yakın tarihe değin Ttirkive bir istisna idi BOP operasyonlarıyla veBOP eshaşkanı AKP nin ABD ve AB güdümlü tahribatıyla o istisnanın daisinibitirmek istiyorlar. İMANA KİM ONAY VERECEK? Allah ile aldatanların en büyük kötülüklerinden biri insanların imanlarıhakkında karar verme yetkisi kullanmaya kalkmalarıdır Allahlık iddia etmenin en sinsi şekli böyle bir yetki kullanmayateşebbüstür Çünkü imana onay hakkı Tanrı’nın tekelindeki yetkilerden biridir. Allah ile aldatanların tahakküm teolojisi işte bu hakkı kullanmıştırkullanmaktadır Fesat teolojisinin Türkiye temsilciliğinin bu yetkiyikullanırken sergilediği zulümleri, tutarsızlıkları iftira ihanet itham vekötülükleri düşünüyorum da ürperiyorum. İmana onay din meselesinin en hassas konusudur Bu onay hakkınıAllah ındışında birilerine kullandırmaya kalktığınız anda din adına enzehirli dinsizliğiyapmaya başlarsınız Akıl almaz sonu gelmez hatalarzulümler birbirini izler Bir düşünün yıllar ve yıllar ‘Allahsız komünistmünkir din düşmanı’ damgası yemiş bir Nazım Hikmet yıllar sonra bakıyorsunuz Bükreş’te bir gecemihmandarından kendisini camiye götürmesini istiyor Olayın tanığı olan zatbunu 47 yıl sonra açıklıyor (Hürriyet 8 Şubat 2004)

Ünlü müzisyen Cem Karaca’nın yıllar ve yıllar Ermenilik solculukdinsizlik ve imansızlıkla suçlandığını yakından izledim Bu satırlarınyazarının Kur'an Meali'ni yıllarca okuyan ve samimi bir mümin tasavvufmeşrebinde bir sanatk r olduğunu yakından bildiğimiz bu insan 8 Şubat 2004 günü hayata gözlerini yumduğunda basın onun vasiyetini açıkladıŞunu vasiyet ediyordu rahmetli Cem: Namazımın Üsküdar daki Seyit Ahmet Camii nde kılınmasınıistiyorumCenazemde alkış ve tören istemiyorum; sadece dinî vecibelerinicrasını istiyorum..." Sayfa 79 Peki ona yıllarca dinsiz-imansız damgası vuranlar yaptıklarının hesabınakime nasıl ödeyecekler? Fesat teolojisinin açtığı yaralar yaptığı kötülükler ne yazık ki telafisimümkün olacak türden değildir Bu kötülükleri yapanların cezaları hiretekalıyor; böyle olunca da yaşayanlar bunların akıbetlerinden ders alamıyorOnlar vücutlarıyla cehennemi kirletirken dünyadaki benzerleri yeni zulümlersergilemeye devam ediyor Kuranın dini; ruhbanlığı din sınıfını Allah ilekul arası aracılığı kabuletmediğine göre imana sadece Allah onayverecektir Allah a teslimiyet Allah katında Müslüman olmanız için yeterlidirama Allah ilealdatan fesat dincileri için yeterli değildir Bu zihniyetinbaşkalarına mümin-Müslüman onayı vermesi kendisine teslimiyet

şartına bağlıdır Allah ile aldatanların amacıyla aracı aynıdır: Siyasalrakiplerini din-iman dışı göstererek yıpratmak ve dinin kredilerini kullanarak iktidar erkini elegeçirmek Bu gerçek tarih boyunca hiç değişmemiştir ve asla değişmeyecektir. Onun bunun dinine-imanına onay verme yetkisini kendisinin doğal hakkıgören zihniyetin lügatinde doyma uzlaşma acıma gibi kavramların yeri yokturOndan anlayış bekleyenler bir gün gelir saçlarını-başlarını yolarlar ama işişten geçmiş olur ALLAH İLE ALDATANLARIN İFTİRA TUTKUSU Allah ile aldatan dinciler iftirayı acımasız ve amansız bir yoğunluktasergilemektedirler. Kur’an iftira suçu işleyenlerin doğruyu söyleme ehliyetlerinin ebediyenyok olduğunu bildirmektedir İftiracılık insanoğlunun işleyebileceğikötülüklerin en zararlısıdır Ve siyasal İslamcıların iftirayı deta ibadet gibiişlediklerini en iyi bilenlerden biri de bizim halkımızdır Allah ile aldatmanın (veya aldatanların) temel sermayesi iftiradır Buiftira bizzat Kur’an’ın defalarca belirttiği gibi Allah’a iftiraya kadar uzanırEsasen dini tahrif edip istismar ve aldatmaya müsait hale getirmek içinAllah’a iftira kaçınılmazdır Bunun içindir ki Allah ile aldatanlar öncelikleAllah'a iftira suçunuişlemektedirler İlk suç bu ise geriye ne kalıyor?! Sayfa 80 Zaten dinin siyasete âlet edilmesinin kendisi bir iftiranın ürünüdürDin, onu gönderen Allah’a ve onu tebliğ eden peygambere iftira edilmedensiyasallaştırılamaz aldatma aracı olarak kullanılamaz

Kur’an iftira suçu işleyenleri ebediyen lanetlemekte ve onların tanıklıkyapabilme haklarını ellerinden almaktadır (Nur Suresi 4 23) Kur’an’ın birçok ayetinde 'Allah'a ve onun peygamberine iftira' t biri geçmektedir Bu iftira dine yalan söyleterek Allah’ı vepeygamberi yalan söylemiş duruma düşürmektir ki Kur’an’a göreinsanoğlunun işleyebileceği en büyük zulüm en büyük kahpeliktir Kur’anAllah’a iftiradan söz ederken 'yalanlar düzerek Allah’a iftira etmek’ ifadesinikullanıyor Bir adı da siyaset dinciliği olan Allah ile aldatmanın sadece siyasetideğil; dini imanı ibadeti tümden iftira üzerine kuruludur Allah’tan insanlara veyainsanlardan Allah’a uzanan bu sınırsız iftira illeti hiç durmadan işler Siyasetdinciliğinin bu iftira tutkusu veya marazı bağımsız bir iftira dinciliği’yaratmıştır İftira dincileri bir konuda iftira ettikleri kanıtlansa bile eğer oiftiradan çıkabilecek bir menfaat söz konusu ise onu aynen tekrarlamaktançekinmezler Allah ile aldatma veya iftira dinciliğinin temel iman ve ibadet göstergesiolan iftira iki koldan yürütülür: 1. Dini siyasal hesaplara uydurmak üzere Allah a iftira2. Siyasalrakipleri tasfiye için kullara iftira İslam düşüncesinin anıt ismi Muhammedİkbal ölümsüz eseri Cavidname'de, iftira dinciliğiyle suçladığı kara yobazındinini Fî sebîlillah fesat’ yani Allah adına bozgunculuk' olarak nitelendirir veşöyle der: Mollanın dini fi sebîlillah fesattır Fesat sadizmi, kitleleri Allah ile aldatmayı meslek haline getiren iftiradincilerine her şeyi mubah kılar Zinadan gaspa kamu malı talanından diri diriinsan yakmaya küfür kodamanlarıyla işbirliğinden vatan ihanetine hırsızlığınher türüne kadar ALLAH İLE ALDATANLARIN ŞİDDET TUTKUSU

Sayfa 81 Allah ile aldatanların en büyük zaaflarından biri belki de birincisi şiddettutkularıdır Bunların en hızlı din ve takva sloganı atanlarının birkaç gramyağını yediği için kedileri fırına atıp diri diri yakanlarına bizzat tanıkolanlardanız Allah ile aldatanlarda özellikle ‘yakarak işkence erme tutkusu'çok belirgindir Türkiye bu tutkunun nerelere uzanabileceğini Sivas MadımakOteli’nde sergilenen ve 37 insanın diri diri yakılmasıyla sonuçlanan Neronikzulümle görmüş bulunuyor İslam’ın ve Türkiye’nin asırlık düşmanları Allahile aldatanların bu zaaflarını çok iyi bilmekte ve çok iyi kullanmaktalarBugün dünyanın hemen her yerinde ‘terör’ kelimesi anılır anılmaz İslam ve Müslümanlar akla geliyorsa bununsebepsiz olduğu söylenemez Allah ile aldatanlardaki şiddet zaaf vetutkusu kullanılarak Müslümanları şiddet ve kanın cellatları gibi takdimettiler ve bu takdimde ne yazık kibaşarılı oldular Irak işgali bu gerekçeyleyapıldı bundan sonraki benzeri işgaller de yine bu gerekçeyle yapılacaktırNitekim İran sıraya konmuş bulunuyor Evet İslam a şiddet tuzağı kurdularve bunda başarılı oldular Şiddetin kutsalafatura edileni insanoğlununkader çizgisinde en dikenli noktayı oluşturur Şiddetin başlangıcı vemayası Kur’an’da ikrah diye anılır Kısa ifadeyle baskı ve zorlama demekolan ikrah içten ve sevgiyle benimsenmeyen bir şeyi zor hile ve baskıylakabul ettirmek yaptırmak demektir. İkrah hayatın bir anlamda ta kendisi olan dinin içindekilere

uygulanamayacağı gibi dinin dışında olanlara da uygulanamaz Bu öylesinetartışılmaz ve zedelenmez bir Kur’an ilkesidir ki Kur’an’ı tebliğ eden SonPeygamber’e bile ikrahı hatırlatacak tavırlara girmemesi elliye yakın ayetleihtar edilir Bu ihtarın omurga noktasında şu ayetleri görüyoruz: Dinde baskı/zorlama/tiksindirme yoktur (Kur'an, 2/256) Yüz çevirirlerse biz seni onlar üstüne bekçi göndermemişiz Sanadüşentebliğden başka bir şey değildir (Kur'an, 42/48) Eğer rabbin dileseydi yeryüzündeki insanların tümü mutlaka imanederlerdi Halböyle iken mümin olmaları için insanları sen mizorlayacaksın? (Kur'an, 10/99) Artık uyar düşündür! Çünkü sen biruyarıcı/düşündürücüsün Üzerlerinemusallat bir despot değilsin! (Kur'an, 88/21-22) Sayfa 82 Bu temel ilkeler tarih içinde Kur’an dışı iki yaklaşımla delinmiştir:Bunların birine göre bu ayette sözü edilen ikrah dinin dışında kalanlarlailgilidir; hiç kimsenin İslam’a girmesinde zora ve baskıya başvurulamaz; amadinin mensubu olanlara baskı ve zor uygulanır İkinci iddiaya göre bu ayet

neshedilmiş yani hükmü kaldırılmıştır Baskı ve zorlama hem dinin içindekilere uygulanır hem dindışındakilere Bu iddiaların ikisi de İslam’a iftiradır İşin esası şudur: Kur'an, monotonvemonoblok bir dünyayı tanrısal iradeye ters buluyor Hiç kimse bir dinegirmeyezorlanamayacağı gibi girdiği dinin içinde de baskı ve zorlamayamaruzbırakılamaz Baskı ve zorlama ister içte olsun ister dışta bizatihidinsizliktirDinsizlik araç yapılarak dine hizmet edilebilir mi? Dinden çıkma (irtidat) halinde de aynı ilke geçerlidir Mürtedin hesabıAllah tarafından ölüm sonrasında görülecektir (Kur’an 2/217) Geleneksel fıkıh biraz da geçmiş zaman şartlarının zorlamasıyla ikrahısonuç olarak da şiddeti öne çıkaran bir yapıda oluşmuştur Geleneksel fıkıhüzülereksöyleyelim ki şiddet üreten bir fıkıhtır. Ortadoğu despotizmleri budespotizmlere fatura edilen şiddet ve terör oluşumları bu fıkhın ikrahçızemininde boy atmaktadır Taliban ve benzeri dinci siyaset anlayışları vegenelde siyasal İslam denen ikrah- şiddet eksenli yapılanmaların tümü bu geleneksel şiddetçi fıkıhanlayışından beslenmektedir. Batı bu fıkhın vücut verdiği Kur’an dışı din anlayışını daimakutsallaştırıp beslemiş ve ustalıkla kullanmıştır Taliban’dan Irak serüvenine kadar hep bustrateji işletildi Stratejinin esası şudur: Şiddete bulaştır sonra da şiddet ve terörle suçla! Hemen hemen bütün siyasal İslamcı şiddet ve terör örgütlerini Batıoluşturup teşkilatlandırdı; besledi büyüttü ve bir biçimde kullandı Batı’nın beslediği şiddet ve terör örgütleri denince herkesin aklına hemenBin Ladin, Taliban gibi isimler gelir Sadece onlar değil Batı birçok İslamîcemaat ve tarikati bu stratejiyle şiddete bulaştırdı Bir örnek olarak Mısır’dakiİhvanül Müslimîn’i alalım Bu örgüt kurucusu sayılan Hasan el-Benna'ya,1928'de, İngiliz Süveyş Kanalı

Şirketi’nin çalışmalarıyla kurduruldu. Hasan el-Benna bir Atatürkdüşmanıydı Halifeliğin kaldırılmasını İslam’dan çıkış olarak görüyordu İngilizlerbunu derhal fark edip değerlendirdiler ve koyu bir Arapçı olan el-Benna’yı(ölm 1949) Atatürk Sayfa 83 ve Türk düşmanı bir şiddetçi örgüt oluşturmada kullandılar İngilizler birHanbelî olan Benna’nın kararg h olarak kullanması için İsmailiye’de bir camiyaptırdılar Benna İngilizlere karşı olan herkese karşı kullanılıyordu Özellikleulusalcı olan Nasır’a karşı kullanıldı Benna İngiltere’nin Kahirekonsolosluğunda ‘Şark Danışmanı’ olarak gözüken MI-6 ajanı AlbayClayton’la irtibat halinde çalıştı Çalışmalara daha sonra ABD’nin Kahire Büyükelçiliğinden bazı ajanlarda katıldı Örgüt 1943 yılında 'el-Cihaz es-Sirrî (gizli cihaz) adıyla vurucu bir timkurdu Bu tim, 1945-48 arasında etkili terör ve sabotaj eylemleri gerçekleştirdiBaşbakan Muhammed en-Nukrasî 1948 yılında öldürüldü Bunu 1949da el-Benna’nın öldürülmesi izledi Nasır’ın ölümünden sonra devlet başkanı olan Enver Sedat, eski birİhvanül Müslimîn üyesiydi Sedat’ın Nazi Almanlarla da çalıştığı biliniyorSedat eski hizipdaşlarına büyük kolaylıklar ve imk nlar tanıdıHapishanelerden çıkmalarını sağladı Ed-Dava adlı yayın organlarıyla propaganda yapmalarının önünüaçtı Bu dergi o günün Mısır’ında 80 bin baskı yapıyordu Temel saldırıhedefleri arasında Atatürk ve Laik Cumhuriyet önemli bir yer tutuyordu. Sedat'la İhvan arasındaki mahabbet kalıcı olamadı Eski İhvancı devletbaşkanı, eski örgütünün kurmaylarını rahatsız eden bazı kararları yüzündenyine onların kurşun-larına hedef oldu ve feci şekilde can verdi ABD-İhvanül Müslimîn birlikteliği de çok ibret vericidir ABD-İhvan

diyaloglarını İsviçre istihbarat kayıtlarına ‘İngiliz ve Amerikan Ajanı’ olarak geçen vebir Müslüman ideologu olarak tanıtılan Said Ramazan (ölm 1995)yürütmüştür İhvanül Müslimîn lideri el-Benna’nın damadı da olan SaidRamazan, ABD nezdinde çok büyük bir itibara sahipti 1953 Eylül ayındaABD Başkanı Eisenho-vver'la Oval Ofis’te görüştüğü daha sonra yayınlananbir fotoğrafla ortaya çıkan Said Ramazan ABD'nin desteğiyle hemen herkapıyı açabilmiş buna karşılık CIA’nın istediği her hizmeti yapmıştır ABDsoğuk savaş dönemi boyunca Ramazan’ı Mısır’dan Rusya’ya Türkiye’denPakistan’a kadar her coğrafyada kullandı Said Ramazan, ABD ve SuudîArabistan’ın desteğiyle Dünya İslam Konferansı Örgütü’nün genelsekreterliğine de getirildi ve ölümüne kadar bu görevde kaldı İslam’a şiddet tuzağı kurdular Ve akılsız dostlar akıllı düşmanlarınoyuncağı oldular Bu badireden kurtulmak için ilk şart fıkhın bir beşerî kurumolduğunu kabul ederek fıkıh bünyesinde gerekli içtihadı işletmektir İkinci şartMüslümankitlelerin yönetiminde laik sistemin yer almasıdır Başka bir yolyoktur Başka yol Sayfa 84 vardır diyenlerin Müslümanlara vaat edecekleri tek şey vardır:Emperyalizmin oyuncağı olmaya devam etmek Geleneksel fıkıh dinle saltanatın birlikteliğini esas alan anlayışlarınürünü olarak gelişmiştir Miras içinde dini saltanata feda etmeyen unsurlarınbulunması işin kaderini değiştirmeye yetmez Saltanat daima dine egemenolmuştur Bu yüzden dinin saltanata uyarlanması söz konusudur Gelenekselfıkıh bunu yapmıştır yani Müslümanlar aleyhine baskı uygulamıştır Bubaskıya Kur’an İslamı akıl bilim ve insan hakları adına karşı çıkanlar tasfiyeedilmiş en azından Müslümanın hayatında kendilerine belirleyici bir yerverilmemiştir Müslüman dünya İslam adı altında Cahiliye şirki yaşamayı hoşgörecek biryozlaşmaya boyun eğdirilmiştir

Cahiliye kalıntılarının bugünkü dünyada en bol bulunduğucoğrafyalar ne yazıkki Müslüman coğrafyalardır Cahiliye hemen hementüm dünyadan silinmişken Müslüman coğrafyalar onu ‘İslam’ tabelası altındane yazık ki ihya etmiş bulunuyorlar. Kurtuluş Seferberliği ve Kurtuluş Teolojisi için temel söylem bizce kısave net: Atalar dinini bırak Kuranı din yaparak yeniden dirilişe hak!Veya: Emevî-çölfıkhını bırak Kurandan hareketle uzay fıkhınıoluşturmaya bak! GELENEKSEL DİNDE ŞİDDET UNSURLARI İlk akla gelen ‘ta’zir cezaları’ olmaktadır Ta'zir öyle bir yetkidir ki ülkeve yönetimi hukuk adına hukuka dayalı olmaktan çıkarıp despotizme teslimedebilir Nitekim öyle de olmuştur Mürtedlere ölüm cezasından namazkılmayanlara sopa, hapis ve bazen ölüm cezasına varıncaya kadar bütünKur’an dışı şiddet ve terör uygulamalarının kategorik başlığı ta’zirdir Ta'zirİslam dinini zaman zaman adaletsizlik dinine dönüştürebilmiştir Ta'zir zaman içinde Kur’an ve sünnet kaynaklı normların tümününönüne geçen bir numaralı ceza hukuku kaynağı oldu Çünkü yönetimlerekesin ve hızlı sonuçlar almada büyük destek sağlıyor siyasete her türlümanevra imk nını anında veriyordu Osmanlı devletindeki ‘siyaseten katil’kurumu da işte bu ta'zir kurumunun bir uzantısıdır Sayfa 85

Bizim gördüğümüz ve inancımız odur ki bu ta’zir (Osmanlılardasiyaseten katil) kurumu tarihin hukuk ve düzen adına yapılandırılan veişletilen en büyük cinayet ve zulüm kurumlarından biridir Devlete ve düzenezararlı olabilirler gerekçesiyleyüzlerce binlerce insan (bunların içindeonlarca kundak bebeği de vardır) asılıpkesilmiştir Tek suçları sultanveya halifenin onları devlet ve saltanat için kaygı yaratıcı bulmasıdır Bu kaygı yüzünden bazen analar evlatlarbabalarkatledilmiştir Siyaseten katledilen devlet adamlarından vezir-i azam mevkiindeolanların sayısı 43 tür: 23 tanesi azledilmeden 20 tanesi azledildikten sonrakatledilmiştir Katledilen şeyhülislamlar da vardır Siyaseten katil önce suçluların katli idi daha sonra potansiyelsuçluların venihayet hayalî suçluların katli haline geldi Gerekçe şudur:Hikmet-i hükümet Sultan öyle görmüş öyle uygulamışsa bir hikmeti vardırsoru sorulmaz (Hikmet-i hükümetin nasıl işlediği hususunda bk AhmetMumcu; Osmanlı Devletinde Siyaseten Katil) İslam hukukçusu Abdülkadir Udeh Nas (tek ve kesin anlamlı Kur anayeti)olmadan suç ve ceza olmaz ilkesi dinin temel ilkelerindendir amakamu yararı builkenin esnetilmesini bazen gerekli kılar diyor. (Udeh, et-TeşrVu l-Cinaî el-İslamî, 1/126] Bu yaklaşımı ilke olarak biz de kabul ederiz ama tarihe binlercemasumun katlinin dayandırıldığı bir kavram olarak geçen geleneksel ta’zirinhukukun normal sayacağı esnemelerle vücut bulduğunu söylemek inandırıcıolamaz (İslam dışı bir sistem olan ta’zir hakkında ayrıntılar için bizim İslamNasıl Yozlaştırıldı adlı kitabımıza bakılabilir) Tam bu noktada çağımızda ‘İslamî şiddetin bir tür sembolü gibi algılananTaliban’

meselesine de kısaca temas etmek isteriz 11 Eylül Dehşeti’nin ardından Türkiye’de herkes bir biçimde Talibankarşıtı kesildi Kimisi ayakları suya değdiği için kimisi Amerika’ya yaranmakiçin kimisi de havaya uyup ‘çağdaş’ görünmek için

Bu Taliban, 'hak mezhepler’in en ünlüsü en büyüğü ve en muteberisayılan Hanefîlik’in sadık ve gayretli ‘müminler’inden başkaları değildirYaptıkları tek şey Hanefî fıkhını uygulamaktır O fıkıhta bile en küçük biryoruma gitmemişlerdir Allah ile aldatan ve bunu yürütmek için ‘hakmezhepler’ edebiyatıyla geçmiş asırların yorumlarını kutsallaştıran-ların birçoğunun içinde Talibanruhunun Sayfa 86 coştuğu herkesçe biliniyor. Bunların Taliban a karşı çıkmaları ABDnin hatırı içinve biraz da işlerin sarpa sarması yüzündendir Eğer işlerörneğin Türkiye’de istedikleri gibi gitmiş olsaydı dünya Taliban’a rahmetokutacak zihniyetlerin ve tiplerin icraatını Anadolu topraklarında izlemişolacaktı Nitekim bir tanesini izledik Sivas’ta kentin göbeğinde 38 masuminsanın kutsal şehvetler' i tatmin için diri diri yakılması bunun kanıtı değilmi? Sivas'ta sergilenen sadizm, hayalindeki hedefe varsaydı dünya esasTaliban’ın kimler olduğunu ve nerelerde mek n tuttuğunu o zaman görecekti Biz şuna inanıyoruz: Sivas taki diri diri insan yakma zulmü özübakımından NewYork kulelerine dalışın yarattığı dehşetten asla gerideğildir Sivas ta sergilenenNeronizm e çıt çıkarmayan uygar Batı’nın 11Eylül olayı üzerine feryatlarkoparması ise ibret vericidir! Diri diri insan yakanlarla kıyaslandığında Taliban çok mert ve çokmümin birkonumdadır İçtihat kapısı kapalıdır zihniyetini açıkça veya takıyye yoluylayaşatanlarınTaliban ı eleştirmeleri kendi dinlerine-imanlarına tersdüşmektedir O halde, takıyye düzenbazlığıyla çözüm üretilmez Yageleneksel mezhepler dininin ‘mükemmel’ olduğunu söyleyip azim ve gayretle yola devamedeceksiniz, yahut da onun çare olmadığını açık yürekle ilan edip yenidenyapılanacaksınız Batı İslam’ın toplu bir mukavemet odağı olmamasınıgarantilemek için İslam’ı ve Müslümanları parçalama nitelikli Müslümankuşaklar oluşmasını önleme yolunu seçti Ancak hep birlikte gördük ki bu yol

Batı’nın ta bağrında mek n tutan bir 'gettoİslamı yaratmanın ötesinde bir işeyaramamıştır Bu getto İslamı geri bırakılmış üçüncü-dördüncü sınıf olmaya mahkûm edilmiş kitleleri, gettosömürücüleri olan radikal-siyasal dincilerin kucağına itti Bunun anlamı vesonucu şu oldu: Batı ilan edilmiş cephesi belli bir savaştan kaçarken neredekim tarafından nasıl verileceği belli olmayan bir getto-terör savaşları serisinemaruz kaldı Bu savaşın birinciden daha tehlikeli yıkıcı ve yıpratıcı olduğunuhepimiz biliyoruz. Kısacası Batı İslam meselesinde modern-laik çizgideki akılcı-evrenselMüslümanları koruyup gözetmek yerine kısa vadeli politikçıkarları seçti vefarkında olmadan gözünü oyacak hurafeci-kinci vekancı hizipleri destekledi. Bunun elbette bir faturası olacaktı Görünen o ki bu faturanın ödenmesüreci 11 Eylül günü başlamış bulunuyor Sayfa 87 Irak ın istilası, 11 Eylül’ü besleyen öfkeyi sindirmeyecek tam aksinebesleyip büyütecektir Çünkü uluslararası terör hırsı Irak istilasıyla kendianlayışına göre ‘meşruiyet’ kazanmış bulunuyor Unutmayalım ki Irak istilasının adını‘Şok ve Dehşet Operasyonu’ koyarak bir tür ‘süper terör’ uyguladıkları imajıyaratan istila güçleri terörün büyük ihtiyaç duyduğu bu ‘meşruiyet’i her nehikmetse ona kendi elleriyle sunmuş bulunuyorlar Acaba masum kitleler hiç farkında olmadan küçük terörlerle süperterörleresrarlı bir yardımlaşma mı sergiliyorlar?

ALLAH İLE ALDATANLARIN DİRİ DİRİ YAKMA SADİZMİ Hiçbir din diri diri değil insan yakmaya herhangi bir canlıyı yakmayabile izin vermez Böyle bir zulme izin veren bir kurumun din olması mümkündeğildir İslam’a gelince; İslam değil insan yakmayı yaş bitkileri yakmayı bileonaylamaz. Çünkü onlar da can taşımakta Allah’ı tespih etmekteler İnsan canına kıyma konusunda İslam’ın temel ilkesi şudur: Bir cana kıyan tüm insanlığın canına kıymış gibidir (Kur’an M ide 32) Bu cana kıyış bir de ateşle yakma şeklinde olursa Allah’ın özel lanetlelanetleyeceği şerir bir cinayet söz konusu demektir Ateşle yakmaya bir de‘din’ süsü verilirse tüm yerler ve göklerce lanetlenecek bir zulüm işlenmişdemektir İslam açısından işin gerçeği budur Gelelim İslam dünyasında ve özellikle Türkiye’de sahnelenen Kur’andışı dine ve bu sahte dinin çıkar odaklarına Bu odaklar insan dahil tümcanlıları yakabilmektedirler yakmışlardır Dinci katiller cana kıymaktan özellikle yakarak can almaktan ayrıbir şehvetduyarlar. Tarih boyunca hep böyle olmuşlardır

Sayfa 88 Türkiye de sevgisizliğin bir günah bir zaaf olmaktan çıkıp bir din veşehvethaline geldiğinin en şaşmaz göstergelerinden biri belki de birincisiinsanlarındiri diri yakılabilmeleridir Avrupalı bizi, Kurbanlık hayvanları usulüne uygun kesmiyorsunuz,hayvanlaraeziyet ediyorsunuz!" diye yıllardır yerden yere çalıyor İkiyüzlüAvrupa! Sivas'ta, 38 insan diri diri yakıldığında ‘usulüne uygun kesilmeyen’ kurbanlıkhayvanlar kadar ses çıkarmadın! Tarihin en katı zalimlerinin bile nadiren tenezzül ettikleri bu en korkunçzulüm hem de masum insanlara karşı ve hem de 20 yüzyılın son yıllarında‘yüzde doksan dokuz buçuğu Müslüman’ Türkiye’de sergilendi: Sivas ta 38 sanatçı 2 Temmuz 1993’te misafir kaldıkları MadımakOtelindeçevrelerine benzin dökülerek diri diri yakıldılar Çevrelerindedinci tamtamlarçalınarak Halkın ve devlet güçlerinin gözleri önünde Eğer bu ülkede lemlerin rahmeti bir Rabbin gönderdiği ve lemlerinrahmeti bir Peygamberin gösterdiği dinden eser olsaydı minarelerinden yirmidört saat ezan yükselen bir kentin ortasında diri diri insan yakılması yeri-göğü inletirdi Ve bunun öncülüğünü dindarlar yapardı. Merhamet ve

adaletin öncü temsilcileri dindarlarolmalıdır Olmuyorlarsa olamıyorlarsaonlara dindar denemez. Nerede o dindarlar? Nerede o yaş bitkileri yakmayı bile öfkeyle karşılayan Kur anî-Muhammedî vicdan? Ceketlerinin yakasına kahve dökülse “Zulme uğradık!” diye kıyametkoparanların diri diri insan yakma zulmüne karşı mücadele vermek şöyledursun kıllarını kıpırdattıklarını bile gören olmamıştır Ama bunun tam tersini yaptıklarınıbilen milyonlarca insan var Nerede kaldı zulümden yakınma nerede kaldıinsanlık içtenlik ve inandırıcılık!? İnsanca Kur’anca konuşursak şunu söylemek zorunda kalırız: Yirminciyüzyılın en büyük zulümlerinden biri olan Sivas diri diri yakma katliamıTürkiye’deki dini dindarlığı camiyi cemaati değil birkaç ay veya birkaç yılasırlarca sorgulamaya gerekçe olacak niteliktedir Sivas'ta sergilenen Neronik ve histerik dinci zulüm 11 Eylül de NewYorkkulelerinin vuruluşundan anlamı ve önemi bakımından daha öndeve dahadikkat çekicidir Sayfa 89 Türkiye o tarihî zulümden sonra Allah ın gazabına uğrayarakdüşüşe geçti Hepaşağı yuvarlanıyor Yuvarlanma sürecektir Ta toplu birtövbe yapılıncaya dekMadımak Oteli ni müze yapmak bu dehşet verici

günahın kefareti olamaz Ülkemiz üzerinden Allah’ın gazabını kaldırmak içinhalkımızı ve yöneticilerimizi kitlesel bir tövbeye çağırıyorum! Hep birliktetövbe edelim! Allah’tan ve yakılan masumların ruhlarından özür dileyelimBiraz olsun göz yaşı dökelim! Bu ülkede din ve iman diye bir gerçek varsa esas gündeme alınacakkonuların başına bu çağrıyı oturtmamız lazımdır Diyanet İşleri Başkanlığıböyle bir çağrıyı kurumsal anlamda yapabilir; gündemine alabilir; bu çağrının anlam veönemini anlatabilirdi Ne yazık ki bugüne değin sesi sadası çıkmamıştırSEVGİYİ ÖLDÜRDÜLER Sevgiyi laik Müslümanlar değil Allah ile aldatan dinciler öldürdüÇünkü ideoloji adına laik Müslümanlar değil dinciler cinayet işlemekte diridiri insanyakmaktadırlar Allah ile aldatanların hemen hemen hiç kullanmadıkları kelime ‘sevgi’kelimesidir Sevgi onların bütün dayanaklarını yıkan bir kavramdır Onu hiçsevmezler Allah ile aldatanların istismarlarına çok uygun bulup kullandıklarısözcük merhamet sözcüğüdür Kur’an ve hadislerde rahmet diye geçer Ancakrahmet Allah ile aldatanların ürettikleri ‘sadaka kültür ve toplumu’na uygunolarak öne çıkardıkları gibi değildir Rahmet kavramının esas anlamı dasevgidir Kur’an sevgi kavramıyla vermek istediklerini esas bu rahmetkavramını kullanarak vermektedir. Rahmet başta sevgi olmak üzere merhamet ve şefkati de içeren çokşümullü bir kelimedir. Rahmetin bu ilk anlamı hiç kayda geçirilmemiş rahmetin her geçtiğiyerde sadece merhametten söz edilmiştir Oysaki rahmetin her geçtiği yerdeilk telaffuz edilecek kavram sevgi kavramıdır Kur’an’a göre Allah esas niteliği itibariyle korkunun değil sevgininkaynağıdır Rahmet Allah’ın ilk ve en belirgin vasfıdır

Sayfa 90 Kur an a göre sevgide paylaşım vardır: sevginin esası paylaşımdır.Paylaşım sevilen şeylerden olmalıdır Sevilen şeylerden paylaşım yoksa sevgive mutluluk olamaz. Merhamet karşılıklı bir faaliyet değildir Merhamette esas faal olantaraf, verentaraftır Öteki taraf sadece alan yararlanandır Kur ansevgiyle paylaşım arasındairtibat kurmak suretiyle sevgininmerhametten farklı olarak yaratıcı bir güç olduğuna vurgu yapmıştır (Sevgi konusunda geniş bilgi için bizim Kuran ın TemelKavramları kitabımızın Rahmet ve Sevgi maddelerinebakılabilir.) Kur’an terminolojisinin aşılmamış ustası Isfahanlı R gıb (ölm502/1108) anıt eserlerinden birinde sevginin Kur'an-sal çerçevesini şu yoldaçizmiştir: İnsanların iş ve yönetimlerinin düzenini sağlayan sebeplerdenbiri sevgi, ikincisiadalettir İnsanlar karşılıklı sevmeyigerçekleştirebilseler adalet istemeye ihtiyaçları asla kalmazdı Bu böyleolduğu içindir ki adalet sevginin vekilidir; sevgininolmadığı yerde işiüstlenir (R gıb; ez-Zerîa ila Mekârimi ş-Şerî a, 364) Sevgi oluşun özü varlığın ve hayatın başlangıç ve varış noktasıdırKısacası hayat ve oluş çeşitli tarz ve manzaralar sergileyen bir sevgifaaliyetidir. Kur an bize gösteriyor ki Allah ın sevdiği benliklerin başında güzeli

ve güzelliğisevip güzel fiil sergileyenler gelmektedir. Şu cümle değişikbağlamlarda onlarca kez tekrar edilmektedir: Allah güzel düşünüp güzel işler yapanları sever (Örnek olarak bk. Kur'an; 2/195; 3/134, 148; 5/13, 93) Ne ilginçtir ki Allah ile aldatanların bugüne değin belirlenenözelliklerinden biri de estetik düşmanlığıdır Sevgi zemini tahribe uğramış birbenlikte güzelliğe de yer olmadığı açıktır Kur’an’ın insanında iman da kemal noktasında bir sevgidir. Sevgidennasipsiz olanların iman iddiaları bir aldatma cadan öteye geçemez PaulTillich'in ifadesiyle: Sevgi imanın bir belirişi bir uygulanışıdır (Tillich;Dynamics of Faith, 117) Ve müminin imanda yüceliğiyle sevgide taşkınlığıarasında açık bir paralellik kurulmuştur: İman sahipleri Allah a sevgide çok kararlı ve taşkındırlar." (Bakara,165) Allah ile aldatanların din ve iman zeminlerinde sevgiden eserbulunamaz Onlarınyüreğinde bunun yerini korku ve şiddet almıştırLaiklikten nefretleri de bunun Sayfa 91 içindir Çünkü laiklik, dini kullanarak despotizm ve baskı uygulama imknını onların ellerinden almaktadır Laiklik, aklı eşitliği özgürlüğü öneçıkarmaktadır Allah ile aldatanlar yapay birtakım bahaneler uyduraraklaikliği bir zulüm ve eşitsizlik düzeni gibi propaganda etmektedirler Bukonuda onlara en büyük yardımsa liberal diye anılan çevrelerden gelmektedirSebep ve gerekçe Allah ile aldatanların dağıttıkları menfaat ve ranttır Geriye dönüp bir bakın: Laikliğin icraatı olarak dökülen kan var mıdır?Eğer varsa kaç kişinindir? Bir de din adına sergilenen icraatın dosyasınabakın: Değil milyonların milyarların kanı dökülmüştür Bundan daha kötüsüdin adına dökülenbu kanların büyük kısmı gerçek dindarların kanıdır

Çünkü onun saltanatının enbüyük engeli gerçek dindarlardır Laiklik, işte bu gerçek dindarların hukuk güvencesidir Gazeteci-yazarErtuğrulÖzkök’ün 23 ve 26 Şubat 2008 tarihli 'Laikler, dindarlardannefret mi eder? başlıklı iki yazısı bu bakımdan çok dikkat çekicidir “Ne yazık ki Türkiye’de dini hassasiyetleri bulunan kesim, laik insanlarakaba bir genelleme içinde yaklaşmayı kasıtlı biçimde yayıyor Buna şiddetleitiraz ediyorum Bu ülkenin laik insanları dindarlardan asla nefretetmiyor Ne geçmişte etti nebugün ediyor ne de yarın edecek Aksine laikinsanlar dindarlara bazı dindarların onlara gösterdiği saygıdan çok daha fazlasını gösteriyor “Ayrıca dindarlık dediğiniz şey nedir? İslam’ın beş şartına uygunluksaherkes için geçerli sorular sorulamaz mı? Kendine dindar diyen insanlarınacaba yüzde kaçı İslam’ın beş şartını eksiksiz yerine getiriyor? Veya onların katı laik sandığı insanların yüzde kaçı İslam’ın şartlarını onlardan daha katı uyguluyor?” “Ben bir laikim İsterseniz bana katı laik de diyebilirsiniz Dindarinsanlardan nefret etmiyorum, tam aksine, birlikte yaşamaktan mutluyum “ Bu ülkede katı laikler tarafından yok edilmiş bir dindarhatırlamıyorum Amafanatik dinciler tarafından yok edilmiş insanlarınuzun bir listesi önümüzdeduruyor." Bu konuda en isabetli tespitlerden birini de Türk basınının erdem veefendilik timsali kalemlerinden biri olan Yılmaz Özdil yapmıştır Allah ilealdatanlar ile onlara çıkarları uğruna uşaklık etmek için laikliğe saldıranlaraders veren muhteşem satırlarında şöyle diyor:

Sayfa 92 Laiklerin tepkisi sırf imam-hatip bitirdi diye kendini İslam ınsahibizannedenlere Laiklerin tepkisi ağzından Allah ı Kur an ıdüşürmeyip elâleminkarısına sulananlara; çocuk yaştaki kızlara nikâhkıyanlara Laiklerin tepkisi,cemaat evlerinde etek öpüp yaş günündesosyete barlarında hem de KandilGecesi gizlice kadeh tokuşturanlaraLaiklerin tepkisi dindarım ayaklarıylamilleti dolandırıp Kabe manzaralıev alanlara Laiklerin tepkisi bu vatanınmalını mülkünü camibombalayan emperyalistlere peşkeş çekenlere Laiklerintepkisi bunlaraDüşün dinimizin yakasından kardeşim çekin elinizi! (Yılmaz ÖzdilHürriyet 24 Nisan 2008) ALLAH İLE ALDATMANIN YOLUNU KESEN LİDER: ATATÜRK Atatürk İslam a değil İslam ın Allah ile aldatanlarca araç olarakkullanımınakarşıydı Onun darbe vurduğu yapı işte bu ikincisidir Tarihbunu er geç itirafedecektir ama korkarız ki iş işten geçmiş olacaktır Atatürk şu iki zümre tarafından dine karşı gösterildi: 1. Dinin gerçeğine karşı olanlar 2. Dinin tümüne karşı olanlar Türkiye’nin en acı en kahırlı talihsizliklerinden biri de budur Yani

burada birbirine yüz seksen derece ters iki zihniyet Türkiye’nin aleyhine çokbüyük tahripler açacak bir noktada maalesef akıl almaz bir birlikteliksergilemiş bulunuyor Birileri dinin varlığından birileri de diningerçeğinden rahatsız olduğu içinAtatürk ü dinsizleştirmek istemiştirİlginç olan bu iki tipin aynı söylemle ortaya çıkmalarıdır Bu iki zihniyet Türkiye’nin ve Türk insanının tarih sahnesinde güçlüolmasını istemeyen dış unsurlar tarafından da sürekli bir biçimde beslendiKilise’nin bütün mezheplerine göre İslam bir zındıklık hareketidir Gerçekvahye dayanmaz devşirme bir dindir Hatta şeytanî bir dindir Luther e göreKur’an Hıristiyanlığı yıkmak için şeytanın Muhammed’e öğrettiği bir şerürünüdür Hz Sayfa 93 Muhammed ise peygamber değil İsa-Mesih'in misyonunu baltalamakisteyen bir deccaldır Mustafa Kemal’den rahatsız olan din istismarcılarına göre MustafaKemal de bir deccaldır Yani emperyalist zulüm odaklarının MuhammedMustafa ile Mustafa Kemal’e verdikleri sıfat aynıdır: Deccal. Tarih ve talih emperyalizmin en büyük düşmanı bir peygamberleemperyalizmin en büyük düşmanı bir kumandanı emperyalistlerin isnatettikleri bir sıfatı paylaşmak mevkiine koymuştur Emperyalist Batı için Cenabı Muhammed Mustafa deccaldıremperyalist Batı ileişbirliği yapanlar içinse Gazi Mustafa Kemaldeccaldir Evet tarih ve talihİslam ın muazzez Peygamberi ne deccaldiyenlerle onun dininin mabetlerine Haç takmak isteyenlere engel olan Mustafa Kemal e deccal diyenleri birçıkarnoktasında birleştirdi ve yıkıcı bir işbirliğiyle Türkiye nin veMüslümanlarınbaşına musallat etti Türkiye nin tahribi için sistemli organize programlı bir biçimde din

kullanılıyor Artık dinin içindeki çıkar unsurları çıkar çevreleri değil , dinlehiçbir alakası olmayan hatta temelinde dine karşı olan unsurlar da sırf Türkiye yiçökertmekiçin dinden yararlanma yönüne gidiyorlar Batıdaki Türkiyealeyhtarı birçokstratejinin esası din istismarına oturmaktadır Bu konunun ayrıntılı bir incelemesini biz Batı Sömürgeciliği ve İslamDünyası adlı kitabımızda yaptık Burada gözden kaçırılmaması gereken bir paradoks daha var:İdeolojilerinçöküşünden önce Allah diyenlere bir tür ilkel mahlûkgözüyle bakan bazı çevreler bugün Türkiye de çeşitli maskeler kullanarak şeriat ticaretiyapmaktadır Türk medyası bu tür kalemlerle doludur Bunun arka planındakigerçek dinin Türkiye’yi tahripte din yobazı tarafından kullanıldığı gibi ink ryobazları tarafından da kullanıldığıdır Atatürk’ün dine karşı gösterilmesinin içinde bulunduğumuz Ortadoğucoğrafyası açısından da çok tipik bir anlamı vardır Gayet iyi bilmekteyiz ki İslam’ıngerçeği bugün Ortadoğu’daki siyasal ve yönetimsel yapılanmalara izinvermez. Bunlara Kur’an’dan onay alamazsınız Çünkü Kur an yönetimdebey at (sosyal mukavele)ve şûra (yönetenlerle yönetilenlerin karşılıklıdenetimi) sistemi getirmektedirBunun günümüz diliyle ifadesi laik-demokratik sistemdir. Sayfa 94

Kur an krallık sistemlerini fesat ve zulüm sistemleri olaraknitelendiriyor. Bu demektir ki, Kur'an laik bir yönetim sistemini öneçıkarıyor Krallıklar ve hanedan saltanatları hakkında İslam Peygamberi’ninsöyledikleri Kur’an’ın tespitinden daha sarsıcıdır O halde, Ortadoğu despotizmlerinin kendilerini hem İslam içinde hem deİslam’ın şampiyonu gibi göstermeleri için bir şeyler yapmaları lazımdırÖncelikle Ortadoğuharitası içinde despotizm krallık-hanedanlıksistemleri için büyük bir rahatsızlıkörneği haline gelmiş TürkiyeCumhuriyeti nin ve onun kurucu mimarının din dışı gösterilmesi kaçınılmaz olmaktadır Aksi takdirde Ortadoğudespotizmlerininkahrı altında inleyen kitleler Türkiye yi örnek almayabaşlarlar ve bu da buyönetimleri korkunç biçimde rahatsız eder. Tasavvufa saygılı çevreler içinde Atatürk ü velilerden biri olarakgören anlayışlarvardır Kurtuluş Savaşını ruhsal-kozmik planda büyükMüslüman velilerinkotardığını ve Atatürk ün de onların himayesinde vedesteğinde zaferden zaferekoştuğunu kabul eden anlayışlar vardır Atatürk dine nasıl bakıyordu? Ne yapıyordu? Bu konuda nedüşünüyordu? sorusunun cevabını mitolojilerin din ve akıl çerçevesinde hiçbir anlamifade etmeyen söylentilerin ötesinde ve inandırıcı bir biçimde ortaya koyacakbelgeler, olaylar icraatlar yok mudur? Vardır Biz burada başka kanıt aramayagereksinim bırakmayacak çok tarihsel bir tanesi üzerinde duracağız Atatürk Kur an dışı dinciliği ve hurafe tasallutunu yıktı Dini Kur anın dışınaçekip örflere boğduranların bu yapılandan rahatsız olması sonderece doğaldırAtatürk ün yıktığını bizzat bu dinin ilahî kaynağı zatenyıkmak istiyordu Kur’an’ı okuyanlar bunu görürler Küçük bir örnekverelim: 1845’te ölen Kuşadalı İbrahim Efendi’yi onun devrim niteliğindekiicraatını ele almak istiyorum Önce şunu söyleyeyim: Kuşadalı Osmanlısaltanat çevrelerince de irfan ve din çevrelerince de Ariflerin kutbu kutsal gönüllü mürşit gibi unvanlarla anılmış ve 19yüzyıl tasavvuf hayatının tartışmasız önderi kabul edilmiş bir büyük insandır

Sûfî-bilgin Kuşadalı İbrahim Halveti Atatürk’ten yüz küsur sene öncetekkelerden söz ederken şu mealde konuşuyor: Sayfa 95 Tekkelerde artık hayır kalmamıştır Bunların kaldırılması lazımdırBunlardanartık insanlığa da İslam a da hiçbir hayır gelmez Çünkütekkeleri meyhane vekerhaneye dönüştürdüler Tekkelerin yerine neyin konması lazım? Kuşadalı buna da cevapgetirmiştir: " Yeryüzünü bir tekke haline getirmek ve bütün yeryüzündeinsanlığın hizmetindefaaliyet göstermek lazım Zaten Hz Peygamberin debize bıraktığı budur Evâiledönmek yani ilk zamana özgün İslam adönmek lazım (Kuşadalı’nın devrim niteliğinde düşünceleri için bizimKuşadalı İbrahim Halveti adlı eserimize bakılabilir) Atatürk; yıktığıhurafenin yerine gerçek dini koymanın en hayati en ciddî adımını attı İkinci adımını da attı ve ondan sonra da bu dünyaya vedaetti Ne yaptı Atatürk? Burada Elmalılı Tefsiri’ne dikkat çekmek istiyorumAtatürk ve din meselesinde Elmalılı Tefsiri en hayatî en güvenilir en

tartışmasız belgedir Atatürk konusunun belki de en hayatî belgesi ElmalılıTefsiri’dir Elmalılı Tefsiri’ni bugün ellili altmışlı baskılarla satıp Türk insanınınsırtından servetler koparanlar bir taraftan da durmadan Atatürk’e sövüyorlarve Atatürk’ü din dışı ilan ediyorlar Bu da din üzerinden servet ve siyasetyapanların kimlikleri ve psikolojileri açısından son derece düşündürücüdür Elmalılı Tefsiri akademik tarafı ilmî tarafı bir yana bırakılırsaAtatürk üneseridir. Atatürk olmasaydı o Tefsir olmayacaktı Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (ölm 1942) yüzyılımızın en büyükİslam bilginlerinden biridir Bana göre Türk dilinde en yetkin Kur’an mealiniyapan bilgindir Bir Kur’an ilimleri uzmanı bir müfessirdir ÇökenOsmanlı’nın külleri içinde Allah’ın takdiri bir Elmalılı kalmış Atatürkgetiriyor onu Meclis kararıyla Kuranı Türk diline tercüme ve tefsiredeceksin diyor Tefsir’in ilk baskısının önsözünde bunlar var Ne ilginçtir ki Elmalılı’yı paraya çevirip yiyenbazıları Elmalılı Tefsiri’nin ‘Sunuş’ kısmını yani Atatürk’ün bu işi ona havaleedişinin serüvenini anlatan kısmını daha sonraki baskılardan çıkarmışlardırTürkiye’de bu kadar haysiyetsiz oyunlar oynanmıştır Atatürk ve dinmeselesinde Atatürk’ün Elmalılı Tefsiri’nin arkasında olduğu yolunda birbilinç bir bilgi çıkmasın diye Elmalılı’ya bu tefsiri Atatürk yaptırıyor Dokuzciltlik dev bir Türkçe tercüme ve tefsir Muhteşem ve muazzam bir eser Ogünkü yoksul Türkiye’de on bin adet bastırılıp dağıtılıyor 1935-1936 arasıŞimdi bir tezvirat daha dolaştırıp duruyorlar: Sayfa 96 Efendim Atatürk bu işi Mehmet Akif e yaptıracaktı ama Akif kötüniyetleri fark etti onun için yaptığı tercümeyi yaktı veya birilerine yaktırdı Akif yapmadı Elmalılı yaptı Kötü niyetler şer niyetler var idiyse Elmalılıneden yaptı? Elmalılı şerre let olan bir adam mı? Şerle işbirliği mi yaptı

Elmalılı? O tefsir nasıl çıktı ortaya? O hangi serdi ki Akif let edilecekti deElmalılı let edilmedi? Akif üzerinden Atatürk düşmanlığını bir kenara koyarsak buradagörülmesi gereken gerçek şudur: Akif ilahiyatçı değildi Din ilimlerini bilen bir bilgin değildi O ediptişairdiBirkaç ayeti çok güzel yapabilirdi ama bütün Kur an ı tercüme vetefsir Akif in işideğildi Tercüme ve tefsiri yapmak üzere Kur an ın içinegirince bu işiyapamayacağını anladı Yapsaydı ismini lekelerdi büyükhata olurdu Çünkü ilmive birikimi bu işe yetmezdi Akif haysiyetli birmümin sıfatıyla bunu gördü veyaptığı bir kısım tercümeleri de iştebunun için imha etti Büyük Atatürk; devlet başkanı sıfatıyla ElmalıTefsiri’ni yaptırmakla kalmamış tarihe bir güzellik daha bırakmıştır Bu tefsirin telif ve basımharcamalarını bizzat kendi parasıyla karşılamıştır O da Atatürk’ün tarihinkulağına “Ben bu işe gönlümle de katılıyorum” anlamındaki bir fısıldayışıdır Bu tefsir ortada. Ve biz soruyoruz: Atatürk dine-İslam a nasılbakıyordu? Cevaptektir ve şudur: Elmalılı tefsiri nasıl bakıyorsa öylebakıyorduAtatürk yıktığı hurafenin yerine gerçek dini koymak içinlazım gelen adımları birbir atmaya başlamıştır Birinci ve ikinci adımıattı; ötekileri atmaya ömrü vefaetmedi. Türkiye’de ilahiyat alanında bugün h l bir numaralı müracaat kaynaklarılistesinin başlarında Elmahlı Tefsiri vardır Atatürk ün yıktığı hurafenin yerine neyi koymak istediğini hâlâsoracak mıyız? Yıktığı hurafenin yerine Elmahlı Tefsiri ni koymuştur AtatürkArkasından da yine Atatürk’ün ve TBMM’nin kararı ile 12 ciltlik BuharıTercüme veŞerhi yaptırılmıştır Bu kez devrin en büyük iki hadis bilginine:Ahmet Naim (ölm 1934) ve K mil Miras (ölm 1956) efendilere O eser de aynı devrenin aynı Meclisin ürünüdür Yani onunarkasında da büyükAtatürk vardır

Sayfa 97 Bu kadar din edebiyatı din slogancılığı din saltanatçılığı yapılıyorTürkiye’de ama h l din dışı gösterdikleri Cumhuriyet mimarlarının veAtatürk’ün ürettiği o iki eserin yerine konacak bir şey üretilmiş değil H l birnumaralı kaynak Elmahlı iki numaralı kaynak da 12 ciltlik Buharı tercüme veşerhidir Bu tavır ne yazık ki Atatürk’ün bu lemi terk edişinin hemen ardındankaldırılmış bununla da yetinilmemiş Atatürk’ün yaptığının tam tersi yapılmayabaşlanmıştır 1938-1950 arası böyledir 1950'den sonra ise Şeflik Dönemi dediğimiz ‘Atatürk’ün yürüyüşünüaskıya alma döneminin din karşıtı tavırlarına tepki olarak doğan din istismarıve din adına riyak rlık dönemi olmuştur Sonuca gelelim: Din işine Atatürk ün bıraktığı yerden başlamak lazımdır Dinigörmezlikten gelerek bir yere gidilemeyeceği açıktır Dinin gerçeğiniyakalamak lazım Eğer dinin gerçeğinde çağı ve bizi rahatsız eden bir şeyvarsa o zaman birlikte tedbir alalım Ama gerçeğinde böyle bir şey yokturOlmadığını Atatürk de fark etmiştir Yedi asrı aşkın bir süre yorumlanmamışbir kitap söz konusudur Ama kaybedilen zaman bilim ve düşünce mesaisiyletelafi edilirse görülür ki Kur an ın kapakları arasındaki dinde-ki İslam odur-çağı ve bizi rahatsız edecek hiçbirşey yoktur Ne yazık ki okuyup düşünerek kendilerini büyütmek yerine

İslam’ın evrenselliğini küçültmeyi tercih eden ekipler yetişti ve bu ekiplerikiyüzlü eyyamcı siyasetler tarafından İslam adına ahk m kesme mevkiinegetirildi Bu ekiplerin Atatürk gibi evrensel bakış açıları olan bir ruhu hiçbirsıkıntıya düşmeden anlamaları beklenemez. Kendi idrak ve bilgi çaplarını büyütemeyenler İslam ile uyuşmak içinonu küçültmek zorunda kaldılar Ama işin böyle olduğunu itiraf haysiyetinigösteremediklerinden eksiklerini dinin yüceliklerini kirleterek kapatmayoluna gittiler. Müslüman vicdanların en büyüklerinden biri olan Musa C rullah (ölm1949) bu gerçeğe dikkat çekerken şu muhteşem tespiti yapıyor: Öz gönüllerini genişletemeyenler İslamiyet i daraltmaktankorkmadılar Ahval-isiyasiye de buna müsaade etti (Rahmet-i İlahiye Burhanları, 24) Sayfa 98 Musa Cârullah, bu ifadesiyle, dolaylı olarak yobazlığın da muhteşembir tanımını vermiştir: Yobazlık kendini geliştirip büyütmek yerine dini yozlaştırıpküçültmeyiyeğleyen hasta psikolojilerin dışa vurumudur

Musa C rullah’ın sözcüklerini kullanarak konuşursak Atatürk özgönlünü büyütenve bu sayede İslam ın büyüklüğünü kavrayabilenbakışlarını ona göre ayarlayanyani İslam ı gerçeğine yakışır bir kıvamdakavrayabilen zihniyetin sembolüdürYobaz ise bunun tam tersi birzihniyeti temsil ediyor. Atatürk, yobazı yakamızdan düşürecek elin Kur’an’ın eli olduğunubiliyordu Onun için dini Kur’an ve Kur’an’ı din yapmak istedi Hurafeninyerine koyduğu bu tanrısal kaynağı Türk insanının kendi dilinde okumasınıistedi Okumadık Hiçbir şeyden kaçınmayarak Büyük Atatürk’ün attığıadımların arkasını getirelim ve ilk adımları atarak izlenecek yolu bizegösterdiği için de Atatürk’e hem dinimiz hem de ülkemiz adına minnet veşükranlarımızı iletelim Üçüncü Bölüm ALLAH İLE ALDATMANIN SİYASET MEYDANI

Sayfa 99

ALLAH İLE ALDATMANIN EN ALDATICI MASKESİ: MUHAFAZAKÂRLIK Bâtıl ortaya yeni bir şey çıkaramaz; eskiyi de geri getiremez" Kur'an,34/49 70 yıldır bu maskenin şu veya bu şekliyle aldatılıyoruz Muhafazak rlık emperyalist Batı’nın siyasal İslam’ı maskelemek içinbulduğu t bir Kur’an’a göre şirk yani putperestlik alametlerinden biri ve belkide birincisi. Peki, niye kullanılıyor? Çünkü karnı her türlü ikiyüzlülüğübarındırmaya müsait Geniş ve karanlık bir karın Siyasal İslam’ın Batı tarafından özellikle Yahudi lobile-rince konan

yeni tüp bebekadlar’ından biri de Muhafazakâr Demokrasi Türk anayasası İslam ve din sözcüklerinin siyasette amblem olarakkullanılmasına izin vermediği için muhafazakâr demokrasi diyorlar Bilenler biliyor ki onların bu sözdenmaksadı muhafazakâr İslam’dır Yani Emevî İslamı ABD eski DışişleriSayfa 100 Bakanı Powell Türkiye’yi İslam Cumhuriyeti' diye anarken sürçi lisanmı etti sanıyorsunuz? Muhafazakâr İslam eğer Kur an a sorarsanız Kur an İs-lamı nakarşı oluşturulanİslam demektir Öte yandan muhafazak r olacaksak muhafaza etmek zorunda olduğumuzgeleneksel fıkha göre yerimizin neresi olduğunu bir kez daha belirlememizgerekir Geleneksel fıkha göre insanlar üç sınıfa ayrılır: 1. Erkekler, 2. Kadınlar 3. Köleler Muhafazak rlığı İslam veya İslam-çağdaşlık birlikteliği adına öneçıkaranlar buna ne diyecekler? Örneğin onlara göre geleneksel anlayıştakikadınların yeri uygun bir yer midir? Köleler kimlerdir? Günümüzün hangigrupları köleler kategorisine giriyor? Muhafazak rlık siyasal terminoloji açısından baktığımızda, bir, İslam ı iğdişleştirme projesi' dir Gerçek İslam demek istemeyenlerinbaşvurdukları oyunların en yenisidir Sömürgeci Batı’nın Yahudi kanadından yükselenyeni yut-turmalardan biridir. Siyasal İslam’ın Yeşil Kuşak türünü görmüştük; şimdi de ılımlısı

muhafazak rı çıktı Bu gidişle kim bilir daha neler çıkacak Muhafazakâr demokrasi t biri Ortadoğu ve İslam konusunda yazan ve"RecepTayyip Erdoğan ın İslamcılığı tam bizim istediğimiz şeydir diyenİsrailli diplomat Aron Liel’in icat ettiği bir t birdir Ortadoğu’yu anlatan eserininOrtadoğu’da İslam’ın dönüşümünü ele alan bölümünde işlediği ana fikir iştebu Muhafazak r demokrasi' fikridir. Muhafazak r Demokrasi siyasal İslam’ınABD-AB-İsrail üçlüsünü rahatsız etmeyen şekli demek Muhafazak r mantığa göre eski hep iyilerin ve hayırların toplamıdırOsmanlı’nın hamamlarındaki hiz oğlanı ticaret ve icraatı hiç anılmaz amabugünkü transseksüellere lanet yağdırılır Çünkü onlar bugünküdür Osmanlı’nın homoseksüelliği nasıl belgeli-resmî bir eğlenceyedönüştürdüğünü anlamak için hiz oğlanlığı kavram ve kurumunu incelemek yeter 17yüzyıldan kalan ve tek nüshası tarihçi Murat Bardakçı’da bulunan ve o devirhamamcılar Sayfa 101 kethüdası Derviş İsmail tarafından yazılan Dellaknâme-i Dilküşa (Gönüller Açan Tellaklar Risalesi) bize gösteriyor ki o devir İstanbul hamamlarının sayısı400 küsur; buralarda çalışan tellakların sayısı ise yaklaşık üç bindir Butellakların bir kısmı aynı zamanda hiz oğlanı yani ‘döşek yoldaşı’ hizmeti de vermekteydi. Muhafazak r anlayışın 1960’lı yıllarda saçını birkaç santim uzatangöğsüne küçük bir kolye takan gençlere ne gibi zulümler yaptığını çok iyibilenlerdeniz O kafalar bu kötülükleri yaparken hep eskinin 'cennet gibi'dünyasına ecdadın pirupaktertemiz tavır ve üslubuna giyim-kuşamınaatıf yapardı Oysa ki daha 17 yüzyılın başlarından itibaren İstanbul

sokaklarında değil kadınlar alımlı-güzel erkekler bile rahat dolaşamazlardıAyrıca ‘pırpırı perçemli kabadayı ve Cezayir kesimi giyenler' diye anılan gençler; tüm göğüsleri diz kapaktan bir karış yukarısına kadarbacakları açık gezerlerdi Yeniçeri olmak için başvurup sıra bekleyen ve civelek diye adlandırılangenç oğlanların nelerle karşılaştıklarını tarihçiler şöyle anlatıyor: Genelliklegüzel ve yakışıklı delikanlılardan seçilen civelekler sokağa nadirençıkarve dışarıda bir kazaya uğramamak için yüzlerini hasırpüskülündenyapılmış bir peçeyle örterlerdi Arada bir sakındıklarıkazaya uğradıkları daolurdu Bugün metroseksüel diye anılanlara ogünlerde genç iseler civelek yaşlı iseler teneşir horozu denirdi (Murat Bardakçı Hürriyet 18 Ocak 2004) Şu birkaç satır bile muhafazak rların o ilahlaştırdıkları Osmanlıdüzeninin nasıl bir yozlaşmış düzen olduğunu anlatmaya yetmektedir Muhafazak rlık denen pagan illetinin bugün anımsadığımızda öfkemizikabartan dindışılıkları vardır Örneğin Arap’ın sarığını bize asırlarca İslam’ınal meti gibi gösterip takdis ettirdiler Dedemden öyle gördüm filan büyük limbaşına örtmüştü Hatta Peygamber Efendimiz örtmüştü Nasıl olur da kutsal olmaz?! PekiPeygamber Efendimiz’in baş düşmanı Ebu Cehil ne örtmüştü? Acaba o başdüşmanın sarığı Peygamberimi-zinkinden daha az mı görkemliydi? Hayır tam tersine Ohalde sarık nasıl oluyor da kisve-i resul oluyor? Hz Peygamber’e aşkıyla da ünlü olan şair Neyzen Tevfik (ölm 1953) buçarpıklığa isyan ederken o Arap al meti sarığı özellikle yine İslam al metihaline getirilen ve uğrunda padişahlar tekfir edilen Yunan fesi üstünesarılananını bakın nasıl tanıtıyor: Sayfa 102

Utanırdan garazım menfaatinden korkar Yoksa her şeye müsait o sarık kanlı yular Sargı sarmış gibi bir kör çıbana manzarası O kızıl fes o Grek damgası yüzler karası Bu ülke ve insanları işte bu abeslerle yıllarını özlemlerini beklentileriniyitirdiler Ruhlarını akıllarını yitirenler oldu Neymiş? Biz muhafazak rmışız! Kur’an’da iki zihniyet ve iki kanıt çok önemlidir Bunların biri şirkinötekisi tevhidin tavrı ve kanıtıdır: Kur’an ışık kutbu olan peygamberler mesajı ile onlara karşı çıkankaranlık kutup şirk mesajını karşı karşıya getirdiğinde her birini bir kanıtlasembolleştirmektedir Bu karşılıklı kanıtların şirki sembolize edeni şöyleifadeye konmuştur: Eğer doğru sözlülerseniz atalarımızı kanıt getirin! (Dühan 36; C siye 25) Dikkat edilirse şirk tarafından istenen kanıt kişilerdir değerler ve ilkelerdeğil Akıl ve aydınlık temsilcileri olan peygamberlerin bu sembol isteğeyanıtları bir kelimelik bir farkla şudur: Doğru sözlülerseniz bana ilimle haber verin! (En'am, 143) Bu istek özü bakımından aynı olan şu sözcüklerle de dile getirilmiştir:Eğer doğru sözlülerseniz kitabınızı getirin! (Saff t 157) Eğer doğrusözlülerseniz bundan önceki bir kitap yahut bir ilim kalıntısı getirin!" (Ahkaf, 4) Peygamberlerin istediği kanıt kişiler değil değerler ve ilkelerdir: Bilim,kitap, bilimkalıntıları bilimsel eserler Muhafazakârlığın karşıtı Kur an da hanîfliktir Hanîf; sapık zındık

damgası yemeyi göze alarak ecdat kabullerine karşı çıkan devrimci si demektirİbranice’de bu kelime atalar dininden sapan zındık anlamındadır Kur’an bukelimeyi hanîfliğin babası olarak gördüğü Hz İbrahim’i öven bir sıfat olarakkullanır Kur an a göre gerçek bir mümin aynı zamanda gerçek bir hanîfolmalıdır Hanîfliğin babası Hz İbrahim’dir O bizzat babasının en ileritemsilcilerinden biri olduğu atalar dinine karşı çıkışıyla ünlüdür Bu karşıçıkış onu ataları ve toplumu Sayfa 103 nezdinde zındık-dönek-sapık diye yaftalamıştır Kur’an ise bu sıfatıtevhide uygunluk adına üstlenilen bir sıfat olduğu için bir övünç aracı olarakkullanmış ve tevhidin en büyük peygamberlerinden birinin temel niteliğiolarak sonsuzlaştırmıştır İbrahim hanîf ve muslinidir Böylece Kur'an, atalar dinine karşı çıkışın insanı Allah’a teslimiyete götürdüğünü de dolaylı birbiçimde ifadeye koymuştur MÜMİNİN SİYASETİ Mİ, SİYASAL İSLAM MI? Bir zamanlar birileri müminin siyasetten uzak kalmasını öneriyor veistiyordu Bu bir yanlıştı Çünkü bu Kur’an insanını içinde yer alması gerekençok önemli bir faaliyetten uzak tutmak demekti Böyle bir anlayışı ne Kur’aninsanı kabul edebilirdi ne de hayatın kanunları ve insan hakları Bu yanlıştan kurtulmak isteğine cevap verme işi çapsız derinliksizbasiretsiz insanların eline düşünce düzeltilmek yerine karşı bir yanlışlagiderilmek istendi Evrensel zaman üstü tüm insanlığı kucaklayan İslam’ınadına ekleme yapıldı; Siyasal İslam dendi. Ve din üzerinden siyaset kurumlaştı Ve bu kurumlaşınca bunu

Türkiye’nin aleyhine kullanmak isteyenler de hemen kolları sıvadılar Gelinenyer Ilımlı İslam BOP programına eşbaşkanlık dinlenmişi diyalog ve nihayet, Haçlı güçodaklarıylaişbirliği oldu. Ilımlı İslam denen irtidat dini oyunuyla Allah’ın dini sahibininkoyduğu tek kelimelik adla anılmaktan uzaklaştırıldı adına insan tarafındanbir ekleme yapıldı İsimdeki bu bir kelimelik ekleme, içerikte ve o içeriği tebliğdealabildiğine genişledi ve ‘sadece Allah’ın olan halis berrak ve erdirici din',beşerin de söz sahibi olduğu bir ortaklığa dönüştü Siyasal İslam nitelemesinde siyaset İslam’ın sıfatı yapılmaktadır Oysakiİslam Allah’ın dini olarak tüm beşeri nitelemelerden arınmıştır Siyasal İslamArap İslamı Türk İslamı Asya veya Avrupa İslamı gibi tamlama ve nitelendirmelerİslam’a tümden aykırıdır İslam ın elbette ki birçok yorumu olur; amaİslam ın adı değiştirilemez İslam ın Arap yorumu Türk yorumu Avrupa yorumuJaponyorumu olur ve olacaktır Ama herhangi bir kelime İslam a sıfatyapılamazYapılırsa dinin adı değişir Böyle bir yetkiyi insanoğlukullanamayacağına göre Sayfa 104 dinin adını değiştirme dinin inkârıyla eş anlamlıdır Ve bunun içindirki meselaIlımlı İslam bir dinsizlik veya irtidat dinidir. Siyaset insanın bir tavrıdır Bu anlamda Kur an mümini de siyasetyapar Amabunu yapma hakkı o kişiye İslam a sıfat ekleme yetkisivermez İslam İslam dır Sadece ve saf olarak İslam’dır Din anlamında İslam Allah ın faaliyetlerinden biridir: siyaset iseinsanınfaaliyetidir. Dine yöneliş din ihtiyacı her zaman evrensel genel ve derinliğine bir

ihtiyaçtır Huntington’ın deyimini kullanırsak dine yöneliş daima küreseldir.Ve "global bir olgu global yaklaşımlar global açıklamalar gerektirir “ (Huntington; The Clash of Civilizations, 97) Siyasallaşan din ise tanrısaliradeyi mesajın evrenselliğinden taviz pahasına yerel beklenti ve çıkarlarınkeyfine uydurur Siyasal İslam işte böyle bir yanlışla iş gördü ve bu yüzdende dinin temelkazanımlarını beklentilerini saptırdı Siyasal İslam adınahareket eden köktencihareketler belirgindir ve dikkat çekici politiketkiler yaratır Ne var ki buhareketler görünenden çok derin ve enginolan dinsel eğilimlerin sadece yüzeyseldalgalarıdır (Huntington; aynıeser 96) Bunun içindir ki siyasal İslam din adınaortaya çıkarıp temsilettiğinden çok fazlasını ve çok daha önemlisini boğup yoketmiştir ALLAH İLE ALDATMANIN ARAPÇILIK AYAĞI ARAPLAR Arapları ifade için Kur’an’da a rabî (Arap) veya arab sözcüklerininçoğulu olan 'a'rab' kelimesi kullanılmaktadır Kur’an Arapları ifadede başka bir sözcük kullanmamakta ve Arapları çokolumsuz sıfatlarla anmaktadır Sonraki Arap dilcileri Kur’an’ın bu tavrınıetkisiz kılmak için olacak, a'rab ve a’rabî sözcükleriyle tanıtılan Arapların bdiye Arapları yani Arapların köylü tipleri olduğu yolunda bir söylentigeliştirmişlerdir Allah kötülüğü köylülüğe bağlamaktan münezzehtir. Sayfa 105

Doğrusu şu ki Kur’an’ın Araplarla ilgili söylemlerinin yarattığı sıkıntıyabir tepki olarak geliştirildiği anlaşılan bu yaklaşım kaş yaparken gözçıkarmıştır Ne yazık ki bu tavır Arap dili sözlüklerinin birçoğunda yeralmaktadır (Örnek olarak bk İbn Manzûr; Lişamil-Arab. arb maddesi) Sonraki dönemlerin bu söylemi esas alınırsa, Kur an da şehirli Araplarhangisözcükle ifade edilmiştir? sorusu sorulur ve tabiî cevapsız kalır İşingerçeğini Kur’an dilinin aşılmamış ustası Isfahanlı Râgıb söylemiştir: Onagöre Kur’an’da kullanılan a'rab sözcüğü Arap ırk ve insanını tümden ifadeeden sözcük-tür Şöyle diyor: Arab İbrahim in oğlu İsmail in zürriyetinin adıdır A rab kelimesi deesasındabu arab kelimesinin çoğuludur (R gıb el-Müfredat, arb. maddesi) Bunu kaydeden Râgıb a rab sözcüğünün daha sonraki zamanlarda bdiye Araplarını ifadede kullanıldığını söylemektedir ki bizim biraz öncedeğindiğimiz gayretin bir sonucudur Kur’an Arap ırkını veya Araptoplumunu ifade için başka bir kelime kullanmadığına göre a'rab sözcüğüArap ırkına mensup insanların tümünü ifade edecektir Öteki iddialarınbilimsel tarihsel bir tutarlılığı olamaz Kur'an'da a'rab kelimesi geçtiği 10yerin biri hariç daima olumsuzluğun kötülüğün ikiyüzlülüğün cimriliğin,kaypaklığın taşıyıcısı olarak kullanılmaktadır Şimdi bu kullanımlara bir gözatalım: 1. Tevbe 90: Bazılarının seferden kaçmak için yalan söyleyerekyerlerinde oturdukları bazılarının da birtakım özürler ileri sürerek izin alıpsefere katılmamak için uğraştığı anlatılıyor Bedevilerin özür bahane edenleri kendilerine izin verilmesi içingeldiler; Allah ave resulüne yalan söyleyen-lerse oturdular Onların küfresapanlarına korkunç birazap erişecektir 2. Tevbe 97: Küfür nifak (bölücülük ikiyüzlülük) ve Allah’ın indirdiğini

tanımama bakımından en şiddetli insanlar oldukları gösteriliyor: Bedeviler;küfür parçalanma/ikiyüzlülük yönünden daha şiddetli; Allah ınresulüneindirdiği şeylerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar3. Tevbe 98:Bağışta bulunmayı paylaşımı bir angarya saymakla iman sahiplerinin başınabelalar gelmesini istemekle suçlanarak en büyük belaların onların başınageleceği bildiriliyor: Sayfa 106 Bedevilerden öylesi vardır ki infak ettiğini bir angarya/bir cezaödeme sayarve sizin başınıza belaların gelmesini bekler durur En kötübela onların başınaolsun!" 4. Tevbe 101: İkiyüzlülük içinde oldukları belirtiliyor: Çevrenizdekibedevilerden münafıklar var Medine halkından da münafıklığaiyicealışmış olanlar var Sen bilmezsin onları Ama biz biliriz İki kezazapedeceğiz onlara sonra da çok büyük bir azaba itilecekler5. Tevbe120: Tanrı Elçisi’ni bir başına bırakmaları kınanıyor: Medine halkına veçevrelerindeki bedevilere Allah Resulünden geri kalmaları veonu bırakıpda kendi canlarının derdine düşmeleri yakışmaz6. Fetih 11-12:İkiyüzlülük yalancılık isabetsiz tahmin korkaklık gibi olumsuzluklarlasuçlanarak mahvolmuş bir topluluk diye nitelendiriliyorlar: Bedevilerdengeride bırakılmış olanlar sana şöyle diyecekler: 'Bizleri mallarımızveailelerimiz oyaladı O halde bizim için Allah tan af dile Onlarkalplerindeolmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar De ki Allah size bir zarardilerse yahut biryarar murat ederse O nun sizin için dilediğine kim engelolabilir? Doğrusu şu kiAllah sizin yaptıklarınızdan haberdardır Sizsanmıştınız ki Resul de müminlerde ailelerine bir daha asladönemeyecekler Bu düşünce kalplerinizde süslendi deçirkin bir sanıya

saplandınız ve mahvolmuş bir topluluk haline geldiniz7. Fetih 16: Yakınbir gelecekte zorlu ve güçlü bir kavimle karşılaşacakları bu karşılaşmadakorkaklık döneklik ve ürkeklik göstermeleri halinde perişan olacakları ihtarediliyor: Bedevilerden geride bırakılmış olanlara de ki Siz yakında çok zorlusavaş verenbir kavimle çarpışmaya çağrılacaksınız Ya onlarlaçarpışırsınız yahut da onlarMüslüman olurlar Eğer itaat ederseniz Allahsize güzel bir ödül verecektir Yokeğer önceden döndüğünüz gibi yüzçevirirseniz Allah sizi acıklı bir azaplacezalandırır 8. Hucurât 14: Sadece dilleriyle Müslüman olduk dedikleri imanınbunların kalplerine asla girmediği bildiriliyor: Sayfa 107 Bedeviler İman ettik! dediler De ki Siz iman etmediniz AncakMüslümanolduk deyin İman sizin kalplerinize girmemiştir Eğer Allah ave Resulüne itaatederseniz Allah yapıp ettiklerinizden hiçbir şeyeksiltmez Anıldıkları 10 yerin sekizinde işte bu olumsuzlukların sahibiolarak gösterilen Arapların bir yerde bazılarının iman edip paylaşımagideceği söylenmekte bir yerde ise haklarında hiçbir tespitte bulunulmadansadece adları verilmektedir Şimdi bu ayetleri görelim:

9. Tevbe 99: İçlerinden bazılarının iman ve paylaşıma katılabileceğisöylenmektedir: Bedevilerden bazıları Allah a ve âhiret gününe inanır harcadıklarınıAllahyanında yakınlıklara ve Resulün dualarına vesile edinir 10. Ahzâb 20: Birlikte yaşadıkları kişilere ihanet edebileceklerine işaretvardır: ‘Araplar’ şeklinde sadece adları geçiyor haklarında bir değerlendirmeyapılmıyor: Düşman hizipler gelecek olsalar onlar isterler ki bedevilerin içindebulunsunlarda sizinle ilgili haberleri sorsunlar." ARAP GURURUNUN İSLAMDIŞILIĞI Arap ırkının üstün ırk olduğuna inanmak Arap için her şeyin üstündedirKendisi dışındakilere 'acem' yani ötekiler-yabancılar der ve onları kölelerveya âzadlı köleler' anlamındaki mevâlî sıfatıyla anar Bir mev lînin hiçbir meziyetionu herhangi bir Arapla eşit duruma getiremez Düşünülsün ki İslam dinbilimlerinin tümünde kaynak İslam ahlak ve irfanında prototip kişilerden birisayılan ve Hz. Peygamber’in hanımlarından süt emmek gibi bir üstünlükle anılan Hasanel-Basrî (ölm 110/728) başta olmak üzere o devrin bilgin ve düşünür tümmevalîsi horlanmış Arap kızlarıyla evlenmelerine müsade edilmemiştir Fıkıh kaynaklarına kadar sokulmuş bulunan şu insanlık dışı tespiti deanımsayalım: Araplara ve onların oluşturduğu Kur’an dışı fıkha göre Arapçaokuma ve yazma bilmeyen herkes ‘ümmî’ sayılır Yani böyle birisi birkaç dilibilse okuyup yazsa bile o ümmîdir Yani okuma yazma bilmeyen biridir.

Arapların ve Arapçanın üstünlüğü ve kutsallığı yolundaki bu Kur’anakıl ve insanlık dışı iddia ne yazık ki yüce Peygamber let edilereksahnelenmiştir Bu iddia Sayfa 108 sahiplerine göre mademki Hz Peygamber en son ve en büyükpeygamberdir o halde onun mensup olduğu ırk da en yüce ırktır Kur an herhangi bir ırkın üstünlüğünü ileri sürmeye asla izinvermez Söz konusuırktan bir nebi gelmiş olması bu ölçüyü değiştirmeningerekçesi yapılamaz Üstünlük niyet ve gayret iledir Kur an ın beyanlarına göre içinden nebi gelmemiş hiçbir ırk yokturAllah, en büyük lütuflarından biri olan peygamber göndermeyi kullarıarasında dil bir biçimde paylaştırmıştır Eğer bir ırktan nebi gelmesi birüstünlük vesilesi ise bilinmelidir ki tüm ırklardan bir veya birkaç nebigelmiştir Arap ırkı bu bakımdan tek değildir Vahyin ölçüleri peygamberleri şu veya bu ırka mâl etmeye olanaktanımaz Peygamberlerin ırkı boyu-soyu coğrafyası iklimi rengi ve bölgesihiçbir önem taşımaz Çünkü peygamberlik kesbî (kazanılarak elde edilen) birkurum değildir ki madde ölçüleri ile değer veya mertebe kazansınPeygamberlik Allah ın verdiği birimkân ve bir unvandır Allah bunuverirken ırkın kanın olanaklarını öne çıkarmamıştır Dine saygı ve bunun oluşturduğu duygusal zemini Araplarınüstünlüğünebasamak yapan aldatma Arapları sevmenin bir din emriolduğunu da iddiaetmiştir Arapları sevmeyi bir din emri haline getirmek Kur’an’dan hareketlemümkün olmadığına göre Allah ile aldatma pazarının başka bir çare bulmasıgerekiyordu Bulmuştur Benzeri durumlarda başvurduğu 'hadis uydurmayolu' na gitmiştir Allah ın Elçisi sıfatını taşıyan bir benliğin bu sözlerisöylemesini akıl ve idrak mümkün görmez İslam’a ve Hz Muhammed’ebundan daha büyük bir iftira olamaz Araplarla ilgili olarak Hz Muhammed’e

isnat edilmiş uydurmaların en çirkinlerinden biri de şudur: Ümmetimden ilk şefaat edeceklerim beni görüp bana iman ederekbenitasdikleyen Araplardır Onların ardından da Arapların benigörmeden bana imanedip beni görmek arzusu taşıyanlarına şefaatedeceğim Görüldüğü gibi bu şefaat dağıtımında Araplardan başkasına bir şey vaatedilmemiştir Resulü göreni-görmeyeni ile ne varsa Araplarındır Kur’anAraplarla ilgili olarak uydurulan bu sözlerin tam tersini söylemektedir Sayfa109 ALLAH İLE ALDATMANIN ARAPÇACILIK AYAĞI Allah ile aldatmanın bu ayağı Arap dilini kutsal ilan etmek için dinikullanma şeklinde yürütülen bir zulümdür Arap dili ‘Allah’ın dili’ ilan ediliponsuz ibadet yapılamayacağı dayatması dinleştirilmiştir Üstelik dindedokunulmaz kılınan birçok fakîhin aksini söylemesine rağmen Yani Arapçayı kutsallaştırma yoluyla yürütülenArap kültür emperyalizmi önündehiçbir engele yaşama hakkı tanımamıştırEngizisyon papazlarından alınmabu zulüm kendisini bütün insanlığın bütünzamanların dini olarak tanıtanİslam’ı sadece Arapların dini haline getiren vahim zulümlerden biridir veAllah ile aldatanlar tarafından asırlarca din diye yutturulmuştur Bu zulümdenen büyük zararı gören kitle ise Türk halkı olmuştur Tarihin en büyük insanlıksuçlarından biri olan bu zulüm bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin sekizbakanlık bütçesi kadar parayla beslenen Diyanet İşleri tarafından h lyaşatılmaktadır Bu din ve akıl dışı dayatmayı aşmak için bu satırların yazarıtarafından verilen mücadele Türk halkının belleklerinde h l canlı

olsa gerektir Bu mücadelede en büyük kahrı Türkiye Cumhuriyeti’ninanayasal din kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığından çektik Daha ibretverici olanı aynı Diyanet bu tavrını birkaç yıl sürdürdükten sonra Tarabya’da topladığı birşûrasında Kur’an’ı Türkçe okuyarak da namaz kılınabileceğini hükme bağladı(Herkesin kendi diliyle ibadet etmesinin İslam’a uygun olduğu konusunda bkÖztürk; Ana Dildeİbadet Meselesi) Şimdi gelelim işin esasına: Kur'an-ı Kerim’in açıkça bildirdiğine göre her peygamber hitap ettiğitoplumun diliyle konuşmuş vahiy almıştır Bunun sebebi peygamberingetirdiği mesajın hitap ettiği toplum tarafından rahatça anlaşılmasını mümkünkılmaktır (İbrahim 4) Yine Kur’an’a göre istisnasız tüm toplumlara birpeygamber gönderilmiştir Bunun din bahsinde zorunlu sonucu şudur: Hiçbirdil dinsel anlamda ötekine göredaha kutsal veya daha üstün değildirKutsal olan Allah’ın gönderdiği buyruklar vahyettiği gerçeklerdir Dil bugerçekleri iletmenin bir aracıdır Bu anlamda tüm diller Allah’ın ayetlericümlesindendir ve hepsi eşittir (Rûm 22) Sayfa 110 Bizim peygamberimiz kendisi esasen Arap ırkından olmamakla birlikte(dedesi Hz İbrahim aslen Sümerli idi Araplar böylelerine ‘Araplaşmış Arap:Arab müsta rebe derler) aldığı tanrısal vahyi çekirdek toplum ve ilkmuhatap olarak Arapça konuşan insanlara iletti Bu yüzden biraz öncegördüğümüz Kur’ansal gerçeğe uygun olarak Arapça vahiy aldı vemuhataplarına Arapça hitap etti Kur’an’ın açıkça bildirdiğine göre Hz Muhammed’in aldığı Kur’anvahyinin Arapça indirilişinin hikmetleri şunlardır: 1. Taakkul, yani gelen vahiyleri okuyanların bunları anlayıp taşıdıklarımesaj üzerinde akıllarını işletmeleri (Yûsuf 2; Zühruf 3) 2. İnzâr, yani gelen vahiylerle okuyanların uyarılmaları başkalarını

uyarmaları Eğer Kur’an toplumun dili olan Arapça dışında bir dille gelseydi onuanlamayacaklar ve bu uyarı işlevi askıda kalacaktı Bu kez muhataplarbilmedikleri bir dille vahiy gelişini kınayacak çeşitli savsaklamalarıngerekçesi yapacaklardı (Şuara 195; Ahkaf 12; Fussılet 44) 3. Tedebbür yani okunan metinlerin anlaşılması ve anlamları üzerindederin derin düşünülmesi Bu tedebbür kavramı Kur’an’ın altını ısrarla çizdiği bir kavramdır Öyleki Kur’an’a göre Kuran okumak esas anlamıyla tedebbür etmektirTedebbür yoksa Kur'an okumaktan söz etmek mümkün değildir Tedebbüriçin okunan metnin dilini bilmek ilk şart olduğuna göre Arapça bilmeyen birMüslüman’ın tedebbür emrini yerine getirmesi için Kur’an’ı anladığı dildekiçevirisinden okuması kaçınılmazdır Kur’an tedebbür ilkesinin Müslümanlarıntemel ibadetleri olan namazda da korunmasını istemektedir Bunun içindir ki ne dediğini anlamadan namaz kılmakyasaklanmış (Nisa, 43), ne dediğini anlamadan namaz kılanlar ağır biçimdekınanmıştır (M ûn 4-5) O halde namazlarında Kur’an’dan bazı bölümler veya ayetler okuyacakkişilerin bunları anladıkları dilde okumaları Kur’an’ın açık eniridir HzPeygamber’in vefatından kısa bir süre sonra İslam dışı bir krallık sistemiyleyönetimi ele alan Arap Emevî hanedanı önlerindeki en büyük engel Hz. Alive evladını öldürüp ortadan kaldırdıktan sonra Arap olmayan Müslümanlarısindirme ve bastırma hareketine girişti Arap olmayan Müslümanlara ‘mev lî’yani köleler kitlesi diyen Emevî krallığı tüm İslam bilgi ve düşünce mirasınıArap-laştıracak Arapların ve Arapça’nın üstünlüğünü dinleş-tirecek büyük biroperasyona girdi Sayfa 111 Arapça okuma-yazma bilmeyen tüm insanları ümmî kabul edecek kadarzalim-leşen bu anlayış Allah ile aldatan tezg hın Arapçı takımı tarafından

fıkıh kitaplarında h l yaşatılmaktadır Bu akıl ve din dışı savların geçerli kılınması için yüzlerce hadisuyduruldu Bu uydurma hadislerle Emevî hanedanlığının yönetimini ve Arapırkının üstünlüğünü kutsal-laştırıp kökleştirecek hemen her şey yapıldı Bugünkü İslam bilgimirasınınözellikle fıkıh ve kelam (İslam teolojisi) kaynaklarının hemenher sayfası buyozlaştırma ve Araplaştırmanın ürünleriyle doludur VeKur’an’ı değil de bu ürünleri din olarak kutsal tutmak isteyen zihniyetler akılalmaz oyunlar sergileyerek insanımızı aldatmakta ve sömürmektedir Osmanlı İmparatorluğu da görünüşte Arapları yönetiminde tutmasınarağmen bu kutsallaştırılmış Arabizmin kültür hegemonyası altında farkındaolmadan Arap esaretine girmiştir Osmanlı kendine âdeta bir self-emperyalizm uygulamıştırKendilerine kutsal ırk diye hizmet ettiğimizAraplar bizi emperyalist olaraksuçlarken biz onların kültürlerinindillerinin köleleri olduk Bu köleliğinyaşatılması için hep yozlaştırılan dinkullanıldı Böylece ne İslam’dan yararlanabildik ne de kendi varlığımız vekültürümüzden Bu durum dini ve kutsal duyguları sömürülerine araç yapmakisteyen zihniyetlerin de işine geldiği için onlar da Kur’an’ın büyük halkkitlelerince okunmaması yolunda gayret sarf etmişlerdir Arapçabilmeyenlerin Kur’an’a el süremez hale gelmesi sömürücülerin din üzerindekurdukları baskıyı kutsal-laştırmış ve Müslüman kitleyi onlara teslim olmayamecbur ve mahkûm etmiştir Din onların elinde istediklerini istedikleri kalıbadökmek istediklerini almak istediklerini engellemek için kutsal-dokunulmazbir araç olmuştur DİL Mİ KUTSAL, MESAJ MI? Din meselesinin en ciddi sorularından biri de budur Dil mi kutsal mesajmı?

Allah ile aldatanlar hesapları öyle elverdiği için sürekli olarak dilikutsalgöstermiş mesaja özgü kutsallık ve yüceliği sürekli dilevermişlerdir. Eğer dil kutsal sayılırsa bu kutsallığa bağlı olarak o dilin toplumu ırkıcoğrafyası kültürü art arda kutsallaştırılır Ve bunca kutsallığın altında dilin taşıdığımesaj ezilir Sayfa 112 unutulur veya ikincil duruma düşer En azından dilin coğrafyası milletikültürü dinin verileriyle karışır dinleşir Dilin kutsallaştırılması halinde mesajkaçınılmaz bir biçimde kenara itilir Dini Allah ile aldatmanın aracı yapan zihniyetler tarih boyunca hepdili kutsalkıldılar Mesaj hep ikinci plana itildi Bunun en görkemli örneğiengizisyonpapazlığının İncili tercümeye izin vermemesidir Engizisyon papazlığına göre dil kutsaldı O halde İncil başka bir dileçevrilemezdi O şekliyle anlayanlar anlardı anlamayanlar kelimeleri telaffuzedebildikleri kadar eder sevap kazanırlardı İncil’in ne dediğini anlamaya gelince onun için kiliseye ruhban sınıfınabaşvurmak gerekiyordu. Ve işin püf noktası da buydu İncil’in ne dediğinimerak edenler onu anlama yetenek ve şansına sahip bulunan kutsal Tanrıadamları’na başvuracak İncil adına onları dinleyeceklerdi Böyle diyerekkitleleri yüzyıllarca dinlerinin kitabından habersiz koyup papazhegemonyasının tasarruf ve tasallutuna mahkûm ettiler. Allah ile aldatan zihniyet dilin değil mesajın kutsal olduğunu aslasöylemez Çünkü bu onun işinin bitmesi anlamına gelmektedir Dil kutsal vedokunulmaz olacaktır ki kitleler mesajı anlamak için o kutsala âşinâ olan kutsal ve

dokunulmazlar önünde eğilmek ve onlara haraç ödemek zorunda kalsınSistem son derece dahice kurulmuştur: Ya haracı ödesinler yahut da dinbilmez cahillerolmaya devam etsinler. Haracı ödemeyen, huruç (karşı çıkış baş kaldırış) la suçlanır Huruç yinesistemli bir biçimde ‘Allah’a ve dine karşı çıkış’ olarak tanıtılır Faturanınağırlığını düşünün! Kim kalkar da birkaç kuruşluk haracı vermesin diye başını böylesinebüyük bir derde sokar!? Dilin kutsallaştırılması Allah ile aldatanlar egemenliğine iki başlı biryarar sağlamaktadır: 1. Mesajı öğrenmek için egemenliğin temsilcilerine muhtaç halegelen halkınödediği haraçlar 2. Sadece sözcüklerini telaffuzla sevap kazanacakları dilin kelimetelaffuzundanibaret öğretimi için toplanacak paralar. Sayfa 113 Böylesi kutsal bir hizmeti (!) verdikleri için ‘kutsal ve dokunulmazkişiler'e gösterilecek derin saygı da cabası Allah ile aldatanlar dilin değilmesajın kutsal olduğunu söyledikleri anda bu iki kapının ikisi de yüzlerine

kapanır Buna izin vermezler. Müslüman coğrafyalardaki sarıklı engizisyonun bu noktada şansı haçlı engizisyondan çok daha yüksektir İslam’da namaz ibadeti vardır ve namazda belli bir miktar Kur’anokumak şart tutulmuştur Bu şartın yerine getirilmesi ise okunan Kur’anparçalarının Arapça olması şeklinde ikinci bir şarta bağlı kılınmıştır Çevirisi yapılmayan veya yapılamayan bir kitabın büyük Atatürk’ünsöylediği gibi ‘anlamı yok demektir ‘ Atatürk’ün bu tezi İmamı Âzam’ın bu konudakiteziyle tıpa tıp aynıdır İmamı Âzam a göre de Kur an her dile çevrilir ve oçevirilerle namazkılınır Çünkü Kur an esasında bir mânâdır O m n tarihboyunca tüm peygamberlere değişik dillerde gelmiştir Bunun aksinisöylemek Allah’ın anlamsız söz vahyettiğini söylemekle eşanlamlıdır Çeviri yapılamasa veya yapılmasa tüm kitleler mesajı okuyup anlayamazBöyle olunca da Âli İmran 19’da değinilen "Kuran’lahem seni dinleyenlerihem de onunulaştığı herkesi uyar! emri anlamsızlasın Tanrısal kitap özgün şekliyle korunur uzmanlaşmış kişilerce özgünşekliyleokunur ama kitleler için her dile çevrilir ve halkınyararlanmasına açılır Bununaksini iddia etmek dine hizmet değildinsizliğe hizmettirTEMEL İBADETİ DIŞLAYARAK ALDATMA Allah ile aldatanların vücut verdikleri en büyük yıkımlardan biriKur’an’ın getirdiği temel ibadetin ikinci üçüncü sıraya atılması veyatamamen dışlanmasıdır Bu dışlamada, yine Arapçacılık ve Arapçılık ilenamazın istismarına bağlı tezgâhlar veçıkarlar etken olmuştur. Temel ibadet genel anlamıyla okumak özel anlamıyla ise Kur anokumaktır Temel ibadet önce namaza hapsedildi sonra Arapça ile eşitlendisonra da namaz Arapça okuma şartına bağlanarak iş bitirildi Namaz kılacakkadar Kur’an ezberleyen milyonlarca Müslüman asırlar boyunca bununlayetinmiş ve Kur’an’ın okunması ayrı ve farz bir emir olma noktasına asla ulaşamamıştır

Sayfa 114 Arap olmayan kitleler namazda okudukları ayet ve surelerin anlamlarınıbilme gibi bir şansı elde edememişlerdir Oysaki bu ayet ve surelerinanlamlarını bilmek bile yetmez. Kur an ın tümünü anlamını bilerek okumak her Müslüman içinfarzdırNamazdan önce ve namazdan daha önemli bir farzdır Allah ın Kur an oku! emri Namaz kıl! emrinden hem daha öncedirhem dedaha önemli Bu bir yorum veya tevil değildir Kur’an’ın açıkbeyanıdır İsteyen her insan Kur’an hükümlerinin iniş sırasını takip ederekKur’an o-kumaya ilişkin emirle namaz kılmaya ilişkin emrin sırasını görebilirDaha açık söyleyelim: Bir kere Kuranın vahyedilen ilk kelimesi Kur an ınilk emridir ve şudur: Oku! İkincisi Kuranı düşüne düşüne dikkatle oku! emri iniş sırasıylaüçüncü sure olan Müzzemmil Suresi’nin 4 ayetinde verilmiştir Aynı emiraynı surenin 20 ayetinde bir kez daha tekrarlandıktan sonradır ki "Namazıkılın! emri gelmiştir (Geniş bilgi için bizim Kur an ın Temel Buyrukları adlı eserimize bakılabilir )Ankebût Suresi 45 ayet açıkça gösteriyor ki Zikrullah namaz kılmaktanüstündürZikir Kur an ın en önemli ve en bilinen adlarından biridirZikrullah tâbiritarikat sulandırmalarının iddia ettiği gibi Allah Allahsesleri çıkararak def çalıpzıplamak dönmekten ibaret değildir Ouygulamalar bütün samimiyet şartları varsayılırsa en iyi ihtimalle zikrinen son mertebesi olabilir. Allah’ı zikretmenin ilk ve tartışmasız anlamı Kur’an okumak olacaktırNitekim 19 yüzyılın büyük sûfî düşünürü Kuşadalı İbrahim Halveti (ölm 1845)

tasavvuf ve tarikat meşrebinin en büyük temsilcilerinden biri olmasınarağmen, zikir konusunu böyle anlamış ve bağlılarına Allah’ın tertibi olanKur’an’ı bırakıp da şunun-bunun tertibi olan sözde zikirlerle zamanyitirmemelerini emretmiştir Şimdi yüzyıllardır saklanan bir gerçeği tümaçıklığıyla ve Kur’an’a sadakatin bir ifadesi olarak duyuralım: Namazkılmak ne ise Kur'an okumak da odur, hattaKur'an okumak namazdannamaz kılmaktan daha değerli ve daha erdiricidirŞöyle de diyebiliriz:Namaz kılmamak neyse Kur an okumamak da odur hattaKur anokumamak daha da yıkıcıdır Sadece Kur an okuyup namaz kılmayanın durumu, sadece namazkılıp Kur anokumayanın durumundan iyidir Sayfa 115 Bu Kur’ansal gerçek asırlardır insanlardan bilerek veya bilmeyereksaklanmıştır Kur’an’ın; geceleri Kur’an’la meşgul olmak anlamındakullandığı teheccüd yine namaz kılmaya dönüştürülmüş ve yine Kur’an’ınsöylediğinin tam tersi yapılmıştır Kur an okumayı cami içine özgtilemekdışarıda Kur an okumayı âdeta dışlamakda Allah ile aldatanlarınyarattıkları olumsuzluklar arasındadır Bir önceki sapmanın en yıkıcıuzantısı budur Kur’an okumayı camide bulunma şartına bağlayan bir ortak

şuuraltı geliştirilmiştir Kur’an okumanın cami içine özgülenmesine yol açan örfü Emevîlerindespot valisi 'zalim' unvanlı Haccac (ölm 95/714) başlatmıştır O sabah namazındansonra okun-mak üzere camilere özel mushaflar koydurdu Böylece Kur’anokumanın camiye hapsedilmesi çığırı başlatılmış oldu (Bu konuda bk Ş tıbî;el-Ttısam, 1/172) Ama onlar hiç değilse okuduklarını anlayabiliyorlardıBugünkü okuyuşlarda bu da kalmamıştır Kur an okumayı merasime bağlamak da aldatmaların ve Kur an ınokunmasını zorlaştırmanın uzantılarından biri ve belki de en kötüsüdür Kur’anokunacak şeyleri toplayan kitap anlamındadır Adı bu anlamda olduğu içindirki ilk emri de "Oku!" olmuştur Ne yazık ki geleneksel müdahaleler bu 'okunacak kitap' ı sarılıp sarmalanarak duvara asılacak ve bazen daüfürülecek kitap' haline getirdi Bu olumsuz müdahalenin yarattığı din dışımerasimleri merak edenler bizim, İslam Nasıl Yozlaştırıldı adlı kitabımızınKur'an maddesine bakabilirler. Kur an okumanın ruhu bu merasimler değil derin derin düşünmekdemek olantedebbürdür Tedebbürü değil ortadan kaldıran zedeleyen şeylerbile insanlık suçudur Allah ile aldatanlar bu suçu asırlardır işliyorlar KURAN KURSLARI İLE ALDATMA Bugün Türkiye'de Diyanet’in şemsiyesi altında faaliyet yürüten ve Türkhalkından resmî gayrı resmî büyük meblağlarda paralar toplayan Kurankursu sektörü, Allah ile aldatmanın bir hizmet kurumu gibi çalışmaktaburalara devam eden çocuklara Kur’an’ın muhtevası ilkeleri zulme karşıçıkan ahlakı öneren ruhu öğretilmek yerine Arap harflerinin telaffuzuöğretilmektedir Oysa ki Kur’an kursunun anlamı ve amacı bu değildir

Sayfa 116 Kur an ı özgün metniyle okuyup anlayacak ve bunu bir bilimselmeslek olarakyürütecek insanların eğitileceği yer Kur an kursu değilİmam-Hatip okulu veilahiyat fakültesidir Nitekim bizler de oralardanyetişerek İslam din ilimlerindeyetki sahibi olduk. Kur'an kursununhedefi çocuklara veya halka Kur an ın temelmesajlarını tanıtmak vebelletmektir Bugün bu yapılmıyor. Bunun yerine, Arapalfabesinin dahaiyi telafuz edilmesinin incelikleri anlatıyor Bunun sıradan birvatandaşaçısından Kur an la Kur an mesajıyla ne ilgisi vardır? Eğer o kurslar adlarına yakışır bir hizmet verselerdi eğer onlarKur’an’dan bir şeyler öğretseydi bu ülkenin anayasal din kurumu olanDiyanet, İslam fıkhının tüm verilerini ink r edip dine yalan söyleterek anadilde ibadete yıllarca karşı çıkar mıydı? Ana dilde ibadete karşı çıkan bir zihniyetin Kuran kursu tabelasıaltındaöğreteceği asla Kur an olamaz Onlar Kur’an’dan bir şeyöğretmediler; Arap alfabesindeki harflerin nasıl telaffuz edileceğini öğrettilerKur’an mesajı nerede harf telaffuzu nerede... Arap harflerini telaffuz ettirme sektörü Allah ile aldatmaya dayalısaltanatın engüçlü sektörlerinden biridir Bu sektörün kitlelere birmanifesto gibi dayattığı Kur’an ve akıldışılık şu şekilde ifadeye konabilir: Arap harflerinin telaffuzunu şöyle-böyle öğren o öğrendiğinikullanarak Kur anayetlerini telaffuz etmeye gayret et sen sevap alölülerin cennete gitsin Kur an ınne dediği ne istediği seni ilgilendiriyorsa

o zaman bize gel bizi dinle Biz sana nediyorsak Kur an odur din odurHer gün tıraş olan teneke yüzlü reformistleri dinleme, bizi dinle!" Kur ansızlık ve bilgisizlik dehlizlerinde çırpınan kitle bu engizisyonkalıntılarına şunu söyleyecek güce henüz ulaşamamıştır: Reformist dediğiniz insanların yüzü her gün tıraş olmaktan tenekeyedönmüş ama sizin yüzünüz de haram yemekten iftira ve gıybet etmektenşehvet hasetriyakârlık ve kincilikten siyahlaşıp cehennem duvarınadönmüş Alnınızdatanrısal ışık kalmamış! Halk işte bunu söylediği gün engizisyon oyunu etkisiz kalacak ve ülkeufkunda aydınlanmanın mutluluk renkleri belirecektir! Ama o gün henüzgelmiş değil! Ne yazık ki bu gidişle geleceğe de benzemiyor Sayfa 117 Kısacası Allah ile aldatma operasyonunun 'dili kutsallaştırma oyunuher devirde amacına varmış ve kitleler yüzyıllardır Arap harfleri telaffuzunaharcama yapmayı Kur’an’ı öğrenmek ve okumak sanmışlardır Onlar Allah ile aldatmasektörüne ödeme yaptıkça Kur’an’dan nasipleri değil Kur ansızlık illetleribüyümüştürALLAH İLE ALDATMANIN CAMİLERE TASALLUTU Alman İçişleri Bakanı Schily şu beyanatı vermiştir:

"Kin kusan vaizleri susturmak için gerekirse camileri kapatabiliriz(20 Kasım 2004 tarihli gazeteler) Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi nden Brandenburg EyaletiİçişleriBakanı Jörg Schönbohm, Müslüman köktendinciliğe karşı özel birpolis biriminin oluşturulmasını talep etti. Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) Fedaral Meclis grubu başkan yardımcısıWolfgang Bosbach ise şu teklifte bulunuyor: Polis ve diğer güvenlik makamları İslamcı tehlikeye karşı hızlışekilde müdahaleedebilecek biçimde donatılmalı (aynı tarihli gazeteler) Berlin polisinin basında yayınlanan bir raporuna göre camilerde karapara aklanıyor Bu paraların büyük bir kısmı camilere yardım camilerin inşasıve imarı adıyla verilerek aklanıyor Paralar aklanırken de oradaki topluluküzerinde egemenlik kuruluyor Berlin’de yetmiş küsur cami olduğubildiriliyor (Cumhuriyet 5 Şubat 2004) Öte yandan 20 Kasım 2004 tarihli gazeteler ABD’nin Irak tahribatıylailgili şu haberi manşetlere taşıdı: Camiler kenti Felluce harabeye döndü Türkiye’de devletin bir katrilyonu ile desteklenen yüz bin civarındacamiye rağmen devleti ve kurucusunu 'dinsizlik’le suçlayarak buradandincilik rantı devşirenler İslam düşünce tarihinin beşik beldesi Irak’ınCamiler Kenti'nin Haçlı bombalarla harabeye döndürülmesi karşısında nedenbir şey söylemiyorlar? Söylerlerse Müslümanlar sevinir ama ABD darılır Allah ile aldatanlariçinse önemli olan ABD’dir Müslümanlar değil

Sayfa 118 İslam bütün yeryüzünü mabet, bütün meşru fiilleri ibadet ilan edenbir dindir. Yalnız ibadet yapılan yer anlamında bir mabet fikri Kur an aaykırıdır Camiiçinde aynı zamanda ibadet de edilen bir mekândır Amaasla ibadete tahsisedilmiş bir mekân değildir Hz Pey-gam-ber in camiside böyle bir mekân değildi;bir toplantı eğitim ve fikir geliştirme yeriydi.Sadece ve resmen ibadeteözgülenmiş mabet fikir ve kurumu Kur an ınruhuna uymaz. Son dönemlerde bazı yerlerde cami yaptırımı İslam ın reddettiği enbüyükkötülükleri örtmenin aracı olarak devrededir Bu binalaradokunulmazlıksağlayan tâbir Allah ın evi tâbiridir Allah ın Evi sıfatını ancak yüce Tanrı verebilir O bu sıfatı bir tekmekânavermiştir: Kabe; Beytullah Bunun dışında hiçbir mekân içinAllah ın evi tâbirikullanılamaz; kullanılırsa küfür olur Bir defa Allah ın evi olmaz Evi olan bir varlık Allah olmazTürkiyede cami artışı ile ahlak ve erdem düşüşü at başı gitmektedir Oysaki,bunun tersi olmalıydı Demek olur ki cami yaptırımındaki artış bir dindarlığınve samimiyetin ürünü değil riya ve kapkaççılığın göstergesi olarak öneçıkıyor Camiler Allah ile aldatanların tekrarladıkları gibi Allah’ın evi’ değilbirer toplantı yeridir Ama o toplantı yerlerinde namaz da kılınabilir Bunun aksinisöyleyenler İslam adına yalan söylemektedirler İbadet ve mabet kavramlarınıkullanarak halkı soymakta belirli yerlerde toplayıp beyinlerini yıkamaktadırlar Bu tavırİslam’ın talebi değil Emevî saltanatçılarının bir uygulamasıdır Buuygulamadan bugün Emevîler yerine Haçlı emperyalistler yararlanmaktadırMesela BOP projesimevanında Türkiye de camiler birer BOP

hapishanesine döndürülmek isteniyor. İş o hale gelmiştir ki bir imam caminin önündeki eğitim tahtasınaKur’an’ın emperyalizme karşı çıkan bir ayetini yazdığı için soruşturmaya t bitutulmuş böyle bir ayetin yazılması deta bir suç gibi milletin önüne çıkarılmışABD’ci basın tarafından haftalarca imamlar ve o ayet hakkında ithamlaryayınlanmıştır Diyanet ise şunu diyebilmiştir: Ayettir yazılabilir ama imam efendinin seçimini günün şartlarınagöre yapması gerekirdi." Doğrusu şu ki işbirlikçi-dinci siyasetler tarafından bağımsızlığıtartışmaya açılan Türkiye’de camiler Hz Muhammed’in bağımsız ümmetininhür namazlarının Sayfa 119 kılındığı camiler olmaktan çıkarılıp istilacı Haçlı güçlerin Müslümanlarıbloke etmek için kullanacakları Ilımlı İslam hapishaneleri konumunagetirilmek istenmektedir. Ilımlı İslam diye bir Müslümanlık olabileceğini söyleyenlerin Kur’andiniyle hiçbir ilgilerinin olduğunu kabul etmeyiz Bunların saflarında namazkılmanın da İslam fıkhına göre caiz olmadığını tespit etmiş bulunuyoruzÇünkü Ilımlı İslam İslam ındüşmanları tarafından oluşturulan bir irtidatve ihanet dininin adıdır Bir Kur anmümini Ilımlı İslamcı biriyle dinkardeşi olamaz. İslam ın mescitleri artık secdegâh olmaktan çok siyaset sömürühatta şiddet veterör mayalayan bir ocağa dönüşmek üzeredir Dünyanındeğişik yerlerinde Cumakılmak için gittiğim camilerde dinlediğimhutbelerin hemen tamamı beni dehşetedüşürmüştür Yıllar boyu buhutbeleri dinledikçe İslam dünyasının nereleregötürüldüğünü hangituzaklara düşürüldüğünü içim sızlayarak fark ettim Ünlü Müslümandüşünür Fransız Garaudy, Suut Entegrizmi’ni eleştirdiği satırlarında ‘camiüzerinden oynanan oyun’un maskesini de ustalıkla düşürmektedir Şöyle

diyor: Dünyanın belli başlı camilerini idare etmek üzere imamların tayinive yönetimiburadan yapılır İmamlar farklı milletlerden olabilir yeter kiSuudî dogmatizmve cehaletinin kalıbına uygun dökülmüş olsunlar Toplumlar içine âdeta paraşütle indirilen camiler MüslümanlarıSuudî modeliruhsuz bir ibadet yaşantısı içinde farklılıklarını işleyipdurdukları kendilerinitecrit ettikleri ve güvenliksiz duygularıbesledikleri bir getto içinehapsetmektedir Fransa İtalya ve İspanya gibiülkelerde Müslüman cemaatlerinkendi imkânlarıyla yapmak istediklerimütevazı ibadet yerlerine izin vermemekiçin bin türlü engel çıkartılırkenSuudî nin parasını ödediği dev camilere kolaycaevet denmesi bir haylidikkat çekicidir Suudî kaynaklı İslamî kitap ve risaleler bu içine kapanışıyansıtmakta vebunun devam etmesini sağlamaktadır Hindistan dakicamilerde jimnastikhareketlerini anlatan bir kitap gibi Allah ileyakınlaşmanın özüne hiç temasetmeden ibadet sırasında yapılacakhareketleri yazan risaleler deste destedağıtılmaktadır İslam ın çok çabukgirdiği ve çalışmak ibadettir diyen AmadowBamta gibi kişilerinyetişmesini sağlayan hem aksiyon ve hem de mistik yönü ağır basan mahallî hareketlerin doğduğu Afrika da özellikle petrolpatlamasından sonra sadece din değiştirenlerin sayısıyla meşgul olan birSuutnüfuzu gelişti Bu yapılırken de sömürgecilik dönemi eski HıristiyanSayfa 120 misyonerlerinin uyguladıkları metot uygulandı yani dindeğiştirenlere maddî imkânlar verildi Bu petrol İslam ı nebevi ve Kur anî İslam ı suyundibinebastıran bir petrol örtüşüdür (Bu satırlar ve daha geniş bilgiler için bk Garaudy; Entegrizm, s. 72-79)

İnsan Allah ile aldatmanın aktörleri tarafından şaşırtılmış kendisiniyüceltecek değerlere düşman hale getirilmiştir O yarasını saracak sonra dakendisini tutup yukarı kaldıracak ellere muhtaçtır Ama itiraf etmeliyiz ki oelleri kıran veya etkisiz kılan da yine o inleyip yardım isteyen insandır Günbatışından biraz sonra muhtaç olacağı lambaları gün batışından biraz önce parçalayan insan! Gönül ve evren mabetlerinin ortasında dinin mabedi yer alıyor Tıpkıinsan ve evren kitaplarının ortasında dinin kitabının yer aldığı gibi M betsizdin olmaz Kur’an resmî mabet fikrine karşıdır ama mabet fikrine karşıdeğildir Bu ikisi farklı şeyler Dinde baskı ve zorlama yoktur (Bakara Suresi 256) diyen bir kitabın dininde resmî mabet olmaz Herkes ibadetini istediği yerde ve kimseninliderliğine muhtaç olmadan yapabilir. Müslüman coğrafyaların kaderine egemen olma noktasına gelensiyaset vesaltanat dinciliği (Siyasal İslam) camiyi artık dokunulmazeleştirilmez partilokali' olarak kullanmanın rantını ve keyfini fark etmişbulunuyor. Resmî mabet; resmî din sınıfı din kıyafeti ve nihayet ruhbanhegemonyası getirirBunun sonu ise engizisyondur Yani din sınıfınıntedhiş hegemonyası Engizisyon mabedi kin ve çıkarlara paravan yapanları insanınkaderine egemenkılarak yeryüzünü cehenneme çevirir Bu cehennemeyuvarlanmaktankurtulmanın tek güvencesi vardır: Toplum düzeninilaik sisteme oturtmak. Mabet olsun ama resmî mabet olmasın (yani engizisyon olmasın)diyenlerin öne çıkaracakları tek güvence laikliktir. Yani laiklik gerçekdindarların sığınağıdır Siyaset dinciliğinin hegemonyasına teslim olanmabetten uzak durmak gerçek mümin kalmanın temel koşullarından biri

haline gelmektedir Varoluşçu felsefenin teist (Allah’a inanan) kanadınababalık eden Kierkegaard (ölm 1855) kiliseye gidenlerin önüne çıkar onlara: İsa yı seviyorsanız kiliseden papazlardan uzak durun!" dermiş Sayfa 121 Ülkemdeki mabetlerin düşürüldüğü durumu gördükçe Kierkegaard'ıhemen her gün rahmetle anıyorum Kirletilen mabetten Allah’agidilemeyeceğini vurgulayan eşsiz bir ders vermiş insanlığa Son Peygamber insan ve evrenin kirletilmemesi için verdiğimücadeleyi mabedinkirletilmemesi için de vermiştir Gelecek zamanlardasecdegâhlarınkirletileceğinden endişelidir Titretici uyarıları var bukonuda Geçmiş ümmetlerdeki çöküşün mabetleri kirletmekten kaynaklandığınadeğişikifadelerle ama ısrarla parmak basmıştır Allah a gidişin yolunu adına mabet denen binaların tıkadığı birdünya derdiçekilecek bir dünya değildir Ne yazık ki Türkiye de bu derdiçekilemeyecekdünyanın bir parçası olmaya doğru hızla gidiyor

ZARAR VEREN MESCİTLER LE ALDATMA 'Zarar veren mescit' (dırar mescidi) kavramı Kur’an’ın en hayatîkavramlarından biridir. Bu kavramı usta bir Emevî oyunuyla inişine sebep olan hususi olayabağlayıp zaman üstü anlamını boğmak Müslüman toplumlara çok pahalıyamal oldu Oysaki İslam din bilginlerinin söz birliği ile denmiştir ki sebebin hususiyeti nassın umumiyetine engel değildir Yani bir ayetin şu veya bu özel sebeple inmiş olması ondaki anlamın ve hükmün genelliğine engel değildir Dırar mescidi insanlara zarar verme aracına dönüştürülmüş veya omaksatla inşa edilmiş mescit demektir Kur’an bir mescidin bu niteliğebürünmüş bir mescit ola-bilmesi için hangi şartların gerektiğini ayrıntılıbiçimde vermiştir Tevbe 107-109, Cin 18 ayetler bu şartları ifade edenayetlerdir Bu ayetlerden anlıyoruz ki aşağıdaki illetlere ve eşyayabulaştırılmış mescitler tevhit açısından bozulmuş ve secdeg h olma niteliğiniyitirmiş mek nlardır " Bir de şunlar var: Tutup bir mescit edinmişler: Zarar vermek içinnankörlük içininananları fırkalara bölmek için daha önceden Allah veResulü ile savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için İyilik ve güzellikten başka bir şeyistemiş değiliz diye gerile gerile yemin de edeceklerdir Allah tanıktır kionlar kesinlikleyalancılardır Böyle bir mescitte asla namaza durma!Daha ilk gününde takvaüzerine kurulan bir mescit içinde namaz kılmaniçin çok daha uygundur Sayfa 122 Temizlenmek arzusu taşıyan erler vardır o mescitte Allahtemizlenenleri severPeki binasını Allah tan gelen bir sakınma duygusu ve

Allah rızası üzerine kuranmı hayırlıdır yoksa binasını sel artıklarınınucundaki yarın kenarına kurup daonunla cehenneme yuvarlanan mı? (Tevbe, 107-109) Hiç kuşkusuz mescitler Allah içindir O halde oralarda, Allah ilebirlikte birbaşkasına yalvarmayın/Allah ın yanında bir başkası içinçağrıda bulunmayın (Cin, 18) Bu ayetlere dayanarak mescitleri girilebilir secdeg hlar olmaktan çıkaranunsurları şöyle sıralayabiliriz: 1 Mescidin insanlara bir biçimde zarar verir hale gelmesi: Mescidinzarar verme niyetiyle yapılmış olması şart değildir Ayet burada yapmak vekurmak anlamında bir kelime kullanmamış 'ittihaz: edinme' kelimesinikullanmıştır Bu demektir ki bir mescidin zarar vermesinden söz etmek içindahayapılırken o niyetle yapılmış olması şartı aranmaz. Bir mescit, ilkzamanda, hatta yüzyıllarca iyi hizmetler verdiği halde günün birinde 'zararveren mescit'e dönüşebilir Din insana zarar verme aracı yapılamaz Bunun başlangıç noktası damabedinzarar aracı olmaktan çıkarılmasıdır Gasp edilen veya kandırmak suretiyle alınan arazilere yapılan camiler dezarar veren mescit cümlesindendir Politik rakipleri yenik düşürmek içingösteriş kabiliyetiyüksek yerlere cami yapmak da bu cümledendirÇünkü bunda da esas maksatibadet değil rakiplere zarar vermektir. Şu bir gerçek ki Allah a ibadet insanı taciz ve insan haklarına tecavüzaracı yapılamaz Hiç kimse kişisel mertebesini yükseltme ve sağlamlaştırmaaracı olan ibadetini toplumun rahatsızlığı ve kamu haklarının ihlali pahasınayerine getiremez. Çünkü Kur’an takvanın (dindarlığın) insanlar arası ilişkilerde birüstünlük ölçüsü yapılmasına izin vermez Takva insanla Tanrı arasında işleyen birüstünlük ölçüsüdür (Hucur t 13)

Mescit inşası için insan hakları çiğnenemez Mescitte oraya devam etmeyenlerden alınan paralarla hizmetverilmesi demescidi dırar mescidine çevirir Bugün Türkiye de camileridırar mescidineçeviren bir numaralı sebep budur Tüm toplumun verdiğiparalardan maaş alan Sayfa 123 insanlar mescitlere gelen bazı insanlara hizmet vermekte ve bu omescitleri bazı insanlara zarar veren mescide dönüştürmektedir Oralarda yapılanibadetler İslamfıkhına göre fasittir 2 Nankörlük Anlamına Gelen Niyetlerle Mescit Yapmak: Ayetin bu kısmında ‘küfren’ kelimesi kullanılmaktadır Bu kelimeKur'an'da hem ink r anlamında hem de nankörlük anlamındadır Bahsimizolan ayette ink r anlamında alınamaz Çünkü ink r için mescit yapılmasındansöz etmek tutarsızdır O halde, küfren sözcüğü burada ancak nankörlükanlamında kullanılmış olabilir Nankörlük için yapılan mescit türüne en güzelörnelder Türkiye’de bulunabilir kanısındayız Nimet ve imk nlarındanalabildiğine yararlanılan ülkenin rejimini ve devletini zora sokmak için ‘k firzındık devlet’ sloganı kullanılmakta ve devletle mücadelede camiler karargha dönüştürülmektedir Türkiye’de son yıllarda akıl almaz rakamlarda camiinşa edilmesinin arkasında yatan gerçeklerden biri de budur Allah rızası içincami yapan bir zihniyet bir caminin yapıldığı semte en az birkaç sağlık ocağı birkaç düşünce kulübü birkaç okuma salonu kurar Oysakibirçok caminin yer aldığı gece kondu semtlerinde çoğu kez osaydıklarımızdan bir tanesine rastlamak bile mümkün olmuyor 3.Müminleri Fırkalara Bölmek İçin Cami Yapmak Veya YapılmışBulunanCamileri Bu Maksatla Kullanmak: Mabedin toplumu fırkalara bölmek ve o yolla din sömürüsü yapmak için

kullanımı dinler tarihi kadar eskidir. Ülkemizde tefrika (bölüp parçalama bölücülük bölünme) illetindenarınmış camilerin sayısı günden güne azalmaktadır Son çeyrek yüzyıldaTürkiye’nin başına açılan en kahırlı tefrika bu mabet kaynaklı tefrikadırParti propagandası Cumhuriyet düşmanlığı laiklik aleyhtarı nutuklar ve nihayet vakitnamazlarını kılamayıp sadece Cuma ya veya bayrama gelenlere yapılan ağırhakaretlercamileri huzur mekânı olmaktan git gide uzaklaştırmaktır Dışülkelerdeki Türk semtlerinde görülen duruma gelince hemen hertefrikaekibinin kendine has bir camii vardır ve bu camilerdetoplananların hiçbiri ötekicamidekilere Müslüman gözüyle bakmazHepsi birbirinin gıybetini eder Dahası her biri yaptığının cihat olduğunu söyler Allah a giden tek yolunkendi yolları olduğunu iddia eder Sayfa 124 4 Caminin Daha Önce Açık İslam Düşmanı İken Şartların DeğişmesiYüzündenDini Kullanmak İhtiyacını Duyan İkiyüzlülere BarınakYapılması: Senelerce kahır ve zulüm altında inlettikleri Müslümanlarınmabetlerini onları

sömürmek kontrol etmek ve birbirine düşürmek için kullanmaalçaklığının İslam tarihinde ilk temsilcileri Emevî kodamanlarıdırZamanımızda aynı zulmü, Ilımlı İslam adıyla bir emperyalist irtidat dini dayatan ABD yapmaktadırEmevîler İslam’ın zaferi önünde eğilmek zorunda kaldıklarında Müslümankanı damlayan kılıçlarını kınlarına soktular ve o kılıçlarla dizegetiremedikleri Müslümanları musallat oldukları mabetlerinde vurdular Bu öyle bir vuruştu ki en büyükkahrını dinin tebliğcisi Peygamber’in evladını katlederek gerçekleştirdi Onlarızehir ve kılıçla yok etmekle yetinmedi tevhidin mabedinden yaklaşık bir asırboyunca Resul evladına hutbelerden lanet okuyarak o Peygamber’inümmetine ‘amin’ çektirdi Dahası Ömer b Abdülaziz (ölm 102/720) Resulevladına okunan bu laneti camilerden kaldırdığında onu şu şekilde ithamedebildiler: “Sünnete muhalefet ediyor." Camileri önceki zamanların din düşmanlarına fesat alanı olarak açmagünahının işlendiği coğrafyalardan biri de Türkiye’dir 1990’lı yılların enhararetli ‘şeriat’ dema-gogları içinde eski yılların en hızlı ateist-komünistleride vardır Camiler Türkiye Cumhuriyeti düşmanı siyasetlerin çıkarları için iştebu zihniyetlerin ‘rasathanesi’ (t bir Kur’an’ındır) haline getirilmiştir VeKur’an mucizesi bir kez daha tecelli etmiştir 5 Cami Yapımında Allah Rızasından Başka Herhangi Bir KaygınınRol Oynaması: Mescit yapımına takva kaygısı dışında bir unsurun eşliketmesi yapılacak mescidi Müslüman secdeg hı olmaktan çıkarır 6 Mescitlerde Allah Dışında Herhangi Bir Kişiye SığınılmasıYakarılması Herhangi Bir Kişinin Allah İle Kul Arasında Vasıta Yapılması: Tümbunlar Tanrılığa ait niteliklerin Tanrı dışında bir varlığa verilmesini ifadeettiği için tartışmasız şirktir Bu maskeli şirkin en belirgin görünümü dualarasokulan şu tip cümlelerdir: Falanca hazretin filan yerin falan gecenin filan dağın vshürmetinedualarımızı kabul eyle! 7. Allah Dışında Kişiler İçin Çağrıda Bulunulması Övgüler Dizilmesi

Propaganda Reklam Yapılması: Sayfa 125 Bu tür faaliyetler de Cin 18’e çarpar Bu çağrıların politik çıkar paratoplamak veya mezhep tarikat liderlerini övmek maksadıyla yapılmasıarasında hiçbir fark yoktur. Hepsi, Allah dışında birileri için çağrı kapsamına girer Şeyhülislam İbnTeymiye (ölm 728/1328) Cin 18’deki ilkeyi işleterek şunu teklif edebilmiştir:Medine'deki Mescid-i Nebevi (Peygamber Mescidi), Peygamberimizinkabriyle bitişiktir; bu doğru değildir Mescidin Resul kabrinin uzağında biryere götürülmesi gerekir (İbn Teymiye; Resâil, 5/96-97) İbn Teymiye’ye göretevhitmabedi olan bir mekânda peygamber de olsa bir beşerin mezarınınyer alması Cin Suresi 18 e aykırıdır. “Çünkü diyor İbn Teymiye böyle bir şeyşirke doğru yol aldıran bir uygulamadır İbn Teymiye bu uygulamayı A'rafSuresi ayet 29'a da aykırı bulmaktadır İslam ın temel kabullerine zıt unsurların sokulduğu mescitlerdenamaz kılmakdinen-fıkhen caiz değildir Gerçek muvahhit bir mümin buunsurlardan birinigördüğü camide namaz kılmamak bununla dayetinmeyerek durumu protestoetmelidir. Olabilir ki bu protestosu onakılacağı namazdan daha fazla sevapkazandırır Sahabenin bazıları örneğin bir camide vaaz veren kişinin halkıheyecanlandırmak için hik ye anlattığını gördüklerinde kılınacak namazCuma bile olsa camiyi terk edip giderlerdi. Hadis otoritesi İbn Hemmam(ölm 211/826) çok ilginç örnekler vermektedir (bk İbn Hemmam; el-Musannef, 3/219 - 223) ALLAH İLE ALDATMANIN BAŞ MAĞDURU:KADIN

Allah ile aldatma zulmünün en ağırları kadın ve kadın haklarıkonusundaişlenmektedir İslam dünyası bu bakımdan bir cehennemmanzarası arz ediyordemek bir abartma olmaz Türkiye de bugün kadınözellikle örtünme meselesininistismarı aracılığıyla Allah ile aldatanzümrelerin bir tür ana maddesi temeleşyası ve aracı gibi öneçıkarılmaktadır İslam tarihinde vücut verilen sapma ve saptırmaların en acımasızlarıhatta enzalimleri kadınlar ve kadın haklarıyla ilgili olanlardırEn verimliyol olarak hadis uydurma yolu seçilmiştir Putperest veya yarı putperestkadın düşmanı Arap örflerini dinleştirmek için akıl almaz yalanlar söylenerekbunlar 'hadis' adı altında Hz Peygamber’e m l edilmiştir Bununla dayetinilmemiş Kur'an ayetleri üzerinde anlam kaydırmalarına gidilmiş yorumadı altında ayetlere ekle- Sayfa 126 meler yapılmış ve buradan hareketle ulaşılan kadın aleyhtarı sonuçlarhızlı bir biçimde fetvalaştırılarak ‘fetvaya esas olan söz’ veya ‘ulemanınicmaı’ yaftalarıyla vahiy buyruklarının üstüne çıkarılmıştır İslam dünyasında kadın haklarıyla ilgili bugünkü kabullerintamamına yakını vahiy kaynaklı tespitler değil. Hıristiyan konsillerinin kararlarınıandıran ulemafetvalarıdır Şunu bir vicdan borcu olarak söylemek zorundayız ki İslam fıkhınınkadınlailgili sayfaları İslam tarihinin en kara en utanç verici sayfalarıdırBu utanç verici örnekleri tarihe bırakanlar arasında eserlerini bizim deokuduğumuz isimlerin bulunduğunu görmekse durumun vehametini bir kat

daha artırmaktadır Kadın söz konusu olduğunda o büyük vicdanlı büyükbeyinli insanlar bile birer acımasız zalime dönüşebilmektedirler Kadınıtahkir ortak bir bilinçaltı yaratmıştır Bazı örnekler verelim. Isfahanlı Râgıb (ölm 502/1108) gibi Kur’an dilinin akılcı ve aşılmamışbir ustası bile kadından söz ederken onun özgürlük ve asalet (kerem)kavramlarıyla birlikte düşünülemeyeceğini çünkü onun sadece hizmetçi veköle olabilecek bir yaratılışa sahip bulunduğunu söyleyebilmiştir (bk R gıb;ez-Zerîa ila Mekârimi ş-Şerîa, 144) İbnü’l-Kayyım gibi bir büyük isim bilekadın konusunda saçmalamaktan kurtulamamıştır Eseri çelişkiler hurafeler veegoizmlerle doludur. Önemli eserlerinden biri olan Hâdi l-Ervah'ında, cennet sakinlerininbüyük kısmını kadınların oluşturduğunu söylüyor Ancak bu konuda aksi görüşe kanıtolacak bir

‘hadis’ rivayet edildiği için durumu kurtarmak üzere Ebu Hureyre’nin birrivayetine sığınıyor Bu rivayete göre cennette kadınların çoğunluktaolmasının sebebi her erkeğe en az iki hanım verilmesindenmiş (bk H di’l-Ervah 104) En az iki hanım söz konusu olunca, akla hemen cenabettenyıkanma meselesi gelebilir diye düşünülmüş olacak ki eserin bir yerinde buna da bir çözüm getirilmiş Ünlüüstadımıza göre cennette ne kadar cinsel temasta bulunursanız bulununyıkanmak gerekmezmiş Orada meni mezi türü akıntılar yokmuş (Aynı eser 193) Cehennem sakinlerinden çoğunluğunun kadın olması ise tartışmasız veyoruma ihtiyaç bırakmayan bir gerçekmiş İbnü l-Kayyım (ölm 751/1350) cennetle ilgili tahlillerinden birindeVakıa Suresi’nin cennetten bahsederken kullandığı serilmiş yataklar t biriniyorumluyor ve şu sonuca varıyor: Sayfa 127 Serilmiş yataklardan maksat kadınlardır Çünkü yatak kadının esasyeridir Böyleolunca da serilmiş yataklar kadınlardan kinaye olabilir (bkH di’l-Ervah, 182) İş bu kadarla bitmemektedir Kadın fıkıh tarihinin hemen hemen ortakkabulüyleköpek ve domuzdan daha aşağı görülmüştür Hak mezhep diyeanılan mezheplerin en büyüğü sayılan Hanefîlik in kabulüne göre erkek vekadınlara birlikte namaz kıldırmaya niyet etmiş bir imamın arkasında namazkılan cemaatte bir kadın saflar-dan birinin ortasında namaz kılmaya kalksasağ sol ve arkadan birer kişinin namazı bozulur Halbuki sözü edilen yerde bir köpek veya domuz dursa kimsenin

namazı bozulmaz. İmam Şâfıî Muhammed b İdris (ölm 204/820) alışılmışın şu kadarcıkdışına çıkabilmiştir: Anılan durumda cemaatten hiç kimsenin namazınınbozulmayacağını söylemekte kanıt olarak da böyle bir durumda domuz ve köpeğin namazbozma sebebi olmadığını kadının da köpek ve domuzdan aşağı görülmemesigerektiğini savunmaktadır Hanefîler şunu da fetvaya bağlamışlardır: Namaz kılan ‘insan’ şehvettenuzak kalmalıdır Niyaz hali bunu gerektirir Oysaki yanında arkasında veyaönünde kadın bulunan bir ‘insan’ şehvetten uzak kalamaz Bunun için denamazı bozulur Hanefîler burada özrü kabahatinden büyük bir tavır dahasergilemişlerdir: Demişlerdir ki “Bu durumda erkeğin namazınınbozulmasının bir sebebi de "Allahkadınları geri plana ittiği için siz deonları geri plana itin! hadisine aykırı olarak kadının erkeğin yanınaalınmasıdır Hanefîler hadis konusunda kılı kırk yarmakla ünlüdürler ama meselekadını küçültmek ve ezmek olunca onlar da uydurmaları baş tacı etmektedir. Bu fetvaların daha uzun süre din olmaya devam edecekleri söylenebilirÇünkü Ortadoğu da kitleleri çağ dışı ve İslam dışı despotizmlerle güdensiyasetlerinkadın haklarını geleneksel çerçevenin dışına çıkarmalarıbindikleri dalı kesmeleri olur. Hiç kimse bindiği dalı kesmek gibi bir yola girmezBu dal ancakona binerek hayat sürenlerin kahrı altında ezilen halkkitlelerinin özelliklekadınların kıyamıyla (baş kaldırmasıyla) kesilebilir Ne yazık ki İslam dünyası denen coğrafyalarda bu kıyamdanöncelikleyararlanacak olan kadınlar kendileri için çırpınan düşünce vedüşünürlerinyanında olmak yerine onları cehennemlik ilan eden ruhbanbozuntusu zalimlerinyanında durmaktadır Cumhuriyetin açtığı özgürirade ve düşünce ufku sayesinde Sayfa 128

farklı duran Türkiye de de son yıllarda ruhban zulmüne kadındandestekyönünde ürkütücü bir ilerleme görülmektedir Kadın konusunda dine söyletilen vicdansız ve zalim yalanlardanbazılarını sıralamakla yetinecek örtünme meselesi dışında ayrıntılara girmeyeceğizAyrıntıları merak edenler bizim İslam Nasıl Yozlaştırıldı kitabımızın Kadınmaddesine bakabilirler (Bu kitabın Almanca yayını için bk Der verf lschteIslam Grupello Verlag Düsseldorf 2007) TÜRBANIN ALLAH İLE ALDATMA ARACI YAPILMASI Allah ile aldatanların dayandıkları geleneksel Emevî yapımı fıkıh kadınve örtünme konusunda iki ayrı icma’dan söz eder: 1. Köle ve câriye kadınların avretlerine (örtünmesi gerekenyerlerine) baş vegöğüslerin dahil bulunmadığı 2. Hür (câriye olmayan) kadınların el ve yüz dışındaki tüm vücutbölgelerininavret olduğu ve sonuç olarak da örtünmesi gerektiği Şimdi bu icma’lar doğru ise hür kadınların belirtilen şekilde örtünmeleribir din emri olmaktan çıkar bir sosyal konum gösterici örf olur Aksinisöylemek Allah’ın kadınlar için iki türlü din gönderdiğini söylemekleeşanlamlıdır Nitekim İmamMâlik (ölm 179/795) bu çelişkiye dikkatçekerek başı örtmeyi bir örf olarakalgılamış başı örtmenin namazda bilebir din emri olmadığına vurgu yapmıştır Geleneksel fıkha göre kadınlarhür ve c riye olarak iki kısma ayrılmaktadır Cariyelerin örtünmesi tıpkı

erkek-lerinki gibidir. Yani onlar edep yerlerini örttüklerinde örtünmegörevlerini yerine getirmiş olurlar Dahası da var: Cariyeler,örtünmemeserbestisine sahip olarak kalmazlar örtünmemeleri şart koşulurHattanamaz kılarken bile örneğin başlarını örtmelerine izin verilmezAllahkullarından her sosyal sınıf için ayrı bir din göndermemiştirÖrtünmekadınların bir sınıfı için bir türlü ötekisi için başka bir türlüoluyorsa bir din emriolmaktan çıkar sosyolojik bir sınıf göstergesi olur Allah kullarına iki tane din göndermemiştir ki birine göre kadınlarbaşlarını açmak ötekine göre ise örtmek zorunda olsunlar Geleneksel fıkhınbu çelişkiyi Sayfa 129 çözecek hiçbir söylemi yoktur Ulema böyle buyurdu diyerekkenaraçekilmektedir Geleneksel fıkhın çelişkilerini bir yana koyarak olaya Kur’an açısındanbakalım: Şu bir gerçek ki Kuranda kadının örtünmesiyle ilgili açık emirlervardır Ancak bu emirler bugünkü İslam dünyasında özellikle Arap-Acemcoğrafyalarda siyasal bir simgeye dönüştürülen ve adına ‘tesettür’ (kelimeanlamı: zorla baskı ile kapanma ve kapatma) denen uygulamanın iddialarınaasla destek vermez Bu konuda özellikle Prof Dr Hüseyin Hatemi'nin, İlahî Hikmette Kadın adlı eserine bakılmasını öneririz Günlük çıkar politikalarından uzak bilimsel çalışmalar şu noktalarıaçıkça ortaya koymaktadır: Kuranın örtünme emri abdest organlarını o arada başıiçermemektedir:Yüz ve baş kadın ve erkekte eşitliğin göstergebölgeleridir Ve iki cinste de açıkhavaya maruz bölgelerdir Bunun için de

iki cinste de abdestin ortak organları arasındadır Yukarıda hür-câriye ayrımını incelerken de gördük; başın örtülmesi birsosyal durum göstergesidir bir din buyruğu değil Eskiden toplumun hürlersınıfına mensup olanlar 'serbest' sözcüğüyle tanıtılırdı Serbest, Farsça’dakiser (baş) kelimesiyle 'best' (bağlanmış) kelimesinin birleşmesidir ki başıbağlı demektir Başı açık olanlar köleler işçiler ve cariyelerdi; başı bağlı olanlar ise hür veseçkin tabaka idi Fıkhın kadınları hürler ve cariyeler diye ikiye ayırmasınındayandığı mantık da budur; Kur’an’ın herhangi bir ayeti değil Günümüzdebazı çevrelerin Başörtüsü özgürlüğün simgesidir söylemlerinin anlamı da bu olsa gerek NûrSuresi 31 deki emir kipi başa ilişkin bir emir değil göğse ilişkin biremirdirYani mutlak emir göğsün kapatılmasına yöneliktir başınörtülmesine değilAyetin iniş sebebi ile siyak ve sibaktan (ayetin önündenve sonsonrasından)emrin göğsün kapatılmasını amaçladığıanlaşılmaktadır Durumu başka bir biçimde ifade edelim: Nûr 31’deki örtünme emri başiçin düşünüldüğünde nassın sübûtu kesindir ama m n ya delaletin kat'iyetiyoktur. Üstelik kat’iyetsizlik bir değil iki noktadandır: Birincisi hımarkelimesinin herhangi bir örtü ve başörtüsü anlamlarını aynı anda ifadeetmesinden kaynaklanır İkincisi ise, “Örtün!” emrinin taalluk noktası başdeğil göğüstür Sayfa 130 Kısacası Nûr 31’deki Örtün! emrinin baş bakımından m n ya delaletinde

kat'iyyet söz konusu edilemez Oysaki vücup (gereklilik) ifade eden biremir için nassınhem sübûtu hem de mânâya delaleti kesin olmalıdır Nur31 Başı örtün! veya Hımarlarınızı başlarınıza örtün! şeklinde bir emir getirmemektedirKesin del let, göğüslerin örtülmesindedir Bunun başörtüsüyle yapılıyorolması başın örtülmesi için ancak zannî bir del lete vücut verir ki bununsonucu vücup değil nedb (tercihe bağlı tavır edep tavrı) olur Fıkıh usulcüleri dediğimiz metodolojistlerin tümünün ortak kabulüKur an dakibütün emirlerin vücup (gereklilik farzıyet) ifade etmediğimerkezindedir Bunun da ötesinde vücup ifade etmeye emir kipininkullanılmış olması yetmez o kipin farzıyet (gereklilik) anlamında bağlayıcılıkifade ettiğinin başka yollarla (karinelerle) gösterilmiş olması gerekir Kur’an’da kullanılan emir kiplerinin hangi anlamları ifade ettikleri fıkıhve tefsir usulcüleri tarafından uzun uzun anlatılmaktadır On ila on beş arasıanlamdan söz edilmiştir Fahreddin Râzî (ölm 606/1209) fıkıh usulüneilişkin eseri el-Mahsûl'de Kur’an’daki emir kipinin on beş anlam ifadeettiğini bunlardan sadece birinin vücup olduğunu bildirmektedir Aynızamanda bir usulcü olan İmam Gazali metodolojiye ilişkin ünlü eseri el-Müstasfa'nm 'emir' kavramını ele alan bölümünde (bk 1/737-777; 2/5-35)Kur’an’daki emir kiplerinin fıkıh açısından durumunu incelerken şunoktaların altını çizmektedir: İmam Şafiî emrin temelde iki anlam ifade ettiğini söylemiştir: Vücup(gereklilik, farzıyet) nedb (edep ve terbiye tavrı) Emir kipinin vücup ifadeetmesi sırf emir kipin kullanılmasıyla gerçekleşmez başka karinelere ihtiyaçvardır Bu karinelerin başta geleni emir kipiyle bildirilen hususun aksiniyapanların hesap ve ceza ile tehdit edilmeleridir. Gazali burada 'emrin yerinegetirilmemesinin isyan anlamı’ ifade etmesinden söz ediyor (bk 1/763) Yani emir kipi kullanılarakbildirilen bir husus eğer vücup ise (aksini yapmak haram işlemek ise) o emriçiğnemenin Allah’a isyan olduğunun Kur’an’da ayrıca bildirilmesi gerekirGazalî’ye göre emrin birkaç kez tekrarı da vücup ifade etmenin kanıtlarından biridir Eğer bu ikiözellik yoksa emrin nedb (mendupluk edep ve terbiye tavrı) ifade ettiği kabul

edilir Ve Gazali ekliyor: Ümmetin nedbe hamlettiği emirler çoğunluktadır(Müstasfa 1/773) Yani ümmetin genel kabulü emrin nedb ifade ettiği merkezindedir Gazalî’yegöre emrinvücup veya nedb ifade ettiği hususunda tartışma çıkarsatevakkuf (hüküm vermekten kaçınıp beklemek) esas alınır Sayfa 131 Gerek Gazalî nin gerekse diğer usulcülerin emir kavramı ile ilgili buanlayış vekabulleri dikkate alındığında Nûr Suresi 31 deki emrin başıörtmek anlamındavücup ifade ettiğini söylemek mümkün değildir Çünküne o emri terk edene hesap ve ceza tehdidi vardır ne de emrin defalarcatekrarı O halde emri Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz gibi 'nedb' kabul edip Örtünme sünnettir diyenler olabileceği gibi Gazalî’nin koyduğu ölçüyü işleterek hüküm vermeyenler de olabilecektirBunun ötesine geçilemediği içindir ki geleneksel kabul örtünmeyi köle hürtüm kadınlar için farz görememiş sadece hür kadınları bağlayan bir sosyalkonum göstergesi olarak değerlendirmiştir Nûr 31 ayette vücup ifade eden bir emir vardır ve o da göğsünkapatılmasıdır Başın-saçların kapatılmasına ilişkin bir emrin o ayettençıkarılması zorlama ile bile mümkün olmaz Sünnetten de buna kanıt yokturHanefî fıkhının ve fıkhî tefsirin öncülerinden biri sayılan el-Cassas (ölm370/980) Ahkâmü l-Kur'an adlı tefsirinde Nûr 31 ayeti açıklarken oradakiörtünme emrinin göğüs ve boyunları örtmeyi amaçladığını bildirmektedirCassas şöyle diyor:

Bu ayetten anlaşılır ki kadının göğsü ve boynu avrettir yabancı erkeklerin görmesi caiz olmaz(Cassas; Ahkâmü l-Kur'an, 3/461) Cassas’ın aynı yerde bildirdiğine göre t biûn(sahabe kuşağından sonraki kuşak) devri müfessirlerinin en ünlülerinden biriolan Said b. Cübeyr (ölm 95/713)e göre de saçların açılması haram değil sadecemekruhtur Demek oluyor ki başın kapatılması yönünde bir icma’ınvarlığından söz etmek de tutarlı değildir Said b Cübeyr gibi bir z tınonaylamadığı bir görüşe icma’ demek mümkün olamaz Namazda setri avretin(örtülmesi gereken yerleri örtmenin) sadece sünnet olduğunu söyleyen İmamM lik’i (ölm 179/795) de Said b Cübeyr’in yanına koymak gerekir Peki budurumda icma’ nerededir? Bu görüşlerin gerçekten Said’e ve İmam M lik’eait olup olmadığı tartışılabilir denirse o zaman şu veya bu konuda icma’ınolup olmadığı da tartışılabilir demek gerekir Bu durumda da söz varacağı yere varır: Onun-bunun dediğini deyip demediğini teftiş yerine Kur’an’abakıp çözümü orada bulalım! Böyle bakıldığında söylenecek şeyin şu olduğu kanısına varıyoruz:Vücubun başın örtülmesine bağlanması geleneksel kabullere çok uygun biryorum olduğu için tutulmuş ve kurallaşmıştır Nûr 31’den açıkça çıkan tekemir göğüslerin kapatılmasıdır Ayette geçen ‘zînet: süs’ t birini kadınınvücudu olarak değerlendirip el ve yüz dışında (bazı kabullere göre yüz dedahildir) tüm vücudun 'avret' olduğunu ve kapatılması gerektiğini söylemekbir saptırmadır Sayfa 132

Kadın vücudunun zînet olarak düşünülmesine dayanak olacakhiçbir Kuran ayetiyoktur. Bunlar, egemen anlayışın hesabına uygungeldiği için dinleştirilmiş yorumlardır İsteyen din adına bu yorumları elbette ki izler amabaşkalarının bunları din yapmasını isteyemez Din, tanrısal kitap Kur andakidir Şunu da unutmamak zorundayız: Abdest, vücudun açık havaya m ruzbölgelerine uygulanır Eller-kollar yüz ayaklar ve baş bu organlardır ve abdestbu organlara uygulanan bir temizlik hareketidir Asrısaadet’te abdesti kadın-erkek herkes toplu halde aynı yerde hatta aynı kaptan alabilmekteydi Bununörtünme emrinden önce olduğu sonradan kaldırıldığı yolunda en küçük birbeyan yoktur Olsaydı özellikle kadını baskı altında tutmak isteyenler bunuanında kayıtlara geçirirlerdi Bu sünnetolgusu da Nûr 31 deki emrin nedbifade ettiği yolunda aşılmaz bir kanıttır Burada verdiğimiz açıklamanınortaya koyduğu gerçeği Allah biliyor ya herkes de biliyor Gerçeğinaçıklanmasından başka kaygısı olmayanlar bunu itiraf ediyor siyasalhesapları gerçeğin saklanmasına bağlı olanlar itiraf etmiyor. Özdemir İnce’nin 5 Mart 2008 tarihli yazısı tam bu noktada çok önemtaşıyan bir yazı olarak öne çıkıyor Müslüman Kardeşler örgütünün kurucusu Hasan el-Benna’nın kardeşiİslam limi Cemal el-Benna'dan Kadın korunması gereken değerli bir varlıktır Örtünme vehicap buhazineyi güvence altına alan bir mücevher kutusudur söylemi hakkındagörüş soruluyor Cemal el-Benna’nın yanıtı şöyle: Kadının başını örtmesi gerektiğine dair hiçbir yerde yazılmış teksatır yokturİleri sürülen tek talep kadının göğsünü örtmesinden ibarettirNe var ki örtü çokeski bir gelenek Gelenekler ise dinden güçlü Geleneğidevam ettirebilmek adınadin kisvesi kullanılıyor Kuran dan böyle kadındüşmanı yorumları çıkaranlaröncelikle iktidarla ilgilidir Bu bir iktidarmeselesidir "Halid Fuat Alemin, La legge del Corano non impone il velo' (Kur’anyasası türbanı

dayatmaz) başlıklı yazısından birlikte okuyalım: Aksi iddia edilse de; hicap (başı örtme) hiçbir zaman İslam da birdogma yasalzorunluluk ya da dini simge olmamıştır Bunun Kuran dafiilî bir temeli yokturSözcük itibarıyla çok geniş anlamlar içeren hicabınbaşörtüsü anlamında özelkullanımı; XIV yüzyıl İslam fıkıhçısı İbniTeymiyye nin icadıdır Köleden (ya dacariyeden) farklı olarak özgürkadına örtünme kuralı bir aidiyet ve kimliksembolü olarak İbniTeymiyye (ölm 728/1327) ile çıkmıştır İbni Teymiyye Nûr Sayfa 133 Suresi 31. ayetteki genel ilkeyi ilkesel içeriğinden soyutlayarakmaksimalist(aşırı) bir yoruma tâbi tutar ve normatif bir değer yüklerAltı çizilmesi gerekenhusus bunun bir yorum olmasıdır Yorumdan kuralçıkartılmıştırO halde İbni Teymiyye nin yorumunu kendisine bırakarakgerçeğe dönmeninzamanı gelmiş olmalı artık İnsanın yorumu nezamandan beri Allah ın buyruğuoldu?" Türban konusunda dinci-İslamcı cephe yalan söylemekten gerçeğisaptırmaktanbaşka bir şey yapmıyor Her zaman olduğu gibi Türkiye ninhuzurunu kaçıran,ülkemizi ve insanlarımızı büyük kaosa sürükleyentürban fesadını Allah ınbuyruğu olarak yutturmak fitnecilik yapmaktır Pandora nın kutusu artık açılmıştır yalanlar birer birer ortayaçıkacak putlarbirer birer kırılacak ve kadınlarımız gerçekten özgürlüğekavuşacaklardır Anlamı yoruma izin vermeyecek kadar açık bir ayet konusunda iki Diyanetİşleri Başkanı anlaşamıyorsa o zaman AKP iktidarının uşağı Hacivat feylesoflarıniznine gerekkalmadan bu konuda herkes söz söyleme hakkına sahipolur." Özdemir İnce’nin bu yazısının daha açık anlamı şudur: ABDESTUZUVLARI ÖRTÜNMEYE TÂBİ DEĞİLDİR

Kur an ve sünnetin verileri abdest uzuvlarının örtünmeye dahilolmadığını göstermektedir Kaldı ki kolların dirseklere kadarının avret olmadığıyani örtünmeye dahil bulunmadığı ayrıca dile getirilmiştir Irak fıkıh ekolününbabası sayılan İbrahim en-Nehaî (ölm 96/714) bu konuyu dile getirenlerinbaşında gelir (bk Taberî; Tefsir, 18/120) İmam Ebu Yusuf (ölm 182/798)İmam es-Serahsî (ölm 483/1090) Abdullah el-Mavsılî (ölm 684/1285) İbnü Nüceym (ölm971/1563) bunlardan bazılarıdır (Bu konuda bk Ali Akın; İslamKaynaklarıIşığında GüncelKonulara Açıklama, 54) Örtünmeyi başı ve saçları içerecek şekle getirmek bir tel saç görülmemelikuralı koyarak kadının başını saç bitiminden itibaren çift bantlarla kapatmakİslam’la izah edilemez. Halkımızın sıkma baş diye tanıttığı bu kapatma İslam ile değilTalmutMuseviliği ve Pavlus Hıristiyanlığı ile izah edilebilecek birtavırdır Bir rahibekıyafetidir İslam adına bir Hıristiyanlaşma eğilimidir Sayfa 134 İsa yaşadığı sürece ona hep kötülük eden ölümünden sonra ise İsanın dininegirerek bu dini teslise oturtmayı başaran Yahudi asıllı Pavluskadının başkaları içinde konuşmasını bile yasaklıyordu İslam dünyasına bulaştırdıklarırahibe usulü baş kapatmayı da kadının ev dışına çıkmamasını da dinleştiren Pavlus’turŞöyle diyor: Kiliselerde kadınlar sükût etsinler; çünkü onlara söz söylemek için

izin yoktur;ancak şeriatın da dediği gibi tâbi olsunlar Eğer bir şeyöğrenmek isterlerse evdekendi kocalarına sorsunlar (I. Korintoslular, 14/34-35) Müslüman dünyanın kadına bakışı özellikle siyasal İslamcıların türbananlayışı Pavlus paralelinde bir anlayıştır Kadın erkeğin h kimiyeti altındaolduğunun simgesi ve belgesi olarak başını örtecektir; anlayışın esası budurPavlus bu anlayışını dile getirirken kadına karşı deta sadist bir aşağılamaifadesiyle şöyle diyor: Başı örtüsüz olarak dua eden bir kadın başını küçük düşürür Eğerkadınörtünmüyorsa saçı kesilsin Fakat saç kesmek veya tıraş olmak ayıpise örtünsünErkek kadının sureti ve izzeti olduğu için başınıörtmemelidir; fakat kadınerkeğin izzetidir Çünkü erkek kadından değilkadın erkektendir Erkek kadıniçin değil kadın erkek için yaratıldıBunun için kadın başı üzerinde erkeğinhâkimiyet alâmetine sahipolmalıdır (Korin-toslulara I. Mektup, 11/5-10) Örtünmenin şekline desenine rengine inceliğine kalınlığına aitbeyanlarınhiçbirinin dinle Kuranla sünnetle ilgisi yoktur Bu mealdekisözlerin tümü sonraki devirlerin ulema fetvalarıdır Özetlersek: Müslüman kadın başı yüzü dirseklere kadar kollarıbileklere kadarayakları dışındaki vücut bölgelerini zamanı-zemini işşartlarını iklim vecoğrafyanın özelliklerini dikkate alarak kapatır Nûr31 kapatılacak bölgelerde deaçık kalabilecek yerler müstesna kaydıyladeğişik zemin zaman ve şartlarakısacası örfe bir pay bırakmıştırMüslüman kadın yaşadığı yerin örfünü dedikkate alarak elbette ki opaydan da yararlanır Anılan ayetteki ‘İstisna edilen kısımlar hariç ifadesi Müslüman kadınınönünde bir esneklik alanı açarak onun rahatlamasını sağlamaktadır Bu istisnaedilen kısımların nereler olabileceğini gösteren en güzel ifade bizce Kaff l’in(ölm 365/975) şu sözüdür: Açılabilecek kısımlar müstesnadır ifadesininanlamı insanınyürürlükteki âdetlere göre açabileceği kısımlar demektir

(bk R zî; Tefsir, 23/206) Kaff l (Ebu Bekr Muhammed b Ali eş-Ş şî Büyük Kaff l diye anılırMüfessir Sayfa 135 muhaddis ve fakîhtir) bu ilkesel sözünün ardından kendi yöresinin detiniifade eden şu sözü söylüyor: Bu da kadınlarda ellerle yüzdür Kaff l'in bu tespiti, yaşadığı zamanın esas ilkeden ne anladığını gösterir Önemli olan ilkedirİlke ise ‘yürürlükteki detlerin dikkate alınmasıdır Örtünme emrinden ne anlarsanız anlayın bu nihayet vesâit: araçhükümlercümlesindendir Düzinelerle makaasıd: amaç hükmünçiğnenişini kılı kıpırdamadan seyredenler örtünmenin kendilerine göre birkaçsantimlikeksikliğini İslam ın biricik Allah-iman meselesi gibi gündemdetutup Müslümandünyanın yıllarını bu işle harcamışlardır Anlaşılan o kibirileri Müslümanları listenin en sonundaki vesile: araç konularla oyalamakta ve esasamaç meseleleringündem dışı kalmasını çok kurnaz bir biçimdesağlamaktadır Örtünme ile ilgili yanlışlardan biri de 'bir ayeti saklama'şeklinde ortaya çıkmaktadır Kur’an Nûr 60 ayette hayıztan kesilmişkadınların örtünmeyükümlülüklerinin kalktığını söylemektedir Bunlaraçık ve sırıtkan birteşhirciliğe sapmamak şartıyla diğer kadınların bağlıoldukları örtünmekayıtlarına bağlı tutulmazlar Belli ki Kur an bunlarıartık toplumun bir tür ortakanne kadınları olarak görmektedir Kadının namaz sırasında örtünmesi meselesine de değinmek gerekirKadının namazda örtünmesi ilmihal kitaplarında namazın şartlarından biri(setr-i avret şartı) olarak gösterilir Bu hangi vahyi beyana dayanmaktadırsöyleyen yok Örtünme bağımsız bir emirdir ve yabancı erkeklere karşıuygulanır O halde kadın yabancı erkeklerle karşılaşma durumunda kalacaksa örtünmesi namaz içinde veya

dışında gereklidir Yabancı erkeklerle karşılaşma durumu söz konusu değilsekime karşı ne için kapanacaktır? Allah’a karşı kapanma söz konusu olamaz O halde namazda örtünme meselesini iki durumu birbirinden ayırarakdeğerlendirmek zorundayız: 1. Namaz sırasında yabancı erkeklerin (namahremlerin)kadınıgörmesinin sözkonusu olduğu durum: Bu durumda kadın örtünmeşartlarına uymuş olmalıdır 2. Namaz sırasında yabancı erkeklerin görmesi sözkonusu olmayacakdurum: Bu durumda kadın namazını kadının namaz sırasında örtünmesinigiysi ile kılar Allah’a karşı örtünme söz konusu edilemez Kadın evinde-odasında bir başına namaz kılacaksa neden örtülere hürünsün! Nitekim fıkıhusulcüsü Ş tıbî (ölm 790/1388) el-Muvafakaat’ında bu konuyu değerlendirmiş vekadının namaz Sayfa 136 sırasında örtünmesini 'tahsiniyattan' yani zerafet ve estetikle ilgilihususlardan biri olarak göstermiştir Şöyle diyor: Avret yerlerinin örtülmesi namazın güzel görünmesini sağlayanhususlardandırEğer namazda örtünme mutlak bir emir (şarta) olsaydıörtünme imkânı bulamayanın namaz kılması mümkün olmayacaktı Oysaki durumbununaksinedir." (Ş tıbî; Muvafakaat, 2/15-16) Ş tıbî’nin bu açıklaması dagöstermektedir ki fıkıh kitaplarının özellikle ilmihal kitaplarının sıraladığı herşart veya rükün vahyin esas aldığı farzı veya yasağı ifade etmiyor Bu tip şartve rükünlerin büyük bir kısmı fıkıhçıların kendi metodolojileri (kenditeknikleri de denebilir) içindeki düzenlemeye uygunluğu sağlayan teknikterimlerdir Halk bunların birçoğunun Allah’ın gerekli gördüğü farzlarla ilgiliolduğunu sanır Bunun içindir ki biz ilmihallerin Kur an ve sünnete göreyenidenoluşturulmasını hayatî bir zorunluluk olarak görmekteyiz Sapla

saman birbirine karışmış Allah’ın istediği ile mezhep imamlarının ve hattamezhebin ikinci üçüncü dereceden fakîhlerinin istedikleri iç içe girmiştir Başın ve saçların örtünmesi iddia ve talebi Haçlı kurmay odaklarınMüslümandünyayı kendi içinde bölmek için kullandıkları bir oyundur. TURBANIN NİFAK UNSURU YAPILMASI Türban için 'Nifak unsuru' t birini Prof Dr Nevzat Yalçıntaşkullanmıştır Örtünme adı altında Müslüman kadının başını rahibe usulü sarıpsarmalamanın bir ayrımcılık unsuru olarak devreye sokulması 19601ı yıllaragider Fitne kotarımının patronu ABD destekçileri ise ABD’nin kullandığı‘Allah ile aldatma basını’ ve onun öncü kalemleridir Bu öncü kalemlerinbaşında hızlı ABD’ci Mehmet Şevket Eygi ile onun gazetesinde istihdamettiği Şule Yüksel vardır ABD ektiği bu fitne ve tefrika tohumlarının meyvelerini 19901ı yıllarınsonlarında Türban Misyoneri olarak adlandırdığı Merve Kavakçı ile almayıdenemiş başarılı olamamıştır Başarılı olamamıştır ama Merve Kavakçı aracılığıyla bu işe verdiğiönemi ve bu yolla Türkiye’ye darbe vurma iradesini ortaya koymayı da ihmaletmemiştir ABD’nin bu işler için kullanmak üzere CIA’ya kurdurduğu 'ABDUluslararası Din Sayfa 137 Özgürlüğü Komisyonu eliyle davet edilen Merve Kavakçı tam bir şovaracı olarak eyalet eyalet dolaştırılmış Türkiye aleyhinde konuşturulupalkışlanmıştır Merve Kavakçı Türban Misyoneri unvanı yanında ‘İnancınBedeni unvanıyla da tebcil edilmiştir Destek verenler açıklanmıştır:

Vatikan Birleşmiş Milletler ElçisiSilvano Maria Tornasi, BirleşmişMilletler ABD Elçisi Kevin Edward Moley, ABD Dinsel Özgürlükler Komisyonu temsilcisi Michael Cromartie ABDDışişleriBakanı Collin Powel Becket Fonu temsilcisi Christina ArriagaHillary Clintoneski CIA istasyon şefi ve Ilımlı İslam tâbirinin mucidiGraham Fuller vebenzerleri O kadar ileri gitmişlerdir ki Becket Fonutemsilcisi Kavakçı nın 2 Mayıs 1999da TBMM de taktığı ve Genel Kurul Salonundankovulmasına yol açantürbanı yapılan etkinliklerde özel bir cam sandukaiçinde sergilemiştir Dışarıda bunlar olurken fitne ve fesadın Türkiye ayağıda önemli denemeler yapmaktaydı Türkiye’nin dört bir yanda‘soykırımcılığını’ tescil ettirmek isteyen Ermeni güç odakları, Türkiye’dekiErmenilere türbana destek vermelerini telkin etmişlerdir Türkiye’dekiErmeniler bu isteğe çok işe yarar eylemlerle cevap vermediler ama türban mağduru edebiyatıyla öne çıkarılan bazı hanım grupları toplu halde Ermeni ayinlerine götürerek onlara destek gösterisi yaptılarVe o türbanmağduru' Müslüman hanımlar da bunu keyif ve memnuniyetlekabul edip Ermeni ayinlerine katıldılar Merve Kavakçı üzerinden oynanan oyun bu kadarla da kalmamıştır:Hazırlanan ve işletilen bir tezg hla Birleşmiş Milletler’de ABD Kongresi’ndeve daha onlarca kurumda konuşturulan Kavakçı İngiltere tarafından da elealınıp Lordlar Kamarası’nda Türkiye de din özgürlüğü olmadığı yönündebir konuşma yapmak üzere davet edilmiş ve bu konuşmayı LordlarKamarasında 2 Kasım 2000 tarihinde yapmıştır (Ayrıntılar için bk Özakıncıİblisin Kıblesi, 103-114) Tarihte bir dinin mensuplarını birbirinedüşürmek ve bir ülkeyi kardeş kavgasına itmek için böylesi vicdansız ve ahlaksız tahrikler çok azgörülmüştür 2008 yılındaki RT Erdoğan kotarımlı AKP denemesi üçüncüdenemedir ABD Bakalım bunda başarılı olabilecek mi? Allah ile aldatan dinci siyasetlerin türban meselesini Haçlı fesadınbeklentisi yönünde bir nifak sebebine dönüştürmeleri bir bilim insanı olanilahiyat Doçenti Bahriye Üçok'un, Türban dinin açık emri değil bir örftür demesi üzerine Allahilealdatma tezgâhının katilleri veya onlar adına iş yapan birileri tarafından

öldürülmesiyle başladı Sayfa 138 Yirmi yılı aşkın bir zamandır Allah ile aldatan iç ve dış odaklartarafından Türkiye’yi istikrarsızlaştırıp kardeş kavgasına itmek için kullanılan‘türban sorunu' (dikkat edilsin Müslüman kadının örtünme sorunu değil)Cumhuriyet değerleriyle baştan beri kavgalı olduğu kanaati var olan AKPiktidarı tarafından Anayasa değişikliğiile çözülmeye girişilince çözülmekşöyle dursun kördüğüm haline gelerek Türkhalkının gırtlağını sıkmayabaşladı. Çözümü beklenen bir sorun iken ve çözülebilecek iken iktidarınkimilerine göre beceriksizliği kimilerine göre ise kasıtlı tavrı yüzünden bir ‘temel bela’ya dönüştü Başka bir deyişle dikenliolduğu için şik yetimize sebep oluşturan bir yol takıyyeci AKP tarafındanmayınlandı Halk arasında bazılarının sıkıntısı yüzünden sorun oluşturan türbanAKP ninfiilî müdahalesiyle bir bölücülük ve bölünme unsuru halinedönüştü Türban AKP den önce bazı yurttaşlar için sıkıntı konusuydu AKPninmüdahalesiyle tüm halk için bir nifak konusu oldu AKP türban konusunda ilk günden beri gerilim yaratıcı karıştırıcıtahrik edicibir talihsizlik sergiledi. 3 Kasım 2002 seçimlerinin arifesindeAKP’nin en önemli kurmaylarından biri olan Bülent Arınç şu sözü söyledi: Türban bizim namus meselemizdir Bu söylem türban sorununun çözülebilirliğini büyük ölçüdegüçleştirmiştir Çünkü bu söylem özellikle başı açık kadınlar camiasında

Bizim namus zaafımız mı var bunu mu demek istiyorlar?" kaygısına yol açtı Bu talihsiz beyanınsebep olduğu gerginlik ve tedirginlik devam ederken Türk yargısının enönemli yüksek kurumlarından biri olan Danıştay da bir katliam işlendi vebir büyük yargıcımızşehit edildi Katil, dinci ekiplerdendi ve cinayetininsebebini Danıştay ın türbanakarşı çıkışı olarak ifade etti Gerilim ve kaygıbirkaç kat daha büyümüş oldu 2008 yılına gelindiğinde sorun Anayasadeğişikliği ile çözülmek istendi AKP’nin bu süreçte sergilediği talihsizlikler,eskilerinden hiç de geri kalmamıştır Bizzat Başbakan İspanya’da verdiğidemeçte Türban siyasal simge olsa ne yazar! Simge ise simge!" diyerek meydan okudu Gerilim ve tedirginlik doruğa çıktı AKP kurmayları gerilim ve tedirginliği tırmandırmayı sürdürdüler. 6Mart 2008 tarihli gazetelerde AKP’nin en önemli kurmaylarından biri ve RTErdoğan’ın baş danışmanı olan Cüneyt Zapsu, türban konusunu Türk siyaset ve medyatarihinde görülmemiş bir üslupla değerlendirdi Şunu söyledi: Sayfa 139 Başörtüsünü çıkar demek donunu çıkar demekten farksızdır(Hürriyet 6 Mart 2008)

Bu söz özellikle başı açık Müslüman-Türk hanımları camiasınca "Yanibiz donsuzmu sayılıyoruz? kaygısına yol açtı Kısacası AKP ilk gününden itibaren türban meselesini bir tahrik vekaygı unsuruolarak öne çıkarmış; konuya hep bu üslup ve zihniyetleyaklaşmıştır Bu yaklaşımtürban konusunu tam da çözülmesi beklenenbir zamanda çok kahırlı bir nifakunsuru haline getirerek Türk milletininbağrına bir hançer gibi sapladı." (T bir Ertuğrul Özkök’ündür ) AKP türban meselesinin kanlı bir geçmişi olduğunu unutmadanhareket etmelive bu geçmişin acılı izlerini silen bir siyasetle bir kardeşlikve sezgi zeminioluşturduktan sonra çözüme geçmeliydi Ne vazık ki AKPbunun tam tersinivaptı Bizzat AKP'nin başı olan kişi İspanya’da verdiğiTürban demeci’ ile yangına müthiş bir benzin döktü Yıllardan beri başlarınısiyasal bir simge olsun diye değil saf inanç kaygılarıyla örttüklerini söyleyen‘Türban mağdurları’nı yalancı ilan edercesine şöyle haykırdı: Türban siyasal simge imiş Simge ise simge Siyasal simge olsa neçıkar! Ve ip işte orada koptu RT Erdoğan’ın bu tarihî ve talihsiz demeci türbanmeselesinin çözümünün: 1. AKP ve ona eşlik edenlerce 2. Anayasa değişikliği ile 3. Türbanın dinin kesin emri namus ve iffet meselesi olduğunu iddiaederekdine yalan söyletenlerce çözülemeyeceğini kesin bir biçimdeortayakoymuştur Çözüm için çok şaşırtıcı teklifler telaffuz edilmeye başlandı Örneğinİmam-Hatipmenşeli iki yazar Ahmet Hakan Coşkun (Hürriyet) ve SevimGözay (CNN Türk)Türban sorununun çözümü için İmam-HatipOkullarının kapatılması gerektiğinisavundular. (Vatan gazetesi 17 Şubat2008) Allah ile aldatanlar İslam ın düşmanları olan Batılı emperyalistlerinde oyununagelerek baş örtme meselesini veya türbanı bir nifak (bölünüp

parçalanma) aracı halinde Türk milletinin âdeta gırtlağına tıkadılar Bir hançeredönüştürerekhalkın bağrına sapladılar Tarih önündeki görünenmüsebbipler ise iktidar partisiolan Sayfa 140 AKP ile TBMM ye girdiği günden beri ona koltuk değneği (tâbirhalkındır) olanMHP'dir. Türbanın bu şekilde dayatılmasının sonra da demin değindiğimiznifak yöntemiile çözülmeye çalışılmasının temelinde Allah rızası ve dindeğil siyasal çıkar ileerkek hegemonyasını tehlikeye atmama kaygısıvardır. Haçlı siyaset kurtları böyle bir kabulün bugünkü insanlık tarafındanyaşatılması ve yürütülmesinin insan yaradılışını zorlayacağını bilmektedirlerBu zorlamayı bir ‘öz-gürlük’ ve 'bireysel serbestlik' gibi yutturarakMüslüman kitlelerin akılcı kesimleriyle duygusal-tabucu kesimlerini karşıkarşıya getirmekte Müslüman ülkeleri istikrarsızlaştırmakta İslam’ı çirkingösterme oyunlarına da güçlü bir kanıt bulmaktadırlar Özellikle CumhuriyetTürkiyesi’ne bu yolla yaptıkları kötülük kelimelerle izah edilemeyecek kadarbüyüktür Alpaslan Türkeş’in yakın danışmanı İlham Gencer’in şu sözleri bukonuda derin bir hakikatin ifadesi olarak kabul edilmelidir: Türbanemperyalist şeytanın en son ve çok tehlikeli bir oyunudur Bunakimsehiçbir siyasal parti âlet olmamalıydı Daha önce Türk-Kürt Alevî-Sünnî diye buülkeyi böldüler Şimdi de türbanla bölüyorlar (Hürriyet gazetesi 12 Şubat 2008) AKP'nin nifak yöntemiyle çözüm tavrı Türkiye’nin dört bir yanındaistisnasız her kesimde çok derin kaygılar yarattı Birkaç örnek verelim:

İlber Ortaylı: Türkiye’nin küresel düzeyde bilim adamlarından biri olanOrtaylı ilk kez siyasal sayılabilecek bir açıklamayı bu türban konusunda yaptıve şunu dedi: Bu türban düzenlemesi Türkiye yi iç savaşa götürür (Gila Benmayor'un ‘İlber Ortaylının Söylediklerine Kulak Verelim' başlıklı yazısı Hürriyetgazetesi 12 Şubat 2008) Oktay Ekşi türbanın anayasa ile düzenlenmesini değerlendirenyazılarından birinde özetle şöyle diyor: " Beş yılı aşkın süredir dokunmadığı türban meselesine 16 Ocak2008 günü cepheden girerek üç haftayı aşkın süredir kamuoyunu bu konuyakilitleyenBaşbakan Tay-yip Erdoğan ın Türkiye yi nereye getirdiğine hiçdikkat ediyormusunuz? Türkiye daha öncekilerle kıyaslanamayacakkadar ciddi ve derin birbölünme sürecine girdi Herkes görüyor kitürban buz dağının ucudur Asılyapılacaklar geride beklemektedirNitekim Başbakan Tayyip Erdoğan zamansızbulup kızsa da kendidünyasından gelen öteki sesler gerçek niyeti ifşa ediyor Sayfa 141 "Konya AKP Milletvekili Hüsnü Tuna nın Hedefimiz kamu hizmetiverenpersonelde de böyle bir yasağın olmamasıdır şeklindeki sözü AKPGaziantepMilletvekili Fatma Şahin in -sonradan tevil etmeye kalksa da-28 O-cak 2008 günü Kamuda çalışanların türban takması konusunu bugündenkonuşmak yanlış olurÇünkü konjonktür uygun değil diye verdiği müjde(!?) AKP li İsparta BelediyeBaşkanı Hasan Balaman ın Hedefimiz kamuhizmeti veren personelde de böylebir yasağın olmamasıdır şeklindekisözleri neyi ifade ediyor?" Görüldüğü gibi Tayyip Erdoğan a yakın çevreler artık Memur da ilkve ortaöğretim öğrencileri de kapansın türü istekleri pervasızca dilegetiriyorlarTüm bunlar Türkiye düşmanlarının ellerini ovuşturarakkeyifle izledikleri birsüreç başlattı Daha önceki bölünmelerle

kıyaslanmayacak kadar ciddi bir süreç bu Çünkü içinde dine ilişkin değerlerin siyasî amaçla kullanıldığıgerçeği varSağ-sol çatışması o dönemin konjonktürüne göre yükselir dekaybolur da. Maddiçıkarlara ilişkin bölünmeler dengeler değişince uçargider Ama içine diningirdiği bölünme kuşaklar boyu kapanmayanyaralar açar Nitekimüniversitelerdeki öğretim üyeleri bölündüler Hukukdünyamızdan bölündüğünü ortaya koyan sesler geliyor Yüksek Öğretim Kurulu daha şimdidenkamplaraayrıldı bile (Hürriyet 9 Şubat 2008) Yalçın Bayer, kaygısını şöyle dile getiriyor: Ortaya şu soru çıkıyor; Allah korkusu mu erkek korkusu mu?" Daha şimdiden yaşanmaya başlanan bu tablo karşısında türbanısorgulamakzamanının geldiği ortaya çıkıyor Bir tespit yapmakgerekiyorsa türban toplumsalhayatta hiçbir zaman sorgulanmadı 1984 ten beri PKK gerçeği ile karşı karşıya; ama bir iç çatışmayaşanmadı PKK ülkeyi bölmeyi başaramadı; ama din böyle bir bölünmeye nedenolursa bir dahabir araya gelmek çok zor olabilir (Hürriyet 9 Şubat 2008)Yalçın Bayer, 10 Şubat 2008 tarihli yazısında da şu önemli gerçeğin altınıçiziyor: Bugün türbanı simge yapanların arkasında emperyalist ABD veAB var Açıkçadestekliyorlar Ama unutmasınlar ki onların hiçbir zaferiyok Yenilgiyemahkûmlar Rahmi Turan’ın kaygısı ve uyarısı şöyle: Sayfa 142

70 milyonluk Türkiye ikiye bölünmüş durumda Aslında BaşbakanErdoğan ınonun yardımcılığını yapan Devlet Bahçelinin türbansorununu gerçekten çözmekistediklerinden emin değilim Daha giriftdaha içinden çıkılmaz bir halegetirdiler Yalnız üniversitede serbestbırakılacağı söylenen türban ilerideTürkiye nin sırtında kocaman birkambur oluşturacak bundan kurtulmak içinmutlaka bir cerrahimüdahale gerekecek." Hedefleri yalnız üniversitede değil kamuda türban! AKP KonyaMilletvekiliHüsnü Tuna bunu açıkça dile getirdi zaten Üniversitelerdekılık serbest olursakamu hizmetinde yasak devam eder mi? sorusunaverdiği cevap çok net:İnşallah hedefimiz kamu hizmeti veren personelede böyle bir yasağınolmamasıdır Zamanı gelince bunlar da gündemegelecektir Demek ki zamanını bekliyorlar? AKP ve onun destekçisi MHP doğrudan düzenlemelerle laiklikilkesini delmeyeyıpratıp yıkmaya çalışıyor Laik rejimi içinesindiremedikleri açıkça belliYargıtay Onursal Başsavcısı SabihKanadoğlu uyarıyor: Bu gidiş hayırlı bir gidiş değildir Bu gidiş dinci bir dikta rejiminegidiştir Bunuönlemek her Türk yurttaşının vazgeçilmez görevi olmalıdır(Hürriyet 10 Şubat 2008) Serpil Yılmaz, Ülke Bölünüyor' başlıklı yazısında bir bilim ve iş adamıolan Prof. Dr Güntekin Köksal’ın Başbakan’a hitaben yazdığı açık mektubuyayınladı O mektupta uyarı yapan şu cümleler de var: Sayın Başbakan! Ülke bölünüyor Biz ve onlar diyorsunuz. Bu nedemek?

Tarihimizde hiçbir başbakan halka böyle hitap etmemiştirKendinize hâkimolun." (Milliyet 17 Şubat 2008) TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, dindarlığıyla bilinenyanılmıyorsam eşinin başı da örtülü olan bir iş adamımız Türban konusununAnayasa’da düzenlenmesin-den duyduğu kaygıyı şöyle dile getiriyor: Anayasa moda dergisine benzerse bunun sonu iyi olmaz Burada işsiyasetedüşüyor Siyasetçiler toplumsal uzlaşmayı sağlamak zorundalarEğer bir kaygı varsa o kaygıyı gidermek lazım Kamplaşarak bir yere gidemeyiz(Hürriyet 8 Şubat 2008) Sayfa 143 Ertuğrul Özkök, gazete okuyan hemen herkes bilir ki, AKP iktidarınaçok büyükdestek veren bir gazeteci-yazar ve basın yönetmenidir Bunarağmen türban konusundaki bozgun yaratıcı tavır üzerine deta vücut kimyasıdeğişti ve en sarsıcı uyarıları peş peşe sıraladı 1 Şubat tan 28 Şubat a kadar yazdığıyazıların neredeyse tamamı bu konuya ilişkindir O yazıların çok sarsıcılarınıkısmen özetleyerek buraya almayı tarihe not düşmek açısından son dereceanlamlı buluyoruz İşte Ertuğrul Özkök’ün birer ibret tablosu olan ‘Türbanyazıları’ serisi: 1 Şubat 2008

Gerekli uzlaşmayı sağlamadan çevre tertibatını almadan kurumlararasındamutabakatı sağlamadan anayasacılarla hukukçularlakonuşmadan ve en önemlisibunları halka açık güvencelerle izah etmedenbu işe kalkışmayın2 Şubat 2008 Ne yazık ki türban meselesi artık din istismarı olmaktan çıkıp dahada kötüsü bir din istismarı yarışma dönüşmüştür Masum bir genç kız talebinoktasını çoktan geçmiştir Bilerek taammüden geçirilmiştir Siyasiler türbanı sömüre sömüre paçavraya çevirmiş ve siyasetmeydanınınortasına fırlatıp atmışlardır Sonunda iş türban takan gençkızları üniversiteyesokmaktan çıkıp üniversiteye türban giydirmeyedönüşmüştür Artık toplumsalbir sorunu çözmüyor içimizdeki inadıhayata geçirmeye çalışıyoruz Şu halebakın AKP ve MHP milletvekilleribir nevi Davadan döneni vurun psikozunagirmişler Dava antları içiliyorBir adım sonrası silah üzerine yemin etmek. Neden? Çünkü dini istismar yarışı başlamış Herkes birbirinikolluyor Kimsegeride kalmak istemiyor." Sorun mu çözüyoruz yoksa rövanş mı alıyoruz? Bünyesinde tekkadınbulunmayan Anayasa Komisyonlarından ittifak andı içenkomiteler türbanlı kızlardan oluşan bir işgal ordusu yaratır gibi davranıyorlar Hani busorunuuzlaşarak çözecektik? CHP nin önüne rektörlerin önüne halkınönüne korkusuolan insanların önüne uzlaşmacı bir çözüm getirdiniz debunu konuşmayan mı oldu?"

Sayfa 144 "MHP de 'Ben türban kozunu senin elinden alacağım diye topa daldıOlanTürkiye nin huzuruna oldu Buyrun hepinize hayırlı olsun Gazanızda mübarekolsun Yakında üniversitenin çenesini bağlamış olacaksınız5Şubat 2008 Yarış başladı Ne diyor MHP nin önde gelenleri: Türban AKP ninelinde siyasî kozdu Onu elinden alacağız Peki onu alacaksınız ya ondan sonraki?Yaniilkokulda ortaokulda lisede türban serbestliği? Ne diyecek günügelince Onuda elinden alacağız Eee devlet daireleri? Elbette zamanıgelince onu da alacağızÖnümüzdeki seçimin startı şimdiden verildi Buyarış din istismarı ilemilliyetçilik istismarı şeklinde olacak Geçen seçiminkonusu dindarcumhurbaşkanıydı bu seçimin konusu da Müslümanilkokul önlüğü dindarmemur' olacaktır O kızları kutsal türbantaburlarına çevirip fetih ruhuylaüniversiteye sokmaya çalışansiyasetçilerin ve onların pervanelerininantidemokrat zorlamalarınıkabul edemiyorum Görüyorum ki amaçları türbanlı kızların üniversiteye girmesinisağlamak değilAsıl arzuları rövanş almak laiklerin kafasını duvaraçarpa çarpa türbanlıları üniversiteye sokmak Yani üniversite kapısından kızlar girmeyecek;onları kullanan hoyrat erkeklerin egoları intikam duyguları içeri sokulacakŞimdiyanlarına Diyarbakır ı kaybetme telaşına düşen D İ P yi de aldılarÜniversitesurlarına doğru savaş nizamında rap rap yürüyorlar 6 Şubat 2008

İş iyi niyete kalsa altında başka arzular megali idealar tarihe geçmeihtirasları olmasa emin olunuz türban sorunu üç günde çözülür Üstelik öylekanuna falanda ihtiyaç kalmaz Yapmanız gereken tek şey iyi niyetinizive uzlaşma arzunuzusamimiyetle ortaya koymaktır Bir de bu dinmeselesini daha ileriyegötürmeyeceğiniz konusunda vereceğiniz güvence Bülent Ecevit yüzde 42 oyla başbakan bile olamamıştı Hitler iseyüzde 33 oylainsanlık tarihinin en acımasız diktatörü oldu Bir siyasetçiarkasındakiçoğunluğun hesabını yaparken demokrasinin bumatematiğini de dikkate almalı Ortada derin toplumu bölen böyle büyük bir sorun varsa onu sadecearkanızdakiçoğunluğa dayanarak değil bütün ülkenin ruh sağlığınıdikkate alarak çözmeyeçalışmalısınız 7Şubat 2008 Sayfa 145 Türban sorununun çözümünde ilerlemek için önce türbanınetrafındakisahtekârlıkları yanlışlıkları temizlemek lazım Mesela türbanaizin verildiğizaman üniversitenin özgürleşeceği tezine sarılan aydınlarSanki dünyada türbanserbestisi olduğu için akademik seviyesi özgürlüğüsaygınlığı artmış bir tekİslam ülkesi varmış gibi bu palavrayı bizeyutturmaya çalışıyorlarBir de türbanı demokrasiye çıpa olarak takmayaçalışanlar Yani bunu temel birdemokratik hak olarak satmaya kalkanlarGırtlağına kadar biat kültürüne batıpda bize demokrasicilik oynayanlarİşte öyleleri türbanı bana demokratik bir hakolarak sunmaya kalkıncagüleyim mi ağlayayım mı karar veremiyorum İsteristemez üç beş köşeyazısına bile tahammül edemeyen bir kültürün üniversiteyekapağıattıktan sonra başı açık insanlara nasıl tahammül edeceğini

düşünüyorum. Kâbuslar görüyorum." "Bu sorunu ancak samimi insanlar çözebilir ve ben kimsenin bunaitiraz edeceğinide sanmıyorum 8 Şubat 2008 Büyük yalanlar tek tek ortaya çıkıyor Neydi? Zavallı kızlar türbanaizinverilmediği için okullara gidemiyor değil mi? "Buyurun Radikal Gazetesi nin dünkü manşeti Bilimselyeteneğinden hiç kuşkuduyulmayacak iki öğretim üyesininaraştırmasının sonuçları Okula gitmeyenkızlar üzerinde yapılanaraştırmanın ortaya koyduğu gerçek Bu kızların sadece vesadece yüzde li türban yüzünden okumaya gidemiyor." Soruyorum: AKP nin türban militanları ve onun destekçileri bugünekadar kızını okula göndermeyen o babaya ne söyledi? Hiçbir şey Çünkü oçekirdek kadronun' neferlerinden biri Ona Çocuğunu okula gönder demek yerine sonurejime kadargidecek bir yola giriyorsunuz." Bir başka büyük yalan da Türkiye nin ilk sivil anayasasını yapıyoruziddiası Ne yazık ki o şans kaçtı Çünkü cumhuriyetin sınırlarına dayananböyle birzihniyetle işe başlayanların sivil anayasa yapmaları mümkündeğildir Çünkü bukadar kötü bir niyetle sivil anayasa yapılamaz 1982Anayasası nı askerleryapmıştı Bunu ise Milli Görüşçüler yapacakAralarında ne fark olacak ki?

Sayfa 146 Sonunda yaptıkları anayasa şahsi bir ihtirasın bir cemaatinarzusunun ve rövanş duygusunun anayasası olacaktır İsterse dünyanın en iyi anayasasıolsun ne farkeder?" Bu zihniyetle yapılacak anayasa benim gözümde bir dernektüzüğünden farklı olmayacaktır Dedim ya anayasa kadar onu önünüze getiren zihniyetde önemliŞimdi görüyorum ki o niyet iyi bir niyet değil 13 Şubat 2008 Barbakanın konuşmasını dikkatle izledim Ben kontrolden çıkmışöfkelerdenkorkarım En büyük hatalar o ruh halinde yapılır Tabii enbüyük mantık hataları da Başbakan ilk döneminde birkaç defa yine buna benzer çıkışlaryapmış abaaltından sopa göstermişti Hortumlarını keseceğizhortumcuları açıklayacağızgibi sözler söylemişti Aradan neredeyse dörtyıl geçti hâlâ kamuoyuna onlarınkim olduğunu söylemedi Oysa bütünbilgiler elinde 2002 yılından bu yana hangimedya grubu ne kadarbüyümüş hangi ihale kime verilmiş? Bir başbakanayakışan bildiği nevarsa gereğini yapmasıdır "Başbakan demokrasiyi sadece çoğunluktan ibaret bir İstediğimi

yaparım rejimiolarak görüyor Çoğunluk her istediğini yapabilecekse,parlamentoda muhalefete,basında eleştiriye ne gerek var? Demokrasininçoğunluk zorbalığınadönüşebileceğine bugün dünden daha çokinanıyorum 14 Şubat 2008 Kürsüde Başbakan konuşuyor Beyaz gömleklerden söz ediyorYanikefenlerden idam gömleklerinden Aşağıda Bülent Arınç ağlıyorBaşka bazı milletvekillerinin gözleri yaşarmış Sahneye baksanız sanki cihatkararı alınıyorBir şehadet psikolojisi bütün sıralara yayılmış İnsanirkiliyor Nedir bütünbunlar? Başbakan savaş haleti ruhiyesine girmiş cesaret gösterileri yapıyorBu ülkenintek cesur insanı o Aklına şu soru da gelmiyor: Ya yarın birgün ona kızanbaşkaları da beyaz gömleklerini giymeye kalkışırsa neolur? Ağlayangözyaşlarıyla Başbakanı dolduruşa getiren insanlar dabunu hiç düşünmüyorBen bir Başbakanın beyaz gömlek giymepsikolojisine girmesinden çokkorkarım O ruh hali iyi bir şey değildirAma itiraf edeyim en az onun kadarbaşka bir tehlikeden de korkarım:Bir Başbakanın kara gömlek giymesindenÇünkü çoğunluk tek iradedirdiyen bir zihniyet insanı yavaş yavaş o Sayfa 147 gömleklerin asılı olduğu gardroba götürür Önce İstediğim kanunuçıkarırımdersiniz Sonra İstediğimi sustururuma gelirsiniz SonraKendimden başkakimse konuşamaz spiraline girersiniz Bu öfke niye? Başbakana şunu söylemek isterim: Geçmişte bu beyazgömlekedebiyatı benim de içimi gıcıklardı Yaştan mı nedir artık sadeceirkiltiyor Beyazgömlek sıkıntısını bu ülkenin gazetecileri de çok iyi bilirMeslek tarihininduvarları öldürülmüş gazetecilerin anılarıyla doludur Onedenle diyorum kibeyaz gömlek meselesini bir kenara bırakıp öncekara gömlek meselesinitartışalım Çünkü yakın ve açık tehlike odur

Çünkü kara gömlek sadece askeridarbeyle gelmez Hatta çoğunluğatapan siviller tarafından getirilir Kara gömleksorununu çözüp itirazkültürünü içimize sindirebilirsek bütün beyaz gömleklerçöpe giderBenim türbandan çıkardığım demokratik edep ve adap dersi budur "Türban konusu akıl almaz bir hesap ve hoyratlıkla bir hançer gibiTürktoplumunun bağrına saplanmıştır Onu oradan çıkarmak sanıldığıkadar kolayolmayacak." Artık şuna kesinlikle inanıyorum: Siyasiler türban sorununuçözemez O hasattoplamak sözü var va o da hepimizin bağrına bıçak gibisaplanmıştır Bu ülkeyiseviyorsak ilk işimiz türban sorununu siyasalhasat meselesi olarak görenlerinelinden almak olmalı İkinci adım şu:Devlet dairelerinin Meclis çatısının ilk veortaöğretimin kapılarını istersiyasi ister dini simge olarak türbana kesinlikle vesonsuza kadarkapatacak bir sosyal mutabakatı kurmalıyızGelelim Başbakana ve onunBiz yüzde 73 üz siz yüzde 27 hesabına Türbansorunu bu basitmatematikle çözülemez çözülmemelidir Türbanı isteyenleryüzde 73ötekiler azınlıkta olduğuna göre bu iş çözülmüştür hesabı tutmaz O zaman aynı mantıkla öteki sorunları da çözmeye devam edelimKürtler azınlıktaolduğuna göre Türkler istediğini yapabilir Alevilerazınlıkta olduğuna göreSünniler istediğini yapabilir Bugünündemokrasisinde böyle basit bir matematikçoğunluk hoyratlığı yok Türbanı hasat mevsiminin heyecanı ile kendinden geçmişsiyasetçilerin elindenalma zamanı geldi 16 Şubat 2008 Yüzde 46 5 zaferinden sonra ilk tayin YÖK Başkanı Bu arkadaş işeneylebaşladı? Ben türban sorununu çözeceğim beyanatıyla Sorunubırakın çözmeyi Sayfa 148

daha çözümsüz hale getirdi Yani yeni başkan işe arızalı başladı Heryeni gelendaha koltuğuna oturmadan ilk işlerinin imam hatiplerinkatsayı meselesinihalletmek olduğunu gözümüze sokuyor Türbanmarazası yetmiyormuş gibibaşımıza bir de imam hatip meselesisarılacağı şimdiden belli19 Şubat 2008 Başbakan ın son günlerde yaptığı konuşmalardan ve ona koşulsuzdestek verenköşe yazarlarından anladığım kadarıyla en çok kızdıklarışey oylamanın ertesigününde Hürriyetin verdiği 411 el kaosa kalktımanşeti olmuş Nitekim elkaldıranlardan biri o manşeti kendi terbiyesineuygun bir ifadeyle salyalı manşet olarak nitelemiş Herhalde ağzındakilerden bir bölümübulaştığı için öylegörmüştür diye düşündüm Bugün hâlâ o manşetin arkasında duruyorum Başbakan herşeyikendimleştiriyor en küçük eleştiriyi hemen şahsileştiriyor Başıaçıkkardeşlerimizin güvencesi de benim deyince herkesin güvenmesinibekliyorNiye güvensinler? Cumhurbaşkanı nı uzlaşmayla seçeceğizdeyip yüzde 46 5 igörünce bundan vazgeçmediniz mi? Türbanıuzlaşmayla çözeceğinizi söyleyipsonra olup bittiye getirmeyekalkmadınız mı? Ek 17 nci madde konusunda, birprotokolün altına imzaatıp sonra onu buzdolabına koymadınız mı? Bütün bunlardaha dünyaşandığına göre şahsi güvencelerin bir anlamı olamaz Demokrasişahsideğil kurumsal güvencelerin rejimidir Bu devirde kimse padişah değil Ne seçilmiş başbakanlar ne seçilmişkrallar nemedya, ne ordu, ne muhalefet, ne de sivil toplum örgütleri Budevirde tek padişahvar O da demokrasinin vazgeçilmez kurumlarınınkarşılıklı dengesi vekontrolü 20 Şubat 2008 Türban sorununun ele alınışındaki hoyratlık her şeyi berbat ettiBöyle bir sosyalharabe üzerine kimse zafer bayrağı çekemez Toplumhezimete uğruyor farkındadeğiller Bu aynı zamanda parmak hesabıdemokrasisinin hezimetidir Buhezimete de kaldırdıkları parmakla

türbanı zafer bayrağına çevirmek isteyenleryol açmıştır 27 Şubat 2008 Türbanla ilgili Anayasa değişikliğinin Meclisten geçtiği günün ertesisabahHürriyet şu manşetle çıkmıştı: 411 el kaosa kalktı Sayfa 149 Başbakan ve AKP nin önde gelenleri bu manşete çok sinirlenmiş Keşke Rifat Hisarcıklıoğlu nun girişimi başarılı olsa ve türbansorunu ikipartinin 'hasat' zihniyetinden kurtulup toplumun tamamınınçözümü olarakönümüze konsa Böyle bir çözüm mümkündü Üniversitedetürbana izin verirkenilköğretim ve lisede TBMM çatısı altında ve devletdairelerinde türbanı kesinlikleyasaklayacak bir uzlaşmaya imzaatılabilirdi Ne yazık ki insanların ciddi birgüven sorunu var Bu uzlaşmaöyle Baş-ba-kan ın Cumhurbaşkanının şifahisözleri ile sağlanacak birşey değil Kurumsal güvenceler yazılı teminatlar gerekir. Bugüne kadar hükümet kanadından ikna edici samimi güvencelergelmedi." Ertuğrul Özkök’ün sözünü ettiği ve Hürriyet’in manşetlediği kaosunelle tutulurgöstergeleri de var. 5 Mart tarihli Hürriyet şu haberi verdi:Hemşire oldular ama erkek eli sıkmadılar: Kayış-da-ğı ndakiDarülacezeMüdürlüğünde 8 ay boyunca bakım hemşiresi ve bakımgörevlisi eğitimi alan 50 kişi dün törenle belgelerini aldılar AB ülkelerinde çalışma hakkı dakazanankadın kursiyerlerin büyük çoğunluğu türbanlıydı vesertifikalarını aldıkları erkeklerle tokalaş-madılar Bu görüntü erkek eli sıkmayan kadınbakıcılarınerkek hastalara nasıl bakacağı sorusunu akla getirdi

İşte esas kaos bu Anlaşılan Başımı örterek okumak istiyorum" unarkası böyle gelecek: Erkek kadavrada çalışmam laboratuardapardesümü çıkaramam çünkü vücut batlarım belirginleşiyor günaha girerim vs. Sonu gelmeyecek. Hele hele birileri bunun sonunun gelmemesini istiyorsa -ki işiyor- sonu gelmezbunun. Milletin türbana serbestlik söylemini Cumhuriyet’e tuzak olarakalgılanmasının arka planında bu kaygı var Haklı bir kaygıdır bu Bazıkızlarımızın üniversiteyebaşlarını örterek gitmelerininyasaklanmasından tek Allah kulunun memnuniyetiyok. Mesele o kapınınaralanmasıyla akın edecek kaos dayatma ve taleplerin ortaya çıkaracağımanzara Yani türban diye anılan meselenin çözümü yasa çıkarmakta veyaanayasayı değiştirmekte değil dine yalan söyletme ile yürütülen tahribindurdurulmasındayatıyor Yaranın enfeksiyon noktası burada Ötekitedbirler enfeksiyon noktasınailişmek verine yaranın üzerine pomatsürerek halkı aldatmaktan ibaretSorun bir metre kumaş sorunu değilÜniversiteye başörtüyle girmek meselesi hiç değil Mertçe konuşalım: Enfeksiyon noktasına parmak basacakmıyız basmaya-cak mıyız? Buna cevap verelim Sayfa 150 Yılmaz Özdil, türban meselesini anayasayla düzenleme garabeti

sergileyen ve bunu Dinî duyarlılıkla açıklamaya kalkan AKP iktidarınaşunları sorarak bir uyarı yapıyor: Deniyor ki Araplaşıyor muyuz? Hayır Araplara haksızlık etmeyelimMeselaÜrdün Kraliçesi Raina Kuveyt doğumlu Filistinli Başı açık mı?Açık Suriye firstladysi Esma sarışın Açık Mısır first lady si SuzanMübarek? Açık Fas KraliçesiLaila Salma? Açık Kızıl saçları var Cezayirfirst lady si Emel Triki? Açık LibyaLideri Kaddafi nin top modellerikıskandıran doktor kızı Ayşe saçlarını sarıyaboyattı Eskiden siyahtıTunus first lady si Leyla bin Ali? AçıkHatta Tunus Cumhurbaşkanınınoğlu Muhammed Ali Mabrouk gizliceİstanbul a geldi Reina ya birsarışınla girerken yakalandı tam Çapkınlığa geldidemeye hazırlanıyorduki meğer eşiymiş Ya Katar? Cumhurbaşkanı oradaydı iki üç gün önce KatarEmiri’nin eşi SheikhaMozah binti Nasır el Missned Hello dergisindenfırlamış gibiydi Sophia I örenin gençliğine çok benziyor Sanırım onedenle Sophia Loren tarzı saçlarını açıktabırakan tülbent benzeri birşey takıyor Saçları kahverengi uzun beline kadariniyor Saddam ın ilk eşiSacide açık İkinci eşi Samira açık Kızları RanaRaghad Hala açıkGelinleri de Rahmetli Arafat ın eşi? Süha Arafat açıkBirleşik ArapEmirlikleri Başbakanı ve Dubai Veliaht Prensi Şeyh MuhammedbinRaşid el Maktûm un eşi? Ürdün eski Kralı Hüseyin in üçüncü eşindenenbüyük kızı Bu nedenle hem Dubai Prensesi hem de Ürdün PrensesiSporcubinici Üstelik öyle böyle sporcu değil 2000 yılında AvustralyaSydney de yapılanolimpiyatlara Birleşik Arap Emirlikleri adına katılanmilli sporcu Kadınhaklarının ateşli savunucusu Arap kızlarının umuduPrenses Haya AçıkAnlaşılan o ki bunlarda imam hatip liseleri yok Nasılgiyineceklerinibilmiyorlar!" (Hürriyet 10 Şubat 2008) Prof Dr Nevzat Yalçıntaş’tan gelen bir açıklama da düşündürücüdürTürban sorununu çözme söylemiyle Türkiye’ye nasıl bir oyun oynandığını eniyi gösteren açıklamalardan biridir. Dindarlığı eşinin başının örtülü oluşuylabilinen ve AKP’nin kurucularından biri olan ancak 22 Temmuz 2007seçimlerinde RT Erdoğan tarafından liste dışı bırakılan Yalçıntaş şöylediyor: Türban sorunu ithal bir sorundur Konu Türkiye ye bir nifak gibi

sokuldu. Nifakfitnedir Fitne ise adam öldürmekten daha kötü bir şeydirAnkara yakınlarında Sayfa 151 yapılan gizli toplantıda denizaşırı müttefiklerimizle Batılı gazetecilerüst düzeysubaylara ve ilgili devlet birimlerine brifing verdilerTuğgeneral Sami Karamısırbana anlattı Orada bir sualin cevabınıverirken İran daki olaylara dikkat çekildi (Hürriyet 10 Şubat 2008) Haçlı stratejistler Kur’an’ın emri olan örtünmeyi Kur’ansal ruhundanuzaklaştırarak Bir tel saç görünürse yetmiş yıl yanarsın Pavlus engizisyonutehdidiyle, rahibe kıyafetine dönüştürerek ve başını örtmeyenleri ‘İslam dışı’görme ve gösterme tehditleriyle yarattıkları kaos ve kavga yüzünden hemkadınlarımıza kötülük ettiler hem de Türkiye’ye Özetleyelim: Siyasal İslam ın savunduğu tesettür İslamîhassasiyetlere değilHıristiyanî hassasiyetlere uygundur ve bu şekliyle birHıristiyanlaştırmatemayülünün göstergesidir Zaten bu gösterge bununyıllarca siyasal istismarını yapan AKP Genel Başkanı RT Erdoğan tarafından da dolaylı birbiçimde ifadeedilmiştir Erdoğan İspanya da verdiği ünlü demecindebugünkü türbanın birsiyasal simge olarak alınmasının kimseyiilgilendirmediğini ifade ederek türbanbayraktarlığı yapan siyasetlerinesas niyetini ve arka planını ortaya koymuşturDördüncü Bölüm ALLAH İLE ALDATMANIN TİCARET MEYDANI

Sayfa 152 ALLAH İLE ALDATANLARIN BAŞ PUTU: DÜNYALIK

Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah ın yolundan geri çevirirler." (Kur'an, Tevbe,34) Türk halkı insan onuruna insanın ölümsüzlüğüneyakışmayan iğreti değerlere ‘dünyalık’ der Dünyalık ölümlü gönül bağlamaya değmeyendemektirMal da yalan mülk de yalan Var biraz da sen oyalan diyenölümsüz Yunus Emre’nin torunlarına yakışan bir deyiştir dünyalık İslam’ın Türkmen yorumunun yarattığı Anadolu Hümanizmi ve onunaşılamamış lirizm ustası Yunus’un hayat anlayışında insan yalnız paylaştığışevlerin sahibidir;yığdığı şevlerin değil O halde, esas sahip olan,paylaşandır biriktiren değilPaylaşabilen sevebilendir ve sevebilmeninmutluluğunu tatmak pavlaşabilmekleelde edilir. Kur’an şöyle diyor: Sevdiğiniz şeylerden bol bol vermedikçe sonsuzluk ve mutluluğaeremezsiniz (Âli İmran 92) Bir Muhammedi vicdanının dünyalık karşısındaki tavrının nasıl olmasıgerektiğini gösteren ölümsüz söz ve anekdotlara sahibiz Bunlardan bir taneside Mevl na Sayfa 153 Celaleddin’in can yoldaşı Şems-i Tebrizî’ye aittir Şöyle diyor TebrizliŞems (ölm 645/1247): Benim hiç kimseden dünya ile ilgili bir isteğim yoktur Bende ancak

HzPeygamberin armağan kabul etmesi âdetine uygun davranıştabulunma arzusuvardır Senin içi altın dolu şu kalede yüz binlerce altın vegümüşün olsa da onları başına saçsan ben aşağıdan senin yüzüne bakarım Eğer alnında birışıkgöğsünde bir niyaz aydınlığı göremezsem o altın ve gümüşler banagöre gübreyığınından başka bir şey değildir." (Şems Makaalât, 1/194)Kur’an insanların birlik ve paylaşım ahengini parçalayan sebebin bağyolduğunu söylüyor Kur’an’ın temel kavramlarından biri olan ve bozulma parçalanmakıskançlık azgınlık didişme ezme sömürme gibi anlamlar taşıyan bağy Allahile aldatanların bir numaralı zaafları veya illetleri olarak gösteriliyor. Kur’an bize şunu da öğretiyor: Bağyın psikolojik zemini hırs yanidoymazlıksosyolojik görünümü ise zulüm saldırı sömürü ezme vebozgunculuktur İnsanoğlu hırsını tatmin için başkaları üstünde hegemonyakurmak istemiş bunun en geçerli yolu olarak da madde üstünlüğünügörmüştür Ne ilginç talihtir ki anılan hegemonyaya karşı çıkanların zafer yoluda madde üstünlüğünü sağlamaya bağlandı Böylece insanlık bünyesinde,ekonominin tarihe ve ideye (imana) egemenliği hem hırsına yenik düşenlercehem de onlara antitez olanlarca savaş alanının tek gerçeği haline getirildi Ekonominin tarihe ve ideye üstünlüğünü şöyle veya böyle kabulinsanlığın bahtını kararttı Hırs iblislerinin tek değer ve tanrı haline getirdikleri malputu onuyıkmak isteyenlerin de putu oluverdi Tezin ve antitezin putukorkunç bir kader oyunuyla aynileşmişti Bugünkü dünyaya bakarsanız buputun tam materyalizm olan komünizmle pratik materyalizm olankapitalizmde aynı kudret ve saygınlık burcuna oturtulduğunu görürsünüzBunun içindir ki komünizm de kapitalizm de insanlığın beyninde habis birerurdur Kapitalist emperyalizmin kurnaz çocuklarından İngiliz devlet adamıChurchill bu gerçeği açıkça itiraf etmiştir Şöyle diyor: Komünizm sefaletlerin eşit paylaşımı kapitalizm ise nimetlerinadaletsizpaylaşımıdır

Sayfa 154 Toplumların çöküşlerini bir yaradılış zorunluluğu haline getirenler malputunun azdırdığı insanlardır ki Kur’an onlara mütref (servet ve refahlaşımarmış olanlar) demektedir. Mütrefler insanlık suçu işlemeyi hayat kuralıhaline getiren insan emek ve terini sömüren canavarlardır Kur’an onları kendiiddiaları ne olursa olsun 'dini yalanlayanlar' olarak adlandırır (M ûn Suresi) Hemen söyleyelim Kur an mal ve parayı hayatın biricik veya egemendeğerisayanların dini olamayacağını açıkça söylemektedir Bu Kuransalgerçek dikkatealındığında insanları sömürmek için Allah ile aldatandinciliğin adının tamtersine, dini-imanı yoktur. İslam Peygamberi tehlikeye şöyle dikkat çekmiştir: Her ümmetin bir bozgun sebebi vardır Benim ümmetimin bozgunsebebi demaldır Kişinin mal ve gurura düşkünlüğünün dinine getirdiği zarar sürüiçine dalmış kurtların koyunlara getireceği zarardan daha büyüktür Allah a yemin ederim ki ben sizin için fakirlikten korkmuyorumSizin adınızabeni korkutan şey şudur: Sizden önceki topluluklar gibidünya nimet veimkânları önünüzde birikecek ve bu nimetler yüzündençekişme ve didişmeyegireceksiniz de önceki topluluklar gibi

mahvolacaksınız Ve aynen böyle olmuştur Mal putunun zehirini kusmaya başladığı hengme olan Halife Osman devrinin dünya malı doymazlığını gören büyük birsahabi Abdurrahman b. Avf şöyle diyordu: Bizler zorluk ve ıstıraplarla denendik sabredebildik de, bolluk verefahladenenince başarılı olamadık (İbn Mübarek; Kitabu'z-Zühd, 182) Bir başka büyük sahabî İbn Mesud mal putunun sendelettiği kitleye şöylesesleniyordu: Siz bugün namaz ve benzeri ibadetlerde Muhammed insahabîlerinden dahailerdesiniz; o ibadetleri daha çok yapıyorsunuz amaonlar sizden çok dahahayırlıydılar Çünkü onların sizden bir farkı vardı:Dünya malına karşı sevgilerisizden az sonsuzluğa sevgileri sizdenfazlaydı (Aynı kaynak 173) Mal putu ile din istismarını birlikte kullanabilecek konuma gelmişkadroların vesiyasetlerin egemen olduğu bir toplum cehennemini dahabu dünyada kendieliyle kurmuş demektir Allah ile aldatanların âdetacenneti haline gelmiş Sayfa 155 Türkiye Allah ile aldatan dinci odakların sermaye ve serveti deellerinegeçirdikleri bir ülke olmuştur Bu demektir ki eğer Türkiye şöyleveya böyle bukahır tezgâhını dağıtamaz ise Yunusların MevlânalarınHacı BektaşlarınMustafa Kemal in ülkesi karanlığa yenik düşerek birdünya cehenneminedönecektir Haçlı emperyalizmin BOP ve Ilımlı İslam

gibi şeytan atığı projelerleTürkiye yi getirmek istediği yer de budur DÜNYALIK TUTKUSU DİNİN İNKÂRIDIR İnsan yalnız hürriyet vasıtası olarak servete sahip olmalıdır; servete esir olmak için değil Gazi Mustafa Kemal Atatürk Allah ile aldatanlara en ağır tokatlardan biri Kur’an’ın M ûn Suresi’ndengelmektedir Allah ile aldatanlar o surenin Arapça telaffuzunu her yerde hemde 'namaz suresi’ diye öğretirler ama ne anlama geldiğini ne demekistediğini asla öğretmezler Çünkü o suredeki muhteşem mesajın bilinmesihalinde Allah ile aldatanların ‘dini dünyalık toplamaya uyarlayan oyunları’tarumar olur Allah ile aldatmanın yarattığı kriz faturalarının böylesinekabarık olmasının arkasında M ûn Suresi ihlalleri var Yani çalma-çırpmahaksızlık hırsızlık düzenbazlık riyak rlık ve kamu imk nlarınınyağmalanmasıyla kamu görevlerinin savsaklanması Mâûn Suresi iki zulme savaş açıyor: Kamu malları talanı riyakârlıkBu kısa ama sarsıcı surede şunlar var: 1. Dinin inkârı bir söz meselesi değildir bir fiil ve davranışmeselesidir Dinisözle ikrar edenler hatta övenler hatta onunsavunuculuğunu yapanlar bilebazı fiilleri yüzünden o dini inkâr edenlerarasına girebilirler2. En büyük ve en yıkıcı din inkârı olan bu yalanlamaşeklinin belirtileri anabaşlıklar halinde ikidir: Birincisi kamu hak ve

imkânlarının ait oldukları Sayfa 156 yere ulaşmasına engel olmak; ikincisi de ibadetleri şov aracı yaparakdineriyakârlığı sokmak Kamu hak ve imk nlarının yerine ulaşmasına engel olmanın da biri aktifengelleme, biri de pasif engelleme olmak üzere iki türü vardır Aktif engellemede, kamu malı çalınır-çırpılırçarçur edilir; buna engel olacak mevzuat düzenlemeleri yapılmaz Pasifengelleme ise yanlışlıklara seyirci kalmak suretiyle sergilenir Türkiye’dekamu hak ve imk nlarının talanında bu iki yol birlikte işletilmektedir İbadetlerin (surede namaz örnek gösterilmiştir) gösteri aracı yapılmasısuretiyle dine riyanın sokulmasına gelince son çeyrek asırda bunun göstergesisayılacak tablolar sokaklara yayılmış ekranlara yansımıştır En büyük göstergelerinden biri de ticarî mabetlerin (altlarında veyayanlarındadüzinelerle işyeri ve dükkânın sıralandığı sözde camiler) heryıl binlerle ifadeedilecek artışıdır Halkımız şunu bilmelidir: Hz Peygamber bu tür bir cami artışınınümmeti için birfelaket habercisi olduğunu açıkça söylemiştir Bu ticarîmabetlerde İslam’ın temel kabullerine göre ibadet yapılamayacağını da buhalk bilmelidir M ûn Suresi’ni bir kez daha hatırlar dinden Kur’an’ınanladığını anlar ve olaylara vahyin gözlüğüyle bakarsak Türkiye de din ve

İslam adına büyük ölçüdedindışılık sergilendiğini söyleyebiliriz Bumaskeli dindışılığın baş tahrikçileri hatta bir anlamda koruyucuları ne yazıkki bazı siyasetçilerdir Bunlara halkın vekili demenin mümkün olupolmadığını düşünmek için bile yapılacak epey iş vardır İlki şu:Dokunulmazlık denen o ne anlama geldiği malûm zırhı üstlerindenatmalıdırlar M ûn Suresi’nin tokatına müstahak olan grupların ikincisi iş ve servetçevreleridir Bunlar M ûn Suresi’nin hem aktif hem de pasif ihlalcileridir Mûn Suresi’nin üçüncü sıradaki ihlalcileri daha çok pasif ihlalde bulunanaydınlardır Onlar da az veya çok M ûn tokatı yiyeceklerdir Esas görevleri veonurları uyarı olan bu insanların ne yazık ki büyük bir kısmı birçok ihlale yaseyirci kalmakta yahut bizzat katılmaktadır Sayfa 157 M ûn tokatının en ağırlarından birini yedikleri halde kutsal maskelerarkasına saklandıkları için fazla dile düşmeyenler ise İslam dışı bir t birle ‘dinadamları’ diye anılan zümredir Bunların istisnaları da kuralı bozama-maktadır Din adamları denen zümrenin (büyük kısmı aynı zamanda siyasalve ekonomik din ticaretinin içindedir) M ûn tokatı yiyenleri hem sapmak hemde başkasının sapmasına sebep olmuş olmak suçundan hüküm giyeceklerdirÇünkü bunlar M ûn Suresi’nin gereğini yapmamakla kalmamış yapılmasınagiden yolun işlemesine de engel olmuşlardır Ben bunlara çifte kavrulmuş

mücrimler diyorum. Yaklaşık 450 milyar dolar borcun Türkiye ye vurduğu tokatın esasıbakımındanbir Mâûn tokatı olduğunu artık anlamak ve esas belanınharam lokma belası olduğunu itiraf etmek zorundayız. ALLAH İLE ALDATANLARIN KAMU HAKKI TALANI Mal ve mülk bana ağırlık veriyor duyuyorum İnsanın serveti kendi manevî şahsiyetinde olmalıdır Ben büyük milletime daha neler vermek isterim! Ben, gerektiği zaman Türk milletine büyük armağan olarak canımı vereceğim Gazi Mustafa Kemal Atatürk

24 Ağustos 2001 tarihli Star gazetesi köşe yazımdaki bir cümle Türkilahiyat literatüründe ilk kez telaffuz edilen çok sarsıcı bir cümle idi Busarsıcı cümle ertesi gün Milliyet gazetesinin sayfalarına taşındı ve Diyanetİşleri Sayfa 158 başta olmak üzere bazı din ulemamızın görüşleri alındı Sarsıcı cümle şuidi: Hz Peygamber kamunun haklarına mallarına musallat olanlarıncenazenamazlarını kılmazdı Bu Muhammedi tavır; Türkiye yiyönetenlere siyasetçiler-imize kamu mevkilerinin su başlarındabulunanlara ibadetleri şov aracı yapanlara ithaf olunur." Başta Diyanet mensupları olmak üzere ulemamızın bu sarsıcı cümleyecevapları şu oldu: Biz böyle bir şey görmedik böyle bir şey olamaz Diyanet İşleri eski başkanlarından Tayyar Altıkulaç bir de eklemeyapıyordu: Önemli bir iddia Böyle bir iddiayı ortaya atmak okuyucuyahoş gelebilir amaKaynağını gösterebilir mi? İşin esasını Diyanet de biliyor ulemamız da Ancak İşte Diyanetin veulemamızın takıldıkları nokta bu 'ancak' sözcüğünden sonrası Gulûl (kamu malı talanı) suçunun cehenneme götüreceğini gösterenKur’an ve sünnet dayanaklı bilgiler Buhari başta olmak üzere (bk Buharı meğzî Hayber bahsi) hemen tüm hadis ve siyer (Peygamberimizin hayatınıanlatan eser türü) kaynaklarında yer alır Fıkıh kaynaklarının çoğunda da bubilgiler vardır Bu bilgiler Büyük Günahlar (el-Keb ir) konusunu işleyeneserlerde de yer almaktadır (Örneğin İbn Hacer el-Heytemî'nin ez-Zevcir'inde) Ünlü muhaddis-fakîh İbn Hemmam (ölm 211/826) o dev eseri el-

Musannefte bize bildiriyor ki, Hz. Peygamber kamu malından ikidirhemlik bir miktarı çalanEşca’lı sahabîsinin cenaze namazınıkılmamıştır (İbn Hemmam; el-Musannef 5/244) Hadis ve fıkıh alanınınönemli isimlerinden biri olan İbnü l-Kayyım el-Cevziyye (ölm 751/1350)ise İslam düşüncesinin zirve kaynaklarından biri olan eseri Zâdü l-Mead'daşunu bildiriyor: Hz Peygamber kamu malı çalmış kamu hakkına tasallutta bulunmuşolanların cenaze namazını kılmamıştır (Z dü’l-Mead Beyrut 1981 baskısı1/515 3/107-108) Olayı İbnü’l-Kayyım’ın sözcükleriyle verelim de ‘kaynaksıkıntısı’ (!) çekenlerin ufku açılsın: Bir harp sonrasında Hz Peygambere: Filanca falanca şehit oldu diyetekmilverdiler O bunlardan birisi için şöyle dedi: Hayır! İşte o dediğinizkişi şehit Sayfa 159 olmamıştır Ben onu cehennemin içinde görüyorum Sebebi de kamumallarındançaldığı bir giysidir Hz Peygamber bunun ardında Hattaboğlu Ömer i çağırarakşu talimatı verdi: Git ey Hattab oğlu git deinsanlara şunu duyur: Cennete yalnızye yalnız müminler gidecektir(Ayrıca bk Müslim, iman; İbn Hanbel Müsned 1/30, 47) Peygamberimizin Ömer’e söylediği söz kamu malı hırsızlarının müminniteliğini yitirdiklerine kanıt olarak değerlendirilmelidir Nitekim M ûnSuresi’nin söylediği de budur. İbnü l-Kayyım devam ediyor: " Hayber seferi sırasında ölen birinden söz ettiklerinde Hz Peygamberşöyle buyurdu: Arkadaşınızın cenaze namazını siz kılın ‘ Bu sözü duyansahabîlerin yüzü renkten renge girdi Bunu gören Hz Peygamber dedi ki: 'O arkadaşınızkamumallarından bir miktar aşırmıştı Sebep işte budur Bunun üzerinesahabîler ölen adamın eşyasını karıştırıp baktılar; bir de ne görsünler

Yahudilerden ganimet olarak ele geçmiş bir deri pabucu aşırmış “ (Olay içinayrıca bk İbn Hanbel; Müsned, 2/213; Ebu Davud hadis no: 2712; H kim,2/127) Son söz şu: Tanıklığı gizlemeyin! Onu gizleyen kalbi günaha batmış/kendikalbine kötülüketmiş biridir Allah yapmakta olduklarınızı çok iyibilmektedir (Bakara, 283) İslam din ve imanının insan hayatına ruh ve ufuk verecek en ciddîmesajları bu dini temsil iddia ve hatta göreviyle ortada olanlar tarafındansaklanmakta savsaklanmakta veya saptırılmaktadır Bu hayatî mesajlar yerinekitlelere avutucu uyutucu birtakım ‘dinleştirilmiş uydurmalar ve yapaykutsallar’ dayatılmaktadır Halk, Allah ile aldatılmaktadır Siyaset medya vehatta devlet bütün bunlara seyirci kalmaktadır

Sayfa 160 ALLAH İLE ALDATMANIN TİCARET BİLANÇOSU Allah ile aldatarak soygun vurgun veya hileli kazanç kapısı açmakbaşlangıçta çok masum dinsel duygusallıklar halinde başladı Dükk nlarınüstüne hacı bilmem kim' diye yazmak bunun tipik ve ilk örneğidir Ve Anadolu’da boldurSiyaset dinciliğinin gelişmesine paralel olarak dükk nlara iş yerlerineşirketlere dinsel adlar verildi tanıtım ve teşhirlere dinsel motifler egemenkılındı Bir baktınız hurdacı dükk nının üstünde Miraç Hırdavat levhası asıldı Yan yana getirilen kelime ve kavramlara dikkat eder misiniz, miraç ve hırdavat Allah ilealdatma, en masum ve en saf halinde bile güzellikleri katleden bir cellat' gibi iş görüyor Üçüncü aşamada dinsel kabuller (doğru veya yanlış) birer ticarî reklam(hukuk açısından haksız rekabet) unsuru olarak kullanıldı Halk arasındaözellikle bedava reklam alanı gibi kullanılan camilerde cami avlularında

"Filan margarine domuzyağı katıyorlarmış veya "Kullandığımızkolonyalarda alkol varmış paramızlaharama âlet oluyoruz Ama yakındaalkolsüz kolonya çıkacakmış lafları dolandırıldığında arkadan bir dinci tüccarın margarininin veyakolonyasının piyasaya çıkacağını bekledik. Alkolsüz kolonya aldatmacası bu aldatmaların en iğrençlerinden biridirAlkolsüz kolonya dendiğinde bunun arkasından birilerinin yeni marka birkolonya çıkaracağını ve bunun reklamını sıfır harcamayla din üzerindenyaptıklarını herkes anladı ama kimse çıkıp sormadı veya söylemedi ki İslamalkolün içilmesini sadece bunu yasaklıyor İlaç temizleyici deodorant parfümhalinde kullanılan alkol ile İslam’ın bir alıp vereceği yok Ne demek alkolsüzkolonya?! Helal gıda kalpazanlığı bir diğer aldatma şeklidir İslam fıkhına yalansöyleterek Hıristiyanların kestikleri etler yenmez sloganıyla Müslümanları aldatıp hijyen kurallarına uymadan kesilmiş kaçak etleri İslamî kurallara görekesilmiş veya helal gıda teranesiyle hem de daha yüksek rakamlarla satanlar Allah ilealdatmanın sokakları dolduran simsarlarından sadece bazılarıdır Oysaki değil bir mezhebin fetvası bütün mezheplerin ittifakıyla Ehlikitapdiye anılan Yahudi ve Hıristiyanların kestikleri etler hiçbir kayıt ve şartaranmaksızın helaldir; yenir. Yeter ki kesilen hayvan eti yenen yani helal birhayvan olsun. Bu gerçek halktan saklanarak ‘helal gıda’ veya ‘İslamî usullekesim’ üç kağıtçılarına vurgun imk nı hazırlanmaktadır Sayfa 161

Allah ile aldatma vurguncuları ‘helal’ kavramını kesim şekliylebelirlerken başkalarının hakkına tecavüzün bir haram-laşma sebebi olduğunaasla değinmezler Bundan daha kötüsü onların aldatmalarına maruz kalan halkda bu gerçeği onlara asla hatırlatmaz Onlar soymaya halk da soyulmayadevam eder. Hürriyet gazetesi yazarı ekonomist Ege Cansen, 22 Mart 2008 tarihliyazısında bu ‘helal gıda’ kalpazanlığına Helal Gıda Haram Kazanç başlığıyla şöyle dokunuyor Bir süredirbazı kişi ve kuruluşlar et ve gıda şirketlerine 'helal et' veya 'helalgıdasertifikası vermek gibi üfürük işle rant elde etmenin yollarınıdöşüyorMâide Suresi nin 5 ayetine göre kitap ehlinin yiyecekleri vekestikleri hayvanlarbize helal bizimkiler de onlara helaldir Hıristiyan ınkestiği et yenilirHıristiyanların kestiği et dahi Müslümanlara helal iseayrıca bir helal etsertifikası icat etmenin İslami açıdan bir safsata olduğuortaya çıkmıyor mu? Safsatanın sertifikası olur mu? İsteyen firma eğer pazarlama açısından gerekli görüyorsaürünlerinin üzerinehelal damgası vurabilir Ama bunun sertifikası olmazÖzel kuruluşların helal etsertifikası vermesi rant yaratmaktadır Helal etsertifikası vermek dini ticareteâlet etmektedir Karşılığında alınacakparanın adı da İslamî rant olurEge Cansen'e bir ilave yapalım: Böyle birparanın adı ‘İslamî rant’tan çok 'Allahüzerinden rant olur ki haramın enberbat şeklidir Dördüncü aşamada artık iyice pervasız bir tarza geçildi: Doğrudandoğruya Allah’ın Peygamber’in dinin İslam’ın imanın adlan kullanılarakaçıktan para toplanmaya başlandı Bu vurgunun ilk gerekçeleri arasında Allah için yayın yapmak huzur için İslamî televizyon kurmak, hem din-i mübin-iİslam’a hizmet etmek hem de müminlere faizsiz kazanç sağlamak vs yalanlarıvardı Şeriat vurguncuları başlarına birer Esselamu aleyküm bismillah eklenen Allah ile aldatma sloganlarıyla yaklaştıkları Müslümanların kasalarını ve keselerini

boşaltıp aileleri adına şirketler kurdular Bunlar içinde en büyük parsayı aynızamanda tarikat şefi olarak icrayı faaliyet gösteren vurguncularla bunlarınelverip tavsiye ettiği ikinci dereceden 'efendiler-putlar’ götürdü Bunlar başefendinin ya oğlu ya damadı yahut da postunu bırakması düşünülen Allah ilealdatma ortağıydı Oluk gibi paralar akıtıldı Türkiye soyuldu, yetmedi. Almanya baştaolmak üzere Avrupa ülkeleri turlanarak Allah ile aldatılan binlerce insandançuvallarla dövizler toplandı Sayfa 162 Sonra bir gün geldi baktılar ki Esselamu aleyküm bismillah..." diyeyaklaşarak kan emenlerin ‘İslam’a hizmet Müslüman’a huzur aynı zamandafaizsiz helal kazanç’ diye topladıkları paralar uçup gitmiş geriye sadeceşarkıcılara tiyatrocu hanımlara alınan hediye cipler lüks arabalarla bol bol‘sabır’ tavsiyeleri kalmış İslam’a hizmet ve Müslüman’a huzur için kurulan ‘İslamî televizyonlar’(!) da ise yirmi dört saat hatun oynatan programlar istilası egemen olmuş Bu gidişin nereye yöneldiği kitleyi ve dini nerelere götürebileceği elbetteki aklı başında kamuyu dünyayı tanıyan insanlarca kestiriliyordu Ne var ki, buinsanlarınkurnazlıkları yerinde idi ama vicdanları yerinde değildi Sesleriçıkmadığı gibi bu gidişi hızlandırıcı tavırlar sergilemekten de geri kalmadılarTarihin en büyük dinci soygunu sayılan bir olayı bir kez daha hatırlayalım:26 Ocak 2004 tarihli Der Spiegel dergisi Almanya’da yaşayan MüslümanTürk işçilerden 5 milyar Euro tutarında bir şeriat vurgun yapıldığını bildiriyordu. DerSpiegel in haberindeki ayrıntıya göre Kombassan Yimpaş ve Jet-Pa gibi,

Allah ile aldatan dinci şirketler Faiz haramdır paraları bize verin sizekârdan pay verelim diyerek Müslüman Türk işçilerden akıl almazmeblağlarda paralar toplamışlardır Bırakın k rı kendileri bile geri ödenmeyenbu paraların ne olduğu Alman hükümetince de araştırılıyor Haberi Türkiye’de gündeme getiren Cumhuriyet gazetesi şunlarıyazıyor: Yüz binlerce Türk en ağır koşullarda çalışarak biriktirdiğiyaklaşık 5 milyarEuro yu günahsız gelir aldatmacasına kanarak şeriatekonomisinin karanlıkdehlizlerinde yitirdi Alman savcılıklarıncayürütülen soruşturmalarda, buparanın uluslar arası tin an s ağı içindeortadan kaybedildiğine dikkat çekildiDarmstadt ve Köln savcılıkları Kombassan Yimpaş ve Jet-Pa gibi şeriatçısöylemlerle ortayaçıkan şirketlere yönelik soruşturmaları derinleştirdiSadece DarmstadtSavcılığında bu tür olaylarla ilgili 50 den fazla suçduyurusunda bulunulduğubildiriliyor Köln Savcılığının şeriatçıdolandırıcılarla ilgili yargının Türkiye yedevrinin araştırıldığı da haberverildi (Cumhuriyet, 25 Ocak 2004) Son yıllarda basının en sıcak gündem maddesi halinde manşetlereçıkardığı ana konuların başında Allah ile aldatarak soyan dinci vurguncularailişkin haberleri görmekteyiz İşte birinci sayfada 9 sütuna çekilmiş birmanşet: BİZİ CAMİDE SOYDULAR" Sayfa 163 Ve haberden bazı satırlar: TBMM komisyonuna bilgi veren İslamî holding mağdurları inanç

sömürüsüylekandırıldıklarını söylediler Mağdurlar şöyle konuştu: Bizleberaber camiye gelipnamaz kıldılar Aynı seccade üzerinde oturdukkonuştuk. Bizi camide soydular." Aynı gazetenin aynı konuyla ilgili bir başka manşeti: 15 Milyar Avroluk Yeşil Hortum Ve haberden birkaç satır: ATO başkanı Sinan Aygün holding şapkası giymiş dolandırıcılarınfaizsizkazanç temasıyla dinsel referanslar kullanarak 300 bingurbetçiden hortumladığı paraların ikinci büyük finans soygunu olduğunu söyledi ATO Başkanı Sinan Aygün şöyle devam ediyor: Yerinden kalkan holding kurdu Faizsiz helal kazanç diyerek halkıkandırdılarYurtdışındaki halkımızın alın terini yıllardır hortumladılarBu şekilde faaliyetgösteren 74 şirketin banka kayıtlarına para toplayanaracılarının kimliklerineulaşılamadı Her mağdurdan ortalama 90 milyarlira toplanmış CAMİDE ALDATMAYA YENİ BİR ÖRNEK Allah ile aldatmanın en yaman örneklerinden biri de 2005 Ramazanındayine bir ‘İslamî Holding’in baş elemanı tarafından sahnelendi 14 Ekim 2005 (10Ramazan) tarihli Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında şu manşetlekarşılaştık: İslamî Sermayenin İçyüzü Haberden birkaç satır okuyalım: "Almanya da bir camide İslamî televizyon kurmak amacıyla yapılan

senet satışı için namazın ertelendiği ortaya çıktı Avrupa da çalışan Türkyurttaşlarının diniinançlarının kullanılarak yeşil sermayeye dönüşümübelgeleriyle ortayakonuldu İslamî sermaye ortaklığı ile kurulan ancakortaklarının pay alamadığı iddiasıyla dava açtığı Kombassan Holding Yönetim Kurulu BaşkanıHaşimBayram m Almanya da bir camide İslamî bir televizyonunkurulması için paratopladığı ortaya çıktı Sayfa 164 Kanal D de yayımlanan 32 Gün Kombassan Holding YönetimKurulu Başkanı Haşim Bayram ın Almanya nın Hannover kentinde Milli GençlikVakfına bağlı Hannover Ayasofya Camisi nde 1993 yılında yaptığı konuşmayıyayımladı Camide toplananlara Temel Karamollaoğlu nun kefil olarak tanıttığıBayramİslamî düzen için bir televizyon kurma çalışması yaptıklarınıanlatıyor. Camidetoplananlardan televizyonun kurulması için senetlerialmalarını isteyen Bayramkurulan şirketin yönetim kurulu başkanınınRecai Kutan olacağını belirtti. Televizyonda mesajların gizli verileceğini anlatan Bayramtelevizyonun en etkilisilah olduğunu belirtiyor." Bayram ın televizyona ilişkin anlattıkları şöyle: Şirket şu anda kâr-zarar ortaklığı üzerine çalışıyor Yalnız ben hemen şunu belirteyim; kâr-zarar

ortaklığında bentelevizyonu sadece maddî kâr gibi düşünen insanlarlayola çıkmak istememBunun manevî kârından dolayı ortak olursamondan dolayı ortak olmak isterimdiyen insanlar lazım bize Televizyon programlarıyla gizli mesajlar verileceğini anlatanBayram cami içinkurulan derneğin başkanının Namaza duralım!önerisini Şimdi namazadurmayacağız Bu mesele namazdan önemliNamazı biraz gecik-tirsek de olabilir. Şimdi sıraya geçeceğiz Oradan hepimiz ismimizi yazdıracağızdiyerek geriçeviriyor Bayram 26 04 2005 tarihinde Rıdvan Akarlayaptığı röportajda isecamilerde dini kullanarak para istemediğini ilerisürüyor (Cumhuriyet 14 Ekim2005) Cumhuriyet gazetesi 1 Haziran 2005 tarihli nüshasında manşete şunuçıkarıyordu: İşadamları da Soyuldu ATO Başkanı Sinan Aygün İslamî Holding olarak adlandırılan kayıtdışı şirketlerde batırılan kaynakların yeni bir bankerler krizinedönüştüğünü söylediAygün kayıt dışı çalışan holdingleri araştıranTBMM araştırma komisyonunabilgi verdi. Bu şirketlerde para batıranmağdurların sayısının 300 bini aştığını söyleyen Aygün bu sektördeki kaynağın 15 milyar Euro yu aştığınıbildirdi..." Bu haberin yer aldığı sayfada Allah ile aldatarak halkı soyan ve bu yollaMüslüman halktan 300 milyon mark toplayan bir holdingin yöneticilerineilişkin tutuklama haberi de yer alıyordu Şimdi Ankara Ticaret Odası Başkanı kaynaklı bu haberden bazısatırlar aktaralım: Sayfa 165 İslamî holding tâbirinin bizatihi kendisi bir aldatma ve cürümdürNe demekİslamî holding? İslamî terör denince tepemiz atıyor da İslamî

holding denince neden sesimiz çıkmıyor? H l anlayamadık mı ki İslamîholding t birinden şik yeti olmayanların ergeç varacakları yer İslamî terördür“ Şunu sorabilme noktasına bir türlü gelemedik: Ticareti ticaret gibi nedenyapmıyorsunuz da satımı hızlandırma aracı olarak Allah’ı ve dinikullanıyorsunuz!? Bu dine ve insan haysiyetine saygısızlık değil mi? Allah’ı paraya hireti dünyaya tahvil değil mi? Bu dinci pazar elemanlarıayrıca halkı aldatıp topladıkları paraları eritip yok ederek ikinci bir cürümişlemekteler Haram içinde haram günah içinde günah zulüm içinde zulüm Endüstri Holding adlı götürücü şirketinin genel koordinatörlüğünüyapmış bir kişinin Ramazan Arıkan’nın açıklamalarını Cumhuriyet gazetesibir ibret tablosu halinde önümüze koydu Büyük bölümü Konya merkezli olan bu holdingler özelliklegurbetçilerinparalarını iyi niyetlerini sömürerek 1990 lı yıllardabüyüdüler Bu holdinglerinbirer balon olduğu ödeme yapmadankapılarına kilit vurup ortadankaybolmalarıyla ortaya çıktı Arıkan buholdinglerden biri olan EndüstriHoldingin genel koordinatörlüğünegetirildiğinde Herkes paralarının üstüne birbardak soğuk su içsindiyerek İslamî holding gerçeğini gözler önüne koyduSermaye PiyasasıKurulu tarafından yapılan yüzlerce suç duyurusu bulunmasınarağmenbugüne kadar bu holdingler nedeniyle mağdur olan kişilerin sorunları çözülemedi Arıkan şöyle diyor: Görev yaptığım Endüstri Holdingde 1 1 bini aşkın ortaktan 550milyon marktoplanmış Şu anda kasada para yok (Cumhuriyet, 22-25Ağustos 2003) Allah ile aldatmanın ticaret bilançosu konusunda tarihsel biribret tablosu dinci siyasetlerin tarihsel başbakanı Erdoğan’ın 28 Mayıs 2006tarihli Berlin toplantısında yaşandı Dini kullananlar tarafından “Faizsizkazanç vereceğiz” vaadiyle soyulduklarını 30 milyar Euro’nun üstünde birparanın ortadan yok olduğunu bu dinci soyguncu şirketlerin Recep Tayyip

adını kullanarak güven yarattıklarını söyleyerek yakınan ve yardım isteyen vatandaşlara “Parayı verirken banamı sordunuz?” demesinin yarattığı infial büyük oldu Yakınmayı kanıtlarıylaanlatmaya çalışan Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği BaşkanıMuhammed Demirci, Sayfa 166 Başbakan tarafından ‘sahtek r’ hitabıyla hakarete uğrayınca ertesi günAlman ve Türk mahkemelerinde hakaret davası açtı Demirci, 29 Mayıs 2006 günü Haber Türk Televizyonuna konuşurkenşunları söylüyordu: Allah ve din kullanılarak namaz kılınarak imam ve müezzinler aracıyapılarakaldatılan insanımızdan 30 ila 50 milyar Euro çarpıldı Buparayı bizden dinikullanma dışında hiçbir yolla çarpamazlardıCumhuriyet tarihinin en büyüksoygunu budur ve bu soygun dinkullanılarak gerçekleştirilmiştir Başbakanın veonun kabinesinde bugünbakanlık yapan bazı kişilerin adı kullanılarak güvenverilmiştir Soygunuyapan dinci şirketlerin açılış ve toplantılarında Erdoğan ınkabinesindekibakanlardan bazıları hep bulunmuştur ALDATILMIŞ HAİNLER Tarihimizin bu en büyük soygununun arka planını irdelediğinizde çokibret verici bir gerçekle daha karşılaşacaksınız Aldatılmış olanların büyük birkısmı mazlum değil aldatılmış haindir Yani küçük hainler daha büyük vedaha kurnaz başka hainler tarafından aldatıldılar Bir iman ve vicdan borcuolarak şu gerçeği tarihin kulağına fısıldamak zorundayız:

Allah ile aldatanlar sayesinde dünya yeni bir tip tanıdı: AldatılmışhainBu paraları verenler öyle sanıldığı ve iddia edildiği gibi safduygularına yenikdüşerek altlanmadılar Bunların büyük kısmı buparaları vuranların yürüttükleriAtatürk Cumhuriyetine hıyanettezgâhında yer almayı da istediler Paralar sadecefaizsiz kazanç içinverilmedi; Kâfir Mustafa Kemal in küfür devletini yıkmayayönelikcihatta yer almak için verildi Allah da bunu yapanları sonundabirbirinevurdurup belalarını verdi Şimdi mazlum pozlarında ağlayıpduruyorlar BoşunaBunlar içinde mazlum ve mağdur unvanı alabilecekolanlar % 5 i geçmez Bu, aldatılmış hainler o noktaya gelmişlerdi ki Allahile aldatanlar bunlardan sırtlarındaki giysileri isteseler vereceklerdi Dahasıvar Bakın Berlin Toplantısı’nda RT Erdoğan’ın hakaretleriyle susturulduklarıgünlerin ardından bize gelen bir yazıda Osman Tamer adlı yurttaş arkaplanla ilgili neler söylüyor: Bu yeşiller yaktılar bizi Sadece elimizdekadınlarımız kalmıştı; isteselerdi onları da verecektik." (3 Ağustos 2006 tarihli e- posta: otamer@hotmail. com)Sayfa 167 ALLAH İLE ALDATILAN HALK DA SORUMLUDUR! Halkı tanımak Hakk ı tanımak tan daha zordur." Şems-i Tebrizi Halkla ilgili bir sözünü başlığın hemen altınakoyduğumuz Tebrizli Şems halk konusunda şu ölümsüz sözlerin desahibidir:

Sana bir çift söz söyleyeyim: Bu halk nifak yoluyla konuşmaktanikiyüzlülüktenhoşlanır Doğru sözden sıkılırlar Birine desem ki Sençağımızın tek büyükadamı biricik şerefli insanısın şüphe yok ki hoşunagider ellerimi yakalayarak 'Sizi çok özlemiştim kusurum çoktur gibi iltfatlarda bulunurHalbuki geçensene onunla dosdoğru konuşmuştum bana düşman olduBu şaşılacak bir şeydeğildir Çünkü halk ikiyüzlülük yönünden geçinmekister Taki onlarla birliktehoşlukla vakit geçirsin Ama doğruluk yolunututtun mu dağlara kırlara kaçmakgerekir." (Şems Makaalât, 1/99-100) Yer uygunsuz oradakiler kabiliyetsiz olunca o yerde konuşmakzulüm olur (Şems aynı eser 1/187) Allah ile aldatanlar maruz bulunduğumuz zulmün tamamından sorumludeğillerdir Onların suç ortakları vardır ve bu ortaklar aldatılan halkın bizzatkendisidir Hiçbir kitle aldatılmak istemeden aldatılamaz En azından uzunsüre aldatılamaz Kabala geleneğinde ölümsüz bir deyiş vardır: Aldanmak istenen aldanır Evet, bir toplum bir halk aldatılmayı bir biçimde istemedikçe süreklialdatılamaz Aldatılmak hiçbir toplumun kaderi değildir Onu kendisininkaderi yapan aldatılan toplumun kendisidir Türk toplumu aldatılmayıseven bir toplumdur. Özellikle Allah ile aldatılmak Türk toplumuna tarifsiz bir zevk veriyorBöyle toplumlar tatlı yalanı sever Allah ile aldatanların en büvüksermayesi de tatlı yalandır Aldatılmayı seven toplumların siyasetlerinin esası da tatlıyalandır Sayfa 168 Eğer bir halkın şöyle veya böyle söz hakkı varsa halk da sorumlu vesonuçta günahk r olur

Suudi Arabistan adalet bakanı Foreign Affairs dergisi muhabirininİslam’da yönetim ve yöneticilerle ilgili sorusuna şu cevabı veriyor: İslam dayönetene itaatsizlik yasaktır Yolsuzluk sübyancılık alkol kullanmakgibibüyük günahlar işlese bile yöneticiyi azletmek günahtır Eğeryöneticihalkını islamî yoldan ayrılmaya zorlarsa emirlerine uyulmaya-bilir, o kadar. Dahaileri gidilmez Yöneticiyi azletmeye izin yoktur Çünküyöneteni olmayantoplumlar, fitneye düşerler Fitne en kötü yönetimdenbeterdir (5 Ağustos 1996 tarihli Hürriyet gazetesi) Siyaset ve menfaatleri zedelendiği anda "Din elden gidiyor, haydincihada!" diyerek yeri göğü inletenler hesaplarına yeşil ışık yakan bir iktidarsöz konusu olduğunda Yönetime itaatsizliğin dinle bağdaşmadığınıgöstermek için bin dereden yüzlerce kanıt getirmekte gecikmiyorlar Yönetim anlayışı Suutlu bakanın ifadesinde kristalleşen ülkelerde halkınsorumluluğu veya günahı söz konusu edilmeyebilir Çünkü oralardademokrasi yok. Karşı çıkışlar çok pahalıya m l oluyor Halk bunu bir bahane olarakkullanabilir ve bazen de mazur görülebilir Böylesi yönetimlerde ‘halkınsorumluluğundan’ söz etmek son derece güçtür Ama Türkiye böylemazeretlerin geçerli olabileceği bir ülke değil Gerçi bugünkü Türkiye eteğinden kuvvetli bir biçimde tutulmuş Ortaçağzulüm zihniyetlerinin saltanatlaş-masını ifade eden anlayışların çukurunaçekiliyor Buna rağmen Türkiye h l farklıdır; halkı sorumlu olabilecek birkonumdadır Çünkü Türkiye’de çapı ve kalitesi ne olursa olsun eleştiriye ne denli açıkbulunursa bulunsun ve ne kadar süreceği konusunda kaygılarımız bulunursabulunsun bir özgürlük ve hür irade ortamı henüz vardır Özgürlük varsasorumluluk vardır; hür irade varsa işlenen kötülüklerden halk da sorumludur Türkiye’nin durumu yarım asırdan beri kurumsallaşan şimdilerde isesaltanata dönüşen Allah ile aldatma siyasetleri yüzünden iyiye gitmeyen birmanzara sergilemeye başladı Bu gidişte sadece siyaset ve medyanınsatılmışları hainleri değil halkı da sorumludur

Türkiye de halk hâlâ güç sahibidir O güç oy veya sandık adınıtaşıyor Halk iştebu gücü yüzünden sorumlu hatta günahkâr olacaktırHalkımız Ortaçağ Sayfa 169 despotizmlerinin modern teknoloji ile kutsal kılıfları birlikte kullanankalıntılarında yaşayan halklar gibi günahtan kurtulamaz Çünkü bu ülkedehalkın en azından bir tane imk nı vardır Bu imk n ‘bir’ imk ndır ama ‘pir’imk ndır Ve onun adı seçim sandığıdır İHLAS VE İFLASIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ Başlığımızdaki İhlas dindeki saygın ve cazibeli bir kavramı ticarîkuruluşuna isim olarak seçmiş binlerce Müslümandan trilyonlarla paratoplayarak holdingleşmiş bir kuruluşun adıdır Hemen söyleyelim ki bir ticarîorganizasyona Kur’an kaynaklı bir t biri unvan yapmak daha ilk adımda birdin istismarıyla karşı karşıya olduğumuz kanısını yaratıyor İhlas ad ve amblemi son yıllarda bir iflasın ifadesi oldu Toplanan paralarbattı kuyruklara dizilen aldatılmış insanlar Biz onların Müslümanlığına güvenerek paralarımızı teslim ettik! diye feryat ettiler. Bunların servetleri haram lokmalarla kan ve gözyaşıyla doludur.

Bunlar Müslümanlardan topladıkları paralarla hiçbir Müslümanın içinesindiremeyeceği bir saadet zinciri oluşturarak har vurup harmansavurmaktadırlar. Din ve Allah’ı saltanat şehvet ve debdebeye araç yapan bu zihniyetleringerçekte Allah Peygamber ve ruhsallıkla hiçbir ilişkisi olamaz İslam Müslümanları Allah a teslim olmava çağırmaktadır:Müslüman geçinenkitle ise bu sömürücülere teslim olmaktadır Ve bunudine, imana hizmetsanmaktadır İhlas nam saadet zincirinin kırılmasıyla ilgili yayınlardan bir özetsunacağız Ancak bu özet gazetelerin onlarca sayfasını günlerce dolduran bazıutanç verici resimlerle onların altına yazılan ürpertici satırları içermeyecektir 15 Şubat 2001 tarihli Sabah gazetesi'nden: Enver Abi nin (İhlas nam Holdingin başı) yalan dünyası: SPKuzmanları İhlasFinans ın bir saadet zinciri kurduğu uyarısında bulunduUyarıdan 5 gün sonrazincir koptu. Titan gibi bir son. Al takke ver külahİhlas Finans topladığı paraları Enver Ören in şirketlerine aktarıp defterine kâr yazdı Paraları alandiğer şirketlerde ödedikleri gideri zarar yazdılar Enver Ören in yalandünyası çöktü Hem deyaş gününde Sayfa 170 İhlas kızları yakın takipte Enver Ören in bazı sanatçılara büyükparalar ödediğicip ve daire aldığı iddiaları defterdarlığı hareketegeçirdiSaadet Zinciri: Enver Ağabey olarak tanınan Enver Ören in İhlasFinans ta nasılbir sistem kurduğu SPK tarafından tespit edildiHazırlanan raporda İhlasFinans ta bir saadet zinciri kurulduğu ortayaçıktı Peri Masalının Hüzünlü Sonu: Tarih 10 Şubat 2000 İhlas Holdingin

patronuEnver Ören ihtişamlı bir törenle doğum gününü kutluyor EnverAhilerinindoğum gününü kaçırmayanlar arasında birçokları varMaymun Çarli bilegülücükler atarak dolaşıyor Doğum gününde beyazgüvercinler uçurulmuştuMuhteşem partiye maymun Çarli biledavetliydi Ve tam bir yıl sonra yine 10 Şubat İhlas Finans ın çöküşüyle rüya bitiyor Ve gözler Enver Abinin meleklerineçevriliyor Cip Soruşturması: İstanbul Defterdarlığı Enver Örenin TGRT denbazı sanatçılara yüksek paralar ödediği cip ve daireler satın aldığıiddialarıyla ilgiliinceleme başlattı Enver Abi Şevk Verirdi: İhlas Holding patronunun gözdeleri EnverAhilerinianlattılar Güngör Mengi’nin yazısı: Enver Ören in yalan dünyası faizsiz bankacılık yalanı üstünekurulmuştuCeremesini kandırılan insanlar ödeyecek Bu sayede parakazananlar yıllarcagünahı verenlerin boynuna diyerek ballı faizleri kârpayı niyetine afiyetleyediler Para işlerine Allah ı karıştıranlar çarpıldıBu ders dileriz paralarını kaybedenler yanında ticarette din istismarı yapan siyasilerin dekulağına küpeolur." Necati Doğru’nun yazısı: Şarkıcılara Giden Müslüman Paralar İhlas inanç kimyasıyla birliktesarsılıyorİhlasın sahibi Enver Ören Müslümanlığa uygun düşsün diyeparaya faizsiz parakazandırma modeliyle topladığı paraları şarkıcı artistkızlara bolca dağıtmış Birine ayda kırk milyar lira ötekine ayda seksen milyar lira Demirelin Cumhurbaşkanı iken Clinton ın onuruna Çankaya Köşkü nde verdiğiyemeğe gelmiş olmak da Enver Abi'yi kurtaramaz..."

Sayfa 171 Takke ile tekkeyi birlikte kullanan Allah ile aldatma sektörününyaptıkları değilkelimelere kitaplara bile sığmaz Yukarıda kurduğu saadet zinciri ile neleri nasıl yaşayıp hangi paralarınasıl harcadığını gördüğünüz namı diğer Enver Abi’nin o günlerdeyazdığımız bir yazı üzerine bizi dava ettirdiği (ve beraatimize karar veren) mahkemeyegönderdiği mal bildirimi ise aynen şudur: Ören in malı bulunmuyor: Enver Ören in mal varlığı Açılan davayagönderdiğimalvarlığı dökümü şöyle: İhlas Holding yönetim kurulubaşkanlığı yapmaktadırAyda 750 milyon lira maaş almaktadır SSKemeklisidir Mülkü yoktur Halen evhanımı olan eşine bakmaktadır (16Şubat 2001 günlü Milliyet ve Radikal gazeteleri) Enver Abi ile ilgili birkaç bilgi daha ekleyelim Kendisi Nakşî TarikatininTürkiye de en önemli ve hızlı kollarından biri olan Işıkçılık’ın başıHüseyinHilmi Işık ın damadı ve tabiî halefidir Bu tarikatin amentüsünü ve yaşayış tarzını belirleyen ve tarikatin başıHilmi Işık tarafından yazılan Saadeti Ebediye adlı kitap bizim hurafe diniveya Kur’an dışı din dediğimiz uydurma dinin en büyük kaynaklarından

biridir Yüzlerce hurafe uydurma ve sapmadan sadece bir örnek verelim: Bukitaba göre örneğin dişlerinedolgu yaptıranlar ömür boyu cenabetgezmektedir dişlerinde dolgu bulunanimamların arkasında namaz caizdeğildir Bu tarikatin önde gelen bağlılarından biri ve bir tarihte önemliüniversitelerimizden birinin iki dönem rektörlüğünü yapmış olan bir zat birkonuşmamızda benim Hürriyet gazetesi’nde yazmamı eleştirmiş yaptığımişi temiz suyu necaset oluğundan akıtmaya benzetmişti Gerekçe olarak da bugazetenin çıplak kadın resmi yayınladığını göstermişti Bir kez daha söyleyelim ki Allah ile aldatan zulmün irin küpü henüztampatlamamıştır Tam patlaması beklenen bir zamanda AKP denen ABD-AB işbirliği siyaseti Türkiye’nin başına getirildi ve dosyalar tarihin tozluraflarına kalktı Eğer Türkiye nin mutlu yarınları olsun diyen iradeler kararlıbasiretli ve azimliolmaya devam ederlerse o irin küplerinin her türü tektek patlayacak ve ülkeninyarınlarını ve mutluluğunu engelleyen unsurlartemizlenecek. Sayfa 172

ALLAH İLE ALDATMANIN REKLAM DEĞERİ Dindarlığın reklam aracı yapılması insanlık kadar eski bir oyundurİnsanın süt bozukluğunun en şaşmaz kanıtlarından biri olan bir oyundur bu!Anadolu bu oyunu en saf ve basit şekliyle dükk nların girişlerine Hacı Bilmem Kim yazan uyanık tüccarlardan bilir Ama onların uyanıklığı insanî zaaflara dayalı biruyanıklıktı ve çok basit çıkarları amaçlıyordu Son yıllardaki durum farklı Son yıllardaki Allah ile aldatma dışgüçlerle debağlantılı korkunç bir sömürü ve tahrip sektörü oluşturduTürkiye yiCumhuriyeti halkı aydınlığı ve ülkenin geleceğini zalimcevuruyor Ne yazık kiartık beraberine liberal ve materyalist çıkarcılığı daaldı Şimdi bu aldatmasektörünü tut tutabilirsen Nitekim kimsetutamıyor Oyunun eli, Makyavelist politikalara ve holding vurgunlarına dauzanınca Allahile aldatmanın sömürüde kullanımından doğan yıkımişgal ordularınıntahriplerine rahmet okutmaya başladı. Siyasal İslam ın imparatorluk zamanı sayılan AKP iktidarıdöneminde dinin reklam aracı yapılması akıl almaz bir hayasızlığa dönüştüEn kutsal sayılan kelime sıfat ve kavramlar ticari çıkarlar için fütursuzcakullanıldı Örneğin geleneksel dinciliğin Allah’ın parmaklarından akmaktaolan bir su gibi kutsadığı zemzemin adı bir baktık birilerinin ticarî kapasitesi artırılsın diye bir meşrubatın adıoluverdi: Zemzem Kola. Bekir Coşkun, bu Zemzem Kola istismar rezaletini şu etkili cümlelerleanlatıyor: İslamî demokratların peşinden İslamî meşrubatlar da geliyorİlk adımı ZemzemKola attı Arkasından Mekke Kola Kıble Kola gelecekZemzem Kola Balıkesir deüretilecek Mekke Kola Tunus asıllı bir din

kardeşimizin ürünü Kıble Kola iseİngiltere de üretiliyor Yakında Desturçikolataları çıkarken siz de Tekbir Giyim den giysiler içinde SalavatKale de oturup garsonu çağıracaksınız:Muhammed Corc!" Din gibi Allah ile kul arasında olan yüce bir duygunun böylesiyasette ticarettegazozda malzeme olması sizi rahatsız etmiyor mu?(Hürriyet 7 Nisan 2004) İslam Peygamberi’nin hayatı karanlık yobazıntasallutundan uzak kalınarak incelenseydi bu reklamcılığa ilk karşı çıkanınbizzat Hz Peygamber olduğu Sayfa 173 rahatlıkla görülürdü Görülürdü ve en güvenli tedbir bizzat dinin içindenhareketle alınırdı Din ve dindarlığın reklama araç yapılmasını önleyenPeygamber tavrına örnek olacak yüzlerce anekdot var onun hayatında İşte birtanesi: Ölen bir kadının arkasından ağlayanlara Neden bu kadar ağlıyorsunuz ne özelliği vardı bu kadının? diye sormuş ve Çok namaz kılardı! cevabını alıncada Keşkeaz kılsaydı da namazını böyle dillere düşürmeseydi! mealinde konuşarak oyuna açılan kapıyı daha ilk adımda yerle biretmiştir Aynı kadının tek hatasının komşularını birazcık taciz etmek olduğunusöylediklerinde ise şöyle buyurmuştur: "Keşke komşuları kendisinden şikâyetçi olmasaydı da o namazlarıhiç kılmamış olsaydı! ALLAH İLE ALDATMANIN ŞERİAT KILIFI: HİLE-İ ŞER’İYE

Hile-i şer’iye, şeriat hilesi daha yerinde bir deyimle dine hilebulaştırmaktır Adı bile bir namertlik ve aldatma belgesi. Neden ihtiyaç duyulur buna? Hem yükümlülükten kaçmak hem de dinlebarışık görünmek için Yani çok adi çok şeytanî çok sinsi bir menfaatçılıkyoludur hile-işer iye yolu Hile-i şer’iye ucuzu bilgisizliği aşırmacılığı ve hikmet düşmanlığınıtercih edenlerin yoludur Ve tabiî Allah ile aldatanların din istismarınınbitmek-tükenmek bilmeyen kaynağıdır Bu hileli yolda kuralın ve şeklintozuna bile dokunamazsınız Çünkü kural tabulaştırılmış kutsal ilan edilmiştir Onun hayata ve insana hizmetiçin bir araç olduğu dikkate alınmadan çözüm tabunun korunması için birmantık üç kağıdı aramaya bağlanmıştır Bir örnek verelim: Hz Peygamber’den yüz küsur yıl sonraki bir zamanda (Hicrî ikinciyüzyıl) çiğnenen Kur'ansal ilkelerden biri de toplum servetlerinin belirliellerde toplanması ve servet şımarıklığının kitleleri kemiren bir noktayagelmesiydi Bu illetin uzantılarından biri olarak zenginler evlerinde bolmiktarda altın ve gümüş eşya kullanıyor hizmetlerinde iğdiş edilmiş uşaklarçalıştırıyorlardı Altın-gümüş eşya Sayfa 174 saklanabiliyordu ama uşakların gizli tutulması mümkün değildi Buna birçare bulunmalıydı Allah ile aldatmanın her devirde meşruiyet kılıfı üretme makinesi' olan işbirlikçi fakîhler bu yolu bulmakta gecikmediler: Uşakları iğdişleştirmeyiönerdiler İğdişleştirilecek uşakların maruz bırakılacakları bu zulüm gayrimüslimlere yaptırılırsa Müslüman zenginler böyle bir günahı işlememiş

olurlar şeklinde fetva verildi ve bu insanlık dışı uygulama bir hile-i seriye ileyasallaştırıldı İğdiş uşaklar ötekilere göre kat kat pahalıydılar ama her zenginMüslümanın eli altında birkaç tane bulunan kadınları rahatsız etmeleri söz konusu olmadığından tercihediliyorlardı İslam din bahsinde ısrarla hikmeti teşriiye’ ister. Yani uyulacak veuygulanacak kural ve buyruğun akıl ve din açısından gerekçelerininbulunmasını gerekli görür Hikmet-i tesrîiyeyi hesaplarına zarar vericibulan aldatma odakları onun yerinehile-i şer iye denen şevtanî oyunukoymuşlardır Hikmet-i teşriiye ile hile-i şer iyenin yer değiştirmesi insanhayatındasamimiyetle riyakârlığın yer değiştirmesinin kurumsalgörünümüdür Ne yazık ki bu görünüm günümüz İslam dünyasını kemirenmusibetlerden biri olarak karşımızdadır İslam’ın şampiyonluğunu yapmakiddiasıyla tozu dumana katan Suut ülkesi bir numarada olmak üzere bir yığınmemleket, hizip ve ekip bu yıkıcı riyak rlığın çürüttüğü bünyelerin çöküşiniltilerini duymamak ve duyurmamak için yeni hile-i şeriyeler bulmakdurumunda kalıyorlar İnsan hayatı bu aldatmacaya daha ne kadar tahammülgösterecektir bilinemez Biz şimdilik şunu saptamakla yetinmekdurumundayız: Hikmet-i teşriiye ile hile-i şeriyenin yer değiştirmesiKuran gerçeğinden nasiplenmenin yolunu tıkayan yıkıcı bir zulümdür FAİZSİZ KAZANÇ ALDATMACASI Faiz diye tercüme edilen sözcük riba sözcüğüdür Riba sözcüğününsadece faiz kelimesiyle sınırlanması doğru değildir Riba kavramının bugünkübanka faiziyle eşitlenmesi ise açık bir saptırmadır Bu saptırmanın niçin ve nemaksatla yapıldığını az sonra anlamış olacaksınız (Bu konuda geniş bilgi için bizim KuranınTemelKavramları adlı eserimize bakılabilir )

Sayfa 175 Kur'an-ı Kerim’de 7 yerde geçen riba kelime anlamıyla anamal veanaparaya yapılan ilavedir Kur’an terminolojisinde riba, Isfahanlı R gıb’ınhayranlık verici tespiti ile, makul olmayan artıştır Din dilinde bu, karşılıksızartış diye ifade edilir (R gıb Müfredat, riba madd.) Geleneksel yaklaşımların faiz diye tercüme ettikleri riba esasında sadecebir boyutu faiz olan çok daha genel ve farklı bir kavramdır Başka bir deyimleriba kelimesinin herhangi bir dile tek sözcükle çevrilmesi mümkün değildirEn doğrusu ribayı emekve gayret karşılığı olmayan her türlü artış diyeanlamaktır Her türlü faizin Kur’an’daki riba ile eşitlenmesi aldatıcıolabileceği gibi adına ‘faiz’ denmeyen muhtelif vurgunların haksız kazançların Kur’an’ın ribaçerçevesi dışında olduğunu söylemek de yanıltıcıdır Nitekim günümüzdünyasında adına faizsiz banka denen bir dizi kuruluşun ribacıhklasuçladıkları diğer bir dizi kuruluşun kazanç yol ve metotlarını aynenizlemelerine rağmen elde ettikleri gelirleri ribaya bulaşmamış kazanç ilanettiklerini görebilmekteyiz. Bu tavır Allah ile aldatma yollarından biridir Riba kavramı içine girecek bir faizin reel değerler üzerindeki artışlardasöz konusu olacağı nominal değerlerdeki fazlalaştırmaların riba yasağınındinsel ve mantıksal gerekçesi ile uyuşmayacağı bilinmelidir Hz Peygamberödünç verilen şeylerin ayniyle iadeleri sırasında yapılacak ilavelerin ribaolduğunu belirtmiştir Örneğin bir ölçek arpanın yerine bir buçuk ölçek biraltının yerine 2 altın almak ribadır Banknotlar ise reel değerleri olmadığından

mesela 100 lira karşılığında 110 lira almanın riba kavramı içine giripgirmeyeceği tartışılacaktır Çünkü banknot sadece üzerine konan nominaldeğerle bir anlam ifade etmektedir Nominal değerdeki artışı riba yasağının içine kayıtsız şartsız sokmakribasömürüsünden kurtarılmak istenen insanları farkında olmadan birbaşka haksızkazancın malzemesi durumuna getirmek olabilir O halde bütünüyle nominal değerler üzerinden işleyen banka faizlerininve banka faizciliğinin Kur’an’daki riba kavramı içine girdiğini söylemekisabetli olmayacaktır Nominal değerlerdeki (itibarî paralardaki) rakamartışının riba olmadığının tespit ve tescili çok erken bir devirde HanefiHanbelî ve Maliki fıkıhçılar tarafından yapılmıştır (Bu konuda bk İbn Âbidin;Tenbîhu r-Rukûd alâ Mesailin-Nukûd, 2/58; el-Bezz zî 5/51) Sayfa 176 Gerçek şu ki Kur’an riba yasağını paranın ekonomide dolaşmasınısağlamak için getirmiştir Bu amaca köstek değil destek olan mevduatbankacılığını sırf 'faiz' sözcüğüne takılarak ve Kur’an’ın makaasıdı (amaçları) içine giren birgelişmeyi yok sayarak haram ilan etmek dinin ruhuna terstir Bu terslikyüzündendir ki İslam dünyası genelinde özellikle Osmanlı düzeninde parasalsermayenin ticaret ve sanayi alanına akması mümkün olamamıştır Bunun mümkün olmaktan çıkarılmasına yol açan ‘dini yanlış anlamanınOsmanlı ülkesinde Müslüman tüccarlara ödettiği fatura gerçekten yürekler acısıdır

Yabancı uyruklu veya azınlıklardan meslektaşlarıyla yarışma imk nı bir yanlışanlama yüzünden elinden tamamen alınmış Müslüman tüccar kendi ülkesindekendi eliyle deta tutsak hale getirilmiştir Sebebin ne olduğunu anlamak içinşu gerçeğe bakmak yeterlidir: 20 yüzyılın başlarında bile İstanbul nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturanMüslümanlar Osmanlı Bankası tarafından çıkarılan devlet tahvillerininsadece yüzde 18’ine sahip bulunuyorlardı Gerisi gayrı müslim tüccarlarınelinde onların yararına çalışıyordu Şu bir gerçek ki Kur’an’ın getirdiği riba yasağının temel amacıihtiyacını gidermek için borç almak zorunda kalan yoksulun büsbütünmahvolmasını önlemek ve onu çaresizlerin kanını emen kodaman zümreye karşıkorumaktır Allah ile aldatanların sevmedikleri düşünürlerden biri olanMısırlı bilgin Ebu Zeyd, işin püf noktasını şöyle ifade ediyor: Riba yasağı ihtiyaçlarını karşılamak için borçlanmak zorunda kalanfakirkesimin istismar edilmesine karşı bir yasamadır (Ebu Zeyd, 24) Bu yasamanın getirdiği yasağı sırf k r amacıyla kurulmuş olan ve parayıbir tedavül aracı olmaktan çok bir ticarî emtia gibi alıp satan ve bu aradamûdilere k rdan pay dağıtan bankacılığı ribanın işletildiği kurum gibigöstermek dinin ruhuna da ekonomik gerçeklere de aykırıdır Ebu Zeyd haklıolarak şu sonuca varıyor: Bugünkü bankalar riba esasına göreişlememektedir; tam tersine tasarrufsahiplerine kâr payı (ribh)vermekte borçlulardansa getiri (faide) almaktadırDolayısıyla modernbankacılık sistemleriyle Kuranın haram kıldığı ve alanlariçin şiddetliazap vaat ettiği riba arasında en küçük bir ilişki söz konusu değildir(Ebu Zeyd, 197)

Sayfa 177 Günümüzde din üzerinden reklam yapıp kazanç sağlama yolunu tutanAllah ile aldatma odakları Kur’an’daki riba ile ilgisi bulunmamasına rağmenbanka faizini ‘haram’ ilan etmekte öte yandan “Biz k rdan pay veriyoruz” diyerekdindar halkın mevduatını toplayıp modern bankacılığın en acımasızınıyapmaktadırlar Banka faizi riba değildir demeleri halinde Müslüman kitleyikendilerine çekmede bir özellikleri kalmayacağını bildiklerinden din adınayalan söyleme yolunu tercih ederek dinlerini ve hiretlerini satarak dünyalıkdevşirmektedirler Bu hile-i seriye ustaları işlemlerinde faiz kelimesini kullanan bankalarıİslam dışı kalmakla suçlarken aynı uygulamayı faiz kelimesi yerine ‘işlem ücreti’deyimini kullanarak almakta veya vermekte bir sakınca görmezler Onlar içinönemli olan öz yani emeğe dayanmayan gelirin reddi değil; şekil yani eldeedilen bu gelirin adının yasaklara çarpıp çarpmamasıdır Haksız rekabetin dini araç yaparak işletilmesinin yaman bir görünümüolan bu aldatma oyununa sanıyoruz şeytan bile şapka çıkarır ALLAH İLE ALDATMANIN SOSYAL DEMOKRASİYE KARŞI KULLANILMASI

Allah ile aldatma tezg hı günümüzün evrensel-ortak insanlıkdeğerlerinden biri olan sosyal demokrasi kavramını etkisizleştirmek için dekullanılıyor Sosyal demokrasi Türkiye’de üç karmaşanın (veya saplantının)gölgesi altında bulunuyor Bu üçlü karmaşa sosyal demokrasinin kitlelerinmutluluğuna kaynaklık edecek bir insanlık gerçeği olarak hayata girmesini veküresel sömürünün önünde bir engel oluşturmasını önlüyor; sürekli zihinbulandırıyor Bu üç karmaşa şu başlıklar altında verilebilir: 1. Dinci karmaşa (Allah ile aldatma veya siyaset dinciliği)2. İdeolojikkarmaşa (solculuk) 3. Sömürgeci karmaşa (küresel sömürü) Sayfa 178 SOSYAL DEMOKRASİYE DİNCİ TASALLUT Sosyal demokrasinin hayata geçmesine engel karmaşalardan en yıkıcısıdinci karmaşadır Bir zamanlar Türkiye’yi Yeşil Kuşak İslamı denen Amerikan marka bir

İslam ile kullanan ABD bugün aynı oyunu Ilımlı İslam ve BOP söylemiyleyürütüyor Bu son oyunun önemli sloganlarından biri de “Sosyal demokrasibir sol söylemdir” iddiası olmaktadır Ne garip kaderdir ki paylaşımın fedakârlığın sevginin tarih içindekien büyükdisiplinlerinden biri olan tasavvufun temel bilinçaltınıoluşturduğu İbnArabîleri Hacı Bektaşları Mevlânaları Yunuslarıyetiştirdiği Anadolucoğrafyasında sosyal demokrasinin güdükkalmasında en büyük aldatma aracı olarak İslam dini kullanılmıştır Sebep sömürgeci-emperyalist emellerin hesabıdır Bu hesap ABD istilacıdehasının ürettiği sahte İslamlarla düz getirilmektedir Ilımlı İslam oyunuylavarılacak hedeflerin düşürülmesi için faşizm karşı umacısının yerine başkaşeylerin konması gerekiyor Bu ‘başka şeylerden biri’ de sosyal demokrasidir Bugünokyanus ötesi politikaların hizmetinde yol alan dinci aldatılmışlar Türkiyealeyhine sergiledikleri takkeli-sarıklı hıyaneti "Sosyal demokrasi solculuktur" sloganıyla da pazarlamaktadırlar Arkalarındaki güç Yeşil Ku-şak’ınarkasındaki gücün ta kendisidir Yeşil Kuşak İslamı veya Ilımlı İslam şeytanlığına takılmadanbaktığımızda gerçeğin şu olduğunu anlamakta gecikmeyiz: Kur ansal veMuhammedi çehresiyle yaniözgün şekliyle İslam tam anlamıyla birsosyal demokrat din olarakönümüzdedir Önümüzdedir ama hayatımızdadeğildir Hayatımızda olmasına Haçlı odaklarla onların Müslümancoğrafyalardaki hizmetk rları izin vermiyorlar. Aşını işinden kazanıp eşini işiyle besleyecek insanlar topluluğunun ancakçağın sosyal demokrat insan ve devlet anlayışıyla mümkün olacağını dininkazandırdığı ruh yapısıyla herkesten önce anlaması gereken Müs-lümana sosyaldemokrasinin solculuk ve dine aykırılık olduğunu sürekli telkin edenuluslararası sömürgecilik ve onun içerdeki işbirlikçileri egemenliklerinipekiştirerek sürdürüyorlar Sürdürmek için de sosyal demokrasinin yerinialacak bir sadaka kültürü inşa ediyorlar AKP bu inşa işinin baş taşeronudur

Sayfa 179 SOSYAL DEMOKRASİYE SOLCU TASALLUT Sosyal demokrasiye musallat karmaşalardan biri de kronik sol saplantıdırKüresel sömürü çarkına çomak sokan yani ülkenin nimet ve imk nlarındanöncelikle ülkenin sahiplerinin yararlanmasını esas alan bir kavram, duygusalkitlelerin zihinlerinde devri bitmiş kullanım tarihi geçmiş ‘sol’ ve ‘solculuk'ile eşitlenerek halkların mutluluk ve refahına yol açacak bir anlayış etkisizleştirilmektedir Bu sistemin ağına düşmüş sözde aydın bir yığıninsanın sosyal demokrasi dendiğinde koro halinde “solcu solculuk!” diyeyaygara koparması ne büyük bir talihsizliktir! Sol anlayışı ekonomide fren gibi gören Allah ile aldatma yanlısı sağcı-dinci iktidarlar, sola sataşma adı altında sosyal demokrasiyi hırpalayarakülkenin tüm sosyal den-gelerini bozdular. Sosyal demokrasi bugün artık bir ideolojik kavram değildir Birzamanlar onu solideolojinin pankart yapmış olması sosyal demokrasi ileilgili bugünkü gerçeğideğiştirmez Bugünkü gerçek şudur: Çağdaş müreffeh Batı ülkelerinin en “sosyalist” sayılanları ne kadarsosyal demokrat iseler en kapitalist sayılanları da aynı derecede sosyaldemokrattır Finlandiya, Norveç İsveç nasıl sosyal demokratsa FransaAlmanya İngiltere İsviçre de aynı

şekilde ve aynı oranda sosyal demokrattır Bu ülkelerde kimsenin soldansolculuktan falan söz ettiği yok Çağdaş devletin olması gerekenleri tespitedilmiş durması gereken yeri belirlenmiştir Vazgeçilmez gerçek sosyaldemokrasidir Günümüz Avrupa sosyal demokrasisi örneğin Alman sosyaldemokrasisi kendini artık ‘Marksist’ olarak tanımlamıyor Kökeni öyle olsa daöyle tanımlamıyor Çünkü o kabuktan kurtuldu kabuğun içindeki özü aldı Bırakın Avrupa’yı ABD ve Japonya’da bile sosyal demokratların talepleri projeleriyöntemleri etkili oldu hayata yön verdi Çağdaş dünyada kalkınma ve refahı sağlayan ortak bir doğum vücutbuldu Başka bir deyişle kapitalist-sağ model sosyal devlete sosyalist-solmodel ise serbest piyasaya kapı araladı ve bir ortak kalkınma modeli doğdu:Sosyal demokrasi Anılan kaynaşmanın yarattığı yeni-ortak-evrensel modeldeilginç görünümler var: Sayfa 180 Günümüzün OECD üyesi kapitalist ülkelerinde 20 yüzyılın başlarındadevletin sosyal harcamalarının ulusal gelire oranı %10 civarında idi Sosyaldemokrat modeli hayata geçiren aynı OECD ülkelerinde bugün anılan oran %50-55 düzeyindedir Hukuk ve refah devletinin olmazsa olmazı sayılansosyal demokrasi iyi niyetlikapitalizm ile iyi niyetli sosyalizminevliliğinden doğdu Berlin Duvarı nı yıkanda işte bu evliliktir Anılan evlilikte sağın toplumculuk eksiğini sol solun özgürlük eksiğinisağ tamamladı Bu bir anlamda demokratik sosyalizmin piyasa ekonomisineyer vermeye başlaması idi Bugünkü dünyada da küreselleşmenin yürüttüğü ve bizzat BirleşmişMilletler'in de şik yetçi olduğu sömürüyle mücadelede öncülük sosyaldemokratlarındır Günümüz sosyal demokrasisi ve sosyal demokratlarıinsanlığa ufuk açacak yeni bir kavramı

hayata sokmak için gayret göstermekte, Birleşmiş Milletler'i bu yenikavramı kurumsallaştırmak üzere faaliyete zorlamaktadırlar Bu yeni değer-kavram, KüreselKamu Malları Kavramıdır Artık şunu görmek zorundayız: İnsanlık bir ortak-evrensel refahmodeline ulaştı Bugün bir tek ilerlemiş ülke gösterilemez ki sosyal demokrasiyi dışlamış olsun Sosyal demokratbir siyaset ve yönetim ideolojik açıdan solcu olabileceği gibi sağcı da olabilirModern Batı ülkelerine o arada ABD’ye baktığınızda görünen o kigünümüzde sosyal demokrasiyi hayata geçiren ülkelerin büyük çoğunluğuideolojik eksen bakımından sağcıdır SOSYAL DEMOKRASİYE KÜRESELCİ TASALLUT Türkiye’de sosyal demokrasinin hayata geçmesine engel olankarmaşalardan üçüncüsü ‘küreselci tasallut’tur Batı’nın bu topraklardaki emellerinin sadık takipçisi olan kozmopolit-liberal kesimin izlediği ve biricik kurtuluş reçetesi gibi öne çıkardığıküresellik Hıristiyan Batı sömürgeciliğinin modern görünümü olaraksahnededir Bu modern sömürü düzeninin en büyük rahatsızlığı ise sömürühedefi seçilen ülkelerdeki merkezî otorite (güçlü devlet) ve ulusal bilinçtendir Buradaki ‘ulusal’ın veya ulusalcılığınşovenizmle kavmiyetçilikle hiçbir ilgisi yoktur Buradaki ulusalcılık ülkeiçindeki nimetlerin Sayfa 181 ülkenin sahiplerince kullanımını esas alan bir anlayışın adıdır Kan ırkkafatası

dinsel inanç gibi öğeler belirleyici değildir Buradaki ulusalcılığın anlamısömürü ve emperyalizme karşı olmaktan başkası değildir Atatürk ulusalcılığıda işte budur Küreselleşme sosyal devleti hayata geçirmek isteyen sosyaldemokrasiye çok yönlü zararlar vermektedir Küreselleşmenin tahrik ettiği kapitalist tüketimiştahları sosyal demokrasinin bir başka sıkıntısıdır Modern dünyada kamu harcamalarının artması (sosyal devleti finanseetmenin pahalılaşması) özellikle nitelikli sosyal hizmet ihtiyacının büyümeside sosyal demokrasinin yürütülmesini ciddi biçimde zorlaştırmaktadır Buzorluğun çözümü bize göre ‘ahlakî bireyin inşası’ (veya bireyin ahlaksal yapılanması) ilekolaylaşır Bu reçete modern ekonomik sistemlerin telaffuz etmediğibirçoğunun belki de tanımadığı bir değerler sisteminin insanlığın önünekonmasını gerekli kılabilecektir Şunu asla unutamayız: İnsanlığın büyükıstırapları sadece matematik hesaplar vefinansal grafiklerle çözülemezİnsanlığın matematik hesaplar ve finansal grafiklerle çözülemeyecekıstırapları da vardır Ve galiba en büyük ıstıraplar da bunlardır 21 Eylül 2004 günü toplanan ve ‘Küreselleşmenin Sosyal Boyutu’nutartışan BM Genel Kurulu, sosyal demokrasinin anlam ve önemi açısından ürperticiaçıklamaları insanlığın önüne koymuştur Bu dikkat çekişte Fransa Devlet BaşkanıJacques Chirac’ın sözleri iyice anlamlıdır Şöyle diyor Chirac: Sosyal dengeleri ve çevreyi yok eden yoksulları ezen insan haklarınıreddedenbir küreselleşmenin geleceği yoktur Jacques Chirac, huzurlu bir dünya için yeni bir dengenin kurulmasıgerektiğine dikkat çekti Yaşadığımız dünya şöyle bir dünya: Mevcut nüfusunun %60’ı hijyenik temizlik olanağından yoksun Bu

nüfusun temel gıda ve koruyucu sağlık harcamaları için yılda 13 milyardolara ihtiyaç var Bu böyle i-ken Avrupa ve ABD’de evlerde beslenenhayvanların yemleri için yılda 17 milyar dolar harcanmaktadır Yine Avrupave ABD’de kadınların parfüme harcadıkları para yoksul ülke kadınlarının doğum ve sağlık harcamaları için gerekliolan 12 milyar dolara eşdeğerdir Sayfa 182 BM’in az önce andığımız açılışında Brezilya ve Fransa liderlerininsunduğu ‘açlık ve yoksullukla mücadele tasarısı’na destek vermeyeceğiniaçıklayan tek ülke ABD oldu Bunun anlamı üzerinde elbette çok düşünmekgerekiyor Özellikle bizim ülkemizde sosyal demokrasiden vazgeçmek istemeyenyaklaşımların ahlakî bireyin inşası teklifinin altım çizmeleri yaşamsalönemdedir Ne yazık ki Yunusların Mevl naların torunları İslam’ın bukonudaki geniş laboratuarından insanlığa reçeteler çıkarmak yerine kapitalistemperyalizmin ‘türban’ adıyla ayağımıza dolandırdığı bir metre bezle otuz yıldıruğraşıyoruz Kim bilir belki bir otuz yıl daha uğraşacağız Allah ile aldatma tezg hının ödüllü öncülerinden biri olan RT Erdoğansosyal demokrasi ile peygamberler mirası arasında irtibat kuran birkaç cümle

söylediğim için miting meydanından savcılara seslenerek benim milletvekiliadayı olduğum partinin kapatılmasını istemiştir Manzaranın ortaya koyduğuvehameti, gazeteci-yazar Arslan Bulut, kendine has ince ferasetiyle yakalayıpdeşifre etmiştir Köşe yazısında şöyle diyor: Prof Dr Yaşar Nuri Öztürk CHP den milletvekili adayı olmuştuAKP yidestekleyen medya Öztürk aleyhinde haberler uyduruyorsöylediklerinin,yazdıklarının tam tersini ona mâl ediyordu Bu aradaYaşar Nuri Öztürk birkonuşmasında Sosyal demokrasinin esin kaynağıpeygamberlerdir dedi AKP medyası bu sözü Yaşar Nuri Öztürk bütün peygamberler sosyaldemokrattı dedi diye yansıttı " AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan elindeki kozun CHP yekaymaktaolduğundan endişelenmiş olacak ki 24 Ekim 2002 deki Elazığmitinginde sesiniyükseltti Erdoğan dedi ki Ben buradan bir duyuruyapıyorum; peygamberlerinsosyal demokrat olduğu kararını birmilletvekili adayının meydanlarda istismaretme yetkisini hangi yasayahangi anlayışa sığdırıyorsunuz? CHP hakkındakapatma davasıaçılmalıdır! Erdoğan partisi laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmaktan yenikapatılmış veyeni parti kurmak zorunda kalmış bir politikacıydıDolayısıyla o sıkıntı içindeCHP hakkında da kapatma davası açılmasınıistemiş olabilir Ancak bugünDemokrasilerde parti kapatılmaz görüşünüsavunuyor Çünkü iktidardaolmasına rağmen son partisi hakkında dakapatma davası açılmıştır O gün YaşarNuri Öztürk e iftiralar atankalemler de bugün demokrat kesilmiştir! (Yeniçağ gazetesi, 28 Mart 2008) Sayfa 183

TÜRK ANAYASASI VE SOSYAL DEMOKRASİ Bizim için sosyal demokrasi bir ideolojik yaklaşım değildir; tam aksineanayasal bir talebin öne çıkarılmasıdır Türkiye Anayasası’nın ikinci maddesiaynen şöyle demektedir: Türkiye Cumhuriyeti demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidirDemek olur ki Türk devletini yönetmeye talip siyaset ve zihniyetler şu üçgerçeği dikkate alacaklardır: 1. Demokrasi, 2. Laiklik, 3. Sosyal devlet anlayışı Bu talebi siyasal bildirgelere aktarmayı siyasal bildirgelerde bu talebetercüman olmayı solculukla ilgilendirmek ya bir saptırmadır yahut da birdikkatsizliktir Bu saptırma veya dikkatsizliğin yukarıda sıraladığımızkarmaşa odaklarınca sömürülmesi ise doğaldır

Beşinci Bölüm ALLAH İLE ALDATMANIN KÜRESEL TEZGÂHLARI Sayfa 184

ALLAH İLE ALDATMANIN KÜRESEL-EMPERYALİST TEZGÂHLARI Allah ile aldatmanın küresel-emperyalist siyasetleri oyunlarını ikistratejiye oturtmuşlardır: Bunların biri kendilerine uygun siyaset izleyenleri'dindar' veya 'daha dindar' göstermek kendilerine karşı siyaset izleyenleri ‘din dışı’veya ‘zayıf dindar' olarak göstermek Enver Paşa'dan Recep Tayip Erdoğan'akadar bir seri Allah ile aldatma öncüsü birinci tipe Atatürk'ten Ahmet NecdetSezer’e kadar birçok Cumhuriyetçi siyaset ve devlet adamı ikinci tipeörnektir Müslümanı Allah ile aldatmayı esas almış emperyalist oyunun üç tarihseltezg hına tanık olmaktayız: 1. Alman tezgâhı (1 Dünya Harbi ne sokma oyunu)2. AB tezgâhı(Avrupa Birliği ne üyelik oyunu)

3. ABD tezgâhı (İlımlı İslam ve Yeni Osmanlıcılık modeli diyerekçökertmeoyunu). ALLAH İLE ALDATMANIN ALMAN TEZGÂHI Alman tezg hı 19 yüzyılın sonlarında devreye girmiş ve Osmanlı İmparatorluğunda ilkin bir ‘Alman eğilimi’ daha sonra da bir tür ‘Almansevdası’ yaratmıştır Birinci dünya harbine girip darmadağın olmamızın esassebebi bu sev-daya tutulan devlet ve siyaset adamlarımızdır Başta Enver Paşabu hayalci insanlar bu kara sevda yüzünden hem kendilerini mahvetmiş hemde Türk milletine tarihinin en ağır darbesini vurmuşlardır Sayfa 185 Büyük Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına ve Kurtuluş Savaşışartları içine itilmemize sebep olan talihsizliğin Almanların aldatma veafsununa yenik düşerek Birinci Dünya Harbi’ne girmemiz olduğunda hiçkimsenin kuşkusu yoktur Bu harbe girişimizin tek sebebi olarak o zamankimaceraperest hayalci geleceği görmekten ciz İttihat Terakki liderlerininözellikle Enver ve Cemal paşaların çapsızlıkları vizyonsuzlukları gösterilirTek sebebin bu olduğu doğrudur veya yanlıştır; tartışılır Ancak butartışmanın yeri burası değildir Bizi burada ilgilendiren, koca Cihanİmparatorluğu’nun dağılmasına ve Çanakkale Harbi Kurtuluş Savaşı gibiölüm kalım mücadelelerine mecbur oluşumuza yol açan bu yanlışa teslimoluşumuzun nasıl sağlandığı sorusunun cevabıdır Sebep ister ‘İttihat Terakki

Maceraperestleri' olsun ister başka kişiler veya olaylar anılan harbe girişimizisağlamak için oynanan Allah ile aldatma oyununu görmezlikten gelemeyizBu oyunun arka planını irdeleyip gereken dersi çıkarmadan yeni aldatmaoyunlarına direnmemiz mümkün olamaz Nitekim olamamaktadır Oyununaktörleri kostümleri mek nları değişse de özü amacı temel felsefesi asladeğişmiyor O değişmeyen şudur: Müslüman Türk milleti sadece kendi dininin çıkarcı gafil vehainlerince değilİslam ın asırlık düşmanları tarafından da kendi diniylealdatılıyor vuruluyorTarih bize Müslümandan başka bir camianın böylebir oyuna yenik düştüğünü belgeleyen ikinci bir örnek gösterebilmiş değildir Şunu da hemen kayda geçirelim ki bu tezgâhların tümündeMüslümanları Allahile aldatmanın baş piyonu olarak Haçlı güçlertarafından hep Halife veya halifelikkullanılmıştır Almanlar IIAbdülhamid i daha sonra İngilizler bir yandan resmî halife Vahdettin i bir yandan da müstakbel halife olacağı söylenenhain MekkeEmiri Şerif Hüseyin i kullandılar Bugün de ABD BOP uhedefine vardırmak içinYeni Osmanlıcılık denen oyunu oynamaktadır kiesası halifeliğin ihyasıdır. Müslümanı Allah ile aldatmanın Alman tezg hı Almanya’nın kendisiniçöküş sürecinin en ağır sancılarını yaşayan Osmanlı İmparatorluğu ve ona bağlı milyonlarca Müslüman kitlenin kurtarıcısı olarak propaganda etmesiylebaşladı Almanlar bir yandan Abdülhamit’in pan-İslamcı siyasetlerini öte yandanTürkçülerin pan-Türkizm heveslerini okşayarak Türkiye’yi duygusal zemindeyakaladı ve kendisine teslim olacak duruma getirdi Esasında Almanların busiyasetlerle ulaşmak istedikleri iki ana hedef vardı:

Sayfa 186 1. İngilizlerin kumandası altındaki Müslüman sömürgeleriMüslümanların esaskoruyucusu Almanya nın yanına çekmek içinİngiltere ye karşı kışkırtıp İngilizegemenliğini Almanlar lehine sarsmak 2- Artmakta olan ve artması için sürekli teşvik edilen Alman nüfusubereketliAnadolu ve Mezopotamya topraklarında yeni yerler açmakBaşka bir deyişle yüzyıla yakın bir zamandır Batılılar arasında tartışılıp duranve esası Osmanlı İmparatorluğunun dağıtılması olan Şark Meselesi' ni Almanya lehinesonuçlandırmak Bu sırada Osmanlı devleti kendisinden sürekli toprak koparanRusya İngiltereve Fransa karşısında Almanya yı ehveni şer bir yenidenge gücü olarakgörmekteydi Osmanlı ordusunun Prusyalı subaylarcaeğitilmesiyle işe başlanırBunu silah ticareti demiryolu imtiyazları

(Bağdat Demiryolu gibi) izler Almanmalları Osmanlı pazarında diğeremperyalist ülke mallarını piyasadan sürerAlmanların Yakın Doğu dakien büyük başarılarından biri de Osmanlı ordusunuAlmanemperyalizminin vurucu güçlerinden biri haline getirmeleridir 1883teOsmanlı ordusunun yenilmesiyle görevlendirilen Prusyalı GeneralGoltz-Paşa 0 5 1895 e kadar Türkiye de kaldı; Osmanlı Genelkurmay İkinciBaşkanlığı na getirildi." (Lothar Rathmann, Alman EmperyalizmininTürkiye ye Girişi, 10-12) "Von der Goltz II Abdülhamit in sırlarını kurnazca öğreniyor veçoğunlukla enönemli siyasal konular üzerinde bu gizli bilgileri ve askerîsırları DışişleriBakanlığı na ve Genelkurmaya aktarıyordu." (Rathmannanılan eser 28) Almanya’nın Osmanlı ordusundaki operasyonu sonucunuvermiştir İttihat Terakki bütün alanlarda İngiliz yanlısı olmasına rağmensubayların Alman eğilimleri yüzünden 1908’den itibaren Osmanlıyönetiminde Alman güdümü tartışılmaz hale gelmiştir Gerçek Almanlar gibi düşünen bu subaylardan biri de Berlin de birsüre askerî ataşelik yapan ve II VYilhelm in taktirini kazanan Enver Paşa idiKendisi o denliAlmancıları düşünüyor ve davranıyordu Almanlarıngüvenini o denli kazanmıştı ki savaş sırasında Almanlar Türkiye yi Enverland (Enver in toprağı)diye anacak-lardı İttihat Terakki nin asker kanadı 2 Ağustos 1914 teAlmanlarla bir ittifakantlaşması yaptı ve bir oldubitti ile Osmanlıdevletini 1 Dünya Harbinesürükledi Enver Paşa kendi isteğiyle OsmanlıGenelkurmay Başkanlığı nı Bronsar von Schellendorf a bıraktı Genelkurmay Harekât dairesibaşkanlığınaAlman Bronfeld getirildi Eski Alman Genelkurmay BaşkanıGeneral Falkenhein Sayfa 187 ise Suriye Yıldırım Orduları Komutanı yapıldı Kısacası 1913 te

İstanbul a gelenaskerî ıslahat heyeti 1 Dünya Savaşı sırasında birkomuta heyetine dönüşmüş veOsmanlı ordusuna el koymuştu (Rathmannanılan eser 13-14) Bu tezg hın baş aktörü Alman İmparatoru II Wilhelm,1898'de kendisini ‘İslam’a sarsılmaz dostluk bağlarıyla bağlı’ bir büyükMüslüman dostu ilan ederek zaten sarsılmış bulunan Müslüman kitlelerinyüreğinin yağını eritmiştir II. Wilhelm'in, mazlum Müslüman ülkeleriokşayan demeçleri art arda sıralandı 1905’te ziyaret ettiği Kuzey Afrikaülkelerinde Müslümanların Halifesi unvanı taşıyan Osmanlı Padişahı’ndan daha çok itibar gördüğü söyleniyordu Osmanlı nınİttihatçı paşaları ise teslimiyet havasına tam girmişlerdi Enver paşa bıyıklarınıWilhelm’inkinin aynısı yapmış 1913’te kurduğu Teşkilat-i Mahsûsa (diğeradı Umûr-i Şarkiye Dairesi) adlı gizli servisi Alman istihbarat örgütününDoğu İşleri Şubesi olarak hizmet ettirmişti Cengiz Özakıncı çok güzelözetliyor: Şam da Emeviyye Camii ni ve Selahaddin Eyyubî nin mezarınıziyaret edenmezarın bakımı ve düzenlenmesi için ödenek sağlayananısına plaket çaktıran IIWilhelm, kendisini karşılayanlara şunlarısöylüyordu: Burada gelmiş geçmiş en yürekli asker Sultan Sela-haddin in mezarıönündeyimMajesteleri Sultan Abdül-hamid e konukseverliği içinteşekkür ederim MajesteSultan ve halifesi olduğu dünyanın heryerindeki üç yüz milyon Müslümanbilsinler ki Alman İmparatoruonların en iyi dostudur "Alman Kayzeri II. Wilhelm'in bu konuşması Arapça ve Türkçeolarak basılıpdağıtılmış ve onun gizli bir Müslüman olduğu yalanı bütünMüslümanlarayayılmıştı (Özakıncı Türkiye nin Siyasî İntiharı, 133-134)Alman Kayzeri bu söylevinin ardından Müslümanlar arasında ‘Hacı Wilhelm'olarak adlandırıldı Öyle ya gizlice Müslüman olmuş gizlice de hacca gitmiştiO artık ‘İslam’ın Dostu ve Koruyucusu Hacı Wilhelm' idi. Benzeri bir şeytanî aldatma oyunu günümüzde İngiltere Kraliyet Ailesilehine oynandı Bu son oyunun Allah ile aldatma ustası ise Kıbrıslı Şeyh diye

tanınan Nakşı Şeyhi Nazım Efendi’dir Türk basınında bir İngiliz ajanı olduğu İngilizgizli servisinden maaş aldığı birçok kez yazılan bu şeyhin Türkiye ile ilgilitemel söylemi şudur: Osmanlı ya dön laikliği kaldır Federe Kürt-İslam Devletini kur! (bk. Özakıncı a.g.e., 470-479) Sayfa 188 Yakın Tarihimizde Molla-Papaz İşbirliği kitabımızda ayrıntılarıyla yer alan bu konuda şimdilik şu kadarını söyleyelim: Allah ile aldatmanın en utanç verici örneklerinden bazılarını sergileyenbu Kıbrıslı Şeyh Nazım (ve ABD'deki damadı Lübnanlı Şeyh Hişam Kabbanî)İngiliz Kraliyet Ailesi’ni Müslümanların bir numaralı koruyucusu ilanetmekte bunu inandırıcı kılmak içinse Kraliyet Ailesi’nin Müslüman olduğunu Prens Charles’ınsünnet olup Hüseyin adını aldığını yaymakta Charles’ın takkeli ve sarıklıresimlerini dağıtmaktadır Allah ile aldatmanın küresel kotarıcıları Müslümanların böyle bir oyunainandıklarını kesin kabul etmiş olacaklar ki bu kabule uygun tavırlar eylemlersergilemektedirler Türkiye Başbakanı unvanı taşıyan RT Erdoğan ABD'yeBaşkan Bush’u ziyarete gittiğinde Bush kendisinden şeyh Hişam Kabb nî'yiziyaret edip onunla görüşmesini istemişti ve RT Erdoğan bu talebi yerinegetirmişti Müslümanlar bu havalara öylesine kolay teslim olmaktadırlar ki

İslam’ın vicdan adamlarından biri olan Mehmet Akif gibi bir aydın bileBirinci Dünya Harbi sıralarında 'Alman dostlar' için şiirler yazıyor AlmanMandası altında medenîleşecek Müslüman birliğinden söz ediyordu 1914 yılına gelindiğinde bizzat Almanların bile başlattıkları BirinciDünya Harbi'ni kaybetmek üzere oldukları ortaya çıktığı bir sırada yine Allahile aldatma tezg hı çalıştırılarak Osmanlı Padişahı ve Halife olan V. Mehmet Reşat'a,Almanlar lehine Cihad-ı Mukaddes’ veya 'Cihad-ı Ekber’ ilan ettirildi veşeyhülislam tarafından askerlere okundu Fetvayı dinleyen Osmanlı askerleri‘Hacı Wil-helm’in yaptırdığı Alman Çeşmesi’nden su içip ‘Hacı İm-parator'a dua ettikten sonra,Alman emperyalizmi uğruna Ruslarla savaşıp ölmek üzere Sarıkamışcephesine doğru yol aldılar Ve 90 bini aşkını Allahu Ekber Dağları’ndahayatlarını feda ettiler Bu satırların yazarının baba tarafından dedesi Mahmutile onun kardeşi Mecit de o dağ-larda şehit olanlar arasındaydı Yüz bin civarında Türk askeri orada ne için öldü biliyor musunuz? Birzafer kazanmak için değil Böyle bir zaferin söz konusu olmayacağını askerolan herkes anlardı Gerekçe Polonya Cephesi’nde Almanları sıkıştıranRusların kuvvetlerini bölüp Sarıkamış’ın yaratacağı tedirginlikle Rusaskerinin bir kısmını Kafkas Cephesi’ne sevk ettirerek Almanlarırahatlatmaktı Ölecek olan Türk as-keriyse bu gerekçe bile yeterdi Tarihboyunca Yemen'den Kore’ye kadar hep böyle olmadı mı? Sayfa 189

Bu bir yorum değidir 2 Ağustos 1914 Osmanlı-Alman gizli ittifakantlaşmasına göre Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı Alman general Bronsartvon Schellendorffa verilmişti Sarıkamış cinayet hareketinin planlarını buHaçlı general yapmıştır Bu Haçlı general 1936’da yayınladığı Sarıkamışanılarında şöyle diyordu: Türkiye nin savaşa ne zaman gireceğine AlmanGenelkurmayı karar verdiKafkasya ya saldırılması fikri de bizimdirAmaç düşmanlarımızın ordubirliklerini buralara kaydırarak birinciderecede önemli olan esas cephelerdekiAlman ordularına karşı düşmanbaskısını azaltabilmekti Süveyş Kanalınayapılan harekât da aynı nedenleyapılmıştır Yoksa Türklerin Mısır ı fethetmeleriiçin değil. (Kanal harektını da İttihatçılardan biri Cemal Paşa kotardı ve Osmanlı askerini hezimete uğrattı YNÖ)Asıl amaç İngilizlerin bu harekâtnedeniyleSüveyş Kanalı nı kapatmalarını sağlayarak onları zayıflatmakve askerlerinin birkısmını Kanal bölgesine yığmalarını temin etmektiHakikaten bunda başarılı olundu." (Ayrıntılar için bk Özakıncı Türkiye nin Siyasî İntiharı, 211-212) Bu olup bitenlerden rahatsız olan ve Alman generallerin komutasındaçalışmaya isyan ederek istifa kararı alan tek Osmanlı subayı vardı: Suriye-FilistinCephesi'ndeki 7. Ordu kumandanı Mustafa Kemal. Alman General,Falkenhayn kumandasında çalışmayacağını ısrar edilirse istifa edeceğiniİstanbul’a Enver Paşa’ya bildirmiştir İsteğinin özeti şuydu: Ne askerî ne de siyasî olarak Falkenhayn e kesinlikle güvenimyoktur Onunkararları ve komutası altında görev yapmak vatanım içinkesinlikle bir hizmetvaat etmez Vatanımın çıkarıyla birlikte şahsımınşeref ve kabiliyetininaşağılanacağı ve beni artık ülkeme hizmetedemeyecek bir konuma düşüreceğikesindir Hükümetin şu iki karardanbirini ivedilikle vermesini rica ederim:1. Sina nın savunulması 7. OrduKumandanı na ait olacak, Falkenhayn Sinacephesinde görev almayacak 2. Veya benim ordu kumandanlığından affını kabul edilecek İvedicevapverilmesini, aksi halde, kendisinin komutası altında görevyapmayacağımı General Falkenhayn a bildireceğimi arz ederim (Bu olay ve Mustafa

Kemal'in Enver Paşa’ya mektubunun tam metni için bk Özakıncı aynıeser 220-221) Falkenhayn’ın ‘farklı adam’ Mustafa Kemal’i ikna etmek için diğerbirçok kişi için kullandığı ‘bir sandık altın’ yolunu denediğini MustafaKemal’in hayatını yazan herkes bilir. Mustafa Kemal'in bu ‘bir sandık altın’oyununa teslim olmayacak ruhta Sayfa 190 bir kumandan olduğunu çok etkili bir üslupla Alman Generalegöstermesi Gazi’nin hayatında onu kutsallaştıran olaylardan biri olarak yeralır İlginçtir Almanlar için açılan Cihad-ı Ekber’i kaleme alan ve imzalayanyüksek seviyede ulemadan 34 kişilik heyetin içinde daha sonraları Said Nursi(ölm 1961) diye anılacak olan Said-i Kürdî de vardı Said Nursi o sıralardaaynı zamanda Teşkilat-ı Mahsûsa’nın da mensuplarından biriydi NihayetMüslüman Türkler Almanlar lehine savaşa girdi Tabiî bütün aldatmaoyunlarında olduğu gibi yan destek de devredeydi. Bu yan destek, HacıWilhelm’in devletinden Osmanlı Devleti'ne verilen 5 milyon Osmanlı lirası borç idi Osmanlı adınaİttihatçı Sadrazam Talat Paşa tarafından 10 Kasım 1914’te imzalanan borçanlaşmasıyla Osmanlı askeri Almanların deta paralı askeri durumunagetirilmişti Eğer Birinci Dünya Harbi niAlmanlar kazansaydı bu 5milyon lira Osmanlı yurdunu Almanların sömürgesiyapmanın bahanesiolarak kullanılacaktı (Antlaşma metni için bk Özakıncı aynı eser, 190-195) Bu eserin doğrudan konusu olmamakla birlikte şunu da bir cümle ileifade etmek isteriz: Almanlar İkinci Dünya Savaşı’nda da Allah ile aldatmayıkullandılar Bu kez Naziler eliyle ve Allahsız komünizme karşı savaş’edebiyatı yaparak Oysaki esas Allahsızlık kendilerinin yaptığıydıMilyonlarca insanı katlettiler yüzbinlerce insanı diri diri yaktılar Çocuk kadın yaşlı demeden Birçok Allah ile aldatmaolayında olduğu gibi. Ve Allah ile aldatmanın İstavrozlu öncüleri papazlarbaşta devrin en büyük papazı Papa XII Pius olmak üzere Nazilere yardakçılıkettiler Vatikan’ın Nazi Almanyası ile yaptığı antlaşmayı

20 Temmuz 1933'te bu Papa XII. Pius (o zaman Vatikan Devlet sekreteriidi) imzalamıştır Bugünün Allah ile aldatan süper gücü ABD ise başta Henry Ford olmaküzere büyük para patronları aracılığıyla Hitler'in ‘Allahsız komünizme açtığıonurlu savaş’ı destekliyordu Bugünün demokrasi ve özgürlük öncüsü ABD’nin ikincidünya savaşındaki politikasının esası bir yandan Hitler’i kullanarak Rusya’yıçökertmek öte yandan Rusya’yı kullanarak Hitler’i yok etmek olmuşturParasının üstündeki Allah’a güveniriz biz’ ifadesinin ABD’cesi işte budurYani “Allah’ı kullanarak kitleleri aldatırız biz “ Nazizme destek veren Papa XII. Pius’un Müslüman dünyadaki Allah ilealdatmadaki benzeri Kudüs Müftüsü unvanını taşıyan Muhammed Emin el-Hüseynî (ölm 1974) olmuştur Emin el-Hüseynî İstanbul’da okudu Osmanlıordusunda bir aralık topçu Sayfa 191 subayı olarak görev yaptı Daha sonra Osmanlı’ya isyan ve ihanet edenMekke Emiri Şerif Hüseyin'e katılarak Osmanlı aleyhine çalışmak üzereİngilizlere teslim oldu 1921’de Kudüs’te yapılan müftülük seçimlerinde en azoyu almasına rağmen o sırada bölgeyi işgallerinde tutan İngilizlerce müftüilan edildi ve ‘Kudüs Müftüsü’ unvanını hayatı boyunca kullandı Bir ara bu unvanına ‘Kutsal Topraklar Müftüsü’unvanını da ekledi. Bir şahsiyetsizlik ve zillet timsali olan Emin el-Hüseynî İkinci CihanSavaşı günlerinde eski efendisi İngilizlere isyan ederek Naziler yanında yer aldıve Hitler lehine ‘Cihad’ fetvaları çıkarmaya başladı Bu arada İtalya’ya dagitmiş Mussolini'ye de hizmet arz etmiştir Özellikle Balkan MüslümanlarınıHitler yanında savaşa çağıran radyo konuşmaları yapıyordu Hitler ordusuna

kattığı Müslüman askerlerin Osmanlı fesine benzeyen başlıklarına bir Nazikartalı bir Nazi haçı ve bir de kuru kafa koyduran bu Emin el-HüseynîHitler’le bizzat görüşebiliyordu Kudüs Müftüsü kadar etkili olmamaklabirlikte Müslümanları Allah ile aldatarak Hitler’in saflarına iten sözde dinadamlarından biri de Iraklı bir şeyh oğlu şeyh olan Seyyid Raşid el-Geylanî'dir. 1933-1941 yılları arasında Irak’ta başbakanlık koltuğuna üç kezoturmuştur El-Hüseynî ve el-Geylanî'nin Hitler ve Mussolini ile ilgili Allah ilealdatma oyunlarının en hayasızlarından biri şuydu: Bu adamlar, Hitler'in'Haydar' adıyla gizlice Müslüman olduğunu Mussolini’nin ise yine gizliceMüslüman olup Musa Nili adını aldığını yayıyorlardı Filistin’den Kafkaslarakadar Propaganda o kerteye gelmişti ki bazı Müslüman gruplar şöyle nakarattutturuyorlardı: Ne monşer ne mister Gökte Allah yerde Hitler Bu tıpkı bugünün Allah ile aldatan AKP’lilerinin “Biz Ankara’nınşerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak için Avrupa Birliği’ne böylesineteslim oluyoruz” demelerine benzemektedir. Allah ile aldatmaya dayalı propagandalar Müslümanlar üzerinde özellikleKafkas bölgesinde çok etkili oldu Alman ordusundaki özel Müslümanbirliklerin yüz bin askere ulaştığı kayıtlara geçirilmiştir (Özakıncı Türkiye ninSiyasî İntihan, 293) Sayfa 192 ALLAH İLE ALDATMANIN VATİKAN TEZGÂHI:

DİNLERARASI DİYALOG İdeolojilerin çökmek üzere olduğunu dinlerin yeniden sahneyeoturacağını o gün geldiğinde en şanslı dinin İslam olacağını Batı’nın büyükbeyinlerinden Arnold J. Toynbee daha 1940’lı yıllarda Batı stratejistlerine siyasetçilere söylemiştedbir almalarını istemişti Batı nın İslam a teslim olması söz konusu olamazdı Kilisenin bütünmezheplerinegöre İslam bir zındıklık hareketidir Gerçek vahyedayanmaz devşirme birdindir Hatta şeytanî bir dindir Luther e göreKur an Hıristiyanlığı yıkmak içinşeytanın Muhammed e öğrettiği bir şerürünüdür Hz Muhammed ise peygamberdeğil İsa-Mesih'in misyonunubaltalamak isteyen bir deccaldırBugün Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)ve Dinlerarası Diyalog projesi olarakaçıkça telaffuz edilen İslamülkelerini sömürgeleştirme projelerinin stratejileri1950 li yıllardanitibaren uygulamaya kondu Olup bitenlerin arka planındaki gerçek Dinlerarası Diyalog konusunu çokönemli bir eserle halkımızın gündemine taşıyan sosyolog Prof Dr YümniSezen’in şu sözünde ifade edilmiştir: Asırlardır Müslümanlar üzerindeki başarısızlıklarınıbaşarıyaçevirmek isteyen Hıristiyanlar bunu gerçekleştirebilmek içinMüslümanlarla iyimünasebetler (!) kurulması gerektiği kanaatinevarmışlardır (Yümni Sezen Dinlerarası Diyalog İhaneti, 42) Dinlerarası Diyalog 1962-65 yılları arasında geliştirilmiş bir Vatikanprojesidir Bu projenin dinsel dayanağı olan ve 1965 yılında aktedilen II.Vatikan Konsili, faaliyetine esas olan Nostra Aetate unvanlı belgedeMüslümanlara epey yer ayırmıştır Çünkü başlatılan Diyalog adlı misyonerlikfaaliyetinin esas hedefi Müslümanlardır Nostra Aetate’nin Müslümanlaraayrılan kısmında HzMuhammed in nübüvveti kabul edilmemiştir Eninsaflı ve en ileri olanlarınınağızlarının yarısıyla söyleyebildikleri şudur:

Sayfa 193 Hz Muhammed Tanrı nın putperest Arapları İsa Mesih e hazırlasındiyegönderdiği pedagog eğitimcidir Görevi böyle bir hazırlamadırpeygamberlikdeğil Ama bu görev de iyi bir hizmettir makbul birhizmettir Proje Hıristiyanlarındır; Müslümandan istenen ise bu projeyedestek vermek yani AB-Vatikan tarafından belirlenen hedeflere varmadahizmetçilik yapmak dolgu maddesi olarak kullanılmaktır Bizim ‘diyalogavukatları’ istedikleri kadar 'diyalog yoluyla tebliğ yapacağız desinler PapaII. John Paul daha o günlerde şunu açıklamıştır: Dinlerarası diyalog kilisenin Hıristiyanlaştırma yani misyonerlikfaaliyetlerininbir parçasıdır Papa’nın bu açıklaması istikametinde harekete geçen Vatikan’ın önemliiki alt kuruluşu Dinlerarası Diyalog Konsili ve HalklarıHıristiyanlaştırmaKonfederasyonu, 22 Ocak 1991'de 'Diyalog ve Davet'adlı ortak bir bildiri yayınlayarak Papa II. John Paul’ü teyit etmişlerdir Hem BOP’ta hem de dinlerarası diyalogda rol alabileceklerin yumuşakkarınları bulunmuştur: Atatürk mirasından rahatsızlık Dikkat edilirse hem BOP'unpatronu ABD hem dinlerarası diyalogun patronu AB-Vatikan güçlerielbirliğiyle sürekli Atatürk mirasına ve Atatürk’e vurmaktadırlar Buvuruşlardan mutlu ve memnun olan Allah ile aldatanlar zümresi ise bir

yandan kendisini BOP’un eşbaşkanı olarak tanıtırken öte yandan ‘DinlerBahçesi’ oluşturma gibi AB-Vatikan hizmetk rlığının bir göstergesi olanatılımlara öncülük etmektedir Kur’an’ın tebliğine yol açmak için diyalogcu olduk diyorlar PekiKur’ansal tebliğ Yahudi ve Hıristiyanlar dışında kimseye uzanmıyor mu? Neden Budistlerveya Hindu-larla diyalogunuz yok? Kur’an tebliğ kapısı aralayan bir diyalogumüşriklerle kurmayı bile teşvik etmektedir Sizin Yahudi ve Hıristiyanlardışında biriyle diyalogunuz neden yok? Hatta süper Hıristiyan güçler dışındabir Hıristiyan ülke veya kitleyle bile diyalogunuz yok! Varsa yoksa Vatikanve ABD. Orada sizi cezbeden ‘Allah rızası mı’ yoksa para ve güç mü? Allahrızası yoksul ve çaresiz kitlelere yönelmenizi gerektirmez mi? Hangi Hıristiyan la Diyalog Kuracağız? Hz İsa nın vahyine inanarak mümin olan Hıristiyanla mı yoksa İsadan yıllarsonra onun dinine girip bu dindeki tevhit unsurlarını bir birbertaraf ederek İsevî vahyi şirke bulaştıran Pavlus Hıristiyanlığı ile mi? Sayfa 194 Hz İsa nın tebliğ ettiği dinde Hz İsa beşerdir ve peygamberdir.Pavlus'unoluşturduğu kilise Hıristiyanlığında ise Hz İsa TanrıdırBugünkü Hıristiyanlıktapeygamber Pavlus tur Pavlus kendisini Rabbinelçisi diye tanıtıyor Kilisedekisıfatı budur Halbuki Kur an a göre Rabbinelçisi sıfatı İsa nın sıfatıdır Pavlus agöre İsa Rab yani Tanrıdır Rabbinelçisi değildir Kur an a göre ise bütün buanlayışlar şirktir Bu anlayışlarPavlus şirkidir İsa nın tevhidi değilSizin diyalog kurduğunuz

Hıristiyanlık ise Allah-nebi münasebetini baba-oğulmünasebeti olarakbelirler Bu durumda Kur an ın kalbi olan o İhlas Suresi ndekitevhitilkeleri ne olacaktır? Kilise tarafından teslim alınmamış Müslümanlar diyalogcu işbirlikçilereşunu soruyor: Yahudi Pavlus Kur an ın kabul ettiği peygamberlerden birimidir? Elbette hayır diyeceksiniz Peki Kur’an’ın peygamberliğini ayanbeyan bildirdiği Hz Muhammed’in nübüvveti dışlanırken kılınız kıpırdamıyorPavlus’un peygamberliği tescil edilirken de sesiniz çıkmıyor Biz size nedenİslam’ı ve imanı teslim edelim? Eğer sonucundan hayır beklenen bir diyalog olacaksa bu sizinyaptıklarınızı yapanlarla mümkün müdür? Tevhidi şirke feda ederek başlayan birdiyalogdan İslam adına hayır bekleyenlere yazıklar olsun demezler mi? Vebunu yapanların İslamı’na imanına inanmak İslam ve imandaciddiyetsizlikten başka neyin kanıtı olabilir? Bu tavır diyalog değil şirke bulaşmadır Tevhidi şirke yakınlaştırmadırBir yandan dinler arası diyalog deniyor öte yandan İslam sürekli tahkir ve tezyif ediliyor Bu nasıl diyalog? Diyalog odalarında diyalog yürüyor olabilir ama dünya önünde iki dininşiddetli bir diyalektiği sürüyor Bu diyalektikte önde gidenler HıristiyanlarPeki bunun diyalog odalarına yansıması nasıl olacaktır? Elbette Hıristiyantarafın zaferi şeklinde İslamcı en büyük cemaatlerden birinin ana yayın organının kapağına oturan İsaresminin üstünde şu yazı vardı: Dünya onu bekliyor O gelecek barışı kuracak insanlık kurtulacak." (Aksiyon Dergisi 8 Aralık 2003 s 470) O halde, diyalog,İsa merkezli bir oluşumun kotarılma alanıdır. Nitekim, diyalogcularınteorisyenlerinden biri olan bir nurcu ilahiyatçı şöyle demektedir: "Hz. İsa nın etrafında bütünleşelim." (Suat Yıldırım Aksiyon Dergisi İsaözel sayısı Aralık 2003 sayı: 470) Bu diyalog mu Muhammed’in terk ve ink rı mı?Yani tenevvür (aydınlanma) mü tanassur (Hıristiyanlaşma) mu?

Sayfa 195 Diyalogun temel hedefi Hıristiyanların Müslümanlaşmasınıönlemektir Fakat Müslümanlar zayıflayıp Hıristiyan dünyaya muhtaç halegelince diyalogda maksat değiştirildi Müslümanların Hıristiyanlaştırılmasıesas oldu Batı İslam dünyasına yüzlerce ölüm göstererek onun yüreğinikorkuyla dolduruyor ardından da onu iki büyük ve ölümcül sıtmaya razıediyor Bu sıtmalardan biri AB-Vatikan patentli ‘Dinlerarası Diyalog’ sıtması ikincisi ise ABD patentli ‘Ilımlı İslam’sıtmasıdır ABD İkinci Dünya Harbi’ne öngelen yıllarda bir diplomat-peygamber tipi üretmek ve dünya egemenliğini bu tipin yürüteceğisiyasetlerle gerçekleştirmek stratejisini devreye soktu. ABD'nin ‘dine dayalısoğuk savaş siyaset-leri'nin teorisyeni WilliamChristian Bullitt’tır Bullitt,aynı zamanda ABD’nin Kürdistan ve Ermenistan devletleri kurulması tezininde en önemli teorisyenidir Soğuk savaş teorisyeni olarak ünlenen GeorgeKennan’ın fikir babası ve hocası da Bullitt’tir Vatikan’ın 1960’lardabaşlattığı Dinlerarası Diyalog projesini siyaset alanında ilk telaffuz eden deBullitt olmuştur Ona göre dinlerarası diyalog Sovyetler birliğinekarşıkullanılacak en önemli silahlardan biridir Bu dönem dinlerarası diyalogun kotarım mek nı İsviçre’nin Caux mevkiindeki ünlü Şato oldu Diyalogunbaşını çeken CIA menşeli lider ise Evangelist papaz Frank Buchman idi.Buchman, Allah ile aldatma lügatinin önemli söylemlerinden birinikullanarak ünlü Şato’da topladığı her dinden işbirlikçiyle Evangelist ABD

egemenliğinin programını yürütüyordu Kullanılan başlık 'Moral Rearmament'(Yeniden manevî silahlanma) idi Evangelist Şato ayrıca 1950’lerdenbaşlayarak Türkiye’de bir dizi ‘Komünizmle Mücadele Derneği’örgütleyecektir Bu derneklerin Allah ile aldatma tezg hının en yamankuruluşları arasında olduğunu en iyi bilenlerden biri de bu satırların yazarıdır Arkasından 1951 yılından başlayarak aynı merkezden güdülen ve aynıamaca hizmet eden ‘İlim Yayma Cemiyetleri’ kurulup yaygınlaştırılacaktırBütün bunlar ‘baş üstüne’ teslimiyetiyle yapılmıştır Gelinen nokta ise HzMuhammed’e ve Kur’an’a açıkça ve küresel düzeyde saldırı noktasıdırDiyalog bunun için mi yapıldı? Diyalog Hz Muhammed’e kapı arkalarındaüniversite ve kilise kulislerinde yapılan hakaretler dünyanın en büyükmeydanlarında en büyük Hıristiyan ağızlardan yapılsın diye mi yürütüldü? Diyalogdan Müslümanların nasibi hakarete uğrama ve sömürülmeolmuştur Bunun en ileri göstergesi son Papa’nın Hz Peygamber’e yönelttiğiinsanlık dışı hakaret ve Sayfa 196 ithamlardır Diyalogcu başlarının bu hakaretlere bir cümle ile bile karşıçıktıklarına tanık olamadık Papa 16. Benedikt'in 12 Eylül 2006 tarihinde Almanya’da yaptığıkonuşmasındaki İslam ve Hz Muhammed’e yönelik açık ve pervasızhakaretleri İslam-Hıristiyan ilişkiler tarihinde olduğu kadar dünya tarihindede bir dönüm noktası niteliğindedir Papa bu konuşmasında İslam’ın muazzezPeygamberini inancı kılıçla yaymayı geliştirmenin dışında sadece şer ve insanlık dışı işler yaymak'la ithametmek gibi akıl almaz bir bühtan işlemiş ve tarifi mümkün olmayan bir şeryaymıştır Papa nınbu konuşması 11 Eylül dehşet olayının arka planındanelerin saklı olduğunugöstermekte 11 Eylül olayı ile amaçlanan hedefevarıldığını ilan etmektedir Bu konuşma şu noktaların altını çizmemizigerektiriyor: 1 İslam ın açıkça tasfiye edilmesi gerektiği yolundaki Batı

stratejilerinin hedefinevardığı ve tam bir tasfiye için son vuruşlarınyapılması zamanının geldiği duyu-rulmaktadır 2. Dinlerarası diyalog kavram ve kurumunun nasıl bir Hıristiyanlıkhizmetiverdiği anlaşılmıştır Bazı dinci cemaatlerin bu olanları görerekbir vicdan ve imanmuhasebesi yapmalarını beklemekteyiz 3. İstanbul da Ekümenik Patrikhane ad ve tabelasıyla bir Hıristiyandevletininkurulması gününün geldiği ilan edilmiştir Yaşadığımız günlerEkümenikPatrikhane ye ekümenya yani toprak hazırlamanınhızlandırıldığı günlerdirVakıflar Yasasının Türkiye nin bağımsızlığınıtehdit edici niteliktedirgerekçesiyle veto edilmesine rağmen hiçbir yerideğiştirilmeden yeniden çıkarılması rastlantı değildir 4. Din adı altında her fırsatta velvele koparan hurafe dincisi Allahilealdatmacıların İslam Peygamberinin uğradığı bu ağır saldırıkarşısında 'AKP-ABD-AB İttifakı nın daha doğrusu teslisinin keyfi içinyeğledikleri akıl almazsuskunluk vicdanları derinden sarsacak ayrı biribret tablosu oluşturmuştur Bugelişmelerle bir kez daha anlaşılmıştır kiMüslümanların vekâletlerini Allahrızası diye diye alan AKP iktidarıicraatında sadece Hıristiyan odakların rızasını gözetmektedir Türkiye’de bütün bunlar dinci bir iktidar marifetiyle olurken, Papa, Hz.Muhammed hakkında asırlardır taşıdıkları bir ortak kanaati açık bir savaşihbarı gibi ilan ediyor Gizliliği kaldırıyor Açık ve cepheden saldırıyor Yeniolan bu İslam Peygamberi ile Sayfa 197 ilgili söyledikleri yeni değil Dindaşı ve ırkdaşı Martin Luther dahaağırlarını asırlarca önce bir tür Hıristiyan manifestosuna dönüştürerek söylemiştiALLAH İLE ALDATMANIN ABD TEZGÂHI: ILIMLI İSLAM

ABD’nin Türkiye’de İslam meselesine el atmasının tarihi 1940’lara giderSüper gücün süper kurmayları İslam’ın Türk insanının yüreğinde nasıl büyükbir enerji olduğunu daha Kurtuluş Savaşı günlerinde fark etmişlerdi Bu farkedişin Türkiye aleyhine kullanılması Atatürk yaşarken elbette ki mümkündeğildi Atatürk ölür ölmez işe hemen el koydular ve 1940’ların sonlarınadoğru İnönü’nün mukavemetini kırdılar Türkiye de ABD lehine ve Türkiyealeyhine İslam-din tezgâhı kurulmasına yaniülkenin Allah ile aldatılmasürecinin faal hale gelmesine ilk geçit veren İsmetİnönü dür Önemli eseri İblisin Kıblesi’nde bu konuyu irdeleyen Cengiz Özakıncışöyle yazıyor: 1945 te Türkiye SSCB ye karşı ABD nin yanında yer alıncaTürkiye nineğitiminden üretimine dek her konu ABD nin istediğidoğrultuda yönlendirildiABD nin Türkiye ye dayattığı 1947 ThornburgRaporu ve 1949 Barker RaporuTürkiye Cumhuriyeti devletine nasıl bireğitim ve üretim yolu izlemesigerektiğini buyuruyordu Ve Atatürk ünkurduğu CHP Atatürk ün çizgisinitümüyle dinamitleyip yürürlüktenkaldıran bu Amerikan buyruklarını uygulamaya koyuyordu." Amerikancı İslamcılar Atatürk dönemini din düşmanıolarakdamgalıyordu Atatürk döneminde ilkokullarda din dersleri vardı Müslümanlara daha çocukluktan başlayarak gerekli din bilgileriveriliyorduOsmanlı dan kalma din dersi kitapları Cumhuriyetdöneminde gözden geçirilmiş 1929dan başlayarak yeniden yazılmıştı İlkokulların ve KöyOkullarının 3 sınıfları için Abdülbaki Gölpınarlı ya yazdırılanCumhuriyetÇocuğunun DinDersleri' adlı ders kitabı Atatürk döneminde 1929 yılındaokutulmayabaşlanmıştı (Özakıncı İblisin Kıblesi, 173-175) Bugünmuhtevası ve okutulma biçimi Danıştay tarafından Anayasa’ya aykırı bulunan, 12 Eylül Amerikancı-mürteci ihtilalinin koydurduğu sözde‘din dersleri’ ile bir mukayese yapılabilsin diye Atatürk dönemininAbdülbaki Gölpınarlı tarafından Sayfa 198

yazılan (Maarif Vek leti Talim ve Terbiye Dairesi’nin 88 numaralı kararıile) ve ilkokullarda okutulan din dersleri kitaplarından bazı parçalan vicdanve iman sahibi insanların bilgisine sunalım: "Allah'a evlerimizde de ibadet edebiliriz. Fakat Allah camide ibadetidaha çoksever Çünkü onun faydası daha çoktur Oradaki büyüklerdendin işleriniöğreniriz Birbirimizi tanırız severiz Birbirimizin halinianlarız; birbirimizefaydamız dokunur Zaten Müslümanlık ayrılık dinideğil topluluk dinidirPeygamberlerin sonu ve en büyüğü insanlara İslamdinini öğreten İslamimanını bildiren Hz Muhammed dir Şu iki söz İslamimanını bildirir: Allahbirdir Ondan başka Tanrı yoktur Muhammed deAllah ın peygamberidir İşte busözlerin anlamına inanan kimseMüslümandır Müslümanların kutsal kitabı Kuranı Kerim dir Allah ın emirleri bu kitapta yazılıdır Biz Kur an-ıKerim e çokhürmet ederiz Şu anlatım güzelliğine şu İslam’a uygunluğa ve şu konu seçimindekiisabete bakınız Ve bu ders kitaplarının ilkokullarda okutulduğu döneme‘dinsiz’ damgası vuran Allah ile aldatmacı hayasız nankörlerin alçaklıkderecesini siz değerlendiriniz. Cengiz Özakıncı şöyle bir değerlendirme yapıyor: Atatürk döneminin dinsiz Tanrıtanımaz kâfir komünist olduğuiddiası Siyasalİslamcıların ABD nin Türkiye ye girdiği yıl başlattıkları vebugüne kadarkesintisiz biçimde sürdürdükleri yüz kızartıcı bir yalandıAtatürk döneminde dinözgür fakat dinin siyasete âlet edilmesi yasaktıTürkiye ABD güdümüne girincesiyasal İslamcılık ve dinin siyaseteticarete âlet edilmesi serbest bırakıldı Çocuklara okullarda din dersi verilmiyordu şimdi din derslerikoyacağızdiyenler yalan söylüyorlardı Yapmak istedikleri Atatürkdöneminde okutulandin dersi kitaplarını ortadan kaldırıp yerineAmerika nın ve Amerikan işbirlikçisiSiyasal İslamcıların işine yarayacakbiçimde yeniden yazdırılacak başka din dersikitapları koymaktı 1948 yılında İsmet İnönü nün millî eğitim bakanı ilkokullardaokutulmak üzereMüslüman Çocuğunun Din Kitabıadıyla bir ders kitabı

yayınlayacak ve böylece ABD yardımlarını sürmesi sağlanacaktır Gelgelelim bu kitap Atatürkdönemindeokutulan din dersi kitabının tersine çocukları tarikatların vehurafelerin tutsağınadönüştürücü nitelikte olduğu için şimşekleriüzerine çekti Öyle ki dönemin enkatı İslamcı yayın organı olanSebilürreşadbile CHP nin yazdırdığı bu yeni kitabı tarikatçılıkla suçluyordu (Sebilürreşad Mayıs 1948 sayı:l) Amerikadinselaydınlanma istemiyordu tersine kendisine bağlı İslamcılarınbuyruklarına boyun Sayfa 199 eğerek ABD nin istediği her yere savaş için koşacak ve niçingidiyorum diyesormayacak kuşaklar yetiştirilmesini istiyordu."(Özakıncı İblisin Kıblesi, 179, 182-183) Gerçek şu ki ABD, Alman emperyalizminin leti olarak Batı’yahizmetçilik eden son Osmanlı’ların yerine Atatürk sonrası Türkiyesi’ndeABD’ye hizmetçilik eden bir İslamcı zihniyet yaratıyordu Bunun ilk ama enbeceriksiz dönemini CHP yaşamıştır Sonrakiler işlerini daha iyi yaparakTürkiye’yi ABD’ye teslimde tam bir başarı sağlamışlardır İki binli yılların Türkiyesi’ni yöneten AKP ise bu ‘ikincidönem Batı hizmetçiliği’ sürecini kendisi lehine tam bir saltanat sürecinedönüştürmeyi başarmıştır Şu ibret verici satırları dikkatle okuyalım: ABD Dışişleri Bakanı Dulles mTürkiye yi dingüderliğe itekleyendemeçlerinamazlarını Kabe ye değil Beyaz Saray a dönerek kılacak denliABD'ye tapanSiyasal İslamcı basında büyük tantanalarla aktarılıyordu1947 de yayımlanmayabaşlayanSerdengeçtidergisi, Mart 19-56dayayımlanan 21 sayısında ABD DışişleriBakanı Dulles ın Türkiye yibilimgüder laik yönetim ilkesini terkedip din devletikurmaya çağıran şudemecini yayımlıyordu: Din ve siyaset birbirinden ayrılmaz Dünya meselelerini halletmekhususundaseçeceğimiz yol dinî görüştür

Bu demeç yönetime geleli altı yıl olmasına rağmen ABD nin istediğidindevletine dönüşü daha gerçekleştirememiş olan Menderes inDemokrat Partisi nebir uyarıydı Bu uyarı Menderes yönetimince birbuyruk olarak algılanmış veMenderes in buyruğuyla partide Anayasadan laik yönetim ilkesi atılarak yerinedin devleti ilkesi konulması içinçalışmalar başlatılmıştı Türkiye ABD ninisteğiyle laik yönetimibırakacak din devletine dönüşecek Dünya İslam Birliğikuracak ve ABDnin desteğiyle başına geçeceği bu birliği Sovyetleri yıkmayönündeçalıştıracaktı (Özakıncı İblisin Kıblesi, 195) 1950’li yıllarda ABD dinistismarının şampiyonu olan Demokrat Parti ve Menderes kadrosunukullanarak İslam meselesine fiilen el koymaya başladı Daha sonra TurgutÖzallardan Bülent Arınçlara kadar Allah ile aldatmanın süper isimlerinin dedahil olduğu birçok ‘muhafazak r-sağcı’nın yani ABD’ci dincininyetiştirilmesinde rolü olan İlim Yayma Cemiyeti kurulduğu yıl olan 1951’denitibaren ABD’nin ‘himaye’ kollarına alındı İmam-Hatip okullarının ABD güdümünealınması da bu İlim Yayma Cemiyeti aracılığıyla sağlanmıştır Sayfa 200 İlim Yayma Cemiyeti’nin ilim adına ilk yaydığı ne ilginçtir ABD’nintalebi ve elbette ki önemli bir meblağ yardımı ile Stephen Vincent Benet'in'Amerika' adlı kitabını Nezahat Nurettin Ege’ye tercüme ettirerek 1953 yılında basılmasıdır‘İlim Yayma Cemiyeti Neşriyatı’ndan çıkan bu kitap aracılığıyla ABD İlimYayma’ya çengelini attı ve gelişmeler bir teslimiyete doğru yol aldıCemiyetle ABD arasını bulan diplomat o günkü ABD büyükelçisi McGhee

idi. McGhee, İlim Yayma Cemiyeti ile kurduğu temaslarla İmam-Hatipokullarının açılmasmdaki gayretleri de desteklemiştir Zaten o günden sonraİlim Yayma’yı tutmak da mümkün olmamıştır Konuyu etraflıca inceleyenaraştırmacı yazar Cengiz Özakıncı şu satırlarla bir özetleme yapıyor: İslamcı İlim Yayma Cemiyeti nin ABD Büyükelçiliği ile ilişkisi biryandanİmam-Hatip okulları açarken bir yandan Amerikanseverlikaşılayan yayınlaryapması ülkemizde gelmiş geçmiş bütün Siyasal İslamcıpolitikacı ve yazarları yetiştiren bu cemiyetin doğrudan kendisinin Amerikan beslemesiolarakkurulduğunu belgeliyordu ABD Türkiye deki Amerikanokullarının 1930 Iuyıllarda Atatürk tarafından kapatılmasınınintikamını 1950 li yıllarda Atatürk esöven imamlar yetiştirilmesinidestekleyerek alıyordu (Özakıncı anılan eser 33) 'Din üzerinden Amerikancılık 1960 lı yıllarda İslam a hizmetleAmerika yahizmeti eşitleyen ABD İslamcilanın köşebaşlarına oturtmayabaşlamıştı Gerekçehazırdı: Komünizme karşı çıkmak Allahsız Rusyatehdidini aşmak Bugün ikibinli yıllardayız Tarih ve Tanrı göstermiştir kiTürkiye nin sıkıntı vefelaketlerine sebep olan esas Allahsızlık Rusya dandeğil ABD den gelmiştir vegelmeye devam etmektedir. 1960’lı yıllar bir şeyi daha gösteriyordu: ABD işbirlikçisi dinciler busüper güç şemsiyesi altında esas vuruşlarını temel düşman bildikleri Atatürkeyapıyorlardı Onlar bunu, 'deccal ve benzerleriyle cihat' adı altında sonderece ustalıkla kullandıkları bir maskeyle saklıyorlardı Asırlardır HzMuhammedideccal diyen Haçlı güçlerle yıllardır Atatürk e deccal diyendinci tahripçiler kolkola girmişlerdi İkisi de deccal a vuruyordu Amabirilerinin deccalı MuhammedMustafa ötekilerininki Mustafa Kemal diNe yazık ki Muhammed Mustafa nıniman çocukları olduklarını iddiaedenler ona deccal diyenlerle işbirliğininfarkında olmayan hainlerdiTarih ahmaklıkla hainliğin böylesine kesiştiği birörneğe daha önce tanıkolmamıştır Bugünün ‘Allah ile aldatma’dan şik yetçi bulunanlarından birisi olanMehmetŞevket Eygi, o günlerde ‘Deccal ve benzerlerine karşı ABD yanında

cihadın kanlı Sayfa 201 bayraktarlığını yapanların başındaydı Patronu ve başyazarı olduğuBugün gazetesinin 17 Şubat 1969 tarihli nüshasında şöyle yazıyordu: " Müslümanlar ile kızıl kâfirler arasında topyekün savaş kaçınılmazhale gelmiştir. Stalin'in ve benzeri deccalların (yani Atatürk ün) piçleri olan kızılveledler bütünMüslümanları karşılarında bulmalıdırlar Deccal yıkılsıney necip millet uyan vedavran!" (Ayrıntılar için bk Özakıncı anılan eser 48-51) Aynı Şevket Eygi şöyle devam ediyordu: Rusya ve Çin Allah ı inkâr ediyor ABD ise Allah a inanıyor. Dinivar. ABD'deİslam ı yayma hürriyeti var ABD inançlarımıza hürmetediyor (BOP ve Irak işgali bu hürmetin en yaman örneği olsa gerek YNÖ)Ey Deccalin ismine sığınıpgölgesinde yürüyen küfür çomarı! Biz seninkör deccalın gibi (Allah ile aldatanlar, Atatürk’e kör deccal diye hitapederler Said Nursi bu niteleme üzerine uzun uzun yorumlar yapar YNÖ) nicedeccalları tepelemiş onların nice azgın itlerini gebertipayaklarındansürümüşüz (10 Mart 1969 tarihli Bugün gazetesi) ABD, 1947-1980 arası bütün gayretlerine rağmen Türkiye’yi bir dindevleti yapamadı İyisiyle kötüsüyle askerî ihtilallerin buna engel olduğunu kabul etmekgerekir 12 Eylül İhtilali, ABD'nin Bizim çocukların yaptığı bir iştir" dediği birihtilal olmasına karşın Ordu’nun alt kademelerindeki sağlam Cumhuriyetçidirenişin aşılamaması yüzünden şeriat devletine yol açamadı Allah ile aldatanodakların güçlendirilmesiyle yetinmek zorunda kaldılar ABD, doğrudan bir şeriat devleti isteğinin işe yaramadığını görmüştü

Yeni bir taktik izlemeye başladı Ilımlı İslam bu yeni taktiğin eseridir Bu yenidönemin Türkiye'deki toplum mühendisi CIA’nın kurmaylarından eski genelsekreter Graham Fuller’dır Ne var ki TSK yine basiretini işletti veGenelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı Fullerin Türkiye’de birtakım haltlar karıştırdığını fark ederek bu adamıtakibe aldırdı 3 Ekim 1998 günlü Cumhuriyet gazetesinde şu haberi okuduk:Eski CIA şefinin dinci gericiler ve PKK çevresiyle ilişkisi incelemeyealındı İstihbarat birimleri Türkiye nin Atatürk ün ortaya koyduğudüşünce veuygulamaları terk etmesi gerektiği laik-demokratik yapıyerine şeriata dayalı biryapılanmanın yararlı olacağı yönünde kamuoyuoluşturmaya çalışan eski CIAOrtadoğu ve Türkiye masası şefi GrahamFullerin faaliyetlerini incelemeye aldı Fuller ın bazı belediye başkanlıklarınca il ve ilçelere davet edilmesiistihbaratbirimleri tarafından dikkatle izlendi Yeni dünya düzenindeTürkiye nin daha da Sayfa 202 artan bir öneme sahip olması nedeniyle istikrarsızlığa sürüklenmesiiçin her türlü faaliyetle karşılaşabileceğine işaret edildi." Şunu da kayda geçirelim: Bugün Türkiye’yi en sarsıcı kavgaların içineiten ‘türban krizi' de 1960'larda, ABD'nin güdümündeki Mehmet Şevket Eygive benzerlerinin gündem yaptığı ve fitne tohumlarının atıldığı bir ‘tefrikaaracı’ olarak dikkat çekmektedir (Tefrika aracı t biri Prof NevzatYalçıntaş’ındır İleride göreceğiz ) Allah ile aldatmanın o günkü kullanımı işteböyle idi Bugün ise değişen şartlara uydurulmuş yeni bir ‘sahte İslam’sahnelenmektedir: ‘Ilımlı İslam ‘Ilımlı İslam’ t biri CIA’nın Orta Doğu masası şefi Graham Fullere aittir. Uzun ve teknik bilgiler vermenin yeri burası değildir Açık ve netsonuçlara değinelim: Batı aynı dinin iman çocuklarını bir zaman için YeşilKuşak Müslümanı

bir zaman için 'geleneksel-muhafazak r Müslüman’ olaraktanımlayabilmekte, hatta bir gün önce ılımlı Müslüman görürken bir günsonra fanatik Müslüman görebilmektedir. Taliban ve Üsame Bin Ladin 10 Eylül 2001 günü listelenen fanatiklerarasında yoktu 11 Eylül'de kuleler ve Pentagon vuruldu; 12 Eylül günüTaliban, 'fanatik' ilan edildi. Ve Üsame ile sözde örgütü el-Kaide, teröristler listesinin başınaoturtuldu. Nedir şu Haçlı patentli İslam türleri? Ve özellikle günümüzde kullanılan‘ılımlı’ ile 'fanatik' markaları? Bunların hiçbiri İslam değil İslam İslam dır Yalnızve sadeceİslam Ilımlıdan maksat hoşgörü ve insana saygı ise o gerçekİslam ın takendisidir Ona yeni bir ad bulma cüret ve kâfirliğine ne gerekvar? Gerçekİslam ın insandan hoşgörü veya itidal (ılımlılık) dilenmeyeihtiyacı olmazOluyorsa ona İslam denmez Neden Ilımlı İslam-Fanatik İslam söyleminde inat ve ısrar ediliyor?Bizim için cevap son derece net ve kısadır: İstendiği zaman okşanıpsömürülecek istendiğinde tokat-lanıp itilecek kimliksiz sünepe laçka pelteolmazsa olmazları kesinleşmemiş bir sahte din yaratıp mensuplarınıgerektiği biçim ve kıvamda kullanmak Ve gerektiğinde birbirinin üstüne salıpbirbirine kırdırmak Ilımlı İslam deyimi geleneksel hurafe dincileriyle gerçek dinden rahatsızolanları okşamak için kullanılan bir maske söylemdir Batı Müslümanlarıkızdırmadan bir ‘irtidat’ dini yaratma hünerini göstermiştir Ilımlı İslam işte bu hünerinürünüdür Sayfa 203 Batılı-Haçlı kurmaylar Türkiye yi İslam dünyasına model göstermeküzere Ilımlı

İslam ihanetini pazarlarken dertleri Müslümanlar için modelüretmek değil İslamdünyasında Atatürk sayesinde farklı hale gelenTürkiye nin bu farklılığını ortadan kaldırmaktır Model göstermek adı altında yapılmak istenenbizi modelolmaktan çıkarmaktır Bizi model yapacak bir zihniyet, Atatürkten vazgeçin ki sizi içimize alalım der mi? Derse biz böyle bir zihniyetin namus ve iyiniyetine inanır mıyız? 23 Nisan 2007 günlü TBMM olağanüstü toplantısında yaptığımızkonuşmada şunu söyledik: Ilımlı İslam İslam ülkelerini bulundukları yerden yukarı çıkarmanındeğilTürkiye yi bulunduğu yerden aşağı çekmenin projesidir Bunda enküçük bir tereddütümüz olmamalıdır “ Batı Müslüman ülkeleri bulundukları yerden yukarı çıkarmak veOrtadoğu nunçağ dışı yönetimlerine Türkiye modelinden bir iyilikyaratmak isteseydi Atatürkmirasını yıpratma gayreti içinde olmazdıOysaki Batı Atatürk karşıtı dincieğilimleri sürekli destekleyerek akılcı veantiemperyalist Atatürk mirasını yıpratmak ve Türkiye yi öteki İslam ülkelerinden herhangi birihaline getirmekiçin çırpınmaktadır Atatürk mirasının Arabın petrolünden çok daha güçlü ve kalıcıolduğuanlaşılmıştır Batı Türkiye nin elinden işte bu imkânı almak istiyorIlımlı İslamoyununun amacı budur Eğer Ortadoğu coğrafyasının mustarip kitlelerine dinleri olan İslamüzerindenbir mutluluk reçetesi çıkarılmak isteniyorsa bunun yolu İslamın Kuran tarafındanbelirlenmiş adını değiştirmek değil Kurandaki İslamı öne çıkarmak ve İslam ı Atatürk ün okuduğu gibi antiemperyalist akılcı laik sosyal demokratruhuylaokumak ve Müslümanların hayatına bu ruhla geçirmektir AmaBatı buna aslayanaşmıyor Çünkü Atatürk zihniyet ve mirasının esasaldığı Kur an daki İslamemperyalizme ve sömürgeciliğe geçit vermiyor

Batı içimizden devşirdiği bazı dinci fesat mollaları ve diğer türlerdenCumhuriyet düşmanlarıyla el ele vermiş Türkiye’nin Atatürk’tenkaynaklanan emperyalizm ve sömürü karşıtı ruhunu porsutup İslam dünyasıiçin örnek olabilme ihtimalini ortadan kaldırmak peşindedir Allah ile aldatansiyaset dinciliği veya takkeli ihanet, her devirde olduğu gibi bu operasyondada Batı’nın yanında ve Haçlıların hizmetindedir... Sayfa 204 Haçlı başkentlerinde kilise konsillerine benzer platformlar oluşturarakİslam’ın geleceğiyle ilgili kararlar alıyor İslam’ın bin küsur yılbayraktarlığını yapmış Türk insanına İslam’la ilgisinin nasıl olacağına ilişkintalimatlar yağdırıyorlar Bunu hangi cesaretle kimlere güvenerek kimleraracılığıyla yapıyorlar? Cevap açıktır ve ortadadır: Yıllar boyu sırtını okşayıp Cumhuriyet’inüstüne saldıkları bazı fesat mollalarını kullanarak Bu mollaları önce Papa’nınhuzuruna getirip hizmetlerine icazet çıkartıyorlar sonra koruma vebeslenmeye alıyorlar Daha sonra da onların fesatlarına teslim olmuş bazıekiplerle 'platform' adı altında 'karma Haçlı konsilleri’ oluşturuyorlar Bukonsiller marifetiyle Müslümanların geleceklerini Haçlı başkentlerdenkotarma dönemini açıyorlar Kilise konsilleriyle bu karma konsillerin tek farkıikincilerin Müslüman pasaportlu münkir mandacılarla takkeli fesatmollalarına da yer vermesidir ‘Ilımlı İslam’ dedikleri oyunun arka planı işte bu! Anadolu-İslam toprağında oynanan akıl almaz Haçlı oyunlarıyla buoyunları hedefine vardırmada kullandıkları kadrolara baktığınızda şunu hemengörüyorsunuz: Müslüman Anadolu’nun işini bitirmeye yönelik tarihsel Haçlı projesinde, BOP, AB ve Allah ile aldatmayı kullanan Siyasal İslambirbirini tamamlayan üç unsur anlamlı bir teslis (üçleme) yarattılar!

Gücü Müslümanlardan alıp hizmeti Haçlılara sunanlarınnamazlarının namazolduğunu kabul etmek şöyle dursun onlarla aynısafta kılınacak bir namazınkabul edileceğine de inanmıyoruz Kur anî veMuhammedi bir müminin hiçbirniyazı bu yapılanlarla yan yanaduramaz Allah ı kandıramazlar Geriye kalıyorhalkı kandırmak İşte buülkede bunu çok iyi yapıyorlar! ALLAH İLE ALDATANLARIN KORKULU RÜYASI: TÜRK ORDUSU Ordumuz her zaman düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi olmuştur Mustafa Kemal Atatürk Sayfa 205 Batının Türk Ordusu na öfkesi tarihin tanıdığı en amansız

öfkelerden biridir Bu öfke sadece Avrupa’daki silahlı güçlerdesiyasetçilerde değildir Avrupa’nın en hümanist aydınları filozofları şairleriedipleri ressam ve heykeltraşları da Türk ordusuna duyulan bu müthişöfkenin taşıyıcıları arasındadır Luther'den Kant'a, Dante'den Engels'e,Hugo'dan Marx'a, Voltaire'den Byron'a kadar... Melherbe, Ronsard, BoileauHegeL gibi isimler de bu öfke listesinde yer alanlardan bazıları Birkaç örnek verelim: Fransız yazarı Hugo Osmanlı’dan 'katil imparatorluk' diye söz eder ve"Bundan yakamızı kurtarmalıyız bağnazlık ve zorbalığı susturmalıyız!” diyeekler. Engels'e göre Osmanlı Türk İmparatorluğu ‘ayak takımınınegemenliği'dir. Engels'in beklentisi şudur: "Bu egemenlik er-geç sona erecek Avrupa nın en güzel topraklarıayak takımınınegemenliğinden kurtarılacaktır Zaten Türkler devlet veasker gücünü ellerindetut-masalardı çoktan yok olup giderlerdi Amaartık güçsüzlüğe doğru gideceklerİşin doğrusu şu ki Türklerin ortadankaldırılması gerekirMarx’a göre İstanbul Doğu ile Batı arasındaki altınköprüdür Batı uygarlığı bir güneş gibi bu köprüye uğramadan dünyanınçevresinde dönemez Osmanlı Sultanı’nın İstanbul’u elinde tutması gereklidevrimin yapılmasına kadar olacaktır Bu asırlık Avrupa düşünün gerçeğedönüşmesinin tarihsel talep belgesi olan Sevr, Mustafa Kemal’in komutaettiği ordu ve millet tarafından yırtılıp çöpe atıldı Mustafa Kemal Atatürk’eyönelik Batı düşmanlığını değerlendirirken bu arka planı unutmamak gerekir. 2000’li yıllardan itibaren Türkiye yeniden 'Hasta Adam' haline getirildi.Düyunu Umumiye yeniden yaratıldı Sevr’in şartlarını çeşitli gerekçelerlesineye çekilir bulan yeni Damat Ferit ekipleri ihdas edilip gereken yerlereoturtuldu.

Yaşadığımız günlerin ABD ve AB’sinde Türkiye ile ilgili ilk hedef TürkOrdusu’nu budamak olarak dikkat çekiyor Tabiî önce MGK, sonra da devamıMGK bunların deta biricik korkulu rüyası oldu Çünkü MGK, ürettiği bakışaçıları ve kararlarlaTürkiye adına Hayır! diyebilen bir tavırsergilemekte teslimiyetçiliğikırmaktadır MGK bunu keyif olsun diyeyapmıyor Devleti yönetme mevkiinde olan sivillerin büyük çoğunluğu ne yazık kihiçbir devlet adamlığı eğitimi almamış kişilerdir Lise mezunlarının hatta gecelisesinden terk kişilerin ve hatta ilkokul mezunlarının yer aldığı kabinelerimizaz değildir Bu Sayfa 206 insanların devlet bürokrasisinden gelen bazıları müstesna devletadamlığında yönetsel yetkinlikte dünyayı ve bölgeyi tanıyıp değerlendirmedeaffedilemez eksikleri açıkları yanlışları vardır Günübirlik iş yaparlar vegenellikle iyi yetişmiş rakiplerinin güdümüne girerler Bu zatların; siyaset hukuk gibi kısmen devlet adamlığı yetkinliği verendisiplinlerden gelenleri de fazla değildir Kurmaylık eğitimi alanları ise hiçyoktur MGK işte bu noktada bir boşluğu dolduruyor. MGK devlet adamlığıjeopolitikjeostrateji eğitimi almış yüksek rütbeli kurmaylarınkatkılarıyla ülkeninmeselelerini ülkenin çıkarlarına uygun olarakrapora bağlıyor ve bir tavsiyeolarak ülke yönetiminin önüne koyuyor Türkiye devlet adamı yetiştiren zihniyet ve eğitim sistemlerini kurup Batı ülkelerindeki standartlarda siyasetçi ve yönetici yetiştirme noktasınageldiğinde MGK’nın durumu gözden geçirilebilir Ama bugünkü Türkiye’deMGK’yı işlevsiz kılmak ülkeye kötülük etmekten başka hiçbir anlamagelemez MGK’nın Kopenhag Kriterleri bahane edilerek budanması AByasaları açısından gerekli değildi Çünkü benzeri güvenlik birimleri ABülkelerinde de vardır Üstelik AB ülkelerinde Türkiye’nin boğuştuğu temelsıkıntıların hemen hiçbiri de yoktur Bütün bunlar bilindiği halde TürkOrdusu’ndan rahatsızlığı ABD ve AB’den pek geri kalmayan içteki dinci

ekipler MGK’yı budayıp kuşa çevirmiş arkasından da “Gün bu gündür" zihniyetiyle TSK’yı yıpratmaya devam etmişlerdir1999 Körfez Depremi’ni hatırlayalım O acılı günlerimizde Batı konuşacakbaşka bir şey kalmamış gibi fırsatı ganimet bilerek sürekli ve çok vicdansızbir biçimde Türk Ordusu’na saldırdı AKP’ye açılan kapatma davasımünasebetiyle Türk yargısını 'onursuz' diye niteleme onursuzluğunu gösteren eski Almanya BaşbakanıGerhard Schröder Türkiye’ye karşı ilk onursuzluğunu depremin kahırlıgünlerinde (Eylül 1999'da), Alman Parlamentosu’nda yaptığı konuşmadagöstererek şöyle demişti Türkiye de Ordu karşıtlarını güçlendirelim Aynı tarihlerde Almanların önemli basın organlarından biri olan DieWelt, Türk askeri için şu hayasız ifadeyi kullanıyordu: 'Maskara ve rezilaskerler..." (Hasan Bögün ABD ve AB Belgeleriyle Türk Ordusu, 20) Türkiye nin AB serüveni bir anlamda Türk Ordusu nun AB yeüyelik nakaratıylayıpratılma serüveni olarak anılabilir Allah ile aldatanAtatürk karşıtı unsurların Sayfa 207 senelerce ana-avrat küfrettikleri AB’ye iktidarları döneminde canhavliyle sahip çıkmalarının arka planını iyi düşünmemiz gerekmiyor mu? TSK yı yıpratmada kullanılan bir numaralı araç da yine dindirAllah ilealdatmadır Bu aracın taşıdığı tehdit ve tehlikeyi en iyi gören vegelişmeleri ciddî ve ısrarlı biçimde takip eden temel Cumhuriyet kurumu da TSK dırBatı bunu çok iyi bilmekte ve TSK'ya zarar vermede Türkiye içi temeldesteğin Allah ile aldatan siyasetlerden geleceğinde en küçük bir kuşkusubulunmamaktadır Son yıllarda bir dinci ve ABD’ci cemaatin TSK’ya sızmayolunda ne oyunlar çevirdiğini ve bu cemaatin Batılı güçler tarafından nasıldesteklendiğini tam bu noktada bir kez daha anımsayalım Biz bütün vicdanımızla şuna inanmaktayız: Batılı güç odakları Allah ilealdatansiyasetlere verdikleri desteği artırdıklarında bunun Türk Ordusu

na vermekistedikleri zararı da artıracakları anlamına geldiğindenkimsenin kuşkusuolmamalıdır Türkiye nin kaderi tarih boyunca hepolduğu gibi bundan sonra daTSK ile daima bağlantılı ve bitişik olacaktırBu coğrafyanın ve Türk milletininvaroluş diyalektiği bunugerektirmektedir Bundan kuşku duyulduğu andaTürkiye ve Türk milletiçöküşe gider Sözün özü şudur: Türk Ordusu bin yılı aşkın bir zamandır Ehlisalip(Hıristiyanemperyalist) güçlerin temel hücum hedefi ve en korkulurüyasıdır Türk milletiniAllah ile aldatan dış güçler son yüzyıl boyuncabir yandan Türk Ordusu nungücünden yararlanmak için çır-pınırkenöte yandan bu büyük gücü çökertmekiçin her türlü oyunusergilemişlerdir Şöyle de denebilir: Hıristiyan emperyalizmi için TürkSilahlı Kuvvetleri, kendilerine yaradığı (kriz bölgelerinde ölüme sürülmekgibi) hizmet ettiği sürece ‘mucizevî bir güç’ olarak yüceltilen kendilerineengel olucu tavırları sezildiğinde ise çökertilmesi için ne gerekiyorsa yapılanbir kurumdur Hangi yönden bakarsanız bakın Batı için Türk Ordusu‘Türkiye’nin en değerli ihraç malı’ ve 'temel kudreti' olarak görülmüştür Butemel güç ya onlarla birlikte olur ya da çökertilir AB’ye üyelik ve BOP sürecinde Türk Ordusu’nun ‘en büyük engel'olduğu kanısına varıldığı için zayıflatılıp tasfiye edilmesi gerektiğine kararverildi Bu kararın uygulamaya konması için Türkiye içinde Ordu’dan rahatsızolan ve onun etkisizleştirilmesini isteyen bir iktidar lazımdı O da bulundu:AKP AKP’nin bugün başbakan sıfatını taşıyan 2002 yılındaki yasaklı genelbaşkanı RT Erdoğan ünlü mektubunda Paul Wolfowich’ten Türk Ordusu ile kendisinin arasınıuyuşturmasını istemekteydi. Sayfa 208 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak’ta Süleymaniye kentindeaskerlerimizin başına çuval geçiren ABD güçlerinin savunmasını yapan

Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, çuval olayının mazeretini bizzat RTErdoğan’a (başkasına değil) şöyle açıklamıştır: Askerinizin başına çuval geçirme olayı hükümete karşı değilhükümetin emrinidinlemeyen bazı unsurlara karşı yapılmıştır (Bugün anılan eser 142-143) Rumsfeld gibi kurt bir politikacı bu sözleriyle Türk Ordusu’nadüşmanlığını açıkladığı kişiyi de memnun ettiğini düşünmeseydi böyle bir açıklamayıyapar mıydı? HIRİSTİYAN-EMPERYALİST TEZGÂHIN HALİFECİLİK VE OSMANLICILIK OYUNU Vatan babanızdan kalma tarla değildir Onun üzerinde izale-işüyu (hissedarlığın giderilmesi) davası açamazsınız Osman Bölükbaşı Soğuk savaştan sonra esas alınan ‘dünya haritasının tek süper güce veonun gerçek stratejik müttefiki İsrail’e göre ayarlanması ve uyarlanması’siyasetleri dünyada otuz-kırk yeni devletin daha kurulmasını gerektiriyorBunlar klasik devlet teorilerinin anladığı m n da devletler olmayacaktır

Bunlar adına ‘devlet’ dedikleri birer kabile veya şeflik halinde kurulacak vetek süper gücün veya onun destur verdiği diğer süper güçlerin güdümündeolacaklardır Bu siyasetler açısından Ortadoğu en önemli ve birincil coğrafyadırÇünkü İslam dünyasının sahip bulunduğu en hayatî kaynaklar (petrol su gaz)buradadır Dahası bu coğrafya İsrail’i ciddî biçimde rahatsız etmektedir O halde dünyaharitası değişmeli özellikle ve öncelikle Ortadoğu haritası BOP un temel hedefi Ortadoğu da İsrail den daha büyük devletbırakmamaktır Sayfa 209 1940’lardan beri hedef budur Bu hedef 90’lı yılların başından itibarenaçıkça telaffuz edilmeye başlandı 1991 yılı Haziran ayında Almanya’nınBaden Baden bölgesinin Kara Ormanları’nda dünyaya yön vermesidüşünülen elitlerin toplandığı 'Bilderberg' toplantısında dünyanın yüzlerce değil binlerce devletebölünmesi gerektiği açıkça gündem yapılmıştır David Rockefeller şöylekonuştu: Dünyada bin devlet oluşturduğumuzda dünya daha mükemmelve daha istikrarlı olacaktır Halkların kendilerini yönetme hakları artık dünyabankerleri veentellektüelleri olan elitlerin otoritesi altına girecektirYüzyılımızdaizleyeceğimiz strateji budur ABD ‘nin eski Ankara Büyükelçisi Robert Hup aynı planı şöyleaçıklamıştır: Amerika misyonu milli devletleri gömmek halkları dahaküçük birimlerebölerek yaşatmaktır Gelecek Amerika nındır (Vural Savaş AKP Çoktan Kapatılma- lıydı, 46) Bu ‘birkaç parçaya bölme stratejisi’ planı özellikle Türkiye’de dindendestek almaksızın yani halkı Allah ile aldatmadan gerçekleştirilemezdi

‘Osmanlıcılık ve Halifecilik' vaadi ve söylemi işte bunun için öneçıkarılmıştır Süper gücün planını hayata geçirecek olan iktidar ise yine Allah ile aldatan bir iktidarolmalıydı O dabulunmuştır:AKP. Necmeddin Erbakan yoklanmış amaonun emperyalizme geçit vermek niyeti olmadığı görülmüştür Erbakan özevlatları1 eliyle arkadan vurulupalaşağı edilerek yerine Recep TayyipAKP si konmuştur Çünkü RT Erdoğan Türkiye Cumhuriyetinin yetmişyıllık tarihinde katı bir üniter yapıya sahip bulunmasından şik yetçi olduğunuaçıkça ifade ederek daha yolun başında ümit sinyallerini Atlantik ötesinegöndermişti Türkiye’deki Kürtlerin ayrı devlet kurmak istemeleriyle ilgili birsoruya verdiği cevapta ise şöyle haykırıyordu: Bu durumda belki Osmanlıeyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir Kürtlerinbağımsız bir devletkurma istemlerine gelince bu topraklar üzerinde böyle birbağımsızyapıyı kurma kudreti varsa kurar (Vural Savaş AKP Çoktan Kapatılmalıydı, 46) RT Erdoğan, emperyalizmin yüreğini ısıtan bu söylemleri sayesindeOcak 2004’de Amerikan Yahudileri’nin önemli kuruluşlarından biri olanAJC (American Jewish Congress) tarafından o güne kadar sadece İsrail’indevlet haline gelmesinde emeği geçenlere (özellikle İsrail başbakanlarına)verilen çok ünlü bir ödülü alıyordu: 'Ce-saret Ödülü’ Bu ödül 'yahudiolmayan' birine ilk kez veriliyordu. Sayfa 210 RT Erdoğan malum söylemleri ve o söylemlere uygun icraatı ileSiyonist Thedore Herzl’in kurduğu AJC’nin ‘Cesaret Ödülü’nü alan ilk

“Müslüman” oluyordu ama rahmetli Osman Bölükbaşı tarafından ifadeyekonan çok önemli şu gerçeği unutuyordu: Vatan babanızdan kalma tarla değildir Onun üzerinde izale-i şüyu(hissedarlığıngiderilmesi) davası açamazsınız Dünyayı iyice ufak parçalara bölme planı budur ama süper güçler bununasıl sağlayacaklardır? Bu amaca yönelik ilk ABD planı olan WilsonPrensipleri işin kotarılmasına yetmemiştir Yeni çareler aranmış ve amacıgerçekleştirecek en etkin yol olarak dini (veya dinleri) kullanma, yani Allahile aldatma keşfedilmiştir İkinci Dünya Harbinden beri Allah ile aldatma yoluişletilmektedir Soğuk Savaş sonrası şartlar ve beklentiler Türkiye yeSoğuk Savaş dönemindendaha önemli hale getirmiştir Gel gör ki Türkiyede Allah ile aldatma stratejisininhedefine varmasını engelleyen birgerçek (veya güç) var: Atatürk veya Atatürkmirası Türkiye söz konusu edildiğinde iki yönlü bir çalışmanın gerektiğiaçıktır: Biryandan İslam mirası Hıristiyan-Siyon emeller istikametindeyenidenşekillendirilecek öte yandan çok güçlü bir direnç oluşturanAtatürk mirası kırılacaktır İşte bugün Türkiye üzerindeki AB-ABD-Dincilik-Bölücülükbirlikteliği ile yürütülen operasyonun esası budur Tek başına bölücülük oyunu da tek başına dincilik oyunu daHıristiyan-Siyonhesabının işini halletmeye yetmemiştir İkisini birdenama yeni motifler vevaatlerle devreye sokmak gerekmektedir Sonyıllarda yapılan da budur AKI iştebu son stratejinin süper güçler lehineve Türkiye aleyhine iş başına getirileniktidarıdır Türkiye’deki dinci unsurlarla onlarla çıkarları uğruna birliktelik kurmuşinkarcı ve çıkarcı unsurların cazip bir ‘havuç’ gibi önlerine konan YeniOsmancılılık ve Halifelik vaadi Türkiye üzerindeki tahrip operasyonununbaşarı şansında önemli bir unsur olarak görülmektedir Halifelik havucuylaağzı sulandırılan Atatürk düşmanı-dinci-işbirlikçi unsurlar bu vaattençok ümitlenmekteler Bunun için de olancagüçleriyle destek veriyorlarAllah ile aldatmanın bir tür imparatorluğu olanFethullahçılık bu işinsüper aracı olarak harikalar yaratıyor Sayfa 211

Demek ki, Halifelik-Osmanlıcılık vaatlerinin ilk yararı temel dirençkaynağı olanMustafa Kemal mirasının çökertilmesidir Halifelik havucunubol bol yedirmenin Hıristiyan-Siyon emperyalizmi açısından ikinci yararıFener Rum Patrikhanesine verilmek istenen eküme-nikliğin (namı diğerSuriçi İstanbul’da bir Ortodoks din devleti kurulmasının) karşılaşabileceğidirenci kırmaktır Ekümenik Patrikhanenin Suriçi İstanbul da Fatih Sultan Mehmet inkemikleriüstünde bir Ortodoks din devleti kurmasına bu ülkeninöncelikle Müslümanhalkı karşı çıkar ve buna ölümü pahasına da olsaizin vermez. İşte işin püf noktası bu olduğu içindir ki emperyalist siyasetler, oyunuAllah ilealdatmak üzerinden oynayarak Kelimei Şehadet ten gelecekdirenci etkisiz kılmakistiyor. Yoksa onları ne halifelik ilgilendiriyor neMüslümanların çıkarı veya dertleri Ortadoğu’da Irak’ta yaptıkları ortada Mahalle gazetelerindeki karikatüristlerinden Hıristiyanlığıntepesinde oturanPapa ya kadar tümü Hz Muhammed e ve Kuranasaldırmayı bir tür temel ibadethaline getirmiş bu Batı mı Müslümanlarınbir halifeye kavuşarak veya Osmanlı düzenini yeniden kurarak rahat bulması için çırpınıyor? Bunlar mı?Eğer öyleysesormaz mıyız: O yeniden ihya etmek istediğiniz Osmanlı yıkim yıktı darmadağınetti? Uzaydan gelen birileri mi, siz mi? Emperyalist güçlerin hangi iyiliklerini örnek göstererek bu ‘halifelik’ ve ‘Osmanlıcılık’ yoluyla bize iyilik veya mutluluk getirebileceklerinivarsayacağız? Böyle bir varsayım aklın apaçıklık ilkeleriyle yan yana durabilir mi? Buoyunda çıkarı olanlar ancak ve ancak emperyalist Hıristiyan güçlerle onlarınsatın aldıkları hainler ve gafiller olabilir.

Allah ile aldatma tezg hının küresel aktörlerince oynanan buOsmanlıcılık ve Halifecilik oyunu Türkiye’de birçok küreselci-kozmopolit-çıkarcı ile süper para babalarını da yanına almış görünüyor Şunu da tüm açık yürekliliğimizle ifade edelim: Patrikhane nin ekümenik olması sırf bu olgu bakımından bizi hiçrahatsız etmezTam aksine biz bu ekü-menikliği destekleriz bile Gidipbaşka bir ülkedeörneğin Yunanistan da ekümenik olsunlar açıkça destekverelim Ama bizimbaşka bir sıkıntımız var: Türkiye de Yeni Bizans veyaYeni Roma veya Vatikantürü bir devletin bir hançer gibi bağrımızasaplanması ihtimali Sayfa 212 Böyle bir kaygıyı duymamıza asla yer olmadığına bizi inandırsınlarbuyursun, bizim de desteğimizle ekümenikliği kurup işletsinler İstanbul Patrikliği’nin ekümenikliğinden Rusya’nın rahatsız olmasıbizim derdimiz değildir Biz ekümenikliğe bu gerekçeyle asla karşı çıkmayızBizim derdimiz bizim geleceğimizin tehdit edilmesidir Güvenimizi sarsantavır ise halifelik Osmanlıcılık havuçlarıyla avutulan dincilerin Atatürkmirasını tahrip emellerine destek verilmesidir Türk Vakıflar sistemini Lozan’ıda delmek pahasına darmadağın ettiren AB ve ABD baskılarını unutmuşdeğiliz Bunlar, saf 'din gayret ve heyecanıyla’ yapılan işler değildir Atatürk mirasından rahatsız olan ama bunu açıkça ifade etme mertliğinigösteremediği için İslam’ın değerlerini yozlaştırarak Müslüman halkı aldatanAllah ile aldatma odakları Atatürk’ün Anıtkabri’nin yıkılması Kabe’ninyıkılması şartına bağlansa buna bile itiraz etmeyeceklerdir Böylesi bir kiniçindedirler Böylesi bir kinin barındığı yerde ne İslam’ın ne de halklarıngeleceğine ilişkin bir iyi niyetin bulunabileceğini kabul edecek kadar ahmakdeğiliz Böyle bir kinle uzlaşma sağlanabileceğine inanacak kadar da tarihbilgisinden yoksun değiliz Batılılar ve onların siyasetlerinin Türkiye’dekidestekçileri açık yürekle ve içtenlikle konuşmalıdırlar Bunu yapmak yerine‘Halifeliğin Osmancılılığın bize kazandıracağı

nimet ve bereket’ gibi kargaların bile güleceği aldatmalara dayanarakbizi ikna etmeleri bir yere varmaları mümkün değildir ALLAH İLE ALDATMANIN İSTANBUL U BİZANSLAŞTIRMA OPERASYONU Dünya tek bir devlet olsa başkenti İstanbul olurdu Napolyon Akıl almaz sinsi bir siyasetle İstanbul’da Türklüğe ve Türklere ait nevarsa yok ediliyor. İstanbul’un ‘Müslüman ve Türk içi’ni boşaltıyorlar Dört bir yana asılanafişler İstanbul'u ‘Bir dünya kenti’ olarak ilan ve propaganda ediyor. "Maksatturistiktir" diyenlere “Siz de bönsünüz!” demek lazım Maksat İstanbul’un neolduğuna değil Sayfa 213 bir Müslüman ve Türk kenti olmadığına vurgu yaptırmaktır ‘Dünyakenti’ yaftasının arkasındaki niyet ve emel bu. İstanbul’un ‘Müslüman-Türk içi’ yok edilirken boşaltılan yereHıristiyan-Bizans bir muhteva oturtmanın hazırlığı yapılıyor Ünlü ve büyükbir Türk bankası yayınlarının içine koca bir 'Bizans' tanıtım kitabı oturtuyor 22 imzanınkaleme aldığı

420 sayfalık Bizans tanıtımında Bizans A’dan Z’ye ele alınıp Türkokuyucuya tanıtılıyor Daha doğru bir deyişle Türk okuyucu Bizans’ı A’danZ’ye tanımaya teşvik tahrik ve deta mecbur ediliyor İstanbul’daki 1. Ordu’nun konuşlandığı Selimiye Kışlasına da el atıldığısöyleniyor AB son ‘Katılım Ortaklığı Belgesi’ne azınlık vakıflarınınkanunsuz şekilde edindikleri gayrımenkullerin iade edilmesi veya bunlar içintazminat ödenmesi talebini 'dinsel özgürlükler’ yaftası altında sokmuşbulunuyor Hedef yıllardan beri söylediğimiz hedef: Suriçi İstanbul Namıdiğer Yedi Tepe. Konuyu ele alan Sadi Somuncuoğlu şöyle yazıyor: AB bu meselede de ustaca mesafe alıyor Önce tüm azınlıkvakıflarına sınırsızmal-mülk edinme hakkı verilmesini sağladı Ardından1936 beyannamesineaykırı olarak edindikleri ve büyük bölümü İstanbulda hem de Suriçi nde olupdevlet tarafından yürürlükteki kanunlarauygun şekilde Hazine ye devredilenyüzlerce mülkün iadesini gündemegetirdi Vakıflar Yasa Tasarısı ile bu talep dekarşılandı ve Hazine ninelinde olanların iadesi öngörüldü Ama AB yine tatminedilemedi veGenişlemeden Sorumlu Komiser Rehn Hazine den üçüncüşahıslarageçmiş malların da ya geri verilmesi veya tazminatınınödenmesi için muhtıragibi mektuplar gönderdi Hızını alamadı VakıflarYasası nın AB uzmanlarıylabirlikte hazırlanmasını teklif etti Tüm bunların anlamı Türkiye nin içten istila edilmesinin yolununaçılmasıdırÇünkü bu emsal teşkil edeceğinden sadece hazinedekimülklerin değil yinesadece İstanbul dakilerin de değil ülkenin dört biryanında çok eskidenHıristiyanlara ait görülen tüm kiliseler ve diğergayrımenkuller üzerinde hakiddia edilmesinin hukukî altyapısıhazırlanmış oluyor Tarihin tanıdığı en yetkin ve etkin antiemperyalist Müslüman savaşçıMustafa Kemal Atatürk’e İngiliz gizli servislerinin hazırladığı sloganlarlasaldırmayı temel ibadet sanan Allah ile aldatma odakları İstanbul’uBizanslaştırma projesini hayata geçirmenin aslî hizmetçileri

Sayfa 214 İstanbul’u ekümenik patriklik' adına fetih öncesi bir Bizans kentinedönüştürme faaliyeti hummalı bir biçimde yürüyor Dinci gafil ve hainler isecamilerin sayısını ballandıra ballandıra anlatıp Müslümanın onur ve kimlik çöküşününfarkına varmasına uyanmasına engel oluyorlar. Cami, ezan ve namaz,Kelimei Şehadet'in haysiyetini vurma aracı olarak kullanılıyor VuranlarHıristiyan emperyalistler araç olanlar ise siyaset dincisi gafil veya hainler. Müslüman İstanbul’u 'Yeni Roma'ya veya ‘Hıristiyan Konstantinopolis’edönüştürme gayretlerinin sürüp giden kısa ama ibretlerle dolu serüvenine birgöz atalım: Sevr günlerinde ABD Başkanı Wilson, Osmanlı padişahınınİstanbul’dan çıkarılmasını ve sadece İstanbul’un değil bütün Trakya’nınTürklerden boşaltılmasını istemiştir Bu öneri üzerine İstanbul’a yeni bir adkonmuştu: Uluslararası İstanbul Devleti İngiliz Başbakanı Lloyd George, aynı konuyu gündeme getirirkenTürkleri 'bir veba ve bela' olarak niteliyor Avrupa topraklarından mutlakaçıkarılmaları gerektiğini söylüyordu Bunu fırsatı ganimet bilen o günküPatrik Vekili Dorotheos, 14 Şubat 1920 günlü mektubuyla Lloyd George’udestekliyor ve gerekenin yapılması için ricalarını iletiyordu (bk Somuncuoğluİstanbul da Yeni Roma İmparatorluğu, 152) Koca Osmanlı İmparatorluğu'nupaylaşmakta zorluk çekmeyenler söz İstanbul’a geldiğinde birbirinegirmekteydi Bunun için İstanbul’u ‘ortak bir Hıristiyan kenti’ yapmayı yeğlediler Bunun en kestirme ve kolay yolu ise Patrikhane’yiekümenikleştirerek Suriçi İstanbul’da bir Hıristiyan din devleti kurmak olarakbelirlendi.

O günlerde bir 'Pontus ve Bizans nostaljisi', Türkiye’deki bütün dincikesimleri sarmıştı Özellikle Karadeniz sahillerini ABD’nin AnkaraBüyükelçisi Eric Edelman, Karadeniz sahillerinde geziye çıkıyor BaşbakanErdoğan memleketi olan Rize'nin Güneysu ilçesindeki köyünde ‘Potemya’nıngururu’ yazılı pankartlarla karşılanıyordu Potemya Erdoğan’ın köyünün çokeski Rumca adıdır Şeyh Sait isyanının hemen arkasından bu Potemya’da dabir mürteci ayaklanma gerçekleşmiş ama çok kısa sürede ve çok hafif bir zayiatla bastırılmıştı (Bu konu bizimYakınTarihimizde Molla-Papaz İşbirliği adlı eserimizde ayrıntılarıylaincelenmiştir) Wilson’ın ağzından Uluslararası İstanbul Devletinitelemesini telaffuz eden ABD, İstanbul sevdasını aklından çıkarmamıştırYeni zamanlarda AB’yi de yanına alarak yeniden hamle yapmıştır Körfezdepremi üzerine Türkiye’ye gelen Clinton 15 Sayfa 215 Kasım 1999’da TBMM’de yaptığı konuşmada İstanbul ile ilgili ABDkodlarına atıflar yapıyordu Bizim Meclis üyelerinin büyük kısmının hiçfarkına varamadıkları ABD Başkanı’nı tam 12 kez alkışlamalarından anlaşılan kodlardı bunlarClinton şöyle diyordu: Osmanlı İmparatorluğu nun dağılması ve Türkiye nin yükselmesiiledir ki buyüzyılın tüm tarihi şekillendi Bu imparatorluğunyıkıntılarından yeni milletlerdoğdu Eski düşmanlıkların kaybolması güç20. yüzyılı anlamak içinTürkiye nin tarihi bir anahtardır Beninanıyorum ki Türkiye nin geleceğiönümüzdeki bin yılın ilk yüzyılınınşekillenmesinde de son derece önemli bir roloynayacaktır İnsanlar haritaçizebilmeye başladığından bu yana Türkiyecoğrafyasının sabitgerçeklerine dikkat çekmişlerdir

Usta bir politikacı ve süper gücün başkanı kendisine yakışan bir üsluplaşunu söylüyordu: 20. yüzyılın büyük gelişmeleri Osmanlı haritasınınparçalanmasıylavücut buldu; içine girdiğimiz yeni yüzyılın gelişmeleri debugünkü Türkiyeharitasının parçalanmasıyla vücut bulacaktır Devletadamlığı ve soylu siyasetten zerre kadar nasibi olan bir politikacı Clinton’ınsöylediklerinin bu anlama geldiğini anlamakta asla zorluk çekmez Ne yazıkki bizimkiler anlamamıştır Clinton’ın verdiği mesajlar istikametindesöylemler art arda geldi ABD Dışişleri Bakanı Powell, ABD’nin İstanbulBoğazı’nda inşa ettirdiği görkemli Başkonsolosluk binasının (dünyadaki ensağlam konsolosluk binası olduğu söyleniyor) açılışında (12 Haziran 2003) kulaklara iyice su kaçırıyordu Şöyle dedi: Türkiye nin en önemli anıtlarından biri olan Rumeli Hisarı dörtaydatamamlanmış Bizim binamızın inşası bundan biraz daha uzunsürdü Ama ne deolsa ben Fatih Sultan Mehmet değilim Powell'in bu çok anlamlı mukayesesi olayları ciddiyetle takip edenlereaynı yerde 140 yıl önce yapılmış aynı mealde bir başka konuşmayıhatırlatmaktaydı Robert Kolej kurucusu z tın yaptığı açış konuşmasıdır buŞöyle diyordu o Amerikalı: Fatih Sultan Mehmet İstanbul u fethetmekiçin Rumeli Hisarını inşa etmişti Bizde Robert Koleji inşa ediyoruz."(Somuncuoğlu anılan eser 163) Söylenen açıktır: Fatihin yaptığının tersiniyapacağız yani İstanbul u bir biçimdegeri alacağız Clinton bu konuşmasından bir süre sonra Başbakan Çiller’e ünlü ‘Üçİstanbul Planı’nı sunmuş veya dayatmıştır Bu planın esası şudur: İstanbul’dayerleşim Sayfa 216 Anadolu yakasına atılacak Avrupa yakası özellikle Suriçi eski Bizansdeğerleri dikkate alınarak bir ‘mega kültür kenti’ olarak yenidenyapılandırılacaktır Bunun Türkiye’ye getirişi ne olacak derseniz cevap tekkelimedir: Para Bu tek kelimelik cevap, 2008 itibariyle borcu 460 milyardoları aşmış bir Türkiye için çok anlamlı ve ısıtıcı bir cevaptır Türkiye o

borçların batağına boşuna itilmemiştir Elinde avucunda nesi varsa tümüboşuna sattırılmamıştır Üç İstanbul Planı' na destek verecekler listesine bir bakalım: ABD ABDünya Bankası Dünya Kiliseler Birliği UNESCO Bu destek Suriçiİstanbul’un tamamen boşaltılıp bir ‘dünya kültür kenti’ olarak ve Bizansözelliği öne çıkarılarak yeniden yapılandırılması şartına bağlanmıştır Sonun nereye gideceği belli: Ekümenik Patrikhane ye ekümenyayani toprakolarak Fatih in kemiklerinin korunduğu yeri vermek O günkü başbakan Çiller, bu planın üstüne hemen atladı ve İstanbul’uhemen Megaköy ilan etti Ne var ki o hep rahatsız oldukları Millî GüvenlikKurulu (MGK), meseleye el koydu Yaptığı araştırmaları bir raporla hükümetebildirerek planın uygulanmasını engelledi Plan, daha sonra, AKP Başkanı ve Türkiye Başbakanı unvanını alan RTErdoğan tarafından Üç İstanbul Projesi' olarak devreye sokuldu EsasıClinton ve Çiller'inkiyle aynıdır: Yerleşim Anadolu tarafına kaydırılarakSuriçi İstanbul Bizans değerlerine göre şekillendirilecektir ABD veAKP’nin ‘Üç İstanbul Projesi’nin AB ülkelerince konan adı Kültür Başkenti İstanbul'dur. Kısacası İstanbul Dinlerarası Diyalog ve 'Barış ve ToleransKonferansı gibi cilalı pankartlar altında patrikhaneye ‘ekümenya’ olarak hazırlanıyorUluslararası Haçlı kurmaylarca kotarılan bir Müslüman-Türk yurdunuHıristiyanlaştırma faaliyetiyle karşı karşıyayız Bu yolda şimdilik de facto(fiilî) durumlar yaratılarak ilerisi için yol açılıyor Alıştırma ve kabullendirmesüreci tüm hızıyla ilerliyor Ardından de jure (hukukî) süreç açılacak Millet bunu göremesin diye Müslümanın gözünü din cilası ileboyayan bir dinciiktidar bindirildi tepemize Onlar İslam adına bir metrekumaşla kıyametler koparırken Ehlisalîb bin yıldır hayaliyle yaşadığıkaleleri bir bir düşürüyor 7-9 Kasım 2005 tarihlerinde Swiss Hotel’deyapılan

2 Barış ve Tolerans Konferansı neler olup bittiğinin çok tipik ama çok belirgin bir göstergesi oldu ABDBaşkanı Bush’un bir tebrik telgrafıyla katıldığı ve Diyanet İşleri Başkanı AliBardakoğlu'nun Sayfa 217 da bir konuşma yaparak teyit ve takviye ettiği bu toplantı çok önemlitablolara vücut vermiş ve çok hayatî işaretleri önümüze koymuştur Bir defaşunu görelim: Toplantının üç önemli ve anlamlı h misi vardı: 1. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso,2. Fener RumPatriği Bartholomeos 3. Merkezi New York'ta bulunan Appeal of Conscience Başkanı veBaşhahamı Arthur Sichneier. Yani konferansın hamilerinin ikisi Hıristiyan biri Musevî Dahası ve enönemlisi: Bu toplantının ‘h mi’lerinden biri olan Patrik Bartholomeos bukonferans münasebetiyle de ekümenik patrik diye anılmaktadır Gelen kutlama telgrafları bu unvanahitap etmekte kayıtlar bu unvanla tutulmaktadır Bu unvanın kullanılması bu ülkede sadece sıradan mevzuat suçu değilanayasal suçtur Ayrıca Lozan Barış Konferansı’nın delinmesi vedışlanmasıdır Yani aynı zamanda uluslararası suçtur Neylersin ki ülkenin anayasal din kurumuolan Diyanetin başı bu toplantıya katılmış ve destek vermiştir Ama diğer dintemsilcileri gibi ‘h mi’ sıfatıyla değil sadece ‘hizmetli’ sıfatıyla Toplantıya ABD Başkanı AB BM ve Papa nın bir biçimde müdahilolmasınınTürkiye aleyhine döşediği mayınlar işte bunlardır Konferansınhizmetlisi mevkiinde olan Diyanet İşleri Başkanı da katılımıyla bu de facto

duruma imza atmış olmaktadır Diyanet’in figüran Hıristiyan ve Musevilerin h mi olarak katıldığıkonferansın ne gibi tablolar çizdiğini, hangi anlamları içerdiğini ve ne demekistediğini anlamak için konferansın basında yer alış şekline bakmak yeterliCumhuriyet Gazetesi'nin 8 Kasım tarihli haberinden takip edelim: “İstanbul’da dinî liderler buluştu 2 Barış ve Tolerans Konferansı' ndabuluşan 3 semavî dinin lideri dinlerin şiddete let edilmemesini istediBartholomeos’un ekümenik patrik' ibaresiyle yer aldığı konferansta Papa16. Benedictus’un yanı sıra AB, BM ve ABD liderlerinden gönderilenmesajlarda 'diyalog' çağrısında bulunuldu." Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso Fener RumPatriğiBartholomeos ve merkezi New York'ta bulunan Appeal ofConscience Başkanı veBaşhahamı Arthur Schneier'in himayesinde,düzenlenen Konferans 3 dinin Sayfa 218 liderlerini bir araya getirdi. Bartholomoeos'un ‘ekümenik patrik’ibaresiyle yer aldığı konferansa katılan dini liderler medeniyetlerin çatışmaması çağrısındabulundular." Konferansa Papa 16 Benedictus AB Komisyonu Başkanı JoseManuel Barroso,BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve ABD BaşkanıGeorge Bush da mesajgönderdi “ABD Başkanı Bush da mesajında eşitliğin tüm insanlar için geçerliolduğunu(!!!) vurguladı

Altıncı Bölüm ALLAH İLE ALDATMANIN SALTANAT DEVRİ: AKP İKTİDARI DÖNEMİ

Sayfa 219

ALLAH İLE ALDATMANIN İNKÂR CEPHESİ Allah ile aldatmanın iki cephesi var: İnk r ve istismar Allah ile aldatanların din içinden çıkanları yani din çapulcularıesasında bireristismar aktörüdür Bu istismarın yürüyebilmesi içintulumbanın öteki ucunun da işler halde olması gerekir Öteki uç ink r ucudur Din çapulcusunun pirim yapması ve kitleyi Allah ve kutsal adınakandırabilmesi ink r cephesi dediğimiz ink r çapulculuğunun faal olmasınabağlıdır Türkiye gibi dini de ink rı da okuyup tanıyarak değil de moda vetaklitle benimseyen coğrafyalarda bu tuzağa düşme ise akıl almaz biçimdehızlı ve boldur Allah ile aldatmayı besleyen ink r-istismar tulumbasının ink rcephesi dinsizlik ve imansızlık korkusu ürettikçe istismar cephesi kitleyi dinve Allah diyerek morfinler ve uyuşan bedenleri tek tek Kur’an dışı dinciliğino karanlık ve ilkel gayyasına çeker Türkiye de Allah ile aldatma zulmününbirinci derece sorumlularının istismarcı din çapulcuları mı inkarcı takım mı olduğu sorusunun cevabıtartışmalıdırİnkâr olmasa istismar istismar olmasa inkâr ayaktaduramaz. Bunlar, tavukla yumurtanın birbirlerine bağımlılığı gibi birbağımlılık içindedirler Dikkat edilirse çoğu zaman da akıl almaz bir biçimde

birliktelik kurarlar Allah ile aldatan ve emperyalizmle işbirliği kuran dincifesatodaklarının yıllardan beri ekranların gülü haline getirdiği ünlüler içinde ErmeniRum çeşitlizeminlerden tip tip dönmeler az değildir Dinci işbirlikçiliğinbu ne idüğü belirsiz(ama Kuran ve Muhammed nefretleri tartışmasız)tiplere din ve Müslümanlarınmeseleleri hakkında tanıdıkları söz hakkıhayatını İslam ı anlatmak yolundageçirmiş insanlara tanıdıklarındanyüz kat fazladır Sayfa 220 Bu gerçek bizi iki olgunun altını çizmeye itiyor: 1. Türkiye de dinden nefret edenlerin sataştıkları ve etkisiz kılmayaçalıştıkları kişiler dini istismar edip nefret unsuru haline getirenler değil diniher türlü istismar ve rezilliğin üstüne çıkarıp sevgi ve saygı unsuru halinegetirenlerdir2. Türkiye de din ve mukaddesat sömürüsü yapanlarınsataştıkları ve etkisizkılmaya çalıştıkları kişiler din-sizler-imansızlarAllah ve Muhammed düşmanları değil dinin Kur ansal yapısını ortaya koyan ve hurafeye karşı durankişilerdir Türkiye ne yazık ki işte böyle bir garipliği yaşıyor Ve anlaşılandaha uzun süre yaşayacak Ne yazık ki ink r cephesinin ürettiği rezilliklerbizim insanımızı Kur’an’ın berrak ve muhkem dinine değil istismar ve hurafe odaklarınındipsiz-temelsiz aldatmalarına kucak açtırıyor Böyle bir sistem oluşturulmuşDaha doğrusu böyle bir sistemi Allah ile aldatmanın bizzat kendisi saymakgerekir. Allah ile aldatma zaten böyle bir sistemi kurabilmektir diyebiliriz.

ALLAH İLE ALDATMANIN DAMAT FERİT EDEBİYATI "Emperyalist devletler, İslam dünyasında, sadece hainleri ve kullanabilecekleri kişileri desteklemişlerdir. Onlardan nefret etseler bile." Vural Savaş Damat Ferit, sadece Türk tarihinin en büyük ve en alçak haini olmaklakalmaz Allah ile aldatmanın da en şeytanî aktörü olarak öne çıkar İşgalciİngilizlerle kurduğu işbirliğini Türkiye ve Millî Mücadele aleyhindekullanırken hıyanetini öncelikle din üzerinden yürütmüş yani Türk halkınıAllah ile aldatmıştır Bu aldatma sayesindedir ki şeyhülislamları bilerahatlıkla hıyanet aracı olarak kullanabilmiştir Günümüzde adı konmamışDamat Feritler Kurtuluş Savaşı günlerinin birkaç katıdır İki binli yıllarınTürkiyesinde AB ABD Kıbrıs ve genelde tüm dış politikada bir Damat Feritedebiyatı yani mandacılık başını almış gidiyor Bu edebiyata destekvermeyenler çağdaşlığa özgürlüğe refaha karşı çıkan ilkel yaratıklar gibidamgalanıyor öyle tanıtılıyor Sayfa 221

Damat Ferit, Türk Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmış bu savaşın öncülerinigazilerini şehitlerini Haçlı işgalciler lehine lanetlemiş yok etmeye çalışmıştırDamat Ferit bu haliyle aynı zamanda bir sembol olmuştur Damat FeritTürkiye adına (ve Türk ekmeğini yiyip Türkiye’nin imk nlarını kullanarak)Türk düşmanlığına hizmetin sembolü tipik bir alçaktır Onun adına izafe ettiğimiz edebiyat ise tarihin eşine az rastladığı birfesat vemandacılık (bazen de açık hıyanet) edebiyatıdır Memleketin hemen her alanda en iyi yerlerine su başlarına çöreklenmişçıkarından başka dini imanı olmayan vicdanı ve yüreği virüslülerce üretilenbu edebiyatın en etkin coğrafyası İstanbul’dur Damat Ferit’in hıyanetinisergilediği yer de İstanbul’du Dini kullanarak kitleyi Allah ile aldatanların baş destekçileri odinden nefret edenİslam ve Muhammed düşmanları İçte ve dışta böyle Bunlar adı anıldığında kusmamak için kendilerini tutmaya çalıştıklarıİslam’ı pazar yeri metaı olarak kullanan dincilere alabildiğine destekveriyorlar Dinci ekipler, Cumhuriyet'i, Jakoben bir baskı mekanizması (t birin mucidi İslam ve Türk düşmanıİngiliz siyaset bilimci Toynbee’dir) olarak niteleyip salvo üstüne salvoyapıyorlar Ankara nın şerrinden Brüksel in şefaatine sığınmakzorundayızdiyecek kadar alçalabiliyorlar. Bunların Atatürk mirasına duydukları kin İblisin Âdem e duyduğukinden kırkkat daha ağır Bir gün o kinin gayyasında boğulacaklarından hiçkuşkumuz yok Ne yazık ki ülkeyi tahrip ediyorlar Saltanat dincisi ekiplerin İslam nefretiyle dolu destekçileri aynı saldırıyı'ikincicumhuriyet' hezeyanı ile yapıyorlar. Tarihin eşine az rastladığı bu‘dayanışma’ veya hıyanet nasıl mümkün oluyor? Bunun temelinde omurgasızlık imansızlık ve döneklik psikolojisi var Bu namert psikolojiyi üretip yaşatmadanTürkiye örneğindeki hıyaneti ayakta tutamazsınız Yaşar Kemal, nihayetbaklayı ağzından çıkarıp şöyle demişti:

Türkiye yi dönekler çürüttü Bunların sayısı 1 2 10 100 değilAlçaklığa hakları yoktur Halkı aşağılamak nedir? Türkiye nin bütün felaketi tabansızve kemiksizaydınlardan çıkıyor Bunu bilmeliyiz o aydınların üstüne deyürümeliyiz Sayfa 222 Şu veya bu fikri savunmak ayrı bir iştir saygındır Siz katılırsınızveyakatılmazsınız ama bir fikrin gerçek temsilcisi mümini olan adamadamdır:saygıya layıktır Saygın olmayan ve Türkiye’yi batırma türünden alçaklık timsali olanlar,bir fikrin temsilcisi değil tüccarı komis-yoncusudur Viski şişelerinin sayısınıkim artırırsa villa veya arabalarını kim daha görkemli yaparsa daha çokgeziye sofraya hediyeye kim paydaş yaparsa onun dümenini tutar ona uşaklıkederler Bunların bazıları “Zaman değişti” söylemine bazıları ise sadece Değiştim" nutkuna sığınmaktadır Türk dilinde değişmek sözü bunlar yüzünden dönekleşmek anlamınageliroldu. Zaten bizzat kendileri dalgalarına taş atan eski yandaşlarını ikide-birde‘dönek' ilan etmektedir Sağda olanı var solda olanı var Dincisi var dinsizikitapsızı var Damat Ferit edebiyatının (veya fesadının) temel nitelikleri şöylesıralanabilir: 1 .Mandacılık: Batı veya Doğu dünyasından bir ülkenin uydusuuşağı hatta tutsağı olmayı isterler Bağımsızlık bunları ışığın yarasayı rahatsız ettiği gibirahatsız eder 2. Dışarıdan icazet ve destek: İçerideki kurumlarla asla barışıkdeğillerdir Halkla da barışık değillerdir Halktan oy almak için Allah ile veyagüncel bazı kavramlarla aldatmalar yapıp oyu kaptıktan sonra halkı deta leşgibi görür ayaklarıyla bir kenara iterler Esas hizmetleri dışarıdan kotarılanpara ve güç odaklarıyla bunların bağlı olduğu dış ülkeleredir ÖzellikleHıristiyan Batı ülkelerine Bu edebiyatın çok sevdiği ve göklere çıkararakövdüğü politikacıların başında gelen Recep Tayyip Erdoğan, baştan beridesteğini ve icazetini aldığı Batılı güç odaklarına (ki içlerinde Yunanistan

Başbakanı Karamanlis de vardır) şöyle diyebilmiştir: İçeride zordurumdayım lütfen vardım edin! (Yunan gazetesi Etnos'tan naklenCumhuriyet, 25 Mart 2005) RT Erdoğan bu seslenişini Kıbrıs Rum kesimini tanımaya yönelik imzasöz konusu olduğunda Yunan Başbakanı Kostas Karamanlis’e arz etmişKaramanlis de onun bu nidasını anlayışla karşılayıp bu konuda gerekenhimmeti göstermesi için o zamanki Kıbrıs Rum lideri Tasos Papadapulos’ailetmiştir Karamanlis Papada-pulos'un merhametini ‘Türk Başbakanı’ unvanıtaşıyan RT Erdoğan lehine şu ilginç sözlerle tahrik etmiştir: Sayfa 223 Türkiye nin üyeliğine karşı kullanılacak bir veto uyguladığımızortakpolitikaları başarısız kılar Demek oluyor ki Kıbrıs konusunda Karamanlis, Papadapulos veonlardan himmet istirham eden Türk Başbakanı RT Erdoğan, aralarındabelirledikleri bir ortak politika yürütmektedirler Bu ortak politikalarıyüzündendir ki Türk Başbakan Türkiye içinde çok zor durumda kalmış vebaşarıya ulaşabilmesi için Yunanlı arkadaşına seslenme ihtiyacı hissetmiştir

KALDIKLARI YERDEN DEVAM EDİYORLAR Türkiye de laiklerin son kalesi olan yargı da düşmek üzere New York Times İtalyan gazeteci-yazar Marcello Foa (İl Giormale gazetesinden naklenNilgün Cerrahoğlu Cumhuriyet gazetesi 1 Eylül 2007) Türkiye’nin songünlerini değerlendirirken şunları yazıyor: AKP görülmemiş bir güç tekeline sahip Mutlak çoğunluk MeclisBaşkanlığı Cumhurbaşkanlığı ellerinde Laik değerlerin üç direğindenbiri(cumhurbaşkanlığı) yıkıldı Alenî bir İslamcı cumhurbaşkanı olduGürün buayrıcalığı nihaî hedefe varmak için kullanmayacağınıdüşünmek safdilliktirBaşlangıçta tepki alan büyük jestlerdeklarasyonlar yapılmayacak Geçiş yumuşak olacak İzlenen çizginin başarısını gören Gürün acelesi yokYürünenyolda devam etmek yeterli. Bir sonraki hedef, kalan iki kaleye,AnayasaMahkemesi ile Silahlı Kuvvetlere nüfuz etmek olacak Final belliÖncelikle yaklaşık bin yıldır Anadolu’daki İslam’ı ve Müslümanları yoketmek isteyen Haçlılardan söz ediyorum İkinci olarak onlara kulluk vehizmeti temel ibadet bilen içteki dincilerden bahsedeceğim Defalarca denediler başaramadılar En son Çanakkale ve KurtuluşSavaşı’nda işi bitireceklerinden emin bulunuyorlardı Yine olmadı Bitirmeküzere oldukları işlerini bozan ve onları Anadolu’dan süpürüp atan MustafaKemal e duydukları tarifsizkinin sebebi Mustafa Kemal in son rüyalarınıkarartan adam olmasıdır Sayfa 224

Şimdi yeniden deniyorlar Kaldıkları yerden devam ediyorlar Çünkü binyıldır boynuna kement atamadıkları çetin düşmanları Türkiye yeni birtökezleme devresine girmiş bulunuyor Fırsatı ganimet bilerek kaldıklarıyerden devam ediyorlar Yanlarında eskisinden daha sadık ve daha etkin birhıyanet İslamcılığı ve o İslamcılığın aldatmayı başardığı itaatk r bir kitle varHaçlıların bir işaretiyle en değerli Müslümanları kesmeye hazır bir kitle Son püskürtüldükleri yer Damat Ferit hıyanetiyle Vahdettin gafletininkırıldığı yerdir O kırılışı gerçekleştirense Mustafa Kemal’dir O halde bir yandanMustafa Kemal’i yok etmek için uğraşırken öte yandan düşüş günününhıyanet ve hamakat kadrolarıyla bunların dayandığı kurumları yeniden hayatageçirmek lazım geldiğini bilmektedirler. Şöyle düşünüyorlar: En başta halifelik denen İslam dışı zulüm ve sefaletkurumu ele alınmalı Türkiye yi Haçlı ya teslim etmede hiçbir sakıncagörmeyen siyasetçibasın mensubu iş adamı gibi unsurların ortakkotarmayla yeni bir 'halifelik' edebiyatı yayıyorlar Sebep belli: Düştükleri yerden kalkmak Düştükleriyer halife ve eşgüdümün-deki gaflet ve dal let erbabının etkisiz kılındığıyerdir Türkiye’yi tekrar oraya getirirlerse, Sevr yine devreye konur. Neden ille de halife? Bu soruyu önce siyaset ve saltanat dinciliği adınaHaçlılara uşaklık edenlere sormak lazım: Sizden daha çok Haçlıların benimseyip istediği ve habire öneçıkardığı buhalifeliğin İslam a ve Müslümanlara hizmeti olacağınagerçekten inanıyormusunuz?" Gerçek şudur: Haçlılar; sürüye dönüştüğünden emin bulunduklarıİslamdünyasını bir çobanın denetimine vermek sonra da o çobanıniplerini ellerinealmak suretiyle Kelimei Şehadet kitlelerini kendileri içinzararsız hale getirmekistiyorlar. Ve bunu din üzerinden yürütmeninpeşindeler Oysaki din bunu değil bir çobanın sürüsü olmamayı yani

raiyyeleşmemeyi emrediyor. Bakara Suresi 104. ayet şöyle : "Ey imanedenler! Bizi davar gibi güt diye konuşmayın” Halife denen siyasal kukla Müslüman camiayı sürüleştir-menin aracı vegarantisidir Haçlı bunun için çırpınıyor Tarihin en amansız İslam düşmanıolan İngiltere’nin en amansız Türk düşmanlarından biri olan amiralCalthorpe’un yardımcısı Amiral Webb, İngiliz dışişleri bakanlığına yazdığı19 Ocak 1919 tarihli raporda şöyle diyordu: Sayfa 225 Halife elimizin altında bulunduğu sürece İslam dünyasında birdenetlemearacına sahibiz demektir Halife-padişah (Vahdettin) biziburaya (İstanbul a) yerleştirmek istiyor İşte Haçlının halife isteminin arka planı Hıyanetin baş yılanı ve Allah’ıİngiltere’yle eş değerde tutan Damat Ferit, aynı yılın 5 Mart’ında yüksekkomiserlik danışmanı Hohler’e şunu yazma alçaklığını gösteriyordu: Bütün umudumuz Allah ta ve İngiltere de İstediğiniz herkesitutuklamayahazırım Aynı alçak Damat 30 Mart 1919’da yüksek komiser De Robeck’imakamında ziyaret ederek kendisi ve padişahı adına şu yolda arz-ı ubudiyetediyordu: Babası Abdülmecit padişahımız Vahdettin i İngiliz devletine veİngilizleredostluk duygularıyla yetiştirmiştir Padişahımızın bugün takipettiği siyasetOsmanlı devletini İngiltere devletine mutlak bir teslimiyetle

bağlamaktırDamat Ferit alçağı bununla da yetinmemiş aynı konuşmada,Vahdettin'le birlikte hazırladıkları ve Osmanlı devletini İngiliz sömürgesiyapmaya yönelik bir planı da Haçlı yüksek komisere sunmuştur Dinci-hilafetçi Haçlı hizmetk rlığının imanı anlayışı budur 1922 yılı Haziranında Kurtuluş’un gerçekleşme noktasına geldiğiningörüldüğü günlerin İstanbulunda Pera Palas’ta kararg h kurmuş Haçlı komutanYüzbaşı Amst-rong'a, Şehzade Sami eliyle Padişah Vahdettin in bir mesajıiletilir ‘Türklerin Padişahı ve Müslümanların Halifesi’ unvanını taşıyanVahdettin’in Haçlı subaya tazarrûnamesi şu utanç verici satırlardan oluşuyor: Mustafa Kemal ve arkadaşları ihtilalcidirler Bunlar sizin vebenimdüşmanlarımdır Asidirler Türkiye yi yalnız siz kurtarabilirsinizBen sizindostunuzum. Ne isterseniz size vermeye hazırım Halbuki sizAnkara dan bir şeyalamazsınız İsterseniz saltanatı ve hilafetikurtarabilirsiniz Bana yardım için 4 milyon sterlin borç veriniz Size mal vererek bu borcu öderimAnkara yı tanımayın barışı benimle yapın Propaganda yapmam için uçakadamlarımı korumam için bir savaş gemisi verin Bursa ya gider herkesi etrafımatoplarımHalk benim davetime koşar Boğazları açık tutarım Halifeolarak sizin lehinizdeçalışırım Çünkü siz müminlerin savunucususunuzOnlar da size bağlı uyruklarolarak kalacaklardır Ankaradakiler katiladamlardır Moskova nın tesirialtındadırlar Sayfa 226

Sevr esaret belgesini Türk parlamentosunda ayakta alkışlayan ve büyüktaarruzun getirdiği büyük zaferden sonra Başkumandan Atatürk’ü tebrik bileetmeyen Vahdettin 6 Kasım 1922’de Haçlı kumandan Horace Rumbold’ayazdığı mektubunda şunları söyleme düşüklüğüne de tenezzül ediyordu:Mustafa Kemal nesebi bilinmeyen Makedonyalı bir ihtilalcidirBunlarınaralarında gerçek Türkler yoktur Ben her özveriye hazırımama tahtımınçıkarlarını korumanız gerekiyor Bütün bu olup bitenlerden sonra büyük Atatürk’ün bu Vahdettin’ideğerlendirirken Nutuk’ta söylediği şu sözler çok licenap çok bağışlayıcıkalmıyor mu: Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin;soysuzlaşmış şahsını ve bir detahtını koruyabileceğini hayal ettiğialçakça tedbirler araştırmaktaydı Şimdi Kurtuluş Savaşı’nı kirletmek ve yeni bir dinci-hali-feci düzengetirmek üzere yeni iblislikler tezg hlayan Haçlıların tuzağına takılan bazılarısoruyor: Vahdettin vatan haini miydi değil miydi? 'Vatan haini' t birine neden takılıyoruz ? Hiçbir Türk çocuğutarihininpadişahlarından birinin hain diye anılmasından memnun olmazBu yolda bir gayretkeşlik hiçbir Türk çocuğuna itibar da kazandırmaz.Vahdettin, durupdururken vatanını satmaya kalkan bir adamanlamında elbette ki hain değildi Ama zaaflarını kişisel çıkarlarınıyurdunun ve yurdunu kurtaranların üstünde tutmak gibi zilletler sergilediKişisel çıkarları rahatı ve keyfi için Haçlılar önünde eğilen korkak pısırıkzelil düşük bir adamdı İster acıyın ister kızın; yaptıkları işte bunlar Ama benonun sonraki zamanlarında derin bir vicdan muhasebesiyle gerçeği kavrayıppişman olduğunu düşünmekteyim Umarım yaşadığına inandığımderinvicdan muhasebesi sürgün döneminde sergilediği afif kanaatkar veTürkyurduna saygılı hayatı Allah ın huzurunda kendisini aklamadayeterli olur. Bırakın vicdanlar onunla ilgili sıfatı kendileri bulup kullansın!

ALLAH İLE ALDATMANIN SÖMÜRDÜĞÜ AYMAZLIK Bu aymazlık üç esas zümrenin sergilediği bir aymazlıktır Allah ilealdatanların ana gıdası bu aymazlıktır Bu aymazlık son birkaç yıldır bazıkesimlerde ve yerlerde açık bir alçaklığa dönüştü Sayfa 227 Üç zümreden kastım; politikacılar aydınlar ve işadamlarıdır Ülkenintümsıkıntılarından bu üç zümre sadece birinci derecede değil tamamensorumludur Her zümrenin saygı ve şükrana layık istisnalarını bir kenarakoymayı da unutmayacağız Önce politikacıların ikiyüzlülüğü:

Politikacılar Atatürk’ün ölümünden sonra ama özellikle 1950’liyıllardan itibaren ülkenin yarınlarını değil menfaat ve egolarının hesabını öneçıkarıp tüm stratejilerini bu hesaba göre oluşturdular Ülke korkunç sıkıntılaramaruz kaldı Darbeler boşuna gelmemiştir Darbelerde ve darbecilerde bazı yanlışlarınolması onların lüzumsuzluğunu göstermez. Yanlışlarla ve eksiklerlevarolmaya devametmek uçuruma gitmekten yeğdir Aksi edebiyatlara buülkeyi seven herkesin karnı toktur Politikacıların geride bıraktığımız yarım asır boyunca sergilenenikiyüzlülükleri bir yandan din sömürüsü ve hurafe ticaretinden yakınırken öteyandan merdiven altlarında hurafe babalarının eteklerini yalayıp birkaç oydilenmek onursuzluğuna düşmelerinde görülür Bunlar saatler ve saatlerhurafe ve din sömürüsündenyakınıp kanlı gözyaşları döktüler amaarkasından sövüp saydıkları hurafebezirgânlarıyla oturup hurafeyekarşı savaş verenlerin gıybetini yaptılar Aydınlara gelince: Bunlarınikiyüzlülüğünün heykel-leşmiş şeklini medyanın tavrında özellikle köşebaşlarını ve ekranları tutan her türden omurgasızın düşüklüğünde görmekmümkündür Ve işadamları denen kodaman zümre: Panteonlarının baş ilahı para olan bu zümrenin sergilediği ikiyüzlülüğünyaydığı koku tüm canlıları rahatsız edecek boyutlara varmıştır Horultuluağlayışlar vehırıltılı inleyişlerle yakınıp ağız dolusu sövdükleri kutsalkemirici ve dinsömürücü tellallara akıttıkları trilyonlar Cumhuriyet inaltını oymuş ve ülkeyifelaketin eşiğine getirmiştir Kobra yılanından veşeytandan daha tehlikeli gördüklerini eğire-böğüre anlattıkları kişilereservetlerinden pay çıkarmakla “Hem Musa’yı hem Firavun’u eldebulunduralım” mantığını işleten bu tipler ülkenin en iğrenç manzarasınısergilemektedirler

Sayfa 228 Şimdilerde dinci siyasete yaranmak için kendilerinin deta hayat damarı mesabesinde olan laiklik ilkesine sataşmakta laikliği ahlaksızlığınkaynağı gibi gösterme sefaletine düşecek kadar iniş sergilemektedirler LAİKLİĞE SALDIRIYI KİM KOTARIYOR? "Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu güne kadar hiçbir zaman bu kadar tehditle aynı anda karşı karşıya gelmemişti Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt

25 Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın 25Ağustos 2006 günü Genelkurmay Başkanlığı devir teslim töreninde yaptığı konuşmadanaldığımız bu cümle ünlü gazeteci-yazar Hulki Cevizoğlu'nun İşgal veDireniş adlı eserinde (sayfa, 123-126) çok çarpıcı cümlelerle ve ayrıntılıolarak değerlendiriliyor Büyükanıt’ın öne çıkardığı kaygı TürkiyeCumhuriyeti’nin varlık ve aydınlığının temelini oluşturan laiklik üzerindeoynanan oyunlarla ilgili kaygıdır Eski yıllarda bu kaygı dinci odakların temsilettiği şer faaliyetler yüzünden duyulurdu Şimdilerde ise çağdaş liberalyobazlığa karşı diye şöhret yapmış iç ve dış odakların meydana sürdüğühainlerin organize şer faaliyetleri birinci sıraya oturmuş bulunuyor Bu ikincitür hainler dinci piyasadan rant devşirmek için Cumhuriyet değerlerinintahrip edilmesine sadece seyirci kalmıyor hayasız bir biçimde destekveriyorlar Bir zamanların 'laik-Atatürkçü’ diye öne çıkmış ‘vatansız ba-sın’ı(t bir Atatürk’ündür) bu destek güçlerinin başında geliyor Laikliği tahrip operasyonlarını bugün artık bazılarının sandığı gibi içtekidinci odaklar kotarmıyor Böyle zannedenler aldanış içindedirler Laikliğe saldırıyı emperyalizmin Haçlı kurmayları kotarıyorMüslüman a buradaverilen rol, sadece bu kotanının piyonluğunuüstlenmek ve Allah ile aldatma ihtiyacını gidermede taşeronlukyapmaktır Sayfa 229

Batı Türkiye deki laikliğe neden savaş açıyor? Halkımızı Allah ilealdatmada harikalar yaratan Siyasal İslamcılar bu sorunun cevabını hiçaraştırdılar mı? Hayır Öyle bir niyetleri yok Olsa da Hıristiyan Batı’nınlaiklik karşıtlığı maskesiyle oynadığı oyunu anlamakta bir türlü başarılıolamıyorlar Batı’nın Türkiye’deki laikliğe karşı tavır sergilemesinin arkasında Allahile aldatan dincilerimizle ilgili hiçbir kaygı yok Batının laiklik üzerindenoynadığı oyunun arka planında ekümenikliğini sağlamaya çalıştıklarıPatrikhane'ye destek var. AB ve ABD kurmayları “Türkiye’de uygulanan laiklik dinselözgürlüklerin yeterince yaşanmasına engel oluşturuyor” demiyorlar mı? Pekibu noktada en büyük şik yet konusu olan türban mahkemeleriniz önünegeldiğinde neden ittifakla ‘yasak’ kararı verdiniz? Verdiniz çünkü sizin derdiniz Müslümanlar değil Sizinderdiniz ‘dinsel özgürlük nağmeleri döktürerek Patrikhaneye ekümeniklikkazandırıp Suriçi İstanbulda Fatih’in kemikleri üstünde bir Ortodoks dindevleti kurmak ve bunun hizmetinde ajan yetiştirmek üzere deHeybeliada’daki papaz mektebini açtırmak İşte bizim Allah ile sadeceMüslümanları aldatmayı bilen dincilerimizin laiklik düşmanlıklarının Haçlıkotarımındaki arka planı bu Laiklik düşmanlığındanbizimkilere zerrekadar yarar gelmez Bunların bağırıp çağırmalarının tümü Hıristiyan emperyalizminin değirmenine su taşımaya yarıyor. HATEMÎ-CHİRAC SÖYLEMİNDE LAİKLİK Temel niteliği magazin, menfaat ve iktidar meddahlığı olan kartel basınımız dünyanın orasında-burasında olup biten birçok ‘altıçizilesi’ olayı görmezlikten gelmekte veya ekranlarına sayfalarına gereken özenleaktarmamaktadır

‘Kartel basını’ iktidara yaranma ve süper güçleri (ABD ve AB) memnunetmeye uyarlandığı için önüne gelen haber ve malzeme gazetecilik açısındanne denli önem taşırsa taşısın önce “İktidar ne der süperler nasıl karşılar?”’ sorusunu sormakta cevap sakıncalı çıkarsa konu üzerinde durmamaktadırAma istisnalar yok değil Laiklik konusunda altı çizilmesi ve üzerinde ısrarla durulması gerekengelişmelerden biri de İran eski Devlet Başkanı Hatemî’nin daha çok laiklik-İslam Sayfa 230 ilişkisi üzerinde yoğunlaşan tarihî röportajı oldu. NTV'nin, bir programlaekrana getirdiği Hatemî röportajı bence son yılların en önemligelişmelerinden biridir İran gibi laikliğin baş düşmanı olarak gösterilen birülkenin devlet başkanı Hatemî’nin İslam ile laikliğin bağdaştığını gösteren konuşması sözkonusuydu Bilge-Iider Hatemî o konuşmasıyla bir bilinç ve uyanışdevrimi yapmıştır Elbetteki bu konuşmanın bir devrim niteliği taşımasıİran ın laik bir ülke olduğu veyaolmak üzere olduğu anlamına gelmiyorHatemî nin yaptığı işin büyük olduğuanlamına geliyor Bize göre Hatemî nin laiklikle ilgili tespitlerini açık yüreklilikleortaya koymaksuretiyle gelenekçi İslam coğrafyalarında yaptığı işGorbaçov un Rusya dayaptığının bir benzeridir Hatta sergilenen cesaretdikkate alındığındaGorbaçov un yaptığından daha da zor bir iştir Bu söylem ayrıca laik Türkiye Cumhuriyeti’nin neleri başardığının detaonur belgesi gibidir Büyük Atatürk’ün geleceği nasıl aydınlık bir bakışlagörebildiğinin ve görüşünün gerektirdiği adımları hiç çekinmeden nasılattığının da bir göstergesidir Hatemî nin söylemi ayrıca Türkiye de sonyıllarda Ya laiklik ya İslam! İkisi birarada olmaz! diyerek halkıparçalayan dini siyaset aracı olarak kullanan ve insanımıza akıl almazkötülükler eden siyaset dinciliğinin düzeysizlik insafsızlık vetutarsızlığınıgöstermesi bakımından da müthiş bir belgedir İran ın bile

gerisinedüşürüldüğümüzün de belgesidir Tabiî utanç verici bir belgesi... Bugün küçük maske ve kostüm değişiklikleriyle tutumunda h l ısrar edensiyaset dinciliğinin Hatemî’den ders alması ve ona şükran duyması gerekirAma bunun pek mümkün olmayacağı anlaşılmaktadır Siyaset dinciliğinin pervasız borazanları ufkunu aslakavrayamayacakları Hatemî ye daha o konuşmanın yayınlandığı gün saldırmayabaşladılar Hatemî'nin laudile ilgili saptamaları laikliğin beşiği bir ülkeninFransa’nın devlet başkanı Chirac’ın türban krizi münasebetiyle yaptığıtarihsel laiklik konuşmasıyla da ilginç paralellikler belirtiyor İki devletbaşkanının konuşması da laiklikle ilgiliydi ve ikisi de aynı günlerde idi Biri İslam Doğu’nun radikal-dinci diye bilinen ülkesinin ötekisiHıristiyan Batı’nın liberal-kapitalist-laik diye bilinen bir ülkesinin yani iki zıtkutbun devlet başkanları olan Muhammed Hatemî ve Jacques Chirac’ın en azından teorik olarakaynı noktada Sayfa 231 birleşmeleri üzerinde ciddiyetle durulması gereken ve geleceğe yönelikreçeteler çıkarmada insanlığa ipuçları sunan bir gelişmedir. Bu gelişmeözellikle Türkiyegibi bir ülkede ve özellikle siyasal İslam iktidarınınlaiklik eksenli değerlerle dinmek bilmez bir boğuşma içinde olduğugünlerde Türk basınının temel gündemmaddesi olması gerekirdi Ama olmamıştır olamamıştır Yapılmamıştır yaptırılmamıştır İki devletbaşkanının söylemleri bize göstermektedir ki mutlu ve aydınlık bir dünyanınkurulmasında yaşatılmasında olmazsa olmaz değerlerin başında laiklikgelmektedir. Chirac bunun felsefî-sosyolojik dayanaklarıyla tarihselgelişimini ve maruz kaldığı zorlukları laikliğin beşiği bir devletin başkanınayakışır bir derinlik ve güzellikte ifadeye koymuştur İslam-Doğu’nun büyük devletlerinden birinin Müslüman başkanı Hatemî

ise, konunun İslam’la bağlantısını uyuşumunu yine filozofik derinliği dikkatçeken bir devlet adamı sıfatıyla göstermiştir Şimdi biz bu anlayış ve algılayışla benimseyip takdir ettiğimiz o ikikonuşmanın ana cümlelerini vererek bu konudaki sözlerimizi noktalayacağız Fransız Devlet başkanı Jacques Chirac, kısa bir özetini vereceğimiztarihsel konuşmasında laikliğin yerini, anlamını önemini biraz da tanımını şusatırlarla belirliyor: Anayasamızın temel direği laikliktir Laiklik ilkesi saygı diyalog vehoşgörü içinde beraberce yaşama isteğimizi ifade etmektedir Laiklik bilinçözgürlüğünü garantiler İnanma veya inanmama özgürlüğünü korur Her birimize;inancını;huzurlu özgür diğer inançlar tarafından baskı yapılmasıtehlikesi olmaksızınifade etme ve uygulamayı sağlar Laiklik açık vecömerttir Her bireyin, ulusaltopluluğa en iyiyi getirmesi için birkarşılaşma ve alışveriş alanıdırLaiklik farklı dinlerin uyumlubirlikteliğini sağlayan kamu alanı tarafsızlığıdırOrtak kurallar tartışmakonusu yapılamaz Laiklik ilkesine saygınlık kazandıranda işte buyüzyıllardır sabırla inşa edilmiş ince değerli ve hassas dengedir." Büyük ideolojilerin ortadan kalktığı günümüzde aydınlık düşmanlığıvefanatizm dünya üzerinde kendisine yer bulmayaçalışmaktadırCumhuriyet kanun ve ilkelerine dinsel özgürlük perdesialtında itiraz edilmesihoş görülemez Laiklik Cumhuriyetin büyükfetihlerinden biridir Sosyal barışın Sayfa 232 ve ulusal birliğin esas unsurudur Laikliğin zayıflamasına gözyumamayız Onugüçlendirmeye çalışmalıyız Laiklik ilkesinin sulandırılmış bir algılanışının arkasına sığınan bazıkimselerin,cumhuriyetimizin cinslerin eşitliği ve kadınların saygınlığı

gibi kazananlarını ortadan kaldırmaya çalışmalarını kabul edemeyiz (CumhuriyetteLaiklik İlkesi başlıklı konuşma Elysee Sarayı 17 Aralık 2003) Ve Müslüman Doğu’nun bilge liderlerinden biri olan İran DevletBaşkanı Muhammed Hatemî, İslam-laiklik uyuşumunu hatta bir ölçüde İslam-laiklik kucaklaşmasının kaçınılmazlığını şu sözlerle tarihin ve insanlığınönüne koyuyor: İslam ile laiklik ve demokrasi kesinlikle uyuşurDemokrasi bir yoldur veyönetimin halkın oylarına dayanmasıdır Egemenliğin halkın elinde olması gerekir Halkın istediği gücüyönetimegetirmesi istemediği zaman da onu zorbalıkla karşılaşmadanyönetimden alması gerekir." İslamî değerlere inanılabilir ancak iktidarlar halkın isteklerine görehareketetmek zorundadır Tabiî ilerleyici de olması gerekir Ayrıcatoplumda güç kazanmak için demokrasi dışında bir yol izlenmemeli Bencedemokrasi dinleuyumludur." Laisizm toplumun hiçbir hedef ve yönü olmadığı anlamına gelmiyor;dinin vedinsel değerlerin kamu alanına girmemesi gerektiğini söylüyorLaisizmtoplumun sorumluluk taşıması gerektiğini öğütlüyor Batıda laiklik dine karşı olma anlamına gelmiyor Toplum dindenvana olabilir,dinsel değerlere sahip olabilir: aynı zamanda laik deolabilir Maalesef Batı değerleri Doğu ya geldiğinde mahiyet ya dakimliği değişiyor Dine bağlı olmamakdinle mücadeleye dönüşüyor Budurumda laiklik dine karşı olmasa bile bizimülkelerimizde yanlışanlaşılıyor (Hatemî’nin konuşmasının tam metni için bk Y N Öztürk köşesi Star gazetesi, 26 28 Aralık 2003) Hatemî'yi ve Chirac’ı saygıyla selamlıyorum!

Fransa Ulusal Meclisinde konuşan Sosyalist Parti Grup Başkanı JeanMarc Ayrault şunları söylemiştir: "Laiklik; Gambetta'dan (Fransız hukuk ve siyaset adamı ölm 1882)TeslimeNesrin e Atatürk ten Şirin Ebadi ye kadar gelen evrenselliğin birtarihi karanlığa Sayfa 233 mahkûm kadınlar için bir ışık ezilen azınlıklar için bir umutturHazırladığımızyasa ne İslam a ne de dine karşıdır Bu bir özgürlük eşitlikve özgürlükyasasıdır (Hürriyet 5 Şubat 2004) LAİKLİĞİ YANLIŞ OKUMANIN YARATTIĞI ALDATMA Allah ile aldatanların ilk saldırı hedefleri ve din adına en çok sövüpsaydıkları değer laikliktir Neden? Çünkü Müslüman dünya için uyanış dirilişdemokrasi ve özgürlüğün ilk şartı laikliktir Allah ile aldatanlarsa bunlarınhiçbirini istememektedir. Allah ile aldatanların Atatürk karşıtlığının sebebi de Atatürk’ün asırlardırbeklenen uyanışı getirmiş olmasıdır Laiklik, dinlerin saygınlığının o arada İslam’ın ve Müslümanların dirilişuyanış yükseliş ve huzurlarının da temel reçetesidir Öte yandan laiklik son veakılcı din olan İslam’ın da öne çıkardığı hayat ve insan anlayışıyla tam biruyum içindedir İslam gerçek kaynağı Kur’andan bakıldığında laiklikle enküçük bir çelişme ve çekişmeye vücut vermemekte hatta laikliği teşvik edenbir yapıya sahip bulunmaktadır (Geniş bilgi için bizim Kur an VerilerineGöre Laiklik adlı kitabımıza bakılabilir )

Siyasal İslamcılar insanımızı özellikle laiklik konusunda yıllardır Allahile aldatıyor Bu aldatmanın ne anlama geldiğini bu millet ne yazık ki henüzanlamış değildir Allah ile aldatmanın sebep olduğu bunalım zarar bakımındanondan asla geri kalmayan bir başka tehdit yaratmıştır: Sahte dinin açıklarını bahane eden inkarcı aldatma Bu ikincialdatmanın açtığı yaralar birinciden hiç de geri kalmamaktadır Bu ülke için en büyük tehlike ve tehdit andığımız bu iki başlı aldatmanınyarattığı tahriptir Bunun çaresini ivedilikle bulmamız gerekir Çünkü bu tahriphem ülkeyi felakete götürüyor hem de dinimize ruhsal hayatımıza kötülükediyor Bu tehdit içerideki dinci odaklar tarafından değil Türkiye üzerindeasırlık emelleri olan Haçlı odaklar tarafından kotarılıyor Emperyalist odaklar habire işbirlikçi sahte İslamlar yaratarakdinden nefretihızlandırıyor Bunun sonucu inkarcılığın tasallutu oluyorSayfa 234 İslam dan nefreti hızlandırmada Siyasal İslamcılarla Hıristiyan Batıgüçleri tipikbir beraberlik sergiliyorlar. Türkiye yi Allah ile aldatma zehirinin panzehiri ancak İslam ıngerçeği içindençıkarılabilir Başka bir yol yoktur Bunun için laikliği dinüzerinden yapılantahribata seyirci kalmak anlamında algılamaktanvazgeçmek gerekiyor Ne yazıkki, kendisini laik olarak tanımlayan birçokaydın ve siyasetçi bu gerçeğin çokuzağında hatta karşısında bulunuyor Ben laikim din söylemi kullanmam diyerek kenara çekilmek vemeydanı Allahile aldatanların kullanımına terk etmek suretiyle dincitahribata laiklik adınaörtülü bir destek veren zihniyet işte bunlarıntemsil ettikleri havaleci-beleşçizihniyettir Bu zihniyetin bugünkü

Türkiye de en büyük gaflet ve dalâletinsembolü sayılması gerektiğikanısındayız Bu gaflet ve dal let zihniyetine birkaç soru sormak isteriz: 1 Bu ülkeninbin yıldır yaşadığı dinin adını Kuranın açık yasağına rağmen Ilımlı İslam olarak değiştirme hakkını kendisinde bulan ABD ve ABkurmayları sizdendaha mı az laiktir? Onlar sizin ülkenizde bumüdahaleyi yaparken sizin sessizsadasız durmanızın aklî bir izahıolabilir mi? Olabilirse nedir? Sizin busessizliğinizin Türkiye ye zararı mıvardır yararı mı? 2. Türkiye de hemen her sıkıntının bir biçimde bağlantılı bulunduğuAllah ilealdatma veya din meselesini çözmeden Türkiye yi dincihıyanetin tasallut vetahakkümünden nasıl kurtarmayı öneriyorsunuz? 3. Laikliği esas alarak dine kayıtsız kalmanın din istismarınabulaşmamakaygısıyla izahının mümkün ve makul olduğuna inanıyormusunuz? İnanıyorsanız aşağıdaki 4 numaralı soruyu cevaplayıninanmıyorsanızgereğini yapın: 4. İstismar edilen ve bu istismarla bir ülkenin tahribinde kullanılanbir dininsöylemlerini o tahrip ve istismarı durdurmak ve aşmak içinkullananlara da dinistismarcısı denebilir mi? Denirse din istismarı hangideğerler kullanılarakaşılacaktır? Denmez ise az önce andığımız zehirepanzehir üretmek için dinsöylemi kullanan yaklaşımları neden antilaikilan ediyorsunuz? Hayatının ve icraatının istisnasız her döneminde ve evresinde yoğunbiçimde dinsöylemi kullanan hatta bir din ıslahatçısı gibi olayın içindendeğerlendirme veeleştiriler yapan Atatürk din meselesinde isabetsizlikmi yapmıştır? Yapmamışsa Sayfa 235

sizin din kelimesini bile ağzınıza almaktan çekinecek kadar dinelakaytkalmanızı doğru buluyor musunuz? Buluyorsanız bu tutumunuzunasılaçıklıyorsunuz? Sözün burasında laikliği yanlış okumanın zararlarına ilk dikkat çekenaydınlardanbiri olan rahmetli Prof Dr Ahmet Taner Kışlalı’nın bir yazısından üç dört paragrafı onun aziz hatırasına saygının bir ifadesi olarak burayaalmak istiyorum Cumhuriyet gazetesinde 1998’de yazdığı Atatürk ve Din başlıklı yazısında şu satırlar da var: Çok ilginç bir şekilde sağın ve solun yobazları Atatürk ve dinkonusundakiyorumda buluşuyorlar: Laiklik Hıristiyanlık ile bağdaşırama İslam ilebağdaşmaz Atatürk dine karşı idi Herkesin yapmasıgereken temel bir tercihvar Ya dini seçeceksiniz ya da laikliği! Sağ yobazlara göre en büyük düşman laikler değil Ben Müslümanımve aynı zamanda da laiklikten yanayım' diyenler Sol yobazlara göre dedinciler içtenliklive tutarlı Ama hem dine saygılı hem de laik olduklarınıöne sürenler, yaiçtenliksiz ya da tutarsız Prof Yaşar Nuri Öztürk de suçlulardan (!) Hem İslam ı seviyor hemAtatürk ü hem de laikliği Üstüne üstlük Türkiye de İslam ı en iyi bilenilahiyatçılardanbirisi Şöyle diyor: Atatürk dinin tümüne karşı olanlar tarafından da dinin gerçeğinekarşı olanlartarafından da dine karşı gösterildi. Atatürk ün hurafe dinciliğini yıktığını herkes biliyor Yıktığı

hurafenin yerinekonması gereken gerçek dinin en ciddi ilk adımını attıElmalılı ya tefsiri yaptırdı O tefsirden bir şikâyetiniz var mı? Atatürk dine nasıl bakıyordu?Elmalılı Tefrişinasıl bakıyor idiyse öyle bakıyordu Arkasından ikincibüyük adımı attı 12 ciltlikBuharı tercüme ve şerhini yaptırdı Atatürkyıkılması gereken hurafenin yerineneyin konması gerektiğini tespit ettive bunun ilk adımını attı Biz arkasını getiremedik." (Cumhuriyet; 8 Mart 1998) Sayfa 236

ALLAH İLE ALDATMANIN EMPERYALİZMLE İŞBİRLİĞİ Siyasal İslam emperyalizmin karşıtı değil hizmetçisidir Semir Emin Allah ile aldatanlar Türkiye içinde henüz Cumhuriyet’in direnç kavramve kurumlarını tam aşamadıklarından kendilerini dışarıdan destek almaihtiyacında görüyorlar Dışarısı bunu biliyor görüyor Bunun için de Allah ilealdatanlara vereceği desteği Türkiye’den istediklerini onlar aracılığıylaalmanın tezg hını işletmek için kullanıyor Allah ile aldatanlar dışarının desteğini almak için Batılıların heristediğiniveriyorlar. Bu vermeler Allah ile aldatanları giderek örtülü birmandacılığı kabule götürüyor Din nutukları milliyet sloganları hatta imanvicdan Batı’nın istekleri önünde deta eriyip gidiyor AKP döneminde Türkiye yi örtülü bir manda haline getiren onlarcaicraat yapıldı; Türkiye’nin onlarca temel stratejik kurumu yabancılara satıldıTürkiye ekonomik ve stratejik olarak manda bir ülkeden daha fazla vesayetaltına sokuldu Bununla da yetinilmedi, Batılı güçlerin dayatmasıyla birVakıflar Yasası çıkarılarak Türkiye’deki gayrimüslim azınlıkları birerdukalığa dönüştürmenin yolu açıldı

Allah ile aldatan ekiplerin bu kanun karşısındaki suskunluğu gazeteci-yazar Sabahattin Önkibar ın Vakıflar Yasası na Suskun Kalan İslamcıMandacılar!” başlıklı yazısında çok sarsıcı ve ibret verici cümlelerle irdelenmiş: " Köşkün onayına sunulan yeni Vakıflar Yasası egemenlik hakkınındevridirSömürge yasasıdır Lozan ın delinme-sidir Yeni bir Sevr e kapıaralamadırBu kanun ABD istedi diye yapılmıştır AB dayattı diyedüzenlenmiştirYunanistan sevinsin diye dayatılmıştır Bu yasa ileHıristiyan vakıflar Türkiye debağımsız adacıklar kuracaktır Bu yasa ileİstanbul Suriçi bölge OrtodokslarınYeni Vatikan ı olacaktır Sayfa 237 Bu yasa ile azınlık vakıflarının dışarıdan yardım almaları serbestbırakıldığındankilise holdingleri Türkiye yi ablukaya alacaktır Kiliseholdingleri ellerindekibüyük kaynaklarla büyük toprak satın almalarıyapacaktır Misyonerlikyapacaktır Bankalar alacaktır Medya satınalmalarına girecektir Özelleştirmelerekatılıp kalan diğer stratejikşirketleri satın alacaktır Bu şekilde siyasete yani ülkeyönetimineendirekt müdahale eder bir güce ulaşacaktır Olmaz olamaz demeyin çıkarılan yasa ile böyle bir imtiyaz altıntepsidesunuluyor. Peki, AKP bunu bilmeden mi yapıyor! Elbette biliyor

ama çaresiz AKP teslim alınmış durumda! İktidarım sürsün diye Osmanlı nın sondönemi misalidayatılan her şeyi kabul ediyor Tarih âdeta tekerrürediyor ve Osmanlı nın batış günleri kare kare yeniden sahneye konuyor Oyun ve senaryolar aynı Hal bu iken ve AKP teslim alınmış iken kendine İslamcı diyen osözdemukaddesatçılar ne mi yapıyor? AKP nin teslimiyetine göbekatıyor SeyrediyorDahası Şakşak tutuyor Lozan delinmişmiş Sevr eşikteimiş umurlarında değilVarsa yoksa iktidar olsunlar yeter Onlarınmukaddesatı kendi çıkarları Onlarınkutsalı devletin kurumlarını işgalideolojileri Bunları ben iyi tanıyorum Nereden mi? Şeyh Sait isyanından Hiçkuşkunuzolmasın dün Şeyh Sait ne idi ise bugün bunlar aynıdır ŞeyhSait in ardında dünkimler var idi ise bugün de aynıları yinearkalarındadırBunlar dün de bugün de mandacıdırlar Mukaddesdinimiz İslam bunlar içinhiçbir zaman amaç olmamış sadece araçtırSorarım bunlara gençliğinizipapazlara lanetle geçirirken şimdi bu papazmuhabbeti neden? Ne büyüksün senYa Rab! Bunların fikir ve zikirparadoksunu ne güzel tescilledin (Yeniçağ gazetesi 22 Şubat 2008) Kur'an diyor ki, zulme karşı çıkışı olmayan zulümle kirlenmiş bulunaniman kurtuluş getirmez Hidayet de getirmez: İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var yagüvendeolma/güvenilir olma işte onların hakkıdır: doğruyu ve güzeliyakalayanlar da onlardır (En'am, 82) Kurandan öğreniyoruz ki hiç kimsenin tespihi takkesi onu Kuranıniman çocuğuyapmaz. Emperyalizme, mandacılığa onay verenler bedenlerinereye ait görünürse görünsün yürekleri bakımından zulüm imparatorluklarıişleten Haçlı Batılıların çocuğudur

Sayfa 238 Emperyalistler (ABD ve AB) Ulusalcılık ulusçuluk bitti: küreseldönemdeyizulusçuluk artık ilkellik diyor Bu söylemden Batılı ülkeler yararsağlıyor diğer bütün ülkeler zarar görüyor Batı başkaları için bir şeyi öne çıkarıyor kendisi için başka bir şeyiSöylediği ileyaptığı sürekli farklı Batı neden sürekli küresellik diyor, neoliberalizm diyor, serbest piyasadiyor, devletin küçülmesi diyor merkezî otoritenin zayıflatılmasını istiyor?Neden tüm bunları çağdaşlığın ilerlemenin modernleşmenin al meti farikası sayıyor da kendisi hiçbirini uygulamıyor? Cevap açık: Söylediğiniyaparsa çıkarları sarsılır Yaptığını bize yaptırırsa yine çıkarları sarsılır Onun çıkarlarınınhep yolunda gitmesi için biz onun söylediklerini yapacağız yaptıklarınıyapmayacağız Örneğin Ulus devlet dönemi bitti ulus devlet bir geriliktir;ondan vazgeçin diyor ama kendisi ulus devlet anlayışını dibine kadaruyguluyor Millî devleti ink r Batı için başkalarının kendini ink rı sonucunuveriyor ama Batılı uluslar açısından asla bu sonucu doğurmuyor Kurulan birlikler örneğinAB Batılılar için millî devletin güçlenmesi zırhlanması ulusçuluğunuluslararası güç kazanması anlamına gelir ve getirilirken bizim için kendini ink rbaşkalarına teslimiyet ve ‘modernleşme’ yaftalı bir aptallık uğruna ağzındakilokmayı birilerine kaptırma anlamına geliyor Erol Manisalı meseleyi tam belkemiğinden yakalamış: Batının şirketlerine askerlerine hatta dinadamlarına tamamen açık ve korumasızbir dünya istiyorlar... ABsayesinde ulus-devlet şemsiyesi üzerine ikinci kat birkoruma çatısıkurularak Batı devletleri bu çatı altında güçlendirilmiştirDevletlerintemsilcileri kendi köylülerinin işçilerinin ve sanayicilerininçıkarlarını

korumak için Brüksel de dişe diş kavga ederlerABD ve Japonyakarşısında geri kalacaklarını gördüklerinden ulusal çıkarlarını daha iyi koruyabilmek için AB şemsiyesi altına girerler Kendi ulusalçıkarlarını ve kazançlarını yükseltebilmek için kendi aralarında işbirliğiyapıyorlar Sizbunları Kızılay Cemiyeti mi sandınız? Ulus-devlet kalktıdiyenlere gelince, bugörüşün esas sahibi Batı kapitalizmi veemperyalizmidir Önüne bir engelçıkmasın kendi yaptığınıkarşısındakiler yapmasın diye böyle davranmaktadır (Cumhuriyet, 24Ocak 2004) Emperyalizme zulme karşı çıkış varsa gerçek İslam vardır Yoksa biryandanzulüm imparatorluklarına yardakçılık eşbaşkanlık edip öteyandan halkı Allah Sayfa 239 ile aldatmak için dinden imandan dem vurmak kıl bez ve sloganlaavunmakinandırıcı değildir Hiç düşündünüz mü kendisini İslamcı ve Batıcı diye tanımlayan ikizıt kutupneden Mustafa Kemal e aynı anda karşı? Neden MustafaKemal e karşı ikisi deaynı kararlılıkla ve ortaklaşa cephe tutmaktadır? Sebep tek: Mustafa Kemal emperyalizme sömürgeciliğe karşıdırKarşı olmaklakalmamış emperyalist akının tüm namussuz salvolarınıyerle bir etmiştir Oysakiİslamcı ve Batıcı mandacılar emperyalizmeuşaklığı dünya ve âhiretmutluluğunun yolu bilmekteler İşgal edilmiş Osmanlı topraklarında ‘Şeyhülislam’ lakabıyla faaliyetgösteren ve sözde dini-imanı temsil eden Dürrîzade adlı sözde din adamıAllah’a yaranmak yerine İşgalcilerle onların hain işbirlikçilerine yaranarakKuvayi Milliye erlerinin katline fetva veriyor ve (bu noktaya dikkat) bufetvasını halk okusun diye Yunan uçaklarıyla memleketin orasına-burasınaattırıyordu Yani Haçlı işgalcilere karşı çıkanlar aleyhine verilmiş o fetva Müslüman halkı ifsat için Haçlı

işgalcilerin uçaklarıyla dağıtılıyordu Bugün değişen ne? Sadece kostümler isimler ve resimler değişti Hıyanet ve satılmışlığınesası özü aynı Allah ile aldatanlar bu hıyanetleri sergilerken o zamanki Ankara Müftüsü(daha sonra Cumhuriyet'in ilk Diyanet Reisi) Börekçizade Rifat Hoca,(makamı cennet olsun) yıllarca dişinden tırnağından artırıp biriktirdiği parayı(bin lira) Atatürk’e teslim edip Bunun en iyi harcanacağı iş şu seninyaptığın istiklal mücadelesidir; al veharca!" diyerek Kurtuluş Savaşı’nınön saflarında yer alıyordu İşte din adına halkın önüne çıkan iki oluk: Birindennur akıyor ötekinden kir Nurla kiri ayıran ne? Emperyalizmin Haçlıkodamanların yanında olmak veya olmamak Ölçü hep odur o olmuştur oolacaktır Müslümana atılan nutuklar sarık-sakal, takke-kül h hatta namaz-niyaz tek başına ölçü olmaz Allah ve tarih önünde kalıcı inandırıcı ölçü;emperyalist zulme karşı olup olmamaktır İslam’ın getirdiği kalp ve zihinaydınlığından söz etmek için zulme bulaşmamış olmak ilk belki de tek koşuldur Zulme hizmetçilik yapanların aydınlıktanışıktan söz etmeleri cüretle nasipsizliğin birleşiminden başka bir şey ifadeetmez 2008 Mart ayında açılan AKP yi kapatma davası ile ilgili tartışmalarsırasında Allah ile aldatanların bu cüret-nasipsizlik karmasını yaşadıklarınatanık olduk. ABD ve AB Sayfa 240 zulüm kodamanlarının bu konuda onlara verdikleri yoğun destek deibretle kayda geçirilmesi gereken bir başka kanıttır

Türkiye’nin meselelerini hassasiyet ve basiretle takip eden gazeteci-yazarArslan Bulut Yeniçağ gazetesindeki 17 Mart 2008 tarihli köşe yazısında çokuyarıcı ve ürpertici ifadeler kullanılıyor: AKP kurmaylarından birisi diyor ki Kim ne yaparsa yapsın Allahnurunutamamlayacaktır/ Kiminle tamamlayacak? Brüksel in veyaWashington unşefatine sarılanlar Allah ın nurunu nasıl tamamlayacak? Kendilerini Allah ın memuru zannediyorlar! Allah a şirk koşuyorlarAllah ilealdatarak bugünlere geldiler Meslekleri budur Milleti Allah ilealdatsınlarTürkiye Cumhuriyeti Devleti de kendi yıkılışını mı seyretsin? SİYASAL İSLAM-EVANGELİZM BİRLİKTELİĞİ Siyasal İslam-Hıristiyan-Evangelism birlikteliği de diyebiliriz Ne ilginçkaderdir ki yürüyüp giden Haçlı-Hilal savaşında iki taraf da Haçlı çıkarı içinçalışıyor Peki nasıl iştir bu? Şöyle bir iştir: Hilalin gerçek anlamda temsili vok Ortada gerçek anlamda bir Hilalyok. Hilaliparavan yapıp Haça hizmet veren kişiler kadrolar yönetimlerdevletler ve ekiplervar. Bu bakımdan şu gerçeğin altını çizmek kaçınılmazbir vicdan borcudur: Günümüz dünyasında siyasal İslam denen ‘İslam’ıkemirici illet’ ile Haçlı çıkarları akıl almaz bir beraberlik kurmuş durumdalar Hiçbir vicdan olup bitenlerebaktığında şu gerçeği ink r edemez: Siyasal İslam Haçlı hesaplar için çalışır hale getirilmiştir veyagelmiştir Sebepleri tartışabilir yorumlar getirebilirsiniz Bizi ilgilendirensonuç Ve sonuç budur. Gücü parayı oyu sloganı halkı kandırmada kullanılacak tümunsurları Müslümanlardan alan siyasal İslam hizmeti Haçlılara veriyor Hemde kaşınızınüstünde gözünüz var demeden; incinmesinler gücenmesinler

diye büyük özengöstererek. Son ABD seçimlerinin ortaya koyduğu sonucunşu olduğunda dünyanın ittifakı var: Bush, İsa’nın misyonunu hedefine taşıyan ve İsa’dan işaret alarakhareket eden bir Evangelist kurmaydır Bunun siyaset ve diplomasi dilineçevirisi şöyle olur: Sayfa 241 Bush un arkasındaki güç Evangelist köktendinciliğidir. O haldeBush’un kavgası bu gücün kavga etmesi beklenen karşı güçtür O karşı gücün adı İslam’dırEvange-lizmin en büyük düşmanı İslam’dır "Irak yeni bir Vietnam mı?" diye soranlar var Ne münasebet!Vietnam'da köktendincilik savaşı yoktu Oysaki Irak’taki savaş Haçlıköktendinciliğinin İslam’a karşı savaşıdır Petrol ikinci sırada bir beklentiIrak’ta bebelere dedelere ninelere mabetlere kütüphanelere Ramazan günüKadir Gecesi demeden kan ve kahır kusan öfkenin arkasında Evangelistköktendincilik var Yıllar ve yıllar Egemenlik Allah ındır; laik ise egemenlik milletindirdiyerekAllah ın hâkimiyetine karşı çıkmış kâfir olmuştur! diye fetvabasan şimdilerde ise Beyaz Saray’ı ‘yüce ruhların mek nı’ AB’ye üyeliği deİslam’ın ve Müslümanların kurtuluşu olarak gören İslamcılık adlı İslam’aihanet şimdi şu soruya neden cevap vermez: Hâkimiyet Allah ın mı Brüksel in mi Beyaz Saray ın mı? Fransız Devlet Başkanı Jaques Chirac, Müslüman Türkiye'yi dekastederek "HepimizBizans ın çocuklarıyız! dedi. Ben şahsen Bizans’ın çocuğu değilim Ama bu ülkede kendini Bizans’ınçocuğu sayanlar ve bundan gurur duyanlar olduğunu biliyorum Analarınınönemli bir bölümü aslen Hıristiyan olan Osmanlı yöneticilerinin Bizanslıolduğunu öne sürüp bundan bazı sonuçlar çıkarmak isteyenlerin bulunduğunu

da biliyorum Ama ben Bizanslı değilim Allah ın hâkimiyeti diye yıllarca tepindikten sonra tüm hâkimiyetinBeyazSaray a veya Brüksel e teslim edilmesini kurtuluş bilen siyasalİslamcıların Bizansçocuğu olup olmadıklarını tartışanlar da var Chirac,belki de bu noktaya parmakbasmak istiyor.

Sayfa 242 ALLAH İLE ALDATANLARIN ŞEFAAT MAKAMI: BRÜKSEL "Bendeniz ne Fransızların ne de herhangi bir yabancı devletin bize sahip çıkmasına tenezzül eden şahsiyetlerden değilim Benim için en büyük korunma noktası ve şefaat kaynağı milletimin sinesidir." Gazi Mustafa Kemal Atatürk Büyük Atatürk Osmanlı’nın 1 Dünya Savaşı belasının içine baş aşağıdalmasına yol açan savaş kaybedilince de galiplerin buyruklarını baş üstüeden “aceze siyasetler’i Semi'na ve Eta'na' (dinledik ve uyduk) siyaseti olaraknitelemektedir O günler kadar yaşadığımız günlerin Tür-kiyesini yönetensiyasetleri de tanıtan bu tespit Atatürk tarafından şu şekilde ifadeedilmektedir: İstanbul hükümetini biraz tenvir etmek istedim Düşmanların her

dediğinesemi na ve eta na demekten doğacak durumun bütün Türkiye yebu istilacılarınhâkim olması sonucunu vereceğine şüphe etmemek lazımgeldiğini ve bir günOsmanlı kabinesinin düşmanlar tarafından tayinedileceğini anlattım Bunun içinkehanete hiç lüzum yoktu Kendini zayıfve âciz gören insanlar, kuvvetli ve azimliinsanlardan merhametdilendikleri zaman kendilerine mutlaka açındıracaklarınakani olmakiçin bilmem ne his ve sıfatta olmalıdırlar! (Hasan Rıza Soyak Atatürk tenHatıralar, s. 85) Büyük Atatürk bu his ve sıfatların neler olduğunu açıkça telaffuz etmiyornitelemeyi bize bırakıyor Şimdi bugüne gelelim ve arz edeceğimiz noktalarıgördükten sonra Atatürk’ün o zamandan çok bugünü anlattığına birlikte tanıkolalım Bakın nasıl: Allah ile aldatanların ‘mühim toplantılarından birindeAB’ye teslimiyetten şik yet’ babında söz alan birine verilen şu cevap Atatürk mirasına düşmanlığınkin kertesini gösteren bir ibret levhasıdır Ülkenin ve Müslümanlarınvicdanlarına arz olunur Bu bir cümlelik müthiş ifade dinciliğin omurgasınıneler yapabileceğini kinini tatmin Sayfa 243 için dininden neleri verebileceğini kısacası ne gibi yıkımlara imzaatabileceğini görmek bakımından eşi-menendi zor bulunur bir belgedir. Diyor ki dinci eşrafın sözcüsü: AB nin her dayatmasına boyun eğmemizin sebebi Ankara nın şerrinden Brüksel in şefaatine sığınmaktır (Yeniçağ, 14 Ocak 2005) Bu teslimiyet Atatürk’ün lanetlediği “Dinledik ve uyduk” zilletinden çokdaha namert ve beyinsizcedir Çünkü bu ikincisinde sadece ‘uymak’ yokuyulanı kutsamak şefaat makamına oturtmak var Bu namertliği açığa çıkaran ga-zeteci-yazar Arslan Bulut’un yazısını okuyan onlarca insan bana şu ürperticisoruyu soruyor:

Türkiye yi Haçlıları şefaat makamına oturtan mürtedler miyönetiyor? Rotayı Muhammed ve Mekke den Bush ve Brüksel e çevirdiler.Ankara onlar için şer kaynağı Çünkü orada Mustafa Kemal ve mirası var VeHaçlı Brüksel o mirastan rahatsız Çünkü Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'ndacanlarını yakan adam o mirasın mimarı O mimara sataşan kim varsaBrüksel’in sevgilisi ALLAH İLE ALDATANLARIN MUSTAFA KEMAL E NANKÖRLÜĞÜ "Mısır da on bir yıl kaldım Fakat on bir saat daha kalsaydım artık çıldırırdım Sana halisane bir fikrimi söyleyeyim mi: İnsanlık da Türkiye de milliyetçilik de Türkiye de Müslümanlık da Türkiye de hürriyetçilik de Türkiye de Allah benim ömrümden atıp Mustafa Kemal'e versin' Mehmet Akif Ersoy

Sayfa 244 Başlığın altına koyduğumuz söz İstiklal Marşı şairi ve İslam’ın büyükvicdanlarından biri olan Mehmet Akif indir (bk Muhittin Nalbantoğlu’ndannaklen Vural Savaş AKP Çoktan Kapatılmalıydı, 164) Mehmet Akif’in Atatürk konusunda geldiği son nokta budur Onayakışan bir idrakin getirdiği noktadır bu Allah ile aldatanların Akif’iAtatürk’e karşı gibi gösterme gayretleri çok yoğun olmuştur Bir yandan Akifaleyhine Çanakkale'de çarpışan Türk askerlerini Peygamberimizin BedirHarbi şehit ve gazilerine benzettiği için İslam-dışılık’ fetvası çıkaranlar öteyandan onu Atatürk’e karşı kullanabilmenin yolunu aramış ve bu uğursuzçabalarına yine Akif’in dindarlığını let etmişlerdir Yani yine Allah ilealdatmış yine dini kullanmışlardır Akif’in şiir sanatının anıtlarından biri olan ama aynı zamanda bir tür‘kısa Kur’an tefsiri’ hüviyeti de taşıyan Safahat’ındaki İslam anlayışıylaAtatürk’ün İslam anlayışı yüzde yüz örtüşmektedir Temiz bir vicdan h lis bir iman Akif’i Atatürk’ekarşıtlığın değil Atatürk’ün yanın-dalığın kanıtı olarak değerlendirebilir AkifKurtuluş Savaşı’nda gayretleriyle Atatürk’ün yanındaydı İslam konusunda dadüşünceleriyle onun yanındadır Bu gerçek bugüne kadar layıkıyla ortayakonmamışsa bu Allah ile aldatanların oyunlarından çok kendilerini‘Atatürkçü’

olarak tanıtanların lakaytlıkları yüzünden olmuştur Çünkü onlara göre de“Akif bir yobazdı “ Akif de yobaz ise geriye kim ve ne kalıyor? Allah ile aldatanlar Atatürk’e düşmanlıklarına destek sağlamak içinsürekli değerleryozlaştırması’na gittiler Biz buna sadece karşıtlık veyadüşmanlık demiyoruz nankörlük diyoruz Namertlik diyenler de var Çünküdüşmanlık size zararlı görseniz de temelde mert bir tavır alış olabilir Ama namertlik ahlaksızkarşı çıkışın adıdır hıyanettir Namertliğe dost olanlar da namerttir Kur’an"Sakın hainlere yardakçı olma” demektedir. Allah ile aldatanlar, Mustafa Kemal bahsinde derece derece gafilnankör namertveya kahpe bir tavır izlemektedirler. Komünizm geliyor yaygarasıyla Türkiye’yi ürkütüp yarattığı Yeşil Kuşak İslamı ile biziDemir Perde’ye karşı bedava şövalye olarak kullanan Haçlı Batı şimdi aynışeyi ‘Ilımlı İslam’ slogan ve projesiyle yapıyor Tek fark Türkiye'nin bu kez,gayrı Müslimlere karşı değil doğrudan doğruya İslam lemine karşıkullanılmasıdır Sayfa 245 Ucuz şövalyeyi cepheye sürmek için belli ki yine ‘İslam’ kullanılacakama bu sefer İslam ı İslam a karşı kullanmak söz konusu olduğundan çarebulmakta zorlanıyorlar Nasıl yapacaklar? Önce bir numaralı direnç noktasıolabilecek değerleri yıkmak Türkiye’nin ve Türk insanının omurgasınıkırmak lazım Omurga,Türkiye yi farklı kılan Kemalist mirastır Onu işeyaramaz hale sokmak gerekiyor Onun petrolden daha güçlü olduğuanlaşılmıştır Petrolün işini bitirdiler amaKemalist mirasın işinibitiremiyorlar

Çare şöyle bulundu: Sizi model yapacağız diyerek Türkiye'yi modelolmaktançıkarmak İlk iş Kemalizm in koruyucusu aydın güçleri bloke etmektir Bubloke edişin ikiayağı var: Birincisi dinci ekipleri güçlendirmek ikincisikilit noktalara oturtulanbazı ılımlılardın morfinli salon nutuklarıylaAtatürkçü güçleri uyutmak Ve tambu sırada Ilımlı İslam denen hıyanetve fesat projesini işletmek Neden bu ülke sormuyor bu Ilımlı İslam denenuydurma dinin fesat kodamanlarına: Bizi İslam dünyasına modelyapacaksanız bu modelin kaynağı olan mirasınyaratıcısına neden savaşaçmış durumdasınız? Neden Atatürk ten ve laikliktenvazgeçin diyeavazınız çıktığı kadar bağırıyorsunuz?" İngiliz yazar Andrew Mango oyunun belini kıran şu sözleri söylüyor:İslam coğrafyasındaki ülkeler tabiî ki laik ve demokratik Türkiye dendersalabilirler Ama bugünkü Türkiye yerine 1930ların Türkiyesinebakarlarsa ve oTürkiye nin bu hale nasıl geldiğini incelerlerse Bunuyaparlarsa kendilerinidüzeltecek daha birçok şey öğrenebilirler Niçin sevmezler Atatürk ü? Kişiliği dehası dirayeti ve milletine imanı aşkı vardı da ondan Sevmeleriiçin bu değerlerden birini veya birkaçını yitirmiş olmanız şart Aksi halde siziadam yerine koymazlar İşlerine gelmezsiniz Atatürk’ü niçin sevmediklerinianlamanıza yardımcı olsun diye bir olayı anımsatalım: Yıl 1932 Birleşmiş Milletler’in nüvesi veya ilk şekli olan MilletlerCemiyeti (veya Cemiyeti Akvam) kurulmaktadır Dünyanın bu en büyükuluslar topluluğuna katılmamız için yakın çevresi Atatürk’e telkindebulunuyor Cevabı şu oluyor Atatürk’ün: “Başvurmayı düşünmüyoruz ama davet ederlerse değerlendiririz." Sayfa 246

Ve topluluk başvurma koşulunu Türkiye’yi davet için iptal ederek 43üyenin oybirliğiyle Türkiye’yi katılıma davet kararı aldı Ve Türkiye işte budavet üzerine o topluluğa katıldı Atatürk Türkiyesi’nde o idik; bugün AB ö-nünde ne olduğumuz belli Oradan buraya nasıl gelindiğini anlamak içinAtatürk’ün şu sözü bize yardımcı oluyor: Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela biz kendibenliğimize vemilliyetimize bu hürmeti hissen fikren fiilen bütün iş vehareketlerimizlegöstermeliyiz!" Haçlı Batı Cumhuriyet Türkiyesi’ni küllerden yaratan Mustafa Kemal'isevebilir mi? Türk halkının onun mirasını değerlendirmesine seyirci kalır mı?Atatürk’ün içtiği rakıların kadeh çetelesini tutan hain zihniyet canına okumakisteyen Haçlıların nelerimizi alıp götürdüklerinin hesabını asla yapmıyoryapamıyor Atatürk'e kinle beslenen sadizm bu hesabı yapmasına engel oluyor Haçlılar: Atatürk ün yıkılması için Kabe nin yıkılmasını şartkoşsalar İslamdünyasında bu namussuz şartı rahatlıkla ve zevkle kabuledecek alçaklarbulabilirler. Ve bunların sayısı az değildir

Haçlı kodamanlar bu eşsiz alçaklığın kokusunu çoktan almışlardırABD’si AB’si onun için bastırıyor Orada-burada birtakım fesat başlarınıbesleyip elde hazır tutuyorlar Yeni bir İran yaratabilmenin hesabı içindeler. Ancak Atatürk mirasının güçlü kalesi Türk ordusunu ‘istedikleri kıvam’agetirme işini tamamlamak zorundalar Yoksa yeniden hayal kırıklığı yaşarlarO halde Damat Ferit ekipleriyle mütareke basın ve edebiyatına bir süre dahaihtiyaçları var! Müslümanların işe yarar ekip ve bireylerini etkisiz kılmak içinkullanılacakstratejiler, unvanlar, lakaplar, itham ve iddialar yirminciyüz yılın başlarındanberi Batı gizli servislerince belirlenmektedir Atatürk e deccal veya İslam ı yıkan adam gibi sıfatları yakıştıran vebunları Müslüman coğrafyalarda yayarak İslam tarihinin en dirayetli vebaşarılı antiemperyalisti olan Atatürk le Müslümanların arasını açan BatıMüslümandünyadaki en tehlikeli düşmanını bizzat Müslümanlarınelleriyleetkisizleştirmeyi başarmıştır Ama bugün içinde h l bir korku vardır AB gibi bir Batı kulübünün habire Atatürk ten vazgeçin ki sizi içimize alalım anlamında ihtarlarda bulunması bütün Sayfa 247 vicdanların ama özellikle Müslümanların ibretle değerlendirmeleri

gereken bir olgudur. Batı artık Türkiye dışındaki ‘Müslüman dünya’ ile İslam konusundauğraşmak gereğini duymuyor Çünkü bunların ‘şampiyon’ geçinenleri dedahil hepsinin işini bitirmiştir Onlar topraklarından fışkıran petrolün parasınıbile yemeyi beceremeyen bir kitleye döndürülmüştür Ama Türkiye çokfarklıdır Tüm gayretler Türkiye’yi düşürmek ve ötekilerin yanına koymak üzereseferber edilmiştir Ilımlı İslam projesi bu gayretin en belirgin ürünüdürALLAH İLE ALDATANLARIN KURTULUŞ SAVAŞINI KİRLETME OPERASYONU "Bir millet, mevcudiyet ve istiklalini temin için tasavvur edilebilen teşebbüsleri ve fedakârlığı yaptıktan sonra muvaffak olur Ya muvaffak olamazsa demek o milletin ölmüş olduğuna hükmetmek demektir." Gazi Mustafa Kemal Atatürk Askerî sonucunu 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruzu’nun zaferletaçlandırdığı Türk Kurtuluş Savaşı sadece bir askerî zafer değildir; bir büyükmilletin aydınlanma hareketinin de başlangıcıdır Kurtuluş Savaşımızı şu veya bu şekilde eleştiri konusu yapan orasından-burasından tırtıklayarak kirletmeye çalışanlar iki hedefi birden vurmakpeşindedirler: 1. Kurtuluş Savaşının maddî kazanımlarını yıpratıp yok

etmek2. Türk aydınlanma devrimini kirletmek ve bu aydınlanmayı birkarşı devrimle boğup Türk milletini tekrar geriye-karanlığa götürmekSayfa 248 Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme karşı mücadelenin sonucu olarakkuruldu Bu haliyle İslam dünyasında tektir. Ve böyle olduğu için de HaçlıBatı’nın temel saldırı hedeflerinden biri olmuştur Türkiye Cumhuriyeti dışındaki Müslümandevletlerin hemen tamamı emperyalizm tarafından kurulmuştur Bugünküİrak’ta da yine emperyalizm tarafından devletçikler oluşturulmaktadır KuzeyIrak Kürt devletçiği bunlardan biridir. Emperyalizme karşıyı emperyalizmle birlikte ye çevirmemücadelesinde Haçlı Batı nın en emin ve güçlü desteği Atatürk devrimleriylehesaplaşmayı varoluş nedeni bilen siyasal İslam kadrolarıdır Müslümanlara yönelik hiçbir emperyalist tahrip sarıklı ve takkeliihaneti birbiçimde yanına almadan başarılı olamamıştır olamaz. Kurtuluş Savaşı’nı kirletme operasyonunun dinci ekipler eliyleyürütülmesi yarım asrı aşkın bir zamandır sürüyor Atatürk Cumhuriyeti’nedüşman dinci ekipler hem Haçlı Batı tarafından hem de muhafazakâr sağ denen siyasetler tarafından sürekli okşanıpdesteklendi Tipik bir örnek vermek istiyorum: Atatürk’e Cumhuriyete Cumhuriyet devrimlerine saldırı ve hakaretleriyleünlü siyasal İslamcı bir adam 1970’li yılların başlarında kaleme aldığıOsmanoğullarınınDramı adlı kitabında Kurtuluş Savaşı için aynen şöyledemiştir: Bu savaş; iddia ve ifade edildiği kadar ehemmiyetli bir mevkiihaiz değildirAşağı yukarı müsavi kuvvetlerle Yunanistan gibi küçük bir

devlete karşı gerçekleştirilmiştir (K Mısıroğlu Osmanoğullarının Dramı, 85-86) Kurtuluş Savaşı’nda mağlup edilen Yunanistan o kadar önemsiz veküçük bir kuvvet idiyse taparcasına yücelttiğin Vahdettin ve Damat Feritonların Anadolu’nun göbeğine kadar girmelerine neden engel olamadı? Onlarengel olamadıkları halde ‘büyük’ adam oluyorlar da Yunan’ı Ankara önlerinden sürerek İzmir’dedenize dökenler nasıl ‘ehemmiyetsiz’ oluyorlar? Kin, gaflet ve dal let dolu Haçlı artık ve atığı bu hezeyanlar, ‘muhafazakr sağ’ denen politikanın simsarlarınca ödüllendirilmiştir Damat Ferit, Mustafa Sabri, Dürrîzade gibi istiklalimiz için savaşankadrolar aleyhine bin türlü alçaklık sergilemiş katmerli ve damgalı hainlerinrotasında seyreden bu kişi anılan kitabında Kurtuluş Savaşı’nı veren KuvayiMilliye erleri için İngiliz Haçlı ajanlarının bile tevessül ve tenezzüledemeyeceği şu sözleri de söyleyebilmiştir: Sayfa 249 "Za'f-ı iman ile ma Iûl bir avuç insanın yüce milletimize niçin venasıl musallatolabildiğinin onun namına ve fakat ona rağmen icray-isaltanat edebildiğininesbabını kavrayabilirsin (Anılan kişi anılan kitap 506) Demek oluyor ki bu adama göre Kurtuluş Savaşı’nı verip Cumhuriyet’ikuranlar milletimize musallat olmuş bir avuç imansız Cumhuriyeti ve aydınlanmayı seven herkes tam bir vicdanla bilmelidir

ki, Allah ile aldatan dinci siyasetin, Atatürk Cumhuriyeti ile ilgili temel tezibudur Açıkça söy-lenemeyen bir kin cehennemi gibi içte tutulan ama icaplarıbir bir yerine getirilen karşı-devrimci mürteci tez işte budur Şimdi dikkatli durun: Kurtuluş Savaşı’na ve Kuvayi Milliye erlerine ağır hakaret ve sövgülerlesaldıran bu meşum satırların sahibine 1974’te başında ‘Türk’ ve ‘Milli’kelimelerinin bulunduğu bir vakıf tarafından jüri özel ödülü verilmiş ve bu ödül o yılların ünlü ‘muhafazak r-sağcı’ partisinin ünlü bir devlet bakanı tarafından takdimedilmiştir İslam dünyası böylesi büyük bir nankörlüğü tarihte ilkin kendiPeygamberinin evladına karşı sergilemişti İkinci olarak Ehli Salîb’in asırlıkhücumlarını kıran Osmanlı’ya karşı sergiledi Şimdilerde ise emperyalizm vesömürgeciliğe karşı uyarıcı ve kurtarıcı reçeteleri getiren bir evladına Mustafa Kemal'e revagörmektedir Kurtuluş Savaşı nı kirletme operasyonu ABD ve İngiliz gizliservisleriyle eşgüdümlü çalışan Haçlı strateji merkezlerinin çizdiği rota vebelirlediği program çerçevesinde çok sinsi ve şeytanî bir süreç izlenerekyürütülmektedir Önünde secdelere eğildikleri ABD işte böyle yapıyor Bunuyapana 'stratejik müttefik’ mi denir, yoksa ‘stratejik sömürgeci’ mi? Busoruyu kim soracak? Özel çerçevede aydın genel çerçevede ise basın soracakNe yazık ki basının ‘ulusal’ denen holdingleşmiş kısmı ‘stratejik sömürgeciliğin öncü kuvvetimandacı mütarekeci’ lakap-larıyla anılır bir duruma gelmiştir Bu basın İslam’ınbüyük vicdanı Mehmet Akif in dediği gibi: Şimdi Allah a söver sonra biraz bol para ver Hiç utanmaz protestanlara zangoçluk eder Akif, büyük bir öngörüyle Türkiye’de aydın denen birçok karanlık tipinmülkiyet ve şahsiyet belgesini önümüze koyuyordu

Sayfa 250 2000 yılı Ekim ayında ABD Temsilciler Meclisi gündemine gelen veTürk kamuoyundan saklanan 'Ermeni soykırımına İlişkin ABD KayıtlarınınTeyidi Kararında şöyle deniyor: Ermeni soykırımı 1915 ile 1923 yılları arasında Osmanlıİmparatorluğutarafından tasarlanıp gerçekleştirilmiştir Böylece, Kurtuluş Savaşı nın Doğu ve Güney cephelerindeki harekâtda soykırımla suçlanmıştır Aynı tasarının 2 maddesinde ise Yunan ırkına karşı işlenmiş suçlar' adı altında Yunanlılara da soykırım uygulandığı dile getirilmiş yaniKurtuluş Savaşı nın Batı Cephesi de soykırım icra etmekle suçlanmıştır TasarıdaKurtuluş Savaşımız İnsanlık karşıtı suçun bîr örneği olarak gösterilmektedir.(Cumhuriyet, 15-17 Nisan 2005) Öte yandan üyesi olmak için nemiz varsa tümünden vazgeçmeye hazırolduğumuz AB'nin en büyük ülkesi Almanya’nın istihbarat şeflerinden Türkve Atatürk düşmanı Tessa Hofmann, 1994 yılında yayınlanan Ermeniler ve Ermenistan'adlı kitabında şu akıl dışı kinci iddiaları öne sürüyor: İttihatçılar gözlerini kan bürümüş ırkçılardı Mustafa Kemal ise ikimilyonuaşkın Ermeni ve Rum un katilidir Van Erzurum Bitlis veTrabzon Ermenilerinyurdudur.' Bu arada, Avrupa Parlamentosunun 18 Temmuz 1987 tarihliSoykırım Kararı’nı da unutmayalım Türkiye bu kararla Ermeni Soykırımıyapmakla suçlanıyor ve bunu itirafa çağrılıyor

Kurtuluş Savaşı ABD açısından Huntington tezini yalandığı için ABaçısından da kendilerini tokatlayıp hayallerini yıktığı için kirletilmesi gerekenbir ‘düşman olay’dır Bilindiği gibi Huntington, daha doğrusu ABDmedeniyetleri çatıştırmak ve Doğu’nun Batı uygarlığından yararlanmasınıengellemek peşindedir Huntington’a göre Batı’nın bugün temsil ettiğideğerler sadece Batı’nındır; dünyanın ortak malı değildir Batı bu değerleri üretmede tek ve biricik olduğu gibi bunlardanyaralanmada da tek hak sahibidir Bu değerlerden yararlanan ötekiler bununfaturasını ödemek zorundadırlar Bu değerleri Batı’ya fatura ödemedenyararlanma alanına sokmak hiç kim-senin hakkı ve haddi değildir İslamdünyası Haçlı Batı’ya tüm servet ve kaynaklarını verse de (ki büyük ölçüdevermiştir) bu olgu ve iddia değişmez Atatürk bu savı bu inadı bu egoizmikırmıştır Şunu göstermiştir ki: Sayfa 251 Evrensel bilim ve fikir değerlerinin esas sahipleri DoğululardıAtatürk budeğerlere maneviyat diyor ve Doğu maneviyatı tâbirinigündeme getiriyorAtatürk e göre biz esasında Doğu maneviyatınabağlıyız Atatürk’ün Pakistan’daki fikirdaşı Müslüman düşünür Muhammed İkbal(Atatürk’le aynı yılda öldü) bu noktanın altını çizerken şu yolda konuşuyor:Batı’nın bugün sahip bulunduğu ve kendisini öne çıkaran değerleri biz ondanalmaya kalktığımızda yaptığımız iş o değerlerin esas sahipleri olanMüslüman ecdadımızın malını-mirasını geri almaktır Bu yüzden biz Batı’dakievrensel değerleri alırken aşağılık kompleksine düşmeye mecbur değiliz Odeğerler temelde bizim atalarımızın ürettiği ve Batı’ya kaptırdığı değerlerdirNe yazık ki Müslüman atalarımızın yarattığı ve asıl sahibi oldukları budeğerler bugün Batı’nın kontrolüne girmiş ve Batı bunlar üzerindehegemonya kurmuştur Bu hegemonya emperyalist Batı zulmünün besleyicisiolarak insanlığın aleyhine kullanılıyor Bu değerler Batı’dan geri alınmalı ve ardından da Ba-tı’nın zulüm vehegemonyasını

yıkmak için kullanılmalıdır Atatürk bunun teorisini yapmakla kalmamış uygulamasını da göstermişve tam başarıyla uygulamıştır Bu gün bu işi bir ölçüde Çin yapmaktadırAtatürk’ün Çin’de yıllardan beri ders gibi okutulması boşuna değildir Çindehası reçeteyi tam göbekten yakalamıştır Yakalamış ve getirişini eldeetmiştir Çin esas değerlersahibinin Doğu olduğunu ispatlama noktasınagelerek Atlantik İmparatorluğunu bunalıma sokmuştur Atatürk işte buoluşumların ilk ve unutulmaz öncüsüdür Attila İlhan bu noktaya parmakbasarken şöyle diyor: "Türklerde kurtuluşuDoğu da gören ilk ihtilalciMustafa Kemal idi." Atatürk’ün Batı’yı çıldırtan yanı işte budur Batı Atatürk’ü işte bunun içinasla hazmedemiyor asla hoş göremiyor Kurtuluş Savaşı Batının sadece rüyalarını hayallerini yıkmışolmakla kalmıyorgeleceğe yönelik ümitlerini de karartıyor Bunu görenBatı şu hedefi öneçıkarmıştır: Atatürk ün bize ve hayallerimize indirdiğidarbe Batı emperyalizminin canına okumadan Kurtuluş Savaşı karartılmalıkirletilmelidirBOP projesi ve Türkiye’nin AB müzakere sürecindesokulduğu sorgulama odası işte bu kirletmenin uygulama göstergeleridir Bir yandan BOP, öteyandan AB Müza- Sayfa 252 kere Süreci Türkiye’yi bir federatif din devletine çevirmenin peşindelerKamuYönetimi Kanunun Tasarısı denen çokhukukluluk taslağı ile‘başkanlık sistemi’

denen örtülü padişahlık sistemini servise sunmalarının arka planında buvar Mustafa Kemal’e ve onu ölümsüzleştiren Kurtuluş Savaşı’na Batı’danyönelik şiddetli düşmanlığın arka planında bu anlattıklarımız var Batı biliyor ki Mustafa Kemal Müslüman kitleler tarafından biröncü ve kurtarıcı olarak algılandığı sürece İslam dünyasına yönelik işgalci-sömürgecipolitikalarınbaşarıya ulaşması mümkün değildir. Mustafa Kemal’in etkisizleştirilmesi ise Türk Kurtuluş Savaşı’nınkirletilmesiyle sağlanabilir. ALLAH İLE ALDATANLAR İTTİFAKININ TÜRKİYE Yİ GETİRDİĞİ YER Laik cumhuriyeti yıkıp ABD nin BOP kapsamında Ilımlı İslam modelini kurmak isteyenler masum maskeleriyle gelip saf kitleleri arkalarına alarak önce siyasi iktidarı yerel yönetimleri bürokrasiyi peşinden bağımlı-bağımsız örgütleri- kurumları-kuruluşları ellerine geçirdiler Sonra en dibinden en tepesine kadar devleti Sizler her sabah uyandığınızda bir başka parçanın elden gittiğini gazetelerden okumadınız mı? Daha çok şey göreceksiniz Daha sabahlar çok beter haberlere gebe. " Bekir Coşkun 22 Mart 2008 tarihli yazısında Türkiye’nin anasını ağlatanlarkarşısındaki pısmışlıklardan aymazlıklardan böyle yakınıyordu Bekir CoşkunAynı günün aynı

gazetesinde (Hürriyet) Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ünyazısında şu cümleler vardı: Beyler Türkiye kötü bir vere götürülüyor Çok kötü bir yeregötürülüyorKimsenin kontrol edemeyeceği bir vere gidiyor,, Artık hiç kimse ink r etmiyor ki AKP, Türkiye’yi bir ittifakın yönetimialtına sokmuştur Bu ABD, AB ve AKP ittifakıdır Bu ittifak RT Erdoğan’ındaha yasaklı olduğu dönemde kurulmuş bunun üzerine yasakların kaldırılması içincanla başla Sayfa 253 çalışılmış ve sonuç alınmıştır Sonucun alınmasında en büyük destekyasakları kaldırma yönündeki Anayasa değişikliğine oy veren CHP Genel BaşkanıDeniz Baykal’dan gelmiştir RT Erdoğan yasakların kalkması ve sonrasında rahat icraattabulunabilmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri'nden duyduğu tedirginliğin bertaraf edilmesinde ABD’den açık destekistemiştir Burada tarihî bir mektubu hatırlamamız gerekiyor Türk siyasettarihinin ender skandallarından birinin ve Türkiye yönetiminin dış güçleretesliminin belgesi olan bu mektup, RT Erdoğan’ın ABD Savunma BakanıYardımcısı Paul Wolfowitz'e yazdığı mektuptur Türk basınında kitap ve makale düzeyinde defalarca irdelenmiş olan bumektup hakkında son yazanlardan biri Milliyet gazetesi yazarı HasanPulur'dur. 7 Mart 2008 tarihli yazısında şöyle diyor: "Irak a sınır ötesi harekâta giden askerimizin Amerika tarafındangeridöndürüldüğü söylentilerine çok kızan Başbakan şöyle demiş:Buiktidar siyasî iktidar olarak kimseden emir almamıştır almazBu cümleyi

kendilerine yakın Star! gazetesinden aldık İlahî tesadüf dört yılönce deaynı gazetede bir haber yayımlanmıştı (14 Ocak 2004) Bu haberegöreTayyip Erdoğan 3 Kasım 2002de ABD Savunma Bakanı YardımcısıPaulWolfowitz e bir garip mektup gönderiyor Kendisi o tarihte yasaklıolduğu içinBaşbakan değil AKP Genel Başkanı Başbakanlık şimdikiCumhurbaşkanı GüldeAKP Genel Başkanı Recep Tayyip ErdoğanAmerika dan ne istiyor? Öncemektubu okuyalım Değerli Wolfowitz, aramızdaki ortaklık ve dostluğun gelecekte desürmesi içinmesajımı ortak dostlar aracılığıyla doğrudan sizeulaştırıyorumSeçim sonuçlarının bizim Genelkurmay saflarında birazrahatsızlık yaratmış olabileceğinden resmî konumunuz gereği hiç kuşkusuzhaberdarsınızdırBilmenizi isterim ki onların Türkiye nin müreffeh vedünya topluluğunungüvenilir bir üyesi olması ümitlerini parti ve ben depaylaşıyoruz Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkelerimizin çıkarları için en iyisiolacak şekildebirlikte çalışacağımız düşüncesindeyim Bu amaçlaOrgeneral Özkök ile mümkünolduğu kadar kısa sürede özel bir toplantıyapabilmeyi ümit ediyoruz Özel cep Sayfa 254 numaramız şudur: 0532 7... Sizinle kişisel olarak görüşmeyisabırsızlıklabekliyorum. En iyi dileklerimle." “Bugün belagat sanatının şedit üslubuyla esip gürleyen Sayın Erdoğan, otarihte, Amerikan Savunma Bakanı Yardımcısı’ndan kendi ülkesininGenelkurmay Başkanı’ndan randevu almasını rica ediyor aracılık istiyor Bumektubu ve bu konuyu 14 Ocak 2008’de bu köşede yazdık Prof Dr Erol Manisalı son kitabındabuna değini-yor ve şöyle diyordu: ‘Bu mektubu AKP’nin iktidara gelişindeABD misyonunu çok açık ortaya koyuyor “ (Manisalı AKP, Ordu, AmerikaÜçgenindeki Türkiye) İttifakın içerideki ana desteği bir adı da ‘MütarekeBasını’ olan ‘Kartel Medyası'ndan. İttifakın muhtelif adları var Prof Mümtaz Soysal,

Ilımlı İslam-Amerika İttifakı diyor ve onu şöyle tanımlıyor: Kemalist Cumhuriyetin ilkelerini olabildiğince zayıflatıp dıştanistenenleredirenen güçleri etkisizleştirmek hesabına dayanan bir ittifak(Cumhuriyet, 5 Ocak 2004) Erol Manisalı sarıklı-papyonlu koalisyon' adını kullanıyor ve devamediyor: Mustafa Kemal cumhuriyeti kurarken sadece tekkeleri değilmisyonerokullarını da kapattı Çünkü bu okullar sadece eğitim amacıgütmüyorlardı;Batının siyasî iktisadî dinî çıkarlarının Türkiye üzerindeegemen olmasına ortamhazırlıyorlardı Türkiye de aynı ortaklık bugünkurulmuştur Papyonlu-sarıklı koalisyonu vardır Her ikisi de Batı emperyalizminin denetimialtındadır (Cumhuriyet, 5 Ocak 2004) Manisalı’ya ekleyeceğimiz tek şey var: Atatürk’ün kapattığı misyonerokullarının işlevini bugün Yeşil Kuşak stratejisinin emellerinigerçekleştirmede kullanılan tarikatçı okulları yerine getiriyor Batı hizmetindeöylesine ileri gitmişlerdir ki Hz İsa gelecek ve dünyayı kurtaracak diyepapazlara bile dudak ısırtan kapaklarla dergiler çıkarıyorlar Hıristiyan kurmayların kurtarıcılık rollerine İslam’dan destek üretiliyorBu desteklere karşı çıkanları eleştiren siyasal İslamcı teorisyenler savunmaolarak şunları söyleyebiliyor: Biri çıkıp Hz İsa nın ineceği Şam daki beyaz minareden maksatBeyaz Saray dırHz İsa oraya inmiş bazı ulvî ruhlu insanlarla irtibatkurup onları yönlendirmiş vebüyük deccal olan komünizmi yıkmıştırdiye düşünebilir..." (Lütfullah Yavuz, Zaman gazetesi, 10 Ocak 2004) Sayfa 255

Haçlı egemenliğe işte böyle destek verilir Çağımızın ulvî ruhlar' ı Beyaz Saray'da oturuyormuş İşte böyle düşünüyor buna göre iş yapıyorlar Savunuculuğunu bunların yaptığı sözde İslam , bugün Müslümankitleleri insanlığın nefret ettiği bir şiddet ideolojisinin temsilcileri' olarakdamgalatmıştır Bunlar, Ilımlı İslamcı siyaset yaftası altında Haçlı hizmetkrlığı yapıyorlar Ilımlı İslamcı siyaset ile Batı emperyalizminin (ABD veAB) birlikteliğindenoluşan ittifakın Türkiye özelindeki ortak vuruşhedefi kavram ve kurum olaraklaik cumhuriyet kişi olarak da MustafaKemal Atatürk Adını ne koyarsanız koyun hareketin mahiyeti şudur: TürkiyeCumhuriyeti’ni Atatürkçü çağdaş yapısından uzaklaştırıp Batı’ya piyonlukyapacak bir dinci devlete dönüştürmek Daha Kurtuluş Savaşı günlerindeyüreklerini dolduran bu arzu, bugün hedefine varması kuvvetle muhtemelgöründüğü için olanca güçleriyle çalışmaktadırlar Dış destek sonuna kadarverilmektedir Çünkü AKP gibi bir müttefik kolay bulunamaz Cömertdavranıp işi bitirmek gerekiyor diye düşünülmektedir Niçin yapıyor bunu Hıristiyan Batı? Yapıyor çünkü ta baştan beri Ankara’nın gösterdiği şu veya bu direncinarkasında daima Atatürkçü zinde güçlerin, yani Türk Silahlı Kuvvetlerininbulunduğu görülmüştür Her hal ve koşulda Önce Türkiye diyen bu güçlerindirençleri kırılmalı yahut yumuşatılmalıydı Öyle bir ortak bulunmalıydı ki hem Atatürk çetincevizini kırsın hem de başkaca bir problem çıkarmasın Bu güç bulundu. Hemde hayal edilenin üstünde ve ötesinde bir kıvamda. Atatürk’ten rahatsız olan dinci siyasettir bu Ama bunun bir başka şekildebaşa bela olmaması yani radikal İslam denen probleme vücut vermemesigerekiyordu Onun yolu da bulundu. Hem İslam olsun hem de radikalolmasın Yani patenti Müslüman olsun ama omurgası olmasın Tanıma uyanisim belirlendi:

Ilımlı İslam Buradaki ılımlı Batı için şu demek: Atatürk mirasından nefret eden bumirası eritmeyi gaye edinen ama bunu yaparken Batılı güçlerle işbirliğiniaksatmayan uysal ve uyumlu Bu ortağın İslamcı yanı onu Atatürk’e karşıgüçlerle beraberliğe itecek Batıcı yanı ise her konuda Batı’ya bağımlılığı öneçıkaracak Genel literatürde buna mandacı-mütarekeci zihniyet deniyor. Sayfa 256 Ilımlı İslam a Hıristiyanlara bîat dini de diyebilirsiniz Siyaset dincisikurmaylar bu gelinen noktayı iç ve dış dinamiklerin uyuşumu olaraknitelemekte ve göklere çıkarasıya övmektedirler Sadece bu övgü bile ittifakınbu ülkenin geleceği açısından ne demek olduğunu belgelemeye yeter. AKP Başkanlık Danışmanı Yalçın Akdoğan’ın 14 Ocak 2004 tarihli birtelevizyon konuşmasındaki şu sözlerini lütfen iyi değerlendirin: Son iki yüz yıl içinde ilk defa iç dinamiklerle dış dinamiklerörtüşmektedirAKP hükümetinin talepleri ile Batı nın talepleri birbirinitutmaktadır AKP yenibir yol açmıştır ve Türkiye nin değiştirilmesindebaşarılı olacaktır (Cumhuriyet, 16 Ocak 2004) Bu dinamikler uyuşması' nın ne anlama geldiğini daha iyi anlamak içinşunu anımsayın:

İttifakın Türkiye içi kanadının sergilediği Türkiye yi Batı ya teslimetmeoperasyonu' na dış kanattan sürekli destek ve onay gelmektedir Çokibret vericilerinden bir tanesi Almanya eski başbakanı Schröder’in tarihselönemdeki sözüdür Schröder RT Erdoğan’ın işadamlarıyla yaptığı Almanyagezisinde AKP hükümeti için aynen şöyle demiştir: Şimdiye kadar gelenler içinde en fazla anlaştığımız yönetim İttifakıniçerdeki temel niyetlerinin gerektirdiği hamleleri hep birlikte izliyoruz:Türk Millî Eğitimi'ne Arap fistanı giydirmek TÜBİTAK yönetimini tekkeyönetimine benzetmek üniversiteleri medreseleştirmek, Cumhuriyetyönetimi kadrolarını tümden dinci-tarikatçı ekiplerle doldurmak ittifakiktidarının canını sıkmaya başlayan gazeteci ve televizyoncuları ‘işsiz bırakmak’ AtatürkCumhuriyetiyle hesaplaşmayı 'sebeb-i vücut’ bilen zevatı en ileri bürokratikkoltuklara oturtmak TBMM’nin duvarındaki Atatürk posteriyle Meclis’tehizmet veren Türk askerlerinin “Sağ ol!” seslerinden duyulan rahatsızlığıTBMM’de haykırmak vs.vs. Bu temel hamleler asla değişmiyor Adı takıyyeci konmuş iktidarın budeğişmezlerde takıyyesi falan yok Dümdüz ederek gidiyorlar Beş yılda alınanmesafe şaşırtıcı bir mesafe olmasaydı ittifakın AB ve ABD ortaklarıTürkiye'yi neredeyse bir ekonomik gelişme cenneti gibi gösteren GörevimizTehlike Filmi' ni aralıksız oynatmayı sürdürürler miydi? Sayfa 257 İttifakın her gün bir yenisiyle karşılaştığımız dış taleplerinden bazıları ise

şöyle: Kıbrıs ve Ege sorununun Batı’nın istediği biçimde çözülmesi, Ermenisoykırımı yapıldığının PKK’nın Türkiye’nin karşısına bir siyasal muhatap olarakoturtulmasının kabul edilmesi Patrikhane’nin ekümenikliğinin kabul edilmesiyani Eyüp civarında yeni bir Vatikan devletinin ihdasına yol açılması Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, ta 24 Ocak 1995 günü SüleymanDemirel'e, gözlerinin içine baka baka şunları söylüyordu: Türkiye nin üniter devlet yapısı terörün kaynağı olabilir Sorununtümüyleçözümü için askerî önlemler yeterli değildir; Avrupa Konseyiningeliştirdiğiazınlık haklarının verilmesi gerekir Kürtlere azınlık haklarıtanınması konusunda kamuoyunda tartışma başlatılmasını yararlı görmekteyiz(Yeni Yüzyıl gazetesi 27 Kasım 1996) AKP kurmayları Tarihimizde ilk kez Batının talepleriyle bizimtaleplerimizörtüşüyor diye üstüne basa basa duyuru yapıyorlar Sözüntamamı deliye denirmiş Türk insanı elbette ki deli değil Ama ittifak sözcülerinin söyledikleribence sözün tamamı Bu ittifak işte böyle bir ittifak! Türkiye bu ittifak sayesindedir ki 80 yıllıkkazanmalarından bir bir uzaklaşıyor uzaklaştırılıyor Kendisini kendisi yapanneyi varsa onları birer birer silkeyip atıyor ve ‘yeni donanımlar’ kazanıyorMümtaz Soysal üçlü ittifak ile Türkiye’nin nerelere getirildiğine şu sözlerledikkat çekiyor: İttifak içteki niyet sahipleri ile dıştaki hesapları yapanlararasındadır: İçtekilerniyetlerini gerçekleştirmek ve karşı çıkanlarızayıflatmak için dıştakilerikullanmakta dıştakiler de hesaplarınıgerçekleştirmek için içtekilerin niyetlerineyardımcı olmaktadır(Cumhuriyet, 2 Ocak 2004) Müslüman-Türk gerçeğinden asırlardır şik yetçi olan bu yüzden uykuları dikenlenen Batı bu ittifak sayesinde tarihinin en tatlı uykularınıuyumakta ve belki de her sabah kalktığında şöyle haykırmaktadır:

Yaşasın Türk-İslam direncinin yok edildiği dünya!!! Sayfa 258 ALLAH İLE ALDATMANIN BÖLÜCÜLÜĞE DESTEK İÇİN KULLANILMASI

Hıristiyan Batı Müslümanı Allah ile aldatmanın nasıl verimli bir rant vehıyanet alanı olduğunu Kurtuluş Savaşı sırasında yakından görmüştür Batı buhıyanet aracının yeni zamanlarda kullanımını da asla ihmal etmemiştir BOPve AB programlarıyla Türkiye’yi bölme sürecinde bu ‘bereketli’ araç yenidendevreye sokuldu Eskisinden daha güçlü ve takviyeli olarak Batı (ABD ve AB) Türkiye’yi bölme operasyonunda PKK’yi yıllarcakullanmasına rağmen bu kanlı örgütün Türk Ordusu’nun vuruşları önündeayakta duramadığını gördü ve kanlı örgütü takviye etme ihtiyacı duydu İhtiyaç birçok konudaolduğu gibi, Allah ile aldatma devreye sokularak karşılanmak istenmiştirABD, PKK’nın İslam’ı kullanmasını ona daha 1990’lı yıllarda ısrarlaönermiş ama bu önerisi kabul görmemiştir (Cengiz Özakıncı Türkiye ninSiyasî İntiharı, 15 basım 442-443) Oyuna, rahmetli Uğur Mumcu’nun 1990’lıyıllardaki yazılarında da dikkat çekilmiştir Bu gelişmeleri takip eden insanlar olarak bizler PKK başı Öcalan ınpaketlenerekTürkiye ye teslim edilmesi olayını şöyle okuduk ve buokuyuşu çeşitli yazılarımızda duyurduk Okuyuşumuz şuydu: ABD PKK başını Türkiye ye teslim etmekle birkaç kuşu birdenvurmuştur:1. Marksist bir örgüt olan PKK nın Marksist başınıkopararak örgütü ABD ninkapitalist-emperyalist vadisine çekmiştir 2. Öcalan’ı Türkiye ye teslim ederek Türkiye nin gönlünü almıştır3.Öcalan’ın idam edilmemesini şart koşarak PKK ve onu sevenKürtunsurların kalbinin kırılmasını önlemiştir 4. Örgütü Marksist karakterinden uzaklaştırarak dinî hassasiyetiolan Kürtunsurların ona sıcak bakmasını sağlamıştır

Sayfa 259 ABD bir yandan bunları yaparken bir yandan da PKK’nın dinleirtibatının kurulmasından rahatsız olmayacak bir iktidarın işbaşınagetirilmesini sağlamış ve Allah ile aldatmanın saltanat kurumu olan AKPsiyaset dinciliğini Türkiye’deki işbirlikçilerinin de desteğiyle CumhuriyetTürkiyesi’nin yönetimine getirmiştir Bu yıkıcı ama başarılı oyunemperyalizm ve bölücülük tarafından merakla beklenen sonuçlarını vermiştirYıllar ve yıllar dindar Kürtlerden kimseleri yanına alamayanbölücüzihniyetler 2008 yılının Mart ayına gelindiğinde TürkiyeCumhuriyetialeyhine Cuma eylemleri yapıldığına tanık olma şansını eldeetmişlerdir Dikkatedilsin bölgede Kürtçülük lehine bu Cuma eylemleriilktir ve öncüleri camiimamlarıdır PKK yı dinle irtiballandırma siyasetiyle ilgili bu okuyuşumuzu 2002seçimleriyle üyelerinden biri olduğumuz TBMM ‘nin kürsüsündenTürkiye’ye ve dünyaya bir kez daha duyurduk. 23 Nisan 2007 TBMM olağanüstü toplantısında yaptığımız konuşmadaaltını çizdiğimiz hayatî noktalardan biri de şuydu: Bölücülük bağlamındaki tehdit de din bağlamlı tehditten destekalmaktadırTehdidin esası daima din üzerinden yürütülmüştür KurtuluşSavaşında hezimeteuğrayan Batılı güçlerin Kurtuluş Savaşından ve Türkmilletinden almakistedikleri intikamı yıllardan beri din üzerindenoynanan oyuna bağladıklarını hepimiz bilmekteyiz Bu oyun daha Millî Mücadele verilirkenoynanmayabaşlandı Bu hıyanetin içinde hatta başında şeyhülislamlakaplı adamlar bilevardır

Cumhuriyet tarihimizin en etkili bozguncu başları dindar adamgörüntüsü kullanarak tahribat yapmışlardır ve yapmaya devam etmektedirlerBatı emperyalizmi de aleyhimizdeki yıkıcı faaliyetlerini bu dinci fesatbaşlarını kullanarak yürütmektedir Batı bu oyunun bir uzantısı olaraktemelde birMarksist-materyalist hizip olan PKK terör örgütünü desiyasal İslam ı kullanarakdinci fitneyle irtibatlı hale getirmenin gayretiiçindedir Kuzey Irak ta olupbitenlerin biraz da bu gerçeğin ışığındadeğerlendirilmesini öneriyorum Buoyunda başarılı olduklarında PKKterörünün Türkiye için ifade ettiği tehditbirkaç katına çıkacaktırkaygısını taşımaktayım Bu öngörü ve uyarımızın isabeti 27 Mayıs 2008 günü gazetelerin internetsitelerine düşen şu haberle bir kez daha doğrulandı: Sayfa 260 APO talimat verdi: İlahiyat akademisi kurun İmralı-dan terörörgütüne talimatlaryağdıran (kalandan son bomba: Peygamberler şehriUrfa ya ilahiyat akademisikurun! Urfa peygamberler diyarıdır halkıinançlıdır din doğru öğrenilmelidirBunun için bir ilahiyat akademisinioraya kurabilmelidir. Ben de dini ta Hz. İbrahim den alıp günümüze getiriyorum çözümleme yapıyorum

(Hürriyet internet sitesi, 27 Mart 2008) KURTULUŞ SAVAŞI NIN ŞARTLARI İÇİNDEYİZ! Türkiye bugün Kurtuluş Savaşı’nın şartlan içindedir Türkiye’ninyarınları ve tarihsel misyonu için kotarılacak bugünkü siyasetler KurtuluşSavaşı’nın bir devamı olmaları gerektiğini unutamazlar Unuturlarsa ‘Türkiye için siyaset’iddiaları bir yalandan ibaret kalır Bu dediklerimizin bir gerçek veya bazılarının söylediği gibi bir'paranoya' olup olmadığını tarihe belgelere soralım Soruyu isabetli sormakiçin önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hem kuruluş destanı hem dekuruluş belgesi olan NUTUK'tan bazı satırlar aktaralım TürkiyeCumhuriyeti’nin kurucusu ve Türk-İslam aydınlanmasının öncüsü olanMustafa Kemal Atatürk, 15-20 Ekim 1927 günleri arasında milletin ve tarihinönünde okuduğu Nutuk’un daha ilk üç sayfasında o günkü Türkiye’yi ve ogünkü şartları göstermek üzere şu tabloyu çiziyor: İstanbul RumPatrikhanesinde teşekkül eden Mavri Mira heyeti vilayetlerdahilindeçeteler teşkil ve idare etmek mitingler ve propagandalaryaptırmaklameşguldü Yunan Kızıl Haçı resmî Muhacirin Komisyonu;Mavri Mira heyetininmesaisinin kolaylaştırılmasına hizmet etmekteMavri Mira heyeti tarafındanidare olunan Rum mekteplerinin izciteşkilatları yirmi yaşını aşmış gençler dedahil olmak üzere her yerdeikmal olunuyordu Ermeni Patriği Zaven Efendi deMavri Mira heyetiylehemfikir olarak çalışıyordu Ermeni hazırlığı da tamamenRum hazırlığıgibi ilerliyordu (Atatürk; Nutuk, s. 1-2; Atatürk’ün Bütün Eserleri 19/23-24) Soru 1: Bu Patrikhane, bugün de ekümeniklik talebi adıyla Türkiyeiçinde ve dışında her türlü siyasal faaliyeti yürütmüyor mu? Hem de Lozan’ınve Türk Anayasası’nın aksini belirleyen maddelerine rağmen

Sayfa 261 Doğu vilayetlerinin Ermenistan a verilmesi ihtimali ve MüslümanahalininErmenileri katliam eder vahşiler olduğu iftirasının hakikatşeklinde kabulü faraziyesi hâkim oluyordu (Nutuk, 4; ABE, 26) Soru 2: Bu Ermeni iddiası bugün hem de uluslararası alanda daha dagüçlendirilerek Ermenilere soykırım iddia ve iftirası halinde dünyagündemine sokulmuyor mu? Bu iftira ve iddiaya destek verdiği için bir'romancı ya 'Nobelödülü verilmiyor mu? Karadeniz e sahil olan mıntıkalarda da bir Rum Pontus hükümetivücudagetirileceği korkusu vardı (Nutuk, 4; ABE, 26) Soru 3: Pontus soykırımı hezeyanları seslendirilerek Türkiye aleyhinebir Pontus Rum davası ateşlenmiyor mu? Selanik’te Atatürk’ün doğduğu evinhemen yanında bir Pontus Soykırım anıtı dikilmiyor mu? İstanbul da mühim sayılacak teşebbüslerden biri İngiliz Muhipler

Cemiyeti idiBu cemiyeti teşkil edenler kendi şahıslarını ve şahsîmenfaatlerini sevenler veşahıslarımla menfaatlerinin dokunulmazlığıçaresini İngiliz himayesini temindearayanlardı Bu cemiyete mensupolanların başında Osmanlı Padişahı ve halife-iruy-i zemin unvanlarınıtaşıyan Vahdettin (onun damadı ve o günkü hükümetinbaşbakanı)Damat Ferit Paşa içişleri bakanlığını işgal eden Ali Kemal ve MollaSaitbulunuyordu. Cemiyetin reisi (İngiliz ajanı) rahip Frew idi Bu cemiyetinasılfaaliyeti memleket dahilinde teşkilat yaparak isyan ve ihtilalçıkarmak millî şuuru felce uğratmak yabancı müdahalesini kolaylaştırmak gibihainceteşebbüslerdi Sait Mollanın cemiyetin açık teşebbüslerinde olduğugibi gizlifaaliyetlerinde de rol sahibi olduğu görülmektedir " (Aynı eser26-27) Soru 4: Bugün Türkiye’yi AB üyeliği adı altında Avrupa’ya mandave sömürge olma noktasına getirenlerin kişileri ve kuruluşlarıyla oluşturduğu‘Batıcı kamp' bunun bir tekrarı değil de nedir? İsimleri değiştirdiğiniztakdirde dincisi ve dinsiziyle bütün elemanlar yerine oturmuyor mu? Bitlis Elaziz vilayetlerinde İstanbul dan idare olunan Kürt TealiCemiyeti vardı Konya havalisinde İstanbul dan idare olunan Teali-i İslam Cemiyetivardı Memleketin her tarafında (Millî Mücadeleye düşman) İtilaf veHürriyet Sulh veSelamet cemiyetleri vardı (Aynı eser 26) Soru 5: Bugün sadece bu anlamda tahrip ve fesat yayan dinci ve bölücücemiyetler yok kırk bin insanımızın ölümüne sebep olan kanlı bir terör örgütüve 35-40 milyar Sayfa 262 Dolarlık ‘Allah ile aldatma vurgunları’ yapan dinci Yeşil Sermayeekipleri de var Memleketin en büyük dinci fırkasının başındaki z tın ABD'deCIA tarafından korunan bir çiftlikte oturup oradan Türkiye aleyhinekullanıldığını Papalık ve Hıristiyan diğer örgütlerle işbirliği içinde olduğunuinsanlığın ve Müslümanların kurtuluşunun İsa’nın etrafında birleşmeklesağlanacağını sürekli propaganda ettiğini BOP Projesi’ne destek sağlamak

için Kur’an’ı İncilleştirme teşebbüsleri sergilediğini bütün dünya bilmiyormu? Bir kısım insanlar da hakiki kurtuluşun Amerikan mandasını talepve temindeolduğu kanaatinde bulunuyorlardı (Aynı eser 27) Soru 6: Bugün kurtuluşun ABD’ye teslimde olduğunu söylemeyen kaçvatanperver siyasetçi kalmıştır? Kurtuluş çaresi ararken İngiltere Fransa İtalya gibi büyükdevletlerigücendirmemek esas gibi kabul olunmakta idi Bu devletlerdenyalnız biriyle bilebaşa çıkılamayacağı vehmi hemen bütün kafalarda yeretmişti Bu zihniyette olansadece avam değildi; bilhassa muhteremdenilen insanlar böyle düşünüyorlardı (Aynı eser 29) Soru 7: Bugünkü Türkiye’de bilhassa aydın ve sanayici denen zümreBatı’ya sığınmak dışında bir çaremizin olmadığını Batı’ya teslim olmaksızınbizim adam olamayacağımızı kalkınamayacağımızı bağıra bağırasöylemiyorlar mı? Bu zevat AB’ye IMF’ye en küçük bir eleştiri getirenleriçağdışı ilan etmiyorlar mı? Bugünün dinci iktidarı bile yıllarca sövdüğü buBatılı odaklara bugün iktidar ve çıkar uğruna kurduğu işbirlikleri yüzündenbir tür kurtarıcı şefaat kaynağı gibi bakmıyor mu? Bu soruların tümünün cevabı ‘Evet’tir Bu demektir ki bugünkü Türkiyebundan 80 küsur yıl önce verdiğimiz İstiklal Harbi’nin şartları içindedir; hatta oşartlardan daha kötü şartlar içindedir Onurlu bir kurtuluş getirecek siyasetin ilk şartı millete yalansöylememek olupbitenleri ne durumda olduğumuzu halka mertçebildirmek kitleleri derin dipdalgalarının kabarmasıyla ayağa kaldırmakve milleti sahte refah ve rahatlıkvaatleriyle aldatıp oy almaya tenezzületmemektir Böyle bir tenezzül en büyükalçaklıktır Bu tenezzülden uzakdurarak siyaseten başarısız olmaksa tarihin veTanrının taçlandıracağıen büyük onur ve ödül olacaktır

Sayfa 263 SÖZÜN ÖZÜ Allah ile aldatma siyaset ve gayretleri itiraf edelim ki Türkiyedüşmanlarınca umulanın ve beklenenin çok üstünde bir başarı göstermiş veneredeyse amacına varma noktasına gelmiştir Türkiye dışındaki dünyanıntümü bu amaca varmada Allah ile aldatma siyasetlerinin tam kadro yanındave Türkiye’nin ise tam kadro karşısında olmuşlardır Türkiye de bugün belirgin biçimde dayatılan tek tez Allah ilealdatma veyaSiyasal İslam tezidir Atatürk mirası bütün ihtişamınarağmen bir tez olmaktançıkarılmış bulunuyor İç ve dış hıyanetler

Türkiye ye oynanan bu oyunda neyazık ki başarılı olmuştur Türkiye de ana siyasal mücadele ekeseni şeriatçılık-Atatürkçülükolarak ortayaçıkmaktadır Emperyalizm ve ikinci cumhuriyetçilikşeriatçı cephenin yanındayer almaktadır Emperyalizmle şeriatçılıkağalık-şeyhlik düzeninin yakın ilişkigöstergesi Fethullah Gülen in ABDde oturmasıdır. (Sina Aksin, Kısa Türkiye Tarihi, 314 Müdafaa-i Hukuk ruhunun yarattığı ‘Aydınlanma Devrimi’ girişilen bir‘karşı devrim’le çözülmek ve çökertilmek istenmektedir Karşı devrim iki binliyılların başına kadar ancak ‘kısmî tahribat’ yapabilmişken AKP iktidarıyla‘küllî tahribat’ sürecine geçilmiştir Bu süreç başarıya ulaşırsa Türkiye’nin 2023 yılındaCumhuriyetin kuruluşunu kutlamasına değil Atatürk Cumhuriyetidüşmanlarının ‘Cumhuriyet’in çöküşü’nü kutlamalarına tanık olabiliriz Kısmî karşı devrimi fazla hissetmedik çünkü devrimin birçokkazanımınadokunulamamıştır Aynı zamanda süreç tören Atatürkçülüğüile maskelenmiş gizlenmiştir." (Sina Aksin, aynı eser 322) Kelimeleri özenle seçerek söylüyorum Türk siyasetinin sırasıyla;imansızlıkları gafletleri dalâletleri nefsaniyetleri ciddiyetsizlikleri tutarsızlıklarıkirlilikleriişi bu noktaya getirdi O halde çözüm bu siyasetlerle olmazAtatürk mirasını yeniden tez yapabilmenin şartlarının başına işi buraya getiren siyasetlerindışına çıkmayı koymak kaçınılmazdır İlk ve zorunlu adım budur Sayfa 264

İşi buraya getiren Allah ile aldatma zehirinin devşirildiği kaynaktanbir panzehirçıkarmak gerekiyor Başka bir yerden panzehir üretilemezBunda kuşkusu olanların üretebilecekleri herhangi bir çare olduğunainanmıyoruz Daha net söyleyelim: Aydınlık ve kurtuluşu yeniden tez halinegetirebilmek için iki zihniyetin işe karıştırılmaması lazımdır: 1. İslam ın gerçeğinden rahatsız olan zihniyet. 2. İslam ın tümünden rahatsız olan zihniyet Çare Muhammed ile Mustafa nın birlikteliğini tıpkı KurtuluşSavasında olduğugibi kurmaktır Bu tezin projeye dönüştürüldüğü çalışmamız elinizdeki kitabın ardındanyayınlanacak olan Türk Bağımsızlık ve Aydınlanma Savaşı nın Kur anîBoyutları adlı eserimizdir -SON- Aldatan sizi sakın Allah ile aldatmasın! (Kur'an; Lukman 33, Fâtır 5, Hadîd 14) Hak olan Kur an haksızlığı kabule vasıta yapıldı Gazi Mustafa Kemal Atatürk Dünyanın yarısını her zaman ve dünyanın hepsini bir

zaman aldatmak mümkündür; fakat bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir Gazi Mustafa Kemal Atatürk