ailenin güçlenmesinde aile bireylerinin sorumlulukları · İçİndekİler aÇılıŞ...

53
BASBA ANlıK Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları

Upload: dangkhanh

Post on 16-Dec-2018

236 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

BASBA ANlıK

Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları

Page 2: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

T.C. BAŞBAKANlıK

AiLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANııGı

AİLENİN GÜÇLENMESİNDE AİLE BİREYLERİNİN SORUMLULUKLARI

PANELİ

Bu panel Aile Araştırma Kurumu ve Türk Kadınlar Konseyı Derneği Işbirliği Ile gerçekleştirilmiştir

8 Mayıs 1991

ANKARA

Page 3: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

0250

T.C. BAŞBAKANLıK AİLE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANLlGI Genel Yayın No : 19 Seri ISBN

: Eğitim / Paneııer / Konferanslar - I : 975 - 19 - 0430 - 7

Yayına Hazırlayan : İrfan ÇAYBOYLU Redaksiyon : Güral VURAL

Page 4: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

Toplumlann refah ve mutluluğu ile ailelerin sağlıklı yapıları arasında doğrudan bir ilişki vardır. Toplumun çekirdiğini ol14turan aile; toplumdaki diğer kurumlarla sürekli etkileşim halindedir. Aile bir yandan kendi amaç, kaynak ve ihtiyaçlanyla toplumdaki kurum/an etkilerken, diğer yandan da çeşitli sosyal kurumlann de­vamlı etki alanında bulunur.

Ayrıca sosyal değişimlerin olumlu ya da olumsuz etkilerin en çabuk ve açık şekilde görüldüğü birim, ailedir. Bilindiği gibi, içinde yaşadığmız yüzyıl çok hızlı değişimlere sahne olmaktadır. Bu değişimler, evrensel boyutlarıyla pekçok sosyal problemleri de beraberinde getirmektedr. Sosyal değişmeler, kontrol altına alınabildiği ve iyi yönlendirmeler yapılabildiği ölçüde olumsuz etkilerinden anndmlarak sa,�lıklı gelişmelere dönüşebilir. Nitekim yüzyılın bu çalkantılı dönemecinde aileler de, birlik ve beraberliğini. koruyabilmek ve sahip olduğu kay­naklan en iyi şekilde kullanmak için, ihtiyaçlarını büyük bir dikkô.tle belirlemeye ve rasyonel seçimler yapmaya çaba sarf ediyor. Sosyal kurumların en temel ve evren­sel birimi aileye destek ve yardım amacıyla, pek çok Batılı ülke de, aile politika­larını belirleyici, düzenleyici kurum ve kurul14lar oluşturuyorlar. Mesela gerek Al­manya'da gerekse Fransa'da bu kurum ve kurul14ların tarihi İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar uzamr.

Ülkemizde de, sanayileşmenin tabii sonucu olarak ortaya çıkan şehirleşme ve köyden şehire göç olayı, ailelerin geleneksel yapılarını büyük ölçüde etkiliyor. Bu olgu, şehir hayatına uyum sağlama çabalarının yanısıra; ekonomik ve sosyal pekçok etkenle birlikte ailelerin dayanışma mekanizmalarını yeni. baştan uyarmak­ta, örf ve gelenekler gibi tarihi formlann çağdaş şartlar içinde yeni kalıplarını üretmektedir.

Günümüzde, ailenin toplumsal ve teknolojik çevresi çok karmaşık bir Mle gelmiş, ekonomik ve kültürel sorunları artmıştır. Bu sorunların çokluğu, bunların devamlı çözümünü ve faaliyetlerinplanlamasını gerektirmektedir.

Bu gerçeklerden hareketle, 1990 yılı başlannda kurulan Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, ailelere yönelik çeşitli bilimsel araşıırma projelerini başlatmış

Page 5: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

bulunmaktadır. Ayrıca, basılı ve görsel yayınlarla da aileye ilişkin sosyal gerçeklerimizi tesbite; yönetimler ve toplum katında yönetici ve uygulayıcı konum­da bulunanlara kaynak teşkil edecek teklif ve tedbirlerin geliştirilmesine gayret göstermektedir.

Bu tür çalışmaları ve yayınların, toplum hayatımızın geçirdiği değişimleri yakından takip eden bütün çevrelere ışık tutacağı kanaatimi, burada özellikle befirt­mekten mutluluk duyuyorum.

E. Cenap GÜLPıNAR Devlet Bakanı

Page 6: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

IJ�, Paneller, sempozyumlar, oturumlar; düşüncelerin, görüşlerin açık ve seçik

olMak tartışıldığı demokratik ortamlardır. Farklı görüş ve düşünce de de olsa, insanların yüzyüze tartışmalarıntn hem tartışılan konuya açıklık getirilmesi, hem de konu hakkında herkesin kabul edecegi ortak noktaların bulunması bakımından pekçok yararları vardır. Görüş ve düşüncelerinin birbirlerine yüzde yüz zıt olduğu sananlar bile, bu tür toplantılar sonunda diğer konuşmacılarla aralarında pek de büyük zıtlıklar bulunmadığını çoğukere görebilmektedirler.

Bilindiği gibi Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, "Aile Ha/tası" münasebetiyle bir dizi panel, sempozyum ve açık oturumlar tertip etti. Bu toplantılara üniversitelerimizden, özel ve resmı kurum ve kuruluşlardan aile konusunda uzmanlar, bilim adamları katıldılar. Ülkemizde her geçen gün, kamuoyunun orta gündemi olmaya doğru giden aile konusu bu toplantılarda çeşitli açılardan tartışılmaya çalışıldı. Türk toplumu olarak son yıllarda giderek daha derinden yaşadığımız iç göç ve sosyal değişme olgusu, aile konusunun önümüzdekj zamanlarda bizi daha ciddi biçimlerde meşgul edeceği anlamına gelmelidir. Dolayısıyle konuyla altlkalı çevrelerin problem alana ilişkin görüşlerin olgunlaştırtlrnası ve gerçekçi, realize edebilir tekliflere yükseltilmesi gerekmektedir. AiLe Araştırma Kurumu bu yoLda ciddi bir gayret içerisinde bulunmaktadır

Bu toplantılarda; "Hukuki Esaslar ve Kısmı Çalışma", "Aile Eğitimi", "Göçmen Aileler", "Evlilik ve Genç İnsan", "Ailenin Güçlendirilmesinde Aile Bireylerinin Görevleri" gibi konular tartışılarak önemli sonuçlara ulaşılmaya çalışıldı.

Bu tartışmaları kitapçıklar halinde yayınlayarak, daha geniş çevrelerin ilgi ve dikkatine sunmak ve bu alanda yeni yeni oluşmaya başlayan kamuoyuna katkıda bulunmak amacıyla, Kurıurııpnuz önemli bir ihtiyaca cevap vermiş olmaktadır.

Dr; Necmettin TURiNAY Aile Araştırma Kurumu Başkanı

Page 7: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

İçİNDEKİLER

AÇıLıŞ KONı:ŞMALAR I

- Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı . . . . . . . . .. . . . ........... 1

- Cemil ÇİÇEK / Devlet Bakanı . . . . . . . . ...... . ... . . ..... . . ....... ......... 4

-' Prof. Dr. Sevinç KAROL / Oturum Başkanı .. . . . . . .. . .. . . . . . . . . . 7

TEBLİGLER

- Doç. Dr. Turgut DENİz EL . . . . . . .. . . . . ... . . . . . . .. . . . . . . . . . .. .. . . . . LO

(B.M. Nüfus Fonu'nun, Dünya Nüfusu, Aile ve Çevre Ilişkileri Haklandiıki Görüşleri)

- Prof. Dr. Emine AKYÜZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . .. 15

(Aile Birliğinin Korunması)

- Doç. Dr. Beylü DİKEÇLİGİL . . . . . .. .. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21

(Aile Içi Sağlıklı Ilişkilerde "Ben" ve "Biz" Dengesi)

- Dr. Neriman ARAL . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29

(AiIede Ana-Baba Tutumları)

s O R ı: LAR • C E V A P LAR . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 36

KAP A N i Ş V E T E B R İ K TEL G RAF LAR i . . . . . . . . . . . . . . 46

Page 8: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

Dr. Necmettin TURİNAY

"Sağlıklı ve güçlü bir toplum

ancak sağlıklı ve güçlü ailelerden

meydana gelir. "

Prof. Dr. Sevinç KAROL (Oturum Ba�kanı) * :

Açı� konu§mamızı Aile Araştırma Kurumu Ba�k..nı Sayın Dr. Necmettin TÜRİNA Y yapacaklardır. Kendilerini kürsüye davet ed' yorum. Buyrun efendim.

Dr. Necmettin TÜRİNAY** : Sayın Bakanım, kadın kurulu�larımızın seçkin temsilcileri, değerli basın mensupları ve aziz mis mrlerimiz. Bugün burada "Ailenin Güçlendirilmesi ve Aile Bireylerinin Sorumlulukları" konusunun ele alınıp tartı�ılacağı bir panelde bir araya gelmi§ bulunuyoruz. Hepinize Aile Ara§tırrna Kurumu olarak ho� geldiniz diyorum.

Sağlıklı ve güçlü bir toplum ancak sağlıklı ve güçlü ailelerden meydana gelir. Ailenin sağlıklı ve güçlü olması ise aile bireylerinin sorumluluk bilincine ve kendi aralarında ilişkilerinin sağlıklı olmasına bağlıdır. Türk toplumu yakın yıllarda son derece dinamik bir manzara arzedi yor. Ülkemizde sanayile§me hamleleri bu arada

Panele katılan panel i s tler, Soldan sağa: Turgut DenizcI, Emine Akyüz, Sevinç Karol, Beylü Dikeçligil, Nerimal Aral

* Türk Kadınlar Konseyi Derneği Başkanı ** A.A.K. B aşkanı

7

Page 9: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

8

"Ne var ki bu değişmelerin ve bu sosyal hareketliliklerin

ailenin gündemine getirdiği bir takım

problemleri de gözden uzak tutmamak gerekir.

kentle�me ve iletişim araçlanndaki patlamadan kaynaklanan sosyo-ekonomik ve kültürel bir sürecin içerisine bütün bir toplum olarak ve onu meyadana getiren aileler olarak böyle bir sürecin içerisine girmi� bulunuyoruz. Bu süreç içerisinde ve haliyle sonuçlan itibariyle deği�me içinde yalnız bizim toplumumuza has birtakım sosyal hareketlilikler değil, bütün toplumlarda bu tür göstergeleri hep birlikte takip etme imkanına sahip bulunuyoruz. Ne var k i bu deği�melerin ve bu sosyal hareketliliklerin ailenin gündemine getirdiği birtakım problemleri de gözden uzak tutmamak gerekmektedir.

Page 10: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Aile Araştırma Kurumu ailenin sosyo-ekonomik

ve kültürel yapısını zorlayan bu tür konularda,

Türk ailesinin bütünlüğünün korunması,

güçlendirilmesi ve onun sosyal birtakım

problemlerine çözümler getirilmesi yolunda çok

yönlü faaliyetler içerisindedir. "

Değerli misafirler, Aile Araştırma Kurumu ailenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını zorlayan bu tür konularda Türk ailesinin bütünlüğünün korunması, güçlendirilmesi ve onun sosyal birtakım problemlerine çözümler getirilmesi yolunda çok yönlü faaliyetler içerisindedir. Bu faaliyetlerden birisi de ve bu faaliyetlerimizi yansıtma aracı olarak kullandığımız 5 ve 12 Mayıs tarihleri arasına tesadüf eden ve kutlanan Aile Haftaları olmaktadır. Türk Ailesinin değişik sosyo-ekonomik kesimlerdeki yaşayış biçimlerini, aile bireylerinin birbirleriyle olan ilişkilerini tesbiti amaçlayan sergiler, açık oturumlar, paneller ve sempozyumlar hafta içinde bizim sizlere ulaştırmak istediğimiz faaliyetlerimiz arasında yer alıyor. Ve bu tür faaliyetler sadece bizim Kurum olarak merkezimiz bulunan Ankara'da değil, 73 ilde Valiliklerin başkanlığında 11 Kültür Müdürlükleri, Müftülükler dahil ildeki bütün Devlet Kurumlarının biraraya gelmesiyle oluşturulmuş Aile Haftasını Kutlama Komiteleri de aynı tür etkinlikleri yoğun biçimde sergiliyor. Bütün Vilayetlerin faaliyet programları elimize ulaşmış bulunuyor. Sevinerek size haber vermek isterim ki bütün Türkiye il ve ilçeleriyle bu haftaki yoğun faaliyetlere katılmışlardır. Böylece aileye değer verildiği yolunda topluma yönelik bir'bilinç aktanmı gerçekleştirilmektedir.

Bu arada ifade etmek isterim ki aile ile ilgili çalışma alanları son derece geniş. Araştırmalar ve bu alandaki hizmetler emek ve maddi kaynak gerektirmektedir. Ülkemizde bugüne kadar bu tür çalışmalar için gayret sarfeden değerli ilim adamlarımız mevcuttur. Ve bu arada önemli bazı kuruluşlarımız tarafından da bu tür faaliyetler yerine getirilmeye çalışılmaktadır. Burada bu amaçla hizmet vermeye çalışan bütün gönüllü kuruluşlarımızı huzurlarınızda tebrik ediyor, çalışmalarından dolayı kendilerinin yanında bulunduğumuzu huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.

Hatırlanacağı üzere Aile Araştırma Kurumu geçtiğimiz Aralık ayında 17-20 Aralık tarihlerinde düzenlediği 1. Aile Şurasında birtakım kararlar alınmıştı. Bu kararlardan birisinde aile ile ilgili ve aile bireylerine ilişkin faaliyetleri olan kişi ve kuruluşlar arasında büyük bir koordinasyonsuzluğa parmak basılmış ve bu tür

9

Page 11: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

Cem il ÇiÇEK

"Günüm üzde ekonomik ve sosyal alanda

kaydedilen gelişme ve değişimin beraberinde

getirdiği olumsuzluklara rağmen sosyal yapımızın sağlığının temelinde aile

kurumu vardır"

10

gönüllü kuruluşlarla Aile Araştınna Kurumu'nun ilişkilerini geliştinnesi ve bu tür faaliyetlerin bir ortaklık i l işkisinde sergilemnesi yolunda bir karar alınmıştır. Buradan hareketle Aile Araşunna Kurumu olarak bizler faaliyet alarıırnızla ilgili kişi ve kuruluşlarla işbirl iği yapmak ve bu tür çalışmaların koordineli bir biçimde yürütülmesini sağlamak yolunda birtakım hazırlıklar içerisine girdik. Ve bu amaçla kuruluşlarla ilişkileri geliştirmeye yönelik çalışmalarımız belli bir çerçeveye hemen hemen otunnak üzeredir. Bütün Türkiye'de bu alanda faaliyetler sergileyen gönüllü kuruluşlarla bir çalışma içerisindeyiz. Onların faaliyetleri, verdikleri burslar, geliştirdikleri disiplinler, faaliyet biçimleri ve bunlarla beraber bizim Kurum olarak onlara yapabileceğimiz katkıların ciddi bir hazırlığı yapılmak durumundadır-.

Değerl i misafirler, bugün burada düzenlenen bu panel de i şbirliği ve ortak çalışma arzumuzun bir ürünü olarak Türk Kadınlar Konseyi i le beraber tertip edilmiş bulunuyor. Aile i le i lgili faaliyetleri bulunan kuruluşlarla i şbirliği ve koordinasyona giderken amacımızın onları ancak desteklemek ve onlara yardımcı olmak olacağını burada tekraren ifade etmek isteriz. Ve bu itibarla kuruluşumuzdan beri çalışmalarımızı yakın bir i lgi ile takibeden Türk Kadınlar Konseyi Derneği'ne ve bu panelde tebliğ sunacak tebliğ sahiplerine ve değerl i misafirlerimize, basın mensuplarımıza panelimizin başarılı geçmesi hususunda hepsine teşekkürleıimi ifade etmek isterim.

Cemil ÇiÇEK *: Değerli misafirler, gönül lü kuruluşlarımızın değerl i başkanları, değerli üyeler ve ilım adamları, muhterem basın mensupları. Aile, insanlık tarihi boyunca varolan ve değişmeler karşısında sürekli liğini her zaman koruyan bir kurumdur. Bugüne kadar kurulmuş bütün medeniyetlerde, bütün hukuk sistemlerinde v e dinlerde birl ik ve bütünlüğü sağlamaya yönelik düzenlernelerin esas objesi aile olmuştur. Bütün toplumlarda kültürün kendi aracılığıyla taşındığı ve temsil edildiği en esaslı sosyal kurum da yine ailedir. Hep toplumun kültürünün farkl ı olması ve ailenin kültür taşıyıcılığı misyonu bizi

* Aileyle ilgili Devlet Bak anı

Page 12: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Bugüne kadar kurulmuş bütün medeniyetlerde,

bütün hukuk sistemlerinde ve dinlerde birlik

ve bütünlüğü sağlamaya yönelik düzenlemeler.in

esas objesi aile olmuştur. "

evrensel bir aile modelinin olmayacağı hükmüne götürmü�tür. Yani her toplumun kendine has bir kültürü ve ondan kaynaklanan bir aile yapısı vardır. Dolayısıyle her devlet kendi sosyo-kültürel örgüsü içinde sorunlarını ele almak durumundadır. Bu sebeple hemen bütün toplumlarda aile kavramı ve aile kurumunun güçlendirilmesi için hem kurumsal hem de sosyal pekçok tedbir alınmakta ve kanuni düzenlemeler yapılmaktadır

Günümüzde ekonomik ve sosyal alanda kaydedilen geli�me ve değişimin beraberinde getirdiği olumsuzluklara rağmen sosyal yapımızın sağlığının temelinde aile kurumu vardır. Bu gerçeğe rağmen aile kurumunu yeni �Iarın ve hızlı deği�melerin yıkıcı etkisinden korumak sosyal bir zarurettir. Bu zaruret ve sosyal sorumluluk gün geçtikçe artmaktadır. Biz bu sosyal sorumluluğun çok açık olarak bilinci içerisindeyiz. Ve bu bilincin_gereği olarak 6. be� yıllık planda hem toplumun beklentisi hemde bu alanda yapılan çalışmaların geldiği sonuç itibariyle bundan evvelki kalkınma planlarından farklı olarak aileye yönelik hizmet ve düzenlemeler için yeni bir bölüm yer almıştır. Ve Cumhuriyet Hükümetleri içerisinde ilk uygulama olmak üzere aile sorunları ve hizmet programları bakanlık düzeyinde ele alınmış bulunmaktadır. Bu çerçevede işte bugün burada yapmakta olduğumuz toplantı iki seneden beri kutlamaya çalıştığımız Aile Haftaları sebebiyle konuyu toplumun bir milli meselesi haline getirmek, üzerinde durulması gereken çok boyutlu, çok buutlu bir konu olarak özellikle ilim çevrelerinin ilgisine ve bilgisine sunmak bakımından faaliyetler sürdürülmektedir. Ve artık Türk toplumu Aile Araştırma Kurumu gibi aile sorunlarını bilimsel anlamda ele alacak, bu anlamda çalışma yapan başta üniversitelerimiz olmak üzere hakikaten faaliyetlerini takdirle, minnet ve şükranla hatırladığıinız gönüllü kuruluşlarımızIa da işbirliği yapmak suretiyle bu alanda temel politikaları belirlemek ve uygulanabilecek tedbirleri de gözden geçirmek anlamında programlar geliştirmeye, işbirliği yapmaya çalışmaktadır.

Aile Araştırma Kurumu netice itibariyle yeni kurulmuş, yasal bir baza oturtulmuş ve bu yasal çerçeve içerisine de başlıca faallyet alanı olarak

11

Page 13: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"AAK aile ile ilgili konularda

faaliyet gösteren kuruluşlarımızia işbirliği

yapmayı temel hedef olarak kabul

etmiştir. "

12

toplumumuzda gerek Türkiye çapında gerekse mahalli olarak sosyal konularda, özellikle aile konularında, eğitim öğretim konularında yani aile ile ilgili konularda faaliyet gösteren kuruluşlarımızIa işbirliği yapmayı temel hedef olarak kabul etmiştir. Biraz evvel Sn. Başkanın da ifade ettiği gibi kuruluşumuzdan bugüne hem kendi çapında hem de diğer kuruluşlarla çok yakın işbirliği içerisinde bulunan Türk Kadınlar Konseyi ile bugün burada böylesine güzel bir toplantı tertip etmiş . bulunuyor. tık defa olarak biz bu Kurum çerçevesinde toplumun katılımını sağlamak, bu noktada meşru bir platform oluşturmak ve aile konusunu özellikle bilim çevrelerinin Devletin düzenlediği bir forumda tartışmalarına imkan vermek bakımından Aile Şurasını tertip etmiştik. Bu Şura çerçevesinde alınan yerinde ve isabetli kanırlardan bir tanesi; bu politikalar oluşturulurken, tedbirler görüşülürken gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapılması noktasında da bir tavsiye karan alınmış idi. Hakikaten biz o Şurayı fantazi bir toplantı olsun diye değil, toplumumuza yeni bir ufuk açılsın, noksanlıklanmızı görelim, toplumda bu yönde çalışacak gerek üniversitelerimizde ve gerekse üniversite dışında yapılan çalışmaları bir ölçüde koordine etmek, işbirliği yapabilmek bakımından tertiplemiştik. O tavsiye kararlan çerçevesinde bugün işte Aile Haftası münasebetiyle böyle bir toplantı yapılmış olmaktadır. Bu kararlann ışığında bu ve benzeri toplantılar önümüzdeki zaman içerisine de değişik günlerden, haftalardan veya değişik takvimlerden istifade edilmek suretiyle yapılmış olacaktır. Bundan bÖyle ümid ediyorum ki Hıdırellezle başlayan Ye Anneler Gününü de içine alacak tarzda bu hafta bu neviden konuların konuşulabilmesi bakımından güzel bir hafta, güzel bir takvim kesitini oluşturacaktır, ona inanıyorum. Burada yapılan toplantı bu anlamda yapılan zannediyorum 3. ya da 4. toplantıdır. çünkü Ankara'nın dışında da başka üniversitelerde, başka merkezlerde de bu neviden toplantılar yapılıyor, bunun başka derneklerimizle işbirliği yapabilmek noktasında güzel bir ooşlangıç olacağı inancını ve kanaatını taşıyorum. Katılanlara teşekkür ediyorum, toplantılarının başarılı geçmesi dileğiyle hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.

Page 14: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

Prof. Dr. Sevinç KAROL

"Tabii aile Sayın Kurum Başkanı/nın da belirttiği

gibi toplumun çok küçük bir birimi.

Fakat en demokratik bir birimi aynı zamanda. "

Prof. Dr.' Sevinç KAROL: Sayın Şakanımıza ve Aile Araştırma Kurumunun Sayın Başkanına teşekkürlerimizi sunuyoruz efendim. Şimdi müsaade ederlerse panelirriize geçiyorum. Aile terimini sosyologlar tarif etmekte güçlük çekiyorlar. Ben de bu konuya yeni dahil oluyorum. Bu münasebetle birşeyler karıştırdım. Ve ailenin tarifine baktım. Gerçekten ailenin tarifini açıkça vermiyorlar ama toplumun bütün kompleks elemanları, felsefesi, kültürü, aileyi teşkil edecek bireylerin meydana getirdikleri özel hayatı da içine almak üzere gayet kompleks bir yapı olduğu gözlenmektedir. Tabii aile Sayın Kurum Başkanının da belirttiği gibi toplumun çok küçük bir birimi. Fakat en demokratik bir birimi aynı zamanda. Güzel bir ilişki içinde devam edilmesi lazım gelen bir topluluk. Sayın Bakanımız Türkiye'de yapılan çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulundu. Ben de sizlere Dünyada yapılan çalışmalarla ilgili kısaca bir bilgi vermek istiyorum.

Biliyorsunuz 1994 yılını UNESCO ve Birleşmiş Milletler Dünya Aile Yılı olarak ilan etti. Ve bu Dünya Aile Yılının kutlanmasına hazırlık olmak üzere de 1989'dan itibaren UNESCO'dan işbirliği ile birtakım toplantılar yapılmaktadır. Bildiğim kadarıyla 5 toplantı yapıldı. BUnlardan 2 tanesi Afrikada, ı tanesi Güney Amerika'da, ı tanesi Asya'da, Pekin'de yapıldı. 5 ncisi de en son Viyana'da yapıldı, Avrupa'da. Aynı zamanda Birleşmiş Milletlerle UNESCO'nun birlikte kurdukları bu Aile Yılı ile ilgili çalışmaların düzenlendiği merkez. Çalışmalar oradan yönlendiriliyor. 5 toplantı yapılmıştır. Bu toplantılardan, en sonuncusu özellikle UNESCO ile birlikte geliştirilmiş ve çalışmalarda birtakım esas noktalar ortaya çıkmıştır. Aile üzerindeki yapıların özellikle bilimsel ilerlemelerin, sosyo-kültürel değişikliklerin demografik değişikliklerin ve devletin de katkısı olmak üzere konuyu 4 ana konu üzerinde inceliyorlar ve birtakım görüşler geliyor. Tabii ben uzun uzun girmek istemiyorum. HemeIT sözü arkadaşlanma vermek istiyorum. Fakat şunu mutlaka vurgulamakta yarar var. Bilimsel ilerlemeler hayatı uzatıyor. Ömürlerin uzaması çok güzel birşey. Fakat diğer taraftan 4-5 nesil bir arada yaşayan toplumlar meydana geliyor. Toplumlarda bazı yaşlarımalar, yaşlı gruplar meydana geliyor. Bu yaşlı grupların beklentileri var, gençlerden tabii. Bu

13

Page 15: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

14

" ekonomik sorunları karşılamak için

babalar, kocalar başka şehirlere,

başka ülkelere göç ediyorlar.

Aileler parçalanıyor. Ailenin parçalanması aile

birliğindeki bir takım an 'anevi, kültürel,

temadileri engelliyor."

da kolay bir iş değiL. Böylece ailelerin ekonomik sorunları ortaya çıkıyor. Bu ekonomik sorunlan karşılamak için babalar, kocalar başka şehirlere, başka ülkelere göç ediyorlar. Aileler parçalanıyor. Ailelerin parçalanmaSl aile birliğindeki birtakım an'anevi, kültürel temadileri engelliyor. Ayrıca biliyorsunuz nüfusu az olan memleketlerde Devlet aileleri çocuk yapmaya teşvik ediyor. Bazı yerlerde de aile planlamalarıyla nüfusun önlenmesine çalışılıyor gayet tabii. Bunların hepsi ayrı ayrı incelenecek önemli konular. Fakat bu arada önemli bir husus aile bağlannın gittikçe zayıfladığı toplumlann teşekkül etmesi. Bilimin ilerlemesi çocuk sahibi olmada verimliliği artırmaya doğru yönelirken mesela tüp bebek gibi yahut velilik, naiplik gibi konular ortaya getiriliyor. Evlat edinme, evlatlık konularını ortaya getiriyor. Bu arada ekonomik zorunluluklarla dahi olsa aileler, eşler ayrılıyor. Eşlerin ayrılması tek ebeveynli aileler ortaya çıkanyor. Tek ebeveynli aileler de aile mefhumunun daralmasına sebep oluyor. Mutlaka ideal aile tabii anne, baba ve çocuklardan oluşmakla beraber mutlu bir ailede ben şahsen büyükannelerle, büyükbabaların da bulunmasını çok doğal görüyorum. Ama ekonomik şartlar bunları zorluyor. Bu tek ebeveynli aileler ailelerin küçülmesine, kardeşlerin, akrabaların azalmasına yol açıyor. Bu da aile kavramını zedeleyen bizim arzu ettiğimizin dışında gelişmeler oluyor. UNESCO kanalıyla da bu konulara gayet iyi bir şekilde girilmiş ve çalışmalar devam edecek ve orda da bir Dünya Konferansı teşkil edecek tabii. İnşailah Sayın Bakanımız teşrif ederler o toplantıya. Bizlerden de bazılanmız gider dinleyebiliriz. Çok güzel bilgiler edineceğiz herhalde. Benim konuşmam yok tabii. Ben paneli yöneteceğim sadece ama bunları size aktarmak istedim. Hepimizin kafasında birtakım düşüncelerin uyanmasını. Çünkü hepimiz bu konferansıarı bu panelleri dinledikten sonra edindiğimiz fikirleri etrafımıza yaymak durumundayız. Böylece birtakım kavramlar yayılır ve sağlıklı aile yapısına doğru hepimiz çalışmalanmızı yönlendiririz.

Efendim ben size şimdi birinci konuşmacıyı dinleteceğim. Birinci konuşmacımız Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Programının yürütücüsü olan Turgut DENİZEL beyefendi. 1946 senesinde Ankaraıda doğmuş, 64 senesinde

Page 16: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

Doç. Dr. Turgut DENİzEL

"Mutlaka ideal aile tabii anne, baba ve

çocuklardarı oluşmakla beraber, mutlu bir ailede ben

şahsen büyükannelerle, büyükbabaların da

bulunmasını çok doğal görüyorum. "

Ankara Kolejini bitinniş. Daha sonra Ziraat Fakültesi'ne giderek Gıda Teknolojisi bölümünden 68'de mezun olmuş. Daha sonra İngiltere'ye gitmiş ve İngiltere'de mastmnı, 71'de, doktorasını 74'de tamamlamış, Türkiye'ye dönmüş. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde Mikrobiyoloji Bölümünde 79 senesinde Doçent olmuş. Daha sonra Uludağ Üniversitesine geçerek Gıda Bilim ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı başkanlığı yapmış, 82-84 yılları arasında. 84 - 87 yıllan arasında UNESCO Baş Teknik Danışmanı olarak Malezya'da bulunmuş. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Program Sorumlusu olarak 1988'den bu yana çalışmaktadır.

Sayın konuşmacının konuşması Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun dünya nüfusu, aile ve çevre ilişkileri hakkındaki görüşleri konusundadır. Buyrun efendim .. !

Doç. Dr. Turgut DENizEL*: Sayın Başkan, değerli konuklar. Benim yapacağım konuşma panelin konusu olan ailenin güçlendirilmesi ve bireylerin sorumluluklarından daha çok ailenin güçlenmesinde çok büyük etken olan kalkınma, çevre ilişkileri, nüfus artı�ı gibi sorunlann ne denli girift olduğunu ve bunun bugüne kadar hayatı nasıl etkilediği konusunda size değişik bir açıdan bazı görüşler vermek olacak. Konuya ginneden önce belki birçocuğunuz için yabancı olan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun ne olduğunu, ne yaptığı hakkında çok kısa birkaç kelime söylemek isterim. Birleşmiş Miııetler Nüfus Fonu 1969 yılında Birleşmi� Miııetler bünyesi içinde dünyanın nüfusla ilgili sorunlarına çözüm getirebilmek için kurulmu�tur. Ve o yıldan bu yana da çok aktif bir şekilde de görevini yapmaktadır. Birleşmiş Miııetler Nüfus Fonu sadece ve sadece ülkelerin gönüııü olarak yaptıkları bağışlarla çalışan bir kuruluş olduğundan tüm bütçesini çeşitli ülkelerden gelen bağışlar oluşturur ve yaklaşık olarak l00'ün üzerinde ülkenin bu yılki bağışları 200 milyon doların üzerindedir. Bu bağışlar İnsan Hakları Beyannamesi doğrultusunda ülkelerden talep geldiği takdirde,

• Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Program Yürütücüsü

15

Page 17: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Bir çok hükümet çok fazla, ,çok hızlı nüfus

artışının kalkınmayı da beraber getireceğini

düşünerek bu yönde tedbirler almıştır. "

16

Hükümetlerin resmi talebi olduğu takdirde ülkelerde oluşmuş olan veya meydana gelen nüfusla ilgili sorunların çözülmesine yönelik projelerin desteklenmesi şeklinde geriye döner. En öncelikli olan konular aile planlaması, enfonnasyon ve _

eğitim desteği, nüfus dinamiği, temel demografık ardştınnalar, özel programlar. Bu tip projelerin uygulanması özellikle her ülkenin gelenek, adet ve törelerine uygun ve o ülkeler tarafından geliştirilen projelerin on!arın istediği şekilde uygulanmasında büyük özen gösterilir. 1974 yılından beri de Türkiye'de faaliyette bulunmakta.

Kalkınma, çevre ilişkileri ve nüfus artışı diye bir başlık atacak olursak ve buna biraz geriye dönerek bakacak olursak uzun yıllar boyunca kalkınma planları yapılırken aile büyüklüğünün, çocuk sayılarının ve diğer demografık faktörlerin pek dikkate alınmadığı, bunların programlar içinde ne denli etkili olduğu, uygulanmadığı anlaşılmıştır. Birçok hükQmet çok fazla çok hızlı nüfus artışının kalkınmayı da beraber getireceğini düşünerek bu yönde tedbirler almıştır. Çünkü artan nüfus daha fazla tüketim ve daha fazla üretim gibi birtakım şeyleri de beraberinde getirmekteydi. Ayrıca yine sosyo-ekonomik durumları ne olursa olsun her ailenin çok fazla sayıda çocuk istediği varsayılarak uzun yıllar boyunca aile planlaması gibi konular daima fevkalade hassas ve hükümetlerin uzak durmağa çalıştığı konular olarak kalmıştır. 19S0'li yıllarda ilk defa olarak bu konudaki ilk adımı Hindistan Başbakanı Nehru atmıştır. Bu yıllarda ilk defa olarak Hindistan Kalkınma Programlarının içinde programlı olarak aile planlamasını getinniş ve Hindistan'ın daha ileride modem bir toplum olması için mutlaka başarılı bir aile planlaması programının uygulanması gerektiğini vurgulayarak, "eğer bunda başarılı olamazsak modem toplum ve sürekli olarak ilerleyen toplum düzeyine hiçbir zaman geçemeyiz" demişti. O zamandan itibaren de bu programlar yavaş yavaş diğer ülkelerde uygulanmaya başla�mıştır. 1974 yılında Budapeşte'de toplanan ilk Dünya Nüfus Konferansında nüfus artışı ile ilgili sorunlar ortaya konulmuş ve 140 tane ülke hep birlikte bir deklarasyon imzalamıştır. Bu deklarasyona göre çiftlerin istedikleri sayıda, kendi belirleyecekleri aralıklarla çocuk yapma özgürlüğünün kişilerin bireysel hakkı olduğu kabul edilmiş ve yine çiftlere,

Page 18: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Çünkü artan nüfus daha fazla tüketim ve daha fazla üretim gibi

birtakım şeyleri de beraberinde

getirmekteydi. "

kişilere bu hakkı uygulayabilmek için gerekli eğitimin, gerekli bilginin ve gerekli hizmetin sunulmasının mutlaka lazım olduğu hep birlikte kabul edilmiştir. Şimdi insanlar ve kaymiklar arasındaki denge yarınınızı belirleyecek en temel unsurlardan bir tanesidir. Bu dengedeki bozukluklar yarınımızı da kötü bir şekilde etkileyecektir .

İnsanlık tarihine bakacak olursak tarih bOyunca ilk önce insanlar tarımsal veya ilkel topluluklarda doğa ile beraber yaşarken daha sonra oluşan bilimsel, endüstriyel ve şehirleşmiş toplumlarda ekolojik denge ve ekolojik ilişkiler tamamen bozulmuştur. Ve böylece insanlar havayı, suyu, toprağı, denizleri ve her türlü doğal kaynağı sanki her zaman geri gelecekmiş gibi, acımasız bir şekilde sömürerek sadece gelişmenin yönlerini almışlardır. Avrupa toplumları bu konuda gelişme süreci içinde doğal kaynaklannı daha uzak ülkelerdeki sömürgelerinden veya kolonilerinden sağlamışlar, kendi artan nüfuslarını da yine dengeyi sağlamak veya o düşüncede olmasa bile bu ülkelere ihraç ederek biraz dengeyi bulmuşlardır. Gelişmekte olan ülkelerin şu andaki demografik durumları incelendiğinde ortaya çok çarpıcı bir durum çıkmaktadır. Bugün hiçbir ülkenin tarihinde bugünkü kadar yüksek nüfus artış hızıyla beraber kalkınma çabaları bir arada görülmemektedir. Örneğin Avrupa'da nüfus artışının en yüksek olduğu dönemlerde bile artış hızı % ısu geçmemiştİr. Amerika'nın bütün büyük göçlerle birlikte pompolanan nüfus artışı en üst olduğu düzeyde % 2 civarındadır. Ve bunun arkasında daha çok geniş bir kaynak ve toprak mevcuttur, doğal kaynak.

Öte yandan şu andaki gelişmekte olan ülkelere baktığımızda gelişmekte olan ülkelerde % 3 gibi büyük bir nüfus artışıyla beraber kalkınmanın da yanyana götürülmesi istenmektedir ki, bugüne kadar dünyada hiçbir kıtada bu tarz bir gel�meye yönelik bir çaba izlenmemiştir. Bir örnek vereyim size: Kenya'da nüfus artış hızı % 4,5 civarında olup bu Avrupa'nın en hızlı nüfus artışı olan % l .5'un üç misli fazladır ve bu ülke hem nüfus artışını sırtlamak, hem de gelişmeyle uğraşmak durumundadır ki bunun arkasında bu hızı karşılayacak kadar yeterli doğal kaynak ve maddi imkan bulunmamaktadır.

17

Page 19: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Şimdi insanlar ve kayupklar arasındaki

denge yarınınızı belirleyecek en temel

unsurlardan bir tanesidir. Bu dengedeki bozukluklar

yarınımızı da kötü bir şekilde etkileyecektir. "

18

Gelişmekte olan ülkelerde nüfusun 4,8 milyar daha artacağı tahmin edilmektedir. 3. dünya ülkelerinin toplam nüfusu 2020 yılında yaklaşık 6,6 milyara ulaşacaktır. Birçok gelişmekte olan ülkede nüfus artışının baskıları çevrenin kalkınmasını aşmışnr. Yani artık bu ülkelerde çevre, nüfusun getirdiği bu baskıları karşılayamamaktadır. Örnek vereyim: Malta ve Madagaskar adalannda eko sistem o kadar bozulmuştur ki halk artık bu adaları terkedip başka yerlerde daha iyi hayat aramak zorundadır. Şimdi bu bir soru akla getiriyor. Eğer bunu dünyaya uygulayacak olursak, eğer eko sistemimizi bu şekilde bozuyorsak dünyadan nereye gidebilir acaba? Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan büyük ekonomik sıkıntılar, doğal kaynaklan alabildiğine zorlamaya itmektedir. Mevcut olan fakir kaynaklar maximum �eki1de kullanılmakta ve bu da arkasından zircirlerne daha fazla sorunlar yarannaktadır.

Bir takım rakamlar verecek olursam: Her yıl 17 ile 20 milyar hektar orman sııf bu nedenle yok olmaktadır. Tropik ormanıann yok olan miktarı yaklaşık 130.000 km2 civanndadır. Yani bu her sene ingiltere kadar alanın yok olduğu anlamına gelmektedir. Ve 2000 yıllarında yaklaşık 3 milyar insan yakacak odun dahi bulamayacağı topraklarda yaşamak zorunda kalacaktır. Erozyonla her yıl yaklaşık 26 milyar ton toprak akıp gitmektedir. Her yıl 90 milyon kişiyi 26 milyar ton eksik toprakla beslemek zorundayız. Elbette denebilir ki sulama, gübreleme gibi şeylerde limite ulaşmış vaziyetteyiz. Yani sulamada da, gübrelemede de, ilaçlamada da artık son limitIere vanimıştır. Su tabloları çok büyük miktarda düşmektedir ve toprak suyu kirlenmektedir, yeraltı suyu. Kullanılan ilaçlar da insan sağlığını etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. Bugün bütün bu sorunların yanı sıra nüfus artışının planlı bir şekilde yapılmasının gereğini hala anlamayan ülke sayısı pannakla gösterilecek kadar azdır. Birçok ülkede aile planlaması Çin, Küba, Honkong, Endonezya, Kore, Taivan, Meksika, Singapur, Srilanka gibi ülkelerde çok etkin programlarla çok başarılı sonuçlar alınmış ve artış hızları çok kısa bir zamanda aşağıya çekilmiştir. Aile planlamasının sosyal gelişmenin bir kilit noktası olduğunu kabul eden ve bu gerçeği programlarına yansıtan ülkelerde aile planlamasının bu şekilde uygulanmasıyla 5 ana sonuca ulaşmıştır:

Page 20: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Mevcut olan fakir kaynaklar maximum

şekilde kullanılmakta ve bu da arkasından

zincirleme daha fazla sorunlar yaratmaktadır. "

Genç yaşta kızların hamile kalmaları engellenerek onların hamile kalmaları daha ileri yaşlara ertelenmiş ve onların hayatlarım tehlikeye atmaları engellenmiştir. Yani yaşları ilerlemiş kadınlara aile planlaması yöntemleri anlatılarak bu kadınların gene çocuk yapmalarına - eğer istiyorlarsa - sağlıklı bir yaşam sürmelerine yol açılmıştır. İki doğum arasındaki süreyi açarak yeni doğan çocuklann sağlıklı olması sağlanmıştır. Çocukların daha iyi yaşayabilme şansı artırılmıştır. Ve böylece de doğum esnasındaki ölüm sayıları fevkalada azalmıştır. Bir örnek verelim; bugün Norveç'de doğum esnasında ölen kadın sayısı yüzbinde iki iken, Afrika ülkelerinde bu yüzbinde bin, yüzbinde dokuzyüz civarında çok yüksek rakamlara ulaşmaktadır. Bu doğrudan doğruya aile planlaması programlarının etkili olarak uygulanmasıyla ilgilidir.

Kalkınma, çevrenin güvenceye alınması, fakirlik, doğurganlık gibi sorunlara çözüm arayan ülkeler bu programlarında mutlaka kadına çok büyük ve çok önemli bir yer vennek zorundadırlar. Çünkü yapılan çalışmalar göstenniştir ki dünyada her 3 evden bir tanesinin geçimini bir kadın tek başına sağlamaktadır. Gıda üretimine bakıldığında Afrika'da gıda üretiminin % 80'i, asya'da % 60'1, Latin Amerika'da % 40'i sadece kadınların çabalarıyla sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra kadınlar kendi kazançlarını ailelerini destekleme yolunda kullanmaktadırlar. Ailesinin sağlıklı yaşamasının yanı sıra onların iyi bir şekilde yetişmesi için uğraşan kadın, bunun yanı sıra hem tarlada çalışmakta, su taşımakta ve yakacak odun taşımak zorunda kalmaktadır bazı ülkelerde. Bütün bunlara karşın ne aile içinde, ne toplumda bunların özel gereksinimlerini karşılayacak veya eğitimleri için bir çaba sarfedilecek fazla bir eğilim görülmemektedir. Çok fazla, çok sık, çok erken, çok geç yapılan doğumların sağlık ve yaşamlar üzerindeki etkilerinin tek bedelini de çok ağır bir şekilde yine kadınlar ödemektedir. Halbuki kadınlara yönelik programların ağırlık kazanması ve aile planlaması hizmetlerinin yeterli ölçüde sunulması halinde yılda 5 00 bin civarında olan kadın ölüm sayısı (doğumda) 200 bine kadar indirilebilecektir. Bunun yanı sıra aile ve toplum daha sıhhatli olacak ve daha güçlü bir şekilde gelişme ortamı bulacaktır. Teşekkür ederim.

19

Page 21: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

Prof. Dr. Emine AKVÜZ

20

BAŞKAN : Sayın konu§macıya dünya nüfusu ve politikasıyla ilgili verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ediyoruz. Şimdi ikinci tebliğimize geçiyoruz. Prof. Dr. Emine AKYÜZ. Kendisi hakkında size bir kısa bilgi arzetmek istiyorum. Prof. Dr. Emine AKYÜZ, 1965'de Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra 68'de Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ne analist olarak tayin olmuş, 74'de Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk kürsüsünde çocuk hukuku dalında doktora yapmışur. 80 yılında Doçent, 89 yılında Profesör olmuştur. Halen Eğitim Bilimleri Fakültesinde Çocuk Hukuku ve Eğitim Hukuku Derslerini okutmaktadır. Sayın Profesör bize " Aile Birliğinin Korunması" konusunda bir tebliğ sunacaklardır. Buyrun efendim ...

Prof. Dr. Emine AKVÜZ *: Sayın Başkan, değerli dinleyiciler, ben kendi alanım olan " Aile Birliğinin İçerisinde Medeni Kanuna Göre Çocuğun Korunması" üzerinde kısaca duracağım. Medeni Kanunumuzun 2 nci kitabını teşkil eden Aile Hukuku 357 madde ve 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Evlilik Hukuku yani karı-koca arasındaki ilişkiler, bunların birbirlerine karşı hak ve yükümlülükleri düzenlenmiştir. İkinci bölümde Hısımlık ele alınmıştır. Yani ana baba ve çocuklar arasındaki ilişkiler, ana babanın çocuklara karşı yükümlülükleri, sorumlulukları, haklan ele alınmıştır. 3. bölümde vesayet Hukuku düzenlenmiştir. Medeni Kanunun sahih nesep dolayısıyle ana-baba ve çocuklar arasındaki ilişkileri aynntılı biçimde düzenlemiştir. Toplumsal değişmeler ailenin yapısında temel değişiklikler meydana getirmiştir. Bunun sonucunda da eski büyük ailenin yerini bireylerin bağımsızlığı esasına dayanan çekirdek aile almıştır. Bunun sonucu olarak ailenin işlevleri de değişmiştir. Çocuk açısından bugün ailenin asıl işlevi, çocuğun güvenliğini korumak, onun kişiliğinin en uygun biçimde gelişmesini sağlamaktır. Toplum ve hukuk tarafından bugün aileden istenen bireylerine karşı sorumluluk, ihtimam, teşvik ve onların gelişmelerini sağlama gibi görevler çocuğun güvenliğini koruyabilmek bakımından uygun bir

• A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi

Page 22: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Çocuk açısından bugün ailenin asıl işlevi,

çocuğun güvenliğini korumak,

onun kişiliğinin en uygun biçimde gelişmesini

sağlamaktır. "

psikolojik ve maddi ortam oluşturmuştur. çocuğun güvenliği ile ben neyi kastediyorum? çocuğun güvenliği belirli bir durumda en ileri düzeyde onun gelişmesini sağlayacak şartlara bağlıdır. Bu şartlar çocuğun kişiliğinin duygusal, zihinsel, bedensel, sağlıksal, sosyal ve hukuki olmak üzere bütün yönlerini kapsar. Nitekim 1959 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi bu konuda şu iki ilkeyi getirmiştir: Çocuk özel bir korunmadan yararlanmalıdır. Ona özgürlük ve haysiyet içinde sağlıklı ve normal biçimde beden, fikir ve ruh gelişimini sağlayacak olanaklar ve kolaylıklar, kanun ve diğer vasıtalarla temin edilmelidir. Aynı nitelikte bir hüküm Çocuk Hakları Sözleşmesinde de bulunmaktadır. O halde çocuk bedensel, fikirsel, ruhsal, sosyal ve ahlaki bakımdan özgürlük ve haysiyet içinde gelişebilme imkanlarına sahipse hakları ve güvenliği korunmuş olur. Medeni Kanunun çocuk ve çocuk haklarının korunmasına ilişkin hükümleri düzenlenirken daha 1926'larda ve Medeni Kanunumuzun kaynağı olan İsviçre Medeni Kanunda 1907'lerde çocuğun güvenliği kanun koyucuya yol gösterici bir ilke olmuştur. Medeni Kanun velayet hakkını düzenlerken çocuğun yararlarını hemen daima ana babanın yararlarından üstün tutmuş ve velayet hakkının dışında kalan hususlarda ise çocuğun güvenliğini etkili biçimde koruyacak bir düzenleme yapmıştır.

Medeni Kanun, çocuğun ailede ana-babası tarafından korunmasının ve yetiştirilmesinin ideal bir durum olduğu görüşünden hareket etmektedir. Kanunun 262 ve 264. maddelerine göre ana-baba çocuğu yetiştirmek, ona sevgi ve şefkat göstermekle yükümlüdür. Çocuğun güvenliği gerçekten onun doğumundan itibaren benin'i kanımca en az ilkokul dönemi sonuna kadar ana-babasının yanında bulunmasını gerektirir. Nitekim Birleşmiş Miııetler Çocuk Hakları Bildirgesi bunu şöyle ifade etmiş: Kişiliğinin tam ve ahenkli bir şekilde gelişebilmesi için çocuğun sevgi ve anlayışa ihtiyacı vardır. Çocuk mümkün olduğu kadar ana-babasının ihtimam ve sorumluluğu altında duygusal bir bağlılık, moral ve maddi bir güvenlik ortamı içinde gelişebilme imkanına sahip olmalıdır. Aile çocuğun duygusal, sosyal ve ahlak gelişimi bakımından temel kurumdur. Sosyolog, psikolog ve eğitimciler

21

Page 23: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

22

"0 halde çocuk bedensel, fikirsel,

ruhsal, sosyal ve ahlaki bakımdan özgürlük

ve haysiyet içinde gelişebilme imkanlarına

sahipse hakları ve güvenliği

korunmuş olur."

gelişmesini sağlayacak şartlara bağlıdır. Bu şartlar çocuğun kişiliğinin duygusal, zihinsel, bedensel, sağlıksal, sosyal ve hukuki olmak üzere bütün yönlerini kapsar. Nitekim 1959 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi bu konuda şu iki . ilkeyi getirmiştir: Çocuk özel bir korunmadan yararlanmalıdır. Ona özgürlük ve haysiyet içinde sağlıklı ve normal biçimde beden, fikir ve ruh gelişimini sağlayacak olanaklar ve kolaylıklar, kanun ve diğer vasıtalarla temin edilmelidir. Aynı nitelikte bir hüküm Çocuk Hakları Sözleşmesinde de bulunmaktadır. O halde çocuk bedensel, fikirsel, ruhsal, sosyal ve ahlaki bakımdan özgürlük ve haysiyet içinde gelişebilme imkanlarına sahipse hakları ve güvenliği korunmuş olur. Medeni Kanunun çocuk ve çocuk haklarının korunmasına ilişkin hükümleri düzenlenirken daha 1926'larda ve Medeni Kanunumuzun kaynağı olan İsviçre Medeni Kanunda 1907'lerde çocuğun güvenliği kanun koyucu ya yol gösterici bir ilke olmuştur. Medeni Kanun velayet hakkını düzenlerken çocuğun yararlarını hemen daima ana babanın yararlarından üstün tutmuş ve velayet hakkının dışında kalan hususlarda ise çocuğun güvenliğini etkili biçimde koruyacak bir düzenleme yapmıştır.

Medeni Kanun, çocuğun ailede ana-babası tarafından korunmasının ve yetiştirilmesinin ideal bir durum olduğu görüşünden hareket etmektedir. Kanunun 262 ve 264. maddelerine göre ana-baba çocuğu yetiştirmek, ona sevgi ve şefkat göstermekle yükümlüdür. çocuğun güvenliği gerçekten onun doğumundan itibaren benim kanımca en az ilkokul dönemi sonuna kadar ana-babasının yanında bulunmasını gerektirir. Nitekim Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi bunu şöyle ifade etmiş: Kişiliğinin tam ve aııenkli bir şekilde gelişebilmesi için çocuğun sevgi ve anlayışa ihtiyacı vardır. Çocuk mümkün olduğu kadar ana-babasının ihtimam ve sorumluluğu altında duygusal bir bağlılık, moral ve maddi bir güvenlik ortamı içinde gelişebilme imkanına sahip olmalıdır. Aile çocuğun duygusal, sosyal ve ahlak gelişimi bakımından temel kurumdur. Sosyolog, psikolog ve eğitimciler aile çevresinin bu önemine her zaman dikkat çekmişlerdir. Örneğin fikirleri İsviçre Medeni Kanununa büyük ölçüde yansımış olan ünlü İsviçre'li eğitirnci Pestalozzi

Page 24: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Ana-baba çocuğa gerçek bir

ihtimamı onunla birlikte yaşayarak gösterebilirler.

Ana-babalarıyla birlikte yaşamak her türlü eğitimin

ve zihinsel gelişimin temelidir. "

çocuğun ana-babasının yanında ve aile ortamı içinde büyümesinin önemini şu sözleriyle ifade etmektedir; "Ana şefkati ve baba otoritesi aile hayatının çekiciliği, güzeııiği ve faziletleri karşılıklı ilişkilerin kazandırdığı tecrübeler, aile denilen mabette beraber yaşamanın meydana getirdiği doğal bağlılık, sınırlanına, acılar ve ısuraplardan oluşan ev hayatı öyle bir örülmüş bağlar dokusu meydana getirir ki iyi bir eğitimin gerekleri bu dokuya kolayca ve emin biçimde bağlanabilir." Gerçekten çocuğun toplumsaııaşma süreci önce ailede başlar. Çocuk sosyal bir varlık halini alırken önce kendisini aile içindeki sosyal şartlara uydurur. Böylece çocuk için aile, ilk sosyal uyum okulu, toplumsaııaştıncı ilk kurum ve onun temel ihtiyaçlarına doyum sağlayan ilk topluluktur. Bu nedenlerle çocuğun ana babasıyla birlikte kalması ve kişiliğinin hızlı bir oluşum içinde bulunduğu dönemlerde onların yanında bulunması, onun güvenliği bakımından çok önemlidir. Ana baba çocuğa gerçek bir ihtimamı onunla birlikte yaşayarak gösterebilirler. Ana-babalarıyla birlikte yaşamak her türlü eğitimin ve zihinsel gelişimin temelidir. İşte bu nedenledir ki Medeni Kanun ana-babaya çocuğun Şahsı üzerinde hakimiyet hakkı vermiştir. Çocuk kanuni bir sebep olmadıkça ana-babasından alınamaz. Kanunun bu maddesi ana-babaya çocuğu muhafaza etme hakkını ve aynı zamanda da yükümlülüğünü vermiştir. Ancak ana-baba velayetin getirdiği, kendilerine yüklediği görevleri yerine getirmez ya da gereği gibi yerine getirmezlerse hakim çocuğu korumak için gerekli tedbirleri alır. Nitekim Çocuk Hakları Sözleşmesi de 9. maddesinde çocuğun ana-babasından onların rızası dışında alınmayacağını belirttikten sonra ana-babanın çocuğa kötü muamele etmeleri, ihmal etmeleri, ya da ayn yaşamaları gibi durumlarda çocuğun aileden alınabileceği ni belirtmiştir.

Medeni Kanun ana-babaya velayet hakkı vermiştir. Velayet hukuksal bir terim. Velayet, çocuğun şahsına, maııarına özen gösterme ve onu temsil hususunda ana-babaya yüklenen görevlerle, bu görevlerin en iyi biçimde yerine getirilmesini sağlayan ve yalnızca çocuğun korunması amacını güden bir kurumdur.

Ana-baba, velayet hakkını birlikte kullanırlar. Yalnız Medeni Kanun diyorki; "Anlaşamadıkları takdirde babanın reyi üstündür" diyor. Bu hüküm kadın erkek

23

Page 25: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"çocuğun bedensel ve fikirsel gelişimi tehlikeye düşer ya da çocuk manen

terkedilmiş bir durumda kalırsa hakim, çocuğu

ana-babadan alarak bir aile yakınına, bir kuruma

yerleştirir. "

24

eşitliğine aykırı olduğu için Modem Medeni Kanunlardan çıkanimıştır. Bizim Medeni Kanunumuzdan da çıkanlması gerekir. Nitekim 1984 tarihli ön tasanda yoktur böyle bir hüküm. Ana baba velayet hakkını çocuğun güvenliğine uygun biçimde kullanacaklardır. Velayetin kullanılmasında çocuğun güvenliği en geniş anlamda düşünülmelidir. Yani ana-baba velayeti kuııanırken çocuğun bedensel, zihinsel, sosyal, ahlaki gelişimini sağlamak, ekonomik ve hukuksal yararlannı korumakla yükümlüdür. Şu halde velayet hakkı, bu hakka sahip olanın bir amaç doğrultusunda hareket etmesini gerektiren bir görevdir. Bu görev ise, çocuğa reşit olduğunda, yaşama beceri ve yeteneğinin kazandınlmasıdır. Bu beceri ve yetenek de biraz önce de belirttiğim gibi bedensel, duygusal, sosyal ve moral açıdan hayata uyum sağlayabilme yeteneğidir.

Şu halde velayet hakkının ana-babaya yüklediği en önemli görev çocuğun eğitimi ve yetiştirilmesidir. Bu görev aynı zamanda ana-babanın ahlaki bir görevi de olduğu için Medeni Kanun bunu aynntılı biçimde düzenlememiştir. Sadece genel ilkeleri koymakla yetinmiştir. Ana-baba çocuğu eğitme görevini ekonomik-sosyal ve kişisel imkanlarıyla orantılı biçimde yerine getireceklerdir. Kanun koyucu her ne kadar çocuğun kişiliğinin en ileri düzeyde gelişmesini ister, ancak genel hayat şartları, kanun koyucunun bu isteğinin tam olarak gerçekleşmesini engeııer. Çünkü çocuk belli bir çevrede doğar ve kanun koyucu da çocuğun büyüdüğü bu çevrenin şartlarını dikkate almak zorundadır. İşte bu nedenledir ki, "ana-baba çocuğu kudretIerine göre yetiştireceklerdir", hükmünü koymuştur. Bununla beraber Medeni Kanunumuz çocuğa asgari bir ihtimamın mutlaka gösterilmesini de istemektedir, ana-baba tarafından. Ve bunu da şöyle ifade etmiş 373. maddesinde; "Çocuğun bedensel ve fikirsel gelişimi tehlikeye düşer ya da çocuk manen terkedilmiş bir durumda kalırsa hakim çocuğu ana-babadan alarak bir aile yakınına, bir kuruma yerleştirir" .

Şu halde kanun bir taraftan çocuğa gösterilecek ihtimarnı ana baba ve çocuğun yeteneklerine tabi tutarken, diğer taraftan da ana-babayı çocuğa onun manen terkedilmiş duruma düşmeyeceği ve tehlikeye maruz kalmayacağı ölçüde ihtimam

Page 26: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Velayet hakkının ana· babaya yük/ediği bir diğer görev de çocuğun mesleki

eğitimini sağlamaktır. Mesleki eğitim çocuğa

hem ekonomik bağımsızlık kazandırır,

hem de onun üzerinde duygusal ve ahlaki

bakımdan olumlu etkilerde bulunur. "

göstermekle yükümlü tutmaktadır. Hakim, bu asgari ihtimamı göstermeyen ana-babadan çocuğu alabilir. Ancak, bu en son başvurulabilecek bir tedbirdir. Yani, ana:baba çocuğa bu asgari ihtimamı gösterebildi ği sürece çocuğu ailesinden ayırmamak gerekir. Tanınmış İsviçreli aile ve çocuk hukukçusu Prof. Hegnaver, bu tedbirin uygulanabilmesi için, ana-baba eğitiminin hiçbir olumlu yönünün bulunmaması gerektiğini belirtmektedir.

Velayet hakkının ana-babaya yüklendiği bir diğer görev de çocuğun mesleki eğitimini sağlamaktır. Mesleki eğitim çocuğa hem ekonomik bağımsızlık kazandım, hem de onun üzerinde duygusal ve ahlaki bakımdan olumlu etkilerde bulunur.

çocuğun hangi meslekte eğitileceği konusunda karar verme yetkisi Medeni Kanunun 265. maddesi gereğince ana-babaya aittir. Ana-baba bu konuda karar verirken çocuğun ilgi, yetenek ve isteklerini dikkate alırlar. Şu halde mesleki eğitim hakkında akılcı bir karar verebilmenin önemli bir şartı çocuğun hangi mesleğe veya mesleklere karşı ilgili ve yetenekli olduğunun bilinmesidir. çocuğun eğitileceği meslek hakkında karar verirken, ana-babanın görevi sadece onun yetenek ve ilgilerini gözönünde tutmak değildir. Onların asıl görevi, çocuğun kişiliğinin serbestçe gelişmesine yardımcı olmak amacıyla, onun kendi geleceğini i lgilendiren bu karard katılmasına imkan sağlamaktır.

Nitekim Çocuk Hakları Sözleşmesi 1 2. maddesinde çocuğun görüş ve isteklerinin dikkate alınmasını isteme hakkına sahip olduğunu belirtmiştir. Böyle bir hüküm çocuğun kişiliğinin gelişmesi ve hukuken tanınması bakımından çok önemlidir. Çünkü, velayet hakkının amacı, yalnızca ana-babanın çocuğun adına onunla ilgili işlemleri yapması değil, aynı zamanda çocuğun duygusal, zihinsel ve sosyal bakımdan rüşte hazırlanması, ona gerek kendine, gerek topluma karşı sorumlu bağımsız bir kişilik kazandınlmasıdır. Bu amaca ise, çocuğa kendini ilgilendiren işlerde karara iştirak veya karar verme sorumluluğunun verilmesi ile ulaşılabilir. Çocuk eğer muayyen bir yaşa kadar karar verme yetkisine hiç sahip' olmaz ve kendisine bu konuda hiç deney fırsatı verilmezse yalnızca başkasının

25

Page 27: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Önemli olan, çocuğu kendine özgü kişiliğe

sahip bağımsız bir birey olarak kabul etmek ve

onun hak ve özgürlüklerinin sınırlarını

dengeli bir biçimde belirleyebilmektir. "

26

kararlarına hukuken uyma yükümlülüğü yüklenirse rüşt yaşına ulaşınca, fikirsel bakımdan gerçekten olgunlaşmış, bağımsızlık kazanmış olmaz. İşte ana-baba çocuğa eğitim süresi içerisinde karar verme fırsatı vererek onu yavaş yavaş rüşte hazırlarlar .

Üzerinde son olarak durmak istediğim diğer önemli bir husus ana-babanın çocuğu cezalandırma yetkisidir. Medeni Kanunun 267. maddesi anne-babaya çocuğu cezalandırma hakkını vermiştir. Ancak ana-baba bu hakkı çocuğun eğitimi ve yetiştirilmesi için gerekli olduğu ölçüde kullanacaklardır. Bu nedenle ana-baba çocuğun eğitimi için kullanacakları disiplin vasıtalarını iyi seçmeli, onun beden bütünlüğüne zardr verecek ya da ruhsal gelişimini olumsuz etkileyecek yöntemlere başvurmamalıdır. .

çocuğun ruh sağlığı açısından cezanın, özellikle de bedensel cezanın ona istenilen davranışlan ve alışkanlıkları öğretmek bakımından hiç bir yaran yoktur. Bedensel ceza çocukta ana-babaya karşı korku, öfke ve nefret duyguları mn

gelişmesine, bağımlı bir kişiliğin ya da tam aksine başkaldırıcı bir tutum içerisinde isyankar bir kişiliğinin oluşumuna sebep olabilir.

Özellikle son 10 yıldan beri, bu alanda değerli araştırmalar yapmış eğitimci, sosyolog ve psikologlar her türlü bedensel ya da ruhsal cezanın çocuğun güvenliğine zarar verdiği ve pedagoj ik değerinin bulunmadığını i leri sürmektedirler. Psiko-sosyal literatürde ileri sürülen bu görüşler dikkate alınarak İsviçre Medeni Kanunundan ana-babanın tedip hakkına i lişkin hüküm çıkarılmıştır. İsviçreli kanun koyucu velayet hakkının özünde teldip hakkının çocuğun eğitimi için gerekli olduğu ölçüde zaten var olduğunu, bu nedenle maddenin kanundan çıkarılmasının ana-babanın çocuğu eğitmek amacıyla gerekli biçimde tedip etmesini önleyemeyeceğini düşünmüştür.

Ancak izin verilen tedip hakkının ölçütü çocuğun güvenljğidir. Önemli olan, çocuğu"kendine özgü kişiliğe sahip bağımsız bir birey olarak kabul etmek ve onun hak ve özgürlüklerinin sınırlarını dengeli bir biçimde belirleyebilmektir. Bu

Page 28: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

Doç. Dr. Beylü DİKEÇL İGİL

"Bu yüzden ailenin değerini bilmek; insanı anlamak,

insanın değerini bUmek ile başlar. "

sınırlara uymayan çocuğa uygulanacak tedip vasıtası, insanlararası jlişkilerde uyması gerekli kuralları anlatacak türde olmalı, bedensel ceza, aşağılama gibi onun bedensel ve duygusal sağlığını tehlikeye düşürecek ceza türleri düşünülmemelidir. Şu halde ana-babaların çocuklarını korkutmaksızın kendi kendilerini denetleyen birer kişi olarak yetiştirmeleri gerekir. Bunun aksine hareket ederek çocuklarının bedensel ve ruhsal sağlığını tehlikeye düşerecek biçimde tedip eden ana-babaya karşı hakim müdahale ederek çocuğu koruyucu tedbirler alır. Teşekkür ediyorum ...

BAŞKAN : Sayın Prof. Dr. Emine AKYÜZ'e çocuğu aile içinde, eğitim ve çevre ile birlikte ele alan konuşmasından dolayı teşekkür ediyoruz. Şimdi söz Doç. Dr. Beylü D İKEÇLiGİl'de. Sayın Doç. Beylü D İ KEÇLiGİl, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümünden 1 970 yılında mezun olmuş. Ve 1 972 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nde Asistan olarak çalışmaya başlamış. 1979 yılında "Yaşııma Tarzı ve Gelir Seviyesi Arasındaki İlişki" konulu bir doktora teziyle Doktor ünvanını almış. 1 980 yılında ABD'ye inceleme ve araştırma için gitmiş. 1 98 1 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde göreve başlamıştır. Sosyal Bilimlerde Araştırma Metod ve Teknikleri ile Sosyo-Kültürel Değişme ve Sosyo-Kültürel Kimlik alanlarında çalışmaktadır. Bu konularda çeşitli makaleleri vardır. Halen Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nde Öğretim Üyesidir. Aynı zamanda Aile Araştırma Kurumunun Araştırma Dairesi Başkanlığı görevini de yürütmektedir. Sn. Doçent bize "Aile İçi Sağlıklı Dişkilerde Ben ve Biz Dengesi" üzerinde bir konuşma yapacaklardır. Buyrun efendim ...

Doç. Dr. Beylü DİKEÇLİGİL *: Teşekkür ederim. Sayın Başkan, değerli d inleyiciler. Önce insan, diyerek söze başlamak istiyorum. Çünkü insanlığın vazgeçemediği kurumlardan biri olarak aile toplumun hücresİ ama, bu

• AAK Araştınna Dairesi Başkanı

27

Page 29: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

28

hücrenin yapı taşları da insan. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı. Ailenin tipi ve büyüklüğüne göre aile fertlerinin yani yapı taşlarının sayısı detişiyor. Ancak aile büyüklüğü ne olursa olsun, aile içi ilişkiler yakın insan ilişkileridir. Bu yüzden ailenin değerini bilmek; insanı anlamak, insanının değerini bilmek ile başlar. Eğer insan sosyal hayat içinde ne kadar mükemmeli oynasa da -·li hiÇ<6irimimiz zayıf yanlarımıZl göstermek istemeyiz - eksik ve güçlü, ixİ. vIHÖtü, güzel ve çirkin yanlarıyla insanı ve insanlararası ilişkileri anlıyorsak: artIı\yabiliyorsak ailenin önemini ve değerini biliyoruz demektir. İnsaQınıpipblemleriiıi yeteriİıce kavrayamıyorsak, ailenin problemlerini yeterince ka\irayarİ)ıyöruz demektir.

İnsanı anlamada bize psikoloji, insanlararası ilişıqıerl anlamada ise SOSY9lqji ve sosyal psikoloji en güçlü yardımcılardır. ; .

İnsanlararası ilişkilere göz attığımızda aileden akraba çevresine, iş hayatına, arkadaş grubuna, iş hayatından devlet yönetimine, hatta devletlerarası, kültürlerarası ilişkilere kadar bütün insan ilişkilerinde yani insanın rol aldığı bütün ilişkilerde, ilişkilerin 5 türlü kurulduğunu söylüyor bize Sosyoloji. 5 türlü insan ilişkileri yani etki-tepki münasebetleri ya da buna etkileşim de diyebiliriz, kelimeleri değişik şekilde de kullanabiliriz. 5 şekilde kuruluyor ve sürüyor. Bunlar işbirliği, yarışma, çatışma, uyum ve asimilasyon. Asimilasyon da hepimizin bildiği gibi zayıfın güçlüye benzemesi, ya da madalyonun öbür tarafını çevirirşek güçlünün zayıfı kendisine benzetmesi diyebiliriz.

Hür türlü insan ilişkilerinde iki insandan devletler arası ilişkilere kadar 5 etkileşim tipi yaşanıyor. Ancak bu ilişkiler değişen biçimlerde meydana geliyor. İnsanlar tek bir ilişki tipini yaşamıyor. Nasıl hava şartları değişiyorsa zaman zaman ferahlıklar, zaman zaman sıkıntılar, darlıklar yaşanıyorsa insanlar arasında da darlık ve genişlikler döner durur. çatışma şeklindeki bir ilişki işbirliğine dönüşebilir, ya da çok güzel bir uyum yarışmaya hatta çatışmaya dönüşebilir. Bütün bunların gerisinde psikoloji bilgisiyle baktığımızda insanın içinde aslında mutlak uyum halini, yaşama isteğini görüyoruz ...

Page 30: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"İnsanlar bir yandan dostluğu, sevgiyi ve

yardımlaşmayı içeren bir eğilim taşıyor, bir yandan

da bencillik içinde yıkmaya kadar varan bir

eğilim taşıyor. "

Ama ne var ki hayat kimsenin önceden hesaplayamadığı, senarsosunu yazıp oynayamadığı ve oynatamadığı bir akıŞ gösteriyor. Ve zaman zaman köpüren coşarak akan, zaman zaman berrak, zaman zaman çerçöp dolu akış bu. Bu 5 etkileşim tipini yaşıyoruz. Şimdi bilimin biraz daha kuru diline dönersek insanlar arasında sadece uyum değil, sadece çatışma değil, bütün ilişki çeşitleri değişen bir biçimde yaşanır. Şu halde sadece uyum beklentisi kadar sadece çatışma isteği de normalin dışındadır. Bu örneği diğer ilişki etkileşim tipleri içinde söyleyebiliriz.

Bu konuda açıklamalan sorulan cevaplama bölümüne bırakarak aslında ana temaya dönmek istiyorum.

Bu 5 etkileşim tipiyle ilgili kısa açıklama bize şu soruyu sordurabilir : İnsan nihai amaç olarak uyum istediği halde neden çatışma bir uçta olmak üzere çeşitli ilişkileri yaşamaktadır ? Bu sorunun cevabını bulmada çağdaş psikoloji teorileri bize yardımcı oluyor. İnsanların birbirine karşı iki eğilimi doğuştan birlikte getirdiğini söyleyerek bize yardımcı oluyorlar. İnsanlar bir yandan dostluğu, sevgiyi ve yardımlaşmayı içeren bir eğilim taşıyor, bir yandan da bencillik içinde yıkmaya kadar varan bir eğilim de taşıyor. Bu anlamda bu iki zıt karşıt eğilimleri şöyle de ifade edebilirz. Hem bağımlı olmak isteği taşıyor, birlikte yaşamak ihtiyacı var, aynı zamanda buna zıt olarak tek başına bağımsız olma duygusu da var. O yüzden zaman zaman kendimize bile itiraf edemediğimiz hem sevdiklerimizle bir arada olmak, ama bazen de "öf" dediğimiz zamanları çok iyi biliyoruz. Bunu herkes yapabiL jOr. Önemli olan iki aşın uca geçmeden dengeyi kurabilmek. Bu iki zıt eğilimden yani paylaşma, birlikte yaşama ile birlikte çatışmaya kadar giden eğilimden hangisinin egemen olacağı bireyin kendi tercihi kadar doğduğu andan itibaren geçirdiği yaşantılarında etkisini görüyoruz.

Doğuştan gizli olarak varolan bu karşı eğilimlerin varlığını hepimiz biliyoruz. Zira hepimiz insanız. Kendisiyle yüzleşmekten korkmayan ve kendisini tanımaya, aşmaya çalışan insanlar bu gerçeği yaşayan ve yaşadığı için bilen insanlardır. Burada Yunus Emre Sevgi Yılında "İlim kendini bilmektir" söyleyişini hatırlamamakda mümkün değiL . Çağdaş psikoloji de bunu söylüyor. İnsan diğer

29

Page 31: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"İnsan diğer insanları

tanıyabilmek için önce kendisini tanımak

ve kendisiyle yüzleşmek cesaretini göstermek

zorunda. "

30

insanları tanıyabilmek için önce kendisini tanımak ve kendisiyle yüzleşmek

cesaretini göstennek zorunda. Bunları neden ifade ediyoruz ? Çünkü ben ve biz dengesi ancak bu cesareti gösterebilen insanlarla kurulabiliyor. Yoksa sadece sözde kalıyor. Halbuki duygu ve düşünceleri sözle ifade etmek yetmiyor insanlar arasındaki ilişkilerde. Mutlaka duygu ve düşüncelerin sözler kadar, hatta sözlerdeR öte davranışlarda dışlaşması lazım, gerçekleşmesi lazım.

Aile içi ilişkilerde, bu iki karşı eğiliminden sevgi ve güven duygularıyla beslenen paylaşma eğilimi temelde yer aldığından ben ve biz dengesi kurulabiliyor. Aksine bencilliğe varan yıkıcı eğilimler temel ise ben veya biz değerlerinden birinin hakim olduğu aile ortamı ile karşılaşıyoruz.

Şimdi bu üç temel değere göre aile içi ilişkilere kısaca bir göz atalım. Biz değeri yaratıcılığa imkan venneyen geleneksel bir ortamı ifade eder. Zira biz kavramının altında aslında güçlü olan bir ben'in gizli veya açık hakimiyeti vardır. Bütün içinde parçaların yani aile fertlerinin bireysel farklılıklan vardır ama yaratıcı farklılıkları kaybolmuştur. Zaten farklı kişilikler otoriıer ilişkiler ağı içinde kısmen engellenir, törpülenir. Bu yüzden yaratıcı değil, tekrarlayıcı i lişkiler vardır. Sosyo-kültürel yapı ne kadar potansiyelde zengin olsa bile eğer sosyal davranışlar ağı içinde bu tür ilişkiler yaşıyorsa o patansiyel kuvveden fiile geçemez. Biraz şimdiki durumumuzu da yansıtıyor bu sözler. Davranışların çoğu diğer insanların bizden beklentilerini karşılamak için yapılır. Dostlar, düşmanlar diğer kişiler bu tür otoriter bene göre belirlenir. "Biz" üyelerinin benliklerini başkalarına göre yaşama biçimlendirilir . Yani başkaları için yaşamak ya da çevreye göre yaşama düşüncesi ya da bu tür bir anlam kodu vardır bu tür ilişkilerde.

Burada bir belirleme yapmak istiyorum. Genelde geleneksel geniş ailelerde, ataerkil ailelerde yaşamlan bu biçimi aslında Sayın Başkanında açış konuşmasında belirttiği gibi hızlı değişen ülkemizde, toplumsal yapımızda çekirdek ailelerde de gönnek mümkün. Yani sadece ve sadece geleneksel, ataerkil ailelere özgü birşey değiL. Daha önce de söylediğimiz gibi insanın değerini anlama ile ilgili bir konu bu. Eğer insan kendi değerini karşısındakinin değerini anhyorsa haklar ve görevler

Page 32: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Biz değerinin karşıtı olan,

ben değerinin hakim oldu$u aile içi ilişkilerde

ise başkaları için başka/arına göre değil,

kendisi için yaşamak ve oıılarııı da kendisi için

yaşamasını istemek vardır. "

dengesini hem kendisinde hem karşısında kurabiliyorsa o zaman kimi geniş ailelerde yaratıcılığa imkan veren örnekleri sergileyebiliyorlar. Tarihimizin belli dönemlerinde olduğu gibi.

Ailenin güçlü kalması için herkese düşen sorumluluklarda pek adil bir dağılım olduğunu söyleyemiyoruz. Bizi temsil eden güçlü ben, imtiyazı elinde toplarken sorumlulukları diğer fertlere dağıtmıştır. Biz'in varolabilmesi için Siz ve Onlar gereklidir. Biz varlığını diğerlerine karşı gizli ya da açık karşı konumda olmakla sağlar. Başkalarına karşı korku ve saygı duyguları burada egemendir. Bu tür ailelerde mesela örnek olarak aşiret kavgalarının nedenlerini bu tür açıklamaya dayandırabiliriz.

Biz değerinin karşıtı olan ben değerinin hakim olduğu aile içi i lişkilerde ise başkaları için başkalanna göre değil, kendisi için yaşamak ve onların da kendisi için yaşamasını isternek vardır. Burada aslında ben değeri hakim olduğu zaman kendime göre yaşayayım derken, gizli olarak beklenen şey çok ben merkezli düşünce olduğu için başkaları da bana göre ayarlansın, vardır. Eğer benlerden biri otoriteyi ele geçirecek kadar güçlü değilse zaten o zaman biz değeri yaşamaya başlar, otoritenin olmadığı kaos hali yaşanır. Bu otorite kargaşasının yarattığı boşluk ve anlamsızlık duyguları ortaya çıkar. S ürekl i olarak haklar benim, görevler ve sorumluluklar senin mücadesi vardır gizli veya açık ben merkezli oluşta. Belki böylece aşırı feminizmin bu cümleler içinde açıklanmasını bulabiliriz.

Ben ve biz dengesi bir yandan ailenin bir sosyal grup olarak gücünü korurken, bir yandan da aile üyelerinin kendine özgü farklılıklarının gelişmesine yardımcı olur. Bu ilişkiler ağında ne başkalarına göre yani çevre için yaşama vardır, ne de kendisi için yaşamak sözkonusudur. Başkalarıyla birlikte yaşamayı öğrenmek ve başarmak sözkonusudur. Çünkü insan diğer insanlar olmadan sosyal varl ık özelliğini kazanamıyor. Bunun sosyolojide örnek leri vardır. Konuşmayı bi le öğrenemiyor. Aynı şekilde toplum dediğimiz, çok soyut düşündüğümüz olgu ise insanlar arasındaki i l işki lerden doğuyor. Dolayısıyle toplum ve insan aslında

31

Page 33: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

32

"Biz ve ben dengesi bir yandan ailenin

bir sosyal grup olarak gücünü korurken, bir yandan da aile

üyelerinin kendine özgü farklılıklarının

gelişmesine yardımcı olur. "

birbirine son derece ginniş, biri olmadan diğeri olmayacak iki olgu. Ve aralarındaki köprü de aile oluyor.

Yani biz değerinin anlam kodunun hakim olduğu aile ilişkilerinde başkalarıyla birlikte yaşamayı öğrenmek ve başarmak sözkonusudur dedik. Tabii bu başkaları önce aile üyeleri oluyor, sonra giderek genişleyen sosyal ilişki halkaları oluyor. Akrabalıklar, komşuluk, iş arkadaşları. Bir anlamda sosyalleşmenin gerçek anlamı öğreniliyor.

Biz değerinde otorite ve çevrenin onayını alarnama korkusu vardır. Ben değerinde ise duyarsızlık vardır. Ve hiçe sayma vardır. Ben ve Biz dengesinde ise hoşgörü ve paylaşma vardır. Ancak buradaki hoşgörü dengeli bir bileşimdir tabii. Çok zor kurulan ve çabuk bozulan dengelerdir ama sınırsız bir hoşgörü değil optimum değeri olan, sınırı olan bir hoşgörüdür. Ve dolayısıyle denge kurulabilir ancak. Sınırsız hoşgörü olduğu zaman ya ben ya da biz yaşanmaya başlar ki o sınırların mutlaka konulması gerekiyor.

Sosyal yapımıza bir göz attığımızda toplulumumuzda hızlı bir değişim yaşandığını hepimiz görüyoruz. Bir yandan biz değerinin aslında son derece hakim olduğu Osmanlı İmparatorluğunun gerileme dönemlerinden beri aslında sosyo-kültürel yapıda giderek belirginleşen, yüzyılların getirdiği bir anlam kodu.

Çünkü daha önceleri ben ve biz dengesinin yaşandığını söyleyebiliriz. Bu tür "biz" anlam kodunun aşırı yaşanmasından dolayı otoriter ilişkiler içinde kendisini ifade edemeyen insanların belki çok olağanüstü yeteneklerini, belki kendileri bile fark etmeden öbürlerinin tamamladıklarını söyleyebiliriz. Diğer yandan çarpık şehirleşmenin yarattığı ve kültürler arası etkileşirnde yanlış kodların alınması sonucu bu karmaşık ilişkiler ağı içinde irili ufaklı ben merkezli insanlar arasında da değerler ve normlar karmaşası yaşandığını ve bunun kişinin kendi iç dünyasında da anlamsızlık ve duyarsızlık olarak dışlaştığını yani yaşandığını görüyoruz.

Bu iki tip aile tipi ilişkilerde benzer bir yön var. Aile hayatı devam ediyorsa eğer ben ve biz dengesi kurulamadığına göre yani statülerini� getirdiği aile içindeki

Page 34: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Biz değerinde otorite ve çevrenin onayını

alamama korkusu vardır. Ben değerinde ise

duyarsızlık vardır. Ve hiçe sayma vardır.

Ben ve biz dengesinde ise hoşgörü ve

paylaşma vardır. "

bireylerin hepsinin statüsündeki haklar ve görevler, imtiyazlar ve sorumluluklar dengeleri kurulamadığı için ortak hayatı kimin ta�ıdığı sözkonusudur. Daha evvel sözenik. Biz'de olduğu zaman otoriter bir ben daha çok imtiyazları kendinde toplayarak daraltıyor. Belki daha istikrarlı ilişkiler oluyor, daha sağlıklı ilişkiler oluyor bir anlamda. Ama öbür türlü kanna�anın yaşandığı ben değerinin hakim olduğu, ben merkezli ilişkilerde ise sürekli bunun mücadelesi yapılıyor, ama ne var ki insanlar arasında istenen o denge insanın aldığı o denge bile�imi ben ve biz dengesini kurabilmek pek zor. Ama muhafaza etmeK: de zor. Ancak bu dengenin kurulabilmesi hem insan olarak hem de aile üyesi olarak üzerine düşen görevleri ve sorumlulukarı yerine getirirken haklarını ve imtiyazlarını da kullanabilmekte. Ama burada birşey sözkonusu değil ben değerinde olduğu gibi. Yani bir karşı taraf sözkonusu değiL . Biz'de dışarda karşı taraf var, ben değerinde sürekli aile çelişkilerinde içerde karşı taraflar var.

Yakın insan ilişkilerinde görevler ve haklar dengeleri aritmetik hesaplarnalarla düzenlenmiş değiL. Zaten mümkün değil İnsan ilişkilerinde böyle birşey. Ne var ki insanın değeri kaybolmadıkça kişi kendisiyle özdeşebilir kendini bildikçe. Hem kendi değerini hem insan olarak karşıdakinin değerini bildikçe bir yerde kendiliğinden bu dengelerin kurulduğuna şahit oluyoruz. Ama arada sırada şüphesiz bozulabiliyor. Bazen bozulsa da sağlık olsun, nasıl S? o denge tekrar kendiliğini buluyor. Hatta o bozulmalar yani bazen çatışma' tr bu tür aile içi ilişkilerde ister eşler arasında olsun, ister ebeveynle çocuklar ... asında, i sterse kardeşler arasındaki ilişkilerde olsun bu tür çatışmalar aile hayatının tadı-tuzu-biberi hatta tadandmcıları bile oluyor.

Burada gördüğümüz payla�manın son derece önemli olduğu. Aslında payla�ma kavramı denge kurulduğu zaman sözkonusudur. Diğerinde ise bölü�mek var. Biri güçlü, birisi dağıtıyor. Öbür tarafta kavga ile her an deği�en bir bölü�me var. Dolayısıyle belki zahirde gördüğümüz zaman bi�eyler payl�ılıyor ama iç anlarnları çok farklı. Şimdi payla�mada insanın değeri var. Karşı tarafa hoşgörü sevgi ve saygı var. Ve birlikte yaşama ihtiyacı var. Ve payl�ma aslında

33

Page 35: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Dolayısıyle sadece tatlı değil acı anıları da

paylaşabilme, ailenin iç ilişkilerini güçlendiren bir

özellik aynı zamanda. "

34

birinci gruplann temel özelliklerinden biri. Sadece aile içinde değil, arkadaş grupları, akrabalık çevreleri içinde. Mesela Amerikan Sosyolojisinde aile içi entegrasyon araştırmalarında göstergelerden biri olarcık da fotoğraf albümlerini soruyorlar. Yeni bu kadar düzenli o ailede. Çünkü paylaşma sadece acı va tatlı herşeyleri, sadece maddi nesneleri değil, olaylan da paylaşmaya dayanıyor. Öyle ki birincil gruplar ortak hatıralar olmadan yaşayamaz, ortak amaçlan olmadıkça da devam edemez i lkesini söylüyor sosyologlar. Dolayısıyle sadece tatlı değil acı anıları da paylaşabilme ailenin iç ilişkilerini güçlendiren bir özellik aynı zamanda.

Diğer iki yıkıcı eğilimden birine dayandığı için iki tip anlama dayanan aile içi i l işkilerde a'ilında sorumluluk ve istenmeyen şeyler ve gizli bir imtiyaz elde etme, hak elde etme duygusu var insanlarda. Ve sorumluluklar sanki sıcak bir yumurta gibi hemen elden atılmalı, el değiştirmeli gibi. Bu tür algılandığı zaman da giderek sağlıklı i lişki bozuluyor.

Çünkü insanın sadece sorumlulukları değil hakları da var. Sadece kendi potansiyel kültür değerlerimizle aslında her hak görev karşılığıdır sözü de var, anlam kodu da var. Bu açıdan baktığımız zaman ilişkilerde sadece sorumluluklar değil haklann da belirlenmesi gerektiğini tekrdJ' vurguluyabiliriz.

Ben kısaca sonuç olarak bir özetleme yapmak istiyorum. Genellikle ülkemizde bu sorumluluklan taşıma aile içi ilişkilerde daha çok geleneksel kültürün giderek özünden aykırı düşen değerleri, yaşanan değerlerini vurgulayarak söylüyorum. Mevcut durumda, daha çok kadına düşüyor, ve öyle ki fedakarlık duygusu kadın için söyleniyor. Şüphesiz ki kadınlar yaratılıştan farklılıktan dolayı da fedakarlık gösteren bir yapıya da sahip. Onun bir özelliği ama giderek bu dengeyi bozacak bir kod halinde işlenmeye başlanıyor. Eğer başkaları için yaşayamazsa sürekli fedakarlık etmezse, kendisini başkalarına göre ayarlayamazsa kadının sanki değerinin olmayacağı gibi bir düşünce var. Bu ne kadar yanlış bir anlam kodunun getirdiği bir değerlendirme ise bunun karşıtı olarak bunu mücadele halinde yapmak ve bütün sorumluluklardan fedakarlığı tamamen silip atmak da aynı şekilde yanlış. Ancak bu tür beklentileri insanlar başkaları için yada başkalarını hiçe sayarak

Page 36: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

Dr. Neriman ARAL

"En küçük toplum birimi olarak da tantmlanan aile;

insan yaşantısı içinde doğumdan önce başlayan ve doğumdan sonraki ilk

gelişim yıllarından, yaşamın sonuna değin etkinliğini sürdüren bir

kurumdur. "

yaşamalı . Başkalan ile birlikte yaşamayı öğrendikçe dengeleri kumbilecekler ve aile içi il işkilerde ben ve biz dengesi kuruldukça ailedeki insanı, fertleri birbirine insan değeri olarak ve insanın anlamını bilerek ilişki kurduklarında arada bozulan denge haline rağmen bu denge kurulabilecektir. Teşekkür ederim.

BAŞKAN: Beylü DİKEÇLiGİL'e Ben ve Biz dengesini güzel bir şeki lde açıklamasından dolayı teşekkürlerimizi sunuyorum. Ş imdi son konuşmacımız Dr. Neriman ARAL hanımdır. Size gönderi len davetiyelerde Doç. Dr. Mine MANGIR yazı l ıydı . Aslında bu konferansı , bu tebliği hocasıyla beraber hazırlamıştı Neriman hanım. Hocasının bugün bir mezareti oldu, gelemedi ve yerine kendisi Dr. Neriman hanım bu konuşmayı yapacak. Dr . Neriman Hanımın özgeçmişi şöyle : Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı Eğitim Bölümünden 1 983'te mezun olmuş. 8 3-86 yı l ları arasında Spastik Çocuklar Rehabi l itasyon Merkezinde eğitim uzmanı olarak çalışmış. 1 988'de Hacettepe Üniversitesi'ne geçmiş ve Çocuk Sağlığı ve Eğitimi Bölümünde Yüksek Lisans yapmış . 1 987 Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulunda Çocuk Gelişimi Ana Bilim Dalında ardşurma görevlisi olarak çalışmaya başlamı ş ve 1 990'da doktorasını tamamlamış . Çocukta görsel algılama ve yamtıcılık, arkadaşlık ilişkileri, köyde aile ve gençlik sorunlan, beyin felçli çocuklar gibi yayınları bulunmaktadır. Şimdi Neriman hanım bize "Ailede Ana-Baba Tutumları " üzerine konuşmalarını yapacaklar. Buyrun efendim.

Dr. Neriman ARAL *: Sayın Başkan ve değerli dinleyici ler . Ailede ana-baba tutumları hakkında size kısaca bilgi vermek istiyorum. En küçük toplum birimi olarak da tanımlanan aile insan yaşanusı içinde doğumdan önce başlayan ve doğumdan sonraki i lk gelişim yı l larından yaşamın sonuna değin etkinliğini sürdüren bir kurumdur. Ai lenin çocuk üzerindeki etki lerinin kalıcı olduğu düşünüldüğünde aile kavramının önemi daha da bel irginleşmektedir. Çocuk, bir toplu luk içinde nası l yaşanıldığını ailesinden görerek öğrenmektedir. Çocuk

* ii.. Ü . Ziraat Fakültesi Ev Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi

35

Page 37: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Bir ailenin birbirine karşı tutumları;

iıkı tutum, gevşek tutum, tutarsız tutum,

aşırı koruyucu tutum ve güven verici - demokrat

tutum şeklinde guruplandırılabilir. "

36

yetiştinnede amaç, sağhkh bir kişilik oluştunnaktır. Bütün toplumlarda aile kişiliğin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde etkili olan ilk sosyal etkendir. çocuğun toplum içinde yararlı , uyumlu bir kişi olarak yerini alması için benimsemesi gereken kuralları, gelenek görenekleri ona ailesi aşılamakıadır. Ana-babaların tutumları, değerleri, davranışlan, sözleri çocuk için çok önemli birer bilgi kaynağıdır. Bir toplumun yaşam biçimi o toplumdaki çocuk yetiştirme anlayışını ve yöntemlerini belirler. Aile içinde doğanın canlılara verdiği en yalın içgüdüler sevgi, birlik ve karşılıklı anlayışla birbirinin duygu ve haklarına saygı ilkesini benimsediğinde olumlu ve yapıcı bir beraberliği sürdürmek hiç de zor değildir. Büyükler birbirine olduğu kadar küçüklere de sevgi gösterir.

Çocukların haklarını gözönünde bulundururlarsa onların toplum içinde yararlı ve rahat olmalannı sağlamış olurlar. Her ana - baba çocuğunu en iyi biçimde yetiştirmek çabasındadır. Ana-babanın çocuklarına yönelttikleri tutumların sağlıklı olması, büyük ölçüde onlann kendi içlerinde barışık, dengeli, huzurlu ve birbirine sevgili ve saygılı olmalarına bağlıdır. Bir ailenin birbirine karşı tutumlan; sıkı tutum, gevşek tutum, tutarsız tutum aşırı koruyucu tutum, güven verici ve demokrat tutum şeklinde guruplandınlabilir.

Aşın baskı ve sıkı disiplin çocuğun kişiliğini hiçe sayan bir davranış biçimidir. Böyle yetiştirilen çocuklarda genel olarak iki tepki görülür : Birisi çocuğun sinmesi, içine kapanması, ötekisi ise açıkça karşı koyma ve hür türlü otoriteye meydan okumaktır. Sıkı eğitim uygulayan ana-baba çocuğu kendi ıasarladığı bir kalıba yerleştirmek amacını gütmektedir. Çocuk sürekli bir denetim altındadır. En küçük yanılgıları ve yaramazlıkları gözden kaçmaz. Hemen üstünde durulur, düzeltme yoluna gidilir. çocuğun evde ve çevrede görgü kurallarına uygun davranması saatli ve düzenli olarak oynaması çalışması, yatması sağlanır. Durum ve koşullar ne olursa olsun çocuğun ana babayla tartışmaması, karşı gelmemesi ve onlara boyun eğmesi istenir. Eğitimde ceza önde tutulmuş olup suçla orantılı değildir. Ceza aileden aileye değişse de amaç aynıdır. Ceza bazı evlerde dayak, bazı evlerde ise ayıplama suçlama, korkutma şeklinde verilmektedir. Çocuk ana-babasının

Page 38: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Baskı altında büyüyen çocuklar da

genellikle isyankar davranışlar görülmekle

birlikte aşağılık duygusu da gelişebilir.

Çocuk kendisine verilen sorumlulukları yerine

getirir fakat yanında bir büyük olmadığı zaman

şaşırır, kendi kendine karar veremez. "

eleştirisinden çekinir ve attığı her adımda yanlış yapma korkusu içine düşer. Duygularına ve isteklerine önem verilmediğini görerek bunları içinde tutmaya çalışır. Çocukla ana-babanın ilişkisi gergindir. Otoriter tutum çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir tutum şeklidir. Ana-babadan birisi ya da her ikisinin baskısı altında olan çocuk sessiz, uslu nazik, dürüst ve akıllı olmasına karşılık küskün, çekingen, başkalarının etkisinde kolay kalabilen ve aşın hassas bir yapıya sahip olabilir.

Suçlayan, cezalandıran ve sürekli karışan ana-babaların çocuklannın kolayca ağlayan çocuklar olduğu görülür. Baskı altında büyüyen çocuklarda genellikle isyankar davranışlar görülmekle birlikte aşağılık duygusu da gelişebilir. Çocuk kendisine verilen sorumlulukları yerine getirir fakat yanında bir büyük olmadığı zaman şaşırır, kendi kendine karar veremez.

Sıkı tutumun tersine bazı ailelerde disiplin yok denecek ölçüde gevşektir. Yetişkin, çocuğa karşı sıcak davranır, fazla bir denetim çabası gösterınez. Belirli bir düzen izlemez, genellikle çocuğa istendiğini yapma iznini verir. Gevşek tutumda çocuğun olumsuz davranışları bile aşın hoşgörüyle karşılanır. Çocuğa sayısız haklar tanınmıştır. Çocuk nerede duracağını kesinlikle bilmemektedir. Çocuğa verilen cezalar çok yetersiz kalmakla birlikte çocuk tarafından ceza ciddiye bile alınmaz. Çünkü çocuk cezanın ertelendiğini ya da unutulduğunu önceki deneyimlerinden öğrenmiştir.

Ailede çocuk ana-babadan çekineceği yerde ana-baba çocuktan çekinir olmuştur. Çocuklarına boyun eğen ana-babalar evde onların egemenliğini kabullenen kişilerdir. Bu tür ailelerde çocuklar ana-babalarına hükmeder, onlara çok az saygı gösterir. Gevşek tutum ve aşın hoşgörüyle yetiştirilen çocuk bencil, idare edilmez, sabırsız, anlayışsız olabilir. Aynca ana-babasının onu sevdiğine pek güvenemez. Kendini ihmal edilmiş hisseder. Bağımsız davranamaz. Doğruluktan kaçabilir. Aşın denetim çocuğu pasifleştirirken aşın hoşgörüyse çocuğun şırnarmasına yol açar ve olgunlaşmasını engeller. Bu çocuklar aile içinde ve dışında çok zayıf bir sosyal uyum gösterirler. Tutarsız tutumda, aşırı

37

Page 39: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Tutarsız tutumda; aşırı hoşgörüyle birlikte

sert cezalandırma da b ul u n maktadır.

Çocuk hangi davranışın nerede ne zaman istendiği

önceden kestirememekte ve tutumunu ana-babanın

keyifli ya da öfkeli olduğu durumlara göre

ayarlamaktadır. "

38

hoşgörüyle birlikte sert cezalandırma da bulunmaktadır. Çocuk hangi davranışın nerede, ne zaman istendiğini önceden kestirememekte ve tutumunu ana-babanın keyifli ya da öfkeli olduğu durumlara göre ayarlamaktadır. Ana-babanın dengesiz ve kararsız davranması çocuğu eğitim ve gelişimini olumsuz açıdan etkiler. Kimi zaman ceza öyle beklenmedik bir anda gelir ki çocuğun baş kaldırmasına yol açar. Tutarsızlık annenin ya da babanın bir gününün bir gününe uymaması biçiminde olabileceği gibi ana ve babanın birbirini çok aykın ceza ve eğitim anlayışlarının çatışmasından da doğabilir. Burada sürekli olan tutarsızlıktan bahsedilmektedir. Bir evde bir gün görmezlikten gelinen bir davranış ertesi gün ağır ceza görüyorsa annenin yaptığını baba bozuyor, ya da bananın verdiği cezaya anne karşı çıkıyorsa tutarsızlık gerçekten var denilebilir. Bu tutum sonucunda özellikle bazı iç çatışmaların, huzursuzlukların ardından da dengesiz ve tutarsız bir yapının oluşmasına sebep olabilir. Ana babanın aşın koruması çocuğa gerektiğinden fazla

kontrol ve özen göstermesi anlamına gelen aşın koruyucu tutumda ise ana-baba çocuk için körükörüne bir kaygı içindedir. Onu aşırı derecede korurlar, çocuğa bebek gibi davranırlar. Çocuk hakkında verecekleri kararlarda çocuğun düşüncesini almayı düşünmezler. Dolayısıyle çocuğun sorunlarına ve çocuğa karşı mantıkl ı olamazlar. Bununla birlikte böyle ana-babaların çocuğun davranışlarında belirli ölçüleri bulunmaktadır. Fakat çocuğu bu davranışları yapmaya zorlamaktan daha çok yoğun �efkatleri ile bu davranışlara doğru yöneitmeye çalışırlar. Ana babaların aşırı koruyucu olması çocuğun diğer kimselere aşın bağımlı, güvensiz, utangaç, duygusal kınkhkları olan bir kişilik geliştirmesine neden olmaktadır.

Evdekinin aksine bu çocukların okuldaki davranışları da çok değişiktir. Hobilerinin arasında okuma büyük yer tutar. Fakat arkadaş bulmakta zorluk çekerler.

Güven verici ve demokratik tutumda ana-baba çocuklarının davranışlarını hoş görmekte ve aile içinde çocuğa kendi haklarına eşit haklar vererek eşit davranmaktadırlar. Demokratik tutumun temel ilkesi çocuğun aile içinde bir birey

Page 40: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

olarak kabul edilmesi ve alınan kararlara katılmasıdır. çocuğa ana-babasının davranı§larını ele§tirmesi bazı i§lerde kendi kendilerine karar vermeleri için fırsatlar tanınmaktadır. Ana babanın ho§görüsünün normal bir düzeyde gerçekleşmesi çocuğun kendine güvenen toplumsal bir birey olmasına yardım eder. Böyle bir tutumda evde kabul edilen ve edilmeyen davranışlann sınırlan bellidir. Bu sımrlar içinde çocuk özgürdür. Söz hakkı vardır, sevgi ve §efkat görür. Böyle bir ortamda büyüyen çocuk becerikli, atılgan, bağımsız, gerçekci, güvenli olur. Kendi güvenini kazanır ve kendi kendine karar verip sorumluluk taşımasını öğrenir. Ana-baba tutumlarını sosyo-ekonomik düzey, aile genişliği ve çocuğun doğum sırası etkilemektedir. Sosyo-ekonomik düzey ana-baba-çocuk ilişkilerini; disiplin tekniklerini, davranış şekillerini ve çocukların eğitimini etkilemektedir.

Sosyal sınıflardaki farklılıklar ana-babalann çocuklanna uyguladıklan disiplin tekniklerinde de farklılık oluşturmaktadır. Alt sosyo-ekonomik düzeydeki aileler daha sert ceza, fiziksel ceza, alay etme, küçümseme, azarlama, bağırma, haklanndan yoksun bırakma gibi disiplin örüntü1erini kullanırken orta ve yüksek sosyo - ekonomik aileler ise daha çok hayal kırıklığı gösterme, övme ve suçlandırma gibi psikolojik disiplin teknikleri kullanmaktadırlar. çocuğun eğitiminde orta ve üst sosyo-ekonomik düzeydeki anne ile babanın rolü kesin olarak birbirinden ayrılmamıştır. Ana babalar birlikte çocuklarını destekler ve sorumluluklarını yüklenirler. Alt sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde ise anne ve babanı� rolleri kesin bir §ekilde birbirinden ayrılmıştır. Anne destekleyici bir rol oynarken baba baskı simgesi durumundadır. Annenin görevi çocuk yetiştirmek, babanın görevi ise para kazanmaktır. Anne çocukların kontrolünü babaya yüklemiştir. Babanın özellikle erkek çocuklar için bir otorite figürü olması beklenir.

Toplumsal ve kültürel faktörlere bağlı olarak ana-babaların genel olarak kız ve erkek çocuklara farklı davrandıklan söylenebilir. Farklı davranış en çok saldırganlık ve bağımlılık gibi cinsiyetle ilgili davranış alanlarında görülür. Erkek çocuklara diğer çocuklarla ilişkilerinde daha saldırgan olması için izin verilirken, kızların saldırgan davranışları engellenir. Kızların bağımlı olma davranışlan

39

Page 41: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

40

teşvik edilirken, erkek çocuklardan daha bağımsız davranmaları beklenmektedir. Kızlarda sadece sözlü yada toplum tarafından onaylanabi lecek saldırgan davranışlara izin verilirken saldırganlığını sözel olarak gösteren ve fiziksel güç kullanmayan erkek çocuklar küçümsenmekte ve alaya alınmaktadır.

Ana-babaların çocuk yetiştirmeye karşı tutumu ve çocuğun aile içinde yetiştirdiği çevre aileye çocuk eklendiği sürece değişmektedir. Ailede çocuk sayısı arttıkça ailedeki roller daha kesin tanımlanmakta, günlük işler belirlenmekte, disiplin daha otoriter ve şiddetli olmaya başlamaktadır. Aile genişledikçe ana-babaların çocuklarla olan ilişkilerinin azalma olasılığı artmaktadır. Ana-babalar çok sayıdaki çocuklara müsarnaha gösteremezler veya kardeşten kardeşe başka gösterirler. Mantık yürütmeye ve açıklamalar yapmaya çok az zamanları vardır: Ailedeki çocuk sayısı arttıkça ailenin tek çocuğa karşı sadece ilgisi değil, sıcaklığı da azalır. Küçük ailelerde ana-babalar tarafından üstlenilen denetleyici ve disiplin edici rol geniş ailelerde çoğunlukla ilk çocuklara verilir. Geniş bir ailedeki 12 yaşındaki ilk kız çocuk biberonu ısıtabilir, bebeğin gazını çıkarabilir, bezlerini değiştirebilir. Geniş ailelerdeki ana-babalar çocukları ile küçük ailelerdeki gibi yakın ilişki kuramadıklanndan aşırı korumaya, sürekli kaygı duymaya veya çocukları daha çok yakından denetlerneye fazla şansları yoktur. Bu ilişki lerin sonuçları, geniş ailede çocuklarda daha büyük bağımsızlık fakat daha düşük akademik başarı şeklinde görülür.

çocuğun doğum sırasında ana-baba tutumları da etkili olmaktadır. İlk doğan çocuklardan ana-babaların beklentileri daha yüksektir. Bu nedenle başarılı olabi lmesi ve sorumluluk alabilmesi için aşırı baskı uygularl.aT. çocuğun davranışlarına ve hareketlerine daha sonra doğan çocuklardan daha çok müdahale ederler. İlk doğan çocukların ana babalarıyla aralarında disiplin açısından büyük sürtüşmeler olmaktadır. Hangi yaşta olursa olsun sonra doğanlardan daha çok fiziksel ceza uygulanır. Ana babalar daha sonra doğan çocuklara karşı daha tutarlı ve gevşek davranırlar. Ana-babaların çocuklarına farklı şekilde davranmaları çocukların fark l ı kişilik geli ştirmelerine neden olmaktadır. İ lk . çocuklar

Page 42: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"İlk doğan çocuklardan ana-babaların beklentileri

daha yüksektir. Bu nedenle başarılı

olabilmesi ve sorumluluk alabilmesi için aşırı

baskı uygularlar. "

ana-babalarına daha bağımlı, öz kontrolleri yüksek, kuralcı, kaygılı ve daha az saldırgandır. Ortanca çocuk genellikle kararsız, dikkati dağınıktır, çevreden sürekli ilgi ve sevgi beklerler. Ortanca çocukların diğer kardeşlerine oranla mizah duygularına ve eğlenmeye karşı yeteneklerinin daha fazla olduğu görülmüştür. Küçük çocuklar ana babası tarafından genellikle şımartılır. ilk çocuklara benzer davranış gösterirler. Başarılı, çalışkan, aiimli ve popülerdirler. Bununlu birlikte ilk çocuklardan daha iyimser, öz güvenli ve korkusuzdurlar.

Sonuç olarak şunlar söylenebilir : insan ilişkileri içinde en uzun ömürlü ve önemli etkileri olan ana-baba ile çocuklar arasındaki ilişkilerdir. Her çocuk ailenin bir parçasıdır. Fakat onun yetişmesi ve gelişmesinde okulun ve en geniş anlamda toplumun da sorumlulukları, katkıları vardır. Aile de çocukların yetişmesi sırasında rehberlik ve yardımda bulunan en önemli kurumlardan biridir. Ana -babalar öncelikle çocuklarını tanımalı, onları ilgi ve yetenekleri doğrultusunda· yönlendirmelidir. Bu arada kendi tutku ve arzularına göre değerlendirme yapmamalıdır. Ana-babalar çocuklardaki güven duygusunu pekiştirmek için çocukların yapıcılığını ve yaratıcılığını gelişterecek ortamlar hazırlamalıdır. Bu ortamı hazırlarken çocuğun yetenek ve kapasitesi gözönünde bulundurulmalıdır. Ana-babalar çocuk için en önemli duygusal besinin sevgi ve sevecenlik olduğunu bilerek çocuklarına yeterince ilgi ve sevgi göstermelidir. Bu konuda aşırıya kaçmamaya özellikle dikkat etmelidir. çocuğun öğrenmesinde yaşayarak öğrenmenin önemli ve kalıcı olduğu unutulmamalıdır. Çocuklann kendilerini yönetmeleri yolunda başlattıkları girişimleri yaş küçüklüğü gibi nedenlerle engellenmemelidir. Ana babalar çocuk gelişiminin normal ve doğru dönemlerini bilmeli, davranışlarını ona göre düzenlemelidir. çocuğun kendine özgü nitelikler1e donanmış bir birey olduğunu düşünerek diğer çocuklarla ve kardeşleriyle kıyaslama yoluna gitmemelidir. Ana-babalar özellikle disiplin konusunda görüş birliği içinde olmaya ve çocuğun yanında tartışmamaya özen göstermelidirler. Aile . ve toplum için geçerli olan bazı kurallara uyma zorunluluğu çocuğa lıatırlaulma1l, uymadığı zaman çocuğun kişiliğini zedelemeyecek şekilde anlatılmalı, kesinlikle

41

Page 43: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Ana-babalar öncelikle çocuklarını tanımalı,

onları ilgi ve yetenekleri doğrultusunda

yönlerdirmelidir.

42

Bu arada kendi tutku ve arzularına göre değerlendirme

yapmamalıdır. "

fiziksel bir ceza kuııanılmamalıdır. çocuğun gelişiminde ve eğitiminde önemli bir yer tutan oyun için, çocuğa fırsatlar verilmelidir. Gerekli durumlarda ana-baba uzman kişilerin yardımına başvurmalıdır . Ana-babaların bu ko§ulları yerine getirebilmesi ise öncelikle çocuk yetiştirme, çocuğa sağlıklı bir kişilik kazandırma ve onun ruh sağlığını koruma gibi konularda bilinçlenmesini gerektirir. Bu nedenle ilgili kurum yada kuruluşların yardımına gereksinim vardır. Ülkemizde gelişmekte olan ana-baba okullannın ve yaygın kitle haberleşme araçlannın kuşkusuz bu konularda önemli katkıları olabilir. Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN : Sayın Doktor Neriman ARAL'a ailedeki ana-baba çocuk ilişkileri konusundaki açıklamalarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Konuşmalar burada tamamlandı. Şimdi kısa bir tartışma bölümümüz var. Lütfen:' konuşmacılanmıza yöneltmek istediğiniz soru varsa onları da rica ediyorum. Şu anda bir tane Sayın Prof. Dr. Emine AKYÜZ'e yazılı bir soru . O cevabını verirken başka istekler olursa soru konusunda lütfen ilginizi rica ediyorum. Buyrun Emine hanım cevaplandırmak için.

SORU: " Yeni Medeni Kanun Ta),arısı'nda babanın velayet hakkını kullanırken anayla anlaşma olması halinde, ana babanın anlaşamaması halinde babanın üstünlük kuralı çıkarılmış. Yani ana-babaya eşit hak tanınmış. Peki anlaşamazlarsa yine ne olacak ?"

Prof. Dr. Emine AKYÜZ : Onu da yine belirtmiş ön tasarı. Hakime başvuracaklar.

Nitekim İsviçre Medeni Kanunundan da aynı hüküm çıkarılırken hakime başvurul ubileceği yolunda bir teklif olmuş. Ana-baba-çocuk ilişkilerine, aile ilişkilerine hakimin sık sık müdahale etmesi bu ilişkileri bozar, zedeler. Bu bakımdan böyle bir kural konulmamalı, Medeni Kan una. Yani hiçbir şey dememeli . Babanın reyinin üstünlüğü kuralı çıkarılmalı. Ana-baba anlaşacak anlaşamazlarsa aile danışmanlık büroları ve diğer uzmanlara başvurabilirler çocuğun yararı neyi gerektiriyorsa hangisinin daha uygun olduğunu ya da nasıl bir

Page 44: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"A na-baba-çocuk ilişkilerine, aile ilişkilerine hakimin sık sık müdahale etmesi bu ilişkileri bozar,

zedeler. Bu bakımdan böyle bir kural kon u lmamalı,

Medeni Kanuna. "

karar vennenin çocuğun yararına uygun olduğu konusunda uzmanlardan yardım istemelidir. Yani Medeni Kanun Ön Tasarısındaki bu hüküm, hakime ba�vurulacağına dair hüküm, bence çıkarılmalı.

Teşekkür ediyorum. Başka soru efendim, buyrun ...

M. çetin BA YOAR *: Efendim, Aile Araştırma Kurumunun Konferans Salonunda gerçekten çok güzel tartışmalar oluyor. Biz de Aile Araştınna Kurumu olarak tartışmaları daha yaymak istiyoruz. İzin verirseniz bu konuşmalar hakkında ben bir teklif yapmak istiyorum. Sayın konuşmacılar meseleyi ele alırken ailenin fonksiyonları itibariyle meseleye hiç bakmadılar. Yani biliyoruz ki ailenin de neslin devamı gibi bir fonksiyonu var, eğitim fonksiyonu var, ekonomik fonksiyonları var, sosyal güvenlik fonksiyonu var. Değerler tardl�llırken çok genel yani dünya vatanda�ına hitab eden sözler söylendi. Oysa her toplumun, her kültürün kendine mahsus aile problemleri var. Bu bakımdan mesela ben demografik konularda konu�an arkadaşımızdan Türkiye aile nüfusuna nasıl bakıımal ı, ailenin güçlendirilmesi düşünülürken Türk kültürüne bakı�ını da değerlendirmesini beklerdim. Aynı şekilde Ben ve Biz değerinden bahseden konuşmacımızdan yine Türk ailesinin fonksiyonlarına bu değerler açısından da bakılması gerektiğini beklerdim. Bütün konu�macılara bu hatırlatmayı yapmayı uygun buldum. Teşekkür ederim.

Soru : "Sizin önerdiğiniz, Türk toplumu için daha faydalı olacağını önerdiğiniz,

anladığım kadarıyla çekirdek aile değil büyük aile türünü ve başında da bir otorite olmak üzere geleneksel aile kurumunun Türk toplumunda daha yararlı olacağını söylüyorsunuz. Daha uysal , özverili , daha kaynaşmasını bilen bireyler yetiştireceğini söylüyorsunuz. Oysa ben şöyle düşünüyorum : Eğer Büyük aile tipi örnek alınacak olursa orda çocukların kişilikleri gelişmez. Sizinde söylediğiniz gibi

* AAK Başkan Yardımcısı

43

Page 45: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Kaldı ki kesinlikle geniş aile diye birşeyin

savunucusu değilim. "

44

hem kadın-erkek eşitliği hem de çocukların geli�imini sağlama açısından ben geleneksel aile tarzının uygun olacağını sanmıyorum. Çünkü nasıl bir toplum yaratmak istiyoruz ki böyle bir aileyi önerelim ? Büyük aile, hatta otoriteli büyük aile. Biz çağdaş bir aile yetiştirmek istiyorsak . . . Ama diyecesiniz ki Avrupa'da büyük aileye gidiş var. Orada büyük aileye gidişin nedeni şu : son yıllardaki endüstri gelişmesi ve mutlaka her ailede kadının ve erkeğin dışarda çalı�ması ve çocuğa aile içerisinde sevgi gösterilemediği için, işte bunun için büyükannelerle büyükbabalarla birlikte oturulursa sevgi verir bunlar diyorlar. Bu doğru olabilir. Ama otorite yok o ailelerde.

Yani Batı tipi ailelerde otorite yok. Türk toplumuna uymuyor. Türk toplumu çağdaş olmak zorundadır."

Doç. Dr. Beylü DİKEÇLİGİL: Teşekkür ederim. Şimdi panellerin kendi niteliğinden doğan bir aksaklık var. Zaman çok sınırlı . Sn. Başkan Yardımcısı Çetin Baydar'm söylediği ailenin fonksiyonlarına değinilmediğ sözü de zaman kısalığı mazeret değil , gerçekten öyle. Hatta ben bazen .kendi adıma panel lere değil de konferansıara olursa yani o kadar daha iyi ifade eder diye düşünüyorum kendi adıma . . . O yüzden ailenin fonksiyonlarına değinilmedi. Zaten Aile Araştırma Kurumu da bunun içinde kuruldu. Yani bizler şimdi onu hemen söylersek biraz erken hükümler olur. Araştırma Kurumu bunları araştırmak üzere kuruldu. Çünkü her yeni araştırmalar burda saym hocam Birsen GÖKÇE de var. 1 974 de Türkiye Aile Yapısını inceledi. O yüzden bunları araştımeağız ve araştırmalanmız da başlıyor. Ve bu şekilde ifade edeceğiz. İkincisi sizin söylediğiniz şeye ben aynen katılıyorum. Kaldı ki kesinlikle geniş aile diye birşeyin savunucusu değilim. Yani bir sosyolog olarak Türkiye'de hızlı şehirleşme çarpık olsun ve sanayileşmeye eş gitmeyen bir şehirleşmede çoğrafi mekan yüzölçümleri ortada, imkanları ortada ve bu çağın getirdiği iş güç biçimleri ortada. Burda geleneksel geniş aileyi korumazsınız zaten. Mümkün değiL. Böyle 100 m2 ye mi toplanacak bütün anneanneler, babaanneler, gelinler, çocuklar. Bu mümkün

Page 46: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Osmanlı gerileme sürecine girmeden önce geleneksel geniş aileler

yaşanıyor. Ama orda gene ben ve biz dengesi

kurulabi/miş, nisbeten "

değil ama burda aslında bu sorunun sorulduğuna ben çok sevindim. Çünkü maalesef bir iki tane basın organının daha kurum gelişmeden kurumu yargılamasının, etiketletmesinin etkileri bunlar. Onlara da kızmıyorum. Belki herkes kendi bildiği doğruyu yapıyor ama yanl ış. Fakat burda sanıyorum olayın açıklanan yankısı geçtiği için anlaşıldı. Şimdiki toplumda daha çok geleneksel yapıda bu öyle. Hakim o. O yüzden mesela üniversitede çok değerli öğrenciler var. Ama büyük şehirin dışından gelenler kendini ifade etme sıkıntısındalar. Sürekli kaygıyı yaşıyor. Çoğunluğu böyle. Sayın Neriman Hanımın da ifade ettiği gibi otoriteyi baskı gösterecek kişisel özellikleri zaten kalıtımsal etmenler bunu aşabiliyor. Ancak 4. sınıf ta falan ilişkilerimiz de son derece otoriter. İş tartışmaya geçtiği zaman kendilerini 4. sınıf ta ifade etmeye başlıyorlar. Bu arada mesela kentten gelen olur olmaz yerde ben değerini gösteren öğrencimiz de var. Bu bakımdan aile konusunda model dediğimiz zaman şekil şartını anlamamız gerekir. Burada bir soyutlamayı verirken ben ve biz dengesinin (daha önce bunu şurada da örnek olarak verdim) bir su gibi düşünmek lazım. Onu bu kristal bardağa, şekiller değişir yani �ekirdek aile, kan - koca ailesi, hatta eşlerden birinin olmadığı, ya ölmüş yada boşanmış çocuklanyla yaşadığı eksik aile, geçici geniş aile ve ataerkil geniş aile olsun yani kaplar değişsin, önemli olan o suyun ortalıkta olmasıdır. Burada ifade edilen şu : Osmanlı gerileme sürecine girmeden önce geleneksel geniş aileler yaşanıyor. Hatta aşiretler yaşanıyor. Ama orda gene ben ve biz dengesi kurulabilmiş, nisbeten. Ben bunu geçmişe övgü filan nostaljik birşey olarak yapmıyorum. Bilimsel gerçek olarak söylüyorum. Çünkü insanın anlamı, insanın ne değere geldiği, insanla evren ilişkisi daha ortadan kaybolmamış. O insan değeri konusunda gerçekleştiği için bu kınlabiliyor. Onu ifade etmek istedim. Eğer ailede insana değer verme yoksa, insanın kendini tanımaya, kendiyle yüzleşmeye, anne ve babanın tutarlı olmasından söz edildi. Anne baba önce kendi içinde önce tutarlı olmalı, sadece çocuk eğitiminde değiL. Kendini tanımalı anne baba önce. Kendini tanıma insana çok acı veren bir şeydir. Hepimiz kendimizi tanımak isteriz, başkalarına sohbetlerde benimizi anlatırız . Onlar keqdimizi tanımak için ip

45

Page 47: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

46

uçlarıdır. Ama içe dönük yüzleşmeye pek kolay gelemeyiz. Bu da insanın dilemmalanndan biri. Hem kendini tanımak ister, hem kendi olmaktan kaçar. Çünkü başlangıçta acı veren bir durum. Bunu beceremeyen insanlar isterse çekirdek aile olsun, son derece modem görünümlü olsun, bu sefer gene başka türlü gizli benlerin hakimiyeti, otoritesi ve kaosu yaşanıyor. Ama hiç otoritenin olmadığı bir ilişki de yanlış. Önemli olan otoriteli ilişkilerde de insanlar kişiliklerini geliştiremiyor. Nitekim Sayın Neriman hanımın açıklamaları bu sava destek de verdi. Otoritenin olmadığı yerde de insanlar kişiliklerini geliştiremiyor. Çok baskın otorite ile de geliştiremiyor. Yani önemli olan bu dengenin kurulabilmesi. Artık sosyal sınıf değiştinne sınırlı birşey. Yani insanın bir senaryo yazıp da senaryoya tek başına uygulamasının mümkün olmadığını insanlık anlamış bulunuyor. Kimi aile geniş yaşar, kimi geçici geniş yaşar. Çünkü şartlar da onu gerektirir. Yani yörük ailesini tutup da çekirdek aile yapamazsınız çünkü hayatını devam ettinnek için Sayın çetin Baydar'ın söylediği aile fonksiyonlannı yerine getirebilmek için o otoriter, o tür bir ilişki yaşamak zorundadır. O zaman öyle yaşayacak. Ama şimdi de başka türlü yaşayacak. Önemli olan burda önce insan dedim. Ben sorunuz için çok teşekkür ediyorum. Çünkü cümlemi sonra da insan diye bitirmek istiyordum. Onu söyleyememiştim, sonra hatırladım. Şimdi sualinizle onu da diyorum. Yani önce insan, sonra da insan. Teşekkür ediyorum.

SORU :

"Efendim, evvelfı bu güzel konuşmalar için çok teşekkür ediyorum. Geçenlerde Hacettepe'de bir seminer oldu. Bir hanım istatistiklerle, projeksiyonla gösterdi . Türkiye'de Türk ailesi içinde dayak en ön planda geliyor. Dayakla eğitim en ön planda geliyor. Ve dayak atanlar arasında, yine istatistiklerle gösterdi ki en çok kadınlar, anneler sonra ikinci derecede babalar, okulda da öğretmenler. Türkiye'de modern aileler, başta aileler sonra okullar çocuklarını dayakla eğitiyorlar. Bunun psikolojik, sosyolojik, ekonomik, kültürel sebepleri var mıdır ? Acaba incelediler mi ? "

Page 48: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Eğer anne çocuğu na bir tokat vuruyorsa bunun cezasını çekmesi lazım

veya baba bunun cezasını çekmesi lazım. "

Dr. Neriman ARAL: Şimdiye kadar dayak nedeninin ne olduğu konusunda yapılan araştırma olduğunu bilmiyorum. Biz de böyle bir çalışma yapmadık. Fakat dayak nedeni olara� benim aklıma gelenler ai lenin �osyo-_ekonomik düzeyinin farklı olması yani alt sosyo-ekonomik düzeyde�i aileler daha fazla fiziksel cezaya başvuruyorlar. Yani eğer aile<ie gelir sıkıntısı varsa çocuğunu ister istemez o sıkıntısını giderebilmek için kendi hıncını çıkarmak için sinirlendiği anda ilk önüne gelen çocuk olduğu için çocuğuna vurabiliyor. Onun haricinde psikolojik olarak belirli birtakım sıkıntıların sonucunda dayağa başvurabiliyorlar. Yani bizim toplumumuzda şöyle diyebilir miyiz bilmiyorum. Ekonomik olarak sıkıntıda olan ailelerin çoğunlukta olması ve ekonomik olarak sıkıntılı olması da ailede psikolojik bir rahatsızlığa sebep vermesi ve bunun sonucu olarak da çocuklara yansıyarak daha fazla dayağa başvurmakta aileler.

Benim görüşüm bu. Eğer anne çocuğuna bir tokat veriyorsa bunun cezasını çekmesi lazım veya

baba bunun cezasını çekmesi lazım. Bir tokat belki çok fazla birşey ifade etmez. Ama bu tokatlar gittikçe fazlalaşıyor. Eğitim Fakültesinde Mine hanımın dayağın nedenleri konusunda eseri var.

.

BAŞKAN: Efendim, çalışmaları var. Son olarak bizim fakültenin dergisinde yayınlandı. Hatta dün akşam ben okudum. Güzel bir makale. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Dayak cezası, bedensel cezalar konusunda çok güzel bir makale. Daha başka geçen sene Çocuk İhmal ve İstisman Dergisi'nin bir Uluslararası toplantısı olmuştu. Yine orada da Mine hanım başka bir bedensel cezayı konu edinen bir bildiri sunmuştu. O bildirisi de yine derneğin çıkaracağı ki bugünlerde çıkacak o da. Kitapta var. Ayrıca yeni bir araştırması var. Sosyal Bilimler Enstitüsünün de Lisans, Yüksek Lisans düzeyinde araştırmaları var.

SORU : "Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesinden kısaca bahsedildi. Birçoklarınızın

okuduğu gibi Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi İnsan Hakları Evrensel

47

Page 49: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

"Türk Hukuku, Türk Medeni Kanunu açısından

ele alırsak Medeni Kanunumuz büyük ölçüde

Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun ama

değiştirilmesi gerekli hükümler var. "

48

Beyannamesine paralel olarak hazırlanmış, özellikle çocuk haklarının korunması . Örneğin çocuğun ailede korunması, her türlü korunması . Ailesiz çocuğun korunması, çocuğun bilgi ve yeteneğine göre okutulması, hayatının kendi yeteneklerine göre sonuna kadar en iyi şekilde kazandınlması ve yüzlerce sorunu konu almış. Aile .Araştırma Kurumu bu bildirgeden çocuklu aile olarak yararlandınyor mu acaba kendisini ? Buradaki pekçok konunun Türkiyede de mutlak surette kullanılması ve gerçekleştirilmesi gerekir. Bütün çocuklar için çok güzel hükümler var. Aile Araştırma Kurumu bundan ne şekilde yararlanıyor ? Bir de efendim çocuk hukuku, eğitim hukuku, aile konusunda bizdeki bu alandaki hukuka bu araçtan yararlanarak bazı ilaveleriniz olacak mı acaba ? Yani değiştirilmesi gerekiyor mu bu alanda bizİm hukukumuzun ?

Müsaade ederseniz küçük bir sorum daha Sayın Denizel'e var. Hindistan'ın nüfus planlaması konusunda ki çalışmasını öne sürdüğüne göre o zamanki ortam neydi, nasıl karşılandı ve uygulamalar ne şekilde başlar yani bilimsel çalışma olarak ne şekilde yönlendi ? Teşekkür ederim."

Prof. D r. Emine AKVÜZ: İsterseniz ben Çocuk Hakları Sözleşme­sinden kısaca bahsedeyim. Çocuk Hakları Sözleşmesi 1 989 yılında hazırlandı . Daha doğrusu 1979 yıl ındaki Çocuk Yılı dolayısıyle Polonya'nın önerisi üzerine bir Çocuk Hakları Sözleşmesi hazırlanması istenildi . Çocuk Haklan Bildirgesi var. 1959 tarihli Birleşmiş Mil letler Çocuk Hakları Bildirgesi var. Ancak bildirgeler bağlayıcı hukuk kurallan değiL . Devletler kabul eder bildirgeleri ama bu bildirgelere uygun hareket etmek ya da hukuk düzenini bu bildirgelere uydurmak konusunda hukuki bir yükümlülükleri yok . İşte bu nedenle devletleri çocuk hakları konusunda hukuki yükümlülük altına sokmak amacıyla sözleşme hazırlandı . 1 0 yı l sürdü sözleşmenin hazırlık aşamaları . 1 989'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda son şeklini alarak 1 990'da devletlerin imzasına açıldı . Türkiye de imzaladı bu sözleşmeyi . Sözleşme aynı zamanda onu imzalayan devletler açısından hukuk sistemini sözleşmeye uygun hale getirmek zorunluluğunu da yükümlülük olarak

Page 50: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

venniştir, devletlere. Bunun için bir komite, Çocuk Hakları Komitesi kurulmuştur. Ve her 4 yılda bir Birleşmiş Milletlere ülkelerinde sözleşmeye uygun biçimde çocuk haklan konusunda gelişme olduğunu, gelişememişse bunun nedenlerinin neler olduğu kosununda rapor vermek zorunda. Türk Hukuku Türk Medeni Kanunu açısından ele alırsak Medeni Kanunumuz büyük ölçüde Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun ama değiştirilmesi gerekli hükümler var. Mesela biraz önce belirttiğim gibi çocuk hakları sözleşmesi çocuğun isteklerine, görüşlerine anne-baba tarafından önem verilmesinin çocuğun hakkı olduğunu belirtiyor. Medeni Kanunda bu konuda açık bir hüküm yok. Bilindiği gibi Medeni Kanunumuz İsviçre'den alınmış 1926 yılında. İ sviçre Medeni Kanunu 1978 yılında özellikle çocuk hukuku alanında tamamen değiştirildi. Yani eski medeni kanunla hemen hemen birçok bakımıardan hiç ilişkisi kalmadı. Onun için İsviçre Medeni Kanununda Çocuk Haklan Sözleşmesi'nden daha ileri düzeyde hükümler var. 1 984 tarihli Medeni Kanun ön tasarısı hazırlanırken yine Yeni İsviçre Medeni Kanunu gözönünde tutuldu. Eğer bu tasan kanunlaşırsa birçok bakımıardan Çocuk Hakları Sözleşmesine Medeni Kanunumuz uygun olacak. Ama yine de çağdaş hukuki gelişimler karşısında, Medeni Kanun Ön Tasarısında ön görülmemiş hususlar da var. Mesela evlat edinme. Ki Çocuk Hakları Sözleşmesi devletlerin çocuğun güvenliğine uygun evlat edinme yöntemini kabul etmek zorunda kaldıklarını belirtiyor, sözleşmeyi imzalayan devletler için. Yine evlilik dışı çocukların korunması sorunu, evlilik içi, evlilik dıŞı çocuk ayrımı batı hukukunda İsviçre Medeni Kanunundan çıkarıldı. Evlilik içi ve dışı çocuklara eşit hukuki statü getirildi. Önemli olan artık çocuğun evlilik içi, evlilik dışı doğması değil, çocuğun bir aile ortamı içerisinde yetişebilmesi büyüyebilmesi. Bu konuda Anayasa Mahkememiz Medeni Kanunun bazı hükümlerini iptal etti, anayasaya aykırı olduğu için. Mesela zina ürünü çocukların babası aleyhine babalık davası açılamayacağına dair hükmü 1 981 'de iptal etti. Yine bu tür çocukların, zina ürünü çocukların tanınamayacağına ilişkin Medeni Kanun hükmünü bu sene iptal etti . Evlilik içi, evlilik dışı çocuk arasında babalarına karşı miras hakları bakımından bir

49

Page 51: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

50

eşitsizliği iptal etti ve yeni Medeni Kanunda bazı hükümler değiştirildi. Yani bizde parça parça değiştiriliyor. Tümden ele alınarnıyor. Onun için de sistem bozuluyor. Birkaç madde değiştirildi bunlar konuldu kanuna. Ama daha tabii değiştirilmesi, konulması gerekli hükümler var, Çocuk Hakları Sözleşmesi doğrultusunda. Mesela ana-baba velayeti çocuğun güvenliğine uygun biçimde kullanmak zorundadırlar. Çocuğun güvenliği de şudur diyor İsviçre Medeni Kanunu : Bedensel, zihinsel, ruhsal bakımdan gelişebilmesi. Bizim kanunumuzun ruhuna gö� de öyle ama bunun kanunda açık olarak belirtilmesinin gerekli olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesinde yani kanunlarda da değişiklik yapılması gerektiği belirtiliyor.

Turgut DENİZEL: Efendim ben Hindistan'ın Nüfus Planlaması Programını detaylı açıklarsam çok vaktimizi alacak. Yalnız çok kısa bir iki şeyi söylemek isterim. 50'li yıllarda ilk defa Hindistan'da başlayan, 52'de Japonya'da başlayan bu programlar da Japonya'da büyük başarı görülmüştür .. Hindistan program hiç olmasaydı çok daha kötü bir durumda olurdu. Ama program çok daha başanya ulaşmamıştır. Onun bir tek nedeni vardır. Eğitimin ve kadın eğitiminin yetersiz olması. Hindistan'da bugün istenilen program başanya ulaşamamaktadır çünkü kadın eğitimi yetersizdir. Japonya'da 52'de çıkarılan program büyük başanya ulaşmıştır. Çünkü bu eğitim çok yeterlidir. Teşekkür ederim.

Prof. Dr. Emine AKYÜZ : Medeni Kanun çocuğu ana-babasına karşı koruyacak birtakım hükümler koymuş. Ana-baba görevlerini iyi yerine getirmediği ya da kötü kullandıkları takdirde çocuğu korumak için ne gibi tedbirler alınacakur, bunu belirtmiş. Ancak hakim nasıl haberdar olacak ? Çocuğuna kötü muamele eden ana-babalardan ? Bu konuda bir hüküm yok. İsviçre Medeni Kanunu alınırken oradaki Kamu Vesayeti Teşkilatı alınmamış. O bakımdan Medeni Kanunun bu hükümlerinin uygulanması biraz zor. Yalnız Yargıtay'ın bir karanna

Page 52: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

göre her ilgili, çocuğun korunmasında menfaati olan herkes mesela komşular hakime onu bildirebilirler. Eğer ceza, sözkonusu ceza kanunu açısından, bir suç söz konusu ise ki çocuğa kötü muamele etmek Ceza Kanununa göre de suçtur. O zaman tabii savcılığın haberdar edilmesi gerekmektedir. Yani bir dilekçe, bir talepte bulunması çocuğun tehlikede olduğu, çocuğun bedensel ya da ruhsal gelişiminin, duygusal gelişiminin tehlikede olduğuna dair mahkemeye bir talepte bulunmak gerekecektir. Her ne kadar Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu'nda da hüküm var korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili . Kuruma vermiş bu tür çocukların bulunup ortaya çıkarılmasını. Çünkü korunmaya muhtaç çocuk o kanuna göre yalnızca ana-babası olmayan çocuk değiL.

Ana - babası olup da ana babası tarafından kötü muamele edilen, ihmal edilen çeşitli kötü alışkanlıklara sürüklenme tehlikesinde olan çocuk da korunmaya muhtaç çocuktur. Sosyal Hizmetler Kurumu'na bu tür çocukları bulup çıkarma görevini vermiş. Bu konudaki ilgili yönetmeliğe göre İl Müdürlükleri ve Sosyal Hizmetler Şubeleri, basın-yayın'da çıkan, gazetelerde çıkan haberleri ihbar kabul ederek harekete geçmek zorundalar. Yine belediye zabıta memurları, kolluk kuvvetleri, sağlık memurları, öğretmenler aynı şekilde bu makamları durumdan haberdar edebilirler.

Şunu belirtmek istiyorum. Dayak bugün 2 1 . yüzyılın eşiğinde kaba kuvvet kabul edilebilecek, tatbik edilecek, bir şey değil , bunu yasalarla da engellemek mümkün değiL . Topumun bilinçlendirilmesi lazım. Ailelerimizin sağlıklı olması için de aynı eğitimin verilmesi gerekir. Eğitim düzeyinin yükseltilmesi gerekir. Dayak yoluyla hiçbir şeyi halletmerniz mümkün değildir. Bu bilinçlendirmeyi özellikle çeşitli toplumsal kurumlarla yapmak, toplumu bir noktaya getirebilir. Yoksa yasalarla hiçbir zaman çözülemez. Korunmaya muhtaç çocuklar sokakta. TCK herkese, korunmaya muhtaç çocuğu mahallin en büyük müki amirine götürüp haber vermesi gibi sorumluluk vermiş ama hiç kimse bunun farkında değiL . Kaldı ki götürdüğünüz zaman hiçkimsenin ilgilendiği de söylenemez.

5 1

Page 53: Ailenin Güçlenmesinde Aile Bireylerinin Sorumlulukları · İçİNDEKİLER AÇıLıŞ KONı:ŞMALARI - Dr. Necmettin TURİNAY / AAK Başkanı 1 - Cemil ÇİÇEK / = X=z Bakanı

52

çünkü müeyyidesini yerine getiremiyoruz. Onun için yasalardan ziyade toplumun bil inçlendirilmesi, erkeğimizin, kadınımızrn, gencimizin eğitilmesi lazım.

BAŞKAN : Teşekkür ederiz efendim. Burada kapatıyoruz. Yalnız Sayın Dikeçliğil'e bir sorusu var, sayın Ahmet SEZGİ beyin. Zaten kendisi de söylemiş. çay da devam edebiliriz diyor. Toplantıyı kapatmadan evvel bize telgraf çeken sayın büyüklerimizin adlarını size iletmezsem saygısızlık etmiş olacağım gibi geliyor. Sayın Kemal AKKAYA Devlet Bakanı, İbrahim ÖZDEMİR, Devlet Bakanı Mustafa TAŞAR Devlet Bakanı, Mehmet KEÇECİLER Devlet Bakanı, İmren AYKUT Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, N. Kemal ZEYBEK Kültür Bakanı , Adnan KAHVECİ Maliye Bakanı, Lütfullah KA YALAR Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı, Togay GEMALMAZ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Yılmaz HOCAOGLU TBM M Başkan Vekili Adana Milletvekili . Panelimizi tebrik ediyorlar.