•duyum ve algı arasındaki farklılıklar doç. dr. ayşe okanli · gestalt algılama kuramı...

20
ÜNİTE 3 ÇOCUK PSİKOLOJİSİ VE RUH SAĞLIĞI Doç. Dr. Ayşe OKANLI İÇİNDEKİLER • Duyum, Algı ve Algılama Algının Özellikleri • Algıyı Etkileyen Faktörler • Algı Yanılması • Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar HEDEFLER •Bu üniteyi çalıştıktan sonra; • Algı , algılama ve duyumun ne olduğunu açıklayabilecek, • Algılama biçimleri hakkında genel bilgi sahip olabilecek, •Algının özelliklerini ifade edilebilecek, •Algıyı etkileyen faktörleri sıralayabilecek ve duyum ile arasındaki farkları açıklayabileceksiniz. DUYUM VE ALGI KAVRAMLARI

Upload: others

Post on 25-Jan-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

ÜNİTE

3

ÇOCUK PSİKOLOJİSİ

VE RUH SAĞLIĞI

Doç. Dr. Ayşe OKANLI

İÇİN

DEK

İLER • Duyum, Algı ve Algılama

• Algının Özellikleri

• Algıyı Etkileyen Faktörler

• Algı Yanılması

• Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar

HED

EFLE

R •Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

•Algı , algılama ve duyumun ne olduğunu açıklayabilecek,

•Algılama biçimleri hakkında genel bilgi sahip olabilecek,

•Algının özelliklerini ifade edilebilecek,

•Algıyı etkileyen faktörleri sıralayabilecek ve duyum ile arasındaki farkları açıklayabileceksiniz.

DUYUM VE ALGI

KAVRAMLARI

Page 2: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

GİRİŞ

Bilgilerimiz algılarımıza, algılarımız duyularımıza bağlıdır.

Çevremizdeki cisimleri ve renkleri nasıl ayırt ediyoruz? Davranışlarımızı

belirleyen temel süreçlerden olan duyum ve algı kavramlarını ve aralarındaki

ayrımı tanımlamayı, çevremizden gelen uyarıcıların farkında olmamızı ve

dolayısıyla bu uyarıcılara uygun davranışlarda bulunmamızı duyum ve algı adı

verilen iki süreç sağlamaktadır.

İçinde yaşadığımız dünyada, duygularımızı uyaran sayısız nesne, olay ya da

durumlar vardır. Bir ışık noktası, tek başına bir ses, bir şekil ya da renk gibi tek bir

uyarana maruz kaldığımız anlar çok istisnadır.

İnsan nasıl bir çevre içinde olduğunun farkındadır. Çevresindeki nesneleri,

nesnelerin niteliklerini duyuları yolu ile tanır. İnsan, duyuları yoluyla elde ettiği bu

uyarıcılara bazı anlamlar verir. Duyumların yorumlanarak anlamlı hâle getirilmesi

sonucu algılama gerçekleşir. Algının oluşumunda, duyu organlarımızın yapısının ve

işleyişinin rolü vardır. Fakat bundan fazla olarak duyuma bir anlam yüklediğimiz

zaman algı meydana gelir. Böylece insan ne tür bir tepkide bulunacağına karar verir

ve çevresi ile uyumunu devam ettirir.

Duyumlar basit yaşantıların hammaddesidir; ancak yaşantı sadece bir dizi

duyumla sınırlı değildir. Uyarıcıların duyu organları tarafından alınıp beyne

iletilmesidir.

Duygularımız bize ham veriler sağlar. Bu ham bilgi yorumlandıkça “gürültü”

ya da “vızıltı karmaşası” olarak kalır. Duyumlar bağımsız olaylarda değildir. Hemen

her duyumla birlikte algılama da yapılır. Günlük hayatımızda duyumlarımızı sürekli

bir yorumlama işlemine tabi tutarız. Tonlar dizsini melodi olarak, küp şeklinde

büyük ve kırmızı bir cismi kırmızı bir ev olarak, soğuk ve ıslak bir duyumu yağmur

olarak yorumlarız.

İçten ve dıştan gelen uyarıcıların duyumlar aracılığıyla anlamlı hâle

getirilmesine, beyne ulaşan duyumların organize edilerek tanıma, anlama ve

anlamlandırma işlemine algı denir. Bir tat almak duyum iken, ne tadı olduğunu

anlamak algıdır. Bir ses duymak duyum iken, kimin veya neyin sesi olduğunu

anlamak algıdır.

DUYUM VE ALGI

Algılama, duyumların çeşitli biçimlerde örgütlenip anlam kazanması,

yorumlanmasıdır. Uyarıcılar farklı kişilerde farklı yorumlanacağı gibi; aynı kişi, aynı

uyarıcılara değişik bakış açısına göre farklı biçimlerde anlamlandırabilir.

Page 3: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

Bireylerde sadece saf duyum ile ilgili deneyimler çok nadirdir. Ne zaman

garip bir gürültü duysak, bu gürültü ne kadar alışık olmadığımız bir gürültü olursa

olsun, onu hemen tanıdık bir gürültü ile bağdaştırırız. Aynı şekilde, hiç

tanımadığımız, bize tamamen yabancı ve garip bir cisim görsek, onu bilinçsiz olarak

daha önce gördüğümüz benzer bir biçim veya şekille bağdaştırırız. Hangi yaşta

olunursa olsun duyu organlarımızla aldığımız bilgi birikimleri, yorumlama işlemine

tabi tutulur. Bir çocuk için portakal, oynanacak renkli bir top iken, bir yetişkin için

kahvaltıda suyu içilecek bir meyvedir. Immanuel Kant'a göre, biz bazı şeyleri olduğu

gibi değil, bizim istediğimiz biçimde görürüz.

Herhangi bir zamanda algıladıklarımız sadece uyaranın yapısına bağlı değil,

aynı zamanda ortama, önceki deneyimlerimize, o andaki duygularımıza, genelde

istek, tutum ve amaçlarımıza bağlıdır.

Algılama, uyarının duygusal yapısı, ortam veya zemin, daha önceki duyusal

deneyimler, kişisel duygu, tutum, amaç ve dürtüler tarafından etkilenir.

Gestalt Algılama Kuramı

Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

psikolojisinin savunucuları, uyaranların organizasyonunun, algının

gerçekleşmesinde önemli bir rol oynadığını vurgulamışlardır. Gestalt psikologları

"Bütün, kendisini oluşturan parçaların toplamından farklıdır" ilkesini

vurgulamışlardır. Gestaltçılar, uyarıcıların nesneye yönelik olarak örgütlenmesi

biçiminde beliren temel eğilimin, bireyin duyu organları ve sinir sistemlerinin

doğuştan gelen bir özelliği olduğunu kabul etmişlerdir. Gestalt okulunun

öncülerinden biri olan Max Wertheimer, ard arda seri bir biçimde gösterilen

hareketsiz bir dizi resmin yarattığı hareket hissinin, aslında tek tek ele alındığında

hiçbir resimde olmadığına dikkati çekmiştir.

Algılama biçimleri

Normal olarak algılamamızı belirleyen işlemlerin farkında olmayız. Sadece

kendimizde ve dış dünyada olup biten her şeyi görme, işitme, dokunma gibi bütün

duyu organları aracılığıyla algılıyoruz. Böylece biz eşyaları zihnimizde anlamlı bir

bütün olması için biçim, şekil, ses veya görüntü biçiminde organize ederiz. Birçok

algı biçimi vardır.

Görme algısı

İlgilendiğimiz nesnelere dikkatimizi tam olarak nasıl yönlendiririz? En basit

araç duyusal reseptörlerimizi bu nesnelere uygun biçimde fiziksel olarak

ayarlamaktadır. Görme için bu, nesne retinamızın en duyarlı bölgesine düşene

kadar gözlerimizi hareket ettirmemiz anlamına gelir.

Gestalt psikologları "Bütün, kendisini

oluşturan parçaların toplamından farklıdır"

ilkesini vurgulamışlardır.

Algılama, duyumların çeşitli biçimlerde örgütlenip anlam

kazanması, yorumlanmasıdır.

Page 4: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

Görsel dikkat konusunda yapılan araştırmalar bir resme ya da bir sahneye

bakan deneğin gözlemini gerektirir. Deneğin gözlerine bakarsak, sabit olmadığını,

aksine bir tarama içinde olduğu görülür. Gözün üzerinde durduğu noktalar

rastlantısal değildir. Bu duraklamaların, dikkat çekici alanlara yöneldiği

görülmektedir. Algılamanın, bu duraklama sırasında yapılan kayıtların bütünü

olduğu anlaşılmaktadır.

Bir saate baktığımızda onun parçalarını görmeyiz, onu bir bütün olarak

algılar, bir zaman dilimi olarak tanırız. Algılama, karışık ve karmaşık bir olaydır.

Kısacası, bireyin bir olayı neden o biçimde algıladığını etkileyen birbiriyle ilişkili

birçok olaylar ve nedenler vardır.

Resim 1.1: Bir Resme Bakarken ki Göz Hareketleri

İşitme algısı

Dinlemede göz hareketlerine en yakın olan şey, kulaklarımızı ses kaynağına

yöneltecek şekilde başımızı çevirmemizdir. Bir saz topluluğundan gelen sesi, ayrı

ayrı müzik aletlerinden çıkan sesler gibi değil, ahenkli ve bütün bir ses olarak

kavrarız. Bunun yanında, kalabalık bir ortamda iken, işitmek istemediğimiz sesleri

eleyip, duymak istediğimiz sesleri algıladığımız olur. Bunun nedeni, müziği toplu

olarak, gürültüyü ayırt ederek algılama isteğimizdir.

Dikkat edilmeyen uyaranların kısmen işlendiğini gösteren bulgulardan biri,

dikkat edilmeyen bir konuşma sırasında kendi adımız hafifçe söylense bile

işitebilmemizdir.

Dokunma algısı

Dokunduğumuz eşyanın biçimi, yüzey durumundaki özellikleri bize eşya ile

ilgili bilgiler verir. Bu bilgileri birleştirerek eşyayı algılarız. Örneğin; pürüzlü ve dört

Bir eşyanın

biçimlenmesinde,

görme ve dokunma

birbirine yardım

eder.

Page 5: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

köşe, pürüzsüz ve yuvarlak özellikler taşıyan bir eşyanın biçimlenmesinde, görme

ve dokunma birbirine yardım eder.

Tat ve koku algıları

Bir çikolatalı pastanın tadına baktığımızda, içindeki besin maddelerini ayrı

ayrı değil de bir çikolatalı pasta tadı olarak algılarız.

Hoşa giden bir yemek kokusunun algılanmasında, bu kokunun hangi yemeğe

ait oluşunu bilmemizde, sebzenin, salçanın, soğanın ve diğer yemek

malzemelerinin meydana getirdiği bir bütünlük vardır.

Uzay algısı

Bir nesneyi algıladığımızda onu uzayda bir yere yerleştiririz. Onun yerini

belirtirken yukarıda, aşağıda, sağda, solda, önde, arkada gibi ifadeler kullanırız.

Mekân algısının oluşmasında bütün duyu organları rol oynar. Görme ve dokunma

duyumlarının etkisi diğer duyumlardan daha fazladır.

Çevremizdeki eşya ve uyarıcıları kendimize göre örgütler, onları bir "yön"

içinde algılarız. Duyu organlarımız uyarıcıların kendimize göre hangi yönden

geldiğini anlamamıza yardımcı olur. Eşyalarını bir boşluk içindeki yerini belirtmeye

"yerleştirme" denir. Bu faaliyet çeşitli duyu organlarının ortaklaşa çalışmasıyla

meydana gelir. Uzay duygusu, önce görmede sonra dokunmada en son da işitme

duyumlarında vardır. Demek ki uzay algısının meydana gelmesinde tüm duyu

organlarımızın rolü büyüktür. Uzay algılarımız izafiyet noktaları yardımıyla

kolaylaşır. Uzaklıkların anlaşılmasında izafiyet noktaları yardımcı olur. Örneğin;

elimizde ölçecek bir alet bulunmasa bile ne kadar, kaç kilometre yol

yürüdüğümüzü böyle belirli noktalara göre ayarlayabiliriz.

Zaman algısı

Zaman algımız relativ (göreli) bir algıdır. Etrafımızdaki periyodik hareketlere

bağlıdır. Objektif (nesnel) zaman ölçüsü, güneşin hareketlerine göre

düzenlenmiştir. Subjektif (öznel) zaman ise yaşadığımız anı iyi, hoş görmemize

bağlıdır. Yaşadığımız süre zevkli ise zaman kısa, zevksiz ise uzun olarak algılanır.

Bazen 90 dakikalık bir film süresi çok kısa geldiği halde, 90 dakikalık sıkıcı bir

konferans süresi çok uzun gelebilir. Subjektif zaman için, "gençlerde günler kısa,

yıllar uzun; yaşlılarda günler uzun, yıllar çabuk geçer." sözü de örnek verilebilir.

Uzaydaki eşya ve olayların algılanması belirli bir sürenin geçmesini gerektirir.

Uzayda meydana gelen her şeyi süre ifadesi olan "zaman"la göstermeye çalışırız.

Örneğin; sınav olurken, kitap okurken, film seyrederken, gece-gündüzlerin peşi sıra

gelmesinden zamanın geçtiğini anlarız.

Kişinin belli bir anda çevresinde duyu

organlarıyla görebildiği, işitebildiği,

koklayabildiği, dokunabildiği her şey o

kişinin algı alanını oluşturmaktadır.

Page 6: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

ALGININ ÖZELLİKLERİ

Algı Alanı

Kişinin belli bir anda çevresinde duyu organlarıyla görebildiği, işitebildiği,

koklayabildiği, dokunabildiği her şey o kişinin algı alanını oluşturmaktadır. Örneğin;

sınıfta çevremizde çok çeşitli uyarıcılar vardır. Bunlardan farkında olduklarımız, algı

alanımızı oluşturur. Biz çevremizdeki her şeyi algılayamayız. Bu nedenle algı alanı

da sürekli değişir.

Algı Dayanağı

Algılarımızı etkileyen daha önceki tüm öğrenme ve yaşantılarımıza algının

dayanağı denir. İnsan dış dünyayı olduğu gibi anlamlandırmaz. Daha önceden

öğrenilmiş bilgiler ve yaşantılar algılamasına yön verir.

Farklı toplumsal normlara sahip iki insan aynı durumla karşılaşırsa (Örneğin;

bir Türk ile bir Fransız, salyangoz yemeği ile karşılaşırsa) her ikisi de bu durumu

farklı şekilde görecekler ve farklı tepki göstereceklerdir. Farklı görüşteki iki kişi

farklı tepkiler gösterirler.

İnsanın içinde yaşadığı toplumdan edindiği deneyimleri, onun ilk sosyal

dayanağını oluşturur. Daha sonraki deneyimleri de bu ilk çerçeve etrafında

şekillenir. Çeşitli fikirleri, sistemleri savunur ya da karşı tavır alır.

Ruhsal durum

Geçmiş yaşantılar Beklentiler

Eğitim ihtiyaçlar

Kültür ilgiler

ortam

Şekil 1.2: Algıyı etkileyen faktörler

Organizmaya aynı anda birçok uyarıcı etki eder.

Ancak, organizma bunlardan bazılarını

algılar, bazılarını algılamaz. Bu duruma algıda seçicilik denir.

ALGI

Page 7: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

Algıda seçicilik ve dikkat

Algının en belirgin özelliklerinden birisi seçici oluşudur. Organizmaya aynı

anda birçok uyarıcı etki eder. Ancak, organizma bunlardan bazılarını algılar,

bazılarını algılamaz. Bu duruma algıda seçicilik denir. Örneğin; şu anda kitabınızı

okurken duyu organlarınız çok sayıda uyarıcı tarafından uyarılmaktadır. Ancak,

büyük bir olasılıkla siz sadece okuduklarınızı algılamakta, diğer uyarıcıları ise ya hiç

algılamamakta ya da belli belirsiz bir biçimde algılamaktayız. Algının seçici

özelliğinden yaşamsal bir önemi ardır. Eğer algılarımız seçici olmasaydı beynimiz

aynı anda değerlendiremeyeceği kadar çok uyarıcı alacak ve dolayısıyla bu

uyarıcılardan hiç birine uygun davranımda bulunmamız mümkün olmayacaktı.

Algısal seçimde en önemli işlev dikkattir. Dikkat, zihinsel çabanın bir nokta

üzerinde toplanması demektir. Dikkatin hangi uyarıcılar üzerinde yoğunlaşacağına

ise, kısmen uyarıcıların yapısal özellikleri, kısmen de algılayan kişinin özellikleri

belirler.

Algıda Seçiciliği ve Dikkati Belirleyen Faktörler

Algıda seçiciliği ve dikkati belirleyen faktörler iç ve dış faktörler olmak üzere

ikiye ayrılır.

İç faktörler (Kişiden kaynaklanan)

İhtiyaçlar ve güdü: Bireylerin ihtiyaçları hangi uyarıcılara dikkat edeceklerini

ve dolayısıyla algılayacaklarını belirleyen önemli etkendir. İhtiyacı duyulan şeyleri

daha çabuk algılarız. Örneğin; aç olan bir insanın dikkatini yiyeceklerin üstünde

toplaması gibi.

İlgiler: Hangi uyarıcının algılanacağını belirleyen başka bir etkendir (9).

İnsanlar, ilgi duydukları uyarıcıları daha çabuk algılar. Örneğin; gazete okurken

erkeklerin dikkatini daha çok spor sayfasının çekmesi gibi.

Meslek: İnsanlar, meslekleri ile ilgili uyarıcıları daha çabuk algılar. Örneğin;

televizyonda hava durumu haberi geçtiği zaman denizcilerin ve şoförlerin dikkatini

hemen çekmesi gibi.

Beklentiler: Bireylerin beklentileri de hangi uyarıcıları algılayacaklarını

belirleyen bir etkendir. Bir takım beklentilerde olan insanlar, bu beklentileri

karşısında dikkatlerinin yoğun olması gibi. Örneğin; telefon bekleyen birisinin

dikkatinin telefonda olması gibi.

Tutumlar: İnsanlar, tutumları doğrultusunda dikkatlerini, bu uyarıcılara çok

gösterir. Örneğin; bir futbol takımını tutan kişi gazetede tuttuğu takımla ilgili

haberleri hemen fark etmesi gibi.

Benzer veya aynı uyarıcıların olduğu bir

ortamda, bu uyarıcılara zıt olan uyarıcılar daha

kolay fark edilir.

Page 8: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

Geçmiş yaşantılar ve deneyimler: Daha önceki öğrenmelerin de dikkat

üzerinde etkisi vardır. Önceki öğrenmeler şimdiki algıları etkiler. Mesela; trafik

kazası geçirmiş birisi, kaza geçirdiği bölgeden geçerken burayı hemen fark etmesi

gibi.

Dış faktörler (Uyarıcıdan kaynaklanan)

Uyarıcının şiddeti ve büyüklüğü: Kuvvetli uyaranların zayıf uyaranlara göre

dikkat çekme ihtimali daha yüksektir. Örneğin; şiddetli bir ses veya şiddetli bir

ışığın hemen dikkat çekmesi gibi.

Uyarıcının tekrar etmesi: Bir uyarıcının tekrarlanması, fark edilme ihtimalini

artırır. Sık sık tekrarlanan uyarıcılar daha çabuk fark edilir. Örneğin; öğretmenin

kalemini tahtaya vurarak dikkat çekmek istemesi gibi.

Uyarıcının zıtlığı veya karşıtlığı (Kontrast): Benzer veya aynı uyarıcıların

olduğu bir ortamda, bu uyarıcılara zıt olan uyarıcılar daha kolay fark edilir. Örneğin;

karla kaplı bir ortamda siyah tavşanlar, beyaz tavşanlardan daha kolay fark edilir.

Ani değişiklikler (Yenilik): Farklı olan, çevrenin geri kalan kısmı ile tezat

oluşturan durumlar dikkati fazla çeker. Örneğin; odamızdaki eşyaların her zamanki

yerleri değiştirildiği zaman bunu hemen fark ederiz.

Uyarıcının Tuhaflığı: Alışık olmadığımız tuhaflıklar, gariplikler hemen

dikkatimizi çeker. Örneğin; yolda yürürken Kızılderililer gibi giyinmiş birisini hemen

fark etmemiz gibi.

Uyarıcının Hareketliliği: Hareket halindeki nesnelerden gelen uyarıcıların

algılanma olasılığı, sabit nesnelerden gelen uyarıcılardan daha yüksektir. Örneğin;

gökyüzüne bakarken kayan yıldızı hemen fark etmemiz gibi.

Algıda değişmezlik

İnsan algısında, nesne algılamaya ilişkin kuvvetli eğilimin yanı sıra büyük bir

istikrarlılık vardır. Daha önce çeşitli özellikleriyle (renk, büyüklük, şekil) algılanan

nesnelerin, bu özellikleri değişmesine rağmen, algılarının aynı kalması, yani aynı

nesne olarak algılanmasına algıda değişmezlik denir. Örneğin; televizyonda

gördüğümüz bir fili ekran boyutunda görmemize rağmen, biz onu yine gerçek

boyutuyla algılarız (büyüklük değişmezliği). Üç türlü algıda değişmezlik vardır.

Parlaklık-renk değişmezliği, büyüklük değişmezliği ve şekil değişmezliği.

Parlaklık ve renk değişmezliği: Daha önce algılanan nesnelerin, renkleri

değişik koşullarda bize farklı renkte görünmesine karşın nesneyi hep aynı renkte

algılamamız parlaklık ve renk değişmezliğidir. Nesne üzerine düşen ışığın şiddeti ne

olursa olsun az veya fazla, rengi ve parlaklığı değişmez. Parlaklık değişmezliği

nesnenin üzerine düşen ışık miktarından bağımsızdır. Örneğin; insanların kömürü,

Daha önce çeşitli özellikleriyle algılanan

nesnelerin, bu özellikleri değişmesine rağmen algılarının aynı kalması yani aynı nesne

olarak algılanması algıda değişmezliktir.

Page 9: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

ay ışığına da parlak güneş ışığı altında da siyah olarak görürler; aynı koşullarda, kar

ise daima beyaz olarak görülür. Bu olayın nedeni, algılanan parlaklığın, parlaklık

açısından nesnenin zemine olan orantıya bağlı olmasıdır.

Büyüklük değişmezliği: Bütün süreklilikler içinde en çok araştırma konusu

olan büyüklük değişmezliği bir nesnenin algılanan büyüklüğünün, uzaklığı ne olursa

olsun göreli olarak değişmez kalmaya devam etmesidir. Bir nesne bizden

uzaklaştıkça onu küçülen bir nesne olarak görmeyiz. Örneğin; uçaktayken evler çok

küçük görülür, fakat biz onları gerçek büyüklükleriyle algılamaya devam ederiz.

Şekil değişmezliği: Daha önce algılanan nesnelerin, değişik açılardan bize

farklı biçimlerde görünmesine karşın nesneyi hep aynı biçimde algılamamız, şekil

değişmezliğidir. Örneğin; bir tabak üstten bakınca çember, yandan elips şeklinde

göründüğü hâlde biz onu hep yuvarlak olarak algılarız. Açılan bir kapının yol açtığı

çeşitli retinal imgeler tamamen farklıdır, ama biz gene de değişmez biçimi, yani

dörtgen olan bir kapı algılarız.

Algıda Organizasyon (Örgütleme)

Tüm algılardaki çarpıcı gerçek, ilgili sürecin duyusal bilgiyi daima nesnelere

dönüştürmesidir. Uyarıcıların tek tek değil de organize, anlamlı ilişkiler bütünü

hâlinde algılanması olayıdır. Algının bu özelliği sayesinde çevremizi düzenli ve

anlamlı olarak algılarız. Örneğin; bir insanın yüzünü kaş, göz, burun, ağız toplamı

olarak değil de bir bütün yüz olarak algılarız. Bir müzik parçası dinlediğimiz zaman

tek tek notalar değil, bütünlüğü olan bir melodi işitiriz. Algıda örgütlenme

özelliğinin, insanda doğuştan getirilen tabii bir eğilim olduğu kabul edilmektedir.

Algıda organizasyon Şekil-Zemin algısı ve Gruplama olmak üzere iki şekilde

gerçekleşir.

Şekil (figür) - zemin (fon) algısı: Birden çok farklı bölgeyi içeren bir uyaranda,

doğal olarak uyaranın bir parçasını şekil, geri kalanını ise zemin olarak görürüz.

Şekil gibi görünen bölgeler, ilgilenilen nesneleri kapsar ve zeminden daha belirgin

ve daha önde görünür. Bu, algısal düzenlemenin en ilksel biçimidir.

Şekil 1.2: A şeklinde birbirine bakan iki siyah yüz mü, yoksa beyaz bir vazo mu

görüyorsunuz? B şeklinde hangi yöne doğru olan diagonal çizgileri görüyorsunuz?

Algıda örgütlenme özelliğinin, insanda

doğuştan getirilen tabii bir eğilim olduğu kabul

edilmektedir.

Page 10: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

Bakış süresi içerisinde, zemin ile şekil zaman zaman yer değiştirebilir ve ilişki

bütün duyu organlarını kapsar. Bir biçimi önce şekil, sonra zemin olarak

algılayabiliriz. Ama bir biçimi, aynı anda, hem şekil hem de zemin olarak

algılayamayız. Ayrıca, şekil-zemin ilişkisi bütün duyu organları için geçerlidir.

Mesela; sokakta yürürken kuş sesini (şekil) dinlerken şehrin trafiğinin sesi arkada

zemin oluşturur (işitme). Oturduğumuz odanın alışageldiği kokusu zemin,

mutfaktan gelen balık kokusu şekildir (koku). Okuduğun kitabın sayfaları zemin,

kelimeler ise şekildir (görme).

Algıda gruplama: Biz nesneleri sadece bir zemine karşı değil, aynı zamanda

onları bir araya getirip gruplayarak da görmekteyiz. Basit bir çizgiler ve noktalar

örüntüsü bile gruplar halinde görünür. Ortamdaki çeşitli ipuçlarından (benzerlik,

yakınlık, devamlılık, tamamlama) yararlanarak birçok uyarıcının gruplanarak tek bir

uyarıcı olarak algılanmasıdır.

Benzerlik ilişkisi: Benzer olan uyarıcılar bir arada bir bütün olarak algılanır.

Şekil 1.3: Benzer yuvarlakların bir algısal birim oluşturdukları görülmektedir.

Yakınlık İlişkisi: Birbirine yakın olan nesneler birlikte bir bütün olarak

algılanır. Yakınlık, zemin içinde olduğu kadar zaman içinde de işleyen bir kuraldır.

Şekil 1.4: Çift olarak görünen çizgilerin yakınlığı bizim onları 3 çift çizgi, sağda da tek

bir çizgi hâlinde görmemize yol açar.

Devamlılık (Süreklilik) ilişkisi: İnsan algısı, uzanan bir şekli

(devamlılık/süreklilik arz eden), yönelimine göre bitiş noktasından devam ettirme

eğilimindedir (Kapalılık etkisi ile de ilgilidir). Bir melodi meydana getiren notalar

ayrı ayrı sesler olarak değil, zaman içinde birbirine bağlanmış sürekli bir melodi

olarak algılanır.

Ortamdaki çeşitli ipuçlarından (benzerlik,

yakınlık, devamlılık, tamamlama)

yararlanarak birçok uyarıcının gruplanarak tek bir uyarıcı olarak

algılanmasıdır.

Page 11: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

Şekil 1.5: Süreklilik

Tamamlama: Bireyler, görsel dünyada algıladıkları uyaranlarda var olan

boşlukları doldurarak örgütleme ve bu yolla da kopuk parçalar yerine, bütün bir

nesne algılamaya eğilimlidirler. Bu şekiller tamamlanmamış olmalarına rağmen,

onları tamamlanmış gibi algılamamız için güçlü bir eğilim vardır. Böylece, zihinsel

olarak, şekilleri kapatıp veya boşlukları doldururuz. Bu olgu, algılamada

tamamlama olarak geçer.

Şekil 1.6: Tamamlama

Derinlik Algısı

İnsan gözü en ve boy olmak üzere iki boyutludur. Fakat, biz birtakım algısal

ipuçlarını kullanarak nesnelerin derinliğini de (üçüncü boyutu) algılarız. Nesnelerin

üç boyutlu (en, boy ve derinlik) olarak algılanmasına derinlik algısı denir. Bu algısal

ipuçları aşağıda belirtilmiştir.

Doğrusal (Çizgisel) perspektif ipucu: Doğrusal perspektifte büyüklükleri

bilinen nesneler uzakta iken birbirlerine daha yakın ve kesişiyormuş gibi

görünürler. Örneğin; demir yolu üzerinde bulunan raylar, uzaklaştıkça birbirine

yakınlaşmaktadır.

Açıklık/Netlik ipucu: Uzaktaki nesneler bulanık ve silik gözükürken, yakındaki

nesneler net gözükür.

Gölge ipucu: Işığın geliş açısına bağlı olarak nesnelerin bazı kısımlarının daha

net, bazı kısımlarının ise gölgeli olarak görülmesi, derinlik algısına yol açar.

Araya girme ipucu: Bir nesnenin bir başka nesnenin görünmesini kısmen

engellemesidir. Bu durumda tam olarak görünen nesne yakında, görünüşü

engellenen nesne ise onun arkasında ve daha uzaktaymış gibi görünür.

Nesnelerin üç boyutlu (en, boy ve derinlik) olarak algılanmasına derinlik algısı denir.

Page 12: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

Hareket paralaksı ipucu: Hareket eden cisimler derinliği algılamamıza

yardım eder. Hareket eden bir aracın içindeyken yakın nesneler bize göre zıt yönde

ve hızlı hareket ediyor algılanırken, uzak nesneler bizimle aynı yönde ve yavaş

hareket ediyor algılanır.

Gözün yapısından kaynaklanan etmenler: İki gözün birbirinden biraz uzak

olması nedeniyle, bir nesnenin gözlerimizin ağ tabakalarına düşen imgeleri

birbirinden farklı olur. Yani, gözlerimizden her biri nesnelere hafifçe farklı açılardan

baktığımız için bu nesnenin farklı bir yönünü görür (ağtabakası uymazlığı). Beyin

birbirinden farklı bu iki görüntüyü birleştirdiğinde derinlik algısı ortaya çıkar.

Nesne yaklaştıkça, daha net bir görüntü sağlamak için gözler içeriye doğru

döner ve gözbebekleri de birbirine yaklaşarak nesnenin derinliğini (uzaklığını)

oluşturur (Konverjans).

Şekil 1.7:. Derinlik algısı

Algı Yanılmaları

İnsanların dış dünyadan edindiği algıların bazıları doğru değildir. Yanlış ve

kusurlu algılamaları da olabilir. Yanlış algılamalarda ya duyu organlarının yapısının

ya da geçmiş yaşantıların etkisi vardır.

İllüzyon (Yanılsama): İllüzyon, var olan bir nesne veya. Canlıyı organik ya da

psikolojik nedenlerle yanlış algılamadır. Çay bardağına batırılmış kaşığın kırık gibi

görülmesi bir fiziksel ilüzyon, korkan birinin ıssız yolda giderken bir ipi yılan olarak

algılaması psikolojik ilüzyondur.

İnsanların dış dünyadan edindiği algıların

bazıları doğru değildir.

Page 13: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

Şekil 1.8: Yanılsama

Halüsinasyon (Sanrı): Ortada bir uyarıcı yokken kişinin bir şeyler algıladığını

sanmasıdır. Yani, gerçekte var olmayan bir uyarıcının varmışçasına algılanmasıdır.

Örneğin; kapı çalmadığı halde zilin sesini duymak, ellerimizin üstünde böcek

olmadığı halde ellerin üstünde böcek var denmesi gibi.

ALGIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

İç Etmenler

Duygular (korku, öfke, üzüntü, sevinç vb.)

Dürtü, güdü ve ihtiyaçlar

Psikolojik ve zihinsel durum

Algıya hazır olma

Geçmiş yaşantılar ve öğrenme

Tutum ve önyargı

Meslek ve ilgiler

Beklentiler

Dışsal Etmenler

Fiziki çevre (ısı, ışık, sıcaklık, iklim)

Sosyal çevre (kültür).

Tart

ışm

a • Uygulama için gittiğiniz eğitim kurumlarında "su dolu bardağın içine konulam kalem" uygulamasını yaptırınız ?

•Bu testin sonuçlarının algılamayı nasıl etkilediğini öğretmenlerle tartışınız

Yanlış algılamalarda ya duyu organlarının

yapısının ya da geçmiş yaşantıların etkisi

vardır.

Page 14: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

DUYUM

Göz bakar, beyin görür.

Duyu organlarımız, dışarıdan gelen uyarıları alır, bu uyarıları sinirler vasıtası

ile beyindeki ilgili merkeze iletir. Böylece, duyum meydana gelir. Duyum; sestir,

ışıktır, kokudur, basınçtır. Duyum algılamada önemli rol oynar. Örneğin; elini ütüye

değdiren insan bir anda elini çeker. Fakat duyum her zaman o andaki bir yaşantı

olarak kalmayıp algının oluşması için bir temel olabilir. Bu aşamada geçmiş

yaşantılar işe karışır ve duyumun verdiği yalın bilgiye bir anlam yüklenir. Böylece

algı meydana gelir. O hâlde algının olabilmesi için duyumun; duyumun olması için

uyarımın; uyarımın olması için de uyarıcının olması gerekmektedir.

Duyumla İlgili Temel Kavramlar

Duyu 0rganı: Belirli uyarıcı türüne duyarlı olan, o uyarıcıya ilişkin fiziksel

enerjiyi çözümleyen beden bölümüdür. Örneğin; göz.

Alıcılar: Duyu organlarında belirli uyarıcı türüne duyarlı olan birimlerdir.

Örneğin; gözde koniler.

Duyusal sistem: Duyu organlarıyla başlayıp beyin kabuğuna kadar uzanan yol

üzerindeki yapı ve sinir liflerinden oluşan bütünlüktür. Örneğin; görsel sistem.

Duyum: Uyarıcıların, duyu organları aracılığıyla elektrik akımına

dönüştürülüp beyne ulaştırılmasıdır. Mesela; görme, işitme, tat alma, koku, cilt

duyumu.

Duyumsama: Duyu deneyimini sağlayan işlemler bütünüdür. Örneğin; görsel

işlemleme.

Uyarıcı: Duyu organlarını harekete geçiren her türlü iç (açlık, susuzluk) veya

dış etkendir (ışık, ses).

Tepki: Uyarıcıların organizmayı etkilediği anda, organizma tarafından yapılan

yalın davranımdır.

Uyarım: Uyarıcıların organizmaya ulaşmasıyla oluşan duruma denir. Yani

uyarıcı-tepki ilişkisidir.

Duyumun koşulları: Duyu organlarımız çevredeki tüm uyarıcıları alamaz. Bir

uyarıcının duyum oluşturması için gerekli koşullar şunlardır.

Ortamda uyarıcı bir kaynak olmalıdır.

Uyarıcıyı organizmaya iletebilecek uygun bir ortam olmalıdır.

Duyu organı, sinir sistemi ve beyin uyarıcıyı alabilmek için sağlıklı olmalıdır.

Duyum, algının ön koşuludur.

Duyum olmadan algı olmaz.

Page 15: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

Uyarıcının şiddeti, duyum eşiği sınırları içerisinde olmalıdır.

Duyumun eşiği: Duyu organlarının bir uyarıcıyı almaya başladığı sınırdır.

Alt Eşik: Duyu organlarının bir uyarıcıyı belli belirsiz almaya başladığı en

düşük şiddettir.

Üst Eşik: Duyu organlarının bir uyarıcıyı duyumsamasının kaybolduğu en

yüksek şiddettir.

Farklılaşma Eşiği: Bir uyarıcıda fark edilebilen, en küçük şiddet

değişmesidir. Yani, aynı türden iki uyarıcıda şiddet farkının ayırt edildiği ilk

noktadır.

ALGI İLE DUYUM ARASINDAKİ FARKLAR

Duyum fizyolojik bir olaydır. İnsanda görme, işitme, tatma, koklama,

dokunma, organ duyumları vardır. Duyu organları tarafından alınıp beyne

iletilen uyarımlar kümelenip yorumlanır.

Algı ise, tamamen psikolojik bir olaydır. Algılama anında, geçmiş yaşantılar,

diğer duyu organlarından gelen başka duyular, o andaki beklentiler,

toplumsal ve kültürel etkenler ve değerler işin içine girerler. Yani, dünya ile

ilgili birincil bilgileri algılama şeklimiz, duyu sistemi ve beynin başlangıçtaki

yapılanma tarzından çok etkilenir.

Duyu sistemimizin yapısı nedeniyle, dünyayı ancak belirli bir şekilde

algılayabiliyoruz ve uyaranlardan alınan ilk duyuma birçok anlam veren

geçmiş deneyimlerimizde algılama şeklimizi çok etkiliyor.

Duyum, bir organizmanın iç ve dış uyarıcılara karşı duyarlılığını gösteren bir

terimdir

Algı, duyumdan daha ileri bir adımdır ve algısal süreçler, duyularımızın

bizde oluşturduğu yaşantıların en ufak parçalarını bile anlamlı, örgütlü bir

bütün hâlinde yorumlanmasını içerir.

Öd

ev

• Çevrenizde bulunan harhangi bir yeri hem gündüz hem gece gözlemleyiniz ve gözlemleriniz arasındaki farkları belirtiniz.

•Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “Ödev” bölümüne yükleyebilirsiniz.

Page 16: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

Öze

t•Beyne ulaşan duyumların organize edilerek tanıma, anlama ve anlamlandırma işlemine algı denir. Duyum fizyolojik bir olaydır. İnsanda görme, işitme, tatma, koklama, dokunma, organ duyumları vardır.

•Algılama, duyumların çeşitli biçimlerde örgütlenip anlam kazanması, yorumlanmasıdır. Uyarıcılar, farklı kişilerde farklı yorumlanacağı gibi; aynı kişi, aynı uyarıcılara değişik bakış açısına göre farklı biçimlerde anlamlandırabilir.

•Eşyaları zihnimizde anlamlı bir bütün olması için biçim, şekil, ses veya görüntü biçiminde organize ederiz. Bunun için de algılama biçimlerinden (görme, koklama, duyma, uzay, zaman, dokunma vb.) faydalanırız.

•Kişinin belli bir anda çevresinde duyu organlarıyla görebildiği, işitebildiği, koklayabildiği, dokunabildiği her şey o kişinin algı alanını oluşturmaktadır.

•Algılarımızı etkileyen daha önceki tüm öğrenme ve yaşantılarımıza algının dayanağı denir. İnsan dış dünyayı olduğu gibi anlamlandırmaz. Daha önceden öğrenilmiş bilgiler ve yaşantılar algılamasına yön verir.

•Algısal seçimde en önemli işlev dikkattir. Dikkat zihinsel çabanın bir nokta üzerinde toplanması demektir.Dikkatin hangi uyarıcılar üzerinde yoğunlaşacağına ise, kısmen uyarıcıların yapısal özellikleri, kısmen de algılayan kişinin özellikleri belirler.

•İnsan algısında, nesne algılamaya ilişkin kuvvetli eğilimin yanı sıra büyük bir istikrarlılık vardır. Daha önce çeşitli özellikleriyle (renk, büyüklük, şekil) algılanan nesnelerin, bu özellikleri değişmesine rağmen, algılarının aynı kalması yani aynı nesne olarak algılanmasına algıda değişmezlik denir. Üç türlü algıda değişmezlik vardır. Bunlar; parlaklık-renk değişmezliği, büyüklük değişmezliği ve şekil değişmezliğidir.

•Algıda örgütleme, uyarıcıların tek tek değil de organizeli, anlamlı ilişkiler bütünü halinde algılanması olayıdır. Algının bu özelliği sayesinde çevremizi düzenli ve anlamlı olarak algılamamızı sağlar.

Page 17: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Aşağıdakilerden hangisi duyumla ilgili yanlış bir bilgidir?

a) Duyumlar basit yaşantıların hammaddesidir

b) Duyum fizyolojik bir olaydır

c) Yaşantı sadece bir dizi duyumla sınırlıdır

d) Duyumlar bağımsız olaylar değildir

e) Hemen her duyumla birlikte algılama da yapılır

2. Aşağıdakilerden hangisi algılama için yanlış bir bilgidir?

a) Duyumların çeşitli biçimlerde örgütlenip anlam kazanması,

yorumlanmasıdır

b) Uyarının duygusal yapısı, ortam veya zemin tarafından etkilenir

c) Daha önceki duyusal deneyimler, kişisel duygu, tutum, amaç ve dürtüler

algılamayı etkiler

d) Algılama karışık ve karmaşık bir olaydır

e) Algılama kişiden kişiye değişmeyen sabit bir yapıdadır

3. Uzay duygusu öncelikle hangi duyu veya duyularla ilgilidir?

a) Görme ve koklama

b) Dokunma, tatma ve koklama

c) İşitme, tatma ve görme

d) Görme, dokunma ve işitme

e) Görme, tatma ve zaman

4. Aşağıdakilerden hangisi algıda seçiciliği ve dikkati belirleyen dış faktörlerdendir?

a) Geçmiş yaşantılar ve deneyimler

b) İlgiler

c) Tutumlar

d) Ani değişiklikler

e) İhtiyaçlar

Değerlendirme

sorularını sistemde ilgili

ünite başlığı altında yer

alan “bölüm sonu testi”

bölümünde etkileşimli

olarak

cevaplayabilirsiniz.

Page 18: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

5. “Gökyüzüne bakarken kayan yıldızı hemen fark etmemiz” algıda seçiciliği

belirleyen hangi faktörle açıklanabilir?

a) Uyarıcının hareketliliği

b) Uyarıcının tuhaflığı

c) Uyarıcının tekrar etmesi

d) Uyarıcının şiddeti ve büyüklüğü

e) Uyarıcının zıtlığı veya karşıtlığı (kontrast)

6. Sınıfta ders dinleyen bir öğrencinin dışardan ani bir ses gelmesiyle ilgisinin dışarı

kayması hangi algıda örgütlemenin hangi özelliği ile ilişkilidir?

a) Benzerlik ilişkisi

b) Yakınlık ilişkisi

c) Devamlılık ilişkisi

d) Tamamlama ilişkisi

e) Şekil-Zemin ilişkisi

7. Aşağıdaki hangisi algıyı etkileyen iç faktörlerden biri değildir?

a) Geçmiş yaşantılar ve öğrenme

b) Tutum ve önyargı

c) Meslek ve ilgiler

d) İhtiyaçlar ve güdü

e) Sosyal çevre

8. “Bir melodi meydana getiren notalar ayrı ayrı sesler olarak değil, zaman içinde

birbirine bağlanmış bir melodi olarak algılamak” algıda gruplamalardan

hangisine örnek olarak gösterilebilir?

a) Benzerlik ilişkisi

b) Yakınlık ilişkisi

c) Devamlılık ilişkisi

d) Tamamlama

e) Derinlik

Page 19: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

9. “Gençlerde günler kısa, yıllar uzun; yaşlılarda günler uzun, yıllar çabuk geçer.”

Sözü ile aşağıdaki algılardan hangisine dikkat çekilmiştir?

a) Uzay algısı

b) Dokunma algısı

c) Zaman algısı

d) İşitme algısı

e) Tat algısı

10. Aşağıdakilerden hangisi algıyı etkileyen dış faktörlerden biri değildir?

a) Uyarıcının tekrar etmesi

b) Yenilik

c) Uyarıcının farklılığı

d) Beklentiler

e) Uyarıcının kontrastlığı

Cevap anahtarı:

1.C,2.E,3.D,4.D,5.A,6.E,7.E,8.C,9.C,10.D.

Page 20: •Duyum ve Algı arasındaki farklılıklar Doç. Dr. Ayşe OKANLI · Gestalt Algılama Kuramı Yirminci yüzyılın başında, Almanya'da gelişen bir psikoloji okulu olan Gestalt

Duyum ve Algı Kavramları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER

KAYNAKLAR

Algı.www.ds-istanbul.de/uebungen/pdf/tuerkisch/algi.pdf Erişim Tarihi:

20.03.2013

Algılama. www.anadolu.edu.tr/aos/kitap/EHSM/1024/unite04.pdff Erişim Tarihi:

20.03.2013.

Arkonaç, S. A. (2005). Psikoloji Zihin Süreçleri Bilimi (4. Baskı). İstanbul: Alfa.

Atkinson, R., Atkinson, R.C., Smith E.E, Bem D.J., Nolen, S. (2002). Psikolojiye Giriş

(2. Baskı). Ankara: Arkadaş

Bacanlı, H. Gelişim ve Öğrenme. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, 2000.

Duyum ve Algı. notoku.com › Sosyoloji / Psikoloji › Ders: Davranış Bilimlerine Giriş.

Erişim Tarihi: 20.03.2013.

Hökelekli, H. (2008). Psikolojiye Giriş (1. Bakı). İstanbul: Düşünce

İnceoğlu, M. (2004). Tutum, Algı ve İletişim. İstanbul: Elips Kitabevi.

Özkalp, E. (2003). Psikolojiye Giriş Dersleri. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi

Yayınları.

Morris, C. (2002). “Understanding Pyschology”, (Psikolojiye Giriş),

Morgan, C.T. (2009). Psikolojiye Giriş. Sirel Karakaş, Rükzan Eski (Eds.). Algı. (pp.

242-257). Konya: Eğitim Akademi.

Birinci Basım, Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.