a9rmzzvdc buqgol 5q8 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d274462/2019/2019_ucerk.pdfeklektik, barok,...
TRANSCRIPT
ULUSLARARASI •• • •
USKUDAR SEMPOZYUMU
x 19-20-21 Ekim 2018
BİLDİRİLER
CİLT ur
EDİTÖR
DR. COŞKUN YILMAZ
• OSKlJDAR BELEDiYESi
/
ULUSLARARASI ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU X
Yayın Kurulu Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın I Dr. Coşkun Yılmaz
Prof. Dr. Cengiz Tomar I Prof. Dr. Mehmet İpşirli / Prof. Dr. Cemalettin Şahin Prof. Dr. Erhan Afyoncu I Prof. Dr. Mustafa S. Küçükaşcı I Doç. Dr. Uğur Demir
Yayın Koordinatörü Serkan Osmanlıoğlu
Görsel Araşbrma Serkan Osmanlıoğlu / Hasan Yapıcı I Engin Çetin I Coşkun Ünsal / Ahmet Önal
İmla ve Tashih Nusret Gedik
Fotoğraf İsmail Küçük I SMEY I Coşkun Yılmaz
Üsküdar Belediyesi/ Müellifler
Kapak Fotoğrafı Aziz Sıtkı Eskin (Nevmekan Sahil / Üsküdar)
Tasarım
Öz.kul Eren
Uygulama Bülent Avnamak / SMEY
Baskı ve Cilt FCREKLAM
Aydıntepe Mahallesi Coşkıı.n Sokak No: 24 Tuzla I İstanbul
.ISBN: 978-605-9719-33-9 İstanbul, Ocak 2019
Kitabın telif hakları Üsküdar Belediyesi'ne aittir, tamamı veya bir kısmı izinsiz basılamaz, çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden iktibas yapılamaz.
ÜSKÜDAR BELEDİYESİ Mimar Sinan Mah. Çavuşdere Cad. No: 35
ÜSKÜDAR / İSTANBUL
Tel: 0216 531 30 00 • Faks: 0216 531 32 25
Üsküdar'da Saklı Bir Mabed: Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Mescidi
DOÇ . DR . KAYA ÜÇER Mimar Sinan Üniversitesi
Osmanlı İmparatorluğu'nda, 18. yüzyılın sonlarında Avrupa eğitim kurumları örnek alınarak yeni okullar açılmış, deniz ve kara mühendishaneleri kurulmuştur. Orduya savaşta ve barışta hizmet edecek doktorların yetiştirilmesi, Müslüman olmayan doktorların görevlerine son verilmesi ve tıpta yeni yöntemlerin öğrenilmesi amacıyla Sultan II. Mahmud'un kararıyla Tıbhane-i Amire adıyla 14
Mart 1827 yılında yeni bir okul kurulmuştur. Tulumbacıbaşı Konagı'nda eğili
me başlayan okul, zaman içerisinde faaliyetlerinin artması ve yangın vb. afetler nedeni ile birçok kez bina değiştirmiştir. 1876 kayıtlarında Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane adı ile geçen okul, Demirkapı Kışlası'nda faaliyetlerine devam ederken, Askeri Tıbbiye müfettişi tarafından bu binanın yetersiz olduğunun padişaha bildirilmesi üzerine, 1895 yılında Sultan II. Abdülhamid'in iradesiyle Haydarpaşa Asker Hastanesi yanındaki araziye yeni bir bina yapılmasına karar verilmiştir. 1895 yılında inşa edilmeye başlanan ve 1903 yılında faaliyete geçen bu binanın mimari tasarımı, dönemin önde gelen mimarlarından Alexandre Vallaury ve RaimondoD' Aronco'ya aittir . Mimarların meslek hayatlarının olgunluk eseri olan Mekteb-i Tıbbiye yapısı merkeze yerleştirdikleri cami yapısı ve çevresinde gelişen simetrik dizayn ve çok büyük iç avlusu ile muhteşem mimari bir eserdir.
Mimarlar içinde yapı ile özdeşleşen ve öne çıkan Mimar Alexandre Vallaury İstanbul doğumlu yabancı bir mimardır. Paris'te Beaux de Art güzel sanatlar üni
versitesinde eğitim alarak İstanbul'a dönmüş ve aynı okuldan olan Osman Hamdi
/
Günümüzde Sağlık Bilimleri
Üniversitesi olarak hizmet vermekte
olan Mekteb-i Tıbbiye-i ŞaMnc
ÜSKÜDAR SEMPO Z YUMU X
beyin Sanayi-i Nefise mektep binasını inşa ettirmesi ve de bu inşa edilen okulda mimarlık bölümünü kurması kariyerinde bir dönüm noktası olmuştur. 1882 de Sanayi-i Nefise Mektebi, Eminönü'nde Hidayet Cami 1887, İstanbul Arkeoloji Müzesi 1891-1907, Büyükada'da Rum Yetimhanesi 1899 gibi binaların yanı sıra muhtelif köşk ve yalılar, banka binaları inşa etmiştir. Olgunluk döneminin eseri olarak kabul edilen Tıbbiye binası konumuza zemin teşkil eden yapıdır.
Yapının özelliklerine istatistiksel bir yaklaşımla bakacak olursak olağan üstü ölçülerde devasa bir yapı ortaya çıkar. Mimarın yaptığı diğer binalardaki anıtsal yapı görüntüsü burada da başarı ile uygulanmıştır.Kırk metre yükseklik ve Anadolu yakasında Marmara denizinden yani batı cephesinden bakıldığı zaman en yüksek tepede, en alt katından bile Marmara denizini ve Topkapı Sarayı'nı gören bir konumda inşaa edilmiştir. Dikdörtgen nizamlı bina yerleşiminde deniz tarafındaki batı cephesi ana giriş gibi düşünülmüş doğu cephesinden batı cephesine olan kot farkı nedeni ile merdivenle çıkılarak yapıya girilen bir işleyiş oluşturul-
462
ÜSKÜDAR ' DA SAKLI B i R MABED : MEKTEB - 1 T IBB I Y E- 1 ŞAHA N E MESCi Di
muştur.Aslında yapının girişi batı cephesi olsa da işlevsellik açısından bakıldı
ğında doğu cephesi girişi daha kullanışlı olan giriştir. Şimdi Numune hastanesi sınırları içinde kalan ön giriş ve Üsküdar'ı Kadıköy'e bağlayan Tıbbiye caddesi ile bölünmüş olan ana mekan kot farkının bu cephede olmaması nedeni ile daha doğru kullanımı olan kısımdır. Ayrıca doğu cephesinden yapılan girişte galeri katına giriliyor olması ve de padişahın dinlenmesi ve kullanımı için ayrılan "Hünkar" dairesinin de bu cephede olması bu girişi önemli kılmıştır. Yapıya dışarıdan,
hatta yukardan bakacak olursak mimari plan içerisinde merkeze yerleştirilmiş olan caminin kullanım alanı olarak en büyük kütle oldugunu görürüz.
Mimari
Yapım Yılı
Ada Parsel
: Alexandre Vallaury - Raimondo D' Aronco
: 1894 - 1903
: Tıbbiye Caddesi, Selimiye Mahallesi, Üsküdar ilçesi, 5 Pafta, 1335 ada , 94 Parsel
/ 463
Binanın dogu vo bab cepheleri
464
Arsa Alanı
İnşaat Alanı
ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU X
: 80.000 m2
: 54.000 m2
Bina Boyutları : 140 m x 180 m h ;40 m İç Avlu ; 80 m x 140 m
Yapının Kullanımı ;
1827-1903 Mekleb-i Tıbbiye
1895 - 1903 Haydarpaşa Mekteb-i Tıbbiye Binası İnşaatı
1909 - 1933 Haydarpaşa Tıbbiyesi
1933 - 1983 Haydarpaşa Lisesi
1983 - 2015 Marmara Üniversitesi
0S K 0 DAR ' DA SAK L I B iR MAB E D: M E K TE B ·I T IBB I YE ·I ŞAHAN E M E SCİ D i
______ DQğu Cephesi
Batı Cephesi
2015 - . . . . . . Sağlık Bilimleri Üniversitesi
Yapının inşası ile ilgili olarak başbakanlık arşivinde pek çok doküman vardır bizim açımızdan önemli olan ve de cami ile ilişkilendirilen bir evrakta camiye döşenecek olan halı ve muşambaların masraflarının ödendiği ile ilgili evrak da mevcuttur.
Yapının Geçirdiği Onarımlar ve Restorasyonlar;
10.06.1983 Sivil Mimarlık Örneği Olarak Tescillenmesi
1982 -1985 Haydarpaşa Lisesi İçin Tadilat ve Onarım
1985 -1986 Marmara Üniversitesi İçin Tadilat ve Onarım
29.08.1986 Tescil Grubunun 1B Olarak Belirlenmesi
/
/ 465
Mescidinde bulunduğu
bölümün planı
Ü SK ÜD A A SE MP O Z YUMU X
·~~-'"-'~_,w,,,~r'-~'-'"~~-
H o/'
lı '"$("ti"
.. ff'>ı
28.10.1998 Tescil Durumunun 1.Grup Olarak Belirlenmesi12.11.2008 Hamam Restorasyon Projesinin Onaylanması
28.05.2014 Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binasının Röleve Projesinin onaylanması
05.08.2014 Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binasının Restitüsyon ve Restorasyon Projelerinin onaylanması
Projesinde de camii olarak kaydedilmiş olan yapının son dönemde konferans salonu olarak kullanılıyor olması 1930'lu yıllarda Haydarpaşa Lisesi olarak kullanılmaya başlanan döneme tarihleneceğini düşündürmektedir. Gerçi yapının doğu ve batı cephelerinde yer alan Osmanlı Padişah Armalarından doğu cephesinde yer alanının 1927 yılında çıkarılan kanun ile söküldüğü çatı arasına kaldırıldığı bu işlem sırasında armanın alt kısmında yer alan beş adet nişanın yer aldığı kısmın kaybolduğu da bilinmektedir. 1980'li yıllarda yapılan restorasyonda çatı arasında bulunan arma asıl yerine yerleştirilmiştir. Haydarpaşa Lisesi arması da bu dönemde yerinden sökülmüştür.
Günümüze Kadar Gelinen Süreçte Mescid Konferans Salonu Olarak Kullanılmaktaydı ... Devam Eden Restorasyon Sonrasında Mescid Asli Görevine Döndürülecektir.
466
ÜSKÜDAR ' DA SAKLI BiR MABED: MEKTEB · I T I BBİYE·I ŞAHANE MESCiDi
Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binasının cami yapısında kare bir nizam dikkat çeker ve altın oran doğrultusunda dizayn edildiği görülmektedir. Yapı içinde yer alan dört kolon için klasik dönem camilerinin fil ayakları yerine konulmuş benzeri dememiz yanlış olmayacaktır. Harlın kısmını taşıyan bu kare nizam dört kolon arasındaki geniş açıklıkta kubbe diyebileceğimiz alanda ortada kare bir düz tavan ve bu kısmı taşıyıcı kemerlerin olduğu duvara taşıyan yarım tonoz şeklinde geçiş alan bulunmaktadır. Son derece sade ve dengeli yapılmış kalemişi bezemeleri bu tavan kısmında kompoze edilmiştir. Kolonlar dışında kalan ve beden duvarlarına kadar olan alanda da dört dikdörtgen , dört adet de kare ve köşelerde yer alan kısımlar ortaya çıkmıştır. Normal bir cami tasarımında kadınlar mahfili diyebileceğlıniz alan bir üst katta koridor şeklinde tüm cami içinde dönmektedir. Restorasyon öncesinde bu üst kat koridoru yapının geçmişini anlatan ve tıbbi araç gereçlerin sergilendiği bir sergilenme alanı olarak kullanılmaktaydı.
Son derece sade ve yumuşak renklerle yapılmış olan kalemişi bezemeleri zaten doğu ve batı cephesindeki dev ebattaki camlardan dolayı aydınlık olan camiye daha da bir ferahlık vermektedir. Orta Asya' dan süre gelen geleneksel Türk sanat
/
Binanın içinden bir görünüm
467
Binanın içinden bir görünüm
ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU X
anlayışının zirveye çıktığı klasik dönem15. yüzyılın ikinci yarısı ile 16. yüzyıl aralığında olan kısımdır. Motifler, desenler, estetik anlayışı ve felsefesi ile yerine oturmuştur. Avrupa'daki Rönesans sanatına tepki olarak ortaya çıkan Barok gibi ülkemiz coğrafyasında da karşımıza çıkan klasik dönem sonrası batılılaşma adı altında sanatımızı saran yabancı menşeli desenler etkin olmuştur.Uzunca bir süre devam eden Barok, Rokoko, Ampir sanat anlayışı sonrasında aslına dönmeye başlayan geleneksel sanatlar için "Neo Klasik " dönem , klasik dönem estetik ve ölçüleri kullanılarak batılı ışık gölge anlayışı ile yapılmış eserleri işaret etmek
tedir. Ayazağa Kasırları (Resim 1), Galata Mevlevihanesi içerisinde yer alan Şeyh Galip Dede Türbesi (Resim 2), Topkapı Sarayı Revan Köşkü (Resim 3), Kutsal Emanetler dairesi bezemeleri, Beşiktaş Sinan Paşa camii, Fatih Sultan Mehmet türbesi beden duvarları, bezemeleri ilk akla gelen örneklerdendir.
Kalemişi sanatımızın batılılaşma dönemindeki sürecine bakacak olursak; Batılılaşma dönemi Türk sanatı, klasik dönemle, eski prensiplere ve motiflere dönüşün başladığı Türk neo-klasiği arasında büyük bir safhadır. Bu dönemde Türk sanatı batıdan devamlı olarak sızan sanat zevklerinin ağırlığı altında yeni biçim-
468
0 SK 0 0AR ' OA SAKLI B i R MABEO : MEK TE B ·I TIBBIYE · I ŞAHAN E MESCiD i
lere girmiştir. Türk sanatı, XVI. yüzyılda bilhassa Mimar Sinan ile yaşadığı klasik dönemini XVII. yüzyılda onu devam ettirenlerle sürdürmüş ve bu yüzyılın son
larına doğru bir duraklama başlamıştır. XVIII. yüzyıl başlarında Osmanlı-Türk sanatında yeni bir güzellik anlayışının hakimiyeti görülür. Bu yeni sanat akımı,
önceleri klasik biçimlere zengin süslemelerin katılması suretiyle ifadesini bulurken sonraları klasik çizgiler tamamen ortadan kalkarak yerlerini Batı'nın barok üslubunun ana çizgilerini almış, böylece Türk sanatı yeni ve değişik bir kimlik
kazanmıştır. Bu tesir, XVIII ve XIX. yüzyıllarda sanata hakim olan yerli azınlık ustalar tarafından yürü tüldüğü gibi Osmanlı Devleti topraklarında çalışan ya
bancı mimar ve sanatkarlar tarafından da yaygınlaştırılmıştır.
Eklektik, Barok, Ampir, Rokoko gibi tarzların Osmanlı Türk-İslam sanatı içinde batı
dan geldiği tarzdan bir bütün ve yeni yorumlar halinde kullanılması.sanatı uygulayan kişilere bu tarzların cazip ve güzel gelen yanlarının ortak bir havuzda birleştirilerek ve yorumlanarak ortaya çıkmış haline biz Türk kalemişi sanatı içinde,sanat tarihçi
lerinin verdiği isim ile Eklektik tabirini kullanmaktayız. . . Batı sanatında kullanılan tanımlarından farklı bir hal alan bu sanat tarzları bir nevi Türk'leştirilmiştir. Barok;
/
Restorasyondan bir görünüm
469
Reslorasyon çalışmaları
OSKÜOAA SEMPOZYUMU X
Düzensiz yamru yumru inci tanesine verilen isiıııken,bizirn coğrafyamızda yapılan
uygulamalarda, batıdan gelen tüın süsleme unsurlarlDlil genel adı olmuştur. Ampir; İmparator sözcüğünden üretilmiş olan Ampir Bizim coğrafyamızda abartılı detaylı
a-si.metrik,mimari unsurların desen içinde kullanıldığı barok temelli desenlerin ismi
olmuştur. Rokoko; Gözenekli imitasyon kaya parçalarına verilen isimken bizim sana
bmızda merkezinde genelde manzara yada çiçek buketlerinin yer aldığı, Barok temelli desenler ile işlenmiş süsleme tarzına verilen isim olmuştur.
Caminin içinde kullanılan desenler yapı içerisindeki diğer kalemişi bezeme
programlarıyla da benzerlik göstermektedir. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binası içerisinde yer alan yapıldığı dönem için ehemmiyet verilen mekanlarda kalemişi uygulamaları yapılmıştır. Bugün "Reşat Kaynar" salonu olarak adlandırılan camii
470
ÜSKÜOAR' DA SAKLI BiR MABED : MEKTEB ·I TI BB IYE·I ŞAHANE MESCiDi
dışında kaleınişi bezemelerin yer aldığı "Ali Ertuğrul" salonu, "Mehmet Pisak "salonu, "Hünkar Dairesi", Giriş ve Galeri katı yapı içerisinde yoğun kalemişi
uygulamalarının olduğu mekanlardır. Devrin ve yapıya tasarlanan bezeme programına uygun yapılan bu uygulamalarda neo-klasik tarzda motifler kullanılarak
kalemişi çalışmaları yapılmıştır. Cami mekanı ile benzerlik gösteren bu bezemeler yapıda mimari süsleme elemanları açısından da bütünlük arz etmektedir.
Cami yapısında dikkat çeken ve araştırma raspalarında da bir sonuca ulaşamadığımız Mihrap konusudur. Mihrabın bulunması gereken güney cephesinde sıva üstü ve de sıva altı yapılan mekanik ve kimyasal araştırma raspa çalışmalarında hiç bir ize rastlanamamıştır. Mimar Vallory'nin 1903 yılında yaptığı bir başka
/ 471
Restorasyon ça lışmaları
ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU X
yapı olan ve cami olması nedeniyle de iz sürebileceğimiz İslinye'deki Osman Reis Camii'nden yararlanmak amaçlı ziyaretde gerçekleştirerek karşılaştırma ve benzer noktalara ulaşmak için gerekli araştırma yapılmıştır.
Osman Reis Camii'nde Mihrap geleneksel usulde ve son derece ihtişamlı bir şekilde inşaa edilmişken Tıbbiye binasının caminde izine bile rastlamamış olmamız dikkat çekici bir nokta olarak tespit edilmiştir. Minber olmayışı ise ayn
bir bilinmeyen olarak yerini almıştır. Eski fotoğraflarında da mekanın mihrap ve minber izlerine rastlanamamıştır. İşgal yıllarında dönüştürüldüğü de düşünülebilir. Kalemişi bezeme programı olarak da benzer renk ve desenler kullanılmıştır. Klasik dönemin motiflerinin batı sanatı anlayışı ile işlendiği çalışmalarda devrin diğer yapılarında da karşımıza çıkan çini taklidi kalemişi uygulamalarına rastlanmıştır. Topkapı sarayı kutsal emanetler dairesi duvarlarında, Sünnet odasında, Harem yapılarının muhtelif duvarlarında da karşımıza çıkan bu uygulama cami-
472
ÜSKÜDAR ' DA SAKLI BiR MABED : MEKTEB-1 TIBBIYE-1 ŞAHANE MESCiDi
nin bezemeleri ile birliktelik göstermiştir. Ama bu dönemsel benzerliğe Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binası camiinde rastlanmamıştır.
Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binası camiinde dikkat çeken ve tespite ihtiyaç duyulan bir nokta da cami beden duvarlarında yer alan, kalemişi bezeme unsurlarıyla da çevrelenmiş olan halife isimlerinin yer aldığı hüsn-i hat uygulamalarıdır.
1980 sonrası yapılan restorasyon uygulamasında Altın varak uygulamalarının
yapıldığı bu levhalar duvarda sıva yüzey üzerine işlenmiştir. Yapının doğu ve batı cephelerinde yer alan Osmanlı armalarında imza olarak Hattat Sami efendinin imzası bulunurken cami içindeki bu levhalarda yapılan araştırma raspalarında hiç bir imzaya rastlanmamıştır.Restorasyon sırasında da mevcut yazıların üzerine altın varak uygulanmış olması nedeni ile yazılar keskinliğinden değer kaybına da uğramıştır.
/ 473
ÜSKÜDAR S E MPO Z YUMU X
Restorasyon Caminin Halife isimlerinin yer aldığı bu dairesel formlar içindeki yazılar günü-ekibi
müzün konusunda uzman hattatları tarafından düzeltme çalışmaları yapılarak
yerine işlenecektir.Yapıdaki bir önemli çalışma da kalemişi uygulamalarında kullanılan renklerin pigment analizlerinin yapılmış olması ve bu doğrultuda restorasyon çalışmalarının gerçekleştirilmesidir.
Osmanlı devleti tarafından kurulan Mekteb-i Tıbbiye binasının kalemişi bezemelerinde kullanılan pigmentler, mikro-Raman mikroskobu ve Taramalı Elektron Mikroskobu-Enerji Dağılım Spektrometresi (SEM-EDS) ile incelenmiştir. Pigment olarak hematit, lazurit, krom sarısı ve karbon siyahı kullanudığı tespit edilmiş; bazı durumlarda istenen renk tonlarını elde emek için kalsit, karbon siyahı, kurşun beyazı ve titanyum beyazı kullanıldığı belirlenmiştir. Gerçekleştirilen çalışma Osmanlı dönemi duvar bezemelerinde kullanılan pigmentlerin incelendiği az sayıdaki çalışmadan biridir.
Sonuç olarak gelinen noktada uzun zamandır konferans salonu olarak kullanılan bu mekan asli görevine geri dönecek cami olarak işlevselleştirilecektir. Üsküdar'ın bu gizli kalmış olan mabedi tekrar eski ihtişamlı günlerine döndürülmek-
474
ÜSKÜOAR'OA SAKLI BiR MABEO : MEKTEB ·I TIBBİYE·I ŞAHANE MESCiD i
tedir. Tespit açısından en önemli nokta Mihrap ve Minber izine rastlanmamış olmasıdır. Yapı güçlendirilerek aslına döndürülmektedir. Kadınlar mahfili konumundaki koridor işlevsellik olarak caminin kadınlar mahfili olarak kullanılabi
leceği gibi içinden okulun içindeki akışı sağlayan bir koridor geçmesi nedeniyle iki amaca hizmet edecek şekilde de kullanılabilir. Yapılan mekanik ve kimyasal araştırma raspaları sonucunda orjinal sıva ve renklerine dönüştürülen kalemişi
çalışmaları cami kullanım amacına hizmet etmektedir. Hüsn-i hatlar uzman hattatlar tarafından revize edilerek aslına uygun bir şekilde yerine işlenmektedir. Caminin yapıldığı tarihteki gücüne ve ihtişamına ve de işlevselliğine döndürülüyor olması yapının ve bizlerin en büyük kazancıdır. Kullanıcı olarak Sağlık Bi
limleri Üniversitesi binayı restore ettirmekte, yüklenici firma olarak Vakıf İnşaat,
genel uygulayıcı firma olarak Güryapı İnşaat ve kontrollük teşkilatı olarak Kültür . /
ve Turizm Bakanlığı Istanbul Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü yapının restorasyon sürecini denetlemektedir. Bu restorasyon yapının geçirdiği en kapsamlı restorasyonudur.
Cami restorasyonunda çalışmalar uzman kadrolar tarafından yürütülmekte ve halihazırda çalışmalar devam etmektedir.
/ 475