a.kararlar ve anayasa hükümleri doğrultusunda, bir mahkeme değil fakat uyumazlığı çözen...
TRANSCRIPT
1
TÜKETİCİ İŞLEMİNDEN KAYNAKLANAN İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA
GÖREVLİ MERCİİ SORUNU
A. ĠNCELEME KONUSU KARAR
Yargıtay 13. HD, 06.06.2008, E. 2008/4346 K. 2008/7975
“Davacı, davalının ödemediği 5 adet telefon faturasından doğan toplam 218,30 YTL
borcunun ödenmesi için Lüleburgaz 1. İcra Müdürlüğü‟nde 2006/3726 Esas sayılı dosyasıyla
takip başlatmıştır. Davalının takibe itiraz etmesi üzerine davacı, itirazın iptali davası açmış ve
mahkemeden itirazın iptali, takibin devamı ve ayrıca alacağın %40‟ ı oranında icra inkar
tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı davada cevap vermemiştir.
Mahkeme itirazın iptali davasını kabul etmiş, itirazın iptaline, 218,30 YTL asıl alacak
ve faizler için takibin devamına, asıl alacak miktarı üzerinden %40 oranında inkar tazminatına
hükmetmiştir.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 Sayılı Kanunla değişik
m. 22/5‟ e göre değeri 500 YTL„ nın altındaki uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvurulması
zorunludur. Tüketici Hakem Heyeti kararlarına karşı Tüketici Mahkemelerine itiraz edilebilir,
mahkemenin vereceği karar kesindir. Bu hükme göre dava tarihi olan 2007 yılı için 792,12
YTL‟ nin altında olan uyuşmazlıklar için hakem heyetine Başvurmadan dava açılamaz. Dava
konusu olayda asıl alacak miktarının kanunda belirtilen miktarın altında olduğu ve davacının
hakem heyetine gitmeden doğrudan Tüketici Mahkemesinde itirazın iptali davası açtığı
anlaşılmaktadır. Bu durumda 4077 sayılı Kanundaki dava açma şartı gerçekleşmediğinden
davanın reddine karar verilmesi gerekirken hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”
B. OLAYIN ÖZETĠ
Davacı, davalının ödemediği 5 adet telefon faturasından doğan 218,30 YTL borcu için
ilamsız icra takibi başlatmıştır. Davalı takibe itiraz etmiş ve davacı itiraza karşı Tüketici
Mahkemesi‟ nde itirazın iptali davası açmıştır. Mahkemeden itirazın iptali, takibin devamı ve
%40 oranında inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir. Davalı cevap vermeyip davacı
lehine hüküm kurulmuştur. Hüküm kanun yararına temyiz edilmiştir.
2
C. MERCĠ KARARLARI
1. Yerel Mahkeme Kararı
Yerel Mahkeme, itirazın iptali talebinin kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına
ve inkar tazminatına hükmetmiştir.
2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Kararı
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, HUMK m. 427/6‟ ya dayalı kanun yararına bozma
isteğini kabul etmiştir. Kararı bozarken dayandığı gerekçe:
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik m.
22/5‟ e göre değeri 500 YTL „ nin altında bulunan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvuru
zorunludur. Bu hüküm uyarınca 4077 sayılı kanunun uygulamasından kaynaklanan ve değeri
kanunda belirtilen sınırın altında olan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvurulmadan
doğrudan Tüketici mahkemelerinde dava açılamaz. Dava konusu olayda asıl alacak miktarı
218,30 YTL‟dir. Davanın açıldığı 2007 yılı itibariyle kanundaki sınır 792,12 YTL‟ dir ve bu
sınırın altında olan olayımızdaki miktar açısından dava açabilme şartı gerçekleşmediğinden
hakem heyetine gidilmesi gerekirdi.
D. YASAL DÜZENLEMELER IġIĞINDA ĠNCELEMELER
1. Hukuki Sorun
Yukarıda verilen olay ve yargı mercilerinin kararları incelendiğinde tartışılması
gereken temel sorunlar, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun metninde atıf yapılan
parasal sınır ve davanın miktarı dikkate alındığında
1. Yapılan icra takibine itirazın iptali talebinin İcra İflas Kanunu1 hükümleri dikkate
alınarak dava konusu miktara bakılmaksızın doğrudan Tüketici Mahkemesinde talep edilip
edilemeyeceği
2. Dava konusu miktarın bağlayıcılık sınırının altında olması sebebiyle yapılan icra
takibine itirazın iptali talebinin doğrudan Tüketici Mahkemesinde talep edilemeyeceğinin
1 Metnin devamında İİK olarak ifade edilecektir.
3
kabulü halinde, itirazın iptalinin Tüketici (Sorunları) Hakem Heyetinden istenip
istenemeyeceği2 etrafında toplanmaktadır.
2. Ġlgili Yasal Düzenlemeler
Yargıtay kararının verildiği dönemde yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun3 m. 2‟ye göre, mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin
taraflardan birini oluşturduğu her türlü hukuki işlem bu kanuna tabiidir. Olayımızdaki
uyuşmazlık, tüketici ve sağlayıcı arasındaki hizmet bedelinin tahsiline ilişkin olduğundan bu
kanuna tabiidir.
TKHK‟den doğan uyuşmazlıklarda başvurulacak başlıca merciiler, Tüketici
Mahkemesi ve hakem heyetidir. Gerek Tüketici Mahkemesine gerekse TSHH‟ ye yalnızca
tüketici değil aynı zamanda satıcı veya sağlayıcı da başvurabilir.4 Ele alınan kararda bir
sağlayıcı ve bir tüketici vardır. Aralarındaki işlem tüketici işlemidir. Kanunun kapsamının
belirlendiği 2. madde gereği tüketici işleminden doğan alacağını talep eden ve tüketici
işleminin tarafı olan sağlayıcının, TSHH veya Tüketici Mahkemesi‟ne başvurması yerindedir.
Tüketicinin taraf olduğu hukuki işleme dair doğacak uyuşmazlığın çözümü için
gidilecek kanun (olayın geçtiği dönem için) 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanundur. Kanunda, tüketici sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın hangi merciide
görüleceğine ilişkin madde 22‟de bir ayrıma gidilmiştir. Tüketici Sorunları Hakem
Heyetlerini düzenleyen 22. maddenin 5. fıkrasına göre;
“Değeri beşyüz milyon liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici sorunları
hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar
tarafları bağlar. Bu kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi
hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı onbeş gün
içinde tüketici mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz, tüketici sorunları hakem heyeti
kararının icrasını durdurmaz. Ancak, talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici sorunları
hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Tüketici sorunları hakem
heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar
kesindir.
2 4077 sayılı Kanun‟ da “Tüketici Sorunları Hakem Heyeti” ibaresi, 6502 sayılı Kanun‟ da “Tüketici Hakem
Heyeti” şeklinde değiştirilmiştir. İncelediğimiz karar 4077 sayılı Kanun döneminde verildiğinden kısaltılarak
TSHH şeklinde ifade edilecektir. 3 Metnin devamında TKHK olarak ifade edilecektir.
4 Y. 13. HD. 6.7.2006, E. 2006/7971 ve K.2006/1121 , www.kazanci.com.tr, E.T: 13.10.2014
4
Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri Yönetmeliği 2. maddesinde ise
“Bu Yönetmelik, Kanunun 25 inci maddesinde cezai yaptırıma bağlanmış hususlar
dışında, tüketiciler ile satıcı ve sağlayıcılar arasında çıkan uyuşmazlıkları kapsar.”
düzenlemesi yer alırken, hakem heyetlerinin kuruluşu ve görev alanının düzenlenirken 5.
maddesi altında ise “Tüketiciler ile satıcı ve sağlayıcılar arasında çıkan uyuşmazlıkları
çözümlemek amacıyla veya tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebilecek kararları
almak üzere il ve ilçe merkezlerinde hakem heyetleri kurulur.” olarak belirtilmektedir.
Yukarıdaki düzenlemelerden hareketle, tüketici işleminden doğan, kanunda atıf
yapılan parasal sınırın altında kalan uyuşmazlıklarda hakem heyetine gitmek gereklidir.
Ancak uygulamada itirazın iptali davasında hakem heyetlerinin görevli olup olmadığı hususu
tartışmalıdır.
İtirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanununda düzenlenmiştir. Kanunun 67/I
maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene
içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle
itirazın iptalini dava edebilir.”
düzenlemesi yer almaktadır.
Tüketici işleminden doğan alacaklardan kaynaklı itirazın iptali davası/talebi
bakımından uygulamada karşılaşılan durum kimi zaman hakem heyetinin itirazın iptali
yönünde gelen talepleri inceleyip karara bağlama hususunda kendisini görevli görmemesi ve
fakat diğer taraftan tüketici mahkemesinin de önüne gelen uyuşmazlıklarda görevsizlik
sebebiyle davayı reddetmesidir. Hakem heyetleri nezdinde karşılaşılan bu durum esasen,
hukuki niteliği itibari ile hakem heyetlerinin mahkeme olarak kabul edilip edilmediğine ve
başlamış olan icra prosedüründe işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlendiği anlamına gelip
gelmediğine açıklık getirmek suretiyle değerlendirilebilir.
3. Ġtirazın Ġptali Davası
Alacaklının para alacağını tahsil etmek için borçluya karşı ilamsız takip yollarından
birine başvurması halinde, borçlu İİK m. 62-66‟ ya dayanarak ödeme emrine itiraz edebilir ve
takibi durdurabilir. Takibin devam edebilmesi için, alacaklı İİK‟ nın 67. maddesinde
düzenlenen itirazın iptali davasına başvurabilir. İİK m. 67/1‟ de “ Takip talebine itiraz edilen
alacaklı, itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler
5
çerçevesinde alacağın varlığını ispat ederek itirazın iptali davası açabilir.” olarak
belirtilmiştir.
İtirazın iptali davasının hukuki niteliği doktrinde tartışmalıdır. KURU‟ya göre
davanın konusu, itirazla takibi duran ve en başta takibine girişilen alacaktır. Bu nedenle
itirazın iptali hukuki niteliği itibariyle bir eda davasıdır.5 Karşıt görüşe sahip MUŞUL ise
itirazın iptali davasının bir takip hukuku kurumu olduğunu ve bu davayla asıl amaçlananın
duran takibin devam etmesi olduğunu savunur.6 Yani mahkeme hükmünde bir eda emrinin
yer alması gerekli değildir, burada bir tespit hükmü verilmelidir. Ancak doktrinde ağırlık
bulan görüş itirazın iptalinin hukuki nitelik itibariyle bir eda davası olduğu yönündedir. Ancak
Yargıtay‟ın her iki görüşte de kararları mevcuttur. 7
İtirazın iptali davasının tüketici uyuşmazlıklarındaki durumu ise ikili bir ayrımla ele
alınmalıdır. Konusu TKHK m.22‟ de öngörülen meblağın üstündeki uyuşmazlıklar
bakımından Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Yani bu meblağın üzerindeki alacaklar
bakımından itirazın iptali için İİK. m. 67‟ye dayanılarak Tüketici Mahkemesi‟ne
başvurulabilir. Ancak kanunda öngörülen meblağın altında kalan uyuşmazlıklar bakımından
itirazın iptali talebinin TSHH‟ ye yapılıp yapılamayacağı hususu tartışılabilir. Zira bu noktada
TSHH‟nin mahkeme niteliğinde olmadığı gündeme gelecektir. Bu nedenle bu konuya açıklık
getirmek gerekmektedir.
4. Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin Hukukumuzdaki Yeri
A) KuruluĢu
Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin kuruluş amacı, Tüketici Mahkemelerinin ağır
iş yükünü hafifletmektir. hakem heyetinin oluşum şekli 4077 sayılı Kanun m. 22‟de genel
hatları ile belirtilmiş ancak asıl detaylı düzenleme 01.08.2003 tarihinde 25186 sayılı Resmi
Gazete‟de yayımlanan ilgili yönetmelikte yapılmıştır. Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun‟un 22/I maddesi hükmüne göre;
5 B. Kuru (2004). İcra ve İflas Hukuku El Kitabı. İstanbul: Türkmen Kitabevi, s. 219.
6 T. Muşul (2013). İcra ve İflas Hukuku, Cilt 1. Ankara: Adalet Yayınevi, s. 380.
7 Y. 4.HD. 8.6.1990, E. 1989/10029, K. 1990/4992 (YKD., Ağustos 1990/8, s.1152-1153) ; Y. 19. HD.
1.7.1994, E. 1994/5279, K. 1994/7130 (YKD., Ocak 1996/1,s. 83-84); Y. HGK., 3.5.2006, E. 2006/19-260, K.
2006/251.
6
“Bakanlık, il ve ilçe merkezlerinde, bu Kanun’un uygulanmasından doğan
uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacı ile en az bir tüketici sorunları hakem heyeti
oluşturmakla görevlidir.”.
Aynı husus Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri Yönetmeliği 5. maddede;
“ Tüketiciler ile satıcı ve sağlayıcılar arasında çıkan uyuşmazlıkları çözümlemek
amacıyla veya tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebilecek kararları almak üzere
il ve ilçe merkezlerinde hakem heyetleri kurulur.” şeklinde ifade edilir.
B) Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin ve Verdiği Kararların Hukuki Niteliği
Anayasa Mahkemesi‟nin, TSHH ile ilgili verdiği kararlardan, heyetin mahkeme mi
yoksa alternatif bir uyuşmazlık çözme mercii mi olduğuna ulaşılabilir. Mahkemenin verdiği
27 Aralık 2007 tarihli ve 26739 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan kararına göre;
“Bu nedenlerle başvuran Tüketici Sorunları Hakem Heyeti "mahkeme" niteliği
taşımadığından, itirazın başvuranın yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.”
Söz konusu kararda Anayasa Mahkemesi, “yargı yetkisini Türk Milleti adına
kullanacak olan bir merciin mahkeme olarak kabul edilmesi için kuruluşu, görev ve yetkileri,
işleyişi ve yargılama usullerinin yasayla düzenlenmesi, karar organlarının hakimlerden
teşekkül etmesi, yargılama tekniklerini uygulayarak ve genelde dava yolu ile uyuşmazlıkları
ve anlaşmazlıkları çözümlemekle görevli olması, görev yapan üyelerin atanmalarının, hak ve
ödevlerinin, emekliye ayrılmalarının, Anayasa'nın öngördüğü mahkemelerin bağımsızlığı ve
hakim teminatı esaslarına göre düzenlenmiş olması ve Anayasa'da sayılan ve başında bir
yüksek mahkemenin bulunduğu yargı düzenlerinden birinde yer alması” gerekliliğini gerekçe
göstermiştir.
Devamında da TSHH için; “4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un
değişik 22. maddesine göre, illerde Sanayi ve Ticaret İl Müdürü veya görevlendireceği bir
memur, ilçelerde kaymakam veya görevlendireceği bir memur başkanlığında, belediye, baro,
ticaret ve sanayi odası ile esnaf ve sanatkar odası ve tüketici örgütlerinden seçilerek
görevlendirilecek beş kişiden oluşmaktadır. Buna göre, Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri,
yargı organlarının ve mensuplarının Anayasa'da belirtilen niteliklerine sahip değildirler.”
şeklinde belirtilmiştir..
7
Mahkeme olmadığı açık olan Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri, devlet yargısına
alternatif oluşturan bir uyuşmazlık çözüm mercii olarak hukukumuza girmiştir.8 Ancak
TSHH‟ler, asıl olarak Tüketici Mahkemeleri‟nin iş yükünün hafifletilmesi amacına yönelik
kurulduklarından, alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olarak nitelendirmenin yeterli
olmayacağını savunan görüşler de mevcuttur9. Uyuşmazlıkları çözmek için kurulan alternatif
merciiler, Anayasa Mahkemesi tarafından hukuka uygun bulunmuştur. Mahkeme, 03.03.2004
tarihli ve E.2003/98, K.2004/31 kararında alternatif yöntemlerden şu şekilde bahsetmiştir:
“Anayasa'nın 141. maddesiyle de davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılması görevi yargıya verilmiştir. Bu görevin ağır iş yükü altında yerine
getirilmesi zorlaştıkça, uyuşmazlıkların çözümü için alternatif yöntemlerin yaşama
geçirilmesi, yargıya ilişkin anayasal kuralların etkililiğinin sağlanması bakımından gerekli
görülebilir. Bu durumda yasakoyucu, taraflara görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan
önce aralarındaki uyuşmazlığı kısa sürede çözmek üzere baro hakem kuruluna başvurma
yükümlülüğünü getirebilir.”
Bu karar çerçevesinde, tüketicilerle satıcılar veya sağlayıcılar arasındaki
uyuşmazlıkların, henüz mahkemeye intikal etmeden ve davaya dönüşmeden; hakim sıfatını
taşımayan bağımsız üçüncü kişiler tarafından çözüme bağlanmasının, TSHH‟nin kuruluş
amacı ile örtüştüğü anlaşılmaktadır10
Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri, yukarıda belirtilen
kararlar ve Anayasa hükümleri doğrultusunda, bir mahkeme değil fakat uyuşmazlığı çözen
alternatif kurumdur.
Bu durum özellikle, İcra İflas Kanunu anlamında itirazın iptalinin bir dava olarak ileri
sürülebileceğinin belirtilmesinden hareketle, TSHH nezdindeki yapılan işlerin bir dava olarak
nitelendirilememesi neticesinde hakem heyetlerinin itirazın iptali talepleri bakımından görevli
olmadıklarını ve esasa girmeksizin görev yönünden red kararı verebilecekleri ihtimalini
ortaya çıkarmaktadır.
E. GENEL DEĞERLENDĠRME VE SONUÇ
Yukarıdaki incelemeler ışığında, TKHK m. 22/5‟te öngörülen meblağ altında kalan
tüketici uyuşmazlıkları bakımından, itirazın iptali kararı için TSHH‟ ye başvurulup
8M. A. Tutumlu (2006). Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin Yapısı, İşleyişi, Sorunları ve Çözüm Önerileri.
Ankara: Seçkin Yayınları, s. 37. 9İ. Ermenek (2013). Yargı Kararları Işığında Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri ve Bu Alanda Ortaya Çıkan
Sorunlara İlişkin Çözüm Önerileri. Ankara: Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. 17, s. 574. 10
Tutumlu, s. 37.
8
başvurulamayacağı ve mümkünse sürecin devamıyla ilgili farklı durumlar gündeme
gelecektir.
a. İlk ihtimal olarak, itirazın iptali için, tarafların Tüketici Mahkemesi‟ne gitmeden
doğrudan TSHH‟ nin görevli olduğunun kabul edildiği durum tartışılabilir. Bu halde
karşılaşılabilecek sorunlar şu şekildedir;
İlk sorun TSHH‟ nin verdiği itirazın iptali kararı icra müdürlüğüne takibin devamı için
götürüldüğünde icra müdürünün bu karara dayanarak takibi devam ettirip ettiremeyeceğidir.
Bu noktada icra müdürlüklerinin icra prosedüründeki görevleri incelenmelidir.
İcra dairesi, icra işlerinde birinci derecede görevli olan ve icra işlerinin idare edildiği
merciidir. İcra takibinde bulunmak isteyen alacaklı ilk önce icra dairesine başvurur. İcra
dairesi alacaklının alacağına kavuşması için, ödeme emrinin gönderilmesi gibi gerekli icra
takip işlemleri yapar. İcra dairesi icra takip işlemleri yanında hacizli mallar hakkında
muhafaza tedbirleri almak gibi tamamlayıcı başka işlemler de yapar11
.
İcra dairesi yaptığı kimi işlemlerde takdir yetkisi kullanırken kimi işlemlerindeyse
kullanamaz. Mesela takip talebi üzerine ödeme emri gönderme konusunda takdir yetkisi
yokken bir malın haczedilip haczedilemeyeceği konusunda takdir yetkisine sahiptir. İcra
müdürü kanun, tüzük ve yönetmelikle kendisine verilen görevleri yapıp yapmama konusunda
serbestiye sahip değildir. Kendisine yapılan her talep hakkında olumlu veya olumsuz bir
işlemde bulunmak zorundadır. Yaptığı işlemlerde daima icra mahkemesi denetimi
altındadır12
.
İcra müdürü, hukuk mahkemelerinin verdiği kararların yerine getirilmesinde, ceza ve
idare mahkemelerinin verdiği yargılama giderlerine ilişkin kararların yerine getirilmesinde,
ilam niteliğinde sayılan belgelerin yerine getirilmesinde, ilam veya ilam hükmünde belge
olmaksızın ilamsız takibin, ilamsız tahliyenin ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip
taleplerinin yerine getirilmesinde görevlidir13
. İcra müdürünün görevli olduğu işler
incelendiğinde, TSHH‟ nin vermiş olduğu itirazın iptali kararı ilam hükmünde olduğundan,
icra müdürünün bu karara dayanarak takibi devam ettirmek isteyen kişinin talebini dikkate
alması ve uygulamaya koyması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
11
Kuru, s. 83. 12
Kuru, s. 84. 13
G. Topuz, C. Rüzgaresen, M. Erdem, A. Doğan, M. Aydın, A. Akpınar (2012). İcra Dairesi Çalışanları İçin
Takip Hukuku Uygulama Kılavuzu. Ankara: Adalet Bakanlığı, s. 8.
9
TSHH‟ nin itirazın iptali talebi için görevli olduğu kabul edildiğinde karşımıza
çıkacak ikinci sorun şudur: TSHH‟ nin kararlarına karşı TKHK m.22/5‟e göre taraflarca
Tüketici Mahkemesi‟ne kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde itiraz edilebilir. Bunun
sonucunda Tüketici Mahkemesi diğer kararlarda olduğu gibi, TSHH‟ nin itirazın iptali
kararında da, kararı hukuki yönden değerlendirilir. Bu durumda TSHH‟ ye gidilmesinin
pratikte sağlayacağı fayda azalmış olacaktır. TSHH‟de itirazın iptali talep olarak genel
hükümler çerçevesinde ancak bir üye hariç hukukçu olmayan kişiler tarafından incelenip
karara bağlandıktan sonra bu defa hakem heyeti kararına itiraz davasında esasen itirazın
iptalinin gerekip gerekmediği yönünden inceleme yapılacaktır. Bu yönüyle usul
ekonomisinden ve yargılama sürecinin mahkeme önüne gitmeden daha hızlı biçimde çözüme
kavuşturulmasından söz etmek mümkün değildir.
Son olarak ilam niteliğindeki bir belgenin ilamsız icra yolundaki yerinden hareketle
farklı bir düşünce ortaya çıkmaktadır. TSHH kararları ilam niteliğindedir ve bu kararlarla
ilamlı icra yoluna başvurulabilir. Ancak uygulamada kişiler ellerindeki bu ilam niteliğindeki
belgeyle ilamlı icra yoluna başvurabilecekken, bu kararı ilamsız icra takibinin devam etmesi
için kullanmaktadırlar. Burada alacaklı tüketicinin alacağı hakkında elinde bir ilam vardır ve
borçlu, borcu olmadığı gerekçesiyle itirazda bulunamaz ve böyle bir itiraz ile ilamlı icra
takibini durduramaz14
. Dolayısıyla elinde ilam gibi icra edilebilen karar olan tarafın ilamlı icra
yoluna başvurup alacağına kavuşması daha basit bir yoldur. Bu yönüyle bakıldığında ilamlı
icra yoluna başvurmayı sağlayan bir belgenin, ilamsız icra yoluna yapılan itirazın takibin
devamına ilişkin sonuç doğurmada esas alınmasının evleviyetle kabul edilebileceği
düşünülebilir.
b. Diğer bir ihtimalse, tarafların itirazın iptali için, TSHH‟ ye gitmeden doğrudan
Tüketici Mahkemesi‟ne başvurmasıdır. Bu halde ortaya çıkabilecek sonuçlar şunlardır:
İtirazın iptali davaları için, TSHH‟ye başvurmadan, doğrudan Tüketici Mahkemesi‟ne
gidilmesi halinde sonucun ne olacağına dair Yargıtay‟ın bugüne kadar verdiği kararlara ve
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı‟nın mütalaalarına bakılabilir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 06.06.2008 tarihinde E.2008/4346, K.2008/7975
verdiği kararında:
14
B. Kuru, R. Aslan, E. Yılmaz (2012). İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı. Ankara: Yetkin Yayınları, s. 34.
10
“Dosyanın incelenmesinden, dava konusu asıl alacak miktarının 218.30 YTL olduğu
ve davacının Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmayarak doğrudan Tüketici
Mahkemesinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece dava
açabilme şartı gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekir.” demiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 08.02.2005 tarihinde E.2004/13486 K.2005/1775
verdiği kararında:
“Somut olayımızda dava konusu alacağın miktarı 357.070.000 lira olup Tüketici
Sorunları Hakem Heyetine başvurulmadan icra takibi yapılmış, itiraz üzerine de davacı
tarafından 11.05.2004 tarihinde itirazın iptali talebiyle bu dava açılmıştır. Öyle olunca
davacının 4077 Sayılı yasanın 22/5. maddesine göre dava açılabilmesi şartı
gerçekleşmemiştir. Mahkemece bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken,
yazılı şekilde aksi düşüncelerle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”
demiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 06.07.2006 tarihinde E. 2006/6760 K.2006/11218
verdiği kararında:
“4077 sayılı yasanın 22. Maddesinin beşinci fıkrasıyla da, değeri 500.000.000 liranın
altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetine başvuru zorunluluğu
getirilmiş, başvuruda tüketici, satıcı, sağlayıcı ayırımı yapılmamıştır. Somut olayda,
uyuşmazlık konusu asıl alacak 143.763.855 lira olduğuna göre tüketici sorunları hakem
heyetine başvurulmadan açılan bir davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkemece davanın bu
nedenle reddi gerekir.” demiştir.
Yargıtay‟ın benzer konulu uyuşmazlıklarda verdiği kararlarda görev yönünden vardığı
sonuç aynıdır. TKHK kapsamında belirlenmiş parasal sınırın altındaki bir uyuşmazlık
sürecinde karşılaşılan ilamsız icra yolu ile takibe yapılan itirazın iptali için Tüketici
Mahkemesine başvurmanın şartı olarak TSHH‟ ye başvuruyu şart görmektedir.
Her ne kadar hukuk düzenimizde bir bağlayıcılığı olmasa dahi, konu ile ilgili Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı Hukuk Müşavirliği‟nin iki farklı mütalaası vardır. Bakanlık Hukuk
Müşavirliği‟nin 2005 yılında verdiği mütalaasında15
;
15
Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı Hukuk Müşavirliği S. B 14 0 Hkm 0 00 00 01/4428 K. İtirazın İptali Hk.
15.12.2005
11
“İtirazın iptali davası çözümü, teknik uzmanlığı ve örgütlenmeyi gerektiren bir davadır
ve Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri bu davaya bakmakta görevli değildir.”
Ancak daha sonra Müşavirlik bu görüşünü değiştirmiştir. 12 Temmuz 2007 tarihli
mütalaaya göre16
;
“TKHK’den kaynaklanan uyuşmazlıklara parasal sınır kapsamında öncelikle Tüketici
Sorunları Hakem Heyetlerince bakılması gerektiğine ilişkin Yüksek Mahkemenin istikrar
bulmuş kararları doğrultusunda, Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerince tüketici tarafından
yapılmayan Kanun kapsamındaki uyuşmazlıklara ilişkin başvuruların dahi kabul etmesi
gerektiği bildirilmişti.
Bu süreçte mevzuatta ve Yargıtay kararlarında aksi yönde bir değişiklik yapılmadığı
için (a) da yer alan görüşümüz doğrultusunda, başvuruyu yapan tüketici olmasa dahi Kanun
kapsamındaki uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerince görevsizlik kararı
verilmeyip başvurunun esastan görülmesi gerektiği düşünülmektedir.”
TSHH‟ nin kurulması amacı da dikkate alınarak, hem Kanun‟un belli parasal sınır
altındaki uyuşmazlıklarda TSHH‟ ye gitmeyi zorunlu kılması, hem de Yargıtay‟ın bu konuda
verdiği yerleşmiş içtihatları sebebiyle, itirazın iptali davası için doğrudan tüketici
mahkemesine gidilmemesi gerekmektedir.
Ancak dikkat çekilmesi gereken husus, Yargıtay‟ın itirazın iptali yönünden TSHH‟nin
görevli olduğunu açık bir biçimde belirtmemesidir. Yargıtay ilk derece mahkemesinin
görevsizliğine ilişkin konuya açıklık getirmekle birlikte, devamında hakem heyetlerinin
itirazın iptali taleplerini genel hükümlere göre inceleyip çözüme kavuşturmak hususunda
görevli olup olmadığını tartışma konusu yapmamıştır. Buradan doğrudan itirazın iptali
davasının görülmesi için TKHK m. 22/5‟ den hareketle ilk derece mahkemesinin görevsizliği
yönünden oluşturulan gerekçe, dolayısıyla TSHH‟nin itirazın iptali yönünden çözüm merci
olduğu anlamını açık bir biçimde taşımamaktadır. Bununla birlikte Bakanlık, söz konusu
kararlardan hareketle, aksine bir algıya sahip olarak, hakem heyetlerinin itirazın iptali talepleri
bakımından görevli olduğu hususunda kanaatini değiştirmiştir.
16
Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı Hukuk Müşavirliği S. B 14 0 Hkm 0 00 00 01/2622 K. İtirazın İptali Hk.
12.07.2007
12
c. Son olarak ve bizim de olması gereken olarak kabul ettiğimiz durum ise itirazın iptali
için TSHH‟ ye başvurulması durumunda, heyetin kendisini doğrudan görevsiz olarak
kabul etmemesidir.
Zira hakem heyetinin görevli olduğu hususu yasal düzenlemelerden hareketle
anlaşılmaktadır. TKHK ve diğer Kanun‟larda hakem heyetinin görevi dışında olan konular
belirtilmiştir17
. Ancak açık bir biçimde itirazın iptali taleplerinde görevsiz olduğu
belirtilmemiştir. Bununla birlikte İİK m. 67 anlamında itirazın iptalinin ancak bir dava olarak
ileri sürülmesi gerektiği açık bir biçimde belirtilmektedir. Hakem heyeti niteliği itibari ile bir
mahkeme şeklinde kabul edilemeyeceğinden, itirazın iptali talepleri bakımından hakem
heyetlerince yapılması gereken genel hükümlere göre alacağın varlığına ve miktarına ilişkin
inceleme yaparak karar vermesi ancak bu inceleme sonunda İİK m. 67 dikkate alınarak
itirazın iptali yönünden karar vermemesidir. Zira hakem heyetleri itirazın iptali taleplerinin
mahiyeti itibari ile aynı zamanda tüketici işleminden doğan alacak yönünden incelemeyi
zorunlu kılmaktadır. İtirazın iptali bakımından “İİK m. 67’nin kural olmakla birlikte TKHK
m.22’nin bu kuralın bir istisnası olduğu değil, tam tersine TKHK m.22’nin kural olduğu
ancak İİK. madde 67’nin bu kuralın bir istisnası olduğu” kabul edilmelidir. Yukarıda yapılan
incelemelerde de görüldüğü gibi doktrinde baskın olan görüş, itirazın iptali davasının bir eda
davası olduğu yönündedir. Yani itirazın iptalinde değerlendirilecek husus esasen alacağın
varlığı ve miktarı olacaktır. Bu bakımdan TSHH‟ nin genel hükümler kapsamında inceleme
yapma ve karar verme görevi bulunduğundan, şikayetin alacak yönünden kabulüne veya
reddine, itirazın iptalinin gerekip gerekmediği yönünden ise reddine karar vermesi
mümkündür.
Bu çözüm yolunun kabul edilmesi ile hakem heyetine itirazın iptali için başvuranın
tercihine bırakılmış iki seçeneği bulunacaktır. İlk olarak hakem heyetine başvuru şartı
sağlandığından ilamsız icra takibi sürecinde yapılan itirazın iptali yönünden isterse ve süresi
içinde olmak kaydıyla Tüketici Mahkemesi‟ne başvurabilecektir. Diğer taraftan alacağın
varlığı ve miktarı bakımından ilam niteliğinde olan hakem heyeti kararını daha etkili bir icra
prosedürü olan ilamlı icra yoluna başvuruda kullanabilecektir. .
Sonuç olarak, incelenen Yargıtay kararına katılmakla birlikte, itirazın iptali
davalarında Tüketici Mahkemesi‟nce TKHK m. 22/5 uyarınca verilmesi gereken görevsizlik
17
Bunlar; cezai yaptırımlar (TKHK. m. 25), İdari yargı alanına giren uyuşmazlıklar (TKHK. m. 26/II),İhtiyati
tedbirler (TKHK m. 23/V, 24/II.),İhtiyati haciz (İİK. m. 257 vd.),Delil tespiti (HUMK. m. 368 vd.)
13
nedeniyle red kararı sonrasında uyuşmazlığın TSHH nezdinde çözüme ne şekilde
kavuşturulması gerektiğine ilişkin açık bir ifadeye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Bu
nedenle verilen benzeri kararlarında da görülen bu eksikliğin yukarıda belirtildiği şekilde
dikkate alınabileceğini düşünmekteyiz.
Cansu KAYA
Sümeyye UYANIK
AyĢe Kübra ALTIPARMAK
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Ermenek, İ. (2013). Yargı Kararları Işığında Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri ve Bu
Alanda Ortaya Çıkan Sorunlara İlişkin Çözüm Önerileri. Ankara: Gazi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi C. 17.
Kuru, B. ; Aslan, R. ; Yılmaz, E. (2012). İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı. Ankara: Yetkin
Yayınları.
Kuru, B. (2004). İcra ve İflas Hukuku El Kitabı. İstanbul: Türkmen Kitabevi.
Muşul, T. (2013). İcra ve İflas Hukuku, Cilt 1. Ankara: Adalet Yayınevi.
Topuz, G. ; Rüzgaresen, C. ; Erdem, M. ; Doğan, A. ; Aydın, M. ; Akpınar, A. (2012). İcra
Dairesi Çalışanları İçin Takip Hukuku Uygulama Kılavuzu. Ankara: Adalet Bakanlığı.
Tutumlu, M. A. (2006). Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin Yapısı, İşleyişi, Sorunları ve
Çözüm Önerileri. Ankara: Seçkin Yayınları.