9-10 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d00110/1979-1980_9-10/1979_1980_9-10... · 2018-04-19 ·...
TRANSCRIPT
t~·eANBUL ÜNİVERS!TES! EDEBİYAT FAKüLTESİ
.....
SANAT TAR!Ht ENSTİTÜSÜ 1979-1980
YARHİSAR, İLYAS BEY KÖYÜ CAMİSİ ve HAMAMI İ~ KISA NOTLAR
" ·' Ara ALTUN
Bilecik İli'ne bağlı, Yarhisar nahiyesinin merkezi İlyas Bey (eski adı Gölcük) köyü, Bilecik-Yenişehir karayolunun 5 ~- kadar güneymde, ağaçlık, sulak ve şirin· bir köydür. Konuksever bir halkı · olan köy, kuzeye doğru alçalan bir yaıriaçda kuruludur ve eski yerleşmenin 100 m. kadar yukarısındadiri. ·
1969 yılriıda, Prof. Dr .. Öktay Aslanapa başkanlığında Yenişehir kazılan sürerken çevreye yaptığıİnız kısa araştıİma gezileri sırasında ilk defa bu köye de uğramıştık. Kisa ve sınırlı zaman içinde köyün camisi ve yakınındaki küçük hama.m dikkatimizi çekmekle birlikte, güney-batisında ilginç bir mezartaşı üzerinde durmuştuk. O sırada caminin içindeki · geç d,evir duvar n akışları da ilgimizi çekmişti. Son y;ıllarda duvar nakışları .Türk Sanatı Tarihi incelemelerinde güncellik kazandığından · caminin, geç devir nakışlannı ele almak amacı ile, 1979 Şubat ayında renkli dİapozitiflerini çekmek üzere köye git:tiğimizde, yapının son yıllarda onarıma mUhtaç hale gelmiş olduğunu ve 1977 yılmda ele alınarak önarılmış olduğunu gördük. Bu onarım sırasında gayret edilmesine rağmen duvar nakışlarının koruna-
1 Bu küçük araı,ıtırmanın gerçekleı,ıtirilmesinde, hacarn Prof. Dr. Oktay Aslanapa, mezartaı,ılarını fotoğraflarından, Topkapı Sarayı Müzesindeki Vakfiyeyi de aslından okumuı,ıtur. 1979 da siyah-beyaz fotoğrafların çekimini yapan Z. Nurdan Erbahar, ölçillerin alınmasına da yardımcı olmuŞtur. 1969 daki fo
·tciğTafların bir kısmı, özellikle hamama ait olanlar Cengiz Sezer'indir. Bu arada 1979, yılındaki iki. ziyaretimde köy muhtarı Mehmet Aı·abacı ile eski muhtar ömer .Bayhan ve caminin müeizini Rasim Yıldırim ile imam Mehmet Ertan ve köylüler, ilgi, yardım ve konukseverliklerini esirgemediler. Prof. Dr. SemaVi Eyice ise görüı,ıleriyle yardırnci oldu. Adı geçenlerin hepsine içten teı,ıekkürlerimi sunmayı görev bilirim.
30
mamış olduğunu üzülerek öğrendik. Onar~ hakkında biraz inceleme yapmak isterken yapıda birtakım mimari özelliklerin ortaya çıkmış olduğunu görünc~ de, bu ke~, yapıyı mimari açıdan ele almayı ye-rinde bulduk. ·
Önce kısaca hamam üzerinde durduktan sonra camiye geçmek uygun olacaktır. ·
Hamam:
1969 da çıkardığımız krokisine gö!e moloz taşdan küçük ölçüdeki hamam kare bir soyunmalık kısmından sonra aynalı tonozla örtülü küçük bir ara bölüm ve iki kubb'e ile örtülü iki esas yıkanma mekanından meydana gelmektedir. Bunlardan ılıkhk ile ilk bölüm arasında yer alan yine basit bir kubbe ile örtülü çok küçülc ve tek kurnalı üçüncü bir yıkanma bölümünü bunlardan ayırmak gerekiyor. Külhana bitişik olan bu hücre ile diğer iki 'kubbeli yıkanma me·kanındaki kurnalar da dikkati çekmektedir. Bunlar devşirme malzemeden, mermer sütun başlıklarından meydana getirilmiştir. Roma ve Bizans sütun başlıklan çok becerikti bir ·biçimde kurna olarak işlenmiş ve kullanılmıştır. Hamamın külhan kısmında bakır kazan ha.Ia yerinde durmakta, suyu da akmaktadır. Buna karşılık 1969 da kısmen ayakta oJan. soyunma kısmı bugün hemen tamamen temelleri hizasına kadar yıkık bulunmaktadır. Soyunma kısmına açılan kapı üzerinde buhar bacası dikkati çekmektedir. Yenişehir, Bilecik ve çok yakınındaki Yarhisar Orhan Gazi Hamamları2 ile yakın benzerlik gösteren ve daha sonraki gelişmeler içinde yerini başka tipiere bırakan bu küçük ölçüdeki hamam az bir masrafla ve ernekle onarılıp işler hale getirilebilecek durumdadır~ .
Hamamdaki devşirme kurnalar (sütun başlıklan)dan başka çevrede, köyün şimdiki çamaşırhanesinde dört kollu büyük bir mermer levha ile dikdörtgen bir diğerinin arkalarının yazılı ( ! ) olduğu ifa-
· 2 Ekrem Hakkı Ayverdi, lstaııbul Mimar-i Çağmııı Meıışe'i, Osmanlı Minıarisinin nk Devri, 630-805 (11430-1402) I, !st. 1966, s. 204. nyas Bey köyündeki hamamdan da yine E . H. Ayverdi, Fatih Devri Mimarisi Zeyı, !st. 1961, s. 37 ve Osmanlı Mimarişi?ıae· Fatih, Devri 855-886 (1451-1481) m, İst. 1973, s. 291'de kısaca bir cümle ile söz etmektedir.
3 Bu tipde hamamlara özellikle söz konusu bölgede İznik, Yenişehir, BiIecik'de rastlanmaktadır ve ayrı bir araştırma konusudur.
31
de edilmektedir. Ayrıca camının çıkış merdivenleri yanmda grekçe yazılı bir diğer taş parçası da dikkati çekmektedir. Bir Roma stel parçası olduğu tahmin edilen bu taşda üç · satır halinde <ı:iyi talihle falanın oğlu, filan» şeklinde bir ifade okunabilni.ektedir.
«t"-~i' T~t '} .:1 ıotA [ · · · ~ ·J \ PYrC [ · · · H
M.S. II-m. yy.lara ye Roma !ınparatorluk devrine tarihlenebilen özellikler gösteren taş, köy ve çevresinin iskan tarihi hakkında ipucu verebilecek kaynaklardan biridir•. Eski mezarlık denilen ve köyün uzağında bir tepede bulunan yerde araştırma imkanı bulamadık
Burada yapılacak araş~ır:ınalarm çevrenin iska~ tarihi hakkında ipuçları verebilecek durumda olduğu köylülerin ifadelerinden anlaşılmaktadır.
Cami:
Cami, köyün meydanında, onarımdan sonra iki kademeli bir set üzerinde kalmış şekliyle, dikkati çekici bir yapıdır. Genel özellikleriyle; Dikdörtgen bir ana mekanın kuzeyinde, direklerle taşınan bir son ~emaat yeri sundurması ile birlikte saçaklı çatı altına alınmış, kuzey-batıdaki minare de bu çatıyı delerek yükselmektedir. Güneyde mihrap duvarı bir sıra taş, iki sıra tuğla dizileriyle meydana getirilmiş, taşlar arıasma dikey olarak da birer sıra tuğla yerleştirilmiştir. Bu düzen sa~ece alt pencere kemerlerinin· üst bizasında yatay tuğlalarm tek sıra oluşuyla bozulmaktadır. Bu duvarda altta altı ·pencere, kemer biçiminde alınlıklarıyla yer almakta, üstte ise alttakileri çaprazlayacak biçimde yine altı tepe pen~eresi bulunmaktadır. 1969 da yapıyı gördüğümüzde, alttakilerin hafif sivri pencere alınlıklarına karşılık, üsttekiler, düz dikdörtgen biçimde idi ve hepsinin ağaç söveleri vardı. 1977 deki ônarımda ise tavan yükseltilJJ?-İŞ, buna uyularak da alttaki pencerelere taş söveler yapılıruş, alınlıkların sıvası açılarak, yatay tuğla dizileri ortaya çıkarılmış, üst kattakilere ise yuvarlak kemerler işlenerek alçıdan petek şebekeler yerleştirilmiştir. Güneydeki mihrap duvarının taş-tuğla özellikleri
. 4 Taşın okunup tarihlendirilmesinde ilgisinden dolayı Epigraf !smail Kaygusuz•a teşekkür ederim.
32
batıdaki kanatta kuzeye doğru altta 4,24; üstte 4,73 m. kadar devam etmektedir. İlk yapıdan kalan orijinal bölümün sadece 'Qu kadar olduğunu tahmin etmek· müpıkündür. Doğu duvan, batı duvarının kuzey kısmı, kuzey duvarı orijinal değildir ve sıvalıdır 1969 da basit bir kroki aldığımızda, son cemaat sundurmasının doğu yanında da iki katlı kapalı muhtes bir bölüm tesbit etmiştik. Minareyi de o zaman batı köşesine işaretlemiştik. Nitekim, Sayın Ekrem Hakkı Ayverdi de yayınladığı krokide durumu buna uygun şekilde işaretle· miştir5 • Yerinde ·yaptığımız araştırmalarda IDinareye «yeni minaret denmekle birlikte yerinin değişip değişmediğini tam olarak anlaya-madık. .
Giriş cephesi bugün onarılmış durumu ile, birkaç hasarnakla çıkılan, sundurma ve ortak çatı altında toplanmış son cemaat yeri ile belirginleşmekte, buraya iki kat halinde dikdörtgen pencereler açılmakta, klasik ölçülere uygun kısa gövdeli fakat orantılı . minare de kuzey-batı köşesinde yükselmektedir. 1969 da gördüğümüz za·man acele ile çektiğimiz bir~aç siyah-beyaz fotoğraf iç mekanın eski durumu hakkında fikir verebilecek durumdadır. Buna göre; duvarıann tamamı nakışlarla süslü idi. Mihrap duvarında çeşitli dekoratif nakış örnekleri yanında yıldız ve kartuşlar içinde değişik yazılar işlenmişti. Aynca mihrap nişi bir perde motifine ve ortada kandile sahipti. Doğü di.ıvannda, köşe ile pencere arasındaki kısım bölümlere aynlmış v~ burada belli bir düzen içinde iki ayrı çeşit vazoda:n çıkan çiçek motifi ikişer defa tekrarlanmıştı. Kuzey duvannın batı kısmı ile, batı duvarının kuzey köşesinde kare ve dikdörtgen çerçeveler içine alınmış manzara ve Türkiye haritaları ile dalgalanan Türk Bayrağı seçilmekteydi0• ngi çekici bir diğer duvar resmi de, doğu duvarının kuzey köşesinde yer almaktaydı. Burada perde
5 Yapı, nyas Bey Köyü, nyas Bey Canili olarak E. H. Ayverdi tarafından önce, Fatih Devri Minıar~i, Zeyı, !st. 1961, s. 34-37 de basit bir kroki ve 2 resimle yayınlannu§, aynı bilgi O.smaııb Mimarisinde Fatih Devri, 855-886 (1451-1481), III, !st. 1973, s. 289-291 de daha düzgün bir kroki ve aynı resimlerle ele a1mmıştır. üstad, «yapının önemine binaen köy muhtarlı~yla yaptı~ muhaberat neticesinde» elde ettiği b!lgileri isabetle değerlendirmi§tir. Ancak, içteki nakı§lar ile zaviye i§levi üzerinde durmamıştır. Onarımdan önce sadece kayıtlardan bu durum üzerinde durmak da esaseri pek mümkün. görUlmemekte idi.
6 Son cemaat yerindeki iki katlı muhtes oölümde de böyle bir haritanın varlı~ köylülerce üade edilmektedir.
33
motifi arkasından, hacalanndan duman tüten çift hacalı bir istimbat resmi bulunuyordu. İç duvarların diğer bölümleri ortada sekiz kollu bir yıldız ve köş~lerde hilaller bulunan dikdörtgenler ile adeta duvar kağıdı gibi dikey motiflerle doldurulrnuştu . Dikkati çeken bir diğer özellik de kuzey duvarının üst katını meydana getiren boydan boya mahfilin duvarlarında yan yana, belki riahil, hayat ağacı, şecere ağacı diye niteleyebileceğimiz, üsluplanmış ağaç motLflerinin yer almasıydı. Bugün onarımdan sonra, duvariann hiçbirinde bu nakışlar korunamamış, yerine tek renk badana gelmiştir. Yine tavan, çıtalarla kasetlenmiş düz bir tavan .şeklinde onarılmıştır. Oysa, 1969'daki resminde de görülebileceği gibi eski tavan üç · bölüm halinde idi. Yanlarda, ortada düz bir ayna yapacak biçimde, kenar tahtalan aşırtmalı olarak dizilmişti. Onbeş yıldan beri caminin müezzinliğini yapan Rasim Yıldırım ile imam Mehmet Ertan'ın doğruladık~ lan gibi, tavanın orta bölümü mihraba doğru bir dikdörtgen alan şeklinde idi ve ortada süslü bir göbek yer alıyordu. Yanlarda ise iki kare · bölüm vardı ve ortalarında birer küçük göbek bulunuyordu.
Bugün tek renk, kahverengi boya ile boyanmış olan ahşap minberio eski nakışlarm devrinden veya onlara özenilerek yapılmış olduğunu tahmin etmek mümkündür. İki ustanın isimleri köylülerce bilinmektedir. Büsameddin Bayhan ve Mehmed Bayrak adlı ustalarm işi olan minberde ağaç ajurlanarak ve arkasına ikinci bir levha kapatılara~, çifte şerefeli minare, ayyıldız, servi ve . çeşitli niş motifleri elde edilmiş, ·ayrıca eski nakışlari andıran Şekiller ·yer almıştır.
Bizi, 1979 daki iki kısa ziyaretimizde, yapının mimarisi ÜZ·erinde durmağa iten asıl neden ise, m.),nberin arkasında tesbit ettiğimiz bir niş olmuştur. Bir kroki için ölçü alırken minberin arkasında bir boşluk gördük. Bize yardımcı olan niuhtar Mehmet Arahacı ile ·eski muhtar Ömer Bayhan, buranın ocak olduğunu, onarım sırasında içinin tamamen isli olarak bulunduğunu ve onarımda hacanın kapatılarak içinin de biraz d9ldurulduğunu ifade ettiler. A~ biçimde ikinci bir ocağın da diğer tarafta kürsünün arkasında ortaya çıktığını onun da kürsünün arkasındaki niş şekline sokulduğ_un.u eklediler. Uzun dikdörtgen mekanda, milırabın iki tarafında, köşelere yakın, simetrik, iki pencere ortasındaki .bu iki ocak kalıntısı, bizi araştırmalanmızı biraz derinleştirmeğe sevketti.
Sanat Tarıhi Yıllığı- F. : 3
34
Vakıflar Dergisj.nin 1942 de yayınlanan ·TI sayısında Kamil Ke· pecioğlu'nun bir makalesinde, 1934 yılmda buraya geldiğini ve c~minin yerinde duran kitabe~ini okumuş olquğunu gördük7
• Buna göre kitabe; ·
Bina haze elimare nam elseyid İlyas ibn Bahşayiş ağa sene ahdi ve ti~eyn ve sernan miye (891) 1486
şeklinde idi. Bu kitabe bugüıi yerinde yoktur. Yenişehir Şemaki evi Müzesiiıde ve Bursa Müzesinde de bulamadık711• Kepecioğlu makale~
sinde bu kitabenin ·daha önce «Maar.ü; Um um Müfettişi»· Hasan. Ali (Yücel) tarafından okunarak köy öğretmenine not ettirildiğini de belirtmektedir. Yine Kepecioğlu bir köylünün sırtiayıp getirdiği .bir mezar taşmda da; .
. . 'i
El merhum İlyas bin Bahşayiş sene sit un ve sernan . mie (860) 1455/6
' . kitabesini okuduğunu nakleder. Ayı;ıı makalede civardaki mezar. taş-larmda 934 tarihini taşıyan ve İlyas Bey'in oğlu Sinan Bey'in İlyas, Abdullah, Yahşi Beylerin ve Safiye ile Hace :aatun isimli kızlarının isimlerinin ok~duğu belirtilmektedir.
1979 yı.4nda, İlyas Bey'in ~ezar taşını bulup, cami kitabesiyle mezartaşı arasındaki 30 yİllık farkı çözümleyebilmek amacıyla civardaki mezartaşlarını incelemek istedik. Sadece bir tanesi bir ağaç köküne bitişik olarak dur~n, diğerleri toplu ol~ra!r eski hazire bÖlümünde bulunan dokuz mezara ait olduğunu tah~in ettiğimiz taşlar, İlyas Bey hatırasına yapılan bir "m.ezarui. . parmaklıkları arasmda köylülerce korunmakt~dır. Bu.nfardan birincisi;
Bağşi i~ni Sinan Bey Şehri Muhaı::rem Sene erb~a
· Selasin ve seb'a mie (734) 1333 şeklinde okunmaktadır.
7 Kamil Kepecioğlu, «Bursada Şer'i mahkeme sicillerinden ve muhtelif Arşiv kayıtlarından toplanan Tarihi Bilgiler ve· Vesikalar» Vakıflar Dergisi, ·II, Ank. 1942, -s:··407-408.
7n Bu konuda Bursa Müzesinden Bengi Çorı.irn•a teşekkür ederim.
35
tarihi açıkca okunınakla birlikte, 934 (1527) tarihli diğer taşlarla ayİn biçim :ve yazı karakterini göstermesi ve 1333 tarihinin bu ciyatın fethine göre çok erken bir tarih oluşu nedeniyle bunu _ihtiyatla karşılamam.ız gerekmektedir. Kepecioğlu'nun verdiği isimler arasmda İlyas Bey'in oğlu Sinan Bey'in oğullarmdan YahŞi Beyin (934) tarihli mezan da vardır. Burada Bağşi adının Yahşi (Yağşi) şek
linde okunmuş olabileceği ihtimalini de gözönünde bulundurmak ger ekebilir.
ikincisi :
Oyas ibni Sinan Bey Şehri Muharrem sene erbaa Selasin ve tis'e rnie (934) 1527
üçüncüsü :
Abdullah ibni Sinan Bey Şehri Muharrem sene erbaa Selasin ve tis'e mie (934) 1527
dördüncüsü :
Safiye hint Sinan Bey Sene Şehri Muharrem er~aa ve Selasin tis'e mie (934) 1527
! _aynı mezara a~t olmasım düşündüğümüz tek yüzü yazılı diğer taşda
sadece: fi Ramazan
.Ağaç köküne biti~ik süslü mezar taşıp.ın iki yüzünde;.
Tarih muharrem sene · erbaa ve selasin ve tis'e mie (934) 1527 ila kabrü hüma Enver ( ?) bin Hamza Bek
36
yazılıdır. Enver adının okunuşu şüphelidir. Bu sonuncusunun Sinan Bey'in aynı tarihte ölen evlatlarmdan biri olup olmachğını bilemiyoruz. Aynı hazire taşlarmdan bir diğerinde;
na. rahmet Allahı teala Merhum Mahmud bin Mehmed
. Tarih fi şehri receb qene 1060 (1650)
iki parça halinde kırık ve süslü bir diğerinde;
el merhum Mahmud Halebi bin Mehmed Bey el meft ne sekera ila el eıi:ıre kırbill ecel
sadece alt kısmı kalmış diğer bir kırık parçada;
bin Fatıma
alt kısmı kalmış kırık bir taşda küçük kartuş içiilde;
Baba yi
yazılan okunabilmektedir. Görüldüğü gibi 1934 de Kamil Kepecioğlu'nun mezar taşlan hakkında verdiği bilgilere bug1inkü durumda bazı ekler yapılabilmekle beraber ne nyas Bey'in mezar taşına rastlanabilmektedir, ne de Oğlu Sinan Bey ile torunu Hace Hatun'un mezarına. Bu taşlarm daha 1958 lerde oraya buraya dağılmış olduğu anlatılmaktadır8• ·
Yine Kepecioğlu'nun makalesinde sözü edilen Topkapı Sarayı arşivinde~ 902 Zilkade tarihli Vakfiye, bugün TSM A/ D. 7092 sayıda saklıdır. Prof. Dr. Oktay Aslanapa'nın okuduğu bu Vak:fiye'de;
Merhum Bahşayiş Ağa oğlu Merhum nyas Bey'in hali hayatmda yaptırmış olduğu Yar~ar'm Gölcük (nyas Bey köyünün eski
8 Bkiız. Ayverdi, aynı yerler.
37
adı) karyesindeki Mescid ve Zaviye için vakıfları sayılmaktadır9•
902 (1496/7) tarihli bu Vakfiyede sık sık «mesciden ve zaviyeten» terimleri geçmekte, şahitler sıralanmaktadır. Bir yerde de «İmaret ile 1\-lescid ve Zaviye'nin masraflan çıktıktan sonra evlatdan evlada .... » şeklinde yapılarm tek tek belirtildiği gör ülmektedir.
İlyas Bey'in kişiliği hakkında bu kayıtlar~an başka bilgi bulmak maalesef ha.Ia mümkün olmamıştır. Başbakanlık arşivindeiri Kepecioğlu tasnifinde A vlonya Sancağı Tahrir defterinin İkinci Murad zamanında Bahşayiş oğlu İlyas Bey tarafından yazılmış olduğu bilindiğine göre, kendisi II. Murad devrinin ileri gelenlerinden olmalıdır10. Bursa Kadı sicillerinde de onun Sinan ve Mehmed Çelebi adında iki oğluna rastlanıldığı kaydedilir11• Yine Başbakanlık arşivi
(Vılk) Sırhistan vilayeti Tapu Defter inde, Kepecioğlu, Terkos nahiyesinin Vılk Vilayeti Mir alemi İlyas .bey veledi Bahşayiş ağa hassı olduğunu kaydeder12. Aynı arşivdeki diğer bir vesikada da Padişah m temlik ettiği Odancık (avadancık) köyünü İlyas Bey'in Gölcük (İlyas Bey Köyü) köyündeki hayratına vakfettiği kayıtlıdır13•
Üstad Ekrem Hakkı Ayverdi, 1961 tarihli Fatih Devri Mimarisi Zeyl'inde caminin basit. bir krokisiyle birlikte, Kepecioğlu'nun verdiği bilgileri nakletmekte, aynca «köy muhtarlığıyla yaptığı yazış-
9 Vakflye TSMA/D. 7092, Tevfik Nevzat Çağdaş'ın özetiyle. Vakfiye 902 (1496/7) tarlhli olup n. Bayezit (1481-1512) devrine aittir. Başlığı «Bursa Yenişehrinde Avrathisar (Yarhisar) Kazasında Gölcük (İlyas Bey Köyünün eski adı) Karyesinde Merhum İlyas Bey Vakfiyesidir» şeklindedir. Buradan da İlyas Bey'in mezarının bu köyde olduğu açıkca anlaşılmaktadır. Vakfiyenln tamamını aslından okuyan Prof. Dr. Oktay Aslanapa'ya ve Vakfiyeyi bulan tl'ıkü Altmdağ'a teşekkür ederim.
10 Bknz. Kepecioğlu, a.g.m., s. 408. ll Bursa Mahkeme Sicllleri defter ll, s. 35 ve 330, Kepecloğlu; B. KS.
Vakfiye Sicili, 8. s., Ayverdi'den. 12 Kepecioğlu., a.g.m., s. 408; Burada İlyas Bey Mir Alem (sancaktar)
olarak görülmektedir. Ayverdi, bu yapı ile ilgili olmamakla birlikte, Osmanlı
Mimarisi·ııiıı Ilk Devri ... I, 19S6, s. 201'de Yarhisar Orhan Gazi Camii bölümünde İlyas Bey Köyü !çin «Bu köyde Fatih'in kapıcı başlarından İlyas Bey'in cami'i ve hamarnı var» demektedir. Bu ünvanı yapı ile ilgili bölümlerde ise kullanmamaktadır. Ka~ağıru bulamadık. Aslında, gerek köy ve yapı, gerekse İlyas Bey ile ilgili olarak ilk akla gelen başvuru kaynaklarını taradığı.mız halde bur_adakinden başka bilgi bulmak şimdilik mümkün olmadı.
· 13 Kepecioğlu, a.g.m., s. 408; Başbakanlık Arşiv!, Vakıflar 26574, 6 Zilhicce 1139 tarihli belge.
malardan aldığı bilgileri» vermektedir. Sayın Ayverdi caminin kita~ besiyle, hyas Bey'in mezarta§ındaki 30 yıllık farkı çözernediğini be~ lirterek, bunun tarihteki ufak bir yanlış okumadan ileri gelebileceği ihtimali üzerinde de durmakta, veya kitabelerin sonradan konulmuş olabileceğini dii§ünmekte fakat, ·kitabelerin ikisi de ortada bul~a~ dığına göre· çözümü gereken bir sorun olarak bırakmaktadır ki, bu~ gün de kendisine katılmamak mümkün değildir. Sayın Ayverdi, ayhl bilgileri daha düzgün bir kroki ile birlikte Corpus'unun ,m. cildinde 289~29~ sayfalarda tekrarlamaktadır14• Burada .Köy muhtan ile di~ ğer köylülerin naklettikleri de yer almaktadır. Bana da anlatıldığı gibi, eskiler, çevrede bugün mevcut olmayan ve Bayramlarda helva pişirilip dağıtılan küçük bir imaretten sözetinektedirler. Yine bura~ da bulunan bir 'mekteb'in 1908 Me§rutiyetinden sonra Şemsi Hürri~ yet adını aldığını ve buradan · p~k ·çok köy öğretmeni yetişti~ naklederler: Hatta ki ta benin okunU§unu Hasan Ali (Yücel) den alan Mehmed Emin Ertan da buradan yeti§mi§tir (Bilecik'de, 1979 da
· 80 ya§ını aşkın olarak ya§ıyordu). Köy ve cami Yunan işgali sırasında yanmış, kitabe de bu sırada dii§mii§, sonradan okunduktan ilerki bir tarihte (1934~1958 arası) kaybolmuştur. Yine bu anlatı~ lanlar arasında caminin bir bölümünün diğerinden büyük olduğu, yani iki bölümlü olduğu da vardır. Ayverdi bir bölüm~ün misafir~ hane olabil~ceğini haklı olarak dii§ünmüştw. Yangından sonra ise tek bölüm halinde yenilel').diği anlatılmaktadır.
Kesin belgelere dayandırılamayan fakat, geleneklerine bağlı, üç büyük aileden meydana gelen köyün tarihe pek dܧkün yaşhları ta~ rafından anlatılan bu kısa geçmi§e ve ar§iv kayıtları ile eskiden mev~ cut olan yayınlanriuş kitabelere dayanarak, bu yapının ,ortaya çıkan ocak izlerine de güvenerek, cami işlevi yanında Zaviye işlevlıii de içeren değişik bir örnek olduğunu söylemek cesaretini göstereceğiz. Onarım sırasında belki bazı sondajlar yapılabilseydi, bir restitüsyori plam da vermek mümkün olacaktı. Ancak, biz en azınd.an, milirabın iki yanındaki ilk pencerelerden sonraki duvarlardan, kuzeye doğru iki duvar parçası ile dikdörtgen mekanıri üçe ayrıldığını dii§ünmek eğilimindeyiz. Örtüde kubbe ve tonozlar düşünerek daha cesur varsayımlan ileri sürmek §imdilik mümkün değildir. Bu koriuda çe§itli araştırmalar yayınlarm§ ôlan ve ilk defa zaviyeli .camiler kon].lSiına bundan 20 yıl evvel I. Milletlerarası Türk Sanatlan kongresindeki (Ankara 1959) tebliğiyle dikkatleri çekmi§ ·olan sayın Prof. Dı:.
14 · Bknz. yukarıda not 5 ve 12.
39.
Semavi Eyice herhalde bu yapıyı devam ettiğini bildi~ bu. kon"\ldaki çalışmalarmda gereği gibi değerlendirecektir15 • Burada yapı tipi olarak değil, yapı ,işlevi ol~rak · bu binanın zaviyeli bir cami olduğunu vurgulamaırti yarar vardır. Ni~ekim güneydoğuda yaptığımız araştırmalar sıra'sında da pek çok mescidin ve özellikle üç bölümlü olanlarm vakıf kayıtlarmda «zaviyeten ve mesciden» kayıtlarına rastlamıştık16• Ama, burada onlarla bir bağlantı .Jiurmak imkaıiımız yoktur. Böyle bir ·örnek, ihtiyatla karşılanması kaydıyla, çok. değişmiş olan üsküdar'daki Kara Davut Paşa (911) 1505/6 camisidir11.
1333 tarihli ve ihtiyatla karşilamamız gereken mezar taşını bir yana bırakırsak, bu yapının XV. yy. ortalarına, başka bir ihtimalle ikinci yarısına ait olduğunu. söylemek mümkündür. nk şekline ait tahminler yürütmek sondajlara ve kesin verilere bağlı ~lmakla beraber, cami işlevini yüklenen mihraplı bölümüne ek olarak ocakb zaviye bölümlerine de sahip olduğu açıkca görülmektedir.
1979 Eylül,..
• ... t ; ı · ..
15 Bu konuda Semavi Eyice, «!lk Osmanlı Devrinin Dini-!çti.mai bir Müessesesi Zaviyeler ve Zaviyeli Camiler», J.tJ. Iktisat Fakiiltesi Mecmuası, O. 23, no. 1-2, Ekim 1962 - Şubat 1963, !st. '1Ş63, s. 3-80; ~- 3, 4, llzellikle s. 4-5. Ayrıca bu konuda: ileri tarihteki makaleleri için; Ayla Ödekan, Tfirkiye'de 50 yılda yayınlanmış .A.rkeoloji Sanat Tarihi ve Mimarlık Tarihi ile ilgili yayınlar [Jibliyografyası, 1923/1973, !st. 1974, yazar dizini,· !st . . 1975; Oktay Aslanapa, «Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Blllümünün Kuruluşunun 30. Yıldön~Ü», Sanat Tarihi Yıllığı ·VI, s. 10-15, İst. 1976.
16 Bknz. Nejat Gllyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağ-ı, İst. 1969; Ara Altı,ın, Mardin'de Tiirk Devri Mimarisi, !st. 1971.
17 Bknz. S. Eyice, !lk qsmanlı Devrinin ... s. 46, plan 49. · * Bu araştırma ~smen, VI. tnuslararası Türk Sanatları Kongresine
(Münih), 5 Eylül 1979 oturumunda tebliğ olarak da sunulmuştur.
40
Resiı:ıi. ı. Hamam, 1979.-
Resim .2. Hamam!da buhar çıkışı.
Resim 3-4. Hamam'da devşirme
l..-urnalar.
Resim 5. Yazıt.
41
Resim 6. Cami, Kuzey-batıdan, 1979.
Resim · 7. Cami, güney-batıdaıi, 1979.
42
C\ 'D
·"' -~ c .. 'ro ·e '" u
<:0 E ·;;; ., ~
··:
l~ o "" ~ c ::: eo
.§
~
·c;; ., -a ., ... ·C· ·aı
i. ... u o
·~ ., c:=;
43
Resiaı'''11.- Mihrap; 1969.
ı.
~ ..
..
Resim 12, Doğu duvarı, 1969.
44
Resim 13. Kuıey:batı, 1969.
Resim ·ı4. Kuzey-doğu, 1969.
Resim 15. Kuzey-batı, üst ve tavan, 1969.
Resim 16. Kuzey, 1979.
46
-~ ···
' :'" ': •
• J
Resim 17. Mihrap duvan, 1979. 1 •
. ..
. · ·- . -
~~--"":_-~--~-..:... ... ..:.. .... .: _____ .. ~_:.,__ _______ . ~ Resim 18. Minber, 1979.
47
Resim 19. Minber ve ocak izi, 1979.
Resim 20. Minber'den aynntı.
48
'i·
.. ... ~ . . ;~t:-
Resim 21. Minber ve ocak izi, 1979.
Resim 22. Mezar ta5lanndan
49
Resim 23. Mezar taşlarından.
/ -r.....r--" 7/./LJ ~
/ ' 1 \ 1
· ~ 1 ı ı
\ 1 \ 1-- \ ll
~1'- !/ ..........
1-- ../ 't- - - -. ı ı r 1 r ~ ~ -~/ - ...
ı (] ' r- "( 1 ~
~ ı.-- ı 1
/"-"' . \
' ' ' / --
Çiıim 1. Hamamın krokisi, 1969.
Sanat Tarihi Yııltğl- F. : 4
50
o o o o o o o o
-=-=-lı).
Çiziın 3. Cami planında restitUsyon denemesi 1. . .
o o o o o o b o
-=-=-~oj.
Çiziın 4. Cami planında restitUsyon denemesi 2.
52
~ f -~
- -/ 1 1 ~
1
ı () (~~ o
\ c~ .:..; 1'1 --.;;ı::ı_ c; - ı- 1 = \ / _ _ - -~~ - - \ ı
\ ı
~\ '-
,. ~
t'l C' - ('f -....
Çizim 5. Eski tavan çizimi.