06b3338001acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5340/5987.pdf3-toplam 30 adet bilateral lensektomi...
TRANSCRIPT
EK-11
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU
TAVŞANLARDA KAPSÜLER TANSİYON RİNG (KTR) VE/VEYA İNTRAOKULER LENS
(IOL)’İN POSTERİOR KAPSÜLER OPASİFİKASYONA OLAN ETKİSİNİN
OFTALMOSKOPİK VE HİSTOPATOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
Proje Yürütücüsü
RIFKI HAZIROĞLU
Yardımcı Araştırıcılar
FATİH KAREL İREM GÜL SANCAK
NİLÜFER YALÇINDAĞ MEHMET ERAY ALÇIĞIR
OYTUN OKAN ŞENEL BÜLENT FAHRİ İNCE
PROJE NUMARASI: 06B3338001
BAŞLAMA TARİHİ: 03.05.2006
BİTİŞ TARİHİ: 03.05.2009 (1 yıl ek süre alındı) RAPOR TARİHİ: 01.09.2009
Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri
Ankara - " 2009"
1
I. ÖZET
Tavşanlarda kapsüler tansiyon ring (KTR)’in ve/veya intraokuler lens (IOL)’in posterior
kapsüler opasifikasyona olan etkisinin oftalmoskopik ve histopatolojik olarak değerlendirilmesi
Tavşanlarda intraokuler lens (İOL) ve / veya kapsüler tansiyon halkalarının, posterior kapsüler
opasifikasyon (PKO) oluşumuna olan etkisinin oftalmoskopik ve histopatolojik parametreler ile
araştırılması amaçlandı.
Bu amaçla toplam 30 adet sağlıklı ergin Yeni Zelanda tavşanı kullanıldı. Tüm olguların her iki
gözünde ekstrakapsüler fakofragmentasyon tekniği ile lensektomi gerçekleştirildi. On denekten oluşan
1., 2. ve 3. gruptaki deneklerin sadece tek gözlerinde ise sırasıyla; İOL (intraokuler lens), kapsüler
tansiyon halkası (KTH) ve İOL + KTH uygulamaları yapıldı. Postoperatif 6 aylık gözlem boyunca
oftalmoskopik bulgular ve sürenin sonunda ise etik koşullar altında ötenazi edilen olguların
histopatolojik değerlendirmeleri yapıldı.
Sonuç olarak köpek ve diğer canlılarda ekstrakapsüler fakofragmentasyon ve aspirasyon cerrahisi
sonrası gelişen PKO’nun engellenmesinde KTH ve /veya İOL lerin uzun dönem etkisi araştırıldı ve
KTR\IOL birlikte kullanıldığı gruplarda PKO’nun engellendiği ve bu yöntemin daha başarılı olduğu
tespit edildi.
Anahtar kelimeler: Katarakt, fakofragmentasyon aspirasyon cerrahisi, posterior kapsüler
opasifikasyon (PKO), intraokuler lens (İOL), kapsüler tansiyon halkası (KTH), köpek, tavşan.
2
Investigation of effects of IOL and/or capsullar tension ring on posterior capsullar opasification
development in rabbits under ophtalmoscopic and histopathologic observations
Effects of intraocular lens (IOL) and\or capsullar tension ring usage in prevention of posterior
capsullar opasification formation in rabbits were studied with ophthalmascopic and histopathologic
parameters.
30 healthy New Zealand rabbits were used. In 60 eyes lensectomy is made by ekstracapsullar
phacofragmenation tecnique. 30 rabbits were divided into 3 groups. In first group (n=10) IOL
(intraocular lens) was placed in right eye, in second group (n=10) capsullar tension ring (CTR) was
placed in the right eye and in third group (n=10) IOL+CTR is placed in the right eye. In 6 months
period ophthalmascopic and et the end of the 6 months histopathologic examinations were made.
In conclusion long term effects of CTR and\or IOL in prevention of PCO due to the
ekstracapsüllar phacofragmentation and aspiration surgery was studied and CTR\IOL group was found
to be succesfull in prevention of PCO formation.
Key words: Cataract, phacofragmentation aspiration surgery, posterior capsullar opasification
(PCO), intraocular lens (IOL), capsullar tension ring (CTR), dog, rabbit
3
II. AMAÇ VE KAPSAM
Genel bir tanımlama olarak köpeklerde ve diğer hayvanlarda lensin veya kapsülünün opasite
kazanması ile görüşün değişik derecelerde veya tamamen kaybına neden olan katarakt; konjenital,
juvenil, senil, toksik, travmatik, herediter vaya diyabetik karakterde olabilir. İnsipient, immatür, matür
ve hipermatür dönemlere ayrılan kataraktın tek sağaltımı operasyonla lensin uzaklaştırılmasıdır.
Görüşün restorasyonu amacı ile matür dönemde uygulanan Ekstrakapsüler Lens Ekstraksiyon (EKKE)
tekniğinin başarı oranını düşüren komplikasyonlarına literatür taramalarda sıkça rastlanılmaktadır.
EKKE; korneal yara iyileşmesinde gecikme ile paralel olarak dikiş materyallerinin açılması, iris
prolapsusu, vitreus kaybı, ulkus kornea, hifema, hipopiyon, retinal dekolman, lens kaynaklı üveitis ve
korneal opasite gibi mayor komplikasyonlarından dolayı köpek katarakt cerrahisinin intra ve
postoperatif başarı oranının düşüklüğünden (%40-80) sorumludur. İnsan hekimliğinde başarı ile
uygulanan ve veteriner hekimlikte de yurt dışında pek çok merkezde yaklaşık 20 yıldır, kendi
ülkemizde ise 3 yıldır kullanılan, zaman ve ekonomik kayıpları asgari düzeye indirerek başarı oranını
%99 lara taşıyan Fakofragmentasyon ve Aspirasyon Tekniği’ne ve cihazına oftalmolojide
teknolojinin önemli bir aşaması olarak bakılmaktadır. Halk arasında laser cerrahisi olarak yanlış bilinen
aslında ultrasound sistemi ile çalışan bu tekniğin başarısının; korneal ensizyonun ortadan kaldırılması,
3 mm lik punksiyonla ön kamaraya girilerek kapsüloreksisin gerçekleştirilmesi, lens korteksi ve
nükleusunun ultrasonik prob aracılığı ile fragmente ve yine aynı uçla aspire edilmesi, bu işlemler
sırasında bulbusun hacmini koruması dolayısı ile korneal endotelin yıkıma uğramaması ve korneal dikiş
gerekliliğinin olmaması ile ilgili olduğu bilinmektedir.
Katarakt cerrahisinin postoperatif komplikasyonları, hem beşeri hem de veteriner oftalmolojide
fakofragmentasyon ve aspirasyon tekniği ile azaltılmasına rağmen, halen insan ve hayvanlarda
(özellikle köpeklerde) postoperatif gelişen posterior kapsüler opasifikasyon (PKO) önemli bir
4
komplikasyon olarak yerini korumaktadır. PKO’ya, katarakt operasyonundan sonra rezidüel ön kapsül
altındaki epitel hücrelerinin arka kapsüle göçüşü neden olmaktadır. Bunun sonucunda arka kapsülün
saydamlığını kaybetmesi ve olgularda görüşün kısmen veya tamamen ortadan kalkması söz konusudur.
Sekonder katarakt olarak da adlandırılan PKO’nun ikincil bir operasyonla temizlenmesi de, özellikle
köpeklerde posterior kapsülün insanlara göre daha az elastik yapısından ve vitreus prolapsusundan
dolayı mümkün olmamaktadır. PKO nun görülme oranı, beşeri oftalmolojide %50, köpeklerde ise %25
olarak bildirilmekte olup köpeklerde bu oranın düşüklüğü görüş kayıplarını insanlar gibi objektif olarak
belirtemediklerinden kaynaklanmaktadır.
PKO’nun engellenmesinde; hücre göçünü engelleyen sitotoksik ajanlarla yapılan başarısız
çalışmaların yanında afakik gözlere yerleştirilen intraokuler lens (İOL) lerin büyük bir oranda hücre
göçünü mekanik olarak engellediği bildirilmektedir. Bunun yanında asıl fonksiyonu afakik gözlerde
İOL leri göz içinde sabitleyip kapsüler kesenin stabilizasyonunu sağlayan (lens luksasyonlarında ve
zonular hasarlarda kullanılan) kapsüler tansiyon halkaları (KTH)’nın da bu amaçla kullanıldığından ve
PKO nun engellenmesinde başarılı olabileceğinden sınırlı birkaç çalışmada söz edilmektedir.
Veteriner hekimlik alanında göz hastalıklarının sayı ve çeşitliliğinin artması ile birlikte tüm dünyada
veteriner oftalmoloji ayrı bir bilim dalı olarak yerini almaya başlamıştır. Yurdun değişik bölgelerinden
gelen göz hastalıklarının tedavi ve operasyonları bölümümüzde yapılmakta olup göz hastalarının 1/3 ini
de katarakt olguları oluşturmaktadır. Ortalama 10 yıl öncesinde pet hayvancılığının artmasıyla,
günümüzde geriatrik dolayısı ile senil katarakt olgularının ortaya çıkmasına ve tedavi taleplerinin
artmasına neden olmuştur.
Bölümümüzde iki yıl öncesine kadar düşük başarı oranına rağmen EKKE tekniği ile operasyonlar
gerçekleştirilmiş ve bu dönemde arzu edilen başarı sağlanamadığı gibi ekonomik kayıplara da neden
5
olunmuştur. Disposbl materyal kullanımının gerekli olduğu EKKE de bıçak ve dikiş materyallerinin
yüksek maliyetine, zaman kaybına, postoperatif uzun dönem bakım zorluğuna (bazen hastanın
sedasyonuna) ve 1 saat süren operasyon süresine karşın; fakoemülsifikasyon tekniğinde 5-10 dakika
arasında değişen operasyon süresi, disposible materyallerin kullanım azlığı, postoperatif özen
gereksizliği, hasta sahibine maliyetinin düşük olması, lens materyalinin ultrasonik prob ile 3 mm lik
kesiden temizlenmesi tekniğin avantajları olarak bilinmektedir ve bu özellikler tekniği bilimsel,
ekonomik ve etik olarak tartışmasız üstün kılmaktadır.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı’nda fakofragmentasyon ve aspirasyon
cihazı ile katarakt olguları yüksek başarı oranı ile tedavi edilmiş, operasyon ekibi cihaz konusunda
tecrübe sahibi olmuş ve fakültenin döner sermayesine katkı sağlanmıştır. Veteriner alanda
yurdumuzda gerçekleştirilen ilk FAKO cerrahisi sonuçları, ‘Köpeklerde Kataraktın Sağaltımında
Fakofragmentasyon ve Aspirasyon Cerrahisi Sonuçları’ adı altında Turkish Journal of Veterinary
and Animal Sciences’da yayınlanmıştır.
FAKO cihazı ile;
* Hem EKKE, hem de fakofragmentasyon ve aspirasyon tekniği ile yapılan katarakt operasyonları
sonrası önemli bir komplikasyon olan posterior kapsüler opasifikasyonun önlenmesinde, henüz
çalışılmamış bir konu olan intraokuler lenslerin ve / veya kapsülar tansiyon halkalarının etkinliği
araştırılarak literatüre katkı sağlanmıştır.
* IOL ve kapsüler tansiyon halkalarının birlikte kullanımı ile tek başlarına kullanımlarının PKO
üzerindeki etkisi ilk kez araştırılmıştır.
* Hem veteriner hem de beşeri oftalmolojide önemli bir komplikasyon olan sekonder katarakt (posterior
6
kapsüler opasifikasyon) ın engellenmesi ile, ikincil operasyondan doğacak ekonomik ve manevi
kayıpların önlenmesi amaçlanmıştır.
* Bu çalışmanın veteriner oftalmoloji yanında beşeri oftalmolojiye de önemli katkı sağlayacağı bir
gerçektir.
* At katarakt cerrahisinde aşama kaydedilecektir.
* Çalışma sonunda İOL lerin, (PKO’u engellemesi yanında) rutin kullanıma girmesi ile hayvanlarda
daha normal bir görüş sağlanması amaçlanmaktadır.
* Aynı zamanda beşeri oftalmolojide esas kullanım amaçları lens lukzasyonlu olgularda kapsüler
kesenin stabilizasyonunu artırmak olan KTH’ların, veteriner oftalmolojide de bu amaçlı kullanımı
tecrübe edilmiştir.
III. MATERYAL VE YÖNTEM
Çalışma yöntemimiz;
*Deneklerin pre ve postoperatif dönemde uygulanan parenteral ve topikal ilaç uygulamalarıyla direkt
oftalmoskopi ile ön segment bulguları,
*Anestezi protokolü ve tüm deneklerde fakofragmentasyon ve aspirasyon cerrahisi ile gerçekleştirilecek
olan lensektomi tekniği,
*Lensektomileri takiben intraoküler lens (İOL) ve/veya kapsüler tansiyon halka (KTH) larının
uygulama protokolü,
*Makroskobik incelemelerde ekstirpe edilen gözler makroskobi kabininde değerlendirilmiş olup
histopatolojik incelemeler için gözlerden alınan örnekler %10’luk tamponlu formalin solüsyonunda
7
(pH7.4) tespit edildi ve vakumlu doku takip cihazında alkol-ksilol serilerinden geçirilerek parafinde
bloklandı. Doku bloklarından rodajlı lamlara alınan 5 µ kalınlığındaki kesitler, ksilol ve dereceli alkol
serilerinde deparafinize ve dehidre edilerek hematoksilen-eozinle (H&E) boyandı. Bulgular ışık
mikroskobunda (Olympus BX51, Olympus DP71) değerlendirildi ve görüntülendi.
*İstatistiksel analiz bölümleri altında irdelenmiştir.
1-Çalışmada, gelişimini tamamlamış sağlıklı toplam 30 adet Yeni Zelanda tavşanı kullanıldı.
Preoperatif 1. gün ile postoperatif 15. gün uygulanan topikal oftalmik solusyonlar:
Parasempatolitik ve sempatomimetik midriatik ajanlar (atropin/ fenilefrin),
maksimum midriasis amacı ile,
Nonsteroidal antienflamatuar ajanlar (flunixin meglumine , diklofenak sodyum)
ile glikokortikosteroit antienflamatuar ajanlar (dekzametazon ,prednizalon) preoperatif ve
postoperatif dönemde olası üveitis, şineşiler ve fakolitik glakomun kontrolü amacı ile,
Geniş spektrumlu antibiotikler (ciloxan, spirogud) panoftalmitis ve
keratokonjunktivitislerin kontrolü amacı ile kullanıldı.
Tüm deneklerin peri ve postoperatif dönemde rutin direkt oftalmoskopik bulguları haftalık periotlar
ile değerlendirildi.
2-Anestezi premedikasyonu Xylazine HCl (5 mg/kg, i.m.), indüksiyon Ketamine HCl (35 mg/kg,
i.m.) ve anestezinin devamılılığı ise Isoflurane ile sağlandı, topikal anestezikli damlanın damlatılmasını
takiben lateral kantatomi yapılarak blefarosta (göz spekulumu) ve fikzasyon forsepsleri ile (kornea
operasyon mikroskopuna paralel olacak şekilde) bulbus okuli fikzasyonu gerçekleştirildi. Heparin (0,5
ml) ve adrenalin (1 ml) içeren laktatlı ringer solusyonu (1000 ml) irrigasyon aspirasyon solüsyonu
olarak kullanıldı. Korneal bıçak ile 3 ml lik korneal ensizyonu takiben anterior kamera viskoelastik
8
materyal ile (metilsellüloz) oluşturuldu. Anterior kapsülotomi için, kistotom kullanıldı ve utrata forsepsi
ile kapsülün alınması gerçekleştirildi. Tüm olgularda üniformiteyi sağlamak için ekstrakapsüler
fakofragmentasyon tekniği (kapsülün uzaklaştırılmasını takiben yapılan lens nükleusu ve korteksinin
fakofragmentasyon ve aspirasyonu) kullanıldı. Lens nukleusu ve korteksinde oluk açma (sculpting) için
FAKO 1 modu, parçalanan fragmentleri tekrar fragmente ederek yüksek aspirasyon gücü ile ön
kamaradan uzaklaştırmak için de FAKO 2 modu tercih edildi. Cihazın irrigasyon ve aspirasyon modu
ise yumuşak ve rezidüel lens materyallerinden göz içini temizlemek için kullanıldı. Olası minimal
kanamalar yine diatermi modunun su altı koterizasyonu ile önlendi. Çalışma süresince sağlanan
üniformite; Operasyonları bir tavşanın her iki gözünü de aynı araştırıcının aynı seansta opere etmesi ile
ve majör perioperatif komplikasyonlar ile karşılaşıldığında (posterior kapsüler ruptur, majör uveal
hemoraji gibi) yeni bir denek kullanılması ile sağlandı. Lensektomileri takiben gerçekleştirilecek IOL
ve KTH’lerin uygulama protokolu aşağıda belirtilmiştir.
3-Toplam 30 adet bilateral lensektomi (ekstrakapsüler fakofragmentasyon aspirasyon) yapılan
olgular 10 arlık 3 gruptan oluştu.
1.Grup (n=10): Aynı deneğin rastgele seçilen bir gözünde sadece lensektomi
Diğer gözünde ise lensektomi+kapsüler kılıf içine İOL
2. Grup (n=10): Aynı deneğin rastgele seçilen bir gözünde sadece lensektomi
Diğer gözünde ise lensektomi+kapsüler kılıf içine İOL+KTH
3. Grup (n=10): Aynı deneğin rastgele seçilen bir gözünde sadece lensektomi
Diğer gözünde ise lensektomi+ KTH uygulaması yapılarak tüm olgularda 3mm lik korneal kesi 8-
10/0 travmatik uçlu dikiş materyali ile 2 basit ayrı dikişle kapatıldı. Deneklere kantatominin
kapatılmasını takiben self travmayı önleyici onbeş gün süre ile koruyucu yakalık takıldı ve tüm olgular
minimum 6 ay gözetim altında tutuldu.
9
Posterior kapsüller opasifikasyonun değerlendirilmesi: Postoperatif dönemde PKO’ nun şiddeti 1.
gün, 1. hafta, 3. ay ve 6. ayda derecelendirme sistemine göre uygulandı (Tablo1).
Tablo1. Posterior kapsüller opasifikasyonun derecelendirilimesi
Derece Posterior kapsullar opasifikasyon
0 Saydam
1 Opasifikasyon minimum, retina rahatlıkla gözleniyor
2 Orta derecede opasifikasyon, retina bulutlu
3 Şiddetli opasifikasyon, retina büyük bir kısmı gözlenemiyor
4 Çok şiddetli opasifikasyon, retina gözlenemiyor
4- Etik kurallar altında ötenazi edilen olguların 6.ayın sonunda histopatolojik değerlendirmeleri
gerçekleştirildi. Doku örnekleri %10’luk tamponlu formalin solusyonunda tespit edildi, rutin doku
takibine alınarak parafinde bloklandı. Bloklardan 5 μ kalınlığında alınan kesitler deparafinize ve
dehidre edilerek hematoksilen-eozin boya yöntemine göre boyandı. Sonuçlar ışık mikroskobunda
değerlendirildi.
5-İOL, KTH ve İOL+KTH uygulamalarının posterior kapsüler opasifikasyona olan etkisinin
istatistiksel olarak değerlendirildi.
IV. ANALİZ VE BULGULAR
Posterior kapsüller opasifikasyonun direkt oftalmaskopi ile değerlendirilmesi:
Operasyondan 1 hafta sonra kontrol grubu olarak bırakılan gözlerde diğer grup gözlere oranla
kapsüller opasifikasyonun daha fazla oluştuğu izlendi. Operasyondan sonraki birinci ve 3. ayda
kontrol grubunda tüm gruplara göre daha şiddetli kapsüller opasifikasyona rastlanıldı.
10
Operasyondan sonraki 6. ayda intraoküler lens ve kapsüller tansiyon halkasının birlikte kullanıldığı
gözlerde kapsüller opasifikasyonun kontrol grubu ve diğer deney grubu gözlere oranla daha az
geliştiği izlendi.
Doku örneklerinin patolojik incelemeleri:
Altıncı ayda ekstirpe edilen her bir gruptaki deneklerin gözlerine daha iyi bir fikzasyon için
intraokuler olarak %10’luk tamponlu formaldehid enjekte edilerek yine bu fikzatifin içinde
bulunduğu doku saklama kaplarına konularak tespit edildi. Ardından göz küreleri kranio-kaudal
yönde kesilip iki eş parçaya ayrıldı. Her bir gözden alınan eş parçalardan biri rutin doku takibine
alındı ve parafinde bloklandı. Bloklardan 5 μ kalınlığında alınan seri kesitler deparafinize ve dehidre
edilip hematoksilen-eozin boya yöntemine göre boyandı. Uygun yapıştırıcıyla kapatılan preparatlar
ışık mikroskobunda posterior kapsüller opasifikasyon ve diğer histopatolojik bulgular yönünden
değerlendirildi. Elde edilen makroskobik ve histopatolojik bulgular ile görüntüler karşılaştırıldı ve
sonuçlar yorumlandı.
V. SONUÇ VE ÖNERİLER
Posterior kapsüller opasifikasyonun direkt oftalmaskopi ile değerlendirilmesi:
Operasyondan 1 hafta sonra kontrol grubu olarak izlenen gözlerde KTR, İOL ve KTR/İOL
grup gözlere oranla daha fazla kapsüller opasifikasyona rastlanılmıştır. Operasyondan 1 ay sonra
kontrol grubu olarak izlenen gözlerde KTR, İOL ve KTR/İOL grup gözlere oranla daha yoğun
kapsüller opasifikasyona rastlanılmıştır. Operasyondan 3 ay ve 6 ay sonra KTR/İOL grubunda diğer
gruplara oranla kapsüller opasifikasyonun daha az olduğu izlenmiştir.
Doku örneklerinin patolojik incelemeleri:
Ekstirpe edilen gözlerde lensler önce makroskobik ardından postkapsüller opasifikasyonun
derecesi başta olmak üzere diğer histopatolojik bulgular için ışık mikroskobik olarak incelendi.
Makroskobik Bulgular: IOL uygulanan 12 Sağ’da lensin posteriorunda kanama alanlarıyla
11
karşılaşıldı. Diğer gözlere ait lenslerde herhangi bir makroskobik bulgu dikkati çekmedi.
Histopatolojik Bulgular: 12 Sağ, 23 Sağ, 25 Sağ, 31 Sağ, 32 Sağ, 12 Sol, 22 Sol, 25 Sol , 32
Sol, 34 Sol’a ait materyallerde hidropik-vakuoler dejenerasyondan başlayıp nekroza varan değişiklikler
gözlendi (Resim 1-4). Posterior lens kapsülünü döşeyen epitel hücrelerinin (Lens Epitelial Cell-LEC)’in
sitoplazmalarında tek veya çok sayıda, değişik genişliklerde, kenarları düzgün olmayan vakuoler
dejenerasyona ait boya almamış boşluklarla karşılaşıldı. Bazı hücrelerde ise çekirdek mat bir
görüntüdeydi ve kromatinden yoksundu. Bu dejenere LEC’lerin aralarında bazı hücrelerin çekirdekleri
bir kenara itilmiş, piknotik olup sitoplazmalarında pembe homojen olan nekrotik hücrelere rastlandı
(Resim 5).
Lens kapsülünün periferinden başlayan yoğun bağ doku proliferasyonuna rastlandı. KTH veya
IOL uygulanmayan 25 Sağ, 31 Sağ’a ait materyallerde belirgin olmak üzere lens kapsülünün hemen
altında fibrosit ve fibroblastların tek ya da çok sayıda ilerlediği fark edildi (Resim 6-8). KTH uygulanan
22 Sol, 25 Sol’a ait materyallerde belirgin olmak üzere mekik şekilli fibroblastların
uygulanmayanlardakine benzer şekilde prolifere olduğu izlendi (Resim 9). Ancak 34 Sağ’da
diğerlerinden farklı olarak subkapsüler bölgede prolifere bağ doku hücreleri yanında bir sahada tek
sıralı LEC’lerin ilerlemesini azalttığı fark edildi (Resim 10).
32 Sağ ile 12 Sol’a ait materyallerde lens kapsülünün iç yüzünde, LEC’lerin aralarında siyah-
mor-koyu mavi renklerde lapa tarzında biriken pigmente alanlarla karşılaşıldı (Resim 11).
12 Sağ, 25 Sağ, 31 Sağ, 32 Sağ, 34 Sağ ile 25 Sol, 32 Sol, 34 Sol’a ait materyallerde lens
kapsüllerinde büzüşme ve katlanmaya bağlı yapısal değişiklikler gözlendi (Resim 12-13).
12 Sağ, 12 Sol, 25 Sağ, 31 Sağ, 32 Sağ ve 34 Sol’da birkaç sıralı halde lens kapsülünün hemen
altında, periferden merkeze doğru seyreden LEC’lerle karşılaşıldı (Resim 14-16).
12 Sağ, 25 Sol’a ait materyallerin posterior lens kapsülünün periferinde daha yoğun olmak üzere
bağ doku hücrelerinin aralarında hematoksilenle açık mavi renkte boyanmış fibröz plaklarla karşılaşıldı
(Resim 17-18).
12
Histopatolojik
Bulgular
Olgu No
LEC’de
Hidropik-
vakuoler
dejenerasyon
Subkapsüler
Fibrosit ve
fibroblast
migrasyonu
Fibröz
plaklar
LEC
proliferas
yonu
Lens
Kapsülünde
büzüşme ve
katlanma
Pigmentatif
değişiklikler
12 Sağ + - + + + -
22 Sağ - - - - - -
23 Sağ + - - - - -
24 Sağ - - - - - -
25 Sağ + +++ - + + -
31 Sağ +++ +++ - + + -
32 Sağ + - - + + +++
33 Sağ - - - - - -
34 Sağ - + - - + -
12 Sol +++ +++ + ++ - ++
22 Sol + +++ - + - -
23 Sol - - - - - -
24 Sol - - - - - -
25 Sol +++ +++ + - + -
31 Sol - - - - - -
32 Sol + - - - + -
33 Sol - - - - - -
34 Sol +++ - - +++ + -
- : Yok + : Az ++ : Çok +++ : Şiddetli
Dejenere olan ve migrasyon yapan lens epitel hücrelerinin (LEC)’lerin sitoplazmalarında
karşılaşılan vakuoler ve hidropik dejenerasyona bağlı oluşan değişikliklerle birlikte görülen şişkin
hücreler için Pandey ve ark., (2004) “Bladder cell” veya “Wedl cell” tanımlamasını getirmişlerdir.
Ayrıca aynı araştırmacılar bu hücrelerin metaplazik değişikliklerle bağ doku hücrelerine
13
dönüştüklerinden bahsetmişlerdir. Dolayısıyla subkapsüler karşılaşılan fibrosit ve fibroblastlar yanı sıra
bu tip LEC’lerin fibröz metaplazileriyle de postkapsüler opasifikasyonun ortaya çıkabilmesi olasıdır.
Pandey ve ark., (2004); bağ doku hücrelerinin aralarında hematoksilenle açık mavi renkte boyanan
alanları “fibrouse plaque” olarak ifade etmişlerdir. Bu çalımada da kimi alanlarda açık mavi renkte
odaklar ile beraber prolifere olan fibrosit ve fibroblastlar gözlenmiştir. Söz konusu çalışmada
karşılaşılan bağ doku hücrelerinin; periferden gelişen ve bölgeye Fibroblastic Growth Factor’lerle
(FGF) gelen fibrosit-fibroblastlardan olabileceği düşünülmüştür. Posterior kapsülün periferinde yer yer
prolifere bağ doku hücrelerinin görülmesi ve bunların lokalizasyonunun LEC’lerin hemen üzerinde
olmasından dolayı daha çok growth faktörler etkisinde bölgeye gelebilecekleri kanısına varılmıştır. Bu
konuda spesifik antikorları içeren primer serumlar kullanılarak immunhistokimyasal açıdan hem bağ
doku hücrelerinin proliferasyonu/LEC’lerden metaplazisi hem de LEC’lerin migrosyonu tespit edilmesi
daha yararlı ve güvenilir sonuçlar verebilir. Lois ve ark., (2003); posterior kapsüller opasifikasyonu
histolojik ve immunohistokimyasal açıdan bir arada ele aldıkları projenin ilerleyen aşamalarında
yapılan detaylı kaynak taramalarında anlaşılmıştır. Söz konusu araştırmacılar posterior kapsüller
opasifikasyon (PKO) sürecinde belirledikleri günlerde doku örnekleri alarak zamana göre Transforming
Growth-B (TGF-B) ve basic Fibroblastic Growth Factor (b-FGF) gibi sitokinlerin pozitifliğini
immunohistokimyasal açıdan değerlendirmişlerdir. Proliferasyon, migrasyon ve LEC’lerden
diferensiyasyon gibi üç temel dinamikten oluşan posterior kapsüller opasifikasyonun (PKO)
patogenezinde; yukarıda bahsedilen sitokinlerin yanında Plaletes Derivated Growth Factor (PDGF),
Hepatocyte Growth Factor (HGF), Epidermal Growth Factor (EGF), Insulin Like Growth Factor (IGF),
interleukin 1 (IL-1) ve interleukin 6 (IL-6)’lerin etkisinden de bahsedilmiştir (Raj ve ark., 2007;
Wormstone ve ark., 2002). Dolayısıyla ayrıca bir proje çalışmasıyla bu sürecin ifade edilen sitokinlerle
bir arada değerlendirilmesi henüz tam aydınlatılamayan bu konu hakkında değerli bilgiler
kazandıracaktır.
Pandey ve ark., (2004); ECCE işleminin uygulanması sırasında kan-aköz (blood-aquouse)
14
bariyerin zedelenmesine bağlı ya da IOL’in yarattığı yabancı cisim etkisine bağlı farklı tip yangısal
hücre tipleriyle karşılabileceğinden bahsetmişlerdir. Bu çalışmada da iris ve corpus ciliare’de yoğun
olmak üzere lenfosit ve plazma hücrelerinden oluşan yangısal hücre odaklarıyla damar çevrelerinde
karşılaşılmıştır. Elde edilen bu sonuçlar Pandey ve ark.(2004)’nın verileriyle uyumlu bulunmuştur ve
IOL uygulamasına bağlı olarak gelişen yangısal bir reaksiyon olabileceği düşünülmüştür.
Yapılan histopatolojik incelemeler sırasında karşılaşılan bir başka bulgu da IOL veya KTH
uygulaması yapılmayan bazı materyallerin kapsüllerinde siyah-mor renkte pigmentatif değişiklikler
olmuştur. Bunlar daha çok düzenli veya düzensiz seyreden, dejenere olmuş LEC’lerin aralarında
gözlenmiştir. Cobo ve ark., (1984); bu pigmentatif değişiklikler için iristen ve kan-aköz bariyerden
bölgeye gelen melanositler olabileceğini ifade etmiştir. Dolayısıyla elde edilen bulgular ile Cobo ve
ark.’nın belirttiği bulgu örtüşmüştür.
Çalışmada dikkati çeken bir başka bulgu da lens kapsüllerinde karşılaşılan büzüşme ve
katlanmalar olmuştur. Bu konuda Lois ve ark., (2003); Kurosaka ve ark., (1996); McDonell ve ark.,
(1984) lens kapsülünde postkapsüller opasifikasyonla birlikte katlanmalar olduğundan bahsetmişlerdir.
Çalışmada da karşılaşılan bu tip morfolojik değişiklikler literatür verileriyle uyumlu bulunmuş ve
bunların özellikle bağ doku proliferasyonlarından kaynaklanabileceği düşünülmüştür.
Söz konusu fibröz proliferasyonlara bağlı olarak Gayton ve ark., (2000) ile Ridley ve ark.,
(1976) adlı araştırmacılar lens kapsülünde yırtılmalardan bahsetmiş ve bu olayı “capsulorhexis
contraction” ya da “capsular phimosis” olarak adlandırmışlardır. Çalışmada da birkaç materyalde
kapsüloreksisi andıran odaklarla karşılaşılmıştır.
Sonuç olarak KTH uygulamalarında LEC proliferasyonunun sınırlı da olsa önüne geçilmiş ancak
bağ doku proliferasyonlarının devam ettiği gözlenmiştir. Yalnız IOL uygulamalarının yapıldığı
olgularda LEC proliferasyonu gerçekleşmiş fakat bağ doku proliferasyonlarıyla karşılaşılmamıştır. IOL
ve KTH uygulamalarının birlikte yapıldığı olgularda ise LEC proliferasyonun tamamen durduğu ve bağ
doku proliferasyonlarının büyük ölçüde önüne geçildiği dikkati çekmiştir. Bu açıdan
15
değerlendirildiğinde, IOL-KTH uygulamalarından elde edilen sonuçların yalnız KTH veya IOL
uygulamalarına göre daha başarılı bulunduğu ve postkapsüller opasifikasyonun gelişmesini kısmen
engelleyebildiği kanısına varılmıştır. Bununla birlikte KTH ve IOL’in yapıldığı uygulamaların yanı sıra
ilgili sitokinleri baskılaycı ilaçların kullanılmasının ne tür bir sonuç vereceğini akıllara getirmiştir.
İleride bu konuda yapılacak bir çalışmanın yukarıda bahsedilen kimyasal mediatörlerin etkisi göz önüne
alındığında, PKO’nun önüne geçilmesinde etkili olabileceği ve sürecin aydınlatılmasında daha yararlı
bilgiler kazandırabileceğini düşündürmüştür.
Resim-1: LEC’lerde hidropik-vakuoler dejenerasyon (oklar), H&E, x100.
16
Resim-2: LEC’lerde vakuoler dejenerasyon (beyaz oklar), nekroz (siyah ok), H&E, x100.
Resim-3: Posterior lens kapsülünün periferinde daha yoğun olmak üzere bağ doku hücrelerinin
aralarında hematoksilenle açık mavi renkte boyanmış fibröz plaklar, H&E., x400.
17
. Resim-4: Vakuoler dejenerasyondan nekroza doğru giden LEC’ler (oklar), H&E, x100.
Resim-5: Migrasyon yapan LEC’ler ve nekroze olanlar (oklar), aralarında bazı hücrelerin çekirdekleri
bir kenara itilmiş, piknotik olup sitoplazmalarında pembe homojen görüntüsü,H&E, x100.
18
Resim-6: Lens kapsülünün hemen altında fibrosit ve fibroblastlar (ok), H&E, x100.
Resim-7: Kapsüler bölgede tek sıra halinde ilerleyen fibrositlerin kapsülün ve LEC’lerin düzeninini
etkilemesi, H&E, x100.
19
Resim-8: Lens kapsülünün hemen altında fibrosit ve fibroblastların tek ya da çok sayıda ilerlemesi
(ok), H&E, x100.
Resim-9: Lens kapsülünde prolifere fibrosit ve fibroblastlar merkeze doğru ilerlemesi, H&E, x100.
20
Resim-10: Subkapsüler bölgede tek tük prolifere bağ doku hücreleri yanında tek sıralı olan LEC’lerin
ilerlemesinin durması (oklar), H&E, x100.
Resim-11: Lens kapsülünün iç yüzünde, LEC’lerin aralarında siyah-mor-koyu mavi renklerde lapa
tarzında biriken pigmente alanlar ile iristen normal histolojik görüntüsü, H&E, x100.
21
Resim-12: Lens kapsülünün periferinde daha yoğun olmak üzere bağ doku hücrelerinin aralarında
hematoksilenle açık mavi renkte boyanmış fibröz plaklar (oklar), H&E., x100.
Resim-13: Lens kapsüllerinde büzüşme ve katlanmaya bağlı yapısal değişiklikler ile bağ doku
proliferasyonu, H&E.,x100.
22
Resim-14: Birkaç sıralı halde lens kapsülünün hemen altında, periferden merkeze doğru seyreden
LEC’ler., H&E, x100.
Resim-15: Lens kapsülünün hemen altında birkaç sıralı periferden merkeze doğru seyreden LEC’ler,
H&E, X100.
23
Resim-16: Periferden merkeze doğru ilerleyen birkaç sıralı LEC’ler, H&E, x100.
Resim-17: Posterior lens kapsülünün periferinde daha yoğun olmak üzere bağ doku hücrelerinin
aralarında hematoksilenle açık mavi renkte boyanmış fibröz plaklar, H&E, x100.
24
Resim-18: Posterior lens kapsülünün periferinde daha yoğun olmak üzere bağ doku hücrelerinin
aralarında hematoksilenle açık mavi renkte boyanmış fibröz plaklar., H&E, x400.
25
VI. KAYNAKLAR
1. Apple, D.J., Solomon, K.D., Tetz, M.R., et all: Posterior Capsule Opacification: Surv
Ophthalmol. 1992; 37(2):73-116.
2. Bagley, L.H. and Lavach, J.D.: Comparision of Postoperative Phacoemulsification Results in
Dogs with and without Diabetes Mellitus.153 cases (1991-1992): J Am. Vet. Med. Assoc. 1994;
205(8): 1165-1168.
3. Clark, D.S.: Posterior Capsule Opacification: Curr. Opin. Ophthalmol. 2000; 11(1): 56-64.
4. Cobo I., Ohsawa E., Chandler D. The incidence of retinal detachment following extracapsular
cataract extraction; an animal model. Ophtalmology. 1984; 91:857-863.
5. Cionni RJ, Osher RH. Management of profound zonular dialysis or weakness with a new
endocapsular ring designed for scleral fixation: J. Cat. Ref. Surg. 1998; 24(10):1299-1306.
6. Davidson M.G. et al, Vet. Surg. 1990, 19,3, 232-236.
7. Dziezyc, J.: Cataract Surgery: Cataract Sutgery: Vet. Clin. North America. 1990; 20 (3): 737-53.
8. Gayton J.L., Apple D.J., Peng Q., Visessook N., Sanders V., Werner L. et all., Interlenticular
opasification: clinicopathological correlation of complication of posterior chamber piggy back
intraocular lenses. J. Cat. Ref. Surg., 2000; 26:330-336.
9. Glover, T.D. and Constantinescu, G.M.: Surgery for Cataracts: Veterinary Clinics of North
America: Small Anim. Pract. 1977; 27 (5):1143-73.
10. Gliger B.C., Vet Clin of North Am: Small Anim. Pract. 1990, 27:5.
11. Glover T.D., Constantinescu G.M., Vet Clin of North Am: Small Anim. Pract. 1997, 27,5.
12. Gilger, B.C.: Lens. In: Textbook of Small Animal Surgery (edited by Slatter, D., 3th edition),
Philadelphia, Saunders, 1402-1418, 2003.
13. Izak, A.M.: Intracapsular Ring Sustained 5 Fluorouracil Delivery System for the Prevention of
Posterior Capsule Opacification in Rabbits: a histological study: J. Cat. Ref. Surg. 2002; 28(1):
26
139-148.
14. Kurosaka D., Kato K., Nagamato T.: Prensence of α smooth muscle actin in lens epithelial cells
of aphakic rabbit eyes. Br. J. Opthalmol. 1996; 80:906-910.
15. Lee DH, Lee HY, Lee KH, Chung KH, Joo CK: Effect of a capsular tension ring on the shape
of the capsular bag and opening and the intraocular lens. Journal of Cataract & Ref. Surg. 2001;
27(3):452-456.
16. Lawrence H., Bagley II, Lavach J.D. J Am. Vet. Med. Assoc.,1994; 2055-2058.
17. Lois N., Dawson R., McKinnon A.D. and Forrester J.V. :A New Model of Posterior Capsule
Opacification in Rodents. Investigative Ophthalmology & Visual Science (IOVS), 2004; 44(8):
3450-3457.
18. McDonell PJ., Stark W.J., Green W.R.: Posterior capsule opacification: a specular microscopic
study. Opthalmology. 1984;91: 853-856.
19. Morcher GmbH. Stuttgart, Germany. http://www.morcher.com. Accessed August 2001.
20. Menapace R, Findl O, Georgopoulos M, Rainer G, Vass C, Schmetterer K.: The capsular tension
ring: designs, applications, and techniques. Journal of Cataract & Refractive Surgery 2000;
26(6):898-912.
21. Munoz G, Alio J.: Capsular tension ring as adjuvant in phacoemulsification surgery. Modern
Cataract Surgery, Karger, 2002; (34):106-118.
22. Miller, T.R., Whitley, R.D., Meek, L.A., Garcia, G.A., Wilson, M.C. and Rawls, B.H.:
Phacofragmentation and Aspiration for Cataract Extraction in Dogs: 56 cases (1980-1984):
JAVMA. 1987; 190 (12): 1577-15579.
23. Nassie, M.P. and Davidson, M.G.: Surgery of the Lens, In: Veterinary Ophthalmology (edited
by Gellat, K.N., 3th edition), Phledelphia, Lippincot Williams and Wilkins, 827-856, 1999.
24. Nagamoto, T. and Eguchi, G.: Effect of Intraocular Lens Design on Migration of Lens Epithelial
Cells onto the Posterior Capsule: Cataract Refract Surg. 1997; 23(6): 866-872.
27
25. Özgencil F E (2003): The results of phacofragmentation and aspiration surgery for cataract
extraction in dogs. Türk J Vet Anim Sci, 29:165-173.
26. Polack, F.M. and Sugar, A.: The Phacoemulsification Procedure. III. Corneal Complications:
Invest. Ophthalmol. Visual Sci: 1977; 16(1): 39-46.
27. Pandey, S.K., Cochener, B., Apple, D.J., Colin, J., Werner, L., Bougaran, R., Trivedi, R.H.,
Macky, T.A., and Wilhelmus, K.R., and Emery, J.M.: Posterior Capsul Opacification Following
Phacoemulcification: Ophthalmic surg. 1980; 11(4): 264-267.
28. Pandey S.K., Apple D.J., Werner L., Maloof A.J., Milverton E.J.: Posterior Capsule
Opacification: A Review of the Aetiopathogenesis, Experimental and Clinical Studies and
Factors for Prevention. Indian J. Ophtalmol., 2004; 52:99-112.
29. Rooks RL, Brightman AH, Musselman EE, et al. Extracapsular cataract extraction: an analysis
of 240 operations in dogs. J Am Vet Med Assoc 1985;187:1013–1015.
30. Raj S.M., Vasavada A.R., Johar K., Vasavada V., Vasavada V.: Post-Operative Capsular
Opacification: A Review. International Journal of Biomedical Science (IJBS). 2007; 3(4):237-
250.
31. Ridley H. The origin and objectives of intraocular lenticular implants. Trans Am Acad
Opthalmol Otolaryngol. 1976; 81:65-66.
32. Williams, D.L., Boydell, I.P. and Long, R.D.: Current Concepts in the Management of Canine
Cataract: a survey of techniques used by surgeon in Britain, Europe and the USA and a review
of recent literature: Vet Rec. 1996; 138: 347-353.
33. Wormstone I.M.: Posterior capsule opasification: a cell biological perspective. Exp Eye Res.,
2002; 74(3).337.
28
VII. EKLER
a) Mali Bilanço ve Açıklamaları: Proje için Ankara Üniversitesi BAP tarafından sağlanan
30.038,88 TL yeterli olmuş ve toplam meblağ projede bildirilen malzemelerin alımında
kullanılmıştır.
b) Makine ve Teçhizatın Konumu ve İlerideki Kullanımına Dair Açıklamalar
c) Teknik ve Bilimsel Ayrıntılar (varsa Kesim III'de yer almayan analiz ayrıntıları)
d) Sunumlar (bildiriler ve teknik raporlar) (Altyapı Projeleri için uygulanmaz)
e) Yayınlar (hakemli bilimsel dergiler) ve tezler (Altyapı Projeleri için uygulanmaz)
29