academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (alm. dasselloch, n; fr. trou de varron, m;...
TRANSCRIPT
açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan
larvaların deriden uzaklaşmış, ancak delikleri henüz kapanmamış nokra tipi.
açık sırça (Alm. offener Narben, m; Fr. fleur ouverte, f; İng. open grain) deri. Kıl ve/veya yün folikülleri örtücü bir
katman ile kapatılmamış, sırça deseni çıplak gözle görülen deri yüzeyi.
açık uçlu makine (Alm. offene Maschine, f; Fr. machine à bâti ouvert, f; İng. open-ended machine) deri. Besleme
silindiri ve diğer silindirler arasında hiçbir engel bulunmayan ve böylelikle derinin yan kısımlarına da girebilen ve
rahatça hareket edebilen makine türü; örneğin tıraş makinesi.
açık yüzülmüş (Alm. aufgeschlitzt; Fr. dépouillé à plat; İng. open) deri. Hayvanın bacaklarının arka ve karın orta
ekseni boyunca kesilerek yüzülmüş ve konservelenmiş deri türü ya da karakteri.
açkı makinesi (Alm. Stollmaschine, f; Fr. machine à palissonner, f; İng. staking machine) deri. Kuru derileri
gerdirmek ve yumuşatmak için kullanılan döner kör bıçaklı makine; eşanlam: iskefe.
açkı masası (Alm. Ausrecktafel, f; Ausrecktisch, m; Fr. table pour mettre au vent, f; İng. setting-out table) deri. 1.
Üzerine deri serilerek el açkısı işleminin yapıldığı düzgün yüzeyli masa. 2. Deri açkı makinesindeki sehpa.
açkı silindiri (Alm. Ausreckzylinder, m; Fr. cylindre de mise au vent, m; İng. setting-out cylinder) deri. Açkı
makinesinde, üzerine belli bir açı ile iki takım halinde ters yönlü çakılan kör bıçakları merkezde buluşan silindir.
açkı yapma (Alm. Ausrecken, n; Fr. mise au vent, f; İng. setting-out) deri. Islak derinin cilt yüzeyine el ya da
makine ile yüzeyi düzgünleştirecek şekilde bir kuvvet uygulayarak fazla suyu uzaklaştırırken kırışıklıkları,
kabarıklıkları giderme.
açkı-sıkma makinesi (Alm. Ausreckmaschine, f; Fr. machine à mettre au vent, f; metteuse au vent, f; İng. setting-
out machine) deri. Yaş işlemlerde deriyi yumuşatmak, kırışıklıkları gidermek ve sırçayı düzlemek için kullanılan
kör bıçaklara sahip dönen silindirli makine.
ağartıcı ekstrakt bkz. deri. ağartma özütü.
ağartıcı tanen (Alm. Bleichgerbstoff, m; Fr. tannin de blanchiment, m; İng. bleaching tannin) deri. Derilerin
renklerini açma yeteneğine sahip bitkisel ya da sentetik sepileme maddesi.
ağartma (teks. kasar) 1. (Alm. Bleichung, f; Fr. blanchiment, m; İng. bleaching) deri. teks. Tekstil ya da deri
malzemelerinin bir ön terbiye işlemi olarak indirgen ya da yükseltgen maddelerle doğal renklerinden arındırılıp
beyazlatılması işlemi; eşanlam: aklaştırma, beyazlatma. 2. kim. Madde bünyesinde bulunan safsızlıkların fiziksel
ya da kimyasal aracılarla giderilmesi sonunda rengin açılması, aklaşması.
ağartma özütü (deri. ağartıcı ekstrakt) (Alm. Bleichextrakt, m; Fr. extrait tannant de blanchiment, m; İng. bleaching
extract) deri. Bitkisel sepilenmiş derilerin renklerinin açılmasında kullanılan, genellikle asitler ve suda çözünebilir
yağlar gibi bazı katkı maddeleri içeren, yoğun bir şekilde sülfite edilmiş bitkisel sepileme maddesi özütü.
ağır ham deri (Alm. schwere Haut, f; Fr. peau lourde, f; İng. heavy hide) deri. ABD kökenli inek derisi örneğinde
olduğu gibi yüzüldüğü andaki ağırlığı yaklaşık 30 kg ve üstü olan sığır ham derisi.
ağırlık grubu bkz. deri. ağırlık sınıfı.
ağırlık kazandırma maddesi (Alm. Beschwerungsmittel, n; Fr. alourdissant, m; produit de retannage, m; İng.
loading agent) deri. Bitkisel olarak sepilenmiş derilere özellikle köselelerin ağırlığını artırmak amacıyla ilave edilen
magnezyum sülfat, bentonit vb. mineral sepileme maddeleri.
ağırlık sınıfı (deri. ağırlık grubu) (Alm. Gewichtsklasse, f; Fr. catégorie de poids, f; İng. weight class) deri. Ağırlık
özelliği dikkate alınarak oluşturulan ham deri sınıflandırılma kümesi.
akrilik bağlayıcı bkz. deri. akrilik reçine.
akrilik reçine (deri. akrilik bağlayıcı) (Alm. Akrylatharz, n; Fr. résine acrylique, f; İng. acrylic resin) deri. Akrilik asidin
ya da türevlerinin polimerleştirilmesiyle elde edilen termoplastik veya termoset plastik malzeme grubu.
aktarma folyosu (Alm. Transferfolie, f; Fr. film de transfert, m; İng. transfer foil) deri. Deri yüzeyine aktarılacak
desen ya da rengi taşıyan, sentetik reçine film gibi uygun bir taşıyıcı gereç üzerinde bulunan özel film; eşanlam:
transfer folyosu.
aktarmalı bitim (Alm. Transferzurichtung, f; Fr. finissage par transfert, m; İng. transfer finish) deri. Önceden
yüzeyine yapıştırıcı sürülmüş deriye, kâğıt gibi uygun bir taşıyıcı üzerinde bulunan, şeffaf ya da pigmentli ince
poliüretan film deseninin ya da renginin sıcaklık ve basınç kullanılarak aktarılma işlemi.
albümin (Alm. Albumin, n; Fr. albumine, f; İng. albumin) deri. Canlıların doku ve sıvılarında bulunan, yağ asitleri
ve çeşitli başka maddeleri kanda taşımasının yanı sıra kan ile doku sıvıları arasında suyun dengelenmesini
sağlayan, bileşiminde karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kükürt olan, suda ve seyreltik tuz çözeltilerinde
çözünebilen, ısı ile topaklaşabilen basit şekilsiz, beyaza yakın renkte yapışkan, protein içerikli madde.
alçıtaşı lekesi (deri. jips lekesi) (Alm. Gipsfleck, m; Gipsschatten, m; Fr. piqùre de sel, f; tache de gypse, f; İng.
gypsum stain) deri. Konserveleme tuzundaki çözünebilir kalsiyum ve magnezyum tuzları, kan ve ham derinin
kendiliğinden bozunması sonucu ortaya çıkan ürünlerin karşılıklı etkileşimine bağlı olarak tuzla konservelenmiş
ham derilerin et ve cilt yüzünde meydana gelen sarıdan kahverengiye kadar değişen renk kusuru.
aldehit sepileme (Alm. Aldehydgerbung, f; Fr. tannage aldèhyde, m; İng. aldehyde tannage) deri. Aldehit çeşitleri
kullanılarak gerçekleştirilen sepileme işlemi.
alengir makinesi (Alm. Festoniermaschine, f; Fr. machine à festonner, f; İng. festooning machine) deri. Eldivenin
kenarlarını süslü şekilde kesmek için kullanılan makine.
algarobilla (Alm. Algarobilla, m; Fr. algarobille, f; İng. algarobilla) deri. Orta ve Güney Amerika'da, özellikle Şili'de
yetişen Caesalpiniaceae brevifolia'nın tohum ve meyve kabuklarından elde edilen bitkisel sepileme maddesi.
alım (deri. tüketim) (Alm. Aufschlagen, n; Fr. prise, f; İng. take-up) deri. Boyarmadde, sepileme maddeleri, yağlar
gibi deri üretiminde kullanılan kimyasal maddelerin banyodan deri ya da tola bünyesine alınması.
aligatör derisi (Alm. Alligatorhaut, m; Fr. peau d’alligator, f; İng. alligator skin) deri. Genellikle akarsularda
yaşayan timsah ailesinin bir türü olan su sürüngeninden elde edilen geniş, kalın ham deri; eşanlam: Amerikan
timsahı hamderisi.
alkali haslığı (Alm. Alkaliechtheit, f; Fr. résistance aux alcalis, f; İng. alkali fastness) deri. teks. Boyanmış ya da
basılmış tekstil ya da deri malzemesinin belirli koşullar altında bazlara, genellikle soda çözeltisine karşı
gösterdikleri dayanıklılık.
alkali ile öldürme (Alm. alkalische Tötung, f; İng. alkali killing) deri. Bir alkali çözeltisi (kostik soda), yükseltgen
(hidrojen peroksit) ya da indirgen (bisülfit) ile yün liflerini muamele ederek liflerin mordan ve boyalar ile tepkimeye
girmesini artırma işlemi.
alpaka derisi (Alm. Alpakahaut, f; Fr. peau d’alpaca, f; İng. alpaca skin) deri. Deve familyasından, Güney
Amerika'da yaşayan ince, uzun parlak, ipeksi yünleri için yetiştirilen hayvanın derisi.
alt işlenti (Alm. Wasserwerkstatt, f; Fr. atelier de rivière, m; İng. beamhouse; beamhouse
processing) deri. Sepileme işlemi öncesinde yapılan tüm deri işlentileri.
alt yarma bkz. deri. yarma altı.
alt yün örtüsü (Alm. Flaumhaar, n; Unterhaar, n; Fr. bourre, f; duvet, m; İng. underfur; underwool) deri. Bazı
memeli hayvanların yün örtüsünde dış katmanı oluşturan uzun, sert kıllardan farklı olarak daha alt ya da iç
kısımda yer alan kısa yumuşak ve ince yün liflerinin oluşturduğu katman.
alüminyum sepileme (Alm. Aluminiumgerbung, f; Fr. tannage à l'aluminium, f; İng. aluminium tannage) deri. Bir
alüminyum tuzu ile deri sepileme işlemi.
Amerikan vizonu (Alm. Amerikanischer Nerz, m; Fr. vison d'Amérique, m; İng. American mink) deri. Kanada ve
Kuzey Amerika'daki yabani vizonlardan elde edilen kürklük deri.
amfoter boyarmadde (Alm. amphoterer Farbstoff, m; Fr. colorant amphotère, m; İng. amphoteric dye;
amphoteric dyestuff) deri. pH'ya bağlı olarak renkli katyon veya anyona iyonize olabilen boyarmadde.
amfoter sepi maddesi (Alm. amphoterer Gerbstoff, m; Fr. tanin amphotère, m; İng. amphoteric
tannin) deri. Molekül yapısında hem anyonik hem de katyonik gruplar bulunan ve pH'ya bağlı olarak ilgili grubu
iyonize olabilen sepi maddesi.
ana renkler 1. (Alm. Grundfarben, pl; Fr. couleurs primaires, pl; couleurs principales, pl; İng. primary colors) deri.
teks. Pigment ve boyarmaddelerde belirli bir rengi elde etmek için belirli oranlarda karıştırılan sarı, kırmızı ve mavi
renkleri; eşanlam: birinci derece renkler, primer renkler. 2. elk. Toplanır renk sisteminde belirli bir rengi
oluşturmak için belirli oranlarda karıştırılan mavi, kırmızı ve yeşil renkler; eşanlam: birincil renkler.
anilin (Alm. Anilin, n; Fr. aniline, f; İng. aniline) deri. kim. C6H5NH2 formülünde, benzen halkasındaki bir
hidrojenin yerine -NH2 grubu geçmesiyle oluşan, renksiz sıvı aromatik birincil amin; eşanlam: aminobenzen.
anilin bitim işlemi (deri. anilin finisaj) (Alm. Anilin-Zurichtung, f; Fr. finissage aniline, m; İng. aniline finish; aniline
finishing) deri. Herhangi bir pigment kullanılmadan bir boyarmadde çözeltisinin uygulanması ile derinin
renklendirildiği bitim işlemi.
anilin boyarmadde (Alm. Anilinfarbstoff, m; Fr. colorant aniline, m; İng. anilin dye) deri. Anilin esaslı yapay
boyarmaddeler için kullanılan genel bir tanım.
anilin deri (Alm. Anilinleder, n; Fr. cuir aniline, m; İng. aniline leather) deri. Boya banyosunda çözünebilir bir
boyarmadde ile boyanmış ve herhangi bir pigmentli bitim işlemi görmemiş deri.
anilin finisaj bkz. deri. anilin bitim işlemi.
anilin glase (Alm. Anilinglace, n; Fr. glacé au plonger, m; İng. drum-dyed glace) deri. Herhangi bir pigmentli bitim
işlemi uygulanmamış, dolapta boyanmış ciltli eldivenlik, ayakkabı yüzlük deri; eşanlam: dolap boyalı glase.
anilin siyahı (Alm. Anilinschwarz, n; Fr. noir aniline, m; İng. aniline black) deri. Anilinin oksitlenmesi ile bir
malzeme üzerinde veya içinde oluşan siyah boya.
antik bitim işlemi (deri. antik finisaj) (Alm. Antikfinish, m; Fr. finissage antique, m; İng. antique dressing; antique
finish) deri. Deriye ve dolayısıyla üretilen mamule eski görünüm kazandırmak için uygulanan eskitilmiş renk ve
desen oluşturan, genellikle kahverengi ya da siyah renkli bitim işlemi.
antik deri (Alm. Antikleder, n; Fr. cuir antique, m; İng. antique leather) deri. Deri yüzeyinde oluşturulan düzensiz
kırışıklıkları ve desenleri boyayarak ya da çeşitli araçlarla parlatarak ve çukurları boyayarak ya da iki tonlu renk
etkisi vererek işlenmiş eski ve kullanılmış görünümü verilmiş deri.
antik finisaj bkz. deri. antik bitim işlemi.
antilop derisi (Alm. Antilope Haut Leder, n; Fr. peau d'antilope; antilope, f; İng. antelope hide; antelope
skin) deri. Alp dağ keçisi, Afrika antilobu gibi içi oyuk boynuzlu, gevişgetiren hayvanlardan elde edilen deri.
anyonik yağlama (Alm. anionische Fettung, f; Fr. nourriture anionique, f; İng. anionic fatliquoring) deri. Anyonik
yüklü yağlayıcı özelliğe sahip maddeler kullanılarak yapılan deri yağlama işlemi.
apre çözeltisi (Alm. Appretur-Lösung, f; Fr. solution d’apprét, f; İng. season liquor) deri. Deriye son aşamada
uygulanarak koruyucu bir tabaka oluşturan, parlak ya da mat olabilen ya da perdahlama ile parlaklaştırılabilen,
bazen boya ya da pigment içerebilen, albümin, kazein gibi film oluşturabilme özelliğine sahip malzeme esaslı bir
çözelti; eşanlam: lak çözeltisi, cila çözeltisi.
apse kusuru bkz. deri. çıban kusuru.
ara fiksasyon bkz. deri. ara sabitleme.
ara sabitleme (deri. ara fiksasyon) (Alm. Zwischenfixierung, f; Fr. fixation intermédiaire, f; İng. intermediate
fixation) deri. Deri yaş ya da bitim işlemleri dizisi içinde son sabitleme yapılmadan önce, uygulanan malzemelerin
arada bağlanması işlemi.
ara taban astarı (Alm. Zwischensohlleder, n; Fr. cuir à semelle intercalaire, m; İng. mid sole
leather) deri. Ayakkabı tabanında iç ve dış taban köselesi arasına yerleştirilen sığır derisinin etek, kropon ve
boyun bölgelerinden yapılan taban derisi.
arka bacak (Alm. Hinterbein, n; Fr. jambe postérieure, f; patte postérieure, f; İng. hind leg) deri. Yüzülmüş deri
haritasında, dört ayaklı bir hayvanın arka iki bacağından her biri.
arka kısım (Alm. Hinterteil, n; Fr. partie postérieure, f; İng. hind part) deri. Yüzülmüş deri haritasında, hayvan
derisinin her iki arka bacağı ve kuyruğunu da içeren kısmı.
aside dayanıklılık (Alm. Säurebeständigkeit, f; Fr. résistance aux acides, f; stabilité en milieu acide, f; İng. acid
stability) deri. Suda çözünebilir bir maddenin asit ilavesi durumunda, çözelti içerisinde çökmeye karşı gösterdiği
direnç.
asidik şerbet (Alm. Sauerbrühe, f; Fr. jus acide, m; İng. acid liquor) deri. Hidrolize olabilir bitkisel doğal asidik
karakterli sepileme maddeleri ya da asitlendirme, fermantasyon sonucu asit oluşumuna bağlı düşük pH değerine
sahip sepileme çözeltileri.
asit bağlama kapasitesi (Alm. Säure Bindunsvermögen, n; Fr. capacité de fixation des acides, f; İng. acid
combining capacity) deri. Bir proteinin, dericilikte kolajenin, her bir gramı başına bağlayabileceği
miligram eşdeğer cinsinden en fazla asit miktarı.
asit boyarmaddesi (Alm. Säurefarbstoff, m; Fr. colorant acide, m; İng. acid dyestuff) deri. teks. Protein ve
poliamid liflerinin boyanmasında ve basılmasında kullanılan, boyama işlemi kuvvetli asidik ortamdan nötr ortama
kadar değişen pH 3-7 aralığında yapılan, suda çözünen bir anyonik boyarmadde grubu.
asit damgası (Alm. Säurebrandmarke, f; Säurebrand, m; Fr. marque d'acide, f; İng. acid brand) deri. Bazen
Hindistan'da ve Güney Asya'da kullanılan, bir hayvana ya da derisine, sahibini, sınıfını vb. belirlemek için asit
kullanılarak ıslatılmış sembol taşıyan bir aletin uygulanmasıyla elde edilen işaret, belirteç.
askılı kurutucu (Alm. Stangentrockner, m; Fr. séchoir à perches, m; İng. hang dryer; pole dryer) deri. Derinin bir
odacık ya da tünel içerisinde asılarak kurutulduğu kurutucu türü.
asortlama bkz. deri. sınıflandırma.
astar kat (Alm. Grundierung, f; Fr. couche de fond, f; İng. base coat; bottoming; grounding) deri. Genellikle
derilerin farklı bölgelerindeki değişen soğurma özelliklerinin eşitlenmesi, rengin birörnek hale getirilmesi gibi bitim
işlemleri için zemin oluşturan ilk işlenti katı; eşanlam: zemin oluşturma.
astarlık deri (Alm. Futterleder, n; Fr. cuir de doublure, m; İng. lining leather) deri. Saya, çanta ve diğer deri
ürünlerinin astarı için yararlanılan ve kullanıldığı yere göre genelde daha ince ve düşük kaliteli olan deri.
astragan (Alm. Astrakhan, m; Bretschwanz, m; Fr. astrakan, m; breitschwanz, m; İng. astrachan; astrakhan;
broadtail) deri. Genellikle koyu renkli, parlak, çok zarif bukle desenli yünleri olan, sezaryenle alınmış ya
da doğumdan hemen sonra kesilmiş, geniş kuyruklu karagül koyununun çok genç kuzularının kürklü derisi.
aşınma dayanımı (Alm. Abrasionsfestigkeit, f; Fr. résistance à l'abrasion, f; İng. abrasion resistance) deri.
teks. Tekstil ve mamul deri yüzey yapısının belirli koşullar altında oluşan sürtünmeden dolayı yıpranmaya
dayanıklılığı; eşanlam: aşınma mukavemeti.
aşınmış cilt (Alm. Geabtragennarben, m; Fr. cuir scarifié, m; İng. abraded grain) deri. Mikrobiyal, mekanik ya da
kimyasal etkiler sonucu deri cildinin hasar görmesi.
aşırı kurutma (Alm. Übertrocknen, n; Fr. sécher à outrance; İng. over-dry) deri. Yüzey alanında azalma, büzülme
gibi derinin fiziksel ve kimyasal özelliklerinde arzu edilmeyen değişimleri ortaya çıkaracak şekilde deriden
rutubetin uzaklaştırılması.
aşırı sepilenme (Alm. übergerbt; Fr. surtanné; İng. overtanned) deri. Bir derinin gereksiz ve istenmeyen bir
şekilde yüksek oranda sepileme maddesi içermesi.
at gözlüğü (Alm. Scheuklappe, f; Fr. oeillére, f; İng. blinker) deri. Atın yan tarafları görmesini engellemek için
yularına bağlanan dikdörtgen ya da daire şeklindeki genellikle bitkisel olarak sepilenmiş saraciyelik deriden imal
edilen eklenti.
ateş damgası (Alm. Brandesien, n; Fr. fer à marquer, m; İng. iron branding) deri. Bir hayvana ya da derisine,
sahibini, sınıfını vb. belirlemek için üzerinde özel bir işaret ya da isim taşıyan ısıtılmış demirin uygulanması ile
elde edilen işaret, belirteç.
atık şerbet (Alm. Endfarbe, f; Fr. liqueur de queue, f; İng. tail-liquor) deri. Taneni hemen hemen tükenmiş
sepileme çözeltisi.
avaram kabuğu (Alm. Avaramrinde, f; Fr. écorce de Cassia, f; écorce d'avaram, f; İng. avaram
bark) deri. Hindistan ve Burma'da yetişen Cassia auriculata türü çalıların eczacılık ve sepicilikte kullanılan
kabuğu.
ayakkabı dili (Alm. Lasche, f; Zunge, f; Fr. languette, f; İng. tongue) deri. Bağcıkların altında ayağı korumak ve
kaplamak için ayakkabı aynasının üst kısmına bağlanmış ya da ayakkabı aynasının dil şeklindeki uzantısı.
azo boyarmaddesi (Alm. Azofarbstoff, f; Fr. colorant azoique, m; İng. azo dyestuff) deri. teks. Aromatik amin
esaslı olarak üretilen, kromofor olarak -N=N- (azo) grubu içeren boyarmadde.
baba 1. (Alm. Stange, f; Zapfen, m; Fr. cheville, f; İng. peg) deri. Derileri yukarı taşıyıp mekanik etkiyi artırmak
için dolap içerisine sabitlenmiş kısa, kalın ahşap çubuk. 2. (Alm. Verkehrssäule, f; Fr. borne de protection, f; İng.
bollard) inş. Bir bisiklet yoluna, bir yaya geçidine ya da motorlu taşıtlardan arındırılmış bir bölgeye motorlu
taşıtların girişini engellemek amacıyla yararlanılan daire, kare ya da dikdörtgen kesitli metal, beton ya da plastik
ögeler.
bablah (Alm. Bablah, m; Fr. bablah, m; İng. bablah) deri. Acacia arabica gibi meyve kabuklarından tanen elde
edilen, Mısır ve Sudan'da yetişen bazı Acacia türü bitkiler.
babul (Alm. Babul, m; Fr. babul, m; İng. babul) deri. Meyve kabuklarından tanen elde edilen, Hindistan ve
Sudan'da yetişen, Acacia asiatica ağacı.
badan (Alm. Badan, m; Fr. badan, m; İng. badan) deri. Özellikle Rusya'da yetişen, kökü tanen içeren Saxifrage
crassifolia bitkisi.
badana çözeltisi (Alm. Schwödebrei, m; Fr. enchaux, m; İng. depilatory paint) deri. Koyun ve keçi derileri başta
olmak üzere çeşitli büyük ve küçükbaş ham derilerin kıl ya da yün lif kökünü gevşetmek amacıyla genellikle et
yüzüne uygulanan kireç, sodyum sülfür ve diğer yardımcı maddelerden oluşan kıvamlı çözelti.
badana işlemi (Alm. Schwöden, n; Fr. enchaucenage, m; İng. depilatory painting) deri. Badana çözeltisinin
derinin et ya da cilt yüzüne sürülmesi.
badana makinesi (Alm. Anschwödemaschine, f; Fr. machine à enchaucener, f; İng. painting
machine) deri. Küçükbaş ham derinin et yüzüne kıl giderici çözeltiyi uygulamak için kullanılan makine; eşanlam:
sülfürleme makinesi.
bağcık deliği (Alm. Öse, f; Fr. oeillet, m; İng. eyelet) deri. Ayakkabı, çanta gibi ürünlerde bulunabilen ve içinden
bağcık vb. malzemenin geçtiği genellikle metal halka ile çevrili delik.
bağcık kısmı (Alm. Ösenteil, m; Schnürteil, m; Fr. garant, m; İng. facing) deri. Bağcık delikli ya da kancalı bir
ayakkabı ya da botun ön kısmının çeyreğine verilen ad.
bağcıklı ayakkabı (Alm. Schnürhalbschuh, m; Fr. chaussure lacée, f; İng. lace shoe; laced shoe) deri. Sayası
ayak bileği üzerinde birbirine kavuşmayan ve ayağın üst kısmında bağcıklarla birbirine bağlanan bir ayakkabı tipi.
bağlanma değeri (Alm. Bindungswert, m; Fr. valeur de combinasion, f; İng. fixation value) deri. Bitkisel ya da
sentetik sepileme maddesinin deriye ya da deri tozuna bağlanma gücünü gösteren ve 100 kısım kuru deri
tozunun aşırı yoğun sepileme maddesi içeren çözeltide sepilendiğinde, bağladığı ve su ile yıkamaya karşı
dayanıklı sepileme maddesi miktarı olarak tanımlanan ölçü.
bağlanma sağlamlığı (Alm. Bindungsfestigkeit, m; Fr. solidité de liasion, f; İng. combination
firmness) deri. Soğuk ve sıcak su gibi etkiler altında sepi maddesinin deride tutunma özelliği.
bağlantı kayışı (Alm. Binderiemen, m; Fr. laniére pour courroles, f; lacet pour courroies, m; İng. lace
belt) deri. Taşıtlarda ve makinelerde aktarım kayışlarını birbirine bağlamak için kullanılan yağ ya da krom ile
sepilenmiş dar, sağlam ve esnek deri şeridi.
bağlayıcı (deri. teks. binder) (Alm. Binder, m; Bindermittel, n; Fr. liant, m; İng. binder; binding
agent) 1. deri. Pigmentli bitim katlarında film oluşturarak pigmentin deri yüzeyinde tutulmasını sağlayan
madde. 2. inş. İki yapı elemanını ya da yol inşaatında iki katmanı birbirine bağlayan ve tek birim halinde
çalışmasını sağlayan asfalt ya da beton gibi ince tabaka halinde kullanılan bağlayıcı malzeme. 3. kim. Birbiri ile
karışmayan ya da yapışmayan malzemeleri bir arada tutmak ve onlara biçim verebilmek için ortama eklenen
madde. 4. teks. Tülbent esaslı yüzeylerin sabitleştirilmesi için tülbent esaslı yüzeyi oluşturan lifleri birbirine
yapıştırmak amacıyla kullanılan polimer.
bağlı tanen (Alm. gebundener Gerbstoff; Fr. tanin combiné, m; İng. fixed tannin) deri. Toplamı 100 olan derinin
bileşenlerinden nem, kül, yağ, deri maddesi ve suda çözünen organik maddelerin yüzdelerinin toplamı sonrası,
geriye kalan suya dirençli olan tanen yüzdesi.
bakkam ağacı (Alm. Blauholz, n; Campecheholz, n; Fr. bois de Campèche, m; İng. logwood) deri. Orta Amerika
ve Antillerde yetişen, hematin boyasına oksitlenebilen, hematoksilinin bir glikozitini içeren boyarmadde elde edilen
bir ağaç.
bakteri kolonisi (Alm. Bakterienkolonie, f; Fr. colonie bactérienne, f; İng. bacterial colony) deri. Bir maddenin
üzerinde ya da içinde, tek bir ata bakteriden ikiye bölünme süreciyle oluşmuş, özdeş bakterilerden meydana gelen
gözle görülür bakteri topluluğu.
bakteri yeniği (Alm. Fäulnisbakteriumpitting, n; Fr. piqùres de putréfaction, pl; İng. putrefactive
pittings) deri. Bakteriyel bozundurma etkisi sonucu ham derilerin cilt tarafında gözlenen kümelenmiş ya da
düzensiz küçük, iğne başını andıran çukurluklar ya da delikçikler.
bakteri zararı (Alm. Bakterienschaden, m; Fr. dommage bactérien, m; İng. bacterial damage) deri. Bakterilerin
çoğalımı ile ham deride gözlenen istenmeyen renk ve yapısal değişim.
balık yağı (Alm. Fischöl, n; Fr. huile de poisson, f; İng. fish oil) deri. Morina, barlam gibi dip balıklarından, balina
ve fok gibi deniz memelilerinden elde edilen yağlara verilen genel isim.
balina yağı (Alm. Waltran, m; Fr. huile de baleine, f; huile de cétacé, f; İng. whale oil) deri. Bazı balina türlerinden
özellikle mavi, yüzgeçli kambur balinalardan elde edilen yağ.
balya (Alm. Ballen, m; Fr. balle, f; İng. bale) 1. denz. Kendir bezi, branda ve benzeri maddelerle ambalajlanmış
çuval veya denk şeklindeki ticari eşya. 2. deri. Dağıtım için hazırlanmış, ip, sicim gibi malzemelerle bağlanmış
malzemelerin kümesi. 3. tar. Kuru ot, saman ve yünlerin makineyle sıkıştırılıp bağlanmış durumu. 4. teks. Tekstil
liflerinin, pres makinelerinde basınç altında hacmi küçültülerek dikdörtgenler prizması şeklinde
ambalajlanmış, plastik ya da alüminyum çemberle bağlanmış hali.
bant hasarı (İng. band damage) deri. Ham derilerin balyalanarak taşınmasında kullanılan metal şeritlerin derilere
verdiği zarar.
banyo (deri. flotte) 1. (Alm. Flotte, f; Fr. bain, m; İng. float) deri. Pikle, sepileme gibi deri işlentilerinin yapıldığı sulu
ortam. 2. (Alm. Bad, n; Fr. bain, m; İng. bath) kim. İçine daldırılan bir cismi sabit sıcaklıkta tutmak, yağlamak ya
da kimyasal bir işleme sokmak için kullanılan içi madde dolu kap; eşanlam: yunak. 3. (Alm. Tauch, m; Fr.
plongement, m; İng. dipping) tar. Koyun, keçi, domuz gibi hayvanların dış parazitler ve çeşitli hastalıklara karşı
korumak için özel yapılmış banyoluk içerisindeki ilaçlı suya batırılıp çıkarılma uygulaması.
barkometre (Alm. Barkometer, m; Fr. barkomètre, m; İng. barkometer) deri. Bitkisel sepileme maddesi
şerbetlerinin yoğunluğunu ölçmek için kullanılan, 1,0'in üzerindeki özgül ağırlık değerlerini 0,0001 duyarlılıkla
verebilen özel bir hidrometre.
basınçlı perde makinesi (Alm. Überdruckgießmaschine, f; Fr. machine à rideau à écoulement sous pression, f;
İng. excess pressure curtain-coater) deri. Deri bitim işleminde kullanılacak çözeltiyi basınçlı bir tank üzerindeki bir
aralıktan bir perde şeklinde kesiksiz olarak altından geçen deri üzerine uygulamaya yarayan makine.
basil (Alm. Basil, m; Fr. basane, f; İng. basil) deri. Bitkisel sepilenmiş ve yarılmamış bütün yünlü koyun derisi.
baskı ciltli deri (Alm. Preßnarbenleder, n; Fr. cuir à grain imprimé, m; İng. printed grain leather) deri. Üzerinde
baskı ile oluşturulmuş cilt desenine sahip deri.
baskılı deri (Alm. Pressnarbenleder, n; Fr. cuir imprimé, m; İng. embossed leather; printed leather) deri. Desenli
plaka veya silindir yardımıyla yüksek basınç altında belirli bir hayvan derisi cilt deseninin taklidi veya bir başka
desenin cilt tabakasına aktarılması sonucu elde edilen deri.
bastard bkz. deri. melez.
bastard keçi derisi bkz. deri. melez keçi derisi.
bazal hücre (Alm. Basalzelle, f; Fr. cellule basale, f; İng. basal cell) deri. Epidermisin malpigi katmanını oluşturan
bir hücre.
bazal katman (Alm. Basalschicht, f; Basalzellschicht, f; Fr. couche basale, f; stratum germinativum, m; İng. basal
layer; stratum basale; stratum germinativum) deri. Canlı ve bölünen hücrelerden oluşan, malpigi katmanını da
içeren, epidermisin özderi ile temas halindeki en alt katmanı, germinatum katmanı.
bazifikasyon bkz. deri. bazikleştirme.
bazik boyarmadde (Alm. basischer Farbstoff, m; Fr. colorant basique, m; matière colorant basique, m; İng. basic
dyestuff; cationic dyestuff) 1. deri. Bazı bazların katyonik çözünür tuzlarından oluşan, bitkisel ya da sentetik
sepilenmiş ya da yeniden sepilenmiş deriler gibi yeterli anyonik gruba sahip derilerin renklendirilmesinde
kullanılan, yüksek örtücülük ve parlak tonlar veren boyarmadde grubu. 2. teks. Genellikle poliakrilnitril liflerinin
boyanmasında kullanılan, bazı bazların katyonik çözünür tuzlarından oluşan, liflere elektrostatik bağlarla
bağlanan, suda çözünür, renklendirme kuvveti fazla bir boyarmadde grubu.
bazik krom sülfat (Alm. basisches Chromsulfat; Fr. sulfate de chrome basique, m; İng. basic chromium
sulphate) deri. Sepileme ve ikincil sepileme işlemlerinde kullanılan, sülfat ile maskelenmiş, farklı derecelerde
bazikleştirilmiş üç değerlikli krom tuzu.
bazik üst boyama (Alm. basisches Aufsatzfärben, m; Fr. remontage basique, m; İng. basic dye
topping) deri. Daha önceden genelde asit boyalarla boyanmış deriye renk şiddetinin artırılması amacıyla bazik
boyanın yüzeysel uygulanması.
bazikleştirme (deri. bazifikasyon) (Alm. Basischmachen, n; Basischwerden, n; Fr. basification, f; İng.
basification) deri. Krom ya da diğer bir mineral sepileme maddesi çözeltisinin kullanımı öncesi ya da sepileme
işlemi sırasında alkali bir madde çözeltisi ilavesi ile pH’sının yükseltilmesi.
bazisite bkz. deri. bazlık.
bazlık (deri. bazisite; kim. alkalinite) (Alm. Alkalität, f; Basizität, f; Fr. alcalanité, f; basicité, f; İng. alkalinity;
basicity) 1. deri. Bir krom bileşiğinde krom atomları ile asit radikalleri ya da bazik hidroksil grupları arasındaki
ilişki. 2. kim. Bir maddenin baz özelliği göstermesinin, asitlerle tepkimeye girebilme özelliğinin bağıl ölçüsü;
eşanlam: alkalilik.
beden numarası (Alm. Grösse, f; Fr. pointure, f; taille, f; İng. size) deri. teks. Kadın, erkek ve aynı yaş
grubundaki çocukların ortalama beden çevresini ve boy ölçülerini ifade eden, giysi üzerinde etiketle gösterilen
sembol.
beslemeli tıraş makinesi (Alm. Durchlauffalzmascine, f; Fr. dérayeuse en continu, f; machine à dèrayer en
continu, f; İng. through-feed shaving machine) deri. Derilerin sürekli olarak bir yönden içine beslendiği ve içinden
sürekli deri geçişi olan tıraş makinesi.
betoniyer dolap bkz. deri. mikser dolap.
beyaz sepilenmiş yaş deri (deri. wet-white) (Alm. wet-white; Fr. wet-white; İng. wet-white) deri. Alüminyum,
aldehitler ve yapay tanenler gibi beyaz renk veren sepileme maddeleri ile tabaklanmış yaş haldeki büyük ya da
küçükbaş deriler; eşanlam: beyaz tabaklanmış deri, wet white.
binder 1. bkz. deri. bağlayıcı. 2. bkz. teks. pigment baskı yapıştırıcısı. 2. bağlayıcı.
bitim filmi soyulma kusuru (Alm. Abschälen des Zurichtfilms, n; Fr. décollement du film de finissage, m; İng.
peeling of finish film) deri. Deri yüzeyinden bitim filminin soyularak ayrılması.
bitim filmi yapışma sağlamlığı (Alm. Haftfestigkeit des Zurichtfilms, f; Fr. capacité d'adhésion du film de
finissage, f; İng. adhesive strength of finish film) deri. Bitim filminin deri yüzeyinden soyarak ayrılmaya karşı
gösterdiği dayanıklılığın ölçüsü.
bitim katmanı şişme dayanımı (Alm. Quellfestigkeit von Finish, f; Fr. résistance de finissage au gonflement, f;
İng. swelling resistance of finishing) deri. Deri bitim işlemleri tamamlandıktan sonra su ile veya çözücü ile
temasında deri yüzeyinin şişmeye karşı gösterdiği direnç.
bitim ütüsü (Alm. Bügelzurichtung, f; Fr. finissage à satiner, m; İng. hot plated finishing; ironed
finishing) deri. Bitim işlemleri sırasında düzgün bir yüzey elde etmek ve termoplastik malzemelerin deriye
yapışmasını sağlamak için ısıtılmış, parlatılmış çelik plaka ya da silindir ile presleme işlemi.
bitkisel sepi şerbeti (Alm. Tannin-lösung, f; Fr. jusée, f; jus tannat, m; İng. vegetable tan liquor) deri. Bitkisel
sepi maddesi içeren bir çözelti.
bitkisel sepileme maddesi (deri. bitkisel tanen) (Alm. Pflanzengerbstoff, m; pflanzlicher Gerbstoff, m; Fr. tanin
végétal, m; İng. vegetable tannin) deri. 1. Bazı bitkilerin kök, kabuk, odun, yaprak ve meyve kısımlarından
özütlenen yüksek moleküler ağırlıklı polifenolik esaslı sepi maddeleri. 2. Tanence zengin bazı bitkilerin kabuk,
odun, meyve, yaprak vb. kısımlarından elde edilen sepileme özelliğine sahip maddeler.
bitkisel sepilenmiş deri (Alm. pflanzlich gegerbtes Leder, n; Fr. cuir de tannage végétal, m; İng. vegetable
tanned leather) deri. Sadece bitkisel sepileme maddeleri ya da bunlarla birlikte derinin bitkisel sepileme sonucu
oluşan karakterini değiştirmeyecek kadar az miktarda, sepileme işlemine yardımcı olacak ve geliştirecek bazı
diğer maddeler kullanılarak üretilmiş deri.
bitkisel sepilenmiş yarı mamul deri (Fr. peau prétannée végétal, f; İng. fringe-level tanned hide) deri. Genellikle
mimozayla sepilenmiş ya da tipik yarı mamul kurutulmuş deriden daha hafif bir bitkisel sepileme işlemi görmüş,
sadece ihracat ve daha ileri işlemler için kurutulmuş deri.
bitkisel tanen bkz. deri. bitkisel sepileme maddesi.
boşluklu cilt (Alm. loser Narben; Fr. fleur creuse; İng. loose grain) deri. İçe doğru katlandığında ince kırışıklıklar
oluşturmaya meyilli, altındaki özderi katmanına gevşek bağlı deri cildi; eşanlam: boşluklu sırça.
boşluklu deri (Alm. abfälliges Leder, m; Fr. cuir flancheux, m; İng. flanky leather; loose leather) deri. Özellikle
etek ya da karın bölgesi dikkat çekici düzeyde boşluklu, gevşek ve süngerimsi dokuya sahip büyük ve küçükbaş
deriler; eşanlam: sölpük deri.
boya banyosu (Alm. Färbebad, n; Fr. bain de teinture, m; İng. dye bath) deri. Boya, boya yardımcıları ve diğer
bazı kimyasal maddeleri içeren derilerin boyandığı sıvı ortam.
boya geliştirici (Alm. Farbstoffentwickler, m; Fr. développeur du colorant, m; İng. dyestuff
developer) deri. Deriye sabitlenmiş diazolanmış boyarmadde ile bağlanması için kullanılan bir aromatik amino- ya
da hidroksil- bileşiği.
boya göçü (deri. boya migrasyonu) (Alm. Farbmigration, f; Fr. migration de colorant, f; İng. dye
migration) deri. Bağlanmamış boyarmaddenin, renk düzgünsüzlüğüne yol açan, deri yüzeyine göçü.
boya katı (Alm. Pigmentstrich, m; Fr. revétement pigmentaire, m; İng. pigment coat) deri. Deri yüzeyine istenen
rengin kazandırılması amacıyla uygulanan, genellikle pigment içeren bitim katı.
boya lakı oluşumu (Alm. Verlackung, f; Fr. formation d'une laque, f; İng. lacquer formation) deri. Bir boyanın,
örneğin asit boyarmadde çözeltisine bir metalik tuzun eklenmesi ya da katyonik veya anyonik boyaların etkileşimi
sonucu, suda çözünmez bir forma dönüşmesi ya da çökmesi.
boya migrasyonu bkz. deri. boya göçü.
boya sökme (Alm. Farbe Entfernung, f; Fr. décoloration, f; démontage de la couleur, m; İng. color removal; dye
stripping) 1. deri. Yükseltgenme, indirgenme ya da alkali bir çözelti ile muamele edilen deriden boyanın
uzaklaştırılma işlemi. 2. teks. Boyalı tekstil malzemelerinin renginin hidrosülfit, sodyum hidroksit, hipoklorit gibi
kimyasallar kullanılarak giderilmesi.
boyacı meşesi (Alm. Farbeneiche, f; Färber-Eiche, f; Quercitron-Eiche, f; Schwarz-Eiche, f; Fr. chêne des
teinturiers, f; chêne noire, f; İng. black oak; eastern black oak; quercitron oak; Lat. Quercus
tinctoria) deri. Kabuklarından kuersetin boyarmaddesi elde edilen, alüminyum sülfat ve kalay mordanlarla sarı
renk veren meşe ağacı.
boyama düzgünleştirici (teks. egaliz maddesi) (Alm. Egalisierungmittel, n; Fr. agent d'égalisation, m; égaliseur, m;
İng. levelling agent) deri. teks. Deri ve tekstil ürünlerinde, boyamadan önce ya da boyama sırasında ilave
edilerek boyarmadde alımını yavaşlatan ve böylelikle daha düzgün renk oluşumunu sağlayan boya yardımcı
maddesi.
boyanabilirlik (Alm. Anfärbbarkeit, f; Fr. aptitude à étre teint, f; İng. dyeability) deri. Deri, tekstil, kâğıt türü
malzemelerin boyarmaddeyi bağlaması sonucu renklenebilme yeteneği.
boyarmadde takımı (Alm. Farbstoffreihe, f; Fr. gamme de colorants, f; İng. dyestuff range) deri. Benzer boyama
ve diğer özelliklere sahip farklı renklerdeki boyarmadde serisi.
boynuzlaşmış (Alm. verhornt; Fr. corné; İng. hornified) deri. Büyükbaş ya da küçükbaş ham derilerin doğrudan
güneş ışığı altında kurutulması sonucu boynuza benzer şekilde sertleşmesi ve kırılganlaşması.
boynuzlu kurbağa (Alm. Hornfrosch, m; Fr. tapaya, m; İng. horned toad) deri. Güney Amerika'nın çok büyük bir
bölümünde yaşayan, ham derisinden gösterişli deriler yapılan, Ceratophrys türü çok renkli amfibi.
böcek yeniği kusuru (Alm. Insektenfrass, m; Fr. morsure d'insecte, f; İng. insect bite marking) deri. At sineği ve
benzeri böceklerin ısırması ile oluşmuş deri üzerinde yara ya da çukur olarak gözlemlenen kusur.
bronzlaşma (Alm. Bronzieren, n; Fr. bronzage, m; İng. bronzing) 1. deri. Boya ya da pigmentlerin derilere
kazandırdıkları rengin istenmeyen metalik renk tonunda farklılaşması. 2. teks. Kükürt boyarmaddeleriyle yapılan
boyamalarda istenmeyen metalik bir parlaklık oluşması.
budama 1. (Alm. Beschnitt, m; Beschneiden, n; Fr. débordage, m; İng. trimming) deri. Deri üretiminde ham deri
ve derilerin kullanılmayan kısımlarının kesilerek uzaklaştırılması işlemi. 2. (Alm. Aufasten, n; Fr. procédure de
coupe d'arbres, f; élagage, m; İng. cut-off; pruning; tree cut-off) orm. Bir ağaç ya da çalının tepesinin gelişmesine
yön ya da şekil verilmesi için dallarının bir kısmının kesilerek uzaklaştırılması. 3. (Alm. Beschneidung, f; Schnitt,
m; Fr. émondage, m; İng. pruning) tar. Bitkilere uygulanan dal kesme, dal çıkarma, dalların açılarını değiştirme
işlemlerinin tamamı.
buharla sabitleme (teks. termohidrofiksaj) 1. (Alm. Dampfformen, n; Fr. mise en forme à la vapeur, f; İng. steam
setting) deri. Deri giysilerin belirli kısımlarına buhar ve basınç etkisi ile az ya da çok kalıcı bir şekil verilmesi
işlemi. 2. teks. 1. (Alm. Garnveredelung, f; Fr. conditionnement du filé, m; İng. steaming; yarn
conditioning) İpliklerin iç gerilimlerinden kurtulmaları, verilen bükümün sabitlenmesi ve ipliklerin belli bir nem
değerine getirilmeleri amacıyla vakumlu buhar ortamında yapılan işlem. 2. (Alm. Thermohydrofixierung, f; Fr.
thermo-hydro fixage, m; İng. thermohydro-setting) Tekstil terbiyesinde doymuş buhar ya da kızgın buhar ile
yapılan sabitleme işlemi.
buharla ütüleme (Alm. thermische Bedampfung; Fr. finition à la vapeur, f; İng. steam-finishing) deri. Buhar ya da
havanın deri içerisinden geçebileceği bir metal biçimlendirici ya da kalıp üzerinde bir deri giysinin yüzeyinin
düzgünleştirilmesi ve son şeklinin verilmesi işlemi.
bukle açma (Alm. Entlocken, n; Strecken der Wolle, n; Fr. défrisage, m; İng. uncurling) deri. Yünlü kuzu ya da
koyun derilerinin yün liflerinin tarama ya da formaldehit ve formik asit gibi kimyasal uygulamalar sonrası ütüleme
ile düzleştirilmesi işlemi.
bukleli kuzu (Alm. Slink, n; Fr. slink, m; İng. slink) deri. Moğolistan, Kuzey Çin, Mançurya ve Yeni Zelanda gibi
ülkelerde yetişen, yağlı kuyruklu, beyaz ya da açık sarı renkli, küçük, düzenli ve kıvrımlı lüleleri olan altı aylık kuzu
postu.
buzağı derisi (Alm. Schindling, m; Fr. peau de veau nouveau-né, f; İng. bobby calf hide) deri. Doğum sonrası
birkaç gün içerisinde ölen ya da kesilen yavru sığırlardan elde edilen ham deri.
bükülebilirlik (Alm. Biegefähigkeit, f; Biegsamkeit, f; Fr. aptitude au pliage, f; flexibilité, f; İng. flexibility;
pliability) deri. Bir malzemenin geniş bir açı boyunca zarar görmeksizin bükülebilme yeteneği. Malzemenin belirli
bir açıda önceden belirlenmiş bir hızda bükülebilmesi için gereken kuvvet şeklinde ölçülebilir.
bükülme dayanımı 1. (Alm. Biegefestigkeit, f; Fr. résistance à la flexion, f; İng. bending
resistance) deri. Malzemenin bükülme gerilmesine uğradığında kırılma öncesi dayanabileceği en yüksek
gerilme. 2. bkz. yerb. eğilme dayanımı.
bükülme kırışıklığı (Alm. Knickfalte, f; Fr. pli de flexion, m; İng. flexing crease) deri. Bir derinin cilt yüzlerinin
birbirine bakacak şekilde katlanması sonucu oluşan kırışıklık.
bükülmeölçer (deri. fleksometre) (Alm. Flexometer, n; Fr. flexomètre, m; İng. flexometer) deri. Derinin, ayağın
yürüme devinimi sırasında ortaya çıkan bükme kuvvetlerine karşı davranışını ölçen aygıt.
bütün yüz (Alm. ganzes Blatt, n; Fr. claque pleine, f; İng. whole cut vamp) deri. Ayakkabı sayasının burun
tarafında ayağı tam çevreleyen bütün parça.
büyükbaş ham deri (Alm. Rinderhaut, n; Fr. peau brute de vache, f; peau de bovines, f; İng. bovine hide; cattle
hide; raw hide of cattle) deri. Kesilmiş büyükbaş hayvanların, hiçbir sepileme işlemine tabi tutulmamış taze derisi.
büzülme derecesi (Alm. Schrumpfungsgrad, m; Fr. degrè de rètraction, m; İng. degree of shrinkage) deri. Bir
ham deri ya da deri şeridin su içerisinde, büzülmeye başladığı an ya da belirli bir sıcaklığa kadar belirli bir süre
ısıtılması durumunda boyutlarında ya da alanında meydana gelen değişim.
büzülme sıcaklığı (Alm. Schrumpfungstemperatur, f; Fr. température de rétraction, f; İng. shrinkage
temperature) deri. Belirli koşullar altında ham deri ve derilerin yaş ya da kuru halde boyut değişimi
gösterdiği sıcaklık değeri.
büzüştürücü tanen (Alm. Schrumpfledergerbstoff, m; Fr. tanin crispant, m; İng. leather shrinking
tanin) deri. Tola cildini önemli derecede büzüştürme özelliği olan, tepkimeye girme yeteneği yüksek sepileme
maddesi.
büzüşük deri (Alm. Schrumpftesleder, n; Fr. cuir crispé, m; İng. shrunk leather) deri. Şiddetli ve ani etki yapan
bir sepileme maddesi ile cilt yüzü büzüştürülmüş deri.
cam perdah silindiri (Alm. Zylinder zum Glanzstossen von Häuten, m; Fr. cylindre de lisse en verre, m; cylindre
pour le glaçage des peaux, m; İng. cylinder for glazing hides; glass glazing cylinder) deri. Perdah makinesinde
deri yüzeyinin parlatılıp filmin düzgünleştirilmesini sağlamak amacıyla yüzeye basınç altında sürtme hareketi
uygulayan kısım.
cam silindir (Alm. Glasrolle, f; Fr. rouleau en verre, m; İng. glass cylinder) deri. Perdah makinesinde deri
yüzeyinin parlatılıp filmin düzgünleştirilmesini sağlamak amacıyla yüzeye basınç altında sürtme hareketi
uygulayan kısım.
cila (Alm. Lack, m; Fr. vernis, m; İng. lacquer) deri. Çözücüsünün uçması ile genellikle sert, şeffaf ve parlak bir
koruyucu film tabakası bırakan bir ya da daha fazla organik çözücüdeki bir maddenin çözeltisi, lak.
cildi düzeltilmiş deri (Alm. genarbtes Leder; korrigiertes Leder; Fr. cuir à fleur corrigée, m; cuir à fleur touchée,
m; İng. corrected grain leather) deri. Cildi kısmen ya da tamamen zımpara ile uzaklaştırıldıktan sonra, çeşitli bitim
işlemleri ile yeni yüzey kazandırılmış deri.
cilt ayrılma kusuru (Alm. Selbstspalten, n; Fr. formation de soufflures, f; İng. blistering defect) deri. Deri
üretiminde alt işlentiler sırasında tolanın sırça ve et katmanları arasında birbirinden ayrılıyormuş gibi boşluk ve
yarıkların oluşması şeklinde görülen kusur.
cilt baskı (Alm. Narbenpressen, n; Fr. grainage par impression, m; İng. grain embossing) deri. Isıtılmış desenli
plaka veya silindir yardımıyla basınç altında bir hayvan türünün doğal cilt deseninin ya da herhangi bir
desenin deri yüzeyinde oluşturulması.
cilt desenli deri (Alm. gekörntes Leder; genarbtes Leder, n; Fr. cuir grainé, m; İng. grained leather) deri. Üzerine
presleme ile cilt/sırça deseni verilmiş ya da mantarlama ile doğal sırça deseni geliştirilmiş deri.
cilt katmanı (Alm. Narben, m; Fr. fleur, f; İng. grain) deri. Kıl, yün ve epidermis katmanının uzaklaştırılmasından
sonra ortaya çıkan deri yüzeyi; eşanlam: sırça.
cilt uzaklaştırma (Alm. Narben entfernen; Fr. effleurer; İng. degrain; snuff) deri. Yarma, tıraş ya da zımpara gibi
mekanik işlemler ile deri cildinin alınması.
cilt yarma (Alm. Narbenspalt, m; Fr. croùte fleur, f; İng. grain split) deri. Yarma makinesi ile iki ya da daha fazla
tabakaya ayrılmış derinin en üstte kalan ciltli tabaka.
çalkalama yöntemi (Alm. Schüttelmethode, f; Fr. méthode par agitation, f; İng. shake method) deri. Tanen
çözeltisindeki tanen miktarının, kromlu deri tozu ile çalkalanarak belirlendiği yöntem.
çam kabuğu (Alm. Fichtenrinde, f; Rottannenrinde, f; Fr. écorce de pin, f; İng. pine bark) deri. Picea vulgaris ya
da P. excelsa gibi çam ağacının tanen içeren kabuğu; eşanlam: yalamuk.
çamur (Alm. Schlamm, m; Fr. boues, pl; İng. sludge) 1. çevr. Atıksu ve kanalizasyon arıtma tesislerinde ya da
içme suyu iyileştirme tesislerinde biriken, katı içeriği yüksek, sulu atık; eşanlam: şlam. 2. deri. Bitkisel sepi
çözeltisi gibi bulanık sıvıların alt kısmında biriken küçük erimez parçacıklardan oluşmuş yoğun, kıvamlı
katman. 3. (Alm. Schlamm, m; Fr. boues, pl; İng. mud) kim. Toprak, balçık ve kilin su ile değişen ağırlık
oranlarındaki karışımı.
çapraz dikiş (teks. sürfile dikiş) 1. (Alm. Überwendstich, m; Fr. point de surjet, m; İng. overcast stitch) deri. Eskime
ve yıpranmayı önlemek için malzeme kenarının ötesine geçerek yapılan bir dikiş türü. 2. (Alm. Überwendlingnaht,
f; Fr. couture ouverte surfilée, f; İng. overcast seam) teks. Sökülebilir özellikteki kumaşların saçaklanmaması
için kenarlarına yapılan dikiş; eşanlam: overlok dikişi.
çapraz kat (Alm. Kreuzgang, m; Fr. couche croisée; couche double, f; croix, f; İng. cross coat; double hard-
coat) deri. Deri yüzeyine boya tabancası ile deri bitim çözeltisi ya da karışımlarının birbirine dik iki farklı yönde
uygulanması.
çapraz katlama dayanıklılığı (Alm. Beständigkeit gegen gekreuztes Falten, f; Fr. résistance au pli croisé, f; İng.
double folding resistance) deri. Deri iki yönde dik açılarla tam katlandığında katlanma kenarlarında çatlak
oluşturmadan katlanabilme yeteneği.
çatı dikişi (Alm. Blattaufsteppen, n; Fr. claquage, m; İng. vamping) deri. Ayakkabının gamba ve yan parçalarının
birlikte dikilme işlemi.
çatlama dayanıklılığı (Alm. Reißfestigkeit, f; Rissbeständigkeit, f; Fr. résistance à la gerçure, f; İng. crack
resistance) deri. Derinin esnetilmesi ya da katlanması durumunda deri bitim katı ya da sırça ve özderi
katmanlarının kırılmaya karşı gösterdiği direnç.
çatlayarak ayrılma (Alm. abplatzen; abspringen; Fr. craqueler; éclater; İng. crack-off) deri. Deri esnetildiğinde
derinin bitim katının parçalar halinde koparak uzaklaşması.
çatma işlemi (Alm. ansetzen; Fr. fourcheter; İng. set on) deri. Konfeksiyonda ve ayakkabı üretiminde ürün
modelini oluşturan parçaları uygun şekilde bir araya getirerek dikme işlemi.
çebulinik asit (Alm. Chebulinsäure, f; Fr. acide chebulinique, m; İng. chebulinic acid) deri. 1 mol glikozun 3 mol
gallik asit ve 1 mol çebulik asit ile esterleşmesinden meydana gelmiş, zor çözünen, kristal yapılı bitkisel sepi
maddelerinin içinde bulunan beyaz renkli bir asit.
çekiç pistarizma (Alm. Spitzen drücken; Fr. rabattre le bout; İng. toe pound) deri. Montası yapılmış ayakkabının
ön tarafındaki monta payı kısımlarında oluşan katlanmaları elle ya da makine ile çekiçleyerek düzeltme işlemi.
çekik sırça (Alm. gezogener Narben, m; Schrumpfnarben, m; Fr. fleur rétrécie, f; cuir crispé, m; İng. drawn grain;
shrunken grain) deri. Sırça ile özderi bağlantısının zayıflaması ile sepileme işleminde belirginleşen sırçadaki
düzgünsüzlük, kırışıklık özelliği.
çerçeve kurutma (Alm. Rahmentrocknung, f; Fr. séchage sur cadre, m; İng. frame drying) deri. Büyük ya da
küçükbaş ham derilerin bir çerçeve üzerinde gerili halde hava ile temasa maruz bırakılarak kurutulması işlemi.
çıban kusuru (deri. apse kusuru) (Alm. Abszess-Defekt, m; Fr. défaut d'abscès, m; İng. abscess defect) deri. Kimi
zaman kabuklu da olabilen, ham derideki doku bozuklukları üzerinde görülen yerel iltihabın etkisi.
çıma dikişi (Alm. 0,2 cm Steppnaht, f; Kantenähen, n; Fr. maille de bordure, f; piqùre arriére, f; point arrière, m;
İng. edgestitch) deri. teks. Bitmiş bir birleştirme dikiş çizgisine paralel olarak 0,2 cm uzaklıkta ve giysinin ön
yüzünde uygulanan süs dikişi; eşanlam: kenar dikişi.
çiçek 1. (Alm. Blüte, f; Fr. fleur, f; İng. flower) biyom. Tohum taşıyan bitkilerde yeni bireylerin oluşmasını ve
bitkilerin devamlılığını sağlayan, dişi ve erkek organların her ikisini birden ya da ayrı ayrı taşıyan, taç yapraklarıyla
ve çanak yapraklarıyla çevrili olan, bitkinin renkli ve çoğu zaman kokulu olan, en uçtaki büyüme tomurcukları
görevindeki eşeysel üreme yapısı. 2. deri. 1. (Alm. Ziegendermatomykose, f; Fr. dermatomycose des caprins, f;
İng. dimple) Keçilerde hastalığa bağlı olarak, ham derilerinde cilt yüzünde kılları dökülmüş bölgeler ve koyu renkli
lekeler, et yüzünde ise benekler, kenarları hafifçe kabarmış, ortası yumuşak oluşumlar şeklinde görülen bir kusur.
2. (Alm. Blume, f; Mud, m; Fr. fleur, f; İng. bloom) Valeks, divi-divi, mirobalan, algorabilla gibi elajitanen esaslı
bitkisel tabaklama maddeleri içeren tabaklama çözeltileri ile tabaklanmış derilerin yüzeyinde ya da içerisinde
meydana gelen, başlıca elajik asit ve/veya çebulinik asit içerikli, açık sarıdan kahverengiye kadar renklerde
çökelti.
çift banyo krom sepileme (Alm. Zweibadchromgerbung, f; Fr. tannage à deux bains, m; İng. two-bath chrome
tanning) deri. Önce potasyum ya da sodyum dikromat ve mineral asit ve sonra da sodyum tiyosülfat ve sülfürik
asit çözeltileri ile yapılan sepileme işlemi.
çift ciltli deri (Alm. doppelhäutiges Leder, n; Fr. cuir creux, m; İng. double-skinned leather) deri. Özellikle
Merinos koyun derileri gibi cilt katmanı özderi katmanına oldukça zayıf bir şekilde bağlı olan ve bu sebeple çift
katmanlı gibi görünen deri.
çinçilla (Alm. Chinchilla, n; Fr. chinchilla, m; İng. chinchilla) deri. Sıradışı incelikteki kürke sahip, Arjantin, Bolivya
ve Peru'nun dağlık bölgelerinde yaşayan Chichilla brevicaudata ve Şili'de yaşayan uzun kuyruklu Chinchilla
laniger türleri olan, ticari anlamda çiftliklerde yetiştirilen kemirgen bir hayvan.
çivileme deri. 1. (Alm. Nageln, n; Fr. clouage, m; İng. nailing; rivetting) Ayakkabı parçalarını başlı veya başsız
çivilerle ya da ağaç mandallarla birbirine sabitleme işlemi. 2. (Alm. Aufnageln, n; Fr. cadrage, m; İng. nailing
out) Derilerin kurutma amaçlı kenarları boyunca çiviler yardımıyla bir çerçeve üzerinde gerilerek sabitlenmesi.
çok tane boyluluğu (Alm. Vielteiligkeit, f; Fr. polydispersité, f; İng. polydispersivity) deri. Doğal ya da yapay
sepileyiciler gibi maddelerin oluşturduğu koloidal çözeltinin farklı boyutta tanecik içerme özelliği.
çözgen haslığı (Alm. Lösungsmittelechtheit, f; Fr. solidité aux solvants, f; İng. solvent-fastness) deri. Organik bir
çözücü etkisine maruz kaldığında deri ya da deri ürününün renk kaybına karşı gösterdiği direnç.
çözücüyle yağlama (Alm. Lösungsmittelfettung, f; Fr. nourriture en bain de solvant, f; İng. solvent
fatliquoring) deri. Nemli derinin, bakiye olarak %0,5-1,0 gibi yüksek derecede polar suda çözünmeyen madde
bırakabilen neft gibi nispeten yüksek kaynama noktasına sahip bir çözücü ile dolaplanması sonucu deri yapısına
asgari düzeyde bir yağlayıcının dahil edilmesi yoluyla yapılan deri yağlama işlemi.
çözünmez kısım (Alm. unlöslicher Bestandteil, m; Fr. matière insoluble, f; İng. insoluble matter; insolubles;
insolvables) deri. Bir maddenin; örneğin doğal sepileme maddelerinde görüldüğü gibi, belirli koşullar altında bir
çözücü ile işlem gördüğünde özütlenemeyen bileşenleri.
çözünür kısım (Alm. löslicher Bestandteil; Fr. matiére soluble, f; İng. soluble matter; solubles) deri. Bir maddenin
standart koşullar altında bir çözücü ile işlem gördüğünde çözünebilen bileşenleri.
çukurlaşma testi (Alm. Eindrückprobe, f; Fr. essai de dureté, m; İng. indentation test) deri. Belirli şartlar altında
küçük çaplı bir küre ile bastırıldığında oluşan çökmeyi ölçmeye dayanan derinin, sertliğini ve sıkılığını belirlemek
için kullanılan test.
dağıltı boyarmaddesi (teks. dispersiyon boyarmaddesi) (Alm. Dispersionsfarbstoff, m; Fr. colorant de dispersion, m;
İng. disperse dyestuff) 1. deri. Mineral tabaklanmış deri ve kürklerin boyanmasında kullanılan suda çözünmeyen,
yüzey aktif maddeler ile su içinde dağılan boyarmadde. 2. teks. Sentetik liflerin boyanmasında kullanılan, suda
çözünmeyen, boyanma süreci boyunca parçacıklarının topaklaşmadığı bir boyarmadde sınıfı.
daldırma boyama (Alm. Tauchfärbung, f; Fr. teinture par immersion, f; İng. dip dyeing) deri. Derilerin mordant,
boya veya diğer çözeltilere daldırılıp çıkarılmasıyla yapılan boyama işlemi.
daldırma metodu (Alm. Tauchverfahren, n; Fr. procédé par immersion, m; İng. immersion process) deri. Deri
veya kürk olarak işlenen derilerin mordant, boya veya diğer çözeltilere tamamiyle batırıldığı işlem.
dalgalı boyama kusuru (teks. abraj) (Alm. ungleichmäßige Färbung, f; Fr. teinture inégale, f; İng. uneven
dyeing) deri. teks. Boyanmış tekstil ya da deri ürünlerinde çeşitli nedenlerle oluşmuş dalgalı görünümlü
düzgünsüzlük.
damarlanma (Alm. Mastfalte, f; Fr. ride de fleur, f; İng. fat wrinkle; grain wrinkle) deri. Derinin doğal özelliğinden,
kas dokusundan ve/veya yağ içeriğinden kaynaklanan, genellikle boyun ya da diğer bölgelerine de sırt çizgisine
dik olarak görülebilen basık vadiler şeklinde uzanan çukurluk ve çıkıntılar; eşanlam: yağ kırışıklığı.
damarlı deri (Alm. aderiges Leder; Fr. cuir veiné, m; İng. veiny leather) deri. Kan damarları deseninin cilt veya et
yüzünden göründüğü kusurlu deri.
dana derisi (Alm. Kalbhaut, f; Fr. peau de veau, f; İng. calfskin) deri. Belli bir ağırlığı geçmeyen genç sığır derisi.
degra yağı (Alm. Gerberfett, n; Fr. dégras, m; İng. degras) deri. Soda çözeltisi ile yağ sepilenmiş derinin
yıkanması ve yıkama sıvısının asitlendirilmesi ile elde edilen yağda su emülsiyonu şeklindeki ürüne verilen isim.
delikli kapak (Alm. Gitterdeckel, m; Fr. porte à claire voie, f; İng. lattice door) deri. Boyuna dar delikli deri işleme
dolap kapağı şekli.
delikli yıkama kapağı (Alm. Spüldeckel, m; Fr. porte à trous, f; İng. washing door) deri. Deri dolabı dönerken
dolabın içinde bulunan suyu boşaltmak için açılıp kapatılabilen kapak.
demir lekesi (Alm. Eisenfleck, m; Fr. tache de fer, f; İng. iron stain) deri. Genellikle bitkisel tabaklanmış yaş
derilerin demir ya da demir bileşikleri ile teması sonucu, deri yüzeyinde meydana gelen lekelenmeler.
demir mordan (Alm. Eisenbeize, f; Fr. mordant au fer, m; İng. iron mordant) deri. Logwood veya fustik gibi doğal
boyarmaddelerle boyama yapabilmek için mordan etkisi bulunan demir laktat veya asetat gibi bir demir tuzu.
denatürasyon bkz. kim. denşirme.
depolama lekesi (Alm. Stockfleck, m; Fr. tache de stockage, f; İng. storage stain) deri. Nötralize edilmiş,
boyanmamış, yağlanmamış krom sepilenmiş derilerin nemli bir şekilde yüksek istifler halinde uzun süre
bekletilmesi sırasında aktinomisetlerin gelişimine bağlı olarak ortaya çıkan küçük, düzensiz şekilli grimsi-mavi ve
gül renkli lekeler.
deri 1. (Alm. Haut, f; Fr. peau, f; İng. skin) biyom. Hayvanların vücudunu örten, omurgasızlarda silindir biçiminde
hücreleri kapsayan epidermis; memelilerde keratinli çok katlı yassı epiteli kapsayan epidermis ile bağ dokusunca
zengin dermis tabakalarından oluşan en dış örtü. 2. (Alm. Leder, n; Fr. cuir, m; İng. leather) deri. İşlenerek
kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu.
deri altı katmanı (biyom. hipodermis) 1. (Alm. Subkutis, f; Hypoderm, n; Fr. couche de chair, f; hypoderme, m; tissu
sous-cutané, m; İng. hypoderm; hypodermis; subcutaneous layer; subcutaneous tissue;
subcutis) biyom. Altderinin altında bulunan, altderiden açık bir biçimde ayrılmayan, bol miktarda yağ hücreleri ve
gevşek bağdoku içeren katman; eşanlam: fasya, subkutis. 2. (Alm. Fleischschicht, f; Fr. couche de chair, f; İng.
flesh layer; hypodermis) deri. Özderi katmanının altında yer alan, deriyi karkasına bağlayan, ağırlıklı olarak yağ
ve bağdokularından oluşmuş ve deri üretiminin ilk basamaklarında mekanik olarak uzaklaştırılan katman;
eşanlam: subkutis, hipodermis.
deri bitim işlemi (Alm. Lederzurichtung, f; Fr. apprêtage de cuirs, m; finissage du cuir, m; İng. leather
finishing) deri. Geniş kapsamda ağartma, kuru veya yaş derilere yapılan mekanik işlemle, renklendirici içeren
polimer katları ile deri yüzeyinin boyanması, cilalanması, ipeksi, kaygan, yağlı, mat, parlak gibi yüzey tutum
özelliklerinin kazandırılması için yapılan fiziksel ve kimyasal işlemler.
deri bitim katı (Alm. Beschichtung Deckputz, m; Fr. couche de finition, f; revétement de finition, m; İng. finish
coat) deri. Boya çözeltisi, pigment ve bağlayıcı karışımı vb. deri bitim çözeltilerinin deri yüzeyine tek sefer
uygulanması ile ortaya çıkan katman.
deri çekme dayanımı (Alm. Reißfestigkeit eines Leders, f; Zugfestigkeit des Leders, f; Fr. résistance à la traction
de cuir, f; İng. tensile strength of leather) deri. Bir deri örneğini koparmak için kesit alanı başına gerekli en yüksek
çekme kuvveti; eşanlam: deri çekme mukavemeti.
deri desen plakası (Alm. Narbenplatte, f; Fr. plaque à grainer, f; İng. leather embossing plate) deri. Bir desenin
deri üzerine basınç ile kabartma ya da baskı yoluyla aktarılmasında kullanılan, üzerinde kabartmalı desene sahip
çelik plaka.
deri desen presi (Alm. Narbenpresse, f; Fr. presse à granier, f; İng. leather embossing press) deri. Derinin iki
plaka arasında mekanik veya hidrolik olarak sıkıştırılarak kabartma veya baskı desenlerinin çıkarıldığı makine.
deri fabrikası (Alm. Lederfabrik, f; Fr. usine de cuir, f; İng. leather factory) deri. Ham derilerin yarı mamul veya
mamul derilere dönüştürüldüğü, gerekli altyapı ve ekipmana sahip, büyük ölçekli ve modern teknolojiye sahip
sepievi.
deri kireçlik atıkları (Alm. geäscherten Hautabfälle, pl; Fr. déchets de pelanage, pl; İng. spetches) deri. Jelatin
ve yapıştırıcı üretiminde kullanılan, budanmış, kılları giderilmiş, kireçlik işlemi yapılmış tola parçaları.
deri maddesi (Alm. Hautsubstanz, f; Fr. substance dermique, f; İng. hide substance) deri. Ham ve mamul
derilerde bulunan başlıca kolajen olmak üzere özderinin protein bileşenleri için kullanılan genel terim.
deri talaşı (deri. tıraş atığı) (Alm. Falzspäne, pl; Fr. dérayures, pl; İng. shavings) deri. Sepilenmiş ıslak ya da kuru
derilerin kalınlığı tıraş makinesiyle ayarlanırken ortaya çıkan atık.
deri tıraş makinesi (Alm. leder Falzmaschine, f; Fr. dérayeuse, f; machine à dérayer, f; İng. leather shaving
machine) deri. Spiral kesici bıçakları olan, hızla dönen bir silindir aracılığıyla derinin kalınlığını azaltmak ya da
eşitlemek için kullanılan bir makine.
deri tıraşı (Alm. Falzen, n; Fr. dérayage, m; İng. shaving) deri. Derilerin tıraş makinesi kullanılarak istenen
kalınlığa ayarlanması işlemi.
deri yağlama (Alm. Fettlickern, n; Fr. nourriture en bain, f; İng. fatliquoring) deri. Su içinde yağ emülsiyonuyla bir
dolapta döndürerek deriye yağ verme işlemi.
derin kesik (Alm. Blindloch, n; Fr. trou aveugle, m; İng. blind hole) deri. Et tarafından özderi tabakasına kadar
giren ancak üst deri katmanına ulaşmayan kesik.
derin zımparalama (Alm. Tiefbuffen; Fr. ponçage fort; İng. deep buff) deri. Cildi kusurlu derilerin kusurunun
giderilmesi amacıyla deri cildinin zımparalanarak tamamen uzaklaştırılması.
derinin terlemesi (Alm. ausschwitzen; Fr. exsuder; İng. sweat out) deri. Deri bünyesinde bulunan yağ ya da
plastikleştiricilerin küçük sıvı damlacıklar halinde derinin iç kısımlardan yüzeye çıkması, sızması.
derinin termik bozunması (Alm. Hitzedenaturierung, f; Fr. dénaturation par la chaleur, f; İng. heat
denaturation) deri. Sıcaklık artışına bağlı olarak derideki proteinlerin yapısında meydana gelen tersinmez
değişim.
deriye desen basma (Alm. Lederdrucken, n; Fr. impression sur le cuir, f; İng. leather printing) deri. Isıtılmış
kabartma desenli bir plaka ya da silindirle basınç altında deri yüzeyinde bir desen girinti çıkıntısı oluşturma işlemi.
dermal papilla (Alm. Hautpapille, f; Fr. papille dermique, f; İng. dermal papilla) deri. Derinin dokunmaya duyarlı
bölgelerinde görülen özderiden epidermise doğru doğal yapının parçası olan çıkıntılar.
dermatomikoz hasarı (Alm. Beschädigung der Haut mit Dermatomycose, f; Fr. dommage de dermatomycose, m;
İng. dermatomycosis damage) deri. Deride görülen fungal hastalık ve bu hastalığın hayvan derisinde yaptığı
hasar ve değer kaybı.
dhawa (Alm. Dhawa, m; Fr. dhawa, m; İng. dhawa) deri. Hindistan alt kıtasında yetişen, kışın yapraklarını döken,
yaprakları Dhawa veya yerel sumak adıyla sepilemede kullanılan Anogeissus latifola adlı ağaç.
dış dikiş (Alm. Aussernaht, f; Fr. couture en surface, f; couture sellier, f; İng. outseam) deri. Deri parçalarının
kenarları birbirine denk ve iç yüzleri birbirine bakacak şekilde yerleştirilmesi ve çeşitli dikim türlerinden birinin
kullanımıyla yapılan dikiş.
dış taban (Alm. Laufsohle, f; Fr. semelle de marche, f; İng. outsole) deri. Ayakkabının giyilmesi sırasında zemin
ile temas eden kösele veya çeşitli malzemelerden imal edilmiş olan en dış kısmı.
difenilmetan boyarmadde (Alm. Diphenylmethanfarbstoff, m; Fr. colorant au diphénylméthane, m; İng.
diphenylmethane dyestuff) deri. Difenilmetan, (C6H5)2CH2, esaslı boyarmadde.
diizosiyanat (Alm. Diisocyanat, n; Fr. diisocyanate, m; İng. diisocyanate) deri. İki izosiyanat grubuna (OCN-
) sahip bileşik; örneğin sepilemede kullanılan hegzametilen diizosiyanat.
diken çiziği (Alm. Dornriβ, m; Heckenriβ, m; Fr. égratignure d’épines, f; İng. thorn scratch) deri. Genellikle
hayvan derilerinin sadece cilt tabakasını etkileyen, dikenlerin neden olduğu yüzeysel sıyrıklar.
dikenli tel çiziği (Alm. Stacheldrahtriβ, m; Fr. éraflure de fil de fer barbelé, f; İng. barbed wire scratch) deri. Deri
üzerinde, hayvanların çevrelenmesi ve korunması amacıyla kullanılan dikenli tel nedeniyle meydana gelen sıyrık
veya yara izi.
dikim boyu (Alm. Stichlänge, f; Fr. longueur du point, f; İng. stitch length) deri. teks. Birbirini takip eden iğne
dalışları arasındaki uzaklık; eşanlam: dikiş uzunluğu.
dikiş (Alm. Naht, f; Fr. couture, f; İng. stitch) deri. Makine ya da el yardımıyla ipliğin dikilecek yüzeylerin içinden
ya da arasından geçirilerek ilmek sırası oluşturmasıyla tekstil ya da deri yüzeylerinin birleştirilmesi,
sağlamlaştırılması ya da süslenmesi; eşanlam: dikim.
dikiş dayanımı (Alm. Nahtfestigkeit, f; Fr. résistance de couture, f; İng. seam strength) deri. teks. Dikilmiş deride
ya da kumaşta dikiş yönüne dik olarak kuvvet uygulandığında, dikiş yerinin kopmaya karşı gösterdiği direnç.
dikiş sıklığı (Alm. Stichdichte, f; Fr. densité des points, f; İng. stitch density) deri. teks. Birim uzunlukta bulunan
dikiş adım sayısı.
dikiş yeri ütüleme (Alm. Nahtbügeln, n; Nahtpressen, n; Fr. écrasage, m; İng. seam ironing) deri. 1. Ütüleme ve
presleme ile kapalı dikişli bir yüzeyin düzgünleştirilmesi. 2. Sayada çatı açma.
dikiş yırtılma dayanımı (Alm. Stichausreißfestigkeit, f; Fr. résistance à l'arrachement au point de couture, f; İng.
stitch tear resistance) deri. Dikiş ipliklerinin çekilmesi sırasında derinin yırtılmaya karşı gösterdiği direnç.
dip kılı (Alm. Grannenhaar, n; Fr. poil intermédiare, m; İng. true hair) deri. Kürklü hayvanların derilerinin en alt ve
temel tabakasını meydana getiren kısa, yumuşak ve sık kıl; eşanlam: dip kılı.
direkt boyarmadde (teks. substantif boyarmadde) (Alm. Direktfarbstoff, f; Fr. colorant direct; İng. direct dyestuff;
substantive dyestuff) deri. teks. Suda çözünebilen, kolajen ve selüloz liflerini mordanlama ya da başka bir işleme
gerek olmadan doğrudan boyayabilen bir boyarmadde sınıfı.
disiyandiamit (Alm. Dicyandiamid, n; Fr. dicyandiamide, m; İng. dicyandiamide) deri. Sepileme özelliğine sahip
ancak daha çok ikinci sepilemede derilerin boşluklu kısımlarının doldurulmasında tercih edilen disiyandiamidin
formaldehitle yoğuşma tepkimesinden elde edilen bir tür sepi maddesi; eşanlam: disiyandiamit reçine.
disk bıçaklı inceltme makinesi (Alm. Dünnschneidemaschine, f; Fr. dérayeuse à disque, f; machine à parer, f;
pareuse à disque, f; İng. paring machine) deri. Kürklük derilerin etlemesinde ya da inceltilmesinde kullanılan,
koruyucusu olan, dikey, hızla dönen, keskin, dairesel bir bıçağa sahip makine; eşanlam: inceltme makinesi.
disülfür köprüsü (Alm. Disulfid-Bindung, f; Disulfidbrücke, f; Disulfidbrückenverbindung, f; Fr. liaison disulfure, f;
pont disulfure, m; İng. disulfide bond; disulfide bridge; S-S bond) 1. biyom. İki sistein molekülünün sülfidril
grupları arasında oksitlenme sonucu oluşan ve proteinlerde üç boyutlu yapı ile işlevin belirlenmesinde önemli rol
oynayan kovalent bağ; eşanlam: disülfür bağı. 2. kim. Hidrokarbon ya da inorganik bileşiklerde yer alan kovalent
S-S bağı; eşanlam: disülfür bağı. 3. deri. Keratinde olduğu gibi, iki komşu polipeptit zincirini bir arada tutan iki
kükürt atomundan oluşmuş bağ.
dişi dana (Alm. Kuhkalb, n; Fr. veau femelle, m; İng. female calf) deri. Genç dişi sığır.
divi-divi (Alm. divi divi, m; Fr. divi divi, m; İng. divi divi) deri. Caesalpinia coriaria bitkisinin tohum ve
kabuklarından edilen sepi maddesi.2. Batı Hindistan, Brezilya ve Orta Amerika'da bulunan divi-divi
ağacı, Caesalpinia coriaria.
dizgin (Alm. Zaum, m; Zaumzügel, m; Fr. bride, f; İng. bridle) deri. Binek hayvanlarını kontrol etmek için başına
takılan baş bantlarını, at gözlüklerini, boğaz kemerlerini içeren yular; eşanlam: başlık.
dizgin başlığı (Alm. Kopfsteg, m; Fr. tétiére, f; İng. headstall) deri. Atların kafasını bağlamaya yönelik
tasarlanmış alın, burun, boğaz bantlarını da kapsayan deri şeritlerden oluşan yular.
doğrusal hareketli püskürtme kolu (Alm. hin- und hergehender Spritzarm; Fr. bras alternatif de pistolet, m; İng.
reciprocating spraying arm) deri. İşlenmekte olan malzeme ya da ürün üzerinde mekanik olarak ileri geri doğrusal
olarak hareket eden ve püskürtme tabancalarını taşıyan kol.
doku büzme özelliği (Alm. Adstringenz, f; Fr. astringence, f; İng. adstringency; astringency) deri. 1. Bir
tabaklama maddesi ya da çözeltisinin deri maddesine karşı ilgisini, reaksiyon verme isteğini ifade etmek için
kullanılan bir terim. 2. Hayvan dokularının büzülmesini ya da bir araya gelmesini sağlama özelliği.
doku büzücü (Alm. adstringent; Fr. astringent; İng. astringent) deri. Hayvansal dokuları büzme ya da bir araya
getirebilme özelliği.
dolap boyaması (Alm. Faßfärbung, f; Fr. teinture au foulon, f; İng. drum dyeing) deri. Dönen bir deri dolabı
içerisindeki boya banyosunda yapılan boyama.
dolap kırması sırça deseni (Alm. Walknarben, m; Fr. grain de foulon, m; İng. drum grain) deri. Mamul derilerin
kuru dolapta döndürülmesi sonucu elde edilen belirgin cilt görünümü.
dolap kireçliği (Alm. Faßäscher, m; Faßäschern, n; Fr. pelanage en tonneau, m; İng. drum liming) deri. Ham
derilerin kireçlik işleminin dönen bir deri dolabı içerisinde yapılması.
dolaplama 1. (Alm. Läutern, n; Trommeln, n; Fr. brillantage, m; lustrage, m; İng. drumming) deri. Talaş, kaolin,
alçı vb. ile derilerin rutubetini ayarlamak, fazla yağını ve bağlanmamış boyasını uzaklaştırmak ve kıllara parlaklık
vermek için dolap içerisinde yapılan döndürme işlemi; eşanlam: kuru dolaplama. 2. (Alm. Trommelpolieren, n; Fr.
finissage à tambour, m; polissage au tonneau, m; tonnelage, m; İng. barrel finishing; barreling; tumble
finishing) malz. Metal ve taş işlemede, kaba yüzeyleri pürüzsüzleştirmek, pas ve kireç tabakalarını, döküm
çapaklarını vb. temizlemek ve parlatmak gibi amaçlarla bir dolap içinde küçük sert parçalarla beraber yuvarlanıp
çarptırılma işlemi.
dolapta eriterek kıl giderme (Alm. Trommelenthaarung, f; Fr. enchaucenage en tonneau, m; İng. drum
unhairing) deri. Deride kıl giderme işleminin, kıvamlı sodyum sülfür gibi, kıl giderici kimyasal içeren dolapta
gerçekleştirildiği yöntem.
dolapta tuzlama (Alm. Faßlakensalzung, f; Fr. saumurage en foulon, m; İng. drum brining) deri. Büyükbaş ham
derilerin bir deri dolabında tuzlu çözelti ile salamura edilmesi.
doldurucu özüt (Alm. Füllextrakt, m; Fr. extrait de remplissage, m; extrait de retannage, m; İng. filling
extract) deri. Önceden sepilenmiş derinin ağırlığını artırmak ve dolgunluk vermek için derişik bir şekilde
uygulanan tanen çözeltisi.
dolgu maddesi (Alm. Füller, m; Füllstoff, m; Fr. matière de remplissage, f; agent de remplissage, m; İng. filler;
filling agent; filling material) 1. deri. İşlenti sırasında deri kesitinde oluşan iç boşlukları doldurmak için kullanılan
malzeme. 2. malz. 1. Malzemenin tanecikleri arasındaki boşlukları doldurmak ya da hacmi genişletmek için
kullanılan malzeme. 2. Plastik, kompozit, beton gibi malzemelerin yüksek maliyetli bağlayıcı bileşen miktarlarını
düşürmek ya da nihai malzemeye daha iyi bazı özellikler kazandırmak amacıyla başlangıç karışımına eklenen lifli
olmayan inorganikler. 3. (Alm. inerter Inhaltsstoff, m; saugfähiges Bestandteil, n; Fr. ingrédient inerte, m; İng. inert
ingredient) tar. Pestisit içerisindeki aktif maddenin saf halinin çok toksik olması, suyla çok iyi karışamama
durumu, stabilitesinin değişken olabilmesi, depolama, nakliye kullanım açısından tehlikeli olabilmesi ve tek başına
kullanılması durumunda maliyetinin ekonomik olmaması gibi nedenlerle formülasyon içerisine eklenen,
hedeflenen zararlı organizma üzerinde doğrudan öldürücü bir etkisi olmayan, bazen de sadece aktif maddeyi
seyreltici ve taşıyıcı özellikte olan pestisit formülasyonu maddesi.
dolgun tutumlu deri (Alm. Volleder, n; Fr. peau pleine, f; İng. full leather) deri. Özellikle kolay sıkıştırılamayan,
fakat kolay eğilebilen, birim hacim başına büyük miktarda lif taşıyan deri tipi.
dolgun yapılı ham deri (Alm. gutgestellte Haut, f; Fr. peau bien structurée, f; İng. well-developed
hide) deri. Alanının nispeten büyük bir bölümü bir örnek, sıkı ve yoğun lif yapısına sahip ham deri.
dolgunluk (Alm. Vollheit, f; Fr. pléinitude, f; İng. fullness) deri. Lifler arasına sentetik reçine yerleştirmek gibi
yöntemlerle daha sıkı ve yoğun yapı kazandırılmış derinin özelliği.
dongola sepi (Alm. Dongolagerbung, f; Fr. tannage dongola, m; İng. dongola tannage) deri. Gambir
sepilemesinden sonra alüminyum ile yapılan kombinasyon sepileme işlemi veya ters sırada bu malzemelerle
yapılan işlem.
donyağı (Alm. Talg, m; Fr. suif, m; İng. tallow) deri. Sığır, koyun ve keçilerin yağı ya da yağlı dokuları; eşanlam:
içyağı.
doygun boyama (Alm. gedeckte Färbung, f; Fr. teinture couvrante, f; İng. full dyeing; saturated
dyeing) deri. Boyanın en yüksek oranda deri yüzeyince alınması ile yapılan boyama.
doygun salamura yöntemi (Alm. Salzlakenbehandlung, f; Salzlakenkonservierung, f; Fr. saumurage, m; İng.
brine curing; brining; wet salting) deri. Doygun tuz çözeltisine batırılmasıyla yapılan ham derilerin salamura işlemi.
döner püskürtme kolu (Alm. rotierender Spritzarm; Fr. bras rotatif de pistolet, m; İng. rotating spraying
arm) deri. Bitim işleminin uygulandığı malzeme ya da ürün hattındaki derinin üzerinde dönme hareketi yapan ve
püskürtme tabancalarını taşıyan kol.
döşemelik deri (Alm. Möbelleder, n; Fr. cuir d'ameublement, m; İng. upholstery leather) deri. Mobilya ve her tür
oturma yüzeyinin kaplanmasında kullanılan deri.
duman ağacı bkz. deri. boyacı sumağı.
düşük banyo (Alm. kurze Flotte, f; Fr. bain court, m; İng. short float) deri. İçerisinde işlenen deri ağırlığına göre
hacmi az olan banyo; eşanlam: kısa banyo.
düzeltilmiş cilt (Alm. korrigierter Narben; Fr. fleur corrigée, f; İng. corrected grain) deri. Cilt kusurlarının
giderilmesi amacıyla yüzeyi hafifçe zımparalanmış ve ardından pigmentli bir bitim katı uygulanarak özgün durumu
az çok yeniden kazandırılmış cilt yapısı özelliği; eşanlam: düzeltilmiş sırça.
düzensiz boyama (Alm. unregelmäßige Färbung, f; Fr. teinture irréguliére, f; İng. irregular
dyeing) deri. Yüzeydeki rengin birörnek olmadığı boyama.
düzgün sırça (Alm. glatter Narben, m; Fr. fleur lisse, f; İng. smooth grain) deri. Pürüzsüz ve parlak yüzeye sahip
sırça; eşanlam: düzgün cilt.
ekstraksiyon bataryası bkz. deri. özütleme bataryası.
el açkısı (Alm. Stollrad, n; Fr. roue à palissonner, f; İng. staking wheel) deri. Hafif derileri yumuşatmak ve açmak
için kullanılan ve üzerinde ucu dışbükey kör bıçaklar bulunan, dönebilen tekerlek; eşanlam: el iskefesi, fırıldak.
el etleme bıçağı (Alm. Scherdegen, m; Schereisen, n; Fr. couteau à écharner, m; İng. fleshing knife; esk.
kavaleto bıçağı) deri. Etleme işleminin elle yapılmasında kullanılan, ahşap bir sehpa üzerine et yüzü dışa
bakacak şekilde yerleştirilen toladan alt deri katmanının uzaklaştırılmasına yarayan bir ya da her iki kenarı
keskinleştirilmiş, uzun, kısmen esnek, her iki kenarından tutacaklı bir bıçak; eşanlam: kosa.
elajik asit (Alm. Ellagsäure, f; Fr. acide ellagique, f; İng. ellagic acid) deri. Valeks, divi-divi, mirobalan gibi hidroliz
olabilen tanen moleküllerinin bir kısmını oluşturan, beyaz renkli, zor çözünen ve elajik asit lekesi olarak
çökelebilen, formülü HOOC.(OH)3C6H.C6H(OH)3COOH olan dibazik asit.
elajik asit lekesi (Alm. Blumefleck, m; Fr. depot ellagique, m; İng. bloom deposit) deri. Özellikle valeks, divi-divi
ve meşe kullanıldığında, bitkisel sepili derilerin içerisinde veya yüzeyinde, elajik asit çökmesiyle ortaya çıkan,
esasen elajik asit ve çebulinik asitten oluşan, soluk sarıdan kahverengiye kadar değişen renklere sahip çökelti.
elajitanen (Alm. Ellagengerbstoff, m; Fr. tanin ellagique, m; İng. ellagitannin) deri. Hidrolizlendiğinde elajik asit
açığa çıkaran tanen sınıfı.
elektrolit dayanımı (Alm. Electrolytständigkeit, f; Fr. stabilité aux électrolytes, f; İng. electrolyte
stability) deri. Deri üretiminde kullanılan yağların ve boyarmaddelerin özellikle asitler ve tuzlar gibi elektrolitlerin
yoğun olduğu banyolarda çökelmeye karşı koyabilme yeteneği.
elektrostatik yük şişmesi (Alm. Ladungsquellung, f; Fr. gonflement èlectrostatique, m; İng. electrostatic
swelling) deri. Protein gibi yapılarda hidrojen veya hidroksil iyonları ile benzer yüklü grupların birbirini itmesi
neticesinde kendini gösteren elektrik yüklerinin değişimi sonucu yapının şişmesi veya su alması.
elle yağ yedirme (Alm. Handschmieren, n; Fr. nourriture à la main, f; İng. hand stuffing) deri. Bir masa üzerine
yayılmış nemli deri yüzeyine bir kadife ya da fırça yardımıyla yağın, bazen sadece sürme, bazen de yedirme
şeklinde uygulanması.
emdirik deri (Alm. imprägniertes Leder; Fr. cuir imprégné, m; İng. impregnated leather) deri. Suya dayanım ve
aşınma dayanımı gibi özelliklerini geliştirmek üzere eriyik karışımına daldırılarak yağ, mum, reçine gibi maddelerin
önemli miktarda emdirildiği deri; eşanlam: emprenye deri.
emprenye etme (Alm. Imprägnierung; Fr. imprégnation, f; İng. impregnation) deri. Deri, kâğıt, tekstil gibi emici
yapıdaki bir maddeyi yağ, mum gibi eritilmiş bir malzemeye daldırarak o sıvıyı emdirme işlemi.
emülsiyon kararlılığı bkz. deri. sıvı asıltı kararlılığı.
emülsiyon kırılması bkz. deri. sıvı asıltı kırılması.
enjeksiyon kauçuk taban (Alm. angegossene; Gummisohle, f; Fr. semelle en cautchouc moulée sur tige, f; İng.
moulded rubber sole) deri. Önceden hazırlanmamış, ancak bir bot veya ayakkabının sayasının üzerine üretim
esnasında kalıplanan ve vulkanize edilen kauçuk taban.
enzimatik ıslatma (Alm. Enzymweiche, f; Fr. trempe enzymatique, f; İng. enzymatic soaking) deri. Derinin
ıslanmasını kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla proteolitik bir enzim ilave edilmiş ıslatma işlemi.
enzimatik işlem görmüş kıl (Alm. enzymatisch behandelte Haar, n; Fr. poil de traitement enzymique, m; İng.
enzyme-treated hair) deri. Kılların gevşetilmesi amacıyla derinin enzim çözeltisiyle muamelesinden elde edilen
kıl.
enzimle kıl giderme (Alm. enzymatische Enthaarung, f; Fr. épilage enzymatique, m; İng. unhairing with
enzyme) deri. Ham derinin enzim ile işlenerek kıl ya da yün kökünün gevşetilerek uzaklaştırılması esasına
dayanan kıl giderme yöntemi.
epidermal sistem (Alm. Epidermalsystem, n; Fr. systéme épidermique, m; İng. epidermal
system) deri. Epidermis, ter, yağ bezleri ve kanalları, kıl ya da yün ve bunların yataklarını kapsayan bir terim.
epidermis 1. (Alm. Epidermis, f; Fr. epiderme, m; İng. epidermis) biyom. deri. Dış deriden meydana gelen,
vücudu dıştan örterek koruyan, omurgasız hayvanlarda bir sıralı hücre tabakasından, omurgalı hayvanlarda ise
keratinli çok tabakalı yassı epitelden meydana gelen derinin üst tabakası; eşanlam: üstderi. 2. tar. 1. Akarlarda
dış iskeletin kütikula kısmını salgılayan ve gözenek kanalları yardımıyla salgılarını epikütikulaya ulaştırabilen,
vücut üzerinde çeşitli şekil ve farklılıklar gösteren setaları meydana getiren, kütikulanın vücut ile temas eden en
alt tabakası. 2. Yaprak veya diğer bitki kısımlarının yüzey hücre katmanı.
eriterek kıl giderme (Alm. haarzertörende Enthaarung, f; Fr. épilage à poil perdu, m; İng. destructive unhairing;
hair pulping) deri. Ham deride bulunan kıl ya da yünlerin, kireç ve sodyum sülfür gibi alkali içeren çözeltide
yapısının bozundurularak uzaklaştırıldığı kıl giderme yöntemi; eşanlam: kıl eritme.
erkek dana (Alm. Bullenkalb, n; Stierkalb, n; Fr. veau mâle, m; İng. male calf) deri. Genç erkek sığır.
eskimiş et yüzeyi (Alm. Fleischseite beschädigte durch zu lange Lagerung, f; Fr. chair décomposée, f; İng. stale
flesh) deri. Uzun süre depolanmış derinin et tarafında oluşan kusur.
esnek kösele (Alm. Vacheleder, n; Fr. cuir souple pour semelles, m; İng. vache leather) deri. Manda, düve ve
hafif sığır derilerinden yapılan, uzun süreçlerle ağır sığır derilerinden yapılan köselenin aksine, daha hafif
ayakkabı üretiminde kullanılan, hafif, esnek, hızlı sepilenmiş bitkisel sepili taban derisi.
esnerlik (Alm. Dehnbarkeit, f; Zügigkeit, f; Fr. étirabilité, f; prêtant, m; İng. stretchiness) deri. Bir derinin sırt çizgisi
boyunca veya sırt çizgisine dik bir açıyla çekilerek gerilmesi ve bırakıldığında bu uzunluğunu bir süre koruduktan
sonra eski haline gelebilmesi.
et ete (Alm. Fleisch-auf Fleischseite; Fr. chair contre chair; İng. flesh to flesh) deri. Et tarafları birbiri ile temas
edecek şekilde derilerin sehpalanması ve/veya istiflenmesi.
et tarafı apresi (Alm. Fleischseitenappretur, f; Fr. apprêt du côté chair, m; İng. flesh finish) deri. Görünümünü
iyileştirmek için bitkisel sepilenmiş taban derisi gibi bazı deri türlerinin et tarafına uygulanan karışım.
et yüzü (Alm. Fleischseite, f; Fr. côté chair, m; İng. flesh side) deri. Derinin hayvan karkasına bakan yüzeyi;
eşanlam: et tarafı.
etek (Alm. Flanke, f; Bauch, m; Fr. flanc, m; İng. belly) deri. Hayvan derisinin her iki kenarındaki ön ve arka
bacakları, kenarları ve karın bölgesini içeren dar uzun şeritler.
etek yarması (Alm. Bauchspalt, m; Fr. croùte de flanc, f; İng. belly split) deri. Hayvan derisinin etek kısmından
alınan iç katman bölümü.
eteksiz deri (Alm. Doppelhecht, m; Fr. dosset, m; İng. back) deri. Sığır derisinin etekleri kesilerek kalan kısımdan
elde edilen deri.
eteksiz kanat (Alm. Hecht, m; Fr. demi dosset, m; İng. half back) deri. Etek kısmı uzaklaştırıldıktan sonra kalan
sığır derisinin bir yarısı.
etil asetat sayısı (Alm. Aethylazetatzahl, f; Fr. indice d'acétate d'éthyle, m; İng. ethyl acetate value) deri. Sulu bir
bitkisel sepi çözeltisinden elde edilen süzüntüden etil asetat ile özütlenebilir maddelerin yüzdesel oranı ile ifade
edilen çözünür madde miktarı.
etleme (deri. kavaleto) (Alm. Entfleischung, f; Entfleischen, n; Fr. écharnage, m; İng. fleshing; esk.
kavaleto) deri. Ham derilerin ya da tolaların iç yüzeyinden deri altı dokuların ve et kalıntılarının kesilerek veya
kazınarak uzaklaştırılması işlemi.
etleme ağırlığı bkz. deri. tola ağırlığı.
etleme atığı (Alm. Schabfleisch, n; Scherfleisch, n; Fr. carnasses, f; déchets d'écharnage, m; İng.
fleshings) deri. Etleme işlemi sırasında derinin iç yüzeyinden kesilen yağ ve bağdoku parçacıkları.
etleme bıçak silindiri (Alm. Entfleischzylinder, m; Fr. cylindre d'écharneuse, m; İng. fleshing
cylinder) deri. Etleme makinesinde spiral şeklindeki bıçakların üzerine çakılı olduğu döner silindir.
etleme deliği (Alm. Scherloch, n; Fr. trou d'écharnage, m; İng. fleshing hole) deri. Hafif derilerin el ile etleme
işleminde etleme sehpası yüzeyinde bulunan bir düzgünsüzlüğe bağlı olarak ham deri ya da tola üzerinde
meydana gelen genellikle üçgen şeklindeki delik kusuru.
etleme makinesi (Alm. Entfleischmaschine, f; Fr. machine à écharner, f; écharneuse, f; İng. fleshing
machine) deri. Ham derilerin ya da tolaların etleme işlemini yapan, üzerine bilenebilir spiral bıçaklar yerleştirilmiş
dönen bir silindire sahip makine.
etleme sehpası (Alm. Kürschnerbank, f; Fr. bank de pelletier, m; İng. furrier's bench) deri. Elle etleme işleminde
üzerine tola ya da ham derilerin yerleştirildiği, etleme bıçağının şekli ile uyumlu, eğimli olarak sabitlenmiş, uzun,
ahşap ekipman.
fantazi deri (Alm. Feintäschnerware, f; Fr. maroquinerie fantaisie, f; İng. fancy leather goods) deri. Güzel ve
albenisi yüksek etkiler oluşturmak üzere boyanmış ve bitim işleri yapılmış derilerden üretilen şahsi küçük deri
eşyalar için kullanılan genel terim.
fırça boyama (Alm. Bürstfärbung, f; Fr. teinture à la brosse, f; İng. brush dyeing) deri. Boya çözeltisinin bir fırça
ile deri yüzeyine ya da kürk liflerine uygulanması işlemi.
fırçalama makinesi (Alm. Bürstmaschine, f; Fr. machine à brosser, f; İng. brushing machine) deri. Üzerindeki
dönen fırçalar sayesinde deri yüzeyindeki tozları uzaklaştırmak ya da deri yüzeyini parlatmak için kullanılan
makine.
fırçalı toz alma makinesi (Alm. Bürstenentstaubungsmaschine, f; Fr. machine à dépoussiérer à brosses, f; İng.
brush dusting machine) deri. Derinin zımpara işleminden sonra tozdan arındırılmak için arasından geçirildiği iki
adet zıt yönde dönen fırçaya sahip makine.
fiksasyon bkz. deri. sabitleme.
filato (Alm. Hinterriemen, m; Fr. baguette, f; İng. backstrap) deri. Bir botun ya da ayakkabı gambasının arka
çatma dikişini kapatan dar saya şeridi.
film oluşturma gücü (Alm. Filmbildevermögen, n; Fr. pouvoir filmogène, m; İng. film-forming power) deri. Bir
maddenin, örneğin çözgeninin buharlaştırılması sonucu film oluşturma yeteneği.
film yapıcı (Alm. Filmbildner, m; Fr. matière filmogène, f; İng. film-former; filmforming medium) deri. Çözücüsü
uçurulduktan sonra bir film oluşturabilen kazein, nitroselüloz ya da poliakrilat gibi malzeme.
filtre yöntemi (Alm. Filtermethode, f; Fr. méthode au filtre-cloche, f; İng. filter method) deri. Bitkisel sepi
çözeltisindeki tanenlerin çan şeklindeki bir filtreden geçirilerek tutulması ve böylece hesaplanması yolu; eşanlam:
çan filtre yöntemi.
fitalosiyanin boyarmadde (Alm. Phthalocyaninfarbstoff, m; Fr. colorant à la phtalocyanine, m; İng. phthalo-
cyanine dyestuff) deri. Deri boyamada kullanılan izoindol esaslı ışıkla sabitlenen mavi ya da yeşil organo-metalik
bir boyarmadde grubu; eşanlam: fitalosiyanin boya.
fleksometre bkz. deri. bükülmeölçer.
flotte bkz. 1. deri. banyo. 2. teks. terbiye banyosu.
folyo kaplama (Alm. Kaschieren, n; Fr. laminage de cuir, m; İng. leather lamination) deri. Deri yüzeyinin hazır bir
film ya da deri üzerinde hazırlanan polimer filmiyle basınç altında ısı etkisiyle kaplanması.
fora dikişi (Alm. McKay-durchgenäht, f; Fr. cousu Blake, m; İng. blake sewing; McKay machine; sewn
Blake) deri. Taban astarı ve dış tabanı takılarak montalanmış ayakkabının, tabanı ile sayasını ayakkabının
altından birleştiren zincir dikişi.
forma kalıbı (Alm. Leistenkopie, f; Fr. relevé de forme, m; İng. forme) deri. Ayakkabı kalıbının dış yüzeyine kavis
verilerek üzerine geçirilen düz malzemeye şekil veren kalıp türü.
formaldehit sepileme (Alm. Formaldehydgerbung, f; Fr. tannage au formaldéhyde, m; İng. formaldehyde
tannage) deri. Sağlığa zararlı etkisinden dolayı artık kullanılmayan bir aldehit sepileme türü.
fort (Alm. Hinterkappe, f; Fr. contrefort, m; İng. counter) deri. Ayakkabının arka kısmına saya ile astar arasına
şekli korumak için yerleştirilen bir takviye.
fort cepliği (Alm. Kappentasche, f; Fr. sous-contrefort, m; İng. counter pocket) deri. Astarsız ayakkabı sayasının
arka kısmında fort konabilecek deri ya da tekstilden oluşan iç kısma dikilen cep.
fosfolipit sepileme (Alm. Phosphatidgerbung, f; Fr. tannage aux phospholipides, m; İng. phoshatide
tannage) deri. Beyin, kemik iliği ve yumurta sarısı gibi fosfatid içeren maddeler ile yapılan sepileme türü.
frigofiriko ham deri (Alm. Frigofrico-Haut, f; Fr. peau frigofrico, f; İng. frigofrico hide) deri. Avustralya ve Yeni
Zelanda ve Güney Amerika'da dondurulmuş ve konserve edilmiş et hazırlayan büyük işletmelerde
hazırlanan doygun tuzlu su ile salamura edilmiş sığır ham derisi.
gallik asit değeri (Alm. Gallussäurefaktor, m; Fr. indice d'acide gallique, m; İng. gallic acid value) deri. Deri tozu
yöntemiyle bitkisel sepileme maddesindeki bir gram tanenin Löwenthal yöntemiyle tespitinde kullanılan potasyum
permanganatı tüketen gallik asidin miktarı.
gallotanen (Alm. Gallotannin, n; Fr. tanin pyrogallique, m; İng. gallotannin) deri. Gallik, m-digallik ve benzer fenol
karboksilik asitlerin alkol ve glikoz gibi şekerlerle esterleşmesi sonucu oluşan hidrolize olabilir bitkisel tanenlerin
bir alt sınıfı.
gamba 1. (Alm. Schlag eines Taues; Fr. commettage d’un cordage, m; İng. lay of a rope) denz. Madeni ve
bitkisel halat damarlarını oluşturan parçaların uygun bükülmelerle halatı oluşturması. 2. (Alm. Quartier, n;
Schaftoberteil, n; Fr. quartier, m; İng. quarter) deri. Ayakkabı sanayinde, sayanın arka kısmını oluşturan tek parça
ya da iki parçadan her biri.
gambir (Alm. Gambir, m; Fr. gambier, m; İng. gambier) deri. Borneo, Çin ve Endonezya'da yetişen Uncaria
gambier çalılıklarının yapraklarından elde edilen bir sepileme özütü.
gazölçer derisi (Alm. Gasmesserleder, n; Fr. cuir pour compteur à gaz, m; İng. gas meter leather) deri. Yağ
emdirilerek gaz geçirmez yapılmış, gaz ölçüm cihazı diyaframı yapımında kullanılan deri.
gazuma dikişi (Alm. doppein; Fr. coudre au petit point; İng. stitch on the outsole) deri. Goodyear-welt tipi
ayakkabı üretiminde dış tabanın vardolaya zincir dikiş ile dikimi.
gecikmiş konserveleme (Alm. verspätete Konservierung, f; Fr. conservation tardive, f; İng. delayed
conservation; delayed cure) deri. Ham deri yapısına zarar verici mikrobiyolojik ve diğer değişimlerin başlamasına
kadar geç kalınmış koruma ya da konserveleme.
geçişimsel şişme (deri. ozmotik şişme) (Alm. osmotische Quellung; Fr. gonflement osmotique, m; İng. osmotic
swelling) deri. Protein içerisinde serbestçe hareket eden iyonların eşit olmayan dağılımına sebep olan tam iyonik
protein gruplarıyla birleşmiş asit veya baz çözeltilerinde meydana gelen kolajen liflerindeki şişme veya kolajenin
su alması.
geliştirilebilir boyarmadde (Alm. Entwicklungsfarbstoff, m; Fr. colorant à développement, m; İng. developing
dyestuff) deri. Sabitlenme sonrası diazolanabilir ve bir aromatik amino- ya da hidroksil- bileşiği ile eşleşerek renk
özelliğini ortaya çıkaran boyarmadde; eşanlam: inkişaf boyarmadde.
gerçek yoğunluk (Alm. wahre Dichte, f; Fr. densité réelle, pl; İng. real density) deri. Asıl deri liflerinin belirli bir
hacminin kütlesi.
gergi kurutma (Alm. Klammertrocknung, m; Fr. séchage à pinces, m; İng. toggle drying) deri. Derilerin
mandallarla gerilmiş halde iken kurutulması işlemi.
gergi mandalı (Alm. Spannklammer, f; Fr. pince à cadrer, f; İng. straining toggle) deri. Germe ya da germe-
kurutma işlemlerinde deriyi gerdirmek ve gergin formda tutmak amacıyla kullanılan kıskaç.
gergili kurutucu (Alm. Trockenkammer für Klammerrahmen, f; Klammertrockner, m; Spannrahmentrockner, m;
Fr. séchoir statique à pinces, m; İng. toggle chamber dryer) deri. İçerisinde derilerin mandallarla üzerine
gerildikleri çerçeveler içeren ve derilerin kuruyuncaya kadar içerisinde sabit olarak durduğu ısıtılabilen ve
havalandırılabilen bir kabin içeren kurutucu.
germe çerçevesi (Alm. Spannrahmen, m; Fr. cadre à étirage, m; İng. straining frame) deri. Üzerine derilerin
kurutulmak üzere gerildikleri çerçeveye verilen isim.
gevreklik (yerb. kırılganlık) 1. (Alm. Weicheit des Leders, f; Zartheit des Leders, f; Fr. tendance à la craquelure, f;
İng. tenderness; tenderness of leather) deri. Kolajen lif paketlerinin esneklik ya da yumuşaklığını olumsuz yönde
etkileyen hasarlardan ötürü derilerde görülen çatlama ve kırılma eğilimi; eşanlam: derinin gevrekliği. 2. (Alm.
Zärtlichkeit, f; Fr. tendreté, f; İng. tenderness) gıda. Bir gıda maddesinin parçalara ayrılabilmesi veya
bütünlüğünün bozulabilmesi için gerekli olan kuvvet ile belirlenen dokusal özellik. 3. (Alm. Sprödigkeit, f; Fr.
fragilité, f; cassant, m; İng. brittleness) müh. Gerilme altındaki katı malzemelerin biçiminde önemli değişiklikler
olmadan kırılma eğilimi göstermesi.
gevşek deri (Alm. leere Haut, f; Fr. peau creuse, f; peau vide, f; İng. empty hide) deri. Lifleri veya lif demetleri
nispeten ince ve oldukça aralıklı olan iyi gelişmemiş lif yapısına sahip deri.
gevşek dokulu (Alm. locker verwoben; Fr. à structure lâche; İng. loosely interwoven) deri. İçerisindeki kolajen lif
demetleri aralarında boşluklar bulunacak şekilde paketlenmiş özderi yapısını tanımlayan terim; eşanlam: boşluklu.
girimölçer (yerb. penetrometre) (Alm. Penetrometer, n; Fr. pénétromètre, m; İng. penetrometer) 1. deri. Ayakkabı
yüzlük ve diğer deri tipleri için kullanılan, dinamik koşullar altında suyun deriye işleme süresini, miktarını ve
oranını belirleyen deney aygıtı; eşanlam: girimölçer. 2. yerb. Uygulanan kuvvet ve buna karşılık gelen batmaya
bağlı olarak zemin sertliğini ölçmek için kullanılan bir deney aygıtı.
giysilik deri (Alm. Bekleidungsleder, n; Fr. cuir pour vétements, m; İng. clothing leather; garment
leather) deri. Tam ya da yarılmış büyük ya da küçükbaş tolalardan üretilmiş, giysi üretimine uygun kalınlıktaki,
yumuşak, hafif, bükülebilir ancak çok esnek olmayan tam ciltli ya da süet deriler.
gizli dikiş (Alm. Einstechstich, m; Innennaht, m; Fr. couture trépointe, f; surjet, m; İng. welt sewing) deri. Deri
parçalarının iki kenarının yüz yüze konularak dikilmesi sonrasında iki yüzeyin dışa doğru döndürülerek dikişin ve
kenarların görünmeyecek şekle getirildiği bir dikim şekli, içe çatma dikişi.
glase sepileme (Alm. Glacegerbung, f; Fr. tannage mégi, m; İng. glace tanning) deri. Eski dönemlerde uzun süre
kullanılmış, şap ya da alüminyum sülfat, tuz, yumurta sarısı ve buğday unu karışımı ile tolaların terbiye edilmesi
ya da sepilenmesi işlemi.
glikolipit (Alm. Glycolipoid, n; Glykolipid, n; Fr. glycolipide, m; saccharolipide, m; İng.
glycolipid) 1. biyom. Genellikle hücre zarlarında bulunan ve kovalent bağlarla bağlanmış glikozillenmiş
lipit. 2. deri. Yapısında bir ya da daha fazla lipitlere bağlanmış karbonhidrat bulunduran, metabolizmaya enerji
sağlayan ve hücre tanımlamada işaret olarak kullanılan lipit bileşiği.
glikoprotein (Alm. Glykoprotein, n; Fr. glicoprotéine, f; glucoprotéide, m; İng. glucoprotein;
glycoprotein) 1. deri. Proteinlerin karbonhidratlara değerlik bağları ile bağlanarak birlikte oluşturdukları ve dericilik
açısından uzaklaştırılması gereken bileşik protein. 2. tar. Yumurta albümini ve bazı serum albüminleri gibi
proteinlerin karbonhidratlarla kovalent bağlarla birleşmesiyle oluşan bileşik protein.
gliserit (Alm. Glycerid, n; Fr. glycéride, m; İng. glyceride) deri. Bir, iki ya da üç hidroksil grubu esterleşmiş ve
esterleşme derecesine göre mono, di ya da tri ön ekini alan gliserol esteri.
globulin (Alm. Globulin, n; Fr. globuline, f; İng. globulin) deri. Hayvansal ve bitkisel dokularda bulunan, molekül
ağırlığı yüksek, sodyum klorür, sodyum sülfat, magnezyum sülfat gibi elektrolit içeren, zayıf tuzlu solüsyonlarda
çözünen, suda hiç çözünmeyen veya zorlukla çözünen, artan sıcaklıkla topaklaşabilen basit şekilsiz bir protein
türü.
glutaraldehit (Alm. Glutaraldehyd, m; Fr. glutaraldéhyde, m; İng. glutaraldehyde) deri. Deri üretiminde tek
başına, ön ya da tekrar sepileme maddesi olarak kullanılabilen, yıkama ve alkali dayanımını artıran,
OHC(CH2)3CHO formülüne sahip bir dialdehit.
göç (teks. migrasyon) (Alm. Abwanderung, f; Migration, f; Fr. migration, f; İng. migration) 1. deri. Deri bünyesinde
bulunan bazı bileşenlerin ya da üretimde kullanılan kimyasal maddelerin deride yerdeğişimi. 2. teks. Tekstil
terbiye maddelerinin ve diğer kimyasalların, uygulandığı tekstil malzemesi içerisinde yerdeğişimi. 3. gıda. Ambalaj
materyalindeki bileşiklerin gıda maddesine, gıdanın yağlı, asitli vb. olması gibi özelliği, temas sıcaklığı, süresi ve
alanına bağlı olarak gerçekleşen kütle transferi. 4. tar. Bir grubun bir popülasyondan diğer bir popülasyona
gitmesi ve bu suretle genetik bilginin taşınması.
göç haslığı (deri. migrasyon haslığı) (Alm. Abwanderungsechtheit, f; Migrationsechtheit, f; Fr. solidité à la migration,
f; İng. migration fastness) deri. Deri bünyesinde bulunan bazı bileşenlerin ya da üretimde kullanılan kimyasal
maddelerin yerinde tutunabilme yeteneği.
gölgeli bitim işlemi (Alm. Schattenfinish, m; Fr. finissage à effets ombrés, m; İng. shadowed finish) deri. Deri
yüzeyinde püskürtmeli tabanca kullanarak açık-koyu renkli, gölgeli ya da maskeli bölgeler oluşturarak yapılan
bitim işlemi.
görünür yoğunluk (Alm. scheinbare Dichte, f; Fr. densité apparente, f; İng. apparent density) deri. Belirli bir
hacimdeki derinin lifler ve içerisindeki hava boşlukları dahil toplam kütlesi.
gözenekleri kapatma (Alm. Oberflächenabschluß, m; Fr. traitment bouche-pores, m; İng. surface
sealing) deri. Asıl bitim işlemi uygulanmadan önce bir dolgu ya da emprenye vasıtası ile deri yüzeyindeki
gözeneklerin kapatılması.
gözenekli deri (Alm. poröses Leder, n; Fr. cuir poreux, m; İng. porous leather) deri. Gözenekçe zengin ve
böylelikle havanın içinden rahatça geçmesine izin veren deri.
granüler tabaka (Alm. Granularschicht, f; Fr. couche granuleuse, f; İng. granular layer) deri. Malpigi katmanının
hemen üzerindeki üstderiyi oluşturan katmanlardan biri.
gübre hasarı (Alm. Mistschaden, m; Fr. lésion de crotte, f; İng. dung damage) deri. Canlı hayvanın iyi koşullarda
bakılmaması nedeniyle gübresinin derisine yapışması, özellikle hayvanın karın ve arka bölgelerindeki epidermisin
kızarması veya kılların dökülmesine neden olabilen deri kusuru; bu kusur mamul derilerde aşınmış, mat ya da
kaba bölgeler olarak gözlemlenir.
güderi (Alm. Gemsenleder, n; Fr. chamois, m; İng. chamois) deri. Genellikle cildi uzaklaştırılmış kuzu ya da
koyun tolalarının balık veya uygun bazı diğer deniz hayvanlarının yağlarının oksitlenmesine dayalı tabaklanması
sonucu elde edilen yumuşak, esnek, özgül ağırlığı düşük, su soğurumu oldukça yüksek deri türü.
güneş yanığı (Alm. sonnenverbrannt; Fr. brùle par le soleil; İng. sunburnt) deri. Güneşe maruz kalmış ham
derinin liflerinin büzülmesi ve artık su ile şişme göstermemesi durumu.
güve (Alm. Motte, f; Fr. papillon nocturne, m; İng. moth) deri. Ham derilere zarar veren, sırtının üstüne kapanan
bir çift sert, koruyucu kanat içeren bazı türler ve larvaları için kullanılan genel isim; örneğin Dermestes.
hafif deri (Alm. leichte Haut, f; Fr. peau légère, f; İng. light hide) deri. Yapısı ve menşeine göre belli ağırlık
grubunda olan deri, örneğin ABD'de boğada 27-32 kg, inekte 17-29.5 kg.
ham deri (Alm. Tierhaut, f; Fr. peau, f; peausserie, f; İng. hide; skin) deri. Deri sanayisinde hammadde olarak
kullanılabilen, işlem görmemiş küçükbaş, büyükbaş, av hayvanı derileri.
ham deri ağırlık sınıfı (Alm. Leder Gewichtsklasse, f; Fr. catégorie de poids du cuir, f; İng. leather weight
class) deri. Büyükbaş veya küçükbaş ham derilerin ağırlıklarına göre yer aldığı grup.
ham derinin bayatlaması (Alm. verlagerte Haut; Fr. peau endommagée par une conservation tardive, f; İng.
stale hide) deri. Uzun süre bekleme ya da gecikmiş salamuradan dolayı kıl gevşemesi ve bozunmasından ortaya
çıkan ham deri kusuru.
hamlak (Alm. Anzeichen der Fäulnis, n; Fr. trace de putréfaction, f; İng. taint) deri. Konservasyonun gecikmesi ya
da yetersiz konservasyon nedeniyle meydana gelen bozunma sonucu ham derinin cilt ve/veya et yüzünde
meydana gelen belirgin hasar; eşanlam: hamlama izi.
hamlama (Alm. Verkommenlassen, n; Fr. échauffé, f; İng. staling) deri. Ham derilerin konserve edilmeden uzun
süre bekletilmesi sonucu derilerde ortaya çıkan geri dönüşümsüz değişim ya da zarar.
harama (Alm. Brandsohlenlippe, f; Rißlippe, f; Fr. lévre de gravure, f; İng. lip channel) deri. Dikişi gizlemek için
ayakkabının taban astarına ya da taban köselesine açılan ince yarık.
hassas sırça (Alm. empfindlicher Narben, m; Fr. fleur fragile, f; İng. tender grain) deri. Aşırı asitlik, sepileme
öncesi yüksek sıcaklığa maruz kalma gibi herhangi bir sebeple çekme, bükme ve sürtme ile kolayca zarar
görebilen deri cilt yüzeyi; eşanlam: gevrek cilt.
hava geçirgenliği (Alm. Luftdurchlässigkeit, f; Fr. perméabilité à l'air, f; İng. air permeability) 1. deri. Belirli bir deri
alanından, belirli bir basınç altında, birim zamanda, deri yüzüne dik geçen hava miktarı. 2. teks. Belirli bir kumaş
alanından, belirli bir basınç farkında, birim zamanda, kumaş yüzüne dik geçen havanın hızı ya da miktarı.
hava jetli toz alma makinesi (Alm. Blasluftentstaubungsmaschine, f; Fr. machine à dépoussiérer par jet d'air, f;
İng. air blast dusting machine) deri. Bir ya da birkaç kez hava üflemesi ile deri yüzeyinden, özellikle zımpara
işlemi sonrası, kalan tozları uzaklaştırmak için kullanılan makine.
hava kurusu deri (Alm. luftgetrocknetes Haut, n; Fr. peau séchée à l'air; İng. air-dried hide; air-dried
skin) deri. Tercihen kontrollü koşullar altında, basitçe yere serilerek ya da bir çerçeveye gerdirilerek havaya
maruz bırakılarak nemi giderilmiş ham deri.
havada kurutma (Alm. Lufttrocknen, n; Fr. sèchage à l'air; İng. air-drying) deri. Ham derilerin açıkta, tel veya
sopalara asılarak çerçeveye takılarak veya yere serilerek atmosferik koşullara maruz bırakılması ile kurutulması.
havasız püskürtme (Alm. Luftlos-Spritzen, n; Luftlos-Spritzverfahren, n; Fr. pulvérisation sans air, f; İng. airless
injection; airless spraying) deri. Boya, imalatta kullanılan kimyasal karışım gibi maddelerin yüksek basınç altında
ince bir memeden zerrecikleştirilerek yüzeye püskürtülmesi.
hematin (Alm. Hämatein, n; Hämatin, n; Fr. hématine, f; hématéine, f; İng. haematein; hematine) deri. Bakkam
ağacında glikozit olarak bulunan renksiz hematoksilinin oksitlenmesi ile oluşan, tekstil ve deri boyamada
kullanılabilen bitkisel kaynaklı mavimsi-kırmızı boya maddesi.
hematin özütü (Alm. Hämatinextrakt, m; Fr. extrait d'hématine, m; İng. hematine extract) deri. İçerisindeki
hematoksinin boyarmadde hematine oksitlenme derecesine göre üç farklı kalitede satılan bakkam ağacından elde
edilen özüt.
hemlok kabuğu (Alm. Hemlockrinde, f; Fr. écorce d'hemlock, f; İng. hemlock bark) deri. Kuzey Amerika baldıran
ağacının (Tsuga canadensis ve T. heterophylla) sepileme maddesi elde edilen kabuğu.
hızlı sepi (Alm. Schnellgerbung, f; Fr. tannage rapide, m; İng. quick tannage; rapid tannage) deri. Kösele
üretiminde sepilemeyi klasik yöntemlerden çok daha kısa bir sürede tamamlamak üzere tasarlanmış sepileme
metodu.
hidrolize olabilen tanen (Alm. hydrolysierbarer Gerbstoff, m; Pyrogallolgerbstoff, m; Fr. tanin hydrolysable, m;
İng. hydrolysable tannin; pyrogallol tannin) deri. Seyreltik mineral asitler ya da tannaz gibi enzimlerin etkisi ile
yapısını oluşturan glikoz, gallik, digallik ve elajik asitler gibi fenol karboksilik asit birimlerine parçalanabilen bitkisel
tanen sınıfı; eşanlam: pirogallol tanen.
hidrometre derecesi bkz. deri. sıvı yoğunlukölçer derecesi.
hidrotropik etki (Alm. hydrotrope Wirkung, f; lyotrope Wirkung, f; Fr. action lyotrope, f; İng. hydrotropic action;
lyotropic action) deri. Elektrolitlerin özellikle protein jelleri ve koloidal çözeltileri gibi sulu sistemlerin ağdalılık,
şişme, çözücü-çözünen ilişkileri vb. özelliklerini değiştirme etkisi; eşanlam: liyotropik etki.
hiperkeratoz (Alm. Hyperkeratose, f; Fr. hyperkératose, f; İng. hyperkeratosis) deri. Büyük ve küçükbaş hayvan
derilerinin tekrarlanan travmaya maruz kalması, klorlu naftalinlerle kronik zehirlenmeler vb. etmenlere bağlı olarak
üstderinin sertleşmesi, kalınlaşması, bölgesel olarak ortaya çıkan kıl dökülmeleri, derin kırışıklıklar ve çizgiler.
hiyalin tabakası (Alm. Glashaut, f; Schicht hyaline, f; Fr. membrane hyaline, f; İng. hyaline layer) deri. Malpighi
katmanı ile sırça zarı arasında yer alan, mikroskopta çok ince camsı, saydam, pembe ve birörnek görünen
katman.
hiyalüronik asit (Alm. Hyaluronsäure, f; Hyaluronan, n; Fr. acide hyaluronique, m; hyaluronane, m; İng.
hyaluronan; hyaluronic acid) deri. Bağdokunun temel maddesinde bulunan glukuronik asit ve asetilglikozamin
birimlerinden oluşan asit mukopolisakarit; eşanlam: hiyalüronan.
ısıtmalı yağlama dolabı (Alm. Schmierwalkfaß, n; Warmluftfaß, n; Fr. foulon de nourriture à air chaud, m; İng.
stuffing drum) deri. Nemli deri içerisine erimiş halde hayvansal yağ sokmak için kullanılan çeşitli şekillerde
ısıtılabilen dolap.
ıslatma 1. (Alm. Einweichen, n; Fr. reverdissage, m; trempage, m; İng. soaking) deri. Ham derinin su ve bazı
yardımcı kimyasallar ile işleme alınarak üzerindeki tuzun, kirliliğin ve suda çözünebilir diğer maddelerin
uzaklaştırılması, konserveleme işleminde kaybetmiş olduğu suyun geri kazandırılması ve yumuşatılması
işlemi. 2. (Alm. Einlaugen, n; Fr. mouillage, m; trempage, m; İng. soaking; steeping; welting) gıda. Çimlendirme,
mayalama ve pişirme gibi daha sonraki bir işlem için tahılların su içinde bekletilmesi.
ıslatma ağırlığı (Alm. Weichgewicht, n; Fr. poids reverdi, m; İng. soak weight) deri. Ham derileri kirlerinden
arındırılması ya da özgün su içeriğinin geri kazandırılması için suya sokulduktan sonraki ağırlıkları.
ıstampa çıkarma (Alm. Modellfertigung, f; Fr. patronage, m; İng. pattern-cutting) deri. Özel tasarım bir ayakkabı
sayası yapmak için gerekli olan ve uygun bir biçimde şekillendirilmiş çeşitli kısımların kâğıt üzerinde oluşturulması
işlemi.
ışık haslığı (Alm. Lichtechtheit, f; Fr. solidité à la lumière, f; İng. fastness to light) deri. teks. Boyalı ve baskılı
tekstil ya da deri ürünlerindeki renklerin ışığa karşı gösterdiği dayanım.
ışık kabini (Fr. caisson lumineux, m; İng. color assessment cabinet; color viewing booth; light cabin) deri.
teks. Tekstil ve deri ürünlerinin tekrarlanabilen, standart şartlar altında, açıklık-koyuluk ve renk farklılıklarının
görsel değerlendirmesi için kullanılan, yapay gün ışığı lambasının (D 65) yanında TL84, UV lambası gibi çeşitli
tipte lambalar takılabilen, gri renkli tek tarafı açık kabin; eşanlam: renk kabini, renk değerlendirme kabini.
idrar hasarı (Alm. Urinschaden, m; Fr. dommage d'urine, m; İng. urine damage) deri. Pürüzsüz deri cildinin,
düzensiz pürüzlü kadifemsi bir hale gelmesine neden olan ve özellikle büyükbaş ham derilerde görülen hayvanın
kendi idrarının verdiği zarar.
idrar hasarlı deri (Alm. pissbauchiges Leder; Fr. cuir rongé par l'urine; İng. belly grained leather) deri. Özellikle
kötü şartlar altında ağılda tutulmuş dana derilerinin karakteristiği olan idrar ve gübreyle temastan kaynaklanan
arka üst kalça bölgesiyle bel arasındaki sert sırçanın bulunduğu mat alanlara sahip deri.
iğ hücresi (Alm. Faserzelle, f; Fr. cellule fibreuse, f; İng. fibrillated cell) deri. Uzun dar, lif benzeri biçime sahip
hücre.
iğ yağı (Alm. Spindelöl, n; Fr. huile minérale de faible viscosité, f; huile à broche, f; İng. spindle oil) deri. Özgül
ağırlığı 0,895-0,900, ağdalığı 2,4-2,9 oEngler olan, emülsiyon yağlamada kullanıldığı gibi hafif makineleri
yağlamada da kullanılan ince bir yağ.
iki tonlu görünüm (Alm. Zweitoneffekt, m; Fr. effet bicolore, m; İng. two tone effect) deri. Aynı rengin iki tonunu
gösteren.
ikinci kireçlik (Alm. Nachäschern, n; Fr. postpelanage, m; İng. after liming; second liming) deri. Önceden kireçlik
işlemi uygulanmış tolanın, daha yumuşak ve dökümlü olması için ikinci bir kireçlik işlemine tabi tutulması.
ilk kat (Alm. Vorgrundierung, f; Fr. préfond, m; İng. prebottoming; under bottoming) deri. Bitim işlemlerinde birden
fazla tabakadan oluşan dolgu yapısındaki ilk kat.
ilk lak katı (Fr. vernis de fond, m; İng. laquer base; laquer ground) deri. Rugan deri üretiminde uygulanan lak
tabakalarından birincisi.
ince gözenekli deri (Alm. fein genarbtes Leder, n; Fr. cuir à grain fin, m; İng. fine grained leather) deri. Fazlaca
belirgin olmayan, kıl ya da yün folikülleri düzgün olarak dağılmış, ince cilde sahip deri.
ince sırça (Alm. feiner Narben, m; Fr. fleur fine, f; İng. fine grain) deri. Kıl, yün yatakları veya açıklıkları çok küçük
olan düzgün sırça yüzeyi.
inceltici (Alm. Verdünner, m; Fr. agent d'affaiblissement, m; diluant, m; İng. thinner) deri. Deri bitim
karışımlarında ağdalığı azaltmak amacıyla kullanılan katkı maddeleri.
indirgemeyle kıl giderme (Alm. reduktive Enthaarung, f; Fr. épilage par réduction, m; İng. reductive
unhairing) deri. Ham deri yapısında bulunan kıl ya da yünün alkali çözeltisinde indirgen maddelerin etkisiyle
yapısı bozundurularak kıl köklerinin gevşetilmesine dayanan bir kıl giderme yöntemi.
ipeksi tutum (Alm. seidiger Griff, m; Fr. toucher soyeux, m; İng. silky feel) deri. Yüzeyinde parmak hareket
ettirildiğinde ipekte olduğu gibi aynı yumuşak ve hoş hissi veren deri ya da başka bir malzemenin yüzeyi.
ispire (Alm. Metzgerschnitt, m; Fr. coupure de boucher, f; İng. butcher cuts) deri. Ham derinin yüzümü sırasında
et yüzünde meydana gelen kesik şeklindeki hasar; eşanlam: bıçak kaçığı.
istifte oksitleme (Alm. im Stapel Oxidieren, n; Fr. oxydation en pile, f; İng. oxidization in pile) deri. Kürk
işlentisinde özel olarak oksidasyon boyası ve hidrojen peroksitle muamele edilmiş kürklü derilerin kıl kıla gelecek
şekilde istif edilerek istenilen rengin gelişmesinin beklemeyle sağlanması işlemi.
izoelektriksel bölge (Alm. isoelektrische Zone, f; isoelektrischer Bereich, m; Fr. zone isoélectrique, f; İng. iso-
electric zone) deri. pH'daki değişimlerin lifli proteinlerin şişme yüzdesi üzerine herhangi bir etkide bulunmadığı,
izoelektriksel noktanın pH değeri yakınındaki pH aralığı.
jips lekesi bkz. deri. alçıtaşı lekesi.
kaba ciltli deri (Alm. rauh Leder; Fr. cuir rugueux; İng. rough leather) deri. Yüzeyi üzerinde düzensiz dağılmış
durumda girinti, çıkıntı ve iri tanecikli düzgünsüzlüklere sahip olan deri.
kaba kıl gözeneği (Alm. grobporiges Leder, n; Fr. cuir à pores grossiers, m; İng. coarse- pored
leather) deri. Kaba kılların ve bunlara ait geniş kıl yataklarının deri cildinde zımparalanması sonrası daha da
belirginleşerek deri yüzeyinde oluşturdukları gözenek şeklindeki kusur.
kaba sırça (Alm. grober Narben, m; Fr. fleur grossiére, f; İng. coarse grain) deri. Tolanın doğal yapısından ve
sepileme sırasındaki işlemden ötürü, cilt yüzeyindeki kıl/yün folikülleri görüntüsünün daha belirgin ve büyük bir
desen örneği şeklinde kaba bir görünüme sahip olması; eşanlam: kaba cilt.
kabin kurutma (Alm. Raumtrocknung, f; Fr. séchage en chambre, m; İng. room drying) deri. Yapay olarak ısıtılan
ve havalandırılan oda veya kamarada gerçekleştirilen, aynı anda birçok derinin birlikte kurutulabildiği kurutma
işlemi.
kadife (Alm. Plüschbrett, n; Fr. peluche, f; İng. padding board) deri. Deriye bir çözelti uygulamak için kullanılan
kadife kaplı tahta veya tampon.
kadife sürme (Alm. plüschen; Fr. appliquer à la peluche; İng. padding) deri. Deri bitim işleminde kullanılan
malzemeyi kadife ile deri yüzeyine sürmek.
kadifemsi tutum (Alm. samtiger Griff, m; Fr. toucher velouté, m; İng. velvety feeling) deri. Taşlanmış ve
zımparalanmış derilerde görülen kadife benzeri dokunuş hissi veren deri ya da başka bir malzemenin yüzeyi.
kahverengi morina karaciğer yağı (Alm. brauner Dorschlebertran, m; Fr. huile de morue foncée, f; İng. brown
cod oil) deri. Gadus türü balıkların taze karaciğerlerinin istimlenmesi ve yüksek kalite karaciğer yağının ayrılması
sonrası basınca maruz bırakılmasıyla elde edilen deri sanayisinde kullanılan koyu renkli ikinci kalite yağ.
kalça derisi (Alm. Hüfte, f; Fr. arriére train, f; İng. haunch) deri. Dört ayaklı hayvanlarda son kaburgalar ile uyluk
arasında kalan arka bölge.
kalem işi (Alm. Auslassen, n; Auslängen, n; Fr. étirage, m; İng. letting-out) deri. Küçük kürklü derilerin kullanım
alanını büyütmek için çapraz şeritler kesip araya sıfır payla deri biyeler eklenerek tekrar dikme tekniği.
kalınlık ayar silindiri (Alm. Andruckwalze, f; Fr. cylindre réglable, m; İng. gauge roller) deri. Şerit bıçaklı yarma
makinesinde, bıçağın hemen üzerinde yer alan, konumu arzu edilen kalınlıkta bir sırça yarması verecek şekilde
ayarlanabilen merdane.
kalıp 1. (Alm. Leisten, m; Fr. forme, f; İng. last) deri. Ayakkabıya istenen biçimi vermek için kullanılan, üretilecek
ayakkabının boyut ve şekline sahip sentetik, metal veya ağaçtan yapılan araç. 2. (Alm. Schalung, f; Fr. coffrage,
m; İng. formwork) inş. Kolon, kiriş, döşeme gibi betonarme yapı elemanları üretilirken içine dökülen betona şekil
vermek üzere ahşap, plastik ya da çelik ögelerden yapılan geçici yapı. 3. (Alm. Form, f; Abdruck, m; Fr. moulage,
m; moule, m; İng. die; mold) malz. Malzemeleri istenen biçimde kesmek, döküm yapmak, basmak ya da aynı
biçimden çok sayıda üretmek için hazırlanan tahta, metal, plastik gibi malzemelerden yapılmış kılavuz
biçim. 4. (Alm. Schnittmuster, m; Fr. patron de coupe, m; İng. cutting pattern; dress pattern; sewing
pattern) teks. Dikilecek ürünlerin üç boyutlu formlarının istenen model ve özelliklerde oluşturulabilmesi için
genellikle kâğıt üzerinde hazırlanan iki boyutlu geometrik çizim.
kan lekesi (Alm. Blutfleck, m; Fr. tache de sang, f; İng. blood stain) deri. Büyükbaş hayvan derilerinin kesim veya
yüzümü sırasında deriye bulaşan kanın tuzlama işlemlerinde yeterince temizlenmemesi nedeniyle bitkisel
tabaklanmış derinin et veya cilt tarafında gözlenen şekilleri düzensiz, koyu lekeler.
kanat deri (Alm. Hälfte, n; Fr. bande, f; İng. side) deri. Büyükbaş ham derilerin sırt çizgisi boyunca
ikiye ayrılmasıyla elde edilen her bir parça.
kapalı nokra (Alm. Dasselnarbe, f; Fr. cicatrice de varron, m; İng. blind warble) deri. Nokraya neden olan
kurtçukların deriyi delerek uzaklaştığı ve sonradan derinin kendisi tarafından onarılarak kapanmış nokra tipi.
kaplanmış ökçe (Alm. gedeckter Absatz, m; Fr. talon recouvert, m; İng. covered heel) deri. Deri, kumaş ya da
plastik ile kaplanmış ahşap, metal ya da plastik ökçe.
karaciğer yağı (Alm. Lebertran, m; Leberöl, n; Fr. huile de foie, f; İng. liver oil) deri. Morina, ringa, köpek balığı
gibi dip balıklarının karaciğerlerinden elde edilen ve derinin yağlama işlemlerinde kullanılan yağlara verilen genel
isim.
karagül koyunu 1. (Alm. Karakul, n; Karakulschaf, n; Fr. mouton de Karakul, m; İng. broad tailed sheep; karakul
sheep) deri. Uzun, kaba fakat oldukça yumuşak ve parlak yünü olan, Tibet kökenli geniş kuyruklu bir koyun
türü, Ovis aries. 2. (Alm. Karakulschaf, n; Fr. mouton Caracul, m; mouton Karakul, m; İng. Karakul sheep; Qaraqul
sheep) tar. Türkiye’de Tokat ili ve çevresinde yetiştiriciliği yapılan, bozkır iklimi ve kurak şartlara uyum sağlamış,
vücut rengi genellikle siyah olan, dişileri genellikle boynuzsuz, erkekleri boynuzlu, kaba-karışık yapağılı olmakla
birlikte kuzuları parlak, bukleli ve kürk yapımına uygun lif örtüsüne sahip, yağlı kuyruklu ve kombine verim yönlü
yerli koyun ırkı.
karbonimit grubu (Alm. Carbonimidgruppe, f; Ketoiminogruppe, f; Fr. groupement céto-iminé, m; İng. keto-imino
group) deri. Protein ve peptit oluşumunda bir amino asidin karboksil grubu ile diğer amino asidin amino grubu
arasında oluşan -CO-NH- köprüsü.
karıştırma çarkı 1. (Alm. Haspelrad, n; Fr. roue à aubes, f; moulinet, m; İng. paddle wheel) deri. Pervane
içerisindeki deri ve banyoyu hareket halinde tutmak için bir tekne üzerine takılmış, kanatlı döner düzenek. 2. (Alm.
Impeller, m; Fr. impulseur, m; rouet centrifuge, m; İng. impellar; impeller; impellor) mak. Karıştırma tanklarında
sıvı, gaz ve katıların birbirine karışmasına yol açan, kanatlı silindirik döner parça.
karnauba mumu (Alm. Carnaubawachs, n; Fr. cire de carnauba, f; İng. carnauba wax) deri. Derinin bitim
işlemlerinde kullanılan Brezilya palmiye ağacının yapraklarından elde edilen sert mum.
kaşağı hasarı (Alm. Striegelschaden, m; Fr. lésion d’étrille, f; İng. curry comb damage) deri. Dana veya sığır
derilerinin yüzeyinde, hayvanların temizlenmesi sırasında kullanılan keskin dişli veya bozuk kaşağıların neden
olduğu çizilme.
kateşin (Alm. Katechin, n; Fr. catéchine, f; İng. catechin) 1. deri. Kebrako, mimoza ve gambir gibi bitkisel
kaynaklı sepileme maddelerinin temel yapısal birimini oluşturan hidroksiflavanol grubu. 2. gıda. Bitkisel kaynaklı
gıdalarda, özellikle çayda yaygın olarak bulunan, flavonoit grubunu oluşturan, flavonoit biyosentezinde ara ürün
olarak yer alan, hem kimyasal hem de enzimatik olarak havadaki oksijen ile kolaylıkla tepkimeye girerek
proantosiyanidinleri oluşturan renksiz bileşikler.
kateşin sepi maddesi (Alm. Katechingerbstoff, m; Fr. tanin catéchique, m; İng. catechin tannin) deri. 5:7:3:4
tetrahidroksiflavan-3-ol yapısındaki kateşin esaslı sepileme maddesi.
kateşu özütü (Alm. Catechu, m; Fr. cachou, m; İng. true cutch) deri. Hindistan ve Burma’da yetişen Acacia
catechu ağacından hazırlanan sepileme özütü.
katı ham deri atığı (Alm. Haut-Abfall, m; Fr. dèchets de peau, m; İng. hide offal) deri. Budama, badana ve etleme
işlemleri sonucu ham deriden uzaklaştırılan kıl, boynuz, yağ ve ham deri parçaları gibi yan ürünler.
katışım sepileme (Alm. Kombinationsgerbung, f; Fr. tannage combiné, m; İng. combination tannage) deri. İki ya
da daha fazla farklı türde sepileme maddesinin genellikle ayrı ayrı ya da birbiri ardına uygulanmasıyla yapılan
sepileme; eşanlam: kombinasyon sepileme.
katlı deri ökçe (Alm. Schichtabsatz, m; Fr. talon bottier, m; İng. built heel) deri. Deri ya da deri ürünü
tabakalardan yapılan az ya da çok yüksek ökçe.
katyonik reçine (Alm. kationisches Harz, n; Fr. résine cationique, f; İng. cationic resin) deri. Pozitif yükü iyon,
molekül ya da radikal gruptan gelen reçine türü.
katyonik yağlama (Alm. kationische Fettung, f; Fr. nourriture cationique, f; İng. cationic fatliquoring) deri. Katyon
yüklü yağlayıcı özelliğe sahip maddeler kullanılarak yapılan deri yağlama işlemi.
kauçuk silindir (Alm. gummi-belegte Walze, f; Gummiwalze, f; Fr. cylindre caoutchouté, m; İng. rubber
roller) deri. Deri etleme makinesi ve benzer makinelerin destek merdanesi olarak kullanılan, sert kauçuk ile kaplı,
çelik bir merdane ya da silindir.
kavaleto bkz. deri. etleme.
kavlak 1. (Alm. Abblättern, n; Fr. écaillement, m; İng. flaking off) deri. Küçük kabuklar ya da parçalar halinde
derinin bitim tabakasının ayrılması. 2. (Alm. Splitter, m; Fr. épaufrure, f; délitage, m; İng. spall) yerb. Kazı,
patlatma veya aşırı gerilmeler nedeniyle, bir yeraltı açıklığının tavan ve yan duvarlarında gevşeyen veya askıda
kalan ve her an düşebilen kaya parçaları.
kaynama testi (Alm. Kochprobe, f; Fr. essai d' ébullition, m; İng. boiling test) deri. Sepilemenin etkinliğini ölçmek
için sepilenmiş deri parçasının kaynayan suya atılarak birkaç dakika içerisinde deri alanında büzülmenin olup
olmadığının gözlenmesi esasına dayanan pratik test.
kaytanlık deri (Alm. Nähriemenhecht, m; Fr. dosset à laniéres, m; İng. belting lace back) deri. İletim kayışlarını
birleştirmek için kullanılan birkaç milimetre kalınlığında kesilmeye uygun, krom ile sepilenmiş, yoğun bir yağlama
yapılmış deri.
kazein 1. (Alm. Käsestoff, m; Kasein, n; Fr. caséine, f; İng. casein) deri. Hidroklorik asit ile yağsız sütten
çöktürülerek elde edilen ve deri bitim işlemlerinde kullanılan süt proteini. 2. (Alm. αS1-Casein; Fr. caséine αS1;
İng. αS1-casein) gıda. Toplam kazein içinde miktar açısından en büyük orana sahip kazein fraksiyonu olan,
kalsiyuma karşı son derece hassas olma özelliği taşıyan tipik bir fosfo-protein; eşanlam: süt proteini.
kazein bitim işlemi (Alm. Kaseinappretur, f; Kaseinzurichtung, f; Fr. finissage à base de caséine, m; İng. casein
finishing) deri. Bağlayıcı ve film oluşturucu kimyasal olarak kazeinin kullanıldığı deri bitim işlemi.
kebrako özütü (Alm. Quebrachoextrakt, m; Fr. extrait de québracho, m; İng. quebracho extract) deri. Sülfitleme
gibi bir işleme tabi tutulmuş ve soğuk suda tamamen çözünerek deri sepilemede kullanılan özüt.
keçe bant (Alm. Filzband, n; Fr. courroie de feutre, f; İng. felt belt) deri. Sıkma makinesinde suyu emmek için
kullanılan keçeden üretilmiş sonsuz bant.
keçeli silindir (Alm. Filzärmel, m; Fr. manchon en feutre, m; İng. felt sleeve) deri. Sıkma makinesinde çelik bir
merdaneyi gevşek bir şekilde kaplayan, deriden suyun uzaklaştırılmasını sağlayan silindirik bir keçe.
kenar açma (Alm. Abrändern, n; Fr. dépouille au sol à partir des flancs, f; İng. rimming-over) deri. Ana karın
kesiğinden bıçak yardımıyla her iki yana doğru deriyi yüzme işlemi.
kenar alma makinesi (Alm. Kantenbeschneider, m; Fr. fraiseur de lisses, m; taille-bordure, m; İng. edge trimmer;
edge trimming machine) deri. Mamul deri kenarındaki düzgünsüzlükleri kesip uzaklaştırmak için kullanılan keskin
diskli makine.
kenar yakma (Alm. Kantenbrennen, n; Fr. brûlage des bords, m; İng. edge-burnishing) deri. Ayakkabı üretiminde
elektrikli bir ısıtıcı ya da alev ile saya derisinin kenarlarında yuvarlak bir profil elde etme işlemi.
kenar yakma makinesi (Alm. Kantenbrennmaschine, f; Fr. machine à brûler les bords, f; İng. edge-burnishing
machine) deri. Saya derisi kenarlarını bir ısıtıcı yardımıyla yuvarlak profilli hale getiren makine.
kene hasarı (Alm. Zeckenschaden, m; Fr. lésion de tique, f; İng. tick damage) deri. Kene saldırısı sonucu tüm
deri yüzeyinde düzgünsüz ya da etkilenmiş alanlarda görülen bir iki milimetre çapındaki çukurluk ya da çizikler.
kepek banyosu (Alm. Kleiebad, n; Fr. confit de son, m; İng. bran drench) deri. Tolanın alkaliliğini gidererek onu
asitleştirmek için kullanılan, fermente olmuş arpa ve yulaf gibi ürünlerin organik asitlerini içeren banyo; eşanlam:
fermente kepek banyosu.
kesimci (Alm. Zuschneider, m; Fr. patronnier, m; İng. pattern-cutter) deri. Deri mamuller için modele uygun
kalıpları kullanarak deri kesme işini yapan kişi.
kesintisiz gergili kurutucu (Alm. Durchlauf Klammertrockner, m; Fr. séchoir continu à pinces, m; İng. continuous
toggle dryer) deri. Kurutulacak derilerin mandallarla üzerine gerildikleri çerçevelerin kesintisiz olarak hareket ettiği
kabin tipi kurutucu.
kesintisiz kurutucu (Alm. Durchlauf Stangentrockner, m; Fr. séchoir continu, m; İng. continuous
dryer) deri. Kurutulacak derilerin raylı sistem üzerindeki kollara asılarak kesintisiz olarak beslendiği tünel tipi
kurutucu.
kesintisiz vakum kurutucu (Alm. Durchlauf-Vakuumtrockner, m; Fr. séchoir continu à vide, m; İng. continuous
vacuum dryer) deri. Derinin hareket eden paslanmaz çelik bir bant aracılığıyla vakum kurutma baskı üniteleri
içerisinde taşındığı bir vakum kurutucu tipi.
kesit boyama (Alm. Durchfärbung, f; Fr. teinture tranchée, f; İng. through dyeing) deri. Deri kalınlığı boyunca tüm
deri maddesinin boyanması.
kesit boyama gücü (Alm. Durchfärbevermögen, n; Fr. pouvoir de pénétration du colorant, m; İng. through-dyeing
ability) deri. Bir boyarmaddenin tüm deri maddesini, diğer bir deyişle, tüm kalınlığı boyunca bir deriyi boyama
özelliği.
kesit sepileme (Alm. durchgerben; Fr. tanner de part en part; İng. tan-through) deri. Sepileme işleminde
kullanılan tabaklayıcı maddenin tola kesitine sepilenmemiş kısım kalmayacak şekilde tam olarak nüfuz etmesi.
kesit testi (Alm. Gitterschnittprobe, f; Schnittprobe, f; Fr. essai de la coupe, m; İng. cut test) deri. Derinin kalınlığı
boyunca kesilmesi ile elde edilen kesit yüzeyinin, kimi zaman bir belirteç yardımıyla incelenerek pikle, sepileme,
boyama gibi işlemlerin gelişimi hakkında bilgi edinme yöntemi.
kesit yağlama (Alm. Durchfettung, f; Fr. nourriture en profondeur, f; İng. through fatting) deri. Derinin tüm
kalınlığı boyunca yağlama maddesinin içine işlemesi.
kesite işleme derecesi (Alm. Eindringungsgrad, m; Fr. degrè de pénétration, m; İng. penetration
degree) deri. Bir çözelti veya çözünmüş kimyasalın bir katı içine nüfuz etme derecesi.
kesitine ıslatma (Alm. Durchnässen, n; Fr. mouiller en épaisseur; İng. through wet) deri. Ham deri ya da derinin
tüm kalınlığı boyunca sıvı alması.
kestane meşesi (Alm. Kastanieneiche, f; Fr. chène châtaignier, m; İng. chestnut oak; Lat. Quercus montana;
Quercus prinus) deri. Kuzey Amerika'ya özgü, kabuğu çok kalın ve tanen bakımından çok zengin bir ağaç türü.
kıl (Alm. Haar, n; Fr. poil, m; İng. hair) 1. deri. Bazı koyun türleri hariç çoğu hayvanın derisinde gelişen sertlik
doğrultu ve özgün yüzey motifleri ile karakterize olan keratinleşmiş lifler. 2. teks. Genellikle çadır, kilim, tela gibi
ürünlerin yapımında kullanılan, giysi üretimi için uygun olmayan hayvanların üst derisinde bulunan, kaba, kalın lif.
kıl batması kusuru (Fr. poils apparaissants côté chair, pl; İng. stage) deri. Etleme ya da kazıma işlemleri
sırasında kılların tolanın içine batması sonucu oluşan kusur.
kıl alma bıçağı (Alm. Haareisen, n; Haarmesser, n; Päleisen, n; Fr. couteau à èbourrer, m; İng. dehairing
knife) deri. Badana yapılmış toladan yün ve kılları sıyırıp uzaklaştırmak için kullanılan çift tutacaklı içbükey kör
bıçak.
kıl döktüren (Alm. Enthaarungsmittel, n; Fr. agent d'epilage, m; İng. depilatory agent) 1. biyom. Saç ve kıl
dökülmesine neden olan kimyasal madde. 2. deri. Ham deriye bağlı yün ya da kılların gevşetilmesi
veya uzaklaştırılmasına yarayan Na2S, NaHS vb. kimyasal maddeler; eşanlam: kıl giderme maddesi.
kıl gevşekliği (Alm. Haarlässigkeit, f; Fr. état de relâchement du poil, m; İng. hair slippiness) deri. Ham deride
konservasyon hatası olarak elle çekildiğinde kılların kolaylıkla deriden ayrılması.
kıl gevşetme (Alm. Haarlockerung, f; Haarlockern, n; Fr. relàchement du poil, m; İng. hair
loosening) deri. Dericilikte bakteriyel, enzimatik ya da kimyasal etki ile kıl veya yünün köküne olan bağlarını
gevşetme işlemi.
kıl giderme (Alm. Enthaarung, f; Fr. épilage, m; İng. depilation; unhairing) deri. Büyük ya da küçükbaş ham
derilerin kıl veya yünlerinin herhangi bir yöntem ile uzaklaştırılması.
kıl giderme makinesi (Alm. Enthaarmaschine, f; Fr. machine à ébourrer, f; İng. dehairing machine) deri. Kıl ya
da yün gevşetme işlemi uygulanmış ham deriden kıl ya da yünleri sıyırarak uzaklaştıran makine; eşanlam: kıl
alma makinesi.
kıl gözeneği (Alm. Haarpore, f; Fr. pore de poil; İng. hair pore) deri. Deri yüzeyine, kılın kalınlığına bağlı olarak kıl
yatağının ince ya da daha kalın şekilde açılması sonucu oluşan gözenek.
kıl kalıntısı (Alm. Grundhaar, n; Fr. mort-poil, m; İng. short dead hair) deri. El veya makine ile kılların ham
deriden uzaklaştırılmasından sonra tola üzerinde kalan ve ancak kazıma ile uzaklaştırılabilen ince ve kısa kıl
artıkları.
kıl kası (Alm. Haarmuskel, m; Haarstellmuskel, m; Fr. muscle horripilateur, m; muscle érecteur, m; İng. arrector
pili muscle; erector muscle) deri. Yağ bezlerinin hemen altında yer alan ve kıl yataklarının her birine bağlı bulunan
istemsiz çalışan kas dokusu.
kıl kazıma (Alm. Ausstreichen, n; Streichen, n; Fr. décrassage, m; dépilage, m; façonnage, m; İng.
scudding) deri. Kör bıçaklı bir alet ile kireç gidermesi ya da saması yapılmış tola yüzeyinden kıl parçaları, pigment
tanecikleri, kalsiyum sabunları ve diğer safsızlıkların uzaklaştırılması işlemi.
kıl korumalı kıl giderme (Alm. haarerhaltende Enthaarung, f; Fr. épilage à poil conservé, m; İng. hair-preserving
unhairing; hair-saving unhairing) deri. Kıl giderme işleminde kılın kökünden gevşetilerek parçalanmadan deriden
uzaklaştırılması.
kıl koyunu (Alm. Haarschaf, n; Fr. mouton poilu, m; mouton à poil, m; İng. hair sheep) deri. Arabistan, Mısır,
Meksika, Brezilya ve Hindistan gibi nispeten kurak iklimli ve tropikal bölgelerde yetişen düz ve sert yünlü postu
olan koyun türleri.
kıl kökü (Alm. Haarwurzel, f; Fr. racine du poil, f; İng. hair root) deri. Kılın derideki kıl folikülü içerisinde kalan
kısmı.
kıl örtüsü (Alm. Behaarung, f; Haarkleid, n; Fr. pelage, m; İng. hair coat) deri. Hayvan vücudunu kaplayan
değişik kıl tiplerinin tamamına verilen genel ad.
kıl soğanı (Alm. Haarzwiebel, f; Fr. bulb pileux; bulbe du poll, m; İng. hair bulb) deri. Deri içinde yer alan kıl
yatağı içerisindeki kılın, canlı hücrelere sahip soğan ya da ampul biçimindeki, en alt kısmı.
kıl tabakası (Alm. Haarschicht, f; Fr. couche pileuse, f; İng. hair layer) deri. Kıl yataklarını içeren özderi katmanı.
kıl yolma sehpası (Alm. Haarbaum, m; Fr. chevalet d'epilage, m; İng. dehairing beam) deri. Yere bir açıyla
sabitlenmiş, üzerinde uygun şekilde ön işlem görmüş ham derilerin yerleştirildiği ve kıl giderme bıçağı ile kıl veya
yünlerin kazındığı dışbükey biçimli sehpa.
kılı gevşemiş ham deri (Alm. haarlässiges Haut, f; Fr. peau échauffée, f; İng. hair slips) deri. Kıl kökü gevşeyip
deri üzerinden kolaylıkla uzaklaşacak kadar bozunmaya uğramış büyük ya da küçükbaş ham deriler.
kırılgan sırça (Alm. platzender Narben, m; Fr. cuir à fleur cassante, m; İng. cracky grain) deri. Çekme ve bükme
kuvvetlerinin etkisiyle kolayca kırılabilen deri sırça yüzeyi; eşanlam: gevrek sırça.
kırışık cilt (Alm. faltiger Narben, m; Fr. grain froncé, m; grain ridé, m; İng. wrinkled grain) deri. Özellikle cilt tarafı
içe doğru bükülmüş derilerin kaba çukurluklar ve dalgalar şeklinde oluşturduğu desen havasındaki görünüm;
eşanlam: kırışık sırça.
kırışık deri (Alm. rippige Häute; Fr. peau ridée; İng. ribby skin) deri. Hayvan derisinin altındaki yağ birikintisi
kabarıklıklarından dolayı seri kıvrımlı çizgiler halinde ortaya çıkan kusur.
kırışık lak tabakası (Alm. wulstige Lackschicht; Fr. couche de laque ridée, f; İng. wrinkled lacquer
layer) deri. Alttaki derinin boşluklu olması veya lak tabakasının çok kalın olmasından dolayı derinin kırışıklıklarını
gösteren lak tabakası.
kırışıklık 1. (Alm. Rippigkeit, f; Fr. ride, f; tigeure, f; İng. ribbiness) deri. Yün tipi koyunlarda özellikle merinos
tipinde gözlenen, boyundan başlayıp bel kısmına doğru paralel yükselti şeklinde şeritler oluşturan yapısal bir deri
kusuru. 2. (Alm. Welligkeit, f; Fr. cambrure, f; ondulation, f; İng. waviness) müh. Bir malzeme yüzeyinde
titreşimlerden, malzeme işleme zorlamalarından, ısıl işlemlerden vb. kaynaklanan, yüzey pürüzlülüğünden daha
büyük ölçekteki düzensizlikler; eşanlam: dalgalılık. 3. (Alm. Rauhigkeit, f; Fr. rugosité, f; İng.
rugosity) tar. Yapraklarda daha çok virüslerin yol açtığı damarların çökmesi sonucunda görülen deformasyon;
eşanlam: buruşukluk.
kırkım (Alm. Scheren, n; Fr. tonte, f; tondage, m; İng. clipping; shearing) 1. deri. Kürklük olarak işlenen yünlü
derinin kıl ya da yünlerinin keskin bıçaklı dönen bir silindire sahip makine ile belirli bir uzunlukta kesilmesi
işlemi. 2. teks. Koyun, tavşan gibi hayvanların vücudunda lif olarak kullanabilecek kıl ve tüylerin makas ya da
makineyle kesilmesi.
kırkım kesiği (Alm. Scherschnitt, m; Fr. coupure de tonte, f; İng. shearing cut) deri. Hayvanın kırkımı sırasında
dikkatsizlik sonucu deride meydana gelen kesik yarası ya da iyileşmiş yaranın bıraktığı iz.
kırkım makinesi 1. (Alm. Pelzfellschermaschine, f; Fr. raseuse, f; İng. shearing machine) deri. Kürklük olarak
işlenen derilerin kıl ya da yünlerini belirli bir yükseklikte kesmek için kullanılan keskin bıçaklı dönen bir silindire
sahip makine. 2. (Alm. Schermaschine, f; Fr. machine à cisailler, f; İng. shearing machine) tar. Koyun ve keçilerin
lif gömleklerinin kırkım yöntemi ile hasadında kullanılan, motordan alınan hareketin bir kol ile kesici ağza
ulaştırıldığı makineli düzenek.
kırkım yünü (Alm. Schurwolle, f; Fr. laine de tonte, f; İng. clip wool; shorn wool) deri. teks. Canlı koyundan
kırkılarak elde edilen yün.
kış kılı (Alm. Winterhaar, n; Fr. poil d’hiver, m; İng. winter hair) deri. Bazı hayvanlarda kış aylarında oluşan,
hayvanın kürkünün niteliğini artıran sık ve ince kıl türü.
kıvırma payı (Alm. ausladender Rand, m; Wendling, m; Fr. bord retourné, m; İng. everted rim;
turning) deri. Giysiyi oluşturan parçaların birbiri üzerine getirilmesi sırasında içe doğru döndürülerek katlanan
kapama payı.
kıvırma tıraşlama (Alm. Ausschürfen, n; Schürfen, n; Fr. incision, f; İng. scoring) deri. Derinin katlanmasını
kolaylaştırmak için derinin iç yüzeyine, özel bir alet ile yiv açma işlemi.
kıyılık (Alm. Rahmen, m; Fr. trépointe, f; İng. welting) deri. Kösele veya diğer malzemelerden yapılan, saya
monta payı ve taban astarı haramasına dikilen ve dış tabanın yapıştırılarak dikilmesine yarayan esnek,
sağlam, şerit biçimindeki parça.
kıyılık deri (Alm. Rahmenleder, n; Fr. cuir à trépointe, m; İng. welting leather) deri. Ayakkabı yapımında kıyılık
olarak kullanılan sepilenmiş sığır derisi; eşanlam: vardola.
kızıl bozunma (Alm. roter Zerfall; Fr. corrosion du cuir végétal, f; İng. red-decay) deri. Bitkisel sepilenmiş,
özellikle kateşol sepileme maddeleri kullanılarak sepilenmiş derilerin, kendini rengin kırmızılaşması, yapının
zayıflaması ve toz haline parçalanma eğilimi ile gösteren, üretimde kullanılan sülfürik asit ya da atmosferdeki
kükürt dioksit ile hızlanan bozunması olayı.
kızılötesi kurutucu (Alm. durchlaufender Infrarottrockner, m; Fr. séchoir à infra-rouge continu, m; İng. continuous
infrared dryer) deri. Kurutulacak derilerin kesintisiz olarak hareket ettiği ve kızılötesi ışınıma maruz kaldığı,
özellikle deri bitim çözeltisi uygulanmış derileri kurutmak için kullanılan kurutucu tipi.
kızışma lekesi (Alm. rote Verfärbung, f; Rotwerden, n; Fr. tache rouge, f; İng. red heat) deri. Konservasyonu iyi
yapılmamış ham derilerde özellikle tuzsever ya da tuza dayanıklı mikroorganizma gelişimi sonucunda kıl
dökülmesi, donuk sırça görünümü, deri maddesi kaybı gibi belirtilerin de eşlik ettiği, tuzlanmış derinin et tarafında
oluşan kırmızı renkli lekeler; eşanlam: kızartı.
kimlik işareti (Alm. Fellmarke, f; Häutemarke, f; Kennmarke, f; Fr. marque d'identification, f; İng. identification
mark) deri. Bir hayvana ya da derisine, sahibini, sınıfını vb. belirlemek için uygulanan belirteç.
kinon (Alm. Chinon, n; Fr. quinone, f; İng. quinone) 1. biyom. Canlılarda elektron ileti süreçlerinde işlev gören ve
benzenden türeyen bileşikler için kullanılan genel terim. 2. deri. Sepileme özelliğine sahip, kimyasal formülü
O=C6H4=O (C6H4O2) olan aromatik bileşikler. 3. kim. 1. Doymamış halkada keton grubu içeren bileşikler. 2. İki
karbonil grubunun birbirlerine iki -CH=CH- köprüsü ile bağlandığı halkasal doymamış diketon.
kinon sepileme (Alm. Chinongerbung, f; Fr. tannage à la quinone, m; İng. quinone tannage) deri. Kinon sepileme
maddesi kullanılarak tolanın deriye dönüştürülmesi işlemi.
kireç giderici madde (Alm. Entkälkungsmittel, n; Fr. agent de dechaulage, m; İng. deliming agent) deri. Kireçlik
aşamasından sonra deride bulunan kireci ve/veya diğer alkalileri nötrleştirme ve dolayısıyla pH'ı düşürmek için
kullanılan asit, asidik tuz ya da asit tuzu gibi maddelere verilen isim.
kireç giderme (Alm. Entkalkung, f; Fr. déchaulage, m; İng. deliming) deri. Kireç kullanılarak kıl gidermesi
yapılmış tolalardaki kirecin fiziksel ve kimyasal yollarla giderilmesi.
kireç lekesi (Alm. Kalkfleck, m; Kalkschatten, m; Fr. tache de chaux, f; tache de pelanage, f; İng. lime
blast) deri. Bitkisel ve daha nadir olarak krom sepilenmiş derilerin cildinde görülen, yaş işlemler sırasında tola
yüzeyinde kalsiyum karbonat çökelmesine bağlı olarak oluşan daha koyu, kaba, aşırı sepilenmiş bölgeler.
kireçlik (Alm. Äscherung, f; Kälken, n; Äschern, n; Fr. pelanage, m; İng. liming) deri. Büyük ya da küçükbaş ham
derilerin kıl ve yünlerinin gevşetilmesi ya da tahrip edilmesi, istenmeyen proteinlerinin uzaklaştırılması, bir kısım
yağların sabunlaştırılması ve esas olarak lif yapılarının açılması amacıyla kireç çözeltisi ya da kostik soda gibi
diğer bazı alkaliler ve sodyum sülfür gibi indirgeyici kimyasallar eşliğinde yapılan işlem.
kireçlik yarması (Alm. Kalkspalt, m; Fr. refente sur chaux, f; İng. lime-split) deri. Kılı giderilmiş, kireçlik işlemi
görmüş tolaların yarma işlemine tabi tutulması sonucu elde edilen tolalara verilen isim.
kireçsütü (Alm. Kalkmilch, f; Fr. lait de chaux, m; İng. lime milk; milk of lime) 1. deri. Kireçlik işleminde kullanılan,
doymuş kalsiyum hidroksit çözeltisi içindeki kalsiyum hidroksit asıltısı. 2. kim. Sönmüş kirecin suyla oluşturduğu
ak renkli asıltı.
kitap ciltleme derisi (Alm. Buchbinderleder, n; Fr. cuir à reliure, m; İng. bookbinding leather) deri. Uygun
kalınlığa, dayanıklılığa ve ışık dayanımına sahip, çoğunlukla koyun, keçi, dana, domuz ve geyik derilerinden
yapılan, genellikle bitkisel sepilenmiş, ancak bazen özellikle eski zamanlarda şap ile işlenmiş deri.
kokuşma hasarı (Alm. Fäuinisschaden, m; Fäulinisschaden, m; Fr. défaut de putréfaction, m; İng. putrefaction
damage; putrefactive damage) deri. Mikrobiyal ya da enzimatik bozunma nedeniyle ham postta ve deride ortaya
çıkan hamlama, kıl verme vb. hasarlar.
kokuşmuş ıslatma banyosu (Alm. faules Weichwasser; Fr. trempe putride, f; İng. putrid soak) deri. Birkaç kez
kullanılmış ve içinde protein bozunma ürünleri ile aktif bakteriler bulunan ıslatma suyu.
kol evi (Alm. Armloch, n; Fr. emmanchure, f; İng. armhole) deri. teks. Giyside kol parçasının bedene takıldığı
kısım.
kol yırtmacı (Alm. Ärmelschlitz, m; Fr. manche taillade, f; İng. sleeve vent) 1. teks. Giysi kollarında düğmenin
dikildiği hizada bulunan açıklık. 2. bkz. deri. apartura.
kolajen (Alm. Kollagen, n; Fr. collagène, m; İng. collagen) 1. deri. Omurgalılarda altderi, kemiklerin matris ve
dişlerin dentin gibi bağdokularının beyaz liflerini oluşturan protein. 2. gıda. Vücutta eklemlerde, bağdokuda ve
tendonlarda, ayrıca hayvan ve balık derisinde doğal olarak çözünmez şekilde bulunan, çözünür hale su ile
ısıtılarak dönüştürülen ve cilde esneklik veren bir protein ailesi.
kolajen iplikçiği (Alm. Kolagenfibrille, f; Fr. fibrille collagénique, f; İng. collagen fibril) deri. Deri kolajeninde
kendine özgü yapısı elektron mikroskobunda gözlenebilen, öniplikçiklerin yatay olarak bir araya gelmesiyle oluşan
5-200 mikron çaplı en küçük peptitleşme ürünü lifsi yapı; eşanlam: kolajen lifçiği.
kolajen lifi (Alm. Kollagenfaser, f; Fr. fibre collagénique, f; İng. collagen fibre) deri. Deri, kemik, diş ve diğer
bağdokularda oluşan kaba, mikroskobik olarak gözlenebilen kolajen iplikçiklerinin birbirine paralel ve
uzunlamasına olarak bir araya gelmesiyle oluşan yapı.
kolay bakımlı bitim (Alm. pflegeleichte Zurichtung, f; Fr. finnisage à entretien facile, m; İng. easy-care
finish) deri. Deri yüzeyine uygulanan ve kolaylıkla temizlenebilen, parlatılabilen bitim işlemi türü.
kolay temizlenebilirlik (Alm. Pflegbarkeit, f; Fr. aptitude au nettoyage, f; İng. cleanability) deri. Deri ve
mamullerinin özelliklerini yitirmeden kolayca temizlenebilmesi.
kondanse tanen (Alm. kondensierter Gerbstoff; Fr. tanin condensé, m; İng. condensed tannin) deri. Hidrolize
olabilir tanenlerden farklı olarak enzimlerle ya da seyreltik asitlerle basit kısımlarına ayrılamayan, molekülü
karbon-karbon bağları ile bağlı polifenol birimlerinden oluşan bir tanen sınıfı.
kondisyonlama bkz. 1. deri. şartlandırma. 2. teks. şartlandırma.
kondroitin sülfat (Alm. Chondroitinsulfat, n; Fr. sulphate de chondroitine, m; İng. chondroitin
sulphate) deri. Bağdoku temel maddesinde bulunan, yinelenen glukuronik asit ve sülfatlanmış N-asetil
galaktozamin çiftlerinden oluşan asidik mukopolisakarit.
konfeksiyon (Alm. Zusammenrichten, n; Fr. confection, f; İng. making-up) deri. Bir giysi üretiminde yer alan
sınıflandırma, parçaların kesilmesi ve parçaların birbirine dikilerek bir araya getirilmesi gibi çeşitli işlemlerin
tamamı için kullanılan terim.
konserveleme 1. (Alm. Konservierung, f; Fr. conservation, f; İng. conservation) deri. Ham derinin işlentiye
alınacağı süreye kadarki dönemde mikroorganizma ve diğer bozucu etmenlere karşı korunması. 2. (Alm.
Konservenherstellung, f; Fr. emboîtage, m; İng. canning) gıda. Çevre ile ilişkisi kesilmiş bir kabın içinde bulunan
gıdanın, özellikle hastalık yapıcı veya bozulmaya neden olan mikroorganizmaların yok edilmesine yönelik olarak
yeterli sıcaklık ve sürede ısıl işlemden geçirilmesi.
korsaj (Alm. Mieder, n; Fr. corsage, m; İng. corsage) deri. teks. Giyim endüstrisinde, bel ile kalça düşüklüğü
arasındaki bölge.
korteks 1. biyom. 1. (Alm. Kortex, m; Fr. cortex, m; İng. cortex) Bitki kök veya gövdesinde epidermis ve iletim
dokusu arasında kalan, endodermisi içeren kısım.(Alm. Rinde, f; Kortex, m; Fr. écorce, f; cortex, m; İng. cortex;
rind) 2. Hayvanlarda organların dış kısmı, organı saran dış bölüm. 2. teks. Yün lifinin epidermis ve örtü
hücrelerinin altında bulunan tabaka. 3. (Alm. Haarrinde, f; Kortex, f; Fr. cortex, m; İng. cortex) deri. Pul şeklindeki
kütikil ile kaplanmış ve birbirine paralel olarak düzenlenmiş silindirik şekilli hücrelerden oluşan kıl ve yünün ana
yapısal bileşeni.
koruma piklesi (Alm. Konservierungspickel, m; Fr. picklage de conservation, m; İng. preservative
pickle) deri. Tolanın bozunmadan uzun süreli bekletilebilmesi için tuz ve asit yardımıyla pH değerinin 1,5-2,0'ye
ayarlanarak korumaya alınması işlemi.
koruyucu cila (Alm. Schutzlack, m; Fr. vernis de protection, m; İng. protective lacquer) deri. Deriyi su ve
kirliliklere karşı korumak amacıyla genellikle bitim işlemlerinde son kat olarak uygulanan ve çoğunlukla organik bir
çözgen içerisinde çözündürülmüş şeffaf cila katı.
koruyucu kıl (Alm. Deckhaar, n; Schutzhaar, n; Fr. jarre, m; İng. coarse hair; guard hair) deri. Vücudu kıl/yün
örtüsü ile kaplı hayvanların koruyucu dış katmanını oluşturan az ya da çok düz, sıkı ve sert türde kıl.
koşum derisi (Alm. Geschirrleder, n; Fr. cuir à harnachement, m; İng. harness leather) deri. Binek hayvanların
koşum takımlarında kullanılan, genellikle 4 ile 6 mm kalınlığa sahip, sağlam ve esnek deri.
koşum kayışı (Alm. Zugstrangt, m; Fr. trait, m; İng. trace) deri. Araba hayvanının çektiği arabada hayvanın her iki
yanındaki sağlam deriden yapılmış kayış.
koyun derisi (Alm. Schafleder, n; Fr. peau de mouton tannée, f; İng. sheep leather) deri. Koyun ham derisinden
üretilmiş deri tipi.
koyun ham derisi (Alm. Schaflpelz, m; Fr. peau de mouton brute; İng. sheepskin) deri. Koyunlardan elde edilen
ham deri.
koyun kürk süet (Alm. Schafpelzvelour, m; Fr. mouton double-face, m; İng. shearling suede) deri. Et tarafı süet
yapılmış, kısa yünlü, sepilenmiş ve aprelenmiş koyun derisi.
koyun sırça yarması (Alm. Schafnarbenspalt, m; Skiver, m; Fr. fleur de mouton refendu, f; İng. skiver) deri. Bir
koyun ya da kuzu derisinin yarma işleminden sonra elde edilen ciltli katman.
körük 1. (Alm. Kantenwand, f; Fr. bande latérale, f; İng. side-wall) deri. Belli türdeki eldivenlerde avuçiçi ve sırt
arasında küçük parmak yanı boyunca yer alan, uzun deri şeridi. 2. (Alm. Faltenbalg, m; Fr. soufflé, m; İng.
bellows) mak. Pnömatik sistemlerde kullanılan ve esnek yapısı nedeniyle sıkıştırma veya genleşmeye
uğradığında hacmi değişebilen torba.
körük derisi (Alm. Balgenleder, n; Fr. cuir à soufflets, m; İng. bellow hide) deri. Körüklerin üretilmesinde
kullanılan işlenmiş, esnek, hava geçirmeyen, sığır ham derisinden yapılmış deri.
körüklü dil (Alm. Staublasche, f; Fr. languette à soufflet, f; İng. bellows tongue) deri. Ayakkabıda su ya da kirin
girişini engellemek için tasarlanmış, kenarı boyunca ve tabanından sabitlenmiş dil tipi.
kösele deri (Alm. Bodenleder, n; Fr. cuir à semelle, m; İng. sole leather) deri. Ayakkabı dış tabanı olarak
kullanılmak üzere üretilmiş bitkisel sepilenmiş deri.
kösele silindirleme makinesi (Alm. Karrenwalze, f; Fr. machine à cylindrer, f; İng. sole leather rolling
machine) deri. Yatay bir mekanizma üzerinde ileri geri hareket eden ağır bir merdaneye sahip, bitkisel sepili
köseleyi sıkıştırmak ve düzlemek için kullanılan makine.
krokodil (Alm. Krokodil, n; Fr. crocodile, m; İng. crocodile) deri. Kendine özgü cilt deseni ve form tutma kabiliyeti
nedeniyle egzotik deri üretiminde kullanılan, uzun bir kafası, noktalı burnu ve boynuzsu sırtı olan büyük, uzun
kuyruklu amfibi timsah.
krom geri kazanımı (Alm. Chromrückgewinnung, f; Fr. récupération du chrome, f; İng. chrome
recovery) deri. Atık krom sepi çözeltisinden kromun yeniden kullanımı için geri kazanımı.
krom kompleksi (Alm. Chromkomplex, m; Fr. complexe de chrome, m; İng. chrome complex; chromium
complex) deri. Cr+3 iyonlarının bir ya da birkaçının çeşitli ligantlarla oluşturduğu pozitif, negatif ya da nötral yüke
sahip kompleks bileşim.
krom lekesi (Alm. Chromflecken, m; Chromnester, n; Fr. tache de chrome, f; İng. chrome stain) deri. Sepileme
ya da nötralizasyon işlemi sırasında çok yüksek bazikliğe sahip krom çözeltisi kullanılmasından kaynaklanan ya
da bazlaştırma esnasında bazik krom bileşiklerinin düzgün olmayan ve istenmeyen çökeltisi ile derilerin yüzeyinde
ortaya çıkan koyu renkli düzensiz şekilli bölgeler.
krom sabunu (Alm. Chromseife, f; Fr. savon de chrome, m; İng. chrome soap) deri. Uzun zincirli yağ asitlerinin
krom sepileme maddesiyle çözünmez krom tuzları oluşturması sonucu meydana gelen deri kusuru.
krom sepileme (Alm. Chromgerbung, f; Fr. tannage au chrome, m; İng. chrome tanning) deri. Bazik krom (III)
tuzları kullanılarak yapılan sepileme türü.
krom uzaklaştırma (Alm. Chromentfernung, f; Fr. enlevement du chrome, m; İng. chrome removal) deri. Krom
içeren deri işlentisi atıksularındaki kromun, farklı tipteki pıhtılaştırıcılarla ile çökeltilerek ayrılması işlemi.
kromatin (Alm. Chromatin, n; Fr. chromatine, f; İng. chromatin) deri. Hücre döngüsünün ara evresinde DNA ile
histonlar ve diğer çekirdek içi proteinlerin oluşturduğu, nükleozomlardan kromozomlara dek artan karmaşıklık
düzeyleri sergileyen ve bazik boyalarla boyanan nükleoprotein bileşeni yapı.
kromlu yaş deri (deri. wet-blue) (Alm. Wet-blue, n; Fr. wet-blue, m; İng. wet-blue) deri. 1. Genel alt işlenti
basamaklarından geçmiş, kromla tabaklanmış, yaş haldeki büyük ya da küçükbaş deri. 2. Kromla sepilenmiş yaş
haldeki yarı mamul deriler için kullanılan genel terim; eşanlam: wet-blue.
kropon (Alm. Doppelcroupon, m; Fr. croupon entier, m; İng. butt) deri. Ham derinin etek ve boyun kısımları
uzaklaştırıldıktan sonra derinin kalan kısmı.
kropon haline getirmek (Alm. Krouponieren, n; Fr. crouponner; crouponnage, m; İng. round;
rounding) deri. Genellikle ham deri ya da kireçlik yapılmış ve etlenmiş toladan sırt kısmı kalacak şekilde etek
şeritlerinin ve boyun bölgesinin kesilerek uzaklaştırılması işlemi.
kropon kösele (Alm. Sohlledercroupon, m; Fr. demi-croupon à semelle, m; İng. sole bend) deri. Ayakkabının dış
tabanında kullanılmak üzere uygun sepilenmiş ve işlenmiş sığır derisinin kropon bölgesinden yapılan kösele.
kroponlama masası (Alm. Crouponiertafel, f; Fr. table de crouponnage, f; İng. rounding table) deri. Etek ve
boyun kısımlarının kesilmesi için ham derilerin serildiği özel masa.
kuersetin boyası (Alm. Quercitrin, n; Fr. quarciméline, f; quarcitrine, f; quercitron, m; İng. quarcimelin; quarcitrin;
quercitron) deri. Siyah meşe, Quercus velutina, ağacı kabuğundan elde edilen sarı ya da portakal renkli
boyarmadde.
kukle (Alm. Cockle, n; Fr. noisillure, f; İng. cockle) deri. Koyun derisi kolajeninin modifikasyonuna
yol açan Melophagus ovinus kenesinin ısırması sonucunda hayvanın sırt ve boyun kısmında küçük ve sert
kabarcıklar olarak ortaya çıkan kusur.
kullanılmış kireç sıvısı (Alm. alter Äscher, m; Fr. pelain mort, m; İng. old lime liquor) deri. Bakteriyel eylem
gerçekleşmesine neden olacak miktarda amonyak ve bozunmuş protein ürünleri içeren daha önceden derilerin
kireçlik işleminde kullanılmış sıvı.
kum sıçanı (Alm. Peschanik, m; Sandmurmel, n; Fr. spermophile jaune, m; İng. peschaniki) deri. Kırgız
Bölgesi’nden Ural Nehri’nin aşağı kısımlarına kadar olan bölgede yaşayan, Citellus fulvus türünden ve kürk rengi
sarı griden kahverengiye kadar değişen büyük bir sıçan.
kunduz (Alm. Biber, m; Fr. castor, m; İng. beaver) deri. Kuzey Amerika ve Kanada'da yaşayan Castor
canadensis türüne ait hem suda hem karada yaşayan yumuşak kürklü hayvan.
kurşun boya maddesi (Alm. Bleifarbstoff, m; Fr. colorant au plomb, m; İng. lead dye) deri. Kürklük derilerin
yününün boyanmasında kullanılan kurşun sülfür ya da kurşun polisülfür.
kurt yeniği hasarı (Alm. Wurmfraß, m; Fr. défaut de ver; İng. worm damage) deri. Deri üzerinde böcek
larvalarının ya da kurtların oluşturduğu zarar.
kuru dolgu (Alm. Trokenfüllung, f; Fr. charge à sec, f; retannage à sec, m; İng. dry loading) deri. Bitkisel sepili
köselenin yıkama, sıkma ve havalandırılması sonrasında yaklaşık 45 °C sıcaklıkta konsantre sepileme şerbeti ile
doldurulması, retenajlanması işlemi.
kuru ham deri (Alm. getrocknete Haut, f; trockene Haut, f; Fr. peau sèche, f; İng. dry hide) deri. Havaya maruz
bırakılarak kurutulmuş deri.
kuru sürtme haslığı (Alm. Trockenreibechtheit, f; Fr. résistance au frottement à sec, f; İng. dry rubbing
fastness) deri. Boyalı deri ürünlerindeki renklerin, kuru beyaz referans beze ya da keçeye sürtünmesinde,
boyanın beze geçme ya da bezin kirlenme derecesi.
kuru taşlama (Alm. Bimsen, n; Fr. ponçage, m; İng. fluffing) deri. Kuru derinin et tarafını hav oluşturma veya
temizleme amacıyla üzeri zımpara tozu ile kaplı, ağaçtan veya demirden yapılmış dönen dar bir silindire sürterek
yapılan aşındırma işlemi.
kuru temizleme (Alm. chemische Reinigung, f; Fr. dégraissage à sec, m; nettoyage à sec, m; İng. dry
cleaning) deri. teks. Kumaş ve giysilerden kir ve lekeleri organik çözgenlerle uzaklaştırma işlemi.
kuru temizleme haslığı (Alm. Trockenreinigungbeständigkeit, f; Trockenreinigungsechtheit, f; Fr. solidité au
nettoyage à sec, f; İng. fastness to dry cleaning) deri. teks. Boyalı ya da baskılı deri ve tekstil ürünlerinin
renklerinin ve tutum özelliklerinin, organik çözgenlerle yapılan özel temizleme işlemine karşı dayanıklılığı.
kuru tıraş (Alm. Trockenrasur, f; Fr. dérayage à sec, m; İng. dry shaving) deri. Son kalınlığını ayarlamak için kuru
derilere yapılan tıraş işlemi.
kuru tutum (Alm. trockener Griff, m; Fr. toucher sec, m; İng. dry feel) deri. Üzerinde parmak gezdirildiğinde hafif
bir sürtünme hissi veren, parmağın deri ya da başka bir malzemenin üzerinde kaymasına yardımcı olan nemi
kolaylıkla emebilen deri karakteri; eşanlam: kuru tuşe.
kuru yarma (Alm. Trockensplittung, f; Fr. refendage à sec, m; İng. dry splitting) deri. Kurutulmuş derilerin iki ya
da daha fazla katman olacak şekilde yatay olarak kesilmesi.
kurutma odası (Alm. Raumtrockenanlage, f; Trockenkammer, f; Trockenschrank, m; Fr. chambre de
dessiccation, f; chambre de sèchage, f; enceinte de séchage, m; İng. drying chamber; drying
room) 1. deri. Derinin asılarak ve basit ısıtma ve havalandırma vasıtalarıyla kurutulduğu bölüm; eşanlam: kurutma
kabini. 2. gıda. Bir ürün, yan ürün ya da malzemenin kurutma işlemi sırasında kullanılan teknolojiye göre
kurutmanın gerçekleştiği ve kurutucu havanın sıcaklık, süre ve nem değerlerinin sabit olduğu kapalı hücre;
eşanlam: kurutma kabini.
kurutma tüneli (Alm. Durchlauftrockner, m; Tunneltrockner, m; Fr. séchoir en tunnel, m; séchoir à tunnel, m; İng.
tunnel drier) 1. deri. İşlenecek hayvan derisinin sıcak hava akımına maruz bırakılırken içinden geçtiği uzun tünel
tipi bir kurutucu. 2. kim. Kurutulacak maddenin bir tekerlekli ya da raylı, kat kat tepsi yığını taşıyan araba ya da
bant üzerinde içine sıcak hava ya da gaz üflenen bir tünelden geçirilerek kurutulduğu aygıt.
kusma kusuru 1. (Fr. défaut de repousse, m; défaut d’exsudation, m; İng. exsudatiom; fat spew defect;
repousse; spue defect) deri. Deri işlentisinde kullanılan yağ, tuz gibi bir ya da birkaç maddenin deri içerisinden
gözenekler yoluyla göç etmesi sonucu yüzeye çıkması. 2. (İng. spit-out defect) malz. Pişirim esnasında seramik
bünyede gaz kabarcıklarının veya dekor pişirimi sırasında buharlaşmanın yol açtığı krater türü deliklerden oluşan
sır kusuru.
kuzu derisi (Alm. Lammleder, n; Fr. agneau, m; İng. lamb leather; lambskin) deri. Kuzu ham derisinden üretilen
derilere verilen genel isim.
küçükbaş ham deri (Alm. Haut des Kleinviehs, f; Fell, n; İng. skin of small cattle) deri. Koyun, keçi, domuz vb.
küçükbaş hayvanların ham derilerine verilen genel ad.
küçükbaş hayvan (Alm. Kleinvieh, n; Fr. petit bétail, m; İng. small cattle) deri. Sütü, eti ve yünü için yetiştirilen
koyun ve keçi gibi küçük yapıdaki hayvanlara verilen ortak ad.
küf dayanımı (Alm. Mehltaubeständigkeit, f; Schimmelbeständigkeit, f; Fr. résistance à la moissisure, f; İng.
mildew resistance) deri. teks. Tekstil ve deri materyallerinin, koku ve renk bozulması oluşturan belirli
mantarlardan etkilenmemesi.
kükürt boyarmaddesi (Alm. Schwefelfarbstoff, m; Fr. colorant au soufre, m; İng. sulphur dyestuff) deri.
teks. Selüloz ve kolajen liflerinin boyanmasında kullanılan, moleküllerinde kükürt atomu bulunan, bazik ortamda
zırnık gibi indirgen bir madde yardımıyla suda çözünebilir hale getirilen bir boyarmadde sınıfı.
kükürt kusması (Alm. Schwefelausschlag, m; Fr. efflorescence de soufre, f; repousse de soufre, f; İng. sulphur
spew) deri. Özellikle çift banyo yönteminde, sodyum tiyosülfat ile indirgenen krom ile sepilenmiş deri yüzeyinde
oluşan ve karbon disülfür ile çözünebilen sarımsı beyaz kükürt filmi.
kükürt sepileme (Alm. Schwefelgerbung, f; Fr. tannage au soufre, m; İng. sulphur tannage) deri. Tolanın bitkisel
sepileme ve yağlama sonrası, sodyum tiyosülfatın asitlendirilen çözeltisi ile işlenmesi sonucu bünyesindeki asıltılı
kükürdün çökeltilmesi işlemi.
kükürt-loyko boyarmaddesi (Alm. Schwefelleukofarbstoff, f; Fr. colorant à sulphure leuco dérivé, m; İng. leuco-
sulphur dyestuff) deri. teks. Suda çözünür hale getirilmiş kükürt boyarmaddesi.
kürk boyası (Alm. Pelzfarbstoff, m; Fr. colorant pour pelleterie, m; İng. fur dye) deri. Kürk boyamada kullanılan
genellikle oksitleyici tipte boyarmadde.
kürk çivisi (Alm. Fellnagel, m; Fr. picot, m; İng. straining nail) deri. Tepesi ahşaptan olan ve kurutma amacıyla
deriyi tabla, çerçeve gibi araçlara sabitlemeye yarayan özel bir çivi.
kürk etleme makinesi (Alm. Pelzentfleschmaschine, f; Fr. machine à écharner les pelleteries, f; İng. fur fleshing
machine) deri. Kürklü derilerin et kısmını uzaklaştırmak için kullanılan makine.
kürk germe makinesi (Alm. Pelzfellstreckmaschine, f; Fr. machine à ègraminer pour pelleterie, f; İng. fur
breaking over machine) deri. Islatılmış kürklü derilerin yumuşatılması ve gerdirilmesi için kullanılan bir makine.
kürk giysi (Alm. Pelzbekleidung, m; Fr. fourrure, f; İng. fur garment) deri. Yün ya da kılı üzerinde olacak şekilde
işlenmiş deriden yapılan giysi.
kürk işlentisi (Alm. Pelzzurichtung, f; Fr. apprètage de pelleterie, m; İng. fur dressing) deri. Ham kürk derilerini
kullanıma uygun bitmiş kürklere çevirmede kullanılan tüm kimyasal ve mekanik işlemlerin adı.
kürk kurutma dolabı (Alm. Trocknenwalkfaß, n; Fr. foulon de séchage à air chaud, m; İng. tumble
drier) deri. Sıcak hava akımı altında bir delikli dolap içerisinde kürkleri döndürerek kurutmak için kullanılan bir
makine.
kürk süet (Alm. Doppelgesichtleder, n; Fr. cuir double face, m; mouton retourné, m; İng. double face; fur-suede;
shearlings; wool-on-skin) deri. Koyun ve kuzu ham derilerinin yün örtüsü üzerinde muhafaza edilerek ve et yüzeyi
de süet olarak üretilmesiyle elde edilen deri tipi.
kürk ütüsü (Alm. Bügelglanz, m; Fr. éclat de repassage, m; İng. ironing sheen) deri. Yün koyunlarının ve kuzu
derilerinin kürklerini ütüleme işlemi ile parlak ve düzgün hale getirme işlemi.
kürkçü etleme bıçağı (Alm. Kürschnereisen, n; Kürschnermesser, n; Fr. couteau de pelletier, m; İng. furrier's
knife) deri. Kürklü derileri etlemek için kullanılan ve bir oturağa dikey olarak sabitlenmiş, üst ucu kör alt ucu keskin
yarım ay şeklindeki geniş demir bıçak.
kürkçü tarağı (Alm. Kürschnerkamm, m; Fr. peigne de fourreur, m; İng. furrier's comb) deri. İşlenmiş ve
boyanmış kürk derilerinin kıllarını ayırmak için kürkçüler tarafından kullanılan deri üzerindeki mesafeye bağlı
olarak diş sayısı değişen özel bir tarak.
kürklük ham deri (Alm. Rohpelzfell, n; Fr. peaux à fourrure, pl; İng. peltry) deri. Yünü, kılı üzerinde korunarak
işlenmeye uygun, genellikle ince ve sık lif örtüsüne sahip ham deri türlerine verilen genel ad.
kürklük kuzu derisi (Alm. Schmasche, f; Fr. regord, m; İng. schmasche) deri. Doğmamış, yeni doğmuş ya da
çok genç kuzudan elde edilen; ince ve sıkı kıvrımlı yün lülelerine sahip ham deri.
kütikula (Alm. Cuticula, f; Kutikula, f; Oberhäutchen, n; Fr. cuticule, f; épidermicule superficiel, m; İng. cuticula;
scale layer) 1. biyom. 1. Böcek derisinde epidermal hücrelerin üzerinde yer alan kitin ve proteinlerden meydana
gelen cansız ve üstte bulunan koruyucu tabaka. 2. Bitkiler tarafından su kayıplarını engellemek üzere oluşturulan,
yaprak ve gövdedeki koruyucu doku hücrelerinin dış çeperlerini kaplayan, kütinden oluşmuş ince mumsu örtü ya
da katman. 2. deri. Yün ya da kılın pulcuk yapılı en dış katmanı; eşanlam: pulcuk katmanı. 3. tar. Nematotlarda
hipodermis tarafından meydana getirilen, bütün vücudu saran, bütün açıklıklarda ince bir tabaka şeklinde olan
cansız örtü.
lak tabakasının matlaşması (Alm. Anlaufen der Lackschicht, n; Fr. ternissement de la couche de laque, m; İng.
dulling of laquer layer) deri. Özellikle rugan bitimli derilerin parlak cila katında yağ ya da yağ türevi bileşiklerin
etkisiyle beyaz ya da renkli mat lekelerin oluşması.
lakın sertleşmesi (Alm. Lackhärtung, f; Fr. durcissement du vernis, m; İng. lacquer hardening) deri. Rugan
deride keten yağı bazlı lakın örneğin morötesi ışınlama ile sertleşmesi.
lama (Alm. Lama, n; Fr. lama, m; İng. lama) deri. Deveye benzeyen ancak hörgücü olmayan, yünü ve kürkü
değerli bir Güney Amerika memeli hayvanı.
lanolin (Alm. Lanolin, n; Wollwachs, n; Fr. cire de laine, f; graisse de laine, f; lanoline, f; İng. lanolin; wool grease;
wool wax) deri. Koyun yapağısından elde edilen, yağ asitlerinin ve esterlerin karışımından meydana gelen,
yapısında %20 oranında su içeren ve sabun, kozmetik, deri giysi, ilaç, ip ve halat ve pas koruyucularının
üretiminde kullanılan saflaştırılmış ve sarımtırak renkte bir yağ; eşanlam: yapağı yağı.
larva (Alm. Larve, f; Fr. larve, f; İng. larva) deri. Tam başkalaşım gösteren böcekler ve akarlarda yumurtadan
çıkan, bağımsız hareket edebildiği ve ergin özelliklerini kazanmadan önce içinde bulunduğu yaşam evresi;
eşanlam: kurtçuk.
lastometre (Alm. Verformungswiderstandsprüfer, m; Lastometer, n; Fr. lastomètre, m; İng.
lastometer) deri. Yüzlük derinin çatlama ve yırtılma dayanımını ölçmek için ucu küre şeklindeki bir çubukla
çatlayana ya da yırtılana kadar sırçaya kuvvet uygulandığı ve uygulanan kuvvet ile gerilimin ölçüldüğü aygıt.
leguan (Alm. Leguan, m; Fr. varan du Nil, m; İng. Leguaan; river leguaan; water leguaa) deri. Doğu ve Batı
Afrika’da görülen Varanus niloticus gibi kertenkelelerin bazı türlerine Avrupa’da verilen isim.
Leipzig işlentisi (Alm. Leipziger-Zurichtung, f; Fr. apprêtage de Leipzig, m; İng. Leipzig dressing) deri. Kürklü
derilerde uygulanan tuz ve sülfürik asit çözeltisiyle gerçekleştirilen pikle işleminden sonra balık yağı gibi
oksitlenebilir bir yağ ile muameleyi içeren bir işleme yöntemi.
leopar desenli sırça kusuru (Alm. blinder Narben mit Leopardenzeichnung, m; Fr. bas de fleur de type léopard,
m; İng. leopard grain) deri. Leopar derisindeki lekelere benzer yüzeyde dağınık halde, oldukça kaba, soluk ve mat
lekeler şeklinde görülen, koyun derilerinde rastlanan bir deri kusuru.
lesitin (Alm. Lecithin, n; Fr. lécithine, f; İng. lecithin) 1. deri. İki molekül yüksek moleküllü yağ asidi ve bir molekül
fosforik asitle esterleşmiş gliserin ve buna bağlı kolin azotlu bazından oluşan, yumurta akında ve deride bulunan
bir fosfolipid türü. 2. gıda. Fosfogliseritler içinde en yaygını olup gıda sanayisinde ve özellikle yağ-su
emülsiyonunun esas olduğu mayonez, margarin ve değişik pastacılık ürünleri gibi gıdaların üretiminde emülgatör
olarak kullanılan digliseritlerin fosforik asit kolin esterleri.
leuko bileşiği (Alm. Leukoverbindung, f; Fr. combinaison leuco, f; composé leuco, m; İng. leuco-
compound) deri. Yükseltgenme ve indirgenme tepkimesi ile boyaya dönüştürülebilen ve yapı itibariyle boyaya
benzeyen hemen hemen renksiz bir bileşik.
lif demeti (Alm. Faserbündel, n; Fr. faisceau de fibres, m; İng. fibre bundle) deri. Kolajen lifleri gibi liflerin paralel
olarak bir araya gelmesiyle oluşan lif öbeği.
lif ekseni (Alm. Faserachse, f; Fr. axe de la fibre, m; İng. fibre axis) deri. Bir lifin sahip olduğu düşünülen lifin
boyuna paralel sanal çizgi.
lif folikülü (Alm. Haar Follikel, m; Haarbalg, m; Fr. follicule pileux, m; İng. hair follicle) deri. Hayvanlarda,
epidermisin dermise çökmesiyle ve içerisinde lifin keratinleşmesiyle oluşan tüp şeklindeki yapı; eşanlam: kıl
keseciği, kıl folikülü.
lif kalınlığı (Alm. Faserdicke, f; Faserfülle, f; Fr. épaisseur de la fibre, f; İng. fullness of fibre) deri. Tola ve deride
erişilmesi istenen lif çapına ilişkin olarak kolajen liflerinin gerçek çapını tanımlamak için kullanılan terim.
lif örgüsü (Alm. Faserverflechtung, f; Faserverwebung, f; Fr. entrelacement fibreux, m; İng. fibre
weave) deri. Özderide ağ gibi birbirine geçen lif ve lif demetlerinden oluşan ağ örgüsü.
lif yolağı (Alm. Faserverlauf, m; Fr. trajet de la fibre, m; İng. fibre path) deri. Bir lifin veya lif demetinin alt deri
içine doğru izlediği yol.
lifler arası madde (Alm. Interfibrillarsubstanz, f; Fr. substance interfibrillaire, f; İng. interfibrillary
matter) deri. Bağdokuda kolajen lifleri arasında bulunan hücre, protein, mukopolisakaritler gibi yapısal eleman ve
kimyasal maddeler için kullanılan genel bir terim.
lifli yapı (Alm. Faserstruktur, f; Fr. structure de la fibre, f; İng. fibre structure) deri. Protein esaslı polimerik
zincirlerin tekrarından oluşan bir yapı.
lifsi protein (Alm. Faserprotein, n; Fr. protéine fibreuse, f; İng. fibrous protein) deri. Birbirlerine paralel olarak bir
arada tutulan sarmal polipeptit zincir öbeklerinden meydana gelen ve doğal olarak lif şeklinde oluşan kolajen,
keratin ve elastin gibi çözünmez protein.
lignin sülfonik asit (Alm. Ligninsulfosäure, f; Fr. acide lignosulfonique, m; İng. lignosulphonic
acid) deri. Yapısında sülfonik asit grupları bulunan ve selüloz elde etmek üzere odunun kalsiyum bisülfit ile
özütlenmesi işleminde oluşan madde.
lipoprotein (Alm. Lipoprotein, n; Fr. lipoprotéine, f; İng. lipoprotein) 1. deri. 1. Hem protein hem de
lipitlerden oluşan biyokimyasal bileşimlere verilen ad. 2. Yapısında bir yağ içeren eşlenik proteinin bir
türü. 2. tar. Hücre çekirdeği, hücre zarı, yumurta sarısı, kan, süt ve bitkilerin kloroplastlarında yaygın olarak
bulunan proteinlerin lipitlerle yaptıkları bileşik.
liyotropik şişme (Alm. Quellung lyotrope, f; Fr. gonflement lyotrope, m; İng. lyotropic swelling) deri. İyonlarla
non-iyonik bağların etkileşimi genellikle hidrojen tipindeki çapraz bağların zayıflamış çekme kuvveti ile ortaya
çıkan veya nötral tuzların sebep olduğu kolajen liflerindeki şişme.
mahat (Alm. Rändeln, n; Ränden, n; Fr. filetage, m; İng. creasing) deri. Isıtılmış bir aletle saat kayışı ve kenarları
kesilmiş kılıf vb. deri türlerinin kenarları boyunca, dar ve kısmen daha koyu renkli uzunlamasına çukurluklar
oluşturma işlemi.
mahat makinesi (Alm. Schürfer, m; Fr. rainette, f; İng. scorer) deri. Derinin bükülmesini kolaylaştırmak için alt
kısmında ince ve dar bir kanal açmak için kullanılan bir alet.
makine yüzümü (Alm. Maschinenabzug, m; Fr. dépoile à la machine, f; İng. machine flaying) deri. Mekanik
çalışan bir bıçağın yardımıyla karkastan ham derinin yüzülmesi.
maleik anhidrit (Alm. Maleinsäureanhydrid, n; Fr. anhydride maléique, m; İng. maleic
anhydride) 1. deri. Sepileme ve deri dolgu maddesi olarak geliştirilmiş strienli bir kopolimer. 2. kim. Formülü
C4H2O3, ergime noktası 53 °C olan, maleik asitten bir su molekülü ayrılmasıyla oluşan, renksiz, katı anhidrit.
malet (Alm. Malett, f; Fr. malette, f; İng. mallet) deri. Genellikle Güney Avustralya'da yetişen Eucalyptus
occidentalis türü ağaçların kabuklarından elde edilen bitkisel esaslı sepileme maddesi.
manda (Alm. Büffel, m; Fr. buffle, m; İng. buffalo) deri. Boynuzlugiller (Bovidae) familyasının sığırlar (Bovinae) alt
familyasına ait, gevişgetiren, derisinin rengi siyaha yakın, uzun seyrek kıllı bir tür hayvan; eşanlam: su sığırı,
camış.
mangrov (Alm. Mangrove, f; Fr. mangrove, f; İng. mangrove) deri. Avustralya, Borneo, Hindistan, Filipinler, Batı
Afrika vb. bölgelerde nehirlerin denize açıldığı bölgelerde ve kıyı bataklıklarında yetişen Rhizophora
mucronata ve conjugata, Bruguiera gymnonhiza, Ceriops candolleana vb. çeşitli ağaç türlerinin kabuklarından
elde edilen bitkisel kaynaklı sepileme maddesi.
mantar hasarı (Alm. Dermatomykose, f; Fr. dermatomycose, f; İng. dermatomycosis) deri. Canlı hayvan
derisinde belirli parazitik mantarların gelişimine bağlı olarak bağdokuda meydana gelen az ya da çok geniş alana
yayılmış hasar; eşanlam: dermatomikoz hasarı.
mantar lekesi (Alm. Schimmelfleck, m; Fr. tache de moisissure, f; İng. mould stain) deri. Özellikle nemli
bekletilen deride, mantar faaliyetine bağlı olarak et ve/veya cilt kısmında oluşan istenmeyen renk değişimi ve
lekeler; eşanlam: küf lekesi.
mantarlama (Alm. Krispeln, n; Fr. liéger; liégeage, m; İng. graining) deri. Nemlendirilmiş derinin cilt yüzü içe
gelecek şekilde hafifçe katlanarak belirli bir doğrultuda ya da özel olarak boyun kuyruk doğrultusunda mantar
kaplı el aleti ya da özel malzemeyle kaplı dönen iki silindirden oluşan bir makine ile kat üzerinde ileri geri
bastırılarak doğal cilt deseninin geliştirilmesi işlemi.
mantarlanmış deri (Alm. Levantleder, n; Fr. crispé levant, m; İng. levant) deri. Orijinal olarak büzüştürücü
sepileme maddeleri kullanılarak üretilen, ancak günümüzde ise bitkisel ya da yarı krom sepilenmiş derilerin
mantarlama işlemine tabi tutulması yoluyla elde edilen karakteristik kabarık ve belirgin bir cilt desenine sahip deri
türü.
maroken (Alm. Maroquin, m; Saffianleder, n; Fr. maroquin, m; İng. morocco; moroccon leather) deri. Bitkisel sepi
maddeleri ile işlenip boyanmış, karakteristik cilt deseni doğal yollardan oluşmuş ya da el ile mantarlama
yöntemiyle belirginleştirilmiş, yumuşak keçi derisi ve bu deriden yapılmış eşya.
maskaret (Alm. Schuhspitze, pl; Fr. bout de la tige, m; İng. toe cap) deri. Sayanın yüz parçasına birleştirilmiş,
parmakları örten ayrı kesilmiş kısım.
maskeleme (Alm. Maskieren, n; Fr. masquage, m; İng. masking) 1. blşm. 1. Bilgisayarda bir karakter dizgisi
içindeki örüntülerden bazılarını elemek ya da korumak amacıyla belirli şablonlar kullanma. 2. Mikroişlemcide bir iş
kesme işaretini işleme sokmama. 2. kim. Bir maddenin ortamdaki varlığını onu yok etmeden perdeleme, azaltma
ya da engelleme. 3. müh. Canlılarda görsel ya da işitsel uyarımın hemen yanındaki daha kuvvetli bir
uyarımın etkisiyle algılanamıyor olması. 4. çevr. Ses veya kokuyu başka ses veya kokuyla engelleme ya da
kaplama. 5. deri. Daha sağlam ligant yapabilen bir kimyasal ekleyerek bir kompleksin bağlanma hızını düşürme,
böylece metalik iyonların alkali etkisiyle çökelmesinin ve kolajenin kompleks aktif gruplarına girmesinin
geciktirilmesi.
maskeleme derecesi (Alm. Maskierungsgrad, m; Fr. degré de masquage, m; İng. degree of
masking) deri. Mineral sepi kompleksindeki koordinasyon bağ yerlerinin, kolajenin yapısına girişinin
yavaşlatılması ve düzenlenmesi amacıyla maskeleme maddelerince geçici olarak kapatılması oranı.
maskeleme maddesi (Alm. Maskierungsmittel, n; Fr. agent masquant, m; İng. masking agent) 1. deri. Anyonları
krom kompleksinin içerisine girerek kompleks aktif kolajen grupları ile bağlanmayı engelleyen ve daha yavaş,
ılımlı sepileme etkisi oluşturan ve deri kesidi boyunca daha homojen bir krom dağılımı sağlayan asitler ya da asit
tuzları. 2. kim. Bir karışımın kimyasal analizi sırasında analizi engelleyici kimyasal türlerle tepkimeye girerek, o
türlerin etkisini perdeleyen tepken.
maskeleyici tuz (Alm. maskierendes Salz, n; Fr. sel masquant, m; İng. masking salt) deri. Anyonları bir kompleks
içerisine girip merkez metal iyonları ile birleşerek onun kararlılığını artıran tuz; örneğin sodyum asetat, oksalat.
matadero deri (Alm. Matadero Haut, f; Fr. peau matadero, f; İng. matadero hide) deri. Yerel kullanım amacıyla
Güney Amerika şehir mezbahalarında üretilen taze-tuzlu sığır derisi.
matlaştırıcı madde (Alm. Mattierungsmittel, n; Fr. agent de mattité, m; produit pour rendre mat, m; İng. dulling
agent; matting agent) deri. Bir bitim karışımına eklendiğinde mat bir yüzey oluşturan madde.
mazı arısı 1. (Alm. Gallwespe, f; Fr. cynips, m; İng. gall wasp) deri. Mazılarda, tanen bakımından zengin urların
büyümesine sebep olan Cynips türü bir böcek. 2. (Lat. Andricus gallaetinctoriae) tar. Arılar (Hymenoptera)
takımının urarıları (Cynipidae) familyasında yer alan, bilimsel adı Andricus gallaetinctoriae olan, erginleri 5-8 mm
boyunda, sarımsı beyaz renkte, karınları üzeri parlak kahverengi lekeli olup larvaları meşe ağaçlarının sürgün
tomurcuklarında beslenerek mazı adı verilen urları oluşturmasıyla zararlı; bu mazıların dericilikte, ilaç üretiminde,
kumaş boyamada kullanılmasıyla yararlı olan böcek türü.
melez (deri. bastard) 1. (Alm. Bastard, m; Fr. métis, m; İng. bastard) deri. İki farklı tipteki hayvanın
çiftleştirilmesinden oluşan hayvan; örneğin merinos ile kıl tipi farklı bir koyunun, tiftik ile düz kıllı bir keçinin
çiftleştirilmesi.(Alm. Hybride, f; Fr. hybride, f; İng. hybrid) 2. orm. Cins ya da tür seviyesinde, iki farklı cins ya da
türe ait bireyin çiçeklerindeki polen ve yumurta hücrelerinin döllenmesi sonucu oluşan, genellikle üreyimli olan,
morfolojik olarak iki bireyin bazı özelliklerini taşıyan bitki grubu. 3. tar. 1. Genetik olarak farklı iki ebeveynin
yavrusu; eşanlam: hibrit. 2. Herhangi bir çeşidin içerisinde değişik özelliklere sahip olan farklı taksonomi grubuna
ait iki organizmanın doğada kendiliğinden ya da dışarıdan etki ile eşeysel olarak birleşmesinden oluşan bireyler;
eşanlam: hibrit.
melez keçi derisi (deri. bastard keçi derisi) (Alm. Bastardziegenfell, n; Fr. peau de chévre croisée, f; İng. bastard
goat skin) deri. Tiftik, düz kıl tipi gibi farklı tip keçilerin çiftleştirilmesinden elde edilen keçi derisi.
merinos koyunu (Alm. Merinoschaf, n; Fr. mérinos, m; İng. merino sheep) deri. İspanya kökenli olan ancak
günümüzde Almanya (Saksonya Merinosu), Fransa (Rambouillet Merinosu), Avustralya, Güney Afrika, vb
yerlerde yetiştirilen bir tür ince yünlü koyun.
mermer cilt (Alm. marmorierter Narben, m; Fr. fleur marbée, f; İng. marbled grain) deri. Mermer üzerindeki
damarları ya da ağsı görünümü andıran, deri içerisinde bulunan kan damarlarının sebep olduğu ve daha açık
renkli, girintili çıkıntılı istenmeyen deri cildi görünümü; eşanlam: mermer sırça.
mermer deseni (Alm. Marmoreffekt, m; Fr. effet marbré, m; İng. marble effect; marbling) deri. Farklı renklerde ya
da renk tonlarında boyama ile üretilen aşağı yukarı mermere benzeyen tekdüze olmayan bir renk efekti.
meşe kabuğu (Alm. Eichenrinde, f; Fr. écorce de chéne; İng. oak bark) deri. Sepileme için kullanılan bazı meşe
ağaçlarının kabuğu.
meşe odunu (Alm. Eichenholz, n; Fr. bois de chéne, m; İng. oak wood) deri. Meşe ağacı sepileme özütlerinin
üretiminde kullanılan bazı meşe ağaçlarının, özellikle Q. sessiliflora odunu.
meşe palamudu (Alm. Eichel, f; Fr. gland, m; İng. acorn) deri. Meşe ağacının meyvesi.
metal kompleks boyarmaddesi (Alm. vormetallisierter Farbstoff; Metallkomplexfarbstoff, m; Fr. colorant au
complexe métallique, m; colorant prémétallisé, m; İng. metal complex dyestuff; premetallised dyestuff) deri.
teks. Yün, poliamit ve deri boyamada kullanılan, molekül yapılarında kompleks bağlı krom, bakır, demir gibi metal
iyonlarını merkez atomu olarak içeren bir anyonik boyarmadde sınıfı.
metal kompleks tanen (Alm. Metallkomplexgerbstoff, m; Fr. tanin au complexe métallique, m; İng. metal complex
tanning agent) deri. Genellikle çok çekirdekli ve katyonik olan bazen de anyonik olabilen, etkisi kompleks metalik
bileşiklerin varlığına bağlı olan sepileme maddesi tipi.
migrasyon haslığı bkz. deri. göç haslığı.
mikser dolap (deri. betoniyer dolap) (Alm. Faß mit Spirale, n; Fr. foulon à spirale, m; İng. mixer drum, spiral
drum) deri. Deriye ve banyoya ortasındaki sarmal tasarımlı kanatları ile hareket veren, polyester ya da
paslanmaz çelikten üretilmiş uzun tüp şekilli deri dolabı.
mil 1. (Alm. Dorn, m; Fr. mandrin, m; İng. mandrel) deri. Kösele ve taban astarı gibi genellikle bitkisel sepilenmiş
kalın derilerin sırça tarafının çatlama direncini ölçmek için özel olarak şekillendirilmiş farklı çaplardaki metal
silindirik çubukların her biri. 2. (Alm. Welle, f; Schaft, m; Fr. arbre de transmission, m; arbre d’entraînement, m;
İng. shaft) mak. 1. Bir motordan gelen dönme hareketini ve torku ileten silindirik makine parçası. 2. Dairesel kesitli
gövdesinin bir ucuna uygulanan momenti, dönme hareketi ile diğer ucuna taşıyan güç aktarma elemanı; eşanlam:
şaft.
milo (Alm. Fußballen, m; Fr. saillie des orteils, f; İng. ball of the foot) deri. Ayak başparmağı ve küçük parmağın
parmak kemiklerinin tabanı ile tarak kemiklerinin başının birleştiği noktalardaki her bir yuvarlak kısım.
mimoza kabuğu (Alm. Mimosarinde, f; Wattlerinde, f; Fr. écorce de mimosa, f; İng. mimosa bark) deri. Özellikle
Avustralya, Güney Afrika ve Brezilya'nın Natal bölgesinde yetişen Acacia mollissima ve A. decurrens gibi başlıca
türlerin yanı sıra tanen üretiminde kullanılan çeşitli mimoza ağaçlarının kabukları.
mineral boyarmadde (Alm. Mineralfarbstoff, m; Fr. colorant minéral, m; İng. mineral dye) deri. Toprak boyası,
krom sarısı ve Prusya mavisi gibi renklerde olan ve minerallerden elde edilen doğal boyarmadde.
mineral sepileme maddesi (Alm. mineralisches Gerbstoff, n; Fr. agent de tannage minéral, m; İng. mineral
tanning agent) deri. Derilerin sepilenmesinde kullanılan çok değerlikli metallerin hidrolize olabilir tuzları; eşanlam:
anorganik sepileme maddesi.
mink (Alm. Mink, m; Nerz, m; Fr. vison, m; İng. mink) deri. Kanada, Kuzey Amerika, Avrupa’nın bazı kısımları,
Sibirya, Japonya ve Çin’de yaşayan, kürkü için çiftliklerde yetiştirilen mustela cinsi, etobur, küçük yapılı gelincik
türü; eşanlam: vizon.
misk faresi (Alm. Bisamratte, f; Moschusratte, f; Bisam, m; Moschrusrattenfell, n; Fr. rat musqué, m; İng.
muskrat; musquash) deri. Teksas ve Lousiana'ya özgü olan Ondatra rivilica, Rusya ve ABD'nin bazı kuzey
eyaletlerinde görülen Ondatra zibethica olmak üzere iki türü bulunan, kürkü yaka ve kol ağızlarında kullanıma
uygun kahverengi kürklü suda yaşayan küçük bir kemirgen.
misk kedisi (Alm. Genettekatze, f; Ginsterkatze, f; Fr. genette, f; İng. common genet; genet; small spotted
genet) deri. Belçika, Danimarka, Hollanda ve İsviçre'de özellikle kürkü için yetiştirilen Felis maniculata
domestica, Afrika ve Güney Avrupa'da yaşayan misk kedisi ile akraba olan Genetta genatta veya Genetta
vulgaris olmak üzere iki türü bulunan kalın ve benekli bir kürke sahip gece yaşayan etçil küçük bir hayvan türü.
miyrobalan (Alm. Myrobalan, f; Fr. myrobalam, m; İng. myrobalan; Lat. Terminalia bellirica) deri. 1. Bahera,
Belerik ya da Bastard miyrobalan gibi çeşitli isimlerle adlandırılan, güneydoğu Asya düzlük veya hafif tepelik
bölgelerinde yetiştiği gibi yol kenarlarına da ekilen, kışın yaprak döken ağaç. 2. Bu ağacın kurutulmuş,
olgunlaşmamış meyvelerinden elde edilen bitkisel tanen.
moda tasarımcısı (deri. modelci) (Alm. Mode-Designer, m; Fr. couturier, m; modéliste, m; İng. couturier; dress
designer; fashion designer) deri. Bir giysinin görünüm ve şeklini tüm detayları ile yaratan kişi; eşanlam: modelist.
modelci bkz. deri. moda tasarımcısı.
moelon (Alm. Moellon, m; Fr. moëllon, m; İng. moellon) deri. Yağ ile sepilenmiş derilerden özütlenen, hidrofilik
balık yağı oksitlenme ürünlerini içeren, bir tür yağda su emülsiyonu.
mokasen (Alm. Mokassin, m; Fr. mocassin, m; İng. moccasin) deri. Tabanı ve yanları tek bir parça deriden
oluşan, bağcıksız ayakkabı.
molibden sayısı (Alm. Molybdänzahl, f; Fr. indice molybdique, m; İng. molybdate value) deri. Mangrove ve
Quebracho gibi bitkisel tanenlerin içerdiği bazı katkı maddelerini tayin etmek için kullanılan bir özellik olup bir
amonyum molibdat amonyum klorür tepkeninin standart şartlarda sepi çözeltisine ilave edilmesi sonucu oluşan
çökeltinin ağırlığının mevcut tanenin yüzdesi olarak ifade edilmesi.
molyer ayakkabı (Alm. Derbyschuh, m; Fr. derby, m; İng. derby shoe) deri. Gambaları yüz üzerine dikilmiş sayalı
olan ayakkabı tipi.
monoazo boya maddesi (Alm. Monfoazofarbstoff, m; Fr. colorant mono-azoique, m; İng. mono-azo
dyestuff) deri. Yapısında (-N=N-) azo gruplarından sadece bir tane içeren boyarmadde.
monta (Alm. Zwicken, n; Fr. montage, m; İng. lasting) deri. Tabanı yerleştirmek için hazırlanmış sayayı kalıp
üzerine gerdirerek taban astarına tutturma işlemi.
montan mumu (Alm. Montanwachs, m; Fr. cire de montan, f; İng. montan wax) deri. Bitümlü linyitlerin
özütlenmesinden elde edilen, başlıca serbest ve esterlenmiş montanik asitten oluşan, koyu kahverengiden açık
sarıya kadar rengi olan, ayakkabı ve otomobil cilası yapımında kullanılan hidrokarbon karışımı.
mor leke (Alm. violetter Fleck; Fr. tache violette, f; İng. violet spot) deri. Yaz aylarında kromojen içeren
bakterilerin faaliyeti nedeniyle tuzlanmış dana derilerinin et tarafında, başlıca ayak kısmında ve kenarlarda
oluşan, boyanmış derilerde renk düzgünsüzlüğüne neden olan 1-2 mm çapındaki küçük mavi veya mor renkli
düzensiz lekeler.
mordan (Alm. Beizmittel, n; Fr. fixatif de colorant, m; mordant, m; İng. dye fixative; mordant) deri. teks. Bazı
boyarmaddelerin liflere bağlanmasını sağlayan metal tuzları.
mordan boyarmadde (Alm. Beizenfarbstoff, m; Fr. colorant mordançable, m; İng. mordant
dye) deri. Sabitlenmesi için metal tuzu gibi bir bağlayıcı madde gerektiren boyarmadde türü.
mordanlama (Alm. Beizen, n; Fr. mordançage, m; İng. mordanting) deri. teks. Bazı boyarmaddelerin liflere
bağlanmasını sağlamak için boyamadan önce, sonra ya da boyama sırasında mordanlarla yapılan işlem.
morin (Alm. Morin, n; Fr. morine, f; İng. morin) deri. Eski fustik, Küba ağacı ve sarı ağaçta bulunan bir
boyarmadde.
morina karaciğer yağı (Alm. Dorschlebertran, m; Fr. huile de foie de morue, f; İng. cod liver oil) deri. Gadus türü
balıkların taze karaciğerlerinin istimlenmesiyle elde edilen, tıp ya da veterinerlik alanlarında kullanılan yüksek
kalitede karaciğer yağı.
morötesi yaşlandırma (Alm. Ultraviolettalterung, f; Fr. vieillissement par rayonnement ultra-violet, m; İng. ultra-
violet ageing) deri. Deride, normal şartlar altında, zamanla ısı, ışık vb. çevresel etkilere bağlı olarak meydana
gelen mekanik, kimyasal ve fiziksel değişikliklerin kısa sürede gözlenebilmesi için derinin morötesi ışığın etkisi
altında bekletilmesi; eşanlam: ultraviole yaşlandırma.
mostra 1. (Alm. Fassade, f; Fr. parementure, f; İng. facing) deri. Bir giysinin bazı kısımlarına dekoratif ya da
gizleme amaçlı eklenilen malzeme katmanı, örneğin bir ceketin önünün iç astarı. 2. (Alm. Revers, n; Fr. revers, m;
İng. lapel; revers) teks. Yakanın göğse doğru inen, devrik bölümü; eşanlam: klapa. 3. bkz. yerb. yüzlek.
moton (Alm. Biberlamm, n; Fr. agneau-castor, m; mouton doré, m; İng. lamb-beaver; mouton fur) deri. Yünü
daima düzgün ve parlak olacak şekilde işlenmiş, boyanmış ve kısa kesilmiş ince yünlü koyun ve kuzu derisinden
yapılan kürk; eşanlam: kunduz.
muton 1. (Alm. Muton, n; Fr. muton, m; İng. muton) biyom. Mutasyonun gerçekleştiği ya da bir mutasyona yol
açabilen en küçük DNA birimi; eşanlam: mutasyonun temel birimi. 2. (Alm. Schafpelz, m; Fr. mouton, m; İng.
mouton) deri. İnce yünlü kuzu ve koyun derilerinden yapılmış, kırpılmış, özeli işlenmiş, boyanmış, aprelenmiş
kısa, bağdaşık ve parlak yünlü deri, kürk.
mübadele tanen (Alm. Austauschgerbstoff, m; Vollgerbstoff, m; Fr. tanin de remplacement, m; İng. replacement
tannin) deri. Mamul derinin karakterini ya da sepileme işlemini önemli derecede değiştirmeyen, tamamen ya da
kısmen bitkisel esaslı sepileme maddeleri yerine kullanılabilen yapay tanen tipi.
müflon (Alm. Mufflon, n; Fr. mouflon, m; İng. moufflon) 1. deri. Ovis Mosimon adlı Korsika ve Sardunya da
bulunan, kürkü kızıl kahverengi, kısa yünlü bir yaban koyunu türü. 2. teks. Kışlık üst giysilerin içine tutturulan tüylü
yapıda astar.
naftalin lekesi (Alm. Naphthalinverfärbung, f; Fr. tache de naphtaléne, f; İng. naphthalene stain) deri. Özellikle
naftalinlenmiş hava kurusu koyun derilerinde görülen, kireçlik işleminden sonra daha da belirginleşen, naftalinin
kendisi veya ham naftalinde bulunan fenolik esaslı kirliliklerin oksidasyonu sonucu deri kısmında kahverengi yün
kısmında ise kırmızı renkte gözüken deri kusuru.
napa (Alm. Nappaleder, n; Fr. nappa, m; İng. nappa) deri. Koyun, kuzu, keçi, oğlak veya yarma sığır derilerinden
üretilen; yumuşak, tam ciltli, kesit boyalı eldivenlik ya da giysilik deri.
nervür (Fr. nervures, pl; İng. points) deri. Eldivenin üst kısmındaki süs amaçlı genellikle üç adet kabarık dikişli
hat.
nitroselüloz (Alm. Nitrocellulose, f; Fr. nitrocellulose, f; nitrate de cellulose, m; İng. cellulose nitrate;
nitrocellulose) 1. deri. Deri bitim selülozunun nitrat bileşiğinin yaygın ismi, selülozik maddelerin nitrik
esteri. 2. kim. Kağıt yapımında kullanılan, pamuk ya da odun hamuru biçimindeki selülozun nitrik ve sülfirik asit
varlığında nitrolanmasıyla elde edilen selülozun nitrat esteri.
nitroselüloz bitim (Alm. Nitrocellulosezurichtung, f; Fr. finissage à base de nitrocellulose, m; İng. nitrocellulose
finishing) deri. Nitroselüloz içeren kat uygulaması ile yapılan deri bitim işlemi; eşanlam: selülozik lak bitim,
selülozik lak finisaj.
nodul hasarı (Alm. Treibstachelschaden, m; Fr. piqures d'aiguillon, f; İng. goad damage) deri. Hayvanların
yürüyüşünü hızlandırma amaçlı kullanılan, ucuna demir çivi takılmış sopanın hayvanın özellikle but kısmında
oluşturduğu irili ufaklı delik izleri; eşanlam: üvendirik zararı.
nokra (Alm. Dassel, f; Fr. varron, m; İng. warble) deri. Sığırsineği ya da büvelek de denen (Hypoderma lineatum,
Hypoderma bovis) sineğin kurtçuklarının hayvanların sırtında meydana getirdiği şişkinlik ya da delik şeklindeki
deri kusuru.
nokra hasarı (Alm. Dasselschaden, m; Fr. défaut de varron, m; İng. warble damage) deri. Büvelek de
denen sığırsineklerinin özellikle keçi ve sığır gibi hayvanların sırt bölgesinde oluşturduğu açık ya da kapanmış
delik izleri.
noniyonik emülgatör (Alm. nichtionischer Emulgator, m; Fr. émulgateur non ionique, m; İng. non-ionic
emulsifier) deri. Suda çözündüğünde iyonize olmayan ve suda yağ asıltı ve yağda su türü asıltıların
hazırlanmasında kullanılan asıltı maddesi.
novolak (Alm. Novolake, f; Novolack, m; Fr. novolaque, f; İng. novolac; novolak) deri. Kimi bileşimli tanenlerin
temeli olan, çoğunluk formaldehit gibi bir aldehitle fenolün asit koşullarda yoğuşması sonucu oluşan uzun zincirli,
yüksek moleküllü, reçinemsi yapı.
nötrleştirme (Alm. Neutralisation, f; Fr. neutralisation, f; İng. neutralisation; neutralization) 1. biyom. Toksin,
enzim ve mikroorganizmaların etkisini fiziksel, kimyasal ya da biyolojik yöntemlerle ortadan kaldırma, etkisiz hale
getirme işlemi. 2. deri. Sepileme işlemi sonrası mineral tabaklanmış derilerin bir alkali tuz çözeltisi kullanılarak
pH'sını yükseltme işlemi. 3. kim. Bir ortamdaki hidroksit OH- iyonları ile hidronyum H3O+ iyonlarının birleşerek su
oluşturduğu tepkime.
nubuk (Alm. Nubuk, n; Fr. nubuck, m; İng. nubuck) deri. Cilt kısmı zımparalanarak oldukça kısa lifler açığa
çıkartılması sonucu kadifemsi yüzey özelliği kazandırılmış deri.
nutria (Alm. Biberratte, f; Nutria, f; Sumpfbiber, m; Fr. ragondin, m; İng. coypu) deri. Güney Amerika'da yaşayan
ve kürkü için yetiştirilen, kahverengi yumuşak kürke sahip nehir kunduzu.
oğlak derisi (Alm. Heberling, m; Fr. heberling, m; İng. heberling) deri. Bir yaşın altında bulunan keçinin ya da
küçük çaplı; kuru ağırlığı yaklaşık olarak 350-500 gram olan keçinin deri.
oksidasyon boyarmadde (Alm. Oxidationsfarbstoff, m; Fr. colorant d'oxydation, m; İng. oxidation
dyestuff) deri. Genellikle kürk boyamada kullanılan aromatik amin, diamin ve hidroksiamin gibi boyarmaddelerle
kaplı yüzeyin yükseltgenmesi sonucu elde edilen boyarmadde.
oksitlemeyle kıl giderme (Alm. oxidative Enthaarung, f; Fr. épilage par oxydation, m; İng. oxidative
unhairing) deri. Kılın veya yünün oksitleyici bir madde ile parçalanarak deriden uzaklaştırıldığı kıl giderme
yöntemi.
okso tuz (Alm. Oxosalz, n; Fr. sel oxo, m; İng. oxo-salt) deri. Oksijen atomlarına bağlı metal iyonlar içeren bir
kompleks iyonlar tuzu.
omuz derisi (Fr. cuir de collet, m; İng. shoulder leather) deri. Bir sığır derisinin, etekler dışında, boyun ve omuz
kısımlarından oluşan kareye yakın alanı.
opossum (Alm. Opossum, n; Fr. sarigue, f; opossum, m; İng. opossum) deri. Didelphus virginiana (Kuzey
Amerika) ve Didelphus azarae (Güney Amerika) adlı ve kürkü kısa, yünümsü ve karmaşık renkli olan küçük bir
keseli hayvan; eşanlam: Amerika keseli sıçanı.
optik beyazlatıcı (Alm. opticher Aufheller, m; Fr. azurant optique, m; İng. fluorescent whitening agent; optical
brightener; optical whitening agent) deri. teks. İnsan gözünün göremediği mor ışınları, insan gözünün görebildiği
dalga boylarında yansıtan ve böylece malzemeden göze ulaşan beyaz ışığı artırarak daha beyaz bir görünüm
sağlayan madde; eşanlam: optik ağartıcı.
organik sepileme (Alm. organische Gerbung, n; Fr. tannage organique, m; İng. organic tanning) deri. Sepileyici
özelliğe sahip metal tuzları kullanılmadan örneğin bitkisel ya da sepileme özelliğine sahip diğer organik maddeler
kullanılarak yapılan sepileme işlemi.
orman kedisi (Alm. Buschkatze, f; Serval, m; Fr. serval, m; İng. serval) deri. Siyah benekleri olan kırmızı-
kahverengiden griye değişen renkte kürke sahip, Afrika'da, Sahra'nın güneyinde bulunan, orta boy bir yaban
kedisi, Leptailurus serval; eşanlam: serval.
ortopedik deri (Alm. Orthopädieleder, n; Walkleder, n; Fr. cuir orthopédique, m; İng. orthopaedic
leather) deri. Tıbbi amaçlarla kullanılan ve bitkisel ya da glutaraldehit gibi farklı sepi maddeleriyle sepilenmiş deri.
ot danası (Fr. broutard d'un an, m; İng. grasser young) deri. Sadece çimenle beslenen dana.
ot danası derisi (Alm. Fresser, m; Pittling, m; Fr. broutard, m; İng. grasser skin) deri. Büyüyene kadar çimen
diyetiyle beslenmiş buzağının derisi.
oyuk dingil (Alm. Hohlachse, f; Fr. axe creux, m; İng. hollow axle) deri. Deri dolabı dönerken içerisine sıvı
malzemelerin ilave edilebilmesine olanak sağlayan ve bir tarafındaki yatak içerisinde bulunan içi boş mil; eşanlam:
dolap göbeği.
ozmotik şişme bkz. deri. geçişimsel şişme.
ökçe çukuru (Alm. Absatzkante, f; Fersenbett, n; Fr. emboîtage du talon, m; İng. heel cup) deri. Ayakkabının
topuk kısmının ökçe üzerine tam oturması için ökçenin ayakkabı topuk bölgesi ile birleştiği kısmında bulunan
içbükey kavis.
ökçe falçası (Alm. Absatzfleck, m; Fr. sous-bout, m; İng. heel lift) deri. Ayakkabı tabanı ve ökçe kapağı
arasındaki kösele veya suni köseleden yapılmış katlar.
ökçe kapağı (Alm. Oberfleck, m; Fr. bonbout, m; İng. top-piece) deri. Ayakkabı ökçesinin yerle temas eden
kösele veya diğer malzemelerden oluşan en üst parçası.
ökçe önü (Alm. Absatzfront, f; Fr. gorge du talon, f; İng. heel breast) deri. Bir ökçenin ön kenarı veya alın kısmı.
ökçe önü kapağı (Alm. Sohlenhals, m; Fr. queue de semelle, f; İng. heel breast flap) deri. Yüksek ökçeli zenne
ayakkabılarda ökçe önünü kaplayan taban malzemesinin arka uç kısmındaki dar bölüm.
ökçe vardolası (Alm. Fersenkeder, m; Fr. couche-point, m; İng. heel welt; seat-lift) deri. Özellikle kösele
tabanlarda ökçenin oturacağı yüzey ile ökçe arasına konulan ve oturma yüzeyinin aynı seviyeye getirilmesini
sağlayan at nalı şeklindeki parça.
ön boyama (Alm. Vorfärbung, f; Fr. pré-teinture, f; İng. pre-dyeing) deri. Ana boyama öncesi, daha derine işleyen
veya farklı tip bir boya ile yapılan boyama.
ön etleme (Alm. Vorentfleichen, n; Fr. pré-écharnage, m; İng. pre-fleshing) deri. Islatması yapılan ve pıtrak alma
makinesinden geçirilen ham derilerin kireçlik işlemine alınmadan et ve leş tabakasının uzaklaştırılması için
yapılan işlem.
ön kol (Alm. Unterärmel, m; Fr. avant-bras, m; İng. foresleeve) deri. Bir giysi kolunun el bileğinden dirseğe kadar
kolu örten kısmı.
ön roba (Alm. Vorderteil, n; Fr. devant, m; İng. front) deri. Bir giyim eşyasının vücudun ön kısmını kaplayan her
bir parçası.
ön sepileme (Alm. Vorgerbung, f; Fr. prétannage, m; İng. pretannage) deri. Ana sepileme öncesi, sepilemeyi
kolaylaştırmak için genellikle doku büzme özelliği düşük olan sepileme maddeleri ile yapılan tam olmayan bir
sepileme işlemi.
öniplikçik (Alm. Protofibrille, f; Fr. protofibrille, f; İng. protofibril) deri. Tropokolajenin doğrusal polimerleşmesi ile
oluşan 280 x 1,5 nm boyutundaki üçlü sarmal yapıdaki uzun zincirli kolajen makro molekülü; eşanlam: önlifçik.
önkolajen (Alm. Präkollagen, n; Fr. précollagène, m; İng. precollagen) deri. Seyreltik asetik asitle
bağdokularından özütlenen kolajenin bir biçimi.
önlük derisi (Alm. Schürzenleder, n; Fr. cuir pour tabliers, m; İng. apron leather) deri. Demirci, döküm işçisi, yük
arabacısı vb. için yapılan önlüklerde kullanılan bitkisel ya da krom sepilenmiş geniş alanlı koyun, domuz ve sığır
derisi.
örgülü ayakkabı (Alm. Flechtschuh, m; Fr. chaussure tressée, f; İng. interlaced shoe) deri. Sayası tamamen ya
da kısmen örülü deri ya da başka malzemeden yapılmış şeritlerden imal edilmiş olan ayakkabı.
örtme gücü (Alm. Deckkraft, f; Deckvermögen, m; Fr. pouvoir couvrant, m; pouvoir masquant, m; İng. covering
power; masking power) 1. deri. Bitim işlemleri katkı maddesinin, bitim tabakasının ya da tümüyle pigmentli bitim
filminin bir deri yüzeyindeki kusurları kapatma yeteneği. 2. malz. Sır, emaye ve diğer tür kaplamaların yüzeyin
arkaplanını göstermeme derecesi.
örtücü pigment bitimi (Alm. Deckfarbenzurichtung, f; Fr. finissage pigmenté, m; İng. pigment
finishing) deri. Pigment içeren bitim uygulamasını da kapsayan bir dizi işlemin adı; eşanlam: pigment finisaj.
özderi (Alm. Dermis, f; Fr. derme, m; İng. dermis) deri. 1. Kürk, post vb. üretimler hariç deri üretiminde üst ve
altderi katmanları uzaklaştırıldıktan sonra kalan, ham derinin işlenmesinde kullanılan esas katman. 2. Omurgalı
hayvanların derilerinin iki katmanını oluşturan ve ham deri deriye dönüşürken saflaştırılan, başlıca kolajen
liflerinden oluşan, az miktarda elastin, retikülini vb. içeren bir çeşit bağdoku; eşanlam: koryum, dermis.
özütleme bataryası (deri. ekstraksiyon bataryası) (Alm. Extraktions-Batterie, f; Fr. batterie d'extraction, f; İng.
extraction battery; leaching battery) deri. Deri işlentisinde kullanmak amacıyla bitki kısımlarından bitkisel ürünleri
özütlemek için kullanılan tank serisi.
özütlenebilir yağ (Alm. extrahierbares Fett; Fr. graisse extractible, f; matière grasse extractible, f; İng. extractable
fatty matter) deri. Ham ya da mamul deriden petrol eteri, diklor metan ya da hegzan gibi bazı çözücüler ile
özütlenebilen yağlı madde.
paça yağı (Alm. Klauenöl, m; Fr. huile de pied de boeuf, f; İng. neatsfoot oil) deri. At, koyun ve sığırların
ayaklarından elde edilen ve deri yağlama işlemlerinde kullanılan yağ.
palamut özü (İng. valex, valonia extract) deri. 25-30 yaşından sonra Palamut meşesi ağaçlarından toplanan
meyvelerin kurutulması sonrasında tanen üretmek üzere palamut kadeh ve tırnaklarının kaynatılıp elde edilen sıvı
ürünün toz halinde getirilerek kullanıma sunulduğu yaklaşık %65 tanen içeren, başta dericilik olmak üzere
farmakoloji ve boyacılıkta kullanılan odun dışı orman ürünü; eşanlam: valeks.
palamut tırnağı (Alm. Trillo, m; Fr. trillo, m; İng. trillo) deri. orm. 25-30 yaşından sonra palamut meşesi
ağaçlarından toplanan meyvelerin kurutulması sonrasında palamut kadehi üzerinden elde edilen tırnak şeklindeki
tanence zengin, TS 1016 standardında birinci tırnak ve ikinci tırnak olarak sınıflandırılan, ayrıca öğütülerek
palamut unu ve palamut özü elde edilen, başta dericilik olmak üzere farmakoloji ve boyacılıkta kullanılan odun
dışı orman ürünü.
papilla kılı (Alm. Papillarhaar, n; Fr. poil à bulbe, m; İng. papillary hair) deri. Kıl soğanı derinin papilla tabakasına
tutunmuş ve bu tabaka tarafından sarılmış, beslenen ve büyümesi devam eden kıl.
papiller katman (Alm. Papillarschicht, f; Fr. couche papillaire, f; İng. papillary layer) deri. Üstderinin sınırlarından
kıl köklerine kadar uzanan, kolajen ve elastince zengin ince lif yapısına sahip, yağ ve ter bezleri ve kıl yatakları
içeren, özderinin dış ya da üst kısmı; eşanlam: papilla katmanı.
parazit hasarı (Alm. Parasitenschaden, m; Fr. lésion de parasite, f; İng. parasitic damage) deri. Canlı hayvanın
derisi üzerinde ya da içinde yaşayan parazitlerin verdiği zarar.
parlatma 1. (Alm. Polieren, n; Fr. lustrer; İng. polish) deri. Dönen pelüş kaplı bir çark ile deriye ya da deri mamule
parlaklık kazandırma. 2. (Alm. Polieren, n; Fr. polissage, m; İng. polish) kim. Koruma ya da görsellik amacıyla
malzemelerin yüzeylerinin çok ince taneli katılar, çözücüler, sıvı ve katı yağlar ile işlenerek pürüzlerinin
giderilmesi; eşanlam: perdahlama.
parlatma dolgusu (Alm. Poliergrundierung, f; Fr. fond à polir, m; İng. polishing grounding) deri. Zımparadan önce
veya zımparadan sonra parlatılacak deriye yumuşak termoplastik bir kat uygulama işlemi.
parlatma maddesi (Alm. Polierstoff, m; Fr. matériel pour polissage, m; İng. polishing material) deri. Deriye ya da
deri mamule parlak bir görünüm vermek için uygulanan genellikle yağlar ya da mumlar içeren kimyasal maddeler
karışımı.
parlatma makinesi (Alm. Poliermachine, f; Fr. machine à polir, f; İng. polishing machine) deri. Sentetik veya
doğal bir taştan yapılmış döner merdaneler aracılığıyla derinin cilt yüzeyini düzelten veya parlatan makine.
parlatma silindiri (Alm. Polierwalze, f; Polierzylinder, m; Fr. cylindre à polir, m; İng. polishing roller) deri. Derinin
sırça yüzeyini parlatmak için kullanılan doğal veya sentetik taş.
parlatma tamburu (Alm. Plüschard, n; Fr. polisseuse, f; İng. plush wheel) deri. Eldiven gibi bazı derilerin sırça
tarafını parlatmak için kullanılan pelüş kaplı dönen silindir.
parşömen (Alm. Pergament, n; Fr. parchemin, m; İng. parchment) deri. Genellikle yazı yazma, resim yapma ve
kitap ciltleme gibi amaçlarla kullanılan keçi, koyun ve dana derisi gibi ince derilerden sepileme işlemi
gerçekleştirmeden üretilen yumuşak yüzeyli, opak ve şeffaf bir malzeme.
parşömen üretimi (Alm. Pergamentherstellung, f; Fr. fabrication du parchemin, f; İng. parchment
preparation) deri. Kireçliği ve etlemesi yapılmış tolanın sepileme yapmadan gerilerek kurutulduğu kurutma
sırasında tolanın yağının giderildiği, temizlendiği ve yumuşatıldığı üretim yöntemi.
patatir yapmak (Alm. Stichstuppen, n; Fr. marquer les points; İng. stich separate) deri. Titreşimli dönen çarklı bir
alet ile patatir makinesi kullanarak sayaya sağ açılı olarak vardola üzerinde dikiş aralıkları arasında iz yapmak.
patlama basıncı (Alm. Berstdruck, m; Fr. pression de rupture de la fleur, f; İng. ball bursting pressure) deri. Deri
fiziksel testlerinde dairesel deri örneğinin patlayarak yarılmasına neden olan basınç.
peptit köprüsü (Alm. Peptidbrücke, f; Fr. pont peptidique, m; İng. peptide crosslink) deri. Birbirine komşu
polipeptit zincirlerindeki peptit gruplarının arasında oluşan bağ.
peptitleşme (Alm. Peptisierung, f; Fr. peptisation, f; İng. peptisation) deri. Suda çözünmeyen bir proteinin
hidrojen bağı, elektrostatik bağ gibi zayıf bağlarının parçalanarak proteinin çözünür hale gelmesi; eşanlam:
peptizasyon.
perdah altlığı (Fr. table lisse, f; İng. glazing bed) deri. Perdah makinesinde deri yüzeyinin parlatılıp bitim filminin
düzgünleştirilmesi sırasında üzerine derinin konulduğu uzun dar yatak, altlık.
perdah cilası (Alm. Glanzappretur, f; Fr. apprêt lissage, m; İng. glazing season) deri. Özellikle glase deride
parlak bir yüzey elde etmek amacıyla kullanılan, albümin gibi film oluşturabilme özelliğine sahip bir protein içeren
cila çözeltisi.
perdah makinesi (Alm. Glanzstoßmaschine, f; Fr. machine à lisser, f; İng. glazing machine) deri. Agat veya cam
bir silindir ile basınç altında deri yüzeyine sürtme hareketi uygulayarak deri yüzeyinin parlatılması, filmin
düzgünleştirilmesi amacıyla kullanılan bir makine.
perdah silindiri (Alm. Glanzstoβrolle, f; Fr. cylindre de lisse, m; İng. glazing cylinder) deri. Parlak bir yüzey elde
etmek için perdah makinesi ile basınç altında sürtme hareketiyle deri yüzeyine çekilen cam, agat veya çelik
silindir.
perdahlama (Alm. Glanzstoßen, n; Fr. lissage, m; İng. glazing) deri. Kazein ve benzeri parlaklığı artırıcı yardımcı
kimyasallar uygulanmış deri yüzeyinde bir cam silindirin hızla çekilerek yüzeyin parlatılması işlemi.
perde bitim işlemleri (Alm. Gießlackieren, n; Fr. induction à la machine à rideau, f; İng. curtain
coating) deri. Perde makinesiyle derinin üzerine bitim amaçlı kat uygulanması.
perde makinesi (Alm. Uberlaufgießmaschine, f; Fr. machine à rideau, f; İng. curtain- coater; curtain coating
machine) deri. Bir tanktan ince bir perde halinde akan bitim çözeltisini deri üzerine uygulayan makine.
permeometre (Alm. Permeometer, n; Fr. perméomètre, m; İng. permeometer) deri. Dinamik şartlar altında suyun
ayakkabı taban derisine nüfuz etme süresini ve o andaki emilen su miktarını ve su geçirme oranını ölçmeye
yarayan özel bir cihaz.
pervane (denz. uskur) 1. (Alm. Schraubenpropeller, m; Fr. hélice, f; İng. propeller; screw propeller) denz. Gemilerin
hareketini sağlayan, makine gücünün iletildiği şaft ucuna takılı palalardan oluşan sevk elemanı. 2. (Alm.
Beizhaspel, f; Fr. coudreuse à confit, f; İng. paddle) deri. Deri üretiminde ıslatma, kireçlik ve yıkama amaçlı
kullanılan, derileri ve banyoyu hareket halinde tutmak için dönen kanatları olan, ağaç, beton veya polimerden
üretilmiş yarı silindirik bir tekne. 3. (Alm. Luftschraube, f; Fr. hélice, f; İng. airscrew; propeller) uçk. Bir eksen
etrafında eşit açısal aralıklarla sıralanmış, itki sağlamak üzere bu eksen etrafında döndürülen palalar düzeneği.
pervane teknesi (Alm. Haspelbottich, m; Fr. coudreuse, f; İng. paddle vat) deri. İçerisindeki deri ve banyoyu
hareketlendirmek amacıyla üzerine bir pervane kanadı sabitlenmiş genellikle yarı silindirik bir tank.
pervaz (Alm. Besatz, m; Fr. passement, m; İng. edging; trimming) deri. teks. Giysilerde yaka, kol oyuntusu gibi
bazı kenarların desteklenmesi amacıyla dikilen kumaş parçası.
pıtrak alma makinesi (Alm. Wollfellwaschmaschine, f; Fr. machine à sabrer, f; İng. burring
machine) deri. Islatma işleminden çıkmış yünlü koyun derilerinin yün tabakası üzerindeki kir, diken, tohum vb.
yabancı maddeleri uzaklaştırmak için kullanılan, dönen kör bıçaklı silindirlere ve su fıskiyelerine sahip makine.
pikle (Alm. Pickel, m; Pickeln, n; Fr. picklage, m; İng. pickling) deri. Tolanın asit ve tuz çözeltisi ile özellikle
mineral sepilemeye hazırlık ya da korunması amacıyla işlenmesi; eşanlam: salamura etmek.
pikle bozma (Alm. entpickeln; Fr. dépickler; İng. depickle) deri. Tuzlu su içerisinde pikle edilmiş tolaların
asitliğinin bikarbonatlar, boraks vb. alkalilerle giderilmesi işlemi; eşanlam: pikle çözme.
pikle tola (Alm. gepickelte Blöße, f; Fr. peau picklèe, f; İng. pickled pelt; pickled skin) deri. Yün veya kılları
giderilmiş, kireçlik işlemi yapılmış ve ardından kireci giderilmiş, sama işlemi yapılmış koruma ya da sepilemeye
hazırlık amacıyla asit ve tuz çözeltisi ile işleme tabi tutulmuş deri.
pirokatekol (Alm. Brenzkatechin, n; Fr. catéchol, m; pyrocatéchol, m; İng. 1,2-dihydroxybenzene; catechol;
pyrocatechol) 1. deri. Bitkisel sepileme maddelerinin bir alt grubu olan yoğuşuk tanenlerin temel yapılarından biri
olan kateşinin yapısında bulunan, C6H4(OH)2 moleküler formülünde, ergime noktası 105 °C, kaynama noktası 245
°C olan, renksiz kristal yapıda, fenol türevi organik bileşik; eşanlam: kateşol. 2. tar. Beyaz renkli, tüy görünümlü
kristal yapıda, suda kolayca eriyen, pestisit, esans ve aroma sanayisinde kullanılan, meyve ve sebzelerde de iz
miktarlarda bulunan organik kimyasal bileşik; eşanlam: katekol.
pistole makinesi (Alm. Deckfarbenspritzmaschine, f; Fr. machine à pigmenter, f; İng. paint bluster; paint gun;
paint spray) deri. Hareketli püskürtme kafaları aracılığıyla malzeme ya da ürüne boya ya da bitim çözeltisi gibi bir
sıvıyı uygulamada kullanılan makine.
plakalı ütü presi (Alm. Bügelplattenpresse, f; Fr. presse à satiner à plaques, f; İng. platen ironing; plating
press) deri. Isıtılmış, üstü düz ya da desenli plakanın derinin sırça yüzeyi ile temasta olduğu, mekanik ya da
hidrolik basınçla deriye parlak ve düzgün bir görünüm ya da desen vermek için kullanılan pres.
plastik zemin kat (Alm. Plastikgrundierung, f; Fr. fond à base de plastique, m; İng. plastic bottomcoat; plastic
bottoming) deri. Nitro selüloz bitim işlemi için zemin olarak deriye uygulanan sentetik reçineden oluşan katman ya
da dolgu; eşanlam: plastik dolgu.
plastometre (Alm. Plastometer, n; Fr. plastomètre, m; İng. plastometer) 1. deri. Sağlam bir şekilde sabitlenmiş
dairesel deri örneğine uygulanan iki boyutlu gerilimin kaldırılması sonrasında meydana gelen yüzey artışıyla
derinin kalıcı boyut değişimini ölçmek için kullanılan test cihazı. 2. müh. Plastik malzemelerin akma özelliğini
belirlemekte kullanılan ölçü aleti.
platformlu orta taban (Alm. Plattformsohle, f; Fr. semelle plateforme, f; İng. platform sole) deri. Ayakkabı yapısı
içerisinde bulunan, çoğu kez giyenin boyunu yüksek göstermek için kullanılan kalın orta taban.
poliaromatik tanen (Alm. polyaromatischer Gerbstoff, m; Fr. tanin polyaromatique, m; İng. polyaromatic
tannin) deri. Yapay tanenler ile birlikte hidrolize olabilir ve yoğuşuk tanenleri de içeren, birçok aromatik çekirdeğin
bileşiminden oluşmuş tanen tipi.
poliasit sepileme (Alm. Polyäuregerbung, f; Fr. tannage aux polyacides, m; İng. polyacid tannage) deri. Volfram,
molibden, vanadyum ya da silikonun izo veya hetero poliasitleri ile yapılan sepileme türü.
polifosfat sepi maddesi (Alm. Natriumpolyphosphat, n; Fr. polyphosphate de sodium, m; İng. sodium
polyphosphate) deri. Molekül ağırlığı 1500-2000 Dalton olan, sepileyici etkiye sahip, NaPO3)x.Na2O formülünde
metafosfat bileşiği.
polifosfat sepileme (Alm. Polyphosphatgerbung, f; Fr. tannage aux polyphosphates, m; İng. polyphosphate
tannage) deri. Sodyum polifosfatın asit çözeltisi ile yapılan sepileme türü.
polimer bağlayıcı (Alm. Polymerisatbindemittel, n; Fr. liant polymère, m; liant polymére, m; İng. polymer binding
agent) deri. Deri bitim işlemindeki pigmentleri bağlamak için kullanılan poliakrilat gibi polimerler; eşanlam: polimer
binder.
polimer zemin kat (Alm. Polymergrundierung, f; Fr. fond à base de liants polymères, m; İng. polymer
grounding) deri. Poliakrilat gibi sentetik bir reçine ile deriye uygulanan ilk kat.
polimerleştirmeli sepileme (Alm. Polymerisationsgerbung, f; Fr. tannage par polymérisation, m; İng.
polymerisation tannage) deri. Glioksal ya da dialdehit ile yapılan sepilemelerde olduğu gibi kolajen ile bağ yapma
prensibine dayanmayan, monomerlerin ya da düşük molekül ağırlıklı polimerlerin deri içerisinde polimerleştirilerek
makromoleküllere dönüştürüldüğü sepileme türü; eşanlam: polimerizasyon sepileme.
post (Alm. Pelzfell, n; Fr. peau en poil, f; peau à fourrure, f; İng. woolfell) deri. Lif üreten hayvanlardan kesimden
sonra elde edilen, üzerinde yün ve kıl örtüsü bulunan ham deri eleman.
pösteki (Alm. Pelzleder, n; Fr. cuir à fourrure, f; pelleterie, f; İng. furskin; wool on leather) deri. Sepilenmiş ya da
farklı yöntemlerle bozunmaya karşı korunmaya alınmış ve kullanılabilir hale getirilmiş, genellikle koyun ve keçi gibi
küçükbaş hayvan postu.
pres bıçak (Alm. Stanzeisen, n; Stanzmesser, n; Fr. emporte-piéce, m; İng. press knife) deri. Tabaka şeklindeki
bir malzemeden istenilen şekilde bir parçanın kesilerek çıkarılmasında kullanılan, kesilecek olan parçanın sınırları
boyunca dikey kesici ağıza sahip kesim bıçağı.
presleme 1. (Alm. Einprägen, n; Fr. imprimer; İng. emboss) deri. Isıtılmış üstü desenli bir plaka veya silindir ile
deriye basınç uygulayarak deri üzerinde kabartılı desen yapma işlemi. 2. (Alm. Pressen, n; Fr. pressage, m; İng.
pressing) malz. Genellikle mekanik yolla bazen de elle basınç uygulanarak metal, seramik, cam gibi uygun
bünyelerin şekillendirilme işlemi.
proteaz (Alm. Peptidase, f; Peptidbindungshydrolase, f; Fr. enzyme protéolytique, f; peptidase, f; protéase, f; İng.
peptidase; protease; proteinase) 1. deri. Polipeptitlerdeki peptit bağlarını hidrolize edebilen, dericilikte kıl sökme
için yoğun kullanılan bir enzim; eşanlam: peptidaz. 2. tar. Organizmalar tarafından üretilen ve peptit bağlarının
hidrolizi ile proteinlerin parçalanmasını katalizleyen, endüstriyel öneme sahip enzim.
protein esaslı bağlayıcı (Alm. Eiweisbindemittel, n; Fr. liant protéique, m; İng. protein binder) deri. Pigmentin
deri yüzeyinde tutunmasını sağlayan albümin veya kazein gibi protein esaslı bağlayıcı.
proteoglikan (Alm. Proteoglykan, n; Fr. protéoglycane, m; İng. proteoglycan) deri. Glikozaminoglikanların
proteinlere değerlik bağlarıyla bağlanması sonucu oluşan ve dericilik açısından uzaklaştırılması gereken
kompleks molekül.
protokolajen (Alm. Protocollagen, n; Fr. protocollagène, m; İng. protocollagen) deri. Tropokolajenin doğrusal
polimerleşmesi ile oluşan, daha sonra kolajen lifini meydana getirecek, uzun zincirli bir kolajen molekülü.
pul (Alm. Schuppe, f; Fr. écaille, f; İng. scale) 1. deri. Kıl ve yün liflerinin yüzeyini örten hücre; eşanlam: kütikula
pulcuğu. 2. tar. 1. Balıklardan yılan ve kaplumbağalara kadar birçok hayvanda, altderiden köken almış ve
yükselerek üstderinin üzerini kaplayan, kemik ya boynuzsal bir maddeden ya da kitinden yapılmış oluşumlar. 2.
Bitkilerde epidermisten oluşan yassı küçük yapılar. 3. (Alm. Wafer, m; Fr. galette, f; tranche, f; İng. slice;
wafer) elk. Üzerinde transistörler, diyotlar gibi yarıiletken elemanların yahut tümdevrelerin gerçekleştirildiği ince,
yarıiletken disk.
pürüzsüz tutum (Alm. geschmeidiger Griff; glattes Hautgefühl; Fr. toucher lisse, m; İng. smooth
feel) deri. Parmakların herhangi bir düzensizliği hissetmeksizin hareket edebildiği deri ya da başka bir
malzemenin yüzey yapısı.
püskürtme boyama (Alm. Spritzfärbung, f; Fr. teinture au pistolet, f; İng. spray dyeing) deri. Sıvı bitim boya
çözeltilerinin deri, tekstil, metal gibi malzeme yüzeylerine, püskürtme ile uygulandığı boyama biçimi.
püskürtme makinesi (Alm. Spritzmachine, f; Fr. machine à pulvériser, f; İng. spraying machine) deri. Deri,
tekstil, metal gibi malzeme yüzeylerine sıvı bitim çözeltilerinin uygulandığı ve bir kurutma düzeneği de içerebilen
sistem; eşanlam: sprey makinesi, pistole makinesi.
püskürtme odası (Alm. Spritzraum, m; Fr. cabine de pistoletage, f; İng. spray chamber) deri. Makine hattında
sıvı bitim çözeltilerinin derilere püskürtüldüğü kapalı bölme, püskürtme kabini.
püskürtme sisi (Alm. Spiritznebel, m; Fr. brouillard de pulvérisation, m; İng. spray cloud) deri. Püskürtme
tabancası ile oluşturulan sıvı damlacıkları topluluğu; eşanlam: püskürtme bulutu.
püskürtme tabancası (Alm. Spritzpistole, f; Fr. pistolet, m; pistolet de pulvérisation, m; İng. spray-gun; spraying
pistol) deri. Yüzeye sis halinde sıvı uygulayabilen tabanca; eşanlam: boya tabancası, pistole.
püskürtmeli bitim işlemi (Alm. Spritzzurichtung, f; Fr. finissage au pitolet, m; İng. spray finishing) deri. Sıvı bitim
karışım ve çözeltilerinin deri, tekstil, metal gibi malzeme yüzeylerine, püskürtme yöntemi ile uygulandığı bitim
biçimi; eşanlam: pistole bitim işlemi, tabanca bitim işlemi.
reaktif boya (Alm. Reaktivefarbstoff, m; Fr. colorant réactif, m; İng. reactive dyestuff) deri. Selüloz ve protein
lifleri ile kovalent bağ yapabilen boyarmadde.
reaktif reçine (Alm. reaktionsfähiges Harz, n; Fr. résine réactive, f; İng. reactive resin) deri. Reaktif gruplar içeren
sentetik reçine.
reçine sepileme (Alm. Harzgerbung, f; Fr. tannage aux résines, m; İng. resin tannage) deri. Yüksek molekül
ağırlıklı, suda çözünmeyen reçinelerin polimerizasyon polimerleştirilmesi veya yoğuşması ile derinin lifleri
içerisinde bu lifleri birleştirici şekilde çökelmesi işlemi.
renk açma (Alm. Farbe aufhellen; Fr. éclaircissement de couleurs, m; İng. color lightening) deri. Boyalı bir madde
renginin beyaz yönünde değiştirilmesi işlemi.
renk doygunluğu (Alm. Farbsättigung, f; Fr. saturation des couleurs, f; İng. color saturation) deri. teks. CIE renk
üçgeninde bir rengin bulunduğu noktanın siyah nokta ile beyaz noktayı bağlayan renksizlik eksenine olan uzaklığı,
diğer bir deyişle bir rengin beyaz katılmamışlığı anlamında saflığı.
renk tonu (Alm. Schattierung, f; Farbton, m; Fr. tonalité, f; tonalité chromatique, f; variation de nuance, f; İng.
color tone; tone) deri. teks. Bir rengin beyaz ya da siyah karıştırılarak elde edilen daha güçlü ya da zayıf bir
çeşidi ya da başka renklerle karıştırılarak elde edilen çeşitlemesi.
renk tutturma (teks. nüanslama) (Alm. Nuancierung, f; Abtönen, n; Fr. nuançage, m; İng. color addition; color
nuancing) 1. deri. Deri vb. materyallerde örnek ile aynı rengi tutturmak üzere uygun boyarmadde karışımının
seçilmesi ve uygulanması. 2. teks. Boyama sırasında ilk elde edilen renk tonu ve nüansın, istenilen renk tonu ve
nüansı tutmasını sağlamak için az miktarda boyarmadde ilave ederek bir süre daha boyama.
renk üçgeni (Alm. Farbendreieck, n; Fr. triangle de couleur, m; İng. colour triangle) deri. Renk tutturmada üç ana
rengin köşelere yerleştirilmesi ve değişik oranlarda karıştırılması ile elde edilen renk üçgeni.
retiküler katman (Alm. Reticularschicht, f; Fr. couche réticulaire, f; İng. reticular layer) deri. Papillar katmandan
daha kaba lif yapısına sahip, fakat daha tekdüze bir yapısı olan, özderinin kıl köklerinden alt deriye kadar uzanan
kısmı; eşanlam: retiküler katman.
rezerve boyama (Alm. Zweitonfärbung, n; Fr. teinture avec réserve, f; İng. reserve dyeing) deri. Kürklük derilerde
boyama işlemi öncesi yün liflerinin ucunun boyaya dayanıklı bir madde ile kaplanması ve ardından geri kalan
kısmının boyanması sonucu aynı yün lifi üzerinde iki renk üretilecek şekilde yapılan boyama işlemi.
rok ayakkabı (Alm. Mokassin, m; Fr. mocassin, m; İng. moccasin) deri. Kadın ve erkeklerin özellikle yazın
giyebileceği rahat, hafif ve bağcıksız bir ayakkabı modeli.
rotopres (Alm. Durchlaufbügelmaschine, f; Fr. presse à repasser et à satiner, f; İng. rotary ironing and plating
press) deri. Derinin ütülenmesi ya da desen basılması amacıyla kullanılan, desenli ya da pürüzsüz, ısıtılmış
dönen bir silindir ve bir taşıyıcı bandı olan sürekli silindir ütü makinesi.
rugan deri (Alm. Lackleder, n; Fr. cuir verni, m; İng. patent leather) deri. Eskiden keten tohumu yağını,
çağımızda ise nitroselüloz, poliüretan ve/veya sentetik reçineleri esas alan, pigmentli de olabilen, bir dizi lak,
vernik uygulaması ile üretilmiş, parlak, ayna benzeri bir yüzeye sahip, esnek, su geçirmez bir tabaka kaplı deri
tipi.
sabitleme (deri. fiksasyon; teks. fiksaj) (Alm. Fixierung, f; Fr. fixation, f; İng. fixation) 1. deri. Deri üretiminde
kullanılan yağlar, boyalar, sepileme maddeleri vb. kimyasalların kolajene kimyasal bağlarla bağlanması, deri
içerisinde kalıcı şekilde tutulmasının sağlanması işlemi. 2. tar. Herhangi bir canlı türüne veya doku parçasına
birtakım uygun kimyasal maddeler uygulayarak en kısa sürede ve mümkün olduğunca dış ve iç yapısını
bozmadan ve kimyasal yapısını değiştirmeden gerçekleştirilen saklama işlemi. 3. (Alm. Farbfixierung, f; Fixieren,
n; Fr. fixage tinctorial; fixage, m; İng. color fixation; fixation) teks. Boyacılıkta ve basmacılıkta, boyarmadde
moleküllerinin ya da iyonlarının kuru ısı ya da buhar yardımıyla liflere bağlanması, liflerin içerisine kalıcı şekilde
yerleşmesi işlemi.
sabitleme banyosu (Alm. Fixierflotte, f; Fr. bain de fixation, m; İng. fixing bath) deri. Boya ve tanen gibi bir
bileşenin deriye tam olarak bağlanmasının sağlandığı sıvı ortam.
sabitleme maddesi (Alm. Fixiermittel, n; Fixierungsmittel, n; Fr. agent de fixage, m; agent fixatif, m; fixateur, m;
İng. fixation agent; fixer; fixing agent) 1. deri. Deri endüstrisinde boyama, yağlama, yeniden sepileme ve bitim
işlemlerinde kullanılan malzemelerin deriye bağlanmasını sağlayan ve/veya haslıklarını geliştiren yardımcı
madde; eşanlam: bağlayıcı. 2. tar. Bitki veya hayvan dokusunu son haliyle bozulmadan muhafaza edecek şekilde
öldüren veya tespit eden kimyasal madde; fiksasyonda kullanılan öldürme sıvısı; eşanlam: fiksatif. 3. teks. Tekstil
endüstrisinde boyama ya da baskı işleminden sonra boyamanın ya da baskının haslıklarını artırmak için kullanılan
yardımcı madde; eşanlam: fiksaj maddesi, fiksatör.
sabun cürufu kusuru (Alm. Seifenrückstände, pl; Fr. dépôt de savon, m; résidu de savon, m; İng. soap
scum) deri. Yüksek yağ içeriğine sahip tolalarda bulunan uzun zincirli yağ asitlerinin kireçlik banyosundaki
kalsiyum ve yüksek baziklik ile kısmi sabunlaşması ile oluşan deri kusuru.
sabunlaşma (Alm. Verseifung, f; Fr. saponification, f; İng. saponification) 1. deri. Hayvansal ya da bitkisel
yağlarda esterlerin alkali etkisi ile bir tuz ya da alkole parçalanması, sırasıyla bir sabun ve gliserol ya da daha
yüksek monohidrik alkol oluşturması. 2. kim. Bir esterin su ya da baz etkisiyle alkol ve sabun tuzuna
dönüştürülmesi.
saçaklanmış (Alm. ausgefasert; ausgefranst; Fr. défibrillé; İng. frayed) deri. Kolajen lif demetindeki lif uçlarının
birbirinden ayrılmış olma durumu.
sağrı (Alm. Schild, m; Fr. culée, f; İng. rear butt) deri. Bir derinin kuyruk bölgesine doğru dört köşe şeklinde
kesilen arka kısmı.
sahtiyan (Alm. Ziegenleder, n; Fr. chevreau, m; İng. kid leather; kidskin) deri. Tabaklanarak boyanmış ve
cilalanmış genellikle keçi derisi.
salamura ham deri (Alm. salzlakenbehandelte Haut, f; Fr. peau saumurée, f; İng. brined hide) deri. Doygun tuz
çözeltisine daldırılarak konservelenmiş, kimi zaman katı tuz ile de desteklenmiş büyükbaş ham deri.
salmastra derisi (Alm. Dichtungsleder, n; Manschettenleder, n; Fr. cuir pour joints hydrauliques, m; İng. hydraulic
leather) deri. Genellikle yarı mamul sepili durumda sığır derilerinin yağ ve vaks karışımı ile yağlanması ile
üretilen, gerekli olan şekilde kesilerek kalıpların birleştirilmesinde kullanılan deri tipi; eşanlam: conta derisi.
sama (Alm. Beizen, n; Fr. confitage, m; İng. bating) deri. Deri içindeki şekilsiz proteinler ve epidermal kalıntıların
enzimler yardımıyla deriden uzaklaştırılması.
samur (Alm. Zobel, m; Fr. zibeline, f; İng. sable; Lat. Martes zibellina) deri. Sansargiller (Mustelidae)
familyasından kürk ticaretinde postu en değerli sayılan Rusya'nın Sibirya bölgesinde yaşayan memeli türü.
sandalet (Alm. Sandalette, f; Fr. sandalette, f; İng. sandal) deri. Ayağın üst kısmından ve bazen topuğundan
kayışlarla tutturulan sadece tabandan oluşan açık tip dışarı ayakkabısı.
sansar (Alm. Edelmarder, m; Fr. marte, f; İng. marten) deri. Gelincik türünden olan, uzun, ipeksi koruyucu kıllara
ve yoğun, ince alt kürke sahip küçük bir etobur.
saraciye (Alm. Leder Handwerk, n; Fr. artisanat de cuir, m; İng. leathercraft) deri. Deri, muşamba ve benzeri
malzemelerden yapılan bavul, çanta, cüzdan, kemer gibi ürünler.
saraciye ürünler (Alm. Lederwaren, pl; Fr. articles de maroquinerie, pl; İng. leather goods) deri. Deri ve benzeri
malzemelerden yapılmış bavul, çanta, cüzdan, kemer vb. eşyalar için kullanılan ortak terim.
saraç (Alm. Lederwarenhersteller, m; Fr. maroquinier, m; İng. leather goods manufacturer) deri. 1. Koşum ve
eyer takımları yapan veya satan kimse. 2. Deri ve deri benzeri malzemelerden çanta, cüzdan, bavul vb. eşyaları
yapan kişi.
sararma (Alm. Vergilben, n; Fr. jaunissement, m; İng. yellowing) 1. deri. Bir sepileme maddesinin ya da beyaz
derinin renginin istenmeyen bir şekilde sarıya dönmesi. 2. müh. Herhangi bir maddenin yüzeyinin ısınma, eprime,
yaşlanma gibi nedenlerle özgün rengini yitirip sarıya çalması. 3. (Fr. jaunisse, f; İng. yellows) tar. Fungusların
(örneğin Celery yellows), virüslerin (örneğin Sugar beet yellows virus) ya da bakterilerin (örneğin Coconut lethal
yellowing) yol açtığı yaprakların ve/veya diğer bitki parçalarının düzenli veya düzensiz sararması.
sarmal bıçak (Alm. Spiralmesser, n; Fr. lame hélicoïdale, f; İng. spiral blade) deri. Deriyi inceltmek, açmak, deri
altındaki bağdoku katmanını uzaklaştırmak gibi işlemleri yapan makinelerde işlevsel silindir üzerindeki sarmal
yivlere çakılan paslanmaz bıçak.
saya (Alm. Obermaterial, n; Fr. tige, f; dessus de la chaussure, m; İng. upper) deri. Ayakkabı, bot ya da çizmenin
ayağın üstünü kaplayan kısmı.
sayahane (Alm. Schäftestepperei, f; Fr. atelier de piquage, m; İng. closing room) deri. Sayayı oluşturan
kısımların dikilerek birleştirilmesi, astarlama, kenarların birleştirilmesi, düzeltilmesi gibi çeşitli saya üretim
işlemlerinin gerçekleştirildiği yer.
sayayı kalıba çekmek (Fr. tirer en longueur; İng. draft) deri. Monta işlemi için sayanın kalıp üzerinde uygun bir
şekilde konumlandırıldıktan sonra gerdirilerek çekilmesi.
saydam deri (Alm. Transparentleder, n; Fr. cuir parcheminé, m; İng. transparent leather) deri. Teknik amaçlar ve
bazı deri eşyaların üretiminde kullanılmak üzere özellikle sığır ve manda ham derileri kullanılarak üretilen gliserin
ya da gliserin eşdeğeri ürünler ile işlem görmüş parşömene benzer deri.
Schorlemmer bazlığı (Alm. Schorlemmer Basizität, f; Fr. basicité Schorlemmer, f; İng. schorlemmer
basicity) deri. Sepilemede kullanılan üç değerlikli krom tuzunun bazlığının, krom çekirdeği başına komplekste
bulunan ve kromun bağ kurabileceği hidroksil iyonu sayısının sıfırdan başlayıp krom trihidroksitte %100’e varan
yüzdelerle ifade etmek için kullanılan yöntem.
sefalin (Alm. Kephalin, n; Fr. céphaline, f; İng. cephalin) deri. Derinin bileşenlerinden biri olan ve yapısında
gliserin, fosforik asit, yüksek moleküllü yağ asidi ve etanol amin bulunan bir fosfolipit türü.
sehpa (Alm. Bock, m; Fr. chevalet, m; İng. buck; horse) deri. Derinin işlenmesi sırasında üzerine derilerin
serildiği, derilerin istiflenmesi, taşınması veya derideki işlenti sıvılarının süzülerek uzaklaştırılması gibi amaçlarla
kullanılan genellikle paslanmaz bir malzemeden yapılmış sabit ya da hareketli olabilen dört bacaklı bir ekipman;
eşanlam: sıpa.
sentetik moelon (Alm. synthetischer Moellon, m; Fr. moellon synthétique, m; İng. synthetic moellon) deri. Biraz
yüksek sıcaklıkta ve su eklenerek balık yağının içerisinden hava geçirilmek suretiyle elde edilen ve balık yağı
oksitlenme ürünleri içeren bir yağda su emülsiyonu.
sentetik reçine (Alm. synthetisches Kunstharz, n; Fr. résine synthétique, f; İng. synthetic resin) deri. Deri bitim
işlemlerinde kullanılan, ısı ve/veya basınç etkisiyle kalıcı bir şekil vermek üzere kalıplanabilen ve basit molekül
yapıların polimerizasyonu polimerleşmesi ve/veya yoğuşmalı polimerleşme ile üretilen yüksek molekül ağırlıklı
organik malzeme; eşanlam: yapay reçine.
sentetik tanen (deri. sintan) (Alm. künstlicher Gerbstoff, m; synthetischer Gerbstoff, m; Syntan, n; Fr. agent de
tannage synthétique, m; syntan, m; tanin artificiel, m; İng. artificial tannin; syntan; synthetic tanning
agent) deri. Tolayı deriye dönüştürmek ya da deriye renk ve ışık haslığı gibi diğer sepileme maddelerinin
kazandıramadığı bazı özellikleri kazandırmak, kimi işlem basamaklarının yürütülmesini kolaylaştırmak gibi farklı
kullanım amaçlarına yönelik yapay olarak üretilmiş alifatik ya da aromatik esaslı sepileme maddesi; eşanlam:
sentetik sepileme maddesi.
sentetik yağlama maddesi (Alm. synthetische Fettungsmittel, n; synthetisches Fett, n; Fr. graisse synthétique, f;
İng. synthethic grease; synthetic fatliquor) deri. Derinin gevşek ve boş kısımlarını doldurmak ve yağlama etkisi
sağlamak için kullanılan klorlu hidrokarbon esaslı sentetik yağ; eşanlam: yapay yağlama maddesi.
sepi posası (Alm. Aufbereitungsrückstände, pl; Fr. tannée de refaisage, f; İng. fishings; tailings) deri. Daldırma
havuzları boşaltıldığında havuz dibinde kalan, sepileyici madde içeriği kısmen tüketilmiş, öğütülmüş bitki materyali
kalıntısı.
sepi sökme (Alm. Entgerben, n; Fr. détannage, m; İng. detannage) deri. Yükseltgenme, indirgenme ya da alkali
bir çözelti ile muamele edilen deriden bağlı sepileme maddelerini az ya da çok uzaklaştırma işlemi; eşanlam: geri
sepileme.
sepici (deri. tabak) (Alm. Gerber, m; Fr. tanneur, m; İng. tanner) deri. İşi, büyük ya da küçükbaş ham hayvan
derilerini kolay bozunmaz ve kullanılabilir derilere dönüştürmek olan kişi.
sepici uşkunu (Alm. Canaigre, m; Fr. canaigre, m; İng. Arizona dock; canaigre; ganagra; tanner's dock; wild
rhubarb) deri. Kökü %8-43 tanen içeren, Meksika ve Kaliforniya’da yetişen ve sepicilikte kullanılan bir
bitki, Rumex hymenosepalus, kanegre.
sepievi (deri. tabakhane) (Alm. Gerberei, f; Fr. tannerie, f; İng. tannery) deri. Büyük ya da küçükbaş ham derilerin
yarı mamul veya mamul derilere dönüştürüldüğü, gerekli altyapı ve ekipmana sahip yer; eşanlam: tabakhane.
sepileme (deri. tabaklama) (Alm. Gerbung, f; Fr. tannage, m; İng. tanning) deri. Deri kolajeninin çeşitli kimyasal
maddeler ile tepkimeye sokularak mikroorganizmal bozunmaya, yaş ya da kuru durumda ısıya dayanıklı
kullanılabilir bir malzemeye dönüştürüldüğü işlem.
sepileme derecesi (Alm. Durchgerbungszahl, f; Fr. indice de tannage, m; İng. degree of tannage) deri. Bitkisel
sepilenmiş derilerde sepilemenin değerlendirilmesinde kullanılan ve deriye bağlanan toplam organik tanen
miktarının deri maddesine oranına hesaplanarak bulunan değer.
sepileme dolabı (Alm. Gerbfaß, n; Fr. foulon de tannage, m; İng. tanning drum) deri. Büyük ve
küçükbaş tolaların sepilenmesi için kullanılan, sulu ortamdaki tepkimelerin gerçekleştiği, yatay ekseninde dönen,
genelde ahşap silindirik ya da kare kesitli dolap.
sepileme kuyusu (Alm. Gerbergrube, f; Fr. cuve à tanning, f; İng. tan-pit; tanning pit) deri. Çoğunlukla ıslatma,
kireçlik ve sepileme için kullanılan, iç çeperi ahşap, beton ve seramik gibi bir malzeme ile kaplanmış, yuvarlak ya
da dikdörtgen yüzey kesitli yere gömülü kuyu.
sepileme likörü (Alm. Gerbbrühe, f; Fr. liqueur tannante, f; İng. tanning liquor) deri. Sepileme maddesi çözeltisi,
sepileme sıvısı; eşanlam: sepileme şerbeti.
sepileme maddesi (Alm. Gerbmittel, n; Fr. matiére tannante, f; produit de tannant, m; İng. tanning
material) deri. Sepileme yapabilen maddelere verilen genel ad; eşanlam: tabaklama maddesi.
sert reçine (Alm. Hartharz, n; Fr. résine dure, f; İng. hard resin) deri. Az ya da çok esnek olmayan film
oluşturabilen sentetik reçine.
sıcak yağ yedirme (Alm. Warmfetten, n; Warmfettung, n; Fr. mise en suif chaude, f; İng. hot
stuffing) deri. Hayvansal katı yağların eritilerek kuru ya da nemli deri içerisine yüzeye sürme, dolaplama ya da
daldırma şeklinde nüfuz ettirilmesi işlemi.
sıcakta terleterek kıl giderme (Alm. warme Schwitze, f; Fr. échauffe à chaud, f; İng. warm sweating) deri. Sıcak
su veya buhar püskürterek ham derinin 20-25 oC arasında ılık bir şekilde tutulması ve derilerde bulunan kıl ve
yünleri mikroorganizmal ve enzimatik etki sonucu gevşetilerek uzaklaştırılması yöntemi.
sığır derisi (Alm. Rinderleder, n; Fr. cuir d’origine bovine, m; İng. bovine leather) deri. Öküz, zebu, dana, inek,
düve ve buzağı gibi hayvanlardan elde edilen deriye verilen genel isim.
sıkı dokulu (Alm. verwoben; Fr. à texture serrée; İng. closely interwoven) deri. İçerisindeki kolajen lif demetleri
aralarında çok küçük boşluklar bulunacak şekilde paketlenmiş özderi yapısını tanımlayan terim; eşanlam: sıkı
yapılı.
sıkı sırça (Alm. fester Narben; Fr. fleur ferme, f; İng. firm grain) deri. Altındaki katmana sağlam bir şekilde
bağlanmış ve derinin bir bütünü görünümü veren sırça yapısı.
sıkı sırçalı deri (Alm. fastnarbige Leder, n; Fr. cuir à fleur solide, m; İng. firm grained leather) deri. Sırçası
altındaki katmana sağlam bir şekilde bağlanmış, böylelikle deriye bütünlük hissi veren cilde sahip deri; eşanlam:
sıkı ciltli deri.
sıkma makinesi (Alm. Abwelkmaschine, f; Fr. essoreuse, f; machine à essorer, f; İng. samming machine;
sammying machine) deri. Islak derilerin keçe kaplı silindir merdaneleri arasından geçerken sıkıştırılarak sularının
uzaklaştırılmasını sağlayan makine.
sınıflandırma (deri. asortlama) 1. (Alm. Sortiment, n; Fr. choix, m; İng. assortment) deri. Ham, yarı mamul ve
mamul derilerin yaklaşık olarak aynı özelliklere sahip olanlarının ayrılması.(Alm. Klassifizierung, f; Fr.
classification, f; İng. classification) 2. ist. İstatistiksel örneklem ya da bir popülasyon ögelerinin nicel ya da nitel
özelliklerine göre olabildiğince türdeş kümelere dağıtılması. 3. made. Cevher hazırlama amacıyla cevher
parçalarının ya akışkan bir ortamda çökelme hızlarına ya da elekle boylarına göre bölümlere
ayrımlanması. 4. müh. 1. Bilgi işlemede belgelere gizlilik derecesi verme. 2. Karşılaştırmalı irdeleme sonucunda
aynı özellikleri taşıyan canlıların birlikte anılması.
sırça çatlaması (Alm. Sprödung von Narben, f; Fr. gerçure de la fleur, f; İng. grain cracking) deri. Mamul derinin
cildinde çekme ya da eğme ile ortaya çıkan kırılma ya da çatlama; eşanlam: cilt çatlaması.
sırça deseni (Alm. Narbenbild, n; Fr. dessin de la fleur, m; İng. grain pattern) deri. Kıl ya da yünü uzaklaştırılmış
deride görülen kıl, yün folikülleri, ter deliklerinin papiller katmanla oluşturdukları yüzey şekli; eşanlam: cilt deseni.
sırça kırılması (Alm. Narbenbruch, m; Fr. éclatement de la fleur, m; İng. grain break) deri. Bazı deri türlerinin cildi
içe gelecek şekilde katlanması sonucunda oluşan az ya da çok ince kırışıklıklar; eşanlam: cilt kırılması.
sırça sıkılaştırma (Alm. Narbenverfestigung, f; Fr. raffermissement de la fleur, m; İng. grain-
tightening) deri. Sepileyici ve/veya doldurucu moleküller ile sırçanın sıkılığını ve sağlamlığını artırma işlemi;
eşanlam: sırça doldurma.
sırça sıkılığı (Alm. Narbenfestigkeit, f; Fr. adhérence de fleur, f; İng. grain tightness) deri. Sırçanın derialtı
katmanı ile bağlantısının güçlü olması durumu, deri sırçası içe doğru esnetildiğinde kırışıklık olmaması hali.
sırça soyulması (Alm. Abschälen des Narbens, n; Fr. dètachement de la fleur, m; İng. peeling of
grain) deri. Ham deri ya da bitmiş bir derinin koruma ya da üretim işlemlerindeki bir hatadan dolayı sırça
katmanının soyulup dökülmesi kusuru; eşanlam: cilt soyulması.
sırça yağlama (Fr. mise en huile de fleur, f; huilage de fleur, m; İng. oiling off grain) deri. Özellikle bitkisel
tabaklanmış derilerin sırça yüzeyine ince bir yağ filmi uygulanması işlemi.
sırçada tuz lekesi (Alm. Narbensalzfleck, m; Fr. tache de sel sur fleur, f; İng. grain side salt stain) deri. Tola
cildinde kalsiyum ve/veya magnezyum fosfat birikimi ve buna bağlı olarak sepi maddesi, boya, yağ ve benzeri
maddelerin deriye düzgün olmayan bir şekilde etki etmesi sonucu sırça yüzeyinde oluşan düzensiz şekilli alan.
sırçalı yarma deri (Alm. Narbenspaltleder, n; Fr. cuir scié, m; İng. split grain leather) deri. Deriye uygun ve
tekdüze kalınlık kazandırmak, diğer tabakalarını da değerlendirmek için ikiye ya da daha fazla katmana yarılmış
derinin sırçalı katmanı ve bundan üretilen deri tipi.
sırçanın kazınması (Alm. Abstoßen des Narbens, n; Fr. cuir effleuré; İng. friezing; frizing) deri. Kireçlik
aşamasındaki sırçanın toladan sürterek ya da kazıyarak uzaklaştırılması.
sırçaya emdirme (Alm. Narbenimprägnierung, f; Fr. fleur imprégnation, f; İng. grain impregnation) deri. Derinin
kırılma ve sürtme ile aşınma dayanımının artırılması amacıyla düşük moleküllü bazı polimerler gibi malzemelerin
deri sırça katmanına emdirilmesi işlemi; eşanlam: cildin çektirilmesi.
sırt çizgisi (Fr. raie du dos d'une peau, f; İng. backbone) deri. Derinin, omurilik boyunca boyundan kuyruğa
uzanan kısmına verilen ad.
sırt deseni boyama (Alm. Grotzenfärbung, f; Fr. teinture de l’arête, f; İng. striping) deri. Bazı kürklü derilerin orta
kısmına boyarmadde çözeltisi uygulayarak sırt çizgisinde doğal bir koyuluk olan derileri taklit amacıyla yapılan
boyama işlemi.
sıvı asıltı kararlılığı (deri. emülsiyon kararlılığı) (Alm. Emulsionsbeständigkeit, f; Fr. stabilité d’une émulsion, f; İng.
emulsion stability) deri. Bir emülsiyonun kendi haline bırakıldığında değişikliğe uğramadan özelliklerini koruma
yeteneği.
sıvı asıltı kırılması (deri. emülsiyon kırılması) (Alm. brechen einer Emulsion, n; Fr. cassure d’une émulsion, f; İng.
breaking of an emulsion) deri. Bir sıvı asıltının kendini oluşturan iki ya da daha faza ayrılması, örneğin bir deri
kimyasalının uygun olmayan bekleme koşulları ile fazlarına ayrılması.
sıvı yoğunlukölçer derecesi (deri. hidrometre derecesi) (Alm. Hydrometergrad, m; Fr. degré d’hydromètre, m; İng.
hydrometer degree) deri. Üzerindeki derecelendirmenin temel prensibine bağlı olarak yoğunluk değişimini
gösteren sıvı yoğunlukölçerin gösterge çizelgesindeki aralık.
sıyırma makinesi (Alm. Walzenglättmaschine, f; Fr. décrasseuse à tambour, f; İng. scudding
machine) deri. Tolaların bir çift silindir veya tambur arasından çekildiği ve küt bıçaklı bir silindire karşı bir basınç
silindiri ile kıl köklerinin ve çözünmüş proteinlerin uzaklaştırıldığı sırça temizleme makinesi.
siğilimsi leke (Alm. Wasserwarze, f; warzenartige Fleck, m; Fr. tache verruqueuse, f; İng. warty spot) deri. Deri
yüzeyinin su damlası ile teması sonucunda oluşan siğil benzeri küçük ve sönük yükseltiler.
silika sepileme (Alm. Silikatgerbung, f; Fr. tannage à la silice, m; İng. silica tannage; silicate
tannage) deri. Metasilisik asidin asit çözeltisi ile yapılan sepileme işlemi.
silindir açkı makinesi (Alm. Walzenstollmaschine, f; Fr. machine à palissonner cylindrique, f; İng. cylinder
staking machine) deri. Büyükbaş ya da küçükbaş derilerinin iki silindir arasından geçirilerek içerisine çekildiği ve
içindeki uzun ve bıçaklı bir silindirin bir diğer silindir ya da merdaneye karşı çalıştığı bir tür iskefe makinesi.
silindir kurutma 1. (Alm. Walzentrocknung, f; Fr. séchage au cylindre, m; İng. drum drying) deri. Bir ürünün
ısıtılmış, dönen bir silindir ile temas ettirilmesi yoluyla kurutulması işlemi.(Alm. roller drier; Fr. séchoir à rouleaux,
m; İng. Roller-Drier) 2. müh. Bir tünel içinde dönen silindirlerden oluşan bir palet üzerinde hareket eden ürünün
üflenen sıcak hava etkisiyle kurutulması. 3. tar. Süt veya süt kökenli akışkan konsantratların içerden buharla
ısıtılmış paslanmaz çelik silindir yüzeyinde kurutulduğu kurutma yöntemi.
silindirle perdah (Alm. Walzglanz, m; Fr. apprêt pour le cylindrage, m; İng. rolling glaze) deri. Tabanlık derinin
sırça yüzüne sıvı vaks emülsiyonu uygulandıktan sonra silindirle perdahlama işlemi.
silindirleme (Alm. Walzen, n; Fr. cylindrage, m; İng. rolling) deri. Bir derinin, özellikle kösele derinin yapısını
sıkıştırmak, sağlamlaştırmak amacıyla ağır ya da yüklü bir silindir kullanarak basınca maruz bırakılması işlemi.
silindirli kıl alma makinesi (Alm. Walzenenthaarmachine, f; Fr. machine à ébourrer à cylindres, f; İng. cylinder
dehairing machine; rubber roll dehairing machine) deri. Derilerin çift çekici silindir arasından çekilerek küt bıçaklı
silindirle kıl giderme işleminin yapıldığı makine.
silindirli pres (Alm. Walzenpresse, f; Fr. presse à rouleaux, f; İng. roller press) deri. Köseleyi düzgünleştirerek
bitim işlemlerine hazırlamada ve/veya iki yüzeyi yapıştırmak amacıyla kullanılan makine.
silindirli sıkma presi (Alm. Walzenabwelkmachine, f; Fr. presse rotative à essorer, f; İng. rotary sammying
press) deri. Derinin bir çift keçe kaplı merdaneler veya silindirler arasından geçirerek suyunu uzaklaştıran makine.
silkeleme (Alm. Ausklopen, n; Fr. battage, m; İng. beating) deri. Ham derinin tartım öncesi üzerindeki tuzların ve
diğer yabancı maddelerin uzaklaştırılma işlemi.
silkeleme firesi (Alm. Schütteltara, f; Fr. tare de secouage, f; İng. tare) deri. Belli sayıdaki tuzlu salamura derinin
silkeleme öncesi ve sonrası tartımıyla kesinleştirilen yabancı maddelerin ve aşırı tuzun ağırlığının belirlenmesi
sonucu elde edilen ağırlık.
sintan bkz. deri. sentetik tanen.
sistin köprüsü (Alm. Cystinbrücke, f; Disulphidebindung, f; Fr. chaînon cystine, m; pont cystine, m; pont
disulfure, m; İng. cystine bridge; cystine linkage) 1. deri. Keratinin komşu polipeptit zincirleri arasındaki -S-S-
bağı. 2. teks. Bileşiminde kükürt bulunan, iki amino asit ve iki karboksil grubu içeren çapraz bağ; eşanlam: sistin
bağı.
softi deri (Alm. Softy Leder, n; Fr. cuir souple et doux, m; softy, m; İng. softy leather) deri. Çok yumuşak ve
esnek yüzlük deriler için kullanılan genel bir terim.
soğuk çatlama dayanımı bkz. deri. soğukta çatlama haslığı.
soğuk damgalama (Alm. Frostmarken, m; Kaltbrand, m; Fr. cryomarquage, m; marquage au froid, m; İng. cold
branding; cryobranding; freese branding) deri. Deri üzerine çok soğuk bir demir damga uygulanmasıyla bırakılan,
deriye zarar vermeyip kıllardaki pigmentasyonu değiştiren ve ağdıran işaretleme yöntemi.
soğuk lak (Alm. Kaltlack, m; Fr. vernis durcissant à froid, m; İng. cold-cut varnish) deri. Esas itibarıyla
nitroselüloz ve/veya sentetik reçine olan, UV ışığına veya yüksek sıcaklığa maruz bırakılmaksızın sert bir film
oluşturabilen, rugan derisi üretiminde kullanılan bir lak.
soğukta çatlama haslığı (deri. soğuk çatlama dayanımı) (Alm. Kältebruchfestigkeit, f; Fr. résistance à la rupture â à
froid, f; İng. cold crack stability) deri. Bükülme sırasında çatlamanın ilk görüldüğü düşük sıcaklık değeri ya da
belirli bir düşük sıcaklık değerinde derinin yinelenen bükülmelere karşı dayanıklılığı.
soğukta terleterek kıl giderme (Alm. kalte Schwitze, f; Fr. échauffe à froid, f; İng. cold sweating) deri. Derileri
12 oC'ye kadar nemli ortamlarda tutarak bakterilerin gelişmesini ve salgıladıkları enzimlerin kıl kökleri ve
epidermal tabakaya etki etmesi sağlanarak kıl ve yünlerin gevşetilerek uzaklaştırılması işlemi.
soğukta yedirerek yağlama (Alm. Kaltfetten, n; Fr. nourriture à froid, f; İng. cold stuffing) deri. Oda sıcaklığında
nemli deriye el ya da dolap yardımıyla genellikle hayvansal ve katı yağın yedirilmesi.
son sepileme (Alm. Nachgerbung, f; Fr. retannage, m; İng. retannage, retanning) deri. Tam ya da yarı
sepilenmiş derinin sepilenmesini tamamlamak ya da özelliklerini geliştirmek amacıyla sepileme özelliği olan
ve/veya olmayan maddelerle işlenmesi; eşanlam: dolgu sepisi, retanaj.
son sepilenmiş deri (Alm. nachgegerbtes Leder; Fr. cuir retanné, m; İng. retanned leather) deri. Ana
sepilemeden sonra, boyama ve yağlama işlemleri sırasında ana sepilemedeki eksikliklerinin tamamlanması
amacıyla yeniden sepilenmiş deri; eşanlam: retanajlı deri.
sperm yağı (Alm. Pottwalkopföl, n; Spermöl, n; Walratöl, n; Fr. huile de blanc de baleine, f; huile de spermacèti, f;
İng. sperm oil; sperm whale oil) deri. Sperm ya da kaşalot (Physeter macrocephalus) türü balinaların kafa
boşluğundan elde edilen yağ.
strobel dikiş deri. Konfeksiyonda özellikle ayakkabı saya parçaları ya da kürk gibi uç uca eklenerek kat yeri
oluşturulmadan birleştirmeler için kullanılan özel strobel makinesi ile gerçekleştirilen dikiş tipi.
su bazlı örtücü bitim katı (Alm. wässrige Deckfarbe, f; Fr. apprêt pigmentaire aqueux, m; İng. aqueous
pigmented finish) deri. Su içerisinde asıltı halinde bir ya da birkaç pigment içeren deri bitim katı.
su esaslı bitim işlemi (Alm. wasserbasierte Zurichtung, f; Fr. finissage d’imperméabilité à l’eau, m; İng. water-
based finish) deri. Su dışında hiçbir çözgenin kullanılmadığı ya da diğer çözgenlerin çok az miktarda kullanıldığı
deri bitim işlemi.
su geçirmez deri (Alm. wasserabweisendes Leder, n; Fr. cuir imperméable à l’eau, m; İng. waterproof
leather) deri. Alt işlentilerde silikon ya da özel yağlama maddeleri ve/veya deri bitim işlemlerinde deri yüzeyinin
suya dayanıklı malzemeler ile kaplanması yoluyla üretilmiş su ile ıslanmayan ve suyun nüfuz edemediği deri türü.
su matlığı kusuru (Alm. Wasserstörung, f; Fr. ternissement dû à l'eau, f; İng. blushing) deri. Çözgenlerin hızlı
buharlaşması sonucu oluşan soğumadan ötürü, havadan yoğunlaşan nemin nitroselüloz cila
katmanında soğurulması ile deri üzerinde gelişen beyazımsı lekeli alanlar.
su sertliği dayanımı (Alm. Härtebeständigkeit, f; Fr. stabilité aux sels durs, f; İng. water hardness
stability) deri. Boyarmaddelerin ya da yağlama maddelerinin su içerisinde çözündürüldüklerinde sularda sertlik
oluşturan tuzların etkisi ile çökelmeye karşı koyabilme yeteneği.
su yıkamalı püskürtme kabini (Alm. Wasser Spritzkabine, f; Wasser Spritzstand, m; Fr. cabine à rideau d'eau, f;
İng. water-wash spray booth) deri. Püskürtülen havadan sprey partiküllerini uzaklaştırmak için bir su yıkama
sistemi bağlanmış püskürtme bölümü.
suda çözünen madde (Alm. wasserlöslicher Stoff, m; Fr. substance soluble dans l'eau, f; İng. water-soluble
matter) deri. Belirli şartlar altında su ile bitkisel sepileme maddelerinden ya da deriden özütlenebilen maddeler.
sulu toz filtresi (Alm. Nebelstaubfilter, n; Fr. dépoussiéreur à brouillard, m; İng. damp dust-filter) deri. İmalat
sürecinde havada uçuşan toz yığınlarını gidermek amacıyla zerrecikler halinde püskürtülen suyun kullanıldığı
sistem.
sumak 1. (Alm. Gerbersumach, m; Fr. sumac des corroyeurs, m; İng. tanner's sumach) deri. Sicilya, Kıbrıs,
İspanya ve diğer Akdeniz ülkelerinde görülen Rhus coriaria adlı bitkinin yapraklarının öğütülerek ya da
özütlenerek deri sepilemede kullanılan bitkisel bir tanen. 2. (Alm. Sumach, m; Fr. sumac, m; İng. sumac; Lat.
Rhus coriaria) orm. Kışın yapraklarını döken, sürgünleri sık tüylü, tek tüysü bileşik yapraklarında yaprakçıkların
kenarı dişli, kırmızı renkli meyvesi küremsi üzeri tüylü, tadı ekşi olup sumak adıyla baharat olarak kullanılan,
yaprakları odun dışı orman ürünü olarak sepi maddesi olarak kullanılan 3 m’ye kadar boylanabilen çalı; eşanlam:
derici sumağı.
susuz sepileme (Alm. Trockengerbung, f; Fr. tannage à sec, m; İng. dry tannage) deri. Sepileme maddesinin toz
şeklinde ya da derişik sıvı şeklinde çok az su ile ıslak deri üzerine uygulanan bir dolap sepileme tipi.
suya dayanıklı deri (Alm. wasserfestes Leder; Fr. cuir hydrofuge, m; İng. water resistant leather) deri. Alt işlenti
ve veya bitim işlemlerinde derinin kolaylıkla ıslanmasını önleyecek, su emişini azaltacak doğal ya da sentetik
yağlama maddeleri, silikonlar vb. ile işlem görmüş suya ya da ıslanmaya karşı dirençlendirilmiş deri.
süet (Alm. Velourleder, n; Fr. suède, m; velours, m; İng. suede) deri. Genellikle et yüzeyi zımparalanarak nubuğa
göre daha uzun liflendirilmiş, kadifemsi yüzey özelliği kazandırılmış deri.
sülfate yağ (Alm. sulfatiertes Öl, n; Fr. huile sulfatée, f; İng. sulphated oil) deri. Derişik sülfürik asit ile işlem
görerek suda emülsiye olabilir veya çözünebilir hale gelmiş ve kısmen nötralleşmiş, yapısında -C-O-SO3H
gruplarını barındıran ve derinin yağlanması işleminde kullanılan bir tür yağ.
sülfatlama (Alm. Sulfatierung, f; Fr. sulfatation, f; İng. sulphation) deri. Bazı hayvansal ve bitkisel ham yağların
deri yağlama işleminde kullanılmasına olanak sağlamak ve yağlara emülsiye olabilirlik ya da suda çözünebilirlik
gibi özelliklerin kazandırılması amaçlarıyla, derişik sülfürik asitle kimyasal tepkimeye sokulan yağların, gliserit ya
da yağ asidi moleküllerine O.SO3H gruplarının ve az sayıda da olsa -SO3H gruplarının eklenmesi işlemi.
sülfite yağ (Alm. sulfitiertes Öl, n; Fr. huile sulfitée, f; İng. sulphited oil) deri. Atmosferik oksijen ve bisülfit ile bir
doymamış yağın işlem görmesi neticesinde elde edilen suda emülsiye olabilen ve derinin yağlanması işleminde
kullanılan bir tür yağ.
sülfitleme (Alm. Sulfitierung, f; Fr. sulfitation, f; İng. sulphiting) deri. Kebrako ve mimoza gibi yoğun tanenlerin
çözünürlüklerinin artırılması, renk özelliklerinin geliştirilmesi amacıyla sodyum sülfit veya sodyum hidrojensülfit ile
ısıtılması işlemi.
sülfitlenmiş tanen (Alm. sulfitierte Tannin; Fr. tanin sulfité, m; İng. sulphited tannin) deri. Çözünürlüklerinin
artırılması ve renk özelliklerinin geliştirilmesi amacıyla sülfitleme işlemine tabi tutulmuş tanen; eşanlam: sülfite
tanen.
sülfoklorür sepileme (Alm. Sulfochloridgerbung, f; Fr. tannage au sulfochlorure, m; İng. sulphonyl chloride
tannage) deri. Alkil sülfoklorür kullanılarak yapılan özellikle güderi işlentisine uygun bir tür sentetik yağ sepileme
türü.
sülfone yağ (Alm. sulfoniertes Öl, n; Fr. huile sulfonée, f; İng. sulfonated oil) deri. İçerisinde -C-SO3H gruplarını
bulunduran ve derinin yağlanması işleminde kullanılan bir tür yağ.
sülfonlama (Alm. Sulfonierung, f; Fr. sulfonation, f; İng. sulphonation) 1. deri. Hint yağı, balık yağı gibi bazı ham
yağların deri yağlama işleminde kullanılmasına olanak sağlamak ve suda emülsiye olabilirlik özelliğinin
kazandırılması için yağların sülfonik asit tuzları, sülfürtrioksit veya derişik sülfürik asit ile işleme tabi tutularak
yapısına -SO3H gruplarının eklenmesi işlemi. 2. kim. Organik bileşiklerin yapısına -SO3H takılarının eklenmesi ve
yağlara emülsiye olabilirlik ya da suda çözünebilirlik gibi özelliklerin kazandırılması amaçlarıyla derişik sülfürik
asitle kimyasal tepkimeye sokulması işlemi.
sümüksü et tarafı (Alm. schleimige Fleishseite, f; Fr. chair gélatinisée, f; İng. slimy flesh) deri. Çözünmüş protein
bozunma ürünlerinin derinin et tarafında oluşturduğu ince sulu film tabakası.
süngerimsi deri (Alm. schwammiges Leder, n; Fr. cuir spongieux, m; İng. spongy leather) deri. Birim hacim
ağırlığı az, gevşek lif yapılı, kolayca ve yüksek oranda sıkıştırılabilir deri.
süngerimsi yapı (Alm. lockere Struktur, f; schwammige Struktur, f; Fr. texture lâche, f; texture spongieuse, f; İng.
spongy structure) deri. Lifleri arasında oldukça fazla boşluk olan deri gibi kolayca gerilebilir ya da sıkıştırılabilir
malzeme yapısı.
sürfile yapmak (Alm. auszacken; Fr. denteler; İng. indent) deri. Özellikle saya gibi bir malzeme parçasının
kenarına çentik şeklini ya da tarak şeklini vermek; eşanlam: fistolu kesmek.
sürme makinesi (Alm. Plüschmaschine, f; Fr. machine à pelucher en continu, f; pelucheuse en continu, f; İng.
belt padding machine) deri. Derinin yürüyen bant sisteminde hareketi sağlanırken deriye bitim katı malzemelerini
yaymak veya uygulamak için kullanılan makine; eşanlam: kadife makinesi.
sürtünme hasarlı deri (Alm. zerschundener Narben, m; Fr. fleur rapèe, f; İng. rubbed grain) deri. Karkas ya da
deriyi sert bir yüzeyde sürümekten ya da işlenti basamaklarında tola ya da derinin sert bir yüzeye ya da cisme
sürtünmesi sonucu oluşan deri yüzeyindeki zarar.
sürtünme haslığı (Alm. Reibechtheit, f; Fr. solidité au frottement, f; İng. fastness to rubbing) 1. deri. Boyalı
derilerin dönme veya ileri geri hareketinde yaş ve kuru referans yün keçeye sürtünmesinde, boyanın keçeye
geçme ya da keçenin kirlenme derecesi. 2. teks. Boyalı ya da baskılı tekstil ürünlerindeki renklerin, yaş ve kuru
beyaz referans beze sürtünmesinde, boyanın beze geçme ya da bezin kirlenme derecesi.
süslemeli dikiş (Alm. Ziernaht, f; Fr. piqûre d'ornamentation, f; İng. ornamental stitching) deri. Süsleme amacıyla
yapılan bir dikiş biçimi.
süzme (kim. filtrasyon) (Alm. Filtrierung, f; Fr. filtration, f; İng. filtering; filtration) 1. elk. Bir enformasyon işaretindeki
ya da bir veri kümesindeki istenmeyen ya da gereksiz bileşenleri bastırmak üzere yürütülen işlemler. 2. kim. Bir
akışkan içindeki katıları, içinden ancak akışkanın geçebildiği bir ortamda ya da gereçte ayırma; eşanlam: işlemi.
şap sepileme (Alm. Alaungerbung, f; Fr. tannage à l'alun, m; İng. alum tanning) deri. Genellikle potasyum şapı
bazen de alüminyum sülfat kullanılarak tolayı deriye dönüştürme işlemi.
şartlandırma (deri. teks. kondisyonlama) (Alm. Konditionierung, f; Fr. conditionnement, m; İng.
conditioning) 1. çevr. Atıksu arıtma tesisi çamurlarına, uygulanacak yoğunlaştırma ve susuzlaştırma süreci
öncesinde suyunun salınmasını kolaylaştırmak için genellikle kimyasallar kullanılarak yapılan ön
işlem. 2. deri. Derinin belirlenmiş sıcaklık ve bağıl nem değerlerindeki atmosferik koşullarda dengeye getirilmesi
ya da mekanik işlemler öncesi nem içeriğinin belirli değerlere getirilmesi işlemi. 3. teks. Tekstil maddelerinin
fiziksel ve mekanik özelliklerini belirlemek için deneylere başlamadan önce standart atmosfer
koşullarında değişmez ağırlığa gelinceye kadar bekletilmesi.
şartlandırma makinesi (Alm. Konditionator, m; Fr. machine à conditionner, f; conditionneur, m; İng. conditioning
machine) deri. Derinin nem içeriğinin istenilen değere getirilmesi için kullanılan bir makine; eşanlam: tavlama
makinesi.
şekil tutma yeteneği (Alm. Formhaltevermögen des Leders, n; Fr. aptitude à conserver la forme, f; İng. shape-
retention ability) deri. Derinin kıvırma, kabartma vb. yöntemlerle verilen biçimi koruma yeteneği.
şerit bıçak (Alm. Bandmesser, n; Messerband, n; Fr. lame sans fin, f; İng. bandknife) deri. Yarma makinesinin
uzun, esnek, sürekli bıçağı; eşanlam: bant bıçak.
şeritli kenar dikişi (Alm. Wulstnaht, f; Fr. jointure passepoil, f; bourrelet, m; İng. piped seam) deri. Birleştirilmiş
kısımlar arasında görünür durumda katlanmış bir deri şeridini veya başka bir malzemeden şeridi içeren dikiş.
şevro (Alm. Chevreau, n; Fr. chevreau glacé, m; İng. glace kid) deri. Krom ile tabaklanmış, yüzeyine pürüzsüz ve
parlak bitim işlemi uygulanmış, oğlak veya keçi derisinden üretilmiş yüzlük deri; eşanlam: glase.
şıpıdık (Alm. Pantolette, f; Fr. mule, f; İng. mule) deri. Gambası olmayan, ökçesiz ve arkalıksız hafif bir terlik.
şişme 1. (Alm. Quellung, f; Fr. gonflement, m; İng. swelling) deri. Genellikle su gibi bir çözücünün bünyeye
fiziksel ve/veya kimyasal olarak alınmasıyla hacimdeki artış . 2. (Alm. Magenblähung, f; Aufblähen, n; Fr.
ballonnement, m; İng. bloat) tar. Sığır ve koyunlarda, genellikle fazla miktarda sulu baklagil yemlerin tüketilmesi
veya merada yabani otların çokluğu halinde sindirim sisteminde gaz birikmesi sonucunda hayvanın sol tarafında
sağrı kemiğinin ön kısmında bariz bir şekilde meydana gelen ve genellikle ölümle sonuçlanan şişkinlik durumu;
eşanlam: karın şişmesi.
şlam lekesi (Alm. Schleimfleck, m; Fr. tache de mucosité, f; İng. slime stain) deri. Bitkisel olarak sepilenmiş deri
yüzeyinde, sepilemenin havuzda hazırlama aşamasında, tabaka oluşturan bazı bakteriler tarafından meydana
getirilen, çamursu, yapışkan madde oluşumu sebebiyle gelişen, beyaz renkli, düzensiz şekilli, belirgin, sepilemeye
dirençli alan.
tabak bkz. deri. sepici.
tabakhane bkz. deri. sepievi.
tabaklama bkz. deri. sepileme.
taban 1. (Alm. Sohle, f; Fr. semelle, f; İng. sole) deri. Ayakkabının alt kısmını oluşturan çeşitli tabakalardan
meydana gelen ve ayağa destek olan bölüme verilen ad. 2. (Alm. Sohle, f; Fr. radier, m; İng. invert) inş. 1. Bir
kanal ya da bir akarsu yatağı enkesitinin alt kısmı. 2. Bir tünel ya da kondüvi gibi yapıların alt kısmı; eşanlam:
invert.
taban astarı (Alm. Brandsohle, f; Fr. semelle premiére, f; İng. insole) deri. Sayanın kalıba çekilmesi sırasında
üzerine tutturulduğu ve ayakkabının taban kısmında ayak ile temas eden en iç tabaka.
taban astarı derisi (Alm. Brandsohlenleder, n; Fr. cuir pour semelle premiére, m; İng. insole leather) deri. Sığır
ham derilerinin etek, boyun ve kelle kısımları veya esnek yarma deriler kullanılarak ayakkabı taban astarı
yapımına uygun bir şekilde genellikle bitkisel olarak bazen de kombine olarak sepilenmiş deri.
taban boyama (Alm. Grundfärbung, f; Fr. teinture de fond, f; İng. bottom dyeing) deri. Son boyama veya
pigmentli bir bitim işlemi öncesi derinin uygun bir renk tonuna boyanması.
taban çivileme makinesi (Alm. Sohlenheftmaschine, f; Fr. machine à afficher, f; İng. sole tacking
machine) deri. Bir taban astarı veya tabanı kalıba çekilmiş ayakkabı sayasına iri başlı küçük çiviler ile geçici
olarak sabitlemede kullanılan makine.
taban derisi (Alm. Unterleder, n; Fr. cuir à semelage, m; İng. bottom leather) deri. Ayakkabıların taban kısmında
kullanılan dış taban, ara taban, taban astarı, vardola gibi tüm deri türleri için kullanılan genel isim.
taban dolgusu (Alm. ausballen; Fr. remplir; İng. bottom-fill) deri. Monta edilmiş taban astarı üzerindeki
boşlukların levha ya da tanecikli, sıcak ya da soğuk dolgu malzemeleri ile doldurulması.
taban kalıplama (Alm. formen, n; Gießen die Sohle, n; Fr. emboutage de la semelle, f; İng. sole
moulding) deri. Kauçuk tabanda olduğu gibi ayakkabı tabanına gerekli şekli vermek üzere sıvı veya plastik
safhadaki bir malzemenin katılaşabileceği metal bir kalıp içerisine farklı yöntemler ile aktarılması.
takito (Alm. Wendestock, m; Fr. baguette pour le retounage des gants, f; İng. glove stick) deri. Dikim sonrası
eldiveni tersine çevirmek için kullanılan orta kısmı şişkin, uzun tahta çubuk.
talaşa yatırmak (Fr. mettre en sciure; İng. lay in sawdust) deri. Derinin nemli talaşta bekletilerek açkı için
koşullandırılması işlemi.
tam boy mostra (Alm. Deckbrandsohle, f; Fr. premiére de propreté, f; premiére intérieure, f; İng. long
sock) deri. Ayakkabının iç görünümünü güzelleştirmek ve konforunu iyileştirmek için taban astarı üzerine
yerleştirilen taban astarı şeklinde deri, kumaş veya farklı malzemeden kesilmiş parça.
tam yüzey boyama (Alm. volle Oberflächenfärbung, f; Fr. teinture corseé de surface, f; İng. full surface
dyeing) deri. Derinin tüm sırça yüzeyine uygulanan tam yüzey boyaması.
tamburlu kıl alma makinesi (Alm. Trommelenthaarmachine, f; Fr. machine à ébourrer à tambour, f; İng. drum
dehairing machine) deri. Tamburlu etleme makinesine benzeyen, kıl giderme işlemi için kullanılan makine.
tanen (Alm. Tannin, n; Fr. tannin, m; İng. tannin) deri. Ham deriyi kolay bozunmaz ve kullanılabilir hale getirme
yeteneğine sahip maddeler.
tanen lekesi (Alm. Gerbstoffleck, m; Fr. tache de tanin, f; İng. tannin stain) deri. Bitkisel sepilemenin daha
sonraki aşamalarında çözünmeyen ya da zor çözünen bileşenlerin, deri üzerine çökmesi ile ortaya çıkan düzensiz
bozuk şekilli koyu kahverengi bölgeler.
tanen olmayan maddeler (Alm. Nichtgerbstoffe, pl; Fr. non-tanins, pl; İng. non-tannins) deri. Bitkisel sepileme
maddelerinin özütlenmesi sırasında suya geçen anorganik tuzlar, organik asitler, karbonhidratlar vb. sepileyici
özellik taşımayan maddelerin tümü.
tanen-tanen olmayan madde oranı (Alm. Tannin-nicht Tannin - Verhältniszahl, f; Fr. rapport tannin-non tanin, m;
İng. tannin-non-tannin ratio) deri. Bir bitkisel sepileme maddesinin tabaklayıcı özelliğe sahip ve tabaklayıcı özelliği
olmayan madde içerikleri arasındaki oran.
tank ökçe (Alm. Keilabsatz, m; Fr. talon compensé, m; İng. wedge heel) deri. Ayakkabının kamara alt kısmına ve
tabanın esneme bölümüne kadar uzanan bir ökçe türü.
tara taneni (Alm. Tara Tannin, n; Fr. tannin de tara, m; İng. tara tannin) deri. Caesalpinia spinosa ya
da tinctoria ağaç ve çalılarının tohumlarından elde edilen bitkisel sepileme maddesi.
tarak makinesi (Alm. Kardemaschine, f; Fr. machine à carder, f; İng. carding machine) 1. deri. Kürklerin ve yünlü
derilerin kıl ve yünlerini birbirinden ayırmakta ve aralarındaki talaş kalıntılarını uzaklaştırmakta kullanılan makine;
eşanlam: tarak. 2. teks. İplik işletmelerinde, üzeri metal tellerle kaplı silindirlerden oluşan ve bu silindirler arasında
kesikli liflerin taraklama işleminin yapıldığı makine.
taran (Alm. Taran, m; Fr. taran, m; İng. taran) deri. Kafkaslar ve Altay dağlarında yetişen Polygonum
alpinum bitkisinin tanen içeren kökleri.
tatlı kestane özütü (Alm. gesüßter Kastanienholzextrakt, m; Kastanienholzextrakt, m; Fr. extrait de châtaignier
adouci, m; İng. sweetened chestnut extract) deri. Tuz/asit oranını artırmak amacıyla sülfit, borat gibi tuzlar ilave
edilerek asitliği zayıflatılmış, pH değeri 3,5'ten 4,5'e ayarlanmış kestane odunu özütü.
tavlama 1. (Fr. foulage au tonneau à sec, m; passage au tonneau à sec, m; İng. dry milling) deri. Kuru veya
nemli derilere nemi ve sıcaklığı ayarlanabilen bir dolap içinde döndürerek birörnek nem kazandırma ve mekanik
etki ile açma işlemi. 2. (Alm. Glühen, n; Fr. recuit, m; İng. annealing) malz. Bir malzeme içerisindeki gerilmeleri
gidermek, malzemeye esneklik kazandırmak için belli bir sıcaklığın üzerine ısıtma, belirli bir süre bekleme ve
sonrasında da yavaşça soğutma yapılan ısıl işlem.
tek banyo krom sepileme (Alm. Einbadchromgerbung, f; Fr. tannage au chrome à un bain, m; İng. one bath
chrome tanning; single bath chrome tanning) deri. Krom sülfat ve klorür gibi üç değerlikli krom tuzu kullanılarak
tek banyoda sonuçlandırılan sepileme işlemi.
tek falçalı ökçe (Alm. Einfleckabsatz, m; Fr. talon chiquet, m; İng. single lift heel) deri. Bir kat falça ve ökçe
kapağından oluşan bir alçak ökçe türü.
teknede boyama (Alm. Muldenfarbung, f; Trogfärbung, f; Fr. teinture au baquet, f; İng. tray dyeing) deri. Av
hayvanı derilerinin yün/kıllarının boyanması amacıyla et yüzleri birbirine bakacak şekilde çiftleştirilmiş olarak bir
boya teknesine yinelenen daldırmalarla boyanması işlemi.
teknik deri (Alm. technisches Leder, n; Fr. cuir industriel, m; İng. engine leather; mechanical leather) deri. Conta,
körük, kayış gibi makine ile ilgili alanlarda kullanılan deri parçalar.
teknik jelatin (Alm. technische Gelatine, f; Fr. industrielle gélatine, f; İng. industtrial gelatin) deri. Yapıştırıcı
imalinde ve tekstil gibi sanayilerde kullanıma uygun jelatin; eşanlam: sanayi jelatini.
tel dolap (Alm. Gitter-trommel, f; Schütteltonne, f; Fr. foulon grillagé, m; İng. cage) deri. Genellikle kürklük
derilerin işlentisinde kullanılan dış kısmı kafes şeklinde tel örgüden yapılmış dolap; eşanlam: elekli dolap.
tel dolaplama deri. Derilerin üzerindeki talaşları ya da zımpara tozlarını uzaklaştırmak için tel dolap içinde
döndürme.
telli monta (Alm. Klammerzwicken, n; Fr. montage au crampon, m; İng. staple lasting) deri. Ayakkabı sayasının
tel ile taban astarına tutturulması işlemi.
telopeptit (Alm. Telopeptid, n; Fr. telopeptide, f; İng. telopeptide) deri. Kolajen polipeptit zincirinin sonunda yer
alan helezonik olmayan bölge.
temas lekesi (Alm. Angerbfleck, m; Fr. tache de tannage, f; İng. kiss mark) deri. Bitkisel sepili derilerde askı
sırasında derilerin birbirlerine değmesi nedeniyle oluşan soluk görünümlü lekeler; eşanlam: öpücük lekesi.
temiz et yüzü (Alm. saubere Fleischseite, f; weiße Fleischseite, f; Fr. chair propre, f; İng. clean flesh; white
flesh) deri. Ham derilerin et yüzünün alt deri katmanı ve et kalıntıları içermeyecek şekilde yüzülmüş ya da
uzaklaştırılmış olma hali.
temizliği kolay deri (Alm. reinigungsfähiges Leder, n; Fr. cuir facile à nettoyer, m; İng. easy-clean
leather) deri. Basit bir silme işlemi ile kolayca temizlenebilen deri.
tenekemsi deri (Alm. blechiges Leder, n; Fr. cuir carteux, m; İng. tinny leather) deri. Deri lif paketlerinin yeterli
açılmaması ve yağlanmamasından ötürü sıkı tutumlu ve sallandığında teneke levhasına benzer ses çıkartan deri;
eşanlam: takırtılı deri.
tensometre (Alm. Tensometer, n; Fr. tensométre, m; İng. tensometer) deri. Malzemelerin gerilme altındaki
davranışlarını, örneğin Young modülünü ya da kopma gerilmesini ölçmeye yarayan alet.
tepe boyama (Alm. Spitzenfarbung, f; Fr. teinture des reliefs, f; İng. tip dyeing) deri. Deri yüzeyindeki doğal ya da
yapay olarak oluşturulmuş tepeciklerin özel bir görünüm kazandırmak amacıyla boyanması.
tepe cilası (Alm. Spitzenglanz, m; Fr. apprêt pour l'éclat des protubérances, m; İng. tip gloss) deri. Sahtiyan gibi
derilere özellikle parlak bir görünüm verebilmek için derilerin tümsek kısımlarına uygulanan bir karışım.
tere dayanıklılık (Alm. Scheißbeständigkeit, f; Fr. résistance à la sueur, f; İng. sweat resistance) deri. Gerilme
dayanımında çatlaklar veya ciddi bir değişim göstermeksizin tere karşı direnme yeteneği.
teri taneni (Alm. Taraschote, f; Fr. tannin de tari, m; tannin de teri, m; İng. tari tannin) deri. Hindistan ve
çevresinde yetişen Caesalpinia digyna bitkisinin tohum zarfından elde edilen tanen.
terletme odası (Alm. Schwitzkammer, f; Fr. chambre d'échauffe, f; İng. sweating chamber) deri. Bakterilerin
gelişimi ile kılların veya yünün gevşetilmesi için derilerin asılı tutulduğu, sıcaklık ve nem kontrolü bulunan oda.
ters akışlı özütleme (Alm. Gegenlaufsystem, n; Fr. systéme à contrecourant, m; İng. countercurrent extraction
system) deri. Özütlenecek bitkisel sepileme maddesinin veya sepileme çözeltisi ile muamele edilecek derinin bir
dizi tanktan belli bir yönde ilerlerken sıvının ters yönde ilerlediği sistem; eşanlam: karşı akım sistemi.
ters vardolalama (Alm. zwiegenäht; Fr. cousu norvégien; İng. reverse welted) deri. Ayakkabının tamamen dış
tarafında bulunan L şeklindeki vardolanın dik kolunun saya yüzü ve saya astarının düz yüzeyi üzerine, yatay
kolunun ise kıvrılarak kesilmiş saya yüzü, ara taban ve dış taban üzerine görülebilir zincir dikiş ile dikilmesi
sonucu ortaya çıkan ve spor ve dağcılık botlarında kullanılan, özellikle su geçirmezlik sağlayan bir vardolalama
yöntemi.
tıraş atığı bkz. deri. deri talaşı.
tıraş izleri (Alm. Falztreppe, f; Fr. marques de broutage, f; İng. shaving ripples) deri. Kötü tasarlanmış, kötü
ayarlanmış ya da aşınmış bir tıraş makinesinin kullanımı sebebiyle tıraşlanmış derinin yüzeyinde meydana gelen
kesikli, merdiven benzeri paralel desenli izler.
titreşimli açkı makinesi (Alm. Vibrationsstollmachine, f; Fr. palisson à vibrations, m; İng. vibration staking
machine) deri. Kuru derileri yumuşatmak için kullanılan titreşim yapan plaka ve kör bıçakların bulunduğu açkı
makinesi.
tola (Alm. Blöße, f; Fr. peau en tripe, f; İng. pelt) deri. Ham deriye, işlentiye alınıp doğal yapısı değişmeye
başladığı andan tabaklama işlemine kadarki süreçte verilen isim.
tola ağırlığı (deri. etleme ağırlığı) (Alm. Entfleischgewicht, n; Fr. poids écharné, m; İng. fleshed weight) deri. Yünü
ya da kılı giderilmiş, etleme ve budama işlemi yapılmış kireçli deri ağırlığı.
tonlama 1. (Alm. Schattierung, f; Fr. ombrage, m; İng. shading) blşm. Bilgisayar grafiğinde ekran alanındaki bir
nesnenin renk tonunu, özellikle üç boyutlu nesnelerin canlandırılması amacıyla dereceli olarak
değiştirmek. 2. (Alm. Nachtönen, n; Fr. retoucher la nuance; İng. toning) deri. Bir boya ilavesi ile bir rengin
tonunun düzeltilmesi, ayarlanması işi; eşanlam: nüanslama.
toplam çözünen maddeler (Alm. Gesamtmenge gelöster Stoffe, f; Fr. matières solubles totales, pl; İng. total
solubles) deri. Bir bitkisel sepileme maddesinde bulunan ve tanen analizi ile belirlenen suda çözünebilen
maddelerin yüzdesel ifadesi.
tran yağı (Alm. Fischtran, m; Fr. huile d'animal marin, f; İng. train oil) deri. Balina ve deniz aslanı gibi deniz
hayvanlarından bazen de tüm deniz hayvanlarından elde edilen yağ.
transfer bitim işlemi (deri. transfer finisaj) (Alm. Transfer-Zurichtung, f; Fr. finissage par transfert, m; İng. transfer
finishing) deri. Sentetik reçine ya da film tabakasının özel bir taşıyıcı tabakadan deriye aktarıldığı bitim işlemi.
transfer finisaj bkz. deri. transfer bitim işlemi.
tropokolajen (Alm. Tropokollagen, m; Fr. tropocollagène, m; İng. tropocollagen) biyom. deri. Bağdokudaki
fibroblastlar tarafından sentezlenip bazal laminaya salgılanan, sarmal yapıda üç polipeptit zincirinden oluşan,
bütün kolajen tiplerinin temel yapıtaşı.
tulum çıkarma (Alm. Ausbalgen; Fr. dépouille au soufflet, f; İng. bellows take-off) deri. Koyun, keçi ve dana gibi
hayvanlarda bacağın alt kısmından yapılan küçük bir yarıktan hava üfleyerek ya da körükle hava doldurarak ham
derinin karkastan gevşetilerek yarılmadan uzaklaştırılma işlemi.
tulum yarma (Alm. Aufschneiden, n; Fr. découpage, m; İng. opening) deri. Tulum halinde yüzülmüş ham derinin
karın çizgisi boyunca kesilmesi; eşanlam: tulum açma.
tuşe (Alm. Griff, m; Fr. toucher, m; İng. feel) deri. Parmakların ya da elin kumaş ya da derinin üzerinde
gezdirildiğinde yumuşaklık, kayganlık ve dolgunluk gibi bazı fiziksel özelliklerin bıraktığı his; eşanlam: tutum.
tuz firesi (Alm. Fagetara, f; Fr. tare de balayage, m; İng. sweep tare) deri. Belli sayıdaki tuzlu ham derinin
süpürme öncesi ve sonrası aşırı tuz gibi yabancı maddeler ağırlığının ham derilerin brüt ağırlığından çıkarılması
ile elde edilen değer; eşanlam: süpürme firesi.
tuz kusması (Alm. Salzausschlag, m; Fr. exsudation de sel, f; İng. salt spew; salt spue) deri. Yıkamalar yoluyla
derilerden yeterince uzaklaştırılamamış olan tuzların, çok küçük beyaz kristaller şeklinde deri yüzeyine göç
etmesi.
tuz lekesi (Alm. Salzfleck, m; Fr. tache de sel, f; İng. salt stain) deri. Tuzlu yaş derilerde bakteriyel faaliyet
sonucu ortaya çıkan, et tarafında kırmızı bölgeler halinde veya mor, koyu mavi, limon sarısından turuncuya kadar
değişen renklerde noktalar şeklinde gözlenen lekelenmeler için kullanılan genel bir terim.
tuz yeniği (Alm. Salzstippe, f; Fr. piqûre de sel sur fleur, f; İng. saltstippe) deri. Tuzlanmış ham derinin
sırçasında, safsızlık içeren tuzun yapısındaki bazı minerallerin kristalizasyonu nedeniyle meydana gelen ve
kılların giderilmesinden sonra fark edilen küçük, düzensiz, yıldıza benzer yükselti.
tuzla çökeltme (Alm. Aussalzen, n; Fr. relargage, m; İng. antisolvent crystallization; drowning out; precipitation
crystallization; salting out) 1. biyom. Proteinlerin yüksek tuz derişiminde daha az çözünmesine dayanan ve
protein saflaştırma sürecinde kullanılan bir yöntem; eşanlam: antisolvent kristallenme. 2. deri. Analizlerde ya da
saflaştırma sürecinde özellikle sodyum klorür gibi bir tuz ilavesi ile tanen veya protein gibi maddelerin çözeltiden
ayrılması.
tuzlama (Alm. Aufsalzung, f; Fr. saumerage, m; İng. salting) 1. deri. Ham derilerin korunma amacıyla tuz
kullanılarak muamelesi. 2. gıda. Gıdaların uzun süreli korunması için kuru sofra tuzu ile işleme.
tuzlu kuru ham deri (Alm. trockengesalzene Haut, f; Fr. peau salée séche, f; İng. dry salted hide) deri. Et yüzüne
katı tuz parçacıkları uygulanmış, suyu süzdürülmüş ve kurutulmuş ham deri.
tuzlu kuru salamura (Alm. Trockensalzung, f; Trockensalzen, n; Fr. salage à sec, m; İng. dry salting) deri. Ham
derinin et tarafına sodyum sülfat ve sodyum klorür gibi katı tuz serpilmesi veya derinin doygun tuz çözeltisi ile
muamele edilmesi sonrasında derinin kurutulmasıyla yapılan salamura işlemi; eşanlam: tuzlu kuru konserveleme.
tuzlu taze ham deri (Alm. grüngesalzenes Haut; Fr. salé frais; İng. green salted) deri. Karkastan ayrıldıktan
sonra doğal su içeriği ile et yüzünün katı tuz ile işleme tabi tutulduktan sonra kurutulmadan sadece suyunun
süzülmesi yoluyla konserve edilmiş, uzun süre beklememiş ham deri.
tuzlu yaş ham deri (Alm. naßgesalzene Haut, f; Fr. cuir salé en humide; İng. wet-salted hide; wet-salted
skin) deri. Et yüzüne katı tuz parçacıkları uygulanmış, suyu süzdürülmüş ancak kurutulmamış ham deri; eşanlam:
tuzlu salamura ham deri.
tuzlu yaş konserveleme (Alm. naßsalzen; naßsalzung; Fr. salé en humide; İng. wet-salting) deri. Ham derinin et
tarafına sodyum klorür ve sodyum sülfat gibi katı tuz serpilmesi veya derinin doygun tuz çözeltisi ile muamele
edilmesi sonrasında derinin kurutulmadan fazla suyunun süzdürülmesiyle yapılan koruma işlemi.
tüketim 1. (Alm. Konsumption, f; gesamtwirtschaftlicher Verbrauch, m; Fr. consommation, f; İng.
consumption) enj. Üretilen mal ve hizmetlerin tüketici tarafından kullanılıp harcanması. 2. (Alm. Konsum, m;
Verbrauch, m; Fr. consommation, f; İng. consumption) tar. Mal ve hizmetlerin belirli bir bedel karşılığında, insan
gereksinim ya da istekleri doğrultusunda kullanılması. 3. bkz. deri. alım.
Türk kırmızısı yağı (Alm. Türkishrotöl, n; Fr. huile pour rouge Turc, f; İng. Turkey red oil) deri. Hint yağının
sülfatlanmasıyla elde edilen, deri yağlama maddesi olarak kullanılan suda çözünebilir yağ.
uç boyama (Alm. Deckfärbung, f; Streichfärbung, f; Fr. teinture en surface de la toison, f; İng. topping) deri. Yün
renginin düzenlenmesi, uçlarının yeniden boyanması gibi amaçlarla kürklü derilerin yüzeyine boyarmadde
çözeltisi uygulanması.
ultrasonik kurutucu (Alm. Ultraschalltrockner, m; Fr. séchoir à ultrasons, m; İng. ultrasonic dryer) deri. Derinin
yüksek frekanslı ses dalgalarına maruz bırakılarak içinden geçirildiği tünel tipi kurutucu.
uyuz hasarı (Alm. Milbenschaden, m; Fr. lésion de gale, f; İng. mite damage) deri. Deri yüzeyinde
yaşayan Psoroptic Mange, dışderi altında yaşayan Sarcoptic Mange ya da kıl yatağına kadar giren Follicular ya
da Demodectic Mange gibi akarların deride oluşturduğu zarar.
uzama direnci (Alm. Dehnungswiderstand, m; Fr. résistance à l'allongement, f; İng. stretch resistance) deri. Bir
malzemenin boyunda belirli bir artış sağlamak için gerekli kuvvetin miktarı.
uzama yüzdesi (Alm. Dehnung in Prozent, f; Fr. pourcentage d’élongation, m; İng. extension
percentage) 1. deri. Çekme testi sırasında kopmanın gerçekleştiği noktada deri örneğinin boyunda meydana
gelen uzamanın ilk boyuna yüzde oranı. 2. teks. Uzatılmış tekstil materyalinin boyunda meydana gelen uzamanın
ilk boyuna yüzde oranı.
uzun yünlü merinos (Alm. Merinofelle mit überlanger Wolle, f; Fr. super combings, pl; İng. super-
combings) deri. Yün uzunluğu 2,5 inç yani 6,5 cm ya da üzeri olan Güney Afrika Merinos koyun derilerinin bir
sınıfı.
üçlü sarmal (Alm. dreifache Wendel, f; Fr. hélice triple, f; İng. triple helix) deri. Kolejen liflerinde olduğu gibi ortak
merkezi bir eksen etrafında dönen üç burgu.
ürperik cilt (Alm. Gänsehaut, f; Fr. chair de poule, f; İng. goose flesh) deri. Kıl kasının bozundurulamaması ve
ileriki işlem basamaklarında tolanın ya da derinin soğuk banyoda işlem görmesi sonucu kıl kasının kasılması ve
sepileme ile sabitlenmesiyle deri yüzeyinde oluşan kabarık kıl gözeneği görünümlü deri kusuru.
ütü makinesi (Alm. Bügelmaschine, f; Fr. machine à repasser, f; İng. ironing machine) deri. Isıtılmış bir el aleti
veya dönen sıcak parlatılmış bir silindir şeklinde olabilen sürtme şeklinde hafifçe basınç uygulayarak derinin sırça
yüzeyini düzgün ve parlak hale getirmek için kullanılan makine.
ütü pistarizma (Alm. Schaft-Bügein, n; Fr. maillochage, m; İng. upper ironing) deri. Sıcak bir ütü aracılığıyla
bitmiş bir ayakkabı sayasından kırışıklıkları uzaklaştırmak için yapılan işlem.
ütü plakası (Alm. Bügelplatte, f; Fr. plaque de repassage, f; İng. ironning plate) deri. Ütü veya pres makinesinde
derinin ya da kumaşın üstüne bastırılan parlatılmış ve ısıtılmış plaka.
ütü silindiri (Alm. Bügelwalze, f; Bügelzylinder, m; Fr. cylindre de calandre, m; İng. roller calender) deri. Silindirli
ütüleme makinesinde deri yüzeyini düzelten ve deriye parlaklık veren, ısıtılmış, parlatılmış çelik merdane.
ütüleme haslığı (Alm. Bügellechtheit, f; Fr. solidité au repassage, f; İng. plating fastness) deri. Boyanmış deri
yüzeyinin, ütülemede olduğu gibi ısıtılmış bir metal plaka ile basınca maruz bırakıldığında rengini değiştirmeden
koruyabilme özelliği.
vaketa (Alm. Fahlleder, n; Fr. cuir naturel en huile, m; İng. russet upper leather) deri. Bitkisel sepilenmiş sığır
derilerinin et veya sırça yüzeyine boyarmadde veya pigment içermeyen bitim işleminin uygulanmasıyla elde
edilen, doğal renkli ayakkabı yüzlük derisi.
vaks (Alm. Wachs, n; Fr. cire, f; İng. wax) 1. deri. Balmumunun sanayide mat yüzeyleri parlak ve kaygan duruma
getiren türü. 2. tar. Koyun derisinde yağ bezleri tarafından salgılanarak yapağı yağının bileşimine katılan,
yapısında birçok organik madde bulunan ve yapağı liflerini, üzerlerini kaplayarak çevre şartlarının etkilerine karşı
koruyan organik koruyucu kılıf.
vakum kurutucu (Alm. Vakuumtrockner, m; Fr. séchoir à vide, m; İng. vacuum dryer) deri. Kurutulacak derilerin
ısıtılmış bir levha üzerine yerleştirildiği ve vakum uygulanarak hızlı bir şekilde kurutulduğu kurutucu türü.
valeks (Alm. orientalische Knoppern, f; Valonea, f; Fr. valonée, f; İng. valonia) deri. Quercus aegilops ve Quercus
macrolepis gibi bazı meşe ağacı türlerinin tanence zengin palamut kadehi ve tırnaklarından elde edilen sepileyici
özüt; eşanlam: meşe palamudu taneni.
vardolalık etek (Alm. Rahmenflanke, f; Fr. flanc à trépointe, m; İng. welting belly) deri. Ayakkabı kenar şeridi
olarak kullanılmak üzere sığır derisinin etek bölgesinden sepilenerek elde edilen vardolalık deri.
velvet deri (Alm. feines Narbenvelourleder, n; Velvetleder, n; Fr. velours fin sur fleur, m; İng. velvet
leather) deri. Sırça yüzeyi zımparalanarak kadife benzeri yüzey özelliği kazandırılmış deri.
wet-blue bkz. deri. kromlu yaş deri.
wet-white bkz. deri. beyaz sepilenmiş yaş deri.
yağ alkol sülfat sepisi (Alm. Fettalkoholsulfatgerbung, f; Fr. tannage aux alcools gras sulfatés, m; İng. fatty
alcohol sulphate tannage) deri. Alkil sülfat ya da alkilen sülfat ile asidik ortamda yapılan zayıf bir sepileme türü.
yağ alkol sülfatı (Alm. Fettalkoholsulfat, n; Fr. sulfate d'alcool gras, m; İng. fatty alcohol sulfate) deri. Deri
üretiminde yüzey etken ya da yağlayıcı madde olarak kullanılabilen, R'nin genellikle 12 ya da daha fazla karbon
atomuna sahip bir alkil radikal ve M'nin sodyum olduğu, R.SO4M formülüne sahip, bir yağ alkolü ve sülfürik asidin
asit esteri tuzu.
yağ apresi (Alm. Fettfinish, m; Fr. apprêt gras, m; İng. grease finish) deri. Derilere yağlı tutum özelliği
kazandırmak amacıyla yağ içeren deri bitim işlemi uygulaması.
yağ dağılımı (Alm. Fettverteilung, f; Fr. répartition de la matiére grasse, f; İng. distribution of fatty
matter) deri. Ham derilerin ya da mamul derilerin tüm yüzeyi veya tüm kesiti boyunca yağlı maddelerin dağılıma
özelliği.
yağ giderme (Alm. Entfettung, f; Entfetten, n; Fr. dégraissage, m; İng. degreasing) 1. deri. Ham deride bulunan
doğal yağın yüzey aktif madde, enzim veya çözgen yardımıyla deriden uzaklaştırılma işlemi. 2. malz. Sıcak su,
buhar, bazik temizleyiciler, organik çözgenlerle herhangi bir yüzeyden, yağ, katıyağ ya da gresi uzaklaştırma.
yağ ile sepileme (Alm. Fettgerbung, f; Ölgerbung, f; Fr. tannage à l'huile, m; İng. fat tannage; oil
tannage) deri. Tola ile işleme tabi tutulduğunda çeşitli yağ türevlerinin geri dönüşümsüz olarak kolajene
bağlanmasına olanak sağlayan, oksitlenme ve diğer kimyasal değişimlere uğrayabilen, bazı doymamış balık ve
deniz hayvanlarının yağlarının kullanıldığı sepileme türü.
yağ iticilik (Alm. Oleophobie, f; Fr. oléofugation, f; İng. oil repellency) deri. teks. Yağın, tekstil ya da deri
materyali tarafından emilmemesi, yüzeyde kalması.
yağ kusması (Alm. Fettausschlag, m; Fr. repousse grasse, f; İng. fatty spew; fatty spue) deri. Deri içerisinde
kalan doğal yağların ya da yağlama işleminde kullanılan yağ içerikli maddelerin, genellikle beyaz bulutumsu
lekeler şeklinde görülen deri yüzeyine göçü.
yağ lekesi 1. (Alm. Abölfleck, m; Fr. tache d'huilage, f; İng. oiling off stain) deri. Yağın düzgün dağılmaması ile
bitkisel sepili derilerin yüzeyinde ya da mamul derilerin sırça tarafında oluşan koyu bölge. 2. (Alm. Ölfleck, m; Fr.
tache due à l’huile, f; İng. lubricant stain; oil stain) teks. Tekstil üretiminde, makinedeki yağ ile atmosferde
bulunan tozların karışarak üretilen materyal yapısına dahil olması sonucunda ürün yüzeyinde meydana gelen
çizgi ya da damla şeklindeki lekeler.
yağ yedirme (Alm. Fettung, f; Schmierfettung, f; Fr. mise en suif, f; nourriture, f; İng. stuffing) deri. Sıvı ve katı
yağlar, mumlar ve benzeri malzemenin az ya da çok kıvamlı karışımlarının elle, dolaplama ile ya da emdirme
şeklinde deri yapısına genellikle fiziksel bir zorlama yoluyla sokulması işlemi; eşanlam: yedirerek yağlama.
yağlı (Alm. fetting; schmalzig; schmierig; Fr. graisseux; İng. greasy) deri. 1. Dokunulduğunda yağ gibi hissedilen.
2. Yağ ile kaplı olan.
yağlı tutum (Alm. fettiger Griff, m; schmierger Griff, m; Fr. toucher gras, m; İng. greasy feel) deri. Deri gibi bazı
malzeme yüzeylerine dokunulduğunda hissedilebilen yağlılık algısı.
yak (Alm. Yak, m; Fr. yack, m; İng. yak) deri. Tibet, Moğolistan ve Kaşmir'de evcil veya yabani olarak bulunan
ipeksi kıl yapısına sahip bir sığır türü.
yapay cilt (Alm. künstlicher Narben; Fr. fleur artificielle, f; İng. artificial grain) deri. Et yarması veya cildi
zımparalanmış derilere pigment içerikli bitim işlemleri ve katları kullanarak baskılı veya baskısız kazandırılmış cilt
görünümü.
yapay deri (Alm. Kunstleder, n; Fr. cuir artificiel, m; faux cuir, m; İng. artificial leather) deri. Kolajen esaslı doğal
derilere alternatif olarak bir taşıyıcı malzeme üzerine sentetik polimer kaplanması ve yüzeyinin deriye benzer
görünüm ve tutum özellikleri kazandırılması sonucu elde edilen malzeme; eşanlam: suni deri.
yapay deri levha (Alm. Lederfaser, f; Lederpappe, f; Fr. synderme, m; İng. leather board) deri. Kauçuk lateks gibi
uygun bir bağlayıcı ile bir araya getirilmiş deri liflerinden oluşmuş çeşitli ayakkabı parçaları yapmak için kullanılan
kalın ve esnek levha şeklindeki malzeme.
yapay yaşlandırma (Alm. künstliche Alterung, f; Fr. vieillissement artificiel, m; İng. artificial aging) deri. Bir
malzemenin, normalde uzun zaman gerektiren yaşlanmayla ilgili değişikliklerini nispeten kısa sürede meydana
getirecek ısı, ışık, nem, mekanik hareket gibi şartlara maruz bırakılması.
yapışkan bant testi (Alm. Klebstreifentest, m; Fr. test au ruban adhésif, m; İng. adhesive strip
test) deri. Yapışkan bir şeridin sıkıca deri yüzeyine bastırılması ve sonra soyulması şeklinde yapılan bitim filminin
deriye tutunma testi.
yapışkan tutum (Alm. klebriger Griff; Fr. toucher collant, m; toucher poisseux, m; İng. tacky feeling) deri. Özel
olarak muamele görmüş yüzeylerin üzerinde parmağın hafif bir basınçla sürüldüğünde verdiği yapışkanlık hissi.
yapışma yatkınlığı (Alm. Klebrigkeit, f; Zügigkeit, f; Fr. tendance au collant, f; İng. tackiness) deri. Derilere
uygulanan bitim işlemlerinde aşırı plastikleştirici kullanımı, astar katların yetersiz kurutulması gibi sebeplerden
ötürü derilerde görülen, hafif ya da kuvvetli biçimde, yüzeylere tutunma özelliği.
yapıştırmalı kurutma plakası (Alm. Glasplatte, f; Fr. plaque de collage, f; İng. pasting plate) deri. Yapıştırarak
kurutma sürecinde derinin üzerine yapıştırıldığı cam plaka.
yapıştırmalı kurutucu (Alm. Klebetrockner, m; Pastingtrockner, m; Fr. sèchior à glaces, m; İng. paste
dryer) deri. Kurutulacak derinin cam ya da emayeli çelik üzerine yapıştırılarak bir kurutucu tünel içerisinden
geçiren bir kurutucu tipi.
yapıştırmalı monta (Alm. Klebezwicken, n; Fr. montage à la colle, m; İng. cement lasting) deri. Yapıştırıcı
kullanılarak sayanın taban astarına tutturulması şeklinde yapılan monta işlemi.
yardımcı sepileme maddesi (Alm. Hilfsgerbstoff, m; Fr. tanin auxiliaire, m; İng. auxiliary tannin) deri. Tek başına
sepileme maddesi olarak kullanılmaya uygun olmayan, ancak sepilemeye yardımcı olmak üzere bitkisel tanenlerle
birlikte kullanıldığında kesite nüfuzu hızlandırmak, deri özelliklerini iyileştirmek ve derinin renk kalitesini artırmak
için hazırlanmış naftalin sülfon asidi yoğuşma ürünü vb. gibi genellikle zayıf sepileme özellikli madde.
yarı anilin bitim işlemi (Alm. Semi-Anilinzurichtung, f; Fr. finissage semi-aniline, m; İng. semi-aniline
finishing) deri. Derinin anilin boyarmaddelerle boyandığı ve sadece çok az miktarda pigment içeren bir bitim
çözeltisinin uygulandığı bitim işlemi.
yarı krom sepileme (Alm. Semichromgerbung, f; Fr. semi-chrome tannage, m; tannage semi-chrome, m; İng.
semi-chrome tannage) deri. Krom sepilemeye kıyasla daha düşük miktarlarda bazik krom (III) tuzları kullanılarak
yapılan, hafif sepilemeyi takiben tamamlayıcı olarak bitkisel sepileme uygulaması şeklindeki bileşik sepileme türü;
eşanlam: semikrom sepileme.
yarı mamul deri (Alm. unzugerichtetes Leder, n; Fr. cuir simplement tanné, m; İng. undressed
leather) deri. Sepilenmiş, ancak genellikle sepileme sonrası işlem görmemiş yaş ya da kuru durumdaki deri.
yarı mamul kuru deri (Alm. Leder Kruste, f; Borkleder, n; Fr. cuir en croùte, m; İng. crust
leather) deri. Sepilenmiş, kurutma sırasında liflerin yapışmasının engellenmesi amacıyla bir miktar yağlayıcı ile
yağlanmış, boyalı ya da boyasız kurutulmuş yarı mamul deri; eşanlam: kırast deri.
yarı mamul vaketa (Alm. Borkefahlleder, n; Fr. cuir naturel semifini, m; İng. russet leather) deri. Bitkisel sepileme
sonrası tıraşlama, açkı ve kurutma gibi işlemlerden geçmiş, boyama ve yağlama işlemi yapılmamış, doğal renkli
yarı mamul sığır derisi; eşanlam: kırast vaketa.
yarı salamura ham deri (Alm. halbgrün Haut, f; Fr. cuir demi-salé, m; İng. halfgreen hide) deri. Yakın bir
zamanda işlentiye alınacağı için ya da daha sonra yeniden tuzlama işlemi yapılacağı için çok az tuzla korumaya
alınmış ham deri.
yarı sepileyici madde (Alm. Helbgerbstoff, m; Fr. pseudo tannin, m; İng. semi-tannin) deri. Çan filtresi
yöntemiyle yapılan tanen analizinde belirli koşullar altında deri tozu tarafından sepileme maddeleri gibi tutulabilen,
ancak aslında sepileme özelliği göstermeyen, bazıları fenolik yapılı tanenlerin ön derişiği olabilen bitkisel sepileme
maddesi içerisinde bulunan organik maddeler.
yarı sepili deri (Alm. halb-gegerbtes Leder, n; Fr. cuir mi-tanné, m; İng. semi-tanned leather) deri. Son kullanıma
uygun olarak tam sepilenmemiş deri.
yarım kropon (Alm. Croupon, m; Fr. demi-croupon, m; İng. bend) deri. Ham derinin etek ve boyun kısımları
uzaklaştırıldıktan sonra kalan sırt ve sağrı kısmının sırt çizgisi boyunca ikiye ayrılması sonucu elde edilen her bir
yarısı.
yarım mostra (Alm. Fersendeckfleck, m; Fr. talonnette intérieure de propreté, f; İng. heel sock) deri. Ayakkabının
sadece topuk kısmına konulan mostra.
yarım taban (Alm. Halbsohle, f; Fr. patin de semelle, m; İng. half sole) deri. Ayakkabının burnundan bel birleşme
çizgisine kadar olan ön tarafını kaplayan bir taban.
yarma (yerb. trenç) 1. (Alm. Spalten, n; Fr. refendage, m; İng. splitting) deri. Tek bir katman halinde bulunan tola
veya mamul deriyi yatay olarak iki ya da daha fazla katmana ayırma işlemi. 2. (Alm. Einschnitt, m; Fr. tranchée, f;
déblai, m; İng. cut; cutting) inş. Yol tasarım yükseltisinin üstünde bulunması durumunda, doğal arazinin kazılarak
tasarım yükseltisi düzeyine getirilmesi. 3. (Alm. Schurfgraben, m; Suchgraben, m; Fr. tranchée d'exploration, f;
İng. test trench; trial trench) yerb. Herhangi önemli bir jeolojik olguyu veya bir damarı ayrıntılı gözlemlemek
amacıyla gözlemi engelleyen örtü zemini veya kayacı kaldırmak için yapılan küçük boyutlu kazı.
yarma altı (deri. alt yarma) (Alm. Fleischspalt, m; Fr. croùte, f; İng. flesh split) deri. Yarma makinesi ile iki veya
daha fazla katmana ayrılmış derinin, sırçalı yarmasının altındaki deri katman ya da katmanları; eşanlam: et
yarması.
yarma deri (Alm. Spalt, m; Spaltleder, n; Fr. refente, f; cuir refendu, m; İng. split; split leather) deri. Yatay olarak
iki ya da daha fazla katmana bölünmüş deri; bu terim çoğunluk orta ve alt katmanlar için kullanılır.
yarma deri bitim işlemi (Alm. Spaltzurichtung, f; Fr. finissage de croùtes, m; İng. split finishing) deri. Yarma
deriye istenen mamul deri türüne göre beklenen özellikleri kazandırabilmek amacıyla uygulanan emprenye,
zımpara, cilt basma ve diğer ciltli deri bitim işlemlerini de içerebilen fiziksel ve kimyasal işlemler.
yarma makinesi (Alm. Spaltmaschine, f; Fr. machine à refendre, f; refendeuse, f; İng. splitting
machine) deri. Sonsuz bir şerit bıçak yardımıyla derileri yatay olarak iki veya daha fazla tabakaya bölme işini
gerçekleştiren makine.
yarma süet (Alm. Velourspalt, m; Fr. croûte velours, f; İng. suede split) deri. Alt yarma derilerden kadifemsi
tarzda üretilmiş mamul deri.
yaş açkı (Fr. étirage, m; İng. strike-out) deri. Yağlama ve boyama gibi işlemlerden sonra, makine ya da el ile yaş
derinin cildini düzgünleştirmek, aşırı sıvısını uzaklaştırmak ve iyi bir şekil vermek için yapılan işlem.
yaş açkı makinesi (Alm. Walzenausreckmachine, f; Fr. machine à mettre au vent à cylindre, f; İng. cylinder
setting-out machine) deri. Derilerin bir çift silindir veya merdane arasından çekildiği kauçuk kaplı silindir veya
merdanelere karşı küt bıçaklı silindirlerle derilerin işlendiği açkı makinesi.
yaş işlemler (Alm. Wasserwerkstattarbeiten, n; Fr. travail de rivière, m; İng. wet-work) deri. Deri üretiminde bitim
işlemleri öncesinde yapılan, sulu ortam içinde gerçekleştirilen tipik olarak ıslatmadan başlayıp boyama sonuna
kadar süren hazırlık ve üretim işlemleri.
yaş işlemler bölümü (Alm. Naßabteilung, f; Fr. atelier humide, m; İng. wet-shop) deri. Deri fabrikasında derinin
ıslatma, yumuşatma, kireçlik ve benzeri sulu ortamda işlentilerinin yapıldığı alan.
yaş sürtme haslığı (Alm. Naßreibechtheit, f; Fr. solidité aux frottements en humide, f; İng. wet-rub fastness; wet
rubbing fastness) deri. Yaş keçe ya da bez ile ovuşturulduğunda derinin yüzey rengini koruyabilme özelliği.
yaş taş (deri. yaş zımpara makinesi) (Alm. Naßschleifmaschine, f; Fr. machine à meuler en humide, f; İng. wet-
wheeling machine) deri. Dönüşü sırasındaki aşındırma etkisi ile nemli derinin et yüzünü temizlemek ve özellikle
hav oluşturmak için kullanılan, üstü zımpara kâğıdı kaplı ya da sünger taşından oluşmuş fıçı şekilli merdanesi
olan makine.
yaş taşlama (Alm. Dollieren, n; Fr. meulage en humide, m; İng. wet-wheeling) deri. Deride ince hav oluşturmak
amacıyla nemli halde et yüzünden silindirik zımpara taşına tutma işlemi.
yaş zımpara makinesi bkz. deri. yaş taş.
yaşlanma (Alm. Alterung, f; Fr. vieillissement, m; İng. ageing; aging) 1. deri. UV ışığı, sıcaklık ve nem gibi çevre
şartlarına bağlı olarak deri ve deri ürünlerinin bazı özelliklerini değiştirmesi ya da kaybetmesi. 2. kim. Herhangi bir
malzemenin, yapının ya da sistemin özelliklerinin, zaman içinde yavaş bir süreç olarak kimyasal, fiziksel ya da
biyolojik etkilerin altında değişmesi.
yavaş sepilenmiş kösele (Alm. Sohlleder das altgegerbte, n; Sohlleder dasgruben-gegerbte, n; Fr. cuir à
semelle de tannage lent, m; İng. slow-tanned sole leather) deri. Soğuk sepi şerbetleri ile kuyu ya da havuzda 12
aya varabilen sürelerde sepilenmiş; hafif tipte, genellikle ağartılmamış bitkisel sepilenmiş sığır derisinden üretilmiş
kösele; eşanlam: kuyu sepili kösele, havuz sepili kösele.
yaz kanaması kusuru (Alm. Sommerbluten, n; Fr. saignement d'été, m; İng. summer bleeding) deri. İlkbahar ve
yaz aylarında sığır ya da koyunlarda ipliksi solucanların (nematodların) kaslardan derinin et yüzüne doğru göçü
sırasında deri alt dokusunda meydana gelen kanama ve bunun sonucu hayvanların boyun bölgesinde görülen
kanlı nodüllerden kaynaklanan ham deri kusuru.
yazma efektli süet (Alm. Schreibvelour, m; Fr. velours changeant, m; İng. two-way suede) deri. Üzerine parmak
sürüldüğünde iz bırakan yumuşak ve uzun havlı süet.
yeniden ıslatma (Alm. Aufweichen, n; Fr. remouillage, m; İng. rewetting; wetting-back) deri. Kurumuş derinin
bünyesine tekrar su kazandırma işlemi; eşanlam: geri ıslatma.
yeniden yapılandırılmış deri (Alm. Lederfaserstoff, m; Faserleder, n; Fr. cuir reconstitué, m; İng. reconstituted
leather) deri. Yapıştırıcı, kauçuk ve reçine emülsiyonlarının yardımıyla deri parçaları ya da liflerinden yapılan
levha malzemeden yapılan ürün.
yersıçanı (Alm. Desman, m; Fr. desman de moscovie, m; İng. desman) deri. Güney ve Doğu Rusya'da
yaşayan Desmana moschata türü suda yaşayan ve böcek yiyen kürkü değerli küçük bir hayvan.
yıkama haslığı (Alm. Waschechtheit, f; Fr. solidité au lavage, f; İng. washing fastness) deri. teks. Boyalı ve
baskılı tekstil ya da deri ürünlerindeki renklerin yıkama işlemine karşı gösterdiği dayanım.
yıkanabilir deri (Alm. Waschleder, n; Fr. cuir lavable, m; İng. wash leather) deri. Yıkamalarda tutum özelliklerini
uzunca süre koruyan; eldiven, hasta postu gibi özel işlenmiş deri ürünleri.
yumuşak reçine (Alm. Weichharz, n; Fr. résine souple, f; İng. soft resin) deri. Yumuşak ve esnek film
oluşturabilme özelliğine sahip sentetik reçine.
yüksek banyo (deri. yüksek flotte) (Alm. lange Flotte, f; Fr. bain long, m; İng. long float) deri. İçerisinde işlem gören
deri ağırlığına göre hacmi fazla olan banyo; eşanlam: uzun banyo.
yüksek flotte bkz. deri. yüksek banyo.
yüksek frekanslı kurutma sistemi (Alm. Hochfrequenzkonditionieranlage, f; Hochfrequenztrockner, m; Fr.
conditionneur à haute fréquence, m; séchoir à haute fréquence, m; İng. high frequency conditioner; high
frequency dryer) deri. Derinin nem içeriğinin azaltılması için yüksek frekanslı akım sağlayan bir kondensatörden
elde edilen elektromanyetik enerji kullanımını içeren sistem.
yün (Alm. Wolle, f; Fr. laine, f; İng. wool) 1. deri. Koyunların bir çoğunun postunda bulunan, incelik, uzunluk,
yumuşaklık ve kıvrım gibi özellikleri yanında özel yüzey desenleri ile karakterize edilen keratinli
lifler. 2. teks. Koyunların üstünü kaplayan yapağı gömleğinin kırkılmış hali.
yün alma (Alm. Entwollung, f; Fr. délainage, m; İng. dewolling) deri. Enzimatik veya kimyasal etki ile köküne olan
bağları gevşetilmiş yünün, koyun ham derilerinden uzaklaştırılması.
yün yağı (Alm. Wollfett, n; Fr. graisse de laine, f; İng. wool fat; wool grease) deri. Koyunların derisindeki kıl
köklerinin yanında bulunan yağ bezleri tarafından çıkarılan yağlı çözelti.
yüzey boyama (Alm. Top-Färbung, f; Überfärbung, f; Fr. remontage, m; İng. top dyeing) deri. Boyanmış bir deri
üzerine boyanın kalitesini artırmak için örneğin katyonik boyalı deriye anyonik boya ile boyanması gibi, uygulanan
ikinci kat boya; eşanlam: üst boyama.
yüzey yağlama (Alm. Oberflächefettung, f; Fr. nourriture en surface, f; İng. surface fatting) deri. Derinin dış
yüzeyine yağ uygulanması.
yüzlük deri (Alm. Oberleder, n; Fr. cuir à dessus, m; İng. upper leather) deri. Ayakkabının saya kısmını oluşturan
mamul deri.
yüzüm (Alm. Enthäuten, n; Fr. dépouillement, m; İng. flaying) deri. Ölü bir hayvandan ham derinin çıkarılması
işlemi.
yüzüm çatlağı (Alm. Narbenriß, m; Fr. éclatement de la fleur dû au dépouilliment, m; İng. grain breaks due to
flaying) deri. Makineli deri yüzümü sırasında aşırı çekme gücünün uygulanması sonucu sırçada oluşan çatlaklar.
zebu (Alm. Buckelrind, n; Zebu, n; Fr. zébu, m; İng. Brahman cattle; humped cattle; zebu; Lat. Bos taurus
indicus) deri. Hindistan, Pakistan, Endonezya, Doğu Afrika, Orta ve Güney Amerika'nın belirli bölgelerinde yetişen
hörgüçlü bir sığır türü.
zemin oluşturma maddesi (Alm. Grundiermittel, n; Fr. fond, m; produit pour couche de fond, m; İng. grounding
agent) deri. Deri işlemede ana bitim katmanlarının uygulanmasından önce bir zemin oluşturmak üzere kullanılan,
bağlayıcı ya da sentetik reçine dağıltısı vb. malzeme.
zımpara haslığı (Alm. Schleifechtheit, f; Fr. solidité au ponçage, f; İng. buffing fastness) deri. Zımparalama
esnasında derinin rengini değiştirmeden koruyabilme özelliği.
zımpara makinesi (Alm. Schleifmaschine, f; Fr. machine à rectifier, f; İng. buffing machine) 1. deri. Bitim işlemleri
sırasında derinin et ya da cilt yüzeyini zımpara kâğıdı ile kaplanmış döner bir silindir yardımıyla aşındıran
makine. 2. malz. İş parçalarının yüzeyinden aşındırıcılarla malzeme kaldırma işleminde kullanılan bir makine;
eşanlam: taşlama makinesi.
zımpara tozu (Alm. Schleifstsub, m; Fr. poussiére de ponçage, f; İng. buffing dust) deri. Sepilenmiş derinin
zımparalama işlemi sırasında ortaya çıkan deri tozu.
zımparalama 1. (Alm. abbuffen, n; Fr. ponçage, m; İng. buffing; buffing off) deri. Derinin sırça tabakasının az ya
da çok bir kısmını zımpara ile uzaklaştırma işlemi. 2. (Alm. Schmirgeln, n; Fr. suédage, m; İng.
sueding) teks. Tekstil mamullerinin yüzeyini zımparalayarak tüylendirme, süetimsi bir görünüş kazandırma işlemi;
eşanlam: süetleme.
zikzak kenar (Alm. gazähnt; sägeartig gezähnt; Fr. en dents de scie; İng. saw-toothed) deri. Kenarı testere dişi
gibi bir görünüme sahip olan; eşanlam: sürfile kenar.
zincir dikiş (Alm. Kettenstich, m; Fr. point de chaînette, m; İng. chain stitch) deri. teks. Özellikle esnek yüzeylerin
dikiminde kullanılan, yüksek esneme özelliğine sahip dikiş türü.
zirkonyum sepileme (Alm. Zirkongerbung, f; Fr. tannage au zirconium, m; İng. zirconium
tannage) deri. Zirkonyum klorür ya da zirkonyum sülfat gibi 4 değerlikli zirkonyum bazik tuzları ile yapılan
sepileme.