16. yüzyıl sonu - 17. yüzyıl başlarında osmanlı minyatür sanatı

12
16. YÜZYIL SONU - 17. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI MİNYATÜR SANATI Sultan 3.Mehmet’in saltanat yıllarında Osmanlı resim sanatı klasik dönemde kısmen farklı üslup özelliklerine sahiptir. Sultan Murat’ın isteği üzerine hazırlanmasına başlanan 6 ciltlik Siyer-i Nebi’deki yüzlerce minyatür bu kısa dönemdeki üslubun ilk örnekleridir. 3. Mehmet döneminde Nakkaş Osman yerini Nakkaş Hasan almıştır. Klasik dönemin ünlü ustası Nakkaş Osman’dan oldukça farklıdır. Az sayıda figürün yer aldığı sade kuruluşlar farklı renk ve kompozisyonları, özellikle fon rengi olarak seçtiği turuncu, kırmızı arası renklerle tanınır. Bunun yanı sıra kişisel üslubunun yansıdığı eserlerde kalın siyah kaşlı, yuvarlak yüzlü figürlere ve dairesel kompozisyonlara sahip minyatürler görülür. Nakkaş Hasan, Sultan3. Mehmet döneminde saray şahnameciliği görevini yapan talikizade Suphi Çelebi ile beraber çalışmaya başlamıştır. Talikizade’nin Sultan 3. Mehmet’in Eğri(Macaristan) seferini konu alan Türkçe Şahnamesi olan Eğri Fetihname’sinin resimlerini Nakkaş Hasan yapmıştır. Sultanın Eğri kalesinin komutanlarının otağında kabulü, Haçova meydan savaşı, zaferle dönen padişah ve ordusunun İstanbul’da karşılanışını konu alan eserdeki üç resim karşılıklı yapraklar üzerine yapılmıştır. Şahnameci Talikizade ve Nakkaş Hasan’ın iş birliğiyle gerçekleşen dönemin diğer Şahnameleri 12 minyatürlü Şahname-Ali Osman ve Sultan 3. Murat’ın saltanatını 1593-

Upload: siyahkalem

Post on 28-Jul-2015

549 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: 16. yüzyıl sonu - 17.  yüzyıl başlarında Osmanlı minyatür sanatı

16. YÜZYIL SONU - 17. YÜZYIL BAŞLARINDA

OSMANLI MİNYATÜR SANATI

Sultan 3.Mehmet’in saltanat yıllarında Osmanlı resim sanatı klasik dönemde

kısmen farklı üslup özelliklerine sahiptir. Sultan Murat’ın isteği üzerine hazırlanmasına

başlanan 6 ciltlik Siyer-i Nebi’deki yüzlerce minyatür bu kısa dönemdeki üslubun ilk

örnekleridir.

3. Mehmet döneminde Nakkaş Osman yerini Nakkaş Hasan almıştır. Klasik

dönemin ünlü ustası Nakkaş Osman’dan oldukça farklıdır. Az sayıda figürün yer aldığı

sade kuruluşlar farklı renk ve kompozisyonları, özellikle fon rengi olarak seçtiği

turuncu, kırmızı arası renklerle tanınır. Bunun yanı sıra kişisel üslubunun yansıdığı

eserlerde kalın siyah kaşlı, yuvarlak yüzlü figürlere ve dairesel kompozisyonlara sahip

minyatürler görülür.

Nakkaş Hasan, Sultan3. Mehmet döneminde saray şahnameciliği görevini yapan

talikizade Suphi Çelebi ile beraber çalışmaya başlamıştır. Talikizade’nin Sultan 3.

Mehmet’in Eğri(Macaristan) seferini konu alan Türkçe Şahnamesi olan Eğri

Fetihname’sinin resimlerini Nakkaş Hasan yapmıştır. Sultanın Eğri kalesinin

komutanlarının otağında kabulü, Haçova meydan savaşı, zaferle dönen padişah ve

ordusunun İstanbul’da karşılanışını konu alan eserdeki üç resim karşılıklı yapraklar

üzerine yapılmıştır.

Şahnameci Talikizade ve Nakkaş Hasan’ın iş birliğiyle gerçekleşen dönemin

diğer Şahnameleri 12 minyatürlü Şahname-Ali Osman ve Sultan 3. Murat’ın saltanatını

1593-1595 yılları olaylarını anlatan 4 minyatürlü Talikizade Şahnamesidir.

Nakkaş Hasan’ın kişisel üslubunun yansıdığı birçok tarihi ve edebi konulu eser

bulunmaktadır. Bunlar arasında Fuzuli Divanı, 2 Acaibü’l Mahlukat Nüshası, Bir

Mecmua Kıssa-ı Şahrı Satran, Siyer-i Nebi’nin bazı ciltleri, Şehname-i Ali Osman,

Tercüme-i Mühtah Cifral-cami, Şakayık-ı Numaniye, Gazavat-ı Osman Paşa, Firdevsi

Şehnamesi, Baki Divanı, Destan-ı Ferruhu Huma.

17. YÜZYIL MİNYATÜRÜ

Yüzyılın ilk hükümdarı olan ve genç yaşta tahta çıkan Sultan 1.Ahmet (1603-

1617) dönemini konu alan bir şehname olmasına karşın Osmanlı tarihiyle ilgili birkaç

minyatürlü yazmanın var olduğu görülür. 1604 yılında tamamlanan Vakayi Name-i Ali

Paşa, Hoca Sa’dedd’in Tacü’t-Tevarih adlı eserinin nüshalarıdır. Ancak bu dönemde,

Page 2: 16. yüzyıl sonu - 17.  yüzyıl başlarında Osmanlı minyatür sanatı

Murakka=albüm yapımcılığı faaliyetinin, dönemin vezirlerinden, aynı zamanda çok

yetkin Vessale ustası olan Kalender Paşa tarafından sürdürüldüğü ve genç sultan için

birkaç albüm hazırlandığı görülür. Bu albümlerden biri, sadece güzel yazı eserlerini,

diğer ikisi hat örneklerinin yanı sıra minyatür geleneğinde resimler içerir. Ayrıca

Kalender Paşa, Sultan 1.Ahmet için oldukça büyük boyutta bir FALNAME

düzenlenmiştir. FALNAME’deki minyatürler, Kur’an’da adı geçen peygamberlerle

ilgili bir olayı ve kahramanlığı tasvir ederler. Bunların karşı sayfasındaki metinlerde

minyatürü açan kişinin falını belirtirler.

17. Yüzyıl başında hüküm sürmüş olan Sultan 2.Osman’ın Saltanat dönemi

(1618-1622) Osmanlı minyatür sanatı açısından oldukça verimli olmuştur. Bu yıllarda

Şehnameci görevini üstlenmiş olan Nadiri Mahlaslı Mehmet bin Abdülgani Bin

Emirşah 2.Osman’ın Hotin seferine konu alan Şehname-i Nadiri’yi hazırlamıştır. Eser

aralarında dönemin ünlü nakkaşı Ahmet Nakşi’ninde yer aldığı, bir grup Saray Nakkaşı

tarafından resimlendirilmiştir. Nakşi tarafından resimlendiği bilinen bir diğer eser

Tercüme-i Şaka’ik-i Nu’maniyedir.

Ayrıca, Nadirinin şiirlerini içeren bir mecmua’daki minyatürle, Firdevsi

Şahnamesinin Türkçe çevirisine ait 3 nüshada yer alan bazı tasfirler Nakşiye aittir.

Sanatçının bazıları albümler içersinde bulunan, bazıları da tek yapraklar halinde

bulunan 3. Murat, 3.Mehmet ve 2. Osman’ı betimleyen minyatür geleneğinde portreler

hazırladığı belirtilmiştir. Nakşi’nin tüm yapıtlarında doğaya sadık kalan bir gerçekçiliği

benimsemesi, figürlerini 4\3 profilden, arkadan veya profilden portre karakteri vererek

resmetmesi, kurduğu kompozisyonlarda derinlik izlenimi vermesi bu dönemde Osmanlı

minyatür sanatına farklı bir çehre kazandırmıştır.

17.Yüzyılın tarihi konulu minyatürlü eserlerinin sonuncusu Sultan 4.Murat

döneminde hazırlanan Paşaname’dir. Yüzyılın ikinci yarısında Şahname yazarlığı ve

tarihi ressamlığın önemini yitirdiği görülmektedir. Sultan 4. Mehmet’in Edirne

Sarayında yaşamayı tercih etmesiyle, Edirne Nakkaşhanesinin yeniden faaliyete

geçtiğini gösteren eser elimize ulaşmıştır. Edirne Sarayının 19. Yüzyılda yıkılıp, yok

oluşu sebebiyle araştırmacılar Edirne Nakkaşhanesi sanatçılarınca resimlendirilmiş

eserlerin günümüze ulaşamaması bu sebepledir.

Page 3: 16. yüzyıl sonu - 17.  yüzyıl başlarında Osmanlı minyatür sanatı

Günümüze ulaşabilen eserlerin Osmanlı Sultanlarının şeceresini peygamberlere

bağlayarak, Adem’e kadar indiren Silsilenameler oldukları görülür. Bu eserlerde

imzasına rastlanan Nakkaş Hüseyin İstanbulî’dir. Nakkaş Hüseyin’in resimleri

madalyonlar içerisine yerleştirilmiş peygamber ve sultan tasvirleri içeren

silsilenamelerden biri 1683 tarihlidir. Sadrazam Kara Mustafa Paşa için 1680 civarında

hazırlandığı sanılan ikinci bir Silsilenamede yine Hüseyin İstanbul’i tarafından

resimlendirilmiştir. Nakkaş Hüseyin’i Sultan 2. Süleyman döneminde de etkili olduğunu

kanıtlayan iki silsilenamede mevcuttur.

Osmanlı imparatorluğunun 17.yüzyılın 2. Yarısında Avrupa ile yoğun

diplomatik ilişki içerisine girmesi sonucu, İstanbul’a gelen elçilerin, yerli sanatçılara

Osmanlı toplumunun çeşitli kesimlerine, dönemin tahtta olan Osmanlı Sultanını, Hanım

Sultanları vb. tasvir eden kıyafet albümleri hazırlattıkları görülmektedir. Nakkaşların

piyasaya yönelerek bu tür kıyafet albümlerinin resimlenmesine çalışmış olmalarının

sebebinin artık saraydan iş talebi alamamaları olduğu sanılmaktadır.

18.YÜZYIL MİNYATÜR SANATI

18.yüzyıl başlarında tahtta çıkmış olan Sultan 3.Ahmet (1703-1730) yeniden

İstanbul Sarayında yaşamaya başlamış ve İstanbul Nakkaşhanesini bir süre daha canlı

tutmayı başarmıştır. 3.Ahmet şair ve hattat olması nedeniyle kitap ve minyatür sanatına

ilgi göstermiştir. Osmanlı tarihinde “LALE DEVRİ” diye anılan bu dönemde (1718-

1730) gerçek anlamda batılılaşma hareketleri başlamıştır. 1727 yılında Salt Mehmet

efendi tarafından ilk Türk Matbaasının kurulması, elçilikler aracılığıyla gelen yabancı

ressamların çalışmaları ve sıkı diplomatik ilişkiler batı sanatına olan ilginin artmasına

neden olmuştur.

Bu yılların en ünlü ve yetenekli minyatür ustası, renkçi anlamına gelen LEVNİ

takma adı ile tanınan Edirneli halk şairi, Nakkaş ABDÜLCELİL ÇELEBİ’dir. Levni ve

diğer sanatçıların eserlerinde geleneksel kurallara bağlılığın yanı sıra yeni beğenilerin

etkinliği hissedilir.

Resimlendirilen eserler arasında en ünlüsü bir sünnet düğünü kitabıdır.

Sultan3.Ahmet’in oğulları için 1720 yılında düzenlenen sünnet düğününü konu alan

‘SURNAME’ isimli eser VEHBİ tarafından yazılmıştır. Ok meydanında ve Haliçte 15

gün, 15 gece süren gösteriler bu eserde Levni tarafında 137 minyatür ile belgelenmiştir.

Page 4: 16. yüzyıl sonu - 17.  yüzyıl başlarında Osmanlı minyatür sanatı

Tasvirlerde geçit törenlerine katılanlar kadar, seyredenlere de önem verilmiştir.

Zaman zaman padişah ve çevresindekiler diğerlerinden, gösteri yapanlardan daha iri

tasvir edilmiştir.

Levni resim tekniği ve biçimlendirme açısından geleneksel kurallara bağlıdır.

Buna karşılık bazı kompozisyonlardaki figür gruplarının kavisli sıralanışı, özellikle arka

planlardaki doğa kesitlerinde resimlerine belli bir derinlik verme endişesinde olduğu

sezilir. Arka planlardaki doğru perspektifle çizilmiş binalar, gittikçe küçülen ağaçlar ve

bu ayrıntıların yeni bir yöntemle boyanışı bu izlenimi kuvvetlendirir.

Sürnamenin resimleri üslup açısından olduğu kadar eğlenceleriyle ünlü ‘LALE

DEVRİ’ yaşamını ve bu ünlü düğünü belgeleyen önemli kaynaktır. Aynı yıllarda

Sürnamenin resimli ikinci bir nüshası, devrin sanatsever Vezir-i Azamı İbrahim Paşa’ya

sunulmuş olmalıdır.

Devrin adını bilmediğimiz bir sanatçısı tarafından resimlendirilen bu nüshada

140 minyatür vardır. Bu sanatkar Levni’den daha çok yeni denemelere yer verir.

Özellikle figür sıralamaları, doğa görüntüleri, boyamadaki yer yer tonlaşmalar, Batı

sanatına açık ve doğayı dikkatle gözlemeye yönelik bir sanatçı olduğunu gösterir. Renk

kompozisyonları da Levni’den farklıdır. Levni’nin sarı renklere olan eğilimine karşılık

bu sanatçı mavi, yeşil tonları geleneklere bağlı kalarak bol gümüş ve yaldız

kullanmıştır.

Surname nüshalarından sonra dönemin en önemli yapıtı SİLSİLENAME adlı bir

parça portreleri albümüdür. Albüm Levni tarafından hazırlanmıştır. Osman Gazi’den

Sultan 3.Ahmet’e kadar tüm Osmanlı padişahlar kendi portrelerinin yer aldığı esere,

daha sonraki padişahlar kendi portrelerini de eklemişlerdir. 15.yüzyıldan itibaren 200

yılı aşkın bir süre Türk resminde önemini yitirmeyen portreciliğin Levni tarafından

sürdürülmesi doğaldır. Levni Osmanlı padişahlarını, Nakkaş Osman’ın portrelerinde

olduğu gibi, bağdaş kurmuş otururken, geleneksel biçimde resmetmiştir. Bazı

drapelilerin belirtilmesi ve yuvarlak hatların çokluğu ile padişah tasvirleri hacim

kazanmış ve oldukça iri yapılı bir görünüme bürünmüştür.

Levni sadece Sultan 2.Mustafa’nın portresine imzasını atmıştır. Sultan

3.Ahmet’in portresini ise diğerlerinden farklı yapmıştır. Özenle çalışılan bu portrede

Sultan koltuk biçimli bir tahtta oturur, arkasında saygılı bir biçimde duran oğlu yer alır.

Page 5: 16. yüzyıl sonu - 17.  yüzyıl başlarında Osmanlı minyatür sanatı

Rengarenk lalelerin donattığı bahçelerde çeşitli eğlencelerin düzenlendiği bu

zevk ve sefa dönemini bize resimleriyle aksettiren Levni’nin diğer önemli çalışmaları

bir albümde toplanmıştır. Sanatçı saray çevrelerine yakın çeşitli giysiler içinde, tek

kadın ve erkek tasviride yapmıştır. Albümde İranlı ve Avrupalıları kıyafetleriyle

yansıtan çalışmalarda yer alır. Sanatçı büyün bu resimler imzalamıştır.

Dans eden şaç tuvaleti yapan, sokak ve ev giysileri içinde genç kadınlar, günün

modasına göre giyinmiş, ellerinde lale ve karanfili tutan erkekler, eğlenceleriyle ünlü bu

dönemin saray ve çevresindeki giyim kuşam düşkünlüğü hakkında bilgi verebilecek

niteliktedir. Boyasız fon üzerindeki bu tek figür çalışmalarında Levni’nin gözlemciliği,

çizgi ve nakış ustalığı, pastel tonlardan oluşan renk beğenisi açıkça belirir. Bu dönem

Osmanlı Padişahları ve kazanılan zaferleri konu alan Şahname ve tarih kitaplarına

rastlanabilir.

Osmanlı minyatür sanatının son parlak dönemi olan bu yıllarda yine aynı sanatçı

grubunun Nev’i zade Atai’nin Divanı ve mesnevilerinin yer aldığı bir diğer eser 1728

tarihli Hamse-i Atai nüshasını da resimlemişlerdir. Bu eserle karşımıza çıkan Rumeli ve

Anadolu Hisarlarını betimleyen çift sayfalık bir minyatür artık Osmanlı Nakkaşlarının

manzara resmederken, topoğrafik yaklaşımı tamamen terk ettiklerini kanıtlar.

Bu dönemde çiçek resimleri yapma geleneğinin yaygınlaştığı görülür. Bu dönem

Sultan 3.Ahmet dönemi saray çevresine çiçek düşkünlüğünün yansıması olarak

değerlendirilmiştir. Dönemin Müzehhibi ve Nakkaşlarından biri olan ALİ

ÜSKÜDARİ’nin, 1727-1728 yılında hazırlanmış ‘Sünbülname’ isimli şiir defterinde,

gölgeli boyama tekniği ile ustaca resmedilmiş çiçek resimleri bulunur.

18.yüzyıl boyunca Osmanlı minyatür sanatında gözlemlenen üslup değişimini

yansıtan bir grup yazmada, Mekke ve Medine tasvirleri içeren Delait-i Hayrat adını

taşıyan dua kitaplarıdır.

Sultan 1.Mahmut döneminde (1730-1754) dönemin nakkaşı Abdullah

Buhari’nin tek yaprak üzerinde resmettiği Osmanlı kadın ve erkek resimlerinde,

figürlerini hacimlendirmede Levni’den daha ileri gittiği izlenmektedir. Ayrıca Abdullah

Buhari ve Ali Üsküdari gibi gölgeli, gerçekçi bir üslupla çiçek resimleriyle Lake bir cilt

kabı üzerinde iki manzara kompozisyonunda resmetmesiyle tanınır. Bu dönemde

Müzehhip nakkaşlar arasında lake cilt kapakları üzerine üç boyutlu manzara resmetme

eğilimi başlamıştır.

Page 6: 16. yüzyıl sonu - 17.  yüzyıl başlarında Osmanlı minyatür sanatı

18.yüzyılın ikinci yarısında Batı Sanatı etkinliklerinin yoğunlaşmasıyla kitap

resmi mahiyetindeki minyatür giderek önemini yitirmiştir. 1774-1789 döneminden

itibaren daha çok padişah portrelerinin yer aldığı albümler, kıyafetnamelerin

resimlendirildiği dönem başlamıştır. Bu dönemin sevilen şairlerinden Fazıl

Enderuni’nin çeşitli ülkelerinin erkek ve kadın güzelliklerini anlattığı Hubanname ve

Zenanname adlı eserini, pastel tonlarla yapılmış sulu boya resimler olarak

değerlendirmek mümkündür.

Osmanlı saray çevresinde batılı resim geleneğine duyulan ilginin giderek artması

konusunda Avrupa resmine yabancı olmayan, eğitimli Hıristiyan azınlık sanatçılara iş

verildiği görülür. Bu ressamlardan biri olan Refail’in kağıt üzerine guaj boya ile

resmettiği kadın ve erkek figürleri, geleneksel minyatürden tamamen farklı portre

karakteri gösteren gerçekçi resimlerdir.

3. Selim döneminde Osmanlı Sarayında etkin olmuş, kağıt, sıva ve tuval gibi

değişik malzemelerden oluşan yüzeylere resimler yapmış bir diğer sanatçıda Konstantin

Kapıdağlı’dır.

Levni’nin Silsilenamesine sonradan eklenen padişah portreleri arasında yeralan

3.Selim portresi de ona yakıştırılır. 3.Selim’in şiirlerini içeren Divan-ı İlhami’deki

manzara resimleriyle 3.Selim’in gravür portrelerinin yer aldığı albümün cilt kapakları

içersine dar şeritler halinde resmedilmiş kent tasvirleri de, batı resim geleneğine çok

yaklaşmış olan resimlerdir.

Osmanlı minyatür sanatının 19.yüzyılın ikinci yarısında tamamen sona erdiği

kabul edilmektedir. 1811 yılında hazırlanan Sefaretname-i İran adlı eserdeki suluboya

manzara resimleriyle, Tasvira-i Süfera adlı eserin nüshalarında yer alan Osmanlı

elçilerinin portreleri, en geç tarihli kitap resmi örnekleridir. Bu tarihten sonra Osmanlı

sanatında minyatür resminin yerine, batılı anlamda tuval resimleri almıştır.

Page 7: 16. yüzyıl sonu - 17.  yüzyıl başlarında Osmanlı minyatür sanatı

T.C

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI BÖLÜMÜ

TEZHİP BÖLÜMÜ

Ders: Minyatür Tasarımı

17.ve18.YÜZYIL MİNYATÜR SANATI

DANIŞMAN

Uzman Habibe ŞİMŞEK

HAZIRLAYANLAR

Erdal TOPAK 0021903011

Cemile YALÇIN 0021903018

Nurten GÜNGÖR 0021903021

ISPARTA 2001

Page 8: 16. yüzyıl sonu - 17.  yüzyıl başlarında Osmanlı minyatür sanatı