15.03.2010

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

OKUYARATAN RABBİN ADINA

� أ ر� اق�“Oku’’

الذ�ى ب ك� ر� م� ب�اس�ل�ق� خ�

Yaratan Rabbin adına

ن� م� ان� ا�إل�نس� ل�ق� خ�

�ع�ل�ق

O insanı bir "alak(a)"dan yarattı

� أ ر� اق�“Oku’’

�م ك�ر�ا�أل� ب"ك� ر� و�

Rabbin sonsuz kerem sahibidir

ل�م� ب�ال�ق� ع�لم� الذ�ى

O Rab ki kalemle yazmayı öğretti

ل�م� ا م� ان� ا�إل�نس� ع�لم�ي�ع�ل�م�

İnsana bilmediğini de öğretti” (Alak 1-5)

� أ ر� اق�“Oku”

الذ�ى ب ك� ر� م� ب�اس�ل�ق� خ�

Yaratan Rabbin adına

PEYGAMBERLİĞİN 1.NCİ YILI

3.1. Hz Muhammed’in Peygamber Olarak Görevlendirilişi

Allah, Niçin Böyle Bir Başlangıç Yaptı???

Niçin Yaratan Rab adına.

Niçin Yaratan Allah adına değil.?


İnsanoğlu, Allah’ın kendisi üzerindeki müdahalesini (Rabliğini) kaldırmaya çalıştığından, Allah ile problemi, Allah’ın Uluhıyeti ile ilgili değil de Rububiyeti ile ilgili olduğundan burada RAB kelimesi kullanılmıştır.



Allah, böyle bir başlangıç yaparak ne yapmak İstiyor?

Allah seni terbiye etmek istiyor ey insanoğlu. Allah sana rehberlik yapmak istiyor.

Allah’ın rehberliğini kabul etmessen, yolda şaşakalırsın Ey insanoğlu.



Allah seni cennetiyle buluşturmak istiyor.

Bunun için sana rehberlik lazım.

İşte bunun için oku.



O rehberliği doğru oku ey insan.

Seni yaratan Allah adına oku.

Allah’ın seni niçin yarattığını doğru oku.

Niçin var olduğunu doğru oku.


ن� م� ان� ا�إل�نس� ل�ق� خ�

�ع�ل�ق

O insanı bir "alak(a)"dan yarattı

� أ ر� اق�Oku!

�م ك�ر�ا�أل� ب"ك� ر� و�

Rabbin sonsuz kerem sahibidir


Yani yaratan rabbin adına okumaya başla, gör bak rabbin sana neler verecektir.

Çünkü o ekremdir.

Veya kâinatın yaratanının, Allah olduğunu aklından çıkarmadan, varlığı yeniden bir okumaya tabi tutuğunda göreceksin rabbinin neler ikram ettiğini.

Ekrem: karşılık beklemeden sınırsız verene denir.


ل�م� ب�ال�ق� ع�لم� الذ�ى

O Rab ki kalemle yazmayı öğretti


Bilgiyi nasıl alacağını doğru oku.

Bilgiyi en güzel ve en doğru şekilde nereden elde edebilirsin bunu doğru oku.

Bu bilgiyi nasıl üretebilirsin ve nasıl iletebilirsin.



İnsanın bilgisi verilmiş bir bilgidir. İnsanın bilgisi, kendi ürettiği bir bilgi değildir. Allah tarafından verilmiş bir bilgidir.

Sana verilen aklı kullan ve varlığı bir kitap bil. Her gördüğün şeyi, her aklına gelen şeyi bir kitap okur gibi oku ve hakikati bul.



Kalemle Öğretti:

Kalem, bilgiyi öğrenme kaynaklarının tamamını kapsar.

Allah size sadece öğrenmeyi değil, bu öğrenmeyi hangi araçlarla yapacağınızı da öğretti.


ل�م� ا م� ان� ا�إل�نس� ع�لم�ي�ع�ل�م�

İnsana bilmediğini de öğretti” (Alak 1-5)


İnsan;

Nereden geldim,

Nereye gidiyorum,

Niçin yaratıldım,

suallerine asla çanak çömlekle cevap bulamaz.



Bunlar varlık sorusudur.

Varlık sorusunu sormayan, insan olmanın hakkını vermiyor demektir.

İnsan olmanın hakkını veren bir insan bu soruları mutlaka sorar.



Bu soruları sorduğunda da Allah’ın kapısını önünde bulur. Bu soruların cevabı Allah’tan başkasında değildir.

Bilginin iki türü vardır.

Huduri Bilgi, Husuli Bilgi.



Huduri bilgii alt yapıdır. Husuli bilgi üst yapıdır.

Huduri bilgi, verilen bilgidir.Husuli bilgi, elde edilen bilgidir.

Huduri bilgi, insana doğuştan yüklenen adeta fıtratına kazınmış olan bilgidir.



Kalp nasıl çalışacağını kimseden öğrenmez.

Aklımız nasıl çalışacağını kimseden öğrenmez.

Ellerimiz ve ayaklarımız nasıl çalışacağını kimseden öğrenmez.



Kan dolaşımımız nasıl geçeceğini kimseden öğrenmez.

Bebek, hiçbir şey bilmiyorken kalp her şeyi bilerek doğar.

Bebek, hiçbir şey bilmiyorken sinir sistemi her şeyi bilerek doğar.



Bu ayetlerin iniş süreci, Allah’ın Rasulünü korkutmuş, titretmişti.



Aldığı vahyin etkisiyle titreyerek hızla evine geldi.

Yatağına girdi ve eşi Hatice’ye “Beni örtünüz, beni örtünüz” dedi.

Derin bir uykuya daldı. Uyanınca başından geçenleri eşine anlattı ve “Kendimden korktum” dedi.



Hatice onu sakinleştirici şu sözleri söyledi:

“Korkma, Allah’a yemin ederim ki, O hiç bir zaman seni utandırmaz.”

(Çünkü sen, bugüne kadar Rabbine karşı utanacağın bir davranışta bulunmadın.)



“Çünkü sen;

• Akraba hakkına riayet edersin, • Doğru konuşursun; • Aciz olanların işini yüklenirsin. • Fakiri doyurur, • Misafiri ağırlar, • Halka yardım edersin”.



“Çünkü sen;

Böyle olduğun için Allah seni seçti. Sana bu görevi verdi.

Bu göreve talip olanlar. Bu risaletin varisleri. Ey dava adamları. Siz de böyle olmak zorundasınız.



Eşi Hatice onu teselli etmeye çalıştıktan sonra amcasının oğlu Varaka b. Nevfel’e götürdü.

Kaynaklarda Hz. Muhammed (s.a.s.)'i götürmeyip bizzat kendisinin giderek durumu Varaka'ya anlattığı da kaydedilmektedir.

Gerçekten Hz. Hatice, bu nâzik durumda izlenebilecek en güzel yolu seçmiştir


Kusay

Abd-i Menaf

Haşim

(Amr)

(Şeybe) Abdulmuttali

b

Hz Abdullah

Hz Muhammed

Zühre

Kilab

Abdul-UzzaAbduddar

Esed

HüveylidNevfel

Hz Hatice

HZ HATİCE’NİN SOYU

Varaka

Amr

El-Avvam

Ez-ZubeyrÖ:656

1

2

4

3Abd-i Menaf

Haşim

(Amr)

Esed

Hüveylid

Abdul-Uzza

Esed

Hüveylid


Çünkü Varaka,

• Yahudilik ve Hristiyanlık hakkında bilgisi olan,

• Tevrat ve İncil gibi kitapları okuyan,

• bunları bilen kimselerin sözlerini dinlemiş olan bir bilgindi.



• Putlara tapmaktan nefret ettiği için hak dini aramak amacıyla Zeyd b. Amr ile birlikte Suriye’ye gitmişti.

• Onun Hristiyanlığı kabul ettiği de söylenmektedir.

• Okuma-yazma biliyordu.

• Kitâb-ı Mukaddesi çok incelemiş,

• Onu İbrânîce harflerle Arapçaya çevirmişti.



Gözleri görmeyen Varaka, Hz. Muhammed (s.a.s.)’den başından geçenleri dinleyince şunları söyledi:

“Bu gördüğün, Allah’ın Mûsâ’ya indirdiği Cebrâîl (Nâmûs)’dir.



Keşke davet günlerinde genç olsaydım!

Keşke kabilenin seni yurdundan çıkaracağı günler hayatta bulunsaydım.”



Varaka’nın bu sözlerini işiten Hz. Muhammed (s.a.s.)

“Onlar beni buradan çıkaracaklar mı?” diye sordu.

O da “Evet, çünkü senin getirdiğin şeyi getiren herkes, bu düşmanlığa uğramıştır. Eğer o günlere yetişirsem sana mutlaka yardım ederim” şeklinde cevap verdi.



Varaka’nın sözleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in içini rahatlatmıştı.



Resulüllah‘ın risâlet öncesi hayatında peygamberlik beklentisi içerisinde bulunmadığını ve peygamberlikle ilgili bilgisinin de olmadığını her türlü şüpheden uzak şekilde biliyoruz.

Çünkü;



Sen Kitab'ın sana verileceğini ummazdın..(Kasas 28:86)

Emrimizden bir ruh vahyettık. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. (Şura 42:52)



Muhammed ve Hatice, Varaka ve Addas'dan aldıkları bilgileri takiben, peygamberlik hakkında az da olsa bir şeyler öğrenmiş oldular.

Muhammed b. Abdullah, korku ve panikle başlayan bir süreci takiben peygamber olduğunu anlamasıyla, kendisini önemli bir görevin beklediğini öğrenmiş oldu.



Mahiyetini çok iyi bilemediği, ancak yüceliği ve büyüklüğü konusunda şüphe etmediği bir davanın mensubu, ondan da öte önderi olduğunu artık biliyordu.

Artık O, Varaka'nın söylediklerinden hareketle daha da iyi biliyordu ki, yurdundan çıkarılmasını gerektirecek kadar büyük sıkıntılara neden olacak bir davanın mensubuydu.



Fakat ne var ki davanın ayrıntıları konusunda hâlâ yeterince bilgisi yoktu.

Ayrıntılar, yavaş yavaş gelmeye başlıyor……



Yıllardır kendisini rahatsız eden ancak ne yapacağını ve nasıl yapacağını da bilemeyen bir kişi olarak, Allah’ın kendisine teveccüh etmesi ve Vahiy indirerek bu bunalımdan aşmasını sağlayan Allah’a karşı göstermesi gereken saygı ve nasıl dua etmesi gerektiğini yine Allah, kendisine gönderdiği şu vahiyle göstermiştir.



العالمين رب لله الحمد

Alemlerin Rabbi olan Allah’a Hamd olsun”



الرحيم الرحمن

O, Rahman’dır.O, Rahim’dir.



الدين يوم مالك

Din gününün maliki

Yani hesap gününün sahibi, hakimi. Mahkemenin hakimi.



نستعين واياك نعبد اياك

Yalnız sana kulluk ederiz, yalnız sana ibadet ederiz, yalnız senden yardım

dileriz.



المستقيم الصرط اهدنا

Bizi

dosdoğru yola ulaştır.



انعمت الذين صرط عليهم

Kendilerine nimet verdilerinin yoluna.



المغضوب غير عليهمالضالين وال عليهم

Gadaba uğramışların ve sapıtmışların yoluna değil.



Fatiha Suresi üzerinde biraz duralım.

Her şeyden önce, okuma işine başlarken Euzu Besmele ile başlamak gerekmektedir.



“Euzubillahimineşeytanirracim”

الرحيم الرحمن الله بسم“Bismillahirrahmanirrahim”



Euzu Besmele, insanın inşaasında bir bilinç oluşturmak için, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce söylenmesi emredilmiştir.

Çünkü Kur’an’a bilinçsiz olarak yaklaşmak, Kur’an’la bilinçsiz olarak muhatap olmak istenmemektedir.



Vahye hazırlık olması için, bu cümle bir bilinç oluşturma operasyonudur.

Kur’an, şuurlu ve akıllı bir şekilde dinlenmesi lazım.

Kuş gibi, solucan gibi değil.



Bu bilinç, her yönüyle tamamen Allah’a teslimiyet, her türlü yasak düşünce ve duyguya, kalp ve kafamızı kapamak anlamına geliyor.

Vahiy; karşısında,

Diri bir insan, Diri bir bilinç, Diri bir yürek istiyor.



Kur’an, karşısında;

Ölü bir beden istemiyor,Ölü bir kalp, Ölü bir zihin istemiyor.

Diri bir ruh, Diri bir şuur istiyor.



Euzu besmele bir diriliştir.

Kur’an’ın karşısına diri bir şekilde çıkıyorum demektir.

Söylemekten öte, bir tavır almaktır.

“Sığınırım de” demiyor “ Sığın” diyor. Yap diyor.



Bir sitenin içinin hangi özellikte olduğunu, kapısının yapısına bakarak anlamak mümkünmü dür?

Mümkündür.

Kur’an’ın içinin de nasıl olduğunu, Fatiha’dan anlayabilirsiniz.

Fatiha, Kur’an’ın kapısıdır. Besmele ise, anahtarıdır



Besmele ile başlanan bir iş Allah’a ısmarlanmış bir iştir.

Ben bu işimi Allah’tan habersiz yapmıyorum, işime Allah’ı karıştırıyorum, bu işte sana da haber veriyorum ki sen yardım edesin demektir.



“Elhamdülillehi Rabbil Alemin”

“Alemlerin Rabbi olan Allah’a Hamd olsun”



Hamd, nasıl bir Allah içindir? Sorusunun cevabıdır.

Alemlerin Rabbi olan Allah içindir.

Besmele ile birleştirecek olursak, Ben Rahman’ım, onun için de Alemlere, merhametle muamele ederim ve terbiye ederim. Bunun için de işte bu vahyi gönderdim. Sizi yaratıp bırakmadım. Sizi muhatap aldım ve sizinle konuştum.



İlk 30 sürede, 20 kez Allah, 80 kez Rab kelimesi geçmektedir.

Hikmeti nedir?

Müşrikler hiçbir zaman Allah’ı inkar etmediler. Allah’a iman ediyorlardı. Onların inkar ettiği şey, Allah’ın Rab’lığıdır.



İşlerine karışmayan, hayatlarına karışmayan bir Allah’a inanıyorlardı.

Allah’ı, ulaşılamaz biri olarak görüyorlardı.

Allah’a nasıl ulaşacaklardı o zaman.

İşte bu nedenle araya putları koyuyorlardı.



Allah’ın Rab’lığını kabul etmek, kainatı ve her şeyi Allah’ın yarattığını, yarattıklarını başı boş bırakmadığını, kanun ve kurallar koyduğunu kabul etmektir



“Er-Rahman Er-Rahim”

O, Rahman’dır. O, Rahim’dir.



O, özünde merhametli, işinde merhametlidir.



“Maliki Yevmiddin”

Din gününün maliki

yani hesap gününün sahibi, hakimi. Mahkemenin hakimi gibi.



Allah, Rahman ve Rahim özelliğinden sonra niye hesap gününü hatırlattı.?

Kur’an birçok yerde, insana hem ümit verir hem de korkutur. Bu ikisi bir arada gelir. Bu bir eğitim metodudur.

Kur’an insanı eğitirken, yaşadığı hayata, geçmişe ve geleceğe götürür. İnsan bu 3 zamanı aklında tutarak yaşamalı.



Peki, yukarıdaki özellikleri ile tanıdığımız Allah’a karşı nasıl davranmamız gerekiyor.

İnsan, Rabbine şunu soruyor.

Ne yapayım Yarab?

O da, şunu yapın ey kullarım diyor.



Öyleyse şimdi Dua Zamanı”, Allah’tan bir şey isteyeceğimiz bir zaman.

Önce Allah’ı hamd edin.Allah’ı yüceltin Ululayın.Allah’ın affedici, bağışlayıcı olduğunu hatırlayın.Allah’ın celalini hatırlayın.Sadece Allah’tan isteyeceğinizi bilin ve isteyin.



“İyye Kena’budu Ve İyye Keneste’in”

“Yalnız sana kulluk ederiz, yalnız sana ibadet ederiz, yalnız senden yardım dileriz.”



İlk istenecek olan “Hidayet”tir.

“İhdinassıratal Mustagim”

Bizi Dosdoğru yola ulaştır.



Bizi özümüze döndür,

Bizi fıtratımıza döndür,

Bizi vicdanımıza döndür,

Bizi aklı selim yoluna döndür,

Bizi kitabının çağırdığı yola döndür demektir.



“Sıratallezine Enamte Aleyhim”

Kendilerine nimet verdilerinin yoluna.



Bu ayeti Peygamberin okuduğunu düşünürsek, kasıt kendinden önceki peygamberlerin yolu olduğu anlaşılır.

Bizim için ise, insanlık seli içerisindeki salihlerin yoludur. (sahabe ve peygamberler dahildir).



“Ni’met”: İslamdır, Hidayettir, İbadettir.

“Gayril Mağdubi Aleyhim” kendilerine gazablandıklarının,

“Veleddaallin” sapıtanların yoluna iletme.


15.03.2010

Documents