131-kurân-ı-kerîmde- yolculuk-53-ayetleri ve tezi baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar...

250
0

Upload: others

Post on 05-Mar-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

0

Page 2: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

1

GÖNÜLDEN ESİNTİLER:

KÛR’ÂN-I KERİM’DE YOLCULUK

53. Âyetler ve

TERZİ BABA

NECDET ARDIÇ

YAZAN

TERZİOĞLU M… C…

(6)

İRFAN SOFRASI

NECDET ARDIÇ

TASAVVUF SERİSİ (131)

Page 3: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

2

NECDET ARDIÇ TERZİ BABA

Adres

Büro: Ertuğrul Mahallesi Hüseyin

Pehlivan Caddesi No: 29/5

Servet Apt. 59 100

Tekirdağ

Ev: 100 yıl Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi

Ata Kent Sitesi A Blok Kat 3, D. 13.

Tekirdağ

Tel: (0282) 408 93 84

(0533) 7743937

www.terzibaba13.com

[email protected]

Page 4: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

3

İçindekiler……………………………………………………………………………………. (3) TERZİ BABAMIN ÖNSÖZÜ …………………………………………………………… (4) ÖNSÖZ ………………………………………………………………………………………… (6) GİRİŞ …………………………………………………………………………………………… (8) Hakîkati Buldurur ……………………………………………………………………….. (9) Nûr-u İlahi – Nur’u Muhammedi ………………………………………………. (11) Kûr’ân-ı Kerim’de Bulunan Elli Üçüncü Âyetler ……………………… (16) Âyet nedir?…………………………………………………………………………………. (18) Kûr’ân-ı Kerim 53. Âyetleri ………………………………………………………. (22) Bakara 53 …………………………………………………………………………………. (22) 07-12-2017 Tarihli Zuhûrât ……………………………………………………. (24) Bakara 153 ……………………………………………………………………………….. (28) Bakara 253 ……………………………………………………………………………….. (31) Ali İmran 53 ……………………………………………………………………………… (35) Ali İmran 153 …………………………………………………………………………… (38) Nisa 53 ………………………………………………………………………………………. (39) Nisâ 153 ……………………………………………………………………………………. (42) Can ……………………………………………………………………………………………. (43) Maide 53 ……………………………………………………………………………………. (45) Enam 53 ……………………………………………………………………………………. (46) Enam 153 ………………………………………………………………………………… (47) Araf 53 ……………………………………………………………………………………… (50) ARAF 153 …………………………………………………………………………………. (51) Enfal 53 …………………………………………………………………………………….. (52) Tevbe 53 …………………………………………………………………………………… (54) Yunus 53 …………………………………………………………………………………… (56) Hud 53 ………………………………………………………………………………………. (56) Yusuf 53 …………………………………………………………………………………… (57) Hicr 53 ………………………………………………………………………………………. (59) Nahl 53 ……………………………………………………………………………………… (61) 6.09.2018 Terzi Babamızla alakalı Zuhurat …………………………… (62) İsrâ 53 ……………………………………………………………………………………… (64) İsrâ Sûresi 53. Âyet ………………………………………………………………… (93) İnci Mercan Tezgâhı Düşündürdükleri ve Müşahadesi …………… (97) Mi’rac ………………………………………………………………………………………. (122) Kehf 53 ……………………………………………………………………………………. (123) Meryem 53 ……………………………………………………………………………… (127) Tâ-Hâ 53 ………………………………………………………………………………… (135) Enbiya 53 ………………………………………………………………………………… (137) Hacc 53 …………………………………………………………………………………… (138) Müminun 53 …………………………………………………………………………… (142) Necat Nedir ……………………………………………………………………………… (143)

Page 5: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

4

Nûr 53 ……………………………………………………………………………………… (146) Furkân 53 ………………………………………………………………………………… (147) Şuara 53 ………………………………………………………………………………… (152) Şuara 153 ………………………………………………………………………………. (153) Neml 53 …………………………………………………………………………………… (154) Kasas 53 …………………………………………………………………………………. (156) Ankebut 53 ……………………………………………………………………………… (157) Rum 53 …………………………………………………………………………………… (158) Ahzab 53 …………………………………………………………………………………. (161) Kahve-den Seyre Ve Müşâhade-ye ……………………………………… (167) Sebe 53 …………………………………………………………………………………… (173) Atayım dedim ………………………………………………………………………… (175) Ya-sin 53 ………………………………………………………………………………… (176) Saffat 53 ………………………………………………………………………………… (177) Saffat 153 ……………………………………………………………………………… (179) Sad 53 …………………………………………………………………………………… (180) Zümer 53 ………………………………………………………………………………… (182) Zümer 53. Âyet Müşahadesi ve Hediyesi ……………………………… (185) Mümin 53 ………………………………………………………………………………… (187) Fussilet 53 ……………………………………………………………………………… (188) Şura 53 …………………………………………………………………………………... (190) Zuhruf 53 ……………………………………………………………………………… (192) Kandil ……………………………………………………………………………………… (193) Kılıç Ve Kâlb Sarkaçları …………………………………………………………… (195) Duhan 53 ………………………………………………………………………………… (198) Sizden Sonra Kiminle Devâm Edeyim …………………………………… (200) Zariyât 53 ……………………………………………………………………………… (202) Asrın hakikat-ı nedir? ……………………………………….................... (203) Necm 53 ………………………………………………………………………………… (204) Efendi Babamın Gördüğü Necm Sûresi zuhuratınının, Müşahadesi ve Tahakkuk Etmesi ………………………………….......................... (205) Kamer 53 ………………………………………………………………………………… (206) Rahman 53 ……………………………………………………………………………… (208) Vakıa 53 ………………………………………………………………………………… (210) “Şecer – Ağaç” ……………………………………………………………………… (211) Müddersir 53 …………………………………………………………………………… (214) O Benim Canımım Cananıdır ………………………………………………… (219) Yazanın Son Sözü …………………………………………………………………… (221) Özel Bölüm ……………………………………………………………………………… (222) 02-12-2012 Tâc-ı Şerif Merasimi ve Tecellileri ……………………… (223) “Terzi Oğlu Murat Derûni” ve Rabb-i Has “Nûr” İsmi Şerifi … (229) Terzi Baba Kitabları Listesi ……………………………………………………… (241)

Page 6: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

5

TERZİ BABAMIN ÖNSÖZÜ

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHİM. Muhterem okuyucularımız. Her ne vesilesi ile elinize geçmiş olan bu kitap, oldukça uzun geçen bir tasavvufi hayatın neticesinde şahsım hakkın da, meydana gelen (18) nci kitabımızdır. Kitabın sonun da genel listede görüleceği gibi, Kitap sayılarımız (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca kitap yazılımları devam etmektedir. Ve bu kitaplar hayal kurgu değil, gerçek Batınî yaşam hayatının muhabbetli hallerini, harf ve rakkam uyumlarını, ve bunların bâtıni idraklerini bildirmektedirler. Bilindiği gibi, Muhteşem dinimizin üç yaşam hali vardır. 1)-Şeriat mertebesi. Şer-i ve fıkhi İslâm. 2)-Tarikat mertebesi. Duygusal sufî İslâm 3)-Hakikat ve ma’rifet mertebesi ise. İrfani İslâm’dır. İşte kitaplarımızın hepsi, İrfani İslâm mertebesi itibari ile ve büyük yaşam tecrübelerinden sonra kaleme alınmışlardır. Kitaplarımızın hangisini incelemeye alırsanız alın içerisinde sadece bu mertebeleri bulacaksınızdır. Ancak bu kitaplar ihtisas ve tevhid ağırlıklı kitaplardır. İyi anlaşılabilinmesi için tevhid-i bir alt yapıya ihtiyaç vardır, veya aynı kitabı tefekkür ederek birkaç defa okumak lâzımdır. İşte elinizdeki kitapta böyle kitaplardan biridir. Oldukça uzun olan bu tasavvufî hayat seyrimizde. Çevremizde ki evlâtlarımızın hepsi de güzide ve irfan ehli olan kimseler olarak yetişen, değerli kimselerdir. Bu kitabın yazılmasını ve derlenmesini tamamlayan, Yeni ismi ile “Terzi oğlu Murat Derunî” kendi ismi “Mu…Ca… lu olan oğlumuzun ellerine gönlüne sağlık olsun Cenâb-ı Hakk başarılarını dâim yolunda kâim bilgisinde ârif eylesin. 95- Terzi Baba-(8) (19/53) kitabı yazılırken, buradaki (53) ayetlerinin o kitaba konması için çalışmalar yapılmıştı ancak kitabın sayfa sayısının çok artacağı düşüncesi ile, (53) ayetlerinin başka müstakil bir kitapta toplanması yönünde bir düşüncemiz olmuştu, bu yüzden bahsi geçen (19/53) kitabına ilâve edilmemiş idi. Şimdi zamanı gelmiş ki, müstakil bir kitap olarak elinizdeki bu kitap düzenlenmiş oldu. Sebeb olan “Terzi oğlu Murat Derunî” oğlumuza ve aile efradı ile uzun ömürler dilerim. Çevremizde böyle evlâtlarımızın varlığı yolumuzun geleceği bakımından fakire ümit vermektedirler. Cenâb-ı Hakk zahir bâtın bütün evlâtlarımızın gönüllerini hoş hanelerini Gülşen irfaniyetlerini çok hoş eylesin. Terzi Baba Necdet Ardıç Tekirdağ…

Page 7: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

6

ÖNSÖZ

سم حمن هللا ب حیم الر الر BİSMİLLÂHİR RAHMÂNİR RAHÎM

Bu çalışmamız daha önce oluşturulan “Terzi Baba (8) 19/53” ün 3. Bölümüne ait yapılmış özel bir çalışmaydı. Yalnız çalışma hacmimiz büyüdüğü için içlerinden bazı âyetler seçilerek bahse konu olan çalışmaya alınmış, tamamı ise bir başka çalışmaya bırakılmış ve dosyalarımızın içinde sıraya alınmayı bekliyordu.

“Ben’deki Terzi Babam ∞” 126-14-1 ve 127-15-2 Terzi Baba kitapları sıra numaralı 1. ve 2. Bölümler hakkındaki çalışmamız bitince bu çalışmayı sıraya aldık. Aslında bahsettiğimiz gibi bu çalışmanın bir kısmı tamam olmuştu. Üzerine yeni eklenecek b-ilim1 ve yeni oluşacak müşahâdeler ile sahası genişletilmeye çalışılacaktır. İnşeallah…

Şunu da baştan bildirmiş olayım, fakîr sadece bir araştırmacıdır. Arapça, Kûr’ân-ı Kerim ve Tefsir konusunda her hangi bir alimliği de yoktur. Oluşabilecek hatalardan baştan Rabb-imiz, Efendi Babam ve okuyuculardan affımı istirham ederiz.

Klasik bir meâl ve yorum çalışmasından ziyâde, Resûlü zişân (s.a.v.) efendimizin “Kûr’an-ı Kerim’in dört, yedi hatta sonsuz ma’nâları vardır” dediği gibi en azından Cenâb-ı Hakk (c.c.) izni ve himmeti ile anlayabildiğimiz kadarıyla en az dört2 mertebeden bakmaya çalışılacaktır.

Sevgili okuyucu, her zaman olduğu gibi irfâniyet çalışması olan bu kitabları okumaya başlarken nefsin hevâ, vehim, hayâl ve arzularından soyunarak saf bir gönül ile bu eseri okumak bizlere çok şey kazandıracaktır.

Her zaman yanımızda olan ve bizleri destekleyen başta Nüket Anneme ve bizleri bu çalışmalara yapmaya teşvik eden 1 “B” yi yerinden biraz geriye alıp kelimeden ayırmak lâzımdır, işte o zaman geriye ilim, “gerçek yakîn ilmi” kalmış olur. “B” Arapça da “ile-birliktelik” ma’nâsınadır, ayrıca “B” harfi aynı zamanda “13” tür, görüldüğü gibi muhteşem “B” ehli zâhire perde ehli hakikate göre ise, Cemâldir. (Terzi Baba) 2 İslâmın şifre sayısı (Şeriat, Tarîkât, Hakîkat, Marifet)

Page 8: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

7

himmeti, ma’nevi desteği yanımızdan eksik olmayan Efendi Babama, bu yolda beni yalnız bırakmayıp yardımlarını esirgemeyen sevgili eşime ve kızıma teşekkür ederim.

Bu çalışmadan oluşacak ma’nevi hasılayı başta Resülû Zişân (s.a.v) Efendimizin mübarek, mutahhar saf ruhları ile Ahmed (حمد (أismi şerifine, Piran hazeratımızın ruhlarına, Nüket Annem ve Efendi Babam Necdet Ardıç’ın da ruhaniyetlerine hediye eyledim.

Murat CAĞALOĞLU

29/06/2018

Page 9: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

8

GİRİŞ

Çalışmamız ismi kitab kapağında belirtildiği gibi Terzi Baba ve Kûr’ân-ı Kerim’de 53. Âyetlerdir. Belki bu ilgi nereden gelmektedir diye merak edenler olabilir. Terzi Baba, Necdet ARDIÇ’ın “53” sayısı ile bağlantısı bu çalışmaya başlandığı zaman 15 kitab kaleme alınmıştı bu kitâb ve başka kitablar ile bu sayının artacağı muhakkaktır. Terzi Baba ve “53” sayısı ile ilgili bağlantıyı merak edenler yeteri kadar bilgi olduğu için;

Terzi Baba kitapları serisi:

1-12- Terzi Baba-(1) 2-39- Terzi Baba-(2) 3-32- Terzi Baba-(3) İstişare dosyası. 4-79- Terzi Baba-(4) İstişare dosyası. 5-80- Terzi Baba-(5) İstişare dosyası. 6-86- Terzi Baba-(6) İstişare dosyası. 7-91- Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 8-95-Terzi Baba-(8) (19/53) 9-99- Terzi Baba-(9) İstişare dosyası.

10-103-Terzi baba yüksek lisans tezi. 11-108-Tezi Baba ile ilgili zuhuratlar. 12-109-terzi Baba tasavvufi izahlar. 13-110-19-53-Şeker risalesi. 14-126-1-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu. 15-127-2-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu.

16-87- Terzi Baba-İlâhiler derleme. 17-129-Terzi Baba divanı. “Tüm şiirlerim.” 18-131-Kur’ân-ı-Kerîmde yolculuk-53-Ayetleri ve Terzi Baba

-------------------------

Yukarıda bahsi geçen kitablara müracaat edebilirler…

Bizim burada daha ziyade inceleyeceğimiz konu 53. Âyetler ve Terzi Babam-ızın bu âyetler ile ilgili olan bağlantılarıdır. Bu konu özel ve indi bir konudur. Her zaman söylediğimiz gibi bizi bağlar. İsteyen kabul eder, isteyen kabul etmez. Herkesin canı sağ olsun. Yalnız şu unutulmamalıdır, önsöz bölümünde değinildiği gibi Kûr’ân-ı Kerim âyetlerinin sadece bir ma’nâsı ve anlamı yoktur.

Page 10: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

9

Resûlüllah (s.a.v) Efendimizin değindiği gibi sonsuz ma’nâsı ve açılımı vardır.

İşte bizimde burada yapmaya çalışacağımız, karınca kararınca Tevhid ilmini kullanarak bu gerçekleri müşâhade etmeye, müşâhade ettiklerimiz anlama, anladıklarımızı da aktarmaya çalışma olacaktır. Efendi Babamın daha önce “Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk” adlı eserlerinde yapmış olduğu 53. Âyetler ile ilgili yorumları da referans olduğu için çalışmamız içine alınmıştır. Cenâb-ı Hakk’tan muvaffak etmesini, ilim deryasından gönlümüze bu ilmi akıtmasını rica ederek yolumuza devam edelim.

-------------------------

Hakikati Buldurur Ahmed sayısı elli üçtür, Necdet sırası bu gelmiştir, Rû’yet darısını görmüştür, Aba hakîkati buldurur. Fenâ derdi nefsi öldürür, Gülünde ki kuşu bülbüldür, Dünyadayken seni güldürür, Gaybın hakîkati buldurur.

Gönül marifeti buldurur, Girersen kâ’besine oldurur, Bir gün duvarını doğrultur Kâmil hakîkati buldurur.

Cem’inden sonra Furkân, Durdu mu? Dünyâ’da akan kan, Anla hikmeti oldun ikân, İhsân hakîkati buldurur.

On dokuz nerededir derler, Bize Terzi oğludur derler, Bakanlar delidir derler, Mi’rac hakîkati buldurur.

Page 11: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

10

Dilerim Allah'tan Cemâlini, Gösterdi Ahmed sahilini, Daldım okudum incilini, Müjde hakîkati buldurur. Çıktığımız vahdet pazarı, Cümle âlemi getirir beri, Allah'ın ilham verdiği arı, Kûr’ân hakîkati buldurur. Kâ’be tülünü araladı, Bin bir hakîkati sıraladı, Murat bâtını hatırladı, Kâ’be hakîkati buldurur.

Muhammed Ali temizledi, Bizim canımızı bezledi, Evlâdınız beyti özledi, Fatma hakîkati buldurur. Tuh eder Hu'su esmâsını, Giydirir Bekâ kalıbını, Hazır et sen sefere yatını, Hüseyin hakîkati buldurur. Zâhiri bâtınından gören, Medeniyeti çok sevdiren, Zât-ının kıymetini bildiren, Hasan hakîkati buldurur.

Nûhiyettendir işitmesi, Süleymaniyettir üfürmesi, Muhammediyettir gemisi, Necdet hakîkati buldurur. 14-12-2012

Page 12: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

11

Nûr-u İlahi – Nur’u Muhammedi

Emirini verdiğinde koşmalı, Muhammedi ümmetinden olmalı, Altı yönden kapısında bakmalı, Fetihleri bildirmekte Kâ’be gel.

Sohbetinde irfânıyla bayıldık, İlmi ledün anlatınca ayıldık, Hakîkatin yollarında sayıldık, Kadehleri doldurmakta Saki gel,

Zâhirinde Muhammedi ismiyle, (s.a.v) Bâtınında Hüviyeti "Hu"suyla, Velilerde tenzihle, teşbihle, Tevhidini birlemekte Kâmil gel,

Kelimeler dudağından dağılır, Nefesinden rahmetleri yayılır, Hakîkatin kokusundan ağlatır, Karanlığın noktasında Aşka gel

Muhammedi tevhid eder zâtında, (s.a.v) Resülün de Resülleri zuhûrda, Cem'ül Cem'le hidayeti bekâda, Dolunayın parlaklığı onda gel,

İlimlerin kapısında Hazmidir, Deryaların kapısında Nusretdir, Mevlamızın kapısında Necdetdir, Marifetin Velayeti Ali gel. (k.v.c)

Page 13: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

12

Page 14: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

13

Bu şema 2012 yılında Efendi Baba’mın Kâ’be şeması çizimi esas alınarak, bazı müşâhadeler ile çizilen şemalardan bir tanesidir. Efendi Babam bunların ne ma’nâya geldiğini yaz demişti. Bu şema “Terzi Baba ve Kûr’an-ı Kerim’de 53. Âyetler” kitâbına nasipmiş. Konumuz âyetler olarak düşünülebilir. Unutulmamalıdır ki “Kûr’ân ve İnsân bir batında doğan ikiz kardeştirler”3 Kâmil İnsân – İnsân-ı Kâmil, “Gönül Kâ’besi”nin temellerini atıp inşa ederek, Kûr’ân-ı Kerim gönlüne inip, gönlünde açılımı olan kişidir.

Başta Nûr-u İlâhi ve Nûr-u Muhammedi yazıyor. Uşşaki tacı 14 dilimli ve Seccade sayısal değeri 14 tür4… Bu da her mertebeyi içinde bulunduran Nuru Muhammediye tahsis edilen sayısal değer idi.

En dış köşeler bilindiği gibi Şeriat-Hz. Îbrâhim (a.s.), Tarîkât Hz. Mûsâ (a.s.), Hakîkat, Hz. Îsâ (a.s.) ve Marifet Hz. Muhammed (s.a.v.) temsil etmektedir.

Efendi Babamın remz etmesiyle 1 açmış ve 4 gonca gülün ne ma’nâya geldiğini yazalım. Açmış gül, Resûlüllah (s.a.v.) efendimizi ve goncalar ehl-i beyti temsil etmektedir. Hiç birini bir birinden ayırmayız demektir. Mertebeler yerleştirilmeleri bir birinden üstündür, aşağıdır şeklinde anlaşılmasın böyle bir kıyas yapmak ne bizim, ne bir başkasının harcıdır. Üzerlerinde bulunan özelliklerin ağırlığı yönüyle yazılmıştır. Yoksa tüm mertebeler onlarda mevcuttur. Özlerinde Pergamber evladı, peygamberlerdir. Mühürsüz peygamberlerdir.

Şeriat - Hz. Hüseyin; Hz. Hüseyin ailenin küçüğü ve kerbala da şehit olması zâhiri özelliği fazla olması yönünden buraya yerleştirilmiştir.

3 Hadis-i Şerif 4 Seccade aslı haflerinin sayısal değeri; Sin:60, Cim: 3, Elif: 1, Dal: 4,

(60+3+1+4)= 68, (6+8)= 14 (14) Nuru Muhammedi’dir. Tüm mertebeleri bünyesinde bulunduran aslında sıraya girmeyen sayıdır.

Page 15: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

14

Tarîkât - Hz. Hasan; Ehlibeyt’in büyük çocuğu olması ve bâtini yönü daha ağır olması ve yolumuz büyüğünün isminin de Hasan olduğu için bu köşeye yazılmıştır.

Hakîkat-Hz. Fatıma, zâhirde hânım olmak ile birlikte bâtında er yani recül idi. Hakîkat mertebesinin köşesine konulmuştur.

Marifet-Hz. Ali için Resûlüllah efendimiz, Ali bendendir, ben Ali’denim ve benzeri sözler söylemiştir. Bundan dolayı ve ailenin reisi olduğu için bu köşeye de Hz. Ali’nin ismi yazılmıştır.

Efendi Babamın Kâ’be çizimin de bağlantılardan 8 köşe oluşmaktadır. Bu küp olan Kâbe’i şerif’in köşeleridir. Bu çizimde de merkeze alınarak. Kâbe-i şerif’in açılımı şema içinde yapılarak. Diğer köşelerde ki sayılarda sıralama ile yazılmıştır. En son 48 sayısına ulaşılmıştır. Küp 6 yöndür. 6x8= 48 sayısını verir. 48 sayısı “Fetih suresi”nin Kûr’ân’daki sırasıdır. Efendi Baba’mız bilindiği gibi bu sûre ile alakalı kitabına (19) sayısını vermiştir. 1 ile başlanıp 48 ile bitmektedir. 1+4+8= 13 Merkezde bulunan 13 sayısı dışa dizilmiştir. Şimdi 48 Kâbe-i şerif’in 8 köşesi ve 6 yönü olan (19) İnsân-ı Kâmil’in 13 olan merkezi yani Hakk yönü, Halk yönü ile dışta görülmektedir. Kim ne yönden bakar ise, o şekilde görmektedir. 48 Fetih sûresinde bulunan biat âyeti ile Abdîyet, Risâlet ve Ulûhiyet mertebelerine yapılan biat bu şemada bulunmaktadır.5

Şeklin dış tarafında bulunan toprak rengi, Gönül Kâ’be-sinin toprak-hikmet olan beden yönüdür. Yeşil olan iç kısımları ise bâtınını remz etmektedir (Şema çizilirken yeşil renk daha koyu kullanılacaktı sayılar gözükmediği için daha açık bir renk seçilmiştir). Uşşaki tacı ve cübbesi de nefti yeşil renklidir. Mavi gök ve deniz rengidir. Bünyesinde bulunan Zât ve Hakikîkat-i İlâhiyye deryası olan rûhunu simgelemektedir.

Buraya kadar olan sayılar 256 dır. Eşyânın hakîkat-ı Nûr’dur. Nûr eşyâyı içten aydınlatmakta ve aynı zamanda İnsân-ı Kâmil’i içten aydınlatmaktadır. Ben Allah’ın nûrundanım, mü’minlerde benim nûrumdandır.6

5 Daha sonra oluşan müşahade ve bununu neticesindeki çalışmlarla, bu kitab içinde de mevcuttur. 1-48 yan yana (148) gelmesi ile (58) sıra sayılı Muhsi esmâsı bağlantılarıda anlaşılmıştır. Bu esmâ sayılar ile ilgili esmâdır. 6 (Hadis-i Şerif)

Page 16: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

15

253-254-255-256 sayıları Şeriat-Tarîkât-Hakîkat-Marifet olan 4 yöne yazılmıştır. 254 (8) adettir. 8 yolumuzun şifresi ve 53 tür. Kısaca bunlar, 253 kitab içinde hesaplaması mevcuttur.7 İnsân-ı Kâmil in sayısal değeridir. 254 türkçe “Bayram” kelimesinin sayısal değeridir. Bakara 2-255 âyeti, Âyet’el Kürsidir. Nûr olan İnsân-ı Kâmil’in Şeriat, Tarîkât, Hakîkat, Marifet mertebelerinden zâhir, bâtın ve Şükür ve Kurb’an bayramlarını Kûr’ân ve Gönül (Âyet’el Kürsi) olarak Allah esmâsında cem etmiş bunları cübbe ve tac olarak giymiş, bu hali nûr olarak yansıtan kimsedir.

Aslında bu kare de, iç merkez çizimlerde kare olsaydı toplam 312 kare olacaktır. Dış 48 nokta ile toplanırsa 360 yapar. 360 ise bilindiği gibi bir dairenin toplam açısıdır. Seyr-i sülük dairesi de (0) Kabe-i Kavseyn denilen iki yarım dairenin birleşiminden oluşmaktadır. Yolumuz saliki-dervişi 3X12= 36 ders ile İlm-el, Ayn-el ve Hakk’el Yâkinlik ile bu yoldan geçmektedir. Söylenildiği gibi bunların en az 10 hakikatını bünyesinde yaşar. Bu da 36x10= 360 dır. 360 derece açı birimidir. 28 mertebenin yakınlığına ve 360 derecelik açısına Nûru Muhammedi ve Necdet Babamız ile ulaşmak mümkündür… Dışta bulunan 4 tane köşede dönüş tecellileri olan Tevhid-i Zât, Tevhid-i Sıfât, Tevhid-i Esmâ, Tevhid-i Efâl dir. 360 derece ile âlemler, Kâ’be içindedir. Ne varsa âlemde, o var Âdemde dendiği gibi, İnsân-ı Kâmil’in gönlü Cenâb-ı Hakk’ın hüviyetidir.

Merkez Sekizgen içinde bulunan, iki tane birbirini kesen üçgen köşeli şekil, Kûr’ân okunan rahle, Sekizgen elmas pırlanta yüzük taşıdır. Nefsinde Kûr’an olan 53, elmas yani selâmın zâhir ve bâtınıdır. Rahlenin toprak rengi de ilm-ü ledün ve zâhiri hikmet bâtını da güçtür.

Daha içte bulunan daire gri renk ile çevrelenmiştir. İnsân-ı Kâmil’in zâhir bir insan gibi görünmesidir. En dışta bulunan siyah renk nefsinden câhil olması ve 8 ile de Tevhid-i Efâl sahasına yani zâhir âleme bu hâl ile dönüşüdür. Bunları kesen sekizgen yıldız, İlâhiyat yıldızı ve üstünde ki 9 ile Tevhid-i Esmâ yani tarîkât kisvesi altında bulunmasıdır. Sekizgen yıldızın dışı sütlü kahvedir. Kahve,8 cübbe etrafına sarılan kemerdir. Kemer, Kamer (Ay) olarak düşünülürse, bu kemerin içinde bulunan kırmızı tac remzi ile 7 Giriş bölümü… 8 Kahve aynı zamanda 40 Hakikat-i Muhammed’inin rengidir. 126-127 numaralı Ben’deki Terzi Babam kitâblarında geniş bilgi vardır.

Page 17: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

16

Allah’tan aldığı ilim nûrunu tâliplilere yansıtmasıdır. Bir içteki kırmızı güneş, İlâhiyat güneşinin resmidir. Üzerinde bulunan üç sayısı ise Allah, Rahmân, Rahîm olan kaynak esmâlardır. Tam merkezde ise Âyet’el Kürsi Arapça olarak yazılmıştır.9

KÛR’ÂN-I KERİM’DE BULUNAN ELLİ ÜÇÜNCÜ ÂYETLER

Çalışmaya 29-6-2018 tarihinde başlamış bulunuyorum.10 Başlanılan tarihin sayılarına biraz dikkat edersek;

29+6+18= 53 olduğu dikkatimizden kaçmayacaktır. Kalan 2 ise zâhir ve bâtın üzere bu çalışmanın kaldığı yerden devam ettiğini gösterir. Aslında planlamayan ve bu tarihe gelmesi 53 nolu pirimiz Terzi Babamın zâhir ve bâtın himmetlerinin çalışma üzerindeki yansımadır. 2 sayısını başa alırsan 253 eder.

Peki bu sayı neyi ifâde etmektedir.11

İnsân-ı Kâmil ebced’de سان ان كمل 253’tür.

(م) elif (ا) kef (ك) nun (ن) elif (ا) sin (س) nun (ن) elif (ا) mim (ل) lam

( 1 + 50 + 60 + 1 + 50 + 20 + 1 + 40 + 30 ) = 253

İnsân-ı Kâmil’in sayısal değeridir. (Daha önce ki bölümlerde hesaplaması yapılmıştı). Başlama ise Besmele-i Şerif ile olur. Besmele-i Şerif 19 harflidir. İnsân-ı Kâmil’in şifre sayısı da “19” dur. 19/53 olan Besmele-i Şerif ile kitâbımızın âyetler yani Kûr’ân bölümüne başlamış oluyoruz. Heza min fazli Rabbihi… 9 17/53. âyette yapılan inceleme ve müşahade sonucu 58 Muhsi (İhsa-Sayı) Esmâsı sayısal değeri 148 olduğu görülmüştür. Ve Mi’rac 17/1 âyeti ile başlamaktadır. Dış şekiller çizildiği zaman böyle bir amaç güdülmemiştir. İhsa kavramından İhlas’a ulaşılmıştır. Bu şekilde son bulan 256 sayısı Nûr Esmâsının sayısal değeridir. 93 sıra sayılı esmâdır aynı zamanda Necm’dir. 40 Hakîkat-i Muhammedi sayısısal değeri çıkınca 53 NC ve Necm sûresidir. 265-112= 144 tür. Mescid’ül Aksanın bulunduğu alanda 144 tür. Bu şekil bu yapılan çalışma sonucu Mi’rac ve Kadr gecelerinin hakîkatlerinide barındırdığı anlaşılmıştır. 10 Daha önceki ilk çalışma başlangıcı da 29 - 09 - 2015 tir. Ne kadar ilginçtir, bu tarihin sayısal değerlerinin hesaplamaları da aynıdır. 11 Bunun karşılığı (12) Terzi Baba (1) Sayfa 145 te bulunmaktadır…

Page 18: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

17

Burada dikkat çekmek istediğim sayılar;

Kûr’ân-ı Kerim’de başta bulunan Bakara, Ali İmrân ve benzeri âyeti fazla olan sûrelerin 100. ve 200. Sıralarda bulunan (153 ve 253 gibi ) 53. Âyetler de eklendiği zaman 52 adet 53 ayet bulunmaktadır. 53 numaralı “Necm sûresi” de âyetin cemi olduğu düşünülürse 53 tane âyet var diyebiliriz. Âyet ve sûre numaralarının toplamları da bizlere 53 sayısını verebilmektedir. Örneğin 17. Sûre 36 âyet toplarsak 17+36= 53 tür.

Kûr’an-ı Kerim’de 45 adet 53 âyet vardır. 45 te bilindiği Elif, Dal, Mim harflerinden oluşan Âdem’in sayısal karşılığıdır. 6 tane 153. Âyet ve bir tane de 253 âyet bulunmaktadır. Daha önceki bölümlerde 253 sayısının İnsân-ı Kâmil’in sayısı olduğu hesaplanmıştı.

45, 6 tane 153 ün yanında 1 leri ve 1 tane 253’ün yanında olan ikiyi toplarsak,

45+1+1+1+1+1+1+2= 53 sayısını vermektedir.

45 tekil ve 6 tane 153 ve 1 tanede 253 ayet var. 6+1= 7

45 sayısının yanına 7 sayısını koyarsak, 457 yapmaktadır. Daha önceki hesaplamalarda bunun “NECDET” sayısal değerleri olduğunu görmüştük.12

Bir başka hesapla çarpanları ile bakarsak;

(45x53) + (6x153) +253= 2385+918+253= 3538

3538 sayısında tersten, düzden 53 ve 8 in içinde mevcut olan 53 ile 3 tane 53 mevcuttur. 3 sayısı İlm’el yakîn, Ayn’el yakîn, Hakk’el yakîn dir. Aynı zamanda Allah, Rahmân, Râhim (53) “Veli” esmâsıdır. Efendi Babama yoldan verilen esmâdır.

3+5+3+8= 19 dur…

Çalışmaya verilen rakamlaları hatırlarsak 19/53 ve 8 dir.13 Hayret ki, hayrettir. Daha fazla hesaplama yapılabilir. Bu kadar hesaplama ile yetinip yolumuza devam edelim.

Şimdi 53. Âyetlere bakmaya, okumaya, anlamaya, idrak etmeye geçelim, âyetlerde Terzi Baba ile alakalı verilen yorumlar

12 Bu hesaplamalar hemen, hemen tüm Terzi Baba kitâblarında mevcuttur. 13 Daha önce yapılan 19/53 (8) çalışmasına atıf yapılıyor.

Page 19: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

18

indi ve özeldir. Genele ait değildir. İsteyen kabul eder, isteyende kabul etmez. Herkesin kendi bileceği bir iştir.

Âyet nedir?14

(Âyet)

(1) Eser.

(2) Kimsenin inkâr edemeyeceği açık delil. Nişân. Alâmet. İşaret.

(3) Menzil, mekân

(4) Kûr'ân-ı Kerîm'de ki, her bir cümle. Mânen uyanmağa, sebep olan hâdise. (Kûr'ân-ı Kerîm'de (6236) âyet vardır.15

*****

Diğer bir ifade ile de, diyebiliriz ki!

(Âyet) “Zât-ı mutlak’ın Zât-ı mukayyed ve Teşbîh mertebesi itibariyle, o ma’nâda, Kûr’ân-ı tafsîlî olan bu âlem de görünmesinin ismidir.”

Âyet, meâl’de ki karşılığı “alâmet” diye geçmektedir. Zâhir-î ifâdesi bu ve benzerleri ise de, gerçekte ve genel kullanımda (Âyet) “Kûr’ân”dır. Kûr’ân ise zât-tır, Kûr’ân-ı Kerîm’in içinde bulunan büyük bölümleri “Sûret-sûreler” onların içinde ki bölümleri ise bilindiği gibi “alâmet-işâret-Âyet”tir, ve bunlar zât-î işaretler-hakîkatlerdir.

Dört türlü Kûr’ân vardır. Birincisi; elimizde ki sahifelerden meydana gelen “Mushaf-ı şerif”tir. Buna diğer bir ifadeyle Kûr’ân’ı samit yani susan Kûr’ân denmektedir. İkincisi; Elif, Lam, Mim kitabı başlı başına bir Kûr’ân’dır. “Elif, Lam, Mim. Zalik’el kitâbı la raybe fi.” İşte bu Elif, Lam, Mim kitabında şüphe yoktur. Tefsirlere bakıldığında Kûr’ân’ın tamamı hakkında şüphe yoktur, denmektedir. O da doğrudur. Orada asli itibari ile hurufu mukattalardan meydana gelen bir âlem kitabı vardır. Bunun bir ismi de “İnsân-ı Kâmil” kitabı, diğer bir ismi ise âlemin koordinatları denmektedir. Elif, Lam, Mim… Bu âlemin alttan

14 Terzi Baba (28) Kûr’ân-ı Kerim’de Tesbih ve Zikir sohbetinden Âyet konusu alıntıları ve bazı ilaveler ile devam edelim. 15 Kaynak:Diyanet İşleri Bşk.

Page 20: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

19

üste, aşağıdan yukarı nesi varsa içten ve dıştan ihata etmektedir. Onun için Kûr’ân’ı Kerim’in başında olan Elif, Lam, Mim dir. Üçüncüsü ise bu âlemlerdir. Bu âlemlerin hepsi Kûr’ân’ı tafsilidir. Tafsilatlı açılan Kûr’ân-dır. Kûr’ân-ı Kerim içinde kayıtta, yazıda, mushafta, sahiferde olan ne varsa açılmışı ve faaliyette olanı bu âlemlerdir. Diğer bir ifadeyle nu âlemlerin ismi Kûr’ân-ı fiilidir. İşte âyet, tafsili olan bu âlemde görünmesinin ismidir. Gördüğümüz bu âlemde beşeri değerlendirmelerimiz ile dahi olsa gördüğümüz ne varsa ismi âyettir. Ancak bazı görüntüleri yarabbi bundan tenzih ederiz, diye söyleriz. Zâhire göre isabetli bir ifade ise de, aslına göre yanlış bir ifadedir. Neyi neyden tenzih edeceğiz ki tenzih etmek için bir ölçü lazım, haşa! Başka bir Allah’ın elinde başka varlıkları olması lazım. Allah bir ise, her şeyde kendine ait ve kendininse, kendisi temiz olduğundan bütün varlık temizdir. Biz kirlidir, pistir diye isimlendiriyoruz. Yarabbi seni noksan sıfatlardan tenzih ediyorum, diye ifade ediyoruz. Evvela yapılacak iş kendimizdeki eksiliği, noksanlığı görüp ondan sonra Hakk’ın hakkında karar vermeye cüret edelim. İrfan ehli olma, ariflik ve Allah’ı tanıma yolunda isek hem tenzihi yönüyle, hem teşbihi yönüyle, hem tevhidi yönüyle, hem hakikatı yönüyle, ne kadar yönü varsa o zaman bazı gerçekleri aşmamız gerecektir. Şeriat mertebesinde bilgiler ve yaşam da sınırlıdır. Belirli bir anlayış üzerindedir. Ama bu bize Allah’ı anlatmaz. Sadece bize fiillerin düzenlenmesinin anlatır. Allah’ı bildirmez. Şeriat mertebesinden sadece bir Allah bilinci vardır. Niceliği, niteliği, nerde olduğu bilinmez. Onun için ayrı bir tahsil gerekmektedir.16

--------------------

ن جناح علیھ إ و اعتمر فال فا والمروة من شعآئر هللا فمن حج البیت أ الص شاكر علیم ن هللا ع خیرا فإ ف بھما ومن تطو و ن یط }158/البقرة{أ (Bakara

158-) İnnesSafa velMervete min şeairillah* femen haccel Beyte evı'temera fela cünaha aleyhi en yettavvefe Bihima* ve men tetavve'a hayren feinnAllahe Şakirün Aliym;

16 Terzi Baba

Page 21: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

20

“Şüphesiz Safa ile Merve, Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah onu bilir, karşılığını verir.”

--------------------

Safa ve Merve tepeleri Allah’ın işaretlerindendir, yani bir başka ifade ile Allah’lık işaretlerindendir, nasıl ki kişi ikâmet ettiği yerden gidip hacı oluyor sonra tekrar asli vatanına dönüyor işte onun gibi, Safa mutlak safiyet demektir, kendi saflığını idrak etmesi kişinin Safa tepesine çıkmasıdır, safiyete ermesi, Merve de mürüvettini, kendi hakîkatini idrak etmesi, iyiliklerini güzelliklerini idrak etmesidir.

Safa’dan Merve’ye doğru başlayan bir seyir vardır, bir de Merve’den Safa’ya doğru bir seyir vardır, Safa’dan Merve’ye gitmek Aklı Küll’den Nefsi Külle nüzul etmek, inmek, Merve’den Safa’ya gitmek ise Nefsi Küll’den Aklı Külle yönelmektir.17

--------------------

Bu âyet ve işaretin yolumuz ile bağlantısını açıklamaya çalışırsak; Mürşid zâhirde ve bâtında Ak-ı Küll’dür. Aynı zamanda sâliklere ilim sütü emzirdiği için batında Nefsi Küll’dür. Zâhirde olan eşide zâhiri Nefsi Küll’dür. Yani Terzi Babamız ve Nüket Annemiz Allah’ın zât-i işâretleri olan Sefa ve Merve tepesini temsil etmektedirler. Bâtını Ûmre ve Haccı’nı yapan yolumuz derviş ve dervişeleri bu iki tepe yani Terzi Baba ve Nüket Anne arasında bâtında say halindedirler. İşte sayını bâtini olarak tamamlayanların başları traş olur. Nefsi ilâhi uzantıları kesilmiş ve geriye Esmâ-i ilâhi yaşantısı ile kalmış olurlar.

Burada yakın bir zamanda oluşmuş bir hadisenin uzantı hâlini kısaca almak istiyorum.18 Dipnotta bahsedilen kitaba konu olan kişi facebook masengerendan fakîre mesaj atmıştı. Nasılsınız diyordu. Ben de iyiyim, siz nasılsınız dedikten sonra mevzuya girdi ve yaptıklarından pişman olduğunu söylüyordu. Nüket Annem ve Efendi Babam-ı kardeşi ile beraber bir hayli üzmüştü. Kendisine bizim yapabileceğimiz bir şey olmadığını, bu konu ile ilgili Efendi 17 Terzi Baba 18 Bu konuda geniş malumat ve fakirin bir şekilde olaya dâhil olması ile Terzi Baba 125 nolu 2018 umre dosyasının son bölümünde mevcuttur.

Page 22: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

21

Babamız ile görüşmesi gerektiğini söyledik. Bu durumda beni affederler mi? Diyordu. Nüket Annem’den özür dilersen bu konuda belki bir kapı açılır diye ifâde ettim. Ama yine aynı kafada olduğu anlaşılıyordu. Yanlış anladığını, yanlış anlaşıldığını ifâde ediyordu. Bu durumda fâkir ne yapsın. Nüket anneye ulaşmam pek mümkün değil diyordu. Bu yazıları yazarken dinlediğim haber de “hatasını dahi kabul etmiyor” diyordu. Bu müşâhadenin âlem kitabından gelen tasdiği gibiydi. İşte “Akl-ı Küll ile Nefsi Küll” arasında say eden ve yolunu kaybeden kişinin hâlini gösteriyor. Bu hanım Nefsi külle ulaşamam diyor. Oysa Umre’de say’da sefa tepesinde Akl-ı külle ulaşıp, Nefsi küll’ün Efâli İlâhi eliyle saçlarını kestirmesi yani esmâ-i ilâhilerin nefsi uzantılarını kestirmesi gerekiyordu. Burada Efendi Babam-ın en kısa zamanda Umre’nizi kaza edin demesinin hakîkati de ortaya çıkmakardır. Tabii bu kaza zâhiri olacaktır. Bâtini nasıl olacaktır. Allah’u alêm diyerek. Oluşan bu hâl ve tecelliyi burada keserek yolumuza devâm edelim…19

Dördüncüsü; Kûr’ân-ı Nâtık’tır, konuşan Kûr’ân’dır. Hz. Ali efendimiz kendisini, konuşan Kûr’ân olarak adlandırmıştır. Yolumuz Hz. Ali yolu olduğuna göre yolunun müntesip ve vekilleri olan halifeleri de Kûr’ân-ı Nâtık özelliğini taşıyandır. İnsân-ı Kâmil’in zuhur mâhalli Kâmil İnsân, Bizatihi Kûr’ân-ı yaşadığı ve kendine şiar edindiği için söylediği sözlerde Kûr’ân olmaktadır.

Bu da “el insanü vel kur’anü tevemanü” dedikleri hakîkatin zuhura çıkmasıyla olur. Yani “İnsân ve Kûr’ân bir batında doğan ikiz kardeş gibidirler”20

Tabii ki buradaki bâtın, insanın zâhiri için ana rahmi, bâtıni yönü ve Kûr’ân-ı Kerim için ise “Bismillahirrahmanirrahiym” deki “Rahmân’ın rahmi”dir, yani “Ulûhiyyettir”.

Hakk’ın zât-ından doğmak yani (zuhûra gelmek) nedeniyle ikiz kardeş olan “Kûr’ân” ve “İnsân”dan; Kûr’ân-ı Kerim’e ALLAH’ın kelâmı “kelâmullah” denmesine karşılık; insâna da “habibullah”, ALLAH’ın habibi ve “Kûr’ân-ı Natık” yani “Konuşan Kûr’ân” denmektedir.

Sen ona korkma de kûr’ân-ı natık, gönül ka’besine gir ol mutabık,

19 Bu konu hakkında Terzi Baba İbretlik dosyalar 125 – Zümrüd-ü Anka kitabında geniş malumat vardır. 20 (Lübb-ül özün özü. Sayfa 30).

Page 23: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

22

devreyle ol ka’benin etrafını, devrederler bir gün gelir şems-i zâtını.

Şehâdet âlemin de zuhûra gelen bu iki “Zât-i Tecelli” iman yoluyla birbirlerine yaklaşıp hakîkatlerini idrâk ederler, böylece “Likâ” mülaki (buluşma) yakîn meydana gelmiş olur.

Kûr’ân-ı Kerim 53. Âyetleri

Âyet meâllerinde, genelde Terzi Baba Kûr’ânda yolculuk kitâbları, Diyanet, Elmal-ı Hamdi Yazır meâllerinden istifade edilmiştir.21

--------------------

كم تھت رقان لعل ذ آتینا موسى الكتاب والف دون وإ

(BAKARA 53) – (Ve iz ateyna MuselKitabe velFurkane le'alleküm tehtedun)

(2/53) - “Hani, doğru yolu tutasınız diye Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) ve Furkan’ı vermiştik”.

--------------------

Ve Biz Mûsâ’ya kitabı verdik ve Furkân’ı verdik, umulur ki siz bunlara bakmak sûretiyle yolunuzu bulursunuz yani hidâyete erersiniz yani bunların içinde olan Hâdî ismini alıp o yoldan gidersiniz, Burada şunu bilmek lâzım ki, tarikât mertebesinde olan bir kişiye de kitap gelebiliyor, kitaptan kasıt ilhamlar yani tarikat mertebesi, Mûseviyyet mertebesi itibarıyla gelen ilhamlar, yeriş gelmişken bu ilhamların kaynağı nasıldır ona da bakalım;

Mûsâ (a.s.) doğduktan sonra firavun ve ailesi ona bakıyorlar, yani Mûsâ (a.s.) nefsi emmâre’nin kucağında büyüyor. Mûsâ (a.s.) a fir’âvn’un muhabbet etmesi, “ve elkaytü aleyke mehabbeten minnİY” (Taha,20,39 Âyet) yani “Kendimden bir muhabbet ilka ettim” Âyetinde dediği gibi, işte bu muhabbet Mûsâ (a.s.)ın özünde oldu-ğundan, ondan meydana gelen güzellik Asiye Hatun’uda, fir’âvn’u da cezbetti ve Âsiye Hâtun “umulur ki 21 Yazan

Page 24: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

23

bu evimize neşe getirir, evlat edinelim” dedi. O güne kadar Mûsâ (a.s.) şahsında rivâyetlere göre Kırkbin çocuğun kesildiği ifade ediliyor, fakat bunların herbiri aynı zamanda Mûsâ (a.s.)a güç, kuvvet oldu, yani Mûsâ (a.s.) fir’avn karşısına çıktığı zaman tek bir fert olarak çıktı ve duasında “Kale Rabbişrahliy sadriy” (Tâhâ,20/27.Ayet) yani “Rabbim sadrımı genişlet” dedi ve kendisi için kesilen o çocukların gücüyle gitti fir’âvn’un karşısına, fir’âvn tek kaldı aslında orada, “Ve iz ateyna Mûsel Kitabe” dediği bu aslında, kendisi namına nefsi emmâre tarafından kesilmiş gibi görülen o bilgiler yani o çocuklar toplandı ve bir kitab halinde Mûsâ kemâle erdiği zaman kendisine verildi ve bunun zâhirdeki ismi Tevrat oldu. Tevrat haberi uzağa ulaştıran tevriyyet demektir, daha evvelki peygamberler sadece kendi kavimleri içine geliyorken, Mûsâ (a.s.) daha geniş kavimlere getirildi, işte şeriat mertebesi itibarıyla kendi bünyende yaptığın faaliyetler, fiziki çalışmalar, tarikat mertebesine girdiğin zaman daha da genişler, yani iç bünyende daha derinlere doğru genişlemeye başladığı zaman o tevriyyet olur, “işte bunu verdik” diyor.

Âyet’in diğer yönden ifadesi ise Mûsâ (a.s.)ın şahsında, tarikât ehline ben gönlümden bir muhabbet ilka ettim yani Zâtımdan “Ben ilka ettim” diyor Cenâb-ı Hakk, “venefahtü” “veelkaytü” bakın aynı şey yani “Ben ruhumdan verdim” dediği gibi “Ben muhabbetimden verdim” diyor. Âdem (a.s.) a ruhundan veriyor bu ruhaniyetin daha çok faaliyete geçmesi için, daha geniş sahayı kaplaması için Mûseviyyet mertebesinde bir de muhabbet ekleniyor.

Ve Furkân’ı verdik, buradaki Furkân’dan kasıt Mûseviyyet mertebesine kadar gelen bilgileri birbirinden ayırmak ve farklı hallerde tatbik etmek demek, Âdemiyyet, Nûhiyyet, İdrisiyyet, daha sonra İbrâhîmiyyet bilgisi yani tevhidi ef’âl ve Mûseviyyet bilgisi olan tevhidi esmâ bilgisi. Bunların da farklılıklarını verdik, yani sana kadar her mertebenin bilgisini ayrı ayrı verdik hem mücmel olarak Tevrat’ta verdik, hem de bu mertebelerin hakikatlerini ayrı ayrı izah ederek verdik demektir,

Bizdeki Furkân’da Mûseviyyetten sonra İseviyyet ve Muhammediyyet mertebelerini de sana ayrı ayrı anlattık demek, bizdeki Furkân yani Kûr’ân’ın Furkân’ı, mertebeleri ayıran demektir, eğer öyle bir şey olmasa herşey birbirine karışır, hangi mertebede hangi ilim geçerli olur bilinmez, yani hangi hastalığa

Page 25: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

24

hangi ilaç verilecek bilinmez, işte Furkân bu meseleyi yerlerinde kullanmaktır.

Umulur ki bu toplu olarak verilen kitab ve içerisinde ayrı ayrı mertebeleri olan kitabta yerinizi bulursunuz da HidÂyete erersiniz, tarîkât mertebesi itibarıyla.22

-------------

Bu âyetlerde görüldüğü üzere Terzi Babamıza bizlerin sırât-ı müstakim olan doğru yolu tutabilmemiz için tarikât mertebesinden verilen kitablarından bahsedilmektedir. Bizlerin seyri sülûk üzerinde doğru yolda olabilmemiz için bu kitabları okuyup, idrâk etmeye çalışmamız bizlerin menfaatine olcaktır. Terzi Baba yolunda, Efendi Babam sohbetlerde “venefahtü” ruh üfürmekte ve “veelkaytü” muhabbet ilka etmektedir. Yani Resûlüllah’ın ve Cenâb-ı Hakk’ın muhabbetini sevgisini gönüllerimize koymaktadır.

Terzi Babama bu âyet üzere museviyet mertebesinden verilen Furkân’ın yani Hakk ile Batıl’ı ayırt etme ilmini gerçek ma’nâda ki müntesip ve dervişlerine aktarak bizlerin tarikât üzere Hakk ile batılı ayırt etmemizi sağlamaktadır. Cenâb-ı Hakk ondan râzı ve mârzi olsun. İnşeAllah.

Umulur ki bizlerde Terzi Babamıza toplu olarak verilen Kûr’ân’ı nâtık ve ayrı ayrı mertebeleri olan bu kitabın içersinde yerimizi bulur ve HidÂyete ereriz, tarîkât mertebesi itibariyla…

Bu âyetin sayısal değerlerine bakacak olursak, “Bak-ara 2-53 tür”. 253 sayısı İnsân-ı Kâmil’i ifâde eden bir sayı idi. Daha ilk 53. Âyette, İnsân-ı Kâmil hakîkatlerinin bakıp aranması ve müşâhade edilmesi istenmektedir. Bir başka açıdan bakarsak, zâhir ve bâtın 53’ün hâkikatleri taa bu işin başından bakıp aranması ve müşâhade edilmesi istenmektedir.

--------------------

Buraya faydalı olur düşüncesi ile görülen bir zuhûrâtı yapılan yorumu ile buraya alıyoruz.23

07-12-2017 Tarihli Zuhûrât

22 (Kûr’ân- Kerim’de Yolculuk – Bakara Suresi - T.B.) 23 BEN deki TERZİ BABAM ∞ 2. Bölüm, Sayfa 22, …, 27. Sayfalar…

Page 26: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

25

İzmir de bir grup ile beraber yürüyoruz. Burası İzmir’in Konak ilçesinde Alsancak semtinde bulunan Kordon boyu... Dört yol ağzına geliyoruz. Bu grubun en önünde Îcâdiye Palalı Ahmed sokak ve Halide Edip Adıvar lisesinden orta kısım 7. 8. sınıflardan da arkadaşım olan Rizeli Akgün ailesine mensup Faruk, Ensar, Kâmil kardeşlerin en büyüğü Faruk 20 yaşlarında ki hâliyle bulunuyor. Bu grup bizden ayrılıp tren istasyonun bulunduğu Basmane tarafına gidiyor. Yanımda bir kişi ile düz devâm ediyorum. Binasının dış yüzeyi kırmızı bir restorant tarzı bir binâya giriyoruz. Binâ dışarıdan küçük gözüküyor, ama içeriden ucu bucağı olmayan bir mekân olduğu anlaşılıyor. Yanımdaki kişi ile alt tarafına oturuyorum. Yan taraflarından yukarı çıkılıyor. Oluşan mekân Kâ’be-i şerifin zemini ve aşağıdan görülen etrafındaki terası gibiydi. Bu üst tarafta döner tezgâhları var. Dört bir yan da et ve tavuk dönerler başlarında kimse ve bıçak olmadan kesilip dağıtılıyor. Yanımda oturan kişiye kalaylı bakır kap içerisinde süzme mercimek çorbası geliyor. Getirenden bana da çorba getirir misiniz? Diyorum. Bu kişiyi olduğu yerde bırakıyorum. Bu ara da bu restoranın Kordon'dan, İzmir körfezinin Ege denizine açılan bölümüne tekne ile giderken sağ tarafımızdan büyük Yunus cinsinden balıklar denizin içinden parıldayarak İzmir körfezine doğru giriyorlar. Tahtadan inşa edilmiş bu bölümde denizi seyrederken diğer kişiler tabaklarda bulunan ay çekirdekli simitten yemekteler, ben bununla ilgilenmeyerek tekrar restorantın deniz kıyısında olan mekâna dönüyorum. Kasada dört beş kişi var. Erkek olanına bir saattir çorba bekliyorum gelmedi, diyorum. Ortamı göstererek çok kalabalık müşterilere yetişemiyoruz diyor. "Bu da geçer dünyâ hâlidir"i açıkça, ( ه يا ) "Ya Hu" kısmını içimden söylüyorum.

“Efendi Babam bu ve diğer zuhûrât için Rabb-ım feyzlerini arttırsın. Diye yorum yapmıştı.”

Cancağızım; Bu zuhurat ile büyük balık yakaladığımı anlamıştım. Ama tam ma’nâsı ile ne olduğunu fakîr anlamamıştı. Efendi Babamın yaptığı yorum, esmâsı Selâm ve Veli kanalıyla, “Feyzi Mukaddes” ve “Feyzi Akdes” yani sıfât ve zât mertebesi kaynaklı gelen bir ilim akışı olduğu anlaşılıyor. Bunun ne olduğunu merak edenler olabilir.

“Feyz-i Akdes”, Zât-ın birliğinde gizli ve habs olan esmâ ve sıfâtın, yani kıyaslama ve olayların İlâhi ilim mertebesinde meydana çıkması için Hakk’ın kendi zâtında kendi zâtına olan

Page 27: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

26

tecellisidir. Bu feyz genel zât-i rahmettir. Bu rahmete hâdi, mudill, kâfir, mü’min ve iblis dâhildir.

“Feyz-i Mukaddes” genel sıfât-i rahmettir. Genel zât-i rahmet gereği, ilmi İlâhi de mevcut olan ayna sûretleri, ayan-i sâbite hükmünce, ayna varlık sûretleriyle meydana çıkarlar. Bu rahmet cümle eşya’yı kaplamıştır. Birde özel zâti rahmet vardır ki, bu feyzi mukaddesin şıkkıdır. Bu rahmet, Hakk’ın bazı kullarına muhabbet eserinden dolayı olan ezeli ihsân ve lütfudur. Bu lütuf ve ihsân için hiçbir sebebe gerek yoktur.24

Bu yolun hakîkatini az çok anlamıştım. Merak ettiğim benim burada ne işim var, niye bu yola geldiğimdi. Ve yolumuz hangi seyirden geçiyordu. İşte görülen zuhûrât ve Nun-Nûr, Nan-Ekmek, Nun-Balık hakîkatlerini daha önceki hakîkatleride bünyesi içinde toplamış olarak seyrini-seyrimizi sürdüğümü anlamış bulunuyorum. Yalnız bu iş sadece bu kadar değildir. Bir bölümüdür diyebiliriz.

Girilen yer, daha önce Rahmîye Anne şiir’inde belirtiğim, ( ت ي ب ال ور و م ع م ال ) “Beyt’il Ma’mûr” olduğu zuhurattan anlaşılıyor. Et ve dönme işlemi de, (الطور) “Et-Tur” dönenlerin-dönerlerin nevi ile Ef’âl, Esmâ ve Sıfât dönüşleridir.

Yukarıdan itibâren yazılanları yorumlamaya çalışırsak. Yolumuz son sıra büyüklerinin Türkiye üzerinde bulunan denizler ile bağlantıları olduğu anlaşılıyor. Ak-deniz, Beyaz Deniz, Beyaz saflığın ve Ulûhiyetin ifâdesidir. Ulûhiyyet denizi ve (موسى) Mûsâ aleyhisselâm ve (خضر ) Hızır aleyhisselâmın bu denizde buluştuğu düşünülürse bu bağlantıdan bu denizin Hazmi Tura rahmetullâhi aleyh ile bağlantısı olduğu anlaşılmaktadır. Bu denizde dört il vardır. Plaka sayıları, (07+33+01+31)= 72 dir. 72 sayısı tersi yani gizli yazılışı 27 ile toplanırsa (72+27)= 99 dur. (99) bilindiği gibi Esmâ’ül Hûsna’dır. Bu da Musevîyet/târîkat mertebesini vermektedir.

Zuhuratta görülen Ege denizi ve ( ت ي ب ال ور و م ع م ال ) “Beyt’il Ma’mûr”, (الطور) “Et-Tur” (52.) sûre bağlantısı ile bu denizin Nusret Tura rahmetullâhi aleyh ile bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır. İzmir (35) yani (53) ile bu “E” (ا) “Elif”-Gef 24 Mesnevi-i Şerif Şerhi Ahmed Avni Konuk, 4. Cilt, Sayfa 216 ve 217 den özet olarak sadeleştirilmiştir.

Page 28: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

27

.Kün denizi ile bağlantı sağlamaktadır (كن) Kef”, Ahadiyet ve“ (ك)Ege denizi Fethiye ilçesi ile başlar, bu ilçenin bağlı bulunduğu ilin plakası (48) dir. (17) Çanakkale ile biter. Yalnız bu il ve Balıkesir, Marmara denizine kıyısı bulunan illerdir. Plakaları (17) ve (10) dur. (17+10)= 27 dir. Îsevîyyet ve Vitr’îyyet ile bağlantısı olduğu görülmektedir. Bu bağlantı toprak yani hikmet bağlantısıdır. Ege denizi ile Marmara denizi ile Çanakkale denizi ile bağlanmaktadır. Bu bağlantı (17) sayısal değeri ile olmaktadır. (17) bu sayı daha önce verilen “Gönül Kâ’besi”nin merkez sayısı olan 4 mertebeden Hazreti Muhammed’in şifre sayısı ile Akl-ı Küll ve Nefs-i Küll bağlantısıdır. Bu aynı zamanda mide ile gırtlak arasını bağlayan deniz gibidir.

Marmara denizine25 bakacak olursak, Mar-Ma-Ra hecelerinin oluştuğunu görürüz. Rama-Râmî bu ifâdeyi görmek zor olmayacaktır. Araştırmacılar için birçok bağlantı vardır. (رمي) “Râmî” ifâdesi için “Ahmed Avni Konuk Füsûs’ül Hikem Muhammed Fass’ında” Râmî, (أحمد) “Ahmed”dir demektedir. Ahmed’in ise sayısal değeri 53 olduğu ve bu şifre sayısının (أحمد)Efendi Babamıza ait olduğu birçok yerde yazıldığı bilindiği için hesaplaması burada fazladan olacaktır. Efendi Babamında Marmara denizi ile birlikte İzmir bağlantısı ile Ege ve Adana ili ile ilgili verilen bilgilerden Akdeniz yani bunların hakîkatleri ile bağlantısı olduğu âşikârdır. Efendi Babamın oturduğu Tekirdağ’da denizi bakımında çok ilginç bir ilimizdir. Marmara denizine kıyısı olmakla beraber, Kara Denize de Saray ilçesinin Kastro, şimdiki adı ile Çamlıköy plajı ile bağlantısı vardır. Kara Deniz ise isminden iki yönü vardır. Bir nefsâniyetin karalığı, birde nefsâniyetinden câhil olarak Zât ile olan irfâniyet ve idrâk birlikteliğidir. Marmara denizi yâni Râmî denizi, Zât denizine İstanbul boğazı bağlar. İs-Tan-Bul, İs; Kara, Tan-Fecir, yani Kadir gecesinin idrâkinin doğuşu ve B-ul Risâlet ve Ulûhiyetin Cemi olan Tevhid dir. Kadir sayısal değeri (ق) Kaf:100, Re: 200, toplarsak (100+4+200)= 304 tür. Aradan (ر) ,Dal; 4 (د)sıfırı alırsak 34 yapar. (نجدت) Necdet isminin ortasında bulunan (ج) Cim ve (د) Dal harfleri de 3 ve 4 tür. Sondaki (ت) Te; Tevhid’dir. Baştaki (ن) Nun; Nûr-i İlâhi olmakla beraber “Balık” tır. (نجدت)

25 Efendi Babam Necdet Ardıç, Nusret Tura Hazretleri ile beraber birçok defa Marmara seyahatleri yaptığını ifâde etmektedir. Fakîrde çocukluğundan, bu yaşa kadar Türkiye’ye deniz kıyısı bulunan il ve ilçelerin tamamına yakınını gezmiş ve görmüştür.

Page 29: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

28

Necdet isminin hakîkati; bir bakıma Zât-ın tevhidini Kadr kıymetini bilerek, boğazından nûr olarak çıkan nefesi rahmâni olan yolunu, Zât deryâsına seyr ettiren “Hakîkat-i İlâhi Deryâsı” nûru ile teni aydınlanmış Kâmil İnsân’dır.

Marmara denizinde bulunan iki boğazın illerinin plaka sayısı (17) ve (34) tür. Bu sayıların toplamı, (17+34)= 51 dir. (51.) Sıra sayısı bilindiği gibi Hazmi Tura hazretlerine aittir. Sûresi de ( سورة Zârîyât yâni rüzgârlar’dır. Boğaz insân vücudunda nefesin (الذارياتalınıp verildiği, yenen yiyeceklerin geçtiği yer ve ağzımızdan çıkan مد) mi’rac ettiği daha önce anlatılmıştı. Nefsinin (مراج) Hamd ile (حcâhiliğinde yaşayan için ise bu zulmet olarak âleme-âlemine yayılmaktadır. İşte kişinin özü yani zâtından sözü haber vermekte ve bu “ya nûr” olmakta ya da nar olmaktadır. Marmara denizi ve Karadeniz ile bağlantısı olan Tekirdağ sayısal değeri ise 59 du. (51+59)= 110 dur. (11) Tevhid-i Zât ve Hazret-i Muhammed mertebesidir. (110) “Nasr Sûresi”dir. 1. Âyetinde,

ذا جاء نصر هللا } 1/النصر{ والفتح إ İzâ câe nasrullâhi vel fethu.

110/1. “Allah’ın yardımı (Nasr) ve Fethi geldiği zaman”

Diye ifâde edilen (نصرت) Nusret bağlantısıda görülmektedir. Karadeniz ve Marmara denizine kıyısı olan İzmit ilinin sayısal değeri de eklendiği zaman, (110+41)= 151 sayısı elde edilir ki, 51 ve (51+1)=52. Sıranın varlığı burada gözükür. “52” daha önce verilen bağlantılardan, (مد ميد) Hamd ve (ح Hamid ve bununla (حbağlantılı olan (ماحمود) Mahmud, (احمد) Ahmed ve (مد ح (مMuhammeddir. (1+5+1)= 7 bağlantısı ile de “7 nefis” ve bir şeyin nefsi, hakîkatte Zât-ı gerçeği de görülür.

--------------------

ابرین مع الص ن هللا ة إ ال بر والص الص یھا الذین آمنوا استعینوا ب یا أ}153/البقرة{

(BAKARA 153) – (Ya eyyühelleziyne amenüste'ıynu BisSabri vesSalati, innAllahe ma'asSabiriyn)

Page 30: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

29

(2/153) - “Ey imân edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.”

--------------------

Ey imân edenler sabırla ve salât ile namaz ile isteyin, muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir, aslında Allah her zaman her yerde herbirerlerimizle beraberdir, hangi hâl ve şeriat içerisinde olursak olalım yeter ki biz bunu idrak edelim, işte sizinle beraberim demesi bu hakîkati idrâk edin, anlayın. Ben sadece o mertebe de değil, bütün mertebelerde sizinle beraberim ancak bunu bilirseniz siz de bunu yaşamış olursunuz.26

Ey iman edenler ile tarikât mertebesi ifade edilmektedir. Yani Terzi Baba yolunda olanlar sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin denmektedir. Peki, Allah sabredenler ile nasıl beraberdir. Nasıl sabredilecektir?

Nefsinle sabret, nefsinle sabretmesini öğren, sabrın nefsle yapılmasını tavsiye ediyor. Cenâb-ı Hakk, o nefsinle sabreden kimselerle birlikte, sabretmenin özelliklerinden birisi sabredenleri bulup onlarla ünsiyet edip birlikte sabretme yolunu seçmek ve onlardan dayanak almak, insan kolay kolay yalnız başına yapamaz, yapsa da çok ileri götüremez. O kimselerle ki onlar Rabb-larını davet ediyorlar, sabah ve akşam ve Rabb-larının vechini talep ediyorlar, bakın cenneti değil ve sakın onlardan gözlerini ayırma. İşte Terzi Babamızın öğrettiği ve Allah ile beraber olmanın yolu ve hâli budur. Cenâb-ı Hakk bizleri bu hâl üzere yaşamayı nasib etsin. İnşeAllah.

Bu âyet sayısal değerlerine bakacak olursak, “Bak-ara 2-153” Yine bizden bakıp aramamızı isteyen bir uyarı hitâbı var. Peki, burada neyi arayacağız. 53 Ahmed sayısal değeri ve Efendi Babamın şifre rakamı idi. 1 ise herşeyin başı olan Ahadiyet mertebesi idi. Öyleyse ise Hakîkat’ül Ahadiyyetül Ahmediyeyi (13 ü) zâhir bâtın bakıp arayayacağız. Nasıl burada bize âyet yardımcı olmaktadır. Sabır ve namaz ile Sabır en son Esmâ-i İlâhiyye olduğuna göre Esmâ-i İlahiyyeyi birleyip, Fenâfillah hâli ile göz nuru olan namazda yani Mi’rac’da arayacağız. Mi’rac dönüşü ile

26 Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk – Bakara Suresi - T.B.

Page 31: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

30

sayı 40 ders olmaktadır. 53-40 bize 13 sayısını vermektedir. Görüldüğü gibi âyet ma’nâ ve sayısal değerleri ne kadar uyum içindedir. “Görene Köre Ne”…

Bu âyet ile alâkalı Mesnevi-i Şerif açıklaması;

1183. Her bir nebî ondan berât getirmiştir: "Ondan sabır ile yâhud salât ile yardım isteyin!"

“Berât”, lügatte “mektûb” demektir; burada “fermân” ve “emirnâme-i ilâhi” demek olur. “Sabır”, kişi nefsini ceza’ ve feza’dan habs etmektir. “Salât”, duâ ma’nâsınadır. Ya’ni, Her bir peygamber Allâh Teâlâ tarafından emir ve fermân getirmiştir ki, o emimâmede: “Ey insanlar, sabır ve duâ ile Hak Teâlâ’dan yardım isteyin!” buyurulmuştur. Bu beyt-i şerîfde ذین آمنوا ھا ال ی یا أ

رین اب مع الص ن هللا الة إ بر والص الص }153/البقرة{استعینوا ب (Bakara, 2/153) ya’ni “Ey îmân eden insanlar, sabır ve duâ ile yardım dileyin! Muhakkak Allâh Teâlâ sabr ediciler ile berâberdir” âyet-i kerîmesine işâret buyurulur.

Bilindiki, kulun ihtiyaçları her yerde-mertebede kendi rabb-i hâssının hazînesinden nâzil olur ve bu nüzûl bir defa değildir, an ve an gerçekleşir; nitekim âyet-i kerîmede de ن م عندنا خزائنھ وما وإ ال ن شيء إ

وم عل قدر م ب ال ھ إ ل }21/الحجر{ننز (Hicr, 15/21) ya’ni “Hiçbir şey yoktur,” illâ "ki bizim indimizde onun hazîneleri vardır ve biz onu ancak bilinen mikdâr ile indiririz" buyurulur. Bu nüzûl her yerde kulun isti’dâdı meydana çıktıkça iner; isti’dâd-ı mec’ûlünün meydana çıkmasından önce inmez. Nitekim bir çocuk doğduğu vakit konuşamaz; fakat zaman geçtikçe bünyesine isti’dâd geldikçe konuşmağa başlar; binâenaleyh kul, bu isti’dâd-ı mec'ûlünün meydana çıkasını gözetleyerek, nefsini ceza’ ve feza’dan habs etmek ve sabr etmek lâzımdır. Bununla berâber ال قـ م و بك ي ر عون أستجب اد

م ك ستكبرون الذين إن ل ي عن ي ت اد ون عبـ ل خ د ي نم س }60/غافر{ داخرین جه (Gâfır, 40/60) [“Bana duâ edin, kabûl edeyim”] âyet-i kerîmesindeki emre uyarak duâ-yı lafzı dahi lâzımdır; çünkü duâ ve taleb kulun şânıdır.27

--------------------

Nisâ sûresi 53 âyetlerin çalışmasına geldiğim gün, hanım kardeşlerden De… hanım, eşim ve bizim ile görüşmek istemişti. Görüşmemiz sırasında Bakara sûresi 153 âyet üzerinde tefekkür ettiğini söylüyordu. Burada Namaz ve Sabır dikkatini çekmişti. Namaz Efendi Babamızın anlatımı ile 94 Selâm ve 5 vakit namaz ile 99 ediyor ve başlı başına Selâm olduğunu, bunun da insânın 27 Mesnevi-i Şerif, Ahmed Avni Konuk Şerhi, 7 Cilt – Sayfa 344,345…

Page 32: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

31

esmâsı olduğunu Efendi Babam anlatıyor diyordu. Bu esnada bir kişi 94 ün toplamı 13 eder diyince bunu düşünmemiştim, buda vardır, diye ekledi. De… hanım Efendi Babamın esmâsıda Selâm diye ilave edince, fakir de Sabır esmâsı 99. Esmâdır diye ilave ettim.

İşte akl-ı küllün zekiliği ve üretkenliği ile bu âyetin Efendi Babamın bu âyet ile olan bağlantısının bir yönünün Selâm yönü ve esmâsı olduğu ve burada yerini almasını istiyordu.28

--------------------

ع بعضھم ورف م هللا ن كل نھم م ى بعض م لنا بعضھم عل فض سل درجات وآتینا عیسى ابن تلك الركن نات ول ن بعد ما جاءتھم البی ذین من بعدھم م ال ما اقتتل و شاء هللا دس ول روح الق ب دناه ی نات وأ مریم البی

ن آمن ومنھم من كفر وا فمنھم م ف ما یرید اختل یفعل كن هللا وا ول ما اقتتل و شاء هللا }253/البقرة{ول

(BAKARA 253) - (Tilker Rusülü faddelna ba'dahüm alâ ba'd* minhüm men kellemAllahu ve refea ba'dahüm derecat* ve ateyna Iysebne Meryemel beyyinati ve eyyednahü Bi Ruh-ıl Kudüs* ve lev şaAllahu maktetelelleziyne min ba'dihim min ba'di ma caethümül beyyinatu ve lakinıhtelefu feminhüm men amene ve minhüm men kefer* ve lev şaAllahu maktetelu ve lakinnAllahe yef'alu ma yüriyd;)

(2/253) - “İşte peygamberler! Biz, onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya ise açık deliller verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkâr edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah dilediğini yapar.”

--------------------

İşte o Rasûllerin bazılarını bazılarından üstün kıldık.

Onlardan bazılarıyla Allah konuştu, buradaki kasıt Mûsâ (a.s.) çünkü Mûsâ (a.s.) a gelinceye kadar Cenâb-ı Hakk diğer peygamberlerle açık şeçik konuşmadı, vahiy etti veya Cebrâîl (a.s.) vasıtasıyla bildirdi. Bazılarını da derece olarak daha yükseltti.

Meryemoğlu İsâ’ya da açık açık bilgiler verdik, onu da Ruh-ül Kuds’ü ile destekledik, teyid ettik.

28 Daha fazla bilgi için Tezi Baba (5) Namaz ve Salât, (91) Bi ismi Selâm adlı eserlere bakılabilir.

Page 33: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

32

Âdem (a.s.) dan İsâ (a.s.) a kadar gelen peygamberlerde rûh’tan bahsedilmiyor, sadece Âdem (a.s.) da “ve nefahtü fihi min rûhi”(15/29) “Ben ona rûhumdan üfledim-verdim”, burada ise Rûh-ül Kudsi’den bahsediliyor ve bu husus genel olarak tefsirlerde Cebrâîl (a.s.) olarak belirtiliyor. Buradaki Rûh-ül Kûds Hakîkati Muhammedi’yi ihtiva eden bilgiler ma’nâsınadır, yani “İseviyyet mertebesini Hakkîkat-i Muhammediyye bilgisiyle destekledik” demek istiyor, işte İseviyyet mertebesi ilk defa Hakkîkat-i Muhammedinin zuhur mertebesi, ona Hakîkat-i Muhammedi mertebesi üflendiği için ismi (İsâ) (Ayn) ve (Sin), (Ayn) gören göz ma’nâsına, (Sin) de insân mânâsına olunca, gören insân yani Cenâb-ı Hakk’ı müşahede eden insân fakat sadece kendisinde, olarak, Muhammediler ise bütün âlemde Allah’ın varlığını müşahede ediyorlar “feeynema tüvellü fesemme Vechullah” (Bakara,2/115) “Nereye bakarsan Allah’ın vechi karşındadır” Âyetinde olduğu gibi.

İsâ (a.s.) ın sadece kendisinde olan tecelliyi ortaya koyması ise büyük bir icad çünkü o güne kadar hiçbir peygamberin lisânından böyle bir şey söylenmiş değildi, hep ötelerde olan bir Allah’a yönelme olmuştu, varlığında Allah’ın varlığından başka bir şey olmadığını ilk söyleyen Hz. İsâ ve onun için ümmeti diğer peygamberlerden daha geniştir.

İsâ (a.s.) zamanında kendisini anlayan az olduğu halde sonradan hepsini geçti çünkü kendisinde Zâti tecelli vardı, cezbediyor, çekiyor idi, nasıl Efendimiz (s.a.v) den Kevser nehri zuhur etmişse, oradan ümmetine, oradan da durmadan devam ediyorsa onun cazibesi, hakikati öylece geçiyor. İsâ (a.s.)’dan geçiş duygusallık ağırlıklıdır, Hakîkat-i Muhammediyeden geçiş ilim ağırlıklıdır, onun için Muhammediyyet sondur, çünkü artık denizden aldığın hakîkati bilinçli olarak tekrar deryaya boşaltıyorsun ve sende bir şey kalmıyor, varsın ama Hakk olarak varsın, ortada o kalıyor.

Allah dileseydi bilgiler kendilerine geldikten sonra peygamberlerin ardından birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler, kimi inandı kimi inkâr etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi.

Lâkin Allah istediğini yapar, yani a’yan-ı sabiteleri itibarıyla bütün varlıkların özüne hangi esmânın tecellisini koymuşsa o esmânın tecellisini ortaya getirecektir, yalnız burada cebir yoktur,

Page 34: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

33

cebir varlığa kendi ayn’ından, özünden, a’yan-ı sabitesinden olur, Allah cebretmez.29

--------------------

Bu âyetten anlaşılan, Efendi Babamın Hz. İsâ gibi Hakikat-i Muhammediye mertebesi itibariyle “Ruh’ül Kuds” ile âyet sayı numarası ile (2-53) “2” ile zâhir bâtın bir desteklenmenin olduğudur. Hz. İsâ “Kum Biiznilalah” diyerek çamurdan yaptığı kuşları uçuruyor, hastaları iyi ediyor ve ölüleri diriltiyordu. Efendi Babam’da Allah’ın izni ile yaptığı sohbetlerde beden kafesimizde olan gönül kuşlarımıza üfürerek zât âlemine uçurmakta, hayâl, vehim, nefsaniyet gibi ma’nevi hastalıklarımızı tedavi etmekte ve ölü olan bedenlerimizi Hakk’ın varlığını hatırlatarak diriltmektedir.

Sûre ve âyet sayısal değerlerine bakarsak; “Bak-ara 2-253” bu âyette zâhir ve bâtın İnsân-ı Kâmil’in sûretinin aranması istenmektedir. Bu âyetin başında bulunan peygamberler arasında işaret edilen fazilet meselesidir. Aslında bu Hakîkat-i Muhammedinin mertebelerinden başka bir şey değildir. Fusus’ül Hikem, Mesnevi-i Şerifte bu hakîkat incelendiği ve yararlı olacağını düşündüğümüz için buraya alıyoruz.

--------------------

Halbuki ümmetler mütefâzıledir. Ba'zısı ba'zısı üzerine ziyâde olur. Rasûl (a.s.) dahî ümmetlerinin tefâzulu hasebiyle, ilmi irsalde mütefâzıle olur. O tefâzul da Hak Teâlâ'nın ى بعض لنا بعضھم عل سل فض تلك الر (Bakara, 2/253) kavlindeki tefâzuldur. Vezâ rusül, ulûm ve ahkâmdan zâtlarına râci' olan şeyde istidâdları hasebiyle mütefâzıldırlar. O tefâzul dahi ى بعض ین عل ب لنا بعض الن قد فض Hak ولTeâlâ nın (İsrâ, 17/55) kavlindeki tefâzuldur (10).

Yani ümmetler bazılarından üstündür ve peygamberler de bazılarından üstündür. Ya'nî ümmetler, ilimler ve marifetler-bilgiler ve akâid (itikada dair hakikatler) ve isti'dâdâtta ve kabulde yek dîğerinden farklıdır. Ba'zılarının ba'zılarına üstünlüğü ve fazlı(ihsan) vardır. Yani ümmetler de kabullenmekte bazı bilgileri almakta da birbirlerinden farklıdır. Bazılarının bazılarına üstünlüğü ve fazileti vardır.

Ve her bir resul ancak ümmetinin kâbiliyyeti ve isti'dâdlarının talebi üzerine irsal olundu. Onların istidatları hakim 29 (Kûr’ân-ı Kerrim’de Yolculuk – Bakara Suresi - T.B.)

Page 35: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

34

oldu, peygamber de mahkum oldu. Binâenaleyh resûlün onlara teklifi ancak kendilerinin isti'dâdlarının genişliği derecesinde vâki' olur. Ve bir ümmetin istidâdâtta çeşitli ümmetler üzerine fazlı ne kadar ise, o ümmete gönderilen resûl (a.s.)ın çeşitli resûller üzerine ilm-i risâletdeki fazlı da o kadardır. Hak Teâlâ hazretleri bu fazlı (Bakara, 2/253) kavliyle beyan buyurmuştur.

Ve keza enbiyâ, merâtib-i nübüvvette, a'yân-ı sabitelerinin isti'dâdâtı gereğince ilimler ve hükümler ve bilgilerde yekdiğeri üzerine faziletleri vardır. Çünkü nübüvvet velayetin zâhiri ve velayet nübüvvetin bâtını olduğundan, onların nübüvvetteki üstün olmaları, velayetteki üstün olmaları dolayısıyladır. Ve onların velayetteki üstün olmaları ise, ilm-i ilâhîde, mazhar oldukları esmâ dolayısıyla a'yân-ı sâbitelerinin genişlik ve kapsamına göredir. Bu üstün olma, evvelki üstün olmadan başka olup, Hak Teâlâ hazretleri bunu (İsrâ, 17/55) kavliyle beyan buyurmuştur…

İsra (17) / 55- Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir. Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davud’a Zebur’u verdik.

Binâenaleyh bu üstün olma, onların isti'dâdât-ı gayr-ı mec'ûllerine dönük olup, velayetleri cihetiyle olan üstünlüktür. Yani o Rasûllerin kendi öz hakîkatleri olan istidat ve kabiliyetleri yani istidad-ı gayri mec’ulleri yani var edilmemiş yaratılmamış özlerindeki istidâtları sonradan meydana gelen istidât değildir, istidat-ı ezeliyede işte burada tefâzul olduğundan bu istidatları velayetleri cihetiyle olan tefazuldur.30

Suâl: Hârûn (a.s.) emr-i nübüvvette Mûsâ (a.s.)ın şeriki, ortağı olduğu halde. Benî İsrâîl buzağıya ibâdet ettikleri vakit, onun onlara inkârı ve buzağı ibâdetini havsalasına sığdıramaması, hakîkat-i hâle adem-i ıttılâ'ını îcâb eder. Halbuki bundan, bir nebiyy-i zîşâna ma'rifette noksan isnadı lâzım gelir? Yani Harun (as) ın o buzağıda Hakk’ın zuhuru olduğunu anlayamamış olması yani O anlayamadı dendiği zaman bir nebi-i zişan’a marifette noksan isnad etmek lazımdır. O zaman anlayamadıysa noksanlığı vardır demek olur. Bunu nasıl izah edersin diyor.

Cevap: Fass-ı Üzeyrî'de dahi geçtiği üzere, nübüvvet velayetin zâhiri ve velayet, nübüvvetin bâtınıdır. Her nebi mutlaka velidir, ama her veli de mutlaka nebi değildir. Yalnız istisnai olarak nebidir, ama halka açılmamış nebidir. Ve bir nebiye ilm-i risâletten ümmetinin isti'dâdı kadar verilir; ne ziyâde ve ne de noksandır. Bazıları diyorlar ki bütün peygamberler İnsân-ı Kâmil’de hakîkat-ı

30 Fusûs’ül Hikem Ahmed Avni Konuk Şerhi, Üzeyir Fassı, Cilt 3, Sayfa 88-89…

Page 36: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

35

Rasûlüllah’ın, Hakîkat-ı Muhammediyenin bilgisine sahiptir derler ama bir nebiye risâlet ilminden ümmetinin istidâdı kadar verilir. Binâenaleyh ilm-i risâlette enbiyâya asla noksan isnadı caiz değildir. Yani peygamberlik risâlette yani bir rasûle bir nebiye noksan istnadı caiz olmaz. Neden caiz olmaz kavimine göre verilen ilim yönünden caiz olmaz. Çünkü ne verilirse kavmine ne gerekiyorsa o verilir.

Mûsâ (a.s.) dahi kendisine dokuz levha verildiği halde o iki tanesini veremedi. Onlar nûrdandı çünkü kavimi onları idrak edecek durumda değildi. Her peygamber kendi mertebesi itibâriyle kemâldedir. Bu yüzden peygambere zevâl isnad edilemez. Biri birinden tecelli itibariyle değişik özellikleri var ise de ama kendi mertebeleri itibariyle noksanlığı yoktur. Bir ağaç kendine göre kemaldedir, onun bir noksanlığı yoktur, ona bir noksanlık izâfe edilemez. Bir karınca kendi varlığında kemâldedir. Onun için burada noksandır diye bir şey söylenemez. Daha büyük bir ağaca göre küçük türden olan bir ağaca noksandır demek olmaz. Bir tavşanın koşması ile bir kaplumbağanın koşması aynı değil ama ikisi de kemâldedir. İşte bu yüzden evliyaya asla noksan isnadı caiz değildir.

Nitekim Hârûn (a.s.)ın buzağı ibâdetine inkârı nübüvvet bakımından kemâldir. Velâkin ilm-i hakîkat ki enbiyâ (aleyhimü's- selâm) buna cihet-i velâyetleriyle haberdar olurlar, bu ma'rifete adem-i öğrenmeleri caiz olur; ve Kûr'ân-ı Kerîm'de beyân buyurulan Mûsâ ve Hızır (aleyhime's-selâm) kıssası bu cevazın burhanıdır. Ve enbiyâ (aleyhimü's-selâm) ى لنا بعضھم عل فض سل تلك الر âyet-i kerîmesi gereğince mütefâzıl (Bakara 2/253) بعض olduklarından, yani faziletli olduklarından Mûsâ (a.s.) sinnen, yaş olarak küçük olmakla beraber, hakîkat-i hâli Hârûn (a.s.)dan a'ref idi, yani daha arif idi.31

--------------------

نزل ا بما أ نا آمن اھدین رب فاكتبنا مع الش سول بعنا الر }53/آل عمران{ت وات

(ALİ İMRAN 53) - (Rabbenâ amennâ Bi mâ enzelte vetteba'ner Rasûle fektübnâ maaş şahidîn;)

(3/53) “Ey Rabbimiz, senin indirdiğine imân ettik, o peygambere de uyduk. Artık bizi şâhidlerle beraber yaz.”

--------------------

31 Fusûs’ül Hikem Ahmed Avni Konuk Şerhi, Harun Fassı, Cilt 4, Sayfa 103…

Page 37: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

36

Âyet “Rabbena” Rabbimiz ifadesi ile Rububiyet mertebesindendir. Bilindiği üzere Ramazan ayında Teravih namazından sonra Vitir namazı öncesi okunan duadır. Teravih 8-10-12 ve 20 rek’at kılınabilmektedir. Ülkemizde resmi olarak camilerde kılınan 20 rekatır. 30 rek’at namaz kılındıktan sonra 31. Rek’ata geçmeden önce yapılan duadır (Önce kılınan 10 rek’at yatsı namazı farz ve sünnetleri ilavesiyle). Tamamı ile 33 rek’at yapmaktadır.

(33) Mescid-i Nebevinin ilk direk sayısıdır.

Burada genel ma’nâda indirilen vahiy ile birlikte, Terzi Babamıza indirilen ilhâmlara da inandık ifâdesi çıkmaktadır. Resûle uymakla beraber, Resûlün Resûlü olan Terzi Babamıza da uyduk… Artık bizi şâhidlerle yani müşâhade ehli olanlarla yaz.

Burada ki Rabb-terbiye edici genel ma’nâda Resûlün Rabb-i olan “Allah” esmâsıdır. Husûsi ma’nâda Efendi Babamın esmâsı olan “Selam” esmâsıdır.

Resûlün Resûlü ne demektir ibâresini açıklamak gerektiğini düşünüyorum. Resûlüllah hayatta olmadığına göre yeni bir peygamberlik mi? Ortaya konuluyor diye aklımıza bir soru gelebilir. Resûlü Zişân (s.a.v.) efendimiz ile birlikte peygamberliğin nübüvvet yönü sona ermiştir. Ama Risâlet yönü varisleri olan Kâmil İnsân-lar aracılığıyla devam etmektedir. Kûr’an-ı Kerim de Ya-sin sûresinde Îsâ (a.s.)ın resûlleri - haber vericilerinden söz etmektedir. Muhyiddin İbni Arabi hazretleri Resûlün Resûlleri yani risâlet mertebesinin haber vericileri olduğundan söz etmektedir. Bu kişiler yeni bir şeriat veya hüküm getirmemektedirler. Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v) in getirmiş olduğu hüküm ve mertebeleri Cenâb-ı Hakk’tan gelen ilhamat ile değişik yönlerini bizlere aktarıp açıklamaktadırlar.

30 lâm harfinin sayısal değeri, 31 ise (lâm elifin) sayısal değeri ve tersten 13 tür. Lâm-Ulûhiyyet, lâm elif- Ulûhiyyet ve Ahadiyetin ifâdesidir. Görüldüğü gibi Fenâfillâh’tan, Bekâbillâh’a geçerken yapılan bir duadır. Vitir genel olarak ferdi kılınır. Ramazanda teravih sonrası imama uyularak cemaat ile kılınır. Vitir, vitriyet yani tekliğin ifadesidir. “Allah tektir tekleri sever” buyrulmuştur. Yalnız burada dikkati çeken vitrin cemaat ile yani cem hali ile kılınmasıdır. Çoğluğun içindeki teklik yani, kesrette vahdet vardır. Halk içindeki Hakk durumunun müşâhadesi söz konusudur. İşte bu mertebeye geçerken edilen iman mutlak zât-a

Page 38: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

37

yapılan iman yani mutlak tenzih mertebesinden olmaktadır. Resûle ve Resûlün Resûlüne uyulmasıda bu mertebe üzere olmaktadır. Yapılan şahidlikte Allah ile Allah’ta, Allah’a olan şahitliktir. Ama bu müşâhade de görenin varlığı kalmadığı için Allah’ı ancak Allah görür demişledir. Bu da teşbihi ifade etmektedir. Bunların cemi tevhiddir. Allah’u âlem…

Bir insân, Allah’la beraber bulunur, Allah yol arkadaşı olunca, o ne güzel yoldur? Sert cehennem bile onun için ebedi cennet olur!32

Sûre Ali-İmrân sûreti 3 ve işâreti 53 ne ifâde etmektedir.

Ali-İmrân bir ailenin ismidir. Bunun ne olduğu yine bu sûre içinde ifâde edilmektedir.

عمران على العالمین براھیم وآل إ اصطفى آدم ونوحا وآل ن هللا آل {إ}33/عمران

(ALİ İMRÂN 33) - (İnnallâhestafâ âdeme ve nûhan ve âle ibrâhîme ve âle imrâne alel âlemin.)

(3/33) Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nûh’u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı.

--------------------

Buradaki seçilmişlik Ali – İmrân ailesiyle Mûsâ aleyhiselâm ve İsâ aleyhiselâma uzanmaktadır.

Şimdi bunların Efendi Babamız ve 53 ile bağlantısı nedir? Bakmaya çalışalım. Yalnız bu bağlantılar genel ma’nâda değil, özel ma’nâdır. Âyet ilk önce Âdem aleyhisselâm ile başlıyor. Âdem sayısal değerinin daha önce yapılan çalışmalardan 45 olduğu biliniyor. Aynı zamanda Necdet ismi sayısal değeri de 457 idi. 45 ve 7 Âdem safiyullâh ma’nâsını vermektedir. Nûh bilindiği gibi Necat’ır. Necât ismi, Efendi Babamıza bâtında verilen özel ismidir. İbrâhîmiyet mertebesi, Tevhid-i Efâl ve bununda sayısal değeri 8 dir. 53 sayı toplamlarıda 8 dir. Ali-İmrân ailesi Îsâ (a.s.) uzantısı ile 10 Fenâfillâh ile Mi’rac hakîkatlerini bünyesinde bulundurur.

اصطفى) ) “İstifa” yani seçilmişlik ise “Mustafa” dır. Resûlullah (s.a.v.) efendimizin Mi’raca çıkış hadisesinin 32 (Hz. Mevlana – Divan-ı Kebir)

Page 39: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

38

“yanarsam ben yanayım” kısmını anlatan Hazreti Mevlana, “Mustafa’nın koltuğu altında başka bir elbise vardı” diye bu olayı anlatmaktadır. İbrâhim aleyhiselâm ateşe atıldığında elbiseleri üzerinden utanması için soyulmuş. Cebrâil aleyhisselâm kendisine bir cennet gömleği (hamaylı) getirmişti. Bu gömlek kişinin zayıf veya şişman olmasına göre genişliyip, daralan bu günkü likra kumaşlarının kaynağıdır. Aynı zamanda yanmadığı için itfaiyeci kumaşına da benzemektedir. Bu hamaylı, İshâk, Yakûp ve Yusûf aleyhisselâmlara intikal etmiş. Kuyuya çıplak atılan Yusûf aleyhisselâm da boynunda asılı olan bu hameyliği giymiştir. Buradaki bağlantıda Efendi Babamızın mesleği ön plana çıkmaktadır. Bilindiği gibi kendisinin mesleği terziliktir.

Bu sûrenin sayısal değeri 3 idi. Bu sayının ifâde ettiği ma’nâ, İlm’el Yakîn, Âyn’el Yakîn, Hakk’el Yakîn idi. 53 ve bu sûre-sûret ve âyet-işaretlerinden anlaşılacağı üzere 12X3= 36 ile Mi’rac uruc kısmi ile 53 ve 33 âyetleri ile toplarsak 53+33= 86 dır. Ve birde elimizde 3 vardı. Bu ifâde de 86/3 ile Tarık sûresinde bulunan “Necmi Sakıb”a işârettir. Tarık yıldızı, yani parlak yıldız, Sakıp yıldızıdır. Bu yıldız Ferdi Selase olan, Yıldızların Ferd ma’nâsal birliğidir. Kevkeb, Necm ve Şı’ra, Nefsi benlik, İzâfi benlik, İlâhi benlik olan selâse yani üç yıldızın aslı Ferdi (ma’nâsal tekliği) olan Zât yıldızı ve Zât-i benlik (İlâhi ve beşeri benliğin bir arada bulunması) yıldızıdır. Mi’rac dönüşü kişinin hâli bu yıldıza dönüşür. Bu konuda geniş bilgi “Ben’deki Terzi Babam 126-14-1” numaralı eserde mevcuttur. Çalışmanın başında 53 âyetlerini hesaplamızda bulduğumuz 3538 da bunu destekler niteliktedir.

--------------------

ید سول تلوون على أحد والر ذ تصعدون وال إ ا ثابكم غم خراكم فأ عوكم في أون خبیر بما تعمل صابكم وهللا تحزنوا على ما فاتكم وال ما أ كیال غم ل آل {ب

}153/عمران (ALİ İMRÂN 153) - (İz tus'ıdune ve lâ telvune alâ

ehadin ver Rasûlü yed'uküm fî uhraküm feesabeküm ğammen Bi ğammin likey lâ tahzenu alâ mâ fateküm ve lâ mâ esabeküm* vAllahu Habîrun Bi ma ta'melun;)

(3/153) “Peygamber sizi arkanızdan çağırıp dururken, siz boyuna uzaklaşıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz. Bundan dolayı Allah, size gam üstüne gam verdi ki, ne elinizden gidene, ne

Page 40: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

39

de başınıza gelene üzülmeyesiniz. Allah yaptıklarınız-dan haberdardır.”

--------------------

Genel ma’nâda bu âyete yorum yapmamız mümkün değildir. Sahabe hakkında gelmiş bu âyet hakkında her hangi bir şey söylemek bizi aşar ve haddimiz de değildir.

53 ile bağlantısına ve hususi olarak bizlere ne söylemektedir. Kişinin arkası nefsidir. Burada Efendi Babama nefsin dönük olduğu anlaşılıyor. Ders alan bir sâlik başta nefis mertebeleri dersi yapar. Dolayısı ile de nefsi yani arkası mürşidine dönüktür. Terzi Baba’nın beden elbisesi diken iğneleride bu arada sâliklerin orasına burasına batar. Bunlara tahammül eden salik kendisinin iyiliği için yapıldığını anlar ve muhâbbeti artar. Ama anlamayanlar kendisinden uzaklaşırlar ve gam üstüne gam çekerler. Tevhid ehli, irfan ehlini bulmuşken ondan uzaklaşmak gamların en büyüğüdür. Âyetin sonunda da Allah (c.c.)’ın bundan haberdar olduğu haber verilmektedir. Cenâb-ı Allah (c.c.) bizleri “19/53”e arkası dönük değil yüzü dönük olanlardan eylesin. İnşeAllah…

Sayısal ifâdeden de anlaşılan, “3 – 153” , İlm’el Yakîn, Âyn’el Yakîn, Hakk’el Yakîn, Hakîkat’ül Ahmediye’nin Mustafa yani seçilmişlik yönüne arkanın yani nefsin dönülerek Mi’rac hakikatlerinden ve kişinin aslından ve hakîkati olan Zât-i hakikatlerden uzaklaşması olarak düşünülebilir.

--------------------

م ن نصیب لھم أ ذا الملك م فإ اس ؤتون ی ال }53/النساء {نقیرا الن (NİSA 53) – (Em lehüm nasîbün minel mülki feizen lâ

yü'tunen nâse nekîren;)

(4/53) - “Yoksa onların mülkten bir payı mı vardır. Eğer öyle olsaydı, insanlara bir çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.”

--------------------

Bu âyet ilgili oluşan bir müşahademi buraya alayım. Bu âyet üzerinde çalıştığım gün bir aracın arka camında “mülkü lillah” veya “el-mülkü lillah” arapça ifâde türkçe harflerle yazmaktaydı. Yani mülk Allah (c.c.) içindir, diye ifâde edilmekteydi. Peki, Cenâb-ı Allah (c.c.) bunun ile fakîr kuluna ne anlatmak istemiştir.

Page 41: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

40

Bunun bir araba camında görülmesi ile Esmâ-i İlâhiyyeden, Efâl-i ilâhiyye ye yansıyarak oluşan bu hayâli mülkün Allah’ın ve Allah için olduğu ifâdesi anlaşılmaktadır.

Cenâb-u Rabb’ul âlemin bu mülk benim ve benim için demektedir. Onlar diye ifâde edilen kimselerde bir önceki âyette ma’nâsını bulan “lanetlenmiş yani tard edilmiş” kimselerdir.

“Mülk” Mülk sûresi 1. Âyette , “Mutlak hükümranlık elinde bulunan Allah yüceler yücesidir ve O’nun her şeye gücü yeter” diye bildirilmektedir.

Nisâ sûresi 53. Âyette bu lânetlenenlerin mülkten bir payı mı var diye bildirilmektedir. Allah’ın mülk’ünün süfli olan yani bu hayâl âleminde değil, yüceler yücesi ile ulviyette olduğu anlaşılmaktadır. Ve bundan da bir pay ve hisse olduğu ortaya çıkmaktadır. Nasıl tard edilmiş, reddedilmiş olanın payı yok diyerek bundan bir pay hissesi olanda var denmek istenmiştir.

Peki, bu hisseye, paya nasıl ulaşılır. O da “Lillâhi” ile bu anlatım aynı zamanda “Elhamdülillâhi” Hamd Allah (c.c.) içindir ile bu mülke yani Makam-ı Mahmuda ulaşmanın bir yolu vardır. O da namazın Mi’rac haline gelmesi ile oluşan hadisede kulun Allah’ı (c.c.) övmesi ve Hazret-i Muhammed makamının oluşması iledir.

Mülk sayısal ifadesi, Mim: 40, Lam: 30 ve Ke: 20

40+30+20= 110 yani 11 dir. (11) Hazreti Muhammed mertebesidir.

Şimdi âyetin ikinci bölümüne devam edelim. Bu paydan hisseleri olsa insanların çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.

Çekirdeğinin “nekira-nakira” zerresini bile vermezlerdi denmektedir. Bu çekirdek ne çekirdeğidir? “Nekira” meal ve tefsiflerde Hurma çekirdeği olarakta söylenmektir. Şimdi burada daha doğal ne olacak zaten “Arap kavmine Arapça olarak inmiş bir Kûr’ân” elma, armut, şeftali vs. çekirdeğinden mi bahsedecek diye düşünülebilir. Bunlardan da bahsedebilirdi. Çünkü Allah (c.c.) en ufak bir şeyi misâl vermekten çekinmez.

Hurma çekirdeği, diğer meyve ve hububat tohumlarında olduğu gibi hurma’nın özüdür, ana nüvesidir. Bu ortak noktadır. Hacc veya Umre’ye gidenler bilir, Terzi Baba Umre dosylarının bazılarında da bu bitki-ağaç hakkında geniş bilgi vardır. Hurma bitkilerin en kemâlli hâlidir. Hatta insanın halası konumunda olduğu

Page 42: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

41

ifade edilmektedir. Hurma fidanı dişi yani anne hurmanın yanında 5-6 sene bulunmak zorundadır. Bu kurala riayet edilmeyip annesinden erken ayrılıp başka bir yere dikilirse yaşayamaz…

Hurma; kesrette vahdet ifadesi ile sıfât tecellisidir. Tatlı olması sebebiyle sıfât tecellisini cennette oluşacak hâli yani kişinin ahirinde yani seyri sülukunun sonunda oluşacak bir tecellidir.

Şimdi sûre isminde bulunan “NİS” ifadesine dikkat çekmek istiyorum. “N-İSA” bakalım ifade ne olmuş. Nûr ve ÎS olmakta yalnız bu arapça da olmaz Türkçe baktığımız zaman olur.

“Nisâ” kadın demek ile beraber, burada küllü-genel ma’nâda bir kadın oluşumundan bahsedilmekte yani Nefsi Küll’dür. Sûre sayısal değeri (4) İslâm’ın şifre sayısıdır. Aynı zamanda Zât mertebesini ifâde eder. Nefs ise bilindiği gibi bir şeyin zâtıdır.

Bu açıklamalar ile yolumuza devam edersek, Hurma çekirdeği, Nûr ve Îsâ ile beraber, bünyesinde Îsâ mertebesini bulunduran yani bu mertebeye hamil olan Meryemiyet mertebesi ile ifâdesini bulur.

Bakara 153 âyet sonunda belirtildiği üzere fakîr ve eşi De… hanım ile buluşmuştuk. De… hanım eşime size çiçek alacaktım, bulamadığım için hurma getirdim diye belirtti. Eşim teşekkür ederim dedi. Gelen hurmalar Kudüs hurmasıydılar. Kudüs bilindiği gibi Mi’rac bağlantısı vardır. İşte bu buluşma bu yazılanları bir tasdik mahiyetinde idi. Fakir aynı zamanda bu buluşmada İseviyet mertebesinden Efendi Babamı temsil ediyordum. De… hanım bulunduğu ders itibari ile soruları ile kurumuş hurma dalı olan mürşidine soruları ile vurup onu yeşertmiş ve bu hurma meyve vermişti. Ancak bu çekirdeğin hakîkatini bilen kişi bunun zerresine yani özüne ulaştırabilir.

De… hanım konuşmamız sırasında şu an kirada oturdukları evden, yeni bir kiralık ev bulup çıkacaklarını ifâde etmişlerdi. Ne-kira görüldüğü gibi, Nûr-u Muhammedi ve Kira açılımı olduğu görülmektedir. Daha sonra eşime attıkları bir mesajda kiralık ev buluduklarını ifade etmişlerdi ücreti ise “14” Nûru Muhammedi ile bağlantılıydı. Evim boyasının yapılacağıda ifâde edilmişti. Sıbgatullâh (Allah’ın boyası) ile boyanması niyazıyla, İnşeallah… Görüldüğü gibi tekrar tekrar Kûr’ân-ı Kerim âyetleri her birerlerimizin gönlüne tekrar tekrar inmekte ve açılımları

Page 43: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

42

olmaktadır. Bunlara biraz eğilmemiz ve araştırma yapmamız yeterli olacaktır.

Âyet sayısal değeri, 4/53 idi. 53+4= 57 dir. 57 Hamid esmâsının sıra sayısıdır. Hamd ile bağlantısı vardır. Yine baştaki 45 sayıları Âdem sayısal değeridir. 457 sayısı Necdet isminin sayısal değeri ve hanım terzisi olduğuna göre diktiği nefis elbiselerini ve bağlantılarını görmemek mümkün mü?

--------------------

كبر وا موسى أ ل ماء فقد سأ ن الس علیھم كتابا م ل ن تنز الكتاب أ ھل ك أ ل یسأاعقة بظلمھم خذتھم الص رنا هللا جھرة فأ وا أ من بعد ما من ذلك فقال خذوا العجل ثم ات

بینا نات فعفونا عن ذلك وآتینا موسى سلطانا م }153/النساء{جاءتھم البی

(NiSA 153) - (Yes'elüke ehlül Kitabi en tünezzile aleyhim Kitaben mines Semâi fekad seelü Mûsâ ekbere min zâlike fekalu erinAllahe cehreten feehazethümüs saıkatü Bi zulmihim* sümmettehazül ıcle min ba'di ma caethümül beyyinatu fe afevna an zâlik* ve ateyna Mûsû sultânen mübînâ;)

(4/153) - “Kitap ehli, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Mûsâ'dan bundan daha büyüğünü istemişler ve: "Allah'ı bize açıkça göster" demişlerdi. Haksızlıkları sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra kendilerine açık deliller geldiği halde buzağıyı (tanrı) edinmişlerdi. Onları bundan dolayı da affettik. Ve Mûsâ'ya açık bir delil (yetki) verdik.”

--------------------

Mûsâ (a.s.) kavminden seçilen yetmiş kişi ile birlikte kitâbı almak için Tûr dağına giderken yanındakiler, “ya Mûsâ sen bize Allah’ı açık seçik göstermez isen, biz sana da, peygamberliğine de inanmayız” dediler. Bunun üzerine bir gürültü geldi hepsi ölü hükmüne girdiler, bunun üzerine Mûsâ (a.s.) Rabb-ine ricada bulunuyor “Ya Rabbi bunlar böyle ölürlerse kavmim bunları yaptıklarıma şahit olmasınlar diye benim öldürdüğümü düşünecek” diyor. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk (c.c.) onları tekrar eski haline getiriyor.

Mûsâ (a.s.) gibi ümmetide Cenâb-ı Hakk (c.c.)’ı açıkca görmeyi talep etti ve Mûsâ (a.s.) gibi onlarda düşüp bayıldılar, işte anlaşılıyor ki rüyetullah’ın bedeli can’dır. “Can” denilen de, daha

Page 44: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

43

evvelce doğru olarak bilinen bilgilerin yanlışlığının veya eksikliğinin anlaşılıp doğu olanların yerine konması “can” vermektir.33

Âyet sayısal değeri 4-153 tür. 41 Necdet isminin harflerin Arapça sıralaması toplamıydı. 41/53 Fussilet sûresini de vermektedir. Bu surenin âyetlerinde Cenâbı Hakk (c.c.) âyetlerini enfüs ve âfakta göstereceğini bildirmektedir.34

İşte Terzi Baba yolunda olup enfüs ve âfakta rûyet talebinde olanların da vermesi gereken bedel can’dır. Daha önceden bilmiş oldukları bilgilerin yanlışlığı ve eksikliği anladıkları ve yerine Terzi Baba tarafından yapılmış aktarımlar bunların yerine koyan 19/53 Terzi Baba yolu saliğe “can” vermiş olmaktadır.

Can demişken; buraya Efendi Babam Necdet ARDIÇ’IN, “NECDET DİVANI”NDAN “Can” adlı şiirini almayı uygun buldum… (M… C…)

CAN

Cananımdan Can istedim lütfedildi bize Can, Bütün âlem oldu Can, Canla kaldık Canla Can, Eğer her kim ister ise hemen gelsin bizde Can, Evvel duyduk sonra uyduk cümle olduk, Canla Can.

Sende Can olmak ister isen, eğreti Candan geç, Canlar içinde dönüp duran kimyayı Can'ı seç, Bu pazarda Can alıp satılır sakın kalma geç, Sureti İnsanda kalma sıreti İnsan'ı seç.

Bir Can verdikte evvelâ, bin Can aldık sonunda, Ancak ulaşır Can'a Can, sabur ve Salâtla, Yoktur Candan gayrı âlemde dost asla ve asla, Can içre gir Canları gör boyan Sıbgatullaha.

Sende o Candan ayrı değilsin iyice anla, Bir an geçirme vaktini sakın, tembelle hamla, Kalsada yüzünde gözünde bir iki damla, Akıt onuda gönlüne kalasın sende Canla.

33 Terzi Baba - Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk – Nisâ Sûresi 34 Daha fazla bilgi için Terzi Baba - Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk – Fussilet Sûresi 53. Âyet açıklamasına bakınız.

Page 45: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

44

Necdet bu sözü söyler ona söyledi büyükler, Çünkü bu söz ile yanmaktadır Canlar yürekler, Her kim bu söze uyar hemen açılır menziller, Can katar Canına (İZA CAE) ve diğer Sûreler.

Buraya da Mesnevi-i Şerifte bulunan 4/153 âyeti ile ilgili açıklamayı alıyorum.

Mısra’:

Kelâmından olur ma’lum kişinin kendi mikdarı (Kişinin kendi değeri konuşmasından bilinip anlaşılır)

Böyle olunca ince anlayış sahibi, kendisinde bunun benzeri bir ilim olmayan kimse cinsinden başka elde edemeyeceği bir ilimden haberdar olur.

Yani zâhiri ilimler yanında bulunan zâhiri âlimler için böyle bir ilim mevcûd olmadığı gibi, gelecekte de elde etme imkânı yoktur. Zira zâhiri rütbe (hi’lat) sahiplerinin yanında durmak ile yetinmiştir.

Ne zaman enbiyâ ve rusûl ve onların varisleri olan ârif evliyalar, muhakkak âlemde ve ümmetlerinde böyle zâhiri rütbe sahipleri yanında duran ve üzerine lâtif elbise giydirilmiş olan ma’nâları anlayan kimseler mevcud olduğunu bildiler. Anlayışta seçkin (havas) ve halkın (avam) ortaklığı gerçekleşmesi için zâhiri lisân cümlelerine bilerek yöneldiler. Bununla beraber seçkinler kısmına katılmış olan kimseler, enbiyâ ve mirasçılarının sözlerinden hem halkın anladığı şeyi ve hem de ondan daha fazlasını anlar. Çünkü bu fazlasını anladığı için o kimseye “hass” (Seçkin, hususi, kıymetli) ismi verildi. Ve anladığı fazla ma’nâ sebebiyle halktan sivrilip, seçilip ayrıldı.

Zâhiri cümlelere, düşüncelere bağlı olma, yanında bulunmaya Kûr’ân-ı Kerim’den misâl: Ayet-i kerimede “Kitap ehli, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Mûsâ'dan bundan daha büyüğünü istemişler ve: "Allah'ı bize açıkça göster" demişlerdi. Haksızlıkları sebebiyle onları yıldırım çarptı. (Nisâ, 4/153) buyurulur. Zâhiri cümlelerden anlaşılan zâhiri ma’nâ şudur: Ehl-i kitâb, semâdan bir kitâb indirmeyi senden tâleb ederler. Onlar Mûsâ’dan bundan daha büyüğünü istediler de, Allah’ı bize âşikare göster dediler. Bununla berâber onları saika (yıldırım) yakaladı, çaptı.

Page 46: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

45

Bu zâhiri cümlelerden ince düşünce sahibinin anladığı ziyâde ma’nâya örnek: Ehl-i kitâb kendi kitaplarının gökten nûzülüne imân ettikleri ve gökten kitab nûzülünü mümkün görmedikleri ve sen dahi Kûr’ân’ın gökten nûzülünü onlara açıkladığın halde, onlar sözü kısaca toplayıp ma’nâsını içinde olan bir şey taleb ettiler. Bu talepleri yerinde gerçekleşmemekle birlikte, abes idi. Fakat onlar sözü kısaca toplamanın daha büyüğünü Mûsâ’dan taleb ettiler de, bize Allah’ı âşikare göster dediler. Halbuki Allah (c.c)’ı maddeden soyunmuş görmek mümkün olmadığından, Hakk sıfât ve esmâsı dolayısıyla zâten eşya sûretlerinde müşâhade edilen, görülendi. Görülen şeyin görülmesini taleb etmek abesle iştigaldi. Velâkin Hakk Teâlâ kerim olup duâ ve talepleri kabul ettiğinden onların abes taleplerini de yerine getirirken sâika (yıldırım) suretinde zâhir oldu. Ve yıldırım sûretinde zuhurun doğal sonucu helak idi. Bununla beraber talebleri yerinde gerçekleşmemesi ve bu suretle emr-i talebde zulm etmeleri sebebiyle, onlar hakkında zâti tecelli-den ibaret olan ölüm hâli meydana geldi.35

Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere Terzi Baba ve yolunun işi kerâmet göstermek değil, ilmi keramettir. Efendi Babamız ve yolumuzda yapılan çalışmalar ve bu âyet için yukarıda yazılan hakîkatler ilmi kerâmet değilde nedir? İşte âyette yazılan tür işler ile uğraşanların sonuda celâl tecellisi ile yolumuzda ma’nevi ölüm hâlidir.

--------------------

ھم لمعكم ن یمانھم إ جھد أ قسموا با ذین أ ھؤالء ال ذین آمنوا أ ال ویقولصبحوا خاس ھم فأ عمال }53/المائدة{رین حبطت أ

(MAİDE 53) - (Ve yekulüllezine amenu ehaülaillezîne aksemu billâhi cehde eymanihim innehüm lemeaküm* habitat a'malühüm feasbehu hasirîn;)

(5/53) - “İmân edenler: "Sizinle beraber olduklarına dair, Allah'a bütün güçleriyle yemin edenler bunlar mı?" derler. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir ve kaybedenlerden olmuşlardır.”

--------------------

Âyet sayısal değeri 5+5+3= 13 tür. Hazreti Muhammed’in şifre rakamı ve Hakîkat’ül Ahadiyet’ül Ahmediye’dir. “Maide” sözlük anlamı sofradır. 35 Mesnevi-i Şerif, Ahmed Avni Konuk Şerhi, 4. Cilt Sayfa 265…

Page 47: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

46

İşte zât-i ilim sofrasından bu ilim hakîkatlerini alıp, daha sonra bu ilim hakikatlerini arkalarını dönenler ve inkâr edenlerin bütün amelleri boşa gitmiştir.

Son zamanlarda oluşan bir hadise sonucu bu sofraya oturmuş ama kendi bildiğini okuyan ve amelleri boşa giden bir kişi hakkında Efendi Babamın çalışmaları sürmektedir. Bittiği zaman incelemesi için fakire göndereceği çalışma hakkında bu sahanın tehlikelerini gösteren farklı bir çalışma olacak, vardır bir hikmeti diye ifâde etmiştir. Cenâb-ı Rabb’ül âlemin her birerlerimizi bu vartalara düşmekten muhafaza buyursun. İnşeallah.

--------------------

ھؤالء من هللا ولوا أ یق ا بعضھم ببعض ل وكذلك فتن لیس هللا ن بیننا أ علیھم ماكرین علم بالش }53/األنعام{بأ

(ENAM 53) - (Ve kezalike fetenna ba'dahüm bi ba'dîl li yekulu e haülai mennellahü aleyhim mim beynina e leysellahü bi a'leme biş şakirîn)

(6/53) - “Aramızdan Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı!" demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri daha iyi bilmez mi?”

-------------

Bu âyeti kerimenin 19/53 Terzi Baba yolu ile bağlantısı ne olduğunu anlamamız için (23) numaralı “Değmez” dosyasında yazılanların bir bölümünü hatırlamamız yerinde olacaktır. Bu dosyanın kahramanı olan Mu… adlı kişi Efendi Baba’mın görev verdiği kişileri kendi aklınca görmüş olduğu yanlışlıklara eleştiride bulunarak bu kişilere Efendi Baba’mın nasıl görev verdiğini sorgulamış ve Efendi Babam da gerekli cevabı Mu… ya vermiştir. Bu kişilerde yanlış hareketler görülse dahi Efendi Babamın eleştiriye muhatab olması doğru değildir. Bu kardeşlerimizde şeriata, yolumuza örf ve âdetlerimize uymayan davranışlar var ise Efendi Babamıza usulünce bildirilir. O da yapacağı araştırma ve tatkikatlar sonucunda bu kişilerde uygun olmayan davranışlar var ise haklarında gerekli müeeyideyi uygulamakta gerekirse yol ile ilişiğini kesmektedir. “Darılan darılsın, yolumuz yürüsün” düsturuyla hareket etmektedir. Âyette lütuf ve ihsânda bulunulan bu dervişler ile diğer dervişlerin imtihan edildiği görülmektedir.

Page 48: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

47

Cenâb-ı Hakk ve Efendi Babamız şükür-şeker ehli yani, şeker-fıtır bayramı yaparak hâlife-i şahsiye olanları iyi bilmez mi?

Zâten Mu… adlı kişinin eleştirdiği, İ… adlı kişi de bir müddet sonra yaptığı olumsuz hareketlerden ötürü Efendi Babamız tarafından hakkında 3 kitâb yazılarak yolumuzdan uzaklaştırılmıştır.36 Görüldüğü gibi, “vardır bir hikmetini bünyemize monte edip oturtabilirsek”, aslında olumsuz gibi olan hadiselerin bize ve bizden sonraki nesillere bir bir ibret vesikası olarak miras bırakıldığı görülecektir.

Biraz yukarda Efendi Babamız şükür bayramını yapan hâlife-i şahsiye olanları bilmez mi? Diye olan ifâdenin bu sûre isminin ma’nâsı ve sayısal değeri ile daha ileri boyutu vardır.

“Enam” dört ayaklı eti yenen hayvanlar demektir. Bilindiği gibi bunlar aynı zamanda evcil olanlar ise kurb’an eğer evcil değil ise av hayvanı olmaktadır.

“653” sayısı daha önce “Merkez tefekkür” dosyasında incelememde “Center” İngilizce “Elif, Nun” hakîkatleri ile sayısal değerine eşit olduğunu tesbit etmiştim.

Merkez ve Kurb’an bayramı bağlantıları (12) Terzi Baba 1 ve Ben’deki Terzi Babam 126-14-1 adlı Terzi Baba çalışma kitaplarına bakılabilir.

--------------------

بعوا الس تت بعوه وال ن ھذا صراطي مستقیما فات ق بكم عن سبیلھ وأ فتفر بلون ق كم تت اكم بھ لعل }153/األنعام{ذلكم وص

(ENAM 153) - (Ve enne haza zıratıy müstekıymen fettebiuh ve la tettebius sübüle fe teferraka biküm an sebılih zaliküm vassaküm bihı lealleküm tettekun)

(6/153) - “Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Bana uyun (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.”

-------------

36 Bu kitâplar, (73) Celâl, Cemâl, Celâl – (81) Hayâl Vadisinin Çıkmaz Sokakları, (105) Cem’o ve Fark’o dur.

Page 49: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

48

Muhyiddin Arabi Hazretleri Fusüs’ül Hikem, Ahmed Avni Konuk şerhinin Hud Fass’ının başında Sırât-ı Müstakim Hakkında şöyle yazılmıştır.

Allâh'a mahsûs sırât-ı müstakîm vardır ki, herşeyde âşikârdır; gizli değildir (1)

Yânî Allâh'a mahsûs olan doğru yol, bütün varlıksal aynlarda ve ilâhi isimlerde âşikârdır; gizli bir şey değildir. Bilinsin ki, "sırât-ı müstakîm" birlik yoludur ve Allah Teâlâ Hazretleri bir olduğundan, bu birlik yolu, Hakk'a çıkan yolların en yakınıdır. Şöyle ki, her bir "isim" için bir "kul" vardır; ve o "isim", o kulun, hâs Rabb’dir. Ve o kul da, o "ism"in kulu olmakla berâber, onun görünme yeridir. Bundan dolayı kul zâhirdir, cisimdir; Rabb ise bâtındır, rûhdur. Böyle olunca, mahlûkların nefesleri sayısınca Hakk'a yol vardır. Ve her bir mahlûk tâbi' olduğu kendisine hâs ismin gerekleri üzerine hareket edip o ismin yolunda yürür. O yol da, o "ism"in, o Rabb'in "sırât-ı müstakîm"idir.

Örneğin mü'min “Hâdî” ve kâfir “Mudill” ve zehir “Dârr” ve bal “Nâfi’” isimlerinin görünme yerleridir. Bunların her birisi, terbiyesi altında bulundukları ismin gereklerine tâbi'dirler. Bundan dolayı hepsi, hâs isimlerine göre sırât-ı müstakîm üstünde yürürler. Fakat bu isimlerin, yolları bir dîğerine göre sırât-ı müstakîm değildir. Örneğin Dârr isminin yolu, Nafî’ isminin yoluna göre doğru olmaz.

Ve mü'min kâfiri, kâfir de mü'mini, eğri yolda görür. Şimdi ne kadar ilâhi isimler varsa, isimlenenin ahadiyyeti îtibârıyla hepsi Allâh ismiyle isimlenene ulaşır. Bu sûrette bütün isimlerin yollarını toplayıcı olan sırât-ı müstakîm, "Allah" ismiyle isimlenmiş olan ulûhiyyet zâtına mahsûstur. Ve yolların hepsini toplamış olan tevhîd yolu üzere, ancak ulûhiyyet görünme yeri olana, Muhammedî görünme yeri sülûk eder. Ve bütün nebîler ve evliyâ’nın kâmilleri o yol üzeredir. Ve diğer muhtelif yollar, bu yoldan dallanıp budaklanmıştır.

--------------------

Cenâb-ı Hakk (c.c.) Efendimizin Hazreti Muhammed (s.a.v) in getirmiş olduğu yolun Sırât-ı Müstakim olduğunu bildirmektedir. Ancak bu yol bizleri Sırâtullah’a yani Allah’ın yoluna ulaştırır. Sırât-ı Müstakim, Nefis mertebeleri çalışmaları, Sırâtullah ise Tevhid mertebeleri çalışmalarıdır.

Page 50: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

49

Âyet sayısal değeri 6-153 tür. 61 ve 53 olmaktadır. 61 “Necdet” isminin harflerinin Türkçe alfabedeki sıra toplamlarını vermekteydi. Böylelikle “Necdet 53” ün “Ene” “Hakk’ın Benliğine” Sıratullah’a ulaştıracak doğru yol olduğu bildirilmektedir. Ve hep onun takip edilmesi istenmektedir. Kardeşlerimize burada başka yol (nefsâni ve Hakk’a götürmeyen yollar) arayışı içine girmelerinin kendilerini saptırıp parçalayacaktır. Burada Terzi Baba (Necdet 19/53) yolu hususi bir yol olduğu için burada ki emir tavsiye babındandır. Uyanlar aklı külle uymuş olurlar, uymayanlar ise nefsi cüz ve aklı cüzüne uyup, hareket etmiş olurlar. Derslerimizin “Etturu Seba” yani Yedi Nefis mertebesi üzere yapılan çalışmalar Sırât-ı Müstakim çalışmalarımızdır.37

Bu âyet-i kerime ile ilgili düzenlemeleri yaparken Gü… hanım kardeşimiz mesaj grubumuza atılan Cum’a mesajlarına hastanede oldukları ve 6. Torunu dünyâya geldiği için mesajlara geç cevap verdiğini belirtiyordu. Kendisini, kızını ve zâhir âleme yeni teşrif ederek, Hakk cânibinden yeni gelen bireyi tebrik ederiz.

Görüldüğü gibi 6 sayısı ve doğum ile bir tasdik olduğu anlaşılmaktadır. Sırât-ı Müstakim yani dos’doğru içinde Hakk’ın dostluğunun rububiyet hakîkatleri ile doğumu vardır, diyebiliriz. Ve yolumuz bu hakîkatler içinde sâlikteki bu mertebelerin doğumunu gerçekleştirmesini sağlayan ve “Center” yani Merkez’e hedefine ulaşmasını sağlayan sağlıklı Hakk üzere olan bir yoldur.

Burada gönlüme doğan buradan bildirilmesini dile getirilmesini istendiğini düşündüğüm bilinen bir hakîkatide yazalım.

Merkez aynı zamanda Asitane-i Uşşakiyedir. Bilindiği gibi Cumhuriyetin ilanı ile Asitane-i Uşşâkiyenin son seccade-nişini38 Mustafa Hilmi Safi babamız zamanında kapanmıştı. Daha sonra metruk bir hâle dönen bu yer, Efendi Babamın anlatımı ile şu an ismini yanlış hatırırlayamıyorsam Almanya’da çalışmış ve bu kazancının büyük bir bölümünü restore faaliyetlerine ayıran Nihat bey’in âlemi ma’nâda görmüş olduğu rûyada, Hazret-i Pir’in oğlum

37 Dileyenler (14) Terzi Baba İrfan Mektebi kitâbından bu konu hakkında daha geniş bilgi alabilirler. 38 Farsça iki kelime olup, seccadede oturan demektir. Şeyhler hakkında kullanılan bir tabir. Bu manada olmak üzere, şeyhe post-nişin (postta oturan) de denir. Şeyhler, tekkelerde seccade veya post üzerinde oturdukları için, bu adla anılmışlardır.

Page 51: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

50

biz burada garip kaldık gel bizi ihya et demesi ile bu günkü hâline kavuşmuştur. Yalnız dernek kuran Uşşâki adı altındaki grup, burayı mahkeme kararı ile sahiplenmiştir. Daha sonra asitanenin tam karşısı başka bir Uşşâki grub bayrak açarak faaliyet sürdürmeye başlamıştır.

Tarîkât adabında “Merkez” olan “Asitane”yi son seccade-nişinin görevlendirdiği Merkez halife yürütebilir. Bilindiği gibi Safi Babamızın merkez halifelerinin sonuncusu ve günümüzde olanı Efendi Babamız, Necdet ARDIÇ’tır.

Şu anda bulunan durumdan Hazreti Pir Hasan Hüsamettin Uşşaki’nin de rahatsız olduğu tam karşısına kurulan diğer dergâh ile belli olduğunu düşünüyorum. Gerçekten kendi makamında post açanlardan razı olsaydı. Bu duruma izin vermeyeceğini düşünüyorum. Orada bulunanlara bu bir işarettir, ama anlayana!39

--------------------

قد جاءت ذین نسوه من قبل ال ول ھ یق ویل تي تأ ویلھ یوم یأ تأ ال ینظرون إ ھل رسل ا نعمل ذي كن غیر ال و نرد فنعمل نا من شفعاء فیشفعوا لنا أ ق فھل ل نا بالح رب

ا كانوا یفترون عنھم م سھم وضل نف } 53/األعراف{قد خسروا أ

(ARAF 53) - Hel yanzurûne illâ te'vîlehu, yevme ye'tî te'vîluhu yekûlullezîne nesûhu min kablu kad câet rusulu rabbinâ bilhakkı, fe hel lenâ min şufeâe fe yeşfeû lenâ ev nureddu fe na'mele gayrellezî kunnâ na'mel, kad hâsirû enfusehum ve dalle anhum mâ kânû yefterûn.)

(7/53) - “İlle onun te'vilini mi gözetiyorlar? Onun te'vili geldiği (verdiği haberler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: "Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmiş. Şimdi bizim şefaâtçilerimiz var mı ki bize şefaât etsinler, yâhut tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki eski yaptıklarımızdan başkasını yapalım?" Onlar, kendilerini zarara soktular ve uydurdukları şeyler kendilerinden saptı, kaybolup gitti.”

--------------------

Te’vil bir şeyin aslına, özüne, orjinine ulaşmak demektir. Te’vil kelimeside evvel’den gelmektedir. İnsânoğlu baktığı şeyi idrâk etsede etmesede onun özünde kaynağı vardır, bütün bu âlemin yaşantısındaki her türlü şeyde Kûr’ân-ı Kerîm’de belirtilen 39 Aslında son olan olaylardan sonra her iki tarfatanda bir hoşnutsuzluk olduğu ortada olan bir durumdur.

Page 52: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

51

hakîkatler mevcûttur. İşte önemli olan şey bu te’vile ulaşmaktır. Kûr’ân-ı Kerîm’in meâli kelime karşılığı olan çevirisidir, tefsiri anlatılan hâdiselerin zâhiri olarak ifâde edilmesi, te’vili ise Âyetlerin hakîkatlerine dönüşmesidir. Cenâb-ı Hakk zât mertebesinden bunu ne şekilde belirtmişse oraya ulaştırmasıdır.

Te’vilinin gelmesi kıyamet hakkında anlatılmaktadır. Fakat şu an dahi bütün hakîkatler yaşanmaktadır fakat biz’ler dünyalık şartlanmalar içerisinde ve aklı cüz’imizin anlayabildiği şartlar altından bunların farkında olmuyoruz ve yaşantımızı günlük hâdiseler gibi görüyoruz.40

Bu âyetin bir yönü 53 ün tevili evveli ayan-i sabitesini – Rabb-i Has’ının ne olduğudur. Bu da Efendi Baba’mın (91) “Bi ismi Has” adlı eserinde açıkladığı “SELÂM” esmâsıdır. Âyetin bir yönüde Efendi Baba’mın âyet, hadis, dini ve tasavvufu konuların teviline yani evveline özüne inerek hakikatlerini âçıkladığıdır.

--------------------

ئات ثم تابوا من بعدھا وآمنوا إ ی وا الس ذین عمل ور وال ك من بعدھا لغف ن ربحیم }153/األعراف{ر

(ARAF 153) - (Vellezîne amilûs seyyiâti summe tâbû min ba’dihâ ve âmenû inne rabbeke min ba’dihâ le gafûrun rahîm.)

(7/153) - “O kötü amelleri işleyip de sonra arkasından tevbe ve îmân edenler için hiç şüphe yok ki, Rabbin bundan sonra yine de affedici ve merhamet edicidir.”

--------------------

Bu âyette de ümitsizlik ortadan kaldırılarak çok büyük bir lütûf açılıyor. Bir zamanlar kişi eksi işler yaparsa buradaki belirli şartlar dâhilinde hareket ederse, Rabb-i eskileri örter ve merhamet eder diyerek kişilere ümitlerini kesmemeleri söyleniyor. Seyri sülûkun başlarında yâni şeriat mertebesinde kişiler ümit ve korku arasında hareket ederler, yolda ilerledikçe ve târikat mertebesine gelince kabz ve bast hâli oluşur. Kişi durup dururken ortada hiçbir şey yok iken bu hâlleri yaşar. Nefs kontrole alındığından istediği gibi hareket edemez ve kişiye sıkıntı vererek kabz hâlini oluşturur belirli bir süre, buna dayanmak lâzımdır ve buna da ancak irfâniyet yönüyle dayanmak mümkündür. Bu hâlden sonra biraz daha ilerleyince ve hakîkat mertebesine gelince heybet ve üns oluşur. 40 Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk – Araf Suresi - T.B.

Page 53: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

52

Heybet yâni asâlet oluşur ve dışarıdan bakanlar onun hâlini bir türlü değerlendiremezler. Seyri sülûkta mârifet mertebesine ulaşınca ise kişiye Celâl ve Cemâl tecellileri olur.41

Terzi Baba yolunda öğretilen hakîkatlerde bu eksi işler kişi nefsâni bir hayat sürerken hayâl ve vehim üzere yaşadığı için kendi beden vücüdu ile kendini var sanmaktadır. 19/53 İrfan mektebi derslerine başlayınca Hakîkat-i Muhammedi ilmi üzere bir eğitim almaya başlar ve hayâli ve vehimi beden anlayışı ortadan kalkmaya başlar. Böylelikle daha önce işlemiş olduğu eksi fiil ve davranışlara tevbe edilmiş olur. Bu âlemlerin tamamının Hakîkat-i Muhammedi olduğu idrâk edilip bu inançta bir yaşama geçilmiş olur. Böylellikle genel ma’nâda “Allah” özel ma’nâda “Selâm” esmâları tarafından merhamet ve affedilmiş olunur. Terzi Babam’ın bâtında tescil edilmiş ismi olan “Necat” ismi ile kurtuluşa erilmiş olur. Burada bir hatırlatma yapalım, “Selâm ve Necat” isimlerinin merhametinden yararlanabilmek için sâlik çalışmalarını aksatmadan sürdürmeli ve yaşamını şeriat-i muhammediye üzere dizayn etmelidir. Eski hâl ve yaşantılarını sürdürmek isteyenlerin Nûh neciyullah ümmeti gibi nesfi emmare tufanında gark olup özel rahmetten, genel rahmete geçecekleri ve ma’nen ölecekleri bir ibretlik dosyalarda sabittir.

--------------------

سھم نف روا ما بأ ى یغی نعمھا على قوم حت عمة أ را ن لم یك مغی ن هللا ذلك بأ سمیع علیم ن هللا }53/األنفال{وأ

(ENFAL 53) - (Zalike bi ennellahe lem yekü müğayyiran nı’meten en’ameha ala kavmin hatta yüğayyiru ma bi enfüsihim ve ennellahe semîun alîm)

(8/53) - “Bu da, bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlâk ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah'ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden dolayıdır. Gerçekten Allah işitendir, bilendir.”

--------------------

Âyet-i kerim’ede bunun nedeni derken bir önce ki âyeti kerimeye atıf vardır.

(8/52) – “(Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir. (Onlar da) Allah'ın âyetlerini

41 Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk – Araf Sûresi - T.B.

Page 54: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

53

inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O'nun cezası şiddetlidir.”

Âyet-i kerimede görüldüğü gibi Firavun ve hanedanın elinden alınan nimet nefsi emmâre yolunda gidenlerin elinden alınan nimettir. Zât-i bir âyettir. Allah, Ulûhiyyet mertebesini bir üst mertebe olan Ahadiyyet mertebesi anlatmaktadır. Eğer bir kişi, kavim-topluluk-grup Terzi Baba yoluna girerse Şeriat-i Muhammediye emirleri ve Terzi Baba yolu kuralları yerine nefsi emmârelerine uyarsa; Allah’ta kendisine verilen bu nimeti, kendilerine verilen nimete erme sebebini değiştirdikleri için bu nimeti ellerinden alacaklardır. (17) Kevkeb Yıldızı, (94) Kubbet’ül Kara dosyalarında bu konu ayrıntısı ile anlatılmıştır. Dileyen bu dosyalara müracaat edebilir. Allah işiten ve bildiği olduğu gibi… 8-53 âyetinin sayısal değerinden anlaşılacağı üzere Ef’âl âleminde bu gibi halleri bu şifrenin sahibi olan Efendi Babama da bildirmektedir.

Âyet sayısal değeri; 8+53= 61, bu sayı daha önceki çalışmalarda bahsedildiği üzere “Necdet” isminin Türkçe alfabesindeki harf sıralamasının toplamıydı.

Bu âyeti kerime üzerinde çalışırken bu âyetle bağlantısı olduğunu düşündüğüm bir mail geldi. Mail-de yazılan rûyayı buraya aldım. Üçüncü bir kişi bu rûyayı aktarmaktadır.

Zuhuratta Efendi Babamı görmüş. Ayrıca Ha.. gerçek hayatta da tanıdığı, bir süre önce kayınvalidesine bakıcılık yapması için tuttukları ama daha sonra işlerini beğenmedikleri için çıkartılan ismi “Naime” olan hanımı görmüş. Bu hanım Efendi Babama hizmet ediyormuş. Fakat hizmetini biraz saygısızca ve dikkatsizce yapıyormuş. Efendi Babama layık olmayan bir şekilde hizmet ediyormuş. Efendi Babam da bu durum karşısında çok sabırlı ve hoşgörülü davranıyormuş. Bir gün “Naime” Efendi Babama tepsi içinde yemek götürüyormuş. Yine dikkatsizce götürüyormuş ve bazı şeyleri dökmüş. Efendi Babam yine sabırlı davranmış. Ha… da “Naime”nin bu hareketine çok üzülmüş. Ve ha… Efendi babamın iki yanağını avuçlarının içine alıp iki yanağından da öpüyor. Bir anda sohbet ortamı oluşuyor. Efendi Babam sohbet yapıyor. Bu arada babam Os… Gü…'i de sohbeti dinlerken görmüş. Sohbetten sonra babamın sırt üstü yatarak uyuduğunu görmüş. “Naime” de sohbeti dinliyormuş. “Naime” Efendi Babamın sohbetinden ve Naime'ye karşı olan hoşgörülü sabırlı davranışından ve sohbetinden çok etkileniyor. Ve davranışlarından pişman oluyor. Bir daha böyle bir şey asla yapmayacağını ve burada kırdığı bütün eşyalarını

Page 55: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

54

evden getireceğini halama söylüyor. Halam da Efendi Babamın bu sabrından ve hoşgörüsünden dolayı “Naime”nin bu kadar değişmesinden çok etkileniyor. Efendi Babama bir kez daha hayran kalıyor.

Allah Razı olsun ABİM. Se… ablama ve Es… kardeşime selamlar.

-------------

Bu zuhuratı buraya almamda ki gaye zuhuratta geçen “Naime – Nimet” “Mugayyire” ve ”Efendi Baba” bağlantısıdır.

Nimet ve Mugayyire kelimeleri âyette geçmektedir.

Fusüs’ül Hikem Ahmed Avni Konuk Şerhi, Cilt 1, Dibace bölümümünde Mugayyire hakkında şöyle bir bilgi vardır.

“Mübeşşire” sâlih ve sadık rûya demektir. Sözlük ma’nâsı “Mugayyire” demektir. Ma’nâyı “Mugayyire” dir. Zira müjde, hüzün, şuura, tahvil eder. Sadık rûya nübüvvetin 46 cüzünden bir cüzdür.

Görüldüğü üzere ma’nâda Efendi Babamın görülmesi biz evlâtları için bir nimet, müjde olmakta ve salih ve sadık rûya olduğu bu kardeşimizin gördüğü zuhurat ve âyet bağlantıları tasdik olmaktadır.

--------------------

وا طوع نفق أ ل كم كنتم قوما فاسقین ق ن منكم إ ل و كرھا لن یتقب ا أ}53/التوبة{

(TEVBE 53) - (Kul enfiku tav'an ev kerhel len yütekabbele minküm inneküm küntüm kavmen fasikîyn)

(9/53-) – “De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz."

--------------------

Page 56: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

55

Âyetin zâhirinden mudil yaşantısı üzere olanların vermiş oldukları kabul olunmayacağı bildirilmektedir. Bunu âyeti irfâniyet açısından incelemeye çalışırsak;

Şeriat ve tarîkât anlayışında olanların, ihtiyaç sahiplerine yaptıkları yardımlar sevap olarak addedilmekte ve Cenâb-ı Hakk (c.c.) tarafından mükafatlandıralacağı anlayışıdır. Bu mertebeye göre doğrudur. Tas tamam yerinde bir davranıştır…

Ama kişi Hakîkat mertebesinde yaşıyorsa ve ihtiyaç sahibi gördüğü kişiye acıyıp yardım ediyorsa, Cenâb-ı Hakk (c.c.)’a karşı sorumlu olabilir. Cenâb-ı Hakk (c.c.) ben bu kulumu bu hâl üzere görmek istiyordum. Ben bu kuluma ihtiyacımı veremez miydim? Sen benim işime ne karışıyorsun sorularına muhatap olunabilir. Marifet mertebesinde yaşayan kişide gönlüne sorar ver derse verir, verme derse vermez.

Efendi Babam bir hatırasını bu konu ile bağlantılı olduğu için kendi ağzından aktardığı gibi hatırımızda kalanları yazalım.

Bursa’ya Nüket Hanım ve çocuklarla gitmiştik. Henüz çocuklar o zaman küçüklerdi. Kültür parkta dolaşmıştık ve vakit akşam olmuştu. Yanımıza yanaşan ve elinde sakız satan çocuk elinde kalan son sakızları bize satmak istiyordu. Amca ne olursun al evime gidiyim diyordu. Evladım ihtiyacımız yol dedikçe ısrarını devam ettiriyordu. En sonunda “Benim” için al” deyince, Cenâb-ı Hakk (c.c.)’ın bizatihi almamı istediğini anlayıp, çocuğun elinde ne varsa aldık. Çocuk sevinçle parayı aldı ve uzaklaştı…42

İşte irfan ehlini gönlünden vuran kelime “Benin için”, yorumunu okuyanlara bırakıyorum.

--------------------

نتم بمعجزین ھ لحق وما أ ن ي وربي إ إ ل حق ھو ق ویستنبئونك أ}53/یونس{

42 Terzi Baba

Page 57: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

56

(YUNUS 53) - (Ve yestembiuneke ehakkun hu kul î ve rabbî innehu lehakkuv ve ma entüm bi mu'cizîn)

(10/53-) - “O (azap) bir gerçek midir?" diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz âciz bırakacak değilsiniz. O (azap) bir gerçek midir?" diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz âciz bırakacak değilsiniz.”

-------------

Âyet önce ki ve sonra ki âyet bağlantıları ile sorulan, Cenâb-ı Hakk’ın vereceği azap ve bu âyet ile de bu âzabın risâlet ve rububiyet mertebesinden tasdiklerini ifade etmektedir. Kişinin en büyük azabı nefsi emmaresi ile beraber olup, Esmâ-i İlahiyeyi, nefsi için kullanmasıdır. Ve kendisini var zannetmesidir. İşte Esmâ-i ilahiyeyi nefsi ilahiye olarak kullanmak azabın ta kendisidir. Efendi Babam sohbet ve kitaplarından sık sık bu konudan bahsetmekte ve uyarmaktadır. --------------------

نة وما نحن بتاركي آلھتنا عن قولك وما نحن لك ا ھود ما جئتنا ببی وا ی قال}53/ھود{ؤمنین بم

(HUD 53) - (Kalu ya hudü ma ci'tena bi beyyinetiv ve ma nahnü bi tarikî alihetina an kavlike ve ma nahnü leke bi mü'minîn)

(11/53) - Dediler ki: Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz.

--------------------

ور ن ربي غف ي إ ما رحم رب ال وء إ بالس ارة م فس أل ن الن ىء نفسي إ بر وما أحیم }53/یوسف{ر

Page 58: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

57

(YUSUF 53) - (Ve ma überriü nefsî innen nefse le emmaratüm bis sui illa ma rahîme rabbî inne rabbî ğafurur rahîym)

(12/53) – “Ve nefsimi temize çıkarmıyorum. Şüphe yok ki: Nefis kötülüğü pek fazla emredicidir. Rab'bimin esirgemiş olduğu müstesnâ. Muhakkak ki: Rab'bim çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir.”

--------------------

Yani nefsi emmâre kendini kayırır. Bunların arasında kayırmayanlar da vardır.

Bu âyeti kerime “İrfan Mektebi” derslerimizin “Nefsi Emmâre” dersinin hâli âyetidir. Seyr-i süluk derslerine başlandığı zaman bu âyet en az 33 sefer çekilerek üstümüze hâl edilmeye çalışılır ve nefsi emmârenin kendini kayırmaz hale getirmesi sağlanır. İşte burada görüldüğü gibi 12/53 te bulunan, İnsân-ı Kâmil - Kâmil İnsân 53 şifresi ile Terzi Babamız bizlere yol gösterek nefsi emmârenin emrediciliğinden kendini kayırmaz bir hale gelmesini bizlere hâl dili ile anlatmaktadır. Burada Efendi Babam ile katıldığım 2013 yılı Umre seyahatimizden bir anımı anlatmak istiyorum.

Medine bulunduğumuz otelin restoran solonu umreciler fazla olduğu için bir hayli kalabalık oluyordu. Bazı zaman umrecilerden bazıları sıraya geçmeden, başkalarının önüne geçiyorlardı. Ce… adlı kardeşimiz böyle durumda ne yapalım diye Efendi Babam ile istişare ettiğinde kendisine, eğer sâlik sûlükunun başlarındaysa başkalarını nefsini kendisine tercih etmesinin doğru olacağını ve bu konuda seslenmemesinin gerektiğini bildirmiştir. Zaten sâlik sûlukûnun ileri devresinde ise nefsini kayırma derdi de kalmamış olmaktadır. İnşeAllah

--------------------

Yusûf sûresi 53. Âyetler hakkkında Ahmed Avni Konuk şerhi Mesnevi-i Şerif beyitlerindeki açıklamalar…

790. Bir parça taş, yüz testiyi kırar; ve çesmenin suyu durmaksızın kapar.

Ya'ni, ey sâlik nefis demiri ile haz çakmağından sıçrayan yüz hâtırayı bir ilâhî korku veyâ ilâhî muhabbet taşı ile kırıp def’

Page 59: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

58

edebilirsin; fakat bu taş menba' ve çeşme suyunu tutamaz, o çeşmenin suyu senin bu taşını kapar ve yutar. Ya'ni, bunların emmâre nefse te'siri olmaz. Görmez misin, şân sâhibi bir peygamber olan Yûsuf (a.s.):

"Rabb'imin acıyıp koruduğu hâriç, nefis aşırı şekilde kötülüğü emredicidir" buyurmuştur. (Yusûf 53)43

2254. Sen onun hilafını yap ki, cihanda peygamberlerden böyle vasiyyet geldi.

Peygamberlerin vasiyyeti hakkında Mesnevî-i Şerifii şerh-i Arabîsi olan Menhec-i Kavi’de şöyle buyurulur: “Âdem (a.s.)’ın evlâdına vasiyyeti budur: bütün işlerde nefsinize muhâlefet edin ve bir şeyi istişaresiz yapmayın.” Ve Hakk’ın bu husûsta Dâvûd (a.s.)a vahyi şöyledir: ‘Yâ Dâvûd, ashâbını şehvetle yemekten sakındır. Zîrâ nefis şehevât-ı dünyâya asılmıştır; akılları benden mahcûbdur!” Ve Yûsuf (a.s.), (Yûsuf, 12/53) buyurmuştur. Ve bu bâbda Hâtem-i Enbiyâ (s.a.v.) Efendimizin vasiyetleri çoktur.”44

--------------------

“Ben o işleri kendi nefsimin emriyle işlemedim” buyurdu. Zira 12/53 âyetinde;

(12/53-) Ve ma uberriu nefsiy* innen nefse leemmaretun Bissui illâ ma rahıme Rabbiy* inne Rabbiy Ğafurun Rahîym;

12/53 "Ben nefsimi temize çıkarmıyorum... Muhakkak ki nefs, var gücüyle kötülüğü emreder... Rabbimin rahmet ettiği müstesna... Muhakkak ki Rabbim Gafûr'dur, Rahîm'dir."

Âyet-i kerimesi mucibince nefis su ile yani kötü zan ile kötülükle emreder. Fakat Hakk emrinde kaimdir. Böylece İnsân-ı Kâmil’den sudur eden efâl sûret-i zâhirede çirkin bile olsa razinin fiili olduğundan mutlaka merzi olur. Yani razı olunmuş olur. Kendisi razı olduğu halde o fiili işlediğinden o da merzi olunmuş olur.

Yani razı olunmuşlardan olur. Yani zâhire göre o fiil ters bile görünse ancak bunu karıştırmamak lazım ters olan fiil kendi nefsinden çıkarsa tabi ki onun cezası olur. Nefsine bağlandı ise

43 Mesnevi-i Şerif Ahmed Avni Şerif 1. Cilt 44 Mesnevi-i Şerif Ahmed Avni Şerif 4. Cilt

Page 60: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

59

ama nefsaniyetinden soyunmuş isen tabi o fiil Hakk’ın fiili olduğundan o razı olunmuş bir fiil hükmünde olur.

Hızır (a.s.) “ben onu kendi nefsimden işlemedim” diyor. Aldığı ilhamla o fiili işlediğini, çocuğu öldürmesi, gemiyi delmesi, duvarı tamir etmesi tabi onların kendine has ayrıca izâhları vardır. O fiil zâhir âlemde çirkin bile olsa razinin fiili olduğundan mutlaka marzi olur, çünkü kendinden değildir.45

--------------------

رك بغالم علیم ا نبش ن إ توجل وا ال }53/الحجر{قال (HİCR 53) - (Kalu la tevcel inna nübeşşiruke bi

ğulamin alîm)

(15/53) - “Dediler ki: Korkma; biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz.”

--------------------

Bu âyeti kerime İbrâhim (a.s) a müjdelenmiştir. Hud sûresinde de bu konu geçmektedir. Lut (a.s.) ın kavmini helak etmekle memur olan melekler daha önce Hz. İbrâhim’e uğramışlardır. İbrahim (a.s.) a “Selâm” sana diyerek yanına girmişlerdir. İbrâhim (a.s.) misafirlerine ikram ettiği kızarmış buzağı eti yenmeyince kormuş. Melekler de Hicr 53. Âyette geçtiği üzere “Korkma, sana ilim sahibi bir oğul müjdeliyoruz.” Diyerek kendisini teskin etmişlerdir. O da hanımı ve karısının ilerleyen yaşından dolayı bu işten dolayı hayrete düştü.

Hud sûresi 71. Âyette de bu olay şöyle geçmektedir.

تھ قآئمة وب وامرأ سحق یعق سحق ومن وراء إ رناھا بإ فضحكت فبش} 71/ھود{

(HUD 71) - (Vemraetühu kaimetün fe dahîket fe beşşernaha bi ishaka ve miv verai ishaka ya'kub)

45 Efendi Babam Fusûs’ül Hikem Ahmed Avni Konuk şerhi İsmâil Fassını yorumlarkan bu âyet hakkındaki yorumudur.

Page 61: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

60

(11/71) - “İbrahim'in zevcesi de ayakta dinliyordu ve bunu duyunca güldü. Bunun üzerine ona İshak'ı müjdeledik, İshak'ın arkasından da Yakub'u.”

--------------------

Görüldüğü gibi müjdelenen çocuk İshâk (a.s.) dır. Bu âyet seyr-i süluk yolunda İbrâhimiyet mertebesinin sonuna gelindiği ve İshâk (a.s.) ve peşinden Yâkûb (a.s.) ile İsr yani gece yürüyenin çocukları ile şeriat mertebesinden târîkat ve dervişliğin doğumu müjdelenmektedir. Aynı zamanda Hz. Mevlânâ Divân-ı Kebir’de ve Hz. Muhyiddin Arabi Fusus’ül Hikem eserlerinde İbrâhîm (a.s.)ın Zebih-Kurb’an etmek istediği oğullarını İshâk (a.s.) olduğunu bildirirler. Diğer âlimlerin eserlerinde İsmâil (a.s.) Zebih-Kurb’an’dir. Her ikiside doğrudur. İshâk (a.s.) kanalından İsâ (a.s.) a ulaşılır. İsmâil (a.s.) kanalından ma’nevi olarak Hz. Muhammed’e ulaşılır. Bu kanaldan İseviyet kanalına el uzatılır ve yukarı çıkması sağlanır.

“Selâm” bilindiği Efendi Babama ait olan esmâdır. Yani Rabb-i Hass’ıdır. Hud sûresi ve Hicr suresinde geçen âyetler…

ن جاء ولقد م فما لبث أ سال ما قال وا سال براھیم بالبشرى قال نا إ جاءت رسل }69/ھود{بعجل حنیذ

(HUD 69) - (Ve le kad cet rusülüna ibrahîme bil büşra kalu selama kale selamün fe ma lebise en cae bi ıclin hanîz)

(11/69) - “Andolsun şanıma ki, İbrahim'e de elçilerimiz müjde ile geldi ve " Selâm!" dediler. O da: " Selam!" dedi ve durmadan gidip kızartılmış bir buzağı getirdi.”

ون ا منكم وجل ن إ وا سالما قال وا علیھ فقال ذ دخل }52/الحجر{إ (HİCR 52-) (İz dehalu aleyhi fe kalu selama kale inna

minküm vecilun)

(15/52) “Onlar, onun yanma girdiklerinde "Selam!" dediler. İbrahim: "Biz gerçekten sizden korkuyoruz!" dedi.”

--------------------

Selâm’ın geçtiği iki âyetin sayısal değerlerini toplarsak,

69+52= 121

Page 62: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

61

12+1= 13

Sûre sayısal değeri,

11+15= 26

2+6= 8, 8 sayıda bize 53 sayısını vermektedir. Bu âyetlerde de Efendi Babama ait olan 53 şifre sayısına bağlı olan (13) Rabb-i Hass’ın “Selam” esmâsının olduğu tasdiği çıkmaktadır.

Âyette İbrâhîm (a.s) a müjde verildiği görülmektedir. İbrâhîm (a.s.) Tevhid-i Efâl metebesidir. Sayısal değeri 8 dir. Yolumuzun şifre sayısıda 8 dir. Hicr 52 âyet Nusret Babam (r.a.) ile bağlantılı olduğu düşünülürse, Efendi Babam Necdet ARDIÇ en genç halifesi idi. Nusret Babam rahmetullahi aleyhin ilerleyen yaşlarında Efendi Babam’ın Kurb’an bayramını yapması verilen müjde olsa diye düşünüyorum. Esmâ ve âyet bağlantılırı ile Nusret Babam (r.a) müjdelenin Necdet Babam olduğu anlaşılmaktadır. İlim sahibi olduğuda eser ve sohbetlerinden su götürmez bir gerçektir.

İshâk (a.s.) dan sonra müjdelen ise Yâkûp yani İsr gece yürüyen olması dolayısı ile Efendi Babam ve sonrası olan ilerleyen zamanlarda yolumuzun yürüyeceği müjdelenmiş olmaktadır.

--------------------

رون لیھ تجأ ر فإ كم الض ذا مس عمة فمن هللا ثم إ ن ن }53/النحل{وما بكم م

(NAHL 53) - (Ve ma büküm min nı'metin fe minellahi sümme iza messekümüd durru fe ileyhi tec'erun)

(16-53) - “Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır. Sonra size bir zarar dokunduğu zaman da yalnız O'na yalvarırsınız.”

--------------

Âyette bahsedilen zâti nimetlerin Allah’tan geldiği bildirilmektedir. 53 şifresi Allah’tan gelen bu zâti nimetlerin Efendi Babam aracılığı ile bizlere kitab ve sohbetlerinde aktarıldığı anlaşılmaktadır. En büyük nimet beşeyiyete düşüp, Hakk’tan gafil olmamaktır. Elhamdülillah, her fırsatta Efendi Babam Hakk’ın tüm âlemde mevcut olduğunu ve bizler ile beraber olduğunu hatırlatmaktadır. Enfâl sûresi 53. âyette verilen misal gibi,

Page 63: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

62

başımıza bir keder geldiği zamanda feryad etmekteyiz. Efendi Babam’ın dosya ve mektuplarında bu açıkça görülmektedir. Efendi Babam bunlara yumuşaklık ile karşılamakta ve ilgilerine en güzel sabrı tavsiye etmekte ve Akl-ı Küll olmasının gereği, doğru yolu göstermektedir.

Nahl “Bal Arısı” demektir. Bal da marifete işarettir.

,Nahl “Bal Arısı” sayısal değerine bakacak olursak (النحل)

Nun: 50, Ha: 8: Lam: 30 dur.

50+8+30= 88 dir.

Necdet sayısal değeri bilindiği gibi 457 dir. Bu sayıların toplamı 4+5+7= 16 dı. 16 sayısı bu sûrenin sıra sayısıdır. 16 içinde iki 8 ile 88 sayısını da ihata etmektedir.

Bu bal arısı başında bulunan “El” lâmı tarifi ile bilinen bir bal arısıdır… “El” sayısal değeri 31 olduğuna göre sayı ise 31+88= 109 olmaktadır.

109 un arasında bulunan 0 hiçlik noktasına, bir tarafı hadis bir tarafı kadimdir. Geriye kalan 19 ise İnsân-ı Kâmil’e işarettir. 53 âyet sayısı ile de,

19/53 olan Efendi Babamızın çeşitli yörelerin marifet çiçeklerinden topladığı polenleri özümseyerek oluşturtuğu marifet balı ile bizlere maide sofrasında sunmaktadır. İşte bu nimetler bizlere Allah (c.c.)’dan ulaşmaktadır. Bu sofranın kıymetini bilmeyenlere ise kendi kendine ettiğinin zararı dokunmaktadır.

“Cahiller için, son çare Allah’tır. Arifler içinse; tek çare…”46

İşte bu marifetin nasıl yansıdığını yolumuza Bursa’dan katılan ki bu ilimizinde şifre sayısı 16 dır. Yolumuzda henüz altı aydır bulunan genç kardeşimiz Er… At…’a anlatımı ve yorumuna bakarak anlayalım.

6.09.2018 Terzi Babamızla alakalı Zuhurat

Er… At… <er…13at…@gmail.com>

26-09-2018, 18:57

46 Hz. Mevlâna (R.A.)

Page 64: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

63

Selâmlar Murat Hocam hayırlı akşamlar, nasılsınız?

Bugün Efendi Babamızla alakalı gördüğüm bir zuhurat üzerine tefekkürde bulundum ve size gönderiyorum:

26.09.2018 tarihindeki zuhuratımda Efendi Babam ile bendenizle alakalı sayı hesaplaması yapıyorduk. En sonunda işlemler neticesinde 88 sayısına ulaştık. Ben Efendi Baba’ma 8+8=16, bu size işaret ediyor dedim. Rûyanın sonunu net hatırlamıyorum ama dedikten sonra Efendi Babamız bana gülümsüyor gibiydi.

Bu zuhuratı uyandıktan bir süre sonra hatırladım ki hemen 88. Sureye bakmak aklıma geldi. 88. Sure Ğaşiyye Sûresi imiş. 26 Âyetten oluşuyor ki bu zuhuratın görüldüğü tarih olan bugün de ayın 26’sıdır.

Aynı zamanda tarihi toplarsak 26+09+2018=205347 tür ki Efendi Baba’mın şifre sayısı gözler önüne serilmekte ve bu tarih olan bugünde görülen zuhuratta Efendi Babam ile alakalıdır.

Zuhuratta geçen 16’dan dolayı 16. Ayeti ele aldım:

مبثوثة وزرابي

Ve zerâbiyyu mebsûsetun.

“Serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.” Denilerek Ahiretteki Cennet hayatı misallendirilmekte.

Ayetin Ebced değerlerine bakarsak:

6+700+200+1+2+10+10+40+2+500+6+500+400=2377 gelmektedir.

2+3+7+7=19 İnsân-ı Kâmil’in şifre sayısıdır.

Zuhuratımda Efendi Babama “bu size işaret ediyor” dediğim 88 ve 16 sayılarının işaret ettiği Âyet’in Ebced değer toplamı olan 19 ile Efendi Babam’ın Kâmil İnsânlığına işaret etmektedir diye düşünmekteyim.

Efendi Babama ve Sizlere selâmlar, hayırlı akşamlar Murat Hocam.

--------------------

47 Bu aynı zamanda 253 sayısıdır. Daha önce verildiği gibi İnsân-ı Kamil’in sayısal değeridir. (Yazan)

Page 65: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

64

Murat CAĞALOĞLU

26-09-2018, 21:12

([email protected])

Hayırlı Akşamlar Er…,

Rabb-imize hamd olsun seyahatten döndük ve işimize başladık şükründen aciziz. Sende iyisindir. İnşeallah...

Zuhuratın güzel ve yolundadır. Cenâb-ı Hakk nicelerini nasib etsin. Terzi Baba ve 53. âyetler hakkında çalışma yapıyorduk. Sıra 16. sûrenin 53. âyetine gelmişti. Buradan bir yansıma olmuş.

Yazdıkların güzel olmuş, eline gönlüne sağlık... Hesaplama yaparken arapça harflerin sayısal değerlerini yazmayı unutmazsan iyi olur. Gaşiye, gaşyolunmuş demektir. Allah aşığının Hakk'ta gaşyolunması ve onda fani olmasıdır...

Selâmlar, Hoşça Kal...

-------------------

Er… At… <er...13at…@gmail.com>

26-09-2018, 21:13

Çok şükür bende iyiyim Murat Hocam. Efendi Babamızla alakalı Âyet'ler üzerinde çalışmanızla bu zuhuratımın yansıması ne büyük lutüf, Hamd olsun.

Tabii Murat Hocam, inşeAllah bir dahaki seferlerde harflerle ebced değerlerini daha belirgin yazacağım.

Sizler de Hoşça kalın. Kitab çalışmalarınızda Allah'tan kolaylık diliyorum. Hayırlı akşamlar, Bursa'dan Selâmlar.

“Heza min fazli Rabbi” Rabb-imin fazlındadır diyerek yolumuza devam edelim.

--------------------

حسن تي ھي أ وا ال ول عبادي یق ل ل یطان وق ن الش یطان ینزغ بینھم إ ن الش إبینا ا م }53/اإلسراء{كان لإلنسان عدو

(İSRÂ 53) - (Ve kul li ıbadiy yekulülletiy hiye ahsen* inneş şeytane yenzeğu beynehüm* inneş şeytane kâne lil'İnsani adüvven mübiyna;)

Page 66: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

65

(17/53) - ”Mümin kullarıma söyle de (kâfirlere) en güzel olan sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarına fesat sokar. Şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.”

--------------------

Öncelik ile bu âyet “İsrâ” sûresinde geçiyor. “İsrâ” kelime ma’nâsı gece yürüyenler demek olduğuna göre ve bu sûrenin ilk âyeti bir gece kulunu “Mescid’ül Haram’dan, Mescid’ül Aksa’ya yürüttü”48 diye başlamaktadır. Âyette mü’min ve kâfir ibaresi açıkça belirtilmediği halde bu ifadeler meâl-de verilmiştir. Risâlet mertebesinden söylemesini isteyen Rabb-i olan Uluhiyyet (Allah) mertebesidir.

Mü’min ayna olan demektir. Âyet sayısal değeri 17+53= 70 dir. 70 ise “Ayın” harfinin sayısal değeridir. “Ayın” harfinin bilindiği gibi 40 çeşit ma’nâsı olduğu gibi aynalığı ifade etmektedir. Burada “Resûl – Risâlet” mertebesi kullanıldığına göre ve sayı 53 olduğuna göre bununda harfsel karşılığı “Ahmed” dir. Ahmed hazreti Muhammed (s.av.)’in gökteki ismidir. Bu “Hakikat’ül Ahadüyet’ül Ahmediye” hakîkatından vaaz olunduğu anlaşılmaktadır.

Bu hakîkatlere ayna - aynı olmuş Resûlün Resûlü kullara söylenmesi istenen, bir aktarım ile kâfirlere bu sözün iletilmesi istenmektedir.

Peki, niye bir başka mü’mine, mü’mineye, günâhkara, fasıka, müşrike değilde bu hitabın kâfire yapılması istenmiş.

Kâfir; sözlük ma’nâsı örten gizleyen demektir. Tasavvuf litarütüründe üç türlü kâfir vardır.49

Batının içinde bulunduğu inkârlarından ötürü Hakk’ı örtüp gizlemeleri,

Doğunun içinde bulunduğu gafletinden ötürü Hakk’ı örtüp gizlemeleri,

İrfan ehlinin kendisinde bulunan Hakk’ı ehli olmayandan örtüp gizlemeleri,

48 (İsra – 17/53) 49 Terzi Babam tarafında bu şekilde ifade etmektedir.

Page 67: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

66

Bu Hakk’a ve Resûle ayna olan Mü’min ibadın-kulların kâfirlere ehsan yani en güzel sözü ne olabilir? Bu sıralamadan bu sözü söyleyemesi istenelerin Arifibillah ve İnsân-ı Kâmil – Kâmil İnsân mertebesinde olanlar anlaşılmaktadır.

Sıralamadan ümmeti davete, ümmeti icabete ve ümmeti icabet içinden Hakk’ı kendinde bulmuş ama henüz bunu ifşa edemeyen yani açıklayamayan irfan ehline en güzel söz söylenmesi istenmektedir.

Bunun ne olabileceğini biraz tefekkür ettikten sonra ( حسن (أ“âhsen” kelimesinin sayısal bağlantısı ile ilintili olabileceği düşüncesi ağır bastı…

Elif 1-13, Ha: 8, Sin: 60, Nun: 50

1+(13+8+60+50)= 1+131 = 132

Öncelikle 13 ve 2,

13 Hazreti Muhammed (s.a.v.)in şifresi ve 2 ise zâhir ve batındır. Zâhirde en büyük isim Muhammed bâtında ise “Hu” dur. En büyük sözün söylenmesi istenmiyor. En güzel söz deniyor.

O zaman 131 sayısına bakarsak, bu Efendi Babamızın bana Cenâb-ı Hakk tarafından verildi diye ifade ettiği Rabb-i Hassı olan Selâm esmâsının sayısal değeridir. İnsân-ı Kâmil, bu selâm ile nasıl namazın sonunda iki tarafa selâm veriyorsa sayısal değerinde “131” görüldüğü gibi her iki yöne 13 şifresi ile rahmettir. Her iki yön ise sağ ve sol ehli olan doğu ve batı ehlidir. Üçüncü ve gizli örtülü olanı ise İnsân-ı Kâmil’in tam karşısında duran onu kendine ayna ittihaz etmiş ve Hak’ıb aynası olan Hakk’ı kendi bilip gizleyen ce ehline açan irfan ehlidir. Buraya da söylenen Selâm gönülden gönüle olan selâmdır. Anlaşılacağı üzere en güzel söz “Selâm”dır.

Bununda zâhiri Efendi Babamızın isminde mündemiç olan “Necat” yani kurtuluştur. Her mertebenin Necat-ı yani selâmeti vardır.50

İncelediğimiz âyet-i destekler mahiyette bir başka âyette Cenâb-ı Hakk şöyle buyurmaktadır.

50 Açıkçası bundan sonra yazılanları üç haftalık bir aradan sonra oluşan müşahade, bağlantı ve açılımlarını zihnimde toparlayıp yazabildim. Bunun sebebi ise incelediğim âyetin suret ve işaretinde 17 ve 53 ile Mirac bağlantılarının olmasıdır.

Page 68: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

67

ون ذا خاطبھم الجاھل رض ھونا وإ ذین یمشون على األ حمن ال وعباد الروا سالما }63/الفرقان{قال

(FURKÂN/63) – (Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne alâl ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ(selâmen)).

(25/63) “Rahmân'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) «Selâm!» derler (geçerler)”

--------------------

Bu âyette bahsedilen cahilin iki yönü vardır. Biri nefsinin-nefsâniyetin cahili, diğeride nefsinden-nefsâniyetinden cahil olmuş kimsedir. İlki de yukarıda açıklandığı gibi iki kısma ayrılır, ya gafletinden nefsinin cahilidir, ya da inadından dolayı nefsinin cahilidir. Diğerinde zaten nefsâniyet diye bir şey kalmamış “Zaluman Cahula”51 hakîkatına ulaşmıştır.

İsrâ Sûresi 53. Âyetinde hitab Mü’min olan kullara, burada ki âyette Rahmân’ın kullarındadır. Mü’min olan kulların kendileri ayna-aynı olmuştur. Âlem hayâldir ama tevil edildiğinde hakîkattir, sırrına ermişlerdir. Rahmân’ın kullarının ise böyle bir aynaya ihtiyacı vardır.

Bu bağlamda Terzi Babam’ın (81) “Hayal Vadisi ve Çıkmaz Sokakları” adlı eserine bağlantı olduğu için göz atmak ve hatırlatma yapmak istiyorum. Bu kitabın karakterinin görmüş olduğu rûya oluşumunu gözden geçirelim. Sayfa numarası vermiyorum, kitabın birçok yerinde bu rûya ve yorumları vardır. İşin ilginci bu şahsa o zamanlar gönderdiğim bir tefekkür çalışmasına kendisi bu rûyayı ilave edip bana tekrar geri göndermişti. Muhtemelen fakîrin iyi niyetle yaptığı davranış karşısında bende şu hâl var senin bu yazdıkların da nedir? Diye fakire üstünlük taslamak istemişti. Neyse kendi etti, kendi buldu. Aslında bunu yazmam, bana şunu, bunu yaptı diye şikâyet babında değil, olayı anlatabilmem açısından bağlantısıdır. Kitabtan yazışmanın ilk bölümünü alıyorum…

--------------------

Bismillâhirrahmânirrahîm

51 Ahzab/72

Page 69: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

68

Bu kitabın oluşması aşağıdaki Mail-in gelişiyle başlamış oldu. Okumak isteyenlerin İnşeallah canlarını sıkmamış oluruz.

: RE: Bir Mânâ

B……….. 10 Jan 2013 11:47:47 +0200

Aleyküm selâm B…….B….. kardeşim. Bu zuhurat hakkında cevap olarak, size nasıl bir yazı yazacağımı bilemedim. Şunun için, zuhuratı sadece bilgim olsun diyemi gönderdiniz yoksa! hakkında herhangi bir yorum yapılması için mi, gönderdiniz? Diğer bir husus, (Yazıların hepsi zuhuratın tamamı mı) yoksa baştaki yazılar zuhuratın sözleri, diğerleri sizin yorumlarınız mı?

A. - Terzi Baba ““Terzi Baba “Mânâ-ı Mevlânâ” (Mevlânâ) Maneviyatında göründü.

“Selam, Selam, Selam “Mana-ı Mevlana” (Mevlana)

1. Örtün.

2. İsim zevkinde ol. 3. Cihat et. 4. Şahit ol. 5. Cem.

Not= Birde bana göndereceğiniz yazıları mümkün olursa hiç renksiz sadece ince ve kalın "siyah" ve iki tarafa yaslı olarak gönderirseniz daha çok memnun olacağım, çünkü çıktı alınması gerektiğinde renkler çok silik çıkıyor. Ayrıca herhangi bir kitaba uyarlamam çok zor oluyor. Bilhassa zemin renklerinden ayırmam çok zor oluyor bazılarını hiç ayıramıyorum belkide yolunu bilmiyorum. İşleriniz kolay gelsin yukarıda bahsettiğim hususların belirtilmesi için şimdiden teşekkür ederim. Herkese selâmlar hoşça kalın Terzi Baba.

**********

Terzi Baba

Selâmün Aleyküm,

Page 70: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

69

28.04.2010 tarihinde kulunuzda zuhur eden mânâyı o gün size nedense göndermemişim.52

Ancak bugün karşıma çıktı ve göndermem lütfedildi.

Himmetiniz üzere ekte gönderiyorum.

Allah selâmeti duanız ile üzerimize olsun. Amin.

B…….

28.04.2010

Bismillâhirrahmânirrahîm

Rüyada,

A. - Terzi Baba Terzi Baba “Mânâ-ı Mevlânâ” (Mevlânâ) Maneviyatında göründü

B. - Bilahare Beyan olarak 3 defa,

“Selâm, Selâm, Selâm” diye nida edildi.

C. - Yine bilahare arka arkaya net anlaşılır bir şekilde

1. Örtün emri ile

Örtü - Küfür tatbikatında KAFİR oldum Elhamdülillah,

TEVHİD ÜZERE

2. İsim zevkinde ol emri ile

Esma – İlah - Şirk tatbikatında MÜŞRİK oldum Elhamdülillah,

TEVHİD ÜZERE

3. Cihat et emri ile

Ef’al – Nifak - Cürüm tatbikatında MÜCRİM-MÜNAFIK oldum Elhamdülillah,

TEVHİD ÜZERE

52 Burada bir açıklama ihtiyacı oluştu. Bu rûya belirtiğim gibi önce fakire gelmişti. Ama üstünde etkin olan üç harfliler yaptığı şeyin pek hayra alamet olmadığı konusunda kendisini uyarmışlar ki, fakîrden sonra alel acele bu yazığı zuhuratı Efendi Babama göndermiştir.

Page 71: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

70

4. Şahit ol emri ile

Şuhud - İnkâr tatbikatında MÜNKİR oldum Elhamdülillâh,

TEVHİD ÜZERE

5. Dört makamı Cem zevki tenezzülü ile sellimu teslima MÜMİN oldum Elhamdülillah,

TEVHİD ÜZERE

--------------------

Bahsi geçen kitapta bu rûya ve hakkında geniş bir malumat vardır aynı zamanda 10 kişi kadar Terzi Baba evlâdından, Efendi Babam görüş beyan etmesini istemiştir. O zaman fakîrdende görüş beyan etmesi istenmişti. O zamanki görüş ve bilgime göre bir şeyler yazmıştım. Ama bugün o tarihlerde yazılanlar farklı bir açıdan bakabiliyorum. Bu rûyanın yukarıda âyet yorumları ile baktığımda farklı bir yönü olduğunu gördüm. Çünkü bu rûya kaynağından geldiği gibi aktarılmamış bozulmuştur. Şimdi gelen Rahmâni şeyleri melek yani meleki kuvveler kaynağından geldiği gibi bozulmadan aktarabilmektedirler. Melekler saf varlıklardır. Üç harfli ve vehimi, hayâli ve nefsâni varlıklar ise bu bilgileri bozup aktamaktadırlar. Burada gelen bilgiye kendi hayâl ve vehimini karıştırmaktadırlar.

Efendi Babam bu 3 selâm hakkında Örfi midir? Diye bizlere bir soru yönelmişti. Düz mantık ve Şeri açıdan bakınca Selâmünaleyküm ve karşı tarafta buna mukabil ya Aleykümselâm ya da daha güzeli ile karşılık olarak Aleykümselâm ve Rahmetullâhi ve Berekatuhu diye karşılılık verilir… Ama o zaman olayın vehamet ile de düşünemediğim-düşünemediğimiz-düşünürülmediğimiz bir yönü vardır. O zaman bunun bir mantıklı yönü vardır dense, bu şahıs kendine bir paye çıkarırdı. Bundan adım gibi eminim…

Burada irfâniyet açısından ince bir nükte vardır. Örfi arapça yazılışta Ayn, Re ve Fe asli harfleri ile yazılmaktadır. Yani birde içinde “Aref”, “Araf”, “Arif” oluşturan kelimeler mevcuttur. Yukarıda yapılmaya çalışılan açıklamalar ile bu “Arif” ehlline göre olan 3 selâm örtüşmektedir. Yalnız bu şahsın üzerinde etkili olan varlık gerisini tamamen bozmuşlardır. Bâtından gelen İkram, zâhirden giden E… olmuştur. Ama görüldüğü gibi zayi olmamıştır. Efendi Babamdan yansıma ve fakîre öğrettiği tevil ilmi ile aslına

Page 72: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

71

dönmüştür. Elhamdülillah… Sêlam esmâsı Allah kaynak esmâsından sonra 5. Esmâ, Allah, Rahmân, Rahim kaynak esmâlarından sonra 3. Esmâdır. Görüldüğü gibi 5 ve 3 ile 53 sayısını vermektedir. Hem âyet sayısal değeri hemde Efendi Babama verilen yoldan ve ma’nâda verilen özel şifredir. İnsân-ı Kâmil – Kâmil İnsân görüldüğü gibi sol ehline sağ ehline selâm ve necat, irfan ehline ise özel ma’nâ ile malum olan sır ile selâmdır. Aslında burada yazılanlar ile de gayet açık selâm ve necattır. Bu selâmların aslı ferdi-i selâse yani üçlü ferdiyet ile aslında tek selâmdır.

Bu âyetin başında hesaplama ile en güzel söz olarak “Selâm” a sayı ile ulaşmıştık… Bu Selâm’ın en güzel söz olabilmesi için ma’nâsı, rûhu ve nûrunun olması gerektiği unutulmamalıdır. Bu söz ve ma’nâsı burada kalsın ileride tekrar dönülecektir. Buradaki açıklamalar belki özel müşahadeler ile olacaktır. Ama aktarımı bu şekilde yapmak ve açıklamak zorundayım. Sûre 17, âyet 53 sayıları ile Mi’rac işaretleri olduğu aşikârdır. Toplamı 17+53= 70 dir. (70) Ayın harfi sayısal değeridir. Ayın, göz ve müşâhadedir. Ve (70) Mearic, Merdivenler sûresi ile bağlantıları vardır. Bununla ilgili geniş malumat 126-127 numaralı “Bendeki Terzi Babam” adlı kitapta mevcuttur.

Bu sene yaptığımız seyirde ilk olarak “Tars-us” ta Nusret mayın gemisini ziyaret ederek bir başlangıç yaptık. Bir ilan panosunda Tars-us görmüştüm yaklaşık 20 gün sonra ma’nâsı açıldı diyebilirim. Kelime sıralamasında “S” harfi başa alınınca oluşum “Star” ve Us olmaktadır. Yani burada “Star-Yıldız” gizli ve karışık yazılmıştır. “Us” yani akıl ise aşikâr tersten “su” yani hayat ise gizli yazılmıştır. Akıl yıldızına bu hayatta ulaşmak için düşman gemilerini bu sahaya sokmamak için Nusret M’ayın gemisi gibi olmak lazımdır. Yani Hakikat-i Muhammedi teknesinin gözcüsü olmak ve bu yardıma ihtiyaç vardır. Yalnız bu yardım öyle kolay verilmiyor. İşin aslı olan (1) Ahadiyetin hakîkatini idrak edip ulaşmak gerekiyor.

Neyse arada olan birçok şeyi geçiyorum, bundan yaklaşık 12-13 gün sonra Bitlis şehrine ulaştık. Bitlis’te görüldüğü gibi T.B harfleri gizlenmiştir. Bu ilin şifre işareti 13 tür. Numaradan anlaşıldığı üzere bir dizi tecelli oluşmuştur. Ama hamd olsun peşi sıra Selâm gecikmeden gelmiştir.

Buradan Van iline eşimin kuzeninin yanına misafirlik için geçmiştik. Ev sahibemizin ismi Secde, kızlık soy ismi Necdet’i (53)

Page 73: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

72

ve eşinden gelen soy ismi “Nefes-i Rahmâniye” işaret ediyordu. Yani 53. Sûre 62. Âyete işaret vardı. Bu hanım kızımız burası ile alâkalı birkaç hakîkat fısıldadı. Oturdukları çevrenin mülkünün Terzioğlu diye bir kişiye ait olduğunu söyledi. Bu isim fakire ma’nâda verilen, Efendi Babam tarafından tasdik edilen isimdi. Van’ın Muradiye ilçesine Vali’nin hanımının burada bulunan Muradiye şelalesini sürekli seyretmeye ve kuzu çevirme yemeğe gittiğini söyledi. Buradan Van’a gelen bir öğretmen arkadaşının minübise binerken Vene, Vene ifadesi karşısında şaşırdığını (Van) ifade etti. Hep birlikte 4 kişi Van’ın Akdamar adası, Akdamar kilisesini gezmeye gittik. Bindiğimiz Hakîkat-i Muhammedi teknesinde isminin Adil olduğunu öğrendiğim İranlı arkadaş gitti geldi, fakirle selfi yapıp fotağraf çekti. Buraya bir ayrıntı giriyorum. Eşim eve dönünce “TB” diye bir element var. Bu ne diye bak bakalım deyince, araştırmam ile element sıralamasında 65. Element ve isminin “Terbium” olduğunu görünce 65 şifresine sahip Van ve burada oluşan müşâhadeler ile bir bağlantısı olduğunu anladım. Eleme-nt kelimesi incelenince Elif, Lam, Mim (Ahadiyet, Ulûhiyet, Hakikat-i Muhammed-i) ve Nusret ve Nected’in sırrını görmemek mümkün müdür?

Burada ne müşâhade edilmiş ve hakîkati nedir diye kısaca bakmaya çalışalım. Vali yani “Veli” bu Efendi Babam’a yoldan verilmiş Esmâdır… Ve:6, Nun: 50 ile 56 tır. Bu esmânın sayısal sıra sayısıdır. 65 işareti de tersten gizli olarak yazılmış 56 yani Allah, Rahmân, Rahîm “53” tür. Veli yani Terzi Babam’ın hanımı Nüket anne bunun ma’nâsı ince düşünüştür. Bağlantılar Murad ile “Kün Fe Yekün” e işaret etmektedir. Kurb’an ile bunun yakînliğine işaret vardır. Kevser havzından akan bu şelale, Kevser havzına dolmaktadır. 65 Kim-yasal, 65 sayısı “TB” ye verilmiş, Yasal bir kimlik ve hüviyete işaret eder gibidir. Terbiye ve Um yani Ümmi ile Ana kaynaktan aldığı terbiye yani ahlak olan Kûr’ân ile Terbiye etmektedir. İşte Akd-Damar yani Şah Damar ile ve Akd ve Sır ile yazılmış, Rama, Rami, Ahmed ve 53 ile olan Akid yani biat ile bu terbiye yapılmaktadır diyebiliriz… Van’ın ortasında birde Elif vardır. Bu 1 ile 56+1= 57 bu Hamid Esma’sı sıra sayısı ile Hamd ve Ahmed’e işarettir.53 Birde Elif’in 13 sayısı ile 57+13= 70 dir. Bu da Ayn: Göz ile “Mearic-Merdivenler-Mi’raclar”dır.

53 Hamid-Hamd sayısal değeri Ha; 8, Mim: 40, Dal 4 tür… Toplamı 8+40+4= 52 dir. Ahadiyet (1) ilavesi ile sayısal olarak 53 olur. Hamd’ın başına “Elif” harfi gelmesi ile Ahmed olur. Sayı ve ma’nâ olarak birbirini desteklemektedir.

Page 74: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

73

Birde buraya giden giderken fakirle selfi yapan gizli yazılışı ile Nar-i yani zât-ı tecelli ve Ahadiyete yakınlık memleketinden A-dil Ayın (Göz) ve Gönül fakire tanıdık gibi sarılmıştı.

Bu satırları yazdığım ertesi günü işyerimde “Terzilerin Piri” ile aynı adı taşıyan genç vardiya arkadaşım, yemeğini getirdiği sefer tasının torbasını değiştirmişti. Torbanın siyah zeminin üstünde gri haflerle “Güven” Güvenle Yürüyün yazıyordu. Arapça “Gef-Kef” Ke olarak yazıldığına göre “Kü-Ven” Kün ve Ven sahasında fikri yürüyüşün güvenli olduğunu rûyet ettiyordu. Bir tasdikte işyeri güvenliği bu satırları yazarken tesisisimizin önüne kontrole geldi.

Van ziyaretimizden sonra yaklaşık 1800, 1900 kilometrelik yolculuğu göze alamadığımız için Sivas’ta bir gece dinlenmeyi planlamıştık. Daha önceki seneler Sivas’ın önce güney ve ardından kuzeyinden durmadan geçmiştik. Bu sefer hedefimiz merkezi idi. Birçok ili geçtik ve Malatya iline girdik. Malatya’nın Arapgir ilçesine geldiğimizde Hazmi Babam rahmetullâhi aleyhin zâhir âleme geldiği memlekete selâm verdik. Kontrol noktasında (21) şifreli kamyon güvenlik görevlisi tarafından bir hayli bekletildi. Bunun hikmeti az ileride ulaştığımız divriği ilçesi Ulû Camiideymiş.

Ulû ve Camii, Ulûhiyetin cemi yani sıfât mertebeside “Rahmâniyet, Vahidiyet, Ulûhiyet mertebesinin toplanmasıdır. Divri; sözlük ma’nâsı çevik ve çabuk olmak demektir. Divri kelimesinin sıralanışı değiştiği zaman Virdi, Vird kelimesi oluşur. Yani burada Vird karışık gizli yazılmıştır. Vird; zikir belirli periyodik aralıklarla belli sayıda yapılan belirli esmâ ve duâların tekrar edilmesidir. Yalnız biz bu camiye ikindi vakti geldik. Tadilat amaçlı her tarafı kapanmıştı. İçeriden çıkan iki kişiden birine İstanbul’dan geldiğimizi ifade edince, madem uzaktan gelmişsiniz, dışarıdan ön cephede bulunan iki kapıya bakabilirsiniz dedi. Bunları incelerken yanımıza geldi. Camiinin sol taraftaki yüzüne kalan tarafta bir kapı daha var buna cennet kapısı diyorlar. Arka tarafta bir kapı daha var ama o kapalı dedi. Daha sonra Cennet kapısınıda 5 dakikalığına görebilirsiniz dedi. Türkiyede birçok camii, birçok ilde Ulu Camii gezdik, ama bu kapı gerçekten muhteşemdi.

Page 75: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

74

Bu kapıya cennet kapısı adının verilmesi, üzerindeki tüm motiflerin cenneti tasvir etmesi sebebiyledir. Kûr’ân-ı Kerim’de geçen cenneti anlatan âyetlerdeki eşsiz cennet nimetlerinin tasvirleri burada taşa nakşedilmiştir. Anlatılmak istenen cennet olunca, onu anlatan motifler de bir o kadar harika ve benzersiz olmuştur. Kapının tamamı bir cennet bahçesine benzetilerek cennet ve cennetin katmanları anlatılmıştır. Sağ taraftaki yıldız bordüründe "Adaletli sultanın mutluluğu, egemenliği ve saadeti ebedi olsun" ifadesi, simetrisinde ise Âyet’el-Kürsi'nin, "Allah'tan başka ilah yoktur, sadece O vardır"54

İnternetten aldığımız özet bilgiden sonra kısaca buranın ve bu kapının açılımı ne olabilir diye düşününce şöyle bir müşahade ve açılım oldu.

Divriği, Arapkir ile komşu bir belde ipek yolu üzerinde bulunuyor. Bağlı bulunduğu il “Sivas” burada “Sin” İnsan açık yazılmış. Vav; Vahidiyyet, “A.S.” Aleyhisselâm resûl ve nebilerin isminin arkasına ilave edilen, Allâh (c.c.)'ın selâmı onun üzerine olsun! Anlamı taşıyan kelimedir. Birde tersten gizli bir şekilde yazılmış “Sav” ifadesi vardır. Bu da Sallallahü aleyhi vesellem Peygamber (s.a.v.) Efendimizin ismi alınınca kısaca salevat getirmek anlamında kullanılan bir kelimedir."Allah ona salat ve selâm etsin" demektir. Peki, bu nasıl olmaktadır.

یھ بي یا أ ون على الن ومالئكتھ یصل ن هللا وا علیھ وسلموا إ ا الذین آمنوا صل}56/األحزاب{تسلیما

54 http://www.sivas.gov.tr/divrigi-ulu-camii-ve-darussifasi

Page 76: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

75

(AHZAB 56) – (İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alân nebiyyi, yâ eyyuhâllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen)).

--------------------

Muhakkak ki, Allah ve melekleri, peygambere hep salat ile ikramda bulunurlar. Ey iman edenler, haydi ona teslimiyetle salat ve selâm getirin!55

Salât’ın bir ma’nâsı namaz, bir ma’nâsı hürmet, tazim ve duadır.

Genelde ikinci ma’nâsı kullanılır. İlk ma’nâsı ile kullanan irfan ehlidir. Bugüne kadar da bunu üç yerde gördüm. İnsân-ı Kâmil kitabında “Dur Rabb-in Namazdadır”. Fusûs’ül Hikem Muhammed Fassın da namaz kılan kulun üzerinde “Musalli” yani namaz kılma fiilini yapanın bizzat Allah cc. olduğu söylenmektedir. Yalnız burada bulunan Kul Muhammed (s.a.v) ve ona vekâleten varis olmuş İnsân-ı Kâmil, Kâmil İnsân’dır… Bir diğeride bu emri yerine getirdiğini ifade eden Nusret Babam rahmetullahi aleyhtir. “40 yıldır secdem sana ya resülûllah” diye irfâniyet ile ifâde ettiği Fenâ Firresül mertebesinden anlayışı dile getirmiştir.

Peki, bu ifadeyi Nusret Babam nasıl söylebilmiştir. “Salât” sayısal değeri,

Sad: 90 Lam: 30, Elif: 1, Te: 400 dür. 90+30+1+400= 521, 52+1= 53

olduğu gibi “52/1 Vettur” âyeti kerimesidir. Tura kasem yani yemin edilmektedir edilmektedir. İşte bunu açıklayan 53 yani Terzi Babamdan başkası değildir. Nasıl Tur dağına Cenâb-ı Hakk tecelli edince Tur dağı parça parça olmuş Mûsâ aleyhisselâm baygın düşmüştür. Bu tecelli üzere yaşayan Nusret Babamın yaşantısıda bu secde üzerinedir.

55 Sayısal ifadessini unutmadan bir kenara yazalım. 56 sayısı 53-3 tür. 33+53/3= 86/3 tür. 86/3 unutmayalım ileride ne anlama geldiği görülecektir.

Page 77: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

76

İşte burada fakîrin gezisinin başında Nusret Mayın gemisinin ziyaretininde bir hikmeti anlaşılmış olur.

Şimdi şöyle bir soru akla gelebilir. Cennet’ül Bâki kapısı Mescid-i Nebevi’de değil midir? Ecdad bunu bu bağlantıları nereden bilmiştir ve yapmıştır. Bu işte bir irfâniyet işi ve Cenâb-ı Hakk’ın bu kapının yansımasını buraya koymuş olduğudur. Buraya girmeden önce “21-41” Cennet’ül bâki kapı şifresinin önümüze çıkmış olması tesadüf değildir. Aslında buraya kadar geliş “17” İsrâ-Esrâ üzere yatay seyirdir. Bundan sonra 53-Necm üzere dikey seyir kapısı açılmıştır. Bu nasıl oldu denirse;

Divriği Camiinin ilk kapısında 22 adet yıldız olması dikkatimi çekmişti ve camiinin dört kapısı vardı. Efendi Babam Yusûf Sûresini (22) sayısı ile şifrelemişti. Bu sûrenin 4. Âyetinde “Kevkeb” olarak yıldız Nefsâni Benlik olarak geçmektedir. Bu camiinin Cennet kapısında da yıldız vardır. Bu yıldız “Necm” yani İzâfi benlik yıldızıdır. Sivas ilinin şifre sayısı “58”dir. Bu şehrin insanlarıda kendilerini “Yiğido” diye adlandırmaktadırdar. Yiğit bilindiği gibi Necdet’in ma’nâsıdır. O da “NC” 53 tür. 53. Sûrenin 49. Âyetinde geçen “Şıra” yıldızıda İlahi benlik yıldızıdır.

“Şıra” Şın: 300, Ayın:70, Ra: 200 ve Ye: 10 ile toplamı 300+70+200+10= 580 dir. Sıfırı kaldırınca kalan 58 dir. Bu bağlantıların biraz daha ilerisine gitmeye çalışalım.

Bir önceki “Bendeki Terzi Babam” çalışmasında bunun müşahadesi olmadığı için bu konu hakkında emin olduğum halde

Page 78: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

77

bu konuyu yazmamıştım. Aslında bir bölümünü yazmış bu bölüme geçmemiştim.

Yukarıda 53/1 deki “Necm”in “İzâfi Benlik Nefsi” olduğu yazılmıştı. İzâfi, isimlenmiş demektir. İsimde, Esmâ demektir. 58 sıra sayılı esmâ nedir? Diye bakacak olursak “Muhsi” esmâsıdır.

Sözlükte “saymak, miktarını bilmek; ezberleyip kavramak” anlamındaki ihsâ masdarından sıfat olan muhsî kelimesi “sayıp ayrıntılarıyla tesbit eden” demektir.

“Muhsi” sayısal değeri; Mim: 40, Ha: 8, Sa: 90, Ye: 10, 40+8+90+10= 148 dir. Görüldüğü gibi ne kadar uyumlu, 1+4=5 yine 58 dir. 8 sayısı 5 ve 3 ten müteşekkil olduğuna göre 1453 tür. Feth’in tarihinin hakikati de buraya dayanmakta olduğu düşünülebilir.

“İhsa” sayısal değeride, Elif: 1, Ha: 8, Sad: 90 dır… 1+8+90= 99 dur. Esmâ’ül Hüsna’dır. Sayı, isimler ve harfler görüldüğü gibi ne kadar ilintilidir. Efendi Babam Necm sûresinin başına “Sayıların Dilinden” bölümü aldığını buradan hatırlatmış olalım. Görüldüğü gibi Vird, Divri ve bu bağlantı ne kadar muhteşemdir…

Muhsi harflerinin anlamlarına bakacak olursak,

Mim: Hakîkat-i Muhammedi, Mirac,

Ha: Hakîkat, Hayat,

Sad: Sıfât, Salât Namaz,

Ye: Bu hâle olan Yakînlik hâlidir… (İlm’el, Ayn’el, Hakk’el olmak üzere)

Zaten bağlantısı yani toplamı (13) Hazret-i Muhammed (s.a.v.) in şifresi olan Muhsi esmâsı Allah (c.c.) kaynak esmâsından sonra 57. Esmâdır. Şimdi küçük birkaç uygulama yapalım 57 nin yanına biri koyarsak 571 yapar, bu sayı Efendimizin doğum tarihidir. 8 sayısının içinde bilindiği gibi 3 ve 5 rakamları mevcuttur. Bu sayıyı bu şekilde yan yana yazarsak 535 yapar. Efendi Babamın şifresi hem aşikâr hem de gizlidir. İlk 5 rakamı iman mertebeleri ve beş hazret mertebesi ortadaki 3 sayısı yakîn mertebeleri, sondaki 5 rakamı ise 5 vakit namazdır. Efendi Babamın salât-namaz kitabında 50 vakit namaz konusunda Mi’rac hadisesinde 50 vakit namaz kademe kademe 5 vakte düştüğü için,

Page 79: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

78

bu konuda yapılan zikir, kitap okuma, sohbet dinleme ve tefekkür çalışması vs. ile 50 vakte kadar yolun açık olduğunu ifade etmektedir. Şıra yıldızının 580 sayısından aldığımız sıfırı 535’in yanına koyarsak 5350 olur. Yalnız Şıra yıldızının bulunduğu âyet sayısı 49 dur… Bu da 5349 dur. Ne kadar ilginç bir sayıdır. Dışı 59, içi 34 tür. Efendi Babam, Nusret Babam rahmetulâhi aleyhe hem zâhiren hem bâtinen yaptığı yolculukların hikmeti de buradan anlaşılmış olur. Nusret Babam’ın sıra sayısına gelen Tûr süreside 49 âyettir.

Bir başka açıdan bakılınca “Bendeki Terzi Babam” kitabında uzun uzun açıklanan bir konudur. Efendi Babamın görmüş olduğu altın zincirdeki kalb ve kılıç sarkaçlarının Metin-Kılıç (55) ve (57) Hamd-Kalb esmâsı olduğu açıklanmıştı. 50 sıra sayısından sonra yoldan gelen, yolun büyüğü ve bağlı bulunanlarında terbiyesi altında olan Esmâ sistemi bir değişikliğe uğramıştır. Açıkçası bunun niye olduğunu tam bilmiyorum. Belki matematiksel veya başka bir sistem olabilir. Mi’rac sisteminin 3 lü seyrinin bağlantısı vardır bu ve bununla başka bağlantılar olabilir. 3 tane kaynak esmâ olan Allah, Rahmân, Rahîmden sonra 53. esmâ “Veli” esmâsıdır. Nusret Babam rahmetullâhi aleyhin yoldan gelen esmâsı ise (2) ve Zâhir ve Bâtın olan Allah ve Rahman kaynak esmâlarından sonra Kaviyy esmâsıdır. Bundan sonra yazacaklarımda herhangi bir iddaa ve başka bir şey olduğu algılanmasın sadece ilmi bir çalışma ve müşahadenin neticesinde oluşanlar anlatılmaktadır. Yolumuz ilmi ilâhi bir yol olduğu için bağlantılar yaşadığımız âlem sistemi ve geçtiği evrelerlerle de ilintilidir.

Daha önceyi de hatırlarsak biz buraya yani 58 sayısına 65 ten indik. Bu da Terzi Babam ile bağlantısını Kimya-Fizik ilminden bulmuştuk. 65 in tersi yani gizli yazılışı 56 bu iki sayı birbirinden çıkarınca kalan sayı 65-56= 9 dur. (9) Rubûbiyet-Museviyet mertebesi (17) İsrâ sûresi ile alakalı Mi’racın yatay gidiştir. 58 sayısının gizli yazılışı 85 dir. 85-58= 27 dir. 27 İseviyet Mertebesi ve vitriyet ve 13. ve 40. Rekât olan vitr namazı ile alakâlıdır. Güneş sistemi içinde 24 saatlik zaman dilimi içinde son namaz Yatsı namazıdır. Belki sabaha doğru kılınabilir, bu kişinin kendi tercihidir. Cemaat ile kılınan namaz hem 27 derece sevaptır, hemde 24 saatlik zaman dilimi içinde kılınır. 24 saatlik zaman dilimi dışına taşan kimse gaflette ve tek başına kılıyorsa bu namazı 1 derece sevap alır. Ama bu kişi irfan ve tevhid ehli ise tek başına

Page 80: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

79

kıldığı namaz 28. dereceden Muhammediyet ve Ferdiyet56 namazı olur.

Burada bir parantez açalım, Van, Ven, Muradiye bağlantısının müşahadesini anlatırken Nüket annemizi konuya dâhil etmiştik. Madem konumuz sayı bağlantıya bakalım. Sıkmadan ve uzatmadan Necdet kısaca sayısal değeri 457 ve Nüket sayısal değeri 470 bunu sağır sultan bile duydu. Hep Nüket’ten, Necdet çıkarılmış buna bende dâhilim, bu konu hakkında bir düzine çalışma yaptım bakılsın hepsinde aynıdır. Niye 13 sayısını bulmak için yanlış mı? Hayır, doğru bir sistem içinde hareket edildiğinden kaynaklanıyor. Önce çarpalım 457*470= 214790 bu sayının içinde 47+9 -(2+1) 56-3= 53 mevcuttur. Görüldüğü gibi Veli esmâsıyla mevcuttur. 453+470= 927 bu sayının çıkmasının birçok hikmeti vardır. Bakın 9 ve 27 ayıralım Mûseviyet-Rububiyet, İseviyet Hakîkat, birleştirelim Tevhid ve İslamın şifre sayı 4 tür. Yukarıda Veli ve Muhsi esmâsının aşikâr ve gizli yazılışlarını birbirinden çıkardığımızda 9 ve 27 sayısı oluşmuştu. Efendi Babam kişi önce mi’racını yapmalı sonrada kadrini kıymetini bilmelidir der. 97 sayısı bilindiği gibi Kadr sûresinin sıra sayısıdır. 97+2= 99 esmâ’ül hüsna ve “İhsa” yani sayı ifadesininde sayısal değeridir. “İhsa” da “Elif” 13 ve Nüket ve Necdet’in de 13 ü 99 a eklenirse 112 “İhlas” sûresi olur. Yine 13 tür. “İhlas” “Ahad”dır. Görüldüğü gibi birlerin tekrarı olan sayıdan, nasıl ma’nâsal teklik olan “Ahad” teke nasıl geçilmektedir. “Ahad bir taayyün Mimi ile Ahmed oldu”. Denmektedir, dile kolay geliyor bir de bunu Ahmed’e sormak lazım. 112 üzerine Mim 40 ilavesi ile bu da sayı ve 112+0=152. Daha önce belirtilen Elif ve Hamd yani Ahmed “53”tür. Bakın bizim gibi acizlerin Mi’racı “1 Vahid” den başlyor 3 tane 12 seyri ve 36 ders ve 4 dönüş tecellisi ile 40 mertebe oluyor deniyor. Ahad olan Ahmed’in mi’racı nerede nereye sayıya bakınca 112+36= 148 dir. Bu sayı neydi. 58 Muhsi esmâsının sayısal değeriydi. Sıkılmadan yukarıdan aşağı doğru tekrar bakabilsek tesadüfi bir şey var mı? Olmadığını Cenâb-ı Hakk’ın her sisteminde olduğu gibi sayı sisteminde de görürüz.

4 dönüş (Zât, Sıfât, Esmâ, Efâl) tecellisi vardı. 148+4= 152 olur. Bu sayı bilindiği gibi 53 aynı zamanda Elif ve Hamd ile müteşekkil olan Ahmed’dir.

56 Ferdiyet efendimize mahsus olan bir mertebedir, burada yazılan kişinin durumu, idrak ve anlayıştan ibarettir.

Page 81: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

80

Şeytan ayrıntıda gizlidir diye bir söz vardır. Kim söylemiş bilmiyorum. Burada da gizli-aşikâr olan Felak (113) ve (114) sûrelerinin hikmeti nedir ona bakmaya çalışalım. İhlas (112) artı 1 (113) Felak sûresi ve besmele-i şeriftir. 112+2 ise (114) Nas sûresi 114 ve Kûr’ân-ı Kerim’in tamamıdır. Ahad olan Ahmed mi’raca başladığı zaman âlemin nefsi emmâre kaynağı hem de Zât-ı tecelli kaynağı olan Mekke’den Mi’raca başlamış oldu. Buradan Levvâme kaynağı olan Kudüs’e oradan da Mi’raca çktı. Felak sûresi Besmele-i Şerif ve Nas sûresi “Eüzübillahinineşeytanirracim” yani koğulmuş şeytandan Allah’a Allah ile sığınırım bağlantılıdır. Bu sûreler ile Kûr’an yani Zât hatm olur ama Bekâbillah/Marifet mertebesinin bir sonu yoktur.

Bilindiği gibi Kûr’ân-ı Kerim tilaveti veya bir hatim sonucunda tekrar Kûr’ânın başına dönülür Fatihâ sûresi ve Bakara sûresinin ilk beş âyeti okunur. Yani “Ahmed’in Mi’racında” ve “Ahmedi Mi’racda” 115 sayıları ve 116 sayıları oluşmuş olur. Bunların karşılıkları nedir. Necm sûresi ve âyet sayısı 53+62= 115 tir… Son âyetinde ise Hakk’ın fiili olan “Secde” den bahsedilmektedir. Bunun bir ilerisi olan 116 sayısı “Mûsâ” isminin sayısal değeridir. Bilindiği gibi Mi’racda Efendimiz (s.a.v.) Mûsâ aleyhisselâm ile namaz konusunu konuşmuşlar buraya her dönüşte Mûsâ aleyhiselâm ile Efendimiz (s.a.v.) arasında olan bu konuşmalar namaz beş vakit olana kadar devam etmiş. Efendimiz (s.a.v) artık namaz vaktini daha fazla indirmek için rabb-imin huzuruna gidemem diye son bulmuştur. Yani 3. ve 4. mertebelerde bu anlatılan haller vuku bulmuştu.

O zaman yapılması gereken kendi beden varlığımızda üç harfli denen varlıkların etkisinden kurtulmamız gerekir. Bu da Emmâre, Levvâme ve Mülhime mertebelerinin Metin-Kılıç ile hayâlen değil, hakîkaten kesilmesi ile olur. Namazda bir kıyam iki ise rükü halidir. Bunlar yukarıda veriilen 113 ve 114 sayıları ile bağlantılıdır. 115 sayısı Mi’rac ve yakînlik hâlidir. 116 tahiyyat niye Mûseviyet mertebesinin Muhammediyet mertebesi ile hakîkatının oluşması diye akla gelebilir. Kûr’ân-ı Kerim (96) alâk sûresinin ilk 5 âyeti ile inmeye başlamıştır.

ذي خلق ك ال }1/العلق{اقرأ باسم رب Oku O halkeden Rabbinin adıyla!

96/1. “İkrâ biismi rabbikelezi halak”

Page 82: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

81

--------------------

İlk âyettinde Besmele-i Şerif değil Yaradan Rabb-inin adıyla oku denerek rubûbiyet mertebesinden okumaya başlayarak okunması istenmektedir.

İşte bu 4 kemâl sayı olan 4*10 dersek 112+40= 152 olur. 50 vakit namaz ile 112+50= 162 efendimizin zâhir âlemden ayrılış yaşı olan 63 verir.

İşte Mi’rac oluşumunda efendimiz bu rükü ve secde hâli arasında ilk secde Mûseviyet mertebesi secdesidir. İkincisi ise İseviyet secdesidir. Bu oluşumlar içinde bu mertebe ile olan 50 vaktin 5 vakte düşürülmesi hâli anlatılmaktadır.

Tekrar 58 e dönersek, ulaşılan sayının burası olduğu anlaşılmıştır. 4 dönüş ile sayı 58-4= 54 olur. Bu da asla sıraya girmeyen sayı ile 53/1 “Vennecmi İzâ heva” âyetinden başkası değildir. Bu sistem uygulanmadan buranın hakîkatine ulaşmak mümkün değildir.

“Divri veya Vird” den aynı gün akşamı Sivas merkeze geçtik diye yolumuza devam edelim. Yukarıda yazılanlardan birçok şey çıkar ama iş uzar ve okuyanlar sıkılabilir. Araştırmacılar için birçok kapının açıldığını düşünüyorum. Sivas merkezde gece dinlenmek için yer ayırttığım Paşabey otele ulaşmıştık. Bu oteli seçmem de aslında harita konumunda gördüğüm Terzioğlu konağına yakın olması ve “Paşa” (Gönül paşası Nusret Babamdır) ismiydi. Bir ay önce anlaştığım 17 sayısı ile bağlantılı ücrette bir sorun çıkmadan ödedik. Otel üç yıldızlı bir oteldi. Otelin halısından, restoranında ki peçeteye kadar birçok yere üç yıldızın nakşedilmiş olması çok dikkat çekiciydi. Birde otelin 12 numara olarak şifrelenmesi bu yıldızları daha entrasan bir hale getiyordu. Sabah olduğu zaman karşı apartmana bakınca apartmanın ismi Fatih apt. ve altında bulunan kasabın Hilmi kasabı olması daha da dikkatimi çekmişti. Kahvaltıda verilen küçük plastik marka bardak suların “Murat” su olması daha da dikkatli bir şekilde “Van – Ven” ile oluşan müşahade ve seyrin devam ettiğini anladım. Öncelikle buranın hakîkati nedir bakmaya çalışarak devam edelim.

17, 12 ve 3 yıldızlar zaten 3 seyir ve mi’rac konusunda bir fikir vermekteydi. Tam karşıda bulunan Fatih apt. zaten hemen Fatiha ve pt oluşumunu dikkat çekiyordu. Pt, TB şifresinin hem gizli hem iseviyet mertebesi itibari ile yazılışıydı. Birde “T” harfi

Page 83: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

82

şeddelenirse Ptt yani haber, elçi, risâlet mertebesini ifade ettiği anlaşılmaktadır. “Kasab” ta satılan ürünler ile Efâl, Esmâ, Sıfât mertebesi Kurb’an’ının müşahadesini oluştuğu anlaşılmaktadır. “Tp” celâli tecelli oluşum ve tecelli için şifrelenmiştir Hilmi yumuşaklığı ifade etmektedir. Bu oluşan tecelli sonrası rahmeti ifade eder.

Sayısal değeri Ha: 8, Lam: 30 Mim: 40 ve Ye: 10 ile 8+30+40+10= 88 dir.

Hilmi, Mustafa Safi Babamız rahmetullahi aleyhin adıdır. 88 ise Efendi Babamızın şifre açılımlarından biridir.

Burada mi’rac ile kadr gecesi ve Kurb’an bayramı müşahadeliri vardır. Yukarıda Necdet ve Nüket toplamı 927 idi. 9. Ay Ramazan ve 27 gecesi ise Kadr gecesidir. Zaten Necdet - NC – 53 Mi’rac ile bağlantılıdır. Etlerinde ne olduğu bellidir. Bugünlerde Ze… De… hanım kardeşimiz İzmir’den dönmüş ve geldiğine dair mail atmıştı. Efendi Babam İzmir den Ni… Ma… hanıma tören yaptı diye bildiyordu… Belki onun ile alâkalı bir durumun müşahadesi olmuştur. Cenâb-ı Hakk hakkında hayırlı eylesin, her daim kendisini utandırmasın. İnşeallah…

Şimdi aslında birde şöyle bir durum vardır. Karşıda Hilmi ile 50 sayısı (Hilmi Babamın sıra sayısı) misafir olduğumuz otelinde üç yıldızı var idi. Yanyana koyunca 503 bu Muhammedür Resûlullah ve 500 üzerinde üç nokta ile arapça peltek Se harfine işarettir. Tarik te Tarık kelimesini çağrıştırmaktatır. Bunun ile ilgili yıldız ise “Necmi Sakıp” (86/3) tür. Yani karanlığı delip geçen parlayan yıldız demektir.

Sakıp sayısal değeri; Se: 500, Elif: 1, Ka: 100, Be: 2 toplamı ise 500+1+100+2= 603 tür. Aradan 0 alınınca bu bir yönü hadis bir yönü kadim olan hiçlik noktasıdır. 63 ise efendimizin dünyamızda kaldığı senedir.

İşte bu zaman zarfı ve bundan sonra kıyamete kadar parlayan yıldızı bizlere yansımaktadır. Ferdi selâse denilen bir kavram vardır. Yani üçlü ferdiyet 3 yıldız (Kevkeb, Necm, Şıra) yıldızlarının aslı yani ferdiyeti Necm-üs Sakıbtır.

Necm 53-93 ve Sakıp 603 olduğuna göre şimdi sayısal toplam 53+603= 656 ve 93+603= 696 dir.

Page 84: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

83

656 sayısa bakınca sağdan ve soldan hem gizli, hem aşikâr 65 sayısı görülür. Bu sayı yukarıda incelediğimiz. “TB” elementi Terbium dur. 969 sayısıda sağdan ve soldan yani gizli ve aişkâr 96 yani Alâk sûresini göstermekte, hemde sıralı 99 ve 96 ile kaynak esmâlardan sonra Esmâ’ül Hüsna sayısını vermektedir. Şimdi burada şu ifade ortaya çıkar “Rahmânın Rahmînden Doğmayan Bismillahirrahmanirrahim olamaz”.

Alâk sûresi 19 âyet Besmele-i Şerifte 19 harftir. İnsân-ı Kâmil’in şifresidir. İncelediğimiz âyet 17/53 tü sayısal toplamı 70 dir. Buna 19 sayısını eklersek 89 çıkar. 8+9= 17 dir… Tarık sûresinin sayısal değeridir. 86+3= 89 dur.

Buradan şu anlaşılır. Kişinin mi’racını yapması 3 Yıldız olan (Kevkeb) Nefsâni Benlik, (Necm) İzâfi Benlik ve (Şıra) İlâhi Benlik seyirleri yapmasına bağlıdır.

Bunların sayısal değeri kısaca 12+12+13= 37 dir.

Görüldüğü gibi son 13 te hem kişinin Rabb-i Hass oluşumu olur hemde toplamda “Zât Tecellisi” ile ve içinde var olan diğer tecellilerde oluşup geriye dönüş olacaktır.

37+603= 640 tır. 6 ve 40 ile 6 yön ve Hakîkat-i Muhammediyedir. 37+60= 100 ile kesret sayıların başlangıcı ve Esmâ’ül Hüsna’yı giyinmiş olarak Allah esmâsına vekâleten, kendi Rabb-i Hasına asaleten kesret âlemine dönüştür. 37+17= 54 tür.

Bunun bir yönü asli olarak bağlı olduğu 53/1 dir. İzâfi benlik yıldızıdır. İşte burada bulunan yatmakta olan heva Necmi, Önce 49. Âyette “Şıra”ya ve daha sonra başta bulunan eğitilmiş Kevkeb’in aslının Necmi Sakıb olduğu fikrine Mi’rac edilip ulaşılabilrse ve bunun kadri ve kıymeti idrak edilebilirse aslı olan “Necmi Sakıb”a dönüşür. O zaman 53 ve 1 toplanır 54 olur. İşte bu ilahiyat yıldızın anlayışı Kamer’i ikiye böler bunun bir yönünün hadise dönük olan Hakîkat-i Muhammedi ve Kadim-e dönük olan ve tüm mertebeleri kapsayan Nûr-u Muhammedi olarak ikiye bölerek bu mucizeyi göstermiş olur. Efendimiz bunu âlem bazında göstermiştir kişi önce kendine kendi varlığına bu hâli bu hâl üzere gösterir eğer kendisine bir görev verilirse ve de imkânı varsa çevresine gösterir yani bu ilimden faydalandırır. Belki büyük bir iddia olarak görülebilir, aslında bizim bununla bir işimizde yoktur. İsteyen kabul eder isteyen kabul etmez bu hâl yukarıda yazılan T.B yani Terzi Babanın terbiyesinde geçip “Um” yani “Ana” olan

Page 85: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

84

Hazreti Muhammed’e ulaşmak ile olur. Ben 50 yaşına kadar birçok yer gezdim belki 500 belki 5000 kitâb okudum bundan eminim…

Neyse kaldığımız yerden devam edelim. Ben yola çıkmak konusunda acele ederken eşim şöyle bir çevreyi gezelim dedi. 301 numaralı odamızdan çıktık.57 Gezi yerlerinin yakında olduğunu öğrendikten sonra önce Sivas Ulu Camii ye gittik. Camiinin girdiğimiz kapısının üstünde gıyaben tanıdığım bir zatın yazısı vardı. 1192, 1193 ve 1955 ve İhramcızade İsmail Hakkı Toprak yazısı dikkatimi çekti. Bu kapının karşısında polisler muhafız gibi bekliyorlardı. Camiinin iç kapısının önünde bir cenaze öğlen namazını bekliyordu. İçeri girince daha sonrada mimarisini öğrendiğim gotik tarzda bir kubbeye bağlı direkler vardı. Kapıdan ilk numara başlıyor ve ilginç bir şekilde tek tek altın yaldız numara plakası ile numaralandırılmıştı. Fazla vaktim olmadığı için numaralara baktım. İlk başta sağ taraftaki son direk numarası (50) olması fakîri hayrete düşürdü. Ecdadımız yapmış… Buranın yakınında bulunan “Gök Medrese”yi ziyaret edip. Arabamızın yanına döndük ve arabanın yanında olan beşler (Beş Hazret) marketten alışveriş yapıp yola koyulduk.

Kapıda gördüğüm 93 Necm sayısı dikkat çektiği için tekrar “Necmüs Sakıb”a dönmek istiyorum. 57 301 sayısı görüldüğü gibi 31 ve tersten 13 dür. Daha önceki araştırmalarında 301 sayısının 7 (Ha-Mim) Hakîkat-i Muhammedi sûresinin toplamı olduğunu farketmiştim. (40+41+42+43+44+45+46= 301 ) Tarık sûresi 86 ve 17 âytettir. 86+17= 103 dür. 301 de gizli şekilde yazılmış Tarık sayısal değerlerinden biri vardır.

Page 86: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

85

ارق ماء والط ارق } 1/الطارق{والس دراك ما الط جم } 2/الطارق{وما أ الناقب } 3/الطارق{الث

(TARIK 1) – (Ves semâi vet târık(târıkı)).

(TARIK 2) – Ve mâ edrâke mât târık(târıku).

(TARIK 3) – En necmus sâkıb(sâkıbu).

(86/1) - Semâya ve Tarık’a andolsun. (Sıfat Tecellisi)

(86/2) - Ve Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Esmâ Tecellisi)

(86/3) - (O) parlak ışığı ile karanlığı delen bir yıldızdır. (Efâl Tecellisi)

--------------------

Önce Tarık ne onun sözlük ma’nâsına bakalım…58

Çoban Yıldızı.

Sabah yıldızı, zühre, venüs, yol. r’an-ı kerim’in 86.suresi’nin adıdır. Mekke döneminde inmiştir. 17 âyettir. tarık b. ziyad (öl. şam 720): berberi asıllı islam komutanı cebeli tarık’ı geçip ispanya’yı fethetti islam egemenliğini sağlayıp endülüs islam devleti’nin kurulmasını sağladı.

Gece gelen kimse. (Osmanlıca'da yazılışı: târık)

Yol. Tarz, usul. (Osmanlıca'da yazılışı: tarîk)

Tarık sûresi ilk âyette Semâ yani gök ve Tarık’a and oluyor. Görüldüğü gibi her ikisinin müşahadeside olmuştur. Zât mertebesi ve tarikât mertebesine bir yemin olduğu anlaşılıyor…

2. âyette sen Tarık yani gece geleni idrak ettin mi? yani Mi’rac ve kadr gecesini yaşadın mı? 3. Âyette işte o zaman karanlığı delen Ariflik yıldızı parlamıştır denmektedir.

58 Tarık sûresi ile alakalı fakirin bir zuhuratı olmuştu. 7-8 sene önce ma’nâda görmüş olduğum zuhuratta; eşim ile beraber bir bahçe gibi bir yerde etrafı altın varak çerçeve cam ile kaplanmış yerde dikine duran boyumuz büyüklüğünde duran bir sûrenin yanında eşim solunda fakir sağında duruyor. Bu bizim sûremizmiş. Aynı gün zâhirde oluşan müşâhade de zafer-nusret tastikiyle bu sûrenin (86) Tarık sûresi olduğunu anlamıştım. Ama niye ve neden olduğunu bilmiyordum. Ama Bendeki Terzi Babam ve 53. Âyetler çalışmasında bunu daha iyi anlayabiliyoruz.

Page 87: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

86

Yukarıda Necm ve Sakıb, lâm-ı tarifsiz olarak hesaplanmıştı… Bu iki kelimenin başına gelen belirli bir şey işareti şemsidir.

Ennecm; Elif: 1-13, Nun: 50, Nun: 50, Cim: ve Mim: 40 tır. 1+50+50+3+40= 144, Elif 13 ilavesiyle 157 dir.

144 sayısı Küdüs’te Mescid’ül Aksa alanı 144 dönümdür ve bunun ile bağlantılıdır. (157) Fatihâ sûresi 1. Sıra 5. Nüzül sırası ve 7 âyettir. Ulu Camii girişinde görülen cenaze başlı başına Fatihâdır. 1-57, 571 ile efendimizin doğum tarihi ve Muhsi Esmâ bağlantılarıdır.

Essakıb; Elif: 1-13, Se: 500, Se: 500, Elif: 1-13, Kaf: 100 ve Be: 2 dir. 1+500+500+100+1+2= 1104 tür. 114 Sûredir.

Ortada bulunan 0 ise bir yönü hadis ve bir yönü kadimdir. Kûr’ân-ı Kerim’in kağıdı, mürekkebi ile mahluk olan yönü hadis, ma’nâsı olan yönü ile kadimdir. İki elif 13*2= 26 sayısı eklenirse oluşan sayı ise 1104+26= 1130 bu 113 besmeleye işarettir.

130 sayısı ise Neml suresi 30. Âyette geçen Besmele-i şerife işarettir. Kalan 1 Sûrenin birine ilave edersek 130 olur. 144+1104= 1248 dir. Aradaki 2 sayısı Zâhir ve Bâtın kalan 148 ise Muhsi sayısı ile bağlantılıdır. Bir başka hesaplama 1 ve 2+48= 50 dir. Ulu Camiinin kapı girişi 1 yani Ahadiyet ulaşılan direk sayısı 50 vakit idi…

Ennecm ve Essakıb sayılarının tamamı 18 sayısı ile 18.000 âlemi vermektedir. 1104-144= 960 ile yine (96) Alak sûresi sıra sayısı karşımıza çıkmaktadır.

Necdet sayısal değeri 457, Nusret sayısal değeri 740 idi. 740-457= 283 ve 740+457= 1197 dir. 2+8+3= 13 ve 1+1+9+7= 18 dir. Her ikisinin toplamı 31 yani “El” sayısal değerini vermektedir…

Necm: 93 Es-Sakıb: 1104 toplamı 1197 dir. Görüldüğü gibi Nusret ve Necdet isimlerinin sayı değerlerinin toplamıdır. Necm başında yazılışta “El” okunuşta “En” yani “Ene” Ben vardır… 1197+51= 1248 (Necmussakıb) dir. 1200 ve 48 bir yana ayırırsak… 48 görüldüğü gibi “Kevkeb” Nefsi-beşeri benlik ve 12-0-0- üç seyir olan İlahi benliği vermektedir. Necmussakıb bünyesinde nefsi-beşeri ve İlâhi benliği bir arada bulundurmaktadır.

Page 88: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

87

Selâmun, hiye hattâ matlaıl fecr. (97/KADR-5)

“O (gece), fecrin doğuşuna kadar selâmdır (selâmettir).”

Fecr sayısasal değeri; Fe: 80 Cim: 3 Re: 200 dür. 80+3+200= 283 dür.

Bu sayı Necdet ismi ve Nusret ismi arasındaki farkdır. Toplamı da 11-97 ile bu gecenin fecr-in doğuşunu yani 11 Bekâbillah ve 97 ile Kadr ve Kâdir-i vermektedir.

Devam etmeden küçük bir hesaplama daha yapalım…

12\04 Yusuf Sûresi 4. Âyet (Kevkeb yıldızı)

53\01 Necm Sûresi 1. Âyet (Heva yıldızı)

53\49 Necm Sûresi 49. Âyet ( Şıra yıldızı)

86\03 Tarık Sûresi 3. Âyet (Sakıp yıldızı)

+----------------------------

204/57 aradaki kesme işareti kalkınca 20457 sayısı kalır. 457 bilindiği Necdet isminin sayısal değeridir. 20000 ise 18000 âlem ve kalan 2000 sayısı ile Îsâ aleyhisselamın Mi’racta kalacağı süredir.

Yıldız sayısal değerlerine kısaca uzatmadan bakacak olursak, Kevbeb: 48 = 12, Necm: 93 = 12, Şıra 49. âyet 4+9= 13, Sakıp 3. âyettir. Bunları toplarsak;

12+12+13+3= 40 Hakikat-i Muhammediye ve 40 derslik seyirdir. Necdet 53 olduğuna göre 53-40= 13 Hazreti Muhammed (s.a.v.) şifresidir.

Bu yıldızlar ise dört türlü benlik-ene ile bağlantılıdır.

Birincisi; nefsi-beşeri benliktir. (Kevkeb)

İkincisi; izâfi-isimlenmiş benliktir. (Necm)

Üçüncüsü; İlâhi benliktir. (Şıra)

Dördüncüsü; Gerçek beşerlik, İlâhi benliğin bir arada olmasıdır. (Tarık / Necmüs Sakıb) Benlikteki kemâl budur ki ifâdesi,

Page 89: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

88

“Ene beşerun mislüküm. Yuha ileyye.” (42-6)

“bende sizin gibi beşerim, ancak bana vahyolunur…”59

Ulû Camii kapısında 1955 yılı vardı, bu yıl Nusret Babamın seyri seferini tamamladığı yıldır, bu sayı niye önemlidir. 55 Metin esmâsıdır. Ve Efendi Babamın sarkaçta gördüğü Esma’dır. Kılıç olarak görülmeside bu “Elif” harfi yani Ahadiyet ve Mi’rac ile bağlantı olduğundandır. 57 sayısı Hamid Esmâsı, Hamd, Ahmed Muhammed, Kalb sarkacı bağlantılı olduğundan Be dir. “EB” babadır. “İhramcı-zade” Nusret babamın kapısı Umre kapısı olduğundan İhramcı kendisi zade yani oğluda Necdet Babamdır. Tam bu kapının karşısında görülen muhafızlar ise;

ا علیھا حافظ نفس لم }4/الطارق{كل (TARIK/4) - (İn kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfız(hâfızun).)

(86/4) – “Bütün nefslerin üzerinde mutlaka muhafız (gözleyici ve koruyucu) vardır.”

--------------------

Bu aslında kişinin kendi hafızasıdır. Efendi Babamın kapısı Kâbe kapısı “Elektirikli Merdivenli Şam” kapısıdır. Ennecmü Essakıb’ın 1248 sayısında baştaki “1” Ahadiyet kaynak sayı ayrılır ve 2048 olarak araya bir hiçlik 0 koyulursa bugün kullanılar bellek, hafıza kartlarının Megabayt, Giga Bayt, Terabayt (2) sayısına ulaşılır.60 Terabayt kısaltmasının T.B olmasıda ilginçtir. 2048 sayısıda bu sistemin 2 birim ile yani zâhir, bâtın ifâdesidir. Vücutta bulunan elektirik 50 milivoltluk bir sistemle göz, kulak ve kasların uzandığı biulum sistemle zâhir, bâtın ne kadar hâl varsa buraya kaydedilir. İşte 2 rekât olan zâhir bâtın hayatında ne etti, ne düşündü görüldüğü gibi kayıt altındadır. İşte bundan emin olanlar burada bu hafıza olup, zaten ne götüreceğini görüp, kayda alıp bilenler;

ذین ھم على صالتھم دائمون }23/جالمعار{ال (MEARİC/23) – (Ellezîne hum alâ salâtihim dâimûn(dâimûne)). 59 Benlik ifadeleri Terzi Baba (63) İnci Mercan adlı eserin 146. Sayfasından alınıp eşleştirilmiştir. 60 Hafıza katları 1024 diye birim değiştirir. 1024*2= 2048 dir.

Page 90: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

89

(70/23) – “Onlar namazlarına devam edenlerdir.”

--------------------

50 vakit üzere namazlarını daim edelerdir. Sayısal değeri görüldüğü gibi 70+23= 93 Necm’dir. Ulu Camiinin yapılışı 1192-1193 ile 9, 11, 12, 13, 14, 112, 113, 192 ile Museviyet, Efendimizin şifreleri İhlas (İhsa-sayı) Besmele-i Şerif ve Es-selâm’ı kapsamaktadır.

Sivas yani (58) dönüşümüzde (54) İhlas kaplıcalarına uğradık. İhlas’ın arasından “Lam” Ulûhiyet kalkınca “İhsa” olması nasıl bir bağlantıdır? Bu sûrede “Ahad” yani “Tek”in bir dengi yoktur denmektedir. Bitlis (13) te sadece “İhlasiyye Medresini” ziyaret edebilmiştik. Ne kadar dolaştık ne kadar ettikse merkezine girip gitmek için sürekli önümüze engel çıkması “İhlas – İhsa” sistemine dikkatimiz çekilmesi için diye düşünüyorum.

Daha önce Ahmed’i Mi’rac ile bizlerin birbirine benzemediğini ifade etmiş bizim ki 1 den onun ki 112 ve 13 ten başlamış demiştim. Bununda açıklaması şöyledir bizler “1” “Vahid”in tekrarlarıyız. Hamd-Ahmed-Muhammed “Ahad” yani ma’nâsal teklik ifade eden sayıdır. Bölünmez, çoğalamaz, tekrarı ve dengi yoktur.

Efendimiz Mi’raca çıkarken 112 sayısı İhlas, İhsa (Sayı) Ahad bağlantısından bahsetmiştik. 113,114, 115 (53/62)

واعبدوا فاسج )سجدة واجبة ( } 62/النجم{دوا Fescudû lillâhi va’budû. (SECDE ÂYETİ)

53/62. “Ubûdet hitabıyla secde et ve yaklaş”

--------------------

116 Mûsâ ismi bağlantısı ve bahsetmediğimiz kaynak esmâlar ile 52, sıra sayısı ile 54 Kaviy esmâsı Ka: 100, Vav: 6 Ye: 10 ile 100+6+10= 116 dır.

4. Mertebe namazın Zât mertebesi bağlantısı olduğu açıktır. 50 Vakit namazda 112+50= 162 sayısını vermişti. Aynı zamanda 53+54+55= 162 toplamıdır.

Namaz beş vakte düştüğüne göre 112+5= 117 dir. Burası hem “53-5” Muhsi (Sayı Esmâsı) ile bağlantılıdır. Hem görüldüğü gibi gizli olarak 17/1 dir.

Page 91: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

90

قصى لى المسجد األ ن المسجد الحرام إ م سرى بعبده لیال ذي أ سبحان الھ ھ ن ذي باركنا حولھ لنریھ من آیاتنا إ میع البصیر ال }1/اإلسراء{و الس

(1) (Sübhânellezî esra Bi abdiHİ leylen minel Mescidil Harami ilel Mescidil Aksallezî barekna havlehu linüriyehu min ayatina* inneHU HÜves Semî'ul Basıyr;)

“Tenzih o Sübhana ki kulunu bir gece Mescid-el Haram’dan o çevresini mübarek kıldığımız Mescid-el Aksâ’ya isrâ buyurdu ona âyetlerimizden gösterelim diye, hakikat bu; O’dur Semi (işiten), Basîr (gören)”

--------------------

Nereden âyette açıklandığı gibi İman mertebeleri ve 6 yön ile ikan hâline doğru Zâti sıfatlar ile dönüştür. 112+6= 118 İman mertebeleri ve 6 yön ile ikan haline doğru 1 ve 18 tamamı 19 ile miraç âyetleridir.

İşte fakîrin bir müddetir rûyet ve müşahadesi ile açıklamaya çalıştığı haldir. Bu da 53 ve 6 dır. 53+6= 59 olması ilginçtir.

ى ما ك ؤاد ما رأ }11/النجم{ذب الف“ma kezebel fuadü ma rea”

“fuad rû’yet ettiğini (gördüğünü) tekzib etmedi (yalanlamadı),”

}17/النجم{ما زاغ البصر وما طغى “ma zağal basarü ve ma tağa”

“gördüğünü kalbi yalanlamadı”. “gözü ne şaştı ne de aştı”.

--------------------

17/1. Âyetin sonunda hakîkat bu; O’dur Semi (işiten), Basîr (gören)” sübuti sıfatlardır. 7 Subûti sıfâtlardandır. 7 nefis mertebesinin bu mi’rac dönüşünde oluştuğu hâldir. 112+7= 119 dur.

Ahadiyet ve İnsân-ı Kâmil’in şifresi ve toplamı (11) ile bekâbillah hâlidir. 119 aynı zamanda 119 defa Kûr’ân-ı Kerim’de geçen Mübin (Açıklayan, beyan eden) ismidir. Bununla alakalı (39)

Page 92: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

91

Terzi Baba 2 kitabında geniş malumat vardır. İşte burada beni gören Efendimizin (s.a.v) “Beni gören Hakk’ı gördü” dediği hadisedir. Bizler için ise bu ancak bâtında kendi kendimize olan bir hadisedir. Kişi için ise bu zâhirde ancak beni gören bizim yolumuz için Terzi Baba (Necdet-Necat) ve Veliy’üs Selâm’ı gördü olabilir. Bu da açıkça söylenmez giyinilen Esmâ-i ilahi elbisesi ile ve hâl ile söylenebilir.

(8) Efâl mertebesidir. Dönüş buraya olduğuna göre sayı 120 olur. 12 zahiri ve 0 batini nokta ile 13 noktalı Elif harfi yani (1) e Ahadiyete ne oldu. Yani nereden nereye gidilmiş nereye gelinmiş 1 den 1 e, Birden bire, Birden bire, Birden bire denen efendimizin daha yatağı sıcaktı denen hadise… Yukarıda yazıldığı gibi hem bedenen bir seyr, hem fikren bir açılım lazımdır… Yani Birden Bire Ahad’dan Vahid’e olan sefer bu efendimizin seferidir. Bizlerin ise Vahid’den Ahad’a olan seferimizdir. İşte İhsa-Say’ının sonundaki Ye (Yakîn) harfi ile 3 sefer denen hâl ile 3*120= 360 oluşur. 360 derece bir dairedir. Bir yıldır. Yani senelik seyri sûlük ve içinde tüm kandiller ve bayramlar vardır. İster ayniyetinde olalım, ister gayriyetinde olalım bizler bu seyri sûlükun haricinde değiliz. Yani bilsekte, bilmesekte, gafletinde olsakta bizler bu seyrin yani 0 hiçlik noktasının 360 derecesinde 1 den bire seyir hâlinde-hâlindeyiz ve bu noktada hem hadis hem kadim olarak varız…

Burada oluşan hadise 112 ve 8, 53 ve 8 dir. Bir önceki 112 ve 7, 53 ve 7 dir. 53 ve 8 kapanınca 88 olur. Diğer 573, 57 Hamd ve Fatiha ve üç 3 sayıdır. Otelin karşısında 88 Hilmi ve 3 mertebeden onu kapsayan 4 mertebeden Kurb’an bayramı müşahadesinin hikmeti anlaşılmıştır umarım…

--------------------

Tekrar baş taraftaki (81) Hayal Vadisi adlı rûya ya dönelim.

. - Terzi Baba ““Terzi Baba “Mânâ-ı Mevlânâ” (Mevlânâ) Maneviyatında göründü.

“Selam, Selam, Selam

--------------------

Mevlânâ Efendimiz demektir.

Mevlânâ sayısal değeri, Mim: 40, Ve: 6, Lam: 30, Elif: 1-13, Nun: 50, Elif: 1-13,

Page 93: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

92

40+6+30+1+50+1= 128

40+6++30+13+50+13= 152M

128-112= 16 dır. Üç mertebeden 13 tür. 457 sayısın toplamıdır. Üç Selâm, Hazreti Necdet’in Selâmı, Hakikat-i Muhammediyenin Selâmı ve Ahmed’in selâmı ve bunları bünyesinde toplayan Allah’ın selâmı Selamünaleykümdür. (Ferdi Selâse üzere Selâm)

128+3= 131 Selâm sayısal değeridir.

152 zâten 53 tür. 152-40= 112 dir. Böylelikle sağlamasıda yapılmıştır. Ama; yukarıda verilen bu rûyanın devamında 113 ve 114 te olan ve 17/53 âyetinde dikkat çekilen şeytana dikkat çekilmesi ve bu şeytan sizin aranızı bozar uyarısına dikkat edilmemiş. Z.G.E şeytanı hoca kabul ederek yoldan kovulmuş ve mürted olmuştur.

Belki konu fazla uzadı, belki okuyanları sıktım ama son bir şey yazmadan edemiyeceğim. Niye bu görüş, müşahâde ve idrak Sivas’ta olmuştur. Bunları ilmi olarak “Bendeki Terzi Baba” adlı kitâbını yazarken biliyorumdum ama müşahade (Ayn’el) ve idraki (Hakk’el) daha tam oluşmamıştı. Bir eksik nokta daha kaldığını düşünüyorum.

(58) Sivas 57-1 Muhsi Esmâsı ve İnsân, Vahidiyet ve Aleyhiselâm açık, (Sav) kısaltması gizli yazılmıştı. Bu ilimizden olanlar kendine “Yiğido” (Necdet Hu) diyorlar. Efendi Babam’ın sayısal değeri (4(5)7) “57” Allah esmâsında sonraki Muhsi Esmâsıydı. 45 bildiğimiz gibi Âdem sayısal değeri 47 Muhammed sûresi, bu isimdeki sayısal seyrin nereden nereye olduğu sûret (zâhir) olarak sanırsam anlaşılmıştır. Seyrin Esmâ (bâtın) nerede Allah esmâsından sonra (Vasi) esmâsı 45. esmâdır. İlmi ile herşeyi kuşatmış ihata etmiş demektir.

Sayısal değeri Ve; 6, Ayın: 70, Sin: 60 tır. 6+70+60= 136 dır. Hemen 13 ve 19 hemen görülmektedir. Toplamı 1+3+6= 10 dur. Fenâfillah mertebesidir.

Ve: Vehim ve Vahidiyet, Burada iki vehim vardır. Birisi beşeri vehim ve birisi hakiki vehimdir. Şeriat mertebesinde duygular yoktur. (Beşeri Vehim) Tarikât mertebesinde duygular vardır yönetilemez. (Hayâli vehim) Hakîkat mertebesinde duygular vardır kontrol edilir (Hakk’ın hayâli olan vehim). Marifet

Page 94: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

93

mertebesinde duygular kontrol edilir, Hakk’ın hayâli olan vehim şeriat mertebesi ile şeriat ile yönetilir.

Ayın: Göz (Bu göz ile müşahade edilir. Aklın keskin gücü ile gönle iletilir.)

Sin: İnsan ( İşte bu insan ancak gördüğünü yalanlamaz ne şaşar ne de aşar)

Vehim ve Vahidiyeti ilmi ile kuşatıp bilen ve gören, gözünün gördüğünü gönlü yalanlamayandır.

Muhsi 13 idi. 10+23= 23 dir. Efendimizin risâlet süresidir. 136+148= 284, 2+8+4= 134 284+45+57= 386 dır.

(14) Nûr’u Muhammedidir. İşte ilmi ve sayısal olarak her şeyi bilip kuşatan tüm mertebeleri kapsayandır.

(284) 84 Iyd bayramdır. Ramazan ve Kurban bayramları, Halife-i Şahsiye ve Mürşidlik bayramıdır. (28) Mertebe (4)

(386) Gizli okunuşu ile 86/3 “Necmüssakıb” tır.

İşte Necdet isminin içinde bulunan ve bizzat Efendi Babam’ında hâli ve durumudur. İsteyenler şu an 200 kadar olmuş kitabını okuyup fikir beyan edebilirler.

Bu konu hakkında daha birçok açılım vardır. İsteyen araştırmacılar için yol açıktır. Aynı zamanda isteyen kabul eder, isteyen etmez. Ama şu da açık bir noktadır ki bunca yazılan hakîkatta yadsınamaz…

İşte görüldüğü gibi kâfirlere söylenecek en güzel (Âhsen) kelime, Genele Ah-med ve Selâm özele ise Necdet-Necat-Selâm’dır.

Essalamü Aleyküm Ya Mukaddesan Ya Azizan...

-------------------

Bu yazılanları Efendi Babama gönderdim. Özellikle 81 nolu dosya kitapta aldığım kişinin bağlantıları hakkında fikrini sormak istiyordum. Görüldüğü gibi tehlikeli bir sahadır. Gönderdiğim ve gelen cevabı buraya alıyoruz.

İsra Sûresi 53. Âyet

Murat CAĞALOĞLU <[email protected]>, 21 Eki 2018 Paz, 18:19 tarihinde şunu yazdı:

Page 95: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

94

Hayırlı Günler Efendi Babacığım,

Nasılsınız iyi misiniz? Hamd olsun. Bizler iyi sayılırız...

Terzi Baba ve 53. Âyetler ile ilgili çalışmaya devam ediyorum. 19/53 Terzi Baba kitabından bir taslak çalışma vardı. Onun üzerine bir şeyler ilave etmeye yavaş yavaş devam ediyorum…

17/53 âyeti hakkında çalışmayı ekte fikrinizi almak ve kontrolünüz için gönderiyorum. Kullandığım bazı bağlantılar hakkında... Bu biraz işaretlerinden ve müşâhadelerinden dolayı uzun oldu ama diğerleri böyle değil daha kısadır...

Hörmet ve Muhabbetle Nüket Anne ve Necdet Babamızın ellerinden öperiz.

--------------------

Necdet Ardıç

Kime: Murat Cağaloğlu ([email protected])

Hayırlı günler Muratçığım hamdolsun şimdilik iyi sayılırız inşeallah sizlerde iyisinizdir.

Gönderdiğin dosyanı indirdim okudum oldukça güzel olmuş epey bağlantılar oluşmuş bunları farketmek güzeldir. Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder inşeallah. Ellerine gönlüne sağlık epey yorulmuşsun.

Diğer konuşmanı daha henüz dinleyemedim vakit bulunca dinleyeceğim her halde o da güzel olmuştur.

Dünya ahret işlerin kolay gelsin herkese selâmlar hoşça kalın Efendi Babanız.

--------------------

Bu mail-i Efendi Babamın verdiği cevaptan sonra yaklaşık 10 gün düşündüm. Yazmış olduğu ifâdeler içindeki bazı şeyler fakîri bu yazılanlar üzerinde biraz daha düşünmeye sevk etti.

“Gönderdiğin dosyanı indirdim okudum oldukça güzel olmuş epey bağlantılar oluşmuş bunları farketmek güzeldir.” Deniyordu.

Page 96: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

95

Hem buradaki ifade den bir “İnnna enzalna hu fi leyletül Kadr” “İkra bismi rabbkilezi” ve Ol der ve Oluverir. (Künfe Yekün) ifadeleri dikkat çekmektedir. Ve bu bağlantıların tasdiği gelmektedir.

Bazı şeyleri biraz daha düşündük birkaç ayrıntının yazılması daha doğru olur sanırım…

Necdet ve Nüket sayısal değerleri 457*470= 214790 bu çarpımını niye verdik.

Muhsi Esmasının sayısal değerlerini vermiştik. (148) Ama (El) lam-ı tarif yani el sayısal değeri eklenmemişti.

Bunun sayıal değeri Elif: 1-13, Lam: 30 öncelikle, 1+30= 31 dir.

El- Muhsi toplamı 31+148= 179 dur. Necdet ve Nüket sayısal değerleri çarpıldımı 214790 sayısını bulmuştuk. Bu sayının içinde 179 El-Muhsi ve (97-1) Kadir suresi 1. Âyet gizli bir şekilde sıralanmıştır. Geriye kalan 24 ise 24 saat Fenâfillah-Bekâbillah, 24 ayar (Altın) bağlantıları mevcuttur. Tamamının toplamı 2+1+4+7+9= 23 sayısını vermektedir. Efendi Babam “indirdim” derken. Kûr’ân nüzül sırasına dikkat çekmiştir.

Bu satırları yazarken Bursa’dan bir kardeşimiz Efendi Babam İstanbul sohbetlerine davet etti diyordu. Evin adresi 23/5 hemen dikkatimi çekti. Gizli Necm 53. Sıra ile 23 nuzül yani indiriliş sırası ile yazılmaktaydı. Bu müşâhade ve tasdikte Efendi Babamın 16 şifresi ile gelmiş bulunmaktadır. 53+23+16= 92, Hakikat-i Muhammediyi çıkarırsak (52) Hamd olsun ve indirilen yer Ahadiyet ile (53) ile Ahmed olsun.

179 Nüket ve Necdet isimlerinin çarpımı yani katı katları içinde mevcut olan bir sayıdır. Bu isimlerin sayısal ma’nâ katlarına fikren bir Mi’rac ve sonrada bunun kadir ve kıymetini (Kâdir) bilmek lazımdır. Ancak yolda ki sâlik 4-54 yani Necat’a ki Toprak, Su, Ateş, Hava, Toprak necatlarına ulaşsın. Ve daha sıra ile Mûseviyet, İseviyet, Muhammediyet Necatları oluşsun ki, ancak bundan sonra (54-4) ters tarafa geçip yoldan gelen ve kişiye verilen (El-Muhsi 58/57-1) Esmâsı kişinin Rabbi Hası olabilir.

El-deki Elif 13 ile değerlendirilirse 13+30= 43 sayısını verir. 148+43= 191 dir. Ve Elif 1 bağlantısı ile 191+1= 192 Es-Selâm dır.

Page 97: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

96

191 bağlantı sayısını önceden yaptığım çalışmalardan biliyordum. Diyarbakır Hazreti Süleymân Camii ziyaretimizde gördüğüm bir gelin arabası dikkatimi çekmişti.

Buraya resmini aldığım düğün arabası üzerine Hülya-Kenan ismi ve “Kün feyekün” yazılmıştı. Bir bağlantı olduğunu anladım ama açıkçası tam nedir? Ne değildir? Düşünüyordum.

Hülya= Hayâl, düş. İrfâniyet açısından Hakk’ın hayâli ve müşahade…

Kenan= Kenan ili. Yâkûb aleyhiselâmın ailesinden uzaklaşıp gece yolculuğu ile buraya ulaşması ve kavminin İsrailoğulları ve Abdullahoğulları adını almaları… (isr-İsra)

Kenan’a irfâniyet açısından bakarsak, “Ke ve Nan”

Ke; Sen, “Levlake levlak vema halaktul eflak”. “Sen olmasaydın bu âlemleri halk etmzedim”.

Nan; Ekmek, bununda tabiri Kelime-i Tevhid ve Mi’rac’dır.

Arabayı kullanana, bunun anlamını biliyorum, bunu niye yazdınız diye sordum. Bir gelin arabasına yazıldığını ilk defa görüyordum. O da Allah (c.c.) bu işi istedi “Ol dedi ve Oldu” anlamında kendince bir şeyler söyledi.

Zât-i Tecellinin yeryüzünde ilk defa görülmesi Hazreti Âdem ile olmuştu. Bu süslemeyi yapan “Sayra” isminde bir kuruluştur. Sarya; kadın süvari anlamına gelmektedir. Burada Havva ve Nefsi

Page 98: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

97

Külle işarettir. Zaten görüldüğü gibi tam ma’nâsıyla düğün ve regaib kandili müşahadesidir.

Süleyman sayısal değeri; Sin: 60, Lam: 30, Ye: 10, Mim: 40, Elif: 1, Nun: 50 60+30+10+40+1+50=191 dir.

El-Muhsi ve Süleymân arasındaki bağlantı nedir? Burada kadın sürücü ise ise Belkıs’tır. 27 Neml suresinde bu kıssa anlatılmaktadır. 9-27 Nüket ve Necdet sayısal toplamı yani yatay gidiş İsra ile alakalıdır. Ve 114. Besmele Neml suresindedir. Daha önce 113 besmele vardı. Sıra sayısı 27 olduğuna göre 113+27= 140 çıkmaktadır. Hem 140.000 zulmani ve nurani perde olmakta hem de 17 (İsrâ) + 53 (Necm) + 70 Mearic (Mi’raclar) = 140 sayısına denk gelmektedir. Camii olduğuna yani Cem olduğuna göre bunu desteklemektedir.

Bundan sonrasını yazılmış olan bir başka yazıya ve açılımlarına bırakalım…

İnci Mercan Tezgâhı Düşündürdükleri ve Müşahadesi

Murat CAĞALOĞLU <[email protected]>, 11 Kas 2018 Paz, 14:48 tarihinde şunu yazdı:

Hayırlı Günler Efendi Babacığım,

Nasılsınız iyi misiniz? Hamd olsun bizler iyi sayılırız...

Yarın kısa bir seyahate çıkacağız... Kısmet olursa haftaya Cumartesiye kadar Afyon'da olacağız...

Bundan önce gönderdiğim İsrâ 53. âyet çalışmasına gelen cevap mail-inin içinden cınbızladığım,

“indirdim okudum oldukça güzel olmuş”

ifâdesini kulanmıştınız. Bunun içinde biraz daha bir şeyler var diye düşünüyordum. Ardından İnci, Mercan Tezgâhi ve geçen sene sohbeti olduğu halde Selâm tekrarı geldi. Aslında hepsi bir arada ortaya karışık çeşni gibi oldu. Hemde 17/53 devamı ve 18/53 (Suçlular ateşi gördü mü?) burası ile de bağlantılı gözüküyor... Çalıştığım kitabta kullanacağım için fikrini almak için Efendi Babama da gönderiyoruz...

Page 99: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

98

Hörmet ve Muhabbetle Nüket Anne ve Necdet Babamızın ellerinden öperiz.

-------------------

Necdet Ardıç

Hayırlı günler Muratçığım sağ olasın hamdolsun şimdilik iyi sayılırız. Sizlerinde iyi olduğunuza sevindik.

Afyon yolculuğunuz hayırlı geçer inşeallah.

Gene gönderdiğin dosyanı indirdim okudum güzel olmuş ancak oldukça ince düşünceler olduğundan daha sonra okuyacakları biraz sıkma durumu ortaya çıkarda okumaktan sıkılırlarsa diye düşündüm. Gerçi mühim olan ilmi ve bağlantılı konuların ortaya çıkarılması ile bu âlemin nasıl bir bağlantı içinde olduğunu tesbit etmek çok güzel birşeydir. Bu da ilgili kimseler için lâzımdır ancak genele göre biraz okunması zor olan sayı değerleri gibi gözüküyor. Ancak ilim ilimdir okuyan okur okuyamayan da kendisi bilir der geçeriz.

Ellerine gönlüne sağlık Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder inşeallah.

Herkese selâmlar hoşça kalın Efendi babanız.

-------------------

Murat CAĞALOĞLU

Hayırlı Günler Er…,

Lafı uzatıp sizin zamanınızı alıyorsam lütfen affedin, bu maili yazarken "Canım Erenler Yolu" adlı Yunus Emre Hazretlerinden bir ilâhi açmıştım geçmişte çok dinlerdim ama sözleri tam aklımda yoktu. Şöyle başladı "Canım erenler yolu inceden ince imiş." İbretlik dosyaları okudukça görüyorum ki yolumuz Yunus Emre Hazretlerinin de dediği gibi inceden de ince imiş. Nasiblenenler çok dikkatli yürümeliymiş. İnşeAllah edebiyle, dikkatlice yürümek kolaylaşır, nasib olur bendeniz ve tüm kardeşlerime. Bu ilâhiyi size de göndermek isterim. Bendenize de babaannem er… adını koymuşlar. İnşeAllah sureten bana verilmiş bu ismi bende gayretim ve Efendi Babamız'ın himmetiyle siretime de koyabilirim. Animasyon halinde klip çekmişler bu yüzden göndermekte tereddüt ettim ama Koza Han ziyaretinizde hayatın rûya/hayâl olduğundan bir de İlâhi hayâlden bahsetmiştik diye hatırlıyorum. Aslında bu

Page 100: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

99

ilâhinin klibi de animasyonuyla bak er… kardeş animasyonda yaşıyorsun diyormuş da ben yeni fark etmişim.

https://www.youtube.com/watch?v=SXLbWS652JE

-------------------

Er… Son gönderdiğin mail-i aldım... Onun ile alakalı (Canım Erenler yolu İnce İnce İmiş) Efendi Babam ile ilgili bir yazışmamız ve bir dosya ektedir...

Cenâb-ı Hakk istifade ettirsin. İnşeallah...

-------------------

Er… At…

Selâmlar Murat Hocam, ince ince olan yolumuzdaki bu ince ma’nâları bendenizle paylaştığınız için teşekkür ederim. İnceleyebildim, üzerinde biraz daha tefekkür edip zuhuratlarımı göndereceğim tarihte size anlayamadığım noktaları sormak isterim.

Efendi Babamız ve Nüket Annemiz Cum’a günü Bursa'ya teşrif ettiler. Cum’a akşamı ve dün akşam sohbet oldu, çok şükür katılabildim. Bursa’da ki evlatlarla beraber, bu akşamda olacak. İnşeAllah gideceğim.

Size ve Ser… Ablama hayırlı akşamlar dilerim, selâmlar.

-------------------

﴾١٩﴿ مرج البحرین یلتقیان

55/RAHMÂN-19: Merecel bahrayni yeltekıyân (yeltekıyâni).

“İki denizi birbiri ile karşılaşacak (birbirine kavuşacak) şekilde akıttı.”

﴾٢٠﴿ بینھما برزخ ال یبغیان

55/RAHMÂN-20: Beynehumâ berzehun lâ yebgıyân (yebgıyâni).

“İkisi arasında berzah (engel) vardır, ikisi birbirinin sınırını geçemez (birbirinin özelliğini, düzenini bozamaz).”

Page 101: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

100

بان كما تكذ ي آالء رب ﴾٢١﴿ فبأ

55/RAHMÂN-21: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân (tukezzibâni).

“O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?”

ج ر خ ا ي هم ن ؤ م ان اللؤل ج ر م ال ﴾٢٢﴿ و

55/RAHMÂN-22: Yahrucu min humâl lu’luu vel mercân (mercânu).

“İkisinden de inci ve mercan çıkar.”

بان كما تكذ ي آالء رب ﴾٢٣﴿ فبأ

55/RAHMÂN-23: Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân (tukezzibâni).

“O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?”

-------------------

Aslında konu ile âyet Rahmân sûresi 22 âyeti kerimedir. 19 ve 23 âyeti kerimeler bağlantılarıdır. 21 ve 23 âyeti kerimeler tekrar âyeti kerimelerdir. 13. Âyetten itibaren başlayan ve 31 defa tekrar edilen “Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?” 22. âyet ve bağlantısı ile 4. ve 5. tekrarlarıdır.

Efendi Babam bu kitabın sırada olduğunu ve basılacağını yaz başında söylemişti. Kitab tamam olmuş ve sohbetlerine başlanmıştır. Fakirin eline kitab bir gün sonra geçti.

55/22 âyetin sayısal değerlerini kitâbı aldığım gün hesaplamıştım.

ؤ والمرجان ؤل یخرج منھما اللYe: 10, Hı: 600, Re: 200, Cim: 3, Mim: 40, Nun: 50, He: 5,

Mim: 40, Elif: 1, Elif: 1, Lam: 30, Lam: 30, Vav: 6, Lam: 30, Vav: 30, Vav: 6, Elif: 1, Lam: 30, Mim: 40, Re: 200, Cim: 3, Elif: 1, Nun: 50 dir. 23 harf 22. âyet, 55. Sûredir.

Page 102: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

101

10+600+200+3+40+50+5+40+1+1+30+30+6+30+6+6+1+30+40+200+3+1+50+23+22+55= 1477 dir. Fasıla harfi hesaplama içinde olduğundan (Nun) tekrar dâhil edilmemiştir.

14-77 = 14-14, 55+22= 77 = 14 dür. Görüldüğü gibi âyet sayısı nasıl bir hesaplama sistemi ile Cenâb-ı Hakk tarafından yerleştirilmiş.

(47+7)-+1= 54-1= 53 ve 54+1=55 vermektedir.

ؤ ؤل اللEl-Lullu okunuşta Lam (30) Bir harf ilave olunur (24)

şeddelidir. O zaman hesaplama 1477+31= 1508 dir. 5+8= 13 ve 1 dir. Ahadiyet ve Hazreti Muhammed (s.av.) in şifreleri bulunmaktadır. Efendi Babam bilinen bir “Necdet”tir.

El-Necdet yazılışı okunuşu En-“Necdet”tir. 51+457= 508 dir. 58. Sıra sayılı esmâdır. Sayıların künhüne vakıf olmak ile alakalıdır.

Efendimiz, 23 yıl boyunca 24 yani Fenâfillah-Bekâbillah İnci (Ahadiyet) ve Mercan (Vahidiyet) hakîkatlerini olan Abdiyet ve Rububiyeti ile anlatmıştır.

Bu hakîkat anlatılırken “hadi bakalım yalanlayın” tekrarları 4. Ve 5. Kez yapılmaktadır. İslâmın şifre sayısı (4) ve (5) Hazret mertebesi ve İnci, Mercan hakîkatlerinin 5 vakit namazdır.

Sohbetin yapılacağı gün 55 numaralı evimizin önünde duran 78 plakalı araç61 bu sene ki doğu gezisinde kızdırma bujisi arızası yapmıştı. Araba kapıda yattığı içinde bir türlü baktırmaya götürememiştim. Neyse “İnci Mercan” sohbet günü araba lazım oldu. Havalar serinlediği için o gün arabayı çalıştıramadım. Velhasıl kelam, akü de bitti. Mahallenin oto elektirikçisini çağırmak için dükkanına gittim. Tabii bu arada “İnci Mercan” sohbeti başladığı cep telefonuma düşmüştü. Dinamo götüreceğim al şu telefonum 40 dakika sonra ararsın dedi. Baktım İlyas Usta tel sonu 31 04 yazıyordu. (Hadi Bakalım İslâm’ın şifre sayısı ve 22. Fass olan ”İnci Mercan” Hakîkatlerini yalanla Murat) Efendi Babamın Mp3 kayıtlarından İlyâs Fassını dinlediğim aklıma geldi. Neyse aradım

61 Oturduğumuz apartmanın numarası 20 senedir, 55 numaraydı. Yaklaşık 2 sene bu 78 şifreli aracı almıştık. Böyle bir niyetim olmadığı halde bu işaretlerin Rahmân sûresi ile bağlantısı olduğunu anlamıştım.

Page 103: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

102

geldi. Arabasının plakasının sonu 53 idi. Muhtemelen bu 53 plakalı ilden idi. Kızdırma bujileri değiştirebileceğini söylemişti. Onları halletti. Getirdiği takviye akü ile araba çalıştı. Bu arada “İnci Mercan” sohbeti de son bulmuş ve dinleyememiştim. Lastik işi için tekrar elektirikçinin bulunduğu sokağa gidince kızdırma bujileri yine arıza verdi. Durumu İlyas ustaya söyleyince benden bu kadar bu işleri yaparken bahsettiğim Oto 53 ten İhsan ustaya baktırmamı başka arızadan kaynaklandığını söyledi.

Ertesi gün Kavacık sohbetine gidince (63) “İnci, Mercan Tezgahı” kitabı ile müşerref olduk. Kitaba kısaca göz gezdirince bu yılki gezinin niye bu kadar bereketli müşahadeler ile dolu olduğunu anladım. Kitab Efendi Babamın baştan sona Marifet hakîkatlerinin müşahâdeleri ile ve bunların açıklaması ile bezenmişti. “Bir tepsi balı etrafımdakilere dağıtıyorum” diyordu. Kitabın başında Elif’ten “İnci” “Eslem” den ise “Mercan” diye bahsediliyordu. Bizimde (55) nolu evimiz, kızımız “İnci” ismi Eslem ile “Mercan” hakikatlerini barındırıyor olması açıkçası bir hayli memnun etti. Kitabı okuyamadığım, sohbeti dinleyemediğim halde bunu müşâhade edip, yaşadığımı ve tecellileri olduğunu fark ettim…

Yaptığım 17/53 numaralı âyet çalışmasında Efendi Babam şu tabiri kullanmıştı. İndirdim okudum oldukça güzel olmuş. Bu ifâde de dikkatimi çeken batından zâhire çıkan bir şeyler daha olsa daha da güzel olur diye yorumladım.

Bâtini olarak “İndirdim (Nuzül ettim) Oku-dum (İkra) Ol-duk-ça güzel ol-muş (Künfe Yekün) Çağ-Çak,(Bıçak, çakı) Kudüm (Uzak ve Uzun Yoldan Gelmek),”

Kısaca bunda Mi’rac ve dönüş hakîkatleri, İkra ile Kadir Gecesi, Çağ ile “Asr” hakikatleri Çak ile Leyla ve Mecnun hakîkatleri ve bu hakîkatlerin uzun yoldan gelmesi zâti hakikatler olmasıdır.

17/53 âyette “âhsen” sayısal değeri 131 ile Selâm’a yani en güzel kelime Selâm’a ulaşmıştım. Efendi Babam her ne hikmetse bu konu geçen dönemin son sohbetlerinde geçildiği halde 15-20 sayfa geriden “Selâm” konusunda namaz sûreleri sohbetlerinin bu dönemine başladı. “Et tekraru ahsen velevki olsa 180” tekrar 180 kere de olsa güzeldir. Selâm 180 ve 360 derece ile ahsen yani en güzel söz olduğu Efendi Babamın âhsen tekrarı ile tescillenmiş oldu.

Page 104: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

103

17/53 âyeti içinde bahsetmiş olduğum, Van (65) Muradiye şelalesi ve (58) Sivas, Murat su ve 58. Sıra sayılı esmâ Muhsi hakikatleri vardı.

Öncelikle Kün Fe Yekün hakîkatinin sayısal değeri ile bağlantı aklıma geldi…

Ke: 20, Nun: 50, Fe: 80, Ye: 10, Vav: 6, Nun: 50 dir.

20+50+80+10+20+6+50= 236 dır.

8 adet Kün Fe Yekün âyeti vardır.

236+8= 244 = 10 Fenâfillah mertebesidir.

244 ise kitaplarda yapılan bu mertebe ile alakalı çalışma ile de alakalıdır. Baktığımızda Mi’rac, Mim: 40, Re: 200, Elif: 1, Cim: 3, 40+200+1+3= 244 dir.

Künfe Yekün, sayısal değeri 236 idi. Burada 2 ve 36 sayıları dikkat çekmektedir. 2: Zâhir ve Bâtın ve (36) Derslerin 3 merteden seyri ve Ya-sin ile bağlantılıdır. Birde gizli 63-2 sayıları vardır. 63 Efendimizin bu âlemde zâhiri kaldığı süredir. Bir diğeride İnci, Mercan Tezgâhı ile bağlantılıdır. 63+2= 65 dir. Van ilinin şifresi olduğu gibi 65 (TB) elementi Terbium yani Ümm (Ana) Terbiye Ana Rabb-i Hass Allah esmâsı ile bağlantıları vardır.

Daha önceki yaptığım çalışmalarda 53 (İyot) sayısal değeri idi. Bir başka bağlantı elementleri Nüket ve Necdet sayısal değerlerini çarpınca ulaşmış bulundum.

457x470= 214790 dır. 457+470= 927 dir.

Nüket ve Necdet sayısal değeri toplamında görüldüğü gibi 9. Ay 27. Gece bulunmaktadır. Bu da bilindiği gibi “Kadir” gecesidir. Gündüzü de “Kâdir” dir.

Şimdi Kün’ün söylendiği ve “Erad” edildiği yer “Kün” dür. Faaliyet sahasına (Fe) yani Efâli ilâhiyeye Yekün olarak çıkmaktadır. “Yekün” hemen oluverir anlamı içerdiği gibi toplam ifadesi vardır. Efendi Babam kitap sayılarını toplam diye yazmaz “Yekün” diye yazar.

Kün sayısal değeri, 20+50= 70 dir. Yekün ise 10+20+6+50= 86 dır.

Page 105: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

104

70 sayısal değeri (17/53) toplamı kâfirlere en güzel (âhsen) sözü (Selâm) söyleyin ile bağlantılı olduğu gibi (Ayın) Göz ve 40 çeşit ma’nâ ile beraber “Ayın Sabite”, “Ayan-ı Sabite” hakîkatleri ile de bağlantılıdır.

86-70= 16 hem Necdet saysal değeri ile bağlantılı, hem de 3 seyir ile bağlantılıdır. Bunlar Nefsi Benlik (Kevkeb Yıldızı, 12) İzâfi Benlik (Necm Yıldızı, 12) İlâhi Benlik (Şıra Yıldızı 13) tir. Toplamları 37 dir. 86 Tarık sûresidir. Bizim Kûr’ân’ı Kerim den tertip sırasına göre okuduğumuz ile sırasıdır. Fe Yekün (86) ise oluş yani iniştir. Peki (86) numaralı sûrenin iniş sırası nedir. 36 dır. Tarık sûresinin ilk ayetinde semâya ve tarık’a and olunmaktadır. O zaman Semâ da olan yola yani Mirac’ın dikey boyutuna and olunmakta, ikinci âyetinde tarık’ı yani dikey miracı derk ettin mi? Kadir ettin mi? diye sorulmaktadır. 3. Âyetinde bu idrakin “Necmüs Sakıb” (Karanlığı Sabah görülen (Fecr vakti) delen Parlak yıldız) olduğu söylenmektedir.

(Tüm yıldız sayısal değerleri toplamı; 12+12+13+3= 40 dır. Yani Hakikat-i Muhammediye dir.)

214790 sayısına dönersek, 927 şöyle bir işlem yapalım, 92-7=85 dir. Bu rakam 58 in gizli yazılışıdır. 58 sıra sayılı esmâ, Muhsi esmâsı sayılar ile alakalı esmâdır. El Muhsi sayısal değeri Elif: 1, Lam: 30, Mim: 40, Ha: 8, Sad: 90, Ye: 10, toplamı 1+30+40+8+90+10= 179 dur. Bu sayı görüldüğü gibi Necdet ve Nüket çarpımı-katında mevcuttur.

(47) Gümüş elementinin şifresi, (79) Altın elementinin simgesidir. Daha önce verdiğimiz 53 ve 65 numaralı kimyasal element numaralarını toplarsak, 53+65+47+79= 244 tir. Hayret ki hayret (Mi’rac) sayısal değeridir… Başta kalan 21 (41) sayısı Cenne’tül Bâki kapısının şifresidir. Salik (1) numaralı Selâm kapısından (21) numaralı Cennet’ül Bâki kapısına ma’nâ seyrini 15-20 yılda geçer oysa zâhiri olarak 15-20 dakika sürmektedir.

Tekrar “element”lere dönelim. Elif, Lam, Mim “NT” (Nusret, Necdet, Nüket) Elif, Lam, Mim, Nun, Te, yani bizlerin yapmış olduğu Zâttan Elif (Ahadiyet), (Lam) Mim (Hakîkat-i Muhammediye) Nun (Nur) Te : (Ente –Sen – olarak yani bu mertebelerin toplamı olan 5 hazret mertebesi ve ne varsa âlemde o var sende olarak Yekün yani bunların toplamı olarak) zuhûra gelmendir.

Page 106: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

105

21 sayılı element ise Skandiyum ve kısaltması “SC” imiş. Bu “Bendeki Terzi Babam” çalışmasında Nusret’in “Sad” ve Necdet’in “Cim” harfi ile çaprazlama yapıp meydana gelen harflerden biriydi. “DR” doktor kısaltması gibi… Bu aynı zamanda “Schneider” Almanca yani Elif, Lam, Mim hakikatlerinde Terzi kısaltmasıdır. Sayısal değeri Sad: 90 ve Cim: 3 ile 93 ile Necm ve Hakikat-i Muhammedi (40) çıkınca 53 “Ahmed” ve Efendi Babamın şifresidir.

244 element toplamına bu sayı (21) eklenince 265 yapar 65-2=63 yapar. 65+2= 67 dir. (63) Efendimizin dünyada kaldığı süre 67 ise Allah esmâsıdır. İçinde birçok hikmetler vardır.

21-41 numaralı kapıya ilm’el yakin (Kevkeb Nefsi Benlik yıldızı sönünce) olarak varınca kişiye şu hitap gelmektedir. Aslında tekrar Selâm kapısında ilk içeri girdiği hâli ilmi olarak idrak etmektedir. “İnna Enzelnahu Fi Leylet’ül Kadr” (Kadr -1) Biz onu (HU) ikiz kardeşini Kûr’an-ı – Zâtımızı (burada olan ilmi olarak Muhammedilik, Muhammediyettir.) İlmi olarak senin gönlüne indirdik hitabıdır.

21-41 Numaralı kapıya (Ayn’el Yakin) ve İsrâ üzere (Vennecmü Heva) Heva yıdızına and olsun hitâbı ile gelindiği zaman yine başta bulunan Selâm kapısından ikinci seyre için içeri girişin müşahadesi oluşmuştur. “Ve ma erdake ma leyletül Kadr” (Kadr/2) Kadr gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin, idrak edeceksin… Bakın burada bir soru içinde bunun olacağı da bildirilmiş. Sen sema (Gök –Zâttaki) daki tarık yani Mirac’ından bunu Kadr’i bilecek-sin ve idrâk edeceksin.

21-41 numaralı kapıya (Hakk’el Yakin) olarak geldiğin zaman (Rabb-i Şıra) yani İlâhi benlik üzere olduğun zaman Leylet’ül Kadr hayrun min elfi şehr. Kadir gecesi bin haydan hayırlı olduğu 3. Defa Selâm kapısından söylenmiş olduğunu yaşayacaksın.

Bakın bu üç seyrin sayısal toplamı 21+21+21= 63 bununda gizli yazılışı 36 dır. İşte O gece bunun da 36, Nuzül 86 sıra sayısı ile “Ven necmü Sakıb” Parlak Yıldız idrâki ve şuuru oluştumu ( Kevkeb, Necm, Şıra’nın aslının bu olduğu anlaşıldı mı?)

“Necmü Sakıb” gönle doğdu mu? Yani Zât, Sıfât, Esmâ, Efâl tecellileri oluştu mu? Böyle gönle Rûh, Cebrâil ve Melekler iner. Bu da daha önce yazıldığı gibi İlâhi ve beşeri benliğin bir

Page 107: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

106

arada bulunmasıdır. Aksi takdirde gönle inecek olan heva ve heves, zan, şartlanmadan başka bir şey değildir.

“Selâmün hiye hatta matla’ul Fecr” (Kadr 5) O gece tan yeri ağırıncaya kadar yani Fenâfillahtan, Namaz halinden çıkıncaya Selâm verince kadar Selâmettir. Bunun da gündüzü Kaadir’dir. Kişinin kendi ve kendi etrafına Selâm olmuştur. Âyet içinde “Hiye” Müennes “O” tabiri üretkenliği ifade etmektedir. “Hu” “O” Kadr suresinin başında “Müzekker” gizli idi. Yani âlemler ve kâbe halinde kendi kendinde gizli idi.

Kaadir sayısal değeri, Kaf: 100, Elif: 1, Dal: Dal: 4, Re: 200,

100+1+4+200= 305 tir. 503 Muhammed Resûlüllah sayısal değerinin gizli yazılışıdır.

Sivas (58) Muhsi esmasının sayısal değeri bağlantılarından bahsedilmişti.

Bunun içinde “VAS” “SAV” harflerinin gizli yazılışıdır. Bu ildekilerin genel ismi “YİĞİDO” Gizli “Necdet ve Hu” ismini kullanmaktadırlar.

Sivas Ulu Camiide 50 direk ve 50 vakit müşahademiz olmuştu. Efendi Babamın “İndirdim” ifadesi ile sûre nuzül sayılarına bakarken bir bağlantı olduğunu farkettim,

50. Sûre 17. Sıralı sûrenin nuzülü, 50 nin nûzülü ise 34. Sûredir.

17+50= 67+34= 101 dir. İsrâ sûresi 67 Allah esmâsı ile irtibatlı oradan 101 Tevrat ve 11 ile Hazreti Muhammed mertebeleri ile alakalıdır.

53. Sûre 12. Sıralı sûrenin nuzülü, 53. Surenin Nuzülü ise 23 tür.

53+12= 65 tir. 65. Elementin TB. (Terbi-um) olması boşuna değildir.

53+23= 76 dır… (7 Subut-i, 6 Zât-i Sıfatlar)

53+23+12= 88 dir. Necdet sayısal değerleri ve Mi’rac 8 değerleri ile âlakalıdır.

86. sûre nuzülü 36 idi, toplamı 122 dir.

Page 108: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

107

97. Kadr sûresinin nuzül sırası 25 tir, toplamı 122 dir. Sayısal olarak ta Tarık ve Kadr sûresi ile bağlantı görülmektir. Birçok bağlantı olabilecek bu sayıları burada bırakarak, Tarık 8. Âyete bakalım.

“İnnehu alâ rac’ıhî le kâdir” (Tarık 8)

Elbette O, onu döndürmeğe kâdirdir.

İşte burada “Kaadir” olan dönüş, Marifet-Bekâbillah mertebesi itibari ile olan dönüşdür.

Kadir sûresi (25) nüzül ederken, Furkân sûresi sırası (25) tir. Yani okurken Abdiyetten, Rubûbiyete doğru 25 tir. Furkân, museviyet mertebesi Fenafirresül hâli olduğuna göre bu 25+25= 50 vakit ile Kadr gecesi ve gündüzü Kaadirdir.

Burada oluşan bu hâlleri kısaca belirttikten sonra yolumuza devam edelim. Bu düşünceler ile geçen hafta içi yapmış olduğumuz plan ile kaim birader Mehmet’ide yanımıza alarak pazartesi günü Edirne’nin yolunu tuttuk.

Edirne’ye vardık, bireysel olarak Selimiye Camiinde öğle namazlarını kıldık. Gönül kuşu orta kapıdan itibaren safları saymamı istedi. Erkek cemaate ayrılmış safların sayısı 35 ve İmam ile 36 yani 360 derecelik Selâm ve gizli 53 ve 53/1 ile gök mi’racı başlangıç ayetini ve 360 derecelik 0 hiçlik sıfırının araya girmesi ile 305 ve Kaadir ve gizli 503 Muhammeder Resûlüllah mevcuttur. “Selim” bilindiği gibi Efendi Babam’ın Selâm esmâsı ile bağlantılıdır. Gördüğü zuhuratta Kûr’an yani Zât-ı bu isimle okuması istenmiştir.

Bundan sonra Meriç ve Tunca nehirleri arasında Meriç tarafına bakan tarafta öğretmen evinin kafesinde çay içtik. Üzerimde bulunan bir hâli etrafımdakilere itiraf ettim. Bir türlü üzerimden atamadığım, “agresif” liğimi itiraf ettim.

Daha önce Meriç ve Mi’rac bağlantısını düşünmekteydim. İnci ve Mercan bağlantılarından ve “Dürrü Yekta” olan “İnci”ye Cenâb-ı Hakk’ın nazar edip erimesi ve oluşan bu sudan bu âlemlerin halk edilmesini düşündüm. Daha önce Van ve Sivas ta oluşan “Murad Su” “Erad Su”yu düşüdüm. Efendi Babamın soy ismini düşündüm. (ARDIÇ)

اردج

Page 109: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

108

Görüldüğü gibi “Elif, Re, Dal, Cim” harflerinden oluşmaktadır. Efendi Babamın ince düşünüş fikir üretkenliğinin ismi “Nüket” tir. İçinde fazla uzatmadan “Kün” gizli yazılmıştır. “Ardıç” içinde “Ered” Erad yani Dileme Murad ve “Ce” Cemâl-i İlâhi ve “Celâli ilâhiye” ol Muradı Cim sayısal değeri 3 mertebe ve 53 yani Ahmed 53 şifresi ile aşikârdır.

Ered-Erad sayısal değeri Elif: 1, Re: 200 ve De: 4, 1+200+ 4= 205 dir. Cim: 3 dür. Şimdi bunu yekün de 208 ve 28 niye vermedim. Evet, 28 merâtib vardır ama 25+3 şeklindedir. 25 peygamber-resül asli olanlardır. 3 ü ise sadece görev verildiği zaman risâlet mertebesinde olanlardır. 0 ise asli 1 olan ve yuvarlanarak 0 hiçlik noktasıdır. Bunun da 1 i dikine yukarı olan tamamı yani “Ardıç”tır. Maddesi ile oluşturduğu mertebe Tevhid-i efâl yani 8 dir. Yan yana koyarsak 180 dir. Tamamı ile 360 derecedir. Bir ağacın zaten 360 derecelik yönü vardır.

25x3= 75 tir. 7 nefis 5 hazret mertebeleridir.

(41) Bundan önce yazılana “İnci Tezgahının” Muratlı Yokuşunda bundan 50 yıl önce ve 28 şubatta başlamasının zaten açık olan bir hikmeti daha açılmış oldu.

Tekrar Meriç nehri kenarına dönersek “AG” “RESİF” “AG” “Ayniyet ve Gayriyet” Gümüş simgesi ve 47 ile tekrar 470 ve “Nüket” hakîkatleridir. “RESİF” ise mercan topluluğunun adıdır. İşte gayriyette olan Hakk’ın örtüye bürünmüş hâli ayniyette olan ise Hakk’ın kendini aşikâr ettiği halidir. Cemâl ve Celâl perdelerinden kendini seyr etmektedir.

Aynı zamanda Meriç’i, Mercan Rububiyet deryası ve hakîkatlerı olarak düşünmüştüm. Bu oluşumlar ve Öğret-men Kimlik öğretme işi ve mertebesi de buna bir tasdiktir.

Tunca nehrini ise “TU-NCA NECAT” yani Abdiyet hakîkatleri olarak düşündüm. Görüldüğü gibi buradan yani Edirne’den akan iki nehir birbirine burada karışmamaktadırlar. Ama biraz ileride Meriç yani Mercan da birleşmektedir.

20 yıldır oturduğum yere bu hakîkatler konmuş ama bir bölümü açık olduğu için fark edebilmiştim. Bu Mercan ve Mi’rac ile olan alakalı bölümdü. Necmettin OKYAY Sok ve Ahmediye mahallesi ile bu açıktı. Bizim-bu sokak Gündoğumu caddesi ile birleşmektedir. Ve sayısal değeri 117 ile bitmektedir. 117 numarada Karaca-ahmet cem evidir. Her ne kadar buranın hâli

Page 110: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

109

bozuk ise de buradaki yeni farkettiğim hakîkat beni ilgilendirmektedir. 117 sayısı içinde 17/1 gizli bir şekilde bulunmaktadır. Bu da Mescid-i Haramdan, Mescid-i Aksaya bir gece kulunu yürüttü ile bağlantılıdır. Tam bunun karşısında bulunan Feti Ahmet Camii tadilat olmuştu. Tadilat bitince ismi anlamadığım bir şekilde Karacaahmet oldu… 115 ve 117 arası da Karacaahmet mezarlığıdır. 53/62 ile Hakk’ın secdesi (Ubudu) ile bağlantılıdır. Gündoğumu (Fecr) ile bağlantısı aşikârdır. Burasıda Kadr 97/5 âyeti ile bağlantılıdır. Fenâfillah’ın bitimine bekâbillah’ı doğuşuna kadar selâmettir. 117 ise 112+5 tir. 112 İhlâs sûresi ve içinde Ahad ve Mim ile tayine kayda girdiğinde Ahmed vardır. 5 te 5 vakit namazdır. Arandığı ve görüldüğü zaman bu iş boşuna 15-20 sene sürer dememişler. Bu hakîkatın önünden 21 senedir geçiyorum, açılımı ve müşahadesi daha yeni oldu. Ya olmasaydı!

Şimdi biraz daha geriye gidelim… Necm sûresini öncesinin ve sonrasını nûzül sırası ile 12+53+23= 88 olduğunu anlaşılmıştı. Bu 3 işin hakîkati diyebiliriz. 23. Sûrenin nûzül sırasına baktığımızda 74 olduğunu görüyoruz. 740 ise Nusret Babamız rahmetullâhi aleyhin isminin ebced değeridir.

12+53+23+74= 162 sayısıdır. 12+23= 35 12+74= 96 dır...

(35) 53 gizli yazışıdır.

(96) Alâk sûresi aynı zamanda bir Regaib sonra oluşumdur. Tersi ise (69) dur…

Kadir ve Kaadir… 304 ve 305 tir. Fenâfillah + Bekâbillah = 609 buda 69 dur. Efendi Babam İnci Tezgahı 1969 yılının 28 şubat’ında yazılmaya başladı diyor. Bir tesadüf var mı? Hakikatte nerede yazılmış, artık fazla söze gerek yok…

(112) İhlâs da Ahad olduğu bilinen bir gerçektir. (40) Mim ilavesi ile 152 olur. Bu da 52+1= 53 dür. 50 vakit namaz ilavesi ile 112+50= 162 dir. Buda 62+1= 63 dür. Efendimizin bun dünya hayatında zâhir ömrü ve Terzi Babamın “İnci, Mercan Tezgâhı” sıralamasıdır.

162 ye (12) Yusuf, 53 Necm (23) Mü’minûn (74) Müddesir sûresi ile ulaşmıştık. Yani 12 sûre 53. Sûre nûzül olmuş ve silsile bu şekilde gitmektedir. Cenâb-ı Hakk’ın buraya bir sistem koyduğu açıkça anlaşılmaktadır. 12 Yusûf dervişlik hakikatleridir. 4. Âyeti (Kevkeb Yıldızı ile) Nefsâni Seyr ve 1. Seyr ile alakalıdır. 53 sûre

Page 111: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

110

ve 1 ve 49 âyetlerdeki “Yıldız” oluşumu 2. Ve 3. Seyr ile alakalıdır. 23 ise efendimizin risalet süresi Kadr-Kâdir oluşumu ile alâkalı ve 74 bu hâkikatleri öğrendikten sonra örtünüp bürünen yani kendini sırlamakta olduğu dönemde tebliğ etmesi istenmiş ve aynı zamanda bütün bu toplamlar efendimizin bütün oluşumlarını barındırmaktadır.

Meriç kenarında Öğretmen evinde otururken Edirne ilinin plakasının 22 olması beni İnci, Mercan ile bağlantılı olabileceği noktasında uyardı.

Edirne sayısal değerine bakınca Elif: 1, Dal: 4, Re: 200, ve Nun: 50 dir. 1+4+200+50= 255 tir… İnci ve Mercan âyeti 22/55 tir. Toplamda 14 dir.

Yalnız Edirne sayısal değerlerinde “2” fazlalık sayısı vardır. Önce bir zâhir batın düşündüm. Daha sonra bu konu üzerinde çalışırken Bursa (16) dan Fizik öğretmeni bir kardeşimiz aradı. Men ve Ben yani kimlikler ile alakalı bir durum olduğu anlaşıldı. Bu iki sayısı iki kimlik yani esmâya delâlet ediyor. Fizik ve Efendi Babamın altın zincir, kılıç ve kalb sarkaçları zuhuratı ile bu 55 esmâ Metin esmâsı ile bağlantılı…

55+2= 57 bu da Hamid esmâsıdır… 55+57= 112 İhlâs ve Ahad, Ahmed dir. Hamd olsun…

Yine Edirne seyrimize devam edelim Tunca köprüsünü yani Necat köprüsünü geçip, Hasan Sezai Gülşeni62 hazretlerini ziyaret edip, İkindi namazlarını eda ettik…

Bu türbede Üsküdarlı Selâmi Ali efendinin talebesi olduğu bilinen Fenâ-i Ali efendiye bir atıf söz yazmaktır.

İşit bu Sezai’den Ne gördü fenaiden

Dost vechini gösterdi Mir’at-ı mücelladan

Can Allah Canan Allah Canlar sana kurban Allah

62 Bundan yaklaşık 8-9 sene önce ma’nâda zuhuratta, kendimi Nurettin Cerrahi dergâhında görmüştüm. Sabah namazına cemaate yetişememiştim. Ferdi olarak sabah namazını kılmış ve selâm verdikten sonra merhum Muzaffer Ozak Efendi sahne gibi bir yere çıkmış, Efendi Babamın elinde namaz çizimlerinin olduğu kağıtın, Rûkü (Dal) kısmını gösterek ve fakiri işaret ederek bu Nakişibendi, Gülşeni kardeşimize aittir demişti. Efendi Babama bu zuhuratı anlattığımda sende her meşreb var bende öyleyim demişti…

Page 112: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

111

Hay kalbim zikrullah La ilahe illallah Muhammed-ur-Resulullah63

Bu tarîkât kültüründe sanki arada bir atışma gibi lanse edilmektedir. Ama fakîr buradaki sözlerin bir hakîkat içerdiğini düşündüm. Neyse açıklamasını yapmak bugüne nasibmiş.

Hasan Sezai Gülşeni, Gül bahçesine uygun, yaraşır güzel… Yani Muhammed (s.a.v.) bahçesinin münasip, uygun güzel gülü…

İşit bu Sezai’den Ne gördü fenaiden

Bu Muhammed-i Cennet bahçesinin güzel gülü işit yani Tevhid-i Esmâ ile Tenzih et ki, Ne sayısal değeri ile 50 vakit namaz gördü Fenâfillah olan Kadr gecesinden,

Dost vechini gösterdi Mir’at-ı mücelladan

Dost yani Halil denilen 40. Mertebe Hakikati Muhammedi veçhini cemâlini, Hakikat-i Muhammediyeyi Cemâlullah saflaşmış aynasından tecelli etti.

Can Allah Canan Allah Canlar sana kurban Allah

Burada düşündüğüm Mer-can Allah (c.c.) ile Sıfât deryasından çıkan hakîkatler ve bu hakikatleri ulaşmak için Fenâ-Allah Fenâfillah mertebesi Kurb’anından bahsedilmektedir.

Hay kalbim zikrullah La ilahe illallah Muhammed-ur-Resulullah

İşte varlığında bulunan nefsi Hayvanı Kurb’an edebilirsen, Hakk’ın Hay, Hayatı verilip kalb yani gönül gerçek Hakk’ın zikrini hatırlar ve Mirac dönüşü olan La ilahe illa Allah Muhammeder Resûlüllah ile halk arasına 699 olarak, 6 yönden Esmâ-i ilahiyyeyi giymiş olarak dönülür.

Bir diğer söz ise,

“Âyînedir bu âlem her şey Hak ile kāim / Mir’ât-ı Muhammed’den Allah görünür dâim”64

63http://www.ilahidefteri.com/turk-sanat-muzigi-ve-turk-halk-muzigi/item/69-ey-asiki-dildade-gel-nus-edelim-bade-mustafa-demirci.html “Ey Aşıkı Dildade Gel Nuş Edelim Bade” (Ey gönlünü vermiş aşık, gel şarap içelim keyiflenelim) Son dörtlüğü 64 Aziz Mahmud Hüdai

Page 113: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

112

Selâmi Ali Efendi ve Fenâ-i Ali Efendi bu sözün sahibi olan Aziz Mahmud Hüdai-nin Celveti yolunun talebeleridir. Hasan Sezai Efendi bu sözün tezahürü olan Fenâ-i Ali Efendi bu hâli görmüş. İşit duy ayinedir bu âlem her şey Hak ile kaim, yani tüm zikir sahipleri hayat sahibleri Allah ile ayaktadırlar, Allah da Nuru Muhammedi aynası olan Muhammed (s.a.v.) den tüm mertebelerde her yerde görünür. Zaten görünmeyen bir yer var dendiği anda şirktir.

Bu satırları yazdığım gün Cum’a namazından önce gördüğüm zuhurat şöyleydi. Kızım Eslem’in 5-6 yaşlarındaki hâli ile sağ elimden tutmuş bir şekilde, Fıstıkağacı’ndan Selâmi Ali Camiine doğru yürüyorum. Yerde karlanma başlıyor yol bembeyaz kar oluyor. Arabaların tekerleri karda iz yaparak ilerliyor. Selâmi Ali Camiinin karşısında olan et lokantasına giriyorum. Annem ve kardeşim Kemâl donanmış bir masanın etrafına oturmuşlar. Bizde geçip bu masaya oturuyoruz. Sofrada pembe süt kuzusu, süt danası denilen etin en iyisinden var. Bu arada babam Cengiz bir müddettir kayıpmış. Kardeşim Kemâl’i o sırada bulunan Kafe 53 ten bir adam çağırıyor. Bu arada babam Cengiz lokantaya giriyor, yanımıza oturuyor. Bende beyaz tabak içinde olan bir et parçasını alıp yemekteyim.

Baştan bazı ma’nâlar verdiğim bu zuhuratın bu yazılanlar ile alakalı olduğunu anladım. Fıstıkağacı genelde Antep’te bulunur şifre sayısı 27 İseviyet ve Kadir gecesi bağlantıları vardır. AN-TEP ise Terzi Baba’mın Fenâfilalah mertebesinden, Selâmi Ali ile Fenâ-i Esmâ mertebesine ve Selâm-Kadr gecesine doğru yürüyorum. Eslem’in elini tutman ise İnci, Mercan hakîkatlerinin beyaz kar ile safiyetini ve ulûhiyeti elinden tutuyorum. Araç yani tarikât mertebesinin tek-erleri seyr-i sülük dairesi ile bu aynaya iz yapıyor. Et lokantası bu dörtlükte yazılan Kurb’an hakîkatı ile kişinin kemâli ile kendisini kurb’an edebilmesi ve gaib olan Gizli Akl-ı Küllü Ahmed’in gizi olan “Küntü Kenzen Mahfiyen” hakîkatine ulaşmasıdır.

Kemâl sayısal değeri, Ke: 20, Mim: 40, Elif: 1, Lam: 30: 91 dir. Tersi 19 dur. Zât’ın kardeşi olan İnsan Kafe ile kahve kırk yıl hatırı vardır. 19, 40-53 e çağırılıyor. Tamamı 112 İhlâs ve Ahad olan Bekâbillah mertebesine davettir. Gaib olan yani batında olan Akl-i küll İsevîyet hakîkatleri, bâtından zâhire çıkıyor. Ve bunun bayramı yani marifetullahı yapılıyor.

Hasan Sezai Gülşeni’den akşam yemeği için Köfteci Osman’a geçtik. Seneler önce Efendi Babamın tavsiyesi ile biraz

Page 114: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

113

Ciğer ve eşimin tabiriyle buranın köftesi Türkiye’de başka bir yerde böyle lezzeti olmayan az köfte ve piyaz yedik. Sanki piyaz bunları da bi-yaz dediği için buraya aldım. Bu da anlaşılacağı üzere Canları Allah’a Kurb’an olmuşların Osman ile Fenâfillah hâlini anlatıyor gibiydi.

Yemekten sonra, akşam namazı için eski camiiye geçtik. Senelerce önce Efendi Babam bu camiinin kapısında ne yazıyor diye bakmamı söylemişti. O zaman 1414 yapım tarihi yazıyordu diye söylemiştim. 55/22 âyet sayısal değeri 14-14 hesaplanmıştı… İçeride İmam cemaate dönmüş, Haşr sûresi 23-24 âyetleri okurken fakire 55/22 âyetin 23 sesli yazılı ve birde okunması faaliyet geçmesi ile 24 harfini hatırlattı. Gönül kuşu bir direğin önüne geçmemi söyledi. Akşam namazının farzını kıldıktan sonra başımı kaldırıp direkte ne yazdığına baktım.

“Bilali Habeşi” yazmaktaydı. Müezzin makamı önüne durmuşum. Buranın özelliği İmam sağa ve sola selâm verdikten sonra ancak ona tabii olan müezzin “Allahümme entesselamü ve minkesselam tebarekte ya zelcelali velikram” (Allah'ım sen selâmsın. Selâmet de sendendir. Ey celâl ve ikram sâhibi sen münezzehsin, sen yücesin) demektedir. İşte bunu hakiki ma’nâda anlayabilmek ile Fenâfillah gecesinden Kadr ile Kâdir olan Bekâbillah gündüzüne geçilebilir.

Bilali Habeşi sayısal değerleri, Be: 2, Lam: 30, Elif: 1, Lam:30, Ha: 8, Be: 2, Şın: 300, Ye: 10 dur. 2+30+1+30+8+2+300+10= 383 tamamı 14 tür.

Page 115: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

114

Tüm mertebelerin içinde olduğuna göre tüm mertebelerde bir üst mertebeye davetçidir. 83 bilindiği gibi 1000 aya tekabül eder. Kadr gecesidir. 83+3= 86 Tarık sûresi ile bu gecenin sabahı doğan Tarık yani hakiki tarikat mertebesi yolu ve “Necmüs Sakıb”tır.

Akşam namazının farzını kılarken bu sefer gönül kuşu bu duvarın önüne geç dedi.

Burada yazılan hat ise Allah, Muhammeder Resûlüllah ve Vahid idi. Vahid ile 19 şifresi işlenmiş. Muhammeder Resûlüllah ile 503 (53) ve Allah ile 67 (13) idi. 13-19-53 şifreleri gözler önündeydi. Tam arkamda da bunların batını olan,

Page 116: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

115

Hu-Hüve bulunmaktaymış. Sayısal değerleri toplarsak,

503+67+19= 589 13 ve 9 ile 139 dur. Bu yazıyı yazdığım gün işyerime gelirken madenler65 durağında “TEB”66 in önünde bir otomobilin arkasında teneke tepsi kutular içinde petek bal satıldığını müşahâde ettim. Satan kişi arka kaputun üstüne ne var ne yok dizmişti. Hafta içi bal reklamı müşâhadeleri olmuştu, ama bu başkaydı. Şöyle geriye döndüm baktım aracın plakasının sonunda 985 yazıyordu… Araba tarikât-esmâ mertebesi olduğuna göre 58 ve 9 ifadesi 58. Sıra sayılı esmâ ve (9) rubûbiyet - esmâ mertebesidir. 58 ve tam arka tarafımdaki “Hu” bulunduğumuz memleketin “Pehlivanlık” olması “Yiğido” lakabını perçinliyordu. 589+11= 600 (Hı) Sayısal değeri ve halkiyettir. 600 Cebrail’in kanat sayısıdır. İlmi mertebesinin çokluğundan kinayedir. Marifetullah bilgisi paylaşılan ilim ile daha fazla ihsân olduğu anlaşılıyordu. Birde tersten yani gizli şekline bakılması istenmiş.

985 buda 98+5= 103 ile 13 ve İncil yani “Ahmed-i Müjde”dir. 985+383= 1368 bununda toplamı 1+3+6+8= 19 dur. Daha fazla şeyler var ama uzatmayayım.

Eşim daha sonra Hüve’nin altında yazılı tabelada bu camiinin asıl isminin Ulu Camii olduğunu söyledi.

Bu bilgileri incelediğimizde Camii Bursa Ulu Camiiye benzer şekilde yapılmış. Demek ki Edirne 255 ve işareti 22 toplamı 16 sayısını boşuna vermemiş. 50x50 metre ölçüleri de 50 vakit namaz ve toplam alanı ile 2500 tüm rubûbiyet mertebesinin “Dur Rabbin namazda” hitabı burada şifrelenmiş. 4 direk ve 9 kubbe ve bu kubbelerin 13 metre çapında olması (4) İslâmın şifresi, (13) Hazreti Muhammed (s.a.v) in şifresi ve 139 ile Efendimizin sayısal şifresi burada gizlenmiş.

Burada bulunan iki direğe Kâbe’de bulunan 2 direğin ismi hat ile yazılmıştır. Ya Mennan (İhsânı Bol), Ya Deyyan (Herkese Hakkını Veren)

Bu Camiide bayram ve Cum’alarda kılıçla hutbe okunması Fetih ve Kurb’an hakîkatlerini bünyesinde barındırdığı düşünülebilir.

65 Tevhid-i Sıfat mertebeleri durağı… 66 Eb; Ebi Eba ile Terzi Baba ve Terzi Oğluna işarettir.

Page 117: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

116

Minber ile biraz yukarıda verdiğim “Muhammeder Resülullah” hattı arasında dar yol gibi yer vardır. Burası Hızır makamı ve Cennet deresi diye anılmaktaymış. Buraya gelmeden önce gördüğüm Hızır apartmanının hikmeti buymuş.

Rükn-i Yemaniden düşen kabe taşı minberin sağ tarafında bulunmaktadır. Bütün bu oluşumlar ve yine gönül kuşunun fısıldaması ile saydığım orta kapıdan itibaren (33) saf bulunması ve burada Hacı Bayram Veli hazretlerinin Efendimizin Rûhaniyetini görmesi ve Efendimizin bu Camii benim demesi ile burada İseviyet-Rahmâniyet hakîkatleri açıkça görülmektedir.

Page 118: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

117

Camiiden çıkarken üsteki hadisler ile düzenlenmiş yazıyı görmüştüm. “Şahit ol Ya Rabb! Bulduğum Yitik Malı” emanet sahiplerine verilmek üzere yazdım. Hem de "İlim, müminin yitik

Page 119: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

118

malıdır, nerede bulursa alır."67 Bu ilmi Efendimizin izni ile aldım…

Bu hakîkatleri burada bırakarak ama aynı zamanda ilmini alarak dışarı çıktığımda bir anda yoldan gelen bir ticari arabadaki işaretler ile Nüket Annem ve Terzi Babam beni selâmlayarak Mi’rac ve Kadr gecen mübarek olsun der gibiydi.

Reklam olmasın diye aracın markasını gizliden yazalım. Ol: (Kün) Be: (İle birliktelik) OD: (Muhabbet Ateşi, Ama ters dönerse nefsi emmârenin ateşi oluverir, Allah cc. şaşırtmasın). 22 ile başlayan plaka 927 ile “Kadir gecesi” “İnci-Nüket” “Mercan-Necdet” keratını “senin ma’nâ er-atın” bin der gibiydi. Üzerinde yolculuğun Yıldız Net Teknoloji ve bilişime olduğunu söylüyordu. Ahad olan Künfe Yekün Tek yıldıza Necmüs Sakıb’a 13 ilişim yani 13 ile ilişmeye doğru bir seyahet hadi bakalım hayırlısı… Bunun hemen arkasında bir tasdik daha geldi. 22 NC 503 ayarlasan sözleşsen belki bu şekil peş peşe, ardı ardına getiremezsin…

Akşam İstanbul’a döndük. Yine aracımızın kızdırma bujilerinde sorun devam ettiği için Ümraniye doğru bir gün dinlendikten sonra Çarşamba yola çıktım. Oto 53 ün sahibi ve motor ustası İhsan tam dükkanın önüne geldim, 55 numaralı bir Şah-in model araca binmiş gidiyordu. Fakire hayırdır dedi. Seninle işim var deyince parça alacağım bekle geliyorum dedi. Dükkana girdim oturdum. Yanına yardımcı aldığı kalfa (OL-B-OD) marka araca yağ değişimi yapıyordu. Ve söktüğü parçaları balata spreyi ile temizliyordu. Eve gittiğimde iç çamaşırım hatta tenim bile “bal-ata” spreyi kokmuştu.

(53) (55) Şa-h-in İhsan Usta ve Bal-ata spreyinin hikmeti kolayca anlaşılmaktadır.

ال اإلحسان جزاء اإلحسان إ ﴾٦٠﴿ ھل (Rahman 60) Hel cezâul ihsâni illâl ihsân.

55/60 - İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir? Diye meallendirilen bu âyet karşılıksız vermenin cezası, karşılığı yine karşılıksız vermektir.

-------------------

67 Hadis-i Şerif - “Hikmet, değerli bilgiler müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa almaya daha hak sahibidir.” (Tirmizi, İlim 19; İbn Mâce, Zühd 17)

Page 120: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

119

İşte Efendi Babamın karşılıksız verdiği “Marifetullah” ilmi nasıl artmaktadır. Yalnız Şah-inerken yani Zâtullah inerken başka bir şey daha inmektedir. “İhbutu” düşman olarak ininiz dendiği gibi “Şeytan” sayısal değerine bakarsak,

Şın: 300, Ye: 10, Tı: 9 Elif:1-13 Nun: 50 dir. 300+10+9+1+50= 370 dir. Bunun üzerine 13 ilave edersek, 383 yapar.

Biraz yukarıdaki Bilal-i Habeşi sayısal değeri ile aynıdır. Efendimiz “Ben şeytanımı müslüman ettiğim” hâl ile örtüşmekte ve “Erihni Ya Bilal” “beni ferahlat ya Bilâl” diyerek Cenâb-ı Hakk’a uruc ettiği hâldir.

Birde “İnci Mercan” sayısal değerine bakarsak Elif: 13 Nun: 50, Cim: 3 Ye: 10, Mim: 40, Re: 200, Cim: 3, Elif: 1, Nun: 50 dir. 13+50+3+10+40+200+3+1+50= 370 dir.

Şa-hin, Şa, Musa, Mu-şa dan bildiğimiz kadarıyla ağaçlık yer demektir. Bu da fikirlerdir. O zaman fikirledeki hinlik68 tir.

Görüldüğü gibi İnci – Mercan hakîkatlerine bile Şeytan ve hinlik karışma ihtimali vardır. Bu konuda çok dikkatli olmak lazımdır. Bunun nefsin ateşi mi? yoksa muhabbet ateşi mi? kaynaklı olduğu iyi tesbit edilmelidir.

Bu arada İhsan usta dönmüştü. Durumu anlattım, daha önce Buji rölesi değişmişti belki sıkıntı ondadır dedim. Baktı evet bujiler sağlam dedi. Bu arada elektirikçi Ragıb ustayı69 çağırdı. Baktı olmuyor, Ali usta diye bir beyinciyi aradı. Röleyi alalım değişelim dedi. Bu arada antifiriz alalım. Korna da çalışmıyor dedim. Baktı Kor-na değişecek dedi. (Bizim korumuz- ateşimiz değişecekmiş. Arabayı aldıktan sonra 3. Değişim oluyor vardır bir hikmeti…)

Önce Neş-Par’a gittik. Korna var ama ısıtma rölesi yok dediler. “Neş – Par” Neş’e gibi gelince bu neyin kısaltması dedim. Abisi ile bir başkası burayı kurmuş. Necati-Şerif parçanın açılımı olduğunu söylediler. Buradan anlaşılıyor ki burada bulunan Tezgâh

68 Zekâsını hile yapmakta kullanan, cin fikirli, kurnaz, açıkgöz (kimse). “Hin” zaman, an diyede tarif edilmektedir. Fikirler ve düşünceler ile birlikte yapılan yolculuktur. 69 Ragıb–Regaib kandili ve devamı olan Alâk ile alakalıdır. Bunun Us-Ta Akl-ı Küll ve Akl-ı evvel mertebelerinden tahakkudur.

Page 121: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

120

yani “Necat” olan Efendi Babamıza manevi kanal Şeriflik parçası yani Hazreti Hasan kanalı ile ulaşmaktadır. Biraz sonra bu sanayi sitesinde hangi tezgâhların döndüğünü de göreceğiz. Biraz sonra elinde rulman-bilya bir müşteri geldi. Bunu buradan aldım dedi. Kutusuz açıkta ve deforme vaziyette olan parçayı satıcı almak istemediyse, müşteri allem etti, kallem etti, geri verip. Yenisini alıp gitti. Satıcıya bu rulmanın kullanılmış olduğunu söyleyince ne yapalım. Sabah sabah bununla mı uğraşacağız? dedi. Kornayı daha sonra alacağız deyip uzaklaştık.

Buradan başka bir elektirikçi parçacısına gittik. Elimizdeki röleye uygun olduğunu söylediği parçaya 350 lira dedi. Bir antifiriz ver dedim, bununla 370 TL oldu. Ragıb usta kornayı da buradan alalım dedi. Öyle şey olur mu? Adama söz verdik dedim. Osun ne olacak dedi. Olmaz dedim. Neş- Par’a döndük. Kornayı ver dedik. 70 lira70 dedi. Ragıb usta bu ne dedi. Bu orijinal, yan sanayiler 25-30 lira istersen ondan al dedi. Uzatmayın ver gidelim dedim. Bu arada röleyi kaça aldınız dedi 350 deyince, giriş fiyatına baktı 305 lira dedi. Normal %15 kazanıyor ve sonuçta dükkan çalıştırıyor dedim.

350 ve 305 sayıları, Efendi Babamın derviş arkadaşı ile Nusret Babama aldığı 350 lira ödedikleri Ya-sin hattının değeridir. 305 ise Kâdir ve Muhammedür Resûlüllahın gizli yazılışını fakire çağrışım yaptı…

Neyse, dükkana döndük. Korna değişti çalıştı. Kızdırma rölesi değişti ama bir türlü arıza lambası silmiyor. Beyinci Ali Usta arandı. Bu sefer beyinciye gittik. Sivas Hafik’li71 olduğunu öğrendiğim bu kişi ve çırağı arızayı buldu. Usta kontak ceyranı gelmiyor dedi. 12 volt gitmiyormuş. Daha önceki tamirlerde sigortası gevşetilmiş. Tabloda uğraşılırken 7.5 amperlik sigorta yere düştü.72 Ama arıza bilgisayar ile yine silinmedi. Parça uyumsuz dedi. Eski parçayı istedi yerine taktı. Bilgisayar ile tamam dedi. Şimdi ne olacak diye düşündüm. Usta parçayı boşuna değişti. Parçacı uyumsuz, geri vermesek işimize yaramayacak. Ali ustaya durumu anlatır mısın? dedim. Tamam dedi ama ben kendimden parça taktım derim dedi. Baktım olacak gibi değil. Ne yapalım diyerek tamam dedim. Parçacıya döndük, parçalarının uyumsuz

70 (17/53) 71 Ali usta Sivas daha önce yazdığım gibi 58 Muhsi Esması ve (Sav) ve “Hafi” “Ke” Bunlar senin bâtında gizli bir şekilde durmaktadırlar. 72 Fakirin yolda bir gevşekliği mi? vardı yoksa başka bir durum mu? Ama neyse sorun çözüldü.

Page 122: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

121

olduğunu anlattım. Ragıb usta, Ali ustayı arayarak parçacıya verdi. O da tabii sizin parçanız uymadı, kendimden parça taktım dedi. Tabii satıcı kaç lira aldı deyince boş ver dedim. Kendimdeki hakkı korumak için aslında bu konuda hiçbir suçum olmadığı halde ve hoşuma gitmese de kurulan bu tezgâha uymak zorunda kalmıştım. Satıcı kredi kartı slipini istedi, onun harici her şey cebimden çıktı ama O ortada yok, adam bu önemli dedi. Neyse cep telefonunu arkasına yapışmış verdim. Satış iptal edildi. Birde antfiriz almıştım, onun parası 20 liraydı diyerek verdim. Neyse işim halloldu eve döndüm.

Olanları düşündüm. Zâhiri olarak yapılan ticaretin ve işlerin ne kadar kokuşmuş olduğunu düşündüm. Her şey hile ve düzen üzerine kurulu, kim kimi kandırırsa ne kadar yazık… Bunun birde araçlarla ilgili yani tarîkât mertebesi ile ilgili bir yönü de vardır. Burada müşâhade ettiğim şeyler aynı zamanda tarîkât sahasında da dönmektedir.

Bu olanlardan birkaç gün sonraydı. Eşim ben İnci, Mercan-ı Antakya (31) den almışım dedi. Karaca marka poşet üzerinde büyük istiridye içinde büyük inciyi göstererek iki tane sarı servis tabağı var dedi.

Karaca denince peşinden Ahmet gelir. İşte bizim de dünya hayatında kalacağız süre sarı yani geçicidir. Bir kaç gün önce araç tamirinden sonra Üsküdar-Selimiye ye giderken Karacaahmet sporun otobüsünde “Bir gün herkes Karacaahmet’li olacak” slagonu yazıyordu. Geçici değil de kalıcı ve hakîki olarak zâhir ve bâtın Karacaahmetli olmak niyazıyla!

Daha sonra bu torbanın üzerinde yazan “Fine Pearl” yazısı dikkatimi çekti. İnternetten araştırdım.

fine, (İngilizce) (fēn,fīn,ˈfēnā) ince

pearl, (İngilizce (pərl) inci

Karaca Fine Pearl Helen 86 Parça İnci Yemek Takımı

İçindeki tabaklar başka seriymiş. Bu seri kemik tozu yerine inci tozu ile yapılmaktaymış. Zaten bize torbanın üzerindeki ilim ne diyor, O da lazım!

Kemik yani bedeni çivi gibi tutan bu tozun, inciye yani beşeriyetten Karaca-Ahmed de fenâ bularak abdiyete ve burdan

Page 123: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

122

ubudiyete dönmesidir. 86 ile bu varlık kara-lığını delen Necmus sakıp (Parlak Yıldız) yani Muhammediyettir.

Hadi bakalım 31 defa tekrar edilen, bu hakîkatleri yalanlayalım-yalanlayın bakalım!

Murat CAĞALOĞLU

11 KASIM 2018

Mİ’RAC Varlığın birliği Elif, İnsanın programı naif, Gönderdi uzağa zayıf, Bir an var, bir an yok mi’rac. Su, toprak, hava, ateş Dal, Âdem'e eş Havva ce'al, Bedeni dört unsur sal, Hususi Esmâ’na mi’rac, Secdeye vardım oldu Mim, Akılda tefekkür bildim, Kâ’beyi kavseyni çizdim, Sıfât'ın didesi mi’rac. Bitkiler durur kıyamda, Hayvanlar yürür rüküda, Madenler yerde secdede, Varlığın hedefi mi’rac. Mecnunu aynaya bakar, Leyla'yı sevgili yapar, Yaklaşır maşuku yakar, Aşığın fenâsı mi’rac. Tamamı Ha ile kadesi, Muhammed olur perdesi, Zât'ının yakîn gözdesi. Naz ehli niyâzı mi’rac.

Page 124: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

123

Hamd eder ona yezdan, Cümlesi olur insan, Güzelce okur Kûr'ân, Nefhâyı ilâhi mi’rac. Resûlü Mekke'ye döner, Can dostu gerçeği söyler, Kafirler vaveyle eder, Mü'min'in tasdiği mi’rac. Murat Cağaloğlu 21-11-2013

-------------------

ى المجرم واقعوھا ولم یجدوا عنھا مصرفا ورأ ھم م ن ار فظنوا أ ون الن}53/الكھف{

(KEHF 53) - (Ve rael mücrimunen nare fezannu ennehüm muvakıuha ve lem yecidu anha masrifa)

(18/53) - “Suçlular (o gün) ateşi görünce, onun içine düşeceklerini iyice anlayacaklar ve ondan kurtuluş yolu da bulamayacaklardır.”

-------------------

Görüldüğü gibi bu âyet uyarı ve ikaz âyetidir. Kelimelerin sözlük anlamlarına bakalım.

Suç: 1. Yasalara aykırı davranış, cürüm

Casusluk suçundan yakalanıp müebbet hapse mahkûm olmadın mı?

R. H. Karay

2. Yasaca cezası gösterilen eylem.

Zan: Sanma durumu veya sonucu, zehap.

Suç kelime ma’nâsında veridiği üzere; suçlu işlediği suç ile kendini mahkum etmiş, hakime ise bu suçun cezası yani karşılığını yasaların verdiği yetkiye dayanarak bu cezayı onamak ve suçluya bildirmek kalmıştır. İşin zâhiri tarafından sonra şeri olan tarafına bakarsak hüküm koyucu Hakk’tır. Bu program bizlerin batınına

Page 125: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

124

konduğu için zaten işin sonunda oluşacak hadisat âyette yazıldığı gibi açıkça anlaşılacaktır.

Suçun mertebelerine bakarsak;

Öncelikle hangi mertebe içinde olursa olsun âyette belirtildiği gibi “Zan” dır. Zan ise hayâl, vehim ve nefis üçlüsü ile oluşur. Bunların karşılığı Kahhar, Cebbâr ve Mütekebbir’e bağlı mudil esmâsının kişiyi etkisi altına almış olmasıdır. Efendi Babamın bu konu için yapmış olduğu bir yorumu buraya alıyoruz.

-------------------

Üç harfliler bir kimseyi kontrolları altına aldıkları zaman, onların üzerinde bazı ufak tefek başarı imiş gibi bazı haller gösterirler. O kişi de, bunlar benden zuhur ediyor diye, kendinde farkında olmadan, gizli gurur, kibir ve nefsi benlik oluşmaya başlar. Çünkü bunlar üç harflilerin ahlâklarıdır, içinde bulundukları mahalle, bunlarıda bırakırlar ve mahal bunları bir sermaye, bir değer gibi, rahmani zanniyle, mudil olarak kullanmaya başlar, ancak kendide, bunun farkında olmaz, çevreside onu bu gibi takma hâllerden dolayı, gerçek zannederek alkışlamaya başlar, bu hâl böyle bir müddet sürüp gider. Alan memnun satan memnundur, ancak ortada ne alınan ne satılan, gerçek bir mal-meta vardır, hepsi hayaldir. Ve hep birlikte “hayal vadisinin çıkmaz sokakları”nda (81/T.B.) dönüp durulur.73

-------------------

Şeriatte; İlâhi hüküm ve beşeri yaşayışta konmuş olan fıkhi hükümlere uymama sonucu oluşan suçtur.

Tarikatta; Yola ve ilâhi muhabbete karşı tarikat büyüklerince konulmuş kurallar manzumesine uymamak ile işlenen suçtur.

Hakikatte; Hakk’tan gafil bulunma hâli ile işlenen suçtur.

Marifette; Hakk’tan bir an gafil olmak ile oluşan suçtur.

Hakikat ve Marifet suçundan kurtulmanın formülü aşağıdaki gibidir.

“Ehlullahın birine sormuşlar? Hakk’a suç isnadından nasıl kurtuldun mülkünde gayriyi koymayarak?” demiştir. 73 T.B.

Page 126: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

125

Hem beden mülkümüzde, hem âlem mülkünde Hakk’tan başka bir şey bırakmamamız gerekir. Şu neden oldu, bu niye olmadı, bu bana niye böyle davrandı, o gelmedi, işler olduğu gibi gitmedi. Bunlar terkedilip, fâili mutlak idrâk edimezse Hakk’a suç isnadından hakîkatta kurtulunması mümkün değildir. “Kahrında hoş, lütfunda hoş” değil miydi?

Şeriat ve Tarikât mertebesinde olanlar mertebelerinin hükümlerine uysalar bile “Zan”ni idrâklerinden kurtulamazlar. Bundan kurtulmak bu dünya hayatında irfan ehlinden gerekli eğitimi almaktır.

Terzi Baba ibretlik dosyalarında bu yola Efendi Babamız ve Nüket Annemize karşı suç işleyenlere karşı mürdet olanların dosyaları bulunmaktadır.

-------------------

İbretlik dosyalar serisi.

1-17-kevkeb-kayan yıldızlar.

2-23-İbretlik değmez dosyası.

3-73-Celâl Cemâl Celâl “hayalî Kamer’in hayal vâdîsi”

4-81-Hayal vadisinin çıkmaz sokakları.

5-93-Mescid-i dırar/Kubbet-ul kara.

6-98-Solan bahçenin/kuruyan gülleri.

7-105-Cemo ve Farko.

8-112-Bir kardeşin soruları ve cevapları.

9-124-İbretlik bir değmez dosyası daha. Satih ince.

10-128- İbretlik bir hikâye daha. Kaf dağı ve Zümrüd-ü Anka.

11-130-İbretlik bir hikâye daha. Kilise çanları.

-------------------

Page 127: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

126

Bunlardan üç tanesini Efendi Babam kesinlikle affetmediğini ve Hakk’a bunların yaptıklarına karşı davacı olacağını bildirmiştir.74 Allah Muhafaza…

Ahmed Kuddusi’nin önceden beri duyduğum bir ilâhisini konuya uygunluk babında buraya alıyoruz.

Ey rahmeti bol pâdişâh, Cürmüm75 ile geldim sana, Ben eyledim hadsiz günâh, Cürmüm ile geldim sana.

Hadden tecâvüz eyledim, Deryâ-yı zenbi76 boyladım, Ma’lûm sana ki neyledim, Cürmüm ile geldim sana.

Senden utanmayup hemân. Ettim hatâ gizlü ayân, Urma yüzüme el-emân, Cürmüm ile geldim sana.

Aslım çü bi katre77 menî, Halk eyledin andan benî, Aslım denî78, fer’îm79 denî, Cürmüm ile geldim sana.

Gerçi kesel80 fısk-ü-fücûr,81 Ayb-ı-zelel82 çok hem kusûr, Lâkin senin adın Gafûr, Cürmüm ile geldim sana.

Zenbim ile doldu cihân, Sana ayân zâhir nihân83,

74 Bizde evlâtları olarak Efendi Babamızın şahidiyiz. 75 Suç, Günâh 76 Suç, günah, kabahat. 77 Damla. 78 Alçak, kötü, kişiliksiz (kimse). 79 Asılla ilgili olmayıp ikinci derecede olan; ayrıntılı. 80 Gevşeklik, tembellik. 81 Allah'a isyan içinde olmak, günah işlemek. Sefahet ve günaha batma. 82 Eksiklik. 83 Gizli.

Page 128: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

127

Ey lutfü bî-had84 Müste’ân,85 Cürmüm ile geldim sana.

Adın senin Gaffâr iken, Ayb örtücü Settâr iken, Kime gidem sen vâr iken, Cürmüm ile geldim sana.

Hiç sana kulluk etmedim, Rah-ı86 rızâna gitmedim, Hem buyruğunu tutmadım, Cürmüm ile geldim sana.

Bin kerre bin ol pâdişâh, Etsem dahî böyle günâh, Lâ-taknetû87 yeter penâh,88 Cürmüm ile geldim sana.

İsyânda Kuddûsî şedîd, Kullukda bir battal89 pelîd,90 Der kesmeyip senden ümîd, Cürmüm ile geldim sana

--------------------

ا خاه ھارون نبی حمتنا أ }53/مریم{ووھبنا لھ من ر (MERYEM 53) - (Ve vehebnâ lehu min rahmetinâ

ehâhu hârûne nebîyyen.) (19/53) - “Ve ona, rahmetimizden kardeşi Hârûn (a.s) ı

Nebî olarak bahşettik.”

Meryem sûre numarası 19 dur. Âyette 53 tür. Kitabımıza verilen isim 19/53 Terzi Baba idi.91 Bu sûre numarasında bulunan 53 âyet ile aynıdır. Yalnız burada ki 19 Meryem suresi olduğu için İseviyet mertebesinden İnsân-ı Kâmil’i ifade etmektedir. “Ona Rahmetimizden kardeşi Hârûn’u Nebi olarak bahşettik“ 84 Sınırsız. 85 Kendisinden yardım beklenen, yardım istenen. -Allah'ın sıfatlarındandır 86 Yol. 87 "Lâ taknetû min râhmetillah" (39/53) Allah'ın Rahmetinden Ümidinizi Kesmeyin!. 88 Sığınma. Sığınacak yer. Dayandığı nokta. 89 İşe yaramaz, kullanılmaz. 90 Pis, murdar. 91 (95) Terzi Baba 19/53 kitabına atıf yapılıyor.

Page 129: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

128

denilende Mûsâ (a.s.) dır. Tarîkât mertebesinden bir rahmettir. Tarîkât mertebesi ile “Mûsâ” (a.s.) Mürşidi temsil etmektedir. Nebi ise gönderildiği zamanın resülün şeriatini tebliğ etmektedir. Efendi Babama görevinde yardımcı olan kardeşlerin, Akl-ı Küll den gelen bir rahmet üzere, yolun kurallarına göre yardımcılar olarak görevlendirdikleri anlaşılmaktadır. Bu özel ve hususi bir durumdur. Mutlak ma’nâda ve geneli ilgilendiren bir durum değildir. Mûsâ (a.s.) ve Hârûn (a.s.) lık iddiasında bulunulduğu zannedilmesin.

Hârûn (a.s.) mertebesi ile alakalı Efendi Babamın yanına yeni geldiğim zamanlarda bundan 7-8 sene önce ma’nâda bir zuhuratım olmuştu. Önceden devam ettiğim tarîkât grubundaki kişiler ile havuzlu bir villanın içindeyiz. Bu kişiler yarı beline kadar bu havuza girmişler ellerinde top oyun oynamaktalar. Fakirde villanın girişinde açık olan kapıda duruyor ve onları izliyor. Bu arada Efendi Babam kızgın bir şekilde geliyor ve fakîrin çenesini tutup sakalını çekiyor…

Efendi Babama bu zuhuratı anlattığımda, fakîre niye kızdınız diye sormuştum. Efendi Babamda sana niye kızayım, dikkatini çekmek için böyle davranılmıştır dedi.

Aslında açık bir zuhurat; Mûsâ (a.s.) Tur dağına Rabb-i ile görüşmeye gittiğinde kavminin başına Hârûn (a.s.) ı bırakmış. Kavmi de Samirinin yapmış olduğu altından buzağa heykeline tapmaya başlamıştı. Mûsâ (a.s.) kavminin yanına dönünce ve bu hâli görünce ey kardeşim bu hâl ne diye sakalını çekiştirmiştir.

Efendi Baba’da hayâli oyun ve eğlence olan eski tarîkât alışkanlığımı bırakıp, hakiki tarîkât ve vahdet mertebesine dâhil olmam için o zaman fakîri uyarmıştır.

-----------------

Malûmun olsun ki, muhakkak Hârûn (a.s.)ın vücûdu, "Biz ona (ya'nî Mûsâya) rahmetimizden biraderi Hârûn u nebî olarak vehb ettik" ا اخاه ووھبنالھ من رحمتنا ھرون نبی(Meryem, 19/53) kavliyle, hazret-i rahamûttan idi. Binâenaleyh onun nübüvveti hazret-i rahamûttan oldu. İmdi muhakkak o sinnen Mûsâ'dan ekber ve Mûsâ dahi nübüvvete? ondan ekber idi. Vaktaki Harun'un nübüvveti rahmetten oldu, bunun için karındaşı Mûsâ (a.s.)a "Yâ ibn-i ümm" dedi. Binâenaleyh ona ebi ile değil ümmü ile nida etti. Çünkü rahmet, eb için değil, ümm için hükümde evferdir; ve eğer bu rahmet olmaya idi, mübâşeret-i terbiyeye sabr

Page 130: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

129

etmez idi. Ba'denû خذ بلحیتى وال براسى التا (Tahâ, 20/94) ve فالء بى االعدا تشمت (Araf, 7/150) dedi. İmdi bunun hepsi enfâs-ı

rahmetten bir nefestir (1).

Ya'nî Hârûn (a.s.)ın vücûdu, ا خاه ووھبنالھ من رحمتنا ھرون نبی ا(Meryem, 19/53) ya'nî "Biz rahmetimizden Musa'ya, karındaşı Hârün'ı nebi olarak vehb ettik" âyet-i kerîmesi mucibince, hazret-i rahamûttan idi; yani rahmet âleminden idi ve "rahamût" rahmetin mübalağasıdır, yani çok rahmet manasınadır. Nitekim melâike âlemine "melekût" ve âlem-i mücerredâta da "ceberut" denilir. Ve Hz. Harun'un nübüvveti ancak rahmetten münbais idi. Yani Harun (as) ın nübüvveti Rahmetten meydana gelmiş idi.

Zira Mûsâ (a.s.) huy bakımından haşîn ve dînen ziyâde metanet sahibi idi. Nutukta dahi güzel konuşan değil idi. Onun bir hikayesi var, bir gün, Mûsâ (as) Firavunun sarayında büyüyor ya oralarda büyürken koşuşturduğu zamanda gelmiş Firavunun kucağına oturmuş, iki yaşlarında iken ve Firavunun sakalından tutup biraz çekiştirmiş, Firavun da gadaba gelmiş sen benim sakalımdan nasıl tutar da çekersin demiş ve bunu öldürün demiş, işte Asiye sultan da efendim diyor bu çocuk bunu bilmeden yaptı, çocukluğuna sayın bu işi şuursuzca yaptı, bilerek yapmadı diyor. Peki diyor o zaman nasıl anlayacağız bunu şuursuz yaptığını, o da diyor ki iki tane birbirine benzer şey getirin biri elma diğeri de o büyüklükte ateş topu olsun diyor, hangisine elini uzatırsa elmaya uzatırsa şuurla yaptı, ateşe uzatırsa şuursuz yaptığı anlaşılır diyor. Böyle bir imtihana sokuyor ki onu ölümden kurtarmak için. Söyleneni yapıyorlar, bir elma ve ateş topu önüne koyuyorlar Mûsâ ateş topunu alıp ağzına atıyor ve hemen ağzından çıkarıyorlar ama dili biraz zarar görüyor, konuşmasının tutuk olmasının sebebi bu olduğu söyleniyor.92

-------------------

Hârûn (a.s.) ı, Mûsâ (a.s) kendisine yardımcı olarak istemiştir.93

(Tâ-Hâ, 20/25) “(Mûsâ (a.s.)): “Rabbim benim göğsümü şerhet (yar, aç).” dedi.”

**********

92 Füsûs’ul Hikem, Ahmed Avni Konuk Şerhi, Harun Fassı 1. Paragraf… 93 (57) Terzi Baba Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk Taha Sûresi ilgili âyetler…

Page 131: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

130

Firavun o dönemde dünyânın en güçlü kimselerinden biri idi işte bu nedenle Mûsâ (a.s.)’ın giriştiği iş çok zor olduğundan dolayı Mûsâ (a.s.) Cenâb-ı Hakk (c.c)’a niyazda bulunuyor.

Çünkü bir varlığın içerisinde nefis varsa orada sıkıntı var demektir. Nefs kişiyi sıkar, rahatsız eder bunun içinde her yola başvurur.

Ve ilk önce “Göğsümü genişlet” dedi. Oysa Cenâb-ı Hakk (c.c) Efendimiz (s.a.v)’e İnşirâh (94/1) Sûre-i Şerîfinde belirttiği üzere o istemeden “Biz senin göğsünü genişletmedikmi”? hitâbını yapmıştır. İşte bu husus iki makam arsındaki bâriz farkı göstermektedir.

İşte bu zorlukların farkına vararak bu duâyı eden Mûsâ (a.s.) gibi bizlerin Mûsevîyyet mertebesine geldiğimizde bu duâyı yapmamız gereklidir. Sadrımız yani gönlümüz açılmaz ise bütün âlemlerin varlığı kendisinde olan Hakk’ı hiçbir yere sığdıramayız. Eğer sığıyorsa o hayalimizde var ettiğimiz hayali Rabb’ımızdır yoksa gerçek Rabb oraya sığmaz, sığması için şerh yani açılması şarttır. Bu açılma da zikirler ile sohbetler ile tefekkür ile ve diğer ibâdetler ile olur.

**********

(Ve yessir lî emrî.)

(Tâ-Hâ, 20/26) “Ve bana işimi kolaylaştır.”

**********

Yaptığım zikirlerde, namazlarda, oruçlarda, her türlü ibâdette ve Hakk yolunda yaptığım her şeyde bana kolaylık göster. Ve bana verdiğin bu vazifede “nâsır ve kavi” isimlerinle yardımcı ol, sıfât ve esmâ bilgileriyle beni güçlendir.

**********

(Vahlul ukdeten min lisânî.)

(Tâ-Hâ, 20/27) “Ve dilimden düğümü (peltekliği) çöz.”

Page 132: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

131

**********

Sana duâ ederken sıradan ve şartlanmışlıklar içerisinde değilde gerçek şekilde duâ etmemi sağla. Tahkîk ehlinin dediği gibi “duân kendinden olsun, bir kelime olsun ama gönlünden olsun.”

Kelâm ehli dua yazılanlarını okumakta ma’zurdur, haklıdır yeri orasıdır ve onu tâbî ki okuyacaktır, fakat Hakk ehli özünden, içinden gelen, gönlünden çıkan kendisine âit duâyı okumalıdır.

Zâhiren bu hâdisenin yâni Hz. Mûsa’nın dilinde meydana gelen ukdenin, bebekken Firavun’a karşı yaptığı hareketin, Firavun tarafından öldürülerek cezalandırılmak istenmesi üzerine, bunu bilinçli bir şekilde yapmadığını ispat için altın veya yakutla, kor ateşten birini seçme imtihanından geçirilmesi olayında onun ateşi seçerek alıp ağzına atması üzerine meydana geldiği nakl olunmaktadır.

Ayrıca beşeri dilinin çözülmesi ve oradan Cenâb-ı Hakk’ın kelâm sıfatı ile konuşmasını istemesidir. Ancak böyle İlâh-î bir kelâmın Firavun’a tesir edebileceğini düşünmesidir.

**********

(Yefkahû kavlî.)

(Tâ-Hâ, 20/28) “Sözlerimi idrâk etsinler.”

**********

Yani benim sözlerimi beşeriyetimden değil, senin İlâh-î “Kelâm” sıfatından geldiğini anlasınlar, onlara bu hakîkati idrâk edecek düşünceyi ver.

*********

(Vec’al lî vezîren min ehlî.)

(Tâ-Hâ, 20/29) “Ve ailemden bana bir yardımcı kıl.”

**********

Page 133: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

132

“Ehli” ifâdesi aklın şubelerini belirtmektedir. İnsanda aklın yanı sıra onun şubeleri olan fikir, idrâk, zekâ vb. ile bana yardımcı ol denilmektedir.

Mûsevîyyet düzeyinde olan bir kimse nefsin karşısında sadece kendi varlığı ile yetinemiyor ve bir yardımcı istiyor.

**********

(Hârûne ahî.)

(Tâ-Hâ, 20/30) “Kardeşim Hârûn.”

**********

Kardeşim Hârûn’dan kasıt, bir bakıma kendisinde olan güçlerden, en kuvvetli olanların faaliyete geçmesidir. Örneğin Rûhun ona yardım edecek en güçlü tarafı olan akıl gibi.

Bu talepte gerçekten ince bir hakîkat vardır, Daha evvelce Hârun’un bu işlerle hiç tecrubesi ve İlâh-î bir işareti olmadığı halde Mûsânın talebinin, bâzı işlerin bu âlemde de düzenlendiği hakikatine bir ışık tutmaktadır. Yani bütün her şeyin hiç eksiksiz Esmâ âleminde düzenlenmeyip yeri geldiğinde ihtiyaç halinde bu âlemde de oluşturulup faaliyyete geçirildiğide ifade edilmektedir. Mûsâ, Hakk tarafından bâtında, Hârun ise Mûsâ tarafından zâhirde seçilmiştir. Bu da gösteriyor ki, “Kader” sadece bâtın âleminde oluşturulmuyor bu âlemin de kaderin oluşmasında tesirinin varlığı gerçektir. Eğer kişinin yaptığı ve yapacağı bütün fiilleri bâtın âleminde düzenlenmiş oluyor ise bu “cebriyedir” kişi bütün fiilerini sadece kendi uluşturuyor ise buda mutezile’dir.

Dengelisi ise ehli sünnet’tir. Bu hususta Efendimizin de bir talebi vardır. İslâmiyetin başlarında (Yarabb’i beni Ömer veya ebulhakem ile destekle) demiştir. Ebulhakem daha sonra Ebu cehil olmuştur, demekki burada seçim ve seçme konusu vardır. Neticede bu seçim Ömer (r.a.) isabet etmiştir. Burası (Kazâ ve Kader) bahsinin yeri olmadığı için bu kadar bir hatırlatma ile yetinelim ve bu hususun bunların dışında da daha bir çok yönlerinin olduğunu en azından bilelim.

**********

Page 134: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

133

(Uşdud bihî ezrî.)

(Tâ-Hâ, 20/31) “Onunla, gücümü artır (beni güçlendir).”

**********

Onu da hakîkat-i İlâhiyyenden nasiblendirerek kendindeki güçlerin farkına vardırarak hem kendini hem beni güçlendir.

*********

(Ve eşrikhu fî emrî.)

(Tâ-Hâ, 20/32) “Ve onu, işimde bana ortak kıl.”

O nun beşeriyetinin üzerine inşa ettiğin hakîkatiyle bu işimde bana ortak kıl. Burada ki ortaklık şirke karşı kurulan birliktir. Diğer şirk ise Hakk’a karşı kurulan kesret birliğidir. Biri mutlak suç değeri ise mutlak Hakk’tır.

**********

(Key nusebbihake kesîrâ.)

(Tâ-Hâ, 20/33) “Seni, çok tesbih etmemiz için.”

**********

Bilindiği gibi Mûseviyyet Tenzîh mertebesidir ve aslı tesbîhtir. Yani seni noksan sıfatlardan tenzîh ederek tesbîh edelim. Bunun, için bize güç ver.

*********

(Ve nezkureke kesîrâ.)

(Tâ-Hâ, 20/34) “Ve Seni, çok zikredelim.”

Yapacağımız fiilerimiz hakkında da seni çok zikredelim.

Page 135: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

134

**********

(İnneke kunte binâ basîrâ.)

(Tâ-Hâ, 20/35) “Muhakkak ki Sen, bizi görensin.”

**********

Müşahede hakkında, bu mertebenin sâlikleri, Allah’ın kendilerini gördüğü kanısında’dır. Benzer diğer Âyet-i Kerîmede de, “İnnellahe basîrun bil ibad” (Mü’min 40-44) Muhakkak ki Allah kullarını görendir. Diğer yönüyle “kullarıyla görendir.”

Bu âyet-i kerimeler içerik yönünden bir birine çok benzediği halde, ifadelerde biraz değişiklik vardır şöyle ki, Birincide “bizi görensin.” İfadesiyle ilk ağızdan müşahede dir, diğeri ise “kullarını görendir,” “kullarıyla görendir.” İfadeleri başka bir ağızdan, anlatıştır.

“bizi görensin.” İfadesi daha sonra mademki “bizi görensin.” O halde kendini göster bende seni göreyim, arzusuna dönüşecektir, Ancak daha henüz vakti olgunlaşmadığından (Lenterânî) (7/143) yani “sen beni göremes-sin” olacaktır.

*********

(Kâle kad ûtîte su’leke yâ mûsâ.)

(Tâ-Hâ, 20/36) “(Allahû Tealâ): “Ey Mûsâ! Sana istediğin verilmiştir.” dedi.”

**********

Demek ki kişi Mûsevîyyet mertebesine geldiğinde bu şekilde ihtiyaçları oluyor.

Dili peltek oluyor, yani tam bir Muhammedîyyet düzeyine ulaşım olmadığı için vahdet hakîkâtlerini tam olarak anlatamıyor. Anlatabilmesi için kendisi gibi bir yardımcı istiyor. Ve samimi olan bu istek neticesinde kendisinin talebleri veriliyor, yeterki bizler istemesini bilelim. Demekk’i Hakk’a bu yönü ile Mûseviyyet mertebesi itibariyle duâ etmekte bir sakınca yokmuş.

Page 136: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

135

**********

-------------------

رض مھدا وسلك لكم لكم األ ذي جعل ماء ماء ال من الس نزل فیھا سبال وأى بات شت ن ن زواجا م خرجنا بھ أ }53/طھ{فأ

(TÂ-HÂ 53) - (Ellezî ceale lekumul arda mehden ve seleke lekum fîhâ subulen ve enzele mines semâi mâen, fe ahrecnâ bihî ezvâcen min nebâtin şettâ.)

(20/53) “Yeryüzünü size döşek yapan, orada sizin için yollar açan ve semâdan su indiren O'dur. Sonra da onunla, farklı farklı bitkilerden çiftler çıkardık.”

-------------------

Yeryüzü, beden arzınızı zâhiren dinlenesiniz diye size döşek yaptı. Ve Bâtınen, Esmâ-i İlâhiye ilim ağaçlarının çıkması için bir zemin yaptı. Ve orada Hakk’a giden gönül yollarını açtı, ayrıca lâtif olarakta görme, duyma, koklama ve idrâk etme yollarını da açtı. Bunları beslemek için gönül semâsından hayat suyunu da indiren odur. Bütün bunlardan her bir Esmâ-i ilâhiyyenin ma’nâları istikametinde türlü türlü idrâkler ve bunlardan birbirine eş çiftler çıkardık.94

-------------------

Her kesin Hakk’a ulaşacağı yol yine kendinden geçmektedir. Yani bizlerin zâhiri bedeninde bulunan Esmâ-i İlâhiyye zemininde bu ilim ağaçları çıkmaktadır. Efendi Baba’mın “İrfan Mektebi” derslerinde Kevser ırmağından onun gönlüne, onun gönlünden bizim gönüllerimize akan ilim ile kim bu derslerde hangi Esmâ-i ilâhiyyede bulunursa onu idrâk etme yolları açılır.

-------------------

Burada sözü Hazret-i Pir Mevlana’nın Mesnevi-i Şerif beyitlerine bırakalım.

4775. Bu zemin çocukların beşiği gibidir. Bâliğlere mekânı dar tutar.

Bu yeryüzü mini mini çocuklar mesâbesinde olan nâkıs insanların beşiği gibidir. Fakat bülûğa ermiş olan insân-ı kâmillere

94 Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk –TAHA Sûresi- T.B.)

Page 137: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

136

mekânı darlaştınr. Zîrâ o kâmiller, bu dar olan cismâniyet âleminden bir ân evvel kurtulmak ve lâ-mekân95 âleminde cevelân96 etmek isterler.

4776. Çocuklar için, Hak zemîne "mehd" tabir etti ve içinde çocuklar üzerine ondan süt saçtı.

Ya’nî, Hak Teâlâ hazretleri sûre-i Tâhâ’da vâki’ “O Allâh Teâlâ ki, sizin için arzı mehd kıldı” (Tâhâ, 20/53) âyet-i kerîmesinde bu yeryüzüne, çocuk meşrebinde olan insanlar için “mehd” ya’nî “beşik” ta’bîr buyurdu. Bu beşik içinde bu çocuklar üzerine süt, ya’nî türlü türlü lezzetli gıdâlar ve meyveler saçtı.

4777. Hâne bu beşiklerden dar geldi. Ey şâh! Çocukları çabuk baliğ et!

“Gehvâre”, “beşik” demektir. Bu beyt-i şerîf Hz. Pîr’in terbiyesi altında bulunan sâlikler için duâ ve münâcât olmak münâsibdir. Ya’nî, ey şâh-ı hakîkî olan Hak Teâlâ! Kalb evi, rûhun beşiği mesâbesinde olan bu cisimlerden dolayı daraldı ve sıkıldı. Terbiyem altında sülük eden ve çocuk meşrebinde olan sâlikleri lutuf ve kereminle çabuk bâliğ ve insân-ı kâmil yap ve onlan cismâniyet ve nefsâniyet sıfatlanndan geçir!

4778. Ey beşik! Hâneyi dar tutma, tâ ki bâliğ intişâr edebilsin!

“Gevâre”, “gehvâre”nin muhaffefı olup, “beşik” ma’nâsınadır (Burhân). “Dayyık", “dar şey” demektir (Ahterî). “İntişâr”, dağılmak, saçılmak, yayılmak, demektir. Ya’nî, ey dünyâ beşiği! Kalb evini bize dar bir şey yapma, tâ ki bâliğin rûhu rûhâniyet âlemine doğru yayılsın! Bu beyt-i şerîfte sâlikleri terbiye husûsunda insân-ı kâmilin bu âlem-i sûrette çektiği zahmetlere işâret buyurulur. Zîrâ kâmil henüz cismâniyet âleminde müstağrak olan sâliklerin destgîri olabilmek için rûhâniyet âleminden bu cismâniyet âleminin îcâbâtına tenezzül etmeye mecbûrdur.97

------------------- 95 Mekânsızlık. 96 Dolaşma. Kaynama. Yerinde durmayıp gezme. 97 Mesnevi-i Şerif, Ahmed Avni Şerhi 13. Cilt Sayfa 278. İşte fazla söze hacet yok, Ta-ha Musevviyet mertebesinden Hazret-i Muhammed’in ismidir. (53) ise Ahmed isminin şifresidir. Ahmed efendimiz (s.a.v.)in göklerdeki adıdır. Bu dünya âleminin meşakkatine nuzül ederek Ta-ha olarak mûseviyet mertebesinden hakîkatleri anlatmaya başlamıştır. Ve çektiği zahmetler hepimizin malumudur. 53 aynı zamanda Terzi Babamızın şifresidir. Tarikât mertebesine nuzül ederek biz evlatlarını eğitmek için senelerce verdiği emek, çektiği zahmetler hepimizin malumudur. Bizler onun hakkını ödeyemeyiz. Onun bu yaptıklarının karşılığı Hakk katındadır.

Page 138: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

137

دین وا وجدنا آباءنا لھا عاب }53/األنبیاء{قال

(ENBİYA 53) - (Kâlü vecednâ âbâenâ leha âbidîne)

(21/53) - “Dediler ki: Biz babalarımızı bunlara tapar (ibadet edici) kimseler bulduk.”

-------------------

Bu âyet İbrâhîm (a.s.) ın kavminin İbrâhîm (a.s.) a verdikleri cevaptır. Kendilerinin müşahede ehli olmadıklarını ve taklitçi olduklarını, kendileri kendi lîsanları ile belirtmiş olmaktadırlar. Efendi Babam müşahadesi olmayan bir şeyi anlatamaz, der. Taklit ehli de babaları yani nefsi emmârelerin ibadet edici oldukları masiva putları üzerine, nefsini ilâh edinerek ibadet edicilerdir. Bu müşahâde ile elde edilmiş hakîkat bilgileri karşısında ata, baba kült dini yani taklit dinine sarılıp hayatlarına devam ederler. Köre ne! Göre ne!

--------------------

(İz kâle liebîhi ve kavmihî mâ hezihîttemâsîlülletî entüm lehe âkifüne)

21/52. “O vakit ki, babasına ve kavmine dedi ki:

Nedir bu heykeller ki, siz onlara -tapınmaya- devam edip duruyorsunuz?”

(Temâsil) “Temsiller” Putlar. Heykeller. Resim ler. Sûretler. Semboller.Tasvirler. “Nedir bu heykeller”

-------------------

Yâni bunların sizin yanınızda ne kıymeti olabilir? Diye sormaktadır. Aslında İbrâhîm (a.s.) onların ne olduğunu hakîkatleri itibari ile biliyordu. Ancak onların anlayış ve yönelmeleri itibari ile babasını ve kavmini onlardan men etmeye çalışıyordu. Gerçekte men edilme onlardan-temsiller’den değil onları, anlayışlarından dolayı men etmekteydi.

Aslında “Tevhîd-i Ef’âl” mertebesi idrâkinde bütün varlık zuhurlarının Hakk’ın birer isimlerinin zuhuru olduğu anlayışı itibari ile her zuhurda Hakk’ın gayrı olmadığından, bu yönüyle onlara yönelmek suç unsuru olmaz. Suç unsuru tek ve belli zuhurlara yönelmektir. Ancak onların anlayışı itibari ile hakk’ın zuhuru sadece kendi ürettiklerinde ve gökyüzünde gördükleri bazı yıldazlara

Page 139: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

138

Ulûhiyyet ve Rubiyyet isnâd etmeleri ve diğerlerini ayrı görmeleri men edilme sebebi olmuştur. İşte asıl putperestlik budur. Hakk’ın zuhurlarını bir birinden ayırıp onları ayrı ayrı görmek ve kendilerini müstakil varlıklar zannederek (Esmâül Hüsnâ)nın bütünlüğünü bozmak suçun en büyüğüdür. İsmine kesret ve (şirk) denir. En büyük günahtır.

“siz onlara -tapınmaya- devam edip duruyorsu-nuz?”

Onlara tapınmakla büyük günah olan (şirk) i işlemeye devam ediyorsunuz. İşte şirk’in hakîkati “Tek”i çok ve sevdiğini-yöneldiğini “tek-yegâne” görmektir.

(Kâlü vecednâ âbâenâ leha âbidîne)

21/53. “Dediler ki: Biz babalarımız! bunlara ibadet ediciler bulduk.”

Böylece kendilerinin müşahede ehli olmadıklarını ve taklitçi olduklarını, kendileri kendi lîsanları ile belirtmiş olmaktadırlar.98

-------------------

ن لیجعل وبھم وإ ل رض والقاسیة ق وبھم م ل ذین في ق ل یطان فتنة ل ما یلقي الشالمین لفي شقاق بعید }53/الحج{الظ

(HACC 53) - (Li yec'ale ma yülkîş şeytanü fitnetel lillezîne fî kulubihim meraduv vel kasiyeti kulubühüm ve innez zalimîne le fî şikakîm beîyd)

(22/53) - “(Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler.”

-------------------

“Muhyiddin İbni Arabi Hazretleri Tevilat’ında” bu âyeti şöyle yorumlamıştır.

“O, bir temennide bulunduğunda…” telvin makamında nefsi temenniyle zuhur ettiği zaman “şeytan… katar…” karıştırır, “onun dileğine” dileğinin kapsamına ona münasip olan bir şeyler katar. Çünkü nefsin zuhur etmesi, kalpte bir karanlık ve siyahlık meydana getirir, şeytan bunun arkasına girip perdelenir ve 98 (24) Terzi Baba – Altı Peygamber (3) Hz. İbrâhîm Halilûllah (a.s) Sayfa 68-71

Page 140: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

139

uyumluluk aracılığıyla burayı vesvesesinin mahalli, telkinlerinin kalıbı haline getirir. “Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder.” Ruhun nurunu kalbin üzerine yöneltip aydınlatmak, kutsi yardımını göndermek, nefsin zuhurunun zulmetini izale edip ezmek suretiyle onu iptal edip geçersiz kılar. Ki şeytanın telkininin fasitliği ortaya çıksın, meleğin telkini ondan ayırt edilsin. Şeytanın telkini yok olurken meleğin ilkası yerleşsin.

“Sonra Allah, kendi âyetlerini sağlam olarak yerleştirir.” Tekmin aracılığıyla onları muhkemleştirir. “Allah, hakkıyla bilendir.” şeytani telkinleri ve onları vahyinden ayıklayıp yok etmenin yolunu bilir. “Hüküm ve hikmet sahibidir.” Hikmetiyle ayetlerini yerleştirir, sağlamlaştırır. Hikmetinin bir gereği de şeytanın telkinlerini, şüpheler içinde kıvranan münafıklar, kalpleri Hakk’ı kabul etmeye karşı duyarsızlaşmış, taş kesilmiş perdelenmişler için bir fitne yapması, şüphelerinin ve perdelenmişliklerinin katmerleşerek artması için onlara bir sınama aracı kalmasıdır. Çünkü zulmani, karanlık nefisleri, Hakk’a karşı duyarsızlaşmış katı kalpleri münasebetiyle sadece şeytanın telkinlerini kabul edebilirler. Nitekim, yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Şeytanların ise kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler.” (Şuara, 221-222) Onlar Hakk’a karşı derin ve uzak bir ayrılık içindedirler. Böyle iken Hakk’ı kabul etmeleri mümkün müdür?

-------------

Bu âyetin açıklamasında telvin ve temkin arasında ki fark ortaya konulmuştur. Efendi Babam da temkin yani mekân sahibi bir zât olduğu için kalbine gelen ilhamat ve şeytani vehimleri birbirinden ayırt edecek güçtedir. Bizlerede yapmış olduğu uyarılarda ilhamat ve vehimin birbirinden ayırt etme yolunu göstermektedir.

--------------------

Hazreti Pir Mevlana Mesnevi-i Şerifinde bu âyete işaret buyurmuştur…

1546. Bizim Mesnevimiz vahdet dükkânıdır. Birin gayrı her ne görür isen o puttur.

Bizim Mesnevîmiz ise vahdet dükkânıdır. Bu dükkânda tâliblere vahdet-i vücûd sırrı satılır ve ta’lîm olunur. Eğer Mesnevî-i

Page 141: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

140

Şerîfte o vücûd-i vâhid-i hakîkîden başka kıssalann ve hikâyelerin sûretlerini görür isen, bunlar maksûd-bizzât değildir. Put mesâbesinde olan keserâttır. O vahdeti ta’lîm için kullanılan misâller ve ölçülerdir.

1547. Putu medh etmek âmmenin tuzağı içindir. Bil ki, "el-garânîkul-ulâ" böyledir.

Eğer “Vahdet dükkânı olan Mesnevî de put mesâbesinde olan keserâtın ne faidesi vardır?” diye sorarsan deriz ki: Putu lisâna alıp medh etmek avâmmı vahdet tarafına avlamak için bir tuzaktır. Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz Ve’n-Necm sûre-i şerîfesini mü’minler ile kâfirlerden mürekkeb bir cem’iyet içinde okuduğu vakit ya’ni “İlâh olarak Lât ve Uzzâ ve diğer üçüncü Menât’ı mı gördünüz?” (Necm, 53/19) âyetinden sonra lisân-ı şeriflerinden “Bunlar âlî gurnûklardır ve onların şefâatleri elbette ümîd olunur" ibâresi zâhir oldu. Binâenaleyh hem mü’minler ve hem de kâfirler müttahiden secde ettiler. Gerçi mü’minlerin secdesi Hak için ve kâfirlerin secdesi ise putları medh olunduğu için idi. Fakat bu âlem-i sûrette iki zıddın ictimâ’ı vâki’ oldu ve vahdet-i suret husûle geldi. “Gurnûk”, “boynu uzun su kuşu ve yumuşak tenli delikanlı” ma’nâsınadır. “Garânîk”, bu kelimenin cem’idir. Bu kırâatı müteâkıb Cibrîl-i Emîn geldi. Bu ibârenin Kur'ân’dan olmadığım ve şeytanın ilkâsı bulunduğunu haber verdi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem hazretleri pek ziyâde kederlendi ve kalb-i şeriflerine büyük bir korku müstevli oldu. Hak Teâlâ hazretleri tesellî buyurup, sûre-i Hacc’da olan “Ey Resûlüm! Biz senden evvel bir resûl ve nebî göndermedik, ancak o resûl ve nebî kendi tarafından bir şey temennî ettiği vakit, şeytan onun murâd ettiği şeye ilkâ ederdi. Müteâkıben Allâh Teâlâ şeytanın ilkâ ettiği şeyi bozar, sonra Allâh Teâlâ kendi âyâtım tahkim eder. Ve Allâh Teâlâ alîm ve hakimdir. Çünkü Allâh Teâlâ şeytanın ilkâ ettiği şeyi, kalblerinde maraz olanlar ve kalbleri kâsiye olanlar için fitne ve imtihân kılar” (Hacc, 22/52-53) âyet-i kerîmesini inzâl buyurdu.

Bu mes’ele hakkında tefsîr âlimlerinin ihtilâflan vardır. Ba’zıları bu haber uydurmadır, aslâ vâki’ değildir; zîrâ şeytan vahye karışamaz, derler. Ve ba’zıları da bu ibâreyi okuyan peygamber değil idi; şeytan idi, derler. Velhâsıl bu ihtilâfâtın esbâb-ı mûcibesiyle burada zikri uzundur. Şeytanın ilkâsı mes’elesi yukanda zikrolunan âyet-i kerîme ile sâbittir. Hz. Pîr aslı olmayan bir nakli Mesnevî Şeriflerinde kale almazlar. Nitekim âtideki beyitte bu vak’ada bir sırr-ı ilâhî olduğu beyân buyurulmuştur.

Page 142: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

141

Vak’anın iç yüzüne gelince, şu mütâlaât vardır.- Abdülkerîm-i Çili (k.s.) el-İnsânü’l-Kâmil ismindeki kitabında 57. bâbının birinci faslında şöyle buyururlar:

“Ma’lûm olsun ki, Allâh Teâlâ vaktâki nefs-i muhammediyyeyi zâtından yarattı, halbuki zât-ı Hak iki zıddı cem’ edicidir. Cemâl ve nûr ve hüdâ sıfatları cihetinden nefs-i Muhammedi (s.a.v.)den melâike-i âlîni yarattı; ve celâl ve zulmet ve dalâl sıfatları cihetinden dahi nefs-i Muhammedi (s.a.v.)den iblîs’i ve etbâ’ım yarattı ilh... ”

Bu beyândan anlaşılır ki, hakîkat-i muhammediyye îblîs’i dahi muhittir. Sûre-i Şerife okunan mahalde ashâb-ı cemâl olan mü’minler bulunduğu gibi, ashâb-ı celâl olan kâfirler de var idi. Zıddı câmi’ olan hakîkat-i muhammediyyeden nâzil olan sûre-i şerife, bu câmiiyet hasebiyle, ehl-i dalâle âid olan ibâre dahi, bu hakîkat-i muhammediyyenin lisân-ı celâli ile okunuverdi. Bunun üzerine orada secde etmeyen bir ferd kalmadı; ve bu âlem-i sûrette ve şehâdette dahi, zıddeyni câmiiyetin sim inkişâf etti. Fakat Resûl-i Ekrem hazretlerinin taayyün-i Muhammedîsi ism-i Hâdî’nin mazhar-ı etemmi olduğundan, bu lisân-ı celâlî, lisân-ı cemâlîye muhâlif idi. Bu nokta-i nazardan Hak Teâlâ, lisân-ı cemâlî ile okunan âyât-i kur’âniyyeden, lisân-ı celâlî ile okunan ibâreleri bozdu ve nesh etti ve âyât-i cemâliyyeyi tahkim buyurdu.

1548. Ve’n-Necm sûresinde acele okundu. Fakat o fitne idi, sûreden değil idi.

Ya'ni bu Ve’n-Necm sûresinde lisân-ı celâlî ile acele okunan ibâre sûrenin müştemilâtından olmayıp, kalblerinde küfür ve inkâr marazı olan kimseler için fitne ve imtihân-ı ilâhî idi; ve fitne ve imtihânın sim budur ki: sûre-i şerîfe okunurken hem hidâyet ve hem de dalâlat ibâreleri mezkûr oldu. Orada bulunan efrâd-ı beşerden saâdet-i ezeliyyeleri sâbit olanlar, ibâre-i hidâyete ve şekâvet-i ezeliyyeleri sâbit olanlar dahi ibâre-i dalâlete nazar edip secde ettiler. Binâenaleyh bir tâifenin hidâyet-i fiiliyyeleri ve bir tâifenin dalâlet-i fiiliyyeleri zuhûra geldi. Zîrâ bu âlem-i şehâdet âlem-i efâldir; ve netîcede "Allâh Teâlâ için hüccet-i bâliğa sâbittir” (En’âm, 6/149) âyet-i kerîmesinin sırn âşikâr oldu.

1549. Bütün kâfirler o Zamân secde edici oldular, Kapıya baş vurdukları dahi bir sır idi.

İbâre-i dalâlete nazaran bütün kâfirler secde edici oldular. Bunlann hepsinin ezdâdı câmi’ olan zât-ı Hakk’ın kapısına baş vurduklan dahi bir sır idi.

Page 143: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

142

1550. Bundan sonra dolambaç ve uzak birtakım söz vardır. Süleyman ile ol ve şeytanlara karışma!

Bizim bu beyânâtımızdan sonra, bu mes’ele hakkında, bu âlem-i keserâta ve ikilik âlemine müteallik dolambaç ve vahdetten uzak birtakım sözler vardır ki, fikirleri bu ikilik vehmi içinde müstağrak olan âlimler tarafından îrâd edilmiştir. Ey sâlik! Kuvve-i vâhime şeytanlanna kanşma! Süleymân-ı zamân gibi olan insân-ı kâmil ile berâber ve ona tâbi’ ol! Ve onun ledünnî ve vehim şeytanından ârî olan kelâmlannı dinle!99

-------------------

دیھم فرحون ما ل حزب ب مرھم بینھم زبرا كل عوا أ }53/المؤمنون{فتقط (MÜMİNUN 53) - (Fetekkatau emrahüm beynehüm

zübüra küllü hızbim bima ledeyhim ferihun)

(23/53) - “Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler.”

-------------------

Âyet ve sûre sayıları 23+53= 76 dır. 23 sayısı Efendimiz (s.a.v.) in risâlet süresidir. 7+6= 13 ile şifre rakamı ve 12 zahir ve bir batın noktalı “Elif”in Zâti ve Subût-i sıfatlar şeklinde zuhuru ve bunun anlatımıdır.

Bir önceki âyette insanların ümmetinin tek bir ümmet olduğu bildirilmektedir. (23/52)

(zübüra) Parça parça etmek, fırkalaşmaktır. Bilindiği gibi 73 fırka vardır ve kurtuluşa erenler firkullah (Allah fırkası - Allah ehli) ve Fırkayı naciyedir. Her bir grup Mesnevi-i Şerifte geçen a’malar gibi “Fil”in teşhiş edebildiklerini uzuvlarını kendi anlayışlarına göre değerlendirmekte ve bu anlayışlarını sahih sanıp böbürlenmektedirler.

Mahalesef günümüzde tarîkât yaşantısının içinde buluduğu hâl böyledir. Kimseyi eleştirdiğimiz yok, öz eleştiri yapıyoruz. Herkes bu gemidedir…

Gavslık, kutupluluk, üçler, beşler, yediler, kırklar vesaire ma’nevi mertebeler üç harfliler olan hayâl, vehim ve nefis bu sahanın baş aktörleridir. Tuzak zuhuratlar ile bu sahada aslında, 99 Mesnevi-i Şerif, Ahmed Avni Şerhi 11. Cilt Sayfa 499-501.

Page 144: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

143

asli bir varlığı olmayan şahsiyetler tarafından birbirlerini meşrulaştırma çabaları ile kendileri gibi ve bazende saf insanları kandırıp ağlarına düşürmekteler ve dini yaşantıyı fırkalaştırmaktadırlar. İşte her gurup kendilerinde aslı astarı olmayan hayâli ve vehimi fikirlerinden dolayı nefisleri ile sevinip böbürlenmektedirler.

Bilindiği gibi Efendi Babama ma’nâda verilen isimlerden biri “Feceynake” (Taha/40) Sana kurtuluş-necat verdik ile Necattır…

Her bir mertebenin necatı vardır. Bu konu hakkında (6) Peygamber -2- Nuh (a.s.) Necat bölümünü önemi bakımından inceleyelim.

NECAT NEDİR100

Bu kitabı derleyip düzenlerken, epey zamandır düşündüğüm bir hususu Terzi Babama sormayı düşünmüştüm, o da şuydu:

Kendisinin vasfı “necat”tır, Nûh (a.s.) ın da vasfı “necat”tır.

Acaba bu “necat”lar arasında ne fark var idi?

Bir müsait zamanda sorduğum bu soruma verdiği cevabı şöyle olmuştur:

[Bu vasfı (necat) bana ilk defa Nûsret babam 01.08.1964 tarihli mektub ile izafe etmişlerdir.

Daha sonra Cenâb-ı Hakk, daha evvelce de belirttiğimiz gibi zuhuratlarımızda gösterilmişti.

Daha sonra mânâ’da (İzmir) Ze.. anne tarafından tasdik edilmişti.

Böylece “necat” mânâ âleminden verilen bir vasfımız olmuştur.

Sakın ha ... Nûh neciyullah ile buradaki necat-ı karşılaştırıyoruz sanılmasın.

100 21- Terzi Baba (6) Peygamber -2- Nuh (a.s) sayfa 895-98)

Page 145: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

144

Nûh (a.s.) Allah’ın (c.c.) büyük bir peygamberidir, biz ise aciz bir kuluz. Nûh (a.s.) ın hâli geneldir, bizim hâlimiz ise, özel (indi) dir, kimseyi bağlamaz, ancak bu zevkî bir hâl ve ilimdir.

İbrani lûgatında “NûH”un (RAHAT) mânâsına olduğu ifade edilmiştir.

Hâl böyle olunca “Nûh neciyullah” mânâsı, Allah’ın o mertebedeki (rahat-ı huzur) ve kurtuluşu demek olur, ki her mertebede ayrı ayrı zuhur ve yaşantısı vardır.

Şimdi özet olarak kısa kısa bunları incelemeye çalışalım.

Aslında Kûr’ân-ı Keriym’in her yönü, hayâl ve vehimden necat’tır.

1. Cenâb-ı Hakk Âdem (a.s.) ı “balçık-toprak”tan halk etti.

Toprak ise aslı itibariyle “Hikmet”tir.” (venefahtü) “içine rûhundan üfledi”.

Böylece toprağın ağırlığından “hikmet” ile rûhun hafifliğine (necat-rahat-huzur) ile ulaşıp kurtulmuş oldu. İlk necat budur.

2. İdris (a.s.) çok ibadet ve riyâzat yapıyordu, böylece kendinde büyük bir lâtiflik hasıl oldu ve Cenâb-ı Hakk onu “mekânen âliyyen” “yüce mekâna” yükseltti. Böylece o da “hava” ki (kuvvet) tir, havai-yattan “nefs-i hevası”nın kuvvetinden necat bulup rahat ve huzura kavuşmuş oldu.

3. Nûh (a.s.) kavmine uzun seneler nasihat etti “vester şevsiyab”, onlar Nûh-u dinlememek için sırtlarındaki örtülerini ters döndürüp başlarını ve kulaklarını örterek, onu dinlemek istemediler.

Nihâyet Nûh tufanı oldu kavmi suda boğuldu. “SU” (ilim)dir, aynı zamanda da (hayat)tır.

Nûh (a.s.) vücûd gemisi ile kendi mertebesi itibariyle ilim deryasında yüzerek necat bulup rahat ve huzura kavuştu.

Kavmi ise, kendilerine ait olan hayatı, suya gark olarak bulduklarından dünyadan “necat”ları suda gark olmakla oldu.

4. Nemrud İbrâhîm’e çok eziyet etti ve sonunda ateşe attı.

Page 146: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

145

“ya naru küni berden ve selâmâ”

Cenâb-ı Hakk ateşe, “ey ateş soğu ve selâmette ol” dedi, bulunduğu yer gül bahçesi oldu.

“Ateş” (Azamet)tir, böylece Nemrud’un zahir, bâtın azameti İbrâhim’i yakamadı, çünkü üstünde “Hullet” esmâ-i ilâhiyyenin dostluk örtüsü ve kibriyası vardı. Böylece İbrâhim de ateş’ten necat bulup rahat ve huzura kavuşmuş oldu.

Bu mertebelerdeki kişi “anasır-ı erba’a” beden yapımızı meydana getiren (dört ana unsur) “toprak, su, ateş, hava” ve bunların tabiatlarından Necat bulup rahat ve huzura kavuşmuş olması lâzım gelmek-tedir.

5. Musâ (a.s.) kavmini Mısır’dan çıkarıp Kızıl denizden geçirerek Tûr-i Sîna da Tevrât-ı şerifi alması o mertebede ki (İsriyyet) “Hakk-a yürüyüş” ün necat-ı dır.

6. Meryem oğlu İsâ (a.s.) “ve eyyedna hu birûh’ül kûdüs” “biz onu rûh’ül kûdüs ile destekledik” hükmü ile, beşeriyetinden necat bulup gök ehli oldu.

7. Necat-ı Muhammed-i âlemde (azb) azab anlayışını rahmet anlayışına döndürüp, “Rahmeten lil âlemiyn” hükmü ile âlemlere rahmet olmaktır.

8. Fırka-i Nâciye : Bütün fırkaların (topluluk) hepsini kendi bünyesinde toplayıp bulundukları yerdeki haklarını vererek onları da bünyesinde toplayarak (fırkalılık) farklılıktan kurtarıp kendi bünyesinde tevhid edendir.

Necat → kurtuluş; kurtuluş → istiklâl; istiklal → hürriyet;

Hürriyet → bağımsızlık; bağımsızlık → ulûhiyyettir.

Ulûhiyyet ise, → bütün âlemlerde necat’tır,

ki “hubb”iyyet olan “mertebe-i Muhammed-i” dir.

Diğer mertebelerde mahalli olan necat,

“mertebe-i Muhammed-i” de umumidir, yani bünyesinde her mertebenin “necat”ı vardır.

“Makam-ı Muhammed’i”den ümmet’ine geçen bu necat bu yönüyle diğer necatlardan ayrıdır, aradaki fark da budur.]

Page 147: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

146

-------------------

مرتھم لیخرجن یمانھم لئن أ جھد أ قسموا با ل ال تقسموا طاعة وأ قون خبیر بما تعمل ن هللا عروفة إ }53/النور{م

(NUR 53) - (Ve aksemu billahi cehde eymanihim lein emartehüm le yahrucünne kulla tuksimu taatüm ma'rufeh innellahe habîrum bima ta'melun)

(24/53) - ” (Münafıklar), sen hakikaten kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, en ağır yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. İtaatiniz malûmdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

-------------------

Ayetin son kısmı zâti’dir. (Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”) Sonunda geçen “Habir” esmâsı Allah kaynak esmâsından sonraki 31. Esmâdır. Silsilemizde Hz. Pir Hasan Hüsameddin Uşşaki K.S. esmâsıdır. (31) “Lam Elif”, “La” yokluğu “Elif Lam” “El” ile Uluhiyyet ve Ahadiyyeti bildirmektedir. “El” ve “La” dır. “El”, hakkın varlığı ile var olunan birimsel hakikati ve “La” ise yokluğu ifade etmektedir.

Sure sayısı 24, âyet sayısı 53 tür.

24+53= 77

7+7= 14

(14) Nuru Muhammedi dir. Bilindiği gibi tüm mertebelerin içinde mevcuttur.

Bu bilgilerin ışığında 53 şifre sayısı olan Efendi Babamın, Hz. Pirimizin kurucusu olduğu ilm ve aşk yolunda aldığı-olduğu-verdiği “El” ile Cenâb-ı Allah’ın bildirmesi ile Ahadiyyet ve Ulûhiyyet mertebesinden haberdardır. Bu mertebeleri, her mertebeden haberdar etmektedir.

Âyet münafıklar, mücahade, bu sınıfın gevşekliği ve yapılanlardan Allah’ın haberder olduğundan bahsetmektedir.

Münafık; Dinî kurallara inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen. İçten iman etmeyen dışarıdan Müslüman görünen kimse.

Cehd; Mücahade, Nefis mücahadesi… Mücahadesi olmayanın, müşahadesi olmaz demişlerdir.

Page 148: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

147

Tasavvuf sahasında en önemli durumlardan biridir. Mutlak ma’nâda yolda sâlik nefs mücahadesinde nefsinin olumsuz yönleri ile savaş etmelidir. Bugüne kadar görüldüğü üzere bu çalışmaları yapmayıp, yapıyor gibi görünen nefsi emmare sahipleri mürted duruma düşmüşlerdir. Bu durumdan “Nur 53” te bir şekilde haberdar olmaktadır.

-------------------

هو ج لذيا و ر ن م ي ر ح ات عذب هذا الب هذا فر لح و اج م ل أج ع وجا نهم ي ا ب زخ ر ا ب ر ا وحج ور ج }53/الفرقـان {مح

(FURKAN 53) - (Ve hüvellezı meracel bahreyni haza azbün füratüv ve haza milhun ücac ve ceale beynehüma berzehav ve hıcram mahcura)

(25/53) - “Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur.”

-------------

Âyet sayısal değeri 25+53= 78 dir. Aradaki iki 5 te 55 rakamını vermektedir. Rahmân suresi 55 numaralı sûre ve 78 ayettir. İlginç bir şekilde Rahman suresinin 19 ve 20 âyetleri benzerdir.101

}19/الرحمن{ین یلتقیان مرج البحر (55/19) - “merecel bæhreyni yeltekıyani

“merecel bæhreyn/çalkalanan iki bahr/deniz - ulu kişi

tekane/birbirlerine tamamlarlar, mahir olurlar, mükemmel olurlar”

“(Suyu acı ve tatlı) iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.”

101 Bu âyetlerin açılımını Terzi Baba (9) Rahmân Sûresinden almayı faydalı gördüğüm için buraya aldım. Mu… Ca…

Page 149: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

148

}20/الرحمن{بینھما برزخ ال یبغیان

(55/20)- beynehüma berzahun la yebğıyani

“beynehüma/onların (ikisinin) aralarında

berzah/aralık/fasıla, mani/engel, geçit begaye/tasallut etmezler, saldırmazlar

“Aralarında bir berzah “mani” vardır birbirlerinin sınırım aşmazlar.”

-------------------

İki deniz vardır ki birlikte akmakta olup aralarında berzah olduğundan birbirlerine karışmazlar, özelliklerim korurlar.

Bu denizlerin de zâhiri ve bâtını vardır,

zâhiri yeryüzündeki denizlerde birlikte olan akış,

diğeri (bâtını) ise, mana alemi ile ilgili olan akıştır.

Bu akışlar üç, beş, elli sene değil, âlemler durdukça devam edecektir.

Bilindiği gibi Fransız alimi Jacques Cousteau, Cebel-i Tarık Boğazında dalış yaparken bir akıntı fark etmiş.

Biri sıcak su, biri soğuk su; biri acı su, biri tatlı su.

Birbirleriyle sürtünerek geçiyorlar ama birbirlerine karışmıyorlar, olduğunu fark etmiş.

Bu oluşum âyetin zâhir manasıdır. Eğer araştırılsa dünyanın daha birçok yerinde bu olguya rastlamak mümkün olacaktır.

Jacques Cousteau bir profesör arkadaşına bu yeni buluşunu iftiharla anlatırken arkadaşı bunun yeni bir buluş olmadığını, Müslümanların bu olgunun varlığını daha 1400 küsur sene evvel bildirdiklerim beyan etmiştir.

Şimdi gelelim bu deryaların bâtındaki hakikatlerine; esasen bize öncelikle lazım olan da budur.

Bu iki derya nedir? Niçin birbirlerine geçmez karışmazlar?

İşte bu deryaların

bir tanesi “Abdiyyet – Ubudiyyet” ,

diğeri ise “Rabb – Rububiyyet” deryalarıdır.

Page 150: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

149

Cenâb-ı Hak kendi zatından bu iki özelliği “derya-ı aleme” yayıyor, ki bu alemin faaliyet sahası meydana gelsin.

Bunların biri olmazsa alemin de kıymeti olmaz.

Âlemlerin Rabb’ı, kendi varlığında gizliydi, bilinmiyordu. Bu nedenle de “yok” hükmündeydi.

Ne zaman ki “insan” meydana geldi, yani “o varlığı idrak eden” birisi mey dana geldi; işte o zaman bu alemlerin esas değeri bilinmiş oldu.

Bu âlemler evvela var edildi, fakat daha henüz “insan” yok idi.

O zamanlar “Rabb deryası” mevcuttu, fakat “Abd deryası” olmadığı için akış tek yönlüydü.

Bu alemin, bu deryanın varlığını anlayacak bir varlık lazımdı. Dünya üstüne ayak basan idrakli, şuurlu bir varlık olması gerek ki; dünyanın varlığı, değeri ve onu var edenin yüceliği anlaşılsın. Aksi halde “var” olsa da “yok” hükmündedir.

Örneğin insanın evinde bir hazine gizli olsa ve bu hazine bilinmese, o hazine ev sahibi için yok hükmündedir. O insan yaşamını fakirlik içinde geçirir. O hazine bilinse, onu bulan ve ancak değerini bilen bir insan olursa o hazinenin kıymeti bilinir ve değerlendirilir.

Yukarıda bahsedildiği gibi,

حمن رآن } 1/الرحمن{الر م الق }3/الرحمن{خلق اإلنسان } 2/الرحمن{عل

(55/1-2-3) “er rahmanü (1) allemel kur’ane (2) halekal insane (3)

“Rahman (1) kur’an’ı allem/muallim, öğretti. (2)

insanı halketti, (3)

“Rahman Kur’an’ ı talim etti, insanı halk etti.”

-------------------

İşte insanın var edilişi; abdiyyetin doğuşu, “abdiyyet deryası”nın akışının başlangıcıdır.

Page 151: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

150

“Rubübiyyet deryası” ile “Abdiyyet deryası” o kadar iç içe olmasına rağmen hiçbiri diğerinin hukukuna tecavüz etmemektedir, İkisinin de hukuku kendi mertebesinde geçerlidir.

Bunların birbirleriyle o kadar yakın ve müşterek bir hayat akışları vardır ki, birbirlerinden ayırmak mümkün olmadığı gibi birbirlerine karıştırmak da mümkün değildir. Çünkü araya bir berzah konmuştur ve o iki varlıkta özellikleri itibarıyla sınırlarını bilmektedirler.

Kul (abd) gerçek abd olduğu müddetçe kendi hakikatini biliyor, idrak ediyor, sınırını tanımlıyordur.

Rab da Rablığını biliyor, sınırını tanıyordur.

Böylece bunlar birbirlerine zulmetmeden birlikte hayatlarını sürdürmektedirler.

Ayrıca, kul gaflet halinde olup bu hakikatleri idrak etmemiş olsa dahi yine de o mertebenin gereği olan yaşam içerisinde bu deryalar birbirlerine karışmazlar.

Jacques Cousteau’nun tespit ettiği tatlı ve tuzlu su akımı ve bunların birbirine karışmadan yan yana akışları, Cebel-i Tarık’taki olay bunun zahiri misalidir. Bu ilim adamı bu ayetin süretini insanlık için tespit etmiş. Ama esas murad onu insanın kendi varlığında, vücud varlığında yaşamasıdır.

Bu olayı sadece Cebel-i Tarık boğazında değil de, insanın kendi boğazında (içinde), özünde, varlığında fark etmesi gerekir.

Rabb’in deryası, sözü ve kulun kulluk deryası da bu boğazdan geçmektedir.

Kul basit bir varlık değildir. O deryaları bünyesinde birleştiren bir varlıktır. Kelime-i Şehadette Rasulüllah (S.A.V) Efendimiz bize, bu iki derya olarak tanıtılmıştır.

Eşhedü en la ilahe illallah

ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve Rasülühu *

* “Kelime-i Tevhid” isimli kitabımızda geniş malumat vardır.

Evvela O’nun abdiyyeti (kulluğu), sonra da O’nun Rasüllüğü vurgulanmaktadır.

“Abd”in başı evvela yerdedir, sonra “gerçek abd” hükmüne döndüğünde başını “alayı illiyyin”e (yüceliklerin

Page 152: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

151

yücelerine) çevirir, yer yüzü beşeriyet tabiatından kurtulup “Ahadiyyet”e ulaşır.

Bu büyük bir iştir ve bu sebeple bir bakıma “abd”lık “risalet”ten daha üstündür. Çünkü gerçek abd olmadan, risalete ulaşılmağı mümkün değildir.

İşte bu abd öyle bir deryadır,

ki illa Allah olan “Zât-ı Mutlak”,

Zât mertebesinden, abd ve risalet mertebeleri olarak,

batından zahire doğru ebedi olarak akmaktadır.

Ve her mertebede, birlikte oldukları halde, yine de birbirlerinin sınırlarını yani tecellilerini korurlar, karışmazlar.

Kim ki bu hakikate erişti, işte o gerçek kelime-i şahadeti müşahede ile söyleyebilir ve ancak bunlar “Abd”ullahlardır.

Diğerleri “ehl-i zahir” ve “ehl-i taklit”tirler.

İşte bu abd öyle bir deryadır ki;

“meracel bahreyni yeltekiyan”

yani yeryüzüne salınan, faaliyet sahasında hayatını sürdüren iki denizi birleştiren, yaşatan bir varlıktır.

“Abdiyyet” ve “Rasüllük” yani “terbiyecilik” vasfı “Rablık” yeryüzünde hayatlarını sürdüren, kaynaklarını “Ulühiyyet”ten alan, asla birbirlerine karışmayan iki deryadır.102

-------------------

İncelediğimiz Furkân sûresinde “Meracal Bahreyn” iki denizi salıverenin “Hüve” Hu-O olduğu ifade ediliyor. Bu denizlerinin kaynağının Hüviyyet yani âlemler ve Kâ’be ve Hu’nun zâhiri olan Muhammed (s.v.s.) olduğu anlaşılıyor. Âyetin

devamında gelen الذي “Ellezi” (ma’nâsı kendinden sonra gelen

cümle ile tamamlanan kelimedir) inceleyelim.

El-le-zi heceleri olduğu görülür. El, Elif ve Lâm ile Ahadiyyet ve Ulûhiyyet-i ifade etmektedir. “El” aynı zamanda Ulûhiyyet-Risâlet-Abdiyet elleridir. (Detaylı bilgi için (19) Fetih sûresi ve

102 (T.B)

Page 153: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

152

Hakikatleri 48/10 âyete bakınız) Le, Ulûhiyyetin Halkiyete dönük olan zahiri yönüdür. “Zi” ise buna sahip olmaktır.

Kevser sûresi ilk âyetinde “İnna atayna kel Kevser” Biz sana kevseri verdik buyurulmaktadır. Verilen bu kevserden salıverilen “Abdiyet” ve “Rububiyet” hakîkatlerinin kaynağı zat mertebesidir. Bu iki deniz Hakikat-i Ahmediye, Hakikat-i Muhammediye, Hz Muhammed kanallından elden ele, gönülden gönüle salıverilerek Efendi Babam Necdet ARDIÇ’ın gönlüne akmaktadır. Ve bu şekilde kendisi Abdiyet ve Rubûbiyeti ile yaşayan ulu kişidir. Efendi Babam bu iki denizin Abdiyet ve Rubûbiyet hakikatlerini de talipli olan biz evlâtlarına anlatmakta-aktarmaktadır.103

--------------------

فرعون في المدائن ح رسل }53/الشعراء{اشرین فأ

(ŞUARA 53) - (Fe ersele fir'avnü fil medaini haşirîn)

(26/53) - “Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.”

-------------------

Bu âyet Mûsâ (a.s) a vahiy gelip kavmi ile kızıldenize yolculuğa çıkmaya hazırlandığı vakit, Firavunun hali ve durumunu bildirmektedir. Mertebe itibari ile Esmâ mertebesidir. Beden mülkünün o anki sahipi konumunda ve dalalet üzere olan nefsi emmâre Firavunu yine kuvvetlerini beden mülkünün şehirlerine gönderek yandaş kuvvetlerini, Hadi üzere olan Mûseviyet mertebesi ve bağlı kavmini takip için asker toplamaya gönderiyor.

Bir başka bakımdan kelimeleri incelersek;

Fe, artık, böylece, bunun üzerine, faaliyete geçiş bildirmektedir.

Ersele Fir’avnü, Firavun gönderdi. Kelimelere dikkatle baktığımız zaman “İrsâl-Resül” ve “Fir-Avn”ı görmemiz zor olmayacaktır. “Fenâ-Fir-Resül” yani Resülde fani olma mertebesini görüyoruz. Firavun daha Kızıldenize gitmeden Şuara sûresi 52. Âyette gelen vahiy ile beraber. 53 âyette boğullamasının

103 Bu konunun irfâniyet bakımından daha iyi anlaşılabilmesi için (63) Terzi Baba – “İnci, Mercan Tezgahı” kitabının okunması faydalı olacaktır.

Page 154: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

153

yani Mûsâ (a.s.) da fani olmasının da bu âyette saklanmış olduğu anlaşılıyor.

Fil medaini haşirîn, şehirlere toplayıcılar, medaine şehir demektir. Medine’de kent şehir demektir. Hakîkat-i Muhammed-i ve sıfât mertebesi ifadesidir. Fenâ Fil Medain, yani şehirlerde fâni olma yani beden mülkünde fani olmuş, ölü hükmünde ki nefsi emmâre askerleri ve “avn” yardımcıları toplanmış oldu. Anlaşıldığı üzere zaten kızıldenizden önce bu asker ve yardımcılar nefsi emmârenin kızıllığı olan kızğınlık denizinde manen ölü hükmündeydiler.

Âyetin 53 şifre sayısı ile bizlere verdiği, ma’nâyı mûseviîyette Efendi Babam’dan gelen himmet ile önce Fenâfirresül mertebesinden nefsi emmâre Firavnunun hayâl ve vehmi ortadan kaldırılmak üzere gece, yani dervişlik çalışmaları ile yola çıkılmakta, daha ileride ki safhalarda Medain, Medine, Medine hükümleri ile bu işin hakikat yönü idrâk edilerek nefis Firavunu arkada bırakılmaktadır.

Burada sayısal olarak dikkat çeken bir hususiyet vardır. Sûre sayısı ve âyet sayısal toplamı 26+53= 79 dur. 79 sayısı altın elementinin numarasıdır.

Fir’avn bu askerleri toplamak için altın yani dünya maddiyatı, metası kullanmaktadır. Mala, eşyaya, paraya tapanların her bir Fir’avnın nesfâni askerleri olmaktadırlar.

-------------------

رین نت من المسح ما أ ن وا إ }153/الشعراء{قال (ŞUARA 153) - (Kalu innema ente minel müsahharîn)

(26/153) - “Dedilerki: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmişlerden birisisin.”

-------------------

Kalu, Dediler… Burada diyenler Sâlih (a.s.) ın kavmidir. Salih (a.s.) ma’nâyı Futûhiyye ve Fettâh esmâsının görüntü yeridir. Cenâb-ı Hakk dağdan dişi deve mucizesini Sâlih (a.s.) aracılığıyla gösterdiği için kendisi açan ve açıcıdır. Bir bakıma bu deve bizim beden devemizdir. Ve bizi hacca götüreceği için bizim varlığımızla bulunan Semud kavminin saldırısından yani hayâli ve vehimi

Page 155: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

154

demelerinden-söylentilerinden kurtarıp yoluna devam ettirmemiz lazımdır.

İnnema Ente, Ancak sen… Ene, Ben ve Ente, sen demektir. Kişi bu ”ben”i karşı tarafa bir varlık verip söylediği zaman doğal olarak, karşısında bulunanda sen olmaktadır. Ne zaman hakikatte bir varlığı olmadığını anladığı zaman senlik hükmü düşer. Ve “Ente” “te” si yani sen kalkar ve kalan “ben” olur ki bu Hakk’ın benliğinden başka bir şey değildir.

Minel müsahharın, İyice büyülenmişlerden… Mertebeyi Sâlih’in ma’nâyı Fütuhiyye ve Fettâh esmâsın görünme yeriydi. Derslerimizde bu Esmâ sâlik’e 8. Derste verilir. Hâli ve idrâkininde âlemde ve kendinde ki fiilerin Hakk’ın fiilinden başka bir şey olmadığını anlamasıdır. İşte bu halde olan sâlik’e varlığında bulunan efâli kuvvetlerin hükmü kalmadığı için sen ancak büyülenmişledensin diye hitapta bulunmaktadır. Efâl yani şeriat âleminin varlığı Hakîkat’te yoktur. Ama efâl âlemi yaşantısının varlığını mutlak olaran görene bunu kabul ettirmek zor, hatta imkânsız gibi bir şeydir. Yeri gelmişken ve mertebe ile bağlantılı olduğu için iki örnek verelim… “Deveye hendek atlatmak” diye bir tabir vardır. İşin zorluğunu ifade eder. Ehlulllâh’ın birine sormuşlar, İğne deliğinden deve geçer mi? Vızır Vızır geçer demiş. Mertebeyi Sâlih ve ma’nâyı Futûhiyye hükmünü iyi anlayıp yaşayabilirsek bizim beden devemizde iğne deliğinden geçer ve ma’nevi Hac yolculuğuna koyulur. İnşeAllah… (Sen iyice büyülenmiş hitabını duyar gibiyim)

İşte Efendi Babamız bize beden devemizi hacc’a götürücek nefis devemizin, hendeği atlayarak, beden varlığından vızır vızır çıkmasını yolunu göstermektedir. Fusûs’ül Hikem sohbetlerinde Sâlih Fassı şerhinde dağdan çıkan devenin, toprak, bitki, hayvan olmak üzere insana ulaşan besin zincirinin, bir aşaması olan bitkinin ortadan kaldırılabilceğini bildirmiştir. Bu sohbet yapıldıktan seneler sonra bir internet sitesinde laboratuar ortamında etin üretildiğini hayret ederek görmüş ve Efendi Babam ile bunu paylaşmıştım.

---------------------

ون ق ذین آمنوا وكانوا یت نجینا ال }53/النمل{وأ (NEML 53) - (Ve enceynellezîne âmenü ve kânü

yettekune)

Page 156: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

155

(27/53) - “Halbuki: imân edip kötülükten sakınanları kurtuluşa erdirdik.”

-------------------

İşte ittika edenlere biz necat kurtuluş veririz. O kavmin içinde imân edenleri kurtardık. O, 9 kişilik çeteyi imha ettik diyor. İttika sahiplerine böylece necat verdik. (Kûr’ân’da Yolculuk – NEML Suresi - T.B)

Bilindiği üzere her mertebenin ittikası vardır. Şeriat’ın ittikası (takvası), bedeni ibadetlere dikkat edip haramlardan sakınmaktır. Tarîkât’ın ittikası ilâhi muhabbetten düşmekten sakınmaktır. Hakîkat’in ittikası Hakk’tan gafil olmaktan sakınmaktır. Marifetin ittikası ise Hakk’tan bir an olsun gaflete düşmekten sakınmaktır.

enceyna, ma’nâsı biz necata kurtuluşa erdir. “Na” yani biz diyerek Zâtın’dan necat kurtuluş verdiğini âyette ifade ediliğinden Zâti bir âyettir. “Necat” Terzi Babamın Kûr’an’ı Kerimde geçen vasfıdır. Gördüğü zuhurat üzere bunu Nusret Babam (r.a.) Tasdik etmişlerdir. “Necat” ile ilgili bilgi 23/53 âyetinde verilmişti. Kişi tüm mertebelerden kurtuluşa ererek ve “Muhammed-i Meşrep” olarak kemâli necatiyete ulaşır. Bu âyette olduğu üzere bunun birde 53-13 Hakîkat-i Muhammedi ve Hakîkat-i Ahadiyet’ül Ahmediye necâtları olduğu anlaşılmaktadır.

Arapça gramer okunuş gereği, sondan başa doğru ifadeler gelmektedir.

Necat-a erecek kimseler öncelikle “amenu-iman” etmiş olmalıdırlar. Bunun için Âdemiyet mertebesinden başlayıp 28 peygambere iman edilip, her birinden yani her bir mertebeden “kurtuluş-necat” bulmalıdır. “Amener Resülü” (Bakara/286) Resûl iman etti demiyor mu? Cenâb-ı Hakk... Bununla beraber aynı zamanda ittika-takva korunma gereklidir. Niye Cenâb-ı Tekaddes hazretlerinin Kûr’ân-ı Kerim’ini okunmaya başlanırken “Euzu billahi mineş-şeytanirracim” ile başlamakta son âyetinde cin ve nas’tan sığınma-korunmaktan bahsedilmektedir.

Hayal-Vehim-Nefis üçlüsü olan üç harflilerden her mertebede korunmak-sakınmak-sığınmak hakîkatı ile lazımdır.

Şeriatte; Şüphelilerde sakınırken,

Tarikatte; Beşeriyetten sıyrılmaya çalışırken,

Page 157: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

156

Hakikatte; Beşeriyetin Hakk’a ait olduğunu unutmaktan sakınmak,

Marifette; Bütün bu âlemin Hakk’ın varlığından başka bir şey olmadığından sakınmak-korunmak gerekir.

İşte Efendi Babam “necat” sıfatıyla, evlâtlarını ve kendisini sevenleri hangi mertebeden sakınıyorlarsa o mertebeden kurtuluşa erdirmektedir. Cenâb-ı Hakk biz Terzi Baba evlâtlarını ateşe çağrılan-çağıran olmaktan muhafaza buyursun. Necat’a erenlerden olmayı nasip etsin. İnşeAllah…

Şöyle bir soru akla gelebilir, Zâti-Necat kurtuluş bu sûrede geçmiştir. Neml sûresi genellikle Süleymâniyet mertebesini anlatan bir sûredir.

Neml sayısal değeri, Nun: 50, Mim: 40, Lam: 30 dur. 50+40+30= 120 dir. Sûre ve âyet sayısı toplamı ise 27+93= 120 dir. Her iki toplamda da 12 – Hakîkat-i Muhammed ve 0 ile 0 hiçlik vardır. 93 Necm sayısal değeridir.

Süleymâniyet 9,5 ve bundan sonra 10. mertebe Îseviyete geçiş vardır. 27 rakamıda bunu vermektedir. Derslerde 2 -12 lik seyrinin bitimiden bu sûre ile müşahâde edilmektedir. Ve bir sonraki seyir, Hakk’al Yakîn seyridir. Bu sayı değerleri ile “Necat-Nc-Necdet” bağlantıları açıkça görülmektedir.

--------------------

ا من قبلھ مسلمین ا كن ن نا إ ب ھ الحق من ر ن ا بھ إ وا آمن لى علیھم قال ذا یت وإ}53/القصص{

(KASAS 53) - (Ve izâ yutlâ aleyhim kâlû âmennâ bihî innehul hakku min rabbinâ innâ kunnâ min kablihî muslimîn.)

(28/53) “Ve onlara (Kur'ân) okunduğu zaman: "O'na îmân ettik, muhakkak ki O, Rabbimizden haktır. Biz, ondan önce de muhakkak ki (Allah'a) teslim olanlardık." dediler.”

-------------------

(Kur'ân) okunduğu zaman: Zâtından haber veren hakîkatler açıldığı zaman, "O'na îmân ettik, derler, çünkü henüz daha “ikân-yakîyn” mertebesine ulaşamadıklarından, muhakkak ki O, Rabb-imizden haktır, diye tasdik ederler. Biz, ondan önce

Page 158: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

157

de, yani yaşadığımız seyru sülûk mertebelerinin, İbrâhîmiyyet, Mûseviyyet ve Îseviyyet mertebelerinde iken de, muhakkak ki beşeri benliğimizden soyunup, (Allah'a) teslim olanlardık." dediler.104

------------

Terzi Baba’mın ma’nâsı hakîkati okunduğu zaman, zâtından hakikatler açıldığı zaman, ikân-yakîn” mertebesine ulaşılamadığından, muhakkak ki Rabb-imizden haktır, diye tasdik ederiz. Daha önce İbrâhimîyet, Museviyet, İsevîyet mertebelerini yani Fenâfişeyh (Terzi Babamın ilminde fani olup) Fenâfirresül (Terzi Babam’ın Resûlün, Resûlü olduğunu anlayıp) Fenâfillah (Terzi Baba’mın hakîkatinin Hakk’tan başka bir şey olmamaması) anlayıp beşeri benliklerimizden soyunup yani Hakk’ı kendi varlıklarımızda bulup (Allah’a) teslim olanlardandık derim-deriz.

-------------------

ھم بغتة وھم تین ى لجاءھم العذاب ولیأ سم م جل ونك بالعذاب ولوال أ ویستعجل}53/العنكبوت{ال یشعرون

(ANKEBUT 53) - (Ve yesta'ciluneke bil azab ve lev la ecelüm müsemmel la caehümül azab ve le ye'tiyennehüm bağtetev ve hüm la yeş'urun)

(29/53) - “Senden, azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Eğer önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azap elbette onlara gelip çatmıştı. Fakat onlar farkında değilken, o ansızın kendilerine geliverecektir.”

-------------------

Ve yesta'ciluneke bil azab, Bir de senden acele azap istiyorlar. Büyük insanın (İnsân-ı Kamil) kemâlat dervreleri milyonlarca seneler içinde olduğu halde, küçük insan (birimsel insan) kemâlatı anne karnında dokuz ay gibi kısa bir zamana sığar. Onun için Hakk Teâlâ Hazretleri,

“Hulikal insanü min acel” (Enbiya, 21/37)

“İnsan aceleden halk olundu” buyurdu.

-------------------

104 (55) 28 - Kûr’ân-ı Kerimde Yolculuk – KASAS Sûresi - T.B

Page 159: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

158

“Teenni Rahmandandır” gereğince rahmâni tecellide acele yoktur. Acele ise, uzaklık sıfâtı mevcut oldukça gerçekleşir. Onun için “Acele şeytandır” buyrulmuştur. Zira şeytan “şatane ve şutunen” den türemiş olup uzaklık ma’nâsınadır. İnsan maddi ve ma’nevi amaçlarına kavuşmak için acele eder. İstediği şeyi elde ettiği zaman, artık faydalanmak için acele etmez. Çünkü uzaklık son bulur ve yakınlık hâsıl olur.

Ve lev la ecelüm müsemma, Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı. Ayan-ı sabite de yani ilm-i ilâhide belirlenen program gereği kazanın peyderpey kader olarak inmesi belirli bir süreye bağlıdır. “Kün Fe Yekün” Hemen olur. İlm-i ilâhi sûret olan Esmâ-i ilâhiyyelerin zuhur mahallerinde görüntüye çıkarmayı talep ettikleri istidatları belirli bir sürede zâhirde meydana çıkar.

Lecaehümül azab, Elbette kendilerine gelecek. Ayan-i sabite yani ilm-i ilâhide ki programları gereği bu azab kendilerini bulacaktır…

Ve le ye'tiyennehüm bağtetev ve hüm la yeş'urun, Ve elbette o kendilerine gelecek, şuurları olmayarak (bilincine varmadan) ansızın gelecek! Kişinin farkına varmadan kendine gelen en büyük azap, kendi hakîkatinden ve bu hakîkatin kaynağı olan Hakk’tan ayrı ve uzak olmak ve bunun şuurunda ve farkında olmadan nefsini hayâli ve vehmi üzere bir hayat sürmesidir. Şeytanda hile ve dolanla bu âlemi süslü gösterek bu perdeleri arttırmaktadır. Sûre ismi bilindiği gibi “Ankebut” örümcektir. Örümcek nasıl ağ örerse kişinin aklında örülen şartlanma ağları kendine büyük bir perde olmaktadır.

Terzi Baba’mızın ilim tedrisatına girip aklında ki şartlanma perdelerini temizleyip kaldıramayanlar. Ve çeşitli gerekçelerle Terzi Baba İrfan Mektebi yolundandan ayrılanlar, Efendi Babam’ın vermiş olduğu zati ilim kaynaklı eğitimi anlayanmayıp, tekrar geldikleri sahaya dönmektelerdir. Ve bu kendilerine en büyük azap olacaktır ve olmaktadır. Fakat onlar bunun şuurunda ve farkında değillerdir! Canları sağ olsun…

-------------------

ن ت عن ضاللتھم إ نت بھادي العمي ال من یؤمن بآیاتنا فھم وما أ سمع إسلمون }53/الروم{م

Page 160: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

159

(RUM 53) - (Ve ma ente bihadil umyi an dalaletihim in tüsmiu illa men yü'minü bi ayatina fehüm müslimun)

(30/53) - “Senden, azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Eğer önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azap elbette onlara gelip çatmıştı. Fakat onlar farkında değilken, o ansızın kendilerine geliverecektir.”

-------------------

Ve ma ente bihadil umyi an dalaletihim, Körleri de sapıklıktan doğru yola çıkaramazsın. “Görenedir görene, Köre nedir köre ne?” diye bir atasözümüz vardır. Hakk’ı görmenin en büyük şartı kör olmamaktır. Kişi nefsinin, bedenin ve bu dünyanın karanlığı olan üç karanlıktan kurtulmadıkça dalaletten kurtulup gerçek manada Hadi olanlardan olması mümkün değildir. Bu işin şartı müşahade ehli olan bir İrfan ehli bulup görme ayarlarını yaptırmaktır. “Ente” yani kişinin senliği olduğu müddetçe kör hükmündenir. Ne zaman ki bu senlik yani hayâli ve vehimi kalktığında İlâhi benlik yani “Ene” kalır… İşte burada ummi olan nefsinin karanlığında değil, Hakk’ın zatında olan A’ma hükmüyle A’maiyyet karanlığındadır. Kendinde, kendi ile kendindedir. İşte istediğine bu örtüsünü kaldırır ve kendisini gösterir.

İn tüsmiu illa men yü'minü bi ayatina fehüm müslimun, Sen ancak âyetlerimize iman edeceklere duyurabilirsin de onlar İslam'a gelir, selameti bulurlar. Âyetin tamamında işittirsin olarak anlaşılmaktar “İn tüsmiû” ise işttiremezsindir. İşitirme ise bir şartta bağlanmıştır. Önce kulak ayarları yapılacak yani Hakk’ın sözünü işitir hale gelecek ondan sonra ancak “men” yani kimlik sahibi olacak, “Yü’minü bi âyatine”, İnanacak ama “bi” ile birlikte “Âyatina” Bizim âyet, işaret ve zât-ımıza görüldüğü gibi âyetin bu ksımı zatidir. Bakara sûresi 3. âyette “yü’mine bil gaybi” denmektedir. Gaybları ile inanırlar demektedir. Bu âyette zât-i işaretlerimiz ile inanır, denmektedir. Burada ki men İlâhi kimlik yani “Ben” İlâhi benliktir. İşte bu mutlak tenzihtir. İşte bu kimseler gerçek ma’nâda teslim olmuş ve selâmete ermişlerdir.

Terzi Babam da istediği kişilere Zâti hakîkat ve işaretleri anlatmaktadır, istemediği kişilerden de bunlar gizlemektedir. İşte kim bunları dinler ve inanırsa selâmete ulaşanlardan olur… Bilindiği gibi Efendi Baba’mın Rabbi Hası “Selâm” esmâsıdır… Bu âyette

Page 161: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

160

Selâm kimliğinin (Men) Zât-i işaretlerden olduğunu tasdik eden bir âyettir.

--------------------

Bu âyet hakkında ve bağlantılarında Hazreti Pir Mevlanın Mesnevi beyitlerinde ne buyurduğuna bakalım.

595. Kâfirler Ahmed'i beşer gördüler; niçin ondan "inşikâkı-ı kamer"i görmediler?

Hisde müstağrak105 olan kâfirler, Ahmed (aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm) Efendimiz’in yalnız sûret-i zâhiresine bakıp, onu da kendileri gibi beşer gördüler; ve kuvve-i kudsiyyesiyle gösterdiği “şakk-ı kamer"106 mu’cizesini, zâhir gözü ile gördükleri halde, “Sihirdir ve göz bağcılıktır” diyerek kabûl etmediler. Zîrâ pek uzakta olan ayın küçükçük bir cism-i beşerin işâreti ile yarılmasını, his gözü ve his aklı istib’âd107 eder. Bununla berâber hâdise dahi his gözü ile görülmüştür. Binâenaleyh bunu reddetmek için his aklı bir çâre arar ve nihâyet yine ma’nâ âlemine âid olmakla berâber, insanlar arasında yine his gözüyle mükerreren108 görülen sihir hâline atfetmeyi münâsib görürler!

1596.Kendi his görücü gözüne toprak saç! His gözü aklım ve mezhebin düşmanıdır.

1597. His gözüne Hakk "kör" dedi; ona "putperest" dedi ve "Bizim zıddımız" ta'bîr buyurdu!

Bu beyt-i şerîfte, sûre-i Neml’de vâki’ “Dalâletinden kör olanları sen îmâna hidâyet edemezsin; ancak bizim âyetlerimize inanıp teslimiyette olanlara Kur’ân’ı dinletebilirsin!" (Nemi, 27/81; Rûm, 30/53) âyet-i kerîmesiyle, emsâli âyât-ı kur’âniyyeye işâret buyurulur. Ve Hakk Teâlâ) i “Hevâsını ilâh ittihâz109 edenleri görmez misin?” (Furkân, 25/43; Câsiye, 45/23 âyet-i kerîmesinde, hissiyât-ı nefsâniyyelerine tâbi’ olanların putperestliğine işâret buyurdu. Ve ya’ni “Kör ile gören ve zulûmât ile nûr ve gölge ile harâret müsâvî olmaz!” (Fâtır, 35/19-21) âyet-i kerîmesinde de münkirlere, biz mü’minlerin “zıdd”ı ta’bîr buyurdu.

105 Kendin de olmamak etkisi altında olmak. 106 Kamer / 54. Ay’ın ikiye bölünmesi. 107 Uzak görmek, ihtimal vermemek. 108 Tekrar olunmuş. 109 Kabul.

Page 162: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

161

--------------------

ذین ھا ال ی ذا یا أ كن إ ول ناه ى طعام غیر ناظرین إ ل كم إ ن یؤذن ل ال أ ي إ ب وا بیوت الن آمنوا ال تدخلي فی دعیتم ب ن ذلكم كان یؤذي الن نسین لحدیث إ ا طعمتم فانتشروا وال مستأ ذ وا فإ ادخل ال ف ي منكم وهللا ستحی

ھن وما كان وب ل كم وق وب ل طھر لق وھن من وراء حجاب ذلكم أ ل تاعا فاسأ لتموھن م ذا سأ ي من الحق وإ یستحیزواجھ م ن تنكحوا أ وال أ هللا ن تؤذوا رسول كم أ عظیما ل ن ذلكم كان عند هللا بدا إ }53/األحزاب{ن بعده أ

(AHZAB 53) - (Ya eyyühellezîne amenu la tedhulu büyuten nebiyyi illa ey yü'zene leküm ila taamin ğayra nazırîne inahü ve lakin iza düıytüm fedhulu fe iza taımtüm fenteşiru ve la müste'nisîne li hadîs inne zaliküm kane yü'zin nebiyye fe yestahyî minküm vallahü la yestahyî minel hakk ve iza seeltümuhünne metaan fes'eluhünne min verai hıcab zaliküm atheru li kulubiküm ve kulubihinne ve ma kane leküm en tü'zu rasullellahi ve la en tenkihu ezvacehu mim ba'dihi ebeda inne zaliküm kane ındellahi azıyma)

(33/53) - “Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.”

-------------------

Ya eyyühellezîne amenu la tedhulu büyuten nebiyyi illa ey yü'zene leküm ila taamin ğayra nazırîne inahü, Ey iman edenler, Peygamberin evlerine, vaktine dikkat etmeksizin ve yemek için izin verilmedikçe girmeyin.

Bu âyet hâl ve edep bildiren bir âyettir. “Ya” yani Harfi nida ile başlayarak iman edenlere seslenmektedir. “Nebi” daha önce şeriat getiren bir resülün şeraitinden haber veren peygamberdir. Efendimiz “Resül” olduğu gibi Nebidir… Ve bu Nebiliği Hakîkat-i Muhammedin tam kemâlli zuhur mahalli olduğu için tüm Resûlleri kapsamaktadır. Tüm şeriatlerin hakîkatlerini haber vermiştir. İşte Peygamberin evlerine derken, Hakîkat-i Muhammediyenin bu nübüvvet evlerinden bahsediliyor. Sûre sayısı 33 tür. Mescid-i Nebeviyyenin ilk direk sayısı 33 tür ve Hakîkat-i Muhammediyeyi ifade etmektedir. Yani yol ehli bir kişi Âdemiyetten, Hz. Muhammede kadar gelen mertebe evlerine girmesi izne ve vakte tabidir. Buna da ancak “Nebi” ve onun izini takip eden varisleri

Page 163: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

162

olan âlim ve arif kişiler verebilir. Yol ehlinin bu vakitlere dikkat etmesi gerekir. Bunun iznini ve zamanı ancak sâlikin arif ve arifibillah olan Mürşidi bilebilir. İşte bu evlerde yenilen yemekler, yani ma’nevi gıdalar farklıdır. Nasıl ki bir bebeğe süt ve mama verilir. Büyüklerin yemeklerinden verilirse yiyeceğini hazmedemez… Büyük bir insana bebeklerin yiyeceği süt, mama verilirse, onu da bu yiyeceklerin beslemeyeceği açıktır. Anlaşılığı üzere kişi hangi mertebede ise o mertebenin “Nebi”sine iman etmekte ve o mertebeden gıdasını almaktadır. Bu da O mertebenin izni ile olmaktadır.

Ve lakin iza düıytüm fedhulu fe iza taımtüm fenteşiru ve la müste'nisîne li hadîs, Ancak çağrıldığınızda girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın; sohbet etmek için de izinsiz girmeyin! Devamında gelen ifâdelerde ancak çağırıldığınızda yani mertebeye davet edildiğinizde girin deniyor, yemeği yani o mertebenin ilmini aldığınızda da dağılın, çünkü kişi aynı yemeği devamlı yiyemez. Yerse o kişiye zarar verir. Ve sürekli bâtın ile de meşgul olunmaz. Zâhiri yönün ihtiyaçlarınıda karşılamak gereklidir. Efendimiz “Erihni ya Bilal” diyerek ma’nevi âlemlere uruç ediyor. Ayşe validemizin seslenmesi ile zâhir âleme nüzul ediyor, ailesinin ve sahabelerin işlerine yardımcı oluyordu. Hadis “söz” olduğu gibi sonradan olma iki zamanda baki olmaya arizi şeylere denmektedir. Yani bu evlere mertebelere girerken sonradan olan hayâl ve vehimleriniz ile değil hakîkatlerini tahsil için izin alarak girin denmektedir.

İnne zaliküm kane yü'zin nebiyye fe yestahyî minküm, Çünkü o, peygambere eziyet veriyor, üstelik sizden utanıyor. İşte merâtibi ilâhiye den her hangi bir mertebeye izinsiz girilirse o mertebe o kişiden incinmekte ve utanmaktadır. O mertebenin hâli ve idrâki yoksa hayâli ve vehimi ile hürmetsizlik edilmekte ve hakîkatine saygısızlık yapılmaktadır. Yol ehli kişi vakti gelince o mertebenin dersi verileceğini ve o mertebeye alınacağını bilmeli ve bu konuda sabır ve gayretle çalışmalarına devam etmelidir.

Vallahü la yestahyî minel hakk, Allah (c.c) gerçeği söylemekten utanmaz. Burada âyet zât-i dir. Ahadiyyet mertebesi Ulûhiyyet mertebesinden haber vermektedir. Vahidiyet yani Ulûhiyyet mertebesinin zât ismi olan “Allah” el Hakk yani Hakikati söylemekten utanmaz. Bu mertebe tüm mertebelerin istikaklarını yani gereklerini vermektedir. Allah esmâsının kemâlli zuhur mahalli Hz. Muhammed ve vekilleri de kâmil insanlardır. Bu mertebeye el-

Page 164: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

163

Hakk ile gelmiş olanlar, kimin hangi mertebede olduğunu bilir ve bunu söylemektende utanmaz.

Nesimi şöyle demiştir. Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime, aru namus şisesini taşa çaldım kime ne!

Ve iza seeltümuhünne metaan fes'eluhünne min verai hıcab, Peygamberin eşlerinden birşey istediğinizde (sorduğunuzda) bir perde arkasından isteyin! Bunun sebeplerinden biri Allah (c.c.) “Cemâl”ini açmış, Celâl’ini örtmüş, perdelemiştir. “Hicâb” yani örtü ile bu celâlden sakınılmasıdır. Her bir nebi bir mertebeyi ifade etmekteydi. Bu mertebelerin iki yönü bulunmaktadır. Akl-ı Küll ve Nefsi Küll yönleridir. Eşler ile mertebelerin Nefsi küll ve üretkenliklerinden istenilecek, sorulacak şeyleri hicâb-perde arkasından isteyin yani bu mertebelerden gelen ilim ve hakîkatleri zâhir ehline anlamayacak kişilerden örtün gizleyin. Bir şeyin nefsi o şeyin zatı yani hakîkatidir. İşte bu hakîkati ehli olmayandan örtüp gizleyemezse, Ene’l Hakk narasını ulu orta yerde atıp Hallac-ı Mansur gibi canını vermek vardır…

Faydalı olur düşüncesi ile Terzi Baba (13) Hakîkat-i İlâhiyye kitabının 49. Sayfasında bulunan Kitab’un Netice adlı eserin sadeleştirmesinden bir bölümü buraya alıyorum.

İnsân-ı Kâmil cem’ül cem ehlidir. Ve onun hicâb-ı yani perdesi yine kendisidir. Ve bir şey ki; kendi kendine perde olmaz. İşte Hakk’a ve İnsân-ı Kâmil’e hicâb-perde yoktur. Zira Hakk’ın İnsân-ı Kâmil’e iltifatı vardır. Ve nâkıs-noksana göre hicâb-perde vardır. Zira a’ma’sı hakîkati kendisine münkeşif olmamıştır.

Zaliküm atheru li kulubiküm ve kulubihinne, Öyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha çok temizdir. Bir önce ki satırlarda yazılanlar ve burada kalbleriniz ve kalbleri ve temizdir ifadesi ile tenzih ikilik ifadelerini içermektedir. Yukarda sadeleştirme bölümünde de hicab nakıs-noksana göre olduğu bildirilmişti. Kendi ve Hakk’ın hakîkatine ulaşan için iki kalp olmaz. Aynı zamanda kalb, gönüldür… “Bir gönül ol, ya da bir gönle gir” denmiştir… Bir gönül olan ve bir gönle girenin de kalbleri ve kalbi olmaz… Kalbimiz hükmüne dönüşür… Hakk’ın gönlü olan bu gönülde ehline haram değil haremdir… İşte zâhiri kâ’beye nasıl ki inananlar girmekte ”Mescid’ül Harem” olmaktadır. İnanmayanlara “Mescid’ül Haram” hükmündedir. Yani bu sınırdan içeri sokulmazlar ve perdelidirler… Bir bakıma da sûre (33) sayı değeri ile bu mescid

Page 165: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

164

Mescid-i Nebevi Hükmündedir… Sûrenin Medeni olması da bunu desteklemektedir.

53 Terzi Baba’mın gönlü ehil olan yoluna hakiki ma’nâda inanlara “harem”dir. İnanmayanlara ve daha henüz ikilik hükmünde olanlarada hicâb yani perdeli, inanmayanlara da haram hükmündedir…

Ve ma kane leküm en tü'zu rasullellahi ve la en tenkihu ezvacehu mim ba'dihı ebeda… Sizin, Allah'ın peygamberini incitmeye hakkınız yoktur; arkasından hanımlarını nikahlayamazsınız da…

Zâhiri olarak açık bir hükümdür. Ma’nevi olarakta yukarıda yazılan hükümlere uymamak Allah’ın resûlü ve resûlün resûlü olan 53 Efendi Babamızı incitmektedir. Nasıl ki resülün eşleri yani merâtib-i ilâhiyyesi sadece ona aiitir… 53 Efendi Baba’mıza ait olan merâtibler şu anda ve arkasından nikahlanamaz yani sahib çıkılamaz…

Zaliküm kane ındellahi azıyma, Çünkü bunlar, Allah katında çok büyük bir günahtır. Zâhiren bu ifadeler geçerlidir… Yalnız burada bildirilen ulûhiyet hakîkatleridir. “Kane” idi… Allah’ın katında idi… Yani ulûhiyyetin katında idi… Bu mertebe itibari ile günah yoktur… Daha henüz zuhura çıkmamıştır… Ayan-i sabite hakikatlerini bildirmektedir… Bu fiili işleyen kendi ayn-ı sabite hakikatinden bunları taleb etmekte ve Allah-ulûhiyyet mertebesi bu hakîkatleri ifaza etmekte feyzlendirmektedir. “Allah yaptığından sorulmaz, fakat siz sorulursunuz”. Hakîkatının bir bakıma açılımıdır…

Buraya âyeti kerime de geçen üzüntü ve incitme hadiselerinden dolayı yakın bir tarihte gördüğüm ve Efendi Baba’mın yorumladığı (73- Celâl, Cemâl, Celâl) dosyası ile alakalı zuhuratı alıyorum.

Murat CAĞALOĞLU

29.11.2015

Kime: [email protected]

Hayırlı Günler Efendi Babacığım,

Page 166: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

165

73 dolu dosyada yeni tesbit ettiğim 2 adet kısaltılmamış isim vardı. Önce gönderilenlere ilave ederek koyultarak tesbit ettiklerime ilave ederek gönderiyorum...

-------------------------------------

Dün ma’nâda gördüğüm bir zuhurat;

Kahve, Kafe tarzı bir yerin açılır kapanır ışıklı metal tavanını iki ayaklı merdiven üzerinde bir kişi beyaza boyuyor. Bu arada işyerimizde çalışan Mustafa KURU gelip bu merdiveni deviriyor. Bu mekan içinde Taba renkli, bağcıklı, sivri burunlu 53 numara, altında barkodu olan yeni erkek ayakkabısının sağ tekini görüyorum. Efendi babam bu mekan’a geliyor, Mustafa KURU'yu izleyelim gerekirse polise durumu bildiririz diyor. Bu arada Mustafa KURU elinde siyah bond çanta ile bu mekân’ın önünden geçip gidiyor. Efendi Babamın sağında tanımadığım kişiler ile beraber cadde tarafına bakar vaziyette arka tarafta sandalyelerin üzerinde oturuyoruz. Saat 1 (13) te eve dönmem lazım, Efendi Babam'dan müsaade alır dönerim diye düşünüyorum. Efendi Babam ile masanın üzerine beyaz kahve fincanları ters çeviriyoruz. Efendi Babam fincanı kaldırdığında içinde ki suyun risâlet mührü oluşturduğu görülüyor. Fakîr de fincanı kaldırınca içinde ki suyun masa üstünde risâlet mührü oluşturuyor. Mekânda bulunanlardan biri bu su ile oluşan mührün üst tarafında bir yıldız olduğunu söylüyor.

Hörmet ve Muhabbetle Nüket Annemiz ve Necdet Babamızın ellerinden öperiz.

-------------

Necdet ARDIÇ

13.12.2015

Kime: Murat CAĞALOĞLU

Page 167: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

166

Hayırlı günler Murat oğlum bu zuhuratını geldiği günlerde okudum ancak o anda vaktim olmadığından cevaplayamamıştım sonra tekrar bakarım diye bilgi,sayarı kapattım. Daha sonra bilgi sayarı açtığımda cevaplanmışlar konumuna geçtiği için farkında olmadan cevaplandı diye geçilmiş.

Daha sonra gönderdiğin iki düzeltmeyi yapmak için bu mail-ini bilgisayarda aradığımda buldum ve yeniden açtım o zaman cevaplanmamış olduğunu gördüm bu vesile ile geçte olsa zuhuratını birkaç kelime ile özetlemeye çalışayım aslında zaten açık bir zuhurat, bu zuhuratıda (19-53) e ilâve edebilirsin.

Bir kahvenin (40) yıl hatırı vardır derler, bu kişiye (15) sene içinde neler ikram edildi, bu hesab ile meseleye bakılsa kendisine yapılanların hatırı (15) milyon seneyi geçer.

Açılır kapanır metal tavan gönül kapısıdır dilediğine açılır dilediğne kapatılır ve gök ehli ile bağlantısı buradan kurulur. Beyaza boyanması "renksizlik diğer taraftan Ulûhiyyet rengi olmasıdır.

Mustafa "kuru" nun merdiveni devirmesi, kişinin mustafa/seçilmişlik halinin kuruması ve yanmaya hazır kütük haline gelmesidir. Aslında kendinde bulunan kendine ait mi'rac merdivenini devirmesidir.

(Taba renkli sivri burunlu 53 numara, altında barkodu olan yeni erkek ayakkabısının sağ tekini görüyorum.)

Kendine has Baba renkli ileriyi ve bazı kişileri işaret eden sivri burunlu 53 numara, altında ar'kodu olan yeni er erkek ayakkabısının, akl-ı kül sağ tekini görüyorum.

Efendi Baba ma'nâsı buraya geliyor. Kurumuş mustafa elinde düzme yazıları ile bu Ma'nâların önunden geçip gidiyor.

Zuhuratın sonrası ise oldukça açık… Bu arada bize de bir miktar teselli olmuş oldu.

Page 168: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

167

Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder inşeallah. Herkese selâmlar hoşça kal Murat oğlum. Efendi baban.

-------------------

Kahve-den Seyre Ve Müşâhade-ye110

Teşekkür ederim Hocam, Allah her zaman iyilikler ihsân etsin inşallah.

Kızım bir küçük video göndermiş. Dikkatimi çekti, bir şeyler düşündüm ve sizinle düşüncemi paylaşmak istedim.

Japonlar bir kahve makinası yapmışlar. Önce kahve içmek isteyen kişinin fotoğrafı çekiliyor. Sonra bu fincandaki süt üzerine kahve ile resmediliyor. Yani kişi fincandaki beyaz içecek üzerinde kendi resmini kahverengi olarak görüyor.

Sonra kendine bakarak, kendini temaşa ederek içeceği içiyor adeta. Yâni kendini tüketiyor. Sonunda yok oluyor. Tabi bu kısımları vidyoda yok. Resim bir hayâl, aslı yok. Kendine ait varlığı yok ve kayboluyor, bitiyor.

İrfân ehli demiş bu âlem bir hayâldir. Biz aslında yokuz. Kendimize ait varlığımız yok. Var edenle varız ancak. Varlığımız kendi kudretimiz ile ve irâdemiz ile medyana gelmediğine göre bir nevi yokuz, var edene muhtâç ve bağlıyız.

Böyle olunca açıkça anlaşılıyor ki; varlık tektir. O da Hakk'ın varlığıdır. Kendimizin sandığımız varlık parçalanıp ayrıştırıldığında özde olanın Hakk'tan başkası olmadığı ortaya çıkıyor. Bu âlem bir hayâlden ibâretmiş.

Maddenin en küçük yapı taşı atomun da altına inildiğinde atom altı parçacıklarının madde değil enerji olduğu görülmüş. Kesif madde gitmiş yok olmuş ve enerji çıkmış ortaya, yani ma’nâ maddeye galip haldedir. Esas olan O.

Kahve fincanında ki hayâli görüntüdeki gibi yok olmaya mahkûm madde ve benliklerdir. Hatta daha bu şehâdet âleminde görülüyor. İşte maddenin altına bilim teknik ile inildiğinde ortaya çıkan gibidir. Allah farklı vechelerden kendi Tek'liğini ortaya seriyor. 110 Bu yazı görülen zuhuratın oluşan neticesinde yazılmış ve (127) Bendeki Terzi Baba kitabının 236 ve 244 sayfalarından alıntılanmıştır. Yazan…

Page 169: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

168

Nefs tanımına baktığımda evvelki zamanlarda, bir şeyin varlığıdır diye okumuştum. Varlık denince ilk aklıma gelen beden oldu. Ama zamanla anladım ki; varlığın katmanları var. Beden içre bedenler, varlık içre varlıklardır.

Emmâre, levvâme, mülhime... En nihâyetinde nefsin yani varlığın ancak Hakk'ın varlığı olduğu anlaşılıyor. Bu beden elbiseleri bir bir çıkartıldığında ortada kalan ma’nâ, özde var olan, hakîkatte var olan Hakk'ın varlığıdır.

Buradan, bu boyuttan baktığımız zaman Ahad olandan başka bir varlık yok. Öyle de zâten, kalanı hep zan, benlikler hep zandır. Bu benlik kisvelerinden kurtulunca kalan Hakk’tır. Beni çıkar aradan kalır sana yaradan demişler. Bunu bilim dahi bugün atom altı parçacıkları misâliyle ortaya koymuştur. Ve aslında gören gözlere, düşünen akıllara bir kahve makinesi de anlatıyor. Allah misâller ile hakîkatimizi yani kendi hakîkatini önümüze sermiş. Kûr'ân Kerim’de ve hadîslerde kullanıldığı gibi misâller ve semboller ile anlatım hayatın içinde de kullanılmıştır. Kahvede ki hayâl misâli, Allah misâl vermekten çekinmez, O ganî’dir.

O zaman varlık “TEK”tir. Bu kesif çokluk yanıltıcı ve ma’nâ maddeden öncedir. Gördüğümüz çokluk “Tek” olanın o şekilde zuhûra gelişinden başka bir şey değildir. Az önce bilgi-sayar da yazı dosyasına yazdığım Terzi Baba'mın sohbetteki ifâdesini önümüze buraya almak istiyorum.

"Hz. Rasûlüllah bütün âlemde ki görüntü Hakk’ın vechinden başka bir şey değildir diye gerçek tevhid akidesini ortaya koyuyor." demiştir.

Varlığın tek oluşuna seviniyor insân, “Tek olanı Tek” olduğundan dolayı seviyor. Acaba o kudsi hadiste ki “bilinmekliğimi sevdim” ifâdesinde ki “sevdim” kelimesi kendine yani Hakk'a ait olduğu için mi? Her kelime gibidir. İnsândan açığa çıkarak kendinden kendini sevmesi mi? Varlık elbiselerinden sıyrılınca hakîki varlık “O” olunca mı? İnsân seviyor, böyle Ahad olmasını Vahid olmasını “O” nun? Bizden kendini sevmesi aslında bize kendini sevdirerek oluyor. Ya da kendinden kendini sevmesini…

Varlığın “Tek” olması huzûr veriyor insâna, kaygıyı alıyor. “Tek” olması olan biteni kabullenmeyi, rızayı kolaylaştırıyor, sağlıyor. Varlığın “Tek” olmasından razı oluyor insân mutlu oluyor.

Page 170: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

169

Neden böyle oluyor acaba? Diye aklıma geliyor. Nefsi duyguları değil İlâhi duyguları ile anladığı için diye olmalıdır diye düşünüyorum.

Bir kahvedeki resim böyle konuşmamı sağladı içimden kendi kendime. Kendimle olanı harflere kelimelere aktarıp, size de söylemek istedim. İnşallah sürçü lisân etmemişimdir.

Bir fincan kahvedeki resim ile dahi misâl veren, kendini biz de gösteren Hakk'a şükürler, hamdü senalar olsun. Selâm ve muhabbet ile...

Hayırlı Günler “Ekmeltü, Ekmeltü” Hanım Kardeşim,

Cenâb-ı Hakk (c.c.) iyilikler versin. İnşeallah. Hamd olsun bizler de iyi olmaya çalışıyoruz.

Tefekkürünüz güzel olmuş... Tevhid-i Sıfât mertebesi idrâki ve hâlini güzel anlatmışsınız. Cenâb-ı Hakk nicelerini nasîb etsin. İnşeallah...

Kahve deyince Terzi Baba (73) Celâl-Cemâl-Celâl dosyasında geçen zuhûrât aklıma geldi,

Bu zuhûrâtın üstünden yaklaşık 2 sene geçince de dünyâ zuhûrâtı ve müşâhadeli yaşantısı oluştu...

Hayırlı günler Mu… oğlum bu zuhûrâtını geldiği günler de okudum ancak o anda vaktim olmadığından cevaplayamamıştım sonra tekrar bakarım diye bilgisayarı kapattım. Daha sonra bilgi-sayarı açtığımda cevaplanmışlar konumuna geçtiği için farkında olmadan cevaplandı diye geçilmiş. Daha sonra gönderdiğin iki düzeltmeyi yapmak için bu mail-ini bilgisayarda aradığımda buldum ve yeniden açtım o zaman cevaplanmamış olduğunu gördüm bu vesile ile geçte olsa zuhûrâtını birkaç kelime ile özetlemeye çalışayım aslında zâten açık bir zuhurat, bu zuhûrâtıda (19-53) kitâbına ilâve edebilirsin. Bir kahvenin (40) yıl hatırı vardır derler, bu kişiye (15) sene içinde neler ikram edildi, bu hesab ile meseleye bakılsa kendisine yapılanların hatırı (15) milyon seneyi geçer.

Page 171: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

170

Özetle zuhûrâtının yorumuna geçelim. Açılır kapanır metal tavan gönül kapısıdır dilediğine açılır dilediğine kapatılır ve gök ehli ile bağlantısı buradan kurulur. Beyaza boyanması "renksizlik diğer taraftan Ulûhiyyet rengi olmasıdır. Mustafa "kuru" nun merdiveni devirmesi, kişinin mustafa/seçilmişlik hâlinin kuruması ve yanmaya hazır kütük haline gelmesidir. Aslında kendinde bulunan kendine ait mi'rac merdivenini devirmesidir. (Taba renkli sivri burunlu 53 numara, altında barkodu olan yeni erkek ayakkabısının sağ tekini görüyorum.) Kendine has Baba renkli ileriyi ve bazı kişileri işaret eden sivri burunlu 53 numara, altında ar'kodu olan yeni er erkek ayakkabısının, akl-ı kül sağ tekini görüyorum. Efendi Baba ma'nâsı buraya geliyor. Kurumuş mustafa elinde düzme yazıları ile bu Ma'nâların önunden geçip gidiyor.

Efendi Babam fincanı kaldırdığında içinde ki suyun risâlet mührü oluşturduğu görülüyor. Fakîr de fincanı kaldırınca içinde ki suyun masa üstünde risâlet mührü oluşturuyor. Mekân da bulunanlardan biri bu su ile oluşan mührün üst tarafında bir yıldız olduğunu söylüyor.

Zuhûratın sonrası ise oldukça açık… Bu arada bize de bir miktar teselli olmuş oldu. Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasîb eder inşeallah. Herkese selâmlar hoşça kal Mu… oğlum. E…. baban.

Bu ma’nâ zuhûrâtının, dünyâ zuhûrâtı ve müşâhâdesinin oluşumu;

31-Ocak-2018 tarihinde adına Murat denen beden elbisemizin doğum günüydü. Ailemizin isteği üzerine Fethipaşa’ya belediyenin sosyal tesislerine kahvaltıya gittik. Burayı ilginç kılan bir kaç özellik var. Bilindiği gibi Paşa Limanının ve Bel-Tur

Page 172: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

171

tesislerinin üst tarafına kalıyor. Efendi Babamın Tur sûresi sohbetlerinin birisinde, Nusret Tura rahmetullahi âleyh hakkında "Gönül Paşası"111 olarak bahsetmektedir. Fethipaşa sosyal tesisleri, Nacak sokakta bulunmaktadır. (نج) "NC" harfleri bilindiği gibi (نجدت) "Necdet" harflerinin baş harfidir. Bel-Tur'un bulunduğu Fethipaşa’ya döner merdivenler ile çıkılmaktadır. Helezonik dönüş ile târîkat mertebesinden (مراج) Mi’râc çıkışı gibidir. Oturduğumuz yerden görülen gönül vakfının açılması bunu da desteklemektedir. “53” numaralı Kâ’be kapısı "Şam-ı Kehribariye" kapısıdır. Umre ve Fetih kapıları arasında bulunmaktadır. Osmanlı zamanında Hacca giden, Surre alaylarının Üsküdar’dan kalkması ve Üsküdar’ın Medine toprağı olarak geçmesi, yolun biraz ilerisinde Harem olması da mânidârdır.

Oturduğumuz yerden Nac… sokakta açılan “Gönül vakfı” gözükmekteydi. Gayesi de insân yetişmek ile ilginç, bir hâli ifâde etmektedir. Bir müddet sonra çay, kahve için kafe bölümüne geçmiş bunuyorduk. Üstü açılır kapanır, platformun lambaları yoktu. Ama buranın sayısal ifâdesi olan binâ numaraları (14) tür. Bilindiği gibi Nûr-u Muhammedi’dir. Bu kısımın merdivenlerinin başına geldiğimiz zaman önümüzden bir doğum günü pastası geçiyordu. Üstünde iyi ki doğdun Gizem yazıyordu. Bir bakıma "Küntü Kenzen Mahfiyyen" Ben gizli bir hazineydim, Hakîkat-i Muhammedi’den doğmaktaydı. Bir bakıma (صر) "Sır" ve burada oluşan müşâhadeler ile Nusret Babam rahmetullâhi aleyh doğum günümü kutluyordu. Yukarı terasa çıkınca cam masanın üzeri, gece düşen çiğlerden buhulanıp suya dönüşmüştü. Masa da kalan artık yiyeceklere, martı ve kargalar pikeler yapıp ne kaçıra bilirsek kardır edasıyla saldırmaktaydılar.112 Bir ara yan masamızda oturan “Elif ve Esrâ” isimli kızlar kahve almaya gidip, kahvelerini alıp döndüler. İsimlerden de anlaşıldığı üzere (ا) “Elif” (13) "Esrâ" Îsrâ/ 1. Âyet-i ile (مراج) Mirâc hakîkatlerini ifâde etmektedir.

Daha sonra bizimkilere de herhangi bir şey içer misiniz? Diye sordum. Eslem ve ben kahve, Serpil hanım da çay içti. Eslem

111 Fakîrin kullandığı iki mail-inden birinin sonunda (pasa) Paşa ifadesi vardır. Efendi Babam bu mail adresine başlarda pek mail göndermek istemiyordu. Bunu şimdi daha iyi anladığımı düşünüyorum. “Gönül Paşası” olarak nitelendirdiği Nusret Babam rahmetullahi âleyhi nitelendirdiği bu paye sadece ona aittir. 112 Bunlar Mâide sofrası olan Zât-i ilimden aldıklarını kâr sayıp, yolumuzundan ilim kaçırmaya çalışanların hâlini tasvir eder gibiydi. İşe yaramaz artıkları kaçırıp, fayda temin ettiklerini zannediyorlar.

Page 173: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

172

eğlencesine kahve falı sitesine, kahvenin kapandıktan sonra çektiği resimleri gönderiyor. Yanımda kahveyi ters çevirdi. Bende ters çevirdim, ama bunu gönderme ben kendim bakarım dedim. Kahveyi açtığım zaman hayretle kahve fincanı içinde ( ھ اال هللا ال ال هللا رسول ”Lâ İlâhe İllâ Allah Muhammeder Rasûlüllah“ (محمداyazdığını gördüm. Ve bir de yıldız oluşmuştu. Eslem de bu yıldızların yanında iki tane küçük yıldız olduğunu fark etti... Bu yıldızların küçük olanları (ا كب كو ) “Kevkeb yıldızı 12/4” Nefsi

benlik, (نجم) “Necm yıldızı, 53” İzâfi Benlik, Büyük olanı ise

عرى) Şı’râ Yıldızı, Necm/49” İlâhi benliktir. Daha sonra“ (الشbunların üzerinde bir dolunay olduğunu farkettim. Bu da bilindiği gibi, Hakîkat-i Muhammediye’dir. Daha sonra Paşa Liman’ına hep birlikte indik. Bir süredir boğazdan geçmekte olan SATURN adında bir plotform, Boğaz köprüsü önünde duruyordu.

113

Fethi Paşa’da farkettiğiz bu platformu biraz seyredip geri döndük. Gördüğümüz gün bu platform buradan yeterli su alıp alçalamadığı için geri dönmüş. İlerki günlerde tekrar geçmek için Marmara denizinde beklemeye başlamış. Ve 5 Şubat günü boğazı geçip Karadenize gitmiş.114

"SATURN" içinde Nusret TURA, (طور) Tur ve (ص) SA=SALAT= NAMAZ ve (ن) N= NUN = Nûr-u Muhammedi ifadeleri

görülmektedir. Bu platformu görüldüğü gibi 5 tane klavuz çekiyor.

113https://www.ntv.com.tr/video/turkiye/dev-petrol-platformu-istanbul-bogazindan-gecti,CoQJYircW0OXZWUGL99jRA 114 Bunun niye olduğu rakamsal olarak böyle olmakla beraber, Efendi Babam ve Asitane-i Uşsâkiye ve yolumuza tehlike arz eden, doğudan gelip batıya yerleşen bir densiz ve edepsizin (satih ince) yoldan çekilip, bu tehlikenin ber-taraf edilmesini işinin de olduğunu gelişen olaylar neticesinde anlamış bulunuyoruz.

Page 174: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

173

Bunlar 5 Hazret mertebesi ve 5 Vakit namazdır. Ortadaki plotform bazı müşahâdeler ile düşündüğüm gönül kabesidir. Direkler ise namazın 4 rüknü olan, kıyam, rükû, secde, tahiyyâtın merdivenleri yani mi’racıdır.

“5-2 de geçilmesi” ile 52 ile Nusret Baba rahmetullâhi

aleyh ve (حمد ) Hamd sayısal değeridir.

Selâmlar, Hoşça Kalın... 04-03-2018

Böylelikle görüldüğü gibi bu ma’nâlanma ve müşâhade ile yolumuz selâmet ile tehlikeler ber-taraf edilerek yolumuz “Zât-ı İlâhiye Deryâsına” yani “Marifet/bekābillâh” mertebesine ulaşmıştır.

Nusret dede derler insân şeklime Zât deryâsı deyin engin gönlüme Sevgi derim sırtımdaki yüküme Onu görmek istersen bak gözüme115.

-------------------

كان بعید ون بالغیب من م ویقذف }53/سبأ{وقد كفروا بھ من قبل

(SEBE 53) – (Ve kad keferu bihi min kabl ve yakzifune bil gaybi min mekanim beıyd)

(34/53) – “Halbuki daha önce onu (hakk’ı) inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı.”

-------------------

Ve kad keferu bihi min kabl, Halbuki daha önce onu (hakkı) inkâr (küfr-örtme) etmişlerdi. Bura da cehennem ehlinin kendi varlığında bulunan Hakk’ı küfr edip yani örtüp gizlemesi ile birklikte, Efendi Babamızın aktarımlarından öğrendiğimiz. Üç türlü “kürf” ehli vardır.

115 Terzi Baba Gönülden Esintiler (77) Aşk ve Muhammet Yolu / M. Nusret TURA, sayfa 112.

Page 175: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

174

1 - Batı; Hakk’ı, hakikati bilerek ve amaçlı bir şekilde örtüp gizlemektedirler.

2 - Doğu; yani zâhiri olarak İslam’ı yaşayan Müslümanlar gafletlerinden, yani varlıklarında ki Hakk’tan haberi olmayıp örtüp gizlemektedirler.

3 - Hakîkat ehli arifler; bunlarda kendi varlıklarında bulunan Hakk’ı örtüp gizlemektedirler. Ancak ehli olanlara açarlar.

Yeri gelmişken hakîkat ehlinin küfrü (örtmesi) hakkında sohbetlerde anlatılan küçük bir hikâyeyi burada zikredlim.

Aynı mahallede oturan irfan ehli iki arkadaşlar akşam namazını kılmak için mahalle camiine gitmişler. İmam efendi birinci ve ikinci re’katlar da zammı sûre olarak farklı sûreler okuması gerekirken, Kafirûn sûresini her iki re’katta da okumuş. Camii çıkışı bu arkadaşlardan biri diğer arkadaşına sormuş, duydun mu? İmam ne okudu… Duydum duydum! Birini sana, diğerinide bana okudu demiş…

İşte irfan ehli de bir zaman varlığında bulunan Hakk’ı daha önce yaşadığı zâhiri hayatta örtmüş. Hakîkat-i Muhammediye yaşantısı ile Hakk’ın varlığının kendi varlığından başka bir şey olmadığını anlayarak, Hakk’ani varlığını idrâk etmiş, bir zaman büründüğü örtüyü yani vehimi ve hayâli beden örtüsünü üstünden kaldırıp atmıştır.

Ve yakfizune bil gaybi min mekanim beıyd, Uzak bir yerden gayb hakkında atıp tutuyorlardı. Âyet mealinde “bil gaybi” gayb hakkında, olarak meallendirilmiştir.

Bakara suresi 3. âyette ”ellezine yu’minune bil gaybi” Gaybleri ile iman ederler denmektedir. Kısaca izahı kimin gaybında bâtınında ne varsa onunla iman etmektedir.

Bu âyetin mealini şöyle anlamalıyız. Uzak bir yerden (mekan dan) gaybleri yani bâtınları ile atıp tutuyorlardı. Öncelikle

Page 176: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

175

cehennem ehli için yazılan bu âyete ilk bölümü gibi dikkatlice bakarsak;

İrfan ehli gaybleri daha önce tenzihte oldukları için yani hayâli ve vehimi varlıkları daha henüz üzerlerinde olduğu ve Rabb’ül Erbab yerine Rabb’ül Haslarına yöneldiklerinde ve Hakk’ı gayblerinde bu şekilde vehm ve hayal ettiklerinden, Hakk hakkında söyledikleride atıp, tutma hükmündeydi. Bu mevzuyu daha iyi anlayabilmemiz için “Necdet Divanı 3” ten bir şiir ve hakiki bir atış…

Atayım dedim

Bir şeyler atayım dedim, herkes bir şey atıyorken.

Bir şeyler satayım dedim, herkes bir şey satıyorken.

Gelmişim çün bu âleme, hem dert verip derman için.

Düşse gönüller şûleme, hep yanarlar için için.

Şu zamanda doğdun, derler, ben doğmadım o zamanda.

Doğan şu cesettir, derler, ben bakîyim her zamanda.

Çekmişim varlık perdesin, sen var olmuşun arada.

Şimdi geriye dönüş var, sen, ben olmandır sırada.

Ufkunu geniş tut ey zahit, bildiğin gibi değil işler.

Âlemde ‘Ben’dir tek vahit, her şeyi isimlerim işler.

Salarsam Mudil ismimi, bulamazsın bir tek mü’min.

Her şey inkâr eder beni, sanma elindedir imân.

Page 177: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

176

Eğer çıkarırsam Hâdî’yi, cümle zuhurda ortaya.

Herkes bulurdu Bâkî’yi, gayrı kalmazdı arada.

Celâlimi açsam bir an, kalmaz ortada zahirim.

Altüst olur bütün âlem, ben yine benle bakîyim.

Cemâlimi eğer açsam, mest olurdu bütün âlem.

Ta haşra dek ayılmazlar, çekmişler, derdin hepsi dem.

Zatımla bassam zemine, kaldıramaz vallah beni.

Bir nefes alsam yeniden, nefes-i Rahmân almaz beni.

Allah dediler ismime, anlamadı kimse beni.

İnsan dediler cismime, sallamadı kimse beni.

İster deli de, ister mecnun, ister velî de, ister cünun.

Ne dersen de, hep öyleyim, ben zannına göreyim.116

-------------------

ال صیحة واحدة فإ ن كانت إ دینا محضرون إ }53/یس{ذا ھم جمیع ل (YA-SİN 53) - (İn kanet illa sayhatev vahideten feiza hüm cemiy'ul ledeyna muhdarun)

(36/53) - “Sadece tek bir sayha! İşte o zaman onlar, hepsi huzurumuzda hazır bulunanlardır.”

-------------------

Bu Âyet-i Kerîme’de Cenâb-ı Hakk (c.c.)’ın zâtının etrafında hazır olunacağı belirtiliyor. Bunun hikmeti ise “Rabb-larına koşarlar” hükmü fiili ma’nâda rubûbîyyet mertebesi olarak tahakkuk edecek, Allah (c.c.)’ın huzurunda toplanma ise bütün varlıkların a’yân-ı sabitelerinin ilmi İlâhîyye’ye intîkâlidir. 116 Mekke (Kâ’be) 09/11/1999 Salı T.B.

Page 178: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

177

Bütün âlemi ihâta etmiş olan aklı küllü Cenâb-ı Hakk (c.c.) ilmi ilâhîyye’ye yâni bâtın âlemine çekerse âlemin zerresi kalmaz ki işte bu büyük kıyâmettir.117

--------------------

19/53 Efendi Baba’mızın İlmin de, Fenâfişşeyh ve bunun devamında ki ikinci seyirde risâlet-müşahâde mertebesinde Fenâfirresûl mertebesinde fani olanlar da bu hakİkatler rubûbiyet mertebesinden tahakkuk edecek-etmektedir. İşte Terzi Baba’nın gönlünde âyan-ı sabitelerini idrâk-i İlâhi, ilmi İlâhiye intikal etmekteler ve bu şekilde akl-ı küll mertebesine ulaşan kişinin kıyameti kopmakta ve Fenâfillah mertebesine ulaşmaktadır.

Ehlullâh’ın buyurdukları gibi “Aslı vahid olan vahidleşir” Yani aslı bir olan birleşebilir. İşte bu bir “sayha”yı duymak için kulak yani duyuş mertebesinin hakîkatine erip rubûbiyet mertebesine ermek için “vahid” bir’i anlamak ve bir olmak lazımdır. Tek sayıların başlangıcı (3) sayısıdır. Buna da üçlü ferdiyet denmektedir. (Allah, Rahman, Rahim) Rahim-Rububiyet-Esmâ mertebesi ile her an Hakk’ın huzurunda bulundukları hâl üzere hazırdırlar.

--------------------

ئذا ا لمدینون أ ئن ا ترابا وعظاما أ }53/الصافات{متنا وكن

(SAFFAT 53) - (E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le medînun

(37/53) – “Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız?”

--------------------

Bu âyeti dile getiren âyetlerin öncesi ve sonrasından anlaşılan cehennem ehlidir. Zâhiri ma’nâda bu böyledir…

E iza mitna, Biz öldüğümüz de mi? Burada bir soru ifadesi vardır. Zâhiri ma’nâda bu soruyu soran zaten ölüdür. Batınen bakıldığında ise zaruri ve ihtiyari ölüm vardır. İşte kişi gerçek

117 (Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk –YÂ-SİN Suresi - T.B.)

Page 179: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

178

ma’nâda Hakîkat-i sorguluyorsa ki, (Na) biz demektir… Ve ihtiyari ma’nâda ölürse, yani ölmeden önce ölürse, Burada ki Na (biz) Hakk’ın zâtından başkası olmaz…

Ve künna türabev ve ızamen, Kemik, sonra da toprak hâline geldiğimiz zaman mı? Burada ki biz ölmeden önce ölmekle Hakk’ın zatından başka bir şey değilse, Kemik “Izamen” Ayın, Za ve Men (okunuştadır) okunup geçilirse böyledir… Durulduğu zaman “Izama” olmaktadır. “Ayın” “Göz” “Za” Zât ve Men kimlik demektir… Burada görüldüğü gibi, öldüğümüz zaman zât-ı gören kimlik sahibi mi? Olacağız olmaktadır. Birde burada biraz duralım dersek… “MA” “Mim” “Elif” ile Hakîkat-i Muhammedi ve Ahadiyyet ile Zât-ın Fenâfillah ve Bekâbillah mertebelerini gören müşahâde eden bir yığın hâline dönüşüleceği anlaşılmaktadır.

Bundan sonra “Tü-ra-ben” toprak hikmet’tir. “Kime hikmet verilmişse, ona birçok hayır verilmiş” demektir. (Bakara 269)… Ma’nâyı hikmetiyye de Âdem’dir. İçinde de “Tü” ile Ma’nâyı Nefsiyeyi-Nefesiyye ile Allah’ın Ata’sı vardır. Ra (Rahmân) ve Elif harfleriyle, “Allah Âdemi Rahman sûreti üzere halketti”. Elif ise Âdem’in ilk harfi ve Ahadiyyettir. Ben de burada bulunan İlâhi kimliktir. Yine burada biraz durursak “Türaba” olmaktadır… Ba; Be ile birliktelik ve sonda ki ba ise başta ki, Te’nin bu arada ki mabeynci harf ile Be ile Elif’e Ahadiyyete ulaşmasıdır. İşte Ebu Turab olan Hz. Ali Baba’mız Be’nin altında ki nokta benim demektedir. Aynı zamanda Hz. Ali “Babuha” yani ilmin kapısıdır… Burada ki “ba” babuha’dır. “Türab” yani İlm-i Ledün’ün kapısıdır.

E inna le medînun, Gerçekten cezalanacak mıyız? Başta bulunan E (hemze) göz gibi olduğu için müşahade hâlini belirtmektedir… İnna, gerçekten biz, işte burada kişi kendine varlık veriyorsa, vehimi hayali zannetiği sahib çıktığı benliği ile biz olmakta ve karşılığı, cezası azab ve cehennem olmaktadır… İşte başta ki hemze-hamza gibi şehid müşahade hâli oluşmuşsa zaten burada ki ceza ve karşılıkta Hakk’ın “Na” sı bizliğine ulaşmaktır. Burada biz derken Cenâb-ı Hakk’ın varlığından başka bir şey olmadığı anlaşılmışca karşılığı ve cezası Hakk’ın varlığı olmaktadır. Zaten bu âyeti anlatanda cehennem ehlini vasfını gören Araf-İrfan ehlinden başkası değildir…

Efendi Babam zaten ömrünün bu konuları anlatmaya vakfetmiş kimsedir, anlayan ve anlamayanların hâli kıyas oluna, fazla söze hacet yok sanıyorum…

Page 180: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

179

-------------------

صطفى البنات على البنین }153/الصافات{أ (SAFFAT 153) - (Astafel benati alel benîn) (37/153) – “Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş!”

-------------------

Astafel benati alel benîn, bu âyet bize ne söylüyor diye bakmaya çalışalım. Başta bulunan istifa seçilmişlik Mustafa ya işarettir. Kızlar ve Oğullar El ben’ati ve El ben’în görüldüğü gibi iki “el” ve “ben” vardır. Kızlar ve oğullar ile de Nefsi cüz ve Aklı cüz bireysel nefis ve akla işaret vardır. Dolayısı ile bireysel benlik olmaktadır. Âyette geçen Ala (Ayn, Lam, Ye) Aliyy (Yüce) esmâsı ile Ma’nâyı İsmâil dir… İşte başta ki ma’nâyı İsmâil, Mustafa olan Resûlüllah (s.a.v.) efendimize ulaşır… Daha önce ki âyetlerde melekler yani kuvvelerin Allah’ın kızları olduğu ifade edilmiştir… Efâl mertebesine bakışın meleklerin kız oluşu ile “Nefsi cüz” kaynaklı olduğu açık olarak anlaşılmaktadır. Nefsi Küll ve Aklı Küll e ulaşılırsa bu nefsâni benlik, izâfi benlik kalkar ve burada iki ben tek ben olan Hakk’ın benliği yani İlâhi benlik olduğu anlaşılır…

Âyet sayısal değeri değerleri, 3+8+1= 11 ve 5+3= 8 dir… (11) Hazret-i Muhammed Mertebesi, (8) Tevhid-i Efâl mertebesidir. Hz. İsmâil de Hz İbrâhîm ile

bu mertebeyi ifade etmektedir.

Toplamı 11+8== 19 İnsânı-ı Kamil’in şifre sayısıdır. Kız ve oğul iki görünen “Hakîkat-i İnsâninyye” değişik yönlerinden başka bir şey değildir.

O ikisinden, Eşlerden inci olan kızları, mercan olan oğulları çıkar.118

İşte Biat töreninde Efendi Baba ve Sâlik’in el ele tutuşması hâlini burada görmek mümkün… Yani “el” alan sâlik Nefsi cüzü ve aklı cüzü ile Efendi Baba’nın “elini” tutmaktadir. Kız evlât olsun, Erkek evlât olsun ma’nâda İsmâil ve İstifa ve Mustafa’dır. Cenâb-ı Hakk herkese nasip olmayan bu evlâtlık ve seçilmişlik hâlini

118 (63) İnci, Mercan Tezgahı - Sayfa 5

Page 181: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

180

fehmetmeyi ve bu hâli asli hâli üzere muhafaza etmeyi bizlere nasip eylesin. İnşeAllah…

Ey dil bu yeter iki cihanda sana iz'ân Birdir, bir iki olmaya yok, bilmiş ol, imkân Hak söyleyecek sende, senin ortada, nen var? Âlemde senin "ben" dediğindir sana noksan. (Ahmed Avni Konuk, Fusus’ül Hikem Şerhinden)

-------------------

}53/ص{ھذا ما توعدون لیوم الحساب (SAD 53) - (Haza ma tuadune li yevmil hısab) (38/53) - “İşte, hesap günü için size vâdolunan şeyler

bunlardır." -------------------

Haza ma tuadune li yevmil hısab, Zâhiri olarak baktığımızda hesab günü “adn” cennetinde vaad olunan nimetlerden bahsedilmektedir. Âyette geçen iki kelime dikkat çekmektedir… Tuadune, Vaad olunuyorsunuz. Hısab, Hesap…

Tuadune derken başta “Te” harfi vardır… “Üstün” okunuşuyla “Siz” olmaktadır… “Te” de sen idi. Kişide senlik hükmü kalmayınca okunan “Biz” vaad oluyoruza dönüşmektedir…

“Allah vaad’inden dönmez, vaid’inden döner” denmiştir… Verdiği söz olumlu ise bu sözden dönmez… Eğer bu söz olumsuz ve zarar oluşturabilecek bir hâl ise, karşı tarafın hâlini değiştirmesi veya gazabının rahmetini geçmesi ile vaid’inden dönebilir.

-------------------

Fusus’ül Hikem İsmail Fassından bir bölümü yararlı olur diye buraya aldım.

Hakk İsmâîl (a.s.)’ı vaadine sâdık olmasıyla senâ etti. Ve mümkün olabilecek olan tercih talebinden dolayı Hak hakkında vaîdin yânî tehdidin gerçekleşmesi olasılığı ortadan kalktı (37).

Page 182: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

181

Yânî Hak, mâdemki İsmâîl (a. s.)’ı “innehu kâne sâdıkal va’di ve kâne resûlen nebîyyen” yânî “muhakkak o vaadine sadıktı ve o resûl ne nebî idi.” (Meryem, 19/54) âyet-i kerîmesinde vaadine sâdık olmasıyla medh etti ve bundan, vaade sadâkat üzerine senâ olunduğu anlaşıldı ve Hak ise kullarına iyi amellerine karşılık mükâfat vereceğini vaad ve kötü amellerine karşılık da azâb edeceğini tehdit etmekle berâber, kötülüklerden vazgeçme ve af ile muâmele buyuracağını da vaad etti ve “innallâhe yagfiruz zunûbe cemîân” yânî “Muhakkak ki Allah, günahların hepsini mağfiret eder” (Zümer, 39/53) ve “İnnallâhe lâ yagfiru en yuşreke bihî ve yagfiru mâ dûne zâlike” yânî “Muhakkak ki Allah, O’na şirk koşulmasını mağfiret etmez. Bunun dışındakileri mağfiret eder.” (Nisâ, 4/48) buyurdu; şu halde senâyı gerektirici olan vaadi yerine getirme yönü tercih edildi ve tehdidin gerçekleşmesi imkânı ortadan kalktı.

Yânî iki şekil mümkün idi: Biri mükâfât, diğeri suça cezâ. Mükâfât vaadinin yerine getirilmesi senâyı gerektirici olup, suçun cezâsının yerine getirilmesi, senâyı gerektirici değil idi. Çünkü Hak önceki ahidlerini yerine getirdiği için, İsmâîl (a.s)’ı vaade sadâkat ile senâ buyurdu. Bundan dolayı olması mümkün olan tercih yönü vaadi yerine getirmek olduğundan, Hak hakkında tehdidin gerçekleşme imkânı kayboldu, gitti.

Sonuç olarak tehditte sadâkat ile senâ olunmaz; yânî "Hamd ve senâ olsun o Allâh'a ki, kullarına çeşitli suça karşılıklar ve azâblar ile tehdit edip bu tehdidini de yerine getirir" demek câiz değildir. Çünkü tehdidin sadâkatı mümkün değildir.

--------------------

Yevm’il hısab, Hesab günü… Hesap, alış veriş veya yapılan işlerin karşılığını görmektir. “Hısab”ın başında ki el ile hesap görülen, alış-veriş yapılan el hükmü çıkmaktadır. Bir de muhasebe, yani hesap olunmuş ve hesaplaşma vardır. “Nefis Muhasabesi” denilen günlük yapılan işlerin menfi-müsbet hesab edilmesi işi her müslümana tavsiye edilmiştir. Görevli melekler ikindi vakti görev değişimi yapmaktadır. Bu vakte kadar yapılan menfi işlerden tevbe edilirse günah olarak yazılmamaktedır.

Page 183: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

182

Şeriat mertebesinin hesabı, namaza, oruç gibi ibadetlerde aksaklık olmuş mu? Ve günaha girilmiş mi? Bu gibi şeylerin Cennet, Cehennem korkusu ile hesabının yapılması…

Tarikât mertebesinin hesabı, o gün veya o hafta şeyh efendi görülmüş mü? Zikir veya ilâhilerden geri kalınmış mı? Şeyhin muhabbetinden geri kalınmış mı veya kazanılmış mı? Bu gibi işlerin hesabının yapılması…

Hakîkat mertebesinin hesabı, o gün Hakk’tan gafil olundu mu? Hakk muhabbetinden geri kalındı mı? Bunun muhasebesinin yapılmasıdır…

Marifet mertebesinin hesabı da bir an olsun Hakk’tan gafil olmak ve Hakk’ın muhabbetinden gafil olmamaktır…

Hakk erinin alış verişi nasıl olmalıdır. Fetih sûresi 10. Âyette geçmektedir. Terzi Baba (19) Fetih suresi ve Feth’in Hakîkatleri adlı kitabdan ilgi bölümü, merak edenler tamamını ilgili kitaptan okuyabilir. Veya kitabımızın birinci bölümünde bu konu ile ilgili alıntı vardır, oraya babakılabilir.

İşte burada da Cenâb-ı Hakk, İnsan-ı muhatab ve karşısına alıyor ve aışverişleri Hakk ile olanların hesabı da Hakk ile olur diyor. Hesabı Hakk ile olanın bu hesaplaşmadan ortada kalan Hakk’tan başka bir şey olmayacağına göre, Hakk’ın Hakk ile ne hesabı olacaktır? Efendi Babam kanalıyla bu alışveriş’in yapılıyor olması, daha bu dünyadayken hesabın görülmesi ve vaad’lere ulaşılması da bizlerin karı olsa gerek diye düşünüyorum… İnşeAllah…

--------------------

ن هللا إ حمة هللا سھم ال تقنطوا من ر نف وا على أ سرف ذین أ یا عبادي ال ل قحیم یغفر الذ ور الر ھ ھو الغف ن }53/الزمر{نوب جمیعا إ

(ZÜMER 53) – ( Kul ya ıbadiyellezıne esrafu ala enfüsihim la taknetu mir rahmetillah innellahe yağfiruz zünube cemîa innehu hüvel ğafurur rahîym.

(39/53) – “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”

--------------------

Page 184: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

183

Kul ya ıbadiyellezıne esrafu ala enfüsihim, De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Kul, De ki ile Ulûhiyyet mertebesi Risâlet mertebesinden haber veriyor. Nefisleri üzerinde israf eden kullarım… Bir kulun nefsi üzerinde israf etmesi, Cenâb-ı Hakk’ın Esmâ-i ilâhiyyesini nefsi istikametinde kullanması ve bu konuda aşırılığa kaçmasıdır. Gerçek müsrifte, Hakk’tan gafil olandır. Hadd’e, Hakîkat mertebesini ifade etmektedir. Hakîkat-i nefsi istikametine kullanıp, Hakk’ı gizleyip örten demektir… Batı bunu bilerek yapmaktadır. Doğu’da yani müslüman olanlar da gafletinden örtüp gizlemektedir. Hakk ehli ise bu hakîkatleri bünyesinde örtüp gizler.

La taknetu mir rahmetillah, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Burada Allah’ın rahmeti ile umuma olan bir rahmetten bahsedilmektedir. Allah’lık, Ulûhiyyet hakîkatleri genel şamil olan bir rahmettir. Ulûhiyyet ise her mertebenin ve zuhur mahallinin hakkını vermektir. Hadi veya Mudil olsun o zuhur mahallinin hakkını vermek genele olan bir rahmettir. İşte bu rahmetten ümit kesmeyin, zuhur mahallinizin gereği ne ise o size rahmet olarak ulaşılacak denmektedir.

İnnellahe yağfiruz zünube cemîa, Allah’ın günahları bağışlaması, bir günah oluşması ve akabinde bu günahtan tevbe şartına bağlanmıştır… Bir de Allah-Ulûhiyyet mertebesi itibari ile günah söz konusu değildir. Bu mertebede suç oluşturacak unsur, zuhur mahalli ve suçu işleyen yoktur… Başka bir açıdan bakacak olursak bu mertebe Hakîkat-i Muhammediyedir. Daha önce bu mertebenin idrâkinde olmamak ve kendine hayâli ve vehimi bir varlık hükmünde olup, âlemin Hakikat-i Muhammediyeden ve kendi varlığınında buna dâhil olduğunu anladığında daha önce işlemiş olduğu “vücud-i zenbike” varlık-vücud günahı bağışlanmış olmaktadır.

İnnehu hüvel ğafurur rahîym, Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Risalet mertebesi ile başlayan âyet, Uluhiyyet mertebesi ile devam etmekte ve burada “Hu” ile Zât-i merteden ifade ye dönmektedir. Ahadiyyet merbesi, Hüviyyetini anlatmakta ve çok bağışlayan, çok esirgeyen olduğunu söylemektedir… Burada ifade edilen “Rahmet-i Rahimiyye” yani husisi, özel olan rahmettir. Bu rahmet mümin ve hadi olan kullar üzerinedir.

Efendi Babamızın da genel’e olan rahmeti siteler ve tv’ler aracığıyla ilminin kitabları ve sohbetlerinin yayınlanması ve istifade

Page 185: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

184

edilmesidir. Kim hangi mertebedeyse oradan alıp faydalanmaktadır. Biz evlâtlarına verdiği hususi ilim sütü ile biz evlâdlarını terakki ettirmekte ve bizlere bu rahmeti rahimiyyesi olmaktadır… İşte bunların Hakk’ını bizler ödeyemeyiz ancak Cenâb-ı Hakk katından kendisi mükafatlandırılmaktadır.

Rubâî:

"Ey her neyi gizledim ise sana âşikâr olan ecell ü a'lâ Zât! Bütün isyânı, senin Gaffâr mübârek isminden ümmîd-vâr olarak işledim. Farz edeyim ki, senin fermânına birçok muhâlefetlerde bulundum. Sonuçta, sen her neyi diledin ise, ben onu yapmadım mı?"

--------------------

Mesneviden: Taştan daha katı olan kalbin çaresi bir halleri değiştirici olan Hakk’ın atasıdır, böyle kimse “Mudil” isminin tahtı tesirinde bulunduğu halde atayı ilâhi ism-i Hadinin iki eli üzere ona vasıl olmalıdır ki o dalaletten kurtulabilsin. Zira atayı İlâhi Esmâ hadimlerinden bir hadim vasıtasıyla gelir. Yani Esmânın görevlilerinden birisiyle vasıtasıyla gelir. Hakk’ın atası için kabiliyet şart mıdır diye sual olunursa değildir cevabı verilir. Zira hidayete kabiliyet birçok kimselerin zannettiği gibi yani hidayet olunmuş olmak mutlaka ameli Saliha ya uymak ve kötülüklerden uzaklaşmak değildir. Hakk’ın inayeti bir sebeptir, nice anadan doğma kafirler vardır ki Hakk’ın hidayeti imdadlarına erişmiştir, nice ehl-i fısk ve isyan vardır ki Hakk onlara bilahere velayet mertebesini ihsan etmiştir. İbâdet ve taat ise basit sebeplerden ibarettir. Onun için Hakk teâlâ buyurur, 39/53 âyetinde “ Ey nefislerini israf eden kullarım Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin“ Böylece onun atası için kabiliyet şart değildir. Belki kabiliyetin şartı onun atasıdır. Yani kabiliyetin şartı kabiliyeti vermedir. Zira feyz-i akdes denen zatiyesi istidat bakımından ayan-ı sabiteye kabiliyet bahşetmiştir ki feyz-i mukaddes denen tecelliyat-ı Esmâiye bu kabiliyet üzerine varid olur. Birisi demiş ki “işin gidişinden korkarım”, yani bir insanın gidişinden sonundan korkarım. Diğeri de demiş ki “Ben de gelişinden korkarım”. Ne demek istemiş? Yani program gelişinde yapılıyor, program gelişinde “ben ondan korkarım” diyor. Giden gidiyor zaten gitmesi gelirken ki programa bağlıdır. Feyz-i Mukaddes denilen tecelliyat-ı Esmâiye bu kabiliyet üzerine varid olunur. Bu surette atayı Zâti iç, ayan-ı kevniyenin kabiliyeti kabuk gibidir. Çekirdek olmazsa kabuğun ne hükmü vardır. Özü olmazsa

Page 186: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

185

kabuğu ne yapacaksın. Bu surette atayı Zât-i iç, Zât-i lütuf iç, Ayan-ı Kevniyenin kabiliyeti kabuk gibidir. Eğer bir kimsenin ayan-ı sabitesi ezelde “Hadi” isminin sureti üzere ilm-i İlâhide sübut bulmuş ise bu süfli âlemde bir müddet sahrayı dalalette püyan olsa ve hidayete kabiliyetli olmasa bile masharı olduğu ismin hazinesidir.

Eğer bir kimsenin ayan-ı sabitesi ezelde “Hadi” isminin sureti üzere ilm-i İlâhide subût bulmuş ise bu süfli âlemde bir müddet delalet sahrasında tuğyan olsa ve hidâyete sureta kabiliyeti olmasa bile mazharı olduğu ismin hazinesindeki ataya vakti gelince ona vasıl olur.119

--------------------

ZÜMER 53. ÂYET MÜŞAHADESİ ve HEDİYESİ

Nusret Babam ve Rahmiye Annem'in kabrine dikeriz diye düşünerek aldığımız saksıdaki gülü, eşim Serpil ile hem dikelim hep Pendik çarşıya uğrayalım diye yola çıktık... Normalde Pendik çarşısının arkasına dolanır ve arabayı uygun bir yere bırakırız. Ama ana yol kapandığı için Pendik minibüslerine yakın bir yere girdik. Serpil burayı biliyorum. Arabayı yer bulursan buraya bırakalım dedi. A -101 marketten bir sokağa girip arabayı çöpün yanında boş bir alana bırakıp... Alt geçitten ve burada bulunan Tren istasyonuna girişin yanından Pendik çarşısına girdik.

53 numara merkez camiinin yanında Serpil'in işlerinin bitmesini bekleyip, daha sonra Yayalar'a geçtik... Gül'ü nereye diklelim derken, Rahmiye annemin kabir taşı önünde bulunan Gül'ün kuruduğunu farkettim, orda bulunan kurumuş gül kökü kütüğünü çıkarıp attım ve buraya gülü ekip Can suyunu verdim... Tutar, inşeallah... Buradan Kurtköye bir alış merkezine gittik... Serpil türkçe ma’nâsı çok şık modaya uygun olan bir takıcıdan üzerinde âyet yazan madolyon bir kolye almış. Bana verdi ve çantana koy dedi. Eve geldiğimizde bu âyetin Zümer 39/53 olması bizi bir hayli şaşırttı. Bu âyetin 53 Müjde ile alakalı olduğunu biliyordum...

Aslında diktiğimiz gülün niye Nusret Baba (r.a) değilde, Rahmiye (r.a) anne olduğunu merak etmiştim. Bir yönü Besmele-i Şerif ile alakalı olduğu açık... Zümer 39/53 Âyetinin sonuna bakınca Gafur'ur Rahiym'i gördüm... Burası ile alakalı olması lazım 119 (120) Terzi Baba – Fusûs’ül Hikem Şit Fassı

Page 187: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

186

diye düşününde Gafur umuma rahmet başında "Gayın" yani gayriyet var aynı zamanda bunun ayniyete dönüştürenlerin hususi rahmeti "Rahiym" de var. Burada başka bir şey var. Ayniyet, Teklik, o zaman Gafur, olur, Tekfur buda zaten Tekirdağ'ı ile bağlantılı Rahmiye Anne de aslen Tekirdağlı, ne müthiş bağlantılar anlayan zaten devamını da anlar.

--------------------

Page 188: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

187

الكتاب سرائیل ورثنا بني إ }53/غافر{ولقد آتینا موسى الھدى وأ (MÜMİN 53) - (Ve le kad ateyna musel hüda ve

evrasna benî israilel kitab)

(40/53) – “Andolsun ki biz Musa'ya hidayeti verdik.” --------------------

Ve le kad ateyna musel hüda, Andolsun ki biz Mûsâ'ya hidayeti verdik. Âyetin başı bir kasem ve yemin ile başlamaktadır. Cenâb-ı Hakk “ateyna” biz verdik diyerek zatın ata yani ihsan ettiğini bildirmektedir. Kime Mûsâ’ya yani Rubûbiyet-Esmâ mertebesine bu ihsan bağış Feyz-i Mukaddes’tir… El-Hüda hidayet yani, doğruluğu verdik. Başta bulunan el ki, bu el Mûsâ (a.s.) koynuna soktuğu ve parlak bir şekilde çıkardığı sol elidir.

Ve evrasna benî israilel kitab, Ve İsrailoğullarına, o Kitab'ı miras bıraktık. Miras kıldık, varis bıraktık israiloğullarını; İsr-gece, isra-gece yürüyen ve bunun oğulları ile gece yürüyen dervişlerden bahsedilmektedir. Kıldığı namaz, yaptığı tesbihat, ilâhi ve zikirler, dinlediği sohbetler, okuduğu kitablar ve tefekkür çalışmalarıyla bir yürüyüş yapmakta gece den aydınlığa yani Fenâfirresül halinden Fenâfillah ve Bekâbillaha doğru yürümektir. El-Kitab ile bu bilinen bir kitap Tevrattır… Ma’nâda ise, “El” aldığı Mürşidi onun hem el-kitabı hem de ileride varis olacağı kişidir…

Efendi Baba’mız bize gece yürüşüşünde, elinden yansıyan ilim ışığı ile hidâyete götürücümüz ve El-Kitab’ımızdır. Kim ki bu hakîkatleri anlar ve bu yolda yürürse kendisine bu hakîkatler miras olur. Ve Efendi Babamızın varisi olanlardan olur. İnşeAllah…

Âyet sayısal değeri 40+53= 93’tür… Bu sayı 9+3= 12 (Hakikat-i Muhammediye) ve Nun, Cim, Mim, 50+40+3= 93 NECM sayısal değerini vermektedir.

Necm-Yıldız bilindiği gibi 53. Sûredir. Nereye bağlı olduğu bellidir. Bir bakıma Hakîkat-i Muhammediye den aldığı ışığı, Efendi Babamız ilâhiyat yıldızı ile bizlere yansıtmaktadır.

--------------------

ولم یكف ھ الحق أ ن ھم أ ن ل ى یتبی سھم حت نف سنریھم آیاتنا في اآلفاق وفي أ شيء شھید ھ على كل ن ك أ }53/فصلت{برب

Page 189: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

188

( FUSSİLET 53) – (Senurîhim âyâtinâ fil âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul hakku, eve lem yekfi birabbike ennehû alâ kulli şey'in şehîd.)

(41/53) – “Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur'ân'ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?”

--------------------

Bu âyet-i kerîme, seyru sülûk yolunda, çok mühim aşamalardan olan, bir seyr’in hakîkatini bünyesinde barındırmaktadır. Yedi nefs mertebelerini enfüsî olarak bitirmiş ve âfâkî, hazret mertebelerine adım atmış bir Hakk yolcusunun, uzaklara açılmak için deniz feneri gibi, gönül göklerine açılmaya namzet olanlara, oralarını aydınlatan bir kandil hükmünde olmasıdır.

Bilindiği gibi “enfüs/nefs” kişinin kendi varlığı, “âfâk/ufuk” ise kendinin hemen dışından başlayan saha onun âfâkı’dır. Genelde “âfâk/ufuk” kişinin kendine en uzak olan yerde gökyüzü ile yeryüzü’nün birleştiği yere denir, aslında bu gözle görülen en uzak mesafedir, kişinin nefsinin/varlığının dışı ise yakın “âfâk/ufuk” tur. Birde Bâtın olan gönül âleminin ufku vardır ki, sonsuz bir sahadır işte kişi bu madde ufuklarının katından kurtulup bâtın ufuklarına açılması gerekmektedir. Aslında bunların hepsi kendinde de vardır, ancak yaşayıp bulup idrak etmek bir eğitim ve irfaniyyet işidir. “Ne var âlemde o var âdemde,” denmiştir. Çünkü Âdem, âdem-i ma’nâ olarak iç bünyesi başlı başına çok geniş olan bir saha/âlemdir.

Ayrıca bu sûre içinde bulunan bu (53) üncü âyet bizim içinde çok ma’nâlıdır, bilindiği bu sayı bizim şifre sayımızdır. Sûrenin nüzül sırası (61) dir bizimde, Türkçe alfebe harf sıralamasına göre, Necdet ismimiz (61) sayısını vermektedir. Diğer taraftan sûre-i şerif’in düzenlenme sırası (41) dir bizimde, arapça alfebe harf sıralamasına görede, Necdet ismimiz (41) sayısını vermektedir.120

-------------------

Görüldüğü gibi bu âyeti kerîmenin de birinci bölümü Zâtî’dir. 120 (96) Terzi Baba 41- Fussilet Sûresi

Page 190: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

189

Senurîhim âyâtinâ, âyetlerimizi yakında gösterece-ğiz, nerede?. fil âfâkı ve fî enfusihim, ufuklarda ve nafislerinde,

Bu âyeti kerîme ile nefis mertebelerinden hazret mertebelerine geçişin yolu ifade edilmektedir. Ayrıca, “men arafe nefsehu, fekad arafa rabbe’hu” hadîsi’nin (fekad arafa rabbe’hu) bölümününde çalışma sahasının başlangıcıdır, yani “men arafe nefsehu,” birinci kısmı olan, hadîs-i şerîf’in bu sahaya gelinceye kadar geçilmiş olduğundan buradan sonrası, (fekad arafa rabbe’hu) bölümü faaliyete başlayacaktır. Hâl böyle olunca, birinci kısım “sırat-ı müstakîm”, ikinci kısım ise “sıratullah”tır. Yani yatay çalışmaktan dikey çalışmaya geçiştir. Ve makam-ı İbrâhîmiyyet’in başlangıcı, O’nun ayak izlerinin takibi’dir.

-------------------

Ömer Hayam Hz. lerinin rubaisi

Tercüme:

Onlar ki aklın kazançları ile çalışırlar, yazık ki hep öküzden süt sağarlar. Yani öküzü inek zannedip süt sağdığını zannederler, hiç bir şey sağamazlar. Öküzden ancak dışkısı sağılır. Libas-ı belahatı giymeleri iyidir, öyle ki bugün akıl ile yaprak bile satmasınlar.”

Yani o akılla yaprak bile değersiz bir şey bile satmasınlar. O kişiler Ömer hayyamın rubaisinde dediği gibi öküzden süt sağarlar boş yere uğraşırlar, bu halin sebebi hakayıkı esmâiye ve sıfâtiyesini talim için şehadet mertebesinde bi tenezzül enbiya aleyhusselâmın taayyünleri ile müteayyin olan vücud-u vahid-i hakikinin onların lisanlarından vaki olan ihbaratına kulak asmamaktır.

Nitekim (s.a.v.) efendimiz, “Ben muallim olarak baas olundum, yani muallim, talim edici olarak getirildim,” buyururlar. Hakîkat hal bu merkezde iken ukala yani akıllar kendi akıllarına itimat edip – Ukala demek kendini akıllı zanneden demektir.- “bizim muallime ihtiyacımız yoktur biz aklımız ile hakikatleri idrak edinceye kadar çalışırız” derler. Yani biz kendi aklımızla buluruz bu işi derler. Ve de kimsenin aklını istemezler. İşte batının içine düştüğü hâl bu aklını ilâh edinenler, biz aklımızla hakîkatleri idrâk edinceye kadar çalışırız, nübüvvet davası güden bizden birisi olana niçin tabi olalım, bizim gibi birisi olana niçin tabi olalım diyorlar. Böyle deyip serkeşlik ederler. Eğer

Page 191: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

190

tabi olsalardı kendi nefslerini bilmekle Hak kendilerine zâhir olur idi. Nitekim Hak teâlâ Kûr’ân-ı Keriminde 41/53 “Biz ayetlerimizi afakta (kendileri dışında) ve kendi nefslerinde onlara gösteririz, ta ki Hak onlara zahir olur.”

Afak senin dışında ne varsa afaktır yani ufuklar demektir. Nefiste kendi varlığında olanlardır, afakta ve kendi nefislerinde onlara gösteririz, ta ki Hak onlara zâhir olur. Böylece eşya hakikatleri ile itila için say edenler mücmelen ikiye ayrılır. Bir kısım çalışıp bulduk derler, bunlar enbiyaya tabi olup onların getirdiği şeraiya harfiyyan intiba eden ve onları muvaecesinde akıllarını asla kullanmayan kimselerdir ki hakikat ve tasavvuf ehlidir bu taife kalden ziyade hale rağbet ederler.121

-------------------

تصیر لى هللا ال إ رض أ ماوات وما في األ ذي لھ ما في الس ال صراط هللا}53/الشورى{األمور

(ŞURA 53) – (Sıratıllahıllezî lehu ma fis semavati ve ma fil ard e la ilellahi tesîyrul ümur)

(42/53) – “(O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner.” -------------------

Sıratıllahıllezî lehu ma fis semavati ve ma fil ard, (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur. 40,41 ve 42. Surelerin 53. âyetlerine dikkatlice baktığımızda birbirini takip eden âyetler olduğu anlaşılıyor. Bu sureler Ha-Mim hurufu mukatta harfleri ile başlıyor. Kısaca bu âyetler üzerinde Ha-Mim, yani Hakîkat-i Muhammedinin etkisi var diyebiliriz. Âyetleri kısaca hatırlarsak 40/53 hidayet yolu, yani doğru yol ile alakalıydı. 40/41 Kâbe’nin temelinin yükselmesi yani “Sıratullâh” Allah yolunun başlangıcıydı… 42/53. Âyetinde “Men a’refe nefsehu, fakad a’refe Rabbehu” Kim nefsine arif oldu, fakad rabbine arif oldu kısmının ikinci bölümü ile alakalı ve mi’rac-i seyir hakîkatlerini anlatmaya devam etmekte olduğu görülecektir. Zâhiri gök ve yer ile bahsedilmekle beraber bunlar aynı zamanda bizim beden arzımız ve gönül göğümüzdür. Bizim zannetiğimiz bedenimiz aslında zahir ve batın Allah’ın ve buradan geçen Allah’ın yolu “Sıratullâh” varmış. İşte bunun faaliyete geçmesi için nefsimizi 121 Terzi Baba, Fusûs’ül Hikem İdris Fassı 12. Paragraf.

Page 192: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

191

yani tanıyıp buradan, da Rabb’ül Erbâb olan Allah yolununda mi’rac etmeyi hayata geçirmemiz gerekir.

Bu sistem derslerimizin ikinci bölümü olan Beş Hazret mertebesini (Sıratullah) oluşturur.

1- Tevhid-i Efâl, 2- Tevhid-i Esmâ, 3- Tevhid-i Sıfât, 4- Tevhid-i Zât, 5- İnsân- Kâmil... Bu dersler ile ilgili geniş malumat (14) numaralı İrfan

Mekteb-i Kitabında şerh edilerek yazılmıştır. Geniş malumat için bu kitaba müracaat edebilir.

E la ilellahi tesîyrul ümur, Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner. Burada bir şeye dikkat çekiliyor. Neye dikkat edilecek devamında İla Allahi, Allaha doğru bir hedef gösteriliyor. Seyr-i İlallah, tüm işler Allah dönerek seyir halindedir, diyor. Bir an yok ve bir an var. Adem ve Âdem (var ve yok) hakikatları bize ifşa ediliyor. Her an her şey, Allah’a dönmektedir. Peki biz bunun farkındamıyız. El-Umur, burada ki “El” takısı istiğrak olarak değerlendirilmekte ve kelimeye bütünlük kazandırmaktadır. “İsriğrak” tasavvuf terminolojisinden gark olmak, boğulmak ve kendinden geçmektir. Bütün işler ki bizler de Hakk’ın Emri ile olan “kün” Ol’ dan başka bir şey olmadığımıza göre bu dönüş Fenafillah mertebesini belirtiyor…

Sûre “Şura” yani “İstişare” sûresidir. Bu surenin 38. Ayetinde “Onların işleri, aralarında danışma iledir.” Buyurulmaktadır. Bizlerinde işlerimizi birbirimiz ve Efendi Baba’mız ile istişare etmemiz. Bu istişare sonuncu birbirlerimizin ve Efendi Baba’mızın tavsiyelerine uymamız, Sıratullâh üzerinde ilerlememizi ve hakiki ma’nâda “İstiğrak” olup Allah’ımıza dönmemize vesile olacaktır. İnşeAllah.

Buraya gönlüme doğan küçük bir şiiri ilave etmeyi uygun buldum.

Fettah bizle, oldum Cahid Kimlik senle, buldum Vahid,

Page 193: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

192

Ahad mimle, gördüm Ahmed,

Kûr'ân ile geldim Samed,

Rabb'a Arif-i Kâmil sırat,

Hu'ya Arif-i Billâh sırat.

Allah derdi, dedem Nusret,

Selâm verdi, babam Necdet,

Sofra serdi, annem Nüket,

Arif virdi, hemdem sohbet,

Rabb'a Arif-i Kâmil sırat,

Hu'ya Arif-i Billah sırat.

11-01-2016 M. C.

-------------------

لقي ع و جاء معھ المالئكة مقترنین فلوال أ ن ذھب أ م سورة لیھ أ }53/الزخرف{

(ZUHRUF 53) – (Fe lev la ülkıye aleyhi esviratüm min zehebin ev cae meahül melaiketü mukterinîn)

(43/53) – "Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil miydi?" -------------------

Fe lev la ülkıye aleyhi esviratüm min zehebin, Ona altın bilezikler verilmeli… Bu âyette bahsedilen Mûsâ (a.s.), Museviyet ve tarîkât mertebesidir. Firavun yani Mudill esmâsı, Hadi üzere olan Mûseviyet mertebesinin zâhiri bir zenginliğin görüntüde olmaması üzere, kendi anlayışında zâhiri zenginlik gücü olan altın

Page 194: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

193

bilezikten bahsetmektedir. Karun’da Firavun döneminde yaşamış ve hazinelerinin anahtarını develerin taşıdığından bahsedilmektedir. Allah’u Teâlâ, Karun’un bu hazinelerini yerle yeksan edip bu tezi çürütmüştür.

Ev cae meahül melaiketü mukterinîn, yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil miydi?"… Firavun yani Mudill esması kendi anlayışı üzere batini olarak Mûsâ-Museviyet mertebesinin kuvve-melek ile desteklenmediğini yani ma’nevi bir kuvvet verilmediğini zannetmektedir. Oysa Mûsâ (a.s.) ın doğumu zamanı katledilen 40 ile 70 bin arasındaki İsrailoğullarının erkek çocuklarının rûhu ile Mûsâ (a.s.) Cenâb-ı Hakk tarafından desteklenmiştir. Firavun-Mudill esmâsının bundan haberdar olmadığı ortadadır.

Efendi Babamızın birçok kitabında yazan zuhuratını sadece yorumsuz olarak buraya alalım daha önce ki bölümlerde tamamı mevcuttur.

1964 senesinde yeni evlendiğimiz aylarda şöyle bir zuhurat görmüştüm. Ma’’nâ âleminde bana, burmalı geniş iki adet altın bilezik verilmişti. İkisinde de madalyon gibi küçük zinçirle asılmış sarkaçlar vardı. Bunlardan biri (kâlb) diğeri ise (kılıç) idi. T.B.

Efendi Babamız zaman zaman sohbetlerinde ve kitaplarında kendisine bir meleğin haber getirdiğini ve bir müddet sonra perde olur düşüncesi ile bu konu ile ilgilenmediğini belirtmektedir. 43/53 âyetinin üzerinde tahakkuk ettiği anlaşılmaktadır diye yolumuza devam edelim.

Daha önce (73) numaralı dosya hakkında görmüş olduğum bir zuhurat 33/53 âyetin altına alınmıştı. Bu zuhuratı da (73) numaralı dosya ya mevzu olan kişi Efendi Baba’mın 1964 görmüş olduğu bilezik zuhuratına atıf yaparak, kalb ve kılıç gitti. Kalb ve kılıcın gitmesi ile üçlerin bu yolda kalmadığını bunun kabul edilemeyeceği gibi bir takıp heyazanları sarfetmiştir. Gördüğüm zuhurat bu ayet ve olanlar ile bağlantısı olduğu için buraya aldım.

-------------------

Kandil

22 Aralık 2015 07:45 tarihinde Mu… CA <ca…@hotmail.com>;yazdı…

Hayırlı Sabahlar Efendi Babacığım,

Page 195: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

194

Mevlid Kandiliniz Mübarek olsun...

Dün küçük bir zuhuratımız oldu, açık ama anlamadığım bölümler olabilir.

Efendi Babamın terzi dükkanına eşim ile beraber gidiyoruz. Efendi Baba'mın elini öpmek için uzandığımda küçük cam şişede turuncu renkli kokuyu elime sürüyor. Merhum Abdülkadir (Olgun) dayımın oğulları İhsan ve Nurettin 12-13 yaşında ki halleriyle dükkanın çıraklığını yapıyorlar. Nurettin, Mu… Abi ezan okunacak namaza (ikindi vakti gibi) gidelim diyor. Üstümde ki siyah kapişonlu kabanı çıkarıyorum. Dükkan da bıraksam bir şey olmaz değil mi diyorum? Nurettin dükkanın dışında iki çocuğuyla bekleyen kadını ve içeride dikine duran büyük gön-ye (bir kenarı dik bir kenarı ileri gösteren) cetveli gösterip, bu kadın bu cetveli almak için uğraşıyor ama alamıyor. Bu dükkandan kimse çalamaz diyor...

Hörmet ve Muhabbetle Nüket Anne ve Efendi Babamızın ellerinden öperiz.

-------------------

Necdet Ardıç

Mu… CA… <[email protected]>;

23.12.2015 (Çar) 13:24

Hayırlı günler Mu oğlum Sizlerinde geçmiş/geçmeyen mevlid kandiliniz mübarek olsun İnşeallah.

Zuhuratın güzel yolunda zaten anlamları açık ancak en sonu daha ma'nâlı Gön-ye, başlı başına doğruyu gösteren bir ölçü ve tatbikat aletidir. O ölçüde şeriat gönül ve irfâniyyet ölçülerinin şartlarıdır, bunlar ne alınır ne satılır ne çalınır ancak ehlinden ehline aktarılır.

Bu dükkandan kimse çalamaz Gönül rızası ile verilse dahi o yerinde kullanılmazsa hemen elinden alınır. Cenâb-ı Hakk yolumuzu açık eylesin.

Cenâb-ı Hakk dünya ahret işlerinde kolaylıklar nasib etsin. herkese selâmlar hoşça kalın Efendi Babanız..

Mail bu şekilde bitiyordu…

Page 196: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

195

Okuyucuların anlaması için bazı noktaları açmaya çalışayım… Mu… Ca…

Abdülkadir dayımın oğlu diye yazılanlar, İhsan ve Nurettin… Rahmetli Abdülkadir bey zÂhir hayatında yaşarken mesleği “altın bilezik“ imalatçısıydı. Vefat edene kadar 50 seneden fazla bu meslek ile uğraşmıştı. Oğulları da Nurettin ve İhsan, Nur, “Kalb” ve İhsan ise görme yani “Kılıç” ile bağlantılıdır. Görülen zuhurat yaklaşık 30 yıl öncesinde ki Efendi Babamın Terzihanesinde geçmektedir. Yani bu dükkan da eğitilenler, yani Efendi Baba’ma çıraklık yapanlara zaten burada ma’nâda kendilerine şeriat, tarîkât ve irfâniyet ölçüsü üzere kullanılmak üzere “Kalb” ve “Kılıç” verilmektedir. Bunlar belli bir kişi ve zümreye has bir şey değildir. Eğil değilse de kendisinden bu verilenler alınır… Kişi zaten hangi mesleği yapıyorsa onun mesleği “Altın Bilezik” hükmündedir. Ma’nâ da da bu böyledir.

-------------------

Kılıç Ve Kâlb Sarkaçları122

Cancağızım; “(25) İncir” dosyasına yapmış olduğum yorum yazısında, 2010 yılında görmüş olduğum zuhurat Efendi Babam-ı ziyâretten yaklaşık 40 gün önce görülmüş. Aslında bu gün daha iyi anlıyorum ki, bu zuhurat Efendi Babam-ın Terzi Baba kitâblarında yazılan gördüğü zuhûrât ile alakalıymış. Bu zuhurat ne olduğunu kısaca tekrar hatırlayacak olursak;

Efendi Babamıza, zuhuratında altın bir zincir-bilezik verilmiş. Bu zincirin, “Kılıç” ve “Kâlb” şeklinde sarkaçları varmış. Efendi Babam, bu zuhuratın zâhiri yorumunu iki oğlu olacağı olarak yorumlamış. İzzet isminde ki oğlu askerliğini Astteğmen olarak yapmış, bunu kılıç olarak yorumlamış. Küçük oğlu Cem ise bayan kuaförü olduğu, saçlarda Esmâ-i İlâhiyye remzi olduklarından, Sûltanımız tarafından kalp olarak değerlendirilmiş. Tamam buraya kadar, her şey tastamam veriler, kod-lar yerine oturuyor.

İşin civcivli tarafı burada başlıyor. Ma’nâda, bu zuhûrât ile alâkalı olduğu değerlendirmesi yapılan “Kâlb” kendisini cismen pek tanımam, sadece adını duyduğum bir kişidir. Şu an Terzi Baba ile irtibâtı olmadığını biliyorum.123 “Kılıç” olduğu bildirilen kişiyi 122 127 - Bendeki Terzi Babam, Sayfa 120-123… Bu konuda daha fazla bilgi için ilgi kitaba müracaat edilmesi rica olunur. 123 2018 yılı başında Tekirdağ da bir sohbette adı va hakkında bu mâlûmat geçti.

Page 197: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

196

gayet iyi tanırım. Şu anladığım noktada, bu “Kılıç” ile bir hayli üzerime yürümüş. Efendi Babama, ma’nâda verilen “Kılıç”124 ve öğretilen nefis şeytânına karşı oyunlar ile lâyığını buldu.125

İşyerimde bu İ. ile alâkalı bulunan iki kişi vardı. Birini bir kazâ sonucu rahmetlik olunca anlamıştım.126 Diğer kişi de, Mu… olarak ma’nâlanan kişiyi Efendi Baba’mın yaptığı yorum da nitelemesinden ma’nâda ki İ. ile bağlantılı olduğunu anladım. Her ikisi ile yaklaşık 27-28 senelik bir mücâdelem olmuş. Bunlar aslında bir bakıma olumsuz nefsâni yönlerimdi. Ma’nâda Efendi Babam tarafından verilen Nusret’ul Fetih (Metin) kılıcıyla bu yönlerimi kesip atmışım. Hamd olsun…

Buradan şu İ. nin giderken yapmış olduğu bazı iddialara da yanıt vermiş olalım.127 Bu kişi Üçler, Beşler gitti, Kırklar dağıldı. Terzi Baba’ya “53” (سورة النجم) “Necm sûresi de” varmış gibi

ifâdelerde bulunmuştu. Yaptığı bir konuşmanın kayıtlarını bir şekilde dinledik, bunları oradan biliyoruz.

Üçler, Beşler, Yediler, Kırkların tarîkât mertebesinde ne oldukları bellidir. İsteyen bunların ne olduğunu araştırabilirler. Anlatmak istediğimiz konunun başka bir yönü vardır. Zâten bunlar tarîkât mertebesi itibâriyledir gidenin yerleri, başka kişiler tarafından doldurulmaktadır, denmektedir. Yolumuzda bu listede olup bâtın âlemine göçen, kendi isteği ile ayrılan veya tard edilmişlerin yerini birileri doldurmuş olması gerekir. Benim için bu yönden bu konunun pek bir önemi olmadığı için bu konuyu Efendi Babama sormadım, sormam da… Kendisi kimlerin olduğunu zâten biliyordur. Beni ilgilendiren zâten bunların hakikati;

(1-) Ahadiyyet ve teklik olduğu,

(3-) Allah, Rahmân Rahîm,

124 Bu da nereden çıktı denebilir. Efendi Babam gibi müşâhade etmediğim şeyi yazmam. Kavacık sohbetinde yakaza halinde Nusret Babam rahmetullâhi aleyhi, tam Efendi Babamın üstünde elinde “Kılıç” müşahâde etmiştim. Efendi Babama bu hâli anlattığımda iyi görmüşsün demişti. İyi ki görmüşüm… 125 İ. gibi bu kılıç ve Metin esmâsına sahip çıktığımız zannedilmesin, bunda tüm kardeşlerimiz ve İslâm âleminin hakkı vardır. Bazı gerçeklere ışık tutmaya çalışıyoruz. Emâneti veren istediği zaman istediği şekilde alır. (Yazan) 126 İsmi İ. Denen kişi ile aynıydı. 127 (12) Terzi Baba (1) adlı kitâbta sayfa 262, 263, 264 te bu kişinin gördüğü zuhûrât ve 3, 5, 7, 40 lar vs… ile ile ifâde edilen kişiler vardır.

Page 198: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

197

(5-) Beş Hazret mertebesi,

(6-7) Zât-i ve Sübûti Sıfâtlardır.

(12) İnsân-ı Kâmil – Kâmil İnsân,

(40) Hakikat-i Muhammediye,

(300) İlmel Yakîn, Ayn’el Yakîn, Hakk’el Yakîn mertebelerinin vahdette kesret olarak her an bir şen de yani bir işte olmasıdır.

İşte İ. nin üstünden bu merâtibi İlâhiye alınmış, yani gafletine ve zilletine düşmüştür. Ama gafilanın, gafletinden nereden haberi olacaktır.

Diğer “53” (سورة النجم) “Necm Sûresi” ifâdesine gelince daha önce geçen ifâdelerden bu madalyonun ön yüzü ve altının değer ifâde eden yönünü yazmıştık. Bu gün birçok yerden, kazıdan altın eşyâlar veya sikkeler çıkmaktadır. Bunlar bugün kullanılmadıkları hâlde, Üç beş bin liralık altın değeri olduğu hâlde milyonlarca değer biçilmekte hatta bazılarına kıymet biçilememektedir. Bu geçmiş âlimler, yazarlar, ressamlar, müzisyenler, bilim adamları içinde böyledir. İşte aslında “53” ü daha da kıymetli kılan arka yüzü (طوغر) “Tûğrâ” yani bâtınında bulunan ( ه) “Hu” dur. Yâni demem o ki “53” bir remzdir. Zâten kendi buna sahip te çıkmaz. Efendi Babam bizim ne kadar hisse- miz var ise,” Ümmet-i Muhammedin” de o kadar hissesi var der-demektedir. Gönlünden bu “Gizli hazîne” nin hissesini bulup çıkardıysa bu suç mudur? Kim kimi bu konu da engellemiştir. İsteyen araştırır ve kendine ait olanı hisseyi gönlünde bulup çıkarır. Ama bunun bir formülü vardır. “Ya bir gönül ol, Ya bir gönle gir.” Ancak bu gönül eğitimine devâm edip, bu hisseden pay alabilmek mümkündür. Anlaşılacağı üzere dünyâ ehli böyle kıstaslar ararlar, bu bir bakıma zarûrettir. Gelene de işte bu durumuzda var demek içindir. Bazen bakar, bununla fazla uğraşılmaz der. Bir zamanlar yolumuz vardı. Şimdi tüm yollar bizim der. O da anlamaz sen yoluna ihânet emişsin der ve “kös kös” gider. A! akıllı geçinen zevat hakîkat’te sen Hakk’a giden yolu kaybetmişsin de haberin yoktur. Aynasından sana göstermiş, ama nâfile!

Nusret babam rahmetullâhi aleyh ve Rahmîye annem rahmetullâhi aleyte, Pendik yayalar mezârlığında defn olunarak,

Page 199: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

198

doğudan gelen bu İ. tehlikesine ma’nevî kalkan olmuşlardır. Cenâb-ı Hakk (c.c.) makamlarını âlî ve yüce eylesinler.128

-------------------

تقابلین ستبرق م }53/الدخان{یلبسون من سندس وإ (DUHAN 53) – (Yelbesune min sündüsiv ve

istebrakım mütekabiliyn) (44/53) – “İnce ipekten ve parlak atlastan giyerek

karşılıklı otururlar.” İnternetten alınan ipek ve atlas hakkında kısaca bilgi; İpek, İpekböceğinin ürettiği yumuşak, parlak bir liftir.

İpekböceği bir tırtıldır ve bu lifi kendine koza örmek için üretir. İnsanlar bu liften iplik yapar ve kumaş dokurlar.

Atlas, ince ipekten sık dokunmuş düz renkli, sert ve parlak, altın ve gümüş tellerle işlenmiş kumaş cinsidir. Atlas dokunuşuna göre kıymetlendirilen bir kumaştır.

51 ve 52. Âyetleri ilave ettiğimiz zaman meal şöyle olmaktadır…

“İttika edenler emin bir makamda bahçe ve pınar başlarında ince ipekten ve parlak atlastan giyinmiş bir şekilde otururlar.”

İpek kıymetli bir kumaştır. Bu kumaşı ittika eden şeriat, tarîkât, hakîkat ve marifet mertebelerinin sakınması farklıdır.

Şeriatte, Şüphelilerden kaçınanlar hayal cennetinde yani nefis cennetlerindedirler.

Tarîkâtte, Beşeriyettelerinden kurtulmaya çalışanlar yine hayâl ve nefis cennetlerindedirler.

Hakîkatte, Beşeriyetin Hakk’a ait olduğunu bilip sakınanlar 8. cennetaynidediler.(2 Cennet)

128 Yazılan bu satırları tekrar düzeltirken, biraz önce işyerime Pendik’ten gelen çöp kamyonun kasasının yeşil çimenlerin üstünde “Çevrene dikkat et” diye yazıyordu. Bir bakıma Arapça Harâm, bir bakıma ehline harem olan kamyon, aradaki O harfini çekersek “Hu” dur. Geriye kalan “Kâmin” ise, gizli sırdır. Bâtının sırrında olan Nusret Babam rahmetullâhi aleyh “Çevrene iyi bak” diyerek hakkımızda tehlikeli fikir sahiplerine dikat et diyerek bizleri adeta uyarıyordu.

Page 200: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

199

Maifettte, Bütün bu âlemin Hakk’ın varlığını bilip sakınanlar da 8. cennetaynidediler.(Üstte bulunan iki cennetin ilerisinde olan iki cennet)

Bahçe yani cennettir… Zikir meclisleride cennetten bir bahçedir. Pınar başları ilim’in alındığı kaynak hayattır. Kim hangi derste ise o dersin kaynağı olan Esmâ’dan suyunu-ilmini-hayatını alır.

Parlak Atlas kumaş; Altın ve gümüş işlemeli olması, bu kumaşı mürşidin giymesidir. Parlak olması ilminin nûrudur. Gümüş işleme velayet yolunu, altın işlemeler ise risalet yolunu belli eder. İşte Efendi Babamız ve dervişleri sohbetlerde ipek ve parlak atlas kumaştan elbiseleri ile karşılıklı oturur. Bu cennet bahçesinden herkes dersinin kaynağı olan Esmâ-i İlâhiyyeden ilmini alır. Bu elbiselerde dersin rengine göre karşılıklı el tutuşma töreni ile O Esmâ giyilir veya hangi mertebeden biat yapılıyorsa Esmâ-i İlâhiyye elbisesi giydirilir. Günümüzde vakit olmadığı için her ders geçişte yapılması gereken bu tören dervişlere ders bitirmelerinde Efendi Babamız tarafından topluca yapılmaktadır.

Ailece senede birkaç sefer yaptığımız Bursa gezilerinden uğradığımız yerlerden biriside İpek ürünlerinin topluca satıldığı Koza Han olmaktadır. Onlar alışveriş yapaken fakirde meydan şeklindeki bahçesinde bulunan çay bahçesinde oturup istirahat etmektedir. Koza bilindiği gibi İpek böceğinin ördüğü bir tür ipliktir. İpek yapanlarda bunları alıp kaynak suya atmakta ve İpek böceği, Kelebek olamadan ölmektedir. Yolda bulunan salik, hayâl, vehim ve nefis ipliği ile örülmüş kozayı delip, Kelebek olarak özgürlüğüne kavuşması gerekir. Efendi Baba yazmış olduğum bir mail-de daha ne kadar bu Koza’ya gelip gideceğiz bakalım dediğimde, karşılık olarak; “Nefsi emmare kozunu bu hayal sahasında oynasın, biz kendi irfâniyet işimize bakalım” demişti.

Bu âyet ile ilgili son paragraftaki yazılanlardan bir gün önce ma’nâda gördüğüm zuhuratta;

Dergâh gibi bir mekânda cam bir vitrin içine konmuş yeşil 3 adet “Tarîkâtı Uşakiye” ait nefti yeşil atlas ipekten kiyafetleri görüyorum. Daha sonra içeride Efendi Babam ve Fakîr dururken karşılıklı dışarıdan hiçbir dâhil olmadan kıyafetler ve tac-ı şerifler üzerlerinde giyinilmiş bir şekilde beliriyorlar. Ben yine bu sahneyi kapı dışından izliyorum. Üçüncü kıyafeti ve tacı gençten bir erkek giyinmiş şaşkın (heyeman) bir hâlde, ahşap helezonik

Page 201: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

200

merdivenlerden trabzanları tutarak yukarı doğru çıkıyor. Aslında bu zuhuratta birçok açık ma’nâlar vardır. İncelediğimiz (44/53) âyeti ile de bağlantılıdır.

Bunun bir yönü ile âlakalı durumu zuhuratı gördüğüm akşam işten dönerken, Efendi Babamın eski sohbet kayıtlarından Fusûs’ül Hikem Halid Fassı’nı dinliyordum. Efendi Babam size Nusret Babam ile alakalı bir hatıramı anlatayım dedi. Bir Kandil’de işlerimizden dolayı Nusret Babamı ziyarete gidememiştik. İşimiz müsait olunda birkaç gün sonra Kandil münasebetiyle ziyaretine gittik. Nusret Babam size bir zuhuratımı anlatayım dedi. Tac-ı şerif gördüm ve bu Tac-ı Şerifi kendi kendime giyindim dedi. Efendi Babam daha sonra sohbet kayıtlarında bu “Allahussamed” gani yani kimseye ihiyacı olmamak “Samediyet” hükmüdür dedi. Bu anlatılanlardan “Efendi Babam ve Fakir” zuhuratta bu hâl ile ma’nâlanmıştı. Burada dikkat çeken diğer bir husus 3 kiyafettir. Bu “Ferdi Selase” üçlü ferdiyet ve aslı Ferdiyet’e işarettir. (Görülen 3. kişinin ismi ile yolumuzu ileriye taşıacak olan erlerdir.) Bundan yaklaşık 8-9 sene önce fakire “Senin kimseye ihtiyacın olmaz, Sana ihtiyacı olanlar” olur hâli ma’nâlanmış olarak düşünülebilir. Bu konu hakkında yazılmış bir yazıyı faydalı olur düşüncesiyle buraya alıyorum.

Sizden Sonra Kiminle Devâm Edeyim129

Efendi Babamın bürosuna ikinci ziyârette gittiğimde, yekten biraz da edepsizce, belki yaşından ötürü, Efendim sizden sonra kiminle devâm edeyim diye sormuştum.

Efendi Babam bu deli gene ne diyor der gibi, biraz durduktan sonra, biz öldük mü? Senin kimseye ihtiyâcın olmaz sana ihtiyâcı olanlar olur demişti.

Açıkçası bu soruları niye böyle bir insâna sordum, densizlik ettim diye epey üzüldüm. Hakîkatte bu iş, Efendi Babam-ın hakîkatinden geliyor. Ama benim nefsimden çıktığı için suç, onun da kaynağı Hakîkat-i Muhammedi kaynaklı olduğu için herhangi bir sorumluluğu yok. Zaten benim de hayâl ve vehim yönüm o zamanlar üzerimde fazla olduğu için gelen hakîkatleri değiştirerek dalgalı yansıtıyorlardı. “Anladıysan ebsem ol” diye Nusret Babam rahmetullâhi aleyh boşuna söylememiş.

129 126-14-1- Bendeki Terzi Babam Sayfa 168-170

Page 202: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

201

İşte burada eksik kimlik sorusu gelmiş… Bu da 5. Hazret mertebesi ve (ا) Elif’in bâtın noktası ile oluşan kimlik…

İşte efendi Babam bu Tevhid-i Zât hakîkati olan Marifet/bekābillâh hakikatin’in sûresi olan (اإلخالص) “El-İhlâs”

hakîkatini çalışır ve benim gibi ma’nâsal (حد Tek”liği bünyende“ (أbulup Vitr’iyyeti idrâk ettikten sonra, âlemde bulunan Hakikat-i Muhammediyi de fikren ve zevken bünyende idrâk edersen,130 “Ferd’iyyet” denilen 28. Mertebeyi idrâken ve fikren anlamış olursun.

Yatsı namazı vakti; Efendimiz “Rabb-inin adıyla oku” hakîkatini Yatsı namazı ile Elif 12 bâtini, 1 zâhiri noktadan oluşur…

(27+12)= (39) Bu Esmâ tecellisidir. (97) Kadir gecesi denilen (96) (سورة العلق) “Alak Sûresi”nin ilk 5 âyetinin inmesi ile ilk bölümünü yaşamıştır. (ا) Elif 12 zâhiri, bir bâtini noktadan oluşur…

Gece kılınan (وتر) “Vitr” Teklik namazı ile (39+1)= 40 bakın

bu ifâde edilebilmek için bu eşitlik verilmektedir… Aslında oluşan “39-1” dir. Buda 13 tür… 1 kaynak sayıdır. 1 başa alındındın mı? مراج) ) Mirâc ile oluşan (د أحم ) Ahmed (53) oluşumu, 139 yani

Muhammed olur… Muhammed isminin ikinci (م) Mimi olan Hazreti Muhammed mertebesi oluşur. Tek sayılar üç ile başlar… Bu oluşum ile Âlem bazında Ef’âl tecellisi oluşmuş. 40 rek’at namaz tamam olmuş… Ve (97) Kadir gecesi ve (م (وتر) Selâm” ve“ (سل“Vitr” de ki (حد حد) ,Tek” Allahu Ekber“ (أ أ Allahu Ahad” ile“ (هللاkarşılığı olmayan Tekbir ifâde edilmiş olur.

Bunun sabahı Kâdir devamı arefe ve bayram yani Ramazan bayramıdır. Efendi Babam Biz öldük mü? Derken biz öldük, Hakk ile Bâki olduk, hakîkatini ifâde etmiştir. Sen de ölürsen, Fenâfillâh ve Bekâbillâh hakîkatlerine ulaşırsın. Fâtiha hakîkati ve Rabb-i Hass hakîkati sende açılır demek istemiş. Burada ehline mâlûm olan başka hakîkatler vardır.

130 Bu hakîkat sadece âlem bazında Rasûlullah Efendimize aittir. Bunu âlemde görüyorum ve bana ait derse, bu ortaklık yani şirk ve suçtur. Kişinin birimsel varlığında idrâken ve fikren bu hakîkatin anlaşılması olur.

Page 203: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

202

5. Kimlik; Sizden sonra “Kim”lik sizin sonranız yani 5. Hazret mertebesi ile bünyenizde bulunan ( ه) “Hu” dur. Ve bunun

Vahidiyyete - Ulûhiyyete dönük olan yönü Hüve’dir.

6. Kimlik; Biz öldük mü? Benden sonra kimseye ihtiyacın olmaz… 3. Mertebe olan, Nefsi Benlik, İzâfi Benlik ve İlâhi Benlik seyirleri olan Mi’râc’ın uruc bölümünü tamamlayıp, bu üç seyir ile “Nefsini bilen rabb-ini bilir”, Mûcidine karşı tam bir fakr ve ihtiyâç içinde olursan, ölmeden önce ölürsen. Bundan sonra oluşacak tecelli ile Rabb-i Hass’ın Cenâb-ı Hakk tarafından verilir. Gerçek kimliğin olan Özel esmân sana verilir.

Ve bâtının da bulunan kimlikler senden yardım almaya gelirler, diye Efendi Babam tarafından anlatılmak istenmiştir.

Şimdi yeri gelmişken daha önceden yazmış olduğum, Hâlit dede yazısı131, bu hakîkatler ile son günlerde mail ile oluşan karşılıklı bir yazışmayı buraya almam okuyanlar için faydalı olur düşüncesindeyim.132

-------------------

ھم قوم طاغون تواصوا بھ بل }53/الذاریات{أ (ZARİYÂT 53) – (E tevasav bih bel hum kavmun

tağun) (51/53) – “Bunu (nesilden nesile) birbirlerine vasiyet

(tavsiye) mi ettiler? Doğrusu onlar azgın bir topluluktur.”

-------------------

Zariyât sûresi 53. Âyette de bir anlam bütünlüğü olması için 52. âyete mealen bakalım.

(51/52) – “İşte böylece, öncekilere her hangi bir peygamber geldiğinde hemen: O, bir büyücüdür onlardan veya delidir, dediler.”

Zariyât sûresi 53. Âyette dikkat çeken “tagut” ve “tavsiye” dir. 131 Bu yazı 126-14-1- Bendeki Terzi Babam Sayfa 170 dedir. Dileyenler oradan okuyabilir. Görüldüğü gibi bağlantılar nasıl birbirini takip etmektedir. Hakiki bir seyir olduğu ve zincirleme bağlantıların birbirini takip ettiği nasıl anlaşılmaktadır.

Page 204: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

203

Tağut; İmam-ı Kurtubî hazretleri buyuruyor ki: Tağut, put ve şeytan demektir. Enes bin Malik hazretleri, (Tağut, Allahü teâlâdan başka, kendisine ibadet edilen her şeydir) buyurmuştur. Hazret-i Ömer de, (Tağut, şeytandır) buyurmuştur. Tağut, tuğyan kelimesiyle aynı kökten türemiştir, insanı azdıran her şeydir. El-Cevherî, (Tağut, kâhin, şeytan veya sapıklıkta başı çeken kimsedir) demiştir. (Cami-ul-ahkâm) [İntennetten alınan bilgidir]

Görüldüğü gibi şeytan ve avanesinin peygamberler hakkında ki tavsiyesi (vasiyeti) peygamberlerin büyücü ve deli olduğu yönündedir.

İnananların ise tavsiyesi “Asr” sûresinde belirtilen Hakk’ı ve Sabrı birbirlerine tavsiye etmeleridir.

Asrın hakikat-ı nedir?

(عصر) Kaf” sayısal değeri “100” idi… 100 aynı zamanda“ (ق)“Asr” denilen 100 yıllık zamanın ifâdesidir. (والعصر) “Vel Asr” Asr’a yemin olsun (103/1) (سورة العصر) “Asr Sûresinde” Vavı-Kasem’i başına alarak geçmektedir… 1000 yıllık zamana da dehr denmekte ve Resûlüllah (s.a.v) Efendimiz “Dehre küfretmeyin O, Allah’tır” buyurmuştur.

Bu sûrenin sıra numarası 103, nüzûl sıra numarası 13, âyet sayısı 3, fasılaları (ر) “Re” dir. Görüldüğü gibi sıra ve nüzûlü 13 tür…

(ر) ,Sad: 90 (ص) ,Ayn: 70 (ع) ,Asr” sayısal değeri“ (عصر)Re: 200, (70+90+200)= 360… 360 derece lik dönüş ile 24 saatlik günlük zaman dilimi oluşmakta bu güneş etrafındaki dönüşü ile güneş yolu ve Ay’ın dünyâ etrafında ki dönüşü ile Kamer-i denilen takvim oluşmakta ve bu senelik seyri sülûk’u oluşturmaktadır. Zaman, En, boy, yükseklikten sonra 4. Boyut olarak bu âlem aynasında zaman ile hareketli görüntü oluşmaktadır. Dünya kutru ortadan kalkarsa, ortada kalacak olan uzaydır. Bu “Zûlmet-Karanlık-Soğuk”tur. Uzaya giden astronotlar uzayda güneşin dahi gözükmediğini, görülenin lacivert bir boşluk olduğunu ifâde etmektedirler. Işığın oluşması için yansıma yani çarpıp döneceği bir yere ihtiyâcı vardır. Güneş ışığı dünyaya çarpıp, bir yansıma ve bir aydınlanma oluşmaktadır. Cenâb-ı Hakk (c.c.), Hazreti Âdemi, balçıktan kara bir topraktan halketmişti. Hakîkat-i İlâhiye güneşinin ışını alıp yansıtması bu şekilde olmaktadır. Ama bu sırrın güzelce cilâlanıp parlak hâle getirilmesi lâzımdır. Bir insânın ömrüde bir (عصر) “Asr”dır.

Page 205: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

204

…Vav: Vahidiyyet, Velâyet hakîkatleri (و)

,Elif: Ahadiyyet (ا)

…Lâm: Ulûhiyyet ve İlm-i İlâhi (ل)

,Ayın: Göz (ع)

,Sad: Samadiyyet hakîkatleri (ص)

Re: Rahmâniyet (ر)

Vahidiyyet sahasında, An-ı dâimde velâyet sırrı ile Ahadiyyet ve Ulûhiyyeten aldığı İlm-i İlâhi, Samadiyyet hakîkatleri ve rahmâniyyet hakîkatleri ile âlemlerin sırrını zaman aynasında 18 bin âlemi seyreden Hakk’ın göz bebeğidir.133

Nübüvvet son bulduğu halde risâlet müeessesinin devam ettiği bilinen bir gerçektir. Peygamber haber getiren, haberci demektir. Efendi Babamızda Rasülün şeraitinden gelen ilhamatlar ile bizlere haber vermektedir. İşte bazı çevreler ve hatta bizdenmiş gibi görünen kimseler daha sonra Efendi Babamızın daha önce ki kaynaklardan almış olduğu şeriat, risâlet ve irfaniyet ilimleri gönül deryasında derleyip bizlere aktardığı ilimlerle kendisini büyücü ve delirmiş gibi vasıflar verebilirler, âyette görüldüğü gibi tuğyan ehlinin halleridir. İbretlik hikâyelerdir.

Efendi Babam bir mail-inde fakîre “ Evladım bizi takdir edenler olduğu gibi, inkar edenler oldu. İt ürür kervan yürür.” Demiştir…

“Ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr”…

--------------------

ھوى }53/النجم{والمؤتفكة أ (NECM 53) – (Vel mu'tefikete ehva)

(53/53) – “Altüst olan şehirleri de o böyle yaptı.”

--------------------

133 Asrın hakikat-ı nedir? 127-15-2- Bendeki Terzi Babam Asr yazısı bölümünden alıntıdır.

Page 206: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

205

Mütefike, halkıyla birlikte altı üstüne getirilmiş yerleşim birimleridir ki Lut kavmi böyle bir cezaya çarptırılmıştı (Nesefi IV, 200).

Ehva, Yukarı kaldırıp haviyeye attı, yerin dibine geçirdi.

--------------------

Buraya Efendi Baba’mın, Necm suresi 52. Âyetinin yorumunu benzer âyet olduğu ve konuyu anlamak için alıyorum.

Derviş olunduğunda önce, Âdem kavminden olmak ve Âdem hakîkatlerini idrâk etmesi gerekir.

Sonra yavaş yavaş diğer peygamberlerin yaşantıları kendi bünyesinde neyi gerektiriyorsa (yani hangi terkleri ve hangi alışları, özellikleri gerektiriyorsa), müspet olanları alıp, menfileri terkedip, Beş Hazret (tevhid) mertebelerinden evvel gelen nefis mertebelerinde yapılması gereken şeyleri hakkıyle yapılmış ise, o zaman bunlardan kurtulunduğu burada tebşir ediliyor.

Bir insân geçme karnesini alır, bu karne onun bu statüyü sürdürmesi üzerine verilir. Ancak o statüyü tatbik etmez ise o zaman onlar onda kayba uğrar. Hakk etti ise verilir ve yerini koruduğu müddetçe de devam ettirilir.134

--------------------

Sûre ve Âyet numarası 53 tür. Kûr’ân’da bahsedilen her bir peygamber ve kavminin yaşantısı bizlerde mevcuttur. Merhale, merhale bu mertebe halkaları beden varlığımızda açığa çıkarlar Efendi Babamızın aktarımları dervişlik eğitimiyle akıl seviyesi yavaş yavaş yukarı çıkarılır. Bu bilgiler ile beden şehirlerinde ki yanlış anlayış yıkılır. Ve bu halle yukarı yani zâtına-zât’a ulamak istediğinde bu kesafet hali latif hale çıkamayacağı için yerin dibine çarpılır, paramparça olur. Terzi Baba irfan yolu eğitimi ile kişinin hem sureti, yani zâhiri hâli, hem işareti yani manası gönül âlemi değişmiş olur. Bizlere bu hakîkatler müjdelenmektedir.

--------------------

Efendi Babamın Gördüğü Necm Sûresi zuhuratınının, Müşahadesi ve Tahakkuk Etmesi

6. Kadıköy tarafında bir yerdeyim. Banliyö kazası olmuş, İstanbula dönmek için vasıta bakıyorum. O arada bir postacı fakirin

134 T.B

Page 207: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

206

yanına geldi. Çantasından bir kağıt çıkardı. Arapça yazı ile ikiye katlanmış olarak etrafı Fatiha Sûresindeki gibi süslemeli ve işlemeli sûreyi okudum. Fakat aklımda kalmadı. O Sûre fakire gelen Sûre imiş.

Necdet Beyin rû’yasında gördüğü sûrenin daha sonra yapılan araştırma ve çalışmalar ile (Necm Sûresi) olduğu müşahâde edilmiştir.

Yukarıda alıntılan bölüm Terzi Baba (37) – 53 Kûrân-ı Kerim’de Yolculuk Necm Sûresi 3. Sayfadan alınmıştır.

Fakir kütüphanesinde bu dönem gruba ne okuyup sohbet yapalım derken, elime bu eser geçmişti. Fakirin böyle bir niyeti olmadığı halde Kadiköy’den As… Hanım kardeş sohbetleri bizim evde yapalım diye teklif etti. Sohbet için planlanan gün geldi. Kitabı okumaya başladık ve bu zuhurata geldiğimiz zaman sohbet yaptığımız evin Kadiköy-Kızıltoprak eski tren istasyonun hemen yanında olduğu ortaya çıktı. Tüm kardeşler bu hakikat karşısında hayret ettik. Ve bu yaşanan müşahadeyi Efendi Babama bildirdik ve bizleri vesile ettiği için Rabb-imize hamd, Efendi Babamıza teşekkür ettik. “Haze min fadli Rabbihi.”

--------------------

ل غير وك ير ص ب ستطر وك }53/القمر {م

(KAMER 53) – (Ve kullu sağîyriv ve kebirim mustetar)

(54/53) – “Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır.”

--------------------

Âyeti kerimeyi anlayabilmemiz için bir önce ki âyete de bakmamız gerekmetedir.

(54/52) – “Yaptıkları her şey kitaplarda (amel defterlerinde) mevcuttur.”

Yapılan her şey kitaplarda yani amel defterlerinde mevcut ve küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır.

Bu kitapların nasıl olduğu Hakk’a sûresinde belirtilmiştir. Mealen;

Page 208: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

207

(69/19) - “Kitabı sağ tarafından verilen:" Alın, kitabımı okuyun" der.”

(69/25) - “Kitabı sol tarafından verilene gelince, der ki:" Keşke, bana kitabım verilmeseydi!"

--------------------

Burada bahsedilenler cehennem ve cennet ehli olduğu gibi, bilindiği gibi sağ Akl-ı Küllü ve sol da Nefsi küllü temsil etmektedir.

Âyette bahsedildiği gibi İrfaniyet yolu olan “Terzi Baba” yollunda da tüm kardeşler görmüş oldukları zuhurat ve düşünce, tefekkür ve hallerini Efendi Babamız ve Efendi Baba’mızın görev verdiği dervişlere yardımcı olan evlâtları satır satır yazılan bu kayıtları alıp dosyalayarak âyetin hükmünü daha bugünden yerine getirmektedir. “Hatır unutur, satır unutmaz” demişlerdir.

Buraya bu âyete geldiğimde müşahade ettiğim küçük ama büyük bir hatıramı satır satır yazayım. İnşeAllah

03-01-2016 tarihinde Kavacık sohbeti öncesinde Ah… isimli kardeşimiz zuhurat yazımı hakkında konuşuyorlardı. Efendi Babam görülen zuhuratların teker, teker numara verilmesi gerekliliği ve birbiri ile ayrılması gerektiğini aksi takdirde birbirine karıştığını, bulunan derse hangi tarihte başlandığının belirtilmesi gerektiğini ifade ediyordu. Böylelikle her bir zuhurat belli olmakta ve gerekirse yorumlandığı ve yazılanlarında aynı zaman da kendini ifâde etme ve edebiyat eğitimi olduğunu anlatıyordu. Ah… kardeş’te demek ki her bir zuhuratı (yani küçük büyük ayırt etmeden) yazmak önemli değil mi? Eğer bunları gizlersek, istenilen cevap ve eğitim alınamaz? Diye sordu. Efendi Babamda evet diye söylenenleri teyit etti. İşte daha bugünden “Terzi Baba” İbretik kitaplarında, Mektuplar ve Zuhuratlar kitaplarında bu haller satır, satır yazmakta ve isimler gizlendiğinden bu kişiler yazılanların kendilerine ait olduğunu bilmektedirler.

Efendi Babam “Arası” adlı şiirinde bu hakîkati bizlere,

Eğer yazmasaydım bunları, uçar gider idi benim ile Rabb-im lutfetti gayreti, kalem ile kâğıt, arası. 135

Kâleme aldığı kitab ve 1958 yılından bu yana mektup ve mesajlaşmalarını derleyerek “satır, satır” yazmakta ve

135 Divan (3) Terzi Baba Divânı Tasavvuf Serisi 16, Sayfa 101.

Page 209: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

208

kendisinden sonra gelecek olan nesillere irfâniyet hakikatlerini bir külliyat, bir miras olarak bırakma çalışmalarına büyük bir özveri ve emek harcayarak devam etmektedir.

--------------------

بان كما تكذ ي آالء رب }53/الرحمن{فبأ (RAHMAN 53) – (Febieyyi alai rabbikuma

tukezziban.) (55/53) – “Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini

yalanlayabilirsiniz?”

--------------------

Bu âyet hakkında Terzi Baba (9) Rahmân sûresi kitabından ilgili bölümü okuyarak devam edelim.

(55/52) fiyhima min külli fakihetin zevcani fiyhima/onlarda) (ikisinde)

küllü/her fakihe/meyva (neşe) iki (2) zevc, çift

İkisin de her türlü meyveden çift vardır.

“Zevc”, insan varlığının bir yönü,

“zevcani” iki yönüdür. Yani erkek ve kadındır.

Aslında ise, bu iki cins, tek varlıktır. Tek olan insan varlığı, çift yani “zevcani” olarak faaliyet göstermektedir.

Erkeğe “fail”, kadına “mef’ul” denmiştir. Yani etken - edilgen halinde yaşamaktadırlar.

“Tevhid” hakikatinde

erkek yani “Adem” “akl-ı kül” olarak,

kadın yani “Havva” ise “nefs-i kül” olarak tabir edilmektedir.

Bu ikisinin birliği yeni bir “bir”i ortaya getirmektedir.

Meyve beden gıdalarının en mühimlerindendir. Ma’nevi meyveler de rûhaniyetimizin gıdalarındandır.

Her varlık iki cins olduğundan, her meyvede de iki cinsiyet bulunmaktadır. Bir yönüyle alıcı, bir yönüyle de vericidir.

Page 210: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

209

Yani, verici “akl-ı kül” ilmi;

alıcı ise “nefs-i kül” ilmidir.

Eğer insan bu dünyada iki yönünü, yani “abdiyyet” ve “ruhaniyet”ini gereği gibi faaliyete geçirebilmiş ise, o meyvelerden iki yönlü yararlanır.

Bu dünyada kendisine gelmeye başlayan “ilm-i ilahiye”, gerek “akl-ı kül” gerek “nefs-i kül” yönünden cennette de devamım sürdüreceği, bu ve benzeri ayetlerle açıklanmış olmaktadır.

Zâhir ve bâtın, her yenen meyve ile kişide “abdiyyet” ve “Rububiyyet” idrâk ve açılımları meydana gelir.

Böylece her yenen meyve ile “hakîkat-i ilahiyye” ilmi daha da çok gelişmiş ve kişi kendini daha iyi tanımış, kendi varlığında “zevcani” hakîkatini idrak etmiş olur.

Elmalı’lı Hamdi Yazır bu ayet hakkında özetle şöyle diyor:

[“Her meyveden çift çift”, mesela yaşı da vardır, kurusu da; yahut biri dünyada tanınan veya tanınmayan olmak üzere iki sınıf.

(55/53) (febieyyi ala-i rabbiykü ma tükezzibani?)

“bu halde/öyleyken Rabbinizin nimetlerinin hangisi ile kezzib/yalanlarsınız

“Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini! yalanlarsınız?

On dokuzuncu defa tekrar ve ihtar edilen bu ayette de,

Gaflet ehline bu hakikatler açık olarak tebliğ edilmekte ve inkarlarının mümkün olmadığı net olarak ortaya konmaktadır. Gafletten uyanmak için, daha neyi bekledikleri sorulmaktadır. 136

--------------------

Çalışmamızın bir tasdiği de bu âyetten gelmektedir, 19. defa 53. Âyette tekrar edilen bu hakikat ile 19/53 olan rabbimiz-terbiye edicimiz, eğiticimiz ve öğreticimiz “Terzi Baba” hakikatlerinin hangisini yalanlarsınız? Diye sorulmaktadır.137

136 T.B. 137 Burada yazıldığı gibi (95) Terzi Baba 8 19/53 ham dosya çalışlması içinde olan 53. Âyetler kitab hacmi büyüdüğü için birkaç âyet alınarak kullanılmıştır.

Page 211: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

210

Rahmân sûresi 13. âyetten 55. Âyete kadar tekrarlanan bu 19 âyetin sayı toplamı kısaca 641 sayısını vermektedir. Daha önce 41 ve 61 sayılarının “Necdet” isminin harflerinin Arapça ve Türkçe harf sıralamasında ki toplamları olduğu hesaplamaları ile verilmişti. Dolayısıyla bu sayılarının da hakikatlerini yalanlayın bakalım, yalanlayabilirsiniz denmektedir. Ayrıca bu hakîkatleri yazmasına izin verilen fakirin isminin yazılıştaki sayısal değeridir. Hakîkatleri yazanın dahi, bu âyet ile tasdik olunmuş olduğu anlaşılmaktadır. Haza Min Fazli Rabbihi!

--------------------

}53/الواقعة {فمالؤون منھا البطون (VAKIA 53) (Femaliune minhelbutune)

(56/53) “Karınlarınıza ondan dolduracaksınız.

,karınlara doldurulacak olan zakkum ağacıdır. Zakkum زقوم sayısal değerine inceleyecek olursak;

Zel: 700, Kaf: 100, Kaf: 100, Vav; 6, Mim: 40, 700+100+100+6+40= 946 9+4+6= 19 İnsân-ı Kamil’dir. Görüldüğü gibi bu dünya da, 19 İnsân-ı Kâmil ve Kûr’ân

ilmini talep edip tahsil etmeyenler 19 ilmini acı bir azap şeklinde tadacakları anlaşılmaktadır.

Âyet sayısal değeri de; 56+53= 109 = 19 u vererek tasdik eder niteliktedir. Efendi Baba’mın da ömrünü 19 İnsân-ı Kâmil ilmini

öğrenmek, öğretmek ve neşretmek üzere ömrünü, malını ve vaktini vakfettiği bilinen bir gerçektir. Cenâb-ı Rabb’ül âlemin biz evlâtlarını da onun yolunda gidenlerden eylesin. İnşeAllah…

Zakkum ağacı, bir bakıma lanetlenmiş varlık ağacıdır. Âdem (a.s.) ve Havva validemizin cennetten kavulmasına sebep olan bu ağacın nefsâniyet meyvalarına talip olanların ahirinde yani sonra ki hayatlarında yiyeceğide zakkum ağacı olacaktır.

--------------------

“Şecer – Ağaç” konusunda faydalı olacağını düşündüğüm Efendi Baba’mın (15) Âdem as. (6) Peygamber 1 adlı kitabından

Page 212: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

211

alıntı… ( Görüleceği üzere âyet sayısı 19 dur, 56 Vakıa sûresi 53 âyetin sayısal değerinide 19 bulmuştuk.)

تقربا ھذه من حیث شئتما وال ة فكال نت وزوجك الجن ویا آدم اسكن أالمین جرة فتكونا من الظ }19/األعراف{الش

(ARAF 19) - (Ya ademüskün ente ve zevcükelcennete fe külâ min haysü şi’tümâ velâ-tekraba hazihişşecerate fetekünâ minezzâlimiyn.)

(7/19) “Ve ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşiniz, dilediğiniz yerden yiyiniz ve şu ağaca yaklaşmayınız, sonra ikiniz de zalimlerden olursunuz.”

Bu Âyet-i Keriyme, evvelki sayfalarda Bakara Sûresi’nde ele alınmıştı. Ancak “Şu ağaca yaklaşmayın.” bölümü hakkındaki ayrıntıyı (İleride tekrar değineceğiz.) hükmü ile buraya bırakmıştık. Aynı bölümün izâhına bir başka yönden devam etmeye çalışalım.

Bu Âyet-i Keriyme hakkında da tefsirlerde ef’âl mertebesi itibariyle pek çok izahları bulunmakta; ancak birbirlerinin benzerleri olup kesin bir neticeye varamamakta, tefekkür ehlini bâtınen doyurucu olamamaktadırlar.

Bu Âyet-i Keriyme’yi ben de çok düşündüm ve değişik yönlerini de araştırmaya başladım. Daha geniş bilgiyi nerelerde bulabilirim diye gönlümle istişare ederken “Rabb’ın olan,(Rahmân’a) danış.” dedi. Ben de (Rahmân’a) danıştım. Dedim ki!...

(Şecer)

“Ağaç” nedir? Dedi ki: “(Allemel Kûr’ân’ı) ‘Ikrâ’ et, oku!” Evet okuyacağım kaynağı bulmuştum; çünkü zâti hakikatleri, allem > talim ediyordu ve ilk tavsiyesi (şecer)e dikkat et diyordu ve devam ederek, (şecer) kelimesi her bir kelime gibi bir çok İlâhi

mânâyı ifade etmektedir. Sembolleri; () rı ( ) cim () şın dır.

Rahmâniyyet mânâsı itibariyle;

Şın : Harfi, şehadet, müşahedeyi, şehadet âlemini

Cim : Harfi, Cemâl-i İlâhiyyeyi, esmâ âlemini

Rı : Harfi, Rahmâniyyet, sıfat âlemini ifade etmektedir ve bu mertebeler artı mânâsında, kendisinde mevcuttur.

Page 213: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

212

Nefsâniyyet mânâsı itibariyle ise;

Şın : Harfi, Şeytaniyyet-i, (nefs-i emâre ve levvâme’yi)

Cim : Harfi, cinsiyet-i

Rı : Harfi, (rıda) “örtü” perdeyi, ifade etmektedir ve bu mertebeler de kendisinde eksi mânâsında mevcuttur, diyebiliriz.

Ebced hesabıyla:

Şın : Değer sayısı, (300)

Cim : Değer sayısı, (3)

Rı : Değer sayısı, (200) dür.

Toplarsak; 300+3+200=503 toplam değeridir. (503) diğer sayı değeri ise, kelime-i risâlet, (Muhammedürrasûlüllah) “Muhammed, Rasûl, Allah,”

kelimelerinin toplam değeridir ki, hayret verici bir oluşumdur.

Şecer, bir bakıma Hakîkat-i Muhammediyye’nin bu mertebedeki irsâliyetidir.

Ayrıca, (5+3=8)dir ki; sekiz cennet ifadesindedir. Bilindiği gibi (şecer) “ağaç” cennetin ana unsurlarından birisidir.

“Şu ağaca yaklaşmayın.” ifadesinden de anlaşılan, cennette çok daha başka ağaçların da olduğudur. Bulundukları cennet, esmâ cenneti olduğundan, oranın meyveleri o ağaçların mânâlarıdır, yani her bir ağaç esmâ-i İlâhiyye’den bir mânâyı ifade etmekte ve onun mânâ meyvelerini üretmektedir.

İşte yaklaşılması yasak edilen ağaç, (Ulûhiyyet) mânâsını ifade eden “iki ana dallı” (Ulûhiyyet) ağacıdır.

Bir dalı;(Rahmâniyyet) mânâları, meyveleri ile dolu (şeceraten mübareketen) Diğer dalı ise; (Nefsâniyyet) mânâları, meyveleri ile dolu (şeceraten mel’uneten)dir

diyebiliriz. Çünkü (Ulûhiyyet) tüm olarak bu varlığı gerçek yüzleri ile kendi mertebelerinde korumaktır.

Cenâb-ı Hakk, insânlık hayatı süresince Peygamberleri vasıtasıyla bir çok ağaç örneğine dikkatlerimizi çekmiştir.

Page 214: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

213

Âdem (a.s.)a ve Havvâ anamıza cennette ilk emir ve yasak şu “ağaca > şecer” yaklaşmayın oldu.

Mûsâ (a.s.)a, peygamberlik başlangıcı bir “ağaç > şecer”den ilk def’a (nûr) esmâsının tecellisi ile olmuştu. Orada gördüğü “şecer” (nur) esmâsının zuhuru idi.

Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimize de Mi’râc gecesi “sidre’i münteha”da (sidir) ağacı gösterilmiştir ki; bu çok dikkate değerdir. Bu hususta daha geniş bilgi, mübarek geceler kitabımızın Mi’râc bölümünde mevcuttur. Dileyen oraya bakabilir.

O ağaca yaklaşılmasına mâni bir çok sebepten biri de henüz o ağaca, “şecer” mânâsına yaklaşma vaktinin gelmediğidir.

Diğeri ise, o ağaçta mevcud Ulûhiyyet’e “kurb” yaklaşmayınız demektir. Çünkü orası bir bakıma Ulûhiyyet’ten uzaklaşma yeridir. Bir şeyden uzaklaşılmayınca da oraya dönme diye bir şey söz konusu olamaz.

Bir diğeri ise, yine o “ağaç”ta mevcud nefsâniyyet ve şeytaniyyet’e “kurb” yaklaşmayın, demektir.

İşte bu ağaç, “şecer” iki zıt mânâyı bir arada tutmakta ve Âdem (a.s.) varlığında dünyaya gelen herkes bir yönüyle bu ağaçtan men edilmektedir.

Hakk, yolunda gidenlere, şeytaniyyet dalı.

Şeytaniyyet, yolunda gidenlere ise Rahmâniyyet dalı, yasak edilmektedir.

(Şecer)e kurbiyyet, yaklaşmaktan nehiy ve ikaz sadece Âdem ve Havvâ’ yadır. Meleklere ve iblise değildir; çünkü onların bu sahada oyunculukları yoktur.

Sayıları itibariyle (şecer) ve (Kelime-i Risâlet) (503) aynı değerdedir ki; o mânâyı tatmak, Risâlet yolunun başlangıcına gelmiş demektir. Âdem (a.s.) da ilk peygamber olduğundan, Allah’ın o mertebedeki Rasûlüdür ve yeryüzüne iniş süreci içerisindedir.

*

* *

Page 215: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

214

Kelime-i Risâlet hakkında daha geniş bilgi Kelime-i Tevhid isimli kitabımızın (136)ncı sayfasında mevcuttur, dileyen oraya bakabilir.

Ayrıca (503) sayısının ortasındaki sıfır’ı alırsak ortada (53) kalır ki; o da bizim şifre sayımızdır. Bu hususta da geniş bilgi, Terzi Baba isimli kitabımızın “sayıların dilinden” bölümünde vardır, o sayfalara müracaat edilebilir.

*

* *

“Sonra zalimlerden olursunuz.” Bu hususun daha evvelce Bakara Sûresi’ndeki; ilgili Âyeti’nde kısaca izahı yapılmış idi, hatırlamak için tekrar oraya bakılabilir.

O ağacın iki dalının neticesi zâten, zulüm > zulmet, karanlıktır. Biri nefsâniyyet zulmeti; diğeri ise, Ulûhiyyet’in a’mâ’iyyet karanlığı, sevâd’ı a’zâm’dır.

Peygamberlerin bazılarına gösterilen (şecer) ağaçlar, bir mânâ bütünüdür.

Âdem ve Havvâ’ya men edilen “ağaç” ef’âl mertebesine iniş itibariyle yol göstermekte,

Mûsâ (a.s.)a gösterilen “ağaç” esmâ mertebesi itibariyle yol göstermekte,

Muhammet (a.s.)a Mi’râc ta gösterilen “sidre ağacı” ise sıfat ve zât mertebesi itibariyle yol göstermektedir, diyebiliriz. Bu hususta daha geniş bilgi mübarek geceler, kitabızın mi’râc bölümünde vardır. T.B.

ون اآلخرة }53/المدثر{كال بل ال یخاف(MÜDDESİR 53) - (Kella bella yehafunel’ahırete) (74/53) – “Hayır! Aslında onlar ahretten

korkmuyorlar”

-------------------

Âyeti kerimenin zâhirine baktığımız zaman ahretten korkmayanlar cehennem ehlidir. Gafletle Hakk’tan uzakta olarak perdeli bir yaşam sürüp yaptıklarının ahirlerinde yani sonlarında bir

Page 216: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

215

karşılıkları olacağını düşünmeden yaşadıklarından aslında onlar ahiretten korkmuyor denmiştir.

-------------------

Bir de bu âyete Yunus suresi 62. Âyet ile değerlendirmeye çalışalım,

ھم یحزنون خوف علیھم وال ولیاء هللا ال ن أ ال إ }62/یونس{أ (YUNUS 62) – (E la inne evliyaellahi la havfün aleyhim

ve la hüm yahzenun) (10/62) – “Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku

yoktur; onlar üzülmeyecekler de.” -------------------

Bu âyette de görüldüğü üzere “Ehlullâh”a yani Allah (c.c.) ehli olana korku yoktur deniliyor. Ehli Beyt bilindiği gibi hane halkıdır. Bir evde oturana ehli beyt tabiri kullanılmaktadır. Öyle ise Ehli Allah’a, Allah ile birlikte yani Allah’ın hane halkı olanlara korku yoktur. Kudsi hadiste “Benim velilerim kubbelerim altında gizlidir” buyurmuştur. Cehennem ehli nefsi emmâreleri ile gaflet halinde hayâli ve vehimi bir hayat neticesinde her türlü tasvip edilmeyen işi yaparak sonlarından korkmamaktırlar. Allah ise ehli olanların korkusuna kefil olmaktadır. Peki, bu hale nasıl ulaşılır. Bu korku cennet ya da cehennem korkusu değil, bilakis Cenâb-ı Hakk’a karşı nezaketsizlik yapma korkusu ile ulaşılır. Böyle bir yaşantı içinde olanında Allah cc. korkusundan daha bu dünyada emin kılmaktadır. Allah ehli de ahret-ten yani sonlarından korkmuyordur. Daha bu dünyadayken “ahir” lerini, sonlarını korkusuzca yaşamaktadırlar. Bu manaya daha iyi nüfuz edebilmek için Müddesir sûresi 53 ayeti incelemeye çalışalım.

--------------------

,Kella, Hayır كال

Kef, Şedde ve Lâm Elif harflerinden oluşmaktadır.

Ke: Kün-ol ve Sen,

Şedde Şiddeti,

Lâm, Uluhiyyet, Bu şiddetin Uluhiyyet aynasına yansıması,

Page 217: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

216

Lâm Elif; La okunuşu ile yokluğu ifade eder…

Senliğin yani Hakk’tan ayrı zannettiğin benlik perden ortadan kalktığında şiddetle İbrâhîm (a.s.) gibi “heyeman” ve yani şiddetli aşk ile Hakk ile ve Hakk da sen ile tahallül etmiş yani karışmış olur. Aslında karışan, giren, çıkan bir şey yoktur. Aslında hakikatta olanın idr3ak edilmesidir. Burada ortaya çıkan “La” yok ile kişi kendi varlığının yokluktan başka bir şey olmadığını anlar.

ل بـ Bel, Doğru, hakîkat ve Evet,

Be; İle birliktelik Risâlet mertebesi,

Lâm; Halkiyet,

Sükün: Sekine hali, Sakin olma…

İşte bu hâl ile “Be” risâlet mertebesi idrak edilir… “Lam” harfi sükün ile olmasının sebebi “Uluhiyyet” Hakîkat mertebesine ulaşan kişinin Hakk’ta fani olması Fenâfillah hâli diyebiliriz. Burada bahsedilen ve daha önce ki halleri kişi ancak mürşidin bünyesinde bulabilir.

,La ال

La; Yokluğu ifade etmektedir. Tersten okunduğunda Elif Lam ile “El” hükmüne gelmektedir.

Burada ki yokluk, Hakk’ın varlığında bulunan batın-i yokluktur. Lam Elif’in Lâm’ından Elif’e ulaşılabilirse kişi Bakâbillaha ulaşabilir.

İşte Fenâfillah ve Bekâbillah’a ulaşmış olanlar için korku yoktur. Kendi varlıkları kalmamıştır.

“Lâm Elif te ki Elif’’e ulaşıldığı zaman bu anlatılanlar ilm’en kişinin kendi varlığında olan ve özünde yaşadığı oluşumlardır. Başka bir yerde olduğu hükmü çıkarılmasın. “La” “El” yani Ehadiyet ve Ulûhiyyet mertebelerini oluşturur. Yokluk, Ehadiyet ve Ulûhiyyet yani Bekâbillah ve Fenâfillah ile Hakk’ani varlık olur.

“La” dan önce birde “Bel” vardı… Sükûn halinde duran “Lâm” Hallkiyet lamı olmaktadır. Halk’ın kendi kendine bir varlığı yoktur. Bunu harekete geçiren Hakk’tan başkası değildir. İşte kendi varlığında ki Ulûhiyyet harekete geçtiği zaman bu lâm harfide

Page 218: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

217

harekelenip özü, dudaklarında ki sözlerinden dökülür. Ve taliplilere hakîkatleri anlatmaya başlar.

“Kella” bu kelimede Ell, Şedde ve Kef olmakdadır…

Ell ile biat yapılan ve yapan ile Ell hükmünü şiddetli bir biçimde Allahu Ekber ile senliğini yani Nefsi Emmâre ve Nefsi Levvâmeyi biat edenlere kestirmektedir.

Efendi Babamız ile yapılan bu biatla evlâtlarının da Hakk’ani bir yaşam ile hayatlarını sürdükleri müddetçe Nefsi Emmâre ve Nefsi Levvâmelerini kesip ahirlerinden korkmamaları bir müjde olarak bu âyette verilmiştir. İnşeAlllah…

Sure sayısı 74 ve âyet sayısı 53 tü… Bilindiği gibi 53 “NC” sayısal değeri ve Necdet’in baş harflerifdi.

Nusret sayısal değeride

Nun: 50, Sad: 90, Ra: 200, Te: 400

50+90+200+400= 740

Sıfır kalktığı zaman kalan kalan 74 tür…

Sûre ismi Müddesir, Örtüsüne bürünendir. Sûre, suret… Âyet işarettir.

Ahir, bâtın örtüsüne bürünen Nusret Babamız’ın sûreti, 53 “NC” Necdet zâhir işaretindeyim korkmayın der gibidir.

Mevlânâ hazretleri de, “Beni kabrimde aramayın sevenlerin gönlündeyim” demiyor mu?

Bu âyet ile 53. Âyetler çalışmamız bitmiş oluyor. Gönül isterdi ki daha fazla şeyler yazalım. Ama bize verilen saha da sınırlıdır. Bu çalışmayı okuyan kardeşlerimizin ufuklarını açıp yeni çalışmalara ve sahalara yöneltebilirsek ne mutlu bize…

--------------------

Efendi Babamızın mail-leride sık sık yazdığı şu duâyı burada zikredlim.

Cenâb-ı Hakk bütün dünya ve ahret işlerinizi kolaylaştırsın. İnşeAllah.

--------------------

Page 219: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

218

Kûr’ân-ın daha iyi anlaşılabilmesi için Fusûs’ül Hikem Ahmed Avni KONUK şerhi, İshâk Fassı’ndan bir bölümü buraya almaya uygun gördüm. M… C…

Ve bizim dediğimiz şeyi, ancak kendi nefsinde Kur'ân olan kimse bilir. Çünkü, Allah'tan sakınan için, Allah Teâlâ furkân kılar. Ve o da, onun sebebiyle kulun Rabb'inden ayrıldığı şeyde, bu meselede bizim bahsettiğimiz furkân gibidir. Ve bu furkân da furkânın en yükseğidir (44).

Bilinsin ki, ilk taayyün ve ikinci taayyün ve rûhlar âlemi ve misâl âlemi ve şehâdet âlemi ortağı ve benzeri olmayan bir mutlak vücûdun tenezzülünden husûle gelmiş olan îtibâri mertebelerdir. Ve bu tenezzül de celâ yâni kendisini kendisiyle bilmesinden ibâret olan ilk taayyün ve isticlâda yâni ve isim ve sıfatlarının açığa çıkışıyla olan bilmesinden ibâret olan taayyününde kemâl içindir. Halbuki celâ ve isticlâ kemâli bu şehâdet mertebesinde açığa çıkan insân-ı kâmilin vücûdu ile tamamıyla hâsıl olmuştur. Bundan dolayı "insân-ı kâmil" mertebesi, mutlak vücûdun tenezzül mertebelerinin altıncı mertebesi olduğundan, insân-ı kâmil kendi nefsinde bütün hazret mertebelerini toplamış olur. İşte böyle, ilâhi ve varlıksal hazret mertebelerinin hepsini ihâta etmiş olup ilâhi sûreti ve halk ediliş sûretini toplamış olan insân-ı kâmil, kendi nefsinde Kur'ân olan kimsedir.

Ve bütün eşyâyı nefsinde toplamıştır. Ve eşyâ onun vücûdunda biribirine bağlıdır. Bundan dolayı bir hazretin bütün hazretleri toplamış olması ve o bir hazretten ve o hazretteki sûretten gâfil olmayan bir kâmil ârifin, hazretlerin hepsini ve o hazretlerdeki sûretleri muhafaza etmesi işinin esasını zevkan yânî bizzat hakîkatini idrâk ile yaşayıp müşâhede eden kimse, ancak kendi nefsinde Kûr'ân olan kimsedir.

Ammâ ittikâ edenlerin yâni sakınanların hâline gelince Allah Teâlâ böyle bir ittikâ eden ârif için furkân kılar; yânî onun kalbine Hak ile bâtıl arasını ayıracak bir nûr koyar. Ve o nûr ile “câel hakku ve zehekal bâtıl” yânî “Hak geldi, bâtıl yok oldu” (İsrâ; 17/81) hükmünce hálkı Hak'tan ayırır. Oysa "ittikâ yânî sakınma" dediğimiz şey farkın aynıdır: Çünkü ittikâ eden kimse, mahlûkun sıfâtını Hakk'a isnâd etmekten çekindiğinden Hak'la hálk arasını ayırır; yânî halk ve Hak için ayrı ayrı birer vücût isbât eder. Şimdi takvânın yânî çekinmenin üç mertebesi vardır:

Page 220: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

219

Birincisi: Avâmın yânî sıradan insanların takvâsıdır ki, Hakk'ın yasak ettiği şeylerden sakınma ve çekinmedir.

İkincisi: Havâssın takvâsıdır ki, kemâlâtı kendi nefsine ve kötülenmişi Hakk'a isnâd etmekten sakınmadır.

Üçüncüsü: Ehassu'l-havâssın takvâsıdır ki; zâti ve sıfati ve fiili olarak Hakk'ın vücûdundan başka bir vücût isbâtından çekinmektir

Ve takvânın bu üç mertebesi cem’ yânî toplayıcı makâma ulaşmazdan öncedir. Yânî seyr-i fillâh, Allah için seyirdedir. Ve takvânın bir mertebesi daha vardır ki, bu da "fenâdân sonra bakâ" vaktinde, yânî cem’ makâmına ulaşıp "fark"a geldikten sonra olan takvâdır.

Ve takvânın her mertebesinde bir furkân, yânî Hakk'ı halktan ayırmak vardır. Nitekim Hak Teâlâ buyurur. “İn tettekullâhe yec’al lekum furkânen” yânî “Allah’tan ittikâ ederseniz sizi furkân sâhibi kılar” (Enfâl, 8/29). Ancak bütün mertebelerin hakkını îfâ eden kâmil vârisin furkânı diğerlerinin furkânından erfa'dır, yânî yüksektir. Çünkü bu mertebede Hak, ilâhi toplayıcılığı ile kulda zâhir ve kul da o toplayıcılığa görünme yeri olduğu halde, Hakk'ın zâtî zorunluluğu, kulun zâtî fakrı ile ayrılır.

Ve kendi nefsinde Kur'ân sâhibi olân kâmilin bu furkânı da, kulun Rabb'inden ayrılması husûsunda bu meselede bahsedilen furkân gibidir. Sonuç olarak, ârif "cem" mertebesinde Hak'tan ayrılmış değildir. Örneğin demir, ateşte kıpkırmızı olur ve ateş sıfatıyla vasıflanır. Bu hal demirin ateş ile cem’ mertebesidir. Bu mertebede demirle ateşi ayırmak mümkün değildir. Ancak ârif bu "cem"' makâmından "fark" makâmına tenezzül ettiğinde Hak'la hálk arasındaki farkı isbât etmek için hálk edilmişlik sıfatlarından bir sıfâtla, örneğin vücûtta ve taayyünde Hakk'a "iftikâr yânî muhtac oluş" sıfâtı ile vasıflanmış olup ubûdiyyet makâmında sâbit-ayak olur.

--------------------

O BENİM CANIMIN CANANIDIR Bakışları hayret uyandırır, Nazarları deryalar aştırır, Aşıkı Hakk ile tanıştırır, Maşukum Canımın Cananıdır.

Page 221: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

220

Bu kim diye arayıp sorarsan, Durmadan Rabb-ine yalvarırsan, Kervanın yoluna koyulursan, O Benim Canımın Cananıdır. Bana dedi o güzel gün yavrum, Hayâllerimi yaktın kavruldum, Salahı, Necatı buldu gönlüm, Kandilim Canımın Cananıdır. Yazdığı Cemâli İlâhidir, Yaptığı işleri bâ kemâlidir, Peteği marifet-i ilhâmidir, Nakışcım Canımın Cananıdır. Fusûs tan okur Hikmeti özel, Mesnevi den verir haberi güzel, Sen bunları sakın sanma gazel, Efendim Canımın Cananıdır. Bazen kızdırdım cananımı, Büründü kaynattı kazanımı, Öldümü ki versin makamını, Mürşidim Canımın Cananıdır. Hakk’la bâkiler hiç ölürler mi? Hayy olanlara sual olur mu? Kâmil aranmakla bulunur mu? Pirlerim Canımın Cananıdır. Deryadan çıkar çokça inciler, Cümle canlar mercan diziciler, Kûr’ân-ı Mecidi hatmediciler, Necdetim Canımın Cananıdır. Yandım şemine oldum pervane, Masiva yok oldu, gönül virane, Ah çektirir, dervişi zamane, Ahmedim Canımın Cananıdır. Durmazam dönerim Allah deyu, Vardım huzuruna çalış deyu, Akıl koymadı başta hâl deyu, Miracım Canımın Cananıdır.

Page 222: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

221

Durmadan uyandırdın kalbimi, Dedin bil kendinin kıymetini, Aldım sultanımın selâmını, Kâdirim Canımın Cananıdır. Vardım öptüm lâtiften elini, Şahid buldum Hakk'ın hayalini, Gördüm velayetten Celâlini, Kurb’anım Canımın Cananıdır. Vardım bugün O güzel huzura, Dedin ki; hazır oldun zuhura, Hakk’ının karşılığı Hakk kurra, El Fatiham Canımın Canadır. 14-12-2012 - 30-11-2018

--------------------

Yazanın Son Sözü

Daha önceki bölümlerde Efendi Babamızın (53) şifresi hakkında yazılanlar ve 53. Âyetler hakkında yapmış olduğumuz araştırma, düşünce, görülen zuhurat ve müşahâdeler ile harmanlıyarak çalışmanın zâhiren sonuna gelmiş bulunuyoruz. Aslında sonuna gelinen bir şey yok ama böyle ifâde edilmesi gerekiyor.

Bu çalışmayı yaptığım yaklaşık 9-10 aylık süre içinde Celâl-i ve Cemâli tecelliler oldu. Hepsinin vardır bir hikmeti diyelim. Cenâb-ı Hakk’tan irfaniyet yolunda kardeşlerime faydalı daha başka çalışmalar yapmak için gerekli güç, zaman, gayret, sağlığı vermesini şimdiden niyaz ediyorum.

Efendi Babama da bu çalışmayı yapmam için verdiği izin, bu güne kadar üzerimde olan emeğinden, duyduğu güvenden ve bizleri evlât olarak seçtiği için Rabb-ime şükreder ve buradan kendisine teşekkür ederim.

Cenâb-ı Hakk Efendi babamız ve Nüket annemize hayırlı uzun ömürler niyaz ederiz. Başımızdan, gönlümüzden eksik olmasınlar. İnşeAllah…

Page 223: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

222

Bu çalışmanın bitiş tarihi 16-01-2016 dır. Daha önce bu tarihte bitsin diye herhangi bir özel çabamız olmamıştır.

Sayısal toplamına bakarsak;

16+1+20+16= 53 tür.

Heze min fazli Rabbihi…

--------------------

Not: Daha önce belirtilen (95) Terzi Baba 19/53 çalışmasının hacmi kabul edilebilir ölçüleri aştığından bu çalışma ilave çalışmalar ile yaklaşık 3 sene sonra tamamlamak nâsib olmuştur. Vardır bir hikmeti diyelim, Rabb-imize hamd ederiz.

İlave çalışma tarihinin sayısal toplamı,

30+11= (41)+2+18=61 dir.

41 ve 61 Terzi Baba 1 ve 2 çalışmalarından bilindiği gibi “NECDET” ismini Ârapça ve Türkçe harf sıra sayılarının toplamını vermektedir. Bu tasdikten dolayı Efendi Babamıza teşekkür ve Rabbimize şükrederiz.

Terzi Oğlu Murat

30-11-2018

Pendik/İSTANBUL

ÖZEL BÖLÜM

131 - Kûr’ân-ı Kerim’de 53. Âyetler ve Terzi Baba adlı eseri138 tamamlamış ve Efendi Babama, Terzi Baba Önsözü ve kitap kapağı konularının tamalanması ricasıyla göndermiştim. 6-12-2018 tarihli Terzi Baba cevabında fakîre düşünülen ve verilen Rabb-i Hass konusunu tamam olunca yazmamı istemişti. Fakirde 138 Bu eserin 131 numara olarak numaralandırılması fakiri ayrıca sevindirdi. 131 sayısı bilindiği gibi “Selâm” esmâsının sayısal değeridir. Bu kitab içinde özellikle 17/53 âyette “Selâm” konusu detaylı olarak incelenmiştir. Ve fakire bu kitan yazılırken Efendi Babam tarafında Fakire “Nur” İsmi Şerifi Rabb-i Hass olarak tasdik edilmiştir. Bu konu bir sonraki bölümde incelenecektir.

Page 224: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

223

02-12-2012 Kavacık merasimi ile ilgili düşüncelerimi yazmak istediği belirtmiştim. Efendi Babam her ikisini bu bölüme alabileceğimi söylemişti. Böylelikle zuhurat, müşâhadeler ve istişareler tamam olmaya başlayınca fakîrde bunları düzenlemeye ve yazmaya başladı.

02-12-2012 KAVACIK-İSTANBUL TAC-I ŞERİF MERASİMİ ve TECELLİLERİ

Aslında bu oluşumun alt yapısı daha öncelere dayanıyor, Efendi Babam kısa tutmamı istediği için yakın tarihte oluşan hadise, müşâhade ve zuhuratları kısa kısa geçeceğim.139

Bundan yaklaşık 1 yıl önce işyeri arkadaşım Mu-zaffer140 2018 duvar takvimini işyeri için getirmişti. Ben zor buluyorum bir tane de bana getirir misin? Diyerek takvim istedim, hay hay, Murat usta bir bakarım dedi. Bir kasabın pramosyon takvimini bılmuş getirmişti. Bir kasaba ait olan bu takvimde “YILDIZ ET DÜNYASI” yazıyor ve “36 Osmanlı padişah”ın resimleri ve onların üstünde Üç hilalli Osmanlı Yeşil Sancağı, yanında Osmanlı Ay Yıldızlı Osmanlı Bayrağı ve üstünde Osmanlı Tuğrası bulunuyordu. Bu müşâhademi Efendi Babam, Hamzi ve Nusret Tura Babalarımdan gelen dersler (36 ders ve Ahseni Takvim141 ve Esfele Safilin (Tin Sûresi) Geri dönüş tecellileri 4 Tecelli) ile alakalı bir durum olduğunu anlamıştım.

Bu sene içinde bundan 5-6 ay önce gördüğüm ve Efendi Babamın buna benzer bir zuhuratın142 olmuştu diye yorum yaptığı zuhuratın bir bölümü şöyleydi.

Ma’nâda Kavacıkta muhtemelen “15 ŞN”143 belediye otobüsüne (Ma’nâ Otobüsü) binmiş Üsküdara doğru giderken bir kadın (nefsi emmâre) fakîri sıkıştırıp taciz etmeye çalışıyor. Çekil şurdan deyip elimin tersiyle savuruyorum, ön tarafa savrulup gidiyor. Daha sonra iki erkek dünyalık konuşmalar yapıyor (Nefsi 139 Bu bağlantıların birçoğu 126-127 Bendeki Terzi Babam ve Bu kitab 131 – Kûr’ân-ı Kerim’de Yolculuk 53. Âyetler ve Terzi Baba içinde bulunabilir. 140 Bu ismi böyle ayırmamdaki gaye ismimim baş harfleri “Mu-Murat” ve “Zafer-Nusret” oluşumuna dikkat çekmek içindir. 141 En güzel sûret, bu çalışma içinde âhsen kelimesinin Selâm esmâsı olduğu müşâhade edilmiştir. 142 Bu zuhurat ve yorumları 33/53 ve Kahveden Seyre ve Müşâhade-ye bölümleri içindedir. 143 Kavacıktan Pazar sohbet dönüşü Üsküdar’a giden tek otobüstür. Sayısal değeri kısaca 15+300+50= 365 tir. Kendi arasında toplamı 3+6+5= 14 Nur-u Muhammedi ve 365 bir sene ile senelik seyri sûlüktur.

Page 225: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

224

Mülhime Vehim yönü) onlar ile de ilgilenmiyorum. Otobüsün camından (Hakk’ın Hayâli) İstanbulun batı tarafına bakıyorum. Ay (Kamer)’ı görüyorum ve bir anda biri sağda ve biri solda olmak üzere ikiye yarılıyor. Bu olağan dışı bir hadise diyerek tekrar baktığımda sol tarafta olan yarım ay kayboluyor.144 Sağ taraftakinin üzerinde bir yıldız beliriyor. Dikkatlice bakınca bu bir gibi görünen yıldızın üç yıldız olduğunu müşahade ediyorum.145 Bu şekilde otobüs yoluna devam ediyor.

Afyon kaplıcalarına gitmeden birkaç gün önce Üsküdar’da bulunan Karadavut Camii içinde “Kavurma ve Pilav” biraz sevdiğim için sıraya girip almak istedim, beş dakika sonra bitti dediler. Bu müşâhade ile kişi kendi kurb’an olduğu için bu kurb’andan yiyemez ve etrafındakilere dağıtır. Bu da kişinin kendi Kurb’an bayramıdır. Acaba bununla alakalı bir durum mu? Var diye şuur altı düşünüyordum.

Bundan yaklaşık 1 ay önce Afyona kaplıcalara gittik. Verilen 138 numaralı146 villa istediğimiz villa olmadığı için yol kenarındam 113 numaralı147 villayı verdiler. Ve Efendi Babamdan bu konu ile ilgili mailin geldiği gece öncesi, akşam gittiğimiz müşahadesi “KEB” olan lokantaya 39 numaralı masa için ödediğim 74.35 rakamlı hesab (Efendi Babam ve Nusret Babama ait şifreler) Efendi Babamdan gelen maili (14-11-2018, 00: 40 tarihli) bu oluşumları tasdik ediyordu. O gün için eşim ile Konya, Hazreti Mevlana’ya ziyaret planlamıştık. Kaldığımız yerde internet sıkıntısı olduğu için Hazreti Mevlana dan telefon edecek uygun bir yer aradım. (45)148 numaralı kapının ödünden Efendi Babamı arayarak gördüğü bu liyakat sebebiyle kendisin teşekkür edip, onur ve şeref duyduğu belirttim. Ertesi gün Afyon çarşıya inip, 40 direkli Ulu Camiide149 kıldığımız ikindi namazı ve yeni açılan 32 numaradaki Ahmed–Mehmed kardeşlere ait iki adet bordo renkli Tac-ı şerifler bu işin müşahadelerinin fakir tarafından tamam olduğunu gösteriyordu.

144 Kamer’in nefsi ve hayâli olan tarafı kayboluyor. 145 Daha sonra yaptığım çalışmalar ile bu üç yıldızın Kevkeb (Nefsi Benlik), Necm (izafi Benlik), Şıra (İlahi Benlik) ve bunların Ferdi Selâse (Üçlü Ferdiyet) üzere aslı olan kayda girmiş Zât yıldıznın Necmü Sakıb (Parlak Yıldız) olduğunu müşahade ettim ve anladım. 146 13 ve 8 ders bitirme şifresidir. 147 Besmele-i Şerif şifresi ve Rahmân’ın Rahminden doğmayan Bismillahirrahmanirrahim olamaz. 148 (45) Elif, Dal, Mim Hazreti Âdem Şifresidir. 149 40 ders ve hakşkat-i Muhammediye…

Page 226: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

225

İstanbul’a hayırlısı ile döndük. Bu arada merasime 3 gün kala ma’nâda şöyle bir zuhurat oldu;

Dergâh gibi bir yerdeyim, cam vitrin içinde üç adet Uşşaki yolu kıyafetleri var. Daha sonra iç tarafta Efendi Babam ve Fakir bu kıyafetler ile beraber fakîr bu hâli seyrederken beliyorlar. Üçüncü kıyafeti gençten bir kişi ise ahşap helezonik merdivenleri çıkıyor.150

Daha sonra, Efendi Babam bu zuhurat bir tasdik olmuş ve merdivenden çıkan kişi yolumuzdan gelecek olan “Er”lere işaret ediyor diye bir yorum yaptı.

02-12-2018 tarihi151 geldiği zaman Kavacığa gittik. Aracımızı önüne park ettiğim apatman “Sakin” apartmanı idi. Açıkçası bu işten bir mahcubiyet duyuyordum. Bundan 10 yıl öncesi belki koşa koşa gideceğim bir işe ayaklarım sürüyerek gidiyorum dersem her halde üzerimdeki durumu anlatabilirim. Cenâb-ı Hakk gönlüne sekene indirdik. Sen sadece oyna ve olanları seyret diyordu. Biraz ileride duvar üzerinde gezinen Erkek sarı kedi de nereden bu çıktı dedirtti.152 Daha sonra Bursa’dan davet ettiğim O… kardeşimiz eşim ve kızım ile konuşuyordu. Yukarı çıktık, Efendi Babam sohbete başladı ve 99. Sûre Zilzal sûresinin baş taraflarında sohbet bitti ve merasime geçildi. Tebrik, Resimler, Efendi Babamın fakire verdiği emânetlerin öpülüp başımın üstünedir denmesi ve vedalaşma ile o günki seromomi de bitmiş oldu.

Derviş nereden gelirsin nereye gidersen kısmında, Dünya’dan gelir ahirete giderimden önce, aslında Hakk’tan geliriz, Hakk’a gideriz diye söylemem Efendi Babamı bir hayli neşelendirdi ve güldürdü. Olsun yine de sen öyle söyle dedi. Cenâb-ı Hakk kendisini böyle hep gül-dürsün. İnşeallah… Canım benim…

150 Fakîrin bu zuhurat ile ilgili düşünceleri İnci Mercan ve Düşündürdükleri bölümünde vardır. 151 02+12+20+18= 52 dir. Bu rakam Nusret Babam ve Hamd ile alakalıdır. Görüldüğü gibi Nusret ve Necdet Babalarımdan ile bağlantılıdır. Hicri takvime göre, 24+3+14+40= 81 dir. Tersi ile yoplamı 81+18= 99 dur. 18.000 âlem ve Esmâ-i ilahiyyedir. 52+81= 133 tür. 13 Hazreti Muhammedin Şifre sayısı ve 3 ile İlm’el, Ayn’el, Hakk’el Yakîn mertebeleri ile ilgili oluşumlar olduğu düşünülebilir. Aynı zamanda Efendi Babamın evi ile alakalı sayılardır. Bu merasim Efendi Babamın gönül evinde olduğu düşünülebilir. 152 Bu görülen Nefsi Emmâre zuhurudur. Duvar üstünde olması Nefsin üzerinde oturması olarak düşünülebilir. Seneler önce ma’nâda gördüğüm sarı kedi içinde uzak bir yer olması bakımından bu burada ne arıyor deyince, Efendi Babam kendi varlığında olduğu için oraya gitmiştir dedi. Bunun hikmeti verilen isimdeymiş. T.O.M.D kısalmasında TOM İngilizce erkek kedi ve erkek hayvan demektir.

Page 227: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

226

Kendisinin sohbette üzerinde durduğu gibi bizlerin Şeyhlik ile işimiz yoktur. Etrafımızda bulunan küçüklerin abisi ve büyüklerinde arkadaşı ve kardeşiyizdir.

Burada değineceğim kısa bir bölüm var. “Seccade-nişin” denilen kavramdır. Belki bu tabir kişilere yabancı gelebilir. Tarîkât usüllerinin açıktan yürütüldüğü yıllarda daha çok kullanılan kavramlardandır. Genellikle posnişt ile aynı anlam verilmeye çalışıldığını yaptığım araştırmalardan gördüm. Ama arasında bir hayli fark olduğunu düşünüyorum…

Yolumuzda kullanılan “Seccade-nişin” seccade de oturan kişi demektir. Bu makam Resûlüllah Efendimiz ve onun Mi’rac halinde olan ümmetine ait olan bir makamdır. Kimi imamette İmam olur, kimi cemaat kısmındadır. Bunun ismi de Fenâ fil İmam’dır.

Baş tarafta çizilen Kâ’be şeklinde seccadeye bir miktar değinilmiştir. İşte yolumuzda pirlerimiz Salâtu daimlerinde, yani sürekli namaz hâlinde oluşlarının nişanesi ve bu namazı Efendimiz (s.a.v.) benim mescid’im Cennet bahçelerinden, bir bahçedir dediği ve bu da yeşil halı ile tasvir edilmektedir. Üzerlerinde Nefti153 Yeşil bir elbise olarak taşırlar. Bunun üzerlerinde sürekli bulunmasına gerek yoktur, bunun ma’nâsını her daim üzerlerindedir.

Mi’rac ehli olan bir mü’min, eğer namazı hakikati ile 5 vakit olarak kılıyorsa, bu 5 hazret mertebesidir. 7 nefis mertebesi ile 12 yani Hakîkat-i Muhammedidir. Bu kişi “Halife-i Şahsiye”dir. Bu kişi ilim mertebesi yönünden kendi kendine yeterlidir ve kendi kendinin Seccade-nişini ve 28 mertebe olan Ferdi namazı kılabilir.

Bundan sonra çalışmalarına yani Mi’rac’ devam ederse ikinci seyir olan müşâhade üzere olan Ayn’el Yakîn çalışmalarını bitirirse bu “24” ders eder. Nur üstüne Nur olur. Ve 25. Ders mertebe ile “SalÂt’u Vusta” yani orta namazda tüm Esmâ’-i İlâhiyyeyi, “Rabb’ül Erbab-a” ibadet hâlinde görür ve dur Rabb-in namazda hitabını duyar.154 Burada kişi namazı kılamaz burada sâlik yerine namaz kılan ise Rabb-i dir. Ne yapacağını bilemez hâldedir. Kişiyi ancak bu durumdan Arif ve Arifibillah olan Mürşidi çıkarabilir. Buraya gelen kişi “Rehber Halife” adını alır. Ve ma’nâ namaz

153 (Nefti) Sayısal değeri Nun: 50, Fe: 80, Te: 400 ve Ye: 10= (50+80+400= 530+10= 540 tır. Yani 53 ve 54 tir. 154 “Dur Rabbin Namazda” İnsân-ı Kâmil Aldül Kerim El-Cili

Page 228: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

227

elbisesi olan seccadesini üzerinde taşır. Fenâ Fir Resül mertebesinden namaz hâlindedir. Esmâ mertebesinin seccade-nişini ve imamıdır.

Buradan çalışmalarını ileri götüren kişi Yaşantı ve Hakk’el Yâkın mertebesi ile derslerini tamamlarsa “36” ders ve geriye dönüş tecelileri ile “40” ders tamamlanmış olur. (40) yani Hakikat-i Muhammedi, Fenâfillah mertebesi üzerinden bu Mâ’nâ elbisesi olan seccadeyi üzerine giyinmiş olur. Hakikât mertebesi üzerinden sürekli namaz hâlindedir. Bu kişi “Vekil Halife”dir. Sıfât mertebesinin seccade-nişini ve imamıdır.

Eğer kişi çalışmalarını buradan da ileri götürür. “50” vakit üzere Zât-Bekâbillah-Marifet mertebesinden yaşantısı sürekli namaz hâli olursa (Salât-u Daimun) bu kişi Pirlerinin ve Resülullah’ın “Mutlak Halife”si olur. Bu ma’nâ elbisesi olan seccade ile her an yatar, kalkar, oturur. Bu kişinin namaz hali Allah (c.c.) ile her an huzurda olmasıdır. Yalnız bu kişinin mürşidi hayatta ise kendine asaleten, halife olduğu makama vekâleten bu iş olur. Aksi istikamette davranılırsa karşı tarafa bayrak açmak olur. Bunlarda ibretlik dosyalarda mevcuttur.155

Bu konu hakkında müşâhade ile oluşan kısa bir bilgi verdikten sonra yapmam gereken ve Efendi Babamdan aldığım izin ile ertesi gün işten çıkışımda Pirimiz Hasan Hüsamettin Uşşaki Hazretlerini ziyaret için 16:00 da yola çıktım. Önemli bir gün olduğu için müşâhade ile oluşan işaret ve b-ilgileri not aldım.

Serrvisten Altunuzade156 de indim 6.157 Ana Kapıdan Ümraniye-Çekmeköy M5 metro’suna158 girdim. 13 numaralı kapıdan trene bindim. 4132-E2 numaralı vagondan müsait oturma yeri olan 4131-E2159 vagonuna geçip 7 numaralı iç kapının yanına oturdum. Varış noktasına gelince 12 numaralı ikinci açılır kapıdan çıkarak, Üsküdar’dan iskeleye doğru yürüdüm. Haliç vapuru kalktığı için 17:00 Tur-Yol (M/V Varan II) motoruna160 binip

155 (Aslında bu kişilerin hâli ve yeri burası değildir. Rehber halife iken bu işe kalkışmışlardır. Zaten bu işin hakîkatini anlasalar bu işlere tevessül etmezlerdi.) 156 Altın Oğlu, Altın bilezik meslek olduğuna göre Terzi Oğlu olarak düşünülebilir. 157 Altı Yön. 158 Mim: 40, 40+5.= 45 Âdem isminin şifresidir. 159 132 sayısı Muhammed ismini sükûn halindeki değeridir. 131 ise Selâm ism-i şerifinin sayısal değeridir. Başlardaki 4 sayısı ise İslâm’ın şifre sayısıdır. 160 Tur yol ve Tekne açıkça Nusret Babamın şifreleridir, Mim ve Vav, 2, Hakikat-i Muhammedi ve Vahidiyyete Zâhir, Bâtın Varandır.

Page 229: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

228

Karaköy’de indim. Balıkçıları,161 hırdavatçılar Perşembe pazarını162 geçip Şişhane163 yokuşunu çıkarken aydınlatma dükkanları içinde özellikle 45 numaralı “Tac Aydınlatma”164 dikkatimi çekti. Kasımpaşa’ya inerken Haliç Tersanesi165 sol tarafıma kaldı ve sağa dönüp biraz ilerlediğimde ana cadde üzerinde çocuklarını Okul’dan166 almak üzere bekliyorlardı. Akşam ezanı okunuyordu. Sanki zaman dürülmüş aslında merasimden sonra Hazreti Pirime gidiyor, gibiydim. Köprü altından Hazreti Pirin Caddesine ulaştım. Hazreti Pir’imin tam arkasına yeni açılan “153” Beyaz masa binası burada daha önce yoktu ve köşesinde “St 53” plakalı motor duruyordu.167 Sokağa girişte Sağ tarafta Menekşe Tek-el ve Manavı devamında bir pideci ve Mu-alla Vakfı vardı. Devam ettim 13 numaralı Hazreti Pirimin binasına girereken,

"Burası Aşıkların Kabesi... Buraya eksik giren tamam olur..."

Yazan kapının iç tarafında, bulunan görevli ve Usta bir şeyler yapıyordu. Selâm verdim Hazreti Pirin olduğu kısma girdim. Cenâb-ı Hakka, Efendim (s.a.v.), Pirlerime ve Babalarıma hayırlı evlât olmak ve verilen emanetlerin gereğini yerine getirebilmek için niyaz ettim. Akşam ezanı vakti olduğu için Namaz gaha yöneldim. Namazgah kapısındadan biri çıkıyordu. Bil diğim halde namaz kılınan yer burası mı? Diye sordum. Tanımadığım kişi Abdest’in168 var mı dedi? Evet dedikten sonra içeri de kütüphanenin karşısına geçip akşam namazını kıldım. Namaz bitip çıktığımda kapıdaki ölçü alma işleri devam ediyordu. Usta yerdeki çinileri gösterek buraya şerit bant çekeriz dedi.169

161 Balık Nun demektir. Nûru Muhammedi ve Müminleri Nûru’dur. 162 Perşembe de gizli meşrep vardır. Pe, yani be; birlikteliktir. Bu iş ya Hır dava gütmek veya Hıdr, Tava olmak iledir. Hırlama ve dava güdenlerin hâlini hepimiz görüyoruz. 163 Burası Fusûs’ül Hikem Şiş fassı ile alakalıdır. 164 Bu fakirin zâhiri işi olan elektirik, bâtıni işi olan gönülleri aydınlatma ve Nûr esmâsı ile alakalıdır. 165 Hal-iç siret ve benlik, men’iyyet, fakire verilen Derûni ismi ile alakalıdır. 166 Veli olmak için Hu-Kul, Abduhu eğitimi alanlar… 167 Efendi Babamın şifreleri açıkça görülmektedir. 168 Biz zaten Efendi babamınım dest-elinden ab-ı hayat olan kevser suyundan dün abdest alıp buraya gelmiştik. 169 12-12-2018 akşamı bu satırları yazarken, yine akşam namazı için evde kıbleye karşı durdum. Kasımpaşa Hazreti Pir dergâhında virtinli kütüphane içinde 4. Ciltli İhyâu’Ulumi’din duruyordu. Kütüphane olması buranın Hazmi Babam (r.a) in makamı olduğunu düşündürmüştü. Evde kütüphanenin köşesinde bunlar vardı. Diğer tarafında 25 numaralı yelen duruyordu. (52 in gizli yazılışı) Tam karşı duvarda 5 altın varaklı hat yazısı (Al-Baraka) ve

Page 230: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

229

İlimlerin kapısında Hazmidir, Deryaların kapısında Nusretdir, Mevlamızın kapısında Necdetdir, Marifetin Velayeti Ali gel. (k.v.c)

Dergâhtan çıkınca170 pideciye Ova un171 taşındığını gördüm. Daha sonra okuldan dağılan öğrenciler ile karşılaştım 37/1 numaralı “TEB”in172 önünden Kasımpaşa iskelesine vardım. Kasımpaşaspor taraftarları, Fenerbahçe ile olan futbol karşılaşma için Kadiköye doğru giderlerken önümden geçtiler.173 İskeleye girdim, tam karşıma gelen Nacar saat dikkatimi çekti.174 18:10 Üsküdar teknesi geldi ve bindim. Tam önüne Yeni Yeşil Ada ismi altına bir Baykuş175 resmi konulmuştu. İnerken “Sırma” buzdolabı içindeki “Fan-ta”lar dikkatimi çekti.176 18:40 ta iskeleden inince bir kızın elindeki kırmızı torbanın üzerindeki beyaz harflerle yazılmış. “Elif” yazısı dikkatimi çekti.177 Ertesi sabah oldu yine işe gitmek için sabah 07:00 de yola çıktım. Karacaahmet mezarlığına geldiğimde 3. Kameri Ayın (Rebiülevvel) 26. Günü hilali batmak üzeri iken Parlak Sabah yıldızını (Necmüs Sakıb 86/3) üstüne gelmiş adeta kucaklaşırlar gibiydi.

bunların tam ortasında bulunan 3 adet çini tabak alta bulunan iki tanesinin birinde yine bir yelkenli gemi olması 53 Efendi Babamın şifresi gibi duruyor. Kütüphane üzerinde bulunan duvar lamlası; Lâm üzerinde duran Vav harfinin önüne eski cam ampülü bu sene içinde patlayıp değişmiş ve 5 watlık led beyaz lamba olmuştu. Kızımın tabiri ile bu odaya “Nur” doğmuştu. Bunun yanında, çok seneler önce Salı pazarı (Hakikat Pazarından) aldığımız Maşallah yazan tekke âlemide yerini bulmuştu. Efendi Babamın tarîkât yaşantımız bizim evlerimiz dediğini hatırladım. Eşimin dizayn ettiği bu sistem yolumuzun şifrelerini buraya koymuş ve evimiz dergâha dönmüştü. Çini, Çin ve NC Necdettir. “Ba NT” Necdet kapısıdır. 170 Akşam vaktinde çıkılmasının hikmeti ehli olmayanlardan bu hâlin gizlenmesidir. 171 Hüve nin kesreti, Gönül Kâ’besinden âlemlere dönüş… 172 37 (Nefsi Benlik, İzâfi Benlik, İlâhi Benlik) toplamları idi. 1 ise bunları Cem eden Necm’üs Sakıb yani Ahadiyyet mertebesidir. Nur sayısal değeri 256 tıydı. En 1+50= 51 dir. 256+51= 307 bu da 37 dir. TEB, T-EB, T, EBİ, T, EBA, Terzi Baba ve Oğludur. 173 Gönlün aydınlanması ile alakalı Nûr Esmâsı ile bağlantılıdır. 174 Nâçâr kalıcak yerde Nâgâh açar ol perde Dermân eder ol derde Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… (Ezrumlu İbrâhîm hakkı Hazretleri) 175 Bi-Aşuk (Asuk ve Masuk’un birlikteliği) Her aşıka, maşuk libası giydirilmez. Nusret Tura (r.a) 176 (Masır- Nasır) Nusret Babam tarafından “Küllü Men aleyha Fan” Kimlikler Fani, son bulucudur perdesi açılmış… 177 Bunca müşahadeden sonra “Elif” 12 zâhir 1 bâtın noktası ile Rabb-i Hassın Cenâb-ı Hak tarafından verildiği anlaşılmıştır.

Page 231: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

230

“TERZİ OĞLU MURAT DERÛNİ” VE RABB-i HAS “NÛR” İSMİ ŞERİFİ

Bundan sonra anlatılacak olanların daha iyi anlaşılabilmesi için bu bölüme alınanlar, Efendi Babam ve Fakîr arasında olan yazışmalardır. Burada anlatılan fakîre Efendi Babam tarafından konulan "mahlâs/batıni takma ad" ve verilen 13. Esmâ hakkında istişarelerdir. Bu konunun önemi şudur. Allah (c.c.) esmâsı Efendimizin Rabbi Hassıdır. Derslerin bitiminde sâlik’e Cenâb-ı hakk tarafında hususi, özel bir esmâ verilir. Bunu Mürşid bilemez. Burada anlatılan bu işin tatbikatının nasıl yapıldığı hakkında bu işin ilmi bakımından bu sahanın nasıl işlediğinin müşahade edilip, anlaşılacağına inanıyorum.

-------------------

Terzi Oğlu Murat Derûni

Hayırlı Akşamlar Efendi Babacığım,

Hoş gelmişsiniz. Cenâb-ı Hakk dünya ahret işlerinizi kolaylaştırsın. İnşeallah...

İltifat ve dualarınız için tekrar teşekkür ederiz.

Dediğiniz gibi zuhuratta görülen 3. kişi için istişare ederiz.

Size gönderdiğim dosya (Kopya) dosya imiş. Hatalı gönderilen dosya yerine, diğer asılı olan KÛR’ÂN-I KERİM’DE YOLCULUK 53. Âyetler ve TERZİ BABA dosyasını gönderiyoruz. Daha önce gönderdiğimi siler, bunu kayda alırsınız. İnşeallah..

Hörmet ve Muhabbetle Nüket Anne ve Necdet Babamızın ellerinden öperiz.

-------------------

Necdet Ardıç

Hayırlı günler Muratçığım. Hamdolsun şu an Tekirdağındayız çok şükür şimdilik sağlığımızda yerinde sayılır. İnşeallah sizlerde iyisinizdir. Serpil kızımızın da vertigosu iyileşmiştir inşeallah tekrar geçmiş olsun.

Bilgisayarın başında gelen mailleri cevaplamaya ve zuhurat

gönderenlerin zuhuratlarını özetle cevaplamaya çalışıyorum. Allah hepimize kolaylıklar versin.

Page 232: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

231

Önce gönderdiğin dosyayı sildim, yeni gönderdiğini indirdim.

Bahsettiğin kişinin belki geleceği ile ilgili bir husus olabilir çünkü hatırımda kaldığına göre merdivenleri çıkıyor diyordun. Şimdilik samimi gözüküyor ama zamanla ne olacağı bilinmez.

Diğer yönü ile hiç bilemediğimiz bir "Er" de olabilir bunu zaman gösterir haktan hayırlısı.

Senin mailini cevaplarken öğle namazını kılmak için bilgisayarı açık bırakıp yan odaya gitmiştim seccadeyi yayıp namaza durdum Fatihayı şerifi okuyorken bir taraftan da gönlümde "Derûnî, derûnî" diye bir kelime canlanmaya başladı. Hayırdır inşeallah deyip namazımı bitirdim daha sonra ne olabileceğini tefekkür etmeye başladım senin gönderdiğin kitabın ve mailin önümde bilgisayarda açık vaziyette idi. Bu hususun seninle ilgili olabileceğini düşündüm. Epey zamandan beri sana da, bir "mahlâs/batıni takma ad" vermeyi düşünüyordum nasıl olsa daha zamanı var diye herhangi bir şey henüz düşünmemiştim. İşte bu hususun seninle ilgisi olabileceğini düşünerek aklımda senin hakkında şöyle bir düşünce cümlesi oluştu. O da şudur.

"Terzi oğlu Murat Derûnî"178

Diğer İsmi hasın yönünden "Kadir" isminin bazı tecellileri olduğunu ve bu ismin ismi has'ın olabileceğinden bahsetmiştin. Bende bunu düşünüyordum ancak bu ismin beşeri ve ilâhi iki hali vardır. Beşeri olanı "kadir" sıradan bir isim, ilâh-i olanı ise "Kâdir" dir beşeri olan olan zaten sıradandır, özel isim olması bir şey değiştirmez. İlâh-i Olan "Kâdir" ise mutlak bir kudret gerektirdiğinden bizler için iddialı bir isim olacağından kaldırmamız ve icabını yerine getirmemiz mümkün olamaz. Bu ismi taşıyan bilindiği gibi "gavsul a'zam Abdül Kâdir Geylâni" Hz. vardırki gerçekten kudret tecellilerini göstermiştir. Bizim de 1990 haccımızda hava alanında iki aile dört kişi olarak elimizde hiç bir şeyimizin kalmadığı "pasaport hüviyet kâğıdı bir adres riyal ve diğerleri" kendimizi tanıtıcı hiç bir şeyimizin olmadığı, elimizde sadece bavullarımızın olduğu ve hava alanın da çaresiz beklediğimiz ve sonumuzun ne olacağını bilemediğimiz bir zamanda "Abdül kadir geylâni" ve “Hasan 178 Derûni; Herşeyin içerisi, dâhil, derun. * Bir şeyin ortasındaki kısım, göbek. * Karın, mide. * Kalb, vicdan, gönül. * Harem dairesi. * Bir şeyin görünmez ciheti, bâtın.

Page 233: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

232

Hüsamettin Uşşaki" Hz. Allah'ın izni ile yöneldiğimizde, kısa bir müddet sonra arkamdan bir elin bana dokunduğunu hissettim, ancak bu el büyük bir ihtimalle polisin eli olabilirdi bu hissiyat içinde arkama dönüp baktığım zaman, Cidde de misafir olduğumuz evin oğlu olduğunu görünce dualarımızın gerçek olduğunu gördüm. Bu husus Pirlerimizin himmeti ile "Kâdir" Kudretullahın tam müflis olduğumuz bir zamanda bizlere yetişmesi ve kurtuluşumuz idi.

Bu uzun bir hikâyedir burada ilgisi olması bakımından bu kadarının bildirilmesi yeterli olsun. Bu durumda bence, senin rabb-ı hasının belki "Bâtın" ismi veya o anlamda esmâ’ül hüsnadan diğer bir ismin olması daha uygun olacak gibi görünmektedir. Vakit bulduğunda "esmâ’ül hüsnadan" "Bâtın" ismini ifade edecek başka bir isim var mı? yok mu? Onu bir araştır. Benzeri bir kaç isim bulursan onları da kaydedersin sonra gene istişare ederiz. Hakkın da hayırlısı olsun. Bu konu da netleştikten sonra kitabının sonuna ayrı bir bölüm olarak ilâve edebilirsin. Bende cilt kapağını hazırlar ve ön sözünü de ilâve ettikten sonra inşeallah tamamlanmış olur.

Dünya ahret işlerin kolay gelsin Herkese selâmlar hoşça kalın Efendi Babanız.

-------------------

Terzi oğlu Murat Derûni

Hayırlı Akşamlar Efendi Babacığım,

Hâlinizin ve sağlığınızın yerinde olmasına memnun olduk. Hamd olsun Serpil kızınız daha iyidir, Vertigo rahatsızlığı nükseddiği zaman kullanması gereken ilaçlarını alıyor...

Kardeşlerime zuhuratlarında, hayırlar ve başarılar diliyorum...

"Bahsettiğin kişinin belki geleceği ile ilgili bir husus olabilir çünkü hatırımda kaldığına göre merdivenleri çıkıyor diyordun. Şimdilik samimi gözüküyor ama zamanla ne olacağı bilinmez.

Page 234: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

233

Diğer yönü ile hiç bilemediğimiz bir "Er" de olabilir bunu zaman gösterir haktan hayırlısı."

Bu konuda fakirde Efendi Babam gibi düşünüyor, yaşadıklarımızdan sonra bu konularda ihtiyatlı davranmak en doğrusu olacaktır.

Efendi Babam, Öğle namazında Fatiha okurken "mahlâs/batıni takma ad" olarak "Derûnî, derûnî" ve "Terzi oğlu Murat derûnî" Cenâb-ı Hakk tarafından verilen ve Efendi Babamız tarafından tasdik edilip fakîre lutfedilen bu isim için ellerinizden öper ve teşekkür ederiz. Rabb-imize hamd olsun.

Cenâb-ı Hakk sizleri başımızdan eksik etmesin, Efendi Babam bizim için bu dünya hayatında başımıza gelen en büyük lütuf ve ikramdır. Rabb-imize ne kadar şükretsek, şükründen aciziz. Fakir, Efendi Babam tarafından verilenleri emanet olarak bilmektedir. Zaten bilindiği gibi payelerinde pek bir ehemmiyeti yoktur. Sadece yolumuzun yürümesi için gerekli olan şeylerdir. Efendi Babam, pirlerimiz, Efendimiz (s.a.v.) ve Cenâb-ı Hakk huzurunda bu da bizim evladımızdır, Pirlerimize, Efendimize (s.a.v.) Cenâb-ı Hakk'a muhabbeti vardır desin bizim için yeter, "Kişi sevdiği ile beraberdir" buyurmuştur (s.a.v.)

"Derûnî, derûnî" isminde batıni/gizli Nureddin vardır…

Böylelikle Efendi Babamı Tekirdağ'da zâhiri ilk ziyaret

etmeden ma'nâda gördüğüm Nureddin Cerrahi tekkesi ile ilgili zuhuratın bir yönü daha zâhire çıkmış oldu.

Nureddin Cerrahi tekkesinde sabah namazı vakti ve

cemaat namazı kılmış, fakir bireysel olarak sabah namazının farzını kılıyor. Selâm verdikten sonra daha seccadeden kalkmadan, Merhum Muzaffer Özak Efendi tam karşımda yüksekçe bir sahnede beliyor ve Efendi Babamın namaz mertebelerinin dosya kağıdını elinde tutarak rukü ile ilgili olan kısmını göstererek ve fakîri işaret ederek bu Nakşibendi-Gülşeni kardeşimize aittir demişti.

Efendi Babam bu zuhurata, sende her meşrep var, bende

öyleyim demişti. Son Edirne ziyaretimiz ile ilgili düşüncelerimi ve Hasan Sezai

hazretlerini ziyaretimde ki müşahadelerimi de yorumlamıştım. Efendi Babamda ince (deruni) fikirler demişti.

Page 235: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

234

"Diğer İsmi hasın yönünden "Kadir" isminin bazı

tecellileri olduğunu ve bu ismin ismi has'ın olabileceğinden bahsetmiştin."

Bu konu hakkında 4-5 sene önce Bursa’da 13 numaralı bir bayan kuaföründe Kadir Terzioğlu ve 40 numaralı bir mekânda Kadir usta ile işlerim olmuştu. Zuhuratta da böyle ma'nâlanmalar ve başka tecelliler olunca bu mudur? Acaba diye düşünüyordum.

Açıkçası derslerde Kadir gecesinden sonra oluşan Kâdir ve yaptığım çalışmalar içinde Namaz, Selâm ve namaz sonunda dua da Kâdir isminden bir yansıma mı oluyor? Diye de düşünüyordum. Bilindiği gibi birçok bağlantıları var ve son yıllarda birçok tecellisi oldu.

Bildiğiniz gibi bir şeye sahip çıkma gibi bir derdimiz yok. Bu konuda uyardığınız ve açıklık getirdiğiniz için teşekkür ederiz. Şuur altında oluşan soruma da cevab gelmiş oldu. Ne Cenâb-ı Hakk karşısına ne de pirimiz Abdülkâdir Geylâni Hazretlerinin karşısına “Kâdir” ismi şerifine nasıl sahip çıktın diye açıkçası çıkmak istemem.

Dediğiniz gibi "Bâtın" ismi şerifi üstünde araştırma yaptım

açıkçası pek yakın bir esmâ bulamadım. Efendi Babamın uygun gördüğü "Batın" ismi, "başım üstünedir”. Bildiğim kadarıyla bu isim İsâ (a.s.) ın, Rabb-i Hassıdır. Açıkçası bunu duyunca bir endişe duydum ama Efendi Babamın bir bildiği vardır diye bu endişemde sûkün buldu.

Törenin ertesi günü Kasımpaşa ya Hazreti Pirimizi ziyarete

gittim. Giriş kapısında bir tadilat işi vardı. Akşam namazını kılıp Kütüphane (Hazmi Babamın makamı önünde) kılıp çıkarken, usta oradaki görevliye "Şerit Bant" çekeriz diyordu. Açıkçası ne zuhur edecek diye bekliyordum. Şeriat kısmını anlamıştım. Şerit-Şeriat-Zâhir, Bant-Bâtın, neyse daha başka şeylerde var. O gün gördüğüm işaretleri not aldım müsait bir zamanda yazmak istiyordum.

Kitabın başında bulunan “Hakikat-ı Buldurur” şiirinde bulunan "Murat Bâtını Hatırladı".

Ve Nusret Babamın Esmâ'ül Hüsna kitabında "Batın" ismi

şerifi için yazdıkları içinde;

Page 236: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

235

Yazılarımızı kimi okur kimi, okumaz, kimi okur anlamaz. Âdet olduğu veçhiyle ekseriya kitapların kıymeti yazarının vefatından sonra anlaşılır, belki o zaman bir istek uyanır. Eski âlimler kalmadı, biz de sîzin asrınızın çocukları idik şimdi dedesi olduk. Bir zaman, "kendi gitti ismi kaldı yadigar" dedikleri gibi bunlar da torunlara yadigar kalacaktır.

Zâhir, Bâtın (52) Nusret Babam (r.a.) in "Bâtın" ismi fakire

yadigar kalsın. İnşeallah... Kitabın sonu için bu konuyu yazarsın demiştiniz. "02-12-

2018 Kavacık Tac-ı Şerif Töreni, müşahade ve düşünceleri" adı altında bir yazıyı bugünün hatırası unutulmasın diye yazmak istiyordum. Yazmamı istediğiniz bu konu içinde olabilir mi? Yoksa ayrı bir başlık altında Rabb-i Has konusu mu? veya farklı bir konu başlığımı açalım...

Bu vesile ile; Ve Nusret Babamın Esmâ'ül Hüsna kitabının

Terzi Baba kitabları arasında olması gönlüme bir kaç gündür doğdu. Eğer elinizde böyle bir çalışma yoksa ve bu çalışmanın yapılmasının herhangi bir mahsuru yoksa bu çalışmayı düzenlemek istiyorum.

Zâhir, Bâtın Hörmet ve Muhabbetle Nüket Anne ve Necdet

Babamızın ellerinden öperiz.

-------------------

Necdet Ardıç

Hayırlı geceler Muratçığım. Sağ olasın hamdolsun şimdilik iyi sayılırız. Serpil kızımızın ve hepinizin de iyi olduğunuza sevindik.

Hayat bildiğin gibi her an doğumları olan bir yaşam sürecidir

vakti geldiğinde hem genel hem özel doğumlar olmaktadır bu doğumları ancak irfan ehilleri görebilmekte diğerlerinin ise haberleri bile olmamakta, Hakk'tan hayırlısı hepsinin kendine göre hikmetleri olduğu malûmdur…

Yazdıklarına ve bağlantılarına göre sana şöyle bir isim

verilmesi gerekiyor gibi gözüküyor. Batın ağırlıklı olan ismi hasın kullanılma sahası bahsettiğin isimde de geçtiği gibi "Nureddin" ismi hem batını hemde zahiri bünyesinde bulundurmaktadır. Nur olması yönünden bâtın, din olması yönünden zahirdir. Bu yüzden hem zahir hem bâtındır. Bahsettiğin gibi "Derûnî" de de vardır.

Page 237: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

236

Güzeldir ve abartısız ve kaldırılabilecek bir anlamı vardır. Daha ilk tanışmamızda bahsettiğin gibi bu tecelli olmuş. O halde senin mahlas ismini inşeallah, "Terzi Oğlu Nureddin Derûnî" olarak tescilleyelim. Murat Cağaloğlu zâhir ismin "Terzi Oğlu Nureddin Derûnî" kısaltılmışı, "T.O.N.D" şeklinde olsun. Tekirdağında ki, "Şe… Kı…" oğlumuzun, "Çelebi Hüsamettin Uşşaki" "Ç.H.U." olduğu gibi. İsmi hasın, "Bâtın"ın "Nur" olduğuda bu istişarelerden sonra oluşmuş oldu. Gerçi bu ismi kendi kendisine abartılı olarak "Nurullah" deyip verenlerde vardır ama bu ismi verenlerin bilmem sonları ne olur.

Hakkında hayırlısı olsun. Ayrıca İzmir’deki kızımızın "Te..,

kı… Nu… Ni…" ismi gibi "T.K.N.N." şeklindedir. Bunlar yolumuzun güzel uygulamalarıdır çalışma ve gayretleri neticelerinde kendilerine Hakk tarafından verilen lütuflardır. Herkesin Hakkında hayırlısı olsun.

Bu hususta bir gün Rahmiye Annemde benim hakkımda

Nusret Babama hitaben "Hu Necdete” "iz" ismini verelim demişti. Bu sahada benimde mahlas ismim "İz" dir, Yani sünneti seniyyeyi takib etmeye çalıştığım ve Peygamberimizin izinde yürümeye çalıştığım için bu ismi vermişlerdi pek mevzu olmadığından fazla bahsetmek istememiştim. Bu hususta sadece o zamanlar yazdığım bir satır dizisi vardır. Bulamadım belkide hatıra olarak bir yerde yazmış olabilirim. Geçmiş zaman, yerini hatırlayamadım elbet bir gün bir yerden çıkar inşeallah.

Kitabın devamına tac-ı şerif mevzuunu ve bu ismi has mevzuunu da özetle yazarsın, istersen daha sonra ayrı bir kitap halinde genişleterek tekrar yazarsın inşeallah.

Ayrıca çalışmasını yapmayı düşündüğün Nusret Babamızın "Esmâül hüsna" kitabının çalışmalarına başlayabilirsin iyi olur. Ayrıca onun içine (1-Necdet divanı)nın başında olan her isme bir dörtlük yazılı bölümüde ilâve edebilirsin. Daha sonra gene görüşürüz soracağın başka şeyler olursa gene sorabilirsin (53-Ayetleri) kitabının taslak resimlerini internetten indirdim kısmet olursa hafta içinde çarşıya gidip cilt kapaklarını yaptırdığım yerde onu da yaptıracağım.

Dünya ahret işlerin kolay gelsin bizlerden sizlere herkese

selâmlar hoşça kalın Efendi Babanız.

Necdet Ardıç

Page 238: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

237

Hayırlı günler Muratçığım. Akşam gönderdiğim mailde ismin hakkında bazı yorumlar yapmıştım. Daha sonra "Nureddin" ismine biraz takıldım, sabah kalkınca da bu ismin bize biraz yabancı gibi geldiğini düşündüm.

"Terzi Oğlu Nureddin Derûnî" kısaltılmışı, "T.O.N.D" şeklinde olsun.

Demiştim ancak bu isim bana biraz yabancı kaldı gibi geldi "Terzi Oğlu Murat Deruni" "T.O.M.D."seni daha güzel anlatıyor gibi duruyor. İsmi hassın ise gene Bâtın kaynaklı "Nur" veya "Nur'eddin" dir bu şekilde hem Nureddin ismi kullanılmış ancak batında kalmış olur.

Ancak gene bak sen karar ver neticede sana da hangi isim gönlüne uygun gelirse bundan sonra onu kullanırız, inşeallah. Tekrar Dünya ahret işlerin kolay gelsin bizlerden sizlere herkese selâmlar hoşça kalın Efendi Babanız.

-------------------

Terzi oğlu Murat Derûni

Hayırlı Günler Efendi Babacığım,

Bizlerde sizin iyi olmanızdan sevindik. Hamd olsun bizler de daha iyi sayılırız.

Vermiş olduğunuz isimler başımız üstünedir. Dün çarşıya indiğimde, Âlem kitabından, önce bir çocuk (Veled-i Kalb) gördüm önünde değişik kumaş dikdörtken küp (Kâ-be, Mirac) çanta üstünde "Has" ibaresi vardı. Daha sonra 20 adım attım, Nefsi küll zuhurundan Adam (Âdem, Adem) isim koymuş işte (Şeniyyet-Tevhid)179 ile anladık ki doğum olduğunda nasıl bir bebeğe ismi büyükleri koyar. Bâtın âlemine ma'nevi doğumda Baba'nın bu işi belirlemesi en doğrusudur tasdiği geldi.180

179 55/RAHMÂN-29 “Yes’eluhu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.“ Göklerde ve yerde olanlar, O’ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe’n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir. 180 Bu tasdik el-baraka, El-Burak, El-Mirac, En-Necm önünde gelmiştir. Buradan sonra girdiğim dükkanda Necdet Abi asansörle yukarı boş çay bardağı ve içinde k-aşık içinde çıkmış ve ben buraya döndüğümde ç-ayını doldurmuş pastırma (Bast-Rami-Ahmed) kesimindeki işine dönmüştü. İstediğim pastırmayı verdi. 93 ve 2 sayılarındaki rakamlar, Nûr ve Zâhir Bâtın olarak Necm-Nc’den bir tasdik olmuştu. Fişin üzerinde yazan 357 numaralı rakamda ayrı bir tasdik oldu…

Page 239: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

238

T.O.M.D sayısal değeri kısaca zâhiri (O -70) ile "514"

bâtini (O-Hu-11) ile "455" tir. Vermiş olduğunuz emanet şifreleri ile uyum içindedir.

Murat-Murad ismi de "Künfe Yekün" Âyetlerinde Nüket Annem (T.O = 470) ve Efendi Babamın şifreleri ile uyum içindedir. Nureddin ismi biraz yabancı gibi duruyor ve başka bir yolu çağrıştırıyor.

Bugün sabah Sefer beyin Bp benzinliğini geçince bilboard reklamında gördüğümüz "ZARA,181 DERİN AŞK 3" ile “DERÛNİ” ismi de tasdik bulmuş oldu.

"DERUNİ" de iki özellik daha vardır. Deni; zelil ve hor demektir. "Run" ingilizce çalışmak ve koşmak demektir. Elektirik- Otomasyon da 24 Volt (Nur-Zaman) PLC182 (35) sistemlerinde sıkça karşılaştığım için biliyoruz. Böylelikle hem acizliğimizi, hem deruni fikir sahasında nûr ile koşturduğumuzu hatırlamış oluruz.

"Ç.H.U." ve "T.K.N.N." kardeşlerime başarılar dilerim, Allah (c.c.) mahçup etmesin ve utandırmasın. "T.O.M.D." ile beraber bu üçlünün ne olduğu bellidir diye düşünüyoruz.

Girizgahta anlattıklarımdan önce balıkçıdan balık almıştım.

Kasaya ücretini öderken, ayıklanan balıkları sırası ile müşterilere teslim edilirken 52,53,54 sayıları ile verildi. BAL' İ.K., derya, Nun, Nur, bunlar 54 Zâhir, Bâtın Nusret babama (r.a.) aittir. Efendi Babama zâhirde "gözümün nuru" demiştir. Fakirin bundan 5-6 ay önce gördüğü zuhuratta Efendi Babam bir kenarda izlerken Pirlerimiz ardı ardına Kab-ı Kavseyn dairesinin kadim tarafını çizmiş bir şekilde “Uşşaki Kıyafetleri” ile mekânsız bir mekânda alaca karanlıkta başlarında "Nûr" haleleriyle gelmişler. Nusret Babam fakiri kucaklayıp içinden geçmiş ve içine geçirerek (Fe ve Vav)183 harfleri oluşmuştu. Demek ki Nusret babam, bâtınında bulunan "Nur", "Sat" yani Salât Nurundaki "Nûr" ismini fakire vererek tescil etmiş. Efendi Babamda o gün izlediği ma'nâda ki bu ismi tasdik etmiş. (Şu an okunan ikindi ezanı da bu yazılanlara tasdik oldu gibi düşünüyorum)

181 Zât – Rahmân… 182 Be: 2, Lam: 30, Cim: 3 tür. Toplamı 2+30+3 183 Sayısal değer olarak Fe: 80, Vav: 6, 80+6= 86 dır 14 Nuru Muhammedi ve 86 Tarık sûresi ve Necmüs Sakıb’a işarettir. Ma’nâ olarak, “Fe velli vecheke şatral mescidil harâm” Bundan sonra yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (2/BAKARA-144) Olarak düşünülebilir.

Page 240: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

239

"İz" mahlanıza gelince (Cenâb-ı Hakk kudsiyetini arttırsın. İnşeallah…) en son gördüğüm zuhuratlardan birinde size de göndermiştim. Eslem'in 4-5 yaşlarındaki hâlinin elini tutarken Selâmi Ali Camiine yokuş yukarı çıkınca yağan karın üzerinden araba tekerlekleri "İz" yapıyordu... Demek ki burası ile bağlantılıymış... Rahmiye Annemin verdiği "İz" lakabı Fetih sûresi 29. âyet ile de örtüşüyor. Rahmiye annemin verdiği bölüm ilk kısımla, fakirin gördüğü ise ikinci kısımla alakalı duruyor. Eslem Şura'nın elinin tutulması 41 ve 42 sayıları ile alakalı ve yolla ilgili durumlar olduğunu düşünüyorum.

Muhammed (s.a.v.)Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde

bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları rükua varırken, secde ederken, Allah'tan lütuf ve hoşnudluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vadetmiştir.(Fetih Sûresi 48/29)

"Nûr" esmâsı 93 sıralaması ve Kaynak (Allah) esmâsından

sonra 92 dir. Bu da 40, Hakîkati Muhammedi sayısı çıkınca zâhir 53, bâtın 52 dir. 53 âyetler çalışmasında çizilen kâbe şekli 1-48 dış (Zâhir) ve 4 yönlü 256 (Nûr) sayısından oluşmaktadır.184 Görüldüğü gibi Efendi Babamızdan yansıyıp çizilen bu şemanın bilgileri Zâhir yoldan verilen (Muhsi), ve Bâtın (Nûr) esmâsı ile 6-7 sene öncesinden bir tasdiktir.

53. âyetler kapağı güzel olur. İnşeallah... Fakirde müsait bir

zamanda sonuna Özel bir bölüm diye ilave ederiz. İnşeallah... 10 sene kadar önce gönderdiklerini, benden gelenleri

dosyala demiştiniz. Efendi Babamla olan zuhuratlar ve özel bölümleri ve bu son yaşananların ilavesi ile (Ustam (Terzi Babam) ve Ben) adı altın da bir çalışma yapılabilir diye düşünüyorum. Hem bu çalışmaların nasıl olduğu, hem de ortalıkta bir kaç rüya gördüm, şunu bunu oldum diyenlere cevap olur. Bu işlerin bu kadar büyütülecek şeyler de olmadığı anlatılmış olur.

184 Bunun tamamı 4x256= 1024 tür. Bu sayıda bugün günümüzde kullanılan hafıza kartı, flash bellek, harici ve dahili disk birimidir. 1 kb, 1 mb, 1 gb, 1 Tb dir. Görüldüğü gibi TB şifresi burada vardır. Ruhun sıfatı olan Aklın Nur’udur.

Page 241: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

240

Nusret Babamın kitabına başladım bitince onuda gönderim. İnşeaallah,

Derûni, Hörmet ve Muhabbetle Nüket Anne ve İz babamızın

ellerinden öperiz. -------------------

Necdet Ardıç

Hayırlı geceler Murat oğlum. Hamdolsun şimdilik iyi sayılırız inşeallah sizlerde gene iyisinizdir.

Herşey Hakk'tan hayırlısı ile olsun inşeallah gönül âleminin

bağlantıları gerçekten çok güzel Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib edip başarılar eylesin.

Nihayet (53) ayetler kitabının ön sözünü yazdım yerine

ilâve ettim, ve cilt kapağını da yaptırarak ön yüzünü kitabın başına arkalı önlü cilt kapağını da kitabın en son sayfasına kopyalayıp ilâve ettim imkânlar dahilinde oluşan bu oldu inşeallah sende beğenirsin nasıl olsa yarışa girecek değil. Ayrıca kitaplar bölümünde de yeni kitabları da ilâve ederek güncelleme yaptım. Yeni haliyle dosya kitabı sana gönderiyorum. Sende bakarsın. Daha sonra ilâvelerin ile tekrar gönderirsin. Böylece son hâli verilmiş olur. Hakk'tan hayırlısı.

Dünya ahret işlerin kolay gelsin bizlerden herkese selâmlar

hoşça kalın Efendi Babanız.

-------------------

Böylelikle fakire ma’nâ âleminde verilen Efendi Babam taradından tasdik görüp onaylanan bundan sonraki hayatımda Terzi Oğlu Murat Derûni ve “Nûr” isimlerini bi hakkı ile taşımayı Cenâb-ı Hakk nasib ve müyesser eylesin. Unatdırmasın, mahcub etmesin. İnşeallah…

Ayıca Efendi Babama önsözünde yazmış olduğu güzel temenni, iltifat, övgü ve dualar için ayrıca buradan kendimin ve kardeşlerimin adına teşekkürlerimi bildirim… Heza min fadli Rabbihi…

Terzi oğlu Murat Derûni

13-12-2018

Page 242: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

241

ÜSKÜDAR/İSTANBUL

Terzi Baba Baskısı olan kitaplar.

1. Necdet Divanı: 2. Hacc Divanı:

3. İrfan Mektebi, Hakk Yolu’nun Seyr defteri: 4. Lübb’ül Lübb Özün Özü, (Osmanlıca’dan çeviri):

5. Salât- Namaz ve Ezan-ı muhammedi’de Bazı hakikatler: “İngilizce, İspanyolca”

6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve Hakikatleri: (Fransızca) 7. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 8. Tuhfetu’l Uşşâkiyye, (Osmanlıca’dan çeviri): 9. Sûre-i Rahmân ve Rahmâniyyet: 10. Kelime-i Tevhid, değişik yönleriyle: 11. Vâhy ve Cebrâil: 12. Terzi Baba (1) ve Necm Sûresi: 13. (13) On üç ve Hakikat-i İlâhiyye:

14. İrfan mektebi, “Hakk yolu”nun seyr defteri ve şerhi 15. 6 Pey- (1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 16. Divân (3) 19. Sûre-i Feth ve fethin hakikat-i. 21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 22. Sûre-i Yûsuf ve dervişlik:

24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.) 35. Fâtiha Sûresi: 39. Terzi Baba: (2) 41. İnci tezgâhı: 49. 36-Yâ’sîn, Sûresi: 59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.)

60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: (s.a.v.)

67. 067-Mülk Sûresi: 68. 1-namaz sureleri 88- Nusret Tura-Divanı. Erler demine. 91-Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 95- Terzi Baba-(8) (19/53) 96- 41-Fussilet Sûresi. 118- 52-Tûr suresi. Ve M. Nusret tura. -------------------

Page 243: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

242

(H) Yayınları tarafından basılan kitaplarımız: ------------------- 6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve hakikatleri: 14. İrfan mektebi, “Hakk yolu”nun seyr defteri.

15. 6 Pey- (1) Hz. Âdem-safiyeti. Safiyyullah. (a.s.) 88- Nusret Tura-Divanı. Erler demine.

------------------------------

Terzi Baba kitapları sıra listesi KAYNAKÇA 1. KÛR’ÂN VE HADîS : 2. VEHB : Hakk’ın hibe yoluyla verdiği ilim. 3. KESB : Çalışılarak kazanılan ilim. 4. NAKİL : Muhtelif eserlerden, Mesnevi’i şerif, İnsân-ı Kâmil, Fusûsu’l Hikem ve sohbetlemizden müşahede ile toplanan ilim. (Gönülden Esintiler) 1. Necdet Divanı: 2. Hacc Divanı:

3. İrfan Mektebi, Hakk Yolu’nun Seyr defteri: 4. Lübb’ül Lübb Özün Özü, (Osmanlıca’dan çeviri):

5. Salât- Namaz ve Ezan-ı muhammedi’de Bazı hakikatler: “İngilizce, İspanyolca”

6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve Hakikatleri: (Fransızca) 7. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 8. Tuhfetu’l Uşşâkiyye, (Osmanlıca’dan çeviri): 9. Sûre-i Rahmân ve Rahmâniyyet: 10. Kelime-i Tevhid, değişik yönleriyle: 11. Vâhy ve Cebrâil: 12. Terzi Baba (1) ve Necm Sûresi: 13. (13) On üç ve Hakikat-i İlâhiyye:

14. İrfan mektebi, “Hakk yolu”nun seyr defteri ve şerhi 15. 6 Pey- (1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 16. Divân (3) 17. Kevkeb. Kayan yıldızlar. 18. Peygamberimizi rû’ya-da görmek.

Page 244: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

243

19. Sûre-i Feth ve fethin hakikat-i. 20. Terzi Baba Umre (2009) 21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 22. Sûre-i Yûsuf ve dervişlik: 23. Değmez dosyası:

24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.) 25. -1-Köle ve incir dosyası: 26. Bir zuhûrât’ın düşündürdükleri: 27. -2-Genç ve elmas dosyası: 28. Kûr’ân’da Tesbîh ve Zikr: 29. Karınca, Neml Sûresi: 30. Meryem Sûresi: 31. Kehf Sûresi: 32. 3-Terzi Baba İstişare dosyası: 33. Terzi Baba Umre dosyası: (2010) 34. -3-Bakara dosyası: 35. Fâtiha Sûresi: 36. Bakara Sûresi: 37. Necm Sûresi: 38. İsrâ Sûresi: 39. Terzi Baba: (2) 40. Âl-i İmrân Sûresi: 41. İnci tezgâhı: 42. 4-Nisâ Sûresi: 43. 5-Mâide Sûresi: 44. 7-A’raf Sûresi: 45. 14-İbrâhîm Sûresi: 46. İngilizce, Salât-Namaz: 47. İspanyolca, Salât-Namaz: 48. Fransızca İrfan mektebi: 49. 36-Yâ’sîn, Sûresi: 50. 76-İnsân, Sûresi: 51. 81-Tekvir, Sûresi: 52. 89-Fecr, Sûresi: 53. Hazmi Tura: 54. 95-Beled-Tîn, Sûresi: 55. 28- Kasas, Sûresi: 56. İrfan-Mek-Şer-Fransızca-Baba: 57. 20-TÂ HÂ Sûresi: 58. Mirat-ül-İrfan-ve-şerhi: 59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.)

60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: (s.a.v.) 62. -4-Bir ressam hikâyesi: 63. İnci mercan tezgâhı

Page 245: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

244

64. Ölüm hakkında: 65. Reşehatt’an bölümler: 66. Risâle-i Gavsiyye: 67. 067-Mülk Sûresi: 68. 1-Namaz Sûrereleri: 69. 2-Namaz Sûrereleri: 70. Yahova Şahitleri: 71. Mü-Geceler-Fran-les-nuits: 72. Îman bahsi: 73. Celâl cemâl Celâl: 74. 2012 Umre dosyası: 75. Gülşen-i Râz şerhi: 76. -5-Doğdular, yaşadılar hikâyesi: 77. Aşk ve muhabbet yolu: 78. A’yân-ı sâbite. Kazâ ve kader: 79- Terzi Baba-(4) İstişare dosyası. 80- Terzi Baba-(5) İstişare dosyası. 81- Hayal vâdîsi’nin çıkmaz sokakları: 82- Mektuplarda yolculuk-M.Nusret-Tura. 83- 2013 Umre dosyası. 84- Nusret Tura-Vecizeler ve ata sözleri. 85- Nusret Tura-Tasavvufta aşk ve gönül. 86- Terzi Baba-(6) İstişare dosyası. 87- Terzi Baba-İlâhiler derleme. 88- Nusret Tura-Divanı. Erler demine. 89- 6-Her şey merkezinde hikâyesi. 90- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-1) şerhi. 91- Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 92- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (2) şerhi. 93- 7. İngilizce. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 94- Mescid-i Dırarr-Kubbet-ul Kara. 95- Terzi Baba-(8) (19/53) 96- 41-Fussilet Sûresi. 97- 2015 Umre dosyası. 98- Solan bahçenin kuruyan gülleri. 99- Terzi Baba-(9) İstişare dosyası. 100-14-İrfan mektebi ve şerhi-İspanyolca. 101- Bosna Hersek dosyası. 102-The SCHOOL OF WISDOM (irfan mektebi) 103-terzi Baba yüksek lisans tezi. 104-Hacc Umre ve hakikatleri. 105-Cemo ve Farko. 106-(2016) Umre dosyası. 107-Vahy ve Cebrâîl- (Fransızca) 108-Tezi Baba ile ilgili zuhuratlar.

Page 246: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

245

109-terzi Baba tasavvufi izahlar. 110-19-53-Şeker risalesi. 111-Lübb-ül lübb-Özün özü ve şerhi. 112-Bir kardeşin soruları ve cevapları 113- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-2) şerhi. 114- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-3) şerhi. 115- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-4) şerhi. 116- 2017-Kudüs seyahati dosyası. 117- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1-kitap-5) şerhi. 118- 52-Tûr suresi. Ve M. Nusret tura. 119-Fu-Hi-01-Adem Fassı. 120-Fu-Hi-02-Şit Fassı. 121-Fu-Hi-03-Nuh-fassı. 122-Fu-Hi-04-İdris-05-İbrahim-fassı 123-Gülşen-i Raz-2-Terzi Baba şerhinin tamamı. 124-İbretlik bir değmez dosyası daha Satih ince. 125-2018 Umre dosyası 126-14-1-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu. 127-15-2-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu.

128- İbretlik bir hikâye daha. Kaf dağı ve Zümrüd-ü Anka. 129-Terzi Baba divanı. “Tüm şiirlerim.” 130-İbretlik bir hikâye daha. Kilise çanları.

131-Kur’ân-ı-Kerîmde yolculuk-53-Ayetleri ve Terzi Baba- 132-Kaner Yiğido-İbretlik bir hikâye daha- ------------------------- Altı peygamber serisi: 1-15. 6 Pey-(1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 2-21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 3-24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.)

4-59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.) 5-60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 6-61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: (s.a.v.) ------------------------- Terzi Baba kitapları serisi: 1-12- Terzi Baba-(1) 2-39- Terzi Baba-(2) 3-32- Terzi Baba-(3) İstişare dosyası. 4-79- Terzi Baba-(4) İstişare dosyası. 5-80- Terzi Baba-(5) İstişare dosyası. 6-86- Terzi Baba-(6) İstişare dosyası. 7-91- Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 8-95-Terzi Baba-(8) (19/53) 9-99- Terzi Baba-(9) İstişare dosyası. 10-103-Terzi baba yüksek lisans tezi.

Page 247: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

246

11-108-Tezi Baba ile ilgili zuhuratlar. 12-109-terzi Baba tasavvufi izahlar. 13-110-19-53-Şeker risalesi. 14-126-1-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu. 15-127-2-Ben’deki Terzi Babam. Murat Cağaloğlu.

16-87- Terzi Baba-İlâhiler derleme. 17-129-Terzi Baba divanı. “Tüm şiirlerim.” 18-131-Kur’ân-ı-Kerîmde yolculuk-53-Ayetleri ve Terzi Baba

------------------------- Bir hikâye birçok yorum serisi.

1-25 -Köle ve incir dosyası: 2-27 -Genç ve elmas dosyası:

3-34 -Bakara dosyası: 4-61-Bir ressam hikâyesi: 5-76-Doğdular, yaşadılar hikâyesi: 6-89-Her şey merkezinde hikâyesi. ------------------------- Dîvanlar serisi: 1-1-Necdet Divanı: 2-2-Hacc Divanı: 3-16-Divân (3) 4-87-Terzi Baba-İlâhiler derleme. 5-88-Nusret Tura-Divanı. ------------------------- İbretlik dosyalar serisi.

1-17-kevkeb-kayan yıldızlar. 2-23-İbretlik değmez dosyası. 3-73-Celâl Cemâl Celâl “hayalî Kamer’in hayal vâdîsi” 4-81-Hayal vadisinin çıkmaz sokakları. 5-93-Mescid-i dırar/Kubbet-ul kara.

6-98-Solan bahçenin/kuruyan gülleri. 7-105-Cemo ve Farko. 8-112-Bir kardeşin soruları ve cevapları. 9-124-İbretlik bir değmez dosyası daha. Satih ince. 10-128- İbretlik bir hikâye daha. Kaf dağı ve Zümrüd-ü Anka.

11-130-İbretlik bir hikâye daha. Kilise çanları. 12-132-Kaner Yiğido-İbretlik bir hikâye daha-

------------------------ Umre dosyaları serisi

Page 248: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

247

1-2. Hacc Divanı: 2-20. Terzi Baba Umre (2009)

3-33. Terzi Baba Umre dosyası: (2010) 4-74. 2012 Umre dosyası:

5-83- 2013 Umre dosyası. 6-97- 2015 Umre dosyası. 7-106-(2016) Umre dosyası. 8-104-Hacc Umre ve hakikatleri. 9-125-2018 Umre dosyası ------------------------

Diğer dillere çevrilen Terzi Baba kitapları serisi 1-5. Salât- Namaz ve Ezan-ı muhammedi’de Bazı hakikatler:

“İngilizce, İspanyolca” 2- 6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve Hakikatleri: (Fransızca) 3-46. İngilizce, Salât-Namaz: 4-47. İspanyolca, Salât-Namaz: 5-48. Fransızca İrfan mektebi:

6-71. Mü-Geceler-Fran-les-nuits: 7-93- 7. İngilizce. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 8-100-14-İrfan mektebi ve şerhi-İspanyolca. 9-107-Vahy ve Cebrâîl- (Fransızca) ------------------------ Mektuplar ve zuhuratlar serisi: Terzi Baba İnternet dosyaları: ------------------------ Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 1-2- 3- 4- 5- 6- 7- 8- 9- 10- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar.

11-12-13-14-15-16-17-18-19-20- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar . 21-22-23-24-25-26-27-28-29-30- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 31-32-33-34-35-36-37-38-39-40- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 41-42-43-44-45-46-47-48-49-50-

Page 249: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

248

Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 51-52-53-54-55-56-57-58-59-60- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 61-62-63-64-65-66-67-68-69-70- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 71-72-73-74-75-76-77-78-79-80- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 81-82-83-84-85-86-87-88-89-90- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 91-92-93-94-95-96-97-98 ------------------------ Kitaplar devam ediyor şu an Yekün= (132+98=230)

Page 250: 131-Kurân-ı-Kerîmde- yolculuk-53-Ayetleri ve Tezi Baba- · (132), mektuplar ve zuhuratlar dosyaları da şu an (98) dir, bunların toplamı ise, (132+98=230) olmaktadır. Ayrıca

249