1000moda-temmuz 2012

22
Sayı:3 Temmuz 2012 “görmek istediğiniz her şey” Ritmi Yakala

Upload: 1000moda-dergi

Post on 06-Mar-2016

228 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

1000Moda dijital olarak aylık yayınlanan moda ve yaşam dergisidir. www.1000moda.com'dan yayın yapmaktadır.

TRANSCRIPT

Page 1: 1000Moda-Temmuz 2012

Sayı:3 Temmuz 2012

“görmek istediğiniz her şey”

RitmiYakala

Page 2: 1000Moda-Temmuz 2012

xxxxxxa bakış

00

sezona bakış

00

Page 3: 1000Moda-Temmuz 2012

Yaz aylarının en güzel zamanları… Nerede olursanız olun güneş size ışıl ışıl eşlik ediyor. Kurduğunuz hayallerin bazıları, bu günlerde belki de hala gerçekleşmemiş olsa da unutmamanız gereken, gülümsemeniz tüm hayallerin gerçekleşmesiyle eş değer…

1000Moda’nın hazırladığımız bu üçüncü sayısında istedik ki biz de sizlere içimizdeki enerjiyi gösterebilelim. Sizi biraz da olsa gülümsetebilelim. Sizin hayattaki ritminiz, bizim ritmimizle karışsın… Muhteşem bir enerji doğsun!

Bu ay dergimizin içinde bulacağınız birçok isim; hayatlarında ritmi yakalayan ve bu ritmin düşmesine neredeyse hiç izin vermeyen isimler… Örneğin “Şahane Hatalar” kitabının yazarı Heather McElhatton, kendini kötü hissettiği ya da hayatında olumsuzluk olduğu anda aklına çok sevdiği birinin söylediği “Herkesin hayatında bir ara iç yangını söner. Daha sonra başka insanla karşılaşmasıyla patlayarak aleve dönüşür. Hepimiz iç ruhu alevlendiren bu insanlara müteşekkir olmalıyız.” cümlesini getiriyor ve hayatındaki insanlara şükrederek ritmini yükseltmeyi seçiyor.

Sizde en çok içinize ve her alandaki seçimlerinize güvenin ve hayatınızın ritmini kaçırmayın!

Keyifli Okumalar! İyi eğlenceler!

Nots:

P”Vivien Westwood , hayatının

ritmini hiç düşürmeyenlerden...”

Binmoda

edito

05

Page 4: 1000Moda-Temmuz 2012

03

içindekiler

5 EDİTÖR MEKTUBU

8WISH LISTModanın tatili olmaz!

18 RÖPORTAJHeather McElhatton 1000Moda için anlattı.

20 TARZ SAVAŞLARIÜnlü blogger’ların stilleri…

30PORTFOLYOFethi Karaduman ve dünyası…

HER AY…34BY M.

16SELİN ÇAYIRLI

37LOKUM

40GÖKÇE DÖLEK

42ARZU ÖZTÜRK

Kapak: ROXFotoğraf: FETHİ KARADUMAN

1000MODA TEMMUZ 2012

İMTİYAZ SAHİBİBE THINKER REKLAMCILIKErgün Aksu (Sorumlu Müdür)

Yayın Danışmanı: Funda Afşar [email protected] Direktör: Mert VuralYazı İşleri Müdürü: Rüya Öztürk [email protected]örsel Yönetmen: Melike Akyüz ŞenyurtKonular Editörü: Necla Yahşi [email protected]ı İşleri: Ayça Söyletir, Cansu Özkaya, Ezgi Hazal Oymak

Katkıda BulunanlarArzu Öztürk, Burçil Onur, By M., Gökçe Dölek, Hazel Koyuncuoğlu, Lokum, Selin Çayırlı, Tuğba Tunçkaya

Web Tasarım: Tarık KınınSosyal Medya Uzmanları: Bilinç Furkan, Gözde AtaFotoğraf Editörü: Münhan Çınar

Reklam Satış [email protected]

Yönetim Yeri ve Yazışma AdresiBaruthane Caddesi, No: 92/8 Şişli-İstanbulTEL: (0212) 240 71 [email protected]

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Spectrum ilan.ok.pdf 1 21.05.2012 15:05

Page 5: 1000Moda-Temmuz 2012

00 07

wish list

Tatilde de stilinizi koruyun; hem gündüz hem gece...

Show başlasın!

ACNE775 TL.

CHANEL4.750 TL.

LANVIN1.595 TL.

OSCAD DE LA

RENTA1.100 TL.

TIBI850 TL.

ILLESTEVA

520 $

TORY BURCH

945 TL.

MIU MIU

1.995 TL.

CHRISTIAN

LOUBOUTIN

2,275 TL.

WE ARE

HANDSOME

975 TL.

SERGIO ROSSI

1.250 TL.

MELISA

ODABASH350 TL.

TORY BURCH

766 TL.

JIMMY CHOO

975 TL.

ASSAD

MOUNSER

350 $

LOUIS

VUITTON2.450 TL.

MELISSA ODABSH895 TL.

MATTHEW WILLIAMSON

2.750 TL.

Page 6: 1000Moda-Temmuz 2012

00

tasarım harikası

Yeni solukEce Salici ve tasarımlarına dikkat edin çünkü çok sık karşılaşacaksınız. Necla Yahşi

Önce hikayenizle başlayalım. Nerede, nasıl başladı ve nasıl devam etti?

1986’da Ankara’da doğdum. Hacettepe Üniversitesi’nde İktisat okuduktan son-ra çocukluk tutkumu gerçeğe dönüştürmek için Milano’da Istitu-to Marangoni’de Moda Tasarımı eğitimi aldım. Nisan 2011 tarihinde de kendi atölyemi ve mar-kamı kurdum.

Peki, biraz koleksiyonlarınız-dan bahseder misiniz?İlkbahar -yaz koleksiyo-nunda bustiyerler, iddalı etekler, karın dekolteli elbiseler, mini elbise-ler, yüksek bel etek ve pantolonlar çoğun-lukta. Organze ve deri

detaylarını da çokça kul-landım.

Hep bir asimetrik detaylar dikkat çekiyor. Bunun nedeni nedir?Evet, bunu çok söylüyorlar. Bilemiyorum. Daha keskin ve sert hatları olan kıya-fetler tasarlamayı seviyo-rum sanırım... Benim ya-

rattığım kadın hep seksi ve kesinlikle asi oluyor. Asimetriklikle de kadı-

nın beklenmedik ve keskin tara-fını anlatmak istiyorum sanırım.

Trendleri ne kadar önemsiyorsunuz ta-sarımlarınızda?Özelllikle bir trendi uygulamaya çalışmıyorum. Amacım trend ol-mak değil, kalıcı tasarımlar yap-mak. Bir tasarım dilimi olduğunu düşünüyorum ve bunun gittikçe oturduğunu düşünüyorum. Ar-tık “Bu Ece Salici tasarımıdır.” dedirtebiliyorum ve bu beni çok mutlu ediyor.

Siz kendinizde nasıl bir stili benimsi-yorsunuz?Atölyede çalışırken mümkün ol-duğunca rahat giyiniyorum. Dı-şardaysa yüksek topuklar, yüksek bel pantolon ve etekler, her türlü elbise, maskülen ceketler, deri ceketler, kışın motorcu botları en çok tercih ettiklerim. Maskülen ve feminen parçaları karıştırmayı, yerine göre dekolteyi seviyorum.

Aksesuar kullanmayı sever misiniz?Çok fazla aksesuar kullanmıyo-rum. En çok, büyük ve çok iddalı bir kolye takıp, başka hiçbir şey takmamayı seviyorum.

Sizin beğendiğiniz tasarımcılar kimler? Yurt dışında ve Türkiye de?Türkiye: Arzu Kaprol, Zeynep To-sun. Yurt dışı: Riccardo Tisci, Ümit

Benan, Proenza Schouler’in ta-sarımcıları Jack McCollough ve Lazaro Hernandez.

Markanız ve kariyerinizle ilgili planla-rınız neler?O kadar çok plan var ki… İyice markalaşmak ve kendi mağaza-larımı açmak istiyorum. Büyük bir firmaya koleksyon hazırla-makta isterim.

Alışverişle aranız nasıl? İşin birebir mutfağında olunca zorlanmalar oluyor mu?Çok doğru bir tespit! Ben, işçiliğe çok önem veriyorum. Bir kıyafe-tin kesinlikle çok iyi yapılmış ol-ması gerekiyor, bir de kalıp ger-çekten çok önemli. O yüzden çok fazla alışveriş yapmıyorum son zamanlarda…

Nasıl bir tasarımla anılmak sizi çok mutlu eder?Tarihe geçecek kadar iyi tasa-rımlar yapabilirsiniz ama bu ta-sarımların anılması için doğru bir kişiyle birleşmesi ya da doğru bir filmde ya da karede hayat bul-ması gerekiyor. O yüzden spesi-fik bir şey söyleyemiyorum.

Takip ettiğiniz internet siteleri ve ya-yınlar?1000moda, The Sartorialist, Ga-rance Dore, Blank mag, Another Magazine, WWD, Vogue’ların hepsi… Türkiye’den ve dünyadan pek çok blogger’ı da takip ediyo-rum.

Müzik hayatınızın neresinde? Bu sıra-lar en çok ne dinliyorsunuz?Uzun süredir ara verdiğim piya-no çalmaya yeniden başladım. Bu nedenle arabamda sürekli “Adele” parçaları ve yine piya-noda çalmak istediğim için Türk Sanat Müziği parçalarının piya-

noda çalınan versiyonlarını dinliyorum.

İşiniz dışında hangi alandaki ye-nilikleri sıkı sıkıya takip ediyor-sunuz?İşim dışında yaptığım spor dallarıyla ilgili yeni çıkan ekipmanları araştırıyorum, hemen satın alıyorum ve spor karşılaşmalarını sıkı sıkıya takip ediyorum. Bunun dışında dünyada çok farklı destinasyonlara seyahat etmeyi sevdiğim için sürekli yeni tatil ro-taları oluşturmak, bun-ları takip etmek, bunlarla ilgili blogları okumak çok hoşuma gidiyor.

Şu sıralar en çok kurduğu-nuz hayal?Mağazamın açılmış ha-lini görebilmek… Tabii bu kısa dönemli bir hayal.:) Uzun vadeli hayaller kurmayı sev-miyorum.

Sokak Modası dendiğinde aklınıza gelen hangi ülke ve insanları?İtalya.Öncelikle dün-yada İtalyan erkekle-ri kadar kendine has ve şık giyinen başka erkek yok. Hemen aklıma “Pitti” ve sokaklardaki birbirinden şık ve stil sahibi er-kekler ve kadınlar geliyor. Tabii sokakların güneşli olması da beni etkiliyor olabilir!

Yeni bir şey tasarlamak için oturduğu-nuzda, nasıl bir ortamdasınız? Genelde gece geç saatlerde daha iyi konsantre oluyorum. Dolayı-sıyla evdeki masamda, sessizlik ve bolca kahve eşliğinde…

11

Sizden en çok duyulan kelime?Anlatabildim mi ya da anladın mı?

En sevdiğiniz çizgi film kahramanı?Mickey Mouse çünkü biraz kla-siğim.

Son olarak her an aklınızdan çıkarma-dığınız cümle?Nefes al!

Page 7: 1000Moda-Temmuz 2012

Onun Mr. Big’e hissettiği duygularla, bizim onun stiline karşı hissettiğimiz duygular aynı…

Dalgalı sarı saçları, içi gülen gözleri, hepimizin hayran hayran izlediği gardırobu

ve Mr. Big’le yaşadığı ilişkisiyle Sarah Jessica Parker, hayatın-da dönüm noktası haline gelen “Carrie Bradshaw” rolünü üst-lendiğinde henüz 30’lu yaşların-daydı.

Birçok Altın Küre ve Emmy ödü-lüne sahip güzel oyuncunun di-zilerin ardından gelen SATC film serileriyle stili iyice göze batmaya

başladı. Hem New York’lu yazar Carrie olmanın sorumluluğu, hem de gerçek hayatta tüm gözlerin her an kendine çevrilmesiyle yıl-dızı ve stili iyice parladı.

Stilinin en önemli ipucu doğal-lığı… Kıyafetlerinde, saçlarında, makyajında abartıdan uzak ve her zaman son bir “Sarah” do-kunuşunu belli eden bir çizgisi var. Aksesuarlar gece ve gündüz olmazsa olmazı… Boynunda şalı, kafasında kışın bereleri, yazınsa

hasır şapkaları onu en iyi anlatan parçalar…Tüllü etekleri basic penyelerle ya da jean şortunu taşlı ve iddialı bir çift Louboutin’lerle kombinleye-cek kadar cesur, “Fotoğraflarım çekiliyor diye, çocuklarımı okula bırakırken kıyafetimi abartacak değilim!” diyecek kadar iddialı…

İşte modayı kendince çözdüğü ve 50’li yaşlarına yaklaşırken hala bu kadar göz alıcı göründüğü için onu çok seviyoruz!

sıfır hata

Carrie Bradshaw!Fazla söze gerek yok…

12 Kasım 1980 tarihinde Kanada’da doğan Ryan Gosling’in kariyerine baş-

laması ve tüm dikkatleri üzeri-ne çekmesi 12 yaşındayken iki sene boyunca rol aldığı “The Mickey Mouse Club” dizisi sa-yesinde oldu. Ardından birçok başarılı filmde rol aldı; genç bir Yahudi’yi canlandırdığı “The Believer” ve aşkından vaz-geçmeyen azimli sevgili rolüyle “The Notebook” iyice tanınma-sını sağladı ve sonraysa başarısı hiç hız kesmedi.

Sinema kariyeriyle olduğu ka-dar stiliyle de dikkat çeken Ryan Gosling, spor, klasik, casual ya da şık hangi stilde olursa olsun, kıyafetlerini kendine yakıştırmayı ve stilini konuşturmayı fazlasıyla

biliyor.

Güneş gözlükleri, her kıyafetiyle giy-diği eskitilmiş botları vazgeçilmezi…

Stil oyunlarına bayılıyor! Red Carpet’ta smokinin altına kırmızı çoraplar giyecek kadar esprili, bazen fazla olsa da baygın bakışlarıyla aşık, yandan taradığı saçlarıyla “evin efen-di oğlu”, gülümsemesiyle muzır ve dar jeanleriyle serseri…

Kedileri çok seven ve iyi göründüğü-nün farkında olan Ryan için sanırız daha fazla söze gerek yok çünkü fo-toğraflar her şeyi anlatıyor.

Mr. Cool...

sıfır hata

Page 8: 1000Moda-Temmuz 2012

00 31

ajan

İnternet dedektifiWww.manrepeller.com

Bu siteyi kaçırırsanız üzülürsünüz! En çok tıklanan bloglardan (geçtiğimiz Ey-

lül, ayda 2 milyon tıklandı.) olan The Man Repeller, alıştığınızdan çok farklı… Giydiği kıyafetler ve cesur tarzıyla hem eğlenceli, hem iddialı, hem de örnek alınası… Ayrıca fotoğraf ve videolarla da modanın ne kadar eğlenceli olabileceğini kendince anlatıyor. Çok yakında kitabı da çıkacak olan bu siteyi tıklayın, eğlenceyi başlatın.

www.japanesestreets.comSitede Japon sokak modası ve tarzıyla ilgili birçok bilgiye ulaşabilir ve ilginç şeyler öğrenebilirsiniz. Ayrıca sayfanın içerisinde bulunan blogları da ta-kip etmenizi özellikle tavsiye ediyoruz. Renkli ve eğlenceli bulacağınız kesin ki kendinize uygulamak isteyecekleriniz de olacaktır.

www.loewe.comÖnereceğimiz bu site çanta tutkusu olanlar için… Daha çok çantalarıyla dikkat çeken Loewe’nin offi-cal sayfası… 1846 yılında Madrid’de kurulan ve İs-panyol markası olma özelliği taşıyan Loewe’yi an-lamak ve tasarımları daha yakından incelemek için belirli aralıklar tıklamakta fayda var.

www.thelocals.dkİnsanların stillerini incelemekten keyif alanlardan-sanız, Danimarka ve güncel moda haberlerinin veril-diği bu siteyi takip edin. Henüz “Türkçe” seçeneğini sunmasa da birçok dil seçeneği sunması açısından sitedeki haberleri anında yakalarken, kıyafetlerin ve mekanların oldukça ilginizi çekeceğini düşünüyoruz. Moda adına çok iyi bir kaynak olduğunu düşündü-ğümüz bu siteyi mutlaka mercek altına alın, pişman olmayacaksınız.

Bu web sitelerini hala keşfetmediyseniz, geç kalmayın…

Page 9: 1000Moda-Temmuz 2012

1708

Yeni mucizeBugüne kadar Avon’un Araştırma ve Geliştirme Merkezi’ne üç kez gittim. Enteresan olan şu ki; her gittiğimde yaptıkları sunumları sanki ilk defa dinliyormuşum gibi hissediyorum. Daha da önemlisi her seferinde marka hakkında yeni bir bilgiye sahip oluyorum.

Bu gittiğimde içinde bulunduğum grupta bazı Ame-rikan dergilerinin güzellik editörleri de vardı. İçeri girdiğimizde Ar-Ge’nin en üst düzey yetkilisi olan

Xiaochun Luo tarafından karşılandık. Luo bir kaç ufak ama güçlü bilgiyle geçtiğimiz yıl 125. Yılını kutlayan Avon’un özünü daha iyi kavramamızda bize yardımcı oldu.

Avon’un kurucusu ve öncelikle bir kitap satıcısı olan Da-vid H. McConell’ın, sattığı kitapların yanında teşvik ola-rak ufak bir sample parfüm hediye etmesi, bir süre sonra özellikle kadın müşterilerinin kitaptan çok parfümü ter-cih etmelerine sebep olmuş. Bunu bir fırsat olarak gören McConell, o günlerde kolayca iş güç sahibi olamayan ka-dınlara bir kapı açmış. Satış temsilciliği sisteminin baba-sı sayılan bu girişimci sayesinde bugün Avon 6.4 milyon satış temsilcisi ile 120 ülkede satışa sunuluyor.

Selin Çayırlı New York’tan bildiriyor!

Avon günümüzde yalnızca koz-metik alanında satış temsilcisi sistemi ile kadınları güçlendir-mekle kalmıyor. Sosyal sorumlu-luk konusunda etkili olduğu alan, kullandığı kaynakların yerine ye-nilerini koyması. Geçtiğimiz yıl Yağmur Ormanları’na bir milyon ağaç diken Avon aynı zamanda göğüs kanseri ile savaşta diğer kurumsal markaları geride bıra-karak ilk sıraya yerleşmiş.

Benim Ar-Ge’yi ziyaret etmem-deki amaç ise yepyeni bir ürünle tanışmaktı. Biliyorsunuz, son za-manların en popüler içeriği argan yağı. Fas’ın güneydoğusundan elde edilen ve dünyanın en de-ğerli doğal yağlarından biri olan argan, bölgede ekmekle yenen, zeytinyağı niyetine çeşitli salata-lara konan bir içerik. Gel zaman git zaman argan yağının farklı nimetleri de keşfedilmiş. Yarala-rı hızla iyileştirdiğinin görülmesi üzerine de kozmetik sektörün-de kullanılmaya başlanmış. Lafı uzatmadan tanıştırayım: Avon Advance Techniques Argan Yağı Serisi!

Ağustos ayı itibariyle satışa su-nulacak olan seride şampuan ve saç kreminin yanı sıra besleyi-ci serum bulunuyor. Biliyorum çoğu zaman insan alışık olduğu şampuan ve saç kremini değiş-tirmek istemez. Ama söyleme-liyim ki besleyici serum gerçek bir mucize! Test ettim ve onay-ladım! Lansmanın tanıtımını son 4 yıldır Avon’un dünya çapında danışmanı olan Anthony Barrow yaptı ve bakın ürün ve genel saç bakımı hakkında neler dedi:

S: Argan yağı serisinde yıldız ürün Du-rulanmayan Argan Yağı. Bu ürünü bize tanıtabilir misiniz?

A: Durulanmayan Argan Yağı tüm saç tipleri ve şekilleri için uygun-dur. Saçınızı mükemmel bir yu-muşaklığa ve parlaklığa kavuştu-ran yağ oldukça da besleyici. Aynı zamanda saçı kuvvetlendiriyor. Ancak sakın yanlış anlaşılmasın; yağ işlevine göre oldukça hafif bir yapıda olduğundan saçınızı yağ-landırıp ağırlaştırmıyor.

S: Ürünün kullanımında püf noktası nedir?A: Islak saça uygulayabildiğiniz gibi bir kaç damla Argan Yağı’nı günlük şekillendiricinizin içine karıştırarak da istenilen sonucu elde etmeniz mümkün. Özellikle saçınızı boyuyorsanız saç ren-ginizi koruyup parlaklaştırması açısından bu bakımı kesınlıkle tavsiye ederim.

S: Yaz aylarında saç bakımı nasıl olma-lı? Bir kaç ufak ipucu verebilir misiniz?A: Keratin bakımı mutlaka uy-gulanmalı. Bu tip bakımlar sa-yesinde saçın organik dokusu

ortaya çıkıyor. Eğer keratin ba-kımını yaptırmak istemiyorsanız yaz aylarında önerebileceğim şey az ürün kullanılması. Saçınızı her gün çalkalayın ama yıkamayın. Daha önce de dediğim gibi saçın organik/doğal dokusunu kullan-mak çok önemli.

S: Son zamanlarda en sevdiğiniz saç stili hangisi?A: Kısa saç benim için her zaman daha güzel ve kullanışlı. Bu tarz saç kesimi daha genç, daha çeki-ci ve doğru uygulandığı takdirde hemen hemen her kadına yakı-şan bir yapıya sahip.

S: Peki ya saçını kısa kestirmek iste-meyen kadınlara öneriniz?A: Uzun saçlarla birlikte kesilen kısa detaylar saçın birden çok şekilde kullanılmasını sağlar. Ör-neğin kahkül ve yüzü çerçevele-yen kısa tutamlar ile aksesuarlar saçını uzun tutup kısa saçın kul-lanışlığına sahip olmak isteyenler için birebir.

Page 10: 1000Moda-Temmuz 2012

Hatanı seçÜlkemizde de çok satan Şahane Hatalar kitabının bestseller yazarı Heather McElhatton, 1000Moda için karşınızda! Funda Afşar

Sizin hayat hikayeniz nerede, na-sıl başlıyor? Bu soruyu çok sevdim fa-

kat nasıl cevap vereceğime dair en ufak bir fikrim yok. Sanırım hayatlarımız her gün yeniden başlıyor ve nasıl devam edeceği de tamamen bizim elimizde…

Kitap yazmaya, hem de böylesine et-kileyici kitaplar yazmaya neden sonra karar verdiniz? İlk romanım tam bir felaket-ti. Altı yıl boyunca çabaladım ve

röportaj

hiç kimse istemedi. Hiç kimse! Gönderebildiğim tüm yayınevle-rine gönderdim fakat hiç kimse yayınlamadı. Ret mektupları art arda geliyordu. Bu konuda bir arkadaşım “Bu pek sen gibi dur-muyor Heather. Yazarken kendi sesini kullanmalı, konuştuğun gibi yazmalısın. Çünkü kimse se-nin gibi konuşamıyor.” dedi ve bu beni çılgına çevirdi. Eve gittim ve “Şahane Hatalar”’a şeklini ver-meye başladım. 11 ay sonra kitabı ajansıma teslim etmiştim.

“Şahane Hatalar” ve Şahane Hatalar 2” aylardır çok satanlar listesinde... Bu size neler hissettiryor? Çok onur duydum ve alçakgönül-lülükle karşıladım.

Çocukluğumuzdan itibaren hata yap-mamamiz ögretilir. Gerçekten hatala-rımız şahane olabilir mi? Ben çocukken hata yaptığımda da annem bizi severdi. Annem bizi “olgun minikler” olarak ni-telendirirdi ve gün içinde yapa-caklarımızdan kendimiz sorumlu

olurduk. İyi olduğumuzdan emin olmakla birlikte, yapmak istedi-ğimiz şeyi yapmamıza hep izin verdi ve bu şeylere birçok hata da dahildi. Her zaman şiddetle de-vam eden yolun en iyi yol olma-dığına inandı. Daha iyi anlatmak gerekirse, ona göre zorlu yolda manzara daha güzeldi. Ve evet, kimi hatalarımızın şahane olduk-larına inanıyorum.

Hayat gerçekten bize seçenekler sunu-yor ve biz bazen göremiyor muyuz? Kesinlikle. Her şey önemli, her şey bir seçime dayalı. Eve nası gideceğiniz, hangi yoldan gide-ceğiniz, kahve almak için durup durmayacağınız... En ufak bir se-çim bile sizi farklı sonuçlara gö-türebilir. Önemli olan hayatta ne kadar da çok seçime sahip oldu-ğumuzu düşünüp felce uğramak yerine, onları kucaklamak ve so-rumluluk alarak yola seçimleri-mizle beraber çıkmak.

Şu sıralar nasıl bir kitap üzerine çalışı-yorsunuz? Ruhları gören bir kız hakkında. Kitapta Türk bir karakter de var, Nazlı Demir. Çok güçlü ve cool biri. Türk okuyucuların karakteri nasıl karşılayacaklarını görmek için sabırsızlanıyorum.

Radyo sunuculuğuda yapıyorsunuz de-ğil mi? Evet. Radyo sunuculuğu öykü-cülüğün bir başka formu. Oraya gidip başka insanların hikayeleri-ni dinlemeyi seviyorum. Modayla aranız edebiyatla olduğu ka-dar iyi mi? Modayı seviyorum. Derleme bir stilim var. Yazmak için rahat bir şekilde giyinmem gerekiyor. Ay-rıca partiler ve kitap okumaları için daha süslü tercihlerim de olu-

yor. Dolabımda Ralph Lauren kalem etekler, Chanel elbiseler, Miu Miu ayakkabılar, BCBG Maxmara kokteyl elbi-seleri türünden şeyler, şaşıracağınız derecede çok. Kucak dolusu ti-şört ve Levi ’s jeanim var bir de!

En sık aldığınız parça ne-dir? Ayakkabı. Ayakkabı-lara bayılıyorum!

Şu sıralar hayatınızın arka fonunda hangi parçalar çalıyor? Bach’ın Branden-burg Konçertosu no. 3.

Nasıl bir evde ya-şıyorsunuz? Ve en önemlisi nasıl bir kü-tüphaneniz var? Koyu renk ahşaplı ve kurşun cam pencereli, eski tuğla bir konakta yaşıyorum. Ve ne-redeyse bütün ev bir kütüphane! Şöyle düşünün nerede bir yüzey varsa, üzerinde bir kitap var!

Köpeğinizle zaman nasıl geçiyor? Köpeğim Walter ve ben her gün yürüyüşe çıkarız. Birkaç yıl önce ona araba çarptı ve neredeyse öldü. Şimdi benim yaptığım kü-çük ayakkabıyı giyiyor ve böylece yürüyebiliyor.

En çok kullandığınız kelime? Mor.

Her gün hayata yeniden aynı motivas-yonla başlamanızı sağlayan güç/cümle nedir?

Kalkarım ve kendi kendime “ihtiyaç duydukları biri ol.”derim. Birisi bir kez “Herkesin hayatın-da bir ara iç yangını söner. Daha sonra başka insanla karşılaşma-sıyla patlayarak aleve dönüşür. Hepimiz iç ruhu alevlendiren bu insanlara müteşekkir olmalıyız.” dedi. Bu benim için çok anlam-lıydı…

Yazarların yazmak için geceyi bekle-dikleri doğru mu, yoksa kandırılıyor muyuz? :) Ben aslında neredeyse sadece geceleri yazıyorum. Dünya daha sessiz görünüyor ve açıkça kirli düşünebiliyorum.

16 19

Page 11: 1000Moda-Temmuz 2012

00 21

bloggerlar

18

Tarz savaşlarıOnlar, en çok takip edilen bloggerlar ve size söyleyecekleri var.

ALARA KAP (etrangeresinsights.blogspot.com)

Neden en sevdiğiniz kombininiz bu?Yazın açık renkler ve hafif kumaşlar şart. Ben de bu elbiseyi tam bunu dü-şünerek almıştım. Elbisenin dantel formunda olması sıcak hava için ideal. Siyah ayakkabılar da elbiseyi biraz daha erkekleştiriyor. Benim en sevdiğim şeylerden biri feminen ve maskülen tarzları karıştırmak…

Bu ürünler nereden?Elbise: Topshop – Ayakkabılar: Gucci – Yüzük: Vintage, kendim yaptırttım.

En sık alışveriş yaptığınız mağazalar?Genelde on-line ve sık olaraka Net-a Porter ‘dan yapıyorum. İstanbul’da en çok ise Beymen’in Academaia’sını çok seviyorum.

Sizi takip edenlere “altın öğüt” şeklinde verebileceğiniz stil ipucunuz?Beklenilen şekilde giyinmemek… Eğer sizin giydiğiniz kıyafetı baş-kası aklında düşünebiliyorsa, zaten bir özelliği kalmıyor demektir.

KORAY CANER (www.koraycaner.com)

Neden en sevdiğiniz kombininiz bu?Bir kere yeşilin bu tonu, ilkba-hardan yaza doğru geçişte ayak-kabımdan pantolonuma, telefon kılıfımdan bilekliklerime kadar her yerime sıçradı diyebilirim. Bu

sebeple en sevdiğim kom-binde de olması gerekirdi! Üstü-ne bir de hafif desenli bir göm-lek, renkleriyle yeşili tamamlayan kahverengi detaylar eklenince daha ne isteyebilirdim ki?

Bu ürünler nereden?Rengine bayıldığım bu pantolon, iş-lemeli kahverengi deri kemerim ve be-

BİLLUR SAATÇİ (www.offnegiysem.com)

Neden en sevdiğiniz kombininiz bu?Bu elbiseyi kışın ortasında ilk gördüğümde, onu yazın ortasında do-ğum günümde giymeye çoktan karar vermiştim. Bu kadar uzun süre boyunca, eli elime değmeden onu sabırla bekledim ve sevmekten hiç vazgeçmedim. O sırt dekoltesi her şeye değerdi! :)

Bu ürünler nereden?Elbise: Jill Stuart / Harvey Nichols – Çanta: Mercules / Beymen Blender – Sandalet: Massimo Dutti – Bileklikler: Nazra Jewels, Ala-çatı, Kurt Geiger,Loopie Love – Kolye: Pilgrim

En sık alışveriş yaptığınız mağazalar?Derishow, Beymen Blender, Zara, Topshop ve on-line alışveriş si-telerinden en sık alışveriş yapıyorum.

Sizi takip edenlere “altın öğüt” şeklinde verebileceğiniz stil ipucunuz?Benim kendimce yaptığım hep, dikkati tek nokta üstünde topla-mak. Mesela elbisem ne kadar şık olsa da ve güzel bir stilettoyu hakketse de, altına sade bir sandalet giymeyi tercih ediyorum. Benim için şıklık, ufak detaylarda ve kusursuz dikişlerde saklı. Her zaman sade ama özgün olmayı seviyorum.

yaz çoraplarım Scotch&Soda’dan. Gömleğim Zara, Ayakkabılarım Brandroom’dan, Magnanni. Gü-neş gözlüğüm TRIWA, yüzüğüm ise TOPMAN. Hafızam beni yanılt-mıyorsa hepsi yeni sezon, İlkba-har/Yaz 2012.

En sık alışveriş yaptığınız mağazalar?Son zamanlarda Zara, TOPMAN ve Blender üçlüsünde çok za-man harcıyorum sanırım. Sezona göre, indirimlere göre, modellere göre bir orada bir buradayım di-yebiliriz.

Sizi takip edenlere “altın öğüt” şeklin-de verebileceğiniz stil ipucunuz?Kesinlikle aynada baktığınız şey-den memnun olmadan sokağa adım atmayın, yoksa gün boyu mutsuz olursunuz! Bu sebep-le evden çıkmadan önce dolabın karşısında en az yarım saat har-cadığımı ve pek çok toplantıya geç kaldığımı itiraf edebilirim sa-nırım!

Page 12: 1000Moda-Temmuz 2012

11

AYŞEGÜL AFACAN KÖKSAL (modatutkusu.net)

Neden en sevdiğiniz kombininiz bu?Bu sene anvelop kesimleri çok seviyorum. Yazın “rahatlığın ön planda olduğu şık tasarımlara” odaklanıyorum. Bu elbise benim için, tek parça ile şık olmayı tercih ettiğim yaz akşamlarının kurtarıcısı oldu. Doğum günü partisinde flat sandaletlerle kombinledikten son-ra, akşam yemeğinde stilettolar ile şıklığı yakaladım.

Bu ürünler nereden?Elbise: Gamze Saraçoğlu – Ayakkabılar: Valentino – Kolyeler: Özel tasarım - Saat: Rolex

En sık alışveriş yaptığınız mağazalar?Mybestfriends, Beymen Blender, Vakkorama, Harvey Nichols ve kesinlikle Zara, H&M! Sizi takip edenlere “altın öğüt” şeklinde verebileceğiniz stil ipucunuz?Kostümün bir odak noktası olmalı. Ayrıca kendimize olan güven ve içsel dengemiz de kıyafetleri daha iyi taşımamızı sağlıyor. Çok eski, tasarımcı bir arkadaşım şöyle der: “ Stil sahibi olmak için, stil sahibi gibi davranmak gerekir.”

YASEMİN ÖĞÜN (modatutkusu.net)

Neden en sevdiğiniz kombinin bu?Rahat olmayı çok seviyorum. Özel davet ve toplantılardan son-ra kıyafetimi sporlaştırmak ayrı bir keyif benim için… Bu kombi-nimde bunlardan biri! Güne to-puklularla başlayıp, sonrasında Converse’lerle devam edebiliyo-rum.

Bu ürünler nereden?Payet parçalar bu aralar favorim diyebilirim. Etek kendi markamız olan Mybestfriends’e ait. Göm-lek eski sezon Mango. Kalıbını ve duruşunu sevdiğim için on-dan vazgeçemiyorum. Stiletto-lar Michael Kors. Bilekliğim Lara Bohinc.

En sık alışveriş yaptığınız mağaza-lar?Mybestfriends, Beymen, Har-

vey Nichols, V2K ve tabii ki H & M, Zara, Mango.

Sizi takip edenlere “altın öğüt” şek-linde verebileceğinz stil ipucunuz?Abartıdan uzak sade şıklığı sevi-yorum. Tek parça ile günün yıl-dızı kesinlikle olunabilir. Önemli olan kendimizi tanımak ve ona göre giyinmek.

22

Page 13: 1000Moda-Temmuz 2012

xxxxxxa bakış

00 00

Hissedin...Bu isimler hem müzik kariyerlerinde, hem de stil dünyalarında “Ritmi Yakalayanlar…”

ritmi yakala

11

Gwen Stefani

Rita Ora

Rihanna

Lily Allen

Florence Welch

Katy Peryy

Page 14: 1000Moda-Temmuz 2012

takıntı

Onsuz olmaz Trend diye değil, içlerinden geldiği için Nilgün Bodur ve yüzükleri, Yöntem Akmen İnanç ve kurukafaları...

Ne kadar zamandır bu yüzükler-den takıyorsun?Kendimi bildim bile-

li diyebilirim. Barış Manço’nun “adam olacak çocuk” programını seyrederken etkilenirdim yüzük-lerinden. Yüzük takacak yaşlara geldiğimde ise bir adetle baş-layıp, dikkat çekmeden adetleri arttırdım. :) 1990’larda başla-dım bilinçli olarak sanırım. Hatta eşim 1998 senesinde ellerimdeki yüzükleri görmüş benden önce, hala anlatır.

Senin için ne anlamı var yüzüklerin?Aksesuarı çok severim ama fark-lı oldukları sürece… Küpe, kol-ye, bileklik de önemli benim için ama yüzüklerim sanki beni ben yapıyorlar. Belki birçok kişi be-nim kadar yüzük takıyordur. Çok rastlamıyorum açıkçası ama öyle de olsa, benim çocuk yaşlardan beri bu aksesuarları tutkuyla taşımam, tarzım ve kişiliğimle uyumu, sanırım bu aksesuar-ları benim doğal bir parçam gibi gösteriyor. Zorlama değil, moda değil. Sadece yüzüklerimi takın-ca ellerimi bile daha rahat kulla-nıyorum gibi geliyor. Abartmak istemem ama evden yüzüklerimi takmadan çıkarsam çıplakmışım gibi hissettiğim oluyor! :)

Özellikle seçtiğin marka var mı?Gümüş yüzüklerle başladım bu sevdaya. Özel yaptırdığım, kendi tasarladığım modeller oldu hatta. Bulamadığım model ve boyutlar hayal ediyordum çünkü sürekli. Şimdi aksesuarlar o kadar yay-gın ki, her model mevcut. Son yıllarda ise paslanmaz çelik, alerji yapmayan, kararmayan, sudan etkilenmeyen, çok yerde bulun-mayan, sadece bilen kişilerin ta-kip edip, satın aldığı ve benim de aynı zamanda Halkla İlişkilerini yürüttüğüm Calvin Klein mar-kasının bijuteri koleksiyonuna hayran oldum. Sanırım 20-25 adet yüzük aldım bugüne kadar ve günde ortalama 6-7 adet ta-kıyorum.

Hangisi kaybolsa çok üzülürsün?Hangisi kaybolursa çok üzüle-ceğimi kaybederek öğrendim bu sene. Orta parmağımın ilk boğu-muna taktığım Calvin Klein yü-züğümü bir arkadaşımın doğum günü partisinde kaybettim. Uta-nıyorum bunu söylemeye ama yüzük 2005 yılı yapımıydı ve bir daha bulamayacağımı bildiğim-den oturup ağladım. Sonrasında marka müdürü arkadaşım, yü-züğü merkezden sordurmuş ve bulmuş benim için. Kısaca tekrar kavuştum yüzüğüme… Şimdi ona gözüm gibi bakıyorum. Bir daha kaybetmem kendisini! :)

26

Ne kadar zamandır kurukafa tutkun var?1992 yılında yaptığım Karayip seya-hatinde ilk defa kurukafaları sevdiğimi anladım. Keşfettiğimiz bir dükkan sa-yesinde aslında kurukafanın korkudan çok öte bir olgusu olduğunu gördüm. Tabii o zamanlar sadece Harley Da-vidson kullanan ve asi olan kişilerin sembolü olarak biliniyordu kurukafa... İlk t-shirt’ümü 1994 yılında aldım.

Peki, neden kurukafa?Çocukluğumda ölüm ile ilgili her şey-den uzak tutulduğum için sanırım. Korkuyu yenmenin en güzel ve kolay yolu onu tanımaktır derler ya… Onu tanımaya, biriktirmeye ve her şeyim-le kombinlemeye başladım. Gerçi ev aksesuarlarında da kullanmaya baş-layınca, etrafım biraz endişelenmeye başladı. :)

İçlerinde senin için özel hikayesi olan bir ürünün var mı? Çok özel değilse paylaşır mı-sın?New York’tan aldığım ilk t-shirt’üm benim için önemli sanırım çünkü o ilk! :) O t-shirtü hep sevdim ve her za-man stilimde de kullandım.

Hangi kurukafalı ürünün kaybolsa çok üzü-lürsün?Bu sene başından beri birçok kuruka-falı ürünü de hediye olarak aldım. Ha-rika bir yılbaşı hediyesi, kırmızı “Kos-ta Boda” mumluk ve Bali’den metal kurukafa. Ancak bu doğum günümde ayrıca bana çok özel 3 hediye geldi. Biri Alexander McQueen’den kartvi-zitlik, ikincisi Kosta Boda mumluk ve çok sevdiğim bir arkadaşımın el emeği benim için yaptığı t-shirt. Sanırım bu üç ürün düşünüllmüş ve önemsenmiş olarak bende farklı yerler edindiler. Ve diğerleri de dahil hiçbiri hayatım-dan gitmesin çünkü ben onları bulup araştırıp hepsini hayatıma ekledim.

En sevdiğim tablo

Page 15: 1000Moda-Temmuz 2012

00

Evet, hep bunu beklediniz. Buz gibi deniz, altın rengi kumlar sizi bekliyor. Peki, bikini modelinize karar verdiniz mi? Tuğba Tunçkaya

Tatil zamanı

Küçük göğüslüler: Straples ve fırfırlı bikini üstlerinin küçük göğüslere ne kadar yakıştığının farkın-da mısınız? Ayrıca düz renklerdense iri desenler

daha dolgun bir hava estirecektir.

Büyük göğüslüler: İnce ipli ve boyundan bağlanan ve strap-les modellerden kaçınmalısınız. Kalın askılı, sırtı çapraz modeller seçerek göğüslerinizi toparlayabilirsiniz. Artık gelişen moda teknolojisiyle küçük gösteren modellerde var. Küçük desenler, renkte ise çok açık olmayan renkler iyi bir seçim olacaktır.

Karın bölgesi olanlar: İnce ve ipli modeller yerine yüksek belli bikinileri tercih edebilirsiniz. Hem bacaklarınız da olduğundan daha uzun görünür.

Basen bölgesi olanlar: Çift renkli kombinler tam sizlik! Üst kısmınıza yazın en trend renklerini, alt kısmınızda ise daha koyu renkleri tercih edin. İpli bikinileri ise kesinlikle denemeyin.

Klasik modellerden sıkıldıysanız; yaka detayları olan model-leri seçebilirsiniz. Straplez bikinilerini abartılı kolyeler ile kombinleyerek plajlarda stil sahibi bir görünüme kavu-şabilirsiniz.

Yeni anneler ise, Mayokiniler tam size göre! Karın bölge-nizde sizi rahatsız eden şişkinlikleri mayokini ile sakla-maya ne dersiniz?

24

Page 16: 1000Moda-Temmuz 2012

00 17

Fethi KaradumanBiraz fotoğraf, biraz cümle… Ezgi Hazal Oymak

Aslında fotoğrafçı kimliğinizle tanınıyor-sunuz ancak bir daha üzerinden geçelim mi? Hayat hikayeniz nerde, nasıl başladı

ve devam etti?Aslında en başa dönmemek lazım çünkü çok uzun bir hikaye. En büyük etkiler yurt dışında yaşamış olmam, annemle baba-mın Türk Hava Yolları’nda çalışmasından kaynaklıyor. Her ikisi de sağ olsun, saye-lerinde çok ülke gezdim ve bir kaçında da yaşama lüksüm oldu. Buna lüks diyorum çünkü başka ülkelerde yaşamak herkesin sahip olabileceği bir şey değil. Bu konu-da şanslıyım. Başka kültürleri yaşamak

insanın bakış açısını ve kişiliğini değiştiriyor. Bu benim hayatımı etkileyen faktörlerden biri. Di-ğeri ise çizimle hayata başlamış olmam. Üç yaşından itibaren be-nim elime kalem verildi, alfabeyi daha doğru düzgün yazamazken ben resim çizmeye başladım. Görsel bir hafızam olduğunu, sanata yatkın olduğumu zaten o yaştan beri bütün ailemde bili-yordu ve bende biliyordum. Ama ailem, memur hayatı yaşadığı için sanata çok fazla beni itmediler açıkçası. Daha çok normal in-sanlar gibi işime gücüme gideyim gibi bir şeydi istedikleri… Bende

portfolyo

memuriyet hayatına başladım. Daha sonra amatörce fotoğrafa başladıktan sonra bunu profes-yonel anlamda yapmaya karar verdim ve bu kararımda en bü-yük faktörlerden biride Mehmet Turgut’tur.

Mehmet Turgut’la nasıl kesişti yolu-nuz?Amatör fotoğraf çekmeye baş-layınca yine bilinçsizce kurgusal fotoğraf çekmeye başladığım an, fotoğrafçı bir arkadaşımın tavsi-yesi üzerine fotoğraflarına bak-tım ve çok beğendim. Mehmet’in dili, anlatımı, fotoğrafa bakış açı-

Page 17: 1000Moda-Temmuz 2012

00 33

sı çok marjinal ve çarpıcı. Bu beni etkiledi ve Mehmet ile tanışmak istedim. Gittim, tanıştım ve tanıştığımız günden bu yana da çok iyi dostluğumuz oldu.

En çok neyi fotoğraflamayı seviyorsun?İnsan, portre. Kurgusal fotoğraf dediğimiz şey; bir film karesi gibidir ve bir şeyler an-latır. İnsan doğasını anlatmayı seviyorum. İnsan psikolojisi beni enterese ediyor, bende insanım sonuçta.

Konu fotoğraf olduğunda, trendler bu işin nere-sinde?Eğer fotoğrafın şu an ki konumunu so-ruyorsanız, dijital çağa girdiğimizden beri fotoğraf çok hızlı ilerledi, çok hızlı yayıl-dı. Artık bir fotoğraf makinesine erişmek, fotoğraf üretmek daha kolay... Bence fo-toğraf hala aynı yerde… Cam film ile de çekseniz, normal film ile de çekseniz, analog makine ile de çekseniz veya dijital ile de fotoğraf hala aynı yerdedir.

Kimi, nasıl çekmenin hayalini kuruyorsunuz?Şu anda öyle bir hayalim yok. Kafam-da şu insanı şöyle çekeyim düşüncesi yok. Zaten çoğunu gerçekleştiriyoruz. 46 diye bir dergimiz var zaten biliyor-sunuz ve kendi alanlarında çok başarılı sanatçılar, müzisyenler, oyuncularla çalışıyoruz. Zaten dergimizin de kon-sept olması ve bize ait olması dola-yısıyla istediklerimizi çekebiliyoruz.

bunun avantajını yaşıyoruz.

Bir gün yakalamayı hayal ettiğin kare ne?Zor bir soru:) Gerçekten herkesin durup önünde kendi yansımaları-nı gördükleri ve o böyle fotoğra-fın önünde tıkandıklarını görebil-mek istiyorum. Öyle bir fotoğraf çekmek istiyorum.Yani,insanları düşündürmek istiyorum çünkü demin dediğim gibi benim işim in-sanlarla…

Moda ve alışveriş ne kadar yakın, ne ka-dar uzak…Hem yakın, hem uzak... Yani,

modaya karşıda bir tavrım var ama bunun içindeyimde aynı za-manda. Bu sektörün içindeyiz ve moda fotoğrafı çekmekte bu dal-lardan biri. Modayıda bir şeyler anlatmak için kullanbiliyorsunuz.Ben bunuda seviyorum. Giyim kuşam derseniz de benim stan-dart kırmızı kareli gömleklerim vardır. Bunu ortaokuldan beri giymişimdir. Dolabımda 10- 15 tane aynı gömlekten vardır ve benim tarzım budur.

En çok aldığınız parça? Gömlek. Evet, gömlek!

Neyle aranız fotoğrafla olduğu kadar iyi…Film. Film ile çok barışığım ve kü-çüklüğümden beri severim. Nasıl insanlar çok müzik dinler veya

kitap okur, benimde öyledir film arşivim. Kafamda ki bir film ar-şivi vardır ve bir şey gördüğüm-de hangi filmden alıntı olduğunu anında çözebilirim.

İstanbul dışında hangi ülkede kendinizi çok rahat hissedersiniz?Bu da zor bir soru. Çünkü kafada o kadar çok ülke var ki. Herhalde Finlandiya olur diyebilirim. Git-medim ama duyduklarım, oku-duklarım ve gördüklerim bunu bana söylüyor yani.

Başucu kitabınız?Başucu dvd’im var benim!:)

Şu sıralar hayatınızdaki an’lara hangi müzikler eşlik ediyor?Dinlediğim sound check’ler ge-nelde klasik müzik ağırlıklıdır.

En çok dinlediğim George’s , ‘A single man ‘diye bir filmin so-und check inden ve bir parçada Donnie Darko ‘nun sound check ‘inden ‘Tears for fries head over heels’dir. Bu iki parçada, bana yolda da, evde de yeterince eşlik ediyor zaten:)

Şu anda ne düşünüyorsunuz?Şuan da bir sürü şey düşünüyo-rum. Çorba gibi kafam:) O kadar çok şey var ki. Kendi işlerimiz var, dergi işlerimiz var ve bunun dışında yapmak istediğimiz pro-jelerimiz var.Yani, bunların hepsi kafamızın içinde. İnsan ilişkile-rimiz var, aile ilişkilerimiz var ve duygu ilişkilerimiz var, bunları hepsini bir arada tutmaya çalı-şıyoruz. Dolayısıyla kafamızın içi hep bunlarla dolu…

Page 18: 1000Moda-Temmuz 2012

00

Dikkat edin, bir gün yazılabilirsiniz.

köşe yazısıBy M.

Kır zincirleri…Yazamadım bir süre… Bu yazıya nasıl başla-

yacağımı kafamda oturtamamıştım. Mev-sim değişmelerinde ayakkabılar gibi deği-

şiyor ruhum, beğendiğim listeleri hızlı değişiyor, modeller önüme çıktıkça cümlelerimde bir öyle bir böyle oluyor, sahibine çekmişler işte...

Gerçi bu bir çift ayakkabıyı tasarlayan arkadaşın modeline bir kitlendim beğenmemde değişiklik ol-madı ama bir yazamadım, kelime bulamadım onları ifade edecek. Kime ait dediğinizi duyar gibiyim ki bazılarınız da ukalalık yapıyor, “Ben bunu görmüş-tüm” hatta “Bir arkadaşımda var” diyenler de ola-bilir, abartıp “Ben bunu ayağıma denedim, bende iyi durmadı, almadım.” diyenlerde olmuştur. Ya sa-hip olanlar… Onlar sanat eseri toplayıcılarıdır benim gözümde… Bu çifti, belki yılda bir kez yeryüzüyle buluşturup, gezdirecek olanlardır. Eminim gardı-robunda bu güzelliğe sahip olanların koleksiyonları bayağı kalabalıktır.

Gardıroba sonra geri döneriz; ben önce bu çift gü-zellikleri yaratan yaratıcının kim olduğunu söyle-mek, huzurunuzda onun önünde saygıyla eğilmek istiyorum. Kendisi Layla Chain. Çok fazla tasarladığı model yok gibi… Araştırdım, mailleştim, kendisine bu eserleri yazacağımı ilettim, sevecen karşı-ladı. Tabii ben şu okuduğunuz yazıyı ona İngilizce göndereceğim-gerçi bu cümle-yi çevirmeyeceğim! :)- Çünkü kendisiyle yazışmamdan çok memnun kaldığım söy-lenemez. Hatta bir ara mailleşmeseydim keşke bile demiş olabilirim kendi kendi-me… Layla Chain nerede doğmuş, neler tasarlamış size uzun uzun yazacak değilim. Çok merak ediyorsanız kutsal Google’dan faydalanabilir, bayağı bilgiye haiz olabilir-

ler. –Haiz olabilirler kelimesinin anlamını kesinlikle bilmiyorum ama yazıda iyi durdu!:)Sanat eserlerine nasıl ulaşacağım diyenler olmuştur ki ben benim beğendiğim bu sanat eserlerini ara-nızda beğenenler olmuyordur diye umuyorum. En azından ben onlara, bu ayakkabıların web üzerinden satıldığını ve fiyatlarının makul olduğunu söylemek isterim. Tabii makul, kime göre makul? Bakın, belki size makuldür .☺

Geçenlerde bir arkadaşımız bana ayakkabı kolek-siyonu çekip göndermiş, bunlardan birini yazarsın diye… Şimdi onadır bu cümlem: Sence senin ayak-kabı koleksiyonunda bu sanat eserlerini geçecek bir şey var mı? Olsaydı kaleme alınırdın inan… Objektif ol kendine ve gardırobu bir değiş sen, ufak bir tav-siye… :)

Güzel ayakkabılar, güzellik katar biraz daha size… Güzel olun ama çok güzel olun… Ve bu model olsun ayaklarınızda. Bir başka cümle israfında ama yazı-lacak kadar güzel çift olmuş ayakkabılarda, kelime-ler gelene kadar güle güle...

Unutmadan ayakkabılarınıza dikkat edin, yazılabilirler...

34

Page 19: 1000Moda-Temmuz 2012

00

Little SunShine!Öncelikle belirtmek isterim ki cildim dışarıdan

bakılınca sorunsuz, sanki mükemmelmiş gibi dursa da, içeride işler hiç öyle iyi git-

miyor! Sorunlu, hassas bir tip kendisi! :) Ne olursa olsun kesinlikle yoğun krem kullanamıyorum, C vi-tamin alerjim var. Kremi biraz fazla kaçırsam, baş-lıyorum kaşınmaya… Durum böyle olunca da benim cilt tipime uygun krem bulmam da, detaylı ve zorlu bir araştırmayla oldu. Ama en sonunda kendime en uygununu buldum!

SPF olayına bir açıklık getirmek gerekirse, SPF as-lında sizin cildinizin güneşe olan dayanma gücü, hassaslığını anlatıyor. Yani cildinizin kavrulma za-manı da diyebilirim. Mesela kimi insan 6 saat ara-lıksız güneşlense de yanmaz, kimisi tişörtle bile dakikasına kavrulur. İşte SPF bu aşamada devreye giriyor ve örneğin SPF 40 sizi 40X10 dk. Yani top-lamda 400 dakika güneşten koruyor. Bugüne ka-dar olan ne kadar çok SPF o kadar koruma düşün-celerimiz tamamen yanlış anlayacağınız… İsterseniz 10 kat sürün çıkın fark etmiyor. SPF sadece bize zamanı belirtiyor. Güneş koruyucu alırken en dikkat etmeniz gereken ise, UVA ve UVB koruyuculu ol-ması… Bizi *photoaging ve kanserden koruyan işte onlar. (UVB: yanıklar ve kırışıklıklar, UVA: Cilt kan-seri ve yaşlanma)Her krem cilt tipine gore seçilmeli ve tavsiye edilmemeli derler ama benim memnun olduğum iki ürünü söylemeden olmaz. Bu yüzden gelelim benim neler kullandığıma:Şu ana kadar göz çevresi için koruyucu olarak ya-kaladığım Clarins’in çok satanlar listesinde olan 30 SPF Sunscreen for Eyes Wrinkle Control cream. Neler vaat ediyor? Öncelikle UVA ve UVB yüksek koruma içerikli, güneşin oluşturduğu göz çevresi kı-rışıklıklarını minimum indirme, yumuşak-pürüzsüz

gözler. Şimdiye kadar hiçbir sorunla karşılaşmadım ve çok severek kullanıyorum. Yapısı da incecik ve makyaj öncesi kullanıldığı için toplanma da yap-mıyor. Diğer bir ürün ise Josie Maran-Argan Daily Moisturizer SPF 40. Anti-aging (yaşlanmaya karşı) olan bu krem de sayılı ürünler arasında. Ben gün-düz kremi kullanmadığım için içinde bulunan argan yağı beni rahasız etmedi. Önce cilt tipim dolayısıyla korktum, ağır gelir mi diye ama hiçbir sorun yaşa-madım. Bu kremi sabahları boynuma, omuzlarıma doğru ve göğüs arama uyguluyorum. Kıyafetim-den açıkta kalan diğer yerlere ise Neutrogena Ultra Sheer Dry-Touch Sunblock kullaniyorum. Kremi ve sprey şeklinde olanlarından kullanıyorum. Sprey olanca ulaşamadığım yerlere sürümü daha kolay oluyor. ;) Sizlere tavsiyem öğle vakti güneşten müm-kün olduğun-ca kaçmanız, bol bol su iç-meniz ve be-nim gibi bol bol kremlen-meniz.

Dünyanın öbür köşesinden sıca-cık sevgiler!

(*) Photoaging, bo-yun bölgemiz ve omuz kısımlarımızda oluşan örümcek ağı görünümlü kırışıklar, renk deği-şimi, ellerdeki lekeler ve kırışıklıklar…

Lokum, Temmuz 2012

köşe yazısı

Havaların iyice ısınması, ehh tabi yaşında artık 30 olması paniğiyle başladım bol SPF’li, anti-aging’li kremleri araştırmaya…

İlginç sorular, sahici cevaplar! Selda Başkaya

röpörtaj

Karşınızda BedükBedük olarak çıktığından beri seni şık takım elbi-

selerle görüyoruz. Hep böyle miydin? Şık olmaya özen mi gösterirdin?

Her zaman böyle giyinmedim tabii ama sahne farklı bir yer.. Orada güneş gibi parlamam lazım! :)

Anladığım kadarıyla gözlük senin bir parçan. Bir koleksiyo-nun var mı bununla alakalı?Birkaç çekmece dolusu gözlük koleksiyonum var.

“Dost başa, düşman ayağa bakar.” derler. Şıklığını tamam-layan en önemli şey, ayakkabıların… Nedir bu değişik moka-sen merakı? Makosenler her zaman meseleye bir Broadway ha-vası katıyor!

Gelelim biraz daha özel sorulara… Çok tatlı iki çocuğun var. Baba olmak sana neler kattı? Babalık evresi sence bir nevi erkeğin son nokta olgunlaşma evresi mi?Daha ölmediğim için son nokta bu mu bilemiyorum. Artık sadece kendi hayallerim için değil, onların da hayallerini gerçekleştirmek için yaşıyor insan…

Sanatçı kişiliğinle sıra dışı kliplere şarkılara imza atan bir in-sansın öte yandan ailenle sakin bir hayat sürdüğünü hayran-ların biliyor. Peki, aslında kimdir Bedük?Herhangi birisinin cumartesi gecesi dışarı çıkıp da-ğıttığı hali Bedük, Pazar sabahı ekmek almaya gi-den Serhat arasındaki fark.

Kendinle ilgili duyduğun, söylenen en yanlış şey nedir?Yurt dışında doğup, büyüdüğümü çok duydum ki tamamen yanlış. Doğma, büyüme Ankara’lıyım.

Müzisyen olmanın elbette getirdiği zorluklar vardır. Hiç ‘’Ben artık bu işi yapmıyorum.’’ dediğin oluyor mu?Her gün! :) Ama Teoman onu benden önce yaptığı için olmaz şimdi, ondan özenmişim gibi olurum. :)

Hiç değişmeyen, kimsenin değiştiremediği düşüncelerin var mı?Genelde düz fikirliyimdir. Düşüncelerimi kolay ko-lay kimse değiştiremez.

Röportajını okuyacak hayranlarına bir şey söylemek ister mi-sin?Dünya barışı!

Page 20: 1000Moda-Temmuz 2012

00 00

güzellik

Mavi büyüMavinin büyüleyici dokunuşunu güzelliğinizde hissedin… Burçil Onur

George Clooney

Johnny Depp

Matt Damon

• BUĞULU BAKIŞLARYeşil ve mavinin iç içe geçtiği göz farıyla gözlerinize ışıltı katın. Buğulu göz makyajınızla bakışlarınıza derinlik kazandırın. Deneyin: MAC Mineralize Eye Shadow Water: 72 TL.

• BELİRGİN GÖZLERMavi ve yeşil renk geçişleriyle gölgelendirdiğiniz göz makyajınızı lacivert eyeliner ile tamamlayın. Alt ve üst kirpik diplerinizi kolay sürülen eyeliner ile belirginleştirin. Deneyin: NARS EyelinerStylo Blue: 69 TL.

• MAVİ KİRPİKLERGöz makyajınızı vurgulamak için son ve en etkili dokunuş olan maskaranızı sürmeyi unutmayın. Deneyin: Mascara Volume Effet Faux Cils Waterproof in Majorelle Blue, 72 TL.

• SAĞLIKLI SAÇLARGüneş, tuzlu su ve havuzun saçlarınızı matlaştırıp, soldurmasına izin vermeyin. Saçlarınızı yumuşatacak, UV ışınlarına karşı koruyacak argan yağınızı plaj çantanızdan çıkarmayın!Deneyin: Organix Extra Argan Yağı: 58 TL.

SINIRLARI ZORLAYINBakımlı erkeklerin sınırları zorlayan kişiliğini yansıtacak ürünleri denemeye ne dersiniz?

• Günlük bakımınıza erkeklere özel formüle edilmiş duş jeliyle başlayın. Dermokil Xtra Duş Jeli: 5 TL. ile cildinizi nemlendirerek, daha sağlıklı ve canlı bir görünüm kazanın.

• Kıl dönmesi ve batık sorunlarıyla başa çıkmak artık çok kolay! Bliss Kıl Dönmesini Engelleyici Pedler: 125 TL. ile pürüzsüz ve bakımlı bir tene kolayca sahip olabilirsiniz.

• Tıraşınızı ferah ve temiz kokunuzla tamamlamaya ne dersiniz? O halde, Bath&Body Works Citron Cologne’yı: 69 TL. deneyin.

• Yaz aylarında ağır parfümler kullanmamaya özen gösterin. Turunçgiller, bahar çiçekleri ve ağaç özlerinden oluşan Yves Rocher Evidence Green EDT: 69 TL. ile gün boyunca kendinizi temiz ve etkileyici hissedin.

• Ne yaparsanız yapın, ter kokunuzu önlemek için mutlaka roll-on kullanın. Hem terlemenizi hem de ter kokmanızı önleyecek Dove Men Extra Fresh Stick’i: 16,50 TL. yanınızdan ayırmayın.

David Beckham

Page 21: 1000Moda-Temmuz 2012

ilişki

36

Uzanmışım kumsala Tatilinizi nasıl alırsınz ?

Gökçe Dölek

Bütün kış çalıştınız, artık herkes bir tatili hak etti. Asıl mesele nerde ve ki-

minle tatil yapacağız. Sevgili ile baş başa romantik bir tatil mi? Kız kıza çılgın bir tatil mi? Tek başına içsel ve dingin bir tatil mi? Bence hepsi birbiri ile yarışır. Hepsinin ayrı keyfi ve zevki vardır. Doğru seçilmiş, kafa dengi arkadaşlarla dünyanın neresi olursa olsun çok eğlenceli bir tatil yaşanacağına kalıbımı basarım. Romantik, eg-zotik, keşfedilmemiş yerler çift-ler için aradaki aşkı yeniden alev-lendirebilir, doğru lokasyon ve yalnızlığa hazır olmak, tek başına tatilin olmazsa olmazıdır.

Ama nankör insanoğlu anın tadını çıkarmayı bilmediğinden, sevgili-si varken kız kıza tatile, bekarken

sevgiliyle olana, tek başınay-ken de her ikisine birden özenir. Oysaki hepsi eğer insan isterse muhteşem birer fırsattır, her biri yaşanması deneyimlenmesi ge-reken anlardır insan hayatında. Peki… Her bir anın tadını çıkar-tarak sevgiliyle, kız kıza ve tek başına tatilde neler yapılır? BU SENE DE BEKAR GEZELİM KAFASI“Ölmeden önce yapılması ge-rekenler” listesinin en önemli maddelerinden biri olan “kız kıza tatil” doğru arkadaş seçimi ya-pıldıysa sevgiliyi aratmayacak bir tatile dönüşür. Sahil şeridinin en popüler beldeleri, güneşin, deni-zin, müziğin ve elbette ki içkinin cazibesi ile adeta hipnoz etmiş şekilde çeker bu kızları kendine.

‘Aklımda kalacağına bavulda kal-sın’ mantığıyla bavula dolduru-lan onlarca kıyafet ve ayakkabı, günde 4-5 kere değiştirilen çeşit çeşit bikiniler tatilin olmazsa ol-mazları, “akşam ne giysem, gün-düz ne giysem, sen ne giyecek-sin, nasıl durdu, sence bu nasıl, o mu bu mu” soruları ise kız kaza tatilin vazgeçilmez sorularıdır.Erkeklerin anlayamadığı ‘o kadar saat güneşin altında nasıl yata-biliyorsun’ sorusunun cevabı kız kıza tatilde adeta can bulur. “Gü-neş bana geliyor mu, hangi krem daha iyi yakıyor” derken gün sonunda, otele dönüş sırasında adeta Rio Karnavalı yaşanır. Sa-bah süt beyaz otelden çıkan genç kızlar otele bordo, siyah arası bir renkle dönmeyi başarmıştır!Happyhours ile başlayan eğlence ufak bir duş ve yemek molasın-dan sonra artarak devam eder. İşte burada yazının başından beri altını çizdiğim doğru arka-daş seçimi kendini gösterir. “Off yoruldum, çok içtik” gibi kont-rolfrik arkadaşlar, bir dahaki tatil programından, farkında olmadan kendilerini diskalifiye ederler. Yaz öncesi yapılan diyetler, gi-dilen pilates seansları da tatilde tatile girerler. Açık büfenin ve geceden kalmanın verdiği arsızlık ve açlık ile tatil boyunca yersi-nizde yersiniz. Birbirinizi “ama-

aan boşver kızım tatildeyiz” diye gazlar, snake bar, vodka ve pa-tetes kızartmalarının göbeğiniz-de oluşturduğu hareketlenmeyi fark etmezsiniz. Taa ki en yakın arkadaşınız o dümdüz goobeği ile yanınızda güneşlenmeye başla-dığında kendi göbeğinize bakın-caya dek. Tatilin en acı ve trajik tarafı belki de en yakın arkada-şınızın sizden zayıf bir Chanell, H&M kızı olmasıdır.

Kız kıza tatilde kıskançlık yoktur. Neden başka kıza baktın, başka erkeğe baktın yoktur, beni be-ğenmiyor musun artık gibi kız-sal tripler yoktur, bol bol ayy çok güzel olmuşsun vardır, çok yakıştı bu elbise sana vardır, ne güzel yandın vardır ve tatil bo-yunca sürekli ne kadar çok eğ-lendiklerini birbirine hatırlatan ve aslında ara ara içleri gitse bile iyi ki de hayatımızda kimse yok di-yen kızlar vardır. Ve böyle tatile can kurbandır.

AŞK TATİLİEğer organizasyon yeteneği ge-lişmiş, planlı ve farklı şeyler yap-mayı seven bir sevgiliniz varsa siz dünyanın en şanslı kadınlarından birisiniz. Çünkü tatilde de her kadının arabaya bindiğinde ba-şına gelen, dünyanın en sevimsiz soruları ile karşılaşmak hiç hoş olmaz. Ne yapalım, nereye gide-lim, ne yapmak istersin? Sevgili ile geçen tatiller kişile-rin hayal güçleri ve birbirlerine duydukları aşkla doğru orantılı olarak değişiyor aslında. Mese-la tatil birlikte ilk tatilinizse, çok daha romantik, çok daha sosyal ortamlarda bulunur iki sevgili. Tekne turları, mum ışığında ye-mekler, sırta yağ sürmeler, el ele denize ayak sokmalar, ay, güneş, yıldızlar gibi coğrafik her türlü cismi aşka alet etmeler falan. Oysa bu tatil artık 5 ya da 6. yılını tamamlamış ilişkiler için, ev dı-şında bir yerde rahatlama, stres atma, ortam değiştirme gibi algı-

lanan, her sene düzenli yapılması gereken bir aktiviteye dönüşür. Her sene aynı yere gittiğin için artık evin gibi bellediğin oteller ve onların açık büfeleri. Dışarda yemeğe ne gerek var, biraz erken yatalım bugün çok yandık, beni güneş çarptı istersen sen havuz başında takıl tripleri. Sevgili ile tatilde, sence beni be-ğenir mi yoktur, acaba o şuan ki-minle tatildedir yoktur, sence kız arkadaşı var mıdır yoktur. Aşk vardır, rahatlık vardır, aidiyet ve teslimiyet vardır, gerçekten din-lenmek, eğlenmek ve tatil vardır. Ve böyle tatile de can kurbandır.

KAFA NEREYE BEN ORAYA KAFASIİnsanların yapmaya çekindikleri, hep hayal ettikleri ama bir türlü harekete geçemedikleri bir tatil türüdür tek başına tatil. Genel-likle yemez! Ya sıkılırsam korku-su, yalnızlık ve kimsesizlik send-romu, sosyalleşememe durumu gerer. Oysa ki insanın bazen kendi ile kalmaya ihtiyacı var-dır. Kendini duymaya, kendine bakmaya, kendi ile konuşmaya. Bunlardan korkan insanoğlu hep yanında birilerini ister. Çünkü kendini dinleyerek ne istediğini bilmek ve seçimlerle yüzleşmek zordur. Bunun için kalabalığa ka-çar. “Mutluluğunuz başkalarına bağlıysa çok ciddi sorunlarınız var demektir” diye bir söz oku-muştum. Bu tatilde mutluluğu-nuz kimseye bağlı değildir. Kendi ile mutlu olmayı seçen kişinin ra-kısının tadı daha güzel olacaktır, denizi daha berrak, güneşi daha parlak. Bu tatilde kimsecikler yoktur. Başkası ne der yoktur. Bu tatilde “ben” vardır ve kusursuz bir “tekbaşınalık”…

Ne yaşıyorsanız onun tadını çı-karmanız dileğiyle.

41

Page 22: 1000Moda-Temmuz 2012

00 33

Deniz sevdası...The House Hotel Mutfak Koordinatörü Arzu Öztürk size sesleniyor: Farklı lezzetler denemek ister misiniz? Fotoğraf: Hazel Koyuncoğlu

yemekArzu Öztürk

34

Yengeç Burger (1 kişilik)Malzemeler:50 gr. somon170 gr. Yengeç eti1 adet yumurta20 gr. acı sos20 gr. mayonez10 dal kişniş10 dal frenk soğanı10 gr. hardal30 gr. kmek kırıntısı1 adet burger ekmeği5-6 yaprak ak deniz yeşilliği1 adet soğanTuz

Yapılışı: Öncelikle somonu haşlayıp, elinizle parçalayın. Bir karıştır-

ma kabına alın ve Yengeç etlerini irice kıyın. Kişnişi ve frenk soğanını

ince ince kıyıp, içine ilave edin. Geri kalan tüm malzemeleri de ilave

edip yoğurun ve büyük bir köfte haline getirin. Buzdolabında 20 dakika

bekletin.Diğer tarafta burger ekmeğin ikiye kesip, ıslatın. İlk katına akdeniz ye-

şilliklerini koyun, üzerine kalınca kesip ızgara yapmış olduğunuz soğanı

koyun, bir tarafta bekletin. Bu arada ayrı bir kabın içine yumurta kı-

rın, çırpın ve dolapta beklettiğiniz köfteyi önce una, sonra yumurtaya

ve ekmek kırıntısına bulayıp tavada altın rengini alana kadar kızartın.

Burger ekmeğinin üzerine koyun. Son olarak avokadoyu soyup, püre

haline getirin. İçine limon suyu, kara biber ve tuz koyup karıştırın. Bur-

gerimizin üzerine koyun ve servis yapın.

Üzeri için:1 adet yumurta

50 gr. ekmek kırıntısı50 gr. un

Ay çiçek yağıAvokado Sos

1 adet olgun avokado1 adet limon

1 adet Meksika biberiKırmızı biber, tuz