1 - 16 mart 2009 - sayı 150

16
Kürt ulusal hareketinin tasfiyesi amac›yla yeni geliflmeler yaflan›rken, bu uluslararas› günde- min nabz› Amed ile Erbil aras›nda gidip geliyor. PKK’yi silahs›zland›rma/tasfiye etme projesi çerçevesinde uluslararas› diplomasi trafi¤i ya- flan›yor. Tasfiye projesine AB’nin deste¤i tam. En önemli geliflme ABD’nin Ortado¤u uzman› Henry Barkey’in Obama’ya sundu¤u ve PKK’nin silahs›zland›r›lmas›/Kürt sorunun em- peryalist çözümünde yol haritas› niteli¤ini oluflturan ‘Kürdistan Üzerine Çat›flmay› Önle- me Raporu’nun sunulmas› oldu. Rapor ‘üçlü mekanizman›n’ etkinlefltirilmesini, ‘eve dönü- flün’ sa¤lanmas›n›, Kürt ulusal konferans›n›n toplanmas›n›, Hewler’de Türk konsoloslu¤u- nun aç›lmas›n› öngörüyor. Barkey’in raporunu, son MGK toplant›s›nda görüflülüp kararlaflt›r›- lan ve benzer mahiyeti tafl›yan Genelkur- may’›n raporu takip etti. Tasfiye plan›n sivil aya¤›n› ise, Abant Platfor- mu gibi ‘sivil’ kurulufllar üstleniyor. 18’inci top- lant›s›n› Erbil’de toplayan Abant Platformu’nun içeri¤i, silahs›zland›rma projesinin ve Barkey’in raporunun aktar›m› olurken, toplant› bu ay içerisinde toplanacak genifl kat›l›ml› Kürt kon- ferans›n›n ön haz›rl›¤›yd›. Türk devleti ile Kür- distan aras›nda arzulanan iliflkilerin çerçevesi- nin çizildi¤i ‘Bar›fl› ve gelece¤i birlikte aramak’ konulu toplant›ya Türk devleti Gülen cemaati ile haz›rlanm›flt›. ABD eksenli hareket eden Gülen cemaatinin ilgi oda¤› olan bölgede bu cemaatin ekonomik, siyasal ve sosyal anlam- da ciddi yat›r›mlar›n›n oldu¤u biliniyor. Artt›r›l- mak istenen bu etkinlik, toplant›da, “Bizim önerimiz, Türkiye ile Kürdistan Bölgesel yöne- timi ars›nda Benelüx modelini and›ran bir en- tegrasyondur” tebli¤iyle belirtildi. SAYFA 3-5 Dersim halk› kendisini seçecek Gerici düzen güçlerine karfl› halk›n ç›karlar›n› esas alan ve devrimci-demokratik-ilerici güçle- ri halk›n program›, ilkeli birliktelik anlay›fl›yla birlefltirmeyi savunan Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›’n›n bilefleni Demokratik Haklar Federasyonu; “‹lerici-devrimci kamuoyunu ve halk›m›z› do¤rular etraf›nda kenetlenmeye ve gerici sald›r›lara karfl› demokrasi güçlerinin an- lay›fl ve program› ekseninde birli¤i yükseltme- ye davet ediyoruz” ça¤r›s›nda bulundu. “Dersim ancak halk›n kat›l›m›na olanak tan›yan, halk›n ç›karlar›n› esas kabul eden, dar grup ç›- karlar›n› bir kenara b›rakarak, bütün demokrasi güçlerinin kat›l›m›n› sa¤layan bir program ve an- lay›flla kazanabilir” diyen DHF; bütün sorunlar›n çözümünün yerel seçimler olarak görülmemesi- ni gerekti¤ine dikkat çekerek, yerel yönetimle- rin, halk›n iktidar›na yürüyen bir mücadele içe- risinde, devrimci bir program ve anlay›flla flekil- lendi¤i oranda de¤erli olaca¤›n› belirtti. DHF, 24 kurumun yerel seçimler öncesi olufltur- du¤u ‘Biz Var›z Platformu 2009 yerel seçimler sürecinde demokrasi güçlerinin birlikteli¤i yö- nünde at›lm›fl olumlu bir ad›md›. Ancak platfor- mun oluflturulma süreciyle birlikte yanl›fl anla- y›fllar, kendini dayatan pratiklerin ortaya ç›k- mas›na neden oldu. Bu yaklafl›mlardan kaynak- l› giderek zay›flayan platform gelinen aflamada merkezi yönünü ve birliktelik anlay›fl›n› yitirmifl durumda” aç›klamas› yapt›. DHF'den Dersim'deki yanl›fl yaklafl›mlara cevap sf 5 CHP’li belediye flikâyet etti, polis sald›rd› sf 6 DHF: Gerici sald›r›lara karfl› birlik ve dayan›flmay› yükseltelim Dersim’i ancak halk›n kat›l›m›yla kazanmak mümkün Yanl›fl anlay›fllar ‘Biz var›z’ platformunu ifllevsizlefltirdi PKK’Y‹ TASF‹YE SALDIRISINDA ADIMLAR HIZLANDIRILIYOR Türk'ün konuflmas›, 'aç›l›mlara' çelme att› Kürtçe, devlet çat›s› alt›nda sadece 'Beyaz Kürtlere' ser- best. Ahmet Türk DTP Meclis Grup Toplant›s›'nda Kütçe konuflma yapt›. Türk'ün ko- nuflmas›n› canl› veren TRT fiefl'in kardefl kanal› TRT 3 'yasak bir dille' konufluldu- ¤undan dolay› yay›n› kesti. Türk'ün bu ç›k›fl› hem ülke hem de dünya gündeminde farkl› seslerin ç›kmas›- na neden oldu. AKP, Türk'ün ç›k›fl›- na sert tepki gösterirken, ordu ise, 'üniter devlet anlay›fl›na zarar ver- mek' fleklinde yorumlaya- rak, yarg›y› göreve ça¤›rd›. DTP'lilerin Kürtçe konufl- tuklar› için 'ceza'land›r›l- d›klar›n›, fakat Baflbakan Erdo¤an’›n ise Kürtçe ko- nuflmay› kendisine bir hak olarak gördü¤ünü hat›rla- tan Türk, "ikiyüzlü yaklafl›m› kabul etmemiz mümkün de¤ildir" dedi. 'Demokrasi' aç›l›m› fleklinde gösteri- len Kürtçe kanal aç›l›m›n›n, ordunun aç›klad›¤› gibi, demokrasi de¤il 'ted- bir' amaçl› oldu¤u görüldü. SAYFA 4 HABERLER Devlet halka para da¤›tacakm›fl! 6’da Aleviler zor durumda b›rak›l›yor 4’te Barzan›i-Maliki gerilimi derinlefliyor 10’da Ülke genelinde emekçi kad›nlar; insanca yaflam koflullar› için sömürüye, haks›zl›- ¤a, eflitsizli¤e karfl› can bedeli verilen mücadelenin simgesi 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü kutlamaya ha- z›rlan›yor. Kad›n mücadelesinin s›n›f mücadelesinde özneleflmenin ad› olan 8 Mart’ta kad›nlar; kad›na yönelik ayr›m- c›l›¤a, sömürüye, yoksullu¤a, eflitsizli¤e, krize ve her türlü sald›r›lara karfl› talep- lerini dillendirecek. Demokratik Kad›n Hareketi’nin de içeri- sinde yer ald›¤› Devrimci 8 Mart Platfor- mu, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Gü- nü’nde Kad›köy Meydan›’nda yap›lacak olan mitinge kat›l›m ça¤r›s›nda bulundu. “8 Mart 1857 günü New York'ta dokuma atölyelerinde vahflice sömürülen kad›n iflçiler direnifle geçip greve bafllad›kla- r›nda patronlar ve onlar›n devleti 111 kad›n iflçiyi katlettiler. Mücadelemizin tohumlar› burada at›ld›” denilen aç›kla- mada; “8 Mart Pazar günü, Kad›köy’de cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye, emper- yalist sald›rganl›¤a, yoksullu¤a, gericili- ¤e ve ezilmeye karfl› sesimizi yükselte- ce¤imiz mitinge ça¤›r›yoruz! Gelin hep birlikte hayk›ral›m: Kad›n›n kurtuluflu için birleflelim, mücadele edelim, kaza- nal›m!” ça¤r›s› yap›ld›. Kad›nlardan 8 Mart ça¤r›s› Uflak Üniversitesi ve Uflak Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan düzenlenen ‘terör’ konferans›nda, Marksist düflünce, ‘terö- rün’ kayna¤› olarak yans›t›l›rken, Devrimci Demokrasi, ‹flçi- Köylü gazetesi, Özgür Düflün dergisi gibi devrimci-muhalif bas›n ve kurumlar ‘terör örgütlerinin’ uzant›s› gösterildi. Ö¤- rencilerin zor ve tehditle götürüldü¤ü konferansta söz ko- nusu yay›n ve kurumlar›n okunmamas› ça¤r›lar› yap›ld›. FORUM: ERGENEKON KOMÜN‹ST ÖNDER CÜNEYT UfiAK’TA POL‹S TERÖRÜ 15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 7 Say›: 150 4-16 fiubat 2009 Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected] GÜNCEL TAR‹H 9 14 Sait Çetino¤lu, Yücel Demirer, Ender Helvac›o¤lu, Haluk Gerger, A. Can Atafl ve Emrah Cilasun’un kaleminden ERGENEKON Her f›rsatta demokrasiden dem vu- ran ve her seçimden sonra ‘demok- rasi kazand›’ diyenlerin demokrasi anlay›fllar›, a¤›zlar›ndan dökülen sözlerle kendini gösteriyor. AKP’nin Antalya merkeze ba¤l› Varsak bel- desindeki aç›l›fl›nda konuflan Ada- let(!) Bakan› M. Ali fiahin, “Hüküme- timizle kavga eden, z›tlaflan yerel yönetimler her projelerini Anka- ra’dan geçiremiyor. Maalesef bu Türkiye’nin gerçe¤i. O nedenle hal- k›yla bar›fl›k, hükümetiyle bar›fl›k, devletiyle bar›fl›k mahalli yöneticiler iflbafl›nda olursa bizim sorunlar›m›z daha çabuk çözülür” diyerek, buna uymayanlar›n hizmet alamayaca¤› tehdidinde bulundu. ‘Ya bendensin ya da düflman›m’ diyen AKP’li fia- hin’in bu tehdidi, kendisinin de deyi- miyle; ‘Türk devletinin gerçe¤i bu’ dedirtiyor. Halk›n karfl›s›nda gerici düzen partilerinin özü ayn›yken, bu öz daha önce 1989 yerel seçimlerin- de ANAP’l› Turgut Özal taraf›ndan da flu sözlerle tescillenmiflti: “Belediye- leri iktidardan seçin. Eli kolu ba¤l› bir belediye baflkan› ister miydiniz?” ‘Halkç›’ AKP’den halka tehdit Düzen partileri yalan vaatlerde birbirleriyle yar›fl›rken, ‘ya bendensin ya da karfl›mda’ tehdidinde bulunuyor. Demokra- si güçleri cephesinde ise, tüm çabalara ra¤men birliktelik çabalar› zay›flam›fl durumda. Yerel seçim çal›flmalar›n› ‘söz, yet- ki, karar halka’ anlay›fl›yla sürdüren DHF, demokrasi güçlerinin ilkeli birlikteli¤ini sonuna kadar zorlayacaklar›n› duyur- Maoist Parti’nin ölümsüzleflen 4. Genel Sekreteri olan Cüneyt Kahraman, Maoist hareketin önemli tarihsel dönemlerinden birinde, “Dün bizimdi, gün bizimdir, zafer de bizim olacak” fliar›yla tarihe kay›t düflen ve yaflam›n› mücade- leye adayan komünist önder Cüneyt Kahraman’› sayg›yla an›yoruz. ‘Söz, Yetki, Karar Halka’ fliar›yla 29 Mart’ta gerçeklefltirilecek olan yerel seçimlere iliflkin DDHD ba¤›ms›z aday› Murat Kur, ‘söz, yetki, karar halka’ fliar› etraf›nda toplan Dersimlilerle birlikte seçim irtibat bürosunu açt›. Kur, halka seslenerek, yaflanan siyasal, kültürel ve çevresel sorunlar› Dersim halk›yla birlikte çözeceklerini vurgulad›.

Upload: ahmet-hakan

Post on 16-Mar-2016

235 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

TRANSCRIPT

Page 1: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

Kürt ulusal hareketinin tasfiyesi amac›yla yenigeliflmeler yaflan›rken, bu uluslararas› günde-min nabz› Amed ile Erbil aras›nda gidip geliyor.PKK’yi silahs›zland›rma/tasfiye etme projesiçerçevesinde uluslararas› diplomasi trafi¤i ya-flan›yor. Tasfiye projesine AB’nin deste¤i tam.En önemli geliflme ABD’nin Ortado¤u uzman›Henry Barkey’in Obama’ya sundu¤u vePKK’nin silahs›zland›r›lmas›/Kürt sorunun em-peryalist çözümünde yol haritas› niteli¤inioluflturan ‘Kürdistan Üzerine Çat›flmay› Önle-me Raporu’nun sunulmas› oldu. Rapor ‘üçlümekanizman›n’ etkinlefltirilmesini, ‘eve dönü-flün’ sa¤lanmas›n›, Kürt ulusal konferans›n›ntoplanmas›n›, Hewler’de Türk konsoloslu¤u-nun aç›lmas›n› öngörüyor. Barkey’in raporunu,son MGK toplant›s›nda görüflülüp kararlaflt›r›-lan ve benzer mahiyeti tafl›yan Genelkur-may’›n raporu takip etti.

Tasfiye plan›n sivil aya¤›n› ise, Abant Platfor-mu gibi ‘sivil’ kurulufllar üstleniyor. 18’inci top-lant›s›n› Erbil’de toplayan Abant Platformu’nuniçeri¤i, silahs›zland›rma projesinin ve Barkey’inraporunun aktar›m› olurken, toplant› bu ayiçerisinde toplanacak genifl kat›l›ml› Kürt kon-ferans›n›n ön haz›rl›¤›yd›. Türk devleti ile Kür-distan aras›nda arzulanan iliflkilerin çerçevesi-nin çizildi¤i ‘Bar›fl› ve gelece¤i birlikte aramak’konulu toplant›ya Türk devleti Gülen cemaatiile haz›rlanm›flt›. ABD eksenli hareket edenGülen cemaatinin ilgi oda¤› olan bölgede bucemaatin ekonomik, siyasal ve sosyal anlam-da ciddi yat›r›mlar›n›n oldu¤u biliniyor. Artt›r›l-mak istenen bu etkinlik, toplant›da, “Bizimönerimiz, Türkiye ile Kürdistan Bölgesel yöne-timi ars›nda Benelüx modelini and›ran bir en-tegrasyondur” tebli¤iyle belirtildi. SAYFA 3-5

DDeerrssiimm hhaallkk›› kkeennddiissiinnii sseeççeecceekk

Gerici düzen güçlerine karfl› halk›n ç›karlar›n›esas alan ve devrimci-demokratik-ilerici güçle-ri halk›n program›, ilkeli birliktelik anlay›fl›ylabirlefltirmeyi savunan Dersim Demokratik HalkDayan›flmas›’n›n bilefleni Demokratik HaklarFederasyonu; “‹lerici-devrimci kamuoyunu vehalk›m›z› do¤rular etraf›nda kenetlenmeye vegerici sald›r›lara karfl› demokrasi güçlerinin an-lay›fl ve program› ekseninde birli¤i yükseltme-ye davet ediyoruz” ça¤r›s›nda bulundu.

“Dersim ancak halk›n kat›l›m›na olanak tan›yan,halk›n ç›karlar›n› esas kabul eden, dar grup ç›-karlar›n› bir kenara b›rakarak, bütün demokrasigüçlerinin kat›l›m›n› sa¤layan bir program ve an-lay›flla kazanabilir” diyen DHF; bütün sorunlar›nçözümünün yerel seçimler olarak görülmemesi-ni gerekti¤ine dikkat çekerek, yerel yönetimle-rin, halk›n iktidar›na yürüyen bir mücadele içe-risinde, devrimci bir program ve anlay›flla flekil-lendi¤i oranda de¤erli olaca¤›n› belirtti.

DHF, 24 kurumun yerel seçimler öncesi olufltur-du¤u ‘Biz Var›z Platformu 2009 yerel seçimlersürecinde demokrasi güçlerinin birlikteli¤i yö-nünde at›lm›fl olumlu bir ad›md›. Ancak platfor-mun oluflturulma süreciyle birlikte yanl›fl anla-y›fllar, kendini dayatan pratiklerin ortaya ç›k-mas›na neden oldu. Bu yaklafl›mlardan kaynak-l› giderek zay›flayan platform gelinen aflamadamerkezi yönünü ve birliktelik anlay›fl›n› yitirmifldurumda” aç›klamas› yapt›.

DHF'den Dersim'deki yanl›fl yaklafl›mlara cevap sf 5 CHP’li belediye flikâyet etti, polis sald›rd› sf 6

DDHHFF:: GGeerriiccii ssaalldd››rr››llaarraa kkaarrflfl›› bbiirrlliikkvvee ddaayyaann››flflmmaayy›› yyüükksseelltteelliimm

DDeerrssiimm’’ii aannccaakk hhaallkk››nnkkaatt››ll››mm››yyllaa kkaazzaannmmaakk mmüümmkküünn

YYaannll››flfl aannllaayy››flflllaarr ‘‘BBiizz vvaarr››zz’’ ppllaattffoorrmmuunnuu iiflfllleevvssiizzlleeflflttiirrddii

PKK’Y‹ TASF‹YESALDIRISINDA

ADIMLAR HIZLANDIRILIYOR

Türk'ün konuflmas›, 'aç›l›mlara' çelme att› Kürtçe, devlet çat›s› alt›ndasadece 'Beyaz Kürtlere' ser-best. Ahmet Türk DTP MeclisGrup Toplant›s›'nda Kütçekonuflma yapt›. Türk'ün ko-nuflmas›n› canl› veren TRTfiefl'in kardefl kanal› TRT 3'yasak bir dille' konufluldu-¤undan dolay› yay›n› kesti. Türk'ünbu ç›k›fl› hem ülke hem de dünyagündeminde farkl› seslerin ç›kmas›-na neden oldu. AKP, Türk'ün ç›k›fl›-na sert tepki gösterirken, ordu ise,'üniter devlet anlay›fl›na zarar ver-

mek' fleklinde yorumlaya-rak, yarg›y› göreve ça¤›rd›.DTP'lilerin Kürtçe konufl-tuklar› için 'ceza'land›r›l-d›klar›n›, fakat BaflbakanErdo¤an’›n ise Kürtçe ko-nuflmay› kendisine bir hakolarak gördü¤ünü hat›rla-

tan Türk, "ikiyüzlü yaklafl›m› kabuletmemiz mümkün de¤ildir" dedi.'Demokrasi' aç›l›m› fleklinde gösteri-len Kürtçe kanal aç›l›m›n›n, ordununaç›klad›¤› gibi, demokrasi de¤il 'ted-bir' amaçl› oldu¤u görüldü. SAYFA 4

HABERLER Devlet halka para da¤›tacakm›fl! 6’da Aleviler zor durumda b›rak›l›yor 4’te Barzan›i-Maliki gerilimi derinlefliyor 10’da

Ülke genelinde emekçi kad›nlar; insancayaflam koflullar› için sömürüye, haks›zl›-¤a, eflitsizli¤e karfl› can bedeli verilenmücadelenin simgesi 8 Mart DünyaEmekçi Kad›nlar Günü’nü kutlamaya ha-z›rlan›yor. Kad›n mücadelesinin s›n›fmücadelesinde özneleflmenin ad› olan 8Mart’ta kad›nlar; kad›na yönelik ayr›m-c›l›¤a, sömürüye, yoksullu¤a, eflitsizli¤e,krize ve her türlü sald›r›lara karfl› talep-lerini dillendirecek.Demokratik Kad›n Hareketi’nin de içeri-sinde yer ald›¤› Devrimci 8 Mart Platfor-mu, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Gü-nü’nde Kad›köy Meydan›’nda yap›lacak

olan mitinge kat›l›m ça¤r›s›nda bulundu.“8 Mart 1857 günü New York'ta dokumaatölyelerinde vahflice sömürülen kad›niflçiler direnifle geçip greve bafllad›kla-r›nda patronlar ve onlar›n devleti 111kad›n iflçiyi katlettiler. Mücadelemizintohumlar› burada at›ld›” denilen aç›kla-mada; “8 Mart Pazar günü, Kad›köy’decinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye, emper-yalist sald›rganl›¤a, yoksullu¤a, gericili-¤e ve ezilmeye karfl› sesimizi yükselte-ce¤imiz mitinge ça¤›r›yoruz! Gelin hepbirlikte hayk›ral›m: Kad›n›n kurtulufluiçin birleflelim, mücadele edelim, kaza-nal›m!” ça¤r›s› yap›ld›.

Kad›nlardan 8 Mart ça¤r›s›

Uflak Üniversitesi ve Uflak Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndandüzenlenen ‘terör’ konferans›nda, Marksist düflünce, ‘terö-rün’ kayna¤› olarak yans›t›l›rken, Devrimci Demokrasi, ‹flçi-Köylü gazetesi, Özgür Düflün dergisi gibi devrimci-muhalifbas›n ve kurumlar ‘terör örgütlerinin’ uzant›s› gösterildi. Ö¤-rencilerin zor ve tehditle götürüldü¤ü konferansta söz ko-nusu yay›n ve kurumlar›n okunmamas› ça¤r›lar› yap›ld›.

FORUM: ERGENEKON KOMÜN‹ST ÖNDER CÜNEYT UfiAK’TA POL‹S TERÖRÜ

15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 7 • Say›: 150 • 4-16 fiubat 2009 • Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected]

NC

EL

TA

R‹H

914Sait Çetino¤lu, Yücel Demirer,Ender Helvac›o¤lu, HalukGerger, A. Can Atafl ve EmrahCilasun’un kaleminden E R G E N E K O N

Her f›rsatta demokrasiden dem vu-ran ve her seçimden sonra ‘demok-rasi kazand›’ diyenlerin demokrasianlay›fllar›, a¤›zlar›ndan dökülensözlerle kendini gösteriyor. AKP’ninAntalya merkeze ba¤l› Varsak bel-desindeki aç›l›fl›nda konuflan Ada-let(!) Bakan› M. Ali fiahin, “Hüküme-timizle kavga eden, z›tlaflan yerelyönetimler her projelerini Anka-ra’dan geçiremiyor. Maalesef buTürkiye’nin gerçe¤i. O nedenle hal-k›yla bar›fl›k, hükümetiyle bar›fl›k,devletiyle bar›fl›k mahalli yöneticileriflbafl›nda olursa bizim sorunlar›m›zdaha çabuk çözülür” diyerek, bunauymayanlar›n hizmet alamayaca¤›tehdidinde bulundu. ‘Ya bendensinya da düflman›m’ diyen AKP’li fia-hin’in bu tehdidi, kendisinin de deyi-miyle; ‘Türk devletinin gerçe¤i bu’dedirtiyor. Halk›n karfl›s›nda gericidüzen partilerinin özü ayn›yken, buöz daha önce 1989 yerel seçimlerin-de ANAP’l› Turgut Özal taraf›ndan daflu sözlerle tescillenmiflti: “Belediye-leri iktidardan seçin. Eli kolu ba¤l› birbelediye baflkan› ister miydiniz?”

‘Halkç›’ AKP’den halka tehdit

Düzen partileri yalan vaatlerde birbirleriyle yar›fl›rken, ‘ya bendensin ya da karfl›mda’ tehdidinde bulunuyor. Demokra-si güçleri cephesinde ise, tüm çabalara ra¤men birliktelik çabalar› zay›flam›fl durumda. Yerel seçim çal›flmalar›n› ‘söz, yet-ki, karar halka’ anlay›fl›yla sürdüren DHF, demokrasi güçlerinin ilkeli birlikteli¤ini sonuna kadar zorlayacaklar›n› duyur-

Maoist Parti’nin ölümsüzleflen 4. Genel Sekreteriolan Cüneyt Kahraman, Maoist hareketin önemlitarihsel dönemlerinden birinde, “Dün bizimdi,gün bizimdir, zafer de bizim olacak” fliar›ylatarihe kay›t düflen ve yaflam›n› mücade-leye adayan komünist önder CüneytKahraman’› sayg›yla an›yoruz.

‘Söz, Yetki, Karar Halka’ fliar›yla 29 Mart’ta gerçeklefltirilecek olan yerel seçimlere iliflkin DDHD ba¤›ms›z aday› Murat Kur, ‘söz,yetki, karar halka’ fliar› etraf›nda toplan Dersimlilerle birlikte seçim irtibat bürosunu açt›. Kur, halka seslenerek, yaflanan siyasal,kültürel ve çevresel sorunlar› Dersim halk›yla birlikte çözeceklerini vurgulad›.

Page 2: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

2 4-16 Mart 2009 güncelDevlet, bütün kurumlar›nda bir 'demokrasi ata¤›' baflalatadur-sun, devrim ve demokrasi güçlerine uygulad›¤› politikalarlagerçek yüzünü gizleyemiyor. Uflak Üniversitesi ve Emniyet Müdürlü¤ü ortak bir panel dü-zenleyerek, bu ilde yürütülen demokrasi mücadelesine ketvurma amac›yla bir ad›m daha att›. Bu seferki ad›mlar›, yine halk üzerinde bilinç bulan›kl›¤›n› a¤z›n-dan hiç düflürmedikleri ve mayas›n› halk›n içerisinde bir türlütutturamad›klar› 'terör' ve 'teröristler' kavram› üzerinden oldu. Üniversitede, sorgulamayan, burjuvazinin istedi¤i tipte beyin-ler yaratarak ve ekonomik, demokratik mücadeleleri bast›ra-rak, efendilerinin hizmetini en iyi gören üniversite yönetimi vepolis, 'terör' konulu panelde, bilindik devlet manzaras›n›, faflistdevlet terörünü kat›l›mc›lara yaflatt›.Korkulu, sorgulamayan, cesaretsiz, ezberci ve itaatkar beyinleryetifltiren devletin bu kurumlar›, panele kat›lacak ö¤renci say›-s›n›n az olaca¤›n› tahmin ettiklerinden, ö¤rencilerin zorla, bas-k›yla, tehditle konferansa 'kat›l›mc›' olmalar›n› sa¤lad›. Devletinbu kurumlar› panele ö¤rencilerin kat›l›m›n› sa¤lamak için, uy-gulad›klar› tehdit ve zorbal›kla, terörün kayna¤› hakk›nda ö¤-rencilere güzel bir uygulamal› ders vermifl oldular. Törürü uy-gulayan devlet, törürü nas›l anlatabilir. Tabii ki çarp›tarak, ken-disinden uzaklaflt›rarak ve kendisine karfl› mücadele eden ku-rumlar› karalayarak.

Bu panelde ilginç olmayan ve flaflk›nl›kla karfl›lanmayan olayise, Karl Marks'›n 'terör'ün kayna¤›(!), gazetemiz Devrimci De-mokrasi, ‹flçi-Köylü gazetesi ve Özgür Düflün dergisinin ise 'te-rör'ün yay›n organ›(!) fleklinde yans›t›lmas› idi.Devletin Marks'a ve bize bu türden yaklafl›m›n›n nedeni, de¤ifl-meyen yap›sall›¤›ndan kaynakl›. Uflak'taki bu uygulaman›nfarkl› tonaj› Sivas'ta yafland›. Devlet Sivas'ta polisi ve savc›s›yla,devrimci ve demokrat ö¤rencileri, gerçekle en ufak bir ba¤› ol-mayan senaryoyla tutuklad›. Gerçekle hiçbir ba¤› olmayan vetutuklamalara vesile olan 'suçlamalardan' biri; "K‹B terör örgü-tü". Polis ö¤rencileri 'törör örgütü üyeli¤i'yle suçlayacak bir de-lil ar›yor ve delilini buluyor da. Ö¤renciler birbirleriyle mesajla-fl›rken cümlelerinin sonuna 'K‹B' yazm›fllar. Polis de istedi¤i aç›-¤› bulmufl ve ö¤rencilere sorgu s›ras›nda 'her fleyi biliyoruz, ki-me çal›flt›¤›n›z› biliyoruz, inkar etmeyin' edalar›yla cevap iste-di¤i soruyu sormufl: "Üyesi oldu¤unuz K‹B örgütü nedir? Örgüt-sel flemas›n› aç›klay›n". Bunun karfl›s›nda ö¤renciler, örgütünaç›l›m›n› polise yapt›lar: "Kendine ‹yi Bak"Sorgulamayan, cesaretsiz, ezberci ve itaatkar beyinler isteyendevletin karfl›s›nda, sorgulayan, üreten, düflünen, tart›flan, elefl-tiren beyinler her zaman "terörist" olma durumundad›r. Fakattarih ve yaflananlar as›l törörün ve teröristin kim oldu¤unu herdefas›nda kan›tlad›. Türk devleti, tarihi boyunca halka, Kürt veErmeni uluslar›na, di¤er milliyetlere, inançlara karfl› uygulad›¤›

fliddeti, bask›s›y›, zorbal›¤› maskeliyemez, gerçekler gün begün ortadad›r. Terörü uygulayan, devletin ta kendisidir.Bu say›m›zda, Devrimci Demokrasi için bir ilki gerçeklefltirerek,'Ergenekon Dosyas›' ekiyle karfl›n›za ç›k›yoruz. Ergenekon dos-yas›nda 'farkl›' fikirleri bir araya getirerek, devletin Ergenekonmeselesi üzerinde yaratt›¤› sis perdesini aralay›p, gerçekleri if-fla etmeye çal›flt›k.29 Mart yerel seçimleri de yine gazetemizde yer tutan önemligündemlerden biri. Seçimler, emperyalist sistemin ekonomikkrizinin ülkemizde de yank›s›n› bulan atmosferi içerisinde ger-çeklefliyor. Emperyalist sistem ve ülkemizdeki uflak rejimi, hü-kümetteki AKP'si ve muhalefetteki CHP'si ile, yerel seçimleri veyaflanan krizi, s›n›fsal mücadelenin dinamiklerini etkisizlefltire-rek aflmaya çal›fl›yor.Hakim güçler böylesi bir sürecin içerisinde iken, bu güçlerinhedefindeki devrimci, demokrat kesimler ise, bir araya gelmekiçin önemli bir ad›m atm›fllard› sürecin ön günlerinde. DHF'nin'halk›n ç›karlar›n› esas alan bir program'›n merkeze al›nmas›anlay›fl›yla dahil oldu¤u bu süreç, ne yaz›k ki, arzulanan hede-fe ulaflamad›. Halk›n ç›karlar›, yine dar grup ç›karlar›na kurbanedildi. 'Biz Var›z Platformu' fiili olarak bofla düflürüldü ve DHFde, gazetemizde yer verdi¤imiz aç›klamas›nda, bu platformdanimzas›n› çekti¤ini aç›klamak durumunda kald›. Bu durumun meydana gelmesine neden olan kimi kurumlar›n

ayn› dar grupçu yaklafl›mlar› birçok ilde de kendisini gösterdi

ve zaten merkezi birlikteli¤in güvensizlik içerisine düflmesine

neden olan en önemli sebeplerden biri de buydu. Demokratik

Haklar Federasyonu'nun, dar grup ç›karlar›n› bertaraf etmek,

dayatmac› yaklafl›mlar›, kapal› kap›c›l›¤› ortadan kald›rmak, de-

mokratik bir iflleyifli hakim k›lmak amac›yla yerel seçimler sü-

recinde oluflmas›na öncülük etti¤i Dersim Demokratik Halk Da-

yan›flmas›, demokrasi güçleri içerisinde say›lan birçok kesimin

kendisini rahatl›kla ifade edebildi¤i, temsiliyet k›s›tlamas›yla

karfl›laflmad›¤› bir oluflum olarak ortaya ç›kt›. DHF'nin Der-

sim'de demokrasi güçlerine yapt›¤› tüm ça¤r›lara ra¤men, dar

grup ç›karlar› hakim olanlar, kendilerini böylesi bir birlikteli¤e

s›¤d›ramad›. Halk›n ç›karlar›n› savunan bir program etraf›nda

birleflme yönündeki anlay›fl›n› ›srarla sürdüren DDHD, bunu ka-

bul ederek mücadeleye kat›lan kifli ve kurumlarla birlikteli¤ini

sürdürüyor.

DDHD belediye baflkan aday›n› Murat Kur olarak belirledi. fiim-

di DDHD, halktan ald›¤› güç ile, ideolojik, politik kuflatma alt›n-

daki demokrasi mücadelesini, ilkeleriyle, hiç istemedi¤i halde,

demokrasi güçlerinin di¤er bileflenlerinden ayr› olarak devam

ettiriyor.

’den

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

Hapishane koflullar›ndan kaynakl› hastalananlar›n muayenedahi edilmedi¤i, aç›k görüfle ç›kanlar›n kollar›na “tek vatan,tek dil, tek bayrak” damgas›n›n vuruldu¤u, anadilde konufl-man›n disiplin cezas› nedeni say›ld›¤› hapishanelerdeki ölüm-lere her geçen gün yenileri ekleniyor. Tecrit ve kötü yaflamkoflullar›n›n her geçen gün artt›¤› hapishanelerde, bu koflullar-dan kaynakl› hayatlar›n› kaybeden tutsaklara yenileri eklen-meye devam ediyor. Bu tabloya karfl›n devletin tutumu iseçözüm de¤il, bu rakamlar› artt›rmak oluyor. Baflbakan Erdo¤an, iktidara geldi¤i günlerde, sistematik iflken-ce iddialar›na karfl› “iflkenceye s›f›r tolerans gösteriyoruz”aç›klamas› yapm›flt›. Ayr›ca AB süreci ve Ergenekon davas›ylabirlikte ülkenin demokratikleflece¤i, insan hak ve özgürlükle-rinin daha fazla yaflama alan› bulaca¤› iddia edilmiflti. Ancakhapishanelerde yaflananlar bunun tam tersine iflaret ediyor.

Özer ve Kert hapishanede öldü(rüldü): Ülkemizde hapisha-nelerde sadece 2008 y›l› içerisinde 39 tutuklu yaflam›n› yitirdi.Kötü koflullar nedeni ile yaflam›n› yitirenlere eklenen sonisimler ise Hasan Kert ve Beflir Özer oldu. Hapishaneye girdik-ten sonra hastalanan iki tutsak yaflamlar›n› kaybetti. 1,5 y›lönce 'örgüte yard›m ve yatakl›k' iddias› ile gözalt›na al›nan vetutuklanarak önce Mardin E Tipi Kapal› Hapishanesine, dahasonrada Amed D Tipi Hapishanesi'ne gönderilen Beflir Özer te-davi edilmedi¤i için hayat›n› kaybetti. Böbrek yetmezli¤i vehipertansiyon hastal›klar› bulunan Özer, 6.5 y›l hapis “ceza-s›”na çarpt›r›lm›flt›. Rahats›zl›klar› sonucu düzenli ilaç kullan-mas› ve kontrol alt›nda tutulmas› gereken Özer, yaklafl›k ikiay önce hapishanede mide kanamas› geçirince Dicle Üniversi-tesi T›p Fakültesi Hastanesi'ne kald›r›ld›. 15 gün hastanede tu-tulan Özer, tekrar gönderildi¤i hapishanede hayat›n› kaybetti. Ankara Numune Hastanesi'nde yaflam›n› yitiren Hasan Kertde hapishane koflullar›ndan kaynakl› hayat›n› kaybeden tut-saklardan biri. 2.5 y›l önce “PKK'ye üye olmak ve üye kazan-d›rmak” iddias› ile tutuklanan Kert, hapishaneye girdiktensonra kan kanserine yakaland›. Diyarbak›r E Tipi Hapishane-si'nde tutuklu bulunan 43 yafl›ndaki Kert, sa¤l›k sorunlar› ar-t›nca Ankara Numune Hastanesi'ne kald›r›ld› ve burada haya-t›n› kaybetti. Hapishanelerde yaflanan ölümlere iliflkin raporhaz›rlayan ‹HD, raporda Kert'in durumuna dikkat çekerek te-davi edilmesi gerekti¤ine dikkat çekmiflti. Raporda 18'i a¤›r306 hasta tutsak hakk›nda Kert'in yaflad›¤› sa¤l›k sorunlar›nada iflaret ediliyor.

TUYAB: Son bir y›l içinde 40 tutsak yaflam›n› yitirdi:Hasan Kert'in yaflam›n› yitirmesi ve hapishanelerdeki koflulla-ra iliflkin aç›klama yapan Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i,hapishanelerde yaflanan ölümlere karfl› Adalet Bakanl›¤›'n›nkay›ts›z kald›¤›na vurgu yapt›. Aç›klamada, Adalet Bakanl›-¤›'n›n “F tiplerinde sorun yok, tedaviler gerekti¤i gibi yap›l›-yor'”aç›klamalar› hat›rlat›larak, flunlar kaydedildi: “Hapishane-lerde a¤›r tecrit koflullar›n›n yan›nda, iflkenceye ve kötü mu-ameleye de maruz kalan devrimci, yurtsever tutsaklardan bi-ri daha yaflam›n› yitirdi. Hasan Kert ile birlikte son bir y›l için-de cezaevlerinde 40 tutsak yaflam›n› yitirdi.”

Tekirda¤’da Kürtçe’ye dair her fley yasak: TRT fiefl kanal› ile“demokratik aç›l›mlar” yapt›¤› imaj› yaratmaya çal›flan veKürtçe temennilerde bulunan Erdo¤an'›n bu ‘aç›l›mlar›’ hapis-hanelerde dilleri yüzünden disiplin cezalar›na çarpt›r›lan tut-saklar›n yaflad›klar› sorunlar ile bir kez daha yalanlanm›fl olu-yor. Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi'nde ana dillerinde konuflma-lar› yasaklanan Kürt tutsaklar, dillerini konufltuklar› taktirdedisiplin cezalar›na çarpt›r›l›yor. Kürtçe konuflan tutsaklara, "Bucezaevinde Kürtçe yasak" deniyor. Tekirda¤ Hapishanesi'ndetutuklu bulunan Kürt tutsaklar›n kendi aralar›nda ve aileleriile Kürtçe konuflmalar› "Bilinmeyen bir dille konufluyorsunuz"denilerek engelleniyor. Ayr›ca hapishanede Kürtçe kitap veyay›nlar da yasak.

Erzurum Hapishanesi'nde süresiz açl›k grevi: Ölümlerin ya-fland›¤›, koflullar›n›n oldukça a¤›rlaflt›r›ld›¤› hapishanelerdetutsaklar yaflamlar› için mücadele ediyor. Erzurum H Tipi Ha-pishanesi'nde yaflanan bask› ve tecrite karfl› tutsaklar süresizve dönüflümsüz açl›k grevi yap›yor. Aileler arac›l›¤›yla aç›kla-mada bulunan tutuklular, hapishanede Adalet Bakanl›¤›'n›nhiçbir genelgesinin ifllemedi¤ini, aileleriyle Kürtçe konuflmala-r›na izin verilmedi¤ini ve aramalarda fliddet ve hakaretlerinyafland›¤›n› belirterek, bask›lar son buluncaya kadar eylemle-rine devam edeceklerini duyurdu. Hapishanede açl›k grevinibafllatan tutsaklara aileleri de destek veriyor.

‘Çocuklar›m›z her gün çeflit çeflit iflkence görüyor’: Do¤u-bayaz›t Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yard›mlaflma Derne¤i(TUHAY DER) bir aç›klama yaparak, hapishanede sürdürülenaçl›k grevine destek vermek amac›yla ailelerin de 2 Mart'tanitibaren açl›k grevine bafllayaca¤›n› duyurdu. Son bir ayd›r içe-

ride siyasi tutuklulara teslimiyetin dayat›ld›¤›n› belirten tutuk-lu yak›n› Necla Alkan, “O¤lumun verdi¤i bilgiye göre 6 arkada-fl› bir ayd›r hücrede tutuluyor. Tutuklular 6 gündür süresiz aç-l›k grevindeler. Tüm kamuoyunu bu konuda bir fleyler yap-maya ça¤›r›yorum ve çocuklar›m›za destek olmak için biz deaçl›k grevine bafllayaca¤›z” dedi. Tutuklular›n her gün dayakve iflkenceye maruz kald›¤›n› belirten tutuklulardan AbdullahKaratay'›n babas› Burhan Karatay ise, Erzurum H Tipi Hapisha-nesi’nde yaflanan sorunlara iliflkin flunlar› söyledi: “Çocuklar›-m›z en ufak bir hakk›n› istedi¤inde dayak ve iflkenceye ma-ruz kal›yor. Biz tutuklu yak›nlar› olarak kamuoyunun ErzurumH Tipi Cezaevi'nde yaflananlara karfl› duyarl› olmas›n› istiyoruz.‹nsan haklar› örgütlerini ise cezaevinde inceleme yapmayadavet ediyorum. Adalet Bakanl›¤› 'cezaevlerinde sorun yok'diyor ama bizim çocuklar›m›z her gün çeflit çeflit iflkence gö-rüyor.”

‹HD’nin hapishane raporu hak ihlallerinin göstergesi: Sa-dece 2008 y›l›nda, ‹nsan Haklar› Derne¤i'ne tutuklu ve hü-kümlülerden yap›lan baflvuru say›s› 3 bin 519. Bunlardan333'ü sistematik iflkence ve kötü muamele, 323'ü Kürtçe ko-nuflman›n yasaklanmas›, 363'ü keyfî uygulamalar (kitap, ga-zete, mektup yasa¤› vs.), 462'si sa¤l›k hakk› ihlalleriyle ilgili. Busorunlar› yaflay›p ‹nsan Haklar› Derne¤i'ne baflvurmayan tu-tuklu ve hükümlü say›s›n›nsa, baflvuranlardan daha fazla ol-du¤u tahmin ediliyor.Raporda dikkat çeken bir di¤er konuysa, hapishanelerdekihasta tutuklu ve hükümlüler. 2008 y›l› içinde hapishanelerde37 kifli hayat›n› kaybetti. Halen de çeflitli hapishanelerde 306hasta tutsak bulunuyor. Bunlardan 18'iyse acil müdahale edil-medi¤i takdirde ölümle burun buruna gelecek. Halbuki birkaç ay önce tutuklanan Necmettin Erbakan'›n has-tal›¤› nedeniyle hapishaneye gönderilmeyip ev hapsinde tu-tulmas› dahi yeterli bulunmam›fl, Cumhurbaflkan› taraf›ndantamamen affedilmiflti. Ayn› durum, Ergenekon tutuklular› içinde geçerli olmufl, basit rahats›zl›klar dahi tahliye gerekçesiolarak kabul edilmiflti. Ancak Sincan F Tipi'nde tutuklu bulu-nan ve ölümcül menisküs kanseriyle bo¤uflan, otuza yak›nt›bbî müdahale atlatan Erol Zavar, kamuoyunun yaratt›¤› bü-tün bask›ya ra¤men tahliye edilmiyor. Ayr›ca son yaflanan En-gin Çeber olay› gibi örnekler, hapishanelerde hasta olmayantutsaklar› dahi öldürülme ile yüz yüze olduklar›n› gözler önü-ne seriyor.

Bir y›lda 37 ölüm var ama Adalet Bakanl›¤› sorun görmüyor:Hapishanelerde çeflitli aral›klarla inceleme yapan Adalet Ba-kanl›¤› yetkilileriyse, bu tabloya ra¤men hapishanelerde hakihlali yaflanmad›¤›n› ve hapishanelerde sorun tespit edemedik-lerini rapor ediyorlar. Fakat bu “sorunsuz” hapishanelerdekitutsaklar, ‹HD'ye yapt›klar› baflvurularda kendilerine kaba da-yak ve iflkence metodlar›n›n uyguland›¤›n›, hapishaneye gel-diklerinde “hoflgeldin daya¤›” ile karfl›laflt›klar›n›, küfürlü satafl-malara maruz kald›klar›n›, gardiyanlar›n odalar›n› temizlemekzorunda b›rak›ld›klar›n› ifade ediyorlar. Ayn› biçimde, son dö-nemde onlarcas› tutuklanan çocuklar ise, teflhis edebilecekle-rini söyledikleri bir jandarma taraf›ndan difllerinin k›r›ld›¤›n›,gardiyanlar›n kendilerine cinsel içerikli sözler söyledi¤ini, cinselorganlar›na cop sürerek tacizde bulunduklar›n› söylüyorlar. Ay-r›ca baz› hapishanelerdeki tutsaklar, gardiyanlar›n kendi içlerin-de “Y›k›m Ekibi” ad›n› verdikleri bir grup oluflturduklar›n› ve bugrubun tutsaklara di¤erlerine göre çok daha sert biçimde kabadayak uygulad›¤›n› ifade ediyorlar. Bu “sorunsuz” hapishane-lerde tutulan birçok tutsak da beslenme, bar›nma ve ›s›nmayailiflkin sorunlar› oldu¤unu söylüyor.Hapishaneler sözlüklerde “›slah evleri” olarak tan›mlan›r. Fa-kat yaflananlar sistemin hapishaneleri tutsaklar›n ötekilefltiril-mesinin ve sosyal yaflamdan yal›t›lmas›n›n arac› olarak gör-dü¤ünü a盤a ç›kar›yor. Görünen o ki, hapishanelerdeki tut-saklar› de¤il, sistemi ›slah etmek gerekiyor. Fakat sistemi ›slahetme, de¤ifltirme mücadelesinin kendisi de, mahkumiyetin veanlatarak tüketilemeyen hak ihlallerini yaflaman›n gerekçesioluyor.

Devletin yok etme arac› hapishaneler

‹‹SSTTAANNBBUULL-- Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken polis tara-f›ndan 28 Eylül 2008 tarihinde gözalt›na al›nanEngin Çeber, ‹stinye Polis Karakolu ve Metris Ha-pishanesi’nde gördü¤ü a¤›r iflkenceler sonucu10 Ekim 2008 tarihinde fiiflli Etfal Hastanesi’ndeyaflam›n› yitirmiflti. Çeber’in ölümü ülkemiz ha-pishaneleri ve karakollar›nda uygulanan iflken-cenin boyutunu bir kez daha tüm ayr›nt›lar› ileortaya ç›kard›. ‹flkence sonucu öldürülen Engin Çeber’in ölü-münden 4 gün önce yazd›¤› ve arkadafl›n›nayakkab›s›n›n içerisine saklad›¤› mektup, Çeberve beraber tutuklanan arkadafllar›n›n Metris Ha-pishanesi’nde yaflad›klar› iflkencenin boyutunugösteriyor.

Çeber’in yaflad›¤› iflkenceyi tüm ayr›nt›lar›ylaanlatt›¤› mektubu''Ben ve Özgür Karakaya, Cihan Gül, Aysu Baykal,4 kifli 29.9.2008 tarihinde Metris T tipi hapisha-nesine sevk edildik. ‹lk geldi¤imizde askerin ç›-r›lç›plak soyma sald›r›s›ndan bafllayarak bizlere(Özgür Karakaya, Cihan Gül ve ben Engin Çe-ber’e) dayak atmalar›... Bizi cezaevine getirenpolislerin, askere, ‘bunlar asker öldürüyor’ gibiyalan yanl›fl sözlerle, askeri ve görevli gardiyan-lar› bize karfl› k›flk›rtmalar› sebebiyle, askerinsald›rmalar›... Bizleri coplarla, içeriye, infaz koru-ma memurlar›na teslim ettiler. Sonra karantinaya koydular, adlilerin aras›na. Sa-bah say›m›nda, bu sefer de gardiyanlar›n sald›r›-s›na maruz kald›k. Bu sald›r›lar da sabah, akflamsay›mlar›nda yap›ld›. Bu sald›r›lar; tahta sopalar-la vurmalar, ufak demirlerle vurmalar, vücudu-muzun her taraf›na, kafam›zdan afla¤›ya so¤uksu dökmeler, bulafl›k sabunu dökme... Sonras›n-da da sopalarla sald›r›ya devam etmeleri...Üçüncü gün de bizi birbirimizden ay›rd›lar. Adlitutuklular›n aras›na koydular. Yeni ko¤ufllardasay›m› ayn› flekilde oturarak veriyoruz. Cuma akflam›ndan beri yeni yerimizdeyiz. Sald›-r› 2 gündür durmufl durumda. O sald›r›lardanbizde iz kalan morluklar› gösterebilece¤imiz, te-davi ettirebilece¤imiz hiçbir hastanede serviseç›kart›lmad›k.”

Engin Çeber yaflad›klar›n› mektuba yazm›fl

‹flkence sonucu öldürülen Engin Çeber’in ölümün-den 4 gün önce yazd›¤› mektup ortaya ç›kt›

Page 3: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

Yeni bir çözüm(süzlük) projesi devrede ‹çerisinde bulundu¤umuz yerel seçim süreci di¤er gelifl-melere endeksli olup, tam bir ‘imtihan’ görüntüsünde. Do-lay›s›yla gündemin nabz› Diyarbak›r ile Erbil aras›nda gidipgeliyor. Kürt ulusal hareketinin imhas› ve sorunun emper-yalist çözümü için aylar öncesinde gelifltirilen ve üzerindemutabakat sa¤lanan stratejinin ifllemesi için yeni hamlele-re h›z veriliyor. Yeni süreçte Ortado¤u’ya flekil vermeyeçal›flan ABD nezaretindeki Türk devletinin talebine kulakveren Güney Kürdistan yönetimi, PKK’yi silahs›zland›rma-y›/tasfiye etmeyi hedefleyen projeyi sindirip süreci h›zlan-d›rmaya bafllad›. Türk D›fliflleri, M‹T, ABD, Kürt yönetimiaras›nda yürütülen kapsaml› görüflmeler olgunlafl›yor.Uluslararas› boyuta tafl›nan bu projeye ordunun bafl›ndanberi onay verdi¤i ve perde arkas›ndan bu sürecin içinde ol-mas› bir yana, AB’nin de ciddi deste¤i söz konusu.

Projenin sivil aya¤› Abant Platformu hareket halindeBu projenin ‘sivil’ aya¤›n› oluflturan, ‘›l›ml› ‹slam’a uygunGülenci Abant Platformu’n,n geçti¤imiz günlerde Erbil’deKürt sorunun çözümü ve PKK’nin silahs›zland›r›lmas› ko-nulu bir toplant› gerçeklefltirdi. Bu toplant›, bu ay içerisin-de toplanacak ve PKK’ye karfl› bas›nç oluflturmas› düflü-nülen ‘Kürt konferans›n›n’ ön haz›rl›¤› olarak görülebilir.Nitekim Abant Platformu’nun Erbil’deki toplant›s›nda eleal›nan konular, öngörülenler ve belirlenen görevler, topla-nacak olan Kürt konferans›n›n içeri¤iyle ayn›l›k tafl›yor.

Kürt raporu, eve dönüfl plan› ve yo¤unlaflan trafikPKK’nin silahs›zland›r›larak tasfiye edilmesi plan› çerçeve-sinde son günlerde yaflanan hareketlilik öncesindeABD’nin Ortado¤u uzman› Henri Barkey’in, yeni dönembaflkan› Obama’ya sundu¤u ‘Kürdistan Üzerinde Çat›flma-y› Önleme Raporu’, sürecin yol haritas›n› oluflturuyor. Ra-porda yer alan bafll›klar geçti¤imiz aylarda haz›rlanan vealt yap›s› oluflturulmaya çal›fl›lan projenin toplam› olup,süreci yaflama geçirmenin mazbatas›. Kabaca raporuözetlersek; PKK’yi tasfiye etme sürecini 5 etaba ay›ran ra-por, PKK ile mücadele için oluflturulacak üçlü mekanizma-n›n, Ankara’n›n, Federe Kürdistan Yönetimini tan›nmas›-n›n, Hewler’de konsolosluk açmas›n›n önemine vurgu ya-p›yor. Gerek Irak yönetimi-Kürt yönetimi, gerek ABD veAB, gerek bölgedeki Kürt gruplar› taraf›ndan, silahs›zlan-mas› konusunda PKK’nin ikna edilmesi ile parçal› bir ge-nel afla ‘eve dönüflü’n sa¤lanmas› öngörülüyor. Yöneticigrubun ise BM himayesinde bir Avrupa ülkesine gönderil-mesi öneriliyor.

Di¤er yandan bölge ülkelerinin tümünde Kürt partilerininkat›laca¤›, Avrupa’dan ve Amerika’dan gözlemcilerin da-vet edilece¤i bir konferans düzenlenerek ‘Kürt Silahs›zlan-ma Manifestosu’ yay›nlanmas› talep ediliyor. ABD menfle-li raporun ard›ndan ‘üçlü ittifak›n’ görüflme trafi¤i dikkat-lerden kaçmad›. Türk devletinin Irak Özel Temsilcisi MuratÖzçelik, Kürt yönetimi Baflkan› Mesut Barzani’yle görüfltü.Görüflmeden sonra Hewler ‘Ortak Komuta Merkezi’ninresmen faaliyete geçti¤i ve ABD Merkez Komutanl›¤›’n›nda PKK’ye karfl› iki insans›z savafl uça¤›n›n TSK’ya tahsisedildi¤i bildirilmiflti. Yine ‘eve dönüfl plan›’n›n gündemeal›nd›¤› ve somut kararlar ç›kt›¤› görüflmede, bu plan›nBarzani öncülü¤ünde yürütülece¤i aç›ktan dillendirilmiflti.

TSK'da yaflanan geliflmelerin bir parças› Kürt ulusal hareketinin ABD menfleli tasfiye plan›n› perdegerisinde AKP üzerinden yürüten Türk ordusu hiçbir gelifl-meden habersiz de¤il. Ad›m ad›m ilerleyerek sürecin asliunsuru olan ordu, ABD menfleli projeyi içsellefltirdi¤ini ha-z›rlad›¤› raporla gösterdi. 20 Ocak 2009 tarihli ‘‹ç ‹stihbaratRaporu’nda yol haritas›n› aç›klayan ordu, PKK’nin silahs›z-land›r›larak devre d›fl› b›rak›lmas›na yönelik geliflmeleride¤erlendirdi. De¤erlendirmelerde “KDP’nin, terör örgütü-nün de dahil edildi¤i veya g›yab›nda di¤er Kürt partileri-

nin kat›l›m›yla bir Kürt konferans› düzenleyerek, örgüte‘silah b›rakma’ ça¤r›s›nda bulunmay› planlad›¤›, PKK veKDP üst düzey sorumlular› aras›nda sürdürülen son görüfl-melerde:

Türk devletinin ikna edilerek PKK gerillalar›na yönelik ge-nel af ç›kart›lmas› ve PKK’nin silah b›rakmas›n›n sa¤lan-mas›, tepki çekmemek amac›yla aff›n parça parça ç›kart›-larak orta vadede silah b›rakmas›n›n gerçeklefltirilmesi,

Türk devleti ile Avrupa ülkelerinin ikna edilerek PKK’ninüst yönetiminin Irak’tan Avrupa’ya gönderilmesi konula-r›n›n gündeme geldi¤i ve büyük ölçüde uzlaflma sa¤land›-¤›... ö¤renilmifltir minvalindeki tespitlere yer veriliyor.

Raporlar›n ard› arkas› kesilmiyorZira PKK’nin tasfiye edilmesi yönünde silahs›zland›rma,eve dönüfl plan› ve üçlü ittifak sa¤land›¤› noktas›nda ge-rek ordu, gerekse de D›fliflleri Bakanl›¤›’ndan do¤rulay›c›bir beyanat gelmiflti. Bakanl›k sözcüsü, “ABD, AB ve Irak’lagörüflüyoruz’ aç›klamas›nda bulunmufltu. Barkey’in rapo-rundan sonra emekli asker ve büyükelçiler kendilerinevazife ç›kararak, çizilen proje do¤rultusunda MGK’da gö-rüflülmek üzere rapor haz›rlad›lar. Denebilir ki, Kürt ulusalhareketinin imha projesi uluslararas› bir mutabakata ula-fl›rken ve boyutland›r›l›rken somut ad›mlar noktas›ndailerleme kaydediliyor. Plan›n diplomatik boyutunda ABD,AB, Türk devleti, Güney Kürdistan Yönetimi-Merkezi IrakYönetimi yer al›rken, askeri-operasyonel aya¤›nda ABD,

Türk devleti, ‹srail, ‹ran yer al›yor. Abant Platformu vebenzeri giriflimler ise, bu plan›n ‘sivil’ aya¤›n› oluflturuyor.Bu bütünlüklü kuflatma, PKK’yi s›k›flt›rmay›, d›fllamay› vesürecin öznesi de¤il, plan›n kabullenicisi yapmay› hedefli-yor. Erbil’deki toplant›ya kat›lan ve tescilli Fetullah Gülen-ci Zaman yazar› Mümtazer Türköne’nin gündemdeki kon-ferans için “Bu konferans Kürt ulusal hareketinin gelece¤iüzerinde etkili olaca¤a benziyor” demesi manidard›r

ABD-‹ran’›n yak›nlaflmas› ve Türk devletinin misyonu Söz konusu Kürt ulusal hareketi olunca emperyalistler veufla¤› iktidarlar ortak bir noktada bulufluyor. PKK’nin tas-fiyesi plan›na ‹ran’›n dahil olmas› ve görevler üstlenmesisadece bir örnektir. Bu örnek ayn› zamanda ABD’nin‹ran’a yönelik bak›fl›nda ‘de¤iflimin’ ipuçlar›n› veriyor.Obama’yla birlikte Ortado¤u politikalar›na cila vuran ABD,diplomatik iliflki gelifltirerek ve ikna yöntemini kullanarak

bölgeyi flekillendirece¤inin sinyallerini vermiflti. ‘fier ekse-ni’ olarak gördü¤ü Suriye ile son zamanlarda Türk devletiüzerinden gelifltirmek istedi¤i diyalo¤un benzeri bugün‹ran konusunda iflletilmek isteniyor. Nitekim son zaman-larda gerek ABD, gerek AB’nin onay› ve istedi¤iyle Türkdevletinin ‹ran’la ekonomik ve siyasal iliflkiler gelifltirmesisa¤lanm›flt›. Kuflkusuz Ortado¤u’da bir tehdit/engel olarakgörülen ‹ran’›n dize getirilmek istendi¤i malum olmaklabirlikte, Kürt ulusal hareketi, Hamas, Hizbullah gibi ‘ç›ban-lar›n’ yok edilece¤i kanala çekilerek bir taflla birçok kuflvurulmas› amaçlan›yor. Zira ‹ran meselesini ele almaküzere ABD taraf›ndan atanan Dennis Ross, ‹ran’a yönelikyaklafl›m›n ilk aflamada ‘perde gerisinden’ yürütülmesigerekti¤ini ifade etmiflti. Bu ifadenin, Obama’n›n “Tahranyumru¤unu açarsa biz ona el uzat›r›z” ifadesiyle paraleloldu¤una dikkat çekelim.

‹ran'›n arabuluculuk teklifi neyi ifade ediyor?Bu tablo çerçevesinde ABD’nin, ‹ran’a karfl› destekledi¤iPJAK’› ‘terörist örgütler’ listesine almas› önemli bir geliflmeolarak kaydedildi. ‹ran’la iliflkilerini düzeltmek isteyenABD, böylece ‹ran’a s›cak bir mesaj yollam›fl oldu. PKK’nintasfiyesi hatt›nda gerici güçler birlefledursun, bir di¤erönemli geliflime de ‹ran’›n Türk devletinden ABD ile ara-s›nda arabuluculuk yapmas› için teklif yapm›fl olmas› ol-du. Bu teklifin ABD Ortado¤u Özel Temsilcisi George Mitc-hell’in bölge turuna denk gelmesi ise tesadüfî olmasa ge-

rek. Türk devletinin ‹ran’dan arabuluculuk teklifine“‹ran Türkiye’nin böyle bir rol oynamas›n› istiyor. E¤erABD'de isterse bu rolü oynamaya haz›r›z” cevab›,ABD’nin yeni dönem Ortado¤u projesiyle bölgedeyüklendi¤i misyonla birebir örtüflmektedir. NitekimErdo¤an’la görüflmesinde Mitchell, ‘Bar›fl›n sa¤lanmas›için’ Türk devletinden bölgede ‘liderlik’ (özgün bir rolfleklinde ifade ediliyor) beklediklerini telaffuz ederek‹srail-Filistin meselesinde üzerine düfleni yapmas›n›iflaret etti. Mitchell ile Cumhurbaflkan› Abdullah Gülaras›nda gerçekleflen görüflmede ele al›nan konular›n,akabinde gerçekleflen MGK toplant›s›n›n içeri¤i dehayli önemlidir. Zira MGK’da görüflülen konular; ‘Orta-do¤u’da istikrar›n sa¤lanmas› ve Filistin sorunun çözü-me kavuflturulmas› için çaba harcanmas›, PKK’yi tasfi-ye plan›, Kürt Yönetimi ile iliflkiler ve Kerkük mesele-si’ idi.

Yerel seçim hesaplar› ve Türk’ün Kürtçe ç›k›fl›29 Mart’ta yap›lacak olan yerel seçimlere, gerek Kürt

ulusal hareketi, gerekse de devlet taraf›ndan büyükönem atfedilmektedir. Ya da en az›ndan öyle yans›t›l-maktad›r. Bu nedenle Kürt sorunun çözümünde yaflanangerilimin seçimler sonras›nda patlama yaratmas› önü-müzde duran olas›l›klardan birisidir. Her iki taraf için kri-tik bir tak›m yönelimler ve de hamleler seçim günününarifesine havale edilmifl durumda. Ahmet Türk’ün gruptoplant›s›nda Kürtçe konuflma yapmas› kuflkusuz bu im-tihan ya da gerilim ekseninde de¤erlendirilmelidir. HemAKP, hem de orduda panikleme yaratan, ayn› zamandaöfke kusulmas›na neden olan Kürtçe konuflma hamlesiola¤an seçim hamlesinden çok öte bir anlam ifade et-mektedir. ABD ve ufla¤› Türk devletinin el ele vererek Kürtulusal hareketini tasfiye sald›r›s›nda yo¤unlaflmas› do¤alolarak bir reflekse vesile olmaktad›r. Türk’ün Kürtçe ç›k›-fl› refleks olup, devletin hamlesine karfl› öne geçme ham-lesidir.

34-16 Mart 2009güncelABD kumandas›ndaki Ortado¤u satranc› ve önemli bir tafl:

Kürt ulusal sorunu Sömürü sisteminin yaflad›¤› kriz her geçen gün büyürken, Türk devletinin yeniden yap›land›r›lmas›çal›flmalar› da devam ediyor. Türk devletinin gündemini bu dönem yerel seçimler meflgul ederken,her durakta karfl›lafl›lan dü¤üm noktas› olarak ‘Kürt sorunu’ bu dönem aç›fl›ndan da kilit bir noktadaduruyor. Ortado¤u satranc›nda en ciddi tafllardan olan ve dikkatli hamleler gerektiren Kürt ulusal so-runu noktas›nda her yeni hamle, bu dü¤ümün emperyalist çözümüne göre düzenleniyor

Kürt ulusal sorunun emperyalist çözümün bas-k›n olmaya bafllad›¤› ve bu yöne do¤ru ilerlen-di¤i tart›flmalar›n›n yan› s›ra; PKK 1991’den bu-güne defalarca kez silahl› mücadele dönemininbitti¤ini, sorunun bar›flç›l yollarla çözülebilece-¤ini çeflitli teorilerle ve süreç de¤erlendirmele-riyle ifade etmifltir. Bu ifadelerin 1999’da Orta-do¤u’nun ABD emperyalizmi taraf›ndan yap›-land›r›lmas› ve akabinde Irak’›n iflgali dönemin-de daha da bir yüksek sesle dillendirildi¤ini ha-t›rlatmakta fayda var. Kuflkusuz bu durumPKK’nin siyasal çizgisine yön veren burjuva mil-liyetçi s›n›f karakterinden ileri gelir. Kald› ki; bukarakter bugün bu hareket taraf›ndan Kürt ulu-sal sorunun çözümünde burjuva çözümün sa-vunulmas›n› getirmifltir. ‘Demokratik sömürge-cilik’, ‘Demokratik konfederalizm’ ‘DemokratikÖzerklik’, devlete karfl›tl›¤› ifade etti¤i savunu-lan ‘ekolojik özgür toplum’, ‘devleti birlikte ye-niden infla etme’, Kültürel haklar›n tan›nmas›,anayasada Kürt kimli¤inin tan›nmas› ve dahabir çok teori-söylem, savunulan ve istenilenburjuva çözümün temellendirilmesinden ötebir fley de¤ildir.

PKK, ABD-TC-Irak mutabakatl› ve AB destekli birçözüme karfl› olmamakla birlikte meseleninuluslararas› arenaya tafl›nmas›n› ve bu arenadagörüflülüp çözülmesini istemekte ve dahil olmanoktas›nda da az›msanmayacak bir e¤ilimi var.Ne var ki s›k›flt›r›lmas›, d›fllanmas› ve muhatapal›nmamas›, hatta Güneyli Kürt güçlerin esasal›nmas› do¤al olarak PKK’nin refleks gösterme-sine meydan vermektedir. Durumu kendi a¤-z›ndan flöyle ifade ediyor: “Hareketimiz önderApo'nun özgürlü¤ü ve Kürt sorununun demok-ratik-siyasal çözümü için her türlü ad›m› atma-ya, fedakârl›kta bulunmaya haz›rd›r. Ama budurumumuza karfl›, irademizi k›rma, küçültme,marjinallefltirme, teslim alma ve tasfiye etmeçabalar› söz konusu oldu¤unda da sonuna ka-dar direnilecektir.” Ayn› flekilde PKK, ABD’ninhaz›rlad›¤› Kürt raporuna ve PJAK’› ‘terörist ör-gütler’ listesine almas›na tepki göstererek,“ABD Kürt halk›na karfl› yapt›¤› yanl›fll›klar› dü-zeltmezse, biz halk olarak yeni bir de¤erlendir-meye gitmek durumunda olaca¤›z” ifadelerin-de bulunuyor.

ABD emperyalizminin eliyle yeniden flekillendi-rilen Ortado¤u co¤rafyas›n›n sorunlar yuma¤›içerisinde Kürt ulusal meselesi önemli bir yertutuyor. Önümüzdeki günler Kürt ulusal mese-lesi üzerinden yükselecek gündemlere vesileolacakt›r. Emperyalizmin ve özellikle Türk dev-letinin stratejik yönelimi bu mesele eksenindebiçimlenecek olup, önemli geliflmelere tan›kolunacakt›r. Emperyalist perspektifli bir Kürt so-runu çözümü için her ne kadar bugünlerde biryo¤unluk olsa da, PKK’yi silahs›zland›rma, evedönüfl planlar› yaflamsallaflt›r›lmaya çal›fl›lsa dabu yönde bir dengeleme olaca¤›n›n garantisiyoktur.

Sözümüz o ki; Kürt ulusal sorunun çözümü nok-tas›nda beklenilen uzlafl›, ‘tasfiye’ fliddetli bir sa-vafla da dönüflebilir. Tablo gerek yerel seçimlersonras›, gerekse de tasfiye plan› somutlaflt›kçadaha da netleflecektir. 2009 y›l›n›n Öcalan’a öz-gürlük y›l› olarak kampanyaya dönüfltürülmesiyönünde PKK’nin karar›n›n olmas›, çat›flmay› vesürpriz geliflmeleri iflaret etmekte, sürece denkdüflen bir söylemi bar›nd›rmaktad›r.

Sonuç olarak; komünistler, devrimciler Kürtulusal meselesi eksenli Ortado¤u denkleminegünü birlik geliflme ve de¤erlendirmelerle ba-kamaz/bakmamal›d›r. Aksine bütünlüklü-stra-tejik bak›fl ve bu minvalde pratik politika üret-mesi gerekmektedir. Süreci statik, tek tarafl›de¤il; dinamik ve çok yönlü görmek, dengeleri,olas›l›klar› hesap etmek; do¤ru temelde siyasi,politik de¤erlendirmelerda bulunmak için zo-runludur. Öte yandan Kürt ulusuna dayat›lanemperyalist çözüm teflhir edilmelidir, çözümündo¤ru adresi gösterilerek, ezilen Kürt ulusuylabirlikte anti-emperyalist bir temelde devrimciçözümün bayra¤› yükseltilmelidir.

PKK'nin içinde bulundu¤u durum ve öne ç›kan söylemleri

Türk’ün DTP'nin grup toplant›s›'nda Kürtçe konuflma yapmas› gündemde flok etkisi yarat›rken ve dünyada genifl yank› uyand›r›rken birgerçekli¤i de tekrardan göstermifl oldu. Devlet çeflitli aç›l›mlarla ABD menfleli plan çerçevesinde uzlafl›p Kürt sorununun ‘çözüm’ü nok-tas›nda ad›mlar›n› h›zland›r›rken, Kürt ulusal hareketinin talep etti¤i meselelere kendince ‘yan›t olurken’ inisiyatifi eline almak istiyor.Taleplere karfl› ad›m att›¤› görüntüsü verirken, 'sorunu çözüyorum, talepleri karfl›l›yorum, sorun bende de¤il, Kürtlerde' diyebiliyor. Fa-kat getirdi¤i her aç›l›m ‘bendensin’, ‘benim çizdiklerimle s›n›rl›s›n’, ‘insiyatif benim’ ön kofluluyla bask›lanma yarat›yor. Dolay›s›yla dev-letin att›¤› ad›mlar geleneksel imha plan›n›n d›fl›na taflm›yor. Kürtçe kanal›n anayasaya uygunlu¤u söz konusu de¤ilken aç›lm›fl olmas›,Türk’ün Kürtçe konuflmas›n›n anayasaya ayk›r› görülerek Türk’ün mecliste yapt›¤› Kürtçe konuflma s›ras›nda TR 3’ün yay›n›n›n kesilme-si; bahsetti¤imiz gerçekli¤in tezahürleridir.

Devletin Kürt ulusal hareketine dönük imha politikas›n› içeren bu ikiyüzlü tutum Kürt ulusal sorununda propaganda edildi¤i gibi, demok-ratik çözümün olmad›¤›n›, tam aksine Genelkurmay'›n yapt›¤› aç›klamadaki gibi, Kürt ulusal hareketine yönelik bir ‘tedbirin’ oldu¤unugösteriyor. AKP’nin Kürt aç›l›mlar›na yeflil ›fl›k yakan ordu, bunu son MGK toplant›s›nda da tescillemifltir. Ordunun AKP aç›l›mlar›na vize-si Newroz’un resmi tatil günü ilan edilmesini de kaps›yor. Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n yeni anayasay› Nisan ay›na havale etti¤ini de ha-t›rlatmakta fayda var. Neticede Türk devleti yerel seçimleri Kürt ulusal hareketinin tasfiyesine ya da imhas›na odaklam›fl durumdad›r.‘‹lle de kaleler’ diye 盤›rmas› bundand›r.

Türk'ün ç›k›fl› ikiyüzlü politikalar›n teflhiri oldu

Page 4: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

4 4-16 Mart 2009 güncel

Ülkemizde ilk ve orta düzeydeki okullarda zorunlu dersolarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, Türk-Sünni sentezini zorla tüm ö¤rencilere dayatmaya devamederken, Alevilerin, çocuklar›n›n bu dersten muaf tutulma-s›na iliflkin çabalar› devlet taraf›ndan görmezden geliniyor.

‘Laik devlet’ söyleminin resmi dilden düflürülmedi¤i ülke-mizde, farkl› inançlardaki toplumlara mensup ö¤rencileredevletin ‘resmi dini’ olan Türk-‹slam sentezinin dayat›lmas›büyük bir çeliflki iken, zorunlu din dersinin kald›r›lmas› sözkonusu dahi edilmiyor. Bu duruma karfl› seslerini yükselt-meye bafllayan Aleviler'in tepkisi ise her geçen gün art›yor.

Çocuklar›n›n zorunlu din derslerinden muaf tutulmas›n› is-

teyen aileler, bu hakk›n yerine getirilmesi için bir mahke-

me sürecine tabi tutuluyor. Avrupa ‹nsan Haklar› Mahke-

mesi (A‹HM)’nde sonuçlanan örnek davalara ra¤men Alevi-

ler, çocuklar›n›n Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden mu-

af olmas› için bireysel bir dava sürecini yaflamak zorunda

b›rak›l›yor. Alevi ö¤rencilerin zorunlu olarak din dersine ta-

bi tutulmas› ve A‹HM'in örnek kararlar›na ra¤men ülkemiz-

de yaflanan mahkeme süreçlerine iliflkin Pir Sultan Abdal

Kültür Derne¤i (PSAKD) eski genel baflkan› Avukat Kaz›m

Genç, yaflanan s›k›nt›lar› de¤erlendirdi.

Genç: A‹HM karar› uygulanm›yor

Hükümetin A‹HM’in kararlar›na uymas› halinde bu

dersler için her ailenin dava açmak zorunda kalma-

s›na gerek olmayaca¤›na iflaret eden Kaz›m Genç,

zorunlu din dersleri ile ilgili ilk davan›n 2001'de Ha-

san Zengin taraf›ndan aç›lan dava ile bafllat›ld›¤›n›

hat›rlatarak, 2003 y›l›nda iç hukuk yollar›n›n tüketi-

lerek, söz konusu davan›n A‹HM'e tafl›nd›¤›n› söyle-

di. A‹HM’in 9 Ekim 2007’de din derslerine iliflkin al-

d›¤› kararda; “Çocuklara ve ebeveynlere inanç ve

felsefelerine ayk›r› e¤itim verilemez” tespitinde bu-

lundu¤unu, fakat bunun ülkemizde uygulanmad›¤›-

n› dile getiren Genç, “Biz bunla ilgili hükümetin

mahkeme karar›na uymad›¤›n› Avrupa Konseyi Ba-

kanlar Komitesi'ne A¤ustos 2008 tarihi itibariyle bil-

dirdik” dedi.

Genç, Avrupa Konseyi'nin bu konunun takipçisi ol-

du¤unu belirterek, temel hak ve özgürlükler konu-

sunda geçerli olan uluslararas› hukuku flu flekilde

de¤erlendirdi: “Türkiye'nin kabul etti¤i uluslararas›

sözleflmelere göre, iç hukuktaki herhangi bir dü-

zenleme uluslararas› sözleflme hükümleri ile çeliflir

ise, bu durumda uluslararas› sözleflme hükümleri

uygulan›r. Bu hüküm gere¤ince Türkiye'de açt›¤›-

m›z davalar› Türk mahkemeleri kabul etmeye bafl-

lad›” diyor.

A‹HM kararlar›n›n ard›ndan davalarolumlu sonuçland›

Alevi ailelerin açt›¤› davalarda yaflanan mahkeme

sürecine iliflkin Genç, flunlar› söyledi: “Ali Kenano¤lu

üzerinden açt›¤›m›z ve ‹stanbul 5. ‹dare Mahkeme-

si'nde görülen yine Hatice Köse üzerinden açt›¤›m›z

ve ‹stanbul 6. ‹dare Mahkemesi'nde görülen iki dava

var. Kenano¤lu’nun davas›n› biz kazand›k ve çocu¤u

flu anda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi alm›yor.

Hatice Köse'nin davas›n› ise kaybettik, daha sonra iki

dava dosyas› da Dan›fltay'a gitti. Dan›fltay 8. Dairesi,

2008 y›l›n›n Mart'›nda verdi¤i kararda, Din Kültürü ve

Ahlak Bilgisi Dersi'nin bu zorunluluk halini göz önün-

de bulundurup, A‹HM'in karar›na at›fta bulunarak,

davalar›m›z› kabul etti. Bu süreçten sonra açt›¤›m›z

bütün davalar› ‹dare Mahkemeleri kabul etti.”

Siyasi iktidar›n çözüm aramas› için binlerce da-va aç›lmal›

Zorunlu din dersinden çocuklar›n›n muaf tutulmas›n› iste-yen ailelerin, mahkeme sürecine tabi tutuldu¤unu belirtenGenç, bunlar›n yaflanmamas› için flu önerilerde bulundu:“Her yurttafl›n böyle tek tek dava açmas›ndan ziyade hü-kümet A‹HM’den ald›¤›m›z o karar› uygulasa bu sorun çö-zülür. Bu, sorunlar›n çözülmesinde birinci yoldur. Di¤er biryol ise, 'Benzeri durumdan çocu¤umun hiçbir flekilde etki-lenmesini istemiyorum' diyen binlerce kifli olarak davaaçarsak, içinden ç›kamayacaklar ve çözüm aramak zorun-da kalacaklard›r.”

'Devlet laik ise din e¤itimi yapmayacak'

Okullarda verilen din derslerinin gerici ve ba¤naz oldu¤unudile getiren Genç, “Bugün AKP büyük oranda oy al›yorsa,y›llardan beri ‹mam Hatip ve benzeri yerlerde yap›lan ge-rici e¤itimin eseridir bu durum” de¤erlendirmesinde bulun-du. Çocuklar›n›n din dersinden muaf olmas› için ailelerindava açmas› gerekti¤ini söyleyen Genç, flunlar› ifade etti:“Bu konuda Alevi Bektafli Federasyonu maddi yard›mdabulunmaktad›r. Ailelerin çocuklar›na bu dersin verilmeme-si için çocuklar›n›n okuluna baflvurmalar› ve 'Bana verilendin dersi dini inanc›ma ve felsefeme ayk›r›' demeleri gere-kiyor. Bu isteme ret cevab› verildi¤i taktirde ‹dare Mahke-mesi'ne gitmek gerekiyor.”

“Türkiye laik bir devlet ise, laik bir devlet din e¤itimi yap-maz. Din e¤itimi yapmayan bir laik devletin, 'haydi Alevili-¤i okutuyorum!' söylemini biz de kabul edemeyiz; yanie¤er devlet laik ise din e¤itimi yapmayacak” diye belirtenGenç, flunlar› söyledi: “Biz devletin inanca hiçbir flekilde ka-r›flmas›n› e¤itmesini, finanse etmesini, flekillendirmesiniasla kabul etmiyoruz. Vatandafl, inanc›n› istedi¤i gibi yafla-s›n, d›flar›ya yans›tmad›¤›, d›flar›ya hükmetmedi¤i, d›flar›dadi¤erlerini bask› alt›na almad›¤› sürece devletin inanç me-selesi ile ifli yoktur.”

Aleviler zor durumda b›rak›l›yor TRT fiefl’in kardefli TRT 3’teKürtçe yasak

TRT fiefl ‘aç›l›m›’ yapan devlet, meclisinde Kürtçe konuflanDTP Eflbaflkan› Ahmet Türk’ü yasal olmayan bir dil kulland›¤›için sansürledi. Genelkurmay ise, üniter ve ulus devlet anla-y›fl›na zarar verecek giriflimlere karfl› yarg›y› göreve ça¤›r-makla floven-tekçi linç girifliminde üstüne düflen görevi ak-satmad›. Öte yandan TRT fiefl’in devlet için bir demokrasi aç›l›-m› olmad›¤›, Genelkurmay Baflkanl›¤› ‹letiflim Daire Baflkan›Tu¤general Metin Gürak taraf›ndan da itiraf edildi. TRT fiefl’in,devletin Kürt ulusal sorununa iliflkin bir aç›l›m de¤il, devletinfloven, tek ulus anlay›fl›n› güçlendiren bir “tedbir” (önlem) oldu-¤unu ilan etti.Dünya Anadil Günü nedeniyle Meclis kürsüsünde anadili ile ko-nuflan Ahmet Türk, devletin floven sansürüne tak›ld›. DTP Ge-nel Baflkan› Ahmet Türk, Meclis’te grup toplant›s›n›n aç›l›fl›n›Türkçe yapt›ktan sonra, “Hem Kürtçe üzerindeki anlams›z ya-saklar›n sürüyor olmas›, hem anadil korkusunun yapay bir kor-ku oldu¤unu anlatmak için” konuflmas›na Kürtçe devam etti.

‘Baflbakan için hak, Kürtler için suç’: DTP’lilerin Kürtçe konufltuk-

lar› için ‘ceza’land›r›ld›klar›n› fakat Baflbakan Tayyip Erdo-¤an’›n mitinglerde Kürtçe konuflmay› kendine bir hak olarakgördü¤ünü hat›rlatan Türk, “‹kiyüzlü yaklafl›m› kabul etme-miz mümkün de¤ildir” dedi. Kürtçe üzerindeki yasaklar›n kalkmas› ve anayasal güvenceyeba¤lanmas› talebini tekrarlayan Türk konuflmas›na Kürtçe de-vam etti. Türk konuflmas›n›n devam›nda Kürtçe flu sözleri dilegetirdi: “Darbe döneminde kendi dillerinden baflka dil bilme-yen Kürtler, çok bask› gördü. Birçok kifli tutukland› ve zindanaat›ld›. Ben de tutukluydum. Ailelerimiz ziyarete geliyordu, bafl-ka dil bilmedikleri için Kürtçe konuflmak istiyordu. Ancak Kürt-çe konuflman›n hem bize hem de kendilerine yönelik bask›arac› oldu¤unu ve bu yüzden dayak yedi¤imizi bildikleri içinKürtçe konuflmuyorlard›. Biz buna ra¤men bazen ‘nas›ls›n an-ne’ diyorduk. Onlar›n yüre¤i k›r›lmadan dönmelerini istiyorduk.Sonra bunun bask›s›n› görüyorduk, dayak yiyorduk. O zamankendime söz verdim. ‘Bir gün, resmi bir toplant›da anadilimlekonuflaca¤›m’ dedim.”

TBMM TV yay›mlamad›: Kürtçe yay›n yapan TRT 6 (fiefl)’n›n kar-

defl kanal› olan TRT-3, birkaç kelime Kürtçe konuflman›n ar-d›ndan TRT grup toplant›s›n› verdi¤i yay›n› kesti. AhmetTürk’ün konuflmas› s›ras›nda grup konuflmalar›n› iflaret dilineçeviren bayan çevirmenin hareketsiz kald›¤› ekrana, kanal›nhaber sunucusu ç›karak, “Anayasa ve TBMM ‹çtüzü¤üne göreTürkçe’den baflka dillerden yay›n yap›lamayaca¤›ndan yay›n›kesiyoruz” dedi.

Kürtçe yemin edenler 15 y›l hapis alm›fllard›: 1994 y›l›nda TBMM

yemin töreninde, DEP milletvekili Leyla Zana Türkçe bafllad›¤›yemini Kürtçe, ‘Ez vê sondê li ser navê gelê Kurd û Tirk dix-wîm’ (Türk ve Kürt halk› ad›na yemin ederim) cümlesiyle ta-mamlamas›n›n ard›ndan, devletin büyük bask›s›yla karfl›laflt›-lar. 2 Mart 1994 tarihinde Meclis bahçesinde Leyla Zana gruparkadafllar› Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Do¤an ile birlik-te tutuklanarak, hapishaneye gönderildi. Bu tarihte DEP millet-vekillerinin mecliste anadillerinde ‘yemin’ etmeleri, 15 y›l ha-pis cezas›na çarpt›r›lmalar›na neden olmufltu.

TRT 6 sadece bir ‘tedbir’miflGenelkurmay Baflkanl›¤›, DTP Genel Baflkan› Ahmet Türk’ünTBMM’de yapt›¤› Kürtçe konuflmas› nedeniyle, “Hukuk devle-tinde, yasalara ayk›r› hareket edenler karfl›s›nda yarg›n›n ha-rekete geçmesi de do¤al bir husustur” fleklinde aç›klama ya-parak, bu ç›k›fl›n bast›r›lmas› için savc›lar› ve mahkemeleri“linç” görevine ça¤›rd›. Öte yandan Genelkurmay, TRT 6 (fiefl)kanal›n›n Kürt ulusal hareketini bast›rmak amac›yla aç›lan vedevletin resmi ideolojisini güçlendiren bir tedbir oldu¤unu daaç›kça ilan etti. Genelkurmay Baflkanl›¤› ‹letiflim Daire Baflkan› Tu¤generalMetin Gürak, haftal›k bas›n bilgilendirme toplant›s›ndaDTP’nin grup toplant›s›nda Kürtçe konuflma yap›lmas›na ilifl-kin flu aç›klamay› yapt›: “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk dev-letidir. Herkesin Anayasaya ve yasalara uygun flekilde hare-ket etmemesi gerekir.”Tu¤general Gürak, devlet televizyonu TRT 6 (fiefl)’n›n Kürtçeyay›n yapmas› ile ilgili soruyu ise flöyle yan›tlad›: “Üniter dev-let ve ulus devlet yap›s›na zarar vermeyecek tedbirleri degöz önüne almak kayd›yla devlet kültürel alanda baz› aç›l›m-larda bulunabilir.”

Aktif demokrasi mücadelesi yürüt-tükleri için fliflirilmifl polis fezlekeleriy-le tutuklanan ö¤rencilerin ard›ndan,flimdi de iki sendika baflkan› ayn›kapsamda keyfi flekilde tutukland›.Ö¤renci ve sendika üyelerine dönükpolis sald›r›s›nda gözalt›na al›nan vedaha sonra serbest b›rak›lan SivasE¤itim-Sen fiube Baflkan› Önder Do-¤an ile Birleflik Tafl›mac›l›k Çal›flanlar›Sendikas› (BTS) fiube Baflkan› NecatSezginer savc›l›kta sorguland›ktansonra mahkeme taraf›ndan MKP,TKP/ML, TK‹P gibi birden çok örgüteüye olduklar› gerekçesiyle tutukland›.Sivas, Kayseri ve Ankara’da, 15 Ocak

günü efl zamanl› olarak üniversiteliö¤rencilerin evlerine ve çeflitli kitleörgütlerine yap›lan polis bask›n› so-nucu 26 kifli gözalt›na al›nm›flt›. Gö-zalt›na al›nanlar mahkemeye ç›kar-t›lm›fl ve 7 ö¤renci tutuklanm›flt›.Gerçeklefltirilen bu sald›r›n›n deva-m›nda, 27 Ocak günü Sivas E¤itim-Sen fiube Baflkan› Önder Do¤an ileBirleflik Tafl›mac›l›k Çal›flanlar› Sendi-kas› (BTS) fiube Baflkan› Necat Sezgi-ner, Özel Yetkili Erzurum CumhuriyetSavc›l›¤›'ndaki sorgular›n›n ard›ndanç›kart›ld›klar› nöbetçi mahkemece'terör örgütü’ üyesi olduklar› iddias›ile tutukland›lar. Tutuklanan iki sen-

dika baflkan›, Erzurum E Tipi Kapal›Hapishanesi'ne gönderildiler.

Tutuklananlar, K‹B (Kendine ‹yiBak) üyesiydiDemokrasi mücadelesi veren kiflilereyönelik sindirme amaçl› gözalt›lar›nard›ndan tutuklamalara konu olanpolis fezlekesinde, meflru ve yasaleylemlerin suç olarak lanse edilme-sinin yan› s›ra, 'Kendine iyi bak' (K‹B)isimli yasad›fl› bir örgüt de polis tara-f›ndan yarat›lm›flt›.Ö¤rencilerin cep telefonu görüflme-lerini kay›t alt›na alan polis, ö¤renci-lerin birbirlerine yazd›klar› ‘Kendine

iyi bak’ cümlesinin k›salt›lm›fl haliolan ‘K‹B’i örgüt ismi olarak sorufl-turma dosyas›na eklemiflti. Sorufl-turma s›ras›nda polis ö¤rencilere K‹B(kendine iyi bak)’in örgütsel flemas›-n› ve aç›l›m›n› sorarak, ö¤rencilerisuçlayacak örgüt ve örgütsel ba¤-lant› aram›flt›.

Sivas’ta sendikac›lar›n tutuklan-mas›na KESK’ten tepki geldiÜyelerinin tutuklanmas› KESK tara-f›ndan tepkiyle karfl›land›. Sendikabaflkanlar›n›n tutuklanmas›na iliflkinaç›klama yapan KESK Genel Sekrete-ri Emirali fiimflek, bu sald›r›lara der-

hal son verilmesini istedi.

Tutuklanan ö¤rencilerin sendika flu-

belerine gelip gitmelerinin gerekçe

olarak gösterilmesini elefltiren fiim-

flek, üniversitelerin kendileri için bir

örgütlenme alan› oldu¤unu ve ö¤-

rencilerin sendikalara gitmelerinin

do¤al, hukuki bir haklar› oldu¤unu

belirtti. KESK'e dönük devletin uzun

süredir devam ettirdi¤i bir sald›r›n›n

söz konusu oldu¤una iflaret eden

fiimflek, "Bu antidemokratik uygula-

malara son verilmeli, örgütlenme ça-

l›flmalar›m›z engellenmemelidir"

fleklinde konufltu.

Antalya’da bir aile, zorunlu din dersinden muaf tutul-mas›n› istedikleri ilkokul ö¤rencisi olan çocuklar› içinyarg› yoluna baflvurdu. Çocuklar›n›n zorunlu din der-si görmesini istemeyen ve Antalya 3. ‹dare Mahke-mesi’nde Muratpafla Kaymakaml›¤› aleyhinde davaaçan aile, davay› kazand›. Mahkeme karar›nda flu ifa-deler yer ald›: “Temel hak ve hürriyetlerden olan di-ni inanç özgürlü¤ünün uygulanmas› kapsam›nda ço-cu¤unun zorunlu say›lan dersten muaf tutulmas› ge-rekti¤i sonucuna var›ld›."

‹lkö¤retim 5'inci s›n›f ö¤rencisi olan çocuklar› S.E.D'ninDin Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'nden muaf tutulma-s›n› isteyen anne D.D ve baba M.A.D. Antalya 3'üncü‹dare Mahkemesi'nde Muratpafla Kaymakaml›¤› aley-hinde dava açt›.

Zorunlu olarak verilen din dersinden dolay› ö¤renci-nin içsel çat›flma yaflad›¤›n› belirten Avukat NusretGürgöz flunlar› dile getirdi: "‹steyen veliler, okula gi-dip çocuklar›n›n bu dersi almas›n›n kendi felsefi gö-rüfllerine ayk›r› oldu¤unu belirten ve dersten muaftutulmas›n› isteyen dilekçelerini versin. Okul bunuuygulamazsa, mahkemeye baflvurabilirler."

AAlleevvii öö¤¤rreennccii ddiinn ddeerrssii aallmmaakk zzoorruunnddaa ddee¤¤iill‹lkokul ö¤rencisi S.E.D.’nin zorunlu dersten muaf tu-tulmas› yönünde verilen mahkeme karar›nda flu ifa-deler yer ald›: “Okulda zorunlu olarak okutulan DinKültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin dini ve felsefi inanç-lar›na uygun olmad›¤›n› belirten davac›lar›n herhangibir din mensubu oldu¤una bak›lmaks›z›n, temel hakve hürriyetlerden olan dini inanç özgürlü¤ünün uy-gulanmas› kapsam›nda çocu¤unun zorunlu say›landersten muaf tutulmas› gerekti¤i sonucuna var›ld›-¤›ndan, bu istemin reddine iliflkin dava konusu ifllem-de hukuka uyarl›k bulunmamaktad›r. Hukuka ayk›r›-l›¤› aç›k olan dava konusu ifllemin uygulanmas› halin-de telafisi güç zararlar do¤abilece¤inden, yürütmesi-nin durdurulmas›na oy birli¤ince karar verilmifltir."

Zorunlu din dersindenmuafiyete bir karar dahaeklendi

Kaz›m Genç: A‹HM'de sonuçlanan örnek da-valara ra¤men, Aleviler din dersi konusundadava sürecini yaflamak zorunda b›rak›l›yor

Dikkat! Bu örgüt yüzünden tutuklanabilirsiniz: K‹B

Page 5: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

54-16 Mart 2009güncel

DERS‹M– Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›’n›n se-

çim ve irtibat bürosu, yüzlerce kiflinin kat›l›m›yla coflku-

lu bir flekilde aç›ld›. Dersim Ba¤›ms›z Belediye Baflkan

Aday› Murat Kur, seçimleri kazanmalar› durumunda be-

lediyeyi halkla birlikte yöneteceklerini vurgulad›.

“Söz, Yetki, Karar Halka” fliar›yla 29 Mart’ta gerçeklefl-

tirilecek yerel seçimlere iliflkin çal›flma yürüten Der-

sim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD)’n›n, seçim

ve irtibat bürosu yaklafl›k bin kiflinin kat›l›m›yla 1

Mart'ta aç›ld›. Sanat Soka¤›’ndaki seçim bürosunun

aç›l›fl›na Dersimliler yo¤un ilgi gösterdi. Grup Arjin’in

müzik dinletisiyle bafllayan etkinlik program›nda;

Umut Tiyatro Grubu da k›sa bir skeç sergiledi.

Kur: Belediyeyi halkla birlikte yönetece¤iz- Aç›l›flta bir

konuflma yapan Belediye Baflkan Aday› Murat Kur,Dersim’de yaflanan sorunlara iflaret ederek, bu sorun-lar›n çözümüne iliflkin yapacaklar›n› anlatt›. Kur, se-çimlerin kazan›lmas› durumunda belediyeyi halklabirlikte yöneteceklerini vurgulad›.

Dersim’de sorunlar›n çözümü için Kur’a destek büyük-Aç›l›fl etkinli¤inde bir konuflma yapan Avukat HüseyinAygün, DDHD’nin Ba¤›ms›z Aday› Murat Kur’u destekle-di¤ini belirterek, Kur’u neden destekledi¤ini flu cümle-lerle aç›klad›: ''Yozlaflmaya karfl› mücadele yürütülür-ken Murat Kur ve arkadafllar›n› gördüm, barajlara kar-fl› yap›lan eylemlerde Murat Kur ve arkadafllar› oraday-d›lar. ‹nsan sa¤l›¤›n› tehlikeye atan baz istasyonlar›n›nyap›m›na karfl› tepki örgütleyen gene bu insanlard›.''

DDHD bünyesinde çal›flmalara kat›lan Haydar Beltan,

TUDEF temsilcisi Fevzi Konak ve DDHD temsilcisi Bedri

Es de yapt›klar› konuflmalarda, Dersim’de yaflanan so-

runlara iflaret ederek, bu sorunlar›n çözümü noktas›n-

da Murat Kur’un desteklenmesi ça¤r›s›nda bulundu.

Aç›klamalar›n ard›ndan aç›l›fl etkinli¤i, müzik dinletisi

eflli¤inde çekilen halaylarla coflkulu bir flekilde bitirildi.

DTP'nin Dersim seçim bürosu aç›ld› Demokratik Toplum Partisi (DTP) taraf›ndan da Dersim

Merkez’de, seçim bürosunun aç›l›fl› yap›ld›. Cumhuri-

yet Meydan›’nda yap›lan aç›l›fl törenine; Dersim Millet-

vekili fierafettin Halis, Belediye Baflkan› Songül Erol

Abdil, DTP Tunceli Belediye Baflkan Aday› Edibe fiahin,

Emek Partisi ‹l Baflkan› Hüseyin Tunç’un yan› s›ra

DTP’liler kat›ld›.

Dersim Halk Dayan›flmas›’n›n bürosuna büyük ilgi

Pankartç›valiyetepki

Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD) üye-leri Tunceli ‹l Özel ‹dare Müdürlü¤ü’nün deposunayap›lan bask›nda AKP'nin seçim çal›flmalar›ndakulland›¤› afifller ve pankartlar›n bulunmas›yla ilgi-li bas›n aç›klamas› yapt›. Dersim Demokratik HalkDayan›flmas›'n›n seçim bürosunun bulundu¤u Sa-nat Soka¤›’nda toplanan DDHD üyeleri, s›k s›k “AKPDersim'den defol”, “Dersim onurdur, onuruna sahipç›k”, “Vali istifa”, “AKP eflyan› al bafl›na çal” slogan-lar› atarak, AKP il binas›n›n önüne yürüdü.Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› ad›na bas›n

metnini okuyan Kaz›m Do¤an, Valili¤e ba¤l› ‹l Özel‹daresi Genel Sekreterli¤i deposunda AKP’ye aitafifller ve pankartlar bulundu¤unu ve ‹l Özel ‹dare-si Genel Sekreteri’nin ‘afifller araya kar›flm›fl’ flek-linde aç›klama yapmas›na ra¤men, Vali’nin ‘her-hangi bir siyasi partiye ait broflür, ilan, afifl, pan-kart gibi malzemelere rastlanmad›’ fleklinde aç›k-lama yaparak büyük bir çeliflkiyi ortaya ç›kard›¤›-n› ifade etti. “Bu ne yaman çeliflki, ‹l Özel ‹dareSekreteri araya kar›flm›fl derken, Vali hiçbir fleyerastlan›lmam›fl diyor” diyen Do¤an, aç›klaman›n

devam›nda flunlar› söyledi: “Geçti¤imiz günlerde

Aktuluk köyünde yap›lan beyaz eflya da¤›t›m›nda

Derman Baka adl› bir kad›n, AKP’ye oy vermeye-

ce¤ini söyledi¤i için, ‘oy yoksa yard›m da yok’ ce-

vab›n› alm›flt›. Baflbakan Erdo¤an, yaflanan bu ve

benzeri da¤›t›mlarda ‘seçim rüflveti’, ‘sadaka’ di-

yenlere cevaben, ‘sadaka bizim kültürümüzde

var’ demiflti. Dersim halk› tarihine ve onuruna sa-

hip ç›kt›¤›n› bundan önce gösterdi¤i gibi, 29 Mart

yerel seçimlerinde de gösterecektir.”

DHF'den Dersim'deki yanl›fl yaklafl›mlara cevap

DDHD, ‘söz, yetki, karar halka’ fliar› etraf›nda toplanan Dersimlilerle birlikte seçim irtibat bürosunu açt›

DDHD bünyesinde yürütülen yerel seçim ça-l›flmalar›nda görev alan ve geçen yerel seçim-lerde Demokratik Haklar Platformu’nun Der-sim Ba¤›ms›z Belediye Baflkan Aday› olanHaydar Beltan'›n, belediye meclis üyeli¤ineadayl›¤› kabul edilmedi. Yüksek Seçim Kuru-lu’n›n verdi¤i seçilme yasa¤›n›n gerekçesi ise,Beltan’›n geçen seçimlerde birlikte çal›flmalaryürüttü¤ü DHP çal›flan› ‹mam Boztafl’›n J‹TEMelamanlar› taraf›ndan katledilmesini k›namave bu konu hakk›na suç duyurusunda bulun-mas› oldu. Beltan, 2004 y›l›nda J‹TEM eleman-lar› taraf›ndan katledilen DHP üyesi ‹mamBoztafl hakk›nda aç›klamada bulunmufl ve fa-illerin yarg›lanmas› için savc›l›¤a suç duyuru-sunda bulunmufltu. Bu suç duyurusunun ar-d›ndan ise suçlular›n bulunmas›n› isteyenBeltan yarg›lanm›fl ve mahkeme taraf›ndanBeltan'a 6 ay hapis 'cezas›' verilmiflti. Bu ge-rekçe ile 29 Mart Yerel Seçimleri'nde Beltan'›nBelediye Meclis Üyeli¤i'ne adayl›k baflvurusukabul edilmedi.

‹STANBUL- Demokratik Haklar Federasyonu (DHF),Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD)ve kendilerine dönük y›prat›c› yaklafl›mlarailiflkin aç›klama yapt›. Aç›klamada, "‹lerici-dev-rimci kamuoyunu ve halk›m›z› do¤rular etra-f›nda kenetlenmeye ve gerici sald›r›lara karfl›demokrasi güçlerinin anlay›fl ve program› ek-seninde birli¤i yükseltmeye davet ediyor” ça¤-r›s›nda bulunuldu. DHF ve DDHD'nin tüm çabalar›na ra¤men Der-sim’de demokrasi güçlerinin birli¤inin sa¤lana-mad›¤› hat›rlat›lat›lan aç›klamada, "Birlik sa¤la-namad›¤› gibi dostlar›m›z DDHD’ye ve federas-yonumuza karfl› adeta 'karalama' kampanyas›-na giriflmifl durumdad›r. Dersim'de, adaylar›m›zhakk›nda çeflitli iftiralar üretilmekte, birlik so-runu çarp›t›lmakta ve DDHD’nin niteli¤i farkl›-laflt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r" diye belirtildi. Aç›klamada, DHF ve DDHD'ye yönelik olarak çe-flitli çevreler taraf›ndan yap›lan aç›klamalar›n birtalihsizlik oldu¤una iflaret edilerek, flu tespittebulunuldu: “Zira gerek dostlar›m›z, gerekse deDersim halk› DDHD’yi çok iyi tan›maktad›r.DDHD’nin flimdiye kadar gerçeklefltirmifl oldu¤ueylemler ve etkinlikler bunun göstergesidir.DDHD’nin niteli¤i ve bileflenleri yap›lan aç›kla-malarda sabittir. Gerçekleri çarp›tmak ve sankiyeni fleyler keflfetmiflçesine aç›klamalarda bu-lunmak ifade edildi¤i gibi demokratik güçlerinç›kar›na de¤ildir.”

'Partizan sadece belli bir çevrenin ad› de¤ildir'DHF aç›klamas›nda Partizan ismi üzerindenDersim'de yürütülen çarp›tmaya iliflkin de birde¤erlendirmede bulunuldu. Partizan ismi üze-rinden yürütülen tart›flmaya iliflkin DHF taraf›n-dan flu noktalar›n alt› çizildi: “Partizan, ülkemizdemokrasi ve devrim mücadelesine önemlikatk›lar sunmufl bir tarihtir. Partizan, yeni de-

mokrasi program›yla flekillenen bir anlay›flt›r,tutarl›l›kt›r, ilkedir. Partizan, halk›n ç›karlar›n›dar-gurup ç›karlar›ndan üstün tutmakt›r. Parti-zan, her koflul alt›nda siyasi ba¤›ms›zl›¤› koru-mak demektir. Partizan böylesi bir tarihin veanlay›fl›n ad›d›r. Dolay›s›yla dostlar›m›z›n bizima¤z›m›zdan ç›kt›¤›n› iddia ettikleri 'PartizanDHF’yi destekliyor' ifadesi tarih bilincinden veciddiyetten uzakt›r. Partizan sadece belli birçevrenin ad› de¤ildir. Partizan sadece yasal biryay›n organ›n›n ad› de¤ildir. Dostlar›m›z Parti-zan ad›yla bir dergi ç›kard›klar› için bu ismin'düzenin kendilerine resmen tan›d›¤› bir hak'oldu¤unu ilan ediyor! Bu çok ciddi bir k›r›lmave tarihi bir hatad›r. Bu konudaki fikirlerimiziönümüzdeki günlerde ayr›nt›l› bir flekilde aç›k-layaca¤›z.”

'Halk›n kat›l›m› kazand›r›r'Aç›klamada, DTP’nin bafl›n› çekti¤i 'DevrimciDemokratik Güç Birli¤i' ismiyle hareket edilen'birliktelik'(!) ve yaflanan s›k›nt›lara dair flu ifa-delere yer verildi: “DDHD bu 'birli¤e' dahil ol-mam›flt›r, olmayacakt›r. DDHD, kapal› kap›larard›nda sürdürülen 'baflkanl›k kavgalar›' ve si-yasal dayatmalar neticesinde oluflan ilkesiz it-tifaklar›n Dersim halk›n›n ç›karlar›n› ve beklen-tilerini temsil edemeyece¤ini düflünmektedir.Dolay›s›yla Federasyonumuz baz› çevrelerin vekiflilerin, özellikle DTP’li dostlar›m›z›n tutumla-r›n› elefltirmekten kaç›narak 'gelinen aflamadayap›lan yanl›fll›klar› tart›flmak anlams›zd›r', 'bir-leflin Dersim kazans›n' gibi yaklafl›mlar›n› do¤-ru ve anlaml› bulmamaktad›r. Çünkü Dersim’eve Dersim halk›na kazand›racak olan ilkesizlik

ve tutars›zl›k de¤ildir. Dersim ancak ve ancakhalk›n kat›l›m›na olanak tan›yan, halk›n ç›karla-r›n› esas kabul eden, dar gurup ç›karlar›n› birkenara b›rakarak bütün demokrasi güçlerininkat›l›m›n› sa¤layan bir program ve anlay›flla ka-zanabilir.”Aç›klamada DHF'nin yerel yönetimlerin ifllevinoktas›ndaki bak›fl aç›s› ise flu cümleler ileözetlendi: “Yerel yönetimler, halk›n iktidar›nayürüyen bir mücadele içerisinde devrimci birprogram ve anlay›flla flekillendi¤i oranda 'de-¤erlidir'. Bunun ötesinde hiçbir anlam› yoktur.‹lerici, devrimci kamuoyunu ve halk›m›z› do¤-rular etraf›nda kenetlenmeye ve gerici sald›r›-lara karfl› demokrasi güçlerinin anlay›fl veprogram eksenli birli¤ini yükseltmeye davetediyoruz."

Haber Merkezi- Demokratik Haklar Federasyo-nu (DHF), 24 kurumdan oluflan “Biz Var›zPlatformu” içerisindeki kimi kurumlar›n dargrupçu yaklafl›mlar›ndan kaynakl›, platfor-mun merkezi yönünü ve yakald›¤› birliktelikanlay›fl›n› yitirdi¤ini duyurarak, merkezi dü-zeyde 'Biz Var›z Platformu'ndan çekildi¤ini,ancak her bir yerelde, o yerelin somut duru-muna göre tutum tak›naca¤›n› aç›klad›.“Halk›n kat›l›mc›s› oldu¤u bir yerel yönetimanlay›fl› için yürütülecek çal›flmalar yine hal-k›n kat›l›mc›s› oldu¤u bir pratik süreçle eleal›nmal›d›r” temel belirlemesi ile hareketeden DHF, yerel seçim çal›flmalar› için dev-rimci, demokrat ve yurtsever 24 kurum ta-raf›ndan oluflturulan Biz Var›z Platformu'nailiflkin aç›klama yapt›. 'Halk›n ç›karlar› liste pazarl›klar›na kur-ban edilmifltir'- Aç›klamada, Platform bile-

flenlerinin daha önce ortaklaflt›klar› ve ka-muoyuna sunduklar› metin üzerinden hare-ket edecekelerini aç›klamalar›na ra¤men,gelinen aflamada kurumlar›n bu metindeyer alan sorumluluklar›ndan vazgeçti¤i belir-tildi. Aç›klamada, yaflanan olumsuzlara ilifl-kin flu de¤erlendirmeye yer verildi: “Ne ya-z›k ki 'Biz Var›z Platformu' bildirgesindeki il-kelere uygun bir pratik içerisinde oldu¤unusöyleyemiyoruz. Platformun ilan› ile birliktebildirge ve ilkeler bir kenara itilerek birçokçal›flma alan›nda yaklafl›m 'benim aday›m','benim partim' üzerinden flekillenmifl, amaç-lar›m›z ve halk›n ç›karlar› liste pazarl›klar›nakurban edilmifltir. Merkezi bir platform ola-rak ilan edilen ve tüm yerellerde ayn› ilkelerüzerinden yükselmesi gereken ortak çal›fl-ma ne yaz›k ki; her yerelde farkl› bir biçim

ve niteli¤e bürünmüfl, Platform merkezi bus›k›nt›y› aflmak için üzerine düfleni yapmakkonusunda hiçbir ad›m atmam›flt›r.”Yerel esas al›narak hareket edilecek:Mev-cut haliyle 'Biz Var›z Platformu'nun merkezibir platform olma özelli¤ini yitirdi¤i ve fiilentasfiye oldu¤u belirtilen aç›klamada, DHF'ninsürece iliflkin temel yaklafl›m› flu cümlelerile aç›kland›: “Federasyonumuz her yereldefarkl› nitelik ve biçimlerde oluflmufl olan vevarl›¤›n› sürdüren birliktelikleri, merkezi birplatformun yerel ayaklar› olarak görme-mektedir. Federasyonumuz, her yereli kendikoflullar› içerisinde de¤erlendirmifl ve tav›ralm›flt›r, bugünden sonra yaflanacak gelifl-melerde de var oldu¤umuz çal›flmalar› mer-kezi bir özelli¤i olmayan yerel platformlarolarak de¤erlendirecek ve buna uygun ha-reket edecektir.”

DHF: Biz Var›z Platformu fiili varl›¤›n› yitirmifltir

Türk devleti Kürt Konferans›’na Gülen cemaati ile haz›rland›HHaabbeerr MMeerrkkeezzii-- Fethullah Gülen’in onursal baflkanl›¤›n› yapt›¤› Gazete-ciler ve Yazarlar Vakf›’n›n organizasyonu olan Abant Platformu, 18. top-lant›s›n› Güney Kürdistan’›n Erbil flehrinde gerçeklefltirdi. “Bar›fl› ve Ge-lece¤i Birlikte Aramak” bafll›¤› ile 15-16 fiubat’ta yap›lan toplant›ya Tür-kiye-Kuzey Kürdistan’daki Fethullahç› ve ABD-AB hayran› liberaller ak›netti. ABD’nin tafleronu AKP hükümetinin izledi¤i, Kürt ulusal sorunu ileilgili olarak geleneksel Türk devlet yaklafl›m›n› geride b›rakan politika-lar, Abant Platformu’nun toplant›s›na kat›lan liberaller taraf›ndan olduk-ça teferruatl› olarak aç›mland› ve Türk devleti ile Kürdistan Bölgesel Yö-netimi aras›ndaki ‘arzulanan’ iliflkilerin çerçevesi çizildi. Toplant›n›n öneç›kan yönlerinden birini, Türk devleti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimiaras›ndaki iliflkinin çerçevesini çizmek olufltururken, di¤er yönü ise,Kürdistan’›n dört parças›nda hat›r› say›l›r bir etkiye sahip olan PKK’nintasfiye edilmesi amac› oluflturuyor. Gülen cemaatinin destekledi¤i AKPhükümeti, Kuzey Kürdistan’da bu yönlü politikalar izlerken, cemaat,Güney Kürdistan’a da yo¤unlaflm›fl durumda. Din ve afliret iliflkilerini et-kili flekilde kullanan cemaat, bu iliflkilerin kuvvetli oldu¤u Kürdistanco¤rafyas›nda etkinli¤ini artt›rmak istiyor.

Türk devleti ‘afliret liderleri’ ile üst düzey temasa geçtiABD’nin Irak’› iflgalinin ard›ndan bölgesel özerlik yap›s› tan›nan, ancakhala baz› s›n›r ve yönetim sorunlar› süren Kürdistan Bölgesel Yöneti-mi, büyük tekellerin yo¤unlaflt›¤› bir bölge olman›n yan› s›ra, Türk dev-letinin ve ABD eksenli hareket eden Gülen cemaatinin de yak›n ilgigösterdi¤i bir bölge. Türk devletinin kuruluflundan bu yana izledi¤i ge-leneksel politikalar 2002’de AKP’nin hükümete gelmesinin ard›ndande¤iflime u¤rat›l›rken, ‘afliret lideri’, ‘peflmerge’ diye y›llarca Türk dev-leti taraf›ndan küçümsenen Kürt liderleri de ABD’nin de¤iflime u¤ratt›-¤› Irak’ta ‘önemli roller’ üstlenmeye bafllad›lar. Bugünse, Kürtlerin yük-lendi¤i misyon, Türk devletini ‘afliret liderleri’ ile üst düzeyde resmiolarak yan yana gelmek zorunda b›rakt›. Co¤rafyada ABD menfleli ya-flanan de¤iflim, Türk devleti ile Bölgesel Kürt yönetimi aras›ndaki iliflki-nin geliflmesini zorunlu k›larken, Bölgesel Kürt Yönetimi, Kuzey Kürdis-tan’da Türk devletine karfl› mücadele yürüten PKK konusunda Türkdevletine flöyle önerilerde bulunmaya bafllad›: “Kürt sorununa silahl›çözüm temelli yaklafl›mdan vazgeçin. PKK’nin sizden istediklerini, biz30 y›l önce elde etmifltik.” PKK’ye de silah b›rakmas› yönünde ça¤r›lar-da bulunan Bölgesel Kürt Yönetimi, PKK’nin silahl› mücadele çizgisinintasfiyesi üzerinde Türk devleti ile de ittifak içerisinde bulunuyor.

PKK’nin silahl› mücadelesinin tasfiyesi amaçlan›yorTürk devleti gelinen aflamada, ‘geleneksel yaklafl›m›n tersi’ olan buçizgiyi izliyor. Kürtçe yay›n yapan devlet kanal›n›n aç›lmas›, Kürtçe e¤i-time kap› aç›lmas› ve anayasal de¤ifliklikler yap›lacak olmas›, BölgeselKürt Yönetimi’nin Türk devletine yapt›¤› önerilere de uygun. ‹ki yöne-tim aras›ndaki bu uyuflma, bölgede silahl› güç ve siyasi etki bak›m›n-dan önemli bir etken olan PKK hareketi karfl›s›ndaki konumlan›flta dakendini gösteriyor. Türk devleti, PKK’nin etkisine karfl› kat› yaklafl›m›n›koruyor olsa da, Abant Platformu’nun yapt›¤› toplant›lar ve önümüz-deki günlerde yap›lacak olan genifl kat›l›ml› Kürt Konferans›, PKK’nin si-lahl› mücadele çizgisini ortadan kald›rma amac›nda askeri yöntemler-den çok, ‘aç›l›mlar›n’ tercih edildi¤ini gösteriyor.Abant Platformu toplant›s›n› ve Kürt Konferans›’n› anlatan Gülen ce-maatinin yazarlar›ndan Mümtazer Türköne flunlar› söylüyor:“Bir ay sonra Erbil, baflka bir toplant›ya ev sahipli¤i yapacak. Kürt kon-ferans› bafll›¤›n› tafl›yan bu toplant› tam olarak Kürt ulusal kongresi ni-teli¤i tafl›yor. Kürtlerin 'Dört Parça' ad›n› verdikleri dört ülkeden, yaniTürkiye, ‹ran, Suriye ve Irak'tan legal ve illegal Kürt örgütlerinin bu top-lant›ya kat›lmas› bekleniyor. Toplant›y› KDP organize ediyor ve bir öl-çüde Irak'taki Kürt Bölgesel Yönetimi'nin di¤er Kürt gruplar› üzerinde-ki önceli¤ini vurgulama amac› tafl›yor. Bu konferans ‘Kürt ulusal hare-keti’nin gelece¤i üzerinde etkili olaca¤a benziyor.Erbil'deki Kürt Konferans›'na kat›lacak örgütlerden biri de PKK. Basma-kal›p hükümleri bir kenara b›rak›p, bu konferans›n PKK'n›n silah b›rak-mas›na, nihayetinde tasfiye olmas›na vesile olaca¤›n› öngörmek la-z›m.” fiimdinin AKP’lisi ve ›l›ml› ‹slam’›n savunucular›ndan olan Türköne, Tan-su Çiller’in devlet yönetiminde yer ald›¤› dönemde Kürtlere yöneliközel savafl derinlefltirildi¤inde, Çiller’in dan›flman›yd›. Tansu Çiller’in“vatan için kurflun atan da, yiyen de yi¤ittir” aç›klamas›n› kaleme alankifliydi.

At›lmas› istenen ad›mlar›n merkezinde ekonomik ç›karlar bulunuyorCo¤rafyada yaflanan de¤iflimin menflei olan ABD emperyalizminin, bude¤iflimi yaflatmas›ndaki öncelikleri aras›nda ekonomik ve buna ba¤l›siyasi ç›karlar› bulunuyor. Bu politikadan beslenen co¤rafyam›zdakiuflaklar› ise, yap›lmak istenenleri demokrasi oyunlar›n›n k›l›f› alt›ndauyguluyorlar. Türk devletinin, uzun y›llard›r ulusal kurtulufl mücadele-si yürüten PKK hareketini dikkate almay›p, Güneyli Kürtler üzerindenad›mlar atmas›, ‘aç›l›mlar›n’ niteli¤ini gösteriyor. Türk devleti ile Bölgesel Kürt Yönetimi aras›ndaki iliflkinin çerçevesinibelirleme noktas›nda Abant Platformu’nun Erbil’deki toplant›s›na su-nulan bir tebli¤ ise flöyle diyor: “Bizim önerimiz, Türkiye ile KürdistanBölgesel Yönetimi aras›nda Benelüx modelini and›ran bir entegrasyon-dur. Mallar›n ve insanlar›n serbest dolafl›m› esas›na dayanacak olan bumodel… Kürdistan Bölgesinde en çok Türkiye menfleli mallar pazardatercih ediliyor olmas›na, taahhüt ifllerinin %95’inin Türkiyeli müteah-hitler taraf›ndan yap›l›yor olmas›na ra¤men, Türkiye’nin hala buradabir konsolosluk açmamakta direnmesi anlafl›l›r de¤ildir.”Abant Toplant›s›’na kat›lan liberal yazarlardan Cengiz Çandar da, top-lant›da flu ilginç aç›klamada bulundu: “Bu küreselleflme ça¤›nda AllahTürkler ve Kürtlerin el ele vermesini emrediyor. Türkiye, Kuzey Irak’aTSK ile de¤il, TPAO ile Irak’a gitmeli.”

Kürt ulusal hareketinden Gülen cemaati uyar›s›Kürt ulusal hareketinin flu anki en üst siyasi örgütü olan Koma CiwakenKurdistan (KCK) yapt›¤› bir aç›klamada flunlar› söylüyor: “Bu yeni sürecinen temel özelli¤i sahte bir biçimde baz› kültürel aç›l›mlar› yapmak, butemelde kendi Kürdünü yaratarak Kürtler aras› parçalanma, bölünme veçat›flt›rma yöntemiyle sonuç almakt›r. Bu amaç için güney Kürdistan’lavar olan k›rm›z› çizgiler kald›r›lm›fl, Kuzeyde ise, TRT 6 aç›lm›flt›r. Görece-li olarak bunlar olumlu fleyler olarak gözükse de, özünde imha politika-s›n› hayata geçirmek için tertiplenen senaryolard›r”Bir di¤er aç›klamas›nda da KCK, “AKP’yi baflar›s›zl›¤a u¤ratmak istiyor-sak, Fethullahç›lara karfl› mücadele etmemiz, özellikle Kürdistan'da Fe-tullahç›lar› etkisiz k›lmam›z gerekiyor. AKP’nin etkisizlefltirilmesi bura-dan geçiyor. Çünkü AKP’yi besleyen Fethullahç›lard›r. Bunlar hem ide-olojik aç›dan, hem de maddi aç›dan AKP’yi besliyor” dedi.

Haydar Beltan’aseçim yasa¤›

Page 6: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

6 4-16 Mart 2009 emek

ANKARA- PTT iflçileri can güvenliklerinin sa¤lan-mas›, çal›flma koflullar›n›n iyilefltirilmesi vePTT’nin sat›lmamas› için Ankara’ya yürüdüler.‹stanbul ve Amed olmak üzere iki ayr› koldanAnkara'ya yürüyen Haber-Sen üyesi PTTemekçileri, yol güzergahlar› boyunca u¤rad›k-lar› bütün illerde PTT emekçilerinin sorunlar›n›anlatan bildiriler da¤›tt›lar.27 fiubat sabah saatlerinde Ankara'ya ulaflanPTT çal›flanlar›, Ankara Posta ‹flleme Merke-zi'ne do¤ru yürüyüfle geçti. Ard›ndan Abdi‹pekçi Park›'na yürüyen posta emekçileri, bu-rada halaylar çekip ›sl›klarla PTT Genel Müdür-lü¤ü’nü ve AKP hükümetini protesto ettiler.TMMOB Genel Baflkan› Mehmet So¤anc›, KESKGenel Baflkan› Sami Evren, KESK Genel Sekrete-ri Emirali fiimflek, Türkiye Gazeteciler Sendika-s› (TGS) Genel Baflkan› Ercan ‹pekçi ve çeflitlikitle örgütü yöneticilerinin de destek sundu¤uyürüyüfl süresince kimi zaman yol trafi¤e ka-pat›ld›.

"‹lk kamu grevini yapanlar›n torunlar›y›z"Eylemde konuflma yapan Haber-Sen GenelBaflkan› Ali Y›lbafl›, PTT iflçileri olarak zor günlergeçirdiklerini, daha zor günlerin de kap›da ol-du¤unu belirtti. 137 y›l önce ülkemizdeki ilkkamu çal›flanlar›n›n grevinin Beyo¤lu Telgraf-

hanesi çal›flanlar› taraf›ndan yap›ld›¤›n› hat›rla-tan Y›lbafl›, "Biz onlar›n torunlar›y›z ve müca-deleye bir kez daha h›z kazand›r›yoruz. Talep-lerimizi hayk›rmak, sorunlar›m›z› çözmek içinyürüyoruz" dedi.Dört arkadafllar›n›n soyguncular taraf›ndan öl-dürüldü¤ünü ve can güvenliklerinin olmad›¤›n›ifade eden Y›lbafl›, sokak aralar›nda bakkalaç›l›r gibi PTT flubelerinin aç›ld›¤›n› ve arkadafl-lar›n›n yaln›z bafl›na oralarda çal›flt›r›ld›¤›n› dilegetirdi. Memurlar›n çal›nan paralardan dolay›soruflturmaya u¤rad›klar›na dikkat çeken Y›l-bafl›, çal›nan paralar›n sorumlular›n›n PTT yö-netimi oldu¤unu kaydetti.

Emekçiler PTT yönetimini uyard›PTT’nin özellefltirilmesine, tafleronlaflt›rmayakarfl›, ek ödemelerinin, y›ll›k izinlerinin ve bay-ram haklar›n›n verilmesi talebiyle biraraya gel-diklerini belirten Y›lbafl›, “Yetifltiremedi¤imizifli, evde eflimiz, çocu¤umuz yapmas›n diyeyürüyoruz. Hükümet yalakas›, yalanc›, sar›sendikac›lara karfl› yürüyoruz. Yürüyüflümüzüengellemeye çal›flan PTT yönetimini uyar›yo-ruz. PTT Genel Müdürlü¤ü, PTT baflmüdürlükle-rine ferman buyurmufl; 'Bu yürüyüfle kat›lacakpersonele izin verilmeyecek' demifl. Fermanonlar›nsa yollar bizimdir” dedi. PTT emekçileri-

nin yürüyüflünün yasal ve meflru oldu¤unaiflaret eden Y›lbafl›, bunun sar› bir uyar› oldu-¤unu belirterek, haklar› ve taleplerinin karfl›-lanmamas› durumunda greve gidebilecekleriuyar›s›nda bulundu.

Ard›ndan k›sa bir aç›klama yapan KESK Genel

Baflkan› Sami Evren ise, devletin ve AKP hükü-

metinin yaflam›, sermayeye cennet, çal›flana ve

emekçiye ise cehenneme çevirdi¤ini söyledi.

PTT emekçileri Ankara'daADANA- Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n talimat› ile Adana'da 160,ülke genelinde 3 bin 500 vekil ebe ve hemflireyi ifl-siz b›rakacak uygulama, oturma eylemiyle protestoedildi. Adana ‹nönü Park›’nda bir araya gelen Sa¤l›k Emek-çileri Sendikas› (SES) üyeleri, vekil ebe ve hemflirele-rin, “aile hekimli¤i” uygulamas›nda yeri olmad›¤› ge-rekçesiyle iflten ç›kart›lmak istendi¤ini ifade etti. Ey-leme sendikalar ve çeflitli demokratik örgütleri dedestek verdi.Yap›lan aç›klamada SES Adana fiube Baflkan› Dr.Mehmet Antmen, 657 say›l› Devlet Memurlar› Kanu-nu’nun 86. maddesince görev yapan vekil ebe vehemflirelerin “aile hekimli¤i” çerçevesince iflten at›l-mas›n›n planland›¤›n› belirtti. Vekil ebe ve hemflire-lerin hiçbir özlük hakk› ve ifl güvencesinin bulunma-d›¤›n› belirten Antmen, “Vekil ebe ve hemflireler,özellikle aile hekimli¤i uygulamas›n›n Adana'da uy-gulamas›na paralel olarak köle gibi çal›flt›r›l›yorlar”dedi. Vekillik statüsünün kald›r›lmas›n› ve Sa¤l›k Ba-kanl›¤›’n›n bu uygulamay› iptal etmesini isteyensa¤l›k emekçilerinin aç›klamas› flu sözlerle sonland›-r›ld›: “Biz, SES olarak vekillik statüsünün bir an öncekald›r›lmas› ve Adana'da 160, Türkiye genelinde 3bin 500 civar›nda oldu¤u bilinen vekil ebe ve hemfli-relerin bir an önce kadroya al›nmalar›, ifl güvencelibir çal›flma ortam›n›n yarat›lmas›, çal›flanlar aras›n-daki statü farkl›l›klar›n›n kald›r›lmas›, eflit ifle eflit üc-ret ve insanca yaflanacak bir ücret uygulamas›n›nbir an önce bafllat›lmas› gerekti¤ine inan›yoruz."

MALATYA- TÜ‹K'in aç›klamalar›, Malat-ya'daki kay›s› firmalar›n›n kay›s›y› art›k it-hal eder hale geldi¤ini gösterdi.Kay›s› kay›s› kenti olarak an›lan Malatya,üreticiye uygulanan politikalarla kay›s› it-hal eder hale getirildi. Türkiye ‹statistikKurumu Malatya Bölge Müdürü fiemsettinÖzcan’›n aç›klamalar›nda sundu¤u veriler,

bu durumu anlatmaya yetiyor. Özcan, Ma-latya’daki kay›s› firmalar›n›n 1 milyon 432bin dolar tutar›nda ithalat yapt›¤›n› kay-detti. ‹thalat›n en fazla Amerika, Rusya,Almanya, Fransa, Çin, Kore, Yunanistan veKore’den yap›ld›¤›na dikkat çeken Özcan,ithalat oran›n›n geçti¤imiz y›la göre yüzde2.38 oran›nda art›fl gösterdi¤ini belirtti.

Vekil hemflireler veebeler eylemdeydi

‹ZM‹R- Tafleronlaflt›rmaya karfl› 2 ayd›r açl›k grevi

yapan belediye iflçilerine, sald›ran polis, iflçilerin so-

¤uktan korunmak için kulland›¤› naylon çad›ra da el

koydu.

‹zmir Büyükflehir Belediyesi Park Bahçeler Müdürlü-

¤ü’ne ba¤l› faaliyet yürüten Vira ve Kürflat tafleron

firmalar›nda çal›flan iflçiler, tafleronlaflt›rmaya karfl› 2

ayd›r mücadele ediyor. Bu mücadelelerini açl›k gre-

vi ile devam ettiren 20’in üzerindeki iflçiye 24 fiubat

akflam› polis sald›rd›. Sald›r›n›n gerekçesi ise iflçile-

rin so¤uktan ve ya¤›fltan korunmak için kulland›kla-

r› naylon çad›r›n “görüntü kirlili¤i yaratt›¤›” idi!

CHP’li belediye flikâyet etti, polis sald›rd›: ‹zmir Bü-

yükflehir Belediyesi’nin flikâyeti üzerine, iflçilere mü-

dahale eden polis, iflçilerin so¤uktan ve ya¤›fltan ko-

runmak için kulland›klar› naylon çad›ra da el koydu.

Direniflleri süresince sürekli polis sald›r›s› ve tacizine

maruz kalan iflçiler, bu sald›r›dan sonra da y›lmaya-

caklar›n› ve direnifle devam edeceklerini belirttiler.

Polis taraf›ndan sald›r›ya maruz kalan direniflçi iflçi-

lerden Veli Y›ld›z’dan direnifllerinin amac›na vepolisin sald›r›s›na iliflkin görüfl ald›k.Açl›k grevine girmenizin sebeplerini ö¤renebilirmiyiz? Devaml› ve sosyal güvencesi olan bir ifl için açl›k gre-vine bafllad›k. Biz, belediye bünyesindeki V‹RA veKÜRfiAT tafleron firmalar›nda çal›fl›rken iflten ç›kar›l-d›k. Belediye Baflkan›’n›n ‘tafleronu bitirece¤im’ de-mesine ra¤men bize hala tafleron firmada çal›fl-man›n dayat›lmas› sonucunda biz de direnifle baflla-d›k. Ancak belediye flu anda bu konuda bir ad›m at-mamakta. Belediyeye 969 imzayla tafleronun kald›-r›lmas› için baflvurduk. ‘Seçimden sonra sizleri bele-diye bünyesinde ifle alaca¤›z’ dediler. Bizler bunu ka-bul etmedik ve tafleron sistemin kald›r›lmas› için ba-s›n aç›klamalar› yapt›k. Kitlesel bir flekilde gerçekle-flen aç›klamalara ra¤men belediyenin tutumu de¤ifl-medi. Belediyenin tutumunun de¤iflmemesi sonu-cunda bizler de belediye önünde dönüflümlü olarakaçl›k grevine bafllad›k.

Açl›k grevi sürecinde belediyenin tavr› ne oldu?Belediye ile yapt›¤›m›z görüflmelerde bize tafleronfirmada çal›flmaya devam etmemizi söylediler, bizbunu kabul etmedik. Efllerimizin belediye baflkan› ileyapt›klar› görüflmelerde ise belediye baflkan› flunlar›söyledi: “‹sterse açl›ktan orada ölsünler, yinede onla-r› ifle almayaca¤›m”.

Polisin sald›r›s›ndan bahseder misiniz?Dün gece saat 20:30’da eylem yerinde otururken üççevik kuvvet polisi geldi. ‘Kimliklerinizi al›n gelin, sizigözalt›na al›yoruz’ dediler. Kolumuza girip götürme-ye çal›flt›lar. Biz özel eflyalar›m›z› alal›m dedik, o s›ra-da arkadafllar›m›z› arad›k. Çevik kuvvet bizi almayaçal›fl›rken biz direndik. Zab›ta ekipleri eflyalar›m›z›arabaya at›p götürmeye çal›flt›. O anda gelen avu-katlar›n müdahalesi sonucunda eflyalar›m›z›n bir k›s-m›n› iade ettiler ama, battaniyelerimiz, pankart›m›zve çad›r malzemelerimiz zab›ta taraf›ndan götürül-dü. Daha öncede “görüntü kirlili¤i” yapt›¤›m›z gerek-çesi ile sald›r›da bulunmufllard›. Yine akflam ç›kanarbedede arkadafllar›m›za tekmelerle, coplarla sal-d›rd›lar. Bütün sald›r›lara ra¤men bizleri hakl› müca-delemizden vazgeçiremeyecekler.

BBuu ssüürreeççttee ddeevvrriimmccii--ddeemmookkrraatt bbaass››nn vvee kkuurruummllaarr--ddaann bbeekklleennttiilleerriinniizz nneelleerrddiirr??Bizlere zaten sadece devrimci-demokrat bas›n vekurumlar sahip ç›k›yor. Boyal› bas›n bizim ile ilgilihiçbir fleyi yay›nlam›yor. Onlar kendi saflar›n› belliediyorlar. Eme¤in de¤il, sermayenin yan›nda olduk-lar›n› ilan ediyorlar. Bizler de devrimci-demokrat ba-s›ndan ve kurumlardan desteklerinin devam›n› bek-liyoruz.Gazetemize söylemek istedi¤iniz bir fley var m›?Devrimci bas›n sayesinde iflçi s›n›f› birbirlerinden ha-berdar oluyor. Onun için devrimci bas›n bizim sesi-miz olmaya devam ediyor. Sizlere de çal›flmalar›n›z-da baflar›lar dilerim.

Vira ve Kürflat iflçilerinin direnifline polis sald›r›s›

Kay›s› kenti, kay›s›y› ithal ediyor

Ekonomik krize karfl› paket çal›flmalar›-n› sürdüren devlet, halka harcama çekida¤›tmaya haz›rlan›yor.Türkiye Ekonomi Politikalar› Araflt›rmaVakf› (TEPAV)'n›n Ekonomi Koordinas-yon Kurulu’nda gündeme getirdi¤iöneri, dar gelirli, yoksul kiflilere bir ke-reye mahsus olmak üzere harcama çe-ki da¤›t›lmas›n› öngörüyor.Ekonominin Koordinasyonundan So-rumlu Devlet Bakan› ve Baflbakan Yar-d›mc›s› Naz›m Ekren, önerinin krizekarfl› en etkili yöntemler aras›nda bu-lundu¤unu iddia etti. Ancak Ekren, ön-celikle bu önerinin kamuoyunda tart›-fl›lmas›n› istediklerini belirterek, ko-nuyla ilgili henüz bir çal›flma yap›lma-d›¤›n› ifade etti.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i (TOBB)bünyesinde bulunan TEPAV’›n günde-me getirdi¤i öneri, toplumun dar gelirlikesimlerine bir kereye mahsus olmaküzere 200 ila 500 liral›k çek verilmesiniiçeriyor. Söz konusu çeklerin her türlüal›flveriflte kullan›lmas› mümkün olur-ken, çeklere süre s›n›rlamas› getirilerekbelli bir dönem için harcaman›n yap›l-mas› isteniyor. ABD baflta olmak üzerebaz› Bat› ekonomilerinde kullan›lan buyöntem ile ekonominin do¤rudan har-cama yoluyla canland›r›lmas› hedefle-niyor.Söz konusu düzenlemeyle ilgili bir ça-l›flma henüz yap›lmam›fl olsa da; har-cama çeklerinin halk› düflünen bir an-lay›flla haz›rlanmad›¤›n› söylemek

mümkün. Zira kriz nedeniyle yaflananiflten ç›kartmalar, iflçi ve emekçilerinücretlerinde yap›lan indirimler, TL’ninde¤er kaybetmesi gibi nedenlerdenötürü iç piyasadaki tüketim büyük birdüflüfl yaflamaktad›r. Bu durum do¤a-l›nda üretilen ürünlerin sat›lamamas›n›beraberinde getirmektedir. Devletin,harcama çekleri ile hedefledi¤i; halk›nmal ve hizmet sat›n almas›n› sa¤laya-rak iç tüketimi canland›rmak. Uzman-lar, da¤›t›lmas› öngörülen harcamaçeklerinin bütçeden ödenece¤ine dik-kat çekerek, bu çeklerin halktan al›nanvergilerle telafi edilece¤ine ve bu uy-gulaman›n halktan ziyade zengin elit-lerin ç›kar›na oldu¤unun alt›n› çiziyor-lar.

Devlet, halka para da¤›tacak!

MERS‹N- Toros Devlet Hastanesi'ndeihaleyi kazanan yeni tafleron firma 40yafl üstü iflçi çal›flt›rmama karar› ald›.Mersin Toros Devlet Hastanesi’nin te-mizlik iflleri için 2 y›lda bir yap›lan iha-le flartnamesine eklenen ‘40 yafl›n üs-tündekiler çal›flamaz’ maddesiyle 46kifli iflsiz kald›.‹‹flfltteenn çç››kkaarrttmmaallaarr pprrootteessttoo eeddiillddii

SES Mersin fiubesi ve Dev Sa¤l›k-‹fl Çu-kurova Bölge fiubesi taraf›ndan hasta-ne bahçesinde yap›lan bas›n aç›kla-mas›nda 40 yafl›n› dolduran iflçileriniflten ç›kar›lmas› protesto edildi.Aç›klamay› okuyan SES Mersin fiubeBaflkan› Y›lmaz Bozkurt, tafleronlaflt›r-ma uygulamas›na y›llard›r karfl› ç›kt›k-lar›n› belirterek, “Emeklilik yafl›n› 65’e

ç›karan baflbakan ve AKP hükümeti

bizi duysun, görsün istedik. Sadece 40

yafl›n› geçti¤imiz için bizi gömmek is-

teyenler, elimizden ekme¤imizi, iflimi-

zi almak isteyenler var” dedi.

Hastanede temizlik ihalesinin yeni-

lenmesi ile çal›flanlar›n 1/3'ünü kapsa-

yan 46 temizlik iflçisinin ifllerine son

verilece¤ini dile getiren Bozkurt, “Sa-

dece ve sadece 40 yafl›n üzerinde ol-

du¤umuz için bizi soka¤a at›yorlar. Al-

d›¤›m›z ücretin kat kat fazlas›n› eme-

¤imizle hak etmiflken; flimdi bize iflsiz-

li¤i, açl›¤›, sefaleti reva görüyorlar.

Ama ya¤ma yok! Eme¤imize ve ek-

me¤imize sahip ç›kmaya kararl›y›z. ‹fli-

mizden vazgeçmeyece¤iz. Eme¤imize

sahip ç›kaca¤›z. Y›llard›r döktü¤ümüz

terin hakk›ndan vazgeçmeyece¤iz.”

Mersin halk›na seslenen Bozkurt, “Bu

insanl›k d›fl› uygulamaya karfl› bizi yal-

n›z b›rakmay›n. Hat›rlat›yoruz, siz de

bir gün 40 yafl›nda olacaks›n›z” dedi.

Eyleme KESK'e ba¤l› sendika yönetici-

leri, Mersin Tabip Odas› yöneticileri,

TÜMT‹S yöneticileri, 52 gündür Mersin

Liman›’ndaki direnifllerini sürdüren

Akan Sel iflçileri de kitlesel olarak des-

tek verdiler.

‘40 yafl›n üstündekilere ekmek yok’

Page 7: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

74-16 Mart 2009kad›n

129 kad›n dokuma iflçisi,

sömürü zincirlerini parçal›yor19. yüzy›l, kapitalizmin iflçileri kar h›rs› u¤ru-na, insan yaflam›n› hiçe sayarak ve asgari ya-flam standartlar›n›n dahi alt›nda bir yaflamamahkum etti¤i bir dönemdi. Açl›¤›n, yoksullu-¤un, sömürünün a¤›r bir biçimde yafland›¤› budönemde, kad›n iflçiler de ço¤unlukla tekstilve dokuma sektöründe, günde 12–14 saataras› de¤iflen sürelerde ve düflük ücretlerleçal›flt›r›l›yordu. Tüm bu insanl›k d›fl› koflullar,ayn› zamanda emekçilerin kendi emeklerinesahip ç›kt›¤›, haklar›n› talep etti¤i ve kapita-listlerin sömürü çarklar›n› k›rmak için can be-deli bafllatt›klar› direniflleri de beraberinde ge-tirdi. 8 Mart 1857’de New York’taki 40 bin ka-d›n dokuma iflçisi, kitlesel bir grev örgütledi.Grevdeki kad›nlar, çal›flma flartlar›n›n iyileflti-rilmesini, 8 saatlik ifl günü, eflit ifle eflit ücret,oy hakk› ve insanca yaflam talepleriyle hak-s›zl›¤a, eflitsizli¤e, adaletsizli¤e boyun e¤me-yeceklerini hayk›rd›lar.

Ezilenlerin hakl› sesinin yükselmesiyle, ezenle-ri de iktidarlar›n›n sars›laca¤› korkusu kaplad›.Grevdeki iflçilerin di¤er iflçilerden destek gör-mesini engellemek için öncelikle fabrikan›nkap›s›na kilit vurduran sermaye sahipleri, bu-nunla da yetinmeyerek direnifli bast›rmak içinfabrikay› yakt›. Fabrikada ç›kan yang›nda, kilit-lenen kap›y› açamayan 129 kad›n dokuma ifl-çisi yaflam›n› yitirdi. Yang›nda katledilen kad›n

iflçilerin cenaze törenine 100 bini aflk›n kifli ka-t›larak, direnifli kanla bast›r›p emekçilerin isya-n›n› bitirebilece¤ini düflünenlere güçlü bir ya-n›t vermifl oldu.

Emekçi kad›nlar›n uluslararas›

mücadele günü: 8 Mart1857’de 129 kad›n iflçinin can bedeli ördü¤ü di-reniflle emekçi kad›nlar›n mücadelesinde sim-geleflen 8 Mart tarihi, yine devrimci mücadele-nin öncü kad›nlar›ndan Clara Zetkin’in giriflimle-riyle uluslararas› bir boyuta tafl›narak, kad›n›nkurtulufl mücadelesinde, direniflin, mücadele-nin, isyan›n sembolü olmufltur. 2. Enternasyo-nal’e ba¤l› olarak 1907 y›l›nda Stuttgart’ta top-lanan 1. Enternasyonalist Kad›nlar Kongresi, birkad›n enternasyonalinin kurulmas›n› ve ClaraZetkin’in bunun için görevlendirilmesini karar-laflt›rd›. Kad›n Enternasyonali’nin Baflkan› ClaraZetkin,1910 y›l›nda, Kopenhang’ta toplanan 2.Kad›n Enternasyonali’ne, kad›n emekçilerin vedirenifllerin sembolü olan 8 Mart’›n “Uluslarara-s› Emekçi Kad›nlar Günü” olarak kabul edilme-sini önerdi. Zetkin’in bu önerisini büyük bir cofl-kuyla karfl›layan Enternasyonal, 8 Mart’›, “Ulus-lar aras› Emekçi Kad›nlar Günü” olarak kabuletti. Nas›l ki kad›n›n kurtuluflu mücadelesini ve-renler, 8 Mart’› yaratan kad›nlar›n direniflinibayraklaflt›rarak, bu tarihsel ve s›n›fsal bilinçle8 Mart’› sahiplenmiflse; 129 kad›n dokuma iflçi-

sini yakarak katleden sermayenin sahipleri debu tarihin içini boflaltmaktan geri durmam›fllar-d›r. Birleflmifl Milletler Genel Kurulu, 1977 y›l›n-da, 8 Mart’› “Dünya Kad›nlar Günü ve Uluslara-ras› Bar›fl Günü” ilan ederek, kad›n emekçilerinisyan›n› kendi sistemlerinin yede¤ine s›k›flt›r-mak istemifllerdir.

“Kad›nlar günü”, sistemin

kad›n›n kurtulufluna do¤rulttu¤u silaht›r8 Mart’›n “Uluslararas› Emekçi Kad›nlar Günü”olarak kabul edilmesini talep eden Zetkin, butarihe yükledi¤i anlam›; “Uluslararas› EmekçiKad›nlar Günü, proleter kad›nlar›n güncel talep-lerinden, örne¤in kad›nlar›n seçim hakk›ndanyola ç›karak, proleter kad›n ve erkeklerin bur-juva toplumuna karfl› devrimci bir s›n›fsal hare-keti olmal›yd›” fleklinde ifade ediyordu. Bu ta-rihsel günün ifadesi, hem onu can bedeli bir di-reniflle yaratan 129 kad›n iflçinin mücadele pra-tiklerinde, hem de bugünlere tafl›nmas›na ön-cülük eden Clara Zetkin’in yukar›daki ifadele-rinde vücut buldu¤u gibi, emekçi kad›n›n dev-rimci isyan›n›n, bask› ve sömürü düzenine bo-yun e¤meyiflinin sembolüdür. Bugün egemen-lerin halk›n bilincine yerlefltirmeye çal›flt›¤› “8Mart Kad›nlar Günü” alg›s› yaln›zca bir kelimefarkl›l›¤›ndan oluflan biçimsel bir farkl›l›k de¤il;kad›n› erkek egemen sistemin s›k›flt›rd›¤› ikincicins, edilgen ve pasif konumda tutma çabas›-

n›n her türlü süsle, allan›p pullanm›fl, tarihsel,s›n›fsal özünden kopart›larak içi boflalt›lm›fl sal-d›r› politikas›n›n; yani egemen sistemin fliar›d›r.Tam da bu nedenle, kad›nlar›n sistemin yarat-mak istedi¤i çarp›t›lm›fl tarih bilincine karfl›, 8Mart’› yaratanlar›n tarihe düfltü¤ü notu sahip-lenmeleri ve onlardan devral›nan mücadelebayra¤›n› yükselterek sistemin bu ideolojikbombard›man›n› geri püskürtmesi tarihsel birzorunluluktur.

8 Mart, kad›n mücadelesinin

s›n›f mücadelesinde özneleflmesidirHer fleyden önce 8 Mart, bizim için kad›n mü-cadelesinin s›n›fsal mücadele dinami¤inde öz-neleflmesinin güçlü tarihsel ç›k›fl›n› ifade et-mektedir ve toplumsal mücadele ile kad›n mü-cadelesinin kopmaz ba¤›n›n en somut ifadesi-dir. Kad›n›n kurtuluflu mücadelesi elbette tekbir günde hat›rlar›m›za gelecek ve yaln›zca bu-güne s›¤d›r›labilecek bir seyirde yol kat ede-mez. S›n›f mücadelesinin özneleri aç›s›ndan, 8Mart, ancak erkek egemen zihniyetin kad›nabiçti¤i edilgen, yaflam›n›n öznesi olamayan, er-ke¤in gerisinde ve gölgesinde kalm›fl, ucuz yada ücretsiz ifl gücü mevcudiyetini y›kma müca-delesinin yaflam›n her alan›nda ve an›nda varedildi¤i bütünlüklü bir mücadele içerisinde an-lam›n› bulur. Buradan hareketle 8 Mart’›, sade-ce kad›nlar direnifline indirgeyerek kad›n mü-cadelesini toplumsal mücadeleden ayr›flt›ran,çözümsüzlü¤e iten yaklafl›m ne kadar sorun-luysa, buradaki emekçi kad›n vurgusunu geriplana atan, darlaflt›ran anlay›fl da farkl› bir bo-yutuyla da olsa hatal›d›r. Emekçi kad›nlar›n ta-leplerini hat›rlayal›m. ‘Eflit ifle eflit ücret’, ‘ifl veekmek’ için soka¤a dökülmüfltü kad›nlar. Dola-y›s›yla emekçi kad›nlar iki tür mücadele yürü-tüyordu: Eflitlik ve özgürlük mücadelesi. Bu ikimücadele birbiriyle kopmaz ba¤lara sahiptir.S›n›fsal mücadele zemininde yürütülen özgür-lük mücadelesi eflitlik mücadelesine, cins ay-r›mc›l›¤›na, kad›na yönelik her türlü fliddetekarfl› mücadele ile bütünleflti¤inde eflitlik mü-cadelesi ile özgürlük mücadelesini, ya da s›n›fmücadelesi ile kad›n mücadelesini birbirindenkeskin hatlarla ayr›flt›rmadan, darlaflt›rmadanele alarak soruna bütünlüklü bir yaklafl›m ser-gilemifl olabiliriz. Devrim ve demokrasi güçleri-nin sorumlulu¤u, kad›n sorununa kapsay›c› birbak›fl aç›s›yla yaklaflarak bu genifl yelpazeyidevrim ve demokrasi mücadelesiyle bütünlefl-tirme çabas› üzerinden tan›mlanmal›d›r. Aksiher türlü yaklafl›m, niyetimiz, durdu¤umuznokta ve çabam›z ne olursa olsun genifl kad›nkitlelerinden kopmam›za, onlar› mücadeledeöznelefltiremememize yol açacakt›r.

‹‹SSTTAANNBBUULL-- Devrimci 8 Mart Platformu, 8Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü içinKad›köy’de gerçeklefltirilecek mitingekat›l›m ça¤r›s›nda bulundu. Demokratik Kad›n Hareketi’nin de içeri-sinde yer ald›¤› Devrimci 8 Mart Platfor-mu, dün Kad›köy ‹skele Meydan›’nda 8Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’ndeKad›köy Meydan›’nda yap›lacak olan mi-tinge iliflkin bas›n aç›klamas› yapt›. “Cin-sel, ulusal, s›n›fsal sömürüye; emperya-list sald›rganl›¤a; yoksullu¤a, gericili¤eve ezilmeye karfl› 8 Mart’ta Kad›köy’de-yiz” pankart›n› açan Platform temsilcile-ri ad›na Bahar Gök, aç›klama yapt›.

‘Ucuz emek denilerek kad›nlar dahafazla sömürülüyor’Bask› ve sömürü düzeninden en çok et-kilenen kesim olan kad›nlar›n yaflad›kla-r› sorunlar› anlatan Gök, kad›n›n kurtulu-flu için birlikte mücadele yürütülmesigerekti¤ini belirtti. Emperyalistlerin Filis-tin’de, Irak’ta, Afganistan’da, Nepal’de veKürt co¤rafyas›nda gerçeklefltirdi¤i sald›-r›larda, kad›nlara tecavüzü kendilerinebir hak olarak gördü¤ünü ifade edenGök, “Kriz deyip sömürünün dozu artt›-r›ld›kça ucuz emek denilerek biz kad›n-lar daha fazla sömürülüyoruz” dedi.

8 Mart’ta Kad›köy’e “8 Mart 1857 günü New York'ta dokuma

atölyelerinde vahflice sömürülen kad›niflçiler direnifle geçip greve bafllad›klar›n-da patronlar ve onlar›n devleti 129 kad›niflçiyi katlettiler. Mücadelemizin tohum-lar› burada at›ld›” diyerek, 8 Mart’›n ka-d›nlar aç›s›ndan önemine iflaret edenGök, yap›lacak olan mitinge iliflkin flunla-r› söyledi: “8 Mart Pazar günü, Kad›köy’decinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye, emper-yalist sald›rganl›¤a, yoksullu¤a, gericili¤eve ezilmeye karfl› sesimizi yükseltece¤i-

miz mitinge ça¤›r›yoruz! Gelin hep birlik-te hayk›ral›m: Kad›n›n kurtuluflu için bir-leflelim, mücadele edelim, kazanal›m!”Platform bileflenleri, 8 Mart Pazar günügerçeklefltirilecek olan miting için saat13.00’da, Kad›köy’deki Tepe Nautilusönünde bir araya gelecek.

Platform içerisinde yer alan kurumlarise flunlar Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu, Bele-diye-‹fl 2 No'lu fiube, BES ‹stanbul 1 No'lufiube, Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i, Deri-‹flGenel Merkezi, Demokratik Kad›n Hare-keti, Devrimci Hareket, Devrimci 78'lilerFederasyonu, Divri¤i Kültür Derne¤i, HalkCepheli Kad›nlar, Halk Kültür Merkezleri,Kald›raç, ODAK, Pir Sultan Abdal KültürDerne¤i Marmara fiubeleri, Partizan, Pro-leter Devrimci Durufl, Proletaryan›n Kur-tuluflu, TUDEF, Türkiye Komünist Partisi.

8 Mart, kad›n mücadelesinin s›n›fmücadelesinde özneleflmesidir

‹stanbul’da 8 Mart mitingine kat›l›m ça¤r›s›

ÖNCÜ KADIN

Rojda DEM‹R

Birkaç senedir ayr› platformlar üzerinden, ayr› alanlarda 8Mart’›n örgütlenmesi prati¤i sergilenmektedir. Daha önceki se-nelerde tüm farkl›l›klara ra¤men ayn› alanda buluflman›n ye-tersiz olmakla birlikte flimdiki süreçten daha birleflik ve kitle-sel bir 8 Mart’a vesile olmas›n›n yan›nda, farkl› niteliklerdekibirçok muhalif gücün egemen sisteme karfl› ortak bir duruflsergileyebildi¤i bir zemin sunmas› itibariyle önemsenmesi vekorunmas› gerekirdi. Ancak bu konuda daha fazla çaba har-canmas› gerekirken, demokratik bir zeminde farkl›l›klar›n birdayatmaya dönüflmeden ortak bir zeminde buluflabilmek içinpolitikalarda daha esnek bir yaklafl›m içerisine girme bilinci veözgüveni de ne yaz›k ki gösterilemedi. Devrimcilerle feminist-lerin ayr›flmas› olarak görülen süreç, özünde devrimcilerle re-formistlerin ayr›flmas›na dönüflerek ve üstelik bu ayr›flma her-kes taraf›ndan olumlanarak keskin bir ayr›flma süreci yarat›l-m›fl oldu. Dolay›s›yla bu süreç, bir taraftan 8 Mart’›n tarihsel ves›n›fsal özünden kopar›lmas›na ve alt›n›n boflalt›lmas›na hiz-met ederken di¤er taraftan da daralt›larak marjinallefltirilmesi-ne neden oldu. Öyle ki bu ayr›flma ile kad›n kitlelerinin ya ka-d›n ya da devrimci olma gibi birbiriyle ‘uzlaflamaz ve bütünle-flemez’ bir tercihte bulunmas›na dönüfltürülmüfl oldu. Bir taraf-tan ‘kad›n sorununun, s›n›fsal sorunlarla iliflkisi yoktur’ fleklin-de hayat bulan, kad›n sorununu sadece kad›na ve dar cinselsorunlar›na ve ayr›mc›l›klara indirgeyen ve bu yönüyle marji-nalleflen bir yaklafl›m, di¤er taraftan da 8 Mart’›n emekçi kad›n-lar›n günü ve mücadelesinin sembolü oldu¤unu unutan salt s›-n›fsal zeminde sahiplenerek, özgünlü¤ünü, kad›nla ba¤›n› gör-mezden gelen ve farkl› bir taraftan marjinalleflen yaklafl›m.

Bu durumda devrimcilerin sorumlulu¤u çok daha belirle-yici ve tayin edici bir yerde durmaktad›r. Bafllang›çta bu kes-kin ayr›flman›n güçlü bir savunucusu durumunda olan dev-rimci kurumlar›n oluflturdu¤u platformun geçen zaman dili-minde tavr›n›n eskisinden çok daha olumlu bir flekle bürün-dü¤ünü, 8 Mart öncesi ça¤r›lardan ve bu ça¤r›lar›n niteli¤indengözlemlemek mümkün. Devrimci platformlar, 8 Mart’ta femi-nist, sosyalist feminist, devrimci ve demokrat kurumlara vebu kurumlarda örgütlenen kad›nlara ça¤r›da bulunarak, 8Mart’› birlikte örgütleme çabas›nda olmufltur. Bu ça¤r›, son ikisenedir tekrarlanmakta, ancak kad›n platformu ve ona dahilolan kad›n kurumlar› bu ça¤r›lar› dikkate almayarak toplant›-lara dahi kat›lma gere¤i duymamaktad›r. Kad›n platformu bi-leflenleri, ‘kad›n-erkek kat›l›m›n›n oldu¤u hiçbir 8 Mart’a kat›l-mayacaklar›n›’ söyleyerek ortak ve demokratik bir zemindekendilerinden farkl› düflünenlerle bir araya gelip tart›flmayabile gerek görmeden farkl› görüfllere kapal› olman›n yan›nda,demokratik olmayan ve niyetleri ne olursa olsun kendilerinidayatan bir tutum sergilemektedirler. Dolay›s›yla sadece ken-di kendilerine dile getirdikleri ve devrimci kurumlara yönelikelefltirilerinin de bir karfl›l›¤› olmayan kad›n platformu bu tu-tumuyla mevcut keskin ayr›flmay› olumlu buldu¤unu her f›r-satta yinelemektedir. Kad›n platformu, devrimci kurumlar›nsadece 8 Mart sürecinde kad›n sorununu tart›flt›¤›n› ve kad›nsorununu görmezden geldi¤ini ifade ederek 8 Martlarda biraraya gelmeyi reddediyor.

Oysa 8 Mart mitingi ve onun için bir araya gelinen süreç vezemin, bu farkl› yaklafl›mlar›n tüm ayr›nt›lar›yla tart›fl›larak or-tak bir bak›fl aç›s›n›n bugünden hayata geçirilebilece¤i bir süreçve zemin de¤ildir. 8 Mart, ne tek bafl›na devrimcilerin, ne de tekbafl›na kad›n platformlar›n›n tekelindedir. Dolay›s›yla bu plat-formlar›n çeliflkilerine ve ç›kmazlar›na hapsedilmeden, tarihtenbugüne tafl›nan bu direnifl gelene¤inin sembolik anlam›n›n, buanlam›n genifl kad›n kitleleriyle buluflturulma sorumlulu¤ununhep birlikte yerine getirilmesini sa¤lamak ve kad›n mücadelesi-nin sorunlar›n›n çözümünün böylesi zeminlerde ele al›nmas›n›nve çözülmeye çal›fl›lmas›n›n do¤ru ve sonuç al›c› bir yöntem ol-mad›¤›n› görmek gerekir.

Devrimci ve demokratik kurumlar taraf›ndan at›lan ad›m,bu gerçeklik do¤rultusunda hareket edilmeye baflland›¤›n›,aç›k ve do¤ru bir yaklafl›m› ifade etmektedir. Bu ad›m›n gös-termelik olmad›¤›, farkl› görüfl aç›lar›na sahip birçok kurumunbirlikte tart›flarak asgari ortak bir zeminde buluflmaya aç›kolacak kadar esnek bir politikaya sahip oldu¤unu görmek ge-rekmektedir. Öyle ki Devrimci 8 Mart Platformu, tüm kurum-larla bir araya gelinerek demokratik bir zeminde tart›fl›ld›¤›n-da ortak bir zeminde buluflman›n mümkün olmad›¤›n›n a盤aç›kmas› durumunda dahi ortak bir mitingin örgütlenebilece¤i-ni, devrimci platform ile kad›n platformunun ayn› kürsüdenkendi platformlar›n›n görüflünü yans›tan iki ayr› sunum yapa-bilece¤ini, bunun olumlu bir pratik olaca¤›n› düflünmektedir.

88 MMaarrtt kk››zz››lldd››rr,, kkaadd››nndd››rr!!

8 Mart’›n hem k›z›l, hem de kad›n oldu¤unun yani hemdevrimci hem de kad›n olman›n mümkün oldu¤unun ›srarla di-le getirilmesi, her f›rsatta gösterilmesi gerekmektedir. Kad›nla-r›n kurtulufl mücadelesi, ancak iflçi, iflsiz, ev emekçisi, köylü ka-d›nlar›n da s›n›f mücadelesinin etkin birer unsuru oldu¤u birmücadele prati¤iyle çözüme kavuflacakt›r. Bu bilinci çarp›tma-ya çal›flanlara karfl› verilecek en güzel yan›t, proletaryan›n s›n›fbilincini kuflanarak iflgallere, katliamlara, cinsel, ulusal, s›n›fsalsömürüye ve her türden gericili¤e karfl› meydan okuyan ka-d›nlar›n bilincini kuflanmak olmal›d›r. 8 Mart Dünya Emekçi Ka-d›nlar Günü’nü, Claralardan Bernalara sömürü düzenine karfl›,alternatif iktidar mücadelesinin öznesi ve öncüsü olan kad›nla-r›n izinde, onlardan devrald›¤›m›z tarihsel sorumlulukla karfl›la-ma çabas›n›, bunu yar›nlara da tafl›ma azmimiz ve ›srar›m›zlaalanlarda hayk›ral›m!

Devrimci, kitlesel,birleflik 8 Mart

KR‹ZE, YOKSULLU⁄A, ‹fiS‹ZL‹⁄E, ‹fiGALLERE, C‹NS AYRIMCILI⁄INA, KADINA YÖNEL‹K HER TÜRLÜ fi‹DDETE KARfiIYEN‹ DEMOKRAS‹ MÜCADELES‹N‹ YÜKSELTEL‹M!

8 MART PAZAR GÜNÜ KADIKÖY’DE BULUfiALIM!

TOPLANMA YER‹: KADIKÖY TEPE NAUT‹LUS ÖNÜ SAAT‹:13.00

DEMOKRAT‹K KADIN HAREKET‹

ARAÇ KALKIfi YERLER‹√ AL‹BEYKÖY / VEYSEL KARAN‹ CAM‹ ÖNÜ (SAAT:12.00)

√ AVCILAR / ‹NSA L‹SES‹ ÖNÜ (SAAT:11.30)√ BA⁄CILAR / DEMOKRAT‹K HAKLAR DERNE⁄‹ ÖNÜ (SAAT:12.00)

√ GAZ‹ MAH. / CEMEV‹ ÖNÜ (SAAT:12.00)√ ‹K‹TELL‹ / PARSELLER CEMEV‹ ÖNÜ (SAAT:12.00)

√ NURTEPE / D‹LAN CAFE ÖNÜ (SAAT:12.00)√ OKMEYDANI / YÜZ Ç‹ÇEK AÇSIN KÜLTÜR MERKEZ‹ ÖNÜ (SAAT:12.00)

√ SARIGAZ‹ / ANADOLU DEMOKRAT‹K HAKLAR DERNE⁄‹ ÖNÜ (SAAT:12.00)√ SO⁄ANLI / OYA BAfiAR PARKI (SAAT:12.00)

Page 8: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

8 4-16 Mart 2009 perspektif

Türkiye-Kuzey Kürdistan komünist ve devrimci hare-ketinin önemli yan›lg›lar›ndan ve hatalar›ndan birisi de“mücadele tarihini” kendisiyle bafllat›p, yine kendisiylebitirme e¤ilimi olsa gerek.

Evet, bu bir e¤ilimdir, hem de ideolojik baz› k›r›lmalar›içeren, tehlikeli ve zararl› bir e¤ilim… Küçük burjuvazi-nin, kitle hareketlerinden kopuk mücadele anlay›fl›n›nve bireysel kahramanl›k e¤iliminin üretmifl oldu¤u birtarih alg›s›n›n tetikledi¤i e¤ilimdir. Bu e¤ilim sahipleri-ne göre, tarihin s›n›f mücadeleleri tarihi olmas›n›n vebu tarihin yarat›c›lar›n›n kitleler olmas› gerçe¤inin birönemi yoktur. Öyle ya, onlar vard›r ve onlar “arenaya”ne zaman ç›km›fllarsa, tarih o zaman bafllam›flt›r. Dola-y›s›yla bu e¤ilim sahipleri tarih bilincinden yoksun ol-duklar› için tarihi kendilerinden ibaret görmektedirler.S›n›f mücadelesi tarihi konusundaki bu eklektik, opor-

tünist bak›fl aç›s›, di¤er me-selelerde de kendisini gös-termektedir. Örne¤in, bukesimlerin siyaseti ve taktikpolitikalar› tart›flmas›z ‘do¤-ru’ kabul edilmek durumun-dad›r. Çünkü bunlar›n bütünpolitika ve eylemleri ‘halk›nç›kar›nad›r’(!) Ve pek tabi-i olarak halk›n ç›karlar›n› sa-vunabilecek biricik güç yinekendileridir(!)

Bu yaz›y› yazmam›za vesileolan, ‹flçi Köylü’nün geçti¤i-miz günlerde Dersim’de da-¤›tt›¤› bir bildiridir. Yoldaflla-r›m›z, Demokratik HaklarFederasyonu’nun da bilefle-ni oldu¤u Dersim Demokra-tik Halk Dayan›flmas›(DDHD)’n›n kitle çal›flmala-r›nda ‘Partizan ad›n› kullan-mas›n›’ kendilerine gerekçeyaparak ‘Partizan ad›n›nkendilerine ait oldu¤unu’ ve‘tek ve gerçek Partizanc›la-r›n kendileri oldu¤unu’ ka-n›tlamak için bildiri da¤›t-maya karar vermifllerdir.Dostlar›m›z›n da¤›tt›¤› bildirik›sa olmas›na karfl›n içeri-sinde birçok yanl›fl› bar›nd›r-maktad›r. Amac›m›z dostla-r›m›z›n içerisine düfltü¤üyanl›fllar› göstermek, bunla-r› tart›flmak ve hatal› yönle-rini halk›m›zla birlikte aflmairadesini güçlendirmektir.

Kafa kar›fl›kl›¤› yaratankimdir?‹flçi-Köylü, Dersim’de yerelseçim sürecinde yaflananla-

r› çarp›tmakta, kendi tav›rlar›n› ise mu¤lâklaflt›rmakta-d›r. ‹flçi-Köylü’ye ve di¤er dost güçlere aylar önceDDHD’yi birlikte oluflturma önerisi götürülmüfl, fakatbu öneri dost güçler taraf›ndan çeflitli gerekçelerle red-dedilmifltir. Sonuç olarak DDHD ilerici-devrimci-demok-rat birçok kiflinin, Dersim Kültür Derne¤i’nin ve Demok-ratik Haklar Federasyonu’nun bir araya gelmesiyle var-l›k kazanm›fl ve çal›flmalar›na bafllam›flt›r. DDHD, kitletoplant›lar›ndaki tart›flmalarla ve komisyonlardaki ça-l›flmalarla oluflturulan bir programdan yükselen kolek-

tif bir çal›flman›n ad›d›r. ‹flçi-Köylü, DDHD’nin bizim d›fl›-m›zda da bileflenlerinin oldu¤unu bildi¤i halde ‘De-mokratik Haklar Federasyonu, Dersim DemokratikHalk Dayan›flmas› ad› alt›nda çal›flma yürüterek’ diye-rek önemli bir yanl›fla imza atmakta ve gerçek kafakar›fl›kl›¤›n› kendisi yaratmaktad›r. DDHD, yoldafllar›nifade ettikleri gibi tek bafl›na DHF’nin, isim de¤ifltirerekyapt›¤› bir çal›flma de¤ildir. DDHD’nin nesnel durumubu olmas›na ve bu durum çok iyi bilinmesine karfl›n,yoldafllar›m›z do¤ru olmayan bir tak›m beyanlarda bu-lunmay› tercih etmifllerdir. Yoldafllar daha birkaç ayönce, resmi bir toplant›da DDHD içerisinde yer almaya-caklar›n› hangi gerekçelere dayand›rd›klar›n› unutmuflgörünüyorlar. Hat›rlamakta fayda var: Yoldafllar DDHDad›yla yürüyen faaliyetin ilkelerini ve programa dairyaklafl›m›n› benimsediklerini, fakat DDHD içerisindeyer almayacaklar›n› ifade ettiler. Gerekçe olarak iseDDHD içerisindeki örgütsüz-ba¤›ms›z bireylerin kararorganlar›nda yer almas›n› göstererek bunu “kitle kuy-rukçulu¤u”, “örgütsüzlü¤ün örgütlenmesi” olarak ni-telediler. Bugün ise DDHD içerisinde sadece DHF’ninçal›flma yürüttü¤ünü da¤›tt›klar› bildirilerde öne sürü-yorlar.

Kim faydac› kim de¤il?Eklektik tarih bilinçlerinin do¤al sonucu olarak yoldafl-lar ‘Partizan›’ bir derginin ad›na indirgemekte ve bir ta-rihi kendilerinden ibaret görmektedirler. Oysaki Parti-zan devrimci savafl içerisinde ortaya ç›kan, bu devrim-ci savafl içerisinde kitlelerin bilincinde yer eden ve et-ki alan› Türkiye-Kuzey Kürdistan s›n›rlar›n›n ötesinegeçen bir tarihtir. Halk›m›z ve ülkemiz devrimci hare-ketleri bu tarihi yak›ndan tan›maktad›r. Evet, Partizanbir tarihtir! Ve bu tarih geride b›rakt›¤› 37 y›ll›k flanl›mücadele gelene¤iyle, program›yla, mücadele hatt›yla,tutarl›l›¤›yla, ilkeleriyle, öngörüleriyle ülkemiz devrimtarihine say›s›z deneyim ve tecrübe kazand›rm›flt›r. Ni-ce zorluklarla ve bedellerle yarat›lan bu tarih her fleyera¤men geliflmeye ve güçlenmeye devam etmekte-dir/edecektir.

Partizan güçleri mücadele içerisinde çeflitli ayr›l›klaryaflam›fllard›r. Ve bu ayr›l›klar sonucunda kendisini“Partizan gelene¤inin” bir parças› olarak gören ya da“Partizanc›” olarak ifade eden çeflitli kesimler ortayaç›km›flt›r. ‹flçi-Köylü çevresinden olan yoldafllar da Par-tizan güçlerinin yaflam›fl oldu¤u ayr›l›klar neticesindeortaya ç›km›flt›r. Dolay›s›yla yoldafllar›n içerisine düfltü-¤ü en temel iki hata 37 y›ll›k bir tarihi kendileriyle s›-n›rl› görme ve Partizan ismini yasal s›n›rlara hapsetmee¤ilimidir. Yoldafllar kendileri gibi düflünmeyen, kendiörgütsel disiplinlerine ba¤l› olmayan fakat Partizangüçlerinin di¤er kanatlar›nda faaliyet yürüten önemlibir kesimi “Partizanc›” kabul etmemektedir. Onlara gö-re “tek Partizanc›” kendileridir. Yoldafllar Partizan ismi-ni ve bu ismin kullanma hakk›n› “yasal” olarak ellerin-de tuttuklar›n› söylüyor ve bizlere de “sahip oldu¤u-muz” yasal isimleri kullanma telkininde bulunuyorlar.Bu yaklafl›m içerisinde ciddi bir k›r›lma tafl›maktad›r.Çünkü Partizan tek bafl›na yasal bir derginin ad› de¤il-dir! Hiçbir çevre mücadele tarihini yok sayarak gayr›ciddi bir yaklafl›mla, ç›kard›¤› dergi dolay›s›yla kendisi-ni bu ismin sahibi ilan etme hakk›na sahip de¤ildir. Kal-d› ki yoldafllar›n yaklafl›m›yla yola ç›karak Partizan ad›-n› “yasal bir dergiyle” s›n›rl› tutacak olsak bile 90’l› y›l-lardan bu yana Partizan ad›nda (Partizan, Tutsak Parti-zan, Öncü Partizan, Partizan Sesi, Partizan Gençlik) bir-den fazla yay›n ç›kard›¤›m›z bilinmektedir. Bu bilindi¤ihalde yoldafllar›n ›srarla ‘Partizan ad›n›n kendilerine aitoldu¤unu’ böylesi hatal› bir flekilde ispata kalk›flmalar›faydac›l›ktan öte bir fley de¤ildir. Yoldafllar bir taraftan

Partizan isminin yaratt›¤› olumlu etkiyi “kullanarak” ör-gütlenmeye çal›flmakta, di¤er taraftan ise elde ettikle-ri yasal dergi hakk›yla pratiklerindeki faydac› yan› giz-lemeye çal›flmaktad›r. E¤er ‹flçi-Köylü çevresi faydac›olmak istemiyorsa kendilerinin d›fl›nda da Partizangüçlerinin oldu¤unu kabul etmeli ve bu tahammülsüzyaklafl›mlar›ndan vazgeçmelidir. Ortada bir ‘bilgi kirlili-¤i’ varsa, bunun ‹flçi-Köylü çevresinin anlay›fl›ndan kay-nakland›¤› görülmelidir.

Partizanc›lar, DDHD’nin sadece

destekçisi de¤il, bileflenidirler‹flçi-Köylü çevresinin Partizan imzas›yla Dersim’deDTP’yi destekledi¤i do¤rudur. Ancak DDHD çal›flmalar›içerisinde Partizanc›lar›n oldu¤u da do¤rudur. YoldafllarPartizanc› olarak sadece kendilerini gördükleri için bil-diri da¤›tarak DDHD’nin çal›flmalar› içerisinde olmad›k-lar›n› ispatlamaya çal›flm›fllard›r. Oysa ki yoldafllar ek-lektik tarih bilincini aflarak kendilerinin d›fl›nda da Par-tizanc›lar›n oldu¤unu kabul etseler, bugün DDHD içeri-sindeki Partizanc›lar›n varl›¤›n› ve bu söylemin yanl›flolmad›¤›n› bilince ç›kartarak karfl› bildiriler yazm›fl ol-mayacaklard›.

‹flçi Köylü çevresi son süreçte dozaj› azalm›fl olsa da‘gerçek Kaypakkayac› biziz’ propagandas›n› görünen oki flimdilerde ‘gerçek Partizanc› biziz’ fleklinde sürdür-meye çal›flmaktad›r. Evet yoldafllar›n Kaypakkaya ge-lene¤inin bir parças›, hem de önemsedi¤imiz bir parça-s› olduklar›n› söylüyoruz. Ki bunu yoldafllar›m›z da bil-mektedir. Ancak yoldafllar›m›z bu konuda dönemselve faydac› bir siyaset izledikleri için tutars›zl›klar›n› gö-rememektedir. Dolay›s›yla yoldafllar›m›z ‘ispattan’ vaz-geçerek tutarl› olmal›d›r.

‹flçi-Köylü çevresi ‘Partizan’›’ ve ‘Partizanc›lar›’ sadecekendinden ibaret görme yan›lg›s›ndan vazgeçerek,Partizan›n, Kaypakkaya gelene¤inin devrimci savafliçerisinde yaratt›¤› bir toplam oldu¤unu ve halklar›n bi-lincinde böyle yer etti¤ini görmelidir. Yok e¤er ‹flçi-Köylü çevresi bir çizgi tart›flmas› yap›yor ve Kaypakka-ya güzergah›ndan sapt›¤›m›z› düflünüyorsa bu fikrinidaha aç›k ve tutarl› tart›flmal›/tart›flt›rmal›d›r. Komü-nistler meseleleri sebepleriyle birlikte bilimsel olarakortaya koyarak çizgi tart›flmas› yapmal› ve sonuç ola-rak her bir konuya iliflkin genel ve dönemsel politika-lar›n neye tekabül etti¤ini net olarak belirtmelidir.

Belli ki yoldafllar ‘bunlar nas›l kendilerine Partizanc›derler’ k›zg›nl›¤›yla alel acele bildiri yay›nlayarak ger-çekleri görmeme yönündeki ›srarlar›n› sürdürmektedir.Peki, bu bask›lanman›n sebebi nedir?

‹flçi-Köylü çevresi, Partizan ad›n› kullan›p kullanamaya-ca¤›m›z noktas›nda bildiriler yay›mlayarak buna kararverme yerine bizim siyasetimizi, dönemsel politikalar›-m›z› tart›flarak varsa yanl›fl ve zay›f yönlerimiz bunlaradikkat çekmelidir. Dersim’de önce DDHD ile birlikte ça-l›flma yürütmeleri sonras›nda ‘merkezi karar’ diyerekbu çal›flmadan ayr›larak DTP’yi desteklemeleri, hem debize karfl› bildiri da¤›tacak kadar ileri gitmeleri hangi si-yasetin sonucudur merak ediyoruz. Dostlar›m›z ve yol-dafllar›m›z bizlerle bunlar› tart›flmal›d›rlar. Bu konudakihatalar›m›z›n, eksikliklerimizin elefltirilerini yapmal›d›r-lar. Fakat yoldafllar›m›z bizlerle bu anlay›fl üzerindende¤il seçim çal›flmalar›n›n ortaya ç›kard›¤› bask›lanmaüzerinden tart›flma yürütmektedir. Belli ki yoldafllar›-m›z ve dostlar›m›z “seçimi kazanmak için” her yol veyönteme baflvurmay› do¤ru görmektedir. Oysaki özel-likle Dersim’de Partizan ismi konusundaki hassasiyeti-miz yoldafllarla tart›fl›lm›flt›r. Devrimci Demokratik GüçBirli¤i, Partizan güçlerinin Dersim halk› üzerindeki hat›-

r› say›l›r etkisini iyi bildi¤inden “Partizan bizi destekli-

yor” demekte ve böylelikle “oylar›n›” artt›rmaya çal›fl-

maktad›r. Yoldafllar›m›z›n ve dostlar›m›z›n içerisine

düfltükleri bask›lanma maalesef bundan öte bir fley

de¤ildir.

Fakat bizler yoldafllar›m›z›n bu “geri” yaklafl›mlar›n›n

esasta bir çizgiye tekabül etti¤ini ve bu çizginin “Parti-

zan gelene¤inin” genel çizgisinde bir k›r›lma oldu¤unu

düflünüyoruz. Çünkü yoldafllar, özellikle 2008 Hazi-

ran’›ndan bu yana tutarl› bir durufl sergilememifl, ilke-

siz ittifaklar›n ve kararlar›n alt›na imza atm›fl ve böyle-

si bir sürece eklemlenmek zorunda kalm›flt›r.

Peki, ‹flçi Köylü’lü yoldafllar›m›z böylesi bir

ittifak içerisinde nas›l yer ald›? Haziran 2008’de ‹flçi Köylü’lü yoldafllarla merkezi ola-

rak görüflülmüfl ve yoldafllara “Halk ‹nisiyatiflerini” (bu-

gün Partizan güçlerini temsilen tek bafl›na içerisinde

yer almak zorunda kald›¤›m›z DDHD gibi çal›flmalar›)

birlikte oluflturma ça¤r›s› yap›lm›flt›r. Kurumumuz Par-

tizan güçlerinin iki önemli taraf›n›n böylesi bir anlay›fl

etraf›nda birleflmesinin, baflta kendi kitlelerimize son-

ras›nda genel halk kitlelerine olumlu yans›yaca¤›n› ifa-

de etmifl ve bu ça¤r›y› önemsemifltir. Yoldafllar›m›z bu

ça¤r›n›n ve yap›lmak istenenlerin olumlu oldu¤unu ifa-

de etmelerine karfl›n böylesi bir çal›flma içerisinde yer

almayacaklar›n›, geliflmelere göre tav›r belirleyecekle-

rini söylemifllerdir. Daha sonra Dersim’deki yoldafllar›-

m›z benzer bir ça¤r›y› yerellerinde yapm›fl fakat o ça¤-

r› da olumlu yan›t bulmam›flt›r. Bu süreci takip eden

günlerde ‹flçi-Köylü gazetesinde ‘Türkiye Kürdista-

n›’nda DTP’nin desteklenece¤i’ aç›klanm›flt›r. Fakat ‹flçi-

Köylü’nün Dersim’de faaliyet yürüten birimi bu “karar›

do¤ru bulmad›¤›n›” ifade ederek DDHD, DHF, TUDEF ve

EMEP’le anlay›fl ve program üzerinden birlik sa¤lanma-

s› için çal›flma yürütmüfl ve bu çal›flmalar 15.01.2009

tarihinde yap›lan bir bas›n toplant›s›yla kamuoyuna

ilan edilmifltir. Bu güçler yapt›klar› bas›n toplant›s›nda

demokrasi güçlerini, özellikle DTP’yi, anlay›fl ve prog-

ram zemininde ilkeli ve tutarl› bir birli¤e davet etmifl-

tir. ‹flçi Köylü’lü yoldafllar bu çal›flma içerisinde bizimle

“k›yas›ya tart›fl›rken”, program çal›flmalar›nda nere-

deyse her kelimeyi itinayla incelerken birden “merke-

zi kararlar›n›” hat›rlayarak DTP’yi destekleyeceklerini

ilan etmifllerdir. Yani yoldafllar›m›z anlay›fl ve program

zemininde bir birlik çal›flmas›n›, süreç içerisinde yap-

t›klar› elefltirileri, ilkeleri, tutarl›l›¤› bir kenara b›rakarak

h›zl› bir flekilde DTP eksenine yönelmifllerdir.

Sonuç olarak;‹flçi-Köylü’lü yoldafllar Partizan’›n yasal isim hakk›n› sa-

hiplenme gibi “geri” bir yaklafl›mla ortaya ç›kmadan

önce bu ismin gereklerini yerine getirip getiremedikle-

rini tart›fl›p buradan do¤ru sonuçlar ç›karmaya gayret

etmelidir. Bizim yapmaya çal›flt›¤›m›z budur. Halk›m›-

z›n beklentilerine cevap olacak pratiklere giriflmeden,

sadece bir isim üzerinden örgütlenmeye çal›flman›n

halk›n hakl› kavgas›na hizmet etmeyece¤ini düflünü-

yoruz. Çünkü Partizan tarihtir, programd›r, ilkedir, tu-

tarl›l›kt›r! Partizan her koflul alt›nda siyasi ba¤›ms›zl›¤›

korumak demektir. Yoldafllar›m›z Partizan’›n “iki alg›s›”

aras›nda tercih yapmal›d›r. Umuyoruz ki yoldafllar›m›z

için “Partizan” sadece bir derginin ad› olmaktan öteye

geçebilir. Yoldaflça elefltirilerimizi yerel seçim sürecin-

den sonra daha kapsaml› olarak sunaca¤›z. Çabam›z ve

niyetimiz Partizanca bir tutumla, Partizan güçlerinin

birli¤ine hizmet etmektir.

Tarihi kendinden ibaret görmek, devrimcipolitikada, küçük burjuva e¤ilimidir!

DERS‹M HALKINA DUYURURUZ!!!Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) Dersim De-mokratik Halk Dayan›flmas› ad› alt›nda çal›flma yü-rüterek yerel seçimlere ba¤›ms›z aday ile girme ka-rar› alm›flt›r. Yürüttükleri seçim çal›flmalar›nda ken-dilerinin Partizan oldu¤unu Partizan'›n kendilerinidesteklediklerini ifade eden aç›klamalarda bulun-maktad›rlar. Kendilerine ait olmayan bir ismi kul-lanmalar› faydac› ve duruma göre renk de¤ifltirmeprati¤idir. Ba¤›ms›z aday ile seçime girme karar›alanlar›n kendi farkl› kurumsal isimleri vard›r. Halkagiderken de kendilerine ait bu isimlerle gitmelerido¤ru oland›r. Yerel seçimler sürecinden dolay› Par-tizan ismini kullanmalar› ya da Partizan'›n kendile-rini destekledi¤i yönlü çal›flmalar›n›n izah edilir biryan› yokur.Halk›m›z›n kafas›nda yarat›lan bu bilgi kirlili¤i dev-rimci ve demokrat güçlerin ç›kar›na de¤ildir.Partizan yerel seçimlerde Dersim'de DTP ile birliktehareket etmektedir ve bu nedenle Devrimci De-mokratik Güç Birli¤i belediye baflkan aday› Edibefiahin'i desteklemektedir.Do¤ru olan budur, bunun d›fl›nda Partizan'›n ba¤›m-s›z adayla seçimlere girece¤i söylentisini yayanlarve bu yönlü çal›flma yürütenler kendilerini tekrargözden geçirmelidirler. Halk›m›z da bu tür çal›flma-lara ve bu tür söylentilere inanmamal›d›r.

TEKRARLAYALIM; PART‹ZAN DERS‹M'DE DTP ‹LE B‹R-L‹KTED‹R VE DEVR‹MC‹ DEMOKRAT‹K GÜÇ B‹RL‹⁄‹ADAYI ED‹BE fiAH‹N'‹ DESTEKLEMEKTED‹R

PART‹ZAN

PART‹ZAN DERG‹S‹N‹NDERS‹M’DE DA⁄ITTI⁄I B‹LD‹R‹

Page 9: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

94-16 Mart 2009gençlikEkonomik Kriz tart›fl›l›rken ‘Marks hakl›yd›’ diyen-ler, Marksist düflünceyi ise ‘terörün’ kayna¤› olarakgösteriyor. Gazetemiz Devrimci Demokrasi ve di¤ermuhalif yay›nlar ise devletin bask› alt›na almayaçal›flt›¤› ‘kurumlar’ aras›ndaki yerini koruyor. Uflakve çevre illerde gazetemizin ve di¤er muhalif yay›norganlar›n›n kitleler taraf›ndan okunmas›n› engelle-mek için, Uflak Üniversitesi ve Uflak Emniyet Mü-dürlü¤ü ortak hareket ediyor.

Biz de¤il onlar 'terörün' oda¤›d›r- Uflak Üni-

versitesi ve Uflak Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndandüzenlenen ‘terör!’ konferans›nda, Marksist düflün-ce ‘terörün’ kayna¤› olarak yans›t›l›rken, devrimcive muhalif yay›nlar›n bölgede okunmamas› içinça¤r›lar yap›ld›. Sözde 'terörü' deflifre eden UflakÜniversitesi ve Uflak Emniyet Müdürlü¤ü bu konfe-ransa gitmeyen ö¤rencileri tehdit edip, zorla götür-meye çal›flarak, terörün as›l oda¤›n›n hangi kurumoldu¤unu da göstermifl oldu.

Uflak Üniversitesi’ne ba¤l› Ulubey Meslek YüksekOkulu’nda, Uflak Emniyet Müdürlü¤ü iflbirli¤iylekonferans verildi. Konferansta konuflma yapan em-niyet mensubu Marksist düflünceyi ‘terörün’ ç›k›flnoktas› fleklinde lanse etti. Slâyt gösterimiyle güç-lendirilmeye çal›fl›lan bu sald›r›da, devrimci kurum-lar ve gazetemiz de nasibini ald›. Gösterimde Dev-rimci Demokrasi, ‹flçi Köylü gazeteleri ile gençlikdergisi olan Özgür Düflün gibi halk›n ç›karlar›n› esasalan devrimci ve muhalif yay›n organlar› ‘terör ör-gütü!’nün yay›n organlar› gibi gösterilerek faaliyet-leri çarp›t›ld›. Gasp edilen haklar› korumak ve du-yurma sorumlulu¤u ile hareket eden gazetemiz gi-bi muhalif devrimci gazeteleri, ‘terör’ faaliyeti içeri-sindeymifl gibi gösterip tecrit etmeye çal›flan bukurumlara, ö¤rencilerden tepki geldi.

Ö¤renciler tehdit edildi- Konferansa kat›l›m›n

az olaca¤›n› fark eden Üniversite ve Emniyet Mü-dürlü¤ü, ö¤rencileri zorla ve tehditlerle konferansagötürdü. Ö¤rencileri konferansa götüren sözde ö¤-retim görevlileri, “S›n›fta kal, seneye de burada gö-rüflürüz” diyerek gitmek istemeyen ö¤rencileri,tehdit etti.

Uflak DHD çal›flanlar› ölümle tehdit edil-miflti- Daha önce de birçok ilde gerçeklen bu tür

konferanslar›n üniversiteler ile polis taraf›ndan dü-zenlenmesi, devletin bu kurumlara yükledi¤i mis-yonu gözler önüne seriyor. Özelikle Uflak’ta dev-rimci demokratik kurumlara yönelik bask›lar vesindirme çabalar› yeni de¤il. Uflak polisi, Uflak De-

mokratik Haklar Derne¤i (Uflak DHD) çal›flanlar›natehditler ya¤d›rm›fl, derne¤e gelen insanlar› “Bunlarterörist, bölücüdür” gibi karalamalarla etkilemeyeçal›flm›fl, bu duruma tepki veren bölge insan› isetehdit edilmiflti.

11 Kas›m 2008 tarihinde Uflak polisi, bölgede de-mokratik haklar mücadelesi için faaliyet yürütenDHD üyesine, “Ekonomik anlamda her ihtiyac›n kar-fl›lanacak, derslerinde sorun yaflamayacaks›n” söz-leriyle ajanl›k teklifinde bulunmufltu. Yapt›¤› teklif-ten karfl›l›k alamayan polis, DHD çal›flan›n› bu seferölümle tehdit etmiflti.

Üniversite müdürü silahl› faflist çetelerikorumufltu- Di¤er yandan bu konferansa ev sa-

hipli¤i yapan Uflak Üniversitesi yönetimi, aylar ön-ce demokrasi mücadelesi verenlere karfl› faflist tu-tumlar› ve silahl› çeteleri korumakla gündeme gel-miflti. Ocak ay›nda faflist bir grup, üniversite içeri-sinde demokrasi mücadelesi yürüten Uflak DHDüyesi ö¤renciyi silah kullanarak ölümle tehdit et-miflti. Üniversite içerisinde gerçekleflen bu sald›r›-n›n ard›ndan Halit Ziya Kampusu müdürü ise, ö¤-renciler taraf›ndan verilen suç duyurusu dilekçele-rini has›ralt› etmifl ve ülkücü çetenin avukatl›¤›n›yaparak, “durumu aram›zda halledelim” demiflti.Uflak üniversitesi müdürünün bu faflist tutumunatepki veren ö¤renciler, bu olaylar›n s›kça yafland›-¤›n› aç›klam›fl, müdürün konu ile ilgili okul yöneti-mine yaz›lan dilekçeyi kabul etmemesinin ve yinekonuflarak olay› kapatmaya çal›flmas›n›n okul yö-netimi ile gerici faflist gruplar aras›ndaki iflbirli¤ininkesin kan›t› oldu¤unu belirten bir aç›klama yap-m›fllard›.

Bu uygulamalarla ne amaçlan›yor- Polis,

benzer olaylar› organize ederek yaratt›¤› kargafla-dan hemen sonra demokrasi ve halk›n var olan vegasp edilen haklar› için mücadele edenleri gözalt›-na al›p yalan yanl›fl kurgular zinciri etraf›nda haz›r-lad›¤› fezlekelerle tutuklanmas›n› sa¤l›yor. Bölgededemokrasi bilincinin geliflmesine katk› sunan, hakarama mücadelesini örgütleyen kurumlar›n haber-lerini sayfalar›na tafl›yan gazetemiz gibi yay›n or-ganlar›n›n da¤›t›m›n› yapanlara devletin, polisiyleve savc›s›yla yaratt›¤› komplonun ard›ndan sald›r-d›¤› bilinen bir gerçek. Ülkemizde devletin bu yön-lü sald›r›lar›n›n örnekleri çok yafland›. GazetemizinKonya, Adana ve Malatya çal›flanlar› ile birçok fle-hirde Demokratik Haklar Federasyonu çal›flan› butür yalan ve yanl›fl söylemlerle, fliflirilmifl polis tuta-naklar› ve buna uygun savc› emirleri ile tutuklan-m›fllard›.

Marksizm ‘terör’ünkayna¤›ym›fl!

GENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Halk gençli¤inin dinamik gücünü iflçive köylü hareketleri içinde örgütleyelim

Yeni demokrasi güçleri son y›llarda gerçeklefltirdi¤i çeflitli

aç›l›mlarla yo¤unlaflarak yayg›nlaflma taktik hedefinde ilerle-

meye devam ediyor. Fakat bu aç›l›mlar küçük- burjuva dev-

rimcileri gibi kaba bir “kitleselleflme” süreci olarak ele al›nma-

maktad›r. Yeni demokrasi güçleri, emperyalizmin ve onlara

uflakl›k eden siyasi iktidar›n geride kalan y›llar içerisinde ha-

yata geçirdi¤i ekonomik-sosyal-siyasal-askeri- kültürel sald›-

r›lar vas›tas›yla, devrimcilerle ezilen milyonlar aras›na önemli

mesafeler koymay› baflard›¤›n› düflünmektedir. Özellikle ’90

sonras› süreçte derinleflen “tasfiye” süreci yeni sald›r›larla gi-

derek boyutlanm›fl ve günümüzdeki evreye ulaflm›flt›r.

Bugün, devrimci hareket genel olarak s›n›f›n gündemin-

den ve taleplerinden kopuktur. Devrimci hareketin emek ve

özgürlük mücadelesinin tayin edici alanlar›ndaki yoklu¤u, s›-

n›fla devrimciler aras›nda var olan uçurumun derinleflmesine

ve giderek devrimci program›n “farkl›laflmas›na” hizmet et-

mektedir. Devrimci hareketin yaflad›¤› darlaflma, marjinallefl-

me ve üretememe böylesi bir sürecin tetikledi¤i bir sonuçtur.

Bu sonuç ayn› zamanda bizlere, emperyalizmin ve ülkemiz

siyasi iktidar›n›n “devrimci hareketi tasfiye etme” giriflimle-

rinde önemli baflar›lar kazand›¤›n› göstermektedir.

Yeni demokrasi güçleri aç›s›ndan “yo¤unlaflma-yayg›n-

laflma ve kitleselleflme” hedefi s›n›f›n nabz›n› tutarak iflçi ve

köylü hareketleriyle birleflmek ve giderek s›n›f hareketlerine

önderlik etme iddias›n› büyütmektir. Bunun ötesinde, emek

hareketlerinden kopuk bir “geliflmenin ve güçlenmenin” ge-

çici olaca¤› ve fakat sonuç al›c› olamayaca¤› bilinmelidir.

Halk›n ekonomik ve sosyal hak talepleri içerisinde anlam

kazanan yeni demokrasi mücadelesi, bugün için, çok daha

net bir flekilde kendi devrimci program›n›n propagandas›n›

esasa almak ve siyasal hedeflerini, ekonomik ve sosyal ze-

mindeki talepleri üzerinden ifade etmek durumundad›r. Bu-

nun içinse, yeni demokrasi mücadelesinin somut mücadele

mevzileri olan kurumlarda, çok daha programl›, hedeflerini

belirlemifl, profesyonel, disiplinli, atak ve tutarl› bir faaliyet

çizgisine ihtiyaç vard›r.

Politik kitle faaliyeti çizgisinde anlam kazanabilecek olan

bu faaliyet tarz›; devrimin siyasal taleplerini hedeflerken, bu

hedefe olan yürüyüflte, ciddi bir örgütlenme hamlesi ortaya

koymak ve biriken insan gücünü, halk›n somut, güncel talep-

leri ekseninde kendisini yine halk kitlelerine tafl›yacak, bulufl-

turacak ve bu anlam›yla eskiyi tümüyle aflacak metotlar› da

var etmek durumundad›r.

Bu ba¤lamda yeni demokrasi güçlerinin gençlik alan›nda

yakalad›¤› yayg›nl›k, nicelik ve bu çal›flmalar içerisinde a盤a

ç›kard›¤› birikim önemlidir. Fakat halk gençli¤i, bu birikimi

devrimimizin esas alanlar›na yönlendirme becerisini artt›r-

mal›d›r. Unutulmamal›d›r ki sadece gençlik çal›flmalar›yla s›-

n›rl› bir bak›fl aç›s›n›n geliflmesi devrim yürüyüflümüzün geli-

flimine istenen katk›y› sunmayacakt›r. Yeni demokrasi kuv-

vetlerinin bu durumun fark›nda olmas› ve önümüzdeki süre-

ci böylesi bir yönelimle ele almas› gerekmektedir.

Halk gençli¤i kendisini çevreleyen alanlardan, özellikle

kampüslerden ç›karak s›n›fla birleflmelidir. Kast›m›z üniversi-

telerin önemsenmemesi de¤ildir. Aksine üniversiteler de t›p-

k› di¤er mücadele alanlar› gibi önemsenmelidir. Halk gençli-

¤inin bu alanlarda yakalad›¤› geliflim ve yeni demokrasi mü-

cadelesine yapt›¤› katk› bu alan›n örgütlenmesine daha yo-

¤un bir çaba harcanmas› gerekti¤ini göstermektedir. Fakat

bununla birlikte gençlik alan›nda ortaya ç›kan kitlesel güç ye-

ni demokrasi mücadelesinin esas alanlar›na seferber olmal›-

d›r. Tarif etti¤imiz bu iliflkiyi pratiklefltirebilirsek daha güçlü

ve nitelikli bir gençlik hareketini rahatl›kla infla edebiliriz.

Evet, halk gençli¤i s›n›fla birleflmelidir. Bu süreç halk

gençli¤inin devrimcileflmesini ve yeni demokrasi mücadelesi

içerisinde daha nitel bir geliflim yakalayabilmesini h›zland›ra-

cakt›r. Böylesi bir politik kitle faaliyeti içerisinde eksiklerimizi

ve yetersizliklerimizi tespit etme ve giderek onlar› aflma pra-

ti¤i daha sa¤l›kl› ve sonuç al›c› olacakt›r. S›n›fla birleflen ve s›-

n›f›n sorunlar›yla mevcut geliflmeleri de¤erlendiren bir tarz›n

geliflmesi ise gençlik çal›flmalar›n› daha tutarl› bir çizgiye çe-

kecektir. Aksi konumlan›fllar gençli¤in “devrim yürüyüflü-

müz” içerisindeki yerinde k›r›lmalara ve savrulmalara yol

açacakt›r. Halk gençli¤inin 2008 yaz›nda hayata geçirdi¤i köy

çal›flmas› ve geçti¤imiz haftalarda Dersim ve Antalya’da de-

vam ettirdi¤i benzer çal›flmalar bu yönelimin geliflmekte ol-

du¤unu gösteren sevindirici geliflmelerdir. Halk gençli¤i bu

yöneliminde ›srar ederek daha yayg›n ve nitelikli çal›flmalar

örgütlemeyi hedeflemelidir. Halk gençli¤i, yeni demokrasi

güçlerinin ortak akl› ve iradesi üzerinden bu yönelimi hayata

geçirebilecek güce ve birikime sahiptir. Yap›lmas› gereken

planl› ve programl› bir flekilde bu sürece önderlik edilmesidir.

MERS‹N- Mersin Üniversitesi’nde düzenle-nen “Kürt Dili Günü” etkinli¤i nedeniyle ö¤-renciler hakk›nda soruflturma açan üniversi-te idaresi, 35 ö¤renciye ‘sözde’ Kürtçe dersvermekten bir hafta, bir ay ve bir dönemolarak de¤iflen uzaklaflt›rma ‘ceza’lar› verdi.Üniversitelerde Kürt Dili Bölümü aç›lmas›,TRT6 kanal› arac›l›¤›yla Kürtçe yay›n yap›l-mas› vb gibi ‘aç›l›mlarla’ Kürt diline kendibelirledikleri s›n›rlar içerisinde izin verenegemenler, kendi anadillerinin varl›¤›n› ko-rumaya çal›flanlara ise her alanda oldu¤u gi-bi üniversitelerde de sald›r›yor.Mersin Üniversitesi’nde ö¤renim gören Kürtö¤renciler, geçti¤imiz y›l›n May›s ay›nda“Kürt Dili Günü” vesilesiyle üniversite kam-pusunda bas›n aç›klamas› ve sembolik Kürt-çe dersi yaparak Kürt dili üzerindeki bask›-lara ve devletin asimilasyon politikalar›nadikkat çekmifllerdi.Etkinli¤i düzenleyen ö¤renciler hakk›nda so-ruflturma bafllatan üniversite yönetimi ise,soruflturmalara gerekçe olarak etkinli¤inKürtçe için yap›lm›fl olmas›n› gösterdi. Uzak-laflt›rma alan ö¤rencilere gönderilen tebli-gatta, soruflturma nedeni olarak flu ifadele-re yer verildi; “Türk Dil Bayram›na karfl›l›kKürt Dil Bayram› kutlama etkinli¤i düzenlen-mesi, alana ders tahtas› getirilerek E¤itimFakültesi Rehberlik ve Psikolojik Dan›flman-l›k Bölümü ö¤rencisi Onur Ender Küntefl ta-raf›ndan ‘sözde Kürtçe ders verilmesi’, tah-taya ‘Kürdi piroz be’, ‘cane z›mane’ ve ‘Kürt-çe dil bayram›’ yaz›lmas›, Kürtçe içerikli vekonuflmal› olarak Kürtçe dersi yap›lmas›nailiflkin eylemlere göre yap›lan soruflturmasonucunda…” Aç›lan soruflturma sonucunda 35 ö¤rencihakk›nda süreleri bir hafta, bir ay ve bir dö-

nem olarak de¤iflen uzaklaflt›rma cezalar›verildi. Kürtçe üzerindeki bask›lara dikkatçekmek için bu etkinli¤i düzenlediklerinisöyleyen ö¤renciler ise üniversite yönetimi-nin karar›na tepki gösterdi.

ED‹RNE- Geçti¤imiz y›l YÖK’ü protesto ettik-leri gerekçesiyle Trakya Üniversitesi taraf›n-dan soruflturma aç›lan ö¤rencilere verilen‘cezalar’ kesinleflti. 10’a yak›n ö¤renci hak-k›nda k›namadan 1 y›la kadar uzaklast›rma‘ceza’lar› verildi. Aralar›nda DGH’nin de bu-lundu¤u gençlik örgütleri Ayflekad›nYerlefl-kesi önünde yapt›klar› bas›n aç›klamas›ylaüniversite yönetiminin keyfi uygulamalar›n›ve soruflturma terörünü protesto etti. “So-ruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›-ramaz!”, “Direne direne kazanaca¤›z!”, “YÖK,polis, medya bu abluka da¤›t›lacak!” diyesloganlar atan ö¤renciler, üniversite yöneti-minin bu tarz uygulamalara son vermedi¤itaktirde, demokratik hak talepleri için ey-lemlerinin sürece¤ini ve keyfi soruflturmafuryas› sonucu ‘ceza’ verilen ö¤rencilerindemahkemeye baflvuracaklar› belirtildi. Eyle-me baz› demokratik kitle örgütleri de kat›la-rak destek verdi.S‹VAS- Geçti¤imiz ay Sivas, Ankara ve Kay-seri’de ö¤renci evleri ve sendikalara yap›lanefl zamanl› operasyon sonucunda 25 kifli gö-zalt›na al›nm›fl ve 7’si hakk›nda tutuklamakarar› ç›km›flt›. Ard›ndan Cumhuriyet Üni-versitesi idaresinin yapt›¤› “soruflturma te-rörü” sonucunda 3 ö¤renciye uzaklaflt›rmacezas› verildi. En demokratik hak olan yürü-yüfl ve bas›n aç›klamas›n› üniversite yöneti-mince ‘suç’ olarak görüldü ve 3 ö¤renciyeuzaklaflt›rma cezas› verildi.ANKARA- Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co¤-

rafya Fakültesi ö¤rencilerine 2008-2009 dö-

neminin bafllamas›yla birlikte ‹dare Polis ve

sivil Faflistlerin iflbirli¤i ile devam eden sald›-

r›lara, üniversite yönetimi taraf›ndan verilen

uzaklaflt›rma ‘ceza’lar›yla bir yenisi daha ek-

lendi. 2. Dönem aç›l›fl›na uzaklaflt›rmalarla

bafllayan DTCF Dekanl›¤› ö¤rencilere afifl as-

mak, bildiri da¤›tmak, slogan atmak, toplu

girifl-ç›k›fllara kat›lmak, kamu mal›na zarar

vermek, turnikelerden atlamak gibi neden-

lerden dolay› bir haftadan bir aya kadar de-

¤iflen uzaklaflt›rma ‘ceza’lar› verdi. DTCF De-

kanl›¤› bu cezalar› verirken kendi disiplin

yönetmeli¤inde yer alan “Soruflturma, onay

tarihinden itibaren en geç on befl gün içinde

sonuçland›r›l›r” maddesini bile ihlal etti. Ö¤-

rencilerden baz›lar› ise mahkemeye baflvu-

rarak yürütmeyi durdurdular.

DTCF Ö¤rencileri, aç›lan soruflturmalar›n geri

çekilmesi, faflist sald›r›lar›n sona ermesi, ida-

re-polis iflbirli¤inin sona ermesi, okul yöneti-

minin kimlik sorma, üst arama gibi keyfi uy-

gulamalar›na karfl› bir araya gelerek çeflitli

eylemlilikler yapt›lar. Haz›rlad›klar› pankart-

lar›, afiflleri asan ö¤renciler, soruflturmalar›n

geri çekilmesi talebiyle imza kampanyas›

bafllatt›lar. Aç›lan soruflturmalar›n birer kop-

yalar›n› sergileyerek bu keyfi tutumu teflhir

ettiler. DTCF Ö¤rencileri talepleri yerine geti-

rilene kadar eylemliklerine devam edecek-

lerini belirttiler.

‹HD, ÇHD, E⁄‹T‹M-SEN de DTCF Ö¤rencilerine

destek verece¤ini belirtti. ÇHD ise geçti¤imiz

dönem yaflanan sald›r›larla ilgili okul idaresi-

ne suç duyurusunda bulunaca¤›n› aç›klad›.

Sen misin hakk›n› arayan!

ANTEP- Gaziantep Üniversitesi yemek-hanesini iflleten Tafleron Tam Sofra fiir-ketinin yemek fiyatlar›na yapt›¤› zamlarö¤renciler taraf›ndan protesto edildi.Genç Sen taraf›ndan gerçeklefltirilen ey-leme, Demokratik Gençlik Hareketi(DGH)aktivistleriyle, ö¤retim görevlileri vesendika temsilcileri destek verdi. Ey-lemde yap›lan aç›klamada, dünyay› sa-ran ekonomik krizin ülkemizi te¤et geç-medi¤i belirtilerek, “Binlerce emekçi ifl-lerinden at›rken, en temel tüketimmaddelerine rekor düzeyde zamlar ya-p›ld›. ‹flçiler ve emekçiler kriziden enfazla etkilenen toplumsal kesimi temsilederken, biz ö¤rencilerin de varolan so-runlar› kriz nedeniyle daha fazla derin-leflmifl durumdad›r” denildi.E¤itimin ticarilefltirilmesiyle birlikte üni-versite kap›lar›n›n emekçi çocuklar›nakapat›ld›¤› ve harç, beslenme, bar›nmaulafl›m giderlerinin artt›¤›na iflaret edile-rek yemekhanelerin üniversite bünye-sinden ç›kar›larak özel flirketlere sat›ld›-¤› vurguland›. Aç›klamada, “Üniversite-miz yemekhanesi de Tam Sofra adl›özel flirket taraf›ndan iflletilmektedir. Buözellefltirmenin bir parças› olarak hemyemek kalitesi ve çeflidi hem de fiyatlarher dönem yükselmektedir” denildi.Ö¤renciler taraf›ndan yap›lan aç›klama-n›n devam›nda ise yemek fiyatlar›nayap›lan zamlar geri çekilene dek müca-delelerinin devam edece¤i belirtildi. Ey-lemde “krizin faturas›n› patronlar öde-sin, Tam Sofra zamm›n› al bafl›na çal,bask›lar bizi y›ld›ramaz” fleklinde slo-ganlar at›ld›.

ANKARA- Ortado¤u Teknik ve Hacettepe Üniver-sitesi’nde okuyan yurtsever ö¤rencilere yönelikTMfi polisleri taraf›ndan gözalt› sald›r›s› gerçeklefl-tirildi. Gözalt› sald›r›s›nda 17 ö¤renci gözalt›na al›-n›rken, ODTÜ ö¤rencileri arkadafllar›na yönelik sal-d›r›y› yapt›klar› eylemle protesto ettiler.Fizik Bölümü önünde bir araya gelen ö¤rencilersloganlarla yemekhaneye yürüdüler. Ö¤renciler

s›k s›k “Gözalt›lar Serbest b›rak›ls›n”, “Bask›lar biziy›ld›ramaz”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” diye slo-ganlar att›lar. Burada ö¤renciler taraf›ndan yap›lanaç›klamada ODTÜ’de yakalanan J‹TEM eleman›n›ngözalt›larla ilgisinin bulundu¤u belirtilerek, devle-tin azg›n sald›r›lar›ndan, sindirme politikalar›ndanbahsedildi. Yaflan›lan sald›r›larda rektörlü¤ün depay›n›n oldu¤u vurguland›.

‘Tabakta zam varyemeyece¤iz’

J‹TEM:Dokunmabanafifllenirsin!

Page 10: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

10 4-16 Mart 2009 dünyaLavrion Kamp›’ndaki eylem sona erdi

Yunanistan’da öfkedinmiyor

Yunanistan’da bulunan Lavrion kamp›, Türkiye-Ku-zey Kürdistan da dahil çeflitli ülkelerden giden çoksay›da siyasi mültecinin demokratik haklar› içingerçeklefltirdikleri eyleme sahne oldu.Bask›lar nedeniyle ülkelerini terkedip mülteci olaninsanlar, bu ülkelerde de baflta yaflam koflular› ol-mak üzere birçok sorunla karfl› karfl›yalar. Avrupaülkelerinde son süreçte geliflen politikalar ise siya-si mültecileri daha zor durumda b›rak›yor. Yunanis-tan’da politik mültecilerin bulundu¤u Lavrion Kam-p›’nda Türk, Kürt, Afgan, Arap ve di¤er uluslaramensup siyasi mülteciler de, demokratik haklar›için 4 günlük bir eylem gerçeklefltirdiler. Siyasi mül-tecilerin demokratik ve meflru haklar›n› kullanarakbafllatt›klar› direnifl, Yunanistan iktidar›n›n, mülte-cilerin taleplerini kabul etmesinin ard›ndan sonaerdirildi.

‘Mehmetçik medya’ f›rsat kolluyorÖte yandan ülkemizdeki “mehmetçik medya”s› Yu-nanistan’daki bu eylemi f›rsat bilerek provokasyonyaratmak istedi. Politik mültecileri hedef gösterirtarzda haber yapan burjuva medya, Yunanistan’akamp› kapatmas› ve siyasi mültecileri iade etmesimesajlar› verdi. ‹flte burjuva medyadaki haberlerden baz› ifadeler:“Terörün, kendisini besleyen unsurlara da zararverdi¤i gerçe¤i bir kez daha do¤ruland›. Terör örgü-tü mensuplar›n› y›llard›r bar›nd›ran Yunanistanflimdi büyük bir sorunla u¤rafl›yor. PKK baflta olmaküzere, terör örgütleri taraf›ndan siyasi ve silahl› e¤i-tim amaçl› kullan›lan ve uluslararas› tepkilere ra¤-men kapat›lmayan Lavrion Mülteci Kamp› kar›flt›”.

Aral›k 2008’de, 15 yafl›ndaki bir gencin polis taraf›n-dan öldürülmesinin ard›ndan bafllayan olaylar›nard›ndan Yunanistan’da sular durulmak bilmiyor.Gençlerin kitlesel eylemlerinin ard›ndan çiftçilerinmilitan eylemlerine sahne olan Yunanistan’da, eko-nomik kriz nedeniyle kitlelerin eylemleri birbiri ar-d› s›ra patlak verirken, ülkedeki ilerici-gerici güçleraras›ndaki ayr›mlar da keskinlefliyor.25 fiubat akflam› saat 10:30’da Eksarkia’da bulunan“Mülteci ve Yabanc›lar Derne¤i”ne bilinmeyen ikikifli taraf›ndan ses bombas› at›ld›. Olayda ölen veyaralanan olmazken, sald›r›, çat›flmalar›n yenidenalevlenmesine neden oldu.Sald›r›n›n ard›ndan kalabal›k bir grup, Eksarkia’dabulunan karakola ve PASOK binas› önünde bekle-yen çevik kuvvete molotof ve tafllarla sald›r›da bu-lundu. Polisin eylemcilere gaz bombalar›yla karfl›l›kvermesi çat›flmalar›n büyümesine neden oldu. Geçsaatlere kadar süren çat›flmalarda, 4 kifli gözalt›naal›nd›.

IRAK- Yerel seçimlerden sonra gözlerinçevrildi¤i Irak'ta iyice gün yüzüne ç›kanBa¤dat ile Kürdistan yönetimi aras›ndakigerginlik giderek derinlefliyor. Ameri-kan’›n, askerlerini 2010 y›l›nda çekme ka-rar› ald›¤›n› aç›klamas›yla birlikte Irak veGüney Kürdistan’da yeni bir süreç bafllar-ken, dengeler de yeniden kuruluyor.Ülkenin altüst olaca¤›n› söylemek için va-kit erken görünüyor, ancak Kürtler ileAraplar aras›ndaki güç mücadelesinin da-ha da yo¤unlaflaca¤›na kesin gözüyle ba-k›l›yor.Holding medyas›n›n görmezden gelmesi-ne karfl›n Irak’taki direnifl bitmifl de¤il. Ya-n› s›ra ABD’nin, iflgal sürecinde kendisinedestek veren Güney Kürdistan güçlerinetan›d›¤› “ayr›cal›k”lar ve bafllat›lan Irak’›nfederatif bir yap›ya dönüfltürülmesi tar-t›flmalar› nedeniyle Kürt yönetimiyle Ba¤-dat aras›ndaki derinleflen gerilim alarmveriyor. Güney Kürdistan Bölgesel yöneti-

mi kendisine federatif bir yap› çerçeve-sinde toprak, petrol, para ve iktidar veril-mesini isterken, Ba¤dat yönetimi ise mer-kezi hükümetin esas al›nmas› gerekti¤inive toprak, petrol, para ve iktidar›n mer-kezi hükümetin denetimi alt›nda olmas›gerekti¤ini savunarak, Güney Kürdistan’atan›nan “ayr›cal›k”lara tepki gösteriyor.Ülkede Kürt yönetimi ile Ba¤dat yönetimiaras›nda yaflanan bu kamplaflma, iflgalekarfl› verilen direniflin sürüyor olmas› gibinedenlerden ötürü ABD’nin, 2010 y›l›ndaülkeden askerlerini çekmemesi ya daIrak’taki kukla yönetimin ABD’den böyle-si bir talepte bulunmas› güçlü bir ihtimalolarak duruyor.

Barzani-Maliki gerilimi derinlefliyorIrak’ta merkezi yönetim ile Güney Kürdis-tan Bölgesel Yönetimi aras›ndaki gerili-min baflta zengin petrol yataklar›na sahipMusul ve Kerkük’ün statüsünün belirlen-mesi meselesi olmak üzere bir dizi konu-

da devam etti¤i vurgulan›yor.‹flgalin ilk y›llar›nda ABD eliyle alevlendiri-len Sünni-fiii çat›flmalar›n›n gölgesindegözlerden gizlenen Kürt meselesi flimdiön plana ç›km›fl bulunuyor. Kürtler, böl-gesel yönetimin idare etti¤i üç eyalete ekolarak, Kerkük ve Musul gibi petrol zengi-ni üç eyalette daha hak iddia ediyor. Ba¤-dat yönetimi daha önce Güney Kürdis-tan’›n büyük bölümünde etkinli¤ini kura-mad›¤› için, Kürt peflmergeleri bu ihtilafl›bölgelere konuflland›rm›flt›. Anayasadakibelirsizlikleri, sahip oldu¤u üç eyalettekipetrol kuyular› konusunda yabanc› flir-ketlerle anlaflma yapmak için kullananKürt yönetiminin bu tutumu Ba¤dat’› faz-las›yla rahats›z ediyor. Bugün baflka kriz-ler de ufukta beliriyor. Norveçli bir petrolflirketi martta üretime bafllamak üzereKürdistan’da bir petrol sahas›n› iflledi.Kürt yönetimi, Ba¤dat’›n talep etti¤i gibiburadan Irak’›n ortak petrol havuzuna ge-lir katk›s› yapmaya istekli görünmüyor.

Bu da iki yönetim aras›ndaki çeliflkilerinderinleflmesine neden olan bir di¤er fak-tör olarak orta yerde duruyor.

ABD, Kerkük’ü iflgale mi haz›rlan›yor?Merkezi Irak hükümetinin, çeflitli muhale-fet partilerinin ve kilit Kürt liderlerin hep-si, bu anlaflmazl›klar› bar›flç›l yollardançözmeyi planlad›klar›n› öne sürseler deABD ordusunun Kuzey Irak komutanl›¤›-n›n baz› üyeleri, Irak’›n yeni kurulan 12. Pi-yade Birli¤i’nin yetkililerinin, haz›r olur ol-maz Kerkük’ü de içeren “sorunlu” bölgele-rinin tamam›n› iflgal etmeyi planlad›klar›n›öne sürdüler. Kürt yönetimi bu durumunkesinlikle kabul edilemez olaca¤› yönün-de sert bir aç›klamada bulundu.Bütün bu geliflmeler göz önüne al›nd›¤›n-da, Irak’›n önümüzdeki günlerde gerilimlibir sürece tan›k olaca¤›n› söylemek müm-kün. Bununla birlikte bu gerilimli ortam-dan en fazla zarar görecek kesimin Irakhalk› olaca¤› kuflku götürmez bir gerçek.

Barzani-Maliki gerilimi derinlefliyor Bangadeflte, s›n›r muhaf›zlar›n›n bafl-latt›klar› isyanda düzinelerce kiflininkayboldu¤u aç›kland›.Bangladeflli yetkililer, iki gün süren is-yanda kaybolanlar için yapt›klar› arafl-t›rmalar›n sürdü¤ünü aç›klad›lar. Bang-ladefl askerlerinden Dilip KumarGhosh, Cuma günü yap›lan aramalarda9 cesete ulaflt›klar›n›, bu kay›plarla bir-likte isyan boyunca yaflam›n› yitirenle-rinin say›s›n›n 22’ye ulaflt›¤›n› söyledi. Resmi makamlar taraf›ndan yap›lanaç›klamalarda, halen yüzden fazla as-kerin kay›p oldu¤u belirtilerek, ölü sa-y›s›n›n artaca¤›na dikkat çekiliyor. Ba-s›na aç›klada bulunan ordu sözcüsü,isyan›n bafllat›ld›¤› Dhaka karargah›n-da 168 dolay›nda muhaf›z›n oldu¤unuve 31 muhaf›z›n isyana kat›ld›¤›n› söy-ledi. Sözcü, geri kalan 137 subay›n aki-

beti hakk›nda henüz bir bilgiye ulafla-mad›klar›n› belirterek, “Halen kay›polan bu subaylar› arama çal›flmalar›-m›z sürüyor” dedi. ‹syan›n bafllat›ld›¤›bölgeleri tanklarla kuflatmaya alandevlet güçlerinin, uzun süren çat›flma-lar›n ard›ndan bölgede kontrolü ele ge-çirdi¤ini söyleyen ordu sözcüsü, isyanakar›flt›klar› iddias› ile bölgede 230 dola-y›nda kiflinin tutukland›¤›n› aç›klad›. Muhaf›zlar›n, düflük maafl ald›klar› vebunun artt›r›lmas›n› istemelerine kar-fl›n olumlu bir yan›t alamad›klar›, ko-mutanlar›n kendilerine kötü muame-lede bulunduklar› için isyan› bafllatt›k-lar› belirtiliyor.140 milyondan fazla insan›n yaflad›¤›Bangladefl, “ba¤›ms›zl›¤›n›” kazand›¤›1971 y›l›ndan bu yana çok say›da as-keri darbeye tan›k olan bir ülke.

Bangladefl’te s›n›r muhaf›zlar› orduyla çat›flt›

YUNAN‹STAN- Devlet memurlar›-

n›n, sosyal güvenlik haklar›n›n iyi-

lefltirilmesi ve ücretlerinin artt›r›l-

mas› talebiyle gerçeklefltirdikleri

bir günlük grev ülkede hayat› dur-

ma noktas›na getirdi. Hava yollar›,

hastane çal›flanlar›, vergi dairesi

çal›flanlar› ve ö¤retmenlerin yo¤un

kat›l›m gösterdikleri grev nedeniyle

uçak seferleri iptal edildi, bir çok

okulda e¤itim durdu, hastanelerde

acil servisler ve acil hastalar için

çal›flan s›n›rl› say›daki doktor d›-

fl›nda hizmetler durdu.

Yunanistan’da emekçilerin büyük grevi

ABD K›rg›zistan’›n kapatt›¤› askeri üssünü Trabzon’a m› tafl›yacak?

Rusya’n›n, ABD kuflatmas›na karfl› bafllatt›¤› nüfuzalanlar›n› geniflletme hamleleri kapsam›nda K›rg›zis-tan’daki ABD askeri üssünü kapatt›rmas› beraberin-de yeni sorunsallar getirmifl görünüyor.ABD’nin ve NATO’nun Afganistan’daki iflgalci güçlerelojistik destek vermenin yan› s›ra Rusya’n›n önünükesmek için de etkin flekilde kulland›klar› ve bu ne-denle büyük önem verdikleri Menas askeri üssününkapat›lmas› karar› 19 fiubat günü K›rg›zistan meclisitaraf›ndan onayland›. 90 sandalyeli mecliste 78 ve-kilin “kapat›ls›n” yönündeki oyu sonucunda al›nankapatma karar› uyar›nca üssün, karar›n yürürlü¤egirmesi sonras›ndaki 180 gün içinde kapat›lmas› ön-görülüyor. Meclisten geçen “kapatma” karar›n›nDevlet Baflkan› Kurmanbek Bakiyev taraf›ndan daonaylanmas› gerekiyor.K›rg›zistan iktidar›n›n Rusya’dan 2.1 milyar dolarl›k

kredi ve “hibe” yard›m› almas›n›n ard›ndankapatma karar› ald›¤› ABD’nin Menas as-

keri üssünün kapat›lmas›na kesin gö-züyle bak›l›rken, bu üssün kapat›l-mas› halinde Afganistan’daki ifl-galci gücün bir anlamda Afganis-tan’da hapsolmas›ndan kayg› du-yan ABD ve NATO, alternatif üs

aray›fllar›na girmifl durumda. Bunoktada masaya yat›r›lm›fl olan se-

çeneklerden ikisi öne ç›kmaktad›r:Gürcistan ve Karadeniz (Trabzon).

Gürcistan'dan ABD'ye üs teklifiGürcistan Afganistan operasyonuna transit

yard›m için topraklar›n› ABD'ye açmay› teklif et-ti. Gürcistan savunma bakan› David Siharulidze, Af-ganistan'a gönderilecek malzeme için ülke toprakla-r›n›n kullan›lmas›na s›cak bakt›klar›n› aç›klad›. Gür-cistan savunma bakanl›¤›ndan yap›lan aç›klamadaayr›ca, Gürcü askerlerin Afganistan'daki NATO ope-rasyonlar›na kat›labilecekleri ve bu do¤rultuda ge-rekli karar›n ç›kart›ld›¤› bildirildi. Yetkililer, gönderi-lecek askerlerin say›s› konusunda ise bilgi vermedi. Gürcistan devlet yetkilileri ABD'ye, Menas’tan gön-derilen hava üssü yerine kurulacak yeni üs için demekan teklifinde bulundular. Bu tekliflere NATOyetkililerinden ve Amerika taraf›ndan bir yan›t gel-medi¤i aç›kland›.Gürcistan’›n mevcut yönetiminin ABD eliyle gerçek-lefltirilen bir darbe ile bafla getirildi¤i göz önünde bu-lunduruldu¤unda, bu teklif beklenmekteydi. ZiraABD Saakaflvili yönetimini uzun süredir bölge politi-

kalar› çerçevesinde Rusya’ya karfl› destekleyor, eko-

nomik-askeri yard›mda buluyor ve NATO’ya üyeli¤i

için destek veriyor.

Karadeniz de gündemdeSon dönemde küresel güç olma ve bunu devaml› k›l-

ma stratejisi çerçevesinde Karadeniz’e büyük önem

atfeden ABD ve daha önce Irak iflgali s›ras›nda Kara-

deniz’de üs isteyen ABD’nin, Menas üssünden do¤a-

cak bofllu¤u doldurmak üzere ilerleyen günlerde bu

talebini yenilemesi beklenebilir.

ABD’nin bölgeye olan ilgisi 11 Eylül sonras›nda te-

rörle mücadele kapsam›nda yeni bir flekil ve yön al-

m›flt›. 2002’de aç›klanan Ulusal Güvenlik Strateji-

si’nde Karadeniz ve Hazar bölgeleri sadece petrol re-

zervleriyle de¤il; Hindistan, Pakistan ve Güney Do¤u

Asya pazarlar›na aç›lmak için de önemli olarak kabul

edilmiflti. Afganistan’dan Gürcistan’a kadar bulunan

ABD askeri mevcudiyeti bölgedeki ABD etkisini art-

t›rmaktad›r. ABD’nin temel amac› bölgedeki güç

dengesini kendi lehine çevirmek ve Rusya’n›n bölge-

deki siyasi, ekonomik ve askeri etkisini azaltmakt›r.

Di¤er önemli amaç SSCB’nin da¤›lmas› sonras› ortaya

ç›kan devletlerin pazarlar›n› Avrupa pazar›na ba¤la-

yarak kontrol alt›na almakt›r.

Karadeniz’in ABD için önemlidir, zira ABD Karadeniz

vas›tas›yla Rusya’y› kuflatman›n yan› s›ra Rusya’n›n

“yumuflak karn›” Kuzey Kafkasya’y› kolayl›kla kon-

trol edebilir, bu bölgelere birtak›m müdahalelere gi-

riflebilir. ABD’nin bölgeye gelifli Ukrayna, Gürcistan

ve Moldova gibi ülkelere kendine “güven ve cesaret”

getirerek Rusya karfl›s›nda seslerini daha fazla yük-

seltmelerine sebep olabilir. Ötesinde zengin petrol

ve do¤al gaz kaynaklar›na sahip olan Karadeniz, Kaf-

kasya-Hazar-Orta Asya bölgelerinin enerji kaynakla-

r›n› Bat› pazarlar›na aktarma önemli geçifl güzergah-

lar›ndan birisidir. Karadeniz’de etkin olan bölge d›fl›

güçler bu ülkelerin enerji politikalar›na etkide bulu-

nabilece¤i gibi Rusya’n›n da petrol ve do¤al gaz ih-

raç kanallar›ndan birisi olan bu bölgede enerji politi-

kalar›na etkide bulunabilir. Ve elbette Karadeniz’in

stratejik konumu sebebiyle bölgede bulundurulacak

askeri gemi ve/veya üslerden Rusya’ya yönelik is-

tihbari çal›flmalar›n› yürütülmesine elveriflli olmas›

ABD’nin Karadeniz’de üs istemesi ihtimalini güçlen-

diren hususlar olarak önümüzde durmaktad›r.

Fransa’da üniversite iflgali

Fransa hükümetinin üniversiteleri özellefltirmek istemesi,ö¤retim görevlileri ve ö¤renciler taraf›ndan protesto edili-yor. Fransa’n›n baflkenti Paris’te hükümetin, üniversiteleriözellefltirme ve ö¤retim kadrolar›n› azaltma plan›n› protes-to eden ö¤renciler, üniversiteyi iflgal etti. Hükümetin yap-mak istediklerini protesto eden ö¤retim görevlileri ve ö¤-renciler 3 haftad›r, çeflitli üniversitelerde derslere girmez-ken; baflkent Paris’te ise bir üniversite iflgal edildi. Sorbon-ne Üniversitesi’ni gece yar›s› iflgal eden yüzlerce ö¤renci,

polis zoruyla üniversiteden ç›kar›ld›.

Yürüyüfle binlerce kifli kat›ld›Hükümetin üniversiteleri özellefltirmeye dönük uygulama-lar›n› protesto etmek ac›yla 21 fiubat günü düzenlenenyürüyüfle binlerce ö¤retim görevlisi ve ö¤renci kat›ld›.hükümetin bu uygulamalardan vazgeçmesini isteyen bin-lerce kifli, aksi halde mücadele ç›tas›n› yükselteceklerimesaj›n› vererek, hükümete ‘seçim sizin’ dedi...

Page 11: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

114-16 Mart 2009çeviriran devrimi, 30’uncu y›ldönümünügeride b›rakt›. ‹slamc› güçlerin iktida-r› ele alarak ‹ran ‹slam Cumhuriyeti’niilan ettikleri 1979 y›l›ndaki devriminbüyük bir zafer oldu¤u iddia edilsede, ‹ran halk›n›n büyük bir ço¤unlu-

¤u bu iddialara kat›lmamaktad›r.

Gerici ‹ran iktidar›n›n tüm bask›lar›na karfl›nson aylarda ülkedeki devrimci dalgan›n güçkazand›¤› gözlenirken, ‹slami monarflinin or-dusuna ve gizli servisine (SAVAK) cesurcakarfl› duran insanlar›n say›s› da her geçengün art›yor. ABD’nin en vahfli uflaklar›ndanbirisi olan fiah R›za Pehlevi’yi deviren ‹ranhalk›, deyim yerindeyse bir tarih yazd›. Kufl-ku yok ki bu tarihi yazan ‹ran halk›, yeni vedaha iyi bir dünya umuduyla bunu yapm›fl-t›. Ancak, e¤er ki devrim; halk kitlelerinin öz-gürleflmesi ya da son tahlilde halk›n ekono-mik ve politik ç›karlar›na yan›t veren bir ey-lem ise, sonuç tam bir zafer say›lamazd›.

fiah ve ailesi, ‹ran devriminin ard›ndanABD’nin talimat›yla Ocak 1979’da ülkedenkaçt›. Bununla atbafl› bir flekilde, daha ön-ceden ayarland›¤› art›k aç›kça bilinen birplan çerçevesinde, sözde ulusalc› fiahpurBahtiyar baflbakanl›¤a getirildi. Bahtiyar’›nbaflbakan yap›lmas›n›n perde arkas›nda ya-tan temel hedef, gün be gün büyüyen kitleayaklanmas›n› sahte ulusalc›l›k kalkan› iledurdurmak ve k›rmakt›. Ancak Bahtiyar dadevrimci f›rt›nan›n karfl›s›nda duramayarak,baflbakan olmas›n›n üzerinden bir aydank›sa bir süre geçmiflken ülkeden kaçmakzorunda kald›.

Devrimi mümkün k›lan güçler ve mücadelelerFarkl› uluslardan ve inanç(s›z)lardan ve s›n›f-lardan ‹ran halk›, kad›n› erke¤iyle tüm ülke-de emperyalizme ve onun yerel uflak iktida-r›na karfl› a盤a ç›kan devrimci dalgada yeri-ni ald›. Halk›n ezici bir ço¤unlu¤u ve siyasalgruplar›n büyük bir kesimi, bak›fl aç›lar›nda-ki farkl›l›klar›n› tart›flmaktan kaç›nd›. Tümhalk, fiah’› devirmek için birleflmifl görünü-yordu. Pekiyi ama ilerleyen süreçte ne oldu?

‹ran halk›n›n öfkesi, ekonomik-siyasi-sosyalmahrumiyete, bask› ve zulme ve bunlar›nuygulay›c›s› olan iktidara karfl› yo¤unlafl›yor-du. Bu iktidar›n y›k›lmas› için halk direndi vesavaflt›.

Ülkedeki ezilen uluslar›n, kendi kaderlerinitayin etme haklar› ellerinden al›nm›flt›. 12Aral›k 1945’te, ‹kinci Dünya Savafl›’nda, GaziMuhammed önderli¤indeki Kürt halk› De-mokratik Kürdistan Cumhuriyeti’ni ilan etti.Cafer Pifleveri liderli¤indeki Azeri halk da ayn›tarihlerde Demokratik Azerbaycan Cumhuri-yeti’ni ilan etti. fiah’›n ordusu, bir y›l sonra 12Aral›k 1946’da, çiçe¤i burnunda bu iki cum-hürriyette büyük bir k›r›m yaparak binlerceinsan› katletti.

1949, 1953 y›llar› halk hareketlerinin üst se-viyelere ulaflt›¤› y›llar oldu. ‹flçilerin, köylüle-rin ve ö¤rencilerin eylemleri birbirini takipetti ve giderek kendili¤inden bir hareket ol-maktan ç›karak örgütlü bir hal ald›. Bu kitlehareketlerinin önemli bir bölümü, SovyetlerBirli¤i taraf›ndan desteklenen Tudeh (Kitleler)Partisi taraf›ndan örgütlenmekteydi. Bu partikomünist bir nitelikten uzak, reformist birparti olmas›na karfl›n Sovyetler Birli¤i’nindeste¤ini alm›fl olmas›ndan dolay› çok say›-da devrimci ve komünist birey, grup bu par-tiye kat›ld›. Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi(Bolflevik)’ni ele geçiren revizyonistlerin sos-yalistlik maskesinin arkas›na gizlenerek alt-tan alta kapitalizmi yeniden inflaya giriflme-lerinin ard›ndan Tudeh Partisi, Sovyetler’dekirevizyonistleri destekledi. Ülkede geliflen kit-le hareketleri sonucu fiah ülkeden kaçmakzorunda kald›.

fiah, bu dönemde, ABD ve ‹ngiltere’nin eko-nomik-politik deste¤ini alarak, bu iki ülkeningizli servislerinin yard›m› ile 1953 y›l›nda hü-kümete karfl› bir darbe gerçeklefltirdi. Budarbe sonucunda ulusalc› bir kimli¤e sahipolan ve ‹ngiltere’nin denetimi alt›ndaki ‹ranpetrol endüstrisini millilefltirmek için müca-dele eden Muhammed Musadd›k hükümetidevrildi. Böylece fiah’›n 19 A¤ustos 1953’teülkeye yeniden geri dönmesi ile ‹ran için 20.yüzy›l›n en karanl›k günleri bafllam›fl oldu.Musadd›k ve çok say›da destekçisi ile bakan-lar tutukland›, baz›lar› infaz edildi. Gerici te-rör ülkede yeniden iktidara geldi. Siyasi faali-yetçiler fifllendi, tutukland›, iflkenceden geçi-rildi ve birço¤u katledildi.

Tüm bunlara karfl›n halk›n mücadelesi bitiri-lemedi. Darbeden aylar sonra, 7 Aral›k1953’te, ABD baflkan yard›mc›s› Richard Ni-xon, fiah iktidar›n›n borçlar›n›n ertelenmesimeselesini görüflmek üzere ‹ran’a gitti. Ö¤-renciler yapt›klar› kitlesel eylemlerle Nixon’uprotesto ettiler. Ö¤rencilerin eylemlerine sal-d›ran fiah askerleri üç ö¤renciyi katletti. Üçö¤rencinin katledildi¤i bu gün, ‹ran’da Ö¤ren-ciler Günü ilan edildi. Akabinde her y›l bugün, ö¤renciler taraf›ndan organize edilen vefiah’›n protesto edildi¤i geleneksel eylemlere

sahne oldu, Ö¤renciler Günü’nde,halen ‹ran’da sokak eylemleri ör-gütlenmeye devam ediyor.) Ö¤-rencilerin bu eylemleri, fiah’a kar-fl› gerçeklefltirilen en önemli, enmilitan ve etkili eylemler oldularve 1960’lar›n sonlar›nda bu ey-lemler çok daha güçlü bir hal ald›-lar. Ülke d›fl›ndaki ‹ranl› ö¤rencilerde fiah’a karfl› protesto eylemleridüzenliyorlard›. Bunlar›n en büyü-¤ü 1962 y›l›nda gerçeklefltirildi.fiah’a karfl› gerçeklefltirilen ö¤ren-ci eylemlerinin en önemli özelli¤i,sol bir çizgiye sahip olmalar› ve bueylemlere önderlik eden, kat›lanö¤renciler içerisinde komüst öz-nelerin az›msanmayacak derece-de çok olmalar›yd›.

‹ran halk›n›n mücadelesi, 1960’lar-da, Çin-Küba ve Vietnam devrim-lerinin etkisiyle büyük bir s›çray›fl,büyük bir at›l›m yaflad›. Bu s›çra-y›fl ayn› zamanda ‹ran’da refor-mizmin güçlü etkisine karfl› haya-ti öneme sahip ve oldukça etkinolan bir devrimci mücadeleyi deberaberinde getirdi. Bu mücadeleve s›çraman›n ebelik etti¤i militan eylem vehareketler, üniversite ö¤rencileri ve di¤ergenç kitlelerin siyasal hareketliliklerinin iflçi-ler üzerinde etki göstermesine ve gençlik d›-fl›ndaki halk kitlelerinin de eylemler sürecinibafllatmalar›na vesile oldu. 1970’lere gelindi-¤inde, radikal örgütler, fiah rejimini ülkeninher bir köflesinden söküp atmak üzere silah-l› mücadeleye bafllad›lar.

‹slami hareketin geliflmesi ve ‹ran devrimmücadelesini ele geçirmesiRuhban s›n›f› ve dinci liderler; feodalizmegüçlü ba¤larla ba¤l›yd›lar ve gerici iktidar s›-n›flar› içinde önemli bir nüfuza sahiptiler.1953 y›l›nda gerçeklefltirilen ABD desteklidarbenin de destekçilerinden birisi bu güç-lerdi. ‹ran’da nüfuz sahibi bir dini lider olanAyetullah Kaflani, 1953 y›l›nda CIA destekligerçeklefltirilen darbede fiah Pehlevi’yi Mu-sadd›k’a karfl› destekleyen bu gerici güçler-den biriydi örne¤in.

Ancak fiah’›n, 1960’lar›n bafllar›nda “BeyazDevrim” olarak adland›rd›¤› bir süreci ilan et-mesiyle birlikte, dinci-gerici güçler ile fiaharas›ndaki ittifak çöktü. “Beyaz Devrim”, sözkonusu dönemde ABD’nin yar› feodal-yar›sömürge ve sömürge ülkelerde ekonomiyive geleneksel kültürel yap›y› kendisine ba-¤›ml› k›lmak üzere “dönüflüm”den geçirme-sinin ‹ran özgülünde ald›¤› isim oldu. Bu“devrim”, var ile yok aras›ndaki bir toprak re-formunu ve kad›n haklar›n› içeriyor, feodaliz-mi “kald›raca¤›n›” iddia ediyordu. “BeyazDevrim” ayn› zamanda geleneksel toplumsalyap›n›n k›s›tlad›¤› baz› hareketleri nispi ölçü-lerde özgür k›larak, hakim s›n›flar içerisinde-ki ruhban s›n›f›n›n ve dinci liderlerin etkileri-ni azaltmay› hedefliyordu. fiah’›n “BeyazDevrim”ine karfl› sesini yükselten ‹ran’›n ön-de gelen fiii dinci lideri Ayetullah RuhullahHumeyni, fiah’›n “Beyaz Devrim”ine karfl›olan dinci-ruhban güçlerin lideri haline geldi.(Burada, “Beyaz Devrim”in en ufak bir anti-emperyalist niteli¤e sahip olmad›¤›n›, hede-finin ülkeyi demokratiklefltirmek olmad›¤›n›da belirtmek isteriz.) fiah Pehlevi’nin 1962 y›-l›nda Humeyni’yi sürgüne göndermesiylebirlikte, Humeyni’nin ‹ran’daki ruhban s›n›f›ve dinci ulema içerisindeki otoritesi daha birgüçlendi.

1960’lar›n sonlar›nda bafllayan ve 1970’liy›llar boyunca devam eden radikal müca-deleler süresince Humeyni’nin sesi ve etki-si oldukça s›n›rl›yd› ve sadece küçük bir ke-sim geleneksel toplulu¤a hitap ediyordu.Giderek büyüyen devrimci kitle kabar›fl›,1979 devrimini ad›m ad›m infla ediyordu vebu süreçte ‹slamc› güçlerin son derece kü-çük izleri vard›. Ancak 1979 y›l›n›n flubatay›na gelindi¤inde durum de¤iflme-ye bafllad›.

Bu dönemde fiah, komünist vedevrimci güçlere karfl› vahfli birtopyekün sald›r›ya giriflti.Onun komutas› alt›ndaki‹ran Gizli Servisi (SAVAK),çok say›da komünist vedevrimciyi iflkencedengeçirdi, katletti. Çok bü-yük kay›plar vermifl ol-mas›na karfl›n, sade-ce yer alt›na çekilenülkedeki en büyükkomünist örgütlerhayatta kalabildi-ler. Bu koflullar,söz konusu komü-nist güçerin kitle-ler içerisinde ör-gütlenme faali-yetine girifl-melerini vebu suretle

yeniden güçlenmelerini zorlaflt›r›yordu.Ayn› dönemde, dinci güçler dini inançla-r› ve gelenek-görenekleri kullanaraktoplumun içine girdiler, hemen herbölgede camileri kullanarak kitleleriörgütlemeye bafllad›lar. Bu tablo, odönemde sosyal emperyalist bir ni-teli¤e sahip olan Sovyetler Birli¤i ta-raf›ndan oluflturulan blo¤a karfl› mü-cadele eden ve bu mücadelesindedinci gerici güçleri desteklemektenkaç›nmayan ABD ve Bat›l› emperya-listlerin bu tutumlar› ile birleflti¤iiçin, dinci güçler ‹ran’da komünistle-re nazaran çal›flma imkan› bulabil-mekteydiler.

Sol güçlerin zay›flamas›n› ve ‹slamc› güç-lerin durumlar›n›n güçlenmesini berabe-rinde getiren bir di¤er önemli faktör iseMao’nun ölümünün ard›ndan, SovyetlerBirli¤i’nde kapitalist restorasyon yolunututmufl olan güçlerin varyantlar›n›nÇin’de revizyonist bir darbe gerçekleflti-rerek ülkeyi kapitalist yola sokmayabafllamalar› idi.

Tüm bu nedenler, ‹slami güçlerin dev-rimci özneleri geri plana iterek ‹ran hal-k›n›n mücadelesini kendi potalar›naak›tmalar›n›n önünü açt›. Ve devrimebir kaç ay kala, dinci güçler halk hare-ketinin liderli¤ini ele geçirecek güceerifltiler. Ard›ndan emperyalistlerleel s›k›flarak devrimcileri son daki-kada saf d›fl› ettiler.

Devrimci gençler ve kitleler fiah’›nordusuna karfl› savafl›p askerlerinisilahs›zland›r›rken (8-9 fiubat 1979)Humeyni’nin temsilcileri, çeflitliyollarla ABD ile pazarl›k yapmak-la meflguldüler. Bu günlerde‹ran’daki dinci gerici güçler, dev-rimci mücadeleyi durdurmakiçin çaba sarf ediyorlar ve “Hu-meyni henüz cihad buyru¤uvermedi” diyorlard›.

Bu, fiah rejiminin nas›l dev-rildi¤inin, devrimin nas›l ça-l›nd›¤›n›n, komprador bur-juvalar›n ve feodal s›n›fla-r›n nas›l iktidar› ele geçir-diklerinin, halk kitlelerinifiah rejimini aratmayacakflekilde ezmeye-sömür-meye-katletmeye de-vam ettiklerinin, ülkeyinas›l da dünya emperya-list sisteminin bir parças›haline getirdiklerinin öy-küsüdür.

‹RAN‘devriminden’

30 y›l sonra…

Yeni zalimlerHumeyni liderli¤indeki ‹slami güçler iktidara gelir gelmez, yap-t›klar› ilk fley devrimci kimli¤e sahip kiflileri belirlemek oldu. Biraydan daha k›sa bir süre içinde kad›nlar, kad›n düflman› bir reji-min tuza¤›na düfltüler. Asl›nda kad›nlar, ‹slami hükümetin ilk he-defiydiler. 8 Mart 1979’da çarflaf giyinme dayatmas›yla karfl›la-flan, toplumsal yaflamdan kopart›lmak istenen ve haklar› ellerin-den al›nan kad›nlar tarihi bir miting düzenlediler. On binlerce ka-d›n, “Devrimci mücadelemizden geri ad›m atmayaca¤›z” hayk›-r›fllar› ile Tahran sokaklar›nda boy gösterdi. Kad›nlar›n gücününfark›nda olan Humeyni, kendisinin yanl›fl anlafl›ld›¤›n› söylerek,çarflaf giyme zorunlulu¤u olmad›¤› yalan›na sar›ld›. Bu yalanlar›yenileri izledi ve kad›nlar rejimin s›n›rlar›na mahkum edildiler.

Kürtler, fiah rejimine karfl› mücade etmifl olan di¤er ezilen ulus-lar gibi, ‹slami iktidar›n ilk hedeflerinden biri oldular. Komünistörgütler Kürdistan’da güçlü ve genifl bir etkiye sahiptiler ve bubölge, devrimin idealinin sürdürüldü¤ü bir merkez durumun-dayd›. Ülkenin hemen her yerinden binlerce devrimci Kürdis-tan’a giderek, buradaki komünistlerin liderli¤inde ‹slami iktidarkarfl›t› mücadele kat›ld›. Bir kaç da¤›n›k çat›flman›n ve suikast›nard›ndan komünist-devrimci güçlerin önderlik etti¤i kiteler böl-genin kontrolünü ele geçirdiler. Takvimler 19 A¤ustos’u göster-di¤inde (fiah’a karfl› darbenin y›ldönümü) Humeyni, fiah’a karfl›verilen mücadele s›ras›nda a¤z›na almad›¤› cihad emrini verdi.Bu cihad bölgedeki komünistleri, devrimcileri ve Kürtleri hedefal›yordu. Cihad ilan›n›n ard›ndan Kürdistan’da, Humeyni rejimigüçleri ile Kürt halk› ve komünist, devrimci örgütler aras›nda y›l-larca süren büyük bir çat›flma bafllad›. ‹slami rejim, komünistle-re, devrimcilere, Kürtlere ve Azerilere yapt›¤› katliamlar› Arap,Türkmen, Belucilere de uygulad›.

Kad›nlar›n bafllatt›klar› mücadele ve Kürdistan’daki savafl de-vem ederken, ‹slami rejim bir baflka devrimci-sol gücü teflkileden ö¤renci hareketini ezme plan› haz›rlad›. “Kültürel Devrim”ad› alt›nda üniversitelerin ‹slami okullara dönüfltürülmesi hede-fiyle, ‹slami rejim için savaflan yasad›fl› Hizbullah birlikleri silah-larla üniversitelere sald›rt›ld›. Ö¤rencilerin kahramanca direnifl-lerine ra¤men Hizbullah, ‹ran ordusunun (Devrim Muhaf›zlar›) dadeste¤ini alarak üniversiteleri ele geçirdi ve üniversiteler bir y›-l› aflk›n süre kapal› tutuldu. Humeyni güçleri, özellikle ‹slamiCumhuriyet Partisi içinde yo¤unlaflan kesimler, üniversitelerde-ki devrimci profesörleri, ö¤rencileri, e¤itim görevlileri ile çal›flan-lar› tasfiyeye girifltiler. Üniversitelerin ‹slamilefltirilmesi ile, ö¤-renci hareketlerini geri dönüflü olmayacak flekilde bitirmeyiumuyorlard›. Ancak bu, ‹slami rejimin karfl› devrimci pratikleri-nin son halkas› olmad›. Uzun çat›flmalar›n ard›ndan Humeyni, 30Haziran 1981’de devrimci ve komünistlere dönük büyük bir sal-d›r› bafllatt›. fiah rejimine karfl› mücadele etmifl, onlarca y›l ha-pis yatm›fl binlerce komünist ve devrimci birkaç ay içinde tu-tukland›, iflkenceden geçirildi, katledildi. Bu olaylar 1980’li y›llarboyunca devam etti. ‹ran-Irak savafl›n›n bitti¤i 1988 y›l›na gelin-di¤inde, ‹slami rejim hapishanede bulunan binlerce siyasi tutsa-¤› kurfluna dizdi. Katledilen binlerce insan›n ve iflkenceden ge-çirilen, tutsak edilen on binlerce insan›n kan› üzerinden ‹slamirejim zaferini ilan etti. Bu zafer, demokratik devrim flans›n›n buseferlik yenildi¤inin de ilan›yd›.

Yanl›fl olan neydi?Bugün, on binlerce komünist ve devrimcinin hapsedilmesinin, ifl-kenceden geçirilmesinin, katledilmesinin üzerinden 30 y›l geç-mifl ve sol, devrimci örgütlenmeler yasaklanm›fl bulunuyor. Kit-leler en temel haklar›n› kaybetmifl bulunuyor. Nüfusun yar›s›n›oluflturan kad›nlar, cins bask›s› alt›nda yafl›yor. Onlar ‹slami ku-rallara göre örtünmek ve erkeklerin yar› oran›nda ‘dahi’ sayg›görmemeye raz› olmak “zorundalar”. Ezilen uluslar›n, kendi ka-derlerini tayin etme haklar› gasp edilmifl bulunuyor. Ekonomikdurum daha da kötüye giderken, yoksulluk 盤 gibi büyüyor.Emperyalist devletlere ba¤›ml›l›k, ülke tarihinde görülmemifl de-recede derinleflmifltir. ‹ran halk›, devrimlerinin, bu gerici güçlertaraf›ndan bo¤ulmas›n›n bedelini hayli a¤›r bir flekilde ödüyor.

Ancak temel bir soru halen yan›tlanmay› beklemektedir: Yanl›flolan neydi? Devrimciler neden yenilmifllerdi? fiah rejiminin y›k›l-mas› için kahramanca mücadele eden halk kitleleri bugün ne-den ›zd›raplar içerisinde yafl›yorlar? fiah rejimine karfl› verilenmücadelenin önderli¤ini yapan komünist, devrimci güçler ne-den önderli¤i ‹slami güçlere kapt›rd›lar? Bu sorular› birçok farkl›aç›dan bakarak yan›tmalak mümkün, ama ‹ran halk›n›n devri-minin ald›¤› bu yenilgiden ç›kart›lmas› gereken bir ders önü-müzde durmaktad›r.

Yukar›da da ifade etti¤imiz gibi, tüm halk kesimleri “fiah’› devir”slogan› etraf›nda birleflmifllerdi. Bu yanl›fl de¤ildi, ama yanl›flolan; daha bilinçli unsurlar›n, komünist güçlerin kendilerini bu-nunla s›n›rland›rmalar›yd›. Komünistler, bu slogan etraf›nda bir-leflmifl olan farkl› s›n›flar aras›ndaki çeliflkileri ve antagonist ç›-karlar› yoksayd›, görmezden geldi ya da göremedi. Her bir poli-tik ak›m, kendisinin hedeflerini özetlenmifl bir flekilde “fiah birfaflist ve devrilmeli” slogan›nda gördü. Bu slogan›n gerçeklefl-mesinin ard›nda neler olabilece¤ine dair bilinç aç›kl›¤› yok de-necek denli azd›. Sonuç olarak, devrimci mücadele için muaz-zam koflullar›n bulundu¤u bir süreçte devrim için yola ç›kan ko-münist devrimciler, gericilerin hedefi haline geldiler. Bunun ide-olojik nedenleri bu makalenin s›n›rlar›n› aflmaktad›r. Tek keli-meyle özetlemek gerekirse, komünistler d›flar›dan bak›ld›¤›nda–niyetlerinden ba¤›ms›z olarak- uzlaflt›lar.

Bu dersin etkileri bugün dahi sürmektedir. Bugünün politik are-nas›ndaki kimi siyasal güçler ABD emperyalizmine karfl› ‹slamiköktendincilerin desteklenmesini ve farkl›l›klar›n öne ç›kart›l-mamas›n›, baflka bir deyiflle s›n›f iflbirlikçili¤ini sal›k vermekte-dirler. Bu, ‹slami gerici güçlerin niteliklerini gizlemekle kalm›yor,halk kitlelerini, onlar›n önderli¤i alt›nda toplanmaya itiyor. ‹rankomünist, devrimci güçlerinin içine düfltükleri ac› hatan›n tek-rarlamas› halinde bunun diyeti, ‹ran halk›n›n 30 y›l önce ödeme-ye bafllad›¤› ve halen ödedi¤inden daha hafif olmayacakt›r.

Bununla birlikte ‹ran’da s›n›f mücadelesi sürüyor. Kad›nlar›n mü-cadelesi hiç ama hiç durmad›. Ö¤renciler halen sokaklardalar vegerici rejime karfl› mücadelelerini devam ettiriyorlar. ‹flçiler, sen-dikalar kurmaya çal›fl›yorlar ve temel haklar› için mücadele edi-yorlar. Dünyada s›n›f mücadelesi fliddetini artt›r›yor, elbette ‹ran‹slam Cumhuriyeti’nde de. Özcesi, s›n›f mücadelesi sürüyor vehalk geçmiflte yapt›¤› hatalar› tekrarlamayacakt›r!

Kazan›lacak Dünya Haber Servisi’nden (A world win news ser-vice) çevrilmifltir.

Page 12: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

Komün, mücadele biçimlerini kendi kafas›na göretayin etmez. Kitlelerin o anki genel ruh hali, mücade-lenin önüne dikilen engellerin gücü ve mant›¤›, mev-cut politikan›n ve ekonominin durumu, mücadele bi-çimlerinin tayininde önemli rol oynar. Mücadele bi-çimleri alabildi¤ince çeflitlidir ve flartlar›n de¤iflme-siyle birlikte sürekli de¤iflir. Komün, mücadeleninbar›flç›l biçimlerinde ve amaca uygunlu¤unda ›srareder, karfl› taraf engel ç›karmad›¤›, fliddete bafl vur-mad›¤› sürece, fliddetten uzak durur. Ama fliddetflartlar›n›n olgunlaflt›¤›, fliddetin zorunlu hale geldi¤ianlardan da kaç›nmaz. Ayaklanma, barikat, vur-kaçve benzeri tüm fliddet biçimlerini flartlara ba¤l› ola-rak, kararl›l›kla uygular. Y›¤›nlarda sempati uyand›-ran, onlar› seyirci konumundan ç›kar›p, harekete ge-çiren mücadele biçimleri y›¤›nlara aittir. Y›k›c›l›¤›nzirveye ulaflt›¤› bir anda, onun görevi, bu gücün üre-tici güçlere zarar vermeden köhneye yönelmesinisa¤lamakt›r. Komünün tabusu yoktur; mücadeleninaç›k ve gizli, parlamenter ve parlamento d›fl› tümalan ve biçimlerinde yer al›r. ‹nsan›n oldu¤u her yer,onun alan›d›r. Onun ifli gücü, sadece ayr›nt›lar›n veafla¤›n›n de¤il, kendisini ezen yukar›n›n da y›k›c› ve

yarat›c› gücünü, alabildi¤ine daralt›lm›fl tek hedefekarfl›, ayn› hat üzerinde birlefltirmektir. S›radan, uy-ruk, y›¤›nsal yaflam›, do¤rudan iktidar veya do¤ru-dan demokrasi yaflam›na dönüfltürmenin yolu, böy-lesine kitlesel bir hareketten geçmek zorundad›r. S›-n›f› ve konumu ne olursa olsun, her insan dönüflebi-lir bir zenginlik ve çok yönlü bir yetenektir. Hiç kim-se sömürücü olarak do¤maz ve kendi bilinçli iste¤iy-le sömürücü olmaz. Bir sömürücü bir komünara, birkomünar da bir sömürücüye pekala dönüflebilir.Komün, afla¤›dan yukar›ya do¤ru infla edilir. ‹ktidar›alma ve infla etme tarz›, komünün yaflam tarz›d›r.Bundan dolay› komünün iktidar› kaybetme diye birkorkusu yoktur. Komünün as›l amac›, bireyin iktidarolmas›d›r. Bireyin kendi iç zenginliklerini derinleme-sine tan›mas›, bu zenginlikleri tüm yetileriyle sefer-ber etmesi, bireyin kendisini bilgiyle donatmas›,mülk ve egemenlik duygular›ndan ar›narak dervifl-leflmesi, yönetmeye ve yönetilmeye ihtiyaç duyma-mas› demektir. O zaman bu iktidar›n içeri¤i, klasikiktidar›n içeri¤inden tamamen farkl›d›r. O zaman, ko-münün mücadele biçimlerine yaklafl›m› ve bu biçim-leri ele al›fl ve uygulay›fl tarz› da, klasik iktidarlar›n

tarzlar›ndan farkl›d›r. Bireyin komün olmas›, komün-leflmesi; komünlerin, komünleflen bireylerden olufl-mas› ve ayn› zamanda komünlerin, kendi ba¤r›nakat›lan s›radan insanlar›, komün insanlara dönüfltür-mesi. Komünün özgürlü¤ünün, bireyin insani, kalite-li, derin özgürlü¤üne tabi olmas›. Bireyi özgür ola-mayan bir komün, özgür olamaz. Komün, ülke çap›ndaki iktidara, afla¤›dan ve yerel-den gider. Mücadele biçimlerini afla¤›n›n ve yerelinruhu ve mant›¤› tayin eder. Bundan dolay› her yere-lin kendine özgü bir mücadele biçimi vard›r. D›flar-dan ya da merkezden yerele dayat›lm›fl, yerelin ger-çe¤i ile çat›flan bir mücadele biçimini, komün redde-der. Dayatma anlay›fl›, onlar için savafl›p, onlar› kur-tarmak felsefesini savunan güçlere özgüdür. En kü-çük komün, iki komünardan oluflur. En büyük ko-mün ise dünya komünüdür. Kitlelerin maddi ve ma-nevi dünyas›ndan, arzular›ndan ve e¤ilimlerindenkaynaklanan mücadele biçimleri, kitle hareketleri ge-lifltikçe çeflitlenir, zenginleflir. Tarihin en çok ciddiyeald›¤› kitleler, mücadele biçimlerine hakim olan, onubizzat uygulayan, de¤ifltiren kitlelerdir.Komünün ruhu, insanileflme ve özgürleflme aflk›n›n

ruhudur. O, kanaat mülkünün sultan› olan yoksul y›-¤›nlar›n ya da yiye yiye sap›tan s›n›flar›n yerleflik de-¤er yarg›lar›na, akl›n al›fl›lm›fl söylemine ve gücünügelenekten, al›flkanl›klardan, ilkel güdülerden alan,yerleflik, yar›-tanr›sal kurumlar›n ahlak›na sald›r›r. ‹n-san›n egemenlik duygular›na ve bu duygular›n gökteve yeryüzünde cisimleflen, yabanc›laflm›fl, dokunul-maz güçler haline gelen sistemlerine sald›r›r; söz-cükleri yan yana dizerek ve esas durufla sokarak,onlardan demir k›talar yaratan ve bu k›talar arac›l›-¤›yla ifadenin özgür ateflini prangalayan dile sald›r›r.Ve tüm dünyaya, kendisinin de eskiyece¤ini ve dip-ten gelen dalgalar taraf›ndan bir gün y›k›laca¤›n› va-az eder.Hamle etmek, yenilmek, toparlan›p yeniden hamleetmek, yeniden yenilmek... Devrimi ve ilerlemeyi biryaflam tarz› haline getiren komün için normal bir ya-flam ilkesidir bu. Devrim, y›¤›nlar›n ne kadar hakk›y-sa, onlar›n özne olmaktan ç›k›p nesneleflmesi, yanibir ayaklanma ya da genel bir referandumla devrim-den vazgeçmesi, yani yele verilmifl dülger talafl› gibida¤›l›p bir varl›k göstermemesi de o kadar hakk›d›r.Komün, koyunluk hakk›na sayg› duyar ama kendisi

hiçbir zaman koyunlafl›p, devrim aflk›ndan vazgeç-mez. Bu onun do¤al ruhudur. Komün, y›¤›nlar›n mü-tevekkil, koyun ruhu de¤il, y›k›c› ve yarat›c› ruhudur.Her insan›n içinde, dünyay› kap›s›na mülaz›m dikenbir diktatör vard›r. Bu bazan bir cellat, bir kahraman,mayas›nda egemenlik illeti olan habis bir tevazu, ba-zan bir gösterifl ve ün budalas›, bazan da bir iktidarveya devlet ihtiras› biçiminde belirir. Biçimi ne olur-sa olsun, komünün ifli gücü bu diktatörledir. Komün, fliddete dayanan mücadele biçimlerinin,otoriter e¤ilimleri ve merkeziyetçili¤i güçlendirici birrol oynad›¤›n› bilir. Bundan dolay› mücadelenin ba-r›flç›l, demokratik, kitlesel biçimlerine önem verir.fiiddete tapma e¤ilimlerinin, kifliye ve otoriteye tap-ma ile sonuçlanaca¤›n› bilir. Kaç›n›lmaz fliddet soru-nunda ise, -fliddetin di¤er biçimlerini ilkesel olarakreddetmemekle birlikte- kitle fliddetini tercih eder.Demokrasiye en uzak örgüt, fliddetin biçimlendirdi¤iörgüttür. Gizlilik ve daralma, fliddetin do¤as›na uy-gundur. Bununla birlikte tarihin bize ›srarla gösterdi-¤i yavuz bir gerçek vard›r ki o da, devrimlerin önleri-ne ç›kan ve ilerleme f›rsat› vermeyen gerici fliddeti,devrimci fliddetle aflt›klar› gerçe¤idir.

KOMÜN VE MÜCADELE B‹Ç‹MLER‹YÜZ F‹K‹RMuzaffer ORUÇO⁄LU

12 4-16 Mart 2009 kültür-sanat

Emile Zola, liselerin edebiyat kitaplar›ndan bildi¤imiz üzere,“natüralist” bir yazard›r. Natüralizm ise, en basit anlam›yla, rea-lizmin daha ilerisi olan ve gerçe¤in en ç›plak haliyle yans›t›lma-s› gerekti¤ini savunan bir sanat ak›m›d›r. Bu anlamda natüra-list roman yazar›, kahramanlar›n ve mekanlar›n salt güzel/iyitaraflar›n› betimlemekle kalmayacak, ayr›ca onlar›n kötü hat-ta i¤rendirici taraflar›n› da büyük bir aç›kl›k ve cesaretle orta-ya koyacakt›r. T›pk› Emile Zola'n›n yapt›¤› gibi...Zola'n›n natüralizminin belki de en somut hali, maden iflçileri-nin yaflant›s›n› ve mücadelesini konu etti¤i Germinal roman›.Bu romanda, maden iflçilerinin çal›flma koflullar›ndan ve müca-delelerinin geliflme seyrinden kaba ve politik bir dille bahset-mekle yetinmiyor Zola, ayr›ca, onlar›n bütün yaflant›s›n›-yafla-d›klar› mekânlardan, birbirleriyle olan iliflkilerine kadar- en ger-çek haliyle belirginlefltiriyor. Bu gerçek bazen öylesine çarp›c›hale geliyor ki, okurken hayal kurmamaya çal›flmak zorundakal›yorsunuz. Maden iflçilerinin ekonomik imkâns›zl›klar içindegeçirdikleri ve alternatifsiz b›rak›ld›klar› yaflant›lar›ndaki bütünçürüme, yozlaflma somut örneklerle karfl›n›zda duruyor. Söz-gelimi, yaflad›klar› mahalledeki bakkal Maigrat'›n iflçilerin borç-lar› karfl›l›¤› k›zlar›n›n bekaretini istemesi ve maden iflçisi ka-d›nlar›n ayaklanma s›ras›nda bakkal dükkan›n› ya¤malayarak,onu öldürmeleri, cinsel organ›n› kesip, “art›k k›zlar›m›z›n beka-retini alamayacaks›n!” diye hayk›rmalar› cesurca konuyor or-taya. Veya maden iflçisi genç k›zlar›n çeflitli erkeklerle ayn› an-da yaflad›klar› çarp›k iliflkiler anlat›l›yor.Germinal'in ç›kt›¤› dönemdeki baz› edebiyat çevreleri, roman›“tiksindirici” bulmufllar ve edebiyat esteti¤inden yoksun ol-makla elefltirmifller. Onlara göre gerçe¤in bu denli ç›plak haldegösterilmesi, edebiyat esteti¤ine ve edebiyattaki “güzellik ya-ratma” gayesine terstir. Fakat Zola'da “estetik” farkl› bir biçim-de tezahür ediyor. Estetik, gerçe¤i gizlemenin, makyajlaman›nbir yöntemi olarak de¤il, onu daha belirgin k›lman›n yöntemiolarak kullan›l›yor. Çünkü edebiyat›n derdi salt bireysel güzel-likler yaratmak de¤il, bir fleyler anlatmak, “mesaj vermek”tir.Kald› ki Zola'n›n Germinal, Nana, Meyhane gibi, elitist edebiyatçevrelerinin estetik anlay›fl›na uymayan, yoksul halk›n yaflam›-n›, yozlaflmas›n›, ekonomik darbo¤az›n› ve yaflad›klar› mekan-lar›n tiksindiricili¤ini anlatt›¤› romanlar, kendi döneminde oldu-¤u gibi, bugün de mesaj›n› vermeyi sürdürmektedir. Sarayedebiyatç›lar› gibi, esteti¤i, cümleleri olabildi¤ince kapal›laflt›r-man›n yöntemi olarak gören edebiyat çevreleriyse, bugünalay konusu olmufllard›r.Germinal'i okuyup kapa¤›n› kapatt›¤›n›zda, onu bugün yaz›lanromanlarla karfl›laflt›rmaya çal›fl›n. Sözgelimi, Orhan Pamuk'unKar'da Kars'› anlat›fl›yla, Elif fiafak'›n Baba ve Piç'teki karakterçözümlemeleriyle karfl›laflt›r›n. Veya onu klasik edebiyat›n di-¤er toplumcu temsilcileriyle karfl›laflt›r›n. Hatta karfl›laflt›rmakiçin en iyi kitap, galiba, Steinbeck’in Bitmeyen Kavga’s› olur. Okitapta da tar›m iflçilerinin hayat› ve mücadelesi anlat›l›r. Fakatne Kar'da, ne Baba ve Piç'te, ne Bitmeyen Kavga'da, ne de di¤ertoplumcu veya post-modern yap›tlarda Zola'daki “gerçek”i ve“estetik”i bulamazs›n›z. Denilebilir ki, “gerçek” ve “estetik” en iyiZola'n›n yap›tlar›nda birleflmifltir. Zola, Dreyfus Davas›'ndaki as-ker için gösterdi¤i “gerçe¤i ortaya ç›karma” çabas›n› bir bütünolarak yaflam biçimi ve edebiyat anlay›fl› haline getirerek, bü-tün romanlar›nda kullan›yor ve bunu sanatsal esteti¤i bozma-dan, hatta yeni bir estetik yaratarak yap›yor. Bunu yaparkenedebiyat› kaba politik bir tarza bo¤muyor. Fakat dolay›nda po-litik taleplere de karfl›l›k geliyor, onlara da hizmet ediyor.Zola'n›n natüralizmi, özellikle Germinal'de, isyana ça¤›r›yor! Bu-gün de halk›n böyle edebiyatç›lara, sanatç›lara ihtiyac› var. Ki-flisel bunal›mlara bo¤ulmufl edebiyat yerine, umut afl›layan vebunu yaparken gerçe¤i de görünür k›lan bir sanat anlay›fl›naihtiyaç var. Ülkedeki herkes ve her fley gibi, edebiyat da, top-lumsal kayg›lardan ar›nd›r›lmaya çal›fl›l›yor. Böyle bir edebiya-t›n da estetik zevk verece¤i muhakkakt›r ama, sanatç› duyar-l›l›¤›n›n gere¤i, ezilenlerin, toplumun yak›c› sorunlar›n›, hak ih-lallerini ta iliklerde hissetmektir. T›pk› Zola gibi... Germinal'iokuyun! Ve isyana gerekçe yap›n onu. Yap›n ki, suya yaz› yaz-mam›fl olsun Zola! Yap›n ki, estetik, “eylem”le buluflsun!

Zola'da “gerçek”ve “estetik”e k›sabir de¤ini

Dünya çap›nda iflinin ehli kabul edilen ünlü Alman dil felsefecisive kuramc›s› Wittgenistein dil için, “Dillerimizin s›n›rlar› dünya-m›z›n s›n›rlar›d›r” sözünü kullanm›flt›. Dil için baflka bir söz, ülke-mizin dili lal olan ve silinemeyecek izler tafl›yan hapishanelerin-de flu flekilde dökülüveriyordu: “Türkçe konufl, çok konufl!” Ayn›flekilde son zamanlarda s›kça rastlad›¤›m›z kampanya slogan›:“Vatandafl, Türkçe konufl!” Ne var ki konuflmak için Türkçe yet-miyor; düflünmek için, yapmak için bir insan›n en do¤al hallerin-den olan anadilini konuflmas› gerekiyor. Bir toplumun tutuklulu-¤u, hüznü, suskunlu¤u, ezilmiflli¤i, dilinin tutsakl›¤›ndand›r, dilevurulan prangadand›r. Dil, bir kalemde çizilemeyecek tarihsel vetoplumsal derinli¤i, anlam› olan canl› bir varl›kt›r, yaflamd›r. Hanieskilerin dilinden dilimize akan ifadedeki gibi, ‘ne geldiyse bafl›-m›za dilimizden…’

Bizlere kalan ölümü kutlamakBirleflmifl Milletler (BM) UNESCO Genel Kurulu taraf›ndan 1999 y›-l›nda al›nan kararla birlikte her y›l 21 fiubat günü, ‘Uluslararas›Anadil Günü’ olarak kutlan›yor. Nedense dilleri yok eden, kültür-leri, etnik yap›lar›, ezilen uluslar› k›ran sömürücü egemenler,yapt›klar› y›k›m›, ‘kültürleri koruma’, ‘kültürel haklar› tan›ma’ ad›alt›nda kutluyor. Yani günah ç›kar›yor, yok olan dillerin 盤l›¤›n›bo¤arak. Art›k tehlikesi olmayan, hiçlefltirdi¤i ve unutturdu¤udillere, nesli tükenmekte olan canl›lar muamelesiyle, bu seferkorumak için fonlar ay›r›yor, araflt›rma ve incelemeler yapt›r›yor.Oysa bugün diller ölüyorsa, yok olma tehlikesiyle karfl› karfl›yay-sa ve en önemlisi dilleri için uluslar, topluluklar katlediliyorsa,sürgün ediliyorsa, iflkencelerden geçiyorsa, nedeni, bunu revagörenler de¤il midir? Yeni pazarlar, yeni sömürü alanlar›, yenizenginlikler için dünyam›z›n güzel ‘ilkelleri’, farkl› inanç gruplar›,çeflitli milliyetleri, uluslar› ve bunlar›n dilleri katledilmedi mi? Ta-rih onlara dar edilmedi mi/edilmiyor mu? Bir dil neden ölür? Ba-sit örneklerle birazc›k da olsa anlatmaya çal›flal›m

‘‘KKoonnuuflflmmaakk yyaassaakk,, mmaahhppuuss bbaannaa,, ssuuss bbaannaa,, yyaa¤¤ll›› iillmmeekk bbooyynnuummaa’’Bir dilin yok oluflunun do¤al ve toplumsal bir düzine nedeni sa-y›labilir. Fakat hiçbiri egemenlerin ç›karlar› gere¤i uygulad›¤› po-litikalardan daha esas de¤ildir. Nedir bu kültürleri, dilleri, de¤er-leri yok eden politikalar? En çarp›c› örne¤i ülkemizde oldu¤u gi-bi, tekçi anlay›fltan do¤an, inkâr, asimilasyon, yasak gibi kavram-lar, bir dilin, bir toplumun, nihayetinde insanl›¤›n ölümüne kafi-dir. Bir dilin asgari düzeyde yaflanmas›n› sa¤layacak koflullar›nyarat›lmamas› ya da var olanlar›n›n yok edilmesi, sadece bir dilide¤il, o toplumu, belle¤ini, düflünü vb. yok etmektir. Bir dili ko-nuflacak, yaflatacak bir kurum, bir e¤itim arac› yoksa, zaten o dilölüdür. Bugün ülkemizde Süryanice, Marunice, Pontusça konu-flanlar›n say›s› parmakla say›l›yorsa ve baz› dillerin ölümü onukonuflabilen tek kiflinin ölümünü bekliyorsa, kuflkusuz kurum-suzlaflt›r›lmas›ndand›r, yasaklanmas›ndand›r, asimile edilmesin-dendir, zorla Türklefltirilmesindendir. Bugün bu ülkede Arapçakonuflan birkaç milyon, Lazca konuflan, Çerkezce konuflan vb.birkaç yüz bin insan›n torunlar› o dili art›k konuflam›yorsa, bilin-melidir ki onu yaflatacak araçlardan yoksun b›rak›lmas›ndand›r.Kendi dilinde e¤itimi yap›lmayan, e¤itim kurumu olmayan bir dilve onun mensuplar› yaflarken ölü haldedir. Diller fonlarla ayaktatutulmak, kayda geçirilmek, müzeye konmak için de¤il, konu-flulmak içindir. DDeevvlleett LLoozzaann’’›› uuyygguullaamm››yyoorrDevlet, imzalay›p kay›t alt›na ald›¤› ve ‘ulus devletin kurucusu,milli gurur’ addedilen Lozan Anlaflmas›’n›n gereklerini on y›llar-d›r uygulamayarak, zaten birçok dilin tükenmesine, ölmesine önayak olmad› m›? Lozan Anlaflmas›’n›n 39. maddesinin 4. ve 5. f›k-ralar›nda Müslüman Türk uyruklular›n d›fl›ndakilere kendi dilleri-ni, özellikle din, ticari iliflkiler ve bas›n yay›n alan›nda serbestçekullanacaklar›na ve mahkemelerde kolayl›klar sa¤lanaca¤›nadair düzenleme yer al›yordu. Haklar m›? Ç›kar›lan yasalarla, uy-

gulanan bask›larla vaat edilen haklar› yaflayacak topluluklar dakalmad›, kurumlar› talan edildi vb. Bugün bu anlaflma ihlal edil-meye devam ediliyor.

Diller ve kültürler ölümü bekliyorUNESCO’nun tehlikede diye listeledi¤i 2500 dilin 18’i ülkemizdebulunuyor. Ahbazca, Adige, Gagavuz, Pontus Yunancas›, Kapa-dokya Yunancas›, Lazca, Hemflince, Romani, Suret, Ermenice, Ka-bar-Çerkes, Zazaki, Hervetin, Ubih, Turoyo, Mlahso, Judezmo (La-dino) dilleri yok olmakla karfl› karfl›ya. Kapadokya Yunancas›,Mlahso ve Ubih dileri ölü diller kategorisinde yer al›yor. Ubih di-li Tevfik Esenç'in 1992'de ölmesiyle birlikte kayboldu. Amed’inLice ilçesine ba¤l› Kam›fll› köyünde kullan›lan Mlahso dili ise Gü-neybat› Kürdistan’a göçen ‹brahim Hanna'n›n 1995'te ölümüyleyok oldu. Abazaca, Hemflince, Lazca, Pontus Yunancas›, Romani(Çingene dillerinden biri), Suret (Süryanice’ye benziyor) ve Erme-nice, ülkemizdeki tehlikeyi yaflayan diller. Suret dilini ülkemizdekonuflan kalmad›, bu dili konuflanlar›n ço¤unun baflka ülkeleregöç etti¤i belirtiliyor. Gagavuzca ve Yahudilerin konufltu¤u Ladi-no ve Turoyo dilleri ciddi tehlikede. Hervetin dili kritik durumdayer al›rken, Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaki gele-ce¤i güvensiz diller kategorisinde bulunuyor.

‘Babil öncesine do¤ru emin ve h›zl› ad›mlarla ilerliyoruz’“Dil olgusu bu efsaneye s›¤mayacak denli derin bir konudur. Ün-sal Oskay’›n deyifliyle, söz (dil) insan›n d›fl dünya ile var oluflunusürdürmek için giriflti¤i etkileflim sonunda ortaya ç›km›flt›r. Bununiçin dil ve düflünce tarihsel ve toplumsal bir nitelik tafl›r” diyen, et-nik Süryaniler üzerinde çal›flmalar› olan belgesel sinemac› HakanAytekin, Küreselleflme ad› alt›nda her fley gibi dillerin de “tüke-tim”den ve “tektipleflme”den nasibini ald›¤›n›n alt›n› çiziyor: “Kü-reselleflebilmek için tek ve ortak bir dil zorunlu hale gelmifl gibi.Adeta, efsaneyi do¤rularcas›na, ‘tek dilli’ Babil öncesine do¤ruemin ve h›zl› ad›mlarla ilerliyoruz.” Dünya dillerinin sadece %4’ünün nüfusun % 96’s› taraf›ndan konufluldu¤unu hat›rlatan Ay-tekin, uzmanlar›n tahmini do¤ru ç›karsa bugün konuflulan dillerinyar›s›ndan fazlas›, kimine göre ise en az 5000’i önümüzdeki y›llar-da tarih sahnesinden silinmifl olacak” uyar›s›nda bulunuyor. Tüketim dünyas›n›n ilan etti¤i Anadil günüyle dillerin yok olma-s›n›n engellenemeyenci¤ini belirten Aytekin, Bir dilin yaz›labildi-¤i takdirde gelece¤e kalabilece¤ini vurguluyor. Her dilin öncelik-le kültürel süreklili¤in bir vazgeçilmezi oldu¤una ve her dilin ya-flamas› ve yaflat›lmas› gerekti¤inin alt›n› çizen Aytekin, dilin öne-mini flu sözlerle ifade ediyor: “Her dil, insanl›¤›n ortak miras›d›r.Bilgi birikiminin en önemli tafl›y›c›s›d›r, tarihin arflividir… Ve herdilin de özellikle do¤du¤u co¤rafyada, onu üreten ve var edenkültürel ortam›n içinde yaflayabilece¤ine inan›yorum.”

‘Asimilasyon dilleri yok ediyor’Edebiyatç› Adil Okay ise, dilin bir toplum için önemi ve ne anlamifade etti¤ini, “Dil, ortak yaflaman›n zorunlu bir arac›d›r. Sadecesavunma, üretim, bölüflüm için de¤il. Bunlardan artan zamandae¤lenmek ve dinlenmek için de ortak dil gerekliydi. Sürgünlerinsuskunlu¤u buradan gelir. Anadiliyle gülememenin, sevifleme-menin, a¤layamaman›n verdi¤i ac›, sürgünleri ‘öteki’ k›lar” sözle-riyle ifade ediyor. Ve ekliyor: “Keza F tiplerinin en büyük ezas› dakonuflma yasa¤›d›r. 12 Eylül faflist darbesinden sonra bafllayanve hala yer yer devam eden ziyaretlerde anadilde konuflma ya-sa¤›, siyasi tutsaklar›n hücrelerde k›r›lmayan direncini yok etmeamac› tafl›m›flt›r.”Dillerin öldü¤üne, o dilleri konuflanlar›n öldü¤üne, çocuklar›n›nise asimile edildi¤ine dikkat çeken Okay, Asimilasyonun yan› s›-ra soyk›r›m, göç, bask›, zor, korku gibi nedenlerin dilleri yok et-mede etkili oldu¤unu belirtiyor. Okay, neoliberalizm, küresellefl-me ça¤›nda art›k s›n›f mücadelesinin yerini diller, kimlikler, renk-ler, dinler üzerinden verilmesi gereken özgürlük mücadelesineb›rakt›¤›n›, kapitalizmin y›kt›klar›n› gizlemek bab›nda anadil gün-leri ilan etti¤ini kaydediyor. Bir halk›n anadilinde e¤itim-iletiflimhakk›n› savunmak için sosyalist olman›n flart olmad›¤›n› söyle-yen Okay, s›n›f mücadelesine ba¤lanmayan bir kimlik mücade-lesinin kazan›mlar›n›n eksik kalaca¤›n›, diller üzerindeki bask›la-r›n ancak insan mutlulu¤unu temel alan politikalarla ortadankald›r›labilece¤inin alt›n› çiziyor.

Dillerimiz s›n›rl›, dünyalar›m›z da...

Page 13: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

13güncel 4-16 Mart 2009

UFUK Ç‹ZG‹S‹

Bak›fl CAN

Komünist rotadan flafl›lamaz

Bulufllar›n temelinde ihtiyaçlar vard›r. ‹htiya-

ca dair aray›fllar bilimsel zemin ve ölçülere sa-

hipse kazan›mla sonuçlan›rlar. Yapay unsurlara

dayal› çabalar ise hayali silüetlerde kal›rlar. ‹leri-

ye dönük her nesnel aray›fl; ilerleme ve geliflme

do¤rultusunda yaflamsal fonksiyona sahip bir

gerekliliktir. Ama aray›fl e¤ilimi, nesnel yasalar-

dan de¤il de subjektif yan›lg›lardan dürtü al›yor-

sa, bu aray›fl büyük bunal›mlar›n habercisi

olamktan ileri gitmez. ‹kircikli, net olmayan mu¤-

lak görüfllerin, ancak dönüflme e¤ilimi olabilir,

dönüfltürme gücü olamaz. Belirsizlik kadar bü-

yük bir düflman, karars›zl›k kadar zay›f bir an ve

yenilmeye müsait daha iyi bir hal yoktur. Kazan-

man›n temel yollar›ndan biri, net tutum ve tav-

ra sahip olmakt›r. ‹ster silahl› bir savafl olsun, is-

terse ideolojik savafl›m olsun; önceden veya

kendi içinde tutarl› bir bütünlü¤ü ve duruflu yok

ise, istikrarl› bir çizgi izleyip zafere ulaflmas› dü-

flünülemez.

Bütün çal›flmalar bir çizgi temelinde ele al›n-

mak, bu çizginin tayin edicili¤inde yürümek ve

yürütülmek durumundad›r. ‹lkeleri aç›k olmayan

ve ilkeler zemininde yürümeyen her sosyal ey-

lem, amac› sallant›da kalan bir bomba gibi ner-

de ve nas›l patlayaca¤› belli olmayan tehlike du-

rumundad›r. Komünistler tüm çal›flmalar›n› bi-

linçli bir iradeyle, öngörü ve hedeflerine hizmet

edecek flekilde belli bir plan temelinde yürütür-

ler. Çizgi ve amac› ilkelerle saptanmam›fl her

davran›fl, her hareket; zay›f olup baflar›s›zl›¤a

mahkumdur. Maoist komünistler, geliflmeleri

kendili¤indencili¤e b›rakmad›¤› gibi, geliflmeleri

seyrederek pefline de tak›lmazlar. Bunun gibi,

herfleye aç›k kap› tutup bilinmezlikle bir aray›fla

girip sa¤dan-soldan toplama muhtaçl›¤› görünü-

mü sergileyemezler. Neyi, ne için yapt›klar›n›-tar-

t›flt›klar›n› önceden bilirler. Çizgi ve ilkelerinde

tereddüt göstermeden ad›m atarlar. ‹lkeli Maoist

çizgiyi eklektizm bayra¤›na hasretmezler. Maoist-

lerin itibar›, sa¤lam ilkeleri ve net s›n›f tav›rlar›n-

daki ›srarlar›ndan gelir.

Elbetteki d›fl›m›zdaki dverimci-demokrat çev-

relerden de ö¤renece¤imiz çok fley vard›r. Buna

asla kapal› olamay›z. Kitlelerden ö¤renme ilke si-

yasetimizin gere¤idir bu. Ne var ki, bunun ad›na

siyaset tereddütlerimizi ve belirsizlik içinde bir

aray›fla sahip oldu¤umuzu yans›tacak flekilde kit-

lelerin karfl›s›na oturamay›z. Savunaca¤›m›z gö-

rüfller net ve belli olur, bu görüfllerimizle kitlele-

re gidip onlarla tart›fl›r›z. Misyonumuza uygun

olarak kitleler ve tüm devrimci çevrelere siyase-

timizi götürür, onlar› e¤itmeyi amaçlayarak on-

lardan da ö¤reniriz. Kitlelerden ö¤renmeyi uygu-

larken onlar› e¤itmeyi ihmal edersek, Maoist si-

yasetten sapm›fl oluruz. Ayn› zamanda Maoist

kumanda merkezi ile kitlelerin ayn›laflt›r›lmas›

ve öncülük rolünün inkar edilmesi biçimindeki

Menflevik çizgiye kaym›fl oluruz. Kitlelerden ö¤-

renmek, niteli¤i önemsememek ya da reddet-

mek anlam›na gelemez. Devrimci kitle çizgisi kit-

le kuyrukçulu¤una dönüfltürülemez.

Komünist partilerinde ideoloji ve ilkeler esne-

tilemez. Marksist-Leninist-Maoist çizgi bayraklafl-

t›r›lmadan hiçbir sorun çözülemez. Yenilgi ve za-

y›fl›k koflullar›n›n besleyerek gelifltirdi¤i sorunlar

komünist rotadan flafl›larak çözüme kavuflturula-

maz.

Komünistler, “Sosyalizmin öldü¤ü” demagoji-

si üzerine gelifltirilen “s›n›f mücadeleleri tarihe

kar›flt›” fleklindeki temelsiz ve bir o kadar da

mesnetsiz emperyalist politikalara pirim verirce-

sine sorunlar› ele alamazlar. “Proletarya diktatör-

lü¤ü denendi ama olmad›.. sosyalizm yenildi, de-

¤ifltirmemiz laz›m.. MLM’nin tekrar›yla yetineme-

yiz, yeni sentezler yaratmak durumunday›z..” vb.

fleklindeki, MLM ideolojiye inançs›zl›k temelinde

tereddütlerle yol alan her aç›, neo-liberal teoriler

karfl›s›nda dizleri titreyen duruflsuzluktur. Mao-

istlerin, ideolojide tereddütü olamaz. Her türden

sald›r› karfl›s›nda, sars›lmadan kararl› bir duruflla

MLM’in savunulmas› tarihsel önemdedir. Tasfiye-

cili¤in her koldan yükselen çok sesli korosuna,

komünist devrimci ilkelere daha s›k› sar›larak

yan›t olmak Maoizm’in miras b›rakt›¤› tarihi

ödevdir.

Haftan›n belli günlerinde bidonlar›n› alarak fiiflliBelediyesi'nin su da¤›tma arabas›n›n kuyru¤unagiren insanlar›n durumunun, köylerde ortak çefl-meden evlerine su tafl›mak zorunda kalan insan-lardan nas›l bir fark› var? Evlere ar›t›larak verilme-si gereken içme sular› verilmeyince, suyun d›flar›-dan sat›n al›nmas› ihtiyac› do¤uyor. Evinde kulla-naca¤› suya ayr›, içece¤i suya ayr› para vermekdurumunda b›rak›lan insanlar her ay yüklü bir pa-ra ödüyor. fiehirlerin göbe¤inde susuzlukla bo¤u-

flan köyler yaratan devletin çözüme iliflkin yürüt-tü¤ü çaba ise, yerli ve yabanc› sermayelerle pa-

zarl›klar!

Tüm alg›lar›n seçimlere odakland›¤› bir dö-nem ve meclisten apar topar-sesiz sedas›z

geçirilen yasalar, planlar ve kararlar›n yan› s›ra su-da özellefltirmelerin tart›fl›laca¤› Dünya Su Foru-mu'nda, sessiz bir flekilde karfl›lan›yor. Suyunözellefltirilmesi hamleleri s›ras›nda durumun cid-diyetinin boyutlar› tamamen karart›l›yor. Hasta-nelerin, yollar›n, telefonun ve daha birçok kamualanlar›n›n özellefltirildi¤i ülkemizde suyun özel-lefltirilmesi kendi içinde bir son nokta durumun-da. Fakat tüm bu önemine karfl›n bu konuda ya-p›lan eylem ya da çal›flmalar çok s›n›rl›. Devlet

kendi cephesinde ise ülkeye gele-cek olan uluslararas› su flirketleri-nin yolunu gözleye durmakta vehaz›rl›klar›n› sürdürmekte.

Dünya Su Konseyi, Dünya Banka-s› ve beyaz alt›n; su!16-22 Mart tarihlerinde gerçeklefl-tirilecek olan 5. Dünya Su Forumu,ülkemizde aç›lacak olan devasapazardan pay kapmak isteyen sutekellerinin kat›laca¤› bir organi-zasyon olacak. Yap›lacak olan 'SuForumu'na iliflkin geçti¤imiz y›lEkim ay›nda bir bas›n aç›klamas›yapan Dünya Su Konseyi Baflkan›Loic Fauchon flunlar› dile getirmiflti:“E¤er su konusunda bir savafl ç›k-mas›n› istemiyorsak yap›lmas› ge-reken baz› fleyler var. ‹lk olarak he-pimiz birer vatandafl olarak farkl›bir yaklafl›m içinde olmal›y›z. Çün-kü suyu gerçekten tasarruf etme-miz gerekiyor.” Peki, “Suyun tasar-ruf” edilmesinden kast edilen ne-dir? Su Forumlar›n›n düzenlenme-sinde önemli bir yerde duran Dün-ya Su Konseyi, “Dünya su güvenli¤iiçin çok yönlü uluslararas› bir or-takl›k” olarak tan›mlanan, 300 üye-li uluslararas› bir kurulufl. Anaprogram› çok uluslu flirketler veDünya Bankas› taraf›ndan belirle-nen konseyde ülkemiz de 41 üyeile Japonya ve Fransa'dan sonra ençok üyesi olan 3. ülke konumun-dad›r. Dünyadaki su sektörü iseDünya Bankas› ile do¤rudan ba¤-lant›l› 10 uluslararas› flirket taraf›n-dan kontrol ediliyor. Sadece bu flir-ketlerden ikisi olan Vivendi ve Su-ez, 'beyaz alt›n' olarak tan›mlanansu sektörünün dünya pazar›ndakipay›n %70’ini kontrol ediyor.

“Kurtar›c›” flirketlerin “su çözümü”ne bir örnek: Meksika

Meksika’da 2006 y›l›nda 4. Dünya Su Forumu'na“ev sahipli¤i” yapm›fl bir ülke.

Dünya Bankas› ve flirketlerle iflbirli¤i içerisindeolan Meksika devleti 31 May›s 1996’da hidrolikkaynaklar›n yönetimi konusunda flunu söylüyor-

du: “Ulusal su politikas› ve Meksika’daki suyunyönetimi konusunda Dünya Bankas› politikalar›ile tamamen uyum içindeyiz”. Meksika'da halk›n,su hakk›n›n özel flirketlerce talan edilmesi yerelyönetimlerden al›nan destekle de üst boyuta s›ç-rat›ld›. Dünyada su pazar›n›n büyük bir k›sm›n›elinde bulunduran Vivendi ve Seuz ülkeyi adetakuflatt›lar. Suyun da¤›t›m sisteminin yüzde 20'si-nin özellefltirildi¤i ülkede, Suez’in içinde bir flirketolan Ondeo, tek bafl›na yedi buçuk milyon kifliyesu da¤›t›m› yap›yor.

Halk›n ç›kar›na yap›ld›¤› söylenerek suyun devlettaraf›ndan özel flirketlere sunulmas› çözümden zi-yade Meksika'da su s›k›nt›s›n› artt›rd›. Bugün 30milyonluk nüfusa sahip olan Meksika, kendineyetebilecek oranda yeralt› su kaynaklar›na sahipolmas›na karfl›n, nüfusun yüzde 40'›ndan fazlas›sa¤l›kl› su kullanam›yor. Meksika'da flirketler suyasürekli zam uygulamalar› yap›yor. Bu tablonunyan›nda “Kurtar›c›” flirketlerin su vermek için gitti-¤i Meksika'da nüfusun yüzde 30'u, 20 dolardandaha az gelire sahipken yüzde 60'› ise, günlük 5dolar›n alt›nda bir rakamla hayat›n› devam ettir-meye çal›fl›yor. Ve Meksika halk› bugün büyükyoksulluk ve susuzlukla gelen hastal›k ve ölüm-lerle bo¤uflur durumda.

Ülkemizin Su Forumu'nu “kazanmas›!”Suyun tutumsuz kullan›lmas›(!), k›tl›¤›n önlenme-si, temiz suya ulafl›m›n sa¤lanmas› vs. Bunlar vedaha birçok öngörüler yap›lacak Forum'un amaç-lar› aras›nda s›ralan›yor. Fakat bu Forum’un dü-zenlenmesindeki as›l nedenlerden birisi 90 milyardolarl›k su sektöründeki kar pastas›. Su kaynakla-r› kendine yetebilen Meksika ve ‹spanya gibi ül-kelerden birisi olan co¤rafyam›zda, yeralt› su kay-naklar› oldukça zengin, bu zenginlik tekeller içinbulunmaz bir ‘f›rsat’.

Suyun özellefltirilmesi ne anlama geliyor?Devlet ve flirketler, yap›lacak olan Su Forumu'nunbildirisinde halk› düflündükleri yönünde görüntüverseler de, Latin Amerika ülkelerindeki tablo, bu-nun aldatmacadan baflka bir fley olmad›¤›n› orta-ya koyuyor. “Sosyal devlet”in gere¤ini yerine ge-tirmeyen devletin satt›¤› ve kullanmak için ald›¤›-m›z suyu bir de kulland›¤›m›z için, at›k su paras›ödüyoruz. Yani bugün suyun eve girmesi de ç›k-mas› da para demek. Al›nan bu at›k su paralar›n›nar›tma giderleri için kullan›laca¤› söylense de, ül-kemizdeki ar›tma tesislerinin durumu ortada.“Sa¤l›kl› su” ulafl›m›n›n sa¤lanmas› için su idaresi-nin flirketlere verilmesi ise bugün ödedi¤imiz pa-ralar›n Meksika örne¤inde oldu¤u gibi artaca¤› an-lam›na geliyor. Özellefltirme ile yer alt› ve yer üs-tü su kaynaklar› gasp edilecek. Yani art›k dereler-den su tafl›nmayacak; çünkü onlar art›k flirketle-rin tekelinde olacak. Küçük üretici köylülerin sukullan›m› engellenerek, küçük üretici köylü tar›mtekellerine kurban edilecek; baflka bir ifadeyle ta-r›m›n flirketlefltirilmesi amaçlan›yor .

Su hayatt›r, hayat›m›z özellefltirilemez

‹‹SSTTAANNBBUULL-- Suyun özellefltirilmesine iliflkin Çevre ve Or-man Mühendisleri Odas›’nda gerçeklefltirilen panel-

de suyun sermaye tekellerine sunul-mak istendi¤ine dikkat çekildi.

28 fiubat'ta gerçeklefltiri-len panelde konufl-

mac› olarak Prof.Dr. Fuat Er-

c a n ,Hül-

ya Kendir, Ece Kocab›çak ve Prof. Dr. ‹lhan Tal›nl› yer ald›. Panel baflkan› ola-rak kat›lan ve k›sa bir sunum gerçeklefltiren Tal›nl›, “Emperyalizm ve kapi-talizm yaflam hakk› olan suyu ticarilefltirmek üzere. Yar›n s›ra havaya gele-cek, biliyor musunuz?” ifadelerinde bulundu. “Ülkemizde yap›lan ar›tmayöntemlerini ço¤unlukla yanl›fl oldu¤u anlafl›lmaktad›r” diyen Tal›nl›, ar›tmayöntemi olarak tan›mlanan ifllemlerde kanserojen madde içeren yo¤un klorkullan›ld›¤›n› söyledi. Ticarilefltirilen suyun yan› s›ra, suda kullan›lan amba-lajlamalar›n da bir çevre felaketi do¤urdu¤una dikkat çeken Tal›nl›, “Bu su-yu, bu insan hakk›n› sömürücü düzenin eline vermeyin” dedi.

'Toplumsal bir hareket oluflturulmal›'Kocab›çak'›n kad›n ve su sorunu üzerine bir konuflma gerçeklefltirdi¤i pa-nelde Kendir, Antalya özgülünde yaflanan suyun ticarilefltirilmesi ve flirket-

lere sunulmas› örne¤i ile yaflanan ve yaflanabilecek olan s›k›nt›lara dik-kat çekti. Kendir'in ard›ndan konuflan Ercan ise suyun özellefltirilme-

sine karfl› daha genifl ve toplumsal bir tepkinin yarat›lmas› gerekti-¤ine dikkat çekti. Yarat›lan fark›ndal›k kavram› üzerinden fark edi-lemeyenlere dikkat çeken Ercan, “Ulusal sermaye flirketleri bize

öyle bir fark›ndal›k süreci yarat›yorlar ki, fark›nda olabilece¤imizhiçbir fleyi fark edemiyoruz.” dedi. “Kiflinin fark›nda olmas› yet-miyor, bütün insanlar›n fark›nda olmas› gerek” diyen Ercan, fluflekilde konufltu: “Türkiye'de dünyan›n su tacirleri buluflacak.Buluflmalar› yetmiyor ,çok önemli anlaflmalar yapacaklar. Busürecin deflifre edilmesi gerekiyor.”

Suyun özellefltirilmesi ve yönetimi paneli düzenlendi

6-26 Mart tarihlerinde ‹stanbul'da yap›lacak olan5. Dünya Su Forumu'na iliflkin görüfllerini ald›¤›-m›z TMMOB ‹KK Sekreteri Tores Dinçöz, devletinhalka tasarruf diye suyun paral› hale getirilmesi-ni dayatt›¤›n›n alt›n› çizdi. Suyun özellefltirilmesi yolunda ad›mlar›n at›laca-¤› 5. Dünya Su Forumu'na iliflkin konuflan Dinçöz,

su tekelerinin amac›n›n dünyada suya bir vizyon vermek oldu¤u-nu flu ifadelerle kaydediyor: "Yap›lacak olan su forumu ile bütündünya ülkelerindeki akarsular›n, derelerin, nehirlerin ve barajlar›nözellefltirilmesi öngörülüyor. Bu yüzden de ‹stanbul'da yap›lacakolan Su Forumu'nun sonuçlar› meclisteki yasalara yans›yacak. Buforumda 'Kentsel Su Mutabakat›' dedi¤imiz mutabakat› imzalaya-caklar. Bunlar neyi içeriyor: Diyorlar ki 'evsel kullan›mdaki su veküçük çitçinin kulland›¤› su o kadar çok ki, bu yüzden tassarrufsa¤layabilmek için suyun fiyat›n›n artt›r›lmas› gerekiyor', yani sus›k›nt›s›n›n yaflanmamas›n›n tek çözümü suyun fiyat›n›n art›r›l-mas› olarak görülüyor." Dinçöz, bu uygulamalar›n flu s›k›nt›lar›do¤uraca¤›na dikkat çekiyor: "Bu uygulamalar çiftçileri tar›mdanuzaklaflt›racak, kentlerde yaflayan dar gelirli insanlar büyük s›k›n-t›lar yaflayacak, suya ödenen paralar› onlar belirleyecek, su tama-m› ile kontörlü hale getirilecek."

Su k›tl›¤›n› devlet yarat›yorBütün ekosistemi de¤ifltirecek olan suyun özellefltirilmesi talebi-nin haks›zl›k oldu¤unu söyleyen Dinçöz, suyun ticarilefltirilmesinibütün dünyada egemen k›lmaya çal›flan 2-3 tane su tekelinin ol-du¤unu belirtti. "Türkiye su zengini bir ülke de¤il, ancak kendineyetebilecek kadar su kaynaklar› var. Türkiye, ak›ll›ca bir yöntem-le bundan sonraki uzun süre su s›k›nt›s› çekmeyecek bir ülke" di-yen Dinçöz, flunlar› söyledi: "Suyun fiyat›n›n artt›r›lmas› için elle-rinden geleni yap›yorlar. Bunu nas›l yap›yorlar: Çeflitli su kaynak-lar›n› baflka yerlerde toparlayarak da¤›tmaya çal›fl›yorlar, su hav-zalar›n›, ormanl›k alanlar› yok ediyorlar. Bir taraftan su kaynakla-r›n› böyle k›smak için elinizden gelen herfleyi yapacaks›n›z, ondansonra da 'su yok, suya eriflim için bu kadar maliyet gerekiyor' di-yeceksiniz. Burada bir dengesizlik, s›k›nt› var. Bunlar›n görülmesi,paylafl›lmas›, görünür k›l›nmas› gerekiyor." Dinçöz, suyun ticari-lefltirilmesinin önlenmesi için 15 Mart'ta bir miting karar› ald›kla-r›n› söyledi ve tüm insanlar›, partileri, kurumlar› mitinge kat›lma-ya davet etti.‘Su

da ta

sarru

fun yo

lu, fi

yatla

r›n ar

tt›r›l

mas›n

da gö

rülüy

or’

1

Page 14: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

14 4-16 Mart 2008 tarih-okur

Maoist Parti’nin taraftar› olmas› nedeniyle memleketi Der-sim’de yo¤un devlet bask›s› yaflayan Cüneyt Kahraman veailesi, 1984’te Manisa’ya ard›ndan, da ‹zmir’e göç etmiflti. 25

A¤ustos 1990’da gerilla mücadelesine kat›lan Cüneyt, gençyafl›nda gösterdi¤i azim ve kararl›l›kla k›sa sürede Parti Aday

Üyeli¤i’ne kabul edildi. 1991 Ekim’indeParti Üyeli¤i onaylanan Cüneyt,1992’de ise kongre çal›flmalar›ndakietkinli¤inden dolay›, Kongre delegeli-¤ine seçildi. O dönem süren birlik ça-l›flmalar› öncesinde Genel Komutan-

l›¤›n birinci yedek üyesi, Bölge Komutanl›¤›’n›n da as›l üyesi olarak atand›.

1992 y›l›nda, ‹smail Bulut’un ölümsüzleflmesiyle genel komutanl›¤a as›l

üye olarak atand›. Cüneyt Kahraman, henüz 20 yafl›nda iken Genel Komu-

tanl›k’ta görevli ve 1 Nolu Gerilla Bölgesi’nde siyasi komiserdi. Cüneyt’in bu

h›zl› geliflimi sonraki süreçte de ayn› flekilde devam etti. 14 Haziran

1993’te, 21 yafl›ndayken, Maoist Parti’nin Merkez Komite üyeli¤ine seçildi.

1994 Mart’›nda içerisinde yer ald›¤› eylemlerde ölümcül yara almas› nede-

niyle tedavi için yurt d›fl›na gönderilen Cüneyt, 1996 y›l› Ocak ay›nda tek-

rar mücadele alan›na döndü. 24 Nisan 1996’da sonuçlanan Kongre Haz›rl›k

Konferans›’nda Maoist Parti’nin Genel Sekreterli¤i’ne seçildi.

15 Mart, Tekke köyü çat›flmas›‹smail Kahraman: 1980 öncesinde devrimci

mücadeleyle tan›flan ‹smail Kahraman, Cü-neyt Kahraman’›n babas›yd›. 1996 y›l›ndagerilla mücadelesine kat›lan ‹smail Kahra-man, ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’ninsempatizan ve savaflç›yd›.

Mehmet Göynek: 1992 y›l›nda gerilla mücade-

lesine kat›lan Mehmet Göynek, ölümsüzlefl-ti¤inde Maoist Parti’nin aday üyesi ve geril-la komutan›yd›.

Songül Özdemir: 1992 y›l›nda gerilla mücade-

lesine kat›lan Songül Özdemir, ölümsüzlefl-ti¤inde Maoist Parti’nin aday üyesi ve sa-vaflç›yd›.

Hülya Muratkan: 1993 y›l›nda gerilla mücade-

lesine kat›lan Hülya Muratkan, ölümsüzlefl-ti¤inde ileri sempatizan ve savaflç›yd›.

Garip Kalkan: 1994 y›l› Mart ay›nda askerden

izne geldi¤inde gerilla mücadelesine kat›lanGarip Kalkan, ölümsüzleflti¤inde ileri sem-patizan ve savaflç›yd›.

Ifl›l Akbay›r: 1995 y›l› yaz›nda gerilla mücade-

lesine kat›lan Ifl›l Akbay›r, ölümsüzleflti¤in-de ileri sempatizan ve savaflç›yd›.

fiafak Demir: 1995 y›l›nda DHKP-C’den Maoist

Parti’ye kat›lan fiafak Demir, ölümsüzleflti-¤inde sempatizan ve savaflç›yd›.

6 Mart 2000 Hozat, Ergen Köyü k›rsal›çat›flmas›Enver Ay: Devrimci düflüncelerle erken yafl-

larda tan›flan Enver, yeni kat›ld›¤› gerilla bir-li¤inde, özellikle a¤›r bafll›l›¤›yla hem yol-dafllar›n›n hem de halk›n sevgisini kazan-m›flt›. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’ninsempatizan›yd›.

Songül Y›ld›z: ‹lkokul ve lise e¤itimini Der-

sim’de gören Songül, 1998 Haziran’›nda liseikinci s›n›ftayken gerilla mücadelesine kat›l-d›. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin sem-patizan›yd›.

P›nar Akkaya: P›nar, lise ikinci s›n›ftayken

Songül Y›ld›z ile birlikte gerilla mücadelesi-ne kat›lm›flt›. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Par-ti’nin sempatizan›yd›.

6 Mart 1988 Amed çat›flmas›1 Mart 1988’de Elaz›¤’›n Palu ‹lçesi’nde yafla-nan çat›flma, Amed’in Lice ‹lçesi’ne s›çraya-rak 6 Mart’a kadar sürdü. Devlet güçlerininy›¤›na¤› karfl›s›nda günlerce çat›flan gerillabirli¤i, bölgeye gelen dönemin OHAL ValisiHayri Kozakç›o¤lu’nun helikopterini hedefal›nca, valiyi bölgeden ayr›lmak zorunda b›-rakt›. Çaresizlefltikçe sald›r›lar›n› daha dafliddetlendiren devlet güçleri, gerillalar›nbulundu¤u ma¤aray› 500 kilo TNT ile uçura-rak 3 gerillay› katletti. Seyfi Batar, Halil Kayave Hüseyin Babayi¤it, bu çat›flmada ölüm-süzleflti.

Seyfi Batar: 1984’te gerillaya kat›lan Seyfi Ba-

tar, ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin Mer-kez Komite üyesiydi.

Halil Kaya: Halil Kaya ölümsüzleflti¤inde

Maoist Parti’nin üyesi ve Bölge Siyasi Komi-seri konumunda idi.

Hüseyin Babayi¤it: Lise y›llar›nda Maoist Parti

ile tan›flan Hüseyin Babayi¤it, ölümsüzleflti-¤inde Maoist Parti’nin aday üyesiydi.

‹mam Boztafl: Devrimci mücadele ile 1976 y›-

l›nda tan›flan ‹mam, 12 Eylül askeri faflistcuntas› döneminde, Maoist Parti davas›n-dan 5 y›l tutuklu kald›. Tutsakl›k döneminin

ard›ndan Van’a oradan da Elaz›¤’a sürgünedilen ‹mam, tüm bu bask›lar karfl›s›nda y›l-g›nl›¤a düflmek bir yana, devrime olan ba¤-l›l›¤›n› ve inanc›n› daha da art›rd›. ‹mam Boz-tafl, 8 Mart 2004’te Dersim’in Mazgirt ‹lçe-si’ne ba¤l› Alanyaz› Köyü’nde, J‹TEM ele-manlar› taraf›ndan kurflunlanarak katledildi.

Özgür Y›ld›r›m: 5 Mart 2000’de Dersim Ho-

zat’ta ç›kan çat›flmada yaflam›n› yitirdi.

Muammer Atik: 6 Mart 2000’de, Dersim Ho-

zat’ta decam eden çat›flmada yaflam›n› yi-tirdi.

‹brahim Özalp: 1 Mart 1981 y›l›nda, ‹stanbul

Esenler’de polislerce kurfluna dizilerek kat-ledildi.

Binali Yi¤it: 12 Mart 1979’da Almanya’da ya-

flam›n› yitirdi.

Özgür Kader K›l›nç: 1993’te gerilla mücadelesi-

ne kat›lan Özgür Kader K›l›nç, 1 Mart1994’te, Dersim Çemiflgezek’te ölümsüzlefl-ti.

Niyazi Gündo¤du: Devrimci düflüncelerle

1975–1976 y›llar›nda ‹stanbul’da tan›flan Ni-yazi, bu dönemde Maoist Parti’nin önderkadrolar›ndan Süleyman Cihan’dan çok etki-lenmiflti. 1977 y›l›nda çal›flma yürüttü¤ü Ok-meydan› Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’yle il-gili düzenlenen operasyonda gözalt›ndaal›nd›. 4 ayl›k tutukluluk döneminin ard›n-dan askere götürülen, bundan sonra damemleketi Sivas’a giden Niyazi, burada 16Mart 1983’te gözalt›na al›narak katledilir.

Yeter Güzel: Devrimci düflüncelerle genç yafl-

ta tan›flan Yeter, bir sa¤l›k emekçisi olarakSa¤l›k Emekçileri Sendikas›’nda faaliyet yü-rütüyordu. 1990 y›l›nda yap›lan ev bask›n›n-

da keyfi gerekçelerle gözalt›na al›narak tu-tuklanan Yeter, Gebze Hapishanesi’nde bu-lunuyordu. 2000 ölüm orucunun bafllad›¤›dönemde, direniflte yer alma iste¤i sa¤l›knedenlerinden dolay› kabul görmeyen Ye-ter, daha sonra 7. ölüm orucu ekibinde yerald›. Direniflin 26. günündeyken tahliye edil-dikten sonra da düflman›n tüm teslim almapolitikalar›n›, Alibeyköy Direnifl Evi’nde ölümorucu eylemini sürdürerek yan›tlad›. 13 Ka-s›m’da Direnifl Evi’ne yap›lan bask›nda gözal-t›na al›nan Yeter, tutuklanarak BayrampaflaHapishanesi Hastanesi’ne konuldu. Buradada direnifle devam ederken, 10 Mart2002’de, ölüm orucunun 170. günündeykenyaflam›n› yitirdi.

Ayfer Celep: 1971 y›l›nda Amasya’da do¤an

Ayfer Celep, devrimci düflüncelerle aile çev-resi üzerinden, lise y›llar›nda tan›flt›. 1990y›l›nda, Amasya E¤itim Fakültesi’nde e¤itimgördü¤ü dönemde TKP/ML ile iliflki kuranAyfer, 1991 y›l›ndan itibaren okulu b›raka-rak yerel örgütlülükte faaliyet yürütmeyebafllad›. Ayfer, bu dönemde düzenlenenoperasyonda gözalt›na al›narak 3 ay tutuk-lu kald›. 1993 Haziran’›nda Karadeniz Bölge-si’ndeki gerilla birliklerine kat›ld›. Gerilla fa-aliyetinde k›sa sürede öne ç›karak komutanolan Ayfer, erkek egemen sistemin kad›n›edilgenlefltiren anlay›fl›na karfl› yer ald›¤›birçok baflar›l› eylemle düflmana korku sa-larak, güçlü bir yan›t olmufltur. Burjuva ba-s›n›n “Karadeniz’deki ‘teröristlerin’ en tehli-kelisi” olarak s›kça yer verdi¤i komutan Ay-fer, 8 Mart 1999’da Tokat merkez ba¤l› Çö-re¤ibüyük köyünde yaflanan çat›flmada dadüflman›n, teslim olun ça¤r›lar›n› son nefe-sine kadar çat›flarak yan›tlam›flt›r. Ayfer Ce-lep, yaflanan çat›flmada, Kemal Tutufl veMinüre Sa¤d›ç’la birlikte yaflam›n› yitirdi. Ce-lep ölümsüzleflti¤inde TKP/ML üyesiydi.

Cüneyt Kahraman: :Maoist Parti’nin ölümsüzleflen 4. Genel Sekreteri olan Cüneyt Kah-

raman, Maoist hareketin çok önemli tarihsel dönemlerinden birinde genç yafl›na ra¤-men üstlendi¤i rolle, tarihe önemli bir kay›t düfltü. Maoist Parti’ye s›zan karfl› devrimcihücre elemanlar›n›n a盤a ç›kart›ld›¤› 1996’daki Kardelen Harekât› ile bu sürece noktakoyulmufltu. ‹lkelerin dejenere edilmek istendi¤i, saflarda bozgunluk yarat›lmak isten-di¤i bir dönem, “Dün bizimdi, gün bizimdir, zafer de bizim olacak” fliar›yla tarihsel birkazan›ma dönüfltürüldü. Bu tarihsel süreç, Komünist Önder Cüneyt Kahraman’›n önder-li¤inde afl›lm›flt›. 7 gerillan›n ölümsüzleflti¤i Tekke Köyü çat›flmas›ndan yaral› olarak ç›-kan Cüneyt Kahraman, 24 Mart’ta ölümsüzleflti.

Çemiflgezek, Tekke Köyü çat›flmas›

HALK SAVAfiI’NDA ÖLÜMSÜZLEfiENLER

1818’de Trier kentinde do¤an Marks, üniversite e¤itimini gör-dü¤ü Bonn’dan Berlin’e geçerek burada hukuk e¤itimi gördü.Marks bu y›llarda daha çok tarih ve felsefeye a¤›rl›k verdi. Budönemlerde Hegelci idealizmi savunan Marks, Berlin'de bulun-du¤u sürede, Hegel felsefesinden tanr›tan›maz ve devrimcisonuçlar ç›karma çabas›nda olan "sol-Hegelciler" çevresinekat›ld›. 1840’tan itibaren Almanya’da sol-Hegelci görüfllerinh›zla yay›lmas›yla birlikte Ludwig Feuerbach, materyalizmedönmeye bafllad›. 1843 sonbahar›nda Arnold Ruge ile birlikte,radikal bir dergi ç›karmak için Paris’e gitti. 1844’te Engels’in birkaç günlü¤üne Paris’e gelmesiyle birlikteMarks ve Engels’in yak›n dostlu¤u da bafllad›. Bu dönemde herikisi de Paris’teki devrimci kurumlar›n ortak mücadelelerindeetkin rol oynad›lar. Marks’›n 1847 y›l›nda yay›mlanan “Felsefe-nin Sefaleti” adl› eseri, o dönemler etkin olan Proudhon’un ö¤-retisini paramparça ederek, küçük burjuva ö¤retilere karfl›proletaryan›n elinde sosyalizm ve komünizmin teorisi ve tak-tiklerini gelifltirmede güçlü bir silah oldu. Marks’›n proletaryaideolojisini gelifltirmeye yönelik ad›mlar›, egemenler cephe-sinde de rahats›zl›k yaratmaya bafllad›. Marks, 1845’te Prusyahükümetinin talimatlar›yla Paris’ten sürülerek Brüksel’e gitti.1847’de Engels ile birlikte Komünist Birlik adl› gizli propagan-da derne¤ine kat›ld›. Birli¤in Kas›m 1847’de, Londra’da gerçek-lefltirilen 2. Kongre’sinde önemli rol oynayan Marks ve Engels,bu kongre’de kendilerine yöneltilen talep sonucu 1848 fiu-bat’›nda yay›mlanan “Komünist Manifesto”yu yazd›lar. Bu eserile sistemli ve aç›k bir flekilde proletaryan›n dünya görüflünü,diyalektik ve tarihsel materyalizm ö¤retisini, s›n›f savafl›m› ku-ram›n› ve ezilen s›n›flar›n sosyalizm ve komünizm yürüyüflün-deki devrimci rolünü aç›klad›lar. Marksizm ö¤retisi, 1848-1849 devrimci olaylar› s›ras›nda vedaha sonras›nda da baflta proletarya olmak üzere tüm ezilens›n›flar taraf›ndan do¤ruland›. 1850’lerin sonlar›nda ve 1860’larda devrimci mücadelenincanl›l›k kazanmas›yla 28 Eylül 1864’te, Londra’da iflçilerin ulus-lararas› birli¤i olan Birinci Enternasyonal kuruldu. 1. Enternas-yonal’in kurulmas›nda önemli rol oynayan Marks, enternasyo-nalin ça¤r› metnini, geçici tüzü¤ünü, birçok bildiri ve tebli¤inikaleme ald›. Marks, farkl› ülkelerdeki iflçi mücadelelerinin bir-lefltirilmesinde, bütün mezhep ve ak›mlarla mücadelede etkinbir rol oynayarak öncülük etti. Enternasyonal’in bu toparlan-mas›, farkl› farkl› ülkelerde verilen mücadelelere de yön gös-terdi ve bu dönemde iflçi s›n›f› sosyalist partiler kurarak, ezi-lenlerin mücadelesi yayg›nlaflmaya bafllad›. Marks’›n süreklisürgünlerle ve yoksulluk içinde geçen yaflam› 14 Mart 1883’teLondra’da sona erdi.

Marksizm:Marks’›n, “fiimdiye kadarki bütün toplumlar›n tarihi, s›n›f sava-fl›mlar› tarihidir” cümlesinde özetlenen ideolojisinin esas›n›,Komünist Manifesto’da flöyle ifade ediyor: "Özgür insan ve kö-le, patrisiyen ve pleb, efendi ve serf, lonca ustas› ve kalfa, teksözcükle, ezen ve ezilen, biri ötekine sürekli bir karfl›-olufl için-deydi, kimi zaman gizli, kimi zaman aç›k bir kavga, her defa-s›nda, ya bir devrimle toplumun genifl ölçüde yeniden kurul-mas›yla ya da kat›lan s›n›flar›n ortak yok oluflu ile sonuçlananbitmez tükenmez bir kavga sürdürüyorlard›… Feodal toplu-mun y›k›nt›lar›ndan yefleren, modern burjuva toplum da, s›n›fdüflmanl›klar›n› giderememifltir. Eskilerin yerine, yeni s›n›flar,yeni bask› koflullar›, yeni savafl›m biçimleri koyabilmifltir an-cak. Ça¤›m›z, burjuvazinin ça¤›, gene de, flu farkl› özelli¤e sa-hiptir: s›n›f düflmanl›klar›n› yal›nlaflt›rm›flt›r. Toplum, bir bütünolarak, giderek daha fazla, iki büyük düflman kampa, birbirle-riyle do¤rudan yüz yüze gelen iki büyük s›n›fa bölünmektedir.Burjuvazi ve proletarya." Marks’›n Manifesto’da dünya iflçi s›-n›f›na yapt›¤›, “Proleterlerin zincirlerinden baflka kaybedecekhiçbir fleyi yoktur. Kazanacaklar› bir dünya vard›r. Bütün ülke-lerin iflçileri birleflin!” ça¤r›s› kendisinden sonra dünyan›n bir-çok ülkesinde yürütülen s›n›f mücadelelerinde ezilenlerin or-tak fliar› oldu. Diyalektik ve tarihsel materyalizm, ekonomi-politik, Marksistfelsefe alanlar›nda oluflturdu¤u kuramla, ezilen s›n›flar›n mü-cadelesine ›fl›k tutarak, Marksizm bilimini oluflturdu. Onundünya ezilen halklar›na miras› olan Marksizm ö¤retisinin ama-c›n›, yine onun, “Filozoflar dünyay› flimdiye kadar sadece çe-flitli flekillerde yorumlad›lar; amaç flimdi onu de¤ifltirmektir”sözlerinde aç›k bir flekilde buluruz.

Ülkemiz iflçi mücadelesindeki ilk büyük iflçi direnifli, 12 Mart 1965’te Kozlu’da yafland›. Koz-lu’da liyakat zamlar› ödenmeyen iflçiler, greve ç›kt›. Greve giden iflçiler, çal›flan di¤er iflçilerinde kendilerine kat›lmas›yla kitlesel bir yürüyüfl gerçeklefltirdiler. Binlerce askerin y›¤›nak yap-mas›na tepki gösteren iflçiler ile askerler aras›nda çat›flma yafland›. ‹flçilerin üzerine atefl açanaskerler, halk›n da iflçilere destek vermesi üzerine geri çekilmek zorunda kald›. Çat›flmada,Mehmet Çavdar ve Sat›lm›fl Tepe isimli iflçiler katledilirken, 17 jandarma da yaraland›. Maden-‹fl Sendikas›’n›n iflçilerle görüflerek, direnifli bat›rmak istemesi üzerine, iflçiler sendikadan ge-len temsilcileri döverek, direnifllerini sürdürdüler. Ard›ndan ‹çiflleri Bakan› ve baz› generalle-rin, Kozlu’ya giderek iflçilerin eylemlerini sonland›rma giriflimleri sonucu, bakanla anlaflan 5 ifl-çiden oluflan bir heyet, iflçileri iflbafl› yapmaya zorlad›. Ancak direnifle devam eden iflçiler, bugiriflimleri de bofla düflürdü. Tüm çabalar›na ra¤men direnifli bast›ramayan devlet güçleri, bir-çok iflçiyi tutuklayarak iflkenceden geçirdi.

Sun Yat SenÇin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk burjuva devrimi-nin önderi olan Sun Yat Sen, Havai’de “Papaz Okulu” ola-rak bilinen Lolani Koleji’nde e¤itim gördü¤ü y›llarda, Cum-huriyetçi fikirlere ilgi duymaya bafllad›. Daha sonra Çin’egeri döndü. 1894 y›l›nda Çin’in Japonya ile girdi¤i savafltanyenik ç›kmas›ndan sonra ülkedeki bunal›m›n daha da de-rinleflmesi üzerine, Mançu Hanedan›n› devirmek ve Cum-huriyeti kurmak için “Çin’in Yeniden Do¤uflu ‹çin Birlik” ad-l› örgütü kurdu. 1895’te Kanton’da silahl› ayaklanma ger-çeklefltirmek istedi ancak baflar›s›z olunca yurt d›fl›na ç›k-mak zorunda kald›. Sun Yat Sen, “Çin’in Yeniden Do¤uflu‹çin Birlik” örgütünün Rus devrimindeki geliflmelerin etki-siyle baflka örgütlerle birleflip “Ortak Birlik” örgütünü olufl-turmas›na öncülük etti. Ortak Birlik’in görüfllerine yak›nl›kduyan baz› subaylar›n Ekim 1911’de bafllatt›¤› ayaklanmasonucu Hupei Eyaleti’nde Cumhuriyet ilan edildi. Sun YatSen, 30 Aral›k 1911’de Cumhurbaflkan› seçildi. 13 A¤ustos1912’de Ortak Birlik, Kuomintag (Ulusal Birlik Partisi) adl›bir partiye dönüfltürüldü. Çin’de monarflinin tekrar kurul-mas›na karfl› mücadele etmek amac›yla Çin Devrimci Par-tisi’ni kurdu. Bu dönemde yazd›¤› Yeniden ‹nflan›n ‹lkelerive Çin’in Uluslararas› Kalk›nmas› kitaplar›yla Çin’in yenidennas›l birleflebilece¤i ve Çin’de sanayileflmenin sa¤lanabil-mesi için ayr›nt›l› plan ve program tasla¤› haz›rlad›.1924’te yap›lan Kuomintag Kongresi’nin kabul etti¤i “Üçbüyük ilke” uyar›nca, Sovyetler Birli¤i ile ittifak, Çin Komü-nist Partisi ile iflbirli¤i ve iflçi, köylülere yard›m politikas›benimsendi. Çin’deki mücadelenin gelece¤inin belirlen-mesi amac›yla Pekin’de düzenlenen bir kurultaya gidenSun Yat Sen, 12 Mart 1925’te, akci¤er kanseri hastal›¤›n-dan dolay›, burada yaflam›n› yitirdi.

12 Mart 1995’te Alevilerin yo¤unluklu olarak yaflad›¤› ‹s-tanbul Gazi Mahallesi’nde, akflam saatlerinde üç kahveve bir ifl yerinin ayn› anda, bir taksiden silahla taranma-s› sonucu Halil Kaya adl› kifli yaflam›n› yitirirken, 5’i a¤›r,25 kifli de yaraland›. Bunun ard›ndan yüzlerce kiflininolaylara geç müdahale eden polis karakoluna do¤ru yü-rüyüfle geçmesiyle birlikte, polisler taraf›ndan halk›nüzerine kurflun ya¤d›r›lmaya baflland›. Üç gün boyuncahalk ile polis aras›nda yaflanan çat›flmalarda 15 kifli ya-flam›n› yitirdi, onlarca kifli de yaraland›. Gazi Mahalle-si’nde bafllayan olaylar, 15 Mart’ta Ümraniye’ye de s›çra-d›. Mustafa Kemal Mahallesi’nde yaflanan çat›flmalar, 5kiflinin ölümü, 20’den fazla kiflinin ise yaralanmas›yla so-nuçland›. Gazi ve Ümraniye Mahalleleri’nde devletin sertmüdahalesi sonucu yaflam›n› yitirenler: Ali Y›ld›r›m, Dilekfiimflek Sevinç, Dinçer Y›lmaz, Fadime Bilgöl, Fevzi Tunç,Genco Demir, Hakan Çabuk, Hasan Gürgen, Hasan Puyan,Hasan Sel, ‹smail Baltac›, ‹smihan Yüksel, Mehmet Güz,

Mümtaz Kaya, Reis Kopal, Sezgin Engin ve Zeynep Poy-raz.17 kiflinin yaflam›n› yitirmesine neden olan katliamlailgili görülen dava, 2005 y›l›nda sonuçland›. Mahkeme-nin yarg›lanan 20 polisten 18’inin beraat etmesine ka-rar vermesi üzerine A‹HM’e tafl›nan davada, “Davan›ngörülmesi aflamas›nda mahkemenin eksiklikleri sebe-biyle” Türk devleti hakk›nda 510 bin Avro ceza verildi.

12 MartKozlu direnifli

Gazi ve Ümraniye Katliamlar›

Marks

ANMA Ölüme inat çi¤demler ç›km›flt›mezarl›¤›n her yan›nda. Özenleç›kart›p en güzelini temizleyip,koklayarak, sessizce, kimseleryokken etraf›m›zda b›rakt›m ba-flucuna... ve Çorum’da 16 fiubat 2009’da aram›zdan ay-r›lan de¤erli dostumuz Arap AliY›ld›r›m’› sayg›yla an›yoruz.

Ankara DHD

ANMA10 Ekim 1994’te Der-sim-Mazgirt’te flehitdüflen ‹smail As-lan’›n babas› Meh-met Ali Aslan’› kay-bettik. Aslan ailesi-nin ve tüm yak›nla-r››n bafl› sa¤olsun.

DHF

Page 15: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

154-16 Mart 2009güncel

Savafl ile anne o¤ul iliflkisi çok farkl›, siyasi iliflkisi çok fark-l›yd›. Belki anne o¤ul iliflkimiz yoktu, yani ana o¤ul gibi de-¤ildik. O¤lum ile bir arkadafl, bir yoldafl gibiydik. Kararl›y-d›, inançl›yd›, haks›zl›¤› kabul etmezdi, yanl›fllar›n üzerinegiden, affetmeyen biriydi. Zaman zaman sertleflen yanlar›vard› ama sertleflti¤i dönemler çok farkl› siyasi süreçlerdi.Mücadele içinde gerçekten kendi duruflu ile köylülere,yoldafllar›na örnek olan ender devrimcilerden biriydi. Bel-ki, annesidir, abart›yor denebilir ama inan›n öyle de¤il. As-l›nda köylülerden dinlemeniz gerekir onun mücadelesini.Köylüler ile olan iliflkilerine, davran›fllar›na çok önem ve-rirdi. Her köye gidildi¤inde, öyle geyik muhabbeti etme-sini bilmeden, s›rf yemek, ekmek ve ihtiyaç için de¤il, hiç-bir evi bofl geçmeden, köylüleri tek tek toplar, tek tekherkesin sorunlar› ile ilgilenirdi. Kendi mücadelelerini tektek anlat›r ve sorara ‘bizden önce gelen gerilla birlikleri-nin, di¤er yoldafllar›m›n, kuryelerimizin herhangi bir yanl›-fl› var m›yd›’ diye sorar, araflt›r›rd›. Erkek kad›n iliflkisiniaraflt›r›r sorard›. Köylülerin bir biri ile olan iliflkilerini sorar-d›, köylülerle sürekli onlar›n sorunlar›n› tart›fl›rd›. Yaral› bi-le olsa köylülere söz verdi¤i için gelir, o köyde sorunu çö-zer ve hasta hali ile öyle dönerdi. Kendi yoldafllar›n›n yap-t›¤› hatan›n da üzerine giderdi, affetmezdi ve köylülerinyan›nda özür dilettirirdi. ‘Benim yoldafl›m burada flu köy-lüye karfl› hata yapm›flt›r’ diye orada özelefltirisini verir,yoldafllar›n› bar›flt›r›r, köylüler ile tokalafl›p öyle ayr›l›rd›köyden. Yani savafl›n yaflam› buydu.

Savafl a¤›r yaral›yd› ve yurtd›fl›nda tedavi görüyordu. Sa-vafl'›n yurtd›fl›nda oldu¤u bir dönemde ona bir tek kelimesöyledim. ‘Yak›nda gelece¤im’ dedi. Ben de gelme dedim.Ben tedavini tam yap öyle gel diyecektim ki laf› benim a¤-z›ma t›kayarak 'bak gerilla' dedi, (o¤lum bana hep gerilladerdi), 'seni k›rmak istemiyorum. E¤er senin bu mücade-leye sayg›n varsa, bana da bu mücadele do¤rultusundade¤er veriyorsan bana bir daha gelme deme, senle mer-habam› selam›m› keserim' dedi. Bir arkadafl› hasta olsa oarkadafl›n›n tüm tedavisiyle aksatmadan ilgilenirdi. Tümgerillalar›n sorunlar› ile tek tek gezip ilgilenirdi. Savafl, feo-dal iliflkileri, lakayitli¤i, küfürü sevmiyordu.

Ben de istiyorum ki, gerçekten Savafl'› yoldafllar› örnekalarak yapt›klar›n› uygulas›nlar. Kalemi ile gerçekten de-¤er verilecek bir yoldaflt›. Kad›n sorunu konusunda de¤erverilecek bir yoldaflt›. Yoldafllarla iliflkisi de aynen öyleydi.Kararl›, dürüst, samimi... Gerçekten çok ender... Bir onugörmüflüm bu kadar sab›rl› bir de Pala ‹smail'i (Zeynel Ars-lan).

Savafl flehit düflene kadar, yaral› halde saatlerce ipi at›pçat›flmadaki yaral›lar› çekmeye çal›flm›fl. Anne gözü ilebakt›¤›mda tabi-î ki bana ac› veriyor bunlar, yani bir anne, yüre¤ine kelep-çe vuramaz. Bir taraftan ben cenazeyi bulmaya çal›fl›rken,

bu yanl›fllar› elefltirmeye çal›fl›rken, bir taraftan da¤ tafly›llard›r mezar›n› ararken, bir taraftan örgüt üyeli¤indenyarg›land›m, bir sürü fleyler gördüm, bir taraftan bu ac›la-r› yafl›yorum, bir taraftan yarg›lan›yorum. Yani iki taraftan

yüre¤ime vurulan bir kelepçe, bir anan›n yüre¤ine bu ke-lepçeyi vuramazs›n ki. Her zaman isterim ki (gerçektenbenim o¤lum diye de¤il) dürüst insanlar örnek al›ns›n,yapt›klar› mücadele örnek al›ns›n. O an orda olan ve daha

sonraki dönemlerde yakalanan bir gerilla, 'beni o bayg›nhalim ile zorla kald›ran Savafl't›r, benim orada düflman›neline geçmemem için mücadele eden kifliydi' diye anlatt›.Yani orada tek tek yoldafllar›n› kald›r›p gönderiyordu amaorada kendisini ölüme mahkum etmiflti, yoldafllar›n› kur-tarabilmek için. ‹steseydi çekip gidebilirdi ama çekip git-mek yerine yoldafllar›n› kurtarma pahas›na orda kalmay›seçti. Zaman zaman gazetelerde yanl›fl bilgiler, yanl›fl ta-rihler verildi, farkl› fleylere büründü. ‹nsan mezara özenirmi? Ben yoldafllar›m›n mezarlar›na gitti¤im zaman yüre-¤im kan a¤l›yor. Keflke mezar› olsayd› da gidip çiçek ko-yabilseydim mezar›na. Bu bana dert oldu, ben de istiyo-rum ki onun bir mezar tafl› olsun.

Buradan da tüm ailelere ça¤r›md›r, hem elefltirim var,hem ça¤r›m var. Ben çok ailelerin kap›lar›n› afl›nd›rd›m.Omuz omuza çocuklar›m›z›n davas›na sahip ç›kmak için.Biz çocuklar›m›za sadece çocu¤umuz gibi bakarsak onubitirmifl oluruz. Siyasi durufllar›na sahip ç›kmal›y›z. Bizimçocu¤umuz neden gidip orada flehit düfltü, bofluna m›yd›,davas› neydi, neye karfl› ç›kt›lar, do¤ru mu yapt›lar, yanl›flm› yapt›lar? Aileler bunu sorgulamal›lar. Ailelerimiz yanyana gelmeliler, omuz omuza koflmal›y›z. Duruflumuzla,davran›fl›m›zla el ele verip mücadele etmeliyiz. Belki ço-cuklar›m›za o zaman daha farkl› sahip ç›kar›z. Birileri de ç›-kar bize sayg› duyar, s›rf evlat için de¤il siyasi durufllar›için ç›kt›lar diye. Evde oturup a¤lamakla olmaz. Ölüm y›l-dönümleri geldi, iflte kimse gelmedi, iflte kimse sahip ç›k-mad› dememeliler. Bu hakk› kendilerinde görmesinler,böyle bir hakk›m›z yok. Bizler gerçekten bir aile isek ço-cu¤umuzun mücadelesine inanm›flsak biz onun mücade-lesine sahip ç›kmal›y›z. Ben Savafl'a sahip ç›kmasayd›m,böyle mücadele içinde olmasayd›m, onun siyasi görüflle-rine bak›fl aç›m böyle samimi olmasayd›, ben de GültenAna olmazd›m. Benim mücadele boyutum ile bana Gültenana denildi o de¤er verildi. Belki birçok aileden flansl›y›m,bunu her zaman da vurguluyorum. Ama bu da mücadeleetti¤im için böyle. Ben de evde oturup a¤lasayd›m, iflteflöyle oldu, böyle oldu deseydim bu kadar bir yerlerde ol-mazd›m. Bu da bir siyasi durufltur. Yani o¤lumun siyasidurufluna verdi¤im sayg›d›r. O yüzden buraday›m. Tüm ai-lelere ça¤r›m olsun. Art›k evlerinden ç›ks›nlar, sokaklaraç›ks›nlar. Ben gurur duyuyorum çocu¤umla. Gözalt›naal›nd›¤›m zaman ben bunu rahatl›kla polisin, askerin yü-züne söyleyebiliyorum, bu cesareti kendimde buluyorum.Herkes kendi çocu¤una de¤er veriyorsa tafl›n alt›na elinisokmal› ve buralarda yer almal›. Dönem dönem tepkileri-miz olur, k›zd›klar›m›z olur, olmaz diye bir fley yok. Zatenbu çeliflkiler olmasa do¤ruyu bulamay›z. Ama beraberkavga ederek, tart›flarak sorunlar›m›z› çözebiliriz. Ben iste-rim ki tüm flehit aileleri bizim yan›m›zda yer als›nlar. Sözolsun en önde de ben gidecem. Yeter ki benim gibi gel-sinler, çocuklar›n›n davas›na sahip ç›ks›nlar.

B‹R ANANIN YÜRE⁄‹NE KELEPÇE VURULAMAZ!

‹STANBUL- Turkuvaz Medya Grubu’na ba¤l› ATV ve Sabah çal›flan-lar›, toplu sözleflme görüflmelerinin olumsuz sonuçlanmas› nede-niyle 13 fiubat’ta greve ç›km›fllard›. Turkuvaz’›n patronu Ahmet Ça-l›k’›n, kamuoyuna yapt›¤› aç›klamayla iflten ç›kart›ld›klar›n› ö¤re-nen 10 iflçi, haklar›n› savunmaktan vazgeçmeyeceklerini söylediler. Direniflteki iflçiler ad›na bir aç›klama yapan Haber-Sen Genel Bafl-kan› Ercan ‹pekçi, Turkuvaz Grubu’nun direniflteki 10 iflçiyi ATV’deçal›flmad›¤› için, greve kat›lamayacaklar› gerekçesiyle iflten ç›kart-t›¤›na dikkat çekerek, toplu görüflmeler s›ras›ndaki tüm evrakla-r›n Turkuvaz A.fi. ad›na imzaland›¤›n› belirtti. Baflbakan Erdo¤an’›nÇal›k Grubuyla olan akrabal›k iliflkileri üzerinden yaflanan hukuk-suzluklara müdahale etmemesini elefltiren ‹pekçi, “Say›n baflba-kan medya gruplar›n› elindeki dosyalar› aç›klamakla hizaya sok-maya çal›fl›yor. Biz de diyoruz ki hukuksuzluk, yasalar›n ihlalimedya gruplar›nda diz boyu. Turkuvaz Grubu’nu, kamu bankala-r›ndan ald›klar› krediyle sizin yak›nlar›n›z sat›n alm›fllard›r. Onuniçin size buradaki hukuksuzluklar› anlatmak istiyoruz” dedi.

Çal›k Grubu’nun hukuksuzluklar› bitmiyorDireniflteki iflçiler, toplu görüflme sürecini ve bu süreçte yaflad›k-

lar› bask›lar› gezetemize anlatt›lar:

Çal›k Medya Grubu’na ait Sabah Gazetesi’nin Spor Servisi’nde 10

y›l boyunca çal›flm›fl olan ve greve kat›ld›¤› için iflten ç›kart›lan ifl-

çilerden Mete Öztürk~, gazetede sendikal çal›flmalar›n

bafllamas›n›n ard›ndan ifl yerindeki bask›lar›n da artarak iflten ç›-

karmalar›n bafllad›¤›n› kaydetti. “‹lk hukuksuzluk 3 arkadafl›m›z›n

iflten ç›kart›lmas›yd›” diyen Öztürk, bu sürece iliflkin flunlar› söyle-

di; “Sendikal çal›flmalar bafllad›¤›nda, gazete ve dergi bölümünde

yaklafl›k 400, ATV’de 110 civar›nda kiflinin sendikaya üye olmas›y-

la, ço¤unlu¤u sa¤layarak toplu sözleflme görüflmeleri için yetki

kazand›k. ‹lk kurbanlar›m›z› da bu dönemde verdik. Sabah gaze-

tesinden Cengiz Erdinç, ATV’den Burak Ersemiz ve Ozan Perçek ifl-

ten ç›kart›ld›lar.” ‹kinci hukuksuzlu¤un ise iflçilerin sendikadan is-

tifa etmeleri için yap›ld›¤›n› aktaran Öztürk, “Burada iflçiler,

4857’ye göre çal›flt›r›l›yorlar. Hâlbuki eski ad›yla 212’ye göre çal›fl-t›r›lmalar› laz›m. Bu bizim yasal hakk›m›z iken sendikadan istifaetmeleri için rüflvet olarak kullan›ld›. Sendikaya üye olmayanlar-dan bile istifa formunu imzalay›p, noterden onaylatarak getirme-lerine karfl›l›k 212’ye göre çal›flmalar› için teklif yap›ld›” dedi.

‹flten atma karar› hukuka ayk›r›Turkuvaz A.fi. bünyesindeki dergi grubunun foto¤raf bölümünde

çal›flan Çilem Dalg›ç, Türkiye Gazeteciler Sendikas›'n›n ATV ve Sabah’›boykot etme ça¤r›s›nda bulundu¤unu söyledi. Dalg›ç, toplu söz-leflme görüflmelerini flu sözlerle özetledi; “2 y›ld›r Turkuvaz Gru-bu’nda sendika çal›flmalar› devam ediyor. Üye say›s›nda ço¤unlu-¤a ulafl›nca toplu sözleflme için Çal›flma Bakanl›¤›’na baflvurduk.22 maddede anlaflamay›nca arabulucu devreye girdi. Ancak yinesonuç al›namay›nca grev karar› al›nd›. Turkuvaz Grubu, bu seferde toplu sözleflme yaln›zca ATV’de çal›flanlar için geçerlidir diye-rek greve ç›kamayacaklar listesi haz›rlad›.” Çal›k Grubu’nun bu id-dias›na karfl›n, dergi, gazete ve televizyonun tümünün bu grubaait oldu¤unu belirten Dalg›ç, grevin yasal oldu¤unu ifade etti. Ya-sal mevzuata göre, grevdeki iflçilerin iflten ç›kar›lmalar› için mah-keme karar› olmas› gerekti¤ine dikkat çeken Dalg›ç, böyle birmahkeme karar› yokken, iflten ç›kar›lmalar›n›n hukuksuz oldu¤u-na dikkat çekti.

‹letiflim ö¤rencilerinden grevdeki gazetecilere destek eylemiAnkara- Turkuvaz Grubu’na ba¤l› Sabah ve ATV’ de 10 gazeteci-nin bafllatt›¤› greve, Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi ö¤renci-leri yapt›klar› eylem ile destekte bulundu. Ankara Üniversitesi Ce-beci Kampusu ‹letiflim Fakültesi önünde toplanan ö¤renciler, “Ge-rici bas›n bunu da yaz›n”, “Sabah okuma greve destek ver” diyeslogan att›. Ö¤renciler ad›na yap›lan aç›klamada, grevin beflincigününde 10 gazetecinin ifl aktinin feshedilmesinin ‘kanunsuz’ ol-du¤u kaydedilerek, as›l kanunsuz davranan›n Turkuvaz MedyaGrubu patronunun oldu¤u belirtildi. Yap›lan aç›klamada, bas›nemekçilerinin örgütlenme hakk› ve demokratik bir medya ortam›için sürdürdü¤ü mücadelenin halk›n ‘iletiflim hakk›’ ve haklar mü-cadelesinin ayr›lmaz bir parças› oldu¤u vurguland›.Grevdeki bas›n emekçileri: Birlikte zafere ulaflaca¤›z ‹stanbul- Turkuvaz Grubu’na ba¤l› Atv ve Sabah’ta grevde olanbas›n emekçileri için ‹stanbul ve Ankara’da eylem yap›ld›. Bas›nemekçilerinin yürüyüflüne yüzlerce kifli destek verirken, Grev Söz-

cüsü U¤ur Güç, “Meflalelerimizin ayd›nlatt›¤› yoldan gelenlerle bir-likte zafere ulaflaca¤›z” dedi. Sendikal haklar› için mücadele eden bas›n emekçileri ‹stiklal Cad-desi’nde her Cumartesi günü gerçeklefltirdikleri eylemlerinin ikin-cisini yapt›. Taksim Tranvay Dura¤›’nda biraraya gelen Türkiye Ga-zeteciler Sendikas› üyeleri, buradan meflalelerle Galatasaray Lise-si’ne yürüdü. Türkiye Gazeteciler Sendikas› üyeleri yürüyüfl bo-yunca “Sendika yoksa bar›flta yok”, “Gemileri yakt›k geri dönüflyok, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Atv’de, Sabah’ta sendika kaza-nacak” diye slogan att›. Yürüyüfl s›ras›nda, grevdeki bas›n emek-çileri taraf›ndan ç›kar›lan Grev Gazetesi, çevredeki halka da¤›t›ld›.Manfleti, “Ayd›nl›¤a Yürüyoruz” olan gazeteye ilgi yo¤un oldu.

Bas›n emekçilerine Ankara’da da destekÖte yandan Atv-Sabah grevine destek amac›yla dün akflam saat-lerinde Ankara Yüksel Caddesi’nde de Türkiye Gazeteciler Sendika-s› üyeleri taraf›ndan eylem yap›ld›. Sendika üyeleri ad›na yap›lanaç›klamada, Atv-Sabah’ta toplu sözleflme yap›lana kadar her Cu-martesi meflalelerle Yüksel Caddesi’nde eylem yap›laca¤› belirtildi.

ATV ve Sabah çal›flanlar› direniflte kararl›

Devrimci bas›ndanSabah-Atv grevine destek

‹stanbul- Devrimci bas›n emekçileri, Sabah-Atv grubundasendikal haklar› için 13 gündür grevde olan bas›nemekçilerine, destek ziyaretinde bulundu.Aralar›nda ‹flçi-Köylü, At›l›m, Devrimci Demokrasi, Kald›-raç, K›z›l Bayrak, ODAK, Proleter Devrimci Durufl ve Sos-yalist Barikat temsilcilerinin bulundu¤u devrimci sosya-list bas›n emekçileri; Balmuncu’da bulunan Sabah-Atvbinas› önüne geldi. ‘Ziyaret s›n›f dayan›flmas›n›n bir gere¤i’Bütün kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada, Sabah-Atvemekçilerinin, her koflulda desteklenece¤i belirtilerek,bunun devrimcili¤in ve s›n›f dayan›flmas›n›n bir gere¤ioldu¤una vurgu yap›ld›.

GÜLTENKAHRAMAN

Page 16: 1 - 16 Mart 2009 -  Sayı 150

üz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi(YÇKM) taraf›ndan düzenlenen ge-leneksel Demokratik Haklar Kültürve Sanat fienli¤i’nin 5.’si, 22 fiubat’-ta, Ba¤c›lar Olimpik Spor Salo-nu’nda gerçeklefltirildi. Binlerce ki-flinin kat›ld›¤› ve coflkulu geçen ge-

cede, krize karfl› birliktelik, enternasyonal dayan›flma,yerel seçimlerde demokrasi güçlerinin birli¤i ve yafla-nan toplumsal sorunlara karfl› duyarl›l›k konular›navurgu yap›ld›.

‘Yaflanan sorunlar karfl›s›nda birlikte mücadele et-mek önemlidir’ Halk fienli¤i’nin aç›l›fl konuflmas›n› yapan DemokratikHaklar Federasyonu (DHF) temsilcisi Ozan Do¤an, flenli-¤e kat›lanlara Kürtçe, Zazaca, Türkçe ve ‹ngilizce ça¤r›-da bulunarak, yaflanan sorunlar karfl›s›nda birlikte mü-cadele etmenin önemine dikkat çekti. Emperyalist-ka-pitalist sistemin yaflad›¤› krizin gittikçe derinleflti¤inisöyleyen Do¤an, bu krizin iflçi ve emekçileri, sosyal veekonomik y›k›mlara sürükledi¤ini belirtti. Emperyalizmin içerisine girdi¤i ekonomik ve siyasalkriz nedeniyle, dünya halklar›n› birçok sald›r›n›n oda¤›haline getirmeye devam edece¤ine iflaret eden Do¤an,DHF olarak ezilen dünya halklar›n›n emperyalizme, ka-pitalizme, feodalizme, faflizme ve her türden gericili¤ekarfl› sürdürdü¤ü mücadeleyi sahiplendiklerini söyledi.Do¤an, flu de¤erlendirmelerde bulundu: “Ezilen dünyahalklar›n›n mücadelesini sahiplenmek, ülkemizdeki ye-ni demokrasi mücadelesini yükseltmektir. Dolay›s›ylayaflad›¤›m›z sorunlar›n yegâne çözümü halk›n iktidaroldu¤u bir ülkenin yarat›lmas›d›r. ‹flçilerin, köylülerin,gençlerin, kad›nlar›n, Kürtlerin, Ermenilerin, Alevilerin,k›sacas› ezilen bütün s›n›f, kesim, milliyet ve inançlar›nbeklentileri ancak ve ancak gerçek demokratik bir dü-zende karfl›lanabilir. Bugün ezilenlerin en temel sorunuhalk›n iktidar talebine cevap olacak bir mücadeleninyarat›lmas› sorunudur.”

'Yerel seçimlerde devrimci program flart'Yaklaflan yerel seçimlerde, halk›n AKP ve CHP gibi geri-ci partiler aras›nda bir tercih yapmaya zorland›¤›n› ifa-de eden Do¤an, “Yerel yönetimler ezilenlerin iktidarmücadelesine hizmet eden devrimci bir program etra-

f›nda flekillendi¤i oranda anlam tafl›yacakt›r” dedi. Do-¤an, konuflmas›n› flu ça¤r›yla bitirdi: “Eksiklerimizi veyetersizliklerimizi birlikte aflt›¤›m›z oranda, aflamayaca-¤›m›z hiçbir engelin olmad›¤›na inan›yoruz. Bu inançlaDHF olarak her birinizi birlikte üretmeye, birlikte yürü-meye ve gerçek bir demokratik düzen yaratmak içinbirlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.”

KOE: Gerici politikalar yaflam bulmamal›fienli¤e kat›lan Yunanistan Komünist Örgütü (KOE) tem-silcisi Kostas Kostopoulos, emperyalizme ve kapitaliz-me karfl› bütün dünya halklar›n›n birlikte mücadele et-mesinin önemine iflaret ederek, flunlar› söyledi: “BafltaOrtado¤u, Kafkasya ve Balkanlar olmak üzere dünya-n›n her yerinde etnik ve dini çeliflkiler yaratarak halk-lar› birbirine k›rd›ran emperyalizm, halklar›n geliflendevrimci mücadelesini bo¤mak için vahflette s›n›r tan›-mamaktad›r. Bundan böyle bu türden gerici politikala-r›n, yaflam bulmamas› için birlikte mücadele etmeliyiz.”Kostopoulos, “Türkiye, Kürdistan halklar›n›n ve di¤erhalklar›n hakl› mücadelelerini destekliyoruz” dedi. Kos-topoulos’›n konuflmas›n›n ard›ndan Türkçe “Kahrolsunfaflist ›rkç›l›k”, “Kahrolsun emperyalizm ve kapitalizm”,“Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Yaflas›n Marksizm, Leni-nizm, Maoizm” diye slogan atmas›, kat›l›mc›lar taraf›n-dan coflkuyla karfl›land›.

Cevdet Konak: Söz, yetki ve karar halk›n olsunfienli¤e kat›lan, “Biz Var›z Platformu”nun ‹stanbul Bü-yükflehir Belediyesi Baflkan Aday› Ak›n Birdal, Dersim’inHozat ilçesi Belediye Baflkan Aday› Cevdet Konak, Der-sim’in Ovac›k ilçesi Belediye Baflkan Aday› Haydar VeliGüleç ve DTP’nin ‹stanbul Ba¤c›lar Belediye BaflkanAday› Tacettin Karagöz birer konuflma yapt›. Binlerin ortak kültür ve sosyalist kimlikle bir araya gel-di¤ine iflaret eden Cevdet Konak, 2004 y›l›nda HozatBelediye Baflkan› seçildi¤ini hat›rlatarak, önümüzdekiyerel seçimlere iliflkin flunlar› ifade etti: “2004 y›l›ndaseçimlerde kazanan Cevdet Konak de¤il, ezilen, yoksul,emekçi Hozat halk›yd›. Orada 5 y›ll›k bir deneyimimizvard›. Biz yöneticilik yapmad›k, halk›m›z›n bize verdi¤ivekalete ba¤l› olarak, sözcülük yapt›k. Ayn› ilkelerimizi29 Mart’tan sonra da devam ettirece¤iz. Bugüne kadarhalka kendi ç›karlar› ve rantlar› d›fl›nda hiçbir hizmetvermeyen kesimlere dur diyece¤iz! Oylar›m›z› devrim-

ci, demokrat, yurtsever, ilerici adaylara verece¤iz. Vere-

lim ki; söz, yetki, karar halk›n olsun.”

Devrimci, demokrat ve ilerici güçlerin 2009 Mart yerel

seçimlerinde birlik içerisinde olmas› gerekti¤ine vurgu

yapan Ak›n Birdal ise, “Öyleyse devrimci, demokrat,

sosyalist, ilerici, yurtsever adaylar› destekleyece¤iz, De-

mokratik Haklar Federasyonu’nun da içerisinde yer al-

d›¤› ‘Biz Var›z Platformu’nun’ adaylar›n› destekleyece-

¤iz” diye konufltu.

Dersim Ovac›k Belediye Baflkan Aday› Veli Haydar Gü-

leç de gece de bir konuflma yapt›.

Kardefllik ve mücadele farkl› dillerdeki ezgilerle

hayk›r›ld›fienlikte sahneye ç›kan müzik gruplar›, dinleyicilere

coflkulu anlar yaflatt›. Sahneye ilk olarak, 40 y›ll›k dene-

yimi olan Mo¤ollar müzik grubu ç›karken, ‘Bir fley yap-

mal›’ parças›na binler efllik etti.

Yunanistan’dan fienli¤e kat›lan Giannis Charoulis ve

grubu ise, seslendirdi¤i Yunanca ezgilerle flölene ayr›

bir renk katarken, bu s›rada binlerce kifli s›k s›k Kürtçe

ve Türkçe olarak “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” slogan›

att›. Uzun bir aradan sonra ülkemizde dinleyicileri ile

buluflan Kürt sanatç› Xero Abbas, kardeflli¤i, ac›y› ve

mücadeleyi Kürtçe ezgilerle dile getirdi. Abbas’a binler-

ce kifli alk›fllar ve sloganlarla efllik etti.

Demokratik Haklar fienli¤i’nin vazgeçilmezi olan Grup

Munzur, sahneye ç›kt›¤›nda binlerce kiflinin sloganlar›

ile karfl›land›. Grup Munzur’un, ‹brahim Kaypakkaya’ya

iliflkin söyledi¤i ezgiye efllik eden binlerce kifli, s›k s›k

“Gerillalar ölmez, yaflas›n Halk Savafl›”, “Önderimiz ‹bra-

him Kaypakkaya”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” diye

slogan att›.

fienlikte son olarak Zazaca müzi¤in önemli isimlerden

Dersimli sanatç› Ahmet Aslan, sahne ald›. Kat›l›mc›lar,

Dersim’in ac›lar›n› ve sevdalar›n› ezgileri ile geceye ta-

fl›yan Aslan’› büyük bir ilgi ile dinledi.

Gecede Trabzon Halk Oyunlar› ekibi, Karadeniz yöresi-

nin oyunlar›n› sahnelerken, kad›n ve erkek aras›ndaki

iliflkinin ele al›nd›¤› bir tiyatro oyunu da sergilendi.

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

YYöönneettiimm YYeerrii:: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

‹‹ZZMM‹‹RR:: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan›Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MMEERRSS‹‹NN: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 l MMAA--LLAATTYYAA:: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KKOONNYYAA:: B. Hekim Mah. Kale ÖnüSokak NO:2-7 Meran Tel Fax: : (0332) 351 59 55 l AAMMEEDD:: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤-kap›/Amed l AATT‹‹NNAA:: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] l YYDD TTEEMMSS‹‹LLCC‹‹LL‹‹⁄⁄‹‹:: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: [email protected]

TTeekknniikk HHaazz››rrll››kk:: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3

Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 BBaasskk››:: SM. Matbaac›l›k

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 ABlok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

BBÜÜRROO

LLAARR

Demokratik Haklar fienli¤i binleri buluflturdu

Binlerce insan›n bir araya geldi¤i 5. Demokratik Haklar fienli¤i’nde, Grup Munzur, Xero Abbas, Mo¤ollar, Yunanis-tan’dan Giannis Charoulis ve Ahmet Aslan sahne ald›. fienlikte, emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› krizin bedeliniezilen dünya halklar›n›n ödedi¤ine vurgu yap›larak, birlikte mücadele etmenin önemine iflaret edildi

Hasret Gencer: ‘20 yafl›nda, ö¤renci.’ Önceki etkin-

liklere de gelmifltim. Geceleri gayet coflkulu bu-luyorum. Özellikle gençlerimizin burada olmas›beni çok mutlu ediyor. Y›lda iki kere düzenlen-mesi daha iyi olur, çünkü gençlerimizin s›n›rl› kal-mas›n› de¤il, bir araya gelerek görüfllerini paylafl-mas›n› istiyorum. Sinevizyonlar›n olmas›, tarihi-mizi bize hat›rlatan bu tarz etkinliklerin daha faz-la düzenlenmesi gerekir. Buralara sadece halayçekmek için gelen gençler var. Bu nedenle de butarz etkinliklerin düzenlenmesini olumlu buluyo-rum. Ben e¤lenceden çok bir fleyler ö¤renmekiçin geliyorum. Biz sadece kendi ezilenlerimizinde¤il de tüm ezilenlerden yana oldu¤umuzu buetkinlikte bir kez daha ö¤renmifl olduk. Ayr›ca butarz etkinliklerde kriz, seçimler gibi konulara dade¤inilmesi gerekir. Burada da bunun yap›lmas›olumluydu.

Abdurrahman ‹çten: ‘25 yafl›nda, ayakkab›c›.’ Gece

etkinli¤ine ilk defa kat›l›yorum. ‹çeri¤iyle de, ka-t›l›m›yla da bence çok güzeldi. Olumlu buluyo-rum, politik gündemleri bu içeri¤iyle verdi¤inidüflünüyorum.

Sevgi Ercan: ‘50 yafl›nda, tekstil iflçisi.’ Etkinli¤e ilk

defa kat›l›yorum. Bence çok güzel bir etkinlik ol-du. Buraya kat›lan herkes ülkemizdeki sorunlar›nfark›nda. Ama yürekleri ne kadar orada onu bile-miyorum. Önemli olan yüreklerini koymalar›.Ama benim bekledi¤im flekilde görmediler. Be-nim bekledi¤im gençlik, bu dönemin gençli¤i de-¤ildi. Gençlerin kapitalist düzene uymamas›, arka-dafllar›n› yan›na çekmesi gerekiyor. Bu belki iflsiz-likten, belki yoksulluktan. Ama gençlik bunlar›yapm›yor.

Do¤an Ölmez: ‘23 yafl›nda, otelcilik yap›yor.’ Etkin-

likte CHP’yi al›p yerin dibine bat›rd›lar. Benceyanl›flt›. O kadar parti varken, CHP’yi elefltirdilerbir tek. Bir daha kat›lmazsam bu yüzden kat›l-mayaca¤›m. Program ve ak›fl› çok güzeldi. Bura-ya kat›lan insanlar›n ço¤u Alevi, solcu zaten.Program krizle, iflsizlikle, sald›r›larla ilgili birçokmesaj verdi.

Gökçe Çiçek: ’29 yafl›nda, iflsiz.’ Daha önce de bir

kere gece etkinli¤ine kat›lm›flt›m. Etkinlikte ko-nuflmalar s›k yap›ld›. Özellikle gündemin yo¤unlu-¤undan kaynakl›. Etkinliklerin konser havas›ndageçmesini tasvip etmiyorum. Çünkü gündem yo-¤un. Programa yerel seçim adaylar›n›n kat›lmas›,konuflma yapmas› iyi bir fleydi. Yunanistanl› sa-natç›lar›n ç›kmas› yelpazenin genifl olmas› bak›-m›ndan iyiydi. Sinevizyon güzeldi, çok be¤endim.Hala bu kadar kalabal›k toplayabilmek çok güzel.Ama daha çok konuflmalar› önemsemeyen, e¤-lenmek için gelen bir kesim var. Hep gençler var,bu kadar gencin gelmesi de çok güzel. Ama onla-r›n dikkatlerini daha fazla çekebilmek ad›na dahafarkl› fleyler yap›lmal›. Bunlar, flimdiki gençlerin il-gisini çekebilecek konuflmalar de¤il. Gecenin içeri¤i güzeldi, ama baraj ve çevre soru-nuna daha fazla de¤inilmesi gerekirdi. Çünkümemleket olmazsa, tüm bunlar›n hiçbir anlam›kalmaz.

Binleri buluflturan gecenin anlam›,önemi ve içeri¤i hakk›nda kat›l›mc›-lar›n duygu ve düflüncelerini ald›k

Kat›l›mc›lar›n yorumlar›

Y

‹stanbul'un kültürel alanlar›nda, orman ve su havza-lar›nda büyük tahribata neden olacak olan ‘‹stanbul ‹lÇevre Düzeni Plan› (‹ÇDP), gerçeklefltirilen son beledi-ye meclis toplant›s›nda onayland›. Dönemin son toplant›s›n› yapan hükümet, ‹stanbul'dageri dönülemez biçimde tahrip yaratacak olan ‹stan-bul ‹l Çevre Düzeni Plan›'n› onaylamay› ihmal etmedi!Daha önce ayn› plan için aç›lan dava “‹stanbul'da bü-yük tahribata neden olaca¤›” için iptal edilmiflti. Tek-rar gündeme getirilen plan, belediye meclis toplant›-s›nda kabul edildi. Planda “düzenlemeye” tabi tutulanbirçok kültürel yap› ve sit alanlar› ranta aç›l›yor.

Haydarpafla Gar› ve birçok yer rant kurban› 29 Mart seçimlerinin yaklaflmas› ile seçimler öncesin-de kamu alanlar›n› ranta açacak yasa önerileri ve“düzenleme” planlar› bir bir onaylan›yor. Oy çoklu¤uile kabul edilen ‹ÇDP'de bunlardan bir tanesi. 13 fiu-bat'ta gerçeklefltirilen son belediye meclis toplant›-

s›nda onaylanan ‹ÇDP kapsam›nda Kartal, Zeyport(Zeytinburnu'nda yeni bir liman projesi), Haydarpaflave benzeri birçok ‘kentsel dönüflüm’ (Biz buna kent-sel rant diyelim) projesi yer al›yor. ‹stanbul'da birçokbölgenin ‘yeni ticaret merkezleri’ olarak belirlendi¤iplan, eski planda “Do¤al Yap› Eflik Sehtezi” paftas›ndayer alan “mutlak korunacak alan” olarak belirtilenyerleri de yap›laflmaya aç›yor. Uygulanmas›na onayverilen ‹ÇDP'de; Ataflehir`in bat› yakas›n›n 1. dereceticaret ve konut merkezine dönüfltürülmesi, Ümrani-ye’de ticaret ve hizmet alt merkezi oluflturulmas›, Si-livri’de ‘tar›msal niteli¤i korunacak alan’ üzerinde ‹s-tanbul için 3. bir havaliman› yap›lmas› öngörülüyor.Ayr›ca Plan’da, Befliktafl ve Beyo¤lu ilçelerinin bulun-du¤u alan kentin merkezi ifl alan› (M‹A), Kad›köy, Üs-küdar, Maltepe, Fatih ve Bak›rköy kent içindeki birin-ci derece merkezler olarak belirlenirken; kentin do¤uve bat› uçlar›ndaki ilçelerde de çekim merkezleri ön-görülüyor.

Su havzalar› ve ormanlar tehdit alt›nda2B yasas› ile ormanlar›n talan›n›n önünü açan hükü-met, bu talan yasalar›na her geçen gün yenilerini ek-liyor. Alelacele mecliste görüflülerek onaylanan‹ÇDP'de bunlardan birisi. Plan kentin genel olarak ku-zeyine yay›lan ormanl›k alanlar› pek çok talan proje-sine aç›yor. Kentin kuzeyinde iki baraj havzas› aras›n-da Kentsel ve Bölgesel Donat› Alan›'n›n hayata geçi-rilmesinin öngörüldü¤ü planla Küçükçekmece'de iç-me suyu havzas› olmaktan ç›kar›lacak. Birinci ve ikin-ci derece arkeolojik S‹T alan› olan Küçükçekmece gö-lünün bat› yakas› Plan’da ‘üniversite alan›’ olarak gös-teriliyor. Plan, tarihi ve kültürel de¤erler üzerinde ge-ri dönüflü olmayan tahribatlara yol açacak. Küçük-çekmece'nin su havzas› olmaktan ç›kar›lmas›yla dahavzan›n yaklafl›k 400 endemik (yerel, ender bulu-nan) türe sahip olmas› göz ard› ediliyor.

‹stanbul talan plan›na tepkilerYang›ndan mal kaç›r›rcas›na onaylanan ve ‹stanbul'untalan›n› öngören ‹ÇDP, Türk Mimarlar ve MühendislerOdas› Birli¤i (TMMOB)'ne ba¤l› meslek odalar›n›n tepki-lerine neden oldu. ‹stanbul'un tahribat sürecini h›zlan-d›racak bu plan›n yürürlülü¤e sokulmamas› gerekti¤i-ni belirten meslek odalar›, bunun engellenmesi içinde mücadele edeceklerini belirttiler. Mimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent fiube Baflkan›Eyüp Muhcu, plan›n, yerel seçimler öncesinde döne-min son belediye meclisi toplant›s›nda onayland›¤›nadikkat çekiyor. Plan›n yang›ndan mal kaç›r›rcas›nayürürlü¤e sokulmak istendi¤ini belirten Muhcu, “Yeniplan›n da aynen iptal edilen bir önceki plan gibi, tek-nik olarak yeterli olmayan, planlama ciddiyetiyle hiçba¤daflmayan; kente insan öncelikli de¤il, rant ve pa-zarlama öncelikli bakan yaklafl›m›n ürünü oldu¤u gö-rülmektedir” vurgusunu yapt›.

‹stanbul yeni bir y›k›ma sürükleniyor