tempo - kasim 2012

148
1 /// TEMPO // Nisan / 2012 6$<,.$6,0 Fİ<$7,7/..7&) İYATI: 7/ DÜNÜ UNUTMA GÜNÜ YA û A HEDiYE! 6$<)$/,. %8/0$&$ (.L -$0(6%21' (.2120L6L 0(/(./(5 İ .218Ş 78. L/( g=(/5g3257$- ´6.<)$// L/( ./$6L. %21' 58+8 *(5L'g1'hµ 1(6/ i +$1 $7$*h/ %8.,=$ 'L..$7 Ú V Ú V Ú V Ú s.88 Ú V SAY S SAYI: 46 .$ SIM F FİYATI: 7/ 7/ ..7 & FİYATI: 8 7/ / 7h5. (5.(./(5L1L $1/$77, d$53,&, 5$.$0/$5/$ 0(/(./(5 İ .218Ş 78. Ú s .9 %(.L L.$/$(5L./L A T! ! Ú s .8 SA BU

Upload: cem-cam

Post on 08-Aug-2015

333 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: Tempo - Kasim 2012

1 /// TEMPO // N i s a n / 2 0 1 2

SAYI:46•1145•KASIM2012•FİYATI:7.00TL•KKTCFİYATI: 8.50TL•2012•152271

KASIM2012NO.46(1145)

D Ü N Ü U N U T M A G Ü N Ü Y A Ş A

HEDiYE!

SAYFALIKBULMACA

EKi

JAMESBOND

EKONOMiSiMELEKLERİ KONUŞ TUK

iLEÖZELRÖPORTAJ“SKYFALLiLEKLASiKBONDRUHUGERiDÖNDÜ”

NESLiHANATAGÜL

BUKIZADiKKAT!

Ús.60

Ús.92

Ús.80

Ú s.88

Ús.54

SAYSSAYI: 46•1141141455•KASIM 2012•FFİYATI: 7.000000TLTL•KKTC FİYATI: 88.50TL•L••202012•152271

TÜRKERKEKLERiNi

ANLATTI

ÇARPICIRAKAMLARLA

MELEKLERİ KONUŞ TUK

Ú s.92

BEKiiKALAERiKLi

A T!! Ú s.80

S AB U

.indd 1 10/20/12 1:29:05 PM

Page 2: Tempo - Kasim 2012

TP_.indd 2 17.10.2012 20: 38: 10

Page 3: Tempo - Kasim 2012

TP_.indd 3 17.10.2012 20: 38: 20

Page 4: Tempo - Kasim 2012

4 /// TEMPO //

YAYINCI DO AN BURDA DERGİ YAYINCILIK VE PAZARLAMA A.Ş.İcra Kurulu Başkanı Mehmet Y. Yılmaz

Yayın Direktörü İlhan Demiriz

Yayın Danışmanı ve Tüzel Kişi Temsilcisi Murat Köksal

Yayın Yönetmeni Ayşegül Savur

Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Cemal Subaşı

Görsel Yönetmen Olga Aykan

Haber Müdürü Eren Başağan

Sayfa Tasarım Murat Kars

Muhabirler: Özlem Soğukdere, Bahar Dağlı, Serli Kibar

Redaksiyon Nurettin Genç

Katkıda Bulunanlar: Altan Aykan, Neval Barlas, Murat Çavdar, Eyüp Erdoğan, Sidni Kohen, Erol Taşlar, Cansu Uras, Selim Gökçe

Ankara Temsilcisi: Erdal İpekeşen Tel: 0312 207 00 71 - 207 00 95

YÖNETİMGenel Yayın Koordinatörü Yeşim Denizel

Satış Direktörü Orhan Taşkın

Finans Direktörü Didem Kurucu

Üretim Direktörü Servet Kavasoğlu

REKLAMGrup Başkanı Viki Habif

Grup Başkan Yardımcısı Koray Bilici

Reklam Satış Koordinatörü Evrim Yücesoy

Reklam Satış Müdürleri Sevil Hoşman, Neslihan Can, Selin Uğur, Yelda Tahtaişleyen, Tuğçe Umay

Teknik Müdür Nusret KırımlıoğluTel: 0212 336 53 60 (3 hat) Faks: 0212 336 53 90

Kurumsal İletişim Direktörü Neslihan Sadıkoğlu

İletişim Yönetmeni Ayça Sarıca

REZERVASYONTel: 0212 336 53 00 - 57 - 59 Faks: 0212 336 53 92 - 93

Ankara Reklam Bölge Temsilcisi Sezinur Balıkçıoğlu 0312 207 00 72-73

Hedef SayfalarTel: 0212 336 53 70 Faks: 0212 336 53 91

Yönetim YeriTrump Towers Kule 2 Kat: 21-24 34387 Şişli - İstanbulTel : 0212 410 33 10Faks : 0212 410 33 [email protected]

BASKI DO AN OFSET MATBAACILIK VE YAYINCILIK A.Ş. Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu C Blok34850 Esenyurt / İstanbul Tel: 0212 622 19 00Dağıtım Yaysat A.Ş. 0212 622 22 22Yayın Türü Yerel, süreli, aylık üyesidir

© Tempo dergisi, Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. tarafından T.C. yasalarına uygun ola-rak yayımlanmaktadır. Tempo dergisinin isim ve yayın hakkı Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, hari-ta, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.

www.doganburda.com

DB Okur Hizmetleri Hattı 0212 478 0 [email protected] Abone Hizmetleri Hattı Tel: 0212 478 0 300 Faks: 0212 410 35 [email protected] hariç her gün saat 09.00-18.00 arasında hizmet verilmektedir.

SUSANMILLERDÜNYANINBİRNUMARALI

ASTROLOĞU

UMBERTOECODÜŞÜNÜR,YAZARVEELEŞTİRMEN

ALAINDEBOTTONGÜNLÜKYAŞAM FİLOZOFU

STEFANOD'ANNAİTALYANEKONOMİST,EĞİTMEN,

FİLOZOFVEYAZAR(Yazarımızbuayyoğunluğundandolayı

bizimledeğil.)

OZO

MURATBELGEYAZAR,ÇEVİRMEN,ÖĞRETİMÜYESİ,

ENTELEKTÜEL

AZİZKEDİTELEVİZYONCUVEMİZAHYAZARI

4 /// TEMPO //

*KAANIŞIKYıllardır fazla kilolarımdan kurtulmaya çalışıyorum. Benim için de son çare, bitkisel takviyelerdi; çünkü şimdiye dek doktorların uyguladığı hiçbir tedavi cevap vermedi. Ekim sayınızda yayımlanan haberi-nizde, uzmanların anlattığı yan etkileri yaşıyorum. Ancak çaresiz de hissediyorum. Türkiye’de obezite ile tedavi konusunda yeterince iyi miyiz? Bence bu da ayrı bir haber konusu olabilir.

*AYLABAKIRİnsanları mutlu eden meslekleri icra eden kişilerle

yaptığınız röportajları keyifle okudum; çünkü ben de 10 yıldır bir meditasyon merkezinde

hocalık yapıyorum. Özellikle şehir hayatında yaşayan insanlar için meditasyon, belki mutlu olmanın

değil ama rahatlamanın en iyi yolu. Bence haberin bu kısmı biraz

eksik kalmış.

BİZESÖYLEMEKİSTEDİĞİNİZHERŞEYİ

[email protected]İNEYAZABİLİRSİNİZ

Her ay Tempo'dayız!

*

**

Page 5: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 5

A Y Ş EGÜLSAVUR a s a v u r @ d o g a n b u r d a . c o m

u ay kendi aramızda epey konuştuğumuz ko-

nulardan biri, arkadaşımız Bahar Dağlı’nın 30’larındaki bekâr

kadınlarla ilgili haberiydi. Hatırlayanlar vardır; önceki ay Ayşe

Arman Hürriyet Pazar’da, “Etrafta neden bu kadar bekâr erkek

var?” sorusunun peşine düşüp, üç şehirli genç adamla röportaj

yapmıştı. Bu üç erkeğin kadınlarla ilgili genel sorunlarını şöyle

sıralayabiliriz:

Ò Türk kadının birey olamadığını düşünüyorlar.

Ò Türk kadınlarını yeteri kadar entelektüel bulmuyorlar.

Ò Özgürlüklerinden ödün vermeye niyetli değiller.

Ò Kadınların evlilik odaklı ilişki yaşadığını söylüyorlar.

Röportajlar üzerine etrafımızda öfkeli kadın sayısı çoğalınca,

bir de onlara kulak verelim dedik. Bahar, 30’larındaki beş şe-

hirli, eğitimli ve güzel kadına neden bekâr kaldıklarını sordu.

Onlar da dertli. Erkeklerin yetişkin gibi davranmamasından ve

kendilerini hep evlilik düşkünü gibi görmelerinden şikâyet edi-

yorlar.

“Kim haklı?” derseniz, sonuca ulaşmak zor. Kişisel gelişim uz-

manı Dr. Deepak Chopra bakın ne diyor: “Partnerinizle çarpışı-

yorsanız, aslında kendinizle çarpışıyorsunuz, demektir. Onlarda

gördüğünüz her hata sizin içinizdeki bir zayıflığa temas eder.”

Bunun üzerine düşünmekte fayda var. Belki de haklı olan

her zaman biz değilizdir, ne dersiniz?

İyi okumalar!

B

Bekâr kadınlar anlattı

TEMPO’NUN İKİ YAZARINDAN İKİ HABER

İ L K İ , mizah yazarımız A ziz Kedi’den. A ziz, yazılarından

anlayabileceğiniz üzere sıradışı biri. Bu yüzden de her şeyin dijitale döndüğü günümüzde, gitti kitapçı

açtı. Ama Galatasaray’daki A ziz Kedi Kitabevi’ne gitmek için tek ne -

den kitap almak değil. Burası küçük planda yazar, çizer, akademisyen

çevresinin çalışabileceği, buluşabi-leceği, sohbet edebileceği bir ofis. Büyük planda ise çalışmalarına bu kış başlanacak ücretsiz bir üniver-sitenin - şu andaki kod adı ‘Sokak

mektebi’- yönetim merkezi, kantini, kütüphanesi olarak hizmet verecek

bir alan. A ziz, “Hedefimiz, hayatın sillesini yemek üzere sıraya sokul-

muş genç çocuklardan çok ama çok büyük bir komünite oluşturmak.

Onların ihtiyaçlarını karşılamak, dinlemek, birbirleriyle iletişime

sokmak. Onların ‘arkası’ olmak. şte kitabevi de bütün bunların hareket

merkezi” diyor. Başaracağını biliyo -rum, kendisini takip ediniz!

İ K İ N C İ haberimiz ise benim “Türkiye’nin J.K

Rowling’i” dediğim Delal Ar ya’dan. Çocukluk

düşlerini hep yaşatan, gizemlerin peşinde koş-

maya bayılan Delal, uzun zamandır üzerinde çalıştı -ğı fantastik üçlemenin ilki

“Pera Günlükleri:Körler Ülkesi’ni çıkardı. Serinin

ikincisi de kasım sonunda geliyor. Kitap dosyamızda

kendisiyle yaptığımız röpor tajı okuyabilirsiniz.

E D İ TÖR

2 0 1 2

❐ Delal Ar ya

A ziz Kedi

Page 6: Tempo - Kasim 2012

6 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

KASIMD Ü N Ü U N U T M A G Ü N Ü Y A Ş A

54/ BUDABEKÂRKADINLARINCEVABIOnlar, neden bekâr kalıyor ve Türk erkeklerini nasıl buluyor? Kadınlar, Ayşe Arman'a konuşan erkeklere cevap verdi.

60/ ÖLÜMDEN DÖNEN BOND: DANIEL CRAIG50 yılı geride bırakan Bond serisinin belki de en gerçekçi yıldızı Daniel Craig, filmin Türkiye gösteriminden önce sorularımızı yanıtladı.

70/ GÖKYÜZÜNÜNYERDEKİGÖZÜ2013’te kullanılmaya başlanacak yeni kuleye girdik. Kontrolörlerin sıra dışı hayatları, gizemli ABD askeri uçakları... Bir binadan fazlasıyla karşılaştık.

80/ YAŞ:20STATÜ:YILDIZNeslihan Atagül, 'Araf' filminde canlandırdığı ağır rol ile peşpeşe iki ödül aldı. Genç oyuncu, yaşını aşmış olgunluğu ile geleceğe damgasını vuracak.

88/ İEKONOMİ: BUZDAĞININARKASIÇin’de bulunan tesiste 12 saatlik ‘gayriinsani’ me-sainin yevmiyesi 30 TL. Erdal Güven, iPhone5 ile yeni bir ivme kazanan iEkonomi kavramını yazdı.

92/ MELEKLERLEKONUŞANKADINHiç reklamı yapılmayan kitapları, 100’üncü baskılarını çoktan aştı. Beki İkala Erikli'nin giderek artan ününün altında ne yatıyor?

105/ MİSGİBİKİTAPKOKUSUTÜYAP Uluslararası Kitap Fuarı'nda bu yıl tema, çocuk ve gençlik edebiyatı. Öne çıkan kitap ve yazarlar, bu sayfalarda.

118/ "KAÇAMAZSIN!SENİTANIYORUM"Olağanüstü bir yetenek mi yoksa mistik güçleri mi var? Adını Guinnes Rekorlar Kitabı'na yazdıran adli ressam Lois Gibson, başarısının sırrını anlattı.

122/ HEPSİ BİRKAÇ'TIK'INÖTESİNDEİnternetten yaptığımız alışverişin perde arkasında, işler nasıl yürüyor? Türkiye'nin en büyük online alışveriş merkezi 'hepsiburada.com'un yöneticileri anlattı.

BU DA BEKÂRKADINLARINCEVABI

Haberler

DANIELCRAIG:

"SEYiRCiNiNSAYFA60

K a s ı m / 2 0 1 2

SEVMESİ İÇİNÇABASARFETMİYORUZ.

TRENDYVEYAGÜNCEL

OLMAKİÇİNUĞRAŞMIYORUZ."

ESİ İÇİNÇABA ETMİYORUZ.RENDYVEYA

BiZi

Page 7: Tempo - Kasim 2012
Page 8: Tempo - Kasim 2012

8 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

KASIMD Ü N Ü U N U T M A G Ü N Ü Y A Ş A

11/ Popüler kültürden şehir hayatına ayın ruhu

24/ SUSANMILLER’dan ayın

astroloji yorumları

43/ KAPAKKIZI: Ceren Moray

44/ AZİZKEDİ'DEN alternatif gündem

31/ EĞLENCENİNDORUĞUNDAPARTİLER

52/ U M B E R T O E C O Sorgulananlar ve küstahlar

78/ A L A I N D E B O T T O N Beni neden aramadı ?

114/ M E H M E T C A N I T A T L I7.5 milyon yeni konut

129/ İ L H A N D E M İ R İ ZDenizin kutsadığı mutfak

136/ M U R A T B E L G ECumhuriyet meselesi, cumhuriyetin meselesi

M B E R T O E C O

Yazarlar

97/GÖSTERİŞEDEYERVAR,SADELİĞE DE Bu kış herkesi memnun edecek. Çünkü gardı-roplarda, yok yok. Kadınlar dominant kırmızıyla gösterişli, erkekler için ise seçenek çok.

ÖSTERİİŞEDEYERVAR

V.S.

4/ OKUR MEKTUPLARI

5/ EDİTÖRÜN NOTU

10/ KATKIDA BULUNANLAR

138/ AYIN FANTEZİSİ

140/ BURASI NERESİ?

142/ MARKETPLACE

144/ BULMACA

146/ BU AY EN ÇOK NE KONUŞTUK?

üler kültürden şehir hayatına ayın ruhu

"KENDiMi

YÜZHATLARIMOTURDU.25'İMEKADAR

GÜZELYAŞAMAKİSTİYORUM."

SAYFA80

124/BİLİNÇALTIMDAKİMDOLAŞIYOR? Oy verdiğimiz siyasal partilere kadar bilinçaltı mesajlarla mı yönlendiriliyoruz? İlginç örnekleri akademisyen Sefer Darıcı'dan dinledik.

NESLİHANATAGÜL:

DAHAGÜZELBULUYORUM.

Page 9: Tempo - Kasim 2012
Page 10: Tempo - Kasim 2012

10 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

FOTOĞRAFÇI

CEMTALUOna poz vermek için can atan çok. Türkiye'nin son dö-nemde yetiştirdiği en başarılı fotoğrafçılardan. Ulusal ve uluslararası pek çok yayın için portreler çekiyor, reklam yönetmenliği yapıyor. Akade-mik çalışmalarını da sürdürü-yor. Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sanat Yöne-timi dersi veriyor. Tempo için bu ay, son günlerin en çok konuşulan yıldızı Neslihan Atagül’ün fotoğraflarını çekti.

}

KATKIDABULUNANLAR

GAZETECİ

JESSICAFRANKS

İngiliz usta gazeteci, özellikle sinema ve

sahne dünyasından yıldızlarla röportajlar yapıyor. 'En çok tartı-şılan Bond' unvanı-

na sahip Daniel Cra-ig ile röportajın altın-

da da onun imzası var. Usta oyuncu,

‘Skyfall’ filmiyle ilgili tüm merak edilenle-ri, sette yaşananları

ona anlattı.

Dış haberlerin Türk basınındaki usta ismi Erdal Güven,

bundan böyle her ay araştırma yazılarıyla Tempo’da.

1991'de meslek hayatına Cumhuriyet’te dış haberler

muhabiri olarak başlayan Güven, daha sonra iki yıla

yakın Yeni Yüzyıl’da çalıştı. 1996’da dış haberler

şefi olarak Radikal’e geçti. Radikal’de başladı-

ğı köşe yazarlığında ağırlıklı olarak dış

politikaya odaklandı. 1998’de yazı işleri

müdür yardımcılığına, üç yıl sonra da

yazı işleri müdürlüğüne getirildi. 10 yıl

sürdürdüğü görevinden bu yıl ayrıldı.

Halen TÜSİAD’ın yayın organı Görüş

dergisinin yazı kurulu üyesi. Ayrıca

TRT Türk’te yorumculuk yapıyor,

gazete ve dergilere yazı yazıyor. Yazı-

larında da sıkça işlediği Kıbrıs üze-

rine iki kitabı var Erdal Güven’in:

‘Helsinki’den Kopenhag’a Kıbrıs’

(Om Yayınları) ve ‘Adam, Talat’ın

Kıbrıs’ı (Doğan Kitap). Dergimizin

okurları, geçen ay hazırladığı

ABD seçimleriyle ilgili haberini

hatırlayacaktır. Güven bu ay

da, iPhone5’in arkasındaki

ekonomiyi titizlikle inceledi.

U NA NLA R

}

}ERDALGÜVEN TEMPO'DADış haberlerin Türk basın

bundan böyle her ay araş

1991'de meslek hayatın

muhabiri olarak başlay

yakın Yeni Yüzyıl’d

şefi olarak Rad

ğı köşe yaz

politikaya

müdür ya

yazı işler

sürdürd

Halen T

dergisi

TRT Tü

gazete

larınd

rine i

‘Helsi

(Om Y

Kıb

o

A

Page 11: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 11

M E T R O P O L G E Z İ M Ü Z İ K S İ N E M A S E R G İ K İ T A P T İ Y A T R O

â Bir yanda saf ve güzel komşu kızı Elena; diğer yanda yaptığı kötülüklerle herkesi tuzağına düşüren, ‘fem-me fatale’ vampir Katherine. ‘The Vampire Diaries’de, bu iki farklı karakteri de canlandıran Nina Dobrev, zıt kutupları tek vücutta birleştiriyor. Üstelik L. J. Smith’in aynı adlı kitabından beyazcama uyarlanan dizide, iki vampir kardeşi birbirine düşür-düğü gibi, seyirciyi de büyüle-meyi başarıyor. Küçüklüğünden bu yana dans, jimnastik, tiyatro, müzik, görsel sanatlar ve oyunculukla ilgilenen Dobrev’i özellikle hemcinsleri hem kıskanıyor hem seviyor. Zira Bulgaristan doğumlu, 23 yaşın-daki güzel oyuncu, bir kadının arzulayabileceği her şeye sa-hip. Yoga sayesinde mükemmel bir fiziği, sanatın her dalına yeteneği var; dahası pek çok kadının ‘Lost’ dizisinde keşfe-dip, ‘The Vampire Diaries’de platonik aşka tutulduğu Ian Somerhalder ile beraber. Dizide Somerhalder'in canlandırdığı Damon’a nefretle karışık bir aşk duyan Dobrev, gerçek hayatta ilişkisini medya önünde yaşa-maktan çekinmiyor. ‘The Perks of Being a Wallflower’ filmiyle kısa süreliğine vampirlerin dünyasından çıkan genç yıldız, güzelliği ve “En büyük tutkum” diye tanımladığı oyunculuğuyla bizleri etkilemeye devam ede-cek gibi görünüyor.

!ÖZ

LEMS

OĞUK

DERE

,BA

HAR

DAĞL

I,S

ERLİK

İBAR

,CA

NSU

URAS

GÜZELYÜZÜKÖTÜLÜĞÜN

©JOHNRUSSO/CORBISOUTLINE

femathes’danlandıran upları tek. Üstelik L. kitabından an dizide, iki

m-erine. e, bu iki andıran

Nina

DOBREV

OYUNCU

DOBR

O Y UNCU

EVU

Page 12: Tempo - Kasim 2012

12 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

2012

KASIM123456789101112131415161718192021222324252627282930

}

} }

CARPED I E M

1-30 KASIM

ÇAĞDAŞBONNIEVECLYDEMASALIDot’un ses getiren yeni oyunu ‘Sarı Ay’ kasım boyunca Maçka G-Mall’daki Dot salonunda.

7 KASIM- 27 ARALIK

OTYAM RESİMLERİ

Ressam Fikret Otyam'ın eserleri, ‘Hoşçakal İs-

tanbul’ sergisiyle Çıra-ğan Palace Kempinski

Sanat Galerisi’nde.

3 KASIM

VİRTÜÖZGELİYOR

Virtüöz gitarist Steve Vai, yedi yıl

aradan sonra İstanbul'da, Kü-

çükÇiftlik Park’ta.

}9-11 KASIM

GÖRKEMLİGÖSTERİÜnlü İspanyol yönetmen Carlos Saura’nın sahne projesi ‘Flamenco Hoy’ kaçmaz! 11 kişilik dans gru-bu, üç ayrı gösteriyle TİM Show Center’ı inletecek.

9-15 KASIM

KRİSTALKAYISI3’üncü Malatya Uluslararası Film Festivali, Türk ve dünya sinemasından 100’ü aşkın nitelikli ya-pımı izleyiciyle buluşturuyor. Şehir, Türk sinema-sının önde gelen isimleri ile ABD’li bağımsız yö-netmen John Sayles’in de aralarında bulunduğu 300’ün üzerinde yerli-yabancı konuğu ağırlıyor.

}15 KASIM2012-

7 OCAK2013

DEVSERGİÇin’in Dünya Kültür

Mirası listesindeki Dunhuang mağara-

ları ve bu mağaralar-daki eşsiz sanat

eserleri, ‘Dunhuang: İpek Yoluna Açılan Büyülü Kapı’ sergi-

siyle, MSGSÜ Tophane-i Amire Kül-

tür Merkezi’nde.

}

22 KASIM- 17 ARALIK

ÜÇLEMENİNİKİNCİSİ Ressam Işıl Gönen’in ‘Evvel, Ahir… İçinde - Herkes Kendi Mit’inde’ başlıklı kişisel sergisi, Teşvikiye’deki Derinlik-ler Sanat Merkezi’nde görülebilir.

}

20 KASIM

ŞAHANEBULUŞMASerbest cazın önde gelen isimlerin-den saksafoncu David Murray, R&B ve soul müziğin büyülü sesi Macy Gray ve 15 caz-blues müzisyeni İş Sa-nat Kültür Merkezi’nde aynı sahneyi paylaşıyor.

}

26 KASIM

ALTIYILARADANSONRASting, sevilen şarkılarını sadece

beş enstrüman eşliğinde ses-lendirdiği ‘Back to Bass’ tur-nesi ile İstanbul Ataköy Atle-

tizm Arena’da.

}Macy Gray

'Süleyman'

John Sayles

Flamenco Hoy

Sarı Ay

Steve Vai‘Hoşçakal İstanbul’

Dunhuang

17 KASIM

7KÜBAHİKÂYESİTanınmış yedi yönet-

menin, yedi kısa fil-minden oluşan

'Havana'da 7 Gün', Havana Club'ın des-

teğiyle Filmekimi'nden sonra

tekrar sinemasever-lerle buluşuyor.

El Yuma - Benicio Del Toro

}

12 /

TI Ytingbeş

lene

yor. l l b l

ALTSt

lelerle buluşuy

Sting

Page 13: Tempo - Kasim 2012
Page 14: Tempo - Kasim 2012

14 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

N E R E D E N … Kariyerinin başında siyah dalgalı saçları ve giyim tarzıyla

klasik bir Latin güzeliydi. Zamanla saç rengi açıldı, koyu renk makyajı, yerini doğal tonlara bıraktı. Tarihin en cüretkâr dekoltelerinden biriyle boy gösterdiği Grammy ödül töre-

ni (2000), değişiminin en çarpıcı ve unutulmaz yansımalarından biriydi.

N E R E Y E ? Yıllar sonra, o günleri, “Be-nim gibi bir kız için, o ilgiyi çekmek heye-can verici ve biraz deliceydi. Tıpkı prenses gibiydim” sözleriyle anlatacaktı. Bugün, 43 yaşında bile, kırmızı halının en dikkat çeken kadınlarından biri. Açık kahverengi uzun saçlar, ışıltılı makyaj, altın zincirler, değerli taşlar ve vücut hatlarını ortaya koyan pahalı kıyafetler onun imzası.

N E R E D E N … Şov dünyasına girmeyi ve profes-yonel dansçı olmayı kafasına koymuştu. Gündüz hukuk bürosunda çalışıp, akşamları dans ediyor

ve çoğu zaman Manhattan’da pratik yaptığı dans stüdyosunda yatıp kalkıyordu. 1990 yılında Fox

TV şovu ‘In Living Color’ın dansçı kızlarından biri olarak profesyonel kariyerine başladı. Ardından

Janet Jackson’ın yanında dans etti. Asıl çıkışını ise 1997 yılında, ‘Selena’ filmiyle yaptı.

N E R E Y E ? Albümleri dünya çapında 70 milyondan fazla sattı, Grammy ve Platin Plak’lar kazandı. 'Film başına en yüksek ücret alan Latin kökenli oyuncu' unvanı hâlâ onun. Giyim markası J.Lo’un yanı sıra ‘Jennifer Lopez Beauty’ markasıyla par-fümleri var. Bu noktaya gelişini şöyle an-latıyor: “Annem daima ‘Çok sıkı çalışırsan ulaşamayacağın şey yok’ derdi. Gelmiş geçmiş en doğru sözlerden biri.”

N E R E D E N … İlk evliliğini 1997 yılında, garson Ojani Noa ile yaptı. 13 ay süren bu evliliği, hip-hop şarkıcısı Sean Puffy Combs ile birlikteliği izledi. Bu olaylı ilişkinin ardından, 2001 yılında

dansçı Cris Judd ile evlendi. Kısa süren bu evli-likten sonra aktör Ben Affleck ile beraber oldu. Nişanlanıp, ayrıldılar. Son evliliğini 2004 yılında

Marc Anthony ile yaptı.

N E R E Y E ? Yedi yıl süren evlilik, zor bir kararla sonlandı. Bu evliliğinin diğerlerinden farkı, sadece uzun sürmesi değildi; bugün dört yaşında olan ikizler Max ve Emme ile anneliği tattı. Şu sıralar, genç dansçı Casper Smart ile ilişkisi sürüyor. “Aşk konusunda sonsuz iyim-serim” diyor.

N E R E D E N … İlk albümü, 1999 yılında piyasaya çıkan ‘On the 6’ idi. Grammy kazanan albüme

ismini veren, Lopez’in yorucu günlerine şahit olan Bronx-Manhattan arası sefer yapan metro hattının numarasıydı. İkinci albümü ‘J.Lo’ (2001) Billboard

Top 200 listesinde ilk sıraya yerleşti. Porto Riko kökenli bir ailenin kızı olarak, 2007’de, tamamı

İspanyolca ‘Como ama una Mujer’i çıkardı.

N E R E Y E ? 2012 yazına ‘Dance Again… The Hits’ albümüyle girdi. Kendi çalışmalarına yoğunlaşmak için, "Bir sonraki Michael Jackson’ı arıyorum" diyerek jüri koltuğuna oturduğu ‘American Idol’ yarışmasından da bu yıl ayrıldı.

N E R E Y E ? Gişe başarısı elde eden filmlerde oynasa da, oyunculuk gücü açı -sından başarılı bulunduğu söylenemez. Şu sıralar ‘Parker’ adlı film için kolla-rı sıvadı.

N E R E D E N … Jack Nicholson ile oynadığı ‘Kan ve Şarap’ı (1996), ona ALMA ödülü ve Golden Globe

adaylığı getiren ‘Selena’ izledi. Oliver Stone’un yö-nettiği ‘U Dönüşü’ tanınırlığını artırdı. ‘Darısı Başı-ma’ (2001) ile 9 milyon doların yanı sıra ‘En yüksek

ücret alan Latin oyuncu’ unvanını kazandı. Ben Affleck ile oynadığı ‘Gigli’ ise tam bir hüsrandı.

N E R E Y E ? Yıi ibi bi k

ST L

y

s- N E R E Y E ?

KAR YER

g ç ş

rsonhip

N E R E Y E ?

ÖZEL HAYAT

N E R E Y E ? 20A i Th H

MÜZ K

y y

N E R E Y E ? Ge

F LMLER

Ò

Ò

Ò

Ò

Ò

! ÖZLEMSOĞUKDERE/ o z l e m @ d o g a n b u r d a . c o m

evlilik, zor bir ğinin diğerlerindensi değildi; bugün

Max ve Emme ileenç dansçı ürüyor. yim-

e-heye-ensesün, 43t çeken

uzun değerlin pahalı

s

NEYAPARSAYAPSINSEVİLENVETAKİP ED İLENTILSIMLIB İRYILDIZO.14,16VE17KASIMTARİHLERİNDEÜÇKONSERVERMEKÜZEREGELECEĞİ İSTANBUL’AAYAKBASMADAN,JENNIFERLOPEZ'EODAKLANIYORUZ.

CARPED I E M

Page 15: Tempo - Kasim 2012
Page 16: Tempo - Kasim 2012

16 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

}Adını, İspanyolca ‘keyif’ anlamına gelen ‘gozo’dan alan Gozo Tapas Restaurant & Bar, dünya meze kültüründen nasiplenmek iste-yenlerin uğraması gereken bir durak. ‘Tapas’lara, Türk ve dünya mutfaklarından mezeleri ekleyen Gozo, bu harmana ‘contempo-rary tapas’ adını vermiş. Şişhane’de bulunan restoranda, her cuma ve cumartesi, Brezilya müziğinin Türkiye’deki temsilcile-rinden Jozi Levi ve Eylülist’ten ta-nıdığımız Sarper Semiz’in müziği-ni dinlemek mümkün.

}“İstanbul, artık her gün adını da-ha fazla duyduğum; herkesin, gezmek ve iş yapmak istediği bir şehir. Kentin ruhunu işin içine ka-tacağımız bir restoran açıyoruz.” Bu sözler, dünyaca ünlü restoran zinciri D&D LONDON’ın yönetim kurulu başkanı Des Gunewardena’ya ait. Trump To-wers Mall’da 2013’ün ilk yarısın-da açılması beklenen restoranın ortakları arasında Mehmet Ali Yalçındağ ve Sele İstanbul Res-taurant Group da var. Restoran üç bölümden oluşacak.

}Online paylaşım sitesi ‘HolidayCheck’in bu yılki ‘Quality Selection’ ödülüne layık görülen Concorde De Luxe Resort, Antalya Lara’da yüksek kaliteli her şey dâhil tatil vaat ediyor. Adını ‘Concorde’ uçağından alan ve özel tasarımı ile dikkat çeken 401 odalı otelde, jakuzili havuzlardan su kaydıraklarına, à la carte restoranlardan SPA bahçesine keyifli bir tatilin bedeli; kişi başı 300 TL (standart oda).

}Radisson Blu Hotels & Resorts’un son halkası Mersin’de açıldı. Radisson Blu Hotel Mersin’in siyah, beyaz ve kırmızı ağırlıklı tasarımı Mimar Eren Talu’ya ait. Bir dönem Türkiye’nin en yüksek binası olan 52 katlı Gökdelen İş Merkezi’nin 30’uncu ve 46’ncı katları arasında hizmet veren otelde boydan boya ayna-lar ve LED ışıklar dikkat çekiyor. Otelin 246 odasındaki dev fotoğ-rafların bazılarında, Mustafa Koç, Lara Sayılgan, Hasan Hüseyin ve Cem Talu’nun imzası var.

GENİ ŞZAMANLARIN4MEKÂNI

Adını, İspanyolca ‘keyif’ anlamına

Keyfin İspanyolcası

“İstanbul, artık her gün adını da-

D&D LONDON geliyor

Online paylaşım sitesi

Lüksüntadı

Radisson Blu Hotels &

Radisson Blu Mersin’de

AES+F, The Cathedral

Paris’in tarihi ve çağdaş fotoğ-rafçılığa adanmış en prestijli sa-nat fuarı Paris Photo, 15-18 Ka-sım tarihleri arasında Grand Palais’da yapılıyor. 128 galeriye yayılan sergi, çeşitli akımların en iyi örneklerini aynı çatı altında buluşturuyor. Fuar, ilk kez Paris dışına çıkacak ve 25-28 Nisan 2013 tarihleri arasında Paramo-unt Pictures Los Angeles Stüdyoları’nda sergilenecek. Git-me şansınız yoksa bile bu adre-se göz atmanızı tavsiye ediyo-ruz: www.parisphoto.com

Patrick Tourneboeuf, Versailles Monumental

Joel Peter Witkin, The Reader

CARPED I E M

Page 17: Tempo - Kasim 2012
Page 18: Tempo - Kasim 2012

18 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

NEWYORK’AMEGAPROJE

Manhattan’ın son boş parseli, New York'un gelmiş geçmiş en büyük kalkın-

ma hamlesine sahne olmaya hazırlanıyor. Hudson Nehri boyunca uzanan ve

Manhattan’ın ‘kenar mahallesi’ olarak bili-nen Hudson Yards adlı bölgeyi dönüştür-

mek, New Yorklu yöneticilerin uzun za-mandır kurduğu bir hayaldi. Sonunda,

Hudson Yards Development Corporation’ın üstlendiği projeyle, çalış-malar birkaç haftaya kadar başlıyor. 12

milyon metrekareye yakın bir alan içinde; ofisler, konutlar, oteller, mağazalar, kültür merkezleri ve açık alanlar yer alacak. İlk

etabının 2017 yılında tamamlanması ve 6 milyar dolara malolması beklenen proje, Empire State binasından ‘en uzun yapı’

unvanını da alacak.

}

BEKLENENFİLMMatrix serisinin yaratıcıları Wachowski’ler ve

‘Koş Lola Koş’ ile ‘Koku’ filmlerinin yönet-meni Tom Tykwer’in yeni filmi ‘Bulut Atlas’

vizyona girdi. Eylemlerimiz ve sonuçlarının; geçmişe, bugüne, geleceğe etkilerini ele

alan film, bir katilin kahramana dönüşmesi ya da tek bir iyiliğin yüzyıllar sonra devrim

yaratması gibi enteresan noktalara parmak basıyor. David Mitchell’in ödüllü romanın-

dan uyarlanan film, Tom Hanks ve Halle Berry gibi başrol oyuncularının yanı sıra Hu-

go Weaving, Susan Sarandon ve Hugh Grant gibi isimlerle de göz dolduruyor.

TAKIAŞKINA!

}Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 74’üncü yıldönümünde bu kez bambaş-ka bir şekilde anılıyor. 2 bin 400 kişi İz-mir Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelerek Atatürk Portresi oluşturacak ve bu an, 200 metre yükseklikten çekim ya-pan Cumhur Aygün ve ekibinin fotoğraf-ları ile ölümsüzleşecek. Sosyal medya üzerinden duyurulup organize edilen projenin detayları için: www.izindeyiz.net

10KASIM’DABİRİLK}0KASIM’DA

İtalyan tasarımcı Daniela de Marchi’nin, pa-tentli, kendine has tekniği ve yarı değerli

taşlarla yarattığı el yapımı takılar, Nişantaşı’nda Caprissima’da göz kamaştırı-yor. Gümüş, bronz ve pirinç metallerini kul-

lanan tasarımcı; mercanlar, dallar, kökler, meyveler ve sayısız doğal nesneden ilham

alarak eklektik ve zarif takılar yaratıyor.

}

Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi, Maslak’taki Beybi Giz Plaza’nın te-rasını heykellere açtı. Bin 500 met-rekareye yayılan sergide, belli bir fikir veya tema değil, sanatçıların

yaş aralığı referans alındı. 8 Aralık’a kadar sürecek. 40 yaş üs-tü sanatçıların eserleri ücretsiz ola-

rak görülebilir.

+40SERGİ

‘Bulut Atlas’

Proje sonunda beklenen görüntü.

CARPED I E M

Page 19: Tempo - Kasim 2012

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

fiat_panda_ilan_secilen_MER_21x27,5cm.pdf 1 19.10.2012 10:54

Page 20: Tempo - Kasim 2012

20 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

CARPED I E M

SEVDiKLERiONUN

irin EDİGER BAYÜLGEN FAKÜLTEİSTANBULAJANSBAŞ KANI

Basında daha çok 'Okan Bayülgen'in eşi ' diye anılsa da başarılı bir reklamcı. İnternette

tıklanma rekorları kıran viral reklamlar ‘Evlilik Teklifi’ ve

'Markafoni' ile sosyal medyaya damgasını vurdu. Son

zamanlarda stili ile de öne çıkıyor.

TANBUL AJANS B

! SERLİKİBAR/ s k i b a r @ d o g a n b u r d a . c o m

ALTANAYKAN

GARDIROPGece ayakkabısı: VALENTINO

Çanta: CELINEModa ikonu: BRIGITTE BARDOTFavori tasarımcınız: KARL LAGERFELDAlışveriş için en güzel şehir: LONDRA

Kot markası: MIH JEANSSpor ayakkabı: STAN SMITH VE SUPERGA

Gömlek: EQUIPMENTGardırobunuzun vazgeçilmezi: ÇİZGİLİ BRETON TİŞÖRTEn son satın aldığınız şey: BORDO DERİ PANTOLON

Y A Ş A MEn sevdiğiniz kahve markası? STARBUCKS

Mac mi, PC mi? MAC iPhone mu, Blackberry mi? iPHONE

En sık dinlediğiniz albüm? LANA DEL REY’İN 'BORN TO DIE'

ALBÜMÜEn son izlediğiniz film?

TO ROME WITH LOVE

(ROMA’YA SEVGİLERLE)En sevdiğiniz yazar? J.D. SALINGERFacebook mu, Twitter mı? TWITTEREn sevdiğiniz mobilya? ESKİ BİR LE CORBUSIER-

BASCULANT SANDALYEEvin en rahat köşesi? YATAK ODASIEvinizdeki en değerli sanat eseri? EŞİM OKAN

BAYÜLGEN’İN HEDİYE

ETTİĞİ SEMİHA

BERKSOY’UN 'DOĞUM'

İSİMLİ TABLOSU

GÜZELLİKFavori rimel: LANCÔME HYPNOSE Parfüm (günlük/gece): HERMES EAU DES

MERVEILLES / MAISON

MARTIN MARGIELAFavori ruj markası: CHANEL, COCO ROUGECilt bakım markası: OROGOLD VE SHISEIDOSaçınızı nerede kestiriyorsunuz? EBİL Makyaj çantanızın vazgeçilmez güzellik ürünü? PEMBE ALLIK

Şampuan: JOHN FRIEDA

N

S

Page 21: Tempo - Kasim 2012

9 KASIM - 2 ARALIK MARMARA FORUM

12 ARALIK - 13 OCAKCARREFOUR İÇERENKÖY

www.coca-coladunyasi.com.tr

bu dev

bi’ dünyaçadırda

mutluluk var

GİRİŞiSTER BiLETLE

iSTER KAPAKLA

CC CCD ilan 210_275.indd 1 15/10/2012 4:25 PM

Page 22: Tempo - Kasim 2012

22 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

ürkiye ve dünyanın dört

bir yanından sanatsever-

ler, bu yıl yedinci kez Con-

temporary Istanbul’da bir

araya geliyor. Fuara bu yıl,

55’i yurt dışı, 45’i yurt içi olmak üzere 100

çağdaş sanat galerisi ve 600 sanatçı katılı-

yor; resim, heykel, seramik, video, fotoğ-

raf yerleştirme, gravür-kâğıt işler ve sayılı

baskılara kadar çağdaş sanatın neredeyse

her alanından eser yer alıyor. Geçen yıl

Türkiye’de bugüne dek en fazla katılımcı

çeken organizasyon olmasıyla tüm dik-

katleri toplayan Contemporary Istanbul’a

bu yıl da ilginin yoğun olması

bekleniyor.

MARLBOROUGH GALLERY GELİYOR

Eser ve sanatçılarda öne çıkan tek bir isim

söylemek mümkün değil; ancak bu yılın

en popüleri, dünyanın en önemli galerileri

arasında gösterilen Marlborough Gallery.

Zira 49 yıldır tartışmasız modern ve çağdaş

sanatın mabetlerinden biri sayılan galeri,

Magdalena Abakanowicz, Fernando Botero,

Claudio Bravo ve Antonio Lopez Garcia gibi

dünyanın en önemli sanatçılarını temsil

ediyor. Marlborough Galery'nin yanı sıra,

yine önemli sanat galerilerinden Haunch of

Venison, MaM-Mario Mauroner Contempo-

rary Art da fuarda olacak.

Bu arada bir not; İstanbul’u Orta ve Doğu

Avrupa ülkelerinden galeriler, sanatçılar ve

sanat eleştirmenleri ile buluşturan ‘New Ho-

rizons - Yeni Ufuklar’ bölümü, kaçırmama-

nız gereken detaylardan. YER:LÜTFİKIRDARULUSLARARASIKONGREVESERGİ

SARAYIİLEİSTANBULKONGREMERKEZİ.

NOT:GİRİŞÜCRETİTAM20TL,

İNDİRİMLİ12TL.

İKSV’nin düzenlediği, küratör-lüğünü Emre Arolat ile Joseph Grima’nın üstlendiği İstanbul Tasarım Bienali, Türkiye’de bir ilk. 13 Ekim ve 12 Aralık tarihleri arasında ‘Kusurluluk’ teması ile gerçekleşen bienal, kentsel tasarım, mimarlık, en-düstri ürünleri tasarımı, grafik tasarım, moda tasarımı, yeni medya tasarımı gibi başlıca alanlar ile yaratıcı ürün ve pro-jeleri kapsıyor. İki farklı sergi mekânında, 46 ülkeden 300’e yakın tasarımcı ve mimarın, 100’ün üzerinde projesi yer alıyor. Ayrıca kentin farklı nok-talarına yayılan akademi prog-ramı, atölye sergileri, seminer programı, yaratıcı film kuşağı, paralel katılımcı programı ve tasarım yürüyüşleri gibi bolca etkinlik de düzenleniyor.

YER:İSTANBULMODERNVEGALA-

TARUMİLKÖĞRETİMOKULU

NOT: BİENALMEKÂNLARIPAZAR-

TESİGÜNLERİKAPALIOLACAK.

Daniel Canogar’ın ‘Spin’ serisi. İspanyol sanatçının fuara özel ürettiği bir de video yerleştirmesi var.

İlk tasarım bienali

}

TÜRKİYE'NİNENKAPSAMLIÇAĞDAŞSANATFUARICONTEMPORARYİSTANBUL,BUYILDADOPDOLU.ARALARINDADÜNYANINENÖNEMLİGALERİLERİNDENMARLBOROUGH'NUNDAOLDUĞU 100SANATGALERİS İ,YÜZLERCEKOLEKSİYONERVE600SANATÇIİLE22-25KASIMTARİHLERİ ARASINDAÇAĞDAŞSANATADOYACAĞ IZ .

Ü İ İTÜRKİYE'NİNENKAPSAMLI

SANATINENÇAĞDAŞHALiiSTANBUL’DA

T

Onur Gülfidan’ın ‘Cosmopolitan’ serisindeki ‘Our Hope Reflected

in the Sky’ isimli eseri.

Dieter Mammel’in Diva serisindeki Angelina Jolie

yorumu.

}

e-ta n

eri e

Dünyaca ünlü koleksiyoner Simone de Pury, CI Dialogues

Konferans Serisi konuşmacıları

arasında.

Bienalde Derin Sarıyer’in, Absolut markasının Absolut Blank isimli sanat

projesi için tasarladığı ikonik

şişe de var.

! BAHARDAĞLI/ b d a g l i @ d o g a n b u r d a . c o m

CARPED I E M

Page 23: Tempo - Kasim 2012
Page 24: Tempo - Kasim 2012

24 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Koçları bu ay aksiyon dolu, hızlı ve biraz da karmaşık bir ay bekliyor. Merkür, yavaş hareket etmeniz ve özellikle finansal mevzularda duyduklarınızın, gerçek olmasını istediğiniz veya varsaydığınız şeylerin gerçek olduğundan emin olmanız gerektiğinin sinyallerini veriyor. Kasım ayının başlarında, bir sonraki kariyer adımınızı tüm boyutlarıyla dikkatle düşünün. MARS, KARİYER ALANINIZA DOĞRU

İLERLİYOR VE 16 KASIM-24 ARALIK

DÖNEMİNDE SON İKİ YILDA KARŞINIZA

ÇIKAN EN OLUMLU KARİYER

FIRSATLARI KAPINIZI ÇALIYOR. Özgeçmişinizi, referanslarınızı, sanatsal bir işle uğraşıyorsanız portfolyonuzu hazırda bulundurun. 13 Ocak 2013’te elle tutulur bir iş teklifi alabilirsiniz. İyi pozisyonlara ulaşmak zaman alır. Gezegenler size var güçleriyle yardım ediyor. 22 KASIM, DİKKATE

ALINMASI GEREKEN BİR GÜN. MARS’IN

URANÜS’LE OLAN ZORLU AÇISI

KARİYER ALANINIZDA HİÇBİR ŞEYİN

DOĞRU GİTMEMESİNE SEBEP OLACAK.

BU TARİHTE SİNİRLERİNİZE HÂKİM

OLUN, ÇABUK ÖFKELENEBİLİRSİNİZ. 28 Kasım’daki tutulma, yolculuğa çıkma sinyalleri veriyor. Bu seyahat, iş için olacak. Çok uzağa gitmeniz veya uzun süreliğine yolculuğa çıkmanız pek olası değil. Aşka gelince; Venüs, eşiniz veya sevgilinizle konuşmanız gereken konularda doğru kelimeleri seçmenize yardımcı oluyor. Fikirlerinizi birbirinizle rahatça paylaşabileceksiniz. 24-25 Kasım’da sizi muhteşem bir hafta sonu bekliyor. Tadını, tatile giderek çıkarabilirsiniz.

KOÇ 2 1 . 0 3 - 2 0 . 0 4 /

BO A 2 1 . 0 4 - 2 1 . 0 5 /

İKİZLER 2 2 . 0 5 - 2 1 . 0 6 /

Boğa’da meydana gelen dolunay, ka-sım ayı başlamadan üç gün önceydi. Bu da nadir durumlarda önem kaza-nan bir sorunu gündeminize getirmiş olabilir. Bu dolunayda Satürn aktifti. Yani her konuda kalbiniz sizi neye karar vermeye yönlendirmiş veya çok yakında yönlendirecek olursa olsun, uzun süreli sonuçlar alacaksınız. Finansal konular da kafanızı meş -gul ediyor gibi görünüyor. Olayları zamana, akışına bırakın. Merkür’ün geriye doğru hareket ettiği 6-26 Ka-sım döneminde yeni kararlara imza atmamaya özen gösterin. SEVGİLİNİZ, EŞİNİZ VEYA İŞ ORTAĞINIZ SİZİ

RAHATLATAN VE SAKİNLEŞTİREN, SİZİN

İÇİN ÖNEMLİ OLAN YA DA TAM TERSİ HAYA-

TINIZDA SIKINTI YARATAN BİRİ HALİNE GE-

LECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR. ÇÜNKÜ SATÜRN,

BİR İLİŞKİNİZİN GERÇEK HALİNE DÖNÜŞME-

SİNE YARDIMCI OLUYOR. Böylelikle, bu birlikteliğin durumunu net bir şekilde analiz edebileceksiniz. Bu meditas-yon, özellikle doğum günleri 25 Nisan çevresindeki beş güne denk gelenler için geçerli. Yine de son kararınız pozitif olacak. Venüs, Satürn’e yakın. Yani siz veya sevgiliniz belli vaatler istiyor olabilirsiniz. 29 Kasım’da Mars’ın iyimser yaklaşımıyla, işleri ele alma şeklinizden memnun kalacak-sınız. 13 KASIM’DA, AKREP BURCUNDA

YAŞANACAK TUTULMA, PARTNERİNİZİN

KARAKTERİYLE İLGİLİ BİLMEDİĞİNİZ BAZI

GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARTACAK. BU

SICAKKANLI BİR TUTULMA OLACAĞI İÇİN,

NE OLURSA OLSUN, OLAYLAR UZUN VADEDE

SİZİN İYİLİĞİNİZE SONUÇLANACAK.

Bekâr Boğaların romantizm için he-nüz vakti var. Bekârsanız tabii ki şan-sınızı deneyebilirsiniz ama Merkür’ün geriye hareket etmesiyle doğru kişiyi bulma şansınız en iyi koşullarda kuşkulu, en kötü koşullarda ise bir felaket olabilir.

6-26 Kasım arası Merkür geriye doğru hareket ediyor. Bu da tüm ay boyunca her şeyin gecikmesine sebep oluyor. Sonuç olarak, pürüzlü gelişmeler yaşayacaksınız. Tatil alışverişlerinizi aralık ayına bırakın. Kasımın ilk altı günü dükkânlara koşmak da işe yaramayacak. En iyisi ayın sonunu beklemek. ÇOK YAKINDA YENİ, ÖNEMLİ BİR PROJE

KARŞINIZA ÇIKACAK. BU ALIŞILMIŞ BİR

GÖREV OLMAYACAK. PLÜTON BU PROJEDE

ÖNEMLİ BİR ROL OYNAYACAK VE BÜYÜK

İHTİMALLE TEK SEFERDE BOLCA PARA

KAZANACAKSINIZ. Pazarlık yapma kabili-yetiniz çok güçlü olacak. 29 Kasım’da bir proje daha karşınıza çıkacak. Bu ay ün ve yükselme evinizin yöneti-ci gezegeni Neptün’ün desteği sizinle. Yani iş hayatınız hareket kazanıyor. Kariyerinizde fevkalade bir ilerleme olacak. Aynı tutulma sağlığınıza da etki ediyor. Aktifleşme, spor yapmaya tekrar başlama ve daha sağlıklı beslenme için çaba sarf etme zamanı! Her zamanki medikal testlerden geçmediyseniz, gözlerden dişlere, kan testlerine kadar hepsini sıraya sokun; çünkü tutulma, vücudunuza iyi bakmanız için sizi teşvik ediyor. 28 KASIM’DA İKİZLERDE YAŞANACAK AY

TUTULMASI ÖNEMLİ; UZUN ZAMANDIR

KAFANIZI MEŞGUL EDEN BİR SORUNUN

DOĞRU CEVABINA GİDEN YOLU SİZE

GÖSTERECEK. HABERLER HEYECAN VERİCİ

OLABİLİR. Hatta sizi yabancı bir şehre, değişik bir maceraya sürükleyebilir. Para, size gelmenin yolunu buluyor. Elinize yüklüce bir miktar geçecek. Belli ki bir durum zirveye ulaşıyor ve size mutluluk ve tatmin getiriyor. Aşk hayatınız için Venüs’ün Terazi burcunda geçirdiği dönem; 1-20 Kasım, sizin lehinize olacak.

MILLERSUSANASTROLOJİ

DÜNYANIN1NUMARALIASTROLOĞU

}CARPED I E MCCCAAA RRRPPP EEE DDDD III EEE MMMCARPED I E M

Page 25: Tempo - Kasim 2012

Yatak Ekim Satis Dergi Tek.indd 2 15.10.2012 16:29

Page 26: Tempo - Kasim 2012

26 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

MILLERSUSANASTROLOJİ

DÜNYANIN1NUMARALIASTROLOĞU

}CARPED I E MCCCAAA RRRPPP EEE DDDD III EEE MMMCARPED I E M

YENGEÇ 2 2 . 0 6 - 2 2 . 0 7 /

ASLAN 2 3 . 0 7 - 2 3 . 0 8 /

BA AK 2 4 . 0 8 - 2 2 . 0 9 /

Bu ayı beklenmedik bir şekilde aktif geçireceksiniz. Kasım ayının başı sizi, keyfiniz yerindeyken yakalaya-cak. Daha fazla romantizm için hazır görünüyorsunuz. Kasımda, mümkün olabileceğini tahmin edemeyeceği-niz kadar ilgi çekeceksiniz. Bu, 13 Kasım’daki yeni ay ve güneş tutul-ması ile beraber geliyor. 15 Kasım’a kadar işlerinize yoğunlaşacaksınız. Sonraki hafta sonu ise (17-18 Ka-sım), hayatın tadını çıkaracaksınız. Aşk hayatınıza daha fazla yardımcı olmak için Venüs de harekete geçi-yor. 22 KASIM-15 ARALIK ARASI BÜYÜLE-

YİCİ OLACAKSINIZ VE FAZLA ÇABA SARF

ETMEDEN İSTEDİĞİNİZ HERKESİ KENDİNİZE

ÇEKECEKSİNİZ. 29 KASIM AŞK HAYATINIZ

İÇİN MÜKEMMEL BİR GÜN. Venüs, koz-mik sevgilisi Mars ile flört ediyor, siz de bundan yararlanıyorsunuz. İlişkiniz varsa, Mars’ın bu alana girişi, sizi bir adım ileriyi düşünmeye yönlendirmiş olabilir. Eşiniz veya sevgilinizle beraber yeni amaçlara yelken açabilirsiniz. 24 Kasım yeni planlar yapmanız için iyi bir gün. İşle ilgili görüşme yapmanız için uygun olmayan gün ise 22 Kasım. Hiçbir şey yolunda gitmeyecek. Onun yerine işlerin iyi gitme olasılığının yüksek olduğu 26 Kasım’ı değerlen-dirin. 28 KASIM’DAKİ AY TUTULMASI YENGEÇLE-

Rİ ETKİLEYECEK. TUTULMA, GİZLİ BİLGİLE-

Rİ GÜN YÜZÜNE ÇIKARABİLİR VEYA KAPALI

KAPILAR ARDINDA YAPTIĞINIZ BİR ŞEY,

ARTIK HERKES TARAFINDAN BİLİNMEYE

BAŞLAYABİLİR.

Bu, aynı zamanda kötü bir alışkanlığınızı bırakmak için iyi bir zaman. Böylece, sürekli kendini tekrarlayan, yıkıcı davranışınızdan kurtulmuş olacaksınız. Kendiniz için yarattığınız yeni hayatı ortaya çıkarın!

Kasım ayı başlarken, 29 Ekim’de kariyerinizde yaşanan büyük gelişmeler hakkında kafa yoruyor olabilirsiniz. Büyük bir zafer kazanmış veya uzun zamandır ulaşmaya çalıştığınız kariyer hedefinin gerçekleştiğini görmüş olmanız yakın bir olasılık. 8-9 KASIM TARİHLERİNDE YENİ

KARİYER HABERLERİ ALACAKSINIZ.

BU SİZİ ÇOK HEYECANLANDIRACAK.

BİR ARKADAŞINIZ BU DURUMA

ARACILIK EDEBİLİR, ANTENLERİNİZİ

AÇIK TUTUN.

Bu ay, eviniz odak noktanız haline gelecek. Satürn, mülk ve aileyi yöneten alanınıza doğru uzun süre kalmak üzere harekete geçmiş bulunuyor. 13 Kasım’daki yeni ay tutulması, ev meselelerindeki gelişmelerde size yardımcı olacak. Ev alma, satma veya kiralama aşamasındaysanız, şans sizden yana! Ama dikkatli olun. Gerekli tüm soruları sorun. Her şeyin net olmasını sağlayın. 28 Kasım’daki ay tutulması çok pozitif. Sizin için nelerin önemli olduğunu göstererek, geleceğinizi planlamanıza yardımcı olacak. Yine bu dönemde yakın bir kız arkadaşınızın, iyiliğiniz için bir şeyler yaptığını görecek ve arkadaşlığın önemini anlayacaksınız. KASIMDA AŞK HAYATINIZIN TADINI

ÇIKARABİLİRSİNİZ. 1-17 KASIM

ARASINDA MARS, AŞK HAYATINIZA

ENERJİ GETİRİYOR. BU TARİHLER

ARASINDA KISA BİR YOLCULUĞA

ÇIKARSANIZ MUHTEŞEM GEÇECEK.

25 Kasım günü, aşk hayatınıza beklenmedik bir şekilde eğlence getirebilir.

Bu ay birçok insan sizi düşünmeye yöneltecek, yeni fikirlerle karşılaşacaksınız. Yine kasım ayı içerisinde, yakın ve uzak şehirlere yolculuk etme olasılığınız yüksek. Kasım ayı boyunca yeni bilgileri kendinize çekecek ve öğrendiklerinizi hemen başkalarıyla paylaşacaksınız. BU AY SİZE YENİLENME GETİRECEK

GİBİ GÖRÜNÜYOR. İLETİŞİM

BECERİLERİNİZ GELİŞECEK. BU

DURUM HAZİRAN AYINA KADAR

BÖYLE DEVAM EDECEK.

Kardeşiniz kafanızı meşgul ediyor olabilir. Fikirlerinize veya yardımınıza ihtiyacı olup olmadığını öğrenmeye çalışın. Yönetici gezegeniniz Merkür, 6-26 Kasım tarihleri arasında geriye doğru hareket ediyor. Projelerinizi bitirip, üzerlerinden geçme zamanı ama yeni projelere başlama zamanı değil! Ayın sonuna doğru, kariyerinizde heyecan verici bir gelişme olacak. Terfi edebilir, yeni bir iş teklifi alabilir veya bir ödül kazanabilirsiniz. Başka konularda da iyi haberler sizi bekliyor. 21 KASIM-13 ARALIK

TARİHLERİ ARASI MARS, AŞK VE

EĞLENCE EVİNİZE IŞIK GETİRİYOR.

SİZE ÇEKİCİ GELEN BİRÇOK KİŞİYLE

TANIŞACAKSINIZ. ARALARINDAN

BİR VEYA İKİSİNİ DAHA YAKINDAN

TANIMAK İSTEYEBİLİRSİNİZ. İlk hareketi siz yapın ve öğle yemeğine çıkmak için teklifte bulunun! Romantik günleriniz 8-9, 16-17, 22, 16 ve 30 Kasım. Birlikteliğiniz varsa, 11 Kasım’dan sonra ilişkiniz gözünüzde daha fazla netlik kazanıyor.

Page 27: Tempo - Kasim 2012

TP_.indd 1 24.09.2012 15:50:48

Page 28: Tempo - Kasim 2012

28 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Kasım ayına başlarken, kendinizi para mevzularıyla boğuşurken bulabilirsiniz. Daha fazla nasıl para kazanacağınızı, paranızı nasıl idare edip, daha yerinde harcayacağı-nızı düşünebilirsiniz. Bu durum, 29 Ekim’deki dolunayda meydana gelen gelişmelerle ilgili. Zar zor finanse ettiğiniz bir yükümlülükle karşılaşmış veya bir mülke büyükçe bir yatırım yapmayı planlamış olabilirsiniz. 13 KASIM’DAN SONRA KARŞINIZA ÇIKAN

FIRSATLARA DİKKAT EDİN. MAAŞINIZDA

ARTIŞI KONUŞABİLECEĞİNİZ BİR FIRSAT

VEYA YENİ BİR POZİSYON KARŞINIZA ÇI-

KABİLİR. Aile fertlerinden alacağınız öneriler size yardımcı olacak. Evinizle ilgili birtakım değişiklikler planlıyorsunuz. Taşınmayı düşünü-yor, evinizde tamirat veya dekoras-yonda farklılıklar yapmayı planlıyor olabilirsiniz. 28 Kasım, bu tür işlemler için çok uygun bir gün. Bu ay dinlenmek için zaman yaratabileceksiniz. BUNUN İÇİN EN İYİ

YÖNTEMLERDEN BİRİ SEYAHAT ETMEK!

8-9 KASIM GÜNLERİ MUTLAKA TATİLDE

OLUN. YÖNETİCİ GEZEGENİNİZ VENÜS

JÜPİTER İLE BÜYÜLEYİCİ BİR AÇIDA OLA-

CAK. 28 Kasım’daki ay tutulması ile tekrar yollara düşüyor olabilirsiniz. Bu sefer evinize daha yakın bir yere gideceksiniz. Bu yolculuk iş için olacak ve hem kariyerinizi hem geli-rinizi etkileyecek. Medya, akademi ve adliye ile kuracağınız ilişkiler de size getiri sağlayabilir. Ayın sonuna doğru ciddi bir ruh haline bürünü-yor gibi görünüyorsunuz. Büyük bir finansal sorumluluk veya önemli kararlar alabilirsiniz. Kardeşiniz-den önemli haberler gelebilir. Ne olduğunu öğrenmek için girişimde bulunun. Alacağınız bu haberleri kutlayabilirsiniz.

TERAZİ 2 3 . 0 9 - 2 2 . 1 0 /

AKREP 2 3 . 1 0 - 2 2 . 1 1 /

YAY 2 3 . 1 1 - 2 1 . 1 2 /

Her şeyin kontrolünüz altında olmasını seviyorsunuz. Gezegenler de bu ay size böyle bir ayrıcalık tanımaya hazır. SATÜRN, MERKÜR,

GÜNEŞ VE 13 KASIM’DAKİ YENİ AY TUTUL-

MASININ AKREP BURCUNDA OLMASI, SİZİ

CİDDİYE ALINMASI GEREKEN BİR GÜCE

DÖNÜŞTÜRECEK, DİĞERLERİ FİKİRLERİNİ-

ZE SAYGI DUYACAK.

Ayın başlarında ya partnerinize ya da iş ortağınıza bir vaatte bulu-nacaksınız. Partnerinizle aynı eve taşınıyor veya bir ayrıcalık için ona söz veriyor olabilirsiniz. İş hayatında da resmi bir ortaklık kurma veya proje bazlı bir birliktelik oluşturma olasılığınız var. Kasım, olayların hızlı geliştiği ay-lardan biri. Merkür’ün geriye doğru hareket ettiği 6-26 Kasım tarihleri arası hiçbir plana onay vermemeye özen gösterin. Beklemeniz gerekti-ğini öğrendiğinizde sinirlenseniz de evren sizin için çalışıyor olacak. Dokuz yıllık bir aradan sonra 13 KASIM’DAKİ YENİ AY TUTULMASI, AKREP

BURCUNDA VE BU AKREPLER İÇİN ÇOK

ÖNEMLİ. SİZİ ŞAŞIRTACAK YENİ BİR

KAPI AÇILACAK. BU HEM ÖZEL HEM İŞ

VE SOSYAL HAYATINIZI ETKİLEYECEK.

BU TUTULMA, SİZİ MACERA DOLU

BİR YOLA SÜRÜKLEYECEK. Bu yılın başlarında sizi sinirlendirmiş olan bir çıkmaz da sona ermiş olacak. İki yıl boyunca tutulmalar, burcunuza düşmeye devam edecek. 23 Ekim 2014 yılında dönüşümünüz tamamlanacak. Aşk hayatınızın yöneticisi Neptün, 11 Kasım’da doğrusal hareketine geri dönüyor. Böylece aşk hayatı -nızdaki meseleler de sonuçlanıyor. Venüs’ün 22 Kasım-14 Aralık ara-sında Akrep burcunda yapacağı tur, burçlar arasında en seksi olanın siz olduğunu kanıtlayacak.

Bu ay, hayat tarzınızı değiştirme konusunda azmetmeye karar ver-menizle başlıyor. Sağlıklı yemek yeme alışkanlığı, spor egzersizleri hayatınızın rutin düzenine dâhil oluyor. 29 Ekim’deki dolunay, sizden çok şey götürmüş olabilir. Muhtemelen bir projeyi bitirmek için çok acele ediyordunuz. O dönemde kendinize iyi bakmadıy-sanız, şu anda sonuçlarına katla-nıyor olabilirsiniz. Zamanlamanız güzel. Dönüşüm gezegeni Plüton, geçtiğimiz dolunayda belirgin bir duruma geldi. Kasım ayına girer-ken sağlığınız için yapabilecekleri-nizin sınırı yok. 13 KASIM’DAKİ YENİ AY TUTULMASI,

GÜÇLÜ BİR VÜCUT VE BEYİN İÇİN

ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR AMA BU

SEFER, KENDİNİZE OLAN GÜVENİNİZ VE

DAHA İYİMSER YAPIYA SAHİP OLMANIZ

İÇİN DE HAREKETTE. Sağlığınızı bozan bir alışkanlığınızdan kurtulmayı umuyorsanız, yardım almanız için çok iyi bir dönem. 28 Ekim’deki dolunay tutulması, en yakınınızdaki partneriniz için karar almanızı gerektirmiş olmalı. Bir söz vermenin zamanı gelmiş olabilir mi? Bu kararı verdiğinizi açıkladığınız an, geri dönüşü olmayacak. Endişe duymanızı gerektirecek hiçbir sebep yok. Bu tutulma, şans ve yeteneğin tem-silcisi Jüpiter ile birleşiyor ve sizi sevindirecek heyecanlı olaylara kapı açıyor. Evli değilseniz veya ilişkiniz yoksa, aynı tutulma iş or-taklığınızı şekillendirebilir. Partneri olan Yaylar ise ayın sonuna doğru eşlerinden güzel haberler alıyor. Bu haberler ikinizi de etkiliyor. Bekârsanız ve biriyle tanışmak istiyorsanız, kasım ayının başı bunun için çok uygun.

A2 3

H i k t lü üKasım ayına başlar

T2 3

Y2

B h t t

MILLERSUSANASTROLOJİ

DÜNYANIN1NUMARALIASTROLOĞU

}CARPED I E MCCCAAA RRRPPP EEE DDDD III EEE MMMCARPED I E M

Page 29: Tempo - Kasim 2012

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Yaris Hybrid_21x27.5cm_Tempo.pdf 1 10/16/12 2:41 PM

Page 30: Tempo - Kasim 2012

30 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

MILLERSUSANASTROLOJİ

DÜNYANIN1NUMARALIASTROLOĞU

}

O LAK 2 2 . 1 2 - 2 0 . 0 1 /

BALIK 1 9 . 0 2 - 2 0 . 0 3 /

İş hayatınızda hırslı, pozisyonunu hep ilerletmek isteyen yapıya sahip kişiler olarak biliniyorsunuz. Geçen ay Satürn, kariyer ve prestij sektörü-nüzden ayrıldı. Çok fazla çalıştınız. Bir terfi veya kariyer hediyesi bekliyor olabilirsiniz. Kasım ayının başları, dinlenmeniz ve eğlenmeniz için ayrılmış bir zaman dilimi. Geze-genlerin size “Dur, seyret ve bekle” dediği bu dönemde, limitlerinizi zorlarsanız, evrenin ritmine uyum sağlayamadığınızı fark edebilir ve çok az şeyin üstesinden gelebilir-siniz. Bu ayın başında romantik anlar sizi bekliyor. 13 KASIM’DAKİ YENİ

AYLA BİRLİKTE SOSYALLEŞİYORSUNUZ.

BU SADECE KASIM AYINDA DEĞİL,

ALTI AY BOYUNCA SÜRECEK. YENİ

İNSANLARLA TANIŞACAK, BİRÇOK

ETKİNLİĞE KATILACAKSINIZ. Tanışacaklarınız arasında, bir ya da iki kişiyi daha da yakından tanımak isteyebilirsiniz. Zamanla bu kişilerle iyi arkadaşlıklar kuracaksınız. 29 Kasım gecesi yaşanan olaylar, tüm Oğlakları heyecanlandıracak. Eski bir arkadaş veya sevgilinizle barışmayı planladıysanız, bu ay bunu gerçekleştirme şansına sahipsiniz!AYIN İKİNCİ YARISI ADETA

PARLAYACAKSINIZ. MARS İKİ YILDAN

SONRA İLK DEFA 16 KASIM’DA OĞLAK

BURCUNA DOĞRU HAREKET EDİYOR.

4 Aralık’a kadar da bu pozisyonda kalıyor ve hayatınıza heyecan getiriyor. Etrafınızdaki değişiklikleri gözlemleyin. Çok hızlı hareket etmeyin. Sağlığınız da gelişme gösterecek. Tekrar spora başlamanızı öneririm. Ne olursa olsun kasım ayının sonu sizin için çok iyi bir dönem. Yıldızla-ra ulaşma şansına erişeceksiniz.

Sevgili Kovalar, hayatınızın çok önemli bir dönemindesiniz. Henüz fark etmediyseniz, çok yakında bu, gün yüzüne çıkacak. Kariyeriniz yeniden şekilleniyor, aşk hayatınız da büyük gelişmelere çok açık!İş hayatınızda yeni sorumluluklara yelken açıyorsunuz. Neredeyse tüm hayatınız boyunca bu noktaya ulaş -mak için çalışmıştınız. Satürn 1982-1985’ten bu yana Kova burcunda ol-mamıştı. Kabul edeceğiniz pozisyon veya yapacağınız bir ortaklığın haya-tınızda çok önemli bir yeri olacak. 13 Kasım’a kadar kariyerinizle ilgili yeni bir karar almamaya özen gösterin. 13 KASIM’DAKİ GÜNEŞ TUTULMASI İŞ

HAYATINIZA HAREKET GETİRİYOR. DAHA

ÖNCE KARŞINIZA ÇIKMAYAN FIRSATLAR

İLE KARŞILAŞACAKSINIZ. ÜN VE İTİBAR

EVİNİZE DENK GELEN BU TUTULMA, SİZİN

AÇINIZDAN ÇOK HEYECANLI GEÇECEK.

Ancak Merkür’ün geriye doğru hare-ket ettiği 6-26 Kasım tarihleri arası fikirlerinizi ortaya koymayın, yeni bir iş teklifine onay vermeyin. Bu ay bo-yunca, zamanınızın çoğunu gözlem yaparak geçirin. Ayın son haftası ise fikirlerinizi sunmak için mükem-mel bir zaman. Şu anda ne olursa olsun, zamanla, her şeyin lehinize çalıştığını anlayacaksınız. 29 Kasım, görüşmelerinizi yapmanız için ideal bir gün. Yaratıcı bir işle meşgulseniz, yeteneklerinizi ortaya koymak için ayın sonunu bekleyin. AŞK HAYATINIZDA DA ÇOK ŞANSLI BİR

DÖNEME GİRİYORSUNUZ. 28 KASIM’DAKİ

TUTULMA, AŞK EVİNİZİ AYDINLATIYOR. Bekârsanız yeni biriyle tanışabi-lirsiniz. Eşinizle bebek yapmayı planlıyorsanız, çok yakında gerçek-leşebilir. 10-11 Kasım hafta sonu için partnerinizle sizi kanatlandıracak kadar mutlu edecek bir tatile çıkmak için hazırlıklara başlayabilirsiniz.

İletişim kurma konusunda çok yeteneklisiniz. Bu yönünüz, bu ay başarılı olmanıza da yol açabilir, tam tersi süregiden başarınızın bozulmasına da. Kasımda yazıyor; editörlük, çeviri, kodlama, sunum yapıyor; öğretiyor; satış yapıyor veya komünikasyon gerektiren her-hangi bir işle uğraşıyor olabilirsiniz. Siz işinizle meşgulken, Satürn ya-yımcılık, yüksek eğitim ve uluslara-rası ilişkiler evinize doğru hareket ediyor. Amacı; eski formüllerin artık işe yaramadığını göstermek. İşinize yeni bir yaklaşım katma veya yeni beceriler edinme zamanı! Tama-men yeni bir kitleye hitap etmeyi öğreneceksiniz. Bu kitle büyük olasılıkla yabancı kökenli olacak. MARS, 6 EKİM’DEN BU YANA ÜN VE İTİ-

BAR EVİNİZ ETRAFINDA TUR ATIYOR. 15

KASIM’A KADAR BÖYLE DEVAM EDECEK.

BU DÖNEMDE YENİ BECERİLERİNİZİ MUT-

LAKA HAYATINIZA ADAPTE EDİN. Önemli kişiler tarafından fark edilebilirsiniz ama arzunuzu ve niyetinizi ortaya koymayı ihmal etmeyin. Merkür’ün geriye doğru hareket ettiği 6-26 Kasım tarihleri arasında yeni iş tekliflerini kabul etmeyin, sadece değerlendirin. 16 Kasım’dan sonra aşk hayatınız hareketleniyor. Bu da, iş yoğunlu-ğunuzun durulduğu döneme denk geliyor. Dolayısıyla AYIN 16’SINDAN

SONRA ODAĞINIZ, İŞ HAYATINIZDAN

ÇOK, ÖZEL HAYATINIZ OLACAK. EVİNİZ,

ARKADAŞLARINIZ, AŞK VE EĞLENCE HA-

YATINIZLA İLGİLENECEKSİNİZ. Mars’ın sosyal yaşamınızı renklendirdiği 16 Kasım-24 Aralık tarihleri arasında yılbaşı öncesi partilerine davet edileceksiniz. 29 Kasım’da, Mars ve Venüs mükemmel bir uyum içine giriyor. Ayı, heyecanlı gelişmelerle sonlandıracaksınız.

B1

İl ti i k k

O2

İ h t d h l S ili K l h t

KOVA 2 1 . 0 1 - 1 8 . 0 2 /

CARPED I E M

Page 31: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 31

T Ü R K İ Y E ’ D E N V E D Ü N Y A D A N J E T - S E T P A R T İ L E R K A S I M

TESC İLL İ YARATICIL IKCannes Lions' ın yaratıcı çalışma-ları bu kez İstanbul'daydı. Trump Towers'taki sergi açılışı, reklam

sektörünü buluşturdu.

PATRONLAR YARIŞTIİş dünyasının önde gelen isimleri, Alaçatı 'daki Vodafone Red Ulus-lararası Balıkçılık Turnuvası 'nda

denize açıldı. Yarışta turnuva rekoru kırıldı.

BARBIE DÜNYASI ‘Prenses ve Pop Star'ın özel gös-

terimi minikleri mest etti.

İSTANBUL BÜYÜSÜElle Decoration dergisinin altı

ülkedeki yayın yönetmenleri, İs-tanbul Design Week kapsamında

şehirde bir hafta geçirdi.

PAR İS'TE MODATasarımcılar sanatlarını konuş-turdu, ünlü oyuncular defileler

arasında mekik dokudu.

HAYAT DERSLER İTempo'nun ünlü yazarı Stefano

D'Anna, Ketel One Vodka yemeği -nin özel konuğuydu.

! Ö

ZLEM

SOĞUKDER

E/

oz

lem

@d

og

an

bu

rd

a.c

om

NATALIA

VODIANOVA

MAR

CPIASECKI/CON

TRIBUTOR

/GETTYIM

AGESTUR

KEY

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 31

Page 32: Tempo - Kasim 2012

32 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

CREAM

YARAT IC IL IĞ I CANNES ’DAN TESC İLL İ

SERG İ… Dünyanın dört bir yanından 10 bini aşkın iletişim, pazarlama ve reklam profesyonelini bir araya getiren 59’uncu Cannes Lions Ulus-

lararası Yaratıcılık Festivali’nde ödül kazanan onlarca çalışma, İstanbul'a

çıkarma yaptı. Cannes Lions Türkiye Tem-silcisi Doğan Burda Dergi ve Turkcell Yeni Med-

ya ev sahipliğinde Trump Towers’ta gerçekleştirilen sergi ve ödül töreni, reklam sektörü ile şirketlerin yaratıcı beyinlerini bir araya getirdi. Basın sponsorunun Tempo olduğu geceye,

Cannes'dan biri gümüş diğerleri bronz dört Aslan'la dönen ajanslar da katıldı. Gecenin yıldızı ise, dünyanın en önemli Dijital

İnovasyon Ajansı RGA'in Başkan Yardımcısı ve Kreatif Direktörü Ja-mes Temple’dı. Yeni Rakı, Cannes'da büyük ilgi gören rakılı kokteyllerini sergi açılışında da ikram etti. Gecenin sonunda TURKCELL Pazarlama İletişimi Bölüm Başkanı Emre Sayın, yapılan mobil yarışmada Turkcell hediyelerini kazananlara takdim etti.

James Temple

James Temple, Viki Habif, Emre Sayın

bC

ajaİnovas

YA

SE10vege

larakazan

çıkarma ysilcisi Doğan B

T R U M P T O W E R S S E R G İ S A L O N U ,

İ S T A N B U L

CANNESLIONSSERGİSİ

BY DOĞANBURDADERGİ &TURKCELLYENİ MEDYA

Page 33: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 33

Mehmet Y. Yılmaz Elif Göktaş, Funda Baykal, Nevra Ünlü

Emre Sayın

Sedef Baranİlder TokcanSinan Öncel

22222 0 1000 10 10 10 10 1111111110 1111111112 000 10 11111110 111110 1111111122 0 11110 11111112 111111111111110 111 22222222222222222222222222222222222222222222222222222222222222222222222222 ///// /// // / / / / / / / // //// // //// // // / /// / / // /// / ///// /////// ///////// /////// / //////////////////// KKKKKKKKKKKKKKKKKKKK aaa sK aa sa sa sK a sKKKKKKKKKKKKK a sKKKKKKKKKK aa sKKKKKKKKKKKKK aaKKKKKKKKKKKKK a sa sKKKKKKKKKKKKKK aaaK aa sKKKKKKKK aaaaaaaaaa sKKKKKK aaaaaaaaKKK aaaaaaaaKKKK aaaaaaaaKKKKKKK aaaaaKKKKKKKKK aaKKKKKK aKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKK aa sKKKKKKKKKKKKKKKK aKKKKKK aKKKK a ıı mmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmııı mmmmmmmmmmı mmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmı mmmmmmmmmmmmmm /// /////////////// // ////// // ////// //// // ////////////////// //////// //// ///// ////////////////////////// //////////// /// //// ///// // //// // ////////// ///////////////////////////////////////////////// //////////////// TEMTEMTEMTEMTEMTETEMTEMTEMTEMTEMTEMETEMTEMTEMMTEMTEMTEMTEMTEMTEMMMTEMMMMMMTTTEMTTEMTEMTETEMTEMTEMTETEMMTEMTEMTEMTEMMMMMMMTTETTTTEMTEMTETEMMTEMTEMTEMMMMMMEEMETEMTEMTEMMMMMMMMMTEMTTETEMTEMTEMTEMMTEMEMMMMMTEMTEMTTEMMMMTEMMMMMTTEMMMMMMTEMTEMMMMTEMTEMMMMMTET MMMMMT MEMMMTT MMMMTTTEMETEMMMTTEMMMTT MMMMTT MMTTEMMMMMMMMEMMMMMMMTT MMMMMMMTTT MMMMMTT MPPOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO ///////////////////////////////////////////// 3333333333333333333333333333333333333333333333333333

Koray Bilici, Ayşegül Savur, James Temple

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 33

Page 34: Tempo - Kasim 2012

34 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

CREAM

Elif Önay Can Faga, Mehmet Y. Yılmaz, Hande Güler, Viki Habif, Karpat Polat, Aytül Özkan, Melih Ediş

Festivalden 4 Aslan, 19 finalist sertifikası ve 3 National diploma ile dönen Türk ajansları bir arada.

Page 35: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 35

Yaşar Aktaş, Emel Göker, Orçun Onural Ahmet Akın Cefi Medina

Ayşen Zamanpur, Viki Habif

Mehmet Y. Yılmaz, Viki Habif, İrem Öğüdücü, Aytül Özkan, Emre Sayın

Page 36: Tempo - Kasim 2012

36 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

CREAM

İ Ş DÜNYAS IN IN önde gelen isimlerinin de aralarında bulunduğu 300’den fazla yerli ve yabancı balıkçı, 6'ncı Vodafone Red Alaçatı Uluslararası Balıkçılık Turnuvası’nda karşı

karşıya geldi. 70 teknenin centilmence yarışına sahne olan turnuva, günün ilk ışıklarıyla başladı.

Sekiz saat süren macerada, kıyıya en büyük ve en fazla balıkla dönen kazandı. Yakaladıkları 36 kiloluk

balıkla 'June' ekibi, turnuva tarihinin rekorunu elde etti. Ekip, 2 bin dolarlık 'En Büyük Balık' ödülünü şehit aileleri için bağışladı. 'En Fazla Balık' kategorisinin de üçüncüsü olan ‘June’, buradan kazan-dıkları bin dolarlık ödülü sokak hayvanlarına vereceğini açıkladı. Cem Boyner ve Mustafa Taviloğlu’nun yarıştığı 'Uhuru' ekibi 'En Fazla Balık', 'Rouge' ekibi 'Yakala Bırak', 'Zaya' ekibi ise 'Jüri Özel' ödüllerini kazandı. Turnuvada toplam 8 bin 500 dolar para ödülü dağıtıldı. Kazananlara ayrıca LG telefon hediye edildi. Turnuva finali, Vodafone Red’in ikinci yaş kutlama partisiyle yapıldı; Emir Ersoy Pro-jecto Cubano ve DJ Oben Budak’ın müzikleriyle başarı taçlandırıldı.

İ ŞaryaUl

karsahne

Sekiz safazla balıkla d

VODAFONEREDALAÇATIULUSLARARASI

BALIKÇILIKTURNUVASIA L A Ç A T I P O R T

M A R İ N A , İ Z M İ R

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Gökhan Öğüt

DJ Oben Budak

Mustafa Taviloğlu, Cem Boyner'li ekip 'Uhuru'

Mahmut Etkin Can-Ege Kestelli, Salih FettanMehmet Kavur, Doruk Yavuz, Zeki Şairoğlu, Gökçe Baysak, Mehmet Ünal Özer

Pascal Nouma, Ersin Korkut

a

n

n-

l'

ali,Pro-dı.

Çağla Kubat

36 /// TEMPO //

Page 37: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 37

Vodafone Türkiye Bireysel Yeni Müşteri Segmentleri Bölüm Başkanı Fatih Uysal

Mustafa Taviloğlu, Cem Boyner ve 'Uhuru' ekibi Mark Benmayor, Yılmaz Koyuncuoğlu, Sayan Sokullu, Berent Akdemir

Ekip 'Zaya'

Ekip 'June'Ekip 'Uhuru'

Page 38: Tempo - Kasim 2012

38 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

MIX MONDIAL k a p s a m ı n d a düzenlenen 'Masters of Life' etkinliğinin konuğu, Tempo okurlarının yakından tanıdığı yaza-rımız Profesör Stefano D'Anna'ydı. votka dünyasının aristokrat üyesi Ketel One'ın Tempo ile gerçekleştir-diği geceye, özel yemekte D'Anna, 'hayatın her anında mükemmele ulaşmak' temasını kendine özgü sunumuyla aktardı. "Hayatınızı bir başyapıt haline getirin. Mükemmeli düşleyin. Hayat sizin onu düşlediği-niz gibidir!" diyen D'Anna, son kita-bı 'A Dream for the World'de etik ve bütünlük değerlerine sahip yeni ne-sil liderler yetiştirmeye odaklanıyor.

CREAM

NDIALm ı n d a en 'Masters

P A R K H Y A T T M A Ç K A P A L A C E T H E P R I M E ,

İ S T A N B U L

MIXMONDIAL-MASTERSOFLIFEBYKETELONE&TEMPO

Fabio Brambilla

Galip Yorgancıoğlu, Stefano D'Anna

Nuri Çolakoğlu

Galip Yorgancıoğlu, Mehmet Y. Yılmaz

İlhan Demiriz,

Galip Yorgancıoğlu

Galip Yorgancıoğlu, Nuri Çolakoğlu, Ayşegül Savur

Stefano D'Anna, Nehir Ötgür

Yavuz Oğhan, Stefano D'Anna

Ertan Engin

Page 39: Tempo - Kasim 2012
Page 40: Tempo - Kasim 2012

40 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

BARBIE ’N İN toz pembe dünyasında rüya gibi bir gün… Anneleriyle birlikte Trump Towers Mall’un yolunu tutan minikler, Barbie ile dolu bir gün geçirdi. Boyama çalışmasını Barbie prenses kostümlü dansçılarla eğlence, onu da yeni Barbie filmi ‘Prenses ve Pop Star'ın Cinemaximum’daki özel gösterimi izledi. Hemen öncesinde ise, filmin iki ana karakte-rinin Barbie'leri çocuklara hediye edildi. Film, Prenses Duru’nun pop star, Pop star Ada’nın da prenses olma maceralarını konu alıyor.

CREAM

Sebnem Özinal Öztek, Ayşe Öztek

Suna Kucuroğlu

Maya Dal, Burcu Hakyemez Dal

Duru Kınay, Emine Ün

Duru, Ferhan, Derin Poroy

Lara Yorgancılar, Leyla Zeynep, Zeynep-Yasemin Ilıcalı Şirin Ediger

Maya Tokatlıoğlu, Pınar Aylin

Gözde Kaynak, Pelin Haşimzade, Alper Çomoglu, Aysel Şener

r teyolunue dol bi

T R U M P T O W E R S M A L L ,

İ S T A N B U L

‘PRENSESVEPOPSTAR’

Ö Z E L G Ö S T E R İ M İ

BYELELE&MATTELTÜRKİYE

Page 41: Tempo - Kasim 2012

Gloria Hotels&Resorts’te unutulmaz bir sonbahar tatili sizi bekliyor. Akdeniz’in eşsiz iklimi sonbaharın güzelliğiyle birleştiğinde, Gloria Hotels&Resorts’te keyifli Spa saatleri, dünya mutfaklarının en leziz ve gastronomik deneyimleri, golfü en mükemmel haliyle deneyimleyeceğiniz sahalar ve çocuklarınız için eğlence dolu bir tatil yaşayacaksınız.

Akdeniz’in En Keyifli Sonbaharı Gloria’da

Golf Tutkunları İçin “Eksiksiz Bir Keyif ” Gloria Golf Club

Gloria Hotels&Resorts bünyesindeki Gloria Golf Club, muhteşem Akdeniz ikliminde 4 mevsim sürecek golf keyfini, benzersiz bir tatil konsepti ile birleştiriyor. Tasarımı ünlü mimar Michel Gayon tarafından gerçekleştirilen Gloria Golf Club, iki adet 18 delikli, bir adet 9 delikli (akademik) olmak üzere, toplam 45 delikli golf sahasıyla Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise bir otel bünyesinde kurulu en büyük golf sahasına sahip.Benzersiz bir doğa içerisinde golf severlerin zaman geçirmekten büyük keyif aldığı Club House; Restoran-Bar, dünya markalarının sunulduğu proshop ve kişiye özel kullanım alanları ile golf keyfini eşsiz bir tatille birleştirme imkanı sunuyor.

Özel Spa Süit’te Şımartan Deneyimler…Eşsiz terapiler, doğal güzellik bakımları, iyileştirici etki, sakin dinlenme alanları, büyüleyici kokular… Spa ve Thalasso’nun keyif, sağlık ve huzur dolu atmosferini keşfedin.İçinde jakuzi, hamam, sauna, bakım yatakları ve dinlenme yatağı bulunan Spa Süitler’de, kendiyle baş başa kalmak isteyenler için farklı ritüeller uygulanıyor.

Kendiniz için yapacağınız en güzel “iyilik” Spa VillaTamamen yenilenmiş bir siz için, gün boyu terapi... Bedeninizi arındırmak, duyularınızı şımartmak ve ruhunuzu yenilemek için size ayrılmış özel bir alan...

Romantik ve dingin bir Spa tatili için Spa Villa’yı tercih edebilirsiniz… Spa havuzu, masaj yatağı, sauna, jakuzi ve buhar odası bulunan Spa Villa özellikle dinlenme ve arınma tatili yapmak isteyen romantik çiftler için keyifli bir seçenek…

Gloria Hotels&Resorts’un Lezzete Açılan KapılarıEşsiz bir tatil anlayışı için gastronomik mutfak lezzetlerinin çok önemli olduğu düşüncesiyle, tatil anlayışını farklı bir yaşam biçiminde sunan Gloria Hotels&Resorts, yeme-içme zevkini de, misafirlerine çok özel bir şekilde yaşatıyor.Fransız, İtalyan, Uzakdoğu, Ege ve Osmanlı mutfaklarından, balık ve deniz ürünlerinden seçkin lezzetler sunulan restoranlarında çağdaş mutfakların en son trendleriyle birlikte, yöresel mutfaklardan özgün tatlar da deneyimleyebilirsiniz.

Bu bir ilandır.

TP_.indd 1 20.10.2012 1 :32:46

Page 42: Tempo - Kasim 2012

42 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

İTALYA , HOLLANDA , RUSYA , İSVEÇ , GÜ -

NEY AFR İKA VE TAYLAND Elle Decoration dergilerinin yayın yönetmenleri, İstan-bul Design Week (IDW) kapsamında şehre geldi. Elle Decoration Türkiye ve

Dream Design Factory'nin (DDF) davetlisi olan yayın yönetmenleri, Martı Otel'in 'Hoş

Geldin' kokteylinden Boğaz turuna, Eski Şapka Fabrikası’nda düzenlenen IDW açılışından tasarım sergilerine her anı dolu bir İstanbul macerası yaşadı.

İT

NEdebuşeh

Dreaolan ya

Geldin' ko

İ S T A N B U L

İSTANBULDESIGNWEEK

DAVETİBYDREAMDESIGN

FACTORY

Kappauf, Ora Ito, Arhan Kayar

Adriaantje Elizabeth, Marjan Hammersoma, Karin Birgitta Maria, Esra Ekmekçi, Darya Kryvalapava, Laureen Rossouw, Livia Peraldo, Ebru K ılıç, Arhan Kayar

Zeynep Fadıllıoğlu

Livia Peraldo, Etienne Cochet

ÜNLÜ MODACILAR , 2013 ilk-bahar/yaz modasına yön vere-

cek kreasyonlarını Paris Moda Haftası'nda sergiledi. 3 Ekim'de

sonlanan moda maratonunda Elie Saab'dan Miu Miu'ya, Louis Vuitton'dan

Chanel'e, Valentino'dan Christian Dior'a seçkin mar-kalar geçit yaptı. Dünyanın en göz alıcı kadınları, de-filelerde yerlerini almak üzere Paris'teydi.

CREAM

ÜNba

cek Haftas

sonlananSaab'dan Miu

P A R İ S , F R A N S A

PARİS MODA HAFTASI Emma Stone

François-Henri Pinault, Salma Hayek Mario Testino, Kate Moss

Valentino Garavani, Jennifer Lopez, Casper Smart

Amanda Seyfried

MAR

CPIASECKI/WIREIMAG

E/GETTYIMAG

ESTUR

KEY

JULIEN

HEKIMIAN/GETTYIMAG

ESTUR

KEY

TRAG

O/WIREIMAG

E/GETTYIMAG

ESTUR

KEY

MICHELDU

FOUR

/WIREIMAG

E/GETTYIMAG

ESTUR

KEY

MAR

CPIASECKI//GETTYIMAG

ESTUR

KEY

Page 43: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 43

H A Y A T I F A Z L A C İ D D İ Y E A L M A Y I N K A S I M

Fotoğraf: ALTANAYKAN Röportaj: SERLİKİBARStyling: SİDNİKOHEN/ Makyaj: ÖZGEKÜNER/Saç: EMRAHÇAKIR/Mekân: 212MERKEZSERVİS

â Yaşadığı yer: İSTANBUL.Tipik bir me-mur ailesinin tek çocuğu. “BABAM BİRAZ YAZAR-ÇİZER AMA NE OLURSA OLSUN OYUN-CULUK DENEN HADİSE, AİLEM İÇİN ÇOK SIRA

DIŞI.” Bu yüzden oyuncu olmak istediğinde, ailesinin karşı çıkmamış olmasına hâlâ anlam veremiyor. “ELİMDE FIRÇAYLA

ŞARKI SÖYLÜYORDUM, GİBİ HİKÂYELERİM YOK. ZORLANDIĞIM ZA-MANLAR OLDU AMA BAŞKA BİR ŞEY YAPAMAZDIM HERHALDE”

diyor. 13 yaşında gazete okurken, Pera Güzel Sanatlar Akademisi’nin oyunculuk kursu ilanı ile karşılaşmış. İki

senelik kursu, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı’nda aldığı eğitim izlemiş. Şimdi aynı üniversitenin İleri

Oyunculuk Bölümü’nde yüksek lisans yapıyor. 16 yaşındaki ilk dizi deneyimi ‘Serseri Âşıklar’dan söz

ederken, hâlâ o günkü heyecanı hissediyor: “NA-SIL HEYECANLANMAYAYIM? ŞERİF GÖREN, MÜJDE

AR GİBİ BÜYÜK İSİMLERLE TANIŞACAKTIM”. Daha sonra ‘Nefes Nefese’, ‘Dayı’ ve herkesin onu Su karakteriyle tanıdığı ‘Kavak Yelleri’ dizisi geliyor. Bugünlerde yine çok konuşulan bir

dizide, ‘İşler Güçler’de; asi, yalan söyleye-meyen Zehra karakterini canlandırıyor.

“BAŞLANGIÇTA BÖYLE DÜŞÜNMEMİŞTİM AMA GÜN GEÇTİKÇE ONU KENDİME DAHA

ÇOK BENZETİYORUM” diyor. İki dizinin de bu kadar beğenilmesinden çok memnun. Nedenini, izleyici kitlesi-ne bağlıyor: "TÜRKİYE'DE POPÜLER-LİĞİ SAĞLAYAN KUŞAK, GENÇLER.

'KAVAK YELLERİ'NDE KENDİLERİN-DEN BİR ŞEYLER BULDULAR, İŞLER

GÜÇLER'DE DE KENDİ GÜLDÜKLE-Rİ OLAYLARI SEYREDİYORLAR."

Ama dizilerde oynasa da, onun aklı tiyatroda: “SOLDAN ÜÇÜNCÜ AĞAÇ DA OLSAM, TİYATRO SAHNESİNDE BİR ŞEY-LER YAPMAM GEREK.”

blu

z: b

ey

me

n /

tayt

: v2

k

koly

e ve

çiz

me:

be

ym

en

bl

en

de

r yü

zükl

er: m

on

re

ve

“Sahnede soldan üçüncü

a aç olmak istiyorum.”

LANDIĞIM ZA-M HERHALDE”zel Sanatlar

rşılaşmış. İki

LANDIĞIM ZA

Ceren

MORAY

esinin karşıMDE FIRÇAYLA

Ğ

OYUNCU

Y A Ş:27

RA

UNCU

A Ş : 27â Yaşadığı yer: İSTANBUL.Tipik bir memur ailesinin tek çocuğu. “BABAM BİRAYAZAR-ÇİZER AMA NE OLURSA OLSUN OYCULLLLLUK DENEN HADİSE, AİLEM İÇİN ÇO

DIŞI.” Bu yüzden oyuncu olmak iççıkmamış olmasına hâlâ anlam ve

ŞARKI SÖYLÜYORDUM, GİBİ HİKÂYELMANLAR OLDU AMA BAŞKA BİR Ş

diyd or. 13 yaşında gazete okuAAkademisi’nin oyunculuk ku

senelik kursu, Haliç Üniversitesi Konservaldığı eğitim izlemiş. Şimdi aynı üniver

Oyunculuk Bölümü’nde yüksek lisans yaşındaki ilk dizi deneyimi ‘Serseri Âşı

ederken, hâlâ o günkü heyecanı hissSIL HEYECANLANMAYAYIM? ŞERİF GÖ

AR GİBİ BÜYÜK İSİMLERLE TANIŞACAKsonra ‘Nefes Nefese’, ‘Dayı’ ve hSu karakteriyle tanıdığı ‘Kavak Ygeliyor. Bugünlerde yine çok ko

dizide, ‘İşler Güçler’de; asi, yameyen Zehra karakterini ca

“BAŞLANGIÇTA BÖYLE DÜŞAMA GÜN GEÇTİKÇE ONU KE

ÇOK BENZETİYORUM” diyode bu kadar beğenilmememnun. Nedenini, izlne bağlıyor: "TÜRKİYELİĞİ SAĞLAYAN KUŞA

'KAVAK YELLERİ'NDE DEN BİR ŞEYLER BULD

GÜÇLER'DE DE KENDRİ OLAYLARI SEYR

Ama dizilerde onuo n aklı “SOLDAN ÜDA OLSAMSAHNESİNDLER YAPMA

-AZ YUN-OK SIRAistediğineremiyo

LERİM YOK. ZORLŞEY YAPAMAZDIMurken, Pera Güzursu ilanı ile kar

nder. “

OK ZORL

CereMOR

e, ail“ELİM

Y A

MOR

O Y UA

Page 44: Tempo - Kasim 2012

CABARET! A Z İ ZKEDİ

HİÇKİMSENİNBİLMEDİĞİOGRUPLAR!

THE GEE BEESBu ilginç indie grup, ünlü Bee Gees’in şarkılarını ters-

ten okuyarak zoru başarmayı deniyor. Üstelik kız sesini an-

dıran o falsettolu vokal yerine bas bariton bir ton kullanarak.

Üstelik The Gee Bees; Selim, Turhan ve Ekber isimli Konyalı

üç arkadaştan kurulu. Youtube’de yarattıkları farkındalık sıfıra yakın. Hemen keşfetmekte fayda var.

Kalite:

TORONA DEL SOL CON REY VAN BRUJYK

B İN ABBASİspanyol flamenkosu, Por-

tekiz fadosu, Hollanda transı ve Arap yalellisini

sentezleyen bu grup ise dört yıldızlı otel barlarında yıllarca çaldıktan sonra bu numaraya, ee, bu füzyona geçiş yapmış. En büyük iddiaları ise müziklerinin hoparlörden değil kulaklıktan dinlenmesi ge-rektiği. Grubun

frontman’i Ronald Koeman “Kulak-

lıktan baslar süper duyuluyor. Bak bak

şurayı dinle, bak” diyerek air guitar çalıyor.

Kalite:

KENAN İMİRZALIO LUVeysel Taçsoy’un kurduğu Kenan İmirzalıoğlu, tarzının sınırlarını zorla-yan reggae grubu. Veysel Taçsoy, grup isminin aktör Kenan İmirzalıoğlu’ndan gelmediğini ısrarla vurguluyor. “Bütün sanatçılar esinlenir, bu çok normaldir” diyen Veysel Taçsoy evli ve bekâr. Bunun nasıl olabildiğini sorunca da, “Abi işte bir hanım var Rusya’da ama resmiyet yok. Bir de Türkiye’de konuştuğum var” diyor. Müzikler ise ilginç derecede ritmik.

Kalite:

SENSATION WHITE ANATOLIAAnadolu’nun gizli kalmış ezgilerini tüm dünyaya duyurmayı hedefleyen hard-rock grubu. Herhangi bir plak firmasına bağlı değiller. Çünkü grubun 650 erkekten oluşuyor olması oldukça zor oluyor. İstanbul’un Avrupa yakasında faaliyet gösteren grubun bağlamacısı Bilal Cinay tek başına epey zorlandığını söylüyor. Çünkü içeride enstrüman çalan bir tek o var. Gerisi koro.

Kalite:

THE YANET İ LERİİşte keşfedildiğinde en çok sükse yapacak gruplardan. Zira artık aktif değiller. Bir albüm yapıp üç de konser verdikten sonra, fena halde dayak yiye-rek dağıtıldılar. “Kendimize stil ve hınzır bir isim koyacağız diye hataların en büyüğünü yaptık” diyen gitarist Kenan İdil, grup elemanlarının artık müzik bile dinlemediğini açıklıyor. Üç akorlu rock ekolünü temsil eden grubun, bir de best çıkarma girişimi var.

Kalite:

THEXHAMSTERSAmerika orijinli grup üç kadın, iki erkek ve bir dağ keçisinden oluşuyor. Gerisini anlatmaya gerek yok. Konserler yıkılıyor, albümleri yalnızca internet üzerinde bulunuyor.

Kalite:

THE SHE SELLS SEA- SHELLS ON THE SEA SHORESThe Waaah Waaah And Whooh Whoohes grubunun eski solisti ve The Peng Peng Ding Ding Dong Dong’s Daughters’ın eski davulcusu tarafından kurulan grubun pırıltılı ismi dışında hemen hemen hiçbir esprisi bulunmuyor. Ama primli gruplarda, bu da en az müzik kadar önemli olduğu için siz sağ biz selamet. Grubun 12 stüdyo albümü, beşi Facebook’ta olmak üzere de yedi fotoğraf albümü var.

Kalite:

COVER COVERPolonya’nın en ünlü gruplarından biri. Jethro Tull, Frank Zappa, Eloy ve Dream Theater cover’larıyla tanınan grup, hahaha o kadar zavallı ki! Bir de hepsini potpuri şeklinde canlı çalmaya kalkmıyorlar mı? Playlist’inizde bu adamları bulundurursanız, “Ooo müzik zevki çok iyidir” övgüsü almanın yanı sıra, komik video izletme kotanızı da mutlulukla doldurabilirsiniz.

Kalite:

ü rs-

mayı an-nek.

KENAN İMİRZALIO LUVeysel Taçsoy’un kurduğu Kenan İmirzalıoğlu, tarzının sınırlarını zorla-yan reggae grubu. Veysel Taçsoy, grupisminin aktör Kenan İmirzalıoğlu’ndangelmediğini ısrarla vurguluyor. “Bütün sanatçılar esinlenir, bu çok normaldir” diyen Veysel Taçsoy evli ve bekâr. Bununnasıl olabildiğini sorunca da, “Abi işte bir

THEXHAmerikadın,dağ keGerisiyok. Kalbümüzerin

Kalite

THE SSEA- SSEA SThe WAnd WgrubuThe PeDong eski d

İNTERNETYOKKENİŞKOLAYDI,AZICIKSEBATEDENHERKESYURTDIŞINDAYAŞAYANBİRAKRABA,SEYAHATEDENBİRKUZENYADABİRPASAJINALTKATINDAKİGİZEMLİMÜZİKMAĞAZASI SAYES İNDEHİÇKİMSENİNBİLMEDİĞİ

GRUPLARIKEŞFEDEB İLİYORDU.LAKİNİNTERNETTENSONRAKİMSENİNB İLMEDİĞİGRUPVEŞARKILARIBULMAKZORLAŞTIĞIGİB İ,BUNLARI

İLKBULANOLMAKNEREDEYSEİMKÂNSIZAYAKLAŞTI . İŞTE BU NEDENLESİZLERİÇ İNHAKİKATENKİMSENİNHENÜZBİLMEDİĞİ YERLİ-YABANCIGRUPLARDANMİNİKBİRSEÇKİ YAPTIK.ÖNCESİZ ÖĞRENİN,ARKADAŞGRUBUNUZDAİNANILMAZBİRSAYGIGÖRÜN...

A BARET

üç arkadaştan kurulu. Youtube’dyarattıkları farkındalık sıfıra yakınHemen keşfetmekte fayda var.

Kalite:

TORONA DEL SOL CON REY VAN BRUJYK

B İN ABBASİspanyol flamenkosu, Po

tekiz fadosu, Hollandatransı ve Arap yalellis

sentezleyen bu grupise dört yıldızlı otebarlarında yıllarcaçaldıktan sonra bu numaraya, ee, bu füzyona geçiş yapmış. büyük iddialarise müziklerinhoparlörden değil kulaklıktdinlenmesi ge

. Grubunan’i Rona“Kulak-ar süpe

Bak bak ak” diye

THE GEE BEESBu ilginç indie grup, ünlüBee Gees’in şarkılarını te

ten okuyarak zoru başarmdeniyor. Üstelik kız sesini a

dıran o falsettolu vokal yerinbas bariton bir ton kullanarak

Üstelik The Gee Bees; Selim, Turhan ve Ekber isimli Konyalı

KATINDAKİGİZEMLİMÜZİKMAKATINDAKİ GİZEMLİ MÜZİKMAGRUPLARIKEŞFEDEB İLİY

B İLMEDİĞİGRUPVEŞAİLKBULANOLMAKNEDENLESİZLERİÇYERLİ-YABANCIGRUPÖĞRENİN,ARKADAŞG

dinlenrektiği.

frontmaKoeman

lıktan baslduyuluyor. B

şurayı dinle, baairaiaaaaaaaaaiaaaaaaaaaaaaiaaaaaaaaaaaaaaaaaaaiaaaaiaaiaaaaiiaaa guitar çalıyor.

K alite:

Page 45: Tempo - Kasim 2012

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Tempo_21x27,5.pdf 1 17.10.2012 18:16

Page 46: Tempo - Kasim 2012

46 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

CABARET! A Z İ ZKEDİ ONLARDAiNSAN:

EDEB İYAT,SİNEMA,ŞARKILAR...DRAMOLSUN,KOMEDİOLSUN,HEPİNSANÖYKÜLERİNİTAKİPEDER,HEPBİZE İLHAMVERENHİKÂYEYİARARIZ.BELKİDEKENDİM İZ İARAMAKTIRYAPTIĞIMIZVEDEVİRMEKTİRCÜMLELERİ,SANKİYAZSAKDOĞRUDÜRÜSTKİMSEANLAMAYACAKMIŞGİB İ . BÜTÜNBUHİKÂYELERİÇ İNDEİSEENSEVDİKLERİM İZD İRBAŞARIÖYKÜLERİ.BÜTÜNİMKÂNSIZLIKLARA,BÜTÜNENGELLERERAĞMENİSTED İĞ İNİ YAPAB İLMİŞLERİNZAFERSİCİLLERİÇOKÇEKİCİGELİRBİZLERE.BUAY S İZLERECESARETVEENERJİVERECEĞİNİDÜŞÜNDÜĞÜMÜZİLGİNÇBAZIBAŞARIÖYKÜLERİNİ B İRARAYAGETİRDİK.İŞTEKARŞINIZDAAZİM,DİRAYET,ŞANSVEGERİZEKÂLILIĞINMUHTEŞEMKOKTEYLİ . . .

MASALGiBiBAŞARIÖYKÜLERİ

PAZARDA DOMATES ALIRKEN KE FEDİLDİBülent Korugan, Antalya’da yaşayan kendi halinde bir genç adamdı. Bir gün Murat-paşa semt pazarında annesinin ricası üzerine domates alırken, An-talya Belediyesi Fen İşleri Daire Başkan Yardımcısı Recep Çelik tarafından fark edildi. Bu gençteki potansiyeli gören Çelik, ona tram-vay hattında kondüktör olması için teklif gö-türdü. Bülent Korugan şu anda Türkiye’nin en başarılı kondüktörle-rinden. Ve tırt başarı öyküsünü herkese sürekli anlatıyor.

AMATÖR BİR AİRDİ VE...

Selim Binay, İstanbul Galata’da yaşayan ve 33 yaşında olmasına karşın ailesinden gelen parayla geçinen amatör bir şairdi. Hayata, sisteme ve kadınlara karşı olan duruşunu hiç bozmadan muhafaza eden Binay, sık sık “Kitabım tutmaz-sa, pazarda limon satar yine de sistemin kölesi olmam” diyordu. Kitabı tutmadı ve gerçekten pazarda limon satmaya başladı. Bugün sekiz ülkeye ihracat yapan dev bir holdingin patronu ve Türkiye’nin ilk çekir-deksiz limonunda onun imzası var. Halen Posta Gazetesi’ne takma isim-lerle şiir yolluyor.

ESKİDEN TEKSTİLCİYDİ Ekrem Darıcı, kendi halinde bir taksiciy-ken, aklını kullanarak başarı merdivenini üçer beşer tırmandı. Mesleğini benimse-meyen ve “Tekstilciy-dik, 50 kişiye ekmek yediriyorduk”, “Ben aslında hukuk mühen-disiyim”, “Arkadaşın arabasına bakıyorum, kendim basketbol-cuyum” gibi çıkışlar yapan meslektaşlarını "Asıl İşimiz Taksici-lik Değil" Derneği çatısı altında bir araya

getiren Ekrem Darıcı, usulsüz bir şekilde topladığı aidatlarla, şu anda 12’nci taksi plakasını almanın haklı gururunu taşıyor.

M.S., HENÜZ 25 YA INDAÖnceleri freelance web tasarımcısı olarak takılırken, bir noktada kendini “Sosyal medya uzmanı” diye tanıtmaya başladı. Çeşitli kişi ve kurumların sosyal medya stratejilerini yönettiğini ve onların kurumsal yüzü oldu-

ğunu iddia ettiği, hiç para kazanamadığı bir süreçten sonra,

KOMİNİN MÜTHİ BA ARISISelahattin Ayvaz, 53 yaşında bir adam. Üç kardeşiyle birlikte işlettiği ve dünya çapında ödüller kazanmış zeytinyağı fabrika-sını, evrakta sahtecilik yapıp üstüne geçirdikten sonra

barlarda, pavyonlar-da yedi ve iki milyar dolarlık ser-vetini altı ayda pul etti. Şimdi Balıkesir’de bir esnaf lokantasın-da komilik yapıyor. Bununki de bir başarı sonuçta. Yuh be.

g çbapadaikdoveayetBabilodayaBubisoYu

şu andaın haklı

İNTERNET FENOMENİ OLDUŞeniz Türkay, herhangi bir özelliği olmayan ortalama bir genç kızdı. Pandis-panya takma adıyla yazdığı Twitter’da, büyük bir fenomen oldu. İki sene sonra ise yeniden herhangi bir özelliği olmayan ortalama bir genç kıza dönüştü. Ama o aradaki iki sene müt-hiş bir başarı öyküsü. Tam ‘yüz bin’ takipçi. Şeniz bugün de klasik gitarla şarkılar söyleyip Youtube kanalını zorluyor, yüreğinin ekmeğini yiyor.

Twitter’da takipçi sayısını artırmak isteyenlere para karşılığı takipçi temin etmeye başladı. Üç, beş, 10 derken bugün uluslararası bir suç şebekesine bağlı bir köle taci-ri olarak çalışıyor. Hangi ülkede ol-duğunu ve adını açıklamayan M.S, “Aylık gelirim 300 bin dolar” diye ekliyor.

Page 47: Tempo - Kasim 2012

TP_.indd 1 1 .10.2012 23:14: 6

Page 48: Tempo - Kasim 2012

48 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

! SERLİKİBAR

ALTANAYKAN

SENARYO3Pek de sevmediğiniz iş arkadaşınızın

düğününe davetlisiniz. O gün aileniz de bir program yapmış. Onlarla vakit geçirmeyi tercih etseniz de, ayıp olacağını düşünüp

düğüne gitmeye karar verdiniz. Ama sevimsiz gelin, düğün heyecanını üzerinden atabilmek

için içkiyi abartmış. Düğün esnasında içtikleri de eklenince, çakır keyif olmanın sınırını geçiyor. Yedi katlı pasta geldiği

sırada, dengesini kaybedip pastanın üzerine kapaklanıyor. İşte düğün şimdi eğlenceli

olmaya başladı!

SENARYO2En yakın arkadaşınızın yeni sevgilisinin ilk resim sergisine davetlisiniz. Bütün hafta arkadaşınızdan, onun nasıl mükemmel

resimler yaptığını, sanatının nasıl zamanın ötesinde olduğunu dinlediniz. Nihayet sergi günü geldi ve gezmeye gittiniz. Karşınızda simsiyah bir tuval.

Galeride asılı diğer resimlerin de hepsi aynı. Resimlerden anlam çıkarmaya

çalışırken yanında en yakın arkadaşınızla birlikte ressam yanınıza geldi, ne

düşündüğünüzü soruyor.

SENARYO1Yıllar önce sizi bir telefon mesajıyla

terk eden ve bir daha görüşmediğiniz eski sevgiliniz Deniz ile karşılaştınız.

Konuşmaya başladınız ve sizi yemeğe davet etti. Onu hâlâ unutamadığınızı

anladığınız için kabul ettiniz. Ama içiniz içinizi yiyor. Hemen yurt dışında yaşa-

yan kankanız Deniz’e bu konu hakkında uzunca bir mail yazıp, fikrini sordunuz. Gönder tuşuna bastığınız anda, fark et-tiniz; eski sevgiliniz Deniz’in mail adresi

değil miydi o?

Mine

TUGAY

OYUNCU

TUGAY TUO Y UNCU

SAHNE, BEYAZ PERDE, EKRANBugüne kadar 12 tiyatro oyunu ve dört filmde rol ald ı; ‘Karatavuk’

oyununda sergilediği performansla 2009'da ‘Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu’ dalında Afife Jale Tiyatro Ödülü’ne layık görüldü. Ama biz ona daha çok ekrandan aşinayız. Şimdiye kadar 14 televizyon dizisin-

de oynayan Mine Tugay'ı geçen yıl Behzat Ç.'de, Suna karakteriyle izledik. Bu yıl yoluna,‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisi ile devam ediyor.

A AA!!!Hıııı??Hay Allah!

CABARET

Page 49: Tempo - Kasim 2012

Sonbahar’da Güral Sapanca bambaşka...Sonbahar keyfini yaşamak için kendinize ve ailenize bir Güral Sapanca hafta sonu tatili armağan edin. Hafta içi işle, okulla yorulan bedenler ve zihinler dinlensin.

Güral Sapanca, hafta sonu sizi de tazelesin.

guralsapanca.comfacebook.com/guralsapanca

Page 50: Tempo - Kasim 2012

About Advertising Developers Jobs Terms Find Friends Privacy Account Help

Sponsored

More Ads

SAMET GÜZEL

SametInboxFriendsProfi leHome Settings Log out

Post

Write NoteAdd PhotosShare Link

Wall Info Photos

Update Status

+

What are you doing at the moment

Search

View photos of me (4)

View videos of me (11)

Marcado para a próxima pouco Fenerbahçe... (Fenerbahçe’deki resmi görevim sona ermiş olsa da, gerek futbolcular, gerek taraftar; kısacası bu büyük camia nezdindeki gayriresmi görevimin idraki içinde olmanın verdiği sorumlulukla sonsuza kadar aldığım her nefesi kulübüm adına harcayacağıma kamuoyu önünde ant içer, tüm sevenlerimize ve çubuklu forma âşıklarına en derin sevgi, saygı ve hürmet hislerimi gönderdiğimi belirtmek isterim.)

Edit my profi le

EducationSegundo dos Liceos o Burak Bora (Burak Bora Anadolu Lisesi), AFS Brazil

Political ViewsFENERBAHÇE (FENERBAHÇE)

Arts and EntertainmentAdriana Lima, Rio de Janeiro!

Friends

News Feed

Information

Posts by Samet Posts by Others SettingsAll Posts

2110 friends See All

Aziz Yıldırım

Gökçek Vederson

Aykut Kocaman

Emine S. Beder

Adriana Lima

Alex de Souza

DÜNYANIN EN GÜZEL MESLEKLERİMesleğinizden sıkıldınız mı? Ya da sıkılmadınız ama cüccük kadar para mı kazanıyorsunuz? Kazandığınız parayı altı ay biriktirip bize getirin, size hayallerinizin mesleğini sağlayalım. Phuket Adası’nda hayvanat bahçesi bekçiliği, Victoria’s Secret manken kulisi gözcülüğü, Waldorf Astoria Genel Müdür Yardımcılığı ya da Fenerbahçe Portekizce tercümanlık departmanı, sizleri bekliyor. Size zorla Portekizce öğretecek olmamız da cabası!! Hemen arayın. Tel: 0878 552 62 98

Samet Güzel Que seus cidadãos possam deixar o país, Turqia a partir de 14 de janeiro Porteguese, loredos Allah! (Her şeyi neden Portekizce’den çevirdiğimi soruyorlar. Öyle yapmayınca Türkçem kısırlaşıyor, kendimi doğru ifade edemiyorum Allah kahretsin!) Like . Comment . 13 minutes ago

Alex de Souza Selçuk esportistas e pesquisadores profi ssionais Marimba que a ilha costuma exportar? :) Like . Comment . Share . 7 minutes ago

Samet Güzel Alex diyor ki “Samet akşam sen, ben, Carlos fi lan bir Marimba atar mıyız? :)” Marimba Brezilya’nın tavlası gibi bir şey. Em virtude das normas dirigidas hahaha. Ben de dedim ki “Abi yıkılırız, ama ben Carlos’u bade ederim ona göre ahahaha” Like . Comment . 7 minutes ago

Aziz Yıldırım Samet yine gelmiş o bacak bacak üstüne atmış elinde tvit???! Like . Comment . Share . 8 minutes ago

Samet Güzel Prezidente! Próprio candidato rebateu as críticas que a campanha do Fenerbahçe tucano fez! Yani “Başkanım! Kusura bakmayın ama artık Fenerbahçe’den ayrılmış insanlarız. Geliriz, gelmeyiz? Bakın bütün saygımla söylüyorum!!” Like . Comment . Share . 8 minutes ago

Aziz Yıldırım Doğvu mu Samet??!!! Like . Comment . Share . 9 minutes ago

Samet Güzel Comprimende. “Doğru.” Like . Comment . Share . 9 minutes ago

Aziz Yıldırım DOĞVU MU SAMET??!!! HAH SÖYLE!! NE DİYO ALEX?? Like . Comment . Share . 11 minutes ago

Samet Güzel Comprimende. “Apresentaram dados de supostos relatórios do próprio governo marimba.” Yani doğru. “Akşam oyun oynayalım mı Samet?” diyor başkanım. Like . Comment . Share . 15 minutes ago

Aziz Yıldırım BACAĞI ÖBÜVÜNÜN ÜSTÜNE ATIK MI? TVİT Mİ ELİNDE??!! Like . Comment . Share . 15 minutes ago

Samet Güzel Escobar? Nomo Prezidente destacou os problemas na aplicação. Yani “Bilmiyorum? Nereden bileyim başkanım?? Şu anda görüş mesafesi içinde değiliz.” Like . Comment . Share . 15 minutes ago

Aziz Yıldırım Ben Alex’i hepinizden çok seviyorum Samet. Doğvu mu? Söyle. DOĞVU MU??!!! Like . Comment . Share . 17 minutes ago

Samet Güzel Comprimende. Comprimende. Yani “Doğrudur. Doğru.” Like . Comment . Share . 18 minutes ago

Aziz Yıldırım TVİT??? Like . Comment . Share . 20 minutes ago

Samet Güzel Non sequendo :( Yani “Vallahi bilmiyorum başkanım ya :(“ Like . Comment . Share . 18 minutes ago

BREZİLYALI ARKADAŞ ARIYORUM“Ben de!” “Ben de!” dediğinizi duyuyoruz. Ama başlığa aldanıp hemen aklınıza yanlış şeyler getirmeyin. Biz muhabbet tellalı değiliz. Arkadaş dediğimiz de, öyle arkadaş değil. Normal, nizami, erkek ve canayakın kanki imalat, ithalat ve aranjmanında iddialıyız. Bizim bir arkadaşın Brezilyalı eşi sayesinde Facebook’tan tanıştığımız 30’dan fazla Latin arkadaşımız, artık sizin emrinizde. Gelin, aidatı yatırın, hepsiyle sizi de tanıştıralım. Kafelerde oturun, sinemaya, maça gidin. Brezilyalı’ya bulaşanın bahtı açık, şansı bol olur. Sıfırdan yeni bir hayat inşa edelim. Adres: Sümer İnternet Kafe, Ortaköy, İstanbul

Messages

Events

GROUPS

APPS

Apps and Games:

Pokes: 1119

Photos

Music:

Notes

Links

Ads Manager

Marketplace

FRIENDS

SSS1200 ANTİ-ŞOK CİHAZIHiç beklemediğiniz anlarda, hele hele milyonlarca kişinin önünde ansızın şoka girme riski taşıyan bir işiniz mi var? Artık sakın dert etmeyin. Baldırınıza bağlayacağınız 33 gramlık bir SSS1200 ANTİ-ŞOK uyarıcı cihazıyla kendinizden geçmek sizin için bir kâbus olmaktan çıkıyor. Ne diyeceğinizi şaşırdığınız her an, cebinizde bulunan kumanda düğmesine basın ve damarlarınıza yayılan adrenalin-karbonmonoksit karışımı sizi kendinize getirsin. Çevirmenler, politikacılar, köpekbalığı avcıları: kalabalık önünde donakalmaya son! www.sss1200antisok.org

SAMET GÜZEL FACEBOOKCABARET! A Z İ ZKEDİ

Page 51: Tempo - Kasim 2012
Page 52: Tempo - Kasim 2012

ilmlerin ve televizyon dizilerinin; uyumadan

önce yatakta sevişen, kavga eden, kadının başı-

nın ağrıdığını söylediği, birbirlerine sırtlarını

dönen çiftleri gösterme gibi kötü alışkanlığı var. Birinden biri de

kitap okumaz. Sonra da, televizyonu model alan insanların hiç ki-

tap okumadığından yakınırız. Ama daha beteri var. Evinize bir ko-

miser ya da bir jandarma gelse ve size, bazıları patavatsız sorular

sorsa neler olur? İflah olmaz ve maskesi düşmüş bir suçlu, sabıkalı

bir mafyöz, nevrotik bir seri katilseniz, belki de hakaretle ve gü-

lerek cevap verirsiniz ya da sara krizine tutulmuş taklidi yaparak

kendinizi yere atarsınız. Sıradan ve sabıkasız biriyseniz, memuru

ağırlar, sorularına nazikçe, belki bir nebze endişeyle cevap verir,

ama yüzleşirsiniz. Suçluysanız, onu kızdırmamaya daha çok dik-

kat edersiniz.

GERÇEK HAYAT BAMBA KAPolisiye dizilerde (Aristokratik ahlakçı muamelesi görmemek

için, bu dizileri ilgiyle izlediğimi, özellikle de, ‘Cobra 11’ hariç,

aşırı şiddet ve patlamaların olmadığı Fransız ve Alman dizilerini

ilgiyle seyrettiğimi söyleyeyim hemen) ne oluyor peki?

Polis, içeri girip soru sormaya başladığında, vatandaş işini

yapmaya devam ediyor hep (‘Hep’e dikkat edin!); pencereden bakı-

yor, jambonlu yumurtayı pişirmeye devam ediyor, odayı topluyor,

dişlerini fırçalıyor ve neredeyse işiyor, bazı kâğıtları imzalıyor, te-

lefona koşuyor, kısacası sincap gibi hareket ederek, sorgu memu-

runa sırtını dönmek için ne gerekiyorsa yapıyor ve bir süre sonra,

işi olduğunu söyleyerek kabaca gitmesini istiyor.

Yapılması gereken bu mu? Neden dizi yönetmenleri, izleyicile-

rin aklına, polislerin rahatsız edici süpürge satıcıları muamelesi

görmesi gerektiği fikrini sokuyor? Diyeceksiniz ki, sorgula-

nan ve kaba davranan kişi, izleyicide intikam isteği uyandı-

rıyor ve sonra hor görülen dedektifin zaferiyle mutlu olu-

nuyor. Doğru. Ama ya aklı kıt birçok izleyici, moda bu diye,

ilk fırsatta jandarma onbaşılarına kötü davranırsa? Belki dizi

satın alanları ilgilendirmiyor bu, çünkü Siska’nın(*) sorgula-

dığı küçük suçlulardan çok daha önemli kişiler bize, birinin

mahkemeye gitmeyi reddedebileceğini öğretti.

YETENEK BİLE YETMEZGerçek şu ki, dizi yönetmeni, sorgu birkaç saniyeden uzun

sürerse, iki aktörün kadraja gireceği yakın plan çekimin tut-

mayacağını biliyor ve bir şekilde sahneyi hareketlendirmek

gerekiyor. Bunun için sorguya tabi tutulanı hareket ettiri-

yor. Peki neden yönetmen, iki kişinin, özellikle de önemli

ve dramatik bir şey konuşuyorlarsa, birkaç dakikalığına yüz

yüze bakmasına dayanamıyor ve izleyiciye bunu dayatmı-

yor? Çünkü bunu yapabilmek için yönetmenin en az Orson

Welles ve oyuncuların da Anna Magnani, ‘Mavi Melek’teki

Emil Jannings, ‘Shining’deki Jack Nicholson gibi, yüz planı-

nı kaldırabilecek ve ruh halini bir bakış, dudağının bir kıv-

rımıyla anlatabilecek yetenekte olması gerek.

‘Casablanca’da Ingrid Bergman ve Humphrey Bogart,

Michael Curtiz (ki Eisenstein değildi) bir Amerikan planı-

na bile gerek duymadan, dakikalarca konuşabilirdi, ama

haftada bir (bazen de iki) bölüm çekmek zorundaysanız,

yapımcı Curtiz’i bile kaldıramaz ve oyunculara gelince,

Alman dizilerinde olduğu gibi, en iyi şartlarda bilgisayar

başında sosisli sandviç yerken en iyi performanslarını ser-

gilerler.

Ahlak dersi vermeyelim.

Yarım saat içinde uyumak

için, Joyce değil de bizi uyut-

mayacak bir kitap okuma-

mız gerektiğini biliyorduk.

Tek endişe, sadece dizi izle-

yen kişinin, insanların yüz

yüze baktığı filmlerin de ol-

duğunu unutması ya da hiç

bilmemesi.

(*) Alman TV dizisi

ilmlerin ve televiz

önce yatakta sevişe

nın ağrıdığını söy

çiftleri gösterme gibi kötü alı

kumaz. Sonra da, televizyonu

F

UMBERTO ECOSorgulananlar ve küstahlar

Ço u ki i, filmlerde gördü ü, televizyon dizilerinde izledi i hayatı, abartılı rol yapan karakterleri model alma arzusunda. Ancak hayatta hiçbir ey, ekranda görünene benzemiyor. Ya amla anlamlı, hiç de ilse do ru bir

ili ki kurmak istiyorsak, kendimizi haftada bir bölüm çekilen dizilerin elinden kurtarıp, kitaplara, en azından ya amı iyi yansıtan yönetmen ve

oyuncuların filmlerine yönelmeliyiz.

YAZAR?

dönen ç

kitap ok

ç

k

zleyicile-

uamelesi

ula-

ndı-

u-

e,

i dizi

ula-

mayaca

mız ge

Tek end

yen kiş

yüze ba

duğunu

bilmem

(*) Alm*

ıı

Page 53: Tempo - Kasim 2012

SUSAN MILLERTAKiPÇiLERiNE MÜJDE!SUSUSUSSSSAN MILLERAN MILLERAN MILLERSUSUSSAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLERAN MILLER

DÜNYANIN 1 NUMARALI ASTROLOĞU

YAZARI SUSANMILLERŞiMDi iLE CEBiNiZDE.

SUSANMILLERASTROLOJİPAKETİiLEGÜNLÜKBURÇYORUMLARICEBİNİZEGELİYOR.HAFTADASADECE1TL'YEPAKETABONELİĞİNİZİBAŞLATMAKİÇİNSUSANYAZIP7777'YEGÖNDEREBİLİRSİNİZ.

AylıkburçyorumlarınıziçinSUSANAYBurçadınızıyazıp7777'yegönderebilirsiniz.(Sorgulamabaşına2,4TL'dir)

2012burçyorumunuzuöğremekiçinSUSAN2012Burçadınızıyazıp7777'yegönderebilirsiniz.(Sorgulamabaşına3,6TL'dir)

Servisüc

retine

tüm

veg

iler(%

18KDVve%25

ÖİVdah

ildir.

Ş

tp tempo.indd 2 6/20/12 3:31:37 PM

Page 54: Tempo - Kasim 2012

54 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2 MMPOPO // K a sK a s ı mı m / 2 0 12 0 1 22

“Her kadın Bridget Jones mu?”

MELTEMÇAKIRÖzel bir firmada

satış uzmanı, 36 yaşında

Neden evlenme-diniz? Ú Bu du-rumdan mutsuz değilim, çünkü kendime yeten bir kadınım. Erkeğe keyifli vakit geçirmek için ihtiyacım olabilir. İşim ve sosyal çevremle toplum içinde zaten bir yerim var. Ömür boyu bekâr mı kalmak istiyorsunuz? Ú Biri beni seçmedi değil, ben birini seçmedim. Evlenme teklifi de aldım. Neden reddettiniz? Ú Evlilik, benim için 20’li yaşlarda gün-demdeydi. İyi ki reddetmişim yoksa boşanmış olurdum.Sonra hiç âşık olmadınız mı? Ú Hayatımda ilk kez ayak-larımı yerden kesen birini tanıdım. Kaçıyorum, görmek is-temiyorum; çünkü düzenim bozulacak, hayatıma bir erkek sokmak zor geliyor. Neden bu kadar umutsuzsunuz? Ú Erkek sorun demek. Kadınlar, erkekleri istediği kıvama getirmeye çalışıyor. Bu mümkün mü? Evcil bir hayvanı eğitmeye çalışsak, en azından sonuç alırız. Onlar da kadınların hemen evlenmek ve çocuk sahibi olmak istediğini söylüyorlar. Öyle mi? Ú “30 yaşın üzerindeki her kadın Bridget Jones mu?” Buna o kadar kafayı takmışlar ki, ben bir erkekle tanıştığımda “Acaba onunla evlen-mek isteyeceğimi düşünür mü?” diye çekiniyorum.Gerçekten düşünmüyor musunuz? Ú O kadar rahat ve mutlu bir yaşantım var ki, bunun içerisine erkek sokmak istemiyorum.

Neden sevgilinizle eğlenseniz daha iyi olmaz mı? Ú Zor; çünkü Türk erkeklerinin yüzde 90’ının özgüveni yok bence. Kadınlara evlilik meraklısı gözüyle bakıp, aşağılıyorlar. Hep kendilerinden bir üst seviyedeki kadınları tercih ediyorlar. Onun altında maddi ve manevi ezilince, kadını aşağılamaya başlıyorlar.

mekân: b a y l a n pa s ta n e s i ( b e b e k )

unuz? Ú Biri benienme teklifi de aldım. in 20’li yaşlarda gün-anmış olurdum.tımda ilk kez ayak-

yorum, görmek is-hayatıma bir erkek

rkek sorunma getirmeyevanı eğitmeye

ve çocuk Öyle mi? et Jones ben biren-

Ú O bunun içerisine

yi olmaz de 90’ının

kl ö ü l

Page 55: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 55

GEÇTT İĞ İM İZZ AY AYŞEE AARMANN’IN, HÜÜRRİYETPAZAR’DABEKÂRERKEKKLER ÜZZERİNE YYAPPTIĞ I HABER, ÖZELLİKLE30’LARINDAKİ BEKÂRR KADINNLAR ARAASIINDA EPEY KOONUŞULDU.ZİRAARMAN'ARÖPORRTAJ VERREN VE AARAALARIINDA TEEMPOYAZARIAZİZKEDİ’NİNDE YERR ALDIĞĞ I ÜÇ ERKEKK, TÜÜRK KADININI B İREYOLAMAMAKLA,SÜREKKLİ EVLİİLİĞİ DÜŞŞÜNNMEKKLE, RUSS KADINLARIGİB İTOLSTOY

OKKUMAMIŞŞ OLMAKKLAA ELEŞŞT İRİYOORDU. ETRAFIMIZDA“BUERKKEKLER KEND İLEERİNNİ BUULUNMAZZ H İNTKUMAŞISANIYORGALLİBA” D İİYEN KADDINNLAR ÇOĞALINNCA,“BUYRUNOZAMAN

KONUŞŞMA SIRASI S İZDDE”” DED İK. BAKALIMONLARNEDENBEKÂRKKALIYOR VE TÜRKK ERKEKKLERİNİNASIL

BULUYOR?

GEÇTT İĞ İM İZZ AY AYŞEE AARMANN’INHÜÜRRİYETPAZAR’DABEKÂR

BU DA BEKÂR

KADINLARIN CEVABI

BAHARDAĞLI! b d a g l i @ d o g a n b u r d a . c o m

ALTANAYKAN

Page 56: Tempo - Kasim 2012

56 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

K A D INE R K E K

2.53216-19

20-24

25-29

30-34

35-39

40-44

2532253216 19

Diplomasız ( lkokul terk)

10.433

7.261

1.817

453

203

25.594

19.235

5.178

1.715

646

324

516-19

20-24

25-29

30-34

35-39

40-44

5516-19

Yüksek öğrenim mezunu

8.414

48.616

25.468

7.120

2.842

12

18.795

41.936

13.114

4.009

1.605

K A D IE R K E K

Di l ( lk k l k)

E İTİMLİLER DAHA GEÇ EVLENİYORTÜ K'in 2011

bilgilerine göre

yaş

grub

uyaş

grub

u

Türk erkeklerine hangi ülkenin erkeklerini örnek

gösterirsiniz? ÚFransızlar. Neden? Ú Çok rahat-lar. Mesela ben ‘Acaba doğru adam mı?’ diye

sorgulamam. Sonra sonuçları daha ağır oluyor. Ne gibi so-

nuçlar doğuyor? Ú Geçen şubattı. 15 yıldır tanıdığım biriyle flört ediyordum. Beni gelecek planları yapmaya yöneltti. Hayatımı onunla ge-çirmemi istiyordu. Bir gün sabah kalktı ve “Öyle sanmışım” dedi. Bu hastalık değildir de nedir? Hasta değilse, neden terk etmiş olabilir? Ú 30’lu yaşlarda insanlar, kişilik özelliklerini saklıyor. Arkadaşlarım “Senden korkmuş olabilir” dedi. Bana 'Çıkıntı' derler. Tartışma esnasında fikrimi çok net söylerim. Ama erkekler, kadınları birey olmamakla suçluyor. Yoksa onlar mı birey olamıyor? Ú Erkekler, özel ilgi bekler. Yıllar önce bir erkek arkadaşım maç izlerken benden çay getirmemi istedi. Ben de kendisinin alabileceğini söyledim. Aylar sonra ayrılırken, bunu hatırlattı ve “Sen zaten birlikteymişiz gibi değil, bireysel davra-nıyorsun” dedi. “Evet ben ayrı bir bireyim, sen ayrı bir bireysin” dedim.Başka hangi huylarınız garip gelir erkekle-re? Ú Düğününe gidip, altın taktığım erkek arkadaşım bile oldu. Eğlenceli biri oldu-ğumu düşündükleri için arkadaş olarak beni kaybetmek istemiyorlar ama onlara arkadaş kalabilmek çok zor gibi geliyor ilk başta. Bu tavrımı da garipsiyorlar. deal erkek hangisi? Ú Toplumumuz-

da ataerkil bir görüş var. Erkeklerin yetişme tarzından geliyor bu. Karşılarında daha iyi akıl yürütebilen kadın olduğunda, “Ben bununla baş edemeyeceğim” diyorlar. Ya da tüm kararları kadına bırakıyorlar. Bu ikisinin ortası ideal erkek.

mekân: t r i p b a r ( k a d ı k ö y )

ülkenin erkegösterirsinNeden? Úlar. Meseladoğru ada

sorgs

örnek ransızlar. at-

abadiye. Sonradaha

yor. so-5 yıldır gelecek unla ge-ı ve “Öylee nedir?bilir? Úrini saklıyor.ir” dedi. da fikrimi

makla mıyor? Úr erkek etirmemi söyledim. e “Sen davra-im, sen

erkekle-erkek u-k ra r ilk

-

nda daha iyi

rine hangkl i i ö

Türk erkeklerülk i k

gi ö k

“Arkada kalamıyorlar”

EDAGÜNELBorusan’da

bayi satış uzmanı, 32 yaşında

Page 57: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 57

Türkiye 23.7K A D INE R K E K

23.726.826.8173.462

OR TA L A M A İ L K E V L E NME YA Ş I

E V L İ L İK S AY I S I

Türkiye

EN ÇOK BEKÂR İSTANBUL'DATÜ K'in 2012 bilgilerine göre

2 0 12 0 1 22 / K a sK a s ı mı m // TEMTEMPOPO /// 57

“Evlenilecek kız, e lenilecek

kızdır!”GÜLÇİNUZUNALAN

Moda tasarımcısı, 30 yaşında

En çok duyduğunuz iltifat? Ú Yanımda kendileri-ni huzurlu hissettiklerini söylerler. “Sana baktığım-da geri kalan her şeyi unutuyorum” diyenler oldu.Sevgiliniz var mı? ÚYok.

Müzmin bekâr mısınız? Ú Çocukluktan beri evlilik hayalim yoktu. Bu, sürecin getirdiği bir düzen değişikliği.

Hiç mi evlenmek istemediniz? Ú Bir kez. O da kısa bir flörttü. Peki diğerleri? Ú Türk erkekleriyle düz bir çizgi yakalamak çoğu zaman zor. Söyledikleriyle yaptıkları birbirine uymuyor. Benciller. Bence ‘ben’ olmakla ‘biz’ olmayı ayırt edemiyorlar. Biz olmak, onlar için hemen ‘Bu kadın benimle evlenmek isteyecek’ düşüncesini getiriyor.Bağlı kalmayı isteyen taraf hep kadın mı? Ú Tam aksine! “Bu kadar zaman beraber olduk, benimle evlenmeyi bekleyebilir” diye düşünüyor. Bizden onlarla evlenmeyi istememizi bekliyor içten içe. Hatta bunu talep etmezseniz, kanınıza giriyorlar. Sonra dengeyi kuramadığı için kaçıyor. Evlenilecek kız aslında eğlenilecek kızdır. Hayat, eğlenceli olmalı. Sizin için ideal erkek nasıl biri? Ú Babam! Kimseden onun gibi olmasını bekleyemem ama onun verdiği sevgi ve

fedakârlığı beklerim.

Sevgi ve fedakârlıktan kastınız ne? Ú İlişki-lerimde erkek rolünü üstlendiğimin farkına var-dım. Oysa kadın olarak farklı ihtiyaçlarımız var. Türk erkekleri aşkı yaşatmıyor. Bende inadına “Aşk, beni yaşatır” yazılı kolye yaptırdım.

mekân: g a l a ta ' d a k e n d i b u t i ğ i n d emekân:

En çok duyduğunuz iltni huzurlu hissettiklerinda geri kalan her şeyi uSevgiliniz var mı? ÚY

Müzmin bekâr mısınız?hayalim yoktu. Bu, sürecin ge

Hiç mi evlenmek istemediniz?Ú Peki diğerleri? Ú Türk erkeklerçoğu zaman zor. Söyledikleriyle Benciller. Bence ‘ben’ olmakla ‘bBiz olmak, onlar için hemen ‘Bu isteyecek’ düşüncesini getiriyorBağlı kalmayı isteyen taraf hep“Bu kadar zaman beraber oldukbekleyebilir” diye düşünüyor. Bistememizi bekliyor içten içe. H

24.8stanbul

Batı Marmara

Ege

Doğu Marmara

Batı Anadolu

Akdeniz

Orta Anadolu

Batı Karadeniz

DoğuKaradeniz

KuzeydoğuAnadolu

OrtadoğuAnadolu

GüneydoğuAnadolu

23.723.723.923.623.722.323.223.822.623.3

dil i

22.8

24.82484.842224.824824.827.623.723.726.823.733772.22332223.72337223726.93.9923.239223.9339922339223923927.03.63662.223.623623.63623623623626.53.7323.72323.7333327222323727.022.322.325.823.223.226.23.8323.8223838238823823823.83823823827.422.62622622226622.626222622626.623.323.326.6

Y d k dil i

22.822.825.9

7.6677627272766667.772222222227.635.331

889999

26.826.86.909

26.926999662.22626626.921.954

000555

7.0027.007.7222227.016.649

0006.5626.526.5626552652626.517.278

7.0027.007.7222227.022.376

8825.825.89.562

6.226.244

26.262262262226.29.759

7.4427.447.72224227.45.033

26.626.626626666662.226626.64.339

26.626.699

26.626.66.867

25.925.925.925.917.405

Page 58: Tempo - Kasim 2012

58 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Sevgiliniz var mı? ÚVar diyelim, net bir durum yok.Bir erkek gibi cevap verdiniz. Bağlanmayı sevmez misiniz? Ú Çok sevmem. Bağlanmakla bağımlı olmayı karıştırıyoruz. Erkeklerin kadınlarla ilgili böyle bir eleştirisi varsa, benim de erkeklerle ilgili var. Ne gibi? Ú Bir kez yemeğe çık-tığım bir adam, kapıma mektup bıraktı. Aşkını anlatmış. Yazının sonunda da kendi vesikalık fotoğ-rafı var. Alın kısmında ‘Ayşegül’ yazıyor ve altında da bir not var: “Sen benim alın yazımsın!” Ayrıca kadınların kıskanç olduğunu söylerler ama evdeyim dememe rağmen otoparka gelip, otomobi-limi kontrol eden adam tanıdım. Siz hiç âşık olmadınız mı? Ú Hayır. Olduğumu sanmışım.Ne bekliyorsunuz erkekler-den? ÚGözlerin güzel” değil, “Bakışların güzel” diyen bir erkek olmalı mesela. Ben genellikle korkutuyorum. Neden yapıyorsunuz bunu? Ú Deniyorum onu. Yeterince azimli mi? Bunu görmek istiyo-rum. Hemen sönecekse, öyle bir adamla zaten işim olmaz. “Hava-da bulut, sen bu işi unut” derim. Ergenlik döneminde yaşadı-ğımız tavlama yöntemlerini 40 yaşında kullanan adamlar var etrafımızda. Siz nasıl bir erkek istiyor-sunuz? ÚAdam olsun yeter ama erkek çocukları var etrafta. Kendine güveninin olması gerekiyor. Yeterince güçlüyse, güçlü kadından zevk alır. Evlenme teklifi aldınız mı? Ú 18 yaşımdan bu yana evlenme teklifi alıyorum.Nasıl reddediyorsunuz? Ú “Ben biraz kendi hayatıma odaklanmak istiyorum” gibi erkeklerin sunduğu bahaneler sunabiliyorum. Bunun karşılığın-da “Acaba sen benimle evlenmek istiyorsun da, bu şekilde tuzak mı kuruyorsun” cümlesini kuran bile oldu.

mekân: m a d o ( n i s p e t i y e c a d d e s i )

yrıca

me obi-m. . ÚÚÚ

,

?

o

aim.

o-bir

ava-m

“Ergen gibi davranan

40 ya ında erkekler var”

AYŞEGÜLOKUMUŞGooltur Turizm Koordinatörü,

36 yaşında

Page 59: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 59

Evlilik Terapisti Dr. Başar Akman

“Erkekler, kendini di erleriyle kıyaslıyor"

İLİŞKİLERİNDÜZGÜNGİTMEYİP,EVLİLİKLESONUÇLANMA-MASININNEDENİKADINMI,ERKEKMİ?Prensler yok ama erkekler de kurbağa değil. Türkiye’de kadınlar erkeği yüceltiyor ve bunu yaparken kendini küçümseyebiliyor. Erkekler de bilmeli ki, kadın da ne prenses ne de cadı.TÜRKKADINIBİREYOLAMIYORMU?

Kadınların çoğu, ‘biz’ olma meselesiyle o kadar meşgul ki, ‘ben’ olmaktan uzaklaşı-yor, erkekler de o kadar ‘ben’ olmak istiyor ki ‘biz’ olamıyor. Erkeğin ‘biz’ olmaktan kaç-ması da özgürlüğü ifade etmi-yor. Bunun ne kadarı tercih, zaaf veya hata, ölçemiyor. BİRKADINNEDENEVLENMEKİS-TEMEZ?

“Evlenecek adam yok” diye düşünüyorlar. Bunun doğru bir tarafı var ama tüm mesele bu değil. Terk edilme veya reddedilme kaygısından kaynaklanıyor olabilir. Bir kadın reddedilebilir ya da terk edilebilir. Bunu kabul etmeli. Belki de erkekleri en çok boğan bu. SİZNEÖNERİRSİNİZ?Hiçbir evlilik müebbet hapse dönüşmemeli. Kimseden yaşam boyu kontrat isteyemezsiniz. Kadınlar, “Bu adam beni ister mi, istemez mi?” sorusuyla çok meşgul. Bence kendilerine “Ben onu istiyor muyum?”, “Ben ne istiyorum?” diye sormalılar. CİNSELLİKDEİLİŞKİLERDEÖNEMLİ BİRKONU.BUNUKONUŞAMAYAN,YAŞAYA-MAYANKADINLARVAR.TOPLUMBASKISININMIETKİSİVARBUNDA?Türk erkeği annesi ile eşi arasında kalıyor. Anne kutsalsa eş de kutsal oluyor ve bu da eşiyle yaşadığı cinselliği etkiliyor. “Acaba karşı cinsi yeterince tatmin edebilir miyim?” korku-su yaşayan erkekler de var. Kendini diğer erkeklerle karşı-laştırıyor. Bu da kadınları yoruyor. Erkekler için penis boyu, sevişme sayısı önemli olabiliyor ama kadınların cinsellik-ten beklediği sadece performans değil. PEKİKADINLARCİNSELLİĞENEKADARHÂKİM?Kadın için cinselliğin bütünü önemli. Kendini yakın hisset-

mesi için çoğu zaman sevgi ve sadakate ihtiyaç duyuyor. TOPLUMUNTÜMKESİMLERİNDEDEĞİLAMAKENDİAYAKLARIÜZERİNDEDURAN,ÖZGÜR,BASKIGÖRMEYENKADINLARDACİNSELLİĞİERKEKLERGİBİRAHATYAŞAYAMIYORSANKİ. Kadının aklı, ruhu ne kadar özgür? Bağımlılık, bağlılık, açıklık, ya-kınlık, cinsellik, mastürbasyon, ön sevişme, fantezi, pozisyon ne demek? Kadın kendine bunları sormalı. Geçmişten gelen baskılar, kaygılar ve suçluluk eğilimi var. Tüm bunlar, kadının sadece cinsel alanda değil, hayatın içinde de kendisi olmasını engelliyor, çünkü aile tarihinden gelen kodlamalar var. Kadın, hayattan ne istemedi-ğini biliyor ama ne istediğini bilmiyor. TÜMBUNLAREĞİTİMDÜZEYİYLEMİALAKALI?Yüksek entelektüel birikime sahip bir kadınla erkeğin de benzer meseleleri olabiliyor. Bugün 30’lu yaşlarında olan kadınların çoğu-nun annesi ekonomik bağımsızlığa sahip değildi, üzerinde sosyal baskılar vardı. 30’lu yaşlardaki bir kadının annesi ezilmişse, o ka-dının karşı cinsle ilişkisi bundan olumsuz etkilenebiliyor, erkekle-re karşı düşmanca duygular besleyebiliyor.

Türk erkekleriyle flörtte öne çıkan sorunlar ne? Ú Yüzeysel yaklaşıyor ve kadınları belli kalıplara sokuyorlar. Örneğin kadın, bir adım geri duruyorsa, çekingenlikle suçluyorlar. Siz böyle misiniz? Ú Geleneklerine bağlı Karadenizli bir ailede büyüdüm ama beni ve kardeş-lerimi özgürlükçü yetiştirdiler. Ben de hayallerimin peşinden koştum. Toplumun birçok kuralına başkaldırarak özgürlüğümü elde ettim.Neler yaptınız şimdiye dek? Ú Ülkeleri merak ettim, oraları gezdim. Spora başladım. Avrasya Maratonu’na katılıyorum, half maratoncu, triatloncu ve yüzücüyüm.Erkekler, Slav kadınlarının Rus yazarları okuyarak büyüdüklerini söylüyor, Türk kadınını entelektüel olarak da zayıf buluyorlar. Size Türk erkekleri hangi açıdan eksik geliyor? Ú Bu yoruma verilen bir cevabı çok hoş bulmuştum “Dostoyevski'yi sordular da biz mi Fransız kaldık?” Siz neye ilgi duyuyorsanız, entelektüel çevreniz de bir süre sonra buna göre şekilleni-yor. Karşımdakinin Nietzsche'yi okumadığını biliyorsam, bununla ilgili zaten konuşmam. Özetlersek, bir erkekten ne beklersiniz? Ú Erkekler anneleri tarafından hep el üstünde yetiştiği için kadınları çocuk bakan ve yemek yapan biri olarak görüyorlar. Baskı ve otoriteye karşıyım. Beni özgürleştirecek bir erkek olmalı.Hiç mi yok Türkiye’de böyle erkekler?Ú Türkiye’de bunu yapabileceğim insanı bulamadım. Belki evleneceğim insan, başka bir toplumda çıktı karşıma ve bekâr kaldım.Neden? Ú Ailemden uzakta kalmak istemediğimden yurt dışında yaşamayı düşünmedim.

mekân: c e v i z c a f e ( e t i l e r )

Kameki, yoolmErkmayozaBBİRTTEM

m yok” diye düşünüyormesele bu değil. Teraynaklanıyor olabilir. ilir. Bunu kabul etmel

İ

m.

“Dostoyevski’yi sordular da

biz mi Fransız kaldık?"

SİNEMÖZMENBilgisayar mühendisi,

31 yaşında

SİZNEÖNERİRSİNHiçbir evlilik mboyu kontrat isistemez mi?” sonu istiyor muCİNSELLİKDEİLİŞMAYANKADINLARTürk erkeği ade kutsal olu“Acaba karşsu yaşayan laştırıyor. Busevişme saten bekledPEKİKADINLKadın için

mesi için çoTOPLUMUNTÜMKESİMÖZGÜR,BASKIGÖRMEYAŞAYAMIYORSANKİ. Kadının aklı, ruhu nkınlık, cinsellik, mademek? Kadın kenkaygılar ve suçlulualanda değil, hayataile tarihinden geleğini biliyor ama ne TÜMBUNLAREĞİTİM DYüksek entelektüemeseleleri olabiliyonun annesi ekonombaskılar vardı. 30’ldının karşı cinsle ire karşı düşmanca

mediğimden yurt dışında

“Evlenecek adamvar ama tüm mkaygısından kda terk edilebiboğan bu. İ Ö İ İ

“Dostoyesordula

biz mi Fkaldı

SİNEMÖZBilgisayar m

31 yaşın

Page 60: Tempo - Kasim 2012

60 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

DANI ELCRAIG"KARİZMASIYOK,SARIŞINBONDMUOLUR?"DENDİAMADANIELCRAIG,ÜÇÜNCÜBONDFİLMİNİDEÇEKEREK,CASUSLARVEGÜZELKADINLARDÜNYASINDAKİYERİNİ

İY İCESAĞLAMLAŞTIRDI.SONBONDFİLMİ‘SKYFALL’,İSTANBUL’DAKİÇEKİMLERİYLEDEGÜNDEMİM İZDENHİÇDÜŞMED İĞ İ İÇ İNMERAKIMIZYÜKSEK.50YILIGERİDEBIRAKANBONDSERİS İNİNBELKİDEENGERÇEKÇİYILDIZIDANIELCRAIG,FİLMİNTÜRKİYE

GÖSTERİM İNDENÖNCESORULARIMIZIYANITLADI.

EA

E

MH

YOK,SARIŞINBONDMUOLUR?"DENDİAMADANIELCRAIG,ÜÇÜNCÜDEÇEKEREK,CASUSLARVEGÜZELKADINLARDÜNYASINDAKİYERİNİ

AŞTIRDISONBONDFİLMİ ‘SKYFALL’İSTANBUL’DAKİ ÇEKİMLERİYLEDE

BONDÖLÜMDENDÖNEN

! JESSICAFRANKS

Page 61: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 61

ÖDÜLLÜ BONDİlk kez Bond karakterini canlandırdığı 2006 tarihli ‘Casino Royale’deki performansıyla ‘En İyi Erkek Oyuncu’ dalında BAFTA Ödü-lü adaylığı ve Empire Film Ödülü kazandı. ‘Casino Royale’, 007 serisinin gelmiş geç-

miş en yüksek cirosunu elde etti.2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 61©

201

2CTMG,IN

C./TOM

CRA

IG

Page 62: Tempo - Kasim 2012

62 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

kyfall’un uzun çekim-lerinden sonra şimdi dinleniyorsunuz. Neler yapıyorsunuz?Ú Sekiz-dokuz aydır

yoktum ve evde vakit geçirmeyi, nor-

mal bir hayat sürmeyi iple çekiyordum.

Çalışma programımız çok sıkıydı. Ama

çekimler bitince, başka şeyler yapmak

istiyorsun. Evime dönüp ailemle yeniden

bağ kurma, eski düzeni oluşturma süre-

cindeyim. Benim için en önemli şey bu.

En başa dönersek, Sam Mendes’in (yö-netmen) James Bond ile iyi bir ikili olaca-ğına sizi ikna eden neydi?Ú Sam’de müthiş bir potansiyel gördüm.

İlk filmiyle birçok Oscar kazanmıştı. Ben

de zamanlamanın hem Sam hem de Bond

için doğru olduğunu düşündüm. Büyük

ihtimalle bunu siz de biliyorsunuzdur,

birkaç kadeh içkiden sonra zamanlama

hep doğru gibi görünür (gülüyor). Bir

partideydim ve biraz içmiştim. Sam de

oradaydı. Balkonda puro içip, gelenekler

ve film çekmek üzerine konuşuyorduk.

“Yeni Bond filmini yönetmek ister mi-

sin?” dedim. Bir şekilde ağzımdan çıkmış

oldu (gülüyor). Ancak o an doğru bir şey

yaptığımı biliyordum ve söylediğim şeye

güvendim. İnsanlara iş teklifi yapmak

benim görevim değil; bu, Michael (Wil-

son) ve Barbara’nın (Broccoli) kararı. Ama

bunun çok iyi bir fikir olduğunu hisse-

tim ve şanslıyım ki, Michael ve Barbara

bütün kalpleriyle bana katıldılar. Sam’in

mükemmel olacağını biliyordum. Benim

yaşlarımda ve tıpkı benim gibi Bond

filmleri seyrederek büyümüş. Bond film-

lerine tutkusu olduğunu, onlara karşı

benim hissettiğim gibi kuvvetli duygular

beslediğini biliyordum.

Ne tür yeni fikirler getirdi?Ú İş birliğini. Sam’in geçmişi tiyatroya

dayanıyor ve tiyatro, film endüstrisine

göre çok daha fazla takım çalışmasına

odaklanıyor. Yanlış anlaşılmasın, elbette

patron oydu. Önderlik etmesi gereken ve

bunu kolayca başaran, ama aynı zaman-

da etrafındaki yeteneklerin, işlerini ken-

di bildikleri gibi yapmaları için onlara

yeterince alan tanıyan da yine o. Roger

(Deakins, görüntü yönetmeni) inanıl-

maz, Chris Corbould (özel efekt süpervi-

zörü) ve oyuncular da dâhil herkes kendi

işini yapıyor aslında. Bunu düzenlemek,

söylemek kadar kolay değil. Sorumlu siz-

seniz, bu sizi paranoyak birine dönüştü-

rebilir. Farklı kişiler, böyle bir baskıyla

değişik şekillerde başa çıkar. Sam, bunu

kolaylıkla yapıyor.

STRESLİ İ , YO UN MESAİFilmi çekmeyi bitirdiniz. Canlandırdığınız karakteri geride bırakmak kolay mı?Ú Bir şeyi bitirdiğim zaman, gerçekten

bitiririm. Filmin ortasındayken canlan-

dırdığınız karakteri eve getirmiyorsu-

nuz, sadece düşünmeniz gereken çok şey

oluyor. Sette olmadığım her gün, aksiyon

sahnelerini tekrarlıyorum, o bölümler ya

da gelecek sahneler hakkında konuşuyo-

rum. Yani, film çekmediğim zamanlar-

"BONDFİLMLERİNDE GÖRÜNCEHERKESİNHEYECANLANDIĞ I ŞEYLERGERİGELDİ .

D E Ğ İ Ş İ KLİKVAR,HEMDEÇOKİ Y İ YÖNDE."

'S

E

Page 63: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 63

daki gibi rahat olmam mümkün değil.

Stresli veya teslim tarihi olan bir işte, yo-

ğun çalışan kimseler de aynı şekilde işini

bir şekilde eve getiriyor.

"ESKİ TARZ GERİ GELDİ”‘Casino Royale’ ile ‘Skyfall’ arasında karak-terin geliştiğini düşünü-yor musunuz?

Ú ‘Casino Royale’ ve

‘Quantum of Solace’da

bir hikâye vardı. Güzel

olan şuydu; ‘Casino

Royale’de işlenen konu,

ilk Bond kitabıyla ilişki-

liydi ve başa dönen bir

Bond filminde, bu ro-

lün bana verilmiş olması

gurur vericiydi. Ve biliyor

musunuz, Austin Powers fil-

mi o dönemde bizi çok sarstı;

çünkü onlar, Bond filmlerindeki

tüm esprileri, şakaları, cesaret ge-

rektiren aksiyonları çürütmüştü.

Duruma öyle yaklaşmalıydım ki,

filmi mümkün olduğunca gerçek

gibi göstermeliydim. Kulağa ukala-

lık ediyormuşum gibi gelebilir ama

doğru olduğuna yemin ederim, Bond

serilerini yeniden başlatmak gerek-

tiğini düşünüyor ve ‘Skyfall’ ile eriş-

tiğimize inandığım noktaya doğru

gelişmesini istiyordum. Eski karak-

terler geri geldi. Mesela Q döndü

ve kötü adamın gizli barınağı

gibi konseptleri kullanmamıza

izin verildi. Bunu söyleyerek,

fazla bilgi vermiş olmuyorum.

Bond filmlerinde, görünce

herkesin heyecanlandığı şey-

ler geri geldi. Bu arada için-

de komik satırlar olan çok

iyi bir senaryoya sahiptik.

Nasıl görünecek bilmiyo-

rum, ama değiştiğini ve

bunun iyi yönde olduğunu

hissediyorum.

Bond filmlerinde sürege-len son derece karakterize

SET ÇOK TANIDIKTürkiye'de gösterim tarihi 2 Kas ım olan

‘Skyfall’un çekimleri, İstanbul, Şang-hay, yukarı İskoçya’nın çeşitli yerleri ve

Londra’da yapıldı.

2 0 12 0 12 0222 0 12 000 10 12 0 12 0 12 0 10 122 0 1002 0 12 222222222222222222222222 / K a s ı m //

daki gibi rahat olmam

Stresli veya teslim tari

ğun çalışan kimseler d

bir şekilde eve get

"ESKİ T‘Casino‘Skyfalterin gyor mu

Ú

‘Quan

bir h

olan

Roya

ilk Bo

liydi

Bond

lün ba

gurur ve

musunuz,

mi o dönem

çünkü onlar, B

tüm esprileri, ş

rektiren aksiyo

Duruma öyle y

filmi mümkün

gibi göstermeliyd

lık ediyormuşum

doğru olduğuna y

serilerini yeniden

tiğini düşünüyor

tiğimize inandığ

gelişmesini istiy

terler geri geld

ve kötü adam

gibi konseptl

izin verildi

fazla bilgi v

Bond film

herkesin h

ler geri ge

de komik

iyi bir s

Nasıl gö

rum, a

bunun i

hissediy

Bond flen son

NIDIKrihi 2 Kasım olanİstanbul, Şang-

n çeşitli yerleri ve yapıldı.

BARDEM FAKTÖRÜDaniel Craig’in karşısında bu kez Javier Bardem var. Filmde

MI6’yı tehlikeye sürükleyen Silva karakterini canlandıran Oscarlı oyuncu, katılma süre-cini, “Olağanüstü oyuncu ve yapımcı kadrosunu görünce,

'Hayır' diyemezdim” diye anlatıyor.

©201

2CTMG,IN

C./GREGWILLIAMS

E

Page 64: Tempo - Kasim 2012

64 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

"BOND'USEVİYORSANIZBUNUN,ONUNÖZÜRDİLEMEYENYANISAYESİNDEOLDUĞUNUDÜŞÜNÜYORUM."

64 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

KENDİNDEN YAŞLI

KARAKTERJames Bond’u canlandıranlar

arasında, 007 serisi başladıktan sonra

doğan tek isim Daniel Craig. 44

yaşındaki oyuncu, bugün sahnede,

beyaz perdede ve televizyonda,

kuşağının en iyilerinden biri kabul

ediliyor.

©201

2CTMG,IN

C./TOM

CRA

IG

Page 65: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 65

DANIEL CRAIGCASINOROYALE/2006

QUANTUMOFSOLACE/2008SKYFALL/2012

PIERCE BROSNANALTINGÖZ/1995

YARINASLAÖLMEZ/1997DÜNYAYETMEZ/1999BAŞKAGÜNÖL/2002

TIMOTHY DALTONYAŞAYANGÜN

IŞIKLARI/1987ÖLDÜRME

YETKİSİ/1989

ROGER MOOREYAŞAMAKİÇİNÖLDÜR/1973

ALTINTABANCALIADAM/1974BENİSEVENCASUS/1977

AYHAREKATI/1979YALNIZSENİNGÖZLERİNİÇİN/1981

AHTAPOT/1983BİRCİNAYETEBAKIŞ/1985

GEORGE LAZENBYKRALİÇENİN

HİZMETİNDE/1969

SEAN CONNERYDR.NO/1962

RUSYA'DANSEVGİLERLE/1963ALTINPARMAK/1964

YILDIRIMHAREKATI/1965İNSANİKİKEREYAŞAR/1967ÖLÜMSÜZELMASLAR/1971ASLAASLADEME/1983

TIMOTHY DALTOESEAN CONNERY DANIEL CRAIGPIERCE BROSNANN PIERN SNAN

H E P S İ "BOND...JAMESBOND"

REKOR ONDACraig, ‘Skyfall' filmi için 8 milyon pound (yaklaşık 23 milyon TL) ücret aldı.

A

©201

2CTMG,IN

C./TOM

CRA

IG

Page 66: Tempo - Kasim 2012

66 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

özellikler var; güzel kadınlar, silahlar, otomobiller... ‘Skyfall’ için Aston Martin marka otomobil mi kullandınız?Ú Evet, Aston Martin DB5.

Onu kullanmak nasıl bir his?Ú Çok güzel. Klasik bir otomobil. Mo-

dern bir aracı kullanmaktan biraz daha

zor. Onu tavlamak gerekiyor, ama des-

tansı ve ikonik. Filmde kullandığımız

bazı özelliklere sahip; yani sadece bir

simgeden, geçmişe göz kırpmaktan çok,

hikâyenin parçası.

“FRAGMANDA ÇOK AZ EY GÖSTERDİK”Senaryo önceki Bond filmlerinden daha mı karanlık? Fragmandan anladığımız

kadarıyla James Bond ölüyor ve yeniden diriliyor, daha doğrusu ölümden geri dö-nüyor...Ú Hayır, son Bond’dan veya ‘Casino

Royale’den daha karanlık olduğunu dü-

şünmüyorum. Fragmanın, izleyicileri

tahmin etmeye ve gazetecileri yazı yaz-

maya yönlendirdiğini, herkesi biraz da

olsa heyecanlandırdığını umuyorum.

Ancak filmde, fragmandan çok daha faz-

lası var tabii. Söz ettiğiniz bölüm, filmin

başlangıcında yer alan önemli ve çarpıcı

bir sahne.

“FAVORİM SEAN CONNERY”Kendi oynadıklarınızın dışında favori Bond filmleriniz hangileri?Ú ‘Rusya’dan Sevgilerle’ ve ‘Altın Par-

mak’.

imdiye kadar James Bond’u oynayan aktörlerden hangisi favoriniz?Ú Sean Connery.

Neden?ÚÇok iyi. Sean’un oyuncu seçimi sıra-

sında herkesin favorisi olmamasını ga-

rip buluyorum. Ancak o kadar İskoç ki,

insanlar daha çok David Niven ve diğer

İngiliz aktörler üzerinde durmuşlar.

Filmin yapımcılarından Cubby Broccoli

Amerikalı, Harry Saltzman ise Kanadalı

ama aslında İngiltere’de çok uzun süre

yaşamış ve İngiliz hayranı olmuş, hatta

kendilerince İngiliz bile sayılabilecek

kimseler. Sean Connery’yi gördüklerin-

de, onda İngiliz bir yönetmenin muhte-

melen göremeyeceği potansiyeli gördü-

ler. Sean, aksiyon film kahramanlarına

yönelik genel bakış açısını değiştirdi.

Çıkardığı oyun, başka birçok şeyle bera-

ber, Bond serisinin bu kadar uzun sür-

mesinin sebeplerinden biri.

E LENCELİ SETTimothy Dalton, Bond’u biraz daha ciddi bir karakter gibi canlandırmayı denedi. Sizce bu şekilde oynamak için çok mu erkendi?Ú Timothy Dalton filmlerini severim.

Uyuşturucu savaşı gibi ciddi konularla

ilgilenir. ‘Skyfall’un kahkahalarla güldü-

recek kadar komik olduğunu söylemiyo-

rum, ama bu filmde ulaşmak istediğimiz

ve bence, ulaştığımız bir hafiflik, rahat-

lık var. Judi’nin (Dench) bunda büyük

payı oldu, Javier (Bardem) ve Ralph’in (Fi-

ennes) de öyle. Bence bu, her şeyi değişti-

riyor. Yani filmde, kesinlikle karanlık bir

yan var ama birçok güzel şey de var.

Javier Bardem, onu en çok şaşırtan şey-lerden birinin ‘Skyfall’ setindeki eğlenceli ortam olduğunu, sizin hep güldüğünüzü,

espriler yaptığınızı söyledi. Altı aylık bir film çekimi sürecinde bu, bir anlamda ge-rekli mi oluyor?Ú Kesinlikle. Umuyorum ki setteki

eğlencemizin derecesi yaptığımız işle

örtüşmüştür. Birbirimizi güldürüyor,

birlikte eğleniyor olmamız, çektiğimiz

filme yansıyor. Herkes elbette işini ciddi-

ye alıyor, kimse başkasının işine karışmı-

yor ama birbirimizle dalga geçmekten,

şakalar yapmaktan da kaçınmıyoruz. Bu

rahatlık, oyunculuğumuza yansıyor.

“ ZALİM BİR ÖZGÜRLÜ Ü VAR”James Bond karakterinin sürekliliğini ko-ruyabilmesinin sebebi sizce ne?Ú Bu zor bir soru. Ama gerçek cevap

bence, bu konu üzerinde fazla düşünül-

memesi. Seyircinin bizi sevmesi için çaba

sarf etmiyoruz. Trendy veya güncel olmak

için uğraşmıyoruz. Bond olduğu gibi bir

karakter. Onu seversiniz veya ondan nef-

ret edersiniz. Seviyorsanız, bunun, özür

dilemeyen yanı sayesinde olduğunu düşü-

nüyorum. Kendi yöntemleri içinde sıkışıp

kalmamış ama zalim bir özgürlüğü var.

Ve bence bu, tüm jenerasyonlara çekici

geliyor.

Skyfall’u çekerken, ne gibi fiziksel zorluk-larla karşılaştınız?Ú Bu tarz filmleri çekmek, inanılmaz

derecede fiziksel efor gerektiren bir şey.

Deniyorum, deniyorum ve başarabilmek

için fit kalıyorum. Karakterin ben oldu-

ğuma seyirciyi inandırmak için yollar

bulmamız gerekiyor. Elimden geleni ya-

pıyorum. Bir de müthiş dublörlerle çalı-

şıyorum. “En iyileri” diyebilirim. İnanıl-

maz şeyler yapabiliyorlar.

"KARAKTERiNBENOLDUĞUMAS E Y İ RCİ Y İ İ NANDIRMAKİ Ç İ NELİMDENGELENİYAPIYORUM.

B U D A İ NANILMAZDERECEDEFİ Z İ KSELEFORGEREKTİRİYOR."E

Page 67: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 672 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 67

BOND KIZLARIElbette onlar olma-dan bir Bond filmi, Bond filmi olamaz.

Naomie Harris (solda) saha ajanı

Eve’i canlandırıyor, Severine rolünde ise

Bérénice Marlohe (sağda) oynuyor.

©2012CTMG,INC./TOMCRAIG

E

Page 68: Tempo - Kasim 2012

ESA_Tempo_kasim.indd 1 12.10.2012 10:20

Page 69: Tempo - Kasim 2012

ESA_Tempo_kasim.indd 2 12.10.2012 10:20

Page 70: Tempo - Kasim 2012

70 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2 7070770707070 //////////////// TEMTEMTEMTEMMMMMMMMMMMMMMMMTEMMMMMMMMMMMPO PO POOPOPOPOPOPOPOPPOPOPOPPPOPOPOPOPPOPOPOPOPOPPPO //////////// K aK a sK a sK a sK a ssK s ı mı mmı mmmı m //// 2 0 12 0 10 11110 10 11111112 0 10 10 2 2222

GİZLİ KAHRAMANLARİşte, bir havalimanının fo-

toğraf karesine sığdırılması imkânsız trafik akışı. Kule tra-fiği, bilgisayar oyunlarının da gözde konsepti. Ama burada her şey gerçek ve stres dozu

çok yüksek.

70 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Page 71: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 71

İSTANBULATATÜRKHAVALİMANI’NDA30YILIDEVİRENHAVATRAFİKKONTROLKULESİNİNYERİNEYENİS İGELİYORVESİSTEMLERDEĞİŞİYOR.2013’TEKULLANILMAYABAŞLANACAKYENİKULEYİGÖRMEKİÇ İNHAVALİMANINAGİTT İKVEBİRBİNADANÇOKDAHAFAZLASIYLAKARŞILAŞTIK.KONTROLÖRLERİNSIRADIŞIHAYATLARI,GİZEMLİABDASKERİUÇAKLARI...BURASIKESİNLİKLEROMANTİKBÜNYELEREGÖREDEĞİL!

stanbul Atatürk Havalimanı’na (AHL) hükmedecek 57 metre yüksekli-

ğindeki yeni hava trafik kontrol kulesine çıkıyoruz. Asansörle beş kat,

sonra birkaç basamak ve nihayet 360 derecelik görüşe sahip cam silin-

dirin içindeyiz.

Görüntüden etkilenmemek imkânsız. Hava trafiğinin yönetildiği ak-

tif kule tam karşımızda ve tüm havaalanı ayaklarımızın altında. Pistte hızlanarak peş

peşe kalkan ya da gökte bir nokta olarak belirip gitgide büyüyen ve inişe geçen uçaklara

büyülenmiş gözlerle bakıyoruz. Bu sırada, bize kuleyi ve diğer hava trafik kontrol üni-

telerini gezdiren SMART projesi(*) İstanbul sorumlusu Nevzat Dinçer Ayyıldız’ın sözleri,

heyecanımızın yersiz olmadığını gösteriyor: “15 yıllık hava trafik kontrolörüyüm ama

bu görüntüden hâlâ heyecan duyuyorum. Fizik kurallarını unutursanız, bu kadar bü-

yük bir demir yığınının uçabilmesi müthiş bir şey.”

Yapımı 2007 yılında başlayan yeni kule ve içindeki son teknoloji ürünü sistemler,

-tamamlanması yılan hikâyesine dönen- SMART projesi kapsamında devreye girecek.

Ama bu yazıldığı kadar kolay değil. Zira kuleyi bir anda taşımak, saniyelerin bile

önemli olduğu bir havalimanında büyük risk. Bu yüzden ekipler, sekiz ay boyunca

her iki kulede de çalışmaya devam edecek ve sistemin sorunsuz işlediğinden emin

olunacak. "Tamam" denilen noktada eski kule tamamen devreden çıkacak ve alt tara-

fındaki birimlerle beraber yıkılacak. Bu boş alan, uçak park yeri olarak değerlendiri-

lecek ve havada iniş izni bekleyen uçak sayısı bir nebze olsun azalacak.

imdi, kulenin devreye girmesi için, İtalyan sistem sağlayıcı Selex’in son güvenlik

testlerini tamamlaması bekleniyor. Ziyaretimiz sırasında, teknisyenlerin bu testleri

karmaşık ekranlar önünde sürdürdüğünü görebiliyoruz. Devlet Hava Meydanları İşlet-

mesi Genel Müdürü Orhan Birdal, “Uçağın radarda göründüğü noktayla gerçekte git-

! ÖZLEMSOĞUKDERE/ o z l e m @ d o g a n b u r d a . c o m

Ç A ĞRIKILIÇÇI

i

YERDEKiGÖZÜGÖKYÜZÜNÜN

(*) Türkiye'nin hava trafik kontrol sistemlerinin modernize edilmesini kapsayan SMART projesi, 2006’da

başladı, 2009'da bitmesi öngörüldü, ancak - talyan sistem sağlayıcıdan kaynaklanan gecikmeler yüzünden-

hâlâ devam ediyor. SMART ile tüm saha kontrol üniteleri Ankara’da toplanacak.

Page 72: Tempo - Kasim 2012

72 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

UÇUŞ10ADIMDA

Kule, günlük uçuş planına göre, sırası gelen uçağa “Motor çalıştır” talimatı veriyor, gideceği güzergâhla ilgili uçuş kurallarını pilota aktarıyor.

Pilot, aldığı talimatı yineliyor ve kendisine iletilen kuralları, uçuş

bilgi sistemine giriyor. Bu kurallar dâhilinde uçuş hazırlıklarına başlıyor.

ÖNHAZIRLIK HAZIRLIK

2

Hazırlıklarını tamamladıktan sonra

kuleden çıkış izni istiyor. Kulenin izniyle,

ilk hareketini yapmadan önce körükte motor

çalıştırıyor.

Pilot, geri çıkma ve taksi hareketi

için kuleyle tekrar temas kuruyor. Taksi hareketi,

uçağın piste girmek üzere yola çıkması

demek.

ÇIKIŞ İZNİHa

tamamkule

IKIŞ İZNİ

3

KULEKULE

1

PİSTE DOĞRU

Pilot, ve tak

için kutemaT k

STE DOĞRU

4

Yeni kule devreye girdiğinde, mevcut

kule ve altındaki binalar yıkılıp uçak park alanına çevri-lecek. Bu, daha az uçağın havada bek-letilmesi anlamına

geliyor.

Havaalanının bu kesimi askeri bölge. DHMİ’nin burayı kullan-ma talebi, güvenlik gerekçesiyle yakın zamanda reddedildi.

NOT: Bu fotoğraf, stanbul Atatürk

Havalimanı'nın yeni hava trafik kontrol

kulesinden çekildi.

72 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Yaklaşma ve Saha Kontrol

üniteleri.

Page 73: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 73

Piste giren uçak, kalkış için motorlarını

yüksek güce hazırlıyor. Ardından havacılık tabiriyle ‘koşmaya

başlıyor’. Uçağın kalkı -şını 3 kilometrelik pist mesafesinde tamamla-

ması gerekiyor.

Havalimanında iki paralel kalkış pisti

var. Ancak birbirlerine yakın oldukları için uçaklar aynı anda kalkış yapamıyor.

Biri beklerken, diğeri koşuyor, bir diğeri piste giriyor. Her

kalkış, diğeri için 1.5-2 dakikalık bekleyiş demek. Peş peşe

üç uçak sıradaysa, üçüncünün kalkması en az 6 dakika alıyor.

Uçak maksimum yüksekliğe

Saha Kontrol'ün yönlendirmesiyle

ulaşıyor.

Kule, taksi hareketine başlayan uçağı piste girmesi için serbest

kılıyor. Uçaklar sıraya giriyor ve hangi piste

gireceklerine dair yeni talimatı bekliyor.

PİSTSIRASIİST SIRASI

5

KALKIŞ İZNİ

Havalparale

var. Ancyakın o

kl

ALKIŞ İZNİ

6

KALKIŞANIALKIŞANI7

MAKSİMUM YÜKSEKLİK

Uçak myüks

Saha Kyönlend

AKSİMSİMUM ÜKSEKLİK

9 İnişte bu sıralamanın tersi yaşanıyor. Piste saatte yaklaşık 250 kilometre hızla inen uçak, yaklaşık 2 bin

600 metrelik pist mesafesinde durmak

zorunda.

VEİNİŞVE İNİŞ

10

Uçağın pistten teker kesmesiyle, kule pilota yeni frekansını söylü-yor ve uçağı Yaklaşma Kontrol’e devrediyor. Pilot frekans değiş-tirip, kendisini yeni

kontrolöre tanıtıyor ve Yaklaşma Kontrol’ün

yönlendirmesiyle, uçağı 9 bin 500-24 bin

feet'e tırmandırıyor.

KULEDEVREDIŞI

Uçağın kesmesiyyeni frekyor ve uçKontrol’

E DEVRVRE DIŞI8

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 73

Page 74: Tempo - Kasim 2012

74 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

tiği nokta arasındaki uyum test ediliyor.

Bu da zaman alıyor. 2013’te, SMART’ın

öngördüğü tüm sistem ve tesisleri kulla-

nılır hale getireceğiz” diyor.

EYLÜL 2012'DE REKORAHL’nin kule atmosferi kadar etkileyi-

ci olan diğer parçası, elbette ki buranın

kritik koltuklarını işgal eden hava trafik

kontrolörleri. Uçaklar onların talimatıy-

la motor çalıştırıyor, onların talimatıyla

kalkışa geçiyor ve yine onların talimatıy-

la binlerce feet’e yükseliyor. ‘Dünyanın

en stresli mesleği’ nitelemesi de, ‘Tanrı

kompleksi’ yakıştırmaları da bu yüzden.

Bir devlet memuruna göre fazlasıyla adre-

nalin yüklü hayatlarından yan-

sıyan notlar çarpıcı. Ancak onlar

olağanüstü heyecanlara alışkın.

“Atatürk Havalimanı’nda ça-

lışıp da, ‘Başımdan tehlikeli olay

geçmedi’ demek mümkün değil”

diyor deneyimli bir kontrolör.

Günde 1000 civarında uçağı indi-

rip kaldırıyor, bunların güvenli biçimde

hava yolunda ilerlemesini sağlıyorlar. An-

cak son rakamlar gösteriyor ki, iş yükle-

ri daha da artacak. Eylül 2012’de AHL’de

tüm zamanların rekoru kırıldı; bir gün-

de bin 132 uçak iniş-kalkış yaptı. Yani her

75 saniyede bir uçak indi ve kalktı. Bu

uçaklardaki toplam yolcu sayısı yaklaşık

130 bindi!

Bu yük ve riskle başa çıkabilmek için

analitik zekâ, gelişmiş hayal gücü, hızlı

düşünme kabiliyeti, soğukkanlılık ve çok

iyi derecede İngilizce (havacılıkta ortak

konuşma dili İngilizce) gerekiyor. Bin-

lerce feet yükseklikteki uçakları radar

ekranına bakarak idare ettikleri için üç

boyutlu düşünme yeteneği de çok önem-

li. Tabii bu kadar maharetin ‘yan etki’leri

yok değil.

"KOCAM 'PİLOTA TALİMAT VERMİYORSUN' DİYOR"

The New York Times gazetesinde 1991 yı-

lında yayımlanan Timothy Egan imzalı

yazıdan alıntı yapmanın tam sırası. Mark

Dillon adlı bir hava trafik kontrolörü,

mesleğin sıra dışı doğası ve bunun haya-

tına yansımasını iki cümleyle özetlemiş:

“15 yılınızı birilerine ‘16 bin feet’te sola

dön, 20 bin’de sağa dön’ diyerek geçiri-

yorsunuz ve sonra diğer insanlara da

aynı ses tonuyla ne yapmaları gerektiğini

söylüyorsunuz. Bu, bir yığın probleme yol

açıyor.”

Benzer ifadeler AHL kontrolörlerin-

den de geliyor. “Gündelik hayatta kaba

saba olabildiğimiz doğru” diyor biri. “Ti-

tiz, aceleci ve ukalayız. Sanki biz çok zeki-

yiz, dışarıdaki herkes aptalmış gibi dav-

ranabiliyoruz. Haddimizi aşabiliyoruz.”

TEMPO ÖZEL

İŞTE YENİ KULE!

Ç O Ğ U K İ Ş İ N İ N H AY A L E T T İ Ğ İ tür-den bir 'uzay üssü' izlenimi vermiyor; aksine yeni kule de, alt katlarındaki diğer hava trafik üniteleri de gün ışı -ğının geniş camlardan içeri dolduğu, ferah mekânlar. Ancak, 200'e yakın

bilgisayar ve flat ekranların karmaşık radar verileri ile işler hale geldiği gün

bir çeşit 'stres üssü'ne dönüşmesi kaçınılmaz. 85 milyon euro'ya mal olan yeni bina ve sistemler ile kontrolörler daha modern teçhizatla, daha iyi bir

ortamda çalışma imkânına kavuşacak ama 'yeni kulenin rötarları ortadan kaldıracağı' haberleri doğru değil.

Ç O Ğ U K İ Ş İ N İ N H AY A L E T T İ Ğ İ tür-

tiği nokta arasındaki uyum test ediliyor

nalin

sıyan

olağa

“A

lışıp

geçm

diyor

Günd

rip kaldırıyor

Yeni Yaklaşma ve Saha Kontrol birimleri.

TALEP ÇOK AMA...Hava trafik kontrolörlüğüne ilgi büyük ama son olarak KPSS'den gelen 100 kişiden 80'i genel yetenek testlerinde elenmiş. Anadolu

Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu da kontrolör yetiştiriyor.

Page 75: Tempo - Kasim 2012

YAKIN GEÇME: Yüksek mesafede iki uçak birbirlerine maksimum 10

mil yaklaşabiliyor. Trafik yoğunsa, bu limit kontrollü olarak azaltılabiliyor. Kontrolör, iki pilotun onayını alıyor ve kontrollü yakın geçiş yaptırıyor. Bunun kontrol dışı gerçekleşmesi tehlikeli. Bu hata üç kez tekrar eder-se, kontrolörlerin lisansı alınabiliyor.

TEHLİKE ANLARI

Bir kontrolör anlatıyor: “Bu meslekte küçücük bir hata bile özgüven kaybı yaratır. Sanki yanıyorsunuz, kalbiniz yerinden fırlayacak ve ömrünüzden bir parça gitmiş gibi! İnanılmaz bir adrena-lin. Böyle günlerde ‘Yanlış meslek mi seçtim?’ diye soruyorsunuz kendinize.” Havayolu en güvenilir ulaşım şekli olsa da, heyecan bu işin doğasında var. İşte havayollarında yaşanan tehlike anları:

ACİL İNİ : Basına yansı-yan acil inişler, buzdağının görünen kısmı. Aslında

daha sık yaşanıyor. Motor-iniş ta-kımlarının açılmaması, uçağın yakıtı azken kalkış yapması, yolcuların kavga etmesi, kalp krizi vb. sağlık sorunları nedenleriyle acil iniş talep edilebiliyor.

RADYO KAYBI: Uçağın alıcı ve vericilerinde sorun varsa, yani uçakla iletişim kurula-

mıyorsa özel prosedür uygulanıyor. Etraf diğer uçaklardan arındırılıyor, o sırada diğer uçakların iniş-kalkışına izin verilmiyor ve uçağın tepkisi bekleniyor.

KÖTÜ HAVA ARTLARI: Buzlu, karlı ve görüşün sıfı-ra düştüğü sisli havalarda,

uçaklar ani manevralar yapabiliyor. Kontrolörleri hayli zorlayan bir durum. Ancak artık Atatürk Havalimanı’nda sıfır görüşte bile uçakları emniyetli biçimde piste kadar getirebilecek yeni sistemler mevcut.

RADAR KAYBI: Geçmişte çok sık yaşanan radar kayıpları günümüzde olağa-

nüstü sayılıyor. Yoğunluk o kadar çok ki, iki dakikalık radar kaybının bile korkunç bir durum olacağı söyleniyor.

ATAT Ü R K H A V A L İM A N I ' N D A olağan bir gün. Bunu, radar ekranında görünmediği halde, radyo teması kuran gizemli bir uçak dağıtıyor. Ne yeri belli, ne kim olduğu… Kısa panik anını, gözleri radara kilitlenmiş hava tra-fik kontrolörünün telaşlı sesi izliyor: “Tanıtma gönder! Pozisyon bildir!” Tanıtma geliyor; bu bir ABD askeri uçağı. Yunanistan tarafından Türk hava sahasına girmiş ve Ege üzerinde ilerliyor.

Bu sıra dışı olay, geçtiğimiz aylarda Atatürk Havalimanı’nda yaşandı, ama iddiaya göre ilk değildi. Türkiye Hava Trafik Kontro-lörleri Derneği Başkan Yardımcısı ve 15 yıllık hava trafik kontrolörü Gülsefa Yaşar’a göre, “ABD askeri uçakları bunu sık sık yapıyor.”

Yaşar, “Transponder’ları(*) kapalı halde, herhangi bir radyo frekansı kullanmadan, kendi başlarına gidiyorlar. Radarda görünmü-yor ve bir anda ortaya çıkıyorlar. Oysa Ege, hava trafiğinin çok yoğun olduğu bir bölge. Kontrolörler farkında bile olmadan başka uçakları, onun altından alçaltıyor, üstünden tırmandırıyor” diyor.

O anlattıkça şaşkınlığımız artıyor: “Uçakların pilotları da, ‘Ülkenizin sağından-solundan geçerim, bir şey yapamazsınız’ gibi şeyler söyleyebiliyor. Bir defa, giriş izni eksik bir Amerikan askeri uçağına, ‘Bu şekilde geçemezsin. Belgelerini tamamla’ dedik. Eksik evrakı havada tamamlayıp hemen bize geçebilecekken, bunu söylediğimiz anda alıcı-vericisini kapattı, cevap vermedi. Ardın-dan, ‘Radyo kaybına uğradım’ mesajı yolladı. Bu ne demek? ‘Çok önemli değilsiniz, ben bu-radan geçerim’ demek. Zaten geçti ve gitti.”

Kontrolörler, kendilerini güç durumda bırakan bu gibi olayları Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Sivil Havacılık Kurumu’na rapor ediyor. Zira bunlar kitabına uygun yapılmasa da legal uçuşlar. Bu yüzden diplomatik krize sebep verecek uygulamalardan kaçınılıyor.

K O N U Y L A İ L G İ L İ Sivil Havacılık Kurumu’ndan resmi açıklama talebimiz cevapsız kalıyor ancak bu noktada, Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümü öğretim üyesi ve radar savunma sistemleri uzmanı Doç. Dr. Aşkın Demirkol’un açıklamaları aydınlatıcı:

“Amerikan askeri uçaklarının, TCAS’a(**) ek olarak, daha gelişmiş radar algılama sistemleriyle hava trafiği içerisin-de kendilerini sevk ve idare edebilmeleri mümkündür. Buna rağmen yine de risk ortadan kalkmış değildir. Hâlâ istenme-yen karşılaşmalar ve kazalar olasıdır. Bu yüzden, Amerikan askeri uçaklarının Türk askeri yetkililerinden de hava trafiğinin sağlıklı kullanımına yönelik bilgilendiril-meleri kuvvetle muhtemeldir.”

Peki, hava trafik kontrolörlerinin yüreğini ağzına getiren bu gibi olaylar 'savunma zafiyeti' olarak algılanmalı mı?

“Durum, sivil havacılık açısından zafiyet gibi görünse de, Türk askeri ve savunma sistemlerinin kontrolü altındadır. Özel görev veya özel harekâtla görevli askeri uçaklar (örneğin Amerikan askeri uçakları), transponder’larını açık tutarak havaalanıyla haberleşmeye girdiğinde, bilgilerinin sivil unsurlar tarafından -kule bile olsa- bilinmesini veya tespit edilmesini istemeyebilir. Çünkü transponder’ı açık olan askeri uçağın sivil kuleyle irtibata geçmesi, kendi bilgilerinin hava trafiğin-deki diğer uçaklara bildirileceği anlamına gelir ve bu durumdan kaçınmak isteyebilir. Genel anlamda; askeri ve savunma has-sasiyetleri ve istihbarata yönelik veri payla-şımının özelliği açısından mevcut durumu anlaşılabilir buluyorum. Yine de psikolojik anlamda sivil havacılık yetkililerinin gönül koymaları, hatta sitemlerini de bir şekilde anlayabiliyorum.”

(*) Transponder: Uçaklar ın radarda etiketleriyle görünmelerini sağlayan cihaz. Uluslararası kurallara göre, uçuş sırasında açık olmak zorunda.

(**) Traf f ic Collision Avoidance System (TCAS), uçaklar ın çarpışma riskini önlemeye/azaltmaya yarayan bir sistem. Yaklaşık 150 kilometrelik alan

içerisindeki uçakların birbirlerine 20 -25 kilometre kadar yaklaşmalar ı halinde dahi uçaklar ı uyar ıyor.

viaçıklama talebimizak bu noktada,Elektrik-Elektroniköğretim üyesi ve

mleri uzmanı Doç

il Havacılık klama talebimiz bu

GİZEMLİ ABD ASKERİUÇAKLARI

} }

Gülsefa Yaşar Doç. Dr. Aşkın Demirkol

İDDİA CEVAP

Page 76: Tempo - Kasim 2012

76 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

A H L' D E K İ Y O Ğ U N L U Ğ U , buranın esas patronu Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü, aynı zamanda eski bir hava trafik kontrolörü Orhan Birdal’a soruyoruz. Birdal, “Burası, çölün ortasına yapılmış, ihtiyaç oldukça büyütebileceğimiz bir havaalanı değil. Tersine şehir, havalimanını sıkıştırıyor. Kapasiteyi artırmak istiyorsak, şehrin bir bölümünü yıkmamız gerekir. Bu yüzden havalimanını daha etkin kullanmanın çaresini arıyoruz. Kapasite, sınıra yaklaşmış vaziyette. Üçüncü havalimanı yapılıncaya kadar da böyle gitmek zorunda” diyor.

Y O Ğ U N L U Ğ U N A Z A LT I L M A S I için seferlerin 24 saate yayılmasını önemsiyor, ayrıca pilot-kontrolör iletişiminin minimuma inmesinin işleyişi hızlandıracağını söylüyor ve ekliyor “Hatta, konuşmayı tamamen ortadan kaldıracak, kontrolör ve kokpitin yazışmayla haberleşeceği sistemler üzerinde çalışıyoruz.”

" A R T I K S A N İ Y E L E R B İ L E önemli" diyor ve devam ediyor: “Aynı anda uçuş için motor çalıştırma izni is-teyen 10 uçak olduğunu düşünün. Biri telsizin mandalına bastığı anda, diğerinin onu beklemesi lazım. Birkaç sene önce bunun pek önemi yoktu ama bugün saniye hesabı yapıyoruz.”

A H L' D E K İ E N Ö N E M L İ rötar nedenlerinden lodosa karşı da adım atılmış. Rüzgâr bileşkeleri hesaplanarak pistlerin daha doğru kullanımı sağlanmış. Lodos kaynaklı rötarların Mayıs 2012 itibarıyla büyük ölçüde ortadan kalktığını belirtiyor.

Mesaileri boyunca pilotlara talimat

yağdırdıkları için bu otoriter ruh hali özel

hayatlarına da yansıyor.

“Eşim, ‘Pilota talimat vermiyorsun’ diye

çıkışıyor bazen” diyor Türkiye Hava Trafik

Kontrolörleri Derneği (TATCA) Başkan Yar-

dımcısı Gülsefa Yaşar ve kadın kontrolörler

arasında boşanma oranının yüksek oldu-

ğunu belirtiyor.

Yeri gelmişken söyleyelim; bu bir er-

kek mesleği gibi görünmesine rağmen,

AHL’deki 150’ye yakın kontrolörün nere-

deyse yarısı kadın. Kontrolörlerin yaş orta-

laması ise 40.

NÖBET SONRASI 'CESET GİBİ'Hava trafiğini yönetmek ağır iş. Üç aşamalı

bir sistem var. Zincirin ilk ve en görünür

halkasında kule, yani Meydan Kontrol var.

Kule, uçakların gözle göründüğü kalkış ve

inişte devrede, uçak pistten teker kestiği

an devreden çıkıyor. Bundan sonrası, en

basit tabiriyle bir bilgisayar oyunu gibi.

Uçağı sırasıyla Yaklaşma Kontrol ve Saha

Kontrol devralıyor. Bu ünitelerde görevli

kontrolörler, uçağı canlı olarak değil, radar

ekranında bir nokta olarak görüyor. Rota-

sına soktukları uçağı binlerce feet yukarı

tırmandırıyor ve diğer uçaklarla çarpışma-

dan güvenli biçimde yol almasını sağlıyor.

Kontrolörlerin günlük mesaisi 12 saat.

Bu sürenin iki saati çalışıp iki saati din-

leniyorlar. Her kontrolör, saatte ortala-

ma 31-32 uçakla ilgileniyor. Aşırı yoğun

günlerde, bu sayı neredeyse iki katına

çıkabiliyor. Böyle günlerde sinir harbi

olağan. Zira iş sırasında, durup birbirle-

riyle konuşmak veya dert anlatmak gibi

bir lüksleri yok. Bunun için molayı bekle-

mek zorundalar. Bilhassa gece nöbetleri

yıpratıcı. Nöbetten çıkanların yüzünün

‘ceset gibi’ olduğunu söylüyorlar. Yoğun

mesaiyi 24-48 saatlik izinler takip ediyor.

"ARTİST ARTİST KONU MA"Hava trafik kontrolörü olmanın Türkiye

şartlarında daha da zorlayıcı kısmı, bu

mesleği İstanbul’da yapmak. Zira hem eks-

tra maddi getirisi yok, hem de burası hava

trafiği bakımından Avrupa’nın yedinci

büyük havalimanı. Aynı anda 20 uçağın

birden iniş izni istediği anlar olabiliyor.

Tek bir iniş pisti olduğu düşünülürse, kont-

rolörlerin stres katsayısını tahmin etmek

güç değil.

TATCA Başkan Yardımcısı Yaşar, yeri

gelmişken, geçtiğimiz yaz iş yavaşlatma

eylemine gittikleri, bu yüzden rötara yol aç-

tıkları konusundaki haberleri hatırlatarak,

“Hiçbir kontrolör, uçak bekletmek istemez;

çünkü bekleyen her uçak, daha fazla risk

ve daha çok kirlenen dünya demektir. AHL

tam kapasite çalışan, çok yoğun bir havali-

manı. Burada rötar kaçınılmaz” diyor.

Rötarın onlara yansıyan bir başka boyu-

tu; asabi pilotlar. “Zaman zaman uygunsuz

konuşabiliyorlar. Geçen gün biri, kontro-

lör arkadaşa, ‘Artist artist konuşma’ dedi.

Sonrasında özür diledi ama çoktan rapor

edilmişti ve hakkında cezai işlem yapıldı.

Pilotlar toplumda el üstünde tutulan, iyi

kazanan kişiler. Bütün bunlar egolarını

besliyor. Ama neticede bizden talimat al-

mak durumundalar, hatta zaman zaman

azarlanıyorlar. Bunu kişisel algılayıp çıkı-

şanlar olabiliyor. Bir arkadaşımıza, ‘Kaç

kuruşluk adamsın?’ diyen bile oldu” diyor.

Atatürk Havalimanı’ndaki gerilim hem

yolcular hem pilotlar hem de hava trafik

kontrolörleri açısından daha da sürecek,

hatta belki artacak gibi görünüyor. Ancak

herkes şu konuda hemfikir: Atatürk Hava-

limanı kapasitesini doldurmuş bir meydan.

Bu bardak daha fazla su kaldırmaz!

"PİLOTLARTOPLUMDAELÜSTÜNDETUTULAN,

İ Y İ KAZANANKİ Ş İLER.BU,EGOLARINIBESLİYOR."

“BURASI ÇÖL DEĞİL, YEŞİLKÖY”

A H L' D E K İ Y O Ğ U N L U Ğ U , buranın

Orhan Birdal

Page 77: Tempo - Kasim 2012

İ İ İİİİ İ İ İİ İ İ

İ Ş İ İ

Şİ

İ İİ

TEMPO.indd 2 10/19/12 7:59:53 PMTP_.indd 1 20.10.2012 19:04:0

Page 78: Tempo - Kasim 2012

78 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

adın dergilerinde yer alan

karakter belirleyici testler-

den (Kıskanç bir kişiliğe

sahip misiniz? Yeşil size ya-

kışıyor mu?) çözmeyi her zaman arzulamı-

şımdır. Geçen gün, özel hayatımda başıma

gelen küçük bir paranoya anı, yeni bir test

bulmama yol açtı. Sevgiliniz sizi, arayaca-

ğına dair söz verip aramadıysa aklınızdan

ne geçer? a) Masum bir işi çıkmış olmalı. b)

Üzerinden araba geçmiş olabilir. c) Aniden

sizin berbat biri olduğunuza karar verdi ve

başkasıyla gitti.

SORUMLUSU ANNEİngiliz psikanalist Donald Winnicott’ın

(1896-1971) görüşlerine dayanan iyi bir fik-

re göre, b) veya c) şıkları yerine, a) şıkını

seçebilmek bir başarı. Bunu sağlamak ise,

doğal süreçle değil ancak sene-

lerce süren iyi ebeveyn deneyimi

sonucunda mümkün olabiliyor.

Winnicott, anneleri tarafından,

uzatılmış zaman dilimlerinde

bırakılan bebeklerin veya küçük

çocukların, annelerinin kendi gö-

rüş alanları dışında var olduğuna

dair umutlarını yitirdiklerini gözlemle-

mişti. Annelerinin öldüğünü (veya başka

durumlarda, bakmak için daha iyi çocuk-

lar bulduklarını) hayal ediyorlardı. Hiçbir

durumda annelerinin trafiğe takılmış veya

görüşmesinin uzamış olabileceğini düşün-

ALAINdeBOTTONBu sorunun yanıtını, olası en kötü senaryoyu dü ünerek

vermeye hazırsak, çocuklu umuza dönmenin zamanı gelmi demektir. Zira paranoyak tutumumuzun arkasında, annemiz olabilir. Endi elenmeyelim;

İngiliz psikanalist Donald Winnicott’a göre, bunun bilincinde olmak, üstesinden gelmeyi de

kolayla tırıyor.

Beni neden aramadı?

K

YAZAR

?

müyorlardı. Bu fikri ancak, daha küçük yaşlarında, annelerinin yokluğuna çok az

denk gelenler geliştirebiliyordu. Winnicott’ın söylediğine göre; “Annenin varlığının

hissedilişi x dakika kadar sürüyor. Eğer anne x dakikadan çok uzakta kalırsa, an-

nenin imajı solmaya başlıyor. Bebek endişeleniyor ama endişe, annenin x+y dakika

sonra geri gelmesiyle son buluyor. Anne bu sürede gelmezse, bebek travma geçiriyor.

Annenin x+y+z sürede dönmesi, bebeğin değişmiş ruh halini düzeltmiyor. Travma,

bebeğin, hayatın devamlılığına dair bir kopukluk deneyimlediğini gösteriyor.”

M, LOUIS THEROUX İLE KAÇMADI Winnicott, çocuktaki aşırı hassas ve ciddi bir hasardan -Bir annenin 10 ay süreliğine

deniz aşırı bir ülkeye gitmesi, çocuğuna ölüm gibi görünebilir- çok fazla etkilene-

bilen anne imajını vurgulamıştı. Ne var ki, travma geçirmemiş yetişkinler, başka-

larının zarar görmeden hayatlarına devam edebilmesi için, etraftaki varlıklarının

ötesinde, güçlü bir bağ oluşturabilirler. Birinin annesi bir yıllığına Avustralya’ya

gidebilir ama onun görüntüsü ve hatırası, zaman ve mesafenin üstesinden gelme

gücüne sahip olacaktır. Sırf yok diye, hayal dünyasında ölü gibi canlanmayacaktır;

gözden ırak artık gönülden ırak değildir.

Bu durum, beklenen telefon gelmeyince, bazı insanların neden paniğe kapıldık-

larının, bazılarınınsa nasıl aldırış etmeden yapabildiklerinin nihai açıklaması değil,

ama paranoya ve endişe mekanizmalarına (M ölmedi ya

da M, Louis Theroux (M’in idolü) ile kaçmadı; yalnızca

Gloucester caddesi ile South Kensington arasındaki tren

hattında takılı kaldı) ışık tutan bir başlangıç. Winnicott,

tüm bilgeliğiyle bize hatırlatıyor; psikanalistik çerçevede

her zaman olduğu gibi, yetişkinliğimizde, genelde ço-

cukluğumuzda ters gitmiş şeyler için endişe duyarız. Bu

durum, yetişkinlerin hiç travma geçirmedikleri

anlamına gelmiyor. Yalnızca başkalarının dav-

ranışlarının kötümser yorum-

larını içeren senaryoları,

hayatımıza sokma ko-

nusunda bilinçli ol-

mamızı öneriyor.

anlamına gelmiyor. Yaln

ranışlar

lar

h

a

k-

ir

a

n-

ğ

e-

mi

r.

n,

e

k

ö-

a

gözlemle

veya başk

a

d

G

h

t

h

c

e-

a

Page 79: Tempo - Kasim 2012

D Ü N Y A N I N B İ R N U M A R A L ID E K O R A S Y O N V E S T İ L D E R G İ S İ

338 SAYFAALIŞVERİŞ ÖNERİSİ

VE İLHAM

MARAKEŞ EVLERİ VE METE DENİZ’DEN MODERN ETNİK YORUMLARMODACILARDAN GARDROP SIRLARI

SALONDAN BANYOYA ERGONOMİK MOBİLYALAR VE SİSTEMLER

+YENİ SEZON İÇİN EN SICAK DÜNYA TRENDLERİ !!!

Page 80: Tempo - Kasim 2012

80 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

! BAHARDAĞLI/ b d a g l i @ d o g a n b u r d a . c o m

YAŞ:20! B A H A RD A ĞLI / b d l i @ d b d

CEMTALU

80 /// TEMPO 80 /// TEMPO

S t y l i n g : D İLARAİPEKŞATIR

M a k y a j : MURATORUÇ

S a ç : ERCANGERÇEK

M e k â n : MARTIİSTANBULHOTEL

Page 81: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 81

HAYATIMIZA14YAŞINDAYAPRAKDÖKÜMÜİLEGİRDİĞİNDEUFAKTEFEKB İRKIZDI.ŞİMD İ'ARAF'F İLMİNDECANLANDIRDIĞ I AĞIRROLİLEPEŞPEŞE İKİÖDÜLALMIŞ BAŞARILIB İROYUNCU.VEEVETGÜZEL!NESLİHANATAGÜL,YAŞINIÇOKTANAŞMIŞOLGUNLUĞUVEBÜYÜLEYENOYUNCULUĞU İLEGELECEĞE DAMGASINIVURACAK.BAŞARACAKLARINAHAZIRLIKLIOLUN.

FISILTIYLA GELEN SON Bu, fotoğraf çekimimizin son karesi! Sekiz saatin

sonunda bu pozu verirken tek isteği, sessizlik.

Herkes susuyor. Fondaki müziğin sesi bile.

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 81

tişö

rt:

ST

EF

AN

EL

, bo

t: Q

UE

HAZIRLIKLIOLUN.

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 81

STATÜ:YILDIZ

Page 82: Tempo - Kasim 2012

82 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

enüz 13 yaşında bir kız,

bilinmeyen numaralar

servisini arıyor ve Er-

berk Ajans’ın telefon

numarasını istiyor. Ar-

dından ajansı arayıp

“Nasıl kaydolabilirim?”

diye soruyor, onlar da anlatıyor. Anne ba-

basına dönüp, “Beni bu adrese götürün”

diyor. Neslihan Atagül’ün oyunculuk

macerası böyle başlıyor. Dört yıl ‘Yaprak

Dökümü’nde izlediğimiz o küçük kız, tıp-

kı bir yetişkin gibi, hayattaki en büyük

hayalini neredeyse ‘tek başına’ gerçekleş-

tiriyor.

u anda 20 yaşında. Değişen fazla bir

şey yok, yine kendi ayakları üzerinde, ha-

yallerinin peşinden koşuyor. Ailesinden

ayrı, atv’de yayınlanan ‘Hayat Devam Edi-

yor’ dizisinden kazandığı parayla yaşıyor.

‘Yaprak Dökümü’ ile ‘Araf’ arasında bir

yerlerde farkına varmadan büyümüş gibi.

"EVLİ, ÇOCUKLU OYUNCULARDAN FARKIM YOK"

Taksim’in yeni duraklarından Martı İs-

tanbul Otel’de fotoğraf çekimi için hazır-

lanan odaya, cıvıl cıvıl bir genç kız yerine

olgun bir kadın giriyor sanki. Çok konuş-

muyor, nadiren gülümsüyor. Saçı yapılır-

ken, yemek yerken veya biriyle konuşur-

ken bile, yüzündeki o düşünceli ifade hiç

kaybolmuyor. Son filmi ‘Araf’ ile topladı-

ğı ödüller iyi oyunculuğunun kanıtı ama

Yeşim Ustaoğlu’nun bu rolü ona teklif et-

mesinde, yaşıtlarından farklı duruşunun

payı büyük, belli.

Otelin İstanbul’u 360 derece gören

manzarasında fotoğrafçı Cem Talu’nun

karşısında, objektifle cebelleştiğini de

ekleyelim. Poz vermekte epey zorlanıyor.

Bu durumu “Değişken bir ruha sahibim.

Çok iyiyken birden enerjim düşüyor ve

karamsarlaşıyorum” diye açıklıyor ve

sohbetimiz başlıyor.

Büyük dertleriniz mi var? Ú Çok gencim ama sorumluluklarım

var. Yeditepe Üniversitesi’nde Tiyatro

Bölümü’nde burslu okuyorum ama iş yo-

ğunluğundan ötürü okula gidemiyorum.

Yaşıtlarımın çoğu, babasından harçlık

alıp, sadece okula gidiyor. Ben özel üni-

versiteyi burslu kazanmak durumunday-

dım mesela. Yaptığım işten kazandığım

parayla yaşıyorum. u anda evli, çocuklu

oyunculardan hiçbir farkım yok. Ben de

ev geçindiriyorum.

Ailenizden bahsedebilir misiniz? Ú Annem ev hanımı. Dikiş nakışla uğ-

raşır, bana sürekli bir şeyler örer. Babam

şoför, ağabeyim muhasebeci.

En başta, sizi oyunculuğa çeken neydi? Ú Bilmiyorum. Bir gün babamla televiz-

yon izliyorduk. Sekiz yaşındaydım, “Baba

ben oyuncu olacağım” dedim. O da “Olur-

sun kızım” dedi. 13 yaşında bilinmeyen

numaralar servisinden Erberk Ajans’ın te-

lefon numarasını aldım ve aradım. “Ajan-

sa nasıl kaydolabilirim?” diye sordum,

onlar da anlattılar. Annemlere ajansın

adresini verip, beni ajansa götürmelerini

istedim. Reklam filmleriyle başladım.

O yaşta bu kararı vermek riskli değil mi? Alternatif bir meslek düşünmediniz mi hiç? Ú Tercüman olabilirdim. Lisede üç yıl

İngilizce okudum. Sonra bir dönem ede-

biyata yönelmek istedim. Moda tasarımı

ve endüstriyel tasarıma merakım vardı.

Fakat bu mesleklerin hiçbiri olmadı. Ken-

dimi onlara ait hissedemedim. ‘Yaprak

Dökümü’nden sonra tanınmaya başladım.

14 yaşındaydım. Sokağa çıktığımda insan-

lar benimle tanışmak istiyordu. Ergenlik

döneminde olmama rağmen şöhret kavra-

mını hiç önemsemedim. Hâlâ da öyle. Bu-

radan eve gidip, yemek yapacağım.

öhreti hissetmemenin imkânı var mı? Ú Evimin altındaki markete indim bir

gün. Biri, “Siz markettesiniz, terlik giy-

mişsiniz!” dedi (gülüyor). Biz tuvalete de

gidiyoruz. İnsani özellikler bakımından

bir farkımız yok.

“ERKEK ZEKİ OLMALI; BA KA BİR EY ARAMAM”

Kendinizi farklı buluyor musunuz? Ú Bende farklı bir şey var ama onun ne

olduğunu tam bilmiyorum. Dış görünüş-

le mi, ruhla mı alakalı, anlamıyorum.

Aslında kumralım ve standart bir görü-

nümüm var.

Kendinizi daha çok huzurlu mu yoksa en-dişeli mi hissediyorsunuz?Ú Endişeli.

20 yaşında bir genç kızın bu cevabı verme-si normal mi? Ú Arkadaşlarıma farklı fikirler sundu-

ğumda “Sen nereden biliyorsun?” diyorlar.

en

bi

se

be

nu

“N

diye soruyor

HAYALİNDE NE VAR?HAYALİNDE NE VAR?

AĞ I R R O L L E R G E L M E S İ N İ İ S T İ Y O R U M . Mesela bundan sonra yönetmen Ümit Ünal ile

çalışmak istiyorum. Bir de hayallerimi Tim Burton

süslüyor.

SADECE OYUNCULUK MU?E OYUNCULUK M

A R A D A S I R A D A B E L L İ K O N U L A R D A Y A Z I Y A Z I Y O R U M .

Resim eğitimi aldım, yağlı boya tablo yapıyorum. En sevdiğim yazarlar, Kafka ve Bukowski.

En sevdiğim müzik grupları ise Led Zeppelin, Massive Attack ve

Nirvana.

kom

bin

ezon

ve

bot:

H&

M

koly

e: N

ET

WO

RK

, yü

zük:

MA

NG

O

BİR KEDİLER BİR DE DENİZ Boş zamanı varsa,

öncelik, hep kedilerinin. Canı sıkıldığında

ise deniz kenarında yürüyüşün yerini hiçbir

şey tutmuyor.

DECDEC

nra yçalış

hay

m

O R U M .boya

MUMU

L LL LY O

U???????????????????????U??????

L İ L İO R U M

HH

AĞAĞİ S Tso

çs

K O NRe

SADSADSS

Page 83: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 83

"TELEVİZYON İZLEMİYORUM"Dizi sektörünün içinde fa-kat televizyon izlemeyi pek sevmiyor. Evine taşındıktan

uzun süre sonra televiz-yon aldığını söylüyor. Tek sebebi, dev ekranda film

izleyebilmek.

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 83

PARAMIKENDİ M KAZANIYORUM.H A T T A İ ŞY O ĞUNLUĞUNDANOKULAGİ D E M İ YORUM."

büst

iyer

: E

CE

SA

LIC

I (L

'AP

PA

RT

) ko

lye:

FO

RE

VE

R N

EW

"SORUMLULUKLARIMVAR.

P ARAMIKENDİ MKAZANI Y O RU M

YALNIZYAŞIYORUM.

Page 84: Tempo - Kasim 2012

84 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2 84 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

"TELEVİZYOND İ Z İ S İ YERİNE,SİNEMAF İ LMİNDEPARLAMAKTANDOLAYIMUTLUYUM."

RÜZGÂR NEREYE SAVURURSAGittiği yerde uzun süre

kalamıyor. Yaz tatilinde bir buçuk haftada Çanakkale, Balıkesir, Altınoluk, Bod-rum ve Cunda’yı gezdiğini

söylüyor.

elbi

se:

BC

BG

MA

X A

ZR

IA,

kem

er:

QU

E bi

lekl

ik v

e yü

zük

: M

AN

GO

, ay

akka

bı :

CH

RIS

TIA

N L

OU

BO

UT

IN

Page 85: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 852 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 85

Page 86: Tempo - Kasim 2012

86 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

"SEViŞMESAHNESiÇEKERKENHERKESİ Ş İNİYAPIYOR.BENDEDEVAMLILIĞ A BAKIYORUM.ETKİLENMEYOK."

büst

iyer

: E

CE

SA

LIC

I (L

'AP

PA

RT

), k

olye

ve

bile

klik

: F

OR

EV

ER

NE

W,

pan

tolo

n:

ST

EF

AN

EL

kem

er v

e yü

zük:

MA

NG

O,

ayak

kabı

: CH

RIS

TIA

N L

OU

BO

UT

IN

Page 87: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 87

“Ben yaşadım bunu” dediğimde “Sende

yaşanmışlık yok, öyle görünmüyorsun”

diye yanıtlıyorlar. Bazıları da tam tersi-

ne “Senin bir derdin var, dışarıdan bile

belli oluyor” diyor.

Sizi ilk tanıyanlar böyle mi anlatır?Ú “Samimisin ama sınırların var” di-

yorlar. Genellikle bakışlarımdan çekini-

yorlar.

Bir erkek sizi nasıl tavlar?Ú Zeki olmalı. Başka bir şey ara-

mam.

Aşkı nasıl yaşarsınız?Ú Bu konuda yeniyim. İki sevgi-

lim oldu şimdiye dek.

u anda sevgiliniz var mı?Ú Evet. Fikirlerine, dünyaya ba-

kışına, psikolojisine, ruhuna güveniyo-

rum.

Âşık mısınız? Ú Evet (gülüyor). Bir yıl oldu. Huzurlu

biri. Az önce Taksim’de olduğunu söyledi.

“İşim erken bitse de onu yakalasam, bir-

likte zaman geçirsek” diyorum. Yanımda

yokken, hep acelem oluyor; çünkü bir an

önce onun yanına gitmek istiyorum.

Peki ya evlilik?Ú Bir gün tabii ki evleneceğim. Çünkü

çocuk sahibi olmak istiyorum. Dünya

kötü bir yer haline geldi ama istiyorum.

“BANKACI, MÜ TERİSİNDEN ETKİLENİR Mİ?”

‘Araf’ta canlandırdığınız Zehra karakteri ile ödülleri topladınız. Bu rol, sizi patlattı mı?Ú Evet. Dört yıl ‘Yaprak Dökümü’nde

oynadım ama televizyon dizisi yerine, si-

nema filminde parlamaktan dolayı mut-

luyum. Aslında ilk sinema filmim değil

bu. ‘İlk Aşk’ta oynamıştım ama orada da

küçük bir kızı canlandırıyordum.

Artık o küçük kız değil misiniz?Ú Değilim. 20 yaşındayım. Kendimi

daha güzel buluyorum. Yüz hatlarım

oturdu. 25 yaşıma kadar güzel yaşamak

istiyorum.

Sonra size gelen rollerin değişeceğini mi düşünüyorsunuz?Ú Değişsin. Sinema filmi istiyorum.

‘Araf’taki sonuçtan memnun musunuz? Ú Zor bir karakterdi. Gerçi bunu söyle-

diğimde, kendine güvenmeyen bir oyun-

cuymuşum gibi göründüm. Böyle yazıldı

ve çizildi. “Rolü çok iyi canlandırdım”

diyemem. “Kendime güveniyorum” diye-

rek, bu yola çıktım.

lk kez bir sevişme sahnesinde rol alacak-tınız. Tereddüt ettiniz mi?Ú Rol geldiğinde 18 yaşındaydım. Yönet-

menden yana şüphem yoktu. O sahnele-

rin nasıl çekileceğini öğrenince, kendini

o yönetmene gözün kapalı teslim edebili-

yorsun. O kadar profesyonel ki! Öpüşme

veya sevişme sahnesi çekiyorsun ama her-

kes işini yapıyor. Devamlılığa bakıyorum.

Etkilenme diye bir şey yok.

Yine de büyük bir işin altından kalktığını-zı söyleyebilir miyiz? Ú Görüntü yönetmeni “Kameranın

önünde seni görmek güzel” demişti. Bu

sahneleri çekerken devamlılığa bakıyor-

sun. “Sağdan öptüm, şimdi sola geçmem

gerekiyor” gibi teknik detaylar var. Saçım

önüme düşüyor ama arkaya düşmesi ge-

rekiyor mesela. Aynı zamanda Zehra’yım

ve o adamı istiyorum. Tüm bunları bir

arada yapabiliyor olman gerekiyor.

“Nasıl olur da birbirlerinden etkilenmez-ler” diye soran var. Bu soruya cevabınız ne? Ú Etkilenme gibi bir durum söz konusu

olamaz. Bir sahnem vardı mesela. Mahur

ile birlikte olduktan sonra banyoda iç

çamaşırımı kokluyordum. Küçücük bir

banyodayız, görüntü yönetmeni o banyo-

da benimle birlikte kocaman kamerasıy-

la kayıt alıyor. Öyle iyi saklıyor ki kendi-

ni, orada olduğunu hissetmiyorsun bile.

Bu, benim işim. Bankacı, müşterisinden

etkileniyor mu? Nasıl öpüştüğüne bakıl-

mıyor. O adamı öpmem gerekiyor

ve öpüyorum.

"GECE GÜNDÜZ MAKARNA DA YERİM"Bu film, sizde nasıl bir iz bıraktı? Ú Ne yapabileceğimi gördüm.

Moskova 2morrow Film Festivali'nden ‘ imdinin ve Gelece-ğin En yi Oyuncusu’ ödülü geldi.

Ne hissediyorsunuz? Ú Burada umut veriyorum, orada en iyi

oyuncuyum. İlginç değil mi? Moskova’ya

gitmedim. Evde oturuyordum, Yeşim Us-

taoğlu aradı, “Neslihan seni tebrik edi-

yorum” dedi ve güzel haberi verdi. aşır-

dım.

kinci kez Altın Koza’da ‘Umut Vaat Eden Oyuncu’ ödülünü aldınız. Aynı kategoride ikinci kez ödül almanız, tartışma yarattı. Siz ne düşünüyorsunuz?Ú Bu konu, çok dallandı ve budaklan-

dı. Fazla yorum yapmak istemiyorum

aslında, ama ikinciye gerek yoktu. Biri

Twitter’da “İkinci kez ‘Umut Vaat Eden

Oyuncu’ ödülünü aldın. Acaba jüri senin

hâlâ hiç gelişmediğini düşünüyor olma-

sın?” yazmış. Bu yorumu çok beğendim.

Bundan sonra nasıl bir karakteri canlan-dırmak istersiniz?Ú Bunu da bilmiyorum. Verimli olabil-

mem için o karakteri haklı bulmam gere-

kiyor. Bir gazeteci “Lezbiyeni oynamak is-

ter misin?” diye sordu. “Tabii ki isterdim”

dedim. “Lezbiyen olmak isterdim” diye

başlık atmışlar. Okuyanlar beni biseksüel

zannetmiş olabilir.

Paraya ihtiyacınız olsa ve istemediğiniz bir rol gelse kabul etmez misiniz?Ú Gece gündüz makarna da yerim. Bir

tencere makarna bana üç gün yeter. Çok

borcum olursa, tercihim değişebilir. Fark-

lı bir durum; yaşamak gerekiyor.

ÖDÜLDEN ROL ÇALAN YORUMÖDÜLDEN ROL ÇALAN YORUM

M O S K O V A ' D A N G E L E N Ö D Ü L L E Isabelle Huppert gibi dünya

starlarının arasından sıyrılarak büyük başarıya imza attı.

Türkiye'de ise Altın Koza'da ‘Türkan Şoray Umut Vaat Eden

Genç Kadın Oyuncu' seçildi. Basın onu, 'Sultan'ın varisi' diye değerlendirdi.

‘Araile mı?Ú

oyn

nem

luy

b

Page 88: Tempo - Kasim 2012

88 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

iEKONOMİ: BUZDAĞININ

ARKASIiPHONE5İLEYENİ B İRİVMEKAZANAN

iEKONOMİ’NİNRAKAMLARIBAŞ DÖNDÜRÜYOR:ABD’DE514BİN,10’DANFAZLAÜLKEDE700BİNKİŞİAPPLE’AÇALIŞIYOR.iPHONE5’İNRÜZGÂRIYLAŞİRKETİNPİYASA DEĞERİ620MİLYAR

DOLARIGEÇTİ.AMAENAZBUNLARKADARÇARPICIBAŞKABİR

RAKAMDAŞU:iPHONE5’İNDEMONTEEDİLDİĞİ Ç İN’DEKİ

TES İSTE12SAATLİK‘GAYRİİNSAİ’MESAİNİN

YEVMİYES İSADECE30TL.

88 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

! ERDALGÜVEN

İVMEKAZANANMLARIBAŞ 4 B İN,10’DANKİŞİAPPLE’A

NRÜZGÂRIYLAERİ620MİLYARAZBUNLARA B İR’İNDEEKİ

KİNTL.

Page 89: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 89

YÜKTE HAFİF PAHADA AĞIR iPhone5, ABD'de 649 dolara (yaklaşık 1.168 TL) satılıyor. Türkiye'de ise 3.299 TL'den ön siparişleri verildi. Oysa

üretim maliyeti yalnızca 207 dolar (yaklaşık 372 TL).

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 89

BLOO

MBERG

/CON

TRIBUTOR

/GETTYIM

AGESTUR

KEY

Page 90: Tempo - Kasim 2012

90 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

pple’ın son cihazı iPhone5 ‘en

kısa sürede en çok satılan cihaz’

olarak tarihe geçti. Piyasaya çık-

tığı hafta sonu 5 milyonu bulan

satış rakamı, siz bu satırları

okurken kim bilir kaça katlanmış olacak.

Önümüzdeki yıl, ilk kez ‘normal’den fazla

‘akıllı telefon’ satılacak. Bu ranttan en fazla payı

kapmak için kıyasıya bir rekabet söz konusu. iP-

hone ‘akıllı telefon’ piyasasının en parlak mar-

kası belki ama rakiplerinin gerisinde. iPhone’un

işletim sistemi iOS’nin rakibi Android’i kulla-

nan cihazların küresel pazar payı son iki yılda

yüzde 24’ten yüzde 66’ya sıçrarken, aynı sürede

iPhone’unki dört puan artışla ancak yüzde 20’ye

çıkabildi.

Buna karşılık üç günlük satış rakamına ba-

kılırsa, iPhone5’in Apple’ın pazar payını artıra-

cağı kesin. İlk hafta sadece dokuz ülkede satışa

çıkarılan cihaz, yıl sonuna kadar 140’a yakın

ülkede edinilebilecek. irket, bir yıl içinde 57

milyon iPhone5 satmayı hedefliyor.

iPhone5’ten Amerikan ekonomisi de ümitli.

Satışların, ABD’nin gayrisafi milli hasılasına

3.3 milyar dolarlık (yüzde 0.33) bir katkıda bu-

lunması bekleniyor. Apple ayrıca ABD çapında

yarım milyonu aşkın kişiye iş sağlıyor ki, bu da

azımsanacak bir sayı değil. Apple’da çalışanla-

rın sayısı 47 bin, ancak işin içine nakliyeciden

uygulama (App) yaratıcısına kadar Apple için

çalışanları da katarsanız, sayı 514 bini buluyor.

GERÇEK BİR ‘DÜNYA MARKASI’Gelgelelim merkez olmakla birlikte ABD,

‘iEkonomi’nin bir ayağı yalnızca. Apple, çok

değil, yedi sekiz yıl öncesine kadar, ürünleri-

nin ABD’de üretilmesiyle böbürlenirdi. ‘Made

in USA’ damgası bir gurur vesilesiydi şirket

için. Ama çoktan geride kaldı o günler. Başta

Uzakdoğu’dakiler olmak üzere dev ölçekli fab-

rikalar ve tabii ucuz ve esnek işgücü ‘Made in

USA’ damgasını silip attı.

Bugün sırf iPhone değil, tüm Apple ürünle-

rinin yalnızca yazılım ve tasarımı baştan sona

Amerikan patentli. 'Yüzlerce' diye ifade edilen

cihaz bileşenlerinin de ancak yüzde 10’u ABD’de

üretiliyor. Yani Apple hakikaten bir ‘dünya mar-

kası.’

Halihazırda dünya çapında 20 bin çalışanı

var şirketin. Ama ABD dışında da asıl çarpıcı

rakam Apple’da değil, Apple’a çalışanların sa-

yısı: Avrupa ve Asya’nın 10’dan fazla ülkesinde

Apple cihazlarının üretimi için mühendisinden

işçisine 700 bin kişi kafa patlatıyor, ter döküyor.

Geçen yıl satılan 70 milyon iPhone, 30 milyon

iPad, 59 milyon iPod vb. Apple cihazı, handiyse

20 İ P H O N E ’ U N

A K I L L I T E L E F O N P İ Y A S A S I N D A K İ

P A Y I

Y Ü Z D E

5M İ L Y O N

İ L K Ü Ç G Ü N D E S A T I L A N

İ P H O N E 5 S A Y I S I

57M İ L Y O N

B İ R Y I L İ Ç İ N D E S A T I L M A S I B E K L E N E N

İ P H O N E 5 S A Y I S I

621M İ L Y A R D O L A R

E K İ M 2 0 1 2 İ T İ B A R İ Y L E

A P P L E ’ I N P İ Y A S A D E Ğ E R İ

(Bugüne kadar ulaşılmış en yüksek

rakam)

SAYILARLA EKONOM

PARÇA PARÇA iPHONETasarım ve Yazılım

A P P L E ( A B D )

Dokunmatik Ekran

Modülü

S A N D I S K ( T AY V A N )

Uygulama şlemcisi

S A M S U N G ( G Ü N E Y K O R E )

Kamera Modülü,

Otomatik Lens ve

Gövde

Q U A L C O M M ( S İ N G A P U R )( G Ü N E Y K O R E )

SD RAM

E L P I D A (J A P O N Y A )

Bluetooth ve

Kablosuz

Bağlantı

Modülü

M U R ATA(J A P O N Y A )

Kablo D I A L O G ( A L M A N Y A )

Arayüz

N X P ( H O L L A N D A )

Batar ya, kincil

Kamera Modülü

ve Sabit Lens

S O N Y (J A P O N Y A )

Jiroskop S T MICROELECTRONICS ( İ S V İ Ç R E )

‘Akıllı telefonlar’ yüzlerce bileşenden oluşuyor. Öncülleri gibi, iPhone5’in de bileşenleri

tek bir merkezde değil, dünyanın farklı köşelerinde üretiliyor. Son aşamada tüm bileşenler Çin’deki

bir fabrikada monte ediliyor.

Ta

A P

Do

Mo

S A( T

Uyg

S A( G Ü

Kam

Oto

Göv

Q U A( S İ

Aray

N X P ( H O L Y A )

NICS

A

Page 91: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 91

tamamen ABD dışında imal edildi. Nitekim şir-

ketin 2012 başında açıkladığı sözleşmeli teda-

rikçiler listesindeki 156 firmanın hemen hepsi,

ABD dışında kayıtlı. Sözleşmesiz tedarikçilerin

sayısı bilinmiyor.

BİR ACAYİP YERiPhone5 de İsviçre’den Singapur’a, Çin’den

Almanya’ya kadar uzanan uluslararası bir ope-

rasyonla üretildi. Üretimin en dikkat çeken hal-

kası, en sonda yer alıyor: 10’dan fazla ülkeden

gelen bileşenlerin ‘toplanıp’ cihaza son halinin

verildiği Çin’deki Foxconn (Tayvan merkezli,

çok uluslu bir şirket) tesisi. Adı Foxconn City’ye

çıkan, enzen bölgesindeki Tai Yuan’daki tesis,

birçok küresel şirket gibi Apple’ın da neden

Çin’i tercih ettiğini gayet ‘anlaşılır’ biçimde or-

taya koyuyor.

Foxconn’da toplam 230 bin kişi çalışıyor.

Evet, yanlış okumadınız, tam 230 bin kişi. Dün-

yadaki tüm tüketici elektroniği cihazlarının

yüzde 40’ı bu tesiste monte ediliyor. Günde 3

ton domuz, 13 ton pirinç tüketiliyor Foxconn

City’de. Güvenlik görevlisi sayısı, çoğu fabrika-

nın tüm personel sayısından fazla: 300.

Haftada altı gün, günde asgari 12 saat mesai

yapılıyor. Personelin dörtte biri yatılı. Tüm bu

emeğin günlük karşılığı ise azami 17 dolar (30

TL). Yani, ABD’deki bir Apple çağrı merkezinde

yeni işe başlayan birinin saatte kazandığı para-

dan 5 dolar fazla.

KALİFORNİYA’DAN BAKINCA…Foxconn personelinin 79 bini sadece iPhone üreti-

minde görevli. Ölçek ve ucuz işgücünün yanı sıra

bir de üst düzey bir Apple yöneticisinin ‘kibarca’

esneklik dediği tarafı var işin: “Geçen yıllarda

son anda bir iPhone’un ekranını yeniden tasarla-

dık. Bir iki hafta sonra raflarda yerini alması ge-

rekiyordu ürünün. Çin’deki tesise haber verdik.

Gece yarısına doğru yeni ekranlar tesise varmaya

başladı. Ustabaşılar tesis içindeki yatakhanelerde

kalan 8 bin işçiyi bir çırpıda uyandırdı. Hepsinin

eline bir bisküvi ve bir bardak çay tutuşturuldu.

Birkaç dakika sonra, 8 bin işçi montaj hattındaki

yerini almıştı. 96 saat sonra günde 10 bin iPhone

monte etmeye başlamışlardı bile.” Makine falan

kullanmadan üstelik, elleriyle…

Tabii üst düzey Apple yöneticisinin

Kaliforniya’daki villasının penceresinden ‘rüya’

gibi izlediği bu tablo, o fabrikada çalışanlar için

mecburen katlandıkları bir kâbustan başka bir

şey değil. Geçen ağustos ayında Foxconn tesisine

işçi kılığında sızan angay Akşam Postası’ndan

bir gazeteci ancak 10 gün dayanabildi içeride.

Tuttuğu günlüğü okusanız mideniz bulanabilir.

Nitekim gayriinsani çalışma koşulları nedeniyle

bu yıl üç kez greve sahne oldu fabrika.

Apple, tedarik zincirinde olup bitenlere

duyarsız değil. İnternet sitesinde Apple’a iş yap-

mak isteyen firmaların uyması gereken, çevre-

den sağlığa, etikten güvenliğe yedi sayfalık bir

kurallar bütünü var. Dahası, bir eğitim progra-

mı ve denetim mekanizması da işletiyor şirket.

2007’den bu yana her yıl bu tedarikçilere yöne-

lik ‘ilerleme raporu’ yayınlanıyor. Ama şu da

bir gerçek ki, son rapordan da anlaşılacağı üze-

re, henüz ‘kurallar bütünü’ne yüzde 10 uyum

sağlayabilmiş tek bir tedarikçi bile yok. Bu da

Apple’ın ayıbı olsa gerek.

4M İ L Y A R D O L A RB U G Ü N E K A D A R A P P L E ’ I N A P P

Y A R A T I C I L A R I N A K A Z A N D I R D I Ğ I

P A R A(Apple’ın App

yaratcılarından kazandığı para ise

meçhul)

ketin 2012 başında aç

rikçiler listesindeki 15

ABD dışında kayıtlı. S

sayısı bilinmiyor.

BİR ACiPhone5 de İsviçre’d

Almanya’ya kadar uza

rasyonla üretildi. Üret

kası, en sonda yer alıy

3.3M İ L Y A R D O L A R

İ P H O N E 5 ’ İ N A B D E K O N O M İ S İ N E

Y A P M A S I B E K L E N E N K A T K I

verildiği Çin’deki Foxconn

çok uluslu bir şirket) tesisi.

çıkan, enzen bölgesindek

birçok küresel şirket gibi

Çin’i tercih ettiğini gayet ‘a

taya koyuyor.

Foxconn’da toplam 230

Evet, yanlış okumadınız, ta

yadaki tüm tüketici elekt

yüzde 40’ı bu tesiste mont

d 13 i i

17D O L A R

İ P H O N E ’ L A R I N M O N T E E D İ L D İ Ğ İ Ç İ N ’ D E K İ

F O X C O N N T E S İ S İ N D E 1 2 S A A T L İ K M E S A İ

K A R Ş I L I Ğ I N D A Ö D E N E N Y E V M İ Y E

Haftada altı gün,

yapılıyor. Personelin

emeğin günlük karş

TL). Yani, ABD’deki b

yeni işe başlayan bir

dan 5 dolar fazla.

KALİFORNİYFoxconn personelinin

minde görevli. Ölçek v

230B İ N

F O X C O N N P E R S O N E L İ

t ABD d d i

BİR İPHONE KAÇ HAYAT EDER?

iPhone5'e son halinin verildiği Çin'deki

Foxconn tesislerinde her yıl işçi intiharları yaşanıyor. Tesisteki bazı üretimler, daha düşük ücrete daha rahat işçi bulunan

Çin'in iç bölgelerinde sürdürülüyor.

Page 92: Tempo - Kasim 2012

92 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

EĞİTİMLER BURADA Beki İkala Erikli'nin Gümüşsuyu'ndaki

ofisinde tahmin edebileceğiniz gibi fazla

sayıda melek resmi ve biblosu var. Muhteşem

Boğaz manzarası ruhani atmosferi tamamlıyor.

92 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Page 93: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 93

BEKİ İKALAERİKLİ

MELEKLERLEKONUŞANKADIN

KISACA“ALLAH’TANYADAMELEKLERİNDENBİRŞEYLERİSTEY İN,MUTLAKASİZEYARDIMEDECEKLERDİR”DİYORBEKİ İKALAERİKLİ . YANİ D İNLERDENPEKFARKIYOKSÖYLEDİKLERİNİN.BUNARAĞMEN

H İÇREKLAMIYAPILMAYANKİTAPLARI,100’ÜNCÜBASKILARINIÇOKTANAŞTI.SAYILARLA,VERİLERLEKONUŞANBAŞARILIBİRİŞ

KADINIİKEN,GERİDEBIRAKTIĞIHAYATINDAŞİMD İMELEKLERVAR.TAKİPÇ İLERİGENELLİKLEŞEH İRLİKADINLAR.ERİKLİ’NİNGİDEREK

ARTANÜNÜNÜNALTINDANEYATIYOR?

! A Y ŞEGÜLSAVURa s a v u r @ d o g a n b u r d a . c o m

Ç A ĞRIKILIÇÇI

Page 94: Tempo - Kasim 2012

94 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

trafımda bir sürü

insan (özellikle kadınlar), bu

aralar Beki İkala Erikli adın-

dan söz ediyor. Bundan birkaç

ay önce adını ilk kez bir arka-

daşımdan duydum. Tanımadı-

ğımı söyleyince “Aaaa nasıl bil-

mezsin, hani melekler falan…”

diye karşılık adım. Yine de pek

çağrışım yapmadı. Sonra kitap-

çılarda baktım ki dizi dizi ki-

tapları duruyor Beki Hanım’ın.

Sanırım ilgi alanıma girmedi-

ğinden görmemişim. Sonra

merak ettim, tatilde 122’nci baskısını

yapan ‘Meleklerle Yaşamak’ adlı kitabını

okudum ve İstanbul’a dönünce, bu ilginç

kadınla tanışmaya karar verdim.

Kitabını okuduğum için Beki İkala

Erikli’nin, Robert Kolej ve Boğaziçi Üni-

versitesi İşletme Bölümü mezunu olduğu-

nu biliyordum. Daha sonra 13 yıl Procter

and Gamble’da çalışmış. Türkiye, Alman-

ya, İngiltere ve İsviçre’de pazarlama di-

rektörlüğü görevini yürütmüş. Batıl bir

insan değil yani. Hayatını rakamlarla, so-

mut verilerle geçirmiş. Annesi ve ağabeyi

doktor. Bütün bunları bir kenara bırakıp,

meleklerle iletişim kurmak ve artık tüm

hayatını bununla geçirmek de nereden

çıktı peki?

MİKAİL’İN RENGİ MAVİBeki İkala Erikli ile Gümüşsuyu’ndaki

ofisinde buluşmak üzere sözleştik. Işıl

ışıl bir İstanbul günüydü. Daracık sokak-

taki eski apartmanın merdivenlerinden

en son kata çıkarken, “Yukarıda harika

bir manzara var muhtemelen” dedim.

Daire kapısının girişinde, bizi dev bir

melek posteri karşıladı, kapı açılıp içeri

girdiğimizde de karşımızda başmelek

Mikail’in resmini gördük. Erikli’nin

melek seminerlerini de verdiği salona

girdiğimizde manzara konusunda haklı

olduğumu anladım. Tarihi Yarımada’yı

da içine alan harika bir Boğaz manzarası,

rengârenk koltuklar ve tabii ki melek re-

simleri, bibloları… Ve Beki Hanım geldi,

üzerinde Mikail’in rengi olduğunu söyle-

diği mavi bir bluz, dar bir siyah pantolon,

stiletto. Bakımlı, hoş ve bir çocuk annesi

olmasına rağmen fit bir kadın… Üstelik

spor yapmıyormuş. Gözlerinin

içi gülüyor, pozitif enerjisinden

hemen etkileniyorsunuz.

İKİNCİ ADINI MEDİTASYONLA ALMI

Herkes adını merak ediyordu

Beki İkala Erikli’nin. Sordum:

“Gerçek adınız mı?” Beki gerçek

adıymış ama İkala değil. Zero

Limits adlı kitaptan etkilenerek

kendisine başka bir isim daha al-

mak istemiş ve bunu eğitim aldı-

ğı hocasından rica etmiş. Hocası

da “En iyisi bu ismi senin alman”

deyince, o sıralarda daha melek-

lerle çalışmaya bile başlamamış olan Beki

Erikli meditasyon yapmış. Bu sırada çok

net bir şekilde İkala kelimesini duyduğu-

nu söylüyor. Biraz uzatarak söylemeniz

gerekiyor, İ-kâ-lââ gibi… Bir başka medi-

tasyonda da bu kelimenin anlamı gelmiş

kendisine: Işık veren güneş.

İsimle ilgili hikâyesi bile, gayet Batılı

bir eğitim alıp, hayatını somut bilgilerle

geçiren bir kadın için tuhaf geldi değil

mi? Önceki hayatını elinin tersiyle itip,

Siz melekleri gördüğünüzü mü söylü-yorsunuz?Onların ışıklarını görüyorum. His, ses, düşün-ce ya da görüntü olarak geliyorlar. İç ses ola-rak alıyorum onların mesajlarını. Başmelek Mikail’in daha gür bir sesi var, Cebrail’in çok daha yumuşak, Haniel ondan da yumuşak. Cebrail’i dişi olarak duyuyorum mesela. “Ben başmelek Cebrail” diyor, tık tık başlıyorum yazmaya.Bir suret mi var kafanızda?Bazen var. Aslında o melekler nur, yani ışık. Rönesans döneminde onları gören ressam-lar da o ışıkları kanat olarak tasvir etmişler. Biz de aynen kanatlı, sevgi dolu varlıklar olarak düşündük ve bence de o yüzden öyle görünüyorlar bize. Benim gözümün önündeki Başmelek Mikail’in görüntüsü son derece at-letik. Birçok kişi de aynı şekilde tasvir ediyor onu. Elinde kılıcı... Cebrail’in görüntüsü bana bakır rengi tonlarda geliyor.

“MİKAİLGÜRSESLİ,CEBRAİL’İ DİŞİOLARAKDUYUYORUM”

tra

insan (özellikle

Page 95: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 95/// 95

Siz burada eğitim veriyorsunuz. Ne tür bir eğitim bu? Neredeyse tamamen pratik bir eğitim. Teoriyi zaten kitapta yazdık, olayın pra-tiğini yapıyoruz. Teorinin üzerinden kı-saca geçtikten sonra yaptığımız ilk şey, egoyu dönüştürmek, kenara atmak. Sonra enerji alanlarımızı yani, algıları-mızı açmak üzere çalışmalar yapıyoruz. Ondan sonra da direkt olarak melekler-den ilk önce kartlar yardımıyla, ondan sonra kartları kullanmadan dört duruyu kullanarak, sabahtan akşama kadar iki gün boyunca sadece pratik yapıyoruz. Çalışmalarda meleklere direkt sorular sorabilirsiniz. “Şu işi yapmam benim için hayırlı mı, şu kişiyle ilişkimi nasıl düzel-tebilirim?” gibi… En önemlisi de yaşam amacıyla ilgili yaptığımız çalışmalar. “Ben bu yaşama ne yapmak üzere gel-dim?” sorusunu soruyoruz.

Bulabiliyor musunuz cevabı?Bulmadan bırakmıyoruz. Benim yaşam amacım da bu çünkü.

Peki psikologlarla çatışma yaşıyor musunuz? Bunlar onların alanına girmiyor mu?Hayır hiç yaşamadım, hatta psiko-loglar da geliyor eğitime. İzmir ve Kuşadası’ndaki eğitimlerde iki psikolog hanım vardı. O rehberlikle çalışırsanız daha iyi sonuçlar alıyorsunuz zaten.

Ne kadar iki günlük eğitimleriniz?650 TL. İki günde eğitim tamamlanıyor, arada bir de melek koçu toplantılarımız-da pratik yapıyoruz.

Anladığım kadarıyla size gelen herke-sin Allah’a inanıyor olması lazım…Evren, Allah ya da kuantum alanı. Her ne derseniz deyin. Ama eğitime para verecekleri için inanmayanlar gelmiyor genellikle. Sadece İzmir’de bir hanıme-fendi bunun bir balon olduğunu ispatla-mak üzere geldiği halde, ilk çalışmadan sonra meleklerden rehberlik gelmeye başlayınca şaşırıp kalmıştı.

PSİKOLOGLARBİLEGELİYOR

TTETEMMPOPO

Erikli'nin kitaplarına ilgi

o kadar büyük ki, "Durmadan yazıyor" desek yeridir. Bazı

kitaplarının yanında çalışma CD'leri

de var.

Siz buradtür bir eğiNeNeNeNNeNeNeNeNeeNeNNeeN rererreeeeereerededededdededededededed ysysysysysysysyysysseeeeeeTeTeTeTeTTeTTTTTTTTeTeeT oorororororororroriyiyiyiyiyiiyi i iiiii zazazazazazazazaazzazzazatetetetttitititittit ğiğiğiğğiğğğğ nininininnininn y y yy y yyapapapapaapapapppapıyıyıııyıyyyısasasasasasassssas cacacacaaacaacacacaca g gggggggggggeçeçeçeçeçeçeeçeeçeçe titittititiegegegegegegegeegegoyoyoyoyoyoyu u uu u uuuu dödödödödööSoSoSoSoSoSoSooooSSoooSoSonrnrnrnrnrnrnrnrnnra a a aaaaa eneneneeneneeneee eeeeeeeeemımmımımımımmmmımmm zızızızızızızızzıııı a a a a a a a aaaaçmçmçmçmçmçmçmçmçmççmçmçmççç aaaaaaaaaaOnOnOnOnOnOnOnOnOnOOnnOO ddadadadadadadadadaddan n nnnn nnnnnn sososososoososososooooooonnnnnnnndedededdedededddddddededddddeeden n n n nnnnnnnnnn ilililililililiilllk kkkkkk kkkkkkkkkk önönönööönönöönönöönönönöönnsosososososooososoonrnrnrnrnrnrrnrrrrnnnnn aaa a aaaaa aaaaaa kakakakakkkakakkartrtrtrttrtrrrrkukukukukuukkukkkk llllllllllllllll anananannnnannannararararararrakakakakakakkakkgügügügügügüügügügüüün n n nnn n nn bobobobobbobbbbooyuyuyuyuyuuyuyuunnnnnnnÇaÇaÇaÇaÇaaÇÇÇaÇaaaaaaaaaÇ lılılıllılılılıllılll şmşmşmşmşmşmşmşmşmşşmşmşmşmşmmmmş aalalalaalaalalaalaaaaalaaaa arararaararsosososososooooooooooooosooooos rararararaaraarararrrar bibibibibibbibibbbbibbibibbbb lililililiililiiiirsrsrsrsrssrssrsssininininininininnhahahahahaaahahaahaaaah yıyıyıyyıyıyıyyıyıyyıyırlrlrlrlrlrrlı ıııı ı mımımımımmımmmmm , , ,,,,teteteteeteetteeeteebibibibbibibbibbbbilililiiiliiliil ririririririrriririririrrrr m?m?m?m?m?m?m?m?m??mmm ” ””””” amamamamamamammammammmammacacacacacacacaaaaaacaccacıyıyıyıyıyıyıyyyyyyylalalalalalalalllaaaaaala “B“B“B“B“BB“BBBBenennennennne bb bbbbbbbbbbbbbuu uu uuuuu yayayayayyayayaayyyydididididididdididddd m?m?m?m?m?m??m?m?m?m?m?” ”” ””” ” sososososososososooosoooosorururururururuuruuuuur

"ÇALIŞMALARDAMELEKLERE DiREKTSORULAR

SORABiLiRSiNiZ.'Ş U i ŞiYAPMAMBENiMiÇiNHAYIRLIMI,

ŞUKiŞiYLEiLiŞKiMiNASILDÜZELTEBiLiRiM?'GiBi…"

Page 96: Tempo - Kasim 2012

96 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

meleklerle dolu yeni bir dünyaya açılma-

sının öyküsünü kendisinden dinleyelim:

“Procter and Gamble’da çalışırken, iş için

bir yurt dışı seyahatine gittim. İki buçuk

yaşındaki oğlum gözümde tütüyordu. Eve

dönünce onun bana sarılmasını bekler-

ken, yüzüme şlak diye bir şaplak yedim.

Bu çok acıydı, baktım ki hakikaten bir

şeyler yolunda gitmiyor artık benim için.

Sonra altı ay daha devam ettim çalışma-

ya ama vücudum da sağlık sinyalleri ver-

meye başlamıştı. Önce üç ay ara verdim,

sonra altı, dokuz derken iş yerinden “Beki

artık geliyor musun, gelmiyor musun?”

diye sordular. Ben de ayrıldım işten, ço-

cuğuma odaklanırım diye düşündüm

ama böyle yoğun bir iş hayatından sonra

sadece o da olmuyor. Bazı danışmanlık

işleri yaptım. Frankfurt’ta yaşıyorduk o

sıralar. Çalışırken hep işle ilgili kitaplar

okurdum; o dönemde deli gibi spiritüel

kitaplar okumaya başladım ama yine

meleklerle ilgili bir şey yoktu ortada. En

sonunda oğlumun en yakın arkadaşının

annesi ‘Al şunu oku’ diye bir kitap uzat-

tı bana. Baktım melekler… “Yok devenin

nalı artık” dedim ama almasam da ayıp

olacak… Can sıkıntısından ve hiç inan-

mayarak kitabı okumaya başladım.”

“AİLE İÇİNDE BEKİ’NİN NESİ VAR?” DENİYORDU

İşte hikâye burada başlıyor. Kitabı okur-

ken “Olsun da göreyim” diyerek dilekler-

de bulunan hatta ne istediğini bile unu-

tan Erikli bakıyor, istediklerinin hepsi

yerine gelmiş. Kendi deyişiyle ‘bir sürü

ilginç olay’dan sonra “Bu kadar data be-

nim için veridir” diyerek, melekleri araş-

tırmaya başlıyor ve bu konuda eğitim al-

mayı kafasına koyuyor.

Tabii kocasıyla çok büyük tartışma-

lar yaşamış bu süreçte. Ama kocası, çok

istediği için Hawaii’deki melek eğitimine

gitmesini kabul etmiş sonunda. “Oradan

dönünce iyice uçtum tabii, şakır şakır

mesaj alıyordum” diyor Erikli. Aile içinde

“Beki’nin nesi var?” diye konuşulmaya

başlanmış. O dönemde pek çok iş başvu-

rusunda bulunmasına ve o muhteşem

CV’sine rağmen iş bulamayınca “Beki

işe başlamazsa, onu kaybedeceğiz” diye

düşünen kocası “Gel Türkiye’ye dönelim”

demiş.

İLK KİTAPGerçekten de işe başlamış Türkiye’de ama

yedi ay kadar sürmüş bu macera. Kendisi-

ne sürekli “Bu benim yaşam amacım de-

ğil, ne işim var burada?” diye sorup dur-

duğundan, kendisini sonunda tamamen

meleklere adayıp, ‘Meleklerle Yaşamak’

adlı kitabını yazmış.

Okumayanlar için bir özet: Melekler-

le Yaşamak kısaca herkese “Tanrı’dan ve

onun meleklerinden bir şeyler isteyin”

diyor. Ve bunların büyük şeyler olması da

gerekmiyor. Kutsal kitaplarda da geçen

dört büyük melekle (Mikail, İsrafil, Az-

rail, Cebrail) yetinmiyor. Otopark meleği

bile var, park yeri bulamayanlar hemen

onu yardıma çağırıyor ve iddiaları o ki,

bu her zaman işe yarıyor.

“MELEKLER SAYESİNDE TRAFİKTE KALMIYORUM”

Beki İkala Erikli’ye mektup gönderen ta-

kipçileri arasında bir tanesi özellikle dik-

katimi çekti. Bu okuru diyor ki, “Melekler-

den aldığım yardım sayesinde İstanbul’da

hiç trafikte kalmıyorum.” Bu kadarına da

“Pes” dedim doğrusu ve sordum: “Nasıl

olabilir bu? Köprüde yol yapımının oldu-

ğu sıralarda, trafikte kalmamak müm-

kün müydü İstanbul’da?” öyle cevapladı:

“Öyle şeyler anlatıyorlar ki, hepsini yaz-

maya çalışıyorum yavaş yavaş.”

Ona, “Siz pozitif birisiniz, duyduğu-

nuz, belki de meleklerin değil, kendi iç

sesinizdir” dedim, “Önemli olan başme-

lek Mikail midir, Beki’nin meleği midir,

Beki’nin kendi iç sesi midir? Hiçbiri değil.

Önemli olan mesaj. O mesaj sizin içinize

doğru geliyor mu? Geliyorsa alın onu, gel-

miyorsa çöpe atın” dedi. İç sesinizin doğ-

ru olup olmadığını nasıl anlayacaksınız

peki? Ona yanıtı da şu Erikli’nin: “İç sesi-

niz size huzur verir, egonuz ise sizde ger-

ginlik yaratır.” Diyelim iş değiştireceksi-

niz ve önünüzde iki seçenek var. Hangisi

sizi iyi hissettiriyorsa, onu seçin demek

istiyor, diğeri çok daha fazla imkân sunsa

bile.

Erikli aslında Yahudi, ancak ailesi ken-

disini dinle pek içli dışlı yetiştirmemiş.

imdi meleklerle dolu hayatını anlatır-

ken de sık sık Kuran’ı Kerim’den sureleri

aktarıyor. Hangi dine inandığınız, onun

ilgi alanına girmiyor. Onun için önemli

olan Allah’tan ve meleklerden bir şeyler

istemek. İstemeyi unutup, hayatın tüm

yükünü omuzlarına alan ve iç dünyası

boşalan şehirliler için Beki İkala Erikli,

belli ki çok kendilerinden bir model. Bu

hızlı şöhretin en basit nedeni bu olmalı.

Anlattıklarınız kutsal kitaplardan pek farklı değil. O zaman inanan insanlar, neden Tanrı yerine me-leklerden istesin ki? O kadar büyük mucizeler var ki… So-nuçta Allah her şeye kâdir, Allah’ın me-leği O’nun eli, o da her şeye kâdir. İster Allah’tan isteyin, ister meleklerden fark etmez. Bir ilahiyat profesörü ile televiz-yon programına katılmıştık. Orada “Me-lekler Allah’ın memurları” demişti. Mer-yem suresinde şöyle der: “Rabb’imin izni olmadan, biz inemeyiz.” Yani zaten O’nun izniyle oluyor. Eğer melekten is-temek garip geliyorsa Allah’tan isteyin, fakat istiyor muyuz yani?

İSTERALLAH’TANİSTEYİN,İSTER

MELEKLERDEN.AMAİSTİYORMUYUZ?

bir dünyaya açılma-

di i d

dört büyük melekle (Mikail, İsrafil,

rail, Cebrail) yetinmiyor. Otopark me

bile var, park yeri bulamayanlar hem

onu yardıma çağırıyor ve iddiaları o

b h i

dört büyük

Melek figürünün insanlara iyi geldiği kesin. Mücevherat

ve hediyelik eşyada önemli yer

tutuyorlar.

Page 97: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 97

S O N T R E N D L E R T O P 1 0 Ü R Ü N A K S E S U A R S A A T M Ü C E V H E R

GÖSTERİŞE DEYERVAR

BUKIŞHERKESİMEMNUNEDECEK.ÇÜNKÜGARDIROPLARDA,YOKYOK.TULUMLAR,KISAPAÇALI,YÜKSEKBELLİPANTOLON-LAR,KOLSUZSATENGÖMLEK-LER,TRİKOLAR...KADINLARPIRILTILIRENKLERLE,KÜRKGÖRÜNÜMLÜKABANLARLA,DOM İNANTKIRMIZIYLAALABİLDİĞİNDEGÖSTERİŞLİ.KADINLARLARENKKONUSUNDAYARIŞMAKİSTEYENERKEKLERİÇ İNDESEÇENEKÇOK.

Ñ kürk:T O P S H O P 299.90TL

tulum:ASLIF İ Lİ NTA/L'APPARTPR689TLkolye:VAKKO345TLayakkabı:CHRISTIANLOUBOUTIN1.159,99TL

MPO //////////////////////////////////////////////// 99799999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999

Ñ kaban:T O P S H O P 259.90TL

gömlek:ZARA89.95TLpantolon:M A S S I M O D U T T I 179TL

! SERLİKİBAR s k i b a r @ d o g a n b u r d a . c o m ALTANAYKANStyling: S İDNİKOHEN-SERLİKİBAR saç: ERCANGERÇEKmakyaj: ÖZGEKÜNERmekân: X-FLATSGALATA/ model: MELANIE/ERBERKAJANS/CANKALAV

HERKESİMEMNUPLARDA,YOKYO

ÇALI,YÜKSEKBELSUZSATENGÖMKOLAR...KADINLIRENKLERLE,KÜRKMLÜKABANLARLA,NTKIRMIZIYLA İĞ İNDE ŞLİ.KADINLARLANUSUNDA KİSTEYENRİÇ İNNEK

UNEDECEK.ÇÜNKÜOK.TULUMLAR,ELLİPANTOLON-MLEK-LARÜRK

Page 98: Tempo - Kasim 2012

98 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

BUSEZONSANKİHERYERDE,DOKUNDUĞU ŞEYLERİ ALTINADÖNÜŞTÜRENEFSANEKRALMİDAS DOLAŞIYOR.ALTINRENGİ H İÇB İRZAMANBUSEZONOLDUĞUKADARTRENDLERİNMERKEZİNEYERLEŞMED İ . DAHAORGANİK,AKIŞKANB İRHAVASIOLSADA,KLASİKÇARPICILIĞIYLAGÜMÜŞZIMBALARIN,ÇANTAKLİPSLERİNİNYERİNİALDI,S İYAHLAMÜKEMMELBİRUYUM SAĞLADI.

TEMPO STYLE

Altın

BBBBBUUUUUUU SSSEZZOONN SSAAANNNKKKKKKİİİ HHER YYYYYEEEEERRRRRRRRDDDDDE,, DDOOKKUNNNDDDDUUUUĞĞĞĞĞĞUUUU ŞEYLERRRRRRRRRRRRRRRRİİİİİİİİİİİİİİ

ÖÖ ÜÜ ÜÜÜ

BBUUUUUUU SSEZZOONNSSAAAANNNKKKKİİİİ HHHER

DETAYLARDASAKLI

Ò bluz:ZARA

79.95TL

pantolon:PINKO590TL

bot:STEFANEL

579TL

kolye:MONREVE

885TL

98 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Page 99: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 99

Ñ küpe:MONREVE175TL

kürk:V2K750TL

Ñ gömlek:MIDNIGHTEXPRESS/EQUIPMENT680TL

Ò ayakkabı:CHRISTIANLOUBOUTIN

9.650TL

Ò ruj:

FLORMAR19.90TL

Ò kolye:PINKO580TL

elbise:BERSHKA

49.95TLkemer:PARK

BRAVO59TL

Ñ bilezik:TAYFUNMUMCU3.625DOLAR

yüzük:TAYFUNMUMCU425DOLARçanta:BURBERRY2.688TL

Page 100: Tempo - Kasim 2012

100 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Ñ deri ceket:STEFANEL990TL

Ñ gömlek:ZARA129.95TL

Ò çanta:ZARA

199.95TL

Ñ şapka:PARKBRAVO49TL

Ò atkı:ZARA

89.95TL

Ò babet:NINEWEST160TL

Page 101: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 101

BAŞIMIZINEREYEÇEVİRSEKONU

GÖRÜYORUZ;AŞKINVETUTKUNUN

RENGİKIRMIZIYI.ONU,PANTOLONDAN

ÇANTAYAKULLANABİLECEĞİNİZ

ÇOKYERVAR.TURUNCUYAYAKIN

TABARENGİ DE GÖZDE.LEOPAR

DESENLERLE,TAŞLIYAKALARLA

B İRLEŞT İRİN,SADELİĞİNE

HAREKETKATIN.

Kırmızı

MIZINEREYEVİRSEK ONU

HERDAiMSEKSi

TEMPO STYLE

Ñ triko:VAKKO595TL

bluz:T O P S H O P 49.90TLpantolon:MIDNIGHTEXPRESS/AIRBEL380TLçizme:M A S S I M O D U T T I 369TL

M

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 101

Page 102: Tempo - Kasim 2012

102 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

ERKEKLERİÇ İNKIŞ,YAZINGÖLGESİNDEGEÇECEK.NEDENİBELLİ;GRİNİN,SİYAHINYANINDA"B İZDEVARIZ"DİYENYAZRENKLERİ.SARI,BORDO,TURUNCU,HARDALVEDAHANİCESİ...YETERKİCANLIOLSUN.ÖRGÜKRAVATLARVEMARİNÇİZGİLERDEONLARAEŞLİKEDECEK.

TEMPO STYLE

Renkli

ERKEKLERİÇ İNKIŞ,YAZINGÖLGESİNDEGEÇECEK.NEDENİBELLİ;GRİNİNS İYAHINYANINDA

ERRRKKKKKEEEEEKKKKKLLLLLEEERİÇ İNKIŞ

ERKEKLERÒ

triko:T O P S H O P

129.90TL

pantolon:T O P S H O P

99.90TL

ayakkabı:ZARA

79.95TL

102 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Page 103: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 103

Ñ şapkaZARA59.95TL

Ò çanta:

M A S S I M O D U T T I649TL

Ñ kravat:V2K135TL

gömlek:VAKKO235TLkemer:T O M M Y HILFIGER169TL

Ñ kaban:V2K795TL

Ò blazer:ZARA

199.95TL

tişört:BERSHKA

15.95TLpantolon:

T O M M Y HILFIGER

319TL

Ò saat:

NIXON950TL

Page 104: Tempo - Kasim 2012

104 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

TEMPO STYLE KAPALIMEKÂNLAR,EVDEİZLENENFİLMLERZAMANINAGELDİK.EVDEDEDIŞARIDADASICACIKOLMAKAMAFARKYARATMAKİST İYORUZ.DETAYLARHERZAMANİŞE YARAR.İŞTE B İZDENSİZE10ÖNERİ . . .

SiZiNiÇiNSEÇTiK

N O .1C H A R L E S P H I L I P S H A N G A I

sezonun trendy slipper ayakkabılarının en iyi örneği. Çizgili desenli

modeline bayıldık.

L A D Y G A G A F A M E bal, safran ve orkide esanslarını

içeren parfümünün en çarpıcı yanı siyah olması.

N O .3H A P P Y S O C K S ' U N

rengârenk çoraplar, kısa paçalı pantolonların altında kullanılabilecek en eğlenceli

alternatif.

P H I L I P L I M ' İ N pop-art desenli

çantasındaki kadın biten yaza ağlıyor

olabilir mi?

M A R C B Y M A R C J A C O B S atkıların

bu yıl desensiz modelini bulmak

neredeyse imkânsız!

N O .9

N O .10

N O .8C O T O N B A R siyah taşlı

elbiseyi Boyner mağazalarında

bulabilirsiniz. Davetlerin kurtarıcısı!

M A S S I M O D U T T I deri pantolonla siz de kış

sezonunun deri çılgınlığına katılın.

S T E V E M A D D E N ' I N spor görünümlü, gizli topuklu modelleri "Boyum kısa"

deyip spor ayakkabı giymek istemeyenler için.

T W I G G Y terliklerle desen trendini eve taşıyın. Oh sıcacık!

çantasıbiten yaza ağlıyor

olabilir mi?

N O .

T T I T T I deri deiz de kış

un deri na katılın.

S Tg

N O .7

N O .6

N O .5T O P S H O P ’ U N zımbalı deri ceketi ile bir rock

bara havalı giriş yapın.

y

N O .2

N O .4

Page 105: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 105

T E M P O K A S I M

TÜYAPULUSLARARASIKİTAPFUARI,BUYILHERZAMANKİNDENEĞLENCELİ. ÇÜNKÜTEMA,ÇOCUKVEGENÇLİKEDEBİYATI.ONURKONUĞUDATÜRKİYE’NİNBUALANDAKİ USTA İSMİGÜLTENDAYIOĞLU.17-25KASIMARASINDAZİYARETÇİLERİNİ BEKLEYENFUARINKONUKÜLKESİ İSETEMAYAUYGUN:ÇOCUKKİTAPLARIYLAÜNLÜHOLLANDA.

ÜÜLLLLLLLLLKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEESSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSİİİİ İİİİİİİSSSSSSSSEEEEEEE TTTTEEEEEMMMMMMMMMMMMMMAAAAAAAAAYYYYYYYYAAAAAAAA UUUUUUUYYYYYYYYGGGGGGGGGGGUUUUUUUNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN:::::::::::::::::::::::::::::::ÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKK KKKKKKİİİİİİTTTTTTTTTAAAAAPPPPPPLLLLLLLAAAAARRRRRRRRRRRRIIIIIIIIIIIIIYYYYYYYYYYLLLLLLLLAAAAAAAAA ÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜ HHHHHHHHHOOOOOOOLLLLLLLLLLLLLAAAAAAAAANNNNNDDDDDDAAAAAAAAAA....

MiSGiBiKKKKKİİİİİİTTTTTTAAAAAAPPPPPPP FFFFFFUUUUUUUUUUUUAAAAAAAAAAAAAAAAARRRRRRRRRRRRRRRRIIIIII,,,,, BBBBBBBBUUUUUUUUU YYYYYYYYYIIIIIILLLLLLL HHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEERRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRR ZZZZZZAAAAMMMAAAANNNNNNKKKKKKİİİİİİNNNNNNDDDDDDDDDDDDDDDDEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEENNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN EEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLEEEEEEEEEEEEEEEEEEENNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCCEEEEEELLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLLİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİ...................ÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜNNNNNNNNNKKKKÜÜÜ TTTTEEEEEEMMMMMMMAAAAAAAA,, ÇÇÇÇÇÇÇÇÇÇOOOOOOOCCCCCUUUUUUKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKK VVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVVEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGGEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEENNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNÇÇÇÇÇÇLLLLLLLLİİİİİKKKKKKKK EEEDDDDDDEEEEEBBBBBBBBBİİİYYYYYYYYYYYYAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAATTTTTTIIIIIIII...... OOOONNNNNNNNNNNNNNNUUUUUUUUUUURRRRRRRRRRRRRRKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOONNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNUUUUUĞĞĞĞĞĞUUUUUU DDDDDDDDDAAAAAA TTTTTTTTÜÜÜÜÜÜÜÜRRRRRRRKKKİYEEEEE’’’’NNNNNNNNİİİİİİİİİİİNNNNNNBUUUU

İİİİ

KiTAPKOKUSUTTTTÜÜÜÜÜÜÜYYYYYYYYYAAAAAAAAAPPPPPPPPPPPPP UUUUUULLLLLLUUUUUUUUUUUUUUSSSSSSSSSSSLLLLLLAAAAARRRRRRAAAAAAAARRRRRRRRRRRRAAAAAAAAAAAASSSSSSII

©MATTHIASTUNGER/CORBIS

Page 106: Tempo - Kasim 2012

106 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2 106 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2! SERLİKİBAR/s k i b a r @ d o g a n b u r d a . c o m

itüel 31’inci kez tek-

rarlanıyor. İstanbul

Kitap Fuarı, yine

binlerce kitap, yüz-

lerce yerli-yabancı

yazar ve etkinlikle 17 Kasım’da

kitapseverlerin karşısına çıkıyor.

Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve

Kongre Merkezi’nde 25 Kasım’a kadar

sürecek fuara, bu yıl 600 yayınevi ve

sivil toplum kuruluşu katılıyor, 200

etkinlik düzenleniyor.

HER EY ÇOCUKLAR İÇİN31’inci Uluslararası Kitap Fuarı, bu

yıl en çok çocukları ve hâlâ çocuk ka-

lanları eğlendirecek. Sebebi teması:

‘Çocukluğum Yurdumdur - Çocuk ve

Gençlik Edebiyatı’ . Fuar bu tema çer-

çevesinde, yurt içi ve yurt dışından

çok değerli yazarları, illüstratörleri

konuk ediyor. Türkiye’nin bu alan-

daki en büyük isimlerinden Gülten

Dayıoğlu, fuarın onur konuğu.

DÜNYA TÜYAP'TA Bu yıl fuarın ilk dört günü Ulusla-

rarası Salon, aralarında Almanya,

Hollanda, Hindistan, İngiltere, İran,

İtalya, Rusya, Suudi Ara-

bistan ve Macaristan’ın da

bulunduğu 40 ülkeden ya-

yınevi ve yazara ev sahipliği

yapıyor. Bağımsız edebiyat

topluluğu LAF (Literature

Across Frontiers) bünyesin-

de de 24 ülkeden, bağımsız

yayıncı, edebiyat topluluğu

ve kültür merkezi burada

yer alacak. Edebiyatseverler,

birbirinden ünlü yabancı ya-

zarlarla tanışma, panellerde

onları dinleme imkânı bu-

lacak. Uzun liste arasından

seçtiklerimiz şöyle: Çocuk

edebiyatının usta kalemi Ma-

car yazar Erika Bartos, Zim-

106 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

ETKİNLİK ÇOK GÜN YOKETKİNLİK ÇOK GÜN YOK

R Ziyaretçilerin işi zor. Dokuz günde 200

etkinlik yapılacak. Sizin için mutlaka izlenmesi gereken etkinlikleri seçtik.

MARMARASALONUSaat: 15.15-16.15

Söyleşi: 'Red Kit İstanbul’da' Konuşmacılar:

Didier Pasamonik, Levent Erden Düzenleyen: Yapı Kredi Yayınları

INTEREXPOSALONUSaat: 15.15-16.15

Söyleşi: 'Zaytung Ekibi Zaytung'u Anlatıyor'

Konuşmacılar: Hakan Bilginer, Ayşe Göynük, Özer Uzun

Düzenleyen: April Yayıncılık

INTEREXPOSALONU

INTEREXPOSALONUSaat: 13.15-14.15

Söyleşi: 'Zülfü Livaneli ile Sohbet'Konuşmacılar: Zülfü Livaneli

Düzenleyen: Doğan Kitap

KARADENİZSALONUSaat: 16.00-17.00

Söyleşi: 'Bertolt Brecht – Brecht’in Güncelliği ile'

Konuşmacılar: Ahmet Cemal, Genco Erkal

Düzenleyen: Kaldıraç Yayınevi

INTEREXPO SALONUSaat: 13.15-14.15

18 Kasım Pazar 2012

MARMARASALONUSaat: 15 15-16 15

17 Kasım Cumartesi 2012

KARADENİZSALONUSaat: 16.00-17.00

21 Kasım Çarşamba 2012

ı

a

.

SSöyle

Didier PDü l

17 Kane

z-

e

-

ı S

Düzenl

SSöZ

Konuş

SANAL TAKİP Kitap fuarı ile ilgili en güncel haberleri, yazarları ve etkinlik detaylarını takip etmek için:

www.facebook.com/istanbulkitapfuari

www.twitter.com/kitapfuari

ANADOLU'NUNDEĞİRMENLERİ

ATİLLA BİR-ŞİNASİ ACAR- MUSTAFA

KAÇARYEM Yayınları

3 9 T L

TEKBAŞINADÜNYAGEZİSİBENİAN ÇULHAO LUNetKitap1 6 T L

EKİM YAĞMURLARISERDAR ÖZKANArtemis 1 2 . 5 0 T L

PSİKOLOJİ KİTABI

Alfa Yayınları

5 9 T L

BORA'NINKİTABIAYŞE KULİNEverest1 6 T L

TANGOİSTANBULESMAHAN AYKOL

Mephisto Kitaplığı

1 6 . 5 0 T L

KiTAPLARIFUARIN

EKYASEÖZAr1 2

İİI

a ıL

TEDÜGEBEÇUNe1 6

NRİSİARrıL

BOKİTAYEv1 6

LLoıL

babveli illüstratör Korky Paul, gençlik

ve gotik edebiyatın önemli ismi Jasper

Kent, farklı kuşakların kahramanı Red

Kit sergisinin küratörü Didier Pasamo-

nik, Hollandalı yazar Joke Van Leewuen,

İspanyol edebiyatının önemli isimlerin-

den Javier Sierra ve Macaristan’ın önem-

li yazarlarından Tibor F. Toht.

Onur konuğu ülke ise, bu yıl Türkiye

ve Hollanda ilişkilerinin 400’üncü yılı-

nın kutlanıyor olması nedeniyle bu gü-

zel, kuzey Avrupa ülkesi. Hollanda, fuara

15 yayınevi ile renk katacak. Araştırma-

cıların yakından tanıdığı Erik Jan Zürc-

her ve Türk okurların özellikle Kanuni

Sultan Süleyman üzerine yazdığı kitabıy-

la tanıdıkları Henk Boom, birer söyleşi

ile kitapseverlerle buluşacak. ❐

Page 107: Tempo - Kasim 2012

TP_.indd 1 19.10.2012 12:33: 6

Page 108: Tempo - Kasim 2012

108 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Romanınızda pek de bağdaşmayan iki konu, savaş ve futbol iç içe geçiyor. Neden böyle bir konuda yaz-mak istediniz? Ú Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden

gençlerin, özellikle sporcuların, futbolcuların ha-

tırlanmasını istedim. Genel olarak gençliği ama Os-

manlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindeki genç-

liği anlatmaya çalıştım. İlk futbol kulüpleri, 1900’lü

yılların başlarında kuruluyor. 1907 Fenerbahçe

Derneği'nin çıkardığı Asr-ı Fener'de çalıştığım için

o dönem ve özellikle futbolcu gençler ilgimi çekti.

‘Bir Osmanlı Yazı’ kurgu mu, tarihi roman mı?Ú Tarihi roman değil. Çünkü tarihi romanlarda,

bazı şeyleri değiştirseniz de tarihi gerçeklere uyu-

yorsunuz. ‘Bir Osmanlı Yazı’nda ise çok genel hat-

larıyla tarihi gerçeklere uyuluyor, ancak önemli

bir kısmı kurgu. Örneğin Alman Goeben takımı

geliyor, Fenerbahçe’de top oynuyor ve

Karadeniz’e açılıyor. Fe-

nerbahçe de Odessa’ya

da gidip maç yapıyor.

Bunlar doğru, ger-

çekten olmuş olay-

lar ama bütün bun-

lar, gerçekte mayıs

ile kasım arasında

meydana geliyor.

Ben olayları, yaz

mevsimine sıkış-

tırdım ama o yaz, çok

önemli hakikaten.

Neden? Ú Söz konusu olan, Bi-

rinci Dünya Savaşı’nın

başladığı 1914 yazı.

Tarihe çok ilgi duyu-

yorum. Özellikle 19 ve

20’nci yüzyıllara. Bana

sorarsanız 1914 yazı,

dünya tarihinin en

önemli dönemlerinden

biri; çünkü bir savaşlar dizisi, bir süreç başlıyor. Sonu-

cunda da Avrupa’daki en önemli imparatorlukların

çoğu, Osmanlı, Rus, Alman ve Avusturya-Macaristan

imparatorlukları yıkılıyor. O zamana kadar dünyada

bu kadar keskin, böyle büyük değişim yaşanmamıştı.

Ama ‘Bir Osmanlı Yazı’ bir yanıyla da Fenerbahçe’nin

ilk yıllarını anlatan bir çeşit lokal tarih çalışması.

Türkiye’de futbol, o dönemlerde başlıyor. 1914’te Os-

manlı İmparatorluğu’nun savaşa girmesiyle birlikte,

birçok futbolcu da askere gidiyor. Hem romanım hem

Asr-ı Fener kitabıyla ilgili araştırma yaparken, Milli

Savunma Bakanlığı’nın arşivlerinden şehit olan fut-

bolcuların, sporcuların da kayıtlarını çıkarmıştım.

İnsan çok etkileniyor.

Kitapta Goeben ile yapılan maç, Fenerbahçe'nin Odessa'ya gitmesi dışında gerçek olaylara yer veri-yor musunuz? Ú Kitabın tarihsel arka planı, Balkan Savaşı’ndan

sonraki İstanbul’a dayanıyor. O dönemi, halkın ya-

şam tarzını tamamen gerçek haliyle yansıtıyor.

Bu bir Fenerbahçe romanı mı?

YIL1914...ALMANGOEBENKRUVAZÖRÜNÜNFUTBOLTAKIMI,PAPAZINÇAYIRI’NDAFENERBAHÇELİ FUTBOLCULARLAKARŞILAŞIR.HEMENARDINDANSARILACİVERTLİTAKIM,ODESSA'DABİRMAÇAÇAĞRILIR.1907FENERBAHÇEDERNEĞİ’NİNKURUCUSUMELİHESENCENGİZ,İLKROMANI‘BİROSMANLIYAZI’NDA,SAVAŞAGİDENDÜNYADAALMAN,RUSVEOSMANLIGENÇLERİNİNHAYATLARINI,FUTBOLEKSENİNDEOKURAAKTARIYOR.

Sava ın gölgesinde Fenerbahçe

bi i ü kü bi l di i i bi ü b l S

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDA İKİ FENERBAHÇELİ Bu fotoğraf Asr-ı Fener kitabından. Romanın kahramanla-rından Birinci Dünya Savaşı'nda çarpışan, Kırklareli 6'ncı

Tümen 16'ncı Alay ağır makineli tüfek bölüğündeki iki Fenerbahçeliden biri, mermileri tutan, ilk şampiyon kadro-da yer alan Ahmet İzzi Bey, sağındaki yine aynı kadrodan

Galip Bey.

Ankara kökenli ama Gönen’de geçirdiği çocukluğunun ardından İstanbul’a

geldi. Lise öğrenimini Darüşşafaka’da, üniversite öğrenimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

ve New York Syracuse Üniversitesi’nde tamamladı. Uzun yıllar özel sektörde yöneticilik yaptı. Ama asıl aşkı, Fenerbahçe. 1992 yılında birkaç arkadaşıyla birlikte 1907 Fenerbahçe Derneği’ni kurdu. 2009 yılında Fenerbahçe’nin ilk yüzyılını anlattığı Asr-ı

Fener kitabını derleyip, yayına hazırladı. Şiir denemeleri de var. ‘Bir Osmanlı Yazı’ ilk

romanı. İkincisi yolda.

AAAnkara kökenli ama Gönen’deAnkara kökenli ama Gönen’deAnkara kökenli ama Gönen’deAnkara kökenli ama Gönen’deAnkara kökenli ama Gönen’deAnkara kökenli ama Gönen’deaa’a’al’al’al’ulbubudiği çocukluğunun ardından İstanbu

Melih Esen Cengiz kimdir?

108 /// TEMPO //

Page 109: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 1092 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 109

Fenerbahçe odağında ama bir taraftar kitabı değil.

Hatta Türklerden daha da çok Alman gençleri yer

alıyor. Her ulustan gençlere seslenmeye çalışan bir

kurgu.

Peki romandaki karakterlerin hangileri gerçek?Ú Romanımda pek çok isim geçiyor; üç futbol takı-

mından söz ediyorum. Ama aslında hepsi tek kişi.

Kim o?Ú Bir genç. İsmi yok; çünkü üç takımda da aynı kişi-

yi görüyorsunuz. Genç biri nasıl olur? Eğlenceye düş-

kün olur ya da henüz ergenlikten kalan psikolojik so-

runlarını atamamış olur ama her durumda hayalleri

vardır. Hayatı dolu dolu yaşamak ister. Bu tek gencin

özelliklerini 33 genç futbolcuya dağıttım.

Goeben ve Odessa takımlarında oynayan futbolcula-rın gerçek isimlerini mi kullandınız kitapta?Ú Hayır. Goeben zırhlısında bin 50 kişi vardı. İsim

listelerini bulmaya çalıştım. Ancak bulamadım.

Çünkü İkinci Dünya Savaşı’ndaki bombardımanlar

sırasında tüm arşiv yanmış. Yalnızca subay listesini

gönderebildiler. O isimleri de kullanmadım. Rusla-

rınki hiç yoktu. Odessa’da şu an öyle bir takım, kulüp

yok zaten. Yalnızca maçın oynandığı saha duruyor.

Bir de tabii sonuçta belgesel yapmadığım için üzerin-

de fazla durmadım. O dönemin Odessa’sı hakkında

genel kaynaklardan bilgi edindim, Fenerbahçe’nin

yaptığı ziyaretin anılarını okudum.

Peki, Fenerbahçeli futbolcuların isimleri gerçek mi?Ú Onların isimleri gerçek ama 1914’te bir kısmı

oynuyordu. İçlerinde en önemlisi Ahmet İzzi. Sonra

Arslanyan, 'Dalaklı' Hüseyin, Sait Selahattin, Topuz

Hikmet, Miço, Hamit Hüsnü, Wilhelm, El Katipzade

Nüzhet, Galip, Jan Boris... Bunları kullandım isim

olarak.

Aileleriyle bağlantı kurup araştırma yaptınız mı?Ú Ahmet İzzi’nin torununu tanıyorum, Topuz

Hikmet’in kızını da. Ama roman olduğu için çok zor-

lamadım kendimi.

‘Bir Osmanlı Yazı’ için “Klasik roman yapısına ben-zemiyor” diyorsunuz. Neden? Ú Klasik romanlarda daha çok tahlil vardır. Benim-

kinde yok. Olsaydı 400 sayfa, 600’e çıkardı. Bu bile

ağır. Allah’tan dili kolay da okunuyor ama aslında

uzun.

! ERENBAŞ A ĞAN/e r e n b @ d o g a n b u r d a . c o m

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 109

li t l i i b l l t A k b l d

FENERBAHÇE ODESSA'DA ‘Bir Osmanlı Yazı’nın kahramanlarının oluşturduğu Fenerbahçe’nin

Odessa kadrosunun bu fotoğrafı, yine Asr- ı Fener kitabından. (Ayaktakiler soldan sağa) Hamit Hüsnü, Rus mihmandar, Yahya

Berki, Selahattin Manço, Nüzhet, Galip, Konstantin Boris, Büyük Hasan, Süreyya, Zeki, Mazlum, Jan Boris, Şakir; (Oturanlar soldan

sağa) Miço, 'Otomobil' Nuri, Arslanyan, 'Dalaklı ' Hüseyin, Sait Selahattin ve 'Topuz' Hikmet.

F b h d ğ d bi t ft kit b d ğil

Bugünkü Şükrü Saracoğlu Stadı, 1910'lu yıllarda da Fenerbahçe'nin sahasıydı. O zamanlar "Union Club"

denilen saha, Türkiye'deki en eski futbol sahası.

Page 110: Tempo - Kasim 2012

110 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2 110 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

‘Pera Günlükleri: Körler Ülkesi’ bir tür bulmaca mı?Ú Evet, kitap bir define avı. 12 yaşındaki ikizler Ran

ve Lusin Eltanin, Pera Palas Oteli’nde yaşamaya baş-

lıyor. Fakat ne İstanbul bildiğimiz İstanbul, ne Pera

Palas bildiğimiz Pera Palas. Daha esrarengiz, bulma-

calar ve sırlarla dolu bir şehir. Gizli tünelleri, tarihi

eserleri ve sıra dışı sahibiyle otel tüm gizemin kalbi.

Gizemlere düşkünlüğünüz kitaba nasıl yansıdı?Ú Tavan araları, kırık eşya, eski kitaplar, unutul-

muş diller… Bunlar büyülü şeyler. Kitabın da böyle

bir havası olsun istedim. Bu yüzden Pera Palas’ın

odalarını burada kalmış ünlülerin bıraktığı haliyle

korudum. Greta Garbo’nun odasına eski Hollywood

havası hâkim. Mata Hari’nin kıyafetleri hâlâ gardı-

ropta. Hemingway’in odasında not defterleri ve şap-

kası; Agatha Christie’ninkinde daktilosu ve yelpaze-

si duruyor. Sanki akşam yemeğine inmişler de her an

geri dönebileceklermiş gibi.

Serinin sonraki kitaplarını kur-guladınız mı?

Ú Kafamdaki beş kitap-

lık bir seri; ama uzata-

bilirim. Nerede bitmesi

gerektiğini biliyorum,

fakat oraya ulaşmak için

önümde sayısız fırtınalı

gece var. İkincisi ‘Sırlar

Oteli’ ay sonunda yayım-

lanacak. Üçüncü kitabı

da yazdım.

Sizce çocuk kitapları sadece küçükler için mi-dir? Ú C. S. Lewis’in bir sözü

TEMPOVETEMPOTRAVELAİLESİNİNBAŞARILIKALEMLERİNDENDELALARYA,FANTASTİKDÜNYASINIOKURLARAAÇTI.B İRÜÇLEMENİNİLKROMANIOLAN'PERAGÜNLÜKLERİ:KÖRLERÜLKESİ'NDEİKİZ KARDEŞLERİSTANBULGİZEMLERİNİNPEŞİNEDÜŞÜYOR.ARYA,"SADECEÇOCUKLARİÇ İNYAZMADIM" D İYEREK,YETİŞKİNLERİDEDÜŞ DÜNYASINADAVETEDİYOR.

var: “Bir kitap 50 yaşında okunmayı hak etmiyorsa, 10

yaşında okunmayı da hak etmiyordur.” Çocuk kitapla-

rı, elinde küçük bir mumla büyük bir karanlığın önün-

de durmak gibi. ‘Pera Günlükleri’nin de böyle olmasını

umuyorum. Sadece çocuklar için yazmış değilim.

Kitap okuyarak büyüyen kuşak, çocukların yeterince ki-tap okumamasından şikâyetçi. Katılıyor musunuz? Ú Bunu söyleyenlere hafta içi kitap fuarına gelip, çocuk

standlarına bakmalarını tavsiye ediyorum. Çocukların

içeri girerken attıkları çığlıkları duyan savaş çıktı sanır.

Ancak kitap açlığı içgüdüsel olarak gelişmiyor. En büyük

pay, anne ve babanın. Evde kütüphane ve kitap okunabi-

lecek sessiz bir yer olmalı. İkinci sırada arkadaş tavsiye-

si var. Çocuklar arkadaşının okuduğu kitaplara, sosyal

medyada paylaştıklarına bakarak da kitap alıyor. İlkokul

öğretmenleri de iyi hikâye anlatabilmeli.

Bilgisayarlar kitaplardan rol çalıyor mu?Ú Bilgisayar oyunlarının hikâye anlatma gücü azımsan-

mamalı. Bana ilham veren ve hayal gücümü tetikleyen

çok fazla bilgisayar oyunu var. Doğru oyunları sunmalı.

Gemi kaptanı bir babanın çocuğu olmak nasıldı? Yazar olmanızda payı var mı?Ú Arkadaştan çok hayvanım oldu! Maymunum ve pa-

pağanım vardı. Köpeğimi Bangkok’taki hayvan paza-

rından almıştık. Geminin burnunda oturup yunusları

izlerdim. Babamın dolabındaki biraları alır, denizcilere

götürürdüm. Kaptan köşküne çıkıp telsizle yakındaki

gemilerle konuşurdum. Kamaraya kapanıp, ranzaya tır-

manıp kitap okumayı çok severdim. Jules Verne’ler, Jack

London’lar, Drakula’lar, Frankenstein’lar elimin altın-

daydı. İlk hikâyemi dokuz yaşındayken yazdım. ‘Lanet-

li Okul’ adında bir korku öyküsüydü. O gün bugündür

aynı korku, merak, macera ve keşfetme dürtüsüyle ya-

zıyorum.

PERAGÜNLÜKLERİ DELAL ARYA

CanYayınları

1 4 T L

Bu ismi not edin: Delal Arya

! ÖZLEMSOĞUKDERE/ o z l e m @ d o g a n b u r d a . c o m

İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Sinema-TV okudu. Doğan Egmont Yayın Evi’nde

editör ve çevirmen olarak çalıştı. ‘Ulysses Moore’ ve ‘Spiderwick Günceleri’ gibi çocuk kitaplarını çevirdi. İstanbul Üniversitesi’nde

Ön Asya ve Yakın Doğu Arkeolojisi bölümünde bir yıl yüksek lisans öncesi

bilimsel hazırlık yaptı, kazılara katıldı.

aaaranranranraonraonraan Lisesi’ni bitirdikten sonraaa-a-a-a-amamamaBilgi Üniversitesi'nde Sinemniversite

Delal Arya kimdir?

llü

str

asy

on

lar

: S

ed

at

Gir

gin

110 /// TEMPO

Page 111: Tempo - Kasim 2012
Page 112: Tempo - Kasim 2012

112 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2 112 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Yayıma başladıkları ilk yıllar, daha çok edebiyat dışı

kitaplara yer veriyorlardı. Fakat 2008 yılında çevi-

ri edebiyata yöneldiler. ‘Zar Adam’, ‘Ye Dua Et Sev’

gibi tüm dünyada popüler olan kitaplarla çıktılar

piyasaya. Yayım dünyası için çok hızlı sayılabilecek

bir ivme yakaladılar. Bunu da dört yıldır her türün

en iyi kitaplarını yayımlayarak korudular. Bugün

20 editör ve 50’nin üzerinde çevirmenin çalıştığı

Pegasus’un son bombası, edebiyat dünyasına yıl-

dırım gibi düşen, E. L. James’in ‘Grinin Elli Tonu’.

Yayın Koordinatörü Yunus Tan ile hem onu hem de

kitapların arkasındaki dünyayı konuştuk.

‘Grinin Elli Tonu’ okurlardan yoğun ilgi görüyor. Neye bağlıyorsunuz bunu?Ú Dünyada satış rekorları kırınca, önce Türk med-

yasında, sonra da okurlarımızda merak uyandırdı.

Bir başka nedeni de, kitabın aşk üzerinden kur-

gulanması. Bu tür, okurların ilgisini çekiyor ama

hikâyeyi daha ilginç kılan, bu aşkın, sıra dışı yatak

odası maceralarını da okurlara sunması.

Yayıncılık politikanız çok satanlar üzerine mi kuru-lu?Ú Sadece bunun üzerine kurulu demek yanlış olur.

Mesela Pulitzer, Man Booker ve Nobel ödüllü yazar-

ların kitaplarını da basıyoruz. Roberto Bolano gibi

bir ustanın kitabını yayınladık. Böyle yazarların

kitaplarını yayımlamaya devam edeceğiz. Çok sa-

tanlarımız ön planda olduğu için listemizdeki diğer

yazarlarımız maalesef çok bilinmiyor.

Türkiye’de çok satan kriterleri ne? Avrupa ve ABD’den daha mı farklı?Ú Kriterleri saymak, kolay iş değil, belki de müm-

kün değil. Çünkü her kitabın kendi özelinde çekici-

liği ya da okur için anlamı var. Bu çekicilik, daha çok

genel, ortalama okur kitlesine hitap ediyorsa, çok

satan olabiliyor. Büyük oranda ABD ve Avrupa’dan

etkileniyoruz ama bize özgü şeyler de var. Çevirisi

kaliteli, ilgi çekici kitaplar için mantıklı bir şekilde

yürütülen tanıtım çalışmaları sonuç veriyor.

DO RUDAN FİNCE’DEN ÇEVİRİYazar listenizde, Türklerden çok yabancıları görüyo-ruz. Bunun sebebi ne?Ú Başarılı olduğumuz alan çeviri edebiyatı. Bu

nedenle buraya yoğunlaştık ama önümüzdeki dö-

nemde tanınmış ya da yeni yerli yazarlarla çalışma

planlarımız da var.

Çeviri kalitesini sağlamak zor olmuyor mu?Ú Aslında bizim gibi çok kitap basan bir yayınevi

için zorlu iş, ama bunu büyük ölçüde hakkıyla ba-

şardığımızı düşünüyoruz. Türkiye’de çok iyi çevir-

menler var. Maalesef sayıları yeterli değil. Çeviriler,

çevirmenlerimizden geldikten sonra deneyimli

editörler tarafından iki ya da üç kez, her seferinde

farklı kişiler tarafından okunarak yayına hazırlanı-

yor. Ayrıca yayınevimiz İsveççe, Fince, Japonca gibi

farklı dillerde yazılmış eserleri, Türkçe’ye doğrudan

o dilden çevirenlerle çalışarak kazandırıyor.

Türkiye’de yayımcılığın nasıl gelişeceğini düşünü-yorsunuz?Ú Olumlu yönde geliştiğini düşünüyoruz. Son beş

yılda çok ciddi ilerleme kaydettik. Kitap satışları gi-

derek artıyor ve kitaplara ilgi büyüyor.

e-kitaplarla ilgili çalışma yürütüyor musunuz? O alanda durum ne?Ú Aslında e-kitaplara geçtik ama şu aşamada çok

yoğun değil. Bu işle ilgilenen firmalar var. Önümüz-

deki dönemde, bu firmalarla ciddi şekilde iş birliği-

miz olacak.

KURULALIHENÜZALTIYILOLDUAMAİSM İNİSÜREKLİ'ÇOKSATAN'KİTAPLARINÜZERİNDEGÖRÜYORUZ.ENSON,HEMDÜNYADAHEM

TÜRKİYE’DEBÜYÜKYANKIUYANDIRAN‘GRİNİNELLİTONU’ROMANINIBASTILAR.TÜRKİYE’NİNENDİNAMİKYAYINEVLERİNDENPEGASUS’UNYAYINKOORDİNATÖRÜYUNUSTANİLEBAŞARININARKASINDAKİYAYIN

POLİT İKASINABAKTIK.

Pegasus’un elli tonu

! SERLİKİBAR/ s k i b a r @ d o g a n b u r d a . c o m112 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Karanlığın Elli Tonu / E. L. James

Özgürlüğün Elli Tonu / E. L. JamesHipnozcu / Lars Kepler

Mutlu Olmak steyen Adam / Laurent Gounelle

Altın Oran / Laurent Gounelle

y

yKaranlığın Elli Tonu /

TÜYAP’TA PEGASUS'A U RAMAK İÇİN 5 NEDEN

f

TÜYAP’TA PEGASUS'A

22 ////// TEMPOTEMPO //// K a s ı mK a s ı m // 2 0 1 22 0 1 2

Yayın Koordinatörü Yunus Tan

Page 113: Tempo - Kasim 2012

TP_.indd 1 19.10.2012 12:34:36

Page 114: Tempo - Kasim 2012

114 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

7.5MiLYON

YENiKONUT

EMLAKDOSTU! MEHMETCANITATLI

YAVAŞLAMAYA KANMAYIN 2012 başından itibaren lansmanı yapılan proje

sayısı, geçen seneki lansmanların yarısından az oldu. Ancak uzmanlar

bu durumun geçici olduğundan emin.

©IMAGES.COM/CORBIS

Page 115: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 115

ayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Derneği’nin (GYODER) '2023 Vizyonun-

da Gayrimenkul Sektörü' raporunda,

11 yıl sonra Türkiye’nin nüfusunun

84 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Ra-

porda kentli nüfusun 71 milyon olacağı tahmini de yer

alıyor. Bu da kentlerdeki konut arzının daha da artaca-

ğını gösteriyor. Hesap ortada. 2023 yılına kadar tam 7.5

milyon yeni konutun inşa edilmesi gerekiyor.

Bu veriler, her şeyden önce gayrimenkulün önü-

müzdeki dönem değerine değer katacağını ortaya ko-

yuyor. Uzmanlar, bu yönelimin yalnız orta değil, uzun

vadede de önemini koruyacağı görüşünde. Özellikle di-

ğer yatırım araçlarındaki belirsizlik ve dalgalanmalar,

konuta ilgiyi daha da körükleyecek. Peki nerede hangi

gayrimenkul kazandıracak, en çok hangi tip daireler

tercih edilecek?

DO AYA SAYGILI, KÜÇÜK, TEKNOLOJİKGYODER’in bu yıl içinde açıkladığı raporlara bakılırsa,

orta segmentten gelen talebin artışı ile önümüzdeki

yıllarda da ilk tercih edilecek konutlar, 110-125 metre-

kare arasındaki 2+1 ve 3+1 tipi olanlar. İkinci tercih ise

75-90 metrekare arası 1+1 ve 2+1 konutlara yöneliyor.

Fiyat aralığı olarak en yüksek talep, 75-125 bin dolar

(yaklaşık 135- 225 bin TL) arasında bedele sahip evler-

de görülüyor. Gelirler arttıkça, fiyat aralığı 125-175 bin

dolara (yaklaşık 225-315 bin TL) kadar yükseliyor. Dik-

kat çekici bir nokta, birinci el yeni konutların daha çok

tercih edilmeye başlanması.

Talepler de farklılaşıyor. Bazıları doğa ile dost ya-

pılara yöneliyor, bazıları teknoloji ile hayatı kolaylaş-

tıran, işle evi birleştiren konseptlere rağbet ediyor.

Büyük şehirlerde trafik karmaşasından uzaklaşmak

isteyenlerin sayısı da az değil. Bu nedenle her geçen

gün birbirinden farklı ve dikkat çekici gayrimenkul

projeleri üretiliyor.

İSTANBUL’DA FARKLI TARZLAR, FARKLI YERLER Elbette en fazla konut dört büyük şehirde, İstanbul,

Ankara, İzmir ve Adana’da yapılıyor; önümüzdeki dö-

nemde de bu durum değişmeyecek. Peki ama hangi

semtlerde? Hepsinde yeni projeler yükseliyor. Öncelik,

kaliteli yaşam ve yatırımın kâr getirmesi ise tercihler-

de biraz daha dikkatli olmak gerek. Yatırım açısından

İstanbul’da önümüzdeki 10 yılda da değişiklik yok.

Yine MİA (merkezi iş alanı) bölgesi, Levent –4. Levent

hattı, Büyükdere aksı, Maslak, Mecidiyeköy, Gayret-

tepe, Ataşehir, Kağıthane, Halkalı, Riva ve şüphesiz

Maçka ve Bomonti bölgesindeki projeler kazandıracak.

Biraz daha yakından baktığımızda, dikkati biraz daha

arka planda kalan lokasyonlar çekiyor.

SANCAKTEPE’YE DİKKAT “Önceliğim Anadolu yakası ve müstakil ev” diyorsanız,

ilk önerimiz Sancaktepe. Çekmeköy, Kartal, Maltepe,

Sultanbeyli, Pendik, Ümraniye ve Ataşehir olmak üze-

re İstanbul’un tam yedi ilçesiyle komşu olan Sancakte-

pe, artık yatırımcıların gözdesi. Selin Yapı’dan Sinpaş

GYO’ya kadar birçok şirket burada proje geliştirmeye

başladı. Yatırım uzmanlarına göre bölge, Anadolu ya-

kasının Göktürk’ü olma yolunda. Yatırım açısından Se-

lin Yapı’nın Rings İstanbul, Eviya Gayrimenkul’ün Ege

Boyu projeleri en dikkat çekici olanlar. Marmaray ile

bağlantısı olması planlanan Üsküdar–Sancaktepe met-

ro hattının hayata geçmesi ile Sancaktepe’nin, finans

merkezi Ataşehir’e en yakın prim potansiyeli yüksek

yaşam lokasyonu olması bekleniyor.

HUZURLU SEÇENEK ÜSKÜDAR İstanbul’da “Kentsel dönüşüm” denince, akla ilk gelen

yüksek katlı, modern binalar oluyor. Dönüşüm süre-

cindeki ilçelerden Üsküdar’da bu mantığa geçit veril-

meyecek. Osmanlı döneminde olduğu gibi az katlı ama

modern yapılar ilçenin simgesi olma yolunda. Emlak Ko-

nut GYO ve Gap İnşaat’ın Altunizade’de hayata geçirdiği

ehrizar Konakları, bu tarife uyan projelerden sadece

biri. Ancak 'huzur' yalnız tarzda saklı. Zira Üsküdar’da

hayata geçecek Marmaray, Haydarpaşa Port gibi devasa

projeler, bölgedeki konut projelerinin metrekare fiyat-

larına yansıyor. Fiyatlar 4 bin TL’den başlıyor, 15 bin

TL’ye kadar çıkıyor.

PENDİK’TEN NE ALMALI?Bölgede arazi ve konut fiyatları İstanbul’daki fiyat artış

hızının üzerinde seyrediyor. Metrekaresi 1.200 TL'nin

ÖNÜMÜZDEKİ10YILİÇ İNDEKONUTTALEBİAZALMAKŞÖYLEDURSUN,ÇOKDAHAHIZLIARTACAK.ARAŞTIRMALARAGÖRE,NÜFUSARTIŞIYLAPARALELOLARAK2023YILINAKADARMİLYONLARCAKONUTİNŞA ED İLMESİGEREK.SÖZÜNÖZÜ,KONUTAYATIRIM

YAPANKAZANACAK.PEKİNEREDEVEHANGİÖZELLİKLERDEKİKONUTLARA?

G

Page 116: Tempo - Kasim 2012

116 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

altında arazi bulmak neredeyse imkânsız. Bölgede konut fiyat-

larının metrekaresi ise 2 bin TL'den başlıyor, 4 bin TL'ye kadar

çıkıyor. Buna paralel olarak kiralar da artıyor. Dumankaya,

Varyap, Delmar’ın projelerinin lansman dönemlerinde yatı-

rım tercihlerini kullananlar, en az yüzde 40 oranında kazanç-

lı çıktı. Ro-Ro Limanı, Sabiha Gökçen Havalimanı, Üçüncü

Köprü yolu güzergâhı, demiryolu gibi avantajlarla Savunma

Sanayi Müsteşarlığı, Ticaret Odası, Ticaret Üniversitesi ortak-

lığında 3 milyon metrekarelik alan üzerinde inşa edilen İstan-

bul Tekno-Park’ın ilçeyi, hizmet sektörü odaklı iş merkezine

dönüştüreceğini söyleyebiliriz.

Pendik bölgesinde öne çıkan bir diğer yapı konsepti de otel-

ofis-rezidanstan oluşan karma projeler. Bunun en iyi örneği

Elit Grand Palas. Projenin ilgi görmesi, bölgede benzer yatı-

rımların artmasına neden oluyor. Dumankaya İnşaat’ın 376

home-ofisten oluşan Flex Kurtköy projesine ilgi de, bölgede bu

tür seçeneklere gereksinimi ortaya koyuyor.

USKUMRUKÖY SA LAM YATIRIMİstanbul deprem haritasında en sağlam bölge olarak görülen

Sarıyer, güvenlik ve lüksü bir arada isteyenler için İstanbul’un

tercih edilen en önemli ilçelerinden. Özellikle Zekeriyaköy-

Uskumruköy bölgesi, imar çalışmalarının başlaması ve Ça-

yırbaşı tünelinin açılmasının ardından popülaritesini ar-

tırdı. Müstakil villa tarzı

evler ile bahçe dubleks ve

çatı dublekslerden oluşan

az katlı apartman tarzı ko-

nutların öne çıktığı bölge-

de, villa büyüklükleri 160

ile 700 metrekare arasında

değişiyor. Bu yıl öne çıkan

projeler arasında özellik-

le Uskumruköy Meydan,

Garage Zekeriyaköy, Kule

Evleri, Zekeriyapark Evleri,

Kent Optimum ve Parkone’ı

sayabiliriz. Bölgedeki ko-

ESENYURT BEYLİKDÜZÜ

75 58

ÜMRANİYE

42

KARTAL BAŞAKŞEHİR

39 37

ATAŞEHİR

33

EYÜP

30

MALTEPE ÇEKMEKÖY SANCAKTEPEİ Ü Ü İ BAŞAKŞE ATAŞEHİ EYÜP Ç Ö SANCAKT

2131 29

STANBUL’DA LÇELERE GÖRE KONUT PROJES SAYISI

P R İM Y Ü Z DE S İ

35ÇEKMEKÖY

30BEYLİKDÜZÜ

20KARTAL

20ATAŞEHİR

18ÜMRANİYE

52MALTEPE

İ L ÇE

nutların değeri, metrekare başına 4 bin 500 dolardan başlarken,

arsa değerleri minimum 3 bin dolar düzeyinde seyrediyor.

BASIN EKSPRES’İN YENİ YÜZÜ Atatürk Havaalanı’na yakınlığı ile öne çıkan Basın Ekspres

Yolu’nda Torunlar GYO’nun Mall of Istanbul Projesi, Ege Yapı’nın

Batı ehir Projesi ve Fer Yapı’nın Boyner Grubu ile gerçekleştirdi-

ği İstwest projesi, Sur Yapı’nın Corridor’u büyük rağbet görüyor.

Bu projelerin ortak özelliği ise konut, ofis, otel ve AVM gibi fonksi-

yonların bir arada olduğu karma kullanım projeleri olması.

TUZLA DE ERLENİYORBölgenin E-5 Karayolu'nun kuzeyinde kalan kısmında konut pro-

jeleri yoğunlaşıyor. Buradaki projeler, daha çok orta gelir grubuna

hitap ediyor. Aydınlı bölgesinin, Sabiha Gökçen Havalimanı'na,

Sabancı ve Okan Üniversitelerine yakınlığı sebebiyle, konut arzı

bakımından yakın zamanda daha da hareketlenmesi bekleniyor.

Bölgede özellikle Dumankaya İnşaat tarafından geliştirilen ko-

nut projeleri dikkat çekiyor.

ANKARA’DA HER YER ANTİYE Sürekli “İstanbul’un taşı toprağı altın” desek de, görünen o ki,

Ankara’nın da taşı toprağı altın olma yolunda. Başkentte site

konseptli lüks konutlara yönelik yüksek talep, arzı da beraberin-

de getiriyor. GYODER’e göre,

2015 sonuna kadar Ankara’da

yaklaşık 430 bin yeni konuta

ihtiyaç var.

Kent gelişimini, Eskişehir

Yolu başta olmak üzere, İstan-

bul Yolu, Konya Yolu ve Sam-

sun Yolu olmak üzere dört ana

kol üzerinde yürütüyor. Kentin

güney batı aksında bürokratik

Y Ü Z DE S İİ L ÇE P R İMİ L ÇE

HANG BÖLGE NE KADAR

KAZANDIRIYOR?

YERİM YOK!İstanbul kent

merkezinde, yeni, markalı projelere talep büyük. Ancak arsa arzı

talebi karşılamıyor.

Page 117: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 117

kuruluşlar, üniversiteler ve yeni uydu kent projeleri yer aldığı için

Eskişehir Yolu, öğretim görevlileri ve bürokratların tercih ettiği

prestijli bir bölge haline geldi. Çukurambar, Bilkent, Beysukent,

Ümitköy, Çayyolu ve Yaşamkent gibi yerleşim bölgelerinin çevre-

sinde, hızla gelişen, şehir merkezinden uzakta olmasına karşın

merkezin tüm imkânlarını sunabilen projelere ilgi yoğun.

İstanbul Yolu üzerinde bulunan Eryaman, Sincan-Yenikent,

Batıkent, Elvankent ve Etimesgut gibi semtlerin de değer kazan-

dığını söyleyebiliriz. Balgat, Dikmen, Çiğdem, Or-an gibi yerleşke-

lerin cazibesi daha da artıyor. Son olarak Sinpaş’ın devasa projesi,

bölgenin yaşama alanı merkezli değer kazanacağının önemli bir

işareti. Bu arada NatoYolu üzerinde kalan Mamak ve Elmadağ

semtleri çevresinde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projeleri

ile lüks ve nitelikli konutlara ilginin artacağını söyleyebiliriz.

İZMİR VE ADANA HAREKETLİİzmir’de son yıllarda, özellikle Alsancak ile Bayraklı’da yoğunla-

şan iş ve yaşam merkezleri, Bornova’da yerini yaşam alanlarına

bırakıyor. Değerleme uzmanları, şehir merkezinde rezidans pro-

jelerinin ilgi gördüğüne, sosyal donatı açısından zengin yaşam

alanlarına rağbetin arttığına dikkat çekiyor. Gaziemir ilçesi, en

çok değerlenen bölge. Bu arada Yeşil, Atıfbey ve Merkez yüzde

24’ün üzerinde değer kazanarak İzmir’in çok prim yapan mahal-

leleri oldu. Bu ivmenin önümüzdeki dönemde de süreceği düşü-

nülüyor.

Markalı konutların üretiminin artmasıyla Adana’da da artık

site hayatına yöneliş başladı. Kentte 4+1, 5+1 dubleks dairelerin

yer aldığı projelerin yanı sıra 1+1, 2+1 konut projeleri de yer alı-

yor. ehir kuzeye doğru büyüdüğü için, yeni konut projeleri de

Kuzey Adana'da Karaisalı yolu üzerinde yoğunlaşıyor. Adana'da

özellikle göl manzaralı alanlar, yatırım açısından tercih edilen

bölgeler arasında. Kuzey Adana bölgesinde ikinci el konutların

metrekare fiyatları 900 ile 1.300 lira arasında değişirken, daha

eski yerleşim bölgelerinde, metrekare fiyatları 850 liradan baş-

lıyor. Süleyman Demirel ve Turgut Özal Bulvarlarına cepheli ko-

nutlar, kentteki en değerli gayrimenkuller arasında. Göl man-

zaralı konutlarda metrekare fiyatları 1.650 liraya kadar çıkıyor.

80. Yıl Bulvarı’nda ise yeni binalardaki konutların metrekare

birim fiyatları ise 1.100 lira ile 1.300 lira arasında değişiyor. Bu

bölge üzerinde arsa metrekare birim fiyatları 1.100 ile 1.600 lira

arasında.

TALEPLER FARKLILAŞIYOR.BAZILARID O ĞADOSTUYAPILARITERCİHEDERKEN,BAZILARITEKNOLOJİKDONANIMARIYOR.

Doğadan gelen enerji

28 BLACK – taurin, yapay renklendirici ve koruyucu

madde içermiyor – Brezilya‘dan gelen mucizevi

acai üzümü ile, enerji vermenin yanı sıra, doğal bir

lezzet sunuyor. 28 BLACK, sade ya da karışık, gün

boyu yeni enerji kaynağınız.

www.28black.com

More Life. More Style. More Energy.

Page 118: Tempo - Kasim 2012

118 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

1. 2.

5. 6.

4.3.

7. 8.

1. Ölü bulunan, yüzü tanınmayacak haldeki Grace isimli kızın ailesini bulmak için çizilen portresi ve fotoğ -rafı. 2. Barda tanıştığı kişinin evine gidip, yemeğine ilaç koyan ve tüm parasını çalan suçlunun yakalan-madan önce çizilen robot resmi ve fotoğrafı. 3. 10 yaşındaki kıza cinsel tacizde bulunan ve resmini gazetede görünce teslim olan Charles Raiford. 4. Fort Bend ilçesi polis şerifinin katili. Suçluyu saatte 40 mil hızla giden aracında gören tanığın ifadesine göre çizilen ve suçlunun yakalanmasını sağlayan resim. 5. Başarısız banka soyguncusu. Ancak sabıkalı suçlu, kaçarken otomobiline binmek istediği kadının yardımıyla çizilen bu resimle de bulunamadı. Hâlâ serbest. 6. Dokuz yaşındaki küçük kızın tanıklığıyla yapılan resim, annesini öldüren katilin yakalanmasını sağ -ladı. 7. Bir mağaza hırsızı. Silahla yaraladığı güvenlik görevlisinin yardımıyla çizilen resim, TV'de yayınlandıktan sonra bulundu. 8. Beş yaşındaki kızın yardımıyla çizilen resimle, kendisine tecavüz eden suçlu, beş hafta sonra yakalandı.

118 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Page 119: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 119

“KAÇAMAZSIN!

TANIYORUM”SENiHEYECANLIBİRHOLLYWOODPOLİS İYES İNDEN

FIRLAMIŞGİB İ,AMAOGERÇEKBİRKAHRAMAN.21YAŞINDAUĞRADIĞ I

SALDIRIDANSONRAADLİRESSAMOLMAYAKARARVERDİ . ŞİMD İYEDEKÇİZD İĞ İ ROBOTRESİMLERSAYESİNDE,TEKSAS’DABİNİNÜZERİNDESUÇLUYAKALANDI.2008’DEN

BUYANAGUINNESSREKORLARKİTABI’NDA‘DÜNYANINENBAŞARILIADLİRESSAMI’

UNVANINIKİMSELEREKAPTIRMADI.ALANINDAENİY İS İVEDÜNYAÇAPINDA

ŞÖHRET.KİM İNEGÖREMİST İKGÜÇLERİVAR,KİM İNEGÖREOLAĞANÜSTÜBİRYETENEK.LOISGIBSON,BAŞARISININSIRLARINIİLK

KEZTEMPO’YAANLATTI.

DDDDDDDDDDDDDDDDDDDEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEENNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN

YYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA OOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTT NNNNNNNNNNNNNNNN NNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNDDDDDAAAAAAAAAAAAA

BAHARDAĞLI/ b d a g l i @ d o g a n b u r d a . c o m

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 119

Page 120: Tempo - Kasim 2012

120 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

üçük kız, Houston Karakolu’nda kendisine cinsel tacizde bulunan ada-

mı tarif ediyor. Henüz 10 yaşında olmasına rağmen, yaşadıklarının

farkında. Polislere hatırlayabildiği ne varsa anlatıyor. Suçlunun çizilen

robot resmi, ertesi gün gazetelerde yayımlanıyor. Herkes görüyor, elbet-

te Charles Raiford isimli suçlu da. Görür görmez de gidip teslim oluyor.

Zira robot resmi, neredeyse fotoğrafı kadar kendisine benziyor. Çizimin altındaki imza

Lois Gibson’a ait; ‘dünyanın en başarılı adli ressamı’na. Robot resimleriyle 30 yılda binin

üzerinde suçluyu yakalattı. Hem ABD’de hem de Romanya’da bilirkişilik yapıyor. Nort-

hwestern Üniversitesi’nde ve CIA’de ders veriyor. 2008 yılından bu yana Guinness Re-

korlar Kitabı’na giriyor. Karşısındaki tanık, “Hiçbir şey hatırlamıyorum” dese de, küçük

detaylara dayanarak suçlunun portresini çizmesi için ona en fazla üç saat yetiyor.

KURBANDAN AVCIYAABD’nin Houston şehrindeki evinde, bilgisayar aracılığıyla konuğu olduğumuz Gibson’a

ilk sorumuz da bu oluyor.: “Yeteneğiniz dışında altıncı hissinizin çok güçlü olduğunu

söyleyebilir miyiz?” Yeteneğinin Tanrı’dan geldiğini söylüyor. Ona göre, başarılı olmak

için odaklanmak şart, bir de empati. Mistik güçler ya da altıncı his gibi konularda son

derece ketum. İşiyle ilgili “Tanığı iyi dinleyip, onun hafızasını zorlamasını sağladığınız

sürece her adli ressam, bu başarıya ulaşabilir. Ben suçluları yakalamaya odaklanıyo-

rum, çünkü tanıklara yakınlık duyuyorum. Saldırıya uğradıklarında ne hissettiklerini

biliyorum” diyor. Ardından 21 yaşındayken, Los Angeles’daki evinde yaşadığı olayı an-

latıyor: “Zil çaldı. Kapının arkasında genç bir adam vardı. Komşu sanıp kapıyı açtım. El-

leriyle boynuma yapıştı, kıyafetlerimi çıkardı. Sonrasını hatırlamıyorum, bayılmıştım.

Beni uyandırmaya çalıştığını anımsıyorum. Öldüğümden şüphelenmiş olmalı, çünkü

uyanmayınca kaçıp gitmiş.” Lois Gibson, şu anda 62 yaşında. Olayın üzerinden tam 41

yıl geçmiş olmasına rağmen bu acıyı hâlâ hissediyor. Teksas’tan dünyaya yayılan ününü,

kalbindeki adalet duygusuna borçlu olduğunu söylüyor. Gönüllü olarak başvurduğu Ho-

uston Emniyet Müdürlüğü’nde, “Dünyaya adalet dağıtacağım” dediği günden bu yana,

mağdur tanıklarla birlikte yürüttüğü savaşı tam 30 yıldır sürdürüyor.

TÜRKİYE'YE GELİR Mİ? Elbette marifet sadece empati yeteneğinde ya da adalet tutkusunda değil. Çizim yeteneği

ve bu alanda gördüğü eğitim, onu bugünlere taşımış. Teksas Üniversitesi Güzel Sanatlar

bölümünden mezun. Öğrencilik yıllarında canlı çıplak modellerle çalıştığını, pek çok

insan' portresi yaptığını anlatıyor. Sanatsal birikimini düşünürsek, çizimlerine 'robotik

resim demek belki de haksızlık. O da aynı görüşte. Bu iş, günden güne adli tıp incelemesi

veya polisiye dışında, sanatını icra eden ressamlara da alan açıyor. Gibson, onlara da yar-

dım etmek için kolları sıvamış; ‘Forensic Art Essentials: A Manual for Law Enforcement

Artists’ (Adli Sanat Temelleri: Hukuku Uygulayan Sanatçılar İçin El Kitabı) isimli bir kitap

yazmış. “Hukuk alanında, adli sanatın yeni bir dal olduğunu bilmek gerekiyor. Bu kitabı,

polisler mutlaka almalı” diyor. Kitapla yetinmeyip, ondan birebir ders almak isteyenler

için özel dersler de veriyor. Beş günlük eğitim programının fiyatı, 2 bin 500 dolar. Birkaç

ay önce Abu Dabi’den gelip, Gibson’ın derslerine katılan Birleşik Arap Emirlikleri’nden

bir ressam, onu ülkesine davet ediyor ve oradaki polislere eğitim vermesini istiyor. Ay-

rıca Romanya’dan 40 ressamlık bir gruba eğitim vermek de, aldığı davetler arasında.

Türkiye’den davet aldı mı? “Henüz değil. Gelmeyi ve polislere adli ressamlığı anlatmayı

çok isterim. Eminim Türkiye de çağıracaktır” diyor.

KAFATASINDAN YÜZ TANIMA Gibson’ın uzmanlığı, yalnızca bugün ya da yakın geçmişte işlenmiş adi suçların failleri-

ni yakalamakla sınırlı değil; yeteneklerinin ulaştığı nokta göz dolduruyor. Houston’da

açılan Soykırım Müzesi’nde, İkinci Dünya Savaşı’nda kaybettiği annesinin yüzünü, silik

anılarının elverdiği kadarıyla anlattıktan sonra Gibson’ın çizimiyle tekrar karşısında

K

30Y I L Ö N C E

19 8 2 Y I L I N D A Y A P T I .

İ L K Ç İ Z İM İ N İ

O L AYÜ Z E R İ N D E Ç A L I Ş T I .

O L AYÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜÜ ZÜ ZÜ ZZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜ ZÜÜ ZÜ ZÜÜ ZÜ ZÜÜ ZÜÜÜ ZÜÜ ZZ E RE RE RE RE RE RE RE RE RE RRE RE RE RE RE REE RE REEE RE REEE REE RRE RRE RE REE RE RE RREE REEE REEE İ Nİ Nİ Nİ Nİ Nİ Nİ Nİ NNİ Nİ Nİ Nİ Nİ Nİ Nİ Nİ Nİ Nİ NNİ Nİ Nİ NNİ NNİ Nİ Nİ Nİ NNİ NNİ Nİ NNNNNN D ED ED ED ED ED ED ED ED ED ED EDD ED ED EDD ED ED ED ED ED ED ED ED ED ED EDDDDDD ED ED EEEDDDD E ÇÇ AÇ AÇÇ AÇ AÇ AÇ AÇ AÇ AÇ AÇ AAÇ AÇ AÇ AAÇÇ AAAÇ AÇ AÇ AAÇ AÇ AÇ AÇ AAAAAÇ AÇ AAÇ AAAAAAAAAAAAAAAAAAÇ AÇÇ L IL IL IL IL IL IL IL IL IIL IL IL IL IL ILLL IL IL IL IIL IL IIL IL IL ILL IIIL ILL IILL IIL ILLL I Ş TŞ TŞ TŞ TŞ TŞŞ TŞ TTŞ TŞ TŞ TŞ TŞ TŞ TŞ TŞ TŞŞ TŞ TŞ TTŞ TŞ TŞ TŞ TŞ TŞŞ TŞ TŞ TŞŞ TŞ TŞ TTŞ TTŞŞŞŞ I .I .I .I .III .I .I .I .I .I .I .I .I .I .I .II .II .I .I .I ..I .

4.500

1.266Ç Ö Z Ü L D Ü

' S I

3.250' S İÇ Ö Z Ü L E M E D İ .

İ Lİ Lİ Lİ Lİ Lİ Lİ LLİ Lİ Lİ Lİ LLLL KKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKK Ç İÇ İÇ İÇ İÇ İÇ İÇ İÇ İÇ İÇ İÇ İİÇ İÇ İİİÇÇ İÇ İÇ İİİÇÇ İİÇ İİÇ İİİÇÇ İÇ İÇ İİÇ İÇ Z İZ İZ İZ İZ İZ İZ İZ İZ İZ İZ İZ İİİİZ İZ İZ İZ İİİZ İZ İZ İİİİİZ İZ İİZZ İZZZZZ İZ İZ İZ MMM İMM İM İM İMM İM İM İM İM İM İM İMM İMMM İMM İM İM İM İM İİMM İİM İİM İMMM İM İMMMMM N İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İN İİİ

RAKAMLARLA LOIS GIBSON

Page 121: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 121

gören Hellen Collin’in şaşkınlığı buna bir örnek.

Peki o, bugüne kadar en çok hangi çiziminden etkilenmiş? Hiç tereddütsüz “İki ya-

şındaki ‘Baby Grace’ cinayeti” diye cevaplıyor. “Onu Galveston Yarımadası civarında,

denizde bulduklarında, olayın üzerinden çok kısa bir zaman geçmişti. Ancak morga

gittiğimde, tanınmayacak haldeydi” diyor. Bir Gibson klasiği daha gerçekleşiyor;

neredeyse yalnızca kafatası özelliklerinden resmi çiziyor. Bebeğin büyükannesi,

çizimi internette görüp, “O, bizim kızımız” diye polis merkezini aradığında, bir

anda ruhen çöktüğünü anlatıyor. “Kendime gelmem için beş mil yürümem ve 17

saat uyumam gerekiyordu. Çok etkilendim."

Tanınmayacak haldeki birinin portresini nasıl çizdiğini sorduğumuzda, bu-

nun adli ressamlığın bir parçası olduğunu söylüyor. “Bazılarının sadece kafatası-

nı görebiliyorsunuz. Üzerinde kimlik yoksa, adli ressam gelip, ölü insana morgda

veya sadece fotoğrafına bakarak, onun canlı, neşeli, gülen halini resmediyor. Kı-

sacası ressamlar, kafatasına bakarak nasıl bir yüze sahip olduğunu hayal ediyor”

diye anlatıyor. ‘Baby Grace’ davasında Gibson’ı farklı kılan, çizimi kafatasından

yapmış olması değil, 45 dakika gibi bu iş için çok kısa sürede resmi tamamlamış

olması. Standartlara göre, bu bir rekor!

BE YA INDA BİR TANIK Gece yarısı gelen telefon ile kendini karakolda bulduğu da oluyor. Fakat tüm yoğunlu-

ğa rağmen, teknolojinin avantajlarından yararlanmayı reddediyor. Gibson, çağın aykırı

bulduğu sayılı zanaatkârlardan biri. “Çizimlerimi yaparken, asla bilgisayar kullanmam”

diyor. Tek ihtiyacı, her tona sahip gri boyaları ve Fransa’dan özel olarak getirttiği Can-

son Mi-Tientes marka kâğıt. Teknik kısmın diğer olmazsa olmazı da, Miami’nin ünlü adli

ressamı Samanta Steinberg'e ait, içerisinde çeşitli yüz tanımlamalarının bulunduğu ka-

talog. Fakat bu, ressamdan çok tanığa yardımcı bir rehber niteliğinde. Hayal gücü zayıf

tanıklar, bu katalogdan saldırganın kaşlarından gözlerine, burun ve ağzına kadar tüm

yüz hatlarını seçebiliyor. Ressama kalan, tanığın seçimlerini insan yüzü sınırlarında

orantılı hale getirmek; yetenek işte tam burada devreye giriyor. Tanık konusunda tek şart

ise, ressam ile uyumlu çalışması. Ne yaşı, ne dili, ne de psikolojik durumu kriter değil.

Gibson, şokta olduğu için hiç konuşamayan birinin sadece “Evet” veya “Hayır” cevapla-

rıyla da çizimi tamamlayabiliyor. Listesindeki en küçük tanığın dört yaşında olduğunu

söylüyor ve şöyle anlatıyor: “Evlerine saldırıp, annesi ile babasını öldüren adamı beraber

çıkardık. Saldırganın evin yakınlarında oturan bir adam olduğu ortaya çıktı ve suçunu

itiraf etti.”

EMEKLİLİK Mİ? O NE DEMEK? Son çizdiği resimler, iki katile ait. Biri, oyun salonu sahibini kendi iş yerinde silahla

vurmuş, diğeri otomobil çalarken yakalanınca, otomobilin sahibini öldürmüş bir hırsız.

Ama Gibson’ın ömrünü karakol odalarında, sadece beyaz bir kâğıt karşısında geçirdiği-

ni düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Her gün dinlediği mutsuz ve esrarengiz hikâyelere

rağmen, 30 yıldır hayatını mutlulukla yaşamayı da başarmış. İlk evliliğinden 30 yaşında

bir oğlu ve 27 yaşında bir kızı var. Her şeyden önemlisi “Aşkın yaşı olmaz” diyenlerden.

2012’nin Ocak ayında eski ‘Marlboro Man’ Brian Schroeder ile evlenmiş. Resmi web site-

sinin biyografi bölümünde yer alan, “Houston’da tek başına yaşıyor” bilgisini buradan

düzeltmek istiyor. Emekli olup, eşiyle huzurlu bir hayata adım atmak istemez mi? "Bü-

yük annem 94 yaşında vefat etti. Ben de o kadar yaşarsam, sonuna kadar çalışırım" diyor.

Sebebi hırs değil; 21 yaşında verdiği “Dünyaya adalet dağıtacağım” sözüne bağlılığı. Er-

nest Hemingway’in ‘İhtiyar Balıkçı’ kitabından bir alıntıyla devam ediyor söze: “Asıl av,

insanın silahlı birini avlamasıdır. Avlanan kişi, avından başka hiçbir şeyi düşünmez.”

Görevi devralacak birinin olması şart. “Arkamda Guinness Rekorlar Kitabı’na adını yaz-

dıracak başka bir adli ressam bırakmak istiyorum” diyor. Anlayacağınız Lois Gibson’ın

çıtası çok yukarıda; indirmeye de niyeti yok.

"62 ya ındayım. Yedi ay önce ikinci kez evlendim. Emekli

olmayı istemiyorum. Arkamda benim

gibi bir adli ressam bırakmak istiyorum.”

L O I S G I B S O N ' I N 2 0 0 7 ' D E tamamladığı

ve 500 çizimini tüm teknik detaylarıyla anlattığı kitabı 'Adli Sanat Temelleri', adli ressam adayları için ideal

bir rehber. Elsevier Yayınevi'nden çıkan kitabı,

amazon.com'dan satın alabilirsiniz.

Fiyatı, 105.18 dolar.

ra

bi

20

sin

Se

ne

in

çıt

ğimde

edeyse

mi int

a ruhe

uyum

Tanınm

adli r

örebil

a sadec

sı ress

anlat

mış ol

sı. Stan

Gece yarısı gele

ğa rağmen, tekn

bulduğu sayılı z

diyor. Tek ihtiya

NNNNNN ğğğğğğğğğğğğğğğıı ıı ııı ııı

kk k k kkkk kkk k kk kkkkkkkkkbbbbbbbbbbbbbbbbbıııı ıı ı ı ııı

lililililililililililllilii aaaaaaaaaaaaaaaaaaal lll llllll erererrrererrrerrererrerrerrer

ııııııııııı, , , ,nnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn

z.z.z.z.zz.z.z.zzzzzzz.z.z..z.zz. rrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. . . . ......

gören Hell

Peki o,

şındaki ‘B

denizde bu

gittiğ

nere

çizim

anda

saat

T

nun

nı gö

veya

saca

diye

yapm

olmas

BAZEN BİR DEDEKTİFTEN FAZLASI Dokuz yaşındaki kızının gözleri önünde öldürülen kadının katil zanlısı, dedektifler tarafından

tutuklandı. Yakalanmasında en büyük yardımcı Gibson'ın çizdiği

robot resim oldu.

L OL OOL OL OL OL OOL OL OL OL OOOLL OL OL OOOOOOL OOLL I SI SI SI SI SI SI SI SI SI SI SSI SI SI SI SSI SII SI SI SII SI GGGGGGGGGGGGGGGGGGG I BI BI BBI BI BI BI BI BI BI BI BI BI BI BBBI BI BBBB S OS OS OS OS OS OS OS OS OS OOS OS OOS OSSSSS OSSSS OSS N 'N 'N 'N 'N 'N '''N 'NN 'N 'N 'N 'N 'N ' II NI NI NI NNI NIII NI NNNNNNNNNNNNNNNNNNN

ADAYLARA ÖZEL

Lois Gibson ❐

Page 122: Tempo - Kasim 2012

122 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Genel Müdür İlker

Baydar

‘HEPSi’BiRKAÇ‘TIK’INÖTESiNDE

ilgisayarınızı açıyor, internete bağlanıyor-

sunuz. Ekranda, tam 32 farklı mağaza, 2 bin

300 marka, 450 bine yakın farklı ürün var.

‘Türkiye’nin en büyük online alışveriş merke-

zi’ hepsiburada.com’un web sitesindesiniz.

Kişisel iletişim bilgilerinizi vererek üye olduğunuz bu sitede;

kozmetik, giyim, elektronik ve beyaz eşya, mücevher, kırtasiye,

kısaca aklınıza gelebilecek tüm ihtiyaçlarınızı bulabiliyorsunuz.

Hem de birkaç tuşa basarak.

Sizin için çok kolay olan bu süreci toplam 400 kişilik büyük

bir ekip, devasa bir stok ile yönetiyor. hepsiburada.com internet

B

ONLINEALIŞVERİŞ S İTELERİNDEELEKTRONİKEŞYADANMOBİLYAYA,MÜCEVHERDENKIRTASİYEYE,NEARARSANIZBULUYORSUNUZ.PEKİ

B İRKAÇTUŞABASARAKYAPTIĞIMIZALIŞVERİŞİNPERDEARKASINDA,İŞLERNASILYÜRÜYOR?BUNCAEŞYANEREYESIĞIYOR,SİPARİŞLERKARIŞMADANADRESİNİNASILBULUYOR?TÜRKİYE’NİNENBÜYÜKONLINEALIŞVERİŞMERKEZİ'HEPSİBURADA.COM’12YILINIGERİDE BIRAKTI.GENELMÜDÜRİLKERBAYDARVEOPERASYONDANSORUMLU

GENELMÜDÜRGÜRHANSAATÇİOĞLUİLE‘SATINAL’BUTONUNUNARKASINDAKİLEREBAKTIK.BUNEBÜYÜKBİROPERASYON!

Page 123: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 123

sitesinin Genel Müdürü İlker Baydar,

şöyle diyor: “Türkiye’de birebir iş modeli

olarak rakibimiz yok. Tek amacımız var;

müşterilerimizin, zaman kaybetmeden,

kafası karışmadan hepsiburada.com’a ge-

lerek ihtiyaçlarını satın almaları.”

“BU DEPONUN E İ BENZERİ YOK”Web sitesindeki yüzbinlerce ürünün, yak-

laşık 45 bini, İstanbul-Sancaktepe’deki

Paşaköy’de bulunan 10 bin metrekarelik

alana yayılmış depoda tutuluyor. Dev

depoyu görünce, hepsiburada.com’un ha-

yallerimizden çok daha büyük bir operas-

yon olduğunu anlıyoruz. Operasyondan

Sorumlu Genel Müdür Gürhan Saatçioğ-

lu, bu deponun Türkiye’de eşi benzeri ol-

madığını söylüyor ve ekliyor: “Türkiye’de

50-60 bin metrekarelik depolar var ama

bizimki kadar gelişmiş olanı yok. İçinde

yaklaşık 45 bin farklı ürün var. Burada

her şey matematiksel hesaplarla ve

çok hızlı işliyor.”

Peki biz birkaç tıkla siparişimizi

verdikten sonra, bu dev online alış-

veriş merkezinde neler yaşanıyor?

Saatçioğlu’ndan adımları din-

liyoruz: “Sipariş geldiğinde, ürün

depomuzda varsa, talep hemen

ilgili sevkiyat alanına iletiliyor ve

ürün paketlenip sahibine gönde-

riliyor. Ürün, depoda yoksa teda-

rikçi ile hemen iletişime geçiliyor,

bir tedarik süresi belirleniyor. Ar-

dından bu süreyi müşterilerimize

bildiriyoruz. Ürün, tedarikçiden

depoya geldiği zaman raflara kal-

dırılmadan, doğrudan sevkiyat

bölümüne gidiyor ve hemen paket-

lenip sevk ediliyor.”

SAAT GİBİ İ LEYEN DÜZENAyda yaklaşık 2 bin farklı tedarikçi-

den, 6 bin araçla ürün geliyor; yani

her gün yaklaşık 200 tedarikçi ara-

cı, depoya mal getiriyor. Girişte sa-

tın alma siparişinin olup olmadığı,

gelen ürünün irsaliyesinde yazan

açıklamaların ürünle örtüşüp ör-

tüşmediği, ürün barkodunun olup

olmadığı ve ürün bilgisiyle web si-

tesindeki bilgilerin birbirini tutup

tutmadığı... Her ürün için tek tek

yapılan bu kontrolden sonra, kabul işlemi

tamamlanmış oluyor. Ürünlerin hiçbiri

tek tek açılmıyor, ancak bu aşamada gözle

görülen hasarlı ürünler kabul edilmiyor.

Yine de, siparişimiz sorunlu gelirse,

ne oluyor? Burada da devreye müşteri

hizmetleri giriyor.

Aldığınız ürün sorunlu çıkarsa, müş-

teri hizmetleri aracılığıyla arıza, deği-

şim, iade gibi hizmetlerden yararlanıyor-

sunuz. İsteğiniz sadece değiştirmekse,

bu hemen oluyor. Gürhan Saatçioğlu’na

göre, burada uzun sürebilecek tek işlem,

aldığınız ürün arızalı çıkarsa yaşanıyor.

“Kanunen tanımlanmış 20 günlük bir

süreç var. Bu süre zarfında arızayı gider-

meye çalışıyoruz. Giderilemezse, ücreti

iade ediyoruz. Tüketici başka bir ürünle

değiştirmek isterse, değiştirebiliyor veya

hediye çeki sunuyoruz” diyor ve müşteri

memnuniyetinin önemine dikkat çeki-

yor: “Ayda yaklaşık 600 bin ürün gönde-

riyoruz. Bu, günde ortalama 30 bin ürü-

ne denk geliyor. Bazı zamanlar daha da

artıyor, günde 45 bine ulaşabiliyor. Ra-

kam ve verimlilik odaklı bir operasyon

sürüyor burada. Hız, kalite ve müşteri

memnuniyetini sağlamak işimizin özü.”

“İ MODELİMİZ KAMPANYA SİTELERİNDEN FARKLI”

12 yıl önce, çok sınırlı sayıda bilgisayar

ürünü satan bir internet sitesi olarak işe

başladıklarında da amaçları aynıymış:

Müşterilerin hayatlarını kolaylaştıra-

cak, rahatça, sorunsuz hizmet alacakla-

rı bir web sitesi olmak.

İlker Baydar, “O günden bu yana,

müşterilerin ihtiyaçlarını sürekli ta-

mamlayıp, yaptıklarımıza yenilerini ila-

ve ederek 20 bin üründen 450 bin ürüne

ulaştık. Her sektörün lider markaları ile

çalışıyoruz. Bu markaların alt markala-

rı ve bazen de sadece hepsiburada.com’a

özel ürün hazırlayan markalarla iş birli-

ği yapıyoruz” diyor. Fiyat politikasını ise

şöyle açıklıyor: “Piyasa fiyatının altında

satış yapan bir yer değiliz. Rekabetçi fi-

yatlarla satış yapıyoruz. Müşterilerimi-

zin bizden, kampanya sitelerinde oldu-

ğu gibi bir beklentisi yok, çünkü bizim

iş modelimiz bu değil.”

iPHONE VE ANDROID UYGULAMALARI DA VAR Hem kendi geleceklerini hem de pe-

rakendede online satışın geleceğini

parlak görüyor İlker Baydar; ayrıca bu

gelişimin, çok kısa sürede gerçekleşe-

ceğine inanıyor. “Bazı ülkelerde pera-

kende alışverişin yüzde 20’si internet

üzerinden yapılıyor artık; Türkiye’de bu

rakam yüzde iki civarında. Farkındalık

arttıkça bu rakam da artacak.” Bu far-

kındalığı yaratmak için mobil anlamda

da atılımlar yapıyor hepsiburada.com.

iPhone ve android uygulamaları, 260

bine yakın kişi tarafından kullanılıyor.

“Dışarıda bir yere gittiğinizde ürün bar-

kodunu okuttuğunuz zaman hepsibura-

da.com’da olup olmadığını öğrenip, tele-

fondan sipariş verebiliyorsunuz” diyor.

hepsiburada.com, kocaman bir dünya.

Hem de her geçen gün daha da büyüme-

ye kararlı bir dünya.

! SERLİKİBAR/ s k i b a r @ d o g a n b u r d a . c o m

Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Gürhan

Saatçioğlu

E N Ç O K S E V K İ Y AT Y A P I L A N G Ü N L E R , hafta

sonları. Hafta içi salı ve çar-

şamba günleri yoğun geçiyor.

En rahat gün ise pazar tesi.

4 M İ LY O N U N üzerindeki üye

sayısının yüzde 40’ını

kadınlar, yüzde 60’ını

erkekler oluşturuyor.

HEPSİBURADA.COM

ALTANAYKAN

Page 124: Tempo - Kasim 2012

124 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

B İL İNÇALTIMDA K İM

DOLA IYOR?EFSANEFİLM'KUZULARINSESSİZLİĞİ'NİNAFİŞİNDE,JODIEFOSTER'INDUDAKLARINABAKIN.KELEBEĞİN

BAŞINDAKİ YED İÇIPLAKKADINIGÖREBİLİYORMUSUNUZ?CEVABINIZMUHTEMELEN"HAYIR"AMAORADALAR.

ÜSTELİKBİLİNÇALTINIZBUGÖRÜNTÜYÜÇOKTANALGILAMIŞ DURUMDA.TIPKIFARKINAVARMADANHERGÜNMARUZKALDIĞIMIZYÜZLERCEDİĞERBİLİNÇALTIMESAJGİB İ . İSTANBULGELİŞİMÜNİVERSİTES İ ÖĞRETİMÜYESİSEFERDARICI’YAGÖRE,MARKETTEYAPTIĞIMIZALIŞVERİŞTEN

İZLEDİĞİM İZ F İLMLERE,OYVERDİĞİM İZ S İYASALPARTİLEREDEKBİLİNÇALTIMESAJLARLAYÖNLENDİRİLİYORUZ.

HEPS İ İKNAEDİCİOLMASADA,ÖRNEKLERİLGİNÇ.DARICIANLATIYOR.

! ERENBAŞ A ĞAN/ e r e n b @ d o g a n b u r d a . c o m

Page 125: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 125

KURUKAFA BİÇİMİNDE ÇIPLAK KADINLAR 'Kuzuların Sessizliği ', 1991 yapımı psikolojik gerilim türünde bir film. O gün bugündür unutmadık. Uzmanlar belleğimize bu kadar kazınmasının en önemli nedenlerinden birinin kelebeğin başını oluşturan ve kurukafaya benzetilerek yerleştirilen bu yedi çıplak kadın oldu-ğunu savunuyor.

// TEMPO /// 125

99m

n

a nu

91

u-

AFP

Page 126: Tempo - Kasim 2012

126 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

ünlük hayatımızda bilin-çaltı mesajlarla gerçek-ten çok sık mı karşılaşı-yoruz? Ú Maalesef evet. Yoğun

bir bombardıman altında olduğumuzu

söyleyebilirim.

Bilinçaltı mesajlar tam olarak nedir?Ú Kişilerde tutum ve davranış değişiklik-

lerine neden olan psikolojik virüsler bun-

lar. Bilinç düzeyinde fark edemiyoruz.

Çünkü duyma, görme gibi duyularımı-

zın eşik değerlerinin altında veriliyorlar,

dolayısıyla duyu organlarımızla algılaya-

mıyoruz. Örneğin ‘Kuzuların Sessizliği’

filminin afişine bakıyorsunuz. Gördü-

ğünüz yalnızca ağzına kelebek konmuş

Jodie Foster’ın yüzü. Ancak arının baş

kısmında, gözün normal olarak ayırt ede-

bileceğinden çok daha küçük boyutta, çı-

rılçıplak yedi kadın var. Bu mesajların bi-

linç düzeyinde verilenleri de var; fakat bu

durumda, tutum değiştirmek için uzun

süre ve sık sık tekrarlanmaları gerekiyor.

‘İFTAR SOFRASININ VAZGEÇİLMEZİ COLA’Ne için kullanılıyorlar?Ú Bilinçaltı mesajlar, küresel algı sa-

vaşının çok önemli bir parçası. İnsanlar

neye ikna edilmek isteniyorsa onun için

kullanılıyorlar. Bir ürünü satın almanız,

bir filmi, diziyi izlemeniz, bir hizmeti

almanız, hatta belli bir siyasal partiye

oy vermeniz gibi çok çeşitli amaçlar için

oluşturulabiliyorlar. En önemli unsur,

tekrar olgusu. Blinç düzeyinde de süreç

böyle işliyor. Bir fikri, görüşü çok uzun

yıllar tekrar ettiğiniz zaman, insanlar o

görüşü, düşünceyi benimsemeye başlıyor,

kanaat oluşuyor. Örneğin muhafazakâr

sağın tepki duyduğu ABD ile en çok özdeş-

leşen markalardan Coca Cola, bugün her

iki kesim tarafından da yoğun biçimde

tüketiliyor. Hatta ‘iftar sofralarının vaz-

geçilmez içeceği’ diye pazarlanıyor.

Reklam özünde, sürekli tekrara dayanan bir ikna etme yöntemi değil midir zaten?Ú Elbette. Karşı olduğum nokta, rek-

lamların yayınlanması değil, içlerinde

nöropazarlama tekniği kullanılarak

yayınlanması. Kurguları, senaryoları,

kimi reklamlarda insanların duyguları-

na hitap eden, beyindeki hafıza öbekle-

riyle duyguları birleştiren gizli görüntü,

ses ve kokuları kullanıp, bilinçaltımızı

doğrudan etkilemeleri.

EN ‘TEHLİKELİ’ ORGAN: GÖZBunu nasıl yapıyorlar?Ú Beynin bazı zaaflarını kullanarak.

Süreci şöyle anlatayım. Beynimizdeki

limbik sistemin (Duygularımızın, anlık

tepkisel davranışlarımızın kontrol mer-

kezi) çok önemli bir parçası amigdala.

Bilinçaltı mesajlar, bu bölgeyi etkileyip,

uyarıyor. Beyine gelen bilinçaltı uyaran-

lar, burada duygusal tepkiyi yoğunlaştı-

rıyor; amigdala’da endişe, korku, öfke,

şiddet, cinsel istek gibi güçlü duygular

üretiyor. Amigdala, doğal sürecin dışın-

da uyarılınca da mutluluk, neşe, sevgi,

depresyon, cinsel istek, kıskanma gibi

tüm duygularımız farklılaşmaya, bi-

linç düzeyimizde inanmadığımız, hatta

reddettiğimiz ya da otonom davranışlar

göstermeye başlıyoruz. Örneğin tatmin

duygusunu hissetmek için aynı markayı

satın alma ya da aynı diziyi izleme gibi.

Özellikle şartlı korkularda, amigdala

önemli bir rol oynuyor. Üstelik bir kere

uyarıldıktan sonra, tekrar eski haline

gelmesi de uzun zaman alıyor.

Peki amigdala’yı ne yönde etkileyecekle-rini nasıl biliyorlar? Ú Genellikle, önce bir grup denek üzerin-

de, FMRI (Fonksiyonel Manyetik Rezonans

Görüntüleme), göz izleme, galvanik deri

tepkisi ölçen cihazlarla testler yapıyorlar.

Ne tür bilinçaltı görüntüye, sese veya ko-

kuya nasıl tepki verdiğimizi ölçüyorlar.

Sonra da bunlara uygun olarak bilinçal-

tı mesajlar oluşturup, görme, duyma,

koku alma eşiklerimizin altında kalacak

şekilde yerleştiriyorlar. Amigdala’daki

koku, tat, dokunma ve görsel uyaranlara

karşı özelleşmiş hücre gruplarıyla ilişki

kurmak, etki altına almak için beş duyu

organının tümü de kullanılıyor. Ama en

önemlisi göz. Çünkü dış dünyayı, yüzde

1 tat alarak, yüzde 1.5 dokunarak, yüz-

de 3.5 koklayarak, yüzde 11 işiterek ve

yüzde 83 görerek öğreniyoruz. Görsel

uyaranlara yanıt veren nöronlar da en

yoğun amigdala’da bulunuyor. Bu nöron-

ların önemli bir kısmı yüz görüntüsüne

duyarlı. Duyguları harekete geçiren deği-

şik yüz görüntüleri, bilinçaltı mesajlarda

en fazla kullanılan uyaranlar. Elbette

G

“Bilinçaltı mesajlar, Türkiye’deözellikle son 10 yıldır yo un biçimde

kullanılıyor. Toplumsal bilinç yeterince olu madı ı için, nerede ve nasıl oldu unu açıklamak için erken

oldu unu dü ünüyorum.

de

ce

Sefer Darıcı

Page 127: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 127

KOT VE NAMAZ ABD kökenli blue-jean markasının ilanı. Kotun dokusu büyütüldüğünde namaz kılan insanlar görülüyor. Müslüman toplumlardaki ABD kar-şıtlığına yönelik hazırlan-dığı öne sürülüyor.

TEMEL İÇGÜDÜ Seyşel Adaları 'nın pa-rası rupi'nin üzerindeki palmiyeyi görüyor-sunuz. Peki ya "Sex" yazısını?

ÇİZGİ FİLMDE SEKSİN İŞİ NE? Çizgi filmden alınmış bir sahne. Dumanla yazılan 'Sex' kelimesi zorlanmadan okunabiliyor.

toplumlardaki ABD kar-şıtlığına yönelik hazırlandığı öne sürülüyor.

TETEMEMELL İİÇİÇİÇ ÜGÜGÜGÜ ÜÜDÜDÜSeyşel Adaları 'nın pa-

TERSİ BAŞKA İngiliz gazetelerinin sarı sayfalarında yayımlanmış bir ilan. Bakınca hiçbir tuhaflık görünmüyor ama bilinçaltımız onu tersten de algılayabiliyor.

bu yüzleri, çoğu zaman göremiyoruz,

çünkü dediğim gibi görme eşiğimizin

altında hazırlanıyorlar. Ama kolayca ha-

reketli ya da sabit görüntülere yerleştiri-

lebiliyor. Sonra etki düzeyine göre işitme

ve koklama geliyor.

Koku yoluyla nasıl veriliyor bu mesajlar?Ú Çeşitli yöntemlerle. Örneğin dört bo-

yutlu filmlerde verilen koku kartlarına

yüklenebiliyor. Filmi izlerken, koku kar-

tıyla ilişkilendirilen sahnede yaratılan

duygunun sizdeki yansıması çok daha

güçlü olabiliyor. Hem görsel, hem işit-

sel olarak zaten etkileyici bir patlama

sahnesinde, elinizdeki koku kartından

çıkardığınız barut kokusuyla, sahne ha-

fızanızda daha fazla yer ediyor. Benzer

durumla karşılaştığınızda, benzer tep-

kiyi verebiliyorsunuz.

EVDE, SOKAKTA, HER YERDEPeki, hangi yollarla, ne tür araçlarla bu mesajlara maruz kalıyoruz?Ú Afiş, poster, outdoor reklamlar, broşür

gibi durağan görseller; video ya da tele-

vizyon gibi hareketli görüntü dosyaları,

video klipler; işitsel dosyalar, mp3’ler ya

da koku dosyaları olabilir.

Nasıl bu kadar kolay etkileniyoruz? Ú Hemen hepimiz, aynı anda bilinçli

olarak en fazla beş ila dokuz farklı iş ya-

pabiliyoruz. Oysa gün içerisinde, duyu

organlarımız aracılığıyla bize milyon-

larca uyaran geliyor. Peki onlara ne olu-

yor? Elbette kaybolmuyorlar. Yaşamsal

deneyimlerimize ilişkin beynin ana ha-

fıza öbekleriyle uyuşma durumuna göre

saklanıyorlar. İşte burada özellikle gözün

fovea noktası büyük önem taşıyor. Çünkü

bu nokta küçük ayrıntıları, -bilinçaltı

mesajlar açısından bakarsak- görüntüle-

rin içerisinde fark edemediğimiz yazı ve

şekilleri beyine gönderiyor. ‘Kuzuların

Sessizliği’ afişinde olduğu gibi. Mesajla-

rın kalıcı hafızaya geçebilmesi için be-

yindeki diğer bilgilerle, her insanı etki-

leyebilmesi için de her insanda var olan

ortak zihinsel unsurlarla uyuşması ge-

rekiyor. Bu uyuşmayı sağlayabilmek için

her insanda aynı şeyi ifade eden, beynin

aşırı tepki verdiği arketipler (ilk sembol)

kullanılıyor. Özellikle iki arketipe beyin,

aşırı tepki veriyor: Doğum ve ölüm. Diğer

her şey, bu iki unsura bağlı. Mesajın içeri-

sinde bu iki arketipi çağrıştıran unsurlar

varsa, mesaj hafızaya aktarılıyor.

Örnekler daha çok cinsellik üzerine. Hat-ta çizgi filmlerin içeriğinde bile böyle. Neden?Ú Cinsellik, üreme içgüdüsü nedeniyle

insanlar üzerinde çok güçlü etki yaratı-

yor. Tekrar tekrar bakmak istiyorsunuz.

MESAJ PEK DE GİZLİ DEĞİLBir kulübün reklamı. Fazla söze gerek yok. Fotoğraf dikkatle incelendiğinde, içgüdülere seslendiği görülüyor.

İÇİZGİİ İFİLMDE SEK İSİN İİŞİİ NE? Çizgi filmden alınmış bir

Page 128: Tempo - Kasim 2012

128 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Bu nedenle bilinçaltı mesajlarda, kişileri

yönlendirmek için en çok bu tür simge-

ler, hatırlatmalar tercih ediliyor.

“ASIL TEHDİT ALTINDA OLAN, ÇOCUKLAR”Mesajlar, ne kadar sürede bilinci etkiliyor? Ú Bilinçaltı mesaj yüklenmiş bir film ya

da reklam, bizi hemen davranışa yönelt-

miyor. Bu mesajların en önemli unsuru,

tekrar. Mesajın davranışa dönüşmesi de

birçok faktöre bağlı. Uyaranın özellikle-

ri ve gücü, verildiği ortamın özellikleri,

kişinin psikolojik durumu, tekrar aralığı

gibi birçok farklı değişken rol oynuyor.

Herkesi aynı şekilde mi etkiliyor?Ú Bu mesajlarda kullanılan arketipler,

(doğum-bebek, ölüm-kurukafa, cinsellik-

üreme içgüdüsü vb.) her insanda ortak.

Bu nedenle maruz kalındığında her insa-

nı etkiliyor. Ama etkisi kişilerin mesajla

karşılaşma sıklığına göre değişiyor tabii.

Örneğin saat reklamlarına dikkat edin,

tüm saatler ya onu on geçiyordur, ya da

ikiye on vardır. Çünkü onay işareti oluş-

turur.

Çocuklarda etkisi nasıl oluyor? Örnek-lerinizde, çizgi filmlerde birçok cinsellik içeren öğe var. Ama çocuklar bunu anla-maz ki.Ú Henüz bilinçli beyinleri yani korteks-

leri gelişmediği için aslında en fazla ço-

cukları etkiliyor. Yetişkin beyni için bile

hayal ile gerçek arasında ince bir çizgi

var; çocukta bu, çok daha ince. ‘Ansal

kurgu’ gibi bilinçaltı mesaj tekniklerinin

yoğun kullanıldığı anlarda, kendilerini

çevrelerine adeta kapatıyorlar. Anneleri

seslendiği zaman bile duymuyorlar. Bu

filmlerde kullanılan cinsel öğeleri, ço-

cuklar ilk seyrettiklerinde anlamlandır-

mıyor ama büyüdüklerinde, bu bilinçaltı

öğenin yüklü olduğu sahnede verilen

mesaj neyse, onu çok daha güçlü biçimde

kabul ediyorlar.

MÜSLÜMAN MAHALLESİNDEKİ SALYANGOZLAR

Bu tür mesajlarla insanlar, hiç inanmadık-ları şeylere de inanmaya başlarlar mı?Ú Başlarlar; ancak bu, kişinin psikolo-

jik durumuna, mesaja

maruz kalma sıklı-

ğına, mesajın onda

yarattığı etkinlik düzeyine, çevresel

faktörlere, bakış açısına göre değişir.

Türkiye’de bir zamanlar ‘kola’yı evine

sokmayan, hatta Müslüman mahallesin-

deki salyangoz olarak nitelendiren aşırı

muhafazakârların bile nasıl kolaya alış-

tığını, şimdi nasıl sofrasının başköşesin-

de bulundurduğunu, Türk askerinin ba-

şına çuval geçirilme hadisesinin olduğu

dönemleri araştırırsanız, görürsü-

nüz. Coca Cola boykot edildiğinde,

yerli bir marka kullanılarak, kola

içme alışkanlığının azalmaması,

hatta muhafazakâr çevrelere de bu

içeceğin girmesi sağlandı.

Peki tutum ve düşüncelerdeki farklı-laşmayı, kişinin yakınları fark etmez mi? Sonuçta herkes aynı şeyi izlemi-yor.

Ú Sık tekrara dayalı ve yavaş ilerleyen

bir süreç. Fikir değişikliği bir anda olma-

dığı için diğerleri garipsemiyor.

Bu mesajları anlamanın, fark etmenin, daha önemlisi korunmanın yolu var mı? Ú Anlamak için değişik teknik yollar var

elbette. Ancak bireysel çaba yetmez. Devle-

tin önlem alması, denetlemesi gerekiyor.

Her şeyden önce Ulusal Algıyı Koruma

Kanununun çıkarılması gerekiyor. Gü-

nümüzde halkların algılarını yönetmek,

toprak kazanmaktan önemli. Bakın, Kör-

fez Savaşı’ndan önce Irak’ta Kur’an yayını

yapan bir radyonun verileri incelendi. Ön

plandaki Kur’an sesinin arkasında, klasik

alt ses mesaj tekniği ile “Direnmeniz fay-

dasız. Boşuna savaşmayın” denildiği belir-

lendi. Dolayısıyla bu iş, bilinçaltı mesaj ile

örtülü reklamı ayırt edemeyen RTÜK’le,

reklamcıların kurdukları öz denetim ku-

rullarıyla falan olmaz. Kanun çıkarılması

gerekiyor.

SİZBUKONUDAARAŞTIRMA

YAPMAYANASILBAŞLADINIZ?Uzun yıllar gazetecilik yaptım. Ardından reklam ve halkla ilişkiler sektöründe çalıştım. Bilinçaltı mesajlardan ilk kez sekiz, dokuz yıl önce yurt dışından ge-len yabancı bir reklam ajansının efekt uzmanları söz etti, hatta kullandıkları tekniği bana da gösterdiler. Çok ilgimi çekti ve algı, algı yanılmaları üzerine çalışmaya başladım. Şu anda Colora-do State Üniversitesi’nde Psikoloji Ana Bilim Dalı Sinirbilim (Neuroscience) alanında bütünleşik doktora yapıyo-rum. Bu arada Türkiye’de de İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde psikoloji yük-sek lisansına başladım.

BİLİNÇALTIMESAJLARISİZ DE TESPİT ETTİNİZ

Mİ?NEREDE(HANGİ FİLMDE,REKLAMDA,KANAL-

DAVD.)VEKİMİNYARARINAYDIBUNLAR?Destek Yayınları’ndan yeni çıkacak ‘Subliminal İşgal - Sekssellers’ isimli kitabımda bütün bilimsel verileriyle, dünyadan ve Türkiye’den örnekleri anlattım. Film ya da kanal ismi vermek istemem. Bu mesajlarla ilgili olarak, psikiyatrist, psikolog ve görsel efekt uzmanlarıyla birlikte çalışıyorum. Ben de görsel efektleri çok iyi kullanıyorum. Bu nedenle de yakalayabiliyorum.

Kitap dolusu örnek

“Körfez Sava ı'ndan önce Irak'tayayın yapan bir radyonun yayınları incelendi. Ön plandaki Kur'an sesinin arkasında, klasik alt ses mesaj tekni i ile 'Direnmeniz faydasız. Bo una sava mayın' denildi i belirlendi.

Page 129: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 129

İ L H A N D E M İ R İ Z K A S I M©KAISCH

WABE/W

ESTEND

61/COR

BIS

DENİZİNKUTSADIĞI MUTFAKNORVEÇ,KELİMENİNTAMANLAMIYLABİRBALIKVEDENİZÜRÜNLERİCENNETİ . DENİZDEKİCANLITÜRLERİNİNKORUNMASIİÇ İNYAPTIKLARIARAŞTIRMALAR,AVLANMATEKNİKLERİSONDERECEUFUKAÇICI.ÖYLEKİ,GELECEĞİNBES İNKITLIĞISORUNUNAYANITBİLEOLABİLİRLER.B İRDESOFRADAKİNORVEÇVAR.BALIKVEDENİZ ÜRÜNLERİYEMEKLERİNİNNEKADARLEZZETLİOLDUĞUNUB İLİYORDUMAMANEKADAR

SOF İS T İKEOLABİLECEĞİNİ ORADAANLADIM.

SSSSSSSSSSSSSSS

Page 130: Tempo - Kasim 2012

130 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

! İ LHANDEMİRİ Z i d e m i r i z @ d o g a n b u r d a . c o m

Kuzeyin yolu

alık konusunda gerçek-

ten hassasım. Artık bü-

tün dünyada da duyarlı

lokanta sahiplerinden

çevre örgütlerine, bi-

lim adamlarından entelektüellere ka-

dar bu konuda farkındalık yaratılmaya

çalışılıyor. Zira orkinos gibi belli başlı

balık türleri yok olma tehlikesiyle karşı

karşıya. Bizde de benzer endişeler sık sık

dile getiriliyor. Hem çevre kirliliği hem

de bilinçsiz avlanma yüzünden, suları-

mızda yok olan uskumru, sayısı her sene

azalan lüfer gözümüzün önündeki örnekler.

Ben de zaman zaman bu sayfalarda konuyla ilgili endişelerimi

dile getiriyorum. Geçen ay başında Norveç Balıkçılık Konseyi’nden

Norveç’teki balıkçılık sektörünün tanıtımı için gezi daveti aldı-

ğımda düşünmeden kabul ettim. Balıkçılıkla özdeşleşmiş bu ül-

kede, durumun ne olduğunu çok merak ediyordum. İşte geziden

notlar:

SOFİSTİKE BALIK YEMEKLERİNorveç seyahatine Türk Hava Yolları’nın direkt seferiyle Oslo’ya

uçarak başladık. Havaalanından doğruca hem lokanta olarak ça-

lışan hem de yemek derslerinin verildiği Kulinarisk Akademi’ye

gittik. Burada iki genç Norveçli şef, bize Norveç deniz mahsul-

lerini yeni tekniklerle nasıl pişirdiklerini gösterdiler. Morina,

mezgit, ‘saith’ (Norveç’e özgü bir balık türü), uskumru ve somon

gibi balıkları çiğ tütsülenmiş, fırında ve tavada pişirilmiş değişik

hazırlanış tarzlarıyla denedik. Yemeklerin hepsi çok lezzetliydi.

Ancak özellikle morina, mezgit ve ‘saith’ türü balıkların lezzet

açısından Türk damak zevki için biraz yavan kaldığını söylemem

gerek. Bunlar sıkı, beyaz etli, tattığınızda bizim alıştığımız balığa

has lezzetin daha geri planda kaldığı türler. Ancak bu özellikler,

yaratıcı şefler için mükemmel malzeme oluşturuyor. Bu balıkla-

rın zarif lezzetini değişik otlar, sebzeler ve soslarla istedikleri gibi

şekillendirip, nefis yemekler orta çıkarıyorlar. Bu deneyimin en

güzel sürprizlerinden birisi de deniz tarağıydı. Bu kadar büyük

ve lezzetli deniz tarağını daha önce hiç yememiştim.

Kulinarisk Akademi’deki bu uzun ama keyifli deneyimden

alık k

ten ha

tün dü

lokan

çevre

lim adamlarından en

B

MORİNA

Norveç'te en çok bulunan bu tür, ekonomik olarak da en değerli balık.

'SAITH'

Norveç sahillerinde sürüler halinde dolaşan 'saith', deniz yüzeyinden 300 metre derinlikte

bulunabiliyor.

ESKİ BALIK YENİ TARZ Kulinarisk Akademi'nin usta şefleri, asırlardır

süren balık pişirme yön-temlerine yeni teknikler

getiriyor.

Page 131: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 131©TANYAZOUEV/THEFOODPASSIONATES/CORBIS

SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIK

SÜRDÜRÜLEBİLİR

S Ü R D Ü R Ü L E B İ L İ R L İ K , günümüzün en popüler kavram-

larından. Sürdürülebilirlik bir model olarak, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilmesinden ödün vermeme temelinde, sosyal ve ekonomik kalkınma projeleri-nin vazgeçilmez unsuru olarak görülüyor. Norveç de balıkçılık

açısından sürdürülebilirliğe öncelik veriyor. Balık türlerinin korunması ve avlanmanın biyo-lojik çeşitliliğe etkisi konusunda

sürekli araştırmalar yapılıyor. Balık nüfusu uluslararası bir

konu olduğundan, Norveç kom-şu ülkelerle sıkı işbirliği yapıyor. Yıllık avlanma kotaları çok sıkı takip ediliyor. Balıkçı tekneleri avladıkları her balığı elektronik

olarak kayıt altına alıyor. Bu veri-ler, yetkililer tarafından merkezi sistemde kontrol altında tutulu-yor. Ayrıca balıkçı tekneleri sık

sık habersiz denetimlere uğruyor. Kotalara uymayan teknelerin

lisansları iptal edilebiliyor.

ASKIDA BALIK Norveç'te balıkçılığın bu kadar gelişmesinin

nedeni, ikliminin balıkları kurutarak saklamaya son derece elverişli olması. 'Bacalhau' (kurutulmuş

balık) sofraları süslüyor.

Page 132: Tempo - Kasim 2012

132 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

TABLO GİBİ Alesund, Norveç'in en güzel ve balıkçılıkla özdeşleşmiş

şehirlerinden biri.

©BOISVIEUXCHR

ISTOPH

E/HEMIS/COR

BIS

Page 133: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 133

sonra, eşyalarımızı Oslo limanında-

ki otelimize bırakıp, şehri dolaşmaya

başladık. Oslo, küçük bir Avrupa şehri.

Önce Norveçlilerin çok gurur duyduk-

ları otelimizin hemen önündeki opera

binasını gezdik. Dışı tamamen beyaz

mermer kaplı değişik mimarisiyle üze-

rinde dolaşabileceğiniz bu bina ger-

çekten etkileyici. Ardından Oslo’nun

en ünlü caddesi Karl Johans Gate’de

dolaştık. Bir tarafı park olan bu uzun

caddenin sonunda kraliyet sarayı var.

Oslo’nun en ünlü oteli Grand Otel de bu

cadde üzerinde. imdi rock yıldızları

dahil pek çok ünlünün kaldığı otelde,

usta oyun yazarı Henrik İbsen, ömrü-

nün son yıllarında her öğleden sonra

arkadaşlarıyla buluşurmuş. İbsen’den

söz etmişken, ‘Çığlık’ tablosuyla ünlü

Edward Munch’un da Norveçli olduğu-

nu hatırlatalım. ehri dolaştıktan son-

ra, akşam yemeği için Oslo’nun ünlü

lokantalarından Sjomagasin’e gittik.

Yine değişik tekniklerle hazırlanmış

nefis deniz ürünlerinden yedik.

BALIKÇI KENTİ ALESUNDErtesi gün erkenden, 50 dakikalık bir uçak seyahatinden sonra

Norveç’in en güzel sahil şehirlerinden Alesund’a geldik. Aslın-

da burası, 50 bin kişilik nüfusuyla bizim standartlarımıza göre

bir kasaba. ehir, masalımsı nefis mimarisini büyük bir felakete

borçlu. 1904 yılında çıkan yangında, bütün binalar yok olmuş.

Yazları buraya dinlenmek için gelen Alman Kralı Wilhelm’in yar-

dımlarıyla, 1904-1909 arasında yeniden inşa edilmiş. Alesund’un

en büyük endüstrisi balıkçılık. ehrin etrafında pek çok balık

işleme tesisi var. Norveç’in ünlü somon çiftliklerinin pek çoğu

da Alesund açıklarında yer alıyor. Eşyalarımızı otele bıraktıktan

sonra, küçük bir tekneyle dev bir balıkçı gemisine gittik. Boyu

yaklaşık 50 metre olan bu gemi, aynı zamanda yüzen bir fabri-

ka. Trolle avlanan balıklar, hiç bekletilmeden alt kısımdaki işle-

me alanına gönderiliyor. Burada önce ağırlıklarına göre türler

sınıflandırılıyor, sonra siparişlere göre balık bütün, kılçıklı ve

kılçıksız file haline getirilip paketlenip donduruluyor. Her şey

otomatik. Neredeyse hiç el değmeden ağlardan çıkan balık, 10-15

dakika içinde paketlerinde hazır hale geliyor. Geminin günlük

balık işleme kapasitesi 50 bin ton. Bu müthiş operasyonun ya-

pıldığı geminin inşa maliyeti yaklaşık 60 milyon dolarmış. Kap-

tan bana yarı fiyatına mal olduğundan, pek çok yeni teknenin

Türkiye’de yapıldığını söyledi.

MEZGİ T

Norveç kıyılarında bütün yıl avlana-biliyor.

RİNGA

Açık deniz balığı olan ringa, kışı Norveç'in batı fiyortlarında geçirip, baharla birlikte

güneye iniyor.

Page 134: Tempo - Kasim 2012

134 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Öğleden sonra yine küçük bir tek-

neyle Alesund açıklarında uskumru

avına çıktık. Türkiye’ye ithal edilen

uskumruların hepsi Norveç’ten geliyor.

Kaptan buralarda çok fazla bulunan us-

kumruyu kolayca yakalayabileceğimizi

söylese de, ilk birkaç denememiz başa-

rısız oldu. Son kez denemek için gitti-

ğimiz bir koyda da ekipten sadece ben,

iki uskumru yakaladım. Av verimsiz

geçse de, çok eğlenceli bir öğleden son-

ra geçirdik. Çoğunlukla kapalı hava,

iyice kararmaya başladığında kaptan

bizi Giske Adası’na götürdü. Burada tu-

ristlerin sıkça ziyaret ettiği 1852 yılında

yapılmış Aines Deniz Feneri’ne gittik.

Etrafında 40 hanelik küçük bir balıkçı

köyü bulunan fener, bugün müze ola-

rak kullanılıyor. Akşam yemeğini Aines

Feneri’nde yedik. Alesund’da kaldığı-

mız otelin şefi, fenerde bize mükemmel

bir yemek hazırladı. Ben en çok, domatesli bir sos ve morina balığı

ile yapılan ‘bacalhau’yu beğendim. Bacalhau, Portekizce’de 'tuz-

lanmış balık' anlamına geliyor. Bizim yediğimiz, Portekiz’e özgü

domatesle yapılan türüydü. Bu yemek, Güney Avrupa ve Brezilya’da

çok popüler. O akşamın en ilginç deneyimi ise tütsülenmiş balina

etiydi. Norveç’te her yıl belli sayıda balina avlanılmasına izin ve-

riliyor. 2012’de balina avlama kotası 600 adet olarak belirlenmiş.

Tadı, av etine benzeyen balina aslında hiç fena değildi.

DENETİM ALTINDAKİ ÇİFTLİKLERGezinin son günü Alsund’da bir balık işleme fabrikasına ve bir so-

mon çiftliğine gittik. Norveç’te somon çiftlikleri 1970’lerde başla-

mış. Atlantik somonu yetiştiren bu çiftlikler sürekli denetleniyor.

Balıkların sağlığı ve çiftliğin çevreye olan etkisi, kontrol ediliyor.

Bu çiftliklerin nereye kurulabilecekleri de bilimsel çalışmalarla

belirleniyor. Norveç somonu 100’den fazla ülkeye ihraç ediliyor ve

büyük rağbet görüyor. Türkiye’ye de ithal edilen somonun nerdey-

se hepsi Norveç’ten geliyor.

Ben bu geziden çok etkilendim. Doğanın bize verdiği nimetleri

Norveç’in nasıl bir hassasiyetle değerlendirdiğini görmek gerçek-

ten ilham vericiydi. Yaşamamız için doğadan elde ettiğimiz besin-

lerin, gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde varlı-

ğını sürdürebilmesi için bütün dünyanın bu konuya kafa yorması

gerekiyor. Dünya nüfusunun 2050’de 9 milyara ulaşacağı tahmin

ediliyor. Yani bugün ürettiğimiz besinlerin iki katına ihtiyaç duya-

cağız. Oysa bugün itibariyle, dünyanın yüzde 70’ini kapsayan de-

nizlerden, bütün tükettiğimiz besinlerin yalnızca yüzde 5’ini elde

ediyoruz. Galiba gelecekteki besin kıtlığının çözümü denizlerde.

USKUMRU

Türkiye'ye en çok ithal edilen tür, Nor-veç uskumrusu.

CAPELIN

Kuzey bölgelere has bu türün ömrü çok kısa. Yalnızca üç ile beş yıl

arasında yaşıyor.

❐ ©IM

AGESOUR

CE/COR

BIS

Page 135: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 135

TAŞ DEVRİ’NDEN BERİ BALIKÇI ULUS

TAŞ DEVRİ’NDEN

N O R V E Ç E T İM O L O J İ K olarak ‘Kuze-ye giden yol’ anlamına geliyor. İsveç’in batısından kuzeye doğru uzanan, fiyortlarıyla ünlü Norveç, Finlandiya ve Rusya’ya da komşu. 1960’larda bulunan petrol ve doğal gaz rezervleri nedeniy-le dünyanın refah seviyesi en yüksek ülkelerinden. Doğal kaynaklar ve deniz taşımacılığından sonra balıkçılık, ülke-deki en önemli sektör. Norveç, AB ile yarım bir entegrasyona girmiş. Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun bir parçasıy-ken yapılan referandumlar sonrası, AB dışında kalmayı tercih etmiş. Bununla birlikte AB ile bölgeyi ilgilendiren sosyal ve ekonomik konularda sıkı iş birliği için-de. Balıkçılık sektörü de bu işbirliğinin önemli bir parçası. Balık türlerinin korun-ması, balık çiftliklerinin çevreye etkisi ve avlanabilir balık kotaları gibi konularda AB ile ortak karar alıyorlar.

Norveç’te balıkçılığın tarihi çok eskiye dayanıyor. Fiyortlardaki ma-ğaralarda taş devrinde bile balıkçılık yapıldığını gösteren çizimler bulunuyor. Ülkenin coğrafi konumu balıkçılık için ideal koşulları oluşturuyor. Pek çok ba-lık türünün göç yolu, Norveç karasula-rından geçiyor. Bu sular büyük akıntılar ve elverişli deniz tabanından dolayı, balık üremesi açısından ideal koşulları oluşturuyor. Balıkçılığın sektör olarak gelişmesinde, ülkenin iklimi de önemli bir unsur. Özellikle kuzeye doğru iyice düşen hava sıcaklığı, avlanan deniz mahsullerinin bozulmadan kolayca işlenip paketlenebilmesini sağlıyor. Tuzlu ve tuzsuz kurutulmuş balık, en önemli ihraç kalemlerini oluşturuyor. Norveç 100’den fazla ülkeye balık ihraç ediyor. Balık ihracatından yıllık 21 milyar Norveç Kronu, yani yaklaşık 3.7 milyar dolar gelir elde ediyor. En önemli pazarları ise Brezilya, Çin, Japonya ve Rusya.

FÜME VE FİYORT Tütsülenmiş balina eti (solda) ve tütsülenmiş

somon (sağda). Norveç'in deniz seviyesinden bir

anda yükselen ünlü fiyort-ları (altta).

Page 136: Tempo - Kasim 2012

136 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

yıl Cumhuriyet Bayramı,

kuruluşun 89’uncu yıl-

dönümünde kutlandı. Bu

gibi ‘değerlendirme’ yazı-

ları yuvarlak rakamlarda

daha iyi gider. Ama bir yıl sonra 90’ıncı

yıldönümü geldiğinde konu daha iyi an-

laşılmış olacak mı? Bir de 100’üncüyü

beklemek var ama onu çıkarır mıyım, bile-

miyorum.

u 89 yılı zihnimden geçirmeye çalışır-

ken, birbiriyle çelişen iki önerme şekilleniyor:

Önce, “Az buz yol almamışız” demek geliyor

içimden. Ama birkaç saniye sonra “Bir arpa

boyu” deyimi dilimin ucuna tırmanıyor. Hangisi? İşin kötü-

sü, ikisi de doğru gibi görünüyor. Mümkün mü bu? Mümkün

olsa da, ikisini bir teraziye koysam, biri öbürünü havaya fırla-

tır mı, yoksa terazinin kefeleri dengede mi durur?

Terazide tartamayacağıma göre, tartmanın başka yolları-

nı bulmam gerekiyor. Daha ‘analitik’ düşünmeli. “Nerede, ne

yapılmış?” “Nerede, ne yapılamamış?”

AZ BUZ YOL DE İL‘Onuncu Yıl Marşı’, “On yılda on beş milyon genç yarattık

her yaştan” diyor. imdi 70 milyonun üstündeyiz. Bu 70 mil-

yon bir eli yağda, bir eli balda yaşamıyor. Ama sefil de değil.

Türkiye’den dramatik biçimlerde ve derecelerde yoksul pek

çok ülke var. 1960’larda, 1970’lerde, bir ‘Üçüncü Dünya ül-

kesi’ olmayı ‘almış kabul etmiş’ bir toplumduk. Özellikle de

‘intelligentsia’mız yoksulluğu neredeyse kıvançla benimse-

mişti. imdi o söylem unutuldu gitti.

1920’lerde Türkiye, savaştan çıkmış haliyle, sanayi-öncesi

bir toplumdu. Ne burjuvazi vardı “Burjuva” demeye hak ka-

zanmış, ne de bir ‘proletarya’sı. Küçük üretici köylüler top-

lumuydu. Tefeci vb. kasabalılar vardı. Bu toplumda “İhracat”

denince incir-üzüm, fındıktan başka bir şey akla gelmezdi.

MuratBELGEÜzerinden tam 89 yıl geçti. Cumhuriyet’in kuruldu u günden bugüne pek çok de i im ya andı. Kimi açılardan ilerleme muazzam ama demokrasi, özgürlük gibi kavramlarda aldı ımız yol, hâlâ bir arpa boyu. Üstelik çözümü de çok basit; ço ulcu demokrasi.

Cumhuriyet meselesi, cumhuriyetin meselesi

yıl Cumhuri

kuruluşun

dönümünde

gibi ‘değerle

ları yuvarlak

ha iyi gider. Ama bir yıdaha

Bu“Yerli Mallar” denince de, okulda sınıfa bunlar getirilirdi. 1960’ta

bir yıllığına ABD’ye gittiğimde, yaşıtım Michael, araba kullanma-

yı öğrenmek istersem, öğretebileceğini söylemişti. “Gerekmez”

demiştim; çünkü otomobil kullanacağım aklımdan geçmemişti.

Sınai ürün ancak ithal edilirdi, ateş pahasıydı. Kent hizmet-

leri, belediye, her şey perişan. Telefon için başvurulur, yıllarca

beklenir. ehir suyu haftada iki kere, üç kere verilir, gece kalkılır,

banyo küveti, kap-kacak doldurulur. Çok daha yakın zamanlara

geldiğimizde ise elektrik kesintilerinden, -ilan edilmişinden, edil-

memişinden- yakamızı kurtaramıyorduk. Bunları hatırlayınca,

ilk önermemdeki gibi “Az buz yol almamışız” diyoruz herhalde.

PEKİ YA NİTELİK?Bunu deyince, ikinci önerme de pek uzaklarda olmuyor. Örneğin,

o zaman kaç üniversite (veya başka düzeylerin okulları) vardı,

şimdi kaç tane var? Evet, fark büyük. Ama “Eğitim-öğretim nite-

liği ne oldu?” sorusuna cevap vermeye sıra gelince, öyle kıvançlı

konuşmak mümkün değil. Böyle karşılaştırmalar yapmaya başla-

yınca, yavaş yavaş bir resim biçimlenmeye başlıyor sanki: Nicelik

düzeyinde, bazen çarpıcı da olabilen bir gelişme görülmesine gö-

rülüyor; gelgelelim, nitelik faslında durumun parlak olmadığını

görüyoruz.

Buyurun, kentleşmeye bakın. Nüfus artıyor, aynı zamanda kır-

dan kente taşınıyor. Dünyanın her yerinde zor bir süreç, tamam.

Ama burada sonuçlar bayağı kötü: Kentin, yapılaşmanın, inşaatın

ve tabii estetiğin durumu içler acısı.

“ESKİSİNDEN BETER OLDU” DEDİRTENLERDerken insan daha genel, daha soyut yapılara bakmaya başlıyor,

“Nicelik/nitelik” derken. Örneğin, siyasetin yapısında, demokrasi-

nin yaşanmasında nedir durum? Gençliğimizin ‘vaka-i adiye’si ‘iş-

kence’ zaman zaman hortlamakla birlikte, eskisi gibi değil. Bunda

belki şu dönem ‘sanık’ konumuna düşenlerin iktidarla ilişkileri

de rol oynadı. Ama bu gibi iyileşmelere rağmen, ortada büyük bir

gelişme görünmüyor. “Eskisinden beter oldu” dedirtecek şeyler de

eksik değil. Bu gibi alanlarda değerlendirme yapmak zor; hangi

Page 137: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 137

ölçütle? Kürt sorunu benim çocukluğumda

da vardı, sonuç olarak. Ama ölen eden yok-

tu. Yoktu diye, “O zaman daha iyiydi” diye-

bilir miyiz? Diyemeyiz. “ imdi daha iyi” de

diyemeyiz. Böyle bir dolu çözülmemiş, çö-

zülmedikçe ağırlaşmış sorun bekliyor.

imdi ‘Cumhuriyet’in 89 yılı’ gibi bir

noktadan başlayınca, sınırlarımızı da

Cumhuriyet’e göre çiziyoruz. Oysa bunun

evveliyatı da ister istemez önemli. Bizim

parlamentomuz iki kere açıldı. Birincisi ko-

mik denecek kadar kısa ve yetersizdi. Ama

tarihi 1876. Ne kadar göstermelik olursa ol-

sun, kaç ülkenin parlamentosu vardı, 1876

yılında?

Bunu, Cumhuriyet’in öyle çok da içler

acısı bir noktadan başlamadığını vurgulamak için söylüyo-

rum. Bir ‘erken deney’, bir ‘çocukluk dönemi’ olmuş. Onun

üstüne Cumhuriyet gelmiş; böyle olmasına rağmen, ‘yerin-

de sayma’ durumu göze daha da çok batıyor. Osmanlı’da 6-7

Eylül’ün benzeri var mı? Halkın ara sıra misyoner, papaz

öldürmesi gibi olaylar var mı? Bazı bakımlardan, şimdiki

durum daha kötüleşmiş gibi. Osmanlı’nın en büyük günahı

olan 1915’i de Cumhuriyet düzeltmemiş, daha beter etmiş

durumda.

E İK ATLATANLARBu bilançoya orasından burasından tekrar tekrar baktıkça,

gördüklerimi bir sisteme oturtur gibi oluyorum. Biraz ‘po-

pülizm’ yapayım: Bilançonun daha başarılı göründüğü yer-

lerde, (yukarıda “niceliksel” demiştim ya), ‘toplum’un daha

çok inisiyatif aldığını tespit ediyorum. “Belediyelerin verdiği

hizmetin niteliği de niceliği de yükseldi” demekte bir sakın-

ca olduğunu sanmıyorum. İyi ya işte, belediye ‘yerellik’ de-

mek, ‘yerel demokrasi’ demek. Buradaki gidişat, parlamento-

hükümet düzeyindekinden daha göz alıcı. Ya da, örneğin,

ihracatın 40 yıl önce düşünülemeyecek bir düzeye geldiğini

söyledim. Bu gelişmede Turgut Özal’ın belirleyici rol oynadı-

ğını biliyoruz. Peki, Turgut Özal ‘devlet mi?’ Pek sayılmaz.

Çok olayda devletin geleneksel politikalarıyla olduğu kadar

üslubuyla da uyuşmayan bir adamdı. Dünyada kapitalizmin

gidişini biliyordu. Gerekli anda, buradaki durumu da tarta-

rak, yeni yönü gösterdi; işareti anlayıp oraya yönelenlere de

yardımcı oldu.

Ama bunu söylerken kimseye haksızlık etmek istemiyo-

rum. Süleyman Demirel de kapitalizmin önceki evresinin

özelliklerini iyi biliyordu. Türkiye’de kapitalizme eşik atlattı.

Ya Menderes? Birçoğumuz her şeyi onun başlattığına inan-

mıştır, haksız da değillerdir. Ama hep DP-AP ve sonrasını yü-

celtmek gibi bir eğilimim yok. CHP ve İnönü’nün ekonomiyi

statik kalmaya mahkûm ettiği bir klişe olmuştur. Ancak, o

devletçi politikalarla sağlanan ilk birikim olmadan, sonraki

gelişmenin de kolay kolay yapılamayacağı

kanısındayım. Cumhuriyet’le birlikte (ön-

cesinden de) bu toplumun ‘karar sahipleri’,

tutulacak yolun kapitalizm olmasını uygun

görmüşlerdi. imdi CHP ile ‘sosyalizm’e ya-

kın bir rejim kurulduğu palavrasını pişirip

pişirip sunan birileri var ama bu iddianın

herhangi bir aslı esası yok. Gidilecek yol

kapitalizmdi. Nitekim öyle gidildi ve Tür-

kiye kapitalizmi bugün bu noktaya geldi.

Ben kapitalizmi beğenen biri değilim ama

bu sonuca, bir ‘başarı’ gözüyle bakıyorum

(amaçlanan ve gerçekleşen çerçevesinde) ve

başarıda herkesin payı olduğunu söylüyo-

rum. Birçokları açısından bu ‘maddi’ geliş-

me yeterdi. Demokrasiymiş, hayat niteliğiy-

miş, yok estetikmiş, bunlar fasa fiso.

‘EFENDİ’ Mİ ‘HİZMETLİ’ Mİ?Kuruluş koşullarının zorluğu, siyasi önderler kadrosunu bugün-

lere kadar erişen bir patoloji içinde yaşattığı içindir ki, sürekli

bir ‘tehlike’, ‘tehdit’ algısı, devletin çalışmasına, özellikle siya-

set alanına egemen oldu. Devlet toplumun ‘efendi’si, ‘kılavuz’u,

‘baba’sı olmaktan vazgeçip bir ‘hizmet örgütü’ olmayı, -başar-

mak bir yana- aklından dahi geçirmedi. Demokrasi, devlet için

her zaman bir güvensizlik zemini olarak görüldü. Bu paranoya

içinde yaşayan devlet ve onun kadroları da toplum üzerinde dur-

durucu, başta düşünsel, her türlü gelişmeyi kısıtlayıcı bir rol

oynadı.

Zamanla, çeşitlenen toplumda bireylerin devlet dışında, ayak-

larını basabilecekleri yerler bulmaları, özerkleşme imkânı edin-

meleriyle, sanat ve edebiyat alanında bu özerkliği kullanan ve

başarılı olan kişiler çıktı.

Türkiye, bugün hayatın birçok alanında ikili bir yapı içinde

yaşayan, ‘orta yol’ bulmakta zorlanan bir toplum. Örneğin, ‘Ba-

tılı’ ve ‘geleneksel’ kavramlarını kullanalım. Bu iki hayat tarzı

Cumhuriyet’in 89’uncu yıldönümünde hâlâ birbirlerine hatırı

sayılır bir mesafede duruyor. Son 10 yılın siyasi olayları, bu me-

safenin kısalmasına değil, uzamasına yol açtı. Çünkü aralarında

keskin bir gerilim oluştu. Yalnız o değil; örneğin bir özel banka

şubesine, sonra da bir Ziraat Bankası şubesine girin, ‘devlet/özel

sektör’ başlığı altında toparlanacak bir ikiliği hissedersiniz. An-

cak, mesafe ve gerilim orada durmakla birlikte, bana öyle geliyor

ki, Türkiye bunları aşmanın ve çözmenin eşiğine geldi ya da oraya

çok yaklaştı. Sorunlar büyüyor, birikiyor ve bu da ciddi tıkanıklık-

lar yaratıyor. Ama belki tıkanıklığın büyümesi de çözüm ihtiyacı-

nı büyütüyor ve acilleştiriyor. ‘Çözüm’ de aslında o kadar çetrefil,

‘mucizevi’ ya da ‘esrarengiz’ bir şey değil. Çözüm, uluslararası

içeriği ve uygulaması ve kültürü ile, ‘çoğulcu demokrasi’. Sorun

bunu içtenlikle istemeye karar verebilmek. 89’uncu yıldönümün-

de de buna karar veremedik. Belki 90’ıncı yıldönümünde veririz.

100’e kadar da beklemeyelim artık. ❐

Page 138: Tempo - Kasim 2012

138 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

DENiZLERALTINDA

! SERLİKİBAR / s k i b a r @ d o g a n b u r d a . c o m

AYINfantezisiQ K A S I M

! S ERLİKİ B A R/ s k i b a r @ d o g a n b u r d a . c o m

Tam bir müze kurdusunuz. Louvre’dan Metropolitan’a, Ermitaj’a’ dünyada “Mutlaka görülmeli” denen tüm müzeleri gezdiniz. Peki ya, Meksika’nın Isla de Mujeres sahillerindeki Cancun Müzesi’ni? Cevabınız "Hayır" ise listeyi tamamlamadınız demektir. Çünkü böylesini muhtemelen görmediniz. İngiliz sanatçı Jason Decaires Taylor'ın heykelleri, Karayip Denizi’nin metrelerce altında sergileniyor.

acera aşkınızla sanat sevginizi birleştir-

mek istiyorsanız, doğru adrestesiniz.

Meksika’nın Cancun, Isla de Mujeres ve

Punta Nizuc’u çevreleyen suları, dünya-

nın en büyük denizaltı müzesine ev sahip-

liği yapıyor. Burada İngiliz sanatçı Jason Decaires Taylor’ın

Maya halkından esinlenerek yaptığı, her biri farklı tema-

ya sahip 400 heykel, denizin yüzlerce metre altında, 150

metrekarelik bir alanda sergileniyor. Yöredeki mercanla-

ra ve deniz hayatına zarar vermeyen PH nötr yapıya sahip

heykelleri görebilmenin en iyi yolu, tüple dalmak. Ama

dalmayı bilmiyorsanız, dert etmeyin. Müze işletmesinin

de içinde yer aldığı Cancun Aquaworld’de dalış eğitimi ve-

riliyor. Yine de dalmak istemiyorsanız, burayı tabanı cam

teknelerle gezebiliyorsunuz. Unutmamanız gereken tek

şey, su altı kameranızı yanınıza almak.

www.aquaworld.com.mx

M

MEKSİKACancun

Page 139: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 139

400HEYKEL

GÜNLÜKTURÜCRET

İ:

(YAKLAŞIK

360TL)

189 DOLAR

MERCAN MUHAFIZLARIToplam ağırlıkları 120 tonu bulan heykellerin yer-leştirildiği bölge, yılda 750 bini bulan ziyaretçiyi doğal mercanlardan uzak tutan bir nokta. Henüz üç yılda denizle bütünleşen heykeller saye-sinde, doğal sit korunmuş oluyor.

Page 140: Tempo - Kasim 2012

140 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

©FRA

NKKRA

HMER

/COR

BIS

Page 141: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 141

BURASI

NERESi?

Fotoğraftaki yerin hangi ülkede olduğunu

biliyorsanız, [email protected]

adresine yazın. Hızlı davranıp, ilk üç

kişiden biri olun, bir yıllık

Tempo

aboneliği kazanın.

GEÇENAYINYA

NITIARK

ASAYFADA

Page 142: Tempo - Kasim 2012

142 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

MARKETPLACE

(1)DENİZDEN GELEN İLHAMFazioli, su ve deniz-den esinlenerek, ge-mi biçiminde piyano tasarladı. Piyano, hem estetik yenilikle-re ayak uyduran, hem de kaliteden ödün vermeyen bir tasarıma sahip. Piya-nistler, M. Liminal’ın yapısındaki sound ve tonları beğeni ile kar-şıladı.

(2)SU İLE GELEN TERAPİMiramar Spa, keyifli bir güne çağırıyor. Burada uzman tera-pistlere masaj yaptı-rabileceğiniz gibi, ha-mam, sauna, buhar odası ve şok havuzu-nu da kullanabiliyor-sunuz. Cilt bakımı, in-celtici ve sıkılaştırıcı terapiler de yaptırabi-liyorsunuz. İstanbul-Erenköy'deki Mira-mar Spa, gelin hama-mı ve bekârlığa veda partileri için de uy-gun.

(3)EN YUMUŞAK YEŞİL ÇAY Lipton, Piramit Poşet Çay serisine, en genç çay yaprakları-nın taze bitki ve mey-velerle bir araya gel-mesiyle hazırlanan yeşil çayı ekledi. Yeni Lipton Piramit Yeşil Çay’ın, sade, limonlu melisalı ve naneli çe-şitleri var.

(4)MUTFAKTA ÇÖZÜMHem uzun ömürlü

hem zamansız ve modern ürünler su-nan Brabantia’nın ‘Mutfak Organizatör-leri’ projesiyle tasar-lanan dolap içi dü-zenleyicileri, If De-sign Awards tarafın-dan tasarım ödülüne layık görüldü. Mutfak organizatörleri, farklı boyutlarıyla mutfak-lar için çözüm üreti-yor.

(5)KENTE ÖZEL KOKUAvon'un son parfü-mü City Rush, kadın-ları kentin büyüsünü yeniden keşfetmeye davet ediyor. Parfüm, kremsi ağaç kokula-rına ek olarak siyah yıldız çiçeği ve leziz mürdüm eriği kokula-rını buluşturuyor. Dünyanın en başarılı parfüm evlerinden Firmenich ile birlikte geliştirilen City Rush'ın marka yüzü ise ünlü oyuncu ve top model Milla Jovo-vich.

(6)KAHVE SANATI2002 yılından bu ya-na özel lezzetler su-nan Gönül Kahvesi, 10’uncu yılını kutlu-yor. Yeni yaşında Türkiye’de kahve tü-ketimini artırmayı amaçlayan Gönül Kahvesi, sakızlı, ka-kuleli, keçi boynuzlu, tarçınlı ve çikolatalı Türk kahveleri ile fark yaratıyor.

(7)DİŞLER BİR TONDAHA BEYAZ Colgate Optik Beyaz

GEÇEN SAYIMIZIN “BURASI NERESİ?” SORUSUNUN YANITI İSPANYA İDİ. DOĞRU YANITI VEREN OKURLARIMIZDAN BAŞAK

UÇMAN TAŞ, ERDİ DEMİR VE OLCAY SOYKAN, BİR YILLIK TEMPO ABONELİĞİ KAZANDI.

3.4.

7.6.

5.

2.1.

142 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

Page 143: Tempo - Kasim 2012

2 0 1 2 / K a s ı m // TEMPO /// 143

yenilendi. Kırmızı, şık ve trendy ambalajı ile dikkat çeken ürün, içeriğindeki beyazla-tıcı mikro-kristaller ile lekeleri diş minesine zarar vermeden gide-rirken, bir haftada, bir ton daha beyaz diş vaat ediyor.

(8)MÖVENPICK'İN SON ADRESİ ANKARAMövenpick Hotels & Resorts'un Türkiye'deki üçüncü oteli Ankara-Söğütözü'nde açıldı.Özellikle iş seyahatin-deki konukların ge-reksinimlerine yanıt veren teknolojik dona-nımlı toplantı davet ve etkinlik salonlarıyla dikkat çeten otelde 25'i 'executive' ve 10'u süit olmak üzere 176 oda bulunuyor.

(9)BU SAATTİTRİYORVictorinox Swiss Army, 2003'ten bu yana zirveden inme-yen Night Vision mo-delinde yaptığı yeni-liklerle karanlığı ay-dınlatıyor. Geceleri, tek düğmeye doku-nularak, saatteki gizli yerleşik ışıklar kadra-nı aydınlatıyor, saatin varlığını ise titreşim ortaya çıkarıyor.

(10)DENİZ ÜSTÜNDE TOPLANTIThe Primetime Enter-tainment Cruise, zi-hinsel ve fiziksel akti-vitelerin deniz üzerin-de artmasından yola çıkarak tasarlandı.

350 kişilik kapasite-ye sahip gemide, ye-mekli toplantıların ya-nı sıra teknik dona-nımlı salonda sunum yapabilme olanağı bulunuyor.

(11)HUZURLU BEKLEMELERLufthansa Alman Ha-vayolları, yolcularının rahatlığı için Frank-furt havalimanında birtakım yeniliklere imza attı. Yeni hizmet vermeye başlayan A-Plus kapısından uçaklarına binme ay-rıcalığına sahip Luft-hansa yolcuları için bu kapıda beş farklı bekleme salonu açıl-dı. Salonlar, tasarım-ları ile huzurlu bir or-tam sunuyor.

(12)SULTANLAR SERİSİObaçay, yıl sonuna kadar devam edecek Sultanlar Serisi kam-panyasına başladı. Seri, isimlerini tarihi karakterlerden alan ve hat işlemeli özel tasarımlı altı bardak ve tabak setinden oluşuyor.

(13)SEALED AIR’A DİPLOMASealed Air Türkiye Genel Müdürlük ofisi, bir yılda kâğıt tüketi-mi, atık yönetimi, çalı-şan bilincinin artırıl-ması konularında gerçekleştirdiği iyi-leşme ve düzenleme-ler ile WWF Green Office (Yeşil Ofis) diplomasını almaya hak kazandı. Firma, kâğıt tüketimini yüz-de 25 düşürdü.

MARKETPLACE

PO /// 1432 0 12 02 0 12 0 12 02 02 0 12 0 100 10 10 10 12 0 12 0 12 0 12 00 110 10 1002 0 10 100002 02 0 12 0 112 00 1000 12 00000 12 0 112 0 11111110 111111111112 0 111110 112 00 1111 222222222222222222222222222222222222222222222222222222222 / / ////// / // / //// / //// // / / // ///////// K aK aK a sK a sK a sK a sKKK a sK a sa sa sK a sK aK a sKK a sa sKKK aKKK aKKKKK aKKKKKKKKKKK a sa sKK aK a sK a sKKK sKKK aK aK aK ı mı mı mı mı mı mı mı mmmı mmı //////////////////////////////////////////////////////////////////////////// // /////////////////////// //////// ///////////////////// TTTTTTETTEEEEMMTTTTTETTEETTTTTTTTTTTTTTTETTTTETTTTETTTETTTTTETTETTTTTTT PP

8.

10.

9.

11.

13.

12.

Page 144: Tempo - Kasim 2012

144 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

BULMACA

KAREBULMACA

SOLD

ANS

AYU

KARID

ANA

ŞAĞ

IYA

1. Kargaşalı - Tepesi geniş ve daire biçiminde olan. 2. Arpa suyu - Antalya'da antik bir kent - Kirişli bir çalgı. 3. Beydağları bölgesindeki millî park - Ayrıca. 4. Afrika'da bir sıradağ - Tatlı çörek. 5. Yatkınlık - 400 dirhem. 6. Oymak - Malı alıcıya verdirme. 7. Bir durumun yeniden ortaya çıkması - Yukaç karşıtı - Kapalı. 8. Tesir - Gana'nın başkenti. 9. Yunanistan'ın başkenti - Deride, mikroplu bir hastalık - Müslümanların ibadet yeri. 10. Savaş gereçleri - Saygı. 11. Rasyonel - İkinci Dünya Savaşı 'nda kullanılmış olan Amerikan ağır bombardıman hava taşıtı. 12. Geri çevirme - Erzurum'un bir ilçesi. 13. İman etmek - Dans eden kadın. 14. Saçı dökülmüş - Kansız - Meyil. 15. Likit - Ozanca.

1. Sürdürüm - İki parçalı kıta. 2. Afrika'da bir nehir - Toplanma - Erkekliği giderilmiş. 3. Düzensiz - Alanı geniş. 4. Bilgisayarda rastgele erişimli hafıza - Zırnık. 5. Kısım - Terkip oluşturmak. 6. Varsayımsal - Yelkenli gemide arka direk. 7. Kur'an'ı Kerim'in 28'inci suresi - Kavga - Esnas ında. 8. Küçük, kumaş torba - Bir sayı. 9. Yasaklanarak korunan - Büken karşıtı - Tutkal gibi kullanılan esmer, sarı bir toz. 10. Çocuk maması için un - Uzun kuyruklu - Karadeniz koyunu. 11. Filmde en önemli erkek oyuncu - Dişi sığır. 12. Atın tırnağını kesmek için kullanılan demir alet - Kudret. 13. Seçmeli yemek - İstanbul Şişli 'de bir semt. 14. Diyarbakır'ın bir ilçesi - Kısa ve özlü - Yaş. 15. Gittikçe uzaklaşan - Arka arkaya sürükleme.

SUDOKU

GEÇENAYINÇÖZÜMLERİ

Page 145: Tempo - Kasim 2012

ww

w.burda.com

.tr

Çok yakında bayilerde...

Yaratıcılığınızı konuşturacağınız, evinizi güzelleştirecek çok sayıda dekoratif fikir

hobi

¨

ÖZ

EL S

AY

I

Yaratıcı Fikirler. .

burdeko_TEMPO.indd 1 10/15/12 3:32 PM

Page 146: Tempo - Kasim 2012

146 /// TEMPO // K a s ı m / 2 0 1 2

BUAYENÇOKNEKONUŞTUK?

Felix Baumgartner

uzaydan atlayarakses hızına

ulaştı.

Diyarbakır Emniyet Müdürü

Recep Güven'in "Dağdaki terörist

öldüğünde de ağlarım"

açıklaması.

İndirilen Suriye uçağı

Suriye yolcu uçağının Ankara'ya

iniş yapmaya zorlanması.

Akçakale’ye düşen top

mermisinin ardından Suriye

tezkeresi TBMM'den

geçti.

Erol Günaydın

Türk tiyatro ve sinemasının ustası

hayatını kaybetti.

Doğru mu Samet?

Aziz Yıldırım’ın Alex ile ilgili açıklaması

sırasında, Samet ile diyaloğu.

Okula molotofDiyarbakır ve Şırnak'ın İdil

ilçesinde PKK yandaşları bazı

okullara molotoflu saldırılar düzenledi.

Alex'in gidişi

Fenerbahçe'nin kaptanı Alex De

Souza.takımdan ayrıldı,

Brezilya'ya döndü.

Diyarbakır Emniyet Müdürü

Akçakale’ye düşen top mermisi

Doğru mu Samet?

Alex'in gidişi

Akçakale’ye düşen top mermisi

Doğru mu Samet?

Akçakale’ye düşen top mermisi

Suriye uçağı

Erol Günaydın

Okula molotof

Alex'in gidişi

Doğru mu Samet?

AKÇAKALE’YEDÜŞENTOPMERMİSİ â Tempo ekibi, kendi arasın-da tartışarak, önce birinci sıra-da görülen ‘bu ay en çok konuş -tuğumuz’ 16 konuda mutabık kaldı. Konuların diğerleriyle eşleşmesi ise kura ile belirlendi. Sonrası oya sunuldu.

NASIL SEÇTİK?Akçakale’ye düşen top mermilerinin ardından Suriye tezkeresi TBMM'den geçti.}

Diyarbakır Emniyet Müdürü

Felix Baumgartner’ın

atlayışı

TEMPO

EKiBi

SEÇTi

Hayvan Hakları Yasası'na karşı yapılan protesto,

binlerce kişiyi Taksim'de bir araya getirdi.

Turgut Özal’ın mezarısuikast

iddiaları üzerine açıldı.

Yerel seçimlerin öne

çekilmesi referandum tartışmasını

doğurdu.

S

Benzine zam

Pompa fiyatının litresine 9 kuruş

daha zam yapıldı.

Hülya Avşar’ın

Altın Portakal’da ‘Derin Düşünce’

filmi ile ilgili sözleri tartışma

yarattı.

Dünya kupası eleme

maçları Türkiye dört

maçtan üçünü

kaybetti.

Taliban'ın vurduğu kız

Malalaölümle

pençeleşiyor.

Neşet Ertaş

Büyük ozan hayatını kaybetti.

Page 147: Tempo - Kasim 2012

Memur Ind %25 ilanlar.indd 3 16.10.2012 18:18

Page 148: Tempo - Kasim 2012