sudan sayfalar

14
SU’ dan Sayfalar 1 Haziran 2011 Haftalık Spor , aktüalite dergisi! SEZON FİNALİ BU SAYI: AMERİKA’DAN İSTANBUL’A DOĞRU AKAN BİR AŞK HİKAYESİ... SAYI 5 ROLLAND GARROS: Erkek raketler çarpısıyor... TAYFUR HAVUTÇU: Besiktas’ın yeni maestrosu... SAMPIYONLAR LIGI: Uzaylılar kazandı... SEBASTIAN VETTEL: Pistler degisiyor, kazanan aynı! Yıldızlarımıza talip var.... iç hatlardan, dıs hatlara.... SU’dan Sayfalar, yeni sezona kadar mola veriyor.............

Upload: cagatay-cetiner

Post on 21-Mar-2016

227 views

Category:

Documents


2 download

DESCRIPTION

sudan sayfalar sabri ugan

TRANSCRIPT

Page 1: Sudan sayfalar

SU’danSayfalar

1 Haziran 2011 Haftalık Spor , aktüalite dergisi!

SEZON FİNALİ

BU SAYI: AMERİKA’DAN İSTANBUL’A DOĞRU AKAN BİR AŞK HİKAYESİ...

SAYI

5

ROLLAND GARROS: Erkek raketler çarpısıyor...

TAYFUR HAVUTÇU: Besiktas’ın yeni maestrosu...

SAMPIYONLAR LIGI: Uzaylılar kazandı...

SEBASTIAN VETTEL: Pistler degisiyor, kazanan aynı!

Yıldızlarımıza talip var.... iç hatlardan, dıs hatlara....

SU’dan Sayfalar, yeni sezona kadar mola veriyor.............

Page 2: Sudan sayfalar
Page 3: Sudan sayfalar

SU’danSayfalar

Sabri Ugan.Sabri UGAN SU’dan Sayfalar...

HAFTANIN KAPAĞI

HOŞGELDİNİZ...Göztepe ve Elazığspor lig bitmeden matematiksel garantiyi sağladılar ve Bank Asya Birinci

Lig’in yeni takımları oldular...

Samsunspor ise; 5 yıl aradan sonra yeniden Süper Lig’e yükselmenin sevincini yaşadı...

Kutluyoruz...

Selamlar…

Barcelona şampiyon oldu ve Avrupa’da sezonun son kupası sahibini bulmuş oldu..Şimdi; bir yandan Milli Takımımız’ın Belçika’yla oynayacağı kritik maça odaklanacağız, diğer yandan transfer haberleriyle futbol heyecanımızı tatmin etmeye çalışacağız…Futbol dışındaki sporlardan hoşlanıyorsanız yaşadınız…Bir yandan Ronald Garros, bir yandan Wimbledon, bir yandan Formula 1… NBA finalleri ayrı bir spor bayramı…SU’dan Sayfalar bu “Mola” sayısı sonrası yeni futbol sezonu başlayana kadar ttatile çıkıyor.O nedenle başlığımıza “Sezon Finali” dedik…Ağustos ayında çok daha okunabilir, çok daha dikkat çekici ve çok daha kazandıran bir dergiyle karşınızda olmayı hayal ediyoruz…Yeni sayıda AŞK hikayesiyle birlikte ArdaTuran’ın öyküsü de devam edecek…Yeniliklerimiz olacak elbette… Ödüllü soru sayfası da aynen devam edecek… Hem de üst düzey maç biletleriyle. İlgi gösteren kazanacak…Yeri gelmişken, bugüne kadar kazananların isimlerini tekrar edelim…Marmara Forum Cinebonus’tan 2 film davetiyesi kazanan:OKAN DANIŞMANŞaşkınbakkal Megaplex’den 2 film davetiyesi…MUSTAFA OLCAY KILIÇASLANŞaşkınbakkal Megaplex’den 2 film davetiyesi…SELÇUK BULUTMail atarak bağlantı kurarlarsa çam sakızı çoban armağanlarını kendile-rine istedikleri anda iletebiliriz.

Bugüne kadar gösterdiğiniz ilgiye binlerce teşekkürler…Ağustos’ta yeniden görüşmek üzere….

Page 4: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

Sudan Sayfalar

FRANSIZ TUTKUSUYLA TENİS TOPUNUN

PEŞİNDE

ROLAND GARROS

Yıllar yıllar önce.Televizyonun tek kanal ve siyah beyaz olduğu zamanlar. Ekran karşısında oturan 7 yaşında bir çocuk, gözlüklü bir kadınla sarışın genç bir sporcunun tenis maçını izler. Top bir o yanda, bir bu yandadır..Derken alkış sesleri yükselir beyazcamdan. Ardından ekranda bir yazı… “Jeu Graf”Ne demektir acaba? İçeride yemek yapan annesine sorar..Kadıncağız şaşkın, anlamaz bile soruyu.. Derken sanki sihirli bir ses ekrandan cevap verir.: “Sayın seyirciler, ‘Jeu’ Fransızca ‘oyun’ demek ve oyunun Steffi Graf’ın olduğunu belirtiyor hem ekranda beliren yazı, hem de karşılaşmanın hakemi. Roland Garros Tenis Turnuvası’nda yılların deneyimi dünya 1 numarası Martina Navratilova karşısında çok güzel bir oyun ortaya

koyuyor genç Alman tenisçi Steffi Graf.” Çocuk takılı kalır.. 6 sene daha tenis izlemeyecektir ama 3 şey aklına adeta çakılır: O aydınlatıcı, yardımcı olan, her şeyi açıklayan ses, Steffi Graf ve Roland Garros… 6 sene sonra, gençliğin ilk dönemlerinde o çocuk, yine bu üçlüyü ekranda bulur ve o andan itibaren sarı topu ve bir zamanların genç, ama artık kadınlar tenisinde 1 numara olmuş o Alman raketi takip etmekten kopamaz. Eksik olan bilgilerini tamamlayan ise yılların deneyimi o ses, tenis ve Türkiye deyince herkesin mutlaka ilk akla gelen isim olacaktır… Fahri İkiler…

Yıllar geçer, Steffi Graf jübilesini yapar ama artık 34 yaşında olmuş bu adam, asla sarı topu izlemeyi bırakmaz. Şimdilerde Internet vardır sosyal medya vardır, herşeyi takip etmek çok

çok kolaydır. Spikerlerin önünde en az iki ekran, sürekli akan bilgiler. Ama nedense hepsinin robot gibi belli şeyleri söylediği bir ortamda hiç kimse Fahri İkiler gibi “farklı” bilgileri veremiyor, sıfır bilgisi olanlara bu oyunu sevdirmek için bir çaba sarfetmiyor. (Ya da bana öyle geliyor)Bir de üzerine artık TRT’de Fahri İkiler’in tenis maçı anlatmayacağı bilgisi gelir ve başından aşağı kaynar sular dökülür. Artık tenisi yeni insanlara sevdirecek, onları etkileyecek birisi ya da birileri de kalmamıştır. Derken bu satırların yazarı, Twitter’da kendilerini tenisçiler kahvesi diye etiketleyen ve güzel bilgiler veren bir grup keşfeder. Allah’tan arasında arkadaşları da vardır ve bu grupla birkaç kez yazışmak derken bu grubun bir parçası olarak bulur kendini. Aralarına onu da aldıklarına minnettardır. Tenisi gençlere sevdirmek, futbolun

Page 5: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

hakim olduğu ülke insanına bu sarı topun da güzelliklerini anlatmak için artık tek yol kalır. Twitter’da bir hesap açılır ve artık Tenisçiler Kahvesi ekibi bu güzel dünyayı bilmeyenlere sevdirmeye hazırdır. İşte güzel bir düşünce ile yola çıkan bu ekibin, tenis dünyasının en özel turnuvalarından birisi olan Roland Garros’un 4. turu oynanırken şampiyonluk kupasına bir şekilde dokunan 16’şar oyuncu arasından sizin için yaptığı değerlendirmeler…

ERKEKLER: Savaşın tarafları neredeyse yıllardır belli…

41 galibiyet ve sadece bir mağlubiyet ile Roland Garros Canavarı Nadal… Bu sene zorlu maçlarda, gerek bir anda servis kırarak gerekse üst üste 5 oyun kazanarak

mutlaka maçı bir yerinden çeviren hem kendisi hem de sevenlerini VAMOS çığlıklarına boğan, ,Roland Garros toprağı ile bütünleşen bir güzel insan. Kimseyi umursamadan kendi oyununa konsantre olan bir muhteşem oyuncu.. Kimseyi umursamıyor dedik ama birisi için özellikle bilendiği kesin..

2 numara Novak Djokovic. Bu sene hiçbir turnuvada yenilmedi. Geçen sene aldığı 2 galibiyeti de sayarsak 43 maçtır bileği bükülmüyor.. Üstelik bu 43 maçın 4’ünde Nadal ile karşılaştı ve tümünü kazandı. Birdenbire ilk 5 oyuncusu iken, tekniğini değiştiren kendisi de arada gelişen Sırp raket, artık iyiden iyiye çoğu kişi için Roland Garros’un en büyük adayı. Kendi hedefi de zaten bu ama öyle bir oyun oynuyor ki, durduralamaz bir form sergilerse kariyer grand slam’ini (4 grand slam turnuvası olan

Avustralya Açık, Roland Garros, Wimbledon, Amerika Açık’ı kazanmak) aynı yıl içerisinde tamamlayacak ilk erkek oyuncu olabilir. Ve bu hiç de uzak değil.

Ve kimsenin yüzüne bakmadığı sessiz sedasız maçlarını oynayan ve şu ana kadar set vermeden ilerleyen bir Roger Federer.. 2004-2008 yılları arasında turu tek başına domine eden, sayısız rekor sahibi İsviçreli raket. Yolu çok dikenli, çeyrek finalde kendisini Ferrer-Monfils galibi, yarı finalde Djokovic ve finalde de muhtemelen Nadal bekliyor olacak.. Ama İsviçreli, mutlu görünüyor. 3 numara, gözlerden ırak olmasının verdiği huzurla, sadece sevdiği işi yapıyor ve stresten o kadar uzak ki bu rahatlık kendisi için büyük bir avantaj

Page 6: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

Sudan Sayfalar

sağlayabilir, özlediği bir Grand Slam şampiyonluğu daha getirebilir.

Üzerinde bir baskı oluşmayan isim daha Andy Murray. Avustralya Açık finalisti.. Toprakta hiç iddialı değil, ama yine de bu iddiasızlık ona stresten uzak ve sadece kendi oyunundan zevk alacağı bir turnuva vadediyor. Ritmini de bulursa kendi ülkesine Wimbledon’a giderken çok büyük bir morali de beraberinde götürecek.

Diğer tarafta bu satırlar yazılırken hala bitmemiş bir Ferrer Monfils maçı.. Öyle bir maç ki kim kazanırsa kazansın şampiyonluk yolunda şansını çok artıracak. Ferrer istikrarlı bir oyuncu olmasına

rağmen kendi deyimi ile heyecanından ötürü Roland Garros’da çeyrek finalden ötesini göremedi, en sevdiği turnuvada heyecanla oynamaktan kesinlikle daha fazlasını istiyor. Turnuva takvimini de güzel yönetiyor ve Roland Garros’a çok formda geldi.

Rakibi daha önce Roland Garros çeyrek finalinde elendiği Monfils.. En büyük avantajı kortu tıka basa dolduran, kendisine güven veren rakibinin ise kabusu olan Fransız seyirci.. İstikrarsızlığı başa bela ama seyirci avantajı ile bu istikrarını sadece bir maç için korursa Ferrer için en sevdiği turnuvadan erken ayrılması söz konusu

olabilir..

Ve Robin Soderling… Fransa açıkta 2 sene üst üste 1 noları eleyerek iki kişi arasında devam eden düzene çomak sokan adam.. Dünya 1 numara değiştiricisi… Rafa Nadal’ın 41-1’lik serisindeki 1’in nedeni… Börg, Wilander, Edberg gibi isimleri yetiştiren İsveç tenisinin şu andaki en büyük temsilcisi. Çeyrek finale yükselirse karşısında yine 1 nolu Rafa Nadal’ı bulacak.. Yine yapabilecek mi… Bunu göreceğiz..

Çeyrek finale yükselecek en az 2 seribaşı olmayan raket de olacak ve içimiz buruk.. Evet bu kişilerden birisi olarak kahvemizin gözünden sakınarak takip ettiği “Çocuk”u Marsel’i gururla bu satırlarda yazıyor olabilirdik. Çok şanssız bir şekilde Lopez’e 5 sette ve final setinde 13-11 yenilerek elendi. Keşke şans yanımızda olsaydı.. Ama Wimbledon geliyor ve umudumuz büyük.. Çok büyük.. İnşallah bu umut da

ROLAND GARROS

Page 7: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

meyvesini verir, Marsel’i bloglarımızda kahvemizin twitter hesabında gururla anlatabiliriz.Gelelim Kadınlara.

Kadınlar… Onları anlamak teniste de karışık.. Çok karmaşık.. Tam bir arapsaçı.. Kimin kimi eleyeceği kesinlikle belli değil. Nitekim dünya 1 numarası Wozniacki, 2 numarası Clijsters, 8 numarası ve geçen senenin finalisti Stosur elendiler ve son 16’ya kalamadılar.. Ama onların yerinde öyle isimler var ki…

Maria Sharapova… Evinde sadece bu kupa yok.. Hazır da bu kadar formda iken, kariyer grand slamini tamamlamak ve bu alandaki 10. kadın olmak için maksimum çabayı

sarfediyor. Kendisiyle savaşıyor, raketi ile savaşıyor, hatta gözünü kırpmadan kortu dolduran seyirci ile bile savaşıyor. O kupa için savaşıyor.. O kupayı bu sene isteyen, istemek için de sağlam nedeni olan başkası yok…

Francesca Schiavone… Geçen senenin şampiyonu. 30 yaşında ama muhteşem güç kullanıyor. Jankovic karşısında öyle bir 4. tur maçı çıkardı ki, gitti denilen maçı çevirmeyi başardı… Bu olağanüstü kadın, finalden sonra yeniden Roland Garros toprağına bulanmak ve o toprağa kocaman bir öpücük koymak için yanıp tutuşuyor. Çeyrek finalde rakip Pavlyuchenkova. Dünya 3 numarasını elemeyi başardı.. Maça sürekli asılıyor asla vazgeçmiyor…

Vika Azarenka, Maria Kirilenko, Na Li.. Rakiplerinin birer birer elenmeleri üzerine karşılaştığı seribaşı olmayan rakipleri karşısında hep işi sıkı tuttular.. Yolları çok güzel olmasa da dedik ya kimin ne yapacağı asla belli

değil, kadınlar tarafında köprünün altından çok ama çok sular akar.

Artık bundan sonra her maç, çok ama çok önemli. Eğer halen izlemediyseniz, bu maçları TV’den, fırsat bulamıyorsanız bizi twitter’da teniscikahvesi hesabından takip ederek izleyebilirsiniz. Aliye Akçıl, Baran Güven,Berat Mahmuzlu, Beril Kefeli, Birkan D. Kayaoğlu, Ezgi Eyüboğlu,Gülşan Ülgen,Kirpi Kirpi,Mesut Ulukök’ten oluşan kahve ekibimiz sizlere sarı topun peşinden koşarken, yansıyan güzellikleri anlatmaya devam ediyoruz.

Birkan D.Kayaoğlu

Page 8: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

Sudan Sayfalar

FORMULA VETTEL’DEN SORULUYOR

İspanyaTakımların hiç de yabancı olmadıkları bir yer Catalunya pisti. Kış aylarında FIA takımların burada test yapmalarına izin verdiğinden dolayı takımlar ve pilotlar bu pisti çok iyi biliyor. Bu sezon Avrupa’daki ikinci yarış İspanya. Ve Catalunya öyle bir pist ki, kötü arabaya gerçekten yer yok.

Kendi evinde yarışacak olan Fernando Alonso, Jaime Alguersuari İspanya’nın yerel kahramanlarıydı. Griddeki en yavaş otomobil olan HRT de kendi evindeydi.

Sıralamalarda İstanbulpark’takine benzer bir olay izledik. Red Bul’lar hızlı

turlarını atıp pitte beklemeye başladılar. Fakat bunda tek fark Pole bu kez Vettel’de değil Webber’deydi. Vettel’in Pole Pozisyonu serisi de böylelikle bitti. Bunun verdiği sıkıntı da öyle belli oluyordu ki, kameralar sürekli Vettel’i gösterdi. Üçüncülük Lewis Hamilton ve dordüncülük yerel kahraman Fernando Alonso’ya gitti. Turun ardından Alonso’nun çok neşeli olması ve dördüncülüğe sevinmesini telsizden duyanlar durumu epey garipsedi fakat işin aslı Alonso araçtan çıktığında anlaşıldı. Limitlerde ve çok iyi bir tur attığını, daha iyisinin olmayacağını söyledi.

Bir yerel kahramanın gücü ve etkisini bir kez daha gördük yarış günü. Startta dördüncü

olarak ve kirli taraftan kalkan Alonso önündeki tüm pilotları geçerek ilk virajı önde dönerken tribünler de geçişle beraber ayağa fırladı. Zaten yarış performansı iyi olan Ferrari’nin tur dereceleri de iyi olunca arkasında Vettel’i tutabildi. Türkiye’deki gibi çok Pit-Stop bekleniyordu ve beklenen de oldu. Pit ekipleri yine çok çalıştı.

Yazının başında da söylediğim gibi Catalunya kötü arabaya saklanma şansı vermeyen bir pist. McLaren ve Red Bull

pilotları diğer tüm pilotlara tur bindirerek yarışı bitirdiler. Alonso iyi başlayan yarışını tur yiyerek beşinci sırada bitirebildi. Bu da Ferrari’de seslerin yükselmesine ve bazı

Pistler değişiyor, Red Bull pilotu rakiplerine hep dikiz aynasından bakıyor

Page 9: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

terfilerin(!) gerçeklşemesine sebep oldu.

Webber Pole’den başladığı yarışta dördüncü oldu. Catalunya’nın uzunca bir zamandır süregelen “Pole’den kalkan pilotun kazanması” da böylelikle sekteye uğradı. Button beşinci başladığı yarışı podyumda tamamladı. Genç şampiyonlar Hamilton ve Vettel’in son tura kadar süren mücadelesi yine nefesleri kesti. Hamilton çok zorlamasına rağmen Vettel’i geçemedi ve yarışı ikinci tamamladı.

Monaco“Formula 1 sadece bir yerde düzenlenecek olsaydı, orası kesinlikle Monaco olurdu.” Bu söz Monaco’nun Formula 1 için önemini ortaya koyuyor.

Formula 1’in show kısmının en çok ortaya çıktığı yer Monaco. Pilotların en çok yarışmak istediği ve kazanmak istediği yer. “Monaco’da F1 otomobili sürmek, banyoda bisiklete binmeye benzer” D. Coulthard. “Monaco’da F1 otomobili sürmek, evin salonunda helikopter uçurmaya benzer.” Keke Rosberg.

Start ve ilk pit-stoplar sonrası ilk üç Vettel,

Alonso ve Button şeklinde oluştu. Hamilton ile Massa’nın tüneldeki mücadelesi sırasında Massa’nın duvara çarpması ile güvenlik aracı piste girdi. Kazadan hemen önce Alonso pit-stop yaptığından avantajlı bir duruma geldi. Güvenlik Aracı çıktıktan sonra tek pit-stop yapmış olan Vettel’in lastikleri performans kaybettiğinden Alonso hızlı bir şekilde arkasına geldi. Bu ikilinin arkasına da yeni lastikleriyle Button geldi ve üç şampiyon aynı karede görünmeye başladı. Lastikleri daha iyi olan Button zorlamaya çalışsa da bu Monaco’nun yapısına ters olduğundan atak izleyemedik. Hele ki önünde Alonso gibi bir pilot varken.

Hamilton, Buemi, Sutil ve

Petrov’un karıştığı kaza bizlere muhtemel bir şampiyonlar mücadelesini izlemekten mahrum bıraktı. Bu kazanın ardından kırmızı bayraklar ile yarış durduruldu. Araçlar Start-Finish düzlüğünde yarışın tekrar başlamasını beklerken pilotlar lastik değiştirme şansı da buldu. Yeni lastiklere geçen Vettel de son turlarda farkı açarak kazandı. 

Williams bu sezon ilk defa Barrichello ile puan aldı. Maldonado’nun da muhtemel puanları Hamilton’un iyimser atağı sayesinde yok oldu.

Hafta sonunun en önemli olayları yaşanan kazalardı. Sergio Perez ve Vitaly Petrov’un kazalarının ardından sağlık durumlarının iyi olduğu takımlar tarafından bildirildi ve herkes rahat bir nefes aldı.

Heyecan Kanada ile devam edecek ve bizler de Pirelli, DRS ve KERS’in renk kattığı harika bir 2011 sezonu izlemeye devam edeceğiz.

Page 10: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

Sudan Sayfalar

TAYFUR HAVUTÇUGönlümün Mourinho’ su, Beşiktaş’ ın maestrosu…

“Gidenin arkasından uzun uzun bakmayın, yoksa geleni göremezsiniz” demiş J.C. Grange…

Uzun uzun bakmak ne kelime; Beşiktaş için çok hayırlı bir gidişin ardından, 1001 umutla,büyük sevgiyle karşıladık Beşiktaş’ ın çocuğunu…

19.03 tarihinde, AŞK ın gününde, çıktı taraftarın karşısına teknik patron olarak, çok dabaşarılı oldu verdiği ilk sınav…

Bizim için çok önemliydi…. Duruşu, yaklaşımı, tarzı, tavrı… Takıma katacakları…

Çok hızlı oldu gelişi; icraatları, yaptığı değişiklikler…

Bu süre zarfında kuş kondurmasını beklemedik hiçbirimiz ama uyuyan devi uyandırmalı,takıma ruhen can katmalıydı ki; elindeki zaman da pey kısıtlıydı!

Ülkemizde her konuda, hele ki futbolda bilgeler (!!!) çok olduğu için, hakkında çokyazıldı, çizildi, konuşuldu; televizyonda maç seyreden herkes otorite kisvesi altında,hunharca eleştirdi!!! Oysa Tayfur Hoca’ yı yermelerine sebep olacak hiçbir done yoktu henüzellerinde!!!

Genç olması, Türk olması yeterliydi eleştiri oklarına maruz

kalması için….

Önce yakıp yıkan sonra çekip giden Bay Schuster’ in bir kısım “bilge” ler tarafından çılgın vemanasızca hala savunulduğu ve kendisinin yersiz / acımasız eleştirildiği bir platformda bile,hiç ödün vermedi kendinden…

Kolay iş değildi; elinde bu kadar dünya yıldızı var ama motivasyonları “Pause” a alınmış,hırla gürle geçmiş, lig hedefi bitmiş bir sezonun orta yerinde, hepsini toparlamak, onlarasöz geçirebilmek, moralleri bir anda yükseltip, mağlubiyet sayısını arttırmadan ligi bitirip,bir de üzerine Türkiye Kupasını almak… Üstelik zorlu rakipler kalmış ve hepsi Beşiktaş’ abilenmişken…

Geldi, zorlu maçları aldı, ligi “kötünün iyisi” bir yerde bitirdi, kupayı kaldırdı…Geçici görevdi ona resmi olarak verilen; o hiç taviz vermedi

profesyonelliğinden; geleceksezon çalışmalarını yaptı, tavsiyelerde bulundu, elindeki futbolculara tek tek sahip çıktı…

Onun adı tarihimizde altın harflerle yazılı, o 100. yıl kaptanı, Beşiktaş’ da istikrarın adı,futbolcular arasında efendilik timsali…

O benim gönlümün Mourinho’ su, Beşiktaş’ ın maestrosu…

Tayfur Hoca’ mızı gönülden destekliyor, yeni sezonda kazanacağı başarıları şimdiden 4 gözlebekliyoruz JJ

Kendisinden çok eminiz, ne de olsa, biliyoruz, “bu asalet soydandır” !!!

Dilvin Gerçek

Page 11: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

Galatasaraylı Arda Turan tüm ısrarlara karşılık, gitme isteğinden vazgeçmiş değil… Sadece Arda Turan değil, Türkiye’de forma giyen birçok futbolcu Avrupa’nın kalburüstü

takımlarının transfer listesine girmeyi başardı… Harika fotoğraflarını yakalamışken, haklarında üç beş satır yazmadan olmazdı…

Sadece savunmada değil, hücum organizasyonlarında da çok başarılı… Barcelona’nın O’nu izlemek için teknik adamlarını gönderdiğini okuduk, inandık. Avrupa’nın üst düzey takımlarında oynayabilecek kapasitede bir isim. Ama Fenerbahçe de, bu sezon başarı çıtasını yükseltmiş durumda. Gökhan Gönül kolay kolay bırakılacak bir isim değil…

Hakkında en fazla eleştiri yapılan golcüler listesinin başındaki isim… O da 100’ler kulübünün bir üyesi. Ama kaçırdıkları, attıklarından çok daha fazla akıldı kalıcı.. Herşeye rağmen bir gol vuruşu ustası.. Geçen sezon da istemişti Fransa’ya gitmeyi. Kimbilir özel hayatındaki çalkantıları belki bu şekilde atlatmayı planlıyor… Fransa’ya doğru havalandı. Bakalım inişi nereye olacak?

Yıllardır istikrarlı çizgisini sürdürüyor. Fenerbahçe omurgasının en sağlam yerlerinden biri. O’nun varlığı savunmada oynayan arkadaşlarına da güven veriyor. Hem genç, hem yetenekli, hem tecrübeli!.. Doğal olarak kaleci sıkıntısının yaşandığı bugünlerde Avrupa’da söz sahibi takımlar, Volkan’ı izliyor, izletiyor. Volkan Demirel de bir dünya kulübüne gitme isteğini gizlemiyor.

YERLİ KANATLARİç hatlardan bağlantılı uluslararası uçuşlar!...

GÖKHAN GÖNÜL

UMUT BULUT

VOLKANDEMİREL

Page 12: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

TAMAM , KABUL… BARCELONA İÇİN “UZAYLI” TANIMIN-DAN SIKILDINIZ AMA…

Bu adamlar, dünyalı olamaz!..

DÜNYALILAR UZAYLILAR

Dünya takvimi ile günlerden 28 Mayıs…. Futbol cenneti Wembley uzaylı taraftarlar ile dünyalılar tarafından tıkabasa doldurmuş durumda. Herkeste büyük bir heyecan, başlama düdüğü bekleniyor artık. Kalp atışları hızlanırker, nefesler tutuluyor… Gözler siyah renkli giysileriyle adalet dağıtacak Macar’da!..Ve…Önce o tiz düdük sesi duyuluyor, ardından anlatılmaz bir uğultu yayılıyor atmosfere…Yılın karşılaşması başıyor.

Dünya takımı Manchester United’dan beklenmedik bir pres geliyor ilk dakikalarda. Ancak uzay takımı FC

Barcelona’nın defansı, liderleri Puyol olmamasına rağmen o kadar dikkatli ki! Paslaşmalar mı? O alışılan, bilinen ve herkes tarafından sevilen şekilden uzak. Fırsat bu fırsat!Dünyalılar, Barca kalesine sokuluyor, yokluyor ama ne fayda?

Giriş beklenenden etkileyici ama birkaç dakika yetiyor…Uzaylılar atmosfere uyum sağlıyor. O bilinen trafik geri geliyor. Paslar tıkır tıkır…Dünyalıların defansında da O’Shea yok ama; ceza sahasında cirit atan her uzaylının, ayaklarındaki topa eninde sonunda uzanan bir krampon var…Uzaylılar biraz şaşırmış durumda sanki! Böylesine dirençli bir savunmayla karşılaşacaklarını bekliyorlar mıydı acaba?Herşeye tamam ama, doğruya

da dikkat çekmeli!Dünyalılar ayakta kalmaya çalışırken orta sahalarında en fazla koşan adam olmasına rağmen paslar Giggs’e bir türlü ulaşamıyor.

Ve hikayenin hiç de şaşırtıcı olmayan “gelişme” bölümü başlıyor…Artık uzaylılar tam anlamıyla oyunun hakimi… Usul usul ve öyle ustalıkla yapıyorlar ki; dünyalı defansını oluşturanlar dengenin nasıl, ne zaman bozulduğunun farkına varamıyor.Günün ilk saatlerinde gaz

** Bu nasil bir illüzyon?

Wembley’deki ikinci yarida Manchester

United’in sadece forması görünüy-

Page 13: Sudan sayfalar

1 Haziran 2011

pedalını kökleyen Red Bull gibi; sol şerit tamamen boşalıyor; Pedro direksiyonu beklenmedik bir şekilde oraya sarkıyor ve klas vuruyor. Artık uzaylılar önde… Dünyalılar’ın umudu iyiden iyiye kesiliyor.Hem tribünlerde hem de sahada, hem de ekran başında…Dakikaların dünyalılar için 3 kat daha hızlı aktığı zamanlar… Uzaylıların atakları kesilmiyor derkeeeen..Bir boşluk… Dünyalılar sızıyor içeri… Ofsayt mı değil mi diye duraklanırken hayşarı çocuk Rooney; uzaylılara nispet, bir uzaylı vuruşu yapıyor.Dünyalılar kendi atmosferlerinde nefes alıp vermeye başlıyor.Beklenen, istenen, özlenen gol bu... Rooney hayat hayat veriyor... O dakikaya kadar oyun alanında var mıydı yok muydu? Gerçekten karda yürüyüp izini beli etmedi! Hakem Kassai “Tamam” diyor.. “Gidin, biraz dinlenin”Mola sonrasındaki düdük sesi, ilk 45 dakika, dünyalıların gördüğü bir rüya mıydı?Sahaya bakan formalarını görüyor da; oyunda bir dünyalı yok..Bu nasıl bir illüzyondur?Söylenecek çok fazla bir şey yok..Durumu bir Türk atasözü net şekilde ortaya koyuyor:

“Uzaylılar sahada cirit atıyor”Evet değişim zamanı… Bir yararı olabilir mi? Kimbilir? Ama denemekte fayda var.Sir Alex, “Gel” diyor genç futbol savaşçısına…Kulağına eğilip “Nani, bak şimdi” demeye fırsat kalmıyor.Gün uzaylıların, gün sezon boyunca üst düzey top oynayanların, gün yenmedik takım bırakmayanların günü… Yine ceza sahası dışı.. Muhteşem bir falsolu vuruş… David Villa ve 3-1 oluyor bir anda maç. Formalite dakikaları bitiyor.Bildik, tanıdık görüntüler dolduruyor ekranları… Rooney ağlıyor ve bu satırların yazarı olarak ben de gözyaşı döküyorum ama Rooney için değil.. O nasılsa daha çok kupa kaldıracak.Futbol kariyerlerinin sonlarında olan Van der Sar ve Giggs belki de son Şampiyonlar Ligi finalini oynadılar.. Sen daha nice kupa kaldıracaksın Rooney, o

adamlar ne yapsın?Tören öncesi o muhteşem kupaya FC Barcelona ismi kazınıyor. Futbol dünyasının uzaylı hakimiyetine geçtiği belgeleniyor… En az bir yıl onlar tarafından yönetilecek. Dünyalılar ise yeni bir final maçına kadar onların ayağını kaydırmaya, hükümranlığını sona erdirmeye çalışacak! Peki bu mümkün mü? Kimbilir?Damarlarında uzaylı kanı akan bir isim Jose desem? Şüphesiz ki zor…Zor ama imkansız değil…Bu enfes bir bilim kurgu filmiyse, soluk almadan “zevkle” izlediysek…Ve kahramanları kalbimizde taht kurduysa,Ya da yeni kahramanlarda olan açlığımız depreştiyse…

Bu yaz iyi dinlenin…Seneye kalp ritminizi zorlayacak yeni bir aksiyon vizyona giriyor…

Page 14: Sudan sayfalar

Tam adı, Scarlett Johansson Reyn-olds...Amerikalı ama Danimarka ve Pol-onya kanı taşıyor. Dünyanın en seksi yıldızlarından birisi olarak gösteriliyor... O’nu Robert Redford’un başrolünü oynadığı “Atlara Fısıldayan Adam” filminden hatırlıyorum. Ama “Kadın” olarak dikkatimi çekişi “Island” filmiyle oldu...Hugh Jackson ve Christian Bale başrolündeki “The Prestige” güüzelliğiyle birlikte oyun gücü olarak da aklımda.Elbette saymadığım bir dolu filmi var ama; Vicky Cristina Barcelona (Pe-nolepe Cruz - Javier Bardem) Scarlett Johansson için kilometre taşlarından biriydi..Güzel kadın vesselam..

Web: www.sudansayfalar.com

Mail: [email protected]

[email protected]:

www.twitter.com/sudan_sayfalarwww.twitter.com/sabriugan

Tasarım: www.twitter.com/cagataycetiner

1 Haziran 2011 Haftalık Spor , aktüalite dergisi!

SU’danSayfalar