paradokslar Üzerinde raks-senail Özkan

Upload: mehmet-bagce

Post on 17-Jul-2015

321 views

Category:

Documents


3 download

TRANSCRIPT

PARADOKSLAR ZERNDE RAKS SchopenhauerSchopenhauer tam bir paradokslar filozofudur. Ateisttir, mistik ve pesimisttir; hayat ve felsefesi paradokslarla doludur. Ancak o tezatlar ve tereddtlerden ylmayan bir filozoftur. Szn saknmadan syler; doruluk, cesaret ve samimiyet onun karakteridir. O, insana rperti ve korku veren; ve deta bir soyut kavramlar da halini alan felsefenin da da problemleri arasnda bir akrobat cesaretiyle ve bilgece dolar. Schopenhauer metafizik bunalmlarn ve derin phelerin filozofudur; btn dnceleri ciddi bir kritik ve kriz mahsuldr. Felsefenin tm problem alanlarnda yeniliki ihtirasl ve ateli bir tartmacdr. Merhamet etiinin mimardr. Hayata kar menfi ve bedbin tavryla tannan filozof, yetkin bir estetikidir. Sanat, edebiyat, edebiyatn btn trleri, msik, mimar, heykel ve resim gibi tm estetik mevzularda r ac orijinal fikirleri vardr. El att her konuya yeni yorumlar ve almlar getirmitir. Felsefe merakllarna, felsefeden korkan merakllara roman tadnda lirik bir felsefe kitab...TKEN NERYAT A.. stikll Cad. Ankara Han 99/3 80060 Beyolu-stanbul Tel: (021 2) 251 03 50 Faks: (021 2) 251 00 1 2 Ankara irtibat brosu: Yksel Caddesi: 33/5 Yeniehir - Ankara Tel: (0312) 431 96 49 nternet: www.otuken.com.tr E-posta: [email protected] Dizgi - Tertip: tken Kapak Basks: Birlik Ofset

Kim dervilik ister ise diyem ona nitmek gerek erbeti elinden koyup auyu n etmek gerek

Yunus Emre

Beni okuyan, ...mnhasran sfilerin tasavvufunu da okumaldr. Arthur Schopenhauer

Her acy dindarne bir sabrla karlayan hayata hep gler yzle bakan sevgili anneciime-

Arthur Schopenhauer

indekiler PARADOKSLAR ZERNDE RAKS......................................................................................................................... 1 nsz ..................................................................................................................................................................... 3 Girizgh .............................................................................................................................................................. 6 I.Blm -Mistik Felsefe ...........................................................................................................................................12 ki Tarz Mistik Schopenhauer ve Nietzsche .........................................................................................................12 Daha stn bilin................................................................................................................................................21 II.Blm -rade Felsefesi .........................................................................................................................................28 rde ve Tasavvur...............................................................................................................................................28 Menf mutluluk ve mspet strap ........................................................................................................................37 rade, Akl Ve Bilin ............................................................................................................................................57 III.Blm Estetik ...................................................................................................................................................62 Sanat Felsefesi ..................................................................................................................................................62 I -Vita contemplativa Estetik temaa ...............................................................................................................65 II -Gzel sanatlarda dereceler .........................................................................................................................84 IV.Blm Etik ..................................................................................................................................................... 138 a) Kant'n Ahlk Metafizii................................................................................................................................. 138 b) Schopenhauer contra Kant ........................................................................................................................... 146 c) Schopenhauer'n Ahlk Felsefesi -Merhamet etii-......................................................................................... 157 Son Sz Olarak .................................................................................................................................................... 182 BBLYOGRAFYA ................................................................................................................................................ 183 Index ................................................................................................................................................................... 186

nszRencide olur dde-i huff ziyadan Ziya Paa Felsefe ne sadece akademik evrelerin mlkdr ne de bir sosyete lksdr. Felsefe, her eyden nce kendi varln sorgulayan, varoluu anlamaya alan; Tanr, metafizik, etik ve estetik gibi konularda dnen, sonsuzluu dleyen insann zihn faaliyetidir. Varln dnceye, sanata, felsefeye ve etie aanlar varlklarnn yceldiini, oaldn, zenginletiini ve hayatlarnn bir muhteva kazandn, baklarnn keskinletiini, artk hayat ve dnyay farkl bir perspektiften grdklerini fark edeceklerdir. Buna karlk felsefeye, sanata, estetie ve dnceye bgne kalanlar ve stelik bunu marifet sayanlar hi phesiz hayatlarnn zevalinde varlklarnn kldn, azaldn, daraldn ve fakirletiini hznle anlayacaklardr. Dnce ndan, phe nurundan ve her felsef ziyadan kaan bu nevi dncesiz ve kaygsz insanlar, Kur'an bir tabirle, "asra yemin olsun ki ziyandadrlar." Onlarn gzlerini ufka amak, ruhlarn mn yla aydnlatmak, idraklerini metafizikle buluturmak felsefenin, sanatn ve estetiin ve de tefekkrn gayesi olmak gerektir. Gnmzdeki teknoloji, elektronik, bilgi ak ve haber alma alanndaki gelimeler gz nnde bulunduruldukta, an insan bcek gzne sahiptir; tm istikametleri grme ve tarama imkn ve teknik donanmna sahiptir; ancak, bununla beraber kendini grme, kendini bilme, kendi varln tanma, hayat ve varoluu anlama ve sorgulama marifetinden bir hayli uzaktr. Aslnda felsefe konusunda insanmz kuatan nyarglar karanln aydnlatmak iin tm mealeleri yaksak yeridir ve yine de azdr. Azdr nk felsefe, birok itibarl air ve dnrmzn de abartl yarglaryla toplum hayatndan neredeyse tmden koyulmutur.1 Toplumun ortak kanaati udur ki felsefe, bir uval rk ceviz ierisinde salamna tesadf etme araydr. Acaba felsefe hakikaten bu mudur?! Hi phesiz bu deildir; ancak bu konuda kolektif bilin ylesine bir karanla gmlmtr ki, hangi mealeyi yakarsak yakalm ufkumuz hayli zaman daha geceyle evrili kalacaa ve bu balamda yeni nesillerin felsefeyi hr dnce olarak benimsemesi ve sevmesi de epeyce zaman alacaa benzemektedir.

1-Dnce tarihimizde, her ne hikmetse, felsefeye sempati duyulmamtr. Felsefe ve hikmetle itigal lzumsuz hatt zararl addedilmitir. Nabi gibi hikmet sahibi byk bir airin felsefenin aleyhinde olmas anlalr gibi deildir. Nabi, Hayriye-i Nabi's'inde olunun felsefeden uzak durmasn istiyor:

Hikmet- felsefeden eyle hazer Evliya nshasna eyle nazar. Ayn ekilde air Vehbi, Ltfiye-i Vehb'sinde oluna yle nasihat ediyor:

Felsefiyyta tevaggul itme Rz-u eb an teemml itme. Abdlmecit bin eyh Nasuh adl baka bir air ii daha da ileri gtrr ve der ki: Hakm-i feylesof- mantkye

Di kim bilgil haramdr ilm-i mantk.

Bu byle olmakla birlikte, bu konuda teselli kabilinden minik bir gelimeyi de gz ard edemeyiz. Hakikaten kitap reyonlarnda felsefe, sanat, estetik ve etik gibi konulardaki yaynlarn gnden gne oaldn grmek mit vericidir. Bu yaynlarn ho olmayan taraf ise ar, duru, anlalr, halis bir Trkeden mahrum olulardr. Bir medeniyet ve iir dili olan Trkenin, felsef ve estetik mevzular izah ederken ne hale getirildiini grmek insana cidden ac vermektedir. Dil zevkinden yoksun, felsef dnceye ve terminolojiye hkim olmayan szde dnrlerin ve tercmanlarn pili evirir gibi hem gzel Trkemizi ve hem de Batl veya Doulu filozof ve dnrleri ne hale evirdiklerini grmemezlikten gelemeyiz. O yzden evvela dil diyoruz; dnceye kvamn ve derinliini veren dil zevkinde srar ediyoruz. Sylenilen her szn, kaydedilen her ibarenin, her kavramn byk bir tarihi, uzun bir zaman dilimini ve gelenei ardndan srklediini unutmamak gerekir. Bu satrlarn mellifi, tercih ettii her ibare ve kavramda, her sz ve kelimede bir zaman, kltr ve slp bilinci tatmak ve tattrmak istemitir. Bu balamda medeniyetleri "slp" nokta-i nazarndan yorumlayan Alman edebiyat tarihisi Fritz Strich'e hak vermektedir.2 slp dildeki vahdettir, ruhun pozisyonudur, bir yaama tarzdr, bir serencamdr. Dil da doruklarndan, kayalklardan szlp gelen hr ve gr akan tertemiz bir su gibidir; kk mdahalelere ses karmasa da, ona daa yukar akmasn emredemezsiniz. O yzden ben grl grl akan Trkemizin ynn daa evirmek ve daa yukar akmasn isteyenlere akl erdiremiyorum. Kk, gemii ve asaleti olmayan kelimelere hi itibar etmedim ve bundan byle de etmeyeceim.

2- Winckelmann da Yunan sanatn devreye ayrr: Yksek slp, gzel slp, yeni slp.

Bu tavr asla yeniye, gzele ve deiime kar bir tavr deildir. Tam aksine bu tavr yeniyi, gzeli ve deiim ierisinde deimeyeni, eskimeyeni takdir ve tercih etmekten ibarettir. Dil ve slp ile ilgili olarak bu kadarcn syledikten sonra, gelelim Schopenhauer meselesine... Niin Schopenhauer? Niin Kant, Hegel, Heidegger veya bir bakas deil de Schopenhauer? Bu konuda ne sylersek syleyelim, aslnda tercih tamamen sbjektiftir, ahsdir. Thomas Mann, onun iin "irrasyonellerin en rasyonel filozofu" der. Evet, Schopenhauer gerekten "rasyonel bir filozof'tur; hatta en rasyonel, en acmasz, en radikal ve daha garibi ateist ve mistik filozoftur. Schopenhauer, paradokslar zerinde raks eden bir filozoftur. Aslnda bunda alacak bir taraf yoktur; zira fikirde, sanatta, etikte ve estetikte gzellik bu gerilimden ve tezatlarn birbiri iinde erimesinden doar. Mevln, "Dn; gemie, gelecee dairdir. Bu ikisinden de kurtulunca mkl hallolur" der. Ayn biimde mzikte harmoni tiz ve bas tonlar arasndaki ahenkten, daha dorusu tonlar arasndaki skttan ve yksek gerilimden doar. Ve yine ayn tarzda iman da inkr ile teslimiyet arasndaki uyanklk halinden ve teyakkuz durumundan tecelli etmez mi? Bizim Yunus, "aar ibu hle" ve buyurur ki: Dinin terk edenin kfrdr ii Bu ne kfrdr mandan ieri Bu itibarla sanatta, felsefede ve tefekkrde ztlklardan korkmamak ve cesaretle bu tezatlar zerinde raks etmek gerekir. Unutmamak gerekir ki tezatlar tefekkrn mayasdr; zihnimizdeki tm kabalklar ve katlklar bu ztlklar arasndaki yksek gerilim eritir. Hakim Sen, dnyadaki tezatlar duru akan suyu rten saman plerine benzetir. Nihayet Allah'n tecelligh olan u dnyadan daha elikili ne vardr ki!

Sz uzatmadan unu syleyelim ki Schopenhauer, ateizmle mistisizm arasndaki paradoksu zahir bulur. Onun nezdinde asl sulu; Bat mistisizmi, slam sufizmi ve kadim Hint tefekkrnn zn kavrayamayan Avrupa filozoflardr. Bu filozoflarn samimiyetinden phe eden Schopenhauer, iflah olmaz bir ateisttir, ama felsef dncede hibir zaman banaz olmamtr. O, felsefeyi inanlmaz bir sevgi, ihtiras ve samimiyetle yapmtr. Tefekkr konusunda olabildiince rasyonel ve radikaldir, ama bununla birlikte romantiktir, duygusaldr ve samimidir. Hayatnn sonuna doru bir arkadana, bir konuma esnasnda yle der: "Bir felsefede, sayfalar arasnda gzya dklmyorsa, i ekip alanmyorsa, dilerini skma, fkelenme yoksa ve genel olarak karlkl ldrc vurumann korkun gmbrts duyulmuyorsa o felsefe, felsefe deildir." Schopenhauer, fikirlerini olabildiince gzel, tumturaktan uzak ve net ifade edebiliyordu. En komplike konularda bile klasik bir edebiyat ve romanc kadar rahat yazyordu. Hi kimse onun kadar ksa ve z, esnek ama tam, canl ve heybetli yazamyordu. slp hakknda yapt deerlendirmede aslnda kendisini kastediyor ve diyordu ki: "Hakiki yazar gerek okuyucuya hitap eder; gndelik yazar ablonlarla izerken o, tablolar yapar." Hakikaten Schopenhauer, okuyucuya ok iten hitap eder; yazlar, okuyucuyla yaplan son derece canl ve ahsi konumalar gibidir. Cmlelerinin yaps, ritmi, kelime seimi tamamen kendi tarzdr. Her mecaz, her tez ve antitez ve her iktibas samim olarak kendine mal edilmi ve derunletirilmitir. Yazlarnda iirme ve abart yoktur; abarty fikr ksrlk addeder. Buna karlk dnce tarz ve fikirlerindeki titizlik tamamyla slbuna aksetmitir. u satrlarda onun nasl bir slp endiesi ve sancsn tadn sezmek kabildir: "Harabati (savruk, dikkatsiz) yazan kiiler, kendi dncelerine byk deer vermediklerini bizzat itiraf etmi olurlar. nk evk ve heyecan sadece dncelerimizin nemine ve hakikatine olan inancmzdan doar; her yerde ak, gzel ve gl bir ifade yakalayabilmek iinse bitmez tkenmez bir sabr gereklidir." Bu almamda, btn zorluklar, tehlikeleri ve riskleri gze alarak Schopenhauerin dnce leminde mistik bir ufuk turu yapmak istedim. Dorusu bu seyahat pek kolay olmad. Aratrma esnasnda eitli vesilelerle yaadm gerilim, felsefeyle mistisizmin birbirine kart snr muhitlerde geirdiim tereddt ve korku; yine felsefeyle mistisizm arasnda yaadm tercih kararszl; ayn ekilde lkemizde gerek felsefe ve gerekse mistisizmin halen ideolojilerin tasallutundan kurtulamamasndan kaynaklanan boucu, sisli ve kirli ufuk, zaman zaman psikolojimi deitirdi, iimi zorlatrd. Hatt bu yksek gerilim, kaderin bir ironisi olsa gerek, salm bile etkiledi. Ancak, itiraf etmeliyim ki, Schopenhauerin dnce dnyas, felsefe tarz ve metafizii ile mistisizm, Dou hikmeti ve zellikle de tasavvuf arasndaki koordinatlar tespit edip, hayretler iinde buradaki benzerlikleri grdmde duyduum heyecan ve aldm haz her eye deerdi. Eer bu heyecan ve hazz bir nebzecik okuyucuya da yaatabilirsem maksat hsl olmu olacak. Herhangi bir akademisyen gibi bir plan yapp, sonra da oturup o plan dhilinde bir Schopenhauer kitab yazmadm; yazmay da hi dnmedim. Tam aksine, tpk Schopenhauerin yapt gibi, her gn biraz daha o karamsar felsefeyle hemhal oldum, onunla birlikte dndm, onu anlamaya altm, ona ilham veren, kh kzdran, kh nefretine sebep olan durumlar yaayarak, anlayarak, ruh hallerini tahlil ederek; kendi tefekkr zaviyemden deil, daha ok onun gr asndan, onun dnyasnn mn boyutlarna inmee, tefekkr burlarna trmanmaa gayret ettim. Bunlar yaparken filozofun aadaki iktibasta dile getirdii ikazlarna ve tavsiyelerine olabildiince kulak vermee dikkat ettim. Bir dnr iin pek yol gsterici olan bu prensipleri ok nemsiyor ve aynen aktaryorum:Bakalarnn dncelerinin srekli olarak seller gibi bize akmas kendi dncelerimizi snrlar, onlar yok eder; sonunda da dnme gcmz felce uratr. Bilginlerin oundaki eilim, kendi zihinlerinin yoksulluu yznden, bir eit frega vacui = boluun emilmesidir. Bylece ister istemez bakalarnn dncelerini eker iine... stnde kendimiz dnmeden nce, bir konu hakknda

okumak tehlikelidir... Okuduumuz zaman, bizim yerimize baka birisi dnmektedir; biz onun yalnzca zihin srecini tekrarlarz... nsan hemen hemen btn gnn okumakla geirirse, yava yava dnme yeteneini kaybeder... Dnya deneyi dnceyle bilginin yorumunu oluturan bir metin saylabilir. ok dnce ve zihinsel bilgi yannda deney az olursa, bu, her sayfasnda iki satrlk metne karlk krk satrlk yorum bulunan kitaplara benzer.

almam SAM'n Balarba'ndaki modern ve prl prl ktphanesinde ikmal ettim. Bu esnada tm SAM Ktphanesi personelinden stn seviyede yardm ve alaka grdm. Bu bakmdan memnuniyetimi ifade ile hepsine ayr ayr teekkr ediyorum. Sz konusu ktphanenin romanc mdavimi muhterem Mehmet Niyazi zdemir, samimiyetle almam tevik etti, beni yreklendirdi. Kendisine mteekkirim. Ayn ekilde deerli mimar Mehmet Suat Berbil ile de kitabn zellikle sanat felsefesi, plastik sanatlar ve mistisizmle ilgili blmlerini deerlendirme frsatm oldu. Memnuniyetle grlerinden istifade ettim, kendisine teekkr borluyum. Sadece bu almam esnasnda deil, bilakis renim srecim dhil olmak zere hayatmn her dneminde ve istisnasz btn almalarmda bana destek olan, yreklendiren, cesaretlendiren aabeylerim Mustafa zkan ve Zlfikar zkan'a mr boyu medyun- kranm. zellikle bir baba misyonu ve yreiyle her mklm aan aziz aabeyim Mustafa zkan'a ve yine onun, ihtiya duyduum her kitab Saarbrcken'deki niversite Ktphanesinden fotokopi yaptrp yldrm hzyla bana ulatran, gerek bir Cezayir menekesi, zarif, samimi ve iyi yrekli sekreteri Madame Fadla M'razi-gue'ye candan teekkr ediyorum. Ayn ekilde almam esnasnda bana lzm olan, bulunmas pek zor Almanca kitaplar Almanya'dan bulup gnderen kaynbiraderim sevgili Ersin Ta, sevgili dostum afak Kantarcolu ve Herrn Richard Witman'a desteklerinden dolay teekkr borluyum. Bu eserin yazlmas esnasnda zamann benimle paylaan ve almama deta Almanca danman olarak itirak eden eim lknur zkan'a tm fedakrlklar iin yrekten teekkr ediyorum. Kzm Elif ve olum Kaan Turul'a ayrmam gereken zamann bir blmn bu almam iin kullandm. Onlarn hakk olan o dn zaman, ileride istikballerini aydnlatmas midiyle prltl nlar olarak satrlarmn arasna serpitirmee altm. Kitabn yaynlanmasnda gerekli titizlii gsteren tken Yaynevine ve emei geen tm personeline burada teekkrlerimi sunuyorum.

GirizghSCHOPENHAUER,

karamsar bir filozoftur. Dnyaya geldii andan terk ettii na kadar hibir zaman geim sknts

ekmemi, dara dmemi filozof, pek gariptir ama pesimisttir. Opus magnum (ba eseri) 'u olan Die Welt ah Wille und Vorstellung (rde ve Tasavvur Olarak Dnya)'unu tamamen pesimist bir dnya olarak ina etmitir. Peki, neden bu kadar be'dbindir filozof? Nietzsche, Musiknin Ruhundan Trajedinin Douu adl eserinde diyor ki, "o, her trl mitten mahrumdu, ama hakikati istiyordu." Scho-penhauer, hakikati dile getiriyordu ama dinleyen kim.Benim f els ef emdeki umutsuzluk ve melankoliden dola-f eryat ediyorlar; bunun s ebep-i hikmeti urada yatmaktadr: zira ben, onlarn gnahlarnn bedeli olarak mstakbel bir c ehennem efs anele tirmek yerine, dnyada nerede bir gnah vars a orada cehennemi bir eylerin muhakkak olduunu gsterdim.

Onun felsef tefekkrnde ve irde metafiziinde yaratc bir Tanr yoktur. Bilakis kendi kendini yaratan ve tketen obur bir rde vardr. Schopenhauer, korkusuz ve ftursuz bir ateisttir. Pek artc ve paradoks olsa da drt drtlk bir mistiktir; lkin hibir dine inanmaz. Ateisttir ama materyalist deildir. Peki, bu nasl mmkndr? Schopenhauer'a gre bir ilh olmakszn da ilah vecd hali mmkndr; bunun iin ill da bir Tanrya gerek yoktur. Vecd halinde insan saf bilgiye ular, eyann mahiyetini kavrar, onunla aynleir. Tabi bu vecd hali mistik bir tecrbenin sonunda gerekleir. rde ya estetik bylenme sonucunda veya uzlet halinde ile doldurmak suretiyle kendi hakikatine varr

ve sonra kendini yok eder. Bundan sonra irde yoktur, sadece lemi temaa eden bir gz vardr. Schopenhauerin kanaatince insann byle bir mistik tecrbeyi edinebilmesi iin bir Tanrya yahut dinlere ihtiya yoktur. Bu konuda filozof ne kadar hakldr, oras ayr mesele. te bu yzden Schopenhauer, byk azizlere, mistiklere ve ariflere kar duyduu sempatiyi, muhabbeti ve hayranl dinlerin hibirine gstermemitir. Budizm'in Nirvana telakkisini, Hristiyanln kadim gnah anlayn kendi felsefesine yakn bulsa da z itibariyle bu dinlere kar da menf kanaattedir ve "bunu yeri geldike vurgulamaktadr. Ayn ekilde Kur'an ve slam dini hakknda da toptan olumsuz bir tavr iindedir, hatt n yargldr. Ancak bata Mevln olmak zere slm safileri hakknda olumlu dnr, onlarn dnceleriyle kendi irde felsefesinin mistik bakmdan rttn ma eder. Gariptir ki filozof Allah'a ve beer irdenin zgrlne inanmaz, ama hayllere, ruhun lmszlne, tenashe (ruh g) inanr. Burada bariz bir ekilde Upaniad filozoflarnn ve Budizmin tesiri vardr. Szn z teolojiyle yldz bark deildir; tm dinlere kar mnkir ve tavizsizdir. flah olmaz bir ateisttir, amma kozmik dnen bir mistiktir. Hibir dine inanmaz, ancak dinlerin faydalarn ve misyonlarn da inkr etmez. Fikir namusunun gerei olarak hibir komplekse kaplmadan din hakkndaki zl kanaatini yle dile getirir:Hayatn i erisinden dinin, s anatn ve saf akn nadir anlarn kardmz zaman, geriye bir dizi nems iz dnc eden ba ka bir ey kalmaz.

Schopenhauer her konuda ak fikirliydi ve dncesini gevelemeden sylyordu. Kendi felsefesini, "sabahn sislerinden syrlan gzel bir manzara" olarak gryordu. Muarzlarnn felsefesine ise, "duman ve karanlklarda kaybolan" mulk ve muamma eserler gzyle bakyordu. Yazlarnda dehnn btn prltlar mevcuttur; olaanst ve byleyici bir humorla yazar. Edeb sanatlarn hepsini bilir, yeri geldiinde de kullanr; ancak asla adal, abartmal ve ssl psl yazmaz. Yegne endiesi anlalabilir olmaktr. Aklk ve berraklk mizacdr. Fikre hkim olduu kadar, cmleye de hkimdir. Kafka, "Schopenhauer, bir dil sanatkrdr. Tefekkr buradan fkrr. Srf dilinden dolay muhakkak surette okunmaldr" derken hakldr. Sz etkileyicidir, yer yer gmbr gmbrdr; srafil'in sru kadar gldr. Buna ramen yeri ve zaman gelmedike konumay istemez; hele bo konumay hi sevmez. u var ki konutuu zaman da bir bilgi alayandr. Malmatfuru deildir, lkin ou konuda Ansiklopedistler'i atlatacak kadar malmat sahibidir. Fransz asll kont Alexandre Foucher de Careil, 1859 ylnda kendisini ziyaret ettikten sonra grmeyi ve intibalarn yle kaleme alr:Bo sz kavgalarndan nefret ederdi; buna karlk ef sunlu, zeki ve cidd s ohbetleri takdir ve te vik etmesini bilirdi. Drt lis n ayn ustalk ve hakimiyetle konu urdu: Frans zc a, ngilizc e, Almanc a ve talyanc a; spanyolc ay is e olabildiinc e. Konutuunda kaba Almanc ann s an solunu kendine has tarzyla Latinc e, Yunanc a, Frans zc a, ngilizc e ve talyanc a parlak arabes klerle sslerdi. Konu malarndaki as alet ve c anllk, zllk ve es prili hazrc evaplar, iktibas bolluu ve tef err uatlardaki itina s ohbet es nas nda s aatlerin nas l hzla akp gittiini hiss ettirmiyordu. K k dost evres i bazen onu gec e yarlarna kadar bir an ols un hibir yorgunluk belirtisi gstermeden dinliyordu ve onun bak larndaki c anllk bitmiyordu. Manidar szleri dinleyenleri bylyordu; tas vir ederken ayn zamanda da yorum yapyordu, inc ec ik bir hass as iyet, tes irli konu masna ref akat ediyordu; mevzubahis etti i her eyi ayn a klk ve tanrlkla inc eliyordu. Bir Alman tabii bilimc i olan ve sk sk derin gllerde aratrmalar yapan Eduard Rppel, gnlerden bir gn Sc hopenhauerin eitli timsah trleri hakknda verdii malmat ve tims ahlarn alkanlklar hakknda verdii eksiksiz bilgileri dinleyinc e az a k kalm ve s anki bir mes lektan dinlediini zannetmitir. 1 8.Yzyln bu s on s ohbet adamn dinleme imknna mazhar olanlara ne mutlu! Bu bakmdan o Voltaire ve Diderot, Helvetius ve Chamf ort'un adayd.

Schopenhauerin bir tek kaygs vardr, o da anlalmak. Bunun iin olabildiince anlalr yazar. Karamsar felsefesini humor dozaj ok iyi ayarlanm kl bir slup aydnlatr. Sz dosdoru syler, anlalacan mit eder. ann kendisini anlamamaktaki srarn, adalarnn arrogant (mtekebbir, burnu havalarda) tavrlarn ve kendisini grmemezlikten gelmelerini Prometheus'un bir szyle yorumlar: "Bir insan adalar tarafndan deerlendirilemiyorsa bu, gelecek kuaklara seslenmesindendir." Schopenhauer, hakikaten gelecek kuaklara seslendiine inanmaktadr; inanmakta ve bu iddiasna deta kendi karakter mhrn vurmaktadr. "yle bir zaman gelecektir ki", diyor filozof, "benim ne sylediimi anlamayan kara cahil saylacaktr." Schopenhauer, felsefesinin bir deha rn olduuna ve bir sanat eseri kadar etkili olacana inanyordu. Felsefeyi bir inan alan olarak deil, mutlak bir hrriyet alan olarak semiti. Bunda son derece samimiydi ve yle diyordu: "Dindar olan hi kimse felsefeye ulaamaz, gerekten felsefe yapan hi kimse de dindar olamaz." "Bir zaman gelecek ki beni okuyanlar, tpk Teb kentinde olduu zere benim felsefemin de yzlerce kaps olduunu greceklerdir. Her tarafndan bu kentin iine girilebilecek ve dosdoru yrnd takdirde merkeze varlabilecektir." Hakikaten Schopenhauerin felsefesi byledir. Neresinden balarsanz balayn, hi fark edemeyeceiniz gizli bir klavuz sizi muhakkak surette onun felsefesinin merkezine getirecektir. ster bilgi felsefesi, ister estetik isterse etik hakkndaki yazlarn okuyun varacanz yegne nokta tm bu dncenin mihveri olan RADE'dir. Peki, bu nasl oluyor? Nasl mmkn oluyor, bunu kendisinden dinleyelim:Benim ellerim altnda ve daha ok da zihnimde etikle metafiziin bir arada olmak zorunda olduu bir es er, bir f els ef e bymektedir. imdiye kadar, tpk yalan yere ins anlarn ruh ve beden olarak ayrld gibi, etikle metafizik de birbirinden ayr lyordu. Anne rahminde ocuun bymesi gibi, es er gnden gne ve ar ar byyor ve somutlayor; neyin nc e neyin sonra olutuunu bilmiyorum, tpk anne r ahmindeki ocukta olduu gibi. Bir organn, bir blmn yahut bir damarn olutuunun f arkna varyor ve bunu yazyorum; btne ne kadar uyup uymadna aldr etmeksizin: nk ben, hepsinin bir kayn aktan fkrdn biliyorum.

Ve btn bunlarn hepsi mistik bir tecrbeyle talandrlmaktadr. yle ki mistik tecrbeyi bu felsefeden kardnzda geriye kupkuru bir kavramlar iskeleti kalr. Schopenhauer, tm karamsarlna, asabiliine, grnteki soukluuna ve isyankrlna ramen sempatik, sevimli ve ciddi bir filozoftur. Ele ald konuyu mermeri yontar gibi iler. Felsef bir konuyu bir masal, bir efsane anlatr gibi anlatr... Mecazlar, fkralarla, adn duymadnz airlerden okuduu iirlerle ssler... Grek ve Latin yazarlardan iktibaslar (alntlar) ile mevzua canllk, akclk ve aklk kazandrr; bazen coar, coturur, heyecanlandrr ve bir belagat velvelesiyle tm mantk kalplarn ykar, aklnza gelen argmanlar unutturur. Kahredici hayat mcadelesi onu bedbin bir hayat dman yapmtr. Ama o, straba teslim olmam, bilkis acy en byk retici olarak kabullenmi ve insana ilk etapta rperti veren ve fakat sonra insan irdesini esir alrcasna kavrayan, ekici, etkiletici ve hatta byleyici pesimist bir felsefe kurmutur. lemi ve hayat akln deil, irdenin, hatta kr bir irdenin srklediini savunan bu pesimist felsefe, balangta pek itibar grmese de zaman getike bir cazibe merkezi haline gelmitir. Schopenhauerin Tasavvur ve rade Olarak Dnya adl eserini byk bir alka ile okuyan Goethe, filozofun kz kardei Adele'ye eseri ver ve zellikle "byk haz" duyduu blmleri gsterir. Daha sonra Adele, Schopenhauer'e gururla u satrlar yazacaktr: "En azndan sen, Goethe'nin bu ekilde ciddiyetle okuduu yegne yazarsn." Oysa daha 1820 ylnda Berlin niversitesinde, hemen Hegel'in yanndaki bir meknda bir avu renciye ders vermek istemi, ancak hi ilgi grmemi; hi ilgi gsteren olmad iin de tas tara toplamak mecburiyetinde kal-

mt. imdi ise Jakop Bruckhardt, Richard Wagner, Fried-rich Nietzsche, Paul Deussen gibi Almanya'nn en sekin dnrleri hayranlar arasndadr.3

3-"Dnya benden birok ey renmitir", derken Schopenhauer pek iddial grnse de, zaman onu hakl karmtr. Marcel Proust, Thomas Mann, Egon Friedell, Tolstoy, Sigmund Freud ve daha biroklar ondan etkilenmilerdir.

Schopenhauer' nemli bir filozof yapan zellik vardr: gereki, cesur ve gururlu olmak. O gereki idi, nk bir dnceyi sonuna kadar kovalyordu; cesurdu, nk doruluuna inand fikre bakalarnn ne diyeceine, nasl reaksiyon gstereceklerine hi aldr etmezdi; yalnzlk pahasna da olsa tefekkrnn rotasn bakalarna gre ayarlamazd. Gururluydu; yalnzln ayazna kar diini skarak sonuna kadar dayand, akademik evrelerin kendisini grmemezlikten geliini hi nemsemedi. Akademik mahfillerde olup bitenlerden memnun deildi. Mizac icab mutsuzdu, ama mutlu bir hayata zaten inanmyordu. Ona gre, "Mutlu bir hayat imknszdr; olsa olsa insann ulaabilecei en yksek ey, kahramanca bir hayat srdrmektir." Albrecht Drer (1471-1528)'in Hieonymus Evinde namnda bakr zerine bir gravr vardr. Tabloda aziz Hyronymus, pencereden ieriye szan gne klarnn aydnlatt zel meknnda alma masasnda grnyor. Gnein girdii pencerenin nnde lm sembolize eden bir kuru kafa durmaktadr. Aziz Hieronymus'un iki refakatisi vardr: bir kpek ve bir de aslan. Her tarafta derin bir sessizlik hkimdir. Bir nn sonsuzluu sezilmekte iken, kpek ve aslan n tarafta uyumaktadrlar. Uyumaktadrlar uyumasna amma, uyanmalar da n meselesidir. Eserin btnndeki esrarengiz atmosfer aziz Hieronymus ile bu hayvanlar arasnda var olan gizli aidiyeti deta ele vermektedir; bu ylesine bir yaknlktr ki Hieronymus, neredeyse her n bu hayvanlarn soluunu hissetmektedir. mrn kitaplar arasnda geiren, okumaktan ve yazmaktan baka bir meguliyeti olmayan Aziz Hieronymus, bu gravrde de masas banda tefekkr etmekte ve vecd ile deta i lemine akseden Idee'leri temaaya dalm g-

rnmektedir. Birden muhayyilesinde bir fikir kvlcmlanm gibi ne doru hareketlenmi ve bir eyler kaydediyor. Yazma ii bitince yine geri yaslanp o lemi lhuta, o Idee'ler lemine dalacaktr. Diyeceksiniz ki, iyi de bu tabloyla Schopenhauerin ne alkas var? Ben bu tabloda Schopenhauer'i grr gibiyim. Evet, filozof glgelerin pek ksald bir vakitte Main nehrinin hemen kenarndaki evinde masas bana oturmu kh ateist kh mistik dnceler avlamaktadr. Bu esnada hrs, haz ve ehvet gibi her an kendisine refakat eden vah ve murdar duygular (kpek ve aslan) n tarafta uyuklamaktadrlar.4 Ara sra aklna gelen baz dncelerin teheyycyle kalemine sarlmakta ve cihana meydan okumaktadr pesimist filozofumuz.

4-Hac Bektai Veli'nin kucandaki ceylan ve aslann sebebi hikmeti de bu olsa gerek.

Aslnda filozof, bu dnceleri dnmemektedir; bu fikirler kendiliinden dimana akn etmekte ve oradan kalemine doru hareketlenmektedirler. O ise derin bir meditasyona dalm intiban vermektedir. Hibir ey iin kendini zorlamamakta; tm halis niyetlerinden ve bedbin dncelerinden syrlm, her trl arzu ve ihtirastan arnmtr. rdesi ylesine narkotize edilmi ki tamamen pasif bir "z temaa"ya kaptrmtr kendini. Bu meknda o, sadece bir varolu ryas grmektedir. Buradaki mnzevi nlarnda zihni duru bir gl gibidir; bu gln kenarndaki her varlk olduu gibi aksteder "gl aynas"na; akseder ve esrarn aar aabildii kadar. te Schopenhauerin kaleminin yazd dnceler, zek frasnn izdii manzaralar bundan ibarettir. Aforizmalar byle bir tefekkr meditasyonun-dan geriye kalan zl dncelerdir. Her dnrn bir sosyal hayat, bir de entelektel hayat vardr. Schopenhauerin sosyal hayatnda aktif bir insan deildir. O sosyal aktivitelerini deta zihn faaliyete dntrm bir filozoftur. Entelektel hayat onun iin neredeyse zorunlu bir gaye ve gerek bir hayat haline gelmitir. Dorusunu sylemek gerekirse Schopenhauer, genlik yllarndan itibaren pratik hayatta baarsz olmutur; bunun yegne sebebi bizzat kendi huylan, kabiliyetleri ve temaylleridir. Onun bedbin ve asabi yaps, pratik hayatnda kendisi iin almayacak bir bariyer oluturmutur. Daha genlik yllarnda annesiyle yapt bitmez tkenmez kavgalar, onun pratik hayata kapalln teyit eder mahiyettedir. Binaenaleyh annesinin kendisine yazd mektuplarnda da onun "malm asil kararszlndan" bahsedilmektedir. Zaten Schopenhauerin kendisi de sosyal hayat iin yeterli karakter donanmna sahip olmadn anlam olacak ki dnyev zamann ve mesaisini tmden entelektel faaliyetlere hasretmitir. Bu karar vita aktiva'dan vita kontemplativa'ya bir sraytr. Schopenhauerin aktif hayattan contemlativ (mistik temaa) hayata geiini insanlk iin fevkalde nemli buluyorum. Parerga adl eserinde buyuruyor ki filozof: "nsanlar, ie doru faal olmadklarndan dolay faaliyetlerini darya yneltme ihtiyac duyarlar. Aksi varit olduu takdirde pek mnasebetsiz hatta ou kez istenmeyen ykm ve engellerle karlalr." Demek oluyor ki Schopenhauer, hayat kitaplardan okuyarak deil, bilakis kendi iindeki yokular karak, egoizmini ykarak ve lemi znden seyrederek renmitir. O, tpk bir rmcek gibi, tamamen kendinden, kendi i leminden imal ettii Idee'ler5 ana tutunmu ve 5-Idee: ide, idea; fikir, dnce, gr demektir. Burada ve daha sonra hep Platon'un kulland anlamda Idea'nn Almanca karl olan Idee kelimesini kullanmay tercih ettik; nk almada arlkl olarak Alman literatrnden istifade edilmitir. Ayrca fikir, dnce, gr gibi kelimeler Idee'nin muhtevasn tam olarak vermemektedirler.

buradan yani kendi gereinden hayat seyretmitir. Pek tabii filozofik deerli kitaplar da okumutur; bu konuda da dstr sahibidir. yle ki o her mtefekkiri, her filozofu bizzat kendi kitaplarndan okumu ve hibir zaman

bakalarnn herhangi bir yazar hakkndaki yorumuna yani ikinci elden fikirlere itibar etmemitir. Bunun iin kendince hakl sebepleri vardr; kendisinden dinleyelim:Yalnzc a yaz arlarn kendilerinden f els ef dnc eler alabiliriz; bu bakmdan, kendini fels ef enin ektiini duyanlar, filozof lar n lms z s zlerini, onlarn es erlerinin durgun tapnanda aramaldr.

Hayatnda ne ehvetin iradeyi kl eden ateine ne de hretin batan karc tuzaklarna teslim olmutur. hret peinde koanlara bunun bir budalalk olduunu hatrlatmadan gemez; "bakalarnn kafalarnn ii, insann kendi gerek mutluluunun yuvas diye dnecei yer deildir."Bir ins ann, ba ka birine gre u ya da bu oluu, o kadar nemli deildir; s onunda her koyun kendi bac andan aslr ve nemli olan kendi bac andan aslacak kiidir. Kendimizden aldmz mutluluk, evremizden aldmzdan daha byktr... ns ann iinde ya ad dnya, genellikle ona bakt bi imde kalplanr... Bir ins an iin var olan ya da bana gelen her ey, yalnz bilincinde vardr ve yalnzc a onun i in yer almaktadr; ins an iin en temel olan ey, bilincinin yapsdr... "Mutlu olmak, ki inin kendi kendine yetmes i demektir," diyen Ar isto ok doru s ylemi .

unu rahatlkla syleyebiliriz ki Schopenhauerin tefekkr doruk noktasna ulatnda ufukta mistik bir gkkua belirir ve bu tefekkr evreleyiverir. Hayat hep fnilie mahkm eden bu "menfi karakter", onun irde metafiziinin, etik ve estetiinin hkim tonu haline gelir. Hayat straptan ibaret sayan bu felsefe, aslnda "hayat ktdr" demekle son szn sylemi olmaz. Hilik, yokluk, fnilik her zaman bir son deildir. lm, siyah veya beyaz renklere brnebilir; Heidegger'in dedii gibi lm bazen bir krlma, bir ykl, yok olu olduu gibi bazen de "varlk'n aikr olmas"n (Gebirg des Se-ins), aa kmasn, kurtuluunu mjdeleyebilir. yi baklrsa hayatn kklerinin lmn derinliklerinde olduu kolayca grlecektir. O itibarla Schopenhauerin pesimizminin zerindeki maske kaldrld zaman, 19. yzyln en derin mistik dnryle karlalacaktr. Schopenhauer; kadim Hint tefekkrn, Ortaa mistisizmini, slm sufizmini ve Plotin'in negatif teolojisini cesaret ve maharetle yourmu ve kendi dnya gr haline getirmei baarm bir filozoftur. Hatt o bununla da kalmam, bilakis Avrupa'daki hkim dnce sistemlerinin temsilcilerinin temel zaafn ifa etmitir. Asrlarca Avrupa'y srkleyen byk filozoflar, bu dnce tarzn, daha dorusu bugn beeriyetin ortak miras haline gelen kadim tefekkr ve kltr mirasnn ariflerini, filozoflarn ve mistiklerini acmaszca hie saymlar, Schopenhauerin tabiriyle "sahtekr yahut kak" ilan etmilerdir. Sonu olarak Avrupa'nn en sekin dnrleri ve filozoflar, yeryznn "en eski ve nfusa en youn" halklarna srt evirmekle kalmamlar, ayn zamanda Avrupa'nn yzyllarca bu kadim dnce mirasndan habersiz yaamasna sebep olmulardr. Oysa Schopenhauer; Her-der, Goethe, Schlegel, Paul Deussen gibi dnrlerle birlikte Doudaki tefekkr n ilk kefedenler arasndadr. Hayatn fniliini derin bir i tecrbeyle kavrayan bu metafizik, Batda 19. yzylda Schopenhauer gibi bir temsilcisini bulmu oldu. Bu realite kltr ve felsefe tarihi asndan da son derece nemlidir.

I.Blm -Mistik Felsefeki Tarz Mistik Schopenhauer ve NietzscheBen bir mistiim, zira Hi'e inanyorum. Flaubert . phe ile hasretin izdivacndan mistik doar. Nietzsche Akm galip geldi yreim harlar k olan r-u namusu neyler Behey Yunus sana syleme derler Ya ben leyim mi sylemeyince Yunus EmreSCHOPENHAUER ve

Nietzsche felsefe ufkunda ebemkuann renkleri kadar birbirleriyle i ie ve yan yana iki renkli

filozoftur. Birbirleriyle bu kadar i ie olan bu iki tefekkr ayn zamanda "evet" ve "hayr" kadar da birbirlerine terstirler. Birinin, kan kaldrp bakmaya demeyecek kadar deersiz bulduu ve tmden reddettii dnyay dieri, acdan haz duyan gzyalar iindeki.mistik bir azizin daha ok ac, daha bol strap ve daha byk bel talep etmesi gibi her eyiyle kabullenir. Nietzsche, bir vecd psikolojisiyle bu dnyann nnde diz kp acdan kvranrken daha ok ac ister gibi daha ok dnya, daha ok hayat ister. Birisi dnyaya mutlak surette "hayr" derken, dieri kesinlikle "evet" der, her eye ramen "evet"... Btn paradokslarna, aclarna, yalanlarna ve karanlna ramen, bir dmanndan alrcasna, bir uuruma atlrcasna "evet" der. Bu filozoflardan birisinin dnyay reddederken, ona "hayr" derken duyduu heyecan ve ihtiras, dieri ona "evet" derken, onu btn uurumlaryla kabullenirken ve derunletirirken hissettii haz ve ihtirastan farkl deildir. Uurumlar derin olan bu iki filozofu hakkyla anlayabilmek iin insann rperti verse de uurumu, karanl ve tehlikeyi sevmesi ve yksek kayalklardan derinlere szlen, bsbtn gz olmu bir kartaln bakna sahip olmas gerekir. Bir ey daha gerekir, o da u gerein farknda olmak: nsan her ne sebeple olursa olsun "hayr" dedii bu dnyada asl kalr; onun bu dnyay reddediinde bir terk edemeyi mevzubahistir. te yandan a gzl bir tccarn krna sarld gibi bu dnyaya sarlan, sonunda mflis bir tccar olma mukadderatndan kurtulamayacan bilmelidir. htirasla dnyaya el aanlarn, kaytsz artsz "evet" diyenlerin sonunda elleri bo kalmtr. ly kullanan insan ll olmak zorundadr. Anlaml bir "evet" ve manal bir feragat, "hayr" varoluu terazide tutar. Tutar amma, bunu bu iki sevimli filozofumuza nasl anlatmalyz? Evvel kendilerini anlamaya alalm. Hasb tefekkr her zaman bir erdem olarak kabul eden ve artlar ne olursa olsun bundan asla taviz vermeyen bu iki filozof, yaantlaryla deta farkl bir manzara sergilemilerdir. Kt rnek olmulardr demiyoruz, diyemeyiz; lkin Schopenhauer, bir karanlktan nefret eder gibi nefret ettii bu dnyadan, bu pek pahal hayattan intihar etmek suretiyle ayrlmay hi aklndan geirmemitir; tam aksine hayatnn son anna kadar srarla, bazen hani yle erkeke deil korkaka hayata tutunmaya ve en asl hazlar tatmaa almtr. Schopenhauer intihara itiraz ediyor; "ntihar anlamszdr", diyor, "nk nasl olsa irde kendisine yenisini yaratacaktr." "ntihar eden kii aslnda hayat ister,

ancak elan mevcut hayat artlarndan memnun deildir." "Hatta intihar eyleminde insan, irdenin ebed messir olduunu tasdik etmektedir. Hlihazrdaki hayat artlar altnda hayata son verme karar, geri hayata son verir, ancak intihara srkleyen irdeyi yok etmez. Ayn ekilde intiharda beer hrriyetin temsili ispatn grmek de tmden yanltr, zira bu fiilde yok edilmek istenen beden zaman, mekn ve kozalite kaytlarnn dndadr. Bu itibarla intihar eden kii zorunluluun zaruretinden dolay intihar etmektedir, yoksa kendi hr iradesiyle deil. Hrriyet elde etmenin yegne imkn insann kendi kendini reddiyle mmkndr, nk ancak bu ekilde o, mutlak hrriyet demek olan irdeyi reddetmi olur. te bu ekilde hrriyet asl kendi temelinde kurulmu olur." Nietzsche'ye gelince onda da durum farkl deildir; tabii tersinden farkl deildir. Hayat boyunca hayat ve dnyay tebcil eden Nietzsche, ok kez intihar etmei dndn itiraf ediyor. Hal byle olunca hayat reddetmenin de kabul etmenin de nasl bir ackl dram olduunu sormak gerekiyor. Camus, bu soruyu soruyor ve hakl olarak bu ackl durumu, bu kmaz felsefenin yegne problemi olarak tanmlyor. Camus, soruyor sormasna ama asrmz bu sorunun cevabn halen verebilmi deil. Bu noktada kader insan metafizie mahkm etmitir. Yirminci asrn hayatmzdan kovmaa alt metafizik, belki de bu soruyla davetsiz bir misafir gibi tekrar gndemimize gelip oturacaktr. Hatta oturmakla kalmayacak, yirmi birinci asr insana zindan etmee alanlardan hesabn soracaktr. imdilik biz Schopenhauer ve Nietzsche'den hesabmz sormaya devam edelim. Evet, onlardan bunun ve daha birok eyin hesabn soralm; fakat u durumun da farknda olalm ki, kolektif akln deirmenine onlar kadar pek az hret fikir hububat tamtr. Onlar tefekkrn btn cephelerinde arptlar ve elde ettikleri ganimetler iin ar bir bedel dediler. Hibir fikrin ve felsef sistemin muhasarasna aldr etmediler; hreti lks ve alyi iin kullanmadlar, ekmek paras ettiler. Onlar felsef bilgiyi bir yerlerden devirme-diler, armadlar; hatta abstrakt (soyut, mcerret) bir felsef bilgi elde etmek maksadyla mevcut felsefi dnceler zerinde kulukaya yatmadlar. Tam aksine her iki filozofun da felsefe olarak takdim ettikleri ey, bir nn ebediyetindeki aydnlanmadr, mistik bir aydnlanma. Felsef terminolojide buna "Evidenz" deniyor, yani ispata gerek olmayacak kadar ak seik bilgi; hatta bilgi deil, mistik bir tecrbenin iddetinden doan art sarsntlar ve kalntlar. Bu itibarla byk filozoflarn ayn zamanda byk mistikler olmas, byk mistiklerden olmalar tesadfi olamasa gerektir. Onlarn elde ettikleri mistik bilgi, Evidenz, aslnda belki de sadece zden, varlklarn yreinden gelen prltl klardan ibarettir. Her ey oradan, o ekirdekten zuhur etmekle birlikte, belki de cevher, o ekirdek esoterik (husus, gizli) bir sr olarak, ulalamayan ve anlalamayan bir skt olarak ebed bu filozoflarn dernunda kalr. Biz biliyoruz ki Platon, herkese ak olan bir felsefe ve bir de gizli bir felsefe retiyordu. Aristo'nun anlattna baklrsa Platon, bazen bu esoterik srlar aikr ediyordu. "Nihayet, son cmle dklyordu dudaklarndan", diyor Aristoteles, "yi Bir'dir; dinleyenlerden bazlarna bu hi beklenmedik bir ey gibi geliyordu, bazlar ise hibir eyin farknda deillerdi; bazlar kmsyorlard, bazlar hemen derhal reddediyorlard." Evet, Aristoteles byle diyor ve biz dinleyenler arasnda snesi ryan, Pir Sultan nm bir air grmekteyiz; hatt sadece onun bir keden pr akna yle seslendiini duymaktayz: Uyur idik uyardlar Diriye saydlar bizi Koyun olduk ses anladk Srye saydlar bizi Uyuyanlar varsn uyusun, gelin biz tekrar Schopenhauer ve Nietzsche'ye dnelim. Ancak onlardan nce Ludwig Wittgenstein'a kulak vermekte fayda var. Wittgenstein, Tractatus logicophilosophicus'u yle bitiriyor: "Ne var ki ifde edilemeyen, konuulamayan bir ey var... Bu kendini mistik olarak izhar

ediyor... Hakknda konuulamayan eyle ilgili olarak skt etmek lzm gelir." Susmak lazm gelir diyor ama hazret, bir mektubunda da sz konusu mistik tecrbesinden bahsediyor. Bir tiyatro eserini seyrederken bana gelmi bu olay. Gya bu tiyatroda kyl bir ifti yle demi: "Du g'hrst zu dem all'n, und ds ali g'hrt zu dir. Es kann der nix g'schehn !" (Sen her eye aitsin ve her ey sana ait. Sana hibir ey olmaz!) ifti bylesine basit bir cmleyle bylesine zorlu bir hakikati ifade edince bizimkinin kafasna dank etmi. Bunun zerine Wittgenstein, dil felsefesine balam; dil ile ne kadar yol alabileceini ve nerede susmas gerektiini merak etmi. te nn ebedlii byle durumlarda balar ve byle nlarda dnce mistik tecrbeye dnr. Ve ite gerek mnda mistik tecrbenin asl sesi Pir Sultan, o ili sesiyle snemizde uyanmaktadr: Halimizi hal eyledik Yolumuzu yol eyledik Her iekten bal eyledik Arya saydlar bizi

Yoksa en iyisi skt mu? Konualm ki sktumuz daha iyi anlalsn... Ne diyordu Schopenhauer? yle not ediyordu gen Schopenhauer: Bu lemde kendinden bakalarnn da varolduuna dair derin bir gven vardr insann iinde; karlatrlamaz bir sonsuzluun yannda, bunun zddn canl olarak dnmek korkun bir dncedir. Bunun zddn tasavvur ettii takdirde insan, dnyaya olan kadim gven kkten yok olur; hayatla, varolula mevcut tm anlam balantlar kopar ve korkun bir yalnzln iine srklenir. Bir an iin bunlar dnmek ne fec bir dehet ve rperti verir insana, zira varoluu mmkn klan, insan hayata balayan onun dnyaya, hayata ve eyaya ykledii mndr. Schopenhauer burada son derece hakldr, hakikaten insann iinde derin bir gven vardr kendinden bakalarnn da varolduuna dair. Kendinden bakalarnn varolmas bir emniyet supabdr insan iin. Descartes'in cogito ergo sum', (dnyorum yleyse varm) forml insann dnyaya gvenini gsterir. Szgelimi insan 'cogito ergo sum' (dnyorum yleyse varm) ve "benden baka da hibir ey yoktur" dese, o zaman 'cogito ergo sum 'a yklenen anlam ker. Aslnda insan 'cogito ergo sum' derken bir haric lemin varlndan emindir; daha dorusu byle bir lemin varlna sonsuz gven duyar. Aksi takdirde ne 'cogito' (dnyorum) diyebilir ne de 'varm' diyebilir. Bu gven olmadan insann varolu maceras tmden anlamn yitirir, varoluun sadece felsef temelleri deil psikolojik temelleri de km olur. Aslnda insann dnyorum diyebilmesi iin phenin anaforundan km olmas lzm gelir. Daha da nemlisi insann' "dnyorum" diyebilmesi iin evvela var olmas gerekir. Aksi taktirde dncelerin kendi kendilerini dnmeleri gibi varlk temelinden yoksun bir elikiye dm oluruz. Bu yzden Rousseau, Descartes'in cogito ergo sum'unu tersine evirir: "Varm, yleyse dnyorum." Rousseau, bu iddiasnda haklyd, nk mantk iki tasavvurun, iki dncenin birbiriyle ilikilendirilmesi iin bunu gerekletirecek birinin eksistensini ve irdesini art koar. ki nokta arasnda bir izgi yoktur, t ki bu iki noktay birletiren birisi kmayversin. Dolaysyla Descartes'in 'cogito'ya varabilmesi iin ok yol kat etmesi gerekmektedir. Mamafih bu baka bir bahis... Durum bundan ibaret, ama gel gr ki Schopenhauer bizi hibir anlam koordinat olmayan, hibir gven sna bulunmayan mutlak bir yalnzln ierisine brakr. Brakmakla da kalmaz, hatt kendi dmzda tutunacamz ne sonsuz ve ne de minik bir varla dahi tutunmadan yaamamz tasavvur etmemizi nerir. Yalnzln korkun ayaznda, etrafnda hibir varolu kprts duymadan yaamak. .. nsann varaca, snaca hibir anlam sna olmadan yaamak mecburiyetinde kalmas ve bu halde yaamay renmesi teklif edilmektedir!... Schopenhauer'a gre insan, kendi dnda bir dnyaya gven duymakszn da yaamay renmelidir. Varoluu ihata eden hibir mnann bulunmad bir dnyada, mutlak yalnzlk ierisinde, dnya ile irtibat kurma imknlar tmden elinden

alnm olarak, tmden mna servetini yitirmi olarak insan, sonsuz skt okyanusunda varlk teknesinin (Ben, Ego) kreklerini ekmee devam etmelidir; varaca hibir liman olmamasna ramen!... Evet, byle diyor Schopenhauer, hibir ironiye yer vermeden. Ancak ben Pir Sultan'n itirazn duyar gibiyim:Sordular kim Badat ehri kanda Ll- gher olan yrim de anda lm-el yakn, ayn-el yakn ceminde Cemiyet olmayan ky neylers in

Sahiden, cemiyet olmayan ky neyler ki insan!... Cemiyet olmayan ky Schopenhauer ocukluunda yaad korku ve kbus dolu bir vehimle tanyor. yle ki: Bir gece aniden uyanyor ve anne ve babasnn evde olmadklarn fark ediyor. O an tmden terk edildiini dnyor. Karanlk bir dnyada yapayalnz!... Zifiri bir karanlk gibi iselletirdii bu yalnzln genlik ana gelince tekrar hatrlar ve o tecrbeyi yle yanstr iire:Mitten Bin ich in einer strmisc hen Nacht, mit groBen Aengsten erw ach, die tiefe Nacht durchreic ben. s ie lag, '

kein Schimmer, k ein schwachster Str ahl Konnte Als knnte v or keiner Sonne s ie weic hen, es k arne nimmer kein Tag:

Fest und undurchdringlic h DaB ich glaubt', Da

that groBe Angst mich fassen.

Frtnal bir gec enin tam ortasnda, Byk korkularla uyandm, ... ne bir prlt, ne zayf bir ziya Hi geit vermiyordu derin gec e. nnden ekilmiyordu gnein s anki, ylesine sabit ve kapkaranlk yatyordu ki, Sandm bir daha gn domayac ak: Bu byk korku boazma sarlac ak.

Dikkat edilirse burada Schopenhauer, kendi dndaki bir dnyayla ilikisini koparmtr. Dnyaya gvenini tmden kaybedip, lemle ilikisini kesince rahatlamyor insan. Tam aksine daha da bunalyor, klyor, daralyor ve varl tahamml zor bir zindana dnyor. nk yok edilen haric lemin yerini hilik, korku ve karanlk dolduruyor. Bu itibarla Ben'in kendinden baka bir varln mevcudiyetini tanmamas onun kurtuluu mnsna gelmiyor. Bu tecrbeyi edinen Ben (Ego), 'cogito ergo sum' deme iktidarn kendinde bulamaz. Olsa olsa "karanlktaym, zindandaym, korkuyorum" der, zira byle anlarda hakikaten insan, -Schopenhauer hakldr - "gn domayacak" zanneder. Schopenhauer'a gre insan iki durumda dnyaya olan gvenini kaybeder. Birincisi dnce kmaz sokaklara girdiinde, ikincisi de insann tm varln altst eden derin bir ahs tecrbe neticesinde. te bu kriz dnemlerinde dnce hibir rota belirleyemez; belirleyemedii gibi tm imknlar unutur ve olabilecek tm ihtimalleri de devre d brakr. deta kapana kstrlm dnce bir obur gibi kendi kendini yer bitirir.1

1-Tasavvufta bu kabil durumlara adem-i mutlak (mutlak yokluk) denir ki bunun zdd Vcd- Mutlak (Mutlak Varlk)'tr. Bilindii zere Hz. Peygamber bir gn Kne Allah velem yekn meahe eye (Allah vard; O'nunla birlikte bir ey yoktu) buyurduunda Hz. Ali, Eln kem kne (hl da yledir) demitir.

Peki, lemi ne ile izah etmek gerekir diye sorulacak olursa, tasavvuftaki bu gre gre mevcudat ite tam da bu tezattan domutur. kbal, "Btn lem O'nun nazmn ehididir" derken, Vcd- Mutlak' n adem-i mutlak ile tekabln kastetmektedir. Tm mevcudat O' nun muhabbetinin ve cilvesinin bir tecellisinden ibarettir. Bu itibarla varolu adem-i mutlak aynasna akseden bir grntdr ve mstakil bir mevcudiyete sahip deildir. Bir an iin Allah'n adem-i mutlak ile tekabln yok sayacak olursak, yahut tecelliden sarf nazar ettiini dnecek olursak, o an tm varlk lemi yok oluverir. Esasen btn mahlkt znde byle bir fnilik tamaktadr. Paradoks varoluun sinesinde yuvalanm, onu fnilie, yoklua mahkm etmitir. Varolu ve mevcudat her n aslna yani fnilie rc etmektedir. Ne var ki bu olu ylesine seridir ki iki tecelli arasna bir fasla girmez. Bu yzden de biz mevcudat daim zannederiz. Bu durumu air yle ifde etmektedir: Surette nazar eyler isen sen ile ben vardr Amma ki hakikatte ne sen var ne ben var Hakikatte varlklarn kendi balarna, mstakil bir varlklar yoktur. Varlklar bir vehimden ibarettir. O yzden biz onlara mmkin varlklar deriz. Zira tm mahlkt ancak zahir olarak vardr ve varlklar zerinde fanilik rzgr esmektedir. Dolaysyla dnya bir hayl ve vehimden ibarettir; adem-i mutlaka mahkmdur. Bu gr, lemi bir "tasavvur"dan ibaret addeden Schopenhauerin grnn ayndr.

Geici bir uur tutulmas yahut yokluu hayat korku ve vehimlerle doldurur. Ancak burada yaama irdesi devreye girer ve her ne pahasna olursa olsun onu bu zindandan kurtarr, yeter ki bu irde yeteri kadar kuvvetli olsun. Aslnda Schopenhauer bu ksrdngy pozitif yorumlar: "Hi'ten bylesine nefret etmemizin sebebi esasen bizim hayat iddetle arzu etmemizin baka bir ifadesidir ve biz bu arzudan baka bir ey deiliz ve bundan baka da bir ey tanmyoruz demektir." Peki, ama insan neden korkar? Korku nasl oluur? nsan korkar, nk ylesine bir halet-i ruhiye ierisine srklenir ki burada artk hayatn scakln hissetmez olur. Bilakis buz gibi souk bir akntnn varlk teknesine dolduunu ve srklediini hisseder. Bunlar hisseder amma kendi bedeninin gereklerini hissetmez, kendi bedenine yabanclar; ylesine ki, bu bedende tecessm eden irde bundan byle onun iin felsef bir sr haline dnr. Bundan sonra sanki bu irdeyle bedeni arasndaki, tabir caizse, hissi irtibat kopmu, Ben (Ego) ile beden arasna nifak sokulmutur. Ben (Ego) bedenin dilini anlamaynca ikisi arasndaki ayrlk daha da derinleir. Szgelimi Ben, bedenin cins ihtiyalarna bgne kalmaya balar. Bunun en bariz rnei Schopenhauer de tecelli etmitir. Daha genlik alarnda Schopenhauer, erotik kariyerine ehveti lanetleyerek balamtr. Keza bu bedbin filozofun |til-mizi Friedrich Nietzsche de ayn ekilde ehveti dehet olarak yorumlama yoluna gitmitir. Bu balamda imdi Schopenhauerin genlik alarnda yazd bir iire kulak verelim:0 Wollust, o Holle 0 Sinne, Nicht Aus o Liebe, z u befried'gen Hhen des Himmels

Und nicht zu bes iegen ! Hast du mich gezogen Und hin mic h gevvorf en n Sf aub d/es er Erde: Da lieg' ic h in Fesseln.

Ey ehvet, ey c ehennem Ey haz, ey a k, Sen ki doyurulamazsn Sen ki malup olmazsn! G klerin derinliklerinden Beni ekip aldn, Ve a alara frlattn Yer yzne toz toprak i ine attn: imdi prangal mahkmum burada.

Btn varln felsefeye ve dnceye hasretmi Schopenhauerin ehvetperest olmas elbette dnlemez; ancak insan varlnda bylesine dominant olan bir duygunun lanetlenmesi, bastrlmas ve bedbince reddedilmesi anlalr gibi deildir. Schopenhauer gibi aksi, aykr ve geimsiz ve bata Hristiyanlk olmak zere dinlere sempati duymayan2,

2-Schopenhauer, 1812 ylnda Schleiermacher'in dersini dinlerken tuttuu notlarn kenarlarna ineli tenkitler yazar. yle ki, Schleiermacher, 1811'de Berlin niversitesinde verdii bir dersinde der ki: "Felsefe ve din yekdieri olmadan varolamazlar. Hi kimse dindar olmakszn filozof olamaz" der. Schopenhauer, bu cmleye atfla defterinin kenarna unu not eder: "Dindar olan hi kimse felsefeye varamaz; buna ihtiyac yoktur. Gerek anlamda felsefe yapan hi kimse dindar deildir: O bakalarnn sevk ve idaresinde gitmez, bu tehlikelidir, am ma hrdr." Schopenhauer, berReligion (Din zerine) balyla kaleme ald yazsnda da yle yazar: "Dinler bilgisizliin ocuklardr ki annelerinden fazla mrleri yoktur... Tpk bir ocuk elbisesi gibi din insanla dar gelir; bu durdurulamaz, aksi halde patlar. nan ve ilim ayn kafada birbirine tahamml etmezler; bunlar bir kafesteki kurt ve kuzu gibidirler. Burada ilim komusunu yeme tehdidi eden kurttur." Baka bir yerde de dinler hakknda u yorumu yapyor: "Eski asrlarla din, ardnda ordularn bulunduu ve sakland bir orman gibiydi. imdi ise, bunca inkrazdan sonra, ardnda sadece gangsterlerin sakland bir allk haline gelmitir." Ezcmle, "Dinlerin, insanlarn metafizik ihtiyalarn tatmin deil, istismar" ettiklerine inanan Schopenhauer, "Her han ardnda bir eytann durduunu" vurgular.

mesafeli duran ve hatta negatif ve dmanca bir tavr ierisinde olan bir filozofun, bir ruhban tavryla ehvete cephe almas cidden bir fenomendir. Oysa Schopenhauer, rde ve Tasavvur Olarak Dnya'y yorumlarken ehveti sembolize eden "genital blgeyi irdenin asl odak noktas", buna karlk beyni bilginin temsilcisi olarak takdim etmitir. rde'nin dnyas olarak genital blgeyi, tasavvurlarn dnyas olarak ise beyni n plana karm ve tm eserlerine bu fikri hkim klmtr. Hal byleyken filozofun ahs hayatndan ehveti tmden kovmasnn arkasnda phesiz baka psikolojik sebepler aramak lazm gelir. Dorusu bu durumun anlalmas ve tartlmas kanlmazdr. Ancak bizi burada alakadar eden iin psikolojik boyutundan ok mistik boyutudur. Aslnda Schopenhauer, yukarda da ifde ettiimiz zere, bir an iin bedenden arndrlm bir Ben (Ego) tasavvur etmitir. O, bedeni haric dnya olarak alglam ve ehveti bu dnyann bir zellii olarak grmtr. Schopenhauer, bedeninin ihtiyalarn, ihtilalarn, ihtiraslarn darda, evrede, acmasz dnyada karlat esaretlerle, kleliklerle, bamllklarla ve gzaltllarla karlatrmtr. Burada Schopenhauerin hayatyla ilgili olarak psikolojik tahliller yapmaya mezun deiliz, ancak bazen tesadfen yaanan bir

olay halis insan ruhunda derin izler brakr. Schopenhauer, 16 yalarnda iken anne ve babasyla birlikte Toulon kentinde bir tophaneyi, aibeli askeri bir mhimmat deposunu ziyaret eder. Burada ok ar artlar altnda sefalet ierisinde yaayan krek mahkmlarn grr. Grr ve daha sonra seyahat defterine grdklerini yle not eder:Kapkaranlk bir kadrgaya s abit bir ekilde balanm krek mahkmu bir bedbahtn ki lmden ba ka hi bir eyin kendisini buradan kurtarmas imknszdr, yaad korkun duygudan daha f ecis i dnlebilir mi?- Bazsnn strab, ayrlmaz bir bi imde birlikte prangaya vurulduu kiiyle daha da arlatrlmaktad r .

Krek mahkmlarnn ektikleri bu ac dolu manzara karsnda samimi bir ruh inkraz yaayan Schopenhauer, sonradan irdenin metafiziini temellendirirken bu dramatik manzaray hatrlayacaktr. Hatrlamakla da kalmayacak, hatta bu parabol ona akln ve ferd varoluun da ayn ekilde karanlk bir varolu iradesinde prangaya vurulduu armn hatrlatacaktr/verecektir. Bu mecazla elde ettii fikir Schopenhauerin tefekkr hayatnda bir dnm noktasdr, zira filozof insanlar irdenin krek mahkmlarna benzetmekle felsefede hayatnn baarsn yakalamtr. Gerekten hepimiz iradenin krek mahkmlar deil miyiz? Her varln yreinde, znde, ekirdeinde mahiyetini tam kavrayamadmz bir varolma iradesi mevcut deil midir? Ve btn varlklar birer krek mahkmu gibi bu karanlk varolu irdesinin zinciriyle birbirine bal deil midir? Trajik olan odur ki, varoluun tekerleini dndren bu kr irde bazlarna haz ve hayat verirken, bazlarna ac, gzya, lm ve cehennemi sunar. Bizi varlk sahnesine karan varolu iradesi, en ksa yoldan tekrar geri dnmemizi engellemek zere bizi dnyaya balamann yollarn arar ve fenomenler lemini bir Cennet olarak sunar. Ancak bu aldatc bir cennettir. Miskin Yunus, Ego'ya kurulan bu tuzan pek erken farkna varm olmal ki bu asrlar tesinden idrakimize k tutmaktadr:Bu dny bir gelindir ye il kzl donanm Kii yeni geline bakuban doyamaz

Peki, ama bu esaretten insann kurtulmas mmkn deil midir? Hayat daha merhametli bir varolu imkn vermez mi? rdenin pranga mahkmlarnn zincirlerini krma ve farkl bir varolu havas soluma imknlar tmden yok mu edilmitir? Pesimist filozof Schopenhauer bize bu zindandan kurtulu iin hi mi mit vermez? ehriyar'n hissiyatyla sylersek, "bu zindann deresin aan yok" mudur, "bu zindandan bir kurtulup kaan yok" mudur? Bu sorularn altnda bocalayan pesimist filozof, bu sefer mistik bir filozof olarak karmza kyor. Tabii bu sefer sahne deiiyor: Bu sefer filozof, hakikati zirvelerde aramaya balyor. Oysa Demokritos, "Hakikat bir uurumun dibindedir" demiti. Gen yalarnda dalara trmanmay pek seven Schopenhauer, ilk mistik tecrbeyi bir da zirvesinde yayor. Kendisinden dinleyelim:Bakm dopdolu mekna evirdiimde ba m dn d... Tm kk objeler kayb olmu , sadec e byk olan eklini muhaf aza ediyordu. Hepsi i i e girmitiler; bir sr kk, ayr, kopuk eyler grnmyor, bilakis gzn zevkle zerinde gezindi i byk, renkli, parlak bir manzara grnyordu.

imdi Schopenhauerin burada sylediklerini anlamaya ve derunletirmee alalm. Evvela Schopenhauer bize burada mistik bir manzara sunmaktadr; kesretin vahdete dnt saf mistik bir manzara... Gz bu manzaray temaadan byk haz duyar. Da doruklarndan aalara bakld zaman iki farkl manzarayla karlarz ve iki farkl hissi yaarz. Birincisi da doruklarndan aalara, uurumlara bakld zaman insann iini dehet, rperti ve korku kaplar. Da eteklerinde iken gven ve emniyet veren zemin, da doruklarna ykseldiimiz zaman uuruma dnr. Ykseklik, uurum ve derinlik mthi bir ba dnmesi ve gz kararmasna sebebiyet verir. Aslnda bu ba dnmesi ve gz kararmas kendi varln, Ben'liini boluun, uurumun kaplamasndan kaynaklanr. Onun iin

Nietzsche, "Belirli bir mddet uuruma baktnzda uurum sizin iinizden bakmaa balar" der. Ferd varln, Ben'liin daha byk bir Ben'de, mutlak ve kll olanda erimesi ve kaybolmasn artran bir durumdur bu. kincisi da doruklarndan ovaya doru baktmzda grdmz manzara... Bu durumda unu fark ederiz ki, ovay kaplayan tm kk nesneler, ayrntlar, aalar v.s. ovann sonsuzluunda deta erimiler ve ortaya elikilerinden arndrlm byk ve btn bir manzara kmtr. te bu manzara Yahya Kemal'in iirine yle aksetmitir:

G zlerden uzakla nc a dnya Bin bir gec eden birinde guya Balar r'ya iinde r'ya.

Aslnda gzn seyr- temaaya doymad bu r'ya iinde[ki] rya, bu sonsuzluk manzaras kesretin (okluun) vahdete (birlie) dnmesinin bariz bir rneidir. Schopenhauer, Gttingen'de geirdii yllarda hep bu da tecrbesini derunletirmitir. Onun nazarnda felsefe bir dan zirvesine trmanmaya ve ykseklerin havasn solumaya benzer. Bununla ilgili olarak 1811 ylnda kaleme ald notlarnda yle yazar:Fels ef e, Alplerin yks ek bir s okadr ki buraya keskin talarn ve dikenlerin arasndan ge en yalnz sarp bir yol kar. Burada o yalnzdr ve daha yks ee ktk a yalnzl daha d a artac aktr. Bu yolu kan kims e, korku ve deh eti tanmamaldr, bilakis her eyi ardnda brakmal ve buz gibi s ouk karl havada kendi yolunu kendi bizzat a mal dr. ou zaman beklenmedik bir halde o kendini uurumda bulur ve a alardaki yeil vadiyi grr; bir ba dnmes i onu iddetle a alara eker. Fakat o kendini zap tetmek, dayanmak ve tabanlarnn kanyla kayalara tutunmak mecburiyetindedir. Bunun bedeli olarak o, her an a alarda dnyann kum llerinin, bataklklarnn ve bizzat dnyann ortadan kaybolduunu grr; t m przlerin silindiini, a alardaki ahenksiz s eslerin yukar lara kamadklarn ve dnyan n yuvarlaklnn tec elli ettiini m ahede eder. O nun bizzat kendis i devaml serin bir Alp havas soluklanr; a alarda kapkaranlk bir gec e hkimken o, ahs en gnei grr.

mdi, Schopenhauerin bize sunduu Alplerin bu temiz havasn soluklandktan sonra tekrar insana dnecek olursak, insann i leminde bu her iki gr ve grn tarzn bulabiliriz. Dnyay anlayabilmemiz iin evvela kendimizi anlamalyz, nk darda bir tane dnya vardr, oysa kendi iimizde iki; birisi dardan akseden dnya, dieri mikro dnya, Ben'in dnyas. Schopenhauer, ister da doruklarndan ovaya baksn, ister kendi i lemine, kendi Ben'inin derinliklerine ynelsin, her iki halde de, objeleri zaman ve mekn boyutunda erimi bir sonsuzluk; ses, renk ve ahengin sf skta dnt bir sonsuzluk temaa eder. Schopenhauer, Vom Genie (Deha zerine) bal altnda kaleme ald yazsnda aydnlk zihinlerin ve dhilerin bulank mizalarn, ruh hallerini da balarnn dumanl olmasyla karlatrr ve yle der:Montblanc dann zirvelerinin genellikle bulutlu olmas, byk zeklarn bulank ruh halini anlatan iyi bir s emboldr. Anc ak ara sra, zellikle sabahn erken s aatlerinde, sisler zldnde ve kpkzl olan dan zirvesinden a aya doru, bulutlarn zerinden bakldnda o nasl manzaradr; o manzara ki her kalbi t derinlerden aydnlatr.

Demek ki kartal, da doruklarndan pvay kollarken bsbtn gz oluveriyor. Bu zaviyeden bakldkta varlk, 'gr'ten baka bir ey deildir. mdi Schopenhauer bu zaviyeden sonsuzluu temaa ededursun biz, bir yol Seyyit Nesimi'nin scak, samim ve human sesine kulak verelim:Kh karm gkyzne seyred erim lemi Kh inerim yeryzne seyreder lem beni

Genlik yllarnda Schopenhauer, mistisizmi, gnosizmi (mistisizmdeki marifet ilmini) bilmemesine ramen, adeta ahs tecrbeleriyle, murakabe ve mahedeyle bir marifet ilmi ina etme yolundadr. Da tecrbeleriyle, byle bir ilmi, byle bir bilgi tarzn hi dnmemesine ve hedeflememesine ramen, kendiliinden mistik-gnostik bir bilgi kefine ynelmi ve gittike dnyadan uzaklamtr. Bu srete kendini dnyada yabanc, yalnz ve terk edilmi olarak hissetmi; dnyay da tamamen vah ve gvenilmez olarak alglamtr. Bunun tabii neticesi olarak dnyadan kopmu, ama kendi i dnyasna dnmtr. Kaybettii dnyay kendi iinde bulmutur; ancak gel gr ki kendi iinde bulduu dnya da haric lem kadar vahi ve gvenilmezdir. Bu yzden filozof, buradan pesimizme sapmak ve her iki dnyay da acl ve sancl bir varoluun gerekesi olarak reddetmek mecburiyetinde kalmtr. Onun radikal bir ekilde dnyay ve tm varolu seeneklerini kkten reddetmesinde Budizm yol gsterici olmutur. Yallk dnemlerinde Schopenhauer, bu etkiyi yle hatrlar:Okul renimini ikmal etmemi on yedi ya larmda bir genken hayatn s ef aleti yakalad beni, tpk genlik anda Buddha'nn hastalk, yallk, ac ve lmn f arkna varmas gibi. Dnyann i inden ak ve seik ve s es li konu an hakikat, o zamanlar bana da mus allat olan Yahudi domalarn pek hzl a mam salad ve elde ettiim netic e o idi ki, bu dnya bsbtn iyi bir varln es eri olamaz, ama pek tabii, ektikleri strab seyrederken deh etli bir haz duyan ve bu yzden varlklar yaratan bir eytann es eri olabilir.

Grld zere Schopenhauer, lemi ve gelecei kapkaranlk grmektedir. Hibir tesellisi olmayan bu dnyadan bir an nce kurtulmak yegne tesellidir. Tpk Buddha'nn Nirvnay biricik kurtulu imkn olarak grmesi gibi, Schopenhauer de dnyaya "hayr!" demei, yok olmay, hilie snmay sonsuz strabn dinmesi iin tek are olarak grr. Bu negatif bir mistisizmdir. Schopenhauerin tefekkr karanlk bir yokolu labirentine girerken ben, "erh edemem halimi cananma" diyordum ki, ok uzaklardan Niyaz Msr'nin sesini duydum.Derman ar ardm derdime derdim bana derman imi Bur han arardm as lma as lm bana burhan imi Sa u s olum gzler idim dost yzn grs em dey Ben tarada arar idim ol can iinde can imi yle sanrdm ayriyem dos t gayridir ben gayriyem Benden grp iiteni bildim ki ol c anan imi Savm- s alat hac ile sanma biter zahit iin Ins an- kmil olmaya lzm olan irf an imi Kande gelir yolun s enin ya kande var r menzilin Nerden gelp gittiini anlamayan hayvan imi.

Daha stn bilinBeni bende demen bende delem Bir ben vardur bende benden ier Yunus Emre

EFENDM,

dan zirvelerinden baktkta, aalardaki hareket, ceveln ve olu harikulade bir oyun gibi grnr. Ne

var ki bu oyunu gerek mnada anlayabilmek iin daha stn bir uur gerekmektedir. Schopenhauer, daha iyi uuru normal empirik uurdan (tecrb uurdan) tamamen ayr mtalaa eder. Ona gre empirik bilin, zaman ve mekn raylarnda bilgiye doru yol alr. Empirik bilin iin kozalite (sebebiyet, illiyet, nedensellik), sje ve obje ilikisi vazgeilemeyecek bilgi verileridir. Bunlar akln kategorileridir, bilginin kfi sebep delilidir. Bunlar olmadan bilgiye ulamak imknszdr. Kendisi daha iyi bilin (das bessere Bewusstsein) ile empirik bilin (das empirische Bewusstsein) arasndaki fark yle izah eder: Zamana mteallik, duyulara hitap eden, anlalabilir dnyada pek tabii benlik (kiilik, ahsiyet) ve nedensellik (Kausalitat) vardr, hatta bunlar zorunludur. - Ancak iimdeki, daha iyi bilin beni yle bir dnyaya ykseltir ki burada ne benlik ne kozalite ve ne de sje-obje vardr. Acaba gerekten byle bir dnya mevcut mudur? Schopenhauer, elbette byle bir dnya mevcuttur, ancak byle bir dnyay yalnz daha stn bir uurla kavramak mmkndr diyor. Filozofun daha stn bir bilinten kastettii mutlak bir uyanklk halidir. Evet, yle bir uyanklk, alglay ve sezi tarzdr ki bu, byle bir nda insan zaman ve mekn boyutlarnn tesine geer; bir i murakabe ile tm elikileri eritir, eyann yzeyine yansyan tezatlar zevkli bir oyun olarak temaa eder ve buradan derinlere, telere, zaman ve meknn tesine ve sonsuzlua atlr. Schopenhauer daha stn bilin ile varolua yeni bir boyut ve yeni bir soluk kazandrmak istiyor. O, daha stn bir uurla, kabuktan ze, yzeyden ie doru ynelmek ister; onun meselesi, varlklarn zne, yreine, ekirdeine ulamaktr.3 O yzden daha stn bir uur her halkrda gereklidir, zorunludur. yleyse byle bir uuru evvela hakkyla anlamak gerekecektir. 3- Schopenhauer, Kant'n "karsz hoa giden" (interesseloses Wohlge-fallen) kavramna yani tm kar ve alaka duygularnn bertaraf edildii hoa gitme fikrine karlk, sanatkrn dahiyane Idee-kontemlas-yonunu (z tamaas) yani "her anlamda tm alkalardan bsbtn kopuk bir temaa" fikrini savunur. Esas itibariyle bu fikir, Kant'n "karsz hoa gitme" kavramnn bir almndan ibarettir. Daha sonralar Husserl, ayn hali "Wesensschau" (z temaas) olarak fenomenolojik temaann esas esprisi haline getirecektir. Bilindii zere bu fikir, yani "Wesensschau" yahut "Ideenschau" (idealar temaas) Platon mahrelidir. Schopenhauerin 19.yzyla hkim olan bu idealist sanat telakkisi, empresyonizm ve natralizmin n plana kmasyla biraz etkisini kaybetmitir

Schopenhauer, mevcut bilgi teorileriyle gerek bilginin elde edilemeyeceine inanr. Empirik bilincin, kozalite (illiyet ve nedensellik), kfi sebep delili ve zaman ve mekn kaytlarna bal kalarak eyann mahiyetine, zne ve hakikatine ulamas imknszdr. Bu balamda Schopenha-uer, kolay anlalmak iin yle bir metafor kullanr. Buna gre empirik bilin bir demir glleyi andran dnyann srekli kabuunda, yzeyinde dolanr ve hibir zaman bu demir gllenin iine, mahiyetine, zne inemez. nemedi-i iin de srekli kabukta kalr ve hibir zaman gerek bilgiye ulaamaz; dnyann zn, mahiyetine kavrayamaz. Dahas faustian bir merak ve cehtle tpk Faust gibi,Das ic h erkenne, was die Welt

m Innersten zus ammenhalt,

Schau aile

W irkenskroft und Samen

Dnyann t en i erisinde neler bulunduunu anlamak, btn messir kuvvetlerle hayat tohumlarn grmek

kabilinden derin bir istek ve strap tamaz. Empirik uur ebed yzeyde, kabukta kalr ve renk ve grntlerin yaratt tezatlar aamaz, zaman ve mekn sahnesinin arakasna geemez. Keza empirik uur iin her zaman bir bahane vardr: Kozalite, yeterlilik delili, akln kategorileri, zaman, mekn, sje ve obje ve daha niceleri. Akln mimar Kant bile bu sahnenin arkasna gemei baaramam, fenomenlerle yetinmek mecburiyetinde kalmtr. Kant'a gre de Ding an sich (bizatihi kendinde ey) bir demir leblebidir; onun iini, mahiyetini, zn kavramak imknszdr. Szn z Schopenhauer, empirik (tecrb) bilinci kapal bir tekerlekte k yolu arayan u bare sincaba benzetir. Sincap, srekli tekerlein iindeki basamaklar inip karak tekerlei hareket ettirir, ancak bir trl tekerlein mahiyetini kavrayamaz ve tekerlekten kurtulamaz. Ayn ekilde empirik bilin de her gn yeni bir hevesle lemi ve bu lemin sunduu renkli manzaralar ve fenomenleri dolar, ancak bu grntlerin arkasndaki asl gc, z, ekirdei elde edemez. Bilgimiz ne kadar genilerse genilesin, empirik bilinci aamad mddete sathta kalmaa mahkmdur. Hibir zaman yzey, hacim haline gelmeyecektir. Oysa aslolan varlklarn yreine inmek, sathtan derinliklere yol bulmak ve lemin cevherini kefetmektir. Bunun iin sezgimizin fenomenlerden asla, das Ding an sich'in (bizatihi ey, kendinde ey) zne, mahiyetine ynelmesi arttr. Ve galiba bu noktada Nail Kadim hakldr:

Mes tne nuku-i suver- i leme bakdk Her birini bir zge tem ile getik.4

4-Dnynn nakla sslenmi tasvirlerine, hllerine baktk da her birini yle gz ucu ile geip kayda deer bir ey grmedik.

Evet, dnya denen bu demir gllenin merkezine yol bulmak, zne nfuz etmek imknsz gibi grnrken Schopenhauer, daha stn bir bilinle yeni bir dimensiyon aar nmze ve bu yeni boyuttan lemin karanlk merkezine klar szdrr. Schopenhauerin daha iyi bir bilinle neyi kastettiini kavrayabilmemiz iin ncelikle u gerei gzden uzak tutmamalyz. yle ki, filozofun ok gen yalarnda bandan geen o korku dolu tasavvur, mistik bir tecrbe olarak srekli onun tefekkrne refakat etmitir. O her zaman mutlak bir yalnzl mistik bir tecrbe olarak tasavvur etmitir. Tabii bu tasavvur ona zaman ve meknn tesinde bir bilin vermitir ki o, bu bilinci daha iyi bir bilin (das bessere Bewusstsein) olarak kavramlatrmtr. nsan bir n'n sonsuzluunda derinleince Ben (Ego), radikal olarak dnyadan kopar. Burada baka bir boyut alr; bu boyutta zaman-mekn ve Ego'yu dnyaya balayan tm veriler ortadan kalkar; zaman ebed bir n'a dnr. Mistikler bu duruma Nunc stans, yani duran imdi, skn halindeki imdi demilerdir. Goethe, bu durumu bir iirinde "n ebediyettir" (Der Augenblick ist Ewigkeit) eklinde ifde etmitir. Daha iyi bir bilince ulamak iin muhayyilenin tm grntlerden arnmas, gerek bir berraklk ve aydnlk kazanmas gerekir. Aydnlk kazanmas lzmdr, amma aydnlk derinlerde, varln merkezinde, yreindedir. Kabuktan ze, yzeyden derine inmek gerekmektedir. yleyse bu merkeze nasl ulamak lazm? Kabuktan ie, sathtan ze, derine nasl gidilir? Bunun iin gerekli donanm nedir?

Kabuktan ie, sathtan ze, yzeyden derine ve diplere giden bu yolculukta bedbin filozof Schopenhauer, bizi terk etmiyor; bilakis bu zorlu yolculukta daha ok ac, strap ve ihtiras yklenmemizi istiyor. Ancak bu ekilde derinlere inmemizin mmkn olduunu sylyor. Daha stn bir uur donanm iin vecd hali, derinlik, uyanklk ve murakabe mutlaka gereklidir. Murakabe (Kontemplation), evet murakabe, manev seyr temaa, istirak... Pek artc gelebilir ama bu kavramlar Schopenhauerin ok nemsedii kavramlardr. Akln bu kadar mkemmel kullanan Kant'n murakabeyi akl edememesine hayret eder. 1810 ylnda kaleme ald yazlarndan birine yazd derkenarda, "Kant'n belki de en byk eksii", diyor, "murakabeyi (Kontemplation) tanmam olmasdr." Onun iin murakabe mutluluk veren bir ilhamdr; bu ilham olmadan fenomenlerin arkasndaki elik kapy amak mmkn deildir. Tam bu noktada Nietzsche, Scho-penhauer' "entitif bilgiye" fec bir mistik aparp sokmakla sular ve yle der:Maales ef Schopenhauer, "intuitiv bilgi" kavramna en f ec mistii aparp s okmutur; s anki bununla grntler mantos undaki bir delikten dnyann zne dorudan doruy a bakabilec ekmi gibi; ve s anki ilm zahmet ve me akkat olmakszn, harikulade gren bir gz marif etiyle dnya hakknda kesin ve mutlak eyler bildirmee muktedir gzde ins anlar varm gibi. Byles i ins anlar mevcut deildir: ve bundan byl e bilgi alannda mucize/keramet, taraftar bulamayac aktr.

Grld zere Nietzsche, Fragmanlarnda Schopen-hauer' "intuitiv bilgi"ye mistisizm szdrmakla suluyor; ancak, te yandan kendisi hi tereddt etmeden bilgilerini mutlu bir ilham neticesinde elde ettiini vurgulayarak bilginin kaplarn "vahye" aralyor:ns an derinden s ars an, altst eden bir eyin aniden, if desi gayri kabil bir kes inlik ve inc elikle grlebilir, duyulabilir hle gelmesi anlam nda bir vahiy kavram vardr ki, bu olay sade bir ekilde tas vir eder. ins an hi aramaz, olduu gibi duyar; kimden geldiini sormak szn ayn en alr; dnc e bir im ek gibi akar, zarur olarak, en son ekliyle,- hi bir zaman bir terc ih imknm olmad. ylesine bir kendinden ge i ki, yaratt korkun gerilim bir gzya saana halinde bo anr; yrrken istemeden kh hzlanr kh yavalarsnz. (...)

Bize sorulacak olursa her iki filozof da sezgiye, intuitiv bilgiye, murakabeye (Kontemplation) ve mistik dnceye sempatiyle ve hatt hayranlkla bakmaktadrlar. Bunun iin bir bilin arnmasn ve keskin bir bak art komaktadrlar. Ne var ki bu sre ok etin ve sancl bir sretir. Bu uurda insan ne kadar ac ekse yeridir, zira keskin bir gr iin insann evvel iten arnmas gerekmektedir. Her iki dnr de sezgisel bilginin gerekli olduuna ve bu bilgiyi ancak arnm bir i dnyadan elde edebileceklerini sezmektedirler. Bu zorlu srete insan ac, strap ve ihtiras bir manivela, bir enstrman olarak kullanmaldr. Bu balamda Schopenhauer, meramn yle bir metaforla ifde ediyor. Diyor ki; Nasl ki bir geminin zerinde balans grevi yapan ar bir yk olmadan derinlik takdir edilmezse, tpk bunun gibi insann bu mehbetli yceliini muhafaza etmesi... daha stn bir uurla canl ve uyank kalmas iin ac, ihtiras ve baarszlklar zorunludur. Esasen bunun en gzel rneini bu filozoflarmz bizzat kendi hayatlaryla vermilerdir. Adna ister daha stn bir bilin diyelim, isterse apak bir uur hi fark etmez. Aslolan filozoflarn mistik tecrbelerini dorudan doruya bilgi, sezgisel bilgi olarak takdim etmeleridir. En azndan her iki filozof da, saf bilgiye ulamak iin mistik tecrbenin lzumuna inanrlar. Evet, bu gemi yeteri kadar bir yk almazsa, gerekli derinlie inerek balans salayamaz; ancak, ar yklendii takdirde de batmas mukadderdir. Dolaysyla rzgrn ve dalgalarn gemiyi alabora etmemesi, te yandan da geminin su yznde hareket kabiliyetinin olmas iin su ierisinde optimal bir balansla hareket etmesi gerekmektedir. Demek oluyor ki Schopenhauer, daha stn bilin ile hayat arasndaki ba koparmak istememektedir. En azndan imdilik yle grnyor. Burada beden tmden terk edilmiyor, bilakis kozmik bir beden haline getiriliyor.

Yeri gelmiken hemen belirtelim ki Schopenhauerin daha stn uur tasavvuruyla Nietzsche'nin apak uur ("dinstinktesten Bewusstsein") dedii ey ayn uurdur. Tamamen bir vecd halinin eseri olan bu "apak uur"u Nietzsche, ylesine "derin bir mutlulukla" yaamtr ki sonradan bu tecrbeyi hayatnn en yce tecrbesi olarak nitelendirmitir. Vahye (Offenbarung) e sayd bu derin tecrbeyi Nietzsche, Latince olarak kaleme ald bir mektubunda dostu Franz Overbeck'e yle anlatmtr:Istrap hayat ve irdeyi alt eder. Ah, aylarc a neler ektim, nas l bir yaz ya adm . Bedenimde nic e i kenc eler grdm, tpk gkyznn dei mes ini grdm gibi. Her bulutta bir gizli yldrm var d ki, beklenmedik bir iddetle bana arpmak ve bendeniz bedbini bs bt n mahved ebilmek iin bekliyordu. Be kez bir doktor olarak lm ardm ve dnk gnn ks a ge mes ini mit ettim. Fakat beyhude bekledim. Dnyann neresinde s rekli bir ne enin gk yz vardr, benim gkyzm? Ho a kal, dos tum!

Anlalan o ki Nietzsche de, tpk Schopenhauer gibi, trans halindeyken bile dnya ile irtibatn koparmamtr; bu "apak uur" ("dinstinktesten Bewusstsein") ona, insanst bir alglama gc vermitir. Her iki filozof da, ekstaz (vecd) halinde dnyann zne inmek, mahiyeti karanlk olan o aslla, o cevherle, ekirdekle temas etmek istemektedirler. Temas etmek istemektedirler ama ak, uyank, berrak bir uurla, yani fenomenlerin renkli ve hareketli cennetinden kopmadan. ster "apak bir uur" ("dinstinktesten Bewusstsein") ile isterse daha stn bir bilin (das bessere Bewusstsein) ile olsun, netice itibariyle trans hali "snr tesi bir hareket"tir, Ben'in zld ve ferdiyetin son bulduu zaman ve mekn tesi bir hareket. yleyse nasl oluyor da filozoflarmz byle bir uur transformasyonu yaarken, byle bir vecd halindeyken hl ekiller dnyasnn sathnda kalabiliyorlar? Bu durum feci bir eliki deil midir? Bu tezatlar almaz dalar gibi nmze knca, yolumuzu ardk; karanlk bir geitte kaybolmak zereydik ki Bizim Yunus'un mbarek sesini duyduk tezatlar diyarndan. Tm istikametlere gzmz kapadk ve yol gsterenin sesine doru yrdk:Bu bir ac aip haldir bu hale kims e ermez Alimle davi klar, veli deme gz grmez ilm ile hikmet ile, kims e ermez bu srra Bu bir ac aib s r d r , ilme kitaba s maz Alem ilmi okuyan, drt mezhep s rrn duyan Aciz kald bu yolda, bu a ka el uramaz Yunus c ann terk et/bildiklerini terk et Fena olmayan suret, ahna vasl olmaz

Schopenhauer ve Nietzsche bu tezatlar diyarndan geerken Bizim Yunus'un sesini duymular mdr, bilemiyoruz. Bildiimiz, onlarn da kendi tarzlarnda arklarn terennm etmi olmalardr. statlar byk muzdarip Hlderlin'den rendikleri gibi, kendi namelerini "mukaddes bir ayklk, sknet ve ihtiyat"la terennm etmilerdir. Tekrar Schopenhauer'a dnelim...slbu kadar ak ve berrak bir bilinle filozof, bizi peine takar, apollinik manzaralar seyrettirir, byler ve yoldan karr. Aslnda btn mesele insann ferdiyet tuzaklarndan kurtarlmas, ferdi bilincin kozmik bilince dntrlmesidir.5 Ne var ki Schopenhauer bunu yaparken dionyzik bir sarholuk ve cokunlukla Ben'i tmden bilin alanndan karmak istemez, bilakis Ben'e (Ego'ya) daha stn bir uurla daha keskin bir bak ve gr kabiliyeti kazandrmak ister. Tabir caizse Schopenhauer, tmden gz olduu zaman, tamamen keskin bak, "amaz bir nazar" haline geldii an lemdeki elikiler silinir, varlk esrarn amaa balar.

5-Nietzsche, Trajedinin Douu'nda yle der: "Kimin iddia ettiini bilmiyorum, ama iddia edilir ki, birey olarak tm bireyler (fertler) komiktir yani trajik deillerdir. Bundan murat olunan udur: Grekler, trajik sahnede fertlere hi tahamml edemezdiler."

Asl bundan sonra snr tesi hareket mevzubahis olur; bundan sonra varln zne, derinlerine, yreine seferler dzenlenebilir. Zira artk gzmz aldatan kabuk krlm, yzeyden ie, ze, ekirdee ulama zaman gelmitir. Artk dmzdaki dnya, haric dnya iimize akseden bir "i dnya" haline gelmitir. Daha dorusu ben, bylece dnyann i sayfas olduumu; dmdaki dnyann ise tasavvurlarmdan ibaret olduunu anlarm. "nsan", diyor Schopenhauer, "muammay kendi iine ynelerek zecek yerde, darda tm istikametleri dolanr durur." Hakikat derinlerdedir, bir uurumun dibindedir; ama kendi iimizdeki bir uurumun dibinde... Zaten Schopenhauer da bizi kendi iimize dnmee arr. Buyuruyor ki: "Hakikati kendi iinde tan... gkyzyle yeryz orada birleirler." Elhak, dorudur. Ama bununla mesele bitmiyor ki... Bitmiyor ki diyecektim ki Koca Pr, Koca Yunus, eriten baklarla gzlerimin iine bir bakt... Pr bakt... Ben o n'n ateinde eriyip tkenirken, gnl uurumlarmda onun lhut sesinin aksi sedasn duydum:Drt kitab erh eden hakikatte s dir Zira tefs ir okuyup ma'nis in bilmediler. Fikrredip ap oku s en bu gnl ayn as n Tevrat inc il Zebur hatm-i Kur'n s endedir

Sonra da eyh Sadi'den nazmen tercme ettii u gazeli terennm ettiSen c anndan ge medin c anan arzu klarsn Belden znnar kes medin iman arzu klarsn "Men arif e, nefs eh" dersin illa deilsin Melikden yukar cevln arzu klarsn Tfl- nres te gibi etein at edinp Ele cevgn almadan meydan arzu klarsn Sen bunda i e geldin u yine var rs ars n Henz s en kul olmadn sultan arzu eders in Balk gibi sudasn bilemezs in yudasn mrn geti i medin umman arzu klarsn

Pirim diyecektim, himmet edin, idrakimin nndeki perdeyi kaldrn diyecektim ki Schopenhauer, asl mesele bundan sonra balyor diye srar etti. Btn bunlar tanyabilmemiz iin, zaman ve mekn perdesinin arkasndaki asl oyuncuyu tanmalyz. Bu oyuncu btn grntleri sevk ve idare eden zalim bir irdedir. imdi bu irdeyi, bu irdenin metafiziini tanmaya alalm. Evvela unu tespit edelim ki irde Schopenhauerin felsefesinin belkemiidir. O, Kant'n ba eseri "Saf Akln Kritii"nden bir irde felsefesi, irde metafizii yapvermitir. u var ki o, irdeyi o zamana kadar allagelmi anlamlarnn ok tesinde bir anlamda kullanmtr; o, irdeye sadece yeni bir boyut kazandrmakla kalmam, bilakis irdeyi felsefenin ve metafiziin mihrakna yerletirmitir. Bu itibarla Schopenhauer nazarnda irdeden daha stn bir g yoktur; irde, tasavvur edilmeksizin mevcut olan varlktr, yani sje ve obje relasyonu marifetiyle kavranandan ok daha derindir. Tek kelimeyle irde Schopenhauer iin ens realissimum'dur (en stn gtr). Filozof, 1816 ylnda kaleme ald bir eserinin msveddelerinde, "rde kavramn olabil iince genilettim..." dedikten sonra yle devam

ediyor: "imdiye kadar sadece bilginin refakat ettii yerde irdenin varolduu zannediliyordu; fakat ben diyorum ki, her hareket, her ekil verme, her gayret ve varlk, gayet tabii tm grntler yalnz , irdenin objektivasyonlarndan (tezahrlerinden ve teahhuslarndan) ibarettir." Ve bu "irdenin en mtekmil grnts, yksek seviyede bir bilgiyle aydnlatlan insandr." Tasavvurlarmzdan ibaret olan dnya znde irdeden baka bir ey deildir. Onun iindir ki Schopen-hauer, eserine "rde ve Tasavvur Olarak Dnya" baln koymutur. Schopenhauer'e gre dardan bakla dnyann mahiyetini kavrayamayz. Nasl aratrrsak aratralm, elde edeceimiz hslat bir takm kavramlar ve isimlerden baka bir ey deildir. "yleyse nedir dnyann esas" diye soruyor Schopenhauer ve yle izah ediyor:Tas avvurlarmzdan ibaret olan u dnya, iki yarm kreden meyd ana gelmitir. Bir birinden hi ayrlmayan bu iki yarmkreye biz, obje ve sje diyoruz. Bunlardan birisi eks ik ols a lem kaybolur. O bjenin f ormu zaman, mekn ve okluktur. Obje, tas avvur edilmek, s ebebi mndemi olmak, zarur i olmak demektir, ikinci yar mkre sjedir. Sje her eyi idrak eder; ama, kendis i hi bir ey taraf ndan kavranmaz. Dnyay omuzlayan od ur. Tm varlklar s je tarafndan kavranmak zere vardrlar... Sjenin srr ise irdedir, irde, kendi kendini yiyen bir oburdur.

Schopenhauer yukardaki cmlelerle ok ey sylyor, ama yine de bu ifdeler dnyann ne olduunu izah etmee yetecek gibi grnmyorlar. Daha yakndan bakmamz lazm dnyaya: Tabiat dediimiz u harikulade hazinenin zorlu kapsn amadan dnyay anlamamz imknszdr. imdiye kadar yaplan izahlara gelince, bunlar bu dnyann renkli grntlerinden ve tasvirlerinden baka bir ey deildir. Bu dnyay gerek anlamda tanyabilmek iin onun i dinamiklerini bilmek ve derinliklerine inmek lazmdr. Demek ki dnyay seyr- temaa, anlamaya yetmiyor. yleyse soruyu daha maksatl ve isabetli sormak gerekiyor: Nedir dnya? Evet, Schopenhauer, felsefenin zellikle nereden, nereye ve neden sorular yerine "dnya nedir" diye sorduunu vurguluyor. Zira nedir sorusu dnyann zn, mahiyetini, tm grntlerin ardndaki Idee'yi mevzubahis eder. O yzden nedir dnya? Grnt m? Benim tasavvurlarm m? Yoksa mahiyeti karanlk bir irdenin tezahr m? Dnyann mahiyetini kavrayabilir miyiz? D dnyann realitesini anlayabilmek iin Schopenha-uer bu sorular soruyor ve dnya denen bu derin muammay yle bir metaforla izah ediyor: Haric dnya muhteem bir atoya benzer. imdiye kadarki filozoflarn yaptklar, bu atonun etrafn dolanmak ve onu dtan anlamaya almaktan ibarettir. Bu filozoflardan her biri, sadece d cephesini grdkleri atonun krokisini izmi, ama atonun ierisine girememilerdir. Bu yzden de ato imdiye kadar tmyle anlalamamtr. Hatta imdiye kadarki filozoflarn en radikali Kant dahi bu dnyay anlalamaz olarak yorumlamtr. Oysa bu dnyay tanmak isteyen sje (zne) basz ve gvdesiz bir peri deildir. Bilakis bu Sje'nin tasavvurlar netice itibariyle bizzat kendi bedeninin duyularna ve intihalarna dayanmaktadr. Onun tm tasavvurlarnn ve bilgilerinin msebbibi hisleridir. Dolaysyla beden ve bu bedenin organlarnn temin ettii hisler olmakszn bilgi elde etmek veya bu meyanda bir eyler tasavvur etmek dnlemez. Buna gre bilen sje (zne) duygularla mcehhez ve ferd bir bedene sahip olmak durumundadr. Bedenin hareketi, herhangi bir istikamete ynelmesi onun bir g tarafndan ynlendirildiini gsterir. te bu g irdedir. Bu irde bizim iimizdeki zdr, cevherdir. Bu noktada Schopenhauer, nemli bir ayrntya dikkat ekiyor ve diyor ki:imdiye kadar irde kavram, kuvvet kavramna irc a edilmitir. Ben is e tm tabii gc ird e olarak kabul ediyorum. Bu iddiam kuru bir kavga zannedilmes in. Tam aks ine bu husus ok byk bir nem e s ahiptir. Zira kuvvet kavramnn znde, tpk dierlerinde olduu gibi, d dnyann bir s ezgisi vardr. O da illetler ile es erler mnas ebetlerinin c ri olduu bir s ahadan gelmekte ve illetlerde bulunan es as temsil etmekte olup illetlerle izahn bulunmad zaman da hibir ey izah edilemem ektedir. Aksine olarak ir de kavram, hdis elerde ve s ezgis el tas avvurlarda menb olmayan yegn e fikirdir, herkesin iinden gelir, herkes in uurundan meyd ana gelir. Her fert onu hi bir ekil

altnda olmaks zn dorudan doruya kendinde bulur, orad a tanyan ile tanlan eyde tetabuk eyler. Bylelikle kuvveti irdeye irc a etti imiz zaman me hul olan eyi dorudan doruya ve daha ok bilinen bir eye balam oluyoruz. Bu da bizim bilgi hududumuzu pek ziyd e geni letiyor. imdiye kadar yapld gibi irde fikrini kuvvete irc a ettiimiz takdirde is e dny a hakknda dorudan doruya aldmz yegne bilgiyi de terk etmi oluyor ve onu hdis elerden karlm mc err et bir kavram i inde kaybolmaya brakyoruz.

imdi bu demek oluyor ki bedenimiz bize iki tarzda verilmitir: Birincisi tasavvur olarak, ikincisi irde olarak. rdenin faaliyetleri ve bedenin aksiyonlar iki farkl hadise deildir; ayn zamanda bir etki tepki ilikisinin sonucu olarak da ortaya kmazlar, bilakis bunlar bir ve ayn eydir, yalnz tamamen iki farkl tarzda verilmilerdir: bir kez dorudan doruya, bir kez de zeknn mtalaas olarak. Tasavvur olarak bedenimiz objeler arasnda bir obje, bedenler arasnda bir bedendir ve d dnyann bir parasdr. Bedenin aksiyonu, irdenin objektivasyonudur; irdenin grnt halinde aksetmesidir. "Bu yzden bedeni... irdenin objektiflii olarak adlandracam. (... ) rdenin her gerek, hakiki ve dorudan doruya hareketi bedenin ayn anda derhal ve dorudan doruya grnen operasyonudur: dier taraftan buna uygun olarak beden zerine yaplan her etki derhal ve dorudan doruya irde zerine yaplm demektir." te bu yzden Schopenhauer, yukarda da ifde edildii zere, dnyann zn, mahiyetini anlayabilmemiz iin ie kendimizden balamamz gerektiini sylyor:Dorudan doruya, iten bildiimiz bir ey olan kendimizle ba layalm i e. Nesnelerin ger ek yaradl na dtan giremeyiz. Ne kadar ara trrs ak ara tralm, anc ak birtakm grntlere ve adlara varabiliriz. Girec ek bir kap bulmak iin, bir kale evres inde dnp duran , ara sra da c ephelerin tas lan izen kii gibiyiz. Girelim hele i eri. Zihinlerimizin en s on niteliini bulabilirs ek, d dnyann anahtarn da bulmu oluruz belki.

rdeye gelince durum farkldr. rde bedenimizi hareket ettiren gtr, ama obje deildir; beden bir tasavvurdur, ama irde deildir. Bu noktada Schopenhauer ok nemli bir ey daha sylyor. yle ki, tasavvurlarmzla irdemiz arasndaki iliki kozal (illiyet, nedensellik) deildir. Tasavvurlarmzla irademiz arasnda sebep netice ilikisi de yoktur, nk her ikisi de iki farkl obje deildirler ve iki farkl obje gibi davranmazlar birbirlerine. yleyse nasl bir iliki mevzubahistir tasavvurlarmzla irademiz arasnda? lla da bir ilikiden bahsedilecekse, o zaman bir g ve bu gcn tezahr (ortaya kmas) arasndaki ilikiye benzetilebilir. G ve gcn ortaya kmas iki farkl ey deildir, bilakis zaten varolan bir eyin belirmesidir. Bu itibarla tasavvurlarla irde arasnda olsa olsa bir ayniyetten sz etmek kabil olur. Toparlarsak beden, tecelli eden, ortaya kan ve objeleen irdedir; irdenin bizzat grntsdr. Schopenhauer buna "irdenin objektiflemesi" demektedir. Tasavvur olarak dnyann bize verilmesinin n art bedenimizdir; bedenimiz olmakszn bir dnya tasavvur edemeyiz. Bununla beraber bu n art sadece tasavvurdan ibaret olmakla kalmaz. Bedene sahip fertler olarak biliriz ki biz, bedene sahip bilinen bireyleriz; ancak sadece bilinen bireyler olarak kalmayz, bilakis ylesine bireyleriz ki yalnz bilebilen bireylerden te bir de bilebilmeyi isteyen, isteyebilen bireyleriz. yle ki biz bu dnyada en az bir ey biliriz; biliriz ki bu bir ey yalnz bir ey deil, bilakis irdedir ve bu irde biziz.

II.Blm -rade Felsefesirde ve TasavvurBir deniz dalgas kadar zgr ve gl Mutluluk adasndaki bir akar su kadar saf ve berrak Hlderlin Dalar nasl bakarsa siyah ufka yle bak. Yahya Kemal SCHOPENHAUERN perspektifinden baktkta "Dnya, benim tasavvurumdur" ve: "Dnya, benim irdemdir." Peki, ya grntler?... "Grnt, tasavvur demektir, bundan baka bir ey deil. Hangi tarzda olursa olsun, tm tasavvurlar, tm objeler grntden ibarettir. Btn eitlilikleriyle tm grntler zaman ve meknn temaasndan intikal eden principium individuationis''ten (ferdleme prensibinden) baka bir ey deillerdir. Bu yzden eyler sadece grntler olarak tasavvur ve bilgi cihetinden birbirinden farkldrlar; zleri itibariyle hepsi bir ve ayndr. Hepsi irdedir. Keza eyler ve Ding an sich (bizatihi ey, kendinde ey), sadece irdedir." Buras ok nemlidir, nk Schopenhauer ekilde, okluktan (kesretten) birlie (vahdete) gemekte ve tm varln birliini elde etmektedir. Merhamete istinat eden ahlk metafiziinin kkleri vahdet prensibinde sakl olduu iin Schopenhauer, tm grntleri irdeye irca etmek suretiyle lemin zne, varlklarn yreine ve birliine ulam olmaktadr. Asl irdeye ulanca, kavgay karan tezatlar geride braklm oluyor. Bylece zaman mekn ve kozalitenin sunduu aldatc grntlerden ze inilmi oluyor. ze, birlie, dnyaya hayat veren irdeye ulanca insan, principium individuationis''in (ferdleme prensibinin) tuzaklarndan kurtulmu olur. Burada artk ben, sen, o ve bakalar yoktur, bilakis kll irde vardr ki bu makamda yegane geerli olan tat twam asi (bu sensin) prensibidir. Kendisi de dhil olmak zere btn varln irde olduu bilincine eritikten sonra insan, bakalarna ktlk etmesi mmkn deildir. Mmkn deildir, nk tm varln vahdet olarak, irde olarak kavrand tat twam asi anlaynda bakas yoktur. Ebed kendi kendinden doan, ebed kendi kendine hayat veren kadim irde, yahut Ding an sich kendi birliinin bilincine vard zaman tm grntler clz bir mum gibi snp gider. Ayrlklar ortadan kalkar; mnferit irdeler, dier irdeleri tat twam asi =bu sensin olarak grr. nsan kendisini btn hissiyatyla bakasnn yerine koyduu, bakasyla bir ve ayn olduunu kavrad zaman btn ktlkleri ve olumsuzluklar kendi nefsinde yok etmi olur. Tat twam asi, bakalarnn aclarnn kendimizin z aclar olarak hissedildii bir irde vahdetidir ki ancak bu ekilde bir iselletirme ve merhamet etii ktlklerin nne geebilir. Btn ktlklerin anas irde olduuna gre bu ktlklerden kurtulmann yegne yolu da bu yaama irdesine kar kma, bu irdeyi reddetmek olmaldr. Ahlk bunu gerektirir. rde u veya bu motifle hareket etmek mecburiyetinde olduu mddete zorunlu olarak kendini savunacaktr. Kendini savunmak, bakalarnn iini zorlatrmak demektir. Binaenaleyh herkes kendini savunma hakkna sahiptir. Dolaysyla herkesin kendini savunduu yerde atma kanlmaz olur. Bu atmadan bazlar az zararla bazlar byk zararlarla kar. Oysa irade kendi hakikatine vard zaman kendini savunmann, varolma srarnn aclarn oaltmaktan ve dnyadaki adaletsizlikleri artrmaktan baka bir ie yaramadn anlayacaktr. Varoluu bir btn olarak kavrayan irade, bir ke