objektif gazetesi

32
MART / MARS 2015 No: 101 Herkese eşit mesafede... Tel: +336 81 48 55 39 [email protected] Haberler... Aras Reisen’den Baden Baden uçuşları açıklaması.......................S. 8 TRT lastik firması yeni adresine taşınıyor ......................................S. 12 Moody’s Break 1. yılını kutladı........................................................S. 15 Oses çiğ köftenin ikinci mağazası Colmar’da açılacak................S. 22 CHP Strasbourg Birliği kuruluş aşamasında.................................S. 25 Eşitlik ve Adalet Partisi kuruldu......................................................S. 27 Bilinmeyen Yüzler’in konuğu Mine Günbay ...................................S. 30 Seçimler Fransa’da 8-31 Mayıs tarihleri arasında Vatandaşlarımız, 25. dönem Milletvekili Genel Seçimleri için, 8-31 Mayıs 2015 tarihleri arasında haftasonu günler de dahil olmak üzere 10.00-19.00 saateri arasında Başkonsolosluk binasında kurulacak sandıklarda randevu almaksızın oylarını kullanabileceklerdir. S. 22 Unisons derneğinden ‘Aile içi şiddet’ paneli Strasbourg’taki sivil toplum kuruluşlarından UNISONS tarafından Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleştirilen “Aile İçi Şiddet” konulu toplantıda 'şiddet' tüm yönleriyle ele alındı. S. 16-17 Kehl’deki Avrupa Psikoloji Merkezi’nde, Psikolog Erdinç Üstündağ öncülüğünde, aileleri kumar, içki ve madde bağımlılığından kurtarmak için önemli adımlar atılıyor. Avrupa Psikoloji Merkezi’nden Bağımlılığa karşı büyük atılım New Horizon’un Epinal uçuşları başlıyor Bir yıldan beri titizlikle sürdürülen ha- zırlıklar sonrasında, Epinal’den İzmir’e direkt seferler 19 Mayıs’ta başlıyor. SunExpress şirketi tarafından sağla- nacak uçuşlar, karşılıklı olarak salı günleri yapılacak. S. 12 Elsass Auto ikinci şubeyi Sélestat’ya açtı Erstein’da bulunan EL- SASS PIECES AUTO, ikinci şubesini Séle- stat’da açtı. Mart ayının hemen başında yapılan bu açılış sonrasında, fir- manın sahibi Orhan IS- LANMAZ ile görüşerek, hem yeni mağazası hem de başarısının sırrı hakkında bilgi aldık. S. 25 S. 8

Upload: objektif-gazete

Post on 08-Apr-2016

254 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Objektif mart sayısı

TRANSCRIPT

MART / MARS 2015 No: 101

Herkese eşit mesafede...

Tel: +336 81 48 55 39 [email protected]

Haberler...Aras Reisen’den Baden Baden uçuşları açıklaması.......................S. 8TRT lastik firması yeni adresine taşınıyor......................................S. 12Moody’s Break 1. yılını kutladı........................................................S. 15Oses çiğ köftenin ikinci mağazası Colmar’da açılacak................S. 22CHP Strasbourg Birliği kuruluş aşamasında.................................S. 25Eşitlik ve Adalet Partisi kuruldu......................................................S. 27Bilinmeyen Yüzler’in konuğu Mine Günbay...................................S. 30

Seçimler Fransa’da 8-31 Mayıs tarihleri arasındaVatandaşlarımız, 25. dönem Milletvekili Genel Seçimleriiçin, 8-31 Mayıs 2015 tarihleri arasında haftasonu günlerde dahil olmak üzere 10.00-19.00 saateri arasındaBaşkonsolosluk binasında kurulacak sandıklarda randevualmaksızın oylarını kullanabileceklerdir. S. 22

Unisons derneğinden‘Aile içi şiddet’ paneliStrasbourg’taki sivil toplum kuruluşlarından UNISONStarafından Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleştirilen“Aile İçi Şiddet” konulu toplantıda 'şiddet' tüm yönleriyleele alındı. S. 16-17

Kehl’deki Avrupa Psikoloji Merkezi’nde, Psikolog ErdinçÜstündağ öncülüğünde, aileleri kumar, içki ve maddebağımlılığından kurtarmak için önemli adımlar atılıyor.

Avrupa Psikoloji Merkezi’ndenBağımlılığa karşı büyük atılım

New Horizon’un Epinal uçuşları başlıyorBir yıldan beri titizlikle sürdürülen ha-zırlıklar sonrasında, Epinal’denİzmir’e direkt seferler 19 Mayıs’tabaşlıyor. SunExpress şirketi tarafından sağla-nacak uçuşlar, karşılıklı olarak salıgünleri yapılacak. S. 12

Elsass Auto ikinci şubeyi Sélestat’ya açtıErstein’da bulunan EL-SASS PIECES AUTO,ikinci şubesini Séle-stat’da açtı. Mart ayınınhemen başında yapılanbu açılış sonrasında, fir-manın sahibi Orhan IS-LANMAZ ile görüşerek,hem yeni mağazasıhem de başarısının sırrıhakkında bilgi aldık.S. 25

S. 8

MARTMARS 2015

N° 101

5, Impasse des Prunelles67820 Wittisheim

Tel: 03 88 85 83 66 [email protected]

* Aylık haber, ilan ve reklam gazetesi/Journal mensuel d’infos,

d’annonces et de publicités.

* İmtiyaz sahibi/Edité par: Edition Objectif

* Genel Yayın Yönetmeni/Directeur de la Publication: Fahri [email protected]

* Grafik: Murat Ateş

Dağıtım Sorumlusu / Responsable de distributionTuncer KIR OĞLU

[email protected]

TEMSİLCİLERİMİZ

SAINT-DIE, EPINAL, NANCY ve çevresi Mustafa GÜÇLÜTel : +33 6 07 61 09 24

KARLSRUHE ve çevresi: Hasan BELLİKLİTel : +49 0176 92962065

SAVERNE-SARREGUEMINES-HAGUENAU - BISCHWILLERLUNEVILLE-BOUXWILLER-WISSEMBOURG ve çevresiKemal ERGÜLTel : +33 6 70 47 09 02

MULHOUSE ve çevresiFaruk BEYAZTel: 0619 04 68 93

*Baskı/Imprimé par: Imprimerie des

Sun Print / Offenbach

*Objektif Gazete basın meslek ilkelerine uymayasöz vermiştir.

/Objektif promet à respecter les principes et leslois concernant le métier de presse.

*Objektif Gazete’de yayımlanan yazı, haber vefotoğraflardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

/Toute reproduction de nos articles, textes d’an-nonces ou publicités parues dans notre journal est

libre sous l’obligation de citer le nom du journal. *Dépôt Légal: MARS 2015

BANKA BİLGİLERİ/Les coordonnés bancaires

IBAN: FR76 1760 7000 0170 2129 1344 932SWIFT ( BIC ): CCBPFRPPSTR

EditionObjectif

ALİ BAŞARAN

YAZIYORUM

Eğitimci - Yazar

[email protected]

KEMAL YAŞAR!

Türkiye’yi doğasıyla, farklı kültürlerdenköylüsü, şehirlisi tüm insanlarıyla şiir ta-dında anlatan Anadolu’nun romancısıYaşar Kemal’i sonsuzluğa uğurladık. Tür-kiye, konuşan dilinden, düşünen beynin-den, seven koca yüreğinden ve de insandeğerlerinden birazını kaybetti. İnsan veinsanlık için, ülkesi için yaşadığı her yılınhakkını vermiş biri. Cemal Süreya’nın de-diği gibi “Her ölüm biraz erken ölümdür!”.

Yaşar Kemal’i ortaokul yıllarımda oku-maya başladığım kitaplarından, bir de ga-zetelerden tanımaya başlamıştım. Yıllarönce Türkiye’de okuduğum Ağrı Dağı Ef-sanesi adlı kitabının Fnac’ta fransızcasınıbulduğumda ne de sevinmiştim. Kitabıalıp sabah 4’te bitirdikten sonra uyuyabil-miştim. Heyecanlı ve yalın bir dille anla-tımı beni olayların içine çekmişti.

Yaşar Kemal’le Strasbourg’da Üniver-site’deki bir sohbette karşılaşma olanağıbuldum. İri cüsseli, gözlüğünün arkasındaciddi duruşlu koca adam! Konuştukça,yakından sohbet ettikçe yüreğindeki du-yarlılığı, sevecenliği farketmemek olanak-sızdı. « İnsan bu dünyada cüssesi kadardeğil, yüreği kadar yer edinir » demişti.Sonraki yıllarda, Orta Doğu Teknik Üni-versitesi’nin orta öğrenim bölümüyle yap-tığımız projeyle, farklı ülkelerden, o ülkekökenli liseli öğrenciler İnce Memed’i oku-yacaklar ve Yaşar Kemal’le biraraya ge-lerek Doğan Hızlan moderatörlüğündekitabı tartışacaklardı. Strasbourg J. GeilerLisesi’nden bir öğrenci ile bir bayan öğ-retmen arkadaşımı projeyle İstanbul’ gön-dermiştim. Beş ülkeden, beş farklıkültürden liseliler ve öğretmenleri YaşarKemal’le buluştular. İstanbul’u da gezdi-ler tabii. Ama o insanlar ulu ozanı keşfet-menin, tanımanın mutluluğunupaylaştılar.Liseli öğrencilerimle geçen sene İnce Me-med’in özetini okuduk, bir öğrencim« Hocam, bu roman bir film gibi » demişti.Bu «film»leri okumanın zamanı! ZiraYaşar Kemal, halkın günlük yaşamınıgözlemleyerek, içinde yer alarak, gerçek-lerin yazarı olarak haksızlıklara başkaldı-rının sesidir. Gencecik bir adam olarakköylerdeki, dağlardaki anlatılara, ağıtlara,efsanelere meraklıydı. Çocukluğundanberi dinledikleriyle yetinmedi, dağ tepe

4

gezdi, yenilerini derledi. O köy-lülerin, işcilerin, tarlalardaki ır-gatların gözü, kulağı, sesi oldu.Anlatım biçimiyle okuyucuyuolayların içine sürükledi, kahra-manlarıyla koşturdu.Kasım 2014'te Bilgi Üniversite-si'nin kendisine « fahri doktora »ünvanı vermek için düzenlediğitörene sağlık sorunları nede-niyle katılmayan Yaşar Kemal'in mesajı okurlarına vasiyet ni-teliğindeydi! Yaşar Kemal gön-derdiği mesajda şöyle demişti: "Benim kitaplarımı okuyan katilolmasın, savaş düşmanı olsun.İnsanın insanı sömürmesinekarşı çıksın. Kimse kimseyi aşa-ğılayamasın. Kimse kimseyi asi-mile edemesin. İnsanlarıasimile etmeye can atan devlet-lere, hükümetlere olanak veril-mesin. Benim kitaplarımıokuyanlar bilsinler ki, bir kültürüyok edenlerin kendi kültürleri,insanlıkları ellerinden uçmuş git-miştir. Benim kitaplarımı oku-yanlar yoksullarla birlik olsunlar,yoksulluk bütün insanlığın utan-cıdır. Benim kitaplarımı okuyan-lar cümle kötülüklerdenarınsınlar."

Onu ve edebiyatını destansıkılan, bu topraklara, insanına ta-rifsiz bağlılığı. Yokluk, yoksulluk,çaresizlik içinde geçen çocuk-luğu ve gençliği... Adana’da dargelirli bir ailede doğdu, küçükyaşta bir gözünü kaybetti, ikikarış çocuk iken gözü önündebabası bıçaklanarak öldürüldü,okuyamayıp erkenden tarladabayırda, çarşıda pazarda ekmekpeşine düştü, kundura tamircili-ğinden arzuhalciliğe sayısız işegirip çıktı, henüz 17 yaşındaiken mahpuslukla tanıştı...

Onu özel kılan, aslında kendiroman kahramanlarını bile göl-gede bırakan özyaşımıdır.1943'de daha 20 yaşındaykenyayımlanan ilk kitabı “Ağıtlar”dır.Sonra İstanbul'a gelip Cumhuri-yet gazetesinde çalışmaya baş-laması yazarlık hayatının dabaşlangıcı sayılabilir. Yanan Or-manlarda Elli Gün, Anadolu'nununutulmuş köylerinde, ormanla-rında gezip gördükleri, yaşadık-ları, konuştuğu insanlar veanlattıklarını içeren röportajlıkörneğidir. Yaşar Kemal'i edebi-yatçı olarak ortaya koyan ilk ki-

tabı ise 1952'de yayımladığıSarı Sıcak oldu. Bu kitabındakiöykülerle herkesi şaşırttı.1955'de çıkan İnce Memed, okadar başka bir romandır ki kısazamanda Yaşar Kemal'i Türki-ye'nin en ilgi çeken yazarların-dan biri yapar. Bu roman Türkedebiyatında bir devrimdir.Deniz Küstü'de de, Bir Ada Hi-kayesi dörtlemesinde de doğa-nın yok edilmesi en temelmeselelerden biridir. Nitekim o,her zaman doğadan yanadırama doğanın da insana nelerettiğini iyi bilir. 1981'de Le Mon-de'da yayımlanan röportajında“Doğanın yağmalanmasınakarşı bir öfke gösterileceksebunu edebiyatçılar tüm şiddetle-riyle yapmalıdırlar. Doğa birmanzara, bir süs değil. Doğa in-sanın canı kanı gibi” demişti.Hakikaten atları, köpekleri, kuş-ları, ceylanları, yılanları, hattabalıkları ve böcekleri bile sev-giyle anlatır.

Yazdıklarıyla dünya edebiyatınayepyeni bir katkı yaparken ya-şamıyla da kendi ülkesindekihaksızlıklara karşı çıkmanın yol-larını aramış bir yazar.

Türkiye yetiştirdiği en büyük ro-mancıyı, en çok sevdiği yazarıkaybetti. Yaşar Kemal romanla-rında yarattığı dünyayla, tama-men kendine özgü dili veanlatımıyla dünya edebiyatındada yer edinmiş bir isimdi. Yurtdışında uzun yıllar Türk edebi-yatı dendiğinde Nazım Hik-met'le birlikte akla gelen ikiisimden biri oldu.

“Edebiyatı (sanatımı) halkımlabirlikte onun büyük yaratıcılı-ğıyla, onun için yaparım” di-yordu.

Güle güle koca çınar! Güle güleİnce Memed!

KİTAPLARI: Ortadirek, YerDemir Gök Bakır, Ölmez Otu,Dağın Öte Yüzü, DemircilerÇarşısı Cinayeti, YusufçukYusuf, Akçasaz’ın Ağaları, Yağ-murcuk Kuşu, Kale Kapısı,Kanın Sesi, Kimsecik, İnceMemed. Son romanı ÇıplakDeniz Çıplak Ada'yı doksan ya-şına basmak üzereyken,2012'de yayımladı.

FatihKARAKAYAKarakaya. @gmail.com

http://twitter.com/fkarakaya

FRANSA GÜNDEMİ

Hey sana bir çift sözüm var!Yıllardır Fransa siyasetinin içindeyim. Türki-ye’de hiç oy kullanmadım ama burada hemaday oldum hem de oy kullandım. Ömrümünçoğunluğu Fransa’da geçti. Yazı da kışı daen çok Fransa’da geçirdim. Yine en çokFransa’da trafikte sinir krizleri geçirdim, bay-ramlarımı, hastalığımı, sevincimi burada ya-şadım. Hayatımda Türkiye’de hiç vergiödemedim ama burada ödediğim cezalar okadar çok ki!

Burada evlendim, çocuklarım burada doğdu.Belki de ölüm beni yine bu ülkede yakalaya-cak! Her kesimden, her türden arkadaşlarımoldu. Türkiye’de hiç çalışmadım ama buradaçalışmadığım iş kalmadı. Karşımdaki insansaben de insan gibi davrandım. Kin nefret nedirgütmedim. Aynı gemide olduğumuzu ve bugeminin batması durumunda hepimizin telefolacağını biliyorum. Bu ülkenin toplumsalbarış içinde yaşamasının en büyük kazancı-mız olacağına inanıyorum. Dolaysıyla Fran-sa’ya aidiyetimi kimse sorgulayamaz! Amaaynı zamanda benim Türk olmamı, Müslü-man olmamı kimse sorgulayamaz! Kömünatarist deyip işin içinden çıkamazsın.Bırak da şu 7 milyarlık dünyada benim de birfarklılığım olsun. Bırak da koyun gibi, milita-rist yapı gibi birbirimizin aynısı olmayalım.Senin rahatsız ediyor diye camimden, derne-ğimden, çayımdan, ayranımdan, huyumdansuyumdan mı vazgeçeyim.

Ne istiyorsun söyle? Kader beni birgün bu ülkeye getirdi diye her ayrıca-lığımı, farklılığımı gizlemek zorundamıyım? Sahi merak ettim bu “kömü-natarist” kriterlerinizi. Yarın da isminçok Türk, kömünatarizmi körüklüyorderlerse ismimi Johnny mi yapmamgerek?Bu ülke için dedelerimiz canını ver-miş, babalarımız sağlığını! Size ihti-yacımız var demişler, siz olmadan buülke kalkınamaz demişler ve babala-rımız kalkıp gelmişler! Kimi arkasınabakmadan gelmiş, kimi canındancanları bırakarak!Ve sen arkana bakmadan gelenler-denmişsin! Senin için ha orası ha bu-rası fark etmezmiş! Ha orada domuzyemişin ha burada ne fark eder? Haorada birinin oyuncağı olmuşsun haburada ne fark eder?

Şimdi gelelim meseleye. Daha ön-ceki yazılarımda da birçok kez bah-settim. Bize rağmen ve bizsiz buşehirler yönetiliyor dedim. Her seçimöncesi tüm Türk dernekleri ile bulu-şup sizden bir aday göstereceğiz de-miyorlar mıydı? Seçim yaklaşıncahepiniz bir olun, ortak bir aday göste-rin demiyorlar mıydı? Sonra da ya ol-madı diye yüzüstü bırakıp karşılığındasadaka niyetine 3-5 kuruş ya da teh-dit niyetine “permis” leri koymadılarmı? Beraber kadeh kaldırmadığımız için,hatta altlarına yatmadığımız için yük-selmemiz engellenmedi mi? O haldeartık bu böyle devam edemez deme-dik mi? Kaç sefer uyarmadık mı?Şimdi şaşırmış gibi ne bakıyorsun?Tek çözüm alternatif bir partinin ku-

rulması dedik ve kuruldu. Sağolsun bazı solcu arkadaşlar me-sajı almışlar ve kendilerine görebunun iyi bir fikir olmadığını yazmış-lar. Hatta makul bir şekilde de neden-lerini sıralamışlar. Eyvallah, her nekadar analizlerini paylaşmasam dademokratik bir şekilde fikirlerini belirt-mişler. Görüş farklılığı olsa da bu şekilde ko-nuşabilmek, tartışabilmek en güzelyöntem! Ama gel gör ki bir de diğer-leri var. Türkiye’nin ve dünyanın terörist ola-rak kabul ettiği gruplarla haşır neşirolanlar, yıllarca “Türk” ismini kullanıp,Türk hükümetlerinden nemalanıpTürkiye aleyhtarlığı yapanlar, değir-menin suyu kesilince de Türk isminibile söküp atan, kendileri için hakhukuk gukuk diye bağırıp muhafaza-kar kesim için kin kusanlar basın ara-cılıyla bize laf atarmış. Sırf Parti Sosyalist için “çok özel iliş-kiler” sayesinde bu partinin arka bah-çesi bir dernek hakkımızda atıptutarmış. Neymiş, AKP’nin yan kuruluşu birderneğin partisi imiş. Bilmez ki o der-nek Akparti kurulmadan 15 yıl öncekurulmuştur. Ve Akparti olmadan dabu dernek varlığını sürdürecektir.Ama biz biliyoruz sizi bu kadar kin venefrete sürükleyen nedir?Yıllarca kendinizi Türklerin tek temsil-cisi gibi göstermeye ve bu sayede deTürklüğe dair ne varsa aşağılamayaalışmıştınız. Ne güzeldi o günler değil mi? Ama neoldu, bazı gençler camilerinden çıkıpyolunuza mı çıktı? Artık şamar oğlanıolunmayacağını, “Onların da bir çift

sözü olacağını mı” gösterdiler? Siziniçin bir insanın Müslümanım demesibile “İslamist” diye suçlanmasınayeter. Merak etmeyin sizin basındakidostlarınız bizi korkutamaz. Yalanyanlış haberleri yıldıramaz. Ne kadarsuçlarsak o kadar korkarlar diye sa-nıyorsanız aksine bu bizi daha da ke-netler. Bizim sayemizde basında yer buldu-nuz yoksa yerel dostlarınızdan başkasizi kim takar ki? Biz biliyoruz ki yıl-lardır ayrımcılığı, ezilmişliği tekelinizealıp bununla sefa sürdünüz. Amaşunu da çok iyi biliyorsunuz ki bugünayrımcılığa uğrayan, sürekli suçla-nan, dışlanan, ezilen siz değilsiniz. Kime ve niçin yaptığınız belli olmayanprojelere bol paralar aktarılmayadevam ediyor. Fakat siz hangi günayrımcılığa uğrayan bir başörtülü ka-dını savundunuz? Velhasıl dostum biliyoruz ki emziğinizelinizden alınıyor ve siz bunun acısınıçekiyorsunuz. Artık büyüyün. Adamgibi fikir tartışması yapacaksanız ka-pımız açık, yok kalleşçe arkadan vur-mayı denerseniz devran döner. 30 yıldır bu ülkeyi batıran bizler deği-liz. 30 yıldır ırkçıların çıkışını önleye-meyen bizler değiliz. Hersıkıştıklarında İslam’ı öne sürüp, iş-çiyi, emekçiyi ezen biz değiliz. Em-peryalist hedeflerle Afrika veOrtadoğu’da silah tacirliği yapan vebunun adına demokrasi ihracı diyenbiz değiliz.

Ama bunları niye yazıyorum ki; terö-ristlere kol kanat geren ve arka bah-çeliğine soyunanlardan insanlıkbeklemek zor!

6

Tarihi gece / Beşiktaş’ın gecesi

Beşiktaş’a, Uefa Avrupa Ligi 2. turdaLiverpool çıkınca herkes biraz korktu.Ne yazık ki 2007’de Liverpool İstan-bul’dan yenik ayrılmış, kendi evindekimaçta Beşiktaş’a 8 gol atma başarısıgöstermişti. Neyse korkulan olmadı veBeşiktaş tarihi bir zafer aldı, hak ede-rek kazandı.Beşiktaş klübü futbolcuları büyük fe-dakarlık yaparak mücadele ettiler, bu-radan onları tebrik etmek istiyorum.

Maça geri dönersek; Beşiktaş maça hızlıbaşladı ama golü bir türlü bulamıyordu.Bu arada Olimpiyat Stadı’nı dolduran ta-raftarların geceye katkısı büyüktü; Çarşıyine iş başındaydı, Stad’da 63.300 biletlitaraftar vardı ve gecenin Uefa’da en çoktaraftarı olan takım ünvanını aldı. Beşik-taşlı futbolcular, taraftarların görsel şo-vuna 72. dakikada Tolgay Arslan’ınfüzesiyle eşlik etti.Aslında maç penaltılara kalmadan da bi-terdi.92. dakikada siyahi futbolcu DembaBa’nın şutu üst direkte patladı. Uzatma-larda da gol sesi çıkmayınca penaltı atış-larına geçildi. Teknik Direktör Biliç’i de tebrik etmeklazım, oyun anlayışı olarak rakibe baskıkurmayı iyi bildi, yani dersini iyi çalış-mıştı Hırvat teknik adam. Bu arada Kara kartalların hocasıBiliç futbolculara soruyor:

-Kim penaltı atmak istiyor?Ve Biliç beklenmedik bir şekilde 10 elihavada görüyor, oyuncular birbirleriyleyarışıyor penaltı atmak icin.Demba Ba o sırada diyor ki,-Hocam 5. penaltıyı ben atayım. Hocası ise hayır cevabı veriyor, -Sen bu takımın yıldızı isen gider 1. pen-altıyı atar, arkadaşlarına moral motivas-yon verirsin diyor. Ve Demba Ba 1.penaltıyı gole çeviriyor, arkadaşlarınamoral oldu bu penaltı.Burada Teknik Direktor Biliç oyuna çokgüzel müdahale yaptı ve penaltı atışla-rını gole çevirdiler oyuncuları.Bu skorla Beşiktaş 1-0’ın rövanşında Li-verpool’u ağırladı. Tolgay Arslan’ın go-lüyle maçı uzatmalara taşıyan siyahbeyazlı temsilcimiz, penaltılarla (5-4)güçlü rakibine GOOD BY diyerek evinegönderdi ve Avrupa macerasında yenibir sayfa açtı!!!

Beşiktaş’'ın Uefa Avrupa Ligi son 16 tu-runda eşleştiği Club Brugges, bu sezonAvrupa’da oynadığı 12 maçta da yenil-medi. Lig’de zirveye, Kupa’da finaleçıktı.Siyah beyazlılar, Club Brugges ile ilkmaçı 12 Mart’ta oynayacak. İstan-bul’daki rövanşın tarihi ise 19 Mart.Kara kartallar kağıt üstünde favori olabi-lir ama önemli olan sahada oynamak,rakibi baskı altına almak; ilk maçta bula-cağı gol veya goller Beşiktaş’ı bir üsttura çıkartır.Kartal bu maçlardan galibiyetle ayrılır,yeniden tarih yazar dileğiyle…8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nündebaşta eşim ve annemin Dünya KadınlarGünleri’ni en içten dileklerimle tebrikeder, doğumdan ölüme kadar, her ha-yatın her anında varlıklarını hissettiği-miz, bizi biz yapan değerli kadınlarımızınbu özel gününü yürekten kutlarım.

FARUK BEYAZ

[email protected]

SPORTİF BAKIŞ

7

Kehl’deki Aras Reisen’in sahibi RecepARAS, Baden Baden’den başlayacakolan THY uçuşları ve diğer konular hak-kında vatandaşlarımızı aydınlatıcı açıkla-malar yaptı.“ Bu Haziran ayının 1’inden itibaren,THY Baden Baden’den haftada dört günseferlere başlıyor. Özellikle gündüz sa-atlerine konulan bu seferler sayesinde,İstanbul bağlantılı olarak tüm Türkiye ha-vaalanlarına uçuş imkânı bulunacak. Bu arada, ilk uçuşlar çok ucuz fiyata sa-tışa sunulacağından, vatandaşlarımızınbir an evvel yerlerini ayırtıp biletlerini al-maları onların menfaatine olacaktır.Baden Baden uçuşlarını yıllardır başta

biz olmak üzere acentalar teklif ediyor-duk; sonunda THY Stuttgart bürosu daaraştırıp, havaalanı ile görüşüp kararınıverdi. Şunu da vatandaşlarımıza belirteyim ki,Maraş Havaalanı ikinci bir uçak koyupbağlantı sağlayarak uçuşlara açıldığın-dan, Basel’den, Stuttgart’tan ve BadenBaden’den her gün İstanbul aktarmalıMaraş’a uçuş bulabilirler. Giresun-OrduHavaalanı’nın ise Nisan-Mayıs’ta uçuş-lara açılması bekleniyor.Bir müjdeli haber de Onur Havayolla-rı’ndan; onlar da Stuttgart’tan İstanbulbağlantılı olarak haftada yedi gün tümTürkiye’ye, hattâ Doğu ve Güneydo-

ğu’ya da uçuyorlar.SunExprees’in Strasbourg Entzhe-im’dan direkt İzmir ve Antalya uçuşlarıNisan’da başlıyor; bunu vatandaşlarımızartık biliyorar zaten. Bu uçuşlarda geceüç-dört saat bekleme koşuluyla Antep,Urfa, Diyarbakır illerine bağlantı imkânıda bulunuyor.Bizim otelli satışlarımız, İstanbul turları-mız da çok güzel gidiyor; İstanbu’dakiotel artık tutuldu; Türk ve Arap turistlerbayağı rağbet gösteriyorlar.En önemli müjdemiz ise, sevgili vatan-daşlarımıza yakında açıklayacağımızbüyük bir sürpriz olacak; bizi yakındantakip etsinler, bu çekilişimizde ummadık-ları hediyeler kazanabilecekler.Son bir haberimiz de, Aras şirketi olarak,burada ve Türkiye’de gayrımenkul işinegirecek olmamız; bu yöndeki çalışmala-rımız ve anlaşmalarımız, görüşmelerimizhızla devam etmektedir.Düğün yapacak vatandaşlarımıza da bil-direlim ki, düğün salonu ihtiyacınız oldu-ğunda, Kehl’deki bir salonunpazarlanmasına aracı oluyoruz; bu ko-nuda da bize başvurabilirler.Ria firması aracılığıyla yaptığımız bankahavalesi işleri de çok iyi gidiyor; oradaTürkler ağırlıkta olduğundan daha cazip,daha rahat ve daha ucuz oluyor.Servis işimiz de oturdu; bundan sonraBasel ve Stuttgart’a sabah ve öğlen dü-zenli seferler yapmayı planlıyoruz. Ay-

rıca aile ve grup indirimlerimiz de mev-cut; 20-25 kişiyi bulan gruplara artı bir in-dirimimiz var, bir de otobüs kiralıyoruzonlar için. Bizim kendimizin şu an 4 ara-bamız bulunuyor.Recep ARAS kimdir?1963 yılında Erzurum’da doğan, Tür-kiye’de Meslek Yüksek Okulu’ndanmezun olduktan sonra Almanya’yagelen Recep Aras, 24 yıldır turizm sek-töründe çalışıyor ve 13 yıl önce de ken-dine ait oan Aras Reisen adlı seyahatacentesini kurdu.

( Aras Reisen / Bahnhofplatz. 1 77694Kehl / www.aras-reisen.eu / Tel: +07851 48 58 69)

8

Fransa – Almanya sınırında bulunan Kehlşehrindeki Avrupa Psikoloji Merkezi’nde,Psikolog Erdinç Üstündağ öncülüğünde,aileleri kumar, içki ve madde bağımlılığın-dan kurtarmak için büyük adımlar atılıyor.« Mutlu aile yok denecek kadar az, for-

malite gereği mutlu görünen aileler var »şiarıyla yola çıkan Üstündağ, Avrupa Psi-koloji Merkezi’nde her ay yapılan ücretsiztoplantılarda ailelerin kendisi ve ekibin-deki sosyal uzmanlar tarafından bilgilen-dirildiğini belirtti.Avrupa’nın en önemli psikoloji merkezleriarasında bulunan Merkez’in yöneticisi Er-dinç Üstündağ, seminerlere değişik ülke-

lerden gelen ailelerin Kehl’de otellerdekaldığını söyledi.Seminerlerin çok verimli geçtiğini, katılanailelerin toplantılardan büyük bir memnu-niyetle ayrıldıklarını ve oldukça yararlan-dıklarını ifade eden Üstündağ, bu tür

sorunları olantüm ailelerimerkezlerinebeklediklerinivurguladı. Bu arada, herç a r ş a m b agünü canlı tel-evizyon prog-ramlarının dadevam ettiğininaltını çizen Er-dinç Üstündağ,kendisi ve eki-

binin bütün çabalarının vatandaşlarımızındertlerine derman olmak olduğunu du-yurdu.Biz de kendisini ve çalışma arkadaşlarınıkutluyor, başarılı çalışmalarının devamınıdiliyoruz.( İrtibat için: Avrupa Psikoloji Merkezi –Tel: +49 7851 496 15 03 - www.keke-leme-psikoloji.de )

Avrupa Psikoloji Merkezi’nden bağımlılıklara karşı seminer

Aras Reisen’den Baden Baden’den THY uçuşları açıklaması

8 Yıldır vatandaşlarımıza hizmet ver-mekten

gurur duyuyoruz. Kitabımıza gösterdiğiniz

ilgiye çok teşekkür ederiz.

Hizmetlerimiz:Depresyon, Panik Atak, Saplantı

Takıntı,Cinsellik, Çocuk Eğitimi,

Çocuklarda Motivasyon / Kon-santrasyon

kumar bağımlılığı

AVRUPA PSİKOLOJİ MERKEZİ

Tel: 0049 7851 496 15 03www.kekeleme-psikoloji.de

Psikolog Erdinç ÜstündağAlsace ve çevresi için

Her türlü Test (IQ ve Konzentire) yapılır.Resmi kurumlar için her dilde rapor verilir.

11

Dünya Kadınlar Günü’ne HitabenKadınlar vardı gönülleri sırça, kiminin kırılıp dağıtıldı umutları, ki-minin hayatına son verildi kirli emellerce. Yeryüzünde, öykülerikaldı sadece. Özgecan’ın, dünya üzerindeki gezintisi öyle kısa sürdü ki, izin ver-mediler yaşamasına. Daha düşlerini göremeden oracıkta, onubekliyordu ölüme benzemeyen ölüm.Vahşet üzerine öyle bir abandı ki, bir daha gözünü açamadı!Kanatlanıp uçamadan, savurdular ruhunu vicdan ve merhametyoksunları…Bilseydi annesi, kaçırıp saklardı kozasının içine, kır gezisine gidenyorgun ipek böceğini. Henüz kanatlanıp uçan kelebeğini. Baba der ki, “Kızım bir melekti, aldılar benden meleğimi… Ve yarınsizing de meleğinizi almaya gelecekler”.Oysa, neydi ki Özgecan? Gökyüzünün mavi gözlerinden akan birdamla gözyaşından ibaretti. Bu yüzden, buharlaşmaya mah-kumdu. Bir solukta uçuruldu yaşamı...Öykülerini bıraktı. Oysa biz, korkuyoruz öykülerini bırakarak fecibir şekilde göçen kadınların olduğu bu evrenden. Keşke bu kor-kunç gerçeklerin yerine, yaşanmış olan ve yaşanacak olan güzelöyküleri yazabilseydik…Ve biz, kalemi gözyaşlarımıza batırıp şiirler de yazsak, sığdırama-yız bu acıları sözcüklere.Yüreklerde dem tutmuş bunca acı sığmaz bir destanın boyutlarına.Utansın kuytularda gezinen insanlık, yarattığı bu canilerden.Bir düşünün; koyun kendinizi öldürülen Özgecan’ların anne ve ba-basının yerine. Ne hissediyorsunuz çivisi çıkmış bu dünyada? Ko-kusu burnunda, sureti gözünde ve sesi kulağında evlat acısı nasılunutulur ki, dinsin sızlayan yürek ve akan gözyaşı! Zembereği boşalmış bu dünyada, kadınlar ölüyor birer birer… Sarı,beyaz ve siyah hiç farketmiyor, hepsinin ortak yanı; taciz, tecavüzyetmiyor, üstüne öldürülüyorlar. Şimdi, yeryüzündeki kötülüklerden uzak sessiz mezarlıkta, ruhunçoktan vardı ölümsüzlüğün kıyısına. Kısa süren ömrünün bütün yıldızları üstüne yağsın, rahat uyu Öz-gecan!Şiirsel bir anlatımla yazmaya çalıştığım, Özgecan ve onun gibidaha nice kadınların öykülerinin toplamıdır bunlar…Demem o ki, anne ve babalar! Çocuklarımızı iyi yönlendirelim. Vic-dan ve merhametten nasibini alamayan bu canilerden korunmalariiçin, onları bilgilendirelim. Güçleri yetiyor diye, yeniden Münev-ver’lere, Özgecan’lara kıymasınlar. Daha hangisini sayayım bile-miyorum. Özveriyle hayatı kucaklayanlar olsunlar, nefretduygusundan uzak yetiştirelim. Kimsenin canına kıymasınlar. Neşiddet görsünler, ne de başkalarına şiddet uygulasınlar. Çocukla-rımız ne kurban, ne de katil olmayı seçiyor. Zihniyet yetiştiriyoronları…Aslında amacım, kimsenin acısının kaynağını deşmek değil. Yal-nızca, gözümüzün önünde olup biten bu tabloya bir bakar mısınızdiyorum, hepsi bu!Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına gelince; her yıl 8 Mart’ta,Dünya Kadınlar Günü kutlanır; iki adım ötesinde kimbilir kaç kadındövülerek öldürülür.Ve, eskimiş bir plakçaların iğnesine takılır döner döner zalimin zul-müne karşı sonsuza kadar… Kadınlık zor be usta!

AsiyeDEMİRELDRACH

[email protected] 50. yılStrazburg, Avrupa'nın Başkenti.Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Av-rupa İnsan Hakları Mahkemesi ve üniversite-leri ile meşhur bir kent.Hareket dolu, cıvıl cıvıl, eski ve yeni iç içe. Hermevsimi ayrı bir güzel. Düzgün yolları, sokak-ları, parkları, kıvrım kıvrım su kanalları, şehrinhareketliliğini sağlayan tren garı, adeta tümyolların kesiştiği alımlı, bakımlı bir şehir halinegetirmektedir Strazburg şehrini.Bütün önemli merkezlerin bu şehirde barını-yor olması, Cenevre ve New York'tan sonraülke başkentliği yapmadan uluslararası bir or-ganizasyon merkezi barındıran nadir kentler-den biri olma özelliğini kazandırmıştır. Şehr-iStrazburg 1988’de UNESCO tarafındanDünya Mirasları listesine dahil edilmiştir.İşte 50 yıl önce bizler...Anadolu'nun bağrından kopup bu topraklara,iş bulmak, para kazanmak, kendimize ve ya-rınlarımıza güzel bir gelecek oluşturabilmekhayaliyle binbir zorlukla, meşakkatle gelmişve yerleşmişiz. Kimimiz kurduğu hayaleulaşma başarısını ve becerisini göstermiş, ki-mimiz de buralara alışamamış, gerisin geriyeAnadolu'ya geldiği yere dönmek zorunda kal-mıştır. 50 yıl denen koca zaman diliminde bireyselbirçok başarı gösterme şansımız olmuş.Ancak; toplumsal bir başarı gösterememişiz.

Önemli bir şehrin önemli sakinleri olan bizlerneden bu başarıyı gösterememişiz, bencesorgulamamız gereken acı gerçeğimiz bu olsagerek. Halbuki bizler, Anadolu’nun zeki insan-ları, çalışkan, üretken, başarıyı arzulayan vealmasını bilen bir toplumuz. Neden? Elli yıl geçmesine rağmen cılız birtakım başarı örneklerinin ötesine gidememi-şiz?Sağlıklı toplumlar, sağlıklı oluşumlarla canla-nır, önem kazanır. Bu bağlamda, kurduğumuzoluşumlar, dernekler, sivil toplum kuruluşlarıhep kendi çapında hizmet veren ve bir türlütoplumun geneline hitap edemeyen kurumlarolarak yaşamlarına devam etmişler ve etmek-tedirler. Neler yapmalıyız, nasıl davranmalıyız ki, elliyılını öyle ya da böyle geçiren insanımız, birelli yılını daha oyalanarak geçirmek zorundakalmasın. Hayat su gibi hızlı bir şekilde akıpgidiyor. Toplum olarak bir araya gelip neleryapabilirizin fikir fırtınasını oluşturmalıyız. Kısırçekişmeler, kıskançlıklar yerine birlik ve bera-berlik üzerine yoğunlaşmalıyız. Tekrar ediyo-rum, aksi takdirde geçen elli yılın üzerine birelli yılı daha harcamış oluruz, hepsi bu. Ne diyordu şarkıda?Eksildi ömrümüzdenUmut dolu o yıllarSiz miydiniz bizler miydikYorgun düşen kuşaklarYaralayan sözler gibiSilinmeyen izler gibiZor yıllar.Sorunlarımızın çözüme kavuşturulup, sağlıklıbir gelecek oluşturabilecek adımları atacağı-mız o güzel günlerin bir an önce gelmesini di-liyorum.Elli yılda, bu topraklarda emek veren, canveren tüm büyüklerimi, kardeşlerimi saygıylaselamlıyorum.

Halil ÖZSOY

YaşadığımŞehir

[email protected]

12

Yıllardan beri Kehl / Auenheim’da hizmetveren TRT lastik firması, Nisan 2015’tenitibaren ikinci şubesini yine Kehl / Sund-heim’da açıyor.Bölgenin sevilen işadamlarından,TRT’nin sahibi İsmail Özdemir, bu konuhakkında bilgi vererek, gelişen ihtiyaçlardoğrultusunda vatandaşlarımıza en iyihizmeti vermek istediklerini ve buamaçla da bu ikinci yeri açmaya kararverdiklerini söyledi.Kayseri Market, Best Möbel, Aytekin

Deco, Antep Sofrası gibi Türk kökenli iş-yerleriyle aynı sokakta buluşacaklarını,Siemensstrasse’nin hemen ana yolaçıkan ucunda bulunan yeni mekânda in-sanlarımıza daha rahat hizmet verecek-lerini, çalışmaların bitmek üzere olup

Mart sonu - Nisan başı gibi açmayı plan-ladıklarını vurgulayan Özdemir, herzaman olduğu gibi güleryüzlü ve kalitelihizmeti halkımıza en uygun fiyatlarla ver-

meye devam edeceklerini belirtti.Eski yerin de açık kalacağının altını çizenİsmail Özdemir, gelecek sayımızda yenimekânın irtibat bilgilerini de okuyucuları-

mızla paylaşacağını, herkesi yeni yerle-rine beklediklerini ifade etti.Biz de kendilerini kutluyor, başarılarınınsürmesini diliyoruz.

TRT Sundheim’da yeni yerine taşınıyor

Bir yıldan beri titizlikle sürdürülen hazır-lıklar sonrasında, Epinal’den İzmir’e di-rekt seferler 19 Mayıs’ta başlıyor.SunExpress şirketi tarafından sağlana-cak uçuşlar, karşılıklı olarak salı günleriyapılacak.Ziya Özkan yönetimindeki New Horizonfirmasının gayreti ve Epinal MirecourtHavaalanı, Epinal Ticaret ve SanayiOdası ile Epinal (Vosges) Conseil Gé-néral’inin desteği sayesinde hayata ge-çirilen proje, bölge halkını heyecana

getirdi.Türkiye pazarında20 senelik bir tecrü-beye sahip bulunanNew Horizon firmasıadına görüşlerineb a ş v u r d u ğ u m u zZiya Özkan, şu aniçin tek gidiş uçak fi-yatının 99 €’danbaşladığını, anlaş-malı otellerde uçak+ tatil paketinin ise499 €’dan itibarensatışa sunulduğunubildirdi.

Tüm bu bilet, rezer-vasyon ve tatil prog-ramlarının bölgedekibütün seyahat acen-talarından temin edi-l e b i l e c e ğ i n ivurgulayan Özkan,Çanakkale gibi özelpaket turlar da dü-zenleyip, ilgilenenderneklere çok

uygun fiyatlara verdiklerini ifade etti.

Son olarak vatandaşlarımıza seslenenZiya Özkan, Vosges Bölgesi’ndeki in-sanlarımıza teşekkür ederken, onlarınkendilerine destek vermeleri halinde2016’dan itibaren Epinal’den direkt İs-tanbul seferlerini de hizmete sokmayıplanladıklarını söy-ledi.Biz de, önemli bir ih-tiyacı karşılayan vevatandaşlar ımız ımemnun eden bugirişimleri için NewHorizon firması yet-kililerini ve diğerkatkı sağlayan kuru-luşları kutluyor, ken-dilerine teşekkürediyoruz.

(New Horizon irtibat bilgileri: 18, rue dela Division Leclerc 67000 Strasbourg –Tel: 03 90 22 96 64 – Mail: [email protected] – Site: www.newhorizon.fr // Fa-voris Vacances – 26, avenue Foch54000 Nancy – Tel: 03 83 96 37 30 –Mail: [email protected] –Site: www.favorisvacances.com)

New Horizon’un Epinal’den İzmir uçuşları 19 Mayıs’ta başlıyor

13

HASAN KARAKAYA

BİR SÖZDENBİR ÖZDEN

Esselamu AleykümMuhterem kardeşlerim, bu yazımı ka-leme alırken beni düşündüren enbüyük problem Müslüman aleminindüştüğü haldir; ne hazindir ki yılllardırkanayan yaramız olan Müslüman ülke-lerinin bir araya gelemeyişi, gelse dahibirbirinin dilinden halinden ahvalindenanlamayışları, bizim bu başı bozuklu-ğumuz acaba kaç müslümanın uyku-larını kaçırıyor, kaç Müslüman budağınıklıklardan ne kadar müteessiroluyor, ne kadar tesir altında kalıyor?Bunun yegane sebebinin Hristiyanaleminin başında bulunan Papa gibiİslam Aleminin başında HALİFESİNİNbulunmayışıdır. Biz Kuran ve sünnet-ten uzaklaştıkça, Halifeliğin de bizeuymadığını söyleyen batılı alemi ken-dileri Vatikan’ı kurarak devam etmesinisağladılar. Şu an bile Halifelik maka-mının İslam aleminin en gözde ülkesiolan TÜRKİYE’DE o da İstanbul’da ol-duğu ayan ve beyan ortadayken, biz-ler hâlâ ızdırap içerisinde kıvranmayadevam ediyoruz. Kimi Müslüman ülkelerde bir başka-sına hizmet nasıl yapacağım diye ihti-laller yapıp müslümanları idamsehpalarında sallandırmaya devamederken, kimi ülkelerde mezhepler

üzerinden kan akmaya devam ediyor. Acaba bu dağınıklığımız nasıl giderile-cek, kim tarafından? BeklediğimizMEHDİ as ne zaman gelecek, bizimyeryüzündeki görevimiz, gayemiz neolacak, bu hiç kimse tarafından ortayakonmamıştır. Acaba MEHDİ as gelse,kendini beyan etse, ona da soracaklarmı acaba siz hangi mezheptensinizdiye? Oysa insanların vazifesi yeryüzünde çı-karılan fesatlıkları, kargaşa ve kavgalarıhuzur ve sükunete çevirip, dünyayı ya-şanır hale getirmek değil midir? Oysa Yüce RABBimiz Kuranı KeriminAl-i İMRAN suresi 103. Ayeti kerime-sinde bakın ne buyuruyor: ’’Elbirlik Al-lah’ın dinine (şeriatına) sımsıkı sarılın.Birbirinizden ayrılıp dağılmayın. Allah’ınüzerinizdeki (İslâm) nimetini düşünün ki,cahiliyet devrinde birbirinize düşmanlariken o, sizin kalbleriniz arasında ülfet(yakınlık ve sıcaklık) meydana getirdi deonun nimeti sayesinde din kardeşleri ol-dunuz. Hem siz ateşten bir çukurun tamkenarında bulunuyordunuz da Allah, İs-lâmınız sebebiyle o ateşe (cehenneme)düşmekten sizi kurtardı. İşte Allah sizeâyetlerini böylece açıklıyor ki, doğruyola eresiniz’’.ALLAH’(cc) ın toptan sımsıkı sarılın der-ken, birbirinize savaş açın demiyor.Bugün yeryüzünde kan gölüne dönendünyada yaşamak o kadar zor hale gel-miş ki artık kardeş kardeşe güvenmezduruma gelmiş, komşu komşuya güven-miyor; Alevi Sünniye, Kürt Türk’e, NakşiKadiriye ters gözle bakıyor. Acaba bu

saydığım topluluklar aralarında inançfarkı mı var ki herkes kendini bir başka-sının üstünde görüyor ve bir türlü kardeşolamıyoruz? Bu dünyada yaşayan müslümanlara yabu indirilen KURAN’ı Kerimin hakikatle-rini anlatmıyorlar ya da eğitim sistemle-rimizde bir sakatlık, bir bozukluk, biranlamamazlık var. Yeryüzünde dünya-nın her tarafında Müslüman kanı akıtılır-ken, bunu batılılar batı dünyası sinematiyatro seyreder gibi televizyonlardancanlı yayınlarla dünyanın bir yerindenbir diğer yerine aktarma suretiyle keyifçatarken, İslam dünyasında iktidar kav-gaları, koltuk sevdaları biz ümmeti Mu-hammedi ne hale getirdiler? Benim Peygamberim Mekke’nin ethinegiderken yolda rastladığı yavrularını em-ziren bir köpeğin rahatsız edilmemesiiçin ordunun yolunu değiştiren bir mer-hamet Peygamberinin ümmeti olaraközümüzden kültürümüzden kaybettiği-miz değerlerden sonra geldiğimiz noktaortada! Hadis ve ayeti kerimelerde müminlerene gibi emirler ve tavsiyeler var bakalım:Mü’minlerin kalpleri, sevgide, ülfette velütufta birdir. Eğer sevgi katıksız bir sa-mimiyet üzerine olursa kişi, AllahTeâlâ’nın himayesine mazhar olur. Buhimayeyi Peygamberimiz şöyle habervermiştir: “Allah (c.c) kıyamet günündeşöyle buyurur: “Benim rızam için birbirinisevenler neredeler? Bugün onları hiçbirgölgenin olmadığı bir günde kendi (arşı-mın) gölgesinde gölgelendiririm.”Mü’minlerin birbirlerini sevmeleri konu-

sunda Peygamberimiz öyle teşvik edicibir dil kullanmış ki; müslümanlar, arala-rındaki sevgiyi yeni baştan gözden ge-çirmelidirler. Peygamber’in bile gıbtaettiği bazı mü’minler bu güzel konumakardeşlerini Allah için sevmekle ulaş-mışlardır. Bu durumu Hz. Peygamber(s.a) şöyle dile getirir: “Allah’ın kullarıiçinde birtakım insanlar vardır ki, nebî veşehîd değildir. Fakat, kıyamet günüAllah Teâlâ’nın kendilerine bahşettiğilütuf ve makamlardan dolayı Peygam-berler de, şehidler de kendilerine gıptaederler.” Sahabe: “Ya Rasülullah, onla-rın kimler olduğunu bize haber verirmisin?” deyince, Allah Resülü: “Onlar,aralarında herhangi bir mal alış verişive akrabalık bulunmadan Allah’ın mu-habbeti için birbirlerini sevenlerdir. Al-lah’a yemin olsun ki onların yüzleri nurgibi parlamakta ve kendileri de nurdanminberler üzerinde bulunmaktadırlar. İn-sanlar korktukları zaman onlar korkmaz-lar. Yine, insanlar üzüldükleri zamanonlar asla mahzun olmazlar.” İşte olmazsa olmaz şartlarımız. EğerMüslümanlar bütün bunları ele alır, tek-rar gözden geçirir ve tekrar imanını ta-zeleyip toptan ALLAH’ın ipine sımsıkısarılırsa, Allah’ın müjdesi var, bu karma-karışıklıklardan kurtuluruz, aksi takdirdedünya nimetlerinin birçoğuna sahip ol-mamıza rağmen böylece sefalet, acı, ız-dırap içerisinde bu dünyadan göçüpgideriz. Yüce ALLAH’ım yeryüzünde yaşayanMüslümanlara kardeş olmanın sırrını vebasiretini göstersin…

SİZLER ŞİDDETİ Mİ ERKEKLİK BİLDİNİZ?

O hafızılarımıza kazınan bir vahşetin ya-şanması, bir kızın tecavüze uğraması,bileklerinin kesilip bedenin yakılması, buinsanlık dışı olayın elbetteki anlatılmasıbir o kadar zorken, bu tarifsiz bir acıyla hepimiz bir akıl tu-tulması yaşarken, bu bizim içimizi ya-karken, birilerinin de çıkıp “Siz de mini eteğigiyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaş-tırdığı sapıklar tarafından tacize uğra-yınca da bas bas bağırmayacaksın”demesi ve kadına böyle bu yapılabilir-miş, gayet normalmiş, sanki laiklikteböyleymiş gibi benzetmesi de laikliğe

tahammül edemeyenlerin bir iftirası ol-duğu kadar, "çamur at izi kalsın" gibi,bunu böyle diyebilmesine karşılık olarakaynaya bakıp kendinizi seyrederken sizkime ve neye benziyorsunuz sorusunusormak isterdim... Bir erkek olarak, neden kadın cinayetleriülkemizde bu kadar taban yapmışken,acaba bu duyarsızlığımız ve vicdansız-lığımızla hepimiz bir birey olarak nasıl venerede yanlış yapıyoruz ki sorusunu dakendinize de sormak varken. Cinnet geçiren bir toplukluklar ülkesi miolduk artık? Bunları bir sorgulamanız,bu olayları yuhalamanız ve lanetlemenizde gerekirken...Her şeyi etraflıca nedenleri niçinleri sor-gulayacak kadar bir laf etmek, bu kadıncinayetleri her gün neden niçin oluyordiye bunları en azından sorgulayarakneyi nasıl konuşacağınızı da bilmenizgerekir...Tabii ki eğer insansanız... Hani yine insansanız eğer " akıl tram-vaysa fikir istasyondur ", bunun bir in-sani boyutu ile bir yeri var işte tam da

orda duracaksınız... Hani kadınlar ve kızlarımız kapanmazsasonu böyle olurmuş gibi de bir yozlaşmasonucu barbarlaşmanın insani olmayanbu bakış açısının böyle bir ifadesi kanı-mızı donduracak kadar elbette insanlı-ğın da bu bir yüzkarasıdır... İnsanların bu noktaya gelmesi, çocukla-rını kapatacak bir şekilde herkesin her-kesten korkması, herkesin hemen herşeye tahrik olması, kadının yasaklan-ması ve kadının üzerinden yasak vebaskılarla bir namus ve namussuzluktaslanması...Adet, töre, yöre derken kadının her güneşi kardeşi kocası arkadaşı sevgilisi ta-rafından öldürülmesi normalmiş gibi bi-linmesi, sahi artık hayvanlaştığımızın birgöstergesi değil de bu neyin nesi?Şiddettin bir çözüm olmadığını, sevgininve saygının da içimizde birbirimize karşıanlayış ve hoşgörü ile iyiliği güzelliği ya-ratmanın da insan olmanın kuralı insanolmak lazımken.Bana bir namus tarifi edecekseniziçinde kadının özgürlüğü olacak...

Bana bir şeref tarifi yapacaksınız kadınakarşı erkek her zaman saygılı olacak...Kadının saçı uzun aklı kısa ya da kar-nında sıpayı sırtından sopayı eksik etmelafını sarfetmeyecek kadar buna yanlışve ayıptır diyeceksiniz. Onun varlığını varlığınızdan önce bile-ceksiniz, kendinize eğer erkeğim diye-cekseniz. Cinsiyeti yüzünden yasakladığınız,baskı kurduğunuz kadın bu bir başkasıdeğil; ananız, eşiniz, kızınız, bacınız, ar-kadaşınız veyahut da komşunuzdur.« Onun için, deme kadın insan değilşeytanmış Kahırda biz, sabırda biz, zorda bizEt tırnaktaktan ayrılmaz ki efendim Ana da biz, bacı da biz, yar da biz » di-yerek, bu dörtlüğümü onlara armağanetmek istiyorum... 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günükutlu olsun demek bile gelmiyor içim-den, çünkü: biliyorum ki yine bir erkeğinellerinde onlar kadın kız demeden sürü-nüyor, ölüyor bir yerlerde bir şekilde...Saygılarımla…

ARAS'LA İNSAN'A DAİR

Melek Aras [email protected]

YAZ REZERVASYONLARI BAŞLAMIŞTIR. ERKEN AL, UCUZA UÇ!

4 ve 5 Nisan 2015 Cumartesi ve Pazar günleri ya-pacağımız geleneksel kermesimize sizleri de bekleriz.

Şişme balon, kay kay, Cumartesi akşamı müzik, eğlence, çeşitli folklor gösterileri

Odun ateşinde pizza, döner, lahmacun, ızgara çeşitleri

Barr Türk Fransız Kültür Derneği

Adres: Ecole des Vosges 19, avenue des Vosges 67140 Barrİrtibat: Muhammet Yazmış 06 49 80 94 32 ve

Yahya Bozkurt 06 22 48 60 64

15

Mustafa GÜÇLÜ haberleri /Saint Dié Des VosgesGeçtiğimiz günlerde Saint Dié KatedralSaint-Martin Kilisesi ve Saint-Roch Kili-sesi’nin Baş Papazı Sayın Phillipe BAL-DACINI, Mehmet Akif Merkez camisiniziyaret etti. Baş Papaz ve din görevlileriHamza Gökçe ve Şenol Yılmaz dinler

arası bir sohbet gerçekleştirdiler. Fransa’da gerçekleşen son saldırılardansonra islamafobi artışı olmuştu.Fransa hükümeti, ülkedeki İslami kuru-luşlarla daha yakın diyalog kurma kararıaldığından dolayı, ilk adım Saint Dié pa-pazından gelmiştir ve bu buluşma ger-çekleşmiştir.İlk etapta bu buluşma bir

tanışmadır çünkü bilindiği gibi MehmetAkif Merkez camisine din görevlileriHamza Gökçe ve Şenol Yılmaz DİTİBtarafından yeni atandılar. Gelecek ay-larda diğer din mensuplarıyla dahageniş çaplı bir program düzenlemekamaçlanmaktadır diye üç din adamı ko-nuya açıklık getirdiler.

Saint Dié’de dinler arası buluşma

Saint Dié Mehmet Akif Ersoy camisi dingörevlilerine kavuştu. Din görevlisi İsmet Gencer’in Ekim 2014ayında 4 yıllık görevi bittiğinden beri yenidin görevlisi bekleniyordu. Geçtiğimizgünlerde yeni din görevlileri HamzaGökçe ve Şenol Yılmaz hocalar geldilerve hemen iş başı yaptılar. Derneğin yeni yönetim kurulu çocuklarave halka daha iyi hizmet yapmak için Di-

tib’ten bir din görevlisi daha istediler vebunu da Ditib memnuniyetle karşıladı.Dernek ikinci din görevlisinin masrafla-rını karşılıyor.Dernek Başkanı Burhan Özay, cemiye-timize daha iyi hizmet yapmak için bukararı aldıklarını söyledi ve hayırlı olma-sını diledi.Din görevlileri çocuklara en iyişekilde dinimizi ve kültürümüzü öğret-meye gayret ediyorlar.

Ayrıca gençlere ve bayanlara sohbetlerde düzenleyecekler. Dernek yöneticileri de bu vesileyle en iyihizmeti yapmaya geldiklerini açıkladılar.

Saint Dié Mehmet Akif Ersoy camisi din görevlilerine kavuştu

Vatandaşlarımızın rağbet gösterdiği gas-tronomik uğrak yerlerinden olan MO-ODY’S BREAK, 18 Şubat 2015 tarihindegerçekleşen buluşmayla birinci kuruluyıldönümünü kutladı.Strasbourg Başkonsolosu Serdar Cen-giz ile beraberinde gelen konuğunun –Başbakan Ahmet Davutoğlu’nuneniştesi- yanı sıra, Delegasyon’dan Av-rupa Konseyi nezdinde Başkatip ZekiÖztürk ve yerel dernek temsilcilerininkatıldığı açılışta bir konuşma yapanmekân sahibi Onur PEKŞEN, özetleşunları söyledi:

“Öncelikle herkese hoşgeldiniz diyorumve hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tambir yıl oldu burayı açalı; Strasbourg’ta ya-şayan insanlara cennet vatan Türki-

ye’mizin tadlarını en büyük titizlikle, ka-lite ve saygıdan ödün vermeden sun-maya çalışıyoruz. Bundan sonra da budoğrultuda devam edeceğimizden hiçbirkuşkunuz olmasın.

Bu arada bana en büyük desteği verenBabama, en kaliteli tadları müşterileri-mize ikram etmemizi sağlayan An-nem’e, Ablalarıma, işçilerime ve Samykardeşime teşekkür ediyorum.

Sizlere de teşekkür ediyor, afiyet olsundiyorum.”

Alkışlarla karşılanan bu konuşmadansonra, açılış töreni pastanın kesilmesiyledevam etti. Hayırlı olsun temennileri eş-liğinde Serdar Cengiz, konuğu ve Zeki

Öztürk tarafından kesilen pasta davetli-lere dağıtılırken, çok zengin tutulanmönü de büyük beğeni topladı. Herkessunulan lezzetlerin güzeliğinde hemfikirolup, Moody’s Break’e sık sıkgelmenin şart olduğu düşünce-sinde birleşti.Davetliler bu nefis mönü eşli-ğinde uzun süre sohbet ettiktensonra, Onur PEKŞEN’i, aileüyelerini ve çalışanları tekerteker kutlayıp, onlara teşekkürederek resepsiyondan ayrıldı-lar.Biz de Moody’s Break ailesinitebrik ediyor, başarılarının de-vamını dileyerek, nice yıllara di-yoruz...( Bu arada, Onur PEKŞEN’esorduk mekânın isminin anla-mını, şu cevabı verdi: MoodyGürcü dilinde ‘Gel’, ingilizcedeise ‘Kötü enerjiyi bırak’ demek-tir. Break ise ara verme demek;ikisi birlikte ‘Gel, kötü enerjiyiburada bırak’ diye çevrilebilir.)

Bu güzel restorana gitmek iste-

yenler için irtibat bilgileri de şöyle: 27,rue du Vieux Marché aux Vins 67000Strasbourg / 03 88 23 54 16 / [email protected]

Moody’s Break 1. Yılını Kutladı

Strasbourg’un etkin STK’lardan UNI-SONS tarafından, 19 Şubat 2015 tari-hinde, Avrupa Parlamentosu’nda, Doç.Dr. Ali Büyükaslan’ın moderatörlü-

ğünde gerçekleştirilen “Aile İçi Şiddet”konulu toplantıda 'şiddet' tüm yönle-riyle ele alındı. Vatandaşlarımızdan ve dernek temsil-cilerinden oluşan geniş bir izleyici kit-lesi ile Avrupa’nın çeşitli ülkelerindenpsikologların katılımıyla gerçekleştirilentoplantı Doç.Dr. Ali Büyükaslan’ın mo-deratörlüğünde yapıldı.Toplantının açış konuşmasını yapandernek başkanı Halil Özsoy, düzenle-dikleri bu toplantıyla sadece Avru-

pa’daki Türklerin değil, genel olarak in-sanı ve onun sorunlarını tartışmayı,çözüm yolları aramayı ve farkındalıkdüzeyini artırmayı hedeflediklerini be-

lirtti. Dernek yetkililerinden Mehmet Ardıçise yaptığı konuşmada Avrupa’dakiSTK’ların yapacakları sosyal aktivitele-rin modern insanın bunalımını aşmadakatkı sağlayacağını belirtti.Toplantıda kısa bir konuşma yapanStrasbourg Başkonsolosu Serdar Cen-giz de bu tür toplantıların burada yaşa-yan insanlarımızın daha nitelikli biryaşam tarzına sahip olmasına katkısağlayacağını söyleyerek toplantıyı dü-

zenleyen UNISONS derneği yetkilile-rine teşekkür etti. Salonon dolu olduğubu güzel organizasyonun kendisinimemnun ettiğini belirten Cengiz, altı ay

gibi kısa bir süreye bunca etkinliği sığ-dıran UNISONS derneği-nin başkanı HalilÖzsoy’un enerjisi veçalışkanlığını tak-dir ettiğini dile ge-tirdi.Avrupa Parla-mentosu binası-nın girişinden,toplantının yapıldığısalona kadar mükem-

mel bir organizasyonun yaşandığı, der-nek görevli ve gönüllülerinin hiçbir ak-saklığa fırsat vermediği konferanstapsikologlar aile içinde artan şiddetinönemine dikkat çekti. Avrupa'da yaşa-yan göçmen Türklerin daha fazla psi-kolojik sorunları olduğu belirtilerek,Avrupa'da yabancıların konumu üze-rine yeniden tarih yazıldığı, Avrupalıla-rın Türkleri doğrudeğerlendiremediğine dikkat çekildi. Türkiye'de öldürülen Özgecan Aslan’ında unutulmadığı panelde psikologlarÖzgecan olayını trajik bir olay olaraknitelendirdi. Programda 'Aile İçi Şiddet'video görüntüleri ve istatistiklerle de ta-nıtılmaya çalışıldı. Avrupa'da yaşayanTürklerin sorunlarının başında sosyalkonular, bedensel psikolojik sorunlar,tabu konuların yer aldığı tartışıldı. So-runların paylaşılmadığı süreçte başkasorunlara davetiye çıkarıldığı, diyalogeksikliğinin sorunları tetiklediği açık-landı. Özellikle Avrupa'da yetişen yenineslin daha çok diyaloğa ihtiyacı ol-duğu söylendi. Şiddeti en çok yüzde82 oranla erkeklerin uyguladığı, şidde-tin sade fiziksel değil, el, kol hareketive sözle işlendiği de hatırlatıldı. Toplantıya katılan uzmanlar, “Aile İçiŞiddet ve Göçmenlik”, “Göçmenin Psi-

kolojik Kimliği ve Yansımaları”,“Çocuk Eğitiminde Şiddet

Davranışları Oluşturan Yan-lışlıklar”, “Ailelerin Uygula-dığı Şiddet Davranışlarıve Bu Davranışların So-nuçları” ve “Kültürel Fark-lılılklar ve İletişim

Eksikliklerinin Yol AçtığıÇatışma ve Şiddet” konula-

rında bilgi verdiler.

UNISONS öncülüğünde"A

Uzmanlar izleyicilerin sorularına cevapverirken, zaman zaman izleyicilere yö-nelik uyguladıkları testlerle de şiddetve günlük davranışlar arasındaki ilişkiyigösterdiler.Doç.Dr. Ali Büyükaslan 2006 yılındaStrasbourg’da benzeri bir konferansaizleyici toplamak için kafelere gittikle-rini, yine de kimsenin konferansa gel-mek için çaba göstermediğini amabugün bu toplantıya gelen izleyici sa-yısının bir akademisyen olarak kendi-sini sevindirdiğini belirtti.Klinik psikoterapist Gamze Birol yaptığıkonuşmada kimlik çatışmasının anksi-yete ve depresyona yol açtığını söy-ledi. Bu durumun iş ve okul hayatındabaşarısızlık olarak ortaya çıktığını, ya-şanan kültür ile temsil edilen kültürünçatışmasının bocalamaya dönüştü-ğünü belirtti.Toplantıya katılan uzmanlardan Hol-landa Esens Ruh Sağlığı Klinikleri yö-neticisi Psikoterapist Dr. Murat Can,göçmenliğin tanımının bizzat göçmen-lerin kendileri tarafından yeniden yapıl-ması gerektiğini dile getirdi. Evliliğinyıkılmasının uygarlığın yıkılmasıyla aynıdeğerde olduğunu söyleyen Dr. Can,toplumların kendine ait dengelerininbozulmasıyla fiziksel ve ruhsal yansı-maların ortaya çıktığını, bunların da şid-det içeren davranışlar gösterdiğinisöyledi.Marmara Üniversitesi İletişim fakültesiöğretim üyesi Doç.Dr. Ali Büyükaslan

yaptığı konuşmada, iletişim eksikliğininve kültürel farklılıkların çatışmayagiden süreci hızlandırdığını ve bununsonucunda şiddet içeren eylemleringerçekleşebileceğini açıkladı. Kültürelfarklılıkların yanlış anlamaları ve anlaş-mazlıkları doğurabileceğini söyleyenBüyükaslan, herkesin farklı herkesineşit olduğu düşüncesinin gündelik ha-yata, aileye, çevreye ve işe yansıma-

larından bahsetti. Kullanılan dilin çatış-mayı körükleyebileceğini ya da engelolabileceğini örneklerle açıkladı.Toplantıya İsviçre’den katılan Hipno-terapist / Psikoterapist ve pedagog-dindersi eğitmeni Fatma Vurucu çocukeğitimindeki iletişim eksikliklerinin veyanlışlıklarının nasıl şiddete dönüştü-ğünü örneklerle açıkladı. Avrupa’da daşiddetin yaygın olduğunu dile getiren

Fatma Vurucu, bu tür olayların basındayer almamasına özellikle dikkat edildi-ğini söyledi. Aile içi örnek olma davra-nışlarının doğrudan çocukta karşılıkbulacağını açıklayan Vurucu, çocukeğitiminde dikkat edilmesi gerekennoktaları ayrıntılarıyla açıkladı.Verdun hastanesi Ergen Ruh Sağlığıve Pskiyatri servisi psikoloğu EmrahAydın ise konuşmasında şiddetin tanı-mını yaparak, şiddetin terbiye biçimiolarak algılanmasının şiddetin tekrar-lanmasına yol açtığını belirtti. Çocuğuntelevizyon karşısında hipnoz halindeolduğunu söyleyen Aydın, çocuklarıntelevizyonlardaki güzel olan şeyleritaklit edebileceği gibi kötü ve zararlıolan şeyleri de taklit edeceğini ailelerinunutmaması gerektiğini söyledi. Yapı-lan araştırmalarda katillerin çoğununaile içi şiddete maruz kalan kişiler ol-duğunu, çocuklukta yaşanılan kimi şid-det eylemlerinin fırsat ele geçtiğindeşiddet olarak yeniden ortaya kondu-ğunu belirtti. Çocukların davranış bo-zukluğuyla doğmadığını, davranışlarınsonradan kazanılıp öğrenildiğini söyle-yen Psikolog Emrah Aydın, şu çarpıcısoruyu sorarak konuşmasını bitirdi:“Nasıl oluyor da her evin neşe kaynağıolan çocuk bir dönem sonra taşınama-yacak bir yük oluyor? Sorun çocuk-larda mı, ana-babalarda mı?”Katılımcılara verilen plaketler sonra-sında topluca yapılan Avrupa Parla-mentosu ziyaretiyle bu anlamlıkonferans sona erdi.

Aile İçi Şiddet" Konuşuldu

SENEDE 1 GÜN DÜNYA KADINLARGÜNÜ 364 GÜN ERKEKLER GÜNÜ!

Bundan tam 158 yıl önceydi. Tarihler 8Mart’ı gösteriyordu. ABD’nin New Yorkşehrinde, 40 bin dokuma işçisi kadın, in-sanca yaşamak ve emeklerinin karşılı-ğını almak için, greve gittiler. Hepolduğu gibi, polis müdahale etti vesonra da kadın işçileri fabrikaya kilitledi.Tam o sırada fabrikada nedeni belirsizbir yangın başladı. Çoğu kadın, tam 129kişi yanarak can verdi.Bu olayın ardından tam 53 yıl geçti. Da-nimarka’nın Kopenhag şehrinde, 2. En-ternasyonal’e bağlı kadınlar toplantısıyapılıyordu. Alman Sosyal DemokratPartisi önderliğinden, genç ve idealistClara Zetkin, bir öneride bulundu. 8Mart’ta yaşamını yitiren tekstil işçisi ka-dınların anısına, o gün tüm dünyada‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarakanılmalıydı. Teklif büyük coşkuyla karşı-landı ve oybirliğiyle kabul edildi.Ancak tüm dünyada yaygın olarak kut-lanması, 1977 Aralık ayından sonraoldu. 16 Aralık’ta Birleşmiş Milletler Ku-rulu toplandı ve 8 Mart’ı ‘Dünya Kadınlar

Günü’ olarak ilan etti.8 Mart için, ister ‘Dünya Emekçi Kadın-lar Günü’ diyelim, ister ‘Dünya KadınlarGünü’, özünde fark eden bir şey olma-yacaktır. Emekçi kadın, sadece evi dı-şında ücret karşılığı çalışarak, ezilenkadın değildir. Eğer evinde; bir temiz-likçi, bir aşçı ve bir çocuk bakıcısı çalış-mıyorsa, dışarıda çalışmayan kadın daemekçidir. Zira 24 saat ev işçiliği yapankadınların, sosyal güvencelerinin olma-dığı gibi, maaşları ve geleceklerine iliş-kin hiçbir garantileri de yoktur.8 Mart, kadın sorunlarını irdelemek içinözel bir gün. 8 Mart’ta dünyadaki tümkadınlar, hangi dili konuşurlarsa konuş-sunlar ve hangi sosyal sınıfa ait olur-larsa olsunlar, birbirlerini anladıklarıortak bir dilleri vardır. Çünkü sorunlarıortaktır. Kadınlar, yurttaşlık haklarından,içinde yaşadıkları toplumun gelişmişlikdüzeyine göre, ‘muaf tutulmaktan, kıs-mene doğru...’ (elbette ezilen toplum-larda kadınlar daha çok ezilir)yararlanırlar. Her konuda ayrımcılığa uğ-rayan, cinsiyeti dolayısıyla ezilen, horla-nan, aşağılanan ve kötü davranışlaramaruz kalan tüm kadınlar o gün, tek sesolurlar. Çünkü, dünyadaki kadınların ırkı,milleti, etnik kökeni ve ait olduğu sosyalsınıfı ne olursa olsun, istekleri aynıdır.Ve bu istekler de, potansiyel olarak anti-kapitalisttir.Peki ne ister kadın?Öncelikle çocukluğunu yaşamak ister.O ‘yuvayı yapan dişi kuş’ ve ‘kutsal ana’

dan önce, kız çocuğudur, kadındırçünkü!! Sevilmek, saygı duyulmak ister.Anlaşılmak, hatırlanmak ister sonra…Cinselliğine değil, beynine, fikirlerineönem verilmesini ister.Ayrımcılığa uğramadan, yurttaşlık hak-larından, erkekler kadar yararlanmakister.Dürüstlük ister, aldatılmamak ister.'Gözü dışarıda’ olan erkeğinden dolayıcanı yanarken bile; "Asıl hata sende,kadın olsaydın da erkeğini kendine bağ-lasaydın!” şeklinde faturanın kendisinekesilmemesini ister. Ayrıca, erkeğin ka-dını aldatmasının, ‘doğası gereği’ olduğusafsatasının kabul görmemesini ister. Kadınca tepkilerini özgürce ortaya koy-mak ister. Yani öfkelenmek, bağırmak,haykırmak, kahkahalarla gülmek gibi…Tüm bunları yaptığında ise sonuçlarının,bedellerinin olmayacağı, şeytanın bileaklına gelmeyen sıfatlara maruz kalma-yacağı güvenini taşımak ister.Namus dendiği zaman, ilk akla gelen ol-mamak ister. Çünkü kadın, namusunbedenin alt tarafında değil, üst tarafında,yani beyinde olduğunu bilir. Namus,ahlak kurallarına ve toplumsal değerlerebağlılık olarak açıklandığı gibi, aynı za-manda doğru ve dürüst olmaktır. Çalıpçırpmamak, kendi çıkarın için, her yolabaşvurmamaktır. Ayrıca kadın, ataerkilnamus anlayışının ne denli ikiyüzlü ol-duğunu da bilir. Çünkü birine yasak edi-len, diğerinin ‘elinin kiri’dir. Ve kadın,bedeninde, cinselliğinde, hem ailesinin,

hem toplumun hem de devletin baskısı-nın son bulmasını ister. Tecavüzün hemcinsel içerikli bir suç, hem de bir şiddetsuçu olarak görülüp, hak ettiği en yük-sek cezaya çarptırılmasını ister. Yanikadın onuruna, yaşama hakkına, ruhsalve bedensel bütünlüğüne saygı gösteri-lerek korunmasını ister. Özetle kadınlartüm bu saydıklarımın (ki, büyük birkısmı, erkeklerin hiç de çaba harcama-dan, doğdukları andan itibaren, kendili-ğinden sahip oldukları haklardır)kendilerine de tanınmasını isterler.Kadın olarak değil, insan olarak görül-mek isterler.Tıpkı büyük şair Nazım Hikmet’in söyle-diği gibi:“Kimi der ki kadınuzun kış gecelerinde yatmak içindir.Kimi der ki kadınYeşil bir harman yerindedokuz zilli köçek gibioynatmak içindir.Kimi der ki ayalimdir.Boynumda taşıdığımvebalimdir.Kimi der ki hamur yoğuran,Kimi der ki, çocuk doğuranNe o, ne bu, ne döşek, ne köçekne ayal, ne vebalO benim kollarım,bacaklarım, başımdır.Yavrum, annem, karımkızkardeşim,Hayat arkadaşımdır.”

Tüm emekçi kadınlara selam olsun!

MeltemBUDANNALBANT

Her şeyinköşesi

20

DİTİB Strasbourg Başkanı ve Din Hiz-metleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu ileyaptığımız güzel sohbetin dördüncü veson bölümünü yayımlıyoruz...

Özel liseÖzel lise projesi İlahiyat Fakültesi’ylebirlikte ortaya çıkmıştı ama Fakülte gün-demi daha fazla meşgul ettiği için onungölgesinde, geri planda kalmıştı.Fransa mevzuatı açısından bir lise kur-mak daha kolay; bütçesini ayarlayıp,eğitim kriterlerini mevzuata uygun yap-tığınız zaman kurulabiliyor. Öğrenciyibuluyorsunuz, masrafını karşılıyorsunuz,sorun olmuyor.Bizim açacağımız özel lise, öğrencilerinFransa’da bakalorya sınavlarına da gire-bileceği bir lise olacak. Eğitim dili deFransızca olacak. Dinî dersler seçmeliek ders olacak. Öğrencilerimiz başarılıkolej (ortaokul) mezunları, öğretmenleri-miz de çeşitli kökenlerden (Fransız,Türk, Arap gibi) olacak. Kısacası lisemizyüzde yüz Fransız eğitim sistemininiçinde olacak, Fransız müfredatı aynenuygulanacak, farklılığımız seçmeli ders-lerde olacak.

Lisemizin açılması için gereken işlerdenince detayları da halletmeye çalışıyoruz.2015-2016 eğitim sezonunun başlangı-cına, Eylül’e yetiştireceğimizi umuyoruz.Talebe göre değişebilir ama başlangıçtailk sınıfla başlamayı düşünüyoruz. Her-hangi bir Fransız lisesine giriş şartlarıneyse biz de aynısını uygulayacağız. Sa-dece seçmeli dersler için seçenekler su-nacağız; örneğin yabancı dil olarakArapçayı, sanat alanı olarak ebru, tez-hip, hat (kaligrafi) ve benzeri dersleri ter-cih edebilecek...

Bu dönemde yapılanlar ve yapılacaklarÖnceki dönemde oldukça yoğun biremlak alımı yapılmıştı; şimdi bunun içinindoldurulması, işlevsel hale getirilmesi vetam kapasiteyle kullanılması gerekiyor.Bu yerleri buradaki Türk toplumuna vehattâ bütün Müslümanlara ve Fransa’dayaşayan herkese, kısacası, insanlığafaydalı olan kurumlar haline getirmeklâzım.Öncelikli olarak bizim insanımızın ihti-yaçlarını gidermek üzere DİTİB bürola-rını yeniden düzenledik, hepsini ikincikata taşıyarak vatandaşların daha kolayve rahat ulaşmasını, verimliliği sağladık.Birinci katı da Diyanet Akademi’nin kon-ferans salonu ve çalıştay odaları olarakdüzenledik.Camide gençlerimizin ihtiyaçlarını gide-receği bir lokal yoktu. Şimdi gençlerinkocaman müstakil bir salonu var. Örne-ğin bir maçı büyükleriyle aynı yerde izle-mek zorunda kalmayacaklar. Oradabilardo, tenis masaları, elektronik oyunimkânları olacak. Yani gençliğin bir şe-kilde cami ve dernek etrafında toplan-masına bir zemin hazırlanmış oldu.Kadınlara, içinde mutfak teşkilatı bulu-

nan güzel bir mekân tahsis edilmiştir.Orada kadınlar bir araya geliyor; sosyal,kültürel ve dinî faaliyetler yapıyorlar,kahvaltılı sohbet programları düzenliyor-lar. İlahiyat mezunu yetkin iki bayan dingörevlimiz de bu faaliyetlere yoğun des-tek veriyor. Kadınlar Birliği salonundayapılan sohbetler sadece dinî içerikli ol-makla kalmayacak; çocuk eğitimi ve ba-kımı, psikolojik aile danışmanlığı gibidiğer uzmanlar da ilerleyen günlerde butoplantılarda görev alacaklar.DİTİB binasının altını kitapevi halinedönüştürdük. Kitap Fuarı’nda kitaba olanihtiyaç açıkça görününce bu kitabevinikurmaya karar verdik. Buradan dinî, sos-yal ve kültürel alanlarda kitap satın alı-nabilecek. Yakın zamanda bir dekütüphane oluşturulacak.Caminin avlusunda minikler için bir oyunalanı oluşturuldu. Adım adım bunları herkesim için geliştireceğiz.Sadece lise ve üniversite çağındakilerideğil, tüm çocukları sorumluluk alanımıziçinde görüyoruz. Bu nedenle kampüsü-müz içerisinde bir de kreş açmayı plan-ladık, bunun resmî işlemlerini başlatmışdurumdayız. Bunun yanı sıra, hafta sonuana sınıflarımızı da oluşturacağız ya-kında...

PersonelŞu anda benden başka daimî çalışan 8personelimiz bulunuyor ama bunlar yet-miyor; kısmî zamanlı çalışanlar ve gö-nüllü hizmet verenler var. Yeni bir projebaşlattığımızda tabii ki yeni elemanlar dagerekiyor, ihtiyaç oldukça yeni istihdam-lar da yapacağız.Yakında başlattığımız en büyük projemizDiyanet Akademi Merkezi oldu. Burası yılboyu eğitim görülen bir yer haline geldi.Yeni alınan üç yıldızlı otel binası bu mer-

kezin konukevi bölümünü oluşturuyor.Burada din görevlileri, dernek yöneticileri,kadın birlikleri, gençlik sorumlularını bir-kaç gün yatılı olarak misafir oluyor, mes-lek içi eğitim seminerleri alıyorlar.Fransa’ya hizmet verdiğimiz gibi çevre ül-kelerdeki DİTİB’lere ve Ataşeliklere dehizmet veriyoruz. Burası bir araştırma vemotivasyon merkezi de olacak; aidiyetduygusunu, kurumsal vizyonu, nosyonuve misyonu geliştirmek, metod birliği oluş-turmak için yararlı olacak. Çünkü çeşitlicamilerimiz ve derneklerimiz olaylara aynıpencereden bakmazlarsa, başarıyı yaka-lamak zorlaşır.

Görev süresiAtaşelerimiz üç yıl için gelir, ihtiyacındevam etmesi ve yerine yenisinin gel-mesi gecikecekse, bu süre dört yılakadar uzar.

Son mesajSon bir mesaj olarak bütün sivil toplumkuruluşlarına bir önerim var: Diyelim kiher biri yüz sayfalık bir kitap okuyor; bukitapların farklı olan bölümleri sadece 5sayfa tutuyor, 95 sayfası hepsinde aynı.Biz aynı olan 95 sayfayı kitaplarımızınbaşına alalım ve kitabı beraber okuya-lım. Farklı olduğumuz son 5 sayfaya ge-linceye kadar hiçbir ihtilafımızolmayacak. Bir şehre ana otoyoldangelen insanlar şehre nasıl ara yollardangiriş yapabilirlerse bizler de farklı olansayfalarımızı ayrı ayrı okuyalım, yanimenzilimize ayrı ayrı yollardan girelim.Umuyorum ve inanıyorum ki Fransa’dabizim insanımızın oluşturduğu tüm siviltoplum kurumları farklılıklardan çok bir-likteliklerimize daha çok vurgu yapmayıbaşarabilecektir.

Fevzi Hamurcu ile DİTİB’i konuştuk... (4)

BAŞSAĞLIĞI

Offenburg’taki Pascha Restaurant’ın sahibi Mehmet Ali Demirtaş’ın

sevgili AnnesiMenekşe DEMİRTAŞ

31 Ocak 2015 tarihinde vefat etmiştir.Merhumeye Allah’tan rahmet,

Demirtaş ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.Fahri-Gülboy Ekmekci

Satılık fond de commerceStrasbourg Schiltigheim’dabulunan, işlek yerdeki, müş-

terisi hazır geniş mekân,sahibinden devren satılıktır.

Tel: 03 88 18 20 35

A VENDRECENTRE VILLE SAINT DIE DES VOSGES

Aux Délices d'AnatolieFonds de commerce de RESTAURATION RAPIDE

AXE PASSANT CENTRE VILLE – Bonne clientèle enplace - bonne rentabilité – Restaurant ouvert depuis 23

ans2 Salles avec terrasse environ 100 couverts

Cuisine + sanitaires PAS DE PERSONNEL A REPRENDRE

OUVERT 6J/7LOYER 850 €

FOND DE COMMERCE 90 000 € pouvant être discuté sisérieux.

Tél: 06 25 77 92 91Satılık Restoran Döner Kebap23 senedir açıktırSaint Dié Des Vosges çarşısında bulunmaktadır, müşter-isi hazır, 100 kişilik kapasitededir.Senelik bilançosu iyidir. Hemen çalışmaya müsaittir. Kira 850 € ve fiyatı 90 000 € anlaşmalı.Tél: 06 25 77 92 91

GEÇMİŞ OLSUNMulhouse’un sevilen esnafların-dan Karadeniz Fırını’nın sahiplerininAnneleri Tayibe BEYAZrahatsızlanarak hastaneyekaldıılmıştır. Kendisine acil şifalar diliyoruz.

Objektif Gazete

Aşçı aranıyor

Sélestat’daki çok kaliteli bir restoranda çalışacak ciddî, tecrübeli bir aşçı aranıyor.

Başvuru için: 06 51 73 55 85

Randevu günü ba vuracak ki ilerin kimlik bilgileriyle (Türk Nüfus Cüzdan , Oturum kart ,Carte Vitale …vs) gelmeleri rica olunur.

TürkiyeFransa

03 88 65 28 57

Uzmanlar m z emeklilik, malüllük ve dulluk haklar ndaki tüm sorular n z ücretsiz olarak türkçe yan tlayacak ve sizleri bilgilendirecektir. Bunun için a a da belirtilen telefon numaras n arayarak randevu alman z gerekmektedir :

Yer / Tarih ve Saat

STRASBOURGCarsatCaisse d’assurance retraite et de la santé au travail36, rue du Doubs

ULUSLARARASI DANI MA GÜNLER

Türkiye’de veya Fransa ’da çal yor ya da çal t ysan z ?Türk ve Frans z Sosyal Güvenlik Kurumu Uzmanlar sosyal güvenlik haklar n z konusunda sizlere dan ma hizmeti vereceklerdir.

24, 25 ve 26 Mart 2015 tarihlerinde

...

22

Türkiye’nin ünlü çiğ köfte markasıOSES’in Strasbourg mağazası, altı ayönce Schiltigheim’da açılmıştı.Şubeyi görmeye ve ikinci mağaza içinfikir alışverişinde bulunmaya gelen firmasahibi Osman YAŞAR’ın 24 Şubat 2015tarihindeki bu ziyaretini vesile bilerek,kendisine çiğ köfte ve firması hakkındamerak edilen soruları sorma fırsatı bul-duk. İşte Osman Bey’in anlattıkları...Osman YAŞAR: 1974 Adıyaman do-ğumluyum. Yaklaşık 20 senedir çiğ köftesektöründeyiz. Çiğ köfte daha önce lo-kantalarda etli yapılırdı, sonra biz ar-ge’sini yaparak bunu geliştirdik ve etsizhalini oluşturduk; yani et koymadan yap-maya başladık ve bunun da ana madde-leri bulgur, salça, isot, baharatar veceviz içidir.Normal, etli çiğ köfteyi 2-3 saat içindeyiyip tüketmeniz lâzımdır, çünkü bakteriüretir. Bizim oluşturduğumuz etsiz çiğköftenin ise ömrü uzundur. Bunun yanısıra, bu ürüne karar vermemizde, tadı vemaliyeti de etkili olmuştur.Bulgurlu çiğ köfte furyası 2002 yılındabaşladı, piyasada birkaç firma daha olsada, ilk şubeleşmeyi yapan OSES’tir.Baştan Türkiye içinde bile zorlandıkçünkü etsiz oluşu ve hijyenikliği açısın-dan kuşkular oluşmuştu, ama çok çalış-tık, tanıtım için de epey çabaladık vesonunda bu lezzet çok sevilince, çok tu-tulunca, kabul gördü. Bugün OSES’inTürkiye’nin 55 ilinde 600 şubesi mevcut-tur.Biz ürünümüze inanıyor ve güveniyoruz;neden bu lezzet dünyada da olmasındiye düşündük ve yurt dışına açılmaya

karar verdik. Avrupa dışında Çin’de devarız, onlar da acıyı çok seviyorlar. Al-manya’da 7 şubemiz, Fransa’da şimdilik1 şubemiz bulunuyor; Strasbourg-Schi-tigheim’da, ikincisi ise çok yakında Col-mar’da açılacak. Kanada ile bir anlaşmayaptık; birkaç içersinde orada da olaca-ğız.Avrupa için hammadde Türkiye’dengelse de üretim için fabrikamız Al-manya’dadır, orada yoğrulup dağıtımıyapılır.Birlikte çalışacağımız insanlarda bazıözellikler arıyoruz doğal olarak: önceliklekişi işini sevmeli, bu işe inanıp güven-meli; bunlar olunca, anlaştığımız tak-dirde, az bir maliyete, 10 ila 15 000avroya kendi işinizin patronu olun diyor,böyle bir fırsat yaratıyoruz. Kişi dükkânıbulduktan sonra, bütün malzemeleri

Türkiye’den biz getiriyoruz ve anahtarteslimi açılışı yapıyoruz.Çiğ köftenin menşei Kommagene Kral-lığı devrine dek gider; çok eskidir, Nem-rut’la İbrahim Aleyhisselam dönemindeoluşan bir yiyecek maddesidir. O za-manlar aş pişermeyi yasaklamışlardır; etyemek isteyen hamile bir kadın için, cey-lanın arka baldırının etini alıp taşla dövü-yorlar ve bunu buğdayla harmanlayıpyediriyorlar; ürün oradan gelme derler...Tabii günümüzda zenginleşmiş, farklıbaharatlar girmiştir işin içine. Yani, men-şei Adıyaman’dır...OSES çiğ köftenin sevilmesinin başlıcanedeni işimizi severek yapmamızdır.Zaten severek yapılınca, kendiliğindenlezzet katılır yemeğe! Biz bu işi biliyoruz,ilk etsiz çiğ köfteyi oluşturan bizleriz. Buanlamda bizim ürünümüz kaliteli, güve-

nilir ve sağlıklıdır.Çiğ köfte ayran ile yenilir, enönemlisi bu! Acı sosumuz çokmeşhurdur, tabii marul yapra-ğını da unutmayalım...Bizim şirketin ana merkezi İs-tanbul’dadır, 200 çalışanımızmevcuttur, günlük 10-15 tonarası üretim yapılır ve Tür-kiye’ye dağıtılır.İşin ilk zamanları hep zordur;önce siz inanacaksınız, gü-veni sağlayacaksınız, çalışıp-ç a b a l a y a c a k s ı n ı z ,tanıtacaksınız, ürünün kaliteliolduğunu bıkıp usanmadananlatacaksınız, sonra insanlargelip deneyecekler...Bu Türkiye’nin ürünüdür, millîyemeğidir; vatandaşlarımızürünlerine sahip çıksınlar

demek isterim. Böylelikle Türkiye’ninbulgurunu dünyaya tanıtıp ihraç etmiş vememlekete fayda sağlamış oluruz...Alper KARABABA: Türkiye’deki şirketleorganik bağlantılı şekilde, Almanya’dakifirmanın genel sorumlusuyum ve anafirma ile ortağım. Tüm Avrupa banabağlı olarak çalışmaktadır. Bizim felse-femize göre, her şubemiz OSES ailesi-nin bir ferdi gibidir. Sümeyye ve Serdar ERGİNCANLI:OSES’in Strasbourg şubesi sahipler ola-rak herkesi bekleriz; OSES’e gelip çiğköftemizin tadına baksınlar. Colmar şu-bemiz de Mart ayının ortalarında, Mer-kez Tren Garı’nın karşısında (6, place dela Gare) açılacaktır, tüm vatandaşları-mızı lezzetimizi tadmaya davet ediyor,hepinize selamlarımızı sunuyoruz.

OSES Çiğ Köfte Strasbourg’tan sonra Colmar’da

Değerli vatandaşlarımız,

Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı kapsa-mında, Yurt Dışı Seçmen KütüğündeBaşkonsolosluğumuza kayıtlı olan vatan-daşlarımız, 25. dönem Milletvekili GenelSeçimleri için 8-31 Mayıs 2015 tarihleriarasında haftasonu günler de dahilolmak üzere 10:00-19:00 saat dilimindeBaşkonsolosluk binamızda (10, rue Au-guste Lamey 67000 Strasbourg) kurula-cak sandıklarda randevu almaksızınoylarını kullanabileceklerdir.Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızınoy kullanabilmeleri için "Yurtdışı SeçmenKütüğü"ne kayıtlı olmaları gerekmektedir.Yurtdışı Seçmen Kütüğü'nde yer almanıntek yolu, yurtiçinde nüfus müdürlüklerine,yurtdışında ise konsolosluklarımıza baş-

vurarak "adres beyanı"nda bulunmaktır.Yurtdışında yaşayan ve seçmen niteliğinitaşımakla birlikte, Yurtdışı Seçmen Kütü-ğü'nde kayıtlı olmayan vatandaşlarımızın13 Mart 2015 tarihine kadar,1. Başkonsolosluğumuza şahsen müra-caatla "Adres Beyan Formu" doldurarak,2. İşbu duyurunun ekinde sunulan "Yurt-dışında Yaşayan Vatandaşlarımız İçinAdres Beyan Formu-B (ön ve arkasayfa)"yi eksiksiz doldurduktan sonra,

nüfus cüzdanlarının önlü/arkalı fotokopi-siyle birlikte iadeli taahhütlü posta yo-luyla Başkonsolosluğumuza göndererek,adres beyanında bulunmaları mümkün-dür.Yurt Dışı Seçmen Kütüğü 14 Mart 2015Cumartesi günü YSK'nın internet site-sinde ilan edilecektir. Yurtdışında yaşa-yan ve seçmen niteliğine sahip olanvatandaşlarımız, evvelce adres beya-nında bulunmuşlarsa, Yurtdışı SeçmenKütüğü'ne kayıtlı olup olmadıklarını, Yük-sek Seçim Kurulu Başkanlığı'nın internetsitesinde bulunan "Yurtdışı Seçmen Sor-gulama" bölümünden(https://www.ysk.gov.tr<https://www.ysk.gov.tr/>) kontrol edebilirler.

www.ysk.gov.tr<http://www.ysk.gov.tr>

internet adresinden kontrol ettiğiniz seç-men bilgilerinizde adres beyanınızın ha-talı olduğunu tespit etmeniz halinde, 14Mart 2015 (Türkiye saati ile 08.00) ile 27Mart 2015 (Türkiye saati ile 17.00) tarih-leri arasında Başkonsolosluğumuza şah-sen müracaat ederek itirazbaşvurusunda bulunabilirsiniz. İtiraz baş-vurusu için son gün 27 Mart 2015 (Tür-kiye saati ile 17.00) olup bu saattensonra itiraz başvurusu kabul edilmeye-cektir. İtiraz başvurularının şahsen yapıl-ması gerekli olup, posta ile itirazbaşvurusu yapılması mümkün değildir.Vatandaşlarımıza saygılarımızla duyuru-lur.T.C. Strazburg Başkonsolosluğu10 rue Auguste Lamey 67000 Strasbourg (FRANCE)

SEÇİMLER HAKKINDA BAŞKONSOLOSLUK DUYURUSU

23

25

Alsace ve çevre bölgelerdeki CHP’liler,artık dernekleşme ve parti için çalışmavaktinin geldiğine karar vererek, 1 Mart2015 tarihinde Strasbourg’ta bir arayageldiler.Oluşumun başını çeken Vosges OkulAile Birliği Derneği Başkanı MustafaKemal Özçelik ve hukuk öğrencisi EmreÇam’ın önderliğinde, Paris’ten gelenCHP Fransa Birliği Başkanı HüseyinÇiçek, Başkan Yardımcısı Uğur Güvenve Yönetim kurulu üyesi Musa Aytaçdesteğinde yapılan toplantıya, elli kişi ci-varında bir katılım oldu. M. K. Özçelik’in yaptığı açılış ve hoşgel-diniz konuşmasından sonra söz alan Hü-seyin Çiçek, amaçları ve yapılacak işlerianlattı. Bunun çok geç kalmış bir örgüt-lenme oduğunu belirten Çiçek, kendileri-nin bu serüvene Kemal Kılıçdaroğlu ile2011 Kasım’ında başladıklarını, derneğinise 8 Mayıs 2013’te kurulduğunu söyledi.Yurtdışında 10 ülkede toplam 23 birliğinbulunduğunu, bunlara şimdi de Alsace’ınve devamında Lyon, Marsilya, Nantes veBordeux’nun da ekleneceğini ifade eden

Çiçek, bu seçimlerin öne-mine değinerek, « Bu birrejim oylamasıdır. Türki-ye’de değişimin en büyükgücü, CHP’nin taban gü-cüdür. Dinci Führer (partieşittir devlet) rejimine sonvermeliyiz » çağrısındabulundu.Diğer konuşmacılardanEmre Çam da Strasbo-urg’ta da oylara sahip çı-kılması gerektiğine,bunun için de örgütlen-meye gerek olduğunadikkat çekerken, söz alanöteki katılımcılar, örgüten-menin yanı sıra, insanlarısandığa taşımanın ve evev dolaşıp CHP’yi anlat-manın zaruretini dile ge-tirdiler.Konuşmalar ve karşılıklı görüş alışveriş-lerinden sonra, derneğin oluşturulmasıve gerekli yasal işlemlerin yapılması içinM. K. Özçelik, Emre Çam ve Nurgül

Tok’tan oluşan ekibe görev verilerek, iş-lemler tamamlandıktan sonra, Eylül-Ekimaylarında ilk kongrenin toplanarak yöne-ticileri seçmesine karar verildi.

Bu oluşum hakkında bilgi almak veyadestek olmak isteyenler, [email protected] mail adresine başvura-bilirler.

CHP Strasbourg Birliği oluşum halinde

Erstein’da bulunan ELSASS PIECESAUTO, ikinci şubesini Sélestat’da açtı.Mart ayının hemen başında yapılan buaçılış sonrasında, firmanın sahibi OrhanISLANMAZ ile görüşerek, hem yeni ma-ğazası hem de başarısının sırrı hakkındabilgi aldık.Çevresinde çok sevilen ve işinde de çokbaşarılı olan Islanmaz, sizler için şuaçıklamaarı yaptı...“İlk mağaza olan Erstein’ı 2013’ün Martbaşında, yani tam iki yıl önce açmıştık;şimdi de ikinci şubemizi Sélestat’ya aç-manın mutluluğunu yaşıyoruz. İnsanlar mağazalarımızda her markaarabanın her türlü parçasını, aksesua-rını, bakım ve tamiratla igili ne varsa

(yağ, su, balata, debriyaj vs...) onları bu-labiliyor. Parçaların yüzde 80-90’ı,sabah 11’den önce sipariş verildiğinde,öğleden sonra 14-15 gibi buradan alabi-liyor. Şu an için evlere teslimat yok amaErstein mağazamız garajlara teslimatabaşlamış bulunuyor.Sélestat’ya açmanın nedeni, burada bualanda sadece tek bir mağazanın bulun-ması ve buna iki-üç yıl içinde yenilerinineklenecek olmasıdır; biz ön alalım iste-dik...Bu mağazamızda, açılış vesesiyle, Martayı boyunca birçok ürünümüzde % 50indirim uygulayacağız: egzantrik kayışı,buji, motor kayışı, su pompası, amorti-sör, yay, rotül, plaket, disk vb...

Başarımızın sırrı, ciddiyet,çok çalışmak, güleryüzlühizmet, müşteriyle birebirve yakından ilgilenme,söz verilen saatte parça-ları getirip teslim etme(sözünde durma), verilenfiyatların uygun olması,hizmet kalitesi ve enönemlisi de satış sonrasıhizmetlerin titizliği...Bu satış sonrasında şöyleolabiliyor: mesela birisibir parçayı alıyor, araba-sına takıyor, iki ay sonragelip diyor ki benim arababozuldu, arabayı öylece

sattım, parçayı iade edebilir miyim; sıkın-tısız alıyorum.Yani müşteriye iyi davranmak, onunlabebek gibi ilgilenmek gerekiyor.Bir işadamı açgözlü olmamalıdır. Dürüstolmalı, sadece para için deği de iş içinçalışmalıdır. Örneğin ben bu mesleğeşans eseri girdim ama hoşuma gittiğiiçin de devam ettim. İşimi sevdiğim için-dir ki sabahları severek geliyorum, ayak-larım geri geri gitmiyor, fazla Pazartesisendromu yaşamıyorum!Son olarak tüm vatandaşlarımızı her ikimağazamıza da beklediğimizi, onları eniyi şekilde ağırlayacağımızı söylemek is-terim...”

Orhan ISLANMAZ kimdir? “31 yaşındayım. 1984 Gaziantep do-ğumluyum. Fransa’ya 8 yaşımdaykengeldim. Yedek parça işine, öğrenciliğim-den sonra, 2007 senesinde başladım.Bilgisayar programcılığı okumuştum Btsolarak, sonra da hukuk işleri yardımcılığıokudum lisans düzeyinde StrasbourgÜniversitesi’nde ( o zamanki adı MarcBloch’tu).”

( 2, rue Maison Rouge 67600 Sélestat /4, rue de Général de Gaulle 671520Erstein / Site: www.elsass-pieces-auto.fr / Tel: Erstein 03 88 51 03 87 veSélestat 03 88 58 30 70 )

Elsass Pièces Auto ikinci şubesini Sélestat’ta açtı

Başkanlığını Hikmet Hüseyinbaş’ın yap-tığı ve Fransa’nın ilk Türk başkanlı partisiresmi olarak kuruldu. Çok kısa sürede il-giyi üzerine çeken Eşitlik ve Adalet Par-tisi (Parti Egalité Justice – PEJ) 22 marttayapılacak il genel idare meclis seçimle-rinde (Elections départementales) 10bölgede aday göstermeyi başardı. Bütün seçim bölgelerinde aday tanıtımıyapan parti yöneticileri hedeflerinin“Fransa siyasi arenasında kalıcı olmak”olduğunu belirttiler. Görüşlerine başvurduğumu parti kurucu-larından Fatih Karakaya yaptığı açıkla-mada partiyi şöyle tanımladı: PEJ sessiz çoğunlukların sesi olmak içinkuruldu. Fransa yasa ve değerleri ilegöçmenlerin, dini ve etnik azınlıklarınsesi olmaya talibiz. Kurulduğumuz ilk

günden beri bunun üzerine durmamızarağmen basın ve özellikle de bir takım te-rörist gruplarla ilişkileri olanların inatlabizi dinci ve AKP’nin kuruluşu olarakgöstermeleri anlaşılmazdır. Türkiye’deki alışkanlıklarını buraya taşı-maları ve her zamanki gibi halkın değer-lerine küfretmeye devam etmelerine hiçşaşırmadık doğrusu. Bizler Fransız va-tandaşı, Fransa’da yaşayan ve Fransaseçimlerine giren bir partiyiz. Yıllardır Müslüman, Roman, Siyah ve

tüm azınlıkların çöken ekonominin so-rumlusu olarak gösterilmesinden, günahkeçisi yapılmasından bıktık. Sabahakşam medyada dahil olmadığımız konu-larda suçlu duruma düşürülmekten bık-tık. Sırf başında bir “bez parçası” var diyeayrımcılığa uğramasından bıktık. Her seçimlerde yanımıza gelip “Biz sizindostunuz, sizden birini aday gösterece-ğiz” deyip sonra da dışlamalarındandalga geçmelerinden bıktık. 30 yıldır buülke ekonomik ve sosyal olarak çöküntühalinde. Ne sağcılar sağcı gibi, ne solcu-lar solcu gibi davranıyor. Sürekli ezilenvatandaşlar oluyor ve bu becerisizlikle-rini bizlere yamalayarak kendilerini kur-tarmaya çalışıyorlar. Bu artık böyle devam edemezdi elbet. Vebiz bu partiyi kurarak sistem içinde politik

mücadelemizdenasla ödün verme-yeceğiz. Üyelerimizin, yö-neticilerimizin birbölümü Müslü-man olabilir amabiz tüm vatandaş-lar için aynı müca-deleyi vereceğiz. Siyasilerin hergün Müslümanlarıs u ç l a m a s ı n ı ,

büyük-küçük tirajlı medyanın her günİslam üzerine manşet atmasını gerçeksorunları gizlemek ve popülist seçim ya-tırımları olarak kullanıldığını ifşa edece-ğiz. Her gün demokrasiden, insan hakların-dan, basın ve ifade özgürlüğünden demvuranlar demokratik kurallar içinde kuru-lan bu partiye bu kadar kin kusmalarımanidar buluyoruz.”Öte yandan Genel Başkan YardımcıKadir Güzle ise yaptığı değerlendirmede

bazı konulara dikkat çekti. Partinin anakadrosunun daha önce birçok partideüyelik-militanlık-yöneticilik yaptığını,hatta bazılarının belediye meclis üyeliğiolduğunu hatırlattı. Hepsinin de ortak noktasının belirli birsüre sonra demokrasi nidaları atanlarınfarklılıklara tahammülü olmadığı için buarkadaşlar parti içinde yer bulamadıkla-rını ve bu yüzden istifa ettiklerini belirtti. Seçimlerle ilgili de bilgi veren KadirGüzle, vatandaşları kesinlikle oy kullan-maya davet etti. 22 Mart’taki seçimlerde“departement meclis üyesi” seçileceğini,bu kişilerin özellikle de RSA gibi sosyalalanda yetkisi olduğunu hatırlattı. Bas-Rhin, Haut-Rhin, Territoire de Bel-fort ve Doubs bölgesinde 10 binomeaday gösterecek olan PEJ daha sonraAralık’ta yapılacak bölgesel seçimlerdeliste sunmayı hedefliyor. Adaylar ve bölgeler: Canton d'AudincourtYassine Bouchtaoui - Nora Guettouche(Yedekler: Nexhmi Bytyqi - Gülüzar Sos-yal)Canton de BelfortYusuf Çetin - Ebru Sütçü (Yedekler:

Erdal Karasın - Fatma Çetin)Canton de Belfort 3Maggy Perret - Gökhan Erdem (Yedek-ler: Aysel Yücer - Mustafa Çetin)Canton de Besançon 1Fatma Kahrıman - Mehmet Yamakoğlu(Yedekler: Dilek Yamakoğlu - OsmanÖzgör)Canton de Colmar 1Valérie Kökmen - Hasan Gözel (Yedek-ler: Radia Ounas - Turgut Çimen)Canton de Montbéliard Senay Ünlü - Eşref Bulut (Yedekler: Kha-dija Ezzaijari - Fatih Elmas)Canton de Pontarlier Hafize Nomal - Abdullah Yücel (Yedek-ler: Seher Yasan - Ufuk Yasan)Canton de SchiltigheimSenay Yumlu - Fatih Karakaya (Yedek-ler: Hatice Dumlupınar - Süleyman Kara-koç)Canton de Strasbourg 2Nesrin Tuğral - Ahmet Güzle (Yedekler:Sümeyye Gedikoğlu - Muhammed Bay-ram)Canton de Strasbbourg 3Prudence Atlı - Muhammet Çavuş (Ye-

dekler: Nora Bennour - David Ay)

Eşitlik ve Adalet Partisi Kuruldu27

29

22 ocak 2015 perşembe günü, Milli Eği-tim Bakanı Najat Vallaud-Belkacem,cumhuriyetin değerleri için seferberlikilan etti. 11 teklif yapan Bakan, bu prog-rama gelecek 3 sene içinde 250 milyoneuro harcanacağını söyledi.1. Cumhuriyetin değerlerini aktarma:temmuz 2015’den itibaren 1000 öğret-men ve okul personeli için laiklik değer-leri üzerine eğitim verilecektir.2. Cumhuriyet törenlerine ve öğretmen-lere saygıyı yeniden sağlamak: Okullarabaşlarken öğrenci ve veliler laiklik temel-lerini ve iç tüzüğü imzalayacak. Okul-larda 9 aralık günü laikliğin günü ilanedilecektir.

3. Vatandaşlık parkuru oluşturulacak: 1.sınıftan itibaren lise son sınıf öğrencile-rine kadar eylül 2015’den itibaren ahlakive toplumsal eğitim verilecektir. Ortaokulve liselerde bir medya incelenecek vearaştırılacaktır.4. Velilere yönelik faaliyetler artırılacak:velilere okullarda daha fazla zaman veyer ayrılacaktır.5. Tüm kaynaklar seferber edilecek: herakademide, tüm okullar için profesyoneluzman insan kaynağı rezervi oluşturula-caktır.6. Fransızcaya hakim olmak: ilkokul 2. sı-nıfın başlangıcında tüm öğrencilerin de-recesini öğrenmek için fransızca

dersinden toplusınav yapıla-caktır.7. Okullardanönce ayrılanlarıyeniden kazan-dırma planı:eğitime geridönme hakkıverilecektir.

8. Sosyal ve bölgesel determinizmekarşı: orta okullarda adil öğrenci karışımıiçin aktif bir politika izlenecektir. 9. Sosyo ekonomik sorunlara maruzkalan halk için: sosyal fon finansmanları45 Me çıkartılacaktır.10. Yüksek öğretimde seferberlik: kırılmanoktaları ve radikalleşme faktörleri üze-

rinde toplum aydınlatılacaktır.11. Üniversite öğretmenlerine laikliğindeğerleri ve ayrımcılığa karşı mücadelekonusunda daha iyi bir eğitim verilecek-tir.Engelli çocuklarımızın eğitim hakkı:Biliyorum ki, tüm çocuklara açık olanokulun yolu daha zor ve uzun bir müca-deleden geçecektir. Önümüzde daha bir-çok engel vardır. Bu nedenle velilerolarak engelli çocuklarımız için seferberolmamız gerekmektedir. Engelli çocukla-rımızın herkesten daha fazla düzgün vekaliteli bir eğitim alma hakları olduğunudüşünüyorum.Mustafa Kemal ÖZÇELİKFCPE des Vosges BaşkanιEmail: [email protected]

Cumhuriyetin değerleri için seferberlik

BALLI BÖREKTEN PAY KAPMA YARIŞIBu aralar bürokrat kıyımı yaşanıyor her-halde. İstifa eden edene. Yanlış mı oldubu tabir. O zaman şöyle diyebiliriz: "Ballıbörekten pay kapma". Haziran 2015’teyapılacak milletvekilliği seçimleri uğ-runa, aday adayı olmak için istifa eden-leri iyi tanımak gerekiyor. Kim için? Neiçin? Hangi amaca hizmet için? Renkle-

rini ve dünya görüşlerini deşifre ettiler.Aman siz siz olun, aralarında "HerCuma makara, kakara diye ayet salla-yanlara"."Ben hH. İbrahim, kardeşim Hz. Mu-hammet"diyenlere."Erdoğan'a dokunmak ibadettir" diyen-lere."90 yıllık reklam arası sona erdi" diyen-lere."Allah'ın tarif ettiği sıfatları taşıyor" di-yenlere."Sen de eteğinin boyunu uzun tut" di-yenlere."Hamile iken sokağa çıkmayacaksın" di-yenlere."Kadın erkek bir değildir"diyenlere."Gülmek fahişeliktir" diyenlere."Diz kapağından üstü gözükse, anan da

olsa" diyenlere."Aynı merdiveni kullanmak yasaklan-malı" diyenlere."Üç dört gün söylenirler, sonra unutulurgider" diyenlere."Sekiz yüz lira iyi para" diyenlere.Daha bunlara benzer binlercekelam eden siyasilere, sizlere bir öncekiseçimlerde vaatte bulunup yerine getir-memiş olanlara, devamlı yalan üretipyapmış gibi anlatanlara, haksız yererant peşinde koşanlara, iktidarın kirli iş-lerini örtmekle meşgul olanlara, neredeise tecavüzü teşvik edecek bir durumagetirenlere, kanun koyuculara, uygula-yanlara, yargıyı şu veya bu şekilde kö-tüye kullanıp mağdurların aleyhindesonuçlandıranlara, liyakata bakılmaksı-zın haksız bir şekilde bir yerlere gelmiş

olanlara, sahte evraklarla kirli işleri nor-mal bir şekilde kamuoyuna açıklamazahmetinde bulunanlara, yandaşlara,kankalara, hayatında ani değişikliklerolanlara, sıfırlayamayanlara, ne yap-tımsa birilerinin talimatıyla yaptım diyen-lere, yoluna yatarım, sık ula sık diyenmemuruna, mülki amirlik ve bakanlıkyapanlara, size ayakkabı kutuları vaatedip kara lastiklere muhtaç edenlere; kı-saca her şeyi gözden geçirip, biat etme-yecek, sözünün eri, namuslu, dürüstgördüklerinize, oylarınızı vermelisiniz. Aksi takdirde gidilen yön yanlışa, çık-maza gitmektedir. Bu seçim son seçiminiz olabilir. Takdirsizlerin siz daha iyi bilirsiniz. Bu seferhakim koltuğunda sizlersiniz. Karar sizin...

BASRİ ÇİÇEK

ÇİÇEKPASAJI

cicek @hotmail.fr

Kadınlarımız...8 Mart, malûmunuz, Dünya Emekçi KadınlarGünü..

Bu yazı da 8 Mart’ta kaleme alındığına göre,bu konuyu işlemek lâzım.Ama, çok yakın bir geçmişte, 28 Şubat’ta da,ünlü yazar Yaşar Kemal öldü. Aslında onuyazmak gerekmez miydi?Belki de, ikisini bir araya getiren bir yazı;neden olmasın?Hadi, rastgele...Çocukluğumuzdan beri Yaşar Kemal’in bir-çok kitabını, yazısını okuduk, onun sosyal-si-

Fahri EKMEKCİ

[email protected]

AZICIKyasal mücadelelerini izledik; şimdi de,ardından yazılanları okuyor, kimizaman yeni bilgiler ediniyoruz.Dev cüsseli koca yazarın hayatı okadar savaşımlar içinde, sorunlarlaboğuşarak geçmiş ki, sanırsınız birTürk kadını o!Nasıl ki Türk kadını (daha doğrusu,dünyada ezilen tüm kadınlar) bir ömürboyu çile çeker; dövülür, sövülür, öl-dürülür, en ağır işlere koşulur, değeribilinmez, arkasına saklanılarak siya-set üretilir, eve kapatılmak istenir...Şu bizim anlı şanlı zalım devlet deYaşar Kemal’e neler çektirmiş neler!Oysa, o, sadece ve sadece yazmakistiyor, insanların özgür olmasını vezulüm görmemesini arzuluyordu.Konuştuğumuzda biz erkekler man-galda kül bırakmayız ya hani; kadın-ları nasıl sever, onlara saygı gösterir,ana-avrat der, uğurlarına hapis yatar,onlara hiç kıyamayız ya güya...

Bu bir öldüresiye sevmek, bu bir çokilkel namus anlayışı, bu bir Ortaçağzihniyeti, bu bir ikiyüzlülüktür ki, anlat-maya Yaşar Kemal’in dahi kalemi yet-mez!O Yaşar Kemal ki, hele ki bir doğayıanlatmaya başlamayagörsün, klasiksöylemle, ‘bir yaprağın ağaçtan düş-mesini otuz sayfada anlatır’; onunyazma gücü bile betimleyemez biz er-keklerin ‘hayvanlığı’nı (gerçek hay-vanlardan özür dilerim).Değil senede bir gün, yılın her günükadınlara adansa, yine de bizim hoy-ratlığımız tükenmez; kadınlara revagördüğümüz şiddet, sömürü, beyin-sizlik bitmez.Bitecek gibi görünseydi, zaten YaşarKemal’in o gören tek gözü de açık git-mezdi...Çare?İlkin, herkesin Yaşar Kemal okumayabaşlaması denenebilir mi acaba?

Özellikle de erkeklerimizin.Neden olmasın ki?Yaşar Kemal veya bir başka yazarınkitapları çokça okunmaya ve içselleş-tirilmeye başladığında, bizim top-lumda da olumlu gelişmeler, ileriye vemedeniyete, çağdaşlığı doğru geliş-meler olmaz mı?Ham bir hayal midir bu?Bilmiyorum; yanıt sizde...Bildiğim ise şu: Yukardaki paragraftaçok soru işareti var. Neden?Çünkü, ilkellikten kurtulma soru sor-makla başlıyor; eğitim ve okumaktangeçiyor; görülüp duyulanların akıl vemantık süzgecinden geçirilmesinekadar gidiyor.Sonrası kolay; gerçek birer insan olu-yor ve başta kadınlar hiçbir canlıyaeziyet etmiyor, işkence yapmıyorsu-nuz.

Memed gibi inceliyorsunuz yani...

Hani derler ya “Bu iş için doğmuş”, MineGünbay 8 Mart’ta doğarak, gerçektende “kadın haklarıyla mücadele” ye doğ-muş. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle,Strazburg Belediye Başkan YardımcısıMine Günbay’la, kadın hakları ve müca-delesi üzerine konuştuk. Mine, 8 Mart’ı hiç doğum günüm olarakkutlamam, dese de, Objektif ailesi ola-rak Mine’nin doğum gününü bu vesi-leyle kutluyoruz. “Kadın devrimi”hayalinin gerçekleştiğini göreceğin yıl-lara Mine...

Röportaja başlarken, “kendini bize tanı-tır mısın” dediğim zaman, Mine “doğumgünümü soracak mısın” dedi. Öncebiraz şaşırdım; ama 8 Mart deyince an-ladım. Çünkü bütün hikaye aslındaorada başlıyor. 8 Mart’ta doğdum ve her şeyin de ondankaynaklandığına inanıyorum. İşin esprisitabii ki de bu; ama biraz da doğru oldu-ğunu düşünüyorum. Annem hep, “Ha-yatımdaki ilk feminist hareket seni 8Mart’ta dünyaya getirmekti” der. Ben bütün 8 Mart’ları hep kolektif bir şe-kilde kutlamışımdır. Hiçbir zaman ken-dime özel olarak, doğum günümükutlamadım. Hep kadın hareketinin

içinde oldum.

8 Mart’ı “anmak” mı “kutlamak” mıdesem? Biz bu konuları derneklerle çok tartışıyo-ruz. 8 Mart’ı kutlamak gerekiyor mu?diye. Aslında kutlamak gerekiyor. Önce-likle bunun siyasi bir gün olduğunu ha-tırlatmak, yani kadın- erkek eşitliğininsiyasi bir sorun olduğunu vurgulamak,ve ikinci olarak da, kolektif şeyler düzen-lediğimiz zaman, bir nefes alıp konuş-maya, tartışmaya ve birbirimize enerjivermeye çalışıyoruz. O gün hep beraberolmak, feminist hareketinde çok önemli.

Bu konuyla sürekli uğraşınca insan yo-ruluyor ve sanki hiç kavuşamayacakmı-şız gibi geliyor, o nedenle bu vesileylebir araya gelmek ve kutlamak bize de iyigeliyor.

Kadınların en temel sorunu sence ne?İlk olarak çözülmesi gereken problemne? Kadına yönelik şiddet. Önce buradanbaşlamak gerekiyor. Zaten buradanbaşlayınca diğer gerekçeler de ortayaçıkacak. Neden; çünkü baştan berikadın vücudu erkeğe ait gibi bir algı varerkek egemen sistemde. Bu ayrım çocukluktan başlar. Kızlara

hep uslu durmasını, “cici kız” olmasınıöğretiriz; ama erkeklere tam tersi, dahasert ve daha savaşçı olmayı öğretiriz.Yani kadın vücudu hep daha hassasmışgibi. Sonra bu böyle devam ediyor. Ev-lilik anlayışında da bu böyle. Zoraki ev-lilikler veya bazı toplumlarda halen öneçıkan bakirelik konusu. Bu da yine kadı-nın vücuduna ait olan bir şey. O nedenle önce kadına karşı şiddet üze-rine çalışıyoruz ve burada bahsettiğimizsadece dayak değil, psikolojik şiddet de.Zaten psikolojik şiddet, diğerlerine deyol açıyor. Bu şiddet konusu hallolduktan sonra

bence diğer sorunlar dadaha kolay hallolacak.Örneğin iş konusunda,bugün Fransa’da aynımesleği- formasyonuyapan kadın ve erkekarasında yüzde 25 ora-nında bir maaş farkı var.

Türkiye ile Fransa ara-sında kadın hakları bakı-mından ne gibi farklarvar? Türkiye’den ba-kınca sanki Avrupa ülke-leri bu konuda daha iyidirgibi bir algı var. Bu nekadar doğru? Maalesef erkek egemen-liği konusu evrensel birolay ve bütün ülkelerdekadın-erkek eşitliği so-runu var. MeselaFransa’da yılda 80 binkadın tecavüze uğruyor.Fransa’da senede 120kadın öldürülüyorsa, Tür-kiye’de 320 tane ölüyor.Yani bazı ülkeler birazdaha vahim durumda;ama sorunlar hep aynısorunlar. Bir de bu işinpratiğinin iyi olması

lazım. Mesela Fransa’da kadın haklarıve kadınların korunmasına ilişkin çok iyikanunlar var; ama uygulamada ciddi so-runlar var. Örneğin, şiddet gören birkadın polise sığındığı zaman, polis “Sizne yaptınız da vurdu” diye sorarsa, busoru bile zihniyeti ortaya koyan bir soru.İşte bu zihniyetin değişmesi lazım.

“Feminist” deyince bir çok tanımlamageliyor akla. Senin savunduğun femi-nizm nedir?Feminizm birçok yerde erkek düşman-lığı olarak algılanıyor. Fransa’da bileböyle. “Sizin erkeklerle sorununuz ne?”diye soruyorlar mesela. Veya bazıları

artıkfeminizm’in gerekmediğini söylüyor;ama “kadın-erkek eşitliği için mücaddeleediyoruz” dediğimiz zaman insanlar an-lıyor. Bir diğer yanlış da, insanlarınbütün feministlerin aynı düşünmesinibeklemeleri. Neden öyle olsun ki? Sa-dece kadın olduğumuz için mi aynı dü-şünmemiz gerekiyor? Kadınlar homojendeğiller ki. Benim feminizm yaklaşımım, feminizm,ırkçılık ve sosyal mücadeleyi bir aradatutan bir yaklaşım. Yani bu üç kavramınbir arada yürümesi gerektiğini düşünü-yorum. Çünkü, bir iş kadınıyla, siyahi birkadının veya fiziksel engelli bir kadınınsorunu, patron veya burjuvadan gelenbir kadının sorunu ile aynı değil. Yanikadın sorunu ele alınırken bütün budiğer sınıflandırmaları ve mekanizmalarıda birlikte ele almak lazım.

Kadın haklarıyla mücade leye erkeklernasıl dahil olabilirler? “Yani kadının hak-kını savunan önce kadının kendisidir”bakış açısı doğru mu? Tabii ki erkekleri de dahil etmek gereki-yor bu mücadeleye. 1970 Fransa’sındagerekmiyordu, neden? Çünkü “erkekegemen” uygulamalar hakimdi. Bu yüz-den, o dönemde kadınlar “non mixte”hareketleri başlattılar ve çok da haklı-lardı. Ama bu dönemde, birçok erkek bualgının değişmesine hazır. Onları yanı-mıza çekmemiz gerekiyor; ama “önde”değil, “yanımızda” olmaları gerekiyor.Çünkü bu mücadelede öne geçerlerse,sistem yine onları başa alacak ve yinebizim yerimize konuşacaklar. Ben bunuistemiyorum. Erkek egemenliği üzerinekurulmuş bir sistem var oldukça, müca-delede yine de kadın ön planda olmalı;ama tabii erkekler de yanlarında yer al-malı. Yani “non mixte” hareketleri des-tekliyorum zaman zaman. Meselageçen sene sadece kadınlar olarakgece yürüyüş yaptık. Erkekleri yanı-mızda istemedik, çünkü bu politik bir

[email protected] EMİNOĞLU

Bilinmeyen Yüzler

30

Bu röportaj bütün kadınlara ithaf olunurDevrim hayalinde bir feminist Mine Günbay...

31

yaklaşımdı. Verilmek istenen mesaj; “Er-kekler gece bize saldıracaklar diye kork-muyoruz, biz kendimiz yürüyebiliyoruz.”idi.

Türkiye’de Özgecan cinayeti sonrası er-kekler protesto için Taksim’de etek giyipyürüyüş yaptılar mesela. Sen erkeklerinbu protesto yöntemini nasıl buldun? Bu protesto Fransa’da olsa belki farklıbir yorumda bulunurdum; ama Türkiyegibi bir ülkede bu çok önemli bir mesaj.Yani erkekler ne dedi, “Biz bu olaydasorumluyuz” dedi. Bence hoş bir hare-ketti ve bütün dünyada ses getirdi buhareket. Bir de erkekler bu hareketikendi aralarında düzenlediler, kadınlarıdahil etmeden. Bence bu açıdan da gü-zeldi. Yani buradan da feminist hareketemesaj var, “Erkekler de yanınızda ola-bilirler.”

Ukraynalı FEMEN grubu Feminist mü-cadelede çok önde görünüyor. Çıplakprotestoları her defasında ses getiriyor.Sen bu mücadele onları nasıl buluyor-sun? Bence feminist hareketi tamamen kap-sayan bir hareket değil FEMEN. Medyaonu o hale getirdi. FEMEN’ler feministhareketinin içinde bir hareket evet; amaben bu hareketle hemfikir miyim, deği-lim. Çünkü, Ukrayna’da veya Rusya’dabu hareket karşılığını bulabilir; çünkü dinağır basıyor oralarda; ama Fransa’da buhareket tam karşılığını bulamaz, zira la-ikliğin ağır bastığı bir ülke burası. O ne-denle FEMEN Fransa’ya ters geliyorbiraz, çünkü Fransız sistemine uymu-yor. FEMEN’in yaklaşımı çok stratejik vemedyatik bir yaklaşım. Ben bir seminerdüzenlemek istesem, medyadan kimsegelmiyor; ama FEMEN göğsünü açtıdiye bütün medya orada. Yani bu “o” ka-dınların sorunu değil, medyanın sorunu.Yani burada tuzağa düşen medyanınkendisi. Medya gelsin diğer feminist ha-reketleri de görsün. Feministlerin çoğuFEMEN’e karşı çıkıyor; ben o kadarkarşı değilim. Fransa’da karşılığını bul-muyor belki hareket; ama daha dindartoplumlara çok şiddetli ve ağır geliyor.Ama, kadına yapılan şiddeti düşününce,protestonun bu kadar şiddetli olmasına

da tepki göster-memek lazım.

F e m i n i z m ’ i nsembolü olanrenk neden mor? Bildiğim kada-rıyla iki yaklaşımvar. 1970’lerde,o mücadeledebirçok renk alın-mış; ama moralınmamış. Birde, morun mavive kırmızının ka-rışımı olması.Yani kadın veerkek sembolügibi görünen ikirengin karışımıgibi olması.Benim de çoksevdiğim birrenk.

Kadın olman,hem de göçmenbir kadın olman,seni buralara ge-lirken zorladı mı? Aslında, aksine, göçmen çocuğu oldu-ğum için birçok iş kapısı açıldı; çünkübenim mesleğim sosyal alanlardı, o ne-denle bunları bir avantaj olarak kullan-dım. Biraz şanslıydım. Ama meselakardeşlerim sorun yaşadılar. Ben seçti-ğim alandan dolayı iş konusunda darahat ettim. Mesela 2008’de belediyeninlistesine girmem, Türk kökenli olmam-dandı. Benim için bir avantaj oldu. Kadın olarak durum biraz daha farklı.Feminist olmanın ne kadar zor olduğunusiyasete başladığım zaman anladım.Önceleri feminist olduğumu çok daharahat söyleyebiliyordum. 2008’de bu işiniçine daha çok girince, konunun nekadar siyasi bir temeli olduğunu anladımve politik sistemde kadına uygulananşiddeti gördüm. Sözümüz kesildi, öteki-leştirildik, yani gerçekten siyaset kadın-lar için çok zor bir ortam. Mesela François Hollande Cumhurbaş-kanlığı’na ilk geldiğinde “Kadın HaklarıBakanlığı” kurdular, ama bu bakanlığı

geçtiğimiz senelerde kapattılar. Halbukiçok güzel işler yapılıyordu. Şimdi kadınhakları, Sağlık Bakanlığı’nın kapsa-mında ele alınıyor. Ben zaten o zamantepki gösterip, Sosyalist Parti’den ayrıl-dım. Yani sosyalist bir hükümet bile bukonuyu ön plana çıkarmak istemedi. Sé-golène Royal’e bile cumhurbaşkanlığıadaylık döneminde neler yaptılar. Hemde Sosyalist Partililer bunu yaptı, “Gitçocuklarınla ilgilen” dediler.

Kariyer hedefin nedir? Siyasette yüksel-mek istiyor musun?Ben siyasetle ailemden dolayı çok ilgi-lendim; ama hiçbir zaman siyasete gir-meyi düşünmemiştim. Sadece 2007’deşunu demeye başlamıştım: “Yeter artık,hep bizim yerimize konuşuyorlar” de-meye başladım. 2008’de Strazburg Be-lediye Başkanı Roland Ries, beni ASTUbaşkanı olarak listesine istediğinde,buna başta çok sıcak bakmamıştım.Sonra arkadaşlar biraz ısrar etti, “Bu fır-satı hepimize verilen bir fırsat gibidüşün” dediler ve kolektif düşünerek gir-

dim. Ben hep kendimi “işçi sınıfı çocuğu”olarak söylerken; onlar hep beni “Türkgöçmen” olarak öne çıkardılar. Bendaha çok sınıfsal pozisyonumu savun-sam da, onlar köken üzerinden banayaklaştılar. Yani onlar için Türk kökenlibirinin siyasete girmesi önemliydi. Benim daha çok iş hayatında kariyer he-defim var. Yani sadece “emir veren” gibiolmak istemiyorum; aktivist tabanı özlü-yorum. Militanlığım daha ağır basıyor.

Kadın hakları konusunda hedefin nedir?Daha doğrusu hayalin nedir? Devrim! Büyük bir kadın devrimi gereki-yor. Yani kadın haklarını savunan birdevrim; ama bu “ultra-liberal” sistemdekesinlikle olmaz, ekonomik- politik sis-temin de değişmesi lazım. Biraz daharadikal olmak gerekiyor. Bu konununsadece kadın sorunu gibi görülmemesilazım, toplumun sorunu olarak görülmelive toplu bir analiz yapılmalı. Kadın mü-cadelesini, sınıfsal mücadelenin ve ırk-çılığa karşı mücadelenin de içinekoymak gerekiyor.

İNNİEEN

YYE

İNNİ

G

ü Izm Evin

ünaydı

id bir sizin için nize geldiği

n

l süsleniyor

iniz an,

r ve

gün y

yeniden ba

aşlıor.

İZMİNAİÉP

RAL

€99tek uyan ılşba

91

‘dan€şuç u

fiyatlar

n erabitin ad’sıyam

ılaSreH

€499ey dahil şher

fiy yanılşba

üşn l hotel

yatlar

n erabiti

uçakö dş+ gidi

ey dahil şher

[email protected]. 03 83 96 37 3054000 NANCY26 Avenue Foch

SECNACAVSIROVAF lerc

[email protected]. 03 90 22 96 6467000 Strasbourg18 Rue de la Division Lec

NOZIROHWEN