küreselleşme çok uluslu şirketler

29
1 EKONOMİK KÜRESELLEŞME: Küresel Çağda Ekonomi Çok Uluslu Şirketler (CUŞ) GİRİŞ 1980 sonrası dünya ekonomisinde yaşanan temel dönüşümlerle birlikte küresel anlamda yeni bir ekonomik sistemin inşa edildiğini görmekteyiz. Yaşanan gelişmelerin ve uygulanan politikaların karakteristiğindeki küresel dönüşüm mevcut sürecin bu temelde yorumlanmasına olanak sağlamıştır. Ekonomik bir çerçeveden bakıldığında liberal politikaların hız kazanarak uygulama alanı bulması, bu alandaki bir çok engelin kaldırılmasını zorunlu kılmıştır. Sürecin gereği olarak mal, hizmet, ticaret, ve özellikle sermaye gibi alanlarda her türlü engelin kaldırılmasına yönelik politikalar hayata geçirilmiştir. Uygulanan politikaların liberal nitelik taşıması özellikle az gelişmiş ülkeler bağlamında çokça tartışılmasına ve hatta protesto edilmesine yol açmıştır. Bu süreçte küresel ticaretin gelişmesine paralel olarak özellikle gelişmekte olan ülkelere doğru yabancı kaynaklı yatırımların miktarında artış görülmektedir. Bu yatırımlar bazen gittikleri ülkelerin gelişmesine katkı sağlarken bazen de büyük krizlere yol açmaktadırlar. Dolayısıyla özellikle son on yıl içinde yaşanan ve birbirini izleyen büyük ekonomik krizler, söz konusu yabancı yatırımların bir ülkenin kalkınmasına yardımcı olup olmadıkları konusunda çeşitli tartışmaların yaşanmasına yol açmıştır. Bu bağlamda, sermeyenin merkezden çevreye yayılması veya akması hızlı bir seyir izledi ve sürecin bu yerinde Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ) dediğimiz ulus ötesi sermaye niteliğindeki kurumlar giderek ön plana çıkmaya başladılar. Bu şirketler, üretimlerinin emek yoğun aşamasını düşük emekten bolca faydalanmak için çevre ülkelere kaydırmaktadırlar. Dolayısıyla küreselleşmenin itici gücü olarak değerlendirilen Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY) işte bu şekilde ortaya çıkmaktadırlar. Bu çalışmanın amacı, küreselleşme sürecinde hız kazanan ve küreselleşmenin dinamizmini oluşturan Çok Uluslu Şirketleri (ÇUŞ) ve bu şirketlerin ülkelerin dışa açılmalarında oynadıkları rolleri irdelemektir. Bu amaç doğrultusunda söz konusu konuya yönelik olarak

Upload: ecem-talayli

Post on 06-Apr-2016

160 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Küeselleşmede çok uluslu şirketlerin gelişimi etkisi

TRANSCRIPT

Page 1: küreselleşme çok uluslu şirketler

1

EKONOMİK KÜRESELLEŞME:Küresel Çağda Ekonomi

Çok Uluslu Şirketler (CUŞ) GİRİŞ

            1980 sonrası dünya ekonomisinde yaşanan temel dönüşümlerle birlikte küresel anlamda yeni bir ekonomik sistemin inşa edildiğini görmekteyiz. Yaşanan gelişmelerin ve uygulanan politikaların karakteristiğindeki küresel dönüşüm mevcut sürecin bu temelde yorumlanmasına olanak sağlamıştır. Ekonomik bir çerçeveden bakıldığında liberal politikaların hız kazanarak uygulama alanı bulması, bu alandaki bir çok engelin kaldırılmasını zorunlu kılmıştır. Sürecin gereği olarak mal, hizmet, ticaret, ve özellikle sermaye gibi alanlarda her türlü engelin kaldırılmasına yönelik politikalar hayata geçirilmiştir. Uygulanan politikaların liberal nitelik taşıması özellikle az gelişmiş ülkeler bağlamında çokça tartışılmasına ve hatta protesto edilmesine yol açmıştır.             Bu süreçte küresel ticaretin gelişmesine paralel olarak özellikle gelişmekte olan ülkelere doğru yabancı kaynaklı yatırımların miktarında artış görülmektedir. Bu yatırımlar bazen gittikleri ülkelerin gelişmesine katkı sağlarken bazen de büyük krizlere yol açmaktadırlar. Dolayısıyla özellikle son on yıl içinde yaşanan ve birbirini izleyen büyük ekonomik krizler, söz konusu yabancı yatırımların bir ülkenin kalkınmasına yardımcı olup olmadıkları konusunda çeşitli tartışmaların yaşanmasına yol açmıştır. Bu bağlamda, sermeyenin merkezden çevreye yayılması veya akması hızlı bir seyir izledi ve sürecin bu yerinde Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ) dediğimiz ulus ötesi sermaye niteliğindeki kurumlar giderek ön plana çıkmaya başladılar. Bu şirketler, üretimlerinin emek yoğun aşamasını düşük emekten bolca faydalanmak için çevre ülkelere kaydırmaktadırlar. Dolayısıyla küreselleşmenin itici gücü olarak değerlendirilen Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY) işte bu şekilde ortaya çıkmaktadırlar.             Bu çalışmanın amacı, küreselleşme sürecinde hız kazanan ve küreselleşmenin dinamizmini oluşturan Çok Uluslu Şirketleri (ÇUŞ) ve bu şirketlerin ülkelerin dışa açılmalarında oynadıkları rolleri irdelemektir. Bu amaç doğrultusunda söz konusu konuya yönelik olarak teorik ve eleştirel bir değerlendirmenin yapılması uygun görülmüştür. 

GENEL BİR BAKIŞ

Çok Uluslu Şirket (ÇUŞ) Nedir?             Küreselleşme sürecinde, sermayenin adeta ana motoru olan çok uluslu şirketler (multinational corporations) veya ulus ötesi şirketler doğrudan yabancı yatırım açısından hayli önemli görevler üstlenmişlerdir. ÇUŞ’ların tarihsel arka planına baktığımızda bu tür şirketlerin İkinci Dünya Savaşından sonra, özellikle de 1960’lardan sonra hızla yaygınlaştıklarını görmekteyiz. Bu çok uluslaşma furyasının öncüleri ABD şirketleri olurken onları Batı Avrupa, Japonya ve Güney Kore firmaları izlemişlerdir. Peki ÇUŞ tanım olarak neyi ifade ediyor.

Page 2: küreselleşme çok uluslu şirketler

2

              Teoride çok uluslu şirketler (ÇUŞ) çeşitli yönlerden ele alınıp değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bir tanım yapmamız gerekirse “Çok uluslu şirket doğrudan yabancı sermaye yatırımı yaparak birden fazla ülkede gelir getiren aktif değerlere sahip olan veya bunları kontrol eden, dolayısıyla kaynak ülke dışında mal ve hizmet üreten özetle uluslararası üretim yapan firmadır”. Başka bir tanım “Çok uluslu şirket bir ana merkez ile ona bağlı çeşitli ülkelerde üretimde bulunan ve ana merkezin denetimi altındaki şubelerin oluşturdukları bir bütündür.”1 Bu tanımları artırmak mümkündür, fakat hepsinde genel olarak iki ölçüt vardır; sahiplik ve yönetici kadronun milliyet karışımı ölçütü. Birinci ölçütte, ana şirketin sahipliliğinin en az iki ülkeye ait olduğunu, ikinci ölçütte çok uluslu şirketin yönetim kadrosunun çeşitli ülke yöneticilerinden oluşmuş olduğu belirtilmektedir.2

Çok Uluslu Şirketin Tarihsel Gelişim Süreci

ÇUŞ’lar, günümüzde üzerinde çokça tartışmaların yaşandığı ve özellikle az gelişmiş ülkeler açısından oluşturdukları olumsuz etkilerden dolayı şiddetle eleştirilen kuruluşlardır. Bu şirketleri “.....doğrudan yabancı sermaye yatırımı yaparak birden fazla ülkede gelir getiren aktif değerlere sahip olan veya bunları kontrol eden, dolayısıyla kaynak ülke dışında mal ve hizmet üreten özetle uluslararası üretim yapan firma” şeklinde tanımlamak mümkündür. Fakat özellikleri açısından ele alındıklarında farklı şekillerdeki tanımlamalar da yapılabilmektedir. Bu nedenle genel bir tanımlama yapılarak konunun daha iyi anlaşılması açısından ÇUŞ’ların tarihsel gelişim sürecine yer verilmektedir. Çok uluslu şirketler bu günkü niteliklerine ulaşana kadar çeşitli evrelerden geçmişlerdir.

Nurdan Aslan’ın Dunning’in 1993 tarihli Multinational Enterprises and the Global Economy adlı eserinden aktardığına göre bu evrim süreci aşağıdaki gibi gelişmiştir;

Merkantilist Kapitalizm ve Sömürgecilik (1500–1800): Bazı sömürgelere ait doğal kaynakların devlet imtiyazlı firmalar tarafından kullanıldığı süreçtir.

Girişimci ve Finansal Kapitalizm (1800–1875): üretici ve tüketici kesime çok az kontrolün uygulandığı, finansal yatırımların gerçekleştirilip altyapılarının oluşturulduğu bir aşamadır.

Uluslararası Kapitalizm (1875–1960): Doğal kaynak ve pazar temini amacıyla yatırımların hızla arttığı; ABD kökenli kartellerin çoğaldığı dönemdir.

Çok uluslu Kapitalizm (1945–1960): Dolaysız yabancı yatırımlarda ABD şirketi ve yatırımlarının en önemli güç oluşturduğu bir dönemdir.

Kapitalizmin küreselleşmesi (1960 ve sonrası): Bu dönemde üretim optimizasyonu ve kar fırsatları sağlamaya yönelik çabaların arttığı görülmektedir. Dolaysız yatırımlar içinde Avrupa ve Japon sermayesinin payının artması, ortak girişimciliğin ve şirket birleşmelerinin artması, bu dönemin belirgin özellikleridir.

__________________________________________________________________________

1. Karluk,a.g.m ,s.184-2592. Seyidoğlu,H.; Ekonomik Terimler Sözlüğü, Güzem Yayınları, No:4, Ankara, Ocak 1992, ss.31-

132

Page 3: küreselleşme çok uluslu şirketler

3

ÇUŞ'ların tarihsel geçmişi oldukça eskiye dayanmakla birlikte bu konuda tutarlı bir biçimde sınıflandırılmış veriler mevcut değildir. Ama dünya ekonomisinde ÇUŞ'ların 19.yüzyılın ortalarında imalat alanında ortaya çıktıkları ve II. Dünya Savaşı'na kadar geçen sürede kurumsal bir kimliğe kavuştukları genel kabul görmüş bir ifadedir. Bu noktada özellikle ABD’nin yabancı yatırımlar alanındaki etkinliğinin II. Dünya Savaşı sonrasında fazlasıyla ön plana çıkması ÇUŞ’ların tarih sahnesine hızlı bir giriş yapmasına yol açmıştır. Bu sahneye çıkış aynı zamanda kapitalist mantığın da somut bir argümanını -şirketlerin varlığını, gücünü- gözler önüne sermektedir. Bununla birlikte doğrudan yabancı yatırımların 1980'lerde ABD, Japonya ve AB'de yoğunlaştıklarını ve bu eğilimin 1990'ların başında gelişmiş ülkelerde azaldığını, gelişmekte olan ülkelerde ise artış gösterdiğini söylemek mümkündür. Çok Uluslu Şirketlerin Ortaya Çıkış Nedenleri

ÇUŞ’lerin gelişmelerinde önceleri hammaddenin dağılımı etkili iken, son yıllarda küresel rekabetin artması ve Pazar payı önem kazanmıştır. Küreselleşmenin 1990lı yıllarda önem kazandığı düşünülecek olursa, işletmelerin çok uluslu hale gelmesinde etkili olan temel faktörler, işletmelerin anavatanı olan merkez ülkenin itici faktörleri ve yabancı şirketleri kabul eden ev sahibi ülkenin çekici faktörleri olarak belirtilebilir. 3

Bir işletmenin gerek yatırım, gerekse faaliyet açısından dış ülkelere yönelmesine yol açan merkez ülkenin itici faktörleri aşağıdaki gibi sıralanabilir. 4

İşletmenin kendi ülkesindeki Pazar payının yetersiz kalması ve bu yüzden yeni pazarlar aramak durumda kalması.Bu kapsamda, ülkenin ekonomik yapısı üretilen ürünün ticareti konusunda yetersiz kalabileceği gibi, işletmenin üretim kapasitesi ülkenin o mala olan talebinin üzerinde de olabilir.

İşletmenin uluslararası kalitede ürün üretebilme kabiliyetine sahip olması. Bu durumda işletme ürettiği ürünü pek çok ülkede pazarlayabilme avantajına sahip olabilmektedir. Böylece üretilen ürünler diğer ülkelerde de üretilip dünya pazarlarına sunulabilir.

ÇUŞ’lerin kendi ülkelerinde ücret, sosyal haklar ve vergi gibi üretim maliyetini arttırıcı unsurlar açısından dez avantajlı durumda olabilir. 5

İşletmelerin kendi ülkelerinin uyguladığı ekonomik poltikalar ve ülkelerinde baskı ortamı olması sonucu faaliyetlerini rahat bir şekilde sürdürememeleri de dış ülkelere yönelmelerine sebep olmaktadır.

__________________________________________________________________________

3. S.Oksay "Çokuluslu Şirketler Teorileri Çerçevesinde Yabancı Sermaye Yatırımlarının İncelenerek Değerlendirilmesi" Dış Ticaret Dergisi, Ankara,1996, S.1.

4. Kutal ve Büyükuluslu, Çokuluslu Şirketler, S.42.5. A.Tokol,"Çokuluslu Şirketler ve Endüstri İşletmelerine Etkileri," İş-Güç Dergisi, C.3, N.2, 2001,

s.2.

Page 4: küreselleşme çok uluslu şirketler

4

İşletmelerin faaliyetlerini diğer ülkelere kaydırmalarında etkili olan ev sahibi ülkenin çekici faktörler ise aşağıdaki gibi belirtilebilir:

Yatırım yapılan ülkenin geniş bir iç pazara sahip olması.

Yatırım yapılan ülkede işgücünün bol ve ucuz olması; kamu otoritesi tarafından sağlanan vergi muafiyeti ve indirimleri, çevre koruma tedbirlerinin istenmemesi, sanayi bölgelerinin parasız ya da çok az olması vb. avantajlarının olması.

Yurt dışı yatırımları (YDY) yapılma nedenlerine göre; doğal kaynak arayan YDY, Pazar arayan YDY, etkinlik arayan YDY, stratejik varlık arayan YDY olmak üzere dört grupta toplanabilir. YDY’nin bir ülkeye yardım için veya o ülkeyi kalkındırmak için değil, ticari çıkarlarını maksimize etmek amaıyla geldiği, yabancı sermaye ile olan ilişkinin tam anlamıyla bir karşılıklı çıkar ilişkisi olduğu ve bu nedenle en fazla çıkarı elde etmek için akıllı ve tutarlı davranmak gerektiğini gözden uzak tutmamak gerekir.

  

Çok Uluslu Şirketlerin Özellikleri

            Çok uluslu şirketler bir ülkeye yatırım yapmadan önce o ülkenin çok kaynaklılık ve çok değerlilik düzeylerine bakarlar. Bir ülkedeki fırsatları ve riskleri göz önünde bulundurarak o ülkeye girip girmeyeceklerine karar verirler. Bu firmaların diğer ülkelerde yatırım yapmasının sebebi yatırımın kendi ülkelerine göre daha kârlı olmasıdır. Ancak bu yatırım kararında sadece kârlılık değil yatırımın riski de dikkate alınmaktadır.6 Bu riskler yatırımın yapılacağı ülkeye ve zamana bağlı olarak değişmekle beraber, ekonomik ve siyasî nitelikte olabilmektedir .7

             Bu çok uluslu şirketler, üretimlerinin özellikle emek yoğun aşamalarını çevre ülkeler dediğimiz az gelişmiş ülkelerde gerçekleştirmek için bu ülkelere doğrudan yatırım temelinde fabrikalar ve üretim tesisleri kurmaktadırlar. Çünkü az gelişmiş ülkelerde (AGÜ) emek bol ve ucuzken aynı zamanda sermaye çekme politikalarına kurban edilen çevre standartları da maliyetlerini düşürecek seviyededir.             Önemli bir olgu da daha önceleri faaliyet alanları madenler ve plantasyonlar olan daha sonraki dönemde imalat sanayine yönelen çok uluslu şirketler, son dönemde hizmetler (finans, turizm vb.) sektöründe faaliyet göstermeye başladılar.8

__________________________________________________________________________

6. Özdemir, a.g.m ,s.2397. Seyidoğlu, a.g.k ,s.5708. Başkaya, a.g.m, s.186

Page 5: küreselleşme çok uluslu şirketler

5

 Çok uluslu şirketler, küresel finansın gelişmesinde önemli rol üstlenmiştir. Dünya ticaretinin 2/3’ü dünya gelirinin 1/3’ü bu kuruluşlara aittir. Çok uluslu girişimlerin %55’i ABD; %11’i Japonya, %9’u İngiltere, %4,5’i ise Almanya kökenlidir. Reel sektördeki ve dünya ticaretindeki gelişmeler, çok uluslu şirketlerin doğrudan yatırımlarının bir sonucudur. Çok uluslu şirketler çağdaş kapitalizmin dinamiğini oluşturmaktadır. ÇUŞ’lar ihracat artışında, teknoloji transferinde, istihdam artışında, iş verimliliği gibi gelişmiş yönetim tekniklerinin yayılmasında önemli misyon üstlenmektedirler. ÇUŞ yatırımları, 1960’lardan beri euro piyasaları ve bankacılık sektörünün gelişiminde önemli katkı sağlamıştır. ÇUŞ’lar gerek işletme sermayesi, gerek dış ticaret, gerekse sabit sermaye yatırımlarının finansmanında euro piyasalarından artan ölçüde yararlanmıştır. 9

             Aşağıdaki grafikte Çok Uluslu Şirketlerin ülkeler açısından sayısal dağılımı verilmiştir. Grafikten hareketle 500 şirketin yarısından fazlasının ABD ve AB kökenli olduğunu söylemek mümkündür. Bunları Japonya 126 şirket ile takip etmektedir.

Kaynak: The Fortune Global 500, August 4, 1997’den Adapte eden Rugman, Alan; Global Business, s.14             En başta, rakamlara yansıyan bu durumun altı çizilmelidir. Bugün dünyanın en büyük 500 şirket sıralamasına hem de azımsanmayacak devletleri arkada bırakarak giren pek çok şirketin varlığını daha önce de dile getirmiştik. Öyle ki bu gün bu sıralamada mesela birinci sırada yer tutan General Motors (ABD) şirketinin yıllık toplama cirosu Türkiye Devletinin yıllık dış ticaret hacmini ikiye, üçe katlamaktadır! Ülkelerin GSMH rakamları ile şirketlerin toplam satış rakamları açısından yapılan bir sıralamada 1995’te ilk 100 şirket içerisinde 37 küresel şirket bulunmaktaydı. Bunun gibi örnekler daha çoğaltılabilir. Ama asıl sorun rakamlarda değil. Çünkü önemli olan bu muazzam gücün nasıl kullanıldığı, ne tür bir güce dönüştüğüdür.10

           

__________________________________________________________________________

9. Kar& Arıkan, a.g.k ,s.1710. Güvenç, a.g.k ,s.115

Page 6: küreselleşme çok uluslu şirketler

6

   Öte yandan küreselleşmeye itici güç olarak katkı sağlayan Doğrudan Yabancı Yatırımlarda (DYY) son yıllarda büyük bir yoğunlaşma gözlenmektedir. 1990’da en büyük 100 çok uluslu şirket, toplam doğrudan yabancı yatırım stokunun üçte birini ve toplam akışının %14’ünü oluşturmuştur. Doğrudan yabancı yatırımların önünün açılmasında şüphesiz Çok Taraflı Yatırım Anlaşması(MAI: Multilateral Agreement on Investment)’nin katkısı göz ardı edilemez. MAI yatırım konularında ÇUŞ’ları ulusal hükûmetler karşısında koruyarak bir üst konuma oturtmaktadırlar. Yani hükûmetler, şirketlerin maliyetlerini arttıracak ve kârlarını düşürecek her türlü çevre koruma, halk sağlığı ve bu nitelikteki politikaları uygulama yetkisinden mahrum bırakılmak istenmektedir. Son tahlilde MAI Anlaşması, hükûmetleri, yabancı yatırımcıları birçok konuda korumakla yükümlü uluslar arası bir anlaşmadır. Üretim alanları satın alma, tesis kurma, hisse, gayrimenkul ve hammadde satın alma bunların başında gelmektedir.11 Liberal ideologlar tarafından küreselleşmenin anayasası olarak da adlandırılan MAI, bir yandan sermaye sahiplerinin ellerini güçlendirirken diğer taraftan da her türlü çevre koruma girişimlerini, çalışma koşullarının iyileştirilmesini amaçlayan millî politikaları ve kamu çıkarına hizmet eden yatırımları engellemektedir. Bu öngörüden hareketle MAI’den güç alarak ülkelere giren yabancı yatırımların ve onların bu olumsuz etkilerinin -eğer önlem alınmazsa- önümüzdeki süreçte hızlanacağını söylemek mümkündür.

Sonuç olarak bakıldığında yabancı doğrudan yatırımlar, kapitalist ekonomilerin doğasında olan dalgalanmaları barındırmakla birlikte, özellikle 1986 sonrasında, bir önceki 1970-86 dönemine kıyasla hızlı bir artış göstermiştir.12

Çok uluslu şirketlerin, farkı kişi yada kuruluşlarca ileri sürülen tanımlarından çıkarılan ve bu tanımlarda vurgulanmayan temel özellikleri aşağıda sayılmıştır. 

1. Çok uluslu şirketler, birden çok ülkede faaliyette bulunurlar. Görüldüğü gibi asıl özellik, uygulamada mülkiyetin ülkeler arasında dağılımından çok faaliyetin dağılımında yoğunlaşmıştır. 

2. .Asıl faaliyet alanları bir yada birden çok mal ve hizmetin uluslararası düzeyde üretimi, dağıtımı ve pazarlanması olup, dış doğrudan yatırım ve teknoloji yönetim ve organizasyon transferi yaparlar. 

3. Çok uluslu şirketler, kendilerine bağlı tüm kuruluş ve uzantıların faaliyet ve yönetimlerini merkezi kararlarla etkiler veya kontrol ederler. 

4. Çok uluslu şirketlerin güçlü bir finansal yapıları vardır. 

5. Modern ve üstün bir teknolojiye sahiptirler. Bunun uluslararası dağılımı, şirketin merkezi karar organlarınca ve şirketin evrensel stratejileri doğrultusunda yapılır. Teknolojik araştırmalar genellikle şirket sistemi içinde araştırma ve geliştirme birimi yada kuruluşlarınca yürütülür ve bu konularda bir çeşit oligopolistik yapıya sahiptirler. 

__________________________________________________________________________

11. Özyakışır, Deniz, “Küreselleşme”, Yayınlanmamış Lisans Tezi, 19 Mayıs Üniversitesi, Ü.İ.İ.B.F, Samsun, 2004, s.21

Page 7: küreselleşme çok uluslu şirketler

7

12. Tonak, a.g.k. s.38

6. Uzmanlaşılan mal ve hizmetlerle ilgili olarak merkezi plan ve programlar, şirket bütünlüğü açısından uluslararası düzeyde yapılır. 

7. Çok uluslu şirketlerle çoğu kez ana devletleri arasında organik bir ilişki bulunur. Bu ilişki ya ortaklık şeklinde ya da ekonomik, politik ve mali vb. destek biçimindedir. 

8. Çok uluslu şirketler temelde özel sermayeye dayanır. Ancak, bu sermayenin sahipliği genellikle anonimleşmiştir. Bu yüzden, sahiplikle yönetim birbirinden ayrılmış olup yöneticiler nisbi olarak küçük bir "yönetsel" gruptur. 

9. Şirket bütünlüğü ve ana ülke kâr/kazanç ve ekonomik çıkarlarının, global ölçüde maksimize edilmesi ana ilkedir. 

10. Faaliyet alanlarıyla ilgili olarak aksak rekabet şartlarını (monopol, oligopol) evrim-oluşum sürecinde bizzat yada aralarında anlaşma yoluyla oluşturmuşlardır. 

11. Çok uluslu şirketler, ulusal ve uluslararası ekonomik, siyasal v.b. güçlükleri aşarak yaygınlaşan kapitalizmin günümüzdeki aşaması niteliğindedir. 

12. Çok uluslu şirketler, sistem ve ideoloji, gelişmişlik-azgelişmişlik farkları gözetmeksizin uluslararası boyutlarda yatay ve dikey bütünleşmelerle hem şirket bünyesinde hem de aralarında esnek ve dinamik bir organizasyon şebekesi geliştirmişlerdir. Bu yapı içinde gizlilik, karar ve kontrollere uyum esastır. 

13. Çok uluslu şirketlerin ulusal ve uluslararası istikrarsızlıklardan uzun dönemde etkilenme olasılıkları nisbi olarak düşüktür. 

14. Tüm bu ve benzeri özellikleri nedeniyle üretim fatör ve imkanlarının uluslararası dağılımında şirket sistemi açısından rasyonellik ve optimalliğe ulaşarak maliyetlerde tasarruf yapıbilirler. 

15. Çok uluslu şirketler, sonuç olarak, esnek ve dinamik yapıda firma yada firmalar grubu olup sadece çok uluslu değil, bununla birlikte ve bundan daha çok "çok boyutlu" niteliktedirler.

  

Çok Uluslu Şirketlerin Örgütlenme Yapısı ve Stratejileri

            Bu konudaki en popüler tanım ve strateji belirlemesini gösteren bir çalışma Sundaram ve Black (1992) tarafından gerçekleştirilmiştir. Sundram ve Black’e göre çok uluslu şirketlerin stratejisi iki ana tanımla belirlenir. Birincisi, dış otoritenin çok kaynaklılığı ikincisi de değerlerin çok belirleyiciliği. Çok uluslu şirketler bir ülkeye yatırım yapmadan önce o ülkenin çok kaynaklılık ve çok değerlilik düzeylerine bakarlar. Bir ülkedeki fırsatları ve riskleri göz önünde bulundurarak o ülkeye girip girmeyeceklerine karar verirler. 13

13. Sundaram A.K.&Black J.S.,a.g.m. ss.729-757

Page 8: küreselleşme çok uluslu şirketler

8

     Çok uluslu şirketler riski yüksek olsa da yeni fırsatlar nedeniyle dış piyasalara girerler. Küreselleşme çok değerlilik ve çok kaynaklılık düzeylerinde düşürücü bir etki yapmaktadır. Bu nedenle de çok uluslu şirketlerin yabancı aktiviteleri piyasa yapılarındaki, uluslardaki, etnik yapılardaki, dillerdeki, gümrüklerdeki ve hukuk sistemlerindeki farklılıklar kalkıncaya kadar devam edecektir. Bunların kalkması da ulus devletlerin sonunu getirecektir. Yani tam küreselleşme düzeyi, bu şirketlerin giriş-çıkış kavramlarının olmadığı her şeyin homo economicus haline geldiği bir düzey olacaktır. Çok uluslu şirketleri irdelerken onların tekelci rekabete yatkın özellikleri olduğunu bilmemizde fayda vardır. Bu tür şirketler veya işletmeler ölçek ekonominin motor güçleridirler. Dolayısıyla üretim düzeylerini arttırmak ve böylece yüksek kârlar elde etmek için piyasalarını genişletmeleri gerekecektir. Buradan hareketle onların yayılmacı bir özellik taşıdığını da söylemek mümkündür.14 Çok uluslu şirketlerin izledikleri politikaları ve stratejileri, girdikleri ülkeler açısından sonuç itibariyle farklılık göstermekte ve bunları hızla büyümeleri ulus devletleri tehdit etmektedir.   Ülkelerin ÇUŞ’lara Yönelik Yaklaşımları

            1960’lı ve 1970’li yıllarda çok uluslu şirketler önem kazanırken, az gelişmiş ülkelerin yöneticileri bu şirketlere kuşkuyla bakıyorlardı. Yabancı sermayenin millileştirildiği yıllardı. Fakat, çok uluslu şirketler büyümelerini ve yayılmalarını sürdürdü. Sayıları, 1970’te 7000’den, 1992’de 37.000’e yükseldi ve dünyadaki üretici gücün yaklaşık üçte birini denetler duruma geldiler. Çok uluslu şirketlerin yayılma ve büyüme gerekleriyle, yeni bağımsızlık kazanmış ülkelerin bağımsızlıklarını koruma gerekleri çelişik görünüyordu. Zira, çok ulusluların egemenliklerini arttırdığı koşullarda, ulusal, bağımsızlığın tehlikeye gireceği düşüncesi egemendi.15 Az gelişmiş ülkelerin bu süreçte çok uluslu şirketlere yönelik yaklaşımlarının temlinde söz konusu şirketlerin politikaları yatmaktadır. Çünkü bu şirketler özellikle MAI anlaşmasıyla güç kazanarak ülkelerin politikalarını etkileme gücüne ulaşmışlardır. Gelinen noktada bu ülkelerin aşılması genelde kapitalist sermayenin özelde ise ÇUŞ’ların hareket alanını genişletmek için zorunlu görülmüştür. Bu amaçla uygulamaya konulan politikalarla ulus devletlerin tasfiyesi amaçlanmış ve sermayeye daha fazla hareket serbestisi sağlanmıştır.             Az gelişmiş ülkelerde çok uluslu şirketlere karşı yaklaşımın değişmesi, bu ülkelerin yönetimlerinin kalkınma sorununa yaklaşımlarındaki değişimin bir sonucudur ve onunla uyumludur. 16

  Çok Uluslu Şirketlerin Küreselleşme Sürecindeki Rolleri Artan kısmi ticari serbestlik ile birlikte dünya üzerinde mal, hizmet, bilgi ve sermaye hareketleri hızlanmıştır. Bu ise işletmelere dünyanın değişik bölgelerinde daha kolay ticari faaliyet yapabilme olanağı sağlamaktadır. Böyle bir ortamda yerel ülke sınırları içerisinde faaliyet gösteren küçük işletmelerde etkilenmektedir. Çünkü daha önceleri yerel pazar içerisinde yerel müşterilere hitap eden bir küçük işletme, küreselleşme sürecindeki hızlanma ile birlikte doğrudan küresel alanda faaliyet gösteren çokuluslu işletmelerin rekabeti ile karşı karşıya kalmıştır. Böyle bir rekabet ortamında bu tür işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri oldukça güçtür.

14. Özdemir, a.g.m. s,24015. Başkaya, a.g.k. s.183

Page 9: küreselleşme çok uluslu şirketler

9

16. Başkaya, a.g.k. s.18Çokuluslu işletmeler küreselleşeme sürecinin hızlanması ile daha fazla ön plana

çıkmaktadırlar. Güçlü sermaye yapıları, gelişmiş teknolojiye sahip alt yapıları ve faaliyet gösterdikleri alanın genişliği sebebiyle, küresel alanda faaliyetlerini ve rekabet güçlerini kolaylıkla yürütebilmektedirler. Mevcut rekabet ortamında güçlü bir rekabetçi yapı sergileyen çokuluslu işletmeler, küreselleşme sürecinin hızlanmasıyla da yakından ilgilidirler.17 Özellikle sermaye kıtlığı çeken az gelişmiş ülkelerde bu tür yatırımlara duyulan ihtiyaç ülkenin dışa açılmasında önemli bir etkendir. Söz konusu ülkeler daha fazla sermaye çekebilmek için yabancı şirketlere kapılarını açmakla kalmıyorlar aynı zamanda onların rahat hareket edebilmeleri için ve çıkışlarını engellemek için teşvik edici politikalar uygulamaktan da geri kalmıyorlar.

ÇUŞ yatırımlarına istihdam oluşturma gibi olumlu etkilerinden dolayı da izin verilmektedir. Bu konudaki diğer bir zorunluluğun gereği olarak özellikle öz kaynakların yetersiz olduğu ve dış borçlarla yatırım yapmanın riskli ve pahalı olduğu durumlarda yabancı sermayeden faydalanmak önem arz etmektedir.18 Çünkü Stiglitz’in belirttiği gibi yabancı şirketler teknik uzmanlığı ve yabancı piyasalara erişimi beraberinde getirirler ve yeni istihdam olanakları oluştururlar. Ayrıca yabancı şirketlerin finans kaynaklarına erişimi vardır; yerli finans kuruluşlarının zayıf olduğu gelişmekte olan ülkelerde bu, oldukça önemlidir.19

Çok uluslu şirketleri “dünyanın yeni efendileri” olarak nitelendiren Başkaya’ya göre 1800’lü yılların sonu ve 1900’lü yılların başında “kendi” devletlerini arkalarına alarak dünyayı yeniden paylaşma yarışına giren büyük firmaların yerini 1990’larda devletleri önlerine katıp kovalayacak güce ulaşmış çok uluslu dev firmalar almış bulunuyor. General Motors’un yıllık cirosu Danimarka’nın GSMH’sinden fazla. Exxon’un cirosu Norveç’in, Toyota’nın cirosu da Portekiz’in GSMH’sinden daha fazladır. En büyük dört çok uluslu şirketin (transnasyonalin) yıllık cirosu Çin’in GSMH’sine eşit ama tüm Afrika Kıtasının GSMH’sinden daha da fazladır.20

Öte yandan ÇUŞ’ların hem küresel çaptaki rolleri hem de sürece yön verme konusundaki etkileri Mahmutoğulları tarafından çarpıcı verilerle analiz edilmektedir. Yapılan analize göre:21

a. Dünyadaki en büyük 100 ekonomik birimin %50’si yaklaşık 200 şirketin elinde bulunmaktadır.

b. En büyük 200 şirketin satışları toplamı, en büyük 10 ülke dışında kalan bütün dünya ülkelerinin satışlarının toplamından fazladır.

c. Bu 200 şirket içindeki 4 büyük ÇUŞ, tüm Afrika kıtasının ürettiği gayri safi gelirden daha fazlasını gerçekleştirmektedir.

d. 1983–1999 yılları arasında söz konusu şirketlerin karlarındaki artış % 362 olurken, istihdam ettikleri işgücündeki artış sadece %14 olmuştur.

17. Tağraf, 2002; 34-3518. Zengin, 2003; 5519. Stiglitz, 2004; 8920. Başkaya, 2004; 85-11721. Mahmutoğulları, 2002; 3

Page 10: küreselleşme çok uluslu şirketler

10

e. Bugün küresel mali piyasaların %80’den fazlası 20 bankanın elindedir.

f. 10 taneden daha az medya şirketi, küresel kamuoyu oluşturmada belirleyici rol oynamaktadır.

g. Sayıları 10’u geçmeyen bilgisayar ve yazılım şirketi, ilgili piyasanın tümüne hâkimdir.

h. 1983–1999 döneminde hizmet ticareti alanında faaliyet gösteren 200 şirketin toplam satışlar içindeki payı %34’ten %47 ‘ye yükselmiştir.

Dolayısıyla “Buradan da anlaşılacağı üzere, küreselleşme olgusunu gelişimini belirleyen faktörler arasında, temel faktör olarak özellikle kar maksimizasyonu noktasında tüm dünyayı bir pazar ve hammadde kaynağı olarak görmek isteyen ve bunu sağlamayı hedefleyen ”girişim kabiliyeti”nin ve bu girişim kabiliyeti içerisinde özellikle çokuluslu şirket girişimciliğinin rol ve etkinliğini teslim etmek gerekir”.22 Sonuç olarak “Küreselleşme sürecinin yerel işletmelere nazaran, çokuluslu işletmeler açısından farklı bir boyutu olduğunu söyleyebiliriz. Bir açıdan bakıldığında küreselleşme süreci ile birlikte, işletmelerin çokuluslu bir yapıya dönme gerekliliklerinin arttığı söylenirken, diğer bir taraftan bakıldığında ise çokuluslu işletmelerin kendileri doğrudan küreselleşme sürecinde aktif rol oynadıkları görülmektedir”23

ÇOK ULUSLU ŞİRKET KAVRAMINI KARŞILAMAYA YÖNELİKKULLANILAN KAVRAMLAR

“Çokuluslu şirket” kavramını karşılamaya yönelik pek çok kavram mevcuttur. Bu kavramlardan sıkça kullanılanlar şunlardır:

1. Uluslararası Şirket (International Company)

“Uluslararası şirket” (international company) kavramı; genellikle, kendi ülkesi dışında bir veya daha fazla ülkede faaliyet gösteren şirketler için kullanılmaktadır.24 Yalnız kendi ülkeleri içinde değil, yabancı ülkelerde çeşitli faaliyet dallarından birinde veya birkaçında üretim veya satış faaliyetinde bulunan şirketlerdir. Yabancı ülkelerde faaliyet göstermekle birlikte; dışarıda sınırlı yatırımları olan ve çoğunlukla ana firmanın yönetimi ülkesinin vatandaşlarının elinde bulunan firmalardır.25

22. Balkanlı, 2002; 1423. Tağraf, 2002; 45–4624. Mutlu, Esin; a.g.e., s. 9.

Page 11: küreselleşme çok uluslu şirketler

11

25. Dinçer, Ömer; Stratejik YönetimUluslararası satış ve dağıtım kapasitesini çoğu zaman yerel üretim ile desteklerler.

Uluslararası operasyonlar, genelde bir uluslararası bölüm tarafından yürütülür. Köken ülkedeki ana şirket, genelde merkezi bir strateji, teknoloji ve kaynak kullanımı görüşüyle hareket eder. Merkez-şube ilişkilerindeki anahtar dinamiği ise, teknoloji transferi oluşturur. Pazarlama, satış, üretim ve rekabet taktikleri konusunda müşteri hizmetleri ile ilgili kararlar yerel ya da ulusal düzeyde verilse de, uluslararası faaliyetlerin çekirdek yerli operasyonlardan ayrı tutulmasına itina gösterilir. Organizasyonun çekirdek kurumsal kültürünün, genelde uluslararası unsurlardan etkilenmediği görülür. İşin uluslararası ve yerli kısımları arasında az bir etkileşim mevcuttur. Dış operasyonlar, halâ yabancı şubeler olarak görülür ve merkezin birer uzantısı olarak kabul edilir. Ağırlıklı yerli operasyonları ile uluslararası bölümleri arasındaki ayırım, bu şirketlerin en zayıf noktalarıdır. Ev sahibi ülkelerde büyük ölçüde özerk olan şubeler, yerli bir düşünce yapısının etkisinde olan merkezden yönetilirken başarılı olamazlar. Merkezdeki personelini ve kariyer imkanlarını başarılı bir biçimde uluslararasılaştırmadıkça, uluslararası operasyonlarının faydasını tam olarak göremez.26

2. Uluslar-Ötesi Şirket (Transnational Company)

“Uluslar-ötesi şirket” (transnational company) kavramı; uluslararası ya da ülkelerarası sınırların ötesine geçebilen şirket anlamında olup, çokuluslu şirketlerin politik, ekonomik hatta ideolojik sınırları tanımadığını belirten bir kavramdır. Firmanın mülkiyet ve yönetiminde belirli bir ulus ya da ulusların ağırlığı mevcut değildir. Başka bir ifade ile firmanın mülkiyet ve yönetimi çok farklı uluslardan gelen kişilerden oluşmaktadır. Bundan dolayı; firmanın yapı ve faaliyetlerinde ulusal bir kimlikten söz edilemez.27 Genellikle; global stratejik ortaklıkların ülkelere göre ürün/politika uyarlaması yapması durumlarında kullanılır. Şöyle ki; uluslar-ötesi şirketler, her ülke için global olarak standartlaştırdıkları ürünlerini, yerel özelliklere ve müşteri isteklerine duyarlı olarak ülkelere göre değişime tabi tutan şirketlerdir.28 Barlett ve Ghoshal’a göre ise; global şirketin evriminin bir başka biçimidir. Onlara göre; “uluslar-ötesi şirket” (transnational company), global yapının verimliliği ile çokuluslu bir şirketin yerel duyarlılığını ve uluslararası girişimlerin teknoloji transferi olanaklarını birleştirmektedir. Başka bir ifadeyle; uluslararası şirket, bir yandan sürümden kazanıp maliyeti düşürürken, bir yandan da yerel duyarlılığın sürdürülmesine çalışır.29

3.Uluslar-Üstü Şirket (Supranational Company)

“Uluslar-üstü şirket” (supranational company) kavramı; halihazırda mevcut olmayan ve hiçbir ülkeye mensup olmayan, daha çok uluslararası bir anlaşma ile kurulan ve yine uluslararası bir organ tarafından tescil ve kontrol edilmek ve bu organa vergi ödemek suretiyle varlığını sürdüren, gerektiğinde de hukuki olarak milliyetini ortadan kaldıran şirketler için kullanılmaktadır.30

26. Rhinesmith, Stephen R.; Yöneticinin Küreselleşme27. 23 Mutlu, Esin; a.g.e., s. 10.28. Esener, Ömer; Stratejik Ortakl›klar: Türk fiirketleri ‹çin Büyüme ve Global Pazara

Aç›lma Teknikleri, ‹stanbul Menkul K›ymetler Borsas› Yay›nlar›, ‹stanbul 1997, s. 68.29. Rhinesmith, Stephen R.; a.g.e., s. 25.

Page 12: küreselleşme çok uluslu şirketler

12

30. Kutal, Gülten – Büyükuslu, A. Rıza; Endüstri İlişkileri Boyutunda Çok Uluslu Şirketler ve İnsan Kaynakları Yönetimi: Teori ve Uygulama, Der Yayınları, İstanbul 1996, s. 27. 4. Çokuluslu Girişim (Multinational Enterprise)

“Çokuluslu girişim” (multinational enterprise) kavramı; müteşebbise ve hür teşebbüse ağırlık veren liberal iktisadi düşünceden kaynaklanan bir terim olup, teşebbüsün yaygınlaştığını ve çokuluslu bir niteliğe büründü- ğünü ifade eder. Uygulamada yalnız köken ülke girişimciliğini yaygınlaş- tırdıkları, ev sahibi ülkelerde hür teşebbüs ideolojisinin yaygınlaşmasını ve girişimcilerin ortaya çıkmasını önledikleri ileri sürülmektedir.31

Uluslararası işlerine son derece bağlıdırlar. Pek çok farklı ülke ve pazarda kendi yerli işlerinin minik kopyalarını kurmuşlardır. Ev sahibi ülkelerdeki operasyonlarının yönetimini yerel idarecilere devretmekten çekinmezler. Yerli bir organizasyon gibi görünmek, hedeflerinden biridir. Bu şekilde, yerel makamların kendi şubelerini ulusal bir birim olarak göreceklerini düşü- nürler. Böylece; ev sahibi ülke piyasalarında operasyonlarını dünya çapında oluşturulmuş kaynaklar, beceriler ve teknolojiler ile desteklemenin rekabet avantajına sahip olurlar.32

5. Global Şirket (Global Company)

Global şirketler; ulusal piyasalarla entegre olmuş bir şekilde dünyanın önemli piyasalarında ürünlerini satan ve dünya çapında faaliyetleri olan şirketlerdir. Bu son tanımdaki iki kriter; yani pazarda mevcudiyet ve faaliyetlerin entegrasyonu, global şirketin özelliklerinin tanımlanmasında zorunlu olmayabilir, ancak onlar oldukça önemlidir. Global şirket ve çokuluslu şirket arasındaki farklılık gerçekte önemli değildir ve bir derece den ziyade bir nitelik olarak düşünülmektedir.33

Uluslararası veya çokuluslu şirketin bir uzantısıdırlar. “Uluslararası şirket”de olduğu gibi işin uluslararası boyutunu “soyutlamak”, ya da çokuluslu şirketin yaptığı gibi pek çok ülkede “kopyalamak” yerine; kaynakları global bazda paylaşarak en düşük maliyetli ve en kaliteli ürünlerle en iyi pazara girmeye çalışırlar. Kendi ulusal kabuklarından sıyrılmak amacındadırlar. Ortamdaki değişikliklere karşı uyum güçleri yüksek olup, geleceği etkileyebilecek global eğilimlere karşı son derece duyarlıdırlar. Gelişmiş bir iş stratejisi gerektiren, son derece gelişmiş bir organizasyon yapısına sahiptirler. Farklı bir düşünce yapısına sahip ve uyum yeteneği yüksek yöneticiler ve şirket kültürü gerektirir. Kaynakları ve yeteneklerini sürekli tarayıp, yeniden düzenleyerek ulusal ya da bölgesel sınırların ürün, pazar ve yeni teknolojiler karşısında engel oluşturmamasını sağlar. Merkezlerini, gerektiği durumlarda kendi anavatanlarının dışına taşımakla kalmazlar; farklı işlevler, farklı ürün çizgileri ya da farklı işkolları için birkaç merkeze birden sahip olabilirler.

Bu karmaşık kurumsal yapılarda farklılaştırma ve bütünleştirmekte kullanılmakta; en büyük rekabet avantajı ve kârlılık için global verimlilik ve yerel duyarlılığın yanı sıra politika, insanlar kaynaklar üçlüsünün global eşgüdümüne önem verilmektedir. Her zaman yeni bir ürün ve işkolu arayışı içerisindedirler. En kârlı pazarlara en düşük maliyetle ve en uygun yönetim kaynakları ile en yüksek kaliteli ürünleri vermeye odaklanmışlardır. Paranın, insanların ve kaynakların nerede bulunduğu, global şirketler için önemli değildir.34

31. Mutlu, Esin; a.g.e., s. 10.32. Rhinesmith, Stephen R.; a.g.e., s. 23. 33. Porter, Michael; The Competitive Advantages of Nations, Macmillan, London 1990.

34.Rhinesmith, Stephen R.; a.g.e., s. 23,24.

Page 13: küreselleşme çok uluslu şirketler

13

ÇOKULUSLU ŞİRKET KAVRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

Çokuluslu şirketin merkezi, faaliyette bulunduğu ve kendisine hammadde, işgücü veya bilgi sağlayan ülkeleri belirtmek için kullanılan kavramlardır. Bu kavramlar şunlardır:35

1. Köken Ülke (Origin Country):

“Köken ülke” için “ana ülke” (parent country) denildiği de görülmektedir. Çokuluslu şirketin menşeinin bulunduğu ülkedir. Örneğin; “Sony”nin ana ülkesi Japonya, “Microsoft”un ana ülkesi ise Amerika’dır.

2. Ev Sahibi Ülke (Host Country):

“Ev sahibi ülke” için “kabul eden ülke” kavramı da kullanılmaktadır. Çokuluslu şirketin yatırım yaptığı ülkeyi tanımlamak için kullanılmaktadır. Örneğin, Toyota otomotiv firmasının ülkemize de yaptığı joint venture’da Türkiye ev sahibi ülkedir.

3. Üçüncü Ülke (Third Country):

Köken ülke ve ev sahibi ülke dışında kalan ve çokuluslu şirketlerin faaliyetlerine “üretim faktörlerinden herhangi birinin tedariki” ya da “bilgi transferi” gibi çeşitli şekillerde katılan ülkelerdir.

4. Ana Şirket (Parent Company):

Yatırım yapan asıl şirkete “ana şirket” denir. Ana şirketler, yavru şirketlerin mülkiyetini ellerinde bulundurmakla kalmazlar, aynı zamanda onların yönetimini de ellerinde bulundururlar.

5. Yavru Şirket (Subsidiary): Yabancı ülkede sahip olunan şirkete “yavru şirket” denir. Yavru şirket için, “yabancı sermaye şirketi” veya yalnızca “şube” kavramı da kullanıl maktadır. Yavru şirketler, genellikle ana şirketin elinde bulunan teknoloji, ticari sırlar, yönetim bilgileri, ticaret unvanı (trademark) ve diğer araçlardan yararlanma ayrıcalığına sahiptirler. Bunların karşılığında ise; kazandıkları kârların tamamını veya belli bir kısmını ana şirkete transfer ederler.

Çok Uluslu Şirketlerin Dünya Ekonomisindeki Yeri ve Önemi

Çok uluslu şirketlerin dünya ekonomisindeki faaliyet alanı hızla artmasıyla günümüzde doğrudan yabancı yatırımın ciddi artış göstermiş ve global ekonominin yapısında ve işleyişinde köklü bir biçimde değişimlerin oluşmasını sağlamıştır. Bu nedenle de ÇUŞ’lar, dünya ekonomisinde ve ülkelerin diğer ülkelerle olan uluslar arası ekonomik ilişkilerde önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte ÇUŞ’lar ülkelerinin kalkınmasına önemli katkıları bulunmaktadır.

Page 14: küreselleşme çok uluslu şirketler

14

35. Kutal, Gülten;.a.g.e., s. 23.

Gerçekten çokuluslu şirketlerin dünya ekonomisi içindeki payı hali hazırda gelişmeleri çok “parlak” olarak nitelenen birçok ulusu geride bırakacak bir büyüklüğe ulaşmıştır. Görülebilir bir gelecekte yabancı şirket yatırımlarının devam edeceği ve üretimin çok uluslu hale dönüşmesinin dünya ekonomisinin yapısal bir karakteri haline geleceği belirtilmektedir.36

Örneğin, ABD'nin ithalatının neredeyse yarısı, "ilgili taraflar" arasındaki işlemlerden oluşmaktadır. Bununla, satıcı ve alıcının belli bir oranda aynı şirket tarafından sahip olunduğunu ve büyük ihtimalle kontrol edildiği kast edilmektedir. Aynı zamanda, yurt dışındaki ABD varlıklarının %24'ünü de, ABD'li çokuluslu firmaların yurt dışındaki şirketlerinin değerleri oluşturmaktadır. Öyleyse, ABD ticaret ve yatırımı çok uluslu şirketlerce kontrol edilmemekle birlikte, önemli kısmı bu şirketlerce gerçekleştirilmektedir.37

Çok uluslu şirketlerde doğru bir iletişim varlığı ile çokuluslu şirketler dünya çapında faaliyetlerde bulunurken değişen koşullara kolayca uyum sağlayabilirken çok uluslu şirketler bu doğrultuda kitlesel üretim teknolojileri ile büyük ilerlemeler gerçekleştirip ulusal refahlarını artırarak dünya çapında ekonomik ve siyaset kültürü belirleyen aktörler haline gelmişlerdir. Ayrıca dünya çapında ekonomiye hizmet eden bu şirketler refah ve istihdam yaratarak yaşam standardını artırmıştır ve ülkelerin rekabet gücü dolayısıyla yaşam kalitesi global piyasaların istekleri doğrultusunda mal ve hizmetleri en elverişli biçimde sağlayan global firmaların varlığına bağlı olduğundan çok uluslu şirketlerde sürdürülebilir rekabet gücü ve yaşam standartlarının en önemi belirleyici olarak ifade edilmiştir.38

Dünya ticaretinin 2/3’ü dünya gelirinin 1/3’ü bu kuruluşlara aittir. Çok uluslu girişimlerin %55’i ABD; %11’i Japonya, %9’u İngiltere, %4,5’i ise Almanya kökenlidir. Reel sektördeki ve dünya ticaretindeki gelişmeler, çok uluslu şirketlerin doğrudan yatırımlarının bir sonucudur. Çok uluslu şirketler çağdaş kapitalizmin dinamiğini oluşturmakla birlikte ihracat artısında, teknoloji transferinde, istihdam artısında, iş verimliliği gibi gelişmiş yönetim tekniklerinin yayılmasında önemli misyon üstlenmektedirler. ÇUŞ yatırımları,1960’lardan beri Euro piyasaları ve bankacılık sektörünün gelişiminde önemli katkı sağlamıştır. ÇUŞ’lar gerek işletme sermayesi, gerek dış ticaret, gerekse sabit sermaye yatırımlarının finansmanında Euro piyasalarından artan ölçüde yararlanmıştır.39

ÇUŞ’lar uluslararası borç alma ve borç verme konularında da kullanılan önemli araçlardır. ÇUŞ’lar genellikle, daha sonra geri döneceği ümidiyle, tabi şirketleri aracılığıyla (tabi şirketlerinin bulundukları ülkelere) sermaye tedarik ederler. Bu süreç, yani çokuluslu şirketlerin tabi şirketlerine sermaye tedarik etmesi, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını, uluslararası kredi verme işlemlerine (borç verme-ödünç alma), kısmen de olsa, alternatif haline getirmektedir.40

36. Nusret Ekin “Küreselleşme ve Gümrük Birliği”,http://www.e-sosder.com/dergi/20260282.pdf ,(29 Haziran 2009) 37. Fikret Güntekin, “Çokuluslu İşletme Ve Uluslararası İşletme”,s.7,(25

Haziran 2009)38. Derya Taner, “Türkiye’de İletişim Tekeli ve Türk Telekomünikasyon’un

Özelleştirilmesi s.39

Page 15: küreselleşme çok uluslu şirketler

15

39. Muhsin Kar ve Harun Arıkan, Avrupa Birliği Ortak Politika ve Türkiye, İstanbul: Beta Yayınları, Ekim 2003. s.17.

40. Hakan Çetintaş, “Global Bir Ekonomide Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Rekabet”, T.C.Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı” s.2, http://www.foreigntrade.gov.tr, ( 26 Haziran 2009)

Çok uluslu bir şirketin piyasaya girişi ve faaliyetleri, özellikle satıcıların sayısının sınırlı olduğu piyasalara rekabeti de beraberinde getirebilir. Piyasa rekabeti, daha düşük fiyatlar şeklinde olabileceği gibi, reklam ya da ürün farklılaştırması veya ulus ötesi şirketin yeni bir ürünü piyasaya sürmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Bu takdirde, doğrudan yabancı yatırımlardan beklenen; daha düşük ve yüksek kalitede mallar, ürün çeşidinin artması ve yeni ürünlerin üretilmesi suretiyle, piyasaların daha etkin işlemesi sonucunda ilgili endüstrinin performansını yükseltmesi ve tüketici refahını artırmasıdır. Ancak, söz konusu piyasada faaliyet gösteren yerli firma bulunmuyor ya da ulusal firmalar ile yabancı şubelerin rekabet güçleri arasında büyük bir fark var ise ve ithalattan ya da diğer yabancı şubelerden kaynaklanan rekabet yetersiz ise yabancı firma, söz konusu piyasada hakim bir pozisyon elde edebilir. Bu durum piyasanın etkin işleyişini bozarak, firmaların daha yüksek karlar elde etmesine ve tüketici refahının azalmasına ve/veya endüstrinin dinamik büyümesinin sınırlanmasına yol açabilir.41

Tüm dünyayı tek bir pazarmış gibi düşünüp üretim, yönetim ve işletme stratejileri buna göre belirleyen çok uluslu şirketler göreceli daha düşük maliyetli üretim yapabildikleri ve karlarını maksimize edebildikleri her yerde üretim yapmaktadırlar. Bütün bunlardan hareketle, çok uluslu şirketlerin dünyanın gerek ekonomik, gerekse siyasi yapılanması üzerinde büyük bir güce sahip olduğu söylenebilir.42

Dünyanın en büyük 100 ekonomisinden 51'i çok uluslu şirketlerdir. Uluslar arası ilişkilerde, ekonomik güçleri, geniş finansal kaynakları ve lobi çalışmaları sayesinde güçlü bir etkileri bulunmaktadır.43 Dünya’daki en büyük 500 çok uluslu şirketin sadece 185’i ABD dışındaki ülkelere aittir ve bu alanda “üçlü”nün sahip olduğu toplam şirket sayısı 430’dur.44

Çok Uluslu Şirketlerin Küreselleşme Sürecindeki Rolleri

Dünya ekonomisi içerisinde devasa güçlere sahip olan ÇUŞ’lar küreselleşme sürecinde yayılmasının en etkili aracıdır. Ayrıca ÇUŞ’lar doğrudan küreselleşme sürecini hızlandırıcı bir etkide bulunduğu için ÇUŞ’ların küreselleşme sürecinde önemli rol oynamaktadır. ÇUŞ’ların küreselleşme sürecindeki rollerine değerlendirmeden önce küreselleşme olgusuna kısaca değinmenin anlamlı olabileceği düşüncesindeyiz.

1990'ların başından itibaren dünya ekonomisinin gösterdiği gelişim oldukça önemlidir. Bu aynı zamanda bir dönemim başladığını bir başkasının bittiğini göstermektedir. Sovyetler Birliğinin dağılması sonucu soğuk savaş dönemi bitmiş, iki Almanya tekrar bir araya gelmiştir. Avrupa Birliği ülkeleri kendi aralarında Birliği daha da güçlendirecek adımlar atmaktadır. Avrupa Birliği bir yandan parasal birliği oluştururken diğer yandan üyelerinin sayısını artırmaktadır. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması ve GATT imzalanmıştır. Politik alandaki bu gelişmelerin yanında bir başka gelişme ekonomi alanında yaşanmaktadır. Teknolojik gelimseler sonucu para, mal ve hizmetler ile bilgi kolaylıkla yer değiştirmekte, küreselleşme olarak adlandırılan olgu gündeme gelmektedir.45

41. Abdullah Özkan Globalleşen Dünyada Demokrasinin Önemi ve Türkiye’nin Konumu, Globallesen Dünyada Türkiye’nin Yeri. İstanbul: Kadir Has Üniversitesi Yayınları, 2004,s.452

Page 16: küreselleşme çok uluslu şirketler

16

42. Nigel Driffield ve James H. Love, Does The Motivation For Foreign Direct Investment Affect Productivity Spillovers To The Domestic Sector, Birmingham:Aston Business School Research Institue, 2002, s:6.

43. Alan Rugman, “Regional Strategy and the Demise of Globalization”, Journal of International Management, 9th Edition,2003, s.415, Aktaran: Aktan ve Vural, Globalleşme Sürecinde Çokuluslu Şirketler, s.4

44. , Aktaran: Aktan ve Vural, Globalleşme Sürecinde Çokuluslu Şirketler, s.4 45. Suk H.Kim; Eugene Swinnerton, “1994 Final Transfer Pricing Regulations of the United States”,

Küreselleşme olgusu ile birlikte 1990'lı yılların ortalarından itibaren ÇUŞ'ların portföy ve doğrudan yatırımlarından ve gelişmiş ülkelerin tasarruf fonlarından pay alabilmek için gelişmekte olan ülkeler arasında rekabet ortamı doğmuştur. Bu küresel ticaret ve yatırımın en önemli unsurları ise ÇUŞ'lardır. Dünyada DYY’ler beş yüz binin üzerinde şirket tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak bunlar içindeki en büyük yüz ÇUŞ tüm şirketlerin yabancı varlıklarının yaklaşık beşte birini kontrol etmektedirler.46

Artan kısmi ticari serbestlik ile birlikte dünya üzerinde mal, hizmet, bilgi ve sermaye hareketleri hızlanmıştır. Bu ise işletmelere dünyanın değişik bölgelerinde daha kolay ticari faaliyet yapabilme olanağı sağlamaktadır. Böyle bir ortamda yerel ülke sınırları içerisinde faaliyet gösteren küçük işletmelerde etkilenmektedir. Çünkü daha önceleri yerel pazar içerisinde yerel müşterilere hitap eden bir küçük işletme, küreselleşme sürecindeki hızlanma ile birlikte doğrudan küresel alanda faaliyet gösteren çokuluslu işletmelerin rekabeti ile karşı karşıya kalmıştır. Böyle bir rekabet ortamında bu tür işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri oldukça güçtür. ÇUŞ’lar küreselleşeme sürecinin hızlanması ile daha fazla ön plana çıkmaktadırlar. Güçlü sermaye yapıları, gelişmiş teknolojiye sahip alt yapıları ve faaliyet gösterdikleri alanın genişliği sebebiyle, küresel alanda faaliyetlerini ve rekabet güçlerini kolaylıkla yürütebilmektedirler. Mevcut rekabet ortamında güçlü bir rekabetçi yapı sergileyen çok uluslu işletmeler, küreselleşme sürecinin hızlanmasıyla da yakından ilgilidirler.47

Çok uluslu şirketler küresel ölçekte oluşturdukları üretim-dağıtım kanalları yoluyla rakiplerine karşı oldukça önemli bir rekabet avantajı elde etmektedirler. Küresel reel ve finansal piyasalara girme önemli bir avantaj sağladığı gibi, bu piyasalarda yer alan aktörlere de büyük fırsatlar sunmaktadır. Çeşitli iletişim araçlarına ve ekonomik güce sahip ÇUŞ’lar, devlet ve bölge sınırı olmaksızın pazarın küreselleşmesini sağlamaktadır.48

Bu nedenle ellerindeki geniş yatırım kapasiteleri sebebiyle devletler çok uluslu şirketleri kendi ülkelerine çekebilmek için düşük vergiler, rahat çevre ve iş yasaları uygulamaya başlamışlar ve bir süre sonra da bu bir yarışa dönüşmüştür. Doğrudan yabancı yatırımın birincil kaynağı oldukları için özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan devletlerin ekonomileri ve sosyal politikaları üzerindeki etkileri devam etmektedir.49

ÇUŞ’lar, özellikle finansal kriz dönemlerinde özel sermaye akımları içinde en istikrarlı olan, doğrudan yabansı sermaye yatırımı yaparlar. ÇUŞ’lar sadece sermaye akımları kanalı değil aynı zamanda dünyada en iyi teknoloji ve yönetim tekniklerinin etkin uygulayıcısı ve teşvik edicisidir. Bu yüzden konuk ülkeye birçok boyutta etkide bulunabilir.50

46. Mehmet Burak Ildır, "Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının İktisadi Etkileri: Türk Otomotiv Sektörü Örneği", (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi SBE,2001),s.16.

47. Tağraf,s.34-3548. Nedim Macit, Küresel Güç Politikaları Türkiye ve İslam, Ankara: Fark Yayınları,2006,s. 32,

Aktaran: Ecevit,s.38

Page 17: küreselleşme çok uluslu şirketler

17

49. Wikipedia, “Çok Uluslu Şirket”, http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ok_uluslu_%C5%9Firket (20 Haziran 2009)

50. Deniz Güvercin, “Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme İlişkisi”, ( Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi SBE,2007),s.45

İletişim olanaklarındaki gelişmeler küreselleşme sürecinin hızlanışına önemli katkılar sağlamaktadır. Diğer taraftan çokuluslu işletmelerde de yönetime yeni olanaklar sunmaktadır. Örneğin, bilişim sektörünün önde gelen işletmelerinden Hewlett Packard, dünya üzerinde yayılmış binlerce şubesini bir intranet aracılığıyla koordine etmektedir. Bu ağ üzerinde 100.000’den fazla kişisel bilgisayar ve yaklaşık 23.000 UNIX iş istasyonu mevcuttur. Böyle büyük ölçüde merkezkaç bir yapıya sahip olan HP, kurduğu iletişim ağıyla dağınık parçaları arasında işbirliği sağlayarak önemli bir esnekliğe ulaşmıştır.51Bu şekilde iletişim olanaklarındaki gelişmeler küreselleşme sürecini de hızlandırmaktadır.

Çok uluslu şirketleri “dünyanın yeni efendileri” olarak nitelendiren Başkaya’ya göre 1800’lü yılların sonu ve 1900’lü yılların başında “kendi” devletlerini arkalarına alarak dünyayı yeniden paylaşma yarışına giren büyük firmaların yerini 1990’larda devletleri önlerine katıp kovalayacak güce ulaşmış çok uluslu dev firmalar almış bulunuyor. General Motors’un yıllık cirosu Danimarka’nın GSMH’sinden fazla. Exxon’un cirosu Norveç’in, Toyota’nın cirosu da Portekiz’in GSMH’sinden daha fazladır. En büyük dört çok uluslu şirketin (transnasyonalin) yıllık cirosu Çin’in GSMH’sine eşit ama tüm Afrika Kıtasının GSMH’sinden daha da fazladır.52

Küreselleşme çok uluslu şirketlere temel olarak beş yönde fayda sağlamıştır:53

A. Sürat:

Küreselleşme ile ülkesel pazarlar arasındaki duvarların kalkması, işletmelere büyük sürat kazandırmıştır. Küreselleşme sayesinde ÇUŞ’lar sürekli farklı mamullerle farklı pazarlara girme şansına sahip olmuşlardır.

B. Maliyetleri Düşürme:

Pazarlar arasındaki duvarların kalkması, işletmelere maliyetleri düşürme yönünden de büyük faydalar sağlamıştır. Küreselleşmeden sonra işletmeler standartlarına uygun en düşük maliyetli girdiyi, dünyanın neresinde olursa olsun, elde etme şansına sahip olmuşlardır. Küreselleşme ayrıca dağıtım maliyetlerinin de düşmesini sağlamıştır. Artık işletmeler dağıtım ve üretim maliyetlerinin minimum olduğu noktalarda üretim yapmaktadırlar.

C. Standardizasyon:

Küreselleşme değişik ülkesel pazarlar içinde, ortak paydada birleşen tüketiciler tespit ederek, bu kesimlere yönelik standart ürünler ve hizmetler üretilmesini sağlamıştır. Bu da çok uluslu işletmeleri, her ülkesel pazar içerisinde farklı kitlelere ve farklı ihtiyaçlara cevap verme zorunluluğundan kurtarmıştır. Örneğin üst gelir seviyesindeki genç tüketicileri hedef kitle olarak seçen çok uluslu bir işletme, onların ortak ihtiyaçlarına, zevk ve tercihlerine yönelik mal ve hizmet üretimi yapabilme şansına sahiptir. Bu şekilde hedef kitlesini bazı ortak özelliklerine göre standardize etmiş olacak ve bu tanıma uyan herkes için geçerli olacak ortak hizmetler sunabilecektir.

51. Bahadır Akın, “Küreselleşme” http://www.stratejiyonetim.com/kuresellesme.htm., (26 Haziran 2009)

Page 18: küreselleşme çok uluslu şirketler

18

52. Dikkaya ve Özyakışır,s.653. Ali Naci Karabulut, “Küreselleşmenin Ticari Hayat Üzerindeki Etkileri”, Mevzuat Dergisi,

Yıl: 7 Sayı:76, 2004, http://www.basarmevzuat.com/dergi/2004-04/a/01.htm ,(30 Haziran 2009)

D. Faaliyetleri Dağıtma: İşletmeler, yerel avantajlara göre çeşitli faaliyetlerini, çeşitli coğrafi bölgelere dağıtılabilme şansı elde etmişlerdir. Küreselleşmeden sonra çok uluslu işletmeler, girdilerini herhangi bir ülkeden alma, üretimlerini başka bir ülkede yapma, ürünlerini başka yerlerde satma ve tüm bu fonksiyonların yönetimlerini de başka bir ülkeden yapma şansını elde etmişlerdir. Fakat bu dağılımın koordine edilebilmesi ve sorun yaratmadan işleyebilmesiiçin eşgüdüm ve entegrasyon gereklidir.

E. Merkezileşme:

Merkezileşme, az önce bahsedilen faaliyetleri dağıtma eyleminin sağlıklı işleyebilmesi için gerekli olan eşgüdümü sağlar. Gelişen teknoloji sayesinde artık yönetim tek merkezden yapılabilmektedir. İşletme faaliyetleri açısından pek çok ülkeyi kapsayan bir coğrafyaya yayılmış olsa bile; bilgisayar, video konferans, internet, vb. teknolojiler yönetimin tek bir genel merkezden yapılabilmesini sağlamaktadır.

Kısaca özetlemek gerekirse; Küreselleşme sürecinin çok uluslu şirketler açısından olumlu bir süreç olduğu söylenebilir. Küreselleşeme süreci ile birlikte artan liberalleşme eğilimleri, ülkeler arasındaki sınırları nispeten daha geçirgen bir yapıya itmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu durum daha fazladır. Bu ise çokuluslu işletmeler açısından son derece önemli olan bilgi, mal/hizmet ve sermaye transferlerini daha kolay bir hale getirmektedir. Böylece çokuluslu işletmelerin kaynak bulma, sermaye transferleri ve daha da önemlisi yabancı ülkelerden elde ettikleri karlarını kendi ülkelerine kolayca transfer edebilme olanağı bulmaktadır. Bu açıdan küreselleşme süreci ÇUŞ’lar küresel pazarda daha da güçlü bir konuma getirmektedir. Bu sebeple bu süreç içerisinde çokuluslu işletmeler hem küreselleşme sürecinden etkilenmekte ve hem de küreselleşme sürecini artırıcı bir rol oynamaktadırlar.54

Bu nedenle çok uluslu şirketlerin küresel pazarda ekonomik, kültürel ve sosyal tüm alanlarda faaliyetleri ve etkileri artırmıştır.

Page 19: küreselleşme çok uluslu şirketler

19

54. Tağraf,s.46Kaynakça

1. Karluk,a.g.m ,s.184-2592. Seyidoğlu,H.; Ekonomik Terimler Sözlüğü, Güzem Yayınları, No:4, Ankara, Ocak 1992, ss.31-1323. S.Oksay "Çokuluslu Şirketler Teorileri Çerçevesinde Yabancı Sermaye Yatırımlarının İncelenerek

Değerlendirilmesi" Dış Ticaret Dergisi, Ankara,1996, S.1.4. Kutal ve Büyükuluslu, Çokuluslu Şirketler, S.42.5. A.Tokol,"Çokuluslu Şirketler ve Endüstri İşletmelerine Etkileri," İş-Güç Dergisi, C.3, N.2, 2001, s.2.6. Özdemir, a.g.m ,s.2397. Seyidoğlu, a.g.k ,s.5708. Başkaya, a.g.m, s.1869. Kar& Arıkan, a.g.k ,s.1710. Güvenç, a.g.k ,s.11511. Özyakışır, Deniz, “Küreselleşme”, Yayınlanmamış Lisans Tezi, 19 Mayıs Üniversitesi, Ü.İ.İ.B.F, Samsun,

2004, s.2112. Tonak, a.g.k. s.3813. Sundaram A.K.&Black J.S.,a.g.m. ss.729-75714. Özdemir, a.g.m. s,24015. Başkaya, a.g.k. s.18316. Başkaya, a.g.k. s.18617. Tağraf, 2002; 34-35 18. Zengin, 2003; 5519. Stiglitz, 2004; 8920. Başkaya, 2004; 85-11721. Mahmutoğulları, 2002; 322. Balkanlı, 2002; 1423. Tağraf, 2002; 45-4624. Mutlu, Esin; a.g.e., s.925. Dinçer, Ömer; Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, Beta Yayınları (5. Baskı), İstanbul 1988, s. 17726. Rhinesmith, Stephen R.; Yöneticinin Küreselleşme Rehberi: Değişen Dünyada Başarıya Götüren 6

Özellik, (Çev. Gülden Şen), Sabah Kitapları, İstanbul 2000, s. 22,23.27. Mutlu, Esin; a.g.e., s. 10.28. Esener, Ömer; Stratejik Ortaklıklar: Türk Şirketleri İçin Büyüme ve Global Pazara Açılma Teknikleri,

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Yayınları, İstanbul 1997, s. 68.29. Rhinesmith, Stephen R.; a.g.e., s. 25.30. Kutal, Gülten – Büyükuslu, A. Rıza; Endüstri İlişkileri Boyutunda Çok Uluslu Şirketler ve İnsan

Kaynakları Yönetimi: Teori ve Uygulama, Der Yayınları, İstanbul 1996, s. 27.31. Mutlu, Esin; a.g.e., s. 10.32. Rhinesmith, Stephen R.; a.g.e., s. 23.33. Porter, Michael; The Competitive Advantages of Nations, Macmillan, London 1990, s.338.34. Rhinesmith, Stephen R.; a.g.e., s. 23,24.35. Kutal, Gülten;.a.g.e., s. 23; Mutlu, Esin; a.g.e., s. 11; Seyido€lu, Halil; a.g.e., s. 552.

36. Nusret Ekin “Küreselleşme ve Gümrük Birliği”, İstanbul Ticaret Odası Yayın: İstanbul, No:47, s.37-38, 37. Fikret Güntekin, “Çokuluslu İşletme Ve Uluslararası İşletme”,s.7,(25 Haziran 2009)

Page 20: küreselleşme çok uluslu şirketler

20

38. Derya Taner, “Türkiye’de İletişim Tekeli ve Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin Özelleştirilmesi”, (Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi SBE,2006),s.39

39. Muhsin Kar ve Harun Arıkan, Avrupa Birliği Ortak Politika ve Türkiye, İstanbul: Beta Yayınları, Ekim 2003. s.17.

40. Suna Okşay, “Çokuluslu Şirketler Teorileri Çerçevesinde, Yabancı Sermaye Yatırımlarının İncelenerek, Değerlendirilmesi” Dış Ticaret Müteşarlığı Dergisi, Yıl:3 S:8,1998.,s.22.

41. Hakan Çetintaş, “Global Bir Ekonomide Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Rekabet”, T.C.Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı” s.2, http://www.foreigntrade.gov.tr, ( 26 Haziran 2009)

42. Abdullah Özkan Globalleşen Dünyada Demokrasinin Önemi ve Türkiye’nin Konumu, Globallesen Dünyada Türkiye’nin Yeri. İstanbul: Kadir Has Üniversitesi Yayınları, 2004,s.452

43. Nigel Driffield ve James H. Love, Does The Motivation For Foreign Direct Investment Affect Productivity Spillovers To The Domestic Sector, Birmingham:Aston Business School Research Institue, 2002, s:6.

44. Alan Rugman, “Regional Strategy and the Demise of Globalization”, Journal of International Management, 9th Edition,2003, s.415, Aktaran: Aktan ve Vural, Globalleşme Sürecinde Çokuluslu Şirketler, s.4

45. Suk H.Kim; Eugene Swinnerton, “1994 Final Transfer Pricing Regulations of the United States”, Multinational Business Review, Spring 1997, Vol. 5, Issue 1, s. 17, Aktaran: Hüseyin Işık,” Çok Uluslu Şirketlerde Örtülü Kazanç ve Örtülü Sermaye”, (Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi SBE,2005) s.19

46. Mehmet Burak Ildır, "Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının İktisadi Etkileri: Türk Otomotiv Sektörü Örneği", (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi SBE,2001),s.16.

47. Tağraf,s.34-3548. Nedim Macit, Küresel Güç Politikaları Türkiye ve İslam, Ankara: Fark Yayınları,2006,s. 32, Aktaran:

Ecevit,s.3849. Wikipedia, “Çok Uluslu Şirket”, http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ok_uluslu_%C5%9Firket (20

Haziran 2009)50. Deniz Güvercin, “Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Büyüme İlişkisi”, ( Yüksek Lisans

Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi SBE,2007),s.4551. Bahadır Akın, “Küreselleşme” http://www.stratejiyonetim.com/kuresellesme.htm., (26 Haziran 2009)52. Dikkaya ve Özyakışır,s.653. Ali Naci Karabulut, “Küreselleşmenin Ticari Hayat Üzerindeki Etkileri”, Mevzuat Dergisi, Yıl: 7 Sayı:76,

2004, http://www.basarmevzuat.com/dergi/2004-04/a/01.htm ,(30 Haziran 2009)54. Tağraf,s.46