İdealist dergisi

50

Upload: idealist-dergi

Post on 28-Mar-2016

275 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

İDEAL YAŞAM DERGİSİ

TRANSCRIPT

Page 1: İdealist Dergisi
Page 2: İdealist Dergisi
Page 3: İdealist Dergisi

Merhaba Sevgili OkuyucularımızBüyük bir heyecan ve mutlulukla İdealist adlı dergi-mizin ilk sayısını sizlere sunuyoruz.Başlangıçlar hep zor olmustur. Başlama süreci bazen sıkıntılı, bazen imkansızlıklar içinde sabrı ve inan-cı zorlayabilir. Doğru olan herşeye rağmen iradeyi kullanıp, yararlı olanı yapmak, içindeki gücü ortaya çıkarmaktır. Bizim gibi yararlı olmak isteyen ve için-deki gücü keşfetmiş, hayatın her alanından idealist fikirler, insanlar ve firmalarla karşınızdayız.Dergimiz Trakya’nın gözde yaşam alanı olan Çorlu’nun güzide halkına aydınlatıcı bir rehber ola-rak bu coğrafyanın insanlarını tüm meraklılarına tanıtacaktır. İçerik itibariyle dergimizde magazin, politika, sağlık, yerel yönetim, spor, firma rehberi, sanat gibi daha bir çok alandan güncel bilgiler sizlere sunulmaktadır. Her okuyucu-nun zevkinin aynı olduğu düşünülemez. Bu yüzden farklı zevklere ve farklı ilgi alanlarına yönelik her talebi karşılayabilecek bir köprü kurmaya çalıştık sizinle bizim aramıza.Şimdi sizlerle ilk sayımızla bir başlangıç yapacağız. Bu başlangıç bizimle getirdiği yeniliklerle kalıcı olacak, gerçekleşen bu değişim önce okuyucularımıza,hayatlarına ve çevrelerine yansıyacaktır. İnanıyoruz ki dergimiz dilden dile kalpten kalbe ak-tarılacak ve sürekli bir yayın haline gelecektir.Bizi okuyan değerli okurlarımıza ve keyifli bir zaman geçirebilmeniz adına bir araya gelmiş arkadaşlarımın çabalarına sonsuz teşekkür ederim.Yeni sayılarda buluşmak dileğiyle...

‘’Herşeyin en mühim noktası, başlangıcıdır.’’. Eflatun Kubilay GÜNAY Editör

Merhaba sevgili okuyucularımız,Büyük emek ve uğraşlar sonucu ortaya çıkan dergimizin ilk sayısıyla karşınız-dayız. Bir grup İDEAlist genç olarak adım attığımız yayıncılık işinde amacımız idealleri olan herkesi siz değerli halkımızla buluşturmak ve okunabilir bir dergi yaratmaktır. İdeallerimizin peşinde koşmanın bize verdiği haklı gururla keyif alarak yaptık işimizi, umarız siz değerli okuyucularımızda bizi okumaktan keyif alırsınız. Dergimizin yayın aşamasında bize desteği ve güveni olan herkese, özellikle ha-yatımın her döneminde desteğini hissettiğim, yanımda olduğunu bildiğim ve bu günümü borçlu olduğum amcam Sayın SADRETTİN UZUN’a teşekkürlerimle…

Saygılarımla… Fahrettin UZUN

Page 4: İdealist Dergisi

İMTİYAZ SAHİBİUZUNOĞULLARI REKLAM - ORGANİZASYON

GENEL YAYIN YÖNETMENİFAHRETTİN UZUN

EDİTÖRKUBİLAY GÜNAY

DEMET DEMİRKIR

GRAFİK - TASARIMÖZGÜR SANDIKCI

YÖNETİMŞehit Teğmen Yavuzer Cad.

Arca İş Merkezi No: 18 /30 Çorlu Tel: 0 282 654 40 54

[email protected]

REKLAM REZERVASYONFedra ÇALIŞIRÖznur EDTAN

Tel: 0 282 654 40 54 Gsm: 0532 052 14 24

BASKICAN TEKİN MATBAACILIK - ANKARA

4- Yaşattıklarımız: Rıfat ILGAZ6- Yarı Farkında Bir sohbet: Ece GÜRSEL 10- Okul Öncesi Çocukta Benlik Saygısı16- Tür Yazardan Fantastik Roman “YANSIMA “19- Gülümseyerek Evet Diyebilirsiniz20- Teknoloji21- Oyun24- Su İçsem Yarıyor Diyorsanız25- Uykuda da panik Ataksın!, Ağız Kokusuna 6 Pratik Yol26- Bol Hareket Et Varisi Önle28- Euro 201234- Ramazan Ayı37- Siz de Sigarayı Bırakın 38- Çok Sık Mı Alışveriş Yapıyorsunuz? Alışveriş Bağımlısı Olabilirsiniz

Page 5: İdealist Dergisi

Showroom: Muhittin Mah. Şinasi Kurşun cad. No: 75 / A (Havuzlar yolu üzeri Güvenç taksi yanı) ÇORLUTel: 0 282 651 91 20Fabrika: Yeni Sanayi Sitesi M6 Blok 6. sok No: 7 ÇORLUTel: 0282 673 16 33

Page 6: İdealist Dergisi

Uzak Değil...

Çaresizlik akşamında düşünülmüşBakıp bakıp kör penceredenBir yudum suyun bir soluk havanınSudan da havadan da üstündost yüzünün özlemindeAlıp başımı gitmek. Atsız arabasızAlıp başımı düşlerin çıkmazındanKarışmak taşa toprağa. Yolculuk...

Rıfat Ilgaz

YAŞATTIKLARIMIZ

1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğ-du.7 Temmuz 1993 tarihinde öldü.Rıfat Ilgaz 1940’la-rın toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. 1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmağa ortaokul öğrencilik yılla-rında başladı. İlk şiiri 27.07.1927 ‘de,günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosyagazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başla-dı. Lise yıllarında babasının ölümü sebebiyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu.

Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düz-ce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın,yazı ve şiirleri der-gilerde yayınlanmağa başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1042’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı “Yarenlik”i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de “Sınıf” adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. 1945’te Gün Dergisi çıktı. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946’da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisi’ni Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar. Öğretmenliğe yeniden döndükten son-

4

Page 7: İdealist Dergisi

ra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniy-le Validebağ Sanatoryumunda yattı. Şubat 1947’de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz’un çıkar-dığı Marko Paşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlen-di. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu. 1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler.

1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-musah-hih ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne “Stepne” takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı.Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı ol-ması nedeniyle “Stepne” (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı. Rıfat Ilgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organ-larında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazdı. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı. 1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döne-minde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorgu-ya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşamağa başladı. Bu olaylar “Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra” adlı kitabında anlatılır. Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına rağmen onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlı-ğını unutmamamız gerekir.

Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993 günü öldü.

ESERLERİŞİİR:Yarenlik (1943)Sınıf (1944)Yaşadıkça (1948)Devam (1953)Üsküdar’da Sabah Oldu (1954)Soluk Soluğa (1962)Karakılçık (1969)Uzak Değil (1971)Güvercinim Uyur mu (1974)Kulağımız Kirişte (1983)Ocak Katırı Alagöz (1987)Bütün Şiirleri (1983)ROMAN:Karadeniz’in Kıyıcığında 1969Karartma Geceleri 1974Sarı Yazma 1976Yıldız Karayel 1982ANI:Yokuş Yukarı 1982Biz de Yaşadık 1984Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra (1986)MİZAH ÖYKÜ VE ROMANLARI:Radarın Anahtarı 1957Don Kişot İstanbul’da 1957Bizim Koğuş 1959Hababam Sınıfı 1959Kesmeli Bunları 1962Nerde O Eski Usturalar 1962Saksağanın Kuyruğu 1962Şevket Ustanın Kedisi 1965Geçmişe Mazi 1965Altın Eskicisi 1972Palavra 1972Tuh Sana 1972Çatal Matal Kaç Çatal 1972Bunadı Bu Adam 1972Keş 1972Al Atını 1972Hababam Sınıfı Uyanıyor 1972Sosyal Kadınlar Partisi 1984Apartman Çocukları 1984Çalış Osman Çiftlik Senin 1984ÇOCUK KİTAPLARI:Öksüz Civciv 1979Bacaksız Kamyon Sürücüsü 1980Bacaksız Sigara Çocukları 1980Bacaksız Paralı Atlet 1981

5

Page 8: İdealist Dergisi

Yarı Farkında

İlk sayımızda, hem modellikte hemde geçtiğimiz yıl piyasaya

çıkan “Yarı Farkında” adlı albümü ile adından sıkça söz ettiren Ece

Gürsel’le keyifli bir sohbet gerçek-leştirdik. 2003 yılında düzenlenen “Best Model of Turkey” yarışma-

sında ikinci olarak, 90 ülkenin katılımı ile Malezya’da düzenlenen “Best Model International” yarış-

masında Türkiye’yi temsil eden Gürsel, dördüncü oldu ve en iyi

vücutlu manken seçildi. Geçtiğimiz yıl da başarılı bir albüm çıkaran Ece Gürsel, bakın neler anlattı:

Ece Gürsel

SOHBET

6

Page 9: İdealist Dergisi

Bir Sohbet

Akdenizin en güzel şehri Antalya’dan İstanbul’a geldin. Antalya’daki Ece kimdi ? Antalya’yı özlüyor musun?

Buradaki Ece kimse Antalya’daki Ece’de oydu. Üniversitede okurken bir yandan modellik yapı-yordum. Güzellik yarışmasına girdim 2000 yı-lında,2. seçildim, tekrar okula dönüp eğitimimi tamamladım. Mezun oluncada İstanbul’a yer-leştim. 2003 yılındaki yarışmada da 2. oldum. Antalya’da hala evim var ve sıkıldıkça gidiyorum. Özlem kalmıyor. Ama gerçekten sizinde dediği-niz gibi Antalya, Akdeniz’in incisi mükemmel bir kenttir.

Modellikten müzik hayatına hızlı ve ani bir ge-çiş yaptınız. Nasıl ortaya çıktı bu fikir?Uzun zamandır kendi şarkılarım üzerinde çalışı-yordum. Eğer dışardan şarkı almak gibi bir du-rum içerisinde olsaydım yapmazdım. Kendi söz ve bestelerimi tamamlayınca, albüm çıkarmak istedim.

Modelliğide bırakmadan tabi. Çünkü asıl mesleğim modellik. Aslında bunu meslek olarak görmeninde ötesinde bir tutku olarak niteleyebiliriz. Yaptığım işlerime tutkuyla bağ-lıyımdır. Çünkü işimi severek yapıyorum.

Bu albümü çıkarmanın sizin için tam bir emek mücadelesi olduğunu biliyoruz. Piyasanın bu kadar kötü olduğu hatta birçok müzisyenin müziği bıraktığı günü-müzde böyle bir albüm yapma cesaretini nasıl gösterdin?

Bilmem! Canım istedi yaptım. Herhangi bir ticari kaygım olmadığından sanırım. Alternatif bir tarz olduğundan pek para kazanmak de-ğildi amacım, sadece müzik yapmak istedim ve yaptım. Biraz öncede belirttiğim gibi ben işime tutkuyla bağlıyım. Maddiyat önemli tabiki ama benim için ikinci planda kalıyor.

7

Page 10: İdealist Dergisi

Aslında bu albüm ticari kaygı ve ani bir kararla yapılmış diyemeyiz. Çünkü albümdeki tüm söz ve müzikler size ait. Uzun zamandır aklında olan ve gönül verdiğin bir proje galiba bu. Bi-raz albümünde yer alan parçalardan bahsedermisin?

11 tane şarkı var. 10 şarkının sözü ve müziği bana ait. 1 parçanın ise sözleri bana bestesi ise albüm yönetmenime ait. Tamamen alternatif şarkılar. Genelde modeller pop müzik yapıyor ama benim sahne repertuarım ve albümümün genel tarzı alternatif rock…

Sevgili Ece, albümünle ilgili çevren-den nasıl tepkiler aldın?

Çok beğenilmiş, özellikle müzisyenler ve önemli sanatçılardan tebrik aldım ve son derece şaşırdım. Benim için çok iyi oldu. Tüm müzik eleştirmenleri olumlu yazılar yazdılar, Radikal Gazetesi’nden, Sabah’tan, Hürriyet’e kadar… ilk albüm için iyi bir başarı olmuş oldu.

Konser ve sahne çalışmaları nasıl gidiyor?

Gayet iyi ve tam istediğim gibi gidiyor. Her ay Taksim, Beyoğlu’nda “Mask Live” sahnesinde konser veriyorum. Tak-sim’deki çoğu mekanda sahne aldım ve almaya devam ediyorum. Ayrıca defile ve tanıtımlarımda hızla devam ediyor.

Sevgili Ece bize zaman ayırdığın ve samimi sohbetin için teşekkür ederiz.

Tüm İDEALİST okuyucularına sevgiler…

8

Page 11: İdealist Dergisi
Page 12: İdealist Dergisi

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKTA

BENLİK SAYGISI VE EBEVEYNLERİN

DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

Benlik saygısı; çocuğun kendi değer, yetenek ve başarılarına bağlı olarak kendisi hakkında oluşturduğu doğal duygular sonucu ortaya çıkar. Benlik saygısı; değerli olma, yeterli olma, yapabiliyor olma duygusudur. Çocuğun ben-lik imajı ilk olarak aile içinde gelişir. Çocuklar, ebeveynlerinin kendilerine ilişkin duygularından ve algılamalarından büyük ölçüde etkilenirler. Anne/ babanın sevip okşadığıi destekleyip ilgi gösterdiği çocuklar, olumlu benlik saygısı geliştirebilirler.

Sağlıklı ailelerde üyeler birbirlerine inanır ve güvenir, birbirlerinin bireysel farklılıklarına saygı duyar ve sevgi iletişimi içinde olurlar. Alie olmak şu üç ihtiyacımızı karşı-lamada önemlidir: güç, samimilik, anlamlılık.

*İnsanların başkalarıyla birlikte olmaya ihtiyaöları vardır. (GÜÇ)*Aynı zamanda kendilerini ifade etmeye ve “biricik” olma-ya ihtiyaçları vardır. (SAMİMİYET)*Bütün bunların bir anlamı ve insan hayatının bir amacı olmalıdır. (ANLAMLILIK)

İLİŞKİLERİMİZE ANLAM KATABİLMEK İÇİN BU DÜN-YADA DEĞİL MİYİZ?

Çocukların anne babaları ile duygusal iletişimleri her za-man sağlıklı olamaz! Olumsuz, zor, çatışmaların yoğun olduğu anlarda yaşanır çocuk-ebeveyn ilişkisinde. Böyle

anlarda emir vermek, tehdit etmek, yargılamak, suçla-mak, ad takmak, alay etmek, kıyaslamak, vaaz vermek v.b. yanlış yaklaşımlar çocuğu son derece örseler ve büsbütün yetişkinden uzaklaştırır. Çocuk kendi zihninde duygu, düşünce ve yeteneklerine ilişkin olumsuz şe-malar kurar. “Beceriksizim!” , “Yapamıyorum!” , “Korku-yorum!” , “Beni sevmiyorlar!” , “Değersizim!” , şeklindeki tüm bu olumsuz şemalar ileride benlik saygısı düşük, güvensiz, sindirilmiş bir yetişkinin tohumlarını atacaktır.

Çocuklarda olumlu bir kendilik değeri oluşturmak istiyor-sak, her şeyden önce çocuğumuzun içinde bulunduğu yaşın gelişim özelliklerini, o yaşa ait yetileri, yapabilecek-lerini ve yapamayacaklarını çok iyi bilmemiz gerekir. Ge-lişim özelliklerini bilmek önemlidir, çünkü sadece çocuğu sevmek yeterli değildir, çocuğun kendi potansiyelini ifade edebilmesi için, onun ebeveyni tarafından akıllıca koru-nabilmesi ve yönlendirilebilmesi gerekir. Disiplin olma-dan sevgi hiçbir şeye yaramaz. Çağdaş anlamda disiplin; çocuğun kendisine ve çevresine zarar vermemesi için bazı davranışlara sınırlar getirmek, kurallar belirlemek ve uyulmasına yardımcı olmaktır. Sınırlamalar çocuğun ya-şına uygun olmalı, yetileri ve iç disiplini geliştikçe kurallar esnetilmeli ve özgürlükleri arttırılmalıdır.

Ebeveyn-çocuk ilişkisinde ebeveynin tutarlı olması; aynı davranışlara aynı tepkileri vermesi tepkilerin “duygusal” değil, “durumsal” olması çocuğunda kurallara uymasını kolaylaştıracak ve küçük sorumluluklarını yerine getire-bildikçe yemek, uyku, tuvalet eğitimi gibi temel alışkan-lıkları kazandıkça, kendisine ilişkin olumlu şemalar ku-rabilecek, kendine güveni ve saygısı artacaktır. Tutarlı davranıldığında çocuk, ailesine ve bulunduğu ortama güvenmeyi öğrenir.

ÇOCUK

10

Page 13: İdealist Dergisi

Çocuklar güzel şeyler yaptıklarında, uygun davranışlar gösterdiklerinde anında takdir edilmeli, övgü ve onay al-malıdırlar. Takdir ve teşvik çocuğu mutlu eder, motivas-yonunu arttırır. “Oyuncaklarını topladığın için mutluyum.” , “Saat 21:00 ve sen yatağındasın, bu çok iyi…” şeklinde olumlu geri bildirimler, yanı sıra fiziksel temaslar; öpmek, kucaklamak, sarılmak, okşamak en güçlü duygusal ile-tiler ve cesaretlendiricilerdir. Diğer bir önemli nokta da; aile içi diyaloglarda “teşekkür ederim” ifadesini çocuğun lügatına, algı dünyasına yerleştirmek olmalıdır. Öncelikle çiftler birbirlerine nezaketle ricada bulunmalı ve sıkça te-şekkür etmelidirler ki çocuklarda da bu anlamlı güçlendi-rici; yani “teşekkür”, “şükran” zihinlerine yerleşsin. “Bana şu gazeteyi uzatır mısın?” , “Kapıyı açarmısın lütfen.” , “Kardeşinin biberonunu getirir misin?” şeklindeki istekle-rimize çocuklar yorgun yada hasta değillerse olumlu ce-vaplar verirler. En küçük bir ricamızın yerine geldiği her defasında onlara teşekkür etmeliyiz ki onlar da diğer ak-ran ya da büyükler ile bir araya geldiklerinde bu iki sihirli sözcüğü sıklıklar kullanabilsin, böylelikle sevgi ve saygı yüklü iletişimler kurabilsinler. Değerli hissedilmek, kabul edilmek, sevilmek çocuğunuzun ileride okul başarısını, arkadaşlarına olan tutum ve davranışlarını olumlu yönde etkileyecek, kendisi ve çevresi ile barışık bir bireyin olu-şumuna temel hazırlayacaktır.

Çocuğun girişim yeteneğini kazanabilmesi için, küçük cesaret verici adımları birlikte atmak önemlidir. Çocuğun o an için başaramadığı, beceremediği bir konuda “Biraz beklememiz gerekli galiba…” , “Şimdi şunlarla ilgilene-lim.” diyerek onu yapabilceklerine odaklandırmak gere-kir. “Ben de ağabeyim gibi kartondan maske yapmak isti-yorum!” diyen 4 yaş çocuğunun annesi de bilmelidir ki bu çocuk bir daireyi makasla sınırlarından kesemez, ancak düz hat boyunca kesme çalışması yapabilir. “Öyleyse bizde maskenin parçalarını yapıştıralım, boyamasını ya-palım.” Şeklindeki cevap ve teşvik çocuğun öz saygısını güçlendirici, doğru bir yaklaşım olacaktır.

Benlik saygısını geliştirebilmek için çocuğu yapabilecek-lerine odaklandırmak kadar, potansiyelinin çok az olduğu konularda da farkındalığını arttırmak, kendisini doğru ta-nıması hususunda yardımcı olmamız, doğru yaklaşımlar sergilememiz gerekmektedir.

Çocuğun sevdiği şeyleri onunla paylaşmak; onunla oy-namak, parka gitmek, kek yapmak, sofra kurmak, maket uçak, kukla, maske yapmak, yap-boz, kumdan şatolar yapmak, köpeği gezdirmek, çiçekleri sulamak, müzik dinlemek, şarkı söylemek v.b. ona sevgi ile her gün, an-cak kesintiye uğramaksızın 30 dakika ayırmak, ailenin “biricik” değerli üyesi olduğunu hissettirmek, çocuğunu-zun benlik saygısını güçlendirecektir. Aksi taktirde ilgi ile dinlenilmeyen, kendisine özel bir zaman ayrılmayan, destek, teşvik ve takdir görmeyen sadece biyolojik ge-reksinimleri karşılanan bir çocukta giderek benlik saygısı azalacak ve bu durumda da sosyal geri çekilme, dep-resyon, hatta suça zemin hazırlayacak yıkıcı davranışlar bile baş gösterebilecektir.

Aşağıda küçük çocuklar için gelişmeye yönelik övgü me-sajları vardır. Okul öncesi dönemde benlik saygısını art-tırmak için, aileler çocuklarına şu mesajları vermelidirler:

“Benim çocuğum olduğum için çok mutluyum.”“Sen buraya aitsin.”“Senin gereksinimlerin bizim için çok önemli.”“Neye ihtiyacın olduğunu anlayabilir ve bunun için yar-dım isteyebilirsin.”“Davranışlarının sonuçlarına katlanabilirsin.”“Hissettiğin her şeyi kabul ediyorum.”“Seni olduğun gibi koşulsuz seviyorum.”“Sen bizim için çok değerlisin.”

Olumlu benlik saygısı; ruh sağlığını, okul başarısını, so-rumluluk alabilmeyi, strese dayanıklılığı olumlu etkiler.

Tek yapmanız gereken şey; ONLARA SEVGİ İLE ZA-MAN AYIRMAK, HAYATI ANLAMLI KILMAK…

Sevgiyle kalın… Dr. Nesli GÜVEN

11

Page 14: İdealist Dergisi
Page 15: İdealist Dergisi

İnşaat Taahhüt Mantolama Emlak Alım Satım Çevre Danışmanlık HizmeteriAtıksu Arıtma Tesisi Projelendirme

Şehit Teğmen Yavuzer Cad. Arca İş Merkezi No: 18 /30 Çorlu Tel: 0 282 654 40 54 [email protected]

Page 16: İdealist Dergisi

UZUNOĞULLARinşaat - taahhüt

* Selahattin UZUN kimdir?- 1989 yılında Kars’ın Kağızman ilçesinde dünyaya geldim. İlk ve orta öğretimimi Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde tamamladıktan sonra üniversite eğitimimi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin Çev-re Mühendisliği Bölümü’nü okuyarak tamamladım.

* UZUNOĞULLARI ne zaman ve nasıl kuruldu? Ne zamandan beri inşaat işleri ile meşgul-sünüz?- UZUNOĞULLARI, üniversite eğitimimi tamamlamam sonrasında aile olarak aldığımız ortak bir karar neticesinde 9 Eylül 2011 tarihinde 6 ortaklı bir aile şirketi olarak kurulmuştur. Şirketin ku-rulmasındaki temel neden aile fertleri olarak başta İstanbul, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli olmak üzere Trakya ve çevresinde 1970’li yıllardan bu güne kadar süregelen inşaat tecrübemizin müş-terilerimize en iyi ve daha gür bir şekilde yansıtılabilmesidir.

* Neden UZUNOĞULLARI?- Şirket kurma fikrinin çıkmasından itibaren aile fertleri olarak; böyle bir şirket kuracaksak temel önceliğimizin kalite ve güven olması konusunda aldığımız ortak karar ile müşteri odaklı çalışarak yılların verdiği tecrübeyi insanlarımızla buluşturuyoruz. Tabii ki bu vaatlerimizin havada kalmadı-ğını göstermek amacı ile yaptığımız işlerde müşterilerimize belli periyotlarda garanti sunmaktayız.

* UZUNOĞULLARI olarak yaptığınız işler nelerdir?- UZUNOĞULLARI olarak her türlü inşaat işleri, fabrikalara çevre ve atıksu arıtma tesisi danış-manlık hizmeti, atık su arıtma tesisi projelendirme ve emlak alım-satım hizmetlerini sunmaktayız. * İnşaata dair şu an yaptığınız işler nelerdir?- Şirketimizde inşaat işleri kapsamında; bina, fabrika, kamu binaları, okullar, lojmanlar, siteler, villalar, yüzme havuzları, arıtma tesisi inşaatı vb. her türlü betonarme yapıyı inşa etmekteyiz. Halihazırda mevcut uzman ekiplerimiz ile projeye uygun şekilde temelden çatıya kadar anahtar teslim binalar inşa ediyoruz. Hizmet almak isteyen müşterilerimizin henüz çizimi tamamlanmış belli bir projeleri yok ise, anlaşmalı mimar ve mühendislerimiz ile birlikte müşterilerimizin isteği doğrultusunda ve arzu edilen yapıda projeler çizerek, bu projeye uygun anahtar teslim binalar da inşa ediyoruz. Ayriyeten her türlü kalıp, demir, duvar, betonarme, sıva, mantolama, boya ve badana işlerinde taşeronluk hizmeti veriyoruz.

14

Page 17: İdealist Dergisi
Page 18: İdealist Dergisi

Türk Yazardan “Fantastik Roman: Yansıma”

Bir koruyucu… Korunan kişi… Aşk… Bilinmez-likler… Bilim… Mistik Güçler… Sıradan bir ha-yatın alt üst oluşu…

Ailesini trafik kazasında kaybeden Yaren, bir süre sonra yaşamın devam ettiği gerçeğini ka-bul eder ve çalışması gerektiğini düşünür. Üni-versiteye gitmesi gerekirken; hasta bakıcılığı sıfatıyla Artvin’e gider. Hayatındaki en değerli kişileri kaybetmiş olmanın verdiği ızdırapla ça-lışmaya başlar… Hiç ummadığı bir anda “Aşk” kapısını çalar.

Mutlu olmayı hak ettiğini düşünmeye başlamış-ken; ailesiyle ilgili öğrendiği bir yalan hayatını alt üst eder. Öğrendiği gerçek, âşık olduğu adamı da ilgilendirir… Yaren’in aşkının temelinde bilim-sel bir gerçeklik yatmaktadır…

Yaren, bu gerçekle var gücüyle savaşacak… Hayatını düzene sokmaya çalışacaktır… Fakat hiçbir şey istediği gibi yolunda gitmeyecek, mis-tik güçler peşini bırakmayacaktır…

Yansıma, bir üçlemenin ilk romanı…

Yansıma’nın yazarı İlknur Uğur ile röportaj…

Sizi tanımayan okuyucular için öncelikle kendi-nizden bahsedebilir misiniz?

1986 yılında İstanbul’da doğdum. Okul hayatımı İstanbul’da tamamladım, özel şirketlerde müş-teri temsilciliği, halkla ilişkiler alanında çalıştım ve halen çalışmaya devam ediyorum.

Bir şeyler yazmaya ne zaman başladınız? Bu istek siz de birden bire mi oluştu?Benim çok hayalci bir yapım vardır, bir gün bun-ları kâğıda dökmeye karar verdim. Yolda yürürken çok sıradan bir şey bana farklı

bir şeyi düşündürebiliyor. Mesela kaldırımda yü-rüyen bir kedi benim için sadece bir kedi olmak-tan öteye gidebiliyor ve bambaşka hikâyeler ya-ratabiliyordum.

Yaklaşık 2003’ten beri makale, deneme şeklin-de yazılar yazıyorum. Fakat ilk zamanlar yaz-dıklarımın kuytu kalmasını istiyordum ama bu kararım zaman içerisinde değişti. En son, seri-nin ilk kitabı olan “Yansıma” nın kurgusunu oluş-turdum, yazmaya başladım. Güzel bir konu ol-duğunu düşünerek “Neden kitap olmasın?” diye düşündüm ve şu an kitabım raflarda… Sıradan şeylerin sizi farklı düşüncelere sevk et-tiğini söylemiştiniz. “Yansıma” isimli kitabınızı yazarken de bu tip şeylerden faydalandınız mı? Bizimle paylaşır mısınız bunu?

Tabii, mesela “Yansıma” nın kurgusunu yabancı bir kadın popçunun video klibi sayesinde oluş-turdum diyebilirim.

“Yansıma” isimli romanınız fantastik bir üçleme-

İlknur UĞURSANAT

16

Page 19: İdealist Dergisi

nin ilk kitabı. Sizi fantastik türde yazmaya iten şey ne oldu?

Fantastik Fransızca kökenli bir kelimedir ve “ha-yali” anlamına gelir. Kendimden bahsederken de hayalperest olduğumu belirtmiştim. Böyle bir kişilik fantastik yazmalı bence. Kitap okurken de, film izlerken de içeriğin fan-tastik olmasına dikkat ederim, kitap almak iste-diğim zaman gittiğim ilk yer, fantastik kitap raf-ları oluyor.

Güncel bir hikâye de yazabilirdim ama o zaman kendimi rahat hissedemezdim.

“YANSIMA BİR İLK OLABİLİR”

Fantastik türü seviyorsunuz ama yazarken her-hangi bir endişeye kapıldınız mı? Türkiye’nin kitap okuma oranı çok düşük, bir de fantastik tür konusunda Türk yazarlara alışılmış değil. Bu açıdan ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle kitabım satılsın para kazanayım gaye-si taşımıyordum. Samimi olduğum birkaç kişiye yazdığım bu hikâyenin 5 bölümünü gönderdim. Hikâyeyi çok orijinal buldular ve devam etmemi

istediler çünkü sonunu merak ediyorlardı. 8-9. bölüm derken bir baktım konu tamamlanmış.

O açıdan endişe duydunuz mu sorusuna cevap olarak hayır diyorum çünkü ben o karakterlere bürünerek, her satırı hissederek yazdım. O yüz-den manevi değeri maddi değerden daha ağır basıyor.

Bir Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Alaca-karanlık konularını yakalayabilecek hikâyeler Türkiye’de yok, ama “Yansıma” ilk olabilir. Türkiye’ye fantastik türü sevdirebilir. Deneme-den bilemeyiz.

Kitaptaki karakterlerin hemen hemen hepsi Türk isimlerden oluşuyor. Karakterlerin ismini bulur-ken zorluk yaşadınız mı? Yabancı isim koysam daha iyi olur diye düşündünüz mü?

Fantastik hikâyeleri hep yabancı yazarlardan okuduk, yabancı hikâyeler, yabancı isimler vs… Romanın yazarı bir Türk, her şeyden önemli-si konu Artvin’de yani Türkiye’de geçiyor. Hal böyleyken karakterlerin isimleri neden yabancı olsun ki… Okurların Türk isimlerine alışması gerek diye düşünüyorum. Tabii yabancı isimler kullananlar büyük saygım var. Ama ben bu du-rumu en aza indirmek düşüncesi içerisindeyim.Eftelya ismi Yunanca’dan geliyor. Bu ismi kulla-nırken tereddüte düştünüz mü?

Evet, Yunanca bir isim ama Eftelya ismi de ya-bancı kökenli birçok isim gibi artık Türk isimleri arasında yerini almış bir isim.

“HAYATIM BOYUNCA BİR RENGE, BİR SA-NATÇIYA HAYRAN OLMADIM”

Fantastik tür kitapları okumayı sevdiğinizi söyle-miştiniz. Etkilendiğiniz ya da örnek aldığınız bir yazar var mı?

Yazar demeyelim ama okuduğum her kitaptan kendime bir şeyler çıkarıyorum diyebilirim. Hem okumaktan zevk alıyorum hem de bana farklı pencereler açacak şekilde o eseri değerlendiri-yorum.

17

Page 20: İdealist Dergisi

Hayatım boyunca bir renge, bir yazara, bir res-sama ve bir sanatçıya hayran olmadım, bir kişi-nin üzerine odaklanamam. Her eser değerlidir çünkü…

Kitabın ismi “Yansıma”. Bu isim nasıl ortaya çık-tı?

Bu hikâyeyi yazmaya başladığım andan itibaren ismini “Yansıma” diye düşündüm. Çünkü ana karakterlerden Yaren ve Korel arasında güçlü bir bağlantı vardı. Korel, Yaren’in düşünceleri-ni okuyabiliyordu. Aralarında bir ilişki ve bilim-sel bir gerçeklik vardı. Korel, Yaren’in sevincini, hüznünü, kafa karışıklıklarını okuyabiliyor ve hatta Yaren’in duyduğu fiziksel acıları bile kendi bedeninde hissedebiliyordu. Yaren öldüğünde Korel de ölecekti… Aralarındaki bağ bu kadar güçlüydü. Bu yüzden Korel, Yaren’in yansıması diyebilirim… Aralarındaki ilişkiyi anlatabilecek en güzel kelime “Yansıma” idi. Yazarken, karakterlerin hepsine büründüğünü-zü, hepsini yaşayarak satırlara döktüğünüzü söylediniz. Kitapta “Sis” isimli kötü bir karakter var. “Sis”i yazmak için onun gibi kötü olmak ge-rek. Bu karaktere bürününce ne hissettiniz?

Kitap birinci tekil şahıstan yazıldı, konuya tepe-den bakmıyorsunuz yani. “Sis”i iyi anlatabilmek için onu anlamak ve onun gibi kötü olmak gere-kiyordu. Kendimi onun yerine koydum, kötü bir kimliğe büründüm ve yazdım. Sonuçta hayatta da her şey güllük gülistanlık değil, kötü insanlar, kötü duygular, kötü düşüncülerle karşılaşabili-yoruz.

“DÜŞÜNCELERİMİN OKUNMASINI İSTE-MEZDİM”

Kitapta koruyucu kimliği taşıyan kişi, koruduğu kişinin düşüncelerini okuyabiliyor. Objektif ola-rak bu durumu değerlendirecek olursak karşı-nızdaki kişinin düşüncelerinizi okumasını ister miydiniz?

Evet, bu durumda özel hayat diye bir şey kal-

mıyor. Korunan kişi olan Yaren’in hiçbir şekilde özeli yok, düşündüğü her şey karşı taraftan oku-nabiliyor. Keza, kendimi Yaren’in yerine koydu-ğumda böyle bir durumla karşılaşmak istemez-dim.

Aslında istenmeyen bir bilimsel olayı (düşünce okuma) biraz romantikleştirdim. Bazı okuyucu-ların tepkilerini söylüyorum size, “Keşke benim de koruyucum olsa” diyenler var.

Kitabınız bir üçlemenin ilk romanı… İkinci kitap için çalışmalara başladınız mı?

İkinci kitabım için gözlemler ve yeni karakterler gerekiyor. Şu an araştırmalar yapıyorum. Okur-lar, ikinci kitapta daha farklı bir içerikle karşılaşa-caklar. Kitapta okuyucuları şaşırtacak bir ayrılık olacak, yapılacak seçimler karakterleri birbirleri-ne bağlarken aynı zamanda kopmalarına neden olacak. Kısaca şunu söyleyebilirim, bu kitapta daha çok macera ve araştırma olacak.

18

Page 21: İdealist Dergisi

GÜLÜMSEYEREK “EVET” DİYEBİLİRSİNİZ…Gelin adayları hayatlarının en özel gününde her anlamda mükemmel olmak isterler. Harika bir gelinlik, şık bir mekân, güzel bir saç ve fotoğraflarda sonsuza kadar yer alacak kusursuz bir gülüş… Diş çapraşıklığı problemi yaşayan genç kızlar ise bu sorunlarını çözene dek düğün planlarını ertelemek durumunda kalırlar. Oysaki ortodonti alanında son yıllarda geliştirilmiş olan yöntemlerden biri olan lingual teknik, en duyarlı zamanlarınızda bile diş çapraşıklığı tedavinize devam edebilme imkânı sunuyor. Avrupa ve Dünya Lingual Ortodonti Dernekleri’nin aktif üyesi Dr. Cem Caniklioğlu, konu hakkında detaylı bilgi verdi.

“GÖRÜNMEYEN DİŞ TELLERİ İLE GÜLÜMSEYEBİLİRSİNİZ”Diş çapraşıklığı sebebiyle diş teli kullanmak durumunda kalan gelin adayları lingual teknik olarak adlandırılan “görünmeyen diş telleri” ile gülüşlerindeki zarafeti koruyabilir. Lingual tedavide teller dişlerin önünden değil arkasından uygulanarak tedavinin görünmezliği sağlanıyor. Hatta görün-meyen teller, dişlerin önünden takılanların aksine öpüşmeye de engel olmuyor.

“BRAKETLER SOSYAL HAYATI ETKİLEMİYOR”Diş çapraşıklığı tedavisi boyunca kullanılan braketlerin sosyal hayata etki etmeyeceğini söyle-yen Dr. Cem Caniklioğlu; “Yaklaşık 1 yıl hatta daha fazla süren diş teli tedavisi sırasında gelin adayları düğünlerinde tellerin ağızlarında görünmemesi için bazen tedaviyi yarıda bile kesebi-liyorlar. Bu da hem emek hem de bütçe kaybına neden oluyor. Lingual tedavide gelin adayları hiç bir şekilde bu durumu yaşamıyor. Hem tedavileri devam ediyor hem de düğünlerini istedikleri tarihe planlayabiliyorlar” dedi. Lingual tedaviyle diş çapraşıklığı sorununu yenen en ünlü gelin ise İngiltere’nin Cambridge Düşesi Kate Middleton. Kate Middleton da düğünü öncesi Lingual yöntemle taktırdığı diş telleri sayesinde mükemmel bir ağız yapısına kavuşmuştu

19

SAĞLIK

Page 22: İdealist Dergisi

? ?NANO TEKNOLOJİ NEDİR?Her yerde duyduğumuz bu “NANO” teknoloji nedir, ne işe yarar ?“NANO” Yunancadan ve Latinceden alınmış bir sözcüktür ve cüce anlamına gelir. Ayrıca kısaltma olarak da milyarda bir olarak da kullanılır. Buna göre nano metrik sistemin içinde bir metrenin milyarda biri veya bir milimetrenin milyonda biridir.Maddelere, milimetrenin milyonda biri büyüklüğündeki yapılara inerek yeni sentez özellikleri kazandı-ran nano teknoloji, yakın gelecekte tüm dünyanın sanayi kollarına ve insan hayatının her yönüne yön verecek. Nano teknoloji, atom ve molekül ölçeğinde özel yöntem ve tekniklerle yapıların, materyallerin ve araçların inşa edilmesini; bu ölçekte ölçme, tahmin etme, izleme ve yapım faaliyetlerinde bulunma-yı ve bu ölçeğin bazı temel özelliklerinden yararlanma kabiliyetini ifade eder. Bilgi teknolojileri ve internet geleneksel-kurulu piyasalarda ve mevcut teknolojik altyapı içerisinde ya-şamımızı değiştiren uygulamalara sahne olmuştur. Nano teknoloji; kullandığımız aletler, bilgisayarlar, yapılar, elbiseler, ve materyalleri değiştirecek ve yeni ürünler, piyasalar ve yaşam tarzını gündeme getirecektir. Nano teknoloji, yalnızca minyatürize olmuş ürün ve üretim yapıları ortaya çıkarmayacak-tır; bunun yanı sıra üretim sürecinde kullanılan materyaller atom ve moleküler düzeyde ele alınıp işle-neceğinden atom fiziği devreye girecektir. Bu anlamda nano teknoloji çeşitli alanlarda yeni teknoloji, piyasa ve ürünlerin ortaya çıkmasına olanak tanımaktadır.

LG’DEN 4G’Lİ TELEFON!LG Connect 4G, Android 2.3 (Gingerbread) ile güçlendirildi ve MetroPCS’ilk handset 1.2 GHz çift çekirdek işlemcisi olma özelliğini taşıyor. Bu özelliği sa-yesinde müşterilerine günlük ihtiyaçları ve eğlence için çok işlevli bir kullanım sağlıyor. MetroPCS ‘nin operasyon şefi ve yöneticisi Tom Keys, yeni hizmetleri hakkında “Müşterilerimiz yıldızlara yaraşır bir deneyim ve servis bekliyorlar. Biz onlara bu isteklerine ek olarak sağladığımız kesintisiz bağlantı ile işlerini halle-derken eğlenmelerini mümkün kılmaktan dolayı heyecan duyuyoruz.” diyor ve ekliyor “Biz müşterilerimizin tavsiyelerini göz önünde bulundurup, değişe ihtiyaç-larını her bütçeye ve yaşam tarzına uygun bir şekilde karşılamak için kendimizi bu işe adadık.”.LG Connect 4G’ler performansı şıklıkla birleştiren, modern dizaynıyla yükte hafif, stilde ağır bir görüntüye sahip. LG teknolojisi patentli 4 inçlik NOVA ekranı, Cor-ning® Gorilla® Glass Screen Protector (cam ekran koruyucusu) ile birleşince tü-keticiye eşsiz bir izleme keyfi ve dayanıklılık sağlıyor. 1.2 GHz çift çekirdek işlem-cisi ve 720p video kaydı imkanı ile LG Connect 4G, kullanıcıya internet üzerinden video izlerken yada kaydederken müthiş bir kullanıcı deneyimi yaşatıyor. Dolby®

Mobile teknolojisi sayesinde kullanıcılar internetten indirdikleri, yada MetroSTUDIO hizmetiyle önceden yüklenmiş filmleri izlerken, veya müzik dinlerken, zengin ve birinci sınıf ses kalitesi deneyimi yaşayacaklar. LG Connect 4G ayrıca flaşı ve ön tarafa çevrilebilen 5MP’lik arka kameraya sahip.

İNTERNETTE SİZİ BEKLEYEN TEHLİKE!YouTube yerine YouTbe ya da Google yerine Goggle yazdığınızda karşınıza çıkan web sitelerine aldan-mayın. Güvenlik firması Sophos’un bir araştırmasına göre tarayıcımızın adres çubuğuna yazdığımız her 10 yanlış URL’den 8’i, bizi bu hatalara özel hazırlanmış, sahte sitelere yönlendiriyor. Sophos Facebook, Google, Twitter, Apple, ve Sophos giriş sayfalarının web adreslerine yapılabilecek tek harfli tüm hataların izini sürmüş.Bunlara URL’deki bir harfi atlamak da dahil edilmiş (Sophos yerine Sopos gibi). Toplamda 14.495 URL’yi kontrol eden Sophos, bunlardan bazılarının gerçek siteler olduğunu keşfetmiş (Racebook.com adlı bahis sitesi gibi). Bu tür yanlış yazımlara yönelik satın alınan domainler, sahiplerine tıklama geliri yoluyla veya bazen daha farklı yollarla para kazandırabiliyor.Sophos, yanlış URL’lerin yüzde 15’inin reklam sitelerine çıktığını söylüyor. Yüzde 20’si IT ve hosting sayfalarına yönlenirken, 20 yanlış yazılan URL’den biri siber suç veya yetişkin sayılan içeriklere gidiyor. Sophos’un önerisi ise web sitelerini parmaklarımızla yazmak yerine yer imlerini kullanmamız yönünde.

TEKNOLOJİ

20

Page 23: İdealist Dergisi

Max Payne 3Oyun dünyasında dram olarak bizi en çok bağlayan oyunlardan biridir max payne efsanesi. Çok farklı tarzda ve bam-başka bir dünyada bu sefer karşımıza çıkıyor. Serinin ilk oyununda kanları takip ederken garip sesler ve yavaşlatıl-mış hareketlerini hatırlıyorum. Gördüğü her manzarada bir acı bir çöküş yaşayan kahramanımız şimdi Brezilya’ da ve yardımımıza ihtiyacı var. Kaybedecek bir şeyi olmayan, her şeyini kaybetmiş bir ruh hali içindeki kahramanımız New Jersey’den sadece geçmişindeki karısı ve kızının hatıralarını alarak Sao Paulo da kendini alkol ve uyku haplarına teslim etmiştir. Bana burdan sonrası biraz Denzel Washington’un başrolünü oynadığı Gazap Ateşi’ni hatırlattı. Haya-tını anlamlı kılmak için Brezilya’da zengin bir ailenin güvenlik görevlisi olmaya karar verir. Ailenin gangsterlerin hedefi olmasıyla beraber max in artık hayatını anlamlı kılacağı geçmişiyle yüzleşebileceği ve günahlarını çıkarabileceği bir kan davası vardır artık.

OYUN

Max payne 1 ve 2 deki film noir tarzını elbette ki bütün oyun severler hissetmiştir. Muhakkak ki bu oyun içinde onu isteyebilirler fakat burda farklı bir dünyayla karşılaşıyoruz. O dram dolu görüntülerden Sao Paulo nun eğlence dolu mekanlarında kendimizi buluyoruz . Flashbacklerle bir lost dizisinde yaşadığımız gibi anlamı koparmayacak geçmiş ve günümüz arasında gidip geliyoruz buda hikayeyi güzelleştiren ve oyuna renk katan farklı bir artı olmuş . Peki nerde mi max payne oynadığınızı hissediyorsunuz ? max in geçmişini sorguladığı yerlerde tabikide.Oyunun oynanabilirlik özelliğine gelirsek Gears of war tarzı bir tarzı hayata geçirerek siper alma mantığını eklemişler.ilk oyunlarda hatırladıgımız önüne geleni vur mantığı biraz farklı olarak siper al mantıklı ol gereksinimii ortaya koyu-yor. Max in olmazsa olmaz hareketleri aynen duruyor bullet time ve shoot dodge olmazsa olmaz zaten. Mükemmel görsel efektlerin ve parçalanabilir mekanların bulunduğu yapay zekanında üst düzeyde olduğu oynanmazsa yazık olur bir oyun olmuş. Vurduğunuz her düşman aldığı darbeye göre düşüyor sendeliyor ve ölüyor. Ayrıca bir şeye daha ekleyebilirim bu ölüm sahnelerine son adam olan adamı belli eden olayları 1 ve 2 de ayrıca batman oynayanlar da bilir burdada kullanmaları slow motion la ayrı bir keyif vermiş. Max in kel sakallı olmasının yanında seriye eklenen bir başka yenilik multiplayer(çok oyuncu)modu. Max payne oyun dünyasında 2 dk oynıyımda kalkıyım tarzında bir oyun asla olmadı olmayada imkan vercek gibi gözükmüyor. Oyuncuları kendine hikayesiyle bağlayan bir yapıda. Karanlık ruh hali ,uzaklaştırıcı değil daha çok yakınlaştırıcı bir etken olan bu oyun hem zamanınıza hemde paranıza değer. Rockstar ın bu güzel işini tebrik ediyorum ve herkese iyi oyunlar diliyorum.

Rockstar Studios, Max Payne 3’ün sistem gereksinimlerini şu şekilde açıkladı.Buna göre Max Payne 3’ü çalıştıracak PC’nin minimum ve önerilen sistem gereksinimleri şöyle: Minimum sistem gereksinimleri:İşlemci: Intel Core 2 Duo 2.4 GHz/AMD Athlon II X2 2.6 GHz RAM: 2 GBEkran kartı: NVIDIA 8600 GT/Radeon HD 3400 Sabitdisk: 35 GB Önerilen sistem gereksinimleri:İşlemci: Intel i7 3930K x 3.06 GHz/AMD FX8150 x 3.6 GHz RAM: 16 GB Ekran kartı: NVIDIA GeForce GTX 680/Radeon HD 7970 Sabit: 35 GB

21

Page 24: İdealist Dergisi

The Secret World OnlineFuncom firması en büyük projesi olan the secret world projesi için electronic arts’la anlaştı. Oyunun başlarında ilk görev olarak yapılması gereken daha çok araştırma üzerine yapılan ve görev olarak önünüze sunulan herşey ipuçla-rıyla birlikte geliyor. Bu ipuçlarıyla verilen görevleri ve kişileri bulmanız zor fakat eğlenceli.

Oyuna başlarken 3 faklı topluluk var. Topluluk isimleri; illuminati, Templars, ve Dragon. Oyunun dövüş ve karakter kullanımı her online oyunda ol-dugu gibi yapılmış daha önce online oyun oyna-yanlar bu yüzden sıkıntı çekmeyecek. Fakat şuna değinmem gerekecek level sistemiyle oluşan oyunlardan farklı bir sistem kullanılmış oyunda.AP biriktirip özel yeteneklerimiz açılıyor bunu da devil may cry serisinden yada dark siders gibi oyunlar-dan tanıyoruz. Bu özellik iyi mi kötü mü oynayıp görebilirsiniz. Oyunda silah derdiniz olmayacak herkesin istediği yada isteyebileceği tarzda silahlar mevcut karakterinizi sizin isteğinizle kuşandırmak mümkün. Yumruklarınızla yada kılıçlarınızla mertçe,yada kolaya kaçarak pompalı tüfek yada makinalı tüfekle ilerleyebilirsiniz biraz abartılı birşey istiyorsanız size çekiçi öneririm. Daha öncede belirtiği gibi Aplerinizle silahlarınıza özel şeyler katabiliyorsunuzOyun modları olarak ister PvP(diğer oyuncularla şavaşarak) ister PvE(diğer oyuncularla aynı safta yaratıklara karşı) şeklinde kendinizi test edebilirsiniz.Oyunun Sistem Gereksinimleriİşletim Sistemi: Windows XP / Vista / Windows 7 (SP 1)İşlemci: 2.6 GHZ Intel Core 2 Duo yada dengi AMD CPURam: Windows XP için 2GB / Windows Vista ve Windows 7 için 3 GBEkran Kartı: nVidia 8800 serisi 512 VRAM / Radeon HD3850 512MBDirectX 9.0c CompatibleHard Disk: 30 GB Disk alanıBağlantı: En az 512 KBPS Internet bağlantısı

22

Page 25: İdealist Dergisi

Oyun oynayarak kariyer sahibi olmak mümkünJoygame hem oyun oynayıp, hem de kariyer sahibi olma fırsatını size sunuyor!Online oyun sektörü firması Joygame, kendi oyunları içerisinde başarılı olan, derece yapan, oyun gruplarına önderlik eden, eleştiriler yapıp ve öneriler sunup oyunlara ve yönetime katkıda bulu-nan oyunculara kariyer imkanı sunuyor. Genellikle bu tarz oyuncuları hem onore etmek hem de tanışmak için ofise davet ettiklerini belirten SHR Grup Pazarlama Direktörü Ozan Aydemir, bu bu-luşmaların onlara belli edilmese bile ön bir iş görüşmesi niteliğinde olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Oyun sektörüne gerçekten gönül vermiş istekli oyuncularımızı mutlaka değerlendirmeye alıyo-ruz. Oyuncumuzu çalışan olarak bünyemize katmaya karar verdiğimizde onunla birebir ilgilenip hem kişisel gelişimine hem de kariyer gelişimine A’dan Z’ye destek veriyoruz”.Oyun içinden çalışan olarak 2 buçuk senede 13 kişiyi işe aldıklarını belirten Aydemir: “işe aldığı-mız bu arkadaşlarımızdan 3’ü öyle bir gelişim gösterdi ki şu anda biri Community Manager, diğer ikisi ise Assistant Producer olarak görevlerine devam ediyor” şeklinde konuştu.Oyuncuların mezun oldukları bölümlerde çok farklı dağılımlar var. Muhasebe, Elektronik Haber-leşme, Pazarlama, Reklamcılık, Fotoğraf ve Kameramanlık, Açık Öğretim İşletme gibi bölümler-den mezun olan bu çalışanlar, üniversite dönemlerinde alamadıkları dil eğitimlerini Joygame’in imkanlarıyla tamamlıyorlar. Joygame ofisinde her hafta 2’şer gün olmak üzere İngilizce, Korece ve Çince derslerin verildiğini belirten Aydemir: “oyuncu çalışanlarımız bir yandan dil eğitimlerini tamamlarken bir yandan da stres yönetimi, proje yönetimi, zaman ve öncelik yönetimi, finansal farkındalık gibi farklı eğitim gruplarına dahil oluyorlar” dedi Kaynak:www.chip.com.tr

23

Page 26: İdealist Dergisi

“SU İÇSEM YARIYOR” DİYORSANIZ…“Su içsem yarıyor” diyorsanız metabolizmanızı hızlandırmalı ve diyet tuzaklarına dikkat etmelisiniz. Yavaş çalışan bir metabolizmanız varsa, egzersiz çok önemlidir. Kas dokusundaki artış ve yağ dokusundaki aza-lışla birlikte metabolizma hızı artar ve yediklerinizi daha hızlı yakmaya başlarsınız. Ayrıca, metabolizma hızınız normal olsa da, kilo vermek için çabalarken bazı şeyleri yanlış yapıyor olabilirsiniz. Diyet tuzaklarını tanımak için Uzman Diyetisyen Dilara Koçak’ın önerilerine dikkat!Bazal metabolizma hızı nedir? Bazal Metabolizma Hızı (BMH) 24 saat boyunca hiç hareket etmeden hayati fonksiyonların devamı için harcanan enerjidir. BMH, kadınlar için ortalama 1.000-1.400 kalori; erkekler içinse 1.200-1.600 kalori diye düşünülebilir. Kilo vermek için kadınlar 1.000-1.200 kalori, erkekler 1.200-1.600 kalori alabilir. Kiloyu mu-hafaza etmek için kadınların günlük ortalama 2.000 kalori erkeklerin ise ortalama 2.500 kalori alması tavsiye edilir. Ancak tabi ki, tüm bunlar ortalama değerlerdir. Bazal metabolizmanın hızını ölçmek için bir uzmandan yardım almanız en doğrusudur. Eğer düşük kalorili beslenmenize rağmen kilo kaybedemiyor-sanız, bazal metabolizma hızınız ortalama değerlerden düşük olabilir. “Kas dokusunu arttırarak metabolizmayı hızlandırabilirsiniz” Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, metabolizma hızını arttırabilmeniz için şu önerilerde bulunuyor: “Vücu-dunuzun yaşamak için kullandığı enerji (kalori) miktarı olan metabolizma hızı, kişiler arasında oldukça değişkenlik gösterir. Bu da onların kilo alıp vermelerini etkiler. Bazı kadınlar günde 1.600 kaloriyle hızla kilo verirken, günde 800 kalori almalarına rağmen yavaş kilo veren insanlar da nadir olmakla birlikte vardır. Bu insanlar enerji depolayarak ve kilo aldırarak daha idareli çalışan bir metabolizmaya sahiptir. Eğer bu şekilde çalışan bir metabolizmanız varsa, egzersiz çok önemlidir. Kas dokusundaki artış ve yağ dokusundaki azalışla birlikte metabolizma hızı artar ve yediklerinizi daha hızlı yakmaya başlarsınız. Üstelik düzenli egzersize bağlı olarak vücut enerjisi artar, yorgunluk hissi mini-muma düşer.Diyet yapıyorsanız, dirençli kilolarda moralinizi bozmayın.Eğer diyet yapıyorsanız ve belirli bir noktada kilo vermeniz duruyorsa hemen moralinizi bozmayın. Daha önce kilo alıp verdiyseniz bedeniniz önceki kilolarına sadakat gösterme eğiliminde olur. Uzun süre kaldı-ğınız bir kilo, diyetin tam orta dönemine denk gelip, kilo verme hızınızı oldukça yavaşlatabilir. Böyle bir durumda sabırlı olmak ve hareketi arttırarak negatif enerji dengesine yardımcı olmak en doğru yoldur. Kendinizi aç bırakmak kesinlikle çözüm değildir. Üstelik siz aç kaldıkça metabolik hızınız yavaşlar ve daha sonra kilo alma riski doğar. Bunun yerine öğün sıklığını arttırmak, diyetin karbonhidrat miktarını azaltıp yağsız proteini arttırmak denenebilir. Ancak, bunu yaparken de yeterli miktarda karbonhidrat almayı ihmal etmemelisiniz, çünkü beyin dokusu enerji için sadece karbonhidrat yani glikoz kullanır.Tuzaklara dikkat!Kilo vermek için çabalasanız da bazı şeyleri yanlış yapıyor olabilirsiniz. Uzman Diyetisyen Dilara Koçak, kilo aldıran tuzakları tanımanızı ve onlara dikkat etmenizi öneriyor. İşte size kilo aldıran o hain tuzaklar: Light etiketli demek, istediğiniz kadar yiyebilirsiniz demek değil!Diyet ürünler tehlikesiz göründükleri için aşırı tüketime oldukça müsait. İstenmeyen tablo bu gıdaların diyet etiketli olmasına rağmen hala kalorili olduklarını unutunca ortaya çıkıyor. Unutmayın ki, bir ürünün ambala-jında light etiketi bulunması demek, istediğiniz kadar tüketebileceğiniz anlamına gelmiyor.Salata soslarına dikkat!Kilo sorunumuzu düşünmeden bol bol yediğimiz salatalar da aslında dikkat etmez isek kilo almamıza sebep olabiliyorlar. Nasıl mı? Salatayı daha çekici kılmak için ilave edilen baştan çıkarıcı ve kalori yönün-den zengin soslar yüzünden. Salata hazırlanırken koyu yapraklı malzemelere ağırlık vermeniz ve salatayı soslar yerine peynir, avokado, kuru meyveler ve tahıllarla süslemeniz size iyi bir çözüm sunar. Öte yandan sağlıklı bir yağ olmasına rağmen zeytinyağının da her tatlı kaşığında 45 kalori bulundurduğunu unutma-mak gerek.Diziler kilo aldırıyor!Bir araştırmaya göre kadınların fazla kilolarının bir suçlusu da sevilen diziler. Bir kadın en sevdiği diziyi onuncu kez izlemeye bile karşı koyamıyor. Dizi izleme eylemini daha keyifli kılmak için ise elbette atış-tırmalıkları yanı başından ayıramıyor. İşin en tehlikeli kısmı ise akşam yemeğini TV karşısında yemek. Çünkü bu yemek normalden çok daha fazla uzuyor. Mutlaka TV karşısında bir şeyler yemek istediğinizde ise yoğurt ve meyve gibi sağlıklı seçeneklere yönelmeniz yararınıza olacaktır.

24

SAĞLIK

Page 27: İdealist Dergisi

UYKUDA DA PANİK ATAKSIN!Bir grup bilim adamının yaptığı bir çalışmada, Uyku Panik Atağının (UPA) farklı bir yapıya sahip ayrı bir alt grup olabileceğini ortaya çıkardı.Ortada herhangi bir gerçek neden yokken, kişinin uykudan ani bir çarpıntı ve korku ile uyanması olarak tanımlanan ve tekrarlayıcı olan panik hali, uykuda panik atak olarak tanımlanıyor. Çalışma-ya dahil edilen 98 panik bozukluğu hastasının51’inde, çalışma kriterlerine göre uyku panik atağı görüldü. Yapılan çalışmada, panik bozukluğu hastalarının yüzde 48’inin uyku panik atağı geçir-diği saptandı. Uyku panik atağı olgularında en sık görülen belirtiler ise; boğulma hissi, çarpıntı, denge kaybı, ölüm korkusu ve korkuya kapılma olarak tespit edildi. UPA olan panik bozukluğu olgularında, hastalığın daha şiddetli seyrettiği, depresyon birlikteliğinin sık olduğu, ayrıca bu hastalarda uyku bozukluklarının eşlik ettiği, uykuya dalma ve sürdürmekte zorluk yaşandığı, sabah yorgun kalkmanın sık görüldüğü saptandı. Ek olarak hastalar uyku ile ilgili kaçınmalar ve davranış değişiklikleri, uyumaktan ve yalnız yatmaktan kaçınma davranışı sergiliyor.

SAĞLIK

AĞIZ KOKUSUNA 6 PRATİK YOLAğız kokusu bir hastalık değildir!Pek çok kişi sabah uyandığında yada soğan sarımsak gibi kokulu gıdalar tükettiğinde ağzının koktuğunu hisseder. Uzmanlara göre bu koku, normal kabul ediliyor ancak bazı hastalıkların da habercisi olabileceğini unutmamak gerekir. Peki ağız kokusunu gidermenin 6 pratik yolunu öğrenmek ister misiniz?Pek çok kişiyi rahatsız eden ağız kokusu kimi zaman genel vücut sağlığında oluşan bir bozuklu-ğun habercisi de olabiliyor. 1. Dilinizi Fırçalayın: Doğru ağız hijyeni için, diş fırçalamanın yanı sıra mutlaka dil temizliğide yapılmalı. Dilin üzerinde, özellikle dil sırtının arka bölgelerinde oluşan bakteriler ağız kokusuna neden olabiliyor. Bu bakterilerin özel olarak tasarlanmış dil fırçaları ile yada bazı diş fırçalarının arkasında yer alan özel dil temizleme aparatlarıyla temizlenmesi gerekiyor.2. Bol Su İçin: Su tüketimi, tüm sağlığımız için önemli olduğu kadar ağız kokusunu gidermede de etkin bir rol oynuyor. Böbrekler açısından risk taşıyan kişiler dışında, günde 2-3 litre su içmek tükürük salgısının artmasını sağlayarak, ağız kokusunu önlemeye yardımcı oluyor.3. Tarçın Tüketin: Tarçın ağız içi bakterilerle mücadelede önemli bir silah olarak gösteriliyor. İçe-ceklerinizde ve uygun yiyeceklerde tarçın kullanabilirsiniz.4. Yatmadan Önce Gargara Yapın: yemek ve içmekle ilgili tüm faaliyetlerin bitirildiği uyku önce-sinde, dişlerin mutlaka fırçalanması gerekiyor. Fırçalama dışında, alkolsüz ağız gargaralarını kullanmakda koku önleme konusunda yarar sağlıyor.5. Ağız Nemlendiricilerini Kullanın: Kötü ağız kokusunun oluşmasında tükürüğün önemli rol oy-nadığı kabul ediliyor. Yapılan muayenede tükürük miktarının az olduğu tespit edilen kişiler için, uzmanlar ağız nemlendiricilerini öneriyor. Bunun yanı sıra hastanın bol su içmesi, ağzını kuru tutmamaya özen göstermesi öneriliyor.6. Çinkolu Sakız Çiğneyin: Ağız kokusunu bastırmak için sıklıkla çiğnediğimiz sakızlar her za-man yarar sağlamıyor. Uzmanlar sadece çinkolu sakızların ağız kokusunu azalttığını söylüyor.

25

Page 28: İdealist Dergisi

BOL HAREKET ET VARİSİ ÖNLE

Ülkemizde 10 milyon kişi bu hastalıktan muzdarip!

Özellikle kadınların kabusudur varis! Bacaklar-dan dışarı fırlayan damarlar son derece rahat-sızlık veren bir görüntü oluşturmalarının yanı sıra yaşattıkları acılarla da yaşam kalitemizi oldukça düşürüyor. Tedavide geç kalındığında ciddi sağlık sorunlarına da neden olabilen varis-lerden korunmanın püf noktası ise, öncelikle bol bol hareket etmekten geçiyor.Yüzeysel toplamdamarların uzayıp kıvrımlı ve genişlemiş hale gelmesi ‘varis’ olarak nitelen-diriliyor. Yerçekimi nedeniyle daha çok bacak-larda görülen bu hastalık, dünyada yaklaşık yüzde 25 oranında, bir başka deyişle her 4 kişi-den birinde ortaya çıkıyor. Sağlıklı bir istatistiki çalışma olmadığı için varisin ülkemizde hangi sıklıkta görüldüğüne dair net bir rakam olmasa

da, 10 milyon kişinin bu hastalıktan değişik de-recelerde muzdarip olduğu tahmin ediliyor. Va-ris genellikle sadece estetik bir problem olarak görülüyor. Aslında tedavide geç kalındığı tak-dirde ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen bir hastalık. Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Erdal As-lım bu nedenle varisin mutlaka önlenmesi ge-rektiğine dikkat çekerek, ‘Varis erken dönemde alınmadığında zor iyileşen yaralara, dahada önemlisi nadir olsa da, damarlardaki kanın pıh-tılaşmasına neden olabiliyor. Bunun sonucun da ölümcül tablo bile gelişebiliyor. Bu yüzden varisin oluşum önlemek, eğer sorun başlamış-sa erken dönemde tedavi ettirmek şart.’ diyor.

Varis neden oluşuyor?

Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Erdal Aslım, bu hastalığın kirli kanı vücutta toplayıp kalbe taşıyan toplardamarların görevlerini ye-terince yapmamaları sonucu oluştuğunu belir-tiyor. Bu damarların içinde kan akışının kalbe doğru tek yönlü akmasını sağlayan kapakçık-lar yer alıyor. İşte çeşitli etkenler nedeniyle ka-pakçıklarda hasar, bunun sonucunda da kaçak oluşabiliyor. Kapakçıklarda ortaya çıkan sorun yüzünden toplardamarlar işlevlerini yeterince iyi yapamayınca kan bacaklardaki damarlarda biri-kiyor. Kanın birikmesi sonucunda damar içinde oluşan basınç artışı kronik hale dönüştüğünde de toplardamarlar elastikiyetlerini kaybederek genişliyor ve dışarıdan gözle görünür hale ge-liyor.

En etkili ilacı, bol hareket!

Varis oluşumun önlemek veya hastalık geliş-mişse sorunun ilerlemesini engellemek için yapmanız gereken en önemli şey, bol bol hare-ket etmek olmalı. Kalp ve Damar Cerrahisi uz-manı Doç. Dr. Erdal Aslım yürüyüş başta olmak

26

SAĞLIK

Page 29: İdealist Dergisi

ileri derecelerde olduğu belirlenebiliyor.Bunların yanında doğuştan damar içi kapakları-nın bulunmaması, bazı damarların gelişmemiş olması gibi kan akımını önleyen bir durum olup olmadığı tesbit edilebliyor. Bunlara bağlı ola-rak da, toplardamar yetmezliğinin derecelen-dirilmesi yapılıyor. Doppler ultrason tetkikinde çıkan sonuca göre de tedavinin şekline karar veriliyor.’Hangi durumda, hangi tedavi?

Her varis aynı olmuyor. Örneğin bazı hastalarda sorun sadece kılcal damarlar ise sınırlı kalırken, bazılarında ise damarlar parmak şeklinde bük-lüm büklüm dışarı çıkabiliyor. Dolayısıyla teda-vinin şekli de varisin evresine göre belirleniyor. Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Erdal Aslım, varis tedavisinde uygulanan yöntemleri şöyle anlatıyor:

Damarın çapı 1 milimetrenin altında ise rad-yofrekans ve lazer: radyofrekans dalgaları ve lazer ışınları çapı 1 milimetrenin altında olan mavi ve kırmızı renkli kılcal damarlarda etkili oluyor. Problemin yaygınlığına göre değişme-mekle birlikte bu tedavilerde genellikle 3-4 sean yeterli geliyor.

Damarın çapı 1-3 milimetre ise skleroterapi: sorunlu olan damara çok ince iğneler ile ilaç ve-rilerek toplar damarın tıkanması esasına daya-nıyor.Tedavinin süresi kişiden kişiye değişmekle bir-likte, çoğunlukla her biri 30 dakika süren 3-4 se-ansdan oluşuyor. İşlemin ardından kişi günlük hayatına devam edebiliyor.Son yıllarda ülkemizde popülerliği giderek artan ‘köpüklü’ skleroterapi yönteminde damara en-jekte edilecek olan ilaçlar köpük oluşturacak bir işlemden geçirildikten sonra kullanılıyor. Yönte-min klasik yönteme olan üstünlüğü ise daha az ilaç ile daha fazla az olması.

Damarın çapı 3-5 milimetrenin üzerinde ise cerrahi operasyon: günümüzde cerrahi ope-rasyon artık çok küçük 1-2 mm’lik deliklerden sonrasında kozmetik sorunlar yaratacak bir iz kalmayacak şekilde varisli damarların çıkarıl-ması şeklinde uygulanıyor.

üzere yüzme ve bisiklet gibi sürekliliği olan spor türlerini hergün düzenli olarak yapmanız gerek-tiğine dikkat çekiyor. Ayrıca varise karşı etkili olan egzersizler de büyük fayda sağlıyor. Ancak bacaklarda yapılan ağırlık egzersizlerinden ise kaçınmanız gerekiyor. Sabit pozisyonlarda ya da ayakta çalışıyorsanız, mümkün olduğunca hareket etmeye çalışın. Örneğin öğretmenseniz dersi gezerek anlatın, masa başında çalışıyor-sanız her yarım saatte bir ayağa kalkıp dolaşın. Oturduğunuz yerden ayaklarınızı parmak uçla-rınızın üzerine kaldırmayı da ihmal etmeyin. Risk altında mısınız?

• Ailenizin varis hikayesi varsa• Aşırı kilolu iseniz,• Sabit pozisyonda çalıştığınız için sürekli yer çekimine maruz kalıyorsanız,• Östrojen hormonu içeren ilaçlar kullanmıyor-sanız,• Zorlu ve sık hamilelik dönemi geçirdiyseniz,• Günlük hayatınızda sık sık 5cm den yüksek topuklu ayakkabılar kullanıyor iseniz,• Risk grubundaki mesleklerde çalışıyorsanız (öğretmen, bankacı, hostes, kuaför, satış per-soneli, tezgahtar, sağlık personeli gibi)• Damar içi kapakçıklarınız doğuştan kısmen ya da tamamen yoksa dikkatli olun, varis oluşu-munda risk grubuna giriyorsunuz!

Nasıl belirti veriyor?

• Damarlarda gözle görülen belirginleşme, kıv-rımlaşma,• Bacaklarda ortaya çıkan şişlik,• Günün ilerleyen saatlerinde artan ağrı, ağırlık dolgunluk hissi ve kramp,• İlerlemiş dönemlerde ödem, ciltte renk değişi-mi ve yaralar.

Teşhis için doppler utrasonografi şart!

Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Erdal Aslım, sadece gözle bakılarak yapılan muaye-nenin eksik kalabileceğini, bu nedenle doğru teşhis için mutlaka doppler ultrasonografi tek-niğine başvurmak gerektiğine dikkat çekerek şunları söylüyor: ‘ doppler ultrasonografi ile, da-marların çaplarında bir artış olup olmadığına, var ise bu fonksiyon kaybının hafif, orta veya

27

Page 30: İdealist Dergisi

Avrupa Futbol Şampiyonası 1960’dan beri UEFA tarafın-dan 4 yılda bir düzenlenen bir futbol organizasyonudur. İlk adı Avrupa Uluslar Kupası olan turnuvada uygulanan sistem ‘final four’ sistemiydi ve bu sistem 1964 teki tur-nuvada da kullanıldı. Bu sistemde önce eleme turları ve çeyrek final maçları oynandı, ardından yarı finale kalan 4 takım şampiyonada mücadele etme hakkı kazandılar.1968 yılında turnuvanın adı Avrupa Futbol Şampiyona-sı oldu. Eleme turlarında grup sistemine geçildi ve 4’er takımlı 8 ön eleme grubu oluşturuldu. Gruplarında ilk iki sırayı alan takımlar çeyrek finale yükseldiler. İlk 2 şam-piyonada olduğu gibi sadece çeyrek finali geçen 4 takım şampiyonada mücadele etme hakkı kazandılar. 1972 ve

1976 yıllarındaki şampiyonalarda da bu sistem geçerliydi.1980 yılında ön eleme gruplarının sayısı 7’ye düşürüldü ve her grubun ilk sırasında yer alan takımlar şampiyona-ya katılma hakkı kazandılar. Ev sahibi ülkenin de şampi-yonaya direk katılımı benimsendi. Böylece, şampiyonada mücadele eden takım sayısı 4’den 8’e çıkarılmış oldu. Bu 8 takım 4’erli 2 gruba ayrıldılar ve tek devreli lig usulü ile oynanan grup maçları sonunda grup 1.leri şampiyonluk; 2’leri ise 3.lük maçı oynadılar. 1984, 1988 ve 1992 yılla-rında da şampiyonaya 8 takım katıldı. Şampiyona formatı 1982 yılındakinden çok az farklıydı; bu üç şampiyonada 8 takımın oluşturduğu 4’erli iki grubun 1. ve 2.leri çapraz eşleşme ile yarı final maçları oynadıktan sonra finalde mücadele edecek takımlar belirlendi.1996 yılındaki şampiyona ile birlikte şampiyonada müca-dele edecek takım sayısı 16’ya çıkarıldı. Avrupa’nın siyasi haritasının değişmesi ve UEFA’ya üye ülkelerin sayısının artması sonucu ön eleme gruplarının sayısı artırıldı. Ev sahibi ülke ile birlikte ön eleme gruplarının 1.leri ve en iyi puana sahip 2.leri şampiyonaya direk katılmaya hak ka-zandılar. Diğer grup ikincileri ise aralarında playoff maç-ları oynadıktan sonra şampiyona finallerine dahil oldular. Halen geçerli olan bu sistemde, şampiyonaya katılan 16 takım 4’erli 4 gruba ayrılıyorlar ve gruplarında ilk iki sırayı elde eden takımlar çeyrek finale yükseliyorlar. Çeyrek fi-nal maçlarını, yarı final ve final maçları takip ediyor.Avrupa Futbol Şampiyonasında 1980 yılına kadar maç-lar ayrı şehirlerde, final ise UEFA’nın belirlediği bir yerde oynanıyordu. Turnuva bu yıldan sonra UEFA tarafından daha önce belirlenen ülkede gerçekleşti ve tüm maçlar aynı ülkede oynandı. 1980’e kadar oynanan 3. lük 4. lük maçları da bu tarihten sonra gerçekleştirilmedi.AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI EV SAHİPLERİ 1960- FRANSA,1964- İSPANYA, 1968- İTALYA, 1972- BELÇİKA,1976- YUGOSLAVYA,1980- İTALYA,1984-FRANSA,1988- ALMANYA,1992-İSVEÇ1996- İNGİLTERE2000- HOLLANDA-BELÇİKA ORTAKLIĞI2004- PORTEKİZ2008- AVUSTURYA-İSVİÇRE ORTAKLIĞI2012-UKRAYNA- POLONYA ORTAKLIĞI

ŞAMPİYONLAR1960-SOVYETLER BİRLİĞİ

SPOR

28

Page 31: İdealist Dergisi

1964- İSPANYA1968- İTALYA1972- ALMANYA1976- ÇEKOSLAVAKYA1980- ALMANYA1984- FRANSA1988- HOLLANDA 1992- DANİMARKA1996- ALMANYA2000- FRANSA2004- YUNANİSTAN2008-İSPANYA2012-İSPANYA

2012 AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI Heyecanlı, çekişmeli, bol gollü bir Avrupa Şampiyonası daha geride kaldı. İşte EURO 2012’nin ardından akıllarda kalanlar… Heyecanlı, çekişmeli, bol gollü bir Avrupa Şampiyonası daha geride kaldı. İşte EURO 2012’nin ardından akıllarda kalanlar… A GRUBUKuralar çekildikten sonra en sönük grubun A grubu ol-duğunu tahmin etmek pek de zor değildi aslında. ‘2004 efsanesi’ Yunanistan, her turnuvada olmasına rağmen pek başarılı olamayan Çek Cumhuriyeti, ev sahibi olarak katılan Polonya derken, göze hoş gelen futbolu oynaya-bilecek tek takım Rusya’ydı herhalde. Son yıllarda Avrupa futboluna kazandırdığı genç yete-neklerle ve futbola yaptığı yatırımlarla ön planda olan Rusya’yı herkes favori olarak görüyordu zaten. Dzagoev, İgnascievh, Arshavin, Berenzustky kardeşler, Zhirkov gibi yıldızlar belki büyük liglerdeki yıldızlar kadar heyecanlan-dırmıyordu bizi ama en azından Şampiyonlar Liginden aşina olduğumuz isimlerdi. Çek Cumhuriyeti ise forvetindeki bir isimle aslında bizim umudumuzu biraz daha azaltıyordu. Tüm sene kulübede oturup, az çok gol atsa da vasatı aşamayan Baroş’un kur-tarıcı olarak lanse edilmesi biz Türk futbolseverleri hüs-rana uğratmıştı. Ancak Plasil ve Jiracek kendi başlarına tüm takımı alıp adeta imkansızı başardılar.Polonya denince ise Lewandowski ve Kuba geliyor-du akla. Diğer isimlerse, isimsiz yıldızlardı aslında. Trabzonspor’un tüm sene vasatı aşamayan oyuncuları-nın ise milli takımda yer alması, aslında soru işaretlerini daha da artırıyordu. Hele ki Adrian çoğu maçta kurtarıcı olarak sahaya girince umutlarımız biraz daha tükeniyor-du.Yunanistan ise 2004’deki büyük başarısıyla tüm futbol-severleri çok üzmüştü bir bakıma. İspanya ne kadar total

futbol oynuyorsa Yunanistan’sa o kadar anti total futbol oynuyordu ve asla bıkmadan bu ekolde devam edecek-lerinin sinyalini ilk maçtan vermişlerdi. Süper Lig’de kalp-leri fetheden Gekas’ın Samsunspor’da oynamamasına rağmen Samsunsporlu olarak gösterilmesiyse açıkçası güzel bir detaydı.Tüm bunları düşünürken, aslında en heyecanlı grup oldu A Grubu. 90 artı 3’e kadar nefeslerimizi tuttuğumuz, aca-ba kim gruptan çıkacak kim çıkamayacak diye kanallar arasında geçiş yaptığımız bir geceydi. 4-1’lik mağlu-biyetle turnuvaya başlayan Çek Cumhuriyetine kimse şans vermezken, herkes nasıl Çekler travmanın altından kalkıp gruptan çıktı diye alkışlıyordu. Plasil ve Jiracek’in üstün performanslarıysa, büyük ihtimalle büyük kulüple-rin dikkatlerini çekti. Polonya’ysa ilk maçta inanılmaz bir performans göstermesine rağmen, total defans takımı Yunanistan’la karambolda yediği bir golle berabere kal-masıyla bir nevi havlu atmıştı aslında.Rusya! Evet, ne İspanya, ne İtalya, ne Fransa, Rusya’ydı herkesin gözünün üstünde olduğu takım! Hele Dzago-ev, CSKA’dan ayrılacağının sinyallerini üstün futboluyla gösteriyordu. Kısmet ama... Rakiplerini rahat rahat geçen Rusya, çoğu büyük takımın da takıldığı Yunanistan’a son maçta 1-0 mağlup olarak, çok iyi başladığı turnuvaya er-kenden veda ediyordu. Bense, ekran karşısında elimde kumandayla büyük bir şok içinde ekrana bakıyordum ve Rusların üzüntüsünü görürken içim yanıyordu. Şampiyo-na favorisi olan takım nasıl da iki pas yapamayan bir takı-ma elenip turnuvaya veda ediyordu. Göze Çarpanlar:Plasil, Jiracek (Çek Cumhuriyeti), Dza-goev, Shirokov (Rusya), Kuba (Polonya).

B GRUBUİlk grubun aksine, klasik ‘Ölüm Grubuydu.’ Hollanda, Almanya yetmezmiş gibi Portekiz, o da yetmezmiş gibi Danimarka bu gruptaydı. Turnuvayı hiç takip etmeyenle-rin bile izleyeceği en az dört maç vardı bu grupta. Kimin gruptan çıkacağı konusuna ise soru işaretleri vardı ko-caman. Almanya, klasik Almanya’ydı. Her turnuvada fa-vori olan ve beklenenlerin altına hiçbir zaman düşmeyen bir ekol adeta. Klose’si hâlâ turnuvalara katılan, 2014’de Klose’mle olacağım diyen bir Almanya, kupayı evine götürmeden dönecek gibi durmuyordu. Mesut, Gomez, Lahm diye saya saya gitsek tüm oyuncuları saymalıyız herhalde. 90 dakika boyunca devam eden disiplinleriyse gıpta edilecek derecedeydi her zamanki gibi.Portakallar! Formasının rengiyle, Cruyff ekolüyle turnu-vaların vazgeçilmezi... İspanya’dan sonra turnuvanın fa-vorisiydi. Robben, Sneijder’ın beraber ne yapacaklarıysa yine merak konusuydu. Robin Van Persie’yi de unutma-

29

Page 32: İdealist Dergisi

malı tabi. Dünya Kupasının ardından tekrar 80’lerdeki formlarına dönen, her zaman hızlı top oynayan ve rakibi boğan Hollanda bu turnuvada yine İspanya’yla birlikte fa-voriydi.Ronaldo ise grubun bir diğer favorisiydi, nam-ı değer Por-tekiz. İki güçlü rakiple bu gruba düşen, 2008’de Türkiyeli gruba nazaran çok daha güçlü ekiplerle karşılaşan Porte-kiz, Real Madrid’li yıldızları Coentrao, Pepe ve C.Ronaldo ile en az Hollanda ve Almanya kadar gruptan çıkmaya aday bir takımdı.Danimarka içinse her şey şansa kalmıştı diyebiliriz. İlk maçı tamamen bir kader maçı olacaktı, kazandığı takdir-de şansı devam edecekti, ancak böyle bir gruptan en az iki galibiyetle çıkmak pek de kolay olmayacaktı onlar için. İlk maçında Hollanda’yı yenerek büyük sükse yapan Da-nimarka, belki gruptan çıkamayacaktı ama herkesin mer-cekleri Danimarka’nın üstüne çevrildi. Almanya da çok zorlandığı Portekiz maçında Süper Mario’sunun golüyle ilk maçını alarak ilk hedefini tamamlıyordu.Son maçlara gelindiğindeyse, Hollanda vasatı aşamamış durumdaydı. İlk iki maçtaki kötü performansıyla seven-lerini üzerken gruptan çıkma şansını zora sokmuştu. Al-manya ise rahat bir şekilde Danimarka maçına çıkıyordu ve aldığı galibiyetle hem Danimarka’yı saf dışı bırakıyor hem de tarihinde ilk kez üç galibiyet alarak gruptan çı-kıyordu. Hollanda’yı Ronaldo’nun dublesiyle geçen ve gruptan ikinci sırada çıkan Portekiz, genelde olduğu gibi çeyrek finale adım atarken favorilerden olmasa da final adaylarından biri oluyordu.Göze Çarpanlar: Gomez, Reus, Özil (Almanya), Kron-Deli, Eriksen (Danimarka), Ronaldo (Portekiz).

C GRUBUB Grubu olmasaydı, Ölüm Grubu olmaya aday bir gruptu. Barcelona gibi uluslararası arenada tüm kupaları domine eden, üçüncü kez arka arkaya kupa kazanma başarısını da göstermek isteyen İspanya; Avrupa Şampiyonalarında pek başarılı olamayan ama Dünya Kupalarında dört ku-pası olan İtalya; son yıllarda Ada piyasasına sürdüğü ve genç yetenekli oyuncularıyla ön planda olan dinç bir Hır-vatistan; kadrosu genelde İngiltere’de Championship’te oynayan ve kalburüstü oyuncuları da olan İrlanda güzel maçların olacağının sinyalini veriyordu.İspanya, her zamanki İspanya’ydı işte...İtalya ise eski neslini kaybeden ve gençleriyle ön plana çıkmak isteyen bir takım görüntüsü veriyordu. Onların başındaysa da yılların eskitemediği Pirlo bulunurken, tur-nuva boyunca da beklenenin üstünde performans göste-recekti.İster istemez bize karşı pek iyi duygular beslemeyen Hır-

vatistan(!), son yıllarda gerçekten çok iyi top oynuyordu. Oyuncularının çoğu Avrupa’nın üst düzey takımlarında, üst düzey liglerde oynuyordu ve bu da ortaya güzel bir senkronizasyonla takım oyununu ön plana çıkarıyordu. Kimse kimseden üstün değildi, Modric hariç. İrlanda’ysa C Grubu’nun Danimarka’sı görüntüsü veriyordu. 2010’da Henry’nin eli sayesinde(!) bulunamayan İrlanda, gruptan çıktıkları takdirde büyük bir mutluluk yaşayacak görüntü-sü veriyordu.Gruptan çıkmayı büyük başarı kabul edecek İrlanda, ne yazık ki 0 puanla son sırada yer alırken, bir averaj takımı olmadı en azından. 90 dakika boyunca 4-0 gerideyken bile saha içinde mücadele eden futbolculara, taraftarlar da bir galip takım kadar destek verdi. Bu açıdan, turnuva-nın kazananı bir nevi İrlanda oldu.İspanya’nın İtalya ile berabere kalarak başladığı turnu-vada, Hırvatistan avantaj kazanıyordu. İspanya ise ilk maçta yapamadıklarını, İrlanda’ya karşı yaparak çeyrek finale göz kırpıyordu. Son maçlara gelindiğinde ise İtal-ya mutlak galibiyet parolasıyla sahaya çıkarken, İspanya maçının 2-2 bitmemesini bekliyordu. Bekledikleri durum olmazken, İtalya ve İspanya’nın gruptan çıkmasıyla bek-lenen gerçekleşiyordu. Ancak, Hırvatistan tıpkı Rusya gibi çok etkili olduğu bu turnuvada elenerek futbolsever-leri yine üzüyordu.Göze çarpanlar:Mandzukic, Modric, Jelavic, Kranjar (Hır-vatistan), Pirlo, Di Natale, Buffon (İtalya), Torres, David Silva, Casillas (İspanya).

D GRUBUİlginç gruplardan birisiydi D Grubu, Fransa ve İngiltere’nin aynı grupta olması herkesi heyecanlandırmıştı. Ukrayna ve İsveç ise plase olarak gruba eklenmiş, her iki takımın da İngiltere ve Fransa kadar olmasa da gruptan çıkmaya aday potansiyeli vardı.İngiltere, ilk iki maçını Rooney’siz oynayacak olsa da Gerard ve Wallcott’uyla grubun yine en önemli adayların-dandı. Olimpiyatlar nedeniyle takımda biraz eksikler olsa da, şampiyonluk için ne kadar aç olduklarını oyuncuların yaptıkları açıklamalardan anlıyorduk.Fransa, 2000’li yıllardaki başarılarını tekrardan yakala-mak istiyordu. İki sene önce Dünya Kupasında yaşanan skandallardan sonra, kadroda büyük revizyona giden Fransızlar, genç ve dinamik ekibiyle yine şampiyonanın favorileri arasındaydı. İsveç ise İbrahimoviç hegemonya-sı altındaydı. İbra’nın İsveç Milli Takımında teknik direk-törden bile fazla otoriteye sahip olduğu sayfalarda boy boy çıkarken, İsveç’in başarılı olması pek mümkün gö-zükmüyordu. Tek ihtimal İbra’nın göstereceği üstün per-formanstı.

30

Page 33: İdealist Dergisi

Ukrayna, ev sahibi olarak katıldığı bu turnuvada Sheva ile etkili olacağının sinyallerini hazırlık maçlarından vermişti. Elemelerde her zaman başarılı olan, ancak turnuvalara geldiğindeyse pek başarılı olamayan Ukrayna, taraftarla-rının önünde başarılı olmak istediğini ilk maçta oynadığı futbolla gözler önüne sermişti.İlk maçlar sonunda, Fransa-İngiltere maçında galip çık-mayınca, Ukrayna İsveç karşısında Sheva’nın attığı iki golle galip gelmesiyle büyük avantaj sağladı. İsveç ise İbrahimoviç bireysel çabaları sonuç vermeyince sahadan yenik ayrılan taraf oldu.Son maçlarda ise Ukrayna mutlak galibiyet parolasıyla İngiltere karşısına çıkıyordu. Alacağı bir galibiyet, grup-tan çıkmalarını sağlayacaktı. Ancak, her şey Ukrayna’nın çizgiyi geçen ama verilmeyen golüyle sekteye uğradı ve Ukrayna sahadan yenik ayrılarak ev sahibi olduğu turnu-vadan erken elendi. İsveç ise tamamen prestij için çıktığı Fransa maçında, İbrahimoviç’în yüzyılın golleri listesine girecek kapasitedeki golüyle galip gelerek şerefini koru-muş oldu. Fransa da mağlup olmasına rağmen gruptan çıkarak büyük bir şans yaşamış oldu.Göze çarpanlar: Wallcott, Lescott, Welbeck (İngiltere), Menez, Benzema (Fransa), Shevchenko (Ukrayna), İb-rahimoviç (İsveç).Grupların ilk 11’i:Buffon (Kaleci), Badstruber, Lescott, Pepe, Arbeloa (Savunma), Ronaldo, Wallcott, Jiracek, Silva (Orta Saha), Mandzukic, Lewandowski.SON 8Çeyrek final maçlarında, kendi açımdan iki sonucu belli iki de sürpriz eşleşme vardı. Portekiz ve Almanya’nın ga-libiyeti rahat gözükürken, İspanya-Fransa, İngiltere-İtal-ya maçı diğer eşleşmelere nazaran sonucu daha belirsiz maçlardı.CR7, ÇEKLERE KARŞI: İlk maçlar sonunda, çeyrek fina-le çıkmasına en az ihtimal verilen Çekler, sonradan pat-lama yapan CR7’nin Portekiz’iyle çeyrek finallerin ilk ma-çına çıktı. Portekiz, beklendiği gibi üstün oynadığı maçta Ronaldo’nun golüyle 1-0 alırken, Plasil ve Jiracek’in gayretleri maçı çevirmeye yetmedi. Yarı finale çıkarak, turnuvalardaki istikrarını devam ettiren Portekiz, İspanya-Fransa maçının sonucunu beklerken, bu takımlara oyna-dığı futbolla gözdağı verdi.

EURO’DAN ÇIKMA VAKTİ! Çeyrek finallerin en komik maçıydı belki: Almanya-Yunanistan maçı. Bir yandan Alman disiplini, bir yanda Yunan korkak futbolu. E rakip Rusya da olmayınca, Yunanistan büyük duvara tosladı. Bırakın, Neuer’i, Badstruber-Lahm gibi oyuncuları rakip ceza sahasında görebildik sadece. Bir ara, Neuer top ka-leye gelmiyor diye, gol aramaya çıkacak diye bekleyen

tek kişi değildim herhalde. Tabi, Yunanlılar allem etti kal-lem etti geri düştükten sonra ilginç bir gol bularak skoru eşitledi. Ardından, Almanya daha da baskılı oynayınca yarı finalin diğer ayağının ilk ismi belli oldu.TAKIMLAR BELLİ, FAVORİ BELLİ: Sonuç ne kadar belir-siz desek de aslında bu maçın favorisi belliydi. Sadece, iki ülkenin adı yan yana biraz heyecanlanıyorduk. Yoksa İspanya’nın bileği bükülecek gibi durmuyordu, beklenen de oldu aslında. Taraftarlar arasında uyuyanlar olsa da, ne kadar izlemesi sıkıcı deseler de İspanya her zaman oynadığı futbolu oynadı. Kimilerine göre zorlanarak, bana göreyse hiç zorlanmadan Fransa’yı geçti ve adını son za-manlarda alıştığımız gibi yarı finale yazdırarak Portekiz’in rakibi oldu, bu da bir İberya Derbisi anlamına geliyordu.BAHTSIZLARIN BULUŞMASI: Yarı final biletini alacak son takımsa İngiltere ya da İtalya olacaktı. Wallcott’la tur-nuvaya çok etkili başlayan, sakatlanmasıyla da planları alt üst olan İngiltere, İtalya karşısında uzun zamandır ya-pamadığını yapıp yarı finale çıkmak istiyordu. İtalya bu turnuvada çok etkili oynuyordu, Pirlo da formundaydı. 90 dakika gol sesi çıkmayınca, uzatmalara gidildi. Uzatma-larda yine gol sesi çıkmadı ve İngiltere’nin bir türlü başarılı olamadığı seri penaltı atışlarına geçildi. Her şey Pirlo’nun panenka penaltısıyla İngiltere adına her şey alt üst oldu. İtalya ise Almanya’nın rakibi olmayı başardı.Çeyrek finallerin ilk 11’i:Casillas (Kaleci), Lahm, Pepe, Badstruber, Pique (Savunma), İniesta, Ronaldo, Özil, Pir-lo (Orta saha), Balotelli, Klose.YARI FİNALLERMaç öncesinde bir anket çalışması yapılsa yüzde 70 Al-manya turu geçer sonucu çıksa kimse şaşırmazdı. Tur-nuva başından beri oynadıkları futbol da bunu gösteriyor-du. İtalya ise Avrupa Şampiyonalarındaki başarısızlığını kırmak istiyordu. İlk yarı aslında ortada bir futbol vardı. İtalyanların Süper Mario’sunun sahne almasıyla ortada olan futbol İtalya’nın lehine dönmeye başlıyordu. İlk golde Cassano’nun tamamen bireysel becerisiyle, Hummers’ı çalımlayarak nefis ortasında Alman savunmasının po-zisyon hatası yapması, Balotelli’nin rahat bir kafa vuru-şu çıkarmasını sağlarken, Neuer çaresiz bir şekilde topu izliyordu. Daha sonra Almanlar biraz daha atak oynadı, Alman savunması orta sahada yakalandı ve nefis bir ara pasla Balotelli yine topla buluştu. Alman savunması biraz ağır kaldı gibi gözüktü, ancak ceza yayından bir mükem-mel vuruşla bir kez daha Neuer’i mağlup etti. İtalyanlar o kadar güzel alan kapatıp savunma yapıyorlardı ki Alman-lar maçı çevireceklerine dair ümitsizliğe kapılmışlardı. İkinci yarı ilk 20 dakika baskılı bir oyun sergileyen Alman-lar, Gök-Mavililerin o meşhur savunmalarını bir türlü aşa-mıyorlardı. Dakika 70’ten sonraysa yavaş yavaş Alman

31

Page 34: İdealist Dergisi

disiplininden kopan Almanlar 3-4 tane net pozisyon verdi. Ancak, İtalyanlar bu pozisyonları cömertçe harcadı. Da-kika 90+2’de Mesut’un tamamen bir formaliteye dönüşen penaltısı skoru belirledi ve “futbol 90 dakikadır, Almanla-rın kazandığı bir oyundur” sözü tarihe karıştı.SANARSIN Kİ EL CLASİCO(Vedat Behar): İspanya-Portekiz maçıysa, turnuvadaki diğer maçlara göre farklı bir özellik taşıyordu. Portekiz’de Pepe, Coentrao, Ronaldo Real Madrid oyuncusuyken, İspanya kadrosunun çoğunluğu Barcelona’lılardan oluşu-yordu. Turnuva başından beri, her maçta istisnasız 600 pastan fazla istatistik tutturan İspanya için, rakip zorlu olsa da diğer rakiplerden farklı değildi. Portekiz’in de bu maça çok iyi hazırlandığı, oyuncuların iddialı konuşmala-rından belli oluyordu.İspanya 90 dakika boyunca, Portekiz’i pas trafiğiyle boğ-du ama bir türlü golü bulamadı. Zaten, ceza sahası içinde de etkili bir şut çekemedi. Portekiz tarafıysa, Ronaldo’nun kaçırdıkları pozisyonlarla saç baş yoldu. Takımını her za-man atağa kaldıran Ronaldo, aceleci kararlarla çektiği şutlarda ya kaleyi tutturamadı ya da Casillas’a takıldı. 90. dakikada kaçırdığı pozisyonsa, Portekizlileri yıkan an

oldu. Kendisi için yüzde binlik pozisyonu değerlendireme-yerek maçın uzatmalara gitmesine neden oldu ve olası bir sürprizin yaşanmasını engelledi.Uzatmalar ise tamamen İspanya üstünlüğünde geçerken, İspanya maçın penaltılara gitmemesi için 119. dakikada bile on kişi Portekiz yarı sahasında top çevirdi ve golü aradı. Pedro’nun etkili atakları da sonuç vermeyince, maç penaltılara gitti.Karşılıklı penaltılar gol olurken, Bruno Alves penaltıyı atarken Nani’nin onun yerine atması, Bruno Alves’in kon-santrasyonunu bozarken, dördüncü penaltıyı üst direğe atarak Portekiz’i bir nevi yıktı. Fabregas da, İspanya’nın her penaltıda yaptığı gibi sol köşeye topu bırakarak takı-mını finale taşıdı. FİNALDE ŞAŞIRTAN TABLO(!)İtalya’nın büyük sürpriz yaparak, Almanya’yı saf dışı bı-rakmasından sonra, hele ki Prandelli’nin kiliselere yaptığı yürüyüşler gazetelerde boy boy çıkınca, herkes İtalya’nın alınan bu galibiyetlerin havasıyla finalde İspanya’nın be-lini bükeceğini düşünmeye başladı. İspanyol futbolcular ise hiçbir şekilde havaya girmeden, yorum yapmaktan kaçınarak maça hazır hale gelmeye başladı.Maç öncesinde, İtalyan futbolcuların milli marşlarını bü-yük bir heyecanla ve coşkuyla söylediği gözlerden kaç-madı; İtalya’nın şampiyonluğu ne kadar istediği daha da gözler önüne geldi. Maç, bizi hiç şaşırtmayan İspanya’nın üstünlüğüyle başladı. İlk 15-20 dakika boyunca oyunu İtalya yarı sahasına yıkan İspanya, golü ne kadar istediği-ni belli ediyordu. Önce Xavi, sonra İniesta kaçırdı. Golün geleceğinin habercisi pozisyonlar birer birer harcanırken, Cassano da İtalya adına birkaç pozisyon buldu. Ancak, Fabregas bireysel başarısıyla kalenin dibine götürdüğü topu Silva’ya ortalayınca, Euro 2012’nin göze çarpan oyuncularından Silva sakin bir kafa vuruşuyla boş kaleye topu gönderdi. İtalyanlar golden sonra pozisyon bulmaya

32

Page 35: İdealist Dergisi

çalışsa da, Jordi Alba hücuma çıktığı pozisyonda güzel bir gol atarak, İtalya’nın umutlarını iyice söndürdü, 2-0. Chiellini’nin ilk yarıda sakatlanarak oyundan çıkmasıyla, zorunlu oyuncu değişikliği yapan İtalya, Motta oyuna gir-dikten sonra sakatlanınca ikinci yarıda oyuncu değişikliği hakkı kalmadığı için sahada on kişi kalmak zorunda. İpler de orada koptu zaten. Art arda gelen ataklar sonucunda, Torres’in bulduğu gol durumu 3-0’a getirirken kameralar Pirlo ve Balotelli’nin üzgün bakışlarına çevrildi. Durmak bilmeyen İspanya, Torres’in boş kaleye atmak yerine

topu Mata’ya vermesiyle bulduğu golle 4-0’lık galibiyeti alırken, finallerde en farklı skoru da yapmış oldu. Böyle-ce, tarihte bir ilk yaşanarak katıldığı turnuvalarda art arda 3 kez kupaya uzanmış oldu ve kupa kaptan Casillas’ın ellerinde havaya kaldırılmış oldu.TÜRKİYE YOK, TÜRK VAR8 Haziran’da başlayan turnuvada ülkemiz yer almasa da, her gün basında Cüneyt Çakır’ın haberlerini görmek, ül-kemizin temsil edilmesi açısından büyük önem teşkil edi-yordu. Şampiyonlar Ligi Yarı Finalinden sonra, herkesin saygı duyduğu Çakır, Avrupa Şampiyonasında da yarı final yöneterek, ülkemizde ilk olma özelliğini taşıdı ve bü-yük gurur yaşattı. Umarız, Portekizli hakem gibi finallerde de kendisini görebiliriz

33

Page 36: İdealist Dergisi

Ramazan Ayı Nedir?Ramazan ayı hicri takvime göre yani arap aylarına göre veya diğer bir deyişle ay takvimine göre 9. (do-kuzuncu) aydır. Ramazan ayının diğer aylara göre büyük bir yeri vardır. Çünkü Ramazan ayı onbir ayın sultanıdır. Çünkü Kur’an-ı Kerim bu ayda indi-rilmeye başlanmıştır. Ayrıca bin aydan daha hayırlı olan “kadir gecesi” bu ay içerisindedir ve tabi ki oruç ibadeti de bu ayda yapılmaktadır.

Ramazan da Kur’an-ı Kerimin yeriRamazan ayını değerli kılan nedenlerden birisi, Kutsal kitabımız olan Kur’an’ın bu ayda indirilmiş olmasıdır. Yüce Allah Kur’an’da ” Ramazan ayı insanları kurtuluş yolan götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur’an’ın indiği aydır. “(Bakara suresi, ayet 185) buyurmuştur. Kur’an’, Allah tarafından insanlara öğüt vermek ve yol göstermek için gönderilmiştir. Bu nedenle Kur’an insan için hayati değer taşır. Kur’an okumak bir ibadettir. Peygamberimiz Allah’ın bildirdiği görev ve sorumluluklarımızı sıkça hatırlamamız için Kur’an’ı çok okumayı teşvik etmiştir. Müslümanlar, ramazan ayında Kur’an okumaya her zamankinden daha çok özen gösterirler. Bunun için evlerde veya camilerde bir araya gelerek, her gün Kur’an’dan yirmi sayfa okurlar. Ramazan ayının sonuna gelindiğin de ise Kur’an’ı baştan sona bir kez okumuş olurlar. Buna hatim denir. Daha son-ra hatim duası yapılır. Müslümanlar yüzyıllar boyu bu geleneği devam ettirmişlerdir. Kur’anıkerim, ramazan ayının Kadir Gecesi’nde indirilmeye başlanmıştır. Kadir gecesi ramazan ayının 27. gecesi olarak bilinir. Yüce Allah Kadir Gecesi’nin “Bin aydan daha hayırlı” olduğunu haber vermiştir. Peygamberimiz de “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhari) buyurarak, bu gecenin önemini belirt-miştir.Ramazan Ayında Orucun Yeri ve ÖnemiRamazan ayını önemli kılan etkenlerden biri de, dinimizin temel ibadetlerinden olan orucun bu ay içinde tutulmasıdır. Yüce Allah Kur’an’da “…Kim Ramazan ayına ulaşırsa oruç tutsun” (Bakara suresi, 185. ayet) buyurarak, ramazan ayında oruç tutulmasını emretmektedir. Bu nedenle Müslümanlar ramazan ayı boyunca oruç tutarlar. Ramazan ayı oruç, ibadet ve sabır ayıdır. Allah’ın rahmet ve bağış kapılarının açıldığı aydır. Sevgili Peygamberimiz, ramazan ayın-da içtenlikle yapılan dua, ibadet ve iyiliklerin Allah katında daha değerli olacağını bildirmiştir.Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.Ramazan-ı şerifte, oruç tutmak çok sevaptır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Özürsüz, Ra-mazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşa-maz) buyuruldu. [Tirmizi](Ama dini bir mazeret varsa oruç tutmamak günah olmaz.)Ramazanda oruç tutmak hakkındaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:(Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Ce-hennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.) [Nesai]

(Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç tutanın günahları affolur.) [Buhari]

(Ramazan orucunu tutup ölen kimse, Cennete girer.) [Deylemi]

34

YAŞAM

Page 37: İdealist Dergisi

(Ramazan ayı gelince, “Ey hayır ehli, hayra koş! Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek” denir.) [Nesai](Ramazan bereket ayıdır. Allahü teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum ka-lır.) [Taberani](Ramazan-ı şerif ayı geldiği zaman, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.) [Deylemi](Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cu-maya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.) [Taberani]

(Peş peşe üç gün oruç tutabilenin, Ramazan orucunu tut-ması gerekir.) [Ebu Nuaym]

(Ramazan orucu farz, teravih sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur.) [Nesai](Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.) [İ.Mansur]

(Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutunuz! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır.) [İbni Ebiddünya]

(Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.) [İ.Ebiddünya]

(İslam, kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.) [Müslim](Cennetteki güzel köşkler, sözü hoş, selamı çok, yemek yediren, oruca devam eden ve gece namazı kılan kimselere verilir.) [İbni Nasr]

(Oruç tutan müminin susması tesbih, uykusu ibadet, duası müstecap ve amelinin sevabı da çoktur.) [Deylemi]

(Bilhassa oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin! Birisi size sataşırsa, ona “Ben oruçluyum” deyin!) [Buhari]

(Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.) [Hakim]

(Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası-na, ancak oruçlular oturur.) [Taberani]

(Allah yolunda bir gün oruç tutanı, Allahü teâlâ yetmiş yıllık mesafe kadar cehennemden uzaklaştırır.) [Buhari]

(Temizlik imanın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır.) [Müslim]

(Oruçlu iken ölene, kıyamete kadar oruç tutmuş gibi sevap yazılır.) [Deylemi]

(Oruçlu iken ölen Cennete girer.) [Bezzar]

(Oruç tutan, namaz kılan kimse, mükâfatını kıyamette aklı kadar alır.) [Hatib]

(Oruç şehveti keser.) [İ. Ahmed]

35

Page 38: İdealist Dergisi

Ramazan Ayının Anlam ve Önemi Nedir?Bu konuda imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.

Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.

Kur’an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yap-mak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç oldu-ğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, (Zehebez-zama’ vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr inşaallahü teâlâ) dua-sını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.) Mübarek vakitlerde, günahlardan titizlikle uzak durmalı, taatları, ibadet-leri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zira Allahü teâlâ, tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. Buğzettiği kul ise; faziletli vakitlerde kötü işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha şiddetli olmasına ve Allahü teâlânın, ona daha çok buğzetmesine sebep olur. Çünkü o, böyle yap-makla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve şerefini çiğnemiş olur. (Mev’iza-i hasene)

Resulullah Efendimizin Ramazan ile İlgili rüyası(Rüyamda acayip şeyler gördüm. Ümmetimden birini azap melekleri yakalamıştı. Aldığı abdestler gelip, onu içindeki zor durumdan kurtardı. Birini gördüm, kabri onu sıkıyordu. Kıldığı namazlar gelip, onu kabir azabından kurtardı. Birine şeytanlar musallat olmuştu. Ettiği zikirler gelip, şeytandan onu kurtardı. Birinin de susuzluktan dili çıkmıştı. Tuttuğu Ramazan orucu gelip, susuzluğunu giderdi.Birini zulmet sarmıştı. Yaptığı hac gelip karanlıktan çıkardı. Birine ölüm meleği gelmişti. Ana babasına yaptığı iyilik-ler gelip, ölümüne engel oldu, geciktirdi. Birini Müslümanlarla konuşturmuyorlardı. Sıla-i rahim gelip, ona şefaat etti, onlarla konuştu. Peygamberinin yanına gitmek isteyen birine engel oluyorlardı. Aldığı gusül, onu alıp yanıma getirdi. Ateşten korunmak isteyen birisine, sadakası gelip ateşe perde oldu. Birini zebaniler alıp Cehenneme götürürken, yaptığı emr-i maruf ve nehy-i münker gelip kurtardı. Biri Cehennem ateşine atılmıştı. Allah korkusu ile döktüğü göz-yaşları gelip oradan kurtardı.

Birine amel defteri solundan verilirken, Allah korkusu gelip, defterini sağa aldı. Sevapları hafif gelen birine, kendin-den önce ölen çocukları gelip, sevabını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında, korkudan titreyen birine, Allahü teâlâya olan hüsnü zannı gelince, titremesi durdu. Sırattan zorla geçen biri, Cennete geldi. Fakat kapılar kapalıydı. Kelime-i şehadeti gelip, onu Cennete koydu.) [Taberani, Hakîm-i Tirmizi]

36

Page 39: İdealist Dergisi

37

SİZ DE RAMAZANDA SİGARAYI BIRAKINYaz aylarına denk gelen ramazan, oruç tutma sürelerinin uzamasına sebep oluyor. Oruç sırasın-da sigara içilmeyen süre de uzadığı için, bu dönem sigarayı bitirmek isteyenler için büyük avantaj sağlıyor. Sigarayı bırakmak isteyenlerin rehberi www.sigarayibitirin.com ramazan süresince siga-rayı bitirmeye kararlı olanlar için önerileri aktarıyor.

“RAMAZAN DA SİGARAYI BIRAKACAKLARA ÖNERİLER”Oruç tutanlar için ramazan ayı, uygun yöntemler kullanıldığında sigarayı bırakmak için ideal bir fırsat sunuyor. Ramazanın yaz ayına denk gelmesi ve buna bağlı olarak iftar vaktinin uzaması, sigarayı bırakmayı daha kolay hale getiriyor. Ramazan döneminde sigarayla ilişkilendirilebilecek birçok davranış da değişikliğe uğradığından oruç tutarken sigarayı bırakmak kolaylaşıyor. Sigara-yı bırakmak isteyenlerin rehberi Sigarayibitirin.com, ramazan ayında sigarayı bırakmak isteyenler için önemli ipuçlarını bir araya getiriyor.Günlerin uzun olduğu ağustos ayında 16 saatten uzun sigara içilmeyen bu dönemin uygun yar-dım ve destekle sigarayı bitirmek için zemin olarak kullanılabileceğine dikkat çeken sitede, sade-ce irade ile sigarayı bırakmanın büyük bir bölümünün başarılı olamadığı vurgulanıyor. Ramazan ayı sırasında sigaradan uzak duranların çoğunun, ramazandan sonra tekrar sigaraya başladığını gösteren çalışmaların da olduğu belirtiliyor. Bu nedenle, kararlılık, çevre desteği ve sigaradan uzak kalmayı sağlayacak ipuçları ile birlikte nikotin pastili, bandı ve sakızı gibi yardımcı tedavilerin desteği sigarayı kalıcı olarak bırakmaya yardımcı olabileceği bilgisi paylaşılıyor.

“SİGARAYI ANIMSATACAK İÇECEKLERDEN UZAK DURUN”Ramazan ayında sigarayı bırakmayı düşünen kişilerin kahve ve çay gibi sigarayı hatırlatıcı içe-ceklerden de mümkün olduğunca uzak durmasının önemli olduğu aktarılıyor. Çay ve kahve yerine ıhlamur, bitki çayları ve meyve çayı gibi içecekler tercih edilmesi öneriliyor.Sigarayibitirin.com’da, sahurda veya iftarda üst üste sigara içmenin ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğine de dikkat çekiliyor. Sigaranın damarları daralttığı, sahurda ve özellikle de iftarda çok derin nefesler çekilerek üst üste sigara içilmesinin tansiyon yükselmesine ve kalp atışlarının hız-lanmasına neden olabildiği aktarılıyor. Bu durumun kalp krizi, inme gibi kalp ve beyin damarlarıyla ilgili hastalıkları geçirme riskini yükselttiği vurgulanıyor. İftar ve sahur arasında sigara içmek istendiğinde yapılması gerekenler şöyle: · Balkona çıkıp derin derin nefes alıp verin.· Yavaş yavaş su için.· Kısa yürüyüşlere çıkın.· Kitap veya gazete okuyun.· Sigara içmek istediğinizde, önce 200’e, ardından 250’ye kadar sayarak sigara içme isteğini er-teleyin.. Sigara içen kişilerden ve yerlerden mümkün olduğunca uzak durun.

“STRESLE BAŞ ETMEK İÇİN NE YAPMALIYIM?”En çok dikkat edilmesi gereken nokta, iftar ve sahur arasında bol bol sıvı alınması. Günde yak-laşık 2-2,5 litre su içilmesi, sıvı tüketimini artırmak amacıyla öğünlere ayran, komposto gibi sıvı gıdalar eklenmesi öneriliyor. Ayrıca nefes egzersizleri, arkadaşlarla sohbet, mekan değişikliği, sevilen işlerle uğraşılmaya başlanması, sıkıntının azaltılmasına yardımcı olabiliyor. Nikotin pastili, bandı, sakızı gibi yardımcı tedavilerin sigara yoksunluğunda ortaya çıkabilecek sıkıntı, stres ve anksiyete gibi belirtileri azalttığı belirtiliyor.

SAĞLIK

Page 40: İdealist Dergisi

ÇOK SIK MI ALIŞVERİŞ YAPIYORSUNUZ? ALIŞVERİŞ BAĞIMLISI OLABİLİRSİNİZ

Depresyondaysanız ve alışveriş yap geçer baskısı altın-daysanız bu bilgiye kulaklarınızı tıkayabilirsiniz. Kadın-lara üzgünken veya sıkıntılıyken alışverişe çık demek oldukça sık kullanılıyor. Kişide rahatlama ve mutlu olma hissi uyandıran alışveriş, alışveriş bağımlılığına sebep olabiliyor.

Kişiyi her açıdan etkileyen alışveriş bağımlılığı maddi kayıplara ve kişinin sosyal çevresini dahi kaybetmesine sebep olabiliyor.

Alışveriş bağımlısı olmanın kriterlerini anlatan Psikiyatrist Barış Önen Ünsalver, sık alışveriş yapanlara da öneriler-de bulunuyor.

Alışveriş bağımlılığı nedir? Bu bir hastalık mı?

Alışveriş bağımlılığı yani shopping addiction kelimesi bi-zim DSM (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) denilen kitapçığımızda yok. Böyle bir başlık yok ama son zamanlarda davranışsal bağımlılıklar denilen internet bağımlılığı, patolojik kumar oynama, seks bağım-lılığı gibi bağımlılıkların içerisine alışveriş bağımlılığı da girdi.

Kompulsif alışveriş yani takıntılı alışveriş diye bir başlık var, aşağı yukarı ikisi de aynı tabloyu tarif etmek için kul-lanılır. İsmi henüz netlik kazanmamış problemli tablolar kümesini tarif ediyor. Bir kişi alışveriş bağımlısı olabi-lir, davranışsal bağımlılıklara bakıldığında tıpkı madde bağımlılığında olduğu gibi kişilerin bu davranışı yapma (alışveriş yapma) ihtiyacı duydukları, bunu yaptıklarında rahatlayıp huzur hissettikleri zamanla bir doz alışveriş ya-parken iki doz alışveriş yaptıkları, önceden daha müteva-zı eşyalar, kıyafetler alırken gittikçe lüks eşyalar aldıkları görülür.

Kişiler alışveriş yapmadıklarında kendilerini alışverişi dü-şünürken bulabilirler. Bir kişi çok alışveriş yapıp, kendisi-ne, çevresine, sosyal yaşantısına zarar vermiyorsa bu bir problem değildir ancak aşırı para harcıyorsa, çevresinden borç alarak alışveriş yapıyor hale geldiyse bu bir problem olabilir.

Kişinin ihtiyacı olmayan şeyleri bile alıyor olması alışveriş bağımlılığının bir göstergesi. Peki, kullanabileceği şeyleri aşırı derecede alıyorsa bu da aynı sınıflamaya girer mi? Mesela ayakkabı, kıyafet, takı gibi…

Bu kandırmacanın bir parçası olabilir. Kişinin 150 ayakka-bısı varsa ve 151.’yi alıyorsa en azından bu kişinin ayak-kabı alma konusunda bir takıntısı olduğunu söylemek mümkün ya da aynı şey diğer eşyalar için de geçerli.

Alışveriş probleminin alt konuları vardır, bazı kişiler birikti-rip koleksiyon yapar aynı tarz kıyafetin 10 tane olmasının aslında o koleksiyona değer katacağını düşünür. Aslına bakılırsa aynı kıyafetten 10 tane olmasının hiçbir anlamı olmaz, bu da bir alışveriş takıntısıdır.

Bir kişi alışveriş bağımlısı olduğunu nasıl anlar? Mesela ortalama alışveriş süresi ne kadardır?

Bu değişken bir şeydir, aslında alışveriş bağımlısı olma-yan ama yorgunluk, açlık vb. sebepler nedeniyle alışveri-şe gidip gereksiz alışveriş yapan insanlar vardır buna dür-tüsel kompulsif alışveriş deniyor. Hatta pazarlamacıların asıl hedef kitlesi bağımlılar değil dürtüsel olarak alışveriş yapan insanlardır. Kasa kenarlarında, dükkanlardan çık-mak üzereyken görülen eşyalar ya da raflarda alakasız yeni çıkan bir ürünün olması dürtüsel olarak yani hiç plan-lamadan düşünmeden o ürünü alan kişiler için konulur.

Zaten alışveriş problemi olmayan kişiler listeyle çıkarlar, kısa sürede alacaklarını alırlar süre bir kriter değildir. Alış-veriş bağımlılarının alışveriş yapmadan zaman geçirmek istemediklerini, dükkanlara girip kıyafetleri giyip çıkardık-larını ya da internetten her an almak istedikleri şeyleri ta-kip ettiklerini söyleyebilirim.

Depresyondan olup kendini alışverişe verenler de bağımlı kategorisine giriyor mu?

Alışveriş bağımlılığı için bu kişiler risk taşıyor. Depresyo-nu eğer çok ağır değilse kişi depresyonunun farkına vara-mıyor olabilir. Zaman zaman duygu durumunda çökmeler oluyordur kişi kendini keyifsiz hissediyordur alışveriş ya-parak rahatlıyor, canlanıyor olabilir. Bu teşvik edilen de bir şey, git alışveriş yap kendine gelirsin deniyorsa maddi olarak da zorlanmayan bir kişiyse alışveriş yapmayı ra-hatlatıcı bir şey olarak görür ve bu yönüyle bağımlı hale gelebilir ve depresyonu tedavisiz kalabilir.

Alışveriş bağımlılığının tedavisi var mı? Tedavi aşaması-na değinir misiniz?

Alışveriş problemini yaşayan kişide alışverişe neden olan sebepler bunlar depresyon, anksiyete bozuklukları olabi-lir, obsesif kompulsif bozuklukta kişinin alışveriş takıntısı olabilir. O zaman bu kişiler ilaçla tedavi edildiğinde alış-veriş problemi kalkabilir ama alışveriş bağımlılığı artık tek başına ayrı bir kategori olarak bağımlılık halindeyse yine ilaçla ve psikoterapiyle tedavi edilir.

Kişiler uzun süredir alışveriş yapmaya başlamışsa alışve-

38

YAŞAM

Page 41: İdealist Dergisi

Alışveriş bağımlılarına ne öneriyorsunuz?

Günlük hayatımızda alışveriş yapmak zorundayız, her şeyden kısıtlama, tamamen tasarrufa gitmek gerekli de-ğil. Zaman zaman çikolata, şeker, gereksiz bir ayakkabı, gereksiz kıyafet alınabilir bu bağımlılık anlamına gelmez.

Diğer yandan da alışverişe iten duygular var mı, sık sık alışveriş yapıyorsa altında yatan psikolojik nedenler ne-ler onlara bakılmalıdır mutsuzluk, yetersizlik hissi, öfke gibi… Sorun yaşadıkları zaman alışverişe yönleniyorlar mı bakmak lazım eğer alışveriş anlık bir şey değilse mut-laka altında yatan nedenlerin araştırılıp çözüm bulunması gerekir çünkü o problemler yok olmuyor.

Kişiler listeyle çıkmalı, liste dışında bir şey gördülerse ve almak istiyorlarsa neden o eşyayı alması gerektiğinin ce-vabını kendilerine vermeleri gerekir. Örneğin kredi kartı-na taksitle alacaksa o taksitin nereye varacağını hesap-lamalılar çünkü belki altı ay sonra büyük bir ödemeleri olacak bunları düşünmeleri lazım.

Kredi kartının sayısını sınırlandırmalılar ve olabildiğince düşük limitte tutmalılar çünkü insanlar sanal bir güçle dünyaya sahip olabileceklerini düşünüyorlar ama öyle değil.

O şeyi almayı çok istiyorlarsa 24 saat beklesinler, almaz-sam hayatımda ne değişecek sorusunun cevabını ver-sinler eğer 24 saat sonra da hala almak istiyorsa belki gerekli bir şey olabilir o zaman alabilirler.

İnsanlar sosyal faaliyet amacıyla alışveriş merkezine gi-diyorlar. Mağaza önünde dolaşınca muhakkak bir şeyler dikkat çekiyor o nedenle açık havada gezmelerini, tiyat-roya, müzeye gitmelerini tavsiye ederim.

rişin haz verici tarafına yönelme oluyorsa ilaçlarla o çe-kilmeyi madde bağımlılığında olduğu gibi önleyebiliyoruz.

Tedavi olmayan bir alışveriş bağımlısını neler bekliyor? Tedavi olmamak tehlikeli midir?

Alışveriş maddi anlamda kişiye büyük bir ceza veriyor. Kişi maaşının tamamını kaybedebilir, varlıklarının bir kıs-mını kaybedebilir, ciddi borçlar altına girebilir. Ailesinin, çocuklarının şimdiki zamanından ve geleceğinden çalı-yor olabilir. Ailevi ve sosyal ilişkileri bozabilir, kişi alışve-riş yapmaktan dolayı çok yoğunsa sosyal hayatına önem vermemiş ve çevresindeki insanlardan uzaklaşmış olabi-lir. Suçluluk duygusu eşlik eder alışveriş bağımlısına ve o suçluluk duygusu beraberinde depresyonunu gelişmesi-ne neden olabilir. Neden aldım düşüncesi kişide beceriksizlik, işe yarama-mazlık hissi uyandırarak kişinin güveninin sarsılmasına dahi yol açabilir.

39

Page 42: İdealist Dergisi

Aşk Sanatı - L’art D’aime (The Art of Love)Yapım: 2011 - FransaTür: KomediSüre: 97 dakikaYönetmen: Emmanuel Mouret, Oyuncular: Gaspard Ulliel, Julie Depardieu, Frédérique Bel, François Cluzet, Élodie Na-varre, Pascale Arbillot, Ariane Ascaride, Philippe Magnan, Laurent Stocker, Emmanuel Mouret, , Konu : Günümüz modern ve karmaşık kadın - erkek ilişkilerinin masaya yatırıldığı roman-tik komedide ilişkilerin çıkmaz sokakları ve bolca aşk üçgeni mevcut. Eğlenceli aşk aksi-likleriyle dolu filmin yönetmenliği ve senaristliğini de üstlenen oyuncu Emmanuel Mouret bize “aşk sanatını” öğretiyor.Bu Dans Senin - Take This WaltzYapım:2011 - Kanada, Tür:DramSüre:116 dakikaIMDB:6.6/10Yönetmen:Sarah Polley, Oyuncular:Michelle Williams, Seth Rogen, Sarah Silverman, Luke Kirby, Aaron Abrams, Danielle Miller, Vanessa Coelho, Avi Phillips, Diane Flacks, Jean-michel Le Gal, Albert Howell, Raoul Bhaneja, Matt Baram, Diane D’Aquila, Jennifer Podemski,VİZYON TARİHİ 06 Temmuz 2012Konusu: Meşhur yemek kitabı yazarı Lou (Seth Rogen) ile mutlu bir evliliği olan 28 yaşın-daki Margot (Michelle Williams) bir gün Daniel (Luke Kirby) isimli bir adamla karşılaşır ve aralarında etkileşim olur. Daniel’’ın evlerinin karşısındaki caddede yaşadığını öğrenmesiy-le Margot’’un evcimen hayatı zamanla altüst olur ve bir karar vermek zorunda kalır.KIYAMET KİTABI- DOOMSDAY BOOKYapım: 2012 –güney koreTür: korkuSüre:115 dakikaYönetmen:Pil-sung yim Kim ji-woonOyuncular: kang-woo Kim, Ma Dong-seok,jin ji-hee, Go Joon-hee,Lee Seung-soo,Oh Seung-soo,Doona Bae,Song Sae-byuk,Ryu Seung-beom,Gyu-ri Kim,Hwang Hyo-eon,Se-ah Yoon.Vizyon tarihi 06 Temmuz 2012,Konu: Yüksek teknoloji sahibi olan bir dünyada kendi kendini yok etmeye meraklı insan ırkı. İnsan zekasıyla robotların zekasının iç içe geçtiği 3 farklı hikaye. Bir aşk hikayesinin ortasına düşen ve insanları zombiye çeviren bir virüs,insan beyninin kapasitesinde düşü-nebilen bir robot ve dünyaya yaklaşan bir meteor. Dünyanın sonu bir başlangıç olabilir mi?Örümcek Adam - Spider ManTür : 3 boyutlu, Macera, Bilimkurgu,Aksiyon,Fantastik,Gerilim,SuçSüre : 180 dakikaYönetmen : Mark WebbOyuncular : Emma Stone,Stan Lee, Andrew Garfield,Sally Field, Martin Sheen,Embeth Davidtz, Denis Leary,Rhys Ifans, Chris Zylka, Irrfan KhanKonu : Peter Parker gerçek ailesi tarafından terk edilmiş dayısı ve yengesinin büyüttüğü dahası sosyal hayatta zayıf karakterli, lise çağında bir gençtir. Her ergenin yaşadığı “ben kimim?, nereye aitim?” sorunları daha derin sormaktadır. Bir yandan da Gwen Stacy’ye kör kütük aşıktır. Bir gün babasına ait bir çanta bulan Parker, anne ve babasının ortadan kaybolmasının ardındaki sırları çözmeye karar verir. Karşısına Oscorp şirketi ve babasının eski ortağı olan Dr. Curt Connor’ın laboratuvarı çıkar. Artık hiçbir şey Peter Parker eskisi gibi olmayacaktır...Peki şimdi Nereye - Et Maintenant,on Va OùYapım:2011 - FransaTür:Dram, KomediSüre:110 dakikaYönetmen:Nadine LabakiOyuncular:Nadine Labaki, Sasseen Kawzally, Mostafa Al Sakka, Caroline Labaki, Moham-mad Aqil, Gisèle Smeden, Petra Saghbini, Anjo Rihane, Ali Haidar, Leyla Hakim, Kevin Abboud, Claude Baz Moussawbaa, Yvonne Maalouf, Julian Farhat, Antoinette NoufailyVİZYON TARİHİ 06 Temmuz 2012Konu: İstanbul Film Festivali’nde açılış filmi olarak gösterilen ve büyük beğeni toplayan Karamel filminin yönetmeni Nadine Labaki senaryosunu yazdığı, yapımcılığını ve yönet-menliğini üstlenip başrolünde de oynadığı filmi ‘’Peki Şimdi Nereye?’’ ile dinsel çatışma-ları ve savaşın anlamsızlığını kadınların kıvrak zekâsı üzerinden eleştiriyor. Cannes’daki dünya prömiyerinde dakikalarca ayakta alkışlanan Labaki’nin mizah ve içtenlikle dolu son filmi, memleketi Lübnan’da hiçliğin ortasında güneşten kavrulmuş, savaşın ardından yara-larını sarmaya çabalayan küçük bir köyde geçiyor.

40

VİZYONDAKİLER

Page 43: İdealist Dergisi

Kitap adı: Çocuklar İçin Boşanmak

Yazar: Yaşam Yanardağ Çelik

Yayınevi: Net Turistik Yayınları

İçerik: Kitaptaki öyküler, çocuğa verilmek istenen mesajlar konusunda bir rehber niteliği taşıyor. Anlatılan öyküler sayesinde çocuk, kendisini daha iyi hissedecek, kafasındaki soru işaretleri azalacak ve bu durumu normalleştirmeye başlayacak.

Kitap adı: Korkma Ye

Yazar: Zaza Yurtsever

Yayınevi: İnkılap

İçerik: Diyetle ilgili bilinen tüm kalıpların çöpe atılması gerektiğini savunan “Korkma Ye” kitabı, uygulanan tüm diyetleri çöpe atın, vata prensibiyle incelin mesajını veriyor.

Kitap adı: Şifalı Bitkiler ve Vitaminler

Yazar: Ayşe Emre

Yayınevi: Alfa

İçerik: Şifalı bitkilerin etkilerini, hazırlanma yöntemlerini ve nelere iyi geldiklerini bilmenin, sağlıklı bir yaşam adına büyük bir kazanım olduğunu belirten yazar, günlük hayatta insan-ların kullanabileceği pratik ve anlaşılır bir kılavuz hazırladığını söylüyor.

Kitap adı: Aşk Neşe ve Sağlık İçin Nefesin Muhteşem Gücü

Yazar: Dr. Devapath

Yayınevi: Ganj Kitap

İçerik: Kitap, hayatı kolaylaştıracak 10 nefes meditasyonu içeriyor. Yazar, “Koşu gibi bir egzersizle nefesimizi bir anlığına açabilsek de sonra tekrar takılıp kalır. Bizler ne yazık ki güçlü duygularımızı bastırmamız gerektiğini öğrendik ve bunu ancak nefesimizi bloke ederek yapabiliriz” diyor.

Kitap adı: Diyet Kaçınılmazsa Zevk Almaya Bak

Yazar: Melike Mehmetoğlu

Yayınevi: Paloma Yayınları

İçerik: Diyet yaparken kişinin karşısına çıkacak zorlukları kolaylaştırmayı hedefleyen ki-tap, her tür diyeti deneyen kişiler için uygun bir başucu rehberi niteliği taşıyor.

41

KİTAP

Page 44: İdealist Dergisi

AFİYET OLUNFFIRINDA SEBZELİ KUZU İNCİK

MALZEMELER:4 Kuzu İncik2 Soğan2 Havuç4 Patates1 Kase Kuru Patlıcan2 Defne Yaprağı1 Çorba K. Domates Salçası1 Çorba Kaşığı Biber Salçası1 Tatlı Kaşığı Tane KarabiberSıvıyağ TuzSuHazırlanışı:Tencereye attığımız sıvıyağın üzerine kuzu incikleri atıp kavuruyoruz. İri bir şekilde doğradığımız soğanları ete ekli-yoruz. Defne yaprağı ve tane karabiber ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Domates ve biber salçasını ekliyoruz.Üzerini geçecek kadar koyduğumuz sıcak suyla orta ateşte pişiriyoruz. Su ile ıslatıp yumuşattığımız patlıcanları ka-tıyoruz. Patates ve havucu soyup jülyen kesim doğruyoruz. Yemeğe katıp gerekirse biraz daha sıcak su ekliyoruz. Sebzeler yarı kıvamda piştikten sonra tuz ekliyoruz. Ocaktan alıp fırına girebilen bir tencerede önceden ısıtılmış 200 derece fırında pişirip servis ediyoruz. Afiyet olsun…

DONDURMALI RULO PASTAMalzemeİki paket çikolatalı puding,Dört su bardağı sütKek içinDört yumurta,Dört kahve fincanı unİki çorba kaşığı kakaoDört kahve fincanı toz şekerBir paket kabartma tozuBir paket şekerli vanilinBir su bardağı iri çekilmiş ceviz veya fındıkarasına, bir kutu meyveli dondurmaçikolata sosu içinüzerine bir çay bardağı kremabir paket bitter çikolataDerin bir kabın içine dört adet yumurtayı kırın. Üzerine dört kahve fincanı toz şekeri ekleyip iyice çırpın. Ardından kabartma tozunu, vanilini, unu, ceviz veya fındığı ve kakaoyu koyup çırpın. Fırın tepsisine yağlı kağıdı serip önce-den ısıtılmamış soğuk fırında yüz elli beş derecede yaklaşık yirmi dakika pişirin. Daha sonra kenara alıp soğutun. Tencerenin içine çikolatalı pudingleri ve sütü alıp karıştırın. Ocağa koyup orta ateşte koyu muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin. Ardından serin bir yerde soğumaya bırakın. Daha sonra derin bir kabın içine keki elinizle par-çalayın. Üzerine pudingi ekleyip malzemeleri iyice birbirine karıştırın. Hamura benzer bir yoğunluğu olana kadar. Buzluğunuza sığacak dikdörtgen bir tepsiye streç filmi veya alüminyum folyoyu serip üzerine puding-kek karışımını yayın. Buzluğa kaldırıp rulo yapacak kıvama gelene kadar soğutun. Buzluktan puding- kek karışımını çıkarın. Don-durmayı rahat sürmek için iki üç dakika dışarıda bekletin. Ardından dondurmayı puding-kek karışımının her tarafına sürün. Daha sonra kekin altındaki streç filmin yardımıyla rulo haline getirin. Elinizle rulo şekli verip sıkılaştırıp buz-luğa kaldırıp dondurun. Çikolata sosu için bir sos tenceresine kremayı koyup kaynatmadan ısıtın. Ocaktan aldıktan sonra çikolatayı koyup eritin. Servis ederken pastanızın üzerine gezdirin. Afiyet olsun.

42

Page 45: İdealist Dergisi

Bunları biliyor muydunuz ?

Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu,

İdrarın zifiri karanlıkta parladığını

Eğer çok şiddetli hapşırırsan kaburgalarından birini kırabileceğini

Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını

Farelerin ve atların kusamadıklarını

Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu,

Ünlü besteci beethoven’in son bestesini, sağır olarak yaptığını

Eyfel kulesinin yapımında toplam 6400 ton ağırlığında 18.100 adet demir parçası kullanıldığını

Eyfel kulesinin tepesine çıkabilmek için 1792 basamak çıkmak gerektiğini

Bir futbolcunun topa her kafa vuruşunda, beyninden 1000 hücrenin öldüğünü,

Ortalama bir insanda 30.000-100.000 saç teli olduğunu ve her gün yaklaşık 100 tanesinin döküldüğünü

Dünyaya her yıl düşen yağış miktarının eşit olduğunu

Kirpilerin suda yüzebildiğini

Uzaya ilk gönderilen hayvanın maymun olduğunu ve rokete bir dakika boyunca el salladığını,

Kanguruların 7,5 metre yükseğe zıplayabildiklerini

İnsan ölümüne en fazla sebep olan hayvanın sivrisinek olduğunu

Hamam böceklerinin yaklaşık 250 milyon yıldır değişim geçirmediklerini

Boyutu ne olursa olsun bir kağıdı 6 kereden fazla katlayamayacağımızı

Kanguruların geri geri yürüyemediklerini

43

Page 46: İdealist Dergisi

Temmuz ayına iş ve hizmet alanlarınızdaki işlerinizle başlayabilirsiniz sevgili koçlar. Bu ay özellikle günlük koşturmalarınız ve rutin işleriniz ön planda olacak. Yakın çevrenizle olan ileti-şiminizde oldukça heyecanlı ve canlı bir ay içindesiniz.Hayatınızın akışı hızlanabilir ve farklı konu ve olaylara odaklanabilirsiniz. Değişik ve farklı olan herşey daha fazla ilginizi çekecek. Yakın çevre iletişiminizde tutarsızlıklarınız olabilir. Ay içinde yaşayacağınız bazı stresler sonucunda midenize veya sağlığınıza dikkat edin.İş alanlarınızda hızlı ve çabuk hareket etmek isteğiniz beraber çalıştığınız insanları zorlayabilir. 12 Temmuz tarihinden sonra iletişime dayalı işlerinizde zihniniz hızlı çalışacak, bu da sizinle aynı tempoda olmayan insanlara karşı sabırsız davranışlarınızı arttırabilir. Yakın çevrenize

karşı anlayışı elden bırakmamaya çalışın. 16 Temmuz’da özel hayatınız ve ortaklı işleriniz devrede olabilir. Özel iliş-kilerinizde sorumluluklarınızı bilerek hareket edeceksiniz. Ayrıca sevdiğiniz insanla iletişiminiz keyifli olacak.23 Temmuz’da yakın çevrenize karşı konuşmalarınız hızlanabilir. İletişime dayalı işlerinizde önemli şanslar yakalaya-bilirsiniz. Yalnız önemli görüşmelerinizi Temmuz ayının son haftasına bırakmak sizin için en doğrusu olabilir. Aysonu ise ortaklaşa para konularınıza yoğunlaşabilirsiniz. Bütçeniz doğrultusunda yapılacak alışveriş ve planlar daha fazla işinize yarayabilir.

Koç - 20 Mart - 20 Nisan

Temmuz ayına aşk hayatınız ön planda olarak başlıyorsunuz sevgili boğalar. Eğlenceli ortam-larda veya çocuğunuzun yanında eleştirel tavırlarınız öne çıkabilir. Bu ay , parasal konularda beklenmedik ani gelişmeler yaşayabilirsiniz. Her zaman davran-dığınızdan daha farklı davranışlar sergilemeniz mümkün. Kafanızdaki planları uygulamaya geçirmenin tam vakti olacak. 10 Temmuz tarihinde ise, parasal konularda tahmin yapmamaya çalışın çünkü bazı tutarsızlık-larınız olabilir. Kendinizi rahat bırakabilirseniz, aşık olduğunuz kişiyle canlı, farklı ve güzel bir ay sizi bekliyor olacak. Borsada yatırım yapıyorsanız acele etmeden karar vermeye çalışın.14 Temuz’da , parasal konularda çabuk ve sinirli hareket etmeniz mümkün. Spekülasyon veya

borsaya dayalı işleriniz varsa dikkatli adımlar atmaya çalışın.Aşk veya çocuk hayatınıza yapacağınız harcamalar çabuk tepki vermenize neden olabilir. Temmuz ayının son hafta-sına kadar iş, hizmet veya sağlık konularınız ön planda olacak. İşinizle ilgili konularda somutlaştırmak istediğiniz şeyler için rahatlıkla harekete geçebilirsiniz.Ay sonu ise, özel haya-tınız devreye girmeye başlayacak. Sevdiğiniz insanın hayatına veya isteklerine göre kararlar alabilirsiniz.

Boğa - 21 Nisan - 21 Mayıs

Bu ay eviniz ve aileniz sizin için önem kazanmaya başlayacak sevgili ikizler. Bu ay genelde ailevi konulara odaklanabilirsiniz. Sosyal ortamlarda ve arkadaş çevrenizde sizi heyecanlan-dıracak, değişik olayların peşinden gitmeye hevesli olacaksınız. Arkadaşlarınız ve sizi sevenler hayatınıza önemli değişimleri taşıyabilir. Ayrıca kafanızı kur-calayan ayrıntılar ve aile hayatınız üzerine yoğunlaşabilirsiniz. Hayatınıza karşı alacağınız kararlarda, ailenizden istediğiniz desteği bugün göremeyebilirsiniz. Onun dışında beklenmedik yerlerden güzel şanslar elde edeceksiniz. 12 Temmuz’da kendi düşüncelerinizi aile hayatınızda öne çıkarmak isteğiniz sizi sabırsız yapabilir. Bir konu kafanıza takıldığında hemen onu yapmak istiyorsunuz. Bu da ailevi ilişkilerinizde sizi

zorlayabilir. Temmuz ayının 18 ve 20 günlerinde daha keyifli yanlarına odaklanabilirsiniz. Varsa çocuğunuzla ilgili konular bu zamanda ön planda olacak.Aşıksanız 23 Temmuz’dan sonra sevdiğiniz insanla keyfinize diyecek olmayabilir. Ayrıca hayatınıza dair konuşma ve görüşmelerinizde hızlanmalar yaşanabilir. Önemli işlerinizi öğleden sonra tamamlamaya çalışın. Ay sonu ise, dinlen-mekten çok günlük rutin işlerinizin peşinden koşabilirsiniz.

İkizler - 22 Mayıs- 21 Haziran

Temmuz ayına iletişiminiz yüksek bir şekilde başlayacaksınız sevgili yengeçler. Bu ay, ya-kın çevrenizdeki insanlara karşı titiz ve eleştirel davranabilirsiniz. İş ve kariyer alanlarınızda beklenmedik ve farklı olaylar yaşamanız mümkün. Olayları biraz da siz tetikliyor olacaksınız çünkü normalde verdiğiniz tepkilerin dışında davranabilirsiniz. Ama bu tepkileri olumsuz ola-rak algılamayın lütfen. 14 Temmuz’da kafanızda kurduğunuz veya büyüttüğünüz şeyleri çevrenizdekiler bilmeyebilir, bu yüzden herkesten anlayış beklememelisiniz. Başkalarına yardım etme isteğiniz bu ay yo-ğun olabilir. Kısa yolculuklarda aceleci olmamaya çalışın. Bu ay iletişime geçme isteksizliğiniz, fikirlerinizi kendinize saklama arzunuz, yakın çevre ile-

tişiminizi zorlayabilir. İnsanların kafanızdakileri anlamasını beklemeyin ve çevrenize karşı daha nazik ve anlayışlı davranmaya özen gösterin.23 Temmuza kadar, eviniz ve ailevi meseleler daha dikkat çekebilir. Özellikle dinlenmek, plan yapmak ve aile ha-yatınızda huzuru bulmak için rahat kullanabilirsiniz. Ay sonu se, aşk hayatınız devrede olmaya başlayacak. Varsa çocuğunuzla ilgili ayrıntılara odaklanabilirsiniz.

Yengeç - 22 Haziran- 22 Temmuz

44

ASTROLOJİ

Page 47: İdealist Dergisi

Temmuz ayına parasal konular ve maddi durumunuz daha fazla ön planda olarak giriş ya-pacaksınız sevgili aslanlar. Arkadaş ortamlarınızda, seyahate dayalı planlarınızda sıradışı ve güzel gelişmelere açık bir ay geçirebilirsiniz. Alacağınız destek fazla olacak ve grupsal ortam-larda kendinizi istediğiniz şekilde göstereceksiniz. Ayrıca, sosyal çevrenizde veya arkadaş ortamınızda parasal konularda tahminleriniz iyi olma-yabilir, bu da sizi gereksiz masrafa sokabilir. Hayatınızın bir çok alanında somut adımlar görmek isteyeceksiniz. 16 Temmuz tarihinde , sosyal ortamlarınızda parayla ilgili konularda kafanız hızlı çalışacak. Bunun sonucunda çevrenizdeki insanlara karşı anlayışsız davranışlarınız olabilir. Biraz daha

sabırlı olmalı ve konuşmalarınızda karşı tarafı tahrik etmemelisiniz.24 Temmuz tarihinde ağırlıklı olarak yakın çevrenize odaklanabilirsiniz. Ya da iletişime, satışa, pazarlamaya dayalı işleriniz varsa çevrenizden alacağınız desteklerle olumlu etkiler altında olacaksınız. Ay sonu arkadaşlarınıza karşı anlayışlı, doğru ve güzel yaklaşımlarınız olabilir. Ayrıca ilgi alanınız ev ve ailevi konu-lara kayabilir.

Aslan - 23 Temmuz - 23 Ağustos

Temmuz ayına şartlar lehinizde olarak başlıyorsunuz sevgili başaklar. Bu ay, kendinizi iyi his-sedeceksiniz ama hayatınızı ilgilendiren konularda tedirgin yönlerinizde olabilir. Duyacakları-nız sizi canlandırabilir. İş ve kariyer alanlarınızda oldukça heyecanlı ve değişik bir ay yaşayabilirsiniz.. Parasal konu-larda da şansınız yüksek olacak. İş ortamlarınızda beraber çalıştığınız insanlarla bazı konu-larda aynı fikirlerde olmayabilirsiniz. İnsanları eleştirmeden önce etraflıca düşünmekte fayda var. Yine bu ay içinde aceleci ve hızlı davranmak isteyebilirsiniz.İş ve kariyer alanlarınızda kolay sinirlenmelere açık olabilirsiniz. Başka insanların söylediklerini dinlemek kolay olmayacak. İş alanlarınızda enerjinizi doğru

kullanmaya çalışın.En ufak olumsuzluklarda ani tepkiler vermeyin.23 Temmuza kadar, ilgi alanınız parasal konularda olabilir. İş hayatınızda parayla ilgili güzel gelişmeleri daha rahat sağlamanız mümkün. Yine parasal konularda önemli kararlardan kaçının. Ay sonu akraba veya kardeşlerinizle bir araya gelebilir, kısa vadeli planlarla dinlencenizi keyiflendirebilirsiniz.

Başak - 24 Ağustos- 23 Eylül

Temmuz ayına biraz geri planda durma isteğiyle başlayabilirsiniz sevgili teraziler. Bu ay , dü-şüncelerinizi toplamakta ve kendinizi iyi ifade etmekte zorlanabilirsiniz. Özel hayatınızdaki değişimler, değişik ve farklı yolculuk planları yapmanıza neden olabilir. Veya sevdiğiniz insanla değişik ve ani seyahate gitme isteğiniz baskın olacak.. Özellikle tanı-madığınız ortam ve yerlerde tedirginliğiniz fazla olabilir. Mümkünse, tanımadığınız veya daha az samimi olduğunuz insanlara değil, evinize ve ailenize karşı enerjinizi akıtın. 12 Temmuz da dış ortamlarda, seyahat, eğitim, ticarete dayalı işleriniz-de beklenmedik olaylar karşısında çabuk tepki vermeye meyilli olacaksınız. Diğer insanların yanında daha anlayışlı olmalı, zihnen kendinizi çok yormamalısınız. Konuş-

malarınızda tahrik unusrundan uzak durun.21 Temmuza kadar, şartlar sizden yana olacak. Özellikle kendi kişisel isteklerinize yoğunlaşabilir ve iş ortamlarınızda istediğiniz dengeyi sağlayabilirsiniz. Ayrıca yeni teklifler, yeni plan ve projeler üzerine eğilebilir, dış ortamlarınızda kendinizi iyi ifade edebileceksiniz. Ay sonu ise, maddi konular üzerine yoğunlaşabilirsiniz.

Terazi - 24 Eylül- 23 Ekim

Temmuz ayına sosyal ortamlarınız aktif olarak başlıyorsunuz sevgili akrepler. Bu ay, sosyal ortamlarda ve arkadaşlarınızın yanında kendinizi ifade ederken, biraz duygusal olarak fazla eleştirmeye müsait olabilirsiniz. İş ve hizmet ortamlarınızda farklı ve değişik davranma isteğiniz yoğun olabilir. Özellikle ortaklı bir işiniz varsa olumlu etkiler altında olacaksınız.9 Temmuz da , sosyal ortamlarda ve arkadaşlarınızın yanında kendinizi ifade ederken, aceleci ve hızlı olabilirsiniz. Ortaklaşa para konularında tahmin yapmaktan ve buna göre hareket et-mekten kaçının. Çevrenizdeki işlerinizi ay içinde iyi ve etkin bir şekilde organize edebilirsiniz.Sosyal çevre alanlarınızda, ortaklaşa para konularında kafanız hızlı çalışacak. Bu da zaman

bir arada olduğunuz arkadaşlarınızla sorunlar yaşamanıza neden olabilir.Agresif etkilerden uzak durmalı, olayları sakince gözden geçirmelisiniz.19 Temmuza kadar, canınız pek bir işle uğ-raşmak istemeyebilir. Kafanız hep eskiyi anımsayacak, yaşadıklarınızı karşılaştırmaya meyilli olacaksınız. Hisleriniz , para konularında sizi doğru yönlendirebilir.Ayrıca ortaklaşa para konularında olumlu etkiler altında ola-caksınız yalnız önemli kararlarınızı öğleden sonra yapmaya özen gösterin. Ay sonu ise, kişisel isteklerinize yönele-bilirsiniz

Akrep - 24 Ekim- 22 Kasım

45

Page 48: İdealist Dergisi

Temmuz ayına iş ve kariyer konularınız aktif olarak başlıyorsunuz sevgili yaylar. Bu ay, iş ortamlarınız veya kendinizi göstereceğiniz alanlar ön planda olacak.Herşeyin mükemmel ve doğru olmasına takılı olabilirsiniz. Aşk hayatınızda ve özel ilişkilerinizde sıradışı ve farklı ay geçirmeyi tercih edeceksiniz. Ken-dinizi mutlu şanslı ve yaratıcı hissetmeniz mümkün. İş ortamlarınızda veya kendinizi göstere-ceğiniz yerlerde ortaklaşa çalıştıklarınızla anlaşmanız zorlaşabilir.Parasal konuları kafanıza takmayın çünkü bu alanda duygusal olarak kendinizi güçlü his-sedeceksiniz.14 Temmuz’da ortaklı işlerinizde çabuk sinirlenmelere ve tepki vermelere açık olabilirsiniz. Yine özel hayatınızda kalabalık ortam ve yerlerde sevdiğiniz kişiyle fikirsel sürtüş-

melere girmekten kaçının. Sevdiğiniz insandan ters tepkiler alabilirsiniz.22 Temmuza kadar sosyal çevre konularınız öne çıkmaya başlayacak. Gözönünde olmaktan, arkadaşlarınızla davet-lere veya organizasyonlara katılmaktan keyif alacaksınız. Ortaklı işlerinizde şanslı etkileriniz yüksek. Yine Ay sonu sevdiğiniz insanla keyifli ve güzel konuşmalar içinde olabi-lirsiniz. Bbiraz geri plana çekilmek ve kafa dinlemek size iyi gelebilir.

Yay - 23 Kasım - 21 Aralık

Temmuz ayına dış ortamlarda bulunarak başlayabilirsiniz sevgili oğlaklar. Bu ay , seyahate ve eğitime dayalı işlerinizde kendinizi ortaya koyacaksınız. İş alanlarınızda her zaman sergi-lediğiniz davranışlardan farklı bir ay geçirebilirsiniz. Değişim isteğiniz yüksek olacak ve size heyecan verecek işlerin peşinden gitmeye özen göstereceksiniz. 10 Temmuz’da iş ve hizmet alanlarınızda düşündüklerinizi uygulamak ve tahminlerinizi ortaya koymak kolay olmayabilir. Yine de hayatınıza karşı güzel destekler ve yardımlar göreceğiniz bir ay olacak. Farklı ve değişim ortamlarda ani ve sinirli hareket edebilirsiniz. 15 Temmuzda ise iş ortamla-rınızda geleceğinize yönelik konularda agresif tutumlar içine girmeniz mümkün.

Kafanız çok hızlı çalışacak ve siz sanki olayları önceden biliyormuşçasına sert konuşmalar yapabilirsiniz. Biraz daha sakin ve anlayışlı olmaya çalışın. Ay sonuna kadar, iş alanlarınızdaki yoğunluklarınız fazla olabilir. İş alanlarınızda oldukça şanslı etkileriniz olabilir. 27 Temmuzda var olan eski bir işin detayları konuşulabilir. İş orta-mınızda beraber çalıştığınız insanlarla iyi anlaşacaksınız. Ayrıca , sosyal çevre alanlarınız aktif olmaya başlayacak.

Oğlak - 22 Aralık - 20 Ocak

Temmuz ayına ortaklaşa para alanlarınız ve banka ödemeleriniz gündeminizde olarak baş-layacaksınız sevgili kovalar. Düzenli bir hayatınız ve ilişkiniz varsa bu ay, sevdiğiniz insanla harika bir iletişim içinde olabilir, kısa gezilerle,alışveriş ve aktivitelerle ilişkinizi yeniden can-landırabilirsiniz. Aşk hayatınızdaki bazı konuşmalar, ay içinde kafanıza takılabilir. Sevdiğiniz insanla aynı fikir-de olmasanız bile çok üstüne gitmemeye çalışın. Parasal konularda bu ay kararlarınız düşün-celerinizi desteklemeyebilir.Aileniz ve sevdiklerinizin yanında kendinizi mutlu hissedeceksiniz. Aşk hayatınızda ve cinsel konularda çabuk sinirlenmelere ve tepki göstermeye meyilli olabilirsiniz. Olayları değerlendi-rirken iki tarafı da görmeye çalışın.

Aşk veya eğlenceye dayalı harcamalarınız sonucunda agresiflikten uzak durun. Özellikle, dış ortamlarda bulunacak-sınız. Değişik yer ve ortamlarda bulunmak sizi mutlu edecek.Sevdiğiniz insanla seyahat planlamalarınızı bu aya denk getirmeye çalışın.Eskilere dayalı mevzularınız varsa kalbi-nizi açmak konuşmak ve düşüncelerinizi dile getirmek için uygun bir ay olabilir. Ay sonu ise, herkes dinlenirken siz çalışmak durumunda kalabilirsiniz. Çalışmıyorsanız göz önünde olacağınız yerlerde bulunacaksınız

Kova - 21 Ocak- 19 Şubat

Temmuz ayına özel hayatınızda ve ikili ilişkilerinizde kendinizi ortaya koyarak başlıyorsunuz sevgili balıklar. Eviniz ve ailenize yönelik parasal konularda değişik ve farklı tavırlar sergi-leyebilirsiniz. Paraya yaklaşımınız sıradışı olabilir ve güzel kazançlar sağlayabilirsiniz. 6 Temmuz’da özel hayatınız daha fazla vaktinizi alabilir. Sevdiğiniz insanla eviniz konusunda bazı düşünceleriniz aynı olmayabilir. Bu konuları kafanıza çok takmayın, inatçılıktan kaçının. Sevdiğiniz arkadaşlarınızdan hayatınıza dair güzel destekler göreceksiniz. Özel hayatınızda davranışlarınız konusunda sinirli tavırlar sergileyebilirsiniz. Ailevi konularda da hırçın ve agresif davranışlarınız olabilir. Sevdiklerinizle tartışmalara girmeden önce mantı-ğınızı devreye sokarak hareket etmeye çalışın. 18 Temmuza kadar, ortaklaşa para konularınız

devrede olmaya başlayacak.Özellikle ailevi konularda ya da eviniz için yapacağınız ödeme veya harcamalar için şanslı bir ay içinde olacaksı-nız. 23 Temmuz’da ailenizle olan konuşmalarınızda keyfiniz yüksek olabilir.Eskiden üzerinde konuştuğunuz konular, emlak alım, satım işlerinizde devreye girebilir. Ay sonu ise, dış ortamlarda bulunmak isteyeceksiniz. Farklı ortamlar, değişik insanlar daha fazla ilginizi çekecek.

Balık- 20 Şubat- 20 Mart

46

Page 49: İdealist Dergisi

Soldan sağa1. Bir maddeyi kazmaya, yaymaya yarayan geniş, yassı ağızlı araç.2. Üzerine genellikle bir kurum ya da kuruluşun adı, imi kazınmış olan armağan olarak bir kimse ya da ta-kıma verilen, kalkan biçiminde levha. Yarım kilogram-lık bir ölçü birimi.3. Ev halkı. Yanardağların püskürtme sırasında yeryü-züne çıkardıkları, yeryuvarının derinliklerinden gelen kızgın, erimiş özdekler.4. Yasak. Deri ile kaplı bir eskimo kayığı.5. Bir yüzey ölçüsü. Sesleri kaydetmek ve kaydedilen sesleri dinlemek amacıyla hazırlanan plastik daire bi-çiminde yaprak. Gözü doymaz, haris.6. Bakımlı küçük orman. Felç, nüzul.7. Resim veya heykel sanatlarında varlıkların biçimi. Yunan rakısı.8. Erişilmek istenen sonuç, erek, gaye. Çayın tavı.9. Roma’nın eske adı. Kalın, tok ve gür ses.10. Eski Roma ve Yunun sanatı ile ilgili olan. Cila ve yaldız işlerinde kullanılan bir çeşit zamk.

Yukarıdan aşağıya1. Aydınlanma. Sert, katı, sağlam.2. Kimyada Silisyumun simgesi. Enerji. Merkezi yönetimin, kamu hizmetlerinin gereklerine göre ayrılmış bir vali yö-netimindeki en önemli bölümü, vilayet.3. Bir kentin, bir yapının, bir makinenin çeşitli bölümlerini gösteren çizim. Tedavi. 4. Gelecek, istikbal. İşverence, iş hacmi ile orantılı olarak ve iş yapanı isteklendirip, iş hacmini arttırmak için verilen para.5. Sivri üçgenimsi başlı, dik kulaklıklı, uzun tüylü, menşei çok eski olan bir süs köpeği cinsi. Bayağı, sıradan.6. Sarıklı din bilgini. Kanaklarının altına havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerliyebilen motorlu hava taşıtı, teyyare.7. Kimyada Lityumun simgesi. Bir doğumda dünyaya gelen iki kardeş.8. Bir kimsenin kendinden küçük kız kardeşi. Üvendirenin ucuna takılmış sivri demir. 9. Sayıları göstermek için kullanılan imlerden her biri. İşve, naz.10. Korkunç, çok iri ve olağanüstü güçlü bir masal yaratığı. Kaplıca, ılıca.

1 108765432 9

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

BULMACAK

ELİM

E AV

I

47

Page 50: İdealist Dergisi

UZUNOĞULLARtanıtım - organizasyon

İLETİŞİM DANIŞMANLIĞI

ETKİNLİK YÖNETİMİ

KRİZ YÖNETİMİ

SİYASAL İLETİŞİM KAMPANYALARI

REKLAM & ORGANİZASYON

HOST - HOSTES TEMİNİ

CAST TEMİNİ

Fikirler Yaratır

Şehit Teğmen Yavuzer Cad. Arca İş Merkezi No: 18 /30 Çorlu Tel: 0 282 654 40 54 [email protected]