hdv bulten sayi 24

32
H O L L A N D A D İ Y A N E T V A K F I A Y L I K H A B E R B Ü L T E N İ 3 11 6 Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın “DİYANET RAPORU-2010” “Çanakkale Şehitlerini ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma” Programı “21. Yüzyıl Avrupa’sında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları” Konferansı MART • 2011 SAYI 24

Upload: bulent-yigittop

Post on 10-Mar-2016

253 views

Category:

Documents


11 download

DESCRIPTION

HDV BULTEN SAYI 24

TRANSCRIPT

Page 1: HDV BULTEN SAYI 24

H O L L A N D A D İ Y A N E T V A K F I A Y L I K H A B E R B Ü L T E N İ

3

11

6

Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın“DİYANET RAPORU-2010”

“Çanakkale Şehitlerini ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma” Programı

“21. Yüzyıl Avrupa’sında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları” Konferansı

MART • 2011SAYI 24

Page 2: HDV BULTEN SAYI 24

Çok değerli HDV Bülten okuyucuları,

HDV Bülten’in Mart ayı sayısında tekrar birlik-teyiz. Bir yandan Hollanda’da Müslümanları ilgilendiren ve hızlı gelişen gündemin takibi,

bir yandan da Hollanda Diyanet Vakfı’nın rutin çalışmaları derken, bazen iki sayıyı birden çıkarmak zorunda kaldığı-mızı siz okurlarımız fark ediyorsunuzdur.

Bu sayımızda öncelikli olarak, Ankara’da düzenlenen ve HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay hocamızın katıldığı, Cojep-International, Dünya Demokrasi Forumu, Sosyal Uyum için Avrupa Müslüman Girişimi (EMISCO) ve Ke-çiören Belediyesi (Ankara) ile işbirliği ile gerçekleşen, “21. yüzyıl Avrupa’sında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolla-rı” konferansı haberine yer veriyoruz. HDV Başkanımız ve konferans heyeti bilahare sayın Cumhurbaşkanımız ta-rafından da kabul edildi.

Bildiğiniz üzere, Mart Ayı, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’un hatırasının anıldığı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle çeşitli programların yapıldığı, bir ay olarak hafızalarımızda yer almaktadır.

Çanakkale Zaferi ve Mehmet Akif Ersoy’u Hollanda’da yetişen nesillerimize daha iyi anlatabilmek için, Hollanda Diyanet Vakfı rehberliğinde camilerimizde yapılan prog-ramlar desteklenmektedir. Bu yıl, Çanakkale ve Mehmet Akif ’i anlatmak üzere, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakül-tesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Mustafa Kara davet edilmiş, Den Haag ve Zaandam’da düzenlenen iki prog-rama konuşmacı olarak katılmıştır. Yine 8 Mart Dünya Kadınlar günü münasebetiyle, Türkiye ‘den davet edilen İstanbul Müftü Yardımcısı Kadriye Avcı-Erdemli, Uğur Betül Öztürk ve Nebahat Yalçın, Rotterdam ve Zaandam bölgelerinde sadece kadınlara yönelik programlarda bayan-larla buluşmuşlardır.

Ayrıca yine bu sayımızda okuyacağınız üzere yeni gö-revine başlayan Rotterdam Din Hizmetleri Ataşemiz Dr. İsmail Hilmi Bilgi’ye yeni görevinde başarılar diliyorum.

Son olarak tesbih koleksiyonu yapan okuyucularımız için, HDV Yönetim Kurulu Üyesi Recep Erkoç Beyin ha-zırladığı İslâm kültüründe tesbih çeşitleriyle ilgili haberi-miz ve şubelerimizden gelen diğer haberlerle sizleri baş başa bırakıyor selam ve saygılarımı sunuyorum.

Bu sayıda

Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni

SAYI 24 | MART [email protected]@diyanet.nl

Islamitische Stichting NederlandHollanda Diyanet Vakfı

Javastraat 22585 AM Den Haag

T. 070-3624481F. 070-3644565

www.diyanet.nl • [email protected]

Genel Yayın YönetmeniDoç. Dr. Bülent ŞenayHollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüCevdet Keskin

HDV İdari Koordinatörü

HDV Bülten Yayın KuruluCevdet Keskin

Sabri GündoğanAbdullah Kaya

Yunus Türkyılmaz

TasarımBülent Yiğittop

BaskıDrukkerij Dizayn 010-4254030

HDV PersoneliAdı Soyadı Görevi

1 Cevdet Keskin İdari Koordinatör2 Sabri Gündoğan Muhasebe3 Abdullah Kaya Sekreter4 Erdal Çetinkaya Cenaze Fonu5 Uğur Kaya Gençlik Koordinatörü6 Orhan Yemenoğlu Cenaze Fonu7 Turgay Ergezen Cenaze Firması8 Osman Ergin Cenaze Firması9 İ lhan Karataş Cenaze Firması

2 | SAYI 24 | MART 2011

ÖNSÖZ

Cevdet KESKİNHollanda Diyanet Vakfı

İdari Koordinatör

Page 3: HDV BULTEN SAYI 24

Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın DİYANET RAPORU-2010

Değerli Dostlar, bundan önceki iki ya-zımızda Avrupa’da “çokkültürlülük politikalarının, kültürel farklılıkları

yok saymadan toplumu birarada tutmak yeri-ne, bir asimilasyon projesi olarak yürütüldüğü ve ancak başarısız olduğu” konusunda Avrupalı devlet yetkililerinin açıklamaları ve bir kısım “profesyoneller”in Hollanda Türk toplumu hakkındaki önyargılı manifestosu hakkında de-ğerlendirme yapıp, çözümün “mülti-kültürel” değil, “interkültürel” bir toplum inşası için çalışmak olması gerektiği konusuna Avrupa’da dini topluluklar meselesi üzerinden devam ederek “yanlış giden ney-di?” diye sormuştuk. Bu yazımızda, sizlerle Hollan-da Dışişleri Bakanlığı’nın Hollanda Diyanet Vakfı (ISN)hakkında geçen ay yayınladığı çok önemli bir inceleme rapordan bahset-mek istiyorum.

Avrupa’da Türk toplumu başta olmak üzere, Müslümanların geleceği ile ilgili yapılan açık-lamalar, İslam ile olumsuz bir şekilde ilişki-lendirilerek ve Müslüman ülkelerdeki siyasal sorunlara gönderme yapılarak ortaya konul-makta, ancak arka planda Avrupa’nın aynı tarih ve coğrafyada sebep olduğu sömürgecilik son-rası “travma”ların bizzat Avrupa’daki göç tarihi açısından (çokkültürlülük de dahil) neye mal olduğunun/olabileceğinin gözardı edildiği bir Avrupa’da, Katoliklerin, Protestanların, Huma-

nistlerin bile kimlik, özgürlük tartışmalarında henüz ortak bir paydaya ulaşamadığı bir süreç ve safhada, Hollanda Dışişleri Bakanlığı tara-fından Amsterdam VU Üniversitesi ile Utrecht Üniversitesinden araştırmacılara, T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Hollanda Diyanet Vakfı’ nın yapısı, faaliyetleri ile ilgili bir rapor hazırla-tıldı. Adı geçen Üniversitelerden Prof. Dr. Thijl Sunier, Dr. Nico Landman ve Heleen van der Linden, ayrıca Sabancı Üniversitesi’nden Naz-

lı Bilgili, Alper Bilgili’den oluşan heyet tarafından hazırlanan raporun tanıtım toplantısı, 27 Ocak 2011 tarihinde Amsterdam’da Türkiye Araştırmaları Enstitüsü’nde yapıldı. Di-yanet İşleri Başkanlığının yapısı, faaliyetleri ve son yıllarda hissedilen değişi-min sebeplerini irdeleyen raporda , Diyanet İşleri Başkanlığının devlet-top-lum ilişkisindeki rolü ve fonksiyonu, 2003 yılından

itibaren nasıl bir değişikliğe uğradığı, yeni ka-nunun çıkmış olmasıyla birlikte devlet sistemi içinde yapısal olarak bir değişikliğin olmadığı, sadece çalışma sisteminin değiştiği ve toplum-sal ihtiyaçlara daha fazla yönelerek Diyanetin varlığının her alanda daha aktif hissedildiği şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunul-maktadır.

Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın akademik bir proje formatında İngilizce hazırlanmış olan

Raporda, Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşundan

itibaren Diyanet’in yapısı ve konumu

incelendikten sonra, Hollanda’da Diyanet hizmetlerinin analizi

yapılmış.

MART 2011 | SAYI 24 | 3

BAŞYAZI

Doç. Dr. Bülent ŞenayHollanda Diyanet Vakfı

Yönetim Kurulu Başkanı

Page 4: HDV BULTEN SAYI 24

bu raporu (164 sayfa), Türkiye’de Diyanet’in rolü ve bugünkü konumu ile siyasal süreçle-ri birlikte değerlendiren ama aynı zamanda

raporun kendi ifadesiyle “Diyanet’te vizyon değişikliği”nin sebeplerini incelemeye çalışan bir araştırma olarak dikkat çekmektedir.

Raporda, Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren Diyanet’in yapısı ve konu-mu incelendikten sonra, Hollanda’da Diyanet hizmetlerinin analizi yapılmış,

Hollanda’da en geniş yapıya sahip Müslüman kuruluş olarak Hollanda Diyanet Vakfı’nın özellikle 2008’den itibaren bürokratik bir yapıdan ziyade bir sivil toplum kuruluşu olduğu (s.76-77, 140), Cami içi din hizmetlerinden, öğrencilere, burslara, hac, zekat, cenaze, kurban, ya-yın, dini-milli günlerin kutlanması, açık günler, eğitim ve irşad faaliyetleri yanında, sanat -ebru hat- etkinlikleri, kadın ve gençlik kolları ile sosyal kapsamlı faaliyetle-rin artarak yapıldığı (s.79), Konferans ve seminer etkinliklerini arttırdığı, Vakfın toplumdaki saygın yerine bağlı olarak önemli ziyaretlerin de mekanı olduğu (s.80), Diyanet’in Avrupa’da Türk toplumunun dini-manevi kalkınmasına yönelik hizmet yanında milli köklere bağlılığı devam ettirmede de en güçlü şemsiye yapı olduğu (s.80), İmamların göreve gelmeden önce Türkiye’de Hollanda hakkında ve Hollandaca dil eğitimi aldıkları (s.86), İmamların entegrasyona aslında katkı sağlayan unsurlar olarak var olduğu(s.87), Hem Türkiye’de hem de Hollanda’da Diyanet üst yönetimin akademik arkaplandan gelmesinin akademik ve sosyal temsilde olumlu bir farklılık oluşturduğu(s.61), Diyanet’e göre Hollanda’da imam yetiştirme programlarının akademik açıdan ye-tersiz olduğu(s.86), Değişik sosyal kesimlerle –muhtelif dini hizmet kuruluşlarıyla birliktelik ve Aleviler de dahil- kucaklayıcı bir “camia” (kelime HDV Başkanı’yla yapılan mülakattan alın-tıyla Türkçe olarak raporda yer alıyor) haline geldiği (s.125, 142), 2010 yılında Amsterdam Arena stadında gerçekleştirilen ve 40 bin kişinin katıldığı Kutlu Doğum Avrupa programına tüm dini hizmet kuruluşlarının katılmasının ilk defa gerçekleştiği, Türkçe hutbelerin Hollandaca çevirisinin de okutulmaya başlandığı (s.83), HDV Başkanı’nın görev alanı itibariyle hem diplomatik (müşavir) hem de sivil yö-netici (vakıf başkanı) sıfatıyla halkın arasında (“among”, “man of the people”) ama üstünde (“above”) bir rehber ilahiyatçı lider olarak görev yaptığı, uluslararası tanınmış bir akademisyen olduğu, konferanslardan kültürel etkinliklere, camilerde dini sohbetten kermeslere kadar her platformda yer aldığı, aylık bültendeki başya-zılarla cemaate düzenli ulaştığı, Hollanda toplumunun yapısından haberdar olduğu, “Avrupa’da İslam” konusunda konferans ve yazıları olduğu (s.60, 106, 127)

gibi hususlar vurgulanmaktadır.

4 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 5: HDV BULTEN SAYI 24

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu

Adı Soyadı Vakıf Görevi GöreviDoç. Dr. Bülent ŞENAY Başkan T.C. Lahey Din Hizmetleri MüşaviriDr. İsmail Hilmi Bilgi Sekreter T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri AtaşesiZekeriya Açkalmaz Muhasip HDV Rotterdam Eğitim Merkezi Yönetim Kurulu ÜyesiRahim Usan Üye HDV Heerhugowaard Mimar Sinan Camii BaşkanıRecep Erkoç Üye HDV Kampen Nebi Camii Denetleme Kurulu ÜyesiNevruz Özcan Üye HDV Roermond Fatih Camii BaşkanıAbdurrahman Aydeğer Üye HDV Rotterdam Mevlana Camii Başkanı

Bu raporla ilgili olarak araştırmanın akade-mik direktörü Prof. Sunier ile yaptığımız gö-rüşmelerde, Vakıf Yönetim Kurulu Başkanının Müşavir göreviyle Hollanda noterinde huku-ken belirlenmiş olarak Vakıf tüzüğüne göre başkan olduğu (ancak Vakıf ’tan hiç bir maaş ya da ödenek almadığını), Yönetim Kurulu-nun diğer bütün üyelerinin Hollanda vatandaşı olduğu, gönüllü olarak yönetimde yer aldıkla-rı anlatılarak, yine raporda iddia edildiği gibi “HDV’nin Türkiye’den finansal destek aldığı ve HDV merkezde çalışan personelin maaşlarının dahi Türkiye’den verildiği”(s.59) bilgilerinin de doğru olma-dığı, HDV muhasebesinin Hollanda vergi mevzua-tındaki denetime doğru-dan açık ve şeffaf olduğu, siyaset-din ilişkileri ile ilgili sorulara cevaben, HDV’nin Türkiye ya da Hollanda’da siyasal konularla ilgilenme-diği (s.77), Türkiye’de siya-setin anayasal çerçevede icranın önünü açtığı, ancak doğrudan Diyanet’e müdahelesinin ol-madığı, Diyanet’in hizmet yapılanmasını ku-ruluş esaslarına ve toplumsal dinamiklere göre şekillendirdiği, dini hizmetlerini “koordine” et-tiği, modern Türkiye’nin din-toplum tecrübe-sini yansıtan ve Avrupa’ya da örnek olabilecek bir hizmet sunduğu, nitekim 22 Ekim 2009 senesinde Clingendael Enstitüsü’nde Hollanda Adalet Bakanı’nın davetlisi olarak düzenlenen ve dört ülkeden katılım ile yapılan din-devlet-toplum ilişkileri toplantısında HDV Başkanı

tarafından Türkiye’nin Diyanet modelinin Av-rupa ülkeleri için de model olabileceğinin anla-tıldığı ifade edildi. Ayrıca, Diyanet’in Hollanda vatandaşı Türk toplumuna sunduğu din hiz-metlerinin alternatifinin olmadığı, Hollanda devletinin kendi vatandaşı müslümanlara sekü-ler toplumsal çerçevede bir din hizmetleri koor-dinasyonu sağlayamadığı dikkate alınırsa, T.C. vatandaşlarının vergilerinden ödenen maaşlarla gönderilen din görevlilerinin Hollanda’ya Di-yanet koordinasyonuyla gönderilerek hizmet

sunmalarının, Hollanda top-lumuna ve devletine de yeri doldurulamayacak bir katkı anlamına geldiği, bunun kıy-metinin bilinmesi gerektiği vurgulandı. Prof. Sunier de bu hususların, raporun ni-hai olarak yayınlanmasından önce dikkate alınacağını be-lirtti.

Raporun hazırlanmasında, pek çok röportaj ve yayın

yanında, HDV Bülteni’nden de yoğun şekil-de yararlanıldığı görülmektedir. Hollanda Dı-şişleri Bakanlığı’nınn yaptırttığı bu araştırma, kanaatımızca, son on yılda yayınlanmış benzer çalışmalardan temel bazı hususlarda farklılık gösteren, daha olumlu, Diyanet’in kurumsal saygınlığını teyid eden, hem Hollanda’da Di-yanet hizmetlerinin geleceğiyle ilgili, hem de Avrupa genelindeki tartışmalar itibariyle kayda değer nitelikte bir rapor görünümündedir. Bir sonraki Bültenimizde görüşmek üzere dostluk ve hürmetle.

“Hollanda’da en geniş yapıya sahip Müslüman kuruluş

olarak Hollanda Diyanet Vakfı’nın özellikle 2008’den itibaren bürokratik

bir yapıdan ziyade bir sivil toplum kuruluşu

olduğu”

MART 2011 | SAYI 24 | 5

HDV BÜLTEN

Page 6: HDV BULTEN SAYI 24

18 Şubat 2011 Cuma günü, Cojep-International, Dünya Demokrasi Forumu, Sosyal Uyum için Avrupa Müslüman Girişimi (EMISCO) ve Keçiören Belediyesi (Ankara) ile işbirliği içinde, Aktif Metropolitan Hotel’de, 21. Yüzyıl Avrupası-Avrupa’nın Karşılaştığı Sorunlar ve Fırsatlar: “Irkçı ve Ayrımcı Uygulamaların Engellenmesi ve Toplumsal Bütünlüğün yaygınlaştırılması” adı altında bir konferans düzenlendi.

HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, konferan-sa konuşmacı olarak da-

vet edildi. HDV Başkanı, Hollanda kanunlarına göre kurulmuş olup din hizmetleri vizyonunu Türkiye’de Diyanet tecrübesinden alan, 145 camiden sorumlu olarak din görev-lileriyle birlikte sunulan pek çok din hizmetinin koordinasyonu yanında, eğitim, kültür faaliyetleri, ve tüm müslüman topluluklarla birlikte muhtelif etkinliklerde öncü olan, aynı zamanda Hollanda devletiyle Müslümanlar arasında danışma or-ganı olan CMO’nun da önde ge-len üyesi olup, Hollanda devletinin “din-devlet ilişkileri” konusunda

stratejik muhataplarından birisi ol-ması itibariyle Hollanda Diyanet Vakfı’nın hizmet tecrübesi pers-pektifinden de bakarak, “Avrupa’da Dînî Azınlıklar Meselesi – Geleceğe Bakış” başlıklı bir konuşma yaptı. Konferanstan sonra, HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay ile birlikte, diğer konuşmacılar ve katılımcılar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaş-kanı sayın Abdullah Gül tarafın-dan Avrupa’da yükselen İslamofobik akımlar üzerinde fikir alışverişinde bulunmak ve Türk hükümetinin moral desteğini talep etmek üzere kabul edildiler. Bu önemli ziyarette sayın Cumhurbaşkanımız Avrupa’da yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın

meseleleriyle yakinen ilgilenildiğine ve İslamofobik ırkçılık ile mücade-lede dengeli bir söylem kullanılarak “anlaşma ve uzlaşma” kapılarını açık tutmanın önemine işaret etti.

HDV Başkanı konuşmasında şu hususlara temas etti: “Avrupa’da dini toplululukların varlık alanı itibariyle özellikle Avrupa’ya mahsus bir duru-mu ortaya koymaktadır. Avrupa’da Dini Azınlıklar deyince, Yahudiler, Budistler, Hindular ven son Doğu Avrupa’dan Batı Avrupa’ya gelen, Romen, Bulgar ve Polonyalı Orto-doks Hıristiyanlar da var. Özellikle sonuncu grubun da henüz gündeme gelmemiş sorunları var ve artarak

“21. Yüzyıl Avrupa’sında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları” Konferansı

6 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 7: HDV BULTEN SAYI 24

devam edecek görünüyor. Çünkü Ortodoks Hıristiyanlık da Avrupa’da “bir “öteki” dünyanın rengidir. Ka-tolik ve Protestan dünyanın dışında algılanır. Ama Müslümanlara kıyas-la biraz daha aileden kabul edilirler. Esasen Avrupa’da dini topluluklar ve azınlıklar ile ilgili tartışmaların merkezinde, ne budistler, ne hindu-lar ne de ortodokslar vardır. Bütün mesele, müslümanlardır. Çünkü göç tarihinin kendine özgü tarihçesi bir yana, Avrupa’da bir kültürel kimlik farkı sunan, bir medeniyetin tem-silcileri olma kollektif hafızası olan-lar müslümanlardır ve demografik yapıları da azımsanamayacak bü-yüklüktedir. Dolayısıyla Avrupa’da dini azınlıklar derken –azınlık keli-mesinin hukuki tanımı bir yan, biz burada sosyolojik anlamda kullanı-yoruz (foreigner, allochton, alien...anlamında)- aslında konuştuğumuz konu Müslümanların durumu ve Avrupa’da geleceğidir. Çünkü, “göç-men karşıtı, çokkültürlülük karşıtı, kamusal alanda dini her tezahürü fundamentalism ile ilişkilendiren, ırkçı ve dar-ulusalcı popülist poli-tikanın ve politikacıların Avrupa’da son zamanlarda yükselişi, öne çıkışı çoğunlukla Müslümanlar üzerin-den yürütülen bir tartışmadır, ve bu nedenle önem kazanmaktadır. Bu konferans ve benzerleri, Avrupa’da ırkçı köktenci İslamofobik siyasetin periferiden merkeze gelmiş olması nedeniyle önemlidir. Din-toplum-siyaset ilişkileri alanında çalışanlar için Avrupa’da çok kritik bir süreç yaşanmaktadır. Pek çok konu vardır ama sadece son ve güncel bir örneği sadece bahsetmiş olayım. Helal Gıda meselesi. Avrupa’da 25 milyondan fazla Müslüman var ve bunların helal gıda duyarlılığı bir rant kay-gısıyla Müslümanlara danışılmadan şekillendirilmek, transnasyonel şir-ketlerle, ilgili Avrupa ülkelerinin Standardlar Enstitütüleri tarafından sanki dini bir konu değil de sadece ticari ve teknik bir konuymuş gibi yönlendirilmek istenmektedir. Bu hafta bu konuda mesela sessiz bir iki günlük konferans yapıldı Antalya’da.

Avrupa’lı enstitüler ve kuruluşların katılımıyla. Neyseki, Hollanda’da Müslümanlar başta olmak üzere, sürece müdahil olduk ve takip diyo-ruz. Bu sadece bir örnek.

Avrupa’da etnik ve dini azınlıklar/topluluklar ve bunların ev sahibi toplum ile ilişkilerinin tartışıldığı bağlamlarda, her fırsatta Avrupa’nın Yahudi-Hıristiyan bir gelenekten ge-len değerlerine ve dolayısıyla “Avru-palı olmayanların bunlarla uyumlu olamayacağı”na doğrudan veya do-laylı atıflar yapılmaktadır. Özellikle Müslümanların, güya çağdaş norm-ları, değerleri ve davranışları benim-semelerinin “İslam’a bağlı kaldıkları sürece” mümkün olmadığı, örnek olarak da demokrasi, cinsiyet eşitli-ği, eşcinsellik ve benzeri “değerleri benimseme imkanları olmadığı ileri sürülerek politik söylem geliştiril-mektedir. Bu politik söylemler me-sela, Yahudi-Hıristiyan değerler diye atıfta bulunulan geleneğin, ticaret savaşları, yağma, kölelik ve sömürge ile ilişkisini unutmuş görünmekte-dirler. Hatırlıyorum, Balkan çatış-ması diye sunulan ve Boşnak müs-lümanlara yönelik etnik temizliği hedefleyen dönemde Avrupa med-

yası, -dönemin haberlerine dikkatle bakıldığında görülecektir- Katolik Hırvatları daha “Avrupai”, Sırpları ise her ne kadar Müslümanlara kar-şı en saldırgan olanlar olsalar bile Ortodoks olmaları itibariyle ikinci derecede ve ortada, Müslüman Boş-nakları ise Avrupa medeniyetinin dı-şında ve “öteki” olarak sunmuşlardır çoğunlukla. Örnekler çoğaltılabilir. Ayrıca bu konularda Amerika ve Avrupa kontekstlerinin farklılığı da gözardı edilmemelidir. Avrupa’nın çokkültürlülük konusunda daha ala-cağı çok uzun bir mesafe vardır. Irk-çılık ve İslamofobi bizzat Avrupa’ya zararlı. Tanımlanan çok kültürlü Avrupa vizyonunu bizzat içerden ze-deleyen bir durum.  Konu çok geniş olduğu için seçici olmak zorunda-yım ve öncelikler belirleyek size ko-numu sunmak durumundayım. Bu itibarla, Avrupa’da II. Dünya Sava-şından sonra Dini-etnik azınlıkların bugüne gelişi ile ilgili 10 dakikada sunulabilecek hususları şöyle topar-lamaya çalışayım. Avrupa’nın dini haritasına baktığımızda şunu görü-rüz.

Avrupa genel olarak üç ‘mezhebî bölge’ye ayrılmaktadır:

MART 2011 | SAYI 24 | 7

HDV BÜLTEN

Page 8: HDV BULTEN SAYI 24

1- Katolik ülkeler: Belçika, Fran-sa, İrlanda, İtalya, Portekiz, İspanya

2- Karma (Katolik ve Protestan) ülkeler: İngiltere, Hollanda, Kuzey İrlanda, Batı Almanya

3- Protestan (Luteran) ülkeler: Danimarka, İzlanda, Norveç, İsveç

Yapılan araştırmalar, vaftiz, dînî nikah ve cenazede dînî merasim konularında da kayda değer sonuç-lar vermektedir. Buna, toplumda ruhban sınıfının yerini anlamak bakımından ruhban sınıfının gelir kaynakları, yani halkın İskandinav-Nordik (Luteran) ülkelerin bir kıs-mında ve Almanya’da olduğu gibi Kilise vergisine mi yoksa cemaat gelirlerine mi dayandıkları, konusu da eklenebilir. Meselâ, Danimarka ve İsveç’te (ki Batı Avrupa’da en se-küler ülkelerin başında kabul edilir-ler) nüfusun %88’i Devlet Kilisesine (Luteran) üye olup ‘Kilise vergisi’ ödemektedir. Bu ülkelerde Kiliseye devamlılık oranı düşük olmakla be-raber ‘üst-kimlik’ olarak millî kilise-ye mensubiyetin önemli olduğu dik-kat çekmektedir. Tarihî ve sosyolojik gerçeklik Avrupa’yı artık dînî çoğul-culuktan bahsetmeye yönlendirmiş-tir, ancak, üst-kimlik olarak Hıristi-yanlık, direnişini, yani değişik konu-larda kamuoyunu yönlendirme mü-cadelesini sürdürmektedir. Özellikle seçim dönemlerinde, Batı Avrupa’da siyâsilerin kamu ahlâkını ve aileyi ilgilendiren konularda muhâfazakâr ve pro-Hıristiyan bir görüntü ver-meye dikkat ettikleri bilinmektedir.

Bu alanda yapılan pek çok çalışma-da, siyaset alanında özellikle Hıris-tiyan Demokrat partilerin Avrupa Birliği’nin şekillenmesinde önemli rol oynayacakları kabul edilmekte-dir. Batı Avrupa’da Hıristiyan De-mokrasi hareketinin güçlü bir siyasal hareket olarak ortaya çıkışı II. Dün-ya Savaşından sonradır. Çeşitli dere-celerde ve konjonktürel süreçlerde olmakla beraber yine de Hıristiyan Demokrasi 2000’li yıllara kadar et-kisini sürdüre gelmiştir. Daha ilginç olanı, 1945 sonrasında Avrupa’nın genelinde Hıristiyanlığın Nazi Fa-şizmine karşı en güçlü toplumsal temeli oluşturduğu düşüncesi yay-gındı. Avrupa’da 1950’ler, 1960’lar, 1970’ler ve nihayet günümüze kadar ‘dînî mensubiyet’ oranlarında deği-şimler olmuştur. Çoğulcu toplum tartışmaları, şehirleşme, iletişim teknolojisi, turizm, feminist hare-ketler v.b. gelişmeler bu değişimleri etkilemiştir. Günümüzde Batı’da Hıristiyan Demokrasi hareketini, kamu alanında ve ailede ahlâkîlik konuları başta olmak üzere pek çok konuda aşılması güç tartışmalar ek-lemektedir. Avrupa’nın dînî kimliği ve Avrupa’da diğer dinlerin yeri ile ilgili daha kapsamlı ve analitik de-ğerlendirmeler yapılabilirse de, şu önemli nokta bu değerlendirmelerin hepsinde öne çıkabilir. Avrupa ken-di dînî kimliği konusunda gittikçe artan ölçüde bir ‘dönüşüm süreci’ yaşamakta, tarihten getirdiği Judeo-Christian özünü kaybetmekle kay-betmemek arasında küreselleşmenin

konjonktürel etkilerine de açık ola-rak gerginlik yaşamakta ve fakat al-ternatif bir uygarlık-din seçemeyece-ği noktasına gelince, bu ‘öz’e, ya da bu makalede ifade ettiğimiz şekliyle ‘üst-kimliği’ne tekrar sarılmaktadır. Avrupa, çözdüğünü düşündüğü ‘din ilişkili toplumsal değer sorunlarını’ (religious-related social value prob-lems) yeniden cevaplandırması ge-rektiği gerçeğiyle yüz yüze gelmekte-dir. Gerek Protestan ve gerekse Ka-tolik toplumlardaki olaylar, tartışma örnekleri (evlilik dışı ilişkilerin ve ‘normal-dışı’ cinsel eğilimlerin yay-gınlığı, kürtaj, aids, ötenezya, v.b. konularda) ve süreçler buna işaret etmektedir. Özellikle eğitim alanın-da gelinen nokta şudur: Avrupa kül-türünün köşe taşı olan Hıristiyanî değerlerde gözle görülür gerilemeyle beraber, ve hatta Batı Avrupa’da Kili-se okullarının devlet denetiminde de olsa yaygınlığına rağmen, erozyona uğrayan Hıristiyanî değerlerin yeri-ne alternatif bir ‘değer sistemi’ bu-lunamadığı için, eğitimden sorumlu çevrelerin ‘hangi değerlerin’, ‘kim ta-rafından’ ve ‘nasıl öğretileceği’ konu-sunda tamamen karmaşa içinde ol-duğu hususunda genel kabul vardır. Buraya kadar ele alınanların tümü, Avrupa Birliği’nin ‘üst-kimliği’nin Hıristiyan olduğu sonucuna bizi götürmektedir ve Avrupa Komisyo-nu tarafından 1999’da yayınlanan Avrupa Kimliği Üzerine Düşünceler adlı bir çalışma raporunda bu gerçek yani Hıristiyanlığın Avrupa kimli-ğinde belirleyici unsur olduğu kabul

8 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 9: HDV BULTEN SAYI 24

edilmektedir. Avrupa’da Yahudilik açısından söylenecek en kısa not şu olabilir: Bugün bazı kayıtlara göre Batı Avrupa’da yaklaşık 1 milyon yahudi yaşamaktadır. Avrupa’da ya-hudiler eski diasporik problemlerini aşmışlar, İsrail ilişkili politik kimlik-leri belirginleşmiş, yeri geldiğinde Batı’daki Hıristiyan siyonist çevre-lerin de ‘apokaliptik ideallerin pay-laşımına dayalı’ desteğini alan, eko-nomik olarak genelde güçlü ve etkin bir topluluk profili çizmektedir. Sos-yolojik açıdan Avrupa’da yahudiliğin dikkat çeken yönü, nüfusunun git-tikçe azalmasıdır. Etnik-ırkî kimlik temelli (yahudilik sadece anneden tevarüs eder) bir topluluk olarak yahudiler arasında ‘dış-evlilik’ yani yahudi olmayanlarla evlilik yahudi nüfusunun azalmasında en önem-li etken olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, Avrupa’da, meselâ özellikle İngiltere ve Fransa’da yahu-dilerin medya, siyaset ve ekonomide etkin olma çabaları hiçbir zaman ek-sik olmamıştır.

Hinduizm ve Budizm de değer-lendirmeyi gerektiren “dini etnik azınlıklar” kategorisindedir. Ancak, genel ayrımcılık ve ırkçılıktan pay-larını alırken “dini” anlamda özel bir düşmanlıkla karşılaşmamakta-dırlar. Bunun sebepleri İslamofobi-nin sebepleri ile karşılaştırıldığında önemlidir. Tarihen fazla öncesine gitmeden, 1830’larda başlamak üzere Hindistan’dan İngiltere’ye ve Hollanda’ya kitlesel iş göçünün Avrupa’da Hindû varlığının teme-lini oluşturduğu vurgulanabilir. II. Dünya Savaşından sonra Avrupa’nın yeniden inşâsı sürecinde Ameri-kan Marshall Planı çerçevesinde, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da ve Hollanda’da açılan kapılardan Hind alt kıtasından pek çok Hindû göçmen gelip yeni bir yaşam kurma-ya çalıştılar. 1960’lar ve 70’lerde bu ülkelerde Hind kökenli topluluklar iyice belirgin sosyal alt sınıflar haline geldiler. Almanya’daki Türk nüfusu-nun karşılaştığı problemlerin ben-zerleri İngiltere’de ve diğer Avrupa

ülkelerindeki Hindûlar için de söz konusudur.

Vasıfsız işlerde çalışmalarından ayrı olarak ırkçılık ve hemen hemen her türlü ayrımcılıklarla karşılaşmış-lar ve halen karşılaşmaktadırlar. Av-rupa kimliğini oluşturan ‘bilinçaltı’ unsurların başında gelen Aryan ır-kının üstünlüğü anlayışı etkilerini hâlâ sürdürmektedir. Bütün ayrımcı belki de kaçınılmaz olan ayrımcı uy-gulamalara rağmen pek çok Hindû, Hint inançlarındaki, felsefesindeki Artha yani ‘maddî refah yaratma’ ideallerini de gerçekleştirmek üzere ekonomik ve sosyal statülerini iyileş-tirmeyi başarmışlardır. Etnik ve dînî problemler yine de aşılmış değildir.

Yahudilik, Hinduizm ve İslam’dan farklı olarak Budizm bulunduğu ül-kelerde etnik bir homojenlik ya da özellik göstermemekte ve bu açıdan bir ayrımcılık tecrübesi yaşamamak-tadır. Budizm bulunduğu kültüre en kolay asimile olan din olarak görün-mektedir. Hollywood filmlerinde istisnasız olumlu yansıtılan tek din ve mensupları Budizm ve Budist-lerdir demek pek de yanlış olmaya-caktır. Tibet Budizminin temsilcisi Dalai Lama modern Batı’da en fazla sempatik sunulan dünya dînî lider-lerinden birisidir. Budizm’in tanımı-na, ve inançlarının mı asimilasyona uygun olup olmadığı sorusuna bu-rada girmeye makalenin sınırları imkan vermeyecektir. Budizm’in

Avrupa’da gruplar halinde insanların ilgisini çekmesi çok daha sonrala-rıdır; yani, II. Dünya Savaşı sonra-sındadır. 1960’larda pek çok faktör, Budizm’in Avrupa’da yayılmasında rol oynamıştır. Konumuz açısından bizi ilgilendiren nokta şudur: Bü-tün pozitif imajına rağmen Avrupa-lı için Budizm de Himalayalar’dan yani çok ötelerden gelen esoterik ve mistik bir ‘öteki’dir. Hinduizm’e ve İslam’a kıyasla daha olumlu bir ‘öte-ki’ olması ise ayrıca, Hıristiyan anla-yışıyla bakıldığında, Hinduizm kar-şısında Buda’nın bir Hindû ‘Martin Luther’i ve Budizm’in de bir ‘Protes-tan’ hareket olarak görülmesiyle ilgi-lidir. Bir diğer husus da, Avrupa’da Tibet Budistleri’nin mücadelesine ilgi gösterilirken, Avrupa’da mülteci olarak bulunan Uygur Türklerinin özgürlük mücadelesine ise aynı öl-çüde destek verilmemektedir. Bu da acaba Uygur Türkleri Budist değil de Müslüman oldukları için mi des-teklenmemektedirler.

Müslüman topluluklar arasında

bir ‘Avrupalı Müslüman’ kimliğinin oluşumu yönünde işaretler de yok değildir. İngiltere’den ayrı olarak Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, İspanya ve Bosna’daki müslüman-larla Balkanlardaki müslümanların durumlarının tek tek incelenmesi91 ile oluşacak sonuçlar Almanya’daki Türklerin geleceği ile ilgili olduğu kadar Türkiye’nin AB ile ilişkileri-

MART 2011 | SAYI 24 | 9

HDV BÜLTEN

Page 10: HDV BULTEN SAYI 24

nin geleceğine de ışık tutacaktır. Bu bakımdan karar mekanizmalarının başında olanların bu alanlardaki uzman akademisyenlerden ve bilim adamlarından yararlanmaları gereği açıktır. Son olaylardan sonra sosyal-politik ve sosyal psikolojik açılardan müslümanların Avrupa’da ve global ilişkilerde nasıl tavırlarla karşılaşa-caklarını kestirmeninoldukça güç olduğu düşünülürse, tarihî süreçleri ve medeniyet farklılıklarını dikka-te alan ve ideolojik olmayan aka-demik analizlerden yararlanmanın kaçınılmazlığı gerçeği de Avrupa’da Müslümanların geleceğini yakından ilgilendirmektedir.

Bir müslümanın, dînî referanslara müracaat etmek istediğinde, İslam Tarihi’nden ‘Hudeybiye’, ‘Necrân heyeti’, ya da ‘Medîne Sözleşmesi’ne bile atıfta bulunmadan, sadece Kur’ân-ı Kerîm’den meselâ şu âyete dayanarak bu tür konularda bakış açısını belirleyebileceği söylenebilir: “Allah, din uğruna sizinle savaşma-yan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik etmenizi (teberrû) ve onlara karşı adil davranmanızı (kıst) yasak kılmaz. Doğrusu, Allah, adil olan kimseleri sever. Allah, an-cak, sizinle din uğruna savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanıza yardım edenleri dost edinmenizi (tevellî) yasak eder. Kim böylelerini dost edinirse, işte onlar zalimdir.” (Kuran-ı Kerîm, Müm-tehıne-60: 8-9) Hz. Peygamber’in “la darara ve la dıraar” beyanı bir dokunulmazlık paktı, çok kültürlü

kamusal alanda ötekine saygı ilkesi olarak 1500 sene ötesinden bize ışık tutmaktadır. O nedenle de mesela Mecelle’nin 100 usul kaidesi arasın-da da yer almıştır.

Küreselleşme (ki eğer bu kavram uluslar arası ilişkilerin girdiği tekku-tuplu sürece ait bir tanım ve önka-bul ise), ‘11 Eylül’ den sonra bir yol ayırımına gelmiştir. Bu yol ayırımın-da, hegemonik iddiası olan küresel kutup(lar), ve özelde Avrupa, ken-dileri dışındaki medeniyetlerin de dünyanın gidişine katkıda buluna-cak değerlere sahip olduğu gerçeğini kabul noktasına, yani ‘öteki’ni (the other) tanıma noktasına yöneldiği zaman ya da farklı medeniyetlerin varlığını kabulden hareketle –kultü-rel essensiyalist/köktenci oryantalist yaklaşımını tedavi ederek, bu mede-niyetlerin ‘hegemonik değerler’ (he-gemonic values) değil ‘müşterek de-ğerler’ (common values) temelinde buluşabileceği noktasına gelmekle, kendi ‘dünyagörüşü’nü empoze et-mek arasında bir tercih yapmak du-rumundadır. Bu, Avrupa Birliği’nin muhtelif dokümanlarında ifade edi-len “common good” kavramının, ya da bu manada Kuranî MA’RÛF kavramının benimsenmesi sayesinde mümkün olacaktır. Bu pencereden bakarak, şöyle bitirmek mümkün, Avrupa’nın kaderi 30 küsur milyon müslümanların kaderiyle birdir; ve Avrupa’da Müslümanlar kaderlerinin mahkumu değil, kaderlerinin aktörü olmak zorundadırlar. Bir örnekle bi-tirmek isterim. Saraybosna’yı ziyaret edenler bilebilirler. Bir hediyelik eşya dükkanına girdiğinizde satılan içecek kupalarından birisi ilginçtir. Ben birkaç kez gittim Bosna’ya ve orada hep satılır bu. Bu kupada şu yazar: “Sarajevo Europski Jeusalem.” Bu, cami sinagog ve kilisenin barış içinde Müslüman yönetiminde nasıl yaşadığının ifadesidir. Avrupa birlik-te yaşama / living together modeli arıyorsa, en yakınında iki örnek var-dır: Endülüs ve Saraybosna.”

HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay’ın ilgiyle dinlenen bu konuş-masından sonra diğer katılımcılar da sunumlarını yaptılar. Konferansın açılış konuşmaları COJEP Türkiye Koordinatörü Ali Güneş, Cojep In-ternational Genel Başkanı Ali Gedi-koğlu ve Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak tarafından yapıldı. Kon-feransın onur konuğu EMISCO Başkanı ve BM Irkçılıkla Mücadele Özel Raportörü (2002-2008) Do-udou Diene “Kapsayıcı toplumun gelişmesi karşısında batı demokra-silerinin yeni sorunları” başlıklı bir konuşma yaptı. Öncelikle Diene ko-nuşmasına Tunus ve Mısır’daki ayak-lanmalardan yola çıkarak İslamofobi tartışmaları kapsamında başladı. Diene ayrıca, “dünya genelinde İsla-mofobinin gittikçe yaygınlaşıyor ol-masına rağmen, bu tartışmalar İslam dini için ilgiyi uyandırdı ve son on yılda Avrupa’daki hem Müslüman sayısının ve hem de camilerin artma-sına neden olduğunu” belirtti. Kon-feransa ayrıca Başbakanlık Başdanış-manı Doç.Dr. İbrahim Kalın da ka-tılarak Avrupa’daki etnik azınlıkların STK perspektifinden durumlarını açıklayan bir konuşma yaptı.

COJEP İnternational Genel Baş-kanı Ali Gediklioğlu, İslamofobik yaklaşımların Avrupa’da kurum-sallaşmasından, İslam hakkındaki yanlış bilgilendirmenin ve Medeni-yetler çatışması teorilerinin yaygın-laşmasından duyduğu endişeyi ifade ederek, bu ideolojilerin yıkılması doğrultusunda çağrıda bulundu. Özellikle 11 Eylül olaylarından son-ra güçlendirilen bu teorilerin mer-kezinde İslam’ın ve ulusal kimlik ve güvenlik açısından tehlike oluştur-duğu düşüncesinin yatmakta oldu-ğunu, bu akımın durdurulmasının en önemli şartının İslam ile diğer dinlerin iletişiminin yaygınlaştırıl-ması ve Müslüman Toplulukların görünürlülüğünün artırılmasına bağlı olduğunu vurgulayan bir ko-nuşma yaptı.

10 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 11: HDV BULTEN SAYI 24

Hollanda Diyanet Vakfı’nın katkısı ve Den Haag Mescid-i Aksa Camii ve Zaandam Sultan Ahmet Camilerinin organizesiyle Hollanda’nın iki ayrı şehrinde, “Çanakkale Şehitlerimizi ve Mehmet Akif Ersoy’u anma” programı düzenlendi.

19 Mart 2011 tarihinde Za-andam Sultan Ahmet Camii konferans salonunda düzen-

lenen birinci programın ardından, 20 Mart 2011 tarihinde Den Haag Zich-tenburg konferans salonunda ikinci program düzenlendi. Her iki progra-ma konuşmacı olarak, Uludağ Üni-versitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Mustafa Kara katıldı. Prof. Dr. Mustafa Kara, “21. Yüzyıl Eşiğinde Çanakkale ve Mehmet Akif Hatırası” konulu bir konferans verdi. Gerek Zaandam’da ve gerekse Den Haag’da yapılan her iki programın organizesinde, HDV Zaandam Sultan Ahmet ve HDV Den Haag Mescid-i

Aksa Camileri Yönetim Kurulları, din görevlileri ve öğrencileri aktif olarak görev aldılar. Özellikle Camilerde okuyan çocukların Çanakkale hak-kında skeç, şiir, ilahi, istiklal Marşı ve Çanakkale şiirlerini okuyarak prog-rama katkıda bulunmaları izleyicileri duygulandırdı.

Den Haag’da yapılan konferansa, Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay ile birlikte Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan da katılarak bir konuşma yaptı. Konferansa ayrıca Hollanda İslam Merkezi Vakfı, Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyo-

nu, Hollanda Türk islam Kuruluşları Birliği gibi Hollanda’da mevcut Vakıf ve Federasyon temsilcileri de iştirak ettiler.

Konferans, şehitler için bir daki-kalık saygı duruşu ile başladı. İstiklal Marşı’nın ardından da şehitler için Kur’an okundu. “Çanakkale ve Meh-met Akif Ersoy bugünün gençleri için, Avrupa’da doğmuş ve büyümüş olan gençlerimiz için ne ifade eder?” diyen Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, daha sonra şöyle de-vam etti: “Çanakkale bir milletin ve bir ruhun esareti reddedişidir. Düştü-ğü yerden kalkmasını bilişidir. Savaşta bile düşmanına merhamet gösterebil-menin yüceliğidir. Diriliş hikayesidir. Çanakkale, istiklalin, bağımsızlığın şanı, yolcunun durduğu, bastığı ye-rin sadece toprak olmadığını anladığı, kelime-i şehadet, irade-i hakimiyet, cesaret ve tevekkül ile vatanın kalbinin attığı, hürriyet zevkini tattığı, (Akif ’in diliyle) mahiyyet-i ruhiyye destanıdır. Akif ’e ve Çanakkale’ye vefalı olmak, milletimizin kendine vefalı olmaktır.”

T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Do-ğan ise, “Hollanda’da bu güzel top-

Hollanda Diyanet Vakfı’ndan “Çanakkale Şehitlerini ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma” Programı

MART 2011 | SAYI 24 | 11

HDV BÜLTEN

Page 12: HDV BULTEN SAYI 24

luluğu bir araya getiren HDV tem-silcilerine ve katılımcılara en içten selamlarımı iletmek istiyorum.Bu gün Lahey’de tarihimizin çok anlam-lı günlerini idrak etmek için burada toplanmış bulunuyoruz. 96 yıl önce Çanakkale’de bir zafer yazıldı. Biz bu zaferin ne şekilde yazıldığını benim emsalim olanlar çok iyi bilirler. Biz bu tarihi, dedelerimiz ve ninelerimizden dinledik. Onların anlattıkları ile bu günlere geldik. Her iki dedelerimin de Çanakkale’de savaşmış olmaları ve bir tanesinin de kolunu orada bırak-ması benim için büyük bir gurur ve-silesidir. Türkiye’ye gittiğimizde ama mutlaka Çanakkale’yi ziyaret edelim. Çanakkale’yi yaşayalım.Çanakkale’de o şehit olan bizim için şehit olan ruh-ların varlığını hep beraber hissedip görelim. Bunu hassaten rica ediyo-rum. Burada biz bugün, Çanakkale ile birlikte tüm şehitlerimizi de anıyoruz. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle anıyoruz. Ancak şu hususu da hatırlatmak istiyorum. Şehitlerimi-zi biz sadece Çanakkale’de vermedik. Ondan sonrada şehit vermeye devam ettik. Kıbrıs’ta verdik. Ülkemizin için-de ve dışında verdik. Tabi ülkemizin dışında verdiğimiz şehitler, bende o camianın bir parçası olduğum için, bizim için çok yakın ve çok değer-li kardeşlerimizi kaybetmiş olmanın acısını her zaman yüreğimizde hisset-tik. 1973 yılından başlayan bir terör eylemi ile Türk Dışişleri camiası tam 39 şehit verdi. Bunu da hatırlamamız lazım. Bunu da unutmamamız lazım. Bu şehitlerimiz arasında 5 büyükelçi vardır. Bunları bizim sizlere anlatma-mız lazım. Sizinde çocuklarınıza an-latmanız lazım. Bizim bunları unut-mamamız lazım. Biz affeden bir mille-tiz. Bütün bunları hatırlarız. Ama bu hatırlamayı bir nefreti ve bir intikamı körüklemek için yapmayız. Biz hatır-

larız affederiz. Bunun için bu günden itibaren önümüzdeki yıllarda Lahey’de Çanakkale ve diğer şehitlerimizin yanı sıra Yurtdışında Türk Dışişlerinde şehit olanları da anacağız. Ben bu te-menniler ile sizlerle birlikte olmaktan büyük memnuniyeti ve mutluluğu bir kez daha ifade temek istiyorum.” dedi.

Daha sonra kürsüye günün konuş-macısı, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara geldi. Mustaf Kara, “Ça-nakkale deyince İstiklal Şairimiz Meh-met Akif Ersoy’un Çanakkale şiiri akla gelir. Bir iyi şair vardır. Birde büyük şair vardır. İyi şair gördüğü hedefe atiş yapar ve onikiden vurur. Büyük şair ise, Göremediği bir hedefe atış yapar yine onikiden vurur. Mehmet Akif Er-soy büyük bir şairdir. Onun Çanakk-le şiiri görmediği bir hefe yaptığı ve onikiden vurduğu bir atıştır. Mehmet Akif Bizim içimizi, bizim ruhumuzu, bizim medeniyetimizi ve bizim her şe-yimizi anlatıyor. Onun içindir ki biz, merhum Şairimiz Akif Ersoy’la içli ve dışlıyız. Birlikteyiz iç içeyiz ve gönül bağımız vardır.” dedi.

Prof. Dr. Mustafa Kara insanla-rın yüz yıllardır Mevlana’yı, Yunus Emre’yi okuduklarına işaret ederek, “Biz bin yıldır bu coğrafyadayız. Ye-tiştirdiğimiz insanlarla dünyayı aydın-latıyoruz. Medeniyetimizde üç şehrin önemli bir yeri vardır. Bu üç şehir, Buhara, Bursa ve Bosna’dır. İslam me-deniyetinin oluşmasında bu üç coğraf-yanın büyük katkısı vardır.”

“Medeniyetlerin üç saçayağı vardır. İlim ve irfan, fikir ve felsefe, bir de gü-zel sanatlar. Medeniyet demek, bu üç dalda zirve şahsiyetler yetiştirmek de-mektir. Bu şahsiyetlerin ürettiği fikir ve ortaya koyduğu eserler, insanların kafa ve gönüllerine ışık tutmakta, onları aydınlatmaktadır. Bu aydınlanmadan, o toplumda yaşayan herkes nasibini almaktadır. Bütün medeniyetlerde bu böyledir. Tabii ki bizim medeniyeti-miz içinde durum böyledir. Mehmet Akif ’i sadece bir yönüyle değil, tarihi kişiliğiyle, edebi şahsiyetiyle ve fikirle-riyle anmaya çalıştık. O’nu ve O’nun mesajını O’nun temsil ettiği değerleri Lahey’de, sizlere daha yakından tanıt-maya çalıştık.” dedi.

Konuşmaların ardından, koro (Çanakkale Türküsü), Skeç (Kınalı Hasan), İlahi (Şehitler ölmez ve Şe-hit Duası), Türkü (Eledim eledim), Çanakkale Şiiri ve hediye takdimiyle program sona erdi.

12 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 13: HDV BULTEN SAYI 24

T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Den Helder HDV Ayasofya Camiine ziyarette

bulundu. Den Helder Belediye Başka-nı ve beraberindekilerle camiye gelen Büyükelçi Uğur Doğan, burada Din Görevlisi Feyzullah Küçükçakır, Cami dernek başkanı Seyfettin Çınar ve bir grup cemaat tarafından karşılandı. Büyükelçi, din görevlisi ve dernek başkanından Camii ve Den Helder’de

yaşayan Türklerle ilgili bilgi aldı. Daha sonra cemaatle bir süre sohbet eden Uğur Doğan, buralarda yaşayan Türk vatandaşlarıyla buluşmaktan çok memnun olduğunu, fırsat buldukça bu tür ziyaretleri gerçekleştirdiklerini söyledi.

Ayrıca bu ziyaret vesilesiyle Den Helder Belediye Başkanıyla da görüş-me fırsatı bulan vatandaşlar, Belediye

Başkanıyla da sohbet ettiler. Belediye Başkanı da bu ziyaretten memnun kaldığını ifade etti.

T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan HDV Den Helder Ayasofya Camii’ni Ziyaret Etti

HDV Delf Sultan Ahmet Camii Yönetiminden Din Hizmetleri Ataşesine Ziyaret

HDV Delft Sultan Ahmet Camii Yönetim Kuru-lu, din görevlisi, bayan

ve gençlik kolları temsilcileri ile bir-likte T.C. Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ ve yeni görevine başlayan

Din Hizmetleri Ataşesi Dr. İ. Hilmi Bilgi’yi ziyaret ettiler. İlk ziyareti 17 Şubat 2011 tarihinde Din Hizmetle-ri Ataşesi Dr. İ. Hilmi Bilgi’ye yapan cami heyeti, Ataşeye yeni görevinde başarı dileklerinde bulunarak HDV

Delft Sultan Ahmet Camii’nde yapı-lan faaliyetler hakkında bilgi sundular. Heyet Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ tarafından da kabul edilerek cami ile ilgili bilgiler verildi.

MART 2011 | SAYI 24 | 13

HDV BÜLTEN

Page 14: HDV BULTEN SAYI 24

11 Mart 2011 Cuma günü As-sen’daki birçok kilise ve HDV Mevlana Camii’nin iştirakiyle

Mevlana camiinin yanında bulunan Apostolisch Genootschap adlı kilisede gençlik münazarası (Jongerendebat) tertiplendi. Münazaraya yaşları 15-25 arasında değişen Türk, Faslı, Endo-nezyalı ve Hollandalı gençlerin yanı-sıra Mevlana Camii din görevlisi ve Hristiyan din adamları da katıldılar.

Hristiyan din görevlilerinden Bert Altena’nın yönetiminde gerçekleştiri-

len programda gençler son zamanla-rın moda tabirlerinden (recpect) saygı konusunu tartıştılar. Hollanda ve saygı kavramını enine boyuna tartışan genç-ler güncel hayatta karşılaştıkları bazı olayları anlatarak fikirlerini destekle-diler. Genelde din, inanç ve hayat tar-zına saygının tartışıldığı programda, Hollanda özelinde ise Wilders ve ho-moseksüellik gibi konulara da temas edildi. Verilen arada, yiyecek ve içecek ikramları yapıldı. Gerek, farklı din ve kültürlere sahip gençler arasında ge-rek din görevlileri arasında tanışmalar

oldu. Programın sonunda davetlilere, Kilise gezdirildi ve kilise hakkında bil-giler verildi.

Assen Gençleri “Saygı”(Respect) Kavramını Tartıştılar

Dr. M. Fevzi Hamurcu’nun görev süresinin sona erip, yurtiçi görevine dönme-

siyle boşalan T.C. Rotterdam Başkon-solosluğu Din Hizmetleri Ataşeliğine Dr. İsmail Hilmi Bilgi atandı.

Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. İsmail Hilmi Bilgi, 1957 yılında Isparta’nın Sütçüler ilçesinde doğdu. İmam Hatip Lisesini Isparta’da, Yük-sek İslam Enstitüsünü Konya’da oku-du. Diyanet İşleri Başkanlığı Müftü ve Vaizler İhtisas Kursu Haseki’yi 1983 yılında tamamlayarak, Din İşleri Yük-

sek Kuruluna Raportör olarak atandı. 1986-1996 yılları arasında Belçika’da Din Dersi Öğretmeni olarak görev yaptı. 1997-2009 yılları arasında Di-yanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Dairesinde Uzman olarak çalıştı.

01 Ekim 2009 tarihinde T.C Paris Büyükelçiliği Din Hizmetleri Ata-şeliğine, 1 Şubat 2011 tarihinde de, T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliğine naklen atandı. Tefsir alanında doktor olan Bilgi, evli ve bir çocuk babasıdır.

T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu, Din Hizmetleri Ataşeliğine Dr. İsmail Hilmi Bilgi Atandı

14 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 15: HDV BULTEN SAYI 24

18 Mart 2011 Cuma günü Hengeloda bir düğün salonunda yapılan Ça-

nakkale Zaferinin 96. Yılı ve Şehitleri Anma Programına halkın ilgisi olduk-ça yoğun oldu. Program, din görevlisi Ahmet Gözcü tarafından sunuldu. İs-tiklal Marşının okunmasının ardından Cami Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Kürkçü açılış konuşmasını yaptı. Ol-denzal Din Görevlisi Yusuf Savuran’ın okuduğu Kur’an-ı Kerimin tilavetin-den sonra Çanakkle Zaferinin tarihi seyrini konu edinen slayt gösterimi yapıldı.

Hengelo HDV Ayasofya Camii öğrencilerinin birbirinden güzel oku-dukları şiir dinletileri ve ilahilerin ardından Deventer Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataseşi Dr. Mustafa Kahraman bir konuşma yaptı. Ko-nuşmasında Çanakkale ruhuna ve günümüze yansıyan yönlerine dik-kat çekti. Dr. Mustafa Kahraman, nesillerin kendisiyle iftihar edecekleri büyük bir milletin evladı ve büyük bir medeniyetin mirasçıları oldukla-rını, Canakkalenin, milletimizin mil-li gururunu şeref ve haysiyetini nasıl koruyacağının gösterildiği bir destan manzumesi olduğunu, milletimizin kahramanlığının dünya tarihine al-tın harflerle yazıldırıldığı bir şaheser olduğunu ve ecdadımız Çanakkalede vatanın birçok farklı çoğrafyasından gelip ikiyüzellibin bin evladını şehid vererek, dünyada vatan topraklarının savunulması ve milletinin bekası için

hayatını feda edebilmenin erişilmez örneğini ortaya koyduğunu ifade etti.

Daha sonra, programa katılan Al-melo din görevlisi Abdülkadir Canlı, Ulft din görevlisi Kaya Duran Aslan, Goor din görevlisi Nusret Gencer, Aalten din görevlisi Kadir Kaynar ve Oldenzal din görevlisi Yusuf Savuran, birlikte ilahiler söylediler. Ozan Ömer

Kadan’ın saz eşliğinde söylemiş oldu-ğu kahramanlık türküleri ve marşlar geceye ayrı bir renk kattı. Daha önce bay ve bayan ce-maat tarafından ayrı ayrı okutu-lan hatimlerin duaları yapılarak program sona erdi.

HDV Hengelo Ayasofya Camii’nden Çanakkale Programı

MART 2011 | SAYI 24 | 15

HDV BÜLTEN

Page 16: HDV BULTEN SAYI 24

Hollanda Diyanet Vakfı Gültepe Camii Gençlik kolları tarafından 25 Ara-

lık 2010 Cumartesi günü HDV’ye bağlı Rotterdam civarındaki camile-rin katıldığı bilardo turnuvası düzen-lendi. Daha önce kendi camilerinde düzenlenen turnuvada son dörde kalmayı başaran HDV Rotterdam Gültepe, HDV Rotterdam Mevlana, HDV Rotterdam Anadolu ve HDV Maassluis Yeni Camii’nden 16 finalist Gültepe Gençlik salonunda birbiriyle yarıştı.

Program Gültepe Gençlik Derneği Başkanı Volkan Yakışır’ın hoş geldi-niz konuşmasıyla başladı. Daha sonra bir konuşma yapan Gültepe Camii Din Görevlisi Yusuf Kabakcı, bu tür organizasyonların HDV’ye bağlı ca-milerin gençlerini bir araya getirmesi bakımından önemli olduğunu vurgu-ladı. Sporun gençlerin hayatının vaz-geçilmez bir parçası olması gerektiği-ni, Peygamber Efendimiz’in de sporu teşvik ettiğini hatırlattı. Hollanda’da yaşayan Türk gençliğinin burada spor dahil meşru olan her hususta söz sahi-bi olması gerektiğini belirtti.

Konuşmaların ardından başlayan turnuva yaklaşık altı saat sürdü. HDV Gültepe camiinden Cem Şenyürek ve Nevzat Macit’in finale kaldığı turnu-vayı Cem Şenyürek 3-1 kazanarak bi-rinci oldu.

Turnuvada ilk üçe girenlere ödülleri-ni Din Görevlisi Yusuf Kabakcı, HDV Eğitim Merkezi Müdürü Arif Yakışır, Cami Derneği Başkanı Kemal Cavlak ve Gençlik derneği başkanı Volkan Yakışır birlikte verdiler. Bu arada aynı zamanda Hollanda Türk-İslam Kültür Dernekleri Federasyonu başkanı olan

Arif Yakışır da bir konuşma yaparak bu tür faaliyetlerin önemine vurgu yaptı ve katılanlara teşekkür etti.

HDV Rotterdam Gültepe Camii Gençlik Kollarından Turnuva

16 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 17: HDV BULTEN SAYI 24

Öğrencilerden HDV Leerdam Anadolu Camii’ne Ziyaret

Hollandalı Öğrencilerden HDV Hoorn Abdulkadir Geylani Camii’ne Ziyaret

Leerdam da bulunan ilk öğ-retim okullarından birinin 5. ve 6. grup öğrencileri ile

öğretmenleri, 8 Mart 2011 tarihinde HDV Leerdam Anadolu Camii’ni zi-

yaret ettiler. Ziyarette öğrencilere cami müştemilatı, İslam dini ve ibadetleri konusunda, din görevlisi Veysel Kükrek tarafından bilgiler verildi. Namazın na-sıl kılındığını anlatan din görevlisi, ço-

cuklardan saf olusturarak, pratik olarak da uygulamasını yaptırdı. Çocuklara ayrıca yeni cami projesiyle ilgili bilgiler de aktarıldı. Öğrenciler yeni Cami pro-jesini çok beğendiklerini ifade ettiler.

Bir grup Hollandalı öğrenci İs-lam dini hakkında bilgi almak için HDV Hoorn Abdulkadir

Geylani Camii’ne ziyarette bulundu.

Bazı velilerin de bulunduğu ziyarette, ögrencilere caminin bölümleri tanıtıl-dı. Din görevlisi Murat Top ögrencilere İslam dini hakkında bilgi verip, sorulan

sorulara cevap verdi. Ziyarette ögrenci ve velilere tesekkür eden din göevlisi, öğretmenlerine Hollandaca Kur’an me-ali hediye etti.

MART 2011 | SAYI 24 | 17

HDV BÜLTEN

Page 18: HDV BULTEN SAYI 24

HDV Spijkenisse Osmanlı Camii’nde din dersleri ve Türkçe derslerine katılan

çocuklara, camiyi daha da sevdirmek ve derslere daha istekli gelmelerini sağlamak amacıyla çesitli programlar tertip edilmektedir. HDV Spijkenis-se Osmanlı Camii’nde zaman zaman bu tür etkinlikler yapılarak çocukların daha güzel bir ders dönemi geçirme-leri amacıyla cami yönetimi ve din görevlisinin özverili ve gayretli çalış-

maları neticesinde organize edilen ve çok sayıda ögrencinin katıldığı bir bowling yarışması düzenlendi.

Programın sonunda çocuklara camii yönetimi tarafından yiyecek içecek ik-ramı yapılarak çocukların eğlenceli bir gün geçirmeleri sağlandı. HDV Osmanlı Camii din görevlisi Salih Ay-bey de, cami yönetiminin desteğiyle yapılan bu tür faaliyetlerin çocukları birbiriyle kaynaştırdığını ve eğitimde

başarıyı artırdığını ifade ederek, bu tür etkinliklerin devam etmesinin önemi-ni vurguladı.

HDV Spijkenisse Osmanlı Camii’nden Çocuklara Program

Zwijndrecht’te Öğrencilerden Mevlid Kandili Kutlaması

HDV Zwijndrecht Yavuz Selim Camii’nde öğren-

ciler tarafından sunulan bir Mevlid Kandili kutlaması ya-pıldı. Mevlid Kandili progra-mı, öğrencilerden Eren Top’un Kur’an-ı Kerim okumasıyla başladı. Yine Öğrencilerden Kerim Koçak ile Harun Topuz, Peygamberimiz (a.s)’ın hayatını kısa, öz ve güzel bir anlatımla, birlikte sundular. Kız öğrenci-

lerden Şeyma Koçak ile Hamza Koçak’ın “İsterim Ya Rasulul-lah’’ şiir sunumlarıyla progra-ma devam edildi. Din Görev-lisi Muammer Yaman’ın “Sen Yoktun’’ şiir sunumu ve öğ-renci ilahi korosunun coşkuyla okuduğu ilahiler ilgiyle izlen-di. Öğrencilerden Fatma Nur Çağlıyan’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Mevlid Kandili Duası ile prog-ram sona erdi.

18 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 19: HDV BULTEN SAYI 24

18 Mart Çanakkale Zaferi ve İstiklal Marşının kabulü-nün 90. yıldönümü müna-

sebetiyle HDV Schiedam Muradiye Camimii’nde “Kuran Ziyafeti Prog-ramı” düzenlendi. Programa, HDV Hellevoetluis Eyüp Sultan Camii Din Görevlisi Kadir Duman, HDV Den Haag Mescid-i Aksa Camii Din Görevlisi Mehmet Eroğlu, HDV Rotterdam Anadolu Camii Din Gö-revlisi Veysel Yüksel, HDV Maasluis

Yeni Camii Din Görevlisi Sait Yozgat, HDV Vlaardingen Eyüp Sultan Ca-mii Din Görevlisi Hüseyin Demirci, HDV Rotterdam Ulu Camii Din Gö-revlisi Mustafa Dökmen, HDV Delft Sultan Ahmet Camii Din Görevlisi M. Rauf Arcaklıoğlu, Schiedam İslam Merkezi Camii Din Görevlisi İbrahim Ersin hocalar katıldılar. Misafir hoca-lar, Kur’an-ı Kerim, ilahi, kaside ve tekbirler okuyarak Çanakkale Zaferi-nin ehemmiyetini anlattılar.

Yakın şehirlerdeki HDV cami yöne-ticilerinin de programa katılarak, bize bu vatanı emanet eden ecdadımızı Kur’an’la anmanın manevi tadını gü-zel okuyuşları ile süsleyen din görevli-lerini dinleme fırsatı buldular.

Programa ayrıca Camide kurslara devam eden ve Nazmiye hocahanım tarafından yetiştirilen öğrencilerin okuduğu “Bir Demet Hadis ve İstik-lal Marşımız” programa ayrı bir renk kattı.

HDV Venray Hacı Bayram Camii’nde Gençlik Kolları tarafından “Çanakkale Za-

feri” programı düzenlendi. Programa Yö-netim Kurulu, Gençlik Kolları ve Venray HDV Hacı Bayram Camii cemaati ka-tıldı. Program İstiklal Marşı’nin okun-masıyla başladı. Ardından din görevlisi Harun Dandal Kuran-ı Kerim okudu. Program Çanakkale ile ilgili konuşma-larla devam etti. Özellikle Gençlik Kolla-rının tiyatro sahneleri beğeniyle izlenildi.

Schiedam’da Çanakkale Şehitleri Kur’an Ziyafetiyle Anıldı

Venray’da Çanakkale Programı

MART 2011 | SAYI 24 | 19

HDV BÜLTEN

Page 20: HDV BULTEN SAYI 24

Zaandam Sultan Ahmet Ca-miinde 27 Mart 2011 Pazar günü “Şükran günü ve Mev-

lit programı” yapıldı. Hakkın rahme-tine kavuşmuş olan vatandaşlarımızın anısına mevlit okunarak başlanan programda cami ilahi grubu ilahiler okudu. Kısa bir sinevizyon gösterisi-nin ardından caminin kurucu başkanı Hikmet Aydın, cemaate bir konuşma yaptı. Konuşmasında derneğin kuru-luş yılı olan 1975 yılından 1992 yılına kadar yapılan çalışmalardan bahsetti.

Yönetim kurulu adına konuşma ya-pan Recep Ayaz “Camimize hizmet etmiş ve etmekte olan yöneticilerimize minnet ve şükran borcumuzu öde-me fırsatı veren Allah’ımıza şükürler olsun. Camimizi yaptıranlardan ve yaşatanlardan Allah razı olsun. Bugü-ne kadar emeği olan bütün yönetim kurullarına bu vesile ile teşekkür edi-

yoruz, ölenlere de Allah’tan rahmet di-liyoruz, gerçekten camimiz için güzel şeyler yaptılar ve bize güzel bir eser bı-raktılar. Yaptıkları büyük fedakârlıklar için ne kadar minnet duysak azdır. Bizlere düşen görev bu eseri en güzel bir şekilde ilelebet yaşatmaktır. Vatan-daşlarımız için milli, dini ve kültürel hizmetleri en iyi şekilde verebilmektir. Cemaatimizin birlik ve beraberliğinin daim olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.

Konuşmaların ardından Zaandam

Sultan Ahmet Camiinin kuruluş yılı olan 1975’ten bu yana, şimdiye kadar yönetim hizmeti yapmış tüm yönetim kurulu üyelerine (46 kişi) hizmet pla-keti sunuldu. Ayrıca derneğin faaliyet-lerinde 1995 yılında bugüne gönüllü olarak fotoğrafçılığını yapan Nico Roodhart’a da plaket verildi. Program Türk yaşlılar derneği Huzur Yönetimi adına Ayhan Özsöylemez’in kapanış konuşması ile sona erdi. Program so-nunda günün anısına toplu resim çe-kilmiştir.

Zaandam Sultan Ahmet Camii Yönetiminden Vefa Örneği

(Fot

o’s C

opyr

ight

© N

ico R

oodh

art 2

011)

20 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 21: HDV BULTEN SAYI 24

Hollanda Diyanet Vakfı tarafından iki yıl önce başlatılan “8 Mart Dün-

ya Kadınlar Günü” münasebetiyle konferans serisine, bu yıl da devam edildi. Bu yıl iki yerde yapılan kon-feransın ilki, 11 Mart 2011 Perşem-be günü akşamı, HDV Zaandam Sultanahmet Camii Konferans Salo-nunda yapıldı. İkinci Konferans ise, Rotterdam’da bulunan HDV Eğitim Merkezi konferans salonunda 12 Mart 2011 Cumartesi günü akşa-mı gerçekleşti. Her iki konferansa Türkiye’den davet edilen İstanbul Müftü Yardımcısı Kadriye Avcı-Erdemli’nin yanısıra Türk Tasavvuf Musikisinden örnekler sunmak üzere Uğur Betül Öztürk ve Nebahat Yal-çın ve çık sayıda kadın davetli katıldı.

Sadece kadınlara yönelik her iki program, Hollanda Diyanet Vakfı’nın katkılarıyla, HDV Zaan-dam Sultanahmet Camii Kadınlar Kolu ile HDV Rotterdam Kocatepe Camii Kadınlar Kolu tarafından or-ganize edildi. Her iki kadın kollarına çevre HDV camileri kadın kolları da destek verdiler. Programlar Kur’an-ı

Kerim okunmasıyla başladı. Ardın-dan Uğur Betül Öztürk ve Nebahat Yalçın tarafından ilahiler söylendi. Daha sonra İstanbul Müftü Yardım-cısı Kadriye Avcı-Erdemli “İslamda Örnek Kadınlar” başlığını taşıyan konferansında peygamberimizin eşi ve altı çocuğunun annesi Hz. Hatice’nin hayatından kesitler su-narak, İslam’ın kadına verdiği değeri Hz. Hatice’nin hayatından örnekler-le anlattı. Konferans sonunda tekrar ilahi ve okunan Kur’an-ı Kerimle programlar sona erdi.

Programı organize eden kadın kol-ları temsilcileri ve katılanlar, mem-

nuniyetlerini ifade ederek gelecek yıl İstanbul Müftülüğü bünyesindeki Türk Tasavvuf Müziği Kadın Koro-sundan ilahiler dinlemek istedikleri dile getirdiler.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Dolayısıyla Konferans

MART 2011 | SAYI 24 | 21

HDV BÜLTEN

Page 22: HDV BULTEN SAYI 24

Tâbiîn devrinde Medine’de yeti-şen büyük Alim-

lerden. Künyesi, Ebû Mu-hammed Medenî’dir. Hilâli lâkabı ile de tanınmakta-dır. Peygamber efendimizin (s.a.v.) mübârek hanımları Meymûne’nin (r.anha) kö-lesidir. Kendisi gibi yüksek âlimlerden olan Süleymân, Abdülmelik ve Abdullah bin Yesâr’ın kardeşidir. Yaklaşık 39 (m. 661) târihinde doğ-du. Hz. Osman’ın zamanın-da yaşı küçüktü. 84 yaşında iken 102 veya 103 (m. 721) târihinde İskenderiye’de vefât etti.

Ata bin Yesâr, Eshâb-ı kirâmdan bir çok zât ile gö-rüşüp onlardan ilim almış-tır. Kendisi Hz. Meymûne, Muâz bin Cebel, Ebû Zer-i Gıfarî, Ebüdderdâ, Ubâde bin Sâmit Zeyd bin Sâbit, Muâviye bin Hakem-i Sele-mi, Ebû Katâde, Ebû Hurey-re, Zeyd bin Hâlid-i Cuhnî, Abdullah bin Amr, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Ab-bas, Peygamberimizin kölesi Ebî Râfi, Hz. Âişe ve daha pek çok sahâbîden hadîs- i şerîf rivâyet etmiştir.

Büyük hadîs âlimi İmâm-ı Buhârî, İbn-i Sa’îd ve Ebû Dâvûd da, O’nun, Abdul-lah İbni Mes’ûd’dan da hadîs rivâyet ettiğini bildirmiş-lerdir. Ata bin Yesâr’dan da akranı olan Ebû Seleme bin Abdurrahman, Muhammed bin Ömer bin Ata, Muham-med bin Amr bin Halhala, Hilal bin Ali, Zeyd bin Es-lem, Şüreyk bin Ebî Nemr, hadîs-i şerîf rivâyetinde bu-lunmuşlardır. Ata bin Yesâr, Allahü teâlâ’nın kelâmı olan Kur’ân-ı kerîmin okunuşu-nu en iyi bilenlerden biri-siydi. Kırâat ilmi adı verilen bu ilimde, Eshâb-ı kirâmdan sonra en yüksek dereceye çıkan âlimler, Medineliler, Mekkeliler, Kûfeliler, Basra-lılar ve Şamlılar olmak üzere beş tabakaya ayrılmışlardır. Medine-i Münevvere’de bu ilimle meşgul olanlardan biri de Ata bin Yesâr’dı. Kur’ân-ı kerîmin okunuşunu bozul-maktan ve değişmekten ko-rumak için gösterilen üstün gayretler o kadar çokdur ki, yapılan çalışmalar akıl-lara sığmayacak ölçüdedir. Eshâb-ı kirâmın gösterdiği gayreti, kelimelerle ifâde et-mek mümkün değildir.

Kur’ânı kerîmin mânâsının anlaşılması ve anlatılması yanında, her harfinin oku-nuşu ve bundaki ihtilaflar, öyle bir tesbit olunmuş ki, bu güne kadar bütün müs-lümanlar, Kur’ân-ı kerîmi bu ilk okunan şekli ile okumak-tadır. Ata bin Yesâr, bu ilmi öğrenip insanlara öğretme-de üstün derecelere kavuşan âlimlerdendir. Hadîs ilminde de sika (güvenilir) bir âlim olup çok hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Bu ilimde bir hazi-ne idi. İbn-i Hibbân “Kitab-üs-Sikkât”ında onun sika râvîlerden olduğunu zikre-der.

İbn-i Sa’d da Tabakât’ında sika (sağlam) olup, çok hadîs rivâyet ettiğini zikreder. Yine Ata bin Yesâr, güneş tutu-lunca Peygamber efendimi-zin (s.a.v.) kıldığı iki rekât namazın her rekâtında altı rükû ve dört secde yapıla-cağını rivâyet etmiştir. Ata bin Yesâr’ın Resûlullah’tan (s.a.v.) bildirdiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Kırk dirhemi veya bu değerde malı olduğu hâlde, dilenci-lik eden kimse, dilenmekte ısrar etmiş, günaha girmiş olur.”

ATA BİN YESÂR

22 | SAYI 24 | MART 2011

İSLÂM BÜYÜKLERİ

Page 23: HDV BULTEN SAYI 24

Yaklaşık yüz davetlinin iştirak ettiği bilgilendirme toplantı-sı öğle ve akşam olmak üzere

iki bölüm halinde düzenlendi.

Bu toplantıda Hollandalılara, İslam Dini ile camilerin fonksiyonu ve faali-yetleri hakkında geniş bilgiler verildi.

Hollandalı misafirler cami din gö-revlisi Hüseyin Demirci’ye, ibadet-lerin nasıl yapıldığı, çocuklara hangi eğitimlerin verildiği, Müslümanla-rın arasındaki (Şii, Sünni vb.) farklı görüşlerin sebepleri, entegrasyon ve uyum, bayanların camideki fonksiyo-nu, ibadetlerin hangi dilde yapıldığı, Türkiye’den gelen din görevlilerinin buraya gelmelerindeki sebepler gibi çeşitli konularda sorular sordular. Ya-pılan ikramların ardından, Hollanda-lılara cami gezdirildi. Davetlilerin ta-

lebi üzerine din görevlisi Hüseyin De-mirci ezan ve Kur’an-ı Kerim okudu.

Daha önce hiç canlı olarak ezan ve Kur’an dinlemediklerini ve çok etki-lendiklerini söyleyen Hollandalı ziya-

retçiler bu davet ve misafirperverlikle-rinden dolayı cami yönetim Başkanı Yusuf Akdağ ile üyeler Aytekin Uysal ve Mustafa Işık’a teşekkür ederek geç saatlerde camiden ayrıldılar.

Geçtiğimiz günlerde Vlaardingen Eyüp Sultan Camii’nde, cami yönetimi ile “Vele Vlaardingen een Huis” kuruluşunun ortaklaşa tertip ettiği bir bilgilendirme toplantı gerçekleştirildi.

Hollandalılardan HDV Eyüp Sultan Camii’ne Ziyaret

MART 2011 | SAYI 24 | 23

HDV BÜLTEN

Page 24: HDV BULTEN SAYI 24

HDV Harderwijk Meh-met Akif Camii Gençlik Kollarının organize ettiği

ve 26 Mart Cumartesi günü yapılan gençler buluşması, gençlik lokalinde gerçekleşti. Gecede gençlik kolu baş-kanı Volkan Fidancı’nın kısa konuş-masından sonra din görevlisi Ahmet Karagöllü’nün Osmanlı ve bu günkü Avrupa konulu slaytlı sohbetinden sonra, gençlere çiğ köfte ikramı yapıl-dı. Arkasından düzenlenen dama ve bilardo turnuvası geceye renk kattı. Geç saatlere kadar lokalde birlikte za-man geçirildi.

Yine gençlik kollarının katkılarıyla 2 Nisan Cumartesi, Lelystad ve Al-

mere din görevlilerinin önderliğinde bir araya gelen gençlerle, sabah na-mazı ve arkasından yapılan kahvaltılı sohbette,Harderwijk’taki haftalık soh-

bet gurubu buluştular ve tanıştılar. Sı-cak ve muhabbet dolu diyalogların ya-şandığı buluşma yeni birlikteliklerde biraraya gelme temennisiyle sona erdi.

HDV Sliedrecht Ulu Camii Gençlik kolu, gençler için bir yemekli bir kaynaşma

toplantısı yapıldı. Toplantıda Slied-recht şehrindeki bütün gençler davet edilerek, 01.01.2011 tarihinde göreve başlayan yeni din görevlisi Mehmet Örnek hocayla tanışmaları sağlandı ve camide gençlere ne türlü programlar yapıldığı duyuruldu.

Din görevlisi Mehmet Örnek ta-rafından gençlere önce ayrıca Yunus Emre ile ilgili kısa bir sinevizyon iz-lettirildi. Toplantıda, “Müslüman bir genç nasıl olmalı” konulu bir konuşma

da yapan din görevlisi bu soruya şu şe-kilde cevap verdi. Müslüman bir genç imanlı olmalı ve imanını korumalı. Müslüman genç ibadetlerini ihmal etmemeli. Bilgili, eğitimli ve ahlaklı olmalı. Sorumluluk bilincine sahip ol-malı. Nefsine hakim olmalı, günahlar-dan uzak durmalı ve zararlı alışkanlık-lardan sakınmalı. Müslüman bir genç saygılı olmalı. Kendi dilini ve kültü-rünü iyi bilmeli diyen din görevlisi bu konularda gençlere yardımcı olmak üzere, Pazartesi ve Perşembe günleri Kur’an-ı Kerim ve dini bilgi dersleri, Pazar günleri ise gençler için sohbet programı düzenlediğini bildirdi.

Harderwijk’ta Gençlik Kolları Faaliyetleri

HDV Sliedrecht Ulu Camii’nde Gençlik Toplantısı

24 | SAYI 24 | MART 2011

HDV BÜLTEN

Page 25: HDV BULTEN SAYI 24

Peygamber Efendimizin hicri tak-vime göre doğum günü olması münasebetiyle 14 Şubat 2011

Pazartesi günü Assen Mevlana Camii’nde bir program tertiplendi. Cami lokalinde yapılan program, din görevlisi Tacettin Bıyık’ın Kuran-ı Kerim okumasıyla baş-ladı. Peygamber Efendimiz’in doğumu, doğum öncesi ve sonrasında gelişen olay-lar slayt eşliğinde anlatıldı. Genel olarak Peygamber Efendimiz’in hayatı işlendik-ten sonra Hz. Muhammet ve Merhamet konusu detaylandırılarak, Peygamber Efendimiz’e yakışır bir ümmet olmak için neler yapmalıyız sorusuna cevap arandı. Hz. Muhammet (s.a.v) hakkında insanla-rın ne düşündüğüne dair yapılan bir ça-lışma da video olarak gösterildi. Program bir hayırsever tarafından cemaate yapılan ikram ile sona erdi.

19 Haziran 2010 tarihinde HDV Dieren Selimiye Camii ve Türk Kültür Cemiyetinin

Ortaklaşa düzenliği “Türk Kültür Günü” Dieren şehir meydanında coş-ku ile kutlandı. Selimiye camiinden mehter yürüyüşü ile başlayan coşku, şehrin sokaklarında yankılandı. Şe-hir meydanında verilen konser hem vatandaşlarımız tarafından hem de Hollandalılar tarafından ilgi ile iz-lendi. Alana kurulan stantlarda Türk Kültürüne ait her türlü yiyeceğin ser-gilendiği, sahnede ise Türk Folkloru-nun her bölgeye ait halk oyunlarının sahnelendiği kültür günü izleyicilere tadına doyulmaz bir gün yaşattı. Ebru ve hat sanatına ait stantlar, kitap reyo-nu, çocukların eğlenmesi için kurulan

etkinlikler, tekvando ve boks gösteri-leri, şark köşesinde içilen çay ve kah-veler gönüllerde tatlı hatıralar bıraktı. Dieren gençlerinin oynadığı kolbastı ve halay gösterileri ve saz ekibinin söylediği türkülerin ardından misafir olarak katılan efe ekibinin ve Karade-niz halk oyunları ekibinin sergilediği oyunlar izleyicilerden büyük alkış aldı. Semah gösterisi ve alevi kültürüne ait türküler aynı sahnede yankılandı. Türk Kültür Cemiyeti başkanı Cemal Aydemir program sonunda yaptığı de-ğerlendirmede; “Bu etkinlik Dieren’de yaşayan Türkiye vatandaşlarının birlik ve beraberliğinin en önemli gösterge-sidir. Bundan sonra da bu birlikteliği-miz ve çalışmalarımız daha güçlü bir şekilde devam edecektir.” dedi. Dieren

Selimiye Camii Dernek Başkanı Ab-dullah İkde ve Din Görevlisi Abdul-lah Söylemez, organizasyonda emeği geçen Türk Kültür Cemiyeti Hanım Kollarına, organizasyon komitesi baş-kanı Mehmet Muhtar ve ekibine, Seli-miye Camii Başak Kadın Kollarına ve emeği geçen herkese teşekkür ettiler.

HDV Dieren Selimiye Camii’nde Kültür Günü

HDV Assen Mevlana Camii’nde Mevlid Kandili Kutlaması

MART 2011 | SAYI 24 | 25

HDV BÜLTEN

Page 26: HDV BULTEN SAYI 24

Bir çürük diş gibidir bu can,Çıkmadan sahibine rahat yok. Ferid Kam

Bir mevsim-i baharına geldik ki âlemin,Bülbül hamûş, havz tehî, gülsitan harâb! İzzet Molla

Bir yerde ki yok nağmeni takdîr edecek gûş,Tazyî-i nefes eyleme tebdîl-i makâm et! Ziya Paşa

Bu âlem şöyle bir rüyâ imiş yahut hakikatmış,Evet ukbâda anlarsın ne müdhiş bir hakikatmış! Mehmed Akif

Buna kim âlem-i imkân derler,Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz! M. Kaya

Bütün kandillerin tehlîle dalmışlar, şaşırdım ben;Nasıl ma‘bed ki sun‘un, sermedî bir secde gökkubben!.. Mehmed Âkif

Bütün sayılar birin toplamından ibaret;Allah birken bilmem ki sayılara ne hacet! Mahmut Kaya

Cihan bağında ey âkil, budur makbûl-i ins ü cin:Ne kimse senden incinsin ne bir kimseden sen incin. İbrahim Hakkı

Cihâna bir daha gelmek hayal edilse bile,Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. Yahya Kemal

Cihân-ârâ cihân içindedir, ârâyı bilmezler,O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler! Hayâlî Bey

Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen,Bin yıl anda durursa kendi dolası değil. Yunus Emre

Çeşm-i insâf gibi âkıle mizân olmaz;Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz. Bursalı Talib

Çok riyâkâr var velî görünür,İbn Mülcem iken Alî görünür. Osman Nevres

26 | SAYI 24 | MART 2011

ŞİİR KÖŞESİ

Page 27: HDV BULTEN SAYI 24

Tesbih, ibadetlerin sayma aracı olarak ilk kez Hindistan’da Hinduizm’le beraber görül-

düğü söylenir. Hıristiyan aleminde de rahipler tarafından kullanılan tesbih yüzelli haneli ve onbeş nişaneli olup, halkın elinde elli taneli küçük tesbihler halinde kullanılıyor. Bu tesbihler birbi-rine zincir halkalar halinde bağlanarak kullanılır. Buradaki amac, Hıristiyan-ların birbirine kopmaz bağlarla bağlı oluklarını göstermektir.

İslamda tesbih Allaha’ı zikretmek için kullanılır. Bütün İslam dünyasında kul-lanılan teşbih, 99 taneli ve 33 taneli ol-mak üzere kullanılır. Tekkelerde 500 ta-neli ve 1000 taneli tesbihler de kullanıl-maktadır. Her namazın sonunda 33 defa “Subhanallah”, 33 defa “Elhamdulillah” ve 33 defa “Allahuekber” denir. Tesbih etmek maksadıyla’da kılınan ve adı “Tes-bih Namazı” olan bir namaz vardır. Her rekatta 75 defa tesbih duası okunur. Bu dört rekatlık bir namazdır.

Tesbih, Türk kültür ve sanatında özel-likle Osmanli döneminden itibaren tes-bih sanatı olarak Türk el sanatları içinde yer almıştır. Böylece önemli bir yere sahip olmuştur. Günlük hayatımızın ay-rılmaz parçası haline gelmiş olan tesbih, bilhassa erkeklerin değişmez aksesuarı-dır. Türk insanı ile birleşen tesbih de-ğişik maksatlarla kullanılmaktadır. Bazı kişiler sadece kıyafetini tamamlayan bir aksesuar olarak kullanırken, kimilerin-de babadan veya bir dosttan kalan bir hatıradır. Kimilerinin ise özenle birik-tirilmiş bir koleksiyonun parcası olur, kimileri için adeta bir teskin edici, ka-der kurbanının can dostu ve sırdaşı olan tesbih, Cami cemaati için Allah’ı tesbih ve tenzih etmenin kutsal vasıtasıdır. Gü-nümüzde kullanılan tesbih tanelerinin bir çok çeşidi vardır. Bunlar yuvarlak, kesme, kızılcık taneli, sağırçık taneli, oval ve mercimek taneli olarak yapıl-

maktadır. Tesbihler çeşitli maddelerden yapılmaktadır. Bunlar;Tas ve madenler,Akik, Altın, Ametis, Elmas, Kantaşı, Kristal, Laciverttaşı, Lületaşı, Malahit, Necef, Oltu Taşı, Türkuaz, Yakut, Yeşim, Yıldız Taşı, Safir, Zümrüt.

Ağaç esaslı maddeler,Abanoz, andız çekirdeği, Demirhindi, Fethipaşa Ağacı, Gülağacı, Hurma çekirdeği, Kalembek, Kordiken, Kan ağacı, Kral ağacı, Kuka, Mor ağaç, Narçin, Öd ağacı, Pelesenk, Sandal ağacı, Tik ağacı, Yılan ağacı, Zeytin ağacı ve Çekirdeği.

Hayvansal maddelerBalina dişi, Boynuz, Gergedan Boynuzu, Fildişi, Naka/Deve dişi, Deniz devesi, Balik Dişleri, Zergerdan

Deniz ürünleriİnci, Mercan, Sedef, Baga/Yüsr

Fosil menşelilerAmber ve Kehrüba

Sentetik maddelerAlman sakızı (sıkma Kehrüba), fiber, Katlin, Cam, Akrili esaslı Plastikler.

Oltu TaşıOltu Taşı kara Kehribar cinsindendir.

Erzurum iline bağlı Oltu ilcesinden çık-tıgı için bu adı almıştır. Fosilleşmis ağaç gövdesinden oluşmuş olan Oltu taşi, yer kabuğundan çıkarıldığında çok yumu-şak olur. Hava ile temas ettikçe sertleşir ve kullandıkca parlaklaşır. Genel olarak rengi siyahtır. Çok az da olsa kahverengi Oltu taşı da bulunmaktadır. Oltu taşı sinir sistemini güçlendirdiği gibi, ilk ba-kışı çektiği için göz değmesine de etki sağlar. Aynı zamanda bedeni sağlıklı tu-tar, hayatın verdiği ağır yükü hafifletir ve ruhsal sağlığı korur.

Tesbih

Yazı: Recep Erkoç (HDV Yönetim Kurulu Üyesi)

İslam KültüründeTesbih

MART 2011 | SAYI 24 | 27

HDV BÜLTEN

Page 28: HDV BULTEN SAYI 24

Âfâk, ufuk kelimesinin çoğuludur. Âfâka nisbet eki eklenerek yapılmış bir kelime olan âfâkî kelimesi kelâm, felsefe ve psikoloji ilimlerinde objektif (nesnel) karşılığı olarak kullanılmaktadır. Âfâkî kelimesiyle genellikle «dış dünya ile ilgili olan, bireyin şahsî görüş ve inançlarından bağımsız olarak gerçekliği bulunan,

herkesin izleyip gözleyebileceği reel durumlarla ilgili olan şey» kastedilmektedir. Âfâkî kelimesinin karşıtı enfüsî (sübjektif ) kelimesidir. Kur’ân’da âfâk ve enfüs kelimeleri karşıt kavram olarak bir arada geçmektedir. «Gerek âfâkta (dış dünya ve madde âlemi), gerek enfüste (insanın iç dünyası ve ruh âlemi) delillerimizi

yakında onlara göstereceğiz» (Fussilet, 41/53). Kur’ân’ın bu yaklaşımına uygun olarak Allah’ın varlığını ispatta kelâmcılar daha çok âfâkî (kozmolojik ve

ontolojik) delilleri kullanırken, mutasavvıflar enfüsi (psikolojik ve ahlâkî) delilleri kullanma yoluna gitmişlerdir.

Bir fıkıh terim olarak âfâk, Mekke dışından hacca gelenler için

belirlenmiş ve «mîkât» denilen yerlerin dışında kalan bölgelere denir. Bu bölgede yaşayanlara da «âfâkî» denir.

ÂFET Sözlükte «musibet, belâ, zarar, kusur, hastalık, isabet ettiği şeyleri genellikle yararlı olmaktan çıkaran durum» gibi anlamlara gelen âfet, ahlâkî bir terim olarak, insan nefsinin kötü eğilimleri ile dış organlarının ahlâk dışı fiil ve hareketleri anlamında

kullanılmaktadır. Kıskançlık, kin, riya gibi nefsin kötü eğilimleri, iftira, yalan, gıybet gibi kötü sözler ve diğer yanlış davranışlar ve haksız fiiller insanın selim

fıtratını bozduğu, ahlâkî yönden kemâle ermeyi engellediği ve mutsuzluğa götürdüğünden dolayı bunlara genellikle âfât (âfetler) adı verilmektedir.

Âfet terimi; fıkıhta, insan müdahalesi olmadan meydana gelen zararı; fıkıh usûlünde insanın irade ve ihtiyarını bozan veya ortadan kaldıran

ehliyet arızalarını; hadis ilminde ise hadisin zayıf olmasının illet ve sebebini ifade için kullanılır.

ÂFÂK-ÂFÂKÎ

28 | SAYI 24 | MART 2011

FIKIH KÖŞESİ

Page 29: HDV BULTEN SAYI 24

HDV Harderwijk Mehmet Akif Ersoy Camii konfe-rans salonunda başlayan

program İstiklal Marşı, Kur’an-ı Ke-rim tilaveti ve açılış konuşmalarıyla başladı. Programın ilk bölümün-de, Mehmet Akif ’in şiirleri, hayatı-nın sunumu ve din görevlisi Ahmet Karagöllü’nün istiklal marşı’nın tah-lilini yaptığı konuşmasından sonra, küçük öğrencilerin istiklal marşının kıtalarını tek tek heyecan ve coşkuyla okumalarının ardından, kanun eşli-ğinde söylenen ilahiler dinlendi.

Programın ikinci bölümünde ise, Çanakkale sinevizyonu, öğrencilerden şiirler, kaside sunumundan sonra, mi-safir din görevlisi Abdil Karakuş tara-fından “Orta Asya’dan Çanakkale’ye Müslüman Türk milletinin tarih yolculuğu, ilk İslam oluşumuz, Ma-lazgirt ve üç kıtaya hakim olan şanlı ecdadımızın, dünden bugüne gelişi ve Çanakkale savaşının bu seyirdeki arka planı” anlatıldı.

Program çocukların söylediği marş ve ilahilerin ardından, bağlama ve ka-nun eşliğinde söylenen türkülerle sona erdi.

HDV Assen Mevlana Camii din görevlisi Tacettin Bı-yık, yönetim kurulu baş-

kanı Fatih Karadavut, sekreter Sedat Gün ve gençlik kolu başkanı Hakan Doğruyürek Assen’in en eski kilisesi olan Jozefkerk adlı kiliseye bir ziyaret gerçekleştirdiler.

Ziyaret, Pazar ayinini izlemekle başladı. Ayin esnasında kilise papazı Ron Koopmans’ın Müslüman Türk ziyaretçilere kürsüden Türkçe olarak ‘hoş geldiniz’ deyip cemaatini bilgi-lendirmesi dikkat çekti. Ayin bittikten sonra, kilise papazı ve yönetim kurulu

üyeleri ile cami ziyaretçileri ayrı bir sa-londa yaklaşık bir saat sohbet ettiler. Samimi ve sıcak bir ortamda geçen sohbette imam ve papaza sorular yöneltildi. Ce-maatler arasında diyaloğun öne-mine değinildi. Kahve ve çay eş-liğinde ikramlar yapıldı. Daha önce aynı kilise-den Assen Mev-lana Camiine bir ziyaret yapılmış-

tı. Ayrıca bu kilisenin papazı ile cami din görevlisi haftalık görüşmeler ger-çekleştiriyorlar.

HDV Harderwijk Mehmet Akif Camii’nden “Mehmet Akif ve Çanakkale Şehitlerini Anma” Programı

HDV Assen Mevlana Camii’nden Kilise Ziyareti

MART 2011 | SAYI 24 | 29

HDV BÜLTEN

Page 30: HDV BULTEN SAYI 24

İslam’da dua, kulun, herşeyin sahibi olan Allah ile kurduğu en mühim iletişimlerden ve köprülerden biridir. Dua çağırmak, istemek

ve yalvarmak anlamlarına gelir. Dua aciz olanın güç ve kudret sahibi olandan ihtiyaç ve temennilerini istemesidir.

Aziz Müslümanlar!

Yüce kitabımız Kur’an duanın önemini ve nasıl yapılmasını bizlere öğretmek için şöyle buyurmuştur: “Deki, (Kulluk) ve dualarınız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” ve yine “ Rabbimize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.” İşte insan istiğrak, huşû ve alçak gönüllülükle yapmış olduğu dua ile yüce Allah’a yöneldiği anlarda tam olarak kulluğunun değerini yerine getirmiş olur.

Kıymetli Kardeşlerim!

Unutulmamalı ki inanan bir insan için Rabbi karşısında en büyük tehlike bilerek veya bilmiyerek göstermiş olduğu kibirdir. Kibir halinin ilacı ise mütevazilik, alçak gönüllülük ve insanlarla hoş geçinen, başkalarının kendisiyle güzel ilişkiler kurabildiği ahlakı, hayatımızda muhafaza etmektir. Bu sebeple Efendimiz (s.a.v) “Dua, kulluğun, ibadetin özüdür, iliğidir” buyurarak sürekli dua hâlinde olmanın mü’min için nasıl bir kıymeti temsil ettiğine işaret etmiştir.

Muhterem Mü’minler!

Dinimiz bir intizam dinidir. Herşeyin usulü ve âdâbı olduğu gibi dua etmeninde usulünü ve âdâbını yine yüce dinimiz İslâm bizlere öğretmektedir. Nasıl ki tövbenin kabulünde tövbe edilen şeye bir daha dönmemeye azim ve kararlılık içerisinde tövbe ettikten sonra bu tövbedeki kararlılığımızı ispat edercesine salih amellerin, güzel işlerin arkasına düşmemiz istenmişse tıpkı onun gibi duanın Rabbimiz tarafından kabul olması için bizlerinde birşeyler yapması gerekmektedir. Dua ederken tam bir teslimiyet içerisinde olunmalı ve ihlas, ciddiyet, iştiyak ve haşyetle dua etmeliyiz. Bir başka ifadeyle kul ile Rabbi arasindaki irtibatin sifreleri olarak tanımlayabileceğimiz makbul dua, mü’minin tam bir vecd ve dikkat halinde, Allah Resulü’nün tarif ve tesbitiyle Allah’i görüyormuscasina kulluk yapma cizgisinde, ihsan kalitesinde olmalıdır.

Değerli Kardeşlerim!

Allah (c.c) kalıplara ve şekillere değil kalplere bakar bu yüzden Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Yüce Allah, gafil bir kalple yapılan hiçbir duayı kabul etmez” buyurmuşlardır. Bu sebeple dinimizin samimiyet dini olduğunu unutmayarak dualarımızda da samimiyeti ve ihlası bırakmayalım. En büyük dayanaklarımızdan birinin dualarımız olduğunu ve sadece kendimize değil birbirimize yaptığımız dualarımızın hepimiz adına kabul olduğunu hatırımızdan çıkarmayalım. En önemliside sebeplere sarılmayı ihmal etmeyelim.

Kulluğun Özü Dua

Yunus TürkyılmazHDV Din Görevlileri

Koordinatörü

1 Furkan, 25/772 A’raf, 7/55

3 Tirmizî, De’avât, 14 Tirmizî, De’avât, 64

30 | SAYI 24 | MART 2011

HUTBE

Page 31: HDV BULTEN SAYI 24

Allah katında din,

şüphesiz İslam’dır.

Ancak, Kitap verilenler,

kendilerine ilim geldikten

sonra, aralarındaki ihtiras

yüzünden ayrılığa düştüler.

Allah’ın ayetlerini kim inkar

ederse bilsin ki, Allah hesabı

çabuk görür.

(Ali İmran Suresi 19.Ayet) Ubade İbnu’s-Sâmit el-Ensarî (radıyallahu anh) hazretleri demiştir ki: «Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: «Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına Allah’ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed’in onun kulu ve Resûlu (elçisi) olduğuna, keza Hz. İsâ’nın da Allah’ın kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem’e attığı bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennemin hak olduğuna şehâdet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktır.” (Buhârî, Enbiya 47; Müslim, İmân 46, (28); Tirmizî, İmân 17)

MART 2011 | SAYI 24 | 31

Bir Ayet, Bir Hadis-i Şerif

Page 32: HDV BULTEN SAYI 24

T.C.Lahey Büyükelçiliği

DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİile

HOLLANDA DİYANET VAKFItarafından

KAMPANYASI

Dergilerimize abone olmak için;1. Yıllık abone ücretini Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası,

Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına yatırınız.2. Adres bilgilerinizin yer aldığı ekteki formu doldurarak Din Hizmetleri Müşavirliğine gönderiniz

veya bölgenizdeki HDV Camii Din Görevlisine veya yöneticilerine teslim ediniz.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SÜRELİ YAYINLARI YURTDIŞI YILLIK ABONE ÜCRETLERİ

Derginin Adı Yıllık Abone Ücreti 

Diyanet Avrupa Aylık Dergi 24 AvroDiyanet Çocuk Dergisi 24 Avro

Diyanet İlmi Dergi 20 Avro Diyanet Aylık Dergi 30 Avro

Adı : ......................................................................................................................................

Soyadı : ......................................................................................................................................

Adresi : ......................................................................................................................................

Posta Kodu : ......................................................................................................................................

Şehir : ......................................................................................................................................

E-mail adresi : ......................................................................................................................................

Telefonu : +31- .....................................................................................................................

ABONELİK MÜRACAATI

Tarih : . . . . . . . . . ./ . . . . . . . . . ./2011

HOLLANDA DİYANET VAKFI’NA

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli yayınlar olarak çıkarılan dergilerden aşağıdakilere abone olmak istiyorum. (Abone olmak istediğiniz dergiyi/dergileri işaretleyiniz.)

1. Diyanet Avrupa Aylık Dergi (24 Avro)2. Diyanet Çocuk Dergisi (24 Avro)3. Diyanet Aylık Dergi (30 Avro)4. Diyanet İlmi Dergi (20 Avro)

Bir yıllık abonelik ücretini, Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına ödedim. Ödeme belgesinin fotokopisini ekte gönderiyorum. Adres bilgilerim aşağıda verilmiştir. Aboneliğimin bugünden itibaren başlatılmasını talep ediyorum.

Abonenin: