hdv bulten sayi 18

36
H O L L A N D A D İ Y A N E T V A K F I A Y L I K H A B E R B Ü L T E N İ 5 9 7 Avrupa Konseyi Ohrid Konferansı “Medya ve İslamofobi” Vekaletle Kurban Organizasyonu Hakkında Bilgilendirme Toplantısı Yapıldı Hollanda Diyanet Vakfı’ndan Kosova’ya Yardım EYLÜL • 2010 SAYI 18

Upload: bulent-yigittop

Post on 26-Mar-2016

292 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

HDV BULTEN SAYI 18

TRANSCRIPT

H O L L A N D A D İ Y A N E T V A K F I A Y L I K H A B E R B Ü L T E N İ

5

9

7

Avrupa KonseyiOhrid Konferansı

“Medya ve İslamofobi”

Vekaletle Kurban Organizasyonu Hakkında Bilgilendirme

Toplantısı Yapıldı

Hollanda Diyanet Vakfı’ndan Kosova’ya Yardım

EYLÜL • 2010SAYI 18

Çok kıymetli HDV Bülten Okuyucuları

HDV Bülten’in Onsekizinci sayısı olan Eylül sayısı ile tekrar birlikteyiz. Bu sayı-mıza Eylül ayı içerisinde idrak ettiğimiz

Ramazan Bayramı vesilesiyle “Herşeye rağmen Bay-ram” başlığını taşıyan güzel bir başyazıyla başlıyor, yine HDV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay hocamızın katıldığı ve Makedonya’nın Ohrid şehrinde, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tara-fından düzenlenen “Dini farklılıklar ve kültürlerarası diyaloğun geliştirilmesinde medyanın rolü” konulu kongreyle ilgili geniş bir haber ve ardından Makedon-ya ziyareti vesilesiyle Kosova’da bir hastaneye, Hol-landa Diyanet Vakfı tarafından bağışlanan iki adet Ambulans ve orada yapılan tören ile ilgili Kosovaya yardım haberini sizlerin ilgisine sunuyoruz.

Ayrıca Eylül ayı içerisinde Hollanda’da görev yapan din görevlilerimizin ve şube yöneticilerimizin katıl-dığı Vekaletle Kurban Organizasyonu bilgilendirme toplantısıyla ilgili haberi, şubelerimizden gelen ve ço-ğunluğu Ramazan ayı ile ilgili diğer haberleri de yine bu sayımızda okumanız mümkün.

HDV Bülten de bir yenilik yaptık. Bu sayımızdan başlayarak her ay bir hutbeye yer vereceğiz. Yeni göre-ve başlayan Koordinatör din görevlimiz Yunus Türk-yılmaz hocamız tarafından hazırlanan bu hutbelerin ilkini yayınlıyoruz.

Gelecek sayılarımızda daha değişik yeniliklere de yer vermeye çalışacağımızın müjdesini de vererek, HDV Bülten’in Eylül sayısı ile sizleri başbaşa bırakı-yor ve Allah’a emanet olunuz diyorum.

Cevdet KESKİNHollanda Diyanet Vakfı

İdari Koordinatör

Bu sayıda

Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni

SAYI 18 | EYLÜL [email protected]@diyanet.nl

Islamitische Stichting NederlandHollanda Diyanet Vakfı

Javastraat 22585 AM Den Haag

T. 070-3624481F. [email protected]

Genel Yayın YönetmeniDoç. Dr. Bülent ŞenayHollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüCevdet Keskin

HDV İdari Koordinatörü

HDV Bülten Yayın KuruluCevdet Keskin

Sabri GündoğanAbdullah Kaya

Yunus Türkyılmaz

TasarımBülent Yiğittop

BaskıDrukkerij Dizayn 010-4254030

HDV PersoneliAdı Soyadı Görevi

1 Cevdet Keskin İdari Koordinatör2 Sabri Gündoğan Muhasebe3 Abdullah Kaya Sekreter4 Erdal Çetinkaya Cenaze Fonu5 Ali Korkmaz İletişim&Medya6 Uğur Kaya Gençlik Koordinatörü7 Orhan Yemenoğlu Cenaze Fonu8 Turgay Ergezen Cenaze Firması9 Osman Ergin Cenaze Firması

10 İ lhan Karataş Cenaze Firması

2 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

ÖNSÖZ

Değerli Dostlar, Ramazan ayının son günlerinde Kadir Gecesinin kandi-linden nurlanmayı ümid ederken,

Avrupa’da İslamofobi’nin ve ırkçılığın maalesef arttığı ve Hollanda’da da gündemi fazlasıyla meş-gul ettiği bir süreçte, bir Ramazan Bayramı’nı daha belki buruk bir sevinçle idrak edeceğiz. İs-lam düşmanlığının ve nefret söyleminin bu kadar arttığı bir toplumda elbette hüzün düşer kalpleri-mize. Fakat Ramazan bize ümitli ve vakur olmayı öğretmiştir. Bayramı vakar ile ve tebessümle karşılayacağız inşaAl-lah.

Bizler için Ramazan, paylaştığımız değerler hakkında düşünebil-memiz için de önemli bir fırsattır. Nelerdir bu değerler?: Kamusal alan-da ortak fayda, başkalarıyla paylaşma ve onlara yardım, çocukların ahlakî gelişimi için çaba gös-terme ve kimseye zarar vermeyip, kimseden zarar görmeme (la darara ve la dıraar). Çok kültürlü ve çok dinli bir toplumda yaşıyoruz. Ramazan bir-çok yaranın kapanması, birçok hayal kırıklığının teskin edilmesi ve birçok aşağılamanın giderilme-si için mühim bir zamandır. Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)’in hadis-i şeriflerinde ‘fitne’ bir toplumun başına gelebilecek en kötü şey olarak tarif edilir. Fitnenin alternatifi ise ‘ISLAH’dır. İs-lam, toplumda Islah’ı gözetir. Kur’anî bir terim olarak ISLAH ‘işleri barışçı bir şekilde yapmak’

demektir. Bu nedenle hayatını iyilik ve düzen içinde sürdüren inançlı kimselere de MUSLİH denir. Fitneciler kargaşa ve kötülük, Muslihler ise düzen ve iyilik peşindedirler. Biz Islah ehli kimseleriz. Ramazan da “ıslahımız”ı pekiştirme vaktidir.

Son zamanlarda Hollanda’da kamuoyunda ya-pılan tartışmalar ışığında artan anlayışsızlık, kar-maşa ve önyargıların hakim olduğu bu günlerin,

gelecek sene Ramazana kavuştuğumuzda ye-rini, sosyal, siyasal ve ruhsal olarak daha bü-tünleşmiş, barışsever ve uyumlu bir Hollanda toplumuna bıraktığını görebilmeyi samimi-yetle temenni ediyo-

rum. Öyle bir toplum ki, sadece Hollanda anaya-sasının 1, 6 ve 7 numaralı ana prensiplerine değil aynı zamanda Avrupa Konseyi tavsiye kararları-nın da prensiplerine aykırı hareket eden birkaç marjinal politikacı veya grubun, ayrımcılığı, İs-lam karşıtlığını provoke etmesi ve ırkçılık ile din düşmanlığını desteklemesi yüzünden gelecekleri ile ilgili kaygı duymayan, her türlü etnik ve dinî çevreden gelen bireyler Hollanda’nın ilham veren çok kültürlülük hayalini yansıtacak şekilde bir-likte yaşayabilsin. İyi niyetli insanlar, Müslüman olsun veya olmasın, fitne karşısında ıslah için ser-giledikleri çabalarla Hollanda’da ve tüm dünyada galip gelmek için gayretlerini sürdürmelidirler.

Her Şeye Rağmen BAYRAMDoç. Dr. Bülent Şenay

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)’in

hadis-i şeriflerinde ‘fitne’ bir toplumun başına

gelebilecek en kötü şey olarak tarif edilir.

>>EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 3

BAŞYAZI

Sevgili dostlar, zaman, halklarımızı müşterek saygı ve anlayışın karşılıklı esasları çerçevesinde biraraya getirmek için bıkmadan usanmadan ça-lışma ve uyanık olma zamanıdır. Engeller, krizler, çatışmalar, bencillik dürtüsü ve farklı topluluklar arasındaki sürtüşmeler bizi birbirimize yaklaşarak biraraya gelme hedefimizden saptırmamalıdır. Gelecekle ilgili belirsizlikler ve yüzleştiğimiz bir-çok zorluğa rağmen, şartların köklü bir biçimde değiştiği bu dünyada,  özellikle İslam’ın tek tanrılı üç dînin mirasını kucaklayan barış, bağışlayıcılık, cömertlik, müsamaha ve diyalog gibi evrensel de-ğerlerine dayanan bir “hümanizm”e yer olduğuna dair inancımı koruyorum. Ramazan ayı ve ümitle beklediğimiz Bayram sabahının ıslah ve umumi maslahat (kamu yararı) için elele verdiğimizi ha-tırladığımız bir zaman dilimi olmasını diliyorum..

Sahur, iftar ve teravihlerimizin bereket ve ira-desiyle, iyi insanların bu ülkeyi daha iyi yaşana-bilir bir yer yapmak uğruna hayırlı ve faydalı işler yapmak için güçlerini birleştirerek çalışacaklarına olan inanç ve kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Hollanda Türk toplumu her zaman bu iyilik ve medeniyet yolunda kuvvetli bir iradenin temsilcisi olacaktır.

Bir bayram yazısı için nice güzel şiirler ve hatı-ralar nakledilebilir. Ancak sizlerle Yahya Kemal’in “ezansız semtler” adlı yazısında anlattığı bir bay-ram sabahı tecrübesini paylaşmak istiyorum.

“Dört sene evvel büyük adada oturuyordum, bay-ramda bayram namazına gitmeye niyetlendim, fa-

kat frenk hayatının gecesinde sabah namazına kal-kılır mı? Sabah erkenden uyanamamak korkusu ile o gece hiç uyumadım. Vakit gelince abdest aldım, Büyükada’nın mahalle içindeki sakit (sessiz) yol-larından kendi başıma Camie doğru gittim. Vaiz kürsüde va’az ediyordu. Ben kapıdan girince bütün cemaatın gözleri bana çevrildi. Beni daha doğrusu bizim nesilden birini, camiide gördüklerine şaşıyor-lardı. Orada o saatte toplanan Ümmet-i Muham-med, içine bir yabancının geldiğini zannediyordu. Ben ise, içim hüzünle dolu yavaş yavaş gittim. Va’zı diz çöküp dinleyen iki hamalın arasına oturdum. Kardeşlerim Müslümanlar bütün cemaatin arasın-da yalnız benim vücudumu hissediyorlardı. Ben de onların nazarlarını hissediyordum. Vaazdan sonra namazda ve hutbede onların içine karışıp Muhammed sesi kulağıma geldiği zaman gözlerim yaşla doldu. Onlarla kendimi yek-dil, yek-vücut olarak gördüm. O sabah o Müslümanlığa az aşina Büyükada’nın o küçücük camii içinde, şafakta aynı milletin tek ruhlu bir cemaati idik. Namazdan çıkarken kapıda ayandan Reşid Akif Paşa durdu. Bayramlaşmayı unutarak elimi tuttu: “Bu bayram namazında iki defa mes’udum. Hamdolsun sizler-den birini kendi başına Camie gelmiş gördüm! Ber-hudar ol oğlum, gözlerimi kapamadan evvel bunu görmek beni müteselli etti!” dedi.”

Bayramınız kutlu, günleriniz mutlu, gönülleri-niz huzurlu olsun.

Selam ve dostlukla.

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu

Adı Soyadı Vakıf Görevi GöreviDoç. Dr. Bülent ŞENAY Başkan T.C. Lahey Din Hizmetleri MüşaviriVeysel Kükrek Sekreter Leerdam HDV Anadolu Camii Din GörevlisiRahim Usan Muhasip Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii BaşkanıNevruz Özcan Üye Roermond HDV Fatih Camii BaşkanıRecep Erkoç Üye Kampen HDV Nebi Camii Denetleme Kurulu BaşkanıZekeriya Açkalmaz Üye Rotterdam HDV Eğitim Merkezi KoordinatörüAbdurrahman Aydeğer Üye Rotterdam HDV Mevlana Camii Başkanı

4 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

13 ve 14 eylül 2010 tarihinde Makedonya’nın Ohrid şehrinde, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından Makedonya dönem başkanlığı altında ‘Dini farklılıklar ve kültürlerarası diyalogun geliştirilmesinde medyanın rolü’ başlıklı bir kongre düzenlendi.

Tüm Avrupa’dan 150’den fazla katılımcı iştirak etti. Bu katılımcılar arasında,

siyasetçiler, uzmanlar, akademisyenler, medya uzmanları, ve din temsilcileri vardı. Kongreye Türkiye adına Cum-hurbaşkanlığı Danışmanı Yusuf Müf-tüoğlu (katılamadı), T.C. Lahey Bü-yükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Doç.Dr. Bülent Şenay ve TRT adına Semra Güzel Korver davetliydi. Açı-lış konuşması, Avrupa Parlementerler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından yapılan konferansta genel oturumlar dışında ayrıca belli konu-larda özel oturumlar da yapıldı.

Yerel ve bölgesel kurumların, farklı dinlere ve kültürlere mensup gruplar arasındaki diyalogun gelişmesi konu-sunda önemli bir role sahip oldukları-nı vurgulayan konuşmalar yapıldı.

Konferans, Avrupa Konseyi Ba-kanlar Komitesi dönem başkanı olan Makedonya Dışişleri Bakanı Antonio Miloshoski tarafından açıldı. Gabri-ella Battaini-Dragoni AK eğitim, kül-tür, gençlik alanında genel direktör ve interkültürel diyalog/antidiskriminas-yon kampanyası koordinatörü olarak kongrenin sorumlusu idi.

Programa açılış konuşmacısı olarak katılan, Avrupa Konseyi Parlementer-ler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, kültürlerarası diyalogun Meclis için öncelikli konulardan biri olduğunu ifade etti. Konuşmasında şu noktalara değindi: “Avrupa toplumlarında, farklı inançların ve kültürlerin birarada bu-lunması günümüzde daha belirgin bir fenomen haline gelmiştir. Bu farklılık, Avrupa Konseyi Palementer Meclisinin gözünde bir zenginlik ve canlılık kay-nağıdır. Fakat aynı zamanda bu fark-

lılıklar, endişe ve korkuya sebep olup, gerginlikler meydana geliyor. Günümüz modern dünyasında olan her olay hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Meydana ge-len olayların, haber olarak yayınlandığı yere göre, yorumu yapılır. Bizler aslında bazı hassasiyetlerin bulunduğunu kabul etmeliyiz. İşte burada medya çok önemli stratejik bir konuma sahiptir. İnsanla-rın fikirlerini etkilemede oldukça önem-li bir role sahip olan medyanın, farklı kültürlerin ve dinlerin birbirlerini an-lamasını sağlayacak ortamlar oluşma-sında cok büyük yardımları olabilir. Bunun icin medya bir bilgi kaynağı olmalıdır, manipulasyon kaynağı de-ğil. Bunun için gazetecilerin bağımsız hareket etmesi ve basın özgürlüğünün garanti altına alınması gerekir. İkinci olarak medyada ayrımcılık yapılmadan farklı görüşlere kendilerini özgürce ifa-de edebilmeleri için fırsat tanınmalıdır. Kültürlerarası diyalogun yolu insan haklarına saygı, demokrasi ve hukuk kurallarından geçer. Ayrışmaları (bö-lünmeleri) ortadan kaldırmalı ve bizi biraraya getiren değerlerin devamlılığı için beraber calışmalıyız.”

Diğer takdim konuşmaları, Avrupa Konseyi San Marino Daimi Temsil-cisi Büyükelçi Guido Bellati Ceccoli ile Avrupa Konseyi Norveç Daimi Temsilcisi Büyükelçi Petter Wille ta-rafından yapıldı. Konuşmaların ana teması, inanç ve düşünce özgürlüğü ile ifade özgürlüğü arasındaki denge-nin iyi kurulması üzerineydi. Bu her iki özgürlüğün de insanın sağlıklı bir hayat ve demokratik toplum algısını düzenleyen bireysel özgürlükler oldu-

Avrupa Konseyi OHRID Konferansı‘Dini Farklılıklar ve Kültürlerarası Diyalogun Geliştirilmesinde Medyanın Rolü’, 13 - 14 Eylül 2010 – Ohrid/ Makedonya

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 5

HDV BÜLTEN

ğu vurgulandı. İfade özgürlüğünün önemine rağmen “mutlak bir özgür-lük” olmadığı belirtildi. Bu iki özgür-lük arasında oluşan denge geriliminin doğurduğu sonuçların herkesi ve her kesimi -medya, dini kurum ve toplu-luklar ve hükumetleri- ilgilendirdiğine işaret edildi.

Müstakil otu-rumlarda medyanın “din(ler)le ilgili an-latım ve yansıtma-larının objektif ve etik olup olmadığı sorusu ekseninde tartışmalar yapıldı. Diyanet İşleri Baş-

kanlığını temsilen Dışişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilerek konfe-ransa katılan T.C. Lahey Büyükelçi-liği Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay hem genel hem de müstakil oturumlarda özetle aşağıda-ki değerlendirmelerde bulundu:“Dini Farklılıklar ve Kültürlerarası Diyalo-gun Geliştirilmesinde Medyanın Rolü konusu esasen “medya ahlakı” ile ilgili bir konudur. Kültürler seyahat (travel) ederler ve medya kültürlerin seyaha-tine yardımcı olmakla kalmayıp kül-türlerin algılanmasında dönüşüme de (transformasyon) sebep olabilir. Med-ya kültürlerin uluslararasılaşmasını sağlar. Etnik ve dini çeşitliliğin meşru-luğu ile ilişkili olarak çokkültürlülük tartışması yapılmaktadır. Bir şeyin adını koymak gerekir. Entegrasyon ve dini çeşitlilik ile ilişkili ne konuşulursa konuşulsun, Avrupa’da bu başlıklar al-tında tartışılan İslam ve Müslümanlar konusudur. Bu hususta net olunduğu takdirde olumlu mesafe alınacaktır. Diğer Doğu Avrupa ülkelerinden ge-len göçmenlerin konuları farklıdır.

Kültürel çeşitliliğin Avrupa’nın zen-gin mirasını nitelendirdiğini ve hoş-görünün açık bir toplumun garantisi olduğunu ileri süren muhtelif zirve toplantılarına, dokümanlara, beyan-namelere rağmen, realitede Avrupa toplumunda Müslümanlar sözkonusu olduğunda çokkültürlülük konusun-da ciddi sorunlar oluştuğu görünü-

yor. Entegrasyon denildiğinde kaste-dilenin asimilasyon olduğu aşikardır. Müslümanların “kendileri” olmaktan çıkıp “Avrupalılaşmaları” istenmekte, bunun sınırları ise bir türlü belirle-nememektedir. Gerek mahalle, işyeri, eğitim sistemi ve ilgili kurumlar, gerek sivil toplum, özellikle gençlik sektörü, medya, sanat dünyası ya da siyasi are-na olsun – hiç bir alanın kültürlerarası diyaloğa dahil olmaktan muaf tutul-maması gerektiği kabul edilse de, fii-liyatta Müslümanlar bu alanlarda pek çok önyargılı anlatım ve tavırla kar-şılaşmaktadır. Göçmenlerin ev sahibi ülkenin yaşamına tam olarak katılma-larını sağlamak için etkili entegrasyon politikalarına ihtiyaç duyulduğu, göç-menlerin diğer herkes gibi kanunlara riayet etmesi ve Avrupa toplumlarının temel değerlerine ve kültürel mirasla-rına saygı göstermesi gerektiği söyle-nirken, göçmenlerin onuruna ve ayrı kimliklerine saygı gösterme ve politi-kalar oluştururken bunları göz önün-de bulundurma noktasında ciddi ek-siklikler ve önyargılar olduğu malum-dur. Muhtelif Avrupa Birliği belgele-rinde “Avrupa’nın ortak mirası” diye ifade edilen şeyin kapsamına İslam’ın ve Müslümanların kabul edilip edil-meyeceği meselesi henüz cevabını bu-lamamıştır. Her türlü hoşgörüsüzlüğü ve ayrımcılığı denetleyen, genel poli-tika tavsiyeleri üreten ve bilinç artışı sağlamak üzere sivil toplumla birlik-te çalışan Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI), ya da AGİT gibi veya anayasal standart-larla ilgili olarak Venedik komisyonu gibi yapılara rağmen Avrupa’da İsla-mofobi artarak devam ediyor. Medya, belli bi-çimde sundukça, kültür de aynı zamanda “trans-form” olmuş olarak sunulur. Medyada ayrıca bir “kibir” bir tür “triumphalist” tavır olduğu göz-lemleniyor. Med-ya kendi “etik”

ilkelerini gözden geçirmelidir. Din ko-nularında medya uzman ve bilgili ki-şilerle çalışmalıdır. Çoğunlukla İslam karşıtı önyargılı yayınlar yapılmakla beraber, diğer dinler konusunda da genel bir olumsuz tavır vardır. Mesela, evet ciddi bir sorun olsa bile, Katolik Kilisesi’nde son zamanlarda artarak gündemegelen “çocuk sapkınlığı” ko-nuları gibi örnekler tüm Katolikleri mahkum edecek düzeye getirilerek yansıtılmaktadır. Dikkatli olmak gere-kir. Önyagı herkese zararlıdır. Hatır-lıyorum, Balkan çatışması diye sunu-lan ve Boşnak müslümanlara yönelik etnik temizliği hedefleyen dönemde Avrupa medyası, -dönemin haberle-rine dikkatle bakıldığında görülecek-tir- Katolik Hırvatları daha “Avrupai”, Sırpları ise her ne kadar Müslüman-lara karşı en saldırgan olanlar olsa-lar bile Ortodoks olmaları itibariyle ikinci derecede ve ortada, Müslüman Boşnakları ise Avrupa medeniyetinin dışında ve “öteki” olarak sunmuşlardır çoğunlukla. Örnekler çoğaltılabilir. Ayrıca bu konularda Amerika ve Av-rupa kontekstlerinin farklılığı da gö-zardı edilmemelidir. Avrupa’nın çok-kültürlülük konusunda daha alacağı çok uzun bir mesafe vardır. Irkçılık ve İslamofobi bizzat Avrupa’ya zararlı. Tanımlanan çok kültürlü Avrupa viz-yonunu bizzat içerden zedeleyen bir durum. Artık Avrupa’da herkes şunu anlamalıdır: Avrupa’nın kaderi bir anlamda Müslümanların Avrupa’daki kaderine kilitlenmiştir. Avrupa bu an-lamda medeniyet tarihinin en büyük sınavını vermektedir.”

6 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

2010 yılı Mayıs ayında Hollanda Diyanet Vakfına bağlı Bergen op Zoom Ulu Camii’nden bir grup genç, HDV’nin katkılarıyla Kosova’nın Vucitrin şehrinde bulunan Ali Kelmendi ilk okulu tadilatı için proje geliştirmişler, tadilat calışmaları ile birlikte 30 aile’ye de yardım paketleri dağıtmışlardı.

Bu projenin gerçekleştirme-sinde Vucitrin Çeşme Türk Kültür, Spor ve Dayanışma

Derneği gençleri cok yardımcı oldular ve proje sonrası bölgenin bir çok ihti-yaçlarını da dile getirdiler.

Bu ihtiyaçların temin edilmesi için Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay’ın talimatı ile HDV Gençlik Koordinatorü Uğur Kaya ve Bergen op Zoom Ulu Camii gençlik

kollarının çalışması netice vererek kısa sürede ihtiyaçlar temin edildi.

Temin edilen acil ihtiyaçlar, Hollan-da Diyanet Vakfı Gençlik Koordina-törlüğünün Balkanlardaki mirasımıza sahip çıkma ve gençlerimizi kültürü ve tarihi ile buluşturma programla-rının bir devamı olarak, Kosova’nın Vucitrin şehrine düzenlenen büyük katılımlı ve sıcak bir etkinlikle yerine ulaştırıldı. Hollanda Diyanet Vakfımı-

za bağlı Bergen op Zoom gençlik şubesinin gençlik başkanı Hasan Türk ve ar-kadaşlarının koordinesiyle bir adet tam donanımlı ambulans ve bir adet özür-lü çocukları taşıma müni-büsü, tekerlekli sandelye ve tıbbi malzeme, Vucitrin

Sheikh Zayed hastanesine verilmek üzere gençler tarafından karayolu ile Kosova’ya getirildi.

Hastanedeki törene Hollanda Diya-net Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şe-nay, Vucitrin Belediye Başkanı Bajram Mulaku, Türkiye Cumhuriyeti Koso-va Büyükelçiliğinden yetkilier, Kosova Hollanda Büyükelçisi H. J. Voskamp, Kosova Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve hastane müdürü Vedat Mulaku, Vucitrin Diyanet Vakfı imamı, Ceş-me Türk Derneği yetkilileri, belediye meclis üyeleri başta olmak üzere cok sayıda Kosovalı katıldı. Törende duy-gu yüklü anlar yaşandı ve getirilen araclar ve yardım malzemeleri HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay tara-fından Vucitrin Belediye başkanına ve hastane yetkililerine teslim edildi.

Hollanda Diyanet Vakfı’ndan Kosova’ya Yardım

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 7

HDV BÜLTEN

8 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

Toplantıya Türkiye’den Diyanet İşleri Baş-kanlığı Din İşleri

Yüksek Kurulu Üyelerinden Zeki Sayar ve Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Süleyman Necati Akçeşme’nin yanısıra Lahey Din Hizmetleri Müşa-viri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şe-nay, Rotterdam Din Hizmetle-ri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu, Deventer Din Hizmetleri Ata-şesi Dr. Mustafa Kahraman ile

HDV Şube yöneticileri ve din görevlileri katıldılar.

Kur’an tilavetiyle başlayan program, Din Hizmetleri Mü-şaviri Doç. Dr. Bülent Şenay’ın açış konuşmasıyla devam etti. Bülent Şenay konuşmasında, kurban ile ilgili ayetten bahse-derek “Kurban kesmek” tabiri yerine “Kurban takdimi” tabi-rinin kullanılmasının ayeti ke-rimenin anlamına daha uygun düştüğünü belirterek, ayeti ke-

rimede müminlerin bu takdime şahitlik etmeleri ve Allah’ın is-minin anılmasına vurgu yapıl-dığını ifade etti.

Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Zeki Sayar tarafından bil-gi verilmesinden sonra, TDV Genel Müdürü tarafından slayt eşliğinde, organizasyonun ay-rıntıları sayısal bilgilerle izleyi-cilere sunuldu. Soru ve cevap faslından sonra program başa-rıyla tamamlandı.

Kurban ibadetlerini Türkiye Diyanet Vakfı’nın Vekaletle Kurban Organizasyonu vasıtasıyla yerine getirmek isteyen vatandaşlarımıza, daha dogru ve sağlıklı bilgi vermek amacıyla son iki yıldır düzenlenen bilgilendirme toplantısı bu yıl, 27 Eylül 2010 tarihinde Rotterdam HDV Eğitim Merkezi’nde yapıldı.

Vekaletle Kurban Organizasyonu Hakkında Bilgilendirme Toplantısı Yapıldı

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 9

HDV BÜLTEN

10 | SAYI 18 | AĞUSTOS 2010

BAŞYAZI

Pakistan’da yaşanmış olan sel felaketinin ardından, sel fela-ketine maruz kalan Pakistan’lı

kardeşlerimizin yaralarına bir nebze de olsa merhem olabilmek amacıyla Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği (HBTTKDD) Yönetim Kurulu tarafından 28 Ağus-tos 2010 tarihinde bir yardım kam-panyası başlatılmıştı. Hollanda’da yaşayan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensupları, HBTTKDD ta-rafından başlatılmış olan bu yardım kampanyasına yoğun bir katılım sağ-layarak büyük ilgi gösterdiler. Azınlık mensupları, kampanya süresi boyunca Pakistan’daki kardeşlerine gönderecek-leri yardımları bölgelerinde bulunan HBTTKDD Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerine ilettiler.

Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kuru-lu tarafından Pakistan’a yardım kam-panyası çerçevesinde toplan-mış olan meblağ HBTTKDD sosyal dayanışma sorumlusu Ahmet Kaydır ve dernek sekreteri Mustafa Yusuf ta-rafından Hollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) teslim edildi. HBTTKDD sosyal dayanış-ma sorumlusu Ahmet Kaydır, Pakistan’daki kardeşleri için topladıkları yardımı Hollanda Diyanet Vakfı’na teslim ettik-leri sırada yapmış olduğu de-ğerlendirmede, mağdur ola-na, darda kalana yardım elini uzatmanın Batı Trakya Müs-lüman Türk Azınlık mensup-larının kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. HBTTKDD Yönetim Kuru-lu olarak başlatmış oldukları

Pakistan’a yardım kampanyasına ka-tılmış olan Hollanda’daki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensupları-na şükranlarını arz eden Kaydır, “biz-ler dernek Yönetim Kurulu olarak her zaman insanımızın sesi olmaya özen gösteriyoruz, Hollanda’daki Batı Trak-ya Müslüman Türk Azınlık mensup-ları da yapmış olduğumuz her türlü çalışmada bizlere güven duyuyorlar, birlik, beraberlik ve dayanışma duy-guları içerisinde bizlere destek veriyor-lar” dedi. Hollanda’daki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensupları-nın Pakistan’daki kardeşleri için topla-mış olduğu yardımı Hollanda Diyanet Vakfı’na teslim etmekten memnuniyet duyduklarını ifade eden Kaydır, “der-nek olarak toplamış olduğumuz yar-dımların Pakistan’daki kardeşlerimize ulaştırılmasına öncülük eden HDV Başkanı sayın Bülent Şenay hocamız başta olmak üzere tüm HDV Yönetim Kurulu üyeleri ve çalışanlarına şükran-

larımızı sunuyoruz” dedi.

Hollanda’daki Batı Trakya Türk’lerinin Pakistan’daki kardeşleri için toplamış oldukları yardımı Hol-landa Diyanet Vakfı adına teslim alan HDV İdari Koordinatörü Cevdet Kes-kin, yardımı teslim aldığı sırada yap-mış olduğu değerlendirmede, Hollan-da’daki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensuplarının Pakistan’daki kardeşlerine gönderecekleri yardımla-rı, Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği aracılığı ile Hollanda Diyanet Vakfı’na iletmele-rinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Hollanda Diyanet Vakfı tarafın-dan başlatılmış olan Pakistan’a yardım kampanyasına yoğun bir katılım ol-duğunu belirten Keskin, HDV tara-fından toplanan yardımların Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığı ile Pakis-tan’daki felaketzedelere ulaştırılmaya devam edildiğini ifade etti.

Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu tarafından Pakistan’a yardım kampanyası çerçevesinde toplanmış olan meblağ HBTTKDD sosyal dayanışma sorumlusu Ahmet Kaydır ve dernek sekreteri Mustafa Yusuf tarafından Hollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) teslim edildi.

Hollanda’daki Batı Trakya Türkleri’nden Pakistan’a Yardım

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 11

HDV BÜLTEN

Deventer bölgesi din görevlileri bölge toplantısı Dr. Mus-

tafa Kahraman başkanlığında Barneveld Ulu Camii’nde ya-pıldı. Toplantıya Kur’an-ı Ke-rim okunmasıyla başlandı. De-venter bölgesi Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman “Yapacağınız en büyük görev gençlerle ilgilenmek, arkanızda

hoş bir sada bırakmak olmalı. Din Görevlileri Gönül adamı, halkın önderleridir.”dedi. Top-lantıda idari konular ve Kur’an kurslarında başarılı eğitim için neler yapılmalı, aksaklıklar ne-lerdir? Sorularına cevap arandı. Bu yıl aralarında 2 bayan görev-lininde bulunduğu yeni gelen görevliler tanıtıldı. Sonra Gö-revliler kendi arasında çim saha

maç yaptı. Maçı 2009 yılında Hollanda’ya gelen görevlilere Bursa Nilüfer eğitim merke-zinde Hollandaca dersleri veren Mustafa Demircan ve Cami yönetimi’de izledi. Toplantı so-nunda Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman’ın Bar-neveld Ulu Cami Din Görevlisi Mücahit Çakır’a ve Cami yöne-timine teşekkür etti.

HDV Barneveld Ulu Camii’nde Toplantı

12 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

Kuzey Hollanda Bölgesi Kraliyet Komiseri Johan Remkes, Zaanstad Belediye Başkanı Geke Faber, Belediye encümenleri ve beraberindeki heyet Sultan Ahmet Camiini ziyaret etti. Ziyarette dernek yöneticilerimiz, kadın kolları ve din görevlimiz Dursun Boz hazır bulundu.

1 Temmuz 2010 tarihi itibari ile Kuzey Hollanda bolgesinin yeni Kraliyet Komiseri olarak

atanan eski Başbakan yardımcısı ve Hollanda İçişleri Bakanı Johan Rem-kes cami yönetim kurulu sekreteri Re-cep Ayaz tarafından derneğimizdeki faaliyetler hakkında bilgilendirildi.

Poelenburg semtinden bazı kurum-larında davet edildiği tanışma progra-mı konferans salonunda çay ve tatlı ik-ramı ile sıcak bir ortamda devam etti.

Kraliyet Komiseri Johan Remkes’in Ziyareti

(Fot

o’s C

opyr

ight

© N

ico R

oodh

art 2

010)

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 13

HDV BÜLTEN

Tanınmış bir hadîs âlimi, Ömerî diye tanınır. 184 (m. 800) senesin-

de Medine-i Münevvere’de vefât etti. Babasından ve başkalarından hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ondan da, Süleymân bin Muhammed bin Yahyâ bin Urve bin Zübeyr, İbn-i Uyeyne, İbn-i Mübârek, Mûsâ bin İbrâhîm gibi âlimler (r.anhüm) hadîs-i şerîf bildirmişlerdir. İbn-i Hibbân buyurdu ki: O, zamanı-nın en zahid (dünyâya düşkün olmıyan ve âbidlerinden (çok ibâdet edenlerden; olup, hadîs ilminde sika (güvenilir) bir âlim idi. Fudayl bin İyâd buyurdu ki: “Abdullah bin Abdülazîz ile İbn-i Mübârek’in huzuruna gidip, ya-nında bulunmayı çok seviyorum.”

Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:

Enes bin Mâlik’den rivâyet etti: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Dünya hususunda, kendisin-den yukarı olanlara, dîni hu-susunda kendisinden aşağıda olanlara bakan kimseyi, Allahü teâlâ şükredici ve sabredici ola-rak yazmaz. Dünya hususunda kendisinden aşağıda olanlara bakıp, din hususunda kendisin-den yukarıda olana bakan kim-seyi Allahü teâlâ, şükreden ve sabırlı bir kul olarak yazar.”

İbrâhîm bin Sa’d’dan rivâyet etti: Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Eshâbım hakkında, Allahü teâlâdan korkun. Sakın benden sonra onlara düşmanlık yapma-yınız. Onları seven beni sevdiği için sever. Onlara buğz eden, kin tutan, bana düşmanlığından dolayı böyle yapmış olur. Onla-ra eziyet eden, bana eziyet etmiş olur. Bana eziyet eden, Allahü

teâlâya eziyet etmiş olur. Kim Allahü teâlâya eziyet ederse, Al-lahü teâlânın onu cezalandırma-sı çok yaklaşmıştır demektir.”

Sâlim bin Abdullah’dan rivâyet etti: Resûlullah efendimiz buyur-du ki: “Allahü teâlâya yalvarıp, duâ etmeden önce Ma’rufu (iyi-liği) emredip, Münker’den (kö-tülükten) nehyediniz (alıkoyu-nuz.) Günahınıza pişman olup, Allahü teâlâdan afv ve mağfiret dilemeden önce, elbette Allahü teâlâ sizin duâlarınızı kabul et-miyecek. O zaman afv mağfiret de olunmıyacaksınız. Yahudi âlimler ve hıristiyan din adam-ları Emr-i ma’ruf ve Nehy-i an-il münkeri terk ettikleri için, Alla-hü teâlâ onları, kendi Peygam-berlerinin lisânı üzere lanetle-yip, umumî bir belâ vermiştir.”

Ebû Ca’fer el-Hızâ: Abdullah Ömerî’nin (r.a.) bir gün büyükler-den birisinin şu sözünü naklettiği-ni bildirdi: “Kur’ân-ı kerîmi çok okumalı. Çünkü, Kur’ân-ı kerîm, okunup emirlerine uyulduğu za-man, Cennete götürür.” Abdullah Ömerî hazretleri daima kitaplarıy-la beraberdi. Onları yanından hiç ayırmazdı. Mutlaka yanında baka-cağı bir kitap bulunurdu. Ona, ni-çin, kitapları bu kadar seviyorsun dediler. O, bunlara şu sözlerle ce-vap verdi. “İnsana kabirden daha ibret verici ve daha çok nasîhat eden bir şey yoktur. Yalnızlık, bir takım sıkıntı ve kötülüklerden uzak tutar. Kitap ise, insana yakın ve samimi bir arkadaştır.”

Birgün şöyle duâ etti: “Yâ Rab-bi! Sana, büyüğümüz, küçüğümüz tövbe ederiz. Tövbelerimizi, doğru kıl. Bizi tövbesine uymayanlardan eyleme, Allahım!”

Ebû Münzir İsmâil bin Ömer anlattı. Abdullah Ömerî (r.a.) şöyle diyordu: “İnsanoğlu gaflete dalar da, Allahü teâlâ’nın emirle-rini yapmaz olur. Yasakladığı şey-leri yapmağa başlar, insanlardan korkarak, Emr-i ma’ruf ve Nehy-i an-il-münker (iyiliği emredip, kö-tülüklerden alıkoyma) farzını terk eder.”

Muhammed bin Harb el-Mekkî dedi: Abdullah bin Abdülazîz Ömerî hazretleri yanımıza gel-mişti. Onun etrafına toplandık. Mekke-i Mükerreme’nin ileri gelenleri de toplanmıştı. Bu sı-rada başını kaldırınca, Kâ’be-i Muâzzama’nın etrafında yükse-len sarayları gördü. Şiddetli bir şekilde bağırarak “Ey bu köşkleri bu mukaddes mekanın yanına dikenler; “Ölünce, yapayalnız kalacağınız, mezarların zifiri ka-ralıklarını hatırlayınız. Ey zevk ve sefa sahipleri, ey dünyâ nimetle-ri içerisinde yüzenler! Kabirde, kurtların, böceklerin, yiyecekleri ve gıdaları olacağınızı, şu güzel vücutlarınızın, toprağın altında çürüyeceğini, o gören gözlerini-zin akacağını, konuşan dillerinizin susacağını hiç düşünmüyor musu-nuz?” Abdülazîz hazretleri bunla-rı söyleyince gözleri doldu. Birisi Abdullah bin Abdülazîz’e, “Bana nasîhat et” dedi. Bunun üzerine, o zâta dönerek: “Verâ çok kıymet-li bir haslettir, insanın kalbinde verânın (şüpheli şeylerden sakın-ma) bulunması, bütün dünyâya bedeldir. Onun için, bir şey şüp-heli ise ondan sakın. Yoksa harâm işlersin” dedi.

ABDULLAH BİN ABDÜLAZÎZ:

14 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

İSLÂM BÜYÜKLERİ

Assen’da bulunan Jozef Kerk adlı kilisenin gençleri,HDV Mevlana Camii’ne bir ziyaret gerçekleştirdiler.

13.10.2010 Çarşamba günü yapılan ziyarette, kilisen pa-pazı Ron Koopmans ve be-

raberindeki yüksekokulda okuyan gençlere sıcak bir karşılama yapıldı. Cami lokalindeki karşılama, hoş gel-diniz faslı ve tanışmadan sonra ziya-retçilere cami ve cemiyet hakkında bilgiler sunuldu. Cami içersine alınan ziyaretçiler cemaatle kılınan namazı

izlediler. Namaz sonunda, caminin İslam dininde ne gibi öneme sahip olduğu konusu başta olmak üzere İs-lam dininin, itikat, ibadet ve ahlaka dair temel prensipleri anlatıldı. Genç-lerin meraklı sorularına din görevlisi Tacettin Bıyık tarafından hassasiyetle cevaplar verildi. Tekrar cami lokaline alınan ziyaretçiler burada da sorularını sormaya devam ettiler. Ziyaretçilere

namaz öncesi ve sonrasında sıcak Türk çayı ile beraber poğaça ve çeşitli ik-ramlar yapıldı. Türk misafirperverliği, konuların sunumu ve sorulara verilen doyurucu ve samimi cevaplardan aşırı memnun kaldıklarını ifade eden pa-paz ve gençler yaklaşık iki buçuk saat süren ziyaretlerini tamalayıp camiden ayrıldılar.

Assen’da Kilise Gençliğinden Camiye Ziyaret

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 15

HDV BÜLTEN

Kuzey Hollanda HDV Ca-mileri Çalışma Grubu’nun 12 eylül 2010 Pazar günü

organize ettiği bayramlaşma progra-mına ilgi oldukça yüksek oldu. Sade Center salonunda yapılan programa Zaandam Sultan Ahmet, Alkmaar Hacı Bayram, Heerhugowaard Mimar Sinan, IJmuiden Kuba, Den Helder Ayasofya, Hoorn Abdulkadır Geylanı ve Beverwijk Akşemsettin camileri yö-netim kurulları ve cemaatiyle birlikte yoğun ilgi gösterdi.

Sunuculuğunu Zaandam Sultan Ahmet Camii Din görevlisi Dursun Boz’un yaptığı program, birlikte ya-pılan sabah kahvaltısının ardından Kur’an-ı Kerimle başladı. Programda ilk olarak Din Görevlileri İlahi Grubu ilahiler söyledi. Cami yönetim kurulu başkanlarının kısa konuşmaları oldu.

Fıkralar ve hikayeler anlatıldı. Folklor ekipleri gösterilerini sundular. Çocuk-lara palyaço gösterileri ve çeşitli eğlen-ce aktiviteleri yapıldı. Şube camileri tarafından çocuklara bayram hediye-

leri dağıtıldı. İlk defa gerçekleştiren program bölge halkının daha iyi ta-nışmasına, kaynaşmasına ve bayramın ruhuna uygun hoşça vakit geçirmesine vesile oldu.

Kuzey Hollanda Camileri Ramazan Bayramı’nı Birlikte Kutladı

16 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

(Fot

o’s C

opyr

ight

© N

ico R

oodh

art 2

010)

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 17

HDV BÜLTEN

Vlaardingen şehrindeki HDV Eyüp Sultan Camimiz 25 Eylül 2010 Cumartesi günü, farklı din ve inançdaki cami ve kiliselerin ortaklaşa düzenlediği Barış ve Hoşgörü konulu bir diyalog toplantısına ev sahipliğinde bulundu.

Düzenlenen bu programda şehrimizde bulunan Kato-lik ve Protestan kilisesi din

adamları ile diğer cami ve kuruluşların yanısıra Vlaardingen Belediye Başkan Yardımcısı ve birçok Hollandalı ve

Türk vatandaşlarımızda katıldılar T.C. Başkonsolosluğu Rotterdam Din Hiz-metleri Ataşemiz Dr. Fevzi Hamurcu bey hocamızında konuşmacı olarak ka-tıldığı bu toplantı sıcak bir atmosferde geçti.

Toplantıya ev sahipliği ya-pan Vlaardingen Eyüp Sultan Cami şube yönetim kurulu başkanı Ali Pektaş’ın açılış ve takdim konuşması ile başla-yan program, Eyüp Sultan Cami Din Görevlimiz Hü-seyin Demirci ‘nin okuduğu Kuranı Kerim ve Türkçe me-ali ile programın sunuculuğu-

nu yapan Ali Kemal KADI’nın Hollan-daca Kuran Mealini okumasıyla devam etti.

Konuşmacı olarak toplantıya iştirak eden Rotterdam Din Hizmetleri Ataşe-miz Dr. Fevzi Hamurcu bey hocamız Barış ve Hoşgörü hakkında yaptığı konuşmasında şunları söyledi; Değerli Misafirler, Bu dünyada insanca yaşaya-bilmek için ihtiyaç duyduğumuz şeyle-rin başında barış ve hoşgörü gelmekte-dir. Gittikçe küçülen bir dünyada yaşı-yoruz artık. Ulaşım ve iletişim alanın-daki hızlı gelişmeler dünyayı adeta bir köye dönüştürdü. Aynı köyün sakinleri olarak bizler işte bu sebeple barışa ve

Vlaardingen Eyüp Sultan Camii’nde Barış ve Hoşgörü Konulu Toplantı Düzenledi

18 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

hoşgörüye bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız.

Barışı ve hoşgörüyü konuşmak, mü-zakere etmek, bu maksatla toplantılar yapmak çok önemli ama bunlar, top-lumumuzda ve dünyada kalıcı barışı ve hoşgörüyü tesis etmek için yeterli değildir. Bunu başarabilmek için din adamlarının, inananların, yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde politika üreten-lerin ve yöneticilerin, kısacası her bir dünya vatandaşının daha fazla gayret göstermesi gerektiği hatırlanmalıdır. Bu güzide topluluğun bu gaye ile bura-da, bir mabedin çatısı altında toplandı-ğını görmekten çok mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum.

Dinî, kültürel, tarihî, coğrafî ve di-ğer farklılıklarımıza rağmen hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz ve her birimiz büyük insanlık ailesinin birer ferdiyiz. Farklılıklarımız zenginliğimizdir ve in-sanlığın asırlar içerisinde üreterek bizle-re bıraktığı ortak mirasımızdır. Üstelik insanlığın ortak değerlerinin farklılıkla-rından çok daha fazla olduğu da başka bir gerçektir.

Yaşadığımız toplumda barışı ve hoş-görüyü tam anlamıyla tesis etmek isti-yorsak onların önündeki tüm engelleri temizlemeye gayret etmemiz gerekir. Kalıcı barışın ve hoşgörünün egemen olduğu bir dünyaya kavuşmak dileğiyle hepinizi sevgi ile selamlıyorum.

Sayın hocamızın konuşmasının ar-dından Lucas Kerk adına söz alan Tali Sorek tarafından BARIŞ şiirleri okun-du. Hristiyan Katolik Hollandalı va-tandaşlarımızın hep birlikte Cora de Koning’in eşliğinde söyledikleri toplu ilahilerin ardından, protestan ve ka-tolik kilisesi din adamlarının incilden okudukları dua bölümleriyle program devam etti. Vlaardingen Ümmet ca-miinden İmam Mahmut Bozdağ’ın Kuran’ın barış ve hoşgörüye bakışı hakkındaki konuşmasının ardından, Remonstrantse Kerk’den ds. Els van Dunne, PKV Ambacht Kilisesinden Oost ds. Guus Froberg ve R.K. H. Lucaskerk’den pastor Kees Koelman günün anlam ve önemine dair barış ve hoşgörü içerikli konuşmalarda bulun-dular. Camimiz Kuran kursu öğrenci-

lerinden Mikail Ekinci’nin ney taksimi eşliğinde sergilediği Sema Gösterisi katılımcılar tarafından büyük ilgi ve beğeniyle izlendi.

Camimiz din görevlisi Hüseyin Demirci’nin teşekkür ve kapanış ko-nuşmasıyla program sona ererken, programın kapanışında söz alan Beledi-ye Başkan Yardımcısı Cees Oosterom, Vlaardingendeki cami ve kiliselerin birlikteliğinden ve böyle toplantıların yapılmasından memnuniyet duyduk-larını belirtti.

Toplantıya, Cami Din görevlileri ile Katolik ve Protestan Kilisesi din adam-larının, katılımcılara gül takdiminde bulunması ve hep birlikte çekilen hatı-ra fotoğraflarıyla programa son verildi.

Daha sonra toplu olarak yenen ye-

mekte program hakkında görüş ve dü-şüncelerini belirten Hollandalı misa-firlerimiz böyle anlamlı bir toplantıda hep birlikte olmaktan dolayı çok mutlu olduklarını belirterek camimizden ay-rıldılar.

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 19

HDV BÜLTEN

Programlar içerisinde cami içi ve cami dışı etkinliklere ağırlık verildi. Evveli rahmet, ortası mağfiret sonuda cehennemden kurtuluş günleri olan ve 11 ayın sultanı diye adlandırılan ve içerisindeki bir gecenin (Kadir Gecesi) bin aydan daha hayırlı olduğu bu Ramazan ayı farklı güzelliklerle ihya edildi.

Başta vatandaşlarımızın ve cemaatimizin rahmet ve bereket ayından gerektiği

şekilde istifade edebilmesi için mu-kabele, teravih, vaaz ve irşad prog-ramlarına önem verilerek anavatan-dan uzakta, vatandaşlarımıza hoş bir Ramazan Ayı geçirmeleri sağlandı.

Farklı mekanlarda iftar program-ları tertip edilmesi farklı inanç grup-larına mensup insanların bir araya getirilmesi onbir ayın sultanı olan Ramazan Ayı’nın bereketi oldu.

Bu sene ilk defa 4 Eylül Cumar-tesi akşamı Kregerplein’de iftar programında açık havada çadırlar kurularak içersinde mescit çadırı da bulunmak üzere Amsterdam Oost Belediyesinin öncülüğünde Belediye Başkanı ve yetkililerinin Hollandalı vatandaşların Fas ve Türk vatandaş-larımızın katılımıyla iftar programı düzenlenerek Ramazan Ayının ve Orucun bereketi olarak bir iftar sof-rasında buluşmanın haz ve bereketi yaşanmış oldu. İftar programından önce HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii Din Görevlisi ve öğrencilerin

söylediği ilahiler ve diğer etkinlikler dikkat çekerek, iftar vaktinde Am-sterdam Osdorp Hacı Bayram Ca-mii Din Görevlisi Ahmet Yazıcı’nın okuduğu ezanın ardından Eyüp Sul-tan Camisi Din Görevlisi Cemalet-tin Yiğit’in yaptığı Hollanda’ca iftar ve yemek duası iftar programına katılanlar tarafından büyük beğeni topladı.

Ayrıca HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii’nde Kadir Gecesi ayrı bir güzellikte idrak edildi. Bu gece sabaha kadar camide ibadet yap-mak isteyen bayanlar için camii açık tutuldu. Yine Ramazan faliyetleri arasında çevremizde bulunan Lukas Hastanesi’nde yatan cami cemaati ve vatandaşlarımızdan Seyfi Öztürk ziyaret edilerek kendisine geçmiş ol-sun dileklerinde bulunuldu.

HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii’nde Ramazan Ayının Gelişi farklı programlarla idrak edildi

20 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

Ayrıca Avrupa’ya ilk gelen bi-rinci kuşak diye ifade edilen Avrupa’da Camilerin ve İbadetha-nelerin açılmasında büyük eme-ği bulunan ve bir dönem Eyüp Sultan Camisinde Yöneticilik ve Dernek Başkanlığı yapan Mustafa Dokudur ve eşi, Woonzorgcent-rum Bernardus huzur evinde ziya-ret edilerek kendilerine yaptıkları hizmetlerinden dolayı teşekkür edildi. Kendileride, hizmet ettik-leri cami tarafından, Cami yöneti-mi, Din Görevlisi, cami cemati ve geleceğimiz olan gençler tarafın-dan unutulmamanın kendilerini çok memnun ettiğini belirterek teşekkür etti.

Yine başka bir Huzur evinde bulunan Ali Yaz adındaki vatan-daşımız da kendisini bu Ramazan Ayında ziyarete gelenlere teşekkür ederek geçmişe dönük hatıraların paylaşıldığı anda duygulu anlar yaşandı.

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 21

HDV BÜLTEN

28 Ağustos 2010 Cumartesi günü Assen’da “het multicul-tureel stadsfestival ‘De Ontmo-

eting’ adı altında çok kültürlü bir gün düzenlendi.

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen programda çeşitli etkinlikler yer aldı. Assen’da yaşayan yerli ve yabancılar kendi kültürlerine ait objeleri, tanıt-ma, diğerlerini tanıma ve aynı zaman-da eğlenme imkanı buldular. Buradaki Müslüman Türkler de bu programda, o gün için kendilerine tahsis edilen kütüphane binasında Türkiye’yi Türk kültürünü ve özellikle 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması münasebetiy-le İstanbul’u tanıttılar. Bu çerçevede kütüphane binası içersinde Türk Kö-şesi hazırlandı. Burada ziyaretçilere Türkiye ve İslam hakkında hazırlanan kitapçık ve broşürlerin dağıtımı yapıl-dı. Türkiye ve İstanbul hakkında film gösterimi yapıldı. Türk yemeklerinin tanıtımı ve sunumu yapıldı. Ayrıca küçük ziyaretçiler için hazırlanan kö-

şede tiyatrocu Nico Herwig tarafın-dan Nasrettin Hoca fıkraları canlan-dırılarak anlatıldı. Program boyunca ziyaretçilerin sorularına görevliler ta-rafından içtenlikle cevaplar verildi.

Yoğun katılım ve ilginin gözlemlen-diği programda hedeflenen Assen’daki kültür zenginliklerini tanıma ve onları tanıtma hedefine, etkinlik çerçevesin-de tertiplenen toplantılar, konferans-lar, konserler, el sanatları sergileri vb. faaliyetlerle ulaşıldığı sanılıyor.

Assen Mevlana Camii’nden Türkiye Tanıtımı

22 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

Tutulan oruçlar, kılınan te-ravih namazları, yapılan sohbet ve vaazlar, okunan

Kur’an-ı Kerimler, verilen iftar yemek-leri, verilen sadaka ve zekatlar, alınan gönüller, sevindirilen insanlar ve te-mizlenen nefislerden sonra hakedilen bayramlar.

Her yıl olduğu gibi bu yılda yoğun ve bereketli geçen Ramazan ayı sonun-da bayramlaşmalar sevgi ve coşkuyla yaşandı. Assen’daki Müslümanlar da bayram namazı sonrası HDV Assen Mevlana Camii’nde bayramlaştılar.

Farklı milletlerden Müslümanların bu sevinçli bayram kutlamalarına As-sen Belediye Başkanı Sicko Heldoorn da çalışma arkadaşlarıyla birlikte ka-tıldı. Belediye başkanı ve arkadaşları teker teker herkesle tokalaşarak müs-lümanların Ramazan bayramlarını tebrik ettiler. Bayan cemaat tarafından

hazırlanıp bayram sabahına yetiştiri-len börekler, tatlılar, çorbalar ve kah-valtılık malzemeler samimi sohbetler eşliğinde afiyetle yendi.

Belediye başkanı ve yanındakiler HDV Mevlana Camisine gelen farklı milletlerden insanları birada görme-lerinden dolayı hayranlıklarını dile getirdiler.

Assen Belediye Başkanı’ndan Camiye Bayram Ziyareti

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 23

HDV BÜLTEN

Sıfatın lâ-şerîk’ken bak, Şu bataklıkta kaç şerîkin var!

Tevfik Fikret

Tanrı’nın muhteşem büyüklüğüne,Yetmez aklım, karıncayım, küçüğüm…

Edip Ayel

Târîfine girmemektir evlâ,Ta‘rîfe gelir mi hiç Mevlâ?!..

Muallim Nâci

Varlığım hâlıkımın varlığına şâhiddir,Başka burhân-ı kavî vâr ise de zâiddir.

Şinasî

Tevhîd-i Hudâ kitaba sığmaz,Takrîri anın hitâba sığmaz.

Sinan Paşa

Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile,Yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile.

Şinasî

Varsın sen İlahî, yine varsın, yine varsın!..Aklımda, hayâlimde ve hissimde yaşarsın.

Cenab Şehabeddin

Zâtın benim ey zâtıma hüccet olan Allah!Ey varlığı varlık ile müsbet olan Allah! İsmail Safa

ŞİİR KÖŞESİ

24 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV Rotterdam Ko-catepe Camii’nde 2 0 1 0 - 2 0 1 1

Kur’an-ı Kerim ve Dini bilgiler kursunun başlaması dolayısıyla 24 Ekim 2010 tarihinde bir veli toplantısı yapıldı. Rotterdam Kocatepe Camii konferans salo-nunda yapılan toplatıya bütün

öğrenci velileri katıldı. Yaklaşık 250 kız ve erkek ögrencinin de-vam ettigi kursla ilgili görüşler dile getirildi. Rotterdam Koca-tepe Camii din görevlisi Lütfü Aydın velilere kursla ilgili su-num yaptı ve daha fazla verimin alınabilmesi icin karşılıklı daya-nışmanın ve bilgi alış verişinin

faydalı olacağını dile getirdi. Toplantıda ayrıca “Ailede Ço-cuk Egitmi” isimli egitici bir se-miner de verildi. Toplantıya ka-tılan veliler bu toplantıların çok verimli olduğunu dile getirerek her ay yapılmasını teklif ettiler.

HDV Rotterdam Kocatepe Camii’nde Veli ToplantısıHDV Rotterdam Kocatepe Camii’nde Veli Toplantısı

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 25

HDV BÜLTEN

ABD

Sözlükte “kul” demek olan “abd” kavramı Kur’ân’da; “kul” ve “kullar” şeklinde yalın olarak veya «kullarım», «kullarımız» ve «Allah›ın kulları» şeklinde Allah›a izâfet ile genel olarak bütün in-sanları ifade etmek için; bazen de «mü›min kullar», «ihlaslı kullar», «muttakî kullar», «bilgin kullar», «sâlih kullar» ve «şükreden kullar» şeklinde sıfat ve övgü ifadesi ola-rak kullanılmıştır. Çoğulu¸ «abîd» ve «ibâd»dır (Bakara, 2/23, 178; İsrâ, 17/3; Meryem, 19/63; Enbi-ya, 21/26; Neml, 27/15,19; Fâtır, 35/28, 31; Sâd, 38/83; Zümer, 39/53; İnsan, 76/6) (

ABDÂL

Birinin yerine geçen, karşılık anlamına gelen bedel ve bedîl ke-limelerinin çoğuludur. Tasavvufî bir terim olarak ise «dünya ilgile-rinden kurtularak kendisini bü-tünüyle Allah yoluna adayan ve ricâlü›l-gayb diye adlandırılan ve-liler topluluğu içinde yer alan «sûfî veya erenler» anlamına kullanıl-maktadır. Bu kelime yerine budelâ kelimesi de kullanılmaktadır. Ab-dallar, insanlara karşı iyi niyetli, kendilerine kötülük yapanları bağışlayan, sahip oldukları şeyleri başkalarıyla paylaşan, kazâ ve ka-dere gönül hoşluğu ile boyun eğip rıza gösteren, haramlardan titizlik-le kaçınan, ibadetlerinde ihlâs ve samimiyeti ön planda tutan, sevgi, şefkat, merhamet ve iyi niyet gibi ahlâkî erdemlerle donanmış kim-selerdir. Hadis olduğu öne sürü-len rivâyetlerde abdalların sayıları konusunda 7, 30, 40, 70, 80 gibi

değişik rakamlar verilmektedir. Yaygın görüş ise sayılarının 40 kişi olduğudur. Ancak abdal konusu ile ilgili hadislerin büyük bir kısmı veya tamamı titiz muhaddisler ve kelâmcılar tarafından senet veya metin tenkidine tâbi tutularak reddedilmiştir. Abdal ve budelâ kelimeleri tasavvuf geleneğinde ifade edildiği anlamda Kur›ân-ı Kerim›de yer almamıştır. Ayrıca abdal, Afganistan›da bir Türk ka-bilesinin, Anadolu›da ise göçebe bir topluluğun adıdır.

ABDEST

Farsça âb (su) ve dest (el) ke-limelerinin birleşmesinden meydana gelen abdest kelime-si, «el suyu» anlamına gelir. Ab-dest kavramı Arapça›da «güzel-lik ve temizlik» manasına gelen vudû› kelimesiyle ifade edilir.

Namazın şartlarından birisi olan abdest, namaz ve Kabe›yi tavaf, tilavet secdesi gibi bazı ibadetle-ri yapmak için, vücudun belirli uzuvlarını usulüne uygun olarak yıkamak veya meshetmektir. Ab-dest müstakil bir ibadet olma-yıp, belli ibadetleri yapmak için vasıta niteliğinde bir ibadettir. Manevî temizlik ve namaz baş-ta olmak üzere ibadetlere ruhen ve bedenen hazırlık mahiyetin-de olan abdest, aynı zamanda maddî bir temizlenme vasıtasıdır.

Mâide sûresinin 6. âyetinde, abdestin namaz için farz kılın-dığı bildirilmekte ve rükünleri (farzları) sayılmaktadır. Âyette zikredilen abdestin farzları; yüzü yıkamak, kolları dirseklerle bera-

ber yıkamak, başı meshetmek ve ayakları topuklarla birlikte yıka-maktır. Bu şartlara Şafiîler, niyet ve tertibi; Hanbelîler, tertip ve uzuvların peşpeşe yıkanmasını; Malikîler, niyet ve uzuvların ardar-da ovalanarak yıkanmasını ilave ederler. Bu şartlara riâyet edilerek alınan abdestin sahih olabilme-si için, abdest uzuvlarında kuru yer bırakılmaması ve deri üzerin-de suyun temasını engelleyecek bir şeyin bulunmaması gerekir.

Usul ve adabına uygun bir şe-kilde abdest şöyle alınır: Abdes-te niyet ve besmele ile başlanır, parmak aralıkları da dahil eller bileklere kadar üçer defa yıkanır, dişler temizlenir, ağza ve buruna üçer defa su verilip yıkanır. Yüz ve dirseklerle beraber kollar üçer defa yıkanır. Sağ el ıslatılarak elin içiyle başın üstü bir defa meshedi-lir. İki elin içi ile başın tamamının meshedilmesi daha iyidir. Eller ıslatılarak parmaklarla kulakların içi ve dışı, sonra da ense birer defa meshedilir. En son olarak da, üç defa ayaklar topukları ile birlikte yıkanır. Yıkamaya sağ uzuvlardan başlamak, suyu iktisatlı kullan-mak, abdest esnasında ve sonunda dua etmek, kelime-i şahadet getir-mek abdestin sünnetlerindendir.

Kişinin önünden ve arkasından herhangi bir şeyin çıkması, vücu-dun herhangi bir yerinden kan ve irin gibi şeylerin akması, ağız do-lusu kusmak, bayılmak, delirmek, uyku ve sarhoşluk gibi şuuru en-gelleyen durumlar abdesti bozar.

Dini Kavramlar

Kaynak: Dini Kavramlar Sözlüğü-Diyanet

İşleri BaşkanlığıYayınları

26 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

FIKIH KÖŞESİ

Eerbeek Ayasofya camii 3 Eylül 2010 Cuma ve 5 Eylül 2010 Pazar günlerinde iftar

programları düzenledi.İftar program-larına Türk vatandaşları, Hollandalı vatandaşlar ve Eerbeek’li iş adamları davet edildi. Programa Belediye Baş-kanı, Belediye Encümen Üyeleri, Po-lis yetkilileri, okul temsilcileri, Hol-landalı işadamları ve Türk işadamları katıldı. Hollandalıların ve Türk vatan-daşlarımızın düzenlenen programla-ra yoğun ilgisi herkesi memnun etti.

İftar Programı din görevlisi Ömer Kızılırmak’ın Kuran okumasıyla baş-ladı. Ardından cami yönetim kuru-lu adına Başkan Ayhan Yüksel kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasında Eerbeek’te böyle programın ilk defa yapıldığını katılımlarında dolayı herkese teşekkür etti.Akabinde Din görevlisi Ömer Kızılırmak Rama-zan ayının öneminden bahsederek, insanlar farklı dinlere inansalar da inançlara saygı gösterildiğinde top-

lumda bir arada huzur içinde yaşa-nabileceğine vurgu yaptı. Daha sonra Brummen Belediye Başkanı yaptığı konuşmada bu tür etkinlikleri kül-türleri tanıma ve halkın kaynaşma acısından önemli olduğunu ifade etti. Akşam ezanının okunmasıyla iftarla-rını açan davetliler sıcak bir ortamda yemek yiyip çay içip sohbet ettiler.

Eerbeek Ayasofya Camisi İftar Programı Düzenledi

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 27

HDV BÜLTEN

Hollanda Diya-net Vakfı’nın sponsorluğu ve

desteği ile Dieren Selimiye Camiinde ebru kursu dü-zenlendi. Biri Hollandalı 9 kişinin katıldığı kursa Din Görevlisi Abdullah Söyle-mez de katıldı. HDV Sa-nat Danışmanı Refi Kileci tarafından Dieren Selimiye Camii Lokalinde verilen kurs 3 ay sürdü. Son ders ve sertifika töreni için Ro-terdam Rumi Sanat Ensti-tüsü’ ne giden kursiyerler, Hollanda’da Türk ve İslam kültürüne ait böyle güzel bir sanat evinin olmasın-dan duydukları heyecanı ve sevinci dile getirdiler. Ser-tifika töreninin ardından program son buldu.

HDV Dieren Selimiye Camisinde Ebru Kursu

28 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

Sabır ve namazla Allah’a sığınıp yardım

isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona

döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına

namaz elbette ağır gelir.

(Bakara Suresi,Ayet 45-46)

705. Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söyledi:“Kâmet getirildiği zaman namaza koşarak değil, ağırbaşlı bir şekilde yürüyerek geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını imamla birlikte kılınız; yetişemediğiniz rekâtları da kendiniz tamamlayınız. ”Müslim’in rivayetinde şöyle bir ilâve vardır:“Herhangi biriniz namaz kılmaya karar verdiği zaman artık namazda sayılır. ”Buhârî, Ezan 20, 21, Cum`a 18; Müslim, Mesâcid 151–155. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 54; Tirmizî, Salât 127; Nesâî, İmâme 57; İbni Mâce, Mesâcid 14

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 29

Bir Ayet, Bir Hadis-i Şerif

Her yıl sayısız güzellikler getiren Ramazan ayı, memleket-ten uzakta Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız için daha büyük bir mutluluk kaynağı olmaktadır. Peygamber

Efendimiz’in (s.a.s.) ‘ümmetimin ayıdır’ diye tanımladığı Ramazan, bu yıl da ümmet-i Muhammed’in her bakımından coştuğu bir ay oldu. Sayısız fırsatlarla dolu olan bu mübarek ayın bize getirdiklerini kısaca hatırlamaya çalışalım.

Diğer günlerde çoğu zaman unuttuğumuz pek çok şeyi hatırlaya-bildik ve onlar üzerinde tefekkür etme fırsatı bula-bildik. Böylelikle kendi iç dünyamıza dönerek hayat akışımızı gözden geçirip sorgula-ma fırsatını yakaladık, bir nefis muhasebesi ve bir iç denetim yapa-bildik.

Oruç, bedenimizi dinlendirirken ruh dünyamızı onarıp güçlendir-di, geliştirip tam kapasiteyle çalışır hale getirdi. Bu sayede düşün-ce dünyamızda derinleştik, ruh dünyamızda alabildiğine yükseldik. Yeme ve içme gibi en temel insanî ihtiyaçlarımızı geçici bir süre as-kıya alarak adeta melekleştik ve maneviyat yolculuğumuzda epeyce yol aldık.

Dünyevî meşakkatler girdabında sürüklenen insanoğlu hayatın asıl gayesini ve unuttuğu önemli görevleri bu ayda yeniden hatırladı. Ebediyet limanına doğru seyreden bir geminin yolcuları olduğunu bir defa daha anladı, bir ömrün ya da -en azından- son bir yılın nasıl bir rüzgâr gibi geçip gittiğini hissetti.

Ramazan’ın ilk günleri rahmet, ortası bağışlanma, sonu da günah-lardan kurtulma zamanı olarak bilinir. Bu durumu Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle ifade eder: “Ramazan ayı geldiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.” (Buhârî, Savm, 5; Bed’ü’l-Halk, 11; Müslim, Sıyâm, 2; Nesâî, Sıyâm, 5) Bu fırsatları değerlendirerek pek çok hayırlı iş yaptık, pek çok şerli işten de uzak durabildik.

Bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmaktadır: Oruç kötülüklerle sizin aranızda bir perdedir. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin, bağırıp ça-ğırmasın. Birisi ona uygunsuz şeyler söylerse veya kavga edecek olursa ‘ben oruçluyum’ desin ve ona bulaşmasın.” (Buhârî, Savm 2, 9, Libâs, 78; Müslim, Sıyâm, 164; Muvatta, Sıyâm, 58; Ebû Dâvûd, Savm 25, Tirmizî, Savm, 55; Nesâî, Sıyâm, 41; İbnu Mâce, Sıyam, 1; Edeb, 58) Bu tavsiyelerine uyarak pek çok arbededen kendimizi uzak tutabildik.

Yüce kitabımız Kur’an’ın 610 yılı Ramazan’ında nazil olmaya ve in-sanlık âlemini şereflendirmeye başlaması, insanlık tarihinin yeniden yazılmaya başlandığı andır ve bu ayı anlamlı kılan büyük bir olaydır. O günden beri Müslümanlar Ramazan’ı Kur’an ayı olarak değerlen-dirir, onu her zamankinden daha fazla okur, daha fazla dinlerler. Bu ayın kadrini bilenler onun her anını Kadir gecesi gibi değerlendirirler.

Biz de öyle yapmaya gayret ettik.

Yüce Allah, bizlere Ramazan ayını anlatırken o ayda Kur’an’ın in-dirilmesini önemli bir özellik olarak şöyle zikreder: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara suresi, ayet 185)

Tevazu ve huşu ile okuyup dinlediğimiz Kur’an’ı Kerim’i daha iyi anlamak için bu Ramazan’da başka çabalarımız da oldu. Kur’an’ın nazil olmaya başlamasının 1400. yıl dönümü münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından Kur’an Yılı olarak ilan edilen 2010 yılını güzel başlangıçlar yapmak için fırsat bildik. Kur’an’ı iyi anlayan ve onu rehber edinen fertlerin, huzurlu ve mutlu bir toplumu daha kolay oluşturdukları yeniden gördük ve kavradık. Son ilahî mesajın bize en güzel rehberliği yaptığını bu Ramazan’da da yeniden hatırla-dık ve birbirimize hatırlattık.

Ramazan, iyiliklerin toplumda yerleşip kökleşmesi için bu yıl da uygun ortamlar hazırladı. Bu sayede Müslümanlar dinin gereği olan ibadetlere her zamankinden daha fazla gayret göstermeye başlamış, camilerimiz de bu iklimden nasibini alarak namaz vakitlerinde dolup taşmıştır. Mahşeri kalabalıklarla huşu içinde kılınan cuma ve teravih namazları, cemaatle ibadet etmenin hazzını bizlere yeniden yaşatmış-tır. ‘Bir araya toplayan’ anlamına gelen ‘cami’, gerçekten de Ramazan boyunca bu anlamı fazlasıyla hak ettirmiştir.

Bu ayın bereketiyle ihtiyaç sahiplerinin gözetmesine her zaman-kinden daha fazla gayret gösterilmiş, verilen zekât, fitre ve diğer yar-dımlarla sosyal yardımlaşma ve dayanışma pekiştirilmiştir. Varlıklı kesim ile fakirler arasında yardımlaşma ve dayanışma köprüleri kurul-muş, refah seviyesindeki dengesizliklerden dolayı toplum katmanları arasında baş gösteren kıskançlıklar ve huzursuzluklar azalmış, her iki kesim birbirlerine haset ve kıskançlıkla değil sevgi ve şefkatle mua-mele etmeye başlamışlardır. Yetimler, kimsesizler, fakirler, borçlular ve felaketzedeler için daha fazla yardım eli uzanmıştır. Yardım eden ve yardım gören fertlerin birbirlerine besledikleri sevgi ve şefkat duy-guları toplumun huzur ve mutluluğunu biraz daha arttırmıştır. Hem birbirine ve hem de ‘Allah’ın ipi’ne sımsıkı sarılan müminler birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını daha da kökleşmiştir.

Saydığımız bu fırsatları ve daha sayamadığımız binlerce güzelliği sinesinde barındıran Ramazan, bizi bu sene de ku-cakladı, bir ay bo-yunca bizi şefkatiyle sarmaladı ve artık bir sonraki Ramazan’da buluş-mak üzere veda ediyor. Bu rahmet ikliminden yeterince yararlanmış olanlara ne mutlu...

Hepimizin Ramazan’ı ve Ramazan Bayramı mübarek olsun. Bu rahmet iklimi milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa güzellikler getirsin.

Dr. M. Fevzi Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi

Ramazan’in Bize Getirdikleri

30 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

Sevgili okurlar,

Bir önceki sayımızda Mü’minun suresinden ve onun bize hatırlattıklarından bir nebze bahset-miştik. Bu sayıdaki yazımızda da yine Kur’an-ı

Kerimde anlatılan kıssaların bizler için ne anlama geldiği-ni izah etme gayreti içinde olacağız.

Sizlerin de bildiği üzere Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de iman esasları, ibadetler, helaller ve haramlar, kainatın dü-zeni, ahiret hayatı ve orada cereyan edecek olaylar, cennet ve cehennem gibi pek çok konudan bahsederken, önemli oranda da geçmiş peygamberlerin ya da toplumların haya-tından kıssalar anlatmıştır. Her ne kadar Arapça ‘kıssa’ ke-limesi Türkçe’ye hikaye diye çevrilse de Kur’an’da anlatılan kıssalar hikaye, masal türünden olaylar değildir. Kuran’ın tabiri ile bu olaylar gerçek yaşanmış olaylardır. Hem Tef-sir ve hem de İslam Tarihi eserlerinde ifade edildiği üzere Hicretin onuncu yılında Medine’ye gelip peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ile Hz. İsa hakkında tartışmaya gi-ren Necran Hıristiyanlarıyla ilgili olayın anlatıldığı ve kay-naklarımıza mübahele olayı olarak geçen ve öncesinde Hz. İsa ile ilgili kıssa anlatıldıktan sonra ‘Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olur-sa de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lanetini (aramızdan) ya-lan söyleyenlerin üstüne atalım.’ (Ali İmran, 61) şeklindeki mübahele ayeti beyan edildikten sonra altmış ikinci ayette ‘Şüphesiz işte bu gerçek kıssadır’ diye geçmişle ilgili anlatılan kıssaların gerçek olduğu beyan edilmiştir. Yine Kehf sure-sinde Ashabı Kehf hakkında anlatılan hikayenin gerçek ol-duğu on üçüncü ayette ‘Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık’ şeklin-deki ayette Kur’an kıssalarının yaşanmış olaylar olduğunu açık bir şekilde ortaya konmaktadır.

İşte Kur’an’da geçen bu kıssaların anlatılmasından mu-rad insanlığa tarihi bilgiler sunmak, geçmişte olanları öğretmek değildir. Bu kıssaların anlatılmasındaki temel hedef geçmiş milletlerin başına gelenlerden öncelikle ayet-lerin indiği dönemdeki kişilerin ibret alması ve ona göre

hayatlarını düzenlemesi ve daha sonra da kainat var ol-dukça var olacak olan Kur’an’ın ölmez ve eskimez mesajla-rının kıyamete kadar tüm insanlığa yol göstermesi ve ışık tutması, insanların da bu mesajlardan yararlanmalarıdır.

Kur’an-ı Kerimin 20. Suresi olan Ta Ha suresinde önce Kur’an’ın Allah Teala tarafından Hz. Muhammed (sav)’e zorluk olsun, sıkıntı versin diye indirilmediği, sadece Allah’tan korkan herkese bir öğüt ve bir uyarı olsun diye indirildiği beyan edilip, Hz. Musa’nın peygamber oluşu, vahye muhatap olması ve asasının yılana dönüşmesi, elini koynuna sokunca bembeyaz olması gibi bir kısım mucizeler verilmesi, peşinden Firavun’a hakkı açıklamak için görev-lendirilmesi, kardeşi Hz. Harun’un da ona yardımcı olarak peygamberlikle görevlendirilmesi, sonra da Hz. Musa’nın Firavun’un evinde nasıl büyütüldüğü hatırlatılıp, Musa, Firavun ve sihirbazlar arasında geçen tartışmalar anlatılıp Musa’nın kavmini Mısır’dan çıkarması, onların peşlerin-den gelen Firavun ile ordusunun denizde boğulması, Hz. Musa’nın kavminin sapıtıp yoldan çıkması anlatıldıktan sonra Şeytan’ın Hz. Adem’e secde etmemesi ve peşinden onu ve eşini kandırarak yasak meyveden yedirerek yanlışa sevk etmesinden bahsedilmiş daha sonra da Hz. Adem ile Havva’nın affedilmesinden hemen sonra da 124-126 ayet-lerde “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevi-rirse mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” O da şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin beni kör ola-rak haşrettin?” Allah “Evet, öyle. Âyetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyor-sun” der.’ diye inkarcılardan bazı durumlarından bahsedil-dikten sonra 127 ayette ‘Haddi aşan ve Rabbi’nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Şüphesiz ahiret aza-bı daha şiddetli ve daha kalıcıdır’ buyurulmuş ve hemen bir sonraki ayet olan 128. Ayette ‘ Yurtlarında dolaşıp durduk-ları, kendilerinden önceki nice nesilleri helak etmiş olmamız, onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler vardır’ buyurulurken, Allah Teala’nın açık bir şekilde insanları geçmiş milletlerin başlarına gelenlerden ibret almalarının gerekliliğine vurgu yapıldığı açık bir şe-kilde görülmektedir.

Kur’an KıssalarınınBize Hatırlattıkları (I)

Dr. Mustafa KahramanDeventer Din Hizmetleri Ataşesi

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 31

HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı Mevlana Camii tarafından düzenlenen iftar programı renkli görüntülere sahne oldu.

Dordrecht Belediyesinin dördüncüsünü organize ettiği Ramamazan Festifali

dolayısıyıla Dordrecht Mevlana Ca-mii tarafından verilen iftar programı-na Dodrecht Belediye Başkanı Arno Brok, T.C. Başkonsulosluğundan Mu-avin Konsulos Erdal Atik, çok sayıda kilise temsilcisi, camii üyeleri ile Hol-landalı davetliler katıldı.

İftardan önce ayrımcılıkla mücade-le eden Radar kurumu, katılımcılara yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Son dönemde İslam karşıtı ve ırkcı söylemlerin artığını belirten Ra-dar yetkilisi, ayrımcılığa uğrayan veya bu tür işlemlere maruz kalan kişilerin neler yapması gerektiği ve ne tür hak-

lara sahip oldukları konusunda katı-lımcıları bilgilendirdi. Bu tür olayla-rın yetkili kurumlarla paylaşılmasını, kesinlikle örtbas edilmemesini istedi.

İftar programına Dordrecht Bele-diye Başkanı Arno Brok ve Muavin Konsulos Erdal Atik’ in katılmalarının kendilerine büyük gurur yaşattığını söleyen cemiyet yönetiçisi Vehbi Bata-sun,” bu tür programların öfr ve ade-

timizin yaşatılmasında, kütürümüzün Hollandalılara anlatılmasında ve bu faliyetlerin kültürler arası kaynaşma-yada büyük rol oynadığını” söyledi. Bu geleneğin devam ettirileceğini ve önümüzdeki yıllarda daha da canlı geçmesi için daha geniş kapsamlı iftar programı düzenleyecellerini belirtti. Parogrammın gerçekleşmesinde başta kadın kolları olmak üzere bütün eme-ği geçenlere teşekkür etti.

HDV Dordrecht Mevlana Camii İftar Verdi

32 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HDV BÜLTEN

HDV Delft Sultan Ahmet Camii’nde bu yıl bay-ram oldukça güzel geçti.

Sabah namazını birlikte kılan Cami Cemaatine Yönetim Kurulu tarafın-dan geleneksel hale gelen Bayram

Çorbası ikram edildi. Bayram çoşkusu ve neşesinin cemaatin yüzünde açıkça hisssedildiği bu mutlu günde, Bayram namazına gelenlerinin sayısının fazla olmasından dolayı camii konferans salonu da ibadet için hazırlandı. Din

görevlimiz Mahmut Rauf Arcaklıoğlu, bayram vaazını sunum cihazı eşliğinde yaptı. Bayram namazı sonunda, camii içerisinde geleneksel bayramlaşma merasimi yapıldı ve dualar edildi.

HDV Delft Sultan Ahmet Camii’nde Bayramlaşma Coşkusu

5 Eylül akşamı idrak edilen Mü-barek Kadir Gecesi, HDV Delft Sultan Ahmet Camii’nde

büyük bir katılımla kutlandı. Cami Yönetiminin bitin Delft Cemaatine yönelik verdiği Geleneksel İftar dave-tine katılımın fazlalığı dikkatleri çekti. İftar sonrası başlayan Kadir Gecesi özel programında okunan Kuran-ı Kerim-ler, ilahiler ve Mevlid ile manevi ikli-minee girilen Kadir gecesi sonunda din görevlisi Mahmut Arcaklıoğlu’nun kadir gecesi sohbeti cemaat tarafından dikkatle takip edildi. Program sonun-da Ramazan Ayı boyunca okunan mu-kabele ve hatimlerin duası da bu gece de yapıldı.

Delft HDV Sultan Ahmet Camii’nde Kadir Gecesi

EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 33

HDV BÜLTEN

İslam, insana bilinci, anlamayı, düşünmeyi önemle tavsiye eden bir dindir. Bu özelliklerin gelişmesi de ilimle, eğitim ve öğretimle olmak-

tadır. Dinimiz ilme ve bilgiye, gerek Kur’an’da gerekse hadislerde en mühim yeri vermiştir.

Muhterem Cemaat!

İslam, ilmi ve bilgiyi, zulmetin karşıtı bir nûr olarak tutmuştur. Medeniyetler ilim ve irfanla kurulmuşlar ve bunların eksikliği sebebiyle yok olmaya mahkum olmuşlardır. İşte tam olarak Kur’an-ı Kerim, bilginin kıy-metini vurgulamak için şöyle buyurmuştur: “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahiple-ri öğüt alırlar”2

Nitekim Kur’an’ı Kerim’de hiç düşünmüyor musu-nuz?, hiç akletmiyor musu-nuz? şeklinde sıkça tekrarlanan tavsiyelerin yanında “Allah’ım ilmimi arttır”3 şeklinde dua etmemiz öğ-retilmiştir.

Dinimizce ilim ve hikmet mü’minin yitik malı4 ola-rak gösterilmiş, ilim ehline verilen değer de şöyle nak-ledilmiştir. “Kim ilim öğrenmek için bir yol tutarsa, Allah da onu cennete giden yollardan birine dâhil eder. Melekler, ilim öğrenmesinden hoşnut olarak o kimseyi muhafaza ederler.”

Aziz Müslümanlar!

İlim, öncelikle insanı, yüce yaratıcısına olan ima-nıyla bütünleştirip, sonrasında ne için yaratıldığını hatırlatıp, izzetine izzet katan bir varlık haline getirir.

Efendimiz (a.s), ilme ve ilim adamına o kadar önem vermiştir ki bu husus hem yaşantısında hem de söz-lerinde çok önemli bir yer teşkil etmiştir. Örneğin, suffa okulu ki bizzat peygamber terbiyesi altında ye-tişen ve dinimizin temel taşları olan ilim ehlini temsil

etmişlerdir. Ayrıca karanlık çağlarda, asabiyetin hüküm sürdüğü günlerde müslü-manlara okuma yazma öğre-ten esirleri, selametle serbest bırakabilen derin ve üstün bir zihniyete sahip bir islam medeniyetine sahip bizler, bu değerlere sahip çıkmak zorundayız.

Kıymetli Mü’minler!

Medeniyetimiz dinimizden aldığı ilhamla ilmi, ir-fanı, hikmeti, insanlar arasında yaşanan ve paylaşıla-bilen hale getirmiş ve bu değerleri en üst seviyelere taşımışlardır. Bizlere düşen ise küçük hesaplar yapıp günü kurtarma halini hayatımızdan çıkarıp atmak. Rabbimizin murâdı peygamberimizin (a.s) duası doğ-rultusunda ilmi, bilgiyi, okumayı, şu kısacık hayatı-mızdaki hak ettiği yere koymaktır.

Yüce Rabbimiz dualarımızı kabul buyursun. Amin.

Yunus TÜRKYILMAZHDV Din görevlileri

Koordinatörü

İslam’da İlmin Önemi

1 Zümer, 39/92 Taha, 20/1143 Tirmizi, İlim,194 Ebu Davud, İlim 1

Ayet: “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?

Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar”1

Hadis:“Kim ilim öğrenmek için bir yol tutarsa, Allah da onu

cennete giden yollardan birine dâhil eder.

34 | SAYI 18 | EYLÜL 2010

HUTBE

HOLLANDA DİYANET VAKFICENAZE YARDIMLAŞMA FONU

ISLAMITISCHE STICHTING NEDERLANDONDERSTEUNINGFONDS IN GEVAL VAN OVERLIJDEN

FONA KAYIT OLMAYI İHMAL ETMEYELİM!!!!

Meşhur, meşhur olduğu kadar da gerçek bir sözdür. “Acılar paylaşıldıkça azalır. Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır.”

Vatanımızdan, aile ve sevdiklerimizin birkısmından çok uzaklarda yaşadığımız şu gurbette, başımıza gelebilecek ve bize en çok acı verecek gerçek, ölümdür. Bu gerçekle karşılaştığımızda acımızı paylaşacak, bizi anlayacak ve hepsinden önemlisi yapılması gerekenleri bizim için yapacak bir hizmet kurumuna, ne büyük ihtiyaç vardı.

İşte bu ihtiyaçtan doğdu Cenaze Yardımlaşma Fonu. Onun şemsiyesi altına girenler, en acılı gününde bir yardım eliyle karşılaşır, bu yardım eli cenaze sahibine hiçbir külfet yüklemeden gerekli bütün hizmeti görür. O yardım eli, Hollanda Diyanet Vakfı Cenaze Yardımlaşma Fonu’dur ve yirmiyedi yıldır bu hizmeti başarıyla sürdürmektedir.

O halde bu fona kayıt olalım. Çevremizdekileri kayıt olmaya teşvik edelim. Bu mükemmel hizmetten hiçkimsenin mahrum kalmasına razı olmayalım.

Sağlık ve mutluluklar dileriz.

HOLLANDA DİYANET VAKFICENAZE YARDIMLAŞMA FONU

T.C.Lahey Büyükelçiliği

DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİile

HOLLANDA DİYANET VAKFItarafından

KAMPANYASI

Dergilerimize abone olmak için;1. Yıllık abone ücretini Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası,

Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına yatırınız.2. Adres bilgilerinizin yer aldığı ekteki formu doldurarak Din Hizmetleri Müşavirliğine gönderiniz

veya bölgenizdeki HDV Camii Din Görevlisine veya yöneticilerine teslim ediniz.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SÜRELİ YAYINLARI YURTDIŞI YILLIK ABONE ÜCRETLERİ

Derginin Adı Yıllık Abone Ücreti 

Diyanet Avrupa Aylık Dergi 24 AvroDiyanet Çocuk Dergisi 24 Avro

Diyanet İlmi Dergi 20 Avro Diyanet Aylık Dergi 30 Avro

Adı : ......................................................................................................................................

Soyadı : ......................................................................................................................................

Adresi : ......................................................................................................................................

Posta Kodu : ......................................................................................................................................

Şehir : ......................................................................................................................................

E-mail adresi : ......................................................................................................................................

Telefonu : +31- .....................................................................................................................

ABONELİK MÜRACAATI

Tarih : . . . . . . . . . ./ . . . . . . . . . ./2010

HOLLANDA DİYANET VAKFI’NA

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli yayınlar olarak çıkarılan dergilerden aşağıdakilere abone olmak istiyorum. (Abone olmak istediğiniz dergiyi/dergileri işaretleyiniz.)

1. Diyanet Avrupa Aylık Dergi (24 Avro)2. Diyanet Çocuk Dergisi (24 Avro)3. Diyanet Aylık Dergi (30 Avro)4. Diyanet İlmi Dergi (20 Avro)

Bir yıllık abonelik ücretini, Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına ödedim. Ödeme belgesinin fotokopisini ekte gönderiyorum. Adres bilgilerim aşağıda verilmiştir. Aboneliğimin bugünden itibaren başlatılmasını talep ediyorum.

Abonenin: