gülden gönüllere - guldengonullere.orgguldengonullere.org/gg.kitap/guldengonullere.2013.pdf ·...
TRANSCRIPT
Sayfa 2
Kapak resmi :
On bin yıl önce, daha yazılı insan tarihi başlamadan evvel, gece göğünde yeni bir ışık aniden
ortaya çıkıp, birkaç hafta içerisinde solmuş olmalı. Bugün, bizler bu ışığın patlayan bir yıldız
olduğunu biliyoruz ve genişleyen renkli bulutu Peçe Bulutsusu olarak kayıt altına alıyoruz.
Yukarıdaki resimde görülen kısım, Peçe Bulutsusu'nun teknik olarak NGC 6960, gayri resmi
olarak da Cadı Süpürgesi Bulutsusu olarak bilinen batı kanadıdır. Hızla ve kontrolsüz biçimde
yayılan gaz, renklerini yakınlarda bulunan başka bir gaz kütlesine çarpıp, alevlendirerek elde
etmektedir. Bu üstnova kalıntısı, Kuğu Takımyıldızı yönünde, yaklaşık 1400 ışıkyılı uzaklıkta yer
almaktadır. Cadı süpürgesi, aslında dolunayın üç katı genişliğinde bir açısal büyüklüğe sahiptir.
Parlak yıldız 52 Kuğu, karanlık bir yerden çıplak gözle görülebilir; ancak bunun tarihi üstnova ile
bir bağlantısı yoktur.
Amener resülihi(Bakara 285/286) ; “Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir Rabbihı vel mü'minun,
Küllün amene billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülih, La nüferriku beyne ehadim mir
rusülih, ve kalu semı'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masıyr, La yükellifüllahü nefsen
illa vüs'aha, Leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, Rabbena la tüahızna in nesına ev ahta'na,
Rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezıne min kablina, Rabbena ve la
tühammilna ma la takate lena bih, Va'fü anna, vağfir lena, verhamna ente mevlane fensurna alel
kavmil Kafirin”.
Türkçe Açıklaması : “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de iman ettiler.
Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: Onun
peygamberlerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Şöyle de dediler: İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz!
Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük
de kendi zararınadır. Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden
öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme!
Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.
Sayfa 3
içindekiler …
Önsöz ……………………………….…..…. 4
ocak ayında derlenen yazılar ….…......…… 7
subat ayında derle nen yazılar …..…..…… 29
mart ayında derlenen yazılar ……………… 73
nisan ayında derlenen yazılar ……..….…… 97
mayıs ayında derlenen yazılar ……...…… 125
haziran ayında derlenen yazılar …….…… 157
temmuz ayında derlenen yazılar ….…….… 195
agustos ayında derlenen yazılar ….….…… 245
eylül ayında derlenen yazılar ……..……… 275
ekim ayında derlenen yazılar …….…..….. 309
kasım ayında derlenen yazılar ……...…… 347
aralık ayında derlenen yazılar …….…..… 367
Sayfa 4
Önsöz…
“Gülden gönüllere” topluluğu olarak başlayan ve “dost
kapısı” olarak devam eden, gönül sevdalısı grubumuzun, 2013
yılı içinde yer alan çalışmaları derlenerek, bu kitapta
sunulmuştur.
Yapmış olduğumuz her toplantı bizler için yeni bir
açılım ve yepyeni ufuklar oldu ve olmaya da devam ediyor. Bu
çalışmalar bizlere neler mi öğretti diye sorarsanız, toplantılara
başladığımız ilk günler ile bu günün arasındaki farkındalığımız
buna en iyi cevap olacaktır.
Bu sürecin sonunda, sürekli olarak aklımızda gezenlere
zaman zaman dur diyebilmeyi, gönül hanemizdeki duyguları
hissedebilmeyi ve yaşantımızın en beklenmedik zamanlarında
ortaya çıkan olaylar karşısında bile, her şey ondandır düsturu
çerçevesinde tevekkel olabilmeyi öğrendik.
Zaman zaman aksini yapmaktan kendimizi
alıkoyamasak da, ani kararlar almaktan kaçınmayı,
düşünmeden hiçbir sözü dile getirmemeyi ve bunların artısını,
eksisini tartarak bize sağlayacağı yarar veya getirebileceği
zararları düşünebilmeye başladık.
Niyetlerimizin çok önemli olduğunu ve bunların, eylem
ve fiillerimizden üstün olduğunu, bu dünya yaşamında neyi
düşünürsek karşımızda onu bulacağımızı, neyin sözünü
edersek, hatta “Ben yapmam bunu” dediğimizde bile,
karşımıza onun çıkabileceğini öğrendik.
Hayatımızda bedensel ve ruhsal uyumu
yakaladığımızda, sevgi akışının sağlanabildiğini, sevginin gittiği her yerde, sevgi tohumlarının ekilebileceğini gördük. Ayrıca nefret duyduğumuz herhangi bir kişi veya olay karşısında, onun üzerine çok fazla yoğunlaşmamayı, karşımızdakini bağışlayarak, kendimizi özgürleştirebilmeyi ve en önemlisi bu bilgilerin hepimizde mevcut olduğunu öğrendik.
Sayfa 5
Bu öğretilerin ışığında, öfkenin ruhsal ve fiziksel bedenlerimize vereceği zararları düşünmeye, sözlerimizin safiyet içinde olmasına gayret göstermeye, sevgiyle baktığımız her yüz için, Rabbimizin de sevgiyle yüzümüze baktığını hissetmeye başladık.
Hiç kimseyi olduğundan büyük veya küçük görmemeyi,
yaşadığımız veya yaşayacağımız her acıyı, Allah’ımıza havale
edip ondan yardım dilemeyi, nedenini sormadan, bu buna layık
mı demeden, sorguyu silmeyi, Allah’ımın, herkese her verdiği
“hayır” veya “şer”, ne olursa olsun bunun, onun hayrına
olacağını bilmenin rahatlığı içinde tevekkel olmayı öğrendik.
2013 yılı içinde yapılan her bir çalışmaya bizzat
katılan ve bu kitabın hazırlığında emeği geçen, katkıda
bulunan tüm gönül dostlarımıza sonsuz teşekkürler, yüce
Allahım hepinizden razı olsun.
Sayfa 8
Kapak resmi :
Yakın zaman önce yörüngedeki robot Spitzer Uzay Teleskobu (SSC) tarafından bugüne
kadar görülmemiş detaylarla, kırmızı ötesi dalga boyunda görüntülendi. Yukarıda da görüldüğü gibi,
kırmızı ötesi görüntü, gözlemcilerin normalde ışık geçirmeyen toz tabakaları arasından
bakabilmelerine ve böylece Kartal Bulutsusu yıldız oluşum bölgesinin tüm karmaşasını daha iyi
anlayabilmelerine imkân sağlıyor. Özellikle, resmin merkezinde yer alan üç meşhur sütun, büyük bir
ihtimalle bir üstnova patlamasıyla kızgınlaştırılan toza boğulmuş bir vaziyette görülüyor. Kızgın toz,
sayısal olarak suni bir kırmızı ile renklendirilmiştir. Görüntünün alt kısmında ise, bazen Kartal
Bulutsusu'nun perisi olarak adlandırılan, on ışıkyılı uzunluğundaki sütun görülebilmektedir. M16
olarak etiketlenen büyük salma bulutsusu Kartal, yaklaşık 6500 ışıkyılı uzaklıkta yer almakta olup,
yaklaşık 20 ışıkyılı genişliktedir ve Yılan Takımyıldızı yönünde bir dürbün ile gözlenebilir.
Sayfa 9
Selam olsun, 04.01.2013
Yol tevhit yolu, ilmi bütün, zikri daim, hakikatin gerçek
ışığı. Gönül öyle bir feyz dergahıdır ki, onun kapısının anahtarı
da zikirdir. Zikir ile açılır ancak o dergahın kapısı. Bütünlük
sende, bütünlük bende bütünlük evrende, her dem o, ben ve
sen bütünün içinde. Onun cüzü olduğunu unutma, yaradılışın
iktizasıdır, mahiyetidir, bunu böyle bil.
Her şeyi öğrenip bilmelisin, bildiklerini önce kendine
uygulamalısın. İnsanlık şöyle, insanlık böyle, çok boş, bir şey
bilmiyorlar, bunu sakın ola deme, bir gün taşa öyle bir
çarparsın ki seni sen ile yüzleştirir.
Sen kendinden sorumlusun, zikri daim dedim, gönül
öyle bir halvete girmeli ki, o halvette, tefekküre dalıp önce
bedeni sonra Rabbini bilmeli, bakıp da görmemek olmaz, insan
niyetinde olanı görür, neyi görmek istiyorsa onu görür, sen
manadan sor, sen gayb’dan sor, öyle sor ki o görülesi isteği
uyandırsın, o içindeki karanlık bölgeyi aydınlatsın.
Yolumuz güzele açıldı gönüller orada, onun huzurunda
bilindi, ne buldu ne buldurdu demeyelim, mutlak bulundu,
zorunlu olduğunu bu bilinç ile öğrendi, sen bir hakikatsin,
gerçeksin. Gerçekte onun menşeisin, sen asla küçük
görülmeyecek koskoca bir alemin küçüğüsün ama bununla
birlikte de senin vücudun yok, bir tek vücut var zatı mutlak
var, sen ondasın, vücut birdir, sen ben o yok, sadece rüyadan
ibaretsin, işin bir de bu yüzü var, bunlar ne zaman çözülür
dediğinde, sadece odaklanman yeter, bilgilenmen aldığın
bilgileri değerlendirmen yeter, tek tek çözülür.
Allah, kulunun bilmesi gerekeni kulağına üfler, ona
bildirir kopyalar verir, bazen de görmesini istediği için
kulundaki perdeyi hafif aralar. Her şey bir yana sende o isteği
coşturacak derin bilgiye ihtiyaç var, öyle bilgiler zinciri
Sayfa 10
kuruldu ki sizlere, nereden bulayım bu kaynağı demeye hacet
yok, hepsi elinizin altında, geldik yaban ile gezer eğleniriz ama
boş gezer boş söyleniriz. Bilmeyiz ki bir gün yakamıza o gül
olup takılacak, boşluk nişanesi anlımıza damgasını basacak.
Gel, ey can, gel çabanı göreyim, hamı olmuştan
ayırayım, maya elde hazır, hamuru yoğurup da şeklinizi
vereyim, öyle dağarcıklar var ki bu bedenlerinizde, o bilgiyi
sızdırmaz sen dilemedikçe, o bilgi sana yeterli asla
bitmeyecek, nefes ona göre ayarlı, öyle bir hazinedir ki
bildiğine eyvallah, bilemediğine ise tü Allah.
Zoru geç, kolay seninle olsun, hazzı duy, olumsuzluk
seni uzaklarda korusun, hiç olumsuzla karşı karşıya gelme,
kolay dediğin senin inkişafını arttırsın, zillete de illete de
açığız eyvallah, neyi murat etti Rabbim bilmiyoruz ama
boynumuz kıldan ince, bana şiddet, bana hiddet verme
diyemeyiz, layık isem kolay geçirmemi nasip et, vermen
gerekiyor ise önce sabrını nasip et, şu zoru hengame
gördüğüm yolu tez geçmemi, şükür ile gitmemi nasip et.
Hayra ver elini sonra o tutacak senin öbür elini, el el ile
bağlanır, Hak için verilen el, Allah eli ile çoğalır, Hak’tana
emanet olunuz,
La ilahe illallah muhammed en Resulullah, Hasbinallah,
hasbinallah, hasbinallah, La ilahe illallah muhammed en
Resulullah.
- Sen bir hakikatsin sonra da sen bir rüyadan ibaretsin, dendi biz neyiz? Hakikat gerçek miyiz, yoksa rüya mıyız?
- Hepsi, ne söyleniyorsa hepsi doğru, şimdi aradaki farkı bulabilmeniz için, sizin bilinç seviyelerinize göre o değer bulacak, anladınız mı?
- Peki, bilinç seviyelerimiz öyle bir noktaya
geldiğinde,
Sayfa 11
- Sen onu o zaman fark edeceksin,
- Gerçek olduğumuzu mu, rüya olduğumuzu mu?
- Gerçeksin, neden gerçeksin? Allah’ın manası sende, insanda kainatın manası vardır, öyle gerçektir, öyle hakikattir ama Allah’ın vücudundan başka vücut yoktur. Onun gölgesisin, çünkü Hak ile Hak oldukta sen ne oluyorsun? İşte bilinç seviyelerine göre bu değer bulacak. Anladınız mı?
İnsan’ı kamil, hakkel yakın olduğunda ne oluyor, onda
o oluyor, onda o olmak, hakkel yakında bu oluyor, peki hakikat
dediği, halife dediği insan ne oluyor? Kül oluyor, olay bu, bunu
bilememeniz, bunu sorgulamanız bile yanlış, bilinç
seviyelerine göre onlar değer bulacak, anladınız değil mi?
Şimdi bu gözle bakın, bu pencereden bakın, insanın
hakikatine, insanın manasına,
Bir ben var bende, benden de içeri diyen Yunus’um
burada neyi anlatmıştır? Ooooo kaç beden var o hakikate
varıncaya kadar kaç beden, kaç alem var biliyor musunuz, kaç
alem geçecek, kaç mertebe kaç boyut atlayacak, onda o
olabilmek için, şiirlere dönmenizi istiyorum, çünkü her
birinden çok önemli mesajlar sizlere ulaşabilir.
“Bu kaçıncı faslı bahar” bu size neyi ifade ediyor ?
Kaç tane adem geldi geçti, kaç adem, melekler nasıl
bildi kan dökücü fitne üretici insan yaratacaksın dedi “Allah”a,
nereden bildi, kim bilir kaç faslı bahar geldi geçti, bir
muammadır ama o muammanın dışında değil içinde olmayı, bir
şeylerin çözümlenmesi için alt yapıların çok kuvvetli olması
gerekir. Çok okuyun rast gele değil ama hele hele yeni
yazılmış kitaplara hiç ilgi duymayın, hep eski eski onlarda öz
safiyet var, şimdikilere hiç mi hiç itibar etmeyin, sana onun
yansıması bile farklı oluyor.
- Ruhun da tekamülü oluyor değil mi?
Sayfa 12
Hayır, o bütün tekamülü ile, mertebeleri ile Allah’ın
nefhası1, bütün bu öğretiler bile bedene gerekli, ruha değil.
Ruhun her şeyden haberdar olduğunu bilmeliyiz, o pırlanta
ama beden öyle değil.
O zaman tekamül eden beden, bedende yok, yok ki,
duygular var, kalp var, sadır var akıl var onların her organın
ayrı işlevi var, bir çok olumsuz halleri yaşayabilirsiniz, birçok
iftiralara maruz kalabilirsiniz, yapacağınız en güzel kendinizi
tefekküre vermek.
Bunda ne kadar hata payım var, eğer insan kendi
yaptığını bilir, iyi veya kötü ama kimi bilmek istemez, kimi bilir
onu çok rahat itiraf eder, onları deneyimleyin, ondan sonra
kendinde ufacık kırıntı kadar bile olsa bir hata görünmüyor
ise, onun gelişi sınavın bir parçasıdır.
- Yani, onunla mücadele etmeyecek miyiz?
- Cevap, mücadele et, etme, değil senin mücadelen o haksızlığı yapan kişiyi de kendine getirecek, belki yanlış yaptığının farkına varacak, mücadeleden el çek demiyorum, her şeyi sineye çek demiyorum, ama davanda haklı olduğunu
biliyor karşı taraf, önce kendini sınavdan geçir bu çok önemlidir, mücadele et ama, hiçbir zaman batmadan anladın mı? Sakin bir dille anlat hatasını sakin bir dille yüzüne vur, yeter ki hatalar fark ettirilmeli bir daha yapmasın, kimsenin canı da yanmasın.
La ilahe illallah muhammed en Resulullah.
1 Nefha : Göze ve kulağa hoş gelen, Hayranlık uyandıran
Sayfa 13
Selam olsun, 11.01.2013
Selam ile geldik yuvaya, izin ile oturduk bu sofraya.
Elhamdülillah dedik, hizmete himmet bekledik.
Ya Rabbim, Rahmet’il alemin Muhammed’in şefaatinden
koyma mahrum bizleri, Ehlibeyt sevdasıyla coştur bu uyuyan
gönülleri. Güz gelende diyelim, sözü inceden inceye kalemin
ucuna verelim.
Her satır sana seni buldurur, her satırda seni Arif-i
Billah ile oldurur. Bildik bildik demeyelim, bilmediğimizin
inancı içinde bütün bilgelere soyunup kolları sıvayalım. Her
yuva bir ocaktır bizlere, her ocak açar kucağı kah deliye kah
veliye.
Öğüt öğüt gelir sözleri, bilir de alırsan payına düşeni,
çok halleri oluşturursun, dil ehlinden geçip, hal ile konuşur
görüşürsün.
Ne cefalar çekilir, ne ocaklar söner, Aşk için aşka
koşmalı, Hak için bulduğun aşkı ona sahip çıkmalı. O aşk ateşi
harlamaya hazır ise sende, bir dost harlatır onu, o da O’nun
izniyle.
Bilgileri rahmet misali akıta akıta verdik, her bilginin
önünde şükrü, hamd’ı layığı ile edip de o öğütleri Hayata
geçirdik. Birçok açılımlara vesile olacak, bu edinilen liyakatler
ile, herkes kendine düşenin payını alıp onu sergileyecek o
tezgahta.
Neymiş, nasılmış demeden tevekkel olup sabır ile
bekleyerek, bir de emeği gerektiği şekilde sarf ederek bir
oluşum doğacak, seyirci olmayalım, olayın içinde
mevcudiyetimizle yer alalım. Az ile çok ile değil, amaç verileni
yerinde uygulama ile seyrini tamamlayacak.
Sayfa 14
Haz veriyorsa dayan Kuran’a, haz veriyorsa katıl sende
bu kervana, haz veriyorsa aldıkların alamayana pay et, Hak
muradı diye. “Aldığımı ben hal edeyim, yanlış düşünürler diye
bilgimi sermeyeyim” dedikte sende sınırlı bilgi alırsın. Sebil
gibi dağıtmalısın, ne derler ne ederler, ince hesap ayrıntıya
girmeden bilgini paylaşmalısın. Sende kalsın diye verilmiyor,
birçok ocaklar yansın diye veriliyor.
Bilgiler belli bir gün alınsın onun dışında çalışılmasın
da denmiyor. Hazırlık tam yapılmalı, öyle hazırlık içinde
olunmalı ki, önce Kur’an hakikati ile sonra tasavvuf dersleriniz
ile o bütünün içinde onu karma etmeli, gece ayrı, gündüz ayrı.
Enerjilerinizi olumlu halde olumlu yerlerde harcayın, şu
da bir gerçek, demeyiz olumsuz hallerde harcanıyor ama
gereğini düşünmeli, azdan çoktan geçip de, nerede gerekliyse
orada bulunayım demeli. Bir kandil yandı sizlere, vesile oldu
dost gül yüzlülere, o kandilin yanmasını sizler koruyacaksınız.
Bu eğitim, haftanın bir gününe sığmamalı, taşmalı
coşmalı ve coşturmalı. Hakikat erbabı, mana ehli yolculuğu bu
sayede tamamlar. Hizmet akışa bırakılmaz, emeğinle bir gittiği
yere kadar gider. Bu gün varız yarından haberimiz yok, yarım
kalan dersler, yarım kalan birçok eylemler ve haller, orada
tamamlatılır oysa çok zordur, bu bilinçte olun, burada
yapamadıklarınızı orada yaparsınız.
Yarım gelmediniz, sözleşmede birçok yapacağınız,
birçok yaptırımlarla donanım kazanacağınız sizlere bildirildi,
kabullendiniz! Niye yarım götürüyorsunuz o emaneti, sizden
isteneni layıkıyla yapmalısınız.
Geç, geç bunları, her şey laftan ibaret, unutun bu
yaşananları, her biriniz bir görev, her biriniz birçok insanlığa
hizmet etmek için bu yoldasınız. Oluşumlara hazırlıklı olun
dedik ama sizde hazırlık faaliyet olduğu müddetçe bunlara
iştiyak edebilirsiniz dostlarım.
Sayfa 15
Hoşça kalın yazıda neyi fark ettiğinizi düşünün.
Mutlu olmak istiyorsan gezme kapı kapı, aradığın
burada yoksa, bulamazsın hiçbir yerde. Sen içindeki boşluğu
arıyorsun, içindeki boşluk derinleştikçe o boşluğa bir şeyler
koymak istiyorsun, arama.
Bugün, meleğin ismini bilmeyenlerden bekleme medet,
madem bir tek Allah var, O bize yeter diyorsunuz o halde
davranışlarınız hiç de samimi değil. İnsanın manasında bu
bilgilere vakıf bu böyle bilinmeli. Kim ne diyorsa desin bu gün
meleklerin adını bilmeyen ne mürid2 olur ne mürşid3 olur.
Eyvallah dostum eyvallah.
Gezme, böyle yerlerde dolaşma, ayaklarına gitmesen
bile onlarla görüşüp konuşma, içindeki huzursuzluğu düşün.
Size bir öğreti vermek istiyorum ;
Bir cemiyet var ki, burada dedikodu var, burada yalan
var, burada her türlü yolsuzluk var, ama kimi böyle yerlerden
haz alır, özellikle onların muhabbetlerine katılır. Bir de var ki,
Hak sohbeti Hak muhabbeti, Tekke, Cami buralarda gönlü
gezer.
Diyelim ki hasbel kader yolunuz bu yanlışların
meclisine düştü ve arada sırada da onları ziyaret edin, ama
bunun bir nedeni var, hemen gönlünüzü yoklayın; o size
sinyallerini verecek, nasıl bir hal aldığını seyredin. Oradan
çıkın muhabbetin bol olduğu yere gidin, işte orada kendinizi
tahlil edin, nerede olman gerektiğini size içiniz söyler. O
zaman mümkün olduğu kadar iç sesinizi dinleyin, gereğinden
fazla insanlarla içli dışlı olmayın, bunlardan kendinizi koruyun
muaf tutun. Sık sık murakaba4 halinde olun; ne yaptın da bu
sıkıntı girdi içine, bazen sebepsiz değildir o sıkıntılar, oranın
buranın sıkıntısı gelmez-bulmaz sizi, üzülmeyin. Herkes kendi 2 Mürid : Bir şeyhe bağlı olan kimse. 3 Mürşid : İrşad eden, doğru yolu gösteren kılavuz. 4 Murakaba : Tasavvufta Tanrı'ya bağlanarak çile doldurma.
Sayfa 16
yaşadığıyla bilinir ve ondan mesuldür. Şöyle düşünün, ben bu
gün ne yaptım da bu içimdeki sıkıntı çoğaldı? Bulursunuz.
Allah’ım ben bu gün ne yaptım da içimdeki huzur yayıldı? Onu
da bilirsiniz. İşte bu kadar basit, bunu sıkça yapınız, kendinizi
o aynadan seyredeceksiniz.
Her olay kayıttadır bunu biliyor musunuz, kaydın
dışında hiçbir şey işleyişte değildir, her şey kayıt altındadır.
Düşünceler, konuşmalarınız buluşmalarınız, görüşmeleriniz,
olacak işleriniz, hiç biri kayıt dışında değil. Halleriniz bile,
zamanı geldiğinde ortaya çıkıyor ama sendeki istidat sendeki
kabiliyet ve sendeki istek ve arzu, bir çekilme olmadıkça
bunun oluşumu beklenir, o zamanı Rabbim istediği gibi
değiştirir. Daha çok gerilere atabilir, sende o hali o şevki
görmek ister. O şevki görmedikçe mümkün değil.
Herkes kendi sıratı müstakimini hazırlıyor biliyor
musunuz? Köprüleri daha önce verdik, herkes kendi
köprüsünü kendi hazırlıyor, fiil ve niyetleri ile.
- Bu dünyada yaşadınız sonra da öbür dünyaya gittiniz ruh olarak yaşıyorsunuz, sizin ruhunuz bir daha bu
dünyaya gelecek mi? Tabii ki Allah bilir ama böyle bir şey oluyor mu?
- Görevli ruhlar vardır, onlar sadece görevlerini yapar
ve dönerler. Bir de vardır ki reankarnasyon5, şimdi hem var, hem yok diyeceğim çünkü böyle şeyler fazla dile gelmez, bu ademden önceki ademleri düşün, en son ademden önceki ademleri düşünün, oradaki eşrefi mahlukatı düşünün, göklerde yaşayan insanı kamilleri düşün, hangi birini anlatayım, orada kimler neler var bir bilseniz, ama insan oğlu hep yanlış etmekle meşgul, onları hep uzaylı olarak görür insan üstü
varlıklar, onlardan mesaj almayı düşünürler, işte böyle kıyamet çalkantıları ile gündemi meşgul ederler, insanların yüreklerini hoplatırlar, birçok yanlış şeylere vesile olur neden?
5 Reankarnasyon : Ruhun bir bedenden başka bir bedene geçerek varlığını sürdürdüğü inancı.
Sayfa 17
Bilgisizliklerinden. Reankarnasyon hem var, hem yok,
eğer Rabbim sana o görevi verdi ise dünyaya birkaç kez gelir
gidersin. Her insanı kamil Hak ile halk oldukta Allah, onu
tekrar yer yüzüne gönderir, niye gönderir artık onun işi bitmiş
görevi bitmiştir, aslına dönmüştür ama burada bir çok kişiyi
oldurmak için,
- Bu her ruh için geçerli değildir her halde,
- Sadece özel ruhlar için.
Fener vazifesi yapan insanlar vardır, insanları doğru
yola götürecek sevk edecek, insan görünümünde melekler
vardır. Onlarda da bilgi vardır, sürekli sürekli sizleri korur
kulaklarınıza fısıldarlar. Sadece Allah’ımın izni dahilinde.
İzinsiz asla hiç birinden bir kelime duyamazsın, Allah, izin
verir şunun kulağına git bunu üfle der, gelir üfler hepsi bundan
ibaret, ama hiçbir melek, ben bu gün öğüt alıyorum, ders
alıyorum, bunu deme yetkisine sahip değil, şirkin ta kendisi
olur maazallah başınıza iş gelmesin bundan sakınalım.
Hepimiz için bu geçerlidir, biz sizler için görevliyiz ama
bizlerin de belli bir yeri var, oralara atılmak istemeyiz.
Unutmayın, ben bu kadarını söylüyorum bunlara çok dikkat
edin. Lütfen dikkat edin.
Selam olsun, can içinde can vardır, her sözün
geçmişinde geleceğinde nice nice özden gelen sözler vardır.
Bulduğun sahip olduğun her öğreti, Kuran ile değer bulmalı,
Kuranın dışında olan her ne olursa olsun terk edilmeli. Üç, beş
yedi, on bir, her ayın bu tarihlerine dikkat edin.
Bugün de ayın on biri, biz farkı bulamadık acaba nedir?
- İsim değişikliği oldu vazifeli görevini diğerine teslim etti.
- Yazının şeklinden bulmanız anlamanız lazımdı onu
belirtmek istedik.
- Bu tarihlerde bir şey yapmamız gerekiyor mu?
Sayfa 18
- Evet, her ayın bu tarihlerine dikkat edin, tabii bunu her an yapın, ama o gün kendinize ayrılmış özel bir gece olarak değerlendirin, sadece dua edin uzun uzun, Hak ile ünsiyet halinde bulunun çok önemlidir, ve bütün kainata dualar gönderin, ama herkes kendi bildiği ile duasını yapsın, özel bir dua yok diledikleri şekilde olsun.
- Görev değişikliği dediniz,
- Bir kişiye değil, yeni görevler, yeni haller ve açılımlar, bunlarla karşılaşılacak bunlara hazırlığınızı yapın. Nedir bunlar acaba? Şimdiden söylenmez, bir çok özel haller zuhura çıkacak, sadece sakin teslimiyet içerisinde
sohbetlerinizi oluşturun, muhabbetleri kurun, çünkü içlerinizin buna ihtiyacı var, bunlarla doldurun, dostun gönlü incinmesin, of puf yok, kafalarınızı karıştırmak değil murad, bulunduğunuz yerin kıymetini bilin.
Hepsi bu, hepsi bu, kafa karıştırmaktan başka işe
yarasaydı eyvallah derdik, unutulmasın bir kapı varken türlü
çeşit kapılarda gezmek olmaz, merak etmek olur ama çok
tecessüs6 de insanı zarara uğratır. Bak dostumuz merak edip
bir türlü yer bulamamıştı kendini eğleyecek ve şimdi tekrar
geri dönüp geliyor, orada da aradığını bulamadı, böylesi hoş
değil.
Önünüzde Kuran var, Kuranın dışına çıkmak, oruç
tutarken namazı kılarken, Hak için dua ederken bunların dışına
çıkmak tam tersini yapmak mübah7 mıdır? Bu nedir? Esfelin
safilin8, unutulmasın. Allah, bu halden hiçbir kulu çıkarmasın,
Kuranın dışına çıkılacak ve çıkartacak her şeyden bizi korusun
diye dua edelim.
Allah’ım beni senden seni benden uzaklaştıracak her
şeyi benden uzak tut, dualar hep bu ölçüde olsun. Aramıza
hiçbir şey girmesin Allah’ım . 6 Tecessüs : Belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma. 7 Mübah : Dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya
sevap olmayan. 8 Esfelin safilin : Sefillerin en sefili. Cehennem'in en aşağı tabakasındakiler.
Sayfa 19
Allah, hepinizin yardımcısı olsun, açtı isen yolu izin
gelmiştir, niyet kurulmuş hareket etmek sana kalmış, yolun
açık olsun, her uğrak yer sana durak değil sana geçit versin.
Çok önemlidir, birbirinize yardımcı olun, herkes birbirinden
faydalansın, işi olmayana iş temin edin, hasta olana yardımcı
olun, bunlardan eminiz görülüyorsunuz, ocağında odunu
olmayana odun, arada sırada onların sofrasında olun dedik,
yıllarca önce hatırlarsanız, çünkü onlardan alıp onlara
vereceğiniz çok şeyler var.
Huzur ile kalın, çok iyi hazırlanın daha da ağırlaşacak
dersler, öğretiler daha da ağırlaşacak, buna hazırlıklı olun.
Kuşaktan kuşağa geçecek bilgiler var, kuşaktan kuşağa
geçecek öğretiler hazır, yeter ki, iyi iz bırakın, bir avuç insan
binlere çıkabilir, bunlar da sizlerin gayreti ile olur. Unutmayın.
Hoşçakalın.
La ilahe illallah muhammed en Resulullah.
- Kıyamet suresini okuduk orada parmak uçlarından bahsedildi,
- Her var edilenin parmak ucu ayrıdır o da bir şifredir, Allah’ın kuluna öngördüğü bir şifre, senden bir tek yaratıldı, ondan bir tek, hiç kimsenin hiç kimseye benzeme şansı yok. bunlar çok önemlidir.
- Bu, ruhlar içinde geçerlidir değil mi?
- Tabii, ruh bunlara vakıf, bunlar sadece bedenleriniz için, bu öğretilerin önemi bedenlerin ne halde olduğunu görebilmek için. Nasıl bir donanıma sahip olduğunu görebilmelisin. Şahit olabilmelisin. Onların sihirli güçleri vardır parmakların ama bunları söylediğimizde hemen kullanılıyor, önce çok iyi düşünülmeli Allah vermedikçe hiçbir şeyi kullanamazsın. Bu bilinç ile yaşamalı ama sihirli güçleri vardır. Şifa mı, evet.
- Bu parmak uçları sadece dünyada mı lazım oluyor ?
- Orada yok, parmaklarını burada bırakıp gidiyorsun.
Sayfa 20
- Burada da hiçbir işe yaramıyor ki,
- Kullanım aracıdır. O işe yaramasa Allah’ım vermezdi şükürler olsun ki onun ile yemek yiyorsun, onun ile tutup, onun ile hesap yapıyorsun, onun ile okuyup onun ile yazıyorsun, daha neler neler,
- Ben sadece izlerden bahsediyorum?
- Cevap, iz ayrı, o ayrı. Sihirli güçleri var, o bizdedir, onun açılması mümkün değil. Onu bir tek Allah bilir, hangi peygamberin hadisinde, hangi Kuranı Kerimin ayetinde insanların parmak uçları yazılıdır, var böyle bir ayet var ama deşifre edilmez,
- O zaman Allah ile kul arasında bir şifre olmalı,
- Sihirli güç diyorum, önemli olduğu için Allah hep gizler.
- Ayetteki anlamını merak etmiştik? Biz de daha derin bilgiler arzu ediyoruz bunlara nasıl ulaşırız.
- Dostum, elbette ne diyorum, kuşaktan kuşağa geçecek unutulmasın, ama her dost, her can o bilgilere hazır değil, bunu da düşünmeli, sen sor cevabını alırsın, içsel dedik daha önce verdik, meknuzların geliştirilmesi, bir şey gösterin bana şunu yaptık deyin, birçok çalışma örnekleri verdik,
bunların tezahürlerini sağlayın dedik, istidat kabiliyetlerin zaman diliminde ancak bu tezahürleri ile meydana zuhura çıkacak. Şimdi bunlardan birini yapın, ondan sonra siz çalıştıkça öğretiye hazır oldukça veririz.
Unutulmasın her şeyin bilincindeyiz, kime ne kadar ne
verileceği belli bir ölçü içinde o kıvamdadır, onun dışına
çıkılmaz, çünkü bizim de bir üstümüz onun da bir üstü var
unutulmasın. Bilgiler elene elene geliyor, olduğu gibi
verilmiyor, sen hazırlan, batında yaşatalım yeter ki hazır ol,
sor istediğini, bir ilahi vereceğim, bir zikir vereceğim, o zikir
ile sadece yedi gün riyazat yapıp çalışacaksınız, tamam mı
eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah(3 kez).
Sayfa 21
Selam olsun, 18.01.2013
Bir söz gelir ezelin ezelinden, sözün manası ise güzelin
güzelinden, cemiyette yer almış, her can pür dikkat, o sözü dinleyip, kalp onunla huzur bulmuş. Seyri seferi o halde yapmış, ey dost, beri dur beri. Hayatın bir çalkantıdan ibaret, manan ise hezimetler karşısında, her biri bir hidayet.
Zuhura çıkarmı, çıkmaz mı düşleme bunu. Zuhura çıkacak olan nedir? Ayn-i ile vaki, hemhal olduğun iş ile vaki, meşgul olduğun iş ile vaki. Sen almak için gelirsen, verenin bol olur, postu sereyim, dostumda olayım dedin ise yerini
belirlemişsindir, sadece misafir olduğunu bilmelisin. Oysa almak için gelmeyi tahayyül ettin ise, nimeti mutlak, veli nimettir, hamd etmelisin, kal ehli olma can dost, hal ehli ol. Her sözde derin manalar var. O mananın ehli olmaya bak. Uluhiyet ile rububiyet ünsiyet halinde. Makamın nazargahın Hakkın tecelli Murat ettiği yerde, ne bir öfkeye yer var, bu gül bahçesinden bozkıra dönecek bir hal var.
Gül, gülistan ettin ise cemiyeti, onda alınacak elbet ilahi emir var, sen vesilesin. Sebebi aletsin. Sen ver alırlarsa alsınlar. Ondan sorumlu tutulamazsın. Hak neyi murat etti ise o hal öyle gelişecek. Sen sebepsin. Hidayet verici değil.
Sen sadece ünleyensin, kaldıracak değil. Allah’ım cümlenizden razı olsun.
İlahi keyfiyetin huzurunda bulunalım. Kalbe huzur fidanları ektik. Onun yeşerebilmesi için emeğimizi eksiksiz verelim.
Altın, gümüş toprakta saklar sırrını. Neden? Neden saklar? Saklamasaydı Dünya’ca arzu edilen olmazdı. Sırrı ifşa etme, ne geliyorsa dile sus düşün, sakın deme. Her can dostun bir nüvesi var, bilse de bilmese de hazinenin onun içinde özlemi var. Bakma yıkıntı halime, bakma, bakma çökmüşlüğüne, orda bir çok sultanların hazineleri var.
Her zevat hakikatte ne olduğunun bilincindedir. Biliyorum, görüyorum, işitiyorum dedi ise kendinden değil hediye Haktandır. Her canlı kaderini yaşar, dedikte, bir de kendi fiillerinle oluşturduğun kaderin var. Hedefini belirle, yönünü nereye çevireceksen onu arzula. Sen, sen ile meşgul
Sayfa 22
olma, Sen sadece onunla ol. Meşguliyetin onunla olmalı. İyiyi
kötüyü sadrına sor. Dilini şikayetten beri tut. Şikayetin manası ikidir. Bir bıkkınlığını anlatır, birde içinde olduğun durumu anlatır. Paylaşmak şikayet değildir. Sen hakikat eri isen, yokluğu kabullendin ise, o mintanı giydiysen, sen de sen olma hassası yoktur. Sende sen olma keyfiyeti çoktan unutulmuştur.
Zatına muhtacız Allah’ım, zatında erimeyi, sen ile sende olmayı, bilmemizi murat et Allah’ım.
Her şeyin tanığı olan meleklerin yanımızda bulunsun, bulunduklarından emin et Allah’ım.
Onların kulaklarımıza fısıldamalarını nasip et Allah’ım,
Seçkin kullarının halkasında olmamızı nasip et, sana inanan, sana boyun eğen mümin ve müminat kulların arasında olmamızı nasip et Allah’ım.
Göçmüş yakınlarımızın yarım kalmış her ne ise işleri bizlerin tamamlamasını bizlere hissettir Allah’ım, hissettir Allah’ım.
Bu açılan sofralar yüzü suyu hürmetine, birlikte Allah deyip Muhammed deyip şefaatine nail olmamız için açtık elleri sen bizi bizimle bırakma Allah’ım.
Her fırsatta kelimeyi şaadeti bol bol getirmeyi, her zerrimizin de iştirak etmelerini nasip eyle Allah’ım.
Hiç bir şey dilde kalmamalı, hale indirip, her zerremizle hakikatini tanımayı bilmeyi nasip et Allah’ım.
Bu öyle bir yol ki, bu yolda türlü engeller var, türlü taşlar türlü laflar, türlü türlü sana atılacak söylenecek masallar var. Allah’ımın korumasına giren kulları arasında olmayı nasip et Allah’ım. Amin, Amin.
La ilahe illahlah Muhammed en Resulullah. Şefaat ya Rabbi, ya Resulullah.
Hoş geldin, dünya yuvasına hoş geldin, İmanı gür, Muhammed nuru ile geldi, Selam olsun o cana, Selam olsun onda o olana. Selam olsun bedene değil o bedendeki büyük cana selam olsun. Darlık görmesin, mutlu olsun, mutluluğunu mutsuzluk bölmesin. Eyvallah.
Sayfa 23
Kuzucuğuna nefes de verildi, yavruna, iki zorluğu var.
O iki zordan da geçecek. Allah’ım yolunu açık etsin, Allah’ım, ne olur hiç kimseyi evladı ile sınama, canlarına can nasib et Allah’ım, huzurlarını eksiltme yükselt Allah’ım Hak huzuru ile ruhlarını ihya et Allah’ım, hak huzuru ile.
Çocuklar sizin çalışmanızı istiyorum, tavsiye değil, zorunlu tutuyorum. Bir vakit ayırın, Kuran ilmini aldığınız bilgiler ile çalışın bu zorunludur. İster ihtar deyin ister ifşa deyin, ne derseniz deyin, boş oturarak gelmenizi istemiyorum. Kalem tutuyorsa eliniz, görüyorsa gözünüz duyuyorsa kulağınız, mecbursunuz, mecbursunuz.
Belli şeyler değil Kuranı okuyun, çalışkan insanlar
muteberdir tembeller değil, bir çok şeylere ayrılan vakit bunlar içinde ayrılabilir. Hakikatin yoluna girdik ne ile girilir? Bir sınav karşısında ya susacaksınız, ya bilginizden konuşacaksınız, bilgi olmazsa neyi konuşursunuz, başka şeyle meşgul olunursa, hiçbir zaman ayrılmazsa, ona göre seçiminizi yapın, ister ihtar deyin ister ifşa, kabulü mutlak şart bunu bilin.
Çok iyi bir gözlemci olduğunuzu da itiraf ediyorum, bazen duyduğunuz sağda solda sesler boş olmadığınızı gösterir, bir şeye emek veriliyorsa onun değeri ölçülemez, ne
olursa olsun bir şeyde emek yoksa onun değeri de vasat olur.
Eskiniz yeniniz diye ayırt etmiyoruz, ne gördü isek onu söylüyoruz, eyvallah, içinizde neler söylüyorsunuz? Kendinizi, kendinizi, her şey kendinizden kendinize, sadece bilgiyi akıtmakla görevliyiz, o bilgiyi hamur edip şekil vermek ise sizin elinizde.
Sorun bakalım, sorularınızın önemi verilecek cevap kadar önemli, herkes soru soramaz dağarcığında o bilgiye vakıf ise, sorusu da o nispette gelir.
- Ben derim ki günde yirmi ayet bile okunsa bir yıl
içinde bitiririz Kuranı,
- Cevap, okuyun, okuyun, yazın, çalışın öğrenin, öğrenmek için ne yapmanız gerekiyorsa yapın, okumak için okumayın, anlamak için okuyun, tabii ki okuyun, önemli olan okunması, hele böyle bir sofrada, bu adaba uygun yaşamak, er olanın işi, yoksa herkes Kuran okur, herkes böyle bir sofra
Sayfa 24
kurar, herkes böyle bir sofrada yol bulur ama, tartışılmalı o yol
hangi yol, o yolun yolculuğu nasıl, uğrayacağı yer nasıl, mühim olan odur, siz olayı ne kadar ciddiye alırsanız bizler de sizleri o nispette ciddiye alırız, çok açık ve net, ne kadar uyulursa, bizde o kadar size rahmet misali yağdırırız. Sizde gevşeme oldukça bizler de gevşeriz. Anlaşıldı umarım, La ilahe illallah muhamed en Resulullah.
Selam olsun, 25.01.2013
Yemen’den gelir sözümüz, kervan bizledir onun dışına çıkmayız. Her can kervanda neyi taşırsa taşısın o ona maaldir9, ezeli görevidir, bildiğine inanır bilmediğine ise Allah’ımdan doğru olanı diler.
Her olay kendinden kendine dönüştedir, bilse bilmese
bu bir ömür yarışıdır. Gerçek nedir diyene sözüm. Gerçek; varoluşun, gerçek; sendeki bütün özellikler, Gerçek; senden sana dönüşen gerçektir.
Hay dedik selamladık, Hak kelamı ile kefeleri doldurup,
sonra imtihana tabi tuttuk. Bu öyle bir yolculuk ki, bilen bilmeyenin elini tutmalı, bilen bilmeyenden kendini sorumlu bulmalı.
Güzeldir sözümüz, O’ndan hediyedir özümüz. Her olayı
öz’e mal edersen yanlış edersin, öze söz edilmez, her olay da öze mal edilmez.
Atağlar özdedir, hatalar ise beden kafesinde gizlidir.
Sen kendi gönül dağarcığını doldurmana bak, o dağarcıkta taze bilgi, taze görgü, taze öğretilerin bulunduğu yerdir. Onları verdikçe yenisi dolar, saklayayım bana kalsın dediğinde elinde
eskimiş olanı biriktirirsin.
9 Maal : Yükseklik.ilerilik şereflilik,
Sayfa 25
Sükut ehli ol, mana ehli olan kişinin her sözü
maddeden uzaktır, O’nun esiri olmuştur, dünyevi hallerden uzak mana gerçeğine misliyle dönmüştür.
“Bırak her olay yerinde kalsın” sakın deme, yük alır,
yük verirsin, yerinde kalsın dediğin olay bir gün döner omzuna biner. Elinden gelenin en iyisini yapmalısın, yükte ne var ise onu aza indirmelisin.
Mutlak zata varacağız, hakikatin özünde mum gibi
eriyip O’na boyun eğeceğiz, işte gerçek gün dediğimiz budur. Orada ne soy, ne unvan, ne etiket geçecek, orada sadece
amelin boynunda seyredilecek. Tuttum elleri Hak adına, açtım söylettim dilleri gönül
bağına, dediler ki kim için yaparsın? Muradım Hak içindir. Allah’tan gafil değilim ki O’nda arifim, ben hesabı bu yolda yürütürüm, kim ne derse desin olmaz zararı bana, ben bildiğimi yaparım muradım Hak muradıdır, bir tek O’nu bilirim.
Söyleyen O, söyleten de O, bana bir şey kalmadı, ben
ben’i bitirdim, bendeki ben’i erittim, halim ondan bellidir. Gözüm dünyaya kapalı, gönlüm ise O’na aşina, O’na aşikardır.
Saydım bütün geceleri, topladım Hak ile bütün heceleri,
geceler ayan oldu, günler ise kuluna beyan. Hiçlik muradımızdı, ne ayrıdayız ne gayrıda, bir nükteyiz, o nükteyi koyalım kalemin ucunda. Gün geçer gece geçer, ömürler de bu yolda biter.
Türlü çeşit Ölümleri hele bir düşün; beden ölümü,
duyguların ölümü, yapamadığın hizmetin ölümü, sohbet edemediğin dilinin ölümü. Öyle çok ölümler vardır ki, bu ölümlerin bedene zuhuru olmadan, her organ devrede olmalı. Rabbim senden neyi diliyorsa onu duyurmalısın, Rabbim
senden neyi istiyorsa onu sana aşikar eder, onu vermelisin. Gün geçmemeli ki O’ndan uzak, öğün bitmemeli ki,
O’ndan bihaber, sonra giyersin zaruret mintanını, tırmalar içini, tırmalar durur, mutsuz kılar seni. Vermek istediğini
Sayfa 26
vermelisin, bana kalsın demeden sözün özünü Hak için halka
vermelisin. Niyetleriniz çok önemli, fiillerden üstündür, neyi
düşünürsen karşında onu bulursun, neyin sözünü edersen, “Ben yapmam bunu” dediğinde yakana gül takarsın.
Gel söyleşelim, Aşk-ı mest olup da muhabbeti Hak
edelim, Bu gönül O’na aşikar, O’nla ayar bulur, kıvamı O’nunla
olur, Nasıl yoksun edersin bu gönlü Hak’tan uzak,
Nasıl dersin ki dilim susmuş söylemez, Her şey madem mevcut, perdeyi kaldırmalısın, Madem her şey perdeden ibaret, o perde sana zaruret
teşkil ediyorsa onu yırtma ama kaldır. Has Bahçenin gülleri; birlikte derleyelim, uçan kuşlara
selam verip de O’ndan bize selam getirmesini isteyelim. Tevhit, bütün var olmuşla mevcuttur, ayrı gördüğün
her şey tevhidin dışında yalandan ibarettir. Bütünüyle sevmeliyiz, bütünüyle kabul edip onunla vücut bulmalıyız.
Tevhit, tevhit, tevhit. Tevhid’in aslına dönmedikçe
Vahdeti yaşayamazsın, tevhid’in gerçeğinde olmadıkça Hayret makamını bulamazsın.
Sev sevebildiğince, sevdikçe gezersin birçok perdeleri
açar, seyr-i sefer edersin. Alışageldi halleriniz, çalışırsanız bu yol uyuşuklar yolu
değil, bu yol gayret yoludur, bu yol dünyevi muhabbet yolu değil bu yol hakikat yoludur, tevhidin basamağıdır.
Can içinde can ol, can içindeki cananı bul, işte onu bulduğunda sana ne derler bilir misin? ‘Aklını yitirmiş’ , bilmezler ki sen O’nda , O sende.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Sayfa 27
Öğretilerin frekanslarını içinizde yaşayabiliyor
musunuz? Her öğretinin değişik boyutlarda titreşimsel özellikleri vardır, alırken verirsiniz, verirken de alırsınız. İçsel yolculukların bu sayede yapılması öngörülmüştür. Ruhsal bilinçlenme sadece Kur’an kaynaklı olmalı, değişik kitaplarda bulabilirsiniz ama gerçek bilgiyi sadece Kur’an da bulabilirsiniz.
Arınmışlığı sağladığınızda birçok mesajları evrene
gönderebilir, bu sayede bilinç seviyelerini arttırabilirsiniz. Sıkça yaptığınız yolculukları mutlaka not etmelisiniz, neleri gördünüz?, nelerle karşılaştınız?, hangi ışık rehber oldu?
bunlar çok önemli bilgilerdir. Her dostum şifa verebilir, ama her dostum bunu meslek
haline getiremez. O arınmışlığı sağladığınızda; dokunduğunuz herhangi bir rahatsızlığın üzerinde, sadece, Tanrı gerçeğini düşünerek, yoğunlaşarak, bilinçli bir şekilde orayı iyi edebilirsiniz. Hakikatin birçok eylemlere bu sayede vesile olduğunu da hiç unutmamalısınız. Tanrı bilinci, gerçek bilinçtir.
Bir uyarı aldığınızda, şimdi soracaksınız bu uyarıyı nasıl
alabiliriz? Titreşimsel uyarı, mutlaka ona dokunmanız gerekebilir. Karşınızdakinden bahsediyorum, daima olumlu düşünceleri sevk edin.
Beden ve Ruhsal uyumu yakaladığınızda sevgi akışı
sağlanmaktadır. O sevginin gittiği her yerde, inanın sevgi tohumları ekilecektir. Bunlara çok dikkat edin.
Beden işlevlerinizi eylem haline sokun, düşünerek
onları izleyin. Nefret duyduğunuz herhangi bir olay karşısında, sakın
onun üzerinde çok fazla yoğunlaşmayın, onu imha etmenin yollarını arayın. Bu bilgi sizlerde mevcut. Öfkenin ruhsal ve fiziksel bedene verdiği zararları düşünerek yola çıkın.
Sayfa 28
Sözleriniz daima safiyet içinde olsun ve sessiz
konuşmayı alışkanlık haline getirin. Sevgiyle baktığın yüze, sevgiyle bakar Rabbim senin yüzüne.
Her an bir alış-veriş içinde olduğunuzu da unutmayın.
Baktığınız zaman görmeyi, gördüğünüz zaman da ondan ibret almayı öğrenin.
Hayatın her kesiminden ders almayı bilmelisiniz. Hayat
öyle güzel şeyler sunmuştur ki insanoğluna, Rabbimin izni iledir. Her yerde onun delili, onun nişanı ve onun mevcudiyeti gizlidir. Kendini gizlemiştir ama sır değildir, o gizlinin içinde
O’nu bulabilirsiniz. “Her yerde O var” dendiğinde; onun yüzünü
göremeyebilirsiniz, onun mevcudiyetini göremeyebilirsiniz, onun mevcudiyeti ile içsel yolculuk zaten yanlıştır, bundan kaçınmalı.
Rabbimi sadece var ettikleri ile tahayyül edebilirsiniz,
onun isim ve sıfatlarıyla. Her var ettiğini canlıya hizmet için sunmuştur.
Her an şükür, her an secde halinde olmalıyız, Bütünün hayrına deyip de her cana sarılmalıyız.
Ben benim, ben böyleyim demekle yol alınmaz, o yola
öyle bentler kurulur ki; o yolu takip edenler de asla ilerleyemez. Oysa menzile ulaşmak gerekir, hedefi bulmak gerekir, bulmalısın, bulup da emaneti teslim etmelisin. Emanetin biri Kur’andır , diğeri ise Can. dedim sözüme noktayı koydum.
Sizleri selamlıyor, Allah’ın Rahmeti her an üzerinizde
olsun, dualarım sizlerle olsun, bir çok emek ve hizmetlerin Hak
katında misliyle size geri dönsün, Amin. Allah’ıma emanet olun, Hepinizi sevgi ile selamlıyorum,
amin.
Sayfa 30
Kapak resmi :
Kanada, Fransa Hawai Teleskobu tarafından çekilen ve “Thor'un Miğferi” olarak adlandırılan
Hawai Yıldız Işığı kümesi.
Açıklama : NGC 2359, Thor'un Miğferi, etkileyici ismi ile birlikte, göz alıcı bir salma bulutsusudur.
Elbette, bulutsunun kanatları hatırlatan görünüşü, bazılarını ona "ördek bulutsusu" demeye itebilir.
NGC 2359, resmin merkezi yakınında görülen ve bir Wolf-Rayet yıldızı olarak sınıflandırılan aşırı
derecede sıcak bir yıldızdan gelen enerji yüklü rüzgârlarla şişirilmiş, yaklaşık 30 ışıkyılı genişlikte,
kabarcığa benzer bir bulutsudur. Wolf Rayet yıldızları, ender görülen ve saatte milyonlarca
kilometre yol alabilen yıldızlararası rüzgârlar yaratan, çok büyük kütleli mavi ışık devlerdir.
Yakınlardaki büyük molekül bulutu ile yaşadığı etkileşimin, bulutsunun bu çok karmaşık biçimine ve
kavisli şok dalgası oluşumuna katkıda bulunduğu düşünülmektedir. NGC 2359, Büyükköpek
Takımyıldızı yönünde, yaklaşık 1500 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır.
Sayfa 31
Selam olsun, 01.02.2013
Selam olsun, aldık mana lezzetini, hiç durmaz konuşur
dilimiz. Her sözün başında ve sonunda, Haktır, Haktır özümüz,
ne sözlere sığar ne fiillere, sadece alınanın neye nispette
olduğuna bakar. Yaşadığınız her an, değişken olan halleriniz,
hep aralarında bir köprü vardır. Bir baştan bir başa geçersiniz.
Duyguların değişimini, hallerin değişimini, her azanın farklı
işleyişini, Allah bilincinin gelişimini, fark edersiniz. Bunlar
üzerinde varalım tefekküre, dönelim içimizdekinin de içine,
gör ki neler var, her an yenilik peşinde. Seni sen ile bir güden
var.
Size bir öğreti diyeceğim, bu öğretiyi sorarak, soru
şeklinde ileteceğim. Şimdi deseler ki size, bugün o kadar
güzelsin ki, her gün daha da güzelleşiyorsun, giysilerinde çok
güzel. Buna ne cevap verirdiniz? Buna karşılık cevabınız ne
olurdu, buna cevap verir misiniz?
- “Sizin güzelliğiniz derdim”,
- “Ben teşekkür ederdim”,
- “Sendeki güzelliği bende görüyorsun derdim”,
- “Ben yorum yapamıyorum”,
- “Sizin güzelliğiniz derdim”,
- “Rabbimin verdiği bir güzellik derdim”.
“Ben çok güzelim, evet benden güzel yok”, küfrandır10,
küfür değil bakın küfrandır. “Benim elbisem güzel, ben hep
böyleyim” demek, iltifatı külhan’dır. Neyi demek doğru
olurdu, gördüğün güzellik, ”evet güzelim, ama o güzellik bana
10 Küfran : Nankörlük.
Sayfa 32
ait değil, beni var edenin güzelliğidir”. Bana giydirdiği libasın11
bana ait olmadığını ve o libası giydirenin güzelliğidir demek en
doğrusuydu.
Deseler ki size, “ne güzel bir haldesin”, “o hal benden
değil, sadece yüce Rabbimin bana giydirdiğindendir. O güzellik
ona aittir”. En doğrusu budur. Size her ne söylenirse
söylensin, güzel olan her şey bana verenin güzelliğidir.
Şer söylenmez, “sen ne kadar çirkinleştin” de denmez.
Ama ona da hazır olun. Böyle bir olayla karşı karşıya
geldiğinizde sakın ola demeyin “o senin gördüğün kendi
çirkinliğindir” Sadece gülümseyip, “Allah’tan selamet
diliyorum” demek en doğru, en mükemmel cevaptır.
Bunlarla karşılaşmanız kaçınılmaz, bu yolun çeri, çöpü,
taşı, çamuru. Bunlarla olmadan yol alınmaz. Bu bilinçte olun,
hanginize ağır ağır sınavlar yüklendi ise hakimiyet senin
üzerinde kurulmuştur, hedef olarak gösterilmişsindir. Kim için,
kendine ayırdığı için.
Başka sormak istediğiniz bir şey varsa da, bunun
dışında, cevap verelim.
- Yine bu konuda, öyle düşündüğümüz halde, bir
anda aklımıza gelmiyor, nefsimizden mi, yoksa
eğitimsizliğimizden mi kaynaklanır, örnekle, ne kadar güzelsin
dediğinde, biz aslında güzelliğin bize ait olmadığını, Rabbinden
geldiğini biliyoruz ama o anda evet güzelim ben yaptım
diyebiliyorsun bir anda.
- Hemen bir gurur oluşuyor nedense, güzel sözler
insanın biraz gururunu okşuyor. Bunlardan kaçınalım,
söylemek istediğim bu. Bu görünen tarafınız, öbürü gurur,
görünmeyen tarafınız.
11 Libas : Giysi.
Sayfa 33
Allah korusun böyle bir şeyi asla kendinize, asla mal
etmeyin. Ne şişin ne de şişirilmeyi isteyin. Tevazu12 bu yolun
ehline nazardır, unutmayın. Bu yolun ehline nazardır. Nazar
nedir, yine velinin sizlere yansıttığı ilahi kuvvedir13, kuvve.
Allah’ımın her ismi, her kulunda mevcuttur. Sürekli o
isimler içinde iniş çıkışlar yaşarsınız. Hangi isim o gün veya şu
an sana zuhur etti ise, o isim, iç dürtülerle sana, hangi halde
olduğunu gösterir. Artık bunları duymak zorundasınız,
duymuyoruz demeyin, nasıl duyalım da demeyin. Duymak
zorundasınız. Ben isterdim ki, bunlarla ilgili sorular yöneltin.
Kur’an bilinci ile nefes alın, nefes verin. Çok kısa bir
ayet, çok kısa bir sure, demektense, o kısacık surelerin,
ayetlerin içindeki deryaları, deryaları özleyin. Evet, nefis değil
evlat, sadece varlık elbiselerinize sımsıkı yapışmak, olay bu.
Sadece kendinizi düşünen insan olmayın. Öyle bir hal zuhur
eder ki onunla yüzleşmek zorunda kalınır.
Hayatın bir çok olası hikayeleri vardır. O hikayelerin
her birbirinizde bir parçası bir cüzü bulunmaktadır. Ben böyle
bir şey yaşamadım sakın deme, sakın deme.
Hallerin değişimini artık görelim istiyoruz. Geçmişte
kalanın peşine düşmeyin. Hak hukuk ne ise onu gözetin.
Attığın adımdan geri dönmek, ne gerekiyorsa elinden
geleni yap, asla vazgeçme. “Adil kişilerle olmayı diliyoruz,
diliyoruz da, adil olmayanlarla da bir araya geliyoruz“ da
deme. Allah sürekli sınav açar. Bugün açmaz, Sonra da açmaz
ama bir gün gelir de o sınavların hepsini bir anda arka arkaya
yaşarsın.
Her şey için, Allah’ım işimizi kolayla, işlerini kolayla.
Ahlakımızı senin istediğin şekilde ahlaklandır. Muhammed
12 Tevazu : Alçak gönüllülük. 13 Kuvve : Düşünce, niyet.
Sayfa 34
ahlakı ile onların bizlere bıraktığı emanetin ahlakı ve edebi
içinde yaşamamızı nasip et, diye dua edin.
Kaç zevalden14, üzme kimseyi, düşme sözün peşine,
güzelliği çirkinliği diyeni Allah’a havale et. Böbürlenenleri
gördük, boyunlarını öyle büktük ki, Allah’ın yetimine öksüzüne
dil uzatanı, ahrette dili ne hale gelir, sadece Allah’a havale et,
onların ölümleri bile bir başka türlüdür. Kime ne şekilde zulüm
etti ise o şekilde meydana çıkar. Dil ile ise o dil öyle uzar ki
çeneni aşar, göz ile ise o göz öyle bir hale gelir ki seni ürpertir.
Onun için her hal ile hareketlerinizi murakaba halinde kontrol
de tutalım.
Küfredenin imanı yoktur, bunu bilmiş olalım. Temiz
ağızlı, Allah ister, kullarını, temiz ağızla. Sakın küfür ile
konuşmayın. O ağza ne haram lokma ne de küfür
yanaştırmayın.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Üzerinde konuşulacak çok şeyler var. Yazıyı okurken,
yazıları düzeltirken daha ciddi bir şekilde eğilelim. Ne olur.
Bunların heba edilmemesine özen gösterin. Nerelerden akıp
gelen sözleri, derleyip toplayalım. Toplayandan Allah’ım razı
olsun. Her haline emek verenlerden Allah’ım razı olsun. Emeğe
emek katanların emekleri sahipsiz kalmasın, Amin.
Şimdi hastalar için dua edelim.
Allah’ım, senden geldik seninle sana dönmeyi nasip et,
Toplandığımız bu sofrada, senin hidayet nurunla,
hidayete ermeyi bizlere nasip et. Hastalara dualar
gönderiyoruz, içten kalben Allah’ım, bütün duygularımızla
onlara yöneliyoruz.
Allah’ım, bir çok bir çok hastalara, siz hastalarınızın,
isimlerini içinizden zikredin, Allah’ım ne olursun onlara yardım
14 Zeval : Suç, kabahat.
Sayfa 35
elini uzat. Onlara yardımcı melekler gönder, hastalıkları şifa
bulsun. Sen istersen ölüyü diriltirsin, Allah’ım. Onlara da
sebep halk et, bir sebep el uzat ya Rabbim.
Senden geldik, seninle bir olduk, seninle sana dönelim.
Nurumuzu harcamadan seninle olmayı nasip et Allah’ım. Amin,
Amin, Amin.
Büyük, küçük demeden geldik bir araya, bu makamı
bilmeden, topluca girdik havaya. Seyrimiz Veli halleridir.
İrşada15 muhatap olacak dostların mizanıdır.
Ektiğimiz filiz verir mi vermez mi deme, dedik ya, hangi
niyette olursa olsun, filiz kendini gösterir. Bu şavkı gönülde
duy, dışta arama. Aydın gönüllüler yanında bulun. Zahirde
olanlarla olma. Viran olmuş kalplilerle bir arada bulun. Sen,
ben dedik ya perde, aç perdeyi, sakın ola yırtmaya kalkma.
Geylani’dir bilinsin, Kutbu Azam’dır, hakikat ehlidir,
sözleri dinlensin. Makamı yücedir. Aldığın an, Hakkın ona
ulaştırdığıdır. Hem bildi hem dinledi, hem yetiştirdi, hem “hala
ben yetişmedim” dedi inledi. Öyle bir vuslat yakaladı ki, Onda,
her şeyin arınmışlığını yaşadı. Döndü yeryüzüne, özledi alemi
Kübra’yı, ama görevim mizanı kurmak dedi. Hak muradıdır,
boyun eğdi.
Gel gör ki, neler hangi haller, hangi seyirler
zuhurdaydı. Hele gör, hele gör de, yan haline. Bil, gör ki dön
dön kendine. Yine gör ki pişmanlıktır, olmamışım de ağla.
Tasavvuf yolu gözyaşı ile yıkanır. Fenafişşeyh16’tir makam
yeri. Bütün ilmi cüzlere bölmüş dağıtmıştır, kainatta her
zerreye, lüzumu Haktır, nispeti Haktır. Marifetullah sahibidir.
Eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
15 İrşad : Doğru yolu gösterme uyarma. 16 Fenafişşeyh : Bütün maneviyatını şeyhin manevi şahsiyetinden, feyzinden almak manasına gelen bir tabirdir.
Sayfa 36
Geceniz Hayır, gününüz nur olsun.
Bu kadar, iznim bu kadar oğul, kelam-ı kibar17’dan
alınır dedim. Bir makamdan alınmıyor ki.
- Beled suresindeki anlamadığımız bir kelimeyi
soracaktım. Ona iki tepeyi gösterdik. O tepelerin çok değişik
yorumları var da. Onu, bir de Tarık süresindeki, neden Tarık
yıldızı….
- İlahi nur, kainata yayılan nur, öyle bir nur ki irşada
yol buldurur. Ehil olanın gönlüne öyle saplanır ki, işte o
çarpma, onu kendine getirir, varlığı bitirir.
- Burada önemli olan çarpma mı ?
- Eyvallah. Her okuduğun kelime, bir makama
işarettir, unutma. O işareti nasıl göreyim dersen, her şey o
işarete delildir. Bunu da sen çöz.
İki tepeye gelince; o tepelerden biri Medine, diğeri de
Mekke’dir. İnsana mal edilirse o iki tepe, biri zahiri, biri
batini, biri Hayır bir şerdir, biri ruh biri şeytan, biri arif diğeri
irfandır.
Eyvallah dost eyvallah,
- Biz bu Kuran’ı okurken daha çok araştırmak
istiyoruz, bu konuda kitaplar’da var, onun dışında bize
yardımcı olabilir misiniz ?
- Niye olmayalım ki evlat. O iştahı gördükçe biz de
veririz, Eyvallah. Araştırın, yazın, aralarındaki farkı görün ve
tefekküre dalın. Hepsi içinizde mevcut aslında. Kulağınıza üfler
meleğin biri. Siz kulakları tıkadıysanız, duyamazsınız ki.
Çok ağlanır, bu yol öyle bir yol ki. Kutbun dediği gibi,
bu yol gözyaşı ile yıkanır. Gülmek var ya hoş değildir, bizce hiç
17 Kelam-ı kibar : Tanrı'nın varlığını ve İslam dininin doğruluğunu konu edinen bilim.
Sayfa 37
hoş değildir. Çok gülmek hoş değildir. Hep ağlanır, Allah denir
ağlanır. Muhabbet denir ağlanır. Muhammed’e açılan her
kapıda göz yaşı vardır, hem üzücü hem de müjdeci. O kapının
eşiğindesiniz, şükür Elhamdülillah demelisiniz. Allah’ıma
emanet olunuz.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
- Tarık suresindeki yıldızı ilim olarak da algılayabilir
miyiz, tamam o çarpmaydı ama?
- Tabii ki, ilimsiz irfan olur mu? Her şeyin başı ilimdir.
İlim, ilim şeriattır. İlk adım. İlimsiz yol alınmaz. İlim
bununla(akıl), irfan ordan buna (kalp) inmekle.
- Besmeledeki fiil, sıfat ve zat tecellilerinin anlatabilir
misiniz?
- Ama bugün değil, ben izinli değilim. O öyle bir isim ve
sıfatlarla yoğunlaşmış, öyle süslenmiş ki?
La ilahe illallah’la besmele ve Fatiha, unutmayın
önemleri çok büyüktür.
Hadi şimdi, La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Oğul evinde on bin besmele çekin. Arzu eden gelebilir.
On bin besmele. Çok önemlidir. Sende başlayalım, Her can için
bunu yapalım. Aranızda. O gün sohbet yazı yok, sadece O gün
herkes görevli. (Evlerde çekip gidip gidebilir miyiz?) O
mekanda. Zorlukla olmasın. Sonra. Kim müsait ise. O kadar.
Her canın evi de buna açılmalı.
- Kelam-ı kibardan alınan derken ne demek istendi
acaba ?
- Her şeyden imtina eden, şerden korunan, her halini
tahlil ederek yaşayan, zarif, kibarlık içinde, Latif
Sayfa 38
mertebesinde, Latif isminin zuhurunda hitap eden, kibar
veliullah.
Kibar insan, kaba insan gibi. İnsanın kibarı da kabası
da sevilir, amma velakin, kibara kibar gönül mehil gösterir.
Her Veli kibardır, her veli Hakkın rızasını talep etmiştir. İhlaslı
kişiliği vardır. İhlas olmaz ise iman da bulunmaz. Kırmaktan
korkar, incitmekten korkar, yolda yürürken bile, toprağın
üstünde yürümekten incitirim diye her zerresi titrer. Bu hale
gelebilmek elbette çok önemli. Yeşil otların üstüne basmaktan
son derece rahatsız olur ve basmaz. Onlarla konuşur. Onlara
duasını ekler. Onlarında bir canlı olduğunu hiç unutmayın.
Çünkü onlarında birer misyonu var. Onlarda hesaba
çekilecekler bunu unutmayın. O ufacık ot parçaları, ufacık
ufacık çiçekler. Her biri hesap gününde hesap verecekler.
Mahşerde onlarda hazırda bulunacak.
Her var edilen, her var edilen, diyeceksin ki onların
günahı sevabı mı olur, olmaz mı, (onların nefsi yok ki) Sadece
nefisliler değil yaratılmış her zerre. Nimetlerin her biri
mahşerde hazır olacak. Bilir misin onlarda birbirlerinden
davacı olacaklar. “Onun dikeni bana battı, o bundan hiç
rahatsız olmadı.” Hepsi Hayat taşıyor.
Hayatın zuhuru her yaratılanda mevcut. Her yaratılan
da hesap günü hesaba çekilecek. Kaçınılmaz. Hepsi de Allah ile
ahitleşmiş öyle gelmiş. Lale olarak gelmiş, onun görevinin ne
olduğunu kim bilir, papatya olarak, kaktüs olarak. Niye var
edildiler.(insanlar için, hepsinin hikmeti var). Hepsi imtihan
halindeler. Yalnız insanoğlu değil. Hepsinin birbirinden davacı
olma hakkı var. Kıyamet günü hafife alınacak bir sözden ibaret
değil. Sakın bunun şakasını bile yapmayın.
Gökyüzünde yıldızların çarpışmalarını, sırat
köprüsünün, bir çok sırat köprüsü var, ama o köprünün
cehennem üzerinden kurulması, size neyi ifade ediyor, sular
var, etrafında sular var. Cennete gidebilen oradan geçecek.
Sayfa 39
Dünya hali gibi, hiçbir şeyi bilmeden, bir yere gidiyorsun, az
buçuk da olsa Allah’ın öğrettiği bilgileri biliyorsun, bir çok
olaylarla burun buruna geliyoruz hep, cennet cehennem gibi
bir işleyiş var, Gidilip de dönülmeyecek tek yer mahşerin
kurulduğu makam, yer. Nerde bu yer. El-est Meclisinde,
mahşer orada kurulacak.
Selam olsun, 08.02.2013
Selam olsun, öyle kavimler vardır ki ne yeni başlamış
ne sona ulaşmış, her an o kavimler gelir ve gider, arkası önü
kesilmiş değil. Ne zamana kadar mı? Kıyamete kadar. O kapı
her cana, her mahlûkata, her var edilmişlere açıktır.
Doğada yaratılmış çiçek böcek her ne var ise
kavimlerde sürekli devam edecektir. Bunların içinde helak
olanlar olmayanlar veya helak olanlar ile birlikte, müminlerde
birlikte bu cezaya mecbur kalacaklar. Onlara ceza olarak mı?
Hayır, öyle olması gerektiği için. Kavimler bitmiş değil,
felaketler bitmiş değil, bunu bilin yeter. Kıyamete kadar
sürecek.
Öyle kavimler gelecek ki, bir öncekinde görmediğiniz
duymadığınız birçok işaretlere maruz kalacaksınız, türlü çeşit
ama tek kurtarıcınız elinizdeki Hak kitabı. Onda kavi18 olun,
sabit durun. Her ne olursa olsun önce Allah sonra yine Allah.
Elçinin sevgisini muhabbetini içinizde yaşayın yaşatın.
Ecdadını hiç hiç unutmayın, onlarla birlikte muhabbete tabi
olun. Resulü ve bütün yakınları, beş kişi ile sınırlı değil, bakın
bütün yakınları. Ona inanan iman edenleri de yad edin.
18 Kavi : Dayanıklı, güçlü, zorlu.
Sayfa 40
Her salavat19 getirdiğinizde resulü kulağı ile işitir, bu
çok önemli her salavatta onun için denilir ya daim salavat,
salatı selam ile anın, dualar işitilir, işitilmez onu bir tek
Rabbim bilir, ama şu bir gerçek salatı selam getirdiğinizde
peygamberimiz kulağı ile onu işitir ve onları bilir, inanın buna.
Hepinizi selamlıyorum, hepinizi seviyorum,
Hak adına toplanmış dostlarımın Hak ışığı altında
birlikte koşulsuz sevgi içinde, el ele gönül birliği ile bu yol hep
devam edecek. Dilden dile, elden ele söz verildi ise adı hep
anılıp tekerrür edilecek. Eyvallah dostum eyvallah.
Ya inkar ederler ya Hak sözünü ikrar ederler, sakın ola
kaymayın inkar edenlerin yanında bulunmayın, onları da saf
dışı bırakmayın. Sadece onları ikrara davet edin, mecbur
etmeyin ama bunu mutlaka yapın. Sonra o kadar çoğalacak ki
sadece okuyup kendini yetiştirmek çok güzel ama bu birlikte
olursa mükemmelliktir. Her kul bunu yapmalı, o muhabbet
sevgisini lezzetini yürekten tatmalı. Eyvallah bu kadar.
Kuran için kader bahsi çok önemli, kader bahsinin çok
sıradan bir söz olmadığını idrak etmelisiniz. Hayatınızın
tamamı kadere bağlı biliyor musunuz?
Kaderi inkâr edemezsiniz, ama her şeye de kaderimdir
diyemezsiniz. Rabbimin takdir ettiği ahitleriniz ile birlikte
fiillerinizle, yaptıklarınız ve yapacaklarınız ile birlikte, her şey
işleyişe geçer, ameller ona göre tartılır ve kayda geçer.
Allah’ın tayin ettiği günler, Allah’ın tayin ettiği kaderi mutlak,
sana gerçek yüzünü gösterir, Hayatın ona göre bağlantılıdır,
nefesinin son gününe kadar o işleyiştedir.
Ayan’ı sabiteler fiiller ve birçok batındaki gizli özel
yetenekler kabiliyetler her biri devre devre yaşanır, zuhurata
çıkar kendini gösterir. Sadece ye, iç, uyu, hava al, namaz kıl,
oruç tut, zekat ver, hacca git, islamın bayrağı bununla
19 Salavat : “ Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed” .
Sayfa 41
dalgalanmaz, tümü ile dalgalanır. Öyle çok meziyetler var ki
say say bitmez. Doğuştan kıyamete yol alır da, o yol bile o
kadere zayıf düşer.
Her şey gelişmek, geliştirilmek için var edilmiş, her şeyi
kulun iradesine Rabbim bilhassa vermiş.
Bakın, dersler ne kadar ağırlaştı. Kâinat bilgisidir
bunlar, akaid bilgisidir, tasavvuftan sonraki akaid bilgisinin ne
olduğunu biliyor musunuz?
Ona hazırlıklı olun, tasavvufu yutun, hallere koyun
sergileyin, akaide geçiyoruz zaman çok kısadır. Gülmek ile,
eğlenmek ile, günlük güncel olaylar ile meşgul olmayın, akaid
dersleri çok önemlidir. Tasavvuf hal edilmeli hal sergilenmeli
ve birçok fiil ve eylemlerin artık zuhura çıkması,“hiç konuşma
dostun bakışları her şeyi anlatıyor” o hale gelinmeli. Tasavvuf
eğitimi böyle bir nişan böyle bir delil bırakır kul üstünde.
Eyvallah.
Kuran okunmalı, her muhabbette Kurandan ayetler
sunulmalı. Ben bunu isterim, zat bunu diler, hakikatin
eğitmeni size ne veriyor ise karşılığını da almak ister. Bununla
birlikte sınavlarda ağırlaşır. Bir çok gerçeklerle yüzleşmen
gerçeklerle karşı karşıya geleceksin, içsel meknuzlarınızı
geliştirin.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah,
Allah’ım seninle sana dönmeyi nasip et ya Rabbim, bu
sofrada el açtık huzurundayız Allah’ım, şeytanın bizlere verdiği
vesveseden bizleri uzak tut Allah’ım, huzurundayız el açtık
divanındayız, ne olur dileklerimizi muratlarımızı kabul et
Allah’ım, muradın muradımız olsun, sen bizleri gör, koru,
gözet Allah’ım, hastalarımıza acil şifalar ver Allah’ım.
Ruhlarına ve bedenlerine, yine de sen bilirsin Allah’ım, sen
neyi istiyorsan bizler onu istiyoruz Allah’ım. Güzelliği nasip et,
içimizdeki güzellikleri görmeyi nasip et Allah’ım, Amin.
Sayfa 42
Kaynağı bulduk, Rahman vasfından tanıdık, onunla ahdi
vefa yaptık. Gerçek güne çıkılacak, o günde bilen bilmeyen
kucaklaşacak. Kemale erdim vasfıyla görüldüm, ben zata ait
bir vericiyim, ben ben onda birim demeden külli iradeye
dalıverdim. Halka, halka derler, halkada da ahdim geçerli
dediler. Bir yudum su için canı candan ettiler. Kal halinde olan
hal ehline buğz ettiler.
Sayfalar hep yazılır hep çizilir, sayfalardaki sözcükler
baştan aşağıya sarmaş dolaş olur da, ona eğileni eğitirler.
Onların öyle sırları vardır ki, kalem ile kağıt arasındaki ilahi
aşk bu sırrın nişanesidir.
Sen zarf ol, bense mektup, sen kâğıtta kal ben yazarım,
kalem oldum kaderimi oynarım. Pejmurde gönüller iç alemi
harap olmuş yüzünde hep gülücükler, onların elinden bir
yudum su içelim, onların dilinden ağuyu bal diyelim. Aşk
şarabı, geçtik üzümden muradımız, Allah sevgisi, Allah aşkı
Allah bir kulunu sevdi mi etrafında o kulun sevenleri çoğalır,
alın işaret, bunlara dikkat edin, bir kulu sevilmiyorsa da
Allah’ın kendinden ayırdığıdır.
Haz duyduk elhamdülillah, kaz dedik toprağı, atalım
birlikte tohumları, el açalım da elhamdülillah. Hak muradına
murad edelim, aldığımız feyzi Hak edip, hal edinelim.
Geçtik terk ettik dünya tenini, kemale erdi, murat etti
hal ehli ,kın kendine ayırdığı, kulun ise ona kem söz atıp
dünyadan ayırdığı, fenadan bekaya geçiş olur, silinen beden
misli ile geri verilir. O kuluna tekrarı arz edilir,
Eyvallah, eyvallah, La ilahe illallah, Muhammed en
Resulullah.
Ecdadım bilinsin Ehlibeyt e gidilsin. Seyitlerdenim
elhamdülillah, Seyitlerdenim ya Allah, Seyitlerdenim Hak
muradı bilinsin. Amin, amin.
Sayfa 43
Selam olsun, 15.02.2013
Selam Olsun, söyleşe, söyleşe geliriz, muradımız Hak
katındandır, onu sofraya sereriz. Gönül hoş oldu, hoşluğu bulacak. Bu öyle bir hoşluk ki, Haktan geleni halka sunacak.
Sözümüz özdendir. Dostlar onun umudu ile sözleri
birleyecek. Ne sen var, ne ben. Biz bir’deyiz. Bir’in temsilcisi. Haktan halkadır ölçümüz, bunu bilir bunu hep deriz. Ne zan ile olalım, ne sözün aykırısına meyil edipte onda karar kılalım.
Türlü çeşit kapılarda dolaştınız. Neyi buldun. Nerede gönül karar buldu. Nerede kavi oldun. Her can aradığı kapıyı bulur, gönül ölçüsüne göre Rabbim kapı aratır. Her kapı elbette Hak içindir. Ne var ki kapılardaki ayar Hak muradındandır.
Ne sen dedik, ne benim dedik, biz bir olduk da pirliğe el
kol sıvadık. Elhamdülillah diyelim, her nefeste Hak adı ile adım
atıpda yürüyelim. Yolum nedir diyene sözüm. Yol bulduğun
yerde, yol seni yürütecek erde. Yol sana verilecek derste. Her
gün 100 tövbe çekilsin, 100 Allah diyesin, 100 tevhit ile
birleyesin. Şeriattır. Şeriat tespihidir Önce bunu bilesin.
Gün gün geçecek, gör bak niceleri niceleri sana elimi
tut diyecek. Ne olayın seyrindeyiz, ne olayın külfetini
yüklenmedeyiz, ne olayın yanlışını arayıp bulmaktayız, bir tek
olay var ki. Kendi olayımızı Hak katına uyumlamak, kendi
bütünlüğümüzü dağıtmak değil, onun bütününde toplamak.
Can can der, o can ise canan canan der. Sen canı canda,
o canda cananı konuk etti ise başka konuk aranmaz. Bu zahir
âlemde bir tek o vardır, yolculuk onadır.
Bilesin külfeti yüklenmeyesin, her gelen bir yudum suyumuz alır, her gelen feyzimizden nasipdar olur, her gelen, gönül uyarmak için, bir ışık yakar. Sanma gelir gider, bir şey
Sayfa 44
almadı deme, mutlak alır, mutlak aldığı ile yanar, gün gelir, o
kapıya tekrar bulur, şaşırma dost şaşırma, yarınım ne olacak deyipte sakın Hayıflanma, Seni senden fazla düşünene havale et, yarınından o sorumlu o bilir, yarınını Rabbim Hayrına çevirir.
Ne gelecek kaygısı olsun, ne geçmişin karanlığı size yol
göstersin. Sadece ileriye bak, geleceğe bak. Hak katındaki o hedefe ulaşmayı dile.
Allah’ım öyle bir dosta ulaştır ki beni, seni bulmamda
bana yardımcı olsun. Öyle bir kapıya vardır ki beni, o kapı
senin seçtiğin kapı olsun. Öyle bir nefes ile tanıştır ki beni o nefes senin hükmettiğin olsun.” diye duacı olalım.
Her nefeste Allah zikri ile donanalım. Bilen bilmeyene
demeli. Bu yolun icabını derleyip söylemeli. Bir bilene danışılmalı. Yol incisi mutlaka aranıp ta bulunmalı. Dostumuz size dostluk eder, dostumuz size aldığı nefesi pay eder. Dostumuz size o kapıda bekleyenin yüzüne güler.
Her nefes murat içindir. Her nefesin sayısı Allah’ım izni
ile belirlidir, ne üç gün sonra, ne üç gün önce. Her şey yerli
yerindedir. Yüce Rabbimin iradesi içindedir. Hasret hasreti çoğaltır, kasvet ise karanlıkta olanın karanlığını arttırır. Karanlıkta olmak ne demek dersen, burada uykuda olanadır sözüm. Kuran’dan bir haber, yoldan bir haber olanlaradır sözüm.
Uyanış ona vardıkta olacak elbet, gözlerini açıp
gerçekle karşılaştığında “Lütfen geri gönder” Allah’ım diye yanış ve yakarış olacaktır. Rabbim sorar kula “Niçin tekrar geri dönmek istersin”. “Sana yapamadıklarımı yapmak için” dönmeyi isterim. Allah’ım buna imkân vermez. “Senin uyarıcın yok muydu” der. “Sana hiç kimse “Kuran’ı oku” demedi mi”
der. Hak Kelamından bir tek söz edeni duymadın mı? Hak yolunu gösterenlerle hiç mi karşılaşmadın” sadece bunu sorar.
O zaman geliş gidiş yok, o yanış başlar, işte cehennem
azabı budur. O öyle bir yanıştır ki ondan kurtulmanın yolu, bu dünya’da iken nefes sayısı bitmeden, vazifelerini yapmalısın.
Sayfa 45
Doğruyu yanlıştan ayırdığın zaman, sen her şeyin farkındasın.
O yüzden yanlış senden beri durur, doğrular senin yanında yer alır. Senle kalır.
Dost Allah diyelim. Allah’ı her nefeste yad edelim. Dön
bak sağına soluna, her yerde ayeti var. Nasıl inkâr edersin. Sana dokunan yer dalı yaprağı sevip okşamalısın O’na selam gönderip, sarıp sarmalamalısın. Bir yaprağı bile koparamazsın, Hak yapısıdır, Hak yapısıdır der de sever okşarsın. Onu öpmelisin Allah’ım var ettiği” deyip “O’na Selam” demelisin. Bütün varlık O nu hamd eder, tesbih eder.
Tefekküre dal dön içine, gerçek nerede diye sor kendi kendine. Bir ışık yanar orda, işte gerçek o der. Görmeyi dile. Israrla iste. Var secdeye. Allah de yeter sana. Allah de yeter her murada. Allah de yeter gelmişsin, göçene dek o murat hep sürer gider.
Eyvallah dost. Gönülden soru yönelttin, eyvellah dedik.
Haz duymalısın, cana can katmalısın. Hak için hizmet edene, elsiz ayaksız koşmalısın. Öyle bir hal alacak ki gün gelende, diller susacak, bilir misin? hal ile konuşulur, hal hal hal ille de hal.
Aldığını hal etmek, haline mal etmektir muradımız,
kal’de kalmak ise hiçbir şey alamadığınızdır. Biz kal’den geçtik, hal peşindeyiz, Eyvellah, hal içinde hal olmak isteriz, şükürler olsun ya Rabbim sana. Hamd’ü senalar olsun bizlere bahşettiğin bu ana. Selam olsun. Eyvellah.
Hak Muradıdır de sev kendini. Ben ne güzelim deme.
Allah’ımın güzelliği bende de. Şükret haline. Beni ben ile sınadılar. Bizde olmak içindir. Onun için, benden geçtik biz ile bir olmayı denedik. Denedikte O olduk.
Kah bakarım Haktandır diye, kah bakarım dünya gözüyle. Dünya gözüyle baktığımda, nedense birçok eksik görürüm, Haktan diye baktığımda o eksikler tamamlanmış, her bir zerre bütüne hizmette. Veyselim gelir söz ile koruyup kolladığı sevip sakladığı öz ile. Ne yanarım, ne yandığımı şikâyetten sayarım, ben beni sildim, sizlerle varım, varlığım
Sayfa 46
ondandır, Onunla O olmaktır muradım. Ona yön bulur, onun ile
olurum. La ilahe illallah diyelim. La ilahe illallah, La ilahe illallah.
Selam olsun, düzende yerimi alayım der de, düzen
aramaya kalkarsan o yerden de olursun, Düzen ne yerde ne evde ne çevrende. Düzen önce sende olmalı. O düzeni sen içinde kurdukça her yeri düzende görürsün.
Geçtik dünya heybetinden, geçtik bize heybet görünen
her görüntüden. Bir tek Hak meclisidir Muradımız. Onda mevcut olan feyzi ilahidir. İşte bizim gerçek yolumuz. Gönül
neyi dilerse Rabbim, gönle göre yol verir. Sen istemesen de, mutlak seni çeken bir güç vardır. Gönül yolundur.
Bu Dünya’da olabilir, mana yolu da olabilir. Sen gönlü
Hak ile dinlendir. Sen gönlü Hak’tan ne alacaksan onun ile bir eyle. Allah’ım bir kuluna tecelliyatını gönül ölçüsüne göre yapar. O bir anda olur biter. Hani vardır ya gönül dinlenir, huzurdadır, sakindir, her bir şeyle ilişkisi o an kesilmiştir, yoktur. O tecelliyatın olduğu andır, anda olur biter. Kendine geldiğinde başlar gönülden dürtüleri almaya. Ya karnın acıkmıştır, ya gönlün zahiri alemdeki olumsuz isteklere yön
bulmuştur, ya kulağına madde aleminden gelen seslere açılmıştır. Bu tecelliyatı doya doya yaşamak zorunda olduğunu unutma. Bu yolda bunlar elzemdir. Olması gerekendir.
Hal ile hâllenmeyi diledik, dedik ya kal’den geçelim.
Konuşmamız Haktan olsun, halimize bilgilerden elbise sunulsun. Öyle çok elbiseler giyer, giyer çıkarırız ki, o bizi bize anlatır, bizi çevreye yansıtır.
Birçok elbiselerimizin olduğunu sakın unutmayın. Her
halin, her duygunun bir elbisesi vardır. Bazen herkesin gözüne çok renkli gelebilirsin, bazense iç titretirsin, öfke vardır.
Öfkenin olduğu yerde Hak muradından hiçbir eser yoktur. Bunlara çok dikkat etmeliyiz. Hangi sıfat altında isek ondan bir elbise giymişizdir.
Bu dersleri anlamak için çok erken belki, ama
çalışılırsa, eskilere yetişilebilir mümkündür. Sorma halim
Sayfa 47
sorma, halim anlatır beni sana. Hiç sorma. Bazen gülerek
bakarım çevreme, bazen de ağlayarak izlerim. Gördüğüm her güzelde bir gözyaşı döKerim. Bazen de hiç umursamaz vurdumduymaz olurum. Bazen heyecan dolu, kıpır kıpır Hayata sanki yeni başlamışçasına koşar, coşkuyla hareket ederim. O halimi yansıtırım tüm çevreme, bazen ölmüşüm sanki hiç ağlayanım yok, bunların her biri birer elbise.
Allah’ımın bir de boyası vardır.20 O boyanın adı da
sıbgatullah’tır. O boyalar duygular gibi çok değişkendir. Her an bir değişim içindedir. Seni ele verir, hangi halde isen, yüzün gözlerin bunu ifşa eder, konuşmasan da anlatır seni sana.
İşte can dostlarım, ben kim miyim, kim olduğumun, her
zaman derim, hiç önemi yok, önemli olan bu verdiğim derslerdir. Öğrenci hazır ise öğretmen, ondan da önce hazırdır. Koşarak, coşarak almaya bakın. Bu bilgiler bu an içindir, sonra yok olup giderler, tıpkı sizler gibi. Şimdi buradasınız varsınız. Daha önce yoktunuz, bundan sonra da yoksunuz. Bu sözü unutmayın. Bu söz bir gün ne olduğunu size kendi anlatacak. Şimdi vardım, biraz önce ben burada yoktum. Bu sözü unutmayın. Bir gün çok anlaşılır olacak.
Her şey gibi hep yeniye, hep yeniye yönelik belirlediğiniz bir hedef var. Her birinizin ayrı da olsa niyette var olan çok mukaddes bir hedefi var. Hepiniz oraya yolcusunuz. Oraya gitmek için bak kapı kapı geziyorsunuz. Gerçek kapının orası burası deyip de ön yargıda bulunmak hiç hoş değil. Ama doğru yerde olduğunuzun haberini vermek isterim.
Selam olsun dostlarım, selam olsun her birinize, selam
olsun şükürler olsun, hamd olsun verilen kelamlar için. Velilerin hizmetini bizlere de nasip etsin diyelim. Her vericinin bir öğreticisi var, bunu da unutmayın.
20 Bakara suresi, 138. ayet : “Sıbgatallâh ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve nahnu lehu âbidûn”.
Türkçe açıklaması : “ Allah’ın boyası (ile boyanın). Allah’ın boyasından daha güzel boyası olan kimdir? Bizler ancak O’na kulluk ederiz.”
Sayfa 48
Eyvellah dostum, gönülden geçene eyvallah. Sanma yalnız değil, sen de yalnız değilsin, seni var eden senin hizmetine öyle çok melekler görevlendirdi ki, bunu bir görebilseniz. Birçok veliler, melekler eşliğinde hareket ettiğinizi bir bilebilseniz. Sadece var edildiğiniz dünya mekânına sarıldığınızı zannetmeyin. Öyle itibar görmektesiniz ki, bu itibarın şükrünü eda etmelisiniz. Hamdü sena demelisiniz.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.(üç kez)
Selam olsun, 16.02.2013 Selam olsun, kervan, açtı yolu daha niceleri uğrar
buraya, bir solukta edilir duası, bir solukta da verilir ona, gönül ayarı bulsun, akıp gelenden o da feyzini alsın.
Dostlarım, selam deyip girdik söze, muradımız gönülleredir, oraya tesir etmektir maksadımız. Bu öyle ilahi bir andır’ki, Rabbimin hazırladığı, kulu-
nun boyun büküp de oynadığı andır. “Gerçek nerede?” diye sorduğunda, gerçek; seni var
edeninin merkezinde. Bu merkez, mutlak senin yolunun bilincidir. Gönül neyi ister ise o sesleniştedir. Sadece ona kulak vermen yeterli. “Aldım dersimi Elhamdülillah, boyun büküp de uyacağım inşallah”, her fırsatta “Rabbim” deyip, onunla gönlümü dolduracağım dedi, sözü Yunus’uma verdi.
Yol azığını hazırlar da verir. Kula kul olmayın, bunun
hesabı sorulur da, eline boş kağıt verilir. Deme; “Nedendir böyle?” Her hadise kulun zannıncadır, aldığın azık ise senin arzuladığındır. Nefsi serelim dize, diz büküp de şükür edelim secdede, ne sen kalır o an, ne ben kalırım işte. Bir tek “O” vardır.
Sayfa 49
Nasıl görüyorsan, bu keyfiyet özeldir kuluna. “Allah’ı
görürüm, göreceğiz” demeyin. Allah görülmez. Ama her yerde onun var ettiğini izlemek “O”nu görmek demektir. Her nerede olursan ol, yüzünü ona doğru dön, kalbi selim kişilerle ol, Hayra yönelik işlere, hizmetlere giriş; bıkmadan usanmadan. Allah bana yeter de. O seninle hep oradadır. Bu bilinç ile yaşa.
Kâh dua ederiz, kâh diz büküp de secdeye varırız, kâh
zikri ilahi ile kalbi, dünya bağlantısından koparırız. Muradımız, “ilmen yakin21” olmaktır. “İlmen yakin” olmak ne demektir? Onu anlatalım.
Elle tutulur, gözle görülür, kulakla işitilir. “İlmen yakin”, Hak ilmine sahip olmak demektir.
Bir de “Aynel yakin” meratibi vardır; O’na geçiştir. Bu
mertebede olan insan, yakinen görür, dokunur, hisseder, tıpkı yanan mumun ateşi gibi. Elini değdir, o sıcaklığı nasıl hissedersin, gözünle neyi görürsün, işte bu “Aynel yakin”dır.
Bir de “Hakkel yakin” meratibi vardır. O ateşe neyi
tutsan yakar, kül eder. İşte “Hakkel yakin” meratibi bu nispette olmalı, “O’nda ‘O’ olma hali”dir. Devreye girdiğinde, bu hal yaşanası haldir. Ne karnın acıkır, ne canın bal, börek ister, ne giyim kuşama önem verirsin. Senin için kim ne söylerse söylesin, umursamaz da geçersin. Ben o sevgili ile bir arada olmuşum bundan gayrısı boş, hiç bel bağlanır mı? Allah’ta bir olmak kadar güzel bir olay var mı?
Onunla konuşun, Rabbinize yüreklerinizi açın, o her
yüreği, kesintisiz dinler, o her yüreğin muradını sizleri var
21 Tekasur suresi, 5, 6 ve 7. Ayetler : “Kellâ lev ta’lemûne ilmel yakîn. Le terevunnel cahîm. Summe le terevunnehâ aynel yakîn”.
Türkçe açıklaması : “5. Hayır! Eğer ilmel-yakîn (kesin bir bilgi) ile bilseydiniz! 6. Andolsun ki cehennemi mutlaka göreceksiniz. 7. Andolsun ki yine onu aynel-yakîn (bizzat baş gözü) ile göreceksiniz!”.
Hakka suresi, 51. Ayet : “Ve innehu le hakk'ul yakîn”. Türkçe açıklaması : “Ve kesinlikle o, şüphe olmayan bir gerçektir.”
Sayfa 50
etmeden önceden bilir. Neler yapacağınızı da görür.
Hepsi Levh-i Mahfuz’da kayıt altındadır, onun ilmi öyle sonsuz, öyle geniştir ki; o ilimden nasipdar olmak her kula müesser değildir. Konuş, konuş onunla, “O’nda ‘O’ olmayı” dene. Gör bak o zaman ne kadar anlamsız gelir dünya sana. Bir hırka misali düşün dünyayı, onu üzerinden atasın gelir. Var olana sahip çıkmak, varlığını o varlıkta yok etmek, İnsanı Kâmil’in meratibidir. Tekâmül, sadece bu dünyaya ait değil, göçlerinizde de tekâmül, başka boyutlarda sürekli devam edecektir, buna zorunludur o kul.
Bir kez “yanlış” yaptın ise o “yanlış”ın hesabı çok derindir. Bir kez gönül aldı isen binler yanlışın olsa, o gönülde o yanlış, doğrulanır. Yeter ki gönül almayı bilebilesin, “öf” demeden olumsuz düşünceleri ona mal etmeden, Hak muradıdır deyip hamd edesin.
Uzun uzaktır yolumuz, gönül ile bağlandık, ırak olmaz can dost. Öyle bir bağlılık murad etti ki Yüce Rabbim, uzaklarda da olsak o nefesi birlikte alırız. Sen yolunu açtın yürü o yolda, Hak muradıdır de, şükret hamd et Allah’a.
Birçok kutuplar vardır, aslı dört kutuba dayalıdır. O kutupların belli görevleri vardır. İnsanı Kâmil olduğunda Hak ile birleştiğinde, Rabbim seni tekrar yeryüzüne gönderir. Amacı, boş gönülleri doldurmaktır. Yanlış yolda olanları doğruya davet etmektir.
Öyle büyük görevler üstlenmişlerdir ki onlar, her
zaman insanların arasında dolaşırlar. Kimi halini ifşa eder, kimi ifşa etmez gizler kendini. Ha o anlaşılmaz mı? Elbette anlaşılır. Onların o halini kimler anlar? Sadece gönül ehli. O meratipde olan dostlarım anlar. Çünkü kubbenin altındaki
velilerin, ne kadar çok olduğunu bir görebilseydiniz. Hislerinizin gelişmesi gerekir. Öyle ibadetle hemhal
olun ki, Allah’ım birçok olayları su yüzüne serecek. Olmayan şeyi değil, öğrenmen gerekeni ifşa edecek.
Sayfa 51
Kur’an yoludur yolumuz, hakikate meylettik. Onda arif
olmayı murad edelim. Arif makamına kolay gelinir mi? deme. Rabbim
kimin “Arif”, kimin “Alim” olacağını ezelde belirledi. Sen günü gelende o hali üstleneceksin. Bir yudum su ile öğünü tüketeceksin. Hep dayan “Allah”a.
Bu zaruretlerin hiç birinin boşa verilmediğine inanın.
Bu sıkıntıların ardındaki selamet kapısına dayan. O öyle bir kapıdır ki, yolu sıkıntıdan geçilir. O öyle bir yol ki, o yola bağlayacak senin elinden tutacak bir dost seçilir. O dost senin
gönül yoldaşın. Mürşit ararsın. Mürşit önce Kuran’ındır senin, sonra
dostumuz, bu küçücük insandaki büyük yürektir, bunu unutma. Her ne zaruret, her ne maruzatın oldu ise, onunla bağlantıya geçebilirsin. Hayıflanmaz, konuk eder gönlüne seni. Bunu unutma. Bu kapıdan sakın ayrılmayın.
Bir gerçek var ki, o gerçek hakikatin ta kendisi. Bir
gerçek var ki merkezindendir, bunu inkâr edemezsin. Sadece alır feyzi bir kenara çekilirsin. O hakikati yaşa, ömrünce yaşa,
neye nispette olduğunu gör, ne ile meşgul olduğunu gör. Dost, dost ile karşılaştırır, dost hakikatin dostu ile
kucaklaştırır, dost seni Hak’ka götürecek yola ulaştırır. Sarılalım ona, komayalım yabanda. Allah’ım her birinizde o varlık elbiselerini yavaş yavaş çıkartmayı nasip etsin.
Yüzlerce bedenleriniz olduğunu da unutmayın, her
tekamülde bir beden düşer, bir beden düşer. Ta ki tekamül bu dünyada bitinceye kadar. Gerçek alemde de tekamül başka boyutlarda devam edecek dedik, buna inanın. Hakikatin eri olun, şerin değil, Birçok kandiller yanacak, birçok ocaklar
bunun ile aydınlanacak, şimdi sorularınız varsa sorunuz. Bekliyorum.
Sen Yunus’u toprakta arama. Yunus, hazır olan her
mekânda. Yunus, Hak muradı ile dostların yanında. Şurası burası demeden, düşündüğün an bulunduğun yerde.
Sayfa 52
100 tespih ‘Tövbe estağfurullah’, 100 tespih ‘La ilahe illallah’, 100 tespih ‘Allah’, ‘Allah’. Her gün yapmanız gereken.
- Genel olarak bütün dostlarla bu konuyu konuşuyoruz,
hamilerimiz ile nasıl çalışabiliriz? Onlardan nasıl yardım isteyebiliriz?
- Onlarla sadece manevi feyizlerinizi paylaşabilirsiniz.
- Dünyevi durumlarda yardım istebilir mi?
- Olur ama sürekli rahatsız edilmek istemezler diye düşünüp ona göre dualarınızı gönderin. Sürekli onları çalışma aracı yapmayın. Yardım etmeleri için dua edin.
- Bu dünyaya geliş sebebimiz nedir, ne amaçla geldik? - Herkesin bir tek amaca bağlı olduğunu bilmelisiniz.
Sadece Yüce Rabbimi bilmek için. Çünkü Elestte verdiğiniz bir söz var; Allah’ım biz seni hiç unutmayacağız. Allah’da sizleri sınamak için yeryüzüne gönderdi. Şimdi, ‘oradan itildik atıldık’ da diyebilirsiniz. Bu dünya nedir? ‘Esfelin
Safilin’ (aşağıların aşağısı). Şimdi buradan Allah’ı ne kadar çok çabuk fark edersen kendini önce bilmek durumundasın ki, ‘kendini bilen Rabbini de bilir’ ayettir.
Her bilişte Allah’a yeniden yaklaşmak, daha yakın
olmak, daha yakın olmak. Uyanmak, fark etmek zaten Allah’a yakınlaşmaktır. Bu yolu takip edin. Her birinizin de ayrı ayrı misyonları var. Bunları hiç unutmayın, vakti saati geldiğinde bu kullanılacak. Mutlaka gerçekleştirilir, onu kullanırsın ama öncelikle geliş nedenin ‘Rabbini bilmek’tir. Niye gönderildiğini bilmektir. Her var edilen bu bilinç ile nefes alıp bu bilinçle ömrünün sonuna kadar gitmektedir. Amaç bu.
Sadece “O”nu bilmek. Şöyle der: ‘Ben bilinmek istediğim için sizleri var ettim.’
- İzin verildiği oranda bize Gavs ilminden biraz bahseder misiniz,
Sayfa 53
- Daha geçen hafta verdik,
Akaid derslerine geçeceksiniz diye, oğul. Çok derin bir
ilimdir. Tasavvufun, tasavvuf bilgisinin, şeriat, tarikat, hakikat hepsini içine alır akaid bilgisi, çok ağır bir derstir. İnşallah Allah’ın yardımı ile başarıyla sergileyebilirsiniz.
Sen ne istiyorsan zaten o sana veriliyor. Önce Rabbim
ister, sana da istetir. Namazını kıl, Kur’an’ını oku, Allah’ı zikret, hizmet için burada olduğunu fark et. Hizmet için. Kime hizmet için? Önce Allah’a sonra kuluna. Bunlar çok önemli
şeylerdir. Hizmet için var olduğunu düşün, birçok dersler senin önüne serilir. Yavaş yavaş verilecek unutma.
- Misyonlarımız yaşam şeklimizde mi belli ?
- Herkesin belli.
- Bunu bilmek için ne yapmamız lazım?
- Senin bilip kurcalamana hiç gerek yok. O zaman
diliminde’ Ayan-ı Sabite’ olayı var biliyorsunuz, o dersi verdik.
Ayan-ı Sabite’nizde hangi gün, hangi görev devreye girecek biliniyor Allah’ın indinde. O zaman dilimi geldiğinde, onlar sıra ile ne yaşanacaksa yaşanır.
- Levh-i Mahfuz nedir anlatalım mı?
- Levh-i Mahfuz; Levh, levha demektir. Mahfuz; kapalı, gizli, sır, gizem dolu. Bir levhayı düşünün, şöyle doğaya baktığında gökyüzü, yeryüzü, bulutlarla kapanmış gökyüzünü düşün, sonra yeryüzüne dönüp baktığında, her yeri sisli görürsün. O tablo bir anda değişir ve günlük güneşlik bir hal alır, resim mahvolmuştur. İkinci bir resim gerçekleşmiştir, işte
ayanı sabitede Allah’ın levhi mahfuzundaki olaylar böyle sıra ile yaşanacaklar.
Her var edilmiş insanoğlu ve mahlukatı her şey böyle
zaman dilimi içinde değişim kazanır. Sürekli değişim içindedirler. Takip etmenize imkân ve ihtimal yoktur. Önce
Sayfa 54
kendini bilmek durumundasınız. Hepiniz için söylüyorum, nasıl
bir bedene sahipsin, o bedeni tanımak zorundasın, bedende çözemediğin öyle gizemler var ki. İn derine. İçine dön, her an tefekkür hali ile yaşa, kulağına fısıldarlar, önüne bir resim korlar, bulunduğun anı anlatırlar, hiçbir şeyin boşuna yemek içmek için verilmediğini bilmelisiniz.
Çok önemli bir durumdayız ve her an biraz daha, biraz
daha ahirete yaklaşmaktayız. Ne olur çabuk çabuk uyanışa geçin, çünkü bunun bilinmesi gerekir. Bu öğretilerin mutlaka içe nakş edilmesi gerekir. Yarın ilerde, “Huzur-u Mahşer”de, ‘Ne öğrendin?’ diye hesabı
sorulur. Neyi hallettin. Size bir uyarıcı gelmedi mi? Kuran’ı gösteren olmadı mı? Allah’ın hükümlerini bilmiyor muydun? Bunların her biri sorulur. Bu gerçekle yüz yüze mutlaka gelinecek. Ben de onun için sizleri uyarıyorum. Önce kendini bilmek. Bir arkadaşını düşünüyorsun. Karşına çıkıyor. Bunu tahlil et. Bu nasıl bir iletişim, bu nasıl sağlanıyor? Hangi durum devrede oluyor da bu olay gerçekleşiyor. Bunları bilmek durumundasınız. Öğrenmek istediğinizi sorun, söyleyelim. Bizler, sizleri eski dostlara göre bir an önce yetiştirelim. Her
şeyin başı Kur’an, Kur’an. Kur’anla ikiz kardeş olun. - Az önce söylediniz, kıyamet günü mü yaklaşmakta?
- Bunu unutun. Kıyamet gününü Allah’ın o ilmi iradesinde Levh-i Mahfuz’da hiçbir peygamberine, hiçbir velisine, hiçbir nebisine “Kıyamet şu gün kopacak” mümkün değil söylememiştir. O sadece Allah’ımın ilmindedir. Onu mümkün olduğu kadar her var ettiğinden gizlemiştir Yüce Allah’ım. O, onun ilmindedir. Belki üç gece sonra, belki üç bin gece sonra. Bunun ilmini bilemezsin.
Bunlarla uğraşmak hiç yoktan bir yığın sınav açmışsınız demektir. Bunları hiç düşünmeyin. Siz bunları değil, içinize dönüp içinizdeki cevherleri öğrenin. Öyle cevherler var ki, sizi Allah’ım, et, kemik ve sinir’den var etmedi. Birçok gizlilikleri serdi, batın’da gizli olan. Unutmayın. Bunları kullanmayı öğrenin.
Sayfa 55
- Doğruyu ve yanlışı ayırt edebilmek için ne yapmak gerekir. Yani, dosdoğru olanı seçebilmek için?
- Dosdoğru olan veya baştan yanlış olan durum için, senin içine sinyallerini gönderir. Anladın mı? Kalbin nerede mutmain22 oluyorsa sen doğrudasın, kalbin nerede huzursuz oluyor sürekli bir tedirginlik içerisinde bulunuyorsa o yanlıştır, bu kadar basit. Bu da tabi hemen, hemen olması mümkün değil. Bu zamanla olacak, o hale gelinecek. Ama mutlaka gelinecek.
- Biz genelde her gün ofisimize geldiğimizde, “Hasbin allah ve ni'mel vekil’i söyleyerek ofisimize giriyoruz ve Yasin okutmaya çalışıyoruz. Bunun dışında sizin önerebileceğiniz başka bir şey var mı, eklememiz gereken.
- Kuran okuyun, açın, yaprağını açın. Onun ilahi nurunu, nurunu yayın.
- Amacımız, Hayatı bereketlendirmek. Ömrün bereketi ve zekâtı nedir, nasıl olur?
- Ömür, ilahi ilmini aldıkça, bereket kazanır. O ilmi aldıkça Allah’ım o ilmi kullanman için sana ömür bahşeder. Çünkü, o ilmi aşk ile almışsındır. O ilim sende kalmayacağına göre, dağılacak yerleri olduğuna göre, yarın öleceksen zaten Allah o ilmi sana nasip etmez. Sadece dağıtman için. İlim böyledir. Önce kendine, sonra dağıtman içindir. Ömür böyle bereketlenir.
Aldığın nefes, verilen ömür; sadece ye, iç, uyu, gez,
eğlen olduğunda, bereketi yok olur. Allah’ın iradesiyle nefes alıp yaşamak, onun emirlerine mümkün olduğu kadar boyun eğip uyum sağlamak ömrü bereketlendirir. Olay bu.
22 Mutmain : İnanmış, ve emin olan.
Sayfa 56
Niye muhabbetlerde, hakikat ilminde bir çok bereketler
hasıl olur? Sürekli mevzu mevzuyu açar. Sen öyle dolarsın ki, oradan ayrılmak istemezsin. Her muhabbette, Muhammed vardır. Muhammed’in hakikatini öğrenmeden de yol alınmaz. Bunları iyice düşünün, hemen yol yakınken bu ilme talip olun. Sen ne kadar talip olursan, o yükü hafifletecek, bir sürü güç kazanırsın. Bir sürü güç. Öyle güzellik içinde geçer ki ömrün, bazı insanların dünyası cennettir, bu cenneti nasıl oluşturmuştur hiç düşündün mü? Ömür bereketliliği içinde geçen Hayat, cenneti bu dünyada sağlamıştır.
- Merkezimize hasta olup, şifa almak için gelen
insanlar oluyor, tabii ki şifa Allah’tan, ve bizden zikir de istiyorlar. Acaba bu konuda, genel olarak verebileceğimiz veya yaptıkları zaman huzura kavuşabilecekleri bir zikir var mı? Yanlış bir şey verip de onları yük altına sokmayalım.
- Zikir; çok önemlidir. İçsel arınmayı sağlar, yıkar. Dünyevi lüzumsuz isteklerden arıtır. Elbette zikrin önemi çok büyüktür. Ama bilerek verirsen, bu yerinde olur. Dediğimiz gibi; “Tövbe estağfurullah”, “La ilahe İllallah” ve “Allah”. Bunu her can, bir gün her can bunu yapmak zorundadır. O yolu, ancak böyle açılacak. Ama üç bin, beş bin sayıya vurup
çerçeveye almayın. Bu zarar verir.
- Bu verdiğiniz zikirlerin yanına esmalardan da ekleyebilir miyiz?
- Yok, fazla Hayır. Sadece bu kadar. O, onları geçecek, ondan sonra zikrin şekli değişecek. O belli bir süre için. Bu zikri veren her kim ise, o halini görüp, ona göre değer bulur. Değerlendirir. Hangi zikir, hangi halde verilecekse, ona göre verir. Bu nefsi emmare’nin zikridir. İlk basamağın zikridir evlat. Bunu her Can’ın yapması, mecburidir, zaruridir. Yoksa her zikiri istediğin kadar çek. 99 İsmi Celile’yi çek. Hayır.
Hiçbir şey olmaz, daha çok kördüğüm olursunuz. Nefsi emare de olduğunuzu unutmayın. Önce yapılması gereken ödev budur. Bununla aşılır o yolculuk. La ilahe illallah…
- Çok güzel bir yazı geldi dostlarımız için benim anladığım kadarıyla, Tasavvuf yolunda “seyri sülük” ve
Sayfa 57
“nefis mertebeleri” için dostlarımıza ve bizlere başlangıç
için bir yol gösterdi bu konuda çalışmalarımız isteniyor, doğru mudur acaba?
- Tabii ki, elzem, çok önemli, şimdi nefsi emmare’nin zikri dedik. Hemen onu, nefsi emmare’nin ne olduğunu bilip, ona göre çalışmayı, ona göre zikretmeye başlayacak.
- Yeni katılan dostlarımız için kısaca anlatabilir misiniz tekrar Nefs-i Emmare’yi?
- Bak, burada vekilimiz var. O anlatır. Çok önemli. Yedi nefis mertebesinin tezkiyesini. Önce birden başlıyoruz. Nefsi emmareyi. Bunu bir kenara yazın. Nefsi emmare. Bu nefsi emmare’nin insana neler vaat ettiğini, birçok olumsuz şeylere meyl ettiğini, bu verdiğimiz zikirle bunları ortadan kaldıracağız. Anlaşıldı mı? Bu zikirle. Azgın, baskın nefis, hep o yönetecek. Emreden nefis, unutmayın. Emreden. Emri altına sokar. Şunu yap, bunu yap. Hep dünyevi şeylere meyl ettirir. Emreden nefis’tir o. Bu zikir, onu aşmayı, aşmayı kolaylaştıracak. Olay bu.
- Peki, burayı aştığımızı nasıl fark edeceğiz? - O fark edilir, geçen seneki haline bakarsın. Sen bir
şekilde onu fark edersin. Bir de bu günkü durumuna bakarsın. Geçen sene ben bunları yapıyordum ne kadar yanlış yapıyormuşum, bu sene bunları istemiyorum dediğin an olur.
- Bu aşamada zikirlerin değişimi nasıl olacak ?
- Onu, o zikri veren kim ise. O zikri verdi. Onunla görüşmek mümkünsüzlük değil yani. Mümkün olacak, görüşülecek. O halini görüp, rüyalarını anlatacaksın ona. Onu
değerlendirip o hali emmareyi artık aştığının farkına varıp, orada zikrini değiştirecek. Olay bu. Levvame’ye geçiştir. Planı yapmak zorundasınız. Herkesin yapmak zorunda olduğunu söyleyelim.
- O üç zikri tekrar edermisiniz,
Sayfa 58
- “Tövbe estağfurullah”, “La ilahe illallah” ve “Allah”. - Dünyayı terk etmek de nefis emri olabilir mi ?
- Hayır, Hayır yok, yok. Şimdi dünyadan hemen hemen git elini eteğini çek demiyorum, Şimdi mesela içki içmeyi çok seviyorsun, örnek veriyorum. Onu aza indirmek, anladın mı? Sınır koymak, yavaş yavaş çünkü bu bana fayda getirmiyor, beni Allah’tan uzaklaştırıyor, Böyle gezmeyi çok seviyorsun, yani sende ne fazla. Onu aza indirmek, murat o. Yavaş, yavaş. Yani, böyle birçok nefis, bir
çok şeyleri ister, istetir. Dünyevi durumlarda dünya isteklerini hiç bitirmez. Hep istek çoğalır, azalmaz. Onlar nerede fazla istek varsa onları aza indirmek ve yavaş, yavaş terk etmek.
- Çok çalışmak da bunun da bir parçası olabilir mi ?
- Çalışmak derken dünya işi mi ?
- Evet.
- Allah, tembel insanı sevmiyor. Ne diyor. Sur
üfürüldüğünde İsrafil sur’u üfürdüğünde elinde bir fidan var ise onu dik, öyle koş diyor. Bu da bunun verdiği mesaj da, çalış, boş oturma, anladın mı?
- Mesnevi’de Mevlana Hazretleri’nin şöyle bir şeyi sözü var: Çok namaz, çok zikir, çok şeyde diyor, bunda her şey zıddınadır diyor. Yani bunları bile istemek ilk mertebede nefsi emare de bunlar bile fazlası her şeyin fazlası olduğu gibi zarar…
- Zarar, Zikir gibi. Sabahlara kadar namaz kılmak, sabahlara kadar Kuran okumak, Hayır, dünyayı da
yaşayacaksın ama öyle güzel bir yaşama şekli oluşacak ki, hani kuşun iki kanadını düşün, biri madde biri mana. İkisi birlikte çalışıyor uçmak için. Onu dengede tutmak, yani canın şu an bir şey bir yere gidip kendine bir ziyafet çekmek istedi. Hayır, gerek yok diyebilmeli, benim vücudumun buna ihtiyacı
Sayfa 59
yok, Allah zikrine ihtiyacı var. Yani bunları hep ölçülü, yoksa
terk et demiyor…
- Sırat köprüsünde gidiyormuşuz gibi.
- Tabii, her an sırat, Bu dünyada da sırat. La ilahe
illallah Muhammed en Resulullah.
Selam olsun, 22.02.2013
Dost dost diye gelirler meclise, Selamün Aleyküm
derler topluca her birine. Birlik için duada, birlik için bize açılan yolda, birlik için Hak adına hizmette dedik, eyvallah ile sözün güzelini sunalım diye izni alıp da geldik.
Gelen günün öncüsü, her verilen derslerin gözcüsü,
birlik muradımızdır deyip de, birlik adına elleri birleyenin önderi olalım, o hal ile hal bulalım.
Ne sözler gelir dize, eğitir kulunu eğer secdeye. Aşk ile
edildi ise, o secde sana verir huzuru, huşuu her an, bilmece değil inan hepsi gerçekte.
Yevm, Yevm, nedir bilir misiniz? Zaman’dır. 24 gün, 24
saat, 24 hafta, 24 ay, hepsi dünyevi meraktır. Asıl olan; 24
saat, sene, asır, devre, bunlar çok önemlidir. Sizlerin ‘Bin
gün’ , ‘ Ellibin gün’ diye okuduğunuz Hak’kın yanında sadece 1
gün, 1 an’dır bunu unutmayın. ‘Yevm’ Arapçada buna tekabül
eder.
Hayret Makamı nedir bilir misin ey can?, Can içinde
varsa canandan gayrı onları terk etmelisin, o yer canana aittir, onu iman ile arzu etmelisin.
Hayret makamı; her bilginin ötesinde, yüksek bilinç
hali, hiç görmediğin, işitmediğin ve bilmediğin bir şeyle yüz
yüze geldiğinde veya ayan beyan sana gösterildiğinde, seni
Sayfa 60
şaşırtan bu güzel hal, Hayret makamını oluşturur. Bu öyle
güzel bir makamdır ki, şeriatten sonra bunları yaşamak sıkça
görülür ve hep o hali yaşamak istersin ama o da her şey gibi
geçicidir. Yeter ki sen bulunduğun makamda sabit ol, kavii ol
ve onu koru.
Allah’ım öyle güzellikleri serpmiştir ki, nasıl ki rahmet
toprağı ihya ediyor, kulunu da ihya edecek birçok sebepler
sunmuştur. O ilahi rahmetin gönle inmesi ile, öyle makamların
keşfi zuhur edilir ki seni şaşırtır. Bu haller ne zaman yaşanır
diye sorarsan? O makamların bilgisine erişildiğinde, içe dönüp
de içindeki o gizemi çözmeye çalıştığında, her birinden cüz, ve
ilahi feyiz alırsın. Yeter ki sende istek artmalı, dahası - dahası
ile coşup, coşup taşmadan o hedefe koşmalı. Bir tek maksat
var O’na yönelik yaşamak.
Hayatın içinde maneviyatı kaybetmiş birçok kişilerle
karşılaşabilirsiniz, sen önce bak kendine başkasına değil,
başkası senin sorumluluğunda değil, kendindeki maneviyat
duruyor mu yerinde.
Yapmak istediğin bilinmeli, sadece öyle tanık olduğun
kişiye el verip onu huzura davet etmeli. Öyle zor durum
yaşayan insanlar var ki aranızda bu bağlantılar kurulmalı,
hizmetin bu hali çok mükemmelliktir. Ben’siz hareket etmeli,
Ben’siz. O’nun ilahi emri ile, O’nun ilahi feyzi ile, O’nun ilahi
muradı ile yürüyüp nerede gerekli isek orada olmanın hazzını
yaşamalıyız.
Ne günler yaşanır, ne öğünler, her anı Allah’ımın
bizlere bahşettiği hediye olarak düşünmelisiniz. O anlar da
kaybolup gidecek, bir hoş seda bıraksın.
Sayfa 61
“Ne zor günler gördüm, ne külfetler atlattım, ne
zorluklara göğüs gerdim” demeden o anların hakikatini
yaşamalısınız, bunlar geçecek kayda.
Her halin, her fiilin, her niyetin mutlak kayıt dışı
kalmayacağına kesin inanmalısınız, o kayıtların altında
yaşadığınızı bir an bile unutmamalısınız.
Mutlu mu olursunuz? Mutsuz mu olursunuz bu halden?
Bilemem, bildiğim tek şey onun altında yaşamanın hazzı
velilere nispettir. Bu halin keyfiyetini tek anlayan dostlardır.
Hakikat hafife alınmamalı, hakikatin arifi olmayı
bilmeliyiz. “Âlim olduk, olduk da” dememeliyiz, “Biliyorum”
dediğin her ne ise sınavı bekle.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Kaygılanma dost, kaygılanma, içindeki birçok
olumsuzlukları at bir köşeye, ört üstlerini, herkesten gizle onu,
adına hastayım deme, hastalık koyma adını, bertaraf et, tek
kurtuluş Kur’andır. Tek kurtuluş Kur’andır, mümine şifadır,
bunu bilmiyorsan bunu bil. Şimdi öğren! İlaçta güllaçta arama,
şifa Allah’ımdan gelsin, her an oku onu. Amin, Amin.
Düşte gördüğüne ‘Hayır’ dedin, dost yüzüne dediğin o
görüntü, onun şu hali, belki onun bu hali çok eleştiriliyor ama
dost ne yaptığını biliyor, onu bizler yönlendiririz, başkalarının
sözü bizi ilgilendirmez, Kimse kimseyi kullanmıyor aslında, bu
düşünceye sahip olanlar kullanılmaya hak kazanırlar bunu da
unutmayın. Kimse kimseyi kullanmaz.
Rabbim için her nerede olmanız gerekli ise orada
olmalıyız. Bu fikir ile yürümedikçe birliğin içinde yer alınmaz,
alamazsınız. Kim olursa olsun, kim gelirse gelsin, kayıtsız
şartsız nereden çağrılıyorsak oraya gitmeliyiz, kim olursa
Sayfa 62
olsun. Senden benden büyük Allah var, eyvallah, içten
geçenedir, sorunun cevabı, eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Yevmü’l hisap, yevmü’l hicap, yevmü’l kıyame, Yevmü’l
ahire, yevmü’l ahir, yevmü’l batın, daha nice nice, tabii yaşayacaksınız her birini ayrı ayrı.
- Devre, asır, sene konusunu kavrayamadık? - Onları öğrenme isteği çok güzel ama şu bir gerçek ki
Allah’ın ilminde olanı, Allah izin vermedikçe öğrenemezsin. Sadece Kur’an ın ne yazdığını, siz bu Kur’an la bunu anlayabilirsiniz birde levh-i mahfuzdaki gerçek Kur’anda, her şey orada unutmayın.
Çok açık, zaman mekân orada yok işleyişte değil,
zaman mekân burada. Niye sonsuza kadar kıyamette aldığın ceza ve aldığın mükâfat? Onların sonsuzluğu söyleniyor çünkü orada zaman olmadığı için. Sonsuza kadar cehennemde kalacak deniliyor, sonsuza kadar cennette olacak deniliyor, zaman kavramı buraya ait, orada yok. Siz bir ömür
yaşıyorsunuz bu bir ömür yaşlarınıza göre belirlenmiş, gözünüzü gerçekte açtığınızda “ben biraz önce gidip geldim” diyeceksiniz, buna ne demeli? Anlaşıldı mı ?
- Ölümle kıyamet arasında da zaman yok o zaman,
- Yok öyle bir şey, anlaşıldı mı? Sabah gidip akşam
döndün, sabah gidip öğlen dönmüşsün gibi yani hem maddi âleme hem mana âlemine geçiş işte bu kadar kısa. Zaman canlı varlıklar için, dünya alemi için bu gerekli olduğundan.
- Anda varsın, anda yoksun konusu da bununla mı
ilgilidir ? - Eyvallah hepsi bu, bunlar iç içe bağlantılıdır. - Öldüğümüz anda Hayret makamını mı yaşıyoruz?
Sayfa 63
- Makam buraya ait(dünyaya), oradaki makam boyutu
farklı. Göçtüğünde eğer burada hangi fiil, hangi hal, hangi
niyet, hangi amel ile oraya gitti isen, orada o dikkate alınır.
Uyanıksan, burada uyanmış isen, ahiret bilgisine burada sahip
olmuş isen ona göre Hayret makamı diye bir şey yok orada,
gerçekle yüz yüzesin çünkü sen onları burada öğrenip
gitmiştin. Olay bu, onun için uyanış çok önemli, dünyada iken
ahiret taam’ı23, onun taamını toplamak zorundasın.
Hep ileriye, hiç geriye dönük değil, geçmişle ne kadar
uğraşırsan uğraş, geçmişe ne kadar bağlı kalırsan kal, senin
önünde hakikatin yolunda hep bir engel teşkil eder bunu
unutma. Geçmişte hep acı vardır, oysa ileriye, hep ileriye.
Allah yenilikçidir, bunu unutmayın. Allah çalışkandır,
Allah çalışmayı sever, sevdirir, Allah yeniyi sever eskiyi değil.
Dileseydi alnınızda değil ensenizde gözlerinizi yapardı, geçmiş
gerekseydi, bunu çok iyi düşünün. Uyanışta olun, fark edin,
her sözden her fiil ve davranıştan kendinize hisse çıkarın, bu
hale geldiniz artık, bunu yapın.
Dostun gözüne baktığında onun ne halde olduğunu
anla, dostun hal ve tavrına baktığında onun neler hissettiğini
sen hisset. Bunları yapabilirsiniz, yapamıyorsanız o zaman
öğreticiler de size şunu söyler; “anlıyorsunuz da
umursamıyorsunuz.”
- Kalbine dönmesi gerekiyor, içine sorması gerekiyor öyle mi? Orası biliyor zaten değil mi?
- Her şeyi biliyor, bakınca da anlaşılıyor, hasta mı, iyi
mi, sıkıntı da mı, herkes herkesin halini anlıyor, anlamıyorum
diyemez çünkü o meratipdedir, umursamamak ayrı bir olay. Umursamamakla çok büyük bir yük almış oluyor, üstlenmiş oluyor bunu da biliyor musunuz.
- Onun sıkıntısını paylaşmak mı gerekiyor?
23 Taam : Lezzet, tat
Sayfa 64
- İlle de sıkıntıyla sınırlamayın çok geniş düşünün çok geniş, iyi hali de olabilir, kimi mutlu olur bazılarının o mutluluk mutsuzluğuna sebep olabilir, o mutluluğu kaldıramaz mutsuz olur, O kadar türlü çeşit insan modeli var ki.
Bakıp güldüm yüzlere, hangi halde gelir bu sözler
önüne? sen yaşayacaksın da ondan verilir izin nispetinde, yaşamayacak olsaydın gelmezdi bunlar dize. Her ömrün türlü çeşitli ahengi var, türlü çeşit meşk-i ifadesi var, zevk-i sefası var, rengi, aşkı, cesareti, kaidesi var. Her biri yaşanır, her biri yaşandıkça, her biri de senin boşa gidecek dediğin melekler
geçirir kayda sonra verilir eline. “Ben bunları yapmıştım veya yapmamıştım “ diyemezsin, sesin ile kayıt altında bunu unutmayın, sadece söylediğin kalemle yazılan değil sesin ile onu nasıl inkâr edeceksin? Onun için, her halinizin bir gün hesabının sorulacağını unutmayın.
Dualar öyle bir gelir ki bazen şimşek gibi, bazen
düştüğü yeri yakar yıkar. Öyle dualar vardır ki; o dua on kişiye edilir, kimine şimşek hızıyla gider, kimine kurşun gibi iner, kimine hafif verilir, kiminin gönlüne zevk-i sefa ile inilir, çeşit çeşittir, bunlar bile gideceği menzilleri çok iyi bilir. Bu bir
sırdır, sırrı ifşa ettik, Allah’ıma sığınalım, her hali ona havale edelim. Şurada on kişisiniz, on kişi dua etsin, on kişiye gönderin onların gönül miyarına göre gidecektir, bunu unutmayın.
Gecenizi hayırlar, günlerinizi Allah için yaşayın deriz,
Hakikat peşinde koşun dostlarım koşun, hiçbiri boşa gitmez,
çalış çabala, uğraş o yolda, yeniye kement atar üzülme, onun
sefası sürülür. Bebeğin izniyle.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah, O’nun yüzü
suyu hürmetine, Dualara devam, zikirler devam.
Ehli hal, ehli dil, ehli kubut, ehli şuhut, ehli tevhit,
velilik halidir, sorun, ne olduğunu söyleyelim.
Sayfa 65
Ehli şuhut; hakikatin o iman sahibi kişilerin, o hakikat
ilmine, muhammediye ye onun ilmi ile nurlanma,
Ehli kubut; ehli kabir, bir veli gözü ile kabirlere
baktığında hangisi ehil hangisi ehil değil anlar.
Bir mürit genç yaşta ehil dil olmuş, Haktan görüp
Haktan konuşup, Hakkın o manevi elbisesini libasını giymiş.
Ona soru sorulduğunda, iki meleğin gelip de soru
sorulduğunda cevabı ne olmuş dersiniz, ne ile amel etti ise,
onu söylemiş.
Rabbin kim dendiğinde, bulunduğu dersin, akaid
dersinin lisanı ile söylemiş. Arife her şey ayandır,
mükemmeliyet muhammediye ye dayanır. Ehli halde24 bu
bilgiler ile bulunur. Allah’ın öyle aydınlık anları vardır ki, her
an her mekân her yer, farklı enerjileri yansıtır. Hangi alanda
isen o alanın manasını, ehil isen anlarsın.
Bunlar ile meşgul olun, akaid dersinin sayhasıdır
bunlar, ışık huzmeleri bazen görülür gözler bununla uyanır,
nerden uyanır? elbette gaflet uykusundan, o böyle bir
müjdedir ki insanoğlu bazen anlar, bazen idrakini zorlar ama
hala anlamış değildir.
Allah bir kulunu davet etmek istediğinde, kimine
davetiyeyi kahır ile yazar, çok önemli, sevmediğinden mi
kulunu, Hayır istidat kabiliyet geliştirmediğinden. Kimine de
müjde yolu ile yumuşacık verir. Gel çağrısına hemen, istidat
kabiliyet de olduğundan cevap vermiştir. Şükürler olsun
demeliyiz. Allah davet etmeseydi biz bugün burada değildik,
bunu bilmeliyiz.
Allah kimini hidayete erdirir ayetlerde çok geçer, kimini
de kendine seçer. Hidayete erdirmek nedir? Kendine seçmek
nedir? Soru işaretini koyalım.
24 Ehli hal : Velilik hali
Sayfa 66
Allah bir kulunu kurtuluşa çekmek isterse hidayetle
ona haberdar eder, bir de vardır ki, Allah’ın kendine ayırdığı
özel kulu, insanı kamilin kırk inişi kırk çıkışı vardır, iniş çıkış
sizce ne olabilir, bedensel değil tabii ruhsal iniş çıkışlar.
Beden tabiatlarınızı çok iyi değerlendirin, her biri
hakikat çizgisinde var olan ışıklı bilgilerdir. Öyle açılımlara
sahne olacak ki bu bedenler, şaşıracaksınız, beş yıl önce, bir
yıl önce, iki yıl önce, ben bu bilgilerin hiç birine sahip değildim.
Oysa şimdi şükürler olsun Rabbime diyeceksin.
Hallacı Mansur’dan selam sizlere, dersi verendir,
eyvallah eyvallah. Hakikatin ışığında, velinin yolu türlü çeşit
belalardan geçer. Bazı derslerde şöyle denilir, üzüntü keder
insanın ilahi feyizleri alışını kapar. Kanalları tıkar, her kes
kendi penceresinden dünyayı seyreder. Dualarınız cümle ile
olsun, Hak rızası için yapın eyvallah. Âmin.
Veren birdir, elbiseler türlü çeşit, bazen öyle sözlerle
sınarız ki sizleri, bazen çok alçaklardan veririz, siz hemen
bunu bildik öğrendik der bir kenara korsunuz. Bazen öyle
uçlardan veririz ki bakalım bunun karşısında ne diyecekler. O
dersleri hep işlediniz aslında, birazı açık aşikâr, birazı örtülü
süslü dile hoş gelen sözler, Haydi selam size hoşça kalınız.
- Varlığının mevcudiyetinden bahsedilmişti bunu
biraz açar mısınız?
- Varlık nedir önce onu açalım, senin varlığından
bahsediyorum. Senin varlığından, bedeninden ruhundan
duygularından bütün mevcudiyetinden, bu tümü ile onda var
olan mevcudiyetin.
- Kendinden ayrılamıyorsa, kendin olman da mümkün
olmayacaktır.
Sayfa 67
- Burada gerçek nedir biliyor musun? “Benlik”
hırkasını bir türlü çıkartmak istemez insanoğlu, ben önde
olayım, hep ben konuşayım, ego eyvallah. Dünya gününüzde
öyle deniyor, benlik diyorum, kendinden ayrılamıyorsa,
sıyrılın, dökün, hiç olun deniliyor derslerde, bu dersleri sizler
gördünüz aslında, sözler değişik süslü dedim örtülü dedim, o
hiçlik onda yok hala benim diyor, bu varlığından koparamıyor
kendini. Anladın mı?
- Sende var olan öz çizgi,
- Sende var olan, Allah’ımın kendinde olanı sizde
olmasını sağlayan güç. Hakta olanın kula yansıması, kula
verilmesi, Allah’ın emaneti.
Bir de şu çok önemli, çok sık işleniyor bu bilinçte
oldunuz umarım hep böyle devam edin, istidat ve kabiliyeti ne
kadar çok kullanıyoruz değil mi? İstidat ve kabiliyetlerinize
göre, Allah bize resulüne şefaat izni verecek. İstidatı kabiliyeti
olmayanlar, açıkta kalacak, bak bu kadar ip ucu vereyim size.
Allah istidadı kabiliyeti olmayan kuluna, resulüne şefaat izni
vermeyecek. O hakkı kazanamayacak bunu unutmayın,
- Sende var olan öz çizgini, senin için, var ediliş
düzenini bozmamalısın.
- Evet, öz çizgin var özünü koru, ona perdeler bir
sürü şekilsiz duvarlar örme, o duvarlar nedir biliyor musun?
Senin duygu ve düşüncelerin niyetlerin, o duvarları örüyor,
perdeler çekiyor, kalın duvar örüyor, karmakarışık bir duvar
görüntüsünü gözünün önüne getir, bu senin öz çizgindir, bu öz
çizginin etrafını da bunlar kaplıyor nefes aldırmıyor.
Sen böyle yaptığın müddetçe diyor, böyle duvarlar örüp
düşüncelerini murakaba yani kontrol edemiyorsan, Allah dan
ne diliyorsan onun murakabasını yapmadan, düşünmeden
istiyorsan, o düzeni mutlaka bozacaksın, o haldesin çünkü.
Sayfa 68
Bunu çok iyi değerlendirin, aslında o derslerin hepsini
gördünüz, farklı çizgide verildi unutulmasın.
Bugün kuralı bozduk ama bu ara çok sık yoruyoruz,
sıkça onu uykusuz bırakıyoruz.
- İnsan âlemle sarmaş dolaş halinde olmalı.
- Kâinatta var olan her ne ise onunla uyum içinde
nefes alıp veriyorsan, mükemmelliktir, tevhit, tevhittir. Her
şey düzende olur o düzeni sen de bozmamış olursun, sevgi ile
yaklaştığında, zaten o düzen kuruluyor. Ters baktığında sen
istemeden de olsa bozuluyor.
- İstidat ve kabiliyetler konusunda şefaat izni
olmayacağı söylenmişti, fiillerimiz amellerimiz onlar mı
oluyor?
- İstidat ve kabiliyet, bu güne kadar ne sergilediğini,
doğduğun bu güne geldin, neyi var ettin hepinize söylüyorum,
istidat, kabiliyet olarak neyi geliştirdin, sende var olanı
devreye sokabildin mi? O sana verilmiş birçok emanetler var,
onların her birini Allah izni ile kullanabildin mi? Her şeyde
murakaba şart, her şeyde.
Sizinle hiç sohbet etmemiştik teşekkür ederiz, kim
olduğumu biliyor musunuz? Evet, hallacı Mansur, kolay mı veli
olmak, hep sorarlar, arkandan ağıt yakarlar, derler nasıl canı
yandı acaba, can yanar mı o aşk acıtır mı o canı, orada yoktum
ki ben anlasanıza, Haydi eyvallah, Allah izin verirse tekrar
derslerde görüşürüz,
- Yeni bildirilen dersleri sizden mi alacağız? Akaid gibi,
- Akaid aşamalarını sıraladık, hepsi ile yüzleşeceksiniz
karşılaşacaksınız, daha neler olacak neler. Bir de yazıdan
sonra dikkat ediyoruz, yazıdan çok hoşunuza giden bir konuyu
Sayfa 69
dosta soruyorsunuz, senin için bunu dediler veya şöyle geldi
veya böyle geldi, o yumuşak olduğundan sadece gülümsüyor,
aslında hiçbir şey bilmiyor ki, anlamıyor, anlamadım bile
diyemiyor. Bunlara dikkat edin, Eyvallah.
Barış içinde yaşamak çok önemli, çocuklar çok önemli,
düşüncelerin tekrar tekrar bir anne edasıyla çocuğuna nasıl
parmağını gösterip bir daha yapma diyebiliyoruz, kendinizi
hep karşınıza alın.
- Ehli kubur25 olan veliler kabire bakınca içindekini
anlar demiştiniz?
- Veliler hep gezer, kabirleri gezer, çünkü oradaki
manevi ruhaniyetin çok farklı boyutta olduğunun bilincinde
oldukları için buraları sıkça ziyaret ederler, hangi kuburda yani
kabirde, hangi kişi onların halleri veliye aşikârdır.
Şimdi buradaki eğitiminizle tanrı mı diyorsunuz, Allah
mı diyorsunuz, Rabbim mi diyorsunuz, rab mı diyorsunuz, isim
ve sıfatları ile mi onu dile getirip dua ediyorsunuz, kabirde size
Rabbin kim denildiğinde, ne kadar çok o derse kendini
vermişsin, bedenini, ruhunu eğitmişsin ki, o lisan ile
konuşursun, o lisan ile sorusuna cevap verirsin. Bunlar
mümkündür, Hayata geçirmek böyle bir şeydir, işte “ehli dil”
olmuş. Hep onun sözlerini sarf etmiş, başka bir şey sokmamış
diline koymamış, “ehli hal” olmuş, o halden görünmüş, hep
ehil gözü ile bakmış, dünyanın zevkine sefasına göz yummuş.
Acaba hangi isim zuhur etti ona bu da çok önemli.
- Ehli kubur’u bize anlatırken, bir veli gözü ile
kabirlere bakıldığında hangisinin ehil olduğu onların nazarında
görünür demiştiniz, biz öğrendiğimiz kadarı ile bir insan
Allahın huzuruna çıkarken, yani öldüğünde sadece bedeni
kabirde kalıyor, ruhu berzah alemine yükseliyor, o zaman bu,
25 Ehli Kubur : Kabir ehli
Sayfa 70
- Ehli kubur dediğimiz, kimine göre kabir, kimine göre
berzah26, kimine göre dinlenme yeri, anladınız mı?
- Bizim bildiğimiz mezarlık değil yani,
- Torağı eştiğin yer değil,
Şu bedenleriniz bile ruhun berzahı, onu siz istidadınız
kabiliyetiniz nispetinde çoğaltın, ruhun evi deyin, bedene,
ruhun kabri deyin, ruhun berzahı deyin ama dost doğru
söyledi, bedenlerinizde o kadar çok âlemler var ki, bir
araştırın, o kadar çok âlemler var ki, ve yıldızlarla bağlantıda,
nelerle? Dört ana sırla bağlantıda, öyle bir denge kurmuş ki
yüce Rabbim, ne kadar çok hamd etsek, ne kadar çok
şükretsek yine de azdır.
Bir de şu sıkça kullanılıyor, bu yanlışlardan mümkün
olduğu kadar kaçınalım diyorum. Verdiği nimete şükür,
hastalık olursa hamd, her an şükür ve hamd yan yanadır.
Nimete de, hastalığa da bulunduğun hale de, zenginliğe de
fakirliğe de elhamdülillah, Allah’ım senden gelen her şeye
şükür ve hamd olsun, hatta bunun yanına hamd’ü sena
derseniz çok daha güzel olur unutmayın, hamd etmek ayrı,
hamd’ü senalar olsun dediğinde bütün kainat seninle beraber
semada,
- Hamd ile şükür arasında biraz fark var.
- Az, çok az, hamd etmek kabullenmek teşekkür
etmek, şükür ise teşekkürde var, minnet de var, hamd ve
şükür ibadetin birinci noktası,
- Hamd’ü sena deyince, bütün kainat’da seninle
birliktedir.
26 Berzah : İnsanların ölümden sonra kıyamete kadar bekleyeceği yer.
Sayfa 71
Allah, çeşit çeşit yiyecekler, meyveler sunmuş bizlere,
bunları yiyoruz, şimdi Kuranda bile meyveyi yiyoruz, bu
sözcük önümüze geldiğinde bu meyveyi ne olarak
düşünmeliyiz?
Bilgi, ehli irfan hale, insanı kamil hale, gelebilmek
meyve veren bir ağaçsın, ağaç nedir ilim irfan, hamd etmek,
elhamdülillah çok güzel, dünyadakiler meyveyi yer,
vahdettekiler de elhamdüllillahı yer, sürekli onu zikredersen
orada da onunla karşılaşırsın.
Bir de, kalbi selim insanlar olun birbirinizi keşfedin.
Çok önemli önce kendini keşfetmeye çalış, yani bunun için
çaba sarf et, çok çabuk buna sahip olursun, ufak ufak hazır her
şey hazır, bütün duygular hücreler dile geliyor, ben
buradayım, ben şu görevi yapıyorum, beni kullan neler neler,
sana hep işaretlerini veriyor ama gözlerimizi biraz açıp ona
eğilmemiz gerekiyor. Ondan sonra birbirinizin duygularını,
- Alemleri tanımak bu mu oluyor?
- Tabii sarmaş dolaş o oluyor, hiçbir şekilde kopuk
değiliz, ne var edildi ise, sinek, sineğin kanadındaki o nakış
var ya, o nakış, o nakış her biri canlı, her biri Allah’ı
zikretmekte, her biri diyorum her var edilen karınca bile.
Ufacıcık gözle görülmeyecek kadar küçük sinek bile, huzuru
mahşerde hepsi hazır biliyor musunuz, Allah onlara toprak ol
diyecek ve insanların cehennem ehli olanlar üzülüp işte biz
onlar gibi toprak olsaydık Allah’ım deyip üzülecekler.
O zaman oluyor ki sineği de, böceği de, kedisi de,
köpeği de, atı da, devesi de hepsi Allah ın huzurunda her var
edilen.
- Cem ül cem etmek,
- Hepsi tevhidi anlatır, nasıl ki yağmur yağmadan
bulutlar toplandığında hasta bölgelerin sızılar ile ortaya
Sayfa 72
çıkması, ağrı mesajını veriyor, bugün yağmur yağacak diyor
sana haber veriyor, niye bir tek yağmurdan mı alıyor vücut bu
mesajları? Varlık alemi böyle bir alem, Hayatın içinde bunları
düşünecek zamanımız olmuyor.
- Onu da biz yapıyoruz galiba,
- Tabii, hepsi birer kalkan. Bu bilgilere sahip olanlara
hamd olsun, şükürler olsun. Bu bilgilerden yoksun olanlara ne
demeli, gir ağla çık ağla. Onlar için hep duada olalım,
elimizden gelenin en iyisini yapalım, hep davette bulunalım.
Bir düşün Hayatında bir kişiyi irşat27 ettinse, bir kişiyi
Hak yoluna çevirdin ise, ne mutlu. O bir kişide kaç kişiyi
çevirdi kim bilir, hep bunu düşün, hep zincirin halkalarıdır
senin tanıdığın kişi, onun tanıdığı üç beş kişi, onun tanıdığı altı
yedi kişi, hep böyle böyle, Allah da böyle istiyor kullarından.
Onun için istidatlar kabiliyetler bu sayede gelişiyor, oturmakla
olmuyor.
- Dua etmek tabii ki çok güzel ama fiile dökmek,
önemli olan o, niyette ona hep bir şey öğretmek var değil mi,
ama buna fiil de iştirak etmeli.
Odak noktalarımızı değişik hallere çekmek zorundayız,
bu çok önemli. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah,
amin.
27 İrşad : Doğru yolu göstermek, uyarmak.
Sayfa 74
Kapak resmi :
Çubuklu Sarmal Gökada - M95 : Hawai Yıldız Işığı, Kanada Fransa Hawai Teleskobu (CFHT) tarafından görüntülenmiştir. Açıklama : Neden bazı sarmal gökadaların merkezi etrafında bir halka bulunuyor? İlk ve en başta ele alınması gereken konu, M95'in büyük ve güzel çubuklu sarmal gökadaların en yakınımızdaki örneklerinden biri olmasıdır. Hawaii / ABD'de yer alan CFHT Teleskobu tarafından kısa zaman önce çekilen bu görüntüde, parlak mavi yıldızlarla dolu açık kümeler takip edilerek görülebilecek yaygın sarmal kollar, koyu renkli toz şeritleri, milyarlarca soluk yıldızın dağınık parıltısı ve gökada merkezi boyunca yer alan kısa bir çubuk görülebilmektedir. Halbuki, birçok gökbilimcinin ilgisini çeken şey, merkezdeki çubuğun hemen dışında, gökada merkezinin etrafında yer alan halkadır. Chandra X-ışını Gözlemevi'nin kısa zaman önce çektiği resimlerin de gösterdiği gibi, halkayı çevreleyen x-ışını dalga boyundaki ışımanın kaynağı, büyük bir ihtimalle yeni üstnovalardır. Halkanın uzun dönemdeki kararlılığı ayrı bir araştırma konusu olsa da; yakın zamanlı gözlemler, halkanın bugünkü parlaklığının, yıldız oluşum miktarında yaşanan kısa dönemli bir patlama nedeniyle en azından arttığını göstermektedir. NGC 3351 olarak da bilinen M95, yaklaşık 50.000 ışıkyılı genişliğindedir ve Aslan Takımyıldızı yönüne bakıldığında küçük bir teleskopla da görülebilir.
Sayfa 75
Selam olsun, 01.03.2013
Huzura açılan kapıdayız elhamdülillah, yolumuz Hak
yoludur dedik inandık, bu sayede vardık kapıya, hamdolsun
şükürler olsun Rabbim sana.
Her can tekamülünü mutlak bir sebep karşısında yapar.
İnsan, istidat ve kabiliyetine göre seçim Hakkı kazanır, sen
neyi düşünürsen ve neyi gerçekleştirmeyi diliyorsan, önce
Rabbim düşünmüştür. Sana düşündürtmüştür, hiçbir hadise
Rabbimin ve kulunun dışında değildir, tefekküre dalalım, içsel
gelişimlerin sıkça durumlarına bakalım.
Gel dost gel, can içinde canı bulmaya gel, dedin ise
buldun geçme bu sevdadan sende hiçliğe soyun, sadır28 Hak
der, Hak yolunda yumağın sarar, kat kat olmuş yareler, gün
ola derdi dermanı sarı çiçekte bula, güne kaygı ile bakma dön
bak sağına soluna, bir de çevir başını o yüce varlığın yarattığı
aşka.
Ona uygun yaşadıkça Hayatın bir mana kazanır, oysa
insanın manasını, kâinatın manasını, her var edilmişin
manasını bu sayede idrak etmiş olursun.
Taşın toprağın cansız önemsiz olduğunu sakın
düşünme, her biri Rabbin işleyişinde türlü hizmetler
sergilemekte, onlarında istidat ve kabiliyetlerine göre birçok
gelişimlere sahne olacak. Hayatın gerçeği bu.
Ne aldık, neyi vereceğiz, aldığımızı verdik mi? Gönlü
nasıl dillendireceğiz, hangi hak ile, Hakka yüz dönüp de onda
onu seyredeceğiz. Bil dostum bil anlatılan hikayeden ibaret
değil, koza içinde de saklı değil, insan, insan olmakla
mükelleftir, her gördüğünüze bak hepsi insan suretinde, ama
28 Sadır : Ortaya çıkan, görünen.
Sayfa 76
bir de onun arkasına bak, acaba Hakkın muradı içre insan
olabilme vasfına sahip mi?
Allah, Allah diyelim her an dönüşte olan her zerreye
Hak muradı deyip selam verelim, hiçlikte murad vardır, sen hiç
olmayı bildi isen onun yollarını ara, bir dost ara ki seni hiçliğe
vardırsın, Hak hilhatını giydirip de eli ona atsın.
Hangi niyet hangi isim altında edilmiştir, eğer uygun
ise o isim onda zuhur etmiştir. Esmadan bahsediyoruz, bu
uyum içerisinde fiilleri de denetleniyor, o isme uygun haller
sergileyin, öyle bir tezgâh kuruldu ki önlerinize, bu
tezgâhlarda neler satacaksınız bu önemli, nasıl satacaksınız bu
önemli.
Geçtik, geçtik dünya halinden gönül insanısınız hal
bulmaya bakın, lisandan geçin özde olanı seçin, Hak yapısıdır
onda o olmayı bilin. Her zerre Hakka zikirde, her zerre kâinatın
zerresi ile münasebette. Bilen bilmeyene desin, gün günden
her hal her fiil sorgulanıp denetlensin.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah,
Hoş geldiniz dostlar hoş geldiniz, olman gereken
yerdesin, Beyti dosttan selam aldın, selamı kelam ile edelim,
olman gereken yerdesin, yanlış değil. Yapabildiğinin en iyisini
yap, elinden gelenin Hayırlara var edilenin, birçok halleri
dostlarla paylaş, kanaldan murad bağlantıyı kurmaktır,
Rabbim dilerse hiçbir çaba göstermeden o kanalı açar
yüreğinize. Eyvallah dostlar eyvallah, huzurda olun Hak
huzurunu gönlünüze koyun.
Bağladık elleri diyelim, o kanal bu kanal demeden bir
tek Hak adına birliği kuralım eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah,
Sayfa 77
Selam olsun, 08.03.2013
Selam Olsun, koşa koşa geldik, her birinizin yuvasına.
İzin ile serdik postumuz, izinli olana.
Ünlendik, gönül ölçüsüne göre ünlendik. Dediler ki
kalk, kalk ayağa. Aç elleri, dön Haktan yana. Yıkan ve arın,
geçmişe ait yapılan her hatalayı, mümkün oldukça gönülden
atalım. Onların muhabbetinden kaçınalım. Hatanın verdiği
öğretileri, gönül dağarcığımıza koyalım.
Hata yapmak değildir kötü olan, hatadan el çekip
vardık ise tövbeye, kaçınalım o hatanın tekrarından. Telafisi ne
kadar zor olur, sığınalım yüceye. O varlık elbisesinden türlü
çeşit zaaflardan, yalandan riyadan, her an izlendiğini, her an
kayıtta olan sözlerinin esareti altında kalmayalım.
Dün yaptın hatayı bugün atağa koşmalıyız, değişen
hallerimizi bir bir gözden geçirmeliyiz. Seyrettiğinde sendeki
halin yansımasını, bak gör ki haline, neler uç olmuşta, çıkmış
zuhura. İşte bunlar dikkate alınmalı. Türlü çeşit sözlerimiz,
gün olacak türlü dostlar ile türlü haller ile süslenip sizi
tamamlatacak. İlahi keşfin mazhariyetinde, sadece hakikatin
ışığı altında, birlikte olunacak.
Aldık sözünü, verdim Dünya yurduna, Rabbin hükmüne,
uygun yaşa. Her halinden, yaptığın fiil eylemlerinden, sorumlu
olduğunu da sakın ola unutma.
Dem bu dem dedik. Demde olana, delil ispat ile aşikâr
ediverdik. Bu sofra, Haktan izinli sofra. Nimet konur ortaya,
gelin canlar paylaşalım, Allah zikri ile huzurunda olalım.
Hakikatin nurunu her zerrede görüp de, ona tanık olalım.
İlla ki ilme boyun eğelim. İlim, ilim, ilim. Eyvallah
eyvallah’ta ilme arif gerekir, arife cemaat gerekir. O cemaat
nasıl olsa kurulur, önemli olan, o cemaate Hakkın ilahi izni
Sayfa 78
gerekir. Sayıda değiliz. Muradımız ilahi ilme vakıf olmak.
Kuran’a sımsıkı sarılıp da, her sayfasında zerremizde olana
tanık olmak.
Bil, bul, duy, bu üç sözün izinde yürüyelim, gün
güzelden de güzeldir. Günleri vesvese ile olumsuz, Hayrı
olmayan uğraşılarla, geçirmeyelim.
Nice nice Hayırlar vardır ki, bazen aşikârdır, bazense
örtülü. Hangisi Hayırda, ileridir. Aşikâr olanı, bir amaç için,
aşikâr edilmiştir. Görsünler de, bu ilahi şevk ve zevki onlarda
yapsın, onlarda tatsın. Bir de var ki örtülü olanı. Elin verir,
dilin söylemez, gözün görür, kulağın söylenenleri duymaz.
Elbette bu hepsinden de güzeldir, ama aşikâr olanın da
hakikati budur. Her ikisinde, güzellik mevcuttur.
İnanın, Allah deyin kendi aranızda. Hadi duayla, koş
can dosta koş, nasibin dağıldığı yere koş, nerde nasibin, orda
mı burada mı demeden, teslim ol seni var edene, böbürlenme,
şunu yapıyorum, bunu yapıyorum da deme, senin ne yaptığın
Allah’a malumdur.
Onun için, bırak bu benlik davasını, geç, geç, bunları
geçtikde, Allah’ın muradı, senin muradın olmakta, bunu böyle
belle. Suçlamalara dikkat et, kimseyi suçlama, seviyeni koru,
kimseyi üzüp, incitme, senin bugün hakir gördüğün, Allah’ın
kendine ayırdığı kuldur. Buna dikkat et. Dilini düşünerek
söylet. Allah razı olsun her hizmetin karşılığı, ilahi himmettir,
bunu da beklemeden, Allah’ım gönlüne nasip etsin. Amin.
Bismillahirrahmanirrahim, Allah’ım, Rahman ve Rahim
olan Allah’ın adıyla, Allah’ım yalnız sana kulluk eder, yalnız
senden yardım, medet dileriz. Sen bizleri ve bütün insanlığı
doğru yola hidayetine erdir,
Allah’ım, sıratı müstakimde olup, ayağını delalete
düşürüp, Allah’ım rezil rüsva etme. Yüzümüzün karasını
yüzümüze vurma Allah’ım bu dünya’da bizlere oluş sırrı nasip
Sayfa 79
et. Bu dünya’da kendimizi, hatalarımızı ve büyüklüklerimizi
fark ettir ya Rabbi.
Büyüklüğümüzle gurur duyurma bizi, Allah’ım bu
yanlıştan sana sığınırız. Bazen heveskâr oluyoruz. Allah’ım
güzel sözler hoşumuza gidiyor, bundan sana sığınırız. Hiçbir
şey olmadığımızın o kadar idrak içindeyiz ki, ya Rabbim. Sana
yöneldik.
Aciz olduğumuzu hem dilimiz hem de kalbimiz ikrar
etmekte. Sana yöneldik. Allah’ım dua isteyen kardeşimize
hayırlı yuvalar, hayırlı işler nasip et.
Bütün yavrularımıza akıl, fikir ve doğruyu
bulmalarında, sen rehber gönder Allah’ım. İşleri bozuk giden,
işleri bir türlü, olumlu hale gelemeyen kardeşlerimizin işlerini,
sen hikmetinle, sen Allah’ım izninle, Murad et. Allah muradı
içinde yaşamamızı, Rabbim sen nasip et, Amin.
Çoban, sürüyü güde güde bulur doğru yolu. İzin verir
Rabbimi bilene, hakikat nerede diyene, hakikat her zerrede,
bütün hücrende, hem âlemde, bilsen bilmesen, hakikatin
nuruna sahipsin. Bunun şükrünü eda etmelisin.
Sende var olan toprakta da var. Sen de var olan arş-ı
alada da var. O bütünün içinde küçücük bir zerresin. Ama, sen,
bir âlemsin. Geldik yapıya, uyacağız, eğdik boynumuzu, nerede
secde, orada olacağız. Durup durup da divanına, gözyaşları ile
yürekleri yıkayacağız. Dedi, Yunus’um, sözünden özünden
sevgi ile selamlayıp verdi.
Sev sevebildiğince, sevgine ölçü vurma, sevgim bozar
belki deyip de, şüpheye varma. Sevginin bütünlüğünde, erir
bütün cismi canın, meyve veren bir ağaç misali, bırak ver
emeği büyüsün. Bırak dememden maksat, oluşun sırrına,
dünya halini, sakın ola ki, sokma bir şey, koma araya. Selam
selam, selam olsun. Her birinizden, Allah’ım razı olsun.
Sayfa 80
Geliş gidiş senden mi sanırsın. Oluş bozuluş, ondan
bundan mı sanırsın. Bak bu derslere biraz eğil. Sakın ola ki
sana verilen göreve ters bakma. Sıkıldım deyip de onu bir
kenara atma, eyvallah. Alan bilir. Düşünceler sel gibi gelir.
Allah’ıma emanet olunuz. Her anınız, Hak ile birlik sevdanız
daim olsun inşallah.
- Sen de var olan toprakta da var, bunu
anlayabiliyoruz. Sen de var olan arş-ı ala’da da vardan kasıt
nedir? Yani Arş-ı ala’yı Hayal etmekte zorlanıyoruz da.
- Zorlanma, makamlar, mertebeler.
- Biz de olan makam, mertebe de mi var ?
- Tabi ki, hiçbir şeyden Allah’ım kulunu ayrı
görmemiş. Yaradılışın sırrı burada işte. Sende gözyaşı var.
Yücede, arş-ı ala da rahmet var. Gözyaşı da rahmet
niteliğindedir. O içini arıtır. Rahmet ise can buldurur. Sendeki
gözyaşı da sana seni buldurur. Bir düşün, bulutlar var. Birazı
beyaz, birazı gri, birazı da, siyaha bakan bir gri, bu insanın
düşünceleridir. Oluş ve bozuluşudur. Daha neyi anlatayım.
Tefekkür etmelisin. Gerçekle karşılaşıp, hamd edip secde
etmelisin. Yıldızlar var. Sendeki, her bilginin oluşun nişanıdır,
o yıldızlar. Sen göremezsin kendinde var olanı. Karşındaki
görür, çünkü küme küme yıldızlar, ay var. Güneş var. Sende de
ay, sende de güneş var. Unutma.
- Haydi güneşi anladık diyelim, bizdeki ayı nasıl
kavrayabiliriz?
- Güneş nedir?
- Güneş enerji kaynağı, yani kalple ben, kalple
beraber.
- Güneş kalptir. Ay da akıldır. Bir ışık görülür karanlıkta. Ay ışığı denir. Karanlığı aydınlatır. Peki, ay ışığı, ışığını kendinden mi verir sanırsınız. Güneşten verir. Yaa.
Sayfa 81
Allah’ın da bütün kâinata gönderdiği bütün güzellik ve
lütufları. İrade onun, ona ait, ama melekleri devrede. Işığını bize veren, gönderen, şöyle bir düşünürsen, sen de her şey aşikâr olmalı ki, ancak, nelere tanık olacağını bilemezsin.
- Bizde var olan arş-ı alada da var. O zaman bizim
gibi yaşamlarda var değil mi? Mesela, yıldızlarda.
- Daha bilmediğiniz orada neler var. Kıyamette
bulunacaklar, sizin bilmediğiniz. Allah’ın öyle yolları var ki
diyor Hz. Ali. Nerde diye sorulduğunda arş-ı ala’da. Peki, arş-ı
alada yaşayan insanoğlu var mı, orda da peygamberimiz
devreye girip şöyle diyor. Orada öyle Abbaslar var ki, öyle
kamil-i insan, kemale ermiş veliler, bilinç seviyeleri çok çok
üstün olan zatlar. Siz sadece, bir tek burada yaşıyorsunuz ve
başka canlı yok diye düşünebilirsiniz. Daha da neler neler.
Öyle bir sistem kurulmuş ki, kimler nerede yaşıyor,
bilmediğiniz, her an onlar bizimle bağlantı halindedir ve
Dünya’ya da yardımları gelir.29 Ama o yardımları alabilecek
nitelikte olmalı. Günü boş geçirmek değil, Kur-an da bunlar
mevcut aslında. O kadar açık ki. Kuran’la şükürler olsun ki,
Kur’an okunuyor. Yine şükürler olsun ki, birkaç ayette olsa,
onunla sohbet ediliyor.
Bir tek şunu söylemek istiyorum, Allah’ın zati
sıfatlarını, Allah’ın esma’ül hüsnasını bilmeyen, ehil olmayan
kişiler, onları dile getirmesin, anladınız mı, kulaktan dolma
bilgilerle, bu bilgi doğrudur deyip, kimseye söylemesin, çok
büyük vebaldir. Maazallah, maazallah diyorum. Zati sıfatlarıyla
ehil olmayanlar, ne muhabbet edebilir ne konuşabilir. Sadece
yazılarda gelenler, ölçülerine göre veriliyor, kaldırabileceğiniz
29 Mu'min suresi, 40/7 ayet : “Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu
yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke vekıhim azâbel cahîm”.
Türkçe açıklaması : “ Arş'ı taşıyan ve onun çevresinde bulunanlar Rablerini hamd ile tesbih ederler. O'na iman ederler ve müminler için de mağfiret dilerler. (Şöyle derler):
"Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. Tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla, onları cehennem azabından koru. ”
Sayfa 82
veriliyor, kaldıramayacağınız verilmiyor. Birçok açılımlara, bir
çok güzelliklere sahne olacak, o kadar güzel, sıralanmış sizlere
verilecek öğütler var ki, bunların yollarını kapamayın, ben
sizden bunu istiyorum, bunların yollarını kapamayın, her
zaman bu fırsat elinize geçmeyebilir. Geceyi kapıyoruz.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Rabbim açık yüreklere dokunur, unutmayın. Açık
olmayan yüreklere dokunması mümkün değil. Rabbim ilahi
adaletin, koruyucusu olanlara, yardım eder. Rabbim, Hak
katından doğru sözü, çevreye yayanlarla bir arada olur. Sürekli
ona değişik bilgiler lanse eder. Unutmayın hakikat bu sayede
gelişir, bu sayede bilinç seviyeleriniz yükselir, var oluş
nedeninizi bile bu sayede öğrenirsiniz. Bu kadar, bu kadar
izniniz, daha sonraki toplantılarınızda bir arada olacağız
inşallah. Hoşça kalınız, dostlarım, hoşça kalın.
Selam olsun, 15.03.2013
Döne, döne gelinir, dönmeden murat, Rabbimize selam,
selam Rabbimiz demektir. Onda arifin Allah ile ünsiyetinde
aldığı lezzet için teşekkür etmektir.
Uyduğunda oturursun bu sofraya, uymam uyamam
dediğinde zaten kapı açılmaz sana. Muradımız alınanı gönül
tezgâhında bir süre tutmaktır, onları değerlendirip, bize
verileni alıp çevre ile paylaşmaktır. Murakaba mutlak şarttır,
kalbiselim aklıselim kişilerle olalım, peki bulamıyorsak ne
yapalım dediğinizde, aranırsa mutlak bulunur, gönül aynanda
mutlak onun sureti oraya aks etmiştir, istemen bu
nispettendir.
Elinde tespih dalmışsın zikre, bütün azalar önce ona
hazır olmalı, tevhidi dünya meşakkatlerinin arasına
Sayfa 83
sıkıştırmamalı, sadece bundan murat her zerreyi onun ilmi ile
onun izni ile, hazırlamaktır.
Huzurlu yaşamak istiyorsan, daima için, dışın ilahi zikri
ile feyzi ile nasiplenmeli. Bak gör seyret içini o zaman. Bunlara
süre tanınmaz şu gün şunlar, bu gün bunlar görülür de
denmez. Sen arındıkça iç dışa taşar. İnsan kendini hangi halde
hangi mertebede, hangi devrede olduğunu istese de bilemez.
Onu da bilen o hizmeti verene nasiptir.
Ehil, ehil olanı çözer, ehil olmayan ehil olanı düğüm
eder. Çık işin içinden, elbet çıkılmaz, zevk vermeli huşu içinde
kalp buna hazır olmalı, Allahın her zerde var olan bu ilahi
bilgiler feyizler çalışarak perdeleri kaldırmaktır, murat odur.
Aslınıza dönüş olacak, bu nasıl bir dönüş, bunları
merak etmenize de gerek yok. Sadece Allah’ı bilmeniz yetmeli.
Rabbimin nazargahında sadece ilahi dilekler olmalı, hangi
esmayı zikrediyorsan mutlak vücut bulur çıkar karşına, bunları
bilerek çalışın. Unutmayın Hayırla vaat edilmiş Hayırlı geceye
ve güne şükürler olsun Rabbim, var edilmiş her zerreye.
Sen Hâkimsin, sen Hadi, sen Bedisin, sen mürşitlerin
mürşidi, sen ki bizi bizden iyi bilen Rahim ve Rahmansın.
Seninle olmayı sende kalmayı nasip et Allah’ım.
Senin gösterdiğin yolda yürümeyi, bize şer gelse de
onu kabullenip sabretmemizi nasip et, ya Rabbim.
O şerlerin, anahtar vazifeleri olduğunu unutmayın. Her
şer, bir Hayır kapısını açan anahtardır. Üzebilir sıkabilir,
sabrettiğinde böyle bir gelişinde var olacağını bildiğinde,
sıkılman yersizdir senin.
Hakikate vasıl olmak bu yolun seyrindendir, bu yolun
birçok zahmeti ve birçok ta ilahi rahmeti vardır. Zahmet ile
rahmetin bir arada sizi yürütmesine izin verin. Sabredin, içinizi
öyle Allah’a açın ki ona öyle itiraflarda bulunun ki bir an önce
size temizliği kurtuluşu sizlere nasip etsin, sen itiraf etmez
Sayfa 84
isen Allahı kendine yakın bulmaz isen, bu yakınlık meratibi
kulun gönül ölçüsüne göre vasıl olur.
Seyrettiğin her olayın onun bir parçası olduğunu sakın
unutma, öyle destek alır, öyle güç kuvvet bulursunuz ki, bunu
da hiç aklınızdan çıkarmayın, daim şükür, daim hamd edin.
Dergahı adabına mevcut olan bütün gereken ille edep,
ille adap bahsinde sağlam durun, onun çizgisinden sakın ola
kaymayın. Doğru insan doğru hal sergiler, doğru insan
doğruluktan nasipdar eder. Dost, o dur ki, önce seni sana
buldurur, dost o dur ki, sende olumsuzu sevgi ile kaldırır.
Can içinde can var, o can içinde de canan var. La
mevcude illallah, her yerde onun mevcudiyeti fazlı keremi her
yerde, o hep seyretme de, meleklerine hep hizmet
yüklemekte. Her bir görevli her bir yardımcı güç, insanoğluna
hizmet verir, külfet değil, La ilahe illallah Muhammed en
Resulullah.
Kalbi selim, aklıselimden murat; kendini tartabilen,
kendi hallerini hiç beğenmeyen, bu hal üzere yürüyün bu hal
üzere. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
O sofraya izinli olan otursun, yolunuz onadır, onda kavi
olunsun, bir bir söyleşir erenleri, gerçektendir her bilge ne
soydan almıştır, ne ünvandır demiştir, izin ile konuşup, izin ile
susmuştur. Bir kuru dala dokunsa can buldurur, çünkü
Allah’da o olmuştur, Allahdan bakan gözleri, Allahdan dokunan
elleri, Allahdan konuşan dilleri, ona hal buldurmuştur. Kalma
karanlıkta çık meydan senin, aydınlık sana hazır, onda yaşa,
onu kendinde yaşat.
Birçok zaafların peşinden koşuldu, kefede kaybın mı,
kazancın mı oldu, ders aldığın nispette verilir. O hale geçti ise,
ardı ardına yenisi gelir. Dilin ondan söylesin, gözün ondan
seyretsin, dokunduğun her kuru dal ona yine ondan can gelsin,
dedi söze noktayı koyalım.
Sayfa 85
Gecenin karanlığında aydınlığın sırrına vakıf olalım. La
ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Her hal oluştadır, izin muradın çerçevesinde, La ilahe
illallah Muhammed en Resulullah.
Hasbinallâh ve ni’mel vekîl(3 kez)
Allah’ım bütün hasta olan çocuklara, büyüklere
yaşlılara Şafi isminle ya Rabbim, Kafi isminle şifa ver Allah’ım,
yine de sen bilirsin, her şey senin hakimiyetinde.
Allah’ım, hiçbir şey senin dışında gelişmiyor, senin ile
sende bağlı kalalım Allah’ım, bizi senden ayıracak her türlü
dünya meşakkatine, her türlü çoluk çocuk sevgisine, Allah’ım
meyl etmememizi nasip et, sende olmayı nasip et Allah’ım,
sende eriyip yok olmamızı nasip et Allah’ım.
Hasbinallâh ve ni’mel vekîl(3 kez), Vekilim daim sen ol
Allah’ım.
Hz Ebubekir vasiyetinde beni, Hz Muhammed in evinin
önüne bırakın o ne derse o yapılsın diyor.
Vasiyeti yerine getirmek üzere evinin önüne geliyor
Ebubekiri yere yatırıyor, ve kapıya şöyle sesleniyor, “Ebubekir
buraya defnedilmek istiyor” kapı açılırsa defin edilir, kapı
açılmaz ise davet edilmediğimizi anlar gideriz. Ve kapı
kendiliğinden açılıyor ve bir ses hoş geldin ya Ebubekir, hoş
geldin ya Ebubekir, hoş geldin ya Ebubekir, ve hemen kapının
arkasında birinin olduğunu düşünerek kapıya yöneliyorlar,
kapı bomboş, içerde kimse yok, kapı kilitli kapı açılıyor, onun
için her zaman o davete hazır olalım. Bedenimiz Hayatta iken
deyip o davete mutlaka icabet eden biri olalım, uyanık olalım,
uyanık, bizi dünya bağlarından bağlayan gaflet uykusuna
daldıran her şeyden mümkün olduğu kadar kendimizi fark edip
silkinelim. Ani sıçramalarda bulunalım. Bağlı kalmayalım.
Sayfa 86
Selam olsun, 23.03.2013
Selam Olsun, uyduk, uyduk Hak sözüne de geldik,
durduk, İnancımızı tefekkür edip, olayın ahengine giriverdik,
her şey ayan beyan, uluorta. Sanma her olay senin dışında.
Kimini görür, kimini görmezsin. Ya hissedersin ya bir şey
hissetmezsin, kendi önüne bakar da, yaşamına devam edersin.
Birçok nişanların olduğunu defalarca söyledik. Uyanık
olmanız, kalbi derin hislerle açılıma hazır bulundurmanız
gerekir. Var git dostum var git. Bu yol seni götürecek Hak’ka,
o yolun yolcusu kolcusu cemaat hazır olacak, Rabbimden
desturu alanlar.
Topluca bir nefes yetecek, o nefeste zümreden cümleye
ses gidecek. Kalk çağrısı, ona gel çağrısı. Hu, Hu diyerek
bütünün Hayrına kimi koşarak gidecek, kimi nasıl olsa
çağrıldık, yetişiriz deyip yavaş yavaş seyri tamam edecek. Kimi
de elsiz ayaksız gönül ile orada bulunacak. Her birinde niyet
ve fiiller farklı hallerde suret bulacak.
Ne sen dediğinle yaşarsın, ne sana denilen ile yol
alırsın, yeter ki seni Rabbin, bu yola, hidayet nuru ile nurlayıp
da izin vermiş olsun. Bu yolun seyri böyle tamam olur. İzni
olmaz ise bu yola nasıl girilir. Beyhudedir bütün emekler,
rüşvette istemez, istediğin kadar paran pulun olsun, hepsi
boşunadır.
O’na neyle gidilir? O’na hulusi30 kalp ile. O’na dürüst,
Allah korkusu olan ile. Bunlara hazırlıklı olalım. Olduk ise
doğrudan doğruya, el atıp onu tutalım.
Öyle bir ip uzandı ki, o ipe dokunamayan bir daha
sefere dedi, kendini geri çekti. Her an uyanık olalım. Ola ki bir
30 Hulusi : Saf halis, içi temiz.
Sayfa 87
ip daha uzanır, ilahi iptir murat, ilahi feyizdir. Zillet değil,
sevdiği kuluna izzet kazandırır.
Ya Hu, ya men hu diyelim, her fırsatta bir garip gönlü
alalım. Bilemezsin o garibin sana hangi surette göründüğünü,
bilemezsin, ilahi keşfi ile, o aynada seyret. Ne göreceğini
kendinde sakla, sakın belli etme. Maksada uygun yaşa, hangi
maksada dersen, ilahi maksada. Onda yasakları, mubah
olanları şöyle gözden geçir. Senin için uygun olanı koy kefeye.
Onu koru sakla. O senin Hayatının azığıdır işte. O azıktan gel
git ye, o taamı31 yiyemeyenlere de lokma edip de ver
ağızlarına.
Her şey bir suret kazanır. Çok doğru. Ne zaman
suretlerle yüz yüze geleceğiz dediğinizde, burada değil.
Burada kazandığınız suretlerle orada olacaksınız.
Unutulmasın, iyilerin iyilikler ile suret bulduğunu, kötülerin ise
kötülüklerle suret kazandığını, hem renkleri hem şekilleri
farklı boyutlarda olacak. Aynı ile vakii. Bu bir örnek olsun.
Bilerek yaşayın, aldığınız her nefesin hakkını vererek
yaşayın. Her şey yeniden yeniye bir köprü kurmuştur. Yenilik
Hak muradına uygun bir geçittir. Onun için daima geriye değil
yeniye bakın, geride olanı unutun, o kitap bitti, okundu bitti.
Şimdi yeni sayfalar yeni hikâyeler okuyacaksınız. Yeni oluş
içinde öz benliğinizi bulacaksınız. Aradığınız bu değil miydi?
Fikri sabit olmayın, her konuda esnek, yumuşak, sade
ve güvende olduğunuzu hissederek konuşun. Ve bütünün
hizmetinde olduğunuzu da her fırsatta belli edin. İşte o zaman
her şey ayan olur sana. Rabbin özünü sende görür. O da sana
hediye sunar. Bunu aşikâr eder sana.
Sen seni bilmelisin ki o büyük varlığı çözebilesin. Yoksa
o bilinmek istemeseydi, kendini bilmenin hiç mi hiç önemi
yoktu. O bilinmek istediği için, o zaman önce kendini. Seyret
31 Taam : Yemek, yiyecek.
Sayfa 88
işte o zaman âlemi. Sende bir alem. Alem sende sen alemde.
Gizlilik bunun neresinde. Bak ağaca dallarına bak, meyvesine
el ver. Çünkü hizmet verdin, onu o hale getirdin, günü geldi
meyvesini yedirdi. Oluşu kökünde gizlidir. İlahi sır ağacın
kökündedir. Öyle bir dallar öyle bir beden oluşur ki meyvenin
gelişi kökten bellidir.
Eyvallah dostum Eyvallah.
Aldık selamı bizden de Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali.
Eyvallah dost Eyvallah
Aşk olsun. Aşkına aşkımız karar buldursun. Aşk olsun
bu lokmayı sunanlara. Aşk olsun cümle için tat bulanlara.
Selam olsun bu tadı birlikte yaşayanlara. Selam olsun dost
adına Hak, hak diye çerağı32 yakanlara. Eyvallah
- Öz benlikle ilgili biraz açıklama yapabilir misiniz?
- Orada Allah bilinci var, merkez orası. Allah’ın
nefhası33 var, Özde o var, Onda sen var. Emanettir o, O’na
hıyanet olmaz. O kimine göre saklı kimine göre aşikârdır. Onda
beis yok, onda yalan olmaz. Allah’ın bir cüzü bir parçasıdır O.
Bütün özlerde bütüne hizmet var. Onda O var O.
Yetsin bu kadar. İfşa ettirmeyin sırları. Bırakın örtülü
kalsın. Destur almadıysak dile gelmez. Destur Haktandır kula
bunlar söylenmez. Dil söylemek ister amma gönül sus der.
Fazla ifşa edilmez. Sen görüntüsün. Bir tek özün var aslında
bunu görmüyor musun? İşte öyle bir hale gelinir ki, özüm ben
de, ben özüm de. Başka hiçbir şey yok özden de ötede.
Eyvallah.
Allah, La ilahe illahlah Muhammed en Resulallah(3 kez)
32 Çerağı : Işık. kandil. Lamba. Mum. 33 Nefha : Güzel koku.
Sayfa 89
Konu konuyu açar, konudan murat, yolundan taşı çeri
çöpü atar. Sen o konunun ya içindesindir ya da dışında.
İçindeysen konu sana bir öğretidir. Can emanettir. Cananın
sana verdiği bir armağandır. Sen onu koruyabildiğin kadar
nefsin tuzaklarından koru. Sen onu öyle süsle, öyle besle ki o
sana tanıklık etsin.
Süs manevi süstür. Beslemek ise mana nimetidir.
Maddeden uzak görelim, her olayda hem maddeyi hem manayı
birbirine bağlayalım. Oluş böyle tamamlanır. Açılım bu
tamamlama sonucu ortaya çıkar. Hayret oluşturduğun her
güzel şeyde, bir makam hazırlanır kuluna. O Hayret
makamıdır.
Dedi dediler, demeden, kimliği güttüler. Ne nüfustur
muradımız, ne unvandır bizi tanıttığı. Her şeyden uzak
yaşamayı bildi isek, o bize müştak, biz ona muhtacız. Halvet
ehli ol, ey can, halvet ehli. Öyle bir halvet murat eder ki kuluna
halvet de, ne esma ne sıfat ne vasıf vardır. Orda sadece ilahi
ünsiyet ile bir olmak vardır.
Bir güneş doğdu. Öyle bir güneş ki alemi hem ısıttı,
hem toprağı coşturdu. O toprak dedi ki ne olur bir avuçta
benden al. Öbürü dedi ki benim toprağımı beğenmiyor musun?
benden de al. Her biri bir el uzatıp, yerden aldığı toprağı
güneşe sundu. Güneş dedi ki can bulunduğun yerde. Toprak
ise ona örtü. Giydirenden değil, giyenden hesap sorulmaz,
giydirdi ise sen, ben derdi hiç mi hiç anılmaz. Bu bir deyimdir,
kime aittir: Veysel Karani’ye. Aşık Veysel’e.
Selam olsun, her iki Veysel’in taamı Haktır, hakikattir,
toprakla bütünleşip ondan alıp ona vermektir. Aldığı ile
övünmedi, toprağı önce sevip okşadı, sonra ona hizmet ettiği
için, ona şükürler etti, selamet diledi. Her lafza, hakikat için,
buradan gelecek her nimete, Allah’ım şükürler olsun, bu
nimetin bolluğunda, erimeyi eritmeyi bize nasip et dedi. Madde
taamı değil mana taamı ile doldur. gözümüzü önce toprak ile
Sayfa 90
sonra madde ile doldur dedik. Sonra dediler ki hem maddeyi
hem toprağı dilersin. Bırak boş geç. Toprak doyurur ama
madde hep doyumsuz bırakır. Toprakla ol, toprakta bul, ondan
gelecek sese kulak ver, bak neler ne sırlar ifşa eder sana.
Bunlara dikkat edin.
Hak La ilahe illahlah Muhammed en Resulallah, Amin,
Amin, Amin.
Bu dünya da pirliğe geldik, sözümüz eyvallah olsun.
Soyunduk, birliğe geçtik, kelamımız La ilahi illallah olsun. Bir
dikili ağacımız yok. Bırak olmasın. Hak muradın hakkın
dışındakilerden sizleri korusun. Selam olsun, geceniz Hayır,
gününüz nur olsun.
Tohumu savur diyor, kimisi kayalığa düşer kimi
bellenmiş toprağa, kimi suya düşer kimi ise olduğu yerde can
bulur, can buldurur. Niyette kayaya atmak yoktu. Bir elin
attığını, türlü çeşit hallerle filiz verdiğinde gösterecek sana, ya
verecek ya da veremeden tohum halinde çürüyüp gidecek.
İnsana benzetelim. İnsan buraya hangi amaç üzere
geldiğini, biliyorsa kendini bu yolda eğitecek, aldığı bilgilerle,
edindiği liyakat ile, ona değer verecek, onlardan uzak
yaşadığında, gözleri kapalı kör olarak gidecek. Ve orada da
uyandığında, kör olarak, kalkacak.34 Bu böyledir, her olayı,
hem bedeni, hem toprağı, hem dalları misliyle birlikte görün.
Hiçbir şey birbirinden ayrı yaratılmadı. Tohumu nereye atarsan
at, sevgi olduğunda iyi niyet olduğunda, Rabbimin yardımıyla,
mutlak filiz verecek, işin özü, aslı budur işte, sevgi ve niyette
samimilik. Hoşça kalın. Hoşça kalın.
34 İSRÂ suresi, 72. Ayet : “Ve men kâne fî hâzihî a’mâ fe huve fîl âhıreti a’mâ ve
edallu sebîlâ”.
Türkçe açıklaması : “Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür. Üstelik iyice
yolunu şaşırmıştır.”
Sayfa 91
Selam olsun, 29.03.2013
Selam olsun, ötelerin ötesinden bir ses gelir, Hu Allah,
Hayy Allah. Nasipdar olanın önce bedeni şenlenir, sonra
yuvası, sonra çevresi şenlenir.
Bildin ise çöz Kur’an ın sırrını, bildin ise öğün et
ibadetin sırrını, bildin ise her fırsatta ünlen çevrene. Öyle bir
coşku yaşat ki Allah kuluna, sonra şükret hamd et Allah’a,
böyle bir imkân sunduğu için, yuvamı böyle bir hizmete açtığı
için, soframı hakikatin nimeti ile doldurduğu için hamdolsun
şükürler olsun Rabbim sana. Öyle bir de ki, öyle bir şükre var
ki, secde ile eşdeğer olsun, her zerren o şükre hem tanık hem
iştirak etsin.
Yaptığınla baş başa olmadığını bilmelisin, yanında hep
seni gözeten bir gücün olduğunu kesin, kesin diyesin. Uzak
kalma tevhitten, sakın ola gafil olma, öyle arif öyle arif ol ki
tevhit dilde değil her zerrende ona hâkimiyet kazandırsın,
tevhit konuşsun, tevhit ibadet etsin, tevhit Hak ile ünsiyet
halinde bulunsun, Sen tevhit, Tevhit sen olmalısın.
Günümüzde evliyalar yok diyene sözüm: bu şirk’tir,
sakın ha bulaşma! Allah’ımın her devirde her dönemde İnsan-ı
Kamil’i velileri bulunur, biri Hak’kın rahmetine ulaştığında
diğerine onun yerine bir diğeri tayin edilir, yeri hiç boş kalmaz,
sayıları hiç eksilmez. Her an o devir hep yaşanır ama onlara
kulak vermelisiniz. Öyle coşku içinde ibadetleri yapın ki bir
gün kapınız çalınır, var olan o evliya sana konuk olur, bunu
aşikâr yaşarsın sanma hayalden ibaret.
Her sınavın mutlak bir nedeni var bunu da unutmayın.
Ya, ezelde uyum gösterememişsindir, buraya gönderilip
burada o sınavı sana tamamlatır, ya da, senden maddeyi
Sayfa 92
temizlemek ister, bütün madde ile olan ilişkilerini sıfır eder,
kurtul ki sende mevcut olan su yüzüne çıksın, amaç budur.
Bir de var ki; cennete cehenneme hiç hacet yok, kul
cenneti de cehennemini de bu dünyada yaşar, o da neden
olur? Cehennem ise murat, yanlışını düzeltmek için hiçbir
çaba sarf etmez, hayatı boyunca burada onun cenneti hiç mi
hiç olmaz.
Cenneti ise, dünyevi mutluluklar bir türlü mana
mutluluğuna dönüş kazanamamıştır ama Allah mutlaka bir
dürtü ile senin mananı tamamlatır, çünkü ezelde sözleşmende
manada olman nasibi verilmiştir, onu burada kazanırsın.
Yüzün Allah’a döndün ise, ona yönelmiş hep çekilmedesin,
çekilecek sinde unutma. Bu Allah’ımın, “sen gelemiyorsan
sana getiririz” demesidir, bunları çok iyi değerlendirin. Bütün
imkânları serer kulunun önüne, yeter ki Allah’a dönük yaşayın,
yeter ki Allah’ta yok olun, O’nda O olun.
Bir tek vücut var unutmayın: Allah’ın vücudu. Sizler
varlık bulduğunuzu sanırsınız, Allah fark ettirmek için, o
varlıkların atılması için bir dizi imtihan önünüze çıkarır, amaç
varlığı bitirmeniz. Çünkü kendine ayırdığıdır, varlığı
bitirmelisin başka seçeneğin yok senin. Sen bana, ben sana,
ilahi aşk böyledir işte.
Kıl namazı, var secdeye aşk ile, aç ellerini yüceye
yalvar “Allah, Allah”, titresin vücudun, öyle âşık ol, öyle aşık
ol ki o yüce yaradana damarından akan kan bile Allah zikri
etsin. Bunlar her velinin, İnsan-ı Kamil’in mazhariyetidir.
Her gördüğün güzelde Rabbinin cemali vardır, İnsan-ı
Kamil’de ise celali cemal edebilmektir, celal’de cemal’i bulmak
veliliğin kisvesidir.
Selamet ehli dostlar ile oturun, onlarla nazar edin.
Birçok dualar gönderilir, Allah izni ile Allah dileği ile o dualar
misli ile geri döner edenlere.
Sayfa 93
Allah’ım, ilmini, sabrını, şükrünü her birinize bol bol
verdi, özünüzde bunlar kayıttadır, ibadeti, sevgiyi, doğruluğu,
aradığın bütün güzelliği, Hak’kın murat ettiği bütün güzelliği
özünüze verdi.
İlmi bul kullan, aç o sayfayı, hangi sayfayı? İlim
sayfasını, aldığın öğrendiğin o bilgilerle aç şükür sayfasını,
şükret hamd et Allah’a, istidat bu nispette önem kazanır.
Hayırlara vaat edilen Hayırlı günler adına dualarınız
cümleden cümleye olsun, Hak muradı içinde beklentisiz, sıkça
yapalım.
Kurulu düzenin koruyucusu duadır, bunu unutmayalım.
Bedenlerinizde birçok alıcılarınız var bu dualarla alış veriş
içine girersiniz, boşaldığında dolarsın, dolduğunda lazım
gelene boşaltırsın, gönderirsin. Öyle safiyet içinde olunmalı ki;
düzgün, öyle safiyet içinde olmalı ki; işte o zaman ilahi feyizler
akıp akıp gelir kuluna.
Hep bir hüzün maskesi vardır Velinin yüzünde, içi coşku
içindedir, Allah’ımın ona tecelliyatından hoşnuttur, sevinç
içindedir ama zahir görünüşü hep hüzünlüdür. Böyle bir yüz
oluşturun yüzünüzde, çok fazla gülmeyin, sesli gülmeyin.
Su’ya toprağa dedikse o, o güne aitti, dualar edilip
tesirleri silindi. Sen bak her yeni günün bir doğuşu vardır, hep
yeniye nispettedir. İki yıl önce, üç yıl önce bir yıl önce
söylenen: o silindi yerine yenilik geldi.
Her şey oluş ve bozuluş içindedir(daha önce de verdik)
bunlar süreklidir, olur ve bozulur, kâinatın düzeni böyledir.
Birçok meratipleri vardır insanoğlunun, gönül
ölçülerine göre bu meratibi kazanırlar, gönül ölçülerine göre
bir makam bir mertebe oluştururlar. Safiyet içine olalım
safiyet içinde, sadakat ile şu aldığınız bilgilere sımsıkı
sarılalım.
Öncelikle Kur’an diyoruz, öncelikle Kur’an. Kur’an
hakikatinin altında düşünelim, Kur’an yol açar, gönül açar,
Sayfa 94
birçok cevheri meydana çıkarır, haz duyar kulu. “ İşte budur “
der Rabbim kuluna, o kök’tür, tasavvuf ise meyvedir.
Hep onunla, yolunuz açık olsun dostlarım, yol daim
açık, o yolda yürüyün asla geri dönmeyin. Vebaldir biliniz, bu
vebale sakın ola girmeyiniz.
Şimdi ara diyelim Tevhit çekelim Destur deyip de Allah
Allah diyelim, Eyvallah dostlarım Eyvallah.
Merhemi sür de gel, bu yolun hizmeti gönül almaktır,
Rabbim kulunda oluşturur o niyeti.
Seyreyle önce kendini, kendimi nasıl seyredeyim deme,
gün olur içi dışa giyersin, gün olur dışı içe giyersin. Her şey
O’nun iradesinde ise, senin oluşumun hangi yönde hangi
zarurette ise onda vücut bulur, hilat giydirirsin.
Zaman nedir? Var edilene hizmettir, Sana lazım nedir?
Bir kalp, bir de zaman, Şimdi kalp ile zamanın ne alakası var
deme, sana verilen zamanı nasıl geçirdiğin önemli, kalbi hangi
oluşta nasıl hazırladığını bilmeli. Eğer o kalp aşk için
atmıyorsa, o zaman da sana hakkını helal etmez.
Hep o bütünün içindeyiz böyle düşün, Hayatı böyle
deneyimle, ilahi zikir ile feyzin ile mutlak ona döner gider.
Niyetler fiiller hesaba tabidir, sanma görülmez, sanma hesabı
sorulmaz.
- Seçimlerimiz her an değişse kaderimiz de değişir mi?
- Bir kader-i Mutlak, bir de Kader-i Muallak vardır.
Kader-i Mutlak olan ezeli, levh-i mahfuzda yazılı, onu sen
değiştiremezsin, Allah’ımın “ol” demesi ile oluşan, “Feyekün”
demesi ile bozulan kaderdir. Bir de kader-i muallâk vardır: o
da senin tayin ettiğin, niyetine göre yol bulur, oluş hazırlar.
Kader-i Muallâk senin kendi düşüncelerinin oluşturduğu
kaderdir.
Sayfa 95
- Elhamdülillah’ın içindeki Allah’ın isimlerini
açıklayabilir misiniz?
- 99 ismini ancak biliyorsunuz, bir bilseniz kaç 99 ismi
vardır. Öyle çok esması var ki, öyle çok sıfatı var ki. siz önce
nefsi halleri düzenleyin, bu esmalara daha girmeyin bunlar
sıra ile oluşur. Her biriniz o esmaların sıfatların ismi altında
birçok hal ve hareketler yapıyorsunuz, hepsini öğreteceğiz
ama önce nefsi değerleri bilin, o sıfatlardan basamak basamak
çıkın.
Hiç kimse hangi esmayı geçti, hangi sıfatı elde etti
bunu bilemez, bu ilim insanoğluna verilmemiştir, hep Allah’ın
iradesine gizlidir. Bu nefsi mertebelerde “ben şundayım, ben
bunu geçtim de” diyemezsin, bunu dediğin zaman o ne büyük
bir şirk’tir bilir misin? Allah’ın demediğini sen mi diyeceksin,
her birinize söylüyorum bunlardan kendinizi saklayın.
Nefsin basamaklarını(7 basamak) çalışın onların
üzerinde, emreden nefis nedir, o halden geçip
levvame’de(kendini kınayan nefis), bunu yapmamalıydım, bu
bana yakışır mı, ben neden bunu yaptım deyip hep kendini
kınamalısın. Murakaba halinde olun diye hep yazılarda
veriyoruz.
Birçok kötü fiilleri iyiye çevirme durumundayız, bu
bilince sahibiz, bunları iyiye yönelik işleve soktuğumuzda
Allah’ın yardımı gelir sizlere, korur sizi, şeytanın zulmünden ve
onun tuzaklarından korur.
Sen Allah için çalış Allah’da senin için çalışır, onun
çalışmasına da hacet yok, ‘Kun’ der, oldurur, ‘Feyekün’ der
bozar. Hasbin Allah ve-nimel veklil’i dilinize tesbih edin, her
an, her an, her işte, her zorda, her hal ve fiilde, harekette,
niyette. Allah’ım Sen bana yetersin, sen bana yetersin.
Allah’ım iyiye çevirmeyi nasip etsin, iyilerle olmayı
nasip etsin. İçsel düzeni, beyinsel düzeni dengelesin Rabbim.
Sayfa 96
Her şey O’nun iradesinde, o bozulduysa Allah’ım onların
çocukluğuna verip onarmayı da nasip etsin.
Hasbin Allah Ve-nimel vekil, La İlahe İllallah
Muhammed en Resulullah.
Sayfa 98
Nisan ayı kapak resmi :
NGC 4258'in Kolları, Açıklama : Daha çok M106 olarak bilinen parlak sarmal gökada NGC 4258, yaklaşık 30 bin ışıkyılı genişlikte ve kuzey yarımküre takımyıldızlarından, av köpekleri takımyıldızı yönünde, 21 milyon ışıkyılı uzaklıktadır. Bu birleşik resimde görülen sarı ve kırmızı tonlar, gökadanın hızla ilerleyen sarmal kollarını görünür ve kırmızı ötesi ışıkta göstermektedir. Fakat x-ışını ve radyo verileri (mavi ve mor); yıldızlar, gaz ve toz gibi daha tanıdık izlerle aynı hizada olmayan iki ayrı sarmal kolu ortaya çıkarmaktadır. Aslına bakılırsa, x-ışını ve radyo verilerinin incelenmesi, doğal olmayan bu kolların şok dalgalarıyla ısınmış malzemeden meydana geldiğini işaret etmektedir. Radyo dalga boyunda gökadanın merkezinden kaynaklandığı belirlenen güçlü fıskiyeler, büyük bir olasılıkla şok dalgalarını NGC 4258'in kollarına doğru yönlendiriyor.
Sayfa 99
Selam Olsun, 06.04.2013
Selam olsun, selam deyip de girdik yapıya, bizde dualar
ettik hal ve tavırlara. İlahi rahmetin her an yağdığını bilmek
gerek. Bu rahmete gönül kapılarını açmak gerekir. O da nasıl
açılır dersen, iyiyi düşündükçe, kötüyü def ettikçe, bu kapı
açılır. İlahi rahmet sana olduğu gibi gelir çevreye yayılır. Sen,
sen olduğunu bilirsin, eğer varlıkla bir arada tutmak
istemiyorsan, kendine paye verdirmeyesin.
Ben kulunun zannıncayım diyen yüce Rabbim, bazen
çok yakınınızda, canınızda, kanınızda, bazen ise yüceyi
çağırırsınız sanki çoook uzaklarda, bazen kendinizi sanki onun
dizi dibinde oturuyormuş gibi hissederseniz, durmadan
konuşur, ona içinizi dökersiniz. Bu hal çirkin değil, güzeldir
elbet. Burada samimiyet ön plandadır. Bunun belirtisidir. Hiç
kimseye zahmet vermeden, o rahmete, kapılar ardına kadar
açılır.
Kâh gecede, kâh gün ışığında, kâh özel anda, mesela
seherin bir vaktinde. Mümin her saati değerlendirmeli, bedene
verilen, birçok dürtüler vardır. Birçok ilahi feyizler, hikmetler
vardır.
Günden geceye geçişte, sende hangi düşünce devreye
çıkmıştır. Bunları kendin düşünmelisin, murakaba edip, hangi
saat sana ait, bunu belirlemelisin. Kimi günü sever, gün ışığını,
kimi geceyi. Ay karanlık, karanlıkta ne yaparsın, ben korkarım
diyeni de biliriz. Karanlıkta aydınlığı görebilmek, kısacası
celalde cemal tadını alabilmektir.
Her şey manasına yönelik olduğunda, onu fark
ettiğinde, yaptığın her işte mutlak Hayır mevcuttur, Allah’a
yöneliktir. Fark etmelisin. Hakikatini manasını, yaradılış
sebebini bu sayede bilmelisin.
Sayfa 100
Her an bir feyiz kapısı gelir, her insana mı? Hayır,
Allah’ımın izin verdiklerine. Bu feyiz kapılarında bulunmak
elbette çok güzel, ona yönelik çalışmak, fiiliyatları devreye
sokmak, elbette güzeldir. Ama şunu da unutmayın, bunlar
çalışarak elde edilmez. Bu sadece, gönül lisanı ile konuşulur,
yüceden o nispette gelir.
Kitapları devirsen, kalemleri eline alıp ta, notlar alsan,
o yazıları biriktirsen, izin vermedikçe, ondan bir sözcük bile
dile getirip, karşındakine veremezsin, bu çok ayrı bir olay,
önce kendini bilmesin. Bunu hep veriyoruz. Sürekli vermekte
de yarar görüyoruz. Kendini bilmek, bugün unutursun, yarın
uyanırsın. Tekrar tekrar vermemizin nedeni de budur aslında.
Uyarmaktır maksat. Uykuda olan gönülleri uyandırmaktır,
görevimiz bu nispette.
Her devre bir oluş, bir bozuluş. Ahengi
yakalamışsınızdır. Ne kadarını fark ettiniz, ne kadarını fark
etmeden geçip gittiniz. Her şey zıttı ile kaim olur dediğimiz
oluş ve bozuluşta bunun içindedir. Süreklilik çift, zıt çiftler, zıt
esma ül Hüsnalar, zıt isimler. Evet, âlim uzakta aranmaz. Sen
bir âlimsin aslında. Bu bir ayrıcalık deyip de, el etek bağlayıp,
çekilme bir kenara. Her şeyi veren Allah’ım senden de
verdiklerinin karşılığını bekler. Onun için sınavın bol bol olur.
İki şekilde olur. Hem bu halleri devreye geçirebilmen
için bir uyarı anlamındadır, bir de sevdiği kulundan hep
Allah’ım, Allah’ım, Allah’ım dedirtecek o sesi dinlemek
istediğindendir. Bunu unutmayın. Gözyaşlarınız bile Allah’ın
yanında çok önemli, çok ehemmiyetli.
Sadakat vardır onun içinde, samimiyet vardır, sığınma
vardır. Her an gözyaşlarınız ile içlerinizi yıkayın. Dilinizde
Allah sözcüğü, gözünüzde Allah’ın gözyaşı. Bu bilinçle
yalvarın. Ama ben usulden ağlayayım, Allah’ım, Allah’ım
diyeyim, yoook. Aşk olmayınca ne gözyaşı akar, ne dile Allah
Sayfa 101
kelamı takılır. Önce Aşk. Alışkanlıkların dışında aşk olması
gerekir.
Sen hedefi belirle. Bak dünkü hava neydi, bak bugün
nasıl, bak tüm çiçekler yapraklarını döktü, bütün ağaçlar
sarardı, soldu, yok oldu. Kimi odun oldu, ocaklarda yakıldı.
Kimi bekletilip, rahmetiyle, tekrar dal budak saldı. Meyvesini
verdi. Bu nedir biliyor musunuz? Tasavvuf yolunda ağaç,
insandır. İnsandır. Meyvesinde nice nice ağaçlar gizlidir.
Tasavvufta sözler meyvedir. Meyve misalidir. Kökleri, verişi,
yeri mertebesi, oluşu ve Allah katında hangi hallere, hangi
hallerde, hangi mintanı giydiği bilinmiştir. O Halde birçok
halleri zuhura getirir. Durumu buna ayan olur.
Ağzınızda bir Allah kelamı, gönlünüzde aşk yoksa çene
yormaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Hem ağız, hem
zerrelerin Allah demeyi bilmeli. Allah demeyi bilmeli. Rabbini
an diyor.
Allah’ım yardım et de, senin istediğin şekilde anmamızı
sağla. Biz Sana dönük yaşamak istiyoruz, sende yok olup,
sende sen olmak istiyoruz, bize yardım et, işimizi kolayla
Allah’ım. Bu yolculukta birçok edindiğimiz huy ve ahlaklarımızı
bohça bohça yaptık, Onları götüreceğiz. Sen o bohçadaki
bütün çamaşırların, dökülüp saçılacağı gün, temiz olmalarını
nasip et, tertemiz olmalarını nasip et Allah’ım diye dua edin.
Bu çamaşırlardan maksat; Niyetler, fiiller, eylemler,
düşünceler, duygular, hal ile gidişler, hal ile dönüşler. Ya
Allah’a giderken bütün kötülüklerden döner de gidersin. Ya da
kötülüklerini de bırakamayıp, onları huy edinmiş, onlarla
gidersin. Olay budur.
La ilahe illahlah Muhammed en Resulallah, Hak bir Allah, La ilahe illahlah Muhammed Resulallah.
- Zıt esmalar dediniz, onlar için bir örnek verir misiniz?
- Ya Muid, Ya Mümit, biri dirilten biri öldüren. Ya Şükür, ya Küfür gibi.
Sayfa 102
Her şey zıttı ile var. Bu zıtlığın içinde bunları ayırt
ederek, fark ederek, seçmen gerekeni seçip, ona dönük
yaşamanız önemli. İkisi de birlikte yaratıldı deyip, şükürde
küfürde gerekli deyip, şükürle birlikte küfrü şeçmek de olmaz.
Ya küfürde kalınır, ya şükre yol alınır. (ayrım noktası) Evet,
aynen öyle. Bunlar böyle. Tabii ki Allah kullarını denemek için
o zıtlıklarını koydu. Negatif, pozitif. Bunların bilerek yaşayın.
Tahlil edin dediğimiz. Kendini bilen Rabbini bilir dediğimiz.
Aslında bunlar hep birer ip uçlarıdır.
- Yaşadığımız olaylarda bunları düşünmemiz gerekir
mi diyorsunuz ?
- Her an, her an. Her nefes alışınızda bir şükür
ifadesi, her nefes aldığınızda yeni bir sayfa açılır. Her nefes
aldığınızda bir sayfa açılır, diğeri kapanır. Oluş ve bozuluştur35
bu. O nefesini, bundan önceki aldığın nefeste ne vardı. Onu
tahlil et. Özlem mi vardı. Nefret mi vardı? Kim için Hayır
düşündün. Kim için Hayırı unutup geçtin. Bunları düşünün.
Birinize değil, her birinize bu dersi vermek durumundayız.
Onun için her nefes bir yeni sayfa açar. Oraya da
başlığı atılır. Başlık nedir. Senin meylettiğin konu işlenir.
Allah’ım sen manevi şifalar ihsan eyle Ya Rabbim.
Gönülleri, ruhları Allah’ım senin huzurunda, senin huzurunda,
söz vermeyi, güzel seçimler yapmamızı da nasip eyle. Şeytanı
bizden uzak, yavrularımızı da şafi isminden uzak tutma,
onlarla bir olmalarını nasip et Allah’ım. Şafi isminin zuhuratını
nasip et Allah’ım.
35 Rahman suresi, 29. Ayet : “Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard, kulle yevmin huve fî şe’nin”.
Türkçe Açıklaması : “Göklerde ve yerde bulunanlar O'ndan isterler. O her an yeni bir iştedir.”
Sayfa 103
Selam Olsun 12.04.2013
Selam olsun, dost selamı alınır, dost adına selamlar
paylaşılır. Her selam verdiğinde, Hak muradı devreye girer, kul
için önemlidir. Her selam aldığında alış veriş hak katında
tamam olur.
Her şeyin bir manası olduğu bilinmeli, manasını ve
hakikatini anlamaya çalışmalı, hakikati manayı bildiğinde
yaklaşımın hak ciheti ile elbet farklı olur. Seni sende komaz,
seni sevk ve idare ile birçok oluşumlara yönlendirir. Aradığını
mutlak bulursun, her neyi arıyor isen onda kavi36 bulursun.
Ulül Erbab, Ulül Azim, manasında varoluşun
mazhariyetinde her şey ayan olmuşsa o kula, alış veriş bir
delildir, işarettir sana. Unutma, ne var ise gönülde o ayan olur
gözün önüne. Şaşırma her an sabırla bekle, öyle bir Hayret
makamı vasıl olur ki o kula, Hayretinde hakikat hep daimdir,
merkeze kayıtlanmış, o kayıttan verilenler ile yol almışsındır.
Zatına muhtacız, İlahi bilgilere muhtacız, Kur’an ilmine
muhtacız, Esma’nın her birine muhtacız, müştak olan Allah’ıma
her var edilenler ile.
Bil, bul ve duy, her zerren vakıf ise hakikatine
çıkartmak zorundasın onu zuhura, bu kendini biliştir, böyle bir
yol bulmalısın. Ne ile meşgul isen sürekli ona itilirsin. Sen, ben
yokuz, sen ben demek aslında hepsi bir perde, aslımız bir’dir,
bir’e hizmettir.
Öz’de olan seni varlığa koyan, gün gelir de o varlıktan
soyandır. Sen o varlığı atmadıkça, Hiç’lik makamında
olmadıkça ne sen hakikatin eri olursun, ne sana hakikatin
perdesi çekilir de her olay sana vakıf olur. Bunları iyi
değerlendirip, her hali murakaba etmelisin.
36 Kavi : Dayanıklı, güçlü, zorlu.
Sayfa 104
Yaz kış nedir aslında? Yaz ısınmak, kış üşümektir kul
bilincinde, zahir ehlinin bildiğidir. Aslında onda neler gizlidir,
onun sırrına vakıf olmak ise Veli’nin halidir. Âlemde ne varsa,
sende o var dediğimizde, Kış seni nasıl anlatır? Bunu
bilmelisin, Yaz sende neleri oluşturur? Bunu bilmelisin. Her
dönem, her devre bir esas, bir ihtar, bir işaret ve delildir.
Bunlar öyle böyle değil, akaid derslerinin manasıdır aslında.
“Elem çeker, kederi yük yük olmuş ezilir gider” bunu
sakın deme, Rabbim dilerse o elemi müjde eder, kederi sefa
eder. Eğer bir keder, bir hastalık, bir yoksulluk, bir üzüntü ve
iftira musallat oldu ise o kula, karşılığı büyüktür sabretmek
gerek.
Allah’ım kurtuluş nasip etti ise o kula, her biri
kurtuluşa delildir aslında, bunları düşünün. “Hastalığı niye
verdin ya Rabbim, ben bu hastalığı kaldırabilecek kişi
miydim?” sakın deme, o senin kurtuluşundur aslında, mübarek
olsun demelisin, Allah’ım beni böyle temizliyor demelisin.
Evet, bazen yoksullukla da sınar, o yoksulluk da bir
kurtuluştur. Taşlanmadıkça veli, veli olmaz, haşlanmadıkça
yemek sofraya konmaz.
Ekmek nasıl olur bilirsiniz, o somun nelerden meydana
gelir, onu insana benzetmelisin; taşa serilir öğütülür, o taşlar
altında ne eziyet ne cefa çekilir, un edilir ve elenir, ondan
sonra hamur edilip şekil verilir, o yetmiyor ateşe atılır, ekmek
pişer eline verilir. Her ne sana hizmette ise onların o hale
gelişlerini incele, kendini bilmende kolaylıktır aslında, olayı
böyle değerlendirin.
Her birinizde bir merak, bunu biliyoruz, gözlüyoruz,
hakikat bekçileri demek istiyoruz. Aşk’a davet, her birinizi
davet ediyoruz. Allah’ın birliğine inanıp onunla dirilik bulmayı
nasip et ya Rabbim.
Sayfa 105
Allah’ın bizlere bahşettiği hükmettiği yolda yürümemizi
nasip et. İlahi aşk, ilahi feyiz ile ilahi makamlara nasip et, ya
Rabbim.
Her hal bir makam oluşturur, her makam da mertebenin kefaretidir aslında. Selam olsun, dost, dost diye her halin ondan geldiğini değerlendirmelisin. Eyvallah, Hak dost La İlahe İllallah, Hak dost muhammed Resulullah, Hak
dost ya Ali, Ya Muhammed, ya Allah, ya Muhammed. Hu Allah
Selam dedik, tekrar geldik desturu aldık da belirlenen dersi verdik. Talep ne ise gönül ölçülerine göre bakılır öyle verilir. Her denileni uyguladın ise, hali tavrı verilene göre
ayarladın ise bunda hiçbir behis yoktur.
Külli irade, Cüzi iradeye der ki; ne ile bulacaksın, keşfin
ne ile olacak, bu zahirden batına nasıl geçiş yapacaksın?
Cüzi irade de Külli iradeye der ki; türlü çeşit giydirilmiş hilatleri tek tek çıkartıp hakikatin yolunu bulacağım, bulduğum o yolda sana ulaşmanın yollarında sen ile sen’de olacağım.
Yeter ki bu oluş, buluş ve duyuş Allah’a nispette olsun.
Allah’tan gafil olma ey can, “ben varım” demekle
gafilsin işte, bunu bil.
Allah’ta arif olmanın birçok yolları var, o yoldan birini seç cefasına da sefasına da katlan yürü, sabrı daim tut,
elinden sakın ola bırakma. O’nda arif olmak kolay mı?
Allah’ım her birinizde güzel halleri devreye sokmayı nasip etsin, sizi size bırakmasın, sizi sizlerle eylemesin. Hak muradı için yaşayın, Hak muradı için nefes alın, çalışın, Hak
muradı için Allah’tan gafil olmayın.
Yaz’da sende, kış’da sende, hangi hal zuhur etti ise o senin meşrebinde. Gerçek sende, gerçek dışı olanlar sende, sen hangi yolu seçtiysen o senin eserinde. Eyvallah, eyvallah,
eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah, Hasbin Allah
veni mel vekil(3). Bana sen yetersin Allah’ım.
Sayfa 106
Selam Olsun, 18.04.2013
Selam olsun, su başına varalım, gönül kaplarını
doldurup doldurup da boşaltmaya destur bulalım, veli
sofralarında ağırlanıp, hikmetli sözleri dinleyip, tekbir sesi ile
aşk ile Allah diyelim.
Allah lafzını anmak bile, söylemek bile nasip işidir
bilesin, nasibi olmayan ne Allah demeyi bilir, ne ağzında Allah’ı
barındırır. Şükürler olsun hamd olsun verdiğin bunca nimetler
aşkına Allah’ım deyip, sana kul olmayı, kuluna da kulluktan
bizi koru Allah’ım demeyi, hep dilimizde bu tesbihi yapmayı
nasip et Allah’ım.
Her zorumuzu kolaylayan sensin, bizleri yoktan var
eden de sensin, türlü eza ve cefalara katlanan, kah isyan edip
kah feryad edip şikayette bulunan biz kullara sabır şükür ihsan
et Allah’ım, katından bunları istiyor isek bizde olmadığı için,
bunları lütfed bize yaRabbim.
Gani gani gelir Velilerin sözleri, derleyip toplayayım
dediğinde, niyete uygun ise o harekete mutlak geçecektir.
Niyette ufacık sarsıntı var ise o beklemeye alınır, taa ki sende
o şevki Rabbim bulmadıkça izni bile askıda tutulur.
Her hali hoş görmeli, bu verilen ödevleriniz bile çok
ciddiyetle, ciddiyetle yapılmalı, hiç kimseyi yapıyor, yapmıyor
deyip sınıflara ayırmamalı, kiminin altına minderi serip, kimini
kuru tahtaya oturtmamalı. Aynı seviyede tutabiliyorsan
dostları sen Ulu’sun, sınıflarından ötürü ayırabiliyorsan sen bu
yolun zahmetlisisin.
Bak güneşe bak yağmura, neye hizmette? Toprağa
hizmette, ne sırlar gizli bilir misin onun altında? Ama Allah’ım
o sırları mutlaka bir gün aşikar ediverir. Buna sebebi de
yağmuru güneşi gösterir, bütün toprağın altında neler var ise
su yüzüne çıkar, her şey bilinenden olur.
Sayfa 107
İnsana benzettiğinde, sanma saklanır, “Settar” ismi ile
ona Allah’ım örtü kor, birgün onlarda açılır. Ne kadar
saklarsan sakla hiçbir şeyin gizli kalmayacağını bilmelisin.
Sebep de, netice de kula, varlığa, mahlukata hizmette.
Sebepler, neticeler örtüdür aslında, hepsi yazılmış ilahi planda.
Gün gelecek kulları türlü roller üstlenecek, her bir rolün
birçok halleri var sergiye konulacak, sözleri var kulaklara
duyuracak, birde görüntüleri var, gözler önüne serecek. İşte
Allah’ım her birinize böyle haller, öyle gelecekler, öyle iniş
çıkışlar yazılıdır ki, ilahi planda gizlenmiş sadece O’nun
iradesindedir.
Sen-ben yok, dedik ya, her biriniz birer perde, ne kadar
boş olduğunuzu, ne kadar Allah’ın yanında nüfussuz, kimliksiz
olduğunuzu, bu dünyada nefes alırken bile sonra bilmişsiniz, o
uyanış sarsıntı yaratır aslında, hazırlığı da burada yapın. “Ben
hiçim, hiçim” defalarca verildi, ama yaşamalısın.
İçinin bomboş olduğunu düşün, aklının da olmadığını
düşün, sadece yönetilen oyuncak bir kukla, böyle düşün, bak o
zaman varlık var diyebilir misin? Ben’i kaldırır, Biz’de
demezsin, Hiç’iz dersin. İşte Dost, Can dost bu bilinçle nefes
alın.
Her zerren O’nun hükmü altındadır, yaradılış sırrının
mazhariyeti Veli kullarına ayandır. Sen ayan olmayanı
diyemezsin, dile her sözü de veremezsin, önce Rabbinden
destur almalısın, destur. Sohbet ederken bile önce desturu al
sonra dile ver.
Paylaşmak güzel elbet ama sadece ehil olanla
paylaşacaksın, ehil olmayana nasıl verirsin? Ama vermekle de
görevlisin, neyi vereceksin? Onların Allah’a yaklaşması için
sen vesile olacaksın.
Eli kolu bağlamakla da olmaz, her can birbirinden
sorumludur. Sizler birbirinizden sorumlusun, bunu unutmayın.
Sayfa 108
Bu sorumluluk duygusunu hissedemiyorsa bu gönül, o gönülde
daha bir sevgi tohumu ekilmemiştir, bunu böyle düşünün.
Havadan, topraktan, yetişen bitkiden, Hayvandan,
kuştan, her şeyden sorumlu olduğunu hiç unutma, boşuna
yaratılmadın ey dost, can dost. Bu hırkayı giydirdiler boşuna
mı, o hırkanın seyrini sana tamamlatır Rabbim, o hizmet
aşkını sana verdirtir Allah’ım, bilerek yaşa.
Işıkları sorarsınız; O ışıklar mana’dandır bilinsin,
Hamd-u senalar olsun, şükre varılsın, o an secde yapmak
gerekirdi, bunları idrak edin.
Hayy dedik, Hayy dedik de oturduk meclis minderine,
huu Allah dedik de bağlandık ilahi zikrine, Sen ki bizi bağladın
Allah’ım, biz bozulmadıkça sen bizi çözmezsin.
Sen ki bizi ağırladın gönüllerde Allah’ım, biz o gönle
nifak sokmadıkça o gönülden bizi atmazsın,
Sen ki biz istemeden rızkımızı verensin Allah’ım, o
şükür küfre dönüştü ise dilimizde gönlümüzde, o nimeti, rızkı
verdirtmezsin Allah’ım.
Selam olsun, ağırlananlardan olun. Bu mecliste sayımız
az olabilir, şunu hiç unutmayın; böyle olması gerekiyor.
Kırklar, yediler, onbirler, onüçler, ikiler, üçler, sayı ne
kadar azalırsa murakaba hali o nisbette çoğalır bunu
unutmayın. Çok kalabalık da olunur, ama bu kadar kişinin bir
amaç için toplandığını unutmayın.
La ilahe illallah Muhammed resulallah. Hasbinallah ve
nimel vekil.
Sayfa 109
Selam Olsun, 21.04.2013
Selam olsun, al sözü ehlinden, kendine ait, hiçbir şey
yok. Bunda bahis olan, sadece izin ile verilen, ilahi feyiz
kapısının münhasır olana yaz çağrısıdır.
Hiçbir sözde, ben bilirim deme, ben yaptım da deme.
Her halin gözlenir, neden bu zorluğu yaşarım da deme. Her
yaşanan olayda, alınacak, binlerce ders var. Sanma boşuna
yaşıyorsun. Sanma seni var edenin haberi yok. Her şeyin
bilincinde, varlığın yaşayacağı, her ne var ise, kader-i muallâk
ve kader-i mutlakta, her şey onun gizlisinde.
Hayatın ne kadar güç, ne kadar yaşanılmaz olduğunu,
zaman zaman şevkaedersin. Her rahatlık, sanma lütuftandır.
Her huzursuzluk sanma kahırdandır. Lütfu da kahrı da o
bütüne hizmette.
Oluş ne üzere ise kaderi ilahide gizli. Bin bir ders
almalısın. Hiçbir olayda kendine paye vermeden sabır ile
tevekkül olasın. Yardım almak elbet çok güzel, o yardım iznini
Rabbim vermese, sana gelir mi acep. Allah’ım, her halde,
yaşananların farkını bildirsin sizlere.
İyi yaşıyorsan yaşa, bir önceki halden mutlak
geçmişsindir. Bugün giydiğin başka bir elbise. Sabır elbisesi,
takva elbisesi37, teslimiyete yakın elbise, bu katlanış, sanma
senin iradende. Tamamen yücenin emri iledir.
37 A'raf suresi, 26. Ayet : “Yâ benî âdeme kad enzelnâ aleykum libâsen yuvârî
sev’âtikum ve rîşâ ve libâsut takvâ zâlike hayr, zâlike min âyâtillâhi leallehum yezzekkerûn”
Türkçe açıklaması : “Ey Âdemoğulları! Size utanç yerlerinizi örtecek bir elbise ve bir de
süs elbisesi indirdik. Takvâ elbisesi ise bunlardan daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın
âyetlerindendir. Belki düşünüp ibret alırlar.”
Sayfa 110
Çaresizlik diye bir şey yok. Hele hele umutvar olmak,
Allah’tan ümidi kesmemek, her an O’un duası ile O’na
seslenmek, güzel haldir elbet. Bir de var ki, umutlar kesilmiş,
kul o umutsuzluğun karşısında tükenmiş, her yer kapkara,
gelecek kaygıları silinmiş, bu var ya, bu şirkin ta kendisidir
aslında. Allah’tan umudu kesmek şirktir.
Her an yeni gün, yeni umut, yeni sayfa açar kuluna, sen
yazarsın dileyince. Ama ne yazıyorsan yaz, kul Hak
işbirliğinde. Allah senin her istediğini eline verir. Verir ama her
ne ise kulunu da karıştırır o işe. Parmağını dokun der. Gel
birlikte Ol diyelim, olduralım der. Her olay böyledir aslında.
Sen çalışırsın, o sevgiyi o isteği Rabbim sana vermese,
o nimete kavuşabilir misin? Kavuşamazsın. Bir bilene sor.
Bilen az ise kendi içine dön içine sor. Her var edilenin içlerinde
onlara yol gösterecek bir rehber bulunur. Bu Allah’ımın
bilincindedir. Onun iradesinde gizlidir.
Neden içine sor, onay alıyorsan, karar ver denilir.
İçindeki o var güç, seni oluşa hazırlar. Kararı vermede sana
yardımcı olur. Hiçbir şey kayıt dışı değildir. Kul şaşar, yanılır,
arka arkaya hep hata yapar. Bunu böyle yapıtımda bugün bu
oldu. Bunu şöyle yapmasaydım. Bugün bunu çekmeyecektim,
bugün bunu görmeyecektim der. Yanılır aslında birazı hata ise
birazı da Allah’tandır.
Her şey işbirliği içinde gelişir. Allah’ım sizleri hangi
surette, hangi şekilde, hangi halde görmek istiyorsa, sizi sınav
yoluyla o hale hazırlar, bunu da unutmayın. Kendine yakın
görüyorsa, sizden razı ise, sizi murat etti ise, size hidayet
nurunu, mazhariyetini yazmış ise, mutlaka bir hilat giydirir.
Ona da sahip olmak için bir sınav talep eder. Onun murat ettiği
sınavdan nasıl geçecek, hani her şeyi bilendi, hani her şeyi
görendi, hep benim derdi. Hallet bakalım.
Allah’ıma yakınlık, yakın meratipli olmak o kadar kolay
mı? Hadi geç sınavı, seç doğru yolu. Kimi parasızlıkla, kimi
Sayfa 111
lokmasızlıkla, kimi sıhhat kaybı ile kimi can kaybı ile sürekli
değişken sınavlarla kulunu yüz yüze bırakır. Ama
sevmediğinden değil.
Böyle bir düşünüş vardır insanoğlunda. Ben ne yaptım
da bunları görüyorum. Sen, ne mi yaptın. Sen aslında çok şey
yaptın. Benim dedin. Kendinde bir varlık olduğunu düşündün.
Sen aslında varlık falan değilsin. Sen sadece dünya’da gözünü
yumduğunda ahrette gözünü açtığında, o geçiş döneminde,
her şeyi fark edeceksin. İşte o zaman keşkeler, nedenler
başlayacak. Üzüntüler, geriye dönüşler istemekler, bu halleri
yaşamayın. Bilinçle nefes alın, bilinçle nefesi yâd edin. Bilinçle
nefesi O’na emanet edin, teslim edin.
Hal hal ehli, olma sakın dil ehli. Neyi yaşıyorsan,
yaşadığından örnek ver. Neyi yaşamadın ise sustur dilini,
yumdur gözünü, kulağını. Sakın deme bu böyledir, şu şöyledir.
Sen önce fetvayı içinden al. Dıştan değil, sakın ola da fetva
verirken, yaşamadığını deme. Yaşıyorsan onlardan örnek
vererek anlatıma geç.
Sade kişilik sahibi olun. Yükseklerde uçmayın, olaki
kanadınız kırılıverir. Sonra kötü düşersiniz. Bastığınız yere,
Allah’ımın müstakimine sıkı basın. Orada kavi kılın. Azizleri
takip edin. Mürşit mürşit peşinde koşmayın. Mürşitlere
gitmeyelim mi? Bunu demedik. Her mürşit mürşid olamaz. Her
müritte mürşide layık olamaz. Allah sevgisi varsa mürşitte
seveni boldur. O sevgiden yoksun ise emel ticarete dönük ise
orda müritler de can vardır, ama o can ruhsuzdur. Hayra
yönelik değil şer bütünlüğün içinde hizmettedir.
Evet geceniz Hayırlı, gündüzünüz şavklı olsun. Bugün
önemlidir, birlik adına toplanıldı. Hayırlara vesile olsun. Dini
liderimizin doğuşu, her birinizin içinde ilahi doğuşlara mazhar
olsun. Eyvallah.
Düşünceler doğrudur. Hissiyat yerindedir. İlahi keşifler
hep onun izni iledir. Rabbim böyle tasarladı, her kula
Sayfa 112
müyesser mi bunları hiç düşünmeyin. Siz sadece bildiğinizle
meşgul olun. O yapıyor, bu yapmıyor deme kaygısından
kendinizi kurtarın.
Her şey düzelir. Yaşam tek düze değildir. Düz yolda
değildir, bunun inişi çıkışı ve birçok tuzakları vardır, birçok
hengâmeleri, birçok geçit için köprüleri vardır. Bunları bilerek
yaşayın.
Bir sıkıntı geldiğinde eyvah demeden, Allah deyin. Allah
deyin. Zorlu sınavlarda Rabbime sığının. Kulu sevdiğindendir.
Bol bol sınava tabii tutuluyorsa onu sevdiğindendir. Bunun için
veliler sınav olmadı ise, Hayatı güzel güzel gidiyorsa, bundan
utanç duyar. Allah’ım benden elini mi çektin, beni artık
boşadın mı Allah’ım. Ben senin kulunum, bana niye yoksulluk,
niye hastalık, niye sınav açmıyorsun der, Hayıflanır. Dualar
eder, evimde bolluk oldu Allah’ım ben ne günah işledim. İşte
ahiretin yasası, Allah’ın yasası budur, buranın yasası ayrı,
oranın ki ayrı. Ve tam tersidir, zıttıdır unutmayın.
Burada refah bolluk, sofralarda türlü çeşit nimetler,
şükürler olsun, eyvallah. Ama orada hakiki nimetler vardır,
Muhammediye’nin sizlere miras bıraktığı nimetler vardır.
Onlar geçerlidir orada. Yediğiniz, içtiğiniz değil, Allah
bereketinizi arttırsın. Eş dost ile yiyin yemeyenlere de yedirin.
Genel anlamda söylenmiştir, üzüntü olmasın.
Kim miyim? Kibar evliya, siz o makamı bilir misiniz?
Bir celal evliya vardır, bir cemal evliya. Allah’ım
gördüklerinizle sizi müjdelesin, Alış verişlerinizde sizi mutlu
etsin, huylarınızı daima Allah’ın hükmü gereği kullanmanızı
nasip etsin. Allah’ıma emanet olunuz.
Kur’an için düşünceleriniz eyvallah. Doğrudur, yanılgı
olmasın. Yanlış, doğru diye ayırım yapmayın. Günahtan Allah’a
sığınalım. İkisi bir arada okunursa doğrudur.
Sayfa 113
Allah hepinizden razı olsun. Bir ışık yandı. Bu ışık elden
ele dilden dile gezdi. Dualar her birinizi onun hidayet nuru ile
nurlasın.
Soy sop aranmaz, etiket, unvan hiç mi hiç bizim
nazarımızda muteber olmaz. Biz sadece takvaya bakarız. Hal
ehli ararız. Kal ehli değil. Hele dil ehli ile sohbet edip,
kulaklarınızı yormayın.
Ders anlatmak için, doğru sözleri doğru kelamları
vermek için onu dinleriz ama olmayan şeylerle,
yakıştırmalarla, vakit geçirmeyin. Allah’ımın sizlere öngördüğü
hizmeti nasip etsin. İçlerinizde bir ışık yandı. Gönül uyandı.
Onlar uykudan uzak kalsın. Allah’ım her birinizde o meşale,
elden ele sizlerin sayesinde dolaşsın.
La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah.
- Biz Kuranı okuyoruz, Ehlibeyt Kuranı ile ilişki
kuramıyoruz, neden onu farklı yazmışlar ?
- Birçok yanlışlıklar yapıldı ama söylenenler
doğrudur. Şüphe götürecek hiçbir olay yoktur. Ama Allah’ın
ayetlerinde Ehlibeyt o kadar boldur ki. Bunlar hep tarandı.
Onun için. Ayıklandı. Çıkartıldı.
Bir de şunu söyleyeyim Kur’ana Kur’an’la barışık hangi
kitap var. Tevrat. Kuran’la barışıktır. İç içedir. Ama o da tahrip
edildi. Gerçek Tevrat, gerçek Kur’an ile barışıktır, kardeştir.
İncil’le demiyorum, Zebur’la demiyorum, Tevrat’la diyorum.
Tevrat’ta, Hz. Hasan ve Hüseyin mevcuttur. Hz. Ali mevcuttur.
İlya diye geçer. Hz. Peygamber’den öyle çok söz edilir ki
herkes, her kavim ona inanmış ve onu müjde olarak
beklemişlerdir. Ama oradan bile ayıklandı.
Her kavim, Resulü, Hz. Ali’yi, Hz. Osman’ı, Hz.
Ebubekir’i, Hz. Hasan’ı, Hz. Fatma’yı, Hz. Ayşe’yi, her bir
sahabeyi tanıyor, biliyor, hepsi yazılıdır. Ayetlerin tümünde
Sayfa 114
vardır. Hepsi temizlendi bunların, neden böyle oldu, neden
buna izin verildi diye soracak olursanız, Allah bazen şeytan’a
da fırsat verir.
- Şeytan Evliyası ne demektir ?
- Şeytan Evliyası, şeytan’a kul olmak demektir. Allah’a
sırtını dönmüş, şeytan’a kucak açmış. Hep yanında o vardır.
Der ki, Kur’an ayetleri ile aldatır onları. Okuma, ayy içimden
gelmiyor diyenlere dikkat edin. Ezan sesi duymak istemiyorum
öf, öf. Namaz kılan insanın namazını kabul etmez. Onların
verdiği Kur’an sözleri ile nasihatleri kabul etmezler. Sadece
dünyevi ihtiyaçlara hizmet verirler ve onları benimserler.
Ölümün, yok oluşu, bir daha diriliş olmayacak, hesap
sorulmayacak, kıyamet da neymiş, bunlar hep şeytan
evliyasının, şeytan müritlerine verdiği telkindir. Allah’a sırtını
dönen, şeytana kucak açanlar. Aramızda o kadar çok var ki
bunlardan, ooooo, binlerce, binlerce, milyonlarca. Siz
anlarsınız. Böyle sohbetlerde anlarsınız. Kim ona karşı imtina
ederse.
Toplantıya gelmek ister, bir türlü gelemedim diye türlü
çeşit bahaneler uydurursa ondan nasibi yoktur unutmayın.
Allah kiminin göğsüne, kalbine, diline, kulağına mühür
vurmuştur, bunu Kur’an ayeti yazar. Allah bunu söyler. O
zaman, elbette bir şey yapamayız. Dua edin Rabbime. Dua
edin. Olan olur, olmayan kıyameti bulur.
Kibar veliler vardır. Bunların her hali kibarlıktır. Gözle
görülür, sözle işitilir. Her hallerinde kibarlık vardır. Günümüz
insanında da vardır kibar olan, kibar olmayan, kaba olan.
Veliler arasında da. Birçok makam farkı vardır. Kibarı
vardır. Cebbarı vardır, celali vardır, cemali vardır. Bunlar, her
hal, her fiil bir makam oluşturur. Öyle bir hale gelinecek ki,
Allah’ım izin verirse inşallah, bakışlarından, ağızlarını açıp iki
laf edişinden, ne olduğunu anlayacaksınız. Çünkü sizin
hallerinizi, şeytan evliyalarının, şeytan müritleri, sizden çok
Sayfa 115
farklı olduğunu görüp, onlara dua edin. Ama Allah’ım yine de
sen bilirsin. Bazen farkında olmadan, Rabbimin işlerine
karışıyor olabilirsiniz. Hem özür dileyin, destur var ise, böyle
olsun Allah’ım deyin. Amin.
Hepinize şifalar olsun. Bu dersler, her birinize,
evlatlarınıza, analar ve babalarınıza, bazı anneler, bazı babalar
mükemmeldir, onların çocukları müşriktir. Bazı çocuklar
mükemmeldir, Allah’ın nazarında hidayete ermişlerdir, ama
babaları müşriktir. Hz. İbRahim’i düşün, babası Azer’i düşün.
Onlar müşrik olarak gittiler. Hz. Nuh’u düşün, Hz. Oğlunu
düşün. Allah’a tapmadı. Puta tapanlardan olup öyle gitti, bu
Allah’ın iradesinde. o peygamber çocuğu, peygamber,
çocuğunu eğitemez miydi, kavmini eğitti ama öyleydi. Öyle
murat edildi. Allah’ın işine karışmak doğru değil, sadece dua
edin, Allah’ım yine de sen bilirsin deyin. Amin.
Hasbin Allah Ve-ni mel vekil(3).
Eşşedü en la ilahe illahlah ve eşhedü en ne Muhammed
en Abduhü ve Resuluhü(3)
Diyerek, imanımızı kaybetmeden, şeytana uymadan,
Allah’ım orada bile bizi kandıracak deyip uyanık olmanızı,
nasip etsin. Direnç gösterin, ona inanmayın, ona kanmayın.
İçinizde zaten Kur’anın bilgisi var. Elinizde dilinizde de olursa,
hal de ondan elbise giyerse, şeytan niye uğrasın ki size. Bunu
böyle düşünün.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Bizi var eden
Allah’ımız. Dini liderimiz Muhammed. Milli liderimiz Atatürk.
Hidayet erimiz Kur’an bilgisine vakıf olan Mürşidimiz. Eyvallah.
- Kuran’ı, Ehlibeyt Kuran ile birlikte mi okumalıyız ?
- Yanlış değil, gerekli olur veya olmaz, ona siz karar
verin. Gönlünüz neyi uygun görürse, zorlama yok.
- Ehlibeyt i derinlemesine tanımamız gerekli değil mi ?
Sayfa 116
- Çok önemli. Ashabı da tanımamız gerekli. Halifeler.
Her olay karşısında bir ayet inmiştir. Her hikâye karşısında bir
ayet inmiştir. Durduğu yerde ayet boşuna inmemiştir. Hangi
olay karşısında inmiştir. Kuran’ı okuduğunda düşünemiyorsun
ama Ehlibeyt i okuduğunda… Ama birde şu var. Doğru bilgi ise
cezbeder. Doğru bilgi değil ise insanların uydurması ise o
senden beridir.
Anlarsın, anlarsın. Hiç kimse Ehlibeyt ’e ait hiçbir şeye
dil uzatmasın. Ona çok dikkat edin. Böyle şey mi olur, yok
şudur, budur, sakın.
- İnanmak çok zor,
- Zaten reddeden de olur, kabul eden de olur, bunu
anlattığınız zaman. O niye ret etti deme, demeyin hiç biriniz. O
olur veya öyle kalır.
Ehlibeyt i tanımadan, dostun dediği gibi, gözünü
yummak, bom boş gitmek demektir. Namazı kılmak bile
Ehlibeyt i tanıyarak mükemmel olur. Beş vakit namaz, sen
Ehlibeyt i bilmiyorsun, namaz kılıyorsun, böyle bir namaza
ihtiyaç yok. Sadece yatıp, kalkmaktan ibarettir. Ehlibeyt i
bilerek kıldığın namaz bir başkadır. İmamın Hz. Ali’dir.
Selam Olsun, 25.04.2013
Selam olsun, cümle canlara selam olsun, selamımız
baki olsun, erenlerin tadında ders alalım, erenlerin yâdında,
madem hiçliğe muradımız, bu misal âleminde o hiçliğin zevkini
tadalım, öyle haller yaşanır ki, ille Allah, ille Allah, ille Allah
diyeceğimiz birçok zuhuratlara secde yapalım.
Kalem elde yazacak, izin verdi ise Rabbim ilahi sözler
ağızdan yayılacak. Allah’ım hitabı önce kulunun aklına yapar,
önce akıldır, akıl onu derler toplar kalbe yerleştirir ama
Sayfa 117
seçtiğini, seçmediğini kalbe yerleştirmez, yine kul ile
Allah’ımın işbirliği ile gelişir, mizan öyle kurulmuştur.
Mizanda yerim olsun diyene sözüm, sen mizanı önce
kendi benliğinde kur, orada kuruldu mu her olayda her nefeste
mizan ararsın, işin aslı budur aslında, adaleti hem alır, hem
sunarsın.
Ne kaygı olmalı ne tasa olmalı, madem geldik bu
dünyaya icabını yapmalı, çok zor dediğin nedir aslında, sahip
olduğun o isimlerin, sahip olduğun birçok meziyetlerin, sahip
olduğun birçok istidat ve kabiliyetlerin, başında ne vardır bilir
misin? Sevgi yatar, hep istidat ve kabiliyet deriz, sevgi
bütündür aslında o bölünmez, sana devamlı verilir sen onu kol
kol ayırırsın, mizanı kurdu isen gerçek düzende o sevginin
işleyişini mutlak tezahür olarak görür ve onunla avunursun.
Aşk yok oluştur tıpkı pervaneye gelen nasıl yanar ise
aşkı yaşayan mutlak onunla onda olur. “Vacib'ul Vucüd” denir
hiç onu incelediniz mi? Nedir onun manası?
Vacib ül vücut; Allah, Allahın vücudu vacip dir, sen
onun bir parçasısın, onun parça cüzüsün aslında, tek vücut
Allah’tır, Vacib olan odur, ondan başka vücut yoktur. Kendi
cüzünü, cüz olduğunu unutma, sevgi öyle tılsımlı öyle tesir
alanı geniş bir duygudur ki nereye ulaştırırsan ulaştır orayı
yeşertir, orayı gül gülistan eder aslında.
Sevgi bütünlüğün içinde olduğunda her şey yine sana
geri dönüştedir, sen yeter ki sevmeyi bil, gerçekten seviyorsan
koşulsuz sevmeyi bil. Sevgide koşul olmaz, sevgi sadece verilir
asla beklenmez. Çünkü onun geri dönüşümü mutlaka olacaktır,
beklesen de beklemesen de, bu iştiyak ile yaşayın. Bu iştiyak
ile bilginin ötesine geçin, bilgeliğe nispet edin.
Allah gaflet ehlini sevmez, her an Allah’da fani olmayı
onunla onda olmayı onunla ünsiyet halinde bulunmayı, o ister
ve bize istetir kullar olarak bunları yapmakla mükellefiz.
Sayfa 118
Olması gereken de budur aslında, ben yapıyorum ben okudum,
böyle bir şey yoktur o istediği için sen yapıyorsun, o istemez
ise sana istetmez, her şey öyle bir irade külli irade ile
gerçekleşmiş ki ilahi kudreti ile bütün her şeyden, saçının bir
telinden bile haberdardır.
Bunu böyle bildikte, o bedene dikkat edersin, onun her
zerresini incelemeye kalkarsın, ruh nerede acaba Allah’ım
nerede rücu ediyor, kalbe neler geliyor, bunları bilmek
zorundasın. Kendini bilmenin ilahi şükrünü yerine getirmektir
aslında.
Dile verdiğin şükür, şükür değildir, bedeni tanımalısın
ilahi hikmetini nimetini bilmelisin. Onlardaki ölçülerin her
halini öğrenmelisin. Öğrenmek bilmek, istidadın nispetinde
yürümek, hepsi bir şükür vesilesidir, bütün gün eline şükür,
şükür, şükür tespihi alıp da dile verdiğin şükür değildir.
Allahın sana lütfettiği neyi istiyorsa, o lütfettiğinde
onları yapıyorsan işte şükür budur, anlaşıldı mı? Sevgide kalın
sevgi ile yoğurulun, sevgi ile akış sağlayın, her şey onun ilahi
ilminde gizlidir. O kapılar açılır bir gün perdeler kalkar aradan,
her birimize mi? Allah’ımın dilediğine perde açılır. Biz
istediğimiz kadar Kuran okuyalım, secdeden başımızı
kaldırmayalım, günün her anını oruçlu geçirelim, zikri eda
edelim, bir de var ki hiçbir şey yapmıyor, bomboş sandığın
kişide bazen perdeler aralanıyor. Bir bildiği vardır deyip
sesimizi kesmek zorundayız.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Selam olsun,
selam olsun, Hayrı daim bol olsun. İlahi feyzi daima daima her
canda yeşerip filizlensin. Amin.
Vehbi halde olmanın birçok halleri öğrenememektir.
Oysa her iki hal bizde var olduğuna göre Vehbi hali seçmek
durumundayız. Selam olsun.
Sayfa 119
Seviyorum seviyorum demek ile sevgi verilmez, önce
sevmenin ne olduğunu bilmelisin, bilgelik bunu gerektirir,
riyadan uzak, dil ile değil özden öze iletişim kurmaktır.
Hayırlar sizler ile olsun, Hayırlar cümleyi sarıp sarmalasın,
yolunuz açık, Allah’ın hükmüne uygun istikamette olsun, ne
yaparsan yap ille Hak için olsun. Ne söylersen söyle Haktan
nasip olsun. Esenlik sizler ile birlikte olsun.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Selam Olsun, 30.04.2013
Selam olsun, selam gelir Yemenden. El verilir, bağlanır
eller birbirine, sözleri dolaşır il il. Gün gelecek, her şey ayan
olacak. Kimde o cevher var, aşikâr olacak. Derdest oldun mu,
gönül ehlini bulup da, Hak adına muhabbette durdun mu?
Muhabbet kulu oldurur, İbadet elbette güzel, ama sende
kalırsa.
Muhabbet sana seni buldurmada yardımcı olur. Ne
verirsen ver, kâh elinle, kah dilinle, bir gün yine sana geri
dönecek misliyle. Hayırdan söz et. Şerri Hayır yapsın, Hayra
gönlünü aç, o gönülde, Hak muradı dolaşsın.
Daim tövbe çek. Ben günah yapmadım deme. Tövbe her
an çekilir. Zikri eda edilir. Gaflet için dilini tövbeye ver. Şükrü
eda edemedim diye tövbeye ver. Her hal için, her nefes için,
duyduğun gördüğün her şey için, ille tövbe, ille tövbe. Tövbe
berekettir. Zikirdir. Onun zikri ile gününü geçir.
Sanma ziyanda olursun. Bir veli gönlünde sende
ağırlanırsın. Dünya işim neden oluma varmaz deme. Zaman
diliminde kayıtlıdır.
Bir gün, beklediğin o gün gelir önüne, nasibin kadarını
alırsın. Nasip değilse başka nasiplerden talep sunarsın. Bir şey
Sayfa 120
olmuyor diye sakın zorlama. Olsun diye geceyi gündüze
karıştırma. Mutlak olur. Yeter ki ondan nasipdar olmalısın.
Haz verilen her dua mutlak Allah’ımın ol dediğine
eşittir. O anlarınızı sakın ola boş geçirmeyin. Gönül o ölçüyü
alır, o işareti alır, sen gönlüne uy. Gönlün sana daima
istikamet buldurur, gün güzel, gece güzel, onda yaşanan her
hal güzel. Heba etme güzelliği Hak için yaşa. Bildiğin
bilmediğin her hadiseden seni var edene sığın.
Dönüp bak her yere, her bir ayet gizli o iştiyak ile
sanma kupkuru bir yerdesin, öyle aşikâr edilmiş, deliller
belirlenmiş, olaylarla karşı karşıya gelirsin, içine sor.
Görünüşler belki sizi aldatır. Hele bir aç göğsünü, bak orda
neler var. Her insanın içinde nelerin var olduğu, bilen kulu çok
azdır. Onu bildikte onunla birleşmişsindir, önce bedeni tanı.
Duygularını dile getir, konuştur.
Her an yenilik, her an gelişme görülür. Ahkâma
uymayayım sakın deme, uymak zorunda olduğunu unutma.
Kalbi selim insanlarla görüş. Kimseyle de küs kalma. Dostum
Allah, Allah diyelim. Her kim olursa olsun, Allah’ın kuludur
diye sevelim. Hatayı değil, daima onda atağ arayalım. Mutlak
aradığın bulunur. Halinden birçok işaretleri kul göz önüne
serer.
Seyri sülük hali elbette çok güzel, muradımız o
yolculuğa çıkmanız. Eyvallah deyip de, teslim oldukta, her ne
gelirse gelsin, “Rabbim ben senden razıyım” diyebilmekte.
İşte o an rıza makamında olursun. O teslimiyetin içine
girmişsindir.
Zaruretlerin birçok kapıları açtığını da unutma. Her
zaruret sana türlü imkân sunar. O düşünce ile o zorluğu
hafifletmek senin elinde. Bir bildiği var demelisin. Beni var
edenin benim için bir özel kapı açacak demelisin. Keşfi ilahi,
murat içre yaşa, keşf etmeye bak.
Sayfa 121
İnsan olmak kadar güzel bir şey var mı? Bir cenaze
geçiyor iken oturuyorsan ayağa kalk. Deme Müslim mi? Deme
dini nedir. Önce insan olduğu için ayağa kalkmalısın. Mezhebi
ne olursa olsun. Bundan gözünü muaf tut. Aklına bile getirme.
Hakikatin mutlak nuru vardır.
Tecelliyat hem lütuftan hem kahırdan olur. Lütfünü
özleriz, biliriz Allah’ım derde şükrederiz. Bir de neyle meşgul
isek o benlik var ya, o varlık, bize var olan, aslında olmayıp
da var saydığımız, işte onun tecelliyatı mutlak kahırdan olur. O
sıfatlardan arınmak gerek. İlahi nur ile o sıfatları yakıp yok
etmek gerek, benliği kavuran türlü isimler sıfatlar ile
donandığımız, bizi bizden eden, doğruluktan uzak tutan o
sıfatları tek tek atmamız gerek. Çaba göstermeliyiz.
Hakikatin nuruna erişmek için. Muhammed nuru ile
nurlu insan olmak için, azık aldım elime demediler neden
istedin nerede yiyeceksin, vurdum kendimi yollara. Allah bana
yeter dedim, Çıktım ulu dağlara, muradım hizmetti, Rabbime
yön bulmaktı. İnsandan uzak, nefes almaktı. Ne kadar bu
yolda ne kadar insanlarla iç içe olunursa tekamül o nispette
gecikir. İnsanları sevin, onları incitmeyin, ama her an onlarla,
boş konuşmalara ortak olmayın. Zatını sevelim, hakikatini
sevelim. Muhammed’in yolunu seçelim. Hedefimiz odur. Aslını
bulup da O’nunla O olmayı, murat edelim.
Dile verme küfrü, aklından bile geçirme, daim şükür,
tövbe, Allah demen yeter sana. Hidayet bulandansınız, hidayet
için destur alanlardansınız. Allah’ım şükredip, daim secde
daim şükür ve tövbe. La ilahe illallah Muhammed en
Resulallah.
Üzüntüler sıkıntılar nedir bilir misiniz? Gönül aynasını
parlatmaktır aslında, Muhammed’inin aynasını parlatmaktır
aslında. Katlanamayacak ne var. Dedin ya Allah yeter. O
zaman sana yetmeli. Bil, bul ve gör. Kâinatın ruhuna
yaklaşmanızı niyaz ediyorum.
Sayfa 122
Bu yolculuk O ruh ile birleşmenizi sağlayacak. Allah’a
emanet olunuz. La ilahe illallah Muhammed en Resulallah.
Allah’ım iyilik versin. Huzur versin. İlahi huzur. Hastalar şifa
bulsun. Rabbim senin izninle, senin ol dediğinle.
Rahman suretinde olun. Rahman suretinde. Öyle bir
zikir var ki, öyle bir suret giydirirki sevdiği kuluna, Rahmanın
tecellisidir. İnşallah o hazzı o keyfiyeti yaşayın. Hakikat ilmini,
irfana ulaştırın. İlimsiz irfan olmaz. İrfansız ilimde olmaz.
Çık yola, bakma ardına, bakma sağına soluna.
Belirledin ya hedefi var git o noktaya, geride kalanlar ne olur
deme. Ayarı sen değil onu var eden yapmıştır. Sana geceden
çık emri vermiştir. Hala ne beklersin ey can, koş daima koş.
Hak için durdunsa hizmete herkesten önce sen koş.
Koyma, dosta ölçü koyma. Ölçü dost olmayanadır.
Dosta ölçü konmaz. Gönül aynasında ne görülür, sen onu
seyret. Nasıl baktın o aynaya, orada onu gör, ayna kendi sırrını
ele vermez. Sadece ona nasıl baktıysan, o sana geri döner. Bu
günden yarına vardır, yoktur deme. O öyle bir geçiştir ki,
heybene ne koyarsan işte onu götüreceksin.
Allah’ım kimsenin ameliyle, ibadetiyle uğraşmaz.
Allah’ım sadece kulun gönlüne bakar. Çünkü nazargahıdır.
Nazar etmiştir. Onun için oraya bakar. Surette değil,
manadadır. Aslındadır aslında.
Haydi eyvallah. Kim olduğumu hiç sorma. Bende sizler
gibiydim. Faniydim. Ehil ellerinde yetiştim. Önün açık, sağın
solun açık. Hiç dönüp bakma, sağla, solla oyalanma,
belirlediğin o noktaya ilerle. Hep ona söyleyin, gönül
muradınızı bir tek o bilsin, çözüm onda çünkü. La ilahe illallah
Muhammed en Resulallah.
Sayfa 126
Mayıs ayı kapak resmi :
MWC 922 - Kırmızı Kare Bulutsusu
Açıklama : Bir bulutsunun kare biçiminde görünmesine sebep ne olabilir acaba? Henüz kimse bundan
tam olarak emin değil. MWC 922 olarak bilinen sıcak yıldız sistemi, her nasılsa, bu şekildeki bir
bulutsunun içine yerleşmiş gibi görünüyor. Yukarıdaki görüntü, Kaliforniya'daki Palomar Dağı'nda yer
alan Hale Teleskobu ile Havai Adaları'ndaki Mauna Kea'da yer alan Keck-2 Teleskobu'ndan alınan
kırmızı ötesi dalga boyunda çekilmiş görüntülerin birleşimidir. Kare bulutsu konusunda önde gelen
varsayımlardan biri, merkezdeki yıldız veya yıldızların gelişme dönemlerinin son aşamalarından
birinde, bir şekilde gaz konileri püskürtmüş olmasıdır. MWC 922 için bu koniler şans eseri neredeyse
dik açılarla birleşmiş ve yandan görülüyorlar. Koni varsayımını destekleyici bir kanıt olarak, görüntüde
yer alan ve koni duvarları boyunca ilerlemiş olabilecek çapraz parmaklıklar gösteriliyor. Araştırmacılar,
başka bir açıdan bakılsaydı, konilerin üstnova 1987A'nın dev halkalarına benzer görülebileceğini;
bunun da MWC 922'de yer alan bir yıldızın günün birinde kendi kendine patlayarak benzer bir üstnova
meydana getirebileceğine işaret ettiği yolunda tezler üretiyorlar.
Sayfa 127
Selam olsun, 02.05.2013
Sensin Rahim, Sen rabsin, eğitici öğretici müştak olan
sensin ya-rab. Her zerremde ilahi aşk var demeyi, her
gördüğümde senden bir ayet var demeyi, cümle kullara ve
bizlere o mazhariyeti nasip et ya Rabbim.
Hem sevelim hem de sevilenden olalım, sevilmiyorsak
da biz sevip gönülden bağlanalım. Bilmeliyiz ki onu var edende
onun hakikati gizli, sadece onu beden olarak değil, ondaki
gizliliği bilerek onu sevmeliyiz. Böyle baktığında göreceksin ki
sevmediğin kimse yok dedirtir Rabbim sana. Bu öyle bir
keyfiyettir ki, dalmışsın gönül deryasına, nasıl ki deryada çer
çöp barınmaz, o dalışta da o gönülde sevgisizlik asla olmaz.
Hayatın tamamı sevgidir aslında, nasıl baktığın değil nasıl
baktırıldığın, nasıl göründüğü önemlidir.
Her baktığından bir murat alabiliyorsan o senin
hayatının dersidir aslında. Kaç kaç zaruretten, ne kadar
kaçarsın? o zaruret dediğin perdedir aslında, o perde bir gün
mutlak kalkacak, sana yeni kapılar, yeni ilahi huzurdan bir
sayfa açacak. Yeter ki tevekkel ol, dayandın ya yüceye,
gayrisini boş ver sarılma, senin sarılacağın iki hakikat var, biri
Rabbin, biri Kuran’ın. Her ne biliyorsan ondan de, ilahi şükür
ile Allah ın ismi ile neyi istiyorsan iste.
Bir çekirdekte ağacı görebiliyor musun? O çekirdekteki
ağacın esasını gövdesini ve meyvesini görebiliyor musun, sen
buna bak, bu görmeyi geliştir, bırak etrafında neler oluyor,
neler bitiyor, onlara bak ama görme, bunun manası içindeki
özelliği görmenizdir.
Öze dön çağrısıdır bunu bil bu bilinç ile yürü, kolay mı
hakikatin yolunda yürümek, kolay mı Allah’da arif olabilmek,
kolay mı? Ama Rabbim her zorluğun yanında mutlak bir
Sayfa 128
kolaylık vermiştir38. Onu da görecek göz, hissedecek gönül
vermiştir. Daima yürü, sil korkuları, bana Allah yeter dedin
çıktın yola her şeyde tevekkel ol, hakikatin sırrı böyle vakıf
olur o kuluna.
Etrafımdakiler bana izin vermez Hak ile olmayı deme,
onlar perdelerdir bunu da unutma. Her şey zıttı ile kaim
olduğuna göre, tek düze güzellik olmaz. Zıt olan olumsuzluk
oluma tetik kor bunu böyle bil. Celal olmasaydı cemal vücut
bulabilir miydi? Dert olmasaydı şafi ismi onda tecelli eder
miydi, her şeyin karşılığında bir tecelliyat vardır, onun için
bunları düşün, sağla solla olmaz işim de sil gönlünden at. Sana
yük veren her şeyden uzaklaş. Bana yük verir acaba nedir
dediğinde, yük kalbin murat ettiği, gözün kulağın dilin murad
ettiği şeyler ile iştiyak halinde ol.
Sebepleri de sorma yaşa ama neticeyi düşünerek yaşa,
her şeyin bir sebebi olduğunu unutma, bu şahadet âleminin de
bir sebepten farkı yoktur, burada ne yapıyorsan yap, netice er
geç bulacak seni.
Korkma Allahtan, korku sevgiyi yok eder, sadece sev,
beni sevgisinden var eden Allah’ı niye sevmeyeyim, niye
ondan korkayım deme, öyle sev öyle sıcak aç gönlünü ki, o
aslında oradadır, senin gönlünü açmanı bekler, o anahtar
senin elinde açman senin niyetindedir. Bunları bil, öğren, evet
derslerde biraz farklılıklar var, unutulmasın kolay mı, akaid
dersleri. Yavaş yavaş verilir ama bazen çok hızlanır, o aşkı
gördüğümüzde durmaz sular gibi çağlarız.
Sevgi ile var oldunuz, biz dedik ya, ona muhtacız o bize
müştak39. Bu oluşla yani birbirimizden ayrı değiliz düşüncesi
38 İnşirah Suresi 5/6. Ayetler : “Fe inne maal usri yusra, İnne maal usri yusra.”
Türkçe açıklaması : “ Şüphesiz ki her güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Evet her güçlükle beraber bir kolaylık vardır.”
39 Müştak : Özleyen, göreceği gelen.
Sayfa 129
yerleşmeli içinize. Ben Allah’dan ayrı değilim, o da benden
değil. O hep bana ses verir ben eğer açarsam gönül kapılarımı.
Duyarım o sesi başka ses istemem, o ses rahatsız olmasın
derim. Reddederim gelenleri, benim gönlümü huzura erdirecek
bir tek ses vardır, bir nefes vardır, bir tek onun öze hitabı
vardır, onu istersem onun gayrisine kapı açmam.
Allah’ım her var ettiğini birçok kendinde var olanları
nasip etmiştir. Öyle donanım hiçbir varlıkta, insanda olduğu
kadar yoktur. Bazen Hayvanlara bakarsınız, onlardaki
teslimiyete özenir onların hali göze hoş gelir. Birçok haller
vardır ki yaşanması gerekir, öyle teslimiyet elbet kolay değil,
hele gününüz bunu yaşamak zorunda bıraktığı için birçok
zaruret gibi görünse de sizlere sabır ile tevekkel ile
duyduğunu duymadım diye diye yaşamak zorundasınız.
Bir kere öyle bir sımsıkı sarılın ki onun ilahi ipine,
göreceksiniz, o hep sizi korur o sizi gözetir. Birçok yanlıştan
geri döndürür, çünkü ipin bir ucu sende bir ucu yücenin elinde.
Allah demen yeter ama öyle bir Allah de ki, her zerre aşka
gelsin feryat figan etsin her zerren, her zerren o hal ile Hayata
yeni bir can yetiştirsin.
Yollar uzak uzaktır amma onun yolu gözünü açıp
kapayıncaya kadar yürünür yolun sonuna gelinir, bilemezsiniz,
sana uzak diye ırak diye gelen onun ilminde kısacıcıktır. Her
şey hakikate tabidir, nefes alır verirsin o nefesin sayısı bellidir,
bir gün dur dediğinde duracak elbet, dileriz iman üzere
dursun, dileriz hududu aşmadan murad içre yaşasın. Zevki Hak
katında bulsun, sefayı Haktan bilsin, onun dışındakileri atıp
silsin.
Bile bile gelinir bu sofraya, bilmeden bu nefesi verirsen
halin nicedir ey can nicedir, ilim ilim öyle bir ilim ki, bir zahiri
ilim, bir bâtıni ilim vardır, önce zahirden başla, o zahir seni
batına ulaştırır, işte ilime arif olmak gerekir. Senin saydığın
birçok günah Hak katında belki de sevaptır, senin saydığın
Sayfa 130
yapa geldiğin birçok sevap, Hak katında günahtır. Bunu nasıl
ayırt ederim dediğinde içine dönüp sor, o sana cevap verir
mutlak, mutlak cevabı alırsın. Ya huzurludur ya da huzursuz.
Huzurlu ise o desteklenir, huzursuz ise orada ne yapman
gerektiğini sana hissettirir.
La ilahe illallah Muhammed en Resulallah.
Selam olsun, 08.05.2013
Yağız ata bindik, yol iznini birlikte bekledik. Ver izni
Allah’ım, yol O’nun yolu dedik. Topluca engelleri görmeden
yürüdük.
Sağdan sola döndüm de her dönüşte kendimi gördüm.
Soldan sağa döndüm de, eksiklerim ile tamamlanmadığımı
anladım. Dediler hani yol azığın. Azık sadece gönlüme
verilendir dedim. Lokma değildir aslında. Hak muradı, nimeti
lokma olarak değil, hakikat olarak gönle indirir.
Bir ağlayış vardır, bir de gülüş. Kalbin kederidir, hem
de neşesi. Ama her birinin makamı ayrı ayrıdır. O makamın
anahtarları ise âlemleri var edenin elindedir. Hem gülüş hem
ağlayış bu dünya’da mutlak olması gerekendir. İki özellik
birbirini tamamlar.
Duygularını nasıl ifade edeceksin. Kederini nasıl belli
edeceksin. Her şey yansıma ile mevcuttur. Acıdan, tatlıdan haz
alabiliyorsan, her biri birer nimet olduğunu istişare eder,
Allah’a hamd edersin. Say bak günleri. Her an bir geçiş. Bir
adım daha yaklaşış. Ona her zerren tanıktır. Sen gerekeni yap.
Asıl olan ne sağıyla ne soluyla uğraşmaz. Asıl olan
hakikate arif olandır aslında. Hakikat nuru ile nurlanmayı.
Hakikatin nefesi ile nefes dar olmayı, Rabbimin izin verdiği
Sayfa 131
kullarında, bunların mutlak görüleceği, aşikâr edileceği,
elesten yazılıdır.
Sanma günde her olan gerçekleşir. Gelmeden her
biriniz bilerek geldiniz, yaşayarak öğreneceksiniz. Tekâmül
seviyelerini, hangi tekâmülde, hangi makam oluştuğunu,
yaşayarak bileceksiniz. Neyi nereden okursan oku. Neyi nasıl
öğretirlerse öğretsinler yaşamak hakikattir aslında.
Rabbim sana birçok kılavuzlar sundu. Birçok öğreticiler
verdi. Ama hepsini bertaraf ettin. Reddettin. Küçücük bir
rahatsızlık, senin kılavuza dönmene vesile oldu. Ufacıcık bir
kayıpta, ufacıcık bir yoksullukta hep birer işarettir onlar. İşte
o zaman döndün kılavuzun karşısına. Çünkü uyuyordun,
kapamıştın hakikate gözlerini. Sadece dünya’ya açık,
dünya’nın debdebesiyle meşguldün. Hep onun sana dost
olacağını düşünüyordun. Akçeleri bile nasıl seviyordunuz. Hala
da öyle seviyorsunuz. Ama bir gün onların sizi terk edeceğini
hiç mi hiç düşünmüyorsunuz.
İşleyişte olmalarını tahayyül etmelisiniz. Neyin
işleyişte olmasını dersen, sana ait, “benim” dediğin, her ne var
ise, bırakın işleyişe geçsin. Sizden istenilene yüz çevirmeyin,
yüz dönün, gönül açın. Er olan anlar bunu. Ehli hakikat insanı
yarın nasıl olacak bu günden alır haberi.
Her fırsatta Hak ile yaşayan, Haktan nefes alıp veren,
dostlara ihtiyacımız var. O tür, bize Hak ile barıştıran, Hak ile
kucaklaştıran, Haktan dost, Haktan muhabbet ehli dostları
toplayan, ehli hakikatlere ihtiyacımız var. Bunları oluşturun,
öyle muhabbet ehli kişiler olsun ki aranızda, dedik ya
muhabbetin önemi çok büyük. Yön buldurur. Bir meşale yakar.
Gönlü uyandırır. Muhabbet ehil kişilerden dinlenir. Allah’ım
veçhimi ona yönelttim. Onun veçhine yönelttim. Aramızda
hiçbir varlığa yer yok. Beni O’ndan O’nu benden ayrı tutma.
Abid ve Mabud. O nedir, o nedir? Deyin bakalım. (Abid:
insan, Mabut: Allah) Eyvallah. Ne o ondan kopuk, ne o ondan
Sayfa 132
kopuk. Her devrede o iki isim işbirliğinde. Her dönemde o iki
isim o devrenin yönetiminde, şaşırma dost şaşırma.
Bilmediğim şey deyip de sakın bir kenara da atıldığını sanma.
Bu yol öyle bir yol ki, bu yolda zengin, fakir hepsi bir potada,
hasta iyi olan bir potada. Kurnaz ile mülayim olan bir potada.
Sen onların bulunduğu hale göre hareket etmelisin. Sen
doğrusun, sen yanlışsın deme yetkisine, hiçbir kul sahip değil.
Bir tek Allah var. O onun bilincinde Sen değil sende onun gibi
hiçsin aslında.
La ilahe illallah Muhammed en resullulah.
Selam olsun, selam olsun, selam olsun. Her birinize
selam olsun. Geldi, geçti ve gitti. Allah’ım bundan sonra
sağlıklarını sıhhatlerini korusun diyelim. Amin.
Hakikate bir çağrıdır uyanın dostlar uyanın. Gel arif
olda anla bunu. Her şeye bir davettir aslında. Uyanık olda anla
bunu. Geliş gidiş ayarlı. Ben istersem giderim, istemezsem
gitmem deme. Yazmış, çizmiş. Sen onu ezberleyip geldin, bir
gün onu oynayacaksın, öyle bir üstlendiğin roller var ki, o
rollerin tamamına ayak uyduracaksın. Yoksa sınav üstüne
sınav, bunları yaşayacaksın. Selam olsun.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Ne soy ile ne unvan ile sultan oldular, Hak için Hak ile
doldular. Pirimiz dedik, önünde eğildik. Tek yol var ki, o yol
üzere, gitmeye niyet ettik.
Selam olsun. Dünya kaygıları sizi üzmesin, ahiret
kaygısıyla üzüntü duyun. Gelip geçici dünya için hiç mi hiç acı
çekmeyin. Efendiler efendisi, bebelerin büyüğü atası, Allah’ım
her birinin şefaati bizlere nasip olsun deyin. Onlar şefaat
edecek, Allah’ımın izni ile gölgesinde olalım. O izi takip edip, o
izde yürüyelim. İşimiz oldukça ehemmiyet kazanır. Sadece
sözden ibaret değil verilenler, bunları alın. Ne gelip geçici
sözler peşindeyiz, ne gaybı açmak için, zorlar, sırları ifşa
Sayfa 133
ederiz. Sadece Hak katında sizleri yetiştirmek için bir izin
istedik, bir müsaade istedik.
Ahmet Hüsamettin Hazretleri, torunlar torunudur.
Bilinsin. Yol izni alındı, gerçek güne birlikte gidilsin. O
bayrağın altında toplanalım. Hakikat nurunu yüreklerde
taşıyalım. Sen ben yok, bir tek var edenin kullarıyız. Kavgamız
ne diye, kavgamız bir tek meçhule. O da ne diye, nefis
kavganızla kavga edin. Sağa sola sapmayın. Bu ilim öyle bir
ilimdir ki, seni senden alır, sende ki bütün perdeleri yırtar
yakar. Öyle bir ilimdir ki, hele o alışkanlığı Rabbim, ol dediyse
kuluna, hazırladıysa o kulu, bu hale, hiç korku etme, her an
onun ilmi ile.
Öğrenmek, bilmek, soru sormak çok önemli. Öğrenmek,
bilmek ve soru sormak. Soruyu bilmeyen soramaz. Soru
bilginin ifadesidir. Bilgeliğin ifadesidir. Bilgisi olmayan insanın
sorusu da pek mana taşımaz. Öyle bir soru sor ki, cevabı da
onun içinde olsun.
Sırra vakıf olun, Her olayı dile vermeyin. İnsanın
hareketlerini değerlendiren gönül ölçüsüdür. O gönle öyle bir
ilahi bilgi, Allah’ın nazar ettiği yere sokun ki, orada onu
gizleyin, sırrı ifşa etmek değil amaç, sırrı korumaktır. Güven
duymaktır. Bundan muaf olmanız gerekir. Bu derslerin
ahkâmına uymak, haberiniz olsun. La ilahe illallah Muhammed
en Resulullah. Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne
Muhammed en abduhü ve resuluhu.
Selam olsun, 27.05.2013
Selam olsun, Hak, Hak dedik murada. Hak selamı
verdik tüm varlığa. Alan eyvallah dedi, Almayan ise duymadım
dedi. Her bilgi bütünün eseridir. O bilginin her zerresi makama
Sayfa 134
işarettir. Açtık elleri, Allah için söylettik dilleri. Muhabbeti
sıkça yapalım dedik. Hal bulup da sofrayı kuralım istedik.
Her varlığın bir oluş, bir bozuluş iki halde yaşamı
vardır. O bütünlük içinde, bulduğu değer ölçüsü ile bunlar
zuhura geçer. Kulu, Allah işbirliği içinde, hepsi, sıra ile niyete
göre, biçim kazanır. Olay budur işte. Sen ben deriz, her
fırsatta, seni beni merkez eder de, ona kıymet veririz. Bir
düşünülse, dile gelmeden, hadisenin murakabası edilse, sen
ben olmaz işte. Biz varız o birin içinde.
Gaybdan verilmez hiçbir bilgi. O ilahi makamda
gizlenmiş. Onun iradesinde, O’nun himayesindedir. Sadece,
kulu neyi yaşayacaksa, sıra ile gelir yaşatılır bir biçimde. Sakın
öfkelenip de şikâyet etme. Öfke manayı siler. Şikâyet ise,
sendeki oluşumu, bozup da geçer. Bazen taşınması zor bir yük
gelir. Sonuçta insanlığın zaruret halidir bu.
Mutlak şikâyet edince sıkıntılarının bir parça
azalacağını düşünür, öyle var sayar. Akla gelen her bilgiyi,
işleve koyma. Eğriyi doğrudan ayır, doğruyu da eğriden. Sen
onları ayırabilirsin. O yetiye sahipsin. Daha ne ararsın sağda
solda, dön bak içine, orada neler var.
Yavaş yavaş, dönüş oluyor. Bilgiler ses halinde, hissiyat
halinde gönle iniyor. Sadece deneme olarak tekrarı yapılıyor.
Uyanık isen o hazzı hemen alırsın. Bu benden değil,
Rabbimden diyebilirsin. Siz nereden geldiniz? Soruyorum,
“Topraktan”. Nerden besleniyorsunuz? “Topraktan” Nereye
gidiyorsunuz? “Toprağa”. Düşünün, her biri delil nişan
aslında.
Hay vasfı daim birliktir. Toprakta mevcuttur. Her bitki
de insanoğlunda olduğu gibi birçok değerler, manevi işler de
mevcuttur, Hay zikri, Hay Hay.
Ululuk kula gelmez. Ben büyüğüm, ben her şeyi
yaparım dediğinde, ne kadar boş olduğunu hemen anlarsın.
Kendi eksikliğini bir fırsatta şeklini değiştirip dile verir.
Sayfa 135
İstediği kadar bir insan ben şunu yaptım, ben bunu yaptım
desin. O ne kadar boştur bilir misin?
Hayatın içinde birçok dönüm noktaları var. Birçok iniş
çıkışlar var. Birçok kayıp ve kazançlar var. Her biri birbirine
muhtaç. Hepsi zincirin birer halkalarıdır aslında. Ayrı
göremezsin, ayrı gördüğünde bilgi kopukluğu yaşarsın.
Hayatı zevkli hale getirebilmek kulun elinde, peki bu
kadar acı çekiliyor, bunun zevk neresinde de diyebilirsin.
Onları zevk edebilme haline getiren İnsan-ı kâmildir. Ne
yaşıyorsan yaşa, zevk almalısın, haz duymalısın yaşadığından.
Eteğimi çok çekenler var da diyebilirsin. Evet, bu her birinizde
mevcut. Bir bakarsın ki, bir kanatların yok uçmak için, bir
bakarsın ufacık bir sözle kanatların kırılmış, yerdesin, anda
düşüş yaşarsın. Bunları fark etmek bile adım adım ilerlemektir
aslında.
Selam olsun. Her zerre oluşta, Hak için, O’nda o olmak
için yarışı nasip etsin.
Başınıza gelen olumsuzlukları, mutlaka bir uyarı olarak
algılayabilirsiniz. Önce tedbir. Bir olayı yarına ertelemeyin.
Çok dikkatli olun. Her şeyin başı tedbir. Neden bana geliyor,
bununla mı sınanıyorum diyeceğinize, tedbiri elden
bırakmayın. Yapılması gereken çok şeyler var. Onları sırayla
yap. Sen de rahat ol, gelene de kapı kapalı olsun. Bunu
unutmayın. Hepiniz için geçerlidir.
Sade ve kimliksiz olun. Ne şekle göre değer gösterin,
ne etiket, ne sıfat ile. Sadece insan olduğu için ona değer
verin. Siz nasıl yaratıldıysanız o da öyle yaratıldı. Bu bilinçle
herkesin elini tutabilmek büyüklüktür, yüceliktir aslında.
Dert dediğin nedir ki, Allah’ım her birinize, kâinatta,
her var ettiğine, türlü türlü kurtuluş yolları hazırlamıştır.
Hiçbirinizin birbirine uymaz, bunu böyle bilin. Kimi para kaybı,
kimi can kaybı, kimi varlık. İnanın varlıkla bile sınanırsınız.
Sayfa 136
Bilmediğiniz şeylerle de sınanırsınız. Onun için her olayda
bundan alacağım ders nedir, dön içine sor. Onun cevabını verir
Allah’ım kuluna.
Hiçbir şey boşuna yaratılmadı, hiçbir şey. Ne var etti
ise hepsi huzuru mahşer’de Hakkın huzurunda olacak. O
çiçekti, o böcekti ayrım yapamazsın. Hepsi O Yüce’nin eseridir.
Selam olsun. Geceniz gününüz Hak için. Halkı da
uyarın, zorunlusunuz. Bu bilgileri dağıtmak için çaba sarf
etmelisiniz. Duymasınlar deyip kendine saklamak olmaz. Gönül
kâseleriniz, hep yeni taze bilgilerle dolmalı. O da nasıl dolar,
verdikçe dolar, verdikçe dolar. Bunu unutmayın.
Sevgiyle sarılın, sevgiyle dokunun. Kime ne
gerekiyorsa, elinizden ne geliyorsa yapın. Bir gün onlar sana
rızık olacak aslında, hem maddi, hem manevi rızık. Şu aldığınız
bilgiler rızıktır. Gönlün rızkıdır. Bunu sen ayıramazsın. Hem
bedene hizmet, hem ruha hizmettir. Her şekli ile Rabbim kul
önüne sermiştir. Fark et kulum, bu nişanları, delilleri gör
demiştir. Göremiyorum dediğinde, dön de sor kendine, neyi
eksik yapıyorum acaba, neyi tamamlamıyorum. Neden onun
istediğini ben yapmıyorum, demelisiniz.
Gaflet uykusundan kim uyuyorsa uyansın. Uyuyanları
da uyandırsın, bu zorunludur. Tekâmülleriniz için zorunludur.
Her şey gerçeğe dönüştedir. O gerçeğin nerede olduğunu bilip
öğrenmek zorundasın. Gerçeği hissediyorsan ona koş. Nerede
olursa olsun ona yaklaşmayı dene. Çünkü hakikatin
mazhariyeti onda gizlidir. O hazine açılacak bir gün. O
hazineden alınacak öyle değerler var ki, hiçbir kula nasip
olmamış, bu yolla, bu zamanda, böyle mekânda.
Hamd ve şükür bolca edilsin. Allah’ım her an
huzurundayım. Bunu sevgiyle yapın. Sevgiyle söyleyin. Her an
gönül onunla birlikte olsun. Konuşun onunla. Bak neler gelir
size, deneyin bunu. Dünyevi istediklerinizi değil, öğrenmek
istediklerinizi sorun, tek tek verirler, tek tek verirler.
Sayfa 137
Allah’ım gönül gözlerimizi sen aç ya Rabbim. İlim çok
gereklidir, önemlidir, ilimle irfana erilir. Ne irfan ilimsiz, daha
önce verdik, ne de ilim irfansız olur. Bir bütündür, bölünmez.
Seni o yöne götürecek beşeri ilme sahip olman gerekir.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah, Hak bir Allah
Muhammed Resulullah.
- Hz. Adem’in cennetten çıkarıldıktan sonra, tövbe
ederken söylediği kelimeler nelerdir?
- Oğul, Ledun ilmini sorarsın. O kadar çok, sadece,
“Nefsime uydum Allah’ım, beni affet. Bir anlık onun ihtişamına
kapıldım. Her şeyden sana sığınırım. Tövbe ediyorum” dedi. Ve
Allah tövbesini kabul etti.40 Zaten ne yapacağını da biliyordu
aslında. Tövbesini edeceğini ve tövbesinin de kabul
edileceğini biliyordu. Sizler için de aynı şeyi söyleyebilirim.
Her varlığın hangi hal üzerine yürüdüğünü bilir Allah’ım. Her
var edileni, nereye sürekler, nereye gönderir, hepsi O’nun
bilincinde. Sizin uyanmanızı bekler.
Birçok özel yeteneklere de sahiptir insanoğlu. Kuşlarla
da konuşabilirsiniz, karıncalarla da konuşabilirsiniz. Her şeyi
yapabilirsiniz. Bir tek Süleyman Hazretlerine ait değil bu bilgi,
bu ilim. Gün gelecek öyle ehil kişiler yetişecek ki, çünkü
Süleyman hazretleri, bütün Hayvanatı, bir yere toplar, onları
eğitirdi ve onları konuşturmayı başardı. Bütün mahlûkat,
Hayvanat konuşur, muhabbet eder aslında. Hiç biri suskun
değildir. Kimi içinden konuşur, eğitilirse bu dışa dönüşür.
Selam olsun, Hepinize selam olsun. Allah hepinizi
korusun. Nerden korusun, şeytan’ın tuzaklarından korusun.
Adımlarınızı emin atın. Söz verdiklerinizi yerine getirin. Birçok
40 A'raf suresi, 23. Ayet : “Rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn.”
Türkçe açıklaması : “Dediler ki: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamazsan ve bize merhamet etmezsen, muhakkak ki kaybedenlerden oluruz.”
Sayfa 138
şeylerin nedenini, nasılını sorma. Uyarı olarak kabul et, sadece
uyarı olarak. Hadi bakalım. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum.
Şifalar olsun Rabbim. Bütün, bildik bilmedik bütün
hastalara, senden medet bekliyoruz Allah’ım. Şafi, Kafi isminle
sana yalvarıyoruz. Şifayı verecek sensin. Vermezsen de
suçlamayız seni Rabbim. Yeter ki ruh ve beden uyum içinde
yaşasın. Nefesi sonlandıracaksan da, Allah’ım, biz ona karşı
çıkamayız. Hepimizin, her şeyi sana emanet. Sen koru gözet ya
Rabbim.
Bütün burada bulunan dostlarımın yakınlarına, onların
isimlerini bilip, bizi tanıyıp tanımadığımız hiç önemi yok, tüm
insanlığa acil şifalar nasip et Ya Rabbim, bütün bebelere,
büyüklere, dedelere, ninelere iyilikler nasip et Allah’ım ki seni
çok analım, sana yönelelim, ibadetimizi rahatça yapabilelim
Allah’ım, huzurunda dimdik durabilelim Allah’ım. Yüzümüzün
karasını burada temizleyip gelmemizi de nasip et, birçok
günahlardan geçti bu beden, o günahların her birini itiraf
ediyoruz Rabbim. Sen onları affedersin, merhametin
gazabından önde gidiyorsa, sen bizi gör gözet, Allah’ım.
- Oluş ve bozuluşlarda, bizim zahiri yönlerimizin
etkisi var mı? Yoksa öyle mi murad edilerek gerçekleşiyor.
- Hepsi Levh-i mahfuz’da.
- Ama gene işbirliği ile oluyor değil mi?
- İşbirliksiz hiçbir olay, ne kader ne kaza zuhurata
çıkmıyor, Hep işbirliği içinde. Levh-i Mahfuz neresi sizce. Sizce
kulun neresinde. Aklınız, Levh-i mahfuz’dur, akıl. Orada neler
var biliyor musun?
- Her şey kayıt altında ama biz farkında değiliz, öyle
mi ?
- Her şey kayıt altında. Dosta gelen sözler var ya.
Yazıyı sen bir cümle oku, gerisini o söylüyor. Fark etti ama.
Sayfa 139
Hepsi kayıt altında. O bilgisayara kaydediyor, Bilinçli veya
bilinçsiz, irade dışı, tabii.
- Hz. Muhammed’e de Kur’an bilgisi bu şekilde mi
verildi ?
- Onunla bir tutmayın. O vahiy olayı, bu ise ilham.
- Ama Kur’an 23 yılda geldi denildi ya. 23 yılda oluştu,
yoksa bir anda hepsi indi mi?
- Hayır, şimdi o doğuştan aslında o bilgiye vakıftı. O
donanımı bebek yaşta, dünya’ya gelmeden, ona yüklendi. Her
şey ona yüklendi. Hepsi, yavaş yavaş gün geldi, 40 yaşı dendi,
50 yaşı dendi, hepsi aslında, olması gereken. Nerede? Bu
dünya’da. Çünkü Allah’ımın levh-i mahfuz’daki iradesi bu
dünya için geçerli. Burada zuhura çıkacak. Bu şahadet alemi,
efal alemi dediğimiz, dünya’da yaşayanların her hareketi, fiili,
ölçüsü, ölçüsüzlüğü, burası çok önemlidir. Dünya’yı silin
deniyor ise de, dünya çok önemlidir. Her şey burada
yaşanacak.
- Tekamülümüz de mi burada ?
- Her şey. Orada da. Tekâmül göçünde de devam
edecek. Olmazsa olmaz, devamlı. Tekâmülsüz hiçbir varlık
oluşmadı. Sürekli tekâmül, zorunlu. İnsanoğlu’nun tekâmülü
zorunludur.
- Sıkıntılı dönemlerimiz en hızlı geçiş dönemlerimiz
mi(tekamül de) ?
- O ölçüyü insanoğlu bilemez. Ancak onu Rabbim
bilebilir. O tekâmülü oluşturdun mu? O tekâmülden sonraki
makamın neresi, sadece O’na ait bu bilgi. Ben şurayı atladım.
Nefis tezkiyesinde şu hale geldim diyemezsiniz. Hiçbir şeyi
bilemeyiz. Bunu böyle düşünün. O Allah’ımın iradesinde, O’nun
bilgisinde gizlenmiş.
Sayfa 140
Bize belli bir ilim verilmiş. O ilmin dışına çıkılamaz.
Çıksak da bir şey beceremeyiz, tepe taklak ineriz. Bunu
unutmayın. Tekâmüller burada başlar, sonsuza kadar devam
eder. Ne makamını bilebilirsin, ne tekâmül atladığını,
oluştuğunu bilebilirsin. Ne de nefis tezkiyesinde hangi
makama geldiğini bulabilirsin. Her şey onun iradesinde.
Ne halde olduğunu bilemez insanoğlu. Hiçbir insan-ı
kâmil, nerede olduğunu bilemedi. Anladın mı? Çoğu aklını
yitirdi. Çoğu aklını yitirdi. Çünkü akıl dünya için önemli. Orada
akıl yok. Hak ile Hak, bir olması gerektiği için aklı burada
bırakıyor. Mutlaka deli olması gerekiyor. Hak ile Hak olması
gerekiyor. Hiçbirinin ayrısı gayrisi yok. Bir bakarsın Hak, bir
bakarsın halk, bir bakarsın mabud, bir bakarsın abid. Bu çok
önemlidir. Çok dile getirilmesin. Hele hele ehil olmayanlar
kişilerle bu sohbetleri yapmayın. Bunların açılımlarını her
biriniz ayrı ayrı yaşayacaksınız.
Allah nerede dediler. Sordular. Baktım ki, her yerde O
var. Bana dediler ki. Kaç tane Allah var. Allah tektir. Ama öyle
bir tecelliyat vardı ki, Onların bütünü O’dur. Sende O’nun
içindesin. Bu kadar sır yeter.
Kuransız yol alınmaz. Kur’an-ı ne yapın biliyor
musunuz? Onunla ikiz kardeş olun. Rabbim de böyle ister:
Müminler Kur-an’la ikiz kardeş gibidirler diyor. Öyle bir
alışkanlık haline gelmeli ki, ondan bir parça okumadan uyku
tutmuyor. O çekiyor seni, bir an önce birlikte olalım, bir an
önce birlikte olalım. Kur-an’ın tılsımı da budur aslında. Öyle bir
tılsım var ki onda, çeker Kur-an’a, kulun gönlü çeker, o Kuran’ı
çeker, kur-an kulu çeker kendine.
Allah razı olsun. Hepinizden razı olsun.
- Bunlar bir parça akaid bilgileri değil mi ?
- Tamamı. Hazreti Ali’nin ilmi ne üzerineydi. Akaid.
Sayfa 141
- (Bakara suresi, 189. ayet) Evlere arka kapıdan
girmeyin, girmeniz iyi değildir ? der, nedir anlamı ?
Hırsızlık olayı. Fucurat’ta yazar. Fucurat’ta da vardır.
Onlar, ne kul için ne Hak için, yasal olmayan şeyler. İzinsiz
girildi mi? O, iyi niyet yok onda. Evlere kapıdan girin, camdan
girmeyin der. Kapıdan giren kimdir. Pencereden giren kimdir.
Pencereden giren istenmeyendir. Kapıdan giren istenendir.
Sesini bir yerden bir yere konuşurken yükseltme der.
Fucurat süresi. Daima yumuşak sessiz olun.
Selam olsun. Tayyar. Sahabelerinden, kolunu kestiler
biliyorsun? Kulunu şehit ettiler. Uhud savaşında. Kolunu
kestiler. Tam öbür koluna aldı. Hiç acı duymadı mı? Duymadı.
Bu defa, o koluna aldığı o İslam Bayrağı’nı, bu defa o kolunu
kestiler. İki kolu kesti ve orda şehit ettiler. Ama melekler
yanındaydı. Ne yaptılar. İki tane kanat taktılar ona. Allah’ımın
öyle gözle görülemeyecek, idrak edilemeyecek öyle mucizeleri
var ki…
- O zaman bu perdeleri hep kendimiz yaratıyoruz,
dünya’ya bağlılığı?
- Dünya’yı silmeyin. Her ne kadar, Dünya, oradaki
mesaj şu meyletme, çok fazla meyletme anlamında. Sevin,
çünkü var edildi, kimin için, insanoğlu.
- Burada denge !
- Tabii ki, denge. Dostun, o mesajı alması lazımdı,
yüreği çok yumuşak. Onun o yumuşaklığı çok güzel, olması
gereken ama onda bile denge vardır.
Neyse onu da geçelim. Oluş yeridir bu Dünya. Ne
olacaksan ol, burada olursun. Ehli beyt’in de, Araf dedikleri
yerde, bütün sahabelerin, ehli beyt’in seyyidlerin bulunduğu
yer,
- Cennet’le cehennemi ayıran ?
Sayfa 142
- Hz. Ali.
- Ondan bahsetseniz biraz,
- Hz. Ali, ilim meratibidir, ilim şehri dedikleri, Ledun
ilmine kadar her şeye vakıftı. Kendi öğreniyordu, bir de
Allah’tan da ona destek geliyordu. Onu kardeş kıldığına göre,
peygamberimizin yanında, kolcusuydu o, onun yandaşıydı, onu
koruyan tek insandı. İlmi de çok güçlüydü. Peygamberimize
gelen her vahiyden onun da bilgisi oluyordu. O gün, ona
Cebrail gelip vahiy bildirdiğinde, aynı ilmi o da alıyordu. Onu
da destekliyordu Allah’ım. Onun için uçsuz bucaksız bir ilim
sahibiydi. Burada sahabeye olduğu kadar, bütün insanlığı
islam’a davet etti ise, bir görev üstlendi ise, o görevi de veren
Allah’ım, orada da görevde ona. Anladın mı? Cennette.
Ehlibeyt ’i tanımayanın cennete girmesi mümkün değil
deniyor. Onu tabii ki Allah bilir. Kimin cennete gireceği, bunlar
Gayp âleminin bilgileri. Bunları tartışmak hiç doğru değil. Sırat
köprüsünden önce Ehli beyt geçecek, arkasından onu sevenler,
hatta hatta ona gözyaşı dökenler, bunu da geçiyoruz. Bunlar
önemli, olay nedir biliyor musun?
Hz. Ali nasıl İslam’a davet etti, insanlara nasıl yaklaştı,
kin güttü mü? Ona birçok iftira attılar. Onu tartakladılar.
Namazını kılarken ona zehirli ok attılar. Nasıl davrandı.
Yüzüne tüküren insana ne yaptı. “Seni öldürecektim Allah için,
ama yüzüme tükürdün, şimdi nefsim devreye girdi.” Yapmıyor.
İşte bunları hal edinmek, onun ahlakı ile ahlaklanmak önemli.
Ama o mu geçti, o cennete mi girdi, kimse bilemez. Burada
durmalıyız. Çünkü bu bizi aşar.
- Onları Hz. Ali’nin ahlakını?
- Onu her yerde öğrenirsin. Kur-an’ın her sayfasında
yazıyor. Aslında, ehli beyt’e inen inmeyen hangileri çıkarıldı,
onu bilemiyorsunuz. Çok şükür elinizde var işte o. Ondan da
okuyabilirsiniz. Nasıl bak bir oluşum olacak, nasıl bir açılım
olacak, hem evinizde bulunan kur-an’ı okuyun hem de ehli
beyt’i okuyun. Önce ehli beyt’i okuyun, tavsiyem, ondan sonra
Sayfa 143
öbür kur-an’a geçin, alevi sunni dedikleri. O kur-an’a geçin.
Bakın o kur-an’ı nasıl anlayacaksın. Her bilgi cevaz bulur
aslında, her bilgi.
- Hz. Ali’nin adı hiç kur-an’da açıkça geçiyor mu?
- Ona inen ayetler var ama. Şu ona indi diyen yok.
Birçok ihtilaflar olmuş. Çok şükür ki Ehlibeyt ’i tanıtacak birçok
eserlerde çıkartılmış. Daha ne eserler var aslında. Ama iyi
oldu, şimdi bunları okuyun, sonra ben size söylerim, ne
almanız gerekiyorsa. Ama sindirin. Sindirin. Sindirin.
Peygamberimizin yaşadıkları.
Selam olsun. Salat-ı selam’ı da birebir Hz.
Peygamberimiz hemen alıyormuş, kulun ağzından. Vasıtasız.
Bak Tayyar’ın kolları koptu, Allah hemen iki kanat taktı,
emretti meleklerine. Tayyar adı. Tayyare. Hep işaret bunlar.
Hep işaret bunlar. Allah birçok işaretlerini veriyor, birçok.
Niye Hz. Hamza’nın 72 defa namazını kıldırdı, biliyor
musun? Çünkü Hamza’yı 72 parçaya böldüler. Her parçasını
kuşlar tek tek toplayıp getirdi, emir verildi, onunla
bütünlediler, 72 defa. Ya Resulallah niye Hamza’nın bu kadar
cenaze namazı uzadı, hiç böyle namaz kılınmadı dediğinde, ne
dedi “Kerbela şehitlerim adına kılıyorum”, çünkü onların
cenaze namazlarını kılacak kimse yok. Kimse olmayacak.
Hepsi, hepsi işaret, Hepsi 72 hep deriz önemli, 12 çok
önemli. Çok çok önemli şeyler. 72 yerinden Hz. Hüseyin
efendimizi parçaladılar, 72 şehid, 72 kılıç yarası, Hamza’yı öyle
72 defa, 72 parçaya bölmüşler. Hepsi işaret. Kerbela kaç şey
önce veriliyor, o namazı peygamberimize, yıl farkı var,
kıldırıyor namazını. Çünkü peygamberimizin ömrü sınırlıydı. O
olayda. Çok fazla yaşamadı. O kıldıracaktı torunlarının,
sahabelerin namazını.
Hz. Musa’yı Tur dağına çağırdı Allah. O da 72 tane ona
inananları götürdü. 72 yine devrede.
Sayfa 144
- Ehli beyti ve Hz. Ali efendimizi daha yakından
öğrenmemiz gerekiyor değil mi? Bu akaid bilgileriyle ilgili
değil mi?
- Bir akaid var, bir de hakaid bilgisi var. İkisi de Hz.
Ali’de mevcut.
- Biraz da Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i anlatsanız? Hz.
Fatma anamızı da daha sonra sorarız.
- Elindeki Kur-an’da hepsi yazılı çocuk. Ama illa
anlatmamı istersen… Fatma anamızın yanında bir hanım, ona
yardımcı olacak bir hanım. Uhud savaşında, ne olur git de,
babam oralarda mı, babam’ın durumunu. Çünkü kimse
kalmadı, Ömer, Osman, Ebubekir hepsi kaçtılar. Ne olur haber
getir diyor. Bak burada alınacak ders. Vefa örneği ve sadık bir
kişilik sergiliyor.
Gidiyor bakıyor ki, Hz. Peygamberimiz bir köşede
oturuyor. Oğlu vurulmuş, şehid olmak üzere, “Anam sen
nereden geldin, seni buraya kim getirdi” diyor, “gel ölmeden,
yanıma gel anam, yanıma gel anam”, “sarılayım sana,
vedalaşayım seninle” diyor. Olur mu? Hz. Fatma anamız, git
gel dedi, öğren babamdan haber getir, dedi. “Şimdi gelemem
işim var” diyor. Doğru gidiyor, peygamberimizin durumunu
öğreniyor ve Fatma anamıza gidiyor. Vefa örneği.
İşte bunların ders alınması gerekir. Gelemem diyor. Ve
o kadına peygamberimiz diyor ki, oğlu şehid oluyor. Sen
benden ne istiyorsun diyor. Bak hiçbir şey istemiyor, ne istiyor
biliyor musun? Bana şefaat hakkını kullan. “Cennetim sana da
açıldı” diyor. Yoksulluk had safhada…
Sayfa 145
Selam olsun, 29.05.2013
Selam olsun, Kumdan geldik, kuma gideriz. Kum taşın
cüzüdür, zerresidir. Ölçüleri hak etmeyi biliriz. Taş olmaktansa
gel kum ol dost. Basılsın üzerine göster tevazuyu, ey dost.
Sonumuz ona dönmektir, sonumuz hüsran değil, müstehak41
etmektir. Selatu selamın muradı üzere o yolu izlemektir.
Sen çevrilenlerden etme ya Rabbi. Hasmım hısmım
oldu, küfrüm şükrüm oldu. Kahrım senin lütfun oldu. Ben
bunları hak edenlerden olayım. Ben bunları sevinç ile
karşılayanlardan olayım. Coşarım ama taşmam. Bilirim ki her
taşkınlığın sonu üzücüdür. Gözyaşıdır. Sen coştur ama taşırma
Allah’ım bizleri.
Sabrımız selametlere yol alır. Çatışmalar uzaktan da
olsa toprağı sarsar. Uzun lafın kısası zarar görür toprağımız.
Allah’ım fazla olmadan derinlere dalmadan işi kolaylat Ya
Rabbim.
Her okul mübarektir aslında, ilmin kapısıdır. O okulu
çalışkan talebeler bitirir, yeni bir okula devam eder. O çalışkan
talebelerin hizmeti için buradayız. O çalışkan talebelerin izzet
ikram bulmaları için buradayız. Her şeye olur demeden önce
çok iyi düşünmeli. Dayanabilirsek bu yola talim etmeli.
Dayanamayacağımız yolun talimini etmeden, boyun büküp
evet dememeli.
Ne günler geçti, ne geceler bitti. Her olayın seyrinde
birçok işaretler ile yollarımız açıldı. Sen kendini bildiğin
nispette, aşılamayacak hiçbir yol yoktur. Sen ölçünü bildiğin
müddetçe, cevherini yok edecek hiçbir güç yoktur. Cevher ile
ölçünün ne alakası var dediğinde, insanın cevherindeki ölçü
değer, değerdir. O değeri yerinde kullanmak kula münhasırdır.
Esası da budur.
41 Müsteak : Hak etmiş, hak kazanmış, layık
Sayfa 146
Sen seyrini tamamlamak için buradasın. Nefesin yâd
ettiği nispette hak için olmasını bilmelisin. Onun için
buradasın. Ne zevk, ne sefadır aldığımız, ne bol nimet, ne
nasiptir el açtığımız, sadece gönül açmaya geldik. Murat içre
yaşamaya, Hakkın bize nasip ettiği bilgileri alıp da, onları
içimize indirmeye geldik.
Yol azığı dedik, kâh bol verdik, kâh azdan nasip ettik,
bu öyle bir yol ki, kimi yorulur döner geri, kimi ilerleyeyim der,
bahane etmez taşı, kumu, dikeni. Sen Hak için burada isen aç
gönlünü yürü engel tanıma. Ama dersen ki yoruldum, döneyim
içime, o da senin bileceğin, biz karışamayız. İki kişi de olsa.
Toplantının aşkı ile çalışırız. Ama şu var ki, nasibi kesilenden
olmayın. Bu çok önemlidir. Nasip kesilirse, Allah’ın el çektiği
kullar arasında yerinizi almayın. Bu da bir uyarıdır. Buna
dikkat edin.
Kimse kolayca karar veremez. Geleyim, gelmeyeyim.
Çalışıyorsun, çalışmıyorsun bahane değil. Senin orada
bulunman bile çalışmanın esasıdır aslında. Onun takdirini
sadece Allah’ım yapar. Sen yapamazsın. Şifa almak isteyen
varır sofraya. Şifa bulmak isteyen dalar yazılara. Şifa almak
isteyen el açarda birlikte niyaza varılır. Her zerre, o niyaz öyle
bir gider ki, kayıtsız şartsız uzaklara. Karşılığı beklenmedik
olduğunda Allah’ım iletir onu gereken yerlere. Sen yeter ki
gönder, gönder, şartsız gönder.
Bir göç haberi aldığında deme neydi rahatsızlığı, deme
neydi üzüntüsü, sadece “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” –
(Bakara 156. Ayet), Allah’tan geldik O’na döneceğiz. Bu fikri
yerleştirin içinize.
Hakikatin bilincinde olun. Hakikat bilgisi, Ehli Beyt’in
bildiğidir. Hakikatin irfanı, ikramı, Ehli beyt’in bulunduğu
haldir. Hakikatin bölünmezliği, Ehli beyt’in bütünlüğüdür. Bu
güne kadar niye bunları duymadık, neden bunlarla olmadık
dediğinde, her şey ayan-ı sabite de gizlidir. O zaman geldikte
Sayfa 147
yavaş yavaş çıkar meydana. Sen de istek olduğunda, Allah’ım
o istekle karşılaştırır kulunu. Seni de yaklaştırır Ehli Beyt
soyuna. Sen hazır ol, gönlünde kur hazırlığı. Yapamıyorum,
edemiyorum deyip, çekilme bir yabana. Sonra uzaklaşma,
kırılır gönüller, kırma kimseyi.
Allah’ım cümlenizden razı olsun. Her hakikatin bilgisi
size kesintisiz ulaşsın. Sevin, affedin, şükredin.
Her hal ile bunları zikredin. Kuran ilmine dalın dalın.
Onun öyle bir dalın ki içinden çıkmak mümkün olmasın. O ilahi
bilgilerinin sırrı açılır kuluna, tevilidir önemli olan, tevil hakkı
sadece Hz. Ali’ye verilmiştir. Seyitlerin bazılarına da
verilmiştir. Onun için Kur’an ilmi ne kadar. Allah’ı tanımak mı
istiyorsun, Allah’ı görmek mi istiyorsun, Kuran’ın her satırında
o var. Onu bulmak o kadar kolay ki. Yeter ki o hakikatte
olmanı, ona dönük yaşamanı bilmelisin.
La ilahe illallah Muhammed ül Resulullah, Şefaat ya
Rabbi ya Resulullah.
Allah’ım sen bilirsin, sen yüceler yücesisin. Övgülerimiz
sanadır Rabbim. Oluşlar bozuluşlar senin iradenledir. Her şeye
hazırlıklıyız Rabbim. Yeter ki içsel hazırlığımızı da nasip et biz
tamamlayalım. Sayende Allah’ım. Görüntüde var olan her
şeyin bilincinde olmamızı ve görünmeyenin bilincini nasip et
biz kullarına. Allah’ım her yerde senin ayetin, her şeyde senin
suretin mevcut. Uzak yaşatma onlardan. Uzak yaşamayalım,
bir haber olmayalım onlardan.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah, Muhammed
en Resulullah, Muhammed Resulullah.
Makam seyrinde olanları, ehil olanlarla biliriz. Zerre
ağırlığınca, Hak kelamı etti ise sofra. Her ne dileniyorsa,
muradı hâsıl olur, şüpheden uzak kalınca. Allah’ım dedi isek,
her işte O’na sığındı isek, birlik adına üzülüp sevindi isek,
mutlak yardım gelir O’ndan bize. Bunu hiç unutmamalıyız.
Sayfa 148
Zerre ağırlığınca bir kötülük düşünülürse bu sofra da
onun telafisi zor olur, ulular zannınca. Allah’ım yanlış gelen
işten korusun cümlemizi. Yanlış gelen düşüncelerden arıtsın,
kalkan olsun bizlere. Her zerre hakikat ilmine hasrettir,
unutma. Her ism-i esma’ya senin özün muhtaçtır, bunu
unutma. Bunları yaptıkta, vazifeleri, az da olsa vazifenin
şuuruna vardıkta, Allah’ım yardımı ile tamamlatır o kuluna.
Sen sanma yabanda kalırsın, Şuurlu her insan bunu bilmekte.
Yoz insanları sofraya oturtmayalım. Yoz insanları. Hem
size yük verir, hem kendi yük alır. Bunu unutmayın.
Allah’ımdan diliyoruz. Her kötü işten korusun sizleri.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah, Şefaat murat
ettik, nasip et Allah’ım.
İlim külfet gelmemeli, ilme giden yolu taşlı görmemeli.
İlmin bedelidir onlar. Taşı kaldırıp bir kenara, o yolu yürümeli.
Bu taş neden burada demeden, ayağıma vurdu demeden,
şikayeti silip, sadece Allah zikri ile yola devam edilmeli.
Haydi, hoşça kalın. Geceniz gününüz Hayır olsun, her
zerreniz Hak katında O’nun hakikatine vasıl olsun. La ilahe
illallah Muhammed en Resulullah.
İçinden ne geçiriyorsun, şurandan ne geçiriyorsun.
İçinle niye konuşuyorsun. Hiç üzülme. Her şey, her söz
cevabını bulur. Her şey yerinde hazır olur. Gün olur ki döner
senin karşına getirir. Gün olur sen de olmayanı, o sende
görmek isterse de, Allah her hale yeter, yeter kuluna. Sadece
O’na sığın, sadece O’na sığın.
Daha önce bir söz söyledik. Bunu hepiniz bilin. “Ne
gelirse gelir benden bana, başım ağrımaz dilim susarsa”. Bu
başını ağrıtmak isteyenlere bir hitaptır aslında, unutma. Bugün
bunu söylerse, yarın karşısına dikilir. sütun olurda o sütun ya
dik kalır ya da üzerine yıkılır. Haydi, hoşça kalın.
- Yoz insan dediniz !
Sayfa 149
- Bu sofraya uygun olmayan insan. Boş konuşan,
herkese biraz kara çalan, hakikatin her zerresinden uzak
kalan. O insanlardan uzak kalmak zorundasınız. Ne mekâna
uygundur, ne sofraya. Allah’ım Hayırlı dostları nasip etsin.
Çünkü bu sofra hakikat üzere açılıyor, Allah, Allah denilip
açılıyor. Bu sofra nimet sofrası da olsa hikmet yağıyor. Onun
için bu sofraya uygun olmayan gelmesin. Yük alır yük verir, bu
tip insanlar yük alır yük verir.
- Ehli Beyt’in algılanması yönünden mi acaba dedim?
Yani o bilgiler veriliyor ya?
- Tabii, onu da olu orta söylemek değil, sadece insan
anlar o Ehli beyt sevgisi var olup olmayan insanları, çok iyi
anlar. Ufacık bir şey söyler, sendeki perdeyi açar. Dilin
çözülür, için konuşma gereğini gösterir. Onu, o zaman, onlara
ait olduğunu anlar, sende sohbete koyulursun.
- Hakikat ilminin yayılma ilmi olduğu için mi bu
bilgiler?
- Çok önemli, çok, ama öyle böyle değil, çok önemli.
Çünkü geçiş, bu dünyada da bir geçiş hazırlığı var. Bunları hiç
biriniz daha bilmedi, vermedik bunları. Bu geçiş hazırlığı da,
bu meratipleri geçmek içinde bu sofra da olmak gerektiğiniz
çok açık, aşikârdır.
- Çünkü hakikat ilmi bir zaman gelip çoğunluğa
hâkim olacak diye düşünüyorum?
- Aynen öyle.
- Geçiş çok kısa sürede mi olacak?
- Hayır o insanın gelişimine bağlı. Ama ne olursa
olsun, geri durmak değil, her ne zorluk olursa olsun, hasta bile
olsa insan, gelmek zorunda. Neden gelmek zorunda,
inanıyorsa O’na orada şifa alacağının bilincinde olmalı.
Sayfa 150
Aslında herkes gelebilir biliyor musun? Bunu unutma,
herkes, o kalabalık gördüğün kişilerin her biri gelebilir. Varlık
beden var ya, o varlık bedenin ürettiği işler bunlar. Ben o
kadar insana hazırlayamam, ben o kadar insanı kaldıramam.
Bizce her şey ayandır. Gizli saklı olmaz. Açık olmak gerekir.
Onun ne halde, karşısındakinin ne halde olduğunu biz anlarız,
biliriz. Yükü de ona göre veririz. Yük değildir aslında, yük
değildir.
Mademki hizmete talibiz, işte yol açtı Ehli Beyt. O’nun
sohbeti bile hizmettir aslında. O bilince varın bak, hizmet,
Allah rızası için o yolda hizmet, Ehli Beyt muhabbetidir. İşte
sana en güzel hizmet örneği. Şükür ki nasip oldu, açıldı size.
Olmadan göçebilirdiniz.
Hep okuyun Kur’anı, hep okuyun, şu kadarcık okuyun,
ama okuyun. Bugün boş geçmesin. Yarına hesap vereceksin.
Dün okumuştum diyebilmelisin. Dün de okudum, bugünde
okuyacağım.
Günler, zaman zaman aralıkları bile, birbirinden
sorumludur. Birbirinden sorumludur. Dün ne yaptın, bugün ne
yaptın, bu arada ne yaptın, ne ürettin. Zamanın sizden davacı
olmasını istemiyorsunuz, o zaman, o zamanı çok iyi
değerlendirip, geçirin.
Hepsi kul olarak huzuru mahşerde, size ne verildi ise,
taşı toprağı, çiçeği böceği, hepsi, Hayvanat, her biri.
- Onlara niyaz etmemiz mi zamanı boş geçirmemek
oluyor?
- Onları hoş görmek, hoş görmek, zamanı nasıl
geçireceğinin bilincine varmak. Bizden istenilen ne ise, niye
buraya gönderildiğimizi biliyor isek, o zamanın da boş
geçmemesini biliriz. Allah bilinmekliğini istedi ise her an onun
zikri, her an onun zikri. Hep o düşünce ile o şuurla. Yat kalk
Allah, yat kalk Allah, yat kalk Allah. Başka bir şey yok, bizden
Sayfa 151
istenilen bu. Tefekkür buna dayalı. Zikir buna dayalı. Kuran’da
bir zikirdir. Namazda zikirdir. Hiç biri boşa atılmaz, ama
layıkıyla yapabilmek çok önemli. Bunları söylüyoruz bilin.
Ülfet ehli olun, ülfet. Ülfet neyle yapılır. Eş, dostla,
konu komşuyla, çoluk çocukla, eşle değil, ülfet Hak ile Hak
yakınları ile yapılır. Hep araştırın, bu yolda olan insanların
meclislerinde bulunun. Bunlardan uzak kalmayın. Bunlardan
hiç uzak kalmayın. Bilemezsin oradan alıp vereceğini. Belki
sana bir lütuf, bir ikram verilecek. O kapıdan gelecek, onu
bilemezsin. Yadırgamayın, öyle iyi mi doğru mu diye
tartışmayın. Sadece gönül huzur buluyorsa orda ol. Kim olursa
olsun, ayrılık yok.
- Kendimizi eksik hissediyoruz .
- Bunu sen edemezsin. Bunun takdiri sadece seni var
edene kalmıştır. Burada bulunmanız, bu zahmete katlanıp
gelmeniz var ya, onunda bir ibadet olduğunu düşünürseniz.
Geriye ne kalıyor. Şu bilgiyi şurada aldın. Sen neyi
çalışacaksın. Neyi öğreneceksin. İşte aldınız alacağınızı. Bu
sözler size hiçbir yol göstermiyorsa, gösteriyor ki
geliyorsunuz.
- Bir sohbet veya bilgiler 40 yıl ibadete bedeldir. Hele
böyle bir kanaldan gelen bilgiler, evet, Hak sohbeti, muhabbet
et. 40 yıl ibadete bedeldir, onun üstündedir, muhabbet ehli
olmak çok önemli. Muhabbeti, sadece marifet ehli olanlar
yapar unutmayın. Çünkü o bilgiye, o marifet ehlinin, bütün
mertebelerini aşmış, biliyor, makamlarını biliyor.
İrşat olmuş kişilerin sofrasında bulunmak, sadece işte
o insan-ı kamillere mahsustur. Marifet, hakikat marifet var ya.
İşte onlara mahsustur. Onun için muhabbet çok önemlidir, Hak
katında. Senin okuyup anlamadığını, muhabbette iki söz seni
Hayata döndürür. Seni Hakka yaklaştırır. Onun için ona çok
önem verin. Onu, bir araya gelip sık sık, muhabbet edin
Sayfa 152
dememizin nedeni bu aslında. Tecelliyat bu hallerde olur,
zuhurat bu hallerde olur, yaşanır, bu hallerde kulağına sesler
gelir, ünlenir. Gönlüne birçok bilgiler akar, sadece muhabbette
olan kişilerde. Ama bu muhabbet konu komşu muhabbeti
değil. Alan muhabbeti değil, unutmayın.
Rahman süresinin tecelliyatı?
Gönül bir parça sükut halini aldı mı? Orda dur düşün.
Susturan O. Amaç çok konuşmak değil. Çeneyi açıp gözünü
yummak değil, amaç gelen bilgileri dağıtmak. Bilgi için
konuşun. Beşeri muhabbet daraltır insanı. Bozuluş, bozuluşa
maksat olur. Ama Hak muhabbeti, o ilahi ilme yakınlaştırır,
ilahi feyizle alış verir yaptırır. Tecelliyata gönül kapıları açılır.
Orda çok oluş vardır. Bilmeyenlere de bu muhabbetten damla
damla verin. Böyle bir sofrada olmamış, Kur’an-ı hiç eline
almamış. Bu insanlara da yavaş yavaş, hep bunu söyleriz,
damla damla verin.
Evet var mı başka sorunuz, bak Hak muhabbeti oluştu. Sorabilirsiniz.
- Tevilat izni almış Seyyidler kimlerdir?
- Öncelikle Hz.Ali.
- Bizler, Hz. Ali’nin tevilatına ulaşamıyoruz.
Şimdi buna elinizdekilerle o imkânı sağlayın. Her şey
olacak. Her şeye sahip olunur. Tevil izni her veliye, sahabeden
de çok fazla kişiye verilmemiştir. O beş kişi buna vakıftır.
Bizim 114 süre kitabımız. Aslında 114 değil. Kaç iki yüz, kaç üç
yüz ondört.
- Bunların hepsi inmiş midir ?
- İşte böyle tamamlatır Allah, o ilme susamış
olanlara, anladınız mı?
- Ehlibeyt ’ten de çok irşad eden olmuş? Kimliğini
belirtmeden, saklı olarak ?
- Seyitlerden. Çok çok. Sayılamayacak kadar çok.
Bak, ama çocuktan çocuğa geçtiği için, zürriyetten zürriyete, o
Sayfa 153
ilim her geçen gün, an, yıl zayıflıyor. Çünkü talep çok az.
Gizlendiği için. Çoğalamıyor. Yanlış anlaşılıyor, çok gündemde
oluyor. O yüzden bu açılıma uğramadı. Bunlar inşallah geçit,
şimdi dünya’da geçit.
Hatırlarsanız, bir koç geliyor dedik, köprü, Onu hiç
unutmayın. O dönemin içindesiniz. O dönemin içindesiniz. Bir
tek sıratı müstakim ahirette değil. Sıratı müstakim burada
kuruluyor. Yani el çekmek değil, dönüp gitmek değil, anladın
mı? O sıratı müstakimin yollarını, imkânlarını burada
öğrenmek çok önemli. Her biriniz için çok önemli. Yarın
ahirette bunların tek tek sorulacak. Niye Kuran diyor herkes,
her ümmet, imamı ile çağrılacak, anladın mı? Ne verdim, ne
verdik, ne verebildin, sen verdin Hak katında bilinensin. Ama
almadıysan ondan sorumlu tutulmayacak.
Tıkamayın, kanal ilmini tıkamayın deriz, kurcalamayın.
Çeşme hep açıktır. Sorun. Belki yazı bitmiş olabilir, ama
bağlantı bitmez. Yattığında da, bağlantı sürekli devrede.
Sürekli devrede.
- Somuncu Baba’nın Ulu Cami’de anlattığı Fatiha’nın
7 tefsirini hep merak ediyorum. Bir türlü bulamadım?
- 7 ayettir. İkilidir. Birisi mekke’de, birisi medine’de
inmiştir. 7’in önemi de tamamen 7 nefis mertebesidir,
anladınız mı ? Tezkiye, nefis tezkiyesidir. Hepsi iç içedir. Hepsi
iç içedir. Hiç biri birbirinden ayrı değildir.
- Kendini çok gizlemiş ?
- Tek yaptığı hizmet ne ? Ekmek. Ama nasıl dağıttı o
ekmeği. Ne koydu ekmeğin içine o önemli, anladın mı? Un, su,
maya değil, acaba ne koydu? Allah herkese, herkeste o
güzellik mevcut. Vermesi içinde çeşitli yolları var. Ona ekmek
verdirdi, sana peynir verdirtir, ona yağ verdirtir. Ona şeker
verdirtir. Bir şey verdirtir mutlaka. Bazen sohbet verdirtir,
Sayfa 154
anladın mı? Hiç yani oturup vermeyen yoktur, veremeyen
vardır, anladın mı? Çünkü Allah hepsine yükledi.
Vermek zorundadır. Almak zorundadır. Sadece buna
sırt dönmek vardır. O da ne oluyor, şeytana kulluk ediyor. Olay
bu. Bu somun ekmek dağıtarak bulmuş, manasını onunla
kazanmış. Öyle bir nazar etmiş ki. Hem yemiş hem midesi hem
gönlü doymuş, bu çok önemli. Gönlü ve midesi doymuş,
anladın mı? Öyle bir nazar. Yani sen bir şey veriyorsun, onun
nazarı nedir acaba, biliyor musun? Nasıl nazar etti isen, o
zuhur ediyor meydanda.
Hakikati zevk etmeyince, dil de açılmıyor. Hep onunla
olmak istiyorsun, gece gündüz mefhumu da yok. Hep o
hakikatin içinde dönüp dolaşmak istiyorsun, onunla yoğrulmak
istiyorsun. O zevki tam aldığında oluyor.
Yapamıyoruz yok. Yapmak istiyoruz. Niyetimiz bu. Allah
o niyeti oldurur. Samimi niyet. Mutlaka gayret gelir. Heves
verir içine. İstek, arzu, istek verilir. Ama zarureti vardır. Evde
onu bağlayan birçok işleri vardır. Gelemez eyvallah. O gelemez
ise biz gideriz. İşte o kadar.
Allah yuvanızın bereketini daim etsin.
Bereket ne biliyor musun? Hak ilmi, Hak. Bu bereket
her yere yayıldığında, hem ruhta, hem bedende, hem evinde,
hem zikrinde her yerde o bereketi hissediyorsun.
Hepiniz huzur bulun. Şükredin, şükredin. Allah’ım şükürler olsun, hamd olsun, hamdü senalar olsun. Hamdü sena demek, hamd ve senalara, sena ses. Duy sesimi. Sen duyur bana sesimi.
Topraklarınız için toplanıp okuyun, seçim hakkı size
kalmış, ne zaman nerede istiyorsanız, sıkça yapın. Olduğu
kadar. İmkânınız buna elverdiği kadar dua edin. Çünkü çok
önemli bu dualar. Bir kişinin duası kabul olur, bütün evreni
Sayfa 155
sarar. Bunu unutmayın. Azız, çoğuz şeyinden geçin. Sayıyla
işimiz yok. İşimiz manadır bizim.
- Koç dediniz ?
- Geçit, geçit, o geçittesiniz. Akaid bilgileri veriliyor,
ağır gelebilir, çok ağır gelebilir. Bir tek anahtarı nedir biliyor
musun? Kuran. Hepsi, bütün o bilginin içeriği, mahiyeti,
Kuran’da mevcut. Zaten onu okuyorsunuz. Bu bilgilerle onları
devşirin, birleştirin, cem edin. Fark nedir, cem edin? Ne fark
cemsiz, ne cem farksız olur. İkisi bir bütündür. İster farkı seç,
ister cemi seç, öyle bir lüksünüz yok, ikisi bir arada.
Ezanlar okunuyor. Size davetler böyle de geliyor. O daveti boş geçirmeyin. Evet. Noktaladık yazımızı. Şimdilik bitti.
Salı günü toplanalım. Arzu edilirse cuma günü de dua için birlikte olalım. Kim nerede istiyorsa,
La ilahe illallah Muhammed en resullullah, Amin.
Sayfa 158
Kapak resmi : Thor’un miğferi
Açıklama : NGC 2359, Thor'un Miğferi olan etkileyici ismi ile birlikte, göz alıcı bir salma bulutsusudur. Tabii ki, bulutsunun kanatları hatırlatan görünüşü, bazılarını ona "ördek bulutsusu" demeye itebilir; Hangi isimle olursa olsun, NGC 2359, resmin merkezi yakınında görülen ve bir Wolf-Rayet yıldızı olarak sınıflandırılan aşırı derecede sıcak bir yıldızdan gelen enerji yüklü rüzgârlarla şişirilmiş, yaklaşık 30 ışıkyılı genişlikte, kabarcığa benzer bir bulutsudur. Wolf Rayet yıldızları, ender görülen ve saatte milyonlarca kilometre yol alabilen yıldızlararası rüzgârlar yaratan, çok büyük kütleli mavi devlerdir. Yakınlardaki büyük molekül bulutu ile yaşadığı etkileşimin, bulutsunun bu çok karmaşık biçimine ve kavisli şok dalgası* oluşumuna katkıda bulunduğu düşünülmektedir. NGC 2359, Büyükköpek Takımyıldızı yönünde, yaklaşık 1500 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır.
Sayfa 159
Selam olsun, 04.06.2013
Selam olsun, ilahi rahmetin bereketi, üzerlerinize
olsun. Hak murad etti ise gerçekleşir günde. Hakkın muradı
dâhilinde ise her şey konur önüne, seçersin onu kendine. Neyi
murat etmiş, günü geceye, ayı güneşi yıldızı, her şey kula
hizmette. Sen nasıl olur da Hakkı görmez olursun, nasıl Hakkın
murat ettiğini çiğner, hedefini şaşırırsın. Sen nasıl ki, muradın
dışında yanlış hesaplar yapar, bunu cümleye mal edersin. Her
şey hayırdır bilinsin, zakir ehli ile zikre devam edilsin.
Selam olsun, selam olsun. Hak katından gelir selamlar,
Hak katına sizden de selamlar ulaştırılsın. Bile bile gelinir bu
dünya’ya, sonra unutturulur, dalınır nefsi hevaya. Sen nefsi
hevayı bildin ise, onun terkibinde yaratılmadın, sana onun
terkibinden akıtıldı. Onu sen tamamlayıp, zuhura geçirdin.
Hazır olun dedik, hazırlığa şahadeti ile merhaba, şahadedi ile
selamün aleyküm, şahadedi ile essalamün aleyküm ve
rahmetullah dedirtsin.
Ya Allah, ya Muhammed, ya huzur-u mahşerinde Ehli
Beyt aşıkları ile bir bütüne hizmette.
Ya Allah Ya Muhammed, Seyyid Ahmet El Rıfai, Seyyid Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Seyyid, Seyyid, Seyyid dendi ise bilinmez nerden gelinir.
Allah selamı cümlenizin üzerine olsun. O el verdi,
hükmü daim ileri, ileri yavrularım desin. Selam olsun.
Geçişe hazır. Bir köprü kuruldu, o geçilecek. Zorluklar
yaşansa da, bir gün o sizi, varılması gereken yere götürecek.
Perdeler açıldı, bırakın yüzler birbirini görsün. Perdeler artık
gerilmesin, ayrılık edilmesin.
Mademki yaratıcımız birdir. Önce ona, sonra halka
hizmet edilsin. Hizmet âşıkları, hizmet ehli olanları, hepiniz
Sayfa 160
elleri kolları sıvayıp, hizmete koşun. Neye hizmete koşalım
derseniz, hizmetin azından çoğundan geçelim. Daim hizmet
edelim. Her hizmet yapışında önce Allah rızasını başa koyup,
ona soyunup da koşalım.
Sevgiyle yarışan, sevgiyle kucaklaşır. Sevgi ile oluşan
sevgiden nasip alandır. Sevgi herkeste vardır. Onu kullanmayı
bilenler, er kişi meydanında sevgi savaşı yaparlar. Sevgi savaşı
olur mu deme. Sevgi de, savaş yok elbet. Sevgi savaşı,
sevgisiz olanlara açılır. Sevgi yarışı vardır.
Birçok yanlışlıklar da olursa da sabredelim. Çünkü
şahadet şerbeti hasmın elinden içilir. Bunu bilelim. Bir güzellik
zuhur edecekse, oluşanlar, onun bedelidir. Bunu bilesiniz.
Kayda geçmiştir, kaydın dışında değil. Kaydı zuhur etmiştir.
Onun bilincinde olun. Allah bize yeter sözcüğünü, dilinizden ve
gönlünüzden hiç eksiltmeyin.
Sen var git yoluna, yolun doğru ise, inandığın mutmain
olduğun yoluna. O yoldan çeviren olsa da seni, dönüp bakma,
bakma, Allah demen yeterli. Sana hedefin kapısını gösterir,
ondan bir seda ile gir içeri der. Seni koruyandır, gözetendir,
bil, ama ne var ki, bilinçle yaşayanların daha dikkatli olması
gerekir. Nedir dikkat etmeleri gereken nokta. Bir şeyi elde
edeceksek, daha fazla etrafa huzursuzluk vermemektir murat.
Al bayrağımız süzülecek. Akan kanlar kuruyup, bir gün
o yerlerde, güller bitecek.
Sen söylediğinle sınanırsın. Sen neyi diliyorsan onunla
yüzleşirsin. Sakın ola kayma bu yoldan. Sakın ola gönlünü
çürütme ehil olandan. Sen zaafın üzre de konuşma, her şey
ayan beyan ortada, neyi görmek istiyorsan, işte sergi
meydanında. Neyi duymak istiyorsan, kulağını aç, Hak için
dinle. Her şey ayandır, o kuluna. Yeter ki hidayet ehli Allah
kulu olalım. Önce insanlığın vasfında göründü isek, onu tam
anlamıyla yaşamalı.
Sayfa 161
Haydi, hoş olunuz, hoşça kalınız.
Bunu değerlendirip okuyalım. Murat üzeredir, bu çaba
ile koşuşalım. Yazılarımız daha değerli, dikkatli, anımsansın.
Unutulmasın. Ama şu bir gerçek, hep söyleriz. Yine de
söyleyelim. Asla Hak kitabının, Hak kelamının, önüne
geçmesin. Önce Kur’an ahlakıyla, Kur’an hidayet nuru ile
Kur’an hidayet üzere, tevhit üzere okuyalım, Adımıza bir yanlış
getirmeyelim. Bir tek Kur’an Hak kitabı vardır. Onun
gölgesinde olalım. Onu içimizde, onu zihnimizde, onu
kalbimizde ve yurdumuzda hep önder bilelim.
Şimdilik, La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Resulullah Muhammed en Resulullah.
- Atatürk’ten ilk defa seyyid ünvanı ile bahsedildiğini
duyduk.
- Hem hizmetlidir, hem himmetli, hem yol göstericidir,
hem de yolunda yürüyen izcidir. Hem gayb âlemi, hem dünya
hali aşikârdır. Birçok savaşları başlatan, kendinden değil, onun
izniyledir. Atatürk’e selam olsun.
Kim ne derse desin, tıkayın kulakları, kim ne derse
desin, her kadehi dudağına getireni, ayyaş mı sanırsın bre
gafil! Sen onun üzüm şarabı mı, aşk şarabı mı olduğunu
nereden bilirsin? Biz içiyorduk, neydi, ne için içilirdi, sen bilir
misin, bre gafil! Günahtır, günahtır diyenler var ya!
Kuran’da içki günah, neden günah? Çünkü içki içen
hem bedenine zarar veriyor, hem çevresine, onlara günah.
Edebinle içene, edebiyle içene, ahlakını kaydırmayana günah
değil. Seni eğer yanlış yapmaktan, öfkeden, zehirli dilden
koruyorsa, o mubahtır. Unutmayın, bir de Kuran ayeti vardır.42
42 Nisa Suresi – 43. Ayet : “Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ takrabûs salâte ve entum
sukârâ hattâ ta’lemû mâ tekûlûne ve lâ cunuben illâ âbirî sebîlin hattâ tagtesilû” Türkçe anlamı : “Ey iman edenler! Sarhoşken -ne söylediğinizi bilinceye kadar-, bir de
cünüp iken -yolcu olan müstesnâ- gusül yapmadıkça namaza yaklaşmayın.”
Sayfa 162
Dilin ne dediğini anlamadıkça namaza durma. Demek ki içki
toptan kaldırılmış değil.
Kula gönlünce, ne yapması gerekiyorsa, doğruyu yanlışı
bilen odur. O karar verir, kimsenin üzerinde baskı kurarak, bir
yere varılmaz, haşa! Bu günahtır aslolan, bu günahtır.
Bir olay olursa, önce sebebe bak. Sebep neyi zuhur
edecek onu tevekkel ile bekle, hayır, hayır elbette hayır. Hiçbir
şey boşuna verilmez. Ayağımın tozuyla gelirim dedik. Dünya
günümdeki gibi yardım ederim dedim. Sözümün eriyim,
sözümde durdum. Yağız ata bindim de, binek taşına atımı
bağladım.
Selam olsun. Selam olsun. Yalnız Dünya’nızdaki isimler
mi ayaklandı ? Ya, bu âlemde hiç üzülen yok mu? Bu âlemde
hiç dua eden yok mu? Sen ben yok. O âlem bu âlem yok. Hep
bir âlemin içindeyiz. Dönüş ordan orayadır. Unutulmasın.
İnşallah sonucu Hayra bağlanır, Evet, bu kadar. Çok defalarca
verdik bunun işaretini.
Çok büyüklük etme dostum. Bir gün kafan yere eğilir.
Benim, benim deme, sen kimin hükmünce, kimden aldın,
kimden ne verirsin. Önce kul olduğunu unutma. Sen kulsun,
insan olmanın yollarını ara. Önce insan ol. Sevgi ile yaklaş,
öfke ile değil. Bunlar her birinize birer ibret, her birinize birer
ders. Siz öyle olmayın. Kim etiketinden ötürü, ne olursa olsun,
asla onu küçük görmeyin. Gerektiğinde onun seviyesine inin.
Ama şer’e değil, elbet Hayır için. Hayra alet olun.
Dedik ya yıllar önce, arada bir fakir sofralarına oturun.
Gidin fakirin yemeğini rızkını yiyin demedik. Birlikte onlarla
lokmayı paylaşın dedik. Bu tevazu sahibinin, hoşgörünün
olduğu insanlar için, bu verilir. Bunları yapın dedik. Her şey
zuhura tabidir. Unutma. Sevgiyle yaklaşın, küçük görmeyin.
İnsanlarla iç içe olun.
Sayfa 163
Allah bir şeyi zuhur edecekse, dedik ya, onu değişik
yollardan zuhur ettiriyor. Orada bozuluş burada oluş meydana
geliyor. Bunları verdik, şimdi yaşıyorsunuz. Sürekli ressam,
tabloya bir resimler çiziyor. Onu seyrediyor, sonra onu siliyor,
yerine bir başka resim zuhur ediyor. Hepsi bu, evet, Allah
hepinizden razı olsun.
- Şeriat ilmini yaymaya çalışıyorlar. Esasında hakikat
zamanına geldik yani, hakikat ilminin yayılması veya zuhur
etmesi gerekmez mi ?
Bunları geçtik biz, bunlar çoktan geçildi. Kimi yarı yolda
kaldı, kimi geçti. Hakikat yolunda olanlar, şeriatta kalanlar.
Orta yolda bulunanlar. Sürekli değişim içinde, herkes aynı
hakikate ulaşacak diye bir şey yok. Ne namaz, ne oruç, ne hac,
inanın hiçbir şey, bunlarla her şey tamam değil. Hiçbir şey
bunlarla tamamlanmaz. Evet dinin vecibeleridir. Olması
gerekendir, farzdır. Ama tek bununla da yürünmez.
Yapılması gereken öyle çok şeyler var ki. Onları, işte
Ehli Beyt’in ahlakıyla ahlaklanmak bu. Onlar ne yaptı. Onlar
neleri hoş gördü; neleri hoş görmedi diye bir şey olmadı. Onun
için, onların Hayatları yaşamları örnek alınması gerekir.
Bugüne kadar kapalıydı. Artık Allah izin verdi. Dostun
Ehli Beyt hakkındaki sözlerini bile eleştirenler oluyor. “Gerek
yok, sır çünkü konuşma; hiç gerek yok, konuşma” diyenler
hala var. Ama o öyle bir cesaretle ne dedi: “Eğer bununla
sınanacaksam, bununla başıma bir şey gelecekse varsın
gelsin” dedi. “Gelsin. Onu bana açtıran Allah’ıma hamd olsun.
Niye kapalı kalsın. Niye onlar tanınmasın”. İnşallah vesile
olunsun.
Herkes sorumludur. Kendini biliyorsan, bir şeyleri iyice
öğrendin ise, yavaş yavaş aşılamak zorundasınız. Ehlibeyt
aşkını, Ehli Beyt sevgisini. Onların ahlakıyla ilgili dersleri
sunmak zorundasınız. Sen biliyorsun, bu bilgi bana kalsın.
Yanlış anlarlar dedin mi, görevi çeker alırlar. Sahip olun
Sayfa 164
göreve, korkmayın. O ne der, bu ne der. Şimdi hemen çıkın
yola demedim. Bu bilgiye sahip olun, o bilgiye sahip oldukça,
damla damla aşk akar içinize. Her an onları düşünürsünüz.
Onlarla yatar onlarla kalkarsınız, o hale gelin, o hale gelin.
- Andığınız yerdeyiz diyorlar zaten.
- Uzak değil.
- Kalplere hükmedebilir mi?
- Hayır. Bir tek O. Kalpler teselli edilir. Kalplere sevgi
yüklenebilir, sevgiyle. Kalp Allah’ın nazargahıdır43, sadece
Allah hükmeder ona. Sadece, Allah hükmeder. İşte Allah’ın
hükmüne boynumuz kıldan ince. Ya soruyu soramadın. Ya da
sorunun ne olduğunu bilemedin.
- İnançsız birinin kalbine inancı Allah’tan başkası
koyamaz değil mi?
- Hayır. Ne dedi, Kur’an ne diyor? Sen zorlamaya
memur değilsin. Peygamberimize hitabıdır, sen zorlamaya
memur değilsin, bırak herkesin bir günü, zamanı vardır. Bir de
hidayete erecekler, O’nun gözetimindedir. Ermeyecekler de,
onlar ayrıdır. Allah kimi Murat etti ise, o hidayete erecek.
Etmediğini de sen ben ettiremeyiz. O onun hükmünde onun
iradesinde. Sadece dua etmelisiniz. Dua ile “Allah’ım ona da bu
bildiklerimizden nasip et. Ona da hidayet nurunu nasip et. Bize
de nasip et, Ona da nasip et” diye bu şekilde.
Allah’ın ilahi planda, kaderinde yazıldı ise, Levh-i
mahfuzda yazılı ise, ona, bir gün, o hidayet elbisesini giydirir,
çıkarır karşına. Senin hidayetini alaşağı eder. Bu böyledir.
Sadece dualarla yakınlaşabilirsiniz. Dualarla teskin teselli
43 A'raf suresi 54. Ayet : İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî
sitteti eyyâmin summestevâ alel arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrihi, e lâ lehul halku vel emru, tebârekallâhu rabbulâlemîn.
Türkçe açıklaması : “Şüphesiz ki Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş’ı istivâ etti (Arş üzerinde hükümran oldu). O, geceyi, durmadan onu kovalayan
gündüze bürüyüp örter. Güneş, ay ve yıldızlar emrine boyun eğmiştir. İyi bilin ki yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!”.
Sayfa 165
edebilirsin. Onlara da kapalı olanlar var. Sabırla
beklemelisiniz.
- Yemeği sonraya bırakın dediniz ?
- Oruçlu farz edin kendinizi. Gaflet içinde değil, Hayret
içinde olun. Çok yediğiniz zaman rehavet çöker.
- Sidretun Münteha’ı açıklar mısınız? Necm Süresi 7 -
8. Ayette geçmekte, miraçla ilgili.
- Hakikatin bir mucizesi. Hakikatin mucizesi. Ona
inanmayan büyücü diyen müşriklere, Allah’ım onlara bir şey
göstermek istedi. Önce ayı ikiye böldürdü. Ondan sonra da
Miraç olayını yaşattı. Aslında bunlar insanoğluna birer delildir.
Peygamberin yolunun doğru yol olduğu, Allah’ın da bütün
kudrete sahip olduğudur. Onun zikri ile münteha’nın faziletini,
ahkâmını, bilerek, zikretmek.
Bu miraç olayını, birçok hadislerde, farklı şekillerde
yazar. Musa’da peygamberimizin konuşmasını yazar.
Müslümanlara, ümmetine, namazın hikayesini yazar. “Git bir
daha sor Allah’a, 40 rekât fazla gelir bu ümmete, indirebildiğin
kadar indir”. Bunlar, hepsi safsatadır.
Asıl miraç, kulun kendi içinde de yaşanır. Onun,
hakikatin, hakikat bilgisidir, gayb ilmidir. Bunu hiç kimse
rastgele bilip yazamaz. Yazılanlara da inanıp uyulamaz.
Öyledir, böyledir deyip, üzerinde de durulmaz.
Bu çok farklı bir olaydır. O’nu orada gezdirdi. Makamını
gösterdi. Hakikatin ve hakikatin dışında olan bütün makamları
O’na bir bir gösterdi. Dünya halinde iken bu gerekli miydi?
Tabii ki gerekliydi. Burada yaşar, her mümin olan, mutlaka
miracı yaşar ve yaşıyor da.
Kimi der ki açık seçik uyanık iken gitti. Kimi der ki
uykuda gitti. Kimi der, ayan beyan, herkesin gözü önünde
miraca yükseldi. Ata bindi, deveye bindi, uçağa biner gibi... Bir
yığın şey söylendi. Ama Hz. Ayşe ne dedi: “O miracını gözleri
Sayfa 166
kapalı yatarken yaptı”. Demek oluyor ki rabıta halindeyken,
ruhen yapıldı bu yolculuk. Bedenen değil.
Birçok ruhsal yolculukta bunlar mevcut. Her kulun da
miracı vardır. Öncelikle namaz. Namazın dışında da olur. Bir
olay gördüm, yakaza hali, uykuda mıydım, uyanık mıydım? O
da bir miraç halidir. Gitti gezdi geldi ama Rahmani olanlar için.
Buna yakın birçok olaylar vardır. Ama hiç biri Rahmani
değildir.
Bazı müstesna kullarına, Allah bire bir, o olayı yaşatır,
gösterir. Cenneti gösterir, cehennemi gösterir. Unutmayın.
Ama ne olursa olsun ehil olanlara anlatın, ehil olmayanlara
anlatmayın.
Evet, başka sormak istediğiniz.
- Ölmeden önce ölmek mi ?
- Ölmeden önce ölmek nedir, önce onu çok iyi
bilmemiz gerekir. Orda varlık yok. Silkinmiş halde, bir tek
Allah için vardır. Varlığı Allah katındadır. Hepsi bu. O ölmeden
ölmektir, her gelene eyvallah. Aç kalırsa şükür Allah, tok
olursa eyvallah. Yese de olur, yemese de olur, her şeyin başı
sonu Suphanallah. Olay bu.
- Sidretun Münteha sınır mı oluyor? En üst sınır mı?
Peygamberimizin varabileceği yer. Şimdi o gayb
âlemine girer. O kadarı bize de yasak. Siz öğrenemezsiniz. Ne
dedik, gayp bilgilerini bir yere kadar veririz ama gaybı asla
veremeyiz. Biz bilmiyoruz, size verelim. Kuran’da Allah kulunu
açar. Onun nasıl bir şey olduğunu. Hem sınırdır hem mahaldir
aslında. Bulunduğu yer. O miracı yaptığı yer.
Evet, bu kadar. Allah razı olsun.
Sadece Kur’an’ın dediğine uyun. Ehli Beyt Kur’anı da,
onunla onu karşılaştırın. Ama çok hadisler, tevatür hadisler de
doğrudur. O Allah’ın sahabeleri, peygamberimizin ağzından
çıkan sözleri yazdığı, sayısı çok az olan, bunlara, muteber
Sayfa 167
edin. Ama bırakın hadisi. Her şeyin başı sonu Kur’an.
Okuyacağınız tek kitap o. Her hadis, doğru hadis değildir.
Sahih olanlar var, bir de tevatür olan var.
Niye hadis okunur, fetvalar hadis üzerinden verilir. İşte
Kur’an’ın dışında yaşar. Kur’an’ın hükmüne uymayanlardır,
bunları yapanlar. Tamamen Kur’an’ı çok iyi bilirse insanoğlu,
söylenenin hadis mi, Kuran’dan mı olduğunu hemen anlar. Hiç
kaçarı yoktur.
Evet. Şimdilik dua edin, konuşun, sohbet edin, yine yazı
gelecek ama çok önemli şeyler var. Onun için aralı veriyoruz.
Bir de yazılara biraz önem verin, yazılmasına da önem verin.
Çalışmaya öğrenmeye de önem verin.
- Geçiş dönemi denmişti, bununla ilgili bilgilerin
aktarılacağı söylenmişti,
- Geçiş dönemi de, biraz üzerinde durulsun. Üzerinde
durulsun. Bunlar boş değil, başka şeylere önem verip, bunu
ertelemeyin. Başka şey değil bunlar. Biz her şeyi biliyoruz, her
şeyi görüyoruz. Sizleri hiç mi, hiç üzmek istemiyoruz.
Muradımız üzmek değil, bir araya toplamak. Ama dikkate
alınmıyorsa, biz de bunu söylemek için, vazifeliyiz.
İşini erteleyebilir, evde bir çok şeyleri ihmal
edebilirsin, onu anlarım, yazı içindir, onu anlarım, ama bunlar
yoksa, görülüyorsa ruhsal âlemden, size bırakıyorum, başka
bir şey de demiyorum.
Çok zor bir dönemden geçiriliyorsunuz. Amaç, ders,
başka bir şey değil, amaç hizmet başka bir şey değil. Bir gün
gel, bir gün gelme. Dünya işine öncelik verilmez, Hak işine
öncelik verilir. Bu çok önemlidir, çok önemlidir. Sonra elde var
sıfır, sıfır olmasın.
Yani, daha dosttan şunu rica edecektik, Herkese bir
duyuru, ya evet, ya hayır. Onun için, onu da üzmek olmaz. Çok
ağır bir yükün altında. Bunu hepinizin bilmesini istiyordum.
Sayfa 168
Birçok sorumluluğu üstlenmişken, bu ikinci ve üçüncü değil,
bu sorumluluk her şeyin üstünde görülüyorsa, ona da vebal
yüklemek olmaz.
Ya evet varız, ya da hayır. Böyle devam ederiz, ya
varız, ya yokuz, tek cevap, bak dostça, dürüstçe konuşuyoruz.
ya varız, ya yokuz….
- Çok önemli, hizmet lazım, yazıların yazılması, kitabın
basılması, her şey, yani, varız derken, her şeye evet demek,
Dünya işini öne koymadan. Hep beraber, organize olmamız
gerekiyor. Bir tek kişiye değil.
- Hiçbir zaman, bir kişiye verilmez, her zaman
paylaşım şart.
Dosta gidelim, postu serelim dersen, yolun kısalır.
Dosta gün geçirmeye değil, öğün geçirmeye değil. Buradaki
dost, Hak Hak, Allah, tek dostumuz var bizim, Allah. Sen ben
dost olabiliriz. Ama onun ötesinde bir tek dost var, onun için
biz buradayız, onun için biz buradayız… Anladınız mı?
Yani gideyim, günüm geçsin değil, ellerinizde
malzemeleriniz var. Bir şey üretin onu getirin. Haksız isek,
haksızsınız da diyebilirsiniz.
Birçok işlerin ters gitmesine sebep olur. Birçok sağlık
sorunları da yaşayabilirsiniz. Birçok olumsuzluk halleri
üstlenebilirsiniz. Çünkü bir sözden dönüş olduğunda, bak
bugüne kadar vermedik, bugün olması gerekiyordu, bugün
veriyoruz: Hak yolundan dönülmez; ihmale hiç mi, hiç
gelinmez, çok ciddi, disiplinli, çok ciddi ve disiplinli olunmalı.
Bizi varlayan bir tek Allah’ın dostluğudur. O sofrayı O kurdu
bize. O izin verdi de kuruldu. Bu sofranın kıymetini biz
bilemezsek elimizden alırlar tabağı, alırlar nimeti, kısmeti.
Bunu böyle değerlendirelim. Biz kurmadık, O kurdurdu sofrayı.
Eyvallah, eyvallah eyvallah, düşünmek gerekir.
Sayfa 169
- Bir soru sorabilir miyim? Arşı taşıyanlar kimlerdir?
- Vazifeli meleklerdir.
- Ademden önce kim, yaratılmıştı ?
- Bir çok ademler gelip geçmiştir. Bir tek Adem değil.
- Ondan önce ?
- Kainat,
- Ondan da önce?
- Adem.
- Ondan önce ?
- Bir çok Ademler.
- Ondan önce ?
- Sen nerelere götürmek istiyorsun. Sen bugünün
Âdemini sor bize, bugünün Ademini. Sen geçmişteki Âdemi
bırak. Evladım çok çok uzun hikâye. Aslında görünen bir şey
yok ortada. Kulda sen, O da sen. Ne bilgiler var ama. Gevşeklik
gördüğümüz zaman bunları biz de kısıyoruz.
Böyle bir hareket, bir çabukluk, bir şeylik olsa, bir
koşuşma olsa, neler yüklenecek ama, biraz da böyle. Çünkü bu
ilim öyle böyle değil, bir Akaid ilmi, çok kolay bir ilim, elde
edilmesi kolay bir ilim değil biliyor musunuz?
- Kavrayamadık zaten, bir kere denmişti bizlere,
yavaş yavaş verilecek diye,
Üç kişi de olsa veririz. Öyle sözleştik yazılarımızda
mevcut. İki kişi de olsa verilir. Hiç önemli değil. Olmadı mı
oldu. Tek dosta verdik. O da oluyor. Ama bu yolculuğa birlikte
karar verildi ise, bu sofra sizlerle birlikte kuruldu ise, bu
sofrayı derleyip toplamak yine sizlerle bir olur. Olay bu. Bunun
dışında başka bir şey yok.
- Keyfi değil, disiplinli bir çizgi de olunması
gerekiyor, diyorsunuz,
- Olması gerekiyor idi, geç bile kalındı. Yani belli bir
ölçüde, çizginin dışına çıkmadan, tek istikamette.
Sayfa 170
- O zaman bizden istediğiniz, başka yöne, hiçbir şeye
kaymadan, aldığımız bilgiler vardır, A bilgisi, C bilgisi, şu değil,
tek bilgimiz Kur’an ve verilen yazılar.
- Yazı, yazı, bakın yazı kesilebilirde, hiç konuşturmaz
Allah, unutmayın. Onun izni olmadan dudak oynamaz. Kur’an
okunması, Kur’an’ın öğrenilmesi daha ziyade. Okumak değil
öğrenmek önemli. Size dikkat ediyorum, evlerinizde bile
araştırmıyorsunuz. Orda bir söz duydun, mesela, “şia ne
demek”, okudun, “şia ne demek”, “et bağı” ne demek, “onun
etbağısı” diyor ne demek, onları araştırmanız, yani ne kadar
araştırmaya meraklı meyilli olursanız; Allah size kendi
katından verir, akıtır. Yani öğrenmek için bunları yaparsanız,
O’nun ne olduğunu öğrenebilirsiniz.
- Başka dinlerde, başka inanışlar, onların arasında
bağlantı kurmaya çalışmak, yeryüzüne gelmiş geçmiş bütün
dinleri araştırmakta bir hata var mı?
- Başka dinleri de, öğrenin. Tabii ki, Tevratı okuyun,
İncili okuyun.
- Onların arasında bağlantılar var, hatta kabilelerdeki
inanışlarda bile bağlantılar var,
- Evet, hepsini öğrenmek güzel, eğer ilgi alaka
duyuyorsan. Öğrenilmezse yanlış, öğrenmek zorundasınız, ilim
budur işte.
- Yani islamın dışındaki dinleri öğrenmekte bir
sakınca yok.
- Tabii ki, hiçbir sakınca yok. Ne kadar öğrenirsen
öğren. Neyi öğrenmek istiyorsan öğren.
Ne yolun uzunu, ne kısası, sizi üzmesin. Murat ne ise, o
takip edilsin. Buraya ne üzere gönderildiğinin, farkında isen,
onda kavi kıl. Onda sabit ol.
Sayfa 171
Nasıl bir ahit yaptım dediğinde, yaşadıklarına bir bak.
Mutlaka o ahdin bir parçasıdır. Orada verdiğin sözde, burada,
ona uymamak olmaz. Uyduğun nispette yardımı da gelir. Ne ile
gelir dersen, o ilahi nefeste. Neyi gizlersen gizle, bir gün,
mutlaka olacak o zuhurda. Tıpkı toprak gibi, ne ektinde
çıkmadı meydana. Sırları ele verir, kapalı olanı, açığa çıkarır.
Hakkın muradı o yönde işleyişte.
Geldik gidiyoruz. Mutlaka iyi bir karşılanma
beklemektir. Hangi ahlakı koydun ise kefene, onunla
gideceksin o yere.
Birçok suretler vardır. Kur’an da bu mevcuttur. Kimi
maymun kimi domuz örneği verilir44. Bu ne demektir. O halde
de, orada olan insanoğlu vardır. Niyetler ve fiiller, o sureti
oluşturur sende. Onun için bunları iyi değerlendirin. Hangi
halde o suretler oluşur. Hangi halde güzel suretler oluşur.
Bunları bulun. Bunlar hep bu dersin içinde yer almıştır.
Kabiliyet istidat yer almıştır. Eylemler, haller, düzenler ve
yollar bu dersin içinde yer almıştır. Hangi yolu takip
edeceksen, senin niyetin ve gönlün o yolu açacak sana. Kaçarı
yoktur bu işin.
Bu iş öyle bir iştir ki, geldiğin yerde sözleşmen var. O
sonra gösterilir gözüne. Sözünü ne çabuk unuttun. Ahde vefa
bu mudur denir sana. Ahde vefası olmayanın, gidip döneceği
birçok kapı vardır. Aradığını bulamaz. Yerinde, sabitte
kalamaz.
Birçok veliler vardır. Birçok hizmet erleri vardır. Yol
Hak yoludur elbette. Ama o yolda gidilecek, nasip farklıdır.
44 MÂİDE suresi 60. Ayet : “Kul hel unebbiukum bi şerrin min zâlike mesûbeten ındallâh men leanehullâhu ve gadıbe aleyhi ve ceale min humul kıredete vel
hanâzîre ve abedet tâgût ulâike şerrun mekânen ve edallu an sevâis sebîl”. Türkçe açıklaması : “De ki: “Allah katında bundan daha kötü bir cezanın bulunduğunu size haber vereyim mi? Onlar Allah’ın lânetlediği, gazap ettiği, içlerinden maymunlar ve
domuzlar yaptığı kimselerle Tağut’a tapanlardır. İşte onlar mevki bakımından daha kötü olanlar ve doğru yoldan daha çok sapmış bulunanlardır.”
Sayfa 172
Kimi yazı ile gider. Kimi Kur’an kelamı ile. Kimi Kuran’dan
uzak, sadece zikir ile kimi zikirden uzak sadece ilahi bilgilerle.
Biz deriz ki önce Kur’an, sonra tasavvuf. Tasavvuf
Kur’an’ı açan; tasavvuf ahlak değerlerini kula bildiren;
tasavvuf kabiliyet ve istidatları geliştiren bir ders kanalıdır.
Birçok kanallar olduğu da söylenir. Kanal tektir, Allah’ımın
kanalı, Rahmani kanal tektir. Birçok kanallar olabilir. Birçok
varlıkların olduğu gibi. Bağlandığınız kanal çok önemlidir. Sizi
Kuran’dan uzaklaştırıyorsa, durun düşünün içinize dönün.
Hemen orayı terk edin. Kuran’la buluşturuyor, Kuran’la
kucaklaştırıyorsa, o kapı da kul olun.
La ilahe illahlah Muhammed en Resulullah.
Allah’ım her dileğe yetişir. Allah’ım her niyete el verir,
geliştirir. Allah’ım kimin işiyle meşgul isen, sana o yönde
yardımcı güç verir. Allah’ım bir yudum su verene, Derya denizi
bahşeder.
Eyvallah dostum eyvallah. İçinden geçene de eyvallah.
Geliş güzeldir, gidişte güzel olacak. Nefes aldığın
sürece o murat sende baki kalacak. Eyvallah, eyvallah. Hadi
salâvat getirelim.
Allahümme salli ala seyyidina, muhammedin inne bi
ümmiyyi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim. Amin
Her ezan okunduğunu duyuşta, Allahümme lebbeyk(3
kere) deyin.
Sayfa 173
Selam olsun, 14.06.2013
Selam, selam diyerek geliriz, sohbetin kapısıdır bunu
biliriz, o sohbette Hak adı varsa bunu misli ile alır, misli ile
irşada45 geçiriz. Hayra dayalı dileyişler Hak izni ile gelmiştir,
neyi yaşıyorsak yaşayalım her olayda tevekkel olmayı huy
haline getirelim.
Fasıl fasıl yaşadığımız o fasılda Hayata geçirilecek
bilgileri taradığımız o günlere gelinir, O günlerde Rabbim der
de el açar, kah üzülerek kah sevinerek hamd ederiz. Seyrimiz
haddi aşanlaradır, seyrimiz geçmişten geleceğe
yaşananlaradır, onun lutfu ile kabul ettik, onun lütfu ile Allah
demeyi öğrendik.
Bilerek yaşanmalı onun üflediği nefesi46 adalet üzere
alıp vermeli dedi. Pir sultan abdal söze girdi ayyuka çıkan
sesler, tozu dumana katan üstünde oturup koşan atlar, her
oturanın elinde bayrağımız, önce komutanın sonra islamın
bayrağı elden düşmesin, bırakmadık göçümüze kadar takipçisi
olduk ifrata düşmedik. Sözüm savunmadan uzak gelen her
belaya boynumuz eğildi, Allah’ım senin takdirindir deyip ruhu
bedenden teslim edildi.
Ne ayrıya ne gayriye sözüm yok, her şey ondansa
madem, söze ne hacet, otur şükrederek yaşa, bana
dokunmayan yılan bin yaşasın deme, bu nedir bilir misin? Ne
bela isterim ne kavgaya karışırım, bana her şeyin en güzelini
ver Allah’ım. Peki de, can boğaza dayandı ise bir gün o kulu da
45 İrşad : Mü'minleri dinî görevlerini yerine getirmeye çağırmak.
46 SÂD suresi 72.ayet :” Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn(sâcidîne)”.
Türkçe açıklaması : “Onu düzenlediğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!”.
Sayfa 174
sınanacak ise, sen bu lafı nasıl dersin. Hayra şerre hazırız,
Allah’ dan gelen her şeye, bu bilinç ile yaşayalım, mezhep
ayrılığına düşmeden mezhebimizde olanı olmayanı bu bütünün
içinde var sayalım. Hepimiz birdeyiz, hepimiz onun izindeyiz.
Hayırlar olsun “Allah” sonunu selamete getirsin.
Üzüntü olmasın, sadece duacı olun, yanlış hesap yapanların
inişlerine seyirci kalın.
La ilahe illallah Muhammed en Resul ullah.
Adım adım gelinir, her gelişte yeni bir serüven
gösterilir. Gece ayrı, gündüz ayrı deme hepsi birbirini
tamamlar. Hem seni, hem geceyi, hem gündüzü, hem gök
âlemini, hem yer âlemini her şey dönüştedir, Allah’a
hizmettedir, sanma her şeyden uzak bir kenarda işlevsizdir.
Dönüş günlerinin sayılışı dostun anlattığı gibidir, yine de
doğrusunu “Allah” bilir demelisiniz.
Oluş ve bozuluş tekrar edilir. Ancak bunlarla günleri,
geceleri, ayları, yılları sayabilirsiniz, gece ile gündüz ona
nispettedir. Dost o dur ki, dostu dost ile buluşturan, dost o dur
ki, dostu Kuran ile kucaklaştıran, dost o dur ki, her zorluğu
kendinde bilip dostuna öyle yaklaşan.
Bende olmadı bende bir şey yok deme, ola ki bir gün
sende aynı hataya düşersin. Dostunda bir yara varsa sende
olduğu zannını verip onu öyle kucaklamalısın. Sakın bende yok
bir şey deyip bir kenara çekilme. “Allah” böyle kulunu istemez.
Daim hizmet etmeni bekler. Daim hizmette olup daha da
hizmet imkânı nasip et Allah’ım demeni bekler. Bu o kadar
güzel bir ahlaki değerdir ki, her biriniz bunu yaşayarak
öğrenmelisiniz ve bilerek yaşamalısınız. Hayra yönelik
işlerinizde sanılmasın unutulursunuz bunun hiçbir açıklaması
olamaz, Hak katındadır onun mükâfatı.
Bil, duy ve gör, nefesin sayısınca andığını ve neler
verdiğini bil, o sana yeter.
Sayfa 175
Ruhi hizmetleri ertelemeyin, Hak muhabbetinde daim
birlikte olun, muhabbet insanı oluşa hazırlar, muhabbet kulun
bilmediğini öğretir, muhabbet kulun tekâmülünü sağlar,
muhabbet kuluna hizmet kapıları açar. Rabbim bunu ister,
kulundan. Diğer muhabbetler de olur elbet, onların sonu çok
çabuk gelir ama Hak muhabbetinin sonu sonsuza kadar
gelmez. O sonlanamaz yorgunlukta olmaz, uykusuz da kalsan
uykusuzluktan şikayetin olmaz, hazır olalım hazırlıkta olalım,
daima hazır bulunalım. Neye diye soruyorsunuz, mutlaka
olaylara hazır olun dua edin, hatta birlikte olmanızı öneririm
sizlerce mümkün ise.
Dost odur dost budur demeyin, kimin ağzı Allah der ise,
onunla oturup paylaşın. Bildiğini bilmeyenden öğrenirsin,
sorunu sorup cevap alırsın, sen sorunu bilmezsen alacağın
cevabı nasıl fark edebilirsin, sorunu bilmeyenden öğrenirsin
dedik, ne demek bu? Bunlar o kadar önemli derslerdir ki,
hakikatin zuhuru bu nispette olur. Nerede olur Hak
muhabbetinde olur. Yoksa evinde otur bir çok zuhurat bekle
mümkün değil.
Bir Hak muhabbeti oluştuğunda sizler belki göremez
fark edemezsiniz, bazıları bunu fark eder. Öyle zuhuratlar olur
ki, sizlerde şaşar bana neler oldu dersiniz. Hazır olun hazırlığı
tamamlayın, bir gün gelecek ki o hazırlığın sebepsiz yere
olmadığını anlayacaksınız. Bir gün gelecek ki bu hadiselerin
vukuatında birçok güzelliklerin zuhurunun meydana çıkacağını
görecek bileceksiniz.
Haklıyı haksızı yargılamak hiç birinizin elinde değil,
böyle bir görev üstlenmedik. Biz sadece onu idrak etmekle,
üstlendiğimiz görevi ifa etmekle mütevekkil kul olmayı
öğrendik.
Atatürk denilir her an ismim zikredilir. Atanın
askerleriyiz denilir her an beni oraya davet ederler. Bunlar
bilinir, bunlar övülür boşuna uğraşmadın diye Allah’ıma hamd
Sayfa 176
ve şükür edilir. Allah’ım cümlemizi zor günlerden kurtarsın
yavruların Allah bilinci ile yaşamalarını neyin yararlı neyin
yararsız olduğunu idrak etmelerini nasip etsin.
Doğru olan yerden yanlış çıkmaz, doğruluk mizacınsa
yanlış zuhur etmez. Gel dost gel, ne giyim deme, ister kaftan
giy, ister mintan, ister kefen giy ister entari, hiçbir şey fark
etmez, sen sen değilsin ki onları tayin edebilesin. Sen önce
kendi hazırlığını yapmalısın ki, nereye davet edilirsen orada
yerin hazır olsun, oraya icabet edebilesin.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Anılırsa adım gelirim, hem de koşarak gelirim. Zor
gelmez bayraklarımız dalgalanır da, Atan kendini ağırdan
satmaz. Eyvallah, eyvallah.
- Ülkeyi bölmek mi istiyorlar?
- Yanlış hesap, bunları geçin sadece dua edin.
Allah’dan ne kadar kaçarsa kaçsın bir gün birine toslayacak.
İnsanoğlu böyledir, kandırdığını zannediyor, herkes için bu
geçerli, onun için değil sadece ama öyle bir yerden darbe gelir
ki, o halde oluşumunu da beklemez, gideceği yer bellidir.
- Yani, Allah ile aldatmak oluyor,
- Çok açık,
- İsra47 suresindeki “yedi gök”ü anlatabilir misiniz?
- Yedi alem, melekut alemi ceberut alemi, lahut alemi,
misal alemi, bunlar birer mertebedir ve yedi gök. Ve Allah,
orada istiva etmiştir der Kuran ayeti, peygamberleri, nebileri,
velileri, evliyaları. Hepsinin yerleri mevcuttur kat kat. Sıra
sıra, yedi kat gökyüzü mertebeleri anlatır.
47 İSRÂ suresi, 44.ayet : “Tusebbihu lehus semâvâtus seb’u vel ardu ve men fîhinn, ve in min şey’in illâ yusebbihu bi hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne
tesbîhahum, innehu kâne halîmen gafûrâ”. Türkçe açıklaması : “Yedi gök ve yer, bir de bunların içinde bulunanlar Allah’ı tesbih ve
tenzih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O’nu hamd ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O halim olandır, çok bağışlayandır.”.
Sayfa 177
Allah, insanın içine adaleti yerleştiriyor, her var
edilende bu mevcut, fıtratında bu mevcut. Onu kullanması da
kulun cüzi, özgür iradesine bırakılmış. İşte zevki sefa kendi
çıkarını düşünüp milletin acılarını yaşadıklarını hissetmeyen,
Allah, bunların şerrinden korusun. Hep buna dua edin.
Gayret sizden, izin Haktan. Veli gelir önünüze dile der,
Allah’ın kulu ne istiyorsan verelim yeter ki Hak muradı içre
olsun. Sen yol iste yolluğunu Allah hazırlatır, sen hakikatin
ehli olmayı dile, Allah, önce sınavlara tabi tutar o sınavları
fersah fersah geçtiğinde, belli bir yere gelirsin, yardım almaz
mısın sınavda elbet alırsın.
Allah’ın sınav ettiği kulları aslında kendine seçeceği
kullarıdır bunu unutmayın. Her zorluğu yenerim de deme,
Allah murat etti ise yenmeme çaba göstermemi nasip et
Allah’ım de. Sarıldığın bir tek hakikat olmalı onun ışığı altında
cümle erler ile toplanıp, Allah, Allah zikri ile Allah’ı övmeli.
Övülmeye layık olan sadece O’dur, varlığı size giydirende
O’dur48. Varlıktan soyunmak ise sadece sizin gayretiniz
istidadınız kabiliyetiniz üzeredir, onları geliştirin bu dünya
onlar için bir imtihan aracıdır.
Her şey burada hazırlanır. Senaryolar burada yazılır,
fiiller burada eyleme geçer, niyetler bu devrede bu dünyada
yol alır ve ona göre ikiye ayrılır doğru ve yanlış. Seçimi kul bu
idrakte ise onu yapabilir. Allah muhabbeti, Allah yolu sana ne
veriyor, elbette ki huzur veriyor, tek kurtuluşun onda
olduğunu bilerek inanarak yaşarsan, başka düşünecek hiçbir
şeyin olmamalı, tevekkel olduğunda ona dayandığında benim
48 NİSÂ suresi, 131.ayet : “Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard ve lekad
vassaynellezîne ûtûl kitâbe min kablikum ve iyyâkum enittekullâh ve in tekfurû fe inne lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard ve kânallâhu ganiyyen hamîdâ”.
Türkçe açıklaması : “Ve göklerde ve yeryüzünde olanlar (herşey) Allah'ındır ve andolsun ki Biz, sizden Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Andolsun ki biz sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de: “Allah’tan korkun!” diye tavsiye
ettik. Eğer küfre kayarsanız, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah zengindir, hamdedilmeye lâyıktır.”.
Sayfa 178
tek çarem sensin Allah’ım dediğinde var mı engelin çengelin?
Ama ay ben sıkıldım ben bunları yapamam daha gencim, biraz
gençliğin icabını yaşayayım dediğinde belki yaşlılığa da
varamadan, Allah, gel kulum deyiverir. Her şeyi bilerek idrak
ederek, iyi kötüyü ayırarak bunları seçme hakkına sahipsiniz
bunları yapın.
Gönül kâbedir ona ne söz atılır ne yalan katılır, gönül
öyle bir yapıdır ki onda Allah’ım karargâhını kurmuş oradan
iletişim sağlar. Bunu çok açık veriyorum, orada kulla arasında
irtibatı sağlayan merkezdir, kaynaktır. Allah kuluna neyi
söylemek istiyorsa oraya söyler iletir, dilden o çıkar onu
söyletir. Allah’ın birçok kaynakları varsa da bu kulla arasındaki
kaynak tektir. İlahi bilgilerin barındığı bir tek yer vardır, gönül
dağarcığıdır, gönle akar kulun diline iletilir. Hepsi bir bütünün
içindedir, farklı farklıdır ama hedef birdir49.
Unutulmasın görülen rüyalar hiç boşuna değil bazı
bilginler rüyaların çok boş anlamsız olduğunu söyler. Evet
anlamlısı da vardır, anlamsızı da vardır. Ruh ne ile meşgul ise
o geceye yansır. Orada hakikatin birçok safhaları birçok
okunacak sayfaları açılır. Kul onları bilinçaltına kaydeder,
ondan sonra bunları gördüm der ve gönül muradı
ölçüsündedir. Unutmayın sınavlara da hazır olun. Bu işi
yapanların sınavı pek çetindir ama kendiliğinden gelen böyle
bir olayın sınavı daha farklıdır. Her iki şekilde de sınav edilir.
Bir kendini ayıracağıdır bir de obsedelerle iş birliği içinde
olanların sınavı ayrıdır. Onlar kayaya çarpar, bu bizim
seyrettiğimiz bizim irademizin yürüyen ona hazırlıklarıdır.
49 Ra'd suresi 2. Ayet : “Allâhullezî refeas semavâti bi gayri amedin terevnehâ
summestevâ alel arşı ve sehhareş şemse vel kamer(kamere), kullun yecrî li ecelin musemmâ(musemmen), yudebbirul emre yufassılul âyâti leallekum bi
likâi rabbikum tûkınûn(tûkınûne)." Türkçe Açıklaması : “Allah O’dur ki, gökleri gördüğünüz gibi direksiz yükseltti. Sonra Arş’ı istivâ etti (Arş üzerinde hükümran oldu). Güneşi ve ay’ı musahhar kılmıştır. Bunların
her biri, muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. O her işi düzenler, âyetlerini birer birer açıklar. Tâ ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgi edinesiniz”.
Sayfa 179
Gönül ölçüsüne göre verirsek o gönül ona hazırdır. O
kayaya çarpmaz ona kapı ardından kapı açılır. Sürekli bir kapı
açılır ama bir de şu vardır, hem maddeyi hem manayı bir arada
yaşamak her yiğidin harcı değildir, zordur, o zorluğa
katlanmak gerekir. Öyle bir yerde olması gerekir ki, bu yolu
takip eden dostlarım için söylüyorum, dua ile iç içe, sakinliğin
korunduğu yer, insanlardan oldukça uzak, çarşı pazardan
uzak, işte o zaman tam bir ünsiyet haline girilmiştir. Ünsiyet
hali kim ile elbette Hak ile o zaman zuhuratları gör, kesilmez
ardı arası, Hak için kalk, Hak için yat.
Gezeyim tozayım günümü gün edeyim, geldi ömrüm
gidiyorum, hiçbir şey yaşayamadım deme, Allah dileseydi
onları yaşatırdı, demek ki burada yaşatmak istedi, ne kadar
güzel bundan dolayı hamd et, şükret Allahına ve secdeye
varmanızı istiyorum, secde çok önemlidir, kulun miracıdır,
kulun yükselişidir. Hele hele secde hazırlığı yapmak, Allah ile
karşılıklı iş birliği içine girmektir. Hazırlanıp başına örtünü
önüne seccadeni yayıp beklemek var ya, kimi bekliyorsun
orada biliyor musun? Rabbini, Rabbini bekliyorsun. Niye
bundan uzak kalıyorsunuz, eğilin bir kere, kırın şeytanın
dizginlerini kırın. Eğer ondan alıkoyuyorsa bir şey, senden
benden değil sadece şeytanın diretmesinden oluyor. Bunu
kırın işte, nefsi emmarenin halledemediği meselelerdir.
Zati sıfatları biliyorsunuz, Allahın sıfatlarını, o zati
sıfatların birçok esmaları yansır, birçok halleri zuhur eder,
birçok melekler senin yaptığın her bir fiile eyleme tanık
olurlar. Yüce Allah’ım kimseyi Rabbinden uzaklaştırmasın, her
ne yapıyorsanız yapın, dualarınızdan bahsediyorum, zor
gelmesin, Allah kolaylar onu.
Dile ölçü yok gönle ölçü yok, yeter ki iste bugün canın
sıkıldı istemedin, onu o halde sakın ola yapma, onu ertele ne
zaman özleyeceksin o zaman sarıl. İstemeye, istemeye
yaptığınız her dua, her Kuran okuyuşu ve inanın hiçbir yere
ulaşmıyor. Bütün kapılar kapanıyor, perdeler iniyor, isteyerek
Sayfa 180
yapın, eğer canınız istemiyorsa, günaha girmektense biraz ara
verin.
Bak bu kadar da, Allah’ım kuluna kolaylık nasip etmiş
bunları da değerlendirin. Ölçüyü bir tek Allah kor, sadece ona
şikâyetlerinizi söyleyin, canım istemiyor, Allah’ım bundan beni
sorumlu tutma, yanlış düşünceler ile oturuyorum, Allah, senin
ne yapacağını bildiği için muaf tutar.
Hakikatin velisi olmaya bakın, nasıl olunur bu çok
büyük bir makam dediğinizi duyar gibiyim. Evet, hakikatin
velisi olmaya bakın hakikat üzere yaşayan her insan, Allahın
velisidir.
Birçok olumsuz şeylerden kendini kurtarmanın yollarını
arayın, sözle olumsuzluklar yapıyoruz. Allah, bizi affetsin
demekle af olunmuyor, hale geçirmek gerek bir gün bir
günahını çiz, yaz bütün günahlarını, hepiniz yazın, yazın
olumsuz hallerinizi yazın. Neyi hal edebiliyorsun, neyi oradan
çıkarabiliyorsun, o bir erdemdir, o bir güzele gidiş yoludur.
Çok şükür ki, Allah bu kapıları açmış, açmayabilirdi de.
Kurtuluş nasip edeceği kullarına, Allah böyle vesileler kılar da
bir araya toplar, hamd edin şükredin.
Komşu muhabbetlerinden uzak durun, öğünen
insanların yanında oturmayın, sadece iyiliğe davet edenlerle
birlikte olun, Hak muhabbeti nerede ise orada bulunun. Hasta
nerede ise bir yudum su vermek için koşun. Kim yoksul onu
gözetin, onunla olun, lokmanızı onunla paylaşın. Daha ne
diyeyim bunlar her Müslümanın İslam bayrağı altında nefes
alan her insanın yapması gereken şeyler.
- Namazda besmeleden önce süphaneke neden
okunur?
Sayfa 181
- Süphanekeden önce çekilen besmele sadece
meftalara okunur, namazda sadece besmelesiz Süphaneke
okunur. Anladınız mı?
- Özel bir manası var mı?
- Süphanekenin manasını biliyor musunuz ?
- Çok az,
- Önce onu öğrenin, namazını kılarken rüku halinde,
secdede ve onun huzurunda niyet ettikten sonra, onun
manasını bilerek okumak kadar güzel bir şey yok. Hele hele
Ehlibeyt in bir bölümünü okuduğunda kılınan namazın tadı
zevki bir başka oluyor evlat. Buna dikkat edin.
Fatiha’yı manasını bilerek okuyun, İhlası, Fatiha ile
birlikte manasını bilerek okuyun, felak Nas aynen, şarta
bağlamayın, bir tek Fatiha ile beş vakit namaz da kılınır. Şart
olunca insanları korkutur uzaklaştırır. Bir tek Allah sevgisi ile
yaklaştığında, bir tek besmele ile birlikte bile, Allah, o namazı
kabul eder. Orada Allah ile sohbet vardır, Allah ile birlikte
olmak vardır, onun huzuruna çıkmak vardır, önce şunu üç
defa, şunu beş defa, bunlardan kaçının. Hiçbir şey çerçeveye
girmez, hele bu dua ise onu sakın çerçeveye almayın. Anlaşıldı
mı?
- Alihi Muhammed in manası nedir?
- Büyüktür, yüce Muhammed, ala; büyüktür, Ali;
Muhammed den sonra varisidir. Yani Hazreti Ali makamı,
- Arapça okumak ile Türkçe okumak arasındaki fark
nedir?
- Şimdi onun telaffuzu, kıraati bir başkadır ama
Arapçayı öğren Türkçeden uzak yaşa, bu okunmuş sayılmıyor,
Arapçada da neyi okuduğunu bilmek zorundasın, sen Türk
dilini kullanıyorsun, amin deyip geçmek mi? Onun manasını
bilip yolu seçmek mi önemli olan.
Yeterli değilse her ikisini birden, Türkçesini okursan
manasını açılımını mealini, elbette güzeldir. Sevap yok değil
Sayfa 182
elbette güzeldir ama Arapçanın bir kıraati vardır, onun zevki
şevki elbette bir başkadır, ama birini oku, birini okuma olmaz.
Diller, birdir bakın, Allah, her bir kavme, her bir
peygambere dillerin bir olduğunu, diller nerede ayrıldı bilir
misin? Nerde ayırdı, kavimler diller orada ayrıldı, hazır
olmalısınız ki bunları anlatabilelim.
- Zikri, Arapça çekmek,
- La ilahe illallah ın manası bilinir. Allah de, ya
Muhammed de, ya Vedud de, ama ne olur anlamlarını bilirseniz
o coşku verir size bilerek okumak bilerek yapmak ibadetleri,
onun zevki bir başka olur.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah,
Rahman ve Rahim olan Allahın adı ile, Allah’ım yalnız
sana kulluk eder yalnız senden yardım dileriz, bizi doğru yola
hidayet üzere yürüyenlerin yoluna, müminlerin yoluna ilet
Allah’ım, Salih kişilerin yoluna ilet Allah’ım, hakikate giden
yollarda yürümemizi nasip et Allah’ım, delalete düşürenlerden
bizleri koru muhafaza et Allah’ım, bütün hastalara senin şafi
isminle sana yalvarıyoruz Allah’ım yine de sen bilirsin,
ruhlarının ve bedenlerinin buradan bu şifayı almalarını nasip
et Allah’ım, amin.
Selam olsun, 20.06.2013
Selam olsun, sözümüz gerçek günün, cümlenin birlikte
olacağı o halde iken, Rahman aşkından kopmayanları selamet
azığı ile berat nasip et Allah’ım diyelim, bu öyle bir berat ki,
her çehreden, her ahvali niyaz ehlinden, hiç uzak değil, onun
içindedir. Gerçek günün icabına göre nefes alır, nefes
verenleridir. Bildin ise aldığın nefesin hikmetini, bildin ise
varoluş hikmetinin icabını, bildin ise dönüş onadır, bildin ise
Sayfa 183
koşulsuz Hakka bağlandığını o gerçekle buluşturur elbet seni,
o öyle bir buluşma anınıdır ki, her şey o an onda yok olmuştur,
o yoklukta bir tek var olan vardır.
Aşkın zuhuru vahdetin gerçek halidir. Selam olsun,
yaşanan her olay kayıttandır bilinsin, aksi halde olduğu
söylenmedi ve söylenmesin bildiğin bilmediğinle bolca
sınanırsın, yeter ki tevekkel olup el açıp hamd edip şükür
edesin, bilginle bile sınanırsın, gördüğünle sınanırsın, aldığın
her nefesin sayısınca sınanırsın. Sınanmanın kötü olduğu
söylenirse bu şirktir Hakkın muradına ters düşmektir, onun
iradesini kabul etmemektir.
Sen mizanın kadar konuş, ölçünü bil bilmediğinin
peşine düşüp kendini değişik hallerde göstermeye kalkma, her
ne gelirse gelsin bilesin mutlak bir yanlışlık vardır o aşikar
olacaktır bununla doğrular bulunup kayda geçeçektir olay
budur.
Hakikat erleri, fasıl fasıl, her yaşanını bilir, Hayırdır
der, boyun büker, tevekkel eder. Hiç dilleri, halleri isyana
yönelmez, hiç de meyletmez, bilir ki sonucu başı, bilen bir tek
Allah’tır.
Her bilginin ötesine geçmeye kalkma. Kendince o
bilgiye bilgi eklemeye de kalkma. Ondan hesap sorulur sonra.
Sadece sana verilen kadarını ver. Alman gerekeni de verildiği
kadar al. Neden niçin sorma bunları. Geliş güzeldir elbet,
dönüş ise gelişin gibi güzele yönelir; sevgiyle varış, sevgiyle
buluş ahenk içinde yaşanır.
Selam olsun, Dost adına geldik, Hayrı aşikâr, şerri
silinip yok olsun. Bir dua edelim, önce ruhsal sıkıntıda olan
dostlara; sonra beden arızalarına, sonra da bilgiden, bu
güzellikten uzak olanlara; bu bilginin içinde olup ta ayağı
kayanlara gel çağrısında bulunalım. Her dostu Hak için davet
edelim.
Sayfa 184
Bismillahirrahmanirrahim, Allah’ım, senden geldik,
seninle bir olduk. Kurduğun sofrada birlikteyiz elhamdülillah.
Şükürler olsun Allah’ım sayısız şükürler olsun. Öncelikle
bütün hasta dostlarımıza ve dost olmadığımız, daha doğrusu,
onların kim olduğunu bilmediğimiz bütün insanlığa, acil
şifalar, ruhsal ve bedensel şifalar Allah’ım.
Sıkıntıda olan, bunalımlarda olan kardeşlerimize,
Rabbim senin Şafi isminle sana yalvarıyoruz. Onlara şifa ver
Allah’ım. Sıkıntılardan bertaraf et Allah’ım. Senin ilahi
gücünden, feyzinden onlarında içlerine akıt, nasip et onlara da
bu güzelliği Ya Rabbim.
Çocuklarımızı da hidayet nuruyla, bizleri mutlu et
Allah’ım
Sensin Rahim, sensin Kerim. Allah’ım, günahkâr
ellerimizi açtık. Önce tövbe bütün günahlarımız için.
İşlememeye Ya Rabbim söz veriyoruz. Tekrar tekrar o sözleri
bozuyoruz. Bizi kavi kıl; yolunda kavi olmamızı nasip et,
verdiğimiz sözden geri dönmememizi nasip et Allah’ım.
Parasal, ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklara, Allah’ım, biz
senden isteyeceğiz, kimseden değil, sen bize yardım et; bütün
kardeşlerimin sıkıntılarını bertaraf et Allah’ım. Hayırlı yuva
kurmak isteyenlere yuvalarını aç. İş imkânlarını arttır.
Allah’ım sen onları sıkıntılara sokma Ya Rabbim.
Hasta kullarının cümlesine ve Meral kardeşimizin
başındaki rahatsızlığı sen gider, yok olsun Allah’ım, yok,
olumsuzluklar bedeni terk etsin.
Hasbinallah ve nimel vekil(3), bize sen yetersin
Allah’ım. Sana yalvarıyor, yakarıyoruz, sen nasibimizi arttır
Allah’ım, eksiltme; bu yoldan ayırma Ya Rabbim; Şeytan’ın
maskarası olmaktan sana sığındık, sen koru, muhafaza et Ya
Rabbim. Hak üzere yaşamamızı, Hak üzere nefes alıp, onunla
varlığımızı sürdürmemizi nasip et Allah’ım. Nerede güzel
Sayfa 185
şeylerde olacaksak, elsiz ayaksız orda olmamızı nasip et Ya
Rabbim. Amin.
Sözün uygun olanını söyleyin, sözün esasına dikkat
edin, öyle haller yaşanır ki bu âlemde, o hallerin neye mazhar
olduğunu bilin. Öfkenin peşine takılıp ta gitmeyin. Nuru
harcamış olursunuz. O nur emanettir; Yüce’nin ilahi emridir. O
Nuru nasıl harcarım bilmeden dediğinde, bütün olumsuzluklar
peşinde koşarsan, o nuru harcamış olursun. Sadece kendini
değil, önce bütün varlığı, senden önce bütün cümle âlemi
dediğinde, cümle âlemin içinde de sen olursun, bunu hiç
unutma. Önce bana, önce kendime deme. Önce başkasını
düşün, düşünülen işte o zaman olursun, özlenen işte o zaman
olursun.
Hayırdır bilinsin, gerçek güne Hayır sözcükleri ile
girilsin. Sözün kısasını seçin. Kur’an dinlenir. Şartlara
bağlanıp, her şeyden el çekip oturup dinlemek, elbette çok
güzel; ama onu dinleyecek vakti bulamıyor isen, çalışırken bile
o Kur’anı dinle. O Latif olan sesi, bütün zerrelerin, onu sen
istemesen de onu alır. İster Arapça oku, ister Türkçe oku. O
öyle bir makam oluşturur ki, onlar sende zaten mevcut,
mevcut olana bir şey hazırlanmaz. Mevcut olmayana hazırlık
yapılır.
Latif olan, kesif demiyorum, Latif olan o sesleri alır.
Arapçayı bilmiyorum deme, onu sen biliyorsun, dilin
söylemese bile, onu sen bilirsin. Soruyu bilmeyenden öğren
dediğimiz işte budur aslında. Her şeyin özü sende; her şeyin
güzelini bilme yetisi sende; aşikâr eden sensin; onu içinde sır
gibi saklayan da sensin. O bilgilerle derinleş, o bilgileri bir gün
su yüzüne çıkar, serp onları, her dileyen ondan nasip alsın.
Dilemiyorsa, sırtını dönüp gidiyorsa, sakın ha söz etme. Alması
gerekmiyordur, zamanı gelmemiştir de, onu Hayra davet edeni
mutlaka bilir Rabbim.
Sayfa 186
- Safiyetten doğan aşk, Allah sevgisi oluyormuş, değil
mi?
- Başka ne olur ki ?
- Öz dediniz, artık özünüz dediniz…
- Her şey mevcut. Bir kesif hal vardır, bir de Latif hal
vardır. Her zerren, Allah’ımın zati sıfatlarına, esmasına
muhtaçtır. Anlamını bilmiyorum. Öğren! Öğrenemedi isen de,
senin her zerren, onun manasını bilir. Çok açıktır.
Selam olsun. Hepinize selam olsun. Dost adına gelindi.
Dost adından ziyadesiyle sevgi görüldü. Dost adı dostluğa
tanıktır, dost adı cümleye aşikârdır, dost adı bilinir, bilinmese
de, vaktinde, seyri sefer edilir, Hoşça kalın, hoşça kalın.
Her selama da karşılık verir. Öyle Abbaslar gizlidir ki,
gök âleminde, bilinemez, kim olduğu da görülemez; öyle anlar
vardır ki, yerle gök, bir an, bir araya gelir. Daha fazla
söylemeyelim. Hoşça kalın, hoşça kalın, şimdilik hoşça kalın.
Çok ağır gelir, akaid derslerindesiniz.
- O nurlarla nasıl nurlanıp, nasıl değerlendirmemiz
lazım ?
- Aldınsa selamı, misliyle sen de ver. O bana selam
vermedi diye sakın bekleme, önce sen git, önce sen davran. O
selamda kâinat hem alır, hem verir. Misliyle verir. Hak zikri var
ya, o öyle bir içi, dışı yıkar ki, seni dünyadan el çektirir.
Oturtur uzaklarda bir köşede, sadece O onu öyle zenginleştirir
ki; ne varlığa sevinir, ne yokluğa yerinir, o öyle bir haldir. O
hali yaşamayı nasip etsin Rabbim, cümle dostlara.
Özümüz gerçekte olanı serdi. Gün gün yaşanır, öğün
öğün alışmaya çalışılır. Uyum içinde olduğunda akış seyrini
tamamlar. Uyumsuzluk olmasın ne bedende, ne halde, ne de
çevrende.
Sayfa 187
Sen kendini bildikçe, etrafının ne istediğini öğrendikçe,
uyuma meyil edersin. Çünkü bulunduğun hal onu gösterir
sana. Özde olan dedik ya çıkar zuhura. Bir hikâyedir aslında.
Hayatın tamamı hikâyeden ibarettir. Bir tek gerçek vardır ki,
Hak kitabında özün özüdür. Bunu bilerek sayfaları çevirdiğinde
çok şeyler anlatır sana.
Senden sanadır, senden onadır, ondan sanadır. Geliş,
gidiş, tek taraflı değildir, bu bilince ermek, bu murat içinde
nefes alıp vermek. Hak katında yazılıdır aslında. O zaman
dilimi var ya, o zaman diliminde, sorgular açıldığında, bi çare
halin boyun eğdiğinde, neleri boşa harcadın, neleri bohçanda
sakladın, işte o gün çıkacak meydana. Yeter ki Allah’ım deyip,
geçmiş adına hep tövbe edelim.
Tövbe etmedikçe günaha meyil her geçen gün artar.
Artmasın, eksiltelim. Sevabın kefesine, hizmet ile sevabı
karıştırıp, hal edelim. Gün gelecek, aldığın her bilgi, seni sana
gösterecek. Bir tek senle kayıtlı da değil. Seni gören her can,
kendinde olmayanı sende gördükte, Hayıflanıp, bir daha dönüp
seni seyredecek.
Allah’ıma emanet olunuz, her gelen güne, her nefes
aldığın öğün için, Allah’a hamd edip, şükrediniz. Çocuklarım ne
olacak, ben ne olacağım kaygısını yük etmeyin. Ne
yaşanacaksa yaşansın, onun bir gün sana kazandıracağı
hakikati beklemelisin. Allah’ıma emanet olunuz.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Hak bir Allah
Ya Muhammed Ya Resulullah.
Muradımız sensin Rabbim, senin bize murat ettiğini,
bizimde seni bilmemizi tasdik edecek melekler gönder
Allah’ım. Şahitlerin var, hallerimizi, bütün hal ve
hareketlerimizi kayıt tutacak meleklerin var. O meleklerin
sana söyledikleri, inşallah mizanda güzel hallerin ağır
gelmesini nasip et Allah’ım. Bütün, bütün kainata, vatanımıza,
toprağımıza ve insanlarımıza can olan her yaratılmışa selam
Sayfa 188
olsun, selamet buldursun Rabbim. Sen hepimizin, her birimizin
yanında ol, bizi bırakma, kendinden uzak tutma Allah’ım,
âmin.
- Dinler nerede ayrıldı demiştiniz ?
- Dinler aslında birdi. Aslında hepimiz islam üzere
dünya’ya geldik; bütün yaratılmış; hırıstiyan, musevi, hepsi,
bütün şeyler, kabile, kabile, bu yeryüzünde ayrıldı. Dillerde,
aynı şekilde, yeryüzünde ayrıldı. Bölükler, milletler, kavimler,
diller, örfler, adetler ama inanış tekti ve İslam adına gelindi.
- Bütün Dünya da kabul edilecek mi İslam dinini ?
- Zaten kabul edildi de kimine ağır geldi. Kimine zor
geldi. O islam üzerine yaşamanın külfet olduğunu savundular,
herkes işin kolayını tutmaya çalıştı, bir türlü kabul edilmedi,
ama tek din var, Hak dini, İslam dini. O dinlere de sözümüz
yok, çünkü her biri burada ayrıldı.
- O zaman onlar da bunu biliyorlardı, bildikleri halde
bunu uygulamıyorlar mıydı?
- Şimdi bilen, bilmeyen buraya onlar bilerek geldiler,
ama burada unutturulduk birçok şeyleri. Öz biliyor, ne var ki,
işte istidat kabiliyet bu devrede zuhura çıkıyor. dini müslüman
oluyor, onu seçiyor, çünkü içindeki dürtüler onu oraya
yönlendiriyor. Kimi o dürtüyü duyuyor, kimi duyduğu halde
inkâra gidiyor, olay bu.
- Bize de zorlaştırdılar yani, geçen yazı da var ya,
bize de din zorlaştırıldı bir nesil…
- Korku uzaklaştırır, sevgi yaklaştırılır. Hiç
korkutmayın. Çocuklarınıza bile, namazın öyle veya böyle, şu
duanın nasıl okunacağı, kalkıp ders vermeyin, bırakın o
safiyetle onların yapmalarına izin verin. Onlar o idrake varınca
kendi yanlışlarını zaten kendileri bulacak ama şu bir gerçek ki
gençlik uyanış içinde. Bunu unutmayın. Uyanıştalar…
Sayfa 189
- Gençlikte uyanış çok az…
- Öyle biliniyor. Aslında hepsinde çok mükemmellik
var.
Onlar açılımı tam anlamıyla yaşıyorlar. İçsel açılımı.
Sevgi nereden, imandan gelir. Yalnız yaşanan olaylarda
görüldüğü için bunu söylüyorsunuz. Ama görülmeden, bu
olaylar zuhura çıkmadan da önce, bu bilinçte insanlık, yani
gençlerimiz bu bilince sahip.
- Bazen sapkınlıklar, aşırılıklar oluyor… Onları nasıl
anlayacağız ?
- Onlar olması gereken. Hep tek düze gitmiyor hiç bir
şey. Herkes iman edecek diye bir şey yok. Böyle bir kural da
koymamış Allah’ım. Edenler ve etmeyenler. Ancak çoğunluk
inanıyor bir yaratıcı gücün olduğuna, Allah’ın büyüklüğüne
şahadet ediyorlar. Dilleri demese bile özlerinde mevcut.
- Bu zamanla ilgili galiba. 1990 senesinden sonra
doğan çocukların bilinçlerinin daha açık olduğu, herkeste var
da, onların daha açık olduğu söyleniyor…
Daha da açılacak, daha da. Çoğu zaman, büyükleri, o
küçücük çocuklardan ders alacak. Öyle bir hale gelinecek ki,
büyükler onlara danışacak birçok şeylerini verilecek kararlarda
bile onların fikri ön safta olacak. Batı özentisi çok fazla olduğu
için, sapkınlığın tek merci batı diyebilirim. Ama herkes bu
bilinçte, nerden geldiklerini biliyorlar.
- Başımıza genç birisinin geleceği söyleniyor, yani
zamanı belli değil tabii de…
- Allah doğru insanı, O’nun hükmettiği, Allah’ımın
bize layık, uygun gördüğü kişilerin gelmesini nasip etsin. Hep
buna dua edelim. Bu konuda bilgi olmasa da olur. Ama
dürüstlük, Allah inancı bilinciyle gelen insanda, her şeyi
Sayfa 190
kavraması, bilmesi, öğrenmesi çok çabuk olur. Çünkü
desteğini Allah’ım verir.
- Yeryüzünde canlıların sayısı kadar, Allah’a ulaşma
yolu vardır” diye bir söz duymuştum.
- Allah’a ulaşmanın birçok yollarının olduğunu daha
önce yazılarımızda verdik. Defalarca verildi. Bir tek, iki, üç
sınırlı değil. Birçok… Canlıyla ölçülmemiş, biçilmemiş ama
Allah’a ulaşmanın birçok yolları mevcut. Her bir yolun da
birçok ayrıntıları var, noktaları var, durakları var, sapmalar
var. Öyle böyle değil. Bir tek yolun ne halde olduğunu
bilebilsek, hepsi Allah’ımın iradesinde.
İnsanoğluna belli ilim verilmiştir, onun ötesine
geçemez. Gayb ilmi değildir bunların hiçbiri, bunu da
unutmayın. Çünkü, gaybı bilen bir tek Allah vardır. Bunlar
sadece serzeniş, ilahi feyz, başka bir şey değil. Gönle akıtılır,
oradan dile yansıtılır. Olay bu, feyz…
- Gençler sorguluyorlar niye bizim yaş günümüz
değişmiyor da, peygamberimizin yaş günü, kandiller her yıl
onar gün kayıyor….
- İşte bunlar belli bir kalıp içinde kalınmış olduğunu
gösteriyor, her yeni gün, peygamberimizin doğum günü, her
anın da, bir doğum anı olduğu bilmeli, bu inkişafa kendimizi
zorunlu kılmalıyız. Günlere sayılara takılı kaldığımız müddetçe
birçok şeyleri aşamayız. Sınırları insanoğlu koyuyor, sınırları
kaldırmak zorundayız. Her an doğum hali yaşanabilir.
- Hz. Alinin doğum günü değişmiyor mesela…
- Sizlerin bile doğum günleriniz o kadar çok ki, ölüm
günlerinizde o kadar çok. Bu bilgilerin, uyanışın, bir doğum
günü olduğunu unutmayın, uyanışınızın, içinizde bir kandilin
yandığını düşünün, uykudan önce. O kandil, ne oluyor diye,
Sayfa 191
Hayret makamıdır, o da bir doğum günüdür. Bir yerlere
ulaştırması gerekir. Birçok doğum günleri, birçok ölüm günleri
vardır. Kaç çeşit ölüm olduğunu daha önce yazıda vermiştik.
Hayırla var edilmiş, Hayırlı günlere, bizleri de ortak et
Ya Rabbim. Hayırla var edilmiş dost ellere, bizim de ellerimizi
onlarla bağla Allah’ım. Hayırdan söz eden dilleri, Hayırdan
kulak açan dostları, bizlerle karşılaştır, kucaklaştır Allah’ım.
Şer olandan koru, Hayır olanla barıştır bizleri Allah’ım.
Günahsız, doğduğumuz gibi sana dönmeyi nasip et Allah’ım.
Pırıl Pırıl; nurumuzu harcamadan, emanetine ihanet
etmeden sana ulaşmayı nasip et Allah’ım. Kelimeyi tevhidi
yaşayarak, Hayata geçirerek, öğrenmeyi nasip et Allah’ım.
Kelimeyi şahadeti de iman üzere yaşatarak son nefesi
verdirmeyi nasip et Allah’ım. Amin.
Selam olsun, 27.06.2013
Selam Olsun, gönül kapın önce çalınır. Sonra konuk
orada misafir edilir. Sofraya oturulur. Hak muradıdır diye
önüne nimet çıkarılır. Ya nasiplisindir. Ya da nasipsiz. Nimetini
aldı isen hamd edip şükretmelisin. Elin bir türlü nimete
varamadıysa nasibim daha henüz yoktur deyip Allah’a boyun
bükmelisin.
İsyana yönelme ey can. Her olay isyan ile çözülmez.
Güzel hal ile Allah ile muhabbet ile çözülür. Sen Allah’ım,
Allah’ ım deyip gözyaşı döktüğünde, Allah seninle ünsiyetini
kesmek istemez. Sana vereceği o en güzel şeyleri bazen askıya
alır. Dedik ya daha önce de, çünkü kulunun yakarışını pek
sever. Pek sever yakınlığını, ünsiyetini.
Zevk-i muhabbet edelim ey can. Hasbihal edip de Hak
sözü ile birleyelim. Nerden geldik nereye gidiyoruz. Bu bilinç
Sayfa 192
ile ona yönelelim. Teveccüh hali Allah’a yakınlıktır ey can.
Teveccühünde olalım. İştiyaki ile aşk ateşi ile yanalım.
Döne döne bulunur. Bu kapı öyle bir kapı ki murat
içredir. Hak kapısıdır çok aşıkar edilmez. Gizlidir. Çünkü orada
verilen sözler oldukça gizlidir. Onun ahengini herkes yaşamak
isterse yaşanmaz ancak ehil olana o sofra açılır. O buyur edilir.
O anlayışta olana her can hizmet eder. Onu gönül sevgisi ile
sofraya getirme izni verilir. Sen, ben yokuz aslında hepimiz,
hepimiz birdeyiz. Hepimiz onun hücreleri onun zerresi onun bir
parçası olduğumuzu tefekkür ile bilmeliyiz.
Nedir bu kavga, nedir bu işgüzarlık, nedir bu bilmişlik,
nedir bu benlik sevdası? Nasıl bir geçiş planı kurarlar? Nasıl
bir köprü üstünde olup da karşıya geçmenin iznini kendince
kendinden alırlar. Hak karıştırılmaz. Muhabbeti oluşturulmaz.
İşte bunlar da, kolaya değil zora sahip çıkmazdır. Yoluna taş
koymaktır. Oysa yoldan taşı alıp bir kenara atmaktır. Bunlar
düşünceleri ile niyetleri ile yola taş koymaktır.
Sen safiyet ile yaklaş Allah’ına hele hele gecenin bir
vakti. Böl uykunu da kalk, Hakkı zikretmeye bak. O öyle bir
haldir ki. Unutulmasın, unutulmasın. O senin berzah aleminin
projektörüdür. Bunu unutmayın gecenin ibadeti, berzahın
projektörüdür. O öyle bir aydınlık yaratır ki. O aydınlıktan
hiçbir yaratılmış ondan uzak duramaz. Ne yaptı da bu nura
sahip oldu der.
Bunun için dostlarım her can gecenin sessizliğinde
Allah zikri ile, Allah niyeti ile ibadetleri devamı ile çok uzun
olup da kendinizi zora sokmayın. Sadece küçücük bir ayet
okuyup, ellerinizi açıp da, “Tövbe Allah’ım, gelmiş geçmiş
günahlarımın adına, tövbe Allah’ım, yaşadığım bunca yanlışlar
adına tövbe Allah’ım, sen beni benden iyi bilirisin, ne olur
sevap yapma iznini ver bana” demelisin. İşte olay budur. Ama
o niyetle uyanmak, Allah’ın yanında makbul, makbul bir
hizmettir.
Sayfa 193
Gel ey can gel birlikte olmaya. Gel senin tefekkür
alanına cümleleri birlikte tefekküre dalmayı murat etmeye. Gel
dostum gel elindeki anahtarı doğru yerde kullanmayı, her cana
da bunu öğretmeyi, önder olmaya gel, ey can gel.
Şimdi bir çok yaşanacak olaylar için korkutmayalım.
Önce bunu çok iyi dinleyin. Hiçbir şeyde korku olmasın.
Allah’ım neyi murat ettiyse teslim olmalıyız. Önce bu
teslimiyeti kendinize mal edin. Her an bir tek Besmele. Dilde
Besmele-i şerif. Euzü ile başlayıp Besmele-i şerif ve elinize bir
avuç toprak alıp da O toprağa o çekilen zikredilen besmeleyi
üfleyerek onu öyle bir serpin ki çok uzaklara alabildiğine onun
her zerresi hakimiyetini sağlar. Olayın hakimiyetini sağlar.
Çocuklarınızı bile besmele ile gönderin. Besmele ile
evlerinizin kapısını açın. Onları buyur edin. Besmele-i şerif
açılımın gereğidir. Dua izninin gerçeğidir. Besmele-i şerif ilk
var edilenin edeceği zikirdir. Eyvallah.
Şimdi bugün çook özel bir gün diye düşündük.
Dostumuzun hanesine o niyetle geldik. Çok üzülme dostum,
çok üzülme. Kendini harap edip de yerden yere salma. Bırak
Allah’ına, Allah verir cevabını, her şeyi ona havale ettikte
bütün yük kalkar üstünden bunu sakın ola unutma. Bırak o
yanışta olsun. Bırak kendini O, kendini o yanış içinde bulmaya
çalışsın. Yoksa böyle yapmakla yanışta oluşmaz ki o yanışta da
kendini asla bulamaz. Sen kendini bilen sen her öğünde Rab
adına hizmet veren insansın. Eyvallah dostum, alan bilir
sormadıysa da bu söz ona teslim edilir. Eyvallah, eyvallah.
Dostum dost olalım, ne ile dost olunur. Önce özünle,
seni var edenin emaneti ile. Öyle sarıl öyle sarıl ki ona çünkü
onun muradıdır, Hakkın muradıdır; O öz sende emanet; o nur
sende emanet; dilden gelen her söz Onun izni ile o tefekkürün
meyvesidir. Tefekkür meyvesidir. Her bir sözün özü aslına
ayandır; aslı ordadır, suret burda, yanılgı olmasın. Özden
Sayfa 194
gelen her söz gerçektir de denmesin, her şeyin doğrusunu
bilen bir tek Allah var.
O söz nerden gelir, nereye gider, bunlara kafan hiç
yorulmasın, herşeyin özünü bilen O ise, dilerse konuşturur,
dilemezse susturur. Ona havale etmelisin. Her şeyde o sözlere
bağlı kalınmasın. Bir tek Allah kelamı vardır, onunla iç içe
olun. Bu sözler onun da meyvesi olsun. Sevgimiz Hak muradı
içredir, yaşadığımız aldığımız her nefes onun izni iledir. Ama
vazifeyi önceden aldık. Onu ifa etmeye bakalım. Yok vazifem
nedir, ben hala bilmiyorum dersen. Elleri bağlı otur derim. Her
var edilen, bir vazife üzere gelmiştir. Her var edilenin bir
misyonu, üstlendiği bir görev vardır. Görevsiz hiçbir şey
yaratılmadı.
Eyvallah, eyvallah gönülden geçene eyvallah. Hadi
şimdi ara verin sohbet edelim.
Sayfa 196
Temmuz ayı kapak resmi :
Görünür Işıkta Yelken (Vela) Üstnova Kalıntısı Açıklama : Patlama çoktan sona ermiş ancak sonuçları halen devam ediyor. Yaklaşık on bir bin yıl önce, Yelken Takımyıldızı'nda yer alan bir yıldız, daha henüz yazılı tarihin başında yaşayan insanların kısa bir an görebilecekleri tuhaf bir ışık noktası yaratacak şekilde patlarken görülmüş olabilir. İşte o yıldızın dış katmanları, yıldızlararası madde ile çarpıştığında bugün halen görülebilen bir şok dalgasına neden olmuştur. Kabaca küre şeklinde olan ve genişleyen bu şok dalgası, x-ışınında görülebilmektedir. Yukarıdaki görüntü, yaklaşık 100 ışıkyılı genişliğinde olan ve dolunayın 20 katı çapında görülen bu lif görünümlü devasa dalganın büyük bir kısmını görünür ışıkta yakalamıştır. Patlayan yıldızdan çıkan gazlar, ilerledikçe bozunup yıldızlararası madde ile tepkimeye girdikçe, çok çeşitli renklerde ışık ve enerji kuşakları yaratmıştır. Yelken Üstnova Kalıntısı'nın merkezinde ise, her saniye kendi etrafında ondan fazla kez dönen nükleer bir madde kadar yoğun bir yıldız olan, bir atarca kalmıştır.
Sayfa 197
Selam olsun, 04.07.2013
Selam Olsun, suyu kaynağından aldıysak, kaynağından,
dağıtmayı deneyelim. Her hali güzel dedik ise, olumsuza da,
aynı değeri vermeli.
Gelene gidene sözümüz, her birinin özüne, bu öyle bir
haldir ki; “ne yaptım da kırıldılar bana”, “ne dedim de
darıldılar bana”; bu dilden uzak, gönülden ırak tutulmalı.
Uyanış ne kadar önemli ise, her var edilmişte, yanış o
nispette çok önemlidir. Uyanış ve yanış zuhura çıkmadıysa,
onu o hale getirecek, önce niyet, sonra istidat ve kabiliyet.
Defalarca veririz, onu keşfedemeden, Hakka yürüyen kullarına,
hem yazık, hem vah, vah’tır.
Allah’ım bir kulunda bir zuhuru gerçekleştirecek ise
esmanın terkibinde yapar. Esmanın50 dışında hiçbir olayı zuhur
ettirmez. Şimdi bende size soruyorum. Bu ne demektir,
bundan ne anladınız? Sırayla konuşun. “Zuhur, esmanın
nispetinde olur”, şimdi tek tek dinlemek istiyorum.
- Bizlerde, istidat ve kabiliyetlere göre şekilleniyor
esmalar, o şekilde tecelliyat oluşuyor, zuhur oluşuyor,
diyebiliyoruz, bu olumlu veya olumsuz olsa da.
- Allah’ım bu esmaları önce Adem’e sonra da
insanoğlu’na verdi. O esmalar hepimizde mevcut. Meleklere
daha azını verdi, Adem oğluna daha fazlasını verdi. Hepsini
verdi. Bizlerde o istidat ve kabiliyetler oluştukça, biz de o
yönde geliştikçe, o esmalar birer birer zuhura çıkacak ve
tecelli edecek.
Evet doğrudur. Burda hep olumlu tarafı değil. Birde
olumsuz haldeki tecelliyatı düşünmek zorundayız. Kulu hangi
50 Esma : 1. Adlar, isimler 2. Kulaklar, işitme. – örneğin, Esmaü'l-Hüsna: Allah'ın güzel isimleri vb.
Sayfa 198
halde ise Allah’ım elbette ona göre esması ile zuhurunu
çıkaracaktır. Ama iyi veya kötü her ne ise, sorumlu olarak, kul
muhatap alınmıştır. Ya olumludur, ya da olumsuzdur. Bir
olumlu esma, bir de olumsuz esmalar. (Celal ile Cemal gibi).
Eyvallah.
- Bu da, kul Allah işbirliği ile mi oluyor?
- Hayır, bu sadece kulun fiiliyatıdır, Allah’ın onun
karşılığındaki zuhuratıdır.
Gün, günden de güzel. Gün, öğün öğün yaşanırsa, o
hazzı alanda, mutlak özel. Geldik, gidiyoruz; ne soy, ne sop, ne
unvan. Bunları, bilinç seviyeleriniz yükseldikçe, onları terk
ediyoruz.
Eşimiz olamaz; tanınsan ne olur, tanınmasan ne olur,
seni bilen var ya o yetmez mi sana. Ürettiğin değerler
önemlidir, ne ürettin, bu kadar bilgiyi aldında, bu güne kadar
neyi vücuda getirdin. Ben bunu sorarım.
Her olay, alınır verilir, güçte yeter, kayıttan da geçer.
Ne var ki, zor gelmemeli. Emeği verdinizse, mutlak onun
oluşumunu, topluca seyretmeli. Emek vermediğin hiçbir işi
sevemezsin. Beğenilmez. Önemsenmez. Önce emek
vereceksin, zamanından, ayıracağın vakti, önce aldığın bilgiler
için kullanmalısın. Bazı dostlarım, bu sırayı şaşırıyor, onun için
de geri kalıyor. Ve bundan sonra çok dikkat edilmesi gereken,
artık sonuçların görülmesini istiyoruz, “geldik, alamadık,
olamadık, bulamadık” sözcüklerini telaffuz etmeyin diyoruz.
Artık, sonuçların alınmasını, her birimiz, görmek istiyoruz.
Allah’ımın verdiği, her görev, her bilgi değer bulmalı ve
o hiç ne ertelenmeli ne de önemsenmemiş hale getirilmeli. O
değerlere sahip çıktığın nispette sen, sen olursun. Hak katında
da, hem özlenen hem sevilen olursun. Sen onları
önemsemezsen, o bilgilere önem vermez, kulak ardı edersen,
Rabbimin hiç hoşuma gitmeyeceği, kuldaki davranıştır,
unutulmasın.
Sayfa 199
Her doğrunun bir de yanlışı vardır. Her yanlışında bir
de doğrusu vardır. Oluş ve bozuluş, mizana uygun yaşanmalı.
Mizan çerçevesi içinde, değerler tezgâha konmalı.
Ne yaptım, ne ürettim; kime ne hayrım oldu; kime ne
hayrım oldu; hizmetimde kusur ettim mi? Hak için yola çıktım
mı? Hep bunu kendimize, her gece mahkemeyi kurup,
sorgulamayı yapmalıyız. Bu mahkeme kurulmadığı müddetçe,
hata hata üzerine asla atağıyı bulamayacağız, bunu
unutmayın.
Gerçek günün özlemini şimdiden hissetmeliyiz. Yoksa
gerçek günün korkusu ile her anımız zehir olmakta. Bunu
unutmayın. Korku değil, sevgi ile yaklaşalım.
Tevhid, tevhid eyvallah. Tevhidin, aslı esası, öyle
mükemmeldir ki… Tevhid kısaca anlatılması gerekiyorsa,
doğduğun halde, gönderildiğin, o safiyeti kazanıp, tekrar başa
dönmek, sona dönmek. Amaç budur, tevhid budur aslında.
Tevhid böyle bilinmeli. Pırıl pırıl gelip, pırıl pırıl, burada o
temizliği sağlamamız gerekir.
- Kaç tane alem var ?
- Efal alemi, nasut alemi, melekut, ceberrut, şahadet,
berzah, 18 bin alem … Çocuklarım, çocuklarım, alemlerin
sayısı öyle çok ki, her yıldız bir alem… Her var edilmiş bir
alem… Gök alemi, yer alemi, alem içre alemler, binler, yüzler.
Bunlar ne rakama gelir, ne onunla ilgili sayılar tutulur. Her var
edilen bir alem… Her yaratık bir alem. Gezegenler… Alem
içinde alemleri seyredin.
Öyle büyük dersler içinde olmamız gerekir ki...
Veriyoruz, aşkla arzu edenleri de seziyoruz. Vermekten asla,
asla üzülmüyoruz, sıkılmıyoruz, bilakis, memnuniyetle, aşk ile
şevk ile veriyoruz. İstiyoruz ki hepimiz, aynı yere vuralım.
Hepimiz aynı noktadan yücelelim. Aynı noktadan sıçrayalım.
Nereye, elbette yüceye. Allah’ın izni ile, bunu sizler istediniz,
Sayfa 200
bu sofraya çağrıldınız. Sesle değilse bile, içsel dürtülerle
davette bulunuldu. Şimdi ne diye buna sahip çıkmazsınız.
Evet, içinden geçirene, eyvallah, eyvallah. Hazır
mısınız? Hazır mısınız? Birlik adına hazır mısınız? Öyle bir
hazırız demenizi bekliyorum ki…
Hem ikrama sahip olun, hem de imkânlara… Bu
imkanla ikramın bir arada bulunduğu, bir arada alındığı, çok
zordur aslında. Buna sahip çıkmak çok zordur aslında.
Akaid derslerinin bir çok ayrıntıları var, enaniyet51 var.
Ama sizlerde gevşeklik gördüğüm zaman, çalışılmıyor mu
eyvallah, çalışılıyor, onları da görüyorum; çalışanları da
görüyorum. Ama istiyorum ki, aynı yere vurmalıyız, aynı yere.
Birçok sıkıntılar oluşuyor, yanlışlıklar oluşuyor. Sözünüze,
verdiğiniz ahde vefa göstermediniz. Bunlara riayet edelim. Bir
de bu yazı her dosta gidecek. Her dosta.
- İsimler?
- İsimlerin bizce hiçbir önemi yok. Onlar zaten
kendilerini biliyorlar. İsmi koysanda koymasanda kimin ne
düşündüğü, ne söylediği çok açık. “Bu bana geldi, çünkü ben
böyle düşünüyordum”, diyecekler.
- Herkes kendini çok iyi biliyor ama hiç kimse kendini
söyleyemiyor.
- Söylemiyor; neden. Çünkü hiçbir şeye hazır değiliz.
Allah’a suçlarımızı nasıl itiraf edeceğiz. “Ben burada haksızım
diyebilmek, ben burada çok kötü şeyler yapıyorum
diyebilmek” erdemdir aslında. Ama nedense hep güzel şeyleri
dile getiririz, gizli olanları da hep saklarız. Cesaretimiz yok,
51 Enaniyet : Kişinin kendisine müstakil bir benlik vermesi, hem kendi varlığını hem de etrafındakilerin varlığını Allah'tan bağımsız görmesi, davranışlarını, bakış açısını bu
zihniyete göre düzenlemesi anlamına gelir Kısaca bencillik.
Sayfa 201
onları sergileyemeyiz. Asıl onların sergilenmesi, önemli olan
budur aslında.
Şimdi tekrar söylüyorum. Sizce hangisi uygunsa
söyleyin. İsimleri koyun veya koymayın. Fikir birliği yapın.
Bizce önemli değil. O okuyunca, zaten kendine ait olan, şurda
kaç kişi varsa herkes kendine ait olanı oradan alacak.
Vefa çok önemlidir. İnsanın vefası, insan vefa
gösterirse, mutlaka Rabbimden destek alan bir kul
sınıfındadır. Her halini Allah’a arz eden, her olayda, Allah’ım
diye ona öncelik tanıyan bir kul. Allah’da onu her defasında
destekler ve onun bir ayrıcalığı vardır. Bunu böyle bilin.
Çok açık olun, açık yüreklilikle davranın ve
birbirinizden yapamadığınız dersler için yardım isteyin. Şunu
nasıl yapayım, bunu nasıl kendime alıştırayım, bir türlü aklıma
girmiyor, bunu aklıma nasıl sokayım. O kadar çok şeyler var ki
öğrenilecek. Niye bir toplulukta konuşulduğunda sizler suskun
suskun oturup bakacaksınız. Onlardan çok daha ileri dersler
alıyorsunuz.
- Dilimizin çözülmesine yardımcı olur musunuz ?
- Dil çözülür yeter ki iste evlat, yeterki iste, öyle
topluluklarda olmanızı, o topluluklarda fikir yürütmenizi ve bu
derslerden vermenizi istiyorum ki, bunlara önem verdikçe,
bunlar yerini bulacak, bunu unutmayın. Çünkü oradan
çağrıldınız, buna riayet edin. Bugün burada olmayabilirdiniz,
sofrayı tanımıyor olabilirdiniz. Olaylar olmadan önce haberi
veriliyorsa durup düşünmek lazım.
“O toplantıya gelmiyor, bu da gelmiyor, bu da gelmiyor,
bir düşünmek lazım bu insanlar neden bu toplantıdan gidiyor”
denecekse, insan gidenlerin halini örnek almaya değil, onları
bulup, onların dertlerini, hallerini sormak gerekir. Neden
gelmiyor, sıkıntısı mı var, üzüntüsü mü var, bunlarla meşgul
olmalı! Herkes birbirinden sorumlu, bunu da unutmayın.
Sayfa 202
Üç günden öte küs kalma dostuna; oturamazsın
Resulün postuna. Hak için verdiğin her sözde, sen onda, o
sende olduğunu unutma. Birçok dualar vardır ki, Allah’la kul
işbirliği içinde, karşılıklı söylenir. Rabbim, kuluna öğle değer,
öyle önem verir ki, ne kadar seviyorsan, o sevdiği içindir. Bunu
da böyle bil.
Allah senden el çektiği zaman, Allah’ım o faciaya hiçbir
kulunu düşürmesin. Onun için seviyorsun, çünkü sevildiğin
için. Allah’a ne kadar yaklaşırsan, o sana, sürekli, benimle ol
diye çağrıda bulunuyor, sürekli. Onun için ne gece, ne gündüz,
ne uyku, ne uykusuzluk vız geliyor. Her an hazırsın, gel
deyince koşmalısın. Böyle düşün: “O istiyor beni. Benimle
olmak istiyor. Dualarımı okuyayım, Kur’anımın zikrine
varayım, o da beni karşıdan dinlesin”. Olay bu. Abest bir şey
yok aslında. Her şey senden sana dönüşte.
Burada değil, orada göreceğiniz şeylerden
sakınmalısınız. Onun için bu şahadet âleminde, sebeplerin var
olduğu ve neticelerinde orada görüleceği, o güne gelmeden
önce, hazırlık burada tamamlanmalı. Kısacası, her birinizin,
farklı farklı rolleri var. Farklı farklı. Kiminiz anne rolünde çok
başarılı, kiminiz evlat rolünde, kiminiz baba rolünde. Kiminiz
anneanne, babaanne, kiminiz komşu, kiminiz alış verişte çok
yeterli, çok yetkili. Allah herkesi istidadına göre kullanıyor,
bunu da unutmayın. Rollerinizi o şekilde veriyor. Sen de o
istidat yok ise rolü verse de vucüt bulmayacaksa hiç anlamı
yok. Sen de ne varsa rolün ona göre ezberletiliyor.
- Esma değinizde o herhalde.
- Tabi ki. Allah’ın bir öldürücü ismi var, bir de Hay ismi
var yani diriltici. Hem o var, hem o var. Bir kulunda nelere
karşı yeteneği, nelere karşı istidatı varsa, Allah o esmasını
oraya gönderiyor. Ya öldücürü yeteneği vardır, öldürmeyi
istidat kabiliyet edinmiş, onu görev bilmiş, Allah o esması ile,
onda, vücut bulduruyor. Bu dersler, aslında o kadar önemli ki.
Sayfa 203
Şöyle kendinize dönün, kendinizdeki esmalarını, neler sende
zuhur ettiğini, çok yakın anlarsınız. Aşikârdır anlarsınız.
- Biraz önce söylediğiniz, Alemlerde budur, yani biz
bu alemleri tanıyıp tespit edip, ona göre davranış
sergilemeliyiz anlamına mı gelir ?
- Tanıyamazsın, tanıyamazsın; o kadar çok ki,
yüzlerce, binlerce, on binlerce, gökler alemi, yerler alemi, ilk
yaratılış alemi, yaratılmışların alemleri, mahlukatın her biri
birer alem. Onları nasıl yok sayamazsın. Küçük karınca,
küçücük sinek bile bir koskoca alem. Onları nasıl yok
sayabilirsin.
- Alemde ne varsa ademde de o var…
- Sende toprak unsuru var, sende maden unsuru var,
hava unsuru var, ateş unsuru var. Toprakta hangi, azot, fosfor,
ne var ise, bütün o madenlerin, hası, özü önce sende var.
- İnsan, insana bakarken de bunların hepsini görmesi
mi gerekiyor ?
- Hepsini, hepsini. O zamanda o kimseye
kızamıyorsun, o kimse de hata da bulamıyorsa da. Her ne
kadar sana yanlışlık yaptı ise de; çünkü seni de yaratan O…
Sahip tek.
- Akaid bilgilerinin özü herhalde bu..
- Bunlar, sizlere ruhsal yapılarınıza göre veriliyor.
Akaid dersi, tasavvuf dersi, Hz. Ali’nin dersine girildiğinde, o
tek şey, bu konuların, Allah’ım ona özellik verdi. O dersleri, hiç
biriniz alamazsınız. Beden yapılarınız kaldırmaz. Sizlerin
kaldırabileceği şekilde, azar, azar veriyoruz.
- Hala dünya’dayız biz.
Sayfa 204
- Tabii, vazifeliyiz. Sizler nasıl vazifeliyiz diyorsanız,
bizlerde sizleri eğitmekle vazifeliyiz. Statü, etiket bunlardan
uzak kalmalı. Biz sadece O yüce yaratıcının küçücük bir
nüvesiyiz, küçücük…
- Göçen veya hayatta olan bir insan için af dileyebilir
miyiz ?
- Şimdi, Allah’ın işine karışmak olur. Sen dile, iyi
niyetinle yapıyorsun ama, onun kabulü sadece yaratıcıya ait.
İşte, yanlış anlaşılıyor, göçenlere, okuma yok değil, yapılır.
Sen burada aslında onu arıtmaya çalışırken, kendin
arınıyorsun.
Sadece güzel şeylerle yad edilmesi, anılması, tabii ki
çok güzel. Ama o af Allah’ımın iradesinde, eder, etmez. Her
birinizin, belli bir süresi, belli bir af tablosu var. Her birinizin
bir Araf dinlenme yeri var52, tepesi var. Onun için bunlar çok,
çok önemsenecek, çok özel bilgiler.
- Kur’an’ı çalıştığımızda, ya da okuduğumuzda, iki
seferdir oluyor, Ülker anneyi hissediyorum, evindeymişiz gibi
orada hissediyorum…
- Göçmüşlerinizi, çok fazla anıp, onları çok fazla
çağırmayın. Onlar yerlerine alışamıyorlar. Onlar o kadar
boşlukta oluyorlar ki, yani insanoğlu, göçene de Hayatta olana
da çok eziyet veriyor. Yerinde olmasını talep edin. Öyle dua
edin ve “Sen yerinde ol” deyin, oraya alışması gerekir. Sürekli
çağırırsan, olmaz, artık dünya onun için önemli değil, orası
onun için çok önemli.
52 A'RÂF suresi, 46.ayet : “Ve beynehumâ hicâb ve alel a'râfi ricâlun ya'rifûne
kullen bi sîmâhum ve nâdev ashâbel cenneti en selâmun aleykum lem yedhulûhâ ve hum yatmeûn”. Türkçe açıklaması : “İki taraf arasında bir perde ve A’raf üzerinde bunların hepsini
simâlarıyla tanıyan adamlar vardır. Onlar cennet halkına: “Selâm sizin üzerinize olsun!” diye seslenirler. Kendileri cennete girmemişler, fakat girme iştiyakı içindedirler.”.
Sayfa 205
- O düşünceyle onu çağırmış mı oluyorum?
- Tabii ki, sürekli ülker anne, ülker anne, sürekli bunu
tekrarlandığında, o zaten anıldığım yerdeyim diyor, uzağa
gitme. Ne diyor, veliler bile, “beni toprakta değil, beni
toprakta değil, beni sevenlerin gönlünde arayın” diyor. Onun
için, çok fazla, rahatsız edecek kadar, özlem duyacak kadar,
sonra kime özlem duyuyorsun, sen dirilere duy, göçenlere
değil. Hepiniz oraya gideceksiniz, kim kime özlem duyuyor.
Allah’ı özle Allah’ı, velileri özle, peygamberimizi özle, onun
bizlere verdiği birçok özellikleri özle, “bütün mümin kullarına
ve mümin olmayanlara da hidayet nurunu istet, nasip et,
onlara da özletmeyi nasip et Allah’ım”.
- İstidatlar değişiyor mu?
- İstidatlar değişir tabii. Bir üst seviyesine çıkabilir,
bir de bir alt seviyesine inebilir. Anladın mı? Böyle olur, ama
istidat kabiliyet, şu dünya âleminde, hiç bir ürettiğin bir şey
olmuyorsa, işte o zaman acınacak hale oluyor insanoğlu. Bir
şey geliştirememiş, bir şey üretememiş, dinlemiş, dinlemiş
gitmiş. Allah onu istemiyor.
- Yani üretmek demek? Fiiliyata geçirmek…
- Tabii ki, yani illa al eline, inşaat yap demiyor. Birçok,
birçok, tabii onlar yük verir… Bir şey yerine ulaşmadığı zaman,
o bilgiler sende yük haline gelir, sıkıntı yapar, bir çok olumsuz
halleri meydana getirir. Bir düşünürsen…
- Hiç hafife alınacak şeyler değil. Her satırında bir şey
veriliyor, yazının her satırında bir şey veriliyor, her
kelimesinde…
- Sohbetleri çoğaltın, cemaatleri çoğaltın. Sık sık bu
sohbetler edilmeli. Muhabbette aldığın hazzı, istediğin kadar
tek başına yap, oku, yaz, mümkün değil; çünkü tecelliyat
muhabbette oluşuyor.
Söz gelirse, izinlidir bu biline, her olay yerindedir,
şüpheye sakın ola düşme. Ne gelirse gelsin, koy onu bir
Sayfa 206
kefeye. Bir gün o kefede değer bulur, sanılmasın unutulur.
Allah’ımın muradıdır; kuluna hitabıdır. Öyle bir feyz akışı
sağlanır ki, yeterki o kapıyı hep açık tut. Gafil olma. Allahtan
gafil olanın sonu da hüsrandır, onu da unutma. Ama öyle bir
arif ol ki, her zerren, o iştiyak ile her anın Hak katına hizmette,
her hareketin davranışın, melekler nöbette.
Sen bir tek, yemek, içmek, eğlenmek için gelmediğini
bil yeter. Öz vazifeleriniz var. Bu bilinçte olun. Hani sıçrayın
dedik ya; her bilgi alışında, bir sıçrayış yaşanır. Bu
tekâmüldür, gerçek yerini bulma halidir. Halden hale geçilir.
Kul kendinde var olanı bilmeyebilir. Bazı haller, kuluna hediye
gibi gelir. O hediyeyi, kabul ettin ise, ona, bir karşılık beklenir.
Minnetin ile şükranın ile Hak muradıdır diye, karşılığını
vermelisin.
Hayır ekelim, Hayır biçelim. Her oluş ve bozuluşta,
Allah’ımın, muradıdır deyip, üzerinde çok tefekkür edelim.
Allah bir kuluna, bir gayret verdi ise, onun sebebi hikmeti,
bilinmeli. Bir hadiseye geçiş olmadan, önce gayreti, Hayreti
gelir. Bu neden geldi bana da dememeli.
Hazır olun, hazır olun, içsel ve dışsal hazırlığı layıkıyla
yapın. Bundan böyle var mısınız birliğe, Bundan böyle
yürüyecek misiniz bu uzun yolda?
Zor gelse de, Allah’ımdan kolaylık dileyeceğiz, her hali
bir göreceğiz. Onda bunda demeden huzuru, her anı onun için
bulduk, kaybetmeyeceğiz.
Yağız ata binipte geldim. Hoşbulduk, hoşbulduk.
Desturu aldık, duaları yedi millete dağıttık. Öyle hal buldurur
ki, kul kendi kaderini kendi yazar denilirse de, niyeti kul kurar,
Allah’ım, o niyeti oldurur ve işin önüne çıkarır. Sen kendini
böyle sınamalısın. Sen kendinde olan meziyetleri, güzel halleri
ve olumsuz halleri, ayırıp, ayırıp kendini toparlamalısın. Hak
muradı değildir, kulun yüzleşmesi gereken bir haldir.
Sayfa 207
Güvenin gençliğe, güvenin diriliğe, güvenin gelişen
hallere… Eyvallah diyelim. Gün gelecek övünülecek, gün
gelecek ilmeği kendi kendine geçirecek, gün gelecek verdiği
sözlerin, ne kadar anlamsız olduğunu, kendi de görecek.
Hayırdır, Hayır bulalım. Şerden uzak kalıp, Allah’a el açıp
yalvaralım. Bir avuç toprağa besmele çekip, uzaklara atalım.
Allah’ım bundan sonraki oluşacak haller için, korkunç haller
için, Allah’ımdan yardım etmesini talep edelim. Size söyledim,
kolay geçmeyecek, kolay geçmeyecek. Ne var ki Allah’a
inancımız sonsuz, onun izni ile işimizi kolaylayacak yardımcılar
gönderecek.
Günden güne buradayım. Gitmedim bir yere.
Aranızdayım. Öyle hissettirdim ki, öyle kendimi aşikâr ettim ki,
gören gördü, kimi söyledi, kimi unutup gitti. Ama
aralarındayım. Övülünecek hallerle yaşatıldı. Övülünecek,
gurur duyulacak gençlerimiz, hep Allah’ın izni ile, Atam
izindeyiz, dedirtecek. Hoş olun, hoşçakalın. Murad üzere
yaşayın, gelişen olaylara duyarsız kalmayın.
- Sadece dua mı edelim.
- Yapacağımız tek şey o. Tek şey o. Dualar edeceğiz.
“Zahmet değil, Allah’ım ülkemize rahmetini nasip et”
diyeceğiz. “Kötü düşünceli olan bütün insanoğlunu, iyi
düşüncelerden, ayrı tut” diyeceğiz. Kefenin sağ tarafına el
uzatalım; sağ elimizi kaldırıp, “Allah yetiş” diyelim.
Huzurdayız, huzurda olalım, Atanın izni ile, öyle dediler, bizde
onu tekrar edelim. Yanınızdayım, yanınızdayım, yanınızdayım.
Bilinmeli, gözden ırak değil, her şey aşikâr edilmeli.
Bak göreceksiniz bundan böyle, her yerde, ufak da olsa
nişanlar, aşikârdır. Bu görülecek. Gayret elidir, uzanır, gayret
elidir kavgayı barışa sürükleyecek. La ilahe illahlah
Muhammed en Resullallah(2).
Sayfa 208
Yazıları göndereceğiniz kişiler için, tekrar ediyorum,
dostla mutabık kalın. Ondan sonra koyun, çok üzülüyor, dostla
mutabık kalın.
Hayret makamını nasip et Rabbim bizlere(2), yanlış
hesap kendini bir şekilde gösterecek. Hoşkalın.
Hasbinallah ve ni’mel el vekil(3),
- Dualarımızı belli bir saatte hep beraber yapıp,
göndersek.
- İyi olur, aranızda konuşun.
- Yanlış anlamadık değil mi, yazıları
göndermeyeceğimiz kişileri dosta soracağız.
- Mutabık kalın, herkese gidecek ama, ona
söyleteceğiz. Amaç nedir, kırgınlığı gidermek. Ya gelecekler,
ya da unutacaklar.
- Yazılara nokta konmadı değil mi? Toplantılara devam
edeceğiz…
- Sizlerin günahı ne. Biz o gün noktayı koyduk, yanışta
olana değil; uzak kalmayı düşünene. Allah’ım yardım et
bizlere.
Selam olsun, 11.07.2013
Selam Olsun, bülbüller öte öte, kurt kuş Hakkı zikrede
ede, kulların her biri, ona tevekkel ile yönelişi sonsuzdur, önce
bu biline.
Ne sen kalır, ne ben; biz olduk, siz oldunuz. Ben oyum,
ben ondanım demek ile yumağı düğümsüz sarmaktır. Yumak
geldi elime, gördüm ki düğüm çok, tutulacak her birine.
Sayfa 209
Tevekkel ile açtım düğümleri, sardım yumağı düzlükte.
Allah’ım, her dileyen kuluna, dilediğini verir. Ne var ki, kul
hayrı, şerri bilmez53, sadece ver diye, kendini harap eder.
Allah’ım kulunu sevdiğinden, Hayrı şerri ayırıp, ona
vereceğini, tevekkel ile ona yöneleneceğini, dürtü yoluyla
bildirir. Bazen öyle duyarsızdır ki, dürtü de ona kar etmez.
Madem çok istiyorsun, olduğu gibi verir. Sonra Hayır
göstermez, şer önüne serilir. “Ben ne yaptım der” yerinir.
“Benim kaderimdir” dediğinde, Rabbim devreye girer: “O senin
kaderin değildi. Sen onu kaderin yaptın. Allah’a havale
etseydin; teslimiyeti tam verseydin, Rabbim sana seçer seçer
de güzelini verirdi.
Sen, böylece acele ile dilediğini istedin. Her isteyişinizi,
önce Allah’ı düşünerek, Allah’ın birliğine inanarak, Allah’a tam
teslimiyet ile isteyin. İlle de ver dediğinde, başına gelecekleri
de, bir tarafa koyup düşünmelisin.
Hayrı bildi isen, şerri de bilmelisin. Şer yaşanır, hal ise
yaşatılır. Ne onunla, ne onsuz olunmaz. Kul kendince hesap
yapar, ne çare ki ayarı da bulamaz. Her şey Rabbimden derde,
dilinin ucundadır; gönle indirmez. Oysa gönle indirdiğinde, dili,
Hayır ve şerri, kesinlikle istemez. Gönle inmeyen dilekler,
sadece dil ucundadır. Onun için ben de derim, kararlı olun,
istikrarlı olun, daima olayların karşısında, kavi olun, sabit
kalın. Düşünceleri devre devre devşirin, sade olanları seçin,
“bunlar benim için en güzelidir” deyip, Allah’a havale edin.
53 Bakara suresi, 216. Ayet : “Ve asâ en tekrehû şey’en ve huve hayrun lekum,
ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn.” Türkçe açıklaması : “Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey, hakkınızda hayırlı
olabilir ve hoşunuza giden bir şey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz.”
Sayfa 210
Ne soy, ne soy, ne unvan aranır. Bu öyle bir yol ki,
sadece Hak muradını, Hakka inanış, Hakka yakarış ile yol
alınır. Sade kimlik için Allah’tan dileyin. Sade kimliği buldu
isen, onunla sarmaş dolaş olmalısın, onu korumalısın. Sade
kimlikli insanların her sözü sadelik içindedir. O sözde kaviy54
olmayı bilmelisin. Gerçeğe döndü ise yüzün, sana her şeyi
anlatır, o görüntü. Gerçekte değil ise gözün, sağdan soldan
aldığın ile yürürsün. O da seni yarı yolda bırakır, her şey
tersine dönüştedir, bunu bilmelisin.
Bir güzel gördün, güzele bağlanma. Allah’ım her şeyin
özünü, her şeyin güzelini, o bilir, o seçer, görüntü değil,
sadece özde olanı sana seyrettirir. Bunu beklemelisin.
Aceleye gerek yok. Her acele işin içinde şeytanın eli
vardır. Bunu unutma, daima sabırlı, sakin ve doğru olanları
seçmek için Rabbinden yardım dilemelisin. Bir huzur, o öyle
bir huzur ki, hakikatin zuhurudur. Hakikatin zuhurunda olmak
için, sadece soyutlanman gerekir, tam teslimiyet gerekir. Her
şeyi reddetmek değil, sevmek de gerekir. Bütünün Hayrına
düşünülen her olayda, Allah’ın rızası mutlak vardır. O rıza da
kul kendince, kendince dileğini, arzular. Dilemediğini, “Hayır
değildir”, “bana nasip değildir” der geçer.
Teslimiyet nasıl olur? Teslimiyet isteyerek olunmaz,
teslimiyet çalışarak da elde edilmez. Teslim olmayı diledin ise
sadece Rabbime dönük yaşamalısın. Onun veçhinde, onun
sevgisinde, onun muhabbetinde, onun iştiyakinde, o
teslimiyeti, Rabbim kendi oluşturur.
O hale getirir ki, bir kere sen o halde olduğunu zaten
bilemezsin. Sadece ehil olanın karşısında olduğunda, senin ne
halde olduğunu sadece o bilir. Sen sadece “Sana teslim olmak
istiyorum” demelisin. Dilin teslim olmayı ister ama halin ise
sadece Dünya’da, istemediği şeylerle, meşgul olursun. Bu
teslimiyet değildir, teslimiyete giden yol da değildir.
54 Kaviy : Sınırsız kuvvet sahibi olan, her şeye gücü yeten,
Sayfa 211
Teslimiyet, her verdiğine tevekkel, her verdiğine eyvallah
demek, her verdiğinde, ne Hayrı ne şerri sorgulamak, her şeye
boyun eğmektir. Teslim olayım dediğinde, Allah’ım önce
sınavdan geçirir. Ufacık bir sınav bile, kuluna çok ağır gelir.
Orada teslim mi, teslim değil mi her şey zuhurda, aşikâr olur.
Sen yine de dile verme her şeyi, içinde yaşa:
“Allah’ım sana layık kul olmayı, Allah’ım her dem
ilmimi arttırmanı ve sende olmamı nasip et” demelisin. Bu
yeter sana.
Evet, dost adına gelinir. Dosttan murat, Hak muradıdır
o belli edilir. Dedik ya ne soy, ne sop, ne unvan aranır. Bir tek
haldir bizi bağlayan, bir tek kaynaktır, bizde onu ağırlayan.
Sev dostum sev; her ne olursa olsun sev. Dilin sevgiden söz
etmesin, halinle sev. Gözün güzeldir deyip sarmasın, sen onu
içinle, zerrenle sar.
Hayırdır, günü bilinsin. Hayırdır gelen, her öğün onda
murat beklensin. Gün gelecek yaşananlar farklı yerlerde
seyrini sürdürecek. Ne yaşadık, ne istedik, neler oldu. Sakın
neleri, nasılları sorma! Allah’ım ne veriyorsa, mutlak zaruridir.
Bunu bilmelisin. Sen zulmetten geçmedikçe ziyanın faziletini
nerden bileceksin. Onun için, zulmet, kuluna zaruridir.
Karanlık, mutlak kuluna aydınlığa çıkış muradıdır. Bunu
bilmelisin.
Selam olsun, selam olsun. Kaygusuz söz diledi;
Kaygusuzca verdi. Her dileği kendinde bildi, her muradı
Allah’ıma havale etti. Ben veremem murad ondandır. Ben
dileyemem, dileğimin dileği de ondandır. Onun için sarıldık
Allah’a, okuduk Kuranı doyasıya. Yol aradık, yolu da bulduk
Elhamdülillah. Yeter ki önümüze çıkan olmasın, yeter ki
önümüze engel tanınmasın. Allah’ım, muradımızı, dileyerek,
severek, seçerek nasip etsin. Hazırlıklı olun, hazırda olun,
hazırlıklı olun. Neye hazırlıklı olalım. Beklemekte yarar var
diyelim; sadece hazırlıklı olun. Üç defadır verdik.
Sayfa 212
Ol zakir55 ehli yaşa onu gönlünce, ver elini, birle eller
ile gün gelecek, seni yürütürler, gönül muradın ölçüsünde, gel
çağrısına uydururlar, bu yolda hiç mi hiç, sözle hazırlık
yapılmaz. Bu yol hal ister, kabiliyet ister, istidat ister. Gelişen
her hadisenin içinde yer alır, dışında değil, birçok güzel sözler
ile yaşandı. Gün gelecek perdeler, biraz biraz açılacak. İşte
onlara hazırlıklı olun. Kimi kaldıracak, kimi kaldıramayacak.
Gönül ölçüleri ile bu yolda seyri sefer edilecek.
Saadet gemisi dedik, Hak muradıdır, o bilinsin. Gemi,
bedenlerinizdir56.
O bedenlere, öyle yolcular davet edin ki, sizin, içinizi,
güzel, ehil kişilerle doldursun. Söz hakkı, her birine verilsin.
Yolcudan maksat, gelişen haller, duygular, nefsi emmareler,
nefsi mülhimeler. İşte bunlar. Bunları tertemiz, tek düze,
misafir edin içlerinize.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
“Hazır olun” sözcüğünün manasını verdik.
Allah’ın manası kimdir?
Peygamber efendimiz, Muhammed Mustafa
Muhammedin manası, Hz. Ali, Hz. Ali’nin manası, Hz.
Hüseyin’dir.
55 Zakir : Zikreden, anan. Allah'ı gerektiği gibi teşbih ve tehmid eden. Kur'an'ı öğüt verici, gerçek bir zikir olarak gören
56 Bakara suresi, 164. Ayet : “İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven
nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe, ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li
kavmin ya’kılûn”. Türkçe Açıklaması : “Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün
birbiri ardınca gelip gidişinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyarak yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla ölmüş olan toprağı diriltmesinde, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârların değişik
yönlerden esmesinde ve yer ile gök arasında emre boyun eğmiş bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için pek çok deliller vardır”.
Sayfa 213
Onun için bunların manalarını çok iyi bilin. Bugün belki
ehli beyt aşkı duymayan, onları pek dikkate almayan kişiler,
gerçek âlemde, ne kadar büyük bir kaybın içinde olduklarını
unutmasınlar. Bunu yaşayın, yaşatın. Herkesin görevidir. Bu
böyle bilinsin. Onları hiçe saymayın, çok büyük vebaldir. Onu
üstlenmiş olmayın. Ne mezhep tartışmasına girin, ne
mezhebimiz de budur deyin. Bizim mezhebimiz yoktur, sadece
Allahın kuluyuz, bunu böyle bilin.
Selam olsun, ocakları yaka yaka geldik, her kapıyı açıp
da, Hayır duaları ediverdik. Sofraya nimeti koyamayanın,
nimetini koyduk. Yardım dileyenin, yardımında, kayıtsız şartsız
hazır olduk.
Bildiğimle eğleşirim, bilmediğimle kendimce söyleşirim.
Ne var ki her söylediğim Hak muradı için olsun; ne var ki her
gördüğün, her işittiğin, Haktan murat alsın. Dost adına gelindi.
Dosttan murat, her zerreyi, kendince, öğretti. Bilen bilmeyeni
uyarsın, ben bilirim diyenden, uzak durulsun. Sevgi ile
yürünen yolda, mutlak bir yardım el gelir eline. Yeter ki sen, o
yardımı dile.
Çık yola dendi ise çıkarsın. Nasıl yürürüm dersen, geri
bırakılırsın. Nasıl giderim, gelirim deme. O izni veren Allah’ım,
elbet yolunda yürütende odur. Hizmet ehli olmayı dile.
Muradın o olsun, sorgudan uzak, ne verilirse, şükür edip
alınsın. Azdan çoktan geçelim, az verilirse “neden” demeyelim.
Çok verilirse de “çok uzun” sözü etmeyelim. Murat ne ise o
olur. Kul kendince yorumlara katılır. Şükürler olsun, hamd
olsun. Nimetin sahibi olmaya izin alınsın.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Şimdi bütün
zorda olanlar için dua da olalım. Bismillahirrahmanirrahim,
Allah’ım sana açtık ellerimizi, huzurundayız. Sen dualarımızı
kabul et57, makbul eyle ya Rabbi.
57 Bakara suresi, 186.ayet : “Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb ucîbu
da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn”.
Sayfa 214
Öncelikle hastalarımıza, onun yanı sıra,
toplantılarımızda bulunan dostlarımızın, her birinin hasta olan
yakınlarına, tek tek acil şifalar diliyoruz, ismini bilip
bilmediğimiz bütün hastalarımıza şifa ver, şifa sendendir, ilahi
rahmet sendendir Allah’ım. Sadece şifa diliyoruz, yine de sen
bilirsin Rabbim. Ruhu ve bedeni şifa alsın Allah’ım. Kayıtsız
şartsız alsın. Sen sahip çık. Sana emanet ettik. Sen emaneti
koru gözet Allah’ım.
Dünyamızda, ülkemizde, olumsuzlukları, sen oluma
çevir Allah’ım. Barış nasip et. Sen, bugünkü sıkıntılarımızı
gider Allah’ım. Sevineceğimiz, umutla beklediğimiz o güzel
şeyleri bizlere nasip et Allah’ım. Kavgaları bitir, selametle,
sevinçle karşılaştır Allah’ım. Sevgi, muhabbet ihsan eyle ya
Rabbim.
Ölmüşleri de rahmetinle yıka Allah’ım. Cümlesini
rahmetinle yıka. Mübarek geceler yüzü suyu hürmetine,
Allah’ım kimin ne sıkıntısı var ise, onların halli için senden
yardım diliyoruz. Ne olur yardım et Allah’ım. Maddi manevi her
zorlukları kolay kılmayı nasip et Allah’ım.
Senden geldik, seninle bir olalım. Seninle sana dönelim
Allah’ım. Geldiğimiz gibi kalmayı, kaldığımız gibi de sana
varmayı nasip et Allah’ım. Yine de sen bilirsin, yine de sen
bilirsin. Her şeyin sahibi, maliki sensin. İsim ve sıfatlarının,
esmalarının yüzü suyu hürmetine, biz kullarına yardım et
Allah’ım. Amin, amin. Yine de sen bilirsin Allah’ım.
Türkçe açıklaması : “Resulüm! Kullarım sana beni sorunca haber ver ki, ben onlara
yakınım. Benden isteyenin, duâ ettiğinde duâsını kabul ederim. Öyleyse onlar da
benim dâvetime uysunlar ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar”.
Sayfa 215
Selam olsun, 18.07.2013
Selam Olsun, her devre yaşanan, kul kendi yaşadığına,
bazen Hayır sanıp bazen de şaşıran, değişken halleri ile
kimliğini bulamayan, bütün can dostlara, duacı olalım. Zorda
zahmette, ona rahmet kapısını gösterelim. Bildiğin ile
sınanırsın, bilmediğin ile sınanmaya talip olmazsın. Sen
seninle, biz bizler ile bir potada oluşacağız, Hak izni ile.
Doğu batı demeden, gündemde oluşan sözleri masaya
koymadan, gelişen haller için, kolları sıvadık, hizmete
geleceğiz. Ne söz ile ne yazı ile özden öze hitap edeceğiz.
Güne geldik ise geceyi bekleyelim. Geceden gelen ses
ile seher vaktine inelim. Seher vaktinde58 aranan mutlak
bulunur.
Sen ben demeden, gönülleri uyaralım. Her birimiz, birer
vazife aldık, bu vazifenin hazzını yaşayarak, ömrü tüketelim.
Ocağın ateşine kül oldu, demeyelim. Bir tek kıvılcım yeter, o
ateşi harlatmaya. Kül oldu dersen bittiğine işarettir. Bir
kıvılcım yeter dersen geleceğe işarettir.
Dedik ya, her olaydan haz duymalısın. Yaşanan ne
olursa olsun; iyi veya kötü. Kötü sizin gözünüzde kötüdür.
Hiçbir kötü olay zuhura gelmemiştir. Kul kendince onu kötü
yapar. Yaşadığım her olayda “iyi gün görmedim” der de yanar.
O kendi gözlükleriyle, cüzzi irade ile yani sınırlı iradesi ile
58 Âli İmran suresi 17. Ayet : “Es sâbirîne ves sâdıkîne vel kânitîne vel munfikîne vel mustagfirîne bil eshâr”. Türkçe Açıklaması : “(Onlar) sabredenler, sâdıklar, huzurunda gönülden boyun
bükenler, Allah için infak edenler ve seher vaktinde istiğfar edenlerdir.”
Sayfa 216
edindiği bilgilerdir. Bir dayansa Allah’a59, cüzzi irade dönüşse
külli iradeye, işte o zaman, anlar ki, Rabbim hiçbir olayda
çirkinliği koymamış, ön planda.
Rabbim kullarını, halden hale sokar. Bu nasıl oluş, bu
nasıl geçiş deme. Her devre, her dönem, halden hale, geçiş
getirir. Kul kendi hakikatine arif olmalı.
“Nasıl arif olunur”, “insan kendini nasıl tanır, nasıl
tanımalıyız” diye sorarsan, cevabım hazır olur. Madem ki
Rabbimin bir cüzüyüz, o beden de bir tek cüzden, yüzlerce
cüzler meydana gelmiştir. Göz, kulak, ağız, dil, dudak, bütün
azalarımız, her biri birer cüz, bu azalarımızı tanı, gafil olma,
arif ol60. Onları bilerek yaşa.
Peki nasıl öğreneceğiz dediğinizde de cevabım hazırdır.
Şunu düşün, Allah, kulunun yaradılışında, hep iki tertip
yapmıştır: Öncesi ve sonrası, zahiri ve batini,61 şimdi bir söz
söylerken, gülerken, ağlarken, önceleri hep zahiri âlemde
yaşadığın için, zahiri bilgilere ilgi alaka duyduğun için, her
şeyden daha doğrusu bir haber olduğun için, çok farklıdır,
şimdi bu bilgileri bu liyakati edindikten sonraki halin batinidir.
Ağlayışın, gülüşün, konuştuğun, sözler, çıkarttığın sesler,
bunlar hep batinidir. Külli iradenin zuhurudur, sen bunları
tanıdıkça, sen bunları bildikçe, Allah ile içi içe olursun.
59 Nisa suresi, 132. Ayet : “Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard ve kefâ billâhi vekîlâ.”
Türkçe açıklaması : “Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter!”
60 Mülk suresi, 23. Ayet: “Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh, kalîlen mâ teşkurûn”.
Türkçe açıklaması : “ De ki: "Sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve gönüller veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!"
61 Hadid suresi, 3. Ayet : “Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın, ve huve bi kulli şey’in alîm”.
Türkçe açıklaması : “O Evvel'dir, Âhir'dir, Zâhir'dir, Bâtın'dır. O, her şeyi bilendir.”.
Sayfa 217
Onun veçhine dönmek önce kuldan geçer62. Nasıl ki
zulmetten ziyayı63 buluyorsan, zahir bedenden batın bedene
geçmek, bu bilgiye her birinizin vakıf olması gerek.
Yardım alabilirsiniz. Birçok değişik örnekler vererek
bunları kolaylaştırabilirsiniz. Kulağın terkibini, gözün terkibini,
bakar geçerdin, ama şimdi öyle mi? Çok derin bakıyorsun,
bazen bakıyor da görmüyorsun64, veya baktığında neyi
görüyorsun, bunları incelemek durumundasın. İşte insan,
insanoğlu kendi hakikatine arif olmanın yollarıdır,
öğretileridir. Akaid derslerinin bir bölümüdür.
Öyle geçitler kuruldu ki, öyle geçitler. Her duygunun,
her düşüncenin, niyet ve fiillerin, bir geçiş köprüsü vardır.
Onlardan geçmek, geçebilmek, kendi seçtiğini, nereye
çekiliyorsan, onunla karşılaşmak için kendi kendini
yönlendirdiğin geçit köprüsüdür.
Bir de şu var ki, o köprüyü kurmadan önce, geçiş izni65
almalısın. O izin sende var ise, ne yaparsan yap, izin içinde
62 Bakara suresi, 112. Ayet : Belâ men esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun
fe lehû ecruhu inde rabbihî, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn. Türkçe açıklaması : “Hayır! Kim ihsan mertebesine yükselerek, özünü tamamen Allah’a teslim ederse, onun mükâfâtı Rabbinin katındadır. Onlara hiçbir korku yoktur ve
onlar mahzun da olmazlar”.
63 Hadid suresi 9. Ayet : “Huvellezî yunezzilu alâ abdihî âyâtin beyyinâtin li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr, ve innellâhe bikum le raûfun rahîm”. Türkçe açıklaması : “Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık
âyetler indiren O'dur. Doğrusu Allah size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir”.
64 Bakara suresi, 7. Ayet : “Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh, ve lehum azâbun azîm.” Türkçe açıklaması : “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir.
Gözlerinin üzerine perde inmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır”.
65 En'âm suresi, 39 Ayet : “Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ summun ve bukmun fîz zulumât, men yeşâillâhu yudlilhu, ve men yeşe’ yec’alhu alâ sırâtın mustakîm”. Türkçe Açıklaması : “Âyetlerimizi yalanlayanlar, cehalet ve küfür karanlığında kalmış
bir takım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi saptırır, dilediği kimseyi de doğru yol üzerinde bulundurur”.
Sayfa 218
yaparsın. O izni almadıkça, bulunduğun yerde eğreti kalırsın.
Hal budur, hikâye budur, bundan payına düşeni almalısın.
Dost adına geliriz, dosttan murat, Hak dostluğudur.
İster dost ile dostluğu kur, muhabbet eyle, ister düşmanın ile.
Seni yoldan çıkaran her kim olursa olsun, senin düşmanındır,
bunu belle. Dostluk rıza makamıdır, dostluk da bir makamdır.
Seni o dostluğa götürecek, dost ile dostla karşılaştıracak66
mutlaka bir dosta ihtiyaç vardır. Bunu da böyle düşünün.
Günü gün etmekten geç dostum geç, günleri heba etmeden
doğru yolu öylece seç. “Gönlüne uygun gelmeli” sözü kulağına
küpe edilmeli.
Gönül Kuranını oku, oku, okuyamazsan, mutlaka bir yol
ara, bu yolda seni hakikate ulaştıracak, bir dost ara. Sağın
solun sözü ile değil, kendi gözlerinle seçtiğin yolda yürü.
“Doğru mu yanlış mı Allah’ım bana iç sesimle bir haber ver,
beni haberdar et, doğru yolda mıyım yanlış yolda mıyım?67”
Bunu unutma. Mutlak yardım gelir, haberi kulağına geceden
gelir.
Sakin olun, sakinliği koruyun. Soy sop unvan bitmiştir.
Bir tek bizim için Rabbim vardır. Onun bize verdiği unvan
yeterlidir.
Amel, mükemmel bir oluş içinde sergilenir, o ameli
yaşayarak, niyetlerini ortaya koyarak, birçok can dostlara
66 Rahman suresi, 33. Ayet : Yâ ma'şerel cinni vel insi inisteta'tum en tenfuzû
min aktâris semâvâti vel ardı fenfuz(fenfuzû), lâ tenfuzûne illâ bi sultân(sultânin). Türkçe Açıklaması : “Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin sınırlarını aşıp
geçmeye gücünüz yetiyorsa hemen geçin. Amma geçemezsiniz, ancak bir sultan (Allah'ın verdiği bir güç) ile çıkabilirsiniz”.
67 İsra suresi, 36. Ayet : “Ve lâ takfu mâ leyse leke bihî ilm(ilmun), innes sem’a vel basara vel fuâde kullu ulâike kâne anhu mes’ûlâ(mes’ûlen)”.
Türkçe Açıklaması : “Bilmediğin şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur”.
Sayfa 219
hizmet vererek, o amel defterini68 doldurabilirsin. Ama
bunlardan bi haber yaşarsan, armudun sapı, üzümün çöpü der,
kararsız kalırsan, aynıyla karşılaşırsın. Bunu da unutma.
Ani hallerde, süratli değişimler görülüyor. Bunu hepiniz
fark edebiliyorsunuz. Gün içinde düşündüğünü, gün dışında
yaşıyorsunuz. Daha da perdeler yavaş yavaş açılacak. Dedik ya
istidat ve kabiliyet devreye girecek. Bende ne var deme. Her
varlıkta bir kabiliyet ve istidat mutlak vardır, verilmiştir.
Buğday, arpa; bunlar kendi istidatlarına göre, kabiliyetlere
göre seyrini tamamlar. Dermi ki yetiştiricisine, keşke ben arpa
olacağıma buğday olsaydım. Yetiştiricisi ona ne der, senin
kabiliyetin arpa olmaktı, onun ise buğday olmak. Onun için
söylenen boştur. Sen kendi kalibiyetinle elde et nimeti.
Hakikatin seyri bu şekil tamamlanır.
Her olayda ilahi zevki tadın, onları bekleyin, ilahi
feyizden de bir bir nasip alın. Şimdilik ara, La ilahe illallah
Muhammeden Resulallah, Hasbinallah ve ni’mel vekil.
Hasbinallah ve ni’mel vekil.
Allah’ım, Hasta ve sıkıntılı bütün kardeşlerime, kayıtsız
şartsız, senden yardım diliyoruz. Allah’ım burada bulunan
kardeşlerimin, yakınlarında ve kendilerinde bulunan
rahatsızlıkları, bertaraf et Allah’ım. Öyle bir sevdir, öyle bir
sevdir ki bugün bana birileri dua gönderdi demelerini nasip et.
68 İsra suresi, 13. Ayet : “Ve kulle insânin elzemnâhu tâirehu fî unukıh(unukıhî),
ve nuhricu lehu yevmel kıyâmeti kitâben yelkâhu menşûrâ”. Türkçe Açıklaması : “Biz herkesin dünyadaki amelini kendi boynuna doladık. İnsan
için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız”. Kehf suresi, 49. Ayet : “Ve vudıal kitâbu fe terel mucrimîne muşfikîne mimmâ
fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâli hâzel kitâbi lâ yugâdiru sagîreten ve lâ kebîreten illâ ahsâhâ, ve vecedû mâ amilû hâdırâ(hâdıren), ve lâ yazlimu
rabbuke ehadâ(ehaden)”. Türkçe Açıklaması : “Amel defterleri ortaya konulduğunda, suçluların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. “Vah bize, eyvah bize! Bu deftere ne olmuş, ne
küçük bırakmış ne büyük, hiçbir şey bırakmamış, hepsini zaptetmiş.” derler. Bütün yaptıklarını hazır bulurlar. Rabbin hiç kimseye zulmetmez”.
Sayfa 220
Gönül yolu ile hissetmelerini nasip et, gönül yolu ile. Mümin
kardeşimize acil şifalar ihsan et ya Rabbim.
Göçmüşlerine rahmet, kalanlarına kolaylık zahmetten
uzak kolaylık nasip et Allah’ım. Bütün dostluk adına hizmet
edenlerin de sen yardımcısı ol Allah’ım. Amin.
La ilahe illallah, Muhammed en Resullahlah.
- Gönül Kur’anı nı okuyun dediniz, bunu biraz açar
mısınız?
- Kendi hakikatinizi öğrenmekle onu okumuş
olursunuz. Kuran eyvallah. Ledun ilmine doğru ilerleyiştir.
Ledun ilmi. Ona yaklaşın. Ona yaklaşacaksınız.
- Akaid bilgilerinin öğrenilmesiyle ilgili mi yaklaşmak?
- Öyle kolay öğrenilecek şey de değil. O derslere
girildi ise bir nedeni vardır.
- Bu derslerin çok önemli olduğunu çalışmamız
gerektiğini söylemiştiniz, onun için sordum.
- İleride bunu fark edeceksiniz. Gönül Kuran’ını
okuyabilmek için, kendinizi keşfetmek durumundasınız. O
mutlak yapılması gereken bir iştir.
- Anlattığınız cüzzi irade, külli irade değil mi?
- Cüzzi irade, külli irade değil, sadece kendi
cüzlerinizi. Allah’ın cüzünden bir parça mıyız? O bir parçada
birçok cüzler varsa nelerdir organlar. El, kol, ayak… Anladınız
mı? Bunların işlevleri, iki tertipte yapılmıştır, önce zahiri,
sonra batini. Kulak önce zahiri duyar, o batından bir şey
anlamaz. İkinci terkip niye yapıldı? Batıni bilgileri
anlayabilmesi için. Bunları inceleyin, bunları fark edin gözler
koku almalar, hiç boşuna yaratılmadınız. Bu bilinçte olun.
- Karanlıkla aydınlığın bir arada olduğu zaman var mı?
Sayfa 221
- Tabii, her zaman, şimdi de var. Geçmiş diye bir şey
yok aslında. Karanlık, zulmetten geçmedikçe ziyanın kıymeti
bilinmez. Ziya görülmez. Karanlık, aydınlık. Tabii ki her şey
zıddı ile kaimdir. İyi veya kötü, hayır ve şer.
- Anladınız mı, iç içedir onlar. Öncelik, sonralık
yaşanmaz. İkisi bir anda yaşanır. Zahiri ve batıni mutlaka
olması gerekendir. Nefsi sıfatların var. Sana yanlış şeyler
yaptıran, dünya bağını güçlendiren, nefsi sıfatların, şimdi bu
halde iken, batını bilemezsin, ilahi hikmetin-kudretin ne
olduğunu bilemezsin69. İşte bunları anlamak durumundasınız.
İkisinin bir arada yaşanması zaruridir. Olmazsa olmaz.
Her can Ledun ilmini kaldıramaz, sözünü bile bilemez,
idrak edemez. O öyle bir ilimdir ki. Her şeyin sonunda ona
ulaşmak vaciptir70. Ama senden istenen nedir, önce kendini
çözmektir, kendini bilebilmektedir. Değişen halleri, insana
kattığı değerleri ve insandan alıp götüren değerleri öğrenmek
gerekir.
Birçok hallerden hale geçiyorsunuz, senin benim
bilmediğim, Allah, öyle varlıklar yaratmıştır ki. Sürekli yaradış
halindedir71. Onun kudret elinde her şey mevcuttur.
69 Casiye Suresi, 23. Ayet : “E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve
edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh, fe men yehdîhi min ba’dillâh, e fe lâ tezekkerûn”.
Türkçe açıklaması : “Nefsinin hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'ın da
dalâleti hak ettiğini bilerek saptırdığı; kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözüne perde çektiği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir?
Hâlâ ibret almayacak mısınız?”
70 Rahman Suresi, 26-27. Ayet : “Kullu men aleyhâ fân. Ve yebkâ vechu rabbike
zûl celâli vel ikrâm” Türkçe açıklaması : “Yeryüzünde bulunan her şey fenâ bulacak. Ancak azamet ve
ikram sahibi olan Rabbinin veçhi (zâtı) bâki kalacak”. Hud suresi, 4. Ayet : “İlâllâhi merciukum, ve huve alâ kulli şey'in kadîr”.
Türkçe açıklaması : “Dönüşünüz Allah’adır. O, her şeye kâdirdir” . 71 Rahman suresi, 29. Ayet: “Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard, kulle yevmin
huve fî şe’nin”.
Sayfa 222
Bilmediğin, insana mı benziyor, Hayvana mı benziyor da
diyebilirsin. Kuran’da ayette, Yasin süresinde, çok güzel ifade
eder. Sizin bilmediğiniz öyle çiftler yaratmıştır ki ve her dem
taze, her an yenilikte, her an yenilikte. Allah dilediği şekilde
yaratır, göğü genişletir, daraltır. Her şey onun elinde. Şuraya
bir yaradılmış gelse tanıyamazsın kim bu, insan mı değil,
Hayvan mı değil, bu nasıl yaratıkta diyebilirsin. Bilmediği,
insanın bilmediği çok yaratılmışlar vardır.
Onları da bırakın, kendinizi çözmeye bakın. Sana kulak
neyi anlatıyor, bunun verdiği değer nedir, ölçüsü nedir. Hangi
olay karşısında kulak bunu duyuyor da, kalp de nasıl bir
oluşum sağlanıyor72. Kendini bilen Rabbini bilir dedikleri de bu
aslında.
İnsanoğlu, yaratılışta 4 aylıkken, 120. gününde melek
gönderilir ve Allah’ın nefhası üflenir. Allah meleklerine şunu
emreder. Onlara git, “Rızkını, Ecelini, Behbat mı, Mutlu mu
olacağını söyle. Bu dört kalemi ver” bunlar Allah tarafından,
Allah iradede, görevli olan melektir, üfler.
Zaman içinde ayanı sabite dediğimiz olayda, kader
planında, nereye çekiliyorsa insanoğlu, neresi cazip, seçimleri
Allah kuluna bırakmıştır, özgür irade dedikleri varya hür irade,
işte o, ona vakıf olduğu için, bu oldu kaderimmiş, bunu
çekmek zorundayım, yok, bu kaderi sen yarattın, sen var ettin
Türkçe açıklaması : “ Göklerde ve yerde bulunanlar O'ndan isterler. O her an
yeni bir iştedir”.
Yasin suresi, 36. Ayet : “Subhânellezî halakal ezvâce kullehâ mimmâ tunbitulardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya’lemûn(ya’lemûne)”.
Türkçe açıklaması : “Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne yücedir!”.
72 Secde suresi, 9. Ayet : “Summe sevvahu ve nefeha fihi min ruhihi ve ceale
lekumus sem’a vel ebsare vel ef’ideh, kalilen ma teşkurun”
Türkçe açıklaması : “Sonra onu düzeltip tamamladı. İçine ruhundan üfürdü. Sizin için kulaklar, gözler, gönüller verdi. Ne az şükrediyorsunuz!”.
Sayfa 223
neyi emretti ise sen oraya yolculuk yapıyorsun73. Gönül neyi
emrediyorsa, sen oraya yolculuk yapıyorsun: İster düğüne git,
ister duaya git, anladın mı?. Hepsi sende mevcut. Niyet
devrede, amel devrede, İşte bunları bir an önce geçmek
durumundayız hakikate ulaşmak için. Çaba gösterin, talep
edin, yardım gelir. Bunda da şüphe etmeyin,
Çözmek için, öğrenmek için, mutlaka yardım gelir.
Kulağına üfler Allah’ım. Bu kadar yakındır kuluna. Öğrenmek
istediğin her şeyi öğrenebilirsiniz, yeter ki talep görsün
kulunda, istek görsün. Sana birçok yollar gösterir, senin
seçmen gereken, birçok hadise çıkarır önüne, bir tarafa ilgini
yoğunlaştırırsın. Bunu ben yaptım zannedersin, yapan değil
yaptıran odur. Sana yaptırır. Birlikte seçersiniz aslında o yolu.
Evet, şimdilik bu kadar, Allah’ım, ilahi feyzin devamını
nasip etsin. İlahi feyzden sizler de nasibinizi alacaksınız. Bunu
unutmayın. Düşündüğün an hemen bir damla, bir zerre. Ama o
damlacık, o zerrecik belki bir ömür boyu sürecek. Hayatının
düzenini, her şeyini değiştirecek. Öyle değişim içinde ki
insanoğlu, bazen bunlara bile gözlerimiz kör oluyor, hiçbir şey
hissedemiyoruz. Her an yeni bir değişim içindeyiz. Avuç
içindeki çizgilerimiz bile, onlar bile değişiyor. Onlar bile, fark
edilecek kadar değişim gösteriyor. Neden fark edemiyoruz?
Çünkü Dünya’ya bağımız çok güçlü olduğu için. Gezelim,
eğlenelim, sıkıldım, öf, alalım… Hep bunlarla meşgul
olmaktan, manaya hiç zaman ayıramamaktan, bunları
duyamıyoruz. Olay bu.
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin innebiyyi
ümnüyi ve ala alihi ve sahbihi, ve sellim(3).
73 Nisa suresi, 79. Ayet : “Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh, ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsik, ve erselnâke lin nâsi resûlâ, ve kefâ billâhi şehîdâ.”
Türkçe anlamı : “Sana gelen her iyilik Allah’tandır, bütün kötülükler de kendi nefsindendir. Seni insanlara peygamber olarak gönderdik. Şâhit olarak Allah yeter”.
Sayfa 224
Buğdayı döktük taşa, evirip çevirdik, bekledik ki,
dövüle dövüle ezilsin, sonra dönüştürdük una, nasıl bir halden
hale geçiştir, bir örnektir kuluna. En sonunda ekmek olur,
verilir eline. Oluncaya kadar geçirdiği süreç, onu 7 nefsi
terbiyeyi, bitirip hamseye74 geçiş halidir, açın, bilin, okuyun,
bilin, bulun. Öğrene öğrene öğreteceksiniz. Öğrettiğinizde
varsa bir ışık, onu önceden göreceksiniz.
Zor geldi demeyin, ben yapamam demeyin. Sarıl, kim
için Hak için. Kolaylar işini sana. Günde yaşadığın her olay,
kuluna bir amaç, buldurması için, mutlak vaciptir diyelim. Kul
onun meydana çıkışını, şer veya Hayır ile sakın ola
nitelendirmeye kalkma. “Ne gelirse gelir” sözcüğünü sakın
unutma. Gök kubbe altından da yürüsen, deseler ki “gök
kubbe düşecek üzerine”, “düşerse de düşmezse de Allah
bilir”75 deyip, geçmelisin oradan. İşte bu hali yakalamak,
insan-ı kamilin oluşumunu takip etmeniz gerekir. Bu neyle
takip edilir, sılayı terk etmekle, dünyevi ilişkileri kesmekle, bir
tek rabıtayı Hak için, Hak ile birlikte kurmakla. Yoksa bu
oluşum zorludur. Hele hele yaşanması, kelleyi yola koymak,
meydan eri olmak, elbette her yiğidin ne harcıdır, ne de
kabulleneceği bir iştir, dedik söze nokta getirdik.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah diyelim.
Cümleden gelen selamı, bizlerde cümleye selam yollayalım.
Her gece hayırla noktalansın, her yeni günün doğuşu kuluna
Hayır vaat etsin.
74 Hamse : Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis.
75 Ahzab suresi 3. Ayet : “Ve tevekkel Alallah ve kefa biiahi vekila” Türkçe açıklaması : “Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter”.
Nisa suresi, 70. Ayet : “Zalikel fadlu minallah ve kefa biilahi alima”.
Türkçe açıklaması : “İşte (itaatkârlara yapılan) bu ihsan Allah’tandır. Her şeyi bilici olarak Allah yeter”.
Furkan suresi, 58. Ayet : “Ve tevekkel alel hayyillezi la yemutu ve sebbih bi hamdihi ve kefa bihi bi zunubi ibadihi habira”.
Türkçe açıklaması : “Ezelî ve ebedî hayat ile bâki olan ölümsüz Allah’a tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak O yeter”.
Sayfa 225
Güzel günleri bekleyin, sadece bekleyin, oluşacak
birçok hadiseyi dualarla geçiştirin. Allah, Allah eyvallah, La
ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Gel artık bekliyoruz, gel, bulunduğumuz sofraya gel.
Beklediğini düşünüyor ve seni özlüyoruz. Sıkça
oluşturduğumuz muhabbette sanki bizi gözlüyorsun, gel artık,
gel seni bekliyor ve özlüyoruz.
Dağılan insanlığın Hayrı için gel, birbirine düşen,
dostluk savaşı değil, dostu düşman bildirme savaşında, ne
olur, senin aracılığına ihtiyacımız var. Ne olur gel artık gel,
seni özlüyoruz, hem de çok özlüyoruz.
Bize birçok nimetler verdirdin, bize Kur’an ile hakikati
bildirdin. Bize Muhammed oluşumunda, oluşmamızı önerdin.
Birliğin adına tevhit dedin. Kul hakkının ne kadar büyük bir
günah olduğunu öğrettin. İnsan kırmak kadar, kalbini kırmak
kadar kötü bir şeyin olduğunu, ne annem ne babamız
öğretmedi bize, gel artık, biz bunları senden öğrendik. Gel
artık, gel, özlüyoruz, hem de çok özlüyoruz seni.
Muhabbetin bizde, aramızda olmalı, dostluk hevasını
içimizde, huzurunu çoğalt eksiltme. Biz bunları senden
istiyoruz, gel artık gel, seni bekliyor ve özlüyoruz.
Peygamberimiz.
Her seherde bir bülbül öter, açmış kırmızı laleler, Allah
sedasıyla dile gelir. Bir ezanı Muhammedi ye okunduğunda,
önce horozlar insanları uyandırır. Uyandırmalarının,
ötüşmelerinin sebebi nedir bilir misin? Melekleri görür de
onlara bağrışırlar, onlar için başlarını göğe kaldırır da ötüşe
geçerler. Peki ya köpeklerin ululamalarını ne demeli? Onlarda
şeytanın nasıl kaçtığını görürlerde, onunla alay ederler.
Kalk seher vaktinde, seni bir bekleyenin olduğunu
unutma. Her mezar taşında nasıl ki bir isim, iki de tarih yazılır.
Sayfa 226
Onların başlarında açan laleleri sakın unutma. Sana ses
verirler, duy bizi, ne olur yapma yanlış, kaç ondan der.
Hepinize selam ve sevgi olsun. Murat, Muhammed aşkı
olsun. Hissediyor musunuz? Şurada şimdi gül olsaydı, gül
solardı, enerjisinden solardı.
- İştiyak var ya, İştiyak, aşk, içten gelen, gönülden
gelen...
- Hepsi öyle, hakikatın mazharıdır bunlar, zorluk
değil, kolaylığın76, ilahi rahmetidir bunlar. Sakın zahmet deyip
ürkme, korkma, o zahmetin vereceği rahmete aç ellerini,
yüzün dön ona, bak bekle, orda kimler var. Gök alemi, yer
alemi, hepsi ayakta; şu günler adına hepsi ayakta. Bilmediğin,
görmediğin, ne canlar var, ne insanlar var, arşı alada. Her
birine selam olsun, uyuyan kalpler, vaktinden önce uyansın.
Çoluk çocuk demeden, genç ihtiyar demeden, Hak sevgisi ile
yaşasın. Her zerresi Allah desin de kul demesin, eyvallah. Her
birinizin gönlüne cevap geldi, bunu bilin.
Allahümme salli ala, seyyidina Muhammed(3).
- Özledik gel dendi, bundan neyi anlayacağız ?
- Sürekli değişik hallerde, görüntülerde, hep zuhurda
biliyor musun? Hiç yalnız değil, şu topluluk, buna benzer
topluluklar, kâinat, her şey. İnsanda bir âlem, var ettiğini
bırakır mı, kendi haline, özleyen O, özleten de O.
Hadi bakalım, Hayırlısı olsun. Bir geliş var, bir geliş var.
Bedenen ruhen hazırlıklı olun. Birbirinizle kavga etmeyi
bırakın da muhabbetlere kucak açın. Çok büyük haller var,
yaşanması gereken.
76 İnşirah suresi, 5. Ayet : “Fe inne maal usri yusra. İnne maal usri yusrâ”. Türkçe açıklaması : “Şüphesiz ki her güçlükle beraber bir kolaylık vardır.”
Sayfa 227
Kitaplar okusan, belgeler alsan, kitaplar bassan, ne
yaparsan yap, muhabbetin sana kattığı ilahi tecelliyatı hiçbir
şey veremez. Allah, her an yeni bir tecelliyattadır, bir kişiye iki
aynı tecelliyatı yapmaz. İki kişiye de aynı tecelliyatı yapmaz.
Her bir doğanın, ağacın, çiçeğin, böceğin, toprağın, insanın
tecelliyatı ayrıdır. Daim yeni, daim yeni tecelliyat. Bu
tecelliyatı ne zaman fark edeceksiniz. Kendinizi ufak ufak
çözdüğünüzde, bugün, yarın, bundan önceki gün, hep yeni
yeni tecelliyatlar olduğunu göreceksiniz.
Bir de dualarınızın nasıl kabul olduğunu anlarsınız veya
kabul olmadığını anlarsınız? Çok bu önemli, sizler için evet,
çünkü zahiri, şahadet âleminde yaşadığınız için, sizin için
önemli olabilir. Dua ettiğinde, o dua sana hoşluk veriyorsa,
kendiliğinden, Allah’la muhabbeti kurmak istiyorsan, safiyet
içinde, sade kimlik içinde, bilki o dua kabul olacak duadır,
hazırlayan odur.
Çünkü Allah’ım bir şey verecekse kuluna, önce kuluna,
duasını yaptırıyor. Sonra veriyor. Her işte, Allah kulunu da
ortak ediyor. Hiçbir şey Allah tek başına yapıp, kulun önüne
sunmuyor. Çok ciddi dersler alıyorsunız, bunun özlemini
yaşamayın, uzak kalmayın, uzak kalırsanız, yaşarsınız. İçin
dolu, dıştan bakmayın. Bu kadar yeter. Bedenen ruhen
hazırlıklı olun ki bunları kavrayabilin. Güzel gözlüm niye öyle
bakıyorsun.
- Çok güzeldi de ondan.
- Mübarek olsun. Sofran çok güzel oldu. Bu sofraları
oluşturun. Az çok demeden dostları bir araya getirip,
buluşturun. Dostun evinde de taneli aş yenecek. O taneli aşın
hikâyesi yıllar önceden verildi. Herkes dostunuz, herkes
misafiriniz olsun. Evet, noktayı koyalım,
Sayfa 228
La ilahe illallah Muhammed en Resullah diyelim.
Allah’ım her şeyin sahibi sensin sana döndük. Sensiz olmaya
tahammülümüz yok. Bizleri senden uzak tutma Ya Rabbim.
Çocuklarınızın hepsi için dua ediyorum, burada
bulunan, yavruları dışarıda olan, Allah’ım yanı başında olanları
da, sen koru, gör, gözet. Ne olur Allah’ım acılarını gösterme.
Başarılı birer çocuk olmalarını nasip et, Ülkeye, vatana yararlı
gençlik olmalarını nasip et. Hayra değer işler yapmalarını
nasip et Allah’ım. Aranan, özlenen, sevilen insanlar olmasını
nasip et ya Rabbim, ne olursun. Sensin her şeyin sahibi,
maliki.
Selam olsun, 23.07.2013
Dostum Allah diyelim, her hali önce kendinizden sonra
bir başkasından diyelim, her yanlış şeyi doğru da yapsan
kendine mal etmelisin, güzellik oradadır77 bunu her biriniz
bilmeli, taşı kum edebildi isen güzelliktir, tevhit yolunun
güzelliğidir aslında.
Amelsiz marifet, marifetsiz’de amel olmaz. Her hali
bilmeli o hallerin isimlerini takip etmeli. Bir anda öfke duydun
ise o halin karşılığı nedir söyle de bilelim? (Celal), yakıp yıkma
nedir? (Kahhar) işte bunları bildikçe insan kendini bilmeyi,
fark etmeyi yavaş yavaş adım adım hedefe ulaşmayı sağlar.
Bunu unutmayın, isimler de çok gereklidir, bugün herkese
iyilik yapmak istiyorsun, bu hangi haldir? (Cemal) güzelliğin
birçok ismi vardır, Rahman, Rahim, Cemal, Latif, Hadi, Alim,
77 Nisa suresi, 79. Ayet : “Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh, ve mâ esâbeke
min seyyietin fe min nefsik, ve erselnâke lin nâsi resûlâ, ve kefâ billâhi şehîdâ”.
Türkçe Açıklaması : “Sana gelen her iyilik Allah’tandır, bütün kötülükler de kendi
nefsindendir. Seni insanlara peygamber olarak gönderdik. Şâhit olarak Allah yeter!”.
Sayfa 229
Aziz, bunları bilerek yaşamak bir ölçüde kendimizi tanımayı
sağlayacak.
Sade kimlik, sade kimlik diye geçen celsede verdik.
Sade kimlik nedir? Sade kimlikte olanı göstermenizi isterim,
sade kimlik nedir bilir misin? Olduğu gibi görünen, göründüğü
gibi olandır. Ne böbürlenir ne kimseyi hakir görür, ne
yükseklerde uçar ne öğünür, ne kendini olağan üstü gösterir.
Daima gözü yerde yere bakandır sade kimlik sahibi.
Yer ehlimidir? Aslında gök ehlidir ama tevazu
örneğidir78. Küçüldükçe büyüyen insanı kendinde gösterir, her
insan küçüldükçe büyür, küçülmeden büyüyemez. Büyüklük
ettikçe küçülür, bunları çok iyi değerlendirin, için zevki
sefasını değil, dışın karşıya ne veriyor önce onu çok iyi
değerlendirin. İç görünen âlem değil görünmeyendir, dışın ile
tahayyül edilir iç âlemin.
Hafife almayın olağan üstü hallerin gelişmesi için
olağan üstü haller sergilemeniz lazım. Hal ehli olun, dil ehli
olun, gönül ehli olun, hizmette yarış yapın, öyle yarışlar olsun
ki, karşılıksız yapılan her hizmetin karşılığı hizmeti yüce
Rabbimdendir, alacağı oradandır. Size sorarlarsa dünya
nimetimi ahret nimeti mi? Mutlaka dünya nimetini tercih
ederdiniz, bilseydiniz ahret nimetinin azığını, dünya nimetine
dönüp bakmazdınız. Velilerin halleri budur işte, çünkü ağaç
misali düşün, cennet ehlinin ağacı dalları öyle uzun meyveleri
öyle çoktur ki yedikçe çoğalır, yedikçe çoğalır.
Bunun için dünyaya ait çok ihtiraslı olmayın, aza
kanaat başkalarını hiç örnek almayın. Olduğunuz gibi görünün,
göründüğünüz gibi olun, sade kimlik halini yaşayın.
78 Kasas suresi, 83. Ayet : “Tilked dârul âhıretu nec’aluhâ lillezîne lâ yurîdûne uluvven fîl ardı ve lâ fesâdâ, vel âkıbetu lil muttekîn”.
Türkçe anlamı : “İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyen ve bozgunculuğu istemeyenlere veririz. Âkibet muttakilerindir”.
Sayfa 230
Bil bul duy, neyi bilirim neyi duyarım, içine dön, gerçeği
öyle bul. Sen sevgiden söz edersin, sevgi nimettir aslında,
sevgi hakikate açılan bir kapıdır aslında. Nasıl seviyorsun?
Sevginin tarifini yapabilir misiniz bana. Sevgi her fırsatta
yaşanan, her halde onunla sarmaş dolaş olan, sözler bile
onunla değer bulan, sevginin esasıdır aslında.
Görmediğin işitmediğin sadece hissettiğin sevgi, asıl
sevgidir aslında. Bile bile geldin, bildiğin ile eğlendin,
bilmediğin ile nasıl eğlenirim deme, bütün gelmiş geçmişe
hayıflanmalıyız, yapılan hatalar günahlar çemberinde kalmadık
bu idrak ile yaşayın, ne dilden tövbeyi ne de gönülden sevgiyi
eksiltmemeliyiz. Her fırsatta koşalım, her fırsatta Hak için
hizmet yarışına dalalım. Bilen bilmeyene anlatsın, sohbetler
sıkça ağızdan kulağa yayılsın. Sen biliyorsun karşındaki de
bilsin, bu imkânı bilmeyenlere yaratalım, böylelikle çoğalır
böylelikle küfür şükre döner.
Şüphelenme, nasıl olacak diye de kendine hiç dert
etme. Allah oraya gönderir buraya gönderir, ne var ki sen
Allah‘a sığındığında, gidişin kolaylanır, karşılığını da o nispette
alırsın unutma zarar değil yarar sağlanır. Selam olsun selam
olsun, kaygılar silinsin, daima iyilikler sende kar olsun.
İki kesemiz var unutmayın, günahlar ve sevaplar.
Hangisini doldurursanız doldurun mizan ölçü sadece Rabbime
aittir. Bunu unutmayın, ben sevap da yaptım da deme, onun
belki günah olduğunu ve bu sayede birçok sevapları da yok
ettiğini sen bilemezsin, bilen bir tek Allah vardır.
Ümitsiz olmayın hep yarını ümitle bekleyin79, yarın çok
güzel olacak, yarın Allah’ım bütün nimetlerini varlığa salacak.
Her zerre Allah’ımın izni ile uyanacak. Atılan her tohum, günü
geldi inşallah filizini verecek. Bu niyet ile bu tespit ile yatıp
79 Hicr suresi, 56. Ayet : “Kâle ve men yaknetu min rahmeti rabbihî illad dâllûn”.
Türkçe Açıklaması : " İbrahim dedi ki: “Rabbinin rahmetinden sapıklardan başka kim ümit keser?”.
Sayfa 231
kalkmalısın. Hakikat ehlinin dilinden akan sözlerdir bunlar, hiç
yanlış düşünmez, daima kavganın gürültünün patırtının
ortasında bile sevgiden söz etmeyi unutmayın. Sevgi çok
yaraları sarar bunu unutmayın, ufacıcık bir baş okşamak bile
sağlığın sevginin kefareti olduğunu da bilin. Güzel sözcükler
cümleler kurmaya gerek duymayın, sadece karşınızdakine
sevgiyi hissettirin öyle yaklaşın.
Dost, dost ol önce kendin ile sonra çevren ile, dost,
dost ol post sevdasından geç, dostluğa gönülden gönüle geç.
Bir bak kendine birde bak çevrene, ne haldesin ne haldeler.
Onlar için duada bulun, Allah”ım onları da hidayete erdir ya
Rabbim demelisin. Ben biliyorum ben bunlara çoktan açık
seçik bilgime dâhil edildi, öyle veliler vardır ki sözleri nakilden
nakile ulaştırır, nakli velilerdir. Birde vardır ki veliler, sadece
aldıkları ile kendileri olur biterler. Bence nakil ehli olun,
karşılık beklemeden yayın. Halka böyle kurulacak yol
münasiptir her duyan buradan nasip bekleyecek. Üç kişide olsa
beş kişide olsa önemli olan nedir bilir misiniz? Kalabalık değil
murat sadece alanlar ile yürümek. Bayraktar olup da bayrağı
ele alabilmek. Allah’ıma emanet olunuz.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Yeni bedenlerinizi merak ettiniz, tabii ki yeni
bedenleriniz mevcut. Bunları konuşurken de şunu demelisiniz
“doğrusunu Rabbim bilir” çünkü bunlar batın ilmidir dünya
halinizdeki maddi bedeni mademki bırakıyorsunuz onun aynı
ile benzeri, toprakta olan bedeninizin benzeri. Yalnız arada bir
fark var. Nedir o fark söyleyin bakalım?
- Madde değil enerji.
Biri mana, biri madde, madde burada kaldı mana oraya,
la ilahe illallah anladın mı? Bunlar hep birbirine bağlantılıdır,
zahiri ve bâtıni. Olay budur işte, benzeri, yalnız madde
değildir. Zaman zaman eski sohbetleri okuyup bu günkü
Sayfa 232
sohbetler ile karşılaştırmanızı istiyorum, hepsi birbirine
bağlantılıdır.
- Bir de orada zaman yok herhalde?
- Hiç yok, an var an, o vazifeli, zaman da yaratılmış, o
da vazifeli bir varlık. “Allah”a değil, “Allah”ın yarattığı var
ettiği kula hizmet için, maddi âleme hizmet için mevcut.
Allah’ım her şeyi yerli yerinde kudret elleri ile yaratıp, kuluna
hizmet edecek öyle çok sebepler halk etmiş ki, o sebeplerin
her birine şükretmeye kalksan belki bir ömür yetmez ama çok
az şükrediliyor.
Kuran bunu tekrar tekrar veriyor, çok az
şükrediyorsunuz. Peygamberlerin her birine birçok sıkıntılar
birçok belalar, yoksulluklar verildi sevilmediğinden mi? Hayır,
çünkü velilerde zuhura çıkması gereken çok özel istidat ve
durumlar vardı. Onların zuhura çıkması, taHayyun80 bulması
için de, belalar acılar yoksulluklar açlıklar perişanlıklar, ancak
bunlar o zuhuru meydana getiriyor, yani taHayunu.
Şimdi siz düşünün nasıl oluyor bu, evet kafaları
karıştırır ama “Allah” çok sevdiği için bunu yapıyor. Şimdi
diyeceksiniz bu nasıl sevgi, onun sevgi şekli de bu.
- Sabır ile mi aşmak gerekiyor?
- Tevekkel olmak, bir nedeni vardır, bir ilahi hikmeti
nimeti vardır deyip sadece bekleyeceksiniz ama bir de aması
var, “Allah”dan gelene eyvallah, kuldan gelene illallah.
Çok önemli seçimler o kadar önemli ki koskoca bir
ömür, tabii bu dünya için geçerli, ömür tüketiyorsun, bugün
çok iyi olabilir, sana cazip gelen çok yanlarını görebilirsin, bu
evlilikte de böyledir, işlerde de, mesleklerde de birçok şeyleri
var. Seçim, tamam seçiyoruz ama cazip yönlerinden çok bana
getirisi ne olacak, bunu düşünmek gerekir öncelik ile.
80 Taayyun : Belli olma, ortaya çıkma, belirme.
Sayfa 233
- Seçimleri doğru yapabilmek için neyi öne geçirmemiz
gerekiyor.
- Her zaman Allaha öncelik verin. Bu hal isteğinizi
artırır. Allah’ım senin rızan için, senin iznin ile böyle bir yere
gitmem gerekiyor, bana doğru olup olmadığının iç dürtülerime
titreşimler yoluyla bildir. Allah’ım sen doğru olmayanı
vermezsin de, ya Allah de, hiç korkun olmasın. Neyden
korkacaksın? Kendinden.
İnsana kötülüğü yapan kendisidir aslında. Hele Allaha
öncelik verilmişse önce Allah’ım denmiş ise onda hiçbir kötü
olaya rastlamak mümkün değil. Sana başka iş, başka ev cazip
gelebilir, burun kıvırırsın onu beğenmezsin, başka eş sana
cazip gelir, keşke benim eşim de böyle olsaydı dersin, o zaman
yanlışlıkları korsun araya. O zaman el çeker Rabbim senden,
biliyordun da sen yapacaktın da ne diye bana bunları. Bırakır
kendi haline seni, önceliği verdi isen kenara çekil sadece
olayları seyret. İnan her şey güzel olur, hiçbir çöp barınmaz
onun seçtirdiğinde unutmayın, hiç şüphesiz sarılın.
Çok fazla yumuşak olmayın lokma olursunuz, çok fazla
da sert olmayın boğaza takılırsınız. Orta halde, orta yolda
yürüyün. Haydi eyvallah.
Sohbet edin, dinlenin gönlü dinlendirin ki hazım olsun.
Bunların yeri gönüldür, akıl ve gönül, sonra kulak devreye
girecek, sonra göz, sonra da ağız, dil, dudak devreye girecek81.
Hepsi sıra ile o kadar saygılı azalar vardır ki birbirlerini
beklerler, beklemeyi bilirler. Her şeyde akıldan önce kulak
girmez devreye, kulaktan önce göz de girmez, kulak
duymadığı şeyi nasıl görsün, nasıl zuhuratta olanları
tanıyabilsin. Eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Cemal sıfatı
ile sıfatlanın inşallah, Cemal bulun, amin.
81 Mu'minun suresi, 78. Ayet : “Ve huvellezî enşee lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’ideh, kalîlen mâ teşkurûn”.
Türkçe açıklaması : “Sizin için kulaklar, gözler ve gönüller yaratıp veren O’dur. Ne de az şükrediyorsunuz?”.
Sayfa 234
Selam olsun, 26.07.2013
Selam olsun, zerre82 zerre dediler, her zerre küllün
aynasıdır onu bilemediler. Hitabın kimden kimedir, aslına mı
edersin? Sende mi birlersin? Bu zahirane83 bedene hangi
mintanı giydirirsin.
Sofu alır kalemi eline döktürür geleni diline, bir gün
toplanır ders alıcılar etrafına, her birinde güzel hal, her birinde
güzel dil, ne var ki korkuyla değil sevgiyle oluşan hallere
meyletmeyi öğretmeli. Korkuyla yapılan veya yaptırılan hiçbir
öğretinin kalıcılığı olamaz ama sevgi sunduğunda, sevgiyle
alıp verdiğinde onlarda noksan olanı tamamlar.
Dost söyler sözünü dinleyenlere verir görevini, her biri
ayrı halde ne var ki fıtratı O’nun elinde.
Sebil ettik dersleri, sebil ettik dostlar uğruna gelenleri.
Bir bilebilseler, verilenin zuhuratını84 bir görebilseler dedik,
duacı olduk. Her birinize ayrı ayrı niyazda bulunup dualar
ediverdik.
Dil söyleyeceğini önce dener, Kulak duyduğunu önce
dener, gözde böyledir. Akıl süzme aleti, gönül ise hevanın
bittiği yerdir, bu bilinmeli.
Batın ilmi çok kolay bir ilim değil, irfana, ehli imana,
hakikat ehline verilen, onlarda zuhur eden tecelliyat bununla
alakalıdır.
Kulak dedik, dil, dudak dedik, göz dedik, önceden
bunları yaşadınız akla geleni dile veriverdiniz. Ama bu eğitimi
82 Zerre : Çok küçük parçacık. 83 Zahirane : Geçici 84 Zuhurat : Gerçekleşeceği düşünülmeyen, hesapta olmayan, umulmadık, olağan dışı olgular.
Sayfa 235
aldıktan sonra o sözü denemeden söylemezsiniz, her şeyi
düşünerek yerine getirmeyi daha uygun bilirsiniz.
Hakikatin zuhuru her canda mevcut, Allah’ım cümlemizi
Ehl-i İman’dan, Hakikat-i Kuran’iyeden, Muhammed
Mustafa’nın yolundan ayırmasın. Ayrılmaz, ayrılamayız diyerek
de büyük laf edilmesin. Şeytanın tuzaklarına düşmeyin,
Rabbime sadece sığının ve O’ndan kolaylık dileyin.
Şunu unutmayın, her zorluğun yanında mutlak bir
kolaylık vardır, her güzelin yanında da çirkin de vardır.
Sözlerin doğru olduğuna inanın, öyle yerlerden
süzülerek gelir ki sizlere, o feyz kanalı hiç kapanmasın. Ne ile
kapanır, hale uygun olmayanın elinden dilinden bu feyzler bir
anda alınır. Bunu hiç unutmayın.
Emanet, ehline verilir, ehli olmayana verilirse çar-çur
edilir, heba olur, yerini bulmaz, bunda hiçbir behis yoktur,
unutmayın.
Sözleri öyle bir içinize nakşedin ki o sözlerin yeri
geldiğinde dost meclislerinde açığa çıkmalarını sağlayın. ”Ben
alıyorum, ben veriyorum, ben utanırım” böyle bir şey yok,
Allah’ım sana sığınıyorum deyip, bu ilahi bilgileri onlara
vermekte hiçbir korku, endişe, şüphe olmasın, bunu taşımayın.
Selam olsun sizlere yolun güzeline, selam olsun cümle
âleme, yolu Hak yolu diye yürüyenlere, selam olsun zorluğu
bile kolay görenlere, Allah’ımı seviyoruz hepsi bundan ibaret
diyenlere.
Âdem’den günümüze gelen bütün Peygamberler sadece
Allah’a davet etti, dikkat edin, Hz. Muhammed ise İman’a
davet etti85, şimdi anladınız mı? Onlar Allah’a, Peygamberimiz
85 Âli İmran suresi, 193. Ayet : “Rabbenâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil
îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrâr”.
Sayfa 236
ise İman’a, yani ne kadar islamiyetin önde olduğunu, son din
olduğunu, zuhurda en açık ve aşikâr olduğunu unutmayın,
buna kanıt buna delildir.
Allah’ıma emanet olunuz, şimdi ara diyelim bir dua
yapalım, kimler için? Hastalar için
Besmeleyi diyebilirsiniz. Şu ara ihmal ediliyor, bunu da
hatırlatalım, toplantılarda bin’er besmeleyi unutmayın.
Allah’ım okuduğumuz duaları, besmele-i şerifi, ya
Rabbim senin huzurunda, senin dergahında, senin rızan için
okuduk, senin dergahına gönderiyoruz kabul et Allah’ım.
Eksiğimizi hatamızı ne olur affet, kabul et güzel Allah’ım.
Hasta olan tüm dostlarımıza acil şifalar, isimlerini saydığımız
ve bilemediğimiz daha binlerce hastalar var, onların
sağlıklarını nasip et, şafi isminle şifalandır Allah’ım.
Allah’ım eksiklerimizi ne olursun yüzümüze vurma,
atağ değil Allah’ım bizi huzurundan kovma, sana sığındık sana
el açtık, senin rızan için okuduk sen kabul et, feyzimizi arttır,
ilmimizi arttır Allah’ım, oruç tutanların da oruçlarını
namazlarını, okudukları Kuranlarını kabul et Allah’ım. Amin.
Bu sofrayı da sen bereketlendir Allah’ım.
Tuttuk orucu Allah rızası için, öyle bir oruç nasip et ki
bana avam’ın değil hakikatin orucunu, öyle bir hakikat ehlinin
orucunu nasip etsin ki kuluna, her olay ayan olur anda ona.
Her yerde O’u görür, her yerde O var der, O’nu savunur, İşte
orucun aslı budur. İnşallah oruçlarınızı bu halde sayar Rabbim,
inşallah ibadetlerinizi dostluk adına çizilen bu yolda birlikte
yürümenizi diler Rabbim. Allah her işinizi Hak adına, Hakk’ın
hükmü gereğince yaşatsın sizlere.
Türkçe açıklaması : “Ey Rabbimiz! Doğrusu biz: ‘Rabbinize inanın!’ diye imana çağıran
bir dâvetçiyi işittik, hemen iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bize bağışla! Kötülüklerimizi ört! Canımızı iyilerle beraber al.””.
Sayfa 237
Sevin, sevilmiyorum diye de sakın düşünmeyin,
sevdiğin kadar sevilirsin, sevmediğin kadar sende ayrılırsın.
İlm-i Ledun İlmi, sadece velilere bir zerresi nasiptir,
Meleklere de gerektiğinde Allah’ım o ilmi onlara yasak
koymuştur çünkü o Ledun ilmi birçok kararların alındığı, birçok
yazılan çizilen bozulan, tekrar yapılan hadiselerin zuhuratı için
karar verilen merkezdir.
Allah’ım bazı kullarına haber vermek ister, onlarla
konuşmak ister, bu sizce nasıl olur bilir misiniz? Öncelikle
Rüya’da, bir haber gelecekse Rabbim kullarına rüya yoluyla ya
da rüyet86 yoluyla, ya da ilahi feyz ile kulağına fısıldar. Bu çok
önemlidir. Bazen iç sesinizi dinleyin, verilmiştir de belki siz
fark edememişsinizdir. O kadar feyzler akıtılıyor ki, damla
damla, damla damla.
Sen-ben demeden onları idrak edin. Bu feyzler için,
içinize dönün iç sesinizi dinleyin dediğimiz, bunların ne
manaya geldiğini öğrenin. Manasız hiçbir şey verilmez,
hakikatin dışında hiçbir şey gelişmez. Zaman sana, sen
zamana değil, zaman sana ayarlı. Senin oluş zamanın her
devresinde sana seni gösterecek, kayıttandır bilinsin.
Zaman mı senin peşinde koşar? Sen mi zamanın
peşinde koşarsın dediğinde bana ne cevap verirdiniz? Hanginiz
hanginizin peşinde koşar?
Aslında hiç kimse kimsenin peşinden koşmuyor, çünkü
hepinizin belli bir zamanı var, o zamanın içinde yaşanacaklar
var, yaşatılmışlar var, alınacak birçok dersler var, ömrün
sonuna kadar bu devam eder gider. Sen yeter ki onu idrak et,
yarın ne yaşayacağım, yarın elime ne geçecek, yarın mutlu mu
yoksa mutsuz mu olacağım diye düşünmemelisin. Çünkü
Allah’ımın ayırdığı bütün var edilmişler için bir zaman dilimi
var, onu bilerek yaşayın.
86 Rüyet : Gözün yardımı olmaksızın, mevcut olmayan şeylerin ruhsal bir yetenekle görülebilmesi veya onların hakkında bilgi sahibi olunması olayıdır.
Sayfa 238
Bunu defalarca verdik. O zaman diliminin sizlere
sunacağı paketi hangi ölçüyle olursa olsun alın ve kabul edin.
Acaba ne var içinde diye de merak etmeyin.
Kabulüm Allah’ım, senin bana verdiğin, senin bana
vereceğin her şey benim için kabuldür Allah’ım. Sen bana her
ne vereceksen mutlaka dayanma gücünü de birlikte verirsin,
ben buna inandım, ben buna iman ediyorum. Hastalığı bile
verirken Şafi isminle veriyorsun, birçok şifa örnekleri, deliller,
ispatlar getiriyorsun, ben inanmaz mıyım iman etmez miyim
senin varlığına Allah’ım. Onun için ne ben zamana uyayım, ne
zaman bana, ben sadece senin var ettiğinim, senin bana
hazırlayacağın pakete uyum sağlamamı nasip et. Âmin.
Çok önemlidir, bu konuyu çok iyi, çok iyi çalışmanız
gerekir. Bir araya geldiğinizde bunun üzerine sohbetler bile
yapabilirsiniz, örnekler vererek. Örnekleri verin ki daha kolay
anlaşılabilsin.
Evet, şimdi açık konuşalım, ister misiniz? Sizleri kutlu,
mutlu gününüzü tanrı adına kutluyor. Ona vasfedilmiş kutsal
günleri kendisi de onun içinde yaşamak istiyor ve yaşıyor.
Hepinizi selamlıyorum dostlarım, sevgi dostları, Selam olsun
sizlere.
- Bu günün kutsallığı nedir? Ondan bahsedebilir
misiniz?
- Kutsal günün eşiğindeyiz (Kadir gecesi) vereceğiz,
çok az kaldı, onun içine girildi. Ne olur hazırlıklı olun, uyanık
olun, sürekli dua edin, dilinizde tespih edin. Bu gecenin
özelliğini, bu on günün içindeki özel gecenin size sunmasını
nasip etsin. Şimdi bakalım bugün vereceğiz ama istiyorum ki
hangi gönül bunu hissedebilecek.
Ne zor dedik çekildik kenara, ne bize az verildi dedik
boyun büktük inanan halka. Allah’ım dedik, her fırsatta yandık
Sayfa 239
yakıldık Elhamdülillah. Her derde deva oldu, çözüm elimle
bulduğum sandım, Hayır gönül bana O’na dön diye uyardı.
Kalıp ne olursa olsun kalıba bakmaz Rabbim, özündedir
mana, öze dönüştedir hakikatin. O hakikat ne yalan söyler, o
hakikat daima seni ayakta tutar, o hakikat seni öyle yerlere
sürükler ki çünkü o senin hedefin menzilin olmuştur aslında.
Şükürler olsun bu hale demeli, bu halden uzak yaşayan avam
kitleye dualar edip onları da döndürelim, yol yordam bilmez
deyip atmayalım, hakikatten bihaberdir deyip sofra dışı
bırakmayalım.
Vazifemiz: elleri bağlamak, el ele verip de Allah’a
koşmak. Amaç budur. La ilahe illallah Muhammed en
Resulullah.
Gönül hanenizde gezenlere bazen dur deyin, sakin
olmalarını söyleyin. Aklında gezenlere ise, onlara da sakin
olmalarını söyleyin.
Ani kararlardan kaçının, düşünmeden hiçbir sözü dile
vermeyin, onun artısını eksisini düşünün. Sana katacağı eğriyi
veya doğruyu tartın, ölçün, biçin.
Bu hakikat ehlinin davranışlarıdır, Ledun İlminin her bir
kulunda oluşumudur. Bu bilgiden muaf tutulabilirsiniz, uzak
tutulabilirsiniz ama Allah’ımın verdiği özgür irade var ya, onun
her şeyin peşine takılıp o açığı mutlaka öğrenmelisiniz. Açık
diyorum, Rabbim her şeyi açık bırakmış, hiçbirinin üstünü
örtmemiş. Neden? Yaradılmışların onu keşfetmelerini
sağlamak için.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Dualar edin, bu geceler çok önemli. Bakalım gönül
ölçülerinizi değerlendirelim, Hasta kullarına acil şifalar,
bayramlarını bayram et Rabbim, güç kuvvet ver onlara, nefes
ver, huzurlarını sağla Allah’ım. Onlara bakanlara da yardım et
ya Rabbim. Amin
Sayfa 240
Selam olsun, 31.07.2013
Selam olsun, gecelerin içindeki ana, yedi kat
gökyüzünde, yedi kat yeryüzünde87 bulunan gaybın aşikar
oluşuna, gecenin ahengini bilmiyorsan çıkma yola bilerek
yaşıyor isen uyum sağla seni var edene. Ya farkta ol ya cemde,
fark ile cemi bir arada yaşarsan mükemmelliktir bunu belle.
Fark ayrılıktır, cem ise birlik beraberliktir. Hayra vaat edilen
Hayırlı bütün günlere gecelere selam olsun selam olsun selam
olsun.
Gün güzelden de güzel, geceler ise ehil olana özelden
de özel. Yaşıyor isen o lezzeti sende tat, tatmadığın lezzetin
ikrarını dile verme, her an bilinçli nefes al, varlığın oluşun Hak
katında bir nişanedir, delildir bunu bil.
Rüya ile misal âlemi yakaza88 bir köprüdür, oluş ile
bozuluş, dünya ile ahiret âlemi, varlıktan sıyrılmak bir
köprüdür aslında.
Can, can olalım, canlar ile birlik diye canana koşalım.
Aldığınız her feyzin bedelini ya önceden ya da sonradan
mutlaka öderiz. Bunlara da hazırlıklı olmalıyız. Dost sözüne
nazar edildi, dost sözünde uyan, uymayana rehber edildi, dost
haline ise can içinde cananı buluşturdu. Her söylediğini önce
Allah rızası dedi sonra sarf etti.
87 Talak suresi, 12. Ayet : “Allâhullezî halaka seb'a semâvâtin ve minel ardı mislehunn, yetenezzelul emru beynehunne li ta'lemû ennallâhe alâ kulli şey'in
kadîrun ve ennallâhe kad ehâta bi kulli şey'in ilmâ”. Türkçe anlamı : “Yedi kat göğü ve yerden de o kadarını yaratan Allah'tır. Allah'ın
fermanı bunların arasından iner ki, böylece Allah'ın her şeye kâdir olduğunu, her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz”.
88 Yakaza : Kelime anlamı olarak “uyanık olma” anlamında olup, değişik anlamları da vardır. Gözler kapalı olmasına rağmen uyanık olmak, uyanıkken rüya görmek veya bu
dünyanın bir rüya olduğunu farkedebilecek kadar uyanık olmak gibi anlamlarda da kullanılabilinir.
Sayfa 241
Yapamıyorum, namaza eğilemiyorum deme, her halin
onlara yönelik yaratıldın, namazın, orucun ve bütün
ibadetlerin yapılması elbet zorunludur, bir de şu var ki, ibadet
yapıyorum derken, delalete düşmemeye bakın. Onunla onu
karıştırmadan bir tek Allah için ona dönük yaşayın. Namaz
kılıyorum, elhamdülillah müslümanım, hacıyım deyip de
ahkâm kesmeyin, her halden sorulur her haliniz sınanır. Öyle
hallerde aşikâr edilir ki olumsuz halin, hacıya bu yakışır mı?
İbadet ehline bu yakışır mı? Denilir. Bunlardan muaf
tutulmaya bakın, biliyorum demektense ben hiçbir şey
bilmiyorum demek, çok daha evladır.
Yaşanması gereken birçok özel veya özel olmayan
haller vardır, gerekmeseydi yaşamazdın elbet, gerekli olduğu
için yaşıyorsun ve onu kabulleniyorsun. Öyle süreçlerden
geçirildin, öyle zoru kolay kıldığın anlar oldu ki, bir çetin hal ile
burun buruna getirildin. Orada da gönlün sınandı, artık
sınanma yok deyip de reddetme, varlık bedenin düşünceye dek
bu sınanma koşulsuz zorunludur89.
Hakikate ermek kolay mı sanırsın, mintan değiştirmek
ile hal ehli olduğunu mu sanırsın, iki güzel söz söyleyip de
kendini bilgin mi saydın, haşa, dost Hak için konuşmalı, dost
Hak için yarış yapmalı, Hak için eli dili gönlü açmalı, seveni
sevmeyen ile barıştırmalı, aşkı yaşamıyor ise bu eğitim ile ona
da yaşatmalı.
Sözün doğrusu masaldan ibaret değil, hakikatin
mazharıdır bilinsin, her can bu nefesi her alışta Rabbime
dönük yaşayın, her halin murakaba olmasına özenle dikkat
edin.
89 Mülk suresi, 2.ayet : “Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ, ve huvel azî zul gafûr.
Türkçe açıklaması : “O hanginizin daha güzel amel işleyeceğinizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır. O Azîz'dir, çok bağışlayıcıdır”.
Sayfa 242
Allah kulun aklına davet gönderir90, davet önce aklına
yapılır ama akıl ile gönül bir araya geldikte elbette gönül farklı
haldedir, ona dergâhtır, akıl ondan sonra devreye gelir, kul
dilinde lisanında bu böyledir ama aklın da mertebesi bayağı
büyüktür çünkü ilk hitap akladır. Kalbi selim aklı selim, sözleri
selim ehil olanlar ile sohbeti kurun. Dünyevi işlerle çok fazla
uğraşmayın. Bunların oluşumu sizlerin bir adım, bir adım daha
ona götürür, bu vesile ile bu köprü mutlaka kurulur, o
köprüden geçiş izni ise dünyaya teşrif etmeden önce almıştın
onu burada yani şahadet âleminde geçiş yapılması gerekir.
Zorluklara karşı mücadeleyi bırakmayın ama zorluğu
bilerek de hareket etmeyin, zor üstüne zor gelmesin, çok iyi
düşünerek adım atın, gazelden masaldan ibaret değil
yazılarımız, hal ehli huy ehli dil ehli göz ehli, öyle irtibat vardır
ki aralarında hepsi bir birini tetikler. Devrede olmayanı
devreye sokar.
Hayat, ilim bunlara mukabildir. Birçok isim ve sıfatların
kul üzerinde mutlak tesirlerini yaşatır Rabbim. Hem oluş için
bir esma bir sıfat devrede, hem bozuluş için o isim ve sıfat
devrede. İkisinin olması gerekiyor ise, iyi ve kötü, acı ve tatlı,
zor ve kolay, sevmek ve sevilmemek, her şey zıttı ile kaim.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Sıfat-ı telviye, Sıfat-ı tevciye Sıfat-ı zafiye, bunların her
birinin işlevi ayrıdır, hiç biri birine benzemez. Aydınlık
yanınızda sağınızda solunuzda olsun. Zuhurdan yana Allah’ım
bizleri geri çevirme, eliyle, diliyle, gözüyle bizlerin üzerinde
olsun. Bizde zuhuru mutlak var olsun.
Sıfatların insan üzerindeki zuhurları nelerdir bunları
biraz çalışın, bugün öfkelisin hangi sıfat sende zuhur etti,
90 Yusuf Suresi, 108. Ayet : “Kul hâzihî sebîlî ed’û ilallâhi alâ basîretin ene ve
menittebeanî, ve subhânallâhi ve mâ ene minel muşrikîn”. Türkçe açıklaması : “Resulüm! De ki: “İşte benim yolum budur. Ben Allah’a dâvet
ediyorum. Ben ve bana tâbi olanlar basiret üzerindeyiz. Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim””.
Sayfa 243
bugün çok mutlusun, hangi sıfat sende zuhurunu gösterdi.
Bugün çok sakinsin, bunlar o kadar çok ki. Kaç yüzlerce
sayıları mümkün değil. Çünkü tertibinizde bu esmaların her
birinin yeri olduğunu da unutmayın. Onlar da size ait.
İnsanın var oluşu, öyle mükemmellik öyle
mükemmelliktir ki, sizler daha yeni uyanıyorsunuz, gerçeği bir
bilseydiniz, bazen Hak senden konuşur, bazen senden
seyreder, onun öyle tecelliyatı vardır ki hep çoğalır. Kulunun
haline göre zuhuru olur, kulunda o hal o eylem o fiil
işlendiğinde teraziyi kor tartar91, doğruluk payı nedir ne
değildir onun için o gece onun rüyasını yapar, kulağına fısıldar
sizinle o kadar çok konuştu ama hiç biriniz fark edemediniz.
Hiç mi içinize doğmuyor? Onun sesi bazen davudi,
Davut un sesi çok güzeldi(Süleymanın babasının). Davudi
seste onun sesi örnek alınır. Bazen çok incecik bir sestir,
tertemiz pırıl pırıl, bazen çok davudi gür bir ses. Kulağınıza
fısıldar, içinize bir doğuş gelir. Sende, bende yok böyle bir şey.
Sen nesin ki ben neyim ki o sesi mevcut etti bize, bazen bir
sineği musallat eder başına, kovalarsın gitmez, eline tespih
alırsın parmaklarının üzerinde gezer kovalarsın gitmez
kalmalarına izin verir, hangi sebeple orada olduğunu da
bilemezsin. Ufacık şeylerle birçok şeyler meydana gelebilir.
Hazreti Ali’den çok bahsediyorsunuz, sevgi ile
bahsediyorsunuz, şükürler olsun, o sırrın ta kendisidir bilir
misin? O sırrın ta kendisidir. Bazı sırların inkişafa ulaşmış
sebebi vücutlarda, o sırra vakıf olan Ali’yi bir başka sever.
Hepsi Rabbimin iradesi gereğincedir.
İlim irfan, bunlarla meşgul olun, hakikat ilmi ile. Sen ne
ile meşgul oluyorsan, Allah, hemen getirir senin önüne koyar.
91 Bakara suresi, 179. Ayet : “Ve lekum fîl kısâsı hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn”.
Türkçe açıklaması : “Kısasta sizin için hayat vardır. Ey akıl sahipleri! Belki böylece Allah’tan korkarsınız. ".
Sayfa 244
Şu bir gerçek ki, önce kendi kitabınızı okuyun, bunu hep
söyledim, fiziki kitabı okuyun. Kâinat bile bir kitap halindedir,
sayfa sayfa açılır okunur yaşanır. Evet, sohbet edin üzerinde,
bu gecenin önemi üzerine veriyoruz. Halk içinde bilinen kadir
gecesi niye ayrılıyor? Bırakında birazcık olsun. Hepinizi
hayırladım, hepinize dualarımı ettim, La ilahe illallah
Muhammed en Resulullah.
Sayfa 246
Ağustos ayı kapak resmi : Karina Bulutsusu,
Samanyolu'nun en parlak kısımlarından birinde, içinde en garip şeylerin meydana geldiği bir
bulutsu yer almaktadır. Karina'daki büyük bulutsu olarak bilinen NGC 3372, çok büyük kütleli
yıldızlara ve değişen bir bulutsuya ev sahipliği yapmaktadır. Bu bulutsunun içindeki en güçlü yıldız
olan Eta Karina, 1830'larda gökyüzündeki en parlak yıldızlardan biriydi; ancak daha sonra etkileyici
bir biçimde sönükleşti.
Merkezin solunda görülen Anahtar Deliği Bulutsusu, bilinen en büyük kütleli yıldızların çoğunu
içermektedir ve onun da görüntüsü değişmiştir. Karina Bulutsusu'nun tamamı 300 ışıkyılının
üzerinde bir alanı kaplamakta olup, Karina Takımyıldızı içerisinde yaklaşık 7500 ışıkyılı uzaklıkta yer
almaktadır. Yukarıda görülen, Karina Bulutsusu'nun şimdiye kadar çekilmiş en detaylı
görüntüsüdür. Sonradan renklendirilmiş olan bu görüntü, Hubble Uzay Teleskobu tarafından
çekilmiş 48 yüksek çözünürlüklü karenin birleştirilmesinden meydana gelmiş ve teleskobun 17. yıl
dönümü şerefine yayımlanmıştır. Resmin geniş açılı ve açıklamalı sürümü ile yakınlaştırılabilir
sürümü de mevcuttur.
Sayfa 247
Selam olsun, 01.08.2013
Selam Olsun, sözleri seçip seçipte verdik. Sözler ile
canlara menzili göstermeye geldik. Gönül mizanına göre,
verilenler alınmalı. Her olayda ufacıcıkta olsa, şüpheden uzak
kalınmalı. Hele bu manayı içeriyorsa düşünüp düşünüp de
konuşmalı.
Yolun açık demeye geldim. Yolunda rehber olmaya
desturlu geldim. Sevip sevmiyeni bir arada görüp, ilahi
feyzden akıtmaya geldim. Her biriniz Hak dostunuz, bunu
önceden demeye geldim.
Yolun uzunu kısası olmaz, yol aynıdır, farkı aranmaz.
Senin o yolu tamamlamana tekâmül, ne kadar gecikirse, yol
elbette uzar kuluna. Özünle yaşa, özünle sözü birle, onunla
hizmet için, var yarışa.
Kaderimde bu da mı var? Her şeyi kadere mal etme ey
can. Kader dediğin ilahi Rabbin tahakkukudur. Her biri mi?
Elbette değil. Mutlak kaderi, Rabbimin tayin ettiğidir. Kaderi
muallak dediğin ise, kulun istidadı neticesinde, vucüt bulandır.
İkisi de yaşanır. Ne var ki, birinde tevekkel, diğerinde isyan
vardır. Her olayda gönül dengede kalmalı. Üzüntü de, sevgi de
alabildiğince yaşanmalı.
Şikayet dilden silindikçe üzüntü azalır. Tam tevekkel
olmanın mazhariyetidir aslında. Zevki yaşar iken nasıl
yaşıyorsan o coşkuyu, sakinliğini hep koru. Dön içine,
alabileceğin, öyle çok dersler vardır ki, hiç hesabını yapma,
sadece alış ona.
Birçok sınavlar atlatılır veya yarım bırakılır. Bazıları
insanın niyet ve hallerinden oluşan hadiselerin zuhurudur.
Sayfa 248
Bazıları ise Allah’ımın gönül yoklamasıdır. Kendine yakın
bulduğu, muhatap aldığı kulunu, imtihana tabii tutar. Bu ikisini
ayırt edebiliyorsan şükürler olsun demelisin. Önce Rabbine
dönüp, “Allah’ım bunun idrakini bana nasip et”. Ama her
olayda şunu demelisiniz. “Ne yaptım da karşılığı bu aslında” ve
hemen tövbeye gelmelisiniz. Onda hiçbir günahın
olmayabilir92. O olaya ortak olmayabilirsin, tövbe ile hem
geleceği, hem geçmişi temizleyebilirsin. Öyle bir safiyet içinde
olmalı ki kulu, her şeyi kendi uyumsuzluğundan, kendi
yanlışlarının neticesi olarak görmeyi bilmeli.
Doğru dediler sözüme, dönüp baktım birçok yüzlere.
Orda gördüm bedbaht olanı ve mutlu kalanı. Çizgileri çok şey
anlattı bana, okudum sanki gizlide olanları, yüz çehrelerinde.
Ben derim ki ey can; Sabır bir makamdır93, bu sabrı,
dilinde değil, gönülde hep diri tut. Dayanacağın tek bir kapı
var. Hak kapısıdır. Ağırlanacağın tek yer vardır, Rabbimin
huzurunda. Orada kalmayı dene. Onda olmayı bil. Ona layık kul
olmayı dua ile nasip etmesini talep et. Hayırla var edilmiş
hayırlı güne, elbet hayırlı geceler, hayırlı geceden güne
dönüşler nasip olur. Zorda mısın, “Allah” de, kolayı mı buldun
yine “Allah” de. Ne çok sevin, ne de çok yerin.
Selam olsun, her birinize selam olsun. Arabi’den söz
gelir, gün ayandır kuluna. Gördüğü rüya mazhar değil,
hakikattir aslında. Ruhun öyle özgür, öyle özgürdür ki,
92 Yusuf suresi, 53. Ayet : “Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûı illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm”. Türkçe Açıklaması : “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Rabbimin merhameti
olmadıkça nefis olanca şiddetiyle kötülüğü emreder. Şüphesiz ki Rabbim bağışlayandır, merhamet edendir.”.
93Âli İmran suresi, 200. Ayet : “Yâ eyyuhellezîne âmenusbirû ve sâbirû ve râbitû vettekûllâhe leallekum tuflihûn”.
Türkçe Açıklaması : Ey iman edenler! Sabredin, sebat gösterin, hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah’tan korkun ki, felâha erebilesiniz”.
Sayfa 249
sonsuza çıkmış, gördüklerini anlatmış, beden diline. Rüya
olmuş dile gelir, anlatılır, karşısında da Hayrı talep eder.
Her bildiğini, her gördüğünü sakın deme. Sakla ki, daim
olsun. Öfkelenmeyi bırak, esir olma. Kime esir olacağı da belli.
Sadece makamı sabır, Allah’ıma emanet olun. Sadece dost
ağırlansın dost gönlünüzde. Dost hazırlansın, gelecek günlere,
dost gelecek bundan böyle her düşünceye niyete. Selam olsun,
selam olsun.
Şimdi uzun uzun, bunun üstünde yorum ve duamızı
edelim. Bunu bunun arasında oluşturalım. Selam gelir, bizden
de selam olsun.
Hakikatin nuru izinli olanları sarar sarmalar. Hakikatin
nuru gönülde mührü açar94. Hakikatin nuru geldi mi bir dosta,
onda ilahi feyizler akıtılır, O’ndan ona.
Öyle haller vardır ki, bazen hangi hali, hangi ismi
altında onu zuhura meydan okursun, ona vücut buldurur da
hal edinir, dile getirirsin, bunlar sorgulanmalı. Her halin, her
düşüncenin, her hallerin murakabası mutlak yapılmalı. Ne
zaman yapılır diye soracak olursan, her an, her an derim. Ne
geceye sığmalı, ne gündüzde kalmalı. Murakaba hali, insanı
kamilin önemli dersidir, bu bilinmeli.
Zatından zatına muhtacız Allah’ım. Sen imkan ver ki, o
imkanla seninle yaşayalım Allah’ım. Öyle bilince muteber et ki
bizleri, o bilinçte şaşırma olmasın. Bizi götürsün, senin
belirlediğin hedefe. Haykırırım Allah, Allah diye. Mutlak
94 Zumer suresi, 22. Ayet: “E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbih, fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh, ulâike fî dalâlin
mubîn”.
Türkçe Açıklaması : “Allah bir kimsenin kalbini müslümanlık için açarsa, o
Rabbinden verilen bir nur üzerinde değil midir? Kalpleri Allah'ı zikretmeye kaskatı olan
kimselere ise yazıklar olsun! Onlar apaçık dalâlet içindedirler”.
Sayfa 250
duyarsın sesimi. Sen de beğenirsin benim bu halimi. Muradımı
tezden ver Allah’ım. Murad nedir bilir misin diye sorarsın bana.
Muradım muratsızlıktır Allah’ım. Bir tek sen varsın, başka bir
şey istemem. Senin ışığınla ışık tutayım. Senin bana verdiğin
ilahi bilgileri kayıtsız, şartsız dostlara sunayım. Öyle
mekânlarda beni konuştur ki Allah’ım konuşan sen ve ben
olurum Allah’ım.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Amin
Senden geldik, seninle bir olduk, seninle sana
dönüyorum Allah’ım. Allah’ım öncelikle sana şükürler olsun,
hamd olsun. Verdiğin nimetlere şükürler olsun. Sadece senden
Şafi isminle, Kafi isminle yardım diliyoruz, yine de sen bilirsin.
Allah’ım nerede rahatsızlık var ise, önce grup içinde
dostlarımın yakınlarına, ne olur, Şafi ve Kafi isminle sen yetiş
imdatlarına, Ya Rabbim. Onların yüzünü güldür Allah’ım,
hastalıklarında onlara, derdin içinde derman olduğunu,
bilmelerini nasip et Allah’ım. Sensin Rahim, sensin Kerim
Allah’ım.
Su başına varalım, suyun akışına bakmadan, kaynağı
nerde diye aramayalım. Önce suyun var oluş sebebini
düşünelim. Hakikatin ilmi de böyledir. Su misali akar, gün olur
çağlar, ama her bir kol, değişik yollara yayılır. Oralarda
mutlaka olması gereken, suyun oldurması gereken bir çok
hadiseler vardır. Kimine kahır gibi gelir, yakar yıkar ortalığı
kabusa çevirir, kimi de orayı gül gülistan eder, çiçek bahçesi
cennete döndürür. İmtihanları da95 böyle düşünün.
95 Enbiya suresi, 35. Ayet : “Kullu nefsin zâikatul mevt, ve neblûkum biş şerri
vel hayri fitneh, ve ileynâ turceûn”.
Türkçe Açıklaması : “Her insan ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır
ile de şer ile de deniyoruz. Sonra bize döndürüleceksiniz.”.
Sayfa 251
Öyle paketle sunulur ki sizlere, ilahi paketler, kiminin
rengine, ihtişamına bakar aldanırsınız, “Bakın bu paket bana
geldi, kendi özelliğimdendir” der gurura kapılırsınız, oysa
paketin içini açtığınızda, öyle bir olayla karşılaşırsınız ki hani
sevmiştin, derhal elinden atmaya bakarsın. Ne olursa olsun,
Allah’tan gelen her şeye bükebiliyorsan boynunu, en mutlu, en
kutlu kulusun.
Kahrı da hoş, lutfü da hoş diye boşuna denmemiş. Sen
onu zarar değil, bana yararı olacak diye baktığında, o halin, o
yaşanmışlığın, elbet yararı ile karşılaşırsın. Şikayet silinmeli,
aldığını ders bilmeli. Bundan böyle her gelecek olan ne ise
lutfu, kahrı, sınama, okşanma, Allah’a teslim olunmalı. Teslim
olundukça zaten şikayet kalmaz, silinir gider.
Sadece Rabbim, kulunun haline bakar, diline değil,
süslü sözlerine değil. Hepsi geçicidir, kalıcı olan bir tek haldeki
halidir. Onu haline yaşayabiliyorsan, şu yazılardan bir cümle
alıp ta onu başına taç yapabiliyorsan, bil ki, o birçok
birçoklarına taç olacaktır. Kimine kandil, içini uyarmak için,
kimine gözünün yaşını silmek için mendil; kimine de can
bulduracaktır.
Oluşa geçmeli hallerimiz, lutuf bilmeliyiz her verileni,
bugün sofranda aşın olmayabilir, ona da şükredip, el açıp,
Allah’ımın hakikatine boyun eğmeliyiz. Her şey ayarlıdır, ölçü
içindedir, bu öyle bir âlemdir ki ne yaşanırsa yaşansın boyun
eğmek zorunda olduğunu sakın unutma. Sadece tekamül bu
sayede oluşur, mertebeler, makamlar bu sayede kazanılır.
Şikayet olmamalı.
Çocuklarınızın geleceklerini sizler tayin edemezsiniz.
Sizlerin nasıl bir planı var ise, Hak tarafından, Onun
iradesinden, yazılmış, ölçülüp biçilmiş, çocuklarınızın da aynı
şekilde. Ne sen ona tekamül ettirebilirsin, ne o sana. Sadece
Sayfa 252
yaşananlar tekamülleri sağlar. Onların da bir aşamadan
geçmesini düşünmelisiniz. Bu sayede onların tekamülünü
kolaylaştırırsınız. Eğer her olayda çocuklarım deyip, üzerine
atlarsanız, sarılır, okşar, aman o üzülmesin derseniz, tekamül
edememiş, yarım bırakılmış bir nesne olacaktır.
Nesil çok farkında her olayın, çok daha bilinçli. Bu her
geçen gün, an, bu bilince daha da büyük sahip olacaklar. Bu
geçiş dönemi, hiç kolay değil. Ama tevekkel olan kuluna her
şey kolay gelecek, o bilinçte olanlara, yoksa, hekimler dolup
dolup boşalacak. Zaruretlerin bir çoğu kapı açar, bu kapıların
açılması için, bırakın ne yaşanıyorsa yaşansın, ne
yaşanacaksa, o bilinçle onu atlatmaya bakalım.
Fark edin, dün neydin, bugün hangi haldesin. Dün kimi
affedemiyordun, bugün onu affedebiliyor musun? Murakaba
budur aslında. Dün neyi hoşgördün, neyi hoş görmedin, bugün
ne yapıyorsun, hoş görebiliryor musun? Önemli olan her geçiş,
bir öncekini unutturmalı. Hep yeniye, yeniye ve iştirake
koşmalısınız. Bu dersler veli nimet, Kur’an yolunu takip etmek,
Hayatınız boyunca mükemmeliğe işarettir. Her zaman önceliği
Kur’ana verin. O Allah kelamıdır, bu velilerin kelamıdır. O
Kur’anın, üstüne hiçbir şey koymayın.
Allah’ım göçmüşlerimizi rahmetinle yıka, bu edilen
duaları peygamberimiz kanalıyla, cümle geçmişlerimize, hasta
olanlarımıza ve zorluk içinde bulunanlara, sen ilahi rahmetinle
kucakla, sar sarmala Allah’ım. Herşeyi bilen, gören sensin,
senden ne madde istiyoruz, ne çok para, ne mal mülk, ne de
şöhret, sadece harçsız borçsuz yaşamayı bizlere nasip et
Allah’ım, sana layık kul olmayı nasip et öncelikle. Eyvallah,
eyvallah.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Allah’ım
selam olsun, selam olsun. Hazırlığımızı tamamla Ya Rabbim.
Sayfa 253
Sırat-ı müstakimin kurulacağı yer neresi biliyor
musunuz? Hem burada hem orada sırat köprüsü var. Burada
geçtin, geçtin, geçemedin, orada kurulan köprünün direkleri
cehennemin üzerinde. O sırat-ı müstakim, tek doğru yol,
hakikat yolu. Tek doğru yol, burada da var, zahiri alemde de.
Burada da bir çok hadiselerle burun buruna geliyorsunuz, düşe
kalka yürüyorsunuz, Önce bu dünyadaki geliş sebebinizi,
vucudu sebebinizi öğrenmelisiniz. Niye geldin? Sadece Allah’ı
bilmek için, geldiğin gibi, kalabilmek için, kaldığın gibi de ona
dönebilmek için. Nutfeden nutfe haline dönebilmek için. İşte
olay bu.
- Kendimiz gibi kalamıyoruz. Hep sınavlarla karşı
karşıyayız.
- Kalmak için çaba göstermelisiniz. Küçük arpa tanesi
bir olumsuz düşünce gelir, gelmemesi mümkün değil. Hemen
Allah’a sığının, “iyiden ve kötüden Allah’a sığınırız”.
“Rüyaların Hayrından ve şerrinden, Allah’ım sana
sığınırıyorum”. Hayrında da, o zaman o rüya şerde olan Hayra
döner.
- Sırat-ı müstakim de bu mudur?
- Doğru yolu, o istikameti burada kazanıyorsun, sen
burada hiçbir şey yapmıyorsun. Sadece eğlenceleri takip
ediyorsun, giyim-kuşamını takip ediyorsun, güzel yerlerde
yaşamayı seviyorsun, bunları seçiyorsun, ahiret için hiçbir
hazırlık yok ise, burada o sırat-ı müstakimi hiç yaşamadın,
kendini ona hazırlamadınsa, orada da, o sırat-ı müstakimi
kazanmak zor elbette. Allah’ta öyle güzel tasarlamış ki,
biliyormusunuz, cennete gitmenin yolu, cehennemden geçer.
Şimdi bunu böyle düşünün, hemen yaşadıklarınız aklınıza
gelsin. Cehennem olmadan, cennete sahip olmak mümkün
değil, mutlaka azap şart. Hayır şerle birlikte, iyi kötü ile
birlikte…
Sayfa 254
- Her şey, bir şeylerle bağlantılı, birlik içinde
bütünlük var. Bu dengeyi değiştirme gücü var mıdır?
- Hayır, çünkü senin fıtratında bunlar mevcut, terkip
buna göre yapıldı, anladınız mı? İyi de, kötü de sende, güzel
de, çirkin de sende.
- Kendi Hayatımız için değil. Birçok yerde katliamlar
yapılıyor ve dualar da yapıyoruz. Bu dualarla oradaki
olumsuzlukları durdurmak mümkün mü?
- Durduramazsınız, bu sadece Allah’ın ilmindedir, her
olay. Ne yaşanıyorsa yaşanacak. Dualar ne olacak, boşa mı
gidecek, Hayır. Allah dilerse, biz duamızı yapıyoruz, ne
diyoruz, “Allah’ım yine de sen bilirsin”. İşi ona bırakıyoruz. O
nereye gerekiyorsa onu oraya yönlendirir. Hiçbir yere gitmese,
o dualar yine size için yatırımdır.
- Yaşadığımız bazı olumsuzluklar yapacağımız
dualarla daha hafif geçebilir, değil mi ?
- Tabii ki, bu da, sizin yapacağınız dua ile ilgili…
- Ya toplu yapılan duaların etkisi …
- Çok fazla, çok fazla, şimdi şifa duası yaptık. O şifa
duasının karşılığını istemeden yaptık. Allah’ın istediği de bu,
en çok makbul olanda bu. Hastalara gönderiyoruz, düşünün,
mutlak kaderinde onun nefes sayısı dolmuşsa, bu dua ona can
vermeyecek, ama bu dua ona orda can verecek. O duaların
tezahürü burada olmaz ise orada görülür96. Diyelim ki nefes
sayısı bitmemiş, o dualar burada geçer ona, ulaşır, hiç
şüphesiz.
Sularınıza dua edin, akarsularımıza, kaynaklarımıza
dua edin, çünkü her an, her kötü şey yapılabilir, o da bir
katliamdır. Ondan sonra bütün içeceklere, toprağımıza,
96 Mu’min suresi, 60. Ayet : “Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn”. Türkçe Açıklaması : “Rabbiniz buyurdu ki: "Bana duâ edin, duânıza icabet edeyim.
Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler, alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir."
Sayfa 255
bununla birlikte “yine de sen bilirsin” demeyi ihmal
etmemeliyiz.
Birçok kavimler yaşandı, geldi geçti, kavimlerin
felaketlerini az çok biliyorsunuz. İyiler de gitti onların
yanında, neydi amaç, onların hiç günahı yoktu. Mümini de gitti,
müşriki de gitti. Peki, suçu neydi müminlerin, Allah öyle tayin
etti, iyiyi kötüden ayırmak için, orda kimi cenneti buldu, kimi
cehennemi buldu. Onların kaderi de öyle irade edilmiş, Allah’ın
ilminde, öyle yazılmış, öyle çizilmiş senaryo gereği, burda
oynanıyor.
- Bir de küçük çocukların ölümleri…
- Birçok şeyi kapsıyor. Ama şunu da unutmayın,
sadakatle yapacağınız dua çok önemli, beklentisiz ve senin
haberin yok iken senin adına gönderilen dua, en güzeli.
Şimdi ben sana diyorum ki Kuran okuyor musun? Duanı
ediyor musun? Yanlızsın, bununla meşgül ol. Sende diyorsun
ki “içim hiç istemiyor, ne olur Gül hanım sen oku benim
yerime”, bunu dediğin zaman, eğer Gül hanım safiyetle onu
okuyor, onun adına bir şey gönderiyorsa, bütün kazanç Gül
hanımadır. O kişiye değildir.
Neden ? Senin ağzın yok mu? Senin hafızan yerinde yok
mu? Eli ayağı tutarken dua istenmez, bana dua et denmez.
Bilinçli kişi bunu istemez. Sadece karşındaki insan bu duayı
senin haberin yokken gönderir, asıl olan da budur. Ben
içimden gelmiyor, sen yapıver benim yerime, bunun kabulü,
sadece yapanadır. Bunlara da dikkat edin. Karşındaki senin
için, haberin yokken ederse eder. Ama bana dua et, bana dua
et olmaz. Bunları da bilerek düşünün, bilerek yapın.
Hadi bakalım, artık bitmiştir, noktalandı.
Sayfa 256
Selam olsun, 16.08.2013
Tasavvuf; yolun hem başı, hem de sonudur. Tasavvuf;
insan olmanın mazhariyeti, Hak’ka yaklaşmanın,
yaklaştırılmanın tek yoludur. İnsanı kâmilin sanatıdır, tasavvuf
ehli Hak muradıdır.
Yıllar asırlar önce neden hiç tasavvuftan söz edilmezdi?
Birçok topluluk bunu soruyor, tasavvuf hep vardı, insanların
inkişafının belli bir düzeyde görülmesi istendiği için o eğitim
onların önüne serildi. Allah’ım her var edilenin üzerlerine
birçok sorumluluk birçok meseller yüklemiştir. Bu
sorumluluğunu fark eden insanoğlu, içsel âleminde yeni bir
oluş inşa etmişlerdir, fark edemeyenler ise suya sabuna
dokunmadan yol almaya bakmışlardır, kendilerine ait bir
gelişim kaydedememişlerdir, bu yüzden ilahi keşifleri de hep
perdeler arkasında gizlenmiştir.
Oysaki bir oluş sistemi var, bu oluş sistemine uygun
yaşamak, ancak ilahi bilgilerin, ilahi kitabın, ilahi öğretilerin
mevcudiyetine bağlıdır, daima uyanık olmak gerekir. Gönül
bunlara muhtaçtır, birçok hadiselerin gidiş yollarınıza engeller
koyduğunu da biliyoruz, hadiseler ne olabilir sorusuna gelince
olumsuz haller diyebiliriz. Ahlaki davranışların değerlerin saf
dışı bırakılmasından doğmuştur. Her ne yaşanıyorsa yaşansın
bu bilgilere sahip olmak için elsiz ayaksız koşmalısınız.
Şahadet âlemi dedik bulunduğunuz dünyadan
bahsettik. İnsanoğlu cenneti ve cehennemi dünyada da
yaşıyor, şunu unutmamak gerekir ki her acı yaşayan, bir hata
sonucudur demekten korumalıyız. Dil her şeyi söyler deyip de
onu serbest bırakmamalıyız, az ile çok bir arada olsa bile azın
yanında yer almalısınız. Bilgisinden ötürü her ne olursa olsun
saf dışı bırakmamalıyız.
Sayfa 257
Allah’ım dedik geldik mekâna, yol tasavvuf yoludur
dedik sarıldık imana. Ne kaygı ne tasa kalır, Hak ile ünsiyeti
kurdukta, saf dışı olmazsın yaratanın yarattığına sarıldıkta. Ne
sen var ne ben, biz olduk biz ile gideriz bu yolu. Birlik adına
söyleşiriz, zikrederiz her an, her dem onu. Yolumuz birliğedir,
tevhidedir, yolumuz gayreti silenlerin yolu değil, onlardan
korunur uzak dururuz.
Öyle köprüler kurar öyle köprüler yıkarız ki bunun
bilincinde bile olmayız. Her halin bir görücüsü bir duyucusu
mutlak vardır, bu bilinç ile yaşayın. Görülüyorum, izleniyorum
deyip kendinizi daima çekip çevirin.
Hatam vardır ben günahkârım deyip de elleri kolları
bağlamayın, günah mutlak işlenmeli, günah işlenmez ise şükre
varılmaz, tövbe edilmez bunu bilmeli. Tövbelerin yapılması,
Allah’a yalvarışların yakarışların yapılması elbette yaratıcının
çok hoşuna gidiyor, onu devre dışı bırakmayın. Yaptığın
yapmadığın her halden Allah’a tövbe edin97, tövbe etmeden
namaza da durmayın, tövbesiz dua, tövbesiz ibadet zayıftır
bunu bilin dedik sözü ehil olana verdik.
Ne dağın karına, ne yazın güneşine, ne şikâyet ederiz
ne oradan bir feyiz bekleriz. Feyiz bir tek Allah’tan gelir,
kuluna açtı ise gönül penceresini, oradan bakılır seyredilir.
Hayra yönelik çalıştı ise o kulu, her zerresi ona dönük ise,
mutlak alacağı bir mükâfattır, bir hediyedir bu bilinmeli.
Hikâyeden uzak, gazelden uzaktır sözlerimiz, öyle bir
yanış içindeyiz ki, keşke dünyaya bir kez değil, birkaç kere
gelebilseydik, insanları irşada eriştirebilseydik. Gördüklerimizi
97 Bakara suresi, 160. Ayet : “İllellezîne tâbû ve aslahû ve beyyenû fe ulâike
etûbu aleyhim, ve enet tevvâbur rahîm”. Türkçe Açıklaması: “Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça
ortaya koyanlar lânetlenmekten kurtulmuşlardır. Ben onların tevbesini kabul edenim ve ben tevbeleri daima kabul edenim, merhamet edenim.”
Sayfa 258
onlara da gösterebilseydik, amaç buydu zaruretleri kolay
edebilseydik, zulmeti ışığa çevirebilseydik, ayaklarının dibine
konan taşları kaldırabilseydik, dedi söz bilene, bilmeyene değil
ehil olana, öğün öğün duada bulunana, Haydi eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Bektaş’ın sözüne eğilirler, bektaş’ın halini hal edinirler.
Gönül ehli olana olmayana elin verirler, bir yudum suda kâinatı
seyrederler. Sözün ulusuyum, gönüllerin sultanıyım. Ben, Hak
katında bir nurum, onun ile ondayım98, dedi selamı cümleye
iletti. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Bektaş velidir, Muhammed, Ali pirimiz Hacı Bektaşı veli,
yolumuz Hak yolu, desturumuz Allah katında elbette ulu. Bir
murat üzere geldik, o muradın keşfini cümleye verdik. Bizi
keşfedeler, yolumuza ineler. Her birinde sözümüz dillerde
söyletilir Allah razı olsun. Yolumuz birlikte kalsın. Amin. Eller
birleştirilsin. Amin, Amin.
Kadı söyler kelamı, Hak katından mı gelir kararı? Elbet
gelmez, baş başa verirler, kararı dünyaya salarlar. Her biri acı
içinde kıvranır, onlar ise kahkaha ile gülerler. Bir gün döner bu
gidiş, bir gün örtülür bu iniş çıkış. Herkes haddini bilmeli,
herkes ettiğinin hesabını görmeli, selam olsun, Atatürk kelamı
cümleye yayılsın.
Şu bir gerçek ki, her kötü hal insana yeni tertemiz bir
kapı açar. İşin bir de bu tarafı var, bozuluş yaşanır, sonra o
bozuluşta oluş hali zuhura çıkar. Bunu dillendirmeli bunu
gölgede hal ettirmeli, neden gölge? Çünkü cennetinde müjde
alanları hep gölgeler altındadır.
- Gölge üzüntü mü? 98 Şura suresi, 13. Ayet : “Allâhu yectebî ileyhi men yeşâu”.
Türkçe Açıklaması: “Allah dilediği kulunu zâtına seçer”.
Sayfa 259
- Geçiş bilinsin bu yollar herkese açılır.
- Allah yine güzellik açıyor(eyvallah), tecellide ısrar
yok diyor(eyvallah), neden böyle, neden şöyle denmesin,
nedeni vardır,(bu olaylar için mi?) her şey her şey, Rabbim
dilerse her şeyi bitirir.
Kavimlerin helak oluşunu düşünün, bunları verdik daha
önce. Kâinatın oluş nedeni, ağacın meyvesi, meyvenin de ağaç
oluşundandır. Her şey aslına rücuu edeceğine göre, oluş
bozuluş zahir ve manada farklılık göstermektedir. Bir ağaç
görürsün üzeri meyve dolu, tasavvufa gelince, o ağacın
fidanını diken sensin. Onu büyütüp meyvelendiren de sensin.
Bu dünyada meyvesi görülmez, sadece meyve ahrette toplanır.
Tasavvufun amacı da budur aslında, gayret mutlaka
şart, emek, gayret, Hayret oluşturur. O da bir makamdır, her
güzelin karşılığı çirkinlik olabilir, neden böyleydi böyle oldu
dememelisin, ondan da alınacak birçok dersler öğretiler vardır
diyoruz ya, öğrenci hazırsa öğretmen hazırlanır, siz önce
öğrenci olmayı bilin hazırız deyin, öğreticiler bol bol gelir size.
Gayret kemerini kuşanalım, Hayret demeden önce
kendimize dönüp, tefekkürü yaşayalım. Gör bak halini, gör
içindeki halledemediklerini. Hele bir halletmeye başla, onu da
edemiyorsan fark etmeye başla, bir gün hallederim diye yan
yakıl yalvar Allah’a. Bu tefekkür halinde olmalıyız, her dem
iştiyakımızı açlığımızı ona muhtaçlığımızı ikrar etmeliyiz.
Allah’ım, kulum ben sana geliyorum ama kapın hep kapalı
dedirtmeyin. Bu kapıdan maksat gönül kapındır, beden yapısı
değil mana yapısıdır. İçsel gözleri99, içsel kulakları100 ve içsel
99 En’am suresi, 104. Ayet : “Kad câekum basâiru min rabbikum fe men ebsara
fe li nefsih ve men amiye fe aleyhâ, ve mâ ene aleykum bi hafîz”.
Türkçe Açıklaması : “Size Rabbinizden basiret (kalp gözü) gelmiştir. Kim görürse
kendi lehine ve kim körlük ederse kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinize bekçi değilim”.
100 Fatır suresi, 22. Ayet : “Ve mâ yestevîl ahyâu ve lel emvât, innallâhe yusmiu men yeşâu, ve mâ ente bi musmiin men fîl kubur”.
Türkçe Açıklaması : “Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediği kimseye işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin”.
Sayfa 260
dudakları devreye sokun, onlar konuşsun. Görüntüde olan kaş,
göz, yüz değil, olmayanları seyretmeye başlayın.
Selam diyelim noktayı koyalım, Allah’ıma emanet olun
bütün dualar, Allah’ım gerekli yerlere sunulsun. Gerekli
yerlere gönderilsin, safiyet içinde olunsun, daima hazır ol
halinde olalım, rahatlık rehavet verecek şeylerden kaçınalım.
Allah kul işbirliği ile birçok olumsuzlukları oluma
çevirelim. Biz kuluz, sadece Allah’ın yardımı ile birlikte bizim
niyetimiz Rabbimin diyetidir, bunu bilerek yaşayalım.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Allah’ım
bütün bedensel ve ruhsal hastalarımıza acil şifalar, ya Rabbim
sınava gireceklere ne olursun Allah’ım önlerine geniş kapılar
aç, bilgiler sun içlerine Allah’ım. Sen oluşlarını nasip et güzel
Allah’ım. Sen bizim her şeyimizsin sana muhtacız Allah’ım.
Kuluz günahkârız, senin kapına hangi yüzle geleceğimizin
endişesi içindeyiz sen bizleri merhametinle kucakla, sar
sarmala ihata et Allah’ım. Senden geldik seninle bir olalım,
seninle sana dönelim Allah’ım. Hayretimizi arttır, biz senden
razıyız sende bizden razı olmanı nasip et bizlere ya Rabbi.
Hastalarımıza acil şifalar, borçlularımıza borcunu ödeme
kolaylığı nasip et, hidayet kapılarını aç Allah’ım. Çocuklarımızı
hidayet nurunla nurla, delalete düşenlerden olmasın Allah’ım,
şeytanın tuzaklarından onları koru gözet Rabbim sana emanet
her şey sana emanet.
İçinden geçirene selam olsun, selamımızı alsın himmeti
hazır olsun ya Rabbi ya Resulullah. Hasbinallah ve nimel vekil,
Bize sen yetersin Allah’ım.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Sayfa 261
Selam olsun, 22.08.2013
Selam olsun canlara, el açıp da, Allah, Allah diye
yakaranlara. Kurt kuzu ile oldu mu yan yana, fikirler bir olur,
ayan olur, her yana. Dostun özü ile sözünü aşina ettik. Gelen
günlere hazırlığı yayarız. Ne gelirse gelsin, Allah’a dönmeliyiz.
Neden niçin diye sorguyu gönülden silmeliyiz. Bir sebep üzere
yaşanıyor ise, oluş bozuluşta sebepsiz değil aslında. Varlık
sebebini düşünün, varlık sebebindeki hakikati düşünün. O
ismin manasını, o ismin de bir varlık olduğunu düşün. Her isim
ve sıfat bir varlıktır aslında.
Kulum dön bana, kulum yakınım her an sana. Dön
hakikatin manasına, dön bu yolda yürü, Muhammedi ol. Onun
ile öğün, onun ile öğünü sen ayarla.
Döndüm sağıma soluma, baktım ki, söz ederler, ilahi
hikmetten yana. Bir oturayım, sohbete konuk olayım dedim,
bir gönül dördüm ki, dertleri silmiş, oluşa kendini hazırlamış,
tam tevekkel, tam teslimiyet içinde. Sözüm ona idi. Nedir bu
halin, nasıl uyur, nasıl uyanırsın? Hiçbir kaygım kalmadı, ona
döndüm. O her şeyi hallediyor, niye sıkılayım, niye üzüleyim,
niye gelecek davasını güdeyim. Beni benden iyi bilen yüce
Rabbim, ayarı yapan, iradeyi yaratan, kudreti, varlığı o
bütünün içine sokan yüce Rabbim, her şeyin sahibi ve maliki
değil midir aslında.
Alınacak çok dersler var. Oturup, canlarla sohbete
daldık. Dostu örnek sunduk. Her biri Hayıflandı kendi haline,
dönüp baktılar birbirlerinin yüzüne. Her biri ayna oldu
kendilerine.
Allah’ım bizi öyle huzurlu hale sok ki o huzurda senin
manan ile kavrulalım, senin hakikatin ile yoğrulalım” demeyi
bize nasip et. Her zerremizi buna tanık yapalım Allah’ım.
Seninle olmanın keyfiyetini yaşıyoruz. Sensizliğe ne alıştık, ne
de alıştır Allah’ım. Senden uzak kalmak bize cehennem olur.
Her an her yer cehennemden bir azap sunar bize. Bunlardan
Sayfa 262
uzak tut, koru bizleri Allah’ım. Biz seninle olalım, sen nerede
isen orası gül gülistan olur bize. Cehennem bile seninle
güzelleşir Allah’ım. Biz sende olmayı, ne cennetine ne
cehennemini isteriz. Bize, sende senin ile sen olmayı nasip et
Allah’ım.
Dost dost diye gelinir. Oturulur sofra başına, ilahi
hikmettir, nimettir sözler. Açık olan yürekler alır bunu, olur
onlara nasip. Kimi gönül eylemeye gelir. Kimi havadan sudan
sohbet etmeye. Bir bilse ki, Hak için yaratılmış anlar bile,
ayrıntılar bile değerlidir Allah’ın yanında. Gel dost, sende gel
dost bize. Bu meclis el ele olunca bütünlüğü görülür. O
bütünün cüzleri her birimizde madem mevcut, onlar melekler
yanında tanık edilir.
Allah’ıma emanet olunuz, Dost ayan olsun, ilahi kapılar
ardı ardına açılsın, hakikatin menşeinde dost ile yaşansın. La
ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Şimdi ara verelim.
Üzerinde sohbet edin.
Acıdan tat bulamayan, şikâyet diline takılı kalır. Acıdan
tat bulmayı, zevk haline getirin. Bu da hangi halde yaşanır,
Hak ile bir oldukta. Onunla alış veriş, onunla iç içe, sarmaş
dolaş oldukta. Ne yolun eğrisi büğrüsü, ne uzunu ne kısası
meşgul etmesin bizi, meşgul etmesin sizleri. Bir ömür verildi.
Bir nefes ki, o nefes onun katında gizlendi. Onun da saati,
onun da ayanı var. O nefesi, o emaneti istediğinde, durmadan
O’na gider. Hiçbir şey ona engel değildir.
Ahiret hazırlığı, her şey tabii gençlikte var, hatta
doğduğunda, O hazırlığı zaten yapıyor. Sen o hazırlığın üstüne
bir hazırlık daha koy. Sürekli ona Allah’ın takdir ettiği
renklerden elbise giydir101, bu ne elbisesi takva102 elbisesi.
101 Bakara suresi, 138. Ayet : “Sıbgatallâh ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve nahnu lehu âbidûn”.
Türkçe Anlamı : “Allah’ın boyası (ile boyanın). Allah’ın boyasından daha güzel boyası
olan kimdir? Bizler ancak O’na kulluk ederiz.”
Sayfa 263
Bunları dikkate alın, bilinç üzere yaşayın. İnkişaf bu sayede
sağlanır. Doğru söz mutlak yerini bulur.
Dedik ya Allah daveti önce akla yapar. Akıl çok
önemlidir. Aklın bile bir mertebesi değil, birçok mertebeleri
vardır. Dün akıl ettiğin bir hadiseyi bugün başka bir akılla
değerlendirebilirsin. Gün günden öte, akıl hep yenilikte hep
devrede.
Fikir ustası olun, hazır cevap olmaktansa düşünerek
sözleri, verin. Akıl, ruh ve gönül. Özlerin sesi buradan gelir.
Özlerin derken, hepinizi bir araya toplayın özlerin dedim. Özün
sesi buradan gelir. Gözle gördüğünü gönül tasdik etmeden
sakın bir şey deme. Kulağın duyacak, önce akla gönderecek
duyduğunu, akıl sana birkaç yol sunacak. Birinde karar kılıp,
onu gönle indirmelisin. Ondan sonra içine sokup, onu süsleyip
hazır etmelisin. Her olay, her karar bu nispette olduğunda,
doğruluk her an senden yanadır. Bunu unutma.
Evet, La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Allah’ım senden geldik, seninle bir olduk, seninle sana
döneriz. Bütün dünyevi dilek ve isteklerimizin tek sahibi, tek
merkezi sensin Allah’ım. Elbette senden isteyeceğiz. Sen o
kapıları açacaksın bizlere, bundan umutluyuz Allah’ım. Bizlere
yardım et.
Allah’ım sıkıntıda olan kardeşlerimize, rahatsız olan
kardeşlerimize şifalar nasip et Allah’ım. Akıl noksanlığı verme
kimseye güzel Allah’ım, veriyorsan da şifasıyla birlikte nasip
et. Doğruluktan yol alıp, Dost olmayı nasip et Allah’ım. Ne
ahrette ne dünya halinde bu insanlardan, seçmeyi bilemiyoruz.
Seçilip gelecek kişilerden koru gözet Allah’ım. Şeytan’ın
102 A'raf suresi, 26. Ayet : “Yâ benî âdeme kad enzelnâ aleykum libâsen yuvârî
sev’âtikum ve rîşâ ve libâsut takvâ zâlike hayr, zâlike min âyâtillâhi leallehum yezzekkerû”.
Türkçe anlamı : “Ey Âdemoğulları! Size utanç yerlerinizi örtecek bir elbise ve bir de
süs elbisesi indirdik. Takvâ elbisesi ise bunlardan daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın
âyetlerindendir. Belki düşünüp ibret alırlar”.
Sayfa 264
tuzağına düşmemize de engel ol. Sensin Rahim, sensin Kerim,
sana açtık ellerimizi Allah’ım, geri çevirme bizi, hastalarımıza
şifalar nasip et. Âmin Allah’ım âmin. La ilahe illallah,
Muhammed en Resulullah.
Yolun berisine, sesleniyor dervişine, hiç mi hiç sözün
olmasın, öyle nefsi tezkiyelerden geçirilir ki, insan-ı kâmil
olmayı, dünya halinde hazırlarlar. Dervişlik mürşitlik ne
soydan ne unvandan alınır, sadece Rabbimin ol dediği ile
kayda geçirilir.
Her hadise, her olay kayıttandır bilinsin, yaşanan hiçbir
şey yok ki kayda geçmesin. Bir ses dinledin, o ses seni Hak
yoluna davet etti. O sese kulak verin, o sesi izleyin. Sonrada o
sesin sahibinin yollarını gözleyin. Allah’ım, öyle uyarıcılar
gönderir ki insanoğluna, o uyarıcıların, sınavı diğerlerinden
farklı olur, sorumluluğu diğerlerinden farklı olur, yaşadıkları
acı mı tatlı mı, onu ancak kendisi idrak edebilir.
Şu bir gerçek ki her zaruret yeni bir kapı açacaktır.
Zaruretlerin peşine takılmayın. Ama her zaruret karşısında da
sakın ola yıkılmayın. Hayat bir eğlenceden ibaret çünkü varlık
bedenleriniz var. Yavaş yavaş bu bedenlerden sıyrılmaya
bakın.
Bir tek Hak var, Kur’an ve namaz var. Namazı kılmaya değil, namazın içinde olmaya bakın. Namazı yanında gölge gibi durma, öyle bir namaz kıl ki, namazda mısın, niyazda mısın, o ayrımı bırak Allah yapsın. Dervişlik makamı kolay bir makam değildir. Ustam, üstadım, et, ekmek yerken, derviş köpeğin yiyeceğine talip olur, her yiğidin yapabileceği şey değildir. Ama O’na teslim olan, inanan, aşkı yoğunlaşan, seyri sülük yolunda, Hak aşığı olan insan-ı kâmil, ona lezzet verir, yaşadıkları tat niteliğindedir. Köpeğin tabağı olmuş, sofrada
bir konuk ağırlanmış, onun tabağı olmuş, hiç fark etmez. O sadece bir lokmayla bir hırkayla gün geçer, gece geçer. Her birinize selam olsun, Yaşlılara bol bol dua edin, gönül alın. Onların yanında, onların ellerini tutun. La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Allah’ım sana sığındık.
Sayfa 265
Selam olsun, 29.08.2013
Her ne kadar yeryüzünde isek de, gözümüz arş-ı ala’da
olmalı. Rabbe yakın oldu isen, gerçeğin içinde yaşadığını
unutma. Ne sevgiden, ne sevgiliden yana, aldı isen bir murat,
ona kapılıp da, diğer sevgileri unutma. Kainat bile denge
üzerine kurulmuştur. Sen o dengeyi kendinde sağlamayı
düşündüğünde bu ilk adımı değerlendir. Düşüncelerinde,
duygularında, hislerinde, aklın melekelerinde, gönül işlerinde,
daima dengeyi kurmalısın. Ne az, ne çok sakın ola bunlara
bağlanma. Sadece ona dönük yaşa.
Hakkın zati sıfatları sonsuzdur. Onların sonu yoktur.
Âlemlerin de böyledir. Âlemlerde sonsuzdur. Ve onun sıfatları
ve ismi, âlemlerin ve yaratılmışların görebileceği şekildedir,
onlar tezahür eder. Görüntüler Allah’ımın isim ve sıfatlarına
aittir.
Gel dost gel, ister meclis de bu topluluğa, ister
meyhane, ister dinlenme yeri de, ister uyanma yeri. İlle gel.
Hak kelamı edilir, üç beş can arasında. Haktan murat beklenir,
o kelamlar onun izni ile serilir. Alıcısı olana, eli boş gelinmez,
mutlak bizden de onlara, ilahi nasip ve hikmet gönderilir. Sen
selam dedin de duymaz mı buradakiler, sen Rabbimle iştiyakta
iken, girer mi başkası seninle onun arasına. Her hal güzeldir,
yeter ki yaşanası hal olsun. Her davranış Hak üzere ise o
özeldir. Yeter ki o davranış karşındakine örnek olsun.
Gönül kabını geniş tut. O kaba neler verilir neler.
Aldığın gibi tüketme içindekileri azar azar ver, coşmuş
gönüllere, meşale ol, bırak parlat içlerini, uyandır uyandır,
dost olsa da olmasa da, bu aşka susamışları.
Sayfa 266
Seyrindeyiz her olayın, ilahi seyrini, önce gönül
seyreder, ziyası gözlere gelir. Öyle güzel yaratmış ki Rabbim,
her yaratılanı. Fıtratı da aynıdır. Herkese dilediğini verir, bunu
severim, bunu sevmem diye ayırmaz. Yeter ki o fıtrat üzere
yaşa. O fıtrat sana emanettir. Çekme kara perdeleri. Sapma
onun yolundan. Fıtratında yok bunlar çünkü doğruluktan yana
ol. Dürüstlükten yana ol.
Verilenler ne gazel, ne şiirdir. Bilene derstir. O bilinçle
alana ise ilahi feyizdir.
Âlemlerin her biri, farklıdır. Nevalid âlemi ise nebatın,
Hayvanın alemidir ama o bile arşı azimdedir, unutmayın.
Allah’ıma dileklerinizi sunun. Geliş gidişleri o belirler
ise aldığın her nefes için bir emanet, bir hidayet, bir de ilahi
bilgileri sunmuştur. Kaderim dediğine yazıp geçmiştir.
Sen dileyensin, o dilediğine veren, sen onun
gölgesindesin, ona eğilip, ona secde etmelisin. Sakın
yapamıyorum deme. Allah’ım birçok fırsatlar verir kuluna, o
fırsatları değerlendirmek, senin fıtratında zaten mevcut. Bu
bilgiler sonradan edinilmiş değil, onlar sana ezelde verilmiştir.
Kuran’ın dışına çıkılmasın, deniliyorsa elbet doğrudur.
Deriz de her şeyin önceliği bizi var edenin, irşat ehlini bul getir
bana, ehillik doğuştan mı, sonradan mı alınır, hele onu de
bana. Hangi makam üzerindedir, hangi mertebeye sarılmış,
orda dinlenmededir, bunu sor kendisine, söyler mi? Sır
olmuştur, her zerre, sadece Hak ile Hak olmuştur. Dil
söylemez, göz görür de kulak duyar da ifşa etmez. Sor
kendisine, hangi makamdasın, cemal de mi, celal de mi? Hangi
isim, sıfat altında icraya sokar. irşat ehli isen, hangi müridi
irşat ettin bunu de bana, bunu de bana.
Sayfa 267
Bir tek makam vardır. Hak makamı. Bir tek makam
vardır Resulün makamı. Bir tek kapı vardır Hz. Ali kapısı soy
sop aranmaz, ehil olanlar aranır. Yüreklerinizde kandili
yakanlar irşat nasibini alanlar, irşada vesile olanlardır.
Allah’ıma emanet olunuz. Zor gelirse kolayı mutlak
gelir. Hal denirse kal seni hale götürür. Sakın kal halinde kalıp
da o hale küfretme. Mutlak biri geleni öteye geçirir.
Oğul der ki benim sonum ne olacak. Yazıldı, ölçüldü,
biçildi. Sen ben her birimiz birer perdeyiz aslında. Her doğanın
kader planı yapıldı, mesleği eline verildi. Gün gelecek o
mesleği yapacaksın. Sevgiyi önceden katıp onu seçeceksin.
Özgür ol, kimseye bağlanma. Kendi fikirlerinle hareket et. Her
zaman işin kolayını seçeyim deme. Allah’ım bana nasip ettiğini
sevdir. Allah’ım benim geleceğimi sen tayin et. Bu makamı
mertebeyi ve geleceği oluşturur. Okuduğuna değil, seçtiğin
mesleğe bak. Takındığın isme değil, alacağın nişana bak,
göreceğin delile bak.
- Ağaçların yapraklarının yeşil renkli olmasının bir hikmeti var mıdır?
- Her var edilen hikmet üzeredir oğul. Kırmızı, yeşil hepsi
birer perde. Her var edilen birer perde, sen işin aslına dön.
Nedeni niçini sorulmaz! Levhi mahfuzda gizlidir. Sır ile
nispettedir. Bu niye böyle dediğinde Allah’ın izin verdiği ancak
bunlarla hiç meşgul olmayın, neden rengi böyle, neden böyle
yaratılmış demeyin. Sizin meşgul olacağınız, ne kadar Allah’la
bir olabilirim, ne kadar Allah’ta kalabilirim. İşte bu süreç, her
kul için mubahtır, olması gerekendir. Günü lafla değil, günü
Hak ile geçir. Olmaz mı elbette olur. Yeterli deyip kesmelisin.
Hak lezzetini aldı ise gönül boş laftan sıyırır kendini. İlle o Hak
lezzeti olmalı, damak tat bulmalı. O kandil yandı ise mutlaka
uyarıcının hizmetiyledir.
Sayfa 268
Talep sizden olsun, elbet yardım gelir, zorlar kolay
edilir, sende anlamazsın.
- Tecelliyat ile sıfatların dönüşümünü tam anlamıyorum.
- Hangi sıfat üzere iseniz, o gün onların(sıfatların)
hangi manaya geldiğini çok açık şekilde bilebilseydiniz, o
tecelliyatın o sıfat altında olduğunu anlarsınız. Öyle bir hoşluk
âlemi, hali vardır ki yürekte, gönülde, tam bir huzur zerk
edilmiştir. O an sen neyle meşgul isen o sıfatın tecelliyatı
sende mevcut olur, onun da açık ve aleni tecelliyatı hissettirir
Rabbim sana.
- Celal sıfatını düşün, o gün çok öfkelisindir. Böyle bir
tecelliyat, öfke tecelliyatı diye bir şey yoktur. Sadece o
isimlerin sıfatların sende edindiği değer liyakat ve bedeni nasıl
bir hale soktuğunu sen tespit edip bulmalısın. Celal’den
cemal’e dönüşü, seni niyet ve teatinle onu döndürebilir, bunu
unutmayın.
- Yazımızın içinde geçen tüm gördüğümüz….
- Onun görüntüsü, isim ve sıfatların görüntüsü.
- Biz onlara bakarken, onu mu düşüneceğiz. Dünya’ya
o şekilde mi bakacağız.
- Evet.
- Bektaşilik; bizim başta konuştuğumuz, Allah birdir,
hazreti Muhammed onun resulüdür, hazreti Ali, ilim kapısıdır,
peki Bektaşilik bunun neresindedir demeyeceğim, doğru
yönündeydi ama bunu bile kötü düşünüyorlardı, bize kötü
anlatıyorlar, bu konuda ne diyeceksiniz. Bektaşilik, çünkü tam
doğru bir şeyleri anlatıyor diye düşünüyorum.
- Bektaşilik ortada gibi görünür, aslında mutlaka
seyyidlerden güne gelir. Kaç kol vardır bilir misin? Kaç koldan
zuhur eder? Hiç bu tarikatlara da çok aklınızda yer vermeyin.
Sayfa 269
Allah denilen her yerde, diz çöküp oturun, anladınız mı?
Sohbetlerine iştirak edin.
Siz akılsız olamazsınız. Birçok bilgiye vakıfsınız. Onlarla
sohbet edin yeterince, bu hal sizlerde mevcut, bu bilgi sizlerde
mevcut, alış veriş içerisinde olabilirsiniz, cesaretle, arzu
ederseniz oturun ve bilgi seviyelerinizi, ölçmek için değil,
sohbet ettikten sonra ölçün, anlayacaksınız, aradaki farkı
bulacaksınız. Çok önemlidir. Sohbet ettikten sonra neler
söyledim, hangi söze cevap verdim diye, onları tahlil edin. Öyle
güzel bilgilerin ışığı altındasınız ki, bu bilgilerin zerresini
bulamayabilirdiniz. Şükürler olsun. Hamd olsun.
- Evlatlarımıza nasıl yardımcı olabiliriz?
Her birinizin annesinin, babasının ve büyüklerinin şöyle
gelişteki hallerini tahlil edin, değerlendirin. Her bir canlının bir
zaman dilimi var. Oluşlarının, makamlarının, bilgi
seviyelerinin, bilinçlenmenin şimdi istediğin kadar onlara
öğretide bulun, zamanı gelmediyse, boşuna yorulmuş
olursunuz. O zamanı Allah’ım değerlendirir. Her şeyi ona
havale edin. Ama görmesi için, iyi şeylere örnek olmanız için
de, çocuklarınızın önünde, gereken şeyleri, ibadetleri yapın ve
bilginizi onlarla paylaşın. Red ediyorlarsa, üstlerine düşmeyin.
Dinliyorlarsa, onun arkası gelir, kesilmez bunu bekleyin, ama
her şey Allah’ımın izniyledir. Kimi 50 yaşında kandili yakar,
kimi 10 yaşında, kimi 18 yaşında.
Fıtratlara verilen levhalar bir olabilir, ama ayanı
sabiteleri, kader planları, her birinin farklıdır. Onun için sadece
onlara dua edin. Allah o sesi duyar. Hele onların hidayeti için
Allah’ a el açıp da, “onları nasiplendir Allah’ım” dediğinde,
onun zaman dilimi mutlaka gelecek ve onu sana gösterecektir.
Sayfa 270
- Önce yaşam tarzımızı, hal ve hareketlerimizi
düzelteceğiz. Önce biz kendimizi düzelteceğiz. Onu
söylüyorsunuz.
- Tabii, tabii ki, çok önemli.
Her insanın koruyucu, yardımcı meleği var denmişti
geçen yıllarda. Peki bu olumsuz haller için de geçerli midir?
Kişinin olumsuz hallerinde,
- Bir çok olumsuz hallerde, içsel dürtü ile bunu size
belli ederler, “yaptığın yanlış”, hemen tövbeye gel. Mutlaka
uyarırlar, mutlaka. Kiminin uyanması çok geç olur
algılayamaz. Kimi hemen uyanır. Hemen zikre başlar, tövbe
eder103, “yanlış yaptım” der. Onun için şurada kaç kişisiniz,
uyarı hepinize gelir, ama herkes, o uyarıyı, aynı şekilde
algılayamaz. Birçok yardımcılar, birçok melekler ve hami
varlıkları gelirler.
Hele Hak yolunda yürüyenlerin yardımcıları daha
çoktur. Allah’ı inkâr edip, Kur’an’ı arkasına atanları, o kadar
güzel ayetler var ki, Allah’ım şeytanları musallat eder104,
yağmur gibi onların üzerine indirir diyor. Şimdi anlayın, demek
ki Hak üzere olanların yardımı Allah’tır. Hak dışında
103 A'raf suresi, 201. Ayet : “İnnellezînettekav izâ messehum tâifun mineş şeytâni tezekkerû fe izâhum mubsırûn”.
Türkçe Açıklaması : “Takvâya erenler, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca Allah’ı zikrederler. Bir de bakarsın ki onlar gerçeği görüp bilmişlerdir bile.”
Meryem suresi, 83. Ayet : “E lem tere ennâ erselneş şeyâtîne alel kâfirîne teuzzuhum ezzâ”.
Türkçe açıklaması : “Görmedin mi? Biz şeytanları kâfirlerin üzerine salarız da, onları kışkırttıkça kışkırtırlar?”
104 A'raf suresi, 16-17. Ayetler : Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm. Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim
ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn Türkçe açıklaması : İblis: “Öyle ise beni azdırdığın için andolsun ki, ben de onları saptırmak için, senin doğru yolun üzerinde tuzak kuracağım. “Sonra elbette onlara;
önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenler bulamayacaksın.” dedi.
Sayfa 271
yaşayanların yardımcıları şeytandır. Vesveseden başka…
Onların yolu yol değil. Mutlaka içlerine verilen şeytani
vesveselerdir.
Korunmak için, bizlerin, sizlerin yok mu? Elbette,
şeytanla mücadelemiz çok çok sorunludur, zordur, aAlt etmek
kolay değildir. Çok uyanık, akıllı olmak gerek. Şeytani
hissiyatın ve onun dokunuşunu, onun içine verdiği kötü
enerjiyi hemen hissedebilmelisin. Hemen eline Kur’anı alıp, bir
sayfa çevirmelisin.
Allah’ın şeytanla pazarlığında, “sen benim mümin
kullarımı, benim yolumdan, uzaklaştırmazsın” demişti. O da
dedi ki, şeytan “Ben onları öyle bir uzaklaştırırım ki, senin Hak
yolunun üzerinde duracağım. Sağlarından sollarından
önlerinden arkalarından onları istila edeceğim. Onları
şaşırtmak için ne lazımsa yapacağım. ” Böyle bir ahdi var. O
izni, bilenle bilmeyeni, inananla inanmayanı, imanla
imansızlığı ayırt etmek için ona o görev verilmiştir. Sizde onun
yaptığı, onun saldırılarına herkes muhataptır, peygamberimiz,
bütün peygamberler… Onları devre dışı bırakmak, sizlerin,
inananların, iman sahipleri, kişilerin, def edeceği, kişinin
elindedir.
İçine bir sıkıntı geldi mi, bil ki o vesveseyi veren
şeytan. Allah vesvese vermez, Allah sıkıntı da vermez. Sıkıntılı
yüreği huzura erdirendir. Niye Kur’an okuduğunuz zaman
sıkıntı olmuyor. Ama çok zorlanıyorsunuz, şeytan da
zorlanıyor. Nasıl ki Kur’an ayetlerinin içine daldığında seni
bırakıyor. Ama onu bozmak için, onu elinden bıraktırmak için
az uğraşmıyor. Bunları fark edin.
Sormak istediğiniz çok şey var, ama içlerinizde
döndürüp duruyorsunuz.
Sayfa 272
- En çok hatayı burada mı yapıyoruz? Şeytanla
mücadele ederken mi yeniliyoruz.
- Tabii. Sık sık toplantı yapıp, sık sık sohbetleri okuyup,
sohbetlerle, olumlama yapılacağını, unutmayın. Sık sık ama,
buna izin verin, yuvaları açın. Bugün yazı, yarın sohbet, öbür
günlerde, mümkün olduğu kadar bir araya gelin.
Ama işiniz olur, rahatsız olursunuz, gelemeyebilirsiniz,
gelinmeyebilinir, ama ne olur, çok zorlu bir sınavdan
geçiyoruz. Çok büyük bir karışıklığın pençesindesiniz.
Ürkütmek istemiyoruz, o pençeye girdiniz. Bunları hafife
almayın, dikkatle dinleyin ve sadece Allahın kitabını okuyun.
Sohbetlerin üzerinde durun. Ne olacak, ne olacak bunları
sormayın.
Bir çok şeylerin, kötü halleri, dualarla yok olur. İnanan
müslümanların sevgileri ile iman güçleri ile onları def edersin.
Çok sıkı sarılın, birbirinize sarılın, güç alın, kuvvet bulun.
Kendimi kurtarayım, gerisi ne olursa olsun dediğin an, sen de
boğulanlar arasında olursun. Sakın bunu düşünmeyin. Hele
hele Hakkı bilen, doğru yol üzere yürümeye çalışan, hakikate
sımsıkı sarılmak isteyen kişilere hiç yaraşmaz. Bu küfürdür
aslında, küfre talip değil, imana, tefekküre, hakikate talip
olun. Eyvallah.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Hasbinallâh ve ni’mel vekîl(3), Şimdi 1000’er tesbih, besmele çekelim.
- Bunun dışında okuyacağımız, başka bir şey var mı ?
Ne kadar okursanız okuyun, eyvallah, hepsi güzel, ama
bir arada, toplu olayın hali her zaman farklı tutulur.
Önce niyet ettik Allah rızası için, Allah’ım ülkemizin
zorluklarını kolay kılman için, sen bizi koru Allah’ım, birçok
Sayfa 273
kötü şeylerden koru, sularımıza atılmış, atılacak olan, birçok
şeyleri gizliyorlar insanlardan Allah’ım, sen bize onu belli et
yüce Rabbim, belli et.
İnnehu min süleymane ve innehu
Bismillahirrahmanirrahim. Aklı selim, kalbi selim, hali Kerim,
ünvanı ise Celil, hem Hakim, hem de Nebi, ne soy, ne etiket
olmaz buna delil. Her halin bir dili var. Halden haber veren
ilahi ilmi var. Zatına yöneliktir, Muhammed Ali’nin işaretidir,
hüccetidir.
Ne sağ ile ne sol ile olmaz derdimiz, biz Ehlibeyt
liderleri, ceddimiz Muhammed’tir bizim. Sıratı müstakim’in
öncüsü, bilgelerin gözcüsüyüz. Hangi hal üzere yaşıyorsak, o
halin habercisi.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah, Hak bir
Allah, şefaat ya Rabbi, ya Resulullah. Hak bir Allah,
Muhammed, Ali, Hasan, Hüseyin aşıkıyız. Her koldan, her
zürriyetten değil, hanif dinin zürriyetinde olanlara, müştakız,
muhtacız. İbRahim in dini hanif din, Allah eyvallah,
Muhammed Resulullah.
Erenlerin ayyuka çıktı sesleri, şimdi erenlerin ayyuka
çıktı sesleri, her biri el açtı, durdu divanına boyun eğdi ilahına.
Dediler ki: “Kurtar ümmetini ya Resulullah, koru ümmetini
kâfirlerin azabından, gazabından”.
Ona bağlılığın kadar korunursun. Onu ne kadar
seviyorsan, onunla sevgi bulursun. Zandan kaçın, zandan tanı
da olma, sen hanif dini üzerisin, o dini yaşa, hakikatin nuru
yansır. Hakikati Muhammediye’nin yolunda ışığı yansır, o ışığa
koş. O yola koş. Ondan yolun kaymaz. Onda kurtuluş vardır.
Hüsrana uğranmaz.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Amin.
Sayfa 276
Eylül ayı kapak resmi :
Dünya gezegeninin gökyüzündeki en parlak gökadalardan biri olan ve boyutları bakımından Samanyolu'na benzeyen büyük ve güzel sarmal M81, kuzey takımyıldızı Büyükayı içerisinde, 11,8 milyon ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Bölgenin dikkate değecek ölçüde derine inen bu görüntüsü, parlak sarı çekirdekteki detayları ortaya çıkarmasının yanı sıra, gökadanın muhteşem mavi sarmal kolları ve geniş toz şeritleri boyunca uzanan daha soluk özellikleri de göstermektedir. M81'in üzerinde, en tepedeki büyük ve pembemsi bir yıldız oluşum bölgesinde, kendisine eşlik eden cüce Holmberg IX gökadası bulunmaktadır. Resimde M81 ve Holmberg IX, Samanyolu gökadamızın ön plan yıldızlarının arasından görülürken, ayrıca çok daha sönük ve karmaşık bir toz bulutu arasından da görülmektedir. Tam olarak keşfedilmemiş olan bu bulutlar, büyük bir ihtimalle bizden birkaç yüz ışıkyılı ötededir ve gökadamızın düzlemi üzerinde yer almaktadır. Görüntünün her tarafına ama özellikle de sağ tarafa dağılmış olan bu toz bulutları, Samanyolu yıldızlarından gelen toplu ışığı yansıtmaktadır ve bu bulutlara bütünleşmiş değişken bulutsular adı verilmiştir.
Sayfa 277
Selam olsun, 03.09.2013
Selam Olsun, Allah dedik girdik zikre, el açtık durduk
divana, dizi dizi olduk biz bize, bilinen güne değil, bilmediğime
giderim, bilmediğimden neyi beklerim diye olmaz sorum
kimseye. Bir tek yüce Rab buldurur beni bana, bilmediğimden
ise ses verir ünler, her fırsatta kuluna.
Edilen duaların yüzü suyuna, niyet ulaşır hedefe, hepsi
Allah’ın tezahüründe. Sözümüz deryalaradır, kör kuyudan
uzak, yüzümüz ona dönüktür, suretlere ise hep siliktir, ne ayı,
ne güneşi, ne yıldızı, yansıttığına delil mi beklersin. Her biri
farklı tecelliyatta, onda isim belirir. Onda öyle renkler oluşur ki
seni sen eden. Bunların hepsi onun ilminde.
Akıl ile çözemediğini bazen gördüğün ufacıcık bir şey
ile çözüverirsin. Evet, akıl devrede yok mu diye sorduğunda
tabii ki devrede. Ama yük vurmadan aklı yormadan çözülene
meyil eder.
Hangi bağın gülüsün, hangi dağın taşı, hangi toprağın
tozusun, hangi ağacın meyvesi, kozalağısın. Bilir misin?
Elbette bilemezsin, sen kendini bildikte ancak bunu
bilebilirsin. Gönle iki sevgi sığmaz105, sadece onu seçmelisin.
Ondan maksat seni var eden yüce Allah. Bir tek O orada yer
etmeli. Onun önüne geçen her sevgiyi silip yok etmeli.
Hz. İbRahim’i düşün. İsmali niye kurban etti. Öyle
sevdi, öyle sevdi ki yavrusunu, ama Allah’ı da çok seviyordu.
Allah’ım ona rüya yoluyla bildirdi. İsmali kurban et dedi.
Bunda alınacak çok çok önemli dersler var. Allah’ım bunu
belirtti ya. İbRahim’in sadık vefalı sevgisi ise bu emri yerine
getirmek zorundaydı. Çünkü Rabbimi çok seviyordu. Tam
kurban edecekken dur dedi.
105 Ahzab suresi, 4.ayet : “Mâ cealallâhu li raculin min kalbeyni fî cevfih.” Türkçe açıklaması : “Allah hiç kimsenin göğsünde iki kalp yaratmamıştır.”
Sayfa 278
Allah’ım hiçbir kuluna zulüm etmez. Bu böyle bilinmeli.
Sonra İbRahim’in göğsüne ilahi feyzi indirdi. Ben İsmail’i çok
seviyorum. Oysa Allah’ım sadece beni sev, beni sev diyor ve
ondan sonra tövbe edip, İsmail’in sevgisini aza indirdi.
Sev evladını ama kalpte yer etmemeli. Orda bir tek
barınacak Allah’ımın sevgisidir. Sınavı başarı ile sonuçlandırdı.
Gerçek dost, hakiki dost, İbRahim oldu Hak katında.
Ben de derim ki sevgileri çok fazla abartmayın.
Bunlarla sınanırsınız. Sevgiler, doygunluk vermemeli. Dilden
dile dolaşmadan, el altı edilmeli. Sadece emanet gözü ile
bakılmalı. Elbet sevgi ile büyüyecek, elbet sevgi ile birçok ilim
irfan öğretilecek. Ne var ki kalpte tabulaştırmadan. Sevginin
bile ölçüleri var, değerleri var. Tapılacak sevgi değil, sadece
Allah’ımın emaneti diye bakılacak sevgi olsun.
Hayra verirsen gönül değerlerini, karşılık bulur,
Hayırsever, Hayır dizer gönül ipine. Öyle sevgi öyle Hayır öyle
hizmet dile ki yüceden, sadece O ve sen olmalı. Onun adına
yapılırsa kul bundan haberdar olur ama kimseyi haberdar
etmez. Bu böyle bilinmeli iki cihanın sevgilisine mürşit gözüyle
bakılmalı.
Kayıttır, kayıttandır bilinmeli. Kayda verilen sevgi
sonsuza dek sürmeli. Benim dediğin hiçbir şey yoktur. Bu iyice
bellenmeli. Hiçbir şey senin değil. Sen kendinin de değilsin
aslında. Sadece O’nunsun. Gel der gelirsin, git der gidersin. Bu
ölçüleri kul kendince bilemez. Her varlıkta bir ben vardır. O
beni silmedikçe ne varlığından haberdarsın ne
yaratılmışlığından haberdarsın.
Zor dedik, zorluğun yanında birçok kolaylıklar da var.
Allah’ım gör der. Kolayı seç der. Burada onun yanında bir
kolay var der. Uyuma, uyan uyan. Daima kolayı seç. Zorlar
sizin taleplerinizden oluşur. Kolaylık ise akıl yolu ile gönlün
tasdik ettiğidir. Hayata geçireceğin her güzel şeyde önce Allah,
sonra Kur’an olsun. Hakikat ne ise onun yolu izlensin.
Sayfa 279
Ne ekiyorsan biçilir denilir ya: Bazen rüzgâr eker,
güneş biçersin, bazen fırtına eker yağmur biçersin. Sende
oluşan davranışlarının eseridir, niyetlerinin fiiliyata
dönüşüdür. Olumsuzluk bile gelse, işte onu oluma
sokabiliyorsan, sen bir velisin, sen büyüksün, sen istisnasız
kulsun, bunu unutma. Her çirkinliğin, her kavganın yanında,
mutlak siz ön safta yerinizi alın. Nasıl bir yer almayı
düşünüyorsan barıştan yana ol. Barıştan yana, çözümden
yana.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah, Hak bir
Muhammed Resulullah.
Allah’ım bütün gelmiş geçmişlere, peygamberlerin
cümlesine, Adem’den günümüze kadar gelen, tüm
yaratılmışlara selam olsun, selam olsun. Yardımımız da
bulunmalarına Haktan dilek diliyorum, Nasip olsun, nasip
olsun, nasip olsun, göçmüşlerimize rahmet olsun.
Onların Huzurda olmalarını Rabbim nasip etsin,
mekânları cennet, huzurları daim olsun. Ahde vefa
göstermelerini nasip et Allah’ım, uyanışta olmalarını dünya
halindeyken nasip et. O öyle bir uyanış ki, uyandır
uykularından Allah’ım, cümle Muhammed ümmetini uyandır.
Daima olumsuz düşünenleri, büyüklük kibirlilik gösterenleri,
maddi âlemin isteklerine, dileklerine sarılıp benim diyenlerini,
sen hidayetine erdir Allah’ım.
Bir tek zenginlik vardır Hak katında ilim irfan bilene,
kul olmayı bilene, işte zenginliğin aslı budur. Gelip geçici
zenginliklere değil, ilahi hikmetin zenginliklerine mazhar
olmayı nasip et Allah’ım, nasip et, nasip et. Bizden de selam
olsun cümlenize, eyvallah, eyvallah, eyvallah. Selamlar gelir
bizden de onlara gider.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Sayfa 280
Ne yapın yapın, düşünceleri birleştirin, bir araya gelin,
Allah deyin, Allah deyin, Allah deyin, eyvallah, eyvallah,
eyvallah.
Allah’ım katından gelene teslimiz, yapımızdan geleni,
senin yardımınla sileriz. Sen bize doğru insan olmayı, hidayet
üzere yürümeyi nasip et. Yardıma muhtaç olanlara ellerimizi
birleştirmeyi, hallini müşterek çözmeyi nasip et Allah’ım.
Darda olana genişliği sunmayı nasip et, zorda olana kolaylığı
hediye et Allah’ım, sen büyüksün. Hastalıklara şifa olsun.
Dualar yerini bulsun Allah’ım. Hasta olan ne kadar dost
yakında çevrelerimizdekiler varsa insanlar varsa her birine Ya
Rabbim senden şifa, Şafi isminle, Kafi isminle onlara yardım et
Allah’ım. Oluşlarını onunla sağlayacaksan senin ilmin, bilgine
dâhil et, onlara yardım et Allah’ım, yardım et. Amin.
Selam olsun, 10.09.2013
Selam Olsun, geldik Allah zikri ile dostun hanesine,
birlikte olup da oturduk ilahi sofra başına. Ne gelirse dedik
murat içre olsun, Allah’ım nasibimiz ne ise bize ona göre yön
buldursun.
Hakikatin sırrını sakın ola ifşa etme. Ne yaşadınsa
yaşadın, kalması gerekir, dilin sussun, sakın ha kulağa
duyurma. Her hal elbet güzeldir. Yapı hak yapısıdır, ne var ki
edindiğin liyakat ve bilgi o hale geçti ise o güzelden de
güzeldir.
Nazar etti bir veli, “değmez hiçbir kötü şey sana” dedi.
Bekledim görünür mü, bir daha gelir mi diye, bir ses oldu
arkamda, “Bekleme beklersen gelmem. Ben dilediğimde
gelirim, bunu iyi belle.” Hayra açıktır elimiz, dilimiz, gönlümüz,
verdiğini pay etmeye nasipliyiz. Bir kere nazar edildi ise onu
dağıtmakla mükellefiz. Hak adına yapılan her güzel şeyde
Hakkın muradı vardır onun içinde. Muradın dışında gelişmez
Sayfa 281
hiçbir hal. Yeter ki o kulunda mübah106 olsun, işareti aşikâr
edilsin. O onda güzel, O’nda O olmak elbette özel.
Dağılan dostların ardına bakma. Toparlananla olmaya
bak. Sakın ola ki gönle hüzün katma. Selamette olmaları için
duanı ekle. Gelir mi, gelmez mi diye gün bekleme. Beklentin
boşunadır. Bunlar meşgul etmesin o gönlü. O gönülde bir tek
Hak murat etmiş, sahibi olmuş, onun dışında, hiçbir sevdiğini
oraya konuk etme. Rabbim kıskanır. Rabbim seni onunla
sınamaya tabii tutar. Onun yeri sadece yüceye ait bir yer.
Başka şeyleri seviyorum deyip de, sakın orada konuk etme.
Güne çıktık uyacağız, o uyum içerisinde, geceye gönül
ölçümüz ile varacağız. Gönül ölçüsü, mizanda yeri var mı, yok
mu deyip uzun uzun sorgulayacağız. Hak murat etti toplandık.
Elleri el ile bağlayıp, Hak için Hakta oluverdik. Her olay
kayıttandır bilinsin, kayda geçmeyen, dile gelmez, bunu böyle
bil.
Sakın gevşek de davranma. Aldığın bilgilere güvenip de
arka üstü yatma. Her bilgi bir sorumluluk yükler insana. O
bilginin tezahürlerini düşün, o bilginin açılımını düşün, o
bilginin yorumunu düşün, o bilgilerin değerini düşün, sende
oluşacak hallerin, Hakka mı, halka mı yönelik olduğunu düşün.
İşte bu ince ayardır. Kul bu bilinçle yaşamalı. Kul aldığı feyiz
ile tartışmadan, boyun eğmeden, karşısına çıkıp, bu bilgilerin
membaını sorup soruşturmalı.
Her şeye evet demek, mubah değil, günahtır aslında.
Sen murakaba etmeden, bilginin geliş yerini bilmeden,
eyvallah dediğin an, doğruyu yanlışı barındırırsın içinde. Oysa
bir tek kaynak var Hakkın yanında. O kaynaktan alıyoruz
diyene de sus de. Büyüklüktür, şirke dalıştır. Bundan
korunmak gerekir. “Bir tek Rabbim bilir” dediğinde o ayarı o
yapar. Sana da bırakmaz.
106 Mübah : Yapıldığında veya yapılmadığında sevap veya günah olmayan durum.
Sayfa 282
Kul her halinden sorumlu. Her hali ile şirkin içine
batmış, çıkamamakta ısrarlı. Bir “Allah bilir” diyebilseydi. Bir
de sevdiklerinin önlerine sadece Allah’ı geride, sevdiğini önde
bıraksaydı. Bu yanlışa gidiştir, dur demeyi bilmiyorsa,
uyandırmak gerekir. Her şeyin önceliğini yüceye vermek
gerekir. Her şey de her olayda, yatıp kalkıp aldığın her
nefeste, önce Allah, öncelik daima Allah’adır. Esen kalın
sevdiğinizle bir olun. La ilahe illallah, Muhammed
Resulullah(2).
Allah’ım, bütün bilip bilmediğimiz, şifasını
bilemediğimiz, çaresiz kaldığımız birçok hastalara, Allah’ım,
fiziksel ve ruhsal hastalara acil şifalar ihsan eyle Ya Rabbim.
Birçok kargaşa içinde yaşıyoruz, kafalarımız allak
bullak. Gönlümüze bile onları indiriyoruz. Biz onları
ayıklayamadık. Sen bize yardım et, ayıklamamıza Allah’ım.
Doğrularla olmayı, yanlışları bertaraf etmeyi, yolumuzdaki
taşları, sadece Allah’ım, ben geçiyorum diye değil, bütün
geçecekleri düşünerek kaldırmamızı nasip et. Allah’ım.
Hayır işlerinde olmayı, nerede lazımsak, cümlemizin
orada bulunmasını, sen nasip et Allah’ım. Öfkenin olduğu yere
sevgilerimizi koymayı, sevgisizliğin olduğu yere de merhamet
sunmayı, aşktan söz edene, önce ilahi aşktan murat al demeyi,
sen o bilgileri bize ver ki verelim. Bizlere bunu nasip et
Allah’ım. La ilahe illallah, Muhammed Resulullah.
Çocukların vereceği kararları, Allah’ım senin
doğrultunda, senin hükmün altında vermelerini nasip et Ya
Rabbim. Okumalarını nasip et, güzel işler yapmalarını nasip et
Allah’ım. Sen yanlıştan koru, şeytanı çirkin tuzaklarından
muhafaza et ya Rabbim. Amin, Amin. Yine de sen bilirsin
Allah’ım. Her şeyin bilicisi, görücüsü sensin ya Rabbim. Amin,
Amin, Amin.
Sayfa 283
“Üç günden öte küs kalma dostuna, oturamazsın
Resulün postuna” Çok önceden verilmişti. Şükürler olsun ki
ezbere alınmış. Ne gelirse gelir benden bana. Başım ağrımaz
dilim susarsa. Yolun taşlı mı senin, boş ver ben kendime
bakarım sakın deme. Elinden gelenin en iyisini yap. Bununla
görevlisin, bunu çok iyi belle. Vurdumduymaz olmayın.
Karşındakinin acısını yüreğinde hissetmelisin,
“hissedemiyorum” sakın deme, vebal yüklenirsin, madem ki
bu bilgileri aldın, bunlarla işleme geçmelisin.
Haydi hoşçakalın. Bir lokma ekmek, bir hırka bir de Hak
kitabı, Kur’an kolumun altında(Veysel Karani). Gezerim diyar
diyar, ben zaten Rahim-i sıladayım. Her anı Hak için yaşarsan,
yarın Hak ile kalkarsın, ayan olursun, halkın önünde. Eyvallah,
Eyvallah, Eyvallah. Selam olsun. Dualar edin ülkemize.
Allah’ım, Allah’ım, Allah’ım kabul et, kabul et, kabul et. İyilik
nasip et. Amin.
Selam olsun, 12.09.2013
Selam Olsun, günümüz aydın olsun, geceler ilahi feyzini
ehil olana sunsun. Sadakat ehli gönüllere huzuru yaysın. Gel
dediler, desturu alıp da geldik. Ver dediler, bir üstten izin alıp
da verdik. Var oluş sebebinin hikmetini sordular, bir tek O var
dedik.
Ne bildim, ne ben, ben idim. Her şey benden uzak, bir
tek ondan gelene boyun eğdim. Öyle güzellik sergilemiş ki
Rabbim. Kâinatı doldurmuş. Onda hakikat sureti bulunmuş.
Rabbim, Rahim ismi ile kulunu yücenin suretinde yaratmış107.
107 A'raf suresi, 11. Ayet : “Ve lekad halaknâkum summe savvernâkum summe kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû.”
Türkçe açıklaması : “Andolsun ki biz sizi yarattık, sonra size bir şekil verdik, sonra da meleklere: “Âdem’e secde edin!” dedik.”
Sayfa 284
Bilerek, överek, dilden gönülden silmeden, hep zikrederek, bu
yaradılış sebebine dönük yaşadık.
Açtım elleri, bağladım gönülleri. Neye bağlandık diye
sordular, elbet, birlikte gideriz Hak katına. Bağlılığımız
bundandır bizim. Çözülmez bütünlüğümüz; dedik ya her
birimiz, onun cüzleriyiz. Bütün onda, bütünlüğün adına hizmet
yarışındayız. Gafursun, Rahimsin, Rahman’sın Allah’ım. Bu
isimlerin ile kendini gizler, sadece sıfatlarınla, aşikâr edersin.
Zatta gizli, sıfatta alenidir108.
İsimleri ile zikredin Rabbinizi, isimlerle ona bağlanın109.
Öyle bir halvet yaşatır ki Rabbim kuluna. O halvette vuslat
oluşur ilahi Hakta. Sen ben demeden halvet eri olalım. Geldi,
gelmedi demeden, yolumuzda münasip kul olalım.
Ne hikâyedir, ne gazeldir. Verdiğimiz ölçü dâhilinde
hitaptır. Allah’ım cümleden razı olsun, gelen günlere, hazır,
irşat ehli kul olunuz. Her birinize bir misyon yüklenir, bunun
layığı ile ayakta durun. Her biriniz birilerini irşat etmek için,
yavaş yavaş kendinizi sorumlu tutun. Bir tek sofrada kalıcı
108 Fatiha suresi, 1-3. Ayet : “El hamdu lillâhi rabbil âlemîn. Er rahmânir rahîm. Mâliki yevmid dîn.” Türkçe açıklaması : “ Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. O, Rahman ve
Rahim’dir. Din gününün sahibidir.” 3/ÂLİ İMRÂN-200. Ayet: Yâ eyyuhellezîne âmenusbirû ve sâbirû ve râbitû
vettekûllâhe leallekum tuflihûn. Türkçe açıklaması : Ey iman edenler! Sabredin, sebat gösterin, hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah’tan korkun ki, felâha erebilesiniz.
109 Hakka suresi, 52. Ayet : “Fe sebbıh bismi rabbikel azîm.”
Türkçe açıklaması : “Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.” Enfal suresi, 45. Ayet : Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ lekîtum fieten fesbutû
vezkurullâhe kesîren leallekum tuflihûn. Türkçe açıklaması : “Ey iman edenler! Düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok zikredin ki umduğunuza kavuşabilesiniz.”
A'raf suresi, 180. Ayet : “Ve lillâhil esmâul husnâ fed’uhu bihâ ve zerûllezîne yulhıdûne fî esmâih, se yuczevne mâ kânû ya’melûn”
Türkçe açıklaması : “En güzel isimler Allah’ındır. O halde Allah’a o güzel isimlerle duâ edin.
Sayfa 285
olmayalım. Değişik sofralarda buluşup, değişik yuvalarda Allah
zikri muhabbeti ile o yuvaları nasiplendirelim.
Bir muhabbetten, duadan, ilahi feyzlerden mahrum
kalıyorsa bir yuva, bunu hemen bozup, “bir oluş nasip et” diye
yalvaralım. Kur’an-ı Kerimde bazı izinli evler110 vardır diye
zikredilir. Bu evlerde sadece Allah zikri eda edilir. İzinlidir,
nasipdardır. Bir masada, bir yuvada olmayalım; hep çoğalalım,
halkalara halkalar takalım. Vazifenizi ifa ediniz. Ne yer ne gök
ehli, bunlara bağlı kalmadan, sadece zikirlerle, onları yâd
edelim. Allah’ım izin verirse, birçok uyuyan gönülleri
uyandırırız, Allah’ım izin verirse susan dilleri konuşturur,
duymayan kulakları duyururuz.
Her birinize selam olsun. La ilahe illallah, Muhammed
Resulullah.
Dolduk boşaldık bugün, kurduk teraziyi, koruduk
mizanı kebirleri, her hareket, her fiil, her niyet, aslına tabidir.
Ben yapıyorum dediğinde, şirke bulanmışsındır.
“Hiçbir şey bana ait değil”111. “Sen ne güzelsin”
dendiğinde, “güzel O’dur”, diyebilme haline gelmeniz,
mükemmelliktir.
110 Nur suresi, 36. Ayet : “Fî buyûtin ezinallâhu en turfea ve yuzkere fîhesmuhu yusebbihu lehu fîhâ bil guduvvi vel âsâl”. Türkçe Açıklaması : “Bu kandil bir takım evlerdedir ki, Allah o evlerin yüce tutulmasına
ve içlerinde isminin zikredilmesine izin vermiştir. Sabah akşam orada O’nu tesbih ederler”.
Ahzab suresi, 34. Ayet : “Vezkurne mâ yutlâ fî buyûtikunne min âyâtillâhi vel hikmeh, innallâhe kâne latîfen habîrâ”.
Türkçe Açıklaması : “Evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz ki Allah Lâtif’tir, haberdar olandır”.
111 En’am suresi, 73. Ayet : “Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda bil hakk, ve yevme yekûlu kun fe yekûn, kavluhul hakk, ve lehul mulku yevme yunfehu fîs
sûr, âlimul gaybi veş şehâdeh, ve huvel hakîmul habîr.”
Türkçe Açıklaması : “Gökleri ve yeri hak ile yaratan O’dur. “Ol!” dediği gün her şey
oluverir. O’nun sözü haktır. Sûr’a üflendiği gün de hükümranlık O’nundur. Gizliyi de açığı da bilendir ve O hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır.”
Sayfa 286
Bildin ise masivayı112, her an, devrede ise basiret anın,
sorma, “ne olur” diye. Mutlak senin yönetenin, sana
sunduğudur, var hemen secdeye. Garip ol, fakrında kal. Kabul
et, onunla yaşa. Özenme kimsenin bulunduğu hale. Her birinde
yaradılış ayrı, her birinde yapı, boyası farklı. Allah her birinin
yaradılışta, fıtratına, her birinize aynı özellikleri nasip eder.
Kul kendince onları, ya perdelerle kapatır, başka bir kimlik
oluşturur. Ya da sadece Allah’ımın takdir ettiği fıtratı yaşar ve
herkese örnek olur.
Bir gönül yıktın ise varma hiç secdeye. Bir gönül aldı
isen her anın secde niteliğindedir, bunu böylece bil.
Sakın, sakın yalandan, kaçma, sakın ola kaçma
Hayırdan. Çaldın ise bir aciz kulun kapısını, işte Hak ordadır,
onun kurmuştur yapısını. Sarılma zahire, batın senden yana.
Biraz dön de içine, bak gör neler var orada. Bir perde seyret,
perdeden de öteye, hoş geldi ise, gönle, zahir silinir, bütünüyle
senden. Karışır, taşa toprağa. Yaradılış gayeni iyi bil.
Topraktan da yaratıldın ise, ondaki ilahi hikmeti kabul et, O’na
sarıl. Gönül ilmi ile meşgulüz, dil ilmi ile değil. Derde devadır,
muhabbet ehline, bunu açıkça bildir.
Geceniz Hayırlı olsun, yarınlarınız umutlu, Hak için
yarışta, hizmette olunsun. La ilahe illallah, Muhammed
Resulullah. Hasbinallâh ve ni'mel vekîl. Bize sen yetersin
Allah’ım. Arşın, arzın sahibi ulu Allah. Her şeyin sahibi,
mülkün anahtarları senin elindedir113. Sen bu kullarını oldur
Allah’ım, sadece oldur, Oldur demekle yetiniyoruz. Oluşumun
112 Masiva : İnsanı Allah’tan uzaklaştıran her şey, dünya nimetlerine aşırı bağımlılık. 113 Tegabun suresi, 1. Ayet : “Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard, le
hul mulku ve le hul hamdu ve huve alâ kulli şey’in kadîr.” Türkçe açıklaması : “Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allah'ı tesbih ederler. Mülk
O'nundur, hamd O'na mahsustur. O her şeye kâdirdir.”
Sayfa 287
içindeki ilahi hikmetleri ile ilahi hikmetlerinin gölgesi ile değil,
onu onların onda vücud bulmasını nasip eyle Ya Rabbim.
Hasbinallâhu ve ni'mel vekîl( 3 defa). Ehli beyte selam olsun,
hakikate selam olsun, Muhammed efendimize salat-u selam
olsun.
- Gözlerin görmesini, kulakların duymasını
söylemiştiniz biraz önce…
- Allah’ın, ayırdığı bazı kullarına, gaybdan haberler
vermesi olağanüstü haldir. Dedik, ya kulağına fısıldar, ya
içinde kalbinde bir doğuş hâsıl eder ya da uykuda onları
haberdar eder. Bir şekilde duyurması gereken çok özel
durumlar vardır. Bunları duyduğun an, gördüğün an,
hissettiğin an, hemen şükür secdesi yap. “Allah’ım devamını
sağla” diye dua et.
Yüzlere baktığınızda, o insanların sadrında olanları,
okuyabilmelisiniz. Nasıl okuyabiliriz dediğinizde, bu sizin biraz
bilgiden uzak kaldığınızı gösterir.
Öyle bir hale gelinir ki, dost mu, düşman mı simasından
anlaşılır. Sana iyilik mi, sana kötülük mü, sana ilahi bilgimi
verecek, onun gelişinden, sana hissettirilir. Bunları öyle
çalışın, öyle çalışın ki, Kur’an’la sarmaş dolaş olun. Kur’an ne
kadar çok okunursa, Allah’ım bilmediklerinizi öğretir. Kur’an
ilmini kuluna bahşeder. Bunu unutmayın.
“Mümin olan kulumun kulağına üflerim”der. Bu da
Allah’tan bir müjdedir. Bazı müjde paketleri gelir, dedik ya,
öyle süslü, öyle güzel, öyle göze hoş gelir ki, paketi açtığında,
içinde seni çok üzecek, gaflet verecek, seni senden yok
edecek, hediyelerle karşılaşırsınız. Ama size lazım olan gelir
aslında. Bunları kendi eylemleriniz karşılığında alırsınız.
Niyetler ve fiiller devrededir.
Öyle bir müjde paketi isteyin ki, yüce rabdan“sadece
ilahi bilgilerin sizlere sunumunu nasip et diye dua” edin.
Kimine hastalıkla hatırlatır, kimine yoksullukla hatırlatır,
Sayfa 288
kimine büyük kayıplarla hatırlatır, hatırlatır ya, buna hamd
edin, öfkelenmeden, buna şükredin.
Allah bir kulunu, kurtarmayı cennetine koymayı nasip
etmişse, ne yapar bilir misiniz?
Dünya bağından koparır, üzerindeki makamı alır,
cebindeki paranı pulunu alır. Ne yapar, orada alacaklı haline
getirir seni. Ahiret mi, dünya mı diye sorduğunda, sana lazım
olan, ezelde verdiğin ahdi, bu dünyada sebep, halk eder, bunu
gerçekleştirir. Ol demesine bağlı. Onun için ben de derim ki
can dostlarım, dünyadakileri beklemeyin. “Sadece ahiret
azığını nasip et bize Ya Rabbi, ahiret azığını nasip et; o
kurtulmuşların içinde yer almanızı nasip etsin, her birinize
Rabbim”.
İşte Allah’ın iradesi böyle. Kimini cennet ehli, kimini
cehennem ehli yapacak ise, bu Dünya’da sebeplerin, ilahi
mecliste de verdiği söze mukabil, ahrette neticesini görmek
ister, burada sıkıntılar peş peşe gelir, sıkıntılar, üzüntüler,
yoksulluklar, belalar, hastalıklar diyelim, hiç of demeden Allah
deyin114. Mutlaka her şeyin karşılığı oradadır, onun için bunları
burada yaşıyorsunuz.
Bre gafil olmayın, her zaman bilgiye, hakikate arif olun
ki, bunları gönülle, gözle, kulakla hissedebilesiniz,
duyabilesiniz. Bazen bir kitapta, bir ilahi bilgi okursunuz,
bilmem oldu mu sizlerde. Okuyan sensin ama duyduğun ses
senin sesin değil, anlaşıldı mı? Dost bunu yakaladı. Okudu,
öyle güzel, sakin sakin o sesi dinledi ki? Bunu unutmayın,
bunlara açık olun.
114 Bakara suresi, 155 ve 156. Ayetler : “Ve le nebluvennekum bi şey’in minel
havfi vel cûi ve naksın minel emvâli vel enfusi ves semerât, ve beşşiris sâbirîn. Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.” Türkçe Açıklaması : “Andolsun ki biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan,
canlardan ve mahsullerden yana eksiltmekle sizi imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz Allah içiniz ve elbette O’na döneceğiz.” derler.”
Sayfa 289
Peki nasıl açık oluruz dediğinizi de duyar gibiyim. Açık
olanlarınız mevcut. Ben Allah’a şükrediyorum, Allah’a
şükrediyorum. Nur’u önünüzde yürütün, arkanızda değil, ilahi
nuru115.
Selam olsun hepinize. Selam olsun, selamet buldursun
yüce Rabbim sizlere. La ilahe illallah, Muhammed en
Resulullah.
115
Hadid suresi, 12 ve 13. Ayetler : “Yevme terel mû’minîne vel mû’minâti yes’â
nûruhum beyne eydîhim ve bi eymânihim buşrâkumul yevme cennâtun tecrî
min tahtihel enhâru hâlidîne fîh, zâlike huvel fevzul azîm. Yevme yekûlul munâfikûne vel munâfikâtu lillezîne âmenûnzurûnâ naktebis min nûrikum, kîlerci’û verâekum fel temisû nûrâ”.
Türkçe açıklaması : “O günde erkek müminlerle kadın müminleri önlerinden ve sağlarından nûrlarını koşarken görürsün. Onlara: "Müjde! Bugün altlarından ırmaklar
akan ve içinde ebediyen kalacağınız cennetler sizindir. İşte büyük kurtuluş budur!" denilir. O gün ki, erkek münâfıklarla kadın münâfıklar, iman edenlere: ‘Bize bakınız,
nurunuzdan alalım!' diyeceklerdir. Onlara: ‘Dönün ardınıza da bir nur arayın!' denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapalı bir sur çekilir”.
Tahrim suresi, 8. Ayet : “Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ, asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî
min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah, nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr”.
Türkçe açıklaması : “ Ey iman edenler! Yürekten samimi bir tevbe ile Allah'a dönün.
Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere
koyar. O gün Allah Peygamber'i ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek,
utandırmayacak. Nurları önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak. Derler ki: "Ey
Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kâdirsin".
Nur suresi, 35. Ayet : “Allâhu nûrus semâvâti vel ard, meselu nûrihî ke mişkâtin
fîhâ mısbâh, el mısbâhu fî zucâceh, ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun,
yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin,
yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr, nûrun alâ nûr, yehdîllâhu li
nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs, vallâhu bi kulli şey’in alîm”.
Türkçe açıklaması : “Allah göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûrunun misali, içinde
lâmba bulunan bir kandil gibidir. O kandil billur bir cam içindedir. O billur cam ise sanki
inci gibi parlayan bir yıldızdır. Ki, ne batıda ne de doğuda bitmeyen mübarek bir zeytin
ağacından (onun yağından) yakılır. Ateş dokunmasa bile onun yağı ışık verir. Nûr üstüne
nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna kavuşturur. Allah insanlara böyle misaller verir. Ve
Allah her şeyi hakkıyla bilir”.
Sayfa 290
Selam olsun, 17.09.2013
Selam Olsun, asmayı budadık el ile, meyveyi versin
dedik bolca. Niyeti kurduk öylece. Allah’ım asmayı oldurur,
yaprağını sundurur, üzümü de öyle çok öyle çok verir ki, senin
niyetini ölçer. Niyette fiili görmek ister. Yersin, yedirmezsin.
Dalında kurutup, çer çöp edersin. Niyette, yedireyim
dediğinde, Allah’ım misliyle sana verir. Öyle çoğaltır, ürünü
öyle çoğaltır ki, niyetine mukabil gelir.
Ne soydan, ne huydan alınır. Fıtratın ölçüsünde,
Rabbimin izni ile ilahi emri ile sende olacak, sende zuhur
edecek halleri, sırası ile önüne çıkartır. Belki şaşırtır, belki de
seni O’nda ağırlar. Nasıl yapacağım deme, nasıl hallederim,
nasıl bilirim deyip ölçü koyma. O sana nasip edildi ise yardımı
önceden gelir. Bu inanışla çık yola, bilmediğini öğretir, ama
önce sende, kabiliyet ve istidat bekler.
Dilin dedi ise, gönül uymadı ise, bunda hiçbir beklenti
olmaz. Niyetin bilinmeli, o niyet üzerine Rabbine ısrar edilmeli,
Hak için halka hizmet istenmeli. Bu oluş halinde, her şey
mukabilinde sana gelir. Öyle bir geliş ki, ne seni ne beni
şaşırtmaz. Ehil olan ise, bunlara hep hazırdır, hiçbir olay
karşısında şaşkınlık yaşatmaz ve yaşamaz. Ona hazırdır,
nelerin nasıl geleceği, o bilince dâhil edilmiştir. Gönül bundan
uzak ise, bu bilgilere aşinası yok ise, her olay karşısında, bir
şaşkınlık geçirir. Bu abes bir şey değildir, beklenendir.
Yeni ile karşılaşmak, her zaman, her yerde, her halde,
bir şaşkınlığa muhatap olunur. Burada, bu bilgilere sahip
olanların, onlara yardımcı olmaları beklenir. Sadece yardımcı
olmaları, sordukları her sorunun cevabını olduğu gibi
alabilmeliler. Bu devre böyle geçecek, ondan sonra aynı yolda,
el ele yürünecek.
Sayfa 291
Her hali bir bilene sözüm. Her halde, ne yaşanırsa
yaşansın, Allah diyebilenedir sözüm. Ufku açar, iç dünyanı
açar, öyle bir açar ki, çünkü gönül hep çarpıntı halindedir,
dahasını ister. Allah o sesi öyle bir duyar, öyle bir duyar ki,
kulunun gönlüne akıtır da akıtır, ama hemen bir imtihan zuhur
eder. O imtihan da neden gereklidir, onu Rabbim bilir. O
akıttığını ne yapacak, nerede tohum ekecek, nerede hasatı
bitirecek, Onu gözlemek istemek ister. Onun için her devre bir
oluş mahiyetindedir. Her devre, sebep netice mahiyetindedir.
Sen güzel görürsün, güzel diye, dilin gönlün söyler,
belki ona özenirsin. Ama şunu unutma, özenilecek, güzel
denilecek tek şey var. Allah’ın hakikatidir. Bunda güzelliği
görelim, bunda güzel olana, sarılıp buna sahip çıkalım.
Her birinizin içlerinde öyle oluş ölçüleri vardır ki, o
miyarları116 sadece Rabbim bilir. Allah’ım gönlünüzü açsın,
feyzinizi daim etsin, ilahi ilminizi sadece Rabbim senin
hükmünde indirsin, kulun istediği değil, senin murat ettiğin ile
oldursun. Allah diyelim, kulu her hal ile bilelim. Kimi güzeldir,
kimi çirkindir demeyelim. Kimi evini açar, kimi açmaz
demeyelim. Açana icabet edelim, açmayana ise benim evime
gel, toplanalım diyelim.
Herkes nasipdar olmaz, evi açmak da nasip işidir, bunu
unutmayın. Bir lokma yedirmek de nasip işidir. Allah murat
etmese kul neyi verir, neyi yedirir. Bunu hesaba kat, misli ile
geri döneceğini bil, ama onu bekleme. Sadece sadakat ehli
olun. Öyle sarılın, öyle sarılın ki, önce bilgilere. Hangi bilgiye?
Önce Kur’an ilmine, öncelik her zaman Kur’an ilmine
verilmiştir. Hakikatin zatın, mutlak zatın ilmine, sonra bu
gelen tasavvufi yazılara.
Yazılarda, elbette açılımlar mümkün. O gönle göre şekil
bulur. Şunu da unutmayın. Gönülde olanlar ile vücut bulur. La
ehline değil, hal ehline veririz. Hakikatin ilmini surette değil,
116 Miyar : Ölçü
Sayfa 292
batında gizleriz. Sen senliği bildikçe, yaradanın iradesinde
olduğunu çözdükçe, sen sen değilsin aslında, sadece ona
teslim, O’ndan O’na dönmedesin. La ilahe illallah, Muhammed
en Resulullah.
Allah’ım, açtık yuvamızı, kurduk soframızı, buluşturduk
güzel halleri, bağladık senin katında gönülleri. Sen ilmimizi
arttır. Kur’an ilmi ile hal etmemizi nasip et Allah’ım. Seninle
sende olmak istiyoruz, bundan beri tutma Allah’ım. Şeytan’ın
vesvesesinden sana sığındık. Senin huzurundayız, seninle
sende olmayı bizlere nasip et, bizden elini çekme Allah’ım.
Hastalarımıza, Allah’ım acil şifalar. İsimlerini bildiğimiz,
bilmediğimiz ve bu yuva sahibinin yavrusuna, Allah’ım
sonsuza kadar şifa nasip et, büyüğüne küçüğüne, Allah’ım
hastalıklarını yok et Ya Rabbim. Hamd-ü senalar olsun, hamd
olsun verdiğin nimetlere, şifalara, hamd olsun Allah’ım, amin.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Hak bir
Allah Muhammed Resulullah(4), La ilahe illallah, Muhammed
en Resulullah.
Allah’ım ülkemizdeki zorlukları, bertaraf et, durdur
Allah’ım. Barış nasip et, savaş değil Allah’ım. Ülkemize darlık
gelmesin, izin verme buna Ya Rabbim, bizlere yardım et
Allah’ım, yavruların yüzü suyu hürmetine Rabbim.
Selam olsun, 19.09.2013
Selam Olsun, dost yüzlere aşinayız. İlahi hikmetin
kapısında olmaktır muradımız. Allah’ım dedik vardık kapıya.
Bir güler yüz açtı gönül yapımıza. Haneye hoş geldin dediler,
sofraya buyur ettiler. Öyle güzel nimet, öyle güzel hikmet
oluştu ki dostlar adına, her birimiz, gönül kabımıza göre nimeti
paylaştık. Hamd ettik, şükrettik. Gelecek günler adına,
niyazımızı, duamızı ekledik.
Sayfa 293
Allah’ım her fırsatta, kuluna, birçok birçok feyizler
verir. Yeter ki o kapı açık olmalı. O kapı açık oldukça, Rabbim
orada konuk olur. Gönül muradın, gönül ölçüne göre, öylece
gelir.
Allah’ım dedim rahat iken, “bana senin hakikatini
göster”. Kahretti, kahır ile baktı bana. Çok uzadı, öyle uzadı ki
arası, bir türlü hakikatini öğrenmeye izin gelmedi. Dertlere
kardı beni. Dert ile ağlayıp, yakardım Ona. “Allah’ım hakikatini
bildir bu kuluna”. Döndü yüzüme baktı, hemen gülümsedi.
Kahır ile gelir ise bir dert sana, sakın ola ki Allah’a sitemde
bulunma. Ne gerekiyorsa gelir, kulun gönül ölçüsü ile.
Allah’ım huzurda iken bulunmaz. Hele hakikatin ilmine
hiç erişilmez, kuluna sunulmaz. Bunun çok ince ayarı vardır,
ehil olan anlar bunu. Zorluğu çekmelisin, zilleti117 içinde,
dışında yaşamalısın. Belki hüsran gibi gelir yaşadıkların sana,
öyle seviyorsa Rabbim, yaşatır onu kuluna.
Gel gör ki halimi niceden niceyim, bir bilebilseydin, o
kuluna, asla asla dönüp, ne güler kahrederdin. “Allah’ım her
birinizi daim diri kılsın. Hakikat ilmiyle ilimini nasip etsin.
Huzuru muhabbeti ile beraberliği kursun.” Öyle bir halka
kurulur ki halka mı, zikir mi, muhabbet mi dersin. Kur ki
halkayı, orda muhabbette olur, zikirde olur. Yeter ki kulu, ona
meyil etsin. Hakikatin sırrı orada çözülür.
Allah’ı nerede bulurum, nereden onun ilmine sahip
olurum dediğinde, Allah sende118, niye sağda solda ararsın.
117 Zillet : Aşağılık, horluk, hakîrlik. 118 Hadid suresi, 4. Ayet : “Ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr”.
Türkçe Açıklaması : “Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir”.
Kaf suresi, 16. Ayet : “Ve nahnu akrebu ileyhi min hablil veridi”. Türkçe açıklaması : “Biz ona şah damarından daha yakınız.”.
Sayfa 294
Gafil olma, her olaya arif ol ki, Allah’ın ilmen yakin haline
sahip olabilesin. İlmen yakin olmak, sonra ilahi hakikate
ermenin bir adım atılışıdır, yoluna çıkılışıdır. O yolda
yürümek119 neyi ifade eder dediğinde, kulun sırat-ı
müstakimidir120, burada da kurulur, dünyevi halinizde de.
Sırat-ı müstakimin121 ne olduğunu anlamalısınız. O yol
sizi götürür mana hakikate. Hakikatte de, manada da bir sırati
müstakim vardır onu yaşayın. Hayatın, tam anlamıyla
olağanüstü hallerini yaşamak istiyorsan, bu bilgiden, bu
görgüden, bu yaşanan muhabbetten, sakın ola ki uzak kalma.
Tekasur suresi 5, 6 ve 7. Ayetler : “Kellâ lev ta’lemûne ilmel yakîn. Le
terevunnel cahîm. Summe le terevunnehâ aynel yakîn”. Türkçe açıklaması : “5. Hayır! Eğer ilmel-yakîn (kesin bir bilgi) ile bilseydiniz!
6. Andolsun ki cehennemi mutlaka göreceksiniz. 7. Andolsun ki yine onu aynel-yakîn (bizzat baş gözü) ile göreceksiniz!”.
Hakka suresi, 51. Ayet : “Ve innehu le hakk'ul yakîn”.
Türkçe açıklaması : “Ve muhakkak ki; O, gerçekten Hakk'ul yakîn'dir (kesin olarak Hakk'ı bilmektir)”.
119 Nisa suresi, 175. Ayet : “Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ”. Türkçe açıklaması : “Allah kendisine inanıp da O’na sımsıkı sarılanları kendi katından
bir rahmete ve lütufa kavuşturacak, onları kendisine götüren doğru bir yola eriştirecektir”.
120 En'am suresi, 125 ve 126. Ayetler : “Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm, ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen,
ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn. Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîm, kad fassalnâl âyâti li kavmin
yezzekkerûn”. Türkçe açıklaması : “Allah kime hidayet etmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe yükseliyormuş gibi iyice daraltır. Allah
inanmayanların üzerine işte böyle murdarlık indirir. Rabbinin dosdoğru yolu işte budur. Biz öğüt alacak bir topluluk için âyetleri uzun uzadıya açıkladık”.
121 Fetih suresi, 2. Ayet : “Li yagfire lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhare ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ”.
Türkçe açıklaması : “Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar ve seni dosdoğru bir yola eriştirir”.
Sayfa 295
Derin derin düşün, neyle meşgül isen, o yaptığın işin
ismi zuhur edecek. Tövbe et122, tövbe estağfurullah de Allah’a.
Şevkat, merhamet, Rahman ve Rahim ismi ile tecelliyatını123
gösterecek sana. Onun için seçtiğiniz işlerde, mutlak bir
zuhurat olacak. O ismin, yaptığın işin ismi, zuhuratı, tecelliyat
şeklinde sana dönüştedir.
“Allah’ım her birimize istidat ve kabiliyetin, Allah’ım
senin yardımınla zuhura çıkmasını ve kulunda bunu
kolaylaştırmayı nasip et.” diyelim. Fiilleriniz, niyetleriniz,
eylemleriniz ve olağanüstü halleriniz, bunlara vesiledir.
Gerçeğe döndü isen zuhuru bekle. Manevi huzuru gönül aldı
ise ne dert sana yük gelir, ne üzüntü seni senden eder. İlle o
gönül, Allah zikri ile Allah fikri ile dopdolu olmalı, Onun
nazargahıdır, önce bu bilinmeli.
Allah’ın dört mertebede nazarı vardır.
122 Enfal suresi, 29. Ayet : “Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum
furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm.” Türkçe açıklaması : “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’tan korkar, takvâ sahibi olursanız,
O size furkan (iyi ile kötüyü ayırt edecek bir mârifet, bir nur) verir. Kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir..”
Furkan suresi, 70-71 Ayetler : “İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât, ve kânallâhu gafûren rahîmâ. Ve
men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilallâhi metâbâ.” Türkçe açıklaması : “Ancak tevbe edip iman eden ve sâlih amel işleyenler başka. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok çok bağışlayıcı, engin
merhamet sahibidir. Kim tevbe edip sâlih amel işlerse, şüphesiz ki o tevbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.”
123 Âli İmran suresi, 189-190 ve 191. Ayetler : “Ve lillâhi mulkus semâvâti vel ard, vallâhu alâ kulli şey’in kadîr. İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli
ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb. Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard, rabbenâ mâ halakte
hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr.” Türkçe açıklaması : Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah’ın her şeye gücü yeter. Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde
akl-ı selim sahipleri için elbette âyetler (deliller) vardır. Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde
düşünürler (ve şöyle duâ ederler): “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tenzih ederiz. Bizi ateş azabından koru.”.
Sayfa 296
Biri, İlahi Nazar ; Allah’ın nazarıdır. Kainatı nazarı ile
ayakta tutan, her şeyi Hayata geçiren budur.
İkincisi, Abdesin Nazarı vardır, velilerin nazarıdır.
Onlarda çok mukaddestir. Onu da, böyle O’nun ilmi ile O’nun
yolunda olan kullarına, bu nazar gelir.
Üçüncüsü, Veli nazarıdır.
Dördüncüsü de Kahır Nazarıdır. Bu kahır nazarına
Allah’ım kimseyi muhatap kılmasın. Kimseyi o nazarda birlik
beraberlik içinde yürütmesin, Hayatı boyunca o kahır nazarı ile
yaşamak, Dünya’da da o cehennemi yaşamak, aynı nispettedir.
Bir nazar vardır ki, burada Allah’ım neyle meşgul ise o kulu,
onun meşguliyetinin ismi altında edilen nazardır. Her biri
birbirinden özel, kahhar ismi müstesnadır.
Allah dedik, geldik söze. Topladık ulu sözleri, cümle ile.
Kimi sağdan gider, kimi soldan. Kimi derki ne sağ, ne sol,
giderim orta yoldan. Hangisi doğru sence diyebildiğinde, sana
tek doğru yol orta yoldur. Bunu beklemelisin. Allah’ımın ismi
ile yürüyüp, ismi ile oturabilmesin124. İsmi ile yatıp, ismi ile
kalkabilmelisin. Daima gönül bununla meşgul olmalı, dilin ile
halkla, gönül Hak ile bir olmalı. Eyvallah, eyvallah.
Selam Olsun. Allah, Allah dedikte diz büktük, oturduk
yere, nefsi serdik yere. Olur, mu olmaz mı ikilikte kalmadan,
anda döndük bire. Ne hikâyedir, ne masaldır verilenler, alan
almak isteyen gönüllere, rahmettir, bunu bilen erlere. Ne sen
kalır, ne ben, biz oluruz, biz ile tevhide sarılır, orda aşina
oluruz.
Allah’ım, bu bedene, bütün varlıkları yüklemiş. Önce
tevhidi, kendi bedeninde cem etmiş. Sonra ilahi rahmeti
124 Âli İmran suresi, 191. Ayet : “Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard, rabbenâ mâ halakte
hâzâ bâtılâ, subhâneke fekınâ azâben nâr”. Türkçe açıklaması : “Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı
zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler (ve şöyle duâ ederler): “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tenzih ederiz. Bizi ateş azabından koru”.
Sayfa 297
kâinata salıvermiş. Her olayı bir görürsen, hakikatin ilmine,
işte eğilim gösterirsin. Onda O olursun.
Çok kolay değil söylediklerimiz, ama bu gönüllere,
bunlar münasip görülür, ondan veririz. Ne biri, ne ikiyi, ne üçü,
ne beşi, yük etmeden, sadece birde olmayı nasip et
diyebilmeliyiz.
Ocaklar hep yana geldi. Ocaklarda dostlar meclisi
kuruldu, sohbet oluverdi. Sohbetin tamamına erdir Allah’ım
bizi diyelim. Namazdan evladır sohbet, muhabbet, bunu hiç
unutmayalım. Namazın kazası olur, muhabbetin olmaz.
Önceliği muhabbete tanıyalım. Hakikatin ilmi böylelikle
bulunur, doğru yol böyle kurulur.
O yolda yürüyene ne mutlu diyelim. Hedefi belirlemiş,
muradı menzile varmaktır. O menzilde onu ağırlayacak. Ne ile
dersen, edindiği liyakat ile. Sen ben işte burada belli edilecek.
Hangi yol üzere yürürsen yürü, ama menzil Kur’an olsun.
Kur’an ilminden nasip almamış, sadece kitaplarda yazılana
uymuş, bunlar masaldan ibarettir. Allah’ım kâinatın sahibi125,
tek var edendir, her şeyi yeri yerinde düşünen, ilmi iradesinde
gizleyendir. Ol dediğinde, zuhura getiren, kulun halden hale
geçişini seyredendir.
125 Hadid suresi 1, 2, 3 ve 4. Ayetler : “Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard, ve huvel azîzul hakîm. Lehu mulkus semâvâti vel ard, yuhyî ve yumît, ve huve
alâ kulli şey’in kadîr. Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın, ve huve bi kulli şey’in alîm. Huvellezî halakas semâvâti vel ardafisitteti eyyâmin summestevâ
alel arş, a’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr”.
Türkçe açıklaması : “ Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir. O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve
öldürür. O her şeye kâdirdir. O Evvel'dir, Âhir'dir, Zâhir'dir, Bâtın'dır. O, her şeyi bilendir. O Allah ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra Arş'ı istivâ etti (Arş üzerinde hükümran oldu). O yere gireni de, yerden çıkanı da, gökten ineni de,
göğe yükseleni de bilir. Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir”.
Sayfa 298
Kadere kazaya rıza göstermeliyiz. Olacak, olmuş
olayların derdine düşmeden, Allah’ım buna da şükür
diyebilmeliyiz. Ne bunda kaybedecek bir amel var. Ne bunda
kazanılacak Allah’ımın iradesinin dışında bir amel var.
Sadece yolunu bil. Önce kendini sonra Rabbini bil. Bu
sayede Rabbini bilebilirsin. Bunları bilmedikçe Kuran’dan uzak
yaşadıkça, eskilerin masalıdır dedikçe, hiçbir yere varamazsın.
Sadece halde kalmaz, kalde kalırsın. Dil sohbeti ile oyalanır
durursun. Bu süslü sözler ile fazla bilgilik taslayanlar ile
muhabbet oluşmaz. Muhabbet gönle inen feyiz ile kurulur,
onunla edilir. Sıradan muhabbet değildir hakikatin ilmi.
Herkesin bildiği de değildir. Bilen bilmeyene öğretmeli, buna
hazır olmalı.
Ben biliyorum, kendimi kurtarayım diyenler, geriye
kalanlardır. Geriye bakma deriz, hep ileri, hep ileri. Çünkü geri
de kalırsan, sadece geçmişte yaşar, geçmişte kaybolur
gidersin. Rabbim bile, ileri daima, önünüze bakın der, bunu
unutmayın. Yeni bilgi, yeni öğreti, yeni inanç, yeni iman
hadisesinde olun. Bu da Kur’an ile münasiptir, Kur’an ‘ın
gerçeğine dönmektir, manasına ermektir.
Göz kulağı ile, dil damağı ile, unutmayın, bütün
organlar, birbirine hizmettedir. Sen gönlüne ineni diline
verebilirsin, ama dilden geleni gönlüne hemen indiremezsin.
Çünkü gönülde her söz barınmaz. Her söz ilahi değildir, ondan
ağırlanmaz. Bu iştiyakla okunmalı, bu iştiyakla bilinmeli. Gönül
gözü, gönül dili ile gönül lisanı ile öğrenmeli.
İlmi ledün ilmini Rabbim bizlere açmaz, bu inanca
sahip olmalı. Sadece sizlere verilen, öngörülen bilgileri
araştırmalı. Kuran karıştırılmalı, Kur’an’ın hakikatine girilmeli
ve onunla, öğün öğün, bilgi halinde yürümeyi nasip et diyelim.
Selam olsun. La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Sayfa 299
Yolum nereye diyene sözüm, yol Allah’ımın izni ile
açılır, yolun önündeki bent, O’nun izni olmaksızın kalkmaz.
Bunu bil, sende yolunu öyle gözle.
Allah’ıma emanet olunuz. La ilahe illallah, Muhammed
en Resulullah. Keşfe açık kullar ile ilahi bilgiye sahip126 olanlar
ile oturup kalkınız. Kur’an bilgisi ile eyleşin, Kur’an hakikati ile
sarmaşın. La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Kur’an-ı rafa kaldırmak değil, Kur’an-ı gönle koymaktır.
Herkes bundan sorumludur, her var edilen. Bu sorumluluğu
kaldırabiliyorsan, kaldırabileceksen, dilediğini yap. Ama buna
da inan, hesap soracak Kur’an. Bunlara da hazırlıklı ol. O Hak
kitabıdır. Kuluna yolunu gösteren, ilahi bilgileri veren, kendini
tanıma fırsatı veren, ama orada yazmıyor da diyebilirsin.
Aslında her şey orada yazılıdır. Onun ilmi ile yürüyün.
Geceniz Hayırlı, gününüz nur olsun. Her anınız Hak
katında makbul olsun. Namaz kılın, namaz. Allah’ım
peygamberimizden önceki bütün peygamberlere namazı
kıldırdı. Namaz hep kılına geldi. Namazın önemi çok büyüktür.
Allah’ın huzuruna durmak. Her an secde halinde olmak elbette
güzel ama bir de o çağrılan saatte yapılan secde, programlı
secde. Allah’ım her birinizi, bunlar ile eylesin, yollarınıza ışık
tutsun, ilhamınızı arttırsın. Gönül muratları her ne yolda ise,
Allah’ım dilediğine, dilediği şekilde versin.
Hastalarımıza acil şifalar, Allah’ım. Allah’ım senden
geldik, seninle bir olduk, seninle sana dönelim. Rabbim
geldiğimiz gibi kalmayı, kaldığımız gibi sana varmayı, bizlere
nasip et. Allah’ım hasta kardeşlerimize acil şifalar. Senin ilahi
rahmetin ile Şafi ve Kafi isminle, hastalara yardım et, şifa
nasip et Allah’ım. Sen nasip edersen hasta iyi olur, sana
bıraktık, yine de sen bilirsin Allah’ım. Ruhların ve bedenlerin
126 Tevbe suresi, 119. Ayet : “Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû meas sâdikîn”.
Türkçe açıklaması : “Ey iman edenler! Allah’tan korkunuz ve sâdıklarla beraber olunuz!”.
Sayfa 300
senin ilahi feyzinle şifa almalarını nasip et. Şafi isminle
Allah’ım ne olursun yardım et, bütün hasta kardeşlerime.
Evimizdeki, evimizin dışındaki bütün hastalara acil şifalar, yine
de sen bilirsin Allah’ım.
Bir yaralı gönle, yaklaşır da sual edersen, ibadet olur
sana, bunu bilmelisin. O yaralı gönlün ne istediğini önce sen
anlamalısın. Öyle çok yaralı gönüller var ki onların sofralarında
bulunun, onların kapılarını çalın. Onların sohbetine kulak asın.
Hastalıklarının, yaralarının nerden geldiğini anlayın ve onlara
öylece el uzatın. Her birimiz sorumluyuz diyebilmelisiniz,
Allah’a emanet olunuz.
Allah’ım her birinizi, rahmeti ile tevvab ismi ile
tövbeleri127 kabul et ya Rabbim. Amin.
Selam olsun, 27.09.2013
Selam Olsun, her sofra can dostlara ilahi feyzi
buldursun. Kusur görmeye değil, kusuru silmeye geliriz.
Makam almaya değil, makam yollarını arar, burada can
dostlara veririz. Bu yol nasıl gidilir, bu köprü nasıl geçilir.
Sadece öğretilerle bunları devşiririz.
Kaçtık sözün zannından. El açtık durduk divanına.
Müjdelendik Allah’ımın yardımında. Öyle müjdeler, öyle
lütuflar bahşeder ki kuluna, bir gün onunla yüzleşir, eğriyi
ayırır doğrudan, kor tartıya.
Allah’ım birçok ilahi rahmetler gönderdin. Birçoğunda
beni, lütfünle sevindirdin. Ben sana karşılığında hiçbir şey
veremedim. Bununla yüzleştim. Üzüntüm katlandı, sorguma
127 Nasr suresi, 3. Ayet : “Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh, innehu kâne tevvâbâ”.
Türkçe açıklaması : “Hemen Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir”.
Sayfa 301
cevap alamadım. Doğru yolda oyalandım, yanlış yola anda
vardım. Beni benden uzaklaştıran neydi sorgusuna hiç meyil
etmedim.
Bir ses ünledi, kalk dedi, kalk, uyuma kalk. Öyle
uyuyordum ki, gaflet uykusundan uyanmak sanki bana
yazılmamıştı. Öyle bir uyanıştı ki, yerle gök sanki yer
değiştirdi. Aradım, sarıldım Kur’an’a, tek ilahi kaynak
sendendir Rabbim. “Affet bu kulunu affet, çöz bendeki bütün
düğümleri. Kaydığım yollara çevirme128, sakın hoş gösterme
bana” dedim. Hala dilim tövbede, hala gönlüm eziklik, hüzün
içinde.
Kim miyim? Bende sizler gibi bir kulum. Acılarla
pişmeyi öğrendim. Gülmeyi unuttum da ağlamak bana Murat
oldu. Birçok yollar köprüler geçtim, bunda kavi kıldım, bunda
huzuru buldum. Şimdi şükürler olsun Rabbim, huzurundayım.
Günahım nicedir, pek çoktur belki. Ama gazabın rahmetini
geçmemiştir, ben o rahmete sığındım Allah’ım. Sen beni ve
birçok benim durumunda olan kullarını rahmete çevirmeyi
nasip et Allah’ım.
Her hal güzeldir, her halden hale geçiş ise kuluna
özeldir. Dağılan değil, dağıtılanda değil, derlenip, toplanandan
olalım. Bu sedayı duyduk, iyice onu içimize sindirelim. Boş ver
demeden bir kapıya kul olmayı öğrenelim. Allah’ım
kulluğumuzu unutturma, Allah’ım doğru kapıda kul olmayı
nasip et. Allah’ım hakikatin yolu nere ise zorları kolay kıl, o
yolda bizleri yürüt ya Rabbim. Sensin Rahim, sensin Kerim.
Allah Allah dedim. Yer gök duydu sesimi, bir ses ünledi. Şimdi
uyandın. Sakın dalma uykuya. Muradım, muratsızlık oldu. Sen
kendinden geçtin, sildin süpürdün, sende ben zuhur oldum.
Eyvallah, eyvallah. Hasbinallah ve nimel vekil(3).
128 Bakara suresi, 250. Ayet : “Rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn”.
Türkçe açıklaması : “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır! Ayaklarımıza sebat ver! O kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et!”.
Sayfa 302
Göre göre duyacak gönlüm, konuşa konuşa verdiklerini
hıfz edecek bu gönlüm. Bir er değil, binler erlere sözüm hoş
gelsin. Her sohbetin ilahi nuru cümle sohbetlere dalsın, onları
aydınlatsın.
Sakın ola şikâyet etme. Yaşadığın mutlak derstir
kuluna. Ders alabiliyorsan lutüftur bunu sakın unutma. Ders
alamıyor isen çok eğleşirsin bu yolda. Gam, keder, hüzün,
elem, hepsi Rabbimin sınavında, şükür ile sabır ile geçti isen o
yolu, her biri suret bulur, güler senin yüzüne. Elbet sabırla
beklenir.
Asmanın kütüğüne baktım, Hayret dedim, bundan
şarap olacak. Bana sabır dediler. Sabırla beklersen şarap ta
olur, pekmez de olur, meyveyi de yersin. Haz alır, emeğinin
karşılığını, teşekkür ile şükür ile iade edersin.
Sabır istidat nispetindedir unutmayın. Sabır iman
noktasına varıştır129. İmanda zayıflık görülür ise ne istidat
istidada benzer, ne o sabrın manasını bilmez geri dönersin.
Hakikatin sırrını böyle keşfetmeye bak. Sabır neymiş
onu öğrenmeye bak. Sabır aslında her kulunda mevcut. Ama
sabreden edemeyen kulları var. Bunun için sabır istenmez
demeyin. Yanlışa söz etmeyin, bir de göz yummayın. Kur’an’ın
dışında her ne olursa olsun, kulaktan duyduklarınıza tabi
olmayın. Dedik, sözün özüne indik. La ilahe illallah,
Muhammed en Resulullah.
Allah’ım, günümüzü gecemizi, her anımızı adın gibi
Hayırlı kıl. Sana adanmış, bu güzel günleri, bu güzel geceleri,
Hayır ile geçirmemizi. Senin yolunda hizmet etmemizi, senin ol
129 Ankebut suresi, 58 ve 59. Ayetler : “Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti le
nubevviennehum minel cenneti gurafan tecrîmin tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, ni’me ecrul âmilîn. Ellezîne saberû ve alâ rabbihim yetevekkelûn “. Türkçe açıklaması : “İman edip sâlih amel işleyenleri elbette altlarından ırmaklar akan
ve içinde ebedi kalacakları cennet köşklerinde yerleştiririz. Çalışanların ücreti ne güzeldir! Onlar ki sabrederler ve yalnız Rablerine tevekkül ederler.”.
Sayfa 303
dediğini yapmamızı, biz kullara, şu bir avuç dostlara nasip et
Allah’ım.
Geldik izin ile veririz, severek, sizden bizlere. Nasıl
sizden bizlere olur deme. Biz ne veriyorsak, onlar dönecek bir
gün bize. Bunu böyle düşün dal hizmetine. Eğ boynunu, çok
gülme. Küfürdür bunu iyi belle. Her olayda sakinliğini koru.
Gücünün yetmediğini Rabbim sana yüklemez130. Yüküm ağır
geldi de deme. O kimin neyi kaldıracağını çok iyi bilir. Buna da
şükür demeyi öğren. Boyun bük. Her bir olayı, tersinden değil,
doğru gözden, doğru camdan bakmayı öğren.
Sohbetimiz burada bitti. Şimdilik ara diyelim.
Soruldukça veririz. Öğrenmek istedikçe sizlere sesleniriz. La
ilahe illallah Muhammed en Resulullah, Allah’ım Muhammed.
Ya Muhammed.
- Mumin süresinde geçen, iki kez ölüm iki kez dirilmeyi
açıklayabilir misiniz? Ayrıca Mumin süresinde başında ve
toplamda 7 surede daha geçen “Ha Mim” kelimesini de
açıklayabilir misiniz?
- Onların ilmi sadece peygamberimize verilmiş. Onları
sizlerin öğrenmeniz mümkün değil. Sadece kitaplardan
okuduğunuzla yetinmelisiniz. Kur’an ilmidir. Sır ilmidir. Evet.
Ha Mim’in önemi, o isimlerin en güzelidir. Ama yorumlar farklı
farklı olduğu için, birine bağlanıp kalmak mümkün değildir.
Sadece oku, “o Allah’ın ilmidir” de, gerekirse kuluna zaten
açar.
130 Bakara suresi, 286. Ayet : “Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ,
rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ,
verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn”. Türkçe açıklaması : “Allah hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği bir yük ile mükellef kılmaz. Kazandığı iyilik kendi faydasına, yaptığı kötülük de kendi zararınadır. “Ey
Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi hesaba çekme! Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün
yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!”.
Sayfa 304
Birçok veliler, bu ilimle çok uğraştılar. Allah’ımın seçip
gözettiği, müstesna kuluna, ya oldu ya olmadı. Öyle bağlan
öyle bağlan ki Resule, o ilahi feyzi sana da akıtsın. Sen de
öğren, sen de öğret herkese. Nasıl ki elektrik, bir kablo
yardımı ile, ona bağlı lambanın yanmasını sağlıyorsa, onun ışık
vermesine neden oluyorsa, sen de kablonu, bağla O’na. Ondan
akım gelsin, aydınlatsın bu can bedeni, mana bedenini. Huzuru
böylelikle yaşa.
İki kez ölüm, iki kez ölüş ve diriliş. Kur’an da ne
yazıyorsa ona inanmak gerekir. Tefsircilerin, kendi düşünceleri
farklı olabilir, kendi niyet ve düşüncelerini değişik
yorumlayabilirler. Ama Rabbim dilerse. O da onun ilminde.
Dileğini nur içinde nur yapar131. Dilediğini nurundan
uzaklaştırır.
Bazen tecelliyat arka arkaya gelir. Bazen tecelliyatı
keser, kulunu mahrum eder. Düşün ki tecelliyatla kâinat
ayakta. Tecelliyatı kestiğinde132, siz onun halini düşünebiliyor
musunuz? Her şey tarumar olur, biter yok olur, yanar gider.
Onun için birçok şeyleri öğrenin ama bazı özel ilmi ledün
hallerine meyil etmeyin. Sadece peygamberimize açılmışsa.
131 Nur suresi, 35. Ayet : “Allâhu nûrus semâvâti vel ard, meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh, el mısbâhu fî zucâceh, ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun
durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr, nûrun alâ nûr, yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs, vallâhu bi kulli
şey’in alîm”.
Türkçe Açıklaması : “Allah göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûrunun misali, içinde
lâmba bulunan bir kandil gibidir. O kandil billur bir cam içindedir. O billur cam ise sanki
inci gibi parlayan bir yıldızdır. Ki, ne batıda ne de doğuda bitmeyen mübarek bir zeytin
ağacından (onun yağından) yakılır. Ateş dokunmasa bile onun yağı ışık verir. Nûr üstüne
nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna kavuşturur. Allah insanlara böyle misaller verir. Ve
Allah her şeyi hakkıyla bilir”.”.
132 Enbiya suresi, 104. Ayet : “Yevme natvis semâe ke tayyis sicilli lil kutub, kemâ bede’nâ evvele halkın nuîduh, va’den aleynâ, innâ kunnâ fâılîn”. Türkçe açıklaması : “O gün göğü, kitap sayfalarını dürer gibi toplayıp düreriz.
Sonra onu yaratmaya ilk başladığımız zamanki gibi yine iâde ederiz. Bu bizim vaadimizdir ve biz vaadimizi muhakkak yerine getiririz.”.
Sayfa 305
Öyle düşünün, açılması içinde çok ısrarcı olmayın, “nasip et Ya
Rabbim, nasip et” deyin.
Evet, bedenden bedene, öldürür diriltir, birçok bedenin,
başka suretlerde görünümünü de sağlar. İkincisi, dün ölmüş
dostunu, ertesi gün bir başka yerde görebilirsin. Hiç şaşırma.
Bazı gezginci ruhlar vardır. Belli kayıtlı halde değildir.
Kaydolmamıştır, onlar hep gezerler. Çağrıldıkları an yanlarına
iner. Bunlar gezgincilerdir. Bazı ruhlarda sadece bulundukları
yerde icraatlarını gösterir. Ama şunu da unutmamak gerekir,
tekâmül her sahada, Dünya ve ahirette, olmaz ise olmaz,
mutlak zorunludur. Her kulu mutlak tekâmül edecektir. Ama
erken, ama geç. Zorunludur, mecburidir. Tekâmül etme
zorunluluğu vardır.
- Namaz tekamülü hızlandırır mı?
- Hayır. Seninle Allah arasında bir irtibat sağlar.
Ünsiyet halidir. Namaz ünsiyet halidir. Kiminle seni var
edenle. Sen namazı eksiksiz kılabilirsin ama bir çok ahlakın
tamamlanmadı ise, bir çok olumsuzluk hallerin hep devrede
ise, yakanı bırakmıyor ise, bir çok düşünemediğin kadar,
olması gereken, hallerden uzak yaşıyorsan, namaz seni
kurtarmaz, tekâmülünü de sağlayamaz.
Hiç namaz kılmayıp, Allah’ın dediklerini bir fiil işlersen,
evet tekâmül edebilirsin. Namaz da bunun cilası olur. Şunu
unutmayın. Allah’ın doğrultusunda yaşayan, nefes alanın,
tekâmülü daha çabuk olur. Başka türlü bir beni namaz
kurtarır, bir tek beni Hayır işi kurtarır, bir tek beni bu kurtarır
diye, şartlamayın, kayıtlamayın. O sadece Allah’ın ilmindedir.
Sizin ne yaptığınızı, bilen, ölçüyü koyan da olur. Mizan kurulur,
mizanda ağır gelen kefe sana amel olur.
Evet, Maun süresi, çok önemli hükümleri gerektiren,
kulun yapması gereken, önemli mazhariyetleri, görevleri,
fiileri, orda tertip edilmiştir. Onlara uygun yaşamak doğru bir
karardır. Onlarla iç içe olun, uyum sağlayın.
Sayfa 306
Zaruretlerin çoğundan kaçıyorsunuz, kaçmayın. O
zaruretlerin birçok kapılar açtığını da unutmayın. Daha önce
de defalarca vermiştik…
Kendi kendinizi şartlamayın. Bu şartlamalar sert
kayalara da çarpabilir. Belki olması gereken şeyi, sen şartlar,
onu sonlandırırsan, onda vebal sana yüklenir, bunu
unutmayın. Yük üstüne yük gelir. Sonra nasıl kalkarsın
altından. Bunları çok iyi değerlendirin. Amaç, ahlakı
tamamlamaktır, yarı da bırakmak değil. Buraya tamamlamak
üzere gönderildik. Neyi tamamlamak üzere, ahlakımızı.
Allah’ın Kur’an doğrultusunda verdiği emirlere uymak
olduğunu unutmamalıyız. Şart budur dostlarım.
Birçok güzel şeyleri sevebilir, imrenebilirsiniz. Her
şeyin Hayrını aramaksa, o güzel şeyin, bir gün sana şer
olabileceğini de düşünmelisiniz. Her şeyi O’na bıraktığında,
teslimiyet oldukta, işte tevhidin esası budur. Bunu yaşarsın.
Teslimiyet olmadıkça, ne tevhit ilmi, ne de Allah’ın
doğrultusunda yaşamak mümkün olur. Seni frenleyen, seni
yapmak istediğinden, Allah’ın hükmünden uzaklaştıran, bir
güç vardır üstünde. O seni hep güzel şeylerden uzaklaştırır,
ama öyle, kimi aklına, kimi gönlüne, kimi diline, sadece fitne
üretir, fitne verir. Sen doğru yaptığını zannedersin. Asla değil.
Teslim olduğunda, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilir,
ölçüyü ona göre korsun.
- Mukatta’a133 ilmi var, cifir134 ilmi var. Bu ilmi de
Rabbim nasip etti ise ki çok zor bir ilimdir. Bir tek bunlarla
133 Hurufu Mukatta’a : Kur'ân'da 114 sûreden 29'u nun, kaf, sâd, yâsîn, tâhâ, tâsîn,
tâsîn mîm, elif lâm mîm, elif lâm râ, elif lâm mîm râ, elif lâm mîm sâd, hâmîm, hâmîm ayın sîn kâf, kef hâ yâ ayn sâd harfleriyle başlamaktadır. İşte bu harflere hurufu
mukatta'a (kesik harfler) denilmektedir. Bu harfler müteşâbihattandır. Bir kısım âlimler, bu harflerin Kur'ân'ın sırlarından olduğunu, anlamlarını Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceğini söylemişlerdir. Bazı âlimler ise bu harflere çeşitli anlamlar yüklemeye
çalışmışlardır. Ancak bu harflerin anlamını açıklayan açık bir hadis yoktur.
134 Cifir İlmi : Arap harflerinin Ebced düzenine göre dizilmesi ve alfabenin kullanıldığı tarih süreci içerisinde, zamanla bu harflere sayısal değerler verilmiş olması; bu sayısal
Sayfa 307
uğraşmak gerekir. Eğer bir şey yakalamak istiyorsan, sahip
olmak istiyorsan. Ama birçok meşguliyetin var ise bunlara
ayıracak vakti zor bulursun. Kolay bir ilim değil. Çözülecek bir
ilim değil. Ebcet ilmi, hepsi birbirinden özeldir Ama 8 değil,
yanlışı doğrulayalım, 5 kişidir. Ehlibeyt ailesi 5 kişidir.
Şunu söylemek istiyorum, Kur’an’ın ayetleri, o
dönemde indi. Peygamberimiz Hayatta iken indi. Her olay
karşısında, değişik mekânlarda, değişik yerlerde, kimi
Mekke’de, kimi Medine’de. Ayet ayet indi. O ayrı ayrı yerlerde
inmesinde bile çok büyük anlamları vardır. Bazı ikili, bazı
yedili, bazı iki defa verilmiş, vahyedilmiş. Onun için bunlar çok
önemli meselelerdir. Kur’an kaç mertebededir, onu’da daha
önce verdik. Yavaş yavaş dedik, ama biraz da gevşeklik
görüyoruz. Bunların ilmine inmeniz gerekir. Zahirde değil,
batın ilmine sahip olmanız gerekir. Hemen mi olunur, Hayır,
yavaş yavaş. O sinyalleri, mutlaka alır, her kulu alır. Her
kulunda o kadar güzel Nur’u Muhammed aşkı, öyle güzel, keşfi
ilahi, feyiz akışı sağlanmıştır ki, ne olur, perdeyi çekinde, biraz
su yüzene çıksın. O halleriniz artık zaruret değil, oluşumu
hazırlasın.
Meknuz dedik hatırlarsanız. Meknuzlarınızı geliştirin
dedik. Meknuz neydi? Hadi soruyorum. Batın ilmi. Meknuz çok
derinlerde. Yetenek ilmi. İstidat dediğimiz ilim. Onları
geliştirin ve tezahürünü sağlayın dedik. Dikkat ediyorum,
bazen çok iştiyakla çalışıyor, bazen de biraz gevşeklik
gösteriyorsunuz. Tabii bu sizin seçiminiz zorlamak yok, ille de
bu demek yok. Onun için biraz dikkate alınmasını istiyorum.
Peygamber efendimize ve Hz. Ali’ye gelen ayetlerin
tamamı o sahabeye ve sahabeye düşman olanlara inmiştir.
Birçok ayetin hiçbiri gününüze gelmemiştir, hep o döneme ait
inişler. Ama bundan pay alınmayacak mı, elbette alınacak.
değerlerin o dönemlerde kullanılmaya başlanması ile birlikte, âdetâ Arap alfabesinin bir yan ilim dalı olarak olgunlaşmış ve adına da “Cifir İlmi” denmiştir.
Sayfa 308
Bugün Ali’nin, Hz. Ali’nin ilmine sahip olmak istemeyen
öyle çok, hatta içinden onu kabul etmek bile istemeyen
dostları biliyorum. Ne olur, bunda büyük hatalar yapmayın.
Bunda büyük hatalar yapmayın. Yıllar önce verdik, Bismişah
diye başladık hatırlarsanız, Bismişah Allah. Bismişah Allah, Ya
Muhammed, Ya Ali diye verdik. Bunların gelişi çok önceden
verildi. Kabul etmeseniz bile, hissettirmeyin. O zaman başka
şeyler üretinde bize gösterin. Ben sizlerden bunu bekliyorum.
Gevşeklik etmeyin zaman çok kısa. Bunu değerlendirin.
O döneme ait inen ayetlerin, hepsi mi doğru, bunda da
tartışma var. Doğrudur demiyorum, içinden alınmış,
ayıklanmış, tefsiri yapan can dostlarımız kendilerinden bir
şeyler koymuş. O ayeti, ufakta olsa kırpmış, değiştirmiş. Ama
ne olursa olsun her bir ayet o döneme ait indi ve günümüze
kadar geliyor. İzleri geliyor, tecelliyatı geliyor. Bunu
unutmayın.
Savaşları vermiş, birçok barışı vermiş, insan haklarını
vermiş, eşler arasındaki dayanışmayı vermiş, komşu ilişkilerini
vermiş, müsrifliği vermiş, cimriliği vermiş, birçok birçok, her
şey onda. Peygamberimize nasıl yaşıyordu denildiğinde,
Kur’an’a uyuyordu. Bu çok önemli. Kur’an doğrultusunda
yaşayın diyeceğiz. Seçim size ait. Allah Murad etmiş olsun, size
de istetsin. La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Hepinizi
selamlıyorum.
Ben de bir veli, ben de sizler gibi, vaktiyle yanlışlara
düşe kalka sapmış, her yolun başında bir ejderha görüp
korkmuş, o yoldan vazgeçmiş bir kulum, beni böyle düşünün.
Yine de ismim sorulur. Taptuk Emre.
Hepinize selam olsun. Geceniz Hayırlarla güne çıksın,
gününüz Hayırlarla geceye dönüş yapsın. Âmin.
Sayfa 310
Kapak resmi : Kedi Gözü Bulutsusu,
Yıldızlararası uzaya dik dik bakmakta olan albenili Kedi Gözü Bulutsusu, Dünya'dan üç bin ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Klasik bir gezegenimsi bulutsu olan Kedi Gözü (NGC 6543), güneş benzeri bir yıldızın ömründeki kısa süreli fakat bir o kadar da görkemli, nihai bir aşamayı temsil etmektedir. Bulutsunun ölmekte olan merkezi yıldızı, tozdan meydana gelen ve eş merkezli kabuklardan oluşan dıştaki bu basit deseni, bir dizi düzenli kasılma sonucu dış katmanlarını fırlatarak meydana getirmiş olabilir. Ancak, içerideki daha karmaşık ve güzel yapının oluşumu tam olarak anlaşılamamıştır. Hubble Uzay Teleskobu'ndan alınan yukarıdaki net görüntüde son derece açık bir şekilde görülen bu gerçek uzay gözü, yarım ışıkyılından biraz daha geniştir. Kedi Gözü'nün içine gözlerini dikip bakan gökbilimciler, tabii ki, yaklaşık beş milyar yıl sonra evriminde gezegenimsi bulutsu aşamasına girecek olan Güneşimizin kaderine bakıyor da olabilirler.
Sayfa 311
Selam olsun, 01.10.2013
Kalemi verdiler elime, izinle sözleri serdiler dilime.
Buyurun dedik cümleye, oturdular, gönül hoşluğu ile kulak
verdiler. Olayın seyrinedir yaşadıklarınız. Olayın sevkindedir
hal ve davranışlarınız.
Merkezinden alırsan, sana değil, cümleye kaynaktır.
Cümlede zümreye nasibi kadar hitaptır. Kal dediler, yürüme
kal. Hidayet nurundan uzak yaşıyorsun, herkese zarar verip,
vebal alıyorsun, orda kal dediler. Kalmak olur mu deme, eğer,
oda onlarla bir olsaydı, gidenlere, taş kordu. Yollarına engel
teşkil ederdi.
Onun için hiç kimseyi olduğundan büyük görmeyin.
Çokta küçük görmeyin, yaşadığı her ne acı ise Allah’ıma havale
edip ondan yardım dileyelim. Nedenini sormadan, bu buna
layık mı demeden, yazıda verildiği gibi, sorguyu silmeli,
Allah’ımın, herkese her verdiği Hayrınadır bu bilinmeli. Sana
üzüntü gelebilir. Şekli değişmiş te olsa, sana zararmış gibi
görünür.
Şunu unutma, dayandığın o makamsa eğer, her şey
kolay gelir bu cana. Ama önce onu kabullen. Rahatı arama.
Dünyada rahat diye bir şey yok. Günahın teknesidir bunu hiç
unutma. İşte orada sizlerin edineceği liyakat çok önemlidir. Ya
günah teknesinde yoğrulacaksınız ya da Allah’ın veçhine
dönüp, onunla hal bulacaksınız.
Öğütüle, öğütüle un olunacak. Undan maksat, önce
dağıtılıp, sonra hamur olup toparlanacak. Eğer mayayı
liyakatten koydun ise, o hamur öyle hale gelecek ki, neyi
pişirirsen pişir o ağza, mideye hoş gelecek. Şekli sen
vereceksin. Tadını, tuzunu sen vereceksin. Ama ehil olanın
eline, ağzına verdiğinde, o tuzlu da gelse tat bulacak, çok tatlı
da olsa içini asla baymayacak.
Sayfa 312
Bunda çok öğütler vardır bilinmeli. Eğitilen kulları,
birçok sınavlara tabii olunmalı. Sınav, sınav, sınav hep sınav
deriz. Her hali sınav gibi gösterip, sınav gibi görürüz. Şunu
unutmayalım. Ne kadar Allah’a yaklaşırsan, sınav o nispette
büyük.
Ama her sınavı da Rabbimden geldi sanma. Biraz da
kendi eylemlerinin neticesidir. Sınavları karıştırmayalım,
kulundan gelen ayrı, Rabbimden gelen ayrı. Gönlümüze göre
uydurma imtihan yapmayalım. Allah’ım bizleri açık etsin,
gönüllerde gizlediğimiz o ilahi bilgilerin feyzi, can bulup da
suret bulsun. Her canda her yerde, artık tezahürlerini görmeyi
ve bizlere de onları göstermeyi nasip buyursun.
Her güzel şey gibi unutulmasın. Bir gün bunlarda
zuhura çıkacak. Her ne olursa olsun Allah’ım yeter ki dilesin,
isimleriniz hep anılacak. İlahi bilgilerin hizmetinde bulunanlar,
birçok zaruretten selametle çıkacak. Allah için yapılan her iş,
Allah katında size geri dönecek. Neyle geri dönecek, misliyle.
Halk mı, Hak mı deme. Halk O, Hak O. Sende Halk,
halkta O. Sen bakma. Ne oldu da göremedim deme. Bazen çok
yakın, bazen dokunursun, bazen de nefesi gelir sana. Sakın
ürkme. Hele hele hiç mi hiç korkma. Çok ufak bir Latif perde
vardır arada. Bazen arkasından bazen de çok daha yakınından,
uzanır onun nefesi sana. Bazen sende O olur, O’nda sen. O’nda
sen hep mevcutsun.
“Allah’ım, keşfimizi açsın. Gönülde barındırdığımız
güzellikleri zuhura çıkartsın.” Kim olduğumuzu değil, kimden
geldiğimizi bilelim. Ne için burada olduğumuzu değil, O’na
nasıl dönülür135 onu belleyelim. La ilahe illallah, Muhammed en
Resulullah.
135 Enbiya suresi, 35. Ayet : “Kullu nefsin zâikatul mevt, ve neblûkum biş şerri vel hayri fitneh, ve ileynâ turceûn”.
Türkçe açıklaması : “Her insan ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Sonra bize döndürüleceksiniz”.
Casiye suresi, 15. Ayet : “Men amile sâlihan fe li nefsih, ve men esâe fe aleyhâ summe ilâ rabbikum turceûn.”
Sayfa 313
Evet, sor bakalım, içinde barındırma, ver dile bilinsin, al
kalemi yaz, gözler onu görsün. Söyle bakalım, gezdirdiğini
değil, söyleyeceğini bildir bize.
Öyle hakikatler gizlidir ki, O’nun manası, her var edilen
de mevcut. Hiçbirini manadan uzak sanma. Yok çünkü
göremezsin. Manası ile var edilmiştir. Öyle deliller, öyle
işaretler verilmiş ki, görün diye de, Rabbim ısrarla bunu
beklemiş.
Gaflet uykusundan uyanın, Dünya’nın debdebesinden
beri durun. Diyeceksiniz ki nasıl duralım. Bunu da kolaylar
Rabbim. Çilehaneler, mabetler, dergâh zeminleri… Göstermek
istediğimiz bunlar değil aslında. Şu dünya’da o hali
yaşayabiliyorsan, olması gereken budur zaten. Tek başına her
yerde olunur, bu kargaşada olmak, ehil kişinin işi. “Allah’ım
işinizi kolaylasın, Allah aşkını gönüllere koysun”. O aşkı öyle
duyun öyle duyun ki, her yerinizden aşk fışkırsın. Her zerreniz,
aşktan söz etsin.
Allah, Allah dedik, huzurundayız, hicap perdesinin136
arkasında buyur demeni beklemekteyiz”. Varmak istedik
yanına, “dur gitme” dediler. Rabbin namazda. Olur mu?
“Rabbim namaz kılar mı” dedik. “Her an namazda. Daha fazla
gitme” dediler. “Daha fazla ifşa etme” dediler. Bunu daha önce
de verdik. Rabbim namazda unutmayın. Rabbimiz namazda.
Rabbimiz niyazda. Her an kendinden kendine, kendinden
kendine dönmekte. Ona ihtiyaç da duymaz aslında. Allah’ı en
Türkçe açıklaması : “ İman edenlere söyle: Allah'ın günlerinin geleceğini ummayanları bağışlasınlar. Çünkü Allah her bir topluluğu kazandıklarına göre cezalandıracaktır.”.
136 Şura suresi, 51. Ayet : “Ve mâ kâne li beşerin en yukellimehullâhu illâ
vahyen ev min verâi hıcâbin ev yursile resûlen fe yûhıye bi iznihî mâ yeşâu, innehu aliyyun hakîm”. Türkçe açıklaması : “Allah'ın bir insanla konuşması mümkün değildir. Ancak
vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. O, yücedir, hikmet sahibidir”.
Sayfa 314
çok kim bilebilir. Allah bilir. Bunun gibidir, bu öyle bir feyiz
makamı ki. Öyle bir irşat makamı ki, önce olasın, sonra
oldurasın.
Yak gönüllere kandili. Uyandır onları. Gel de davet et.
Diz çök. Diz çök O’na de. Her biriniz, böyle bir göreve
talipsiniz. Sen neyi talep ediyorsan, yardım ona göre hazırdır,
bunu unutma. La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Evet, gidiyoruz, selametle, bir dahaki sefere diyoruz.
Allah diye diye çağla gönlüm çağla, çağlayan gönüllere, ağla
gönül, aşk için ağla.
Selam verip de geliriz, gönüller meclisinin, kapılarını
ardına kadar açar, öyle içeri gireriz. Yol nedir bilir misin, yol
gönüldür, gönül. Yola geçmek için, adımı atmak için, önce
gönül kapısı çalınır.
Çağlasın, canlar uyansın, her gönül o ilahi aşkı mahşere
kadar yaşasın. Eyvallah, Nur’u Muhammed, La ilahe illallah,
Muhammed en Resulullah.
- Davet dediniz, Allah’a dönüş dediniz, görevlisiniz
dediniz, biraz daha açıklar mısınız?
- Herkes birbirinden sorumlu. Davet edin. Yanmayan
gönülleri, içinden ilahi aşk ile tutuşturun. Kandilleri yakın.
Bilen bilmeyen öğretecek, bununla mükellef. Eğer bildiğini
öğretmiyorsa, onun sorumluluğu çok ağır. O da can bulup,
vücut bulup, orada seni, O’na şikayet edecek. Onun için
gereken ne varsa burada tamamlayın gidin, herkes davette
bulunmak zorunda.
- Gönülden gönüle davet onu karşı taraf
alabiliyormu?
- Şimdi duymuyor olabilir, O’nun perdesi açılmamış
ta olabilir, onu sen sözle söylesen de olur. Senin halinden de
örnek alır. Ama almıyorsa, sen davetinde bulun, almıyorsa,
yolu açık olsun.
Sayfa 315
Şimdi o hale gelinmeli ki, görmeden nazarı
göndermelisiniz, o hale gelinmeli. Onun için, burada yapmak
istediğiniz, yapılması gereken, bu şekil davette bulun. Hep
aynı kişiler olmayabilir. Bir söz söyler, onun karşılığında,
manadan konuşabilirsiniz. O’nun ufkunu açabilirsiniz. O sözün
manası onu çok düşüncelere daldırtır. Bunları sağlamak sizin
göreviniz.
Ama veriyorum, veriyorum, almıyor. Onun yolu açık
olsun, Allah mutlaka, döndürür kulunu137. Ama değişik
şekillerde döndürür. Kiminin perçeminden138 tutar, Kur’an
ayetidir, kiminin burnunu sürter, kiminin de davet edildiğinde,
onu hoşça karşılar, çetin ceviz ise, karşılığını misli ile verir.
Onun için göreviniz bu. Hiç de çekinmeyin, başıma iş gelir, o
duymasın, bu duymasın. Bunları yapmayın. Nasiplerin önüne
bent koymayın.
Belki Rabbim size bir imkân hazırladı. Bu sizin
yolunuzda, o kişi, bu ilahi bilgiye, sahip olacak. Ama siz, ya
duyarsa, ya görürse, ya bilinirse dediğinizde, o engellenmiş
olacak, Allah’ında hoşuna gitmez veya orda size bir sınav açar
bakalım ne yapacak diye. Onun için içinize ne geliyorsa açıkça
yapın. Kaynağını bildirmek durumunda değilsiniz, önce
sözlerle, sohbetlerle. Sonra ne istiyorsanız, size bağlı.
137 Ankebut suresi, 21. Ayet : “Yuazzibu men yeşâu ve yerhamu men yeşâ’, ve ileyhi tuklebûn”. Türkçe açıklaması : “O dilediğine azap eder, dilediğine rahmet eder. Hepiniz O’na
döndürüleceksiniz.”
Kasas suresi, 70. Ayet : “Ve huvallâhu lâ ilâhe illâ huve, lehul hamdu fîl ûlâ vel
âhırati ve lehul hukmu ve ileyhi turceûn”. Türkçe açıklaması : “ O öyle Allah’tır ki, kendisinden başka bir ilâh yoktur. Önünde de sonunda da hamd O’nundur. Hüküm de O’nundur ve siz O’na döndürüleceksiniz”.
138 Alak suresi, 15. Ayet : “Kellâ le in lem yentehi le nesfean bin nâsıyeh”.
Türkçe açıklaması : “Hayır! Eğer bundan vazgeçmezse, yemin olsun ki onu perçeminden tutup sürükleriz”.
Sayfa 316
- Bu bilgilere vakıf olup da, toplantılara gelememe
neden oluyor?
- Kim çeker onun eteğini ? Şeytan. O kendisi, büyük
savaşlar açacak, herkesin şeytanı var139. Unutma, herkes bir
mücadele içinde. Şeytandan olduğunu kabul etsin yeter ki.
Ama Hayır şeytandan değil deyip. Hep bir taşı, sorumluluğu bir
başkasına atıyorsa, onun iyileşmesi mümkün değil, zaman
alacak.
O onu şöyle yaptı, böyle yaptı der, hiç üstlenmez ki.
Savunmaya geçen insan var ya, yarım insandır o, tam insan
değildir. Nerde bir insan kendini çok savunuyorsa, dur düşün,
onu dikkate bile alma. Savunmayacak bir insan, ben burada
hata yaptım, ayıp yaptım, yapmamam gerekiyordu. Bütün
hatasını itiraf edebilen bizce makbul insandır. Ben bir şey
yapmadım diyen insan var ya neler yapmıştır aslında. Allah
dürüst insanı sever. Dürüst insanı.
Selam olsun, 04.10.2013
Olumsuz haller, kapıya varmadan, yolda serildi. Hak
için toplanıldı, el açıp da duaya varıldı. Bilen bilmeyene
söyledi. Gönüller ondan murat aldı. Ey can, ey canlar, oluşa
geçen halleri, dengeyi sağlayan, birlik adına, elleri bağlayan
günlere gelinecek. Ne soy, ne sop, ne unvan hesabı bu
hallerden silinecek.
Sayfa sayfa verilir, her bir satırı, ayrı manalar yükletir.
Neyi düşünürsen düşün, yaratılmış, ne var ise, düşüncene
139 Zuhruf suresi, 36 ve 37. Ayetler : “Ve men ya’şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu şeytânen fe huve lehu karîn. Ve innehum le yasuddûnehum anis sebîli ve
yahsebûne ennehum muhtedûn”. Türkçe açıklaması : “Kim Rahman olan Allah'ın zikrinden göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık o onun ayrılmaz bir arkadaşıdır. Hiç şüphesiz ki
şeytanlar o insanları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda bulunduklarını, hidayete erdirilmiş olduklarını zannederler.”
Sayfa 317
onları da kat. Onlarla değerlendir. Bir açıklık bulursun, gönle
öyle indirir, öyle zevke varırsın. İnsandan bahsediyorsa,
olumlu veya olumsuz hallerinden, hemen dön, yaratılmış ne
varsa, mahlukata, eşyaya ve mülke. Allah’ımın var ettiği, her
ne ise, ne kul oldan ayrı, ne yaratılmışlar, kuldan ayrı. Onu
öyle değerlendir.
Mükemmellik, Hak için, halkayı kurmak. Mükemmellik o
halkada, ilahi kitabın okunuşu ve kendince ona yorumlar
katışındır. Melekler sana tanıktır. Hiç şüphen olmasın Kur’an
da sana şahittir, nerede ne zaman dersen, toplanıldığı günde.
Kur’an evinde süs değil. Bir köşeye atılacak eşyada değil. O
gönle hitaptır. O hicap perdesinden kuluna şifadır.
Dost dost diye gelirler, meclisin, sözünü, dost dilinden
verirler. Toplanır dostlar, otururlar, nimetli sözler adına,
kurulmuş sofralara. O sofra kime nasip, kime nasip değil,
sadece Allah’ımın iradesinde. Sana nasip değil sakın ola deme.
Onun nasip olup olmadığını sen bilemezsin.
Gizli ve açık şirklerden önce Allah’a sığınalım, bilip
bilmeden, her konuşulanın içinde mutlak bir şirk’e yer vardır.
En çok bundan korkulmalı, düşünerek konuşulmalı. Yargıdan
uzak, her kim olursa olsun, ona söz atmamalı.
Bilemezsin, senin bugün kızıp, yüzüne bakmadığın, bir
gün olur ki, karşıda çok farklı bir yapıda çıkar, yanıltır seni,
pişman olursun, Allah’ım beni affet der, yanar, yakılırsın. Bu
hesabı önceden yapmalı.
Seyrinde olduğun her olay, kuluna ilahi derstir. Bu
dersleri çok iyi değerlendirin. Dünya gününde davaları silin.
Hiçbir davayı ahirete bırakmayın. Geliş ve gidiş, Rabbimin
izniyledir. Burada belli bir süre izinlisin, ama O’na
döndürüleceksin140. Sılayı Rahim’dir onun aslı. Şu an
140 Nur suresi, 64. Ayet : “E lâ inne lillâhi mâ fis semâvâti vel ard, kad ya’lemu
mâ entum aleyh, ve yevme yurceûne ileyhi fe yunebbiuhum bi mâ amilû, vallâhu bi kulli şey’in alîm”.
Sayfa 318
gurbettesin, kentinden, evinden, barkından, eş dostlarından,
bütün sevdiklerinden çok uzaktasın. Bunu öyle değerlendir.
Şimdi oraya döneceksin. Onlara hediye ne götüreceksin.
Seyahate giderken, temiz çamaşır korlar çantalara.
Peki, çamaşırlar temizlendi mi? Çantaya konulacak temiz
çamaşırınız hazırlandı mı? Çok küçük hesaplardır belki ama
sizlere büyük menfaatler sağlayacak. Bunun menfaati olur mu
deme! Elbette olur, Allah’ın sevgisini, onun himayesini
kazanmak, kulun menfaatinedir. Yaptıklarının karşılığını,
bulma, görme halidir.
Hiç kimseyle davanız olmasın, Dünya’da bitirin
davalarınızı, ki orada bunlarla sert bir şekilde karşılaşırsınız.
Hayırdır her verilen söz, Hayırdır yüze bakan her göz. Çünkü
ziyadır, Rabbin ziyası. O dilerse, o gözden de bakar. Buna hazır
olalım. O dilemezse bakan sadece senin varlık gözündür, baş
gözündür.
Her an her yerde hazır olan Rabbim, bilinmeyi ister,
hissedilmeyi bekler, görülmeyi diler, ama sen dersen ki, her
yerde Rabbim açık ve net. Bizi seyretmekte. O seyrediyor ama
kulunda kendini gizliyor141. Sizin ancak baş gözüyle görmeniz
mümkün değil, gönül gözüyle seyretmeniz mümkün.
Sıfatları ve esması, hangi halde, sana yansımasından
anla. Sana öfke mi duydu. Sana ceza mı verdi. Yoksa seni
sevdi, sana ilahi tecelli zuhur mu ettirdi. Kul bunu anlar. Hangi
Türkçe açıklaması : “İyi bilin ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. O, sizin ne
yolda olduğunuzu muhakkak ki bilir. Huzuruna döndürülecekleri günde, yaptıklarını
onlara haber verir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir”.
141 Hadid suresi,1, 2 ve 3. Ayetler : “Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard, ve
huvel azîzul hakîm. Lehu mulkus semâvâti vel ard, yuhyî ve yumît, ve huve alâ kulli şey’in kadîr. Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın, ve huve bi kulli şey’in alîm”.
Türkçe açıklaması : “Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir. O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve
öldürür. O her şeye kâdirdir. O Evvel'dir, Âhir'dir, Zâhir'dir, Bâtın'dır. O, her şeyi bilendir.”.
Sayfa 319
halde olduğunu anlar. Çünkü onun, yüce Allah’ımın
esmalarının ve sıfatlarının devreye girişidir.
Hayır mı şer mi, seni sana bulduracak, onu hemen
gönderir, sevk eder. O gün nasıl bir haldesin, huzursuz,
mutsuz, kendinle kavgalı, öfke duyuyorsan, hemen
anlamalısın, hangi isim, hangi sıfat sana gönderildi. Halden
hale geçiş bu nispette olur. “Hemen Allah’ım deyip el açmalı ve
bir daha aynı hatalara düşmemem için bana yardımcı ol,
sadece yardımı senden bekliyorum, yardım et Rabbim” demeli.
Şikâyetleriniz var ise yüceye bildirmeli. Ne istiyorsanız
ondan isteyin, kulundan değil. Hayırdır bilinsin, şer beri
dursun, bize uğramasın. Allah’ımın verdiği her halin,
yaşadığımız olayların her seyri, bize hizmet etsin. Şer gibi
görünen, bir bilebilsen, sana öyle Hayırlar zuhur eder ki, öyle
Hayırlara sebebiyet gösterir ki, sen onların ne olduğunu,
yaşadığın olayda anlarsın.
Önceleri istemiyordun, böyle bir şeyi beklemiyordun,
iyi ki de olmuş dediğiniz hiç olmaz mı? Elbette olur. O halde,
Hayrı şerri veren Allah’ım, O bilir. Endişelere girmeyin. Her işe,
her gidişe, her gelişe, öncelik hep Allah’ımındır, bunu iyi
belleyin.
Sordum, bunca gelenlere, ne kazandın, Dünya halinde.
Her biri dedi ki. Sadece günah teknesine girip çıktım. Bu
tekneden nasıl kurtuldun. Şimdi hangi haldesin. Dedim ki, beni
yaratan, beni benden iyi bilmez mi? Belki şer işlediğim, bana
Hayır getirecektir, onunda bir sebebi vardır diye, yine Allah’a
teslim ettim.
Sen bilemezsin, sen nesin ki, sen kimsin. Sadece
Allah’ımın üflediği nefessin142. Sana vücut veren, seni varlık
142 Hicr suresi, 29. Ayet : “Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fekaû lehu sâcidîn”.
Türkçe açıklaması : “Onu düzenlediğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz
hemen onun için secdeye kapanın”.
Sayfa 320
eden, yüce Rabbime havalesin143. Allah’ım her halini, o evirip
çevirir, güzelden güzele, bazen şer’e takılır, seni şerle yüz
yüze getirir. Bakalım neyle dönecek bana. Orada bile isyan
yok, orada bile Hayıflanma yok. Eğer, bu yolun yolcusu isen,
her zaman, Allah’ıma boynun bükük olmalı. Dik olma, eğ
boynunu, tevazu mintanını giyin, öylece yürü.
Ben bilirim de deme. Hiçbir şeyi bilmem de deme144.
Sakin anlaşılır bir dille, hatta hal dili ile anlat onlara, hal dili ile
anlat. Dile gelirse sözler, münasip bir dille ilet onlara. Allah’ım
kandil yakma görevi verdi ise bir kuluna. O yüreklerdeki,
gönüllerdeki kandili tutuşturur. El’est de verdiği sözü, Dünya
halinde tatbike başlar. Allah’ıma emanet olunuz. La ilahe
illallah, Muhammed en Resulullah.
Boyun bük boyun, Allah’tan Kur’an ilmi isteyin. O sizin
kulağınıza üfler. Kendini öyle belli eder. Doğru dürüst olun. Ne
riya, ne Hayâ, bunlar zeval görmesin. Yürü dosdoğru yürü,
yürü ki işin kolaylansın, sözün dinlensin. Namın şanın, Hak
katından olsun, Allah’ım iyi hallerde bulunmazını hasip etsin.
En’am suresi, 102. Ayet : “Zâlikumullâhu rabbukum, lâ ilâhe illâ huve, hâliku kulli şey’in fa’budûh, ve huve alâ kulli şey’in vekîl”.
Türkçe açıklaması : “İşte Rabbiniz Allah budur, O’ndan başka ilâh yoktur. O her şeyi yaratır. Öyleyse O’na ibadet edin. O her şeye vekildir”.
Hud suresi, 123. Ayet : “Ve lillâhi gaybus semâvâti vel ardı ve ileyhi yurceul emru kulluhu fa’budhu ve tevekkel aleyh, ve mâ rabbuke bi gâfilin ammâ ta’melûn”.
Türkçe açıklaması : “Göklerin ve yerin gaybı Allah’ındır. Her iş O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na güven. Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir.”
143 Zumer suresi, 62 ve 63. Ayetler : “Allahu hâliku kulli şey’in ve huve alâ kulli şey’in vekîl. Lehu makâlîdus semâvâti vel ard”.
Türkçe açıklaması : “Allah her şeyin yaratıcısıdır ve O her şeye vekildir. Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur”.
144 Haşr suresi, 22. Ayet : “Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeh, huver rahmânur rahîm”.
Türkçe açıklaması : “O öyle bir Allah'tır ki, O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Görülmeyeni de bilir, görüleni de bilir. O Rahman'dır, Rahîm'dir”.
Sayfa 321
Düzgün insan olmanızı nasip etsin. Önce insan olmayı bilelim.
Önce insan olmayı dileyelim. La ilahe illallah, Muhammed en
Resulullah.
- Gizli şirk dediniz, açıklar mısınız?
- O kadar çok gizli şirk, açık şirk var ki! Sizler bir
konu seçin, onun üzerinde, Allah’ın izni ile konuşalım. Allah’a
davet eden insanlardan örnek vereyim mi? Çok önemli. Şimdi,
köşede oturuyor, böyle bir zat düşünün, öyle giyinmiş, pullu
kaftanı, sakalı uzatmış, eline takmış yüzükleri, bir ahkam, bir
ahkam kesiyor ki, herkes el pençe divan karşısında, gelsin
yesin, gitsin yesin; para talep etsin; yerim dar geldi deyip,
birilerinden, yerinin büyütülmesini istesin. Allah rızası için
yapıyorum der ama kendi rızası ortada görülür, bu şirktir, bu
gizli şirktir. Her ne kadar istiyor gibi görünse de, içinde
beslediği niyet gizli şirktir, anladınız mı?. Yani para
karşılığında Allah’ın ilmi satıldıkça bu şirkin ta kendisi olur.
Ben bilirim, ben yaparım, ben ona bir bakayım, bir
okuyayım, bir şeyi kalmaz. Bu şirktir, sen nesin, kimsin. Sen
de muhtaçsın. Allah dururken, kulundan dilemek, Allah
dururken, kulundan beklemek, her ne olursa olsun şirktir.
Daha birçok, birçok şirkler vardır. Açık şirk. Bilmiyor da
yapıyorsanız, fark ettiğinizde, Allah’ım tövbe diyebiliyorsanız,
kurtuluş nasip olur inşallah. Ama hala ısrarla, ben şunu
yaptım, ben bunu yaptım demek, bu açık şirktir. Ben şunu
okudum, işlerim düzeldi. Ben bunu yaptım, şu kadar dua
okudum, işlerim düzeldi. Allah onu iş düzeltmek için indirmedi
o ayetini! Anladınız mı? Bu nispettedir şirkler.
Peygamberimizin en çok korktuğu haldir, günahtır, vebaldir
“çok gizli açık şirklere batıp batıp çıkacaklar ümmetim”
demiştir.
Şu yaşadığınız ülkede yaşananlar, şirkin delili, ispatıdır.
Hüküm yürütmek, sana öyle bir hüküm verilmedi ise ahkâm
kesmek, şirktir. Herkes boyunun ölçüsünü almalı. Hacmi
kadar, yer bulup oturmalı, istidat, kabiliyeti kadar, eyvallah.
Sayfa 322
Sen iste, Rabbim verir. Çünkü Hayra dayalı isteklerdir
bunlar. Ama hiçbir istidat kabiliyet geliştirilip bir şey
üretilmemiş, elin, onun bunun cebinde, niyette, ben, ben, ben,
işte şirk! Allah bunlardan hepimizi korusun, yanlış yapılan
hesaplardan, cümle Muhammed ümmenitini korusun.
Allah’ım bir lokmayı haramsız yedirmeyi nasip et.
Allah’ım kimseyi bir lokmaya muhtaç etme. Yanlızlık, yalnız
kaldım, kimsem yok demek, şirk! Sen yalnız değilsin, seni
koruyan, bir sürü ordular var, melekler var. Önce Rabbin var.
Bu sana yetmiyor mu? İşte olayı kuldan beklemek. Yalnızlığını
giderecek kulları beklemek, bunların her biri şirktir. Bundan
korunun, Rabbime emanet olun. La ilahe illallah, Muhammed
en Resulullah.
- Bazen Hayra yönelik işlerde şüpheler oluşuyor,
onlar da bu sınıfa mı girmektedir ?
- Şimdi eğer, kapına geldi, onu mutlaka geri
çevirmeyin. Bak geri çevirmeyin. Neden? Onun hangi fiilde,
hangi niyette gezindiğini bir tek Allah bilir. Kimse para
dilenmek istemez. Birbirinizden alabilir, isteyebilirsiniz, bunlar
tamam. Ama kapı kapı dolaşıp, bu ayıbın içinde olmak, Allah
sınav açar, O’nun kim olduğunu bilmeden, boş ver demeyin.
Unutmayın bu sözümü. Boş ver demeyin.
Hayırlarda, hiç içinize, eğer Hayır niyeti ile bir fiil
işleniyorsa, şüphe edeceksen, o Hayrı hemen durdur. Hemen
durdur. Yapmaman senin için daha Hayırlıdır. Yapmaman
senin için daha Hayırlıdır. Sen içini bozmuyor isen, senin
içinde kırıntı kadar, şüphe oluşmuyorsa, onu barındırmıyorsan,
hiç düşünme, tıka kulağını yap. Ama ufacık bir, kırıntı kadar,
bakın ayrıntılar çok önemli, onlardan kırıntı kadar, bir şüphe
oluştu ise, o Hayrı durdurmanız, yapmanızdan daha Hayırlıdır.
- Ehli Beyt’ten yardım istemek şirk mi?
Sayfa 323
- Allah dururken, Ehlibeyt ’te kul. O da Allah’a
muhtaç. Şimdi, yardım et, yetiş, vazifelidir. Eyvallah.
Vazifelidir diyorum. Vazifesi olmazsa onları rahatsız etmek çok
günahtır. Sadece vazifeli olan, yani, yeryüzünde bulunan, öyle
çok insan-i kâmil’ler var ki, birle ikiyle sınırlı değil. İsteyin
ama ne olur önce Allah deyin. Allah’ın hiç adı anılmamışken,
yetiş Ali, yetiş Gavs-ı Azam, yetiş Ebubekir, yetiş Hz. Ömer,
yetiş Osman, yetiş Hacı Bektaş-i Veli demek olmaz. Önce Allah.
Allah’ımın izni ile yetiş Ya Ali. Onun iznini mutlaka talep edin.
- Neden ve niçin sorulmaz değil mi?
- Tabii ki… Allah’ın işine karışmak. O nedenini biliyor.
Bizim bilmemize gerek var mı? Mutlaka kulunun Hayrınadır.
Kâinatın Hayrınadır. Neden niçin… İşte, yani, burda da çok
dikkat etmeli, konuşurken sözlerimizi, ölçüp biçmeliyiz.
Hatalardan korunmak adına, çok dikkat etmeliyiz. Neden
Allah’ım yaşıyoruz bunları, Yok, böyle bir şey. Yaşanması
gerektiği için, yazıda, ezelde bu mevcut.
- O zaman sürekli şirk içinde yaşıyoruz farkına
varmadan. Allah’ın affetmediği günahların başında şirk
geliyor. O zaman, biz bu dünyada şirkten hiç çıkamıyoruz.
- Nedeni yok, niçini yok. Allah’ım bir kuluna kurtuluş
emri yani, kulunu kurtarmak için izin verdi ve o kuluna, ilahi
planda takdir buyurdu ise, onun oluşumu için, neleri kendi
üzerinden atacak, neleri sebep kılacak ve bunları atması için
neler yapacak. Bunlar öyle ayrıntılı şeyler ki, bir düşünürsen
öfkelenir kızarsın, yok böyle bir şey dersin, ama böyle, işin
gerçeği bu.
Bazen kelle verilir, neyi istediysen, neyin altına evet
deyip imzanı attı isen, yaşamak zorundasın. Yaşamak
istemediğimiz için diye düşündüğümüzde, birçok
olumsuzluklarla burun buruna geliyoruz. Evet beyefendi,
Sayfa 324
Nasuh tövbesi145. Sorgusuz sualsiz, “Allah, tövbe
estağfurullah”. Günahım var veya yok. Tam teslimiyet içinde
yapılan her tövbe, en mükemmel tövbedir.
- Nasuh Tövbesi nedir ?
- Hiç karşılığı olmadan yapılan tövbedir. Sadece
Allah’a teslimiyet içinde, her hatadan, her şeyden, kendini
korumuş, velinin tövbesidir. Hala tövbe eder. Sormadan,
bunun karşılığı, bu günahımın karşılığı sevap var mı? Çok özel
bir durumdur bu oğul.
Eyvallah, eyvallah, La ilahe illallah, Muhammed en
Resulullah. Evet, sohbet ediniz. Konuşun. Her şeyi çok açık,
sorun, öğrenin, okuyun, yazın. Çok önemli bilgilerdir bunlar.
Allah’ım rahmeti ile yıkasın cümle Muhammet ümmetini.
Allah’ım, senden geldik, seninle bir olalım, cümlemiz,
seninle sana dönelim Allah’ım. Bu edindiğimiz liyakati
bozmadan, Allah’ım her şeyin bizim Hayrımıza döndüğünü
bilerek, isyan etmeden, sana dönelim Allah’ım.
Sen bizi gözeten, sen bizi bilen, sen bizlerin seslerini
duyan yüce Rabbim. Sana ne kadar şükretsek ve kadar secde
etsek azdır Allah’ım. Sen bizim Rabbimizsin, bizleri koru,
gözet. Sana iltica ediyoruz Allah’ım, senden başka hiçbir
müracaat edeceğimiz kapı yok Allah’ım. Sen o kapıdan bizleri
geri çevirme, sana layık kul olmayı nasip et Allah’ım.
145 Tahrim suresi, 8. Ayet : “Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ, asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin
tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne
rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr”.
Türkçe açıklaması : “Ey iman edenler! Yürekten samimi bir tevbe ile Allah'a dönün.
Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere
koyar. O gün Allah Peygamber'i ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek,
utandırmayacak. Nurları önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak. Derler ki: "Ey
Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kâdirsin”.
Sayfa 325
Hastalarımıza, tanıdığımız, tanımadığımız, toplantıda
olanların ve olmayanların, bütün yakınlarına ve arkadaşlarına,
kardeşlerine, hasta yakınlarına ve kendilerine, ruhen ve
bedenen şifa diliyorum, yine de sen bilirsin Allah’ım.
Daha bir çok dostlarımızın, yavrularımızın sağlık ve
sıhhatini sana emanet ediyoruz, sen onları koru ve gözet
Allah’ım. Olmayanı oldur Allah’ım. Tek istediğimiz senin
rahmetin Allah’ım.
Bize kullardan bir şey istememeyi öğretiyorsun, sen
bizi onlara muhtaç etme, sen bizleri kendi katına nasip et Ya
Rabbim. Sen büyüksün, sana sığındık, Hasta yakınlarının
işlerini, adın gibi Hayırlı kıl, şifalar ver onlara Allah’ım, ruhları
ve bedenleri şifa bulsun.
Sensin Rahim, sensin Kerim, güzel isim ve sıfatlarınla
sana yalvarıyoruz. Sen dualarımızı kabul et Allah’ım. Senin
rızan için duamızı Ehlibeyt ’e, Peygamber efendimize ve
Ehlibeyt ine, anasına babasına, gelmiş geçmişine ve
sahabelerine, 12 imam’a, Ya Rabbim, her birine selatu selam
olsun, senin rahmetin, selametin, selamın onların üzerine
olsun Ya Rabbim. Amin. Selatu selam olsun, Ehlibeyt ’imiz
hazır olsun Ya Rabbim.
Selam olsun, 10.10.2013
Selam olsun, birden geldik bire döneceğiz, ne takdir
edilmiş ise ona boyun eğip geldiğimiz yolu izleyeceğiz. Aldık
bizde verelim her suyun başından kaplarımızı Rabbimin izni ile
doldurmaya bakalım. O su, bu su demeden önce kaynağını
düşünelim. Gayret bizden olacak, seyri gayretimiz nispetinde
kendini gösterecek. Her hizmet bir niyet üzeredir, o niyeti kul
gönle koydu ise, amelinden de niyeti üstün gelecek.
Sayfa 326
Sev sev denilir, herkesi koşulsuz sevmek, karşılık
beklemeden o ilahi sevgiyi paylaşmak elbette güzel, ne var ki
sevgi okunduğunda öğrenilen bir olgu değildir. Sevgi sende
var olan sende inkişafa geçmeyi bekleyen ilahi emanettir. O
emanet, var eden her bir zerreye ondan bolca verdi. Onu da
bilerek kullanmayı, hatası olarak değil, atasının düşüncesi ile
sevgini bölmeyi, koşulsuz sevmeyi dilemelisin.
Gelecek günlerin gelecek yılların mutlak bir delili bir
serzenişi olacak. Öyle haller yaşanır ki, bu mecliste alınan bir
gün mutlak tezgâha konulur. Alıcısı bol olur ama önce şunu
çok iyi bilmeliyiz, alıcımız ehil olan olmayan da olur, onlara ne
gerekiyorsa vermeyi bilmelisiniz, sınıf farkından ötürü sakın
ola ayırmayın, bilgisizdir deyip de elinin tersi ile sakın itme,
onu hakir ve küçük görme. Her ne olursa olsun Rabbimin
eseridir diye bak. Ona öyle baktığında inanın içinizdeki sevgi
tohumları yeşerecektir.
Allah’ımın yarattığı her canlı sevgi ile büyür, sevgi ile
oluşur, sevgi ile bütünlüğü kurar, diyerek sözün özüne inelim.
Gayb erenleri şöyle der, ‘ilmi arif ol’ ilmi alıyorsun ariflikten bi
habersen sakın onu yük etme, Hazreti Ali den söz edilir, o
sırrın kendisi ise, o sırra vakıf olanın sohbetinde olun, sırdan
bi haber olanlarla sakın ola bu sırrı paylaşmayın.
Allah’ım onların ektiğini sizlere biçtirmeyi nasip etsin.
bu yol zor gibi görünse de aslında çok kolay bir yol, herkesi
koşulsuz sev yeter. Allahın bütün buyruklarına boynunu eğ,
yolunda yürü yeter, yol demek, Hazreti Ali demek, eyvallah,
buna yürekten katılırız, gönül de yoldur, gönle giren o yolu
takip etmiştir. Dil bazen çok coşar susmak bilmez, aşinayız
ama bir şey söylemeyiz, sadece konuşturan o ise bizde onu o
vesile ile dinleriz.
Sayfa 327
Ümmül kitaptır146 saklanan korunan, Kur’andan
bahsediyorum, ümmül kitap, nerede saklanır? Allah ın ilminde
levhi mahfuzda. Gün gece bunlarla olalım, gün gece ilahi
feyzine kucak açalım, gün gece gönül yapımıza göre ilahi
sırlara gönlümüzün kapısını açalım, Allah’ım öyle feyiz akıtır ki
o gönle yeter ki alıcısı bilinçli olsun, kabiliyetini geliştirsin, ne
istediğini bilsin, her olayın farkında olsun.
Güzel çirkin demedik yolun zorunu, kolayını seçmedik,
Rabbim kulunu yoluna göre değerlendirir. Seçicimiz O’dur,
öğreticimiz de O’dur, konuşan da O’dur, konuşturan da O’dur.
Onun için hiçbir şeyi kendimize mâl etmemeliyiz, hiçbir şeyi.
Çok derin sırları açmak isterim, kaldırabilir misiniz bunu
düşünürüm. Onun için uyanık olun, gönül dağarcığın neyi
alıyor ise onu veriyoruz.
Sevgi, sevgi önce sevgi, korkularınız sevginin önüne
geçmesin, önce sevin, önce sevin sonra da o sevgiye layık olur
muyum olamaz mıyım, korkular bunun için olmalı. Hayırdır
verilen Hayır söyletilen Hayır ile bu yolda yürütülen kullar
arasında olmamızı nasip et, ya Rabbim diyelim.
146 Ümmül Kitap : Kitabın aslı, esası ve anası Levh-i Mahfuz ve ilm-i İlahi manasında
kullanılan bir tabirdir.
Zuhruf suresi, 4. Ayet : “Ve innehu fî ummil kitâbi ledeynâ le alîyyun hakîm”.
Türkçe açıklaması : “O, katımızda bulunan Ana kitap'ta (Levh-i mahfuz'da) dır.
Yücedir, hikmet doludur.”.
Ra'd suresi, 39. Ayet : “Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit, ve indehu ummul kitâb”.
Türkçe açıklaması : “Allah dilediğini mahveder siler, dilediğini de sâbit kılar. Ana kitap
O’nun nezdindedir”.
Âli İmran suresi, 7. Ayet : “Râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min
indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb”.
Türkçe açıklaması : “O’na inandık, hepsi Rabbimizin katındandır.” derler. Bunu ancak
akl-ı selim sahiplerinden başkası düşünüp anlamaz.”.
Taha suresi, 52. Ayet : “Kâle ilmuhâ inde rabbî fî kitâb, lâ yadıllu rabbî ve lâ yensâ”.
Türkçe açıklaması : “Onların bilgisi Rabbimin katında bir kitaptadır. Benim Rabbim hata
etmez ve unutmaz.” dedi.
Sayfa 328
Oluşumunuz, uyumlanmanız Hak katındandır, nereye
çekiliyorsan yapınıza nispettedir. Gönül dağarcıklarınıza göre,
madem bilgiler akıtılır, o bilginin keşfi de kulun yapısına göre
verilir. Sen neyi istiyorsan, neyi öğrenmek için çaba sarf
ediyorsan, bir yığın o istediğini açacak eller vardır, söyletecek
diller vardır.
Onun için sağına yat Allah’ım böyle güzel bilgiler ile
faydalı ilimler ile beni meşgul et diye dua et ki, Allah senin
işini kolaylatır. Gecenin bir vaktinde kalkıp Allah için, şükür
Rabbim verdiğin bütün nimetler için, mana perdelerimizi derin
derin açman için, ilmimizi arifaneye çevirmemiz için, birçok
muhabbette oluşan halleri güzel değerlendirmem için ya
Rabbim. Biz muhtacız sen se müştaksın bize ne olur işlerimizi
adın gibi Hayırlı kıl ya Rabbim. Unutmayın bunu her an
tekrarlayın.
Dile verdik sözleri, duası ile açtık önce gönlü sonra
elleri. Öyle dualar geldi ki dile, kaldırdık baktık yüceye,
seyretti seyretmedi, gördü gördüğünü bilemedi demeden
içimize döndük, içimizdeki Allah’ımın bizlere bahşettiğini
seyrettik. Onunla tefekküre dalıp, “Hay Allah” zikrini gönül ile
tespih ettik. Hak ile halkta bir olmak, Hak ile yolu almak, Hak
ile Allah aşkı için dili söyletmek, her biri birbirinden güzeldir,
mutlak desteği alırsın, desteği önce Rabbim izin verir, o
desteği de sana verecek veliler hizmetine gelir. Mutlak bunu
çok iyi değerlendir, yalnız değilsin, desteksiz hiç değilsin.
Hayra vaad edilen Hayırlı günler adına o sizlere nasip
olmuştur. Siz o nasibe koştunuz, Rabbim de size bir sürü neyi
diliyorsanız, neyi öğrenmek istiyorsanız, onun seyrini
vermiştir. Bunu unutmayın, alış veriş karşılıklıdır, kul ve Hak,
bunu hiç unutmayın, ne verdiler ise şükürler olsun. Neyi
bizden aldılar ise Allah’ım senin sabrın olsun, neyi izinsiz
verdik ise senin katında gafur ismin ile affolsun. Neyi senin
bilmediğin değil bilemediğini biliyormuş gibi verdi isem
katından beni kovma Allah’ım.
Sayfa 329
Her şey Hak için halka hizmet için, her güzel şey ne
veriyorsan dönüş sanadır147, aslına rücu edecek dediğimiz olay
budur, sizin gününüzde buna yüzleşme dersiniz, biz de deriz ki
ne yaptın ne verdin, her şey sana geri dönüştedir. Yaşayarak
bilerek ve umut vaad ederek, hiçbir zaman umudunuzu
kesmeyerek Allaha duada bulunun.
Bugün çok farklı bakalım görebilecek misiniz. Öyle bir
sistem oluşturmuş ki yüce Rabbim, hiç aksaklık görülür mü
onda. Melekler onun hizmetinde hizmette eksiklik görülür mü
hiç. La ilahe illallah Muhammed en Resul ullah.
Orta yolu takip etmek nedir? Doğru yol.
Orta yol aslında sağ yoldur, soldan uzak sağ yoldur. O
sıratı müstakim kimin aracılığı ile kurulmuştur?
Peygamberimiz.
O yola kim davette bulunmuştur? Hz Ali.
Davet148 kimlere yapılır? Arayıcılara, İstidat ve
kabiliyetin o yolda gelişmiş olanlara.
Yoksa davet her kuluna yapılmaz, eğer o kulu da
davete icabet ederse, o Hak kulpuna sımsıkı sarılırsa, Allah
onu seçtiklerinin arasına sokar. Seçtiklerinin arasına da
147 Mumtehine suresi, 4. Ayet : “Rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve
ileykel masîr”. Türkçe açıklaması : "Ey Rabbimiz! Sana güvendik, sana yöneldik, dönüş sanadır."
148 Ra'd suresi, 36. Ayet : “Kul innemâ umirtu en a’budallâhe ve lâ uşrike bih, ileyhi ed’û ve ileyhi meâb”.
Türkçe açıklaması : “De ki: “Ben ancak Allah’a kulluk etmekle ve O’na ortak koşmamakla emrolundum. Ben ancak O’na çağırıyorum ve dönüşüm de ancak O’nadır.”
Mu'min suresi, 10. Ayet : “İnnellezîne keferû yunâdevne le maktullâhi ekberu min maktikum enfusekum iz tud’avne ilel îmâni fe tekfurun”. Türkçe açıklaması : “Kâfirlere şöyle seslenilir: "Allah'ın buğzu, sizin kendi kendinize
olan buğzunuzdan elbette daha büyüktür. Çünkü siz imana dâvet edilirdiniz de inkâr ederdiniz".
Sayfa 330
soktuğunda bir çok sınavlar açar, her oluşum her tekamül
seviyesinde belli bir yere geldiğinde, hemen bir sınavla
karşılaşır kul, istese de istemese de, çünkü Rabbim orada da
kulun gönlünü yoklar, ya kayar ya da sımsıkı hakkın ipine
sarılıp tutulup kalır, kopmamacasına.
Sınavlar her ne kadar mutlu gününde sevinçli anında,
her şey dört dörtlük iken, Allah’ım şükürler olsun dediğinde,
hemen bunları kaybedip çok kötü günlere, o sizin deyiminizle,
aslında o en güzel gündür bunu unutmayın, aynı hali, aynı
tavrı gösterebiliyor musun, işte o zaman doğru yolda
olduğunun ispatıdır.
Hazineler nerede bulunur? Viranelerde. Kulun
hazineleri nerede bulunur? Kırık kalplerde.
Kalp kırılmayınca hazine bulunmaz, o hazineden
kimsenin haberi olmaz. Allaha kırık kalp gerekir, kulunu
Rabbim kendine ayırdığında, peş peşe gelen sınavlara senin
tutumun ne olacak, işte onu sen belirleyeceksin.
Allahın verdiği her hali kabullendiğimizde, bir çirkinlik
geldiğinde de onu kabullenmeyi nasip etsin. Sabır ile yolunda
yürümeyi ve selam verin, gözünüzü açtığınızda taşına
toprağına, kurduna kuşuna hep selam.
Selam, Kahhar isminin önüne duran tek isimdir. Bunları
yavaş yavaş açmak istiyoruz, namazda selam veriyorsunuz,
önce sağınıza sonra solunuza. Ola ki kahhar ismi altında bir
felaket size koşarak geliyorsa, o verdiğin selam var ya, o onun
önünde dur diyor. Bakın çok önemli bunlar, çünkü Allahın
huzurundasın, bir musibet geliyor, kahhar ismi ile yakıp
yıkmak için, o verdiğin selam ona dur der.
Ama şimdi bir Rabbin sınavı var, bir de kul kendi fiilleri
ile işlediği ve karşılığında olan bir sınavı vardır. Bunları ayırt
etmelisin, ben nerede yanlış yaptım var ya, onu biraz derin
derin düşünmen gerekiyor. Onu hemen bulursun.
Sayfa 331
Allah’ım bu sınav benim kendi ellerimle ürettiğim sınav,
bir de bakıyorsun ki orada hiçbir şey yapmamışsın, onu da kul
bilir, Rabbim bu sınav senden bana dayanma gücü nasip et,
kabullenmeyi nasip et, bu sınavı selamet ile vermemi nasip et
demelisin. Namazda verdiğin selam, seni selamete çıkarır, bu
da bir ipucudur, kahhar ismi ile gelen hem dünyevi hem de
Allahın katında gelen kahhar isminin sınavıdır bu.
Burada hakikat ehlini de davet ediyor. Allah, Allah
derim, önce hakikati muhammediyi yaşayan kulları var ya
onların sınavları çok çetindir, tabii ki davet eder ama öyle
kolay değil o yüceye ulaşmak. İşte böyle inişlerle çıkışlarla
düşüş kalkışlarla onun gönlünü nazargahını yoklar, dayanıklı
olduğunu görürse bir elbise daha giydirilir. Üzerindeki çıkarılır
yeni bir elbise giydirilir takva elbisesi149, bu takva elbisesi
zaman zaman değişir, öyle haller yaşar ki o kulu, öyle bir an
gelir ki onda namaz bitmiş dilekler bitmiş bütün ibadetler,
Allah orada artık ona gerek duymaz, onda o olmuştur çünkü
anladınız mı? Rabbim o hali dilerim sizlere de yaşatsın, çok
güzel bir haldir onda o olmak, vahdeti vücuttur aslında
unutmayın.
Şimdi vahdeti vücut, o da bir ilimdir, ama çok derin bir
ilim, bunu yaşamamış bununla amel etmemiş kişiler ile bu
vahdeti vücut, vacip ül vücut, bunların sohbetlerini bile
yapmak haramdır. Ehil olmayana haramdır, bunları önce kul
yaşayacak, ondan sonra yaşamaya layık olan dostlar bu ilmi
yavaş yavaş zikredecek ama ne olursa olsun dediğimiz gibi
ilmine arif olmalı, ilmine arif oldun mu, sadece oku yazılardan
ibaret sende bir şey oluşturmuyorsa senin sohbetinde
dinlenmez karşındakini de hiçbir zuhura getiremezsin. Kitap
149 A'raf suresi, 26. Ayet : “Yâ benî âdeme kad enzelnâ aleykum libâsen yuvârî
sev’âtikum ve rîşâ ve libâsut takvâ zâlike hayr, zâlike min âyâtillâhi leallehum yezzekkerûn”.
Türkçe açıklaması : “Ey Âdemoğulları! Size utanç yerlerinizi örtecek bir elbise ve bir de
süs elbisesi indirdik. Takvâ elbisesi ise bunlardan daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın
âyetlerindendir. Belki düşünüp ibret alırlar”.
Sayfa 332
ilmi değil kalp ilmi gerekir. Her birinizde bu ilim mevcut, biraz
kulak verin gönlünüzü açın onu davet edin, bak neler oluyor.
Namaz mutlaka kılınmalı, o namaz sevgisi o öyle bir sevgi ki,
ondan gafil olmayın, eyvallah.
Selam olsun, ağacın köküne iyi bakmalı, meyvesine
ondan sonra sahip çıkmalı, kök neyi alırsa meyvede o oluşur.
Hay dedik geldik sofraya, ilahi kelamların bulunduğu mekâna.
Birçok zaruretlerin kulların üzerindeki oluşumuna, sebep
olduğu bilmeli. Zaruretten geçmeyen kul, bu ilahi bilgilerden
mahrum olur, o ilahi bilgileri aldığında da gönlü uyandırmaz
uykuda kalır.
Kibar kelam Hakkın muradıdır, bunda çok önemli
dersler vardır. Hay zikridir gönülleri uyandıran, Hakka
vuslattır bu kelamı duyan. Ne güzelmiş ne güzel demişler
deme, dediler demelisin, öyle yakınlık kur ki ne dediklerine
vakıf olabilesin.
Evet sevgi dedik, sevginin birçok mertebelerini vermek
istedik, sevgi duyduğun her şeyde sana bir davetiye var bunu
çok iyi belle. Neyi çok seviyorsan oraya çekilir gidersin, gönlün
meyleder ona. Sevginin zuhuru mükemmelliktir aslında, geri
dönüşümü yine sevgi ile olur sana.
Nefret, sevgisizlik, gönülleri uyandırmaz, kalp
katılığıdır, delili ise zuhura çıkmamış mevcudiyet bulmamış
kelamdır, sadece kelamdan ibarettir. Neyi veriyorsan ver
sevgiyle ver, neyi alıyorsan al, sadece sevgi alayım derken
sevgisizliğini ortaya koyma, sevgi veriyorsan alabilir miyim
diye de düşünme, mutlak geri dönüştedir sana.
Ayağın Hak yolunda ise, gönlün ondan uzak ise, hangisi
acaba sınav açar kendi kendine. Gönle mi uymalı, yoksa ayağa
mı? Bunda karar verecek kimdir şimdi size soruyorum? Önce
akıl devreye girer, gönül de süzgeçten geçer, hangisi bana
aydın kişiler ile muhabbeti kurduracaksa onun kararını yine
gönül onaylar.
Sayfa 333
Akıl bir yere kadar, ama ne olursa olsun gönül onlardan
aldığını teraziye kor, süzgeçten geçirir. Sen zannetme ki her
şey olup biter, bedeninden bi haber, ruhundan bi habersin,
bunların hepsinin sana göstereceği ilahi sırlar vardır. Biraz
kulağını açarsan gönül kapını da hep açık tutarsan, oraya
girecek konukları ağırlarsın, o kapandığında ne konuk gelir, ne
sevgi sunulur sana.
Allah’ım her birinizi murat içre yaşatsın, Allah’ım her
birinizi, Allahın iradesinde gizli olan sizlere aşikar olsun o
yolda yürüyün, hakikatin mazhariyetine bürünün, onun isim ve
sıfatlarıyla iç içe olun, o ilmi çözecek öyle akıl gerekir ki çok
uyanık olun, sen onun ne olduğunu bilebilsen, işte Rabbimin
kendini bilen Rabbini bilir dediği de budur.
O hangi devrede çıkıyor, hangi devrede nelerin
oluşumu nelerin bozuluşu oluyor, bu idrake sımsıkı
sarıldığında, o sana tek tek açılır. Kolay lokma değildir
görünürde ama onun lezzeti hiçbir nimette mevcut değildir. O
lezzeti duymalısınız, Kuran ile iç içe yaşamalısınız, ne olursa
ne verirsek verelim, önce Hak kitabını okuyup anlamaya
çalışalım, her birinin mertebesi var, her birinin ayrı sırrı var,
inkişafınız nispetinde açılacak, Allah’ım dilediğinin kulağına o
Kuran ayetlerini üfleyecek bunu sabırla bekleyin o hazırlığı
yapın. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Allah’ım, bana her türlü meşakkate dayanma gücü ver,
ilahi ilminden gönlüme sun, sana açtım ellerimi, zikrinle
hemhal olmamı nasipdar eyle, dilimden şu düğümü çöz ki,
sözümü anlasınlar, manadan konuşmayı nasip et, dinleyenleri
de senin katında bol et ya Rabbim. Nefsi sınavlardan
oluşumumuz için bize yardım et ya Rabbim. Şeytanın
tuzağından sana sığındık Rabbim, sen bizleri koru, gelecek
günlerimiz için Hayırlar vaad edilen güzel günlere, eşlik
etmemizi, tanıklık etmemizi, nasip et Allah’ım, Amin.
Sayfa 334
Fesatları, kötüleri, ne olur etrafımızdan uzak tut, ve
bizlere dayanma gücü ver Allah’ım.
Allah’ım hasta bedenlere acil şifalar, şafi Kafi isminle
yardım et ya Rabbim, yine de sen bilirsin Allah’ım. Önce
ruhların, sonra bedenlerin şifa bulmasını nasip et. Hayır da,
şer de senden Allah’ım, ne olur işlerimizi kolay kıl, güzel
Allah’ım, imanın altı şartını dilimize tespih, gönlümüze
kazınmasını nasip et Allah’ım. Huzuruna geldiğimiz zaman
yüzlerimizi ak pak et. Kapkara karartma ya Rabbim. Amel
defterimizin sağ taraftan150 verilmesini sen nasip et, şaşırtma
şeytana uydurtma, son anımızda imanımızdan bizleri mahrum
etme Allah’ım, Amin.
- Sevginin mertebeleri içi neler söyleyebilirsiniz ?
- Sevginin mertebeleri sayılamayacak kadar çok, o kadar çok ki. Şöyle düşünün, anne sevgisi, baba sevgisi, çocuk sevgisi, komşu sevgisi, arkadaş sevgisi, eş sevgisi, para sevgisi o kadar çok ki, hangi birini söyleyeyim. Bu çokluğun içinde sen o dengeyi kurabiliyorsan herkesi olduğu gibi kabul edebiliyorsan, hep koşulsuz sevgiyi onlara mı bunlara mı kimlere verebileceğini ayırt edebiliyorsan, sevginin senin
içinde olduğunu hiç unutma.
Yoğun sevgi koşulsuz sevgi altına mı verilir yoksa Allaha’mı verilir? İşte bunları bir yere yaz, hepinizin yazmasını istiyorum, karşılığında da o sevginin dengesini nasıl kurabileceğinizi düşünün mutlaka yardım destek gelir bunu da unutmayın. Sevginin mertebeleri çok, ölçüleri de çok, azı karar
150 Beled suresi, 12-20. Ayetler : “Ve mâ edrâke mel akabeh. Fekku rekabetin. Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabeh. Yetîmen zâ makrabeh. Ev miskînen zâ
metrabeh. Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhame. Ulâike ashâbul meymeneh. Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeh.Aleyhim nârun mu’sadeh”.
Türkçe açıklaması : “Sarp geçidin ne olduğunu bilir misin? Köle azad etmektir.Veya (kıtlık gibi) açlık duyulan bir günde yemek yedirmektir.Hısım sayılan bir yetime. Yahut da
yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula. Sonra iman edenlerden olmak, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır. İşte bunlar sağ tarafta yerlerini alan sağın adamlarıdır. Âyetlerimizi inkâr edenler ise, işte
onlar sol tarafta yerlerini alan solun adamlarıdır. Üzerlerine kapıları kapanmış bir ateş vardır.”
Sayfa 335
çoğu zarar deme, sevgi sevgidir, zarar diye vermediğin sevgiyi
inadına ver, zarar değil yarar görürsün.
Yaşayacaksın da, yaşatacaksın da, bunda hiç şüphe yok, sen yaşamıyorsan bu sadece sevgi ile sınırlı değil. Bir çok bilgiler verilir, bir çok ama sadece dilde verilir, bilgiyi veren kişi halde hiçbir şey zuhur etmemiş ise, ondan alınan bilgiler bile tesir etmez.
Önce o bilgileri veren kişi yaşamalı, birçok sınavlardan geçirildiğinde öf demeden sımsıkı sarılmalı, onun vereceği ilim, bilgi her hal sevgi mutlak yerini bulur ve orada güzel güzel sevgi tohumları ekilir. Onlar da yeşerir filizlenir bize o sevgi ile geri döner. Bu kadar basit, ve bunları konuşurken de düşünürken de öyle bir kalpte yumuşaklık hâsıl olur ki bunu sizde fark edeceksiniz. O sükûnu sana veren kimdir, sevgiyi sana veren Allah tarafındandır.
- Karşılıksız sevgi insanlara veriliyor, koşulsuz sevgi de tek Allaha verilen sevgi, doğru değil mi?
- Şimdi koşulsuz sevgi de verilir, evladına koşullu mu
sevgi veriyorsun? Hayır, o bana bakacak o beni besleyecek, o bana her fırsatta yardıma koşacak, ben onun için onu çok seviyorum mu diyeceksin? Hayır. Bu dostlar için de geçerlidir, öncelik her zaman bizi var edenin, yüce Rabbimizedir, peygamberimedir, Ehlibeyt inedir koşulsuz sevgi, ondan sonra bütün eşine dostuna hiç karşılık beklemeden verilen sevgi var ya, o sevginin tohumları ekilir, dediğim gibi yine sana gülerek kendini gösterir.
- Hiç görmese bile son nefesinde sana bir gülse o sana yeter.
- Sevgi duyduğun her şeyde bir davet veya
zaaflardan mı bahsediliyor anlayamadım?
- Hayır, o davetiye mutlaka sevgi verdiğin kişiyedir. Ancak, burada yine ayırd etmeniz gereken mana ile madde var. Anladınız mı? Sen maddeye verirsen ver, sonu olmayan şey, yani sonu yok, gelip geçici ama manaya yöneldiğinde,
Sayfa 336
sevgiyi oraya verdiğinde mutlaka oradan sana bir davetiye
gelir. Anladınız mı? Manadan mutlaka sana davetiye gönderilir.
- Ama sevginin içinde biraz da madde yok mu ? - Şimdi onu sen ayıracaksın sevgi ayrıdır, taparcasına
sevmek ayrıdır, sımsıkı sarılmak, param bitmesin onu çok seviyorum bütün evin içinde dolaş o parayı saklayacak yer bulamazsın, işte bu eğreti dünya dedikleri bu, dengeyi siz kuracaksınız çünkü bomboş değilsiniz. Öyle donanım mevcut ki onların bilinci sizlerde mevcut, onları devreye çıkarın böyle düşünün.
- Arındıramıyoruz ki bu dünya Hayatından kendimizi, - Biraz yaklaşın oturup boş zamanlarınızda usul usul
tefekkür yapın ama o tefekküre bile hazırlanın. Namaza hazırlık yapar gibi.
Hepinizi Allah’ım rahmeti ile yıkasın, göçenleriniz
burada, şu emekler boşa gitmesin ya Rabbim. Allah’ım inşallah
her şey yerini bulur, taşlar yerine oturur. Amin.
Selam olsun, 25.10.2013
Selam olsun, al kalemi eline, alâ de, yaz yücenin emri
ile. Senden mi benden mi demeden önünde eğil, önce sevgi
sonra tam bir teslimiyet ile. Her şey onun zatına münhasır,
dilediği her şeyi kün ile oluşturan, kulu da besmele ile
oluşturan, bütünlük içinde Rabbi ile kul arasındaki alış veriş
mutlak kendini gizleyerek, ismi ile sıfatı ile sergilenerek kula
yansıması ile adına tecelli dedirtecek hakikat bilgilerinden
oluşur.
Her işte, her yeni bir oluşta veya olmasını istediğin, her
ne olursa olsun besmele kulun iradesinde zuhur bulur.
Hastalar için zikrettiğiniz besmele-i şerifi çoğaltın ama hiç
bırakmayın.
Sayfa 337
Ne gelir ne gider, sende ne olması gerekiyorsa o sana
gelir ister kabul et, ister etme, gerçek hakikat bilicine sahip
isen, her verdiğini her ondan geleni kabul edersin. Boyun
büker sineye çekersin, senden de her neyi alacaksa alır. Dur
desen de durmaz ki, sende fazla olanı seni zor durumlara
sokacak seni senden alacak, seni birçok hataların peşinde
koşturacak, sende ne fazla ise onları tek tek alır. Bununda
sorgusunu etme, neden deme, Allah de yeter.
Kelime-i tevhit ilk aşaması, dediğiniz gibi şeriat ilk
adımdır, ilk mertebeye adım atıştır. O dildedir, birde var ki her
zerre o tevhidin içinde var olmuş ve onda yok olmuştur, onda
kaybolursun biri avam diğeri havas ilmidir. Bunlar önce
avamın dediği gibi avamın zikrettiği gibi yapılır, öyle alışkanlık
haline gelir ki zerreler ve hücreler ona arif olur, onunla uyum
içine girilir, alışkanlık sonra oluşa geçer. Sen ağzını açmasan
da dudağını oynatmasan da kelime-i tevhidi yaşayarak zikrini
eda edersin.
Her dönüş ondan onadır. O dönüşün içinde bir zerre
olduğunu unutma. O öyle bir zerredir ki hem yok hem var,
nasıl yok nasıl var deme, özünde varsın, bedende yoksun. Bu
iştiyak ile yaklaş seni yaradana. Öyle sev, öyle sev ki onu
coşsun bütün zerrelerin, öyle bir coşku yaratır ki Allah der de
inletirsin ortalığı, o Haykırış içten gelir, sade dönüp Allah
demenle o aşk yaşanmaz, mutlak coşku oluşturması gerekir. O
coşkuyu da ufacık bir kelime senin içindeki zerreleri
düşünceleri harekete geçirir.
Çoşkuyla andıkça paramparça olur, dilim söylemez
gözüm görmez kulağım duymaz. Ben sadece hakikatin bir
zerresiyim, ben onda o olmuşum.
Latif lütuftur aslında, kesif kahırdır unutmayın, ikisi bir
perdedir, o perdelerin ne zaman sizden çekilmesini, ne zaman
size o perdeler örtülmesini, kendi hareket ve davranışlarınızla
belirleyebilirsiniz. Gerçeğe dönüş elbette her ne kadar kolay
Sayfa 338
deniliyorsa da kolay değildir. Ufacık ufacık ayrıntılara bir bak,
her şey tam mı, tamamlanmış mı yoksa tamamlanmamış mı?
Öyle engel teşkil eder ki aradığını bulamaz daima
uzaklaştırırsın kendinden. Oysa sana o kadar yakın ki o kadar
yakın, onu sev, onula ülfet eyle, tefekküre dal da onunla
muhabbet eyle.
Konuşan sen misin, dinleyen sen misin onları seyreden
sen misin? Sor bak kendine, her şeyi gönül gözü ile
seyredersin, onun yansımasıyla kafa gözün görür, basiret
sahipleri bunu çok iyi değerlendirir. Ruhtan görür ruhtan
konuşursun, yoksa bedeninde, varlık elbisende hiçbir hüner
yok bunu bilmelisin. Kabiliyet, marifet hakikat hep onda zuhur
etmiş, seni ayakta tutan tek güç tek enerji onu korumayı
bilmeli, onu üzecek her halden beri tutmalı.
Kalın kalın perdeler bitmek bilmeyen örülen duvarlar.
Onu ne kadar zor ne kadar sıkıntılı bir hale soktuğunuzu
unutmayın. Hangi davranışlarımız onu bu kadar sıkıntıya sokar
dediğinizde? Her düşünceden kendine bir paye çıkar, nefisten
mi özden mi gelir onu çok iyi belle.
Sende öfkemi oluşur, hoşluk mu oluşur buradan çıkar
dersini gafil olma, dedik ya hakikat ilmine arif olmak gerekir.
Velilerin hallerini örnek almak gerek, üryan geldik üryan
gideriz. Bu dünyadan eli boş döneriz, sadece kefemize
hakikatten ne kazandık ise onu götürürüz. Hani emanet
denildiğinde o emanete riayet edip bizi var edene sunmalıyız.
Allah’ım her birinizi bu hakikatin yolunda dost eylesin.
İçinizde kurduğunuz birçok savaşları bitirtmek ve barış
için Hakka ulaşmayı nasip etsin. Dünyevi ve uhrevi işlerinizde
Rabbim daima yardımcı güç göndersin. Hakikat bilgilerinin tam
bir inanış ile iman ile gitmeyi ondan feyiz almayı, onunla
yürüyüp onunla konuşup onunla görüp duymayı nasip etsin.
Sayfa 339
Sen seni bilmelisin nasıl bilinir dersen, sen kendini onu
sevdiğin kadar bilebilirsin, o sevilmedikçe Resulünün yolu
izlenmedikçe sen kendinde oluşları bilemezsin, göremezsin.
Hacı Bektaş Veli’dir, sözün özünü vermiş dersleri
yüklemiştir. Bunda beis yok, izin ile gelir izin ile gider. Seyri
sefer eder bakar gözler sizleri, dersi verdi seven öğrencileri.
Ne haller oluşacak hangi mintan çıkıp hangi mintan sırta
konulacak diye izler sizleri.
Sıkıntılı haller yaşanır, hastalıkların çoğaldığı görülür,
ayı güneşi devreye sokarsınız, hepsi Allah’ımın ol
dediğindendir, o kullarından hiç ayrı değil. Bazen hastalıklar
lütuftur, bunu unutmayın bunlar hep verilir, o kul lütfu Hak
etmiştir ondan kahırları alıp götürür, neyle götürür çektiği
acıyla ama bunu herkes anlamaz onun içindir ehil olanla
sohbet kurulmalı, ehil olmayandan yük alınır yük verilir.
Sözüm savunmasızdır, coştu mu gönül söyler savurur
sözleri rüzgâr misali estirir uçurur gönülleri. Kaynak bilinir
kaynağından gelen isteyenlere verilir, istemeyen olursa
gönüllerden silinip atılır. Bunu unutmayın hep akılda tutun,
her şey Allah’ımın izni iledir, her ne veriliyor ise karışıklık
demeden boyun bükmeli, Allah’ıma tam bir teslimiyet içinde
bulunmalı, olumsuzluk diye bir şey yok, mutlak kulun
Hayrınadır bu bilinmeli.
Kalem elde yazılacak, sözler gelir ise dostlara
sunulacak, bir değil binlere çıkılacak. Üç beş kişi de olsanız,
yazılar kimlere nasip olacak bunu düşünün, oluyor da,
verilenler alınıyor da, yeter ki Kuran’ın önüne geçmesin, Kuran
ilmi ile donanın, bunlar da size ek ders olsun. Allah’ıma
emanet olunuz.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Hastalarımız
için dua edelim, onların iyileşmeleri için ruhsal ve bedensel
şifada bulunalım. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Sayfa 340
Allah’ım senden geldik, seninle bir olalım, seninle sana
dönelim Allah’ım. Hem fiillerimize hem de niyetlerimize uygun
yaşıyoruz Allah’ım, sen o niyetlerimizde doğruluk payının
daima çok olmasını nasip et. Sana yönelik işlerimizi sana
yönelik hizmetlerimizi adın gibi pak ve temiz eyle Allah’ım.
Düşüncelerimizi her ne kadar toparlıyorsak da, ufacık
şeyleri gözden kaçırıyoruz, sen bizlerin günahlarını affet, sana
geliyoruz sende seninle sohbet etmek istiyoruz, bizi muvaffak
eyle ya Rabbim. Başarımızı Hak yolunda hizmetlerimizi Hak
yolunda verilen bütün dersleri layıkı ile yapmamızı, senin
hükmün gereğince yaşamamızı nasip eyle Allah’ım. Evlerinde
sıkıntı içinde yaşayan bütün kardeşlerimize Allah’ım senin
kudretin senin iradenle Allah’ım senin Hayat sıfatınla, Allah’ım
sen onları nasiplendir. Şafi ve Kafi isminle nasiplendir
Allah’ım. Hasbin Allah ve ni mel vekil(3)
Ya Rabbim sana sığındık sen her şeye vekilsin,
vekilimiz sensin Allah’ım, dünya işlerimizi adın gibi Hayırla,
borçlarımızdan kurtar bizi ya Rabbim. Önce onu kurtarmak için
imkanlar nasip eyle Allah’ım sana sığınıyoruz, sana
sığınıyoruz, senden yardım diliyoruz Allah’ım. Ehlibeyt aşkına
dünya ve ahiret işlerimizi adın gibi Hayırlı kıl ya Rabbim. Güç
kuvvet ihsan eyle amin, amin.
Dost meclisine gelirler gülden deste yapmış bizlere
hediye getirirler. Dostun sözü ile çıktık murat üzere, bir nebze
nazar edelim dedik, gözleri açık bizi seyredenlere.
Allah’ıma emanet olunuz, bugün hastaların her birine
dualar edildi, Allah hepinizden razı olsun hastalarla görüşün
konuşun iyi haberlerini alın inşallah.
Gönül sayfanı çevir ki bu şifayı direk alabilesin, gönül
sayfasını açmazsan şifadan nasiplenemezsin. İllaki açacaksın
illaki oraya yazılar yazılacak, yazılar yazılırsa şifa olacak.
Sayfa 341
İki kişiden selam alındı. Yeni bir sayfa açıp ilk işiniz
sevgiyi çalışmak. Ama öyle bir sevgi ki yalnız beşeri sevgi
değil istenilen, ilahi sevgi, hakikatin sevgisi, Allah Muhammed
sevgisi, onunla birlikte sahabe sevgisi, Ehlibeyt sevgisi, hepsi
o bütünün içinde.
Kediyi sev, köpeği sev, yılanı çiyanı sev, böceği, kurdu,
kuşu sev, her birinin oluşumu farklı farklı onların da alemleri
farklı. Her birini o sevginin içine sokabiliyorsan, o sevgide
koruyabiliyorsan, işte tevhit151. Başka bir şey arama.
Tevhit yolu Muhammed yoludur, Ehlibeyt yoludur, her
zerreniz hücreleriniz, Allah aşkı ile coşmalı. Çoşsun Kurandan
küçücük bir ayet okuyunca seni coşkuya getirebiliyorsa, oraya
Allah aşkından tohumu serpmiştir unutma. Bir tohum
düşmüştür oraya.
Çok varlık sevdasında olanların isyanları çok büyüktür,
benim benim her şey benim, ‘benim’ le mutlu olan insan, varlık
perdesinden kurtulamayan insandır, bunları red mi edeceğiz?
Hayır daha çok kucak açmalıyız, bu ne zaman oluşacak, kimi
burada, kimi de orada bulacak. Dilerim ki herkes bu teknede
neyi bulacaksa bulsun, bu günah teknesinde.
İşte sıratı müstakim bu dünyada kuruluyor, kimler
kuruyor? Allah’ın tuttuğu, onun uzattığı hakikatin ipine
sarılanlar kuruyor. Burada yürüyeceksin, kâh düşecek, kâh
kalkacak, kâh geri gidecek, kâh bir adım önde gideceksin ama
ilk köprü burada.
Nereye götürecek seni? Menzile, hedeflediğin menzile,
menzilin dışında bir menzil yok, bir tek menzil var, bir tek
merkez var o merkeze götürecek, onun için bu yolculuğu layığı
ile yapmamızı Rabbim nasip etsin. Nasipdar olan kullarından
151 Tevhit : “La ilahe illallah” cümlesi ile ifade edilen Allah’tan başka ilahları
reddedip, ilah olarak yalnızca O'nu kabul etmek manasına gelir. İslam'a girişin anahtarı olarak kabul edilir.
Sayfa 342
eğlesin. Hakikat ilminin bilgisini zevkini iştiyakını bolca nasip
etsin. Bedenler gaflet içinde olmasın.
Gaflet perdelerini yırtıp atmak gerek, özü meydana
sermek gerek, öz meydana serildikçe kim ne derse desin
duymaz kulağın, görmez gözün, hata aramazsın kimsede,
aradığın bir tek mevcudiyet vardır, atağ, büyüklük, ala, işte
hakikatin sır perdesi bu perdenin arkasındadır. O perdeleri
çekin önünüzden, öz çıksın meydana özde var olan Allah’ımın
bahşettiğidir kuluna, kendinden bir parçadır. Derler ya Allahlık
insan o hale gelebilmek her yiğidin harcı değil, Allah lık
olabilmeliyiz. Eyvallah dostum eyvallah. La ilahe illallah
Muhammed en Resulullah,
Artsın eksilmesin, çoğalsın ama bitmesin, zikredilsin
ama küstürmesin, yardım eli uzanır, onu cümlenizin tutmasını
nasip etsin. Size hediyedir bu, bir söyleyin on işitin.
Hatası var diye onu ayrı yere koymayın, bu oluma
işaret değildir. Bu hatanın içine bir gün sende düşersin bende
düşerim. Sakın bunlardan sakının, ayıpladığın şey ile sınav
olursun, hepimiz zaman zaman bunların hallerini yaşadık,
birçok hatalar birçok günahlar işledik, ama anladık ki ben neyi
ayıpladı isem aynı şeyi Allah bana da yaptırıyor. Ben neyi def
etmeye çalışıyorsam, def edilen insan oluyorum, bunu
unutmayın, bunlar kulağınıza küpe olsun.
Hep hoşça bakın birbirinize, hoşça bakın kâinata. Şu
dünyanın içinde neler var, neler var, sen ona hırsız der
atarsan, sen ona uğursuz der satarsan olmaz, Allah onun
rızkını kesmiyor suçundan dolayı, sen ona bir tek gülücüğünü
sevgini niye kesiyorsun. Olur mu? Bulaşmaz onun kiri sana,
ne bulaşır biliyor musun? Senin olumun ona bulaşır. Olumlu
halin ona bulaşır. Bundan yoksun etme o insanı.
Sayfa 343
Selam olsun, 29.10.2013
Selam Olsun, gündüz ve gece, sağdan soldan, birçok
örnekler ile yolun bütününü ararız. Ne sağ ile ne sol ile meşgul
olmadan, daima bize hazırlanan, çekilişimizi kolaylaştıran,
menzile doğru ilerleriz.
Ehli iman olanlar, işte amenü152 bunlardır. Her
hallerinden, takva sözleri, takva giysileri ile suret
bulmuşlardır. Allah’ım böyle dostlar ile muhabbeti kurdurmayı
nasip etsin diyelim.
Zandan geçtik, sanıdan da geçtik. Biz zatta olmak
isteriz. Belirlenmiş günlerin, ilahi plandaki, bize vaad edilen,
bu geleceği, layıkıyla yaşamayı, her ne olursa olsun, kabul
etmeyi nasip et Allah’ım. Her zerremizi bunlara yönelik hazırla
ya Rabbim.
152 Maide suresi, 35. Ayet : “Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil
vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn”. Türkçe açıklaması : “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve O’na yaklaşmaya vesile
arayın. Allah yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz”. Nur suresi, 21. Ayet : “Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân, ve
men yettebi’ hutuvâtiş şeytâni fe innehu ye’muru bil fahşâi vel munker ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu mâ zekâ minkum min ehadin ebeden ve
lâkinnallâhe yuzekkî men yeşâu, vallâhu semî’un alîm”. Türkçe Açıklaması : “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o, hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. Allah’ın size lütuf ve
merhameti bulunmasaydı, içinizden hiçbirinizi temizlemezdi. Fakat Allah dilediğini temizler. Allah işitendir, bilendir.”
Bakara suresi, 257. Ayet : “Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr.”
Türkçe Açıklaması : “Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan kurtarıp nura çıkarır”.
Sayfa 344
Her güzel şeyi olduğu gibi, bazen size hoş gelmeyen,
birçok zorluklar içinde yaşam sürüp gidiyor. Zorluğunu sizler
yaşıyorsunuz. Şunu unutmayın. Allah’ıma sığındığınız her
halde o zordan kolaya geçiş yapar. Sen o zoru seç. Hangi
kapıyı açmak istiyorsan onu aç. Şunu da iyi belle. Orada bir
zorluk var ise, hemen çalmadan gir içeriye. Bir çok olumsuz
hallerini dökmen için bir vesiledir bu sana. Rabbimin
kurtuluşuna ermek olur inşallah.
Her yeni doğanın ilahi planda bir defteri var bunu
unutma. Hayat boyu onu yaşayacak. Şu gün, bu gün demeden
Rabbimin kolaylığını istemek bizlere sorumluluk hissi
tattıracak. Hangi yavru dünyaya geldi ise “Allah’ım
yaşayacağı bütün hallerden sen onu koru” demek
zorundasınız.
Bilerek yaşamak, her yaşamdan, farklı farklı da olsa
haz duymak, er kişinin harcıdır. Zorlanıyor olabilirsiniz.
Dünya’nın bin bir türlü hali olduğunu sizler de bilirsiniz.
Yaşanacaksa yaşanır, yeter ki, sonucunda, eliniz boş kalmasın.
Her nimetin yanında, biliniz, hikmet vardır. Her nimetin
noksanlığının yanında da bir hikmet vardır. Bunları bilerek,
bilinçli nefes alarak, size verilmiş olanı, yâd edin. Allah’ım, yol
hazırlığı yapana yolunu açık etsin. Tevhidin nuru ile nurlansın.
Hakikatin sırrına vakıf olsun. Delil bekliyor ise, delili Hak’tan
ona ayan olsun.
Gel gör ki şu yaşananlar bir masaldan ibaret. Gel gör ki,
yaşadığın, gerçek mi, yoksa suretin gölgesi mi, onu da
çözemezsin, kul ölçüsü içinde. Ama ne yaşıyorsan yaşa, ondan
tat bulmaya bak, ondan lezzet almaya bak. Yaşayacaklarının
kefaletini önceden ödedin. Onun için sana derim ki, aldığın
nefesi Hak için al, Hak için ver, boş yere harcama. Ömür gelip
Sayfa 345
gitmekte, kime ne kazandırır, kime ne kaybettirir, o da
Rabbimin ilminde, dedik sözün kısacıkta olsa özünü verdik.
Yeniye atılım, yeniye açılım, yeniye geçiş yapılır. Yeni
her zaman bir heyecan verir. Allah’ım, geçişleri kolay eylesin.
Yenilik mintanını giydin ise O sana çok yeniler giydirmeyi
nasip etsin.
Hayırlara var edilmiş Hayırlı günlere, selam olsun,
selam olsun, selam olsun. La ilahe illallah, Muhammed en
Resulullah, Eyvallah.
Kalden geçmeli, kalden geçmeli, lisan ile değil, esma ile
yolu seçmeli. Sen yolunu seçtin, kurdun köprüleri. Nasıl
kurulur deme, takva üzere kurulur, hal üzere kurulur, niyet
üzere kurulur, o köprüden geçmek ise, Allah’ımın ilahi emri ile
oluşur. Selam olsun.
- Furkan’ı açıklayabilir misiniz?
- Açılımdır, Furkan açılımdır153. Yeniye atılmış
adımdır. Hak’ka çağrılmış, davet edilmiş, münhasır kuldur.
Sıra ile geçiş yapılır. Her şey yerinde güzel, sade ve nefsi
sıfatlardan, yavaş yavaş, o seviyelerden geçmeniz beklenir. O
sıfatları terk ettiğinizde, “hepsini terk etmek mümkün olur
mu?” diye sorarsın. Olur, ama dünyanız insanı olarak bu çok
zordur. Yavaş yavaş onu terk etmelisiniz. Aceleye gerek yok.
Önce şeriatın sizlere kazandırdığı kimliklere
bakmalısınız. Olmazsa olmaz, illa ki şeriattan geçilecek. Yol
153 ENFÂL suresi, 29.ayet : “Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum
furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm”. Türkçe açıklaması : “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’tan korkar, takvâ sahibi olursanız,
O size furkan (iyi ile kötüyü ayırt edecek bir mârifet, bir nur) verir. Kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir.”
Sayfa 346
münasiptir. O yolda kulda yürütülecek. Çok acele etmenize
gerek yok. O bilgiler evet gelir, o bilgilere ulaşabilmek için,
sizinde yapmakta, umursamayacağınız, kulak ardı
etmeyeceğiniz, bir çalışma sistemi oluşturun. Bizden istenilen,
esmaların insana yansıması, tecelliyatları. Sonra 7(yedi) nefis
mertebesi. Bunları hemen geçmek mümkün değil. Allah’ımın
irade ettiği kulu bunları geçebilir. Yeter ki ona layık olalım.
Çalışmalar bu yolla olmalı. Kur’an her dem okunmalı.
Bunu hiç unutmayın. Furkan’da açılır sana, sırat-ı
mustakim’de açılır. Doğru kuluna, doğru yol hediye bırakılır.
Eyvallah, eyvallah.
Sayfa 348
Kasım ayı kapak resmi : Kırmızı Ötesinde Üç Boğumlu Bulutsusu
Üç Boğumlu Bulutsu, diğer adıyla M20, küçük bir teleskopla kolayca görülebilir ve bulutsu bakımından zengin bir takımyıldız olan yay içerisinde çok meşhur bir ziyaret durağıdır. Ancak, görünür ışıkta çekilen görüntüler bulutsuyu koyu renkli, örtücü toz şeritleriyle üçe bölünmüş bir biçimde gösterirken, derine nüfuz eden bu kırmızı ötesi görüntü, parıldayan toz bulutu liflerini ve yeni doğmuş yıldızları gözler önüne sermektedir. Yapay olarak renklendirilmiş yukarıdaki muhteşem görüntü, Spitzer Uzay Teleskobu'nun hediyesidir. Gökbilimciler, başka türlü bu ilgi çekici yıldız doğumevinin doğuma uygun gaz ve toz bulutlarının arasında saklı kalacak yeni doğmuş veya embriyo aşamasındaki yıldızları sayabilmek için, Spitzer'in kızılötesi verilerini kullanmaktadır. Burada görüldüğü haliyle, Üç Boğumlu yaklaşık 30 ışıkyılı genişliktedir ve yalnızca 5500 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır.
Sayfa 349
Selam olsun, 16.11.2013
Selam Olsun, oturduk sofraya Hak için, destur ile
aldığımız sözleri verdik yine Hak için. Kuldan aldığımızla değil,
Haktan bulduğumuz ile irşada hazırladık, yine Rabbin izni ile.
Ne sağ ile ne sol ile davamız. Bilinen yöne uğrarız. Bilinenden
murat, Hak ziyasıdır, onda aydınlanırız.
Dil ile söylemek, dil ile her şeyi vermek, bizce makbul
değildir. Dilden geçmeli, dildeki dava, hüccet ister, önce onu
bilmeli. Hüccet nedir bilir misiniz? Hüccet delildir.
Dildeki davaya delil gerek. Sevdik Ali’yi, sevdik
Hüseyin’i, sevdik Hasan’ı demek, yeterli mi sizce. Onun izni ile
onun eylemlerini, hal edinmek, onun her sözünü dikkate alıp,
onu yaşamak ve yaşatmak gerekir. Kuru kuru gözyaşı
akıtmaktansa, sadece onun duruşunu izlemek gerek.
Yaradanı severiz, her ne verdi ise boyun eğeriz.
Ezelden gelene, günde aleni olana, uymaktır muradımız. Her
şikâyet de, uymadığının effalidir. Netice mi, sebep mi diye
sorduğundan, sebebin mutlak neticesi vardır, onu bilmeli.
Yolun başında isen, yolun sonuna varmayı dilemeli menzil her
kuluna açık. Yeter ki menzili belirleyecek yürek gerek. Orda
dik duracak, Allah aşkı gerek.
Bugün dediğini, yarın unutursan, bunda o vebali
üstlenmek gerek. Sevin dedik, sevin. Her neyi seviyor isen,
seni var edenin, var ettiğidir elbet. Ama nasıl seveyim dersen,
sevgide sınırı yok. Sevgide ayrımcılık yok. Gün gelecek Yezidi
de seveceksin. Neden seveyim deme. Çünkü Allah’ın takdirine
yezit sebep oldu. O bunları işlemese idi bugün İslam’ın adı
anılmayacaktı. Sevelim sevelim, her zerrede olanı biteni,
Rabbim bize aşikâr et diyelim. Bir tek Allah var. Bir tek onda
cümle kâinat var.
Biz kimiz ki demeyi bilmeli. Biz neyiz ki demeden
murat, varlıktan soyunup, hakikate ermeli. Hakikatte olanı,
Sayfa 350
elbet biliyorsun. Zatına mutlak, esmasına sıfatına muhtaç
olduğunu da bilmelisin. Sıfatlarının yansıması Rabbimin
muradıdır.
Gördüğün her şey, Malik’ül mülk154, Allah’ımın sıfatının
yansımalarıdır.
Ona baktığında, “işte Allah’ımın eseri” diyebilmelisin.
Bunları dediğinde şükürde olduğunu bil. Dile şükür, şükür,
şükür demek ile şükredilmez. Allah’ın bütün var ettiğini görüp
ibret almak şükrün aslıdır aslında. O hakikatin sırrına malik ol.
Allah ismidir Malik, sahiptir, her şeye sahiptir. Kulunu her an
yoklamada, gönüllerde olanı biteni bilmededir. Sen sanma ki,
Rabbimden uzak, her şey olup bitmededir. Allah’ıma emanet
olunuz.
Hiçbir şey kalıcı değil unutma. O her zaman diliminde,
bin bir ilahi kader planı yazılmış. O kader planlarını yaşamak
için belli bir zaman dilimi önüne çıkacak. Gün bugün olacak
veya yarın olacak. Ama mutlak yaşanacak. Allah’ım yeter ki o
idrakte olup o anı yaşamayı nasip etsin kuluna.
İdrakten uzak olursan şikâyetin bolca olur. Ne
yaşadınsa yaşadın, önemli olan, ondaki manayı bulabilmek.
Her var edilende bir mana yüklüdür. O manayı idrak ettiğinde
işte kendini çözmüş, kendini bilmiş olursun. Hakikatin sırrına
böylece vakıf olunur.
Namazını kıldın isen, zekâtını verdin isen, yoksulun
karnını doyurduysan, sıkıntıda olanın elini tuttuysan, Allah’ım
mutlak sana destek verir155. Sana da koşanları pek eder.
154 En'am suresi 73. Ayet : “Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda bil hakk, ve yevme yekûlu kun fe yekûn, kavluhul hakk, ve lehul mulku yevme yunfehu fîs
sûr, âlimul gaybi veş şehâdeh, ve huvel hakîmul habîr.”
Türkçe Açıklaması : “Gökleri ve yeri hak ile yaratan O’dur. “Ol!” dediği gün her şey
oluverir. O’nun sözü haktır. Sûr’a üflendiği gün de hükümranlık O’nundur. Gizliyi de açığı
da bilendir ve O hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır”.
Sayfa 351
Hal- ül hal bulmaktır. Halden hale geçip Allah’ı
yaşamaktır. Allah’ım bir kulunu evirir çevirir, halden hale
geçirir. Unutma her şey iki parmağının arasındadır. Ya halden
hale geçirir ya da iki parmağının arasında kalbini uyutur seni
alıverir. Her an hazır olmalıyız, bu öyle bir yolculuk ki,
yolculuğa, hazır isen, yaklaş beriye. Ben hazır değilim dedin
ise yolun çok uzundur, çok uzundur yaşayacakların,
uzunluktan murat, sınavlarındır.
Kur’anı Kerim’de geçer, “Allah kiminin ömrünü çok
uzatır156 ?” Neden uzatır, birçok günah yapsın diye. Bunu
unutmayın. Ayeti Kerim’e ile mevcuttur. Allah hayırlı ölüm,
hayırlı ömür, hayırlı nefes almayı nasip etsin. Ömrün uzunluğu
kısalığı değil, yeter ki ona layık olarak, her şeyi tamamlamış
olarak dönmeyi nasip etsin. La ilahe illallah, Muhammed en
Resulullah, Eyvallah. Ala seyyidina Muhemmedin.
Kabre gireceksin, işte berzahın, bunu bileceksin. O
berzahta olup bitenleri, ya dünya ya ahiret sanacaksın, oysa
ikisinin arasını ayıran çok ince bir perde: Ne dünya, ne
ahirettir. İnkişaf üzere yaşayın, inkişaf üzere ölün. Birçok
ölüm var: ihtiyari ölüm, mahalli ölüm, ölmeden önce ölmek,
gerçek ruhu teslim etmek. Bu ölümlerin hangini yaşıyorsan
yaşa, yeter ki Hak için yaşa. Eyvallah.
155 Beled suresi, 12-18. Ayetler : “Ve mâ edrâke mel akabeh. Fekku rekabetin. Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabeh. Yetîmen zâ makrabeh. Ev miskînen zâ metrabeh. Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil
merhame. Ulâike ashâbul meymeneh.” Türkçe Açıklaması : “Sarp geçidin ne olduğunu bilir misin? Köle azad etmektir.Veya
(kıtlık gibi) açlık duyulan bir günde yemek yedirmektir.Hısım sayılan bir yetime. Yahut da yere serilmiş (bitkin, kimsesiz) bir yoksula. Sonra iman edenlerden olmak, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır. İşte
bunlar sağ tarafta yerlerini alan sağın adamlarıdır.”
156 Yasin suresi, 68. Ayet : “Ve men nuammirhu nunekkishu fîl halk, e fe lâ
ya’kılûn.”
Türkçe Açıklaması : “Biz kime uzun ömür verirsek, onun yaratılışını başaşağı çeviririz.
Hâlâ akıllarını kullanmıyorlar mı? “
Sayfa 352
Arif olana meyhane de bir, cami de bir, ne meyhane de
küçük gör, ne cami de ondan büyük gör, cem edebiliyorsan,
işte büyüklük sende. Hak nerede, kulunu murat etti ise, orada
görmek ister. Ha bakarsın meyhane de olması gerekiyor,
bakarsın cami’de. Sakın gördüğünde şaşırıp kalma. Mutlak bir
nedeni vardır diye, onu öyle düşün.
Kul olmak, çok önemlidir aslında ama her şeyden önce
insan olmak. İnsan oldun mu, kulluğa talip olursun, kulluğa
talip isen, Rahman’ı157 tez bulursun. Bırak işin gafletini, arif
olmaya bak. Nerede olman gerekiyorsa, orada yoğrulmaya
hazır olmaya bak,
Mayan hazır, un, su da hazır, şekil vermek ise Rabbime
ait. Her kulu merdaneden geçecek. Yok öyle rahatlık, bu dünya
gününde rahat olanın vay haline, külfet mihnet, zaruret, hep
kulun eteğinde. Bu yolun mihneti nedir bilir misin, sohbet
edecek dost bulamamak, Hak dost. İşte o kulun mihnetidir.
Muhabbette, ilahi feyizlerin akışı başlar, gönül öyle
dolar, öyle dolar ki, sen o doluşu, sakın ola ki kendinden
sanma. Allah bana lütuf verdi diye de sakın bekleme.
Muhabbettir akışı sağlayan. Muhammed’dir sana irşad
davetiyesini sunan158. La ilahe illallah Muhammed en
Resulullah.
Yakınlarımız da ne kadar hasta var ise, Allah’ım deyip
el açıp, senden medet bekleyen büyük kullarına, ruhlarına ve
157 Mülk suresi, 3. Ayet : Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ, mâ terâ fî halkır
rahmâni min tefâvut, ferciıl basara hel terâ min futûr. Türkçe Açıklaması : “O ki, yedi göğü birbiri üzerinde kat kat yarattı. Rahman'ın yaratmasında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak! Bir bozukluk
görüyor musun?”
158 Hacc suresi, 67. Ayet : “Li kulli ummetin cealnâ menseken hum nâsikûhu fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbik, inneke le alâ huden mustekîm.” Türkçe Açıklaması : “Biz her ümmete bir ibadet yolu tayin ettik, onlar ona göre ibadet
etmektedirler. Öyleyse bu hususta seninle çekişmesinler. Sen Rabbine dâvet et, şüphesiz ki sen dosdoğru bir hidayet üzerindesin.”
Sayfa 353
bedenlerine acil şifalar. Allah’ım bir çok hastaya acil şifalar
ver. Şafi ve Kafi isminle Rabbim, sana sığınıyoruz, senden
yardım diliyoruz, yine de sen bilirsin Allah’ım diyoruz. Amin.
Bütün acıları dinsin, bütün acıları dinsin, Allah’ım sen yardım
et, bitir sonlandır ya Allah’ım hastalıklarını. Amin, Amin, Amin.
Ecrine amadeyiz, fecrinde, ona boyun büküp, diz
çökmeliyiz. Ne eza korkutmalı bizi, ne cefa, ne külfet, ne
mihnet. Teslim oldu isen var edene, lütuf hazırdır, anda geçer
eline. Neyi yapıyorsan yap, asla karşılık bekleme, karşılığı
verecek olan, mevladır159 sana. Sen hakikatini bil yeter,
kulluğun hakikati, Rabbimin hakikatine aittir. Onun
yansımasıdır, bunu bilmen kâfi.
Ne doğan güne hükmün geçecek, ne batan geceye.
Hüküm Allah’tandır. Sense sadece varlık perdesinden
söylediğin iniltiden ibaret. Gayp sırrını bilemezsin. Onun
hükmüne ne sen, ne de izni olmayan vakıf olabilir. Gaybdan bir
söz gelir ise kulağına önce dayan Allah’a, bu sırrı bana aç,
bilmemi nasip et demelisin160. Gelmez mi, gelir elbet.
Ledün ilmi sadece Peygamberimize münhasır bir
ilimdir. İlim kulun önünü açar. Ayağındaki taşı toprağı kaldırır,
o yolu açtıkça, ilim yerini bulur. Ondan sonra, ilme arif olmak
gerek. Ona Arif olmak ise gönül ölçüne göre verilir. Gönül o
ölçüyü buldu ise ve her gelene, Rabbimden diyebilir ise, dünya
159 Furkan suresi, 57. Ayet : “Kul mâ es’elukum aleyhi min ecrin illâ men şâe en
yettehıze ilâ rabbihî sebîlâ.” Türkçe Açıklaması :” Resulüm! Onlara de ki: “Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Sadece Rabbine doğru bir yol tutmak dileyen kimseler olmanızı istiyorum”.
160 Bakara suresi, 282. Ayet : “Vettekûllâh, ve yuallimukumullâh, vallâhu bi kulli
şey’in alîm.” Türkçe Açıklaması : “Allah’tan korkar takvâ sahibi olursanız mualliminiz Allah olur. Allah her şeyi bilir.
Haşr suresi, 22. Ayet : “Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeh, huver rahmânur rahîm.”
Türkçe Açıklaması : “O öyle bir Allah'tır ki, O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Görülmeyeni de bilir, görüleni de bilir. O Rahman'dır, Rahîm'dir.
Sayfa 354
malının hiç olduğunu anlayabildiysen, kendisinin de tek vücut
olduğunu bildiysen, bilmemeye ne hacet, hepsine vakıf
olursun, Hak’kın izni ile.
Destur diyerek girdik söze, bir mukabeledir, verdiler
selamı, bizden de selam diyelim. Kayda geçmiş her olaya,
Allah’ım, senin ilminden diyebilelim. Öyle anlar vardır ki
yaşanası, Rabbimin ayarladığıdır, kul için hazırladığıdır. İşte o
anı yakaladın ise O’na yönel, tefekküre dal, Hak ile ünsiyet
haline gir.
Bir de öyle anlar vardır ki, maddeyi içerir. Kulun varlık
hesabını yapar. Bunda şeytanın var mı dersen, elbette vardır.
Sen onun ikisini ayırmayı bilmelisin. Hak ziyadır. Onda şavk,
Onda aydınlık bulmalısın.
Yaptın ahdi161, geldin dünya’ya, tanış oldun Kur’an ile
furkanla. Rehberin kim oldu bilinmez ama, her kulun rehberi
önce Resul’ün davetidir, bunu bilmelidir inşallah. Şimdi selam
olsun diyelim sohbeti noktalayalım. La ilahe illallah,
Muhammed en Resulullah, Eyvallah.
Allah’ım acil şifaya ihtiyacı olan kulların için, Allah’ım
nerde var ise, bilip bilmediğimiz, isimlerini zikredemedeğimiz,
hastanelerde yatıp inleyen, bütün can kardeşlerimize acil
şifalar nasip eyle ya Rabbim. Sana sığındık, senden medet
diliyoruz. Sen onlara şafi isminle şifa nasip et Allah’ım.
Olmayanı olduran sensin Allah’ım. Kün ol emri ile ne olur
onlara acil şifalar ver. Önce ruhlarına, sonra bedenlerine.
Sensin Rahim, Sensin Kerim, Allah’ım bütün ismi celilen ile
sana yalvarıyoruz, yakarıyoruz Allah’ım. Amin.
161 Ra'd suresi, 19 ve 20. Ayetler : “E fe men ya’lemu ennemâ unzile ileyke min
rabbikel hakku ke men huve a’mâ, innemâ yetezekkeru ûlul elbâb. Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk.” Türkçe Açıklaması : “Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen (mümin) bir
kimse, kör gibi olur mu? Ancak selim akıl sahipleridir ki, iyice düşünürler. Onlar ki Allah’ın ahdini yerine getirirler, verdikleri sözü bozmazlar.”
Sayfa 355
Selam olsun, 22 .11.2013
Selam Olsun, dost adına gelenler, sofrayı kurup da Hak
muhabbeti edenler, bilsinler ki, Hakkın muhatap aldığı kullar
arasına girilmiştir. Hak olan seçilmiştir. Ateşi yaktık, tencereyi
üzerine koyduk. Pişecek olan malzemeyi bir araya getirip,
suyunu şekerini attık. Tencere surettir, peki ateşin manası
nerdedir? Tencerenin içindeki pişendedir.
Sen neyi düşünürsen düşün, yücenin var ettiği türlü
şekil bulur, o şekil üzere zuhura çıkar. Niyetin neticesindedir
bu haller.
İyiliği yaparsın, haz duymaz mısın? Elbette haz
duyulur, çünkü dedik ya, verdiğin önce Allah’ın eline geçer,
sonra kulunun eline gider162.
Zahirde her ne var ise göze aşikar, batında da o vardır.
Rabbimin murad ettiğidir aslında. Birçok dualar okursun,
isimler bahane, o duaları yaptıran, seni var edendir. Ol
demekle oldurur aslında, peki kuluna niye dua ettirir, hiç
düşündün mü? Bu öyle bir ince ayardır ki, kulunun dilinden
gönderir duaları163, diğer kullara. Allah dilerse kurtuluş
karşılıklı olur, dua eden de dua edilen de, Allah diledikçe huzur
bulunur, kurtuluşu hâsıl olur.
Dünya zevk ve debdebeden ibaret. Ne kadar meyil
edersen çöküşündür, sakın unutma. Silkinmen gerekir, özünde
olanı, bulman gerekir. Ayetin birinde şöyle der, “İçlerinizi
162 Tegabun suresi, 17. Ayet : “İn tukridûllâhe kardan hasenen yudâıfhu lekum
ve yagfir lekum, vallâhu şekûrun halîm.” Türkçe Açıklaması : “Eğer Allah'a güzel bir ödünç takdiminde bulunursanız, Allah onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Allah şükrün karşılığını verendir, ceza vermekte
acele etmeyendir.”
163 Mu'min suresi, 60. Ayet : “Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn.” Türkçe Açıklaması : Rabbiniz buyurdu ki: "Bana duâ edin, duânıza icabet edeyim.
Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler, alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir."
Sayfa 356
görmüyor musunuz?”164 sizi batın ilmine teşvik eder. Batın ilmi
de kolay bir ilim değildir. Ama dedik ya muhatap aldığı kulunu
bir çok öğretilerle donatır. İzni verir, kulu aratır, buldurur.
Kul elindendir çekilen bunca sıkıntı. Bazılarınız buna
ceza der, bazılarınızsa sınav der geçer. Şunu hiç unutmayın:
Ne yaşıyorsan yaşa, Allah’ımın muradı içindedir hepsi. Bunu bil
yeter. İyi kullarının cehennemi Dünya’dır, bunu unutmayın.
Müsibetlerle karşılaştığında Allah diyebiliyorsa eğer165,
sınavını kolay geçirir. Ama hep şevka ediyor, sürekli,
üzerinden atmak istiyorsa, geçecek olan sınav katlanır, bunu
da elbet yaşamak, o kula zor gelir, zülüm gelir. Hay zikri ile
meşk edelim, Hu zikri ile ilahi aşka dönelim.
Bir tek dönüş yolu vardır166, o yolda yürüyelim. Hep o
yolda kalın, o yolda. Neden o yolda kalalım, diye sorarsan,
yolsuzlara yol, erkân öğret derim.
164 Hadid suresi, 20.ayet : “İ’lemû ennemel hayâtud dunyâ leibun ve lehvun ve
zînetun ve tefâhurun beynekum ve tekâsurun fîl emvâli vel evlâd, ke meseli gaysin a’cebel kuffâre nebâtuhu summe yehîcu fe terâhu musferren summe
yekûnu hutâmâ, ve fîl âhıreti azâbun şedîdun ve magfiretun minallâhi ve rıdvân, ve mel hayâtud dunyâ illâ metâul gurûr.” Türkçe Açıklaması : “İyi bilin ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süstür.
Aranızda öğünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olmak isteğinden ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği şeyler ekicilerin hoşuna gider. Sonra o bitki kurur, sapsarı
olduğu görülür, sonra çer çöp olur. İşte hayatı bu şekilde olan kimse için ahirette şiddetli azap, müminler için ise, Allah'ın mağfireti ve rızâsı vardır. Dünya hayatı insanı oyalayan aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.”
165 BAKARA suresi, 156. Ayet : “Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ
lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.” Türkçe Açıklaması : Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz Allah içiniz ve elbette O’na
döneceğiz.” derler.
166 En’am suresi, 153. Ayet : “Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh, ve lâ
tettebiûs subule fe teferreka bikum an sebîlih, zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn.” Türkçe Açıklaması : ”Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur, siz ona uyunuz. Başkaca
yollara gidip de onlar sizi Allah’ın yolundan ayırmasın. Allah size bunları sakınasınız diye vasiyet etmiştir.”
Sayfa 357
Hayırdır söylenen, Hayırdır var edilen, Hayırdır gece de
bir araya gelen, bütün can dostlara selamımız olsun. O selam
da selamet bulunsun.
Dostun göçü için birer Fatiha okuyalım. Belki böyle ilahi
bilgilerden toplantılardan uzak yaşıyor olabilir ama gönlü hoş,
gidişi de hoş olacak. Haberi salınsın. Düğüm gelmez o zaman.
Düğümü çözer gider, yolunu gösterecek bir el ona uzanır, onda
selamet bulur.
Hay dedik, Hu diyelim. Etrafımızda olanlara, Allah
dedikçe, kayıt meleklerine olup, kayda geçirtelim. Şahit
tutalım, o şahitlik bir gün, devrede olacak. Bize tanıklık ettiler,
orada şahit dinlenecek. Ne sen varsın, ne senin yanında
sevdiklerin, bir tek öz benliğin167, orada hazır bulunacak.
Zehir olsa içerim, tad buldursa da, buldurmasa da,
ondan gelene amadeyim. Huzuru koydun ise gönlüne,
muhasip kulusun, yürü yolun açıktır derim. Münasip yolun
münasip yolcusu olur. Münhasır olanın yanında Hak dostları
bulunur. Zor gelmez sözlerimiz. Hiç bir kuluna sınav açmayız,
sınavlarını geçirmek için ona daima destek olur, sınavın
geçmesi için niyaz ederiz.
Gün gece duaları öğün edelim. Her bir dosta dua
etmesini tavsiye de bulunalım. Yolumuz küslük yolu değil.
Yolumuz, kıracak, dağıtacak, fesat çıkaracak, yolda değil. Bu
öyle bir yol ki, gönül hazırsa, mutlak yardımcısı da hazırdır,
bunu böyle bilelim. Ayan olur kuluna, her şey ayandır.
Zannetme bilinmez, silinir her şey gözümden,
kulağımdan, dilimden deme. Rabbim, ilahi keşfi açtı ise,
O’ndan öğretileri alman da gerekiyorsa, mutlak önüne, yoluna
çıkarır. Sendeki talebi gördükçe, sana yardımcı yükler ve sana
hizmet için gönderir. Bulamadım deme, bu yol zordur da deme.
167 TÎN suresi, 4. Ayet : “Lekad halaknel insâne fî ahseni takvim”.
Türkçe Açıklaması : “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.”
Sayfa 358
Sınavlar çok ağır gelirde deme. Sadece tevekkül ol. Sabrına
sarıl. Bu yolda sabır nedir bilir misin? Hak’kın uzattığı iptir.
Kur’an yoludur. Kuran yoluna girmiş insanoğlu elbette
sınavlara tabii tutulur. Her sınavın sonunda ya kalacaksın, ya
geçeceksin, geçtin ise diplomanı elinde bulacaksın.
Geçemiyorsan tekrar tekrar geriye dönüş yapacaksın. Hal
buldurur, yol gösterir. Agâh olan, olmayana ahvalden haber
verir.
Akaid dersleridir bilinmeli, Akaid dersi hususiyeti, kul
eline verilir. Onda fıkıh ilmi vardır, onda Kur’ana dair ilahi
hikmetler vardır, onda yaşanmışlıklar vardır. Onda bir çok
doğru hikâyeler vardır. Selam olsun diyelim. Yol münasiptir,
münhasır kullarını seyredelim. Can içinde can bulunur, her
seyredişte, ahlak-i Muhammed sende, sen onda bütünlük
kurulur.
Geliş, gidiş bilinir. Nerde nefes alıp, nerede
vereceğinde bilinir. Onun için tek düze yaşa. Çıktınsa yola
dönme geriye. Menzil sana açık, hazırdır. O menzile varmak
için sabır ile yürü, sabır ile yürü. Hepinizden hoşnutuz. Dost
meclisinde bulunuruz. Biz cemaat olduk. Çok kalabalık değiliz.
Cemaat mi önemli, kalabalık topluluk mu? Biz cemaat olduk,
bunun kıymeti bilinmeli.
Allah’a emanet olunuz. Her zorun yanında mutlak
kolaylık vardır. Sabra sığınınız168. Her zaman, her an bütün
yaratılmışlara selam sununuz. Selamda ilahi hikmetin doruğu
vardır. Selamda vuslatın hakikati vardır. Selam olsun, selam
olsun. La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
168 Mu'min suresi, 55. Ayet : “Fasbir inne va’dallâhi hakkun vestagfir li zenbike ve sebbih bi hamdi rabbike bil aşiyyi vel ibkâr”. Türkçe Açıklaması : “Resulüm! Sabret! Çünkü Allah'ın vaadi gerçektir. Günahının
bağışlanmasını iste! Rabbini akşam sabah hamd ile tesbih et!”. Ra'd suresi, 24. Ayet : “Selâmun aleykum bi mâ sabertum fe ni’me ukbed dâr”.
Türkçe Açıklaması : ““Sabretmenize karşılık size selâm olsun. Burası dünya yurdunun ne güzel bir sonucudur!”.
Sayfa 359
Selam olsun, 26.11.2013
Selam Olsun, görevin aşinası olmalıyız. Her kapıda, Hak
için bulunuyorsak eğer, o kapıya kul olmayı bilmeliyiz. Öyle
ilahi bilgiler gelir ki bu cana, onda huzur aşina olur kuluna.
Bilsen bilmesen vereceksin. Aldığın güzelden güzeli sen de
sereceksin. Hal ile ahval ile sözler dizilir, dile ilahi Hak üzere.
Ben şuyum, ben buyum demediysen, aldığınla kendine
bir makam hazırlamadıysan her şeyin yüce Rabbinin izni ile
olduğunu bildiysen, vermelisin. Hak kelamını nefesin sayısınca
demelisin.
Çocuk geldik bilgiden yoksun. Büyüdük, eriştik Hak
bilgisine kavuştuk. Önce Rabbim sen eğittin bizleri. Sen bizi
biz ettin Allah’ım. Öyle bilgilerle donattın ki bizi, hidayete
mazhar olmanın hazzını tattırdın. Hamd olsun sana. Hamd
olsun bu aldığımız bilgiler için Rabbim.
Gelen güne gönlümüzü açalım, öğün öğün Hak için
zikre varalım, gelen günden maksat hem zor hem kolay, İkisi
yan yana, Allah diyen her kulu, oturacak onun makamına. Sen
zevk edinme dünya malını, sen kapılma süslü ayan olan
hallerine, sen bir tek yol tuttur. Seyri sülük yolu, o yolda
eğleşirsin.
Muradın Hak’tır, sonra kulu. Gerçeğe döndü ise yüzün,
yanılgı olmaz, Sürur169 verir gönle. Tartışmasız alırsın. Korsun
169 Sürur : Neş'e ve sevinç anlamına gelen sürûr, insanın içini ve dışını saran bir tür
hoşnutluktur.
İnşikak suresi, 6-7-8-9. Ayetler : “Yâ eyyuhel insânu inneke kâdihun ilâ rabbike kedhan fe mulâkîh. Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînih. Fe sevfe yuhâsebu
hısâben yesîrâ. Ve yenkalibu ilâ ehlihî mesrûrâ”. Türkçe Açıklaması : “Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine doğru çaba göstermektesin ve sonunda O'na varacaksın. Kimin kitabı sağından verilirse, Onun hesabı pek kolay
görülecektir. Ve sevinçli olarak âilesine dönecektir”.
Sayfa 360
bir kefeye. Gün gelir, sen koyduğun, kefeye ayırdığını, korsun
tezgâhına, öyle alıcı, öyle alıcı çoğalır ki, Allah’ım keşke daha
çoğunu saklayaydım der, orda yanılma başlar.
Halkayı kurduk, Elhamdülillah, cemaat iznini aldık,
şükürler olsun sana. Sen ben yok, biz varız. Cemaat demek,
aynı şeyi paylaşan dostlar demek. Söz verdik. Bu uğurdayız.
Gelecekte, her zorda inanın Hak için yanınızdayız.
Neyi seçti ise gönlün, seninle bir olacak. Zorla seçtirildi
isen, senden beri tutulacak. İnzivaya gireyim dediğinde, sen
inzivayı önce gönlünde kur. Gönlün sûkut içinde ise, işte
inzivaya çekilmişsin derim.
Gülmeden uzak, kaygısız, yarının endişesi yok, böyle
bir hal yaşanıyorsa, bil ki gönül inzivasına çekilmişsin derim.
Ulu orta söylenecek sözleri, düşünerek söyle, bellettiğin,
bilemediği her sözün sen özüne in, kendi özünden seyrettir.
Sonra ver.
Öyle haller yaşanır, yaşatılır ki bu âlemde, işte o
zaman, bir tek o var. O bilinçle konuşur, o bilinçle sorduklarına
cevap bulursun. Bilgiler Hayrat olmalı, sebil misali dağılmalı.
Birini irşat etmeye kalktın ise sırat-ı müstakimde elin verir
sana. Eli veren kim olur dersin? Elbet Resulû’dür. Bunu iyi
belle.
Aşinadır sözümüz. Uykuda yummayız gözümüz. Gönül
öyle açık ki feyz içinde yerimiz makamımız. Alırız, aldığımıza
sevinir, veremediğimiz için yeriniriz. Günün şartlarına uygun
olanı seçmeliyiz. Her söz Allah’ındır. Her yaptığın hizmet,
Allah’ındır170.
Her söylediğin söz Allah’ımdan kuluna uyum
sağlayandır. Sefere hazır olun. Seherde yol hazırlığını
tamamlayın.
170 Saffat suresi, 96. Ayet : “Vallâhu halakakum ve mâ ta’melûn”. Türkçe Açıklaması : "Oysaki sizi de yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır".
Sayfa 361
Neyin seferi deme. Her an, kul seferde. Mizan kuruldu
ise gönül telinde, sefere maliksin. Durma, bakma geriye.
Daima yürü ileriye. Ne zamana kadar doyuracaksın teni,
bedeni. Bilmelisin ki, kurt kuş yiyecek yarın seni. Allah için ne
amel işledin? Belledin mi elif, be’yi? Sen kendini buldun mu?
Bu zorlukta hele ondan de bana. Şevkaya171 düşme. Sarıl
Kur’ana. Kim ne derse desin hiç mi hiç aldırma.
Bir gün, kurumaya yüz tutmuş fidanlar yeşerir elbette.
Öyle yeşerir ki gölgesini verir ona hizmet edenlere. Ayyuka
çıktı sesler. Dinleriz gelenleri. Bir bir olup da erenler yolu
gözleriz. Seviniriz. Sevdiririz. Yol izinlidir. Dostları davet
ederiz.
Selam olsun. La ilahe illallah Muhammed en
Resullullah. Allah adı ile başlayalım. Allah adı ile noktayı
koyalım. Hayırdır bilinsin. Şer bundan uzaktır. Onu hiç
düşünmeyesin. Yeniye açılım olacak. Hizmet ehli olanlar, misli
ile karşılık bulacak. Dost vefalıdır. Dostun gönlü sevdalıdır.
Dost elinden içtin ise bir yudum su, şifa buldurur. Bunu
unutma. Şifa bulmuyorsan, mutlak seni sana buldurur. Ondan
yana sakın dara düşme. La ilahe illallah Muhammed en
Resullullah.
- Cemaat? Cemaat demek aynı şeyi paylaşan dostlar
demek bunun dışında başka bir şey algılamamız gerekiyor mu?
Ve vermek istediğiniz bununla ilgili bir şey var mı?
- Aynı şeyler, aynı yapıda, aynı sevgide, aynı
muhabbette…
- Şimdi birkaç kere söylenmişti, Allah Namaz kılıyor.
Kendinden kendine dönüşte en iyi kendisini Allah kendi biliyor.
Namaz kılıyor şimdi bu namazdaki olayı tam böyle taHayyül
edemiyorum, toparlayamıyorum. Tabii, dünya iradesiyle
düşüncesiyle, bunu anlamak birazcık, zor oluyor,
171 Şekva : Şikayet.
Sayfa 362
Sen Allah’la bütünleştiysen, madem tek vücud o, bizler
hiçbir şey değiliz, tabiî ki onunla birlikte kılıp, onunla birlikte
dualarımızı yapıyoruz. Hiç ayrı görme. Ağzını açıp Allah
dediğinde, sana dedirten o. Diyen de o. Sadece, sen o sesin
kendinden çıktığını zannediyorsun. Orada sen yoksun. O var.
Peygamberimizin, torunlarından öyle ilahi feyz alan
torunlar zürriyetinden gelen dostlar var ki birbirlerine görev
emanet ettiklerinde ben nasıl yaparım senin görevini senden
sonra dediklerinde şunu söylemiştir. Sen sadece ağzını aç.
Konuşan sen olmayacaksın. Onun için hizmeti yük
görme. Yükün altında ezilirim de deme. Öyle ilahi aşkla yap ki
bu görevi, Allah tutar o eli gönlü söyletir dili. Sevdirir cümle
âleme seni. Selam olsun. İsmi sormayın ama çok güzel bir
yerden aldığınızı bilin. İsim sormayın.
- Cemaat izni nedir?
- Aynı doğrultuda düşünen insanlardan biri A der biri
B der, bir başkası Z derse, her biri birbirinden kopuk ders alıp,
ders verirse o topluluk “cemaat” olmaz, sadece “topluluk”
olur. Ama cemaat demek aynı safta duranlara denir. Aynı
düşünce yoğunluğunda olanlara denir. Acıda acı çekenlere,
üzüntüsünde, o da üzüntü duyanlara. Cemaatin özelliği budur.
Yoksa birçok cemaatler vardır. Ama o cemaat iznini yüce
Allah’ım verir. Kul kendi kendine oluşturmaz o cemaati.
Eyvallah dostum, eyvallah.
La ilahe illallah, La ilahe İllallah muhammed en
resulallah.
- Yeniye açılımdan bahsedildi. Bu ilahi bilgilerin
açılımı herhalde değil mi?
- Hem maddi hem manevi. İkisi bir arada.
- Biz mana ile ilgileniyoruz. Ona yönelik bir şeyler
söyleyebilinir mi? Ne istiyorsunuz? Hiç düşünmedim. Bir anda
manadan verilecek şeylerin çok güzel olacağını düşündüm.
Sayfa 363
- Allahın dünyayı, kâinatı, kötüye, kıyamet olmadığı
sürece kötüye götürmeyeceğini biliyoruz. Onun için daha
güzele daha yeniye gideceğini düşünüyoruz. Manevi olarak
bunu düşünüyoruz ve aynı zamand bunu merak ediyoruz.
- Buna hazırlıklı olun. Her an güzel şeylerin hazırlığını
yapın. Hiç kötü bir şeyi düşünmeyin. Niye kötü düşüneceksin
ki, sen kötülük mü yapıyorsun ? Ona teslim olduk ise, o bize
neyi layık görüyor ise verecek. Bu kaçınılmaz. Onun için iyiye
veya kötüye hazırlıklı olalım. İyi verirse şımarmayalım. Kötü
de gelirse yerinmeyelim, çünkü hepsi ondan.
Biz dedik ya bir tek o var. Niye öldükten sonra
uyanacaksınız deniliyor hiç düşündünüz mü? Burada gözler
kapalı, gözler orada açılacağına göre tabi bu her kuluna
münhasır mı, Hayır. O bilgiye, o ilahi keşfe açık olan kulları
bunu anlar. Orada uyanacaklar, ehil olan uyanışta böyle
olacağını biliyordum der. Ehil olmayan bundan çok uzak olan
kulları da onun şaşkınlığını yaşayacak. Öldüm mü? Kaldım mı?
Ben neredeyim? Avare ruh olarak yerini bulamadan dolaşacak.
Avare ruh diyorum Bunun bilincinde olmayanlar için
avare diyorum. O kaç gün kaldık acaba orada? Ne kadar uzun
süre mi kaldık172? Diyeceksin ki bir gün kaldım. Diyeceksin ki
iki gün kaldım. Allah sana göz açıp kapayıncaya kadar kaldın
bu kadar kısa an, an yetmiş seksen yıl yaşadığın hepsi bir anın
içinde gizli.
- Bir de seferden bahsedildi. Hepimiz sürekli bir devir,
daim sefer içindeyiz
172 Mu’minun suresi, 112-115. Ayetler : “Kâle kem lebistum fil ardı adede sinîn.
Kâlû lebisnâ yevmen ev ba’da yevmin fes’elil âddîn. Kâle in lebistum illâ kalîlen lev ennekum kuntum. E fe hasibtum ennemâ halaknâkum abesen ve ennekum
ileynâ lâ turceûn.” Türkçe açıklaması : “Allah onlara: Yeryüzünde kaç yıl kaldınız? diye sorar. Derler ki: Ya bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. Sayabilenlere sor! Allah: Gerçekten pek az
bir süre kaldınız. Keşke bunu vaktiyle bilmiş olsaydınız! buyurur. Bizim sizi boş yere yarattığımızı ve huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?”
Sayfa 364
Mana yolculuğudur bu, mana yolculuğudur. Sefer
hazırlığı ne zaman yapılır. Seherde yapılır. Seherin dışında
yapılmaz. Sefere hazırlanmak sadece seherde olur173. Öyle
güzel perdeler, gök kubbenin altında olanlara o gök kubbe
açılır, Seherde olanlara sefer hazırlığı. Yerin belirlenir. Elbisen
değişir. Rengin değişir. Bilinç seviyen değişir. Bu bir
yolculuktur. Bu alışkanlığı olan kişiler de çok açık görülür. Hiç
unutmayın.
Çalışıyoruz çok zor olacak diyenler için de şunu
söyleyebilirim. Buna zorunlu değiller onlar muaf tutulurlar.
Müsait olduklarında seheri boş geçirmezler. Kuru kuruya
kalkmak değil amaç. Uykunu böl otur, amaç, bir şey üretmek.
Bilginin peşinde koşmak. Araştırmak. Konuya vakıf olmak
amaç budur.
- Buradaki gece ibadeti mi? sabah namazı vakti mi?
Gece, Ondan da önce, sabah namazından önce. Saat
demiyorum. Uyandığın zaman, Uykundan uyandığın zaman.
Sana ayrılmış ne kadar bir zaman dilimi varsa Onu Allah’ı
hoşnut edecek şekilde geçir.
- Aslında bunları bize hep söylüyorsunuz.
Öyle nasipli geceler vardır ki, nasibinden nasip
dağıtmak için bekler. Neyi bekler, uyanmanı bekler. Ama sen
nasibi elinle itip uykuya devam ediyorsan O nasip yer
bulamazsa geri gider. Yapandan da yapamayandan da Allah
razı olsun.
Bedenlerinize sağlık diliyorum. Sırtlarınız yere
gelmesin diye dua ediyorum. Dost dua eder biz onun duasına
iştirak ediyoruz. Bir verene bin ver Allah’ım. Sen zorda olan
173 İsra suresi, 78. Ayet: “Ekımis salâte li dulûkiş şemsi ilâ gasakıl leyli ve kur’ânel fecr, inne kur’ânel fecri kâne meşhûdâ”. Türkçe Açıklaması : “Gündüz güneşin dönüp batıya yönelmesinden, gecenin karanlığı
bastırıncaya kadar, (belli vakitlerde) namaz kıl. Bir de sabah namazı kıl. Çünkü sabah namazı şâhitlidir”.
Sayfa 365
bütün güzel kullarının işini kolayla. Ehlibeyt aşkına Allah’ım
hasta kullarına yardım et.
Nefesi veren sensin. O nefha ile hayatta tutan da
sensin. O nefesi sen sayısınca çoğalt Allah’ım. Hayra yönelik
olacaksa çoğalt. Hayır, bahşedecekse çoğalt Allah’ım. Hayırsız
kul olmaktansa, hayırlı kul üreten kul olmayı nasip et Allah’ım.
Bu sofranın kurucusunu, sofraya devamlı oturanı, pişireni,
kotaranı, sen geri çevirme Allah’ım. Sen onları da hoşnut et. Ev
sahibinin dünyevi ve uhrevi işlerine ne olur yardımcı gönder
Allah’ım. Yardımcı melekler gönder işlerini’de kolayla Rabbim.
Yine de sen bilirsin Allah’ım.
Bütün hastalara acil şifa ver Allah’ım, burada bulunan
bütün can dostlarım için acil şifalar diliyorum. Ruh ve beden
şifasını alsın Allah’ım. Yine de sen bilirsin. Hasbin Allah ve ni
mel vekil, Hasbin Allah ve ni mel vekil.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Sayfa 368
Aralık ayı kapak resmi : Ro yılancı bulutları
Ro Yılancı içerisinde yer alan bulutların görülmeye değer farklı renkleri, orada süregelen farklı süreçlere dikkat çekmektedir. Mavi bölgeler asıl olarak yansıyan ışıkla parlamaktadır. Ro Yılancı ve yakınlardaki diğer yıldızlardan gelen mavi ışık, kırmızı ışığa kıyasla bulutsunun bu bölgesinden daha verimli yansır. Gündüzleri Dünya'nın gökyüzü de aynı sebeple mavi renkte görünmektedir. Kırmızı ve sarı bölgeler ise asıl olarak bulutsunun atom ve molekül gazından salınan ışımayla parlamaktadır. Yakınlardaki mavi yıldızlardan gelen ve parlak yıldız Akrep Yüreği (Antares)'ninkinden daha fazla enerji yüklü olan ışık, gazdaki elektronlara çarparak uzaklaştırmakta, gaz ise daha sonra elektronlar kendisiyle tekrar birleşince parıldamaktadır. Koyu renkli bölgeler ise genç yıldızların havakürelerinde meydana gelen ve arkalarından salınan ışığı etkili bir biçimde engelleyen toz zerrecikleri nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Ro Yılancı yıldız bulutları, görüntüsünün sol alt tarafında görülen küresel küme M4'ün oldukça önünde yer almakta ve insan gözünün görebileceğinden çok daha fazla renk içermektedir. Bu bulutlar, radyodan gama ışınına kadar her dalga boyunda ışık salmaktadır.
Sayfa 369
Selam olsun, 27.12.2013
Selam Olsun, geceden geceye, heceden heceye, dönen
dönüşen her zerreye selam olsun. Verdik, vereceğiz, bilenle
bilmeyeni bir araya getirsek de, bilmeyenin kulağına
üfleyeceğiz. Dayandığımız yüce yaratıcı ise, hiç şüphemiz yok,
ondan ilahi feyz ile birçok kapıları açacağız.
Allah’ımın öyle çok tohum ambarları var ki, türlü çeşit
tohumları mevcut. İçlerinde öyle filizler, öyle saplar, öyle
yeşillikler gizli ki. Allah’ımın ol demesiyle çatlayacak, oradan
ne murat edildi ise, nasipte var olan, zuhura çıkacak. Bitmek
tükenmek bilmeyen o ambarlarda insanlara örnek olacak türlü
çeşit, emeğin karşılığında, yüzüne gülecek.
İnsanoğluna iki hal gerekli, önce ilim, sonra marifet.
İlim öğrenmektir, okuyarak öğreneceksin. Marifet ise, ilmi
amel edip üreteceksin. Bu iki hal kulunda var ise Rabbimin
himayesine girmiş kuldur. Şüpheden uzak kalınmalı. Alışa açık
olmalı. Allah’ım bütün sırrını, kulunun bedeninde gizlemiştir. O
sırrı çözebilmen için kendini bilmen gerekir.
Bildikçe, ayan olur. Her zerre, her hücre, sana o sırdan,
ilahi bilgiler sunar. Sende şaşırırsın. Rabbini ancak böyle tanır,
böyle bilirsin. Kendini bildikçe bilinir, arife agahtır, bilmeyeni
muradın dışında bırak.
Zahmeti çok olabilir ancak onun karşılığındaki rahmeti
tasavvur edemezsin bile. Her zahmetin ardındaki rahmeti
düşün. Ama bu zahmeti çekersem bu rahmete kavuşurum diye
de bekleme. Onu unut, çünkü seni hiç unutmayan yüce yaratıcı
var, o bilir. Sen sadece kulluk görevini yapmakla meşgul ol.
Verdiğin her kararda, yanılgı var mı yok mu diye uzun uzun
düşün tefekkür et o kararların ardından.
Sayfa 370
Zandan174 mümkün olduğu kadar kaçının çünkü kulu
yorar. Zannın her çeşidi kula bir hicap perdesi çeker. Ön
yargılardan uzak, külli değil, cüzde olduğunu hiç unutma. Külle
varmak için cüzde oyalanmaman gerek.
Allah’ım her kulunun tabiatını değişik var etmiş, onun
tabiatı sana uymuyorsa, suçlu o değil. Sakın ona
davranışlarından dolayı kızma. Yaradan olduran kendi değil ki,
hemen bunu sok devreye. Hayıflanma. İki bilgi edindin diye
sakın ola kendini bilge görme.
Allah’ım bu türlü yanlışlardan cümle Muhammed
ümmetini korusun. Her ne olursa olsun yalandan riyadan uzak,
safiyet içinde bir yaşam sür. Her şey senin etrafında olsun,
bitsin. Sakın o kargaşanın içinde yer edineyim deme.
Sen sadece o kargaşaya yapabileceğini yap. Sevgi,
muhabbet ve duanı bolca et. Allah de. Her davanda, sana Allah
yeter, bunu çok iyi belle. Sakın ola şüphe etme. Seni var eden,
senin ne olduğunu ne olacağını, hangi menzilde durup, hangi
menzilden kayacağını çok iyi bilir, Allah’ım beni yolumda sabit
kıl, Allah’ım doğru veçhin üzere çekilmekteyim, o inançla
yaşıyor, o inançla ölmemi nasip et. Sakın beni şeytanın
tuzağına maruz bırakma ya Rabbim. Hep bunları söyle.
Endişesiz sarıl Allah’a. Kur’an’ı bol bol okuyun. Zikir
kalbi temizler dedikleri, her an bir yenilenme oluşur. İçsel
planlarınızda gelişim gözlenir. Bilgi ne kadar çok olursa olsun,
illa ki işe yarayanı olsun. Hele bu bilgi Hak kelamı ise o hem
onarır, hem oldurandır, hem yeniye açılan sayfa
niteliğindendir. Bunu hiç unutmayın.
Kur’anı hep okuyorum ama bir şey anlamıyorum diye,
ömrünü çürütme, bir gün anlayacağını umut ederek yaşa.
Böyle diyenler Kuran’dan hep uzaklaşmışlardır, yarın mizan
terazisi kurulduğunda, biliyor musun, bunu diyenlerin dilleri
yoktur. Dilsiz geleceklerdir oraya Kuran’dan söz etmemek için.
174 Zan : İyice bilmeden veye doğruluğundan emin olmadan tahmini olarak fikir yürütmek, yorum yapmak veya konuşmak
Sayfa 371
Sakın bunları demeyin. Kur’an’a öyle yalvarıp, öyle yakarın,
öyle sarılın ki onun hakikatinde, kendi hakikatinizi arayın,
elbette bulacaksınız, şaşkınlık olmasın.
Hele hele Kur’an’ı bir dostuna verip de, edindiğin bilgiyi
o dostunla paylaşmak, bir de o alıyorsa bu güzel bilgileri, içine
su serpildi ise, Allah’ım misli ile kat be kat arttırır sevabını.
Çocuklarınıza Kur’anı öğretin. Yaşları küçük olabilir, önce
sevdirin. Bunlardan sorumlu olduğunuzu da unutmayın.
Güne çıktık, uyulacak, uyamadığın yerde, uyumsuzlar
sınıfına konulacak. Kim acaba deme. Kim uyumsuzluk
gösterirse cemaatin dışında tutulacak.
Hay Allah, Hu Allah. Bu iki ismin özelliğini hem yaşayın
hem yaşatın inşallah. Hakikatin muradı budur, hakikat sende
bende onda. Her bir canda gizlenmiş. Onun için sırrı ifşa etme.
Sen neyi diliyorsan, önce Allah diliyor ve sana diletiyor.
İçinden bir şey istemek gelmiyorsa, o da Allah’tan. Çünkü
böyle bir şey olmayacak sana da boşuna diletmiyor. Ama bir
şeyi çok ısrarla istiyorsan, Allah istediği için sana istetiyor.
Bunda hiç tartışmaya girmeyin, ufacıkta olsa şüphe etmeyin.
Birçok sıkıntılar yaşıyor ve onları alt ediyorsunuz,
sizden uzak olduğumu sanmayın. Ben her birinizin velisi, her
birinizin murşidi, her birinizin öğretmeniyim, bunu unutmayın.
Biliyor musunuz sizlerle öğrendiğimi? Biliyor musunuz ki
sizlerle Hak’ka ulaştığımı? Sizlere ulaşamayanları birlikte
çekip çevirdiğimizi, ulaştırdığımızı biliyor musunuz?
Ey hakikat yolcuları, nereye gidiyorsun, dur bir bak
geriye. Neleri gördün, neleri geçirdin, şu mizan terazisini
kurdun da, hangi göze hangi mutluluğu, Hayatını koydun,
mutluluğu orada biriktirdin. Şunu düşün, buraya mutlu olmaya
değil, sadece O’nu bulmaya geldin.
Mutlu olmak, olmamak, bizim çok dışımızda, biz
sadece, bizde var olan, bizde gizlenmiş olan hakikati bulmaya
ve O’nu görmeye geldik. Sadece o bilinç ile o idrak ile yaşıyor
ve nefes alıyoruz.
Sayfa 372
Kim olduğumun ne önemi var, hep deriz, yine de derim.
Bazı şeyler sırdır söylenmez. Bu bilgilerin nereden geldiğine
tanık olman gerekir. Söylersek çok yorulur başınız. Acaba,
acaba der durursunuz. Sadece Allah’ın izni ile verilenlerdir.
Hele bir muhabbete girdiğinizde, Rabbimden öyle rahmetler
gelir ki kulların üzerine. Öyle rahmetler iner ki, o mana
gözlerinizi bir açında görün.
Sizde o huzur hali, o uyuşukluk hali dediğiniz hal, hep o
ilahi tecellinin bir parçasıdır. Gönle inen huzur, Hak’kın
tecelliyatıdır. O huzuru Dünya gününde kurmak mümkün mü?
Asla kurulmaz. Nerede kurulur, Hak muhabbetinin içinde.
Konuş dostum konuş. İzinlisin. Konuşabildiğin kadar
konuş, söz sana gelir. Senden dostlara, dostlar ister otursunlar
posta, isterse ayakta dursunlar, okusunlar dostlarına. Seçimler
onlara ait. Sen vazifeni yap. O bilinçle yaşa.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Hasbinallâh
ve ni’mel vekîl, Hasbinallah ve ni’mel mevla, Hasbinallah ve
ni’mel nasır.
Söylentilere hiç kulak asma dostum. Bu ay musibet
ayıymış, geçen ay da bilmem ne ayıymış. Bu ayı bilir misin?
Safer ayı. Bir insanda kavga, öfke mevcut ise, onun her anı
musibettir. Allah’ın musibet ayı diye bir şey yoktur. Hz.
Hasan’a ait bir aydır, bunu bilin, Safer ayındayız.
Bol bol dua, bol bol zikir, hamd ve şükür, hiç dilden
düşmesin. Zülkarneyn’i175 sordunuz. Zülkarneyn Allah’ımın
175 Kehf suresi, 83 - 85 Ayetler : “Ve yes’elûneke an zil karneyn, kul se etlû aleykum minhu zikrâ, İnnâ mekkennâ lehu fîl ardı ve âteynâhu min kulli şey’in
sebebâ, fe etbea sebebâ”. Türkçe Açıklaması : “Resulüm! Sana Zülkarneyn’den soruyorlar. De ki: “Size ondan bir hatıra anlatacağım.” Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık ve her
şeyden ona bir sebep verdik, ona her şeyin yolunu öğrettik. O da bir yol tutup gitti”. Kehf suresi, 86. Ayet : “ Hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî
aynin hamietin ve vecede indehâ kavmâ, kulnâ yâ zel karneyni immâ en tuazzibe ve immâ en tettehıze fîhim husnâ”.
Sayfa 373
ilahi bilgilere sahip olan, onun vasfı ile bilgileri yayan, bir ilahi
zattır. Hak muradıdır bilinsin. Niye Zülkarneyn dendi. Kendine
o nam sadece yüceden geldi. Doğu, batı, balçık, çamur, hepsi
insanın olumlu ve olumsuz halleridir.
Doğu doğuşun sembolü, batı ise göçün sembolüdür.
İnsan Hayatında her şeyi sefer eder, bilir, görür, öğrenir.
Doğudan batıya, batıdan doğuya gidip gelmeleri, hepsi, içsel
seyahattir. Bedenin içindeki seyahatten bahseder. Öyle bilgi,
Türkçe Açıklaması : “Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, onu kara balçıklı bir gözeye batar (görünümünde) buldu. Orada bir kavme rastladı. Bunun üzerine ona: “Ey
Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin!” dedik.”
Kehf suresi, 87 - 90 Ayetler : “ Kâle emmâ men zaleme fe sevfe nuazzibuhu summe yureddu ilâ rabbihî fe yuazzibuhu azâben nukrâ, ve emmâ men âmene ve amile sâlihan fe lehu cezâenil husnâ ve se nekûlu lehu min emrinâ yusr,
summe etbea sebebâ, hattâ izâ belega matlıaş şemsi vecedehâ tatluu alâ kavmin lem nec’al lehum min dûnihâ sitrâ”.
Türkçe Açıklaması : O da dedi ki: “Her kim ki zulmederse onu cezalandıracağız, sonra o Rabbine döndürülür. O da ona görülmedik bir azap ile azap eder.” “Fakat her kim de iman edip sâlih amellerde bulunursa, ona da mükâfat olarak en güzel bir karşılık vardır.
Ona emrimizden kolayını da söyleyeceğiz.” Sonra yine bir yol tutup gitti. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onlara güneşin
önünde bir siper yapmamıştık. Kehf suresi, 91 - 94 Ayetler : “ Kezâlik, ve kad ehatnâ bimâ ledeyhi hubrâ,
Summe etbea sebebâ, hattâ izâ belega beynes seddeyni vecede min dûnihimâ kavmen lâ yekâdûne yefkahûne kavlâ, Kâlû yâ zel karneyni inne ye’cûce ve
me’cûce mufsidûne fîl ardı fe hel nec’alu leke harcen alâ en tec’ale beynenâ ve beynehum seddâ”. Türkçe Açıklaması : İşte böylece onunla ilgili baştan başa her şeyden haberdar idik.
Sonra yine bir yol tutup gitti. En sonunda iki dağın arasına ulaştığında, onların önünde öyle bir kavme rastladı ki, hemen hemen hiçbir sözü anlamıyorlardı. Dediler ki: “Ey
Zülkarneyn! Doğrusu Ye’cüc ve Me’cüc bu memlekette bozgunculuk yapıp duruyorlar. Bizimle onların arasında bir sed yapman için sana biz bir vergi verelim mi?”.
Kehf suresi, 95. Ayet : “ Kâle mâ mekkennî fîhi rabbî hayrun fe eînûnî bi kuvvetin ec’al beynekum ve beynehum redmâ, atûnî zuberel hadîd, hattâ izâ
sâvâ beynes sadafeyni kâlenfuhû, hattâ izâ cealehu nâren kâle âtûnî ufrig aleyhi kıtrâ, femestâû en yazherûhu ve mestetâû lehu nakbâ, kâle hâzâ rahmetun min rabbî, fe izâ câe va’du rabbî cealehu dekkâ’, ve kâne va’du rabbî
hakkâ”. Türkçe Açıklaması : “Dedi ki: “Rabbimin beni içinde bulundurduğu kuvvet ve makam
(sizin vereceğinizden) daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetle yardım edin de sizinle onlar arasına aşılmaz sağlam bir sed yapayım”.
Sayfa 374
öyle ilim sahibi insanlara, Allah’ımın bir lutfüdur, küçücük bir
hediyesidir.
Balığın denizde kaybolması ve yol bulması, gitmesi,
balığın tekrar dirilmesi, o neyin sembolüdür? İnsan-ı Kamil’in.
Balık nerede kayboldu? Onun kaybolduğu yerde ne zuhur
etti176? (Hızır). Eyvallah. Her kayboluşta, unutma, bir buluş
176 Kehf suresi, 60 – 64. Ayetler : “Ve iz kâle mûsâ li fetâhu lâ ebrehu hattâ
ebluga mecmeal bahreyni ev emdıye hukubâ, fe lemmâ belega mecmea beynihimâ nesiyâ hûtehumâ fettehaze sebîlehu fîl bahri serebâ, fe lemmâ câvezâ kâle li fetâhu âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ, kâle
eraeyte iz eveynâ ilas sahrati fe innî nesîtul hût, ve mâ ensânîhu illeş şeytânu en ezkureh(ezkurehu), vettehaze sebîlehu fîl bahri acebâ, Kâle zâlike mâ kunnâ
nebgı ferteddâ alâ âsârihimâ kasasâ”. Türkçe Açıklaması : “Hani bir zaman Musa, genç arkadaşına: “Ben iki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durup dinlenmeden gideceğim, yahut (maksadıma erişmek için)
uzun yıllar geçireceğim.” demişti. Her ikisi böylece iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular. Balık ise denizde bir deliğe doğru yol tutup gitmişti. Orayı
geçtiklerinde Musa genç arkadaşına: “Azığımızı getir, bu yolculuğumuzda gerçekten yorgun ve bitkin düştük.” dedi. Genç arkadaşı: “Gördün mü? Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. Balık ise
denizde şaşılacak şekilde yolunu tutup gitmiş!” dedi. Musa: “İşte aradığımız o idi.” dedi. İzlerinin üzerine hemen geri döndüler.
Kehf suresi, 65 - 69. Ayetler : “Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ, kâle lehu mûsâ hel ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâ, kâle inneke len testetîa maiye sabrâ, ve keyfe
tesbiru alâ mâ lem tuhıt bihî hubrâ, kâle se tecidunî inşâallahu sâbiren ve lâ a’sî leke emrâ ”.
Türkçe Açıklaması : Derken kendisine nezdimizden bir rahmet verdiğimiz, tarafımızdan has bir ilim öğrettiğimiz bir kulumuzu (Hızır’ı) buldular. Musa ona: “Sana doğru yol olarak öğretilen ilimden bana da tâlim etmen için sana tâbi olayım mı?” dedi. O da dedi
ki: “Doğrusu sen benimle beraber bulunmaya sabredemezsin!” “Hakikatini kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredebilirsin?” Musa: “İnşaallah beni sabırlı bulursun.
Emrine karşı gelmem.” dedi.
Kehf suresi, 70 - 72. Ayetler : “Kâle fe initteba’tenî fe lâ tes’elnî an şey’in hattâ uhdise leke minhu zikra, Fentalakâ, hattâ izâ rakibâ fîs sefîneti harakahâ kâle e haraktehâ li tugrika ehlehâ, lekad ci’te şey’en imrâ, kâle e lem ekul inneke len
testetîa maiye sabrâ. Kâle lâ tuâhıznî bimâ nesîtu ve lâ turhıknî min emrî usrâ” Türkçe Açıklaması : O kul dedi ki: “O halde eğer bana tâbi olacaksan, ben sana
anlatmadıkça, herhangi bir şey hakkında bana soru sorma!” Bunun üzerine kalkıp yola koyuldular. Nihayet bir gemiye bindiler. (Hızır) gemiyi deliverdi. Musa dedi ki: “İçindekileri boğmak için mi gemiyi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın!” (Hızır): “Ben
sana ‘Benimle beraber olmaya sabredemezsin!’ demedim mi?” dedi.
Sayfa 375
vardır, bir oluş vardır. Her şey bitti deyip dövünmek yok. Her
şeyin başlangıcı ve sonu vardır. Bazen son oldukta yeni bir
başlangıca hazırlıktır, bunu unutmayın. La ilahe illallah
Muhammed en Resulullah.
Kehf suresi, 73 – 75. Ayetler : “Kâle lâ tuâhıznî bimâ nesîtu ve lâ turhıknî min emrî usrâ(usren), fentalekâ, hattâ izâ lekıyâ gulâmen fe katelehu kâle e katelte nefsen zekiyyeten bi gayri nefs, lekad ci’te şey’en nukrâ, kâle e lem ekul leke
inneke len testetîa maıye sabrâ, ”. Türkçe Açıklaması : Musa: “Unuttuğum şeyden dolayı beni kınama, bu işimde bana
güçlük çıkarma!” dedi. Yine yürüyüp gittiler. Nihayet bir erkek çocuğuna rastladılar. (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa: “Mâsum bir canı, bir cana karşılık olmaksızın mı
öldürdün? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın!” dedi. (Hızır): “Ben sana ‘Benimle beraber olmaya sabredemezsin!’ demedim mi?” dedi.
Kehf suresi, 76 – 78. Ayetler : “Kâle in seeltuke an şey’in ba’dehâ fe lâ tusâhıbnî, kad belagte min ledunnî uzrâ, fentalekâ, hattâ izâ eteyâ ehle karyetin
istat’amâ ehlehâ fe ebev en yudayyifûhumâ fe vecedâ fîhâ cidâren yurîdu en yenkadda fe ekâmeh, kâle lev şi’te lettehazte aleyhi ecrâ, Kâle hâzâ firâku beynî ve beynik, se unebbiuke bi te’vîli mâ lem testetı’ aleyhi sabrâ”.
Türkçe Açıklaması : “ Musa da ona: “Eğer bundan sonra bir daha sana bir şey sorarsam, benimle arkadaşlık etme! O zaman benim tarafımdan mazur sayılırsın.” dedi.
Yine yürüyüp gittiler ve nihayet bir memleket halkına varıp, onlardan yiyecek istediler. Halk kendilerini misafir etmekten kaçındılar. Derken, orada yıkılmak üzere olan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) onu doğrultuverdi. Bunun üzerine Musa: “İsteseydin, elbette
buna karşılık bir ücret alırdın.” dedi. (Hızır) dedi ki: “İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana dayanamadığın işlerin içyüzünü haber vereyim.”
Kehf suresi, 79 – 81. Ayetler : “Emmes sefînetu fe kânet li mesâkîne ya’melûne fîl bahri fe eradtu en eîbehâ ve kâne verâehum melikun ye’huzu kulle sefînetin
gasbâ ve emmel gulâmu fe kâne ebevâhu mu’mineyni fe haşînâ en yurhikahumâ tugyânen ve kufrâ, fe erednâ en yubdilehumâ rabbuhumâ hayren minhu
zekâten ve akrebe ruhmâ(ruhmen)”. Türkçe Açıklaması : “Gemi, denizde çalışan bir kaç yoksula âit idi. Ben onu (tamire muhtaç) ayıplı göstermek istedim. Çünkü gideceği yerde her güzel gemiyi zorla alan bir
kral vardı.” “Çocuğa gelince, onun ana ve babası mümin insanlardı. Çocuğun onları azdırmasından ve inkâra sürüklemesinden korkmuştuk.” “İstedik ki Rableri onlara o
çocuktan daha temiz ve daha çok merhametli bir evlât versin.”
Kehf suresi, 82. Ayet : “Ve emmel cidâru fe kâne li gulâmeyni yetîmeyni fîl medîneti ve kâne tahtehu kenzun lehumâ ve kâne ebûhumâ sâlihâ(sâlihan), fe
erâde rabbuke en yeblugâ eşuddehumâ ve yestahricâ kenzehumâ rahmeten min rabbik(rabbike) ve mâ fealtuhu an emrî, zâlike te’vîlu mâ lem testı’ aleyhi
sabrâ”. Türkçe Açıklaması : “Duvar ise, şehirde iki yetim oğlana âitti. Duvarın altında bu oğlanlar için saklı bir hazine vardı. Babaları da sâlih bir kimse idi. Rabbin diledi ki onlar
erginlik çağına ulaşsınlar ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunları kendiliğimden yapmadım. İşte dayanamadığın işlerin içyüzü budur.”
Sayfa 376
Yecüc ve Mecüc; bizim insan olarak şeytani
vasıflarımızdır, bunu da böyle düşünün. Olumsuz hallerimizdir,
vesveselerimizdir. Her şeyi önce kendinize mal edin, o zaman
çözümü çok kolay olacak. “Bizim öyle çok olumsuz yanlarımız
vardır ki” deyin bu bende var, bu bende var. Ama bununla
birlikte çokta iyi yönlerimiz var. Hep kendinize mal ederek
uyarlayın ve öyle okuyun. Çözümü daha kolay olur ve
anlayışınız çok daha yaygınlaşır.
Yecüc ve mecüc olumsuz hallerdir. Hem yeryüzünde,
hem insan bedeninde, hem göksel âlemlerde bunlara
rastlamak zorunludur. Bunların varlığı her an her yerde hazır
ve nazırdır. Bozguncu insanlar vardır, yok mu bozguncu
insanlar ? İnsanların arasını açan insanlar yok mudur, kötülük
yayan, dedikodu üreten, insanların cellâdı yok mudur? Birçok.
İşte onlarla aralarına ne koyduk, set koyduk. O setten maksat
onların birbirine karışmamaları için. Kötüler iyilere karışmasın
diye aralarına o setti koyduk.
Neyle oldu, insan emeği istedi. Allah bir şeyi verecek
ise mutlaka insanın emeğini de sokar araya. Çünkü emeksiz
hiçbir şeye sahip olunmaz. Şimdi dön kendine, sizin hiç
olumsuz gördüğünüz, şu dünya Hayatında hiçbir şey yok mu?
Bir çok olumsuzluklarla burun buruna geliyorsunuz. İşte o
araya perdeyi siz koyacaksınız, emeğinizle, öğretilerinizle, o
da olmadı setti koyacaksın, karışmaması için, seni yoldan
çıkartacaksa, o insanın sana hiçbir Hayrı olmaz, bunu
demelisin, ilkel insan bilmeyen insan, cahil insan. Kur’an da ne
diyor: bilenle bilmeyen bir midir? Daha çok yorumları vardır
bunların, şimdi bu kadarını düşünün yeter. Eyvallah,
hoşçakalın, eyvallah.
- Anne ve baba, mümindi, çocuk suç işledi ? Bunun için
ne dersiniz ?
- İbrahim, ismail’i, insan evladını kesmeye kalkar mı?
Her ne kadar, Allah aşkı olursa olsun. Orada Allah onu nasıl
sınadı. Çünkü çok seviyordu, İsmail’i bir başka seviyordu. Her
Sayfa 377
şeyin önüne geçirmişti. O rüyayı gösteren kim, Allah. Onu
gösterdi, üç gün üst üste gösterdi. Orada yapmasını istedi.
Çocuğunu kesmeye götürdü. Aslında nefsini kesmeye götürdü.
Ne dedi Allah’ım, bana önce sen. O sevgiyi dengeli
kuramayanlara bu bir örnektir, İbrahim ile ismail olayı177. Çok
iyi bir denge sağlanması gerekir.
En çok sevdiklerinizle sınanırsınız, çocuklarınız
tarafından acı çekersiniz. Neden, neden mi? Çünkü
bilemediğiniz için. Hep Allah’ın önüne geçmiştir onlar. Hep
Allah’ın önüne geçmiştir, hizmet konusunda, sevgi konusunda.
Aşırı, aşırı giden her şeyi Allah sınamaya hazır ve nazırdır.
Şimdi her çocuk aynı mıdır? Hayır. Öyle bir şey
demedim. Her anne, baba böyle bir külfeti çekecek de
demedim. Ama ne olursa olsun, bu mal sevgisi, evlat sevgisi,
madde sevgisi, maddeye ait ne varsa, hiçbiri Allah’ımın önüne
geçmemeli. Sadece onlar bana verilmiş, Hayatta olduğum
müddetçe, bana hizmet bana hizmet için bir araç. Bunu böyle
düşünürsen, sevgin azalır. Baktı ki Allah çok seviyorsun,
hakikaten sahipleniyorsun, sınavlar gelir dizi dizi, rahmet gibi
177 SÂFFÂT suresi, 102. Ayet : “Fe lemmâ belega meahus sa’ye kâle yâ buneyye
innî erâ fîl menâmi ennî ezbehuke fanzur mâzâ terâ, kâle yâ ebetif’al mâ tû’meru setecidunî inşâallâhu mines sâbirîn”. Türkçe Açıklaması : “Çocuk kendisi ile beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: "Ey
oğulcuğum! Rüyâda ben seni boğazladığımı görüyorum. Bir (düşün) bak, ne dersin?" dedi. O da: "Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap! İnşaallah beni sabredenlerden
bulacaksın." dedi.”.
SÂFFÂT suresi, 103 - 106 Ayetler : “Fe lemmâ eslemâ ve tellehu lil cebîn. Ve nâdeynâhu en yâ ibrâhî, Kad saddakter ru’yâ, innâ kezâlike neczîl muhsinîn,
İnne hâzâ le huvel belâul mubîn”. Türkçe Açıklaması : “Her ikisi de Allah'ın emrine ram oldular. Babası oğlunu alnı
üzerine yatırdı. Biz ona: "Yâ İbrahim!" diye seslendik. "Rüyana sadakat gösterdin, işte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu gerçekten apaçık bir imtihandı.”
SÂFFÂT suresi, 107 - 110 Ayetler : “ Ve fedeynâhu bi zibhın azîm, ve tereknâ
aleyhi fîl âhirîn, Selâmun alâ ibrâhîm. Kezâlike neczîl muhsinîn”. Türkçe Açıklaması : “Biz oğluna bedel olarak ona büyük bir kurbanlık verdik. Sonra
gelenler arasında ona iyi bir ün bıraktık. Bizden selâm olsun İbrahim'e! İşte biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız”.
Sayfa 378
sınav gelir. Çünkü senin kurtuluşun onlarsız sağlanacaktır
unutma. Onlarsız sağlanacaktır.
- O zaman İbn-i Arabî’nin Kur’an’ı bize daha farklı bir
anlatımla doğruyu görmemize yardımcı oluyor diyebilirmiyiz?
- Şimdi İbn-i Arabi diye ayırmakla da olmaz, bütün
Kur’anlar hatta İbn-i Kesir’in Kur’an tefsiri de güzeldir, çoook
eskiye dayalı, güzeldir. Ondan sonra, yani, bu eskilere ait,
çünkü onlarda safilik vardı, ciddi emek vardı. Hep o insanların
eserlerini seçin, okumak istiyorsanız. Yeniler sadece hadislerle
toplanan, bilgilerle oluşturulmuştur, oysa onlar, Hayır, öyle
değil tam anlamıyla ilim sahibi kişilerdir ve özveriyle
çalışmışlardır. O müfessirleri hiç yabana atmayın.
- Yecüc’ü ve Mecüc’den bize kavim diye bahsediyorlar.
Siz insandaki iyi ve kötü huylar diye bahsettiniz.
- Sende öyle kavimler var ki oğul, kaç 22, kaç 42. Şimdi
benim söylediğim, onunla sınırlı değil, bir tek onunla sınırlı
değil. Öyle bozgunculuk yapmak için, dünya’ya gönderilecek,
gelecek varlıklar var ki? Onlarda yecüc mecücün bir parçası.
Bizdeki olumsuzluklarda, onun bir parçası. Her şey böyle
Dünya’ya ait değil, insana da ait.
Ağaçta ne varsa insanda o var. Toprakta ne varsa
insanda da o var. Hiç ayrı değiliz. Onun için bunu böyle
düşünün. Hem öyle yorumlayın, hem böyle düşünün, yani
geniş düşünün.
Öyle bozguncularla iç içe olacak ki insanoğlu. Şükürler
olsun ki Allah’ımın hep gönderilmiş, hep birinin yerine bir
başka veli, birinin yerine bir başka veli. İnsan-ı kamiller hep
yeryüzünde mevcut, huzuru sağlamaları için. Unutmayın,
huzuru sadece huzuru sağlamaları için, safiyet içinde olanları
korumaları için görevlendirilmiş. Ama yani bunlarla
karşılaşmayacak da değilsiniz, hep karşılaşılacak, ne zaman.
Kıyamete yakın bir zamanda. Bugün nasılsa o zamanda bir
kurtarıcı bir mevcut.
Sayfa 379
Desturu aldık söyletiriz dilleri, yeter derse sonra
inletiriz gönülleri. Ne edilmişse edilmiş, üstüne örtü çekilmiş.
Kaçının günahtan, vebalden. Ortak olmayın günaha, suça,
bilmeden. Biz yapmadık da diyebilirsiniz. İştirak etmek
günahın yarısına sahip çıkmaktır. Hal budur böyledir bilinmeli,
taş üstüne kilim serilmemeli.
Hay diyene selam, Hu diyene selam, Allah ile yürüyene,
rahmeti ilahi ile karşılık bulana, hem sondan hem baştan, Hak
ile olmaktan, müjde gelir ona.
Gelecek günlere hayır meşalesi uzatalım. Allah’a
emanet olunuz. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.