facebook baĞimliliĞi ve psİkolojİk dayaniklilik · analiz tekniği olarak pearson korelasyon...
TRANSCRIPT
T.C.
İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FACEBOOK BAĞIMLILIĞI VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK
PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI
KLİNİK PSİKOLOJİ BİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Mürüvvet Nil SOYSAL
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Ahmet AKIN
İSTANBUL–2016
TEZ TANITIM FORMU
ADI SOYADI : Mürüvvet Nil SOYSAL
TEZİN DİLİ : Türkçe
TEZİN ADI : Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık
ENSTİTÜ : İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ANABİLİM DALI : Klinik Psikoloji
TEZİN TÜRÜ : Yüksek Lisans
TEZİN TARİHİ : 10.02.2016
SAYFA SAYISI : 70
TEZ DANIŞMANI : Prof.Dr.Ahmet AKIN
DİZİN TERİMLERİ : Bağımlılık, Teknoloji Bağımlılığı, Facebook Bağımlılığı,
İnternet Bağımlılığı, Psikolojik Dayanıklılık, Kriz, Travma,
Şiddet, Sosyal Medya, Toplum Bilinci, Sosyal Destek.
TÜRKÇE ÖZET : Bu tez, “Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık”
konusuna yönelik niteliksel bir çalışmadır.
DAĞITIM LİSTESİ : 1. İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
2. Tez Danışmanı
Mürüvvet Nil SOYSAL
T.C. İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FACEBOOK BAĞIMLILIĞI VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK
PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI
KLİNİK PSİKOLOJİ BİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Mürüvvet Nil SOYSAL
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Ahmet AKIN
İSTANBUL–2016
BEYAN
Bu tezin hazırlanmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğu, başkalarının
eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta
bulunulduğu, kullanılan verilerde herhangi tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi
bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez olarak
sunulmadığını beyan ederim.
Mürüvvet Nil SOYSAL
…. /…../ 2016
T.C.
İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE
Mürüvvet Nil SOYSAL’ın “Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık” adlı
tez çalışması, jürimiz tarafından Psikoloji Anabilim Dalında Yüksek Lisans tezi
olarak kabul edilmiştir.
Başkan
Prof.Dr.Ahmet AKIN
(Danışman)
Üye
Yrd.Doç.Dr.Nadire Gülçin YILDIZ
Üye
Yrd.Doç.Dr.Fikri KÖKSAL
ONAY
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu
onaylarım.
... / … / 2016
Doç. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Enstitü Müdürü
I
ÖZET
Bu çalışmanın amacı; kullanıcıların Facebook bağımlılığı ve psikolojik
dayanıklılık seviyeleri arasındaki ilişkiyi ve Facebook bağımlılığı ve psikolojik
dayanıklılık seviyelerini yaş, cinsiyet, gelir, medeni durum, ebeveyn tutumları,
eğitim durumu değişkenleri açısından incelemek, aralarında istatistiksel ölçüde
anlamlı bir farklılaşma gösterip göstermediğini belirlemektir. Araştırmanın çalışma
grubu, 70 bayan ve 80 erkek olmak üzere toplam 150 kişiden oluşmaktadır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formu, Bergen Facebook
Bağımlılık Ölçeği ve Kısa Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği kullanılmıştır. Bergen
Facebook Bağımlılık Ölçeği 18 madde ve altı alt boyuttan, Kısa Psikolojik
Dayanıklılık Ölçeği 6 madde ve tek boyuttan oluşmaktadır. Araştırmada veri
analiz tekniği olarak Pearson Korelasyon katsayısı, t testi ve F (ANOVA) testi
kullanılmıştır. Veriler SPSS 11,5 programı ile analiz edilmiştir.
Kullanıcıların; Facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılık seviyelerinde
anlamlı bir ilişkinin varlığını test edebilmek adına yapılan korelasyon analizi
sonucunda, bu iki değişken arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu
görülmüştür. Araştırma sonucunda Facebook sosyal ağını kullanan kadın ve
erkeklerin, Facebook bağımlılık seviyeleri arasında cinsiyete göre anlamlı bir
farklılaşma olmadığı, kadın ve erkek çalışanların, psikolojik dayanıklılık seviyeleri
arasında cinsiyet açısından anlamlı bir farklılaşma olmadığı görülmüştür. Evli ve
bekâr çalışanların, Facebook bağımlılık seviyeleri ve psikolojik dayanıklılık
seviyeleri arasında medeni durum açısından anlamlı bir farklılaşma olmadığı
görülmektedir. Çalışanların yaş düzeyleri, ebeveyn tutumları ve gelir düzeyleri
açısından da Facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılık seviyeleri arasında
anlamlı bir farklılaşma olmadığı görülmüştür. Eğitim durumu açısından anlamlı bir
farklılaşma bulunmuş ve üniversite mezunu olan katılımcıların psikolojik
dayanıklılık seviyelerinin, lise mezunu olan katılımcılara göre daha yüksek olduğu
görülmüştür.
Anahtar Sözcükler: Bağımlılık, Teknoloji Bağımlılığı, Facebook
Bağımlılığı, İnternet Bağımlılığı, Psikolojik Dayanıklılık,
II
SUMMARY
The purpose of this study: to examine relations between Facebook users’
addiction and psychological resiliency level and to examine psychological
resiliency levels in terms of age, gender, income, marital status, parental
attitudes, education level variables; to determine, including statistical measure,
whether they make important differentiation or not. Working group of the study is
a total of 150 people, including 80 men and 70 women.
Bergen Facebook Addiction Scale and Short psychological resiliency Scale
were used in the research as Personal information form to collect data. Bergen
Facebook Addiction Scale consists of 18 items and six subscales; Short
psychological resiliency Scale consists of 6 items and one dimension. As data
analysis techniques, Pearson correlation coefficient, t-test and F (ANOVA) tests
were used. Data were analyzed with SPSS 11.5 program.
In order to test the presence of a statistically significant relationship, the
result of the correlated analysis was performed and it was seen that there was a
significant negative correlation between these two variables: Users’ Facebook
addiction and Users’ psychological resiliencylevel. In terms of gender, research
results showed that there is no significant differentiation of Facebook addiction
level between Facebook using women and men, and no significant differentiation
of psychological resiliency level between male and female users. In terms of
marital status, results showed that there is no significant differentiation of
Facebook addiction level between married and unmarried participants, and no
significant differentiation of psychological resiliency level between married and
unmarried participants. In terms of age levels, parental attitudes and income
levels, results showed that there is no significant differentiation of Facebook
addiction level and psychological resiliency level between participants. In terms
of Educational level, research results showed that there ıs significant
differentiation of psychological resiliency level between university graduates and
graduates from high school. University graduate participants were found to have
higher than those of participants who graduated from high school.
Key Words: Dependency, Addiction to Technology, Facebook Addiction,
Internet Addiction, psychological resiliency
III
İÇİNDEKİLER
SAYFA
ÖZET ................................................................................................................... I
SUMMARY ..........................................................................................................II
İÇİNDEKİLER .....................................................................................................III
KISALTMALAR LİSTESİ ................................................................................... VI
TABLOLAR LİSTESİ ........................................................................................ VII
EKLER LİSTESİ ................................................................................................ IX
ÖNSÖZ ............................................................................................................... X
GİRİŞ ...................................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM ..................................................................................................3
BAĞIMLILIK, İNTERNET KULLANIMININ ETKİLERİ SOSYAL MEDYA,
FACEBOOK VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK ...................................................3
1.1. BAĞIMLILIK VE DAVRANIŞSAL BAĞIMLILIK KAVRAMLARI ...................3
1.1.2. Internet Bağımlılığı ..............................................................................4
1.1.3. Sosyal Medya ......................................................................................5
1.1.4. Facebook Bağımlılığı ...........................................................................7
1.2. İNTERNETİN KULLANIMININ OLUMLU VE OLUMSUZ ETKİLERİ ...........11
1.2.1. Toplum Bilinci ve İnternet ..................................................................11
1.2.2. İşlemleri Kolaylaştırma Etkisi ve İnternet Teknolojisi ..........................12
1.2.3. İnternetin Bağımlılık, Şiddet, Kontrolsüz Alış-Veriş, Haberleşme ve
Hacker Etkisi ....................................................................................12
1.2.4. İnternetin Fiziksel, Psikolojik ve Sosyal Etkileri ..................................13
1.3. SOSYAL MEDYA VE FACEBOOK .............................................................14
1.3.1. Facebook Ağ Sitesinin Kuruluşu ........................................................14
1.3.2. Facebook Ağ Sitesinin Kullanım Alanları ve Kullananların Sayısı ......15
1.4. PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK.....................................................................16
1.4.1. Dayanıklılık Kavramı .........................................................................16
1.4.2. Psikolojik Dayanıklılık Kavramı ..........................................................17
1.4.3. Kriz ve Travma ..................................................................................17
1.4.4. Psikolojik Dayanıklılık ve A Tipi Kişilik ...............................................17
1.4.5. Olaylar ve Bireylerin Tepkileri ............................................................18
1.4.6. Bireylerin Kendilerini Toparlayabilme Gücü .......................................18
1.4.7. Masten ve Psikolojik Dayanıklılık .......................................................19
1.4.8. Şavaşmak veya Yenik Düşmek ile Psikolojik Dayanıklılık Ilişkisi .......20
1.4.9. Dayanıklılık, Ayakta Kalanlar Kavramı ...............................................20
1.4.10. Psikolojik Dayanıklılığı Etkileyen Faktörler.......................................21
1.4.13. Oluşan Olumlu Sonuçlar..................................................................24
İKİNCİ BÖLÜM ...........................................................................................26
PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK SÜRECİ, İÇSEL YETİLER, DIŞSAL YETİLER,
PSİKOLOJİK ANLAMDA DAYANIKLI OLAN BİREYLERİN, KENDİNİ
KORUYABİLEN KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ VE YURT İÇINDE VE YURT
DIŞINDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR ..............................................................26
2.1. PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK SÜRECİ, İÇSEL VE DIŞSAL YETİLER ..........26
2.1.1. Psikolojik Dayanıklılık Faktörleri .......................................................26
IV
2.1.1.1. İyimserlik ............................................................................. 26
2.1.1.2. Korkuyla Yüzleşmek ............................................................ 27
2.1.1.3. Vicdan, Doğru Olanı Yapmak .............................................. 27
2.1.1.4. İnanç ................................................................................... 27
2.1.1.5. Sosyal Destek ..................................................................... 27
2.1.1.6. Rol Modeller ........................................................................ 28
2.1.1.7. Egzersiz .............................................................................. 28
2.1.1.8. Beyin Sağlığı ....................................................................... 28
2.1.1.9. Bilişsel ve Duygusal Esneklik .............................................. 28
2.1.1.10. Anlama ve Gelişme ........................................................... 29
2.1.2. Psikolojik Dayanıklılığın Bileşenleri ........................................ 29
2.1.2.1. Kontrol................................................................................. 29
2.1.2.2. Bağlanma ............................................................................ 30
2.1.2.3. Meydan Okuma ................................................................... 30
2.2. PSİKOLOJİK ANLAMDA DAYANIKLI OLAN BİREYLERE AİT
ÖZELLİKLER .................................................................................................... 31
2.2.1. Ailelerle İlgili Özellikler ....................................................................... 31
2.2.2. Aile Dışındaki Sosyal Çevreye Ait Özellikler ...................................... 31
2.3. KENDİNİ KORUYABİLEN KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ ................................ 31
2.3.1. Kişisel Özellikler ................................................................................ 31
2.3.2. Sosyal özellikler ................................................................................ 32
2.3.3. Duygusal Özellikler............................................................................ 32
2.3.4. Bilişsel-Akademik Özellikler ............................................................... 32
2.4. PSİKOLOJİK DAYANIKLILIKLA İLGILI YURT İÇI VE YURT DIŞI YAPILAN
ARAŞTIRMALAR .............................................................................................. 33
2.4.1. Psikolojik Dayanıklılıkla İlgılı Yurt İçınde Yapılan Araştırmalar .......... 33
2.4.2. Psikolojik Dayanıklılıkla İlgılı Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar ........ 34
2.5. INTERNET BAĞIMLILIĞI ILE ILGILI ARAŞTIRMALAR ............................. 35
2.5.1. İnternet Bağımlılığı İlgılı Yurt İçi ve Yurt Dışındaki Araştırmalar ......... 35
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ............................................................................................. 39
FACEBOOK BAĞIMLILIĞI VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK KONUSUNDA
BİR UYGULAMA ............................................................................................... 39
3.1. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ....................................................................... 39
3.1.1. Araştırmanın Amacı ........................................................................... 39
3.1.2. Araştırmanın Önemi .......................................................................... 39
3.1.3. Araştırmanın Modeli .......................................................................... 41
3.1.4. Sayıltılar ............................................................................................ 41
3.1.5. Sınırlılıklar ......................................................................................... 41
3.1.6. Araştırmanın Evren ve Örneklemi ...................................................... 41
3.1.7. Araştırmanın Problemi ....................................................................... 42
3.1.8. Araştırmanın Hipotezleri .................................................................... 43
3.1.9. Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları ................................... 44
3.1.10. Bilgi Toplama Formu ....................................................................... 44
3.1.11. Araştırmanın Ölçekleri ..................................................................... 44
3.1.11.1. Bergen Facebook Bağımlılığı Ölçeği ................................. 44
3.3.11.2. Kısa Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ..................................... 44
3.1.12. İşlem ve Veri Analiz Teknikleri ......................................................... 45
3.2. BULGULAR VE YORUM ............................................................................ 45
V
3.2.1. Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık Değişkenlerin Analizi45
3.2.2. Facebook Bağımlılığı Açısından Katılımcıların Cinsiyet Değişkenine
Göre t-testi Analizi .............................................................................. 46
3.2.3. Psikolojik Dayanıklılık Açısından Katılımcıların Cinsiyet Değişkenine
Göre t-testi Analizi .............................................................................. 46
3.2.4. Facebook Bağımlılığı Açisindan Katılımcıların Medeni durum
Değişkenine Göre t-testi Analizi.......................................................... 47
3.2.5. Psikolojik Dayanıklılık Açısindan Katılımcıların Medeni durum
Değişkenine Göre t-testi Analizi.......................................................... 47
3.2.6. Facebook Bağımlılığı Açısından Lise ve Altı Ile Üniversite Mezunu
Katilimcilarin, Arasinda Eğitim Durumuna Göre t-testi Analizi ............. 48
3.2.7. Psikolojik Dayanıklılık Açısından Lise ve Altı Ile Üniversite Mezunu
Katılımcıların, Arasında Eğitim Durumuna Göre t-testi Analizi ............ 48
3.2.8. Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyeleri Yönünden Yaş
Aralıklarının ANOVA Analizi ............................................................... 49
3.2.9. Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri Yönünden Yaş
Aralıklarının ANOVA Analizi ............................................................... 50
3.2.10. Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyeleri Yönünden Gelir
Düzeylerine Göre Anova Analizi ......................................................... 51
3.2.11. Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri Yönünden Gelir
Düzeylerine Göre ANOVA Analizi ...................................................... 52
3.2.12. Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyeleri Yönünden Ebeveyn
Tutumlarina Göre ANOVA Analizi ...................................................... 53
3.2.13. Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri Yönünden Ebeveyn
Tutumlarina Göre ANOVA analizi ....................................................... 54
3.3. TARTIŞMA.................................................................................................. 55
3.4. SONUÇ VE ÖNERİLER .............................................................................. 60
KAYNAKÇA ...................................................................................................... 65
EKLER ................................................................................................................. -
EKA-1: Bergen Facebook Bağımlılık Ölçeği ..................................................... -
EKA-2: Kisa Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ........................................................ -
VI
KISALTMALAR LİSTESİ
A.G.E. : ADI GEÇEN ESER
İ.İ.B.F. : İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
S. : SAYFA
SS. : SAYFALAR
VB. : VE BENZERİ
VD. : VE DEVAMI
VII
TABLOLAR LİSTESİ
SAYFA
Tablo-1 Katılımcıların Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık Puanlarının
Karşılaştırılmasına Yönelik Korelasyon Analizi Tablosu ......................45
Tablo-2 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Cinsiyet Açısından
İncelenmesine Yönelik t Testi Sonuç Tablosu .......................................46
Tablo-3 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Cinsiyet Açısından
İncelenmesine Yönelik t Testi Sonuç Tablosu .......................................46
Tablo-4 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Düzeyinin Medeni Durum Açısından
İncelenmesine Yönelik t Testi SonuçTablosu .......................................47
Tablo-5 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Medeni Durum
Açısından İncelenmesine Yönelik t Testi Sonuç Tablosu ......................47
Tablo-6 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Düzeyinin Eğitim Seviyesi Açısından
İncelenmesine Yönelik t Testi Sonuç Tablosu .......................................48
Tablo-7 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Eğitim Düzeyi
Açısından İncelenmesine Yönelik t Testi SonuçTablosu .......................48
Tablo-8 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Farklı Yaş Aralığındaki
Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları ..........................................49
Tablo-9 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Farklı Yaş Aralılığındaki
Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi Sonuç Tablosu .....49
Tablo-10 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Yaş
Aralığındaki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları .......................50
Tablo-11 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Yaş
Aralılığındaki Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi
Sonuç Tablosu .....................................................................................50
Tablo-12 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Farklı Gelir
Düzeyindeki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları ......................51
Tablo-13 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Farklı Gelir
Düzeyindeki Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi Sonuç
Tablosu ................................................................................................51
Tablo-14 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Gelir
Düzeyindeki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları ......................52
Tablo-15 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Gelir
Düzeyindeki Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi Sonuç
Tablosu ................................................................................................52
VIII
Tablo-16 Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyelerinin Farklı Ebeveyn
Tutumlarındaki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları ..................53
Tablo-17 Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyelerinin Farklı Ebeveyn
Tutumlarındaki Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi
Sonuç Tablosu .....................................................................................53
Tablo-18 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Ebeveyn
Tutumlarındaki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları ..................54
Tablo-19 Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri Yönünden Farklı Ebeveyn Tutumlarına
Sahip Katılımcıların Puanlarının Sınanmasına Ilişkin Varyans Analizi
Sonuç Tablosu .....................................................................................54
IX
EKLER LİSTESİ
EK A-1: Bergen Facebook Bağımlılık Ölçeği
EK A-2: Kisa Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği
X
ÖNSÖZ
Tez konumun belirlenmesinde ve tezimin hazırlanma sürecinde, önerileri ve
katkılarıyla bana yardımcı olan değerli hocam ve tez danışmanım, Prof. Dr.
Ahmet AKIN’a, şükranlarımı sunuyorum. Yüksek lisans eğitimim ve tez
aşamasında değerli katkılarından dolayı İstanbul Gelişim Üniversitesi hocalarıma
teşekkür ederim. Değerli eşim Doç.Dr. Fikri SOYSAL’a ve oğlum Ahmet Emin
SOYSAL’a, tez çalışmam sırasında bana vermiş oldukları maddi, manevi her
türlü destekleri için teşekkür ederim.
Mürüvvet Nil SOYSAL
1
GİRİŞ
İletişim teknolojilerindeki yeni gelişmeler, kullanıcılarına duygu ve düşüncelerini
paylaşabilmelerinde hız ve kolaylık sağlamaktadır. İnternet kullanımının
yaygınlaşmasıyla birlikte, Facebook, YouTube, Linkedin gibi sitelerin kullanıcı
sayıları dünya çapında büyük bir hızla artmaktadır. Online iletişim sonucu, gerçek
dünya ve sanal dünya arasındaki fark giderek azalmaktadır. Kullanıcılar siber
ortamda kolayca iletişim kurabilmekte duygu ve düşüncelerini paylaşabilmektedirler.
Bilgisayar ağları ve iletişim teknolojileriyle oluşturulan bu sanal dünyada, tarihte
rastlanılmadığı şekilde milyonlarca insan bir araya gelerek sanal gruplar
oluşturabilmektedir. Sosyal paylaşım siteleri İletişim teknolojilerindeki bu gelişmeyle
birlikte doğmuş ve çoğalmıştır. Kullanıcılar, sosyal paylaşım sitelerinde dünyanın
birçok yerinden insanlarla arkadaşlık kurabilmekte duygu, düşünce, deneyimlerini
aktarabilmekte, fotoğraf, video, resim, müzik gibi paylaşımlarda da
bulunabilmektedir. Bireyler, sosyal paylaşım sitelerinde zamanının büyük bir kısmını
geçirebilmektedir. Sosyal paylaşım sitelerini kullanan insanların sayısı, tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de hızla artmaktadır. Günümüzde sosyal paylaşım ağlarındaki
bu artış ve çeşitlilikle birlikte, insanların kendilerini rahatça ifade edebilmeleri,
eğlenerek stres atabilmeleri, ortak hedef ve görüşler belirleyerek gruplaşmaları söz
konusudur.
Günlük hayatımızı derinden etkileyen ve yönlendiren sosyal paylaşım
sitelerinden en çok bilineni, geniş bir üyeye sahip olan Facebook paylaşım sitesidir.
Facebook, diğer sitelerin sundukları genel hizmetlerden farklı olarak üyelerine;
kullanıcı şifresi, anlık mesajlaşma, görüntülü konuşma, mobil cihazlarla uyum hizmeti
vermektedir. Connect uygulamasıyla da diğer web sitelerine tek bir dokunuşla giriş
yapabilme ve onları diğer üyelerle paylaşabilme gibi imkanlar sunarak hizmetlerini
çeşitlendirmiştir. Sağlanan bu hizmetler günlük yaşantıda, Facebook’un aşırı
kullanımını özendirerek, insanların, sosyal, mesleksel ve özel yaşamlarında
olumsuzluklara ve kayıplara neden olabilmektedir. Klinisyenler ve araştırmacılar
tarafından bu tür sorunları yaşayan bireylerde psikolojik rahatsızlıkların da
gözlenebileceğinin bildirilmesiyle bağımlılık gibi bir patoloji gündeme gelmiştir.
2
Facebook bağımlılığı yeni bir araştırma konusu olarak litaratürde yerini almaya
başlamıştır1.
Teknoloji ve sosyal ağların kullanımı, gelişmişliğin ve çağdaşlaşmanın bir
boyutu olarak hayatımızı kolaylaştırsa bile, bilinçsizce kullanıldığında, kullanıcılarda
birtakım sorunları ve riskleri de beraberinde getirerek bağımlılığa dönüşebilmektedir.
Yapılan araştırmalar; internetin sosyal ve kültürel yapıyı değiştirmeye
başladığını göstermektedir. Kişilerin Facebook bağımlılık seviyeleri psikolojik
dayanıklıklarını olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Dayanıklılık seviyesi düşük olan
bireylerde, dışsal kontrol odağı, uzaklaşma ve değişikliğe karşı direnç ortaya çıkar2.
Psikolojik dayanıklılık gösteren bireyler, hayatı sorgulayarak yaşam sürdürmeyi
tercih etmektedirler. Bundan dolayı Facebook bağımlılığı ile psikolojik dayanıklılık
arasında anlamlı bir ilişki olabilir.
1 E. Çam ve O. İşbulan, ‘’A New Addıctıon for Teacher Candıdates: Socıal Networks’’, The
Turkish Online Journal of Educational Technology, 2012, 14-19, s. 16. 2 Uğur Gürgan, Grupla Psikolojik Danışmanın Üniversite Öğrencilerinin Yılmazlık Düzeyine Etkisi
Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2006, s. 23, (Yayımlanmamış Doktora Tezi).
3
BİRİNCİ BÖLÜM
BAĞIMLILIK, İNTERNET KULLANIMININ ETKİLERİ, SOSYAL MEDYA,
FACEBOOK VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK
1.1. BAĞIMLILIK VE DAVRANIŞSAL BAĞIMLILIK KAVRAMLARI
Bağımlılık, bireyin son vermek adına birçok kez girişimde bulunduğu halde,
kullandığı maddeyi bırakamaması ve tolerans geliştirerek maddenin dozunu
arttırması durumudur. Madde kullanan bireyler, zararlarının bilincinde olduğu halde,
kullanmaya devam etmekte, vaktinin çoğunu madde kullanımını planlayarak ve
arayarak geçirmektedir. Bağımlılık, madde kullanımının bırakıldığı zaman yoksunluk
durumunun ortaya çıkması ile alakalı bir durumdur3.
Bağımlılık tanımı düşünüldüğünde, öncelikle aklımıza hep madde bağımlılığı
kavramı gelir. İlk akla gelen; esrar, eroin, kokain, alkol, sigara gibi kimyasal madde
kullanımıdır. Bağımlılık tek boyutlu bir kavram olmadığından bu durum, internet
bağımlılığı4, kumar bağımlılığı5, yemek bağımlılığı ve bilgisayar oyun bağımlılığı6 gibi
farklı bağımlılık türlerini de ortaya çıkarmıştır. İnternet; çevremizdeki insanların
günlük yaşantılarında görebileceğimiz üzere, alışveriş yapma, telefon, bilgisayar ile
diğer teknolojik cihazların kullanımı ve birçok konudaki davranış ve alışkanlıklarında
büyük değişiklikler meydana getirmektedir. Bağımlılık günümüzde tek boyuttan
oluşan bir kavram olarak görülmediği için, tanımını yapmak da oldukça güç bir durum
haline gelmiştir7.
Bağımlılık kavramının; madde bağımlılığı ve davranışsal bağımlılık olmak
üzere iki ana başlık altında tanımlandığı görülmektedir. Madde bağımlılığı;
uyuşturucu madde, herhangi bir besin, nesne karşısında insanların bağımlı duruma
gelmesidir. Çikolata, kahve, çay gibi bazı gıda maddeleri ile sigara, alkol benzeri
uyuşturucu veya kimyasal maddeler kavram olarak madde bağımlılığı içerisinde ele
3 Kültegin Ögel, İnsan, Yaşam ve Bağımlılık Tartışmalar ve Gerekçeler, IQ Kültür Sanat
Yayıncılık, İstanbul, 2001, s. 112. 4 Kimberly Young, Caught in the Net: How to Recognize the Science of Internet Addiction and a
Winning Strategy for Recovery, John Wiley & Sons Publications, New York, 1998, s. 123. 5 Mark Griffiths, “Internet gambling: Issues, concerns and recommendations”, Journal of
CyberPsychology & Behavior, 2003, 6 (6), 557-568 s. 559. 6 Mark Griffiths, “Internet addiction: Time to be taken seriously?”, Addiction Research, 2000,
413-418, s. 416. 7 Melek Kalkan, Canan Kaygusuz, İnternet Bağımlılığı, Anı Yayıncılık, Ankara, 2013, s. 22.
4
alınmaktadır. Yapılan araştırmalar bağımlılığın sadece, besin ya da uyuşturucu ve
kimyasal maddelerle sınırlı olmadığını göstermektedir. Uygulanmadığında size
sıkıntı ve huzursuzluk hissi veren, günlük yaşamdan zevk alınmamasına sebep olan
bazı durumların da bağımlılık olarak tanımlanabileceğini araştırmalar ortaya
çıkarmıştır. Bu tür bağımlılıklara davranışsal bağımlılık denilmektedir. Davranışsal
bağımlılık; gerçekleştirilen davranışın normal ya da anormal bir durumda
uygulanması sonucu kişinin fiziksel, psikolojik işlev ve yapılarında dengesizliğe
neden olması, düzeninin bozulması ve ortama uyum sağlayamaması olarak
belirtilmektedir. Davranışsal bağımlılık tanımı içerisinde internet, kumar bağımlılığı,
sosyal medya, Facebook ve teknoloji bağımlılığı gibi bağımlılık türleri de yer
almaktadır8.
1.1.1. Teknoloji Bağımlılığı
Davranışsal bağımlılık türleri içerisinde, kimyasal madde içermeyen
bağımlılıklardan birisi de teknoloji bağımlılığıdır. Teknolojik bağımlılıklar,
pasifleşmeye yol açan televizyon izleme tarzında ya da kullanıcının aktivitesine
dayalı bilgisayar oyunları şeklinde ortaya çıkabilmektedir9.
Robins (2013), teknolojideki gelişmeler, bireylerin üzerinde ekseriyetle büyük
bir güç ve ebedi bir kudrete sahip olma arzusu uyandırmaktadır. Günümüz
teknolojisinin bize sunduğu imkanlar, özellikle ergenlik çağını yaşayan çocukların,
ayaklarını yerden kesme heyecanıyla birlikte sonsuz güç ve yeteneğe sahip olacağı
duygusunu sağlayan bir içerik taşır10.
1.1.2. İnternet Bağımlılığı
İnternet bağımlılığı kavramı, teknoloji bağımlılığı olarak da ele alınmaktadır11.
Internet ve teknoloji bağımlılığı, kişinin kontrolsüzce bir davranışta bulunması ve o
davranışı gerçekleştirmekten kendini alıkoyamaması ve bağımlısı olduğu teknolojik
ürüne ulaşamadığında yoksunluk hissini yaşadığı bir durumu ortaya koymaktadır12.
8 Özcan Köknel, Bağımlılık: Alkol ve Madde Bağımlılığı. Altın Kitaplar, İstanbul, 1998, s. 89. 9 Özden Arısoy, “İnternet Bağımlılığı ve Tedavisi”, Psikiyatride güncel yaklaşımlar, 2009, 1:
55-67, s. 59. 10 Kevin Robin, İmaj: Görmenin kültür ve politikası, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2013, s. 35. 11 Young, a.g.e., s. 19. 12 Griffiths, a.g.e., s. 418.
5
Yapılan araştırmada; aşırı internet kullanan kişilerde, internette tanımadıkları
insanlarla iletişim halinde bulunmalarından dolayı depresyon seviyelerinde yüksek
miktarda artış tespit edilmiştir13. Griffiths (2000)’e göre, aşırı internet kullananların,
interneti diğer bağımlılıklarını tatmin etmek için uygun bir ortam olarak gördüklerini
belirtmektedir14.
(Griffiths, 2000b,) gore Teknolojik ve davranışsal bağımlılığın temel bileşenleri
olan fiziksel ve ruhsal bağımlılık ölçütleri şunlardır15;
1. Bilişsel meşguliyet: Kişinin günlük yaşamında istek duyduğu,
gerçekleştirmediğinde sıkıntı yaratan duygu ve düşüncelerini kontrol eden
takıntılarının olması.
2. Duygudurum değişikliği: Gerçekleştirmiş olduğu bir davranışın sonunda
kişinin duygu durumunun değişmesi, online olduğu sürece duygusal olarak canlı ve
enerjik olmasıdır.
3. Tolerans geliştirme: Tekrar aynı etkiyi yaşayabilmesi için belirli bir eylemin
miktarını giderek artırmasıdır.
4. Geri çekilme belirtileri: Bir davranış yapılmadığında ya da engellendiğinde
karamsarlık, sinirlilik titreme gibi hoş olmayan duygu ve fiziksel etkilerin ortaya
çıkmasıdır.
5. Çatışma: Bağımlı kişilerin, aile, sosyal yaşam, okul ve iş hayatında çatışma
problem ve sıkıntı yaşamasıdır.
6. Nüksetme: Yıllar süren direnç ve kontrolden sonra, aynı eyleme tekrar en
uç seviyede geri dönülmesidir.
1.1.3. Sosyal Medya
Hızlıca her yerde ve her durumda internet üzerinde çevrimiçi olmak toplum için
vazgeçilmez bir hale gelmiştir. Online iletişim ile bereber bilgileri paylaşmanın
mümkün hale gelmesi, iletişime geçmenin kolaylaştığını göstermektedir. Sosyal
medya; kullanıcılara, sanal ortamda bir araya gelerek, yazışarak, resim ve video
paylaşımında bulunarak iletişim kurmasına olanak sağlamaktadır. Sosyal medyanın,
günlük yaşamdaki aktif kullanımı dışında, çoğunlukla eğitim amaçlı kullanılması
13 Kyunhee Kim, Eunjung Ryu, Mi Chon Chon, Eun Ja Yeun, So Young Choi, Jeong Seok Seo
and Bum Woo Nam, ‘’Internet Addiction in Korean Adolescents and Its Relation to Depression and Suicidal Ideation: A Questionnaire Survey’’, International Journal of Nursing Studies, 43 (2), 2006, 92-122, s. 98
14 Griffiths, a.g.e., s. 417. 15 Widyanto and Griffiths, a.g.e.,ss. 415-416.
6
gündeme getirilen bir konu olmaya başlamıştır. Ajjan ve Harsthone (2008), sosyal
ağların, eğitim amaçlı olarak kullanılmasının faydalı olacağını belirtmişlerdir16.
Bazı araştırmacılar dışa dönüklüğün, internet kullanımı ile pozitif bir ilişkisi
olduğunu ortaya koymaktadır. Diğer taraftan, içe dönük kişilerin sosyal medyayı
sosyal denge kurmak adına ve dışa dönük kişilerin de sosyal medyayı sosyal gelişim
bakımından kullandıkları düşünülmektedir17. Sosyal medyaya bağımlılık konusunda,
bağımlılık eğiliminin dışa dönüklük ile pozitif ve vicdanlılık ile negatif bir ilişkisi olduğu
da ileri sürülmektedir. Dışa dönüklük, nevrotiklik ile deneyimlere açıklık özelliklerinin
tamamının sosyal medya kullanım sıklığı ile pozitif bir ilişkisi olduğu saptanmıştır18.
Çam (2012); öğretmen adayları ile yürüttüğü çalışmada elde edilen bulgular,
Facebook bağımlısı kişilerin özelliklerini ortaya koymuştur. Cinsiyet açısından
erkekler lehine bağımlılık seviyesi yüksek bulunmuştur. Yapılan çalışmada, bağımlı
kişilerin Facebook kullanımlarından dolayı akademik başarıları düşebilmektedir.
Bağımlılık seviyelerine göre yapmaları gerekli iş varken, Facebook’daki mesajlarını
kontrol etmeden işe başlayamamaktadır. Bu durum iş performansı ve üretkenliklerini
olumsuz yönde etkilemektedir. Herhangi biri Facebook’ta ne yaptıklarını sorduğunda
savunmacı ve gizleyici olmakta, ayrıca birbirlerinin tekrar Facebook’a gireceklerini
önceden sezmektedirler. Facebook’ta geçirdikleri zaman miktarını sınırlamaya
çalışsalar da başarısız olurlar. Facebook’ta ne kadar süre kaldıklarını söylemek
istemezler. Bağımlılık nedeniyle arkadaşlarıyla dışarı çıkmak yerine Facebook’ta
vakit geçirmeyi tercih ederler19.
Andreassen ve ark. (2012); Facebook bağımlılığının, kimyasal bir madde
içermemesine rağmen, alkol veya uyuşturucu maddedeki gibi benzer patolojiler
ortaya çıkardığını belirtmiştir20.
16 Haya Ajjan and Richard Hartshorne, “Investigating Faculty Decisions to Adopt Web 2.0
Technologies: Theory and Empirical Tests”, Internet and Higher Education, 2008, 11, 71-80, s. 76. 17 Daria Kuss, Mark Griffiths, “Online Social Networking and Addiction: A Review of the
Psychological Literatüre”, International Journal of Environmental Research and Public Health, ülke 2011, 8, 3528-3552, s. 3539.
18 Kathryn Wilson, Stephanie Fornasier and Katherine White, “Psychological predictors of young adults’ use of social networking sitesi”, Cyberpsychology, Behavior and Social Networking, Avustralya, 2010, 13, 173-177, s. 175.
19 Çam, a.g.e.,s. 37. 20 Cecilie Schou Andreassen, Torbjorn Torsheim Brunborg, Scott Geir and Stale Pallesen,
Development of a Facebook Addiction Scale, Psychological Reports. Norveç, 2012, 110 (2), 501-517, s. 509.
7
1.1.4. Facebook Bağımlılığı
Facebook kullanıcılarının birçoğunu üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Bu
kategorideki bireyler için Facebook günlük faaliyetlerinin bir parçası haline gelmiştir.
Sosyal ağ sitelerinde arkadaşları bulunan bireylerin, sosyal etkileşimleri olumlu bir
şekilde değişmektedir. Facebook olağanüstü popülerliğiyle yakınlarımız ve
arkadaşlarımızla kurduğumuz iletişim yollarında; bilgiye ulaşmada ve dünyada
meydana gelen olayları daha yakından izlemede bazen bu olaylara katılma
yollarında devrim yapmıştır. Facebook kullanıcılarına, kişisel bilgileriyle birlikte
kimliklerini arkadaşlarına, aile üyelerine, iş arkadaşlarına ve hatta yabancılara
sunmalarına olanak sağlayan teknolojik özellikler sunar. Facebook üyeleri, diğer
üyelerle durum güncellemesi, fotoğraf, video paylaşabilir, mesajlaşabilir ve daha
birçok faaliyeti gerçekleştirebilirler. Ayrıca kullanıcılar isterlerse, fotoğraflarını,
videolarını ve ağdaki durumlarını gizleyebilirler21.
Facebook; her geçen gün daha çok insan için ilgi çekici hale gelmektedir.
Birçok insan zamanla Facebook bağımlısı oluyor; çünkü Facebook kullanıcılar için
arkadaşları ve aileleriyle temasta kaldıkları büyük bir sosyal ağdır22. Facebook,
dünya genelindeki kullanıcı sayısıyla sosyal ağların en popüleri olarak
bilinmektedir23. Araştırmacılar, Facebook kullanımını belirli kişisel özelliklerle
ilişkilendirmektedir. Sosyal ağlar, bireyi kendi özbenliği ile kaynaştırarak, arzu ettiği
şekilde, başkalarına gösterme fırsatı vermesinden dolayı, ileri derecede narsist
kişiler, sosyal ağlarda daha aktif olma eğilimindedir. Bunun anlamı şu ki, kişiler
günlük hayatta olmak istedikleri kişiyi sosyal medya üzerinden yaratabilmektedir.
Örneğin, günlük hayatta kişi yüz yüze iletişim kurarken, fazla konuşkan
olmadığından söylemek istediklerini ifade edemezken, sosyal medya üzerinde
oldukça sosyal bir kişi olarak kendini yansıtabilmektedir. Ya da tam tersi, günlük
hayatta aktif iletişim kurabilen bir kişi, sosyal medyada gizlenebilmektedir. Sosyal
yaşamında, itibar görmeyen veya bu anlamda tatmin olmayan kişiler de sosyal
medya üzerinden yaptığı paylaşımlar ile beğeni toplayan bir kişi halini alabilmektedir.
Güncel araştırmalar, sosyal ağ kullanımının, gerçek yaşam gruplarında gerileme,
21 Lee Bee Hian, Sim Li Chuan, Mon Kiat Trevor & Benjamin Detenber, “Getting to know you:
exploring the development of relational ıntimacy in computer‐mediated Communication”, Journal of Computer‐Mediated Communication, ülke 9 (3), 2004, 1-17, s. 12.
22 Benjamin Omolayo, Shyngle Balogun, Olajumoke Omole, ‘’Influence of Exposure to Facebook on Self-Esteem”, European Scientific Journal, Nijerya, 2013, Vol 9,11.
23 Kuss, Griffiths, a.g.e., s. 3540.
8
akademik performansta düşme, ilişkilerde sorun yaşamak gibi birçok olumsuz
durumlara yol acabileceğini belirlemiştir24.
ABD’deki Boston Üniversitesi’nden James E. Katz önderliğinde; insan
davranışlarının, sosyal medya kullanımından nasıl etkilendiği ile ilgili incelemeler
yapılmıştır. 2011 yılında, Facebook’da profili bulunan 1160 üye araştırmada
incelenmiştir. Araştırma sonucunda, Facebook kullanan kişilerin eşlerini terk etme
olasılığının, kullanmayanlara oranla yüzde 32 daha fazla olduğu vurgulanmıştır25.
Balcı ve Gölcü (2013)’nün; 903 üniversite öğrencisi ile yürüttüğü ve Facebook
bağımlılığını konu alan çalışmasında, öğrencilerin Facebook kullanım özellikleri
araştırılarak belirlenmiştir. Buna göre, erişilen cihaz türünün de sorgulandığı
araştırmada, öğrencilerin %54,4’ünün sadece bilgisayar, %16,3’ünün cep telefonu ve
%29,2’sinin hem bilgisayar hem cep telefonu ile Facebook’a bağlandığı tespit
edilmiştir26.
Balcı ve Tiryaki (2014)’nin; lise öğrencilerinin Facebook kullanımlarını ve
bağımlılıklarını araştırdığı çalışmasında ise, öğrencilerin Facebook’a hangi cihazlarla
bağlandıkları sorgulandığında: %24,5’inin sadece bilgisayar, %22,1’inin sadece cep
telefonu ve %53,4’ünün hem bilgisayar hem cep telefonu ile bağlandıkları
bulunmuştur. Araştırmalar farklı örneklemlerde yapılsa da, Facebook’a bir sene
içinde hem bilgisayar hem cep telefonu ile bağlanma oranınında kayda değer bir
artış görülmüştür. Facebook sosyal paylaşım sitesine, erişim oranındaki hızlı artıştan
dolayı, araştırmaların güncel olarak yenilenmesinin gerektiği vurgulamıştır27.
Folaranmi (2013); 994 Nijeryalı üniversite öğrencisi ile yürüttüğü ve Facebook
kullanım özelliklerini incelediği çalışmasında, öğrencilerin ne sıklıkta Facebook
hesaplarını kontrol ettikleri sorgulanmıştır. Buna göre: Öğrencilerin %31’i 98 “saat
içinde”, %22,3’ü “iki saat arayla”, %22’si ise “her gün” Facebook hesaplarına eriştiği
24 Kuss, Griffiths, a.g.e., s. 3542. 25 http://www. e-psikiyatri. com/facebook-evliliginizi-olduruyor-olabilir-51057 (Erişim Tarihi:
11.02.2016). 26 https://www.selcuk.edu.tr/iletisim/gazetecilik/akademik_personel/bilgi/5568/tr (Erişim Tarihi:
14.02.2016). 27 Şükrü Balcı, Salih Tiryaki, “Facebook Addiction among High School Students inTurkey’’, IISES
the International Institute of Social and Economic Sciences: Vienna 10th Academic Conference, Austria, 2014, 120-134, s. 129.
9
ortaya çıkmıştır. Ayrıca, sosyal medyanın haftalık kullanım süresinin araştırıldığı
birtakım çalışmalara da rastlanmaktadır (Balcı ve Gölcü, 2013; Balcı ve Tiryaki,
2014). Üniversite öğrencileri ile yürütülen ve Facebook bağımlılığına odaklanan bir
araştırmada: öğrencilerin %13,8’inin haftada 1 gün, %26,1’inin haftada 2-3 gün,
%27,6’sının haftada 4-5 gün, %32,5’inin ise her gün Facebook’a bağlandığı
bulunmuştur (Balcı ve Gölcü, 2013). Başka bir çalışmada: Öğrencilerin %6,9’unun
haftada 1 gün, %19,1’inin haftada 2-3 gün, %29,9’unun haftada 4-5 gün, %44’ünün
ise her gün Facebook’a bağlandığı belirlenmiştir. Bu çalışmalar da, haftalık olarak ne
sıklıkta Facebook’a bağlanıldığı belirlenmeye çalışılmış olup, kişilerin kaç saatlerini
Facebook’ta geçirdiklerine değinilmemiştir. Özellikle günlük olarak Facebook’a
bağlananların ne kadar süre bu ortamda kaldıklarının belirlenmesi, bağımlılığı
belirlemede önem arz etmektedir28.
Diğer taraftan Mazman (2009)’ın çalışmasında ise, Facebook’un
benimsenmesine etki eden faktörler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sosyal ağların
benimsenmesi sürecine etki eden faktörleri ortaya koymaya yönelik bir ölçeğin
geliştirilmesini amaçlayan çalışmada, sosyal ağlardan en yaygın ve yoğun şekilde
kullanılan Facebook uygulaması ele alınmıştır. Araştırmada veriler; Facebook’a
üyeliği olup web ortamında yayımlanan ölçme aracını tamamlayan, 606 Facebook
kullanıcısından toplanmıştır. Mazman (2009)’a göre, sosyal paylaşım siteleri, farklı
çalışmalarda ele alınmıştır. Araştırmalar ekseriyetle, arkadaşlık ilişkileri, bireylerin
performansları, birbirleri üzerindeki etkilerinin kontrolü, kimlik yönetimi, ağ yapıları,
kullanıcıların bir takım özelliklerini içeren konulardan oluşmaktadır. Günlük
yaşantımızda etkin bir şekilde kullanılan, yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline
gelen sosyal ağların bu kadar hızlı benimsenmesinin altında yatan faktörlerin
belirlenmesi ile ilgili çalışmaların azlığı dikkat çekicidir29. Sosyal medya bağımlılığını
yeniden yorumlamayı amaçlayan bir başka çalışmada sosyal medyayı aşırı
kullananlarla gerçekleştirmiş olup, sosyal medya bağımlılığına klinik bakış açısından
farklı olarak, yönetim bakış açısı ile bakarak, tüketici davranışlarını anlamaya
çalışmıştır30.
28 Balcı, Tiryaki, a.g.e.,s. 125. 29 Sacide Güzin Mazman, Sosyal Ağların Benimsenme Süreci ve Eğitsel Bağlamda Kullanımı.,
Hacettepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2009, s. 29, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
30 http://jcmc.indiana.edu/vol13/issue1/boyd.ellison.html (Erişim Tarihi: 11.02.2016).
10
Kittinger, Correia ve Irons (2012), Facebook kullanımı ile problemli internet
kullanımı arasındaki ilişkiyi inceledikleri araştırmasında, 281 üniversite öğrencisi ile
çalışılmış ve araştırma sonucunda, katılımcıların oldukça büyük bir azınlığının
internete bağlı problemler yaşadığı tespit edilmiş, Facebook kullanımının internet
bağımlılığı belirtilerine önemli katkılar sağlayacağı vurgulanmıştır31.
Facebook’un eğitim amaçlı kullanılmasından, öğrenciler açısından yararlı
olduğunu fakat öğretmenlerin ve aynı şekilde öğrencilerin de çok daha dikkatli
olunması gerektiğini belirtmişlerdir. Araştırma sonucunda elde edilen verilere göre
öğrencilerin çalışmada Facebook hakkında genellikle olumlu düşüncelere sahip
oldukları, fakat aynı zamanda Facebook’un bağımlılık yaptığı gibi bazı olumsuz
yargılarda bulundukları da vurgulanmıştır32.
Aslan (2011), İnternet bağımlılığınının, kadınlara göre erkek akademisyenlerde
daha fazla olduğunu, internet bağımlılığı olan bireylerin daha çok akşam ve gece
saatlerinde online olduklarını ve internette geçirilen süre arttıkça bağımlılık düzeyinin
de arttığı belirlenmiştir33. Çam (2012)’ın, öğretmen adayları ile Facebook
bağımlılıklarını ölçmeye yönelik yaptığı çalışmada, erkeklerin kızlara ve üst sınıfların
alt sınıflara kıyasla Facebook bağımlılıklarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir34.
Seferoğlu ve Yıldız (2013), Internet bağımlılığı ve Facebook kullanımı ile ilgili
beş farklı ilden, beş ve altıncı sınıf 351 öğrenci üzerinde yaptıkları araştırmasında,
öğrencilerin % 85,5 ‘inin bağımlılık seviyesinde olmadığını; ancak internet bağımlılığı
ile Facebook kullanım sıklığı arasında anlamlı ve doğru yönde bir ilişki olduğu
belirlenmiştir. Facebook’da profili bulunan kullanıcıların, internet bağımlılığı
puanlarının, Facebook profili bulunmayanlardan daha yüksek olduğu belirtilmiştir35.
31 http://yunus.hun.edu.tr/~sadi/yayin/Seferoglu-Yildiz_Dijital-Cagin-Cocuklari_Ilet_ve_Diplomasi-
2013.pdf (Erişim Tarihi: 15.02.2016). 32 Uğur Doğan, “Lise Öğrencilerinin Sosyal Ağ Siteleri Kullanımının Mutluluk, Psikolojik İyi-Oluş
ve Yaşam Doyumlarına Etkisi: Facebook ve Twitter Örneği”, Eğitim ve Bilim, Ankara, 2016, Cilt: 41, 217-237, ss. 217-218.
33 Sinan Aslan, Akademisyenlerde İnternet Bağımlılık Düzeyleri ve Buna Bağlı Oluşabilecek Sağlık Sorunları Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Malatya, 2011, s. 12 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
34 Çam, a.g.e.,s. 56. 35 http://www.iletisimvediplomasi.com/dijital-cagin-cocuklari-ilkogretim-ogrencilerinin-facebook-
kullanimlari-ve-internet-bagımllıkları-uzerine-bir-arastirma-doc-dr-suleyman-sadi-seferoglu-uzman-hatice-yildiz/ (Erişim Tarihi: 15.02.2016).
11
Araştırmacılar; Facebook kullanıcılarının kişilik özelliklerini belirlemek üzere;
yaşları 18-44 arasındaki bireylerde bir modelleme çalışması yapmıştır.
Araştırmacılar, aşırı düzeyde Facebook kullanan kişilerin az olanlara kıyasla daha
dışa dönük ve narsist olabildiklerini, gerçek yaşamda çoğunlukla yalnız bireyler
olduklarını ve daha az sorumluluk üstlendiklerini belirtmişlerdir. Facebook
kullanımının, yaşam memnuniyetini olumlu yönde etkilemesine karşın, akademik
başarıyı olumsuz yönde etkilediğini belirlemişlerdir. Akdemir (2013) de, ilköğretim
öğrencileri üzerinde yaptığı araştırmasında; Facebook kullanımının okul başarısını
olumsuz etkilediği sonucunu ortaya koymuştur36. Yapılan çalışmalar, Facebook’un
akademik başarıyı düşürdüğü, gerçek yaşamda insanları asosyal hale getirdiği
şeklindedir. Facebook’ta online olma süresi uzadıkça bu sosyal ağa bağımlılık düzeyi
artmaktadır. Facebook bağımlılığı kavramından önce bağımlılık kavramı üzerinde
durmak gerekmektedir37.
1.2. İNTERNETİN KULLANIMININ OLUMLU VE OLUMSUZ ETKİLERİ
1.2.1. Toplum Bilinci ve İnternet
İnternetin Kullanımının Olumlu ve Olumsuz Etkileri: İnternet, hayatımıza hızlı
girmiş ve önemli boyutlarda yer edinmiştir. Bu nedenle, internetin insan yaşamına
kattığı olumlu ve olumsuz etkilerinin tartışılması ve toplumun internetin yarattığı bu
etkilerle ilgili olarak bilinçlendirilmesi gerekmektedir38.
İnternet teknolojisi; kamu sektörü, finans, iletişim sistemleri, sağlık, akıllı ev
teknolojileri, modern taşıma araçları, haberleşme, iletişim, ticaret, bilgiye kolayca
ulaşma, haberleşme ve birçok konularda geniş imkânlar sağlamaktadır. Günlük
yaşamda, en önemli olarak zaman, emek ve birçok durumda tasarruf etmemizi
sağlayan internet kullanımının, yararları yanında, zararları konusunda da toplum
bilincini artırmakta yarar vardır. İnternet, tacizde bulunma, dolandırıcılık, yetki dışı
erişim ve farklı hırsızlık yolları gibi hukuksal açıdan suç teşkil edecek ortamlar
oluşturmaktadır. İnternet ortamında karşılaşılacak risklerden korunmak adına
36 Nihal Tekin Akdemir, İlköğretim Öğrencilerinin Facebook Tutumları İle Akademik Erteleme
Davranışları ve Akademik Başarıları Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bilim Dalı, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2013, s. 22 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
37 Mustafa Türkyılmaz, “Facebook Bağımlılığı Ölçeğinin Türkçeleştirilmesi ve Facebook bağımlılığının okuma becerisine etkisi”, The Journal of Academic Social Science Studies, Kırşehir, 2015, 36, 265-280, s. 273.
38 http://www. bengisemerci. com/bilgisayar-internet-ve-televizyon/ (Erişim Tarihi: 11.04.2016).
12
güncellenmiş sürekli eğitimler verilerek toplum bilinci oluşturulmalıdır. İnternet
kullanımı ile ilgili farkındalığın oluşması için, bu konuda başarılı olan ülkelerdeki
uygulamalara ve kanunlara dikkat edilmelidir39.
1.2.2. İşlemleri Kolaylaştırma Etkisi ve İnternet Teknolojisi
Temel ihtiyaçlarımızdan biri haline gelen internet, günlük hayatımızda önemli
ölçüde yer edinmiştir. İnternet teknolojisi, sağlık işlemleri, banka işlemleri gibi birçok
konuda kullanıcıların yaşantılarını kolaylaştırmaktadır. Kullanıcılarına, sunduğu
iletişim, araştırma, eğitim imkânları dışında, yaşantılarına oyun ve eğlence olanakları
ile heyecan katmaktadır. Bu nedenle, internetin olumlu ve olumsuz etkilerinin
tartışılması ve toplumun internetin yarattığı bu etkilerle ilgili olarak bilinçlendirilmesi
gerekmektedir. Eğitim ve öğretimin bilgilenme açısından, bireylere olumlu katkılar
sağladığı belirtilmiştir. Kontrolsüz ve yanlış kullanıldığında, çocuklar ve gençler için
büyük riskler oluşturabilmektedir40.
1.2.3. İnternetin Bağımlılık, Şiddet, Kontrolsüz Alış-Veriş, Haberleşme ve
Hacker Etkisi
İnternetin, temelde altı tane bilinen negatif etkisinin olduğu ve bunların birçok
risk faktörü oluşturduğu belirtilmiştir. Bunlar41;
1. Bağımlılık; İnternet bağımlılığı, bütün bağımlılık türlerinde olduğu gibi, kişinin
dış dünyadan soyutlanarak, vaktinin çoğunu internette geçirmesi ve asıl
sorumluluklarını ihmal etmesidir. Kişi kendisine sanal bir dünya yaratır, bu dünyanın
içinde kaybolarak olumsuz yönde gelişim göstererek, sosyal hayattan kopabilir. Bu
durumda diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi öncelikli olarak yapılması gereken,
bağımlılık yaratan nesnelerden biri olan bilgisayardan uzak tutmaktır. Ardından kişiye
yeniden sosyal hayata döneceği bir çevre oluşturmak ve onun ilgisini çekebilecek
yeni alanlar oluşturmak, sorunun çözümüne yardımcı olabilir.
2. Şiddet ve cinsellik: Çocuğun, yaşına uygun olmayan internet sitelerine
girmesi, istemeden de olsa, kavrayamayacağı, hatta daha da kötüsü yanlış
algılayacağı görüntü ve içeriklerle karşılaşabilecek olması problem oluşturmaktadır.
39 Ali Karagülmez, Yargıtay Üyesi, HUKAB Dergisi, http://www.hukabdergi.com/p1032/, (Erişim
Tarihi: 29.03.2016). 40 http://www. bengisemerci. com/bilgisayar-internet-ve-televizyon/ (Erişim Tarihi: 23.04.2016). 41 Salih Yeşil, Küreselleşme ve Işletmelerin Küreselleşme Süreçleri: Karşılaşılan Firsatlar ve
Tehditler, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2010, Cilt: 6, Yıl: 6, Sayı: 1, 22-72, s. 57.
13
Bu duruma engel olunabilmesi açısından, kullanım sırasında çocuğa eşlik edilmesi,
çocuğun internet kullanımının sık sık kontrol edilmesi şiddet ve cinsel içerikli siteleri
filtreleyen programların yüklenmesi gibi uygulamalar yapılabilir. Bireyin, bilerek ya da
bilmeyerek, yaşına uygun olmayan gelişimini olumsuz yönde etkileyecek, şiddet ve
cinsellik içeren sitelere girmesi problem oluşturmaktadır.
3. Kontrolsüz alışveriş: Bireyler, internet ortamındaki reklamlardan etkilenerek
gereksiz harcamalar yapabilir.
4. İçki, sigara ve uyuşturucuya özendirme: İçki, sigara, alkol ve uyuşturucuyu
özendirebilecek içerikler bazı internet sitelerinde yer almaktadır.
5. Haberleşme: İnternette sohbet etme, kötü niyetli kişilerle yapılan görüşmeler
riskli durumlara yol açabilmektedir. Özellikle çocuklar kötü niyetli insanların
tuzaklarına düşebilir, çocuk istismarı, hırsızlık gibi farklı problemlerle karşılaşabilirler.
6. Hacker yetişmesi: Erişimine izin verilmeyen internet sitelerine girerek,
isteyerek ya da istemeyerek zarar verip hukuksal açıdan suç oluşturabilirler.
1.2.4. İnternetin Fiziksel, Psikolojik ve Sosyal Etkileri
İnternetin yarattığı Fiziksel, Psikolojik ve Sosyal Etkileri aşağıdaki şekilde
sıralamak mümkündür42;
1. Fiziksel Etkileri: Bilgisayar kullanımı sırasında bireyler daha az hareket
etmektedirler. Kullanıcıların uzun süre düzgün oturmayışı ve aşırı bilgisayar
kullanımı, kas ve kemik ağrılarına, kilo problemlerine, göz rahatsızlıklarına ve birçok
fiziksel hastalıklara zemin oluşturabilmektedir.
2. Psikolojik Etkileri: internetin uzun süre kullanımı sonucu “internet tutkunluğu”
adı verilen belirti ortaya çıkabilmektedir. Bunun sonucu olarak, internet kullanmanın
ya da kullanamamanın oluşturduğu stres, endişe, sürekli interneti düşünme hali,
sıkıntı ile kendini göstermekte ve bireyin içe kapanma eğilimini artırmaktadır. Uzun
sure internet kullanımı sonucunda, önemli işler ihmal edilmekte stress, endişe, içe
kapanma, ebeveynlere kötü davranma ve istemsiz kas hareketleri görülebilmektedir.
Bunun yanında aşırı internet kullanımının bireyin sosyal hayatını etkileyerek iş ve
akademik başarısında da olumsuz etkileri olduğu gözlemlenmiştir.
42 http://eprints.rclis.org/7317/1/tuncer.pdf (Erişim Tarihi: 22.03.2016).
14
3. Sosyal Etkileri: internet dünyasına kapılan çocukların arkadaş edinmekte
zorlandıkları ve kendilerini yalnız hissettikleri saptanmış ve toplumdan uzaklaşarak
iletişim kurmakta sıkıntı çektikleri gözlenmiştir.
4. Suça Yöneltme Etkileri: internet ortamında ilgisini çeken alanlara yönelen
çocuk, bir anda, yaşına uygun olmayan ve kendisini suça yöneltebilecek olumsuz
içerikli sayfalarla karşılaşabilmekte ve bunları merak ederek uygulama isteği
duyabilmektedir. İletişim, eğitim ve eğlence gibi birçok iyi yönlerinin yanı sıra, internet
ortamı, çocukları ve gençleri olumsuz yönde etkileyebilecek kötü içeriklere de
sahiptir. Gereğinden fazla kullanımı, fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan olumsuz
etkiler oluşturabilmekte ve internet bağımlılığı yaratabilmektedir.
1.3. SOSYAL MEDYA VE FACEBOOK
Sosyal ağ siteleri, kendi tercih ettiği özelliklerini öne çıkaran, açık ya da kapalı
profil sayfası düzenleyebildikleri sınırlı uygulamalardır. Sosyal ağ siteleri,
kullanıcıların paylaşımlarını, hareketlerini ve arkadaş listelerini birbirine bağlayarak
izleme olanağı veren internet tabanlı uygulamalardır. Kullanıcılar profillerine,
fotoğraf, link, müzik, video, sesli ve görüntülü birçok içerik ekleyebilmektedir.
1.3.1. Facebook Ağ Sitesinin Kuruluşu
Sosyal medya, ağ teknolojisini kullanarak hizmet ve uygulamalar sunmaktadır.
İlk sosyal ağ sitesi 1997 yılında kurulmuştur. Günümüzde farklı uygulama çeşitliliği
ile birlikte yüzlerce sosyal ağ sitesi bulunmaktadır. Günlük yaşantımızda sosyal ağ
siteleri, hızla yayılmaya ve popülerliğini artırmaya devam etmektedir. Facebook,
Twitter, Ning, Google Plus, Linkedin, Tagged, Hi5, Myyearbook, Myspace, Mylife
Meetup, Badoo, Bebo gibi dünya çapında tanınan birçok ağ sitesi mevcuttur. Sosyal
ağ siteleri en çok lise ve üniversite öğrencileri tarafından kullanmaktadır43.
Sosyal ağ siteleri içinde en çok tanınan ve kullanıcıya sahip olan sosyal ağ
sitesi ise Facebook‟tur (Facebook, 2013). Mark Zuckerberg ve arkadaşları tarafından
4 Şubat 2004 tarihinde kurulan Facebook, tüm dünyada oldukça yaygın bir kullanıma
sahiptir. Başlangıçta Harward Üniversitesi öğrencilerinin kullanımı için tasarlanmıştır.
Sonraki zamanlarda diğer üniversite öğrencileri ile lise öğrencilerinin kullanımına
43 Boyd Danah m., Nicole B. Ellison, “Social network sites: Definition, history, and scholarship”,
Journal of Computer‐Mediated Communication, American, 2007, 13(1), 210-230, s. 225.
15
açılarak hızla yayılmıştır. Geçerli bir e-mail adresi ile birlikte herkesin kolaylıkla kayıt
yapabileceği bir yapıya ulaşan Facebook’a istenilen bilgilerin girilmesi ve yönetici
onayından geçildikten sonra üye olunabilmektedir44.
1.3.2. Facebook Ağ Sitesinin Kullanım Alanları ve Kullananların Sayısı
Facebook’ta kullanıcılar; sosyal ilgi gruplarına katılabilir, kendisi grup kurabilir,
gruplarda fikir alışverişlerinde bulunabilir, birbirleri ile mesajlaşabilir, chat yapabilir,
fotoğraf, link paylaşabilir, yorum yapabilir, arkadaşlarının duvarına yazı yazabilir,
çeşitli uygulamaları ekleyerek, oyun oynayabilir. Facebook sağladığı teknoloji
olanakları, uygulama çeşitliliği ile hızlı bir şekilde milyonlarca insana ulaşmış,
insanların günlük yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Facebook’un
sosyal ve kültürel yapıyı önemli derecede etkilemesi araştırmacıların ilgi odağı
olmuştur45.
Facebook, 2015 yılı ikinci çeyrek diliminde, kullanıcı istatistiklerini açıklamıştır.
Kullanıcı sayısının, tüm dünyada geçen yıla göre % 17 artış göstererek 989 milyona
ulaştığını belirtmiştir. Kullanıcıların % 65’nin ise Facebook’a hergün giriş yaptığını
açıklamıştır. Mobil kullanıcı sayısının da 844 milyon ulaştığını belirtmiştir. 30 Haziran
2015 itibari ile tüm dünyadaki kullanıcı sayısı 1,49 milyara, aktif mobil kullanıcı sayısı
da 1,31 milyarı bulmuştur. Facebook, dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadar
kullanıcı sayısına sahiptir. Günde 1,5 milyar aramanın yapıldığı Facebook’ta 850
milyon grup ve 450 milyon etkinlik yer almaktadır. Facebook mobil uygulamaları
Messenger’da 700 milyon, Whatsapp’ta ise aylık 800 milyon aktif kullanıcıya sahiptir.
Kullanıcılar Facebook, Messenger ve Instagram uygulamalarında günde ortalama 46
dakika vakit geçirmektedir. Facebook’un Türkiye’deki aylık kullanıcı sayısı 40
milyona yaklaştı: Açıklanan 2015 ikinci çeyrek kullanım verilerine göre Türkiye’de her
ay 39 milyondan fazla kişi Facebook’a giriş yapmaktadır. Türkiye’deki günlük aktif
kullanıcı sayısı ise 26 milyona ulaşmış durumda. E-marketer’in açıkladığı verilere
göre Türkiye’deki internet kullanıcılarının sayısı 44 milyonun üzerindedir. Türkiye’de
interneti olan insanların yüzde 88’inden fazlasının Facebook’ta olduğu anlamına
gelmektedir46.
44 Danah m., Ellison, a.g.e., s. 215. 45 Charles Steinfield, Nicole B. Ellison ve Cliff Lampe, Social capital, self-esteem, and use of
online social network sites: A longitudinal analysis, Journal of Applied Developmental Psychology, American, 2008, 434-445, s. 441.
46 http://www. dijitalajanslar.com/guncel-facebook-istatistikleri-2015/. (Erişim Tarihi: 03.09.2015)
16
1.4. PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK
Psikolojik dayanıklılık, olumsuz yaşantılarla karşı karşıya kalan bireylerin
yaşantılarını tehdit eden unsurlar karşısında kendini koruyabilmesi durumudur.
Stresli ve sıkıntılı yaşantılar karşısında direnç göstererek uyum sağlayabilmek olarak
tanımlanmaktadır. Psikolojik dayanıklılık kavramı; stresli ve sıkıntılı durumlar (doğal
afetler, boşanma, terör, fakirlik, aile düzeninde bozulma, şehir değiştirme vb.)
durumlar karşısında koruyucu faktörler ile risk faktörlerinin etkin hale gelmesi, süreç
içinde, kişinin yaşamında oluşan değişikliklere alışabilmesidir47.
1.4.1. Dayanıklılık Kavramı
Psikolojik dayanıklılık; kişinin hayatında karşılaştığı çeşitli olumsuz olaylar ve
bu olaylar karşısında kişiyi koruyan kalkan etkisine sahiptir. Psikolojik dayanıklılığı
yüksek olan kişilerin hayatlarında olan prolemlere karşı daha az hassasiyet ve
depresyon semptomları gösterdiği belirlenmiştir48. Yüksek psikolojik dayanıklılığı
olan kişilerin, etrafındaki kişileri etkileme potansiyeline sahip oldukları, olumsuz ve
travmatik olaylardan avantaj sağlama gücüne ve dayanıklılığına sahip olduklarını
ifade edilmektedir. Psikolojik dayanıklılığın literatürdeki bazı tanımları şunlardır49:
1. Kişilerin belirli nitelikleriyle geniş çevreleri arasında karmaşık ve karşılıklı
olan bir oyundur,
2. Bireyin mücadele etme yeteneği ile stres arasındaki bir dengedir,
3. Stresli yaşantıların sonucunda türemiş olan risk faktörleri ve riskin negatif
etkisini azaltan koruyucu faktörler, psikolojik dayanıklılık için büyük bir önem taşır,
4. Yaşam bağlamına dayalı olan psikolojik dayanıklılık dinamiktir,
5. Başarı, kişiyi ve kişinin yeteneklerini güçlendirir. Psikolojik dayanıklılık
sonradan gelişebilen bir kavramdır.
6. Dayanıklılık bireyin hayatının dönemlerinde önemli bir rol oynar50.
Psikolojik dayanıklılık, kişinin kendi özelliklerini tanımlayan bir terimdir.
Psikolojik dayanıklılığın dış faktörlerden de etkilenmesi mümkündür. Psikolojik
47 Benjamin Doty, “The Construct of Resilience and its Application to the Context of Political
Violence”; Pursuit: The Journal of Undergraduate Research at the University of Tennessee Copyright, America, 2009, 137-154, s. 143.
48 Simge Yalçın, İlköğretim Okulu Öğretmenlerinin Mesleki Tükenmişlik Düzeyleri ile Stres, Psikolojik Dayanıklılık ve Akademik İyimserlik Arasındaki İlişki, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2013, s. 19 (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
49 Yalçın, a.g.e., s. 22. 50 Neslihan Eminağaoğlu, Güç koşullarda yaşayan sokak çocuklarında dayanıklılık (sağlamlık),
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ege Üniversitesi, İzmir, 2008, s. 11, (Yayımlanmamış Doktora tezi).
17
dayanıklılığı güçlendiren ve destekleyen olaylar da mevcuttur. Bunlar aile ortamının,
anne-baba-çocuk ilişkisinin iyi olmasının ailelerin özellikle çocukların çevrelerindeki
değişimleri fırsat olarak algılamalarının sağlanması, psikolojik dayanıklılığın güçlü
olmasına vesile olmaktadır.
1.4.2. Psikolojik Dayanıklılık Kavramı
Psikolojik dayanıklılık terimi, bir maddenin aslına kolay dönebilmesi, esnek
olması anlamında Latince “resiliens” kökünden türemiştir51. Litaratürde bu kavram ile
ilgili bir çok tanıma rastlanmaktadır. Dilimize kazandırılma sürecinde, “Sağlamlık”,
“yılmazlık”, “dayanıklılık”, “toparlanma”, “güçlülük’ “psikolojik dayanıklılık” ve
“psikolojik sağlamlık” gibi çeşitli adlar verilmiştir. Basım ve Çetin 2011 yılında
ülkemizde bu alanda çalışan yirmi üç doçent ve profösörden oluşan öğretim
üyelerine, bu kavramla ilgili hangi tanımın uygun olacağı ile ilgili anket formları
göndererek sormuşlardır. Öğretim üyelerinden gelen cevaplar ve değerlendirmeler
doğrultusunda “psikolojik dayanıklılık” kavramında karar kılmışlardır. Bu çalışmada
da psikolojik dayanıklılık kavramı veri olarak benimsenmiştir52.
1.4.3. Kriz ve Travma
Psikolojik dayanıklılığı, bireylerin günlük hayatlarında ortaya çıkan problemlerle
etkili bir şekilde mücadele etme kabiliyeti olarak ifade etmişlerdir. Bağımlılık alanında
yaptıkları araştırmalarda, psikolojik dayanıklılığı; tolere etme, uyum sağlama, ya da
bireylerin hayatlarında yaşadıkları krizleri başarıyla aşması olarak belirtmişlerdir.
Psikolojik dayanıklılığın esnek olduğunu ve çok kolay şekil değiştiren bir yapıya
sahip olduğunu ifade etmişlerdir. Birey, psikolojik dayanıklılığın esnek yapısından
dolayı, kriz ve travma sonucu oluşan fiziksel ve ruhsal hasarların etkisinden hızlı
uzaklaşarak, iyileşme ihtimalini arttırmaktadır53.
1.4.4. Psikolojik Dayanıklılık ve A Tipi Kişilik
Psikolojik dayanıklılığı güçlü olan kişiler gelecekle ilgili hedeflerini rahatça
belirleyebilirler. Oluşabilecek riskleri engelleyebileceklerine inanırlar ve oluşmuş olan
sorunları düzeltmede geçmiş yaşantılarından daha iyi olabilme gücüne sahiptirler.
51 http://psycnet.apa.org/psycinfo/1995-25080-001 (Erişim Tarihi: 02.03.2016). 52 Nejat Basim, Fatih Çetin, “Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’nin Güvenilirlik ve
Geçerlilik Çalışması”, Türk Psikiyatri Dergisi, Ankara, 2011, 22 (2), 104-116, 53 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3132556/ (Erişim Tarihi: 22.02.2016).
18
Psikolojik dayanıklılığa sahip bireylerin A tipi kişilik özelliğine sahip olduğunu
belirterek yaşama pozitif bakan, sosyal destek açısından yeterli, sağlıklı alışkanlıkları
olan bireyler olarak tanımlar54.
1.4.5. Olaylar ve Bireylerin Tepkileri
Hayatın insanların karşısına çıkardığı bazı olumsuz olaylar karşısında bireyler,
farklı farklı tepkiler göstermektedir. Bu konu araştırmacıların ilgi odağı olup hakkında
çeşitli soruların sorulmasına temel oluşturmuştur. “Neden bazı bireyler çok üzücü
olaylarla karşı karşıya kaldıklarında eski hallerine dönebilirken, bazı bireyler ise
hemen yıkılmaktadırlar?” sorusu araştırmacılar ve diğer insanlar tarafından cevabı
aranan sorular olmuştur. Günlük hayatımızda pozitif psikoloji dalında öznel iyi oluş,
merak, mutluluk, umut, iyimserlik gibi birçok alanda daha çok araştırma yapıldığı
saptanılmıştır55.
1.4.6. Bireylerin Kendilerini Toparlayabilme Gücü
Bireylerin stresli durumlar karşısında gösterdiği direnç, bireyin psikolojik
dayanıklılığını belirlemektedir. Araştırmacılar, bireylerin tipik tutumlarından
bahsetmiştir. Bu tutumlar, strese karşı direnç gösteren bireylerin bir bakıma yaşam
tutumlarıdır. Tutumlar bireyin inançlarıyla alakalıdır. Bunlar: Bireyin kendisini işine
verebilme, değişmeye açıklık ve bireyin olayları denetimi altında tuttuğuna dair
inançlarıdır56.
Psikolojik dayanıklılık, travmatik olaylarla karşı karşıya gelen kişilerde görülen
hayatını devam edebilme, psikolojik uyumunu kaybetmeme veya bireylerin
kendilerini toparlayabilmenin gücü olarak tanımlanmaktadır. Psikolojik dayanıklılık
Rutter’a göre (2006), etkileşimli bir terimdir ve bu etkileşim bireyin yaşadığı travmatik
54 Şerife Terzi, Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik Dayanıklılıklari Ve Algıladıkları Sosyal Destek
Arasindaki Ilişki, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Ankara, 2010, 1-11, s. 5. 55 Hilal Karatekin, Benlik yapılarına göre başa çıkma stratejileri ve yaşam doyumunun
incelenmesi Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2013, s. 21 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
56 http://www.psych.ufl.edu/~shepperd/articles/hardiness.pdf (Erişim Tarihi: 22.02.2016).
19
olaylar, bu travmatik olaylara rağmen meydana gelen olumlu psikolojik
davranımlarının sunucunda oluşan bir bileşimdir57.
1.4.7. Masten ve Psikolojik Dayanıklılık
Araştırmacılar psikolojik dayanıklılığı; bireylerin tehdit altında olduklarında, iç
ve dış dengelerini yeniden oluşturarak zor koşullar altında daha da güçlenerek
kurtulması olarak ifade etmişlerdir. Psikolojik dayanıklılılığa sahip olan bireyler
travmatik durumlarla karşılaştıklarında bile bunları kontrole alarak ve kendilerince bir
düzene sokarak iyleşebilmektedir58.
Psikolojik dayanıklılıkla ilgili literatürde birçok tanıma rastlayabiliriz. Her tanım
psikolojik dayanıklılığın farklı özelliklerini açıklar. Masten ve arkadaşları (1990),
Psikolojik dayanılıklığı ortak üç temel özellik olarak ele almıştır59:
Birinci Temel psikolojik dayanıklılık özelliği: Tüm zor yaşam koşullarına
rağmen, zorluklar karşısında güçlü olmak ve beklenenden daha iyi gelişim
göstermektir. Sağlam kalma nedeni olarak kişisel bir yeteneğe sahip oldukları inancı
vardır. Güç koşullar altında yetişmiş olmalarına rağmen başarılı ve ünlü olmuş
kişilerin yaşam öykülerinde bu inanç mevcuttur. Güç yaşam koşullarında yetişen
çocuklar ve risk altındaki grupların, yaşam dönemlerinde başarılı sonuçlar elde
edebileceği faktörleri belirlemeyi amaçlayan sistematik psikolojik dayanıklılık
çalışmaları bu özellik ile uyum ve benzerlik göstermektedir.
İkinci Temel Psikolojik Dayanıklılık Özelliği: Bireyin stresli ve riskli yaşam
koşullarına uyum sağlayabilme yeteneğiyle ilgilidir. Odak noktası olarak, aile içi
çatışma, boşanma gibi temel stres faktörleri bu olguda yer alır.
Üçüncü Temel Psikolojik Dayanıklılık Özelliği: Çok sevilen birini kaybetme,
doğal afet yaşama, travma ve kazalara maruz kalıp güçlü olabilme durumudur.
Üçüncü grup ile ilgili araştırmalar, yaşanan olumsuzlukların etkilerinden kurtulma
konusunda önemli rol oynayan kişisel özellikler ve farklılıkları araştıran çalışmalardır.
57 Michael Rutter, Implications of Resilience Concepts for Scientific Understanding, Annals New
York Academy Of Sciences, New York, 2006, 1-12, s. 12. 58 Eminağaoğlu, a.g.e., s. 112. 59 http://higheredu-sci.beun.edu.tr/text.php3?id=1623 (Erişim Tarihi: 18.02.2016).
20
1.4.8. Şavaşmak veya Yenik Düşmek ile Psikolojik Dayanıklılık Ilişkisi
Psikolojik dayanıklılığın en belirgin özelliklerinden biri, bireyin strese sebep
olan durumlar karşısında, etkilenmeden kendisini daha fazla güçlendirebilmesi ve
yapmak istediklerini daha iyi yapabilmesidir. Klag ve ark. (2004) yaptıkları
araştırmada, bireyler yaşadıkları sorunları atlatarak ve atlattığı sorunlardan sonra
kendi psikolojik dayanıklılığını yükselterek geliştirebilmektedir. Psikolojik dayanıklığı
düşük olan bireylerin ise, zor durumlar karşısında, yaşamdan uzaklaşarak
savaşmayı bırakabileceklerini açıklamışlardır60.
Birey karşılaştığı sıkıntılarla daha fazla güçlenerek kendisini düzeltir.
Sıkıntılardan sonra bireyin hayatını daha iyi sürdürebilmesi psikolojik dayanıklılığı ile
mümkün hale gelmektedir61. Psikolojik dayanıklılık; bireyin olumsuz olaylar
karşısında güçlü kalması, bireydeki travmatik durumlardan sonraki sancılı
değişimlere uyum sağlayabilmesine olanak sağlayan önemli bir özelliktir. Bireyin
yaşamındaki çeşitli sorunlara ve zorluklara karşı dayanarak sağlığını devam
ettirebilmesinde ve bireyin yaşadığı zorluklarla daha güçlü olabilmesine neden olan
psikolojik dayanıklılığın kişinin en önemli özelliklerinden biri olduğunu belirtmişlerdir.
Goldstein ve Brooks (2005), psikolojik dayanıklılığı bireyin yaşadığı sorunları
kendisine çevirip bu sorunlardan yararlanabildiği ve olumsuz olarak etkilenmemesi
olarak tanımlamıştır62.
1.4.9. Dayanıklılık, Ayakta Kalanlar Kavramı
Dayanıklılık kavramı ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmıştır.
Dayanıklılık kavramı 19. yüzyılın ortasında Horatio Alger’in kitaplarında ve
öykülerinde görülmüştür. Yoksul ve evsiz olan insanların iyi şans, kuvvetli irade ve
sıkı çalışmaları sayesinde güçlüklerle mücadele edebileceklerini, Alger öykülerinde
dile getirmiştir63.
60 Stefanie Klag, Bradley Graham, “The Role of Hardiness in Stress and Illness. an Exploration
of the Effect of Negative Affectivity and Gender”, British Journal of Health Psychology, Londra, 2004, 117-161, s. 143.
61 Froma Walsh, Spiritual Resources in Family Therapy, Guilford Press, New York, 2009, s. 78.
62 Sam Goldstein, Robert Brooks, ”Why study resilience?”, Handbook of Resilience in Children Springer, New York, 2005 s. 3-17, s. 12.
63 Ralph Tarter, Michael Vanyukov, “Re-Visiting the validity of the construct of resilience, Resilience and development: Positive life adaptations”, Kluwer Academic/Plenum Publishers, New York, 1999, 85-107, s. 92.
21
1950’li yıllardan sonra ise alkolik bir aileden gelme, istismarcı bir eşe sahip
olma ya da hayatı tehdit eden hastalıklara kapılma gibi risklere rağmen, duygusal
bozukluklar ve sosyal uyumsuzluklar göstermeyen kişileri tanımlamak amacıyla
“ayakta kalanlar” (survivor) terimi ortaya çıkmıştır64. Bu yıllarda durumun
tanımlanması için “ayakta kalanlar” ve “dayanıklılık’’ kavramları kullanılmıştır65.
1960 yılından sonra, davranış bilimciler bu alanın gelişim sürecini daha farklı
bir şekilde ifade etmek için yeni terimler ortaya koymuşlardır. Bu terimlerin temelleri,
gelişimsel sonuçları meydana getiren boylamsal çalışmalardan oluşmaktadır.
Davranış bilimcilerin, dayanıklılılığa olan ilgilerinin başlangıç noktası, sıkıntılı ve
travmatik olaylar sonucu çocuklarda beklenen olumsuz gelişimsel sonuçlar yerine,
çocukların olumlu gelişimsel sonuçlar göstermesidir. Meydana gelen bu yeni terimler
içerisinde en fazla dikkat çeken dayanıklılık kavramıdır66.
Psikolojik dayanıklılık alanında yapılan ilk kapsamlı çalışma; Illinois Bell
Telephone şirketinde 1975-86 yılları arasında Suzanne Kobasa tarafından yapılan
araştırmadır. Bu araştırma için, şirketin yöneticilerine her yıl psikolojik ve tıbbi testler
uygulanmıştır. Bu yıllarda, modern iletişim endüstrisine doğru bir dönüşüm olmuştur.
1982 yılında IBT şirketinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının işlerine son verildiği
saptanmıştır. Bu dönemin oldukça stresli bir geçiş dönemi olduğu belirtilmiştir. Bu
aşamada bazı çalışanlar psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklar yaşamışlardır. Bunun
yanı sıra moral ve motivasyonu düşük seviyede olan birçok yöneticinin, bütün
olumsuzluklara karşı mücadele ettiği ve bu süreci hasarsız bir şekilde atlatan
yöneticiler olduğu görülmüştür. Bu araştırmanın sonucunda, dayanıklı bireylerin
dayanıklı olmayan bireylere göre daha az hastalandığı açıklanmıştır. Psikolojik
dayanıklılık ile ilgili ilk verilere, 1981 yılında yapılan bu araştırmanın sonucunda
ulaşılmıştır67.
1.4.10. Psikolojik Dayanıklılığı Etkileyen Faktörler
Psikolojik dayanıklılık, bir özelliği değil; bir süreci ifade etmektedir. Psikolojik
dayanıklılığın anlaşılması için olumsuz ortamlara rağmen iyi bir uyumun ortaya
çıkmasını sağlayan, bütün parçaların oynadığı rollerin ortaya koyulmasına
64 Tarter, Vanyukov, a.g.e., s. 90. 65 Tarter, Vanyukov, a.g.e., s. 88. 66 http://link.springer.com/chapter/10.1007%2F0-306-47167-1_3 (Erişim Tarihi: 11.03.2016). 67 http://link.springer.com/chapter/10.1007%2F0-306-47167-1_3 (Erişim Tarihi: 14.03.2016).
22
gereksinim vardır68.Psikolojik dayanıklılığı etkileyen unsurlar, üç sonuca göre
açıklanmaktadır. Bunlar: Risk faktörleri, koruyucu faktörler ve olumlu sonuçlardır69.
Psikolojik dayanıklılık ile ilgili tanımlara bakıldığında, psikolojik dayanıklılığın
bireyin birtakım risk faktörlerine maruz kaldıktan sonra, koruyucu faktörler yoluyla
riskli durumların olumsuz etkilerini tolere etmesi, uyum sağlaması ve normal
gelişimsel sürecini devam ettirmesi durumudur. Bu nedenle, psikolojik dayanıklılığı
açıklamak için risk faktörlerinin, koruyucu faktörlerin ve olumlu sonuçların
anlaşılmasına ihtiyaç vardır.
1.4.11. Risk Faktörleri
Bireyin günlük yaşamında meydana gelen olumsuz olaylarla karşı karşıya
kalması veya olumsuz olaylara tanıklık etmesi, bireyin psikolojik olarak düzgün ve
sağlıklı bir yaşam sürmesinde sıkıntılara neden olmaktadır. Bu durum karşısında,
bireyin sergilemiş olduğu dayanıklılık, bireyin yaşam sürecinin işleyişine etki
etmektedir. Düşük sosyo-ekonomik düzey, aile içi şiddet, genetik bozukluklar, ailenin
düşük eğitim düzeyi, aile bireylerinin gösterdiği patolojik bozukluklar, parçalanmiş bir
aile risk içeren faktörler arasına girmektedir70.
Bireylerin hayatında yaşadığı, çeşitli problemler birey için birer risk faktörüdür.
Risk faktörlerinden örneğin: Aile ve toplumsal çevresinden kaynaklanan sorunlar
olarak; anne babanın boşanması, ebeveynlerden birinin ya da hiçbirinin hayatta
olmaması, ebeveyn-çocuk arasındaki iletişim kopukluğu, katı ve olumsuz disiplin
kuralları, kardeşleriyle ilişkilerinin iyi olmaması, aile içi şiddet, ailede ihmalin ve
istismarın bulunması, göç, işsizlik ve bunun gibi birçok toplumsal olaylar, bireyin
psikolojik dayanıklılığına etki etmektedir. Birçok stres faktörünün aynı zamanda
meydana gelmesi veya süregelmesi bireyin ruh sağlığına ve psikolojik dayanıklılığına
olumsuz bir şekilde etki etmektedir71.
68 Rutter, a.g.e., s. 7. 69 Recepoğlu, Tümlü, a.g.e., s. 209. 70 Gürgan, a.g.e., s. 22. 71 Goldstein, Brooks, a.g.e., s. 13.
23
Rutter (2006), Kişiyle ilgili, aile ile ilgili ve toplumsal risk faktörleri olmak üzere
üç grupta incelemiştir72.
1. Kişiyle ilgili risk faktörleri: Sağlık problemlerinin olması, kaygılı olması, düşük
benlik saygısı, baş etme mekanizmalarını etkin kullanamaması, kaygılı bir mizaç,
otokontrolunun az olması, kendini başarılı ve etkili bir şekilde ifade edememesi, sinirli
bir kişilik yapısına sahip olması, düşük zeka seviyesi ve uyumsuz davranışlar
gösterme durumlarını ifade eder
2. Aile ile ilgili risk faktörleri: Tek ebeveyne sahip olma, boşanma, katı ve
dengesiz aile tutumu, kardeşler arası olumsuz ilişkiler, ailede yaşanan sağlık
problemleri, aile içi şiddet, ailede istismar ve ihmali kapsar.
3. Toplumsal risk faktörleri ise: Göç, işsizlik, sosyo-ekonomik düzeyde
düşüklük, okul ya da diğer hizmetlerin eksikliği, madde kullanımı, örnek rol
modellerin az olması ve şiddetin yaşandığı bir çevreyi tanımlar.
Yaşanan tüm risk faktörleri, bireyin yaşamında bir ya da birden fazla problemin
ortaya çıkma olasılığını arttıran, gelişime yönelik riskleri ifade eder. Karşılaşılan bir
travmatik ya da olumsuz olayın tek başına tehditleri ortaya çıkarması çok olası bir
durum değildir. Stres kaynağının sürekli ve yaygın olarak ortaya çıkması, riski
artırarak negatif sonuçların oluşmasına zemin hazırlar73.
1.4.12. Koruyucu Faktörler
Koruyucu faktörler, kişiler üzerinde psikolojik ve biyolojik bakımdan, negatif
sonuçlar doğurma olasılığını azaltan olumlu özellikler olarak belirtilmektedir. Aynı
zamanda koruyucu faktörlerin kişilerle olumsuz anılar, zor yaşantılar arasında işlev
gören kişisel, ailesel ve çevresel faktörler olduğu belirtilmektedir. 74Koruyucu
faktörler, psikolojik dayanıklılığı önemli bir şekilde etkilemektedir ve bunlar risk
faktörleri ile mücadele etmekte büyük bir rol oynamaktadır. Bundan dolayı bu
faktörlerin olumsuz durumlarla mücadele etmekte kişilere umut ve hırs verdiği
belirtilmektedir. Koruyucu faktörler üç sınıfa ayrılmaktadır75;
72 Rutter, a.g.e., s. 10. 73 http://higheredu-sci.beun.edu.tr/text.php3?id=1623 (Erişim Tarihi: 22.04.2016). 74 http://www.slideshare.net/koccintosbor9/snyder-c-r-lopez -s-j-eds-handbook-of- positive-
psychology (Erişim Tariji: 15.02.1016). 75 Gamze Ülker Tümlü, Psikolojik Dayanıklılık Düzeyleri Farklı Üniversite Öğrencilerinin Temas
Engellerinin İncelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2012, s. 36 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
24
1. Kişisel koruyucu faktörler: Bu faktörler şunları kapsamaktadır: Kişinin
kendine güvenmesi, umutlu olması, pozitif duygulara sahip olması, güçlü bir kişilik,
özsaygı, birine bağlanma, geleceğe yönelik amaç sahibi olma, kişinin maneviyat ile
yakından ilgili olması, optimist düşüncelere sahip olması, özyeterlilik, kişinin problem
çözme odaklı olması, dışa dönüklük, kaynakları stratejik olarak kullanabilme, kişinin
problem çözme becerisinin olması, duyarlılık, bilinçlilik, atılganlık, sorumluluk sahibi
olma gibi faktörleri kapsamaktdır76. Aynı zamanda bireyin normal ve normal üstü
zekaya sahip olmasının da koruyucu faktör olduğu ifade edilmiştir. Zeka seviyesi
yüksek olan kişilerin riskli olaylar sonucunda etkili çözümler üretebildikleri
saptanmıştır77.
2. Ailesel Koruyucu Faktörler: Bireyin ailesi ile olan olumlu iletişimi, ailesel
bağlılık, ilgili ebeveynlere sahip olma, ebeveynlerin birlikte olması ve ailesel
konularda ailece hareket edilebilmesi, görev paylaşımı ve görevlerin yerine
getirilmesidir78 79.
3. Sosyal Koruyucu Faktörler: Bu faktörler bireylerin korunmasını sağlayan
kişisel ve ailesel faktörlerin dışındaki tüm psikolojik, fiziksel ve sosyal destekleri
kapsamaktadır80 .
1.4.13. Oluşan Olumlu Sonuçlar
Bireylerde psikolojik sağlamlık süreci sonrasında oluşan olumlu sonuçları
maddeleştirmişlerdir81:
1. Gelişimle ilgili görevlerin yapılması,
2. Akademik alanda başarı,
3. Sosyal çevresiyle olumlu ilişkiler,
4. Suç işlemekten kaçınma,
5. Psikolojik olarak sağlıklı olma,
6. Duygusal sıkıntılarının az oluşması,
76 Bircan Ergün Başak, “Düşük gelirli ailelerden gelen üniversite öğrencilerinin öz duyarlık,
sosyal bağlılık ve iyimserlik ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki ilişkiler” Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2012, s. 23 (Yayımlanmamış Doktora tezi).
77 Bahadır Özcan, Anne-babaları boşanmış ve anne-babaları birlikte olan lise öğrencilerinin yılmazlık özellikleri ve koruyucu faktörler açısından karşılaştırılması, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2005, s. 37 (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).
78 Özcan, a.g.e., s. 53. 79 Başak, a.g.e., s. 54. 80 Başak, a.g.e., s. 56. 81 http:// www. slideshare. net/ koccintosbor9/snyder -c-r-l opez-s-j- eds- handbook- of-positive-
psychology, (Erişim Tarihi: 12.02.2016).
25
7. Mutluluk duygusu,
8. Eğitimine devam etme isteği ve davranışı,
9. Yaşına uygun spor aktivitelerini tercih etmesi,
10. Aktif olarak sosyal yardım etkinliklerine katılma,
11. Ders dışı hobilerinin olması,
12. Kurallara uyma konusunda dikkatli ve istekli olma,
13. Samimi arkadaşlık ilişkilerinde daha başarılı olma,
14. Arkadaş grubu tarafından onaylanmak,
15. Psikopatolojik herhangi bir semptomun olmaması,
16. Psikososyal uyumun gerçekleşmesi,
17. Bireyin kendi kabulünü gerçekleştirmesi,
18. Yaşam doyumunun oluşması,
19. İyilik halinin oluşması,
Bu maddeler bireyin, koruyucu faktörler yoluyla risk faktörlerinin üstesinden
gelmesi sonucunda oluşan olumlu sonuçları ifade etmektedirler82.
82 Ş. Kılıç, Üniversite öğrencilerinin yalnızlık ve psikolojik dayanıklılıklarının incelenmesi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2014, Erzurum, s. 23 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
26
İKİNCİ BÖLÜM
PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK SÜRECİ, İÇSEL YETİLER, DIŞSAL YETİLER,
PSİKOLOJİK ANLAMDA DAYANIKLI OLAN BİREYLERİN, KENDİNİ
KORUYABİLEN KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ VE YURT İÇINDE VE YURT DIŞINDA
YAPILAN ARAŞTIRMALAR
2.1. PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK SÜRECİ, İÇSEL VE DIŞSAL YETİLER
İçsel ve dışsal yetiler bireyin, sahip olduğu içsel ve dışsal koruyucu faktörlerle,
risk faktörlerinin üstesinden gelmesi sonucunda kazandığı yeterliliklerdir. Bunlar,
bireyin gelişim görevlerini yerine getirilmesi, akademik başarının olması, olumlu
sosyal ilişkiler ve sosyal yeterliğinin olması, suça yönelik davranışlardan uzak
durması, duygusal problemlerin ya da semptomların az olması, mutlu olması, okula
devam etmesi, sosyal yardım çalışmalarına katılması, ders dışı etkinliklerin içinde
yer alması, kurallara uygun davranışlar göstermesi, arkadaşları tarafından kabul
görmesi, psikopatolojinin bulunmaması, kendini kabul etmesi ve uyumlu olması, iyilik
hali, yaşam doyumu gibi olumlu sonuçlar olabilir83.
Sahip olduğu içsel ve dışsal yetiler bireyin, risk faktörleri ile başedebilmesini
sağlayan unsurlardır. Bu unsurlar bireyin sağlıklı gelişim süreçleri geçirmesi,
akademik başarı, psikolojik semptomlara daha az rastlanması, suça meyil etmemesi,
sosyal ilişkilerde ve aktivitelerde bulunması, sosyal kabul görmesi, mutlu olması gibi
pozitif sonuçlar olabilir.
2.1.1. Psikolojik Dayanıklılık Faktörleri
2.1.1.1. İyimserlik
İyimser olan bireyler sorunları anlayarak sıkıntılarını çözmeye odaklanırlar. Bu
bireyler kendilerinin olumlu yönlerini görürler. Çözümü bulunan sorunlara
odaklanırlar. Gösterişçi olan iyimser bireyler bencildirler. Bu kişiler sadece kendileri
için çabalar ve etrafında olan kişilere iyilik yaptığını söylerler. Bu bireyler sahte bir
algıya sahiptirler. Kişinin içinde bulunduğu durumları kabullenmesi, iyimserliğini
devam ettirmesi, sorunlara karşı streslenmek yerine sorunların çözülmesi için çaba
83 Gamze Ülker Tümlü, Ergün Recepoğluüniversite Akademik Personelinin Psikolojik
Dayanıklılık doktara tezi, http://higheredu-sci.beun.edu.tr/ (Erişim Tarihi: 02.03.2016).
27
göstermesi ve anlayışlı olması gerektiğini ifade etmiştir. Bireyin, acı veren anılardan
kaçmaması gerektiği bunlarla yüzleşmek ve bu sorunların çözümünü bulmaya
odaklanması gerektiği bireyin psikolojik dayanıklılığını geliştirmesi bakımından
önemli bir rol oynamaktadır84.
2.1.1.2. Korkuyla Yüzleşmek
Bireyler yaşadıkları stresli olaylarla yüzleştikleri anda daha güçlü ve ileriye
doğru gitme imkanları vardır. Düşük psikolojik dayanıklılığa sahip olan bireyler zayıf
ve kırılgan bir kişilik özelliğine sahiptirler85.
2.1.1.3. Vicdan, Doğru Olanı Yapmak
Benlik saygısı bireyin kendisinde gördüğü en büyük değerlerden biri olarak
tanımlanmaktadır. Benlik saygısı ne kadar yüksek ise psikolojik dayanıklılık o kadar
da yüksektir. Düşük psikolojik dayanıklılığı olan bireyler pozitif inançları erteleme
özellikleri vardır. Birey her ne kadar sorunla karşı karşıya kalsa da yerine getirmesi
gereken işlerini ertelemeden yapıyorsa o birey psikolojik sağlamlığı yüksek olan bir
bireydir. Cesaretli bireyler bir olay karşısında tehlikeyi gördükleri anda ne pahasına
olursa olsun doğruluktan ayrılmamaları gerektiğini bilmektedir86.
2.1.1.4. İnanç
Kişi Allah’ın affedici olduğunu düşündüğü zaman kendisini de affedici olmaya
yönlendirmektedir. Travmaya sebep olan bireyleri de affederek sorunları bitirmeyi
sağlayabilir87.
2.1.1.5. Sosyal Destek
Yapılan araştırmada aile ve sosyal yaşamla bağın güçlü olmasının psikolojik
dayanıklılıkta önemli bir rol oynadığı ifade edilmiştir. Bireylere destek olan aile
bireyleri ile birlikte, kişinin sosyal hayatında olan kişiler de psikolojik dayanıklılığın
84 Yavuz Şahin, Takıntılı Olma Düzeyinin Kişilerin Benlik Algısı ve Psikolojik Dayanıklılık
Durumları Açısından Değişimlerinin Eğitim Düzeyleri, Cinsiyetleri ve Kardeşleri Olup Olmamasına Göre İncelenmesi, Beykent Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2015, s. 62 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
85 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23446037 (Erişim Tarihi: 01.03.2016). 86 Şahin, a.g.e., s. 23. 87 Evrim Erten, Aslı Funda Kalkay Uney ve Nurhan Fıstıkcı, “Bipolar Disorder and Childhood
Trauma”, Current Approaches in Psychiatry, İstanbul, 2015, 157-165, s. 162.
28
yükselmesinde önemli bir rol oynar. Kişinin aileden ve dışarıdan sosyal destek
alması kişinin hayatındaki travmatik olaylarla mücadele etmesi için güç vermektedir.
Sosyal destek aynı zamanda kişinin ruhsal sağlığının iyi olmasında önemli bir rol
oynamaktadır88.
2.1.1.6. Rol Modeller
Birey yaşamındaki kuvvetli ve dayanıklı kişileri kendine model olarak alıp,
onların güçlü taraflarını kendine eklemesi ve travmatik yaşantılarla mücadele
edebilecek bir duruma gelmesi olarak tanımlanmaktadır89.
2.1.1.7. Egzersiz
Fiziksel egzersiz ve spor, kişinin psikolojik dayanıklılığı ve duygu durumlarına
olumlu bir şekilde etki etmektedir90.
2.1.1.8. Beyin Sağlığı
Bireyler düşüncelerini ve eylemlerini kendilerinin yazdıkları senaryolarla
geliştirip kendilerini, ilerletebilirler. Kişi, kafasında olan zor düşüncelerle mücadele
etme yolunu bulursa, kişinin psikolojik dayanıklılığı büyük bir oranda artacaktır. Eğer
kişi yaşamında olan olaylarla ilişkili bir farkındalık içerisindeyse ve kişi güçlü bir
psikolojik dayanıklılığa sahip ise o kişi aynı zamanda fiziksel yönden de güçlü olma
ihtimaline sahiptir91.
2.1.1.9. Bilişsel ve Duygusal Esneklik
Bireyin yaratıcı düşüncelere sahip olması ve doğaçlama davranabilme
özelliğinin olması, hayatında yaşadığı şiddetli travmalarla hızlı bir şekilde mücadele
etmesinde faydalı olacaktır. Bireyin pozitif düşünmesi sorun çözücü yaratıcı ve hızlı
düşünmeyi gerçekleştirmektedir. Bireylerin hayatlarında başarılı olabilmeleri için,
psikolojik dayanıklılığın yüksek bir düzeyde olması gerekmektedir. Psikolojik
dayanıklılık kişinin hayatında her an değişen, zorlu ve geleceği belirsiz olan olaylarla
88 Önder Sipahioğlu, Farklı risk gruplarındaki ergenlerin psikolojik sağlamlıklarının incelenmesi,
Selçuk Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2008, s. 42 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
89 http://www.goodreads.com/book/show/15859831-resilience (Erişim Tarihi: 03.03.2016). 90 http://www.goodreads.com/book/show/15859831-resilience (Erişim Tarihi: 09.03.2016). 91 http://www.goodreads.com/book/show/15859831-resilience (Erişim Tarihi: 12.03.2016).
29
mücadele etmesini sağlamaktadır. Bireylerin sahip olduğu mizah yeteneğinin de
zorlu hayat koşullarında güçlü olmalarında ve sorunları çözmelerinde etkisi olduğu
görülmüştür92.
2.1.1.10. Anlama ve Gelişme
Bireyin yaşadığı travatik olayları kendisini ilerletecek ve daha da
güçlenmesine neden olacak olaylar olarak karşılamasıyla, bireyin psikolojik
dayanıklılık gücü artmaktadır93. Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireyler, zor anlar
yaşarken olgun bir şekilde düşünebilir ve kendilerini hiçbir şekilde değiştirmeden
hayatlarına devam edebilirler. Yaşadıkları olaydan sonra dayanma kuvvetlerini daha
da arttırarak, çok daha fazla güçlenmiş olabilirler94.
2.1.2. Psikolojik Dayanıklılığın Bileşenleri
Psikolojik dayanıklılık bileşenleri Kobasa'nın varoluşçu kişilik teorisine
dayanmaktadır. Psikolojik dayanıklılık kavramı ''stresli yaşam durumlarında bir direnç
kaynağı olarak işlev gören kişilik özelliği'' olarak belirtilmiştir. Kontrol, bağlanma ve
meydan okuma boyutlarından oluşmaktadır95. Psikolojik dayanıklılık bileşenleri
bireylerin stresli oldukları anlarda potansiyel riskleri imkânlara dönüştürebilecek gücü
ve motivasyonu sağlamaktadır. Dayanıklılık seviyesi yüksek olan bir birey, kendi
hayatını ve işini anlamlı bulmaktadır. Yaşantısını kontrol etme becerisine, olayları
yönlendirebilme inancına sahip olurken, yaşamın getirdiği değişikliklere ve risklere
karşı gayreti olması gerekmektedir96.
2.1.2.1. Kontrol
Kontrol, kişilerin içsel durumlarını, hareketlerini, hayatlarında bütün olup
bitenleri etkileyerek aynı zamanda istedikleri sonuçlara ulaşmalarını sağlayan, kişinin
davranış ve eylemlerini içerir. Kontrol seviyeleri güçlü olan kişiler, yaşam şartlarından
dolayı oluşabilecek çeşitli durumları etkileyebileceklerine dair kuvvetli bir inançları
92 Şahin, a.g.e., s. 23. 93http://www.goodreads.com/book/show/15859831-resilience (Erişim Tarihi: 15.03.2016). 94 Şahin, a.g.e., s. 23. 95 Emel Tekin, Askeri Hastanelerde Çalışan Hemşirelerin Psikolojik Dayanıklılık ve Tükenmişlik
Düzeylerinin Belirlenmesi, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2011, s. 43 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
96 Ali Çağatay Kılınç, “Examining Psychological Hardiness Levels of Primary School Teachers According to Demographic Variables”, Turkish Journal of Education Karabük University, 2013, 69-79, s. 74.
30
vardır. Kontrol kavramı; hayatın getirdiği güçlükler karşısında güçlü olmayı, içsel
motivasyonu, karar verme becerisini, başarıya odaklanmayı, bireysel özgürlüğü,
seçim yapabilmeyi ve olayları değiştirebilme gücüne olan inancı içermektedir97.
2.1.2.2. Bağlanma
Bireylerin, hayatta karşı karşıya geldikleri durumların dışında kalmak yerine,
hayatın içinde olma isteğini belirtmektedir. Bağlanma kavramı hayatın tüm olumsuz
koşullarına rağmen bireylerin hayata pozitif bir açıdan bakmasıdır. İsteklerini
gerçekleştirmek için gösterdikleri gayret, yaşanan olaylara karşı yabancılaşmama,
bireylerin en önemli özelliklerinden biridir. Yaşam döngüsünde kişinin hayatını,
hedeflerini anlamlı bulması ve gerçekleştirmek için elinden gelenin en iyisini yapması
bağlanmanın en belirgin özelliklerinden birini oluşturmaktadır98.
2.1.2.3. Meydan Okuma
Meydan okuma, stabil olmaktan çok değişime olan inancı destekler. Yaşamda
normal bir durum olan değişimin, bireylere gelişim için birçok fırsat sunduğu
unsurlarını içeren meydan okuma; bireylere çevresiyle etkileşimde olmasını, çeşitli
şeyler denemeyi, yaşamda yeni şeyler öğrenmeyi, kendine güveni ve pozitif olmayı
içerir99.
Meydan okuma kavramı, bağlanma ve kontrol kavramlarının kullanımını
içermektedir. Bu kavram, bireyin içinde bulunduğu yaşam olayları, ilişkileri, sorunları,
olanakları bir tehdit olarak algılamamayı da kapsamaktadır. Bu kavramların
uygulanması bireye ne zaman durması gerektiğini aynı zamanda bireyin hangi
olayları dikkate almaması gerektiğini bilme imkânı sunmaktadır100.
97 H. Kamya, “Hardiness and spiritual wellbeing among social work students”, Journal of Social
Work Education, 2000, 36 (2), 231-241, s. 239. 98 Mithat Durak, Deprem Yaşamış Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik Belirtilerini Yordamada
Psikolojik Dayanıklılığın Rolü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara, 2002, s. 16 (Yayımlanmamış Doktora Tezi).
99 http:// onlinelibrary .wiley. com/ doi/ 10.1002/ 1520-6807 (198701) 24:1% 3C51: :AID- PITS 2310240110% 3E3 .0.CO;2-8/abstract (Erişim Tarihi: 11.02.2016).
100 Birgül Gökçe, Üniversite Öğrencilerinde Psikolojik Güçlülük ve Ruh Sağlığı Arasındaki İlişki. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 1993, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
31
2.2. PSİKOLOJİK ANLAMDA DAYANIKLI OLAN BİREYLERE AİT ÖZELLİKLER
Doğuştan gelen ve sonradan geliştirdiğimiz yeterlilikler ve şartlar kişisel
özelliklerimizi meydana getirir. Kişisel özelliklerden, yaş, cinsiyet, mizaç ve zekâ,
bireyin güçlü ve zayıf yanlarını içerir. Bazı çocukların kişisel özellikleri, riskli ve stresli
yaşam koşullarında onları dayanıklı kılarken diğer çocukların kişisel özellikleri onları
dayanıksız kılmaktadır101.
2.2.1. Ailelerle İlgili Özellikler
Güvenli bir aile ortamı, ebeveynleri ile yaşadıkları yakınlık, sıcak ilişkiler, ve
saygılı ebeveynler olarak belirtilir102.
2.2.2. Aile Dışındaki Sosyal Çevreye Ait Özellikler
Sosyal organizasyonlarda yer alma, iyi okullarda öğrenim görme ve
çalışanların desteğidir103.
2.3. KENDİNİ KORUYABİLEN KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ
Haynes (2005) diğer bireylerle mukayese edildiğinde, kendini koruyabilen
kişilerin özelliklerini üç temel başlık altında göstermiştir104:
2.3.1. Kişisel Özellikler
Kişisel özellikleri dokuz başlık altında incelemek mümkündür105:
1. Başka bireylerden pozitif tepkiler alma becerisinin olması,
2. Diğer insanlara karşı empati kurma ve hoşgörü gösterebilmesi,
3. Sağlıklı iletişim becerisine sahip olabilmesi,
4. Kişinin kendisi ile ilgili mizah yapabilme yeteneğinin olması,
5. Kişinin benlik duygusuna sahip olması,
6. Özgür hareket etme yeteneğinin olması,
101
http://opus.bath.ac.uk/11790/1/IJMR_Narrative_Org_and_Research_Second_Submitted_version_2 6_04_05.pdf (Erişim Tarihi: 26.04.2005)
102 Hakan Çetinkaya, Mert Teközel, Psikoloji Lisansüstü Öğrencileri Kongresi, Izmir Ekonomi Üniversitesi Yayınlan, Izmir, 2007, s. 78.
103 Eminağaoğlu, a.g.e., s. 112. 104 Bahtiyar Eraslan Çapan, “Ahu Arıcıoğlu, Psikolojik Sağlamlığın Yordayıcısı Olarak
Affedicilik/Forgiveness as Predictor of Psychological Resiliency”, e-International Journal of Educational Research, 2014, Pamukkalle 70-82, s. 76.
105 Gürgan, a.g.e., s. 21.
32
7. Riskli kişilerden ve ortamlardan uzak durabilmesi,
8. Geleceğe dair güzel umutları ve hedeflerinin olması,
9. Uyumlu bir kişiliğe sahip olması.
2.3.2. Sosyal özellikler
Sosyal özellikler dört başlık altında incenebilir106:
1. Yeni arkadaşlıklar kurmada becerikli olduğu görülür,
2. Etrafındaki insanlarla kolaylıkla pozitif ilişkiler kurabilir, .
3. Etkin sözel iletişim becerilerine sahip olduğu görülür,
4. Kolayca yardım bulabilir, fakat yardım alma konusunda isteksizdir.
2.3.3. Duygusal Özellikler
Duygusal Özellikler dört başlık altında incenebilir107:
1. Sağlam bir bir öz-yeterlik duygusu gösterir,
2. Yüksek düzeyde özgüvene sahip olduğu görülür,
3. Farkındalığı ve öz-saygısı fazladır,
4. Hislerinin farkında olup kendini kontrol edebilme becerisi gösteririr,
5. Yeni durumlara kolayca uyum saylayabilir,
6. Endişe ve engellenmeye karşı dayanabilir.
2.3.4. Bilişsel-Akademik Özellikler
Bilişsel-Akademik Özellikler dört başlık altında incenebilir108:
1. Başarılı olmak için motivasyonu yüksektir,
2. İleriye dönük hedef ve planlama yeteneği gösterir,
3. Riski ve stresli olaylarla, bilinçli bir şekilde mücadele eder,
4. Kendilerine, şans, yetenek faktörü gibi dışsal yüklemelerden çok, gayret
gösterme, sabır gibi içsel yüklemeler yapar,
5. Etrafındaki insanları birbirlerinden fayda görmeleri için motive ederek
harekete geçirir.
106 Çapan, a.g.e., s. 79. 107 http://dergipark.ulakbim.gov.tr/hunefd/article/viewFile/5000048560/5000045880 (Erişim
Tarihi: 21.03.2016). 108 http://ogretim-tasarimi.blogcu.com/ogrenme-ortaminda-ogrenen-ozellikleri/10146472 (Erişim
Tariri: 38.02.2016).
33
2.4. PSİKOLOJİK DAYANIKLILIKLA İLGİLİ YURT İÇİ VE YURT DIŞI YAPILAN
ARAŞTIRMALAR
Bu bölüm içerisinde; yapılmış olan yurt içi ve yurt dışı bazı araştırma
örneklerine yer verilecektir. Psikolojik dayanıklılıkla ilgili çalışmalar genellikle yurt
dışında yapılmıştır. Türkiye’de psikolojik dayanıklılık üzerine yapılan çalışmaların
sayısı oldukça sınırlıdır.
2.4.1. Psikolojik Dayanıklılıkla İlgili Yurt İçınde Yapılan Araştırmalar
Psikolojik dayanıklılıkla ilgili ülkemizde yapılan ilk araştırma Gizir (2004)
tarafından yoksul çocuklar üzerinde yapılmıştır. Öğrencilerin akademik başarısına
etki eden Psikolojik sağlamlık düzeyini artıran koruyucu faktörler araştırılmıştır.
Çalışmanın neticesinde, akademik sağlamlığı güçlendirdiği düşünülen ailesel,
çevresel ve bireysel, koruyucu faktörler ortaya konmuştur109.
Psikolojik dayanıklıkla ilgili yapmış olduğu araştırmada, lise öğrencilerinin
özellikleri ile öğrencilerin ailelerinin birlikte ya da boşanmışlık durumlarını
cinsiyetlerine göre karşılaştırmıştır. Ankara’nın Mamak ilçesinde gerçekleştirilen
araştırma lisede öğrenim gören öğrencilerin 70’inin anne-babası boşanmış, 82’sinin
ise anne-babası birlikte olmak üzere, 152 öğrenciden oluşmaktadır. Aileleri
boşanmış olan öğrenciler psikolojik danışma servislerinde bulunan öğrenci tanıma
formlarından yararlanılarak tespit edilmiştir. Bu araştırma sonucunda, yüksek
psikolojik dayanıklılığa sahip olan öğrencilerin, anne-babası birlikte olan öğrenciler
olduğu; düşük psikolojik dayanıklılığa sahip olan öğrencilerin ise anne-babası
boşanmış olan öğrenciler olduğu saptanmıştır110.
Karaırmak ve Çetinkaya (2011)’nın yaptıkları araştırmada psikolojik
sağlamlığın, benlik saygısı ve denetim odağı üzerine etkisi incelenmiştir. Bu
araştırmanın sonucunda denetim odağı ve psikolojik sağlamlık arasında negatif
yönde korelasyon olduğu saptanmıştır. Denetim odağı dış etkenlere bağlı oldukça,
psikolojik sağlamlığın azaldığının görüldüğü belirtilmiştir. Aynı zamanda, pozitif
109 Fatma Öz, Emel Bahadir Yilmaz, *Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Hemşirelik Bölümü” Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi, 2009, 82-89, s. 85. 110 Köknel, a.g.e., s. 45.
34
duygular ve denetim odağının, benlik saygısı ile negatif yönde ilişkili olduğu
saptanmıştır111.
Irmak (2011) yaptığı araştırmada, ruh sağlığı belirtileri ve risk alma davranışları
açısından dayanıklı olan ve dayanıklı olmayan gruplarda, anneye karşı bağlılık ile
bireyin benlik saygısı ve denetim odağı ölçümlerinde anlamlı bir şekilde farklılık
görülmüştür. Dayanıklı olan gruplar ve dayanıklı olmayan gruplar karşılaştırılmıştır.
Bu karşılaştırma sonucunda, anneye kuvvetli bağı olan bireylerde, yüksek benlik
saygısı ve iç denetimin yüksek olduğu saptanılmıştır. Ruh sağlığı belirtileri açısından
dayanıklı olan ve dayanıklı olmayan gruplarda, cinsiyet bakımından anlamlı bir
farklılık olduğu görülmüştür. Kız öğrencilerin daha az dayanıklı, erkek öğrencilerin ise
daha fazla dayanıklı olduğu açıklanmıştır. Eğitim düzeyi düşük olan ebeveynlerin
çocuklarının, dayanıklı olma oranlarının da düşük olduğu görülmüştür. Anne-babanın
çalışması bakımından iki grup arasından anlamlı bir farklılık görülmemiştir112.
2.4.2. Psikolojik Dayanıklılıkla İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar
Psikolojik dayanılıkla ilgili, bir çok boylamsal araştırma mevcuttur. Werner’in
2001’de, Kauai’de yaptığı araştırma en önemli araştırmalardan bir tanesidir. 40 yıl
süren bu araştırma; doğum ve doğum sonrası komplikasyon yaşamamış çocuklar ile
aile bireyleri arasında geçimsizlik ve psikopatolojik sorunları olan, doğum sonrası
komplikasyon gelişen, yoksulluk içinde yetişen, toplam 698 bebek üzerinedir.
Araştırma, 1-2-10-18 ve 32 yaşlarında kontrol edilerek sürdürülmüştür. Sosyal,
psikolojik ve biyolojik risk faktörlerinden çocukların nasıl etkilendikleri araştırılmıştır.
Araştırmanın sonucunda, çocukların çok az bir kısmının yetişkinlik dönemine kadar
sağlıklı gelişim gösterdiği saptanmıştır. Annenin, çocuğun gereksinimlerini
karşılamadaki becerisi ve aile tarafından verilen desteğin en önemli faktör olduğu
belirtilmiştir113.
Bonnano ve ark. (2009), 11 Eylül saldırılarına tanık olmuş kişilerle bir araştırma
yürütmüşlerdir. Bu araştırma 2752 kişiden oluşmaktadır. Yapılan çalışmada travma
sonrası, psikolojik dayanıklılık oranı ve stresin bu kişiler üzerindeki etkisi
111 Özlem Karaırmak, Rahşan Çetinkaya-Siviş, “Benlik Saygısının ve Denetim Odağının
Psikolojik Sağlamlık Üzerine Etkisi: Duyguların Aracı Rolü”, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Bursa, 2011, 30-43, s.
112 Irmak, a.g.e.,s. 89. 113 Emmy E. Werner, Ruth S. Smith, Journeys from Childhood to Midlife, Cornell University
Press, America, 2001, s. 64.
35
incelenmiştir. Araştırma 11 Eylül saldırılarından sonra, 6 aylık bir zaman diliminde
yapılmıştır. Çalışmada psikolojik dayanıklılığın ve travma sonrası stres
bozukluğunun belirtileri gözlemlenmiştir. Araştırmanın sonucunda, kişilerde psikolojik
dayanıklılık oranının oldukça yüksek olduğu saptanmıştır. Erkek katılımcılarda
psikolojik dayanıklılığın, kadın katılımcılara göre daha yüksek olduğu belirtilmiştir114.
Sills ve ark. (2006), üniversitede okuyan öğrencilerin kişilik özelliklerini,
psikolojik sağlamlıklarını başa çıkma tarzlarını ve psikiyatrik belirtilerini incelemiştir.
Psikolojik sağlamlık ve kişilik boyutları, dışa dönüklük ile pozitif açıdan bir ilişki
saptanmıştır. Nevrotizm ile negatif açıdan bir ilişki gözlemlenmiştir. Bireyin olaylarla
başa çıkma tarzının, psikolojik sağlamlığı, kişilik boyutlarından daha yüksek bir
düzeyde olduğu saptanmıştır. Psikolojik sağlamlık ve görev yönelimli başa çıkma ile
pozitif yönde bir ilişki gözlemlenmiştir. Bunun dışında duygu yönelimli başa
çıkmanın, negatif açıdan ilişkili olduğu belirtilmiştir115.
2.5. İNTERNET BAĞIMLILIĞI İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
2.5.1. İnternet Bağımlılığı İle İlgili Yurt İçi ve Yurt Dışındaki Araştırmalar
Yapılan bir araştırmada, yalnızlık yaşayan bireylerin düşük benlik değerine
sahip olabilecekleri belirtilmiştir. Yüz yüze iletişim kurmak yerine, internet üzerinden
sosyal ilişkiler yaşamayı seçtikleri, bu durumun da patolojik internet kullanımının
gelişmesinde önemli rol oynadığını belirtmiştir. Leung (2004), bireylerin internet
kullanım seviyesi yükseldikçe, asosyal olduğunu ve internet bağımlısı olan insanların
özellikle internet oyunları, Chat, e-mail, gibi etkinlikleri daha çok kullandıklarını tespit
etmişlerdir116.
Bireylerin, internet kullanma amaçlarının sosyalleşme ya da sosyal destek
bulma olduğunu, süreç içinde, bağımlılığa dönüşmesi sonucunda, bireyler toplumdan
uzaklaşabilmektedir. Young (2005), kızların erkeklere göre daha çok internet
bağımlısı olduğunu belirtmiştir. Haftada 39 saat internet kullanan kişilerin, internet
114 George A. Bonanno, Sandro Galea, Psychological Resilience After Disaster: New York City
in the Aftermath of the September 11th Terrorist Attack”, Psychological Science, New York, 2009, 17 (3), 181-186, s. 183.
115 Laura Campbell Sills, Sharon Cohan and Murray Stein, “Relationship of Resilience to Personality, Coping and Psychiatric Symptpoms in Young Adults”, Behaviour Research and Therapy, Cambridge, 2006, 44, 585-599, s. 587
116 Louis Leung, “Net-Generation Attributes and Seductive Properties of the Internet as Predictors of Online Activities and Internet Addiction”, CyberPsychology and Behavior, ülke 2004, 7(3), 333-348, s. 339.
36
bağımlısı olduğunu açıklamıştır. Yang ve diğerleri (2005), öğrenciler üzerinde
yaptıkları bir araştırmada, interneti aşırı kullanan öğrencilerde, depresyon belirtileri
saptanmıştır. Araştırma sonucunda, depresyon ile internet bağımlılığı arasında
anlamlı bir ilişkinin olduğu ortaya çıkmıştır117.
Balta ve Horzum (2008), internet bağımlılık düzeyinin farklı değişkenlere göre
değişiklik gösterip göstermediğini araştırmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara
göre, haftada sekiz saatten daha fazla internet kullanan öğrencilerin, diğer
öğrencilere göre bağımlılık seviyesinin daha yüksek olduğunu saptamıştır. Internet
bağımlılığını, patolojik davranış ve uyumsuz düşünceler içeren psikiyatrik bir durum
olarak tanımlamıştır. Bireylerin, psikolojik yaşamında, okul, iş, ev ve de sosyal
hayatında güçlüklere sebep olan abartılı düzeyde kullanım olarak tanımlamaktadır118.
Bireyin internet ortamından uzak kaldığında; sinirli, mutsuz, gergin ve saldırgan
davranışlar göstermesi bu gerginliği de sosyal yaşantısına, işine, ailesine ve
çevresine aksettirmesi, bireyin online olma arzusundan vazgeçememesi, internete
bağlı değilken geçen zamanı değersiz manasız görmesinin, bağımlılığın yol açtığı
semptomlar olduğu saptanmıştır119.
Kuloğlu (2001), internetin günlük hayattaki sıkıntılardan kurtulmak için bir araç
olarak kabul edilmesi, online olmanın planlarının yapılması, aşırı düzeyde internette
zaman geçirilmesi, internet bağımlılığının davranışları olarak görüldüğünü
belirtmiştir120.
Ergenler, sosyal yaşantılarında karşılıklı iletişim kurmak yerine sanal ortamda
iletişim kurmayı tercih edebilmektedirler. Kontrolsüz internet kullanımından dolayı,
ödev ve sorumluluklarını ihmal edip erteleyebilmektedirler. Zihinlerini daha fazla
internette kalabilmek adına planlar yaparak meşgul etmeleri, internetin adeta kölesi
117 Young, a.g.e., s. 22. 118 Özlem Çakır Balta, Mehmet Barış Horzum, “The Factors that Affect Internet Addiction of
Students in a Web Based Learning Environment” Journal of Faculty of Educational Sciences, Ankara, 2008, 87-102, s. 89.
119 Arısoy, a.g.e., s. 53. 120 http://www.academia.edu/9541190/%C4%B0nternet_Kafeler_Gen%C3%A7lik_ve_Sosyal_
Sapma (Erişim Tarihi: 22.03.2016).
37
haline geldiklerini ortaya çıkarmaktadır121. “İnternete bağımlı olmaya en meyilli
gruplardan biri ergenlerdir. Bu durum, gençlerde bulunan en önemli özelliklerden biri
olan merak duygusundan ileri gelir. İnternet, ergenlere meraklarını tatmin edebilecek
düzeyde çeşitli bilgilere ulaşmada kolaylık sağlamaktadır”122.
İnternet bağımlılığı kavramı, tanımlanmaya başlandığı dönemden bugüne
değin farklı isimlerle literatürde yerini almıştır. Örnek olarak, “patolojik internet
kullanımı”, “aşırı internet kullanımı”, “uygun olmayan internet kullanımı” nı verebiliriz.
Patolojik internet kullanımının tanımı Morahan-Martin ve Schumacher (2000)’e göre,
internetin abartılı derecede ve kontrolsüz bir şekilde kullanılması ve bireyin yaşamına
önemli ölçüde zarar vermesidir. Problem oluşturan internet kullanımı Davis (2001)
açısından psikiyatrik bir durumdur. Patolojik davranışlar ve uyumsuzluk gösteren
düşünceler içerir. Öğrencilerin problemli İnternet Kullanım Ölçeğinden elde edilen
puanlarını, cinsiyet açısından karşılaştırmış, inceleme sonucunda bağımlı internet
kullanımıyla ilgili davranışların, erkeklere göre kızlarda daha fazla olduğunu tespit
etmişlerdir123.
1994 yılında, Amerikan Psikiyatri Birliği (APA)’nin yayınlamış olduğu “DSM IV”
te, internet bağımlılığı hala bir hastalık olarak tanımlanmamıştır. Araştırmacılar
internet bağımlılığının “DSM V” e girmesi gerektiğini düşündükleri için değişik
çalışmalara başlamışlardır. Bu konudaki ilk çalışma, 1995 yılında Ivan Goldberg
tarafından yapılmıştır. “İnternet Bağımlılığı” ilk kez farklı bir psikiyatrik bozukluk
olarak tanımlanarak kullanılmıştır. İlk tanı kriterlerini oluşturarak, internet bağımlılığı
tanımını ilk ortaya atan ise Young olmuştur. Young’a göre, internet bağımlılığı kumar
bağımlılığıyla benzerlik göstermektedir. İnternet bağımlısı olan bireylerin, dürtü
kontrol bozukluğu belirtilerine benzer semptomlar gösterdiğini açıklamıştır. Ancak
kimyasal madde içermeyen davranışa yönelik bağımlılıklar, DSM IV tanı kitabında
“dürtü kontrol bozuklukları” olarak tanımlanarak yayınlanmıştır. Young, internet
bağımlılığı ile en çok benzerlik gösteren bozukluğun; DSM IV’te belirtilen, dürtü
kontrol bozuklukları bölümünde bulunan “patolojik kumar oynama” ile ilgili tanı
kriterleri olduğunu belirtmiştir. Young, benzerlik gösteren bu tanı kriterlerini, patolojik
121 Aykut Ceyhan, “Ergenlerin problemli internet kullanım düzeylerinin yordayıcıları”, Çocuk ve
Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 18 (2), 2001, 85-94, s. 89. 122 Kalkan, Kaygusuz, a.g.e., s. 56. 123 Kayri, Tanhan ve Tanrıverdi, a.g.e., s.27.
38
internet kullanımı davranışlarına uyarlayarak “internet bağımlılığı” ile ilgili ilk tanı
kriterlerini oluşturarak yayınlamıştır124.
ABD, alkolizm ve ve uyuşturucu madde kullanımı ile benzer belirtileri gösteren
internet bağımlılığının tanı ve tedavilerinden daha etkili sonuç almak amacıyla
tesisler kurmaktadır. Maryland Üniversitesi, yirmi dört saat herhangi bir medyayı
kullanmayan öğrencilerin, korku ve endişe yaşadıklarını, öğrenci davranışları
konusundaki yaptıkları araştırmada belirlemişlerdir. Mansur Beyazyürek
(Psikiyatr): Uzakdoğu ülkelerinde, aşırı internet kullanımı sonucu hayatını kaybeden
vakalar olduğunu, ülkemizde de bu tür bağımlılıklara rastlanıldığını belirtmiştir.
Kişinin ilişkilerine, bedenine ve ruh sağlılığına zarar veren bu bağımlılığın, 18-35 yaş
arasında erkek bireylerde daha sık gözlendiğini ve bağımlı bireylere antidepresanlar,
psikoterapi ile birlikte üç hafta yatırarak tedavi planı uygulandığını açıklamıştır125.
124 Young, a.g.e., s. 31. 125 http://www. sabah. com. tr/yasam/2013/09/07/internet-bagimliligi-icin-yatarak-tedavi (Erişim
Tarihi: 12.03.2016).
39
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
FACEBOOK BAĞIMLILIĞI VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK KONUSUNDA BİR
UYGULAMA
3.1. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
3.1.1. Araştırmanın Amacı
Yapılan araştırmanın ana amacı, psikolojik dayanıklılık ile Facebook bağımlık
düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda, katılımcıların
Facebook bağımlılıklarıyla, psikolojik dayanıklılık seviyelerinin, çeşitli demografik
özelliklere göre istatistiksel anlamdaki farklılaşma durumları tespit edilmeye
çalışılmıştır.
3.1.2. Araştırmanın Önemi
İnternet ve teknolojide yaşanan büyük ilerlemelerden sonra, sosyal ağ siteleri
iletişim kurmada tercih edilir hale gelmiştir. Genç yetişkinler günlük yaşamda,
Internet yoluyla sosyalleşmeyi tercih etmektedirler126. Sosyal paylaşım sitelerini
günümüzde, milyonlarca yetişkin insan kullanmaktadır. Zamanının büyük bir kısmını
gençler, sosyal paylaşım sitelerine ayırabilmektedir. Sosyal paylaşım sitelerini, eski
arkadaşları bulmada, yeni arkadaş edinmede ve kişilerin birbirleri hakkındaki özel
bilgileri öğrenmede kullanmaktadır127.
Kullanıcılar Facebook'u, sosyal çevresini genişletmek, yeni arkadaşlar bulmak
ve iletişim kurmak için kullanmaktadır. Fotoğraf, video, özel bilgilerini ve
deneyimlerini de Facebook üzerinden paylaşabilmektedir. Başlangıçta çok eğlenceli
olan online aktiviteler, zamanla alışkanlık süreci başlatıp, bireyi dış dünyadan
uzaklaştırabilir. Bu süreç bağımlılığın oluşmaya başladığı dönemdir. Bağımlı kişiler,
Facebook'da daha fazla zaman geçirebilmek için, evden çıkmak istemeyerek,
arkadaşları ile daha az zaman geçirerek, gerçek dünyadan uzaklaşabilirler.
Arkadaşları ile karşılıklı görüşmek yerine, Facebook’ta iletişim kurmayı tercih ederler.
Facebook'daki profilleri incelerken, birbirlerinin ne kadar çok arkadaşı olduğuna
126 http://personal.denison.edu/~matthewsn/facebook%20and%20academic%20performance.pdf
(Erişim Tarihi: 23.03.2016). 127 Şenol Hacıefendioğlu, “Sosyal paylaşım sitelerinde üye bağlılığı üzerine bir araştırma”,
Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010, 20 (2), 56-90, s. 56-71
40
dikkat ederler. Kullanıcılar arasında, hep daha fazla arkadaş edinme rekabeti vardır.
Bir dönem sonra, birey kendinde yetersizlik hissi duymaya başlar. Devamlı olarak
yeni bir Şeyler “kazanma” duygusunu doyurmak zorundadırlar. Bu insanlar süreç
içinde dışlanmışlık, tükenmişlik ve anlamsızlık hislerine karşı kendilerini savunmasız
hissedebilmektedirler.
İnternet bağımlıları; uykusuzluk, hareketsizlik nedeniyle kilo alabilme, düzensiz
yeme alışkanlığı gibi olumsuzluklarla karşı karşıya gelebilmektedirler. İnternet
bağımlıları için internet, problemlerden kaçış için bir yol olarak
değerlendirilebilmektedir128. İnterneti kullanmadıkları zamanlarda kaygı, üzüntü
duymakta ve depresif halde bulunabilmektedirler. İnternet bağımlılığı ile kaygı ve
depresyon arasında anlamlı bir ilişki bulunduğu düşünülmektedir129.
Yapılan bir araştırmada; internet kullanımına bağlı olarak öğrencilerin %58’inde
çalışma düzenlerinde bozulma, ders başarısında düşme, sınıfta kalma gibi sorunların
görüldüğüne dikkat çekilmektedir. Internetin çekiciliği yüzünden, zamanının büyük bir
bölümünü internet başında geçiren birçok kişinin, internet kullanım süreleri arttıkça,
iş ve okul başarılarındaki verimliliklerinin düştüğünü belirtmektedir. Alfred
Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, zeka düzeyi oldukça parlak olan öğrencilerin
%43’ünün, üniversitedeki bilgisayar ağından geç saatlere kadar kalmaları sonucunda
sınıfta kaldıkları ortaya çıkmıştır130.
Facebook’un büyük bir bölümünün, genç ve öğrenci nüfusundan oluştuğu,
Facebook’un kullanıcıların hayatında önemli rol oynadığı, geçirdikleri zamanın büyük
bir bölümünün, Facebook’taki uygulamalar olduğu göz önünde bulundurularak,
kullanıcının çevresine ve kendine zarar verdiği düşünülürse ve bu zararların,
psikolojik dayanıklılık düzeylerini etkileyebileceğini varsayarsak, bu açıdan,
araştırmanın büyük önem taşıdığı söylenebilir. Facebook bağımlılık düzeylerinin
yüksek olması durumunda, psikolojik dayanıklılık düzeyleri azalabilir ve bireyler
yaşamlarındaki sıkıntı veren, üzücü veya stresli olaylarla mücadele etmekte güçlük
çekebilirler ve kendilerine bu açıdan yetersiz hissedebilirler. Bu nedenle bireylerin,
128 Young, a.g.e., s. 112. 129 Stéphanie Laconi a, Rachel Florence Rodgers b,c. and Henri Chabrol, “The measurement of
Internet addiction: A critical review of existing scales and their psychometric properties”; Computers in Human Behavior, 2014, Fransa, 190–202, s. 198.
130 Young, a.g.e., s. 110.
41
ne düzeyde bağımlı oldukları ve Facebook bağımlılığının psikolojik dayanıklılık ile
nasıl bir ilişki içinde olduğunu belirlemek önemlidir.
3.1.3. Araştırmanın Modeli
Yapılan araştırma, “karşılaştırmalı ilişkisel tarama modeli”ne uyumlu bir şekilde
düzenlenmiştir. En az iki değişken arasında beraber değişimin varlığını veya
derecesini saptamayı amaçlayan araştırma metodlarının tümü “ilişkisel tarama
modelleri” adıyla tanımlanır131.
3.1.4. Sayıltılar
Araştırmanın sayıltıları aşağıdaki gibidir:
Katılımcıların, ölçekle birlikte kendilerine yöneltilen soruları samimiyetle
cevaplandırdığı kabul edilmiştir.
3.1.5. Sınırlılıklar
Bu araştırma; kişisel bilgi formu, Bergen Facebook Bağımlılık Ölçeği ve Kısa
Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’nden elde edilen veriler ile sınırlıdır.
3.1.6. Araştırmanın Örneklemi
Araştırmada örneklem olarak 195 kişiye kolayda örnekleme yöntemiyle anket
uygulanmıştır, ancak yapılan anketlerin geçersiz olanları iptal edilerek 150 adet
anket analize alınmıştır. Bu çalışma, uygun örnekleme yöntemiyle seçilen 70 kadın,
80 erkek, toplam 150 çalışan üzerinde yürütülmüştür. 79’u evli, 71’i bekar olan
katılımcıların, eğitim düzeyleri 71’i lise ve altı, 79’u üniversite mezunu şeklindedir.
Katılımcıların yaşları 19 ile 45 yaş üzeri olarak değişmekte ve gelir düzeyleri 39 kişi
yetersiz, 57 kişi orta ve 54 kişi yüksek şeklinde dağılım göstermektedir. Katılımcıların
ebeveyn tutumları ilgisiz 31 kişi, demokratik 37 kişi, otoriter 37 kişi ve koruyucu 45
şeklindedir.
131 N. Karasar, Bilimsel Araştırma Yöntemi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2004, s. 79.
42
3.1.7. Araştırmanın Problemi
Araştırmanın ana problemi: Katılımcılarda, demografik değişkenler
doğrultusunda “Facebook Bağımlılığı” ile “Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri”
arasında istatistiksel anlamda bir ilişki mevcut mudur?
Araştırmanın Alt Problemleri:
1. Facebook bağımlılık seviyelerine göre katılımcılarda, cinsiyet değişkeni
açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
2. Psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre katılımcılarda, cinsiyet değişkeni
açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
3. Facebook bağımlılık seviyelerine göre katılımcılarda, medeni durum
değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
4. Psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre katılımcılarda, medeni durum
değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
5. Facebook bağımlılık seviyelerine göre lise ve altı ile üniversite mezunu
katılımcılarda, eğitim düzeyi değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
6. Psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre lise ve altı ile üniversite mezunu
katılımcılarda, eğitim düzeyi değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
7. Katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerine göre yaş grubu değişkeni
açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
8. Katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre yaş grubu değişkeni
açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
9. Katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerine göre gelir düzeyleri
açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
10. Katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre gelir düzeyleri
açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
11. Katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerine göre ebeveyn tutumları
açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
12. Katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre ebeveyn tutumları
açısından anlamlı bir farklılaşma var mıdır?
43
3.1.8. Araştırmanın Hipotezleri
Araştırmanın Hipotezleri:
H0.1: Facebook bağımlılık seviyelerine göre katılımcılarda, cinsiyet değişkeni
açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.2: Psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre katılımcılarda, cinsiyet değişkeni
açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.3: Facebook bağımlılık seviyelerine göre katılımcılarda, medeni durum
değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.4: Psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre katılımcılarda, medeni durum
değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.5: Facebook bağımlılık seviyelerine göre lise ve altı ile üniversite mezunu
katılımcılarda, eğitim düzeyi değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma
olmayacaktır.
H0.6: Psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre lise ve altı ile üniversite mezunu
katılımcılarda, eğitim düzeyi değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma
olmayacaktır.
H0.7: Katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerine göre yaş grubu değişkeni
açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.8: Katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre yaş grubu
değişkeni açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.9: Katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerine göre gelir düzeyleri
açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.10: Katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre gelir düzeyleri
açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.11: Katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerine göre ebeveyn tutumları
açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
H0.12: Katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerine göre ebeveyn tutumları
açısından anlamlı bir farklılaşma olmayacaktır.
44
3.1.9. Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları
Araştırma kapsamında kullanılacak verileri toplamak için, üç farklı ölçme aracı
kullanılmıştır.
3.1.10. Bilgi Toplama Formu
Katılımcıların sosyo-demografik özelliklerini tespit etmek üzere, araştırmacı
tarafından hazırlanan bilgi toplama formu kullanılmıştır. Kullanılan anket formu, yaş,
medeni durum, cinsiyet, ebeveyn tutumları, aile gelir durumu, ve eğitim durumlarını
tespit etmeye yönelik sorulardan oluşmaktadır (Ek 1).
3.1.11. Araştırmanın Ölçekleri
3.1.11.1. Bergen Facebook Bağımlılığı Ölçeği
Bergen Facebook Bağımlılığı Ölçeği, “1” çok nadir, ile “5” çok sık, aralığında
değişen 5’li bir derecelendirmeye sahip 18 madde ve 6 boyuttan oluşan bir ölçme
aracıdır. Ters kodlanan madde ölçekte bulunmamaktadır. Puanların yüksek olması,
kullanıcıların facebook bağımlılık düzeylerinin de yüksek olduğunu göstermektedir.
Akın ve diğerleri (2013) tarafından, Türkçe formu ile ilgili güvenirlik ve geçerlik
çalışmaları yapılmıştır. Yapı geçerliği tespit etmek için ölçeğe uygulanan doğrulayıcı
faktör incelemesi sonucunda, 6 boyuttan oluşan modelin iyi uyum sağladığı
belirlenmiştir (x²= 291. 88, SD=118, RMSEA=. 061, CFI=. 95, GFI=. 92, IFI=. 95, and
SRMR=. 040). İç tutarlılık ilgili güvenirlik katsayısı ölçekte .93 olarak bulunmuştur.
3.3.11.2. Kısa Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği
Kısa Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği, 6 madde ve tek boyuttan oluşan bir ölçektir.
Ölçek “1” Kesinlikle katılmıyorum, ile “5” Kesinlikle katılıyorum tarzında, 5’li Likert
tipinde bir seviyelendirmeye sahiptir. Akın ve diğerleri (2013) tarafından, Türkçe
formu ile ilgili güvenirlik ve geçerlik çalışmaları yapılmıştır. Yapı geçerliğini tespit
etmek için ölçeğe uygulanan doğrulayıcı faktör incelemesi sonucunda, altı
maddeden oluşan modelin iyi uyum sağladığı belirlenmiştir (x²= 6. 44, SD= 5,
RMSEA=. 031, CFI=. 99, GFI=. 99, SRMR=. 028). İç tutarlılık ilgili güvenirlik
katsayısı ölçekte .66 olarak bulunmuştur. Ölçekte .21 ile .51 aralığında düzeltilmiş
madde toplam korelasyonları sıralanmıştır.
45
3.1.12. İşlem ve Veri Analiz Teknikleri
Araştırma için ölçme araçlarıyla toplanan verilerin, alt amaçlar yönünde de
istatistiksel tekniklerle gerekli hesaplamaları yapılmıştır. Ölçeklerden toplanmış olan
tüm sonuçlar kodlanarak bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Ölçekteki veriler bilgisayar
ortamında, SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 11,5 windows paket
programı kullanılarak analizleri yapılmıştır. Katılımcıların Facebook bağımlılığı ile
psikolojik dayanıklılık seviyeleri arasındaki ilişkinin varlığını veya gücünü tespit
etmek amacıyla, Pearson Korelasyon katsayısı incelenmiştir. Katılımcıların
Facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılık seviyelerinin cinsiyet, fiziki görünüm
algısı, medeni durum ve eğitim durumları açısından istatistiksel olarak anlam ifade
edebilecek bir farklılaşma durumunun tespiti için “t testi” kullanılmıştır. Katılımcıların
yaş, aile gelir durumu ve ebeveyn tutumlarındaki farklılaşma durumunun tespiti için
“ANOVA’’ kullanılmıştır.
3.2. BULGULAR VE YORUM
3.2.1. Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık Değişkenlerinin Analizi
Facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılık değişkenleri arasında
istatistiksel anlamda bir ilişkinin varlığını tespit etmek amacıyla yapılan korelasyon
analizi neticesinde, istatistiksel ölçüde bir ilişkinin varlığı saptanmıştır. Bulgular Tablo
1’de açıklanmıştır.
Tablo-1 Katılımcıların Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık Puanlarının
Karşılaştırılmasına Yönelik Korelasyon Analizi Tablosu
Faktör 1 2
1. Facebook bağımlılığı
―
2. Psikolojik dayanıklılık
-.18* ―
Ortalama 32,31 18,65
Standart Sapma 13,56 2,82
Tablo 1 incelendiğinde, Facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılık
değişkenlerinin skorları arasında negatif doğrultuda anlamlı bir ilişkinin varlığı
görülmektedir (r= -.18, p <.05).
46
3.2.2. Facebook Bağımlılığı Açısından Katılımcıların Cinsiyet Değişkenine Göre
t-testi Analizi
Facebook bağımlılığı ile ilgili katılımcılarda, cinsiyetleri açısından olabilecek
farklılaşmaların tespiti için verilen iki farklı grubun sayısal verilerinin anlam ifade edip
etmediğini kıyaslayan “t” sınama istatistik testinden yararlanılmıştır.
Tablo-2 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Cinsiyet Açısından İncelenmesine Yönelik t Testi Sonuç Tablosu
Değişken Cinsiyet N Ort. Ss t Sd p
Facebook bağımlılığı
Erkek 80 33,78 15,56 1,416 148 ,159
Kadın 70 30,64 10,70
Tablo 2’de: Kullanıcıların cinsiyetleri açısından Facebook bağımlılık
ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları belirtilmektedir. Tablo
incelendiğinde, farklı cinsiyetteki bireylerin Facebook bağımlılık seviyeleri arasında,
cinsiyet değişkenine göre istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma olmadığı
görülmektedir (t0. 05: 148= 1,416).
3.2.3. Psikolojik Dayanıklılık Açısından Katılımcıların Cinsiyet Değişkenine
Göre t-testi Analizi
Psikolojik dayanıklılık ile ilgili katılımcılarda, cinsiyetleri açısından olabilecek
farklılaşmaların tespiti için verilen iki farklı grubun sayısal verilerinin anlam ifade edip
etmediğini kıyaslayan “t” sınama istatistik testinden yararlanılmıştır.
Tablo-3 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Cinsiyet Açısından
Incelenmesine Yönelik t Testi Sonuç Tablosu
Değişken Cinsiyet N Ort. Ss t Sd p
Psikolojik dayanıklılık
Erkek 80 18,55 2,91 -,478 148 ,633
Kadın 70 18,77 2,73
Tablo 3’de: Kullanıcıların cinsiyetleri açısından psikolojik dayanıklılık
ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları belirtilmektedir. Tablo
incelendiğinde, kadın ya da erkek bireylerin psikolojik dayanıklılık seviyeleri
arasında, cinsiyet değişkenine göre istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma
olmadığı görülmektedir (t0. 05: 148=,478).
47
3.2.4. Facebook Bağımlılığı Açısından Katılımcıların Medeni durum
Değişkenine Göre t-testi Analizi
Facebook bağımlılığı ile ilgili katılımcılarda, medeni durumları açısından
olabilecek farklılaşmaların tespiti için verilen iki farklı grubun sayısal verilerinin anlam
ifade edip etmediğini kıyaslayan “t” sınama istatistik testinden yararlanılmıştır.
Tablo-4 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Düzeyinin Medeni Durum Açısından İncelenmesine Yönelik t Testi SonuçTablosu
Değişken Medeni durum
N Ort. Ss t Sd p
Facebook bağımlılığı
Evli 79 32,56 14,36 ,231 148 ,817
Bekar 71 32,04 12,70
Tablo 4’de: Kullanıcıların medeni durumları açısından Facebok bağımlılık
ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları belirtilmektedir. Tablo
incelendiğinde, evli yada bekar bireylerin Facebook bağımlılık seviyeleri arasında,
medeni durum değişkenine göre istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma olmadığı
görülmektedir (t0. 05: 148=,231).
3.2.5. Psikolojik Dayanıklılık Açısından Katılımcıların Medeni durum
Değişkenine Göre t-testi Analizi
Psikolojik dayanıklılık ile ilgili katılımcılarda, medeni durumları açısından
olabilecek farklılaşmaların tespiti için verilen iki farklı grubun sayısal verilerinin anlam
ifade edip etmediğini kıyaslayan “t” sınama istatistik testinden yararlanılmıştır.
Tablo-5 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Medeni Durum Açısından
İncelenmesine Yönelik t Testi Sonuç Tablosu
Değişken Medeni durum
N Ort. Ss t Sd p
Psikolojik dayanıklılık
Evli 79 19,04 2,88 1,774 148 ,078 Bekar 71 18,23 2,72
Tablo 5’de: Kullanıcıların medeni durumları açısından psikolojik dayanıklılık
ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları belirtilmektedir. Tablo
incelendiğinde, evli yada bekar bireylerin psikolojik dayanıklılık seviyeleri arasında,
medeni durum değişkenine göre istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma olmadığı
görülmektedir (t0. 05: 148= 1,774).
48
3.2.6. Facebook Bağımlılığı Açısından Lise ve Altı Ile Üniversite Mezunu
Katılımcılar Arasında Eğitim Durumuna Göre t-testi Analizi
Facebook bağımlılığı açısından, lise ve üniversite mezunu katılımcılar
arasındaki farklılıklarının incelenmesinde, verilen iki farklı grubun sayısal verilerinin
anlam ifade edip etmediğini kıyaslayan “t” sınama istatistik testinden yararlanılmıştır.
Tablo-6 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Düzeyinin Eğitim Seviyesi Açısından
İncelenmesine Yönelik t Testi Sonuç Tablosu
Değişken Eğitim durumu N Ort. Ss t Sd p
Facebook bağımlılığı
Lise ve altı 71 34,39 15,54 1,795 148 ,075
Üniversite mezunu 79 30,44 11,27
Tablo 6’da: Lise ve altı ile üniversite mezunu katılımcıların Facebook bağımlılık
ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları belirtilmektedir.
Tabloya bakıldığında, lise ve altı ile üniversite mezunu katılımcıların Facebook
bağımlılığı seviyeleri arasında, eğitim durumu değişkenine göre istatistiksel ölçüde
anlamlı bir farklılaşma olmadığı görülmektedir (t0. 05: 148= 1,95).
3.2.7. Psikolojik Dayanıklılık Açısından Lise ve Altı Ile Üniversite Mezunu
Katılımcılar Arasında Eğitim Durumuna Göre t-testi Analizi
Psikolojik dayanıklılık açısından, lise ve altı ile üniversite mezunu katılımcılar
arasındaki farklılıklarının incelenmesinde, verilen iki farklı grubun sayısal verilerinin
anlam ifade edip etmediğini kıyaslayan “t” sınama istatistik testinden yararlanılmıştır.
Tablo-7 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Eğitim Düzeyi Açısından
İncelenmesine Yönelik t Testi SonuçTablosu
Değişken Eğitim durumu N Ort. Ss t Sd p
Psikolojik dayanıklılık
Lise ve altı 71 18,09 2,23 -2,377
148
,019
Üniversite mezunu 79 19,17 3,19
Tablo 7’de: Lise ve altı ile üniversite mezunu katılımcıların psikolojik
dayanıklılık seviye ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları
belirtilmektedir. Tabloya bakıldığında, lise ve altı ile üniversite mezunu katılımcıların
psikolojik dayanıklılık seviyeleri arasında, eğitim durumu değişkenine göre
istatistiksel ölçüde ‘‘anlamlı bir farklılaşma’’ olduğu görülmektedir (t0. 05: 148= -2,377).
Bu farklılık: Üniversite mezunu olan katılımcıların, psikolojik dayanıklılık puan
ortalamalarının (ort=19,17), lise mezunu olan katılımcıların, psikolojik dayanıklılık
49
puan ortalamalarından (ort=18,09) düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Tabloya
bakıldığında, üniversite mezunu olan katılımcıların psikolojik dayanıklılık
düzeylerinin, lise mezunu olan katılımcılara göre daha yüksek olduğu görülmektedir.
3.2.8. Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyeleri Yönünden Yaş Aralıklarının
ANOVA Analizi
Farklı yaş grupları açısından katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerini
ölçmek ve istatistiksel açıdan anlamlı farklılaşmalar olup olmadığını analiz etmek
maksadıyla uygulanan ANOVA testinde ulaşılan ölçümler tablo 8 ile tablo 9’da
verilmektedir.
Tablo-8 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Farklı Yaş Aralığındaki
Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları
Yaş N Ortalama Std. Sapma
19-25 33 34,24 14,67
26-35 47 30,04 7,97
36-45 29 30,76 13,25
45 ve üzeri 41 34,46 17,36
Toplam 150 32,31 13,56
Tablo-9 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Farklı Yaş Aralılığındaki
Puanlarının Incelenmesine Yönelik Varyans Analizi Sonuç Tablosu
Varyansın Kaynağı
Kareler Toplamı Sd Kareler
Ortalaması
F p
Gruplar arası 624,792 3 208,264 1,136
,337
Grup içi 26769,481 146 183,353
Toplam 27394,273 149
Tablo 8’de: Birinci 19-25, ikinci 26-35, üçüncü 36-45, dördüncü 46 yaş ve üzeri
olarak belirlenen grupların, standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları ve
tablo 9’da bu verilerden alınan puanlarla incelenen varyans analizinin sonuçları
görülmektedir. Farklı yaş gruplarına göre katılımcıların Facebook bağımlılık
seviyelerinde oluşabilecek farklılaşmaları ölçmek amacıyla uygulanan ANOVA
analizinde, istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma belirlenmemiştir (F3-146= 1,136,
p>.05).
50
3.2.9. Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri Yönünden Yaş
Aralıklarının ANOVA Analizi
Farklı yaş grupları açısından katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerini
ölçmek ve istatistiksel açıdan anlamlı farklılaşmalar olup olmadığını analiz etmek
maksadıyla uygulanan ANOVA testinde, ulaşılan ölçümler tablo 10 ve tablo 11’de
gösterilmektedir.
Tablo-10 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Yaş Aralığındaki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları
Yaş N Ortalama Std. Sapma
19-25 33 18,18 2,53
26-35 47 18,53 2,63
36-45 29 18,83 3,46
45 ve üzeri 41 19,05 2,79
Toplam 150 18,65 2,82
Tablo-11 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Yaş Aralılığındaki
Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi Sonuç Tablosu
Varyansın Kaynağı
Kareler Toplamı
Sd Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 15,322 3 5,107 ,637 ,592
Grup içi 1170,652 146 8,018
Toplam 1185,973 149
Tablo 10’da: Birinci 19-25, ikinci 26-35, üçüncü 36-45, dördüncü 46 yaş ve
üzeri olarak belirlenen grupların standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları ve
tablo 11’de bu verilerden alınan puanlarla incelenen varyans analizinin sonuçları
görülmektedir. Farklı yaş gruplarına göre katılımcıların, psikolojik dayanıklılık
seviyelerinde oluşabilecek farklılaşmaları ölçmek amacıyla uygulanan ANOVA
analizinde, istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma belirlenmemiştir (F3-146=,637,
p>.05).
51
3.2.10. Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyeleri Yönünden Gelir
Düzeylerine Göre ANOVA Analizi
Farklı gelir gruplarındaki katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerini ölçmek
ve istatistiksel açıdan anlamlı farklılaşmalar olup olmadığını analiz etmek maksadıyla
uygulanan ANOVA testinde ulaşılan ölçümler tablo 12 ve tablo 13’de
gösterilmektedir.
Tablo-12 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Farklı Gelir Düzeyindeki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları
Gelir düzeyi N Ortalama Std. Sapma
Yetersiz 39 32,44 13,61
Orta 57 31,49 11,47
Yüksek 54 33,09 15,61
Toplam 150 32,31 13,56
Tablo-13 Katılımcıların Facebook Bağımlılık Seviyelerinin Farklı Gelir Düzeyindeki
Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi Sonuç Tablosu
Varyansın Kaynağı
Kareler Toplamı Sd Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 71,901 2 35,950 ,193 ,824
Grup içi 27322,372 147 185,866
Toplam 27394,273 149
Tablo 12’de: Farklı gelir gruplarındaki katılımcıların Facebook bağımlılık
ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları ve tablo 13’de bu
verilerden alınan varyans analizinin sonuçları görülmektedir. Farklı gelir gruplarındaki
katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerinde oluşabilecek farklılaşmaları ölçmek
amacıyla uygulanan ANOVA analizinde, istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma
belirlenmemiştir (F2-147=,193, p>.05).
52
3.2.11. Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri Yönünden Gelir
Düzeylerine Göre ANOVA Analizi
Farklı gelir gruplarındaki katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerini ölçmek
ve istatistiksel açıdan anlamlı farklılaşmalar olup olmadığını analiz etmek maksadıyla
uygulanan ANOVA testinde ulaşılan ölçümler tablo 14 ve tablo 15’de
gösterilmektedir.
Tablo-14 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Gelir Düzeyindekii Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları
Gelir düzeyi N Ortalama Std. Sapma
Yetersiz 39 18,41 2,87
Orta 57 18,60 2,98
Yüksek 54 18,89 2,65
Toplam 150 18,65 2,82
Tablo-15 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Gelir Düzeyindeki
Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi Sonuç Tablosu
Varyansın Kaynağı
Kareler Toplamı Sd Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 5,485 2 2,742 ,341 ,711
Grup içi 1180,489 147 8,031
Toplam 1185,973 149
Tablo 14’de: Farklı gelir gruplarındaki katılımcıların psikolojik dayanıklılık
ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları Tablo 15’de bu
verilerden alınan varyans analizinin sonuçları görülmektedir. Farklı gelir gruplarındaki
katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerinde oluşabilecek farklılaşmaları ölçmek
amacıyla uygulanan ANOVA analizinde, istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma
belirlenmemiştir (F2-147=,341, p>. 05).
53
3.2.12. Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyeleri Yönünden Ebeveyn
Tutumlarina Göre ANOVA Analizi
Farklı ebeveyn tutumlarına sahip katılımcıların Facebook seviyelerini ölçmek
ve istatistiksel açıdan anlamlı farklılaşmalar olup olmadığını analiz etmek maksadıyla
uygulanan ANOVA testinde ulaşılan ölçümler tablo 16 ve tablo 17’de
gösterilmektedir.
Tablo-16 Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyelerinin Farklı Ebeveyn Tutumlarındaki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları
Ebeveyn tutumları N Ortalama Std. Sapma
İlgisiz 31 36,52 17,38
Demokratik 37 30,70 13,21
Otoriter 37 31,41 13,29
Koruyucu 45 31,49 10,65
Toplam 150 32,31 13,56
Tablo-17 Katılımcıların Facebook Bağımlılığı Seviyelerinin Farklı Ebeveyn Tutumlarındaki Puanlarının İncelenmesine Yönelik Varyans Analizi Sonuç Tablosu
Varyansın Kaynağı
Kareler Toplamı
Sd Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 704,638 3 234,879 1,285 ,282
Grup içi 26689,635 146 182,806
Toplam 27394,273 149
Tablo 16’da: Farklı ebeveyn tutumlarına sahip katılımcıların facebook
bağımlılık ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları ve Tablo
17’de bu verilerden alınan varyans analizinin sonuçları görülmektedir. Farklı ebeveyn
tutumlarına sahip katılımcıların Facebook bağımlılık seviyelerinde oluşabilecek
farklılaşmaları ölçmek amacıyla uygulanan ANOVA analizinde, istatistiksel ölçüde
anlamlı bir farklılaşma belirlenmemiştir (F3-146= 1,285, p>. 05).
54
3.2.13. Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri Yönünden Ebeveyn
Tutumlarina Göre ANOVA analizi
Farklı ebeveyn tutumlarına sahip katılımcıların psikolojik dayanıklılık
seviyelerini ölçmek ve istatistiksel açıdan anlamlı farklılaşmalar olup olmadığını
analiz etmek maksadıyla uygulanan ANOVA testinde ulaşılan ölçümler tablo 18 ve
tablo 19’de gösterilmektedir.
Tablo-18 Katılımcıların Psikolojik Dayanıklılık Seviyelerinin Farklı Ebeveyn
Tutumlarındaki Puanlarına Göre Betimsel Analiz Sonuçları
Ebeveyn tutumları N Ortalama Std. Sapma
İlgisiz 31 18,19 2,07
Demokratik 37 18,00 2,59
Otoriter 37 19,14 3,06
Koruyucu 45 19,11 3,16
Toplam 150 18,65 2,82
Tablo-19 Psikolojik Dayanıklılık Seviyeleri Yönünden Farklı Ebeveyn Tutumlarına Sahip Katılımcıların Puanlarının Sınanmasına Ilişkin Varyans Analizi Sonuç Tablosu
Varyansın Kaynağı
Kareler Toplamı
Sd Kareler
Ortalaması F p
Gruplar arası 40,366 3 13,455 1,715 167
Grup içi 1145,607 146 7,847
Toplam 1185,973 149
Tablo 18’de: farklı ebeveyn tutumlarına sahip katılımcıların psikolojik
dayanıklılık ölçümlerinin standart sapma değerleri ile aritmetik ortalamaları ve Tab lo
19’da bu verilerden alınan varyans analizinin sonuçları görülmektedir. Farklı ebeveyn
tutumlarına sahip katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerinde oluşabilecek
farklılaşmaları ölçmek amacıyla uygulanan ANOVA analizinde, istatistiksel ölçüde
anlamlı bir farklılaşma belirlenmemiştir (F3-146= 1,715, p>. 05).
55
3.3. TARTIŞMA
Facebook kullanımı, iletişim ve bilgi paylaşım kaynağı olmanın ötesine geçip
araç olgusundan çıkıp amaç olmaya dönüşmesi sonucu bazı kişiler için “bağımlılığa”
dönüşmüştür.
Kullanıcıların Facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılık seviyeleri arasında
istatistiksel öneme sahip bir ilişkinin varlığını ya da yönünü test etmek için
korelasyon analizi uygulanmıştır. Analiz sonucunda; Facebook bağımlılığı ve
psikolojik dayanıklılık arasında negatif yönde ve anlamlı bir ilişki olduğu
görülmektedir. Buna göre kişilerin Facebook’a bağımlılıkları arttıkça psikolojik
dayanıklılık düzeyleri de azalacağı söylenilebilir. Literatüre bakıldığında Facebook ve
psikolojik dayanıklılık arasında doğrudan bir ilişki olduğu görülmemiştir; fakat öz
saygı kavramının psikolojik dayanıklılık ile yakından alakalı olduğunu varsayarsak,
yapılan araştırmalarda Facebook’a bağımlı olan kişilerin özsaygı düzeylerinin düşük
olduğu saptanılmıştır. Ferris ve Hollenbaugh (2014) yaptıkları araştırmada, bağımlılık
nedenlerini belirlemek amacıyla 301 Facebook kullanıcısının yaptığı paylaşımlara
dikkat çekmişlerdir. Araştırmanın sonucuna göre Facebook sayesinde kendilerinin
daha iyi anlaşıldıklarını düşünen bireylerin, diğerlerinden daha uzlaşmacı oldukları;
fakat özsaygı seviyelerinin düşük olduğu belirtilmiştir132.
Cinsiyet açısından incelendiğinde; Facebook bağımlılık seviyeleri arasında
kadın ya da erkek katılımcılar arasında anlamlı bir farklılaşma olmadığı
görülmektedir. Bu durum, kadın veya erkek olmanın Facebook bağımlılık düzeylerini
etkilemediğini göstermektedir. Çam (2012) tarafından öğretmen adaylarıyla yapılan
bir araştırmada ise öğretmen adaylarının Facebook bağımlılık seviyelerinde,
cinsiyetlerine göre anlamlı farklılık olduğu görülmüştür. Araştırmaya katılan erkek
öğretmen adaylarının Facebook bağımlılık düzeyleri kız öğretmen adaylarının
Facebook bağımlılık düzeylerinden anlamlı derecede yüksek olduğu; yani erkek
öğretmen adaylarının, kız öğretmen adaylarına göre Facebook’a daha bağımlı
oldukları görülmüştür133.
132 https://www.researchgate.net/publication/259132167_Facebook_self-disclosure_Examining_
the_role _of_traits_social_cohesion_and_motives (Erişim Tarihi: 11.04.2016). 133 Çam, a.g.e., s. 47.
56
Cinsiyet açısından incelendiğinde; psikolojik dayanıklılık seviyeleri arasında
kadın ya da erkek katılımcılar arasında anlamlı bir farklılaşma olmadığı
görülmektedir. Bu durum, kadın veya erkek olmanın psikolojik dayanıklılık düzeylerini
etkilemediğini göstermektedir. Literatüre göz atıldığında psikolojik dayanıklılık
konusunda kadınlara göre erkeklerin yaşanan sıkıntılardan daha fazla etkilenerek
daha az dayanıklı oldukları belirtilmiştir134.
Medeni durum açısından incelendiğinde; Facebook bağımlılığı seviyeleri
arasında evli ya da bekar katılımcılar arasında anlamlı bir farklılaşma olmadığı
görülmektedir. Bu demek oluyor ki evli ve bekar bireylerin Facebook bağımlılık
düzeylerinde bir farklılığa rastlanmamıştır.
Medeni durum açısından incelendiğinde; psikolojik dayanıklılık seviyeleri
arasında evli ya da bekar katılımcılar arasında anlamlı bir farklılaşma olmadığı
görülmektedir. Evli ya da bekar katılımcıların, psikolojik dayanıklılık düzeyleri
arasında medeni duruma göre anlamlı bir farklılaşma olmadığı görülmektedir. Tümlü
ve Recepoğlu (2013) tarafından akademik personellerle yapılan bir araştırmada, elde
edilen Mann-Whitney U testi sonuçlarına göre akademik personelin psikolojik
dayanıklılık düzeyleri, medeni durum açısından anlamlı bir farklılaşma
göstermemiştir. İstatistiksel açıdan anlamlı bir fark olmamasına rağmen bekar
akademik personelin psikolojik dayanıklılık düzeylerinin, evli olan akademik
personelin psikolojik dayanıklılık düzeylerinden daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Lise ve altı ile üniversite mezunu katılımcıların, Facebook bağımlılığı arasında
eğitim durumuna göre anlamlı bir farklılaşma olmadığı görülmektedir. Buna göre
üniversite mezunu olan katılımcıların ve lise mezunu olan katılımcıların Facebook
bağımlılık seviyeleri arasında farklılaşma olmadığı saptanmıştır. Facebook Türkiye
Kullanıcıları İstatistiğine (2009) göre Facebook kullanıcıların % 50. 6’sı üniversite, %
23. 3’ü yüksek lisans ya da doktora, % 17. 8’i lise, % 8. 3’ü ise ilkokul mezunudur.
Facebook’un verilerinde de kullanıcıların % 57’sini üniversite gençliği, % 37’sini lise
gençliği, % 12’sini ise üniversite mezunları oluşturmaktadır. Eğitim durumuyla
Facebook tutumu arasındaki ilişkinin incelendiği bir araştırmada: İlköğretim
öğrencilerinin Facebook tutumlarının, lise öğrencilerine göre daha yüksek, yine lise
134 Eminağaoğlu, a.g.e., s. 18.
57
öğrencilerinin Facebook tutumlarının üniversite öğrencilerine göre daha yüksek
olduğu görülmüştür135.
Lise ve altı ile üniversite mezunu katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyeleri
arasında eğitim durumuna göre ‘‘anlamlı bir farklılaşma’’ olduğu görülmektedir. Bu
durum üniversite mezunu olan katılımcıların psikolojik dayanıklılık düzeylerinin lise
mezunu olan katılımcılara göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Irmak (2011)
yapmış olduğu çalışmada; anne babalarının eğitim düzeyi düşük olduğunda
ergenlerin dayanıklı grupta olma oranı artmakta, dayanıklı olmayan grupta olma
oranları azalmaktadır136.
Yaşları; birinci 19-25, ikinci 26-35, üçüncü 36-45, dördüncü 46 yaş ve üzeri gibi
farklı yaş gruplarındaki katılımcıların, Facebook bağımlılığı puan ortalamalarıyla ilgili
farkı test etmek için yapılan varyans analizinin sonucunda, katılımcıların puan
ortalamalarına ilişkin istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma görülmemiştir. Bir
diğer deyişle katılımcıların Facebook bağımlılık düzeyleri açısından yaş grupları
arasında anlamlı ölçüde bir farklılaşma saptanmamıştır. Facebook Türkiye
Kullanıcıları İstatistiğine (2009) bakıldığında ise Facebook kullanımı, 18-24 ve 25-30
yaş grubu aralığında daha yoğundur, Facebook kullanıcıların % 31. 6’sı 25-30, % 30.
4’ü 18-24, % 26. 9’u 31-40, % 7. 9’u 13-17, % 3. 2’si ise 41-65 yaş grubunda yer
almaktadır. Facebook’un kendi verileri de araştırmayla benzerlik göstermektedir: %
44 ile Facebook kullanıcılarının en anlamlı bölümünü teşkil eden 18-24 yaş grubunu
% 23’le 25-30 yaş grubu, % 16 ile 13-17 yaş grubu, % 13 ile 31-40 yaş grubu takip
etmektedir. 41-65 yaş aralığındaki kullanıcı oranı ise yalnızca % 4’tür.
Farklı yaş gruplarındaki katılımcıların, psikolojik dayanıklılık puan
ortalamalarıyla ilgili farkı test etmek için yapılan varyans analizinin sonucunda,
katılımcıların puan ortalamalarına ilişkin istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma
görülmemiştir. Şöyle ki, katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyeleri açısından yaş
grupları arasında anlamlı ölçüde bir farklılaşma saptanmamıştır. Tümlü ve
Recepoğlu (2013) yaptıkları bir araştırmadan elde edilen Kruskal Wallis H testi
sonuçlarına göre akademik personelin psikolojik dayanıklılık düzeyleri yaş değişkeni
135 Gülüm Şener, ‘’Türkiye’de Facebook Kullanımı Araştırması’’, İstanbul Bilim Üniversitesi,
Psikoloji Bölümü, http://inet-tr.org.tr/inetconf14/bildiri/4.pdf (Erişim Tarihi 12.04.2016), 136 Irmak, a.g.e., s. 90.
58
açısından anlamlı ölçüde bir farklılaşma göstermemektedir. İstatistiksel açıdan
anlamlı bir farklılaşma olmamasına rağmen psikolojik dayanıklılık seviyesi en yüksek
olan yaş grubu 51 ve üstü yaş grubu; psikolojik dayanıklılık seviyesi en düşük olan
yaş grubu ise 41-50 yaş grubudur. 22-30 ve 31-40 yaş gruplarının psikolojik
dayanıklılık seviyeleri birbirine çok yakındır. 51 ve üstü yaş grubunun psikolojik
dayanıklılık seviyelerinin en yüksek düzeyde olmasında, yıllar boyunca kazandıkları
deneyim ve tecrübeler etkili olabilir137.
Gelir düzeyleri farklı olan katılımcıların Facebook bağımlılık seviyeleri
açısından gelir seviyelerine göre anlamlı ölçüde bir farklılaşma saptanmamıştır.
Diğer bir deyişle, gelir düzeyi yüksek veya düşük olan kişilerin Facebook bağımlılık
seviyelerinde bir farklılaşma görülmemiştir.
Gelir seviyeleri farklı olan katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyeleri
açısından gelir düzeylerine göre anlamlı ölçüde bir farklılaşma saptanmamıştır. Gelir
düzeyi yüksek veya düşük olan kişilerin psikolojik dayanıklılık seviyelerinde bir
farklılaşma görülmemiştir. Ancak Tümlü ve Recepoğlu (2013) yaptıkları araştırmada
üniversite akademik personelinin çalışma koşullarının iyi olmaması, ders yüklerinin
çok fazla olması, çalışma saatlerinin yüksek olması, bilimsel çalışma açısından
sunulan imkanların yetersiz olması ve en önemlisi maddi anlamda düşük maaşla
çalışmaları, aile yaşantılarını, sosyal ilişkilerini dolayısıyla, yaşam doyumlarını
olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda bu olumsuz faktörler, üniversite akademik
personelinin duygusal açıdan da çöküntü yaşamalarına, düşük motivasyona ve
tükenmişliğe neden olduğunu belirtmişlerdir138.
Farklı ebeveyn tutumlarına sahip katılımcıların, Facebook bağımlılık puan
ortalamalarıyla ilgili farkı test etmek için yapılan varyans analizinin sonucunda,
katılımcıların puan ortalamalarına ilişkin istatistiksel ölçüde anlamlı farklılaşma
görülmemiştir.
Farklı ebeveyn tutumlarına sahip katılımcıların, psikolojik dayanıklılık puan
ortalamalarıyla ilgili farkı test etmek için yapılan varyans analizinin sonucunda,
katılımcıların puan ortalamalarına ilişkin istatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma
137 Recepoğlu, Tümlü, a.g.e., s. 212. 138 Recepoğlu, Tümlü, a.g.e., s. 207.
59
görülmemiştir. Goldstein ve Brooks (2005) tarafından yapılan bir araştırmada: kişinin
aile şartlarından ve toplumsal çevresinden kaynaklı olarak, ebeveynlerin boşanması,
ebeveynlerden birinin ya da ikisinin hayatta olmaması, ebeveyn-çocuk arasındaki
iletişim çatışması, olumsuz disiplin kuralları, olumsuz kardeş ilişkileri, aile içinde
şiddetin olması, ailede ihmalin ve istismarın bulunması, göç ve işsizlik gibi toplumsal
olayların da kişinin psikolojik dayanıklılığını etkilediği saptanmıştır. Birden fazla stres
faktörünün aynı anda ortaya çıkması, kişinin ruh sağlığını ve psikolojik dayanıklılığını
olumsuz etkileyebilmektedir139. Araştırma sonucunda Facebook bağımlılığı ile
psikolojik dayanıklılık kavramlarının birbiriyle ilişkili ve insanların ruh sağlığı
açısından önemli kavramlar olduğu görülmüştür. Araştırmanın bulgularına göre
bireylerin Facebook Tutumları, psikolojik dayanıklılık ile ilişkilidir. Yapılan araştırma
sonucunda bireylerin Facebook’ta geçirdikleri zaman arttıkça, bireylerin Facebook
tutumlarının ve psikolojik dayanıklılığın düştüğü görülmektedir.
Ülkemizde bağımlılık tedavi merkezlerinin kurulmasının gerekli olup olmadığı
daha belli değilken, gelişen teknolojiye hızlı bir şekilde ayak uyduran ülkemizde de
facebook ve internet bağımlılığı probleminin giderek artığı görülmüştür. Bu durum
sonucunda, Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları Hastanesi gibi devlet hastanelerinde
ve Özel NP İstanbul Nöropsikiyatri hastanesinde AMETEM içinde Sanal bağımlılık
merkezi SABATEM adı altında sanal bağımlılık tedavi merkezleri kurulmuştur140.
Sanal bağımlılıkların oluşmaması için ebeveynlere büyük sorumluluklar
düşmektedir. Hastalık seviyesine gelmeden önce bireyler bu durumla ilgili
teknolojinin imkânlarından yararlanarak, Freedom (freedom. to) Anti-Social (anti-
social. cc) gibi yazılım uygulamaları ile önceden belirleyebileceği zaman ve süreler
açısından da sınır getirebilirler. Bağımlılık riskine karşı farklı uğraşlara, yeni hobilere
yönlendirebilirler.
139 Goldstein, Brooks, a.g.e., s. 11. 140 http://www. haber7. com/teknoloji/haber/1282336-internet-bagimliligi -kokainle-esdeger.
(Erişim Tarihi:03.09.2016)
60
3.4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Araştırmanın verilerinin analizi sonucunda, “Facebook kullanım düzeylerinin
psikolojik dayanıklılık düzeyleri üzerinde iyi ya da kötü değişime neden olup-
olmadığına” yönelik hipotez araştırmamızın ana konusunu oluşturduğundan buna
bağlı olarak düzenlenmiş on iki hipotez incelenmiştir.
Araştırmanın birinci hipotezin analizinde; Facebook bağımlılık seviyelerine
göre cinsiyet değişkenleri açısından anlamlı bir farklılaşma görülmemektedir. Bu
durum, kadın veya erkek olmanın Facebook bağımlılık düzeylerini etkilemediğini
göstermektedir. Çam (2012) tarafından öğretmen adaylarıyla yapılan bir araştırmada
ise, öğretmen adaylarının Facebook bağımlılık düzeylerinde, cinsiyetleri açısından
anlamlı farklılaşmalar olduğu görülmüştür. Araştırma kapsamında: Facebook
bağımlılık seviyelerinin kız öğretmen adaylarına göre erkek öğretmen adaylarında
anlamlı derecede yüksek olduğu görülerek; erkek öğretmen adaylarının Facebook’a
daha bağımlı oldukları tespit edilmiştir141.
Araştırmanın ikinci hipotezinde, kadın ve erkek katılımcılarda, psikolojik
dayanıklılık seviyelerine göre cinsiyet değişkenleri açısından anlamlı bir farklılaşma
görülmemektedir. Bu durum, kadın veya erkek olmanın, psikolojik dayanıklılık
düzeylerini etkilemediğini göstermektedir. Literatüre göz atıldığında psikolojik
dayanıklılık konusunda kadınlara göre erkeklerin yaşanan sıkıntılardan daha fazla
etkilenerek daha az dayanıklı oldukları belirtilmiştir142.
Araştırmanın üçüncü hipotezinde, evli ve bekar olan katılımcılarda, Facebook
bağımlılık seviyelerine göre medeni durum değişkenleri açısından anlamlı bir
farklılaşma görülmemektedir. Buna göre evli ve bekar bireylerin Facebook bağımlılık
seviyelerinde bir farklılaşmaya rastlanmamıştır.
Araştırmanın dördüncü hipotezinde, evli ve bekar katılımcılarda, psikolojik
dayanıklılık seviyelerine göre medeni durum değişkenleri açısından anlamlı bir
farklılaşma görülmemektedir. Tümlü ve Recepoğlu (2013) tarafından akademik
141 Emre Çam, Öğretmen adaylarının eğitsel ve genel amaçlı Facebook kullanımları ve
Facebook bağımlılıkları SAÜ üniversitesi eğitim fakültesi örneği, Sakarya Üniversitesi, Sakarya, 2012, s. 46. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).
142 Eminağaoğlu, a.g.e., s. 33.
61
personellerle ilgili yapılan Mann-Whitney U testi araştırmasından elde edilen
sonuçlarda, akademik personellerin psikolojik dayanıklılık seviyelerinde, medeni
durum açısından anlamlı bir farklılaşma olduğu belirtilmemiştir. Kadın ve erkeklerin
dayanıklılık sevyelerinin her durumda aynı olması mümkün olmayabillir. Bu durumda,
ilgili konuda araştırmaların yapılması yararlı olabilecektir.
Araştırmanın beşinci hipotezinde, lise ve altı ile üniversite mezunu
katılımcıların, Facebook bağımlılık seviyelerine göre eğitim durumu değişkenleri
açısından anlamlı bir farklılaşma görülmemektedir. Buna göre üniversite mezunu ya
da lise mezunu olan katılımcıların Facebook bağımlılık seviyeleri arasında anlamlı bir
farklılaşma saptanmamıştır. Facebook Türkiye Kullanıcıları İstatistiğine (2009) göre
Facebook kullanan bireylerin %50.6’sı üniversite mezunu, %23.3’ü yüksek lisans ya
da doktora mezunu; %17.8’i lise mezunu, %8.3’ü ise ilkokul mezunudur.
Facebook’un açıkladığı verilerde kullanıcıların %57’sini üniversite, %37’sini lise,
%12’sini ise üniversite mezunu gençler oluşturmaktadır. Eğitim durumuyla Facebook
tutumu arasındaki ilişkinin incelendiği bir araştırmada, ilköğretim öğrencilerinin
Facebook tutumlarının, lise öğrencilerine göre daha yüksek, yine lise öğrencilerinin
Facebook tutumlarının üniversite öğrencilerine göre daha yüksek olduğu
görülmüştür143.
Araştırmanın altıncı hipotezinde, lise ve altı ile üniversite mezunu katılımcıların,
psikolojik dayanıklılık seviyeleri arasında eğitim durumu değişkenleri açısından
anlamlı bir ‘’farklılaşma’’ olduğu görülmektedir. Bu durum, üniversite mezunu olan
katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyelerinin lise mezunu olan katılımcılara göre
daha yüksek olduğunu göstermektedir. Irmak (2011) göre; eğitim düzeyi düşük anne
babaya sahip olan ergenlerin; dayanıklı grupta bulunma oranları artmakta, dayanıklı
bulunmayan gruptaki oranları ise azalmaktadır144.
Araştırmanın yedinci hipotezinde, birinci 19-25, ikinci 26-35, üçüncü 36-45,
dördüncü 46 yaş ve üzeri olarak belirlenen gruplardaki katılımcıların, Facebook
bağımlılığı puan ortalamalarıyla ilgili farklılaşmayı tespit etmek amacıyla yapılmış
olan varyans (ANOVA) analizinde, katılımcıların puan ortalamalarına ilişkin
143 Gülüm Şener, ‘’Türkiye’de Facebook Kullanımı Araştırması’’, İstanbul Bilim Üniversitesi,
Psikoloji Bölümü, http://inet-tr.org.tr/inetconf14/bildiri/4.pdf (Erişim Tarihi 12.04.2016), 144 Türkan Yılmaz-Irmak, “Fiziksel İstismara Uğrayan Ergenlerde Dayanıklılığın İncelenmesi”,
Ege Eğitim Dergisi, 2011, 2 (12): 1–211, s. 136.
62
istatistiksel ölçüde önem ifade edecek bir farklılaşma görülmemiştir. Bir diğer deyişle,
katılımcıların Facebook bağımlılık seviyeleri açısından yaş aralıkları değişkenine
göre, anlamlı bir farklılaşma görülmemektedir. Facebook Türkiye Kullanıcıları
İstatistiğine (2009) bakıldığında ise,18-24 ile 25-30 yaş grup aralığında Facebook
kullanımı daha yoğundur. Facebook kullanıcıları, birinci %31.6’sı 25-30, ikinci
%30.4’ü 18-24, üçünü %26.9’u 31-40, dördüncü %7.9’u 13-17, beşinci %3.2’si ise
41-65 yaş grubunda bulunmaktadır. Facebook’un kendi yayınlamış olduğu sonuçlar
ile araştırma benzerlik göstermektedir. Araştırmada; birinci %44 ile en önemli bölümü
kapsayan 18-24 yaş, ikinci %23’le 25-30 yaş, üçüncü %16 ile 13-17 yaş grubu,
dördüncü %13 ile 31-40 yaş grubu Facebook kullanıcısıdır. 41-65 yaş grubunda ise
Facebook kullanımı %4 oranındadır.
Araştırmanın sekizinci hipotezinde, birinci 19-25, ikinci 26-35, üçüncü 36-45,
dördüncü 46 yaş ve üzeri olarak belirlenen gruplardaki katılımcıların, psikolojik
dayanıklılık puan ortalamalarıyla ilgili farklılaşmayı tespit etmek amacıyla yapılmış
olan varyans (ANOVA) analizinde, katılımcıların puan ortalamalarına ilişkin
istatistiksel ölçüde önem ifade edecek bir farklılaşma görülmemiştir. Diğer bir
ifadeyle katılımcıların psikolojik dayanıklılık seviyeleri açısından yaş aralıkları
değişkenine göre anlamlı bir farklılaşma olmadığı saptanmıştır. Tümlü ve Recepoğlu
(2013), yaptıkları Kruskal Wallis H testi araştırmasında yaş grupları değişkeni
açısından akademik personellerin psikolojik dayanıklılık seviyelerinde incelendiğinde,
anlamlı bir farklılaşma saptanmamıştır. İstatistiksel ölçüde anlamlı bir farklılaşma
olmamasına rağmen, psikolojik dayanıklılık seviyesi en güçlü olan 51 ve üzeri olan
yaş grubudur. 41-50 yaş psikolojik dayanıklılık seviyesi en az olan gruptur. Psikolojik
dayanıklılık seviyeleri 22-30 ile 31-40 yaş gruplarının psikolojik dayanıklılık seviyeleri
birbirlerine çok daha yakındır. Uzun yıllar boyunca yaşadıkları deneyimler ve
kazanmış olduğu tecrübeler, 51 yaş ve üzeri olan grubun psikolojik dayanıklılık
seviyelerinin çok yüksek olmasında etkili olabilir145.
Araştırmanın dokuzuncu hipotezinde, gelir düzeyleri farklı olan katılımcıların,
Facebook bağımlılığına ilişkin istatistiksel ölçüde önem ifade edecek bir farklılaşma
145 Ergün Recepoğlu, Gamze Ülker Tümlü, “Üniversite akademik personelinin psikolojik
*IĞPdayanıklılık ve yaşam doyumu arasındaki ilişki’’, Yüksek Öğretim ve Bilim Dergisi, 2013, 3 (3) 205-213, s. 208.
63
görülmemiştir. Bu duruma göre, yüksek veya düşük gelire sahip kişilerin Facebook
bağımlılık seviyelerinde anlamlı bir farklılaşmaya rastlanmamıştır.
Araştırmanın onuncu hipotezinde, gelir düzeyleri farklı olan katılımcıların,
psikolojik dayanıklılık seviyeleri açısından gelir seviyelerine göre anlamlı bir
farklılaşma görülmemiştir. Diğer bir deyişle, yüksek veya düşük gelire sahip olan
kişilerin psikolojik dayanıklılık seviyelerinde anlamlı bir farklılaşmaya rastlanmamıştır;
ancak Tümlü ve Recepoğlu (2013) yaptıkları araştırmada, üniversitede çalışan
akademik personelinin çalışma saatlerinin uzun olması, verdikleri ders saatlerinin
fazla olması, akademik çalışmalar için gerekli imkanların sağlanamaması, çalışma
koşullarının yetersiz olması ve en önemli problem olarak maddi açıdan düşük
maaşla çalışmaları; sosyal ilişkilerini, aile yaşantısını bunun neticesinde, yaşam
doyumlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Yaşanan bu olumsuz durumların;
duygusal açıdan akademik personel üzerinde düşük motivasyon, çöküntü yaşamaları
ve tükenmişliğe sevep olduğunu belirtmişlerdir146.
Araştırmanın on birinci hipotezinde, farklı ebeveyn tutumlarına sahip olan
katılımcıların, Facebook bağımlılığı puan ortalamalarıyla ilgili farklılaşmayı tespit
etmek amacıyla yapılmış olan varyans (ANOVA) analizinde, katılımcıların puan
ortalamalarına ilişkin istatistiksel ölçüde önem ifade edecek bir farklılaşma
görülmemiştir.
Araştırmanın on ikinci hipotezinde, farkli ebeveyn tutumlarına sahip olan
katılımcıların psikolojik dayanıklılık puan ortalamalarıyla ilgili farklılaşmaları tespit
etmek amacıyla yapılmış olan varyans (ANOVA) analizinde: Katılımcıların puan
ortalamalarına ilişkin istatistiksel olarak önem ifade edecek bir farklılaşma
görülmemiştir. Goldstein ve Brooks (2005) tarafından yapılan bir araştırmada, kişinin
aile şartlarından ve toplumsal çevresinden kaynaklı olarak ebeveynlerin boşanması,
ebeveynlerden birinin ya da ikisinin hayatta olmaması, ebeveyn-çocuk arasındaki
iletişim çatışması, olumsuz disiplin kuralları, olumsuz kardeş ilişkileri, aile içinde
şiddetin olması, ailede ihmalin ve istismarın bulunması, göç ve işsizlik gibi toplumsal
olayların da kişinin psikolojik dayanıklılığını etkilemekte olduğu saptanmıştır. Birden
146 Recepoğlu, Tümlü, a.g.e., s. 207.
64
fazla stres faktörünün aynı anda ortaya çıkması, kişinin ruh sağlığını ve psikolojik
dayanıklılığını olumsuz etkileyebilmektedir147.
Araştırma sonucunda; facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılık
seviyelerinin birbiriyle bağlantılı ve insanların ruh sağlığı üzerinde çok önemli etkileri
olduğu görülmüştür. Bu araştırmanın sonuçlarına bağlı olarak gelecek araştırmalar
ve uygulayıcılar için çeşitli önerilerde bulunulabiliriz:
1. Facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılığının farklı psikolojik
değişkenlerle olan etkileşimi araştırılabilir.
2. Facebook bağımlılığı ve psikolojik dayanıklılık ile ilgili olarak farklı yaş
grupları için de ölçekler geliştirilmesi faydalı olabilir.
3. Facebook’da, en çok kullanılan uygulamaların neler olduğu tespit edilerek,
bağımlılığa dönüşme nedenleri araştırılabilir.
3. Facebook bağımlılığını önleyici, ülke çapında projeler başlatılmalı, erken
müdahale programları geliştirilip okul müfredatına da konabilir.
4. Facebook bağımlılığına etki eden unsurları tespit edebilmek için, online veri
toplama yöntemleri ile çok daha geniş bir örneklem grubunda uzun süreli bir çalışma
yapılması faydalı olabilir.
5. Facebook bağımlılığına ilişkin farkındalığın arttırılmasına yönelik
çalışmalarla birlikte, sosyal medyanın etkili ve kontrollü kullanımı ile ilgili, öğrenci,
öğretmen ve ailelere psikoeğitim programları, aile eğitimleri ve psikolojik danışma
hizmetleri güncellenerek verilmelidir.
6. İnternet ve facebook gibi sosyal ağları yasaklamak yerine, gençlerin
sosyalleşebilmesi ve boş vakitlerini değerlendirebilmesi için, sosyal etkinlikler, spor
faaliyetleri ve benzeri aktiviteler çeşitlendirilerek özendirilmesi yarar sağlayabilir.
7. Facebook bağımlılığının yaratabileceği risk ve zararları konusunda,
toplumdaki bireylere yardımcı olmak ve bağımlılığı önlemek için, danışma ve tedavi
merkezlerinin sayıları arttırılabilir.
8. Sanal bağımlılıkların oluşmaması için ebeveynlere büyük sorumluluklar
düşmektedir. Aileler bağımlılık seviyesine gelmeden önce bu durumla ilgili
teknolojinin imkânlarından yararlanılarak Freedom (freedom. to) Anti-Social (anti-
social. cc) gibi yazılım uygulamaları ile önceden belirlediğiniz zaman ve süreler
açısından sınır getirilebilir.
147 Goldstein, Brooks, a.g.e., s. 8.
65
KAYNAKÇA
KİTAPLAR
ANDREASSEN Cecilie Schou, Torbjorn Torsheim Brunborg, Scott Geir and Stale Pallesen, Development of a Facebook Addiction Scale, Psychological Reports. Norveç, 2012, 110 (2).
ÇETINKAYA Hakan, Mert Teközel, Psikoloji Lisansüstü Öğrencileri Kongresi, Izmir Ekonomi Üniversitesi Yayınlan, Izmir, 2007.
KALKAN Melek, Canan Kaygusuz, İnternet Bağımlılığı, Anı Yayıncılık, Ankara, 2013.
KÖKNEL Özcan, Bağımlılık: Alkol ve Madde Bağımlılığı. Altın Kitaplar, İstanbul, 1998.
KARASAR Niyazi, Bilimsel Araştırma Yöntemi. Nobel Yayıncılık, Ankara, 2004.
ÖGEL Kültegin, İnsan, Yaşam ve Bağımlılık Tartışmalar ve Gerekçeler, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2001.
ROBIN Kevin, İmaj: Görmenin Kültür ve Politikası, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2013.
WALSH Froma, Spiritual Resources in Family Therapy, Guilford Press, New York, 2009.
WERNER Emmy E., Ruth S. Smith, Journeys from Childhood to Midlife, Cornell University Press, America, 2001.
MAKALELER
AJJAN Haya and Richard Hartshorne, “Investigating Faculty Decisions to Adopt Web 2.0 Technologies: Theory and Empirical Tests”, Internet and Higher Education, 2008, 11, 71-80.
ARISOY Özden, “İnternet Bağımlılığı ve Tedavisi”, Psikiyatride güncel yaklaşımlar, 2009, 1: 55-67.
BALCI Şükrü, Salih Tiryaki, “Facebook Addiction among High School Students inTurkey’’, IISES the International Institute of Social and Economic Sciences: Vienna 10th Academic Conference, Austria, 2014, 120-134.
BALTA Özlem Çakır, Mehmet Barış Horzum, “The Factors that Affect Internet Addiction of Students in a Web Based Learning Environment” Journal of Faculty of Educational Sciences, Ankara, 2008, 87-102.
BASIM Nejat, Fatih Çetin, “Yetişkinler için Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’nin Güvenilirlik ve Geçerlilik Çalışması”, Türk Psikiyatri Dergisi, Ankara, 2011, 22 (2), 104-116,
BONANNO George A., Sandro Galea, “Psychological Resilience After Disaster: New York City in the Aftermath of the September 11th Terrorist Attack”, Psychological Science, New York, 2009, 17 (3), 181-186.
66
ÇAM E. ve O. İşbulan, ‘’A New Addıctıon for Teacher Candıdates: Socıal Networks’’, The Turkish Online Journal of Educational Technology, 2012, 14-19.
ÇAPAN Bahtiyar Eraslan, “Ahu Arıcıoğlu, Psikolojik Sağlamlığın Yordayıcısı Olarak Affedicilik/Forgiveness as Predictor of Psychological Resiliency”, E-International Journal of Educational Research, 2014, Pamukkalle 70-82.
CEYHAN Aykut, “Ergenlerin Problemli Internet Kullanım Düzeylerinin Yordayıcıları”, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 18 (2), 2001, 85-94.
DANAH Boyd m., Nicole B. Ellison, “Social network sites: Definition, history, and
scholarship”, Journal of Computer‐Mediated Communication, American, 2007, 13(1), 210-230.
DOTY Benjamin, “The Construct of Resilience and its Application to the Context of Political Violence”; Pursuit: The Journal of Undergraduate Research at the University of Tennessee Copyright, America, 2009, 137-154.
ECEPOĞLU Ergün, Gamze Ülker Tümlü, “Üniversite akademik personelinin psikolojik dayanıklılık ve yaşam doyumu arasındaki ilişki’’, Yüksek Öğretim ve Bilim Dergisi, 2013, 3 (3) 205-213.
ERTEN Evrim, Aslı Funda Kalkay Uney ve Nurhan Fıstıkcı, “Bipolar Disorder and Childhood Trauma”, Current Approaches in Psychiatry, İstanbul, 2015, 157-165.
GOLDSTEIN Sam, Robert Brooks,” Why study resilience?” Handbook of Resilience in Children Springer, New York, 2005, 3-17.
GRIFFITHS Mark, “Internet addiction: Time to be Taken Seriously?”, Addiction Research, 2000, 413-418.
GRIFFITHS Mark, “Internet Gambling: Issues, Concerns and Recommendations”, Journal of Cyberpsychology & Behavior, 2003, 6 (6), 557-568.
HACIEFENDIOĞLU Şenol, “Sosyal Paylaşım Sitelerinde Üye Bağlılığı Üzerine bir Araştırma”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010, 20 (2), 56-90.
HIAN Lee Bee, Sim Li Chuan, Mon Kiat Trevor & Benjamin Detenber, “Getting to Know You; Exploring the Development of Relational Intimacy in
Computer‐Mediated Communication”, Journal of Computer‐Mediated Communication, 9 (3), 2004, 1-17.
IRMAK Türkan Yılmaz, “Fiziksel İstismara Uğrayan Ergenlerde Dayanıklılığın İncelenmesi”, Ege Eğitim Dergisi, 2011, 2 (12): 1–211.
KAMYA H., “Hardiness and Spiritual Wellbeing Among Social Work Students”, Journal of Social Work Education, 2000, 36 (2), 231-241.
KARAIRMAK Özlem, Rahşan Çetinkaya-Siviş, “Benlik Saygısının ve Denetim Odağının Psikolojik Sağlamlık Üzerine Etkisi: Duyguların Aracı Rolü”, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Bursa, 2011, 30-43.
KAYRI Murat, Fuat Tanhan ve Selami Tanrıverdi, “Ortaöğretim Öğrencilerinde İnternet Bağımlılığı ile Algılanan Sosyal Destek Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”, Online Journal Of Technology Addiction & Cyberbullying, 2014, 1-27.
67
KILINÇ Ali Çağatay, “Examining Psychological Hardiness Levels of Primary School Teachers According to Demographic Variables”, Turkish Journal of Education Karabük University, 2013, 69-79.
KIM Kyunhee, Eunjung Ryu, Mi Chon Chon, Eun Ja Yeun, So Young Choi, Jeong Seok Seo and Bum Woo Nam, ‘’Internet Addiction in Korean Adolescents and Its Relation to Depression and Suicidal Ideation: A Questionnaire Survey’’, International Journal of Nursing Studies, 43 (2), 2006, 92-122.
KLAG Stefanie, Bradley Graham, “The Role of Hardiness in Stress and Illness. an Exploration of the Effect of Negative Affectivity and Gender”, British Journal of Health Psychology, Londra, 2004, 117-161.
KUSS Daria, Mark Griffiths, “Online Social Networking and Addiction: A Review of the Psychological Literatüre”, International Journal of Environmental Research and Public Health, 2011, 8, 3528-3552.
LACONI Stéphanie a, Rachel Florence Rodgers B,C. and Henri Chabrol, “The measurement of Internet Addiction: a Critical Review of Existing Scales and their Psychometric Properties”; Computers in Human Behavior, 2014, Fransa, 190–202.
LEUNG Louis, “Net-Generation Attributes and Seductive Properties of the Internet as Predictors of Online Activities and Internet Addiction”, CyberPsychology and Behavior, 2004, 7(3), 333-348.
OMOLAYO Benjamin, Shyngle Balogun, Olajumoke Omole, ‘’Influence of Exposure to Facebook on Self-Esteem”, European Scientific Journal, Nijerya, 2013, Vol 9-11.
RUTTER Michael, Implications of Resilience Concepts for Scientific Understanding, Annals New York Academy Of Sciences, New York, 2006, 1-12.
SILLS Laura Campbell, Sharon Cohan and Murray Stein, “Relationship of Resilience to Personality, Coping and Psychiatric Symptpoms in Young Adults”, Behaviour Research and Therapy, Cambridge, 2006, 44, 585-599.
STEINFIELD Charles, Nicole B. Ellison ve Cliff Lampe, Social Capital, Self-Esteem, and Use of Online Social Network Sites: A Longitudinal Analysis, Journal of
Applied Developmental Psychology, American, 2008, 434-445.
TARTER Ralph, Michael Vanyukov, “Re-Visiting the Validity of the Construct of resilience, Resilience and Development: Positive Life Adaptations”, Kluwer Academic/Plenum Publishers, New York, 1999, 85-107.
TERZI Şerife, Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik Dayanıklılıkları ve Algiladiklari Sosyal Destek Arasindaki Ilişki, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Ankara, 2010, 1-11.
TÜRKYILMAZ Mustafa, “Facebook Bağımlılığı Ölçeğinin Türkçeleştirilmesi ve Facebook Bağımlılığının Okuma Becerisine Etkisi”, The Journal of Academic Social Science Studies, Kırşehir, 2015, 36, 265-280.
WILSON Kathryn, Stephanie Fornasier and Katherine White, “Psychological Predictors of Young Adults’ Use of Social Networking Sitesi”, Cyberpsychology, Behavior and Social Networking, Avustralya, 2010, 13,
173-177.
68
YOUNG Kimberly, “Caught in the Net: How to Recognize the Science of Internet Addiction and a Winning Strategy for Recovery”, John Wiley & Sons Publications, New York, 1998, 120-145.
TEZLER
AKDEMIR Nihal Tekin, İlköğretim Öğrencilerinin Facebook Tutumları İle Akademik Erteleme Davranışları ve Akademik Başarıları Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bilim Dalı, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2013 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
ASLAN Sinan, Akademisyenlerde İnternet Bağımlılık Düzeyleri ve Buna Bağlı Oluşabilecek Sağlık Sorunları Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Malatya, 2011 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
BAŞAK Bircan Ergün, “Düşük Gelirli Ailelerden Gelen Üniversite Öğrencilerinin Öz Duyarlık, Sosyal Bağlılık Ve Iyimserlik ile Psikolojik Dayanıklılık Düzeyleri Arasındaki Ilişkiler” Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2012 (Yayımlanmamış Doktora tezi).
ÇAM Emre, Öğretmen Adaylarının Eğitsel ve Genel Amaçli Facebook Kullanimlari ve Facebook Bağımlılıkları SAÜ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Örneği, Sakarya Üniversitesi, Sakarya, 2012 (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).
DURAK Mithat, Deprem Yaşamış Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik Belirtilerini Yordamada Psikolojik Dayanıklılığın Rolü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara, 2002 (Yayımlanmamış Doktora Tezi).
EMINAĞAOĞLU Neslihan, Güç Koşullarda Yaşayan Sokak Çocuklarında Dayanıklılık (Sağlamlık), Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ege Üniversitesi, İzmir, 2008 (Yayımlanmamış Doktora tezi).
GÖKÇE Birgül, Üniversite Öğrencilerinde Psikolojik Güçlülük ve Ruh Sağlığı Arasındaki İlişki. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 1993, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
GÜRGAN Uğur, Grupla Psikolojik Danışmanın Üniversite Öğrencilerinin Yılmazlık Düzeyine Etkisi Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2006 (Yayımlanmamış Doktora Tezi).
KARATEKİN Hilal, Benlik Yapılarına Göre Başa Çıkma Stratejileri ve Yaşam Doyumunun İncelenmesi Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2013 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
KILIÇ Ş., Üniversite Öğrencilerinin Yalnızlık ve Psikolojik Dayanıklılıklarının Incelenmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2014, Erzurum (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
MAZMAN Sacide Güzin, Sosyal Ağların Benimsenme Süreci ve Eğitsel Bağlamda Kullanımı., Hacettepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2009 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
ÖZCAN Bahadır, Anne-Babaları Boşanmış ve anne-Babaları Birlikte Olan Lise Öğrencilerinin Yılmazlık Özellikleri ve Koruyucu Faktörler Açısından
69
Karşılaştırılması, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2005 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
ŞAHIN Yavuz, Takıntılı Olma Düzeyinin Kişilerin Benlik Algısı ve Psikolojik Dayanıklılık Durumları Açısından Değişimlerinin Eğitim Düzeyleri, Cinsiyetleri ve Kardeşleri Olup Olmamasına Göre İncelenmesi, Beykent Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2015 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
SIPAHIOĞLU Önder, Farklı risk gruplarındaki ergenlerin psikolojik sağlamlıklarının incelenmesi, Selçuk Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2008 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
TEKİN Emel, Askeri Hastanelerde Çalışan Hemşirelerin Psikolojik Dayanıklılık ve Tükenmişlik Düzeylerinin Belirlenmesi, Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2011 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
TÜMLÜ Gamze Ülker, Psikolojik Dayanıklılık Düzeyleri Farklı Üniversite Öğrencilerinin Temas Engellerinin İncelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2012 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
YALÇIN Simge, İlköğretim Okulu Öğretmenlerinin Mesleki Tükenmişlik Düzeyleri ile Stres, Psikolojik Dayanıklılık ve Akademik İyimserlik Arasındaki İlişki, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2013 (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
İNTERNET KAYNAKLARI
KARAGÜLMEZ Ali, Yargıtay Üyesi, HUKAB Dergisi, http://www.hukabdergi.com/
p1032/.
ŞENER Gülüm, ‘’Türkiye’de Facebook Kullanımı Araştırması’’, İstanbul Bilim Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, http://inet-tr.org.tr/inetconf14/bildiri/4.pdf. (Erişim Tarihi: 15 Eyl 2009)
http://higheredu-sci.beun.edu.tr/text.php3?id=1623. (Erişim Tarihi: 01.12.2013)
http://personal.denison.edu/~matthewsn/facebook%20and%20academic%20performance.pdf. (Erişim Tarihi: 01.10.2010)
http://www. haber7. com/ teknoloji/ haber/ 1282336- internet- bagimliligi-kokainle-esdeger.(Erişim Tarihi: 27.01.2015)
http://www. slideshare. net/koccintosbor9/snyder-c-r-lopez -s-j-eds-handbook-of- positive-psychology. (Erişim Tarihi: 28 Mar 2014)
https://www.researchgate.net/publication/259132167_Facebook_self-disclosure_Examining_the_role_of_traits_social_cohesion_and_motives (Erişim Tarihi: 01 Oca 2014)
TÜMLÜ Gamze Ülker, ‘’Ergün Recepoğluüniversite Akademik Personelinin Psikolojik Dayanıklılık Doktara Tezi’’, http://higheredu-sci.beun.edu.tr/.(Erişim Tarihi: 01 Oca 2011)
http://onlinelibrary.wiley.Com/doi/10.1002/1520-6807(198701)24:1%3C51::AID-PITS2310240110%3E3.0.CO;2-8/abstract. (Erişim Tarihi: 14 Şub 2006)
70
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/hunefd/article/viewFile/5000048560/5000045880. (Erişim Tarihi: 15 Ağu 2007)
http://eprints.rclis.org/7317/1/tuncer.pdf. (Erişim Tarihi: 14 Şub 2000)
http://higheredu-sci.beun.edu.tr/text.php3?id=1623. (Erişim Tarihi: 01 Ara 2013)
http://jcmc.indiana.edu/vol13/issue1/boyd.ellison.html (Erişim Tarihi: 11.02.2016).
http://ogretim-tasarimi.blogcu.com/ogrenme-ortaminda-ogrenen-ozellikleri/10146472. (Erişim Tarihi: 26 Ara 2010)
http://opus.bath.ac.uk/11790/1/IJMR_Narrative_Org_and_Research_Second_Submitted_version_2 6_04_05.pdf. (Erişim Tarihi:26.04.2005)
http://psycnet. apa. org/psycinfo /1995-25080-001. (Erişim Tarihi:04.04.1995)
http://www. bengisemerci. Com /bilgisayar –internet –ve -televizyon/. (Erişim Tarihi: 12.05.2015)
http://www. dijitalajanslar.com/guncel-facebook-istatistikleri-2015/.(Erişim Tarihi: 03.09.2015)
http://www. e- psikiyatri. com/facebook-evliliginizi-olduruyor-olabilir-51057.(Erişim Tarihi: 05.07.2014)
http://www. sabah. com. tr/yasam/2013/09/07/internet-bagimliligi-icin-yatarak-tedavi (Erişim Tarihi: 07.09.2013)
http://www.academia.edu/9541190/%C4%B0nternet_Kafeler_Gen%C3%A7lik_ve_Sosyal_ Sapma (Erişim Tarihi: 22.03.2016).
http://www.goodreads.Com/book/show/15859831-resilience(ErişimTarihi23.07.2012)
http://www.iletisimvediplomasi.com/dijital-cagin-cocuklari-ilkogretim-ogrencilerinin-Facebook-kullanimlari-ve-internet-bagımlılıkları-uzerine-bir-arastırma-doc-dr-suleyman-sadi-seferoglu-uzman-hatice-yildiz/. (Erişim Tarihi:15.01.2014)
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3132556/. (Erişim Tarihi:10.07.2011)
http://www.ncbi.nlm.Nih.gov/pubmed/23446037. (Erişim Tarihi:03.10.2010)
http://www.psych.ufl.edu/~shepperd/articles/hardiness.pdf. (ErişimTarihi:09.05.2013)
http://www.slideshare.net/koccintosbor9/snyder-c-r-lopez-s-j-eds-handbookofpositive -psychology. (Erişim Tarihi: 01.01.2002)
http://yunus.hun.edu.tr/~sadi/yayin/Seferoglu-Yildiz_Dijital-Cagin-Cocuklari _Ilet _ve _ Diplomasi-2013.pdf.(Erişim Tarihi: 15.01.2014)
A-1
EK-A
EKLER
Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık Anketi
Bu anket; İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde yüksek lisans tezi kapsamında
Facebook Bağımlılığı ve Psikolojik Dayanıklılık düzeylerini araştırmak için yapılan
bilimsel bir araştırmadır. Cevaplandırmanız için hazırlanan anket formunda çeşitli
sorular bulunmaktadır. Adınız ve soyadınız gibi tanıtıcı bilgileri vermeden, soruları
yanıtlamanızı rica ederiz. Çalışmaya yapmış olduğunuz katkılardan dolayı teşekkür
ederim.
Mürüvvet Nil SOYSAL
1) Cinsiyetiniz: Bay ( ) Bayan ( )
2) Yaşınız:
3) Medeni durumunuz: Evli ( ) Bekar ( )
4) Genel olarak fiziki görünümünüzden hoşnut musunuz? a) Evet ( ) b) Hayır ( )
5) Size göre gelir düzeyiniz nasıl? a) Yetersiz ( ) b) Orta düzeyde ( ) c) İyi ( )
6) Anne-Babanızın size karşı tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
a) İlgisiz ( ) b) Demokratik ( ) c) Otoriter ( ) d) Koruyucu ( )
7) Eğitim durumunuz nedir? a) Okur-yazar değil ( ) b) Ilkokul ( ) c) Ortaokul ( )
d) Lise ( ) e) Üniversite ( )
A-2
EK-B
BERGEN FACEBOOK BAĞIMLILIK ÖLÇEĞİ
Lütfen aşağıdaki soruları dikkatlice okuyun ve 1: Çok nadir, 5: Çok sık derecelendirmesini kullanarak son bir yılınızı düşünün ve belirtilen ifadelere ne sıklıkta katıldığınızı belirtin. Katılımınız için teşekkür ederiz.
1 Facebook’u ya da Facebook kullanmayı planlamayı düşünmek için çok zaman harcadım.
1 2 3 4 5
2 Facebook kullanmak için nasıl daha çok boş zamanım olur diye düşündüm.
1 2 3 4 5
3 Facebookta yakın zamanda neler olduğunu çok fazla düşündüm. 1 2 3 4 5
4 Başlangıçta amaçladığımdan çok daha fazla süreyi Facebook’ta harcadım.
1 2 3 4 5
5 Facebook’u hep daha da fazla kullanma zorunluluğu hissettim. 1 2 3 4 5
A-3
EK-C
KISA PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK ÖLÇEĞİ
Lütfen aşağıdaki ifadeleri okuduktan sonra kendinizi işyerinizdeki durumunuz
açısından değerlendirip sizin için en uygun seçeneğin karşısına çarpı (X) işareti
koyunuz. Her sorunun karşısında bulunan; (1) Hiç katılmıyorum (2) Katılmıyorum (3)
Kararsızım (4) Kısmen katılıyorum ve (5) Tamamen katılıyorum anlamına gelmektedir.
1 Zor zamanlardan sonra eski halime kolaylıkla dönebilirim. 1 2 3 4 5
2 Stresli bir durum yaşarken zor zamanlar geçiririm. 1 2 3 4 5
3 Stres verici bir olaydan sonra kendimi toparlamam uzun sürmez. 1 2 3 4 5