Transcript
Page 1: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

e-mail: [email protected] sitemiz: http://ankaraagindernegi.org

KASIM - ARALIK 2012

Page 2: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

ağınDÜŞÜN VE SANAT DERGİSİ

Ağın Kültür ve Dayanışma Derneği YayınıdırKasım-Aralık 2012 Yıl:26 Sayı: 251-252

Baskı Tarihi: 16/11/2012

* * *Ağın Kültür ve Dayanışma Derneği Adına Sahibi

Ahmet ÇETİN

* * *Genel Yayın YönetmeniDr. Ahmet Nihat DÜNDAR

* * *Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Mustafa Kamil ATEŞ

* * *Yazı Kurulu

Mevlüt ÖKSÜZOĞLU-Samettin AKBAŞ-Alper BİLGİNAhmet DEMİRKOL-Mehmet UĞUR

İletişim: Ömer ÖZTÜRK

* * *Yönetim Merkezi:

Ağın Kültür ve Dayanışma DerneğiHoşdere Caddesi, Akasya Apt. No: 41-2 A

Y.Ayrancı / ANKARA Tel: 0 312 426 75 90 Faks: 0 312 354 78 38

e-mail: [email protected] adresimiz: http://ankaraagindernegi.org

* * *Ağın Kültür ve Dayanışma Derneği,

PTT 101843 no.lu Çek HesabıT.C. Ziraat Bankası Ankara Yenişehir Şubesi

IBAN No: TR59 0001 0004 7139 7751 6850 02 Hesap No: 39775168-5002-0471

Yenişehir-ANKARA

* * *İzin alınarak alıntı yapılabilir.

Gönderilen yazılar yayımlansın, yayımlanmasıniade edilmez ve telif ücreti ödenmez.

Dergide yazının yayımlanması yazarın görüşününpaylaşıldığı anlamına gelmez.

Yazılardaki fikirler yazarlarına aittir.

* * *Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın

* * *Grafik-TasarımA. Fuat ATEŞCİ

Armonia Reklam Ajansı0 312 221 06 38

* * *Baskı

HAS-SOY Matbaacılık Bas. Tas. Tan. Ltd. Şti.İvedik O.S.B. Matbaacılar Sanayi Sitesi 1515. Sok. E Blok No: 26 Yenimahalle - ANKARA

Tel: 0 312 341 59 94 / 384 03 04

* * *Ağın Düşün ve Sanat Dergisi muhabirleri

Ağın - Suat UYANIK • İstanbul - Ahmet SAMURİzmir - Akın ERGÜL • Malatya - Sait YALÇIN

* * *Ön Kapak

Güncel Konular* * *

Arka KapakKöprü ve Yol çalışmaları

İÇİNDEKİLERAğınlı Öğretmen Tahtasız Hoca .........................3Dr. Ahmet Nihat DÜNDAR

Bakarsın Ki (Şiir) ...............................................7Mehmet ATALAY

İçimizden Biri (Mustafa Güzel) ..........................8Mustafa Kamil ATEŞ

Köy Akşamları.................................................11Nijat YUMUŞAK

Öğretmen Kimdir ...........................................14Faik AĞIN

Hastalıklara Hünnap Meyvesi..........................15Derleme

Kızamıklı Hastam ...........................................16Prof. Dr. Sadık DEMİRSOY

Kaynanam Kurtul du mu? ..............................19Mahir BAYKUT

Gelin Kaynana Atışması .................................19Anonim

Ağın’dan Fıkra Tipleri......................................20Mehmet ORHAN

Yılın Öğretmeni................................................21Olalım (Şiir).....................................................22Mustafa ŞAHİN

Yöresel Bilmeceler..........................................23İçtiğimiz Sudaki Mineral eksikliği....................24Avrupa Ülkelerindeki Ekonomik Kriz...............26Zehra ULUOCAK

Kızıldereli Şefi.................................................27Ağın’dan Şiirler...............................................28Memduh SOYLU

Hoyratlar.........................................................28Anonim

Kısa Kısa Haberler..........................................29Evlenenler.......................................................30Doğum - Ölüm................................................31

Page 3: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 3

“Öğretmen Abdullah Lütfü İlk ÖğretimOkulu”2012yılınakadarAğınmerkezindefaaliyetgösteren okullarımızdan birisi idi. İlk Öğretimokullarının kaldırılması sonucu bu okulumuz “ÖğretmenAbdullahLütfüİlkOkulu”(4)“,”ÖğretmenAbdullahLütfüOrtaokulu”(4)şeklindeikiayrıokuladönüştürülerek 2012-2013 eğitim ve öğretimyılına başlamıştır. Milli Eğitim alanında yapılanköklüdeğişikliklerlebirliktebuokulumuzunisminindeğiştirilmemişolmasıenazından“geçmişesaygı”olarakdeğerlendirilebilir… Maalesef, kamu kurum ve kuruluşları vemahalli kuruluşlarda “isim verme” konusunda,objektif, halk iradesini ve kalıcı uygulamalarıyansıtan STANDART uygulamalar yeterinceyaygınlaştırılamamış, tam tersine özellikle politikgerekçelerlezamaniçindemevcutisimleriyenileriyledeğiştirme uygulamalarına son zamanlarda dahasıkrastlanmayabaşlanmıştır. Gelişmişülkelerdebirokula,birmahalleye,caddeye vb. yerlere isim verilmesinin öncedenbelirlenmiş standart kuralları vardır. Bu kurallarsiyasi yönetimler değiştikçe değişmezler, çünkükurallar objektiftir ve siyasetten arındırılmışlardır.Tereddüt olduğunda ise çoğunlukla halkoyunabaşvurulur ve halkın iradesini yansıtan kararlaralınır. Uygulamada “İsim verme” bazıvatandaşımızın algıladığı gibi basit bir iş veişlem de değildir. İSİM VERME, bir anlamdayaşamayanı ilelebet YAŞATMA, unutulmaya yüztutmuş olanları HATIRLATMA uygulamasıdır…Onuniçinseçimimizi,bukonudada“hakedendenyana”kullanmalıvebudavranışıalışkanlıkhalinegetirmeliyizdiyedüşünüyorum. Gelişmiş ülkelerde her uygulamanıngerekçeli bir kararı vardır. O karar hep saklanır.Hattabaşkadillereçevrilir,websitelerindeyayınlanır,herkesin anlaması, öğrenmesi arzu edilir. Bizdeise, tam tersine genellikle kayıtları bulmak dahazordur.Eldeedebileceğinizbilgileriçoğukezyazılıkaynaklardandeğil,varsaotarihteyaşayanlardanöğrenebilirsiniz. Ülkemizde genellikle “ÇağdaşArşivcilik”anlayışınınvarolduğuveuygulandığınımaalesefsöyleyemiyoruz… Doğrusu, Ağında okumadığım ve sözkonusu “Öğretmen Abdullah Lütfü İlköğretim

okulu”nadabizzatgiderekyetkilileriylegörüşmeimkanı bulamadığım için bu konuda bir şeyyazamıyorum, söyleyemiyorum ama merakediyorum, acaba bu karar(okula Abdullah Lütfü’nünismininverilmesikararı)hangitarihtevehangigerekçeyle alınmış, bu karar okul kayıtlarındamevcutmudurveokulungirişindeenazındanbirpanoya Öğretmen Abdullah Lütfü yü tanıtan biryazıasılmışmıdır?Bilmiyorum,inşallahvardırvepanoya da Abdullah Lütfü’nün tanıtıcı biyografisiasılmıştır... Ama böyle bir alışkanlığımız olmadığıiçin,doğrusubudedikleriminmevcutolduğunudasanmıyorum.Herhaldeolsaidiokulunwebsitesinedekoyarlardıdiyedüşünüyorum…İştesize,Ağınilçe Milli Eğitim Müdürlüğü web sitesinde konuile ilgili verilen bilgi… Tenkit anlamında yazmakistemiyorumamaokulunismibile“Ö.İbrahimLütfüİlköğretim Okulu” diye yanlış yazılmış, tarihçededeAbdullahLütfü’nünokulunbilinen ilkmüdürüolduğuifadeedilmiştir.Bencebunlarokulunkendiweb sitesindede yer almalı, hatta bugüne kadarmezun olanların isimlerine de yer verilmelidir.BildiğimkadarıylaAğın’dadoğanveilköğreniminiburada yapan çok önemli isimler de bu okuldanmezun olmuşlardır. Bu isimler okul için de birgururkaynağıolabilirdiyedüşünüyorum.Okulunmevcutkaynaklarıveolanaklarınıbilmediğimiçinbenimkiyalnızcabirtavsiye…

Ö. İBRAHİM LÜTFÜ İLKÖĞRETİM OKULUİlçe Milli Eğitim MüdürlüğüKurumTürü :İlköğretimKurumKodu :538765Telefon :424-5512078Faks :424-5512078Adres :HACIYUSUFMAHALLESİ 29960-AĞIN/ELAZIĞ

AĞIN’LI ÖĞRETMEN ABDULLAH LÜTFÜ“TAHTASIZ HOCA”

(1855-1931)Dr. Ahmet Nihat DÜNDAR

Page 4: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

42012 :

Kas›m

Aral›k

WebAdresi :http://oabdullahlutfu.meb.k12.tr/E-mail :[email protected]ğitimTürü OkulunTarihçesi:Okulumuzşimdikibinasında 1962-1963öğretimyılındaeğitim öğretimebaşlamıştır.Bilinenilkmüdürü ÖğretmenAbdullahLütfü’dür. Çeşitlikaynaklardanedinilenbilgilere göre1882yılındaMüderrisHüseyin EfenditarafındanHacıAliBeyadına birmedreseyapıldığı,bumedresenin 1928yılındaokuladevredildiği anlaşılmaktadır. Elde mevcut bilgilere göre Osmanlı veCumhuriyet dönemlerinde AĞIN’ da öğretmenlikyaptığı,tutumvedavranışlarısebebiylebazılarının“TAHTASIZHOCA”diyelakaptaktıklarıABDULLAHLÜTFÜ` nün hayatı, daha belirgin olarak 2007yılında torununun oğlu yazar Feridettin AtatuğtarafındanromanlaştırılmasıvekitapolarakElazığManasYayınevitarafındanyayınlanmasıveyapılantanıtımveanmatoplantılarısonucuolmuştur.YazarFeridettinAtatuğ’agöreABDULLAHLÜTFÜ”şimdiKebanBarajı’nınsularıaltındakalanAğın’ınKohpinikköyünde1855yılındadoğmuştuAbdullahLütfü. Babası, kendisi gibi okuma sevdalısı olanbir öğretmendi. Harput Kâmil Paşa Medresesinialiyyülâlâ’ylayanipekiyiylebitirmişti.Gidipbirkentteöğretmenlikyapmadı,tozuyla,çamuruylaköyünüseçti. Dersini bulduğu ya bir ağaç gölgesinde,ya bir bağda, ya bir bahçe de, ya da bir damaltındaverdi.AbdullahLütfü,5yaşındababasınındeğişik yerlerde kurduğu rahlesi başına bağdaşkurdu.Tatiliolmayandörtyıllıkeğitimindeherkesiöğrendikleriyleşaşırttı.Babasıöldüğüzamansanki9yaşındaküçükbiröğretmenolmuştu.Köyününinsanlarıgecevegündüzonuokurkengörürlerdi.Böyleceköyü,yaşlınıngenceçırakolduğuzamanıyaşıyordu. O, aradığını Harput’ta buldu. Nasılmı? Artuk Beyin oğlu Balak Gazi Doğu ile Batıarasındaöylebirkoridoraçmıştıkiuzunyıllarbukoridordanünlüdüşünürlerindüşünceleriselolupakmıştı.Busel,yıllarcaBatı’nınünlüleriniDoğu’ya,DoğununünlülerinideBatı’yataşıyıpdurdu.Vebuünlülereserlerini,bukoridorunHarputçizgisindepazarladılar.AbdullahLütfü,bupazarınmüşterisiolarak öğretmen oldu. Öğretmen, önce okurdusonra okuturdu. Birden okumaya sevdalandı,önünegelenherkeseyolda,bağda,bahçede,evde“Kafadar okuyor musun?,, dedi. O, okuyanlarındostu, okumayanların da başbelâsı oldu… Onailk çağrı, Ağın Tapusundan geldi. Gel bizimleçalış!dediler.Dahagörevebaşladığınınhaftasındatapu alanların sıkıntısına tanık oldu. Garip değilmi? Sıkıntıyı yaşayandan önce sıkıntıya nedenolandan geliyordu isyan. Masa arkadaşının tapu

kâğıtlarındanparaaldığınıgörünceşaşırdı.Çünkütapu kâğıdının üzerinde “parasızdır” yazılıydı. Ozamanarkadaşınasordu:-Vatandaştannedenparaalıyorsun?Baktapukâğıdınınüzerinde“parasızdır,yazıyor! Arkadaşı küçümseyen bakışlarla baktıona. Ardından da: -Senin aklın ermez böyleşeylere,yoksanasılgeçinirizbumaaşla?Ozaman,soruyusormaksırasıtapuyualanagelmişti;-Yasiz,üzerinde “Parasız” yazılı bu tapu kâğıdını nedenpara vererek alıyorsunuz? Cılız bir sesle yanıtveriyorlar;-Bizokumasınıbilmiyoruzki…AbdullahLütfü, o cılız sesin sahiplerine dönüp bağırıyor;-Okumazsanız,vicdansızlartarafındanherzaman,her yerde, herkes tarafından kandırılırsınız. O,doğruyu söyledi ama ödülünü işinden atılarakbuldu.Okumayanlariseonualkışlamadılar,aksinealmadığı ve isyan ettiği rüşvet için ona “deli”anlamınagelen“tahtasız”dediler…Yalnızdeğildi,kendisinidestekleyenbirannesivebirninesivardı.Annesi ileninesikılıkırkyaranAbdullahLütfü’yübaşınıelleriarasınaalıpdüşündüğüsıradagördüler.Ona; -Korkma, bildiğin yolda yürü! dediler.Annesininveninesininbusözü,onucesaretlendirdi.Onlara; -Gideyim mi? dedi. Sordular; -Nereye?-KebanRüşdiyesi’ndendiplomaalmaya…Ninesi,gülmemekiçinzortuttukendisini.Neo,bakkaldanpeynir mi alıyorsun, herkes o diplomayı almakiçiniptidaîden(yaniilkokuldan)sonra3yılokuyor,dedi.Bukezgülmek sırası Abdullah Lütfü’deydi!Bir elini ninesinin omuzlarına, öteki elini deannesinin omuzlarına koyarak konuştu: Bendiplomayıparayladeğil,bilgimlealacağım.Ninesi,“ Bu kadarı da fazla” der gibi annesine söyledibu kez; -Oğlun gerçekten tahtasız! Annesininninesine yanıtı kısaoldu; -Doğruokumanındelisio, okumayı deli gibi seviyor. Sonunda AbdullahLütfü’yü arkasından bir tol su dökerek Keban’ayolcu ettiler. O geceyi Keban’da bir akrabasındakalarak geçirdi. Ertesi gün erkenden Rüşdiye’yegitti.RüşdiyeMüdürüne;-Bendiploma(ozamankiadıileşahadetname)istiyorum,dedi.YaşlıMüdür,diplomaisteyenAbdullahLütfü’nünisteğinekarşılıkşunlarısöyledi;-Şimdisenhergördüğüne“Kafadarokuyormusun?,,diyen,haksızlığa,cehaleteisyanedenAbdullahLütfümüsün?Omütevazı,osaygılı,o gösterişten hoşlanmayan hali ile yanıtını verdi;-Ben sadece diploma almak isteyen, Molla Haliloğlu Kohpinikli Abdullah Lütfü’yüm. Yaşlı MüdürkendindenönceKeban’agelenAbdullahLütfü’ye“ Maşallah,, demekten başka söyleyecek sözbulamadı.Birkaçdakikasonradasınavınıyapmakiçinonukapalıkapılarardınaaldı.Sınav,akşamınalacakaranlığınadeksürdüOgüntümöğrenciler,budilleredestanolangençinsanıgörmekiçinokuldabeklediler. İşte,güneşinFıratüzerindegünevedaedenışıklarıylabirlikteAbdullahLütfüdesınavdançıktı. Nasıl bir insanla karşılaşacaklarını bekleyen

Page 5: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 5

öğrencilerden kimileri karşılarında uzun boylu,zeytin karası gözlü Abdullah Lütfü’yü görünceaceleedipdüşüncelerini“Gerçektendeli,,diyerekaçıkladılar. Yaşlı Rüşdiye Müdürü yanlarına gelip“Abdullah Lütfü sınavını aliyyülâlâyla (Pekiyiyle)kazandı,,deyinceöğrencilerinkonuşmayankısmıda“dahi,,diyerekalkışladılar.Fransızca,dünyanınortakdiliolmuştu.Sıksıkgittiğiİstanbul’danFransızcasözlük,Fransızcayazılmış eğitim ve kültür kitapları aldı. Bir günbaşındasarığıileErmeniKilisesi’ninkapısınıçaldı.Kilise papazının şaşkın bakışlarına aldırmayarak;Fransızcamı geliştirmeye geldim, dedi. Başındasarıkla kiliseye Fransızca dilini öğrenmek içingidip geldiğini görenlerin: “Hoca sarıkla kiliseyegidilirmi?” sorularına hep; Öğrenmenin ne yaşı,ne de yeri vardır! cevabını verdi. İstanbul’da birmatbaada çalıştı.Mürettiplik yaptı. İlk dersini 15yaşında Fatih’te oturduğu evin komşu çocuğunaElifba öğreterek verdi. O günlerde İstanbul’dahürriyet havası esiyordu. Bir gece GedikpaşaTiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistreoyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu.Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışınıgazetelerdenokudu.Yapılanheriyiye,yapılanherkötüyebirnedenbuldu.AmaAnkarayakınlarındaElmadağ’ın ıssız bir yerinde eşkiyalar tarafındansoyuluşuna bir neden bulamadı. Çünkü busoygunda haydutlar, hocanın kitaplarını almaklayetinmediler, kitapları hemen yırttılar ve yaktılar.OysaAnadoluinsanıkitabıokumasadayırtmazdıve yakmazdı. Kitap onlar için kutsaldı. AbdullahLütfü’nün onlara her tehlikeyi göze alarak“Alçaklar,,diyebağrışı,osessizdağdauzunuzunyankılandı. Belki şaşıracaksınız ama haydutlardağda yankılanan o sesle basıldıklarını sanıpkaçtılar…Takvimler1877’nin7Mart’ınıgösterirkenİstanbulherdindenhalkıylabayramlıklarınıgiymişyollarda meydanlarda “Yaşasın hürriyet, yaşasınmüsavat!,”diyebağıranlarıniçindeAbdullahLütfüde vardı. Çalıştığı matbaanın sahibinin bulduğudavetiyeyle Meclis-i Mebusana dinleyici olarakgirdi. Gündemde konuşulan Rusya’nın savaşaçmasıydı. Kürsüde her dinden milletvekileriRusya’yı sert dille eleştiriyordu. DayanamadıAbdullah Lütfü, yerinden; “-Yalancı Rusya!,, diyebağırınca Meclis Başkanı Batılılar adına evrilmişkütüphane dedikleri devletlü Ahmet Vefik Paşa,dışarıdan müdahale ettiği için Abdullah Lütfü’yüsalonun dışına çıkardı. Dışarıda durmadı, hemeno gün Rusya savaşına gönüllü yazıldı. 1878’ deVarna’da Ruslarla savaştı. Zor günler yaşadı,yenik düşen ordunun esir askerliğini yaşarkenbir köye kaçtı ve oradan da İstanbul’a geldi.Boşdurmadı;hemokuduhemdeçalıştı.Haniosavaş öncesi neşeli özgürlük havasını İstanbul’da

bulamadı.MithatPaşa’lardan,ZiyaPaşa’lardanveNamık Kemal’lerden oluşan düşünce sancağınınüzerinekurulan1.Meşrutiyetkazanıdemokrasiyipişirmeden devrildi. Beyoğlun’da Batıcılığın,Beyazıt’taŞarkçılığınkavgasıvardı.ObukavgadazaferiokumadagördüğüiçinöğrendiğiFransızcaileBatıyla,öğrendiğiArapçaveFarsçayladadoğuyladost oldu. Medeniyetler kavgasının barış elçisiolarakgittiğiAyasofya’daCumanamazıkılacaktı.Hatibinkonuştuğukürsüsüönüneoturdu.Osıradao kürsüde konuşan hatibin Ayasofya’nınmermerduvarılarındayankılanangürsesinidinledi.Dinlediğiseslehemheycanlandı,hemdeduygulandı.Birdenbuhatibikutlamakveeliniöpmekgeldi içimden.İlk hamlesinde kürsünün çevresinde etten duvarören zaptiyelerini yani korumaların engeliylekarşılaştı.Yanıbaşındakiadamdediki“Ohatip,sıradan biri değil Hünkârımız AbdulhamitHan’ınsaray hocasıdır. Onunla herkes konuşamaz!,,Konuşamadı.ErtesiCumaAyasofya’yagidince,okürsüdeoturanbaşkasıydı.Ona; “Geçenhaftakihatip memleketine gitti.,, dediler. En güzelini decamiin, yani Ayasofya’nın müezzinlerinden birisianlattı; “OhatipAğınlıMüderrisHüseyinHüsnüEfendidir. Müderris Efendi babasından aldığımektubu Padişahımıza vermiş. Mektubta şöyleyazıyormuş babası; “Oğlum gel doğduğun yerehizmetet.”Abdülhamit’inhoşunagitmiş,babasınınyazdıkları. Hüseyin Hüsnü Efendi’ye: “Babandoğrusöyler,demiş.Dilebendennedilersin?”diyesormuş.MüderrisEfendideistediğiniikikelimeylesıralamış; “- Ağın’da bir medrese ile bir camiinyapılmasınıisterim…”Emri,Harput’tagörevliolanAliPaşa’yabildirmişveAğın’abirmedreseylebircamiyaptırmıştır.Dedilerki: “MedreseveCamiinyapımı, Abdullah Lütfü de okuma umudununhudutsuzlukperdesiniaçtı.,, Abdullah Lütfü’nün ilk resmî işi PolisÇavuşluğudur.Onunbuişi,basına“ArtıkFransızcabilen bir polisimiz de var.,, diye yansımıştı. O,tutukladığısuçlularıyaokumaylayadaokumayıveyazmayı öğrenmeyle cezalandırıyordu. Nerdeyse100yılsonraülkemizdeböylesicezayıuygulayanyargıçlarımız var… Okumak ve okutmak onunayrılmazbirparçasıydı…Öğretmenliğe220kuruşmaaşlaBeşiktaşMekteb-iHamidiMuallimiolarakbaşladı. Kolonya idadisi öğretmeniyken 1886’daMeclis’iKebir’iMaarifsınavınagirereköğretmenlikdiplomasıaldı.Amaöğretmenyetiştirenbirokulubitiremediği için adı “Alaylı”ydı; fakat “Mektepli,”olmaktanyanaydı.Buyüzden ikikızınıöğretmenokulunagönderdi.Rüşdiyemezunuolantorununao zamanki “Öğretmen olur” izninden yararlanıpöğretmen olamaması, hocayı kızdırmıştır. Atamaevraklarını,“Cumhuriyetibizbununiçinilân etmedik!,, diyerek yırtmıştır. Bir gün ona“ÖğretmenolarakdeğildemeselaNahiyeMüdürü

Page 6: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

62012 :

Kas›m

Aral›k

olarakGüneydoğu’yagidipçalışmakistermisiniz?,,dediler.Hemenkabuletti,“Çalışırım”dedi.Amacıhalkı,ağalarınkölesiolmaktankurtarmaktı.DahaDiyarbakır’ınEğilNahiyesitopraklarınabasamadanbindiği katırın sahibinden duyduğu ilk söz “Sizsürgün müsünüz?” oldu. “Burada ne NahiyeMüdürününnedeJandarmanınsözügeçmez.Ağanederse o olur.” dedi. Abdullah Lütfü kısa verdiyanıtını;“-Budefadevletindediğiolacak.”Ancakdevletindediği,ağanınkapısındaniçerigiremedi…Bir değil bin kez öğrencilerden “Harfler hembaşta, hemortada, hemde sonda aynı yazılmazmı?” ya da “Ne zaman bizim de bir elifbamızolacak?” yakınmalarını duyardı. 1888 yılının birgecesi ansızın verdi kararını. Törensiz tek başına“TürkçeAlfabe”nintemeliniattı.Onudestekliyenleroldu,köstekleyenleroldu.OsabrettiveTürkçe’ninAlfabesini yazdı. Bu alfabe, Kayserili KaymakamRüşdüBeyinne ‘Nuhbe-t’ülEtfal,,adlıelifbasına,neSelimSabitEfendi’nin“Rehmüma’yiMuallimi”adlı elifbasına, neMısırlı Ethem İbrahimPaşa’nın“TerbiyeveTalim-iAdabveNesagihülEtfal”adlıelifbasına, neMusaKâzım’ın “Tedris ve Terbiye,,adlıelifbasına.,nedeAyşeSıdıkaHanım’ın“Usul-iTalim ve Terbiye,, adlı elifbasına benziyordu. BuTürk dilinin seslerine göre 29 harfliydi ve adı daElifbadeğil,Alfabe’ydi.Ağınveçevresindeöğretmenlikişinidevamettiren Abdullah Lütfü, 1931 yılında Ağın`davefat etti. Bugün ilçede kendi adının verildiği birilköğretimokulubulunuyor…” DeğerlihemşehrimizBedrettin Keleştimur12.11.2007tarihindeGünışığıGazetesindeyazdığı“AğındaBirOkulVar”başlıklımakalesinde“AbdullahLütfü, kendisini; bütün hayatını ilme, hikmete veeğitimeadayanbirmübarekinsan!1885tarihinde,İstanbul’dabaşladığıbuhizmetyolculuğuhayatınınözge can damarı olacaktı. 1987 tarihindenitibaren;DiyarbakırEğilNahiyesi,DiyarbakırİdadiMuallimliği,MardinRüşdiyesiMuallimiSanisiyesi,DiyarbakırİdadiMuallimliği,ElazığMezreyiMarifetMuallimliği, Pertek Rüşdiyesi Muallim-i Evvelliği,Ağın Muallim-i Evvelliği, Çemişgezek Muallim-iEvvelliği, Van Dar’ül Muallim-i Evvelliği, HakkâriMaarif Müfettişliği, Elazığ İbtidai Muallimliği,Keban Rüşdiyesi Muallimliği, Hekimhan İbtidaiMuallimliği ve Ağın İbtidai Başmuallimliği…Emekliliğine itiraz ediyor, 1926’da Keban İlkmektebiBaşmuallimliğineatanıyor.”Diyetanıtıyor. BirbaşkahemşehrimizŞerif Aydemir isebirröpörtajında:”BirAbdullahLütfivardır.Bugünmerkez ilkokuluna adını vermiştir. Tahtasız Hocaderler.TahtasızHocadenilmesininsebebideişittiğibirFransızcakitabıalabilmekiçinAğın’dankalkıptâŞebinkarahisarüzerindenGiresun’a,oradandavapurla İstanbul’agelenvekitabıalıpgeridönenbir insan olmasıdır. Aklı gelgit olanlara tahtasız

derler bizim oralarda, bir deyimdir. Ve AbdullahLütfi Türkiye’de 1926’da erdemlilik ödülü alanüç öğretmenden birisidir. O’nun çocukları vetorunlarıdaolmaküzereoradabireğitimvekültürseferberliğiyapmışlardır.”diyetanımlıyorAbdullahLütfü’yü. Hadi Önalise2007yılındayapılananmatoplantısındayaptığıkonuşmasında:“Efendiler, okuyan ile yazanı, memleketimizdeçoğaltmak için şimdiye kadar birçok elifbaneşredildi.Amaneşredilenbuelifbalarınhiçbirindedilimizinhususiyetleriniaksettirenözellikler, işaretedilmemiştir. “Hiç birisi tatbikata müsait değildir.Hâlbuki bir eserin kıymeti, lisanın hususiyetlerinemünasipliğiyle mütenasiptir. Bu hususlaragöre yazılmayan bir elifba, hep noksandır, hephatalıdır. Dilin hususiyeti demekle, şunu arzetmek istiyorum. Konuştuğumuz Türkçe’ninkaidelerine ve fonetiğine göre bir alfabemizinolmasılâzımdır.Halveahvalimizbunubehemehalyapmamızı icap ettiriyor. Avrupalılar, karakuşgibi etrafımızda ve üstümüzde uçuyorlar. Cahilinsanları da iyi tanıyorlar. Tek başına yaşamakgeçti.Milletçebirlikte,aynıdilikonuşarakyaşamakmecburiyetindeyiz. Biz muallimler; hamalıyla,işçisiyle, çobanıyla, çiftçisiyle bütün halkımızınerkeğine, kadınına okumayı, yazmayı öğreterekonların hislerini, iradelerini ve zekâlarını inkişafettirmek mecburiyetindeyiz. Halkımızın zihnini,yeniyenibilgilerlesilâhlandıramazsakyaşayamayız.Bilgiyeehemmiyetvermeyenmilletler,başkalarınınmenfaatinehizmetederler.Buise,adivebayağıbirhayattır. Böyle milletlerin, itibarlarından da bahisedilemez.”-Kim söylüyor bunu? Şarkın yetiştirdiği biröğretmen. Gönlü okumaya sevdalı bir Anadoluereni. Hemşerisi olmaktan gurur duyduğumuzbiri. Ağınlı Abdullah Lütfi diğer adı ile TahtasızHoca. Peki, ne zaman söylüyor bütün bunları?1908yılında.Evet, evet1908yılında…“diyerekövgüyle, hakkını teslim ederek anıyor AbdullahLütfü’yü... “Tahtasız Hoca Açıklama-KitapseverlerTopluluğu-Kitap okuyoruz-Edebiyat” adlı sitedeFeridettinAtatuğ’unkitabıtanıtılıyorve“Feridettin Atatuğ’unTahtasızHocabaşlıklıromanıTanzimatdöneminden 1930 lara kadar geçen süredeçeşitli tarihsel ve eğitimsel olaylar içinde yaşamışolan öğretmen Abdullah Lütfi’nin (1855-1931)romanıdır.ElazığınAğınilçesindedoğanAbdullahLütfi, imkânsızlıklar ve yoksulluklar içindekendi kendini yetiştirmeye çalışır. O, kendisinin,çevresininvetümtoplumunkurtuluşunuverefahakavuşmasını eğitimin geliştirilmesi ve bilgisizliğingiderilmesinde görür. Abdullah Lütfi, meslekdışındanaçılanbirsınavıbaşararakçeşitliyerlerde,özellikle de Elazığ yöresinde ilkokul öğretmenliği

Page 7: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 7

yapar. Dini bilgisi ve öğrendiği Fransızca yoluylaelde ettiği müspet bilgiler sayesinde saygın biröğretmen ve halk önderi olur. Onun ilginç birçalışmasıda, eskiharflerleTürkçeokumayazmaöğretimine ilişkin yeni bir yöntem geliştirmişolmasıdır. Bu, hece ve kelime yöntemine karşıcümleöğretimyöntemidir.Bukonudahazırladığıbir alfabeyiOsmanlıEğitimBakanlığınagönderir,fakatmuhtemelenbireğitimcidiplomasıolmadığıiçin görüşleri dikkate alınmaz.Abdullah Lütfi herrastladığıkişiyekafadarokuyormusundiyesorar,heryerdeöğretimyapmayaçalışır vebiryandanbaşında sarıkla camiye ibadet için giderken,bir yandan da kilisede bir papazdan Fransızcadersleri alır. Çevresinde saygı görmekle beraber,bu nedenlerle tahtasız, yani biraz deli olarak danitelendirilirAbdullahLütfi çeşitli siyasalveaskeriolayların içinde yer alır. Örneğin, 1877-1878Osmanlı-Rus savaşına bile gönüllü olarak katılır,Temmuz 1921de Ankara’da toplanan MaarifKongresine dinleyici olarak gelir. O, her yerdeileri görüşlü, yeniliklere açık, yurtsever, eğitimingücüneinanmışbiröğretmenvehalkönderiolarakkarşımıza çıkar. Okuyucular, Feridettin Atatuğ’unakıcıverenklibirüsluplakalemealdığıburomanızevkle okuyacaklar, öğretmen Abdullah Lütfinintahtasızmıyoksadahimiolduğunakendilerikararvereceklerdir.”görüşüneyerveriliyor… Acaba günümüz AĞIN’LILARININ da,bazılarına göre bir anlamda TAHTASIZLIĞI…,büyük bir çoğunluğunun hak hukuk, adalet veözgürlüklerden yana, kararlı, azimli, kız erkekayrımı yapmaksızın okuyan, okutan, yazan,yayınlayan,kadınınaeşitşartvekoşullardayanındayer veren, bilimselliği kendine rehber edinen vedoğrubildiğiniherortamdauygunbirşekildedilegetiren, girdikleri ortamlarda farkedilen kişilerolmalarındaTAHTASIZHOCAAbdullahLütfü’nündeetkisivarmı,nedersiniz?

KASIM ve ARALIK AYINDACumhuriyetimizin kurucusu, büyük komutan veeşsiz devlet adamı, insanlığın ortak değerlerine,uygarlığınınşekillenmesinekatkıdabulunmuşGaziMustafa Kemal Atatürk’ü, ebediyete intikalinin74’üncü yıl dönümünde bir kez daha minnet,rahmetveşükranlaandık.“Gel,gel,neolursanolyinegel,İsterkafir,istermecusi,İsterputatapanolyinegel,,Bizimdergahımız,ümitsizlikdergahıdeğildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...”diyen MEVLANA’ yı, “Öğretmeyi kendisinemeslekedinmiş”herkesindünyasındaayrıbiryeriolan, iz bırakan ÖĞRETMENLERİMİZİ, aramızdaENGELLİ olarak yaşamaya ve hayata tutunmayaçalışan vatandaşlarımızı andık… Teorik olarak

mükemmeleyakınbirşekildedüzenlediğimizamaçoğukezuygulamadapekisteklidavranmadığımızİNSAN HAKLARI uygulamalarını hatırladık,konuştuk, sözler verdik… Umuyor ve temenniediyoruzkigelecekbugünlerdendahamükemmelolsun…Kalınsağlıcakla…

BAKARSIN Kİ

Bitmezdiyesandığınyolculukbirdenbiter

Geçmezdiyesandığınyıllardaçabukgeçer

Batmazsandığıngüneşhemdevakitsizbatar

Bakarsınkierimişömürbeyazkargibi

Tümvarlıklaryokolurtıpkıinsanlargibi

Yokubirdenvaredenvarlarıyoketmezmi

Şugördüğünkâinatinsanlığayetmezmi

Bakarsınkierimişömürbeyazkargibi

Birbakarsınkupkuru,kararanruhlargibi

Birgörürsünyemyeşil,yeşerenaşklargibi

Birbakarsınbaşındabeyazlıklartüremiş

Bakarsınkierimişömürbeyazkargibi

Bakiştegeldihaber,yolculuğahazırlan

Varmıacepdünyadangötürecekhediyen

Çıkarkirlilerinidünyadakalsınonlar

Bakarsınkierimişömürbeyazkargibi

Araçgelmişkapıyamotoruyok,sesiyok

Oaracabinmeyekimseninhevesiyok

İştetatlıbirseda,verilenelbetsela

Bakarsınkierimişömürbeyazkargibi

30.07.1973/Ankara

MehmetATALAY

Page 8: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

82012 :

Kas›m

Aral›k

Mustafa Kamil ATEŞ’İNEmekli Hakim Albay

Mustafa GÜZELile yapılan sohbet

Ankara Ağın Kültür ve DayanışmaDerneğini yayın organı durumundaki AğınDüşün ve Sanat Dergisinin sürdürdüğü‘İçimizdenBiri’ yazıdizisinde,Ağın’ınAkpınarMahallesinden Mustafa GÜZEL ile söyleşiyapmak istiyorum. Ankara’da görev aldıktansonra Derneğimiz üyeliği , Dergi aboneliğinidevamettiren,bir süreyönetimkuruluüyeliğiyapan, ayrıca derneğimizin çalışmalarındadesteğiniesirgemeyenbirbüyüğümüzdür.

K.ATEŞ: Eskiden köye gittiğimizde, yaşlıbüyüklerimiz biz tanıyabilmek için ‘Oğlumsen kimlerdensin derlerdi. Sizin AkpınarmahallesindeneskiadıylaAndiri’denolduğunuzubiliyoruz. Ben de ,tanımayanların daha iyitanıması için ‘Siz Andiri’den kimlerdensiniz?’diyorum.M.GÜZEL:BenAndiri’ninYukarıMahallesindenMolla Ahmet gilden( yada Güzel Dayı gilden)babamçiftçiYusufGüzelaynızamandageçiminisağlayabilmek için duvar ustalığı da yapardı,

annemiseyineaynıköyünortamahallesindenKerim Dayı gilden den Sıdıka Çelik’inoğluyum.Ben 1.Kasım.1937 yılında Andiri’dedoğmuşum.Fakatogünlerinşartlarındanüfusakayıtişlerigecikmeileyapılırdı.Bunedenlenüfuskayıtlarındadoğumtarihi1940olarakyazılmış.

K.ATEŞ: Sayın Güzel köy yaşamında okulagitmek ,iş gücünden kayıp demektir. Fakatbizim yöre insanları eğitim ve öğretime önemvermesiiletanır,1940lıyıllardaokuma–yazmaoranıenyüksekolanilçelerdenbirisiolduğunubiliriz.Bunedenleeğitimveöğretimyaşamınıznasılgerçekleştianlatırmısınız?M.GÜZEL:Babambeni3yaşküçükyazdırmasınarağmen, okula gitme isteğimden dolayı,rahmetli öğretmenlerim Nuri Karadağ, HalimDinçer’inyardımı ileerkenbaşladım. İlkokuluköyümüzdebitirdim.OtarihteAğınmerkezindeortaokulyoktu.1952yılındaAğın’daortaokulaçılınca,ortaokulabaşladım.1955yılındaortaokulu bitirdim. Aynı sene Bursa Askeri IşıklarLisesinin sınavı kazanarak, okula başladım .Fakat 1956-57 öğretim yılında tek ders denbütünlemeyekaldım.Sınıftakalmışsayılmamakiçin ışıklar lisesini bırakıp, Malatya’dakiMalatyaLisesinekayıtoldum.1958-59öğretimyılında liseden mezun oldum.1959 yılındaüniversite sınavı olmadığından Ankara HukukFakültesine kayıt oldum. Bu arada tekrarüniversiteyi asker öğrenci olarak okumakiçin başvuruda bulundum. Böylece tekrarasker öğrencisi olarak 1962 yılında AnkaraHukuk Fakültesini bitirdim. Ankara HukukFakültesi mezunlarından 1962’lerin özel biryervardır.Hala1962mezunlarıbazıdönemlertoplanıyoruz . Sınıf arkadaşlarımdan bazıları,

İÇİMİZDEN BİRİ

Mustafa Kamil ATEŞ

Page 9: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 9

Eski Cumhurbaşkanlarından Sayın AhmetNecdet Sezer, eski İçişleri BakanlarındanSayın Hasan Fehmi Güneş, eski Yargıtaybaşkanlarından Sayın Eraslan Özkaya, eskiAnayasa Mahkemesi Başkanı Sayın MustafaBumin, hukuk fakültesindeki arkadaşlarımdanbazılarıdır. Ankara Hukuk Fakültesinin açılışında Büyük önder Atatürk’ün söylemiş olduğu‘Cumhuriyetinkuvvetlendiricisiolacakbubüyükkurumunaçılışındaduyduğummutluluğuhiçbirgirişimde duymadım ve bunu açıklamakla veanlatmaklamemnunum’sözleribeniherzamanduygulandırmıştır.

K.ATEŞ:HukukFakültesibitti,üsteliksubaydaoldunuz insanların özendiği bir meslek sahibioldunuz.Hakim’likmesleğikanunlarınışığında,hak yerini bulması için karar vereceksiniz.Bugörev istersivil ,isterseaskeriolsunbüyüksorumluluk gerektirir.Görev yerleriniz,meslekyaşamınasılgeçti,uzunbirzamanyolculuğunaçıkalım.M.GÜZEL:6Aymesleki staj kursundan sonra,Yıl 1963 ilk görev yerimHakkari 118.SeyyarJandarma Alayı disiplin subayı olarak görevebaşladım.DisiplinMahkemesisadeceaskeribirkuruluş, hakim ve subaylardan oluşur.Savcılıkmakamı gibi gerekli soruşturmaları yaptıktansonra,kişiyi mahkemeye sevk eder.1964yılında Van Jandarma Tugay KomutanlığıAskeri Mahkemesi Hakimliğine atandım.3 yılburada görev yaptıktan sonra,1967 yılındaBalıkesir Edremit 19.Tugay komutanlığıemrindeki Asker Mahkemesi hakimliğineatandım.1973 yılında Ankara Sıkı YönetimKomutanlığıAskeriMahkemesihakimliği,1974EtimesgutZırhlıBirliklerMahkemesiHakimliğigörevindeyken,1974 Temmuz’unda 15.BoluKomando Tugay Komutanlığı Disiplin subayıolarak acilen görevlendirildim.20 Temmuzsabahı Bolu Komando Tugayı Komandolarıylabirlilikte 78 tane helikopter yardımı Kıbrıs’ınBeşparmak Dağları arkasındaki Kıbrıs’ın KırnıBölgesineindirildik.Kıbrısçıkarmasıbaşlamıştı.İndirildiğimiz bölgeye Yunan Alayı havan atışı

yapmaya başladı. O geceyi Keçi boynuzuAğacının altındaki siperde geçirdik. Görevimşehitleri tespit etmek ,gerekli formaliteleriyerinegetirmek,savaşşartlarındakiuluslararasıkurallara göre işlem yapmaktı.İlk çatışmada82 tane şehit verdik.Kıbrıs çıkartması vesonrasında çok üzücü,olaylar yaşadım.Savaşşartlarında parçalanmış cesetlerle karşılaşmakçokacıveriyordu.BuaradaElazığ’lıKorgeneralBedrettin Demirel Kıbrıs Barış KuvvetleriKomutanlığınaatandı.KıbrısBerivedereOteliniKarargah olarak kullanıyorduk. Görevim AdliMüşavirYardımcılığı.Ocak1975tarihindeTürkiye’yedöndüm.BuaradaKıbrısgazisioldum.YenigörevyerimM.S.B. Askeri Adalet İşleri Başkanlığı RaporTetkikŞubesiMüdürlüğügöreviniyaptım.Tekrarşark görevi başladı.1976 yılında Erzurum9. Kolordu Askeri Mahkemesi Hakimliğigörevine atandım.Bu arada 1978 yılında SıkıYönetim ilan edilince Erzurum-Kars illeri SıkıYönetim Komutanlığı Mahkemesi Hakimliğineatandım.1980 yılında Ankara Askeri YargıtayBaş Savcı Yardımcılığına,1987’de Baş SavcılıBaş Yardımcılığına, Arkasından AskeriYargıtay üyeliği,2.daire başkanlığı görevineatandım.2000 yılında bu görevdeyken Hakimalbayrütbesiileemeklioldum.

K.ATEŞ: Artık hem Türk Silahlı Kuvvetlerisubayı,hemdehakimoldunuz.Artıkekmeğinikazanan bir kişi olarak,askerlik görevi diyebir konu da kalmadığına göre ,sürekli askeroldunuz.Evlilik günleri gelmiş demektir.Evliliknasılgerçekleşti,çocuklarınızıtanıtırmısınız?M.GÜZELIşıklarAskeriLisesinibırakıp,MalatyalisesinegeldiğimyıllaradaaslenElazığ’lıolan,fakatMalatya’da oturan Filiz Can ile tanıştım.MalatyaKızMeslekLisesindeöğrenciydiHukukFakültesi 2.sınıfındayken nişanlandık.1963yılında evlendik.Bu evlilikten 1964 doğumlukızımTansu,1965yılında iseTankutdünya’yageldi.KızımAnkaraÜniversitesiEğitimBilimleriFakültesin de Araştırma Görevlisi olarakçalışırken ,doktorasını da yaptı.Yalın isminde

Page 10: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

102012 :

Kas›m

Aral›k

erkek torunum var.Oğlum Tankut ODTÜMakine Mühendisliği bölümünü bitirdi. 8 yılAvusturya’da Su Arıtma sistemleri yapan birfirmada çalıştı. Türkiye’ye dönüce yine suartmaları üzerine çalışan firmada görev aldı.MalatyaBelediyesi’ninatıksuarıtmatesislerininkurulumunda bulundu .Şimdi ise AzerbeycanDevletininatıksuveiçmesuyuihalesinikazananfirmadamakinemühendisiolarakçalışmaktadır.OğlumTankut’un2taneerkekçocuğuvar.19Mayıs2009yılındaeşimikaybettim.

K.ATEŞ:Hukukadamıolmanızınyanında,uzunyıllardırbilinçliolarakhobinizavcılıkolduğunuduyuyoruz.Avcılık sevgisi ne zaman başladı.Dünya ve Türkiye’de avcılık ,çalışmalarınıokuyucularımızatanıtırmısınız?M.GÜZEL: Avcılık İspanyol düşünür İspalyolFilozof Jose Ortega Y Gasset ,’avcılık Üstüne’isimlikitabında‘Avcı,öldürmekiçinavlanmaz,avlanmak için öldürür. Doğanın büyüleyicigizi, avcılığın gerçeğinde, canlılar arasındaönlenemeyen hiyerarşide gizlidir.’ Diyerekavcılığın tanımını yapmaktadır.. Avcılık banagöre doğada olmak, doğayı sevmek, avhayvanlarını korumaktır. Bu tanımı duyanlaravcıları, samimi bulmazlar. Avcı acımasızcaöldürendir. Diye düşünürler. Bütün Dünya’daçevreci kuruluşlar, doğa sevenler ,avcılığınöldürmekısmınaodaklanırlar.Medeniülkelerdeavcılık budama, yenileme olarak kabul edilir.Yanidoğanınürettiğinibelirlimiktardaavlanmaiznini verilmesi olarak kabul edilir. Böyleceavlanmanın sürekliliği sağalanmış olur.1950yıllarında Amerika’da Kınalı Keklik yoktur.Türkiye’dengötürülenKınalıKeklik’lersayesindebilinçli üretim, koruma ve zamanı geldiğindesınırlı sayıda avlanma politikası sayesinde ,bugündünyadaKınalıKekliknüfusununenfazlaolduğu ülke konumuna gelmiştir. Türkiye’deenbüyük sorun avcıların yok etmemantığınagöre avlanmalarıdır. Avcılığın daha bilinçliyapılabilmesi içinAv veYabanHayatıKorumaKonfederasyonu (AYHAK) kurulmuştur.

Bu konfederasyona 9 tane federasyonbağlıdır. Bu federasyonlarda 155 000 üyekayıtlıdır. Bu kurumların yaptığı çalışmalarlaavcılar bilinçlendirmeye çalışılmaktadır. BenAYHAK’ın Genel Sekreteriyim. Bu kuruluşlarınoluşumunda çok çalıştım. Bu sene Yaban TV,OrmanveSuişleriBakanlığı,MilliParklargenelMüdürlüğü Avcılık Dairesi ve Konfederasyonuarasındaimzalananprotokolgereğince,Türkiyegenelinde’ Kınalı Keklik Yemleme Projesini’başlattık. Yaban TV’nin özel çabası ile özelkuruluşlardanbağışyoluileeldeedilenyemlerözellikle kış aylarında yemleme çalışmalarıyapılacaktır.Bukampanyailekekliknüfusununartacağı tahmin edilmektedir . Bu sene Ağınçevresine 1000 tane Kınalı Keklik salınmasınakatkımoldu.AyrıcaAkarsuveiçsulardayapılanavcılık,amatör ve sportif amaçlıdır.Gıda,TarımveHayvancılıkBakanlığı tarafından4yıldabirAvcılık Silküleri yayınlanmaktadır.Avlanma buduyuruya göre yapılmaktadır.Kara ve sulardabilinçliavcılığıdesteklemekteyim.K.ATEŞ:AğınDüşünveSanatDergisininiçeriğiiçingörüşlerinizialabilirmiyim?M.GÜZEL :Dergimizin yayınlanmasını çokönemsiyorum. Hemşeriler arasındaki iletişimi,yakınlaşmayı sağlayan en önemli araçolmaktadır. Yöremizin mevcut sorunlarınınve çözümlenmiş sorunların dergi aracılığı ileduyurulması gerekir. Yöremizin ürünlerinintanıtılması,nüfushareketininaktarılmasıgüzelolmaktadır.K.ATEŞ: Ankara Ağın Kültür ve DayanışmaDerneğinin çalışmalarını değerlendirir misiniz.Önerileriniznelerolacaktır?M.GÜZEL:Derneğimizsosyalveyardımlaşmaözelliği olan bir kuruluştur.Ankara’da işiolan ,bürokrasi ile çözümlenmesi gerekensorunlarda yardımcı olmalıdır. Hayal peşindekoşmamalıdır. Derneğimizin bazı konulardayardımcıolabilmesi için maddigüceulaşmasıgerekir.Bukonudabizlerdeyardımcıolmalıyız.TümHemşerilerimizinyeniyılınızıkutlarsağlıklı,mutlugünlerdilerim.

Page 11: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 11

Ömürdediğinaslındaöyleçokuzundeğil.Yıllar,bir treninyolkenarındaki telgrafdireklerinihızla geride bırakması gibi yaşamımızdan akıpgider. Geriye baktığımızda yaşadıklarımızdan nekadarını hatırlarız? Birkaç güzel anı, enstantane,küçükmutlulukveiçimiziacıtanbirkaçacıolayındışındahemenherşeyiunuturuz. Özellikle geçmişte yaşadığımız küçükmutluluklar, kısa süreli duygusal anlar, sıkıntılıgünlerimdebenimiçinsığınacakbirerlimanoldu.Ufku kızıla boyanmış, tozu toprağı yüzümüzeçarparakbizisersemletenobüyülüköyakşamları,benimanıvehayaldünyamınbaşköşesindeyerinialmıştır.Biraz rahatlamak istediğimde, insanın vehayvanınbiranönceyuvalarınadönmekistediği,o insana huzur veren sakin köy akşamlarınıdüşünürüm. Çocukluğumda ve ilk gençlik yıllarımdayaz tatillerinde genelde köye giderdik. 60’lıyıllardanbahsediyorum.KebanBarajıhenüzprojeaşamasındaveköylerdeelektrikyok.Çemişgezek’eTağarÇayıüzerindekurulanküçükbirsantraldenelektrikveriliyor.Ancakyazaylarındasuyundebisidüştüğünden, santralden gelen elektrik akımıampüllerinbirgazlambasıkadarbileışıkvermesinisağlayamazdı. Gece oldu mu Çemişgezek, Ağın,Kemaliye, Arapkir köyleri, bağları, dağları,tepeleriyle birlikte adeta kara bir örtünün altındayokolurdu. Köyegidenminibüslerçoğunluklaakşamadoğru Çemişgezek’ten hareket ederdi ve üç-dört köyün yolcusunu birlikte alırdı. Yaklaşık 15kmolan toprak yolda neredeyse 1 saat yolculukyaptıktan sonra Sığnek’e varırdık. Çoğunluklahava kararmaya başladığında minibüsün farışıkları Germili Tepesi’nden görünür, bir yakınınıbekleyen,beklemeyenherkesGanivalÇeşmesi’ninönünde toplanırdı. Ben o yıllarda, bir anda çokinsanla karşılaşmaktan sıkıldığım ve biraz dautandığım için, köye karanlık çöktükten sonravarmak isterdim. Böylece çok sayıda insanlatokalaşıp öpüşmek ve onlara kendimi tanıtmakzorunda kalmadan, karanlığı fırsat bilip dedeminevineyönelirdim. Oyıllardaköylerdekarşılamaveuğurlamaseremonilerinde gerçekten bir duygu yoğunluğuyaşanırdı.Karşılamalardabile,kadınlarbirbirlerine

sarılırken gözyaşlarına boğulurdu.İnsanlararasındaki akrabalık bağları doğal olarak dahagüçlüydü.Sosyalyaşamınveilişkilerinzayıfolduğuyıllardı.Oyüzdenherbireygücünüyakınlarındanalıyorduvebaşısıkıştığındayineonlardanyardımbekliyordu. Özellikle köyden uğurlamalarda,cenazetörenlerindekigibiferyatfiganlaryükselirdi.Analar evlatlarından, evlatlar analardan; dedeler,nineler,torunlardanayrılmakistemezdi. İlksabahzorolurduköyde.Henüzgüneşdoğmadankalkılıpkahvaltıyapılırdı.Dedemçoğuzamanhocadanönceayvanın açıkkısmınagidiporada sabah ezanını okur, sonra yayığın başınageçerdi. Bir taraftan 3 direk arasında asılı olansacdan yayığı sallar, bir taraftan da buğulu, içlisesiylekuranokurdu.Bizçocuklargünağarmadankuran nağmeleriyle uyanır, sonra elimizde ibrikavluya inerdik. Bibi (babaanneme hepimiz bibiderdik) kalkar kalkmaz çalı çırpı ile ocağı yakar,çayıkaynatırdı.Ardındandedemközlerimangalaalır, sonra çaydanlık ve demliğimangalın üstünekoyarak, çayın ağır ağır demlenmesini sağlardı.Herkes ayağa kalktığında bütün evi mis gibidemlenmişçaykokususarardı. Güneş doğduğunda kahvaltı bitmiş olur,sonraköyiçindegezintibaşlardı.ÖncelikleMünireAnne’nin(anneannem)evinegiderdimtabii.Orayagidenekadarbeniyoldagörenkadınlar,öncehoşgelmişsinçağam,derler,sonratanımayanlarkiminoğlusundiye sorardı. İlkbirkaçgünbu sorularladefalarcakarşılaşır, sonralarıbende rahatlardım,onlarda.YalnızsavaşgazisiMamoSalo,benihergördüğünde kim olduğumu sorar, kulakları ağırişittiğinden,bendeyüksekseslekendimitanıtmayaçalışırdım,kanteriçindekalarak.Sesimibütünköyduyar, amaMamo’ya duyurmayı başaramazdım.Mamo Salo Sarıkamış Cephesi’nde iki ayağınınparmaklarını donmadan dolayı kaybetmiş, bunedenledegüçlükleyürürdü.Gündüzlerigenellikleköyodasınınduvarıdibindeotururgelenegeçenebakardı. Bazen de olduğu yere uzanıp kestirir,yüzüne gözüne üşüşen kara sinekleri kovmagereğini bile duymazdı. Çocuk aklımla bile birsavaşgazisininbudurumdaolmamasıgerektiğinidüşünür, bu yüzden onu her gördüğümdeüzülürdüm. Kendimi bildim bileli suyu, yüzmeyi,

KÖY AKŞAMLARI

Nijat YUMUŞAK

Page 12: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

122012 :

Kas›m

Aral›k

nehirleri,dereleri,sonralarıdadeniziçokseverim.Suyla ilintili olan köprüler, barajlar, göletler,limanlar,iskelelerbeniherzamanheyecanlandırır.Bu yüzden de köyde olduğum zamanlarda BileçBağlarınagideceğimizgünleriipleçekerdim.ÇünküKarasu Nehri kıyısında olan o bağa gittiğimizde,yüzmeimkanınıbulurduk. Kavakları sulama günü bize geldiğinde,henüz gün doğmadan Bileç Bağlarının patikayolunadüşerdik.Yaklaşık5kmolanyol1,5saatsürerdi. Yanımızda bir veya iki eşek olur, onlarada genelde büyükler bindiğinden, biz çocuklarçoğunlukyürürdük.GünayTepesi’nevardığımızdayolumuzu yarılamış olurduk ve derin vadilerdekavisler çizerek mağrur akan Karasu Nehri ilkdefa o mevkiden görülürdü.Benim kalbim dahao andan itibaren heyecanla çarpmaya başlardı.Nehirkuzeydengüneyebirakışiçindedir.Erzincantarafına doğru dağların yükseltisi giderek artar.En kuzeyde ufukta mavi bir silüet halinde bellibelirsizgörülendağlarınMunzurDağlarıolduğunusöylerdibabam. Bağavarır varmaz ilk işimiz,bir kayanındibindenkaynayangözeninbuzgibisuyunuavuçavuçiçmekolurdu.Sonrasırakavaklarısulamayagelirdi.İçlerindeulubirkavakvardıkigövdesiniikiyetişkin insankollarıyla ancak sarabilirdi. Saim’inKavağı’ydı o, yani babamın.Başı en yükseklerdeidi her daim. Ancak zamanında kesilemediği içinbarajgölüsularıaltındakaldıyıllarönce.Sonralarıbabamsözkonusukavakiçin,duygudolubirdeşiiryazmışveçeşitlidergilerdeyayınlanmıştı. Babam ve ben Bileç Bağı’nı çokseverdik. Bağımız bir orman gibiydi adeta, içinegirdiğinizde güneşi göremezdiniz. Duttan cevize,armuttan incire, kavaktan çınara kadar hertürlüağacı görmek mümkündü. Bu arada bol suluÖküzgözüveHatunparmağıgibi üzümçeşitleriniveren asmaları da unutmayalım. Yazın en sıcakgünlerinde bile bağın içinde serin bir esinti olur,Ağustosböceklerininomonotonninnisiileberaber,bir ağaç dibine uzanıp kestirmemek için insankendini zor tutardı. Zaten sulama işi bittiğindeöğlen olur, göze önünde sac ekmeği, üzüm vepeynirdenoluşannevalemiziyer,sonraaileninherbireyi bir köşeye kıvrılıp kestirirdi. Dinlenmeninardındansırayüzmeyegelirvebenimiçinenkeyiflidakikalarbaşlardı.SiyahAmerikanbezindenevdedikilen donlarla,hatırı sayılır soğukluktaki suyagirincesaatlerceçıkmakistemezdik.GüneşbatıdaArapkir Dağları’nın üstüne geldiğinde toplanmavedönüşzamanıgelmişdemekti.Eşeklerederilenotlar, etraftan toplanan parçalanmış kuru dallar,üzümler,incirleryüklenirveyoladüşülürdü. Nehirden ve bağdan ayrılmak bana hepbirhüzünverirdi.Bağınçıkışındayeralankayalıkyamacı çıkarken, sık sık arkaya bakar, zümrüt

yeşiliyapraklarırüzgardaoynaşankavaklardanveonların arkasında, suyunun rengi iyice kararmışnehirden gözlerimi ayıramazdım. DönüşteGünay Tepesi’ne vardığımızda, yamaçlardayer alan meşeliklerin arasından yükselen kekliksesleriniduyardık.Karanlıkçökmedenyavrularınıtoplamaya çalışan meri kekliğin gakgubarakları,koyaklardayankılanırdı.Buaradadönüşyolundababamdabirhayliduygulandığındanolacak,bizepeşpeşeşiirlerokur,hikayeleranlatırdı.Birazdaoyüzdenyorgunluğumuzuunuturdukvedönüşyoludaçabukbiterdi. Dedem yaz günlerinde damda çayiçmesini çok severdi. Güneşin batmasına yakın,mangalını,demliğinivebeyazpostunualıpdamaçıkardı. Ganival’ın suyuyla yapılan ve mangaldaağır ağır demlenen o çayın tadını ben henüzhiçbir yerde bulamadım. Eğer bağdan erkendönmüşsekvedamaçıkmışsa,dedemmuhakkakbizi de çaya çağırırdı. Doğrusu dedem zevkli biradamdıvegurupzamanıdamaçıktığınızdabunuanlardınız. Evimizin damından dört yönde ufkugörmekmümkündü. Serin, sakin ve huzur doluoyazakşamlarında,etrafımızıçevreleyendağları,tepeleri,bağvebahçeleriseyretmeyedoyamazdık.Benenfazlabatıyabakardım,yaniKarasu’nundayeraldığıArapkirtarafına.Güneşoradanbatıyordu,bulutları,ufkuvetepelerikızılaboyayarak.Batıyaolan ilgim,manzaraverenkarmonisinindışında,orada uygarlığa ait belirtilerin biraz daha fazlaolmasıydısanırım.Gündüzleribile,karşıtepelerdeyolalanarabalarıncamlarındakikeskin,kısasüreligüneş yansımalarını zaman zaman görürdük.Karanlık çökünce, damda oturmaya devamediyorsak, Arapkir tarafında hareket halindekiaraçların far ışıklarını tamamen kaybolana kadartakip ederdim. O far ışıklarının kaybolmasını hiçistemezdim,çünküonlarbiryerdekentin,modernyaşamınkanıtlarıydı.Far ışıklarıuygarlığaçokdauzakolmadığımızıgösterdiğiiçinbanamoralverirve kısa süreliğine de olsa bazı mahrumiyetlerimiunuttururdu. Çok sıcak gecelerde ara sıra damdayatılırdı.Hayatımınenromantikvetatlıuykusunuo damlarda uyudum herhalde. Yer yatakları yanyana serilir,biz çocuklarbir yatakta ikişerolmaküzeresıralanıpyatardık.Milyarlarcayıldızınadetaışıkgösterisiyaptığıgökyüzünebakarakuyumanınzevkibambaşkaydı.Kimizamanyıldızlarısaymayakalkar, sonra gözlerimiz aşırı yorulduğundan,farkına varmadan uykuya dalardık. Yıldızlaraltında uzun süren sohbetler de olurdu.Özelliklededemingençliğindebaşındangeçenleri,yolculukmaceralarınıcankulağıiledinlerdik. O yıllarda köye gazete gelmezdi ve evderadyo da bulunmadığından dünya ile irtibatımızkesilirdi adeta, kaldığımız süre içinde. Sadece

Page 13: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 13

radyosu olanlar, önemli bir haber olduğundasöylerlerse bazı şeylerden haberimiz olurdu.60’lı yıllarda transistörlu radyolar yaygındı.Okul çantasına yakın büyüklükteki o radyolarelde taşınabiliyordu ve bazılarında istasyonlarınyazılı olduğu panoyu aydınlatan bir lamba vardı.Radyodan daha çok o lambalar bende hayranlıkuyandırırdı ve fırsat buldukça o lambayı yakıpsöndürmektenbüyükkeyifalırdım.Bazıköylüler,en başta da Edip Dayı, bağa bahçeye giderkenradyoyudaberaberindegötürürdü,tabiisesinideaçarak.Yoldaveya tarlada iken,yakınlardaçalanbirradyodanşarkı,türküsesiduyduğumdahemenkulak kesilirdim. Yürüyorsam, biraz daha uzunsüre müzik dinleyebilmek için adımlarımın hızınıazaltırdım. Çünkü çocukluk yıllarımdan itibarenmüziğeilgimvardıveköydedemüziğeçokhasretkaldığımdan,herfırsatıdeğerlendirirdim.Sonrabirdesokakta,yoldabirfotoromanveyadergisayfasıgörsemhemenalıpbakardım.Hattabazılarınıbiryerde saklar, fırsat buldukça onları tekrar tekrarinceler,kendimcehayalleredalardım.Herçocukvegençgibibenimdeoyıllardabazışeylereözlemimvardı, ancak özlemlerimin çoğuna kavuşmaolanağı olmadığından, kendimi dergi sayfalarıylavehayallerleteselliediyordumdoğalolarak. Kışboyuahırlardabirikengübreyi(köydeahbin denirdi) bostana veya tarlaya götürüpdökmegöreviçoğunlukbanaverilirdi.Enaz5-6günbuişleuğraşırdım.Bibi(babaannemehepimizbibiderdik)4hurcakürekleahbinidoldurur,sonraonları birlikte 2 eşeğe yüklerdik ve ben eşeklerletarlanın yolunu tutardım. Giderken eşeklerinarkasındanyürürdüm.Dönüşdahakeyifliolurdu,çünküeşeğinbirinebiner,şarkı,türküsöyleyerekdönerdim. Yolum bağ ve bahçelerin arasındangeçtiği için, bağda bahçede gördüklerime selamvermek,kolaygelsindemekçokhoşumagiderdi.O sıkıcı uzun yolda birileriyle birkaç kelime deolsa konuşmak beni bayağı rahatlatırdı. Hele birde yakınlarda çalan bir radyodan birmüzik sesiduysam moralim tavan yapar, tüm sıkıntılarımıunuturdum. Bu ahbin işinin en belalı, can sıkıcıyanı pirelerdi. Eve girmeden önce, en az yarımsaatbacaklarımavepantolonumayapışanpireleritemizlemekiçinuğraşırdım. Günlük işleri bitirip eve döndüğümüzdeilk işimiz çeşmeye gidip elimizi yüzümüzü,gerektiğinde ayaklarımızı yıkamak olurdu. Okadarcık temizlenmebilebenibirhayli rahatlatır,yorgunluğumu unuttururdu. Eve gelince dedem

mangalda çay demlemişse, kapı önünde oturupbir iki bardak çay içer, dedemi dinlerdik. Sonragünbatımıyaklaşmışsa,kuzenlerlebirliktedavarıkarşılamaya giderdik. Keçiler, koyunlar genellikleevinyolunukendileribuluyordu,amabizbirazdaeğlencelioluyordiyekarşılamayagiderdikyinede.Giderkenöncelikledavarınhangiyöndengeleceğiniöğrenirdik. Kıra’danmı gelecek, Tançer’denmi?Kıra Tepesi’nden gelmesi daha hoşuma giderdi,çünkü tepeden güneşin batışını izlemeyi çokseverdim. Davar henüz ufukta görünmemişse,dere yatağının hemen üstünde yer alan alacalıkayalardan birinin üzerine oturup beklerdim.Güneş dağların üstüne yaklaştıkça, ufuk giderekturuncudankızılrengebürünürdü.Aynısaatlerdeesmeye başlayan serin rüzgar, bir yandan kurukevenleri yamaçlardan önüne katıp aşağı doğrusürüklerken, diğer yandan gün boyu güneştekavrulmuş tenimizi de hafif bir ürperti yaratarakokşardı. Gökyüzünde serçeler, kırlangıçlar,sığırcıklar yuvalarına bir an önce dönme telaşıiçinde,çığlıklarataraksağasolauçuşurdu. Akşamlarıbirazdabuyüzdençokseverim.Tüm canlılar hayatlarını sürdürme konusundakavgalarınıyapmış,çalışmış,çabalamış,yorulmuşve artık evlerinde rahat etmek istiyorlardır.Akşamlar,huzur,sükûnetvemutlulukzamanıdır.Osaatlerdetelaşvardır,fakatkavga,kemsöz,kabasabadavranışlarpekolmaz. Sürü tepenin başına yaklaştığında önceçobanınveköpeklerinsesiduyulur,sonraarkasındasarıbirtozbulutubırakarakağırağırilerleyenkoyunvekeçilergörülürdü.Sürüharmanlarıgeçipköyüniçine girmeye başlayınca curcuna kopardı. Kendikoyun ve keçisini yakalamaya çalışan kadınların,çocukların sesleriyle, hayvanların melememeleribirbirine karışır; köyün sokakları birden birehareketlenirdi.Butelaşvecurcunaenfazlayarımsaatsürer,ardındanherkesevineçekilir,tümköyesükunetvehuzurhakimolurdu. Son yıllarda birçok köyde olduğu gibi,bizimköydede3-5hanenindışındasüreklioturankimsekalmadı.Şimdilerdeköyümüzdenemerayagiden davar, ne de onları karşılamaya giden aktülbentlikadınlar,yalınayakçocuklarvar.Tamkırkyıldırbenohuzurdoluköyakşamlarınınhasretiniçekiyorum. Belki bir daha o büyülü akşamlarıgöremeyeceğim, ama en azından yaşadığım ogüzel günlerin hayalini kurarak bir süre kendimiavutabilirim…NijatYumuşak

Page 14: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

142012 :

Kas›m

Aral›k

Eğerbirtopluluğabaktığınızdaöğretmenolankimseyi tavır ve hareketleriyle ayırabiliyorsanız işte okişiöğretmendir.Gerçeköğretmenyatağınayattığında,uykusunun arasında, öğrencilerinin başarısını,başarısızlıklarını ve sorunlarını düşünebiliyorsa o kişikendini öğretmenliğe adamıştır. İyi bir öğretmen,öğrencilerininbaşarısızlığınınsıkıntısıiçindeuyuyamayankimsedir. Eğer bir kimse öğretmenlik mesleğini geçicisırf geçimini temin eden bir iş olarak düşünüyorsaböylebirkimsemesleğindenebaşarısağlayabilirnedehuzurduyabilir.Bubelirttiğimdurumlarbir öğretmeniçinbiryaşambiçimivedavranışolmuşsaherzamanveheryerdesaygıvesevgigörür.Yıllarcakarşılaştığınızheryerdeceketlerininilikleriniilikleyereksaygıgösterirler. Ders çalışmaya mecbur etmek için çeşitlibahanelerle:Cezaolarak10-20-30“soruçözvegetir”diyerek ders çalışmaya zorladığım öğrencimlerimdenÖğretmenler Günü’nde teşekkür mesajları aldım.“Hocamiyikiozamanbizizorlamışsınbiryerleresizinsayenizde geldik.” Sözleri beni çok duygulandırdı. İyibir öğretmen kendini gizlese de onun tavırları,mimikvehareketleri,konuşmaları,bakışı,kılıkkıyafetikendisinieleverir.Kısacasıöğretmenlikkişinindışınavurantekmeslektir. Bir toplumda kötü hareketlerinden dolayıöğretmeni ne kadar kınayan varsa iyi hareketleri içindeokadartakdiredenvardır.Eğerinsanlarokişiyiiyitanıyorlarsa hakkında söylenecek asılsız şeylere karşıçıkarlar. “Hayır, o insan bunları yapmaz.” Diyereksavunurveyanındayeralırlar.Demekkiöğretmenherantoplumsalyargıilekarşıkarşıyadır. Kamuoyunun öğretmen hakkında kanaatibu iken öğrencilerin de beklediği davranışlar vardır.Bu nedenle öğrencilere örnek teşkil edecek şekildedavranılmalıdır. Onları, ahlak ve karakter bakımındanda donatmak için gerekeni yapıyorsa, öğrencileröğretmenlerini bu yönüyle de tanır, benimser vedeğerlendirir. Hiç unutulmaması gereken bir durumöğrencilerin gözleri, öğretmenlerin üzerine çevrilmişbir radar gibidir. Her hareketlerini kaydeder. İnsanömrükısadır.60-70yılveyadahafazla.Busüreçabukgelip geçer. Önemli olan bu süreyi uzatabilmektir.Şöyleki:Öğretmenbuimkanasahiptir.Eğeröğretmenöğrencilerini yetiştirmede onlar için örnek olmadagerekli titizliği ve özeni göstermişse bu dünyadangöçüpgittiktensonradaöğrencileritarafındanyaşatılır.

Yüzlerce,binlerce öğrencisi onu hepminnet,şükran verahmetleanarakanılarladaolsauzunsüreyaşatacaktır.Bu mesleğin dışındaki insanların böyle bir şansıyoktur.Onlar ancak3-5 yakını tarafındanbirmüddetanılır sonra da unutulup giderler. Tabii büyük devletve bilim adamları, ulusal kahramanlar, ünlü sanatçılarhariç…Öğretmen öğrencilerinin yaşattığı tek insandır.Öğretmen zamanı en iyi kullanan insandır. İyi biröğretmen derslerini öyle güzel planlar ki, zamanıöyle iyi kullanır ki, ders çıkış zili çaldığı zaman sonsözünü söylemiş, derse giriş zili çaldığında da sınıfınkapısındabulunmalıdır.Basitgibigörünenbukurallarıuygulamayan öğretmen öğrencilerin gözünde puankaybeder.Öğrencininböylebiröğretmenesaygısıazalır.Düşünün,çıkış zili çalmış, koridorlar öğrenci sesleriyleinliyor,siziçeridedersyapıyorsunuz.Osınıftaöğrenciyeodakikalardaneverebilirsiniz.Öğrenciningözükapıda,kulağıdışarıdangelenseslerdedeğilmidir? Öğretmen zarafet örneğidir. Kılık kıyafetineönem vermeyen, kullandığı sözcüklerin nezaketinedikkatetmeyenöğretmeninöğrenciüzerindekiizlenimiolumsuzdur.Rastgelekonuşangörgükurallarınauygundavranmayanöğrencilerineyakışıksızsözcüklerlehitapedenbiröğretmeniöğrencilericiddiyealmaz.Nezaket,zarafetöğretmeninkarakteridir. Birçokmeslektemesaidevletinveyakurumuntayinettiğiçalışmasüreleriylesınırlıdır.Birmemurgünde8saat,haftada40saatçalışır.Mesaibitimindekaleminibırakırçıkar. Bir öğretmen normal koşullarda haftada15-20saatdersegireramabunakarşılık evdekidershazırlığı, sınav sorusu hazırlığı, ders planları hazırlığı,sınav kağıdı okuma vs…Yani öğretmenmesai saatinebağlı olmaksızın sürekli çalışmak zorundadır. Bunedenledir ki devlet öğretmenin çalışma saatini diğerdevletmemurlarınınmesaisaatlerininaltındatutmuştur.Bu evdeki mesleki çalışmayı uygulamayan öğretmenderse hazırlıksız girer. O zaman da öğrencinin güvenvesevgisinikaybeder.Sonuçolarakşunusöyleyebilirimki :Öğretmenlikbirsanattır.Yetiştirmeküzereemanetedilenöğrencileribirhamurgibi yoğurarakvatanavemilletefaydalıinsanyetiştirmesanatıdır. FAİKAĞINEmekliMatematikÖğretmeni-İZMİR

ÖĞRETMEN KİMDİR?

Faik AĞIN

Page 15: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 15

Amasya’da hünnap üreticileri, birçokhastalığaiyigeldiğibelirtilenmeyveninyeterincetanınmaması nedeniyle tercih edilmediğinisavunuyor.Kentte çeşitli desteklemelerle alternatif ürünolaraküretiminebaşlananhünnapmeyvesinin,halktarafındanyeterincebilinmediğiiçinpazarsorunuyaşadığıbelirtiliyor.

Halk arasında ‘’ünnap, hinnap, innap,çiğde, Kuran iğdesi’’ gibi isimlerle bilinenmeyveninAmasya’daüretiminiyapanüreticiler,meyvenin yeterince tanınmadığı gerekçesiylepazarlama konusunda sorunlar yaşadıklarınıanlatıyor.

GöllüBağları’nda4dönümlükarazisininbirkısmındahünnapyetiştirenAliİhsanÖngül(73), AA muhabirine yaptığı açıklamada,meyvenin üretiminin ve toplanmasının zorolduğunu, buna karşın halk tarafından fazlatercihedilmediğinibelirtti.

Alternatif olarak yetiştirdiği meyveninpazarlamasında sorunlar yaşadıklarını dilegetiren Öngül, ‘’Vatandaş bu meyvenin nasılyendiğini dahi bilmiyor. Üretimi zor olanhünnabın dikenlerinden dolayı toplanması dazor. Hünnap yaklaşık bir aylık hasat zamanıboyunca3-4keztoplanıyor’’dedi.

Hasat zamanında zahmetinden dolayıhünnap toplayacak işçi bulamadıklarınıkaydedenÖngül, ‘’Hasat zamanı aile bireylerive yakınlarımızdan yardım alarak meyveleritopluyoruz.Ancakasıl sorunumuzpazarlama.

Vatandaş bu meyveyi yeterince bilmiyor, bunedenle birçok yere tanıtım için ucuz veyaücretsizhünnapgönderiyoruz.Birçokhastalığaiyigelenbumeyvenintanıtımaihtiyacıvar’’diyekonuştu.

Öngül, eylül ve ekim aylarında hasadıyapılanhünnabıntezgahlardakilosu5ile7liraarasındasatıldığını,bahçedenise2ile3liradançıktığınıanlattı.

‘’Şeker hastalığı ve sindirim sistemi bozukluklarına iyi geldiği biliniyor’’

Amasya Gıda, Tarım ve HayvancılıkMüdürüCahitGülbayisealternatifürünolarakdesteklenen hünnap meyvesinin üretimininartırılması için ‘’Meyveciliğin GeliştirilmesiProjesi’’ kapsamında 15 üreticiye 750 fidanverildiğinianımsattı.

Gülbay, sağlık açısından faydalı olanhünnap meyvesinin tanıtılması ve Amasya’daalternatif bir ürün olması nedeniyle kapamabahçeler tesis edilerek il ve ülke ekonomisinekatkı sağlanmasının amaçlandığını belirterek,şunlarıkaydetti:

‘’Hünnab’ınhasadızorancakmeyveninözellikle şeker hastalığı ve sindirim sistemibozukluklarınaiyigeldiğibiliniyor.Dahauygunfiyatlarla tüketiciye ulaşması halinde hünnapmeyvesinin pazar sorununun aşılacağınıdüşünüyoruz.’’

Bu hastalıklara hünnap meyvesi deva

Derleme

Page 16: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

162012 :

Kas›m

Aral›k

YıllarönceGölcükDenizHastanesi’ndeçocuk hekimi olarak görev yaptığım sıralar,gece yarısı kapı zilinin acı acı çalması ileuyandık.Genellikle1-2gecedebiracil vakanedeniyleapartoparhastaneyeçağırılmakvesıksıkevehastageldiğiiçinuyanmakhayatımınbirparçasıydı. Yatağımdan kalkmaya çalışarak,pijamalarlakapıyayöneldim.Kapıyıaçtığımdabiri 25-26 yaşlarında zayıf, beyaz tenli, kocaburunlu;diğeridahayaşlıca,saçlarıağarmış,orta boylu , topluca iki adamla karşılaştım.Işıktan kamaşan gözlerimi açmaya çalışarakbaktım: “Buyurun,neistiyorsunuz”dedim:.Saçlarıağarmışadam: “Kusura bakmayın, gece yarısı sizirahatsız ettik. Bizim çocuk hasta. Sizi evegötürüpçocuğumuayeneettirecektik.” Çocuk hasta olunca akan sularduruyordu.Hastaçocukiçin,“Nezamançocukhastalandı?”/ “Neden çocuğugetirmediniz?”,“Niçin gündüz hastaneye getirmediniz?”veya “Niçin gece hastanenin acil polikliniğinegötürmediniz?” soruları geçerli değildi.Çocuğuhastaolanailesondereceduyarlıvesinirliolabiliyordu.Bunedenlekendikendimeçocuğu hasta olan ailelerle bu gibi sorularısormamakararıalmıştım. “Evyakınmı?”diyesordum. Tabii,hemenşuracıkça,yakıncevabınıaldım. “Bekleyin, hemen geliyorum” deyiphızlaiçerigirdim.Giyinirkeneşime: “Merak etme 5-10 dakikaya kadargelirim”dedim. Muayenealetlerimialarakherikiadamlageceninalacakaranlığındayürümeyebaşladık.Ev yakın denildiği için üzerime paltomu

almamıştım. Gecenin ayazı iliklerime kadarişliyordu.Yeniyeniuyanmayabaşlamıştım.Bennereyegidiyordum!10-15dakikadırhiçkonuşmadanıssızsokaklardayürüyorduk.Biraradurakladım: “Evyakındeğilmi?”diyesordum. Genç olanı hiç konuşmuyordu. Yaşlıolanıyine: “Yakındoktorbey,şuracıkta.Dikkatimiçekenşey,evigösterirken,işaretparmağıbirazyüksekçekalkıyor,sankiGölcük’ünkurulduğutepelerinzirvesinigösteriyordu. Hızlıadımlarlayürümeyedevamettik.Aradan 25-30 dakika geçmesine rağmenhâlâeveulaşamamıştık.Artıkiliklerimekadarüşümüş ve yorulmuştum. Uzaktan gelen birtaksiyigörüncehemenatıldım: “İstersenizşutaksiyebinelim...” Yineaynıadam: “Evyakınamafarketmezdoktorbey.”Artık laf dinleyecekhalimkalmamıştı. Taksiyidurdurdum. Taksi 10 - 15 metre ötemizdedurdu. Herhalde taksi şoförü gecenin biryarısındaıssızsokaklardadolaşanbuüçgaripinsanınesrarınıçözmeyeçalışıyordu.Sonundataksiye bindik. Rahatlamıştım. Hiç değilsegecenin soğuğundan kurtulmuştum. Taksişoförünehiçduymadığımbirköyünveyasemtinadınısöylediler.Odabirşeyanlamamıştı.Uzuntariflerden sonra taksi hareket etti. Tepeleritırmandıkçatırmanıyorduk.Gölcükarkamızdakaybolmuş,darbirpatikadailerliyorduk.Yarımsaateyakınbir süredevamedenyolculuktansonra, tarlalarınortasında,kapısınınüzerindesolukbirışıkverenbirlambanınolduğu,harapbir evin önünde durduk. Gecenin sessizliğinisadeceuzaklardangelenköpekhavlamalarıveulumalarıbozuyordu. Taksinin kapılarını açıp inen iki

KIZAMIKLI HASTAM

Prof. Dr. Sadık DEMİRSOY

Page 17: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 17

adamdan yaşlısı, taksi şoförüne beklemesinisöyleyerekkapıyadoğru ilerledi.Diğeradamve ben taksiden inerken şoför sigarasındançektiği dumanı taksi içine üflerken, kayıtsızbakışlarla bizleri izliyordu. Taksiden indiktensonra şoföre beni beklemesini söyleyerekkapıyıkapadım.Yüzümevuranserinbirhavayıiçimeçektimvekendimegeldim. İhtiyar adamın kapıyı yumruklamasıile evin ışıkları yandı ve kapısı açıldı. Kapıyışalvarlı,üzerindegribiryelekbulunan,beyazyazmalıihtiyarbirkadınaçmıştı.İhtiyarkadınyazmasını ağzına doğru tutarak hızla eviniçinde kayboldu. İhtiyar adamın içeri girip,buyur etmesi ile evin içine doğru ilerledim.Evin içinde dışarının aksine sıcak, ter ve küfkokusununhakimolduğuağırbirhavavardı. Kısa bir koridordan sonra sağdakikapıdan küçük bir odaya girdik. Odanın birköşesinde, yer yatağında, kalın bir yorganınaltında2,5-3yaşlarında,sadecekafasıdışarıdabirerkekçocuğudalgınbirşekildeyatıyordu.Yüzündekızamığınbıraktığıdöküntülervardı.Solunumu hırıltılıydı. Odanın havası gürülgürül yanan bir teneke sobayla aşırı sıcaktı.Ağırkoku,koridordaodadandahabelirgindi.Odada mobilya olarak eski kahvelerde olansandalyeveyerdekimakinehalısındanbaşkabirşey yoktu. Duvarlarda çerçevesi renkliipliklerle yapılmışbir aynave sararmış, siyahbeyaz1-2ailefotoğrafıasılmıştı. Odaya girmemle birlikte çocuğunüzerine kapaklanmış, başı örtülü, şalvarlı,zayıf, genç bir kadın belki de ağlamaktankızarmışmavi gözleri ile bana kısa bir bakışfırlatarakgeriçekildi.Sessizcekapınınyanınagiderek,beniizlemeyebaşladı.Yorganıaçtım.Hasta çocuk, çapakla birbirine yapışmış gözkapaklarını açmaya çalışarak yüzüme baktı.Kumral,zayıf, irigözleri, inceboynuvekocakafasıiletipikbirAnadoluçocuğuidi.Kızamıkdöküntülerininsolarkenbıraktığıkahverengineçalan izler hâlâ yüzünde duruyordu. Kısıkbir sesle ağlamaya çalıştı, ama ağlayacakhali yoktu. Gözlerini kapattı ve ağlamaktanvazgeçti. Ateş içinde yanıyor, soluk alıp,vermede zorlanıyordu. Ateşten neredeyse

havale geçirecekti. Hasta belki o yıla kadaryüzbinlerce çocuğumuzu daha hayatlarınınbaharında öldüren kızamık sonrası zaturreyeyakalanmıştı. Hastanınüzerindekikalın,yünyorganıaçtımveodanınpenceresiniaçtırdım.Birandadışarının serinliği odaya dolmuştu. Getirilenılık su ile hastanın bütün vücudunu silmeyebaşladım. Etrafımdaki aile üyeleri şaşkınbakışlarla beni ve hasta çocuğu izliyordu.Ateşinin düşmesi ile çocuğun sesi artık dahagür çıkıyor, bağırtıları ile ortalığı inletiyordu.Reçeteyiyazıp,iyicetarifettim.Artıkgörevimbitmişti. Muayene aletlerini toparladım.Evin karanlık koridorunda ayakkabılarımıgüçlükle bulup, giyerken benim ile devamlıkonuşanihtiyaradamavuçdolusu,birtomarparayı ceketimin yan cebine sokuşturdu.Ayakkabılarımı bağlamadan kendimi dışarıartım. Derin bir nefes alırken, gözlerimşaşkınlıkla gecenin karanlığında taksi veşoförünüaradı.Herikisideyoktu. “Taksi nerede? Bekleyecekti” diyekekeledim. Yaşlıadamyeredoğrubakıp,benimilegözgözegelmemeyeçalışarakmırıldandı: “Acele işi varmış, beklemedi. Parasınıbizdenaldıvegitti.” Çaresizlikiçindesordum: “Peki,amaşimdibenneyapacağım?” Yere doğru bakmaya devam edenihtiyar adamdan belki de suçluluk duygusuiçindehiçbirsesçıkmadı.Devamettim. “Bari telefonunuz var mi? Evimetelefonedeyim,taksiçağırayım.” Tok bir ses tonu ile tek bir kelimelikcevapverdivesustu:“Yok?” Fazladüşünmedim.Yürümektenbaşkayapabileceğimbirşeyyoktu.Sinirlerimehâkimolmayaçalışarak: “Haydi,hoşçakalın.“ İhtiyar adamın cevabını beklemedengecenin karanlığında belli belirsiz uzananpatikayoldailerlemeyebaşladım.Evdensadecebirceketledışarıçıktığımiçingeceninayazıbirkırbaçgibi bütün vücuduma çarpıyor, soğuk

Page 18: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

182012 :

Kas›m

Aral›k

iliklerime kadar işliyordu. Gece geldiğim içingideceğimyolubilmiyordum.Bildiğimtekşeytepelerden aşağı inmemdi. Ancak bu şekildedenizeparalelgidenGölcük-İzmitkarayolunubulabilirdim. Karanlığın içerisinde, hiçbir ışıkveya yol görmeden saatlerce yürüdüm. Arasıraayağımatakılantaşlarnedeniiletökezliyor,düşmetehlikesigeçiriyordum. Ortalık yavaş yavaş aydınlanmayabaşlamıştı. Adımlarımı hızlandırdım. Uzaktasisler arasındaki gecekonduların ve kavakağaçlarının siluetlerinigörmemlebirlikteartıkkoşmayabaşladım.Benonlaradoğrukoştukçasanki onlar giderek uzaklaşıyorlardı. Soğukhava ve yorgunluktan nefesim kesilmişti. Birara durup dinlenmeye başladım. Uzaktangelen ezan sesi, gecenin alacakaranlığında,oynayan gölgeler arasından sıyrılarakkulağıma kadar geldi. Artık ortalık iyiceaydınlanmıştı. Önümü daha iyi gördüğümiçin yürüyüşüm hızlanmıştı. Bu şekilde artıkdaha az üşüyordum. 10-15 dakikalık hızlıyürüyüşten sonra nihayet gecekondularınhizasınagelmiştim.Gecekondulararasındatekbirinsangörmemiştim.Tektüktütenbacalarda olmasa, bu yapılarda insan yaşadığınakimseinanmazdı. Soğuk hava nefesimi kesmişti. Nefesnefese bir gecekondunun duvarına oturdum.Uzaktan hantal adımlarla gelen iri bir sokakköpeği bana kısa bir bakış fırlattıktan sonrailgilenmeden önümden geçti ve gözdenkayboldu. Uzaktan uzağa gelen köpekhavlamalarıuyanangününhabercileriidi. Tekrar ayağa kalktım. Güneş ufuktanyükselmeyebaşlamisti.Bütüngüzelliğiileyenibirgündoğuyordu.Soğukbirazolsunazalmıştı.Evdekilerinbenimerakedecekleriaklımageldi.Yürüyüşümüdahadahızlandırdım. Bir anda uzaklarda uzanan denizigörmem ile birlikte önümde uzanan toprakyoldan çıkarak bayırlardan aşağı, denizedoğru koşmaya başladım. Deniz benim içinbirhedefti.DenizedoğrukoşarsamGölcük’egiden karayolunu bulacağımı biliyordum.Gecekonduların yerini, yarısı bitmiş, üstündedemirfilizlerinolduğu,sıvasızevleralmıştı.Bir

an gözlerime inanamadım. Evlerin birindençıkan bir adam ticari bir taksinin kapısınıaçıyordu.Canhavliilebağırdım: “Birdakikabeklermisiniz?” Adamcağız şaşkın bakışlarla banadoğru döndü. Kim bilir aklından nelergeçiyordu. Herhalde bu sabahın köründetakımelbiseilebudağbaşındanearadığımı,inmi,cinmiolduğumumerakediyordu.Koşarakyanına gittim. Kendimi kısa bir açıklamayapmakzorundahissettim: “Ben doktorum da, hasta muayeneettim,Gölcük’egitmekistiyorum.” Yüzündekişaşkınifadekayboldu.Hafifbirgülümsemeile: “Ben de zaten Gölcük’e gidiyorum.Biningötüreyim.” Hemen geçip, şoförün yanınaoturdum. Rahatlamıştım. Arabanın hareketetmesiilederinbirnefesaldım.Yorgunluktanher tarafım ağrıyordu. Yollar hâlâ tenhaydı.Uykusuzluktanşoförünmeraklısorularınabilecevap verecek halim yoktu. Bu soruları kısacevaplarla geçiştirmeye çalıştım. Tepelerdenaşağıya inmeye devam ediyorduk. Bir aragözlerimin kapandığını hissettim. Şoförünsesi ile kendime geldim. Nihayet Gölcük’egirmiştik. Bir taraftan evimin yolunu tarifederken, gözlerim taksimetreye takıldı.Birden ceketimin yan cebime sokulan parayıhatırladım. Elimi cebime sokarak parayıcebimden çıkardım.Verilenpara5 tane100liralıktı,yani500liraydı.Osıralarmuayenedemuayene ücreti 3000 TL, hastanın evinegidilirse 5000 TL’nin üzerindeydi. Nihayetevimegelmiştim.Taksimetretamtamına490TLtutuyordu.Elimdekiparanıntümünütaksişoförüneverdim. Oanbelkiçokkızmıştım.Amasonralarıbu olay, kızgınlığın yerine bende iz bırakanbir hekim anısı olarak kaldı. Daha sonrakitecrübelerimle ve çocuğum olduktan sonraçocuğu hasta olan anne-babanın her çareyebaşvurabileceğini, hekimin anlayışlı olmasıgerektiğiniöğrendim.

Page 19: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 19

Bazıdostvearkadaşlarımınısrarıüzerinegördüğüm ve şahit olduğum ilginç hatıralarımıyazıyorum. EsasolayıyaşayanveanlatanbabamSabriBAYKUT’tur.(ÇuhadargilinSabri) İsmi lazım değil, zamanın birinde Küz-ne’deöğretmenlikyapanbirşahıs,çokhavalıafilibiriydi.Saçlarını(Tabiricaizse)danayayalatmışgibitarar,kısagömleğiniçemürlemişbirvaziyetteköşeliköşeligezerveonabunatakılır,aynızamandadaçokuyanıkgeçinirdi.ÖğretmeninbudurumuSabridayınındikkatiniçeker.Kendikendinedüşünür “Yahunasıledemdeşuöğretmenebir işbulam?(İşleteyim)” Bir gün, akşam üzeri öğretmen, aceleşekildeköye (Küzne)giderkenbabamseslenerekarabayısonandadurduruyor:öğretmenehitaben: “Hoca iş bildiğin gibi değil, bizim garı(annem) çok merak ediyor: Acaba gaynanam

gurtuldumu?(Sağlıklıbirşekildedoğumyaptımı?)Tezhaberyetişdüresin.”AnneannemdeKüzneninFatikAbası, yani 75-80 yaşlarında.Öğretmendebunainanıp: “TamamSabridayı.bengittimmisorarımdeyipyolakoyuluyor.Küzne’yevarırvarmazdahakendi evine bile varmadan köy meydanındaki(Pörnek)dedemgilineveuğrayarak: “Ali Çece. Ali Çece (Gottık Ali) Fatik bacıgurtuldu mu? Sabri dayı acele cevap bekliyor.”Diyelafıpatlatınca,dedemönceafallıyor;sonradakahkahayıgoyveriyor.Ardındanda: “Hocahoca.Sabribihaltetti,utanmadanseninle bu haberi gönderdi: bari sen utansaydın.UlaFatikabankaçyaşındakidoğumyapa!!!İşte o zaman o havalı ve çok bilmiş geçinenöğretmende jeton düşüyor. Sabri dayının eğitimşamarınıyediğininfarkınavarıyor.

KaynanamKurtuldu mu?

Mahir BAYKUT

GELİN1 Kaynanam kara mesti Beni oğluna kesti Kesti de bana n’etti? Aldı bağrına bastı.3 Irafafincankoydum İçinemercankoydum Kaynanamınadını Kuyruklusıçankoydum.5 Çarşıdan aldım kilimi Kes kaynana dilini Akşam oğlun gelende Kırar kambur belini7 Kalburakoydumotu Benimkaynanamkötü Evliyadankızalsa Yineder:“Gelinimkötü.”

KAYNANA2 Eli elcekli gelin Kolu kolçaklı gelin Oğlanı ben doğurdum Kedi bacaklı gelin.4 Çiftminderinçiftyüzü Biznetanırdıksizi Kürkgiydinhanımoldun Aslınçingenekızı6 Aldım getirdim gelini İçime saldım yalanı Bana kem söz söylersen Arılar soksun dilini.8 Kaynanalar,kötümü? Yeter,yedinetimi Gelinimiyiolsunda Hergünveremmethini.*

Gelin - Kaynana Atışması(Karşılıklısöyleşihavasıiçindegeçentürkülerinünlülerindenbiride“Gelin-KaynanaAtışması”dır.Hemenherbölgededeğişiktürdesöylenenatışmanınyöremizdenderlenenbirörneğiniaşağıdasunuyoruz.

*Not:“Gelin-KaynanaAlışmasındaki1.6,7ve8no.ludörtlüklerZeynepÖzmen’denderlenmiştir.

Page 20: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

202012 :

Kas›m

Aral›k

Hayrullah Orhan (1914 - 1986) Çece olaraktanınır. Beyelması’nda doğdu,Malatya’da hayatagözleriniyumdu.AskerliktensonrabirsüreAnkaraFişek Fabrikasında çalıştı, sonra Malatya ŞekerFabrikasına nakletti ve emekliliğine değin oradaçalıştı. HayrullahÇece,şakacıvenükteseverbirkişiliğe sahipti.Hemşerileriyle ve iş arkadaşlarıylasıcak dostluk ilişkisini daima sürdürmüştü.Yardımseverliği de üstündü. Tanıdığı her kişininyaşamına ilişkin fıkraları vardı. Bulunduğutoplantılarneşeli,şengeçerdi,tümyaşamıfıkralarladoluydu.AşağıyaHayrullahOrhan’danbeşfıkraalıyoruz:

Muhasebe Şefliğini İstiyor Hayrullah Çece, Malatya Şeker Fabrikasımuhasebe servisinde çalışıyordu. O, çevresindeherkese takılır, çevresi de fırsat düşürerek onuköşeyekıstırmakisterdi. Bir sabah, Muhasebe Şefi fabrikayagelirken, giriş kapısı önünde bir çoban köpeğigörüyor. “Bununla Hayrullah’a bir oyunoynamalıyım.”diyekuruyor. ServisegidinceÇece’ye:-“Hayrullah. diyor, girişte bir akraban var. senigörmekistiyor.” Çecekapıyakoşuyor,oradakocamanbirçobanköpeği.Buarada,konuyubilenbekçilerdegülüşüyorlar. Bir oyuna geldiğini anlayan Çece,servisedönüpyerineoturuyor.AzsonraMuhasebeŞefigeliyor:-Hayrullah.diyor,akrabanlagörüştünmü?-Görüştüm.-Nediyor,niçingelmiş?-Fabrika’daişegirmekistiyor.-Peki,olurdiyeydin.-Dedim,amamemurolmakistemiyor.-Yaneistiyor?-MuhasebeŞefliğiniistiyor.

Çabuk Kurtulalım Hayrullah Ağabey Ankara’da çalışırken,eşiNazlıAblayıdagetirtmişti.Eşiçokzayıfolduğuiçin,birşişebalıkyağıalıpgetirdiveoakşambirölçekfincanakoyupiçirdi.NazlıAblabunugüçlükleyudumladı. Ertesi akşam Çece işten dönünce, sofra

üzerinedizilmişbeş-altıkahvefincanıgörüyor.- Hayrola, diyor, bu fincanlar da ne?Misafir migeldi? Nazlı Abla, fincanlara böldüğü boşalmışbalık yağı şişesini göstererek: - Çok zor içiliyor,hepsinibugüniçemdegurtulam,diyor. Çece,sofradakidolufincanlarıbirerbireralıpbalıkşişesinegeridoldururken:-Yaa! Karı iyi akıl etmişsin, diyor, hepsini iç deçabukkurtulalım.

Konuk Eşek Olursa Malatya Şeker Fabrikası Meydan Amiri.Hayrullah’atakılmakister:- Hayrullah, der. sizinmemlekete gittim, eşektenbaşkakimseyigöremedim.- Elbette göremezsin, der Çece, bir memleketevaligider,onuvalikarşılar:kaymakamgider,onukaymakamkarşılar.Eşekgidincedeonueşeklerinkarşılamasıgayetdoğaldır.

Tavşan Olmasın Komşu Alevi köylerinden bir hemşerisi,Hayrullah Çece’yi faka bastırmak ister ve “Ho-zakpur” sözcüğünün “Domuz Pınarı” anlamınageldiğini, ona sorular sorarak, Sokrates varisöyletmeye çalışır. Hayrullah da, tersine, onukazdığıkuyuyadüşürür. Hemşeri:- Sizin köyün eski adıHozakpur’unErmenice’dekötübiranlamıvar.-Nasılyani?-Birhayvanadı,bizonunetiniyemeyiz.-Tavşanolmasın?

Sen de Emine’yi Hacca Yolla Hayrullah Orhan, karayağız bir kişiidi. Hacca gidip geldikten sonra, bir gün NaimAmca’nın oğlu, öğretmen Halit, ona takılmakistiyor:-HayrullahÇece,diyor,senhaccagidipgelelihaylibeyazlaştın.Halit’in hanımı Emine’de Hayrullah Ağabey gibikarayağız.Çece,hazırcevaplığınıkanıtlıyor:-ÖyleyseHalit,diyor,sendeEmine’yigelecekyılhaccayolla.

*Dünden bugüne Ağın kitabından alınmıştır.

Ağın’dan Fıkra Tiplerive Fıkralar

Mehmet ORHAN

Page 21: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 21

Milli Eğitim Bakanlığı 24 KasımÖğretmenler Günü’nde “Öğretmen MesleğindeFark Yaratanlar” başlığı ile yayımlandığı genelgeile “Yılın Öğretmeni” Niğde’nin Alay Kasabasıİlkokulu’nda Sınıf öğretmeni olarak görev yapanHaticeYağmurseçildi. *** Hatice Yağmur’un kendi kaleminden ibretlihayathikayesi 1982senesininMayıs’ınınEngellilerGünüolarak kutlanan 10. gününde dünyaya gelmişim.Vekil öğretmen olarak çalışan devlet sevdalısıhenüz 21 yaşında bir baba ile ilkokul mezunuolmasınarağmenmüthişbireğitimci,psikologveçocuklarınıneğitimiiçinhayatınıadayanhenüz19yaşında bir annenin evlatlarıyım. Ve ismiyle tambütünleşmişgüzelliğiveinsanlığıylasırmagibitümzarafetinişlendiğidünyaveahiretdostumablamındoğumundan3yılsonrabufanidünyadakihayatyolculuğum başlamış. Ben de tıpkı adını gururlataşıdığımHz.Haticeanneminbeklediğigibierkekevlat olarak bekleniyormuşum. Ama 4,5 kilo,bembeyazbirten,simsiyahgözlerveyüzündebir“yıldız” işaretiyle sırf babamın tahsili için birçokvilayet değiştirmiş dedemin şimdiki odasında birkızçocuğuolarakgülümsemişimbudünyaya… Doğumumayardımcıolanebekorkuluveendişelihaldefırlamışodadanmüjdebekleyenlerinyanına “çocuğunuz engelli, özürlü doğdu” (artıkkendidilindedurumunasılizahettiyse)“Bendegöbekbağınıkesmedim”demiş.Şimdianlıyorumki sırf bu farklılığımdan dolayı ebenin ilkel bakışaçısıylayaşamahakkımelimdenalınacakmış!Annem hâlâ habersiz durumdan… Sadecevarlığımdan haberdar… Ve dedem… Kocaçınar 15 yıl muhtarlık yapmış. Anlattığına göreAdnan Menderes arkadaşıymış ve bulunduğuyerin en varlıklı insanlarındanmış. Ebenin o ilkelsorusuna cevap vermiş hemen: “Çocuğungöbekbağını kes ve kundakla!Ben ona annemimadınıvereceğim.Kimsebakmasadabenbakar,büyütür,okuturum”demiş.Böylecegöbekbağımkesilmişve bağlanmışımbudünyaya…Adımda konmuşbuvesileyle:Hatice...

YüzümdekiişarettendolayıYıldızkoymakisteyenlerolsadaemirbüyükyerdenolduğuiçinkimseitirazedememiş.Annemçoksevinmişismimeçünküenaz3yakınınınkızınınadınıannemkoymuş“Haticeolsun” demiş ve Hz. Hatice annemizin adınıvermiş... Artık gerçekle yüzleşme vakti gelince;annemvebabamınsevinçlericiddibiracıvekaygıyadönüşmüş. Annem “İnsan açlıktan ölmüyormuş”kızımdiyortam40günbabamlaberabersofrayaoturmamışlar. Acılarından acıktıklarını farketmemişler… Sonra Ankara’da görev yapan dayım(hakkınıödememmümkündeğil)gelmiş vebeniHacettepeHastanesinegötürmüşveküçükHaticehenüz40günlük... Doktorlar tepeden tırnağa incelemişler.Annem“Gelen çocukların içinde en sağlıklısısendin çünkü onlar Çernobil mağduruydu. Senhamileliğimin ilk üç ayında yanlış yapılmış biriğne ile bilinçsiz bir doktorun...” diye anlatıyor ogünleri. (Kimseye kırgın değilim çünkü her şeysebepler dairesinde…)Tüm tetkiklerin sonundadoktor, annemi ve babamı çağırmış:“Çok sağlıklıbirkızınızvar.Yalnızonuhayatakazandırmaksizinelinizde.Ablasındanaslaayırtetmeyinveherişiniyapmasınamüsaadeedin”demiş...Annem“Ondansonraki süreçte çok fazla üzülmedim, çünkühastanede beterin beterini gördüm şükrettimve yoluma devam ettim” diyor…Ancak annemaklındahepbirsoruişaretiolduğunusöylüyordu;“Acaba Sırmam okur da Haticem okuyamaz mıdiyekaygımveüzüntümtekbuyöndeydi...” Buaradababampolisokulundaöğrenci.(AslındaGaziMatematikÖğretmenliğinikazanmışama 80’li yılların kaygısıyla babaannem razıolmamışvebabamkayıtyaptırmamış)veHatice6aylıkbirbebek…Hayatımındönümnoktalarındanbiri… O yıllar dedem ve babaannem hacvazifelerini yapmakta; annem ev temizliğiyapıyormuş elindeki ot süpürgesiyle. Beni degörebileceğibiryereoturtmuşvedüşüpkendime

Yılın ÖğretmeniHatice YAĞMUR

Page 22: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

222012 :

Kas›m

Aral›k

zarar vermeyeyim diye etrafımı minderlerledesteklemiş…Birden sol elimle annemin süpürgesindenyere düşen bir çöpü alıvermişim. Bunu farkeden annem sevinç çığlıkları atmış. Saatlercemutluluktan ağlamış: “Sol eliyle saman çöpünütutan yavrum sağ eliyle de kalem tutar ve okur”demiş “Okuturum, gerekirse yatağımı satar yineokuturum”demiş...Evet,bugünküöğretmen,yazarHaticebirsamançöpündekiumutlagelmişbugünlere... Babamın okulu bitirmesiyle Gaziantep’e tayinolmuşuz.Artık15aylığımvebenimözeldurumumubabamın rüşvet almasına bağlayan bağnazinsanlaracevabımbendünyayageldiğimde;“Ben milletim uğruna adamışım kendimi, Bir doğrunun imanı bin eğriyi düzeltir, Zulüm Azrail olsa hep Hakkı tadacağım, Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir...”mısralarınınaltınadoğumtarihimiziyazanonurlu,memleket sevdalısı bir köy öğretmeniymiş benimbabam… Ve sonrasında her daim yanımızdadurabilenaslahayatımızamüdahilyadakısıtlayıcıolmayan yıkılmaz bir kale gibi bize helal kazançgetirebilmek adına kendini önce Yüce TürkDevletine sonra ailesine adayan Şerefli bir TürkPolisiydibenimBabam...2yılsonraDerya’mızgeldidünya’ya…Cıvılcıvılşenkahkahalarıylayüreğimiziısıtan ve adını benimkoyduğumDerya’m... 3 yılsonra Tuba’m doğdu ve artık kızları dörtledik...Doğumunu hatırlıyorum yemyeşil gözleriylebana bakan dokunmaya kıyamadığım küçüğüm

büyüdüTürkçesevdalısıbireğitimcioldu.ObenimKüçük öğretmenim… Evet, 6 aylıkken samançöpünü tutan, 4 yaşında yazı yazmaya başlayanancakfakülteyibitirdiktensonrakalemtuttuğunainanılmayan ve herkesin sadece 15 dakikadaaldığı sağlık raporunu 15 günde alabilen HaticeÖğretmenşimdi7yıllıköğretmen...Şuanmerkeze45kmuzaklıktabirkasabadatohumekiyorhiçbirözürlü hakkını kullanmadan (çünkü buna ihtiyaçduymuyor) ancak Hatice Öğretmen bu seferdeehliyetengeline(!) takılıyor…Her ikikolunundaolmadığını iddiaedendoktor,Özürlüsınıfıehliyetibilealmasınamüsaadeetmiyor! Her işini kendi yapabilen, çoğu zamanevde yalnız yaşayan ve hiç kimseye - yaradanaşükürler olsun ihtiyaç duymayan kalem tutanHaticedireksiyontutamazdiyorlar. Aslaüzülmüyorumçünküonunbakan(!)gözleriyle göremediği her iki kolumun ve eliminvarlığıiçinşükrediyorum...Çünkübenbardağıherhaliyledolugörebilen(yahavaylayadaiçecekle),tohumeken,insanyetiştirenbirsuretimbenHaticeÖğretmenim...Kalem tutamaz diyenlerin inadına‘Eli kalem tutanların’ sitesi DefterK.comailesininbir üyesiyim...Ben eğitim ordusuna dört tanepırlanta gibi nefer yetiştirmiş, sevgi, hoşgörü veumudunhuzurunherdaimdemlendiğibirailenineseriyim...Benöğretmenim…HaticeÖğretmen…Haber Kaynağı: www.kamudanhaber.com

OLALIM

Bayramdanbayramasevmekolurmu?Hergünbirbirimiziseverolalım!Birgünüzgünbirgünkızgınolurmu?Hergünbirbirimizisayarolalım!

Bayramagüvenipayrışmayalım,Eğriye,hileyekarışmayalım,Dünyamalıiçinvuruşmayalım,Saygıyı,sevgiyiduyarolalım!

Yalana,dolanaizinvermeyin,Haksızlıklaradadestekvermeyin,Güzelesarılın,belaolmayın,Bayramıdaiçtenduyarolalım!

Nekötülük,nekin,nezulümolsun,İyilik,güzellik,doğrulukdolsun,Hasedi,tiranıTANRI’danbulsun,Bunlarıbayramdakovarolalım!

Barışdoğrulukkutsalekmekiçin,Heremeğesaygınbirdeğerbiçin,Çoğunlukağlıyor,gülmüyorniçin,Bunukorkusuzcasorarolalım!

Hergelengündahagüzelgelmeli,Herkesiçtenlikleelinvermeli,Yalanı,çıkarıtersyüzitmeli,Doğruyu,iyiyiararolalım!

Şahinimdergüzelgünlergelecek,Herkesbirbirinegüvenverecek,Dörtmevsimleyediiklimbilecek,Ozamanbayramdagülerolalım!

19Eylül2009/MustafaŞahin-Malatya

Page 23: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 23

(1) AllahyaparyapısınıBıçakaçar kapısını.(2) Altıtahta,üstütahtaİçindebirkara kahpe.(3) AkşamserilirSabahdürülür.(4) Altıntas,gümüştasBirinkaldır,birin as.(5) Anayadeğmez,babayadeğerDayıya değmez,amcayadeğerKardeşe değmez,bacıyadeğer.Değere değmez,değmezedeğerVallahi değmez,billahideğer.(6) Aptestalır,namazkılmazCemaatten gerikalmaz.(7) Baldantatlı,baltadanağır.(8) Bengiderim,ogiderBendururum,o durur.(9) Birağzıvar,yüzgözüÜçay müslümanDokuzaydürzü.(10) Birkuyumvar İçindeikitürlüsuyuvar.(11) Birküçücükfıçıcıkİçidoluturşucuk.(12) BirküçücükmiltaşıDolanırdağıtaşı.(13) BirsürükuşlarBağdat’aişlerKendi kazanırBeğinebağışlar.(14) Bizbizidik,bizidikOtuzikikızidik BirsofrayadizildikKırgıgeldi kıramadıSürgügeldisüremediEcel geldibozulduk.(15) Çatburda,çatsurdaÇatkapının ardında.(16) Çimerçimerkazığabiner.(17) ÇincinlihamamKubbesitamamBir gelinaldımBabasıimam.(18) DağdanattımkırılmazTaştanattım kırılmazBirtükrüğümedayanmaz.(19) Dağdangelir,taştangelirBirkınalı eniştemgelir.(20) Dağdangelir,taştangelirKükremişbir aslangelir.(21) Damüstündekalaylıtas.(22) Derinkuyu,cumbulsuyuİçenölür, tartankalır.(23) EldetutulmazÇarşıdasatılmaz MendilekonulmazTadınadoyulmaz.

(24) Elemez,melemezOcakbaşına gelemezGelirsedegeridönemez.(25) Ektimnohut,bittisöğütYaprağıdut, kendiarmut.(26) EttenkantarAltıntartar.(27) Finifinifincanİçidolumercan.(28) Gelirleyli,giderleyliAyaküstüdurur leyli.(29) GottikkaşıkDuvarayapışık.(30) GöktenbirelmadüştüOnikiye bölündüOnbiriniyedilerBirine sabırdediler.(31) HacılarhacagiderAhtedergecegider BirkutununiçindeBinellicücegider.(32) KafasıtarahKuyruğuorah.(33) KaratavukKarnıyarık.(34) Kapıyıaçtı Ci!deyipkaçtı.(35) Karşıdagördümçalıçeper Yanınavardımbeniçeker Ağzımaattım,balileşeker.36) KarşıdanbaktımbirtaneYanmavardım bintane.(37) KısacıkboyuvarKadifedonuvar.(38) Kuyu,kuyununiçindesuyuSuyuniçinde yılanYılanınağzındamercan.(39) MaviatlasiğnebatmazMakaskesmez Terzibiçmez.(40) MeselmeselmalikiOğul,uşakonikiMesel beyinavradıBenigördüağladı.(41) Otyer,suiçmez.(42) SarıöküzyatarkalkmazKaraöküzgider gelmez.(43) SırasıraodalarBirbirinikovalar.(44) Ufacıkmermertaşıİçindebekleraşı Pişirirsenaşolur,Pişirmezsenkuşolur.(45) UzaktanbaktımhiçyokYanınavardım pekçok.(46) Yokidibıldır Buyılbakarçıldırçıldır.(47) Yedideliklitokmak Bunubilmeyenahmak.

* Cevaplar 31. sayfadadır.

Ağın Yöresinden Bilmeceler

Anonim

BİLMECELERİMİZ

Page 24: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

242012 :

Kas›m

Aral›k

Geçtiğimiz aylarda, ambalajlı menbasularınınsağlıksızkoşullardakidolumtesislerindeüretildiği, cam, pet ve plastik damacanalarlasoframızakadargelenbusularınsağlığımızıtehditettiği iddialarınımedyada yaygın biçimde izledik.SağlıkBakanıRecepAkdağda,konununüzerindehassasiyetle durulduğunu, yapılan kontrollerdesağlıksız bulunan tesislerin kapatıldığını, sonrada gerekli düzeltmeler yapıldığında, bu tesislerintekrarişletmeyeaçılmasınaizinverildiğiniaçıkladı.Ancak içtiğimiz sularla ilgili olarakgözdenkaçanbirbaşkasağlıksorunudahavar. Türkiye’de halen işletilmekte olanmenbasularının büyük bir bölümü, kuvarsit, granit vevolkanikbirimlerdeoluşanakiferboşalımlıkaynaksularıdır.Busularınbüyükçoğunluğu,1-1.5(FSº)Fransız sertliğinde olup, asidite değerleri (pH)6.5’unaltındadır.Bunakarşılık,kireçtaşı,dolomitvemermergibiformasyonlardanboşalankaynaklarise,kalsiyumvemagnezyumbakımındanzengin,dolayısıyla, Fransız sertlik derecesi (FSº) yükseksulardır. Ne yazık ki daha sağlıklı olan bu sular,ülkemizde “kaba su” olarak tanımlanır, fazlasertbulunurvemenbasuyu işletmelerindebutipkaynaksularıçoknadirkullanılır. Kısaca, Türkiye’de damak tadı bakımından en çok tercih edilen sular,sertlikleriçokdüşükolansulardır.pHdeğerleri6.5’tanazdırvehepsimineraliçeriğibakımındanfakirsulardır.Asidik sulardır, bu da demektir ki “aşındırıcı”sulardır. Son yıllara kadar, Sağlık Bakanlığı’ncadüzenlenen “Menba Suyu Yönetmenliği,” menbasuyuözelliklerininbaşında,sularınsertliğinin0-10FSºarasındaolmasışartınayerveriyordu.Sonra,biraşamadasertliküstsınırıkaldırıldı,fakataltsınırkonmadı. Buna karşın, Avrupa Birliği ve DünyaSağlıkTeşkilatı(WHO)standartlarındabudeğerlerçok farklı olarak tanımlanmıştır. İçme suyunda, Avrupa Birliği Fransız sertlik değerinin minimum 15 (FSº), WHO da minimum 10 (FSº) sertlik derecesinde olmasını önermektedir. Aslında, bir menba suyu alırken, dikkatedilecekhusus,tadınınyanındasuyuniçeriği,yanitaşıdığı kimyasallardır.Suda faydalı minerallerin varlığı ve zararlı maddelerin olup olmadığı hayati önemdedir. Menba sularının, önemli bir kalsiyum kaynağı olması gerekir. Bir insanın günlükkalsiyumihtiyacı1000mg’dır.Çocuklarveyaşlılar

için bu ihtiyacın karşılanması özellikle önemlidir.Gereklikalsiyumunyaklaşıkyüzde20’siniiçtiğimizsudanalırız.Bununiçinde,100mg/litrekalsiyumiçerenbirsudangündeikilitreiçmemizgerekir. Magnezyum ise,kasvekemiksağlığı ilesinir iletisi için önemlidir. Günde ortalama 200-400 mg magnezyum alınması gerekiyor. İleriyaş ve hamilelikte, ayrıca her yaşta yorgunlukhissedildiğinde magnezyum ihtiyacı artar. Bumadde kalp kası sağlığı için de önemlidir. Sonyıllarda magnezyumun kansere karşı dirençsağladığı da iddia edilmektedir. Vücut, yinemagnezyum gereksiniminin önemli miktarını daiçmesuyundankarşılıyor.WHOyayınlarında,içmesuyundakullanılandüşüksertliktekiasidiksuların,insansağlığınaolanolumsuzetkileriaraştırılmıştır.Buaraştırmalarda,magnezyumyönündenzenginsu kullanan bölgelerde yaşayan insanlarda kalpkriziriskianlamlıbirşekildedüşükbulunmuştur. Bugün,dünyadaençoksatılanFransızlarınmenbasuyuEvian’ın sertlikderecesi,27FSºdir,yani Türk damak tadı standartlarında “kaba birsu”dur Evian. Daha önce de belirttim; bizde budeğer,ençoksatanmenbasularında1-1.5(FSº)Fransızsertlikderecesiarasındadır,yanidünyanınen popüler suyu ile Türkiye’nin en popülersuları arasında büyük bir fark var. Ülkemizde, geçmişte “yönetmelik gereği,” şimdi de “Türk Standartları” gereği düşük sertlikli suların içilmesi teşvik ediliyor. Menba suları için aranan en önemliözellikler; suyun nötr, yani PH değerinin 7-7.5arasında olması; içinde yeteri miktarda kalsiyum(Ca) ve magnezyum (Mg) tuzlarının bulunması;bunakarşın,kaynağınbeslenmealanında,kirleticiözellikteki yerleşimler, tarım alanları, endüstrikuruluşlarınınbulunmamasıdır. Sadece büyük firmaların şişelemetesislerinde, sular 0.5 ila 0.1 mikronluk seramikve/veya plastik filtrelerden geçirilmekte veayrıca ozonlanmaktadır. Kaynak suyunun ozonlanması, suyun doğal özelliğini kaybettirir.Yönetmeliklerde ozonlama yoktur. Fakat tümbüyük tesislerde ozonlama uygulanmaktadır.Ozonlama ile steril halegetirilen su, şişelendiktensonraaylarcabekletilebilir.Geçtiğimizyıllarda,birbakanın Ege Bölgesi’ndeki bir şişeleme tesisininaçılışında,“Türkiye’ninilksterilsutesisiniaçıyorum”diye konuşma yaptığını televizyon haberlerindetebessümederekizlemiştim.

İçtiğimiz sudaki diğer büyük sorun: Mineral eksikliği

Derleme

Page 25: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 25

Oysa ozonlama yöntemi ile bakteriyolojikyönden arıtılan ve doğal özelliği kaybettirilensular,deterjanvepestisitleryönündenhiçkontroledilmemektedir. pH değerleri düşük, asidik ve aşındırıcı özellikte olan, yeteri kadar kalsiyum ve magnezyum gibi yararlı tuzları barındırmayan menba sularının içilmesi sakıncalıdır. Özellikle, kemik oluşumu devresindeçocukların ve ileri yaşlardaki yetişkinlerin buaşındırıcı menba sularını, ne kadar “yumuşak,”nekadar lezzetliolursaolsunsüreklikullanmalarısağlığa aykırıdır. Belirli bir yaşın üzerindekikadınlarda, kemik erimesinin görülmesi, sık sıkkalça kırılmalarının yaşanması, Türkiye’de adetaolağan bir olay gibi karşılanıyor. Genelde pHdeğeridüşük,aşındırıcıözelliktesukullanımınbu“kırılganlıktaki”belirleyicirolügözönünealınmıyor. Esas mesleği hekimlik olan SağlıkBakanı Akdağ’ın, ambalajlı menba sularımızı birde kimyasal niteliği yönünden inceletmesinde,AvrupaBirliğiveWTOstandartlarındasağlıklıolupolmadıklarını irdeletmesinde yarar vardır. Belkio zaman, elde edilecek sonuç ve bu sonuçtançıkarılacak dersler, daha sağlıklı bir toplumyönündebiradımadönüştürülebilir.

Prof. Dr. Ahmet Aydın yorumuSuyun ideal pH’sının kaç olması lazım? pH suyun asitlik derecesini gösteren birterim.pHaralığı0-14arasındadeğişiyor.7nötr,0-7arasıasidik,7-17arasıalkalisuolarakkabuledilir.Birsunekadarçokkalsiyum,magnezyumvepotasyumiçeriyorsaasitliğideokadarazoluyor;yanipH’sıalkalitaraftaoluyor.pH değerinin 7,5-8.5 arası olması (yani hafif alkali olması) ideal.

Suyun sertliği ne demek? Suda çözünmüş halde bulunan kalsiyum(Ca) vemagnezyum(Mg) bileşiklerinin toplamınasuyun sertliği deniliyor. Genelde Fransız Sertliği(Fr)birimikullanılır;0-5fr-çokyumuşak;5-10fr–yumuşak;10-20fr-ortasert;20-30fr–sert;>30fr-çoksert. Çok yumuşak suların içimi iyidir ama vücuda yeteri kadar kalsiyum ve magnezyum alamamış oluruz.

Hangi gıdalar asitlidir? Proteinli gıdalar (et, süt, süt ürünleri,yumurta),tahıllar,rafineyağlar,şekerlerverafinegıdalar ve yumuşak sular asit yükünü artırırken,sebzeler, meyveler ve sert sular asit yükünüazaltıyorlar. Günümüzde böbrek asit yükününartmasının tek nedeni alkaliden zengin sebze vemeyvelerinyeterikadaralınmamasıdeğil,ayrıcaetvetahılgibibesinlerinişlenmesisırasındapotasyumve magnezyum gibi alkali yapıcı minerallerinikaybetmesi.Bunedenlekavurma,klasiksucukvepastırma,mandırasütügibiproteinligıdalar,rafinesucuk, pastırma, salam, sosis ve kutu sütü gibi

rafinegıdalaragöredahaazasidikler. Raf ömrü uzun olan rafine gıdalarıntüketiminin artması insanlardaki asit yükünü artırmıştır. Taş devrindeki insanların idrarla attıklarıasitmiktarı(22 mEq/gün)günümüzdekinden(64 mEq/gün)üçkatdahaazdır.

Asitli gıdalar niçin sakıncalıdır? Vücudumuz, hayatiyetini sürdürebilmekiçin hücrelerimizde oluşan asitleri atmaya çalışır.Vücut pH’sı 7.35 ile 7.45 arasında çok dar birbanttabulunur.Budengeyisağlamakiçinasitlerinvücuttan atılmaları gerekir. Vücudumuzdaoluşanasitartıklarterle,dışkıyla,nefeslevedahaçokdaidraryoluileatılır. İnsan böbrekleri pH:5‘in altındaki idrarı,yani asidik idrarı boşaltamazlar. Bu nedenleoluşanasitler(dahaçokfosfatvesülfatlar)kısmenkemiktengelenkalsiyumiletamponlanırveancako şekilde idrarla atılabilir. Diyetle alınan yüksekmiktardaki asit, böbrekler ile atılırken kemikkalsiyumunudaeritir.Buaradaasidikgıdalarkasprotein sentezini de yavaşlatır. Bu durum birçoksağlıksorununayolaçıyor. Bubağlamdaasitligıdalarınkemikerimesi,şeker hastalığı, kas zafiyeti, böbrek taşı, gut,kanser, şişmanlık gibi hastalıkların oluşumundaönemlirollerivardır.Bunedenlealkaligıdalardanzenginbirdiyetyapmakçokönemlidir.Bizimtaşdevridiyetidebiralkalidiyetörneğidir.Buaradaiçtiğimizsuyunniteliğinin (sertliği)dealkalidiyetibarizbirşekildeetkilediğiunutulmamalıdır. Alkali diyet uzmanlarından bazıları et,süt, balık, yumurta gibi asit üreten gıdaların çokazyenmesinivehattayenmemesiniöneriyorlarkibizbunakarşıyız.Bugıdalartabiikiasitkaynağıdırama rafine edilmedikçe önemli bir asit yüküoluşturmazlar.Sudaki mineraller Suyun içinde bulunan kalsiyum vemagnezyumdışındakiminerallerdeçokönemlidir.Doğadave insanvücudundasoygazlarhariç84element bulunmaktadır. İnsan vücudunun bütünbunlara ihtiyacı vardır, çünkü bu elementlerinhiçbiri insan vücudunda üretilmemektedir. İşinkötü yanı bazı doğal mineralleri (selenyum,molibden,vanadyum,magnezyum,lityum,kobaltvb)alacağımızdoğrudürüstbirkaynakyoktur.Buminerallerinhemen tamamıkaliteli kaynaksuları,maden suları ve kaya tuzlarında bulunuyorlar vesağlığımız için çok önemlidir. Sadece bir örnekvermek istiyorum ABD’de Texas’ta lityumdanfakir suların içildiği bölgelerde cinayet, hırsızlık,soygunculuk, tecavüz ve intihar olgularının dahaçokgörüldüğüsaptanmıştır.

Yazı www.beslenmebulteni.com adresinden alınmıştır.

Page 26: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

262012 :

Kas›m

Aral›k

Avrupa’dakiekonomikkrizhergeçengünkötüleşmeye devam ediyor ve neticede tam birekonomikkâbusadönüşeceğebenziyor. Tüm Avrupa’da, ulusal hükümetlerin,tamamen sürdürülemez hale gelmiş birikmişborçlarıvar.Fakatnezamanhükümetharcamalarınıönemli ölçüde kısmaya kalkışsalar, bu ekonomikbir yavaşlamayla sonuçlanmaktadır. Bunun içinAvrupa’dakipolitikacılargerçektenikikayaarasınasıkışmış durumdalar. Bu sürdürülemez borçlarınaltındankalkamayacakhaldeleramaeğerhükümetharcamalarını kesmeye devam ederlerse, buonların ekonomilerini daha dibe çekecek ve halkiçindeayaklanmalarasebebiyetverecektir. Yunanistanbunaeniyiörnek.Yunanistanbirkaçyıldırkemersıkmapolitikasınadevamediyorve tam gelişmiş ekonomik bunalımı yaşıyorlar.Buülkede isyanlaryaşambiçimihalinegelmişveulusal bütçeleri hala dengeye yakın bir yerlerdedeğil. Euro bölgesindeki ülkelerin çoğu kemersıkma uygulamasına henüz yeni başladı ve Eurokullanılmayabaşladığındanberi,Eurobölgesindekiişsizlikhalaenyüksekseviyelerinde.Arkaarkayaonayboyuncayükselenişsizlikoranışuanyüzde10,8’lere kadar çıktı. Ne yazık ki bu daha dayükseleceğebenziyor. HattaAvrupaekonomisindekidurgunluk,Avrupa’nın finansal sistemine daha fazla baskıuygulayacak.Amerikalılarınçoğubunun farkındadeğil belki ama Avrupa’nın bankacılık sistemioldukça büyük ve neredeyse Amerika’dakibankacılık sisteminin dört katı. Ne zamanAvrupa’dakibankacılıksistemiçökerse(kiçökecek),budünyaçapındayankılanacaktır.Sonrakibüyükmali krizinmerkez üssüAvrupa’da olacak ve bukrizhergeçengüngittikçeyaklaşmakta.Aşağıdaverilen, inanılması bile çılgınca olan Avrupa’dakiekonomikkrizileilgili27istatistik:

Yunanistan: Yunan ekonomisi 2011 yılında yüzde 6oranındaküçüldüvebeşyıldırdaküçülmekte.

Yunanistan’da, 2010 yılındaki ortalamaişsizlik oranı yüzde 12,5’ti. 2011 yılı boyuncaortalama işsizlik oranı yüzde 17,3’e yükselirken,şimdilerde ise Yunanistan’daki işsizlik oran21,8’lerekadarçıkmışdurumda.Yunanistan’dakigenç nüfusun işsizlik ortalaması yüzde 50civarında. Liman kenti olan Perama’daki işsizlikoranıiseyüzde60’ayakın.Yunanistan,ekonomikkriz sırasında tüm perakende mağazalarınınyüzde20’sinikapatmakzorundakaldı.ŞimdilerdeYunanistan’ınborcunun,gayrisafiyurtiçihasılasına(GSYİH)oranıyaklaşıkyüzde160.Yunanistan’dauygulanmakta olan tasarruf tedbirlerinin bazılarıkesinlikle acımasızca. Mesela Yunanistan,memurlarının gelirini 2010’dan bu yana yüzde40 oranında kesti. Tüm bu tasarruf tedbirlerinerağmen,Yunanistan’ın2012yılındadaGSYİH’ninyüzde 7’sine eşit bütçe açığı vereceği tahminediliyor. Yunanistan yine de gelecek yıllarda,GSYİH’nin yüzde 800’üne eş değer, konsolideolmayan yükümlülüklerle karşı karşıyakalacaktır.Yunanistan’dakitümyoksulluğunortasında,birçokciddihastalıkbaşgöstermekte.

İspanya: Bugünlerde İspanya’daki işsizlik oranıyüzde 23,6’lara kadar yükseldi. İspanya’dakigenç nüfusun işsizlik oranı şimdilerde yüzde 50civarında. İspanya’daki tüm toksik kredilerintoplam değeri, İspanya’nın GSYİH’nın takribenyüzde 13’üne eş değerde. İspanya’nın GSYİH’sıtrilyondolar. İspanya’nınenbüyüküçbankasınınvarlıklarıyaklaşık2,7trilyondolarveşimdionlarıntümübatmanıneşiğinde.2011 yılı içerisinde, İspanya’daki ev fiyatlarıyüzde 11,2 değer kaybetti. 2011 yılı içerisinde,İspanya’daki taksitli gayrimenkul satışları yüzde32oranındaarttı.2012yılıiçerisindeİspanya’dakihükümetborçlarının,GSYİH’yaoranıyüzde11’denfazlaartacak.Herşeyinötesinde,İspanyason70yılınenkötükuraklığıilebaşaçıkmayaçalışıyor.

AVRUPA ÜLKELERİNDE EKONOMİK KRİZ

Zehra ULUCAK

Page 27: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 27

Portekiz:Portekiz’deki işsizlik oranı yüzde 15’e çıktı.Portekiz’dekigençnüfusunişsizlikoranışimdilerdeyüzde35civarında.Portekiz’dekibankalar,MartayındaAvrupaMerkezBankası’ndan56.3milyondolar borç aldılar. Portekiz ekonomisinin 2012yılı içerisinde yüzde 5,7 oranında küçüleceğitahmin ediliyor. Portekiz’deki (hükümet, iş vetüketici)bütünborçlarıeklediğimizdetoplamborç,GSYİH’nıntakribenyüzde360’ınaeşit.

İtalya:İtalya’daki genç nüfusun işsizlik oranı, şimdiyekadar ki en yüksek seviyesine yükselip, yüzde31,9‘aulaştı.İtalya’nınulusalborcu;Yunanistan,İrlanda ve Portekiz’in toplam ulusal borcununneredeyse 2.7 katı. Eğer İtalyan Hükümetinin2012’deçevirmesigerekenvadesigelenborcunuöngörülen bütçe açığına eklerseniz, İtalya’nınGSYİH’nınyaklaşıkyüzde23.1’inedenkgeliyor.Euro Bölgesi’nin üçüncü büyük ekonomisiİtalya’nın kamu borç yükü, GSYİH’nin yüzde120’sineulaşmışdurumda.

Peki Avrupa neden hala çökmedi?Onlarıntümhileleriniçıkarıpatangüçler…

Avrupa Merkez Bankası, Avrupa bankalarınadevasamiktardakredi sağlamayabaşladı.Budaikişeyibaşarmışoldu…

Böylece Avrupa bankalarını çökmekten kurtardıAvrupabankalarıbuparayı,faizoranlarınıaşağıdatutanhükümettahvillerinisatınalmakiçinkullandı.Ne yazık ki, tüm bu oynanan oyunlar AvrupaMerkezBankasınıdasavunmasızdurumadüşürdü.Avrupa Merkez Bankası’nın bilançosu dokuz ayiçerisinde1trilyondolardanfazlagenişledi.AvrupaMerkez Bankası’nın bilançosu, Almanya’nın tümGSYİH’den daha büyük durumda. Daha fazlaborca girerek borç krizini çözemezsiniz. FakatAvrupa Merkez Bankası’nın tenekeyi birkaç aydahayokuşaşağıyuvarlamakiçindahafazlaborçkullanımımümkünolmuştur.Şuandünyanınenbüyüksanayileşmişülkeleri55trilyondolarborçbatağında.

Kızılderili ŞefiŞefSaetle ‘den...Ferda HEKİMCİ

(*) 1854 yılında, (topranklarını satmasını isteyen) Amerikan Başkanı’na Kızılderili Şefi Seattle’ın yazdığı ve orjinali New York Metropolitan Müzesi’nde bulunan mektuptan alınmıştır. “Hava Kızılderili için değerlidir. Çünkü her şeyaynınefesipaylaşır.Hayvanlar,ağaç,adam,hepsiaynınefesipaylaşırHava,sağladığıtümyaşamlaaynıruhutaşır. Dünya insana ait değildir. İnsandünyanındır...Biliyoruzkibiz ‘Bütünherşeybiraileyibağlayankangibibirbirinebağlıdır...“Çocuklarınızabizimçocuklarımızaöğrettiğimiziöğretin. ‘Dünya Annenizdir’ Dünyaya ne olursa,dünyanınoğullarınadaaynısıolur. Eğer insanlar yere tükürürse kendiüzerlerine tükürürler. Bütün her şey bir aileyibağlayankangibibirbirinebağlıdır.Dünyayaneolursadünyanınoğullarınadaoolur.Yaşamağınıinsanörmediki,insanoağıniçindebirlifsadece

. insanoğlu yaşam ağına ne yaparsa (aslında)kendineyapar...‘Dalgalargibi...’ Dünya Beyaz Adam ‘ın düşmanıdır veonu fethetti mi ilerlemeye devam eder. BeyazAdam babalarının mezarlarını geride bırakır vealdırmaz.Çocuklardandünyayıkaçırır,aldırmaz.Babalarının mezarları ve çocuklarının haklarıunutulmuştur. Annesi (olan)dünyaya ve kardeşigöğe, satın alınan, yağma edilen, koyunlara yadaparlakboncuklaradeğişilenbirermalmışgibidavranır; iştahıdünyayı yiyipbitirecekvegeridesadecebirçölbırakacaktır. Bu son, bizebir sır... Çünkü sonBufalokatledildiğinde, vahşi atlar ehlileştirildiğinde,ormanıngizliköşeleriinsankokusuyladolduğundave diri tepeler konuşanr tellerle lekelendiğinde...Anlamamız mümkün değil ki; Çalılık nerede?Gitmiş!...VeKıvraktaylaraavhayvanlarınaelvedademeknedir? (işte) Yaşamın sonu ve yaşamayaçalışmanınbaşlangıcı...

Page 28: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

282012 :

Kas›m

Aral›k

İlkbaharmevsimigüzelilçemdeÇeşmelerdensoğuksulariçemdeİşteböyleevimizegöçemdeBirhuzuraerişirdimböylece.

UmutdolugünlerimiyitirdimYaşkemaleerdi,artıkbitirdimNicebaharlarkizamankirdimHerşeyinsonunageldimböylece.

Süreleruzadı,zamankarışıkHoplar’ınbaşıdaoldualışıkBuradakiyıldızlaraylabarışıkAğın’dakialembaşkaböylece.

NeleryazmadımkişairyaşımdaBirmemleketsevgisivarbaşımdaGüzelliklerelsürmediktaşımdaDuvarımısüsledilerböylece.

BirgürışıkolsamOsman Dağı’ndaBirsevecenolsamMezat Bağı’ndaBirçeşmeliksuyunolsamAğın’daBunlarbanayetergeneböylece.

Hekamat’ınbakarOsman Başı’naYankıvururtoprağınataşmaDahaniceyılererkaçyaşınaHatıralartamamlanırböylece.

AğınhavalarıçalaryorulmazHalaybaşıkimolduğusorulmazCoşkunkafabirdeğiştedurulmazBirgelenekfaslıbiterböylece.

İçimdebirşeylerkaynaşırdururBubirkibirdeğilnedebirgururŞiirdeyazmasamkalbimçokvururBendekisevişmebudurböylece

AğınyollarındagezdimdolaştımHoşirikyolunagittimulaştımŞimdikihalineüzüldümşaştımOturdumağladımkaldımböylece.

AğlayıpgözyaşımsilemedimkiŞöylebirgerçektengülemedimkiKimebelbağlayambilemedimkiSenelerimhederolduböylece.

HOYRATLAR

9Yarabenden,yarabendenYalvarınyarabendenSinemdedağ-ıhicranSağalmazyarabenden

11Karagözler,karagözlerKaradır,karagö-zlerGemimderyadakaldıYelkenimkaragözler

13Sürmebeni,sürmebeniÇekgözensürmebeniEşiktekulunolamKapındansürmebeni

10Yandıcanım,yandıcanımTutuştu,yandıcanımDesemelbenikınarDemesemyandıcanım

12Günedüştüm,günedüştümGölgedengünedüştümFelekevinyıkılsınDediğingünedüştüm

14Gündeben,gündebenGölgedesen,gündebenSengülüfgölgesindeKokiyanamgündeben

AĞIN’DANŞİİRLER

Menduh SOYLU

Page 29: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 29

*Beyelması(Hozakpur)Köyün’den,RahmetliAnagızbacı (Rahime)-Davut KORKMAZ’ınoğlu, Rahmetli Sadık Korkmaz’ın kardeşi,Rahmetli Gülter Şener’in abisi, İsmail, Nailkorkmaz, Müjgan Özmen’in babası, EdebiyeKorkmaz’ın değerli eşi Süleyman KOKRMAZ27.Kasım.2012tarihindeMalatya’dageçirdiğikalpkrizisonucuvefatetmiştir.CenazesiertesigünBeyelması(Hozakpur)Köyün’detoprağaverilmiştir. Kendisine rahmet, yakınlarınabaşsağlığıdileriz.

* Ağın Tatarağası Mahallesinden S. Nuran-Ahmet GENÇOSMANOĞLU’nun oğullarıCaner ileÇanakkaleEzine ilçesisakinlarindenNazmiye - Süheyil SEVER ailesinin kızlarısenemile2.Kasım.2012tarihindeÇanakkele286 Restaurata,10 k-Kasım.2012 tarihindeise Ankara Gölbaşı Vali Galip Demirel VilayetEviAngorasalonundayapılandüğüntöreniileevlenmişlerdir. Genç çiftlere nice mutlu yıllardileriz

* Derneğimiz Yönetim Kurulu BaşkanıAhmetÇetinveeşiSelmaÇetin’inkızıGülbinve damatları Tugayhan Balbay çiftinin11.Kasım.2012 tarihinde Amerika’da adınıKeremkoyduklarıbirerkektorunlarıdünya’yagelmiştir. Küçük Kerem BALBAY’a sağlıklardiler, Çetin ve Balbay Ailelerini yürektenkutlarız.

*AğınHacıYusufMahallesindenKonaklılar’ınRahmetli Vasviye ile Ekrem İSPİR’in oğlu,Dr.Nevzat,Nedret ve rahmetli Nebahat İspir’ınkardeşi Fatmanur(Fatoş) Özdem’in dayısı ,hoşsohbet ve tatlı dilli bir yapıya sahip olandernek üyemiz Nihat İSPİR tedavi gördüğüKayseri Erciyes Üniversitesi Tıp FakültesiHastahane’sinde 17.12.2012 tarihindevefat etmiş, ertesi gün Ankara Karşıyakamezarlığında toprağa verilmiştir. Kendisinerahmet,ailesivesevenlerinebaşsağlığıdileriz.

*AğınYeniPayam(Hastek)KöyündenFarukD,Fatma,Hanımkız,Emine,FerideveGülnaz’ın

babası 1925 doğumlu Mehmet DOĞAN,Ankara’da kızı Emine Yıldırım’ın yanındaiken rahatsızlanıp, Ankara Hastahane’sinekaldırılmış, iki gün yoğunbakımdakaldıktansonra 13.12.2012 tarihinde kalp yetmezlinedeniyle vefat etmiştir. Cenazesi Ağın’datoprağaverilmiştir.Merhumatanrıdanrahmet,yakınlarınabaşsağlığıdileriz.

*Beyelması(Hozakpur)Köyün’denŞekirçecegilden,merhumNecibe - Ahmet Oğuz’un oğlu, merhumNezahat Yıldırım, merhum Şakir Oğuz,HaticeÖztürk’ünkardeşi,merhumGülümserve Gülseren’nin babası, Fahriye Oğuz’undeğerli eşi, uzun süredir diyaliz hastası olan,köyünüçokseven,köylüleritarafındansevilen1934 doğumlu Remzi OĞUZ, 03.12.2012tarihindeİstanbul’davefatetmiş,KaracaahmetMezarlığında toprağa verilmiştir. MerhumaTanrıdanrahmet,yakınlarınabaşsağlığıdileriz.

Hemşehrimiz ressam Prof. ZaferGERÇAYDINKızılayözverensok.No:25/1de17Aralık-5Ocak2012tarihleriarasındaresimsergisiaçmıştır.DerneğimizadınaGenelBaşkanAhmet ÇETİN ve denetim kurulu başkanımızDr.AhmetNihatDÜNDAR,HemşehrimizAltanİLTERveeşiaçılışakatılmışlardır.

Kısa Kısa Haberler

Page 30: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

302012 :

Kas›m

Aral›k

EVLENENLER ( KASIM - ARALIK 2012)

MAHALLE- KÖY ADI SOYADI EVL. ADI SOYADI EVL. YERİ EVL. TARİHİ

DemirçarıkKöyü ÖzgeÖZDEMİR ErenBIKMAZ Kepez 31.10.2012

YenipayamKöyü YıldızGÜNER MesutİPEK Keban 02.11.2012

KuzgeçeMah. MelihYURTCU ÖzlemKÜÇÜK Gülşehir 03.11.2012

AltınayvaKöyü ÜmitKemalAKTAŞ NurcanÇAPAR Güngören 04.11.2012

PulKöyü HüseyinYILMAZ HaticeTÜRKYÜCEL Eyüp 04.11.2012

YedibağKöyü YeterKÖKSAL AliKARADEMİR Sancaktepe 04.11.2012

DibekliKöyü SengülAKARSU BirolSUCUĞ Fatih 06.11.2012

BalkayasıKöyü GökhanERDEM SevdaİLHAN Esenler 11.11.2012

SamançayKöyü ZekiÖzençYÜCEL YeşimÇAKI Konak 11.11.2012

SaraycıkKöyü GüldenKELEŞTEMUR AbdiGÖK Kadirli 12.11.2012

DibekliKöyü ÖzkayYILDIZ TuğbaÖZDEMİR Bakırköy 28.11.2012

ModanlıKöyü SenaBUDAK İzzetTEKELİ Akyazı 03.12.2012

YedibağKöyü GülümserSEVİNÇ BülentKAYNAK Derince 12.12.2012

YedibağKöyü DeryaÖZCAN ServetANIK Kadıköy 12.12.2012

AltınayvaKöyü SeldaDEMİREL MertÖRÜKLÜ Esenler 12.12.2012

AşağıyabanlıKöyü İbrahimTOPALOĞLU EdaTOKMAK Malatya 12.12.2012

AşağıyabanlıKöyü MuratÜÇER FerihaÖZÇELİK Avcılar 15.12.2012

AkpınarMah. DenizUZUNOĞLU EkremGÜLSEVİNÇLER Rize/Pazar 17.12.2012

AltınayvaKöyü KürşatYİLMAZ İlknurTÜRKCAN Malatya 17.12.2012

BalkayasıKöyü UfukERGÜL EmineBÖYÜKVURAL Fatih 21.12.2012

AltınayvaKöyü DeryaÖZER SerhatÖZDEMİR Fatih 23.12.2012

AkpınarMah. SavaşŞakirGÜZEL ÖzlemKABLAN Etimesgut 24.12.2012

YÜKSEK ÖĞRENİM ÖĞRENCİ BURSU İÇİN BAĞIŞ YAPAN HAYIRSEVER HEMŞERİLERİMİZ

BURS İÇİN BAĞIŞ YAPABİLECEĞİNİZ HESAP NUMARALARI:

ZİRAATBANKASIAĞINŞUBESİ HESAP NO: 39775168-5004ZİRAATBANKASIANKARAYUKARIAYRANCIŞUBESİ HESAP NO: 39775168-5005

-ÜmranUYANIK-FatmaALPER-CengizBİNYAZAR-GürolKORKMAZ-VarolKORKMAZ-ErolKORKMAZ-ArifÖZDİNÇ-BakiBEŞE-SevgiGENÇAYDIN-NihalGENÇAYDIN-DoğaKORKMAZ-GünerOMAY-BirolKORKMAZ

-ErkalGENÇAYDIN-SeyhanTÜRKER-AhmetÇETİN-CihatGÖKALP-AhmetGÖKALP-MehmetUĞUR-GülaleATEŞ-M.KamilATEŞ-SamettinAKBAŞ-AhmetDEMİRKOL-AyşeGÜNDOĞDU-MustafaGÜZEL-HikmetÖZTÜRK

Hemşerierimize göstermiş oldukları ilgiden dolayı TEŞEKKÜR EDERİZ.

Page 31: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

: 2012Kas›m

Aral›k 31

DOĞUMLAR ( EYLÜL - EKİM 2012)

MAHALLE- KÖY ÇOCUĞUN ADI SOYADI BABA ADI DOĞUM YERİ DOĞUM TARİHİ

ÖğrendikKöyü HüsamettinÖZER 06.03.1927 Ağın 20.10.2012

DemirçarıkKöyü BerkayÇELİK 21.07.1996 Pendik 24.10.2012

DibekliKöyü HanifeYILDIRIM 01.07.1925 Bakırköy 05.11.2012

ModanlıKöyü İhsanBUDAK 01.07.1930 Malatya 17.11.2012

AltınayvaKöyü EyüpAYSUNDU 16.06.1984 Sarıyer 20.11.2012

DibekliKöyü AdıgüzelGÜNDÜZ 28.02.1929 Kadıköy 20.11.2012

PulKöyü AyşeORHAN 01.06.1927 Yenimahalle 23.11.2012

UzungilMah. HaticeNİKSARLI 05.12.1931 Elazığ 27.11.2012

BeyelmasıKöyü SüleymanKORKMAZ 05.07.1927 Malatya 27.11.2012

PulKöyü HanifeSEYHUN 15.01.1965 Beşiktaş 30.11.2012

BeyelmasıKöyü HamzaRemziOĞUZ 01.07.1934 Kadıköy 03.12.2012

BalcılarMah. NadireÖZDEM 11.09.1922 Malatya 09.12.2012

YenipayamKöyü MehmetDOĞAN 01.04.1925 Altındağ 13.12.2012

BeyelmasıKöyü İbrahimASLAN 21.09.1972 Fatsa 16.12.2012

HacıyusufMah. HalilNihatİSPİR 16.09.1935 Melikgazi 17.12.2012 ÖLÜMLER ( EYLÜL - EKİM 2012)MAHALLE -KÖY ADI SOYADI DOĞUM TARİHİ ÖLÜM YERİ ÖLÜM TARİHİ

ÖğrendikKöyü HüsamettinÖZER 06.03.1927 Ağın 20.10.2012

DemirçarıkKöyü BerkayÇELİK 21.07.1996 Pendik 24.10.2012

DibekliKöyü HanifeYILDIRIM 01.07.1925 Bakırköy 05.11.2012

ModanlıKöyü İhsanBUDAK 01.07.1930 Malatya 17.11.2012

AltınayvaKöyü EyüpAYSUNDU 16.06.1984 Sarıyer 20.11.2012

DibekliKöyü AdıgüzelGÜNDÜZ 28.02.1929 Kadıköy 20.11.2012

PulKöyü AyşeORHAN 01.06.1927 Yenimahalle 23.11.2012

UzungilMah. HaticeNİKSARLI 05.12.1931 Elazığ 27.11.2012

BeyelmasıKöyü SüleymanKORKMAZ 05.07.1927 Malatya 27.11.2012

PulKöyü HanifeSEYHUN 15.01.1965 Beşiktaş 30.11.2012

BeyelmasıKöyü HamzaRemziOĞUZ 01.07.1934 Kadıköy 03.12.2012

BalcılarMah. NadireÖZDEM 11.09.1922 Malatya 09.12.2012

YenipayamKöyü MehmetDOĞAN 01.04.1925 Altındağ 13.12.2012

BeyelmasıKöyü İbrahimASLAN 21.09.1972 Fatsa 16.12.2012

HacıyusufMah. HalilNihatİSPİR 16.09.1935 Melikgazi 17.12.2012

23. SAYFADAKİ BİLMECİLERİN YANITLARI1-KARPUZ,2-KAPLUMBAĞA,3-YATAK,4-GÜNEŞVEAY,5-DUDAKLAR,6-CENAZE7-UYKU,8-GÖLGE,9-ÇARIK,10-YUMURTA,11-LİMON,12-GÖZ,13-BALARILARI,14-DİŞLER,15-SÜPÜRGE,16-TEHNE(BulaşıkBezi),17-ÇALARSAAT,18-KÂĞIT,19-KEKLİK,20-SEL,21-AY,22-TÜFEK,23-UYKU,24-YAĞ,25-PAMUK,26- KULAK, 27-NAR, 28- KAPI, 29- KULAK, 30- AYLAR,RAMAZAN, 31-NAR, 32-HOROZ, 33- BACA, 34-RÜZGÂR,35-KUŞÜZÜMÜ,36-KARINCA,37-PATLICAN,38-PETROLLAMBASI,39-GÖKYÜZÜ,40-ÇALARSAAT,41-İPEKBÖCEĞİ,42-ATEŞ,DUMAN,43-TREN,44-YUMURTA,45-KARINCA,46-BİRYAŞINDAKİÇOCUK,47-KAFA.

Page 32: KASIM - ARALIK 2012 · Tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre oyununu seyretmeye gelen kalabalıkla dolmuştu. Halkı coşturan bu oyunun sahneden kaldırılışını gazetelerden

Köprü ve Yol çalışmaları sürüyor...


Top Related