bozok Üniversitesi İlahiyat fakültesi İslam tarihi dersi

66
HAZIRLAYAN YeşimÇON/ 16501112053 Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Dersi

Upload: remedios-valdez

Post on 31-Dec-2015

71 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Dersi. HAZIRLAYAN YeşimÇON / 16501112053. HARİZMŞAHLAR(1097-1231). Harizmşahlar 1097-1231 yılları arasında Aral gölünün güneyine doğru uzanan Harizm ve iran bölgesinde hüküm sürmüş bir türk hanedanıdır. - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

HAZIRLAYAN

YeşimÇON/16501112053

Bozok Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi

İslam Tarihi Dersi

Harizmşahlar 1097-1231 yılları arasında Aral gölünün güneyine doğru uzanan Harizm ve iran bölgesinde hüküm sürmüş bir türk hanedanıdır.

HARİZMŞAHLAR(1097-1231)

İslam öncesi dönemden itibaren Harizm’e hakim olan vali,emir ve hükümdarların ‘Harizmşah(Harzemşah) ünvanını kullanmışlardır.

Sonradan bağımsız bir siyasi varlık

gösteren hanedanın adı HARİZMŞAHLAR olarak kalmıştır.

Harizmşahlar siyasi varlıkları süresince birçok devletle ilişkilerde bulunmuşlardır.

Bunlardan müslüman olanlar; EYYUBİLER,ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ,KARAHANLILAR,BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ VE ABBASİLER GİBİ.

Müslüman olmayanlar ise; moğol kökenli KARAHITAYLAR ve MOĞOL İMPARATORLUĞU.

Harizmşahlardan önce bu bölgede ÜÇ hanedan hüküm sürmüştür.

1.Afrigiler/Afrigoğulları(pers imaparatorluğu yıllarından başlayıp 995’e kadar)

2.Me’muniler (995-1017 arasında hakim olmuştur.)

3.Altuntaşoğulları(1017-1041 arasında hakim olan)

Selçuklu devletinin sultan Berkyaruk döneminde çıkan taht kavgaları, Harizmşahlar hanedanının ortaya çıkışında büyük bir etkendir.

Bu karışıklıkta sultan Berkyaruk Ekinci b.koçkar’ı yardıma çağırmıştır. Bunun üzerine ekinci b. Koçkar 10.000 süvarisiyle horasandan yola çıkmıştır. Ve merv’e geldiği gece eğlenirken devrin güçlü emirlerinden kodan ve yaruktaş tarafından 300 seçme atlısıyla birlikte öldürülüyor. sonunda kuvvetlerin dağıtılmasıyla gelişmeler başlıyor.

Bunun üzerine sultan berkyeruk kodan ve yaruktaş’a hadlerini bildirmek üzere horasan valiliğine getirmiş olduğu Habeşi b.Altuntak’ı görevlendiriyor ve oda görevini başarıyla yerine getirmiştir.

Sonrasında Taştdar Anuş Tegin’in oğlu kutbüddin muhammed’i Harizm valisi tayin etmiştir. Böylece harizmşahlar harizm bölgesine yönetmeye başlamıştır.

Selçuklu adına bölgeyi fiilen idare eden ilk harizmşahtır.

Babasının sağlığında merv’de çok iyi bir eğitim görmüştür. Siyaset usullerini öğrenmiş,yetenekli adil bir idareci,ilim ve dinin hamisi aydın bir kişidir.

Otuz yıl boyunca Harizm’i yönetmiştirve selçuklu sultanlarının emirlerine harfiyen uymuştur.

KUTBÜDDİN MUHAMMED DÖNEMİ (1097-1128)

Her yıl kendisi ve oğlu Atsız sultan senceri ziyaret etmiş vergi ve hediyelerini takdim etmişlerdir.

Böylece sergilediği iyi yönetimle konumunu sağlamlaştırmıştır.

Kutbüddin 1128 yılında ölmüştür. Bunun üzerine sultan sencerde yerine oğlu Atsız’ı harizmşah ilan etmiştir.

Atsız ilk dönemlerde sencer’e sadakatle hizmet etti.

Ancak bir süre sonra sencer’e bağlılığı ile ilgili söylentiler çıktı. Bunları duyan sencer Atsız’a soğuk davranmaya başladı.

Durumdan habersiz olan Atsız sencerin Gazneye düzenlediği sefere katılır. O seferde muhtemelen tartışma boyutu kazanan soğukluk nedeniyle Atsız kuvvetleriyle birlikte geri döner.

ATSIZ DÖNEMİ(1128-1156)

Ve bundan sonra selçuklu yönetimine karşı bağımsız bir politika izlemeye başlar.

İlerleyen süreçte askeri ve ticari açıdan önemli olan cend ve mangışlak gibi yerleri hakimiyeti altına almıştır.

Sencer bu ilerleyişinden rahatsızlık duyar.( Atsızın ele geçirdiği yerlerde de müslüman kanı dökmesine karşılıksız kalamaz)

Sencer Atsız’a karşı saldırır ve kazanır.

Atsız selçuklu üzerine yürüyünce yada güçlenince af diler fakat zayıf düşünce bağımsızlığını ilan ederdi.

Bir süre selçuklu topraklarına saldırdı ve merv bölgesine giderek sultan Sencer’in hazinelerini yağmalamıştır.

Adına hutbe okutup sultanın isminin anılmasını yasaklamıştır.

Sonrasında Sencer oğuzların elinde esir düşmüştür.

Esirliği bittikten sonra bu dönemde onun yanında olan Atsızın oğlu İL Arslan Sencer’e bağlılığını bildirmiştir.

Sencer ölmeden önce İl Arslanın harizmşahlığını onaylamıştır.

Büyük selçuklunun dağılması Harezmşahlara batıya doğru ilerleme fırsatı verdi.

Kısa sürede İl Arslan Doğu İran’ın en kuvvetli hükümdarı haline geldive babası Atsız’ın ömrü boyunca mücadele ettiği hedefe ulaştı.

İl Arslan bir yandan Harezmşahların egemenliğini batıya doğru geliştirmenin fırsatını kolladı,diğer yandan ise gelen karahıtay saldırılarına karşı direnmeye çalıştı.

İL ARSLAN DÖNEMİ(1156-1172)

Direnselerde saldırılara karşı koyamadılar.

Karahıtaylar vergilerini zamanında ödemediklerini gerekçe göstererek savaş açtı.

İl Arslan hastalığından dolayı bu savaşa katılamadı. Yenilgi haberinden bir süre sonra öldü.

İl Arslan’dan sonra Harizmşahlar hanedanın başına daha önce veliaht tayin edilen sultanşah geçti.

Fakat abisi Alaeddin Tekiş bunu kabul etmedi. Ve karahıtaylarla anlaşarak kardeşiyle mücadeleye başladı.

Kardeşi selçuklu emiri müeyyed Ay-aba’nın yanına kaçması üzerine kolayca tahtı ele geçirdi.

ALAEDDİN TEKİŞ DÖNEMİ(1172-1200)

Durumu kabullenemeyen sultanşah annesi ile birlikte ay-abayı tahrik ederek Tekiş’in üzerine

yürümesini sağladı fakat canından oldu.

Destek arayışında olan sultanşah Gurlular’a sığındı. Daha sonra ise karahıtaylar’ın desteği ile Merv ve tus şehrinde emirlik kurdu.

Tekiş ise Taberistan’a akınlar düzenledi. Birçok vilayeti ele geçirdi. Sultanşah’ın ölümü ile nüfuzunu doğu İran’da hissettirmeye başladı.

1194’te Rey civarındaki savaşta 2.Tuğrul’u yenerek Irak selçuklularına son verdi.

Selçuklunun siyasi varisi olma yolunda büyük bir mesafe kat eden Tekiş sonrasında ‘SULTAN’ ünvanını kullanmaya başladı.

Bu gelişmeler selçuklu nüfuzu olan Abbasi halifesi Nasır li dinillah’ı çok rahatsız etti. Mücadele etsede başarılı olamadı.

Halife sonunda ona bir heyetle Irak, Horasan,ve Türkistan sahaları hakiminin Alaeddin Tekiş olduğunu tasdik eden saltanat menşurunu gönderdi.

Tekiş doğuda sınırlarının ötesindeki bozkırlarda yaşayan kıpçak ve kanglı göçebeleri ile uğraşmak zorunda kalmıştır.

Daha sonra da geçebelerle ilişkilerini evlilik yoluyla düzeltmiş ve onlardan askeri bir kuvvet meydana getirdi.

Hayatı boyunca uzun ve yorucu mücadelelerde bulunmuş her yıl ülkesinin sınırlarını biraz daha büyütüp geliştirmiştir.

20 yıl kadar kardeşi sultanşah ile uğraşmıştır.1200 yılında şehristan’da ölmüştür. Oğlu Aleaddin muhammed’e her yönüyle iyi teşkilatlanmış güçlü bir devlet bırakmıştır.

Alaeddin yönetime gelir gelmez Gurlu sultanlarıyla mücadele etmek zorunda kalmıştır.Gurlular birçok şehri el geçirmiş Alaeddin ise onları geri almıştır.

Bunun üzerine Gurlu sultanı Şehabettin büyük bir orduyla saldırmıştır. Bunun üzerine Alaeddin seferberlik ilan etmiş kendine özgü yöntemlerle kanallar açıp düşmanların üzerinde durduğu toprakları sular altnda bırakmıştır.

ALAEDDİN MUHAMMED DÖNEMİ(1200-1220)

Yinede yeterli kalmamış ve Alaeddin tek başına baş edememişve karahıtaylardan yardım istemiş. Bu sayede 4 yıl süren savaş kazanılmış.

Sonrasında güç dengesi değişmiş, bu seferde karahıtaylara karşı Şehabettin ile anlaşma yapılmış.

Karahıtaylar Maveraünnehir’den atılmış.

Taberistan’daki Bavendiler’e son veriliyor.

Karahıtaylar’la anlaşıp ikili oynayan damadı semerkant sultanı Osman öldürülüyor.

Batı karahanlılar tarih sahnesinden siliniyor.

Bu olaylar olurken Cengiz Han karahıtay topraklarına yerleşiyor.Alaeddin’de Maveraünnehir’e yerleşiyor.

Ve oğlu Celaleddin’e almış olduğu Gazne’yi veriyor.

Kazandığı başarılar nedeni ile mağrur bir kişi olup hiçbir devlet başkanını kendisiyle denk görmüyor. Kibirleniyor.

NEVBET yerine Zülkarneyn oluyor.

Alaeddin Abbasi halifesi Nasır li-dinillah ile iyi ilişkiler içerisinde değildi. Halife ruhani liderliği tanıtmaya çalışırken Alaeddin cismani hakimiyet peşindedir.

Halife Gurlular’a ve Karahıtaylara yazdığı mektuplarda onlara Alaeddin’e saldırmaları konusunda tahrik ve teşvik ediyordu.

Bunun sonunda Alaeddin ulemadan fetva alarak hutbeden halifenin ismini çıkarttı, ve yerine Seyyid Ali Tirmiz’in halifeliğini onayladı. Böylece Bağdat’a karşı girişeceği askeri harekata meşru bir zemin hazırladı.

Ancak Esedabat geçidine vardıklarında şiddetli bir yağmur ve kar fırtınası oldu. Ordu dağıldı. Askerlerin çoğu öldü. Başarısızlık halifeye yapılan haksızlıktan sonra Allah’ın cezası oalarak yorumlandı.

İtibarını kaybeden muhammed için sonun başlangıcı OTRAR hadisesidir.

Bu olay onun daha önce üzerinde durulmayan annesi Terken Hatunun şeyhi Mecdüddin Bağdadi’yi öldürtnesi üzerine aralarındaki rekabetin bir sonucu olarak gerçekleşti.

Alaeddin Muhammed zenginlikler ve hazineler ülkesi olan Çin’i fethetmiş olan Cengiz Han ile irtibata geçmiş ,ticaret ve dostluk anlaşması yapmıştır.

Ancak bu anlaşmayı Terken Hatun ‘un bir hilesi bozmuştur. Olay Harizm’gönderilen 450 kişilik moğol kervanındaki 449 kişinin Otrar’da öldürülmesi ile başladı.

Terken Hatun bu kişilerin öldürülmesi için Otrar valisi olan yeğeni ile anlaştı. Vali İnalcık Alaeddin’e onların casus olduklarından şüphelendikleri için öldürdüğünü söyledi.Kaçmasına izin verilen o bir kişi ise durumu Cezgiz Han’ bildirdi.

Bu arada kervandaki malları da Alaeddin’e gönderiyor vali.

Bunun üzerine Cengiz Han 3 kişilik bir heyet gönderiyor Alaeddin’e. Ve elçilere casus olduklarından dolayı öldürdük deniliyor ve gelen elçilerden birisi de öldürülüyor. Diğer ikisi ise saç ve sakalları tıraş edilerek gönderiliyor.

Cengiz Han iki yıl hazırlık yapıp topraklarına saldırıyor.

Kendisine sorun yaratabilecek olan Naymanları muhalif moğolları ortadan kaldırıyor.

Harizmşahar’ın önemli merkezlerini ele geçiriyor.( Maveraünnehir, Buhara, Semerkant,Otrar,Cend…)

Moğolların istilasından sonra Alaeddin Tus’kaçıyor ve canının zor kurtarıyor.

Sonrasında Hazar denizinin güneydoğu sahillerine yakın Abeskun adalarından birine sığınıyor ve orada hastalanarak ölüyor.(Aralık 1220)

Oğluna düşman kesilip ülkesinin kaderini belirleye Terken Hatun ise son yıllarını Cengiz Han’ esir düşerek sefalet içerisinde geçiriyor. Bu hadise yıkılışlarına ve birçok müslümanın katledilmesine,şehirlerin yakılıp yıkılmasına nedne olmuştur.

Alaeddin Muhammed’in Abeskun adasında ölümünden birkaç gün önce oğulları AK ŞAH,UZLAGŞAH ve CELALEDDİN’ yanına çağırttı.

Hanedanının yıkılmak üzere olduğunu ve veliaht olarak içlerinde en uygun olanının Celaleddin olduğunu söyledi ve onu tayin etti.

Alaeddin’in çocuklarının Harizm’e döndüğünü duyan Cengiz Han onları yakalatmak için kuvvetler gönderdi.

CELALEDDİN HARİZMŞAH DÖNEMİ(1220-1231)

Celaleddin hariç diğer iki kardeşi öldürttü.Celaleddin ise savaşarak Gazne’ye çekildi.

Fakat moğolların sürekli takip etmeleri üzerine Hindistan’a gitti.

Hindistan’da tutunamayan Celaleddin Kirman’ Fars’a gitti.

Aynı anda hem Abbasi Halifesi Nasır li-dinillah,İsmaililer,Gürcüler ve moğollar ile başarılı bir mücadelede bulundu. Ve moğollar’a karşı kazandığı zaferlerle haklı bir şöhrete ulaştı.

Savaşırken yaptığı en büyük hata ise Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat ile mücadeleye girmek oldu.

Aralarında yapılan YASSI ÇİMEN savaşı ile durum sonuçlandı.

Celaleddin Harizmşah sığındığı Amid’in bir dağ köyünde öldürüldü.

Böylece Harizmşahlar devleti yıkıldı.

İslamiyet Harizm devleti ile birlikte komşu bölgelerden Asya içlerine doğru yayılmaktaydı.

Başta Ahmet Yesevi olmak üzere Türk mutasavvıflarının gayretleri çeşitli boylar arasında meyvelerini vermeye başlamıştı.

YIKILMASININ ETKİLERİ

Kanklı kıpçak ve kimekler islamiyeti kabul ettikleri taktirde Türk islam medeniyetine katkıda bulunabilirlerdi.

Birçok alim ve edip ülkesini terkedip Hindistan, Suriye,Mısır ve Anadoluya kaçmak zorunda kaldı.

Harizmşahlar 134 yıl kadar kısa bir süre devlet olarak varlıklarını sürdürdüler.

Harizm önemli bir konumdaydı.

Önce özerk bir eyalet sonra Selçuklular’a tabi bir devlet daha sonra ise Harizmşahlar imparatorluğunun kurulduğu yerdir.

DEVLET TEŞKİLATI,KÜLTÜR VE MEDENİYET

Harizmşahlar selçukludan örnek aldılar. Onlardaki hükümdar selçuklu sultanlarıyla aynı yetkilere sahipti.

Sınırların genişlemesi ile saray teşkilatı daha tantanalı ve azametli bir hal aldı.

Hükümdarlık:Hükümdarlar Harizmşah ünvanına ek olarak

bazı lakaplarda kullanmışlardır.

Padişah-ı beni Adem, Melikü’ş-şark ve’l –garb,

Alaeddin b.Tekiş ise bunlardan başka İskender-i Sani Alp-Ulug ve sencer.

Ve daha da ileri giderek zilullah fi’l-arz (Allah’ın yeryüzündeki gölgesi) ibaresinin olduğu tuğrayı kullanmıştır.

Onlara göre Harezm hükümdarı bütün dünyanın hakimidirve bugün dünyadaki eşrafın zulüm ve ihtiyaçları karşısında başvurulacak tek yer o bargahtır.

Savaşlara karar verir, dilediğini atar veya azleder,vergileri belirler.

Veliahtını ölmeden önce belirlerdi,diğer oğullarını ise eğitir ve vali olarak gönderirdi.

Saray: Dergah-ı Hümayun şeklindede anılır.

Saray bütün sorunların çözüleceği yer olarak bilinir.

Saray emirlerinin özel bayrakları olur ve üzerinde görevlerini ifade eden şekiller bulunur.

Sarayda uygulanan adetler genelde törenlerde kendini gösterirdi.

Merkez Teşlilatı: Devletin yönetimi ile ilgili kararların

alındığı en yüksek kurul Divan-ı Ala idi.

Tedbirler ve yürürlüğe girecek uygulamalar burada karara bağlanırdı.

Üyeleri hükümdar tarafından belirlenir,başkanı ise hükümdardan sonra gelen vezirdir.

Divan-ı Ala’yı oluşturan divanlar:Divan-ı Hass: Hükümdara ait mülkiyetin yönetiminden sorumluDivan-ı İnşa: Devletin dahili ve harici yazışmalarıyla ilgiliDivan-ı iatifa-yı Memalik:Devletin mali işlerinin tamamyla ilgilenen makamDivan-ı İşraf-ı Memalik: Mali ve idari konularda teftiş ve kontrol yetkisine sahip makam

Divan-ı Arz: Devletin idari sisteminde en üst seviyedeki ordu yönetim makamıDivan-ı Nazar: Reisine nazır denilen bu divanın,en yüksek finans taftiş makamı olduğu tahmin edilmektedir.

Vezir yasama,yürütme ve yargı yetkisine sahiptir.

Askeri Teşkilat: Askeri teşkilatıda büyük ölçüde Selçuklular’dan

alınmıştır.

Ordunun bütün işeri ve ihtiyaçlarıyla Divan-ı Arz ilgilenirdi.

İlk düzenli Harizmşah ordusunu Atsız kurdu.

Alaeddin Tekiş Döneminde ise bu ordu bölgenin en büyük gücü haline geldi.

Müslüman olmayan Türkler ve Karahıtaylar’la yapılan savaşlara mücahid ve dervişlerde gönüllü olarak katılırdı.

Beylerbeyi olarak adlandırılan komutanları çoğunlukla sarayda yetişmiş kölelerden yetiştirilirdi.

Harizmşah Devleti ordusunda Kanglı-Kıpçak Türk boylarının özel bir yeri vardır.

Ordunun büyük bölümünü atlı birlikleri oluşturuyordu. Bu nedenle at yetiştiriciğine özel önem verilirdi.

Çok yaygın olamamakla birlikte orduda fil ve deve de kullanılırdı.

Harizm ordusu bölgenin en güçlü silahları ile donanmış ordulardan biri idi.

Askerler bireysel olarak ok,yay,kılıç,hançer,bıçak,miğfer,kalkan,sapan,zırh,kemend gibi alet ve kıyafetler kullanırlardı

Ağır silahların

başında mancınık

gelirdi.Teknik

olarak sapandan

hareketle

yapılmış olan

mancınıklarda

mermi olarak taş

kullanılırdı.

Surlar v kaleler

mancınıkların

attığı taşlarla

dövülerek

aşılmaya

çalışılırdı.

Adalet Teşkilatı: Adalet Teşkilatını hukuki uyuşmazlıkları ve

davaları karara bağlama yetkisine sahip olan kadılar oluşturmaktadır.

Kadılar şer’i hükümlere göre karar veren hakimler olarak görev yapıyorlardı.

Kadılar halkın birbirleriyle olan ilişkilerini ortaya çıkan anlaşmazlıklar,evlilik-boşanma,nafaka,miras,alacak-verecek davaları gibi konularla mesgul olurlardı.

Dini Hayat: Devletin izlediği dini politika Selçukluların

takipçisi olma özelliğindeydi.

Devletin resmi meshebi Sünnilik ve hanefilikti. Şafilikte kısmen yaygındı.

Harezmşahlar ülkesinde dini hayatın önemli bir vechesi de sufizm di. Sufiler Harezmşahlar ülkesinde son derece etkili bir noktaya ulaşmışlardı.

Sivil bir teşkilatlanma kurmuşlardı.

Dilden dile dolaşarak efsaneleşen kerametleri vasıtasıyla halkın üzerinde güçlü bir tesirleri vardı.

Kültür ve sanat: Harizmşahlar’la Gurlular,Karahıtaylar ve

selçuklular arasındaki mücadeleler hiç şüphesiz Harizm ve Horasan’da büyük tahribata yol açmıştır.

Buna rağmen ilmi ve fikri ilerlemeler devam etmiştir.

Özellikle o devrin kalabalık şehirlerinden Gürgenç maddi bakımdan olduğu kadar ilmi ve edebi açıdanda oldukça yüksek seviyedeydi.

Hükümdarlar iyi tahsil görmüş,edebi kültüre sahip kişiler oldukları için çevrelerine alim ve sanatkarları topluyor,onları himaya ediyorlardı.

Buhara ve Merv’de kıymetli kütüphaneler,medrese ve vakıflarıyla Harizmşahlar’ın hakimiyetinde birer ilmi ve fikri merkez konumundaydılar.

Harizmşahlar tarihinin en önemli kaynaklarından Siret-i Celaleddin Mengübirti’nin yazarı Nesevi,sultan Celaleddin’in münşisi idi.

Harizmşah Atsız tarafından sultan Sencer’e gönderilmiş olan mektuplar vs..

İmar Faaliyetleri: Maalesef ancak yazılı kaynakların verdiği bilgiler

dışında günümüze ulaşmış birkaç yapıdan tespit edilmektedir.

Çünkü moğolların yaptığı tahribat kütüphanelerden camilere kadar birçok yapının yok olmasına neden olmuştur.

Ancak Harizm hükümdarlarının imara önem verdiği bir gerçektir. Tarımın gelişmesi için ülkenin birçok yerinde kanallar yaptırmışlardır.

Sultan Tekiş hayır işlerini çok yapardı ve bunlardan biriside Sebzevar camiidir.

Sultan Tekiş öldükten sonra yapılan türbesi

Saray ,cami ,medrese,mescit,köşk,bunların dışında hamamlar,hapishaneler,hanlar,çarşılar,dükkanlar ve tabiki evler vardı.

Merv şeklinin

yıkılmış hali.

Beni Sabırla

Dinlediğiniz

İçin

Teşekkür Ederim…