aralik dergi

14
ARALIK 2013 • Sayı: 03 Ben sosyal dilenciyim İBRAHİM BETİL işbirliği ile Kariyer Araştırması Uzmanlardan kariyer üzerine Geleceği inşa edecek 5 zihin tipi

Upload: basak-tecer-egitim-ve-danismanlik-sirketi

Post on 24-Jun-2015

203 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Kariyer üzerine uzman görüşleri, bir Başarı öyküsü İbrahim Betil, Kariyer net işbirliği ile Kariyer algı araştırması, kitap/film/video önerileri, dünyadan makale, Peryön'de bu ay, İş Ajandası

TRANSCRIPT

Page 1: Aralik dergi

ARALIK 2013 • Sayı: 03

Ben sosyal dilenciyim

İBRAHİM BETİL

işbirliği ile Kariyer Araştırması

Uzmanlardankariyer üzerine Geleceği inşa

edecek 5 zihin tipi

Page 2: Aralik dergi

EDİTÖRDEN

3. ........................................................................ Editörden

4. ........................................................................ İş Ajandası

5. ........................................................................ Peryön

6. ........................................................................ Hayatın İçinden:(İbrahim Betil; Ben Sosyal Dilenciyim)

10. ................................................................... Dünyadan(James H. Lee”den Mesleksiz Gelecekte İş Hayatı)

12. ................................................................... Araştırma(Kariyer.net işbirliği ile kariyer algısı araş-tırma sonuçları)

14. .................................................................... Bir Çocuk Gözünden(Lara Ballıbaba)

14. .................................................................... Bir Genç Gözünden(Başak Bilgiç)

15. .................................................................... Sıradışı(Sebahat Uçal)

18. .................................................................... Uzmana Sorduk(Arzu Saraç, Ela Kulanyar, Melis Aslana-ğı, Nur Malkoç Öz, Hamdi Aydın)

21. .................................................................... Ne Dediler(Işık Taçoğlu, İlhan Ören, İlker Tahmaz, Natali Yeşilbahar)

23. .................................................................... Koçluk ve Mentorluk(Demet Uyar)

24. .................................................................... Kütüphane(Howard Gardner; Geleceği İnşa Edecek 5 Zihin Tipi)

25. .................................................................... Film/Video(Film: Milyon Dolarlık Bebek)(Videosu: Black Yoyo Ustalığı Yolculuğum)

Merhaba,

Yeni bir yıla yaklaşırken Linked-in’de yaptığımız veri yenileme çalışmasında her zamanki gibi

birçok iş değişikliğine veya plansız bir şekilde şirketiyle yollarını ayırmış pro-fesyonele rastladık. İş güvencesinin git-tikçe kaybolduğu bir çağa giriyoruz di-yor Futuristler.

Bu nedenle de aralık ayı ana temamızı KARİYER olarak belirledik.

ARAŞTIRMA:

Kariyer algısını belirlemek için Kariyer.net ile yaptığımız çalışma-da 26-35 yaş arası 9500 adet öğrenci olmayan kişiye eriştik. İş haya-tına ve kariyer algısına ait çarpıcı sonuçlar var.

HAYATIN İÇİNDEN: İBRAHİM BETİL VE TOG

Yıllarca finans dünyasında üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra kendisini sosyal sorumluluk projelerine adayan İbrahim Betil konu-ğumuz oldu. Kişinin içindeki potansiyelini ortaya çıkarmasına çok iyi bir örnek olan Betil, sosyal sorumluluğun bir kariyer olabileceğini de ispatladı. Hayata dair O’ndan öğrenilecek çok şey var.

UZMANLAR NE DEDİ:

Kişinin bir kariyer yolu seçmeden önce kendini ve özelliklerini, tut-kularını ve gerçekleştirmek istediklerini bilmesinin önemi üzerinde duruyor uzmanlar. Kendimize uygun olmadığı halde sadece popüler olduğu için bir mesleği seçmenin yanlışlığından bahsederken; ebe-veynlere de önemli mesajlar veriyorlar aslında.

İş Ajandası’nda bu ay 2 adet büyük organizasyon var: Marka Konferansı ve Pazarlama Zirvesi.

FİLM/VİDEO

Oscar ödüllü Milyon dolarlık Bebek’i hala seyretmediyseniz, mut-laka seyredin. Azmin, kararlılığın ve başarının hikayesi.

Ted Talks videomuzda dünya YOYO şampiyonu Black kariyer yolcuğunda kararları nasıl verdiğini anlattıktan sonra, nefes kesen bir performans gösteriyor.

KÜTÜPHANE

Geleceği inşa edecek 5 zihin tipinde Howard Gardner, gelece-ğe dair ipuçları veriyor.

DÜNYADAN

Dünyadan köşemizde ayın konuğu: James H. Lee, mesleksizlik çağına girerken Best Buy’ın bir uygulamasından bahsediyor ve gele-cekte iş hayatı çok zor olacak diyor.

Ocak sayımızın kapak konusu: YETENEK YÖNETİMİBu vesile ile tüm okurlarımıza başarı, mutluluk dolu, verimli bir yıl

dileriz. 2014’e girerken eğer iş değiştiriyor veya değiştirmeyi planlı-

yorsanız lütfen kendinize şu soruyu sorun: Ben aslında ne yap-mak istiyorum?

Sevgi ve saygılarımla,

BAŞAK TECERwww.basaktecek.com

[email protected]

İÇİNDEKİLER

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Sayfa: 3

Page 3: Aralik dergi

İŞ AJANDASI

MARKAKONFERANSI 2013Tarih : 19-20 Aralık 2013 Yer : Swissôtel The Bospho-

rus / İstanbul

Fikir liderleri ve marka liderlerinin buluşma platformu olarak kurgulanan Marka 2013 Konferansı, 19-20 Aralık 2013 tarihlerinde Swissotel The Bosp-horus İstanbul’da yapılacaktır.

Türkiye’nin en büyük iş platformu Mar-ka Konferansı, lider eğitim, danışmanlık ve konferans şirketi Yürekli tarafından 2000 yılından bu yana düzenleniyor.

Pazarlama dünyasının trendlerini belirleyen ve markaların geleceğini yapılandıran konferansa her yıl 1000’in üzerinde üst düzey yönetici ve 200 basın mensubu katılım gösteriyor.

Kendini sürekli ileri taşıyan ve yenileyen Marka Konferansı, 14. yılında yine çok konuşulacak bir programla iş dünyasının karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Detaylı bilgi için: http://www.markaconference.com/

PAZARLAMA ZİRVESİ 2013MCT Tarih: 4-5 Aralık 2013Yer: Lütfü Kırdar Kongre MerkeziManagement Centre Türkiye’nin, her yıl gelenek-

sel olarak düzenlediği Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi, birbirinden ilginç temalar, ünlü konuşmacı-lar ve binlerce pazarlama profesyonelinin katılımıyla Türkiye’nin pazarlama odaklı en büyük konferansı ol-ma özelliğini taşıyor. 2000’e yakın pazarlama profes-yoneliyle yüz yüze iletişim kurabilme ve satış yapma imkanı sağlayan Pazarlama Zirvesi Fuarı ise gelenek-sel zirvenin her yıl merakla beklenen bölümlerinden bi-risi. 4-5 Aralık tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve Ser-gi Sarayı’nda 14.cüsü gerçekleştirilecek Müşteri Ça-ğında Pazarlama Zirvesi 2013’de, pazarlama dünya-sının liderleri ve en parlak uygulayıcıları her yıl oldu-ğu gibi bu yıl da takipçilerine benzersiz bir konferans deneyimi yaşatacak.

Bu sene “Basit Düşün, Ses Getir” konseptiyle farklı bakış açılarını inceliyor olacağız:

BASİT fi kirlerin büyük başarılara dönüşmesi tesa-düf müdür?

Yeni yöntemlerle DÜŞÜNMEK sonuca ulaşmayı ko-laylaştırır mı?

Fark yaratan SESLİ fi kirlerin sırları nelerdir?Dinleyen, konuşan ve ilişkilendiren yeni hedef kitle

gerçekliğini YAŞAMAK markalara neler kazandırır?Detaylı bilgi için: http://www.mct.com.tr/platformlar.html

PERYÖN’ün Garanti Bankası işbirliğiyle, iş güvenliği kültürünün toplum geneline yay-gınlaştırılması hedefi yle başlattığı kültürel değişim projesinde bir aşamada daha ta-mamlandı. “Küçük ve Orta Ölçekli İşletme-ler (KOBİ) için İş Sağlığı ve Güvenliği Reh-beri” hazır.

1 milyon 436 bin işletmeyi ve 11 milyon çalışanı kapsama alan yasa ile iş kazalarında dünya üçüncüsü ve Avrupa bi-rincisi olan Türkiye bu soruna çare arıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre son 12 yılda Türkiye’deki iş kazala-rında 12 bini aşkın işçi hayatını kaybetti. Her gün ortalama 172 iş kazası meydana geliyor.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yaklaşık 1 yıl önce yürürlü-ğe girdi. AS standartları esas alınarak hazırlanan 6331 sa-yılı yeni İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu, işverenlerin yü-kümlülüğünü artırdı. Kanuna göre, işverenler mesleki riskle-rin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbi-rin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve ge-reçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileşti-rilmesi için çalışmalar yapmak durumundalar. İşverenin yü-kümlülüğü bununla da sınırlı değil. İşverenler, işyerinde alı-nan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemek, denetlemek ve uygunsuzlukların giderilmesini sağ-lamakla da yükümlüler. Artan yükümlülüklerle birlikte kanu-nun hayata geçirilmesi bakımından, iş kazalarının ağırlıklı olarak gerçekleştiği KOBİ’lerde iş güvenliği kültürünün yer-leştirilmesi Türkiye için hayati önem taşıyor. Türkiye’de ça-lışan nüfusun yüzde 80’inden fazlasını küçük ve orta ölçek-li fi rmalar istihdam ediyor.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ) için İş Sağlığı ve Güvenliği Rehberi, biliminsanları ve uygulamanın içindeki profesyonellerden oluşan PERYÖN İş Güvenliği ve Sağlığı Çalışma Grubu (İSG) tarafından hazırlandı. Rehber, KOBİ niteliği taşıyan işletmeler için 6331 sayılı Kanunun uygula-masında yol gösterici olmayı hedefl iyor. 400 sayfadan olu-şan rehber; İş güvenliği ile ilgili kavramlar, İşverenin yüküm-lülükleri, Çalışanların hak ve yükümlülükleri ve Kalite siste-

PERYÖN KOBİ’lerinyanında

mi uygulamaları ve dokümantasyon olmak üzere dört bölümden oluşuyor.

PERYÖN İSG Grubu Lideri Doç. Dr. Erdem Özdemir, rehber çalışmasıyla ilgili şöyle ko-nuştu: “Kanunun kapsamına giren işletme sa-yısına baktığımızda önümüzde yapılacak çok iş, bilinçlendirmemiz gereken çok kişi olduğunu söy-leyebiliriz. Biz PERYÖN olarak elimizden gelenin en iyisi yapmaya, sosyal sorumluluğumuzu en iyi şekilde yerine getirmeye çalışacağız. İnsanımı-za ve KOBİ’lerimize güveniyoruz. Bugün dünya-nın bir çok ülkesinde ekonomik kriz yaşanırken, ülkemizi ayakta tutan ve geliştiren kurumlarımı-za destek olmanın bir misyon olduğu kanısında-yız. PERYÖN olarak KOBİ’lerimizin yanındayız”.

PERYÖN’ün Garanti Bankası işbirliğiyle yürüt-tüğü proje kapsamında farklı illerde “KOBİ’ler için İş Sağlığı ve Güvenliği” konulu KOBİLGİ toplan-tıları düzenleniyor. Projede KOBİ’lerin, iş sağlığı ve güvenliği alanında somut adımları zamanında atabilmeleri için destek sağlanıyor.

Sayfa: 4 Sayfa: 5

Page 4: Aralik dergi

HAYATIN İÇİNDEN HAYATIN İÇİNDEN

ilinç seviyelerinden bah-sediyordu okuduğum bir kitapta. İsmini hatırlamı-yorum. Yukarıya doğru çıktıkça insan, toplum ve dünya için düşün-

meye başlarmış ya. İşte bu se-viyelerde bir bilinçte kişi ile rö-portaj yaptım bu ay: İbrahim Be-

til. Türkiye’de bankacılık alanında çok önemli pozisyonlarda yer almış, Pamukbank ve İkti-sat Bankası gibi önemli bankaların genel mü-dür koltuğunu terk etmiş.Garanti Bankası Ge-nel Müdürü iken ekonomik sınıfta uçmayı ter-cih ettiği için “Garanti batıyor mu “ dedikodu-

larına maruz kalmış biri o. Cesur, mert, tam bir hümanist. Aktivist olması bir yana toplumu sü-rükleyen de bir lider bence.

Kendini sosyal dilenci olarak tanımlıyor. Gençle-re değer ve söz hakkı vererek yürüyorlar TOG’da

(Toplum Gönüllüler Vakfı) Sosyal sorumluluğu toplumda yaymanın dışında, organize olmasında da ön ayak oluyor. 15 sene bankacılık yaptınız. İş ha-yatı yolculuğunuzdan bahseder misiniz?

İlk Sınai Kalkınma Bankası’nda mali uzman olarak başladım. 2,5 sene çalıştım ve sıkıldım ve “bana gö-re değil” dedim. Topkapı’da küçük bir atölye kiraladım 1973’te. Plastik iplik bobinleri üretmeye başladık. 80’li yılların başında okul arkadaşım Mehmet Emin Kara-mehmet, Hüsnü Özyeğin, bankacılığa girmeye karar

Çocuğuna, büyüyünce ne olmak istediğini değil, ne yapmak istediğini sor

BAŞAK TECER

vermişler ve başlamışlar. O sırada Hüsnü, Pamukbank genel müdürü. “Gel, genel müdür yardımcısı ol” dedi. Pamukbank’a genel müdür yardımcısı olarak başla-dım. Birlikte çalıştığım insanlardan işi öğrenmeye önem verdim.1981’de Hüsnü Yap Kredi’ye genel müdür ola-rak geçince, ben de Pamukbank’a Genel Müdür oldum. O dönemde benim onaylamadığım birkaç işlem yapıl-dı. Dosya yönetim kuruluna geldi. “Bu bana bilgi veril-meden yapılmış ve ben bunu kabul etmeyeceğim” de-dim. Genel müdür olalı 6 ya da 8 ay olduktan sonra, is-tifamı yazdım.

Bu tarz kararları vermenizde ne etkili oldu?

6 ay işsiz kaldım. O zaman kı-zım 10–11 yaşlarında. Kiralık

evde oturuyoruz. Bir biriki-mim yok. “Nasıl böyle şey yapıyorsun, cesaret edi-yorsun?” dediler. Benim ilkelerim önemli. Gere-kirse daha zor koşullar-da yaşarız.” dedim.

6 ay işsiz kaldım. Baş-ka yerden teklifl er geldi.

İktisat Bankası Erol Ak-soy ile 2 yıllık bir sözleş-

me yaptık. Bankanın kirala-dığı Ortaköy’de lüks bir dairede

oturmaya başladık. 3-4 ay son-ra Erol Bey, empoze eden bir tavır içindeydi. Genel müdürmüşüm gibi değil de, talimatlara uyan biri olmam istendi. 6 ayın sonunda “hoşçakal ben” gidiyorum de-dim. Evden hemen çıkmam istendi. Kalacak yerim yok.

“Hiçbir yerde iş bulamazsın. 6 ayda bir genel müdürlük koltuğunu bırakıyorsun.” diyordu insanlar. O dönem Ay-

han Şahenk, “Sen bizim için önemlisin. Gel, görüşelim” dedi. Ben İktisat’ta iken birkaç iş yapmıştık. 1986’da Ga-ranti Bankası aslında zor dönemde ve devlet el koymak üzere. Yusuf Özal Maliye bakanı ve “ben bir şey yapa-mam” dedim. Garanti 180 şube fi lan. Kendi kendime “ya ben bırakıp gideceğim ya da mücadele edeceğim.” dedim. Yavuz Canevi de Hazine Müsteşarı, O’na gittim.

İşleri yolunda giden 2 bankanın genel müdür koltuğunu terk ederken, zorda bir banka için bu-nu yaptınız yani? Gülüştük.

“Ben bu işe yeni başladım. Ben bu işi yapabilirim.” de-dim müsteşara. Yavuz Bey, “ Bu işte Başbakan yetkili, Davos’a gidiyor, Papandreou ile buluşacak.” dedi. Kalk-tım oraya gittim. Papandreou kahvaltısından sonra on-ları gördüm. Asansöre giderken yakaladım Özal’ı. Ya-vuz Bey, “Sayın başbakanım önemli bir konu var” dedi. Özal ile bir araya geldim. Büyükelçi Cem Duna da yanı-mızda. Anlattım kısaca ve “konuyu bilmeden bir sorum-luluk üstlendim ama tertemiz hale getireceğim.” dedim. Döndü ve Yavuz Bey’e sordu: “Yapabilir mi?”

“Yapar” dedi. Özal; “Durdurun mahkemeleri” dedi.

Sonra ne oldu?

Döndükten sonra tüm şube müdürlerini topladım Antalya’da. Temel yöne-tim ilkelerimden biridir; in-sana güveneceksiniz. Güveni-yormuş gibi yapmayacaksınız. Sınıftaki çocuk için de, sokaktaki adam için de aynıdır. Hiçbirinizi tanımıyorum. Ama hepinizle birlikte sonuna kadar gideceğiz, perfor-mansta başarılı olduğunuz sürece bir arada gideceğiz” dedim. Kenetlendik.

Garanti’de ne gelişmeler yaşandı?

Banka sıçrama gösterdi. Ayhan Bey çok memnun. 5 sene oldu. Hilton’da kahvaltı ederken: “İbrahim, bundan sonra ne yapacaksın ?” diye sordu. O sıralarda bana “Hazine müsteşarı olur musun? “ diye teklif geliyor. Bir isteğin var mı dedi?” Ayhan Bey. Ekipten çok memnu-nuz, ekibi bir arada tutmamız lazım. Bunu yapmanın yo-lu da, üst yöneticilere çok küçük miktarda hisseler ver-mektir. Onlar kendilerini patron gibi hissetsinler. % 1 gibi bir rakam ayırabilmek gibi “ dedim. “İbrahim, kaç milyon dolar istiyorsun dedi?”“2–3 milyon yeter mi?”

ilinç seviyelerinden bah-sediyordu okuduğum bir kitapta. İsmini hatırlamı-yorum. Yukarıya doğru çıktıkça insan, toplum ve dünya için düşün-

BEN SOSYAL DİLENCİYİMBEN SOSYAL DİLENCİYİMBEN SOSYAL DİLENCİYİM6 ay işsiz kaldım. O zaman kı-zım 10–11 yaşlarında. Kiralık

evde oturuyoruz. Bir biriki-mim yok. “Nasıl böyle şey yapıyorsun, cesaret edi-yorsun?” dediler. Benim ilkelerim önemli. Gere-kirse daha zor koşullar-da yaşarız.” dedim.

ka yerden teklifl er geldi. İktisat Bankası Erol Ak-

soy ile 2 yıllık bir sözleş-me yaptık. Bankanın kirala-

dığı Ortaköy’de lüks bir dairede oturmaya başladık. 3-4 ay son-

İlkeler önemli benim için.

Bankacılıkta temel ilke; yurttaşlardan topladığımız kaynakları doğru yere yön-

lendirmek ve vatandaşın gü-venini doğru kullanmaktır.

Buna uymazsam olmaz. Açık ve şeffaf olacağız.

Söylediklerimizin ar-kasında duracağız.

Döndükten sonra tüm şube müdürlerini topladım Antalya’da. Temel yöne-tim ilkelerimden biridir; in-sana güveneceksiniz. Güveni-

Güveniyormuş gibi yapmayacaksınız. Sınıf-taki çocuk için de, sokaktaki

adam için de aynıdır.

Sayfa: 6 Sayfa: 7

Page 5: Aralik dergi

HAYATIN İÇİNDEN HAYATIN İÇİNDEN

Siz ne dediniz?

“Ben para istemiyorum” dedim. Bu felsefi bir bakış açı-sı. “Ben böyle yaparsam, başka şirketlerdeki yönetici-ler de bunu isterler” dedi. “İstesinler” dedim. “Bu güzel bir örnek olur. “Yapamam” dedi.“ Ne yapacaksın şim-di?” diye sordu. Sormasa belki duracaktım. “O zaman beni de ortak olarak içine alacak ayrı bir yapı düşün-mem lazım” dedim.

Ve Bank Ekspres doğdu?

“Başka banka olabilir. Yeni bir banka düşünüyorsan o bankada senin hisselerini koyarım” dedi. Bank Eks-pres fi kri böyle oluştu. 1992 yılı. Ben, “tek patronlu de-ğil, çok ortaklı bir yapı istiyorum” dedim. “Tamam” dedi. İş adamlarına gittik. Ben maaş almayacağım, ama his-sedar olacağım. Kurumsal ve çok ortaklı model.

O yıllar bankalar batmaya başladı…

Evet, 1993’te yılsonunda bir takım bankalar batmaya başladı. Çiller beni aradı ve yardım istedi. Bizim ban-kadan da paralar çekilmeye ve yastık altına koyulma-ya başladı. “Sermaye artışı yapalım” dedim. Sermaye-darlar az hisse sahibi olduğundan yanaşmadı. “Ayhan Bey, güvenilir bir liman arıyorum. Bankayı size devre-debilir miyim?” dedim. “Tamam” dedi. Banka devredil-di ve ortalık sakinleşti.

Bankacılığı ne zaman bıraktınız?

Yıl 1994 ve artık profesyonel hayatımı bitireyim “dedim. Part-time iş yapaca-ğım. Çok büyük birikimler sağla-yamamıştım henüz ve kurumla-ra danışmanlık, yönetim kuru-lu üyeliği yapmaya başladım.

TEGV nasıl başladı?

TEGV Türkiye’nin çok farklı noktalarında adına öğre-nim birimi dediğimiz küçük alanlar veya daha büyükleri adına eğitim parkları dediğimiz alanlarda başladı. 7–14 yaş grubu çocuklara okul saatleri dışında yetişkin gö-nüllülerle beraber spor, müzik, sanat, bilgisayar, kitap okuma, ders çalışma gibi etkinlikler yaptık. Suna Kıraç ile yıllar boyunca konuştuğumuz fi krin sorumluluğunu üstlendim. Eş zamanlı olarak İstanbul Enka Okullarının da kuruluş sorumluluğunu üstlendim .1994’te 100 küsur kişi ile vakfı kurduk. İşadamları, gönüllüler vs… 5-6 se-ne içinde 50-60 bin çocuğa fayda sağlar hale gedik. Gö-nüllü sayısını artırmak için üniversite gençlerine TEGV anlatmaya başladık ve 15 üniversitede kulüpler kurduk.

İbrahim Bey, saha çalışmasını ve gençlerle çalışmayı seviyor. Ancak TEGV yönetimi ile bu konuda bir görüş ayrılığı olmuş ve 8 yıl sonra yollarını ayırmışlar. TOG’u da üniversitede kurdukla- rı gençlik kulüple-

rinden gençlerle bir araya ge-lerek yaptıkları beyin fırtınası ile

kurmuşlar.

Önce ilkeleri belirlemişler:

Ekip çalışması önemli, birey öne çıkmayacak ilkele-rini belirledik. Üniversitelerde kurulan TOG toplulukla-rı veya kulüpleri kendi çevrelerinde bir toplum hizmeti projesini hayata geçirmeye başlasınlar. Bir köy okulunu

tamir etmek de olur, bir çevre projesi yapmak da olur. Sokak çocukları ya da yaşlılara yönelik de olur. Yetki-yi gençlere verdiğinizde, ilkeleri koyduğunuzda genç-ler müthiş bir performans göstermeye başlıyorlar. Li-dere gerek yok. Karar süreçlerine katmak, yetki ve so-rumluluk vermek yeterli. İlkeler belli olunca kaos da ol-maz, öz denetim mekanizması işler.

İlk projeleri Eskişehir’de bir köy okulunu onarmakmış. İsmine de ATAK PROJESİ demişler.

İşadamlarına gittim, destek aldım. Üniversitelere git-meye, konuşmalar yapmaya başladım. Vakıfta ilkeler, yerelden kaynak üretme, sorumluluk vb konularda or-yantasyon gibi, proje, bütçe nasıl yapılır konusunda eği-timler vermeye başladık. 4 kişilik tam zamanlı bir ekip ile çalışmaya başladık. Onbir yıl sonunda 127 üniver-sitede 50.000 genç her yıl, 950 ila 1000 ‘ e yakın pro-je yapar hale geldik. Yılda 6–7 milyon TL kaynak üre-tiyoruz. Burs fonları yarattık.

Sivil toplum işi bir meslek midir?

Buna meslek olarak bakanlar da var, gönüllü olarak yapanlar da var. TOG toplumda bir duyarlılık oluşturmak olduğu kadar gençlerin gelişimine yönelik de bir proje.

Ne tarz beceriler kazandırır gençlere?

İletişim, proje yapma, organizasyon, ikna, değerlen-dirme, ekip çalışması “Projelerde neden ustalara yap-tırmıyordunuz daha ucuza mal olur” diyorlar. Amaç, köy okulunun boyanması değil. Bu bir araç. Bu bir ge-lişim ve barış projesidir. TOG gençleri Türkiye’nin her yerine giderek projeler yapıyorlar ve bir network oluş-turuyorlar. Diyarbakır’daki bir gencimiz Hazal, vali ile öyle bir iletişim kurmuş ki vali Edirne’ye tayin edilmiş. Edirne’den Levent, Hazal’ı arıyor. “Bana yardım et. Bu-raya gel” diyor. Hazal “gerek yok, bende cebi var, ara-rım şimdi onu” diyor.

Kariyer sahibi olmak nedir?

Biz küçük yaştan başlayarak küçüklere büyüyünce “ne olmak istiyorsun?” sorusunu soruyoruz. “Ne yap-mak istiyorsun?” diye sormuyoruz. Kariyer sahibi ol-mak; bankacı, avukat, doktor olmak olarak algılanı-yor. Olmakla, yapmak arasındaki yaklaşım çok önem-li. İnsanlar olmak için çalışıyorlar. Bir pozisyona gel-mek, makam sahibi olmakla bir yerlere gelip, bir şey-ler elde edeceklerini zannediyorlar. Ancak şunun far-kına varmak zaman alıyor. Olmak değil, yapmak, ya-pabilmek insanlara mutluluk veriyor. Yaşamda temel hedef mutluluksa, ne yapabilirimi ortaya koyabildiğin-de insan mutlu oluyor.

İş dünyası nereye gidiyor?

Ciddi bir hareketlilik var. Eskiden işe girerken 3- 5 yıl-da iş değiştirmişse olumsuz bir algı yaratırdı. Sosyal duyarlılık kavramı da ön plana çıkmaya başladı. “Ben bir yerde sabah 9- 6 çalışmanın dışında bir şeyler yap-mam lazım, gönüllü işlerde de bulunmam lazım” diye beni arıyorlar.

İnsanlar topluma değer katmak istiyorlar ay-nı zamanda değil mi?

Tüketicinin de beklentileri değişti. Su alacak tüketici için ürünlerin nerdeyse hepsi aynı; mavi kapaklı, plas-tik şişede, fi yatı, tadı da hemen hemen aynı. Tüketici etikette bir şey yakalarsa, “biz çevreye duyarlıyız ge-lirimizin bir kısmını sağlık projesine harcıyoruz” gibi o zaman kuruma da bakış açısı değişiyor. Çalışanlar da bunu istiyor. Şirket sahibi karın % 5 ini % 10’unu bir sosyal projeye aktarıyorsa, kendini daha faydalı hisse-diyor. Kurumlar arıyor bizi ve “çalışanlarımız TOG ile proje yapsın istiyoruz” diyorlar.

Öğretmen Akademisi Vakfı fi kri nasıl oluş-tu peki?

5-6 sene önce başladı. En temel eğitim sorunların-dan biri; öğretmenlerimiz, mesleki gelişim alamıyor-lar. 600 bin devlet okulu öğretmeninin % 50’si mes-leğe başladığı ile emekli olduğu süreç arasında hiç-bir mesleki eğitim almadan gidiyor. Bu konuda bir pro-je yaptık. Bakan Hüseyin Çelik’e gittik. MEB ile işbirli-ği konusunda destek aldık. Garanti Bankası’nın des-teğiyle Öğretmen Akademisi Vakfını kurduk. Geçen beş yıllık süre içinde, 80.000+ öğretmene sınıf yöneti-mi, çocukla, veli ile öğretmenler ve yöneticiyle iletişim, öğrenci değerlendirmesi konusunda eğitimler verdik. 17 tam zamanlı eğitmen ile başladık. Türkiye’nin ön-de gelen pekçok okulundan öğretmenlerin gönüllü ka-tılımıyla verdiğimiz formasyon eğitimleri ile 300’ den fazla kısmi zamanlı öğretmen oldu. Özel okulların öğ-retmenleri, devlet öğretmenleriyle ders malzemesi vb konularda yardımlaşmaya başladılar. Bir başka kuru-luş, J P Morgan / Türkiye’nin sosyal sorumluluk deste-ği ile 1 haftalık programlar şeklinde okul yöneticilerine de eğitimler verdik.

Sen de Gel Derneği de var. Bu derneğe ne-den ihtiyaç duyuldu? Amacı ne?

Bir gün Eminönü’nde TOG’ un ofi sindeyim. Kapıdan içeri Afrikalı, yerel kıyafetli 2 adam girdi. Gambia’dan geliyorlarmış. Dünya Bankası’ndan kadın ve çocukla-

Sayfa: 8 Sayfa: 9

Page 6: Aralik dergi

HAYATIN İÇİNDEN DÜNYADAN

rın gelişi üzerine oluşturdukları bir proje için fon bulmuş-lar. İnternetten bizi bulmuşlar ve işbirliği yapmak iste-diklerini söylediler.1,5 ay sonra Gambia’daydım. Gittim ve köyleri gezdim. 1.8 milyon nüfuslu bir Batı Afrika ül-kesi. Daha önce adını bile bilmiyordum. Açlığın ne de-mek olduğunu, yoksulluğun ne demek olduğunu, insan-ların bu açlık içinde ne kadar sevgi dolu olduğunu da, kadınların bir İslam ülkesinde ne kadar güçlü olduğunu da gördüm. Köyde toplanmışlar, erkekler lafı uzatınca kadın erkeği omuzundan çekip susturuyor. Sen de Gel Derneği’ni de 1.5 sene önce böyle kurduk. Ve 40 -50 bin insanın yaşamında fark yaratacak projeler hayata ge-çirdik; balıkçılık, tavukçuluk, hayvancılık üzerine… Her 4–6 ayda bir bizden gönüllü bir proje koordinatörü gidi-yor, 4- 5 ay süreyle Projelerin gözetimini yapıyor. Yerel

koordinatörlerimiz de var. 4 yerel, 1’i Türkiye’den… Dı-şişleri Bakanlığı TİKA ( Türk işbirliği koordinasyon ajan-sı) beğendi ve destek verdi. Düzenli rapor veriyoruz ve başka ülkelerde de işbirliği yapacağız.

Siz ne iş yapıyorsunuz İbrahim Bey?

Ben bir sosyal dilenciyim. Sınır tanımayan biriyim. Dünya için bir şeyler yapmak önemli benim için. Sosyal ve ekonomik yaşamda dünyada sınırlar ötesi, insanla-rın yaşamlarını sürdürebilmesini sağlayan projeler ha-yata geçirelim sosyal dilencilikle.

Önümüzdeki 70 yıl için planlarım var diyor 69 yaşın-daki İbrahim Bey.

Emeklilik nedir diye sordum? Güldü ve:

Benim bildiğim bir konu değil ve sözlüğümde yok.

İşler ortadan kalkıyor, oysa çalışılması gereken bir gelecek hala var. Sorun şu; işin geleceği nedir? bu ko-nuda ne yapabiliriz? İşte birkaç fi kir.

İşin Geleceği : Gelişen Trendler

İş, her zaman diğer insanların ne istediği ve neye ih-tiyaçları olduğuyla ve sonra bu arzuları tatmin etmek için pratik çözümleri yaratmakla ilgili olacaktır. İşin ya-pıldığına dair temel varsayımımız, bir şeyin değişmesi-dir. O belirlenmiş bir yer ya da programla ya da özenli ve dolu bir aktiviteyle ilgilenmez. Giderek bu fi kre her yerde, her zaman rastlanabiliyor.

İş, oyun ve profesyonel gelişim arasındaki ayrımda

bir bulanıklaşma var. Verimliliği ölçtüğümüz yöntem-ler, harcanan zamana daha az, fi kirlerin değerine ve ürünün kalitesine daha çok odaklanıyor. İnsanlar, ay-nı zamanda iyi bir iş kotarıldığının ayırdına daha iyi varacaklardır.

Eski model iş, muazzam bir tahmin edilebilirlik sevi-yesi sunmaktaydı. Eski çağlarda insanlar iş güvenliği duygusuna sahiplerdi ve aylık bazda ne kadar kaza-nacaklarını biliyorlardı. Bu insanlara büyük miktarlarda borcu sürdürebilme imkanı veren bir güven duygusu sağladı. Tüketim ekonomisi yarım yüzyıldan fazla bir süre bu sistemden beslendi. Bölge bazlı ve geleneksel işler pek tabii ki var olmaya devam edecek, fakat eko-

nominin genelinden aldıkları pay daha küçük olacak.İşyerleri için yeni trendler önemli miktarda daha az ke-

sinliğe sahip. Biz hepimiz ekonomik güvenlik kaynakla-rımızı yeniden düşünmek, yeniden tanımlamak ve ge-nişletmek zorundayız. İnsanlar daha geniş kapsamlı yetenekler geliştirdikleri kadar çok, çabuk toparlanabi-len ve değişimlere adapte olabilen insanlar olacaklar.

Son olarak, insanların fi ziksel anlamda gerçekten ne-ye ihtiyaçları olduğunu yeniden tanımlamalarını ve ih-tiyaçlarını karşılamanın daha iyi yollarını bulacakları-nı ümit edebiliriz. Bu halihazırda sahip olduğumuz var-lıkların daha akılcı kullanılmasını ve paylaşımı içerir. İş çevreleri aynısını yapıyor. Sonuç, ekonomik verim-lilik ve insani değerler arasında ihtiyaç duyulan denge-yi sağlayan bir ekonomi olabilir.

Çok görevli kariyerler

Hücre Memleketinden Kaçış (Berkley Trade, 2010) kitabında kariyer koçu Pamela Slim şirket çalışanları-nı yeni iş fi kirlerini denemek için bir “ek iş” edinmele-ri konusunda cesaretlendirir. O aynı zamanda bir yan gelire sahip olmayı, işini kaybetme durumunda bir ye-dek plan olarak tavsiye eder. Bu strateji sadece şirket çalışanları için değil, Slim “bu aynı zamanda değiş-ken piyasalardan ve düşük satışlardan etkilenen kü-çük işletme sahipleri için de harika bir yedek plan ola-bilir” demektedir.

O, ideal bir ek işin yapılabilir, zevkli, hızlı nakit yaratan ve ciddi bir yatırım gerektirmeyen para eden bir aktivi-te olduğunu söylüyor. Bunun kapsamına aldığı örnek işler Web tasarımı, masaj, vergi beyannamesi hazırla-ma, fotoğrafçılık ve kişisel gelişim gibi işler.

İnsanların yeteneklerini sürdürmeleri ve geliştirmele-ri için yeni model, eşzamanlı çoklu kariyer başlatmak. Bu ortamda, öğrenme yeteneği ölüm-kalım meselesi-dir. Eğitim asla bitmez ve çalışma ile öğrenme arasın-daki çizgi gittikçe daha da bulanıklaşıyor.

Sonuç Odaklı İşyeri Ortamı

Toplantıların isteğe bağlı olduğu bir ofi s hayal edin. Hiç kimse geçen hafta kaç saat çalıştığı hakkında ko-nuşmuyor. İnsanlar sınırsız tatile ve ücretli izine sahip-ler. İş tamamıyla bireysel ihtiyaçlar ve tercihlere daya-nılarak, her zaman ve her yerde yapılıyor. Son olarak, her kademeden çalışan durup hiçbir şey yapmayarak kendi zamanlarını, müşterilerinin zamanlarını veya şir-ketin zamanını ziyan etmek için yüreklendiriliyorlar.

Fakat bir tuzak var: Kaliteli iş, zamanında ve bütçe dahilinde tamamlanmalı.

Radikal bir ütopya gibi mi geliyor? Bütün bunlar, Best Buy ‘ın insan kaynakları yöneticiliğini yaparken Cali Ressler ve Jody Thompson ‘ın öncülüğünü yaptıkları So-nuç Odaklı İş Ortamı (ROWE) ‘nın temel prensipleridir.

“Hedefl e yönetim”, Ressler ve Thompson ‘ın yazdık-ları kitap İş Neden Yetersiz ve Nasıl Çözülür ile yeni bir boyut kazandı (Portfolio, 2008).

Ressler ve Thompson ‘a göre, Best Buy ‘ın genel mü-dürlüğü, beş yıldan biraz fazla bir süre önce ROWE ‘un ilk uygulandığı yerlerden biri idi. Gap Outlet, Vals-par ve birkaç Minneapolis merkezli belediye kuruluşu da bu stratejiyi uyguladı. Bugün, 10.000 işçi bir tür RO-WE sisteminde çalışmaktadır.

Çalışanlar daha kısa süre çalıştıklarını bile bilmiyor-lar (artık saatleri saymıyorlar), fakat uygulamayı be-nimseyen fi rmalar sıklıkla verimlilikte önemli ilerleme-ler gösterdi.

Ortak Çalışma

Artık, evde yalnız çalışma veya daha büyük bir ofi -sin parçası olarak çalışmadan fazla alternatifl er var. Ortak çalışma alanları, insanların bir araya gelebildik-leri, yeni kurulmuş şirketlerin ofi s benzeri ortamları ve-ya bilgisayar bağlantısı aracılığıyla paylaşılmış çalış-ma tesisleridir.

Wilmington ‘dan bir ortak çalışma alanı olan The co-IN Loft ‘un kurucusu Wes Garnett, bana “Biz, insanla-ra sahip olmadıkları alan ve fırsatı sunuyoruz.” dedi.

Geleneksel anlamda ofi s açmak pahalı bir fi kir ola-bilir; yıllık kiralar, yenileme maliyetleri, aylık faturalar. “[Aylık] 200 $ ‘a, sunum araçları, bir konferans odası ve çalışmanız için tahsis edilmiş bir alan.” Ve coIN Loft na-diren yer ihtiyacı olanlar için günlük fi yatlarda sunuyor.

Garnett ‘e göre, daha çok insan “fi kirler ve girişimci-lik eğilimleri olan kişilerin topluluk merkezi” olarak or-tak çalışma alanlarına gidiyor. Garnett, ortak çalışma alanlarının insanlara doğal ağlar geliştirmeleri ve pro-jeler üzerine fi kir alışverişine imkan yaratan bir fi ziksel yakınlık sağladığını belirtiyor.

Philadelphia, Independent Hall ‘un şiarı; “Biz hepimiz biliyoruz ki, beraber, yalnız olduğumuzdan daha mut-lu ve verimliyiz.”

Ortak çalışma vizeleri insanlara ABD genelinde 200, diğer ülkelerde üç düzine kadar seçenek arasından se-çim yapma olanağı tanıyor.

DÜNYADAN

MESLEKSİZGELECEKTEİŞ HAYATI

“THE FUTURIST” DERGİSİ

YAZAR: JAMES H. LEE

Sayfa: 10 Sayfa: 11

Page 7: Aralik dergi

ARAŞTIRMA ARAŞTIRMA

26-35 yaş arası öğrenci olmayan Kariyer.net üye-lerine, “kariyer” kavramını nasıl algıladıkları ile il-gili sorular yönelttik. Bu araştırmanın yapılmasında işbirliği yapan Kariyer.net Ekibi’ne teşekkür ederiz.

9500 kişiye erişimle gerçekleşen anket sonuçlarımız:Şu an yaptığınız iş, çocukken hayalini kurduğu-

nuz işten uzak mı? İstediğiniz / sevdiğiniz işi mi yapıyorsunuz?Katılımcıların % 60- 65’i bu soruya hayalindeki işten

uzak bir iş yaptığı veya sevdiği bir işi yapmadığı konu-sunda evet cevabı vermiş.. Aslında bu da; meslek seçi-minin ne denli bilinçsizce yapıldığının, meslek seçimin-den ziyade bir an önce “ne iş olursa yaparım” mantığı-nın da önemli bir göstergesi.

İstediğiniz alanda mı eğitim aldınız?

Sorumuza da 2 kişiden biri hayır cevabı veriyor. Bu sonuç; hızla açılan özel üniversitelerin, iş ve istihdam yaratma sorumluluğunu taşımadan ve maalesef sade-ce para kaygısı ile açılan ve gereksiz bölümlerin varlı-

ğına dikkat çekiyor. Aynı zamanda bazı meslek grupla-rının hala Türkiye’de yeterince itibar görmemesinin, uz-manlaşmanın öneminin farkına varılmamasının da …

Kariyer sizce en çok ne demektir?

% 64 ile başarı anahtar kelime olarak seçilmiş. Un-van ve meslek diyenlerin oranı ise % 18 ila maddi ka-zançla aynı oranda çıkmış. Birçok kişinin profesyonel hayattan ayrılıp, kendi işini yapma isteğiyle de birebir örtüşüyor. Zira, insanlar yaptıkları işte kendilerini ger-çekleştirmek istiyorlar.

Meslek seçimimde aileniz/ öğretmenleriniz et-kili oldu mu?

Y kuşağı gençlerinin ailelerinin, onların meslek seçi-minde bizim kuşağa kıyasla eskisi kadar etkili olmadı-ğını söyleyebiliriz.

% 54,3- Hayır, etkili olmadılar.% 26,9- Evet, biraz etkili oldular.% 18,8 –Evet, çok etkili oldular.

Emeklilik için plan yapıyor musunuz?

Katılımcıların % 73’e yakını “Hayır, çok erken” cevabı verdi. Yeni Sosyal Güvenlik Yasası da sanırız bu pla-nın çok erken olduğunu söylüyor. Zira 60-65 yaşından önce emekli olmak pek de mümkün değil.

Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz:

Başak Tecer Danışmanlık ile birlikte gerçekleş-tirdiğimiz özel anket çalışmasında, 26-35 yaş ara-sı öğrenci olmayan Kariyer.net üyelerine, “kari-yer” kavramını nasıl algıladıkları ile ilgili sorular yönelttik. 9 bin 500 kişiden yanıt aldığımız anke-timiz, bu önemli katılım rakamıyla ülkemiz için de önemli veriler ortaya koyuyor.

Ülkemizde meslek seçimi ve kariyer konusuna ge-

niş açıdan bakacak olursak; uzun yıllardan bu ya-

na gençlerin ve üniversite mezunlarının işsizlik ora-

nı çok yüksek. Ama diğer yandan özel sektör, özel-

likle ara pozisyon dediğimiz tekniker-operatör-tek-

nisyen görevlerine nitelikli eleman bulamıyor. Hat-

ta bu yüzden çok önemli verim kayıpları yaşıyor. Ni-

telikli personel açığı, özellikle son yıllarda ivme ka-

zanan üretim sektöründe ve hızlı gelişen sağlık, bi-

lişim, perakende gibi sektörlerde daha net bir şekil-

de, hemen her pozisyonda hissediliyor. Bu sektör-

lerin gelişim hızı, nitelikli personel yetişme hızından

daha yüksek. Birçok şirket, yeni mezunları işe alıp

çok büyük eğitim bütçeleriyle mesleki eğitim verme

yoluna gidiyor. Bu noktada da gözler eğitim sistemi-

mize çevriliyor. Gençlerin doğru yönlendirilmesi çok

çok önemli.

İşte mutluluk önemli

İş, insanın yaşamının çok önemli ve temel bölüm-

lerinden biri. Özel yaşamında mutlu olmayan bir in-

sanın iş yaşamında tüm potansiyelini ortaya koyma-

sı nasıl zorlaşıyorsa, iş yaşamında potansiyelini ge-

rektiği gibi değerlendiremeyen, doğasının dışında

davranan bir kişinin de özel yaşamında mutlu olma-

sı o kadar zorlaşıyor. Bu durum hem bireyler olarak

bizlerin yaşam kalitesi hem de geniş çerçevede eko-

nomimiz adına çok büyük kayıplara sebep oluyor.

Kariyer planlama kendini tanımakla başlıyor

Kariyer planlama, öncelikle kişinin kendini tanıma-

sıyla başlıyor. Daha sonra ülkenin gerçeklerini, uyun

iş alanlarını değerlendirilerek oluşturulacak gerçek-

çi hedefler ile doğru eğitime yönlenmek önemli. Ül-

kemizde böylesi pürüzsüz bir süreci gerçekleştirme-

nin oldukça zor olduğu doğru ama böylece kişi ideal

olarak kendi doğasına uygun, sürdürülebilir bir alan-

da uzmanlaşmaya, deneyim kazanmaya başlayabi-

lir. Bundan sonrasının ise yine adım adım ilerlenen,

eğitimin ve gelişimin asla durmadığı bir süreç oldu-

ğunu da unutmamak gerek.

işbirliği ilekariyer algısıaraştırmasonuçları

İşte mutlu olmanın sırrı sizce en çok hangisidir?

% 47.8 –Huzurlu çalışmak

% 21,2 –Kendini ifade etmek, yaratıcılık

% 20- Gelişmek öğrenmek

% 8,6- Çok para kazanmak

% 2,4 – Yönetici olmak

İş hayatında başarılı olmak için sizce en önem-li beceri hangisi?

İyi bir iletişimci olmanın en önemli faktör olduğu so-nucu, Y kuşağının bu kavrama ne denli önem verdi-ğinin de bir göstergesi.

İletişim : 56,1%İkna : 9,8%Çevre : 15,2%Teknik beceri : 18,8%

Sayfa: 12 Sayfa: 13

Page 8: Aralik dergi

SIRADIŞI

Turkcell Kardelenler sayfasında videosunu seyrettim ve çok etkilendim. Tam anlamıyla bir başarı hikâyesi Sebahat. Hiçbir şeyin imkânsız olmadığına inanıyor.

Sebahat Ucal 25 yaşında, Elazığ’lı, 4 kar-deşler. Finlandiya’da University of Eastern Finland’da doktora yapıyor. 5 yaşındayken İstanbul’a gelmişler.

İlk ve ortaokulu İstanbul Pendik’te okumuş. Hayalinde doktor olmak varmış. Kimya okumuş, yaptığı işten çok memnun, çünkü her zaman

yeni bir şeyler yapmayı hayal etmiş.Geçirdiği bir rahatsızlık sonucu, ilk sene

üniversitede istediği bölüme girememiş, ama yılmamış. Maddi durumlarının iyi olmaması, okumasına engel olmamış. Üniversiteyi okur-ken aynı zamanda part time çalışmış.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kütüphanesi’nde tanıştığı Sevgi Hanım’ın eğitim hayatına katkısı çok büyük olmuş. Lise haya-tında almaya başladığı Turkcell’in Kardelenler Bursu üniversitede de devam etmiş.

“Keşfetmek ve insanlara

yardım etmekhep tutkum

oldu”oldu”oldu”

“Keşfetmek ve “Keşfetmek ve insanlarainsanlara

yardım etmekyardım etmekhep tutkumhep tutkum

oldu”oldu”

İMKANSIZ DİYE BİRŞEY YOKTUR...

SEBAHAT UÇAL

BİR ÇOCUK GÖZÜNDEN BİR GENÇ GÖZÜNDEN

Lara, 10 yaşında. Beykoz Doğa Koleji öğrencisi. 7 yaşından bu yana piyano dersi alıyor. Arkadaşıyla ti-yatro oyunu yazıyor. Müziğe ve tiyatroya ilgisi yüksek. Sanatçı olmak konusunda kendinden emin bir ses to-nuyla konuştu. Galatarasaylıyım derken sesi birden heyecanlandı. Kariyer ve gelecek planlarını sorduk:

Ben oyuncu ya da müzisyen olacağım. Çünkü ben müziği seviyorum, tiyatro yaparken de eğleniyorum. Okulda tiyatro dersi alıyorum. Arkadaşımla birlikte eğ-lencesine komedi oyunu yazıyoruz. Tiyatroculardan Öz-

ge Özberk’in oynayışını beğeniyorum. Kariyer, yaşa-yarak eğleneceğin ve öğreneceğin bir meslektir. Sev-diğimiz işi yapmazsak sıkılırız. Sıkılınca eğlenemez-sin, işin ayrıcalıklarını öğrenemezsin.

Müzik çalarken Mozart’ı daha çok seviniyorum. Dü-şünerek yazmış gibi, onu daha net buluyorum.

Müzisyen olmak için konservatura gideceğim. Mic-hael Jackson gibi unutulmamak, anılmak isterim. Bu yüzden çok çalışmam lazım.

“Michael Jackson,gibi anılmak,hatırlanmak

isterim”

“Gelecekte dünyanın en iyiiş kadınlarından biri olacağım”

“Gelecekte dünyanın en iyiiş kadınlarından biri olacağım”

BİR GENÇ GÖZÜNDEN

LARA BALLIBABA- DOĞA KOLEJİ ÖĞRENCİSİ

LARA BALLIBABA

BAŞAK BİLGİÇ

Başak, 19 yaşında. Özyeğin Üni-versitesi Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret bölümü öğrencisi. Projeleri yönetmeyi, sosyal sorumluluğa katkıda bulunmayı, kendini geliştirebileceğine inandığı yarışmalara katılmayı; boş zamanlarında ise yazı yazmayı çok seviyor. Geleceğin iş dünyasında ol-duğu kadar edebiyatta da iddialı. Şu anda öğrenim gördüğü üniversitede ‘Hayatının Oyunu’ isimli yarışmadan elde ettiği birincilik ödülü olan tam bursla okuyor. Daha lise yıllarınday-

ken Doğa Koleji t-MBA Projesi’nde yer alarak birçok büyük işadamı ile tanışma fırsatı yakalamış, iş teklifi bile almış.

Başak’a kariyer hayallerini sordu-ğumuzda küçüklüğünden başlayarak anlatıyor;

İsmimi dayım ileride iş hayatında ad-soyadı, imzası marka değeri taşısın dü-şüncesiyle koymuş. Ne olmak istediğimi sorduklarında ufacıkken bile, iş kadını olacağım derdim ve ofi simden, giyimime, ajandamın rengine kadar anlatırdım. Her

şeyim planlıydı anlayacağınız, şimdi ise tek cümle ile anlatıyorum hedefi mi; uluslararası alanda bir iş kadını olmak diyorum ve geleceğimi parlak görüyorum. Kendim-deki bu farkındalıkta ve hedefl erimin temellenmesinde liseyi okuduğum Doğa Okullarında uygulanan t-MBA sisteminin ciddi katkısı oldu. Bu sistemin içerisinde iş dünyasını çok yakından tanıma fırsatı buldum, staj yaptım ve yaşıtlarımın elde edemeyeceği bir network oluşturdum. Hüsnü Özyeğin, Süreyya Ciliv, Adnan Bali, Serpil Timuray, Turgay Durak, Agah Uğur gibi iş dünya-sının önde gelen isimleriyle görüşme, beraber çalışma fırsatı buldum.Hayatımın dönüm noktası diye anlattı-ğım Ahmet Nazif Zorlu ile görüşmem sonunda ondan

geleceğe yönelik iş teklifi aldım. Annem ve babamın bana dünya görüşü katan ve her zaman destekleyen yetiştirme tarzıyla farkımı yarattığıma inanıyorum, onlar bana insan olmayı, duyarlılığı öğretti her şeyden önce.

‘’ Kariyer” gelmek istediğiniz noktaya ulaşma yolu-nuzdur. İnsanoğlunun benliği gereği her zaman daha iyiye ulaşma güdüsü bize yaşam boyu öğrenmeyi aşılar. Bu doğrultuda kariyerin sonu olduğuna inanmıyorum. Emeklilik ise; yıllarca yorulan bedenimizi ve zihnimizi dinlendirmek için geçilen bir eşiktir ve bu andan son-ra bireyin kendine yönelmesi beklenir. Sanıyorum ki; olgunluğun ve yaşanmışlıkların getirdiği tecrübelerle yaşamda geçirilen keyifl i dönemlerden biridir emeklilik.

Sayfa: 14 Sayfa: 15

Page 9: Aralik dergi

SIRADIŞI

Okul hayatından bahseder misin bize?

Her zaman başarılı bir öğrenciydim. Not almak sadece başarı göstergesi değildi. Öğrenmek için çalışıyordum. Ben okumazsam kardeşlerime ve benden sonraki küçük aile fertlerime doğru bir örnek olamam demiştim içimden. Keşfetmek ve insanlara yardım etmek hep tutkum oldu.

Annem ve babam ilkokul mezunu olmasına rağmen her zaman beni desteklediler. Süper lisede okudum. Çünkü dil öğrenmek benim için çok önemliydi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile 15-16 yaşlarındayken irtibat halindeydim. Kütüphanelerinden kitap ödünç alıyor ve okuyordum. O sırada Sevgi Hanım ile tanıştım ve onlar bana dershane için burs ayarladılar.

Zaman zaman okuyamayacağım paniğine kapıldım. Moralimin çok bozuk olduğu zamanları biliyorum. Stresim maalesef fizyolojime de yansıdı.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği aracılığıyla bu dönemde Turkcell’in Kardelenler bursunu almaya baş-ladım. Okuma kararlılığım onları çok etkiledi.

Üniversiteye hazırlanırken nasıl planlama yapıyordun?

Çevremi hep gözlemlerdim okurken, arkadaşlarımın boşa vakit harcadıklarına şahit oluyordum. Sigara iç-me gibi, okulu kırma gibi kötü alışkanlıkları vardı. Ben çok çalışıyordum ve ders çalışmaya konsantre olup, odaklanıyordum. Bugün yapmam gereken her ne ise hiç ertelemezdim.

Hangi bölümü okuyabileceğim konusunda araştırmalar yaptım. Kimya bence üretmekti. Bu da bana uygundu. Laboratuvardaki beyaz önlüğe hayranlıkla bakıyordum ve o önlüğü giymek istiyorum derdim kendi kendime.

İlk sene kazanamadın?Peki burs ne oldu bu durumda?

Evet, ben bunu tahmin ediyordum ve ailem anlayışla karşıladı. İkinci yıl kimya bölümünü kazandım Sakarya Üniversitesi’nde. Yatay geçişle İstanbul Üniversitesi Kimya Bölümü’ne geçtim.

Kardelen Bursu da kesilmedi. Kazandığım ertesi yıl devam etti.

Yurtdışında üniversiteye geçişin nasıl oldu? Neden yurtdışı?

Erasmus kanalıyla oldu. İsveç’te Umeå Üniversitesi’ni buldum… Mail attım. Gelen cevap olumluydu. Sınavları geçtim ve 4. Sınıfta Umea Üniversitesi’ne geçtim. Pro-jemi bitirip, mezun oldum. Finlandiya’da burslu, yüksek lisans veren bugünkü okulumu buldum ve kabul edildim. Uygulama yapma fırsatı bulmak için yurtdışını seçtim. Türkiye ile bu bağlamda büyük fark var.

İyi bir kariyer ne demektir?

Hayallerini gerçekleştirebilmektir. Pes etmeden iste-diğiniz hayal ettiğiniz yolda ilerlemekle elde edeceğiniz bir şeydir.

Sayfa: 16

Page 10: Aralik dergi

SORU: Küçükken ne olmak isterdiniz?Meslek seçiminde sizce hangi kriterler önemlidir?Kendi kariyer yolculuğunuzda kararları nasıl verdiniz?

“Seçilen meslekle, kişinin özellikleri veilgi alanları örtüşmeli”

Gerek çocukluğumda ge-rekse yetişkin olduğum dö-nemlerde, insan ilişkilerim hep çok iyiydi. Yeni arka-daşlar edinmek ve yeni çevrelerle iletişim kurmak benim için hep keyifl i ve merak uyandıran deney-lerdi. Hangi çevrede olur-sam olayım, utanıp, sıkıl-dığımı ve çekingen kaldı-ğımı neredeyse hiç hatır-lamıyorum. Girişkenlik ve

iletişim yeteneğimin yanında bir de haksızlıklara karşı mücadeleci yanım, meslek seçimimde beni hep hukuk okumaya doğru itti. Ailemin de desteği vardı kuşkusuz, her eve bir doktor bir de avukat gerekir derlerdi. Lise çağlarında makale okumak, onları incelemek ve analiz yaparak sonuca ulaşmak beni heyecanlandırıyor, top-luluk önünde göz önünde olmak ise ayrı bir keyif ve-riyordu. Tüm bu kriterleri birleştirince en uygun seçe-neğin hukuk olduğuna ben de ikna olmuştum. Gelge-lelim, üniversiteye hazırlanan her Türk genci gibi ben de onlarca tercih yapmak zorunda kalmış ve puan sı-ralamasına göre de hukuk, işletme fakültesinin altın-da kalınca birdenbire kendimi ‘’işletmeci’’ adayı ola-rak buluvermiştim.

Yıllar geçti ve ben şimdi, belki de en çok mutlu oldu-ğum işi yapıyorum: Bir kurumun en stratejik kararları alınırken, yapılacak insan yatırımına yön veriyorum. Hukuk sevdamdan ise hiç vazgeçmedim, özel ilgim sa-yesinde işimin en önemli parçası olan hukuki süreçle-re hakim oldukça, insan kaynakları süreçleri için daha faydalı olduğumu düşünüyorum.

Kendi kariyer yolculuğumdan örnek vererek söyle-mek gerekirse, meslek seçimindeki en önemli kriterin, seçilecek meslekle kişinin özelliklerinin ve ilgi alanla-rının örtüşmesi gerektiğini düşünüyorum.

Özellikle lise çağındaki gençlere, biz profesyonelle-rin aktarması gereken en önemli bilginin de bu olduğu-nu hep savunuyorum. Gençlerin, meslekleri iyice tanı-madan, hangi mesleğin nerede çalıştığını, ne iş yap-

tığını yakından incelemeden ve o işi yapan profesyo-nellerden dinlemeden üniversite tercihleri yapmaları-na çok üzülüyorum. Zira üniversitelerin kariyer günle-rinde yaptığımız konuşmalar ve kurumları anlatmamı-zın mesleğini seçmiş bir genç için artık çok geç oldu-ğunu düşünüyorum.

İşim gereği, her yıl üniversitelerden yeni mezun, yüz-lerce donanımlı gençle tanışıyorum. Bazılarının ken-di hırslarına ve kişisel özelliklerine hiç uygun olmayan meslekler seçtiklerini gördükçe, kendime bir sosyal so-rumluluk olarak liseli gençleri bilgilendirme görevi ver-dim. Başta, liseyi bitirecek kendi kızım ve onun arka-daşları olmak üzere tüm liselilere, dilimin döndüğünce ve gücümün yettiğince, meslekleri ve iş hayatında bu mesleklerinin ne anlama geldiklerini anlatmak istiyorum.

“Tutkuyla yapılan işte başarısız olmak, imkansızdır”

Ortaokula gidene ka-dar 3 ‘ü kız 21 çocuğun yaşadığı bir apartmanda oturdum. Bu grubun ortak oyunları sokakta oynanan koşmalı, tırmanmalı, atla-malı, zıplamalı veya top ile oynanan oyunlardı. Bu oyunlara katılabilmek he-le kazanabilmek için fi zik-sel gücün yanında, daya-nıklılık yani bu performan-sı uzun süre devam etti-rebilmek ve yılmamak gerekiyordu. Bu yüzden biz kız-lar, erkeklerin önüne geçebilmek için fi ziksel gücümü-zün yetmediği yerlerde aklımızı kullanarak bugün stra-teji diyebileceğim yöntemler bulur ve büyük bir işbirliği içerisinde bunları uygulardık. O günlerin beni ileride-ki iş hayatına hazırlayan önemli etkileri olduğunu dü-şünüyorum. O yaşlarda tam olarak ne olmak istediği-mi bilmiyordum ama insanlara yardımcı olacak, onla-rı mutlu edecek bir şeyler yapmaktan hoşlanıyordum. Çok çalışıp zihinsel ve fi ziksel kapasitemi zorladığım-da birçok engeli aşabileceğimi sokakta oynadığımız oyunlardan öğrenmiştim.

İş hayatında da ilk günden itibaren buna inandım. “Uzun vadeli bakmanın”, “sabırlı,” “planlı” olmanın, “is-

ARZU SARAÇDeva Holding

İK ve Gelişim Direktörü

ELA KULANYARDoğuş Otomotiv

İK ve Süreç YönetimiDirektörü

UZMANA SORDUKUZMANA SORDUK

tersem sonuna kadar gidebilirim” ve “bunu başarabili-rim” güveninin kariyer yolunda ilerlerken çok değerli ol-duğuna inanıyorum.

Meslek seçerken, insanın kendi ilgi alanı, yapmaktan zevk aldığı şeyler ve mevcut kapasitesi hakkında far-kında olmasının önemli kriterler olarak değerlendirilebi-leceğini düşünüyorum. Bunların bilincinde olmak yaptı-ğınız işten keyif almanızı, bu keyfi n tutkuya dönüşme-sini sağlar. Bence tutkuyla yapılan bir işin de başarısız olması imkânsızdır. Kendi kariyer yolculuğumda, temel değişimlerle ilgili kararları pek ben verdim sayılmaz. Üni-versiteyi bitirdikten 15 gün sonra bir gazete ilanına mü-racaatım ile başlayan bu yolculuk halen devam ediyor. İlk işim, tamamen kendi seçimim idi. Ama sonrasında-ki görevler teklif edildi, ben de alternatifl er arasında bir tercih yaparak seçim hakkımı kullandım. En önemli de-ğişim ise satıştan, insan kaynaklarına geçişim idi, bu da tamamen başarılı bir proje çalışması sonrasında yöneti-min kararı ile oldu. Bırakın bana seçim hakkı sunulma-sı, bilgi verilmesi bile unutulmuştu. İnanılmaz ama ger-çek, atandığım görevi çalışma arkadaşlarım beni tebrik edince öğrendim. Neyse ki bugün düşündüğümde iyi ki de olmuş diyorum. Tabii şanslı olduğumu da düşünüyo-rum, o keyif aldığım, insana yakın olma duygusunu ya-şayacağım tesadüfl er karşıma çıkmasa idi bugün tutku ile bağlı olduğum bir işim olmazdı.

Uygun bir kariyer yolu için ne istediğini ve keyif almayı bilmek, bulana kadar araştırmak ve çok çalışmak önemli ama tesadüfl eri de, mucizeler, olarak değerlendirip göz ardı etmemek, umudu kaybetmemek gerek.

“Büyüklerin mentorluğu da meslekseçiminde bazen etkilidir”

Küçüklüğümde 6 yıl bale yaptım. Çok da severek ve isteyerek devam ettim. Ha-yalimde profesyonel balerin olmak vardı. Ancak bu iste-ğimden ailemin yönlendirme-siyle vazgeçtim. Meslek se-çiminde birçok kriter rol oy-nuyor. Öncelikle devam et-tiğiniz okulun etkisi ve son-rasında ilgi alanlarınız ve başarılı olduğunuz yetkin-likler sizi bu seçimde yön-

lendiriyor. Bu sırada yanınızda size yön gösteren bir büyüğünüz varsa onun da mentorluğu etkili oluyor. Be-nim meslek seçimim üniversite ve master yaparken şe-killendi. Üniversite 3. Sınıftan itibaren ilerlemek istedi-ğim alan netleşmişti. Boğaziçi Üniversitesi’nde Psiko-loji bölümünde okuyordum. 3. Sınıfta seçmeli ders ola-rak İnsan Kaynakları dersi aldım ve bu doğrultuda iler-lemeye karar verdim. Üniversiteden mezun olduktan sonra New York Üniversitesi’nde Organizasyonel Psi-koloji üzerine master yaptım ve sonrasında insan kay-nakları alanında çalışmaya başladım.

“Kurumsallık, hızlı gelişim ve kariyerplanlaması meslek seçimimde etkili oldu”

Büyüklerin bana bir şey-leri yaptırma gücüne kar-şı içten içe itirazım vardı. Bu yüzden sözümü dinle-teceğim, insanları yöne-tebileceğim hangi meslek olursa onu yapmak arzu-sunu duyardım. Doktora gi-dince “hah tamam dokto-run her dediğini dinlemek ve yapmak zorundaysam doktor olmalıyım” derdim, “yok yok polisleri daha çok kişi dinliyor ve her dediklerini yapıyor” dediğimde ise po-lis olmak isterdim ama gökyüzünde tüm dünyayı tepe-den seyreden uçakları görünce de havada süzülebilme mucizesini gerçekleştiren bir mühendis olmak isterdim.

Meslek seçimi üniversite giriş aşamasında ve me-zuniyet sonrasında olmak üzere iki aşamadan oluşur.

Birinci aşamada kendimize üç soru sormamız gerekir; Sevdiğimiz ve çalışırken keyif alacağımız iş nedir?Ülkemiz sınav sistemine göre sevdiğimiz işi yapmamı-

zı sağlayacak öğrenim için ödeyeceğimiz bedel nedir?Bu bedeli ödemeyi göze alıyor muyuz?İkinci aşama da ise daha fazla soru karşımıza çıkar;

Hangi sektörde çalışmalıyım? Gelecekte büyüyecek olan sektörler hangileri? Bu sektörlerde çalışmak ister miyim?

Ülkemde ekonomiyi yöneten gücün çalışmak istedi-ğim sektöre yönelik vizyonu nedir? Öncelik ve destek verdiği sektörler ve bu sektörlerde ihtiyaç duyulan kad-rolar nelerdir? (Son günlerde sağlık ve sigorta sektö-ründe olduğu gibi) Çalışmak istediğim Kurumun vizyo-nu yani büyük hedefi nedir?

MELİS ASLANAĞI Aksigorta İK Genel Müdür

Yardımcısı

NUR MALKOÇ ÖZ Artısöz Eğitim ve

Danışmanlık

Kariyer yolculuğuna uzun va-deli bakıp, sabırlı ve planlı olmak ve

ben yapabilirim demek önemli.

Sayfa: 18 Sayfa: 19

Page 11: Aralik dergi

UZMANA SORDUKNE DEDİLER

Benim kişisel vizyonuma uygun mu? Kurumda üstlen-mek istediğim işle ilgili kurumun kariyer planı nedir? Kuru-mun kariyer planı ile benim kariyer planım örtüşüyor mu?

İleriki dönemde kariyer planımda oluşabilecek zorluk-lar konusunda aynı sektörde alternatif çözümler ürete-bilecek miyim?

Üniversiteden mezun olmuş veya iş değiştirmek is-teyen her çalışanın kendi kariyerinin kontrolünü elinde tutabilmesi için bu soruları sorması ve buna göre mes-leğini, çalışacağı kurumu seçmesi başarılı bir kariyerin ilk adımıdır. En önemli gücümüz olan seçme özgürlü-ğümüzün bu aşamada doğru kullanılması ileriye dönük yaşam kalitemizi arttıracak ve bu seçime bağlı yapaca-ğımız diğer seçimlerin de doğru olmasını sağlayacaktır.

Kariyer yolculuğumun 29 yıl önce başladığını düşünür-sek o dönem ve şartlar içinde bu soruların hepsini kendi-me sorduğumu söyleyemeyeceğim. Ama ilk seçme öz-gürlüğümü kurumsal olduğu, hızlı gelişeceğine inandı-ğım ve kariyer planlaması yapabileceğim için Bankacı-lık sektöründe kullandım. Hazine bölümünde çalışmam ise şanstı. Sektörde hazine bölümü yeni kuruluyordu, daha önce bu işi yapmış ve bilen çalışanlar yoktu. Bu durum kariyerimde hızlı ilerleme, sürekli yenilik ve de-ğişimi yaşamama neden oldu. Kariyer ve şans arasın-da bağ var mı derseniz “evet” derim ancak aynı şans-lı durum tüm hazine çalışanları için geçerliyken çok azı bunu kariyerin en üst basamağına taşıyabildi.

Ben meslek hayatında kendini gerçekleştirmiş mutlu çalışanlardan biriyim.

“Kişilik yapısı başarıda önemli”

Kariyer yolculuğumuz as-lında çok küçük yaşlarda başlar. Gördüğümüz bir fi lm, okuduğumuz bir roman bizi etkisi altına alır. Roman veya fi lmin kahramanının yerine kendimizi koyar, onun yap-tığı mesleği yapmaya karar veririz. İlkokulda Öğretmeni-nize aşık olup öğretmen ol-maya karar vermek de sık görülenlerdendir.

Çocukluğumda ilk hedefl ediğim meslek; Gizli Ajanlık veya Dedektifl ik idi. O kadar çok Agatha Christie roman-

ları veya Sherlock Holmes kitapları okumuş ve o kadar çok James Bond fi lmine gitmiştim ki Ajan olmak o küçü-cük yaşlarda vazgeçilmez hedefi m olmuştu.

Bugün Antropoloji alanında akademisyen olmaya ha-zırlanan kızımın beş yaşlarında iken dansöz olmaya ka-rar vermesini unutamam. Bu isteğini o kadar kararlılıkla söylerdi ki bazen endişeye kapıldığım olurdu.

Ben iş hayatına; Müfettiş olarak atıldım ve buna Li-se yıllarında ziyaretine gittiğim müfettiş bir akrabamdan çok etkilenerek karar verdim. Yaklaşık 10 yıl Müfettişlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı yaptıktan sonra tamamen bir tesadüf eseri olarak İnsan Kaynakları’na geçtim. Aslın-da Teftiş Kurulu Başkanlığına ek olarak vekâleten yeri-ne getirmemin istenildiği İnsan Kaynakları’ndaki görevi-mi sevdim ve tercih noktasına geldiğimde İnsan Kaynak-larında kalmaya karar verdim. İnsan Kaynakları’nda gö-rev yaptığım süre içinde kişinin yaptığı işi sevmesinin ne kadar önemli olduğunu, kendi kişilik yapısının yapaca-ğı meslekle uyumlu olmasının başarıda ne denli önemli bir unsur olarak ön plana çıktığını gözlemledim. Genç-lerin çevreleri tarafından ne kadar yanlış yönlendirilebil-diğine şahit oldum.

Maalesef başta anne ve babalar olmak üzere çevrele-ri, gençlerin kişisel özelliklerini hiç dikkate almadan on-ları o günün popüler mesleklerine yönlendirmeye çalışı-yorlar. Bunun sonucunda mesleklerini sevmeyen, işe gi-derken ayakları geri geri giden insanlarla sık sık karşıla-şıyoruz. İçe dönük bir karakteri olmasına rağmen pazar-lamacı olmaya zorlanan veya tam tersi dışa dönük bir karaktere sahip iken akşama kadar masa başı bir görev yapmaya mahkûm edilen insanların mutsuzluklarını tah-min edebiliyormuşsunuz?

Bugünün dünyasında çocukların çok küçük yaşlarda hangi mesleklere daha yatkın oldukları, hangi meslekleri severek yapabilecekleri rahatlıkla tespit edilebiliyor. An-ne ve balara yürekten önerim; çocuklarını kendi istedik-leri değil, çocuklarının en yatkın oldukları, en sevecekle-ri mesleklere yönlendirmeleridir. Çok daha mutlu ve çok daha keyifl i bir yaşamları olacağından emin olabilirler. Anne ve babalar olarak zaten istediğimiz de bu değil mi?

HAMDİ AYDINİK Profesyoneli

Anne ve babalar popülermesleklere yönlendiriyorlar.

“ Kariyerimizi kendimiz yaratırız”

Fikrimce, iyi bir kariyer

sahibi olmak demek önce-

likle her sabah kalktığında

mutlu kalkmaktır ve “ ne

mutlu ki gidecek bir işim

ve üreteceğim şeyler var”

demektir. Sonrasında si-

nerji yaratabileceğin ekip

arkadaşlarının olması ve

onlarla birlikte başarma-

nın mutluluğunu ve işye-

rine aidiyetini paylaşabiliyor olmandır. Bu iki şart oldu-

ğu sürece, para da takip edecektir mutlaka.

2005 yılında iş hayatına atıldım, o günden bu yana,

yönetici asistanlığından havayolu ekip planlamacılığı-

na, iletişim yöneticiliğinden marka müdürlüğüne kadar

birçok farklı işte çalıştım. Her bir işten de kendi iste-

ğimle ayrıldım, çünkü kısa zaman içerisinde farklı kari-

yer yollarını deneyimlemek amacım vardı, kariyer stra-

tejisti olmaya karar verdiğimde. Yaşımın genç olması-

nı bu şekilde güçsüz yan olmaktan güçlü yana dönüş-

türmek istedim. Amacım hep kariyer stratejisti olmaktı,

ancak çalıştığım tüm işlerde kendi fi rmammış gibi ça-

lışmam beni yaptığım tüm işlerde mutlu ve başarılı kıl-

dı. Hatta her ayrıldığım şirket, her istifa edişimde son

derece fazla şaşırdı çünkü çok bağlı çalıştığım için ay-

rılacağım hiç kimsenin aklına gelmiyordu. Çalıştığım

işin gerekliklerini yerine getirmek ve işe bağlı çalışmak

gerçekten çok ama çok önemli oldu benim kariyer yol-

culuğumda, çünkü her defasında farklı fırsatların var ol-

duğunun farkına varmamı sağladı. Kısaca özetlemem

gerekirse, iyi bir kariyer sahibi olmak demek; aslında o

iyi kariyeri kendi farkındalığımızı yükselterek kendi ken-

dimizin yaratması demek benim için.

“ Kariyer; işinde mutlu olmak,verimli hissetmek, yaratıcı olmaktır”

Şehirden çok sahil ka-sabasına benzettiğim şeh-rim Çanakkale’de geçen gençlik yıllarımda hep bir çıkış arayışı içerisindey-dim. Ailemin maddi duru-munun iyi olmamasının, meslek lisesinde okuma-mın getirdiği kısıtlı üniver-site seçim hakkıyla birleş-mesi, üzerimde git gide büyüyen bir baskı yara-tıyordu. Fotoğrafl a uğraş-mak istedim; para kazanamazsın dediler, tiyatro üzeri-ne eğitim almak istedim; düzenli hayatın olmaz dendi, karakaleme yetenekliydim, güzel sanatlar istedim; sen daha kabul görmüş bir meslek edin hobi olarak yine çi-zersin denildi. Sonra karar anı geldi: Hangi bölüm, han-gi üniversite? Benim verdiğim cevapsa “Hangi şehir?” sorusunun cevabı oldu: İstanbul...

Marmara Üniversitesinde okudum demek hoşuma git-miyor; ben İstanbul’da okudum. Sevmediğim bir mesle-ğe devam etmek istemediğimden sosyal hayata daha düşkün bir çizgim oldu. Son sınıfta okuyan ağabeyim adaptasyon sürecinde hep yanımdaydı. Okul arkadaş-larımın çoğu ev, okul, ev döngüsünde hayatına devam ederken ben ilk olarak bir işe girdim. Doğa sporlarına karşı merakım doğrultusunda Yıldız Teknik Üniversite-sinin dağcılık kulübüne yazıldım; eğitmenliğe kadar uza-nan, yurtiçi ve yurt dışı tırmanışlarla halen aktif devam ettiğim bu spor; hayata karşı duruşumu, yaşam tarzımı şekillendiren en doğru karar olmuştur. Sonra dalış kur-suna yazıldım, motosiklet kullanmaya başladım, Akut v.b. arama kurtarma birimlerinde görev aldım.

Bu yoğun tempoda hayatıma bana ailemden çok gü-venen insan: Arif Gürdenli girdi. Kendisi üst düzey yö-neticilik tecrübelerine kadar uzanan kurumsal kimliği-

IŞIK TAÇOĞLUIMETAC

Kariyer Stratejisti ve Koçu İLHAN ÖRENTeam Works Yönetici

Kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz? İyi bir kariyer sahibi olmak ne demektir?

Sayfa: 20 Sayfa: 21

Page 12: Aralik dergi

KOÇLUK VE MENTORLUK

ni, Camel Trophy’de Türkiye’yi temsil etmesi sonrasın-da bırakmış, “Yaşayarak Öğrenme” üzerine ekip dina-miklerini artırmaya yönelik eğitim ve organizasyonlar ya-pan “Teamworks” fi rmasını kurmuş örnek bir insandır. Teamworks’ün kurulumundan itibaren kendisinin hep yanında oldum; part time’ dan full time’a, gözetmenlik-ten eğitmenliğe, satıştan operasyona kadar tüm mutfak kısımlarında çalıştım. Arada yurtiçi ve yurtdışı endüstri-yel dağcılık alanında çalışmalarım da oldu. 2011 itibari ile Arif Gürdenli uzun yıllardır paralel olarak devam ettiği danışmanlık alanında ilerleme kararı alarak Teamworks’ü tamamen bana devretti, böylelikle hayatımda yeni bir sayfa daha açıldı.

300’ den fazla marka ve 40.000 kişiye yakın organizas-yon tecrübemizle 12 yıldır sektörün en geniş portföyüne sahibiz. Her işimize ilk günkü heyecanla başlıyor, şirket içi aile yaklaşımımız doğrultusunda katılımcı memnuni-yetini en üst seviyeye taşıyoruz. Bence iyi bir kariyer sa-hibi olmak kazandığınız paraya ya da ünvanınıza bağ-lı değildir. İşinde mutlu olmak, verimli hissetmek, yaratı-cı ve yapıcı olmaktır. Yaptığı işi dünyanın en değerli işi-ni yapıyormuş özverisiyle yapabilmektir.

“ Yaptığımız işte mutluluk vermek, en

önemli amacımız”

Ben iş hayatıma 1992 yılın-da Turkinwest A.O.G. Menkul Kıymetler’de, müşteri temsil-ciliği ve dealer olarak başla-dım. Daha sonra 1995 yılın-da ETS Tur’da rehberlik ve ardından bölge operasyon sorumluluğu yaptım, 2000 yılında İngiltere’ye gittim ve 2 yıl burada Türkiye’deki tu-ristik tesislerin pazarlama ve tanıtımını yaptım.2003 yı-lında Türkiye’ye döndüm ve Demir Hayat Sigorta Genel

Müdürlüğü’nde birim yöneticiliği yaptım. Kendi işimizi yap-ma isteği ve yıllarca bu işlerden elde ettiğimiz deneyim-leri değerlendirmek ve kullanmak istedik. Sonunda her bireye ve her kuruma ulaşabileceğimiz büyük bir sosyal sorumluluk projesi üstlenmeye karar verdik.

Bir gün internette bir çocuğun annesine yaptığı ve as-lında Tohum Kart Proje’sinin temeli olan bir hikâye oku-duk. Bu çocuk, parçaladığı kağıtları kek kabında kalp

şekline sokmuş ve kağıtların üzerine çiçek tohumları ekleyerek annesine hediye etmişti. Biz de bu fi kri iki se-ne büyüttük, sevdik, çalıştık, araştırdık ve işlenebilir ha-le getirdik. Adını da Tohum Kart koyduk. Şu ana kadar 100’e yakın kurumsal şirketin sosyal sorumluluk proje-sinde yer aldık. Böylelikle milyonlarca insanın, ürettiği-miz Tohum Kartları toprağa ektikten sonra çevresini çi-çeklerle ve ağaçlarla doldurmasına keyifl e şahit olduk. Amacımız kesilen ağaçlarda elde edilen kağıtları eğlen-celi bir şekilde mesaj vererek, tekrar ait oldukları yere doğaya ve özüne geri kazandırmak. Biz insanları mutlu eden ve dünyaya katkı sağlayan, sevdiğimiz işi yapıyo-ruz. Kariyer yolculuğundaki başarının da bu seçimden geçtiğine inanıyorum.

“ Hayat misyonumu ortaya koyan, tutkuyla bağlandığım işi yapıyorum”

Yeni projeler üreten, pa-zara farklı ürünler sunan ekiplerin bir parçası olmak-tan, müşterilerime daha ön-ce hiç görmedikleri ürünle-ri detaylı bir şekilde anlat-maktan çok keyif alıyorum. İş geliştirme, mobil tekno-lojiler, pazarlama ve satış alanlarında görev aldığım kariyerimde birçok devrim yaratan, alışkanlıkları değiş-tiren ve Türkiye’ye yeni ge-len (Xing, Groupon) tekno-loji ürünlerinin satış operasyonlarında bizzat görev yap-tım. Dijital imaj stratejisti olarak birçok ünlü iş adamı ve liderle çalıştım. 5 yıldır aktif olarak mobil ve internet tek-nolojilerinin kişilerin hayatını nasıl kolaylaştırdığını anlat-tığım blogumla Altın Örümcek ödülüne layık görüldüm.

Londra Olimpiyatlarında Global Blogger olarak ülke-mizi temsil ettim. Her ay mobil ve internet sektörüne ilgi duyan yöneticilerin 130’dan fazla şehirde bir araya gel-diği Mobile Monday etkinliğini düzenliyorum.

Tutku ve heyecanımı bir gün bile yitirmeden sürdürdü-ğüm kariyerimin temelinde hep “insanların hayatını kolay-laştırmak” yattı. İşte bu noktada gerçeğe dönüşen hayali-miz Vitringez.com ortaya çıktı. Bence iyi bir kariyer; hayat misyonunuza uygun, tutkuyla bağlanacağınız işi yapıyor olmak bunun anahtarı. Vitringez.com girişimimiz sade-ce kariyerimin bir parçası değil, hayatımın tutkusu oldu.

İLKER TAHMAZGirişimci/Tohum Kart

Projesi

NATALİ YEŞİLBAHARVitringez Kurucu

NE DEDİLER

Kariyer kelimesinin kökeni Fransızca “carriere” ke-limesinden gelmektedir ve anlamı “yol”dur. Latince vagon anlamına gelen “carrus” kelimesinden türetil-miştir. Türk Dil Kurumu ise kariyer kelimesini şöyle tanımlamaktadır:

“Bir meslekte zaman ve çalışmayla elde edilen aşama, başarı ve uzmanlık.” Bütün bu tanımlarda be-nim gördüğüm ortak nokta; bir yolda ilerlemek. Gün-lük yaşamda da kariyerimizden bahsederken; “kari-yer yolculuğum” ifadesi en sık kullanılan betimlemedir.

Hangi mesleğin ve işin kendine uygun olduğunu sor-gulayan veya kafasında soru işaretleri olanlar için ka-riyer koçu bir yol arkadaşıdır. Koç; kişiyi harekete ge-çirir, eylem planı yapmasını sağlar.

Kariyeriniz sizin için ne anlama geliyor? Yaşamını-zın neresine oturuyor? Bir kariyer koçuyla çalışsanız size ne fayda sağlar? Peki ne yapar bu kariyer koçla-rı? Size hem kendi tecrübemden hem de kariyerle il-gili yapılan çeşitli araştırmalardan değişik bakış açıla-rı sunmaya niyetliyim bu ay. Kendinizi ve iş yaşamını-zı sorgulamaya hazır mısınız?

Danışanlar ne kazanırlar?• Kariyerlerine ne şekilde devam etmek istedikleri-

ne karar verirler.

• Hedefl erini net olarak tanımlarlar.

• Bu hedefl ere ulaşmak için eylem planı hazırlayarak uygulamaya koyarlar.

• Kendi yetkinlikleri konusunda bilinçlenirler.

• Güçlü yönlerini farkedip tutkularını keşfederler.

• Hem sevecekleri hem de başarılı olabilecekleri mes-leği seçerler.

• Kaynaklarını etkin bir biçimde kullanır ve yaşam ka-litelerini artırırlar.

Kariyer koçluğu bu sonuçları sağlıyor da, peki biz ka-riyer kelimesine ne gibi anlamlar yüklüyoruz? İş haya-tımıza bakışımızı nasıl değerlendiriyoruz? İsterseniz önce bunlara biraz bakalım.

Amy Wrzesniewski çalışma hayatında anlam bul-maya dair üç yönelim göstermektedir.

1. İş: Yaşamımızı sürdürmek için gereken maddi ko-şulları sağlama yolu. Bu bakışta yaşam tatmini; işin kendisinden ziyade hobilerimiz ve iş dışındaki ilişkile-rimizden gelmektedir. İşin anlamı, iş dışındaki yaşama sağladığı katkıdadır.

2. Kariyer: İlerleme, prestij ve statü sembolü. Bu ba-kışta mesleğinizde odaklandığınız alanda zaman için-de ne kadar ilerlediğiniz önem kazanmaktadır.

3. Çağrı: Daha büyük bir amaca hizmet etme şekli. İşine bu şekilde bakan kişiler yaptıkları işi anlamlı bu-lur ve işin kendisinden ve sağladıkları katkıdan dola-yı tatmin duyarlar.

Mesleki hayatınıza baktığınızda siz, kendinizi hangi yönelimde görüyorsunuz? Benim tecrübem; çoğu kişi-nin ilk iki aşamada olduğunu gösteriyor. Özellikle üni-versiteyi bitirip bir iş aramaya başladığınızda en önem-li mesele; bir an önce bir şirkete kapak atıp, para ka-zanmaya başlamak oluyor. Hatta, bazılarımız okur-ken, çeşitli yarı zamanlı işlerde çalışıp, para kazanma-ya başlıyoruz. Para kazanmak, bir nevi aileye duyu-

Kariyer yolculuğundakiyol arkadaşınız

DEMET UYARNavitas Eğitim

Danışmanlık & Koçluk Hizmetleri

Kariyeriniz sizin için ne anlama geliyor?Yaşamınızın neresine oturuyor?

Bir kariyer koçuyla çalışsanız size ne fayda sağlar?Peki ne yapar bu kariyer koçları?

Size hem kendi tecrübemden hem de kariyerle ilgili yapılan çeşitli araştırmalardan değişik bakış açıları sunmaya niyetliyim

bu ay. Kendinizi ve iş yaşamınızı sorgulamaya hazır mısınız?

Sayfa: 22 Sayfa: 23

Page 13: Aralik dergi

FİLM - VİDEOKOÇLUK VE MENTORLUK

KÜTÜPHANE

lan maddi bağımlılığın bitip, özgürlüğümüzü ilan etme-nin sembolü haline geliyor. Elbette, gireceğimiz kurumda sadece maaş seviyemizi değil, ikinci yönelim olan gelişim olanakları-nı ve kariyer imkanlarını da düşünü-yoruz. Çoğumuz ise; üçüncü yöneli-mi es geçebiliyoruz.

İşte bu noktada; koçluk yaptığım üst düzey yöne-ticilerde farkettiğim şey: Yüksek maaş kazanmış ve kariyer basamakla-rında yükselmiş olmasına rağmen, yaşanan tatminsiz-lik….Peki eksik olan ne? Üçüncü bo-yut; yani kariyerinizin sizi çağırmaması veya bir başka deyişle; tutku ve amaç eksikliği.

Peki bu yolculukta ilerlememizi neler sağlar?

Bu noktada benim en etkilendiğim yazarlardan birisi olan Jim Collins’in “İyiden Mükem-

mele Şirketler” (Good to Great) kitabını size kaynak gösttermek istiyorum. Jim Collins ve ekibi, şirketlerin vasattan, mü-

kemmele dönüşmelerine neyin etken olduğunu araştırdılar. Mükem-

meliği yakalamak ve kalıcı başarı sağlamak için aşa-ğıdaki üç çemberin kesiş-mesi gerekiyor. Lütfen ken-

dinize bu üç soruyu sorun ve kendi kesişim kümenizi bulun.

İşte burası; sizin hem istediğiniz kazan-cı elde etmenizi, hem de severek çalışmanızı sağlaya-cak bölge. Burayı tespit ettikten sonra kariyer yolculu-ğunuzda emin adımlarla ilerleyebilirsiniz.

EN DERİNTUTKUYLA BAĞLIOLDUĞUMUZ ŞEY

EKONOMİKÇARKINIZI

DÖNDÜREN ŞEY

DÜNYADA EN İYİOLDUĞUNUZ ŞEY

Harvard Business School’un Lisansüstü öğretim gö-revlisi Howard Gardner tarafından kaleme alınmış Ge-leceği İnşa Edecek Beş Zihin Tipi isimli kitabında ise ihtiyacımız olan düşünme modellerini ortaya koyuyor.

DİSİPLİNLİ VE SENTEZ ZİHİN: Disiplinli, sentez yapmayı bilen, yaratıcı, başkalarına ve kendine saygılı ve etik düşünebilen zihinlerin dünyayı yöneteceğinden bahsediyor özetle…

“Psikoloji alanında eğitim görmeme rağmen bir psikolog gibi düşünmeyi öğrenmem on yılımı aldı”

Gardner’a göre kişi bir beceri, meslek ya da bilgi alanında ustalaşmada kendisine sürekli ve esas olarak sonsuz bir ilerleme sağlayacak alışkanlıkları edindiği ölçüde disiplinli.

Uzman tanımı yapılabilmesi için de en az 10 yıl aynı meslek dalında çalışmış olmak gerektiğini belirtiyor.

Bilgiyi ezberlemenin teknoloji çağında anlamı yok, önemli olan bu bilgiyi yorumlamak ve gerekli biçimde kullanmak diyerek sentez zihne geçiş yapıyor yazar:

“İnsanların gelecekte ihtiyaç duyacakları disiplin-ler için bir liste yazacak olsam, listeme üniversite

öncesinde fen, matematik ve tarihin yanı sıra sanat dallarından en az birini ( örneğin resim yapma, bir müzik aleti çalma ya da tek perdelik bir oyun yazma) dâhil ederim”

İNNOVASYON VE YARATICI ZİHİN: Kitabın yaratıcı zihne ilişkin bölümünde son yıllarda inovasyon kavramı olarak dünyayı kasup kavuran yeni bir şeyler yaratma ihtiyacının da çok doğru bir biçimde analizi yapılıyor.

Disipline dayanmayan, fayda yaratmayan bir çalışma içi boştur. Aslında bu cümle bile innovatif olmak için milyonlara USD harcayan ve karı göz ardı ettiği için zarar eden projelerin nedenini ortaya koyuyor.

SAYGILI VE ETİK ZİHİN: Zekanın yeni biçimlerinin kansere aşı bulmak gibi olumlu amaçlar için kullananlar ile nükleer başlığı ateşlemek için programlanmış bir bilgisayar üretmek gibi yıkıcı ve kontrol edici kullanmak isteyenler arasında bir mücadeleye de sebep olacağının altı çiziliyor. Bu yüzden saygılı ve etik zihinler dünyanın daha mutlu toplumlardan oluşmasında büyük önem taşıyor.

GELECEĞİ İNŞA EDECEK5 ZİHİN TİPİHOWARD GARDNER

Filmin yönetmeni: Clint Eastwood

Filmin konusu:

Frankie Dunn, ringlerde yaşadığı yıllar boyunca müthiş

dövüşçüler yetiştirmiştir. Öğrencisi olan boksörlere öğret-

tiği en önemli ders ise kendi hayatı için de düstur edin-

diği¸ her şeyin üzerinde kendini korumaktır. Tek arkada-

şı Scrap, onun spor salonuna göz kulak olmaktadır. Bir

gün Maggie Fitzgerald spor salonuna gelir. Yaşı spora

başlamak için çok büyüktür ve Frankie kızları asla çalış-

tırmamıştır. Hayatının tek amacından asla vazgeçmeye

niyetli olmayan Maggie her gün spor salonuna gelip ça-

lışmaya devam eder. Sonunda genç kızın sarsılmayan

azmine yenik düşen Frankie istemeden de olsa onu ça-

lıştırmayı kabul eder.

Hayatının en zorlu kariyer mücadelesine giren Maggie,

Frank’ten hayat üzerine de çok şey öğrenir.

MİLYON DOLARLIK BEBEK

Ayın Filmi:

Sadece bir yo-yoyu döndürmek için çaba harcadığınız günleri hatırlayın, ya da eğer gerçekten gösterişliyse-niz “köpek gezdirmek” için? Henüz hiçbir şey görmediniz. Japon dünya yo-yo şampiyonu Black dolabınızdan yo-yonuzu çıkarmanızı sağlayacak yaşam tutkusunu buluşunun ilham verici hikayesini anlatıyor ve müthiş bir gös-teri sunuyor. İZLEMEK İÇİN: http://www.ted.com/talks/lang/tr/black_my_journey_to_yo_yo_mastery.html

BLACK

YOYO USTALIĞI YOLCULUĞUM

Sayfa: 24 Sayfa: 25

Page 14: Aralik dergi